İlk fırsatta siz de kaydınızı yaptırın

4
4
İÇİNDEKİLER
EYLÜL 2014
12
Diş Hassasiyeti
Günümüz
Problemlerinden
Biri
Dr. Seyhan Gücüm
16
Komple Ağız Bakımında
Gargaranın Önemi
Med. Dent. Yaşar Baytak
20
Özel antrenörle spor yapmak
ister miydiniz?
KEREMCEM:
“Bizim duvarlara değil,
özgürlüklere ihtiyacımız var.”
DİŞ DOSTU
Diş Dostu Derneği Adına
İmtiyaz Sahibi
Selda Alemdar Dinçer
Diş Dostu Derneği Adına
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şila Koen
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Betül Kargül
Dr. Engin Aksoy
Dr. Ilgaz Özer
Prof. Dr. İlknur Tanboğa
Dt. Mıgır Gülezyan
Dr. Oktay Dülger
Dr. Remzi Ülgen
Dr. Seyhan Gücüm
Yayına Hazırlayan
KORORA
Kuzguncuk Mah. Yapraklı Çınar Sok.
No:9 Kuzguncuk / Üsküdar
www.korotanitim.com
Baskı
PORTAKAL BASIM MATBAACILIK
İTH. İHR. SAN. VE TİC. A.Ş
Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1
4 Levent - Seyrantepe - İstanbul
Tel: 0212 332 28 01
Faks: 0212 332 02 08
www.portakalbasim.com.tr
DİŞ DOSTU DERNEĞİ
Levent Mah. Nispetiye Cad.
Dost Apt. Kat:1 Daire:2
Levent/İstanbul
Tel: 0212 240 7353
Faks: 0212 240 7301
[email protected]
www.disdostu.org
Yayın Türü:
Diş Sağlığı Projesi
DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz.
DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
EYLÜL 2014
DİŞ
DOSTU’NDAN
Günaydın Dünya! Bugün Benim
İçin Hazır mısın?
Bu soruyu hemen, şimdi tekrar okuyabilir misiniz? Bu seferki daha güçlü ve
daha sesli olsun lütfen. Neden mi? Çünkü herkesin bu soruyu daha güçlü ve sesli
okumaya ihtiyacı var. Özellikle de insanlar bu monoton ve durağan hayatlarını
yaşarken. Zamanın ve dünyanın bizi kulu, kölesi yaptığı bu zamanlarda, kontrolü
tekrar ele alıp dünyaya kimin patron olduğunu göstermeliyiz. Dahası bazen bu
gerçeği kendimize bile hatırlatmalıyız. Çünkü biz ne kadar unutursak dünya o
kadar tepemize çıkıyor. Ve bir köşeye sinen, olanları izleyen hep biz oluyoruz.
Dt. Binnur Artkıy Erfidan
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
Buna bir dur demek istedim. Her hafta sonu, her gün belki de ayda bir yaşadığımız “Hayatım nasıl da hızlı geçti” farkındalığını size saniye saniye en azından
bu yazıyı okudukça hatırlatmak istiyorum. Severek yaptığım ve bir daha dünyaya gelsem yine diş doktoru olurum dediğim mesleğimin benden götürdüklerini
düşünüyorum da… Hepimizin hayatında keşkeler, kaçırılmış fırsatlar, boşuna
harcanmış zamanlar ve ertelenmiş duygular vardır. Ve dahası tabii.. Ama biliyorum ki yıpranmak paslanmaktan iyidir ve unutmamak lazım ki önümüzde saniye
saniyesine geçecek olan bir gelecek vardır. Geçmişteki kötü hatıraların sizdeki
olumsuz etkisini de azaltacak tek şey gelecektir. Ve bu geleceği satın alabileceğiniz tek şey de bugündür. Benjamin Franklin’in de deyişiyle “Bir bugün iki yarına
bedeldir.” Zamanı daha iyi ve dolu dolu geçirmek adına Almanların deyişiyle
Amerika’da 1 saat 40 dakikadır. Gelin biz bunu 30 dakika yapalım! Her sabah
aynada kendimize “Bugün kalan hayatımın ilk günü!” diyelim.
Unutmayın! Bu dünya bir mevsimliğine sizindir. Ve yaşadığınız her an kendi
hakkını isteyecektir. Hayat hakkındaki paradoksu şu şarkı sözleri nasıl da güzel söyler “Hiçbir kere hayat bayram olmadı ama her nefes alışımız bayramdı.”
Bana göre dünyada mutluluğun birinci yasası geç kalmamak, ikincisi ise sevgidir.
Sevgi diyorum ama mutsuzluğunuzu sevgisizliğe bağlamayın. Veremediğiniz,
gösteremediğiniz ve belki de söyleyemediğiniz sevgilerdir mutsuzluğunuzun asıl
kaynağı. Bunu da ancak sevginizi ifade ederek, söyleyerek, göstererek aşabilirsiniz. Sonuçta, geçmişte görmediğimiz sevgiden dolayı değil, sevgiyi geleceğe
taşıyamadığımız için engelleniriz. Sevin, sevilin!
Dt. Binnur Artkıy Erfidan
3
EYLÜL 2014
HOŞ
SOHBET
“Bizim duvarlara değil,
özgürlüklere ihtiyacımız var.”
Son albümüne kadar hep onu “efendi çocuk” olarak bildik.
Ama Keremcem şimdilerde daha kendine özgü, daha özgür...
Onun tanımıyla ise “Bu bir değişim değil, otantik kimliğe dönüş.”
Röportaj: Güniz Acar Balcı
Çoğu zaman bazı kavramlar insanın
üzerine yapışınca değiştirmek çok zor
olur. Ama o, bunun üstesinden çoktan
gelmiş. Keremcem yıllardır üzerinde
taşıdığı efendi çocuk imajından sıyrılıp kendini tüm şeffaflığıyla ortaya
koyuyor. Biz de bu değişimle ilgili ona
merak ettiklerimizi sorduk, o da içtenlikle cevapladı...
da şimdi tanıdığınız adamdım. Ama
o “efendi çocuk” imajı bana ister istemez bir sorumluluk yüklemişti. Sanki
zamanla biraz otantik kimliğimden
uzaklaşmıştım. Halbuki her şey insana
dair. Ve şimdi belki size değişmiş görünsem de insanlar sokakta bana aynı
şekilde yaklaşıyorlar. Yani bu bir değişim değil, otantik kimliğe dönüş.
Sizi tanıdığımızdan bu yana çok değiştiniz. “Efendi çocuk” imajından
şimdiki Keremcem’e neler değişti?
Aslında bir şey değişmedi. O zaman
Takım elbiseden vazgeçmek de bu
sürecin içinde... Zor oldu mu bu değişim?
Sadece sahnedeki giyim tarzımı çeşit-
4
lendirdim aslında. İlk albüm kapağım
ve ilk konserlerimin getirdiği bir alışkanlıktı benim için. Takım giymeyi
her zaman sevmişimdir. Hala da yerine
göre keyifle taşırım.
“Kişilik olarak neysem kendimi o
şekilde göstermek istedim” diyorsunuz. İnsanın kendisiyle yüzleşmesi,
bunu kabul edip başkalarına açması zor değil mi? Korkmadınız mı?
Aslında korkmam beklenebilirdi. Çünkü sahneden takım elbiseden başlayarak bir sürü kuralım vardı benim. Ama
sonra anladım ki böyle kurallar sadece
kendini korumak için... Bizim duvarlara değil özgürlüklere ihtiyacımız var.
beni o duvarlarla bile içinizden biri
hissettiyseniz herhalde en yapamayacağım şey yapay bir ulaşılmazlık.
Son albümünüzün ismini bu nedenle mi Keremcem koydunuz?
Albümün ismi bir radyocu arkadaşımın fikriydi, aslında unuttuğum bir
hayali hatırlattı bana; Metallica’nın
Metallica isimli albümünü 1990’da ilk
dinlediğimde “Albüm yaparsam ismini Keremcem koyacağım” demiştim.
Teşekkürler Ahmet Kamil (gülüyor).
Kadınlar tarafından beğeniliyorsunuz, ilgi görüyorsunuz...
Kadınlarla aram hep iyi oldu benim.
Sevgili anlamında değil sadece, arkadaşlarım da oldu çok. Kadınları anlamak mümkün değil ama galiba onların
dilinden anlıyorum (gülüyor).
Peki bu değişime istinaden şimdiki
olduğunuz yerden eski Keremcem’e
baksanız ona ne söylemek isterdiniz?
Kasmaya gerek yok Keremcem. Sen
iyi bir insansın, çalışkan ve yeteneklisin. Bir şey yapmaya veya yapmamaya ihtiyacın yok, “ol yeter”...
İlk albümden bugüne müzikal olarak neler değişti peki?
Akustik bir albümdü Eylül. Sonra sahnede de albümlerimde de farklı tatlar
koydum araya. Sesimle bütünleşebilen
şeylerden benim tarzım bu değil diye
kaçmadım. Sahnede müzikal de söyledim pop da rock da. Bakalım bir sonrakinde ne olacak?
Şöhret ilişkilerinizi etkiledi mi?
Hep uzun süreli ilişkiler yaşadım, sanırım o yüzden şöhret denilen şeyin
kadınlarla ilişkilerime etkisi pek yok
diyebilirim.
Milas doğumlusunuz. Ege’nin sıcaklığı ve sakinliği İstanbul’un yoğun karmaşası... Adapte olmak zor
olmadı mı?
Yok canım! İstanbul müthiş bir şehir!
Devamlı keşfedebileceğiniz bir şeyler
var. Hem bir ayağım Ege’de, ailem
Bodrum’da yaşıyor. Arkadaşlarımın
birçoğu da İzmir’de.
E anneannem de Milas’ta, yani her şey
yolunda...
“O Hayat Benim” dizisiyle ekranlardasınız. Nasıl gidiyor proje? Bu-
“Kadınları anlamak mümkün değil ama galiba
onların dilinden anlıyorum.”
Bize sanki hiç yaşlanmıyorsunuz
gibi geliyor. Sırrı nedir bunun?
Bana da öyle geliyor (gülüyor). Aslında benim kadar detaycı birinin daha
hızlı yaşlanmasını beklersiniz ama
etrafımda hep sevgi olduğuna inanıyorum. Belki de yaşlanmıyormuş gibi
gözükmem bu yüzden.
Her ne kadar imaj olarak değişim
olsa da Keremcem hep aileden biri,
bizim mahallenin çocuğu gibi... Ulaşılamazlık duygusunu hiç vermediniz. Bu bilinçli bir tercih miydi?
Teşekkür ederim. Ama bu iyi mi kötü
mü bilemedim bakın. Biraz uzakta mı
durmak gerek acaba işine saygı çekmek için? Ama olmaz... Bakın deminden beri duvarlarımdan bahsediyorum,
nun haricinde ekranlarla
ilgili başka projeleriniz
var mı?
“O Hayat Benim” hem çok
sevildi ve başarılı oldu hem
de oyuncuyu motive eden
bir sete sahip. Bu sezon başarısını artırarak devam edeceği
umulan ve beklenen bir yapım olduğundan bütün enerjimi “O Hayat Benim”e vereceğim.
“İksir” filminden sonra sinemayla ilgili başka projeler var mı gelecekte?
Bir sinemasever olarak şu an belli
olan bir sinema filmi olmasa da, sinema perdesinde beni tekrar göreceğinizi garanti ederim.
5
Seda Güven’le beraberliğinizde
mesleki olarak birinizden beslendiğiniz yönler var mı?
Seda bana hayatımın her alanı ve açısında ilham veriyor. Daha ne diyebilirim ki...
Hep duyarız “Bu sektörde ilişki
yaşamak zor” diye. Bu gerçek mi?
Yoksa yürümeyen ilişkilerin bahanesi mi?
Sektör dışından biriyle daha zor olacağı için sanki bu daha uygun. Siz kamera karşısında seyirciyi o aşka ne kadar
inandırırsanız başarılı bir oyun sergilersiniz. Ama ya sevgiliniz de inanırsa.
Tehlikeli.. Sevgi ilişkinin zaten olmazsa olmazı. Anlayış ve güven ise özellikle bu sektördeki ilişkilerin sigortası.
İş ve özel ilişkiniz dışında, sadece
kendinize vakit ayırdığınız zamanlarda neler yaparsınız?
Eskiden yalnız kalmaya bayılırdım.
Şimdi arkadaşlarımla olmak bana daha
iyi geliyor. Yalnızken gitarı mutlaka
elime bi’ alırım, tellerinde her zaman
farklı ilham perileri dolaşır, ne zaman
size bir şarkı vereceklerini bilemezsiniz. Yoksa da zorlamaya gerek yok;
güzel bir film, yoğunluktan yarım kalmış bir kitap veya yeni sezonu gelmiş
True Detective gibi bir dizi yalnızlığı-
mı daha tatlı hale getirebilir.
Müzikle ilgili en uç noktadaki hayaliniz nedir? Ne yapsanız “daha ne
isterim ki” dersiniz?
Hayatımın sonuna kadar müzik yapabileyim yeter.
Geçmişe bakıp da keşke olmasaydı,
yapmasaydım dediğiniz bir pişmanlığınız var mı mesleğinizle ilgili?
Pişmanlıkları, ders aldıktan sonra
unutmak iyidir. Sağlığa da iyi gelir kariyere de (gülüyor).
“Eskiden yalnız
kalmaya bayılırdım.
Şimdi arkadaşlarımla
olmak bana daha iyi
geliyor.”
Bir de kedileriniz var ve çok güzeller! Kedilerinizin sizin hayatınızdaki yerinden bahsedebilir misiniz
biraz?
Onlar bana bayılıyor! İkisi de dişi, ben
nereye gidersem ordalar. Mutfaktaysam mutfaktalar, yataktaysam hop yatak. Tuvaletten çıkınca kapının önünde bulduğum çok oldu. İkisi de sokak
6
kedisi. Leyla, Beşiktaş Çarşı’dan,
Mimi’yi annesi önceki evimde kanepenin üzerinde doğurdu. Birbirleriyle
çok iyi anlaşıyorlar ve inanılmaz sosyal kediler.
Bu kadar anlatmamdan onlarsız bir ev
düşünemeyeceğimi anlamışsınızdır!
Diş ve ağız sağlığınız için neler yapıyor ya da nelere dikkat ediyorsunuz?
Rahmetli dedemden gelen bir diş fırçalama kültürüm var. Doğru şekil ve
sürede diş etime uygun diş fırçasıyla günde 2 defa dişlerimi fırçalarım.
Bir de en güzel alışkanlığım diş ipi.
Ülkemizde hala alışkanlık haline gelmemiş, kullanmaya üşenilen markette
satın alınması hep unutulan ama diş
sağlığı için çok önemli bir ürün. Diş
muayenesi 6 ayda bir diyorsunuz galiba. O kadar sık olmasa da hemen her
sene doktor muayenemi olurum. En
çok gülümsemesiyle tanınan biri olarak, bunları doğru yaparak dişlerime
saygılı olduğumu düşünüyorum.
Diş Dostu logosu sizin için ne ifade
ediyor?
Bence çok doğru bir logo. Gıdanın içeriği dışında diş dostu olup olmadığının
ambalajın üstünde olması bence güzel
ve faydalı bir fikir.
EYLÜL 2014
DİŞ DOSTU
YAŞAM
TARZI
Dişi dostu
yaşam tarzıyla tanışın!
Diş Dostu logosuna sevdiğiniz birçok üründe rastlamışsınızdır. Sakızlarda,
çikolatalarda, içeceklerde... Peki, hayatımızın birçok anında rastladığımız bu logo
bizim için tam olarak ne ifade ediyor, yaşamımıza nasıl katkıda bulunuyor?
Hadi gelin sizi Diş Dostu Yaşam Tarzı ile tanıştıralım!
Hazırlayan: Ceylan Akgün
İ
sviçreli bilim insanları ve diş hekimlerinin halka ağız ve diş sağlığı için güvenli şekerlemeleri
önermesiyle Zürih Üniversitesi, bilim
insanları ve diş hekimlerinden oluşan
bir çalışma grubu oluşturdu. Böylece
1982 yılında Diş Dostu Kalite Markası ortaya çıktı.
Diş Dostu Kalite Markası bugün, dünyanın farklı merkezlerinde yapılan bilimsel testlerden geçiyor. Bu testlerle
birlikte 40’tan fazla ülkede ağız ve diş
sağlığına zarar vermediği onaylanmış
sakız, bonbon, çikolata, şekersiz içecek ve benzeri ürünlerde kullanılıyor.
Diş Dostu logosunu kullanan firmalar,
tüketiciye bilimsel testlerden geçen
ürünlerinin ağız ve diş sağlığı konusunda güvenli olduğu mesajını gönül
rahatlığıyla veriyorlar.
Türkiye’de Diş Dostu
Türkiye’de ilk olarak 1993 yılında
Falım sakızları Diş Dostu logosunu
kullanmaya başlayarak bu bilincin
öncüsü oldu. Günümüzde, Falım,
Yıldız, No Şuga, Özcan, Bebeto, Exit
sakızları; Halter ‘Diş Dostu’ şekerlemeleri ve Hipp bebek çayları Diş
Dostu Kalite Markasıyla tüketicisiyle buluşuyor. Ayrıca Türkiye’nin
önde gelen ihracat firmaları da bu
logoyu taşıyorlar.
8
Diş Dostu Yaşam Tarzı İçin
Öneriler:
Dişlerinizin yıllarca sağlıklı
kalmasını istiyorsanız, dişlerinizi
doğru fırçalayıp ara yüz temizliği
yapmalısınız. Yılda iki kez diş
hekiminize muayene olup diş
taşı temizliği yaptırmalısınız.
Öğün aralarında şekerli gıdalar
tüketmekten kaçınmalısınız. Ara
öğünlerde Diş Dostu sakızlar
çiğnemek tükürük salgısını arttırarak
dişlerinizin sağlıklı kalmasına
yardımcı olur.
Diş Dostu logosu, ayrıca ağız ve diş
sağlığı hizmetlerinde mükemmellik
anlayışı ile uluslararası standartlarda
hijyen kontrolü uygulayan ve her hasta için en üst düzeyde koruma sağlayıcı uygulamalar yapan dental kliniklerde de kullanılıyor. Bu klinikler sistem
kalite belgelendirme firması tarafından düzenli denetleniyor. Logo, bulunduğu klinik/muayenehane/ağız ve
diş sağlığı merkezlerinde ‘Diş Dostu
Kalite Belgesi’ olarak yer alıyor.
Tüm Türkiye genelinde var olan Diş
Dostu onaylı klinikler, hijyen standartları bakımından uyulması gereken
tüm kurallara uyarak her yıl denetleniyor. Aynı zamanda ağız ve diş sağlığını ‘Koruyucu Hekimlik Uygulamaları’ ile koruma altına alıyor ve buna
hizmet ediyor.
Ağız ve Diș Sağlığı Kliniği
25 / 07 / 2014
25 / 07 / 2015
9
EYLÜL 2014
HABER
İstanbul’da Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu:
Erken rezervasyon indirimini şimdi güvenceye alın
İstanbul’un kalbinde, boğaz manzarası eşliğinde gerçekleştirilecek olan
“3. Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu” katılımcılarını şunlar bekliyor:
Dünyanın en meşhur CEREC uzmanlarından sunumlar ve atölye çalışmaları.
Diş hekimliği alanında kullanılan
CAD/CAM sistemlerinde dünya lideri olan Sirona tüm dünyadan gelecek
diş hekimlerini ve diş teknisyenlerini
İstanbul’un kalbindeki Hilton Bomonti Otel ve Kongre Merkezi’nde
14 - 16 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu”na davet ediyor. Dijital diş teknolojisi alanında
üçüncü kez gerçekleşecek uluslararası buluşmada, ünlü CEREC uzmanları tarafından yapılacak sunumlar katılımcılar dijital teknoloji dünyasıyla
ilgili en güncel trendler ve gelişmeler
hakkında bilgi sahibi olacak.
Uluslararası uzmanlar
deneyimlerini paylaşıyor
“Dijital Diş Hekimliği Sempozyumu”nda dijital teknolojinin ünlü uygulayıcıları ile amatörleri bir araya
geliyor. Sirona Türkiye CAD/CAM
Sistemleri Satış Müdürü Barış Akalın
etkinliğe bu yıl da son derece değerli
konuşmacıların katılacağını belirtiyor.
Türk Estetik Diş Hekimliği Akademisi Başkanı Prof. Selim Pamuk’un
etkinliğin bu yılki açılış konuşmasını
yapacağı konunun başlığı: “Geleneksel diş tekniğine karşılık dijital teknolojiler”.. Pamuk aynı zamanda etkinliğin sunuculuğunu da yapacak. Diğer
sunumlarda uluslararası uzmanlar en
yeni teknolojileri tanıtıp dijital diş
tekniği ile ilgili güncel soruları tartışacak ve geleceğe yönelik bakış açılarını paylaşacak. Rio de Janeiro’dan
katılacak olan ve 21 yıldır CEREC
yöntemiyle çalışan diş hekimi Dr.
Umberto da Luca “Klinikte CEREC
Chairside System ile Bir Gün” isimli
sunumunda günlük çalışma hayatından kesitler paylaşacak. İsviçreli diş
hekimi Andreas Bindl “CAD/CAM
ve İmplant Bilimi: Planlamadan Restorasyona” konulu konuşmasını yapacak. Kendi dijital diş laboratuvarı ile
bu alanda Almanya’da öncüler arasında yer alan diş teknisyeni Bastian
Heinloth, diş laboratuvarı ile diş hekimi muayenehanesi arasındaki dijital
bağlantı hakkında konuşacak.
Atölye çalışmaları uygulamalı
bilgi birikimi kazandırıyor
Sunumların yanı sıra dört ayrı eğitim
salonunda farklı uygulamalar üzerine
atölye çalışmaları yapılması planlanıyor. CEREC amatörleri burada CAD/
10
Ziyaretçileri bu yıl da yine
verimli atölye çalışmaları ve
mükemmel konuşmacıların
heyecanlı sunumlarının olacağı
dünya çapında en iyi dijital diş
teknolojisi konferansı bekliyor.
CAM teknolojisini en başından itibaren öğrenme ve kullanma olanağına
sahip olacaklar. Michigan Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Dennis Fasbinder “CEREC İşlemlerine Giriş” isimli
atölye çalışmasında katılımcılara bu
teknolojinin kullanımı hakkında – intraoral kamera ile kalıp alınmasından
diş ve dolguların dijital üretimine kadar tüm süreçlere dair - uygulamalı
olarak bilgi verecek. Tecrübeli kullanıcılar ise Türk diş hekimi Dr. Mete
Fanusçu yönetimindeki “Arka restorasyonlar sanatı ve bilimi” adlı sunumundan yararlanabilecek.
DİJİTAL DİŞ HEKİMLİĞİ
SEMPOZYUMU
14-15 KASIM 2014
Hilton İstanbul Bomonti Otel
“İlk fırsatta siz de kaydınızı yaptırın,
klinik yaşamınızı ne kadar dijitalize edeceğinize karar verirken dünyaca
ünlü uzmanların deneyiminden faydalanma imkanını kaçırmayın.”
#Dijital Gülüş Tasarımı #Porselen Laminalar
#Dijitalizasyon ve Güvenli İmplantoloji
#Immediate Kişisel Abutment Konsepti
#CAD/CAM Diş Hekimliğinde Yeni Boyutlar
#Artikülasyon #Laboratuvarlar ile Kliniklerin Dijital Entegrasyonu
Selim Pamuk
Bastian Heinloth
Andreas Kurbad
Erhan Çömlekoğlu
Andreas Bindl
Albert Mehl
Umberto De Luca
Bernd Reiss
www.dijitaldishekimligi.com
Daniel Vasquez
Dennis Fassbinder
Mete Fanuscu
Galip Gürel
EYLÜL 2014
DİŞİMİZE
TAKILANLAR
Diş Hassasiyeti Günümüz
Problemlerinden Biri
Her alanda olduğu gibi diş hekimliği de günümüz şartlarında, uzayan insan ömrü
ve sağlık alanında gerek tedavi gerekse önleyici girişimlerden farklı bir yöne
ilerlememektedir. İnsan ömrü uzadıkça ve ağız bakımı bilinci yerleştikçe ağız içinde
ortaya çıkan sorunlar da nitelik değiştirmektedir.
12
Genel olarak diş hassasiyeti için aşağıdaki nedenleri sayabiliriz;
n Yanlış diş fırçalama
n Diş sıkma ve gıcırdatma
n Dişeti çekilmeleri
n Diş üzerinde biriken mikrobiyel
dental plak
n Dişlerin ortodontik olarak
bozuklukları
n Yaş
n Beslenme alışkanlıkları
Yazan: Dr. Seyhan GÜCÜM
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
M
odern toplum yaşamı ve
şehirleşme daha konforlu
bir hayat sunmakla beraber
aynı zamanda daha hızlı ve tempolu
bir hayat tarzını da beraberinde getirmektedir. Bu durum da, yukarıda
bahsettiğimiz gibi, daha değişik ve
güncel sağlık sorunlarını karşımıza
çıkarmaya başlamıştır.
Diş hassasiyeti de ağız içi kaynaklı
modern çağın sorunlarının en başta
gelenlerinden biri olarak belirmektedir.
Dişleri uygun basınç, uygun teknik,
uygun diş macunu ve diş fırçaları ile
fırçalamak iyi bir ağız bakımı için
elzemdir. Ancak bu ağız bakımı sırasında daha iyi temizlenmesi veya daha
beyaz olması amacı ile gereğinden
fazla sayıda ve bastırarak ya da içeriğinde yüksek oranda aşındırıcı bulunduran birtakım macunlar kullanmak
Genel olarak diş hassasiyeti tanımında
sıcak soğuk hassasiyeti olarak genelleme yapılsa da ağırlıklı olarak herhangi
bir çürük bulunmayan dişte soğuk ve/
veya asitli gıdalarla ani gelişen kısa ve
şiddetli ağrı olarak tanımlanabilir.
Dişin yapısına göz attığımızda dişin
en dışını çevreleyen sert “mine” tabakası, altında daha yumuşak ve tubuler
yapı dediğimiz küçük tünelcikler ve
daha fazla organik yapı içeren “dentin” tabakası onunda altında dişin canlılığını sağlayan “pulpa” yani sinir ve
damarlardan oluşan canlı doku görürüz ki tüm diş hassasiyeti hadisesi bu
üç doku etrafında olup biter.
Diş hassasiyetinin pek çok
nedeni olabilir
Diş hassasiyeti konusunda çeşitli bilimsel teoriler olmakla beraber, daha
çok nedenleri ve genel olarak tedavi
prensipleri konusu üzerinde birleşilmektedir.
13
uzun vadede dentin tabakasının ortaya
çıkmasına neden olmakta ve hassasiyete yol açmaktadır.
Daha evvel bahsettiğimiz gibi modern
hayat ve büyük şehirlerin hızlı temposu konfor yanında aynı zamanda stres
faktörünü de yanında taşımakta, bu
da diş sıkma problemini beraberinde
getirmektedir. Diş sıkmak dişlerin zamanından önce aşınması ile tüberkül
tepeleri adı verilen, dişlerin tepe noktalarının birer çukur haline dönüşmesine ya da kole adı verilen dişeti kenarında ki bölgelerde açıklık oluşturarak
“dentin”in yani hassas kısmın açığa
çıkmasına sebep olmaktadır. Yine kısmen anatomik sorunlara bağlı olarak
gelişen patolojik dişeti çekilmeleri de
diş hassasiyetine yol açmaktadır. Ağız
bakımına önem vermeyen bireylerin
ağzında diş üzerinde ve dişeti kenarında biriken bakterilerin toksik ürünleri
de dentin yoluyla pulpaya ulaşmakta
ve bu dokuyu irrite ederek diş hassasiyetini oluşturabilmektedir.
Dişlerin normal dizi dışında olması
ya da kapanışın kötü olması gibi ortodontik sorunlar da dişlere fırçalama
sırasında fazla basınç yapılmasına ve
aşınmaya bağlı diş hassasiyeti sorunlarına yol açabilir. Kapanış bozuklukları da dişlerin bazılarına daha farklı
yükler bindirerek aynı şekilde diş
hassasiyetine yol açabilir. Aşırı asitli
gıdalar tüketmek de dişin mine yapısını bozabileceği, kolayca aşınmaya
ve hassasiyete yol açabileceği bilinen
nedenler arasındadır. Asitli bir gıda tükettikten hemen sonra diş fırçalamak
yerine bir suyla ağzı çalkalamak ve
yarım saat kadar sonra dişleri fırçalamak daha doğru bir hareket olacaktır.
yapımına devam etmesi bu oranı daha
aşağı çekmektedir. Diş hassasiyetinin
pik yaptığı yaşların 40’lı yaşlar olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
Neler yapılabilir?
Gerek diş hekimleri gerekse diş hekimliği endüstrisi ve ağız bakımı ürünleri
üreticileri bu konuda çok çeşitli ürünler geliştirmeye çalışmaktadır. Ama
öncelikli olarak bireyler yukarıda belirttiğimiz kurallar çerçevesinde hem
ağız bakımlarını doğru yaparak hem
de diş hekimlerinin tavsiyeleri doğrultusunda önleyici tedavilerini ihmal
etmeyerek önemli adımlar atabilirler.
Oluşmuş olan defektler içinse tedavi
her şeyden önce açılmış olan “dentin
tubulus”larının yani tünelciklerin ağzını kapamaya yani dişin sinirinin dış
ortamla iletisinin kesilmesine yönelik
olacaktır. Hastalar bu durumla diş hekimlerinin tavsiyesi ile buna yönelik
ev ürünlerini (macun, gargara vb.) ve
özel diş fırçalarını kullanmak suretiyle şikayetlerini azaltabilirler.
Diş hekimleri de bu konuda hassasiyeti engellemek için çeşitli profesyonel preparatlardan başlayan hasarlı ve
hassas bölgelerin dolguyla onarılmasına ya da kuron yapımı veya kanal
tedavisine varan tedavilere başvurabilirler. Son yıllarda bu tedavilere
“lazer”ler de eklenmiştir.
Ama çağımızın bu modern sorununa
sempomları yok etmekte konservatif
yaklaşımlarla çözüm bulmak yüzde
yüz başarı sağlayamadığı için hastaların kooperasyonu ve tavsiyelere tam
anlamıyla uyması önem kazanmaktadır.
Tıbbın her dalında olduğu gibi diş hekimliğinde de insan ömrünün uzaması
değişik sorunları beraberinde getirmektedir. Yaşa bağlı olarak dişlerin
aşınması diş hassasiyetine yol açsa da
“pulpa”sının devamlı olarak sert doku
Sağlıklı ve mutlu gülümsemeler
dileğiyle.
14
Nano-optimize 4-mm kompozit
Zamandan
kazandıran
yeni kompoziti
keşfedin
4 mm.’de başarıyı yakalayın
• Patentli ışık reaksiyon başlatıcısı Ivocerin sayesinde büyük parçalar halinde dolgu yapılabilir.
• Özel doldurucu teknolojisi sayesinde büzülme stresi düşüktür.
• Posterior bölgede en estetik sonuçlar, en hızlı ve etkili şekilde elde edilir.
GÜNEY DİŞ DEPOSU TİCARET VE SANAYİ A.Ş.
19 Mayıs Cad. No:22 34776 Ümraniye - İstanbul
Tel: 0216 466 8383 • Fax: 0216 313 5724
http:// www.guneydis.com
e-mail: [email protected]
Ivoclar Vivadent Pazarlama Ofisi
Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. Nişantaşı Plaza
No:40 K:6 D:31-32 34365 Şişli - İstanbul
Tel : 0212 343 08 02 • Fax : 0212 343 08 42
web : www.ivoclarvivadent.com.tr
“Bizi www.facebook.com/ivoclarvivadentTR adresinden takip edebilirsiniz”
GÜNCEL
EYLÜL 2014
Komple Ağız Bakımında
Gargaranın Önemi
Yazan: Med. Dent. Yaşar Baytak
Dünya Sağlık Örgütü, diş
ve diş eti rahatsızlıklarını
yaygınlığı ve tekrarlama
oranları nedeni ile insanların
karşılaştığı en büyük sağlık
sorunlarından birisi olarak
tanımlıyor.
İ
statistiklere bakıldığı zaman ülkemizde de kişilerin sosyo-ekonomik düzeyleri ne olursa olsun,
ağız hijyeni konusunda oldukça zayıf
oldukları gözlemlenmektedir. Türki-
ye Ağız Diş Sağlığı Profili verilerine
göre 35-44 yaş grubunun %84’ünün
periodontal dokuları sağlıklı değildir.
%89’unda ise en az bir diş kaybı ve
%75’inin ise diş çürüğü vardır.
Yetersiz ağız hijyeni nedeniyle de
önce ağzımız oradan da tüm vücudumuzu tehdit eden pek çok hastalık
ortaya çıkabilir. Bu hastalıklara karşı
koymak ise temel diş bakımı ve koruyucu önlemlerle bakteri plağı oluşumunu engelleyerek mümkündür. Bu
anlamda diş fırçalama, diş ipi kullanma ve komple ağız bakımı sağlayan
gargara ile çalkalamayı kapsayan 3
etaplı bakımı günde 2 kez uygulamak,
temel ağız bakımı ve diş eti hastalıklarını önlemek için önemlidir.
16
Diş fırçalama alışkanlığı son dönemlerde artış gösterse de, sadece fırçalamanın ağız hijyeni açısından yeterli
olmadığını görmekteyiz. Dişler ağzımızın %25’ini kaplar, fırçalama ve diş
ipi kullanımı bu %25 alanı temizlemeye yöneliktir. Geri kalan %75’lik
alanın temizliği için bir gargaraya
ihtiyaç vardır. Bu anlamda fırçalamanın ağız gargaralarıyla desteklenmesi
gerekmektedir. Ağız gargaralarında
ise çeşitliliği, uygunluğu ve klinik çalışmaları ile diğer gargaraları gölgede
bırakarak, Listerine bir marka haline
gelmiştir. Hekimlerimizin ve hastalarımızın kullanımı ve geri dönüşleri
neticesinde, Listerine’in ağız hijyeninde oldukça etkili bir rol üstlendiği
gözlemlenmektedir.
EYLÜL 2014
YAŞAMA
AÇILAN
PENCERE
Özel antrenörle spor
yapmak ister miydiniz?
Son dönemde sıkça duyduğumuz “Kişisel Antrenör” kavramını ve kişisel antrenörle spor
yapmanın nasıl olduğunu merak ettik ve Fitwork Fitness Şirketi Kurucusu ve spor eğitmeni
Rıfat Günör Erunsal’a sorduk. Spor ve sağlıklı yaşam üzerine gerçekleştirdiğimiz sohbette
tüm merak ettiklerinizi bulabilirsiniz.
Kişisel antrenör tam olarak nedir?
Kişisel antrenör, özellikle eğitmenlik
ve antrenörlük mesleğinde ilerlemiş,
kişisel antrenör ihtiyacı duyan insanların bire bir ve kendi özel durumlarına göre egzersiz yapmasını sağlayan
rehber kişidir.
olması, genel egzersiz programlarının
kişinin özel sağlık durumuna veya
özel amacına cevap verememesi. Ayrıca özel antrenmanla çalışmak hem
motivasyonu arttırarak pes etmenizi
engelliyor, hem de sonuç süresini kısaltıyor.
Kişisel antrenörle birlikte spor yapmanın bir spor merkezinde belli
programlarla spor yapmaktan ne
gibi farkları var?
Birinci farkı, herkesin özel durumundan dolayı özel antrenmana ihtiyacı
Kişisel antrenörle çalışmaya karar
verdik, diyelim. Öncelikle ne yapmamız gerekiyor, nasıl bir süreç işliyor?
Öncelikle kendinize bir eğitmen bulmanız lazım tabii. Kişisel bir eğit-
Rıfat Günör Erunsal
20
men... Bunun için en iyi yöntem arkadaşlara sormak veya bilindik bir
kulübe gitmek, orada özel durumunuzu veya amacınızı anlatmak. Sonrasında direkt antrenmana başlıyorsunuz.
Eğer gerçekten özel bir sağlık durumunuz varsa, doktor onayı almanız
istenebilir. Kişisel antrenör sizi bunun
için yönlendirebilir. Beslenme desteği
almak istiyorsanız belki bir diyetisyene yönlendirebilir. Kilo verme sorununuz varsa belki kan tahlili için sizi
yönlendirebilir.
Kişisel antrenörle çalışmak motive
eden bir durum ama bazen insanlar
sıkılabilir...
Eğer kişinin gerçekten öyle bir sorunu varsa, egzersizi çeşitlendirmek en
doğrusu. Bazen yoğun ve daha sert
egzersizler, bazen de daha soft, yani
pilates, yoga gibi... Ya da bir süre ara
verilebilir egzersizlere, bir hafta, on
gün gibi.
Kaytarmak isteyenler veya bahane
uyduranlar oluyor mu? Bunu nasıl
önlüyorsunuz?
Kaytarmak isteyen tabii daima olur.
Ama o kaytarma esasında kurulabilecek bir anlaşma değil. Yani öğrenci ile
antrenör arasında çok sağlam bir ilişki
olmalı, o yüzden diğer seçenek devreye girdiği zaman işin tadı tuzu kaçıyor. Mesela karşımdaki çok motive bir
insan değilse, bazen ben de itmekten
sıkılabiliyorum. O yüzden o iki kişinin
arasındaki enerji çok önemli.
Kişisel antrenör edinemeyen ya da
spor salonuna gidemeyenler için yapılabilecek egzersizlerle ilgili neler
önerebilirsiniz?
Genç insanlar koşabilir, orta yaşlı insanlar yürüyebilir. Haftada en az 3
gün 30-40 dakika yürüyebilirsiniz.
Kalp damar sistemimizin sağlıklı olması için birinci kural bu. Ama eğer
kişinin kas çalışması gerekliyse ki kas
çalışmak da çok önemli bir şey çünkü
yaşlandıkça kas kaybolmaya başlıyor.
Kas kaybı olmaması için salona gitmek gerekiyor. Salona hiçbir şekilde
gidemiyorsanız da bir çift dambıl, bir
tane egzersiz topu ile egzersiz yapmanın yolunu öğrenebilirsiniz. Eğer özel
antrenörle çalışma imkanınız yoksa,
en azından 3 defa bir antrenörle çalışarak ona “Bana bu 3 ders boyunca bir
program ezberlet, bu benim rutinim
21
Birincisi, vücut kompozisyonun, yani
yağ oranın belli bir seviyenin altında
olacak. İkincisi, kardiyovasküler dayanıklılığın, kuvvetin ve esnekliğin
belli bir seviyenin üstünde olacak.
Peki, görsel olarak bir insanın fit olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?
Beden yapısı, postürü, tahmini vücut
yağ oranı, göbeği... Bunlarla birlikte
birinin fit olup olmadığını gözlemleyebiliriz. Zayıflık fitlik demek değildir. Beden kompozisyonu zayıflık
ya da şişmanlıktan çok daha önemli.
Bedenin nasıl? Kemikli misin, kaslı
mısın, yağlı mısın? Gördüğün zaman
anlıyorsun.
Her gün spor yapmak sağlıklı bir
şey midir? Spor yapmanın ideal süresi ve periyodu nedir?
American College of Sport Medicin’a
göre 3’le 6 gün arası egzersiz yapmak,
doğru süredir. Bu günler 20 ile 60 dakika arasında egzersiz yapılabilir. Bu
insan sağlığı için en ideal süredir.
olsun. Benim imkanım bu.” diyebilirsiniz. Sadece 2-3 seans özel ders alınabilir bu şekilde. Disiplinli insan kendi
evinde de bu programı devam ettirebilir. İşe yarar kesinlikle.
yapıp o vücudu hep korumak isteyebilir.
Beslenme, bu döngünün önemli bir
parçası. Özel antrenörlük sırasında
beslenmeye de karışıyor musunuz?
Evet, en başından söylüyoruz. Ama
biz prensip olarak bir beslenme listesi
vermiyoruz. Bunun için en güzel yöntem bir diyetisyene danışmaktır. Ama
neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirtiyoruz tabii.
“Spor yapmaya başladıktan sonra,
belli bir süre sabrettiğinizde spor
yapmayı zaten kendiliğinizden isteyeceksiniz.” gibi bir efsane vardı.
Bunun ne kadarı gerçek?
Hepsi gerçek. Kimyan değişiyor, mutluluk hormonları salgılanmaya başlıyor. Spora başladıktan kısa bir süre
bunu hissetmeye başlıyorsun. Terleme, yorulma, uyku, iş; sporla birlikte
hepsi bir düzene girer. Bununla birlikte sporu bırakmak da istemezsiniz.
Kişi “Artık yoluma kendim devam
edeceğim.” der mi? Yani bu koşunun bir sonu var mı ya da buna nasıl karar veriliyor?
İyi bir gelişim sağladıktan sonra bırakabilir. Kulüpte ya da dışarda kendi çalışır. Örneğin kilo problemi olan
biri 6-7 ay haftanın 3 günü çalıştıktan
sonra yoluna kendi devam etme kararı
alabilir.
Ama bazı insanlar ömür boyu çalışmak da isteyebilir. Çok iyi bir vücut
Spor hep zayıflamakla eşdeğer tutulur. Tamam, zayıflamak önemli olabilir ama fit bir vücuda sahip olmak
daha önemli değil mi?
En önemlisi iyi hissetmek. Spor salonuna gidip kilo vermeyebilir ama
yine kendini iyi hisseder, iyi uyur, iyi
çalışırsın. Stresin azalır. Bunlar bu
egzersizlerin genel yansımaları. Ama
özel antrenörle çalışıyorsanız, işin çıkış noktası sonuç almak. Fit olmakla
ilgili ise, bunun belli noktaları var.
22
Yazılan, çizilen, önerilen egzersizleri, evde kendi başımıza yapmak ne
kadar doğru, sakıncaları var mı?
Yazılan, çizilen egzersizleri eğer öğrenebiliyorsanız, evde kendi başınıza
yapmak harika bir şey. Yapabiliyorsanız ve bunu devam ettirebiliyorsanız,
bu sizin zaten disiplinli olduğunuzu
gösteriyor. Ama bu işi hiç bilmiyorsanız hayatınızda hiç pilates yapmadıysanız ya da yoga yapmadıysanız,
beden farkındalığınız yoksa DVD’den
izleyerek bunu yapamazsanız. Ya da
hayatında hiç eline ağırlık almamış bir
insanın evine aletler alıp çalışması imkansıza yakın. Kendine zarar verebilir,
yanlış hareket yapabilir. Bu nedenle
evde spor yapabilmek için mutlaka bir
spor geçmişinin olması lazım.
Eklemek istediğiniz başka bir şey
var mı?
Evet, kişisel antrenörlük çok güzel bir
şey. Bir şekilde insanların hayatlarına
dokunuyorsun. Onları iyi hissettiriyorsun. Ama bu işin eğitimlerine ülkece
daha çok önem vermek lazım. Şimdi
birçok üniversitede bunun için özel
bölümler açılıyor. Eğitimi sadece tek
taraflı tutmamak lazım. Nefes egzersizleri, pilates ve daha birçok ilgili
konuyla iç içe eğitim görmüş olmak
gerekiyor bu işi yapabilmek için.
*Yetişkinlerin dişlerine kıyasla.
Çocuğunuzun
dişleri
%50 daha
incedir.*
Bu yüzden uzman korumamıza ihtiyaçları var.
Tüketici Sağlığı ürünlerinin de dahil olduğu tüm GSK ürünleri ile ilgili istenmeyen etkileri veya görüşlerinizi
GSK Türkiye Çağrı Merkezi‘ni (444 5 GSK - 444 5 475) arayarak iletebilirsiniz.