Aylık süreli yayın, yıl 4 sayı 11. Sevgili Deniz’in Ardından Sevgili Deniz Arkadaşlarının Gözüyle Deniz Deniz’le Tez Çalışması Yapıyorduk, Kısmet Olmadı... Deniz... Kosova’da Siyasi Akımlar Üzerine Bir Deneme (Deniz’e atfen) İçindekiler paradigma - mart 2014 Paradigma’dan.....................................................................................................................4 Paradigma’nın bu sayısı Deniz Kazazi’ye adandı. Neden adandığı konusundaki gerekçeler Bengi Muzbeg’in giriş yazısında. Keşke böyle bir adamaya hiç gerek kalmasaydı da Denizin yazılarını okuma imkanımız olsaydı. Sevgili Deniz’in Ardından .............................................................................................................6 Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı Mahir Yağcılar, kaleme aldığı yazısında Deniz’i diğer gençlerle birlikte toplumumuzun ve geleceğimizin bir umudu olarak yansıttı. Sevgili Deniz.........................................................................................................................................7 Türkiye’nin Priştine Büyükelçisi Songül Ozan, Deniz’e hitap ederek, “Kısa hayatına bu kadar sevgiyi sığdırabilmiş olman ne güzel ve hayranlık uyandırıcı” diye sesleniyor... Arkadaşlarının Gözüyle Deniz....................................................................................................8 Susan ve konuşan dillerin bir olduğu ve birlikteliğin yaşandığı anlar oldu Deniz hakkında konuşulurken... Dil sussa da yürekler konuşuyordu o anda. Bu duygu, huzün, gözyaşı, anı ve hatta kahkahanın yaşandığı anları susan ve konuşan diller adına aktarmak çok zor. Kelimeler kifayetsiz çünkü. Deniz’le Tez Çalışması Yapıyorduk, Kısmet Olmadı....................................................14 Deniz’in tez danışmanı hocası Prof. Dr. Elif Sonsuzoğlu, hayatının en kötü haberini nasıl aldığını anlattı. “Deniz tembel değil, tezini yazıyordu ancak size iletemedi” haberinin şoku satır aralarında... Deniz.....................................................................................................................................................15 İkibinonüç yılının karanlık bir aralık ayı; gecenin geç saatleri; sarsılıyorum! Bir kez daha sarsılıyorum. Çaresizlik rüzgarına kapılıp gidiyorum.... Kosova’da Siyasi Akımlar Üzerine Bir Deneme (Deniz’e atfen)..............................16 Kosova’da siyasi akımlar üzerine bir deneme niteliğindeki bu yazıyı okurken, siyasi bir oluşumun içinde Deniz’in sergilediği ilkesel tutumunun ne kadar önemli olduğunun farkına varacağız. Paradigma Paradigma Research Center`in süreli yayınıdır. Ayda bir yayınlanır. Yayın Hakları Paradigma RC`ya aittir. Genel Yayın Yönetmeni: Bengi Muzbeg Editörler: Dr. Erhan Türbedar Esin Muzbeg Haber & Röpörtaj: Mediha Yarımhoroz Enis Tabak Mizanpaj: Hüsamedin Luma Hesap no: BKT Pejton Şubesi 1901447372031126 Yıl 4, sayı 11; Mart 2014 Adres: Shpend Berisha 11 Prizren/Kosova Tel: +377 44 201 497 Faks: +381 29 623 112 [email protected] www.paradigmarc.org Yayına hazırlanış tarihi: 31.03.2014 Baskı: Siprint Yazılarda ileri sürülen görüşler Paradigma`nın resmi görüşü değildir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Paradigma © 2014 3 4 paradigma - mart 2014 Paradigma’dan 2011 yılının başıydı. Memnun olmadığım bir işten istifa edip ayrılmıştım. Kosova’da, maddi imkansızlıklar olsa da düzgün bir şeylerin yapılabileceğine inancım vardı. Herkesin malumu. Kosova’da Türkçe yazılı basın konusu büyük bir sorun idi, hala büyük bir sorun olarak varlığını sürdürmekte. Baskı kalitesine bakmaksızın, tercüme haberlerle değil de bir süreci takip edip kendi analiz yeteneğimizi de devreye sokarak, haber-analizlerin, makalelerin yer alacağı bir dergi çıkartmayı düşündüm. İlk olarak yayıncılık konusunda deneyimli olan ağabeyim (Yeni Dönem gazetesinin yayınında yaşadığı zorluklara şahit olmuştum) olmak üzere en yakın çevremle bu konuyu paylaştım. Fikir herkesin hoşuna gidiyor, ancak maddi imkansızlıklar herkesin dikkat çektiği ortak noktayı oluşturuyordu. Düşündük taşındık bir şekilde başladık. Şu anda elinizdeki dergi istikrarsız bir sürece rağmen katılımcılarının müthiş özverisi sayesinde istikrara kavuşma noktasına gelmiş bir dergidir. İşte böyle bir durumda, bu sayıyı adadığımız Deniz Kazazi’ye telefon açtım. Deniz İstanbul’da Maliye okuyordu. Prizren’de kırtasiye, toner, ofis malzemeleri satan küçük bir şirketimiz vardı. Çalışanımız yok, Deniz’le ben hem “patronuz” hem işçi. Telefonda Deniz’e dergi fikrini aktarıyorum. Heyecanlanıyor. “Çok güzel, bak şimdi sen bana diyemezsin ama şirketin birikmiş parasını kullan” diyor ben daha bir şey diyemeden. İşten ayrıldığımı, işsiz olduğumu biliyor. “Ya Deniz şirketin birikimini kullanmak olmaz, zaten zor döndürüyor kendini, ama şirkete ait baskı makinelerinde ilk sayıları basıp spiral makinesi ile ciltleriz diye düşündüm” diyorum. Konuşmama fırsat vermeden “Neyse sen öyle başla ben geldiğimde bi el atarım, kısa sürede basımevine geçeriz” diyor. Gerçekten de öyle oldu. İstikrarı bir türlü yakalayamayan dergimizi bazen başka işlerden, bazen geçim derdinden ve sair konulardan arka plana atma zorunda kaldık. Sonra bir periyot geldi, yeniden canlandık bir şeyler karaladık. Daha sonra derginin düzenli tarihlerde çıkmasa bile “çizgisinden taviz vereceğine, istikrarından taviz versin” dedik ve süresine bakmaksızın imkan buldukça yayınlamaya başladık. 2014’e gelinceye kadar dergimizin kadrosu da genişlemiş, kadromuzdaki arkadaşlarımız da farklı işlere odaklanmıştı. 2013’ün sonbaharına tekabül eden bu dönemde Deniz derginin finans kısmını tamamen üstlendi. Bize destek olabilecek şirketlerle görüşmelere, derginin harcamalarını, masraflarını, kaynaklarını incelemeye ve raporlar hazırlamaya başlamıştı. Doktora çalışmalarımı yürüttüğüm İstanbul’dan dergi hakkındaki bu gelişmelerden haberdar oluyor, rahatlıyordum. Nihayet tamamen derginin içeriği ile ilgilenebileceğimiz günler gelmişti. Yılbaşı ve sonrası….. Bir süre dergiyi kapatsak mı, kısmet değilmiş dedik. Sonra Deniz bunu ister miydi diye düşündük. Kapatma kararı almak kolay olandı, zor olanı seçtik. Devam. Devam kararı aldıkta el kalem tutamıyor, mürekkep yazı yazamıyordu. Günler geçsin, acı biraz hafiflesin diye düşündük. Ta ki acının hafiflemeyeceğini anlayıp bu acıyla ve Deniz’in hatırasıyla barışık bir şekilde yaşamamız gerektiğine karar verene kadar. Yeniden “Ha gayret” dedik. …ve Deniz’e adadığımız bu sayıyı hazırlamak için kolları sıvadık. Dediğim, gibi. İstikrarsız bir gelişim gösteren, ancak istikrarı yakalamak için bütün şartları karşılamaya başlayan dergimizin bu sayısını Deniz’e atfettik. Hemen arkasından yeni sayı ile karşınıza çıkacağız. Zor olanı yapmak üzere. Umarız çizgimizden taviz vermeden, tercüme haberden ziyade, süreci takip edilmiş analizlerle karşınıza çıkma gücünü devamlı buluruz. Bu sayıda Deniz’in yıllarca bir gönüllü olarak destek verdiği son dönemde ise aktif görev alarak Prizren Şube Başkanlığını yürüttüğü Kosova Demokratik Türk Partisi Genel Başkanı ve Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar’ın Deniz hakkında kaleme aldığı bir yazı mevcut. T.C. Priştine Büyükelçisi Songül Ozan; Deniz’i Paradigma ekibini misafir ettiği toplantıda tanımış daha sonra Deniz’in aktif siyasete katılımını sevinerek karşılamıştı. Değerli Büyükelçimizin Deniz hakkında yazdığı bir değerlendirme dergimizde yer alıyor. İstanbul Üniversitesi Maliye Hukuku Anabilim Dalı’nda yüksek lisans tezini hazırlayan Deniz’in danışmanı Prof. Dr Elif Sonsuzoğlu’nun duygularını paylaştığı yazısı ile ilkokul öğretmeni Hayriye Çipa’nın şiir tarzındaki duyguları sayfalarımızda yer alıyor. KDTP Gençlik Kolları üyeleri ve Deniz’in arkadaşları ile gerçekleştirdiğimiz bir toplantıda konuşulanlar röportaj şeklinde dergimizde yer alırken, röportajı Deniz’in yengesi Shpresa Vardari Kazazi’nin şiirleri süslüyor. Deniz’in kurmuş olduğu Financial Consultant şirketindeki görevi dolayısıyla hukuki konuları birlikte çalıştıkları, lakin Deniz’i çok daha önceden tanıyan İskender Muzbeg Deniz’le ilgili duygularını bizlerle paylaştı. Kosova’da siyasi akımlar konusunu işleyen dergimiz yazarlarından Esin Muzbeg Deniz’in amatör bir ruhla başlayıp profesyonel siyaset yapmaya başladığı süreci Kosova geneliyle bağlayarak değerlendiriyor. Sözlerimi büyük üstat Nazım Hikmet Ran’ın çok sevdiğim, ancak şimdi çok farklı bir anlam kazanan şiiriyle sonlandırmak istiyorum. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, iyi okumalar dilerim. Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi içinde sarı balık dibinde mavi yosun kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa?.. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla. Bengi Muzbeg paradigma - mart 2014 5 6 paradigma - mart 2014 paradigma - mart 2014 7 Sevgili Deniz’in ardından… Bu konular üzerine bir şeyler yazmak veya bir şeyler söylemek çok zor... Bu kişi hem genç, hem de çok sevilen biri olunca iş daha da zorlaşıyor. Merhum Deniz Kazaz kardeşimiz umudumuz, geleceğimiz, gençlerimizden oluşan ve görmek istediğimiz tablonun en önemli kişilerinden biriydi. İşini, arkadaşlarını, ailesini, toplumunu seven ve bu değerlere, inançla sahip çıkan biriydi. Aramızdan erken ayrılması, umutlarımızın ve geleceğe dair heveslerimizin, bir anda yerle bir olması hissi, doğal olarak çok ağır geldi. Çünkü önümüzde bizleri bekleyen, yapılacak daha çok şey vardı. Gençlerimizi bir araya ge-tirmeyi, mücadele ruhu, kararlılığı, sevdayı, iletişim ve yakınlaşmayı toplumumuzun her noktasına daha fazla yayma ihtiyacınının olduğunu biliyordu. Bu konularda kaabiliyeti, gönüllülüğü ve samimiyeti vardı. Onun için umudumuzdu, onun için geleceğimizdi. Eğitimli ve aile terbiyesi almış, vatan ve toplum sevdalısı olan diğer gençlerimiz gibi bizleri geçmişimiz, dilimiz, gelenek ve göreneklerimizle beraber geleceğimizin ve bu topraklardaki varlığımızın teminatını sağlayabilecek niteliğe sahip bir gençti. Bizlerin, bizlerden önce olanların devamı, bu toprak- larda yüz senedir yapılan o sessiz ancak kararlı mücadelenin yeni fidanı olarak büyümeye başlamıştı. Eğitim, kültür, Türk dili ve bizi biz yapan değerlerimizin arasında yeni bir dava adamı olarak diğer yüzlerce gençlerimizle beraber siyasi ve toplumsal mücadele meydanları için hazır olan umutlarımızdan biriydi. Olmadı, takdir - i ilahi farklı idi, ebediyete intikal etti. Sevda, dostluk, gönüllülük ve samimiyet nedir gibi soruların örneklerini bırakıp aramızdan ayrıldı. Bizler kendisini en iyi anları ve duygularla hatırlayacağız. Çalışma ruhu, samimiyeti, gönüllülüğü, sevdası ve arkadaşlık anlayışının gençlerimiz için örnek olmasını dilerim. Bu hususlar ve bu gibi kişilik özellikleri bizleri geleceğe taşıyan ve güçlü kılan hususlardır. Bizleri biz yapan ve teminatımızı sağlayan ön koşullardır. Bu değerleri bizlere hatırlatan Deniz kardeşimi tekrar saygı ve minnetle anar, yüce Rabbimizin gani gani rahmetler eylemesini, Mekkanının cennet, ruhunun şad olmasını dilerim. Mahir Yağcılar Kamu Yönetimi Bakanı ve KDTP Genel Başkanı Sevgili Deniz, Zamansız gidişin hepimizde derin bir ızdırap bıraktı… Buna rağmen Sana dair bu satırları yazmaya çalışırken, hayatın sonlanmasını tasvir eden o sözcüğü hiç ama hiç kullanmadan sadece gençliğinden ve yaşamdan bahsetmek geliyor içimizden. Zira biz seni düşününce aklımıza gelen sadece ve sadece hayat dolu, gülen yüzün. Senin sevgi dolu kalbine, gençliğine, tazeliğine sadece hayat yakışır, sonsuz bir hayat… Sevgili Deniz, Yaşamak hatırlanmakla mümkündür. Arkanda bıraktığın anların, emeğin, çabanın, üretkenliğin, insanlara verdiğin mutluluğun anılması ve takdir edilmesi ile insan sonsuzluğa kavuşur. Sen de bizim böyle değerli bir gencimizdin. Hem ailen hem de toplumumuzun gurur duyduğu erdemli, efendi, çalışkan, sevgi dolu bir evladımızdın. Sevgili Annen, baban, kardeşlerin, dostların, hepimiz seni öylesine sevgiyle anıyoruz ki doğduğun büyüdüğün Prizren’den, en güzel yıllarını yaşadığın İstanbul’dan hiç gitmemiş gibisin! Hem anavatanın Türkiye’de hem de ülken Kosova’daki tüm sevenlerin seni hep hatırlayarak yaşatacak! Kısa hayatına bu kadar sevgiyi sığdırabilmiş olman ne güzel ve hayranlık uyandırıcı! Şimdi hüznümüzü duyumsayıp Behçet Necatigil’den su satırları en dingin sesinle bize okuduğunu, ızdırabımızı hafifletmeye çalıştığını hissediyoruz: “Ben gidince bir renk uçar Albümlerinizden Kendince bir ses erir havada Bir eksiklik kalan fotoğraflarda Ama gene olurum Aranızda Sizinle kendimi sayarak Ben de varım hala boşlukta” Nur içinde yat sevgili Deniz..... Songül Ozan T.C. Priştine Büyükelçisi 8 paradigma - mart 2014 Arkadaşlarının Gözüyle Deniz Deniz’i pek çoğumuz tanıyorduk. Ama bu pek çoğunun birçoğu sadece belli bir yönünü biliyordu. Deniz birileri için KDTP’nin Gençlik Kolları Başkanı idi. Kimileri için muhasebeci; Deniz bitmez tükenmez enerjisi ile arkadaş lideri idi. Deniz iyi bir dosttu. Deniz adaletli bir arkadaştı. Deniz adeta bir deniz kadar engin ve geniş yürekli idi. Deniz’in arkadaşları ile yaptığımız sohbette onun kişiliği hakkında bazı ipuçlarını sizlerle paylaşıyoruz. Derleyen: Esin - Bengi MUZBEG Paradigma dergisi olarak, dergimizin mali, idari, halkla ilişkiler dahil bir çok işini devrettiğimiz; ayrıca tez çalışmaları, Kosova Demokratik Türk Partisi Prizren Şubesi Gençlik Kolları Başkanlığı görevi ve ortağı olduğu Financial Consultant Muhasebe Ofisi’ndeki sorumluluklarına rağmen dergimiz için makale sözü de aldığımız Deniz Kazazi kardeşimizi anmak için bir toplantı düzenledik. Prizren’de bulunan KDTP çalışma ofisine KDTP gençlik kolları üyeleri, Deniz’in arkadaşları ve Paradigma olarak bizler katıldık. Hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Deniz’in her alana katkısı öyle ileri bir seviyede olmuştu ki, şaşkınlıkla dinledik. Biz Paradigma’ya olan katkılarını biliyorduk, arkadaşlığını biliyorduk, ancak bu toplantıda KDTP gençlik kolu üyelerine sağladığı katkılar, iş ilişkisinde bulunduğu kişilere verdiği destekler ortaya çıktı. Financial Consultant Muhasebe Ofisi’nin ışıklarının neden gece 1-2’ye kadar açık kaldığını, Deniz’in neden günde 4-5 saat uyduğunu daha iyi anlamış olduk. Gerçekleştirdiğimiz sohbette bazen duygulandık, gözyaşı döktük, bazen tam da olması gerektiği gibi davranıp, Deniz’i yanımızda hissedip şakalaştık, hoş şakalarını birbirimizle paylaştık. Bazı arkadaşlar daha çok anlattı, bazıları hiçbir şey söylemeden dinledi. Bizler bir şey anlatamayan arkadaşlarını da tanıyor, dilinden kelimelerin sökülemediğini anlıyorduk. Herkes kendini biliyordu, herkes Deniz’le olan ilişkisini kendine göre muhasebe ediyordu. Deniz zaten muhasebe uzmanı idi. Arkadaşlarıyla olan ilişkisini de şüphesiz muhasebe masasına yatırmış, olumlu sonuçlara sevinmiş, olumsuz çıkanları görmezlikten gelip, “Arkadaş kaybetmeye değmez” deyiverimişti. Yani demek istediğimiz, Deniz hakkında hatıralarını paylaşanlar ile, ağzından kelime çıkmayanlar arasında bir fark yoktu, herkes kendi yakınlığını, dostluğunu, arkadaşlık seviyesini içinde yaşıyordu. Durumu bu şekilde aktardıktan sonra biz de izninizle bu hoş sohbette bahsi geçen bazı konuları sizlerle isim vermeden paylaşmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki isim fark etmeden herkes aynı hatıraları ve duyguları paylaşmış, kimileri dile getirmiş kimileri içinde yaşamıştır. KDTP Gençlik Kolları üyeleri Başkanları Deniz hakkında en fazla akıllarında kalan özelliklerini üç başlıkta topluyor, bunları Adaletli, Çalışkan ve Enerjik olarak sıralıyorlar. Geçtiğimiz yerel seçimlerde gerçekleştirdikleri çalışmalar sonucunda yorulup herkesin durma noktasına geldiği anda Deniz’in bir film repliğinden hareketle “Oturmaya mı geldik Süpermen” deyip yeni bir çalışma dalgasını başlattığını anlatıyorlar, üniversite harcı yatırmanın son gününde nakitsiz kalan üyelere sağladığı nakit para hikayesini aktarıyorlardı. Bu sohbet sayesinde son dönemde Deniz’in en fazla ilgilendiği konunun, Türkiye’de eğitim görmeyi amaçlayan öğrencilere, bölüm seçmelerinde, sınav ve mülakatlarda ne- lerle karşılaşacaklarına dair konularda yardımcı olmak, derslerin dışında çeşitli etkinlik ve kurslara öğrencilerin katılımını sağlayarak daha donanımlı hale gelmelerini sağlamak üzere yapılması gerekenler üzerinde çalıştığını öğrendik. KDTP’nin, Kosova siyasi sahnesinde daha iyi bir siyasi aktör olması gerektiğini savunan Deniz’in yakın arkadaşları ve biz Paradigma ekibi ile paylaştığı düşüncelerine de burada yer vermek önem taşımaktadır. Deniz, KDTP’de aktif siyaset yapan, şubelerin yönetim kurullarında üye olup çalışmalar yapanların çoğunluğunun kendi mesleğini başarılı bir şekilde yapıp, geçim kaynağını farklı bir yerden sağlayan kişilerin oluşturması gerektiğini paradigma - mart 2014 9 düşünüyordu. Bunun için Financial Cosultant Muhasebe Ofisi’ni kurmuş, belirli bir seviyeye getirmiş ondan sonra KDTP’ye katılmıştı. Deniz’in KDTP’den “bir yerde iş bulurum” beklentisi yoktu. Aksine KDTP’nin gelir getiren, iş imkanı yaratan bir kurum olarak görülmemesi gerektiğini, Türk topluluğunun her alandaki haklarını savunan saygın siyasi bir kuruluş olması gerektiğini savunmaktaydı. Nitekim; Gençlik Kolları’ndaki Başkanlık dönemi esnasınca kendisinden yaşça küçük gençlere aşılamak istediği siyasi etik anlayışı bu idi. Gençlik Kolları üyelerinden bir arkadaşın dilinden Deniz’in bir başka özelliğini şu şekilde öğrenmiş olduk: “Seçimler için harıl, harıl çalışıyorduk. Hepimiz saatler boyunca yoğun bir çalışma temposu içerisindeydik. Doğal olarak zaman kısa, yapılması gerekenler çok idi. Bazı işler yetişmiyordu. Böyle bir atmosferde Deniz Başkan stresli bir halde sinirlendi ve daha yüksek ses tonuyla bizlere çıkıştı. Ortamı olumsuz bir atmosfer kaplamıştı. Saatler ilerledi işlerimizi yapabildiğimiz kadarıyla yaptık ve evlere dağıldık… ..Birden telefonum çaldı. Baktım Deniz Başkan arıyordu. Telefonu açtığımda Deniz, yaşanan o gerilimden dolayı özür diliyordu. Sonra öğrendim ki bütün Gençlik Kolları üyelerini teker teker arayıp özür dilemiş. Bir an sinirlenip, kızdığım Deniz Başkan’ın genişliğini anladım o gün…. “Büyük” işlerin dışında, insanlığın basit gördüğü temel konular hakkında da arkadaşları ile bir çalışma yaptığını öğrendik. İnternet, sosyal medya, bilgisayar oyunlarından muzdarip gençlerin halka karışmasına, insanlarla iletişim halinde olmalarına yönelik “Uçurtma uçurma” projesi hazırladıklarını, 1500 rakımlı Prevalaç’ta bizzat kendilerinin gidip uçurtma uçurmayı denediklerini, uçurtmanın bir türlü uçmadığını en son arabanın dikiz aynasına bağlayıp o şekilde uçurtmaya çalıştıklarını tatlı bir anı olarak öğrendik. Proje arkadaşı bu tatlı anıyı şu sözlerle bitirdi “Daha sonra uçurtmayı ters tuttuğumuzun farkına vardık”. Bunun dışında bir de tez çalışmalarını yürüttüğü İstanbul’dan dönerken büyük bir satranç eğitim seti satın aldığını, Prizren’deki çocuk ve gençlere satranç eğitimi vermek üzere Prizren Yunus Emre Kültür Merkezi ile anlaştıklarını, kursa katılımın yoğun olduğunu öğrendik. KDTP Gençlik Kolları’na 10 paradigma - mart 2014 nasıl başkan seçildiği konusu ise ayrı ilginç bir durumu oluşturmaktaydı. Deniz’in böyle bir görevi düşünmediği ancak seçimler öncesi bir teşkilatlanmaya, bir yenilenmeye ihtiyaç duyulduğunu belirttiği daha sonra sürecin kendisini başkanlığa ittiğini öğrendik. Arkadaşları “Deniz, adayımız sen olmalısın yoksa gençlik kolları yine pasif kalır” dedikleri, buna rağmen istemediği ama zaman kaybı yaşanmaması için bir an önce yapılanmanın tamamlanması ve çalışmaya başlanılması gerektiğini ifade ettiğini öğrendik. Bir de şu küçücük Kosova’da hele hele Prizren’de sıkılanlara bir çift sözü vardı Deniz’in. Deniz, “Ben niye sıkılmıyorum. Çünkü evime çekilip oturmuyorum, kimseyi küçük görmüyorum. KDTP’ye de üye oldum, çeşitli derneklere de, şirket de kurdum geniş bir arkadaş çevresi de edindim. Yapacak o kadar çok şey var ki, zaman bile yetmiyor. Siz sıkılmaya devam edin”. Kısa, uzun, tatlı acı bir çok anı paylaşıldı o gece. Kendi şirketinin işleri beklerken KDTP’nin seçim hazırlıkları için canla başla çalıştığını belirtti arkadaşları, duygulandık; herkesin yardımına koştuğunu belirtti üyeler, özendik; her işi layıkıyla yerine getirmek için az uyuduğunu bildirdi birileri, hırslandık; KDTP için, Prizren için, gençler için kendini fazlasıyla yorduğunu ve bundan yorulmadığını aktardı gençler; gıpta ettik…. Diyecek daha çok şey vardı. Ama galiba bütün anlatılanlar bir tek cümlede özetleniyordu. “Materyalist değerlerin başüstüne yerleştirildiği bu dünya ona yer yoktu; erkenden göç etti, gitti… Geride kalanlara, ne yaptığınıza dikkat edin diyerek”… Prizren Zambak Şarkı yarışması, en iyi güfte ödülü sahibi, yengesi, Shpresa Vardari Kazazi’den Deniz’e şiirler. Te mos harrojme DENIZIN Kanadın mi kırıldi, Yavru kuşum benim, Gündüzümü gece etin, Bekledim geri gelmedin. Sa shume jeten e doje ti loti mbuloi syte e zi Nata te mori n’perqafim yjet humben ate shkelqim. Gelme anne yanıma, Akar yaşın anlıma, Silemezsen ağlamayla, Allah beni aldı yanına. Sa te jete jeta ky pikellim do te jetoj ne zemra pa sherim. Sevgi dolu günleri, Tak kalbine yürü ileri, Kaderi yazan birdir, Kulun boş kalır düşleri. Ne kete fole dikur te ngrohte jeton pikellimi syri me lot. Serindir buraları, Kabul olur annelerin duaları, Sen üzülme anneciğim, Cennettir kuşların yuvaları.... Rreth perronjeve TI te jesh ne XHENNET vend te kesh. 20.02.2014 07.02.2014 Unutmayam DENIZI.... paradigma - mart 2014 Unutmayam DENIZI... Hasret kalan gözlerim, Ne çok seni özlerim, Buğun doğum günündür, Annem yandı yüreğim... Özlem dolu gözlerim, Ay ışığını izlerim, Yeni kader yazılsa, Gelse benim DENİZİM. Uzun olur geçeler, Hiç bitmezmiş çileler, Neden beni bırakıp gittin, Kıskandığımı görenler ?! Ruhun Şad olsun, Yanan yüreğime melem olsun, Mekanın Cennet olsun, Hoş kokan çiçekler senin olsun... 07.02.2014 11 12 paradigma - mart 2014 c bere ti o dhe i zi morre Denizin ne rini babe e nane i la te shkrete drite e syrit ishte per motrat e vet. 10.01.2014 Nje dhimbje... Pse kaq dhimbje, ne zemer kam, pse kaq vetem une jam ?! Nuk ec koha, athua eshte ndal, hijet e se kaluares, me shoqerojne sonte, te mos jem vetem, te mos kem mall. Lotet rreke, ne kete te ftohte, zemra s’ngrohet, cdo gje eshte kot. Ska kush lotin, me me fshi, Ska kush doren, me me shtri. Pse keshtu jete... duart e shprazta, syt me lot, te mos adhruojme kete bote..... 01.01.2014 Unutmayam DENIZI..... Hoş kokardı bu şehir, Bir zamanlar DENIZIM, Bomboş kaldı elerim, Yaş dolar hep gözlerim, Senden kalan hatira, Yüreğimde bu yara, Gelmez bahar bir daha Anılar yaşatır seni bana.. 27.03.2014. Öğrencim Deniz’e Hayriye Çipa - 31.12.2013 Deniz’in öğretmeni Acı mı acı bir haber, Anında yayıldı Prizrenimize Gencecik bir fidan sökülmüş Gencecik bir fidan yıkılmış İnanmak istemiyorum, inanamak. O benim çalışkan Minicik öğrencilerimden biriydi Kalbimde çok derin bir sancı. Hayır olamaz bu nasıl olur İnanmak istemiyorum. Acılar süzülür yüreğime O yaşam dolu biriydi. Aman tanrım, o daha çok genç Buna inanmak istemiyorum paradigma - mart 2014 Feryat ediyorum. Hayallere daldım. O küçücükken, Mini minnacık elleriyle güzel yazarken O tatlı diliyle okurken, Yüzündeki gülücükte güller açarken, O büyümüş, serpilmiş, O henüz, daha dün bahar açmıştı. Daha tomurcuklanmadan Meyvelerini vermeden. Kar yağdı o güzelim baharlara Dallara serpildi acılar, Acılar, acılar. 13 14 paradigma - mart 2014 Deniz’le Tez Çalışması Yapıyorduk, Kısmet Olmadı… Sevgili Deniz, benim yüksek lisans öğrencimdi. Çalışkan, yakışıklı, iyi huylu, arkadaşları tarafından sevilen bir öğrenciydi. Türkiye’de, bizim bölümde lisansta sınıflar 150 kişi civarında ve biz hocalar yaklaşık 5 ayrı sınıfa derse giriyoruz, yılda 750 kişiye ders verip, çoğu öğrencimizi tanımıyoruz. Her sınıfta ancak derse aktif olarak katılan 3-5 öğrencimizi tanıyabiliyoruz. Bir de Yüksek Lisansa gelenlerle daha yakın ilişkimiz oluyor. Kimi zaman onlarla da çok yakın değiliz. Deniz çalışkan olduğu için derslere aktif olarak katılan bir öğrencimdi. Kendisi bana, Kosova’da yaşadığını ama master tezini benimle yapmak istediğini, gerekirse arada geleceğini söylemişti. Ben de “gelmene gerek yok yazdıklarını yollarsın, ben okurum, Skype den uzun uzun görüşür, her sayfa için karşılıklı tartışır gereken değişiklikleri yaparız”, demiştim. Deniz sevinerek ülkesine gitti, gerçekten de konuştuğumuz gibi, mail yoluyla yazdıklarını gönderip, internet aracılığıyla görüşlerimi aldı. Burada oturan öğrenciler bile, Deniz kadar ilgiyle, hızla çalışmadılar. Sonra, bir süre Deniz’den haber çıkmadı. Bir gün telefonum çaldığında, kendisini Deniz’in ablası olarak tanıtan Sema Kazazi aradı ve “Deniz tembel değil, tezini yazıyordu ancak size iletemedi çünkü vefat etti”, dedi. Bu haber 28 yıllık meslek hayatımın, en kötü haberi oldu. En kötü anısı olarak da kalacak. Sanki aileden birini kaybetmiş gibi çok üzüldüm, Meslekte vefat eden herkes için elbette üzüntü duyduk ama onlar, çoklukla benden büyük olan, hocalarımdı, yeni yeni, yaşıtlarımızdan da kaybettiklerimiz oldu. Ancak hiç biri, oğlum olacak yaşta değildi. Ben ilk kez bir öğrencimin vefatını duydum ve çok üzüldüm. O anda gözlerim doldu, yapabileceğim hiçbir şey yoktu, ben hocasıyken, bile ne kadar üzülmüştüm, kim bilir, ailesi, arkadaşları ne haldedir diye düşündüm. Bu durumu facebokta “meslek hayatımın en acı günü” diyerek, paylaştığımda, pek çok hocası da beni arayarak baş sağlığı diledi. O zaman anladım ki, Deniz’i pek çok hocası tanıyor ve seviyorlardı. Kederli ailesine, yakınlarına, sevenlerine, sabırlar diliyorum. Işıklar içinde yatsın. Prof. Dr. Elif Sonsuzoğlu İstanbul Ü. İktisat Fakültesi Deniz Kazazi’nin Yüksek Lisans Tez Danışmanı. paradigma - mart 2014 15 Deniz... Çocukluğunun bir kısmı mahallemizde – Prizren’in Bülbülderesi Bayırı’nın hemen aşağısında bulunan Terzimahalle’de geçmişti. Bu mahallede Deniz’in ev hanımı anneannesi Şemsiye Hanım ve bir ticaret şirketine ait bir bakkal dükkanını yöneten dedesi Necmidin Bey oturuyorlardı, onların burada bir bahçeli evleri vardı. Deniz’in çocukluk günlerinin bir kısmını geçirdiği mahallemizdeki davranışları bende ayrı bir izlenim bırakmamıştı – o diğer çocuklardan farklı değildi. Deniz’deki farklılık, onun ilk gençlik çağında, hele hele üniversite yıllarında Deniz’in yüzünden gülümseme hiç eksik değildi. Deniz’i Deniz yapan ve birçok boydaşından ayıran buydu işte. Bu haliyle olduğu gibi, girişkenliği ve erdemliliğiyle de o, yaşıtlarının olsun, ondan yaşlı olanların olsun, karşılaştığı herkesin gönlünü kolayca fethedebiliyordu. giderek belirginleşmeye başladı: insana beslediği sevgi ve saygı onu birçok akranından farklı kılıyordu. Sık sık terleyen alnı ise, tedirginlik ve telaşın yuva kurmayı başardığı yüzüne, herkesçe adeta bilinen ama aslen bir sır niteliği taşıyan ayrı bir anlam veriyordu. Buna rağmen Deniz’in yüzünden gülümseme hiç eksik değildi. Deniz’i Deniz yapan ve birçok boydaşından ayıran buydu işte. Bu haliyle olduğu gibi, girişkenliği ve erdemliliğiyle de o, yaşıtlarının olsun, ondan yaşlı olanların olsun, karşılaştığı herkesin gönlünü kolayca fethedebiliyordu. Yeni kurmuş olduğu iş hayatında, katıldığı çeşitli sosyal etkinliklerde, karşılaştığı kimselerin güvenini hemen kazanabiliyordu. Çalışkan, girişken ve atılgandı ama direngen değildi; üzerine aldığı işi bir an önce bitirmeye kalkışırdı ama aceleci değildi; yaşına oranla geniş sayılabilecek bir kültüre sahipti ama gururlu değildi – alçakgönüllülüğü her hareketinde, her davranışında, o istemese bile, dışa vuruluyordu. Benim gözümde Deniz buydu işte, bir başka yazarın deyimini kullanmam gerekirse, o bir yudum insandı. Bundan aşağı yukarı iki veya iki buçuk yıl önce, bir yaz günü oğlum Bengi bana, “Deniz’le birlikte bir şirket kurmayı ve beraber çalışmayı düşünüyoruz” deyince çok sevinmiştim. …Ve onlar – Bengi ve Deniz, “Profill” şirketini kurup bu kuruluşta uyum içinde, karşılıklı saygının dile geldiği bir çalışma havası içerisinde çalıştılar. Daha sonra Bengi başka bir kurumda çalışmaya başladı. Deniz; dayısı Ömer Bey’le birlikte kurmuş oldukları yeni bir şirkette maliye işleri ve muhasebecilik kapsamında hizmetler sunmaya başladılar. Ben, Ömer ve Deniz’in Prizren’in Saraçhane Mahallesi’ndeki Financial Consultant bürolarına son iki yıl içerisinde iş üzere sık sık gidiyor veya uğruyordum. Bu şirkette tecrübe, deneyim ve bilginin nasıl birbirini desteklediğini somut olarak gördüm. Deniz’in ve Ömer’in mesleki konularda fikir alışverişi ve birbirini karşılıklı olarak desteklemeleri, bazen kıyıya vuran büyük dalgalarıyla, bazen küçülüp küçülüp enginde kaybolan dalgalarıyla koca bir deniz gibiydi. …Ve benim bu güzel duygularımın yıkılacağı gün gelmişti... İkibinonüç yılı aralık ayının son günlerinden bir gün. Derin bir gecenin geç saatleri. Deniz’in vefat haberiyle sarsılıyorum, bir kez daha sarsılıyorum. Çaresizlikler rüzgarına kapılıp gidiyorum. Ölümlerle yeni sarsılmış bir insanın yeniden, yeni bir ölüm haberiyle sarsılması biraz daha acı olsa gerek. Yeni kurmuş olduğu iş hayatında, katıldığı çeşitli sosyal etkinliklerde, karşılaştığı kimselerin güvenini hemen kazanabiliyordu. Çalışkan, girişken ve atılgandı ama direngen değildi; üzerine aldığı işi bir an önce bitirmeye kalkışırdı ama aceleci değildi; yaşına oranla geniş sayılabilecek bir kültüre sahipti ama gururlu değildi – alçakgönüllülüğü her hareketinde, her davranışında, o istemese bile, dışa vuruluyordu. …Ve ben Deniz’in vefatıyla, dillerin konuşamadığı, kelimelere hiçbir anlamın verilemediği bir atmosfere kapılıyorum… Şimdi, geçmiş günlere dönüp bir bakıverince, iş sebebiyle yakından tanımak fırsatını bulmuş olduğum, kendisiyle çalışmaktan her an büyük bir mutluluk duyduğum, genç yaşında bu hayata veda eden Deniz’in erdemliliği, saygınlığı ve alçakgönüllülüğüyle karşılaşıyorum. Vesselam…. 28.03.2014 İskender Muzbeg 16 paradigma - mart 2014 Kosova’da Siyasi Akımlar Üzerine Bir Deneme (Deniz’e atfen..) Deniz, profesyonel bir siyasetçi değildi. Ama siyasete adım atmıştı ve siyaset işini ciddiye alıyordu. Bu da onu profesyonelliğe doğru götürüyordu. KDTP’de Gençlik Kolları Başkanlığına seçildiği zaman, kendisine, mealen “Deniz, iş artık ciddiye biniyor eğer siyaset kurumunda siyasi bir pozisyon alıyorsan, geleceği de buna doğru çiziyorsun demektir. Bugün Gençlik Kolları Başkanlığını kutluyor isek, yarın başka makam ve mevkilerini de kutlayacağız demektir.” Deniz’in cevabı sade idi: “Neden olmasın?” Deniz’in Gençlik Kolları Başkanlığını, bir vesileyle biraraya geldiğimiz KDTP’nin Genel Başkanı Mahir Beye de kutlamıştım. Çünkü gerçekten isabetli bir seçimdi. Bu makalenin bu sayıda belki de yer almaması gerekiyordu. Ama Kosova’daki siyasete oportünizmden uzak (bilerek ya da bilmeyerek) farklı bir bakış açısı getirmeyi davranışlarıyla vaat eden Deniz’in anısına bir değerlendirme sunmak ve sonunda onun sergilediği tutumun, kısır döngüden çıkışı vaat edici bir nitelik taşıdığını dile getirmek istedim. Deniz yaşasaydı ve siyasi mekanizmalarda ciddi bir yer edinseydi, sergilediği ilkesel tutumun başarılı olup olmayacağını bilemeyeceğiz. Ama sergilediği tutum, bilen ve gözlemleyen bir göz için kılavuz olacaktır. Bu yazı, Kosova’da siyasi akımların kökeni ve yelpazesi üzerine durduktan sonra ihtiyaç olana bir değiniden ibarettir. Esin Muzbeg Kosova’da siyasi arenaya hakim ve ana akımı oluşturan iki temel siyasi blok var. Milliyetçi bir ruha sahip olan bu akımlar sosyalist bir gelenekten gelmektedir. Son zamanlarda İbrahim Rugova ve Adem Demaçi şahsiyetinde tezahür eden ve bu eksende tartışılan iki siyasi parti Kosova Demokratik Birliği (LDK) ve Kosova Demokratik Partisi (PDK) yapılanmalarında somutlaşır ve Kosova’nın siyasi arenasında yer kaplar. Bu ana akımlardan çeşitli sebeplerle kopan ve siyasi teşkilatlanma suretiyle yeni partiler oluşturan gruplar kuşkusuz ki mevcuttur. Fakat bu oluşumlar farklı bir vizyon getirmekten uzaktır. Klasik anlamda sağ ve sol akıma sahip parti yapılanması siyasi sahnede bir yer edinememiştir. Bu yüzden Kosova’da siyasi partileri sağ veya sol tarafta diye tanımlamak pek kolay değildir. 1990’larda iki bloglu dünyanın sona erdiği ve yeni dünya düzeninin şekillenmeye başladığı dönemde Kosova’daki siyasi görüşler de kuşkusuz ki dönüşmeye başladı. Bu süreçte yeni dünyanın liberal değerleri kabul edildi ama sosyalist sistemin kalıpları da dönüşüm geçirerek varlığını sürdürdü. Bu deneme, Kosova’da ana akım siyasi partiler üzerinden hareket ederek, siyasi tabloyu daha görünür hale getirmeyi hedefleyip, yeni bir vizyona ihtiyaç duyulduğunu tespit etmeye çalışmaktadır. İhtiyaç olan bir şey daha var: Siyasi etik; oportünizmden uzak bir siyaset anlayışı! Kosova’da Ana Akım Siyasi Oluşumlar Eski Yugoslavya’daki Arnavut siyasetinde iki temel akım var. Bunlardan biri resmi ideoloji içinde yer almış ve Yugoslavya devlet mekanizmalarına entegre olan kanadı oluştururken; diğeri ise muhalif çizgide yer almış ve Kosova’nın Yugoslavya içinde dahi olsa bağımsızlığını (cumhuriyet olmasını) talep etmiştir. Birinci kanatta yer alanlar, 1988’de başlayan karşı koyuşlara rağmen 1990 yılına kadar Sosyalist Yugoslavya’nın kurumlarında entegre bir varlık göstermişlerdir. İkinci kanatta yer alanlar ise ‘milliyetçi’ , ‘bölücü’ ve ‘irredandist’ yaftası ile ya suskun veya sürgün bir hayata mahkum olmuş ya da hapis cezasına çaptırılmışlardır. Bu iki ana akım Rugova ve Demaçi şahsiyetlerinde sembolleşmiştir. paradigma - mart 2014 17 Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesiyle Kosova özerkliği kaldırılmış, Kosova Komünistler Birliğinin Komünistler Birliğinin tasfiye edilmesi üzerine en- dağılmasıyla da Kosova Demokratik Birliği (LDK) Diasporaya kaçan Kosova Halk telektüel bir yapıya sahip olan Arnavut siyasi eliti kurulmuştur. 23 Aralık 1989’da Kosova Demokratik Birliğini (LDK) Hareketi (LPK) zamanla Kosova Kurtuluş Ordusukurdu. Dağılmayla birlikte Kosova’da özekliğin nun (UÇK) kurulmasına zemin hazırlamış ve silahlı kaldırılmasının ötesinde baskıcı Miloşeviç rejimi mücadele için destek sağlamıştır. LDK ise pasif hakim oldu. Eski Yugoslavya’daki entegre siyasi direniş ile paralel devlet yapılanması içine girmiştir. elit bu sefer paralel bir devlet yapılanmasına gir- Sırp güçlerine karşı silahlı mücadele başladığı di. 1990’lar boyunca LDK Kosova’da Sırp rejiminin zaman Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) içinde karşısında Arnavut paralel kurumlarını oluşturdu. farklı fraksiyonlar oluşmuş ve bölgesel direnişler Pasif bir direniş ve resmi Miloşeviç rejimini boykot gerçekleştirmiştir. LDK ise silahlı mücadelede daha sembolik bir mücadeleye yöntemiyle Kosova’nın sahip olacak Kosova Cumdirenişini sergiledi. 1990`larda iki bloglu dünyanın huriyeti Silahlı Güçleri Öte yandan 1968 sona erdiği ve yeni dünya düzeninin (Forcat Armatosur e Reayaklanmaları sonrası şekillenmeye başladığı dönemde publikes se Kosoves -FARK) ama özelllikle 1981 Kosova’daki siyasi görüşler de olaylarından sonra diaspokurmuştur. Savaştan kuşkusuz ki dönüşmeye başladı. Bu rada teşkilatlanan musonra bu tablo yeniden halif kesim, elit bir siyasi yapılanan Kosova’da tekrar süreçte yeni dünyanın liberal değerleri tabakayı oluşturmasa da şekillenmiştir ve siyasi kabul edildi ama sosyalist sistemin eylemci bir grubu içinde oluşumlara dönüşmüştür. kalıplarıı da dönüşüm geçirerek barındırıyordu. 1990’lı varlığını sürdürdü. yıllarda diasporada iki Siyasi Yelpaze grubun dirsek temasları ve sınırlı işbirliği söz ko1999 sonrası Kosova siyasi nusu olsa dahi, uzlaşmacı ortak bir hareket ortaya sahnesinde yukarıda bahsettiğimiz ana akım iki çıkmadı. Kosova Halk Hareketinin (Levizja Popu- kanatlı bir siyasi görünüm hakim oldu. Bunlardan lore e Kosoves - LPK) ardılı olarak sayılabilen siyasi biri 1990’larda ana akımı oluşturan LDK; diğeri ise zemin 10 Ekim 1999 tarihinde Kosova Demokratik 1999 sonrası yeni Kosova gerçeğinde şekillenen Partisi (PDK) çerçevesinde örgütlendi. PDK oldu. Zamanla her iki kanatta da bölünmeler Bugün her iki parti de kendini merkez sağ olarak veya yeni oluşumlar meydana geldi. Sınırlı dahi tanımlamaktadır; çoğulcu demokrasi ve liberal olsa geçişler yaşandı. ekonomiye bağlı olduklarını dile getirmekte- Rugova’nın eski danışmanı, 1990’larda Kosova dirler. LDK kanadında eski gelenek halen hakimi- meselesinin uluslararası bir sorun haline gelmyetini sürdürürken, PDK kanadı ekonomik olarak esi için çaba harcayan ve sürgündeki Kosova daha liberal eğilimler içindedir. Siyasi arenadaki hükümetinin Dışişleri Bakanlığını yürüten Edita diğer partiler bölünme veya gidişattan memnun Tahiri, ülkede demokratik reformların yapılması olmayıp farklı bir vizyon çizme gayretlerinden or- gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden yeni Kosotaya çıkmıştır. Ama ana eksen Eski Yugoslavya’da va gerçeğinde, eski kalıplardan kurtulamadığını entegre olan Arnavut siyasi elitin oluşturduğu LDK düşündüğü LDK ile yollarını ayırdı. Savaştan sonra ve Eski Yugoslavya’daki düzene muhalif olan LPK Mayıs 2004’te Kosova Demokratik Alternatifi parhareketine yakın olan siyasi görüşler çerçevesinde tisini (Alternativa Demokratike te Kosoves ADK) şekillenmektedir. Bunun haricinde bir siyasi irade kurdu. Parti kurulumu ile beklediği başarıyı elde maalesef çıkmamıştır. Sembollik girişimler, sembo- edemedi. 2007 yılındaki seçimler sonrasında PDK liklikten öte gidememiştir. iktidarının bir parçası olarak siyasi hayatına devam LDK kanadında yer alan isimler 1989 yılına kadar etti. Yugoslavya rejiminin resmi organlarında görev Batı destekli liberal kanadı temsil eden ve siyapmıştır. Yugoslavya’nın dağılma sürecine girişi ve yasi elitleri toplamayı hedefleyen yayıncı Veton Miloşeviç’in iktidara gelişinin ardından Kosova’nın Suroi, artık zamanı geldi dercesine ORA (Saat) 18 paradigma - mart 2014 vatandaşlık inisiyatifiyle 2004 yılındaki seçimlere yer aldı. Kosova’daki son yerel seçimler öncesi girdi. Akabinde partileşen inisiyatif ORA Reform- hem parti başkanlığı hem de partiden istifa ederek cu Hareketine dönüştü. Ama sonraki seçimlerde PDK’ye geçti ve Priştine Belediye Başkanlığı için başarılı olamadı ve bu ciddi başarısızlığın ardından aday oldu. Veton Suroi, yönetimden ayrıldı. Teuta Sahatçia PDK’nın Hashim Thaçi liderliğinde kemikleşen başkanlığındaki ORA, kendini lağvederek LDK ile iktidarına karşı 2010 yılı itibariyle aykırı sesler bölgesel olarak artmaya başladı. Prizren bölgesbirleşti. LDK’nın efsanevi lideri İbrahim Rugova’nın inde Zafir Berisha liderliğinde bir grup Demokraölümünün ardından LDK’da bir yandan liderlik tik Birlik (Bashkimi Demokratik – BD) çerçevesinde krizi yaşanırken diğer yandan da taban kaybetme toplandı. krizi ile karşı karşıya kalındı. Seçimlerde güç kay- Bu kanattan ikinci büyük kopuş Fatmir Limaj ve betmeye başlaması ve “gerçek Rugovacı LDK’nın” Jakup Krasniçi’nin girişimiyle başlatılan ve 28 Şubat kim olduğu tartışmalarının olduğu bir dönemde 2014’te resmen kurulan Kosova için Başlangıç (NiNexhat Daci, Ocak 2007’de Demokratik Dardania sma per Kosoven) partisi oldu. Kosova siyasi yelpazesinde ideolojik bir yapıya Birliğini kurarak yeni bir siyasi parti oluşturdu. Öte yandan PDK, Kosova Halk Hareketinin (LPK) ve siyasi bir kökene dayanmayan ilginç bir parti 1999’daki savaştan sonra siyasi partileşmiş halini işadamı Behgjet Pacolli tarafından kurulmuştur. Yeni Kosova İttifakı (Aletemsil ediyordu. Bu partiye ance e Kosoves se Re girmeyen bir kısım üyeler Kosova’daki mevcut siyasi örgütlenAKR), iki dönemdir çıkar çeşitli radikal veya savaşçı menin kökenine ve hali hazırdaki ilişkisi içinde olduğu Thaçi dernekleri kurdular. Zayapılanmasına baktıktan sonra, yeni iktidarına destek vermekman zaman ayrılıkların bir vizyona ihtiyaç duyulduğunu tedir. yaşanmasına rağmen nitespite ve siyasi etik ile oportünizmVetevendosje ise köken hayetinde bu çizgide den uzak bir siyaset anlayışına ihtiyaç olarak her iki kanathareket etmektedirler. la dirsek temasının PDK ile aynı siyasi akımdan olduğunu dile getirmek gerek. bulunmasına rağmen gelen ancak Kosova’nın aslında fırsatçı düzene batı tarafındaki Dukagjini karşı bir isyan sonucu siyasileşmiştir. Vetevendosbölgesinde ağırlık gösteren bir siyasi oluşum olarak Ramush Haradinaj liderliğinde 29 Nisan 2000’de je, öğrenci hareketi ve özgürlük mücadelecisi AlKosova’nın Geleceği için İttifak kuruldu. UÇK bin Kurti tarafından kurulmuş siyasi bir harekettir. savaşçılarının çoğu, Ramush Haradinaj’ı PDK içinde Kökleri Kosova Halk Hareketi (LPK)’ye kadar gitmez görmek istediklerini ifade etmelerine rağmen Ha- ama 1990’lı yıllardaki eylemleri paralellik arz eder; radinaj, AAK’nin demokratik Kosova’ya yeni bir fakat aynı dönemde pasif direniş sergileyen LDK bakış getireceğini ileri sürerek liderlik yapacağı bir ile de paralellikleri mevcuttur. Halihazırda uygulasiyasi oluşum kurmayı tercih etti. Başlangıçtan beri nan Kosova’nın bağımsızlık konseptine karşı çıkan ve ‘self determination’ hakkı ile tam bağımsızlık AAK’nin genel başkanlığını yürütmektedir. Diğer bir komutan Agim Çeku, askeri kariyerin- talep eden muhalif bir hareketi sergilemektedir. den sonra siyasete atıldı. AAK lideri Lahey’de bu- Genelde genç, öğrenci ve okumuş kesimi naif bir lunan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinde karşı çıkışla örgütleyen ancak daha sonraki siyasi yargılanırken, AAK, bu partiden Başbakan olan Ba- yapılanma için diğer kesimlere de ihtiyaç duyan jram Kosumi’nin istifa etmesi üzerine Agim Çeku’yu ve farklı kesimleri de içine alarak muhaliflikten başbakanlığa aday gösterdi. Çeku Kosova’nın 4. iktidara hazırlanan bir harekete dönüşmüştür. SiBaşbakanı olarak 10 Mart 2006’dan 9 Ocak 2008’e yasi söylemlerini radikalleştirerek dikkat çekmiş ve kadar görev yaptı. Daha sonra Kosova’da aslında taraftar toplamıştır. Tam bağımsızlık, Sırbistan’la etkili olmayan sosyaldemokrat kanada geçti. Ko- müzakerelere HAYIR, yolsuzluğa ve hırsızlığa son, sova Sosyaldemokrat Partisi Başkanı olan Agim peşkeş çekilen özelleştirmelere son söylemleri ile Çeku Behgjet Pacolli’nin Yeni Kosova İttifakı (AKR) ilk baştaki naif kesimin yanı sıra PDK içinde yer koalisyonuyla hareket etti. Ve Thaçi hükümetinde almayan ve gidişattan memnun olmayan veya paradigma - mart 2014 19 bir şekilde mağdur olan eski UÇK’lıları ve siya- bir çıkış nedeniyle değil, maalesef bizzat kişisel, si gidişattan memnun olmayan diğer partilileri grupsal veya bölgesel husumet, siyasi temsil, yanına çekmiştir. Popüler söylem ve eylemler ile de dolayısıyla da, siyasetin ürettiği ganimetten pay alma yarışından ibarettir. gençlikte ciddi bir taraftar toplamıştır. 2010 seçimlerinde FER hareketinin başarısızlığa Gerçekten siyasete gönül vermiş, toplum için uğraması ve akabinde üyelerinin bir ksımının Vet- çalışan siyasileri ve bürokratları tenzih ederek evendosje ile birleşme kararı alması bu Harekete, söylersek Kosova’nın eski siyasetçilere ve yeni koradikal çıkışlarını dengelemesi hususunda bir mutanlara veya eski komutanlardan dönme siyasetçilere ve oportünist bürokratlara ihtiyacı yok. sağduyu getirmiştir. Kosova’daki anayasal tanıma göre topluluklar Gene hakkı ile siyaset yapıp, bürokraside liyakatı olarak nitelediğimiz azınlık partiler ise ideolojik esas alan ve yeni bir Kosova’yı inşa eden, toplumsal olarak değil etnik kimlik üzerine yapılanmıştır. Bu üretime ve artı değere katkı sağlamayı hedefleyen tip siyasi partileri ideolojik bir kimlik çerçevesinde siyasi, bürokrat ve memurları tenzih ederek söylersek, Kosova’nın siyaset tanımlamak oldukça zorüzerinden makam, mevdur. Temel yapılanmaları Kosova’nın siyasi kadrolarına ki, işyeri, ihale, komisyon ve faaliyetleri milli kimveya rant elde etme etmek ve büroksasisine ve de memur liklerini, dil haklarını, külkadrolarına, dergimizin bu özel sayısını isteyen kişilere ihtiyacı türel ve dini geleneklerini yok. ve yapılarını, siyasi temsilladadığımız Kosova Demokratik Türk Kosova’nın siyasi erini korumaya yöneliktir. Partisi Gençlik Kolları Başkanı Deniz kadrolarına ve bürokKazazi gibi isimlere ihtiyacı var. rasisine ve de memur Sonuç Yerine... kadrolarına, dergimizin bu özel sayısını adadığımız KoKosova’daki mevcut sisova Demokratik Türk Partisi Gençlik Kolları Başkanı yasi örgütlenmenin kökenine ve halihazırdaki Deniz Kazazi gibi isimlere ihtiyacı var. 25 yaşında, yapılanmasına baktıktan sonra, yeni bir vizyoyeni mezun olmuş bir genç olmasına rağmen kendi na ihtiyaç duyulduğunu tespite ve siyasi etik ile işini kurmuş, KDTP’de hiçbir siyasi beklentisi oloportünizmden uzak bir siyaset anlayışına ihtiyaç madan hizmet etmiş, bir yandan ekmek kapısı olan olduğunu dile getirmek gerek. (kendi kurduğu ve ortağı olduğu) mali danışmanlık Siyasi yapılanmaların, bölgedeki geçmiş siyasi tarişirketinin işleri ile koştururken, diğer yandan Gençhin izlerini ve örgütlenme pratiklerini siyasal kalıtım lik Kolları Başkanı olduğu partinin işlerini yürütürkolarak taşımasını bir noktaya kadar doğal kabul en, bir taraftan da Paradigma Dergisinin idari, mali etmekle birlikte bu pratiklerin değişmesini bekleve halkla ilişkiler işini üstlenmişken bir de darda mek ve çağdaş bir yapılanmayı oluşturacak vizyolan arkadaşlarına yardım etmeye çalışıyordu. onu görmek de bir o kadar doğaldır. Kosova liberal Denizi bir trafik kazasında kaybettik ama kaybeden demokrasi ahlakı ile Avrupa Birliği değerlerinde sadece ailesi ve biz dostları değil tüm Kosova oldu. ilerleyecek ve Avrupa entegrasyonlarına dahil olaBiz bir Denizi kaybettik ama eminim ki Kosova’da cak bir ülke olmayı hedefliyorsa, mikro milliyetçilik Deniz gibi nice gençler var. Tüm siyasi partilere bir anlayışından uzaklaşmalı; savaşın izlerini bir daha mesaj olsun: Nerede bir Deniz varsa onu bulun ve yaşanmaması için sadece ibretlik örnekler olarak yeteneğine göre kadrolarınıza yerleştirin. Kazanan anmalı; nefreti körükleyici, makûs tarihi tekersiz olursunuz. Kazanan Kosova olur! rür edici, siyaset, edebiyat ve tarih yazımından vazgeçmeli; siyaseti oportünizmden arındırmalı; siyasi etik ilkelerini siyasi partilerin yaşam pratiğine dönüştürmelidir. Bugün gerek Kosova’nın sayısal olarak çoğunluğunu oluşturan Arnavut, gerekse sayısal azınlığı oluşturan etnik siyasi partilerde meydana gelen bölünmelerin altında yatan sebepler, yeni bir vizyon, ideolojik bir görüş ayrılığı veya demokratik
© Copyright 2024 Paperzz