SELAM VER Yola çıkınca her sabah, Bulutlara

Dua
Biz, kısık sesleriz... Minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler... Göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver... cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
Arif Nihat Asya
SELAM VER
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynayı,
Bir selamda kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında.
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğu varlığa
Bir kısmı seni de sarsın…
Üstün Dökmen
Eskiden bir dergâh, bilgeliğin sırlarını aramak için gelenleri kabul ediyordu.
Burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün dergâhın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada “kalple konuşmaya” inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak veya
zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı. İçerideki bilge kapıda duran yabancıya baktı.
Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmalar başladı. Gelen yabancı, dergâha girmek ve burada kalmak
istiyordu. Bilge bir süre kayboldu. Sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya
uzattı. Bu: “yeni bir kişiyi kabul edemeyecek kadar doluyuz” demekti. Yabancı, dergâhın bahçesine döndü.
Bahçeden aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu
ve su taşmamıştı. Bu da ben burada kalırsam suyu taşırmam anlamına geliyordu. İçerideki Bilge saygıyla
eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Zira “Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı...”
CEVAP VERMEDEN ÖNCE İYİ DÜŞÜNÜN…
Özürlü 8 çocuğu olan frengi hastası olan hamile bir kadının çocuğunu
aldırmasını doğru bulur muydunuz? Sorunun cevabını vermeden önce okuyun.
Şimdi bir dünya lideri seçme zamanı ve sizin oyunuz seçimi etkileyecek. İşte 3
aday: 1. Aday Sahtekâr siyasetçilerle işbirliği içinde falcılara danışıyor paket
paket sigara içiyor ve ayyaşın teki… 2. Aday İki kere işten atılmış, öğlene kadar
uyuyan, üniversitede iken uyuşturucu kullanan gene ayyaşın biri…
3. Aday Madalya almış bir savaş kahramanı, sigara içmiyor. Evlilik dışı hiçbir
ilişkisi yok. Tercihiniz bu adaylardan hangisi olurdu? Önce kesin karar verin
sonra aşağıdaki cevaplara bakın!
1.Aday: Franklin Roosevelt (ABD Başkanı)
2. Aday: Winston Churchill (İng. Başbakanı)
3. Aday: Adolf Hitler (Almanya Başkanı)
Evet bu arada kürtaj sorusuna evet dediyseniz ünlü bestekâr “Beethoven’i
öldürdünüz!