4 4 İÇİNDEKİLER EYLÜL 2014 12 Diş Hassasiyeti Günümüz Problemlerinden Biri Dr. Seyhan Gücüm 16 Komple Ağız Bakımında Gargaranın Önemi Med. Dent. Yaşar Baytak 20 Özel antrenörle spor yapmak ister miydiniz? KEREMCEM: “Bizim duvarlara değil, özgürlüklere ihtiyacımız var.” DİŞ DOSTU Diş Dostu Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Selda Alemdar Dinçer Diş Dostu Derneği Adına Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şila Koen Danışma Kurulu Prof. Dr. Betül Kargül Dr. Engin Aksoy Dr. Ilgaz Özer Prof. Dr. İlknur Tanboğa Dt. Mıgır Gülezyan Dr. Oktay Dülger Dr. Remzi Ülgen Dr. Seyhan Gücüm Yayına Hazırlayan KORORA Kuzguncuk Mah. Yapraklı Çınar Sok. No:9 Kuzguncuk / Üsküdar www.korotanitim.com Baskı PORTAKAL BASIM MATBAACILIK İTH. İHR. SAN. VE TİC. A.Ş Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1 4 Levent - Seyrantepe - İstanbul Tel: 0212 332 28 01 Faks: 0212 332 02 08 www.portakalbasim.com.tr DİŞ DOSTU DERNEĞİ Levent Mah. Nispetiye Cad. Dost Apt. Kat:1 Daire:2 Levent/İstanbul Tel: 0212 240 7353 Faks: 0212 240 7301 [email protected] www.disdostu.org Yayın Türü: Diş Sağlığı Projesi DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz. DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. EYLÜL 2014 DİŞ DOSTU’NDAN Günaydın Dünya! Bugün Benim İçin Hazır mısın? Bu soruyu hemen, şimdi tekrar okuyabilir misiniz? Bu seferki daha güçlü ve daha sesli olsun lütfen. Neden mi? Çünkü herkesin bu soruyu daha güçlü ve sesli okumaya ihtiyacı var. Özellikle de insanlar bu monoton ve durağan hayatlarını yaşarken. Zamanın ve dünyanın bizi kulu, kölesi yaptığı bu zamanlarda, kontrolü tekrar ele alıp dünyaya kimin patron olduğunu göstermeliyiz. Dahası bazen bu gerçeği kendimize bile hatırlatmalıyız. Çünkü biz ne kadar unutursak dünya o kadar tepemize çıkıyor. Ve bir köşeye sinen, olanları izleyen hep biz oluyoruz. Dt. Binnur Artkıy Erfidan Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi Buna bir dur demek istedim. Her hafta sonu, her gün belki de ayda bir yaşadığımız “Hayatım nasıl da hızlı geçti” farkındalığını size saniye saniye en azından bu yazıyı okudukça hatırlatmak istiyorum. Severek yaptığım ve bir daha dünyaya gelsem yine diş doktoru olurum dediğim mesleğimin benden götürdüklerini düşünüyorum da… Hepimizin hayatında keşkeler, kaçırılmış fırsatlar, boşuna harcanmış zamanlar ve ertelenmiş duygular vardır. Ve dahası tabii.. Ama biliyorum ki yıpranmak paslanmaktan iyidir ve unutmamak lazım ki önümüzde saniye saniyesine geçecek olan bir gelecek vardır. Geçmişteki kötü hatıraların sizdeki olumsuz etkisini de azaltacak tek şey gelecektir. Ve bu geleceği satın alabileceğiniz tek şey de bugündür. Benjamin Franklin’in de deyişiyle “Bir bugün iki yarına bedeldir.” Zamanı daha iyi ve dolu dolu geçirmek adına Almanların deyişiyle Amerika’da 1 saat 40 dakikadır. Gelin biz bunu 30 dakika yapalım! Her sabah aynada kendimize “Bugün kalan hayatımın ilk günü!” diyelim. Unutmayın! Bu dünya bir mevsimliğine sizindir. Ve yaşadığınız her an kendi hakkını isteyecektir. Hayat hakkındaki paradoksu şu şarkı sözleri nasıl da güzel söyler “Hiçbir kere hayat bayram olmadı ama her nefes alışımız bayramdı.” Bana göre dünyada mutluluğun birinci yasası geç kalmamak, ikincisi ise sevgidir. Sevgi diyorum ama mutsuzluğunuzu sevgisizliğe bağlamayın. Veremediğiniz, gösteremediğiniz ve belki de söyleyemediğiniz sevgilerdir mutsuzluğunuzun asıl kaynağı. Bunu da ancak sevginizi ifade ederek, söyleyerek, göstererek aşabilirsiniz. Sonuçta, geçmişte görmediğimiz sevgiden dolayı değil, sevgiyi geleceğe taşıyamadığımız için engelleniriz. Sevin, sevilin! Dt. Binnur Artkıy Erfidan 3 EYLÜL 2014 HOŞ SOHBET “Bizim duvarlara değil, özgürlüklere ihtiyacımız var.” Son albümüne kadar hep onu “efendi çocuk” olarak bildik. Ama Keremcem şimdilerde daha kendine özgü, daha özgür... Onun tanımıyla ise “Bu bir değişim değil, otantik kimliğe dönüş.” Röportaj: Güniz Acar Balcı Çoğu zaman bazı kavramlar insanın üzerine yapışınca değiştirmek çok zor olur. Ama o, bunun üstesinden çoktan gelmiş. Keremcem yıllardır üzerinde taşıdığı efendi çocuk imajından sıyrılıp kendini tüm şeffaflığıyla ortaya koyuyor. Biz de bu değişimle ilgili ona merak ettiklerimizi sorduk, o da içtenlikle cevapladı... da şimdi tanıdığınız adamdım. Ama o “efendi çocuk” imajı bana ister istemez bir sorumluluk yüklemişti. Sanki zamanla biraz otantik kimliğimden uzaklaşmıştım. Halbuki her şey insana dair. Ve şimdi belki size değişmiş görünsem de insanlar sokakta bana aynı şekilde yaklaşıyorlar. Yani bu bir değişim değil, otantik kimliğe dönüş. Sizi tanıdığımızdan bu yana çok değiştiniz. “Efendi çocuk” imajından şimdiki Keremcem’e neler değişti? Aslında bir şey değişmedi. O zaman Takım elbiseden vazgeçmek de bu sürecin içinde... Zor oldu mu bu değişim? Sadece sahnedeki giyim tarzımı çeşit- 4 lendirdim aslında. İlk albüm kapağım ve ilk konserlerimin getirdiği bir alışkanlıktı benim için. Takım giymeyi her zaman sevmişimdir. Hala da yerine göre keyifle taşırım. “Kişilik olarak neysem kendimi o şekilde göstermek istedim” diyorsunuz. İnsanın kendisiyle yüzleşmesi, bunu kabul edip başkalarına açması zor değil mi? Korkmadınız mı? Aslında korkmam beklenebilirdi. Çünkü sahneden takım elbiseden başlayarak bir sürü kuralım vardı benim. Ama sonra anladım ki böyle kurallar sadece kendini korumak için... Bizim duvarlara değil özgürlüklere ihtiyacımız var. beni o duvarlarla bile içinizden biri hissettiyseniz herhalde en yapamayacağım şey yapay bir ulaşılmazlık. Son albümünüzün ismini bu nedenle mi Keremcem koydunuz? Albümün ismi bir radyocu arkadaşımın fikriydi, aslında unuttuğum bir hayali hatırlattı bana; Metallica’nın Metallica isimli albümünü 1990’da ilk dinlediğimde “Albüm yaparsam ismini Keremcem koyacağım” demiştim. Teşekkürler Ahmet Kamil (gülüyor). Kadınlar tarafından beğeniliyorsunuz, ilgi görüyorsunuz... Kadınlarla aram hep iyi oldu benim. Sevgili anlamında değil sadece, arkadaşlarım da oldu çok. Kadınları anlamak mümkün değil ama galiba onların dilinden anlıyorum (gülüyor). Peki bu değişime istinaden şimdiki olduğunuz yerden eski Keremcem’e baksanız ona ne söylemek isterdiniz? Kasmaya gerek yok Keremcem. Sen iyi bir insansın, çalışkan ve yeteneklisin. Bir şey yapmaya veya yapmamaya ihtiyacın yok, “ol yeter”... İlk albümden bugüne müzikal olarak neler değişti peki? Akustik bir albümdü Eylül. Sonra sahnede de albümlerimde de farklı tatlar koydum araya. Sesimle bütünleşebilen şeylerden benim tarzım bu değil diye kaçmadım. Sahnede müzikal de söyledim pop da rock da. Bakalım bir sonrakinde ne olacak? Şöhret ilişkilerinizi etkiledi mi? Hep uzun süreli ilişkiler yaşadım, sanırım o yüzden şöhret denilen şeyin kadınlarla ilişkilerime etkisi pek yok diyebilirim. Milas doğumlusunuz. Ege’nin sıcaklığı ve sakinliği İstanbul’un yoğun karmaşası... Adapte olmak zor olmadı mı? Yok canım! İstanbul müthiş bir şehir! Devamlı keşfedebileceğiniz bir şeyler var. Hem bir ayağım Ege’de, ailem Bodrum’da yaşıyor. Arkadaşlarımın birçoğu da İzmir’de. E anneannem de Milas’ta, yani her şey yolunda... “O Hayat Benim” dizisiyle ekranlardasınız. Nasıl gidiyor proje? Bu- “Kadınları anlamak mümkün değil ama galiba onların dilinden anlıyorum.” Bize sanki hiç yaşlanmıyorsunuz gibi geliyor. Sırrı nedir bunun? Bana da öyle geliyor (gülüyor). Aslında benim kadar detaycı birinin daha hızlı yaşlanmasını beklersiniz ama etrafımda hep sevgi olduğuna inanıyorum. Belki de yaşlanmıyormuş gibi gözükmem bu yüzden. Her ne kadar imaj olarak değişim olsa da Keremcem hep aileden biri, bizim mahallenin çocuğu gibi... Ulaşılamazlık duygusunu hiç vermediniz. Bu bilinçli bir tercih miydi? Teşekkür ederim. Ama bu iyi mi kötü mü bilemedim bakın. Biraz uzakta mı durmak gerek acaba işine saygı çekmek için? Ama olmaz... Bakın deminden beri duvarlarımdan bahsediyorum, nun haricinde ekranlarla ilgili başka projeleriniz var mı? “O Hayat Benim” hem çok sevildi ve başarılı oldu hem de oyuncuyu motive eden bir sete sahip. Bu sezon başarısını artırarak devam edeceği umulan ve beklenen bir yapım olduğundan bütün enerjimi “O Hayat Benim”e vereceğim. “İksir” filminden sonra sinemayla ilgili başka projeler var mı gelecekte? Bir sinemasever olarak şu an belli olan bir sinema filmi olmasa da, sinema perdesinde beni tekrar göreceğinizi garanti ederim. 5 Seda Güven’le beraberliğinizde mesleki olarak birinizden beslendiğiniz yönler var mı? Seda bana hayatımın her alanı ve açısında ilham veriyor. Daha ne diyebilirim ki... Hep duyarız “Bu sektörde ilişki yaşamak zor” diye. Bu gerçek mi? Yoksa yürümeyen ilişkilerin bahanesi mi? Sektör dışından biriyle daha zor olacağı için sanki bu daha uygun. Siz kamera karşısında seyirciyi o aşka ne kadar inandırırsanız başarılı bir oyun sergilersiniz. Ama ya sevgiliniz de inanırsa. Tehlikeli.. Sevgi ilişkinin zaten olmazsa olmazı. Anlayış ve güven ise özellikle bu sektördeki ilişkilerin sigortası. İş ve özel ilişkiniz dışında, sadece kendinize vakit ayırdığınız zamanlarda neler yaparsınız? Eskiden yalnız kalmaya bayılırdım. Şimdi arkadaşlarımla olmak bana daha iyi geliyor. Yalnızken gitarı mutlaka elime bi’ alırım, tellerinde her zaman farklı ilham perileri dolaşır, ne zaman size bir şarkı vereceklerini bilemezsiniz. Yoksa da zorlamaya gerek yok; güzel bir film, yoğunluktan yarım kalmış bir kitap veya yeni sezonu gelmiş True Detective gibi bir dizi yalnızlığı- mı daha tatlı hale getirebilir. Müzikle ilgili en uç noktadaki hayaliniz nedir? Ne yapsanız “daha ne isterim ki” dersiniz? Hayatımın sonuna kadar müzik yapabileyim yeter. Geçmişe bakıp da keşke olmasaydı, yapmasaydım dediğiniz bir pişmanlığınız var mı mesleğinizle ilgili? Pişmanlıkları, ders aldıktan sonra unutmak iyidir. Sağlığa da iyi gelir kariyere de (gülüyor). “Eskiden yalnız kalmaya bayılırdım. Şimdi arkadaşlarımla olmak bana daha iyi geliyor.” Bir de kedileriniz var ve çok güzeller! Kedilerinizin sizin hayatınızdaki yerinden bahsedebilir misiniz biraz? Onlar bana bayılıyor! İkisi de dişi, ben nereye gidersem ordalar. Mutfaktaysam mutfaktalar, yataktaysam hop yatak. Tuvaletten çıkınca kapının önünde bulduğum çok oldu. İkisi de sokak 6 kedisi. Leyla, Beşiktaş Çarşı’dan, Mimi’yi annesi önceki evimde kanepenin üzerinde doğurdu. Birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar ve inanılmaz sosyal kediler. Bu kadar anlatmamdan onlarsız bir ev düşünemeyeceğimi anlamışsınızdır! Diş ve ağız sağlığınız için neler yapıyor ya da nelere dikkat ediyorsunuz? Rahmetli dedemden gelen bir diş fırçalama kültürüm var. Doğru şekil ve sürede diş etime uygun diş fırçasıyla günde 2 defa dişlerimi fırçalarım. Bir de en güzel alışkanlığım diş ipi. Ülkemizde hala alışkanlık haline gelmemiş, kullanmaya üşenilen markette satın alınması hep unutulan ama diş sağlığı için çok önemli bir ürün. Diş muayenesi 6 ayda bir diyorsunuz galiba. O kadar sık olmasa da hemen her sene doktor muayenemi olurum. En çok gülümsemesiyle tanınan biri olarak, bunları doğru yaparak dişlerime saygılı olduğumu düşünüyorum. Diş Dostu logosu sizin için ne ifade ediyor? Bence çok doğru bir logo. Gıdanın içeriği dışında diş dostu olup olmadığının ambalajın üstünde olması bence güzel ve faydalı bir fikir. EYLÜL 2014 DİŞ DOSTU YAŞAM TARZI Dişi dostu yaşam tarzıyla tanışın! Diş Dostu logosuna sevdiğiniz birçok üründe rastlamışsınızdır. Sakızlarda, çikolatalarda, içeceklerde... Peki, hayatımızın birçok anında rastladığımız bu logo bizim için tam olarak ne ifade ediyor, yaşamımıza nasıl katkıda bulunuyor? Hadi gelin sizi Diş Dostu Yaşam Tarzı ile tanıştıralım! Hazırlayan: Ceylan Akgün İ sviçreli bilim insanları ve diş hekimlerinin halka ağız ve diş sağlığı için güvenli şekerlemeleri önermesiyle Zürih Üniversitesi, bilim insanları ve diş hekimlerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturdu. Böylece 1982 yılında Diş Dostu Kalite Markası ortaya çıktı. Diş Dostu Kalite Markası bugün, dünyanın farklı merkezlerinde yapılan bilimsel testlerden geçiyor. Bu testlerle birlikte 40’tan fazla ülkede ağız ve diş sağlığına zarar vermediği onaylanmış sakız, bonbon, çikolata, şekersiz içecek ve benzeri ürünlerde kullanılıyor. Diş Dostu logosunu kullanan firmalar, tüketiciye bilimsel testlerden geçen ürünlerinin ağız ve diş sağlığı konusunda güvenli olduğu mesajını gönül rahatlığıyla veriyorlar. Türkiye’de Diş Dostu Türkiye’de ilk olarak 1993 yılında Falım sakızları Diş Dostu logosunu kullanmaya başlayarak bu bilincin öncüsü oldu. Günümüzde, Falım, Yıldız, No Şuga, Özcan, Bebeto, Exit sakızları; Halter ‘Diş Dostu’ şekerlemeleri ve Hipp bebek çayları Diş Dostu Kalite Markasıyla tüketicisiyle buluşuyor. Ayrıca Türkiye’nin önde gelen ihracat firmaları da bu logoyu taşıyorlar. 8 Diş Dostu Yaşam Tarzı İçin Öneriler: Dişlerinizin yıllarca sağlıklı kalmasını istiyorsanız, dişlerinizi doğru fırçalayıp ara yüz temizliği yapmalısınız. Yılda iki kez diş hekiminize muayene olup diş taşı temizliği yaptırmalısınız. Öğün aralarında şekerli gıdalar tüketmekten kaçınmalısınız. Ara öğünlerde Diş Dostu sakızlar çiğnemek tükürük salgısını arttırarak dişlerinizin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Diş Dostu logosu, ayrıca ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde mükemmellik anlayışı ile uluslararası standartlarda hijyen kontrolü uygulayan ve her hasta için en üst düzeyde koruma sağlayıcı uygulamalar yapan dental kliniklerde de kullanılıyor. Bu klinikler sistem kalite belgelendirme firması tarafından düzenli denetleniyor. Logo, bulunduğu klinik/muayenehane/ağız ve diş sağlığı merkezlerinde ‘Diş Dostu Kalite Belgesi’ olarak yer alıyor. Tüm Türkiye genelinde var olan Diş Dostu onaylı klinikler, hijyen standartları bakımından uyulması gereken tüm kurallara uyarak her yıl denetleniyor. Aynı zamanda ağız ve diş sağlığını ‘Koruyucu Hekimlik Uygulamaları’ ile koruma altına alıyor ve buna hizmet ediyor. Ağız ve Diș Sağlığı Kliniği 25 / 07 / 2014 25 / 07 / 2015 9 EYLÜL 2014 HABER İstanbul’da Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu: Erken rezervasyon indirimini şimdi güvenceye alın İstanbul’un kalbinde, boğaz manzarası eşliğinde gerçekleştirilecek olan “3. Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu” katılımcılarını şunlar bekliyor: Dünyanın en meşhur CEREC uzmanlarından sunumlar ve atölye çalışmaları. Diş hekimliği alanında kullanılan CAD/CAM sistemlerinde dünya lideri olan Sirona tüm dünyadan gelecek diş hekimlerini ve diş teknisyenlerini İstanbul’un kalbindeki Hilton Bomonti Otel ve Kongre Merkezi’nde 14 - 16 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu”na davet ediyor. Dijital diş teknolojisi alanında üçüncü kez gerçekleşecek uluslararası buluşmada, ünlü CEREC uzmanları tarafından yapılacak sunumlar katılımcılar dijital teknoloji dünyasıyla ilgili en güncel trendler ve gelişmeler hakkında bilgi sahibi olacak. Uluslararası uzmanlar deneyimlerini paylaşıyor “Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu”nda dijital teknolojinin ünlü uygulayıcıları ile amatörleri bir araya geliyor. Sirona Türkiye CAD/CAM Sistemleri Satış Müdürü Barış Akalın etkinliğe bu yıl da son derece değerli konuşmacıların katılacağını belirtiyor. Türk Estetik Diş Hekimliği Akademisi Başkanı Prof. Selim Pamuk’un etkinliğin bu yılki açılış konuşmasını yapacağı konunun başlığı: “Geleneksel diş tekniğine karşılık dijital teknolojiler”.. Pamuk aynı zamanda etkinliğin sunuculuğunu da yapacak. Diğer sunumlarda uluslararası uzmanlar en yeni teknolojileri tanıtıp dijital diş tekniği ile ilgili güncel soruları tartışacak ve geleceğe yönelik bakış açılarını paylaşacak. Rio de Janeiro’dan katılacak olan ve 21 yıldır CEREC yöntemiyle çalışan diş hekimi Dr. Umberto da Luca “Klinikte CEREC Chairside System ile Bir Gün” isimli sunumunda günlük çalışma hayatından kesitler paylaşacak. İsviçreli diş hekimi Andreas Bindl “CAD/CAM ve İmplant Bilimi: Planlamadan Restorasyona” konulu konuşmasını yapacak. Kendi dijital diş laboratuvarı ile bu alanda Almanya’da öncüler arasında yer alan diş teknisyeni Bastian Heinloth, diş laboratuvarı ile diş hekimi muayenehanesi arasındaki dijital bağlantı hakkında konuşacak. Atölye çalışmaları uygulamalı bilgi birikimi kazandırıyor Sunumların yanı sıra dört ayrı eğitim salonunda farklı uygulamalar üzerine atölye çalışmaları yapılması planlanıyor. CEREC amatörleri burada CAD/ 10 Ziyaretçileri bu yıl da yine verimli atölye çalışmaları ve mükemmel konuşmacıların heyecanlı sunumlarının olacağı dünya çapında en iyi dijital diş teknolojisi konferansı bekliyor. CAM teknolojisini en başından itibaren öğrenme ve kullanma olanağına sahip olacaklar. Michigan Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Dennis Fasbinder “CEREC İşlemlerine Giriş” isimli atölye çalışmasında katılımcılara bu teknolojinin kullanımı hakkında – intraoral kamera ile kalıp alınmasından diş ve dolguların dijital üretimine kadar tüm süreçlere dair - uygulamalı olarak bilgi verecek. Tecrübeli kullanıcılar ise Türk diş hekimi Dr. Mete Fanusçu yönetimindeki “Arka restorasyonlar sanatı ve bilimi” adlı sunumundan yararlanabilecek. DİJİTAL DİŞ HEKİMLİĞİ SEMPOZYUMU 14-15 KASIM 2014 Hilton İstanbul Bomonti Otel “İlk fırsatta siz de kaydınızı yaptırın, klinik yaşamınızı ne kadar dijitalize edeceğinize karar verirken dünyaca ünlü uzmanların deneyiminden faydalanma imkanını kaçırmayın.” #Dijital Gülüş Tasarımı #Porselen Laminalar #Dijitalizasyon ve Güvenli İmplantoloji #Immediate Kişisel Abutment Konsepti #CAD/CAM Diş Hekimliğinde Yeni Boyutlar #Artikülasyon #Laboratuvarlar ile Kliniklerin Dijital Entegrasyonu Selim Pamuk Bastian Heinloth Andreas Kurbad Erhan Çömlekoğlu Andreas Bindl Albert Mehl Umberto De Luca Bernd Reiss www.dijitaldishekimligi.com Daniel Vasquez Dennis Fassbinder Mete Fanuscu Galip Gürel EYLÜL 2014 DİŞİMİZE TAKILANLAR Diş Hassasiyeti Günümüz Problemlerinden Biri Her alanda olduğu gibi diş hekimliği de günümüz şartlarında, uzayan insan ömrü ve sağlık alanında gerek tedavi gerekse önleyici girişimlerden farklı bir yöne ilerlememektedir. İnsan ömrü uzadıkça ve ağız bakımı bilinci yerleştikçe ağız içinde ortaya çıkan sorunlar da nitelik değiştirmektedir. 12 Genel olarak diş hassasiyeti için aşağıdaki nedenleri sayabiliriz; n Yanlış diş fırçalama n Diş sıkma ve gıcırdatma n Dişeti çekilmeleri n Diş üzerinde biriken mikrobiyel dental plak n Dişlerin ortodontik olarak bozuklukları n Yaş n Beslenme alışkanlıkları Yazan: Dr. Seyhan GÜCÜM Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi M odern toplum yaşamı ve şehirleşme daha konforlu bir hayat sunmakla beraber aynı zamanda daha hızlı ve tempolu bir hayat tarzını da beraberinde getirmektedir. Bu durum da, yukarıda bahsettiğimiz gibi, daha değişik ve güncel sağlık sorunlarını karşımıza çıkarmaya başlamıştır. Diş hassasiyeti de ağız içi kaynaklı modern çağın sorunlarının en başta gelenlerinden biri olarak belirmektedir. Dişleri uygun basınç, uygun teknik, uygun diş macunu ve diş fırçaları ile fırçalamak iyi bir ağız bakımı için elzemdir. Ancak bu ağız bakımı sırasında daha iyi temizlenmesi veya daha beyaz olması amacı ile gereğinden fazla sayıda ve bastırarak ya da içeriğinde yüksek oranda aşındırıcı bulunduran birtakım macunlar kullanmak Genel olarak diş hassasiyeti tanımında sıcak soğuk hassasiyeti olarak genelleme yapılsa da ağırlıklı olarak herhangi bir çürük bulunmayan dişte soğuk ve/ veya asitli gıdalarla ani gelişen kısa ve şiddetli ağrı olarak tanımlanabilir. Dişin yapısına göz attığımızda dişin en dışını çevreleyen sert “mine” tabakası, altında daha yumuşak ve tubuler yapı dediğimiz küçük tünelcikler ve daha fazla organik yapı içeren “dentin” tabakası onunda altında dişin canlılığını sağlayan “pulpa” yani sinir ve damarlardan oluşan canlı doku görürüz ki tüm diş hassasiyeti hadisesi bu üç doku etrafında olup biter. Diş hassasiyetinin pek çok nedeni olabilir Diş hassasiyeti konusunda çeşitli bilimsel teoriler olmakla beraber, daha çok nedenleri ve genel olarak tedavi prensipleri konusu üzerinde birleşilmektedir. 13 uzun vadede dentin tabakasının ortaya çıkmasına neden olmakta ve hassasiyete yol açmaktadır. Daha evvel bahsettiğimiz gibi modern hayat ve büyük şehirlerin hızlı temposu konfor yanında aynı zamanda stres faktörünü de yanında taşımakta, bu da diş sıkma problemini beraberinde getirmektedir. Diş sıkmak dişlerin zamanından önce aşınması ile tüberkül tepeleri adı verilen, dişlerin tepe noktalarının birer çukur haline dönüşmesine ya da kole adı verilen dişeti kenarında ki bölgelerde açıklık oluşturarak “dentin”in yani hassas kısmın açığa çıkmasına sebep olmaktadır. Yine kısmen anatomik sorunlara bağlı olarak gelişen patolojik dişeti çekilmeleri de diş hassasiyetine yol açmaktadır. Ağız bakımına önem vermeyen bireylerin ağzında diş üzerinde ve dişeti kenarında biriken bakterilerin toksik ürünleri de dentin yoluyla pulpaya ulaşmakta ve bu dokuyu irrite ederek diş hassasiyetini oluşturabilmektedir. Dişlerin normal dizi dışında olması ya da kapanışın kötü olması gibi ortodontik sorunlar da dişlere fırçalama sırasında fazla basınç yapılmasına ve aşınmaya bağlı diş hassasiyeti sorunlarına yol açabilir. Kapanış bozuklukları da dişlerin bazılarına daha farklı yükler bindirerek aynı şekilde diş hassasiyetine yol açabilir. Aşırı asitli gıdalar tüketmek de dişin mine yapısını bozabileceği, kolayca aşınmaya ve hassasiyete yol açabileceği bilinen nedenler arasındadır. Asitli bir gıda tükettikten hemen sonra diş fırçalamak yerine bir suyla ağzı çalkalamak ve yarım saat kadar sonra dişleri fırçalamak daha doğru bir hareket olacaktır. yapımına devam etmesi bu oranı daha aşağı çekmektedir. Diş hassasiyetinin pik yaptığı yaşların 40’lı yaşlar olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Neler yapılabilir? Gerek diş hekimleri gerekse diş hekimliği endüstrisi ve ağız bakımı ürünleri üreticileri bu konuda çok çeşitli ürünler geliştirmeye çalışmaktadır. Ama öncelikli olarak bireyler yukarıda belirttiğimiz kurallar çerçevesinde hem ağız bakımlarını doğru yaparak hem de diş hekimlerinin tavsiyeleri doğrultusunda önleyici tedavilerini ihmal etmeyerek önemli adımlar atabilirler. Oluşmuş olan defektler içinse tedavi her şeyden önce açılmış olan “dentin tubulus”larının yani tünelciklerin ağzını kapamaya yani dişin sinirinin dış ortamla iletisinin kesilmesine yönelik olacaktır. Hastalar bu durumla diş hekimlerinin tavsiyesi ile buna yönelik ev ürünlerini (macun, gargara vb.) ve özel diş fırçalarını kullanmak suretiyle şikayetlerini azaltabilirler. Diş hekimleri de bu konuda hassasiyeti engellemek için çeşitli profesyonel preparatlardan başlayan hasarlı ve hassas bölgelerin dolguyla onarılmasına ya da kuron yapımı veya kanal tedavisine varan tedavilere başvurabilirler. Son yıllarda bu tedavilere “lazer”ler de eklenmiştir. Ama çağımızın bu modern sorununa sempomları yok etmekte konservatif yaklaşımlarla çözüm bulmak yüzde yüz başarı sağlayamadığı için hastaların kooperasyonu ve tavsiyelere tam anlamıyla uyması önem kazanmaktadır. Tıbbın her dalında olduğu gibi diş hekimliğinde de insan ömrünün uzaması değişik sorunları beraberinde getirmektedir. Yaşa bağlı olarak dişlerin aşınması diş hassasiyetine yol açsa da “pulpa”sının devamlı olarak sert doku Sağlıklı ve mutlu gülümsemeler dileğiyle. 14 Nano-optimize 4-mm kompozit Zamandan kazandıran yeni kompoziti keşfedin 4 mm.’de başarıyı yakalayın • Patentli ışık reaksiyon başlatıcısı Ivocerin sayesinde büyük parçalar halinde dolgu yapılabilir. • Özel doldurucu teknolojisi sayesinde büzülme stresi düşüktür. • Posterior bölgede en estetik sonuçlar, en hızlı ve etkili şekilde elde edilir. GÜNEY DİŞ DEPOSU TİCARET VE SANAYİ A.Ş. 19 Mayıs Cad. No:22 34776 Ümraniye - İstanbul Tel: 0216 466 8383 • Fax: 0216 313 5724 http:// www.guneydis.com e-mail: [email protected] Ivoclar Vivadent Pazarlama Ofisi Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. Nişantaşı Plaza No:40 K:6 D:31-32 34365 Şişli - İstanbul Tel : 0212 343 08 02 • Fax : 0212 343 08 42 web : www.ivoclarvivadent.com.tr “Bizi www.facebook.com/ivoclarvivadentTR adresinden takip edebilirsiniz” GÜNCEL EYLÜL 2014 Komple Ağız Bakımında Gargaranın Önemi Yazan: Med. Dent. Yaşar Baytak Dünya Sağlık Örgütü, diş ve diş eti rahatsızlıklarını yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeni ile insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlıyor. İ statistiklere bakıldığı zaman ülkemizde de kişilerin sosyo-ekonomik düzeyleri ne olursa olsun, ağız hijyeni konusunda oldukça zayıf oldukları gözlemlenmektedir. Türki- ye Ağız Diş Sağlığı Profili verilerine göre 35-44 yaş grubunun %84’ünün periodontal dokuları sağlıklı değildir. %89’unda ise en az bir diş kaybı ve %75’inin ise diş çürüğü vardır. Yetersiz ağız hijyeni nedeniyle de önce ağzımız oradan da tüm vücudumuzu tehdit eden pek çok hastalık ortaya çıkabilir. Bu hastalıklara karşı koymak ise temel diş bakımı ve koruyucu önlemlerle bakteri plağı oluşumunu engelleyerek mümkündür. Bu anlamda diş fırçalama, diş ipi kullanma ve komple ağız bakımı sağlayan gargara ile çalkalamayı kapsayan 3 etaplı bakımı günde 2 kez uygulamak, temel ağız bakımı ve diş eti hastalıklarını önlemek için önemlidir. 16 Diş fırçalama alışkanlığı son dönemlerde artış gösterse de, sadece fırçalamanın ağız hijyeni açısından yeterli olmadığını görmekteyiz. Dişler ağzımızın %25’ini kaplar, fırçalama ve diş ipi kullanımı bu %25 alanı temizlemeye yöneliktir. Geri kalan %75’lik alanın temizliği için bir gargaraya ihtiyaç vardır. Bu anlamda fırçalamanın ağız gargaralarıyla desteklenmesi gerekmektedir. Ağız gargaralarında ise çeşitliliği, uygunluğu ve klinik çalışmaları ile diğer gargaraları gölgede bırakarak, Listerine bir marka haline gelmiştir. Hekimlerimizin ve hastalarımızın kullanımı ve geri dönüşleri neticesinde, Listerine’in ağız hijyeninde oldukça etkili bir rol üstlendiği gözlemlenmektedir. EYLÜL 2014 YAŞAMA AÇILAN PENCERE Özel antrenörle spor yapmak ister miydiniz? Son dönemde sıkça duyduğumuz “Kişisel Antrenör” kavramını ve kişisel antrenörle spor yapmanın nasıl olduğunu merak ettik ve Fitwork Fitness Şirketi Kurucusu ve spor eğitmeni Rıfat Günör Erunsal’a sorduk. Spor ve sağlıklı yaşam üzerine gerçekleştirdiğimiz sohbette tüm merak ettiklerinizi bulabilirsiniz. Kişisel antrenör tam olarak nedir? Kişisel antrenör, özellikle eğitmenlik ve antrenörlük mesleğinde ilerlemiş, kişisel antrenör ihtiyacı duyan insanların bire bir ve kendi özel durumlarına göre egzersiz yapmasını sağlayan rehber kişidir. olması, genel egzersiz programlarının kişinin özel sağlık durumuna veya özel amacına cevap verememesi. Ayrıca özel antrenmanla çalışmak hem motivasyonu arttırarak pes etmenizi engelliyor, hem de sonuç süresini kısaltıyor. Kişisel antrenörle birlikte spor yapmanın bir spor merkezinde belli programlarla spor yapmaktan ne gibi farkları var? Birinci farkı, herkesin özel durumundan dolayı özel antrenmana ihtiyacı Kişisel antrenörle çalışmaya karar verdik, diyelim. Öncelikle ne yapmamız gerekiyor, nasıl bir süreç işliyor? Öncelikle kendinize bir eğitmen bulmanız lazım tabii. Kişisel bir eğit- Rıfat Günör Erunsal 20 men... Bunun için en iyi yöntem arkadaşlara sormak veya bilindik bir kulübe gitmek, orada özel durumunuzu veya amacınızı anlatmak. Sonrasında direkt antrenmana başlıyorsunuz. Eğer gerçekten özel bir sağlık durumunuz varsa, doktor onayı almanız istenebilir. Kişisel antrenör sizi bunun için yönlendirebilir. Beslenme desteği almak istiyorsanız belki bir diyetisyene yönlendirebilir. Kilo verme sorununuz varsa belki kan tahlili için sizi yönlendirebilir. Kişisel antrenörle çalışmak motive eden bir durum ama bazen insanlar sıkılabilir... Eğer kişinin gerçekten öyle bir sorunu varsa, egzersizi çeşitlendirmek en doğrusu. Bazen yoğun ve daha sert egzersizler, bazen de daha soft, yani pilates, yoga gibi... Ya da bir süre ara verilebilir egzersizlere, bir hafta, on gün gibi. Kaytarmak isteyenler veya bahane uyduranlar oluyor mu? Bunu nasıl önlüyorsunuz? Kaytarmak isteyen tabii daima olur. Ama o kaytarma esasında kurulabilecek bir anlaşma değil. Yani öğrenci ile antrenör arasında çok sağlam bir ilişki olmalı, o yüzden diğer seçenek devreye girdiği zaman işin tadı tuzu kaçıyor. Mesela karşımdaki çok motive bir insan değilse, bazen ben de itmekten sıkılabiliyorum. O yüzden o iki kişinin arasındaki enerji çok önemli. Kişisel antrenör edinemeyen ya da spor salonuna gidemeyenler için yapılabilecek egzersizlerle ilgili neler önerebilirsiniz? Genç insanlar koşabilir, orta yaşlı insanlar yürüyebilir. Haftada en az 3 gün 30-40 dakika yürüyebilirsiniz. Kalp damar sistemimizin sağlıklı olması için birinci kural bu. Ama eğer kişinin kas çalışması gerekliyse ki kas çalışmak da çok önemli bir şey çünkü yaşlandıkça kas kaybolmaya başlıyor. Kas kaybı olmaması için salona gitmek gerekiyor. Salona hiçbir şekilde gidemiyorsanız da bir çift dambıl, bir tane egzersiz topu ile egzersiz yapmanın yolunu öğrenebilirsiniz. Eğer özel antrenörle çalışma imkanınız yoksa, en azından 3 defa bir antrenörle çalışarak ona “Bana bu 3 ders boyunca bir program ezberlet, bu benim rutinim 21 Birincisi, vücut kompozisyonun, yani yağ oranın belli bir seviyenin altında olacak. İkincisi, kardiyovasküler dayanıklılığın, kuvvetin ve esnekliğin belli bir seviyenin üstünde olacak. Peki, görsel olarak bir insanın fit olduğunu nasıl anlayabilirsiniz? Beden yapısı, postürü, tahmini vücut yağ oranı, göbeği... Bunlarla birlikte birinin fit olup olmadığını gözlemleyebiliriz. Zayıflık fitlik demek değildir. Beden kompozisyonu zayıflık ya da şişmanlıktan çok daha önemli. Bedenin nasıl? Kemikli misin, kaslı mısın, yağlı mısın? Gördüğün zaman anlıyorsun. Her gün spor yapmak sağlıklı bir şey midir? Spor yapmanın ideal süresi ve periyodu nedir? American College of Sport Medicin’a göre 3’le 6 gün arası egzersiz yapmak, doğru süredir. Bu günler 20 ile 60 dakika arasında egzersiz yapılabilir. Bu insan sağlığı için en ideal süredir. olsun. Benim imkanım bu.” diyebilirsiniz. Sadece 2-3 seans özel ders alınabilir bu şekilde. Disiplinli insan kendi evinde de bu programı devam ettirebilir. İşe yarar kesinlikle. yapıp o vücudu hep korumak isteyebilir. Beslenme, bu döngünün önemli bir parçası. Özel antrenörlük sırasında beslenmeye de karışıyor musunuz? Evet, en başından söylüyoruz. Ama biz prensip olarak bir beslenme listesi vermiyoruz. Bunun için en güzel yöntem bir diyetisyene danışmaktır. Ama neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirtiyoruz tabii. “Spor yapmaya başladıktan sonra, belli bir süre sabrettiğinizde spor yapmayı zaten kendiliğinizden isteyeceksiniz.” gibi bir efsane vardı. Bunun ne kadarı gerçek? Hepsi gerçek. Kimyan değişiyor, mutluluk hormonları salgılanmaya başlıyor. Spora başladıktan kısa bir süre bunu hissetmeye başlıyorsun. Terleme, yorulma, uyku, iş; sporla birlikte hepsi bir düzene girer. Bununla birlikte sporu bırakmak da istemezsiniz. Kişi “Artık yoluma kendim devam edeceğim.” der mi? Yani bu koşunun bir sonu var mı ya da buna nasıl karar veriliyor? İyi bir gelişim sağladıktan sonra bırakabilir. Kulüpte ya da dışarda kendi çalışır. Örneğin kilo problemi olan biri 6-7 ay haftanın 3 günü çalıştıktan sonra yoluna kendi devam etme kararı alabilir. Ama bazı insanlar ömür boyu çalışmak da isteyebilir. Çok iyi bir vücut Spor hep zayıflamakla eşdeğer tutulur. Tamam, zayıflamak önemli olabilir ama fit bir vücuda sahip olmak daha önemli değil mi? En önemlisi iyi hissetmek. Spor salonuna gidip kilo vermeyebilir ama yine kendini iyi hisseder, iyi uyur, iyi çalışırsın. Stresin azalır. Bunlar bu egzersizlerin genel yansımaları. Ama özel antrenörle çalışıyorsanız, işin çıkış noktası sonuç almak. Fit olmakla ilgili ise, bunun belli noktaları var. 22 Yazılan, çizilen, önerilen egzersizleri, evde kendi başımıza yapmak ne kadar doğru, sakıncaları var mı? Yazılan, çizilen egzersizleri eğer öğrenebiliyorsanız, evde kendi başınıza yapmak harika bir şey. Yapabiliyorsanız ve bunu devam ettirebiliyorsanız, bu sizin zaten disiplinli olduğunuzu gösteriyor. Ama bu işi hiç bilmiyorsanız hayatınızda hiç pilates yapmadıysanız ya da yoga yapmadıysanız, beden farkındalığınız yoksa DVD’den izleyerek bunu yapamazsanız. Ya da hayatında hiç eline ağırlık almamış bir insanın evine aletler alıp çalışması imkansıza yakın. Kendine zarar verebilir, yanlış hareket yapabilir. Bu nedenle evde spor yapabilmek için mutlaka bir spor geçmişinin olması lazım. Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? Evet, kişisel antrenörlük çok güzel bir şey. Bir şekilde insanların hayatlarına dokunuyorsun. Onları iyi hissettiriyorsun. Ama bu işin eğitimlerine ülkece daha çok önem vermek lazım. Şimdi birçok üniversitede bunun için özel bölümler açılıyor. Eğitimi sadece tek taraflı tutmamak lazım. Nefes egzersizleri, pilates ve daha birçok ilgili konuyla iç içe eğitim görmüş olmak gerekiyor bu işi yapabilmek için. *Yetişkinlerin dişlerine kıyasla. Çocuğunuzun dişleri %50 daha incedir.* Bu yüzden uzman korumamıza ihtiyaçları var. Tüketici Sağlığı ürünlerinin de dahil olduğu tüm GSK ürünleri ile ilgili istenmeyen etkileri veya görüşlerinizi GSK Türkiye Çağrı Merkezi‘ni (444 5 GSK - 444 5 475) arayarak iletebilirsiniz.
© Copyright 2024 Paperzz