çocuklarımızla iletişim

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI
ÖZEL NESAN ANAOKULU
2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
I.REHBERLİK BÜLTENİ
ÇOCUKLARIMIZLA İLETİŞİM
Okulumuzun açılmasıyla birlikte birçok öğrencimiz ilk kez ailelerinden,
evlerinden ayrı günlerini geçirmeye başladılar. Bazı sabahlar okula çok istekli
geldiler bazı sabahlar okula gitmek istemiyorum diye ayak dirediler. Aileler bu
istekliliği ya da isteksizliği anlamaya çalıştıklarında çocuklarından genellikle
yeterli cevap alamadılar. Akşam olduğunda çocuklarından okulda bir günlerini
nasıl geçirdiklerini, onları nelerin mutlu ettiğini, nelerden hoşlanmadıklarını
dinlemenin anne babaları çok memnun edeceğini düşünerek ilk rehberlik
bültenimizde “Çocuklarımızla İletişim” konusuna yer verdik. İletişim konulu
bültenimizde çocukla iletişim kurarken hangi soru cümlelerinin tercih
edilmesinin yararlı olacağı, çocuklarımızla iletişim kurarken verdiğimiz
mesajların önemi ve iletişimde dinlemenin önemi yer almaktadır.
Neredeyse bütün canlılar hayatta kalabilmek, sosyal bir topluluğun içinde
yer alabilmek, kendisi olabilmek için diğer canlılarla iletişim kurmak zorundadır.
İletişim kurmamayı tercih edenler ya da iletişim kurma becerisi zayıf olanlar
anlaşılmayan ve mutsuz insanlar olmaktadır. Çocuklarımızın kendi isteklerini,
ihtiyaçlarını, beğenilerini, duygularını ifade edebilen mutlu bireyler olabilmeleri
için iletişim kurma becerilerini adım adım nasıl geliştirebiliriz, hep birlikte
bakalım.
Çocuğumla konuşurken nelere özen göstermeliyim?
Çocuğunuzla konuşurken göz hizasına inmek,
çocuğa yönelmek, kişinin kendi ses tonundaki
duygunun farkında olması önemlidir.
Çocuğunuzun yaş grubunun sahip olduğu
bilişsel gelişim ve dil gelişimi özelliklerini bilmek
önemlidir. Böylece cümlelerinizdeki kelime sayısını
ve somutlaştırmaları arttırıp azaltarak çocuğunuzun
Yapılan araştırmalara göre;
kelimeler iletmek
istediğimiz mesajın %7’ sini
iletmeyi başarırken geri
kalan oranın %55’ i beden
dili ve %38’ i ise
vurgularımız aracılığıyla
iletilir.
sizi daha iyi anlamasını sağlarsınız.
Olumsuz yerine olumlu odaklı olunmalı ve sen dili yerine ben dili
kullanılmalıdır. Uzun zamandır görüşmediğiniz bir arkadaşınızı aradığınızı
ve arkadaşınızın telefonu açar açmaz “Sen beni arar mıydın? Gerçekten
çok şaşırttın” dediğini hayal edelim ya da “ Ne zamandır görüşmüyorduk.
Sesini duyduğuma çok sevindim” dediğini. Hangisini tercih edersiniz?
Eğer ikinci ifadeyi tercih ediyorsanız Ben dilini seçtiniz demektir. O zaman
çocuklarla konuşurken de “Oyuncaklarını toplamışsın beni çok şaşırttın”
yerine “Oyuncaklarını kendin toplaman beni çok mutlu etti. Aferin sana”
diyebilirsiniz.
“Hayır” kelimesi mümkün olduğunca az kullanılmalıdır. Aile için çok
önemli konularda hayır kelimesini kullandıktan sonra neden hayır
denildiği açıklanmalıdır. Çocuklar hayır kelimesini kullandığında
kızılmamalı, gülünmemelidir. Çocukların da istekleri ve seçimleriyle ilgili
hayır demeye hakkı olduğu unutulmamalıdır. Hayır dedikten sonra
nedenini belirtmesi için teşvik edilmelidir. Böylece çocuklar evet ve hayır
ifadelerini doğru kullanmayı öğrenecektir.
Evet ya da hayır cevabı olan kapalı uçlu sorular tercih edilmemelidir.
Konuşmaya teşvik eden açık uçlu sorular tercih edilmelidir.
“Bugün okulda neler yaptın?” sorusuna yanıt alamazsanız o günkü ders
programından bir dersi sorabilirsiniz. Satranç dersinde hangi taşı
öğrendin? Bale dersinde ayak hareketleri mi yaptınız baş hareketleri mi
yaptınız gibi sınırlandırılmış sorular çocuğunuzun hatırlamasını
kolaylaştıracaktır.
Çocuklarınızın konuşmalarındaki hatalardan
çok mizahı fark etmeye çalışın. Çocuğunuz
çevresindekileri güldürebilmeyi
başarabildiği için kendisini
daha iyi hissedecektir.
Çocuklarımızın kendilerini ifade etmeleri gibi sohbet etmek de
öğrenilen bir beceriyse çocuklarımıza sohbet etmeyi nasıl
öğretebiliriz?
Sohbet etmeye başlamadan önce o anda çocuğunuzla
sohbet edecek zamana, enerjiye sahip olup olmadığınızı
kontrol ediniz. Eğer siz yorgunsanız ya da zamanınız yoksa
çocuğunuzun verdiği cevaplar muhtemelen sizin için yetersiz
olacaktır ve sohbet etme girişiminizin başarısızlıkla
sonuçlandığını düşünebilirsiniz.
Çocuğunuza sorduğunuz sorunun cevabını dinlerken bir
yandan da TV izlemek, gazete okumak, telefonla konuşmak
ya da oyun oynamak gibi eylemlerde bulunulmamalıdır. Göz
teması kurmadan, çocuğunuza yönelmeden sürdürülen her
sohbet çocuğunuzda yok sayılma, dikkate alınmama
düşünceleri doğurabilir.
Çocuğunuz sizinle konuşmak istiyorsa ancak sizin o anda
yapmanız gereken işler varsa; “Şu anda bu işi tamamlamam
gerekiyor. İşim 15 dakika sonra bitecek. Bitirince bu konuyu
dinlemeyi çok istiyorum” diyebilirsiniz. Hem işinizi
yapabilecek hem de çocuğunuzu dinleyebilecekseniz
mutlaka onu dinlediğinizi belli edecek şekilde anlattığı
konuyla ilgili sorular sormak, anlattıklarıyla ilgili duygularınızı
paylaşmak, ara sıra göz teması kurmak onu dinlediğinizi
hissettirecektir.
Çocuğunuzla olan sohbetlerinizde bir arkadaşla olan
sohbetlerdeki beklentiye girilmemelidir. Siz ne kadar istekli
olursanız olun ortalama 5 dakika konuştuktan sonra
oyunlarına dönmek ya da yanınızdan ayrılmak isteyebilirler.
Bu nedenle benim çocuğum konuşmayı sevmiyor diye
düşünülmemelidir, bu durum çocuklar için oldukça
normaldir.
Çocuğunuzun konuşmalarında sizi rahatsız edici ya da yanlış
olduğunu düşündüğünüz ifadeler bulunabilir.
Bu durumlarda bir eleştirmen gibi değil bir rehber gibi
davranılmalıdır.
Böylece hata değil çözüm bulmuş
olursunuz. Çocuklarınız da konuşurken hata yapma
kaygısı yaşamazlar.
Çocuklarınızın ne söylemek istediğini tahmin edip o
söylemeden önce ifade etmek yada sözünü keserek “Aslında
sen öyle demek istemiyorsun ……. demek istiyorsun”, “……..
demek mi istiyorsun? ” gibi ifadeler “Ben seni senden iyi
bilirim” gibi bir mesaj içermektedir. Bu durumlarda çocuklar
kendilerini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış hissederek savunma
ihtiyacı hisseder ve sohbet iki tarafın öfkelenmesiyle son
bulur. Çocuğunuzun sizinle sohbet etmesi için konuşmaya
teşvik etmeli ve sabırlı bir dinleyici olmalısınız.
Çocuğumu dinlersem ona ne kazandırmış olurum?
Konuşma yeteneği artar, kelime bilgisi zenginleşir,
kendisini daha iyi ifade etmeyi öğrenir.
Bir derdi varsa bunu davranışlarıyla
göstermek yerine (saldırganlık, hırçınlık, ağlamak,
içine kapanmak…) sözle ifade ederek rahatlar bu da daha ileride derslerini veya
sosyal hayatını olumsuz etkilememesine yardımcı olur.
Anlaşıldığını hisseden çocuk kendisini daha huzurlu ve rahat hisseder, bu
da çocuğun kişisel ve sosyal gelişmesine yardımcı olur. Çocuğun
kendisine güveni artar.
Çocuk ile anne baba arasında bir yakınlık doğar, çocuk onlara danışır ve
diyalog kurar.
Söyledikleri dinlenen çocuk da anne babasının sözünü dinlemeye başlar.
Çocuklarımızın kendini tanıyan ve ifade edebilen bireyler olabilmeleri için
onlarla konuşan ve onları dinleyen anne babalara sahip olacak kadar şanslı
olmaları gerekir. Tüm çocuklarımızın bu şansa sahip olmaları dileğiyle…
Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü
Psikolog Gamze EREN
Kaynakça:
Leyla NAVARO, Gerçekten Beni Duyuyor musun?, Remzi Kitabevi, 2010.
Dr. Jerry Wyckoff ve Barbara C. Unell, Bağırıp Çağırmadan ya da Dövmeden Çocuk Terbiyesi, HYB,
2002.