Pek çok kişi Adolf Hitler’in iyi bir insan olmadığını söyler. Ancak bir lider olarak onun dikkat çekici ve oldukça belirgin olan yetenekleri tartışılamaz. Mükemmel bir hatip, motive edici bir kişi aynı zamanda hedefe odaklı davranan, ikna kabiliyetine sahip bir kişilikti. Ses tonu, beden dili ve konuşma tarzıyla Hitler karizmatik bir liderin sahip olduğu bütün karakteristik özelliklere sahipti. Hitler'in konuşmalarındaki, davranışlarındaki güvenilirlilik ve tutarlılık yandaşlarında inanılmaz bir etki yaratıyordu. Onlar yalnızca Hitler'in fikirlerini dinlemiyorlardı, aynı zamanda onlar için yaşamaya bile hazırlardı. Bütün ulusuna hâkim olana kadar giderek kendine daha çok yandaş kazandı. Daha sonra devlete ihanet suçundan mahkemeye çıktı. Fakat o durumda bile kendine özgü olan nitelikleri kullandı. Hükümeti devirip hapse girmektense, Hitler onun konuşmalarını duymayı seven, ona inanan ve fikirlerini benimseyen insanların gerçek lideri haline geldi. Görüşümüz her ne olursa olsun, Hitler'in o insanları etkileme, kendine bağlama sürecindeki eylemlerinin başarısını inkâr edemeyiz. Fakat Barbarossa Harekâtı, savaşın ve Hitler’in kaderini değiştiren en önemli etmen olmuştur. Daha 1925'de Hitler, "Kavgam"'da, Alman halkının ihtiyaç duyduğu hammadde kaynağı ve yaşam alanının doğudaki topraklar olduğunu ileri sürmüş, bu sebeple Sovyet topraklarından bir bölümünü işgal edeceğini açıklamıştı. Nazi ırk ideolojisi Sovyetler Birliği'ni, Bolşevik Yahudi seçkinler tarafından yönetilen alt sınıf Slav halklar olarak görmektedir. Hitler Kavgam’da, Alman halkının altı yüz yıl önce olduğu gibi doğu topraklarında yaşaması gerektiğini Rusya'daki Yahudi egemenliğinin sonunun, bir devlet olarak Rusya'nın da sonu olacağını yazmaktadır. Devamında, Panslavizm ideolojisine karşı bir savaşın kaçınılmaz olduğunu belirtir. Kazanılacak olan zafer, dünyanın kalıcı efendilerini belirleyeceğini ifade etmiştir. Bu nedenle resmi Nazi politikası, Rus ve diğer Slav halkları öldürmeyi, sürmeyi ve 1 köleleştirmeyi, insansızlaştırılan bu toprakların Alman göçmenlerce yeniden iskân edilmesini öngörmektedir. Almanya, 1940 yazında hammadde krizi yaşadı ve Führer için Sovyetler Birliği’nin işgalinin alt sınıf ırkı yok etmekten başka pek çok kazanımı vardı. Kızıl Ordu’nun terhis edilmesiyle insan gücü eksiği giderilecek ve Sovyet halkları köle işgücü olarak kullanılacaktı. Bakü Petrol Sahası’nın kontrolü ele geçince de Alman ekonomisinin en acil ve en çok ihtiyaç duyduğu gereksinim karşılanacaktı. Fakat Alman generaller ve yüksek rütbeli subaylar, Sovyetler Birliği’nin Almanya’ya saldırmayı planladığını düşünmüyor, bu istilayı gereksiz ve tehlikeli buluyor, işgalin Almanya için bir kazanç sağlamayacağını ve yanı başlarında güçsüz bir Bolşevizm'den rahatsızlık duyulmaması gerektiğini düşünüyorlardı. Başlangıçtaki Rus yenilgisinin en önemli sebebi, Kızıl Ordu’nun Mihver kuvvetlerin sürpriz saldırısına hazırlıklı olmamasıydı ve 1941 yılında ağır bir yenilgiye uğradılar. Öte yandan Alman silahlı kuvvetleri 1941 yılına kadar giriştiği savaşlarda, özellikle Yıldırım savaşı konusunda işe yarar bir deneyim biriktirmişti. Üstelik daha önceki başarılardan dolayı kendilerine güvenleri tamdı. Buna karşın Sovyet silahlı kuvvetleri, Almanya’nın istilasına karşı hazırlıksızdı. Yeni sınırların yapımı daha bitmemişti ve Kızıl Ordu’nun yeterli savunma düzeni yoktu. Başlangıçta Kızıl Ordu, kendi gücünü abartma hatasına düşmüştü. Fakat askeri malzemeler bakımsız ve yetersizdi. Arızalar dolayısıyla korkunç kayıplar verdiler. Alman istilası başladığında yapılan taktik hatalar ise durumu daha da kötüleştirdi ve bu sebeple Harekât’ın başında Sovyet birliklerinin büyük kısmı yenilgiye uğrayıp imha edildi. Hitler'in kendine güveni, Batı Avrupa'da hızla ulaştığı başarılardan ve Kızıl Ordu'nun Finlandiya'ya karşı yürüttüğü Kış Savaşı'ndaki yetersizliğinden dolayı artmıştı. Doğu'da zaferin birkaç ay içinde kazanılacağına ve Sovyetler Birliği’nin çabuk yıkılıp teslim olacağına inanılıyordu. Yani Almanya’nın başarısız olmasının en önemli sebebi Napolyon’un 2 Rusya Seferi’nde yaptığı hataları Adolf Hitler’in tekrarlamasıydı. Adolf Hitler, çabuk bir zafer kazanılacağı konusunda kendinden öylesine emindi ki Sovyetler Birliği'nin kış koşullarında da muharebe etmek için hiçbir hazırlık yapmadı. Birliklerin kışlık giysileri yoktu ve taarruz başladığında uzun süreli bir sefer için hazırlık yapılmamıştı. Kara Kuvvetleri'nde sadece savaş bitiminde işgal edilen topraklarda bırakılacak kuvvet için kışlık giysi hazırlanmıştı. Alman ordusunun askeri araçları ve Rus ikliminde savaşmaya uygun değildi. Alman silahları soğuktan arızalandı. Yağlar bu düşük sıcaklık için uygun değildi, motorlar arızalandı, silahlar gerektiği gibi çalışmadı. Savaşın başladığı kurak yaz aylarında Alman kuvvetleri ilk haftalarda Kızıl Ordu'nun büyük bir bölümünü imha etmeyi başardılar. Askeri bir harekât için uygun iklim, sert sonbahar ve kışa döndüğünde Kızıl Ordu toparlanmaya, Alman ordusu ise sendelemeye başladı. Alman savaş mekanizması uzun süren bir seferi ikmal yönünden desteklemekte yeterli olamadı. En basitinden hedeflerine ulaşmak için tüm orduya gereken akaryakıt stokları oluşturulamadı. Bu durum Alman ikmal birimleri tarafından harekâtın başlamasından bile önce öngörülmüştü, ancak bu konudaki uyarılar dikkate alınmadı. Tüm Alman planı, Kızıl Ordu'nun beş haftanın sonunda çökmesiyle Doğu'daki kuvvetlerinin serbest hareket etme şansı kazanacağı hesabına dayanmaktadır. Sadece bu durumda mevcut ikmal koşullarının, Sovyet devletinin topraklarının işgalini tamamlamak için gereksinme duyacağı akaryakıtı sağlamaya yeterli olacağı düşünülüyordu. Alman tarafında planlama, Sovyetler Birliği’nin seferberlik potansiyelini doğru değerlendirememişti. Hali hazırda eğitimli olan birliklerin tümü hızla savaşa sürüldü. Fakat Sovyetler Birliği’nin sahip olduğu tümen sayısı, Alman tarafının tahmin ettiğinin iki katı kadardı. Ağustos ayı başlarında imha olunan orduların yerini yenileri almıştı. Bu durum tek başına dahi, Barbarossa Harekâtı'nın başarısızlığı anlamına geliyordu. Aslında Sovyet yönetimi sürekli olarak yeni tümenler donatıp cepheye sürdü. Sovyet askeri bölgesi, ülkenin uzak yörelerinden farklı etnik gruplardan yeni ordular kurmak ve eğitmek konusunda 3 yeterince etkin oldu. Savaşın en kritik ilk altı ayında Sovyetler Birliği'nin ayakta kalabilmesini sağlayan, çoğu kez düşük eğitimli ve yetersiz donanımlı olsa da seferberliği hızla sağlayabilme ve sürdürebilme becerisiydi. Alman planlamasında gerçekçi olmayan, düşmanın gücünü yanlış değerlendirmeydi. Sovyet askeri gücü hakkında daha gerçekçi bilgiler iletmekten generaller vardı, ama Hitler bunları göz ardı etme eğilimindeydi. Alman Yüksek Komutanlığı, Sovyetler Birliği yönetiminin ülke genelindeki etkinliğini doğru hesaplayamadı ve bu konuda ağır bir hesap hatasına düştü. Almanlar Sovyet komünist rejiminin çürük bir yapıda olduğunu, güçlü bir darbeyle hemen çökeceğine inanmışlardı. Bu sebeple kısa sürede erişecekleri bir zafer umuyorlardı. Gerçekte Sovyet sistemi esnek ve şaşırtıcı biçimde uyum sağlayabilir olduğunu kanıtladı. Başlardaki ezici yenilgiler karşısında Alman ilerlemesiyle tehdit edilen Sovyet endüstrisi dağılmamayı başardı. Bu kritik fabrikalar, usta işçileriyle birlikte demiryolları üzerinden Alman işgal bölgesinin gerisine taşındı ve yeniden kurularak üretime geçti. Hammadde kaynaklarının kaybedilmesine ve işgalin yarattığı keşmekeşe karşın Sovyet yönetimi, savaş cihazının gereksinme duyacağı büyük çapta üretimi yapabilecek çok sayıda askeri fabrika kurmayı başardı. Sovyet yönetimi hiçbir zaman çökme tehlikesi içinde olmadı ve tüm savaş boyunca Sovyet savaş gücü üzerinde sıkı bir kontrolü sürdürebildi. Almanlar savaş esirlerine acımasız davrandı ve Sovyet halkı üzerinde vahşi bir işgal kurdu. Bu işgal tutumu Sovyet halkı içinde derin bir kin oluşturdu. Almanlara karşı duyulan bu kin, Sovyet halkının Batılı toplumlarda görülmemiş bir özveriyle çabalamalarını sağladı. Almanlar, Sovyet halklarını da hafife almışlardı. Alman askeri yönetimi, Sovyet askerini yeteneksiz, ortalama bir Sovyet vatandaşını da alt-insan olarak gördü. Kızıl Ordu'nun mücadelesindeki hırs Alman askerini şaşkına çevirdi. Sovyet sivillerinin dayanıklılık düzeyi Alman planlamacılarının hesaba katmadığı kadar yüksekti, yaşanılan tüm güçlüklere dayandılar, savaşmaya ve çalışmaya devam ettiler. 4 Adolf Hitler’in gelen uyarıları ve gerçekçi bilgileri göz ardı etmesi, Slavları alt sınıf insan olarak görüp küçümsemesi ve buna bağlı olarak yetersiz hazırlık yapmış olması ona yenilgiyi getirmiştir. Rus halkını gerek askeri stratejileri bakımından, gerek halkın gösterdiği özveri bakımından, gerek komünizmin dayanıklılığı bakımından küçümsemiş ve hiçbir ek plan yapmadan tüm stratejisini, bu emin olduğu varsayımlar üzerine yapmıştır. Bu da ona yenilgiyi getirmiştir. Kelime Sayısı: 1.114 KAYNAKÇA: www.biyografi.info/kisi/adolf-hitler www.britannica.com/.../operation-barbarossa-b... Mehveş ÖZEL 5
© Copyright 2024 Paperzz