paradigma deniz ozel sayisi

Aylık süreli yayın, yıl 4 sayı 11.
Sevgili Deniz’in Ardından
Sevgili Deniz
Arkadaşlarının Gözüyle Deniz
Deniz’le Tez Çalışması Yapıyorduk,
Kısmet Olmadı...
Deniz...
Kosova’da Siyasi Akımlar Üzerine Bir Deneme
(Deniz’e atfen)
İçindekiler
paradigma - mart 2014 Paradigma’dan.....................................................................................................................4
Paradigma’nın bu sayısı Deniz Kazazi’ye adandı. Neden adandığı konusundaki gerekçeler Bengi Muzbeg’in giriş yazısında. Keşke böyle bir adamaya hiç gerek kalmasaydı
da Denizin yazılarını okuma imkanımız olsaydı.
Sevgili Deniz’in Ardından .............................................................................................................6
Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı Mahir Yağcılar, kaleme aldığı
yazısında Deniz’i diğer gençlerle birlikte toplumumuzun ve geleceğimizin bir umudu
olarak yansıttı.
Sevgili Deniz.........................................................................................................................................7
Türkiye’nin Priştine Büyükelçisi Songül Ozan, Deniz’e hitap ederek, “Kısa hayatına bu
kadar sevgiyi sığdırabilmiş olman ne güzel ve hayranlık uyandırıcı” diye sesleniyor...
Arkadaşlarının Gözüyle Deniz....................................................................................................8
Susan ve konuşan dillerin bir olduğu ve birlikteliğin yaşandığı anlar oldu Deniz
hakkında konuşulurken... Dil sussa da yürekler konuşuyordu o anda. Bu duygu, huzün,
gözyaşı, anı ve hatta kahkahanın yaşandığı anları susan ve konuşan diller adına aktarmak çok zor. Kelimeler kifayetsiz çünkü.
Deniz’le Tez Çalışması Yapıyorduk, Kısmet Olmadı....................................................14
Deniz’in tez danışmanı hocası Prof. Dr. Elif Sonsuzoğlu, hayatının en kötü haberini
nasıl aldığını anlattı. “Deniz tembel değil, tezini yazıyordu ancak size iletemedi” haberinin şoku satır aralarında...
Deniz.....................................................................................................................................................15
İkibinonüç yılının karanlık bir aralık ayı; gecenin geç saatleri; sarsılıyorum! Bir kez
daha sarsılıyorum. Çaresizlik rüzgarına kapılıp gidiyorum....
Kosova’da Siyasi Akımlar Üzerine Bir Deneme (Deniz’e atfen)..............................16
Kosova’da siyasi akımlar üzerine bir deneme niteliğindeki bu yazıyı okurken, siyasi bir oluşumun içinde Deniz’in sergilediği ilkesel tutumunun ne kadar önemli
olduğunun farkına varacağız.
Paradigma
Paradigma Research Center`in süreli yayınıdır.
Ayda bir yayınlanır. Yayın Hakları Paradigma RC`ya aittir.
Genel Yayın Yönetmeni:
Bengi Muzbeg
Editörler:
Dr. Erhan Türbedar
Esin Muzbeg
Haber & Röpörtaj:
Mediha Yarımhoroz
Enis Tabak
Mizanpaj:
Hüsamedin Luma
Hesap no: BKT Pejton Şubesi 1901447372031126
Yıl 4, sayı 11; Mart 2014
Adres: Shpend Berisha 11 Prizren/Kosova
Tel: +377 44 201 497 Faks: +381 29 623 112
[email protected]
www.paradigmarc.org
Yayına hazırlanış tarihi: 31.03.2014
Baskı: Siprint
Yazılarda ileri sürülen görüşler Paradigma`nın resmi görüşü
değildir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Paradigma © 2014
3
4
paradigma - mart 2014
Paradigma’dan
2011
yılının başıydı. Memnun olmadığım bir
işten istifa edip ayrılmıştım. Kosova’da,
maddi imkansızlıklar olsa da düzgün bir
şeylerin yapılabileceğine inancım vardı. Herkesin malumu. Kosova’da Türkçe yazılı basın konusu büyük bir sorun
idi, hala büyük bir sorun olarak varlığını sürdürmekte.
Baskı kalitesine bakmaksızın, tercüme haberlerle değil de
bir süreci takip edip kendi analiz yeteneğimizi de devreye
sokarak, haber-analizlerin, makalelerin yer alacağı bir
dergi çıkartmayı düşündüm. İlk olarak yayıncılık konusunda deneyimli olan ağabeyim (Yeni Dönem gazetesinin yayınında yaşadığı zorluklara şahit olmuştum) olmak
üzere en yakın çevremle bu konuyu paylaştım. Fikir herkesin hoşuna gidiyor, ancak maddi imkansızlıklar herkesin dikkat çektiği ortak noktayı oluşturuyordu. Düşündük taşındık
bir şekilde başladık. Şu anda elinizdeki dergi istikrarsız bir
sürece rağmen katılımcılarının müthiş özverisi sayesinde
istikrara kavuşma noktasına gelmiş bir dergidir.
İşte böyle bir durumda, bu sayıyı adadığımız Deniz
Kazazi’ye telefon açtım. Deniz İstanbul’da Maliye okuyordu. Prizren’de kırtasiye, toner, ofis malzemeleri satan
küçük bir şirketimiz vardı. Çalışanımız yok, Deniz’le ben
hem “patronuz” hem işçi. Telefonda Deniz’e dergi fikrini
aktarıyorum. Heyecanlanıyor. “Çok güzel, bak şimdi sen
bana diyemezsin ama şirketin birikmiş parasını kullan”
diyor ben daha bir şey diyemeden. İşten ayrıldığımı, işsiz
olduğumu biliyor. “Ya Deniz şirketin birikimini kullanmak
olmaz, zaten zor döndürüyor kendini, ama şirkete ait baskı
makinelerinde ilk sayıları basıp spiral makinesi ile ciltleriz
diye düşündüm” diyorum. Konuşmama fırsat vermeden
“Neyse sen öyle başla ben geldiğimde bi el atarım, kısa
sürede basımevine geçeriz” diyor.
Gerçekten de öyle oldu. İstikrarı bir türlü yakalayamayan
dergimizi bazen başka işlerden, bazen geçim derdinden
ve sair konulardan arka plana atma zorunda kaldık. Sonra
bir periyot geldi, yeniden canlandık bir şeyler karaladık.
Daha sonra derginin düzenli tarihlerde çıkmasa bile “çizgisinden taviz vereceğine, istikrarından taviz versin” dedik
ve süresine bakmaksızın imkan buldukça yayınlamaya
başladık. 2014’e gelinceye kadar dergimizin kadrosu
da genişlemiş, kadromuzdaki arkadaşlarımız da farklı
işlere odaklanmıştı. 2013’ün sonbaharına tekabül eden
bu dönemde Deniz derginin finans kısmını tamamen
üstlendi. Bize destek olabilecek şirketlerle görüşmelere,
derginin harcamalarını, masraflarını, kaynaklarını incelemeye ve raporlar hazırlamaya başlamıştı. Doktora
çalışmalarımı yürüttüğüm İstanbul’dan dergi hakkındaki
bu gelişmelerden haberdar oluyor, rahatlıyordum. Nihayet tamamen derginin içeriği ile ilgilenebileceğimiz günler
gelmişti.
Yılbaşı ve sonrası…..
Bir süre dergiyi kapatsak mı, kısmet değilmiş dedik. Sonra
Deniz bunu ister miydi diye düşündük. Kapatma kararı almak kolay olandı, zor olanı seçtik. Devam.
Devam kararı aldıkta el kalem tutamıyor, mürekkep yazı
yazamıyordu. Günler geçsin, acı biraz hafiflesin diye
düşündük. Ta ki acının hafiflemeyeceğini anlayıp bu
acıyla ve Deniz’in hatırasıyla barışık bir şekilde yaşamamız
gerektiğine karar verene kadar. Yeniden “Ha gayret” dedik.
…ve Deniz’e adadığımız bu sayıyı hazırlamak için kolları
sıvadık.
Dediğim, gibi. İstikrarsız bir gelişim gösteren, ancak istikrarı
yakalamak için bütün şartları karşılamaya başlayan dergimizin bu sayısını Deniz’e atfettik. Hemen arkasından yeni
sayı ile karşınıza çıkacağız. Zor olanı yapmak üzere. Umarız
çizgimizden taviz vermeden, tercüme haberden ziyade,
süreci takip edilmiş analizlerle karşınıza çıkma gücünü
devamlı buluruz.
Bu sayıda Deniz’in yıllarca bir gönüllü olarak destek
verdiği son dönemde ise aktif görev alarak Prizren Şube
Başkanlığını yürüttüğü Kosova Demokratik Türk Partisi
Genel Başkanı ve Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar’ın
Deniz hakkında kaleme aldığı bir yazı mevcut.
T.C. Priştine Büyükelçisi Songül Ozan; Deniz’i Paradigma
ekibini misafir ettiği toplantıda tanımış daha sonra Deniz’in
aktif siyasete katılımını sevinerek karşılamıştı. Değerli
Büyükelçimizin Deniz hakkında yazdığı bir değerlendirme
dergimizde yer alıyor.
İstanbul Üniversitesi Maliye Hukuku Anabilim Dalı’nda
yüksek lisans tezini hazırlayan Deniz’in danışmanı Prof.
Dr Elif Sonsuzoğlu’nun duygularını paylaştığı yazısı ile ilkokul öğretmeni Hayriye Çipa’nın şiir tarzındaki duyguları
sayfalarımızda yer alıyor.
KDTP Gençlik Kolları üyeleri ve Deniz’in arkadaşları ile
gerçekleştirdiğimiz bir toplantıda konuşulanlar röportaj
şeklinde dergimizde yer alırken, röportajı Deniz’in yengesi
Shpresa Vardari Kazazi’nin şiirleri süslüyor.
Deniz’in kurmuş olduğu Financial Consultant şirketindeki
görevi dolayısıyla hukuki konuları birlikte çalıştıkları,
lakin Deniz’i çok daha önceden tanıyan İskender Muzbeg
Deniz’le ilgili duygularını bizlerle paylaştı.
Kosova’da siyasi akımlar konusunu işleyen dergimiz
yazarlarından Esin Muzbeg Deniz’in amatör bir ruhla
başlayıp profesyonel siyaset yapmaya başladığı süreci
Kosova geneliyle bağlayarak değerlendiriyor.
Sözlerimi büyük üstat Nazım Hikmet Ran’ın çok sevdiğim,
ancak şimdi çok farklı bir anlam kazanan şiiriyle
sonlandırmak istiyorum. Bir sonraki sayıda görüşmek
üzere, iyi okumalar dilerim.
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.
Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Bengi Muzbeg
paradigma - mart 2014 5
6
paradigma - mart 2014
paradigma - mart 2014
7
Sevgili Deniz’in ardından…
Bu konular üzerine bir şeyler yazmak veya bir şeyler
söylemek çok zor... Bu kişi hem genç, hem de çok sevilen biri olunca iş daha da zorlaşıyor. Merhum Deniz
Kazaz kardeşimiz umudumuz, geleceğimiz, gençlerimizden oluşan ve görmek istediğimiz tablonun
en önemli kişilerinden biriydi. İşini, arkadaşlarını,
ailesini, toplumunu seven ve bu değerlere, inançla sahip çıkan biriydi. Aramızdan erken ayrılması,
umutlarımızın ve geleceğe dair heveslerimizin, bir
anda yerle bir olması hissi, doğal olarak çok ağır
geldi. Çünkü önümüzde bizleri bekleyen, yapılacak
daha çok şey vardı. Gençlerimizi bir araya ge-tirmeyi,
mücadele ruhu, kararlılığı, sevdayı, iletişim ve
yakınlaşmayı toplumumuzun her noktasına daha fazla yayma ihtiyacınının olduğunu biliyordu. Bu konularda kaabiliyeti, gönüllülüğü ve samimiyeti vardı.
Onun için umudumuzdu, onun için geleceğimizdi.
Eğitimli ve aile terbiyesi almış, vatan ve toplum sevdalısı olan diğer gençlerimiz gibi bizleri
geçmişimiz, dilimiz, gelenek ve göreneklerimizle beraber geleceğimizin ve bu topraklardaki varlığımızın
teminatını sağlayabilecek niteliğe sahip bir gençti.
Bizlerin, bizlerden önce olanların devamı, bu toprak-
larda yüz senedir yapılan o sessiz ancak kararlı mücadelenin yeni fidanı olarak büyümeye başlamıştı.
Eğitim, kültür, Türk dili ve bizi biz yapan değerlerimizin
arasında yeni bir dava adamı olarak diğer yüzlerce
gençlerimizle beraber siyasi ve toplumsal mücadele
meydanları için hazır olan umutlarımızdan biriydi.
Olmadı, takdir - i ilahi farklı idi, ebediyete intikal etti.
Sevda, dostluk, gönüllülük ve samimiyet nedir gibi
soruların örneklerini bırakıp aramızdan ayrıldı. Bizler
kendisini en iyi anları ve duygularla hatırlayacağız.
Çalışma ruhu, samimiyeti, gönüllülüğü, sevdası ve
arkadaşlık anlayışının gençlerimiz için örnek olmasını
dilerim. Bu hususlar ve bu gibi kişilik özellikleri bizleri
geleceğe taşıyan ve güçlü kılan hususlardır. Bizleri
biz yapan ve teminatımızı sağlayan ön koşullardır.
Bu değerleri bizlere hatırlatan Deniz kardeşimi tekrar
saygı ve minnetle anar, yüce Rabbimizin gani gani
rahmetler eylemesini, Mekkanının cennet, ruhunun
şad olmasını dilerim.
Mahir Yağcılar
Kamu Yönetimi Bakanı ve KDTP Genel Başkanı
Sevgili Deniz,
Zamansız gidişin hepimizde derin bir ızdırap bıraktı…
Buna rağmen Sana dair bu satırları yazmaya çalışırken,
hayatın sonlanmasını tasvir eden o sözcüğü hiç ama hiç
kullanmadan sadece gençliğinden ve yaşamdan bahsetmek geliyor içimizden. Zira biz seni düşününce aklımıza
gelen sadece ve sadece hayat dolu, gülen yüzün. Senin
sevgi dolu kalbine, gençliğine, tazeliğine sadece hayat
yakışır, sonsuz bir hayat…
Sevgili Deniz,
Yaşamak hatırlanmakla mümkündür. Arkanda bıraktığın
anların, emeğin, çabanın, üretkenliğin, insanlara
verdiğin mutluluğun anılması ve takdir edilmesi ile insan sonsuzluğa kavuşur. Sen de bizim böyle değerli
bir gencimizdin. Hem ailen hem de toplumumuzun
gurur duyduğu erdemli, efendi, çalışkan, sevgi dolu bir
evladımızdın.
Sevgili Annen, baban, kardeşlerin, dostların, hepimiz
seni öylesine sevgiyle anıyoruz ki doğduğun büyüdüğün
Prizren’den, en güzel yıllarını yaşadığın İstanbul’dan hiç
gitmemiş gibisin! Hem anavatanın Türkiye’de hem de
ülken Kosova’daki tüm sevenlerin seni hep hatırlayarak
yaşatacak!
Kısa hayatına bu kadar sevgiyi sığdırabilmiş olman ne
güzel ve hayranlık uyandırıcı!
Şimdi hüznümüzü duyumsayıp Behçet Necatigil’den su
satırları en dingin sesinle bize okuduğunu, ızdırabımızı
hafifletmeye çalıştığını hissediyoruz:
“Ben gidince bir renk uçar
Albümlerinizden
Kendince bir ses erir havada
Bir eksiklik kalan fotoğraflarda
Ama gene olurum
Aranızda
Sizinle kendimi sayarak
Ben de varım hala boşlukta”
Nur içinde yat sevgili Deniz.....
Songül Ozan
T.C. Priştine Büyükelçisi
8
paradigma - mart 2014
Arkadaşlarının Gözüyle Deniz
Deniz’i pek çoğumuz tanıyorduk. Ama bu pek çoğunun birçoğu sadece belli bir yönünü biliyordu. Deniz birileri
için KDTP’nin Gençlik Kolları Başkanı idi. Kimileri için muhasebeci; Deniz bitmez tükenmez enerjisi ile arkadaş
lideri idi. Deniz iyi bir dosttu. Deniz adaletli bir arkadaştı. Deniz adeta bir deniz kadar engin ve geniş yürekli idi.
Deniz’in arkadaşları ile yaptığımız sohbette onun kişiliği hakkında bazı ipuçlarını sizlerle paylaşıyoruz.
Derleyen: Esin - Bengi MUZBEG
Paradigma dergisi olarak, dergimizin mali, idari,
halkla ilişkiler dahil bir çok işini devrettiğimiz; ayrıca
tez çalışmaları, Kosova Demokratik Türk Partisi Prizren Şubesi Gençlik Kolları Başkanlığı görevi ve ortağı
olduğu Financial Consultant Muhasebe Ofisi’ndeki
sorumluluklarına rağmen dergimiz için makale sözü
de aldığımız Deniz Kazazi kardeşimizi anmak için
bir toplantı düzenledik. Prizren’de bulunan KDTP
çalışma ofisine KDTP gençlik kolları üyeleri, Deniz’in
arkadaşları ve Paradigma olarak bizler katıldık. Hoş bir
sohbet gerçekleştirdik. Deniz’in her alana katkısı öyle
ileri bir seviyede olmuştu ki, şaşkınlıkla dinledik. Biz
Paradigma’ya olan katkılarını biliyorduk, arkadaşlığını
biliyorduk, ancak bu toplantıda KDTP gençlik kolu
üyelerine sağladığı katkılar, iş ilişkisinde bulunduğu
kişilere verdiği destekler ortaya çıktı. Financial Consultant Muhasebe Ofisi’nin ışıklarının neden gece
1-2’ye kadar açık kaldığını, Deniz’in neden günde 4-5
saat uyduğunu daha iyi anlamış olduk.
Gerçekleştirdiğimiz sohbette bazen duygulandık,
gözyaşı döktük, bazen tam da olması gerektiği gibi
davranıp, Deniz’i yanımızda hissedip şakalaştık, hoş
şakalarını birbirimizle paylaştık. Bazı arkadaşlar daha
çok anlattı, bazıları hiçbir şey söylemeden dinledi. Bizler bir şey anlatamayan arkadaşlarını da tanıyor, dilinden kelimelerin sökülemediğini anlıyorduk. Herkes
kendini biliyordu, herkes Deniz’le olan ilişkisini kendine göre muhasebe ediyordu. Deniz zaten muhasebe
uzmanı idi. Arkadaşlarıyla olan ilişkisini de şüphesiz
muhasebe masasına yatırmış, olumlu sonuçlara
sevinmiş, olumsuz çıkanları görmezlikten gelip,
“Arkadaş kaybetmeye değmez” deyiverimişti.
Yani demek istediğimiz, Deniz hakkında hatıralarını
paylaşanlar ile, ağzından kelime çıkmayanlar arasında
bir fark yoktu, herkes kendi yakınlığını, dostluğunu,
arkadaşlık seviyesini içinde yaşıyordu. Durumu bu
şekilde aktardıktan sonra biz de izninizle bu hoş sohbette bahsi geçen bazı konuları sizlerle isim vermeden
paylaşmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki isim fark etmeden herkes aynı hatıraları ve duyguları paylaşmış,
kimileri dile getirmiş kimileri içinde yaşamıştır.
KDTP Gençlik Kolları üyeleri Başkanları Deniz
hakkında en fazla akıllarında kalan özelliklerini üç
başlıkta topluyor, bunları Adaletli, Çalışkan ve Enerjik olarak sıralıyorlar. Geçtiğimiz yerel seçimlerde
gerçekleştirdikleri çalışmalar sonucunda yorulup
herkesin durma noktasına geldiği anda Deniz’in bir
film repliğinden hareketle “Oturmaya mı geldik Süpermen” deyip yeni bir çalışma dalgasını başlattığını
anlatıyorlar, üniversite harcı yatırmanın son gününde
nakitsiz kalan üyelere sağladığı nakit para hikayesini aktarıyorlardı. Bu sohbet sayesinde son dönemde
Deniz’in en fazla ilgilendiği konunun, Türkiye’de eğitim
görmeyi amaçlayan öğrencilere, bölüm seçmelerinde,
sınav ve mülakatlarda ne- lerle karşılaşacaklarına dair
konularda yardımcı olmak, derslerin dışında çeşitli
etkinlik ve kurslara öğrencilerin katılımını sağlayarak
daha donanımlı hale gelmelerini sağlamak üzere
yapılması gerekenler üzerinde çalıştığını öğrendik.
KDTP’nin, Kosova siyasi sahnesinde daha iyi bir siyasi aktör olması gerektiğini savunan Deniz’in yakın
arkadaşları ve biz Paradigma ekibi ile paylaştığı
düşüncelerine de burada yer vermek önem
taşımaktadır. Deniz, KDTP’de aktif siyaset yapan,
şubelerin yönetim kurullarında üye olup çalışmalar
yapanların çoğunluğunun kendi mesleğini başarılı
bir şekilde yapıp, geçim kaynağını farklı bir yerden sağlayan kişilerin oluşturması gerektiğini
paradigma - mart 2014 9
düşünüyordu. Bunun için Financial Cosultant Muhasebe Ofisi’ni kurmuş, belirli bir seviyeye getirmiş
ondan sonra KDTP’ye katılmıştı. Deniz’in KDTP’den “bir
yerde iş bulurum” beklentisi yoktu. Aksine KDTP’nin
gelir getiren, iş imkanı yaratan bir kurum olarak
görülmemesi gerektiğini, Türk topluluğunun her
alandaki haklarını savunan saygın siyasi bir kuruluş
olması gerektiğini savunmaktaydı. Nitekim; Gençlik
Kolları’ndaki Başkanlık dönemi esnasınca kendisinden yaşça küçük gençlere aşılamak istediği siyasi etik
anlayışı bu idi.
Gençlik Kolları üyelerinden bir arkadaşın dilinden
Deniz’in bir başka özelliğini şu şekilde öğrenmiş olduk:
“Seçimler için harıl, harıl çalışıyorduk. Hepimiz saatler
boyunca yoğun bir çalışma temposu içerisindeydik.
Doğal olarak zaman kısa, yapılması gerekenler çok idi.
Bazı işler yetişmiyordu. Böyle bir atmosferde Deniz
Başkan stresli bir halde sinirlendi ve daha yüksek ses
tonuyla bizlere çıkıştı. Ortamı olumsuz bir atmosfer
kaplamıştı. Saatler ilerledi işlerimizi yapabildiğimiz
kadarıyla yaptık ve evlere dağıldık… ..Birden telefonum çaldı. Baktım Deniz Başkan arıyordu. Telefonu
açtığımda Deniz, yaşanan o gerilimden dolayı özür diliyordu. Sonra öğrendim ki bütün Gençlik Kolları üyelerini teker teker arayıp özür dilemiş. Bir an sinirlenip,
kızdığım Deniz Başkan’ın genişliğini anladım o gün….
“Büyük” işlerin dışında, insanlığın basit gördüğü temel konular hakkında da arkadaşları ile bir çalışma
yaptığını öğrendik. İnternet, sosyal medya, bilgisayar
oyunlarından muzdarip gençlerin halka karışmasına,
insanlarla iletişim halinde olmalarına yönelik “Uçurtma uçurma” projesi hazırladıklarını, 1500 rakımlı
Prevalaç’ta bizzat kendilerinin
gidip uçurtma uçurmayı denediklerini, uçurtmanın bir türlü
uçmadığını en son arabanın
dikiz aynasına bağlayıp o
şekilde uçurtmaya çalıştıklarını
tatlı bir anı olarak öğrendik.
Proje arkadaşı bu tatlı anıyı
şu sözlerle bitirdi “Daha sonra
uçurtmayı ters tuttuğumuzun
farkına vardık”.
Bunun dışında bir de tez
çalışmalarını
yürüttüğü
İstanbul’dan dönerken büyük
bir satranç eğitim seti satın
aldığını, Prizren’deki çocuk ve
gençlere satranç eğitimi vermek üzere Prizren Yunus Emre
Kültür Merkezi ile anlaştıklarını,
kursa
katılımın
yoğun
olduğunu öğrendik.
KDTP
Gençlik
Kolları’na
10 paradigma - mart 2014
nasıl başkan seçildiği konusu ise ayrı ilginç bir durumu oluşturmaktaydı. Deniz’in böyle bir görevi
düşünmediği ancak seçimler öncesi bir teşkilatlanmaya,
bir yenilenmeye ihtiyaç duyulduğunu belirttiği daha
sonra sürecin kendisini başkanlığa ittiğini öğrendik.
Arkadaşları “Deniz, adayımız sen olmalısın yoksa gençlik kolları yine pasif kalır” dedikleri, buna rağmen
istemediği ama zaman kaybı yaşanmaması için bir
an önce yapılanmanın tamamlanması ve çalışmaya
başlanılması gerektiğini ifade ettiğini öğrendik.
Bir de şu küçücük Kosova’da hele hele Prizren’de
sıkılanlara bir çift sözü vardı Deniz’in. Deniz, “Ben
niye sıkılmıyorum. Çünkü evime çekilip oturmuyorum, kimseyi küçük görmüyorum. KDTP’ye de üye oldum, çeşitli derneklere de, şirket de kurdum geniş bir
arkadaş çevresi de edindim. Yapacak o kadar çok şey
var ki, zaman bile yetmiyor. Siz sıkılmaya devam edin”.
Kısa, uzun, tatlı acı bir çok anı paylaşıldı o gece. Kendi
şirketinin işleri beklerken KDTP’nin seçim hazırlıkları
için canla başla çalıştığını belirtti arkadaşları,
duygulandık; herkesin yardımına koştuğunu belirtti
üyeler, özendik; her işi layıkıyla yerine getirmek için
az uyuduğunu bildirdi birileri, hırslandık; KDTP için,
Prizren için, gençler için kendini fazlasıyla yorduğunu
ve bundan yorulmadığını aktardı gençler; gıpta ettik…. Diyecek daha çok şey vardı. Ama galiba bütün
anlatılanlar bir tek cümlede özetleniyordu. “Materyalist değerlerin başüstüne yerleştirildiği bu dünya ona
yer yoktu; erkenden göç etti, gitti… Geride kalanlara,
ne yaptığınıza dikkat edin diyerek”…
Prizren Zambak Şarkı yarışması, en iyi güfte ödülü
sahibi, yengesi, Shpresa Vardari Kazazi’den Deniz’e
şiirler.
Te mos harrojme DENIZIN
Kanadın mi kırıldi,
Yavru kuşum benim,
Gündüzümü gece etin,
Bekledim geri gelmedin.
Sa shume
jeten e doje ti
loti mbuloi
syte e zi
Nata
te mori n’perqafim
yjet
humben ate shkelqim.
Gelme anne yanıma,
Akar yaşın anlıma,
Silemezsen ağlamayla,
Allah beni aldı yanına.
Sa te jete jeta
ky pikellim
do te jetoj ne zemra
pa sherim.
Sevgi dolu günleri,
Tak kalbine yürü ileri,
Kaderi yazan birdir,
Kulun boş kalır düşleri.
Ne kete fole
dikur te ngrohte
jeton pikellimi
syri me lot.
Serindir buraları,
Kabul olur annelerin duaları,
Sen üzülme anneciğim,
Cennettir kuşların yuvaları....
Rreth perronjeve
TI te jesh
ne XHENNET
vend te kesh.
20.02.2014
07.02.2014
Unutmayam DENIZI....
paradigma - mart 2014
Unutmayam DENIZI...
Hasret kalan gözlerim,
Ne çok seni özlerim,
Buğun doğum günündür,
Annem yandı yüreğim...
Özlem dolu gözlerim,
Ay ışığını izlerim,
Yeni kader yazılsa,
Gelse benim DENİZİM.
Uzun olur geçeler,
Hiç bitmezmiş çileler,
Neden beni bırakıp gittin,
Kıskandığımı görenler ?!
Ruhun Şad olsun,
Yanan yüreğime melem olsun,
Mekanın Cennet olsun,
Hoş kokan çiçekler senin olsun...
07.02.2014
11
12 paradigma - mart 2014
c bere ti o dhe i zi
morre Denizin ne rini
babe e nane i la te shkrete
drite e syrit ishte per motrat e vet.
10.01.2014
Nje dhimbje...
Pse kaq dhimbje,
ne zemer kam,
pse kaq vetem
une jam ?!
Nuk ec koha,
athua eshte ndal,
hijet e se kaluares,
me shoqerojne sonte,
te mos jem vetem,
te mos kem mall.
Lotet rreke,
ne kete te ftohte,
zemra s’ngrohet,
cdo gje eshte kot.
Ska kush lotin,
me me fshi,
Ska kush doren,
me me shtri.
Pse keshtu jete...
duart e shprazta,
syt me lot,
te mos adhruojme kete bote.....
01.01.2014
Unutmayam DENIZI.....
Hoş kokardı bu şehir,
Bir zamanlar DENIZIM,
Bomboş kaldı elerim,
Yaş dolar hep gözlerim,
Senden kalan hatira,
Yüreğimde bu yara,
Gelmez bahar bir daha
Anılar yaşatır seni bana..
27.03.2014.
Öğrencim Deniz’e
Hayriye Çipa - 31.12.2013
Deniz’in öğretmeni
Acı mı acı bir haber,
Anında yayıldı Prizrenimize
Gencecik bir fidan sökülmüş
Gencecik bir fidan yıkılmış
İnanmak istemiyorum, inanamak.
O benim çalışkan
Minicik öğrencilerimden biriydi
Kalbimde çok derin bir sancı.
Hayır olamaz bu nasıl olur
İnanmak istemiyorum.
Acılar süzülür yüreğime
O yaşam dolu biriydi.
Aman tanrım, o daha çok genç
Buna inanmak istemiyorum
paradigma - mart 2014
Feryat ediyorum.
Hayallere daldım.
O küçücükken,
Mini minnacık elleriyle güzel yazarken
O tatlı diliyle okurken,
Yüzündeki gülücükte güller açarken,
O büyümüş, serpilmiş,
O henüz, daha dün bahar açmıştı.
Daha tomurcuklanmadan
Meyvelerini vermeden.
Kar yağdı o güzelim baharlara
Dallara serpildi acılar,
Acılar, acılar.
13
14 paradigma - mart 2014
Deniz’le Tez Çalışması Yapıyorduk, Kısmet Olmadı…
Sevgili Deniz, benim yüksek lisans öğrencimdi. Çalışkan,
yakışıklı, iyi huylu, arkadaşları tarafından sevilen bir
öğrenciydi.
Türkiye’de, bizim bölümde lisansta sınıflar 150 kişi
civarında ve biz hocalar yaklaşık 5 ayrı sınıfa derse giriyoruz, yılda 750 kişiye ders verip, çoğu öğrencimizi
tanımıyoruz.
Her sınıfta ancak derse aktif olarak katılan 3-5 öğrencimizi
tanıyabiliyoruz. Bir de Yüksek Lisansa gelenlerle daha
yakın ilişkimiz oluyor. Kimi zaman onlarla da çok yakın
değiliz.
Deniz çalışkan olduğu için derslere aktif olarak katılan
bir öğrencimdi. Kendisi bana, Kosova’da yaşadığını
ama master tezini benimle yapmak istediğini, gerekirse
arada geleceğini söylemişti. Ben de “gelmene gerek
yok yazdıklarını yollarsın, ben okurum, Skype den uzun
uzun görüşür, her sayfa için karşılıklı tartışır gereken
değişiklikleri yaparız”, demiştim.
Deniz sevinerek ülkesine gitti, gerçekten de
konuştuğumuz gibi, mail yoluyla yazdıklarını gönderip, internet aracılığıyla görüşlerimi aldı. Burada oturan
öğrenciler bile, Deniz kadar ilgiyle, hızla çalışmadılar.
Sonra, bir süre Deniz’den haber çıkmadı.
Bir gün telefonum çaldığında, kendisini Deniz’in ablası
olarak tanıtan Sema Kazazi aradı ve
“Deniz tembel değil, tezini yazıyordu ancak size iletemedi çünkü vefat etti”, dedi. Bu haber 28 yıllık meslek
hayatımın, en kötü haberi oldu. En kötü anısı olarak da
kalacak. Sanki aileden birini kaybetmiş gibi çok üzüldüm, Meslekte vefat eden herkes için elbette üzüntü
duyduk ama onlar, çoklukla benden büyük olan,
hocalarımdı, yeni yeni, yaşıtlarımızdan da kaybettiklerimiz oldu. Ancak hiç biri, oğlum olacak yaşta değildi.
Ben ilk kez bir öğrencimin vefatını duydum ve çok üzüldüm. O anda gözlerim doldu, yapabileceğim hiçbir şey
yoktu, ben hocasıyken, bile ne kadar üzülmüştüm, kim
bilir, ailesi, arkadaşları ne haldedir diye düşündüm. Bu
durumu facebokta “meslek hayatımın en acı günü” diyerek, paylaştığımda, pek çok hocası da beni arayarak
baş sağlığı diledi. O zaman anladım ki, Deniz’i pek çok
hocası tanıyor ve seviyorlardı.
Kederli ailesine, yakınlarına, sevenlerine, sabırlar diliyorum. Işıklar içinde yatsın.
Prof. Dr. Elif Sonsuzoğlu
İstanbul Ü. İktisat Fakültesi
Deniz Kazazi’nin Yüksek Lisans Tez Danışmanı.
paradigma - mart 2014
15
Deniz...
Çocukluğunun bir kısmı mahallemizde – Prizren’in
Bülbülderesi Bayırı’nın hemen aşağısında bulunan
Terzimahalle’de geçmişti. Bu mahallede Deniz’in ev
hanımı anneannesi Şemsiye Hanım ve bir ticaret şirketine
ait bir bakkal dükkanını yöneten dedesi Necmidin Bey
oturuyorlardı, onların burada bir bahçeli evleri vardı.
Deniz’in çocukluk günlerinin bir kısmını geçirdiği mahallemizdeki davranışları bende ayrı bir izlenim bırakmamıştı
– o diğer çocuklardan farklı değildi. Deniz’deki farklılık,
onun ilk gençlik çağında, hele hele üniversite yıllarında
Deniz’in yüzünden gülümseme hiç eksik
değildi. Deniz’i Deniz yapan ve birçok
boydaşından ayıran buydu işte. Bu haliyle
olduğu gibi, girişkenliği ve erdemliliğiyle de
o, yaşıtlarının olsun, ondan yaşlı olanların
olsun, karşılaştığı herkesin gönlünü kolayca fethedebiliyordu.
giderek belirginleşmeye başladı: insana beslediği sevgi
ve saygı onu birçok akranından farklı kılıyordu. Sık sık
terleyen alnı ise, tedirginlik ve telaşın yuva kurmayı
başardığı yüzüne, herkesçe adeta bilinen ama aslen bir
sır niteliği taşıyan ayrı bir anlam veriyordu. Buna rağmen
Deniz’in yüzünden gülümseme hiç eksik değildi. Deniz’i
Deniz yapan ve birçok boydaşından ayıran buydu işte.
Bu haliyle olduğu gibi, girişkenliği ve erdemliliğiyle de o,
yaşıtlarının olsun, ondan yaşlı olanların olsun, karşılaştığı
herkesin gönlünü kolayca fethedebiliyordu.
Yeni kurmuş olduğu iş hayatında, katıldığı çeşitli sosyal
etkinliklerde, karşılaştığı kimselerin güvenini hemen
kazanabiliyordu. Çalışkan, girişken ve atılgandı ama
direngen değildi; üzerine aldığı işi bir an önce bitirmeye kalkışırdı ama aceleci değildi; yaşına oranla geniş
sayılabilecek bir kültüre sahipti ama gururlu değildi –
alçakgönüllülüğü her hareketinde, her davranışında, o
istemese bile, dışa vuruluyordu.
Benim gözümde Deniz buydu işte, bir başka yazarın deyimini kullanmam gerekirse, o bir yudum insandı.
Bundan aşağı yukarı iki veya iki buçuk yıl önce, bir yaz
günü oğlum Bengi bana, “Deniz’le birlikte bir şirket
kurmayı ve beraber çalışmayı düşünüyoruz” deyince çok
sevinmiştim.
…Ve onlar – Bengi ve Deniz, “Profill” şirketini kurup bu
kuruluşta uyum içinde, karşılıklı saygının dile geldiği bir
çalışma havası içerisinde çalıştılar.
Daha sonra Bengi başka bir kurumda çalışmaya başladı.
Deniz; dayısı Ömer Bey’le birlikte kurmuş oldukları yeni
bir şirkette maliye işleri ve muhasebecilik kapsamında
hizmetler sunmaya başladılar. Ben, Ömer ve Deniz’in
Prizren’in Saraçhane Mahallesi’ndeki Financial Consultant bürolarına son iki yıl içerisinde iş üzere sık sık gidiyor
veya uğruyordum. Bu şirkette tecrübe, deneyim ve bilginin nasıl birbirini desteklediğini somut olarak gördüm.
Deniz’in ve Ömer’in mesleki konularda fikir alışverişi ve
birbirini karşılıklı olarak desteklemeleri, bazen kıyıya vuran büyük dalgalarıyla, bazen küçülüp küçülüp enginde
kaybolan dalgalarıyla koca bir deniz gibiydi.
…Ve benim bu güzel duygularımın yıkılacağı gün
gelmişti...
İkibinonüç yılı aralık ayının son günlerinden bir gün. Derin bir gecenin geç saatleri.
Deniz’in vefat haberiyle sarsılıyorum, bir kez daha
sarsılıyorum.
Çaresizlikler rüzgarına kapılıp gidiyorum.
Ölümlerle yeni sarsılmış bir insanın yeniden, yeni bir
ölüm haberiyle sarsılması biraz daha acı olsa gerek.
Yeni kurmuş olduğu iş hayatında,
katıldığı çeşitli sosyal etkinliklerde,
karşılaştığı kimselerin güvenini hemen
kazanabiliyordu. Çalışkan, girişken ve
atılgandı ama direngen değildi; üzerine
aldığı işi bir an önce bitirmeye kalkışırdı
ama aceleci değildi; yaşına oranla geniş
sayılabilecek bir kültüre sahipti ama
gururlu değildi – alçakgönüllülüğü her
hareketinde, her davranışında, o istemese bile, dışa vuruluyordu.
…Ve ben Deniz’in vefatıyla, dillerin konuşamadığı,
kelimelere hiçbir anlamın verilemediği bir atmosfere kapılıyorum… Şimdi, geçmiş günlere dönüp bir
bakıverince, iş sebebiyle yakından tanımak fırsatını
bulmuş olduğum, kendisiyle çalışmaktan her an büyük bir
mutluluk duyduğum, genç yaşında bu hayata veda eden
Deniz’in erdemliliği, saygınlığı ve alçakgönüllülüğüyle
karşılaşıyorum. Vesselam….
28.03.2014
İskender Muzbeg
16 paradigma - mart 2014
Kosova’da Siyasi Akımlar Üzerine Bir Deneme
(Deniz’e atfen..)
Deniz, profesyonel bir siyasetçi değildi. Ama siyasete adım atmıştı ve siyaset işini ciddiye alıyordu. Bu da onu profesyonelliğe doğru götürüyordu. KDTP’de Gençlik Kolları
Başkanlığına seçildiği zaman, kendisine, mealen “Deniz, iş artık ciddiye biniyor eğer
siyaset kurumunda siyasi bir pozisyon alıyorsan, geleceği de buna doğru çiziyorsun
demektir. Bugün Gençlik Kolları Başkanlığını kutluyor isek, yarın başka makam ve
mevkilerini de kutlayacağız demektir.” Deniz’in cevabı sade idi: “Neden olmasın?”
Deniz’in Gençlik Kolları Başkanlığını, bir vesileyle biraraya geldiğimiz KDTP’nin Genel
Başkanı Mahir Beye de kutlamıştım. Çünkü gerçekten isabetli bir seçimdi.
Bu makalenin bu sayıda belki de yer almaması gerekiyordu. Ama Kosova’daki siyasete oportünizmden uzak (bilerek ya da bilmeyerek) farklı bir bakış açısı getirmeyi
davranışlarıyla vaat eden Deniz’in anısına bir değerlendirme sunmak ve sonunda onun
sergilediği tutumun, kısır döngüden çıkışı vaat edici bir nitelik taşıdığını dile getirmek
istedim. Deniz yaşasaydı ve siyasi mekanizmalarda ciddi bir yer edinseydi, sergilediği
ilkesel tutumun başarılı olup olmayacağını bilemeyeceğiz. Ama sergilediği tutum, bilen
ve gözlemleyen bir göz için kılavuz olacaktır.
Bu yazı, Kosova’da siyasi akımların kökeni ve yelpazesi üzerine durduktan sonra ihtiyaç
olana bir değiniden ibarettir.
Esin Muzbeg
Kosova’da siyasi arenaya hakim ve ana akımı
oluşturan iki temel siyasi blok var. Milliyetçi bir
ruha sahip olan bu akımlar sosyalist bir gelenekten gelmektedir. Son zamanlarda İbrahim Rugova
ve Adem Demaçi şahsiyetinde tezahür eden ve bu
eksende tartışılan iki siyasi parti Kosova Demokratik Birliği (LDK) ve Kosova Demokratik Partisi (PDK)
yapılanmalarında somutlaşır ve Kosova’nın siyasi
arenasında yer kaplar. Bu ana akımlardan çeşitli
sebeplerle kopan ve siyasi teşkilatlanma suretiyle
yeni partiler oluşturan gruplar kuşkusuz ki mevcuttur. Fakat bu oluşumlar farklı bir vizyon getirmekten
uzaktır. Klasik anlamda sağ ve sol akıma sahip parti
yapılanması siyasi sahnede bir yer edinememiştir.
Bu yüzden Kosova’da siyasi partileri sağ veya sol
tarafta diye tanımlamak pek kolay değildir.
1990’larda iki bloglu dünyanın sona erdiği ve yeni
dünya düzeninin şekillenmeye başladığı dönemde Kosova’daki siyasi görüşler de kuşkusuz ki
dönüşmeye başladı. Bu süreçte yeni dünyanın liberal değerleri kabul edildi ama sosyalist sistemin
kalıpları da dönüşüm geçirerek varlığını sürdürdü.
Bu deneme, Kosova’da ana akım siyasi partiler üzerinden hareket ederek, siyasi tabloyu daha görünür
hale getirmeyi hedefleyip, yeni bir vizyona ihtiyaç
duyulduğunu tespit etmeye çalışmaktadır. İhtiyaç
olan bir şey daha var: Siyasi etik; oportünizmden
uzak bir siyaset anlayışı!
Kosova’da Ana Akım Siyasi Oluşumlar
Eski Yugoslavya’daki Arnavut siyasetinde iki temel
akım var. Bunlardan biri resmi ideoloji içinde yer
almış ve Yugoslavya devlet mekanizmalarına entegre olan kanadı oluştururken; diğeri ise muhalif
çizgide yer almış ve Kosova’nın Yugoslavya içinde
dahi olsa bağımsızlığını (cumhuriyet olmasını) talep etmiştir. Birinci kanatta yer alanlar, 1988’de
başlayan karşı koyuşlara rağmen 1990 yılına kadar
Sosyalist Yugoslavya’nın kurumlarında entegre bir
varlık göstermişlerdir. İkinci kanatta yer alanlar ise
‘milliyetçi’ , ‘bölücü’ ve ‘irredandist’ yaftası ile ya
suskun veya sürgün bir hayata mahkum olmuş ya
da hapis cezasına çaptırılmışlardır. Bu iki ana akım
Rugova ve Demaçi şahsiyetlerinde sembolleşmiştir.
paradigma - mart 2014
17
Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesiyle Kosova özerkliği kaldırılmış, Kosova Komünistler Birliğinin
Komünistler Birliğinin tasfiye edilmesi üzerine en- dağılmasıyla da Kosova Demokratik Birliği (LDK)
Diasporaya kaçan Kosova Halk
telektüel bir yapıya sahip olan Arnavut siyasi eliti kurulmuştur.
23 Aralık 1989’da Kosova Demokratik Birliğini (LDK) Hareketi (LPK) zamanla Kosova Kurtuluş Ordusukurdu. Dağılmayla birlikte Kosova’da özekliğin nun (UÇK) kurulmasına zemin hazırlamış ve silahlı
kaldırılmasının ötesinde baskıcı Miloşeviç rejimi mücadele için destek sağlamıştır. LDK ise pasif
hakim oldu. Eski Yugoslavya’daki entegre siyasi direniş ile paralel devlet yapılanması içine girmiştir.
elit bu sefer paralel bir devlet yapılanmasına gir- Sırp güçlerine karşı silahlı mücadele başladığı
di. 1990’lar boyunca LDK Kosova’da Sırp rejiminin zaman Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) içinde
karşısında Arnavut paralel kurumlarını oluşturdu. farklı fraksiyonlar oluşmuş ve bölgesel direnişler
Pasif bir direniş ve resmi Miloşeviç rejimini boykot gerçekleştirmiştir. LDK ise silahlı mücadelede daha
sembolik bir mücadeleye
yöntemiyle
Kosova’nın
sahip olacak Kosova Cumdirenişini sergiledi.
1990`larda iki bloglu dünyanın
huriyeti Silahlı Güçleri
Öte
yandan
1968
sona erdiği ve yeni dünya düzeninin
(Forcat Armatosur e Reayaklanmaları
sonrası
şekillenmeye
başladığı
dönemde
publikes se Kosoves -FARK)
ama
özelllikle
1981
Kosova’daki
siyasi
görüşler
de
olaylarından sonra diaspokurmuştur.
Savaştan
kuşkusuz ki dönüşmeye başladı. Bu
rada teşkilatlanan musonra bu tablo yeniden
halif kesim, elit bir siyasi
yapılanan Kosova’da tekrar
süreçte yeni dünyanın liberal değerleri
tabakayı oluşturmasa da
şekillenmiştir ve siyasi
kabul edildi ama sosyalist sistemin
eylemci bir grubu içinde
oluşumlara dönüşmüştür.
kalıplarıı da dönüşüm geçirerek
barındırıyordu.
1990’lı
varlığını sürdürdü.
yıllarda diasporada iki
Siyasi Yelpaze
grubun dirsek temasları
ve sınırlı işbirliği söz ko1999 sonrası Kosova siyasi
nusu olsa dahi, uzlaşmacı ortak bir hareket ortaya sahnesinde yukarıda bahsettiğimiz ana akım iki
çıkmadı. Kosova Halk Hareketinin (Levizja Popu- kanatlı bir siyasi görünüm hakim oldu. Bunlardan
lore e Kosoves - LPK) ardılı olarak sayılabilen siyasi biri 1990’larda ana akımı oluşturan LDK; diğeri ise
zemin 10 Ekim 1999 tarihinde Kosova Demokratik 1999 sonrası yeni Kosova gerçeğinde şekillenen
Partisi (PDK) çerçevesinde örgütlendi.
PDK oldu. Zamanla her iki kanatta da bölünmeler
Bugün her iki parti de kendini merkez sağ olarak veya yeni oluşumlar meydana geldi. Sınırlı dahi
tanımlamaktadır; çoğulcu demokrasi ve liberal olsa geçişler yaşandı.
ekonomiye bağlı olduklarını dile getirmekte- Rugova’nın eski danışmanı, 1990’larda Kosova
dirler. LDK kanadında eski gelenek halen hakimi- meselesinin uluslararası bir sorun haline gelmyetini sürdürürken, PDK kanadı ekonomik olarak esi için çaba harcayan ve sürgündeki Kosova
daha liberal eğilimler içindedir. Siyasi arenadaki hükümetinin Dışişleri Bakanlığını yürüten Edita
diğer partiler bölünme veya gidişattan memnun Tahiri, ülkede demokratik reformların yapılması
olmayıp farklı bir vizyon çizme gayretlerinden or- gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden yeni Kosotaya çıkmıştır. Ama ana eksen Eski Yugoslavya’da va gerçeğinde, eski kalıplardan kurtulamadığını
entegre olan Arnavut siyasi elitin oluşturduğu LDK düşündüğü LDK ile yollarını ayırdı. Savaştan sonra
ve Eski Yugoslavya’daki düzene muhalif olan LPK Mayıs 2004’te Kosova Demokratik Alternatifi parhareketine yakın olan siyasi görüşler çerçevesinde tisini (Alternativa Demokratike te Kosoves ADK)
şekillenmektedir. Bunun haricinde bir siyasi irade kurdu. Parti kurulumu ile beklediği başarıyı elde
maalesef çıkmamıştır. Sembollik girişimler, sembo- edemedi. 2007 yılındaki seçimler sonrasında PDK
liklikten öte gidememiştir.
iktidarının bir parçası olarak siyasi hayatına devam
LDK kanadında yer alan isimler 1989 yılına kadar etti.
Yugoslavya rejiminin resmi organlarında görev Batı destekli liberal kanadı temsil eden ve siyapmıştır. Yugoslavya’nın dağılma sürecine girişi ve yasi elitleri toplamayı hedefleyen yayıncı Veton
Miloşeviç’in iktidara gelişinin ardından Kosova’nın Suroi, artık zamanı geldi dercesine ORA (Saat)
18 paradigma - mart 2014
vatandaşlık inisiyatifiyle 2004 yılındaki seçimlere yer aldı. Kosova’daki son yerel seçimler öncesi
girdi. Akabinde partileşen inisiyatif ORA Reform- hem parti başkanlığı hem de partiden istifa ederek
cu Hareketine dönüştü. Ama sonraki seçimlerde PDK’ye geçti ve Priştine Belediye Başkanlığı için
başarılı olamadı ve bu ciddi başarısızlığın ardından aday oldu.
Veton Suroi, yönetimden ayrıldı. Teuta Sahatçia PDK’nın Hashim Thaçi liderliğinde kemikleşen
başkanlığındaki ORA, kendini lağvederek LDK ile iktidarına karşı 2010 yılı itibariyle aykırı sesler
bölgesel olarak artmaya başladı. Prizren bölgesbirleşti.
LDK’nın efsanevi lideri İbrahim Rugova’nın inde Zafir Berisha liderliğinde bir grup Demokraölümünün ardından LDK’da bir yandan liderlik tik Birlik (Bashkimi Demokratik – BD) çerçevesinde
krizi yaşanırken diğer yandan da taban kaybetme toplandı.
krizi ile karşı karşıya kalındı. Seçimlerde güç kay- Bu kanattan ikinci büyük kopuş Fatmir Limaj ve
betmeye başlaması ve “gerçek Rugovacı LDK’nın” Jakup Krasniçi’nin girişimiyle başlatılan ve 28 Şubat
kim olduğu tartışmalarının olduğu bir dönemde 2014’te resmen kurulan Kosova için Başlangıç (NiNexhat Daci, Ocak 2007’de Demokratik Dardania sma per Kosoven) partisi oldu.
Kosova siyasi yelpazesinde ideolojik bir yapıya
Birliğini kurarak yeni bir siyasi parti oluşturdu.
Öte yandan PDK, Kosova Halk Hareketinin (LPK) ve siyasi bir kökene dayanmayan ilginç bir parti
1999’daki savaştan sonra siyasi partileşmiş halini işadamı Behgjet Pacolli tarafından kurulmuştur.
Yeni Kosova İttifakı (Aletemsil ediyordu. Bu partiye
ance e Kosoves se Re girmeyen bir kısım üyeler
Kosova’daki mevcut siyasi örgütlenAKR), iki dönemdir çıkar
çeşitli radikal veya savaşçı
menin kökenine ve hali hazırdaki
ilişkisi içinde olduğu Thaçi
dernekleri kurdular. Zayapılanmasına baktıktan sonra, yeni
iktidarına destek vermekman zaman ayrılıkların
bir
vizyona
ihtiyaç
duyulduğunu
tedir.
yaşanmasına rağmen nitespite ve siyasi etik ile oportünizmVetevendosje ise köken
hayetinde
bu
çizgide
den uzak bir siyaset anlayışına ihtiyaç
olarak her iki kanathareket etmektedirler.
la
dirsek
temasının
PDK ile aynı siyasi akımdan
olduğunu dile getirmek gerek.
bulunmasına
rağmen
gelen ancak Kosova’nın
aslında fırsatçı düzene
batı tarafındaki Dukagjini
karşı
bir
isyan
sonucu
siyasileşmiştir.
Vetevendosbölgesinde ağırlık gösteren bir siyasi oluşum olarak
Ramush Haradinaj liderliğinde 29 Nisan 2000’de je, öğrenci hareketi ve özgürlük mücadelecisi AlKosova’nın Geleceği için İttifak kuruldu. UÇK bin Kurti tarafından kurulmuş siyasi bir harekettir.
savaşçılarının çoğu, Ramush Haradinaj’ı PDK içinde Kökleri Kosova Halk Hareketi (LPK)’ye kadar gitmez
görmek istediklerini ifade etmelerine rağmen Ha- ama 1990’lı yıllardaki eylemleri paralellik arz eder;
radinaj, AAK’nin demokratik Kosova’ya yeni bir fakat aynı dönemde pasif direniş sergileyen LDK
bakış getireceğini ileri sürerek liderlik yapacağı bir ile de paralellikleri mevcuttur. Halihazırda uygulasiyasi oluşum kurmayı tercih etti. Başlangıçtan beri nan Kosova’nın bağımsızlık konseptine karşı çıkan
ve ‘self determination’ hakkı ile tam bağımsızlık
AAK’nin genel başkanlığını yürütmektedir.
Diğer bir komutan Agim Çeku, askeri kariyerin- talep eden muhalif bir hareketi sergilemektedir.
den sonra siyasete atıldı. AAK lideri Lahey’de bu- Genelde genç, öğrenci ve okumuş kesimi naif bir
lunan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinde karşı çıkışla örgütleyen ancak daha sonraki siyasi
yargılanırken, AAK, bu partiden Başbakan olan Ba- yapılanma için diğer kesimlere de ihtiyaç duyan
jram Kosumi’nin istifa etmesi üzerine Agim Çeku’yu ve farklı kesimleri de içine alarak muhaliflikten
başbakanlığa aday gösterdi. Çeku Kosova’nın 4. iktidara hazırlanan bir harekete dönüşmüştür. SiBaşbakanı olarak 10 Mart 2006’dan 9 Ocak 2008’e yasi söylemlerini radikalleştirerek dikkat çekmiş ve
kadar görev yaptı. Daha sonra Kosova’da aslında taraftar toplamıştır. Tam bağımsızlık, Sırbistan’la
etkili olmayan sosyaldemokrat kanada geçti. Ko- müzakerelere HAYIR, yolsuzluğa ve hırsızlığa son,
sova Sosyaldemokrat Partisi Başkanı olan Agim peşkeş çekilen özelleştirmelere son söylemleri ile
Çeku Behgjet Pacolli’nin Yeni Kosova İttifakı (AKR) ilk baştaki naif kesimin yanı sıra PDK içinde yer
koalisyonuyla hareket etti. Ve Thaçi hükümetinde almayan ve gidişattan memnun olmayan veya
paradigma - mart 2014
19
bir şekilde mağdur olan eski UÇK’lıları ve siya- bir çıkış nedeniyle değil, maalesef bizzat kişisel,
si gidişattan memnun olmayan diğer partilileri grupsal veya bölgesel husumet, siyasi temsil,
yanına çekmiştir. Popüler söylem ve eylemler ile de dolayısıyla da, siyasetin ürettiği ganimetten pay
alma yarışından ibarettir.
gençlikte ciddi bir taraftar toplamıştır.
2010 seçimlerinde FER hareketinin başarısızlığa Gerçekten siyasete gönül vermiş, toplum için
uğraması ve akabinde üyelerinin bir ksımının Vet- çalışan siyasileri ve bürokratları tenzih ederek
evendosje ile birleşme kararı alması bu Harekete, söylersek Kosova’nın eski siyasetçilere ve yeni koradikal çıkışlarını dengelemesi hususunda bir mutanlara veya eski komutanlardan dönme siyasetçilere ve oportünist bürokratlara ihtiyacı yok.
sağduyu getirmiştir.
Kosova’daki anayasal tanıma göre topluluklar Gene hakkı ile siyaset yapıp, bürokraside liyakatı
olarak nitelediğimiz azınlık partiler ise ideolojik esas alan ve yeni bir Kosova’yı inşa eden, toplumsal
olarak değil etnik kimlik üzerine yapılanmıştır. Bu üretime ve artı değere katkı sağlamayı hedefleyen
tip siyasi partileri ideolojik bir kimlik çerçevesinde siyasi, bürokrat ve memurları tenzih ederek söylersek, Kosova’nın siyaset
tanımlamak oldukça zorüzerinden makam, mevdur. Temel yapılanmaları
Kosova’nın
siyasi
kadrolarına
ki, işyeri, ihale, komisyon
ve faaliyetleri milli kimveya rant elde etme etmek
ve büroksasisine ve de memur
liklerini, dil haklarını, külkadrolarına, dergimizin bu özel sayısını isteyen kişilere ihtiyacı
türel ve dini geleneklerini
yok.
ve yapılarını, siyasi temsilladadığımız Kosova Demokratik Türk
Kosova’nın
siyasi
erini korumaya yöneliktir.
Partisi Gençlik Kolları Başkanı Deniz
kadrolarına
ve
bürokKazazi gibi isimlere ihtiyacı var.
rasisine ve de memur
Sonuç Yerine...
kadrolarına, dergimizin bu
özel sayısını adadığımız KoKosova’daki mevcut sisova Demokratik Türk Partisi Gençlik Kolları Başkanı
yasi örgütlenmenin kökenine ve halihazırdaki
Deniz Kazazi gibi isimlere ihtiyacı var. 25 yaşında,
yapılanmasına baktıktan sonra, yeni bir vizyoyeni mezun olmuş bir genç olmasına rağmen kendi
na ihtiyaç duyulduğunu tespite ve siyasi etik ile
işini kurmuş, KDTP’de hiçbir siyasi beklentisi oloportünizmden uzak bir siyaset anlayışına ihtiyaç
madan hizmet etmiş, bir yandan ekmek kapısı olan
olduğunu dile getirmek gerek.
(kendi kurduğu ve ortağı olduğu) mali danışmanlık
Siyasi yapılanmaların, bölgedeki geçmiş siyasi tarişirketinin işleri ile koştururken, diğer yandan Gençhin izlerini ve örgütlenme pratiklerini siyasal kalıtım
lik Kolları Başkanı olduğu partinin işlerini yürütürkolarak taşımasını bir noktaya kadar doğal kabul
en, bir taraftan da Paradigma Dergisinin idari, mali
etmekle birlikte bu pratiklerin değişmesini bekleve halkla ilişkiler işini üstlenmişken bir de darda
mek ve çağdaş bir yapılanmayı oluşturacak vizyolan arkadaşlarına yardım etmeye çalışıyordu.
onu görmek de bir o kadar doğaldır. Kosova liberal
Denizi bir trafik kazasında kaybettik ama kaybeden
demokrasi ahlakı ile Avrupa Birliği değerlerinde
sadece ailesi ve biz dostları değil tüm Kosova oldu.
ilerleyecek ve Avrupa entegrasyonlarına dahil olaBiz bir Denizi kaybettik ama eminim ki Kosova’da
cak bir ülke olmayı hedefliyorsa, mikro milliyetçilik
Deniz gibi nice gençler var. Tüm siyasi partilere bir
anlayışından uzaklaşmalı; savaşın izlerini bir daha
mesaj olsun: Nerede bir Deniz varsa onu bulun ve
yaşanmaması için sadece ibretlik örnekler olarak
yeteneğine göre kadrolarınıza yerleştirin. Kazanan
anmalı; nefreti körükleyici, makûs tarihi tekersiz olursunuz. Kazanan Kosova olur!
rür edici, siyaset, edebiyat ve tarih yazımından
vazgeçmeli; siyaseti oportünizmden arındırmalı; siyasi etik ilkelerini siyasi partilerin yaşam pratiğine
dönüştürmelidir.
Bugün
gerek
Kosova’nın
sayısal
olarak
çoğunluğunu oluşturan Arnavut, gerekse sayısal
azınlığı oluşturan etnik siyasi partilerde meydana
gelen bölünmelerin altında yatan sebepler, yeni bir
vizyon, ideolojik bir görüş ayrılığı veya demokratik