ANNE-BABA VE AKRAN BAĞLANMASININ ERGENLERİN UYUM DÜZEYLERİNİ YORDAMA GÜCÜ* Dr. Ercan Kocayörük Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Özet Bu çalışmanın amacı, cinsiyet gibi kişisel özelliklerle, anne-baba ve akran bağlanmasının, ergenlerin uyum düzeylerini yordayıp yordamadığını belirlemektir. Çalışmanın bir diğer amacı da anne ve baba bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini yordama gücündeki farklılıklarını incelemektir. Araştırmada Anne-Baba ve Akran Bağlanma Envanteri (ABABE; Armsden ve Greenberg, 1986) ve Reynolds Ergen Uyum Düzeyi Envanteri (REUDE; Reynolds, 2001) olmak üzere iki ölçme aracı kullanılmıştır. Araştırma, 227 lise öğrencisi ile yürütülmüştür. Bu öğrenciler Ankara ilinde Çankaya ve Mamak ilçelerinden seçilen iki farklı türdeki okullarda (Anadolu lisesi, Normal Lise) eğitimlerine devam eden 9, 10, 11, ve 12. sınıf öğrencileridir. Yaşları 14 ile 18 arasında değişen öğrencilerin yaş ortalaması 16.02’dir (SS=1.07) ve 126’u kızlardan (%55), 101’ü erkeklerden (%45) oluşmaktadır. Anne-baba ve akran bağlanmasının (yordayıcı değişkenler) ergenlerin uyum düzeylerini (yordanan-bağımlı değişken) yordayıp yordamadığını belirleme amacıyla hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Analizler, birinci blokta cinsiyet değişkeni, sonraki her blokta sırasıyla anneye bağlanma, babaya bağlanma ve en yakın arkadaşa bağlanma (akran bağlanması) puanları girilerek gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın bulguları anne ile kurulan güvenle bağlanma duygusunun, ergenlerin uyum düzeylerini yordamada birinci sırada, baba bağlanmasının ikinci sırada ve düşük olmasına karşın akran bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini üçüncü sırada yordadığını göstermiştir. Bu değişkenlerin ergenlerin uyum düzeylerini açıklama oranı %47 olarak belirlenmiştir. Buna karşın ergenlerin cinsiyet farklılığının uyum düzeyleri üzerinde yordayıcı bir etkiye sahip olmadığını ortaya koymuştur. Anahtar Sözcükler Ergenler, Uyum, Anne-Baba bağlanması, Akran bağlanması. * Bu çalışmanın ilk bulguları I. Uluslararası Türkiye Eğitim Araştırmaları Kongresi’nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur. © 2009, Eğitim Bilimleri ve Uygulama, 8 (15), 103-118 2 Anna-Baba ve Akran Bağlanması THE PREDICTION LEVEL OF ATTACHMENT TO MOTHER FATHER AND PEER FOR ADOLESCENTS’ ADJUSTMENT* Dr.Ercan Kocayörük Canakkale Onsekiz Mart University Abstract The study was conducted to determine the predictors of adolescents’ adjustment. The predicted variable was adolescents’ adjustment and the predicating variables were gender, parent attachment (mother and father), and peer attachment. A total 227 participants, were high school students aged from 14 to 18, were included from two different regions in Ankara. 126 of them were females and the rest, 101 were males. The mean age of the group was 16.02 (SD=1.07). The Inventory of Parent and Peer Attachment (IPPA; Armsden & Greenberg, 1986) and Reynolds Adolescent Adjustment Screenings (RAAS; Reynolds, 2001) were administered during the class hour. Hierarchical regression analysis was used to determine the predictors of the adolescents’ adjustment. The results of the hierarchical regression analyses revealed that the adolescents’ adjustment was affected by mother attachment, father attachment and peer attachment. However, gender was not significant predictors of the adjustment. Keywords Adolescents, Adjustment, Parent attachment, Peer attachment. * The preliminary findings of this study were peresented in the 1st International Congress of Educational Research © 2009, Eğitim Bilimleri ve Uygulama, 8 (15), 103-118 E. Kocayörük 3 GİRİŞ Çocukların ve ergenlerin kişilik ve davranış gelişiminde kültürel ve sosyal boyutlarıyla katkı ve destek sağlayan ailenin, ergenlik gibi önemli bir gelişim sürecinin başarıyla tamamlanmasında da önemli bir etkiye sahiptir. Birçok araştırmacı (Ladd ve Petit, 2002; Olson, 2000) özerkliğin teşvik edildiği, çatışmaların etkili bir şekilde ele alındığı, aile üyelerinin birbirlerine desteğini ve güvenini ortaya koyabildiği aile ortamlarında, ergenlerin gelişim süreçlerini başarılı bir şekilde tamamladıklarını belirtmektedir. Ailenin birincil sosyal çevre olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ailenin işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi, ergen gelişimi açısından oldukça önemli olduğu görülmektedir. Bir başka deyişle, aile işlevleri ve aile üyelerinin karşılıklı ilişkileri ergen bireylerin yetişkinliğe hazırlanmalarında oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Anne-baba ve çocuk ilişkilerinin, çocuk gelişimi üzerindeki etkisini ele alan birçok model ve kuram ortaya konulmasına karşın, “Bağlanma Kuramı” çocuğun gelişimde anne-babanın (ebeveyn) etkisine, diğer modellerden ya da kuramlardan, daha etkili bir vurgu yaptığı görülmektedir. Bowlby’e (1969) göre çocuk ile temel bakım veren kişi (genellikle anne) arasında bağlanmanın oluşmasındaki süreç; a) insanları ve hareket eden nesneleri tercih etmeye yönelim, b) daha sık gördüklerini diğerlerinden ayırt etmeyi öğrenme, c) tanıdıklarına yaklaşma ve tanımadıklarından uzak durma, d) istendik sonuçları getiren davranışları diğerlerinden ayırt etme ve artırma aşamalarıyla gerçekleşmektedir. Bakıcı/anne-çocuk arasındaki ilişki, çocuğun hem çevresini hem de kendi benliğini algılamasında ve değerlendirmesinde önemli bir nitelik taşımaktadır. İhtiyaçlarının uygun bir biçimde karşılanması ile çocuk kendi benliğini değerli bir varlık olarak görür ve çevresini de değer veren güvenilir bir çevre olarak algılar. Böylece çocuk temel güven veya güvenli bağlanma duygusunu geliştirmeye başlar ve kazandığı bu güven duygusunu dış dünyaya da yansıtır. Güvensiz bağlanma biçimi ise, erken çocukluk yıllarında çocuk ve anne-baba arasındaki örseleyici ya da zorlayıcı ilişkiler sonucu gelişmektedir. Güvensiz bağlanmada bebeklerin gerek fiziksel gerekse duygusal ihtiyaçları yeterince ve zamanında karşılanmaması söz konusudur. Anne-babaya karşı güvensiz bir bağlanma geliştirmiş olan bebekler çevresini keşfedemezler, bağımsız ve yeterli olma duygularını geliştirmede güçlük çekerler (Bowlby, 1969; 1988). Ainsworth, Blehar, Waters ve Wall (1978) “Yabancı Ortam” adını verdikleri deneysel bir çalışma ile Bowlby’nin kuramını test etmişler ve anne/baba-çocuk ilişkisi temelinde bağlanma davranışına ilişkin bireysel farklılıkları ortaya koymuşlardır. Çocuklarda belirledikleri bağlanma davranışlarını üç kategori içerisinde sınıflamışlardır. Bunlardan birincisi güvenli bağlanma (secure attachment) biçimdir ve güvenli bağlanma içerisinde çocuklar temel gereksinimlerine zamanında karşılık verebilen annenin aracılığıyla oyun ya da keşfe çıkmada kendilerini 4 Anna-Baba ve Akran Bağlanması güvende hissederler. Anneleri tarafından yalnız bırakıldığında anneleri ile yakınlık ve temas arayışlarını sürdürürler ve tepkisel olarak huzursuzluk yaşarlar ancak anneleri ile tekrar bir araya geldiklerinde kolayca sakinleşerek çevreyle ilgilenmeye ve çevreyi keşfetmeye devam ederler. Anneyle kurulan bu tür güvenli bir bağlanma örüntüsü bebeğin uyumuna ve gelişimine katkı sağlamaktadır. İkinci olarak kaygılı/kararsız bağlanma (anxious ambivalent) biçimi içinde çocuklar, annelerinden ayrıldıklarında yoğun bir kaygı, gerilim ve kızgınlık hissetmekte, yabancılarla iletişim kurmayı reddetmekte, anneyle tekrar bir araya geldiklerinde ise kolayca sakinleşmek ve çevreyle olan ilgilerini sürdürmek yerine, anneye daha fazla yakınlaşıp ondan ayrılmak istememektedirler. Annenin, bebeğin ihtiyaçlarını gidermede tutarsız karşılık verdiği ya da zamanında karşılık veremediği durumlarda bebekte kaygılı/kararsız bağlanma biçimi gelişmektedir. Son olarak kaygılı/kaçınmacı bağlanma (anxious/avoidant) ise, annenin bebeğin gereksinimlerine karşı tutarlı olarak tepkisiz kalması durumunda, bebeğin annesine karşı geliştirdiği kaçınmacı bağlanma biçimidir. Kaçınma bağlanma biçiminde çocuklar, anneden ayrılmaktan çok etkilenmemekte, ancak anneyle tekrar bir aryaya geldiğin de ise anneleri ile ilişki kurmaktan kaçınmakta ve ilgilerini oyun oynamaya verdikleri görülmektedir. Güvensiz bağlanma duygusu geliştiren bireyler başkalarına güven duymakta zorluk çekerler ve başkaları ile olan ilişkilerini sürekli kontrol altında tutmaya çalışırlar. İlişkileri kontrol altında tutma davranışı genellikle başkaları tarafından terk edilmek ya da reddedilme korkusundan dolayı yakın ilişkiler kuramama, sevilmeyeceği ya da değersiz bulanacağından korkma, yoğun yalnızlık ve soyutlanmışlık duygularından kaçınma şeklinde ortaya çıkar. Bağlanma ile ilgili literatür incelendiğinde, doğumdan itibaren bebek ile temel bakıcı (anne) arasında gelişen bağlanma örüntüsünün sadece yaşamın ilk yıllarında gerçekleşen bir süreç olmadığı, hem çocuklukta hem de yetişkinliğe geçişte bireyin ruh sağlığı üzerindeki etkisinin devam ettiği ve bağlanmanın yaşam boyu devam eden bir yazgı (life script) ya da süreç olduğu belirtilmektedir (Bartholomew, 1993; Rice, 1990). Son yıllarda ergen ve yetişkin ilişkilerinde bağlanmanın rolünü inceleyen araştırma bulguları, yaşamın ilk yıllarında annebabanın çocuğa verdiği tepkilere bağlı olarak çocuğun kendisine ve başkalarına ilişkin oluşturduğu modellerin daha sonraki yıllarda da yakın kişiler arası ilişkiler için bir model niteliği taşıdığını ortaya koymaktadır (Allen ve ark. 2002). Ampirik çalışmaların sonuçları, anne ve babayla kurulan duygusal bağların ve yakın ilişkilerin, onlardan alınan desteğin, ergenlerin olumlu kimlik gelişimi (Allen, Hauser, Bell, Eickholt ve O’Conner, 1994) ve benlik saygısı (Laible, Carlo, ve Roeschc, 2004) açısından önemini koruduğunu göstermektedir. Bağlanma stilleri ile çalışmaların sonuçlarına genel olarak bakıldığında; güvenli bağlanma biçimine sahip ergenlerin duygularını daha kolay ifade edebildikleri, anne-baba ve akran ilişkilerinde daha az çatışma yaşadıkları (Ducharme, Doyle ve Markiewicz, 2002), güvensiz bağlanma biçimine sahip ergenlerin ise kendilerini başkalarına açma ve yakınlık kurmada isteksiz olmanın (Allen ve ark. 2002) yanısıra öz gü- E. Kocayörük 5 venlerinin düşük olduğunu ortaya koymaktadır (Laible, Carlo ve Roeschc, 2004). Özetle anne ve babayla kurulan duygusal bağların ve yakın ilişkilerin, onlardan alınan desteğin, ergenlerin olumlu kimlik gelişimine katkı sağladığı görülmektedir (Allen, Hauser, Bell, Eickolt ve O’Conner, 1994). Ergenlik süresince, ergenlerin yaşadıkları bir diğer önemli süreç, yakın arkadaşlık ve sağlıklı akran ilişkileridir. Daha öncede belirtildiği gibi ergenler, içinde bulunduğu gelişim sürecinde kendini tanıma ve kendini diğerleri ile karşılaştırarak yeni bir kimlik geliştirme arayışı içerisindedirler. Bu nedenle ergenin arkadaşları ve akran grupları ile etkileşimi önemlidir ve akranlarına çok önem vermeleri, onlardan büyük ölçüde etkilenmeleri ergenlerin en belirgin sosyal gelişim özellikleri arasında yer alır (Santrock, 2005). Akran grubu ilişkilerinde bir yer kazanmak amacıyla ergen akran grupları ilişkileri içerisinde boyun eğmek ve arkadaş grubuna uyum göstermek zorunda kalabilir. Ancak ergenlerin kendi haklarını ve önceliklerini koruyabildikleri, karşılıklı güvene dayalı akran etkileşimi, ergenlerin kimlik gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır. Sosyal ilişkilerin gelişmesi, kendini ifade etme ve kendini akran grubuna ait hissetme ergenin sosyal gelişimi açısından önemlidir. Genel olarak değerlendirildiğinde genç bireyler duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini paylaşmak ihtiyacı duyarlar ve bu ihtiyaçların karşılanmasında akran ilişkileri ve yakın arkadaşlık ergenlik sürecinde önem kazanır (Savin ve Williams-Bernt, 1990). Bununla birlikte, bu görüş çerçevesinde ele alındığında, aile ve akran ilişkileri ergen gelişimi üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu, dikkate değer bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. 1980’lere kadar, aile ve akran ilişkilerinin, çocuk ve ergen gelişimi üzerindeki etkileri birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesinin karşın karşılıklı etkileşim içerisindeki bu iki sosyal sisteme yönelik literatürde ampirik çalışmaların dikkat çekici düzeyde arttığı gözlenmektedir (Engels, Dekovic, ve Meeus, 2002; Helsen, Vollebergh, ve Meeus, 2000; Updegrafth, McHale, Gruter, ve Kupanoff, 2001). Bu çalışmanın amacı, cinsiyetle gibi kişisel özelliklerle, anne-baba ve akran bağlanmasının, ergenlerin uyum düzeylerini yordayıp yordamadığını belirlemektir. Son yıllarda gerçekleştirilen bağlanma çalışmaları sonuçları, bağlanmayı annebaba (parental) düzeyinde birlikte ele almanın yetersiz kaldığını, anne ve babanın farklı değerlendirerek ve anne-baba bağlanması arasındaki farkların incelemesi gerektiğini ifade etmektedirler (Lieberman, Doyle, ve Markiewicz, 1999; Wilkinson, 2004). Dolayısıyla, bu çalışmanın bir diğer amacı da anne ve baba bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini yordama gücündeki farklılıkları incelemektir. 6 Anna-Baba ve Akran Bağlanması YÖNTEM Araştırma Grubu Araştırmaya Ankara ilinde Çankaya ve Mamak ilçelerinden seçilen iki farklı okul türünde (Anadolu lisesi, Normal Lise) eğitimlerine devam eden 9, 10, 11, ve 12. sınıf öğrencileri katılmıştır. 260 öğrenciye ulaşılmış ancak ölçme araçlarından herhangi bir alt boyutu cevaplamayan ya da büyük oranda boş bırakan 33 öğrenci analizlere dahil edilmemiştir ve araştırma 227 öğrenciyle tamamlanmıştır. Yaşları 14 ile 18 arasında değişen öğrencilerin yaş ortalaması 16.02’dir (SD=1.07) ve 126’u kızlardan (%55), 101’ü erkeklerden (%45) oluşmaktadır. Veri Toplama Araçları Araştırmada Anne-Baba ve Akran Bağlanma Envanteri, Reynolds Ergen Uyum Düzeyi Envanteri olmak üzere iki ölçme aracı kullanılmıştır. Anne-Baba ve Akran Bağlanma Envateri (ABABE; Armsden & Greenberg, 1987): Armsden ve Greenberg (1987) tarafından, ergenlerin anne-baba ve akranlara bağlanmasını ölçme amacıyla geliştirilmiştir. ABABE’de bağlanmaya ilişkin yaşantılar üç alt boyut aracılığıyla (güven, iletişim ve yabancılaşma) ölçebilmesinin yanısıra bu boyutların toplanmasıyla bağlanmaya ilişkin toplam puan da elde edilebilmektedir. Bağlanma ile ilgili yurt dışındaki yazın alanı incelendiğinde ABABE’nin ergenlerin bağlanma biçimlerine yönelik araştırmalarda yaygın olarak kullanılan bir ölçme aracı olduğu görülmektedir. Anne-Baba ve Akran bağlılığını 25 madde ile değerlendiren ABABE’nin Türkçe formunun faktör yapısı, Kocayörük (2009) tarafından açımlayıcı (exploratory) ve doğrulayı (confirmatory) faktör analizi yöntemleri kullanılarak incelenmiştir. Çalışmaya yaşları 14 ve 18 arasında değişen orta-yaş ergenler (middle aged adolescents) katılmıştır. .45’den küçük korelasyona sahip maddelerin dışarıda bırakılması ile elde edilen açımlayıcı faktör analizi sonuçları, her biri 18 maddeden oluşan üç boyutlu bağlanmanın (anne, baba ve akran), güven, iletişim ve yabancılaşma alt ölçeklere ayrıştığını göstermiştir. Bu sonuçlar doğrulayıcı faktör analizi ile incelenmiş ve sonuçların kabul edilir uyum değerleri ürettiğini ortaya koymakla birlikte ölçme aracının hem anne ve baba hem de akran bağlanması için yüksek düzeyde iç tutarlılığa sahip olduğu (α=.93), yüksek düzeyde ölçüt bağıntılı geçerlik ve test-tekrar test güvenirliği ürettiği gözlenmiştir. Bu çalışmada da Kocayörük’ün 25 maddelik uyarladığı form kullanılmış ve ölçme aracının Cronbach alfa içtutarlılık katsayısının bu çalışma için .92 olduğu gözlenmiştir. E. Kocayörük 7 Reynolds Ergen Uyum Düzeyi Envanteri (REUDE; Reynolds, 2001): 32 maddeden oluşan ve dört aralıklı ölçekler üzerinde değerlendirme olanağı sağlayan ölçek her bir maddesi 1 (hiçbir zaman) ile 5 (her zaman) arasında derecelendirilmektedir. Dört alt ölçekten oluşan ölçme aracını bu çalışmada toplam puanları üzerinde analizler yapılmıştır. Ölçekten alınabilecek en düşük puan 32 en yüksek puan 165 olup, elde edilebilecek yüksek puan yaşanan uyum problemlerini, düşük puan ise sağlıklı uyum düzeyini işaret etmektedir. Bu çalışma da ölçme aracının Cronbach alfa içtutarlılık katsayısının .93 olduğu gözlenmiştir. İşlem Ölçme araçlarının uygulanabilmesi için gerekli izinler ve düzenlemeler çalışma öncesi yapılmış ve ölçme araçları (ABABE ve REUDE) sınıf ortamında araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Uygulama 30 dk sürmüş ve yanıtların gizliliği garanti edilmiştir. Verilerin Analizi Çalışmada anne-baba ve akran bağlanmasının (yordayıcı değişkenler) ergenlerin uyum düzeylerini (yordanan-bağımlı değişken) yordayıp yordamadılarını belirleme amacıyla hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Bunun yanı sıra, yordayıcı değişkenlerle bağımlı değişken arasındaki ilişkinin doğrusal ve ölçme araçlarından elde edilen puanların normal dağılım gösterdiği belirlenmiştir. Hiyerarşik regresyon analizinde, kavramsal çerçeveye uygun şekilde değişkenlerin analize giriş sırası ve blokları belirlenmiştir. Bir başka deyişle her bir blokta analize girilen yordayıcı değişkenin bağımlı değişkeni yordamaya katkısı değerlendirilmiştir. Hiyerarşik regresyon analizi yönteminde birinci blok kontrol edildikten sonra ikinci sıradaki bloğun bağımlı değişkende açıkladığı varyans miktarı incelenmiştir. Bu çalışmada cinsiyet “dummy” değişken olarak tanımlandıktan sonra birinci blokta eşitliğe sokulmuştur. İkinci blokta anneye bağlanma puanları cinsiyet değişkeni ile birlikte eşitliğe sokulmuştur. Üçüncü blokta ise, babaya bağlanma puanları, cinsiyet ve anneye bağlanma puanları ile birlikte eşitliğe dahil edilmiştir. Anneye bağlanma ergenlik döneminde de bağlanma ihtiyacını karşılayan önemli kaynaklardan birisi olduğundan (Markiewicz, Lawford, Doyle, ve Haggart, 2006), bu etkiyi kontrol etmek amacıyla babaya bağlanma puanları ile birlikte eşitliğe girilmiştir. Son olarak eşitliğe akran bağlanması puanları, cinsiyet, anneye bağlanma ve babaya bağlanma puanları ile birlikte eşitliğe dahil edilmiştir. BULGULAR Çalışmanın bulguları, anne bağlanması ve baba bağlanması ile ergenlerin uyum düzeyleri arasında (bkz. Çizelge 1) orta düzeyde, olumsuz yönde ve anlamlı bir 8 Anna-Baba ve Akran Bağlanması ilişki olduğunu göstermektedir (r=-.601, r=-.553, p< .001, sırasıyla). Akran bağlanması ve uyum düzeyleri arasında düşük düzeyde, olumsuz yönde ve anlamlı bir ilişki bulunmaktadır (r=-36, p<.001). Çizelge 1. Değişkenler Arası Pearson Korelasyon Matrisi 01 01 Uyum Düzeyi 02 Cinsiyet 02 03 04 05 .102 - 03 Anne bağlanması -.601* .171** - 04 Baba bağlanması -.553* .020 .537* - 05 Akran bağlanması -.360* .247* .450* .258* - *p<.001, **p<.01 Uyum düzeyini cinsiyet, anne, baba ve akran bağlanması ne derece yordayıp yordamadığını belirlemek amacıyla yapılan Hiyerarşik regresyon analizi sonuçları Çizelge 2’de görülmektedir. İlk olarak girilen cinsiyet değişkenin ergenlerin uyum düzeylerini yordamadığını ortaya koymaktadır. Birinci blokta girilen cinsiyet değişkeninin toplam varyansa katkısı %1’dir. İkinci blokta, anne bağlanması eşitliğe alınmış ve anne bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini yordayan bir değişken olduğu görülmüştür (t=-12.14, p<.001). Anne bağlanmasının açıklanan varyansa katkısı %39,4 dür. Sonraki blokta baba bağlanması eşitliğe alınmış ve sonuçlar, baba bağlanmasının (t=-5.25, p<.001) da ergenlerin uyum düzeylerini yordayan bir değişken olduğunu ortaya koymakla birlikte anne bağlanmasının yordayıcı etkisinin devam ettiği görülmüştür (t=-7.96, p<.001). Baba bağlanmasının açıklanan varyansa katkısı %6,6’dır. Eğitliğe son olarak akran bağlanması puanları girilmiş ve akran bağlanmasının da uyum düzeyini yordadığı görülmekle birlikte (t=-2.77, p<.01) açıklanan varyansa katkısı %1.8‘dir. Bu blokta da anne bağlanması (t=-6.58, p<.001) ve baba bağlanmasının (t=-5.22, p<.001) uyum düzeyine yordayıcı etkilerinin devam ettiği görülmektedir. Ergenlerin uyum düzeylerini yordadığı belirlenen anne, baba ve akran bağlanmasının, açılanan varyansa katkıs %47 olarak belirlenmiştir. E. Kocayörük 9 Çizelge 2. Uyum Düzeyini Yordayan Değişkenler 1. Blok 2. Blok 3. Blok 4. Blok Cinsiyet Cinsiyet Anne Bağ. Cinsiyet Anne Bağ Baba Bağ Cinsiyet Anne Bağ Baba Bağ Akran Bağ R R2 ∆R2 ∆F ß t .102 .636 .010 .404 .010 .394 2.340 147.486 .686 .470 .066 27.646 .699 .488 .018 7.689 .102 .211 -.637 .189 -.469 -.305 .196 -.409 -.299 -.221 1.53 1.86 12.144* 1.56 7.963* 5.258* 1.93 6.583 * 5.227 * 2.773 * *p<.001 SONUÇ VE TARTIŞMA Çalışmanın bulguları anne, baba ve akran bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini yordayan değişkenler olduğunu buna karşın cinsiyetin ergenlerin uyum düzeylerini yordayan bir etkiye sahip olmadığını göstermiştir. Çalışmanın bu bulgusu, yaşamın ilk aylarından itibaren bebek ile temel bakıcı (anne) arasında gelişen bağlanma örüntüsünün, hem çocuklukta hem de yetişkinliğe geçişte bireyin ruh sağlığı ile ilişkisini ortaya koyan araştırmalarla tutarlılık göstermektedir. Son yıllarda ergen ve yetişkin ilişkilerinde bağlanmanın rolünü inceleyen araştırma bulguları, yaşamın ilk yıllarında annenin çocuğa verdiği tepkilere bağlı olarak çocuğun kendisine ve başkalarına ilişkin oluşturduğu modellerin, daha sonraki yıllarda da yakın kişiler arası ilişkiler için bir model niteliği taşıdığını ortaya koymaktadır (Allen ve ark., 2002; Vivona, 2000). Bu çalışmada da anne bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini yüksek düzeyde yordayan bir değişken olarak belirlenmesi, anne bağlanmasının ergenler üzerindeki etkisine bir kanıt olarak gösterilebilir. Bunun yanı sıra çalışmanın bulguları, baba bağlanmasının da ergenlerin uyum düzeylerini düşük de olsa yordayan önemli bir değişken olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bulgu; bağlanma ilişkisi içerisinde, anne ile karşılaştırıldığında, baba bağlanmasının düşük bir düzey olmasına karşın ergenlerin psikososyal gelişimleri üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu belirten çalışmalarla (Buist, Dekovic, Meeus, van Aken, 2004; Allen ve ark., 2007) tutarlılık göstermektedir. Ebeveynlerin özellikle babaların, çocuklar için güçlü bir role modeli olduğu, babanın çocukları ile geçirdikleri zamanın ve dolaylı etkileşimin, çocukların babalarını gözlemleme yoluyla birçok davranışı kazanmalarına yardımcı olduğu ve kazanılan davranışların da sosyal ilişkilere aktarıldığı birçok araştırmanın ortak sonucu olduğu görülmektedir (Mc Bride ve Rane 1997; Rane ve Mc Bride, 2000). Bunun yanı sıra, baba ve ergen çocukları arasındaki ilişkinin niteliği, er- 10 Anna-Baba ve Akran Bağlanması genlerin akran gruplarındaki ilişkilerinin niteliğini belirleyen önemli bir süreç olduğu belirtilmektedir (Updegraff, Madden-Dertrich, Estrada, Sales, ve Leonard, 2002; Schneider, 1999). Anne ve baba bağlanmasına yönelik çalışmanın bulguları genel olarak değerlendirildiğinde, çalışmaya katılan ergenlerin anne ve babayla sürdürdükleri güvenle bağlanma ilişkisi, onların uyum düzeylerine olumlu katkı sağlamaktadır. Anne ve baba bağlanması boyutunda ortaya çıkan sonuçlar, anne-baba ve ergen danışma sürecinde ve okul rehberlik hizmetleri içerisinde ele alınabilir ve değerlendirilebilir. Okul psikolojik danışmanları ebeveyn görüşmelerini ya da annebaba eğitim çalışmalarını çoğunlukla annelerle gerçekleştirmektedir. Okul psikolojik danışmanlarının bu görüşmelere babaların da dahil olmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmaları, babaların da bu sürece yeterince katılmalarını sağlamalıdır. Bu amaçla, baba katılım eğitimi ve benzer eğitimleri, okul psikolojik danışmanları anne-baba ve ergen görüşmelerinde ele alabilirler. Bunun la birlikte, çocukların sağlıklı gelişimleri için gerekli olan sosyal becerileri kazanabilmeleri için okul psikolojik danışmanları, sadece sosyal becerileri düşük çocukların ebeveynleriyle çalışmak yerine okul geneline ve sadece anneler yerine babalara da ulaşmayı hedefledikleri okul rehberlik hizmetleri çalışmaları geliştirebilirler. Babaların ergen çocuklarla kurdukları ilişkilerin önemi göz önünde bulundurularak, okul da yapılacak çalışma ve faaliyetlere babaların da katılımının sağlanması, ergenlerin sağlıklı sosyal gelişimlerine olumlu katkılar sağlayacaktır. Çalışmanın bir diğer bulgusu da akran bağlanmasının ergenlerin uyum düzeylerini yordayan bir değişken olduğudur. Bir diğer ifadeyle, ergenlerin akranlarına karşı geliştirdiği güvenli bağlanma duygusunun, onların uyum düzeyleri üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğu söylenebilir Daha öncede belirtildiği gibi ergenlik süresince; genç bireyler, içinde bulunduğu gelişim sürecinde kendini tanıma ve kendini diğerleri ile karşılaştırarak yeni bir kimlik geliştirme arayışı içerisindedirler ve ergenler duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini paylaşmak ihtiyacı duyarlar (Savin ve Williams-Bernt, 1990). Akran ilişkileri ve yakın arkadaşlık bu ihtiyaçların karşılanmasında ergen gelişimi açısından önemli bir yere sahiptir. Çalışmanın bulguları göz önüne alındığında ergenlerin sağlıklı, duygusal ve sosyal gelişimlerinin yanı sıra uyum sağlama becerileni desteklemek amacıyla, okul içi ve özellikle öğretmenlerin sınıf içi etkileşimi ve iletişimi geliştirici uygulamalar gerçekleştirmelerinin önemi vurgulanabilir. Bağlanma ile ilgili alan yazın incelendiğinde, bağlamanın yaşam boyu devam eden bir süreç olarak değerlendirilmesiyle birlikte, anne-babanın ve akran gruplarına bağlanmanın ergenler üzerindeki etkilerine yönelik çalışmalara son yıllarda ilginin arttığı görülmektedir. Ancak Türkiye’de anne-baba bağlanması ve ergen gelişimini ele alan çalışmaların yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir. Bu nedenle, anne-baba ve akran gruplarına bağlanma biçimleri hakkında yapılacak okul içi çalışmalar ve eğitim programları, eğitim süreci içerisinde önleyici çalışmalar olarak planlanabilir. Ayrıca bu çalışmaların müfredatın bir parçası olarak E. Kocayörük 11 düşünülmesi gerektiği ve bu konuda da okul psikolojik danışma ve rehberlik servislerine öncü görevler düştüğü belirtilebilir. Bu çalışmanın bir takım sınırlıkları söz konusudur. Bunlardan birincisi; ergenlerin akran ilişkileri, ergenlerin kendilerini değerlendirme ölçümleri ile elde edilmiştir. Akran grupları ilişkileri ölçümlerinde, öğretmenler, arkadaşlar ve aile üyelerinin de değerlendirmesinin alınması, ergen-akran ilişkilerini değerlendirme konusunda gerekli görülmektedir. Bir diğeri ise, çalışmaya katılan ergenlerin cinsiyetleri ele alınmamıştır. Sonraki çalışmalarda cinsiyet değişkeninin ele alınması, kız ve erkek ergenlerin anne ve baba bağlanma düzeylerinin incelenmesi bağlanma alan yazınına önemli katkılar sağlayabilir. KAYNAKÇA Ainsworth, M., Blehar, M., Waters, E., ve Wall, S. (1978). Patterns of attachment. Hillsdale, NJ. Lawrence Erlbaum and Associates. Allen, J. P., Hauser, S. T., Eickholt, C., Bell, K. L., ve O’Connor, T. G. (1994). Autonomy and relatedness in family interactions as predictors of expressions of negative adolescent affect. Journal of Research on Adolescence, 4(4), 535-552. Allen, J. P., Marsh, P., McFarland, C., McElhaney, K. B., Land, D. J., ve Jodl, K. M., (2002). Attachment and autonomy as predictors of the development of social skills and delinquency during midadolescence. Journal of Consulting & Clinical Psychology, 70, 56 – 66. Allen J. A., Porter, M., McFarland, C., McElhaney, K. B., ve Marsh, P. (2007). The relation of attachment security to adolescents’ paternal and peer relationships, depression, and externalizing behavior. Child Development, 7(4), 1222-1239. Armsden, G.C., ve Greenberg, M.T. (1987). The inventory of parent and peer attachment: Individual differences and their relationship to psychological well-being in adolescence. Journal of Youth and Adolescence, 16, 427–454. Bartholomew, K. (1993). From childhood to adult relationships: Attachment theory and research. In S. Duck (Ed.), Learning about relationships (pp. 30-62). Newbury Park, CA: Sage Publication. Bowlby, J. (1969). Attachment. Vol. 1 of Attachment and Loss. New York: Basic Books. Bowlby, J. (1988). A secure base: Parent-child attachment and healthy human development. New York: Basic Book. Buist, K. L., Dekovic, M., Meeus, V. H., ve van Aken, M. A. G. (2004). Attachment in Adolescence:: A Social Relations Model Analysis. Journal of Adolescent Research, 19(6), 826-850. Ducharme, J., Doyle, A., B, ve Markiewicz (2002). Attachment security with mother and father; Associations with adolescents’ reports of interpersonal behavior with parent and peer. Journal of Social and Personal Relationship. 19(2), 203-231. Engels, R. C. M. E., Decovic M., ve Meeus, V. (2002). Parenting practices, social skills and peer relationship in adolescence. Social Behavior and Personality, 30(1), 3-18 12 Anna-Baba ve Akran Bağlanması Helsen, M., Vollebergh, W., ve Meeus, W. (2000). Social support from parents and friends and emotional problems in adolescence. Journal of Youth and Adolescence, 29(3), 319-335. Kocayörük, E. (2009). A Turkish Adaptation of the Inventory of parent and Peer Attachment in a Sample of Middle Adolecents. Manuscript submitted for publication. Ladd, G. W., ve Pettit, G. S. (2002). Parenting and the development of children’s peer relationship. M. H. Bornstein (Ed.), Handbook of Parenting, Vol: 5. Practical Issues in Parenting. Lawrence Erlbaum Associates Publishers. Laible, D. J, Carlo, G. ve Roeschc, S. C. (2004). Pathways to self-esteem in late adolescence: The role of parent and peer attachment, empathy, and social behaviors. Journal of Adolescence 27, 703-716. Lieberman, M., Doyle, A., ve Markiewicz, D. (1999). Developmental patterns in security of attachment to mother and father in late childhood and early adolescence: Associations with peer relations. Child Development, 70, 202-213. McBride, B. A., ve Rane T. R. (1997). Role identity, role investment, and paternal involvement: Implications for parenting program for man. Early Childhood Research Quarterly, 12, 173-197. Markiewicz, D., Lawford, H., Doyle, A. B., ve Haggart (2006). Developmental differences in adlosecents’and young adults’ use of mothers, fathers, best friends, and romantic partners to fulfill attachment needs. Journal of Youth and Adolescence, 35(1), 127140. Olson, D. H. (2000). The circumplex model of family systems. Journal of Family Therapy, 22(2), 144-167. Rane, T. R., ve McBride, B. A. (2000). Identity theory as a guide to understanding fathers’ involvement with their children. Journal of Family Issues, 21(3), 347-366. Reynolds, W. M. (2001). Reynolds Adolescents’ Adjustment Screening Inventory (RAASI): Professional Manual, Lutz, FL. Psychological Assessment Resources. Rice,K.G. (1990).Attachment in adolescence: A narrative and meta-analytic review. Journal of Youth and Adolescence, 19(5), 511-538. Santrock, J. W. (2005). Adolescence. Boston: McGraw-Hill. Savin-Williams, R., ve Berndt, T. J. (1990). Friendship and peer relations. In S. S. Feldman ve G. R. Elliott (Eds.), At the threshold: The developing adolescent (pp. 277–307). Cambridge; MA: Harvard University Press. Schneider, B. H. (1999). Children’s social competence in context. In M. Woodhead, D. Faulker ve K. Littleton (Eds.), Making sense of social development. London. Routledge. Updegraff, K. A., Madden-Dertrich, D. A., Estrada, A. U., Sales L. J., ve Leonard, S. A. (2002). Young adolescents’ experiences with parents and friends: Exploring the connections. Family Relations, 51, 72-80. Updegraff, K. A., Mchale, S. G., Crouter, A. C., ve Kupanoff, K. (2001). Parents' involvement in adolescents' peer relationships: A comparison of mothers' and fathers' roles. Journal of Marriage and the Family, 63(3), 655-669. Wilkinson, R. B. (2004). The role of parental and peer attachment in the psychological health and self-esteem of adolescents. Journal of Youth and Adolescence, 33(6), 479–493. E. Kocayörük 13 Vivona, M., J. (2000). Parental attachment styles of late adolescents: Qualities of attachment relationship and consequences for adjustment. Journal of Counseling Psychology, 47(3), 316-329. EXTENDED ABSTRACT Bolwby’s (1969) attachment theory has provided a theoretical point of view on the strong affective bond established between infant and the primary caregiver. Bowlby (1969) hypothesized that the most general function of attachment is to provide security for the offspring. Attachment security is a cornerstone of social development because it provides the child with autonomy, self-confidence and other emotional and social tool needed to develop relationship within social world. Over the years, in line with Bolwby’s framework, many researchers have conceptualized attachment as a life span construct (Bartholomew, 1993; Rice, 1990) and have claimed that children maintain attachments bonds to their parents across childhood and into adolescence. Recently, adolescent attachment with their parents has been explicitly considered in many studies and a vast number of studies provide empirical evidence for the link between parental attachment and psychological well-being and adjustment in adolescence (Ducharme, Doyle & Markiewicz, 2002; Laible, Carlo & Roeschc, 2004.) The need for close relationship also becomes crucial during adolescence. During the adolescence, children explore close and supportive relationship, emotional, cognitive and social changes outside of the family and attachment behavior is often directed toward out of parent figures. Attachment theory provides a theoretical underpinning about link between parent and child attachment style with peer-group function and relationship. In other words, Bowlby suggested that when the children develop a secure attachment to their primary caregiver, they develop a sense of self that serves as guide for social interaction and contribute to positive experiences in their relationship with other. The literature contains a great deal of empirical evidence about positive association between a secure parent attachment and young adolescent’s peer competence .Recent studies pointed out that young adolescent’s perception of close relationship and lack of conflict in their best friendship was predicted by their secure attachment with their parents (Lieberman, Doyle, & Markiewcz, 1999). Identifying the association of parent and peer attachment and adolescent adjustment plays an important role part in determining on the adolescent intervention and preventive activities. This study examined the relationships of attachment to mother, father and peer and adolescents’ adjustment. The purpose of this study is to identify the predictors of adolescents’ adjustment. Adoles- 14 Anna-Baba ve Akran Bağlanması cents’ adjustment is the dependent variable and predicting variables are gender, mother attachment, father attachment and peer attachment. The study was conducted with a sample 227 voluntary participants. The sample of participants, were high school students aged from 14 to 18 (M=16.02), were included from two different regions in Ankara. The data of the research was collected in a four month period from September to December 2007. Data collection instruments in the form of a questionnaire were completed by the students anonymously in the classroom during the students’ school hours and the average administration time was approximately 15 minutes. Inventory of Parent and Peer Attchment (IPPA) derives from the theoretical assumption of attachment theory and assesses the positive and negative dimension of adolescents’ relationship with their parents and close friends. The items in the original version of the IPPA demonstrated good internal consistency and, through principal components analysis, clustered into three factors, namely, “trust”, “communication” and “alienation” (Armsden & Greenberg 1987). In this study total score of IPPA was analyzed. Reynolds Adolescent Screening Inventory (RAASI) was developed by Reynolds (2001). It is a 32 item self-report measure to evaluate adolescent overall psychological adjustment. Hierarchical Regression Analysis was carried out to determine the predictors of adolescents’ adjustment. The results of the study showed that gender, entered in the first block, did not predict adolescents’ adjustment. Gender accounted for the %1 percent of the total variance. Mother attachment was the variable entered in the second block. Mother attachment was found to be predicting adolescents’ adjustment (t=12.14, p<.001) and variables of the second block accounted for the %40 percent of the variance. Father attachment was entered in third block and found to be predicting adolescents’ adjustment (t=-5.25, p<.001). Variables of the third block accounted for the %47 percent of the total variance. Finally, peer attachment was entered in the fourth block. Peer attachment was found to be predicting dependant variable and also mother and father attachment continued to be a predictors of adolescents’ adjustment. Variables of the forth block accounted for the %49. Mother attachment accounted for the %39 percent of total variance, which is the highest of all variables. The results of the current study which suggested that attachment to mother and father were predictors of adolescents’ adjustment was consistent with the related literature. Mother and father attachment were important variables which have an effect on adolescent self-esteem (Laible, Carlo, & Roeschc, 2004) and psychosocial development (Buist, Dekovic, Meeus, & van Aken, 2004; Allen et al., 2007. Another finding of the study which revealed that peer attachment was predictor of adolescents’ adjustment was also in agreement with many other studies findings. The literature contains a great deal of empirical evidence about positive E. Kocayörük 15 association between a secure parent attachment and young adolescent’ peer competence .Recent studies pointed out that young adolescent’s perception of close relationship and lack of conflict in their best friendship was predicted by their secure attachment with their parents (Lieberman, Doyle, & Markiewcz, 1999). 16 Anna-Baba ve Akran Bağlanması YAZAR HAKKINDA Yrd. Doç. Dr. Ercan Kocayörük, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Lisans eğitimini ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nde tamamlamıştır. Uzmanlı ve doktora çalışmalarını da Psikolojik ve Danışma alanında gerçekleştirmiştir. Ergen gelişimi, psikososyal gelişim, anne-baba ve ergen ilişkileri ve okul psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir İletişim Adresi: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 17100 Çanakkale, Türkiye. E-posta: [email protected] ABOUT THE AUTHOR Dr. Ercan Kocayörük works as a assistant professor at Faculty of Education, Çanakkale Onsekiz Mart University. He completed his doctoral degree from the Psychological Counseling and Guidance department of Education Faculty of Middle East Technical University. Adolescent development, parent and adolescent relations and counseling applications in school settings are in his working interest. Correspondence Address: Çanakkale Onsekiz Mart University, Department of Educational Sciences 17100 Çanakkale, Turkey. Email:[email protected].
© Copyright 2024 Paperzz