“Özelleştirme mi? Özel bir sektör mü?”

“Özelleştirme mi? Özel bir sektör mü?”
TJK eski Başkanlarından, şimdilerde YKK üyesi çok
anlayabileceğimi ve bu uğurda daha çok yol almamız
değerli insan Behçet Homurlu özellikle sıkıntılı durumlargerektiğini söylemiş olmamın anlayışla kabul göreceğini
da yaptığı konuşmalarda atçılık camiasını birleştirici bir
tahmin ediyorum.
anlayışla “Biz bir aileyiz” sloganı ile motive etmeye çalışSöz aile kavramından açılmışken devam edelim.
mıştır. Bu slogan hakikaten atçılığın çok özel bir meşgale
Dünyada özellikle aile şirketlerine yönelik tavsiye edilen
olduğunu ve bu işin risk alma beceri ve imkânlarına sabir yeniden yapılanma aracı olan “Kurumsallaşma”, bir
hip gönlünde at sevgisi taşıyan kimselerce tüm sıkıntılara
kurumun faaliyetlerini kişilerin varlığına bağımlı olmadan
göğüs gererken ancak aynı duyguları hissederek yapılasürdürebilmesini ve geliştirebilmesini sağlayacak bir sisbileceğinin de mesajını içermektedir. Bu slogan atçılığın
temin oluşturulmasıdır. Sistem kurmak ise, hem aile ferther sıkıntılı hale düştüğünde sık sık tekrarlanmasından
leri arasındaki ilişkilerin kurumsallaştırılması hem de sadolayı alınan diğer önemli mesaj ise, atçılıkta artık aile
hip olunan kurum veya kuruluşun “Stratejiyi” desteklebağlarının korunmasına daha çok özen gösterilmesidir.
yen organizasyon yapısının kurulması, Kurumsallaşmayı
Ülkemizde çok önemli spor kulüplerinde de
destekleyecek insan kaynakları uygulamalarının
zaman zaman yaşanan sıkıntılarda aynı slogatasarımı ve donanımlı ve tecrübeli yeteneklerin
nı duymamak mümkün değildir. Verilen mesaj
Kuruma çekilmesi ve elde tutulması ile mümkün
aslında üzerimize gelen baskılar karşısında “keolmaktadır.
netlenmemiz” lazımdır. Kenetlendikçe daha da
Kurumsallaşma tarifinden devam edersek,
güçlenip, büyüyeceğine inancın bir dışa vurusektörümüzde belirlenecek stratejiye uygun bimudur. Yöneticiler bu ahvalde aile üyelerinden
çimde yeniden yapılanma ihtiyacı olduğu tespiti
ve taraftarlarından daha büyük destek bekleYarış Otoritesi Bakanlığımız tarafından yapılmektedirler.
mıştır. Bu kapsamda TJK tarafından profesyoAtçılığımızla ilgili son gelişmelere baktığımıznel bir şirkete “Stratejik Plan”ın da yaptırıldığı
da, özellikle “Özelleştirme” süreci başlaması
bilinmektedir.
ile birlikte atçılığı yöneten kurumların üyeleri
Kurumsallaşma konusunda başta Bakanımız
TURGAY KOP
arasında oluşan tedirginlerin ve kafa karışıklıkolmak üzere sektörü yöneten kurum yölarının ortadan kaldırılması ve camiayı motive
neticilerimde bu iradenin var olduğuna inanıyorum.
etmek açısından bu slogan daha anlamlı hale gelmiştir.
Hatırlanacağı gibi, Bakanımız M.Mehdi Eker 2011 yılınSektörde muhtemel hayati değişikliklere karşı sektörün
da yapılan Çalıştay’da “müesseseleşme konusunda mebekası için atçılar arasında daha sıkı bir dayanışmaya ve
safe kaydetmemiz lazım” ifadesiyle atçılığın en önemli
desteğe ihtiyaç olduğu aşikârdır. Ancak, atçılık bir spor
eksikliğini vurgulamış, atçılığın tüm Kurumlarından uzkulübü gibi yönetilemediği için arzu edilen dayanışmalaşma beklediğini ve artık sektöre kişisel değil çoğulsal
nın elde edilmesi de kolay olamamaktadır. Her biri özel
bakılması gerektiğini ifade etmişti. Aynen şöyle demişti
bir müteşebbis olan ve ülkenin mozaiğini temsil eden
“bireysel davranış, bireyselleşme, bireysel içgüdüler yeatçıların büyük bir çoğunluğun kendisini tam olarak bu
rini burada bir işbirliğine, bir ortak harekete, müşterek
gün bahsi geçen aile kavramının içinde hissettiğini söyletutum ve davranışa terk etmelidir”. Mesaj açıktır. Sayın
mek pek mümkün değildir. Hatta bırakın büyük bir aileyi
Bakanımız ve Yarış Otoritesi Bakanlığımızın sektörümüztüm çabalara rağmen bugün aile içindeki bireyler arade iştigal eden Kurum ve yöneticileri arasında artık lüsında aile bağlarına zarar verebilecek sıkıntılar da varzumsuz çekişmelerin bir yana bırakılarak bir “Ortak Akıl”
dır. Süreçle ilgili olarak basında zaman zaman çok farklı
mekanizmasının çalıştırılmasını ve kurumsallaşma çalışdeğerlendirmelere de rastlanması mümkün olmaktadır.
malarının süratle tamamlanarak atçılığı yöneten kurumFarklı fikirlere her zaman ihtiyaç olmasına rağmen halarda “devamlılık” ilkesinin uygulanmasını arzu etmekteyati konularda fikir birliğinin önemi çok önemlidir. O zadir. Bu yaklaşım biz tüm atçıları fazlasıyla memnun etmiş
man “Aile” mefhumundan bahsetmek anlamlı olacaktır.
ve gelecek için ümitleri arttırarak heyecanlandırmıştır.
Günümüzde atçılık sektörü ekonomik ve sosyal açıdan
Sektörü idare eden kurumlarda yeniden yapılanma ve
o kadar büyümüştür ki, artık onu yönetmek ve disipline
kurumsallaşma için artık gerekli adımların atılacağı düetmek de yapısal olarak yepyeni yaklaşımları gerektirşünülmüştür.
mektedir.
Arzu edilen “Ortak Akıl” mekanizmasının hâlihazırda
Bir sektörde veya kurumda yeniden yapılanma ve yöTJK’dan 2 Başkanın YKK içersine alınarak atçılığın yönetim konuları söz konusu olduğu zaman, “Aile” nitelenetimi ile ilgili tüm yetkilerin bu kuruma verilmesi şekmeleri yapılınca, aklıma hep “Kurumsallaşma” gelmektelinde çalıştırıldığı malumdur. Bu yapılanma bile yönetim
dir. Yıllardır özel sektörde yönetim ve stratejik planlama
anlayışı açısından çok sağlıklı bir yaklaşım olarak kabul
gibi ulvi konularda yöneticilik yapmış ve 50 yıldan beri
edilmiştir. YKK içersinde atçılık ilk defa bu kadar üst seviatçılık camiasında olan bir atçı ve bürokrat olarak gittikçe
yede temsil edilmeye başlamıştır. Bu değişikliğe rağmen,
büyüyen sektörümüzün yönetim biçimi ile ilgili uygulaatçıya zaman zaman sıkıntı olarak yansıyan uygulamaya
maları birebir yaşama fırsatı elde ettim. Çalışma hayatım
yönelik kararlar, Kurumlar arasında “yetki ve sorumluk”
boyunca, bir ailenin sahibi bulunduğu şirketlerini kurumilkesinin tam olarak uygulanamadığı ve Kurumların işsallaştırarak ülkemizin en büyük holdinglerinden birisi
levleri birbirine karışmış olduğu intibaını oluşturmuştur.
olma ve dünyaya entegre olması serüvenini canlı olarak
Yarışçılık tecrübesi çok fazla olan 60 yıldır bu işi başarı
takip etme şansını yakaladım. Yöneticilik yaptığım şirketile yapan TJK’nın özellikle işletmeye yönelik kararlarda
te bu kapsamdaki işlerden direkt sorumlu olarak çalışön planda olması ve yatırım planlama ve uygulamada
tım. TJK’da 8 yıl Genel Müdür olarak üst düzey yöneticilik
dominant olması, Bakanlık birimlerin ise kendi asli göyapma şerefine nail olmuş bir kişi olarak, bu birikimlerimi
revlerini üstlenmeleri daha rasyonel bir çalışma biçimi
kuruma aktarabilmek için çalışma arkadaşlarımla birlikte
olarak yıllardır tecrübe edilmiştir.
benzer çalışmaları yapmaya gayret ettik. Ne mutludur
“Can Suyu” addedilen ve sektörün fonlanmasında
ki, bu konuda bu günkü gelişmelere alt yapı sağlayabüyük faydalar sağlayan 5602 sayılı Kanunun 2007’de
cak bazı değişikleri gerçekleştirebildik. Görevi devralmış
yürürlüğe girmesi ve Bakanlık ve Dernekleri bir araya
arkadaşlarımın ise bu kapsamdaki çalışmalara devam
getiren ilk Çalıştay 2011’de yapılmasına rağmen, geçen
ederek TJK’yı çok daha kurumsal hale getireceklerine
süre içersinde kurumlarda hala kurumsallaşma adına
inancım tamdır. Gerek eğitimim ve gerekse mesleki ve
arzu edilen uygulamaların yapılamadığı görülmektedir.
sektör tecrübelerime dayanarak, atçılığımızın yönetiminÖrneğin, Çalıştay’lara davet edilen Sivil Toplum Örgütü
de “Kurumsallaşma”nın önemini çok kişiden daha kolay
(STÖ) olan derneklerin de “Ortak Akıl” mekanizması
içersinde resmi olarak yer alabilmesini sağlayacak yasal
mevzuat alt yapısı mevcut olmadığı gibi, böyle bir değişikliği yapmak isteyen irade de yoktur.
Her yıl düzenlenecek Çalıştay’lar kurumları bir araya
getirerek mutlaka bazı faydalar sağlayacaksa da atçılığı
arzu edilecek hedeflere ulaştıramaya yetmeyecek platformlardır. Nitekim, bu çalışmalarda görüşülen konular
ışığında alınan kararlar bir plana ve prosedüre bağlı olmadan hayatiyete geçirilmekte ve gelişmeye arzu edilen
etkiyi yapamamaktadır.
Halen çoğunlukla YKK/Bakanlığın uhdesinde ve Devlet
prosedürleri çerçevesinde yapılmakta olan uygulama ve
yatırımların, “Stratejik Plan”a uygun biçimde “Ortak Akıl”
tarafından belirlenen kararlar ışığında ve devamlılık esasıyla yapılmasının daha verimli bir yönetim biçimi olduğu
açıktır. 2013 yılında atçılar arasında fırsat eşitliğini bozan, gelir kaybına bile sebep olduğu ileri sürülen ve kamuoyuna deklaresinde sıkıntılar olan kararlar alınmıştır.
Karar merciinin Bakanlık olduğunu ve sürekli olarak yasal
mevzuatı adres göstermek atçılığın rasyonel bir şekilde
yönetilememesinin sebebi olmaması gereklidir. Kaldı ki,
yasal mevzuatı da günümüz şarlarına ve atçılığın daha
verimli bir şekilde idaresi için yapılması gerekenleri kolaylaştıracak hale getirmekte bir irade meselesidir.
Atçılık camiasında “Aile” ve “Kurumsallaşma” mefhumundan bahsedildiği zaman, YKK içerisinde Arap atı yetiştiriciliğini domine eden TİGEM’in bir üyesi yer alırken,
binlerce at sahibi ve yetiştiriciyi temsil eden TYASYD’nin
karar mekanizması içersinde olamamasının izahı zordur.
Yarış Müessesi TJK şüphesiz atçılığın en önemli temsilcisidir. Misyonu ve görevleri bellidir. Atçıları temsil açısından bu güne kadar üstüne düşen görevi layıkıyla
yapmıştır.
Ancak, TJK ile birlikte atçılık sektörünün 2 önemli sivil
toplum örgütünden birisi olan TYASYD de, 3.500-4.000’e
yakın kayıtlı üye ve yaklaşık 2.000 kadar faal at sahibi
ve yetiştirici ile elini taşın altına koymuş riski üzerinde
taşıyan ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yerleşik
müteşebbislerden oluşan bir sivil toplum örgütü ve farklı
misyonu, üye sayısı ve nitelikleri ile atçılık ve yetiştiriciliğin vazgeçilmez paydaşlarından birisi olduğu unutulmamalıdır. YKK içersine bir üyesinin alınması camiada
katılımcılık açısından da pozitif bir yaklaşım olarak algılanacaktır. Dernek özerk ve kendi ayakları üzerinde dimdik durabilen, at sahibi ve yetiştiricisi ile bütünleşmiş,
kurumsallaşmış, şeffaf, saygın bir kurum haline gelerek,
karar mekanizmaları içersinde resmi olarak yer almayı
ısrarla talep etmelidir.
Kurumsallaşmayı destekleyecek insan kaynakları yönetimi açısından baktığımızda, çok özel bir sektör olan
atçılıkta donanımlı ve tecrübeli yetişmiş ve yetkin kişilerin Bakanlık ilgili birimleri ile birlikte gerek dernek yönetimlerine ve gerekse yönetim kurulları faaliyetlerine destek olarak istihdam edilmesi ve sektöre yeni gireceklerin
eğitimde görevlendirilmeleri akla gelen uygulamalardır.
Özellikle yarış hakemliği, handikapörlük gibi birimler de
çalıştırılacak kişilerin daha kurumsal bir şekilde yetiştirilmeleri ve bu birimlerde yarışçılık tecrübesi olan kişilerin
görevlendirilmesinin at yarışları kalitesinin arttırılmasına
katkı sağlayacağı bilinmektedir. Kaliteli yarışların vazgeçilmez paydaşı Jokeylerin yetiştirilmesi için kurulan
“Apranti Okulu”nun bile sektöre sağladığı fayda ve katkı
hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu okul her daim insan
kaynakları bakımından TJK’nın en büyük yatırımlarından
biri olarak anılacaktır. Eğitime harcanacak paraya acımamak ve eğitimi yatırım olarak görmek izahtan varestedir.
Sektörümüzde gündemin ana konusu olan özelleştirmede, Devletin temel amacı da nihai olarak, devletin
ekonomide işletmecilik alanından tümüyle çekilmesini
sağlamak ile ilgili yazımın devamını 18 Mart Salı günü
çıkan Yarış Dünyası Dergisi’nde bulabilirsiniz.
11 Mart Salı günkü Yarış Dünyası Dergisi’nin 1043. sayısından alınmıştır