ÜNİTE

HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
ÇOCUKLARDA SIK GÖRÜLEN
ŞİKÂYETLER VE İLGİLİ
PERSONELLE İŞBİRLİĞİ – I
• Pamukçuk ve Ağız Yaraları
• İlgili Personelle İşbirliği
• Gaz Sancıları ve Karın Ağrıları
• Gaz Sancısı (İnfantil Kolik)
• Karın Ağrısı
• İlgili Personelle İşbirliği
• Kusma
• İlgili Personelle İşbirliği
ÇOCUK SAĞLIĞI VE
HASTALIKLARI
Yrd. Doç. Dr. Ayşe
GÜROL
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Pamukçuğun ve ağız yaralarının
önemini anlayabilecek,
• Gaz sancısının diğer karın
ağrılarından nasıl farklılaştığını
kavrayabilecek,
• Yenilen yiyecek ve içeceklerin
ağıza geri gelmesi ile kusmayı ayırt
edebileceksiniz.
ÜNİTE
8
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
GİRİŞ
Bu ünitede çocuklarda sık görülen şikayetler; pamukçuk, gaz sancısı ve
kusmalar anlatılmıştır. Bebeklerde genellikle doğum sonrası dönemde ortaya çıkan
ve bebek sağlığını olumsuz yönde etkileyen pamukçuk, annelerin korktuğu ve
merak ettiği bebek hastalıklarının başında geliyor. Pamukçuk; yeni doğanda ve süt
çocukluğu döneminde dil, yanak içleri ve damakta görülen bir mantar hastalığıdır.
Gaz sancısı bebekler ve anneler için çok can sıkıcı bir durumdur. Anne ve babaların
korkulu rüyası olan bebeklerdeki gaz sancısı, süt çocukluğu döneminin en sık
rastlanan rahatsızlığıdır. Bazı anneler, özellikle ilk bebeği olan genç anneler daha
kolay telaşa kapılabilir. Gaz sancısı; bebeğe zarar vermeyen doğal bir olaydır.
Bebeklerin yaklaşık % 10'unda görülen bir durumdur. Dış dünyaya uyum sürecinin
bir parçası olarak kabul edilebilir. Kesin bir tedavisi yoktur, ancak gazı azaltacak
önlemler ve davranış biçimleri vardır. Karın ağrıları çocukluk yıllarında daha çok
görülür. Daha büyük çocuklarda gaz sancısı, genellikle üşütme ve bazı
yiyeceklerden olur. Midedeki besinlerin, karın kaslarının kasılması sonucu ağız
yoluyla boşalması kusma olarak tanımlanır. Bebeklik ve erken çocukluk
döneminde ve yenidoğanlarda en yaygın görülen semptomlardan biri kusmadır.
Yenidoğan döneminde ve süt çocukluğu dönemindeki bebeklerin %20’sinde
görülen bu şikâyetler daha geniş anlamıyla ünite içinde sizlere anlatılmıştır.
PAMUKÇUK VE AĞIZ YARALARI
Resim 1. Pamukçuk
Pamukçuk, candida albicans grubu mantarların oluşturduğu, ağız içinde,
yanakta, yumuşak damakta ve dilde, beyaz süt pıhtısı gibi görünen ve en çok
yenidoğanlarda olmak üzere süt çocuğu döneminde sık rastlanan bir
enfeksiyondur.
Pamukçuk, ağız içinde
herhangi bir yerde
olabilen beyaz
lekelerden oluşur.
Yaşamın ilk 6 ayı boyunca en sık görülen mantar enfeksiyonu olan
pamukçuk, bütün bebeklerin yaklaşık %2-5’inde, prematürelerde (zamanından
önce doğan bebeklerde) daha yüksek oranda görülmektedir.
Yenidoğanların bu etkeni çoğunlukla doğum sırasında, genital mantar
enfeksiyonu olan anneden aldıkları ve bu durumda enfeksiyonun doğumdan sonra
2 hafta içinde ortaya çıktığı bildirilmektedir. Yenidoğana (0-28 günlük bebek)
genellikle doğum kanalından veya doğumdan sonra anne hijyen kurallarına dikkat
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
etmezse (meme emzirmeden önce ellerini sabunlamazsa) bulaşma söz konusu
olur. Yenidoğanların 0-1 yaş arası dönemde bağışıklık sistemleri henüz tam
gelişmemiş olduğundan dolayı bu enfeksiyondan kolayca etkilenmektedir.
Daha çok biberon ile beslenen bebeklerde, prematürelerde (erken doğan
bebeklerde), zekâ geriliği olan çocuklarda, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlarda
ya da antibiyotik kullananlarda görülür.
Bireysel Etkinlik
Bebek genellikle doğum
kanalından geçerken ya
da emzirme sırasında
enfekte olur.
Pamukçuk, yenidoğanda hayatın ilk 3-4. gününde başlar, ağız içi kırmızıdır
ve ekşi kokar. Bu kırmızı zemin üzerinde, süt pıhtısı, pudra dökülmüş veya kar
yağmış gibi sarımsı beyaz lezyonlar vardır. Bu beyazlıklar dilde, damakta, yanak
içinde ve diş etlerinde oturur. Tedavi edilmezse, yutak, yemek borusu ve mideye
ilerleyebilir. Kolay kaldırılamaması ile süt pıhtılarından ayrılır, lezyonlar
mukozadan kabarıktır, kaldırılınca altından kanamalı yüzeysel ülserli alanlar
ortaya çıkar. Bir dil basacağı ile tutulan sahaların nazikçe fırçalanması pamukçuğun
kalan süt partiküllerinden ayırt edilmesinde yardımcı olabilir. Bu mantarlar
(Candida Albicans) asit ortamda kolay ürerler, bebeğin ağzında kalan süt artıkları
parçalanarak asit ortam oluşur ve üremeleri için uygun bir zemin hazırlanmış olur.
• Bu bölümde geçen bilmediğiniz latince kelimelerin
anlamlarını araştırınız.
Çocuk huysuzdur, meme emmek veya biberonu almak istemez. Bu yaralar
yüzünden çocuk, özellikle yemek yeme sırasında acı çeker. Vitamin eksikliği,
çocuğun ruhsal durumundaki olumsuzluklar, yanak içi ısırmalar, temizlik
kurallarına dikkat etmeme bu yaraların oluşmasına neden olabilir.
Tanı için genellikle laboratuvar testlerine gerek yoktur. Candida albicans
sıklıkla sağlıklı çocukların ağız ve boğazlarından tespit edilebilir. Candida albicans
(mantar) bez bölgesi derisini de pişik edebilir.
İlgili Personelle İşbirliği
Kurum personeli ile işbirliği
Tedavi, risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve bölgesel antimantar ilaç
(lokal antifungal) uygulamadır. Tedavi olduktan sonra birkaç gün daha uygulama
devam ettirilir, aksi takdirde tekrarlayabilir.
Uzun süreli antibiyotik alan bebeklerde pamukçuk belirtileri düzenli olarak
değerlendirilir. Bebeklerin beslenme öncesi ve sonrası ağız içi gözlenir, lezyonlar
varsa doktora bildirilir. Bebeğin ağzına girebilecek her türlü alet temiz olmalıdır.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde annenin göğsüne antifungal ilaç sürme,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
göğüsle meme arasında enfeksiyonun tekrarlanmasına engel olmak için
önerilmektedir. Biberonla beslenen bebeklerde biberon ve emziklerin nasıl
hazırlanacağı öğretilir.
Aile ile işbirliği
Anneye, bebekle her temastan önce (bakım, temizlik, mama hazırlama,
emzirme) ellerini sabunlaması, giysilerinin temiz olması vb. konularda eğitim
yapılır. Annenin meme bakımına ve sık el yıkamaya özen göstermesi sağlanmalıdır.
Anne memesinin ılık suyla temizlenip bebeğe verilmesi, memelerin temiz
tutulması, biberon ve emziğin iyice kaynatılması, meme ve mamadan sonra
bebeğe su içirilmesi pamukçuk oluşmaması için alınacak önlemlerdir. Çocuk, ağzını
tahriş edecek kabuklu, sert gıdalardan uzak tutulmalı, yumuşak besinler
verilmelidir. Çocuğun başka çocuklara ait eşyaları ağzına götürmesine izin
verilmemelidir.
Bireysel Etkinlik
Anne, işaret parmağına
temiz bir tülbent
sararak parmağını
karbonatlı suya
batırmalı ve bebeğin
ağzını, yanak içlerini
parmağı ile silmelidir.
Önlemlere rağmen pamukçuk görülürse anne, işaret parmağına temiz bir
tülbent sararak parmağını karbonatlı suya batırmalı ve bebeğin ağzını, yanak
içlerini parmağı ile silmelidir. Bir çay bardağı veya bir fincan kaynamış soğumuş
suya, 1 çay kaşığı karbonat konularak karıştırılır. Bir çay kaşığının sapına ya da
anne işaret parmağına temiz bir tülbent ya da gazlı bez sarılır. Çocuk sırt üst
yatırılır, sol elle yanakları sıkılarak ağzı açılır, kaşık sapına ya da parmağa sarılı olan
tülbent ya da gaz bezi, bardak içerisindeki karbonatlı suya batırılarak bütün ağız içi
silinir ve gaz bezi atılır. Bu işlem birkaç kez tekrarlanır ve ağız içindeki beyazlıklar
iyice temizlenir. Aksi halde uygulanan ilaç etkisiz olur. Gün içinde bu işlem birkaç
kez tekrar edilmelidir. Günde birkaç defa ağız içi, meme başı karbonatlı su ile
silinir. Bu uygulama esnasında ağız içindeki dokuların zedelenmemesine dikkat
edilir.
• Evde karbonatlı suyu hazırlayarak kendi ağız temizliğinizi
yapınız.
Pamukçuk geçmediğinde aile, çocuk doktoruna yönlendirilmelidir. Bebeğini
emziren annelere, meme uçlarına ilaç uygulamaları ile bebeğin ağız bakımı
öğretilir. Doktor reçetesiyle alınan mantara karşı etkili olan toz ilaç (antifungal)
kendi şişesindeki işaretli yere kadar kaynamış soğumuş su ile çalkalanarak
süspansiyon hâline getirilmelidir. Bu ilaçtan her beslenmeden sonra bir damlalık
dolusu 4-6 saat de bir ağız içine damlatılarak verilmelidir. İlacın tamamen emilimi
için en iyi yöntem annenin steril bir eldiven giyerek tek parmakla ilacı ağız içine
yaymasıdır. Beyaz plaklarla bebeğin ağzında kalan süt artıklarının birbirinden
ayrıştırılması gerekir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
GAZ SANCILARI VE KARIN AĞRILARI
Gaz Sancısı (İnfantil Kolik)
Resim 2. Gaz sancısı olan bir bebek dizlerini yukarı doğru çeker, yumruklarını sıkar.
Gaz sancısı, aşırı ağlama
ile karakterize
davranışsal bir
sendromdur.
Doğumu izleyen ilk aylarda yineleyen karın ağrılarının en sık karşılaşılan
nedeni gaz sancısıdır. Gaz sancısı 15 gün – 3 ay arası bebeklerde özellikle
akşamları ani başlayan en az 3 saat süren ve en az 3 hafta boyunca haftada 3
kereden sık tekrarlayan karın ağrısı ve ağlama nöbetleridir. Bu klinik tablonun
normal ağlamadan farkı, bebeğin fizyolojik gereksinimlerinin karşılanmasına
rağmen ağlamanın devam etmesidir.
Günde 2-3 saat ağlama normal kabul edilirken, gaz sancılı bebekler günde 812 saat ağlamaktadırlar. Ağlayarak daha fazla hava yutulmakta ve ağrıya yol açan
karın şişkinliği daha da artmaktadır. Belirtiler daha çok günün geç saatlerinde
ortaya çıkar. Klasik anlamda gaz sancısı olan bir bebek dizlerini yukarı doğru çeker,
yumruklarını sıkar ve hareketleri artar. Gözlerini yumabilir veya sonuna kadar
açabilir, alnı kırışır hatta kısa bir süre nefesini tutar. Bu durum birkaç dakika ya da
birkaç saat sürebilir. Çoğu kez, yorulup uyuması, gaz çıkarması ya da dışkılaması ile
nöbet sonlanır.
Beslenme ve uyku düzeni ağlamayla bozulur, bebek huzursuzlaşır, meme
arayan bir bebek emmeye başladıktan kısa bir süre sonra ağlayarak emmeyi
bırakabilir veya tam uykuya dalmışken birkaç dakika sonra uyanarak ağlamaya
devam edebilir.
Nöbet aralarında bebeğin sorunu yoktur. Büyümesi ve gelişmesi normaldir.
Çocuk büyüdükçe nöbetler giderek seyrekleşir ve 3 – 4. ayda kesilir. Belirtilerin 5.
aydan sonra devam ettiği çocuklarda karın ağrısı nedenleri araştırılmalıdır.
Gaz sancısı süt çocuğu döneminde bebeklerde yaklaşık % 20 sıklıkta
görülmektedir. Tipik gaz sancısı hiperaktif bebeklerde, ailenin ilk çocuğunda daha
sık görülür. Gaz sancısının nedeni genellikle bebeğin beslenirken hava yutmasıdır.
Ancak gaz sancısı sırasında bebek ağlarken de hava yutacağından kısır bir döngü
ortaya çıkar. Neden; tam olarak bilinmemekle birlikte beslenme tekniğindeki
hataların, açlık, bebeğin hava yutmasının, alerjik nedenlerin, karbonhidrattan
zengin gıdaların verilmesinin, aile içi iletişimde başarısızlığın, emziren annenin aşırı
çay, kahve gibi uyarıcı içecekler almasının ve psikolojik faktörlerin gaz sancısına
sebep olacağı ileri sürülmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
Bebeklerin aşırı sıcağa, dar giysilere, aile içi gerginliklere ve kalabalığa tepki
gösterdikleri bilinmektedir. Bazen eldiven giydirildiğinden parmaklarını emmeleri
engellendiği içinde huzursuz olabilirler.
İlgili Personelle İşbirliği
Kurum personeli ile işbirliği
Bu ağrıların pek çok
bebekte görüldüğü
bilinerek fazla
korkulmamalı fakat
birtakım küçük
tedbirlerle ağrı
azaltmaya çalışılmalıdır.
Tedavi belirtileri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Gaz sancısı ilerleyen aylarda
kendiliğinden iyileştiği için sağlık bakım uzmanları genelde konuya çok az önem
vermektedirler. Oysa gaz sancısı ailede sıklıkla güçlü bir ruhsal etki bırakmaktadır.
Rahatlatma ve susturma çabalarına cevapsız bir bebeğin sadece birkaç günlük
ağlama ataklarıyla yaşamış bir ailede tamamen yorgunluk ve durgunluk hâkimdir.
Yapılacak müdahale üç noktaya odaklanmalıdır:
• Öncelikle bakıcıya olmak üzere aile üyelerine psikolojik destek
• Sağlıklı aile bağlarının devamı için gayret göstermek
• Gaz sancısı ataklarını önlemek ve azaltmak için gayret göstermek
Bebeklerdeki gaz sancısının giderilmesinde öncelikle annelerin
rahatlatılması gerekir. Bunun için;
Aileye psikolojik yaklaşım önemlidir. Anne ve babanın bilgilendirilerek
rahatlatılması tedavinin önemli bir bölümünü oluşturur. Anne ve babanın korkusu,
onların yerine kendini koyarak dinlenmelidir. Uzun süren ağlama nöbetleri
sırasında aile ortamında doğabilecek endişe ve gerginliklerin semptomları
ağırlaştırabileceği, gaz sancısı tablosunun bazı bebeklerde görülen bir gelişim
süreci olduğu aileye anlatılmalıdır. Nöbetler sırasında ailenin yaklaşımı çocuğu
rahatlatmaya yönelik olmalı, katı tutumlardan uzak durulmalıdır.
Böyle bir sorun yaşayan bebeklerin anne ve babalarının bebeğin iyi geliştiği
ve yeterli beslendiği konusunda ikna edilmeye ve bu durumun geçici olduğu
konusunda bilgilendirilmeye gereksinimleri vardır. Bebeklerin normal ağlama
düzenleri hakkında bilgi verilmeli ve bebeği sakinleştirme yöntemleri hakkında
önerilerde bulunulmalıdır.
Doğum sonu bunalım yaşayan anneler bebeklerinin ağlamasından daha
fazla rahatsız olabilirler. Bu nedenle aşırı huzursuz olduğu belirtilen bebeklerin
anneleri depresyon yönünden değerlendirilmelidir.
Bebeklerin çoğunda semptomların 3-4 ayda kaybolacağının anlatılması,
ailelerin bebeklerinin bakımında hataları, eksikliklerinin olmadığı ve çok uzun
dönem acı çekmeyeceği konusunda güvenlerinin kazanılması gerekir. Aşırı
ağlamanın diğer nedenlerinin elenmesi (açlık, sıcak-soğuk ortam, pişik, orta kulak
iltihabı, idrar yolu iltihabı, beslenme problemleri vb.) de çok önemlidir.
Ebeveynlerin ağlama atakları sürerken sık sık yaşadığı olumsuz hisler,
sonunda sağlıklı bir ebeveyn-çocuk ilişkisinin gelişimini engelleyeceğinden bağları
güçlendirmek önemlidir. Çocuğun arzu edilen özelliklerine ve normal gelişim
işaretlerine dikkati çekmek ebeveynlerin çocuğa daha pozitif bakmalarına yardımcı
olacaktır. Bebeğin ebeveynlerin bakımına verdiği cevabı ebeveynin anlatmasına
yardımcı olmak kadar, ebeveyn-bebek arasındaki güzel etkileşimi tanımak da
sağlıklı bağları güçlendirir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
Aile ile işbirliği
Gaz sancısı olan bebeğe
ailenin yaklaşımı
çocuğu rahatlatmaya
yönelik olmalı, katı
tutumlardan uzak
durulmalıdır.
Gaz sancılı bebeğin idaresinde birçok yaklaşım vardır. Nöbetler sırasında
ailenin yaklaşımı çocuğu rahatlatmaya yönelik olmalı, katı tutumlardan uzak
durulmalıdır. En etkili ve uygun hareket bebeğin kucağa alınıp sakinleştirilmesidir.
Bebeğe banyo yaptırmak, otomatik salıncak, bebek arabası, arabayla dolaştırmak,
karın masajı, sürekli monoton ses ya da müzik (mekanik ayarlı saat, radyo, beyaz
gürültü albümü), emzik etkili yöntemlerdendir. Ebeveynler aşağıda listelenen
hususlardan mümkün olduğunca hepsini denemelidirler. Çünkü her metot her
çocuk için etkili olmayabilir.
• Emzirirken çocuk mümkün olduğunca dik tutulmalı ve meme bebeğin
burnunu tıkamadan ağzını tamamen kaplayacak şekilde verilmeli,
• 15 dakikadan fazla emzirmemeli (çocuğun hava yutmasını
engelleyecektir),
• Emzirdikten sonra 15-20 dakika süreyle çocuk dik tutularak sırtı
sıvazlanmalı, çocuğun gazı çıkarılmalıdır,
• Ağrılar esnasında yatış pozisyonunu değiştirilmeli (Ağrı sırasında bebekler
genellikle yüzükoyun yatmak ister),
• Bebeğin doyup doymadığı araştırılmalı,
• Nöbet süresince karnına sıcak uygulama yapılabilir,
• Bebeğe ilaçla yardım (örn: sedatifler) edilebilir,
• Aile endişeli olduğu için psikolojik destek verilir.
• Bebeği aşırı uyarmamaya dikkat edilmelidir. Örneğin bebek
uyandırıldığında sakinleşinceye kadar onunla konuşmamak daha sonra
sakinleştirici tonlarda konuşmaya başlamak faydalı olabilir.
• Bebek sıcak su şişesine, sıcak bir havluya veya sıcak bir yastığa yüzü koyun
yatırılmalıdır. Sıcak su dolu şişe çok sıcak olduğunda bebekte yanıklar
olabileceğinden dikkatli olmak gereklidir. Bebeğin cildi ileri yaştaki
çocuklar ve erişkinler kadar sıcağı tolere edemez. Sıcak su şişesi iyi bir
şekilde kapatılmalı ve bebeği onun üzerine yatırmadan önce bir havluyla
sarılmalıdır. Bebeğin cildinin fazla ısınmaması için sık sık kontrol
edilmelidir.
• Bebeğin pozisyonu sık sık değiştirilmelidir. Bebek annenin kolunun üzerine
yüzü koyun gelecek şekilde alınmalı ve ellerle karnına hafif basınç
uygulanmalıdır (kolik taşıması).
• Bebeğin karnına ve tüm vücuduna masaj yapılmalıdır.
• Az az ve sık sık beslenmelidir (bebeği aşırı beslemeden de kaçınılmalıdır.
Şişkin mide rahatsızlık vereceğinden midenin boşalmasına fırsat
verilmelidir). Besleme sonrasında omuz pozisyonu kullanarak
geğirtilmelidir. Beslemeden sonra dik tutulmalıdır.
• Bebek beşikte veya salıncakta sallanmalıdır.
• Bebeğe hafif müzik dinletilmelidir. Farklı müzik türleri denenmelidir.
• Ortam değişikliği için bebek dışarı çıkartılmalıdır, arabaya bindirilmelidir.
• Birer çay kaşığı rezene, anason kullanarak hazırlanmış ve sulandırılmış
sıcak bir bitkisel çay denenebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
•
•
•
•
Tartışma
Bir çay kaşığı şerbet verilebilir.
Üst üste 3 saatten fazla gündüz uykusu engellenmelidir.
Bütün ağlayan bebekler kucaklanmalıdır.
Bebek anne sütü ile besleniyorsa annenin diyetinden inek sütü ve gaz
yapacak diğer besinler çıkartılmalıdır.
• Mama ile beslenen bebeğe, mama değişimi denenmelidir.
Nöbetler şiddetli ise ve önlemlere rağmen geçmiyorsa bebeğe ilaç vererek
bir hekime başvurulmalıdır.
• Gaz sancısı olan bir bebeğe alternatif tedavi yaklaşımlarını
tartışınız.
• Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan
“tartışma forumu” bölümünde paylaşabilirsiniz.
Karın Ağrısı
Karın ağrıları çoğu kez
bir hastalığa bağlı
değildir.
Karın ağrısı çocukluk çağında çok sık karşılaşılan çok çeşitli nedenlerle birçok
organlardan kaynaklanabilen bir belirtidir. Çocukları ve gençleri doktora getiren
yakınmaların başında gelir.
Karın ağrısı apandisit, ülser, idrar yolu enfeksiyonu gibi karın içi nedenlerle
oluşabileceği gibi zatürre, bademcik gibi karın dışı hastalıklar ve kan kanseri, şeker
hastalığı gibi sistemik hastalıklar sırasında da ortaya çıkabilir. Ayrıca organik
nedeni olmayan fonksiyonel karın ağrısı da gözlenebilir.
Çocuk büyüdükçe karın ağrılarının sebebi değişir. Önemsiz bir nedene bağlı
olabilse bile, ağrının yeri, süresi, başlama şekli ve karakteri değerlendirilmelidir. Bu
nedenleri şöyle sıralayabiliriz;
• Psikolojik nedenler (okul öncesi, hassas, sinirli olan çocuklar, özgüven
eksikliği, aile içi sorunlar, ekonomik kaygılar, psikososyal uyarılar vb.),
• Üst solunum yolu enfeksiyonları, bademcik vb.,
• Apandisit ve diğer cerrahi karın (batın) hastalıkları,
• İdrar yolu hastalıkları, parazitler.
Karın ağrısının değerlendirilmesinde çocuğun ne kadar “hasta” gözüktüğü,
yakınmanın ani ya da yakın zamanda başlaması (akut), yinelemesi (kronik)
önemlidir. Elbette karın ağrılarının akut ve kronik olarak ikiye ayrılması tamamen
teoriktir: aynı anda her ikisi de söz konusu olabilir ve bu nedenle dikkate
alınmaları gerekir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Örnek
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
Karın ağrısı tipik olarak
göbek etrafında ya da
mide bölgesindedir.
•Örneğin kör bağırsak enfeksiyonu (Apandisit) nedeniyle oluşan
akut bir karın ağrısının nedeni olarak okul problemlerinin
görülmesi gerekli ameliyat için çok geç kalmasına ve oldukça kötü
bir sonuca neden olabilir.
Karın ağrısına yol açan bazı hastalıkların belirli yaş ve cinste daha sık
görülmesi önemli ip uçları sağlar. Akut karın ağrıları denildiğinde, genellikle karın
bölgesinin belli bir yerinde aniden ortaya çıkan ağrılar anlaşılır. Şiddetli ve sürekli
ağrılardır. Çocuklarda akut karın ağrısı karın dışı hastalıklara (zatürre, orta kulak
iltihabı vs.) bağlı olabilir, ancak akut mide ve barsak iltihabı akut karın ağrısının en
sık nedenidir. Kronik karın ağrısı genel olarak üç ay veya daha uzun bir zaman
süren birbirinden ayrı olarak tekrarlayan en az üç ağrı atağı olarak
tanımlanmaktadır. Başlangıç döneminde karın ağrısı ile yineleyen akut karın
ağrısının ayrımı güçtür. Çocuğun öz geçmişi altta yatan bir sorun açısından ipucu
verebilir.
Hastanın yakınmalarının başladığı yaş, ağrının yeri, ağrının ne zaman ve nasıl
başladığı, yeri ve özellikleri, süresi ve nereye yayıldığı, beslenme ile ilişkisi, şiddeti,
zamanı ve sıklığı, kilo kaybı, ateş, kusma, ishal, dışkıda kan olması gibi belirtilerin
olup olmadığı hastanın yakın zamanda bir travma ya da başka bir hastalık geçirip
geçirmediği öğrenilmelidir.
İnatçı bölgesel ağrı tıbbi nedenlerden çok cerrahi nedenleri akla getirir.
Değerlendirmede çocuğun genel durumu ve eşlik eden diğer bulgularda dikkate
alınmalıdır.
Her çocuğun ağrıyı algılayışı ve ağrı toleransı kendine özgü olduğundan
kronik karın ağrılarının değerlendirilmesinde güçlük çekilebilir. Dört-On altı yaş
grubunda kronik karın ağrısı sık görülür. Bu kronik karın ağrılarının en sık
karşılaşılan nedeni fonksiyonel yineleyen karın ağrısıdır. Bu tür karın ağrısı migren
baş ağrılarına benzer şekilde tipik bir öykü ve tümüyle normal fizik muayene
bulguları ile karakterizedir.
Tanı koyduracak özel bir laboratuvar bulgusu yoktur. Ağrı tipik olarak göbek
etrafında ya da mide bölgesindedir. Ağrı, yemeklerle ya da hareketle ilişkili
değildir. Ağrının özellikleri çoğu kez iyi tanımlanamaz. Ender olarak uykudan
uyandıracak şekilde olabilir. Her bir ağrı atağı 3 saatten kısa sürer çoğu kez sabah
ya da akşam saatlerinde görülür. Yakın zamanda geçirilen hastalıklar, aşırı
miktarda karbonhidrat alımı, ağrı ataklarını alevlendirebilir.
Öykü, karın ağrısı atağına eşlik eden kilo, iştah, enerji düzeyindeki değişikler,
kusma ya da ateş gibi diğer belirtiler dikkate alınarak yapılmalıdır. Ağrıyı
rahatlatan veya arttıran faktörler gibi ağrının karakteri, süresi ,ciddiyeti, yerleşim
ve niteliği de belirlenmelidir. Diğer olaylarla ilişkisi önemli olabilir; çocuğu uykudan
uyandıran ağrı genellikle organik nedenlidir. Buna karşın okul zamanına yakın
oluşan ağrı daha çok fonksiyoneldir. Hikâyenin önemli bir yönü de hastanın
kişiliğini değerlendirmektir. Özellikle gergin, “kaygılı” olan veya “çok başarılı”
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
olarak tanımlanan çocuklar karın ağrısını stres bulgusu olarak yaşarlar. Kronik
karın ağrısının stresle ilişkisi bilinmesine rağmen, ağrı gerçek olarak kabul
edilmelidir. Öykü derinleştirildiğinde özgüven eksikliği, okul sorunları, aile içi
sorunlar, ekonomik kaygılar gibi gerginlik yapan psikososyal uyarılar saptanabilir.
Ağrı atakları arasında çocuk normaldir. Psikolojik olarak nitelendirip ağrının
küçümsenmesi belirtileri artırır.
Karın ağrısı olan çocukta öyküde ateş, zayıflama, uykudan uyandıran sırta
omuza ya da bacaklara yayılan şiddetli ağrı, barsak alışkanlıklarında değişiklik,
inatçı kusma ya da yutma güçlüğü, kanlı dışkılama, ailede barsak hastalığı
saptanması organik nedenleri akla getirmelidir. Tedavi gerginlik yapan dış uyarıları
ortadan kaldırmaya yönelik çevresel değişikliklere dayanır.
İlgili Personelle İşbirliği
Aile ile işbirliği
•
•
•
•
Karnın ovulması ve çocukla ilgilenilmesi çocuğun rahatsızlığını azaltır.
Üç saatten uzun süren her akut karın ağrısı acil durum olarak
değerlendirilmeli ve bir doktora başvurulmalıdır.
Kronik olduğu zannedilen ancak 3 saatin sonunda hâlâ geçmemiş olan
karın ağrıları durumunda daha ciddi hastalıkların olup olmadığının ortaya
çıkması için çocuk derhal bir doktora götürülmelidir. Böylelikle ağrıların
derhal ameliyat veya ilaç tedavisi gerektiren bir hastalığın belirtisi olup
olmadıkları kesinleşir.
Eğer çocuğun doktor muayenesi sonrasında apandisit ya da diğer barsak
hastalığı yoksa; Islak-sıcak uygulamalar çocuğun rahatsızlığını azaltır.
KUSMA
Mide içeriğinin ağızdan
dışarı atılmasına kusma
denir.
Bebeklik ve erken çocukluk döneminde ve yenidoğanlarda en yaygın görülen
semptomlardan biri kusmadır. Kusma, mide içeriğinin bir miktar güçle, bulantı ya
da bulantı olmaksızın dışarı atılmasıdır. Akut başlangıçlı kusma sık görülen bir
belirtidir. Bebeklerde ilk aylarda emzirmeden sonra görülen küçük miktardaki
kusmalar genellikle çocuğun hava yutmasından ve gazının gerektiği gibi
çıkarılmamasından ileri gelir. Beslendikten sonra midedeki gazı çıkarırken kusan
bebeklerde hafif derecede inatçı kusmalar sık görülür. Bu durum bebeğin keyfini
bozmayan, kilo alımının iyi olduğu, neden aramaya gereksinim olmayan normal bir
süreçtir. Önemli bir kusmaya kilo kaybı ya da en azından tartı alma da azalma eşlik
edecektir.
Bebeklerde ve süt çocuklarında çok rastlanan, çeşitli sebeplerle oluşan bir
belirtidir. Beslenmeye zarar vermeyen, sıvı kaybına neden olmayan kusmalar
olduğu gibi, yüksek ateşle görülebilen kusmalar veya herhangi bir anomali
dolayısıyla görülen kusmalar da olabilir. Ciddi kusmaların nedenleri araştırılmalı ve
sıvı kaybı varsa düzeltilmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
Kusma sinir sistemi tarafından iletilen değişik uyarılara, karın ve solunum
kaslarının koordineli cevaplarıyla oluşan oldukça karışık bir olaydır. Bir kusma
atağındaki ilk evre bulantı hissidir. Bulantıyı her zaman kusma izlemez, fakat
olursa süreçteki ikinci evre öğürmedir. Öğürme, solunum ve karın kaslarının artan
kuvvetli hareketleriyle oluşur. Öğürme, kusma ile sonuçlanabilir veya
sonuçlanmayabilir.
Mide içeriğinin şiddetli bir şekilde yemek borusuna geri geçişine
regürjitasyon denir. Regürjitasyon kusma için karakteristik kuvvetli kas kasılmaları
olmaksızın gerçekleşir. Bulantı ve öğürme semptomları genellikle yoktur. Tipik
olarak mide içeriğinin geri gelmesi çaba sarf etmeden ve ağrısız görülmekte, daha
az strese neden olmaktadır. Normal süt çocukluğunda ara sıra oluşan mide
içeriğinin geri gelmesi yaygın olduğundan ve çocuğun gelişimi ile sıklığı
azaldığından patolojik değil, fizyolojik olarak kabul edilmesi daha uygundur. Üç
aylıktan küçük bebeklerin çoğu bir hastalık olmadan yedikleri mamayı geri
çıkarırlar. Birçok bebekte günde bir ya da daha fazla mide içeriğinin geri gelmesi
olur. Normal kilo alımı devam ettiği sürece endişelenmeye gerek yoktur. Mide
içeriğinin geri gelmesi genellikle 8. aya kadar kaybolur. Eğer tekrar eder ve buna
gelişme geriliği eşlik ederse daha ileri inceleme gereklidir. Sıklığı arttığında
patolojik hâle gelir. Kusma ile mide içeriğinin geri gelmesi arasındaki farkın
bilinmesi ve anneye açıklanması önemlidir. Mide içeriğinin geri gelmesi güçlü
değildir, bebek beslendikten hemen sonra ağzından az miktarda besin gelmesi
durumudur. Yanlış beslenme ve beslenirken hava yutma, genellikle mide içeriğinin
geri gelmesine neden olur.
Kusan çocuğun öyküsünde ilk olarak problemin ciddiyeti değerlendirilmeli,
başka bir deyişle hasta gerçekten kusuyor mu? Olaylar gerçekte mide içeriğinin
geri gelmesi mi? Yoksa tükürmeyi mi tanımlıyor? belirlenmelidir. Sağlıklı görünen
ve normal büyüyen bir bebekte mide içeriğinin geri gelmesi kusmaya göre daha
olasıdır. Aksine ağızdan beklenmeyen bir kuvvetle çıkan (fışkırır tarzda kusma)
klasik olarak mide girişindeki darlığa bağlıdır.
Hastanın semptomlarının başlangıç yaşı da nedene yönelik ip ucu
sağlanabilir. Doğumdan sonraki ilk bir kaç gün içindeki kusma mide-barsak
sistemde tıkanıklığa yol açan lezyonlara bağlı gelişebilir. Erken bebeklik
döneminde kusma metabolik hastalıklardan birine bağlı olabilir. Beraberinde ateş
ve ishal olması akut mide ve barsak iltihabı tanısı düşündürür. Kendilerini
besleyebilecek kadar büyük çocuklar kirlenmiş, uygunsuz hazırlanmış ya da
saklanmış veya yenilmeyecek maddeleri yiyebilirler. Bu durumların herhangi
birinde kusma olabilir.
Hastalara kusma ile birlikte diğer semptomların birlikteliği de sorulmalıdır.
Karın ağrısı ile kusmanın birlikteliği apendisit (Körbağırsağın apandis denen
uzantısının iltihaplanması) veya barsak tıkanıklığı olasılığını düşündürür. Baş ağrısı
ile kusmanın birlikteliği migren veya kafa içindeki lezyonlara bağlı olabilir. Ateş ve
ishal, mide ve bağırsak iltihabını gösterebilir.
Kusma içeriğinin tanımlanması da faydalı bilgiler sağlar. Kusmuğun safralı
olması sıklıkla barsak tıkanıklığını gösterir. Kusmukta kan bulunması yemek borusu
varisleri, gastrit veya ülsere bağlı olabilir. Çocuklarda, gerek mide-barsak sistemine
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
Kusulan materyalin
rengi, kusmanın
kaynağını ve nedenini
belirlemede önemlidir.
bağlı olan gerekse mide-barsak sistemine bağlı olmayan hastalıklarda kusma
görülebilir. Kusmalar yaşa göre farklılıklar gösterebilir. Kusmanın sıklığı, beslenme
zamanı ile ilişkisi, miktarı ve rengi, sorunun nedenini belirlemeye yardım eder.
Küçük çocuklarda ve bebeklerde kusma, yanlış beslenme teknikleri, yeni
başlanan besinler ya da belirli besinlere karşı alerji nedeniyle ortaya çıkabilir.
Beslenme sırasında bebeğin hava yutması, çok hızlı beslenmesi ve gazının
yeterince çıkarılmaması gibi uygun olmayan beslenme teknikleri de kusmaya yol
açar. Ayrıca çok soğuk ya da katı besinler verilmesi bazı bebeklerde kusmaya
neden olabilir. Bebeklik döneminde verilen mamanın çok yağlı ya da asitli olması,
aşırı miktarda beslenme ve midenin aşırı gerginliği nedeniyle beslenmeden hemen
sonra kusma gelişebilir.
Çocukluk döneminde kusmanın genellikle enfeksiyon ya da psikolojik
nedenlerle geliştiği belirlenmiştir. Kusma ve ishal, çeşitli enfeksiyon hastalıklarının,
bir alerjene tepkinin, zehirli maddelerin sindiriminin ya da mide-barsak sistemine
ilişkin tıkanıklıkların belirtisi olabilir. Bu nedenle çocukta sık kusma gözleniyorsa
daha ileri değerlendirme yapılması gerekir. Tekrarlayan kusma aşırı sıvı kaybı
(dehidratasyon) ve elektrolit dengesizliği ile sonuçlanır. Ayrıca çevresel streslere
çocuklar kusma ile yanıt verebilirler.
Kusmanın miktarı sıklıkla kaybedilen ve alınması gereken sıvı miktarı ve aşırı
sıvı kaybının (dehidratasyonun) derecesi konusunda bilgi verir. Bu nedenle,
kusulan materyalin rengi, kusmanın miktarı ölçülmeli ve kaydedilmelidir.
İlgili Personelle İşbirliği
Kurum personeli ile işbirliği
Uzun süren kusmalar
tehlikeli olabilecek su
kayıplarına yol açabilir.
Kusma çocuklarda sık görülmesine rağmen kusma ataklarının sıklığı bazı
ailelerde endişe ve korkuya yol açmaktadır. Kusmanın öneminin vurgulanması
gerekmektedir, çünkü kusma ciddi ve hayatı tehdit eden hastalıklardan birinin ana
bulgusu olabilir. Kusmaya eşlik eden yüksek ateş, ishal, karın ağrısı, kanlı dışkı ve
gelişme geriliği gibi bulgular kaydedilir.
Kusma çocuk için yorucu bir olaydır. Onun için;
• Kusma esnasında çocuğun yanından ayrılmamak gerekir. Çocuğun
oturmasına yardım edilir, bebekler yan veya/yüzükoyun çevrilir, kustuktan
sonra ağzı çalkalanır ve silinir,
• Kusmuk toplanabilmişse ölçülür ve kaydedilir,
• Gerekiyorsa çarşaf ve giysiler değiştirilir,
• Temel sebep bulunup ortadan kaldırılır (sebebe göre tedaviye yön verilir).
Kusmanın başlangıcı, sıklığı, şiddeti, verilen mamanın tipi, sindirilen besin
miktarı, beslenme tekniği ve beslendikten sonra verilen pozisyon incelenir. Eğer
sorun uygun olmayan beslenme tekniği ise doğru beslenme tekniği ebeveynlere
öğretilir. Yetersiz ya da çok fazla miktarda mama veriliyorsa daha uygun miktar
önerilir.
Çocuk emzirilirken sütle birlikte bir parçada hava yutar. Yutulan hava
çocuğun bir miktar kusmasına ve midesinde gaza dolayısıyla karın ağrısına sebep
olabilir. Bu durumun önüne geçebilmek için ara sıra emzirmeyi kesmek ve
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
bebeğin gazını çıkarmak gerekir. Doyduktan sonra bebeğin gazını yeniden
çıkarmak gerekir. Bunun için en az 5 dakika ayrılmalıdır.
Gaz çıkarmak için en pratik yol bebeği yüzükoyun yatırıp veya göğsünüze dik
olarak dayayıp sırtını sıvazlamaktır. Emzirme ve gaz çıkarma bittikten sonra da
bebek sallanmadan yatırılmalıdır.
Uzun süren kusmalar tehlikeli olabilecek sıvı kayıplarına yol açabilir. Ağız ve
dilin kuru olması, gözlerin çökmesi, bıngıldağın çukurlaşması ve bebeğin uzun süre
altını ıslatmaması su kaybının belirtileridir.
Eğer kusma, çocuğun sıvıları tolere etme yeteneğini engellerse az miktarda
ve sık sıvı verilir. Ebeveynlere sıvı miktarının yavaş ve aralıklı olarak artırılmasının
önemi anlatılır. Çocuk az miktarda sıvı alır ve kusmazsa daha fazla sıvı verilebilir.
Çocuklarda antiemetikler (bulantı giderici ilaçlar) nadiren gereklidir.
Uzun süren, fışkırır tarzda, safra içerikli ve ateş, karın şişkinliği gibi
bulguların eşlik ettiği kusmalarda ise neden belirlenerek uygun şekilde tedavi
edilmelidir. Bu belirtiler fark edildiğinde çocuk doktoruna başvurulmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Özet
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
•Pamukçuk, candida albicans grubu mantarların oluşturduğu, ağız
içinde, yanakta, yumuşak damakta ve dilde, beyaz süt pıhtısı gibi
görünen ve en çok yenidoğanlarda olmak üzere süt çocuğu
döneminde sık rastlanan bir enfeksiyondur. Anne memesinin ılık
suyla temizlenip bebeğe verilmesi, memelerin temiz tutulması,
biberon ve emziğin iyice kaynatılması, meme ve mamadan sonra
bebeğe su içirilmesi pamukçuk oluşmaması için alınacak
önlemlerdir.
•Doğumu izleyen ilk aylarda yineleyen karın ağrılarının en sık
karşılaşılan nedeni gaz sancısıdır. Gaz sancısı 15 gün – 3 ay arası
bebeklerde özellikle akşamları ani başlayan en az 3 saat süren ve en
az 3 hafta boyunca haftada 3 kereden sık tekrarlayan karın ağrısı ve
ağlama nöbetleridir. Nöbetler sırasında ailenin yaklaşımı çocuğu
rahatlatmaya yönelik olmalı, katı tutumlardan uzak durulmalıdır.
•Karın ağrısı çocukluk çağında çok sık karşılaşılan çok çeşitli
nedenlerle bir çok organlardan kaynaklanabilen bir belirtidir.
Ağrının başlangıç zamanı, süresi ve başlatan herhangi bir olay ile
ilişkisi, özellikle travma belirlenmelidir.
•Üç ay veya daha uzun dönemde devam eden veya tekrarlayan karın
ağrısı, kronik karın ağrısı olarak tanımlanır. Tanı ve tedavinin hızla
sağlanmasını gerektiren akut karın ağrısının aksine, kronik karın
ağrısı olan hastanın değerlendirilmesi sabır gerektirir ve tedavi
çoğunlukla teselli etme ve endişe gidermekten oluşur.
•Kusma çocuklarda sık görülmesine rağmen kusma ataklarının sıklığı
bazı ailelerde endişe ve korkuya yol açmaktadır. Kusmanın
öneminin vurgulanması gerekmektedir, çünkü kusma ciddi ve
hayatı tehdit eden hastalıklardan birinin ana bulgusu olabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Ödev
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
•Kusması olan bir çocuğun ailesinden öğreneceğiniz ilk bilgi
nedir? Öyküde neler araştırırsınız? Bu doğrultuda önerileriniz
nedir? Cevabınızı 200 kelimeyi geçmeyecek şekilde belirtiniz.
•Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan
“ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Yaşamın ilk aylarında bebeklerde en sık görülen mantar enfeksiyonu
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Gaz sancısı
b) İshal
c) Pamukçuk
d) Kabızlık
e) Mide iltihabı
2. Aşağıda belirtilen Pamukçuk ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Ağızdaki süt artığı temiz bir tülbent ile kolayca kaldırılır
b) Yenidoğanlar genellikle bu etkeni doğum sırasında alır
c) Candida Albicans asit ortamda ürer
d) Uzun süreli antibiyotik alan bebeklerde pamukçuk görülmez
e) Pamukçuk tedavi edilmezse mideye kadar ilerleyebilir
3. Aşağıdakilerden hangisi Pamukçuk oluşmaması için alınacak önlemler
arasında değildir?
a) Anne memesinin ılık suyla temizlenmesi
b) Biberonun kaynatılması
c) Başka çocuklara ait eşyaları ağzına götürmesi
d) Çocuğun sert gıdalardan uzak tutulması
e) Çocuğa mama verildikten sonra su içirilmesi
4. Gaz sancısındaki ağlamanın normal ağlamadan farkı nedir?
a) Bebeğin gereksinimlerinin karşılanmasına rağmen ağlaması
b) Bir kere ağlaması
c) Uyku düzeninin bozulması
d) Büyüme gelişmesinin bozulması
e) Hiçbiri
5. Karın ağrısı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Çocuk büyüdükçe karın ağrılarının sebebi değişir
b) Her çocuğun ağrıyı algılayışı ve ağrı toleransı kendine özgüdür
c) Karın ağrılarında tanı koydurtacak özel bir laboratuvar bulgusu
yoktur
d) Genellikle karın bölgesinin belli bir yerinde aniden ortaya çıkan
ağrılara akut karın ağrıları denir
e) Akut karın ağrılarının değerlendirilmesinde güçlük çekilebilir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
6. Kusması olan çocuğa yaklaşımda aşağıdaki uygulamalardan hangisi
yapılmaz?
a) Kusma esnasında çocuğun yanından ayrılmak gerekir
b) Kusma esnasında bebekler yan veya/yüzükoyun çevrilir
c) Kusmuk toplanabilmişse ölçülür ve kaydedilir
d) Gerekiyorsa çarşaf ve giysiler değiştirilir
e) Neden bulunup ortadan kaldırılır
7. Kusması olan çocuğa aşağıdaki uygulamalardan hangisi yapılmaz?
a) Kusması olan çocuğa bol sıvı verilir
b) Kusması olan çocuklarda bulantı önleyici ilaçlar kullanılır
c) Doğru beslenme tekniği ebeveynlere öğretilir
d) Çok fazla miktarda mama veriliyorsa daha uygun miktar önerilir
e) Kusması olan bebeğin gazı çıkarıldıktan sonra bebek sallanmadan
yatırılmalıdır
8. Aşağıdakilerden hangisi küçük çocuklarda ve bebeklerde kusma nedenleri
arasında değildir?
a) Beslenme sırasında bebeğin hava yutması
b) Bebeğin çok yavaş beslenmesi
c) Bebeğin gazının yeterince çıkarılmaması
d) Bebeğin aşırı miktarda beslenmesi
e) Mamanın çok yağlı ya da asitli olması
9. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda kusmaya neden olmaz?
a) Enfeksiyon
b) Psikolojik nedenler
c) Alerjik özellikler
d) Aşırı soğuk besinler
e) Apendisit
10. Gaz sancısında aşağıdaki uygulamalardan hangisi yapılmaz?
a) Bebeğe hafif müzik dinletilmelidir
b) Ortam değişikliği için bebek dışarı çıkartılmalıdır
c) Bebeğe sıcak bir bitkisel çay denenmelidir
d) Bebeğe şerbet verilmelidir
e) Üst üste 3 saatten fazla gündüz uykusu engellenmemelidir.
Cevap Anahtarı
1.C, 2.D, 3.C, 4.A, 5.E, 6.A, 7.B, 8.B, 9.D, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Çocuklarda Sık Görülen Şikayetler ve İlgili Personelle İşbirliği - I
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Adal, E. (2003). Pediatri, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.
Asımgil, A. (2007). Bebeğimi Büyütüyorum, 1. Baskı, İstanbul: Entegre Matbaacılık.
Behrman, R. E. ve Kliegmen, R. M. (2001). Nelson Essentials of Pediatrics, 3. Baskı,
İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.
Cantez, T. (2003). Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.
Çavuşoğlu, H. (2004). Çocuk Sağlığı Hemşireliği, 8. Baskı, Ankara: Sistem Ofset
Basımevi.
Dağoğlu, T., Görak, G. (2002). Temel Neonatoloji ve Hemşirelik İlkeleri, İstanbul:
Nobel Tıp Kitabevleri.
Ekşi, A. (1999). Ben Hasta Değilim Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarının Psikososyal
Yönü, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.
Hasanoğlu, E., Düşünsel, R., Bideci, A. (2010). Temel Pediatri, Ankara: Ayrıntı
Basımevi, Güneş Tıp Kitapevi.
Karaca Çiftçi, E. (2005). “1-3 Aylık Bebeklerde Gaz Sancısı, Etkileyen Faktörler ve
Annelerin Bu Konudaki Uygulamaları”, Atatürk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.
Neyzi, O. ve Ertuğrul, T. (2002). Pediatri, 3. Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.
Seiler, T. (2007). Bebeklere Ve Çocuklara İlkyardım, İstanbul: Optimist Yayım
Dağıtım.
Tanyer, Ş. (2004). Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği, 6. Baskı, Konya: Dizgi
Ofset Matbaacılık.
Törüner, E. K., Büyükgönenç, L. (2012). Çocuk Sağlığı Temel Hemşirelik
Yaklaşımları, Ankara: Gökçe Ofset, Göktuğ Yayıncılık.
Ulukutlu, L. ve Aydın, A. (1991). Pediatri Ders Notları, İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Basımevi ve Film Merkezi.
Yurdakök, M. (2003). Rudolph’s Fundamentals of Pediatrics, 3. Baskı, Ankara:
Güneş Kitapevi.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18