`Türk - Romen Kültür Galası` muhteşem oldu

‘Gönül sayfamız’dan bir yaprak koptu
Sanatçı Kayahan, iki kere
yendiği kansere bu kez yenik düştü. Tedavi gördüğü
hastanede hayatını kaybeden 66 yaşındaki Kayahan,
Teşvikiye Camii’nde kılınan
cenaze namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’na
defnedildi.102
Romanyalı gazetecilerden Erdoğan'a uyarı:
Türkiye, Çavuşesku dönemine gidiyor 103
06-19 NISAN 2015 SAYI 697 WWW.ZAMAN.RO 2 LEI
Devlette çok farklı
görevlerde bulundum.
Ama 30 yıllık bir öğretmen olarak söyleyeyim ki, bu okullarda;
emek var, sevgi var,
samimiyet var, kendini
adama var. Bu akşam
da bunun semeresini
gördük. Bütün kalbimle sizi kutluyorum.
‘KÜLTÜRLERIMIZIN
NE KADAR YAKIN
OLDUĞUNU GÖRDÜM’
4 BIN KIŞILIK ‘SALA PALATULUI’ TIKLIM TIKLIMDI
Her yıl dostlarımın
davetine seve seve
katılıyorum. Lumina öğrencileri, bizi
hayran bırakan bir
performans sergilediler. Öyle bir sunum
yaptılar ki, ne kadar
yakın kültürlere sahip
olduğumuza bizi ikna ettiler. Bu çocuklar
Türk ve Romen kültürünün elçileridir.
‘Türk - Romen Kültür Galası’ muhteşem oldu
‘TÜRK-ROMEN
KÜLTÜRÜNÜN
HARIKA BIR KOMBINASYONUNU IZLEDIK’.
BÜKREŞ, ZAMAN
Lumina Eğitim Kurumları
düzenlediği ‘Türk - Romen
Kültür Galası’ ile, Bükreş’in en büyük kültür merkezi ‘Sala Palatului’ yi
tıklım tıklım dolduran 4 bin seyirciye
muhteşem bir kültür ziyafeti sundu. Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen ve
300 öğrencinin büyük bir maharetle
sergiledikleri gösterilerle renklenen
geceyi çok sayıda Romen devlet
adamı, yabancı misyon şefleri, milletvekilleri, sanatçılar ve gazeteciler
büyük bir beğeni ile izledi.
Romanya Eğitim Bakanlığı ve çok
sayıda sivil-resmi devlet kurumlarının da partnerleri arasında yer aldığı
Gala’nın açılışı yaklaşık 100 öğrencinin hep birlikte seslendirdiği “Kültürler el ele” şarkısı ile başladı.
UNİCEF Romanya Büyükelçisi, ünlü sanatçı Andreea Marin
q
Rodica Paraschiv
PRAHOVA VALISI
Marian Neacşu
(ROMEN - TÜRK PARLAMENTOLAR
ARASI DOSTLUK GRUBU BAŞKANI):
Doina Pana
ESKI BAKAN - PARLAMENTER
‘BU OKULLARDA EMEK,
SEVGI VE SAMIMIYET VAR’
Harika bir geceydi.
Sahnede çok güzel
hazırlanmış çocukları gördüm. Türk ve
Romen kültürünün
harika bir kombinasyonunu izledik.
Dostluk ve birlik
mesajlarını aldık.
GALA IÇIN
NE DEDILER?
KÜLTÜR 08-09
www.zaman.ro
Bükreş’in en büyük kültür merkezi ‘Sala Palatului’ yine tarihi bir geceye ev
sahipliği yaptı. Lumina Eğitim Kurumları’nın her sene büyük ilgi gören
“Türk - Romen Galası’ 300 öğrencinin aylar süren birbirinden güzel; şiir,
şarkı, folklor ve etkileyici gösterilerine sahne oldu. 4 bin kişilik salonu tıklım tıklım dolduran her kesimden izleyiciler, gösterileri ayakta alkışladı.
1
Öztürk’ün sunduğu gecenin selamlama konuşmasını yapan Lumina
Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu
Başkanı Fatih Gürsoy, kültürlerin
toplumun aynası olduğunu belirterek, evrensel güzellikleri yansıtmaya ve Romanya’yı en güzel şekilde;
kültür, bilim ve sosyal aktivitelerde
temsil etmeye ve insanlığa hizmete devam edeceklerini belirterek
destek veren herkese teşekkür
etti. Gürsoy, yıl sonunda açılışını
yapacakları 26 bin metrekarelik
yeni okul kampüsünün müjdesini de vererek, “Romanya’nın gülen yüzü olmaya devam edeceğiz.”
dedi. Büyük ilgi görmesi nedeniyle Gala bu sene 2 ve 3 Nisan
tarihlerinde iki gün boyunca
Bükreşlilere ve 5 Nisan Pazar
günü de Köstencelilere unutulmaz anlar yaşattı. 108-09
facebook: zamanromania / zamanromanya
twitter: @ZamanRomanya
02KÜLTÜR
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
Kayahan’ın vefatı Türkiye’yi yasa boğdu
ŞEYMA BAL, SARRA ATAY İSTANBUL
İlk kez 1990'da yumuşak doku
kanserine yakalanmıştı usta
sanatçı Kayahan. Tedavinin ardından kanseri yendiği haberi ulaşmıştı
sevenlerine. 2005'te aynı hastalık yeniden nüksetmişti. Kanseri 2'nci kez
yenmişti ve dillerde dolaşan Yemin
Ettim, Odalarda Işıksızım, Atın Beni
Denizlere, Emrin Olur, Gönül Sayfam eserleriyle sevgi aşılıyordu herkese. Mutlu aile hayatıyla da örnekti
usta sanatçı. Geçtiğimiz yıl kansere
yeniden yakalandığı haberi bomba
gibi düştü gündeme. Kemoterapi gören Kayahan, 23 Mart'ta hastaneye
kaldırılmıştı. Durumunun kötüleşmesi üzerine 25 Mart'ta yoğun bakıma alınmıştı. Usta sanatçı, iki kere
yendiği kansere bu kez yenik düştü.
Vefatıyla tüm Türkiye'yi yasa boğan usta sanatçı, İstanbul Kanlıca
Mezarlığı'nda defnedildi.
1
Sudanlı yetimi
evlat edinmişti
SON KONSERİNDE HELALLİK İSTEMİŞTİ
Usta sanatçı, son konserini 14
Şubat'ta vermişti. Nilüfer ile birlikte çıktığı sahnede “Benden size
hakkım helal, siz de hakkınızı he-
lal edin. Yakında daha rahat kalkacağım günler olacak. Hayal edin,
hayal ettiğiniz sürece yaşarsınız.”
cümleleriyle dinleyenlere duygusal anlar yaşatmıştı.
Müziğiyle sevenlerinin gönlüne
taht kuran Kayahan, yardımseverliğiyle de biliniyordu. Sudanlı
11 yaşındaki Adil Muhammed'i
evlat edinmişti. Kızı Aslı'nın çeyizi için sakladığı altınları da Kimse
Yok mu Derneği'ne bağışlamıştı. Usta sanatçı, 2012'de yapılan
10. Türkçe Olimpiyatları'nın şarkı finaline jüri olarak katılmıştı. Şarkının Yıldızları Finali'nde
Türkmenistan'dan Ruslan Annamammedov, İbrahim Tatlıses'in
'Gülüm Benim' parçasıyla birinci
olmuştu. Gecenin birincisini büyük
usta Kayahan açıklamış, Türkçeye
yapılan hizmetleri övmüştü.
Kırım Tatarlarının tek kanalı ekran kararttı
1
2014 Mart'ında Rusya'nın
topraklarına
kattığı
Kırım'da yaşayan Tatarların sahip olduğu tek televizyon kanalı ATR, salı gece yarısı itibarıyla yarımadadaki yayınlarını
durdurmak zorunda kaldı. Rus
makamlarına art arda yapılan
4 lisans başvurusunun da “teknik nedenlerle” reddedilmesi
üzerine ekran karartan kanalın
beşinci başvurusu ise halen in-
celeniyor. ATR kurucusu Lenur
İslamov, konuyla ilgili yaptığı
açıklamada, kendilerine yönelik
tavrın siyasi olduğunu savundu.
“Bize lisans vermiyorlar çünkü
hiçbir yetkili ileride insanlara bir
şeyler yapmaları konusunda yayın yapmayacağımızdan emin
olamaz.” dedi. Yayınlarını durdurmaya zorlanmalarına “Sınır
dışı edilmek gibi.” sözleriyle tepki gösterdi. DIŞ HABERLER SERVİSİ
Eserlerimde Türk sanat
müziğinin de etkisi var
1
Ruslardan Nasreddin Hoca filmi
1
Rusya'nın önde gelen film şirketlerinden Enjoy Movies, komik
hikâyeleri ve fıkralarıyla bilinen Nasreddin Hoca'yla ilgili film
çekeceğini açıkladı. Şirket, filmi çekmesi için dünyaca ünlü ‘Pers Prensi'
yönetmenlerine öneri götürülebileceğini duyurdu. Rus basınına göre,
çekimlerine Özbekistan'da başlanacak filmin ismi ‘Hoca-Doğunun
Sahibi' olacak. Yapımcı Georgi Malkov, filmin uluslararası potansiyele sahip bir yönetmene verileceğini söyledi. Nisan ayında Özbekistan
Kültür Bakanlığı ile görüşeceklerini kaydeden Makov, filmle ilgili temel konuların orada belirleneceği bilgisini verdi. FARUK AKKAN MOSKOVA
İlk kez 1990'da
yumuşak doku
kanserine
yakalanan usta
sanatçı Kayahan,
bu kez yenik
düştü. Vefatıyla
tüm Türkiye'yi
yasa boğan usta
sanatçı, geride
unutulmaz eserler
bıraktı.
Azeri asıllı ünlü İngiliz sanatçı
Sami Yusuf, eserlerinde Azerbaycan ezgilerinin yanı sıra Türk sanat müziği ve Mevlevi-tasavvuf musikisinin de etkisi olduğunu söyledi.
Yusuf, müziğine en büyük tesiri ise
İslam geleneğindeki hikmet ve irfanın yaptığını vurguladı. Norveç'in
başkenti Oslo'da önceki gece konser veren Yusuf, harika bir atmosfer
yaşadığını dile getirdi. Event Konser
Salonu'ndaki etkinliği Norveçlilerin
yanı sıra Türkiye ve Azerbaycan vatandaşları da katıldı. Ud ve perküsyon performansıyla da dikkat çeken
Yusuf, konser sonrasında albümünü
imzaladı. ENGİN TENEKECİ OSLO
03GÜNDEM
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
ROMANYALI GAZETECİLERDEN ERDOĞAN'A UYARI:
Türkiye, Çavuşesku dönemine gidiyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Romanya gezisi sonrası Türkiye'nin gidişatıyla ilgili kaygılarını dile getiren ünlü
Romen gazeteciler, "Çavuşesku dönemi" benzetmesi yaptı. Erdoğan’ın Bükreş ziyareti ve Türkiye’deki gelişmelerle ilgili
konuşan Romen gazeteciler, yolsuzluklarla mücadele etmek yerine demokrasiyi askıya alan Türkiye’nin varacağı yerin,
Çavuşesku dönemi Romanya’sı gibi fakirlik ve polis devleti olacağı uyarısında bulundu.
ÖMER SAİD BURGAZLI - BÜKREŞ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın Romanya gezisi sonrası Türkiye'nin gidişatıyla ilgili kaygılarını dile getiren ünlü Romen gazeteciler,
"Çavuşesku dönemi" benzetmesi yaptı.
Erdoğan’ın Bükreş ziyareti ve Türkiye’deki gelişmelerle ilgili konuşan Romen gazeteciler, yolsuzluklarla mücadele etmek yerine demokrasiyi askıya alan
Türkiye’nin varacağı yerin, Çavuşesku
dönemi Romanya’sı gibi fakirlik ve polis
devleti olacağı uyarısında bulundu.
Çeyrek asır önce komünist rejimden
yeni bir bahara doğan Romen demokrasisinin AB süreci ve yolsuzluklarla mücadele azmi dolayısıyla sürekli gelişip
ilerlediğini belirten duayen gazeteciler,
“yeni Türkiye”nin ise “eski Romanya”yı
hatırlatan adımlar attığına dikkat çekti.
Özgür basının önemini de vurgulayan
Romen gazeteciler, Türkiye’de medyaya
artan baskının ve gazetecilerin tutuklanmasının, “Erdoğan yönetiminin zayıfladığına işaret olduğunu” savundu.
1
MARINCEA:
YOLSUZLUKLAR,
BASKI İLE
KAPATILAMAZ
Erdoğan’ın Romanya ziyaretini uluslararası alanda izolasyonu azaltmaya
yönelik bir adım
olarak yorumlayan
Romanya’nın ünlü
haber kanalı Realitatea TV yayın editörü Ovidiu Marincea, Türkiye’de hukuk
devletinin son gelişmelerle ciddi yara
aldığını belirtti.
Marincea, “Bunu ben değil, bütün
Batı ve dünya kamuoyu izliyor ve endişelerini her mahfilde dile getiriyorlar.
Ayrıca askerin yaptığı anayasa, 35 yıl
sonra böyle bir hükümet tarafından maalesef hâlâ sürdürülüyor.”
MECLİS, YOLSUZLUK SORUŞTURMALARINI
TIKAMAK İSTEDİ, AMA HALK ENGELLEDİ;
TÜRK MİLLETİ DE AYNISINI YAPMALI
Çavuşesku döneminde olduğu gibi,
yolsuzlukların bir ülkeyi fakirliğe ve
despotizme sürükleyeceği uyarısında
bulunan duayen gazeteci Ovidiu Marincea, “Türkiye’deki yolsuzluk skandalını
bütün dünya gördü. Yolsuzluklar, zor
kullanarak, sistemi polis devleti yaparak
çözülemez. Yolsuzluk, fakirlik demektir.
Bunun en güzel örneği Ukrayna’dır. Bir
yolsuzluk toplumsal piramitte ne kadar
çok yukarılarına tırmanırsa ve katmanlarına ayrılırsa bu eninde sonunda fakirliği getirir. Bizde de her alanda yolsuzluk
vardı. Parlamento, yolsuzluk soruşturmalarını tıkamak istedi; ancak kamuoyu baskısına karşı duramadılar. Aynı
Çeyrek asır önce komünist rejimden yeni bir bahara doğan Romen demokrasisinin AB süreci ve
yolsuzluklarla mücadele azmi dolayısıyla sürekli gelişip ilerlediğini belirten duayen gazeteciler, “yeni
Türkiye”nin ise “eski Romanya”yı hatırlatan adımlar attığına dikkat çekti. Özgür basının önemini de
vurgulayan Romen gazeteciler, Türkiye’de medyaya artan baskının ve gazetecilerin tutuklanmasının,
“Erdoğan yönetiminin zayıfladığına işaret olduğunu” savundu.
reaksiyonu Türk halkının vermesi lazım.
Basın da hukukun işlemesine yardımcı
olmalı. Parlamento da adaletin işini yapmasına müsaade etmeli.” dedi.
ROMANYA, HİZMET OKULLARINA
MÜDAHALE ETTİRMEZ
Romanya’nın, Erdoğan’ın Hizmet okulları ile ilgili diktelerini de asla kabul etmeyeceğine ve okullara müdahale ettirmeyeceğine vurgu yapan Marincea,
“Romanya ve başka ülkeler herhangi bir
müdahaleye asla sıcak bakmaz.” dedi.
AB’nin Türkiye demokrasisi için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan
Marincea, “Ancak gördüğüm kadarıyla
Türkiye, artık AB yolculuğuyla pek ilgilenmiyor. Hiçbir yetkiliden AB’ye katılım isteğiyle ilgili kuvvetli bir irade beyanı gelmiyor. Bu, Türkiye açısından çok
endişe verici bir durum.” dedi.
Türkiye için tek çözümün AB yolu
olduğunu vurgulayan Marincea, “Ben
de umuyorum ki; 7 Haziran seçimlerinde demokrasi yönünde bir değişim olur.
Yoksa güvenlik paketiyle, polis devletiyle bir yere varılamaz. Erdoğan, her şeyi
kontrol eder hale gelmişse, Türkiye çok
yakın zamanda bir polis devletine dönüşecektir. Bu kaçınılmazdır.”
CRISTOIU: KOMÜNİST
DÖNEMDE BİLE
GAZETECİLER
TUTUKLANMIYORDU
Romanya’nın duayen gazetecilerinden Ion Cristoiu da,
Erdoğan’ın Bükreş
ziyaretini ‘başarısız’
olarak nitelendirdi.
Ziyaret öncesi medyatik bir hazırlık yapılmadığının altını
çizen ünlü gazeteci şu tespitleri yaptı:
“Böyle özel ilişkilerimizin olduğu, büyük
bir ülkenin lideri geliyorsa, buna medyatik bir hazırlık gerekir. Ziyaretin medya
kanallarında konuşulmasını sağlarsınız.
Ama böyle bir şey göremiyorum ben.
Tek başına bu bile ziyaretin sonucunu
tayin etmeye yeter.”
Romanya’daki bu ‘soğuk’ havada
Erdoğan’ın izlediği otoriter politikanın
büyük rolü olduğunu söyleyen Romen
gazeteci, basın mensuplarına yönelik
tutuklamaları ise bu siyasetin en ileri
noktası olarak gösterdi.
Çavuşesku dönemine de gönderme
yapan Cristoiu, “1968’den beri gazetecilikle uğraşıyorum. Komünist dönemde baskı vardı; ama tutuklama gibi ağır
uygulamalar o dönemde bile yoktu.
Türkiye'nin basın mensuplarını tutuklamakla komünist dönemden daha kötü
adımlar attığı görülüyor. Hakiki ve meşru bir güç olsa, böyle rezil aşırılıklara
kalkışmaz.” sözleriyle Erdoğan’ı eleştiren Ion Cristoiu şu yorumda bulundu:
“Eğer bir yönetim tutuklama yoluna bu
derece yaygın başvuruyorsa, demek ki
başka formül bulamamıştır ve kendini
güvende hissetmemektedir. Bu da onun
zayıfladığına işaret eder.” yorumunda
bulundu. Duayen gazeteci, özgür basını yok eden bir yönetimin aslında kendi kendini zehirlediğine vurgu yaparak,
“Gerçekler rejimi yıkmaz; tam tersine
idarenin ömrünü uzatır.” dedi.
MUNTEANU:
TÜRKİYE’NİN
TEMEL PROBLEMİ,
ERDOĞAN’IN KENDİSİ
Bugün, Türkiye’nin
temel probleminin
AK Parti yönetimi
ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdo-
ğan olduğunu savunan gazeteci - analist Razvan Munteanu da "Son yıllarda
Türkiye'de dış politikada Ortadoğu’ya
doğru bir yöneliş var. Otoriter bir yönetim anlayışına doğru kayma söz konusu.
Halihazırdaki gidişat AB standartlarıyla örtüşmüyor. Zaten Brüksel şimdilik
Türkiye'yi bir kenarda tutuyor." değerlendirmesini yaptı.
Munteanu, dış politika konusunda da Ankara’nın ‘komşularla 'sıfır
problem'den 'sıfır dost' seviyesine indiğine dikkat çekerek, “Türkiye halihazırda Suriye, Irak, İsrail ve şu günlerde de
İran olmak üzere hepsiyle soğuk ilişkiler
içerisinde. Bütün bölgesel politikalardan
dışlanmış durumda." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurtdışı
gezilerini de global plandaki izolasyondan kurtulma çabası olarak yorumlayan
Munteanu, “Ancak Erdoğan'ın son gezilerine bakarsak; Küba, Suudi Arabistan,
Slovakya, Slovenya ve Romanya olması
dikkat çekici.” dedi.
ÇAVUŞESKU GİBİ YAPTI; ABDULLAH GÜL’Ü
BİLE SAF DIŞI BIRAKTI
Erdoğan’ın Çavuşesku ile benzer stratejiler izlediğini, Çavuşesku’nun da karşıt
görüşleri bastırdığını söyleyen Munteanu, “Erdoğan’ın da, Çavuşesku gibi
uluslararası planda marjinal duruma
düşmesi muhtemeldir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoriter
yönetiminin Çavuşesku dönemini andırmaya başladığını söyleyen Munteanu
ayrıca, Erdoğan’ın da Çavuşesku gibi
muhtemel rakiplerini saf dışı bırakma
stratejisi izlediğini söyledi. Munteanu,
“Buna örnek verirsek; Abdullah Gül'ü
bile saf dışı bırakmıştır.” diye ekledi.
OKULLAR KAPATILAMAZ; YAPILANLAR
AVRUPA DEĞERLERİNE TERS
Erdoğan’ın Hizmet hareketine karşı cadı
avı ve yurtdışındaki Türk okullarını kapattırmak istemesini de yorumlayan
gazeteci Razvan Munteanu, Ankara’nın
böyle bir yasaklamaya gücünün yeteceğini sanmadığını kaydetti.
Munteanu
şöyle
devam
etti:
“Türkiye'de iki tip İslam'dan bahsedebiliriz. Fethullah Gülen'in desteklediği sivil
İslam ve Erdoğan'ın başını çektiği radikal
İslam. Son yıllardaki icraatları, Erdoğan'ın
toplumda ‘siyasi İslam’ odaklı bir proje yürüttüğünü gösteriyor. Bütün bu yapılanlar Avrupa değerlerine ters. Ayrıca
Romanya'da faaliyet gösteren okulları
kapatmaya Ankara'nın asla gücü yetmez.
Mesela Romanya’da her türlü azınlık okulları var. Avrupa'nın ruhu böyle. Romanya’daki demokrasi anlayışına bir örnek
olarak Alman azınlığa ait biri olan Cumhurbaşkanı Klaous Ioannis'i gösterebiliriz.
Eğer demokrasiyi özümsediyseniz bu tür
farklılıkları asla problem etmezsiniz."
04GÜNDEM
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
‘Erdoğan'ın ziyareti Brüksel nezdinde makyaj çalışması’
1
Romanya basını, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın Bükreş ziyaretini, "Türkiye'nin son yıllarda bozulan
imajı sonrası Brüksel için yapılan bir makyaj çalışması" olarak değerlendirdi.
Adevarul gazetesinden Sebastian
Zachman 'Erdoğan Bükreş'e niye geldi?'
başlıklı haberde Erdoğan'ın ziyaretini "ABRusya ihtilafında Brüksel tarafında yer aldığını gösterme çabası" olarak nitelendirdi.
Erdoğan’ın üç AB ülkesini ziyareti Brüksel
nezdindeki yaralanmış imajı için bir makyaj çalışması olduğunu öne süren Zachman "Rusya ile imzaladığı ve AB ülkelerini
devre dışı bırakan gaz iletim hattı anlaşması nedeniyle Türkiye, Brüksel tarafından
şiddetle eleştirilmişti." ifadelerini kullandı.
"DEVLET ADAMI DEĞİL, SİYASET
ADAMI GİBİ DAVRANDI"
"Bükreş ziyareti ‘Erdoğan’ın ısrarıyla ve
son yüz metrede’ ayarlandı." ayrıntısını veren Adevarul yazarı, 3 AB ülkesini
kapsayan bu ziyaretin Avrupa’daki müttefiklerin güvenini geri kazanma hamlesi
olarak nitelendirdi.
Görüşmede İohannis’in gündeminde
AB üyeliği temel konuyken, Erdoğan’ın
kendi iç siyasetine yönelik mesajlar vermesinin dikkat çektiğini belirten Zachman,
Erdoğan'ın seçimlere iki ay kala, yurt dışındaki vatandaşlarını mobilize etme maksadı
güttüğünü ileri sürdü. Zachman, Erdoğan
ile İohannis'in yaptığı ortak basın toplantısında devlet adamından ziyade siyaset
adamı gibi konuştuğu tespitini yaptı. Türkiye’deki son gelişmelerden bahsederken, iki
kez ‘partimiz AK Parti’ lafzını kullandığını
anladığını belirten Zachman, Bükreş ziyaretinin hafızalarda ‘seçim dokunuşu’ olarak
kaldığı tespitiyle yazısını sonlandırdı.
TÜRK DEMOKRASİSİNDEN, PUTİN MODELİNE
Adevarul yazarı Marius Dorin Lulea imzalı yorumda ise demokratik hukuk devleti çizgisinden vazgeçen Erdoğan’ın,
'Osmanlı ruhuna' ve 'büyük güce' dayanan yönetim modelini benimsediğini
öne sürdü. Türk demokrasisinin sanıldığı gibi olmadığının altını çizen Adevarul
yazarı, rejimin her geçen gün daha fazla
Putin modeline dönüştüğünü kaydetti.
Erdoğan’ın etkisi altında bulundurduğu
medyayla tüm propaganda malzemelerini
kullandığına vurgu yapan Lulea, her türlü akıl dışı suçlamalar ve ceza davalarıyla
tüm muhaliflerin devre dışı bırakıldığı tespitini yaptı. Erdoğan’ı dünyanın en zengin
lideri olduğunu öne süren Lulea, devletin
Erdoğan’ın yakınlarından oluşan oligarşik
bir ekipçe yönetildiğini vurguladı.
Romanya basını,
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip
Erdoğan'ın
Bükreş ziyaretini,
"Türkiye'nin son
yıllarda bozulan
imajı sonrası
Brüksel için yapılan bir makyaj
çalışması" olarak
değerlendirdi.
"RUSYA'YA DEĞİNİLMEDİ"
Romanya'nın ünlü gazetecilerinden köşe
yazarı Sabina Fati, Europa Libera radyosuna yaptığı açıklamada, "(Romanya Cumhurbaşkanı) Iohannis-0, Erdoğan-1" yorumunda bulundu. Sabina Fati,
"Zorlu Karadeniz meselesi bağlamında
iki lider de, Rusya’yla ilgili bir referans
vermeyerek önemli bir başarıya imza attı.
Ortak basın toplantısında, Kırım’la ilgili
hiçbir ifade yoktu. Sanırım Erdoğan da
son dönemde Türk Akımı ile ivme kazanan Türk-Rus ilişkilerine zarar vermesinden kaçınmak için bunu bilerek gündeme getirmedi." dedi.
Ortak basın toplantısında gördüğü
kadarıyla ilişkilerin yerinde saymadığını
aksine geriye gittiğini öne süren Sabina
Fati, şunları aktardı: "Karadeniz altından
yapılacak elektrik iletim hattı için fizibilite
raporunun yenileceğini öğrendim. İohan-
nis, 'yeni fizibilite bizim lehimize' dedi
ama Erdoğan 'Bulgaristan’la da görüşüyoruz, neresi avantajlıysa oradan alcağız'
ifadelerini kullandı."
Güvenli ve müreffeh bir bölgenin her
iki ülkenin de yararına olduğunu belirten Fati, "Ancak uluslararası kuralları
çiğneyen Rusya’ya rağmen bu nasıl sağlanacak? Bu konuda ne görüştüklerini
bilmiyorum." dedi.
Romen gazeteci Erdoğan ziyaretinden çıkardığı sonucu ise şöyle aktardı:
Bulgaristan, yolsuzlukla mücadelede
Romanya’nın DNA modelini örnek alacak
1
Üst düzey yolsuzluklarla
mücadelede büyük başarı
kazanan Romanya’nın Özel yetkili
DNA sistemi Bulgaristan’a model
oldu. Sofya yönetimi, yolsuzlukla
mücadelede Cumhurbaşkanlığı dışında herkesi yargılama yetkisine
sahip yargı sistemini örnek alacak.
Yıllardır Romanya’da başarıyla
uygulanan ve AB yetkililerinin de
övgüsünü kazanan Yolsuzlukla
Mücadele Kurumu (DNA) benzeri Bulgaristan’da da uygulamaya
geçirilecek. Bu amaçla özel yetkili
bir yargı sistemi kurulacak. 2016
yılından itibaren faaliyete geçecek
olan kurum, şu andaki dört kurumun fonksiyonunu birleştirecek.
Bu konuda toplam 6 bin 670 üst
düzey kişi yakından takip edilerek sıkı denetim ve dürüstlük
testleri uygulanacak.
Yeni projeyi tanıtan Başbakan Yardımcısı Meglena Kuneva,
stratejinin en önmeli hedefinin,
devletin üst düzey kademelerinde
işleyen yolsuzluğu önlemek olduğunu açıkladı.
Bakan Kuneva, Adalet Bakanı
Hristo İvanov ile birlikte yaptığı
tanıtım esnasında strateji kapsamında altı hedef ile 33 farklı
öncelikli madde bulunduğunu
belirtti. Avrupa Birliği ülkelerine
kıyasla Bulgaristan'daki yolsuzluğun kötü seviyede olduğunu itiraf
eden Başbakan Yardımcısı Kuneva, bu sıralamada ülkenin ikinci
sırada yer aldığını kaydetti.
Kuneva, ülkenin ileri gidebilmesi konusunda atılan her adımın
yolsuzluk yapanlar tarafından
engellendiğini, Schengen bölgesine girmenin bundan dolayı zarar gördüğünü, fakat asıl hedefin
vatandaşların güvenilir bir ülkede
yaşaması olduğunu vurguladı.
Bulgaristan'da böyle bir sorun varlığı inkar edilmediğini ifade
eden Kuneva, yolsuzluğun aşama
aşama kökünden sökülebilmesi için
de strateji hazırlandığını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Kuneva,
Romanya'daki benzeri kurumu
1 Ocak 2016 tarihinden itibaren
faaliyete geçireceklerini kaydetti.
BEYNUR SÜLEYMAN SOFYA
"Görünen o ki, Iohannis, güzel bir ev
sahipliği yapmış. Romanya’nın endişelendiği konuları masaya getirmemiş. Karadeniz havzası ikincil planda
kalmış. Şu sorular cevapsız kaldı: Kırım ihtilafı yayıldığında, Çanakkale ve
İstanbul boğazları nasıl işlev görecek?
Kırım konusunda, Moskova’ya karşı
Ankara’nın tutumu ne olacak? Özellikle, Romen-Türk stratejik ortaklığının
ne tür enstrümanları uygulamaya konacak?" sorularını sordu. BÜKREŞ ZAMAN
05İŞ DÜNYASI
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
İhracat 3 ayda 2,8 milyar dolar geriledi
EKONOMİ SERVİSİ
Ekonomide yaşanan
olumsuz gidiş İhracat
rakamlarına da yansıdı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin
verilerine göre, Türkiye’nin
en büyük ihracat pazarlarından Avrupa’daki kırılgan
seyir ve Euro/dolar paritesindeki düşüşle ihracat martta
yüzde 13,4 azalışla 11 milyar
229 milyon dolar oldu. Geçen
yılın ilk üç ayında 38 milyar
607 milyon dolar olan ihracat
ise bu yılın aynı döneminde
yaklaşık 2,8 milyar dolar azaldı ve 6,8 düşüşle 35 milyar
816 milyon dolara geriledi.
Son 12 aylık ihracat geçen
yılın aynı dönemine göre
değişmeyerek, 153 milyar
1
309 milyon dolar olarak gerçekleşti.
TİM, mart ayı ihracat rakamlarını yazılı bir açıklamayla duyurdu. Buna göre,
sektörel bazda mart ayında
en fazla ihracatı 1 milyar 772
milyon dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü
1 milyar 353 milyon dolarla
kimyevi maddeler ve mamulleri ile 1 milyar 328 milyon
dolarla hazır giyim ve konfeksiyon izledi. Mart ayında
en fazla ihracat artışını yüzde
35,7 ile fındık ve mamulleri
sektörü yakalarken, bu sektörü, yüzde 26,7 ile savunma
ve havacılık sanayii ile yüzde
11,3 ile süs bitkileri ve mamulleri sektörü izledi.
TİM verilerine
göre, ihracat mart
ayında, geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 13,4
gerileyerek 11
milyar 229 milyon
dolara indi. Yılın
ilk üç ayındaki
düşüş ise geçen
yılın ilk çeyreğine
göre yüzde 6,8
oldu. Son 12 aylık
ihracat ise geçen
yılın aynı dönemine göre değişmedi: 153 milyar 309
milyon dolar.
Tim Cook servetini yardım
kuruluşlarına bağışlayacak
57 katlı gökdeleni 19
günde inşa ettiler
1
Çin'in güneyindeki Hunan eyaletinde 57 katlı bir gökdelen sadece 19 günde inşa edildi.
Dünyanın en kısa sürede inşa edilen gökdeleni olarak lanse edilen projenin metrekaresi 12 bin yuana
(yaklaşık 2 bin dolar) satışa çıkarıldı. Projenin içinde 800 daire yer alıyor. 180 bin metrekarelik alana
inşa edilen gökdelenin adı 'Küçük Gökyüzü Şehri'.
Ülkede son yıllarda adeta hayatı felç eden hava kirliliği sorunu dikkate alınarak hazırlanan çevre dostu
projede, 4 bin kişilik çalışma sahası ve 220 mağaza
bulunuyor. Projede ayrıca 19 adet tavan yüksekliği
10 metrelik toplantı salonu ve 3 kilometrelik trafiğe
kapalı yürüme caddesi var. OSMAN EROL PEKİN
1
Teknoloji
devi
Apple'ın CEO'su
Tim Cook tüm servetini yardım kuruluşlarına
bağışlayacağını açıkladı.
Fortune dergisine konuşan Cook, 10 yaşındaki
yeğeninin eğitim mas-
raflarını karşıladıktan
sonra bağışı yapacağını belirtti. Yaklaşık 800
milyon dolarlık servetin
sahibi Cook, "Suya atılmış bir çakıl taşının değişim için yarattığı dalga
olmak istiyorum" dedi.
06DÜNYA
‘Türkiye'de cinnet hali var’
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms, Türkiye’de temel haklar ve basın hürriyetinin baskı altında olduğunu söyledi. Hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün eleştirileri “devlete tehdit” olarak gördüğünü söyleyen Harms,
“Etraflarının düşmanlar tarafından sarıldığını düşünüyorlar. Bu cinnet hali.” dedi.
NAMIK KEMAL PARLAK - İSTANBUL
Avrupa Parlamentosu (AP) Yeşiller Grubu’ndan AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’a çok sert eleştiriler geldi.
Yakın zamana kadar AKP iktidarının
kuvvetli destekçilerinden biri olarak bilinen Yeşiller Grubu, basın hürriyeti başta
olmak üzere temel hak ve özgürlüklerde
ciddi gerileme olduğunu düşünüyor. Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms,
Türkiye’de artık basın hürriyetinin
kalmadığını, Erdoğan’ı tenkit etmeye
cesaret eden gazetecilerin tehdit edildiğini ve Türkiye’de cinnet halinin yaşandığını söyledi. Kürt sorununun çözümünde sona yaklaşıldığına dair herhangi
bir intibaı olmadığını söyleyen Harms,
paralel devlet tezine Brüksel’de kimsenin
inanmadığını söyledi.
Zaman Brüksel Temsilcisi Selçuk
Gültaşlı’nın hazırlayıp sunduğu Avrupa Masası programına misafir olan
Harms, Erdoğan’ın artık demokratik
ilkelere saygısının kalmadığını vurgulayarak temel haklar, basın hürriyeti ve
çoğulculuk gibi ilkelerin baskı altında
olduğunu söyledi. Samanyolu Haber
Televizyonu’nda yayınlanan mülakatta
Harms, “Bu sadece çok sayıda gazeteci
1
hapiste olduğu ya da yargılandığı için
değil, Erdoğan’ı eleştirme cüreti gösteren tüm gazeteciler tehdit edildiği için
böyle.” dedi.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı
Hidayet Karaca ile Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun hapiste olduğu hatırlatılan Harms, Türkiye’de artık
basın hürriyetinin olmadığını söyledi.
“Medya büyük baskı altında. Bu durum
sadece hapiste ya da mahkemede meslektaşlarınız olmasından kaynaklanmıyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanı
medyadaki bütün eleştirilere “devlete
tehdit” olarak bakıyor. Her eleştirel gazeteciyi, “devlet düşmanı” olarak görüyor ve onları hapse atıyor ya da haklarında dava açıyor. Bu durum asla kabul
edilemez. Sanırım Erdoğan da bunun
kabul edilemez olduğunu biliyor.” yorumunu yaptı.
DEMEK Kİ ERDOĞAN’IN
SAKLAYACAKLARI VAR
Mülakat boyunca sık sık Türkiye’de
bir cinnet hali yaşandığına işaret eden
Harms, Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle açılan davalarda patlama olduğunun sorulması üzerine, hükümetin ve
Erdoğan’ın kendilerini güvende his-
setmediklerini vurguladı. “Sosyal medyadaki bu paylaşımlar davaya dönüşüyorsa Erdoğan’ın çevresindeki herkes
gerçekten endişe etmeli. Bu hakikaten
tuhaf bir hal. Bu durum, hükümetin ve
Cumhurbaşkanı’nın kendilerini güvende hissetmediklerini gösteriyor. Etraflarının düşmanlar tarafından sarıldığını
düşünüyorlar. Bu cinnet hali. Gerçekten delice.” dedi.
17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının kapatıldığı, soruşturmaları
açan savcıların soruşturulmaya başlandığı sorulan Harms, Erdoğan ve
hükümetin saklayacağı şeyler olduğunu söyledi. “Demek ki hükümet ve
Cumhurbaşkanı’nın saklayacak bir şeyi
var. Yolsuzluk iddialarını soruşturmak
isteyenlerin hepsine ‘devlet düşmanı’
olarak bakılıyor ve bunların hepsi de aynı
akıbeti paylaşıyor. Bu devam etmesi çok
güç bir yol. Seçimlere kadar normal vatandaşlar hakkında da benzer birçok
dava açılmasından korkuyorum.” diyen
Harms, Erdoğan ve hükümetine büyük
kredi açtıklarını ve uzun süre desteklediklerini vurgulayarak şu an büyük bir
hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtti.
İktidarın 17 Aralık’tan sonra sarıldığı paralel devlet tezlerine de değinen
Harms, Brüksel’de tezin alıcısı olmadığını söyledi. Alman siyasetçi, “Bu konuda
bir veya iki suçlama olsa belki tezin bir
şansı olurdu. Fakat bu suçlamalar ikide
bir yapılıyor, temel olarak da derin devleti soruşturmaya gayret gösterenlere karşı
yapılıyorsa (inandırıcı olmuyor). Dolayısıyla buna hiç kimse inanamıyor.” dedi.
Harms, Erdoğan’ın 7 Haziran seçimleri öncesi AP’yi ziyaretine de
karşı olduğunu açıkladı. Yeşil lider
programda Avrupa Birliği’ni de eleştirerek, üyelik müzakerelerinin tıkanmasında Brüksel’in de hataları
olduğunu ve sorumluluk yüklenmesi
gerektiğini kaydetti.
AP'nin en büyük grubu: Erdoğan ülkeyi geriye götürüyor
SELÇUK GÜLTAŞLI BRÜKSEL
AKP iktidarının aksi iddialarına
rağmen Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik
uluslararası eleştiriler artarak devam ediyor. Avrupa Parlamentosu'nun en büyük
grubu Hıristiyan Demokratlar, Türkiye'deki gelişmelerden endişe duyduklarını ve Erdoğan'ın ülkeyi geriye götürdüğünü açıkladı. 219 üyesiyle 751 koltuklu
AP'nin en büyük grubu olan Hıristiyan
Demokratların lideri Manfred Weber, yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye'nin her
geçen gün Avrupa standartlarından daha
da uzaklaştığı uyarısı yaptı.
1
Hıristiyan Demokratların genç lideri Alman milletvekili Weber, Türkiye'nin
Avrupa normları yerine daha baskıcı mevzuatlar kabul ettiğine işaret ederek, yeni
çıkarılan iç güvenlik paketini eleştirdi.
Yeni paketin Türkiye'de sorunları azaltmak bir yana daha da fazla gerilim üreteceği ikazında bulunan Weber, ‘Üzülerek,
Türk hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nın
ülkeyi çok geriye götürdüklerine dair bir
izlenime sahip oluyoruz.' dedi.
Hıristiyan Demokratlar, Türkiye'nin
AB üyeliğine soğuk yaklaşımları ile biliniyor. Alman Hıristiyan Demokratlar, üyelik yerine ne olduğu pek tanımlanmamış
olan imtiyazlı ortaklık seçeneğini destekliyor. Weber'in mensubu olduğu Alman
Hıristiyan Demokratların küçük kardeş
partisi CSU ise Türkiye'nin üyeliğine daha
şiddetli itirazı ile biliniyor. Bu tutumlarına rağmen Weber yazılı açıklamasında
Avrupa'nın Türkiye'ye yardımcı olmaya
devam edeceğini söyledi. ‘Türkiye'nin
karar vermesi gerekiyor. Ya AB ile daha
yakın bir işbirliğine girecek ya da farklı bir
rol oynayacak' diyen Weber, Avrupa'nın
ülkede ifade hürriyetini, iç barışı ve diğer
dinlere hoşgörüyü desteklediğini belirtti.
AB Komisyonu da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada iç güvenlik paketi-
ni eleştirerek, kanunun Brüksel ile danışılmadan Meclis'ten geçirildiğini açıklamıştı.
Samanyolu Televizyonu'na konuşan AP
Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms
da Türkiye'de bir cinnet halinin yaşandığını savunmuştu. Geçen ay iç güvenlik paketini yine Samanyolu Televizyonu'nda
katıldığı bir programda değerlendiren
AP'nin Temel Haklar, Adalet ve İçişleri
Komisyonu üyesi Ana Gomes ise iç güvenlik paketinin Meclis'ten geçmesi durumunda Türkiye'nin otoriter bir devlete
dönüşeceği uyarısı yaparak, AKP iktidarının icraatlarından çok kaygılı olduğunu söylemişti.
Str. Bobalna
Nr. 28, Sector 5
Bucureþti
Telefon: 021 3377000/01/02
Mobil:0 747 497 351
0 722 533 262
Sos. Oltenitei, 219-B, Popesti
Leordeni, Ilfov, Tel: 021 361 1872
07KÜLTÜR
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
SELAM BAHARA YOLCULUK’UN AYPERİ’Sİ:
Türk okulunda hem ilim hem terbiye öğrendim
1
Vizyona girdiği günden itibaren sinemaseverlerin ilgiyle takip ettiği Selam Bahara Yolculuk filmi
1 milyon barajını geçti. Filmde hem
Türk hem de Kırgız oyuncular başarılı performanslar ortaya koyuyor. Bu
oyunculardan birisi de Ayperi rolüyle
karşımıza çıkan Nazira Aytbekova.
Filmde güçlü bir karaktere bürünen
Aytbekova’nın yolu tıpkı filmde olduğu gibi gerçek hayatta da Türk
okulları ve Türk öğretmenleriyle daha
çocukken kesişmiş. İngiliz dili ve edebiyatı eğitimi aldığı Uluslararası Atatürk Alatoo Üniversitesi’nden gururla
bahseden Aytbekova, “Orası bana
hayatı öğreten altın beşiğim. Orada
hem terbiyeyi hem de bilimi öğrendim. Benim Türk öğretmenlerimin
hayatını anlatan filmi herkes izlemeli.
Onlar sadece benim değil, milyonlarca çocuğun babasıdır. Sadece benim
hayatımı değil, bana benzeyen birçok
çocuğun hayatını değiştirdi onlar.” diyerek, Türk okullarında hizmet veren
öğretmenlere olan minnettarlığını dile
getiriyor. Kariyerine sunucu ve oyuncu olarak devam eden Aytbekova’nın
Türk okullarıyla tanışması da bir hayli
ilginç. Daha 10. sınıftayken, Kırgız dil
ve edebiyatı dersinden Olimpiyatlar’a
DRİSTOR
Camil Ressu, Nr.1, Sector 3
021 346 81 00
BUDAPESTA
Bulevardul Marasesti Nr.42, Sector 4
021 336 35 36
SUN PLAZA
Calea Vacareşti, Nr. 391, Sector 4
021 780 70 07
PLAZA ROMANİA
Bd. Timişoara, Nr.26, Sector 6
021 318 28 98
LİPSCANİ
Str. Franceza, Nr.17, Sector 3
021 315 55 40
COLENTİNA
Şos. Colentina Nr.12 Bloc 58, Sector 2
021 346 81 00
MALL VİTAN
Calea Vitan, Nr. 55-59, Sector 3
021 346 81 00
PANTELİMON
Şoseaua Pantelimon Nr. 243, Sector 2
0766 055 725
katıldığını ve ikincilik ödülü kazandığını söyleyen Aytbekova, ödülden
sonra kendisine gelen üniversitede
okuma teklifine çok sevindiğini belirtiyor. Başarılı oyuncu şöyle devam
ediyor: “Ertesi gün bana o kişi bazı İngilizce parçalar verdi. Okuyup ne anladığımı anlattım. Anneme, “Kızınız
çok yetenekli, izin verin bizim üniversitemizde okusun. Yüzde 100 burslu
okuyacak. Siz okutmazsanız ben okuturum.” demiş. Annem çok az para
kazandığı için böyle büyük bir üniversitede beni okutamazdı. Bu nedenle
burslu olarak İngiliz dili ve edebiyatı
fakültesinde okumaya karar verdim.
Hayatım o tarihten itibaren değişti.
Beni hiç tanımayan biri hayatımı değiştirdi. O kişi Mehmet Şahin’dir. İsmi
ömür boyu kalbimde yazılı olacak.”
Üniversitedeyken geçirdiği ağır hastalıkta Türk hocalarının kendisini yalnız
bırakmadığını da belirten Aytbekova,
hocalarının kendisine Türkiye’den ilaç
getirttirip, hastanede ders çalıştırdığını söylüyor. Daha önce de oyunculuk
yaptığını söyleyen Aytbekova, Selam
Bahara Yolculuk’u ilk filmi sayıyor.
Oynadığı Ayperi karakterinin her ne
kadar kendisine benzer yanları olsa da
kendisinin gerçek hayatta daha neşeli birisi olduğunu belirten Aytbekova,
rolüne nasıl hazırlandığını ise şöyle
anlatıyor: “Beni seçtiklerinde oyuncu
hocalığımızı yapan Selen Görgüzel, biraz kilo almam gerektiğini söylemişti.
Zayıf olduğumdan dolayı çok genç gözüküyordum. 5 yaşında çocuğu olan,
güçlü bir hanıma hiç benzemiyordum.
2 ay kilo almak için neler neler yaptım.
Hamur işleri, tatlılar, gece yarısı pizzalar derken 47 kilomda gram oynama
olmadı. Filmden önce saçlarımı kestirmiştim, tabii kısa saçlı halim genç
görünüyordu. Bu yüzden saçlarıma
kaynak yaptılar, kıyafetler de olgunlaştırdı beni.” Nazira Aytbekova, filmde
kendisini en çok etkileyen sahnenin
Cengiz’in törende yaptığı konuşmada
özetlediği fedakârlık, adanmışlık olduğunu belirtiyor. Film çekimleri sırasında oldukça yoğun çalıştıklarını belirten
Aytbekova, sabah 6’dan gece yarısına
kadar durmadan çalışan insanlara
ayak uydurmanın biraz zor olduğunu
söylüyor. Ata bindiği sahneleri çektiği
anları asla unutamayacağını belirten
oyuncu, “Bütün oyuncularla çok güzel
kaynaştık. Birbirimizi çok sevdik. Onlar gittikten sonra çok özledik. Bu kadar kısa sürede bu kadar insanın filmi seyretmesi ve hemen beraberinde
bizleri tebrik etmesi çok gurur vericiydi.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.”
diyor. MAGAZİN SERVİSİ
Selam Bahara
Yolculuk filmindeki gibi Türk
öğretmenlerle
yıllar önce tanışan
oyuncu ve sunucu
Nazira Aytbekova,
bugünlere gelmesinde hocalarının
büyük emeği olduğunu söylüyor.
Rol aldığı filmin
gişe başarısından
büyük memnuniyet duyduğunu
belirten Aytbekova, hep bir Türk
yapımında yer
almayı hayal ettiğini ifade ediyor.
08-09GALA
Bükreş ve Köstence’de
muhteşem Gala ziyafeti
Lumina Eğitim Kurumları, Bükreş ve
Köstence’de düzenlediği “Türk-Romen
Kültür Galası” ile tam
bir ziyafet sundu. 300
öğrencinin yaklaşık
7 aydır hazırladıkları
birbirinden muhteşem şarkı, şiir ve folklor gösterileri büyük
beğeni topladı.
BİRİNCİ SAYFA’DAN DEVAM
1
Her kesimden büyük bir ilgi gören
Türk-Romen Kültür Galası, Done
Denis, Madalina Postalache ve Gerogiana Neagu’nun ayrı ayrı seslendirdikleri;
‘Yine Bir Gülnihal’, ‘Trandafir de la Moldova’ ve ‘Beyoğluna Gidersin’ şarkılarını
Uluslararası Bükreş Bilgisayar Lisesi öğrencilerinin, Antalya yöresine ait geleneksel folklor gösterisi takip etti.
Köstence Sanat Lisesi öğrencileri; Georgiana Chirita, Livia Strinoiu ve Georgiana Neagu “İn gradina lui Ion” isimli şarkıyı büyük bir ustalıkla seslendirdi.
Daha sonra Uluslararası Bükreş Bil-
Türk-Romen
Galası’nı ünlü
Romen sunucu
Andreea Marin
Öztürk sundu
gisayar Lisesi (ICHB) öğrencileri Alexandar Novac ve Maria Poşarlie birlikte
“Dünyada barış olsun – Sa fie pace in
lume” şarkısını söylediler.
Bu şarkıyı Ardeal yöresine ait folklor
gösterileri takip etti. “Cup Game” isimli
teatral grubunun hazırladıkları ilginç doğal
müzik çalışması da dikkat çekiciydi.
Büyük alkış alan bu öğrencilerin gösterisini, Uluslararası Bükreş Koleji ve
Bükreş Bilgisayar Lisesi öğrencilerinin
ortak folklor grubunun İzmir yöresine ait
büyük beğeni toplayan geleneksel folklor gösterileri takip etti.
Bükreş Spectrum, ICHB ve ISB öğrenci-
leri, “İnsan, Hayat öyle ve Değirmenci – Oameni – Aşa e viata – Morarita” isimli şarkıları
büyük bir ustalıkla söylediler.
ICHB ve ICHC ortak folklor grubu
öğrencilerinin Batı Anadolu (Ege) yöresine ait geleneksel gösterileri de büyük
alkış toplarken, Holograf grubunun ‘Sa
nu-mi iei niciodata dragostea’ve ‘Primavara incepe cu tine’ şarkılarını 11 öğrenci
birlikte seslendirdi.
Bu şarkıları, Dinamic grubunun Ardeal yöresine ait birbirinden ilginç folklor gösterileri takip etti. Ünlü Türk şairi
Necip Fazıl Kısakürek’e ait “Zindandan
Mehmet’e mektup” isimli şiiri de görsel
efektlerle ve büyük bir ustalıkla Türkçe
okuyan Vlad Şandru, duygulu anların
yaşanmasına neden oldu.
Şandru’nun okuduğu etkileyici şiirden
sonra sahneye çıkan Georgiana Neagu, “Diz
dize” isimli şarkıyla seyircileri mest etti.
Gala, Akçaabat Yöresi’ne ait etkileyici folklor gösterileri, Catalina Postolache
ve Marinciu Delia’nın şarkıları ve geceye
katkıda bulunan sponsorlara ödül verilmesi takip etti.Yaklaşık iki saat süren “TürkRomen Kültür Galası’, enfes kültür ziyafeti
sunan 300 öğrenin sahneye çıkarak hep
birlikte Türkçe ve Romence seslendirdikleri “Yeni bir dünya” şarkısı ise sona erdi.
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
Lumina Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gürsoy:
Romanya’nın gülen yüzü olmaya devam edeceğiz
1
Kültürler toplumların güzelliklerini yansıtan aynalar gibidir. Kültürel değerler sanattan günlük yaşama,
devlet yönetiminden bireysel hak ve
özgürlüklerin korunmasına kadar her
alanda ağırlıklarını hissettirirler. Sanat, kültürlerdeki hazinelerin anahtarıdır. Örf ve adetlerle kültürel değerler
hayat bulur. İnançlarımızla şekillenir.
Farklı kültürlerin biraraya gelmesiyle oluşan mozaik, kültürel zenginliği,
insana saygıyı ve sevgiyi, toplumların
kendi kimlikleri üzerinden diğer toplumlarla empati kurarak onları daha iyi
anlamasını sağlar.
Sivil ve bağımsız bir organizasyon
olan Lumina Eğitim kurumları, evrensel nitelik taşıyan bu temel düşüncelerin korunması ve yayılmasında eğitimi
önemli bir vasıta olarak görmektedir.
Bireysel hak ve özgürlüklerden yola çıkarak evrensel barışa ulaşma, kültürel
değerlerden hareketle toplumsal uzlaşı
zeminleri oluşturma bizim en önemli
misyonlarımız arasındadır.
Yapmak zor, yıkmak ise çok kolaydır. Kurulduğu günden buyana çizgisini hiç değiştirmeyen kurumlarımız
zora talip olmuştur. Büyük emekler
harcanarak toplumlar ve kültürler arasında inşa edilen gönül köprülerinin
korunacağından kimsenin endişesi olmasın. Bundan sonra da aynı hedefler
istikametinde daha kararlı adımlarla
yolumuza devam edeceğiz.
Uluslararası bilim olimpiyatları başta
olmak üzere, ulusal ve uluslararası tüm
bilimsel, sosyal ve sportif aktivitelerde
Romanya’nın gülen yüzü olmaya devam
edeceğiz. Dünyanın en prestijli üniversitelerine mezunlarımızı göndermeye devam edeceğiz. Yani durmayacağız daha
da hızlanarak insanlığa hizmet yolunda
koşmaya devam edeceğiz.
Son olarak dostluğumuzun en
önemli sembollerinden biri olarak bu yıl
değerli velilerimizin de katkı ve destekleriyle temellerini attığımız, 26000 m2’lik
eğitim kampüsümüzün 2015 eğitim sezonunda hizmete açılacağı müjdesini de
buradan sizlere vermek istiyorum.
Bu vesile ile de bugüne kadar eğitim,
öğretim, sosyal ve kültürel tüm çalışmalarımızda bizlere desteklerini esirgemeyen Romanya’nın güzide devlet
adamlarına, işadamlarına, velilerimize
ve Romanya’da yaşayan tüm toplumlara
buradan teşekkür etmek istiyorum.
GALA HAKKINDA NE DEDİLER?
IRİNA MARİN CAJAL (KÜLTÜR BAKANLIĞI
MÜSTEŞAR YARDIMCISI): 22 yıl Boston’da
kaldım. Eşim Harvard’da hocaydı.
Bu okullardan o üniversiteye sayısız
öğrenci geliyor. Biliyorum ki bu eğitim kurumları büyük bir prestije sahip. Eğitimin zirvesini tutuyorsunuz.
İlk yıldan beri kaçırmıyorum. Bu akşamki program da çok etkileyiciydi.
MİHAİ
DEACONU
(PARLAMENTER):
2013’ten beri bu organizasyonu izliyorum. Her zamanki gibi çok güzeldi. Galayı organize edenler her sene
daha güzelini ve başarılısını gerçekleştiriyor. Emeği geçenleri tebrik
ediyorum.
MARİANA CAMPUREAN (BÜKREŞ VALİ YARDIMCISI): Olağanüstü bir geceydi.
Çocuklar çok güzel performanslar
ortaya koydular. Hepimizi büyülediler. Başka programlara da katılmaya
şimdiden söz veriyorum.
MOHAMED ELTAYEB GASMALLA (SUDAN BÜYÜKELÇİSİ): Çok güzel bir gecedeyiz.
Aile üyelerimizle aranızdayız. Burada olmaktan çok onur duydum.
4 çocuğum da sizin okullarınızda
eğitim görüyor. Mükemmel eğitim
veriyorsunuz. Çok memnunuz.
CONSTANTA POPESCU (VALAHİA ÜNİVERSİTESİ): Bu akşam beni etkileyen en
önemli şey, yaşıtları bilgisayarla ve
teknoloji ürünleriyle meşgulken, çocuklarımızın Romen ve Türk folkloru ve kültürü ile meşgul olması. Bu
akşam değerlerimizi anlatan, bizi
temsil eden varlıklarımızı ortaya çıkarmaya çalışan çocuklar, gençler
gördüm. Gözlerim yaşardı. Bu tür
aktivitelerin medyatize edilerek topluma tanıtılması çok önemli.
MİHAELA BORCEA (ÖĞRENCİ VELİSİ): Çok
duyguluyum. Çocuklarımın böyle
bir okulda okuyor olmasından gurur duyuyorum. Çocukların ne kadar çalıştıklarına, ne kadar gayret
ettiklerine şahit oldum. Bu harika
programı başarıyla gerçekleştirenleri
kutluyorum. Nice böyle güzel programlarda buluşmak dileğiyle.
DANİELA RADU (ÖĞRENCİ VELİSİ): Gala
çok etkileyiciydi. Çok beğendim Bu
organizasyondan da görüyoruz ki
insanlar farklı milletlerden kültürlerden olsalar dahi arkadaş olabiliyorlar. Geçen sene de buradaydım
bu sene de buradayım seneye de
burada olacağım.
ERKAM ERDOĞAN (ÖĞRENCİ VELİSİ): Her
sene olduğu gibi çok güzel bir şölen oldu. Romen kardeşlerimizle
buluştuk. Güzel bir akşam oldu.
Organizasyonu
düzenleyenlere
çok teşekkürler.
10AİLE
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
Önemsenmeyen bahar yorgunluğu
insanları depresyona sürüklüyor
AYGÜL HAN - İSTANBUL
Baharın gelmesiyle kendini gösteren kas-eklem ağrıları, baş ağrısı, depresif duygu
durumu, dikkatsizlik, uykusuzluk
hemen herkesin yaşadığı bir problem. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi İç Hastalıkları Uzmanı Özgün İyigün, bu yorgunluğa
önlem alınmadığında depresyon
ve psikolojik ataklar açısından risk
oluşturduğunu söylüyor. İyigün,
doğru beslenme ve gün içerisindeki egzersiz hareketleriyle bahar
yorgunluğunun atlatılabileceğini
belirtiyor. Bahar ayında havadaki
basınç farklılıklarının vücut direncini kırarak yorgunluk ve güçsüzlük
hissine yol açtığını aktaran uzman,
“Yorgun hissedildiği dönemde bol
su içilmeli, sağlıklı beslenmeli, uyku
1
düzenine dikkat edilmeli ve egzersiz
yapılmalı. Mümkün olduğunca hazır gıda tüketiminden uzak durulmalı ve mevsime özel taze sebze
Ebeveynler, sanal âlemde
çocuğuna sağlık arıyor
1
Davranış
Bilimleri Enstitüsü (DBE),
kendi internet kaynaklarını
baz alarak sanal alemde en
çok aranan sosyal medya
başlıklarını listeledi. Buna
göre “Olumsuz Davranışları Değiştirme, Çocuklarda Korku, Çocuğunuzun
Hafızasını Nasıl Geliştirebilirsiniz, Çocuğu Tehlikelerden Korumak, Aileyle
Birlikte Geçirilen Zamanın
Çocuğa Katkıları, 0-3 Yaş
Çocuklar ve TV, Çocuklarda Dil Becerisi ve Dikkat Eksikliği” en çok arama yapılan başlıklar oldu.
Ebeveynlerin çocuklarıyla
ilgili konularda ilk olarak
internete başvurduklarına
dikkat çeken uzmanlar, bu
nedenle web sitelerinde
yer alan bilgilerin ve kaynaklarının dikkate alınmadan önce mutlaka doğruluğunun sorgulanmasını
tavsiye ediyor.
ve meyveler tercih edilmeli.” diyor.
Nefes egzersizleri, temiz havada yürüyüş ve uygun vitamin desteğiyle de
bahar yorgunluğunun aşılabileceğini
Sigara, kanserin en
belirgin sebebi
1
Dünya genelinde sigara içme oranı erkeklerde yaklaşık yüzde 52, kadınlarda
yüzde 12 olduğu tahmin ediliyor. Erkekler sigaraya daha küçük yaşlarda başlıyor. Fatih Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Kart, “Akciğer kanseri gelişiminde yaş, ırk,
cinsiyet, meslek, hava kirliliği, radyasyon, geçirilmiş akciğer hastalığı, diyet, viral enfeksiyonlar, genetik faktörlerin tümü yüzde 6 oranında
etkilidir. Mesleksel etkenler ve radyasyon akciğer kanseri riskini artırır. Tütün kullanımıyla beraber bu artış daha fazladır. Sigaraya aktif veya
pasif olarak maruz kalmak özellikle akciğer kanserinin hâlâ en belirgin sebebi.” diye konuşuyor.
dile getiren uzman, şunları öneriyor:
“Çalışanlar gün içerisinde enerjilerini
doğru kullanmalı. İşyerinde çalışma
ve dinlenme aralıkları düzenlenmeli,
kısa süreli aralarla temiz hava alınması gerekiyor. Kişi adaptasyon
problemini fark ettiği an derin nefes
egzersizleri, kısa süreli şekerlemeler
ile kendini dinlendirmeli. Tam buğday ekmeği, tahıl içerikli beslenmeye özen gösterilmeli. B ve C vitamini
ek takviyesi gerekebilir. Kahve, çay
tüketimi azaltılmalı.”
İyigün, ayrıca bahar yorgunluğunun bu dönemde ortaya çıkan
tiroit bozuklukları, kansızlık, psikolojik rahatsızlıklar, vitamin ve mineral eksiklikleri, alerjik rahatsızlıklar
ve kalp-şeker-tansiyon gibi kronik
hastalıklarla karıştırılabileceği uyarısında da bulunuyor.
Baharın gelmesiyle kendini gösteren kas-eklem
ağrıları, baş
ağrısı, depresif
duygu durumu,
dikkatsizlik, uykusuzluk hemen
herkesin yaşadığı
bir problem.
Uzmanlar; doğru
beslenme ve
gün içerisindeki
egzersiz hareketleriyle bahar
yorgunluğunun
atlatılabileceğini
belirtiyor.
Doğum sonrası
depresyona dikkat!
1
Anne adaylarının hamilelik sırasında yaşadığı heyecan, doğum sonrası fiziksel
zorlukların artması ve hormonal değişim sebebiyle depresyona dönüşebiliyor. Her 10 kadından
birinde görülen bu durum, doğum sonrası depresyon olarak adlandırılıyor. Psikolog Barış Gürkaş, doğum sonrası hormonlardaki hızlı düşüşün
buna yol açtığını kaydediyor. Eğer anne gün içinde sürekli kendisini kaygılı hissediyorsa, bebeğe
ve kendisine zarar verme düşüncesi varsa, günlük
küçük işleri yapmakta bile zorlanıyorsa, bunlar
doğum sonrası depresyon habercisi. Gürkaş, bu
durumda bir uzmana başvurmayı ve ilaç ve psikoterapi tedavilerini birlikte almayı öneriyor.
Bilet almak hiç
bu kadar
kolay olmamýþtý!
Necmettin Yücel
Mobil: 0 726 682 222
e-mail:[email protected]
N
E
C
M
E
T
Ý
N
BU SAYFA, M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ’NİN SOHBET VE YAZILARI ESAS ALINARAK HAZIRLANMAKTADIR
Haftanın Duası
Allah’ım, beni, bütün mü’min kardeşlerimi, mü’mine bacılarımı ve arkadaşlarımı, kurbiyetinin halâveti ve üns esintileriyle rızıklandır. Eziyet ve
ızdırap veren sâiklerden halâs eyle. Sen benim Rabb-i Rahim’imsin; ben
ise Senin zavallı ve boynu tasmalı bir kapıkulunum. Evliya ve asfiyaya
lütuf buyurduğun faziletleri bana ve benimle beraber bulunanlara da
nasip et. Allah’ım, akıbet açısından hayırlı olan dualarımı kabul buyur;
beni emel ve ümitlerimde hüsrana uğratma.
{{
06-19 NİSAN 2015 SAYI: 697
Sözün Özü
Ümitle uzun yollar aşılır, ümitle kandan irinden deryalar geçilir ve ancak
ümitle dirliğe ve düzene erilir. Ümit dünyasında mağlup olanlar, pratikte
de yenilmiş sayılırlar. Ne yiğitçe ve çalımla yola çıkanlar vardır ki, iman ve
ümit zaafından ötürü yarı yolda kalmışlardır. Küçük bir zelzele, gelip geçici bir fırtına, akıp giden bir sel, onların azim ve iradelerini de beraber alıp
götürmüştür. Hele kendilerine ümitle bağlanıp sonra da onlarla beraber
yeis bataklığına düşüp boğulanların hâli bütün bütün yürekler acısıdır.
Doyulmaz bir neşvedir namaz
C
ibril hadisinde ifade edildiği üzere namaz, İslâm’ın
beş temel esasından biridir. Evet, o, dinin direği, ibadetlerin özü ve esası, bir ucu miraca dayanan ve insanı Allah’a yaklaştıran en önemli bir vesiledir. Bu denli önemli
bir ibadet, elbette mü’min için dünyevî meşgaleler arasında
geçiştiriliverecek bir iş değildir/olmamalıdır. Değil başka bir iş
yüzünden onun ihmale uğratılması veya aceleye getirilmesi,
gerektiğinde her şey ona feda edilmelidir.
Namazın muhtevası, insanın Rabb’iyle münasebetine, kalp ve ruh ufkuna göre farklı derece ve keyfiyetlerde
kendini hissettirir. Hüşyar bir gönülle ve aşk u şevk içinde
Allah’ın huzurunda bulunuyor olmaktan kendini meleklerin
safları arasında görmeye kadar, ondan, Efendiler Efendisi’nin
(aleyhissalâtü vesselâm) arkasında saf tutmuş bir fert olarak
kendini hissetmekten doğrudan doğruya bir hamlede ulvî
âlemlere yükselmişçesine Arş’ın örtüsüne alnını koyuyormuş
gibi eda keyfiyetine kadar namazı değişik şekillerde duyup
hissetme mertebeleri vardır. İnsanın böyle bir mazhariyete
muvaffak olmasının ilk şartı; namazı tıpkı bir miraç veya miracın gölgesi bilmektir. Haddizatında her namaz mü’min için
bir miraç vesilesidir. Dolayısıyla bu hususta mü’mine düşen
vazife, her namazında, farklı farklı buudlarda da olsa, miracını
tamamlamak olmalıdır. Bu sebeple namazda gönlün her teli,
tıpkı bam teli gibi ses vermelidir. Öyle ki, secde, doyulmaz bir
neşveye; dualar, insana bıkkınlık vermeyen gıdaya; rükû ayrı
bir edaya; kıraat da dâne dâne canlı kelimeler armonisine dönüşmelidir. “O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor. Secde edenler arasında kıvrım kıvrım kıvrandığını da.”
(Şuarâ, 26/218-219) ayetleri, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in
(aleyhissalâtü vesselâm) namazını tasvirle beraber, bize, nasıl
namaz kılmamız gerektiğini de öğretmektedir.
Bir dönemde ben, namazda kalbi ifrağ adına birinden
bir hakikat öğrenmiştim. Daha sonra o güne kadar kıldığım
bütün namazlarımı ahirette yüzüme vurulur endişesiyle kaza
ettim. Çünkü bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz
(sallallahu aleyhi ve sellem), namazın kabir hayatında tecessüm edeceğini ve şayet kişi namazlarını arızalı kılmışsa bu
namazların kusurlu ve mefluç bir refik şeklinde onun karşısına çıkacağını ve bu kişinin berzah hayatını bu mefluç refikle
birlikte geçireceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla eksik ve noksan kılınan namazların kazasını eda, bir manada meziyet değildir. Ona isterseniz cebren li’n-noksan diyebilirsiniz. Yani
o, bir manada kırığı, çatlağı sargıya alma demektir.
NİYET, AMELİN RUHUDUR
Mü’min, niyetiyle Cenâb-ı Hakk’a teveccühünü, O’nun hüvel maksud, hüvel mahbub, hüvel mâbud olduğunu âdeta
namazın her rüknüne yayar/yaymalıdır. O, namazdaki her
kıraatte bu niyetine sadık kalmalıdır. Bilhassa ferdî olarak eda
edilen nafile namazlarda tekellüf denebilecek ölçüde bu hususa dikkat edilebilir. Cemaatle kılınan farz namazlarda böyle bir tavır içine girmek doğru olmaz. Zira bu, dinde külfet
manasına gelir ve teklif-i mâlâyutak olur. Ama kendi kendimize kıldığımız nafile namazlarda başından sonuna kadar
meseleyi elden geldiğince huzur-u ilahi mülâhazasına bağlı
götürmek için böyle bir niyet gayreti ve arayışı içinde bulunmakta mahzur olmasa gerek.
Namaz, mü’minin miracıdır. Cenâb-ı Hak miracı anlattığı yerde “Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla gö-
rendir.” (İsrâ Suresi, 17/1) buyurur. Buradaki “hu” zamirinin
ircaında iki tevcih vardır. Bu tevcihlerden birine göre zamir
Cenâb-ı Hakk’a irca edilir. Fakat diğer tevcihe göre semi’ ve
basîr sıfatları Resûl-i Ekrem Efendimiz’in hâlini ifade eder.
Şimdi semi’ ve basîr gibi Esma-i Hüsna’dan olan iki isimle
Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhissalâtü vesselâm)
tavsif buyrulmuşsa burada önemli bir hakikate
dikkat çekiliyor demektir. Demek ki Peygamber
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), miraç
esnasında gözüne, kulağına arz edilen her
şeyi o sapasağlam ihsas ve ihtisas kabiliyetiyle emip massetmiştir. Başka bir ifadeyle miracı çok iyi sağıp çok iyi doymuştur.
Miracın saniyesini, sâlisesini, âşiresini
fevt etmemiştir. Mebdeinden müntehasına kadar, her şey âdeta O’nun şuur
süzgecinden, filtresinden gelip geçmiştir.
Süleyman Çelebi, “Ümmetin miracını kıldım namaz.” der. Alvar İmamı
ise, “Sefine-i dini namaz yürütür, namaz cümle ibadetin pîridir.” buyurur.
Namaz, mü’minin miracı olduğuna
göre mü’min, orada kulağına ve gözüne
hâkim olmak durumundadır. O kulak
ve göz sadece duyulması gerekli olanı
duymalı, görülmesi gerekli olanı görmelidir. Üstad Hazretleri bunu On Yedinci
Söz’de Mevlânâ Câmî’nin şu ifadeleriyle anlatır: “Yekî hâh, yekî hân, yekî cûy,
yekî bîn, yekî dân, yekî kûy - Sadece Bir’i
iste, Bir’i çağır, Bir’i talep et, Bir’i gör, Bir’i
bil, Bir’i söyle.” Buna göre mü’min, sadece Bir’i
görmeli, Bir’i bilmeli, Bir’i duymalı, Bir’i aramalı,
Bir’i çağırmalı, Bir’i hissetmeli, Bir’in dışında her şeye
karşı kapalı kalmalı ve namazın bütün erkânında bunu
yakalamaya çalışmalıdır. Yakaladığı zaman da, “Bu böyle yakalanmazdı. Kendimi unutacak şekilde yakalamalı ve kendimi duymamalıydım. Ben var mıyım yok muyum unutmalıydım.” demeli ve bu ölçüde âdeta kendinden geçmelidir.
TEMRİN, TEKELLÜF VE TEKLİF
Bir kez daha ifade edeyim ki, bütün bunlar, birer seviye meselesidir. Temrin (alıştırma) olmadan bu seviyelerin yakalanması ise mümkün değildir. Yani başta tekellüf olmazsa daha
sonra teklif olmaz. İşin başında zorlama olmazsa daha sonra
nefse öyle bir şey teklif edemezsiniz. Bu açıdan gözünü bu
seviyelere dikmiş bir insanın kendisini ölesiye bir gayretle
zorlaması gerekir. Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri bir yerde,
“Ben altmış sene kendimi zorladım. Altmış sene sonra Allah
lütfetti, namaz kılmaya başladım.” manasına gelecek bir ifadede bulunuyor. O halde bizim gibi hayatında hakiki namazı
tatmayanlar, hiç olmazsa beş on sene kendilerini namaz kılmaya zorlamalıdırlar.
Bu arada istidradi bir hususu da arz edeyim. İfade edilen
bu hususlardan dolayı, bizim yarım yamalak da olsa kıldığımız namazların Allah (celle celâluhu) tarafından kabul
edilmediği/edilmeyeceği zannedilmesin. Öyle ümit ediyoruz
ki, sonsuz lütuf ve merhamet sahibi Rabb’imiz, bu seviyede
kılınan namazları da kabul buyurur.
1
Namaz, dinin direği, ibadetlerin özü ve esası,
bir ucu miraca dayanan ve insanı Allah’a yaklaştıran en önemli bir vesiledir.
2
Her namaz mü’min için bir miraç vesilesidir.
Dolayısıyla bu hususta mü’mine düşen vazife,
her namazında, farklı farklı buudlarda da
olsa, miracını tamamlamak olmalıdır.
3
Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri: “Ben altmış sene
kendimi zorladım. Altmış sene sonra Allah lütfetti, namaz kılmaya başladım.” der.
12YORUM
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
ŞAHIN ALPAY
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE
Dış politikada çöküş
Çağlayan’dan kaç oy çıkar?
Hâlâ aynı kanıdayım. AKP iktidarının, 2002'den
2011'e uzanan kabaca ilk iki döneminde uyguladığı gerek iç, gerekse dış politika Türkiye'nin ulusal
çıkarlarına uygundu. İç politikada özgürlükçü ve
çoğulcu demokrasiyi yerleştirme yönünde ilerlenirken, dış politikada “komşularla sıfır problem”
şiarında ifadesini bulan yaklaşım çok başarılı sonuçlar veriyordu. Mimarlığını dönemin önce dışişleri danışmanı, sonra bakanı olan Prof. Dr. Ahmet
Davutoğlu'nun yaptığı dış politikanın dayandığı
temel ilkeler, özetle, şunlardı: Komşularla sorunlar diyalog, müzakere ve uzlaşmayla çözülecektir.
Hepsiyle ekonomik karşılıklı bağımlılık ilerletilecek, böylelikle barışçı ilişkiler güven altına alınacaktır. Ankara barış ve istikrar için bölgedeki tüm sorunların diplomasiyle çözümüne destek verecektir.
Bu politika AB'ye katılım perspektifiyle çelişmez,
aksine, komşularla barışçı ilişkiler, bölgeyle siyasi
ve iktisadi ilişkilerin gelişmesi, gerek büyümesine,
gerekse güvenliğine katkı yaparak Türkiye'nin giderek AB ile bütünleşmesine yardımcı olacaktır.
Bu yaklaşımla hemen bütün komşularla ilişkilerde
beklenmedik ölçülerde iyileşme sağlandı. Suriye ile
ve Irak Kürtleriyle hasmane ilişkiler tersine döndü.
Yunanistan'la ikili sorunlar çözülemediyse de, savaş düşünülemez hale geldi. Kofi Annan planına
destek verilerek Kıbrıs'ta çözüm yanında Ermenistan ile normalleşme yönünde birçok adım atıldı.
Ankara, Filistin – İsrail, Suriye – İsrail arasında barış için büyük çaba harcadı. Bu politika son derece
başarılı oldu ve Türkiye'nin dünyadaki saygınlığına
büyük katkı yaptı. AB ile katılım müzakerelerine
başlayan Türkiye, bütün İslam ülkelerine model
gösterilir oldu.
Evet “sıfır problem” bölgede Arap Baharı gibi
büyük bir altüst oluş yaşanabileceğini, yerleşik
otokratik rejimlerin devrilebileceğini öngörmü-
yordu. Dolayısıyla bölgede ortaya çıkan yeni koşullara uydurulması gerekecekti. Ne yazık ki öyle
yapılmadı. 2011 genel seçimleri, kabaca, AKP iktidarının gerek içte, gerekse dışta yön değiştirdiği
dönüm noktası oldu. O tarihten sonra içte giderek
keyfîleşen ve otoriterleşen bir idareye yönelindi,
dışta “sıfır problem” politikası hemen tamamen
terk edildi. Bunun yerine, otokratik rejimlerin yerini
Müslüman Kardeşler'in öncülük ettiği yeni rejimlerin alacağı ve Ankara'nın da bu yeni rejimlerle iyi
ilişkiler üzerinden bölge üzerindeki nüfuzunu yayacağı, Sünni İslam dünyasının lideri haline geleceği varsayımına dayalı bir politika benimsendi.
2015 genel seçimlerine gitmekte olduğumuz
bugünlerde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetimi altında Türkiye'nin geldiği nokta şu: Demokrasi ve hukuk devletinden giderek uzaklaşıldı,
artan kutuplaşma istikrarı tehdit ediyor. Dış ilişkiler
her yönde kötülemiş ve problemli durumda. Bölgeyle başlarsak Suriye, Mısır ve Libya ile ilişkiler
tamamen koptu, Tunus bile geçen gün Ankara'yı
“teröre destek” vermekle suçladı. İsrail ile sadece
ticarî ilişki var. Irak Kürtleri, Hamas ve Katar dışında iyi ilişkilerden söz edilebilecek bir taraf kalmadı.
Erdoğan, (nedendir anlaşılmaz) Yemen'de, karşısına aldığı General Sisi ile birlikte, Suudi Arabistan'ın
kuyruğuna takıldı; Tahran'ı tedirgin etti. Şimdi büyük olasılık olarak görünen nükleer anlaşma halinde, İran'ın bölgedeki nüfuzu artacak. (Belki bundan
Suriye'deki rejim yararlanacak.) Kıbrıs'ta çözümden, Ermenistan'la normalleşmeden çok uzaklaştık. ABD ile son derece soğuk bir hal alan ilişkiler
AB ile kopma noktasında. Ankara'nın dünyada bu
ölçüde yalnızlaştığı bir dönem görülmedi demek
abartma olmaz. Yeniden demokratikleşmeye ve
“sıfır problem” temelli bir dış politikaya odaklanmayan Türkiye'yi çok sıkıntılı günler bekliyor.
KERIM BALCI
Korkma, kükre!
İkinci evinde istenmeyenin, birinci evinde de başı
derde girer. Tümsek çoktan aşılmış; aydınlık günler
de yakındır. Madem yakındır, gözü daim geleceğin
Cennet panayırlarında olanlar için, olacak olan, olmuş; bitecek olan bitmiştir.
Düşenin gürültüsünden sadece altında kalacak olanlar korkar! Zulüm bitti demiyorum. Yokuş yukarı çıkarken çok hayatlar tüketen bu kaya,
aşağı doğru yuvarlanırken elbette daha fazlasını
ezer. Ama direnmek, düşüşünü yavaşlatır. Kenara çekilmek lazım; ta üzerimize düşmesin!
Şimdi yeni bir döneme hazırlanmak lazım. İşte
yapılması gerekenler:
1. Biz, bütün bu olup bitenleri kainat simasında, beşer simasında, hayat-ı içtimaiye simasında nazil olmuş ayât-ı Sübhaniye olarak
biliyoruz. Yaşayarak okuduk. Te’vîlü’l-ehâdis
ilmiyle yorumladık. Tevhid dersimizi aldık. Bu
bahsi sadak’Allahu’l-azîm deyip kapatacağız.
2. Zeval-i elemde lezzet vardır. Ciğerlerimizi söken bir öksürük marazına tutulmuştuk. “Lâ
havle velâ kuvvete illâ bi’llah” şurubuyla şifayâb
olduk. Bundan sonraki geçici öksürükler ıtrahat
içindir. Nekahet dönemindeki muvakkat sarsıntılarla zihni meşgul etmemeli.
3. Söz, aynadaki akis gibi nurani bir varlıktır.
Kirli söz, temas ettiğini kirletmez. Çıktığı yerin
necasetine delalettir o kadar. Boş söz boş adamdan, hoş söz hoş adamdan sadır olur. Müfterinin
iftirası, “Ben müfteriyim!” diye bağırır. Aynalar
dünkü akisleri hatırlamazlar. Şeririn dünkü
aksi, dün aynamızı kirletmemişti, bugün hatırası hiç kirletmez. Keffâret’üz-zulûm olacağız.
Onlar hatırlasa biz hatırlamayacağız. “Hatırlatmayacağız” değil, “hatırlamayacağız”.
4. Nam-ı Celîl-i Muhammedî hamallarını
taşlayan ne yaptığını bilseydi taş kesilmek isterdi.
Madem bilmiyor, biz de yükümüze zarar gelmemek için, meşgul olmayacağız, hızımızı artıraca-
ğız. Hem atan, siyaseten ölüdür. Bizde de ölüye
kurşun sıkılmaz. (Bu madde buradan kaçmış,
daha önceki bir yazıya girmişti. Belki ihtiyaç hasıl
olur, ilerideki başka yazılara da girer…)
5. Bu millet, imanlarını selamette görürsek
Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razı olmamız gereken (Ufuk Adam öyleydi, biz de öyle olmak sevdasındayız!) bizim milletimizdir. Bazısı
cahilmiş, bazısı gafil, bazısı hainmiş, bazısı zalim
fark etmez. Hizmetçi, efendi seçemez! Bu milletin
saadet-i dareynine hizmetle mükellefiz vesselam…
6. Bu gelen, sadece bize gelmedi. Sünni
İslam’ın her cephede darbe yediği bir zamanda,
bu da bizim payımıza düşendi. Yemen’de olduğu
gibi de olabilirdi, olmadı. Şükür! Suriye’de olduğu gibi de olabilirdi, olmadı. Hamd! Mısır’da
olduğu gibi de olabilirdi, olmadı. Senâ! Burada
kaybeden süfyanîler, tez zamanda oralarda da
çökecekler. Kale buraydı, kale düşmedi!
7. Bugün canı yananların yarın hallerini görenler, “Ne talihsizmişim ki o gün ben de tutuklanmamışım! Ah ne olurdu şu kahramanlardan biri de
ben olaydım!” diyecekler. Bugün canları yananlar,
zaman dürbünüyle yarın serfiraz olacakları güzellikleri görüp geri dönseler, dün yaptıkları kahramanlıkları daha bir şevkle yaparlardı. (Bu maddeyi, zaman zaman kendini terk edilmiş hissettiğini
hissettiğim, kalben pek alakadar olduğum Mehmet Baransu kardeşim bilhassa okusun.)
8. Bugün nöbet mahallini terk edenler,
Cehennem’in kasıp kavuran sıcaklığını görselerdi, kendilerini korkutan dünya cebbarlarının
yapabileceklerine sivrisinek ısırığı kadar değer
vermezlerdi. Sûr’un ölüleri titretip ayağa kaldıran sesini duysalar, ahiretlerine taalluk etmeyen
tehditler karşısında korkmaz, kükrerlerdi… İki
meselem daha vardı. Yerim ise hayli dardı. Biri
“Ben buraya sığmam” diye nazlandı kaçtı. Öteki,
lime tekûlune’ye takıldı kaldı. Adı duaydı…
Israrımın sebebi öngörerek önlemek. Karanlık bir tezgâha ışık tutarsanız,
yani deşifre ederseniz felâketleri engelleyebilirsiniz.
Terör kime oy getiriyor? Veya tezgâhı deşifre etmek için soruyu tekrarlayalım: "Çağlayan'dan AK Parti'ye kaç oy çıkar?" Bizim elimizde devlet iktidarı yok. Ne hükümete, ne de onun emrindeki polise, istihbarat birimlerine
sözümüz geçmez, ne de iktidar yanlısı gazetelerdeki çarpıtmalarla, duygu
sömürüleri ile baş edebiliriz. "Terör" kelimesinin anlamını bile bilmeyen
cahillere laf anlatacak bahtsızlık da bizden uzak dursun.
"Terör, siyasî amaçlar için şiddete başvurmak" demek. Terörist, siyasî
amaçlar için şiddete başvuran, kan döken kişi anlamına geliyor. "Bu eylemin amacı nedir?" sorusu yerine, hararetle "terörist dedin-demedin" tartışması çıkartanlar ya ahmaktır, ya da terör örgütü ile aynı amaca hizmet
etmektedir. Savcımız şehit edildi, ona rahmet, geride bıraktıklarına sabır
dilerken, yeni terör saldırılarını önleyebilmek için soruyoruz: Bu şiddet eyleminin siyasî amacı nedir? Bu sorudaki "terör" kelimesini AK Parti'nin 'trol
fabrikası'ndaki imtiyazlı personelden bulan biri çıkar mı dersiniz?
Sorduğum soru, önleyemedikleri bir terör eyleminden medya özgürlüğünü
sınırlama, avukatları ve savunma mesleğini şaibeli hale getirme ve muhalefete
çakma bahanesi üreten bir iktidara "kral çıplak" demekten ibaret.
Yurt dışı gezisini yarıda kesmediği için "millî duruş sergileme" imkânı
bulamayan Cumhurbaşkanı, muhalefet partilerini "millî bir yaklaşım ortaya
koyamamakla" suçladığı zaman, Çağlayan saldırısından sadece siyasî bir
sonuç devşirmiş oluyor. Şehit edilen savcı, devletin savcısı. Bu cinayeti önleme ve geri plandaki faillerini bulma sorumluluğu hükümete ait. Herkesin
tane tane sorduğu, polisin müdahale biçiminden otopsi raporuna kadar bir
dizi soru var. Cevaplarını vermek hükümetin görevi ve sorumluluğu. Daha
fazlası da var. Yolsuzlukları örtmek için Emniyet Teşkilatı'nın altı-üstüne
getirilirken, terör uzmanlarını devre dışı bırakmak kimin işi?
Terör örgütünün kucağına bu eylemin bahanesini kendi elleriyle teslim
edenlerden hiç mi hesap sormayacağız? Berkin Elvan'ı öldürenler nerede? 14
yaşında öldürülen bir çocuğu, onu sembol haline getiren geniş kitlelerle birlikte
"terörist" ilan eden "en yetkili kişi"nin hiç mi kabahati yok? Toplumu kutuplaştırıp ölenlerden birine "şehidimiz" diye sahip çıktığınız, devlet kurşunu ile
öldürüp öbürünü "terörist" ilan ettiğiniz zaman terör örgütlerinin ekmeğine
yağ sürdüğünüzü bilmiyorsanız, bu ülkenin tepesinde ne işiniz var?
Sorduğum sorunun bir anlamı ve mantığı bulunuyor. Üzerinde yolsuzluk şaibesi bulunan bir iktidar, seçim kazanmak için bekleneceği üzere her
türlü aracı yalan ve entrika üreterek seferber ediyor. Üstüne örtü çekilen
onca yolsuzluk ve hırsızlıktan sonra Kabataş yalanına sımsıkı sarılanlar,
"Sümeyye'ye suikast" tezgâhı açanlar, sahte belgeler üretip kolektif biçimde yayınlayanlar, kısaca seri katiller gibi sürekli suç işleyenler, terörü kışkırtacak, provoke edecek teşebbüslerin de kaynağında mesai harcayanlarla
aynı kişiler olamaz mı? İktidar ellerinden gidince kollarına kelepçe takılacak
ve mahkemede hesap verecekler. Savcının öldürülmesi, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü'ne saldırı Allah aşkına bu ihtimali azaltmıyor mu?
DHKP-C'nin "taşeron" bir örgüt olduğunu, terörden geçindiğini herkes
biliyor. Bu marjinal örgüte toplumsal taban oluşturma bahanelerini hangi
amaçla veriyorsunuz? Asıl can alıcı soruyu soralım: Seçime kadar hangi terör eylemlerini planlıyorsunuz? Bu eylemlerden ne kadar oy artırmayı hedefliyorsunuz? Şu sıralarda AK Parti medyasında çıkan "CHP-terör ilişkisi"
analizleri, kuşku uyandırıcı değil mi?
Ben bu soruları ısrarla sormaya devam edeceğim; çünkü elimde terörü engellemek, akacak kanı durdurmak için başka çare yok. Açıkça söylüyorum: Savcının şehit edilmesi iktidar çevrelerinde derin bir memnuniyet
rüzgârı estirdi. Yüzlerine yansıyan mutluluğu, kederli bir yüz ifadesi ile bastırmakta çok zorlanıyorlar. Israrla soralım: Terör ne demektir? Çağlayan'daki terör eyleminin amacı neydi?
06-19 NİSAN 2015 SAYI: 697
INTERNATIONAL
NEWSPAPER
S.C. Romzaman
Impex S.R.L.
Romanya Temsilcisi
Representative
in Romania
Bahadýr Van
[email protected]
Dobruca Temsilcisi
Representative
in Dobrogea
Yusuf Küçük
Abone &Reklam
0 721 294 265
[email protected]
ISSN: 1224-113X
Genel Yayýn Yönetmeni
Editor in Chief
Hayri Gül
[email protected]
Reklam Sorumlusu
Marketing Manager
Nihat Altun
[email protected]
Sayfa Tasarým
Graphic Designer
Evghin Veli
Corespondent
Haber Merkezi
Ömer Said Burgazlı
Mirela Popa
KÖSTENCE
Ebubechir Tanior
Adres: Strada Suceava, No. 2C,
Biro No.2, Kat: 2, Constanta
Tel / Faks: 0341 469 676
Mobil: 0 764 337 736
BÜKREÞ
Tel: 021 / 211 21 31 - 32
Faks: 031 / 103 21 36
E-mail: [email protected]
Adres: Str. Vasıle Lascar, Nr. 102, Et.1, Ap.2 Sector, 2
TIPOGRAFIE: UNITED PRINT
Köþe yazýlarýndan yazarlarý, ilan ve reklamlardan reklam sahipleri sorumludur.
Gazetemiz abone usulü ve posta yoluyla daðýtýlmaktadýr
13
06-19 NİSAN 2015
Haftalık Bulmaca
14 SERİ İLANLAR
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
DE VANZARE
CENTURA CONSTANTEI
A4 - Iesirea Constantei
vand teren extravilan pretabil. Constructii 1983m2,
deschidere drum,
vecinatate nod rutier A2,
A4 loc. Cumpana.
Pret: 10 000 Euro.
Pentru depozit, benzinarie
& popas. Prim - propietar,
acte, english speaker.
Tel: 0 732 957 726
İŞ ARIYORUM
Oturum sorunum yok.
Kara fırında pişirici
ve hamurkar olarak
işinin ehli bir ustayım.
Bükreş’te iş arıyorum.
Sait usta.
Tel: 0 722 874 103
DEVREN SATILIK
RESTAURANT
Sağlık nedenlerinden
dolayı Bereket
Restaurant
devren satılıktır.
Tel: 0 731 086 425
İNŞAAT- TAMİR İŞLERİ
İnşaatla ilgili her türlü
tesisat ve onarım işleriniz
için beni arayabilirsiniz.
Tel: 0 760 939 226
Vize sorunum yoktur.
Kendime uygun
bir iş arıyorum.
Tel: 0 764 738 920
DEPO VE MALZEME
SİGORTASI
USTA ARANIYOR
TRAFİK SİGORTASI
VE KASKO
Köstence'de, restorantta
çalışmak üzere vize
problemi olmayan, kebap
ve döner ustası aranıyor.
İBRAHİM ERDOĞMUŞ
Tel: 0745 45 45 25 / e-mail: [email protected]
Türkiye’nin Bükreþ Büyükelçiliði
Büyükelçi: Osman Koray Ertaş
Tel: (+40-21) 206 37 00 - 04 (5 hat)
Faks: (+40-21) 206 37 37
[email protected]
Konsolosluk Þubesi:
(Vize ve Pasaport iþlemleri için)
Tel: (+40-21) 206 37 27 - 29 (3 hat)
Faks:(+40-21) 206 37 30
www.e-konsolosluk.net
Ticaret Müþavirliði
(+4021) 318 39 39
Türkiye’nin Köstence
Baþkonsolosluðu
Baþkonsolos: Ali Bozçalışkan
Tel : (+40-241) 60 79 10
Faks : (+40-241) 60 79 14
[email protected]
Türkiye’nin Cluj
Fahri Konsolosluðu
Fahri Konsolos Vita Vasile Andrei.
Adres: Str. Buna Ziua FN 400495 Cluj-Napoca
Tel : 0264 438 402
Faks: 0264 438 400
Romanya’nýn
Ankara Büyükelçiliði
Büyükelçi : Radu Onofrei
(Embassy of Romania in Ankara)
Tel : (+90 312) 466 37 06 - 427 12 43
Faks: (+90 312) 427 15 30
[email protected]
Romanya’nýn Ýstanbul
Baþkonsolosluðu
Baþkonsolos : Adriana Ciamba
Tel: (+90 212) 358 05 15 -16 -17
Faks: (+90 212) 358 05 18-19
Vize iþlemleri (+90 212) 358 05 35
Tic. Ateþeliði: (+90 212) 292.41.27
E-mail: [email protected]
Romanya’nýn Ýzmir
Baþkonsolosluðu
Baþkonsolos : Cerasela Nicolaş
Tel: (+90 232) 465 04 63
Faks: (+90 232) 465 09 38
Güney Doðu Avrupa
‘Lumina’ Üniversitesi
(Lumina University)
Tel: (+40-21) 240 30 22
Faks: (+40-21) 240 30 33
www.lumina.org [email protected]
Þos. Colentina Nr. 64B, BÜKREÞ
Lumina Eðitim Kurumlarý
Genel Müdür: Fatih Göktaþ
Tel: (+40-21) 306 95 30
Faks: (+40-21) 306 95 34
www.lumina.ro - www.lumina.org
Uluslararasý Bükreþ
Bilgisayar Lisesi (ICHB)
Tel: (+40-21) 327 54 43 - 327 65 70
Faks: (+40-21) 320 95 60
www.ichb.ro - [email protected]
Uluslararasý
Bükreþ Koleji (ISB)
Tel: (+40-21) 306 95 30
Fax: 021-306 95 34 (Primary School)
Faks: 021-306 95 50 (Secondary School)
www.isb.ro - [email protected] [email protected]
Spectrum Bükreþ
Anaokulu ve Ýlkokulu
Tel: (+40 -21) 327 55 71
Faks: (+40- 21) 327 15 41
www.scoalaspectrum.ro
Email: [email protected]
Uluslararasý Köstence
Bilgisayar Lisesi (ICHC)
Tel: (+40- 241) 693 262 - 665 083
Faks: (+40 -241) 545 627
www.ichc.ro - [email protected]
HALT Language Center
Tel: (+40 -21) 335 58 58
www.halt.ro
RODİAP
(Romanya Diyalog Platformu)
www.rodiap.ro
Tel: 0 768 257 566
0 733 713 385
APRT
(Türk-Romen Dostluk Derneği)
email: [email protected]
web: www.aprt.ro
TUNA Vakfı
Tel: (+40 -21) 335 58 58
www.tuna.ro
Türk Ýþadamlarý Derneði (TÝAD)
Baþkan: Aykut Akbulut
Tel : (+40-21) 250 67 46 -250 18 77;
Faks: (+40-21) 250 45 93 www.tiad.ro
Romanya-Türkiye
Ticaret ve Sanayi Odasý
Baþkan: Tamer Atalay
Tel: (+40 -21) 326 97 22
Faks: (+40-21) 326 36 67
e-mail:[email protected]
Adresa: Str. Nerva Traian ,
Nr. 27-33 (Complex Nerva Traian)
Tel: 0 734 439 098 / 0 768 599 905
web: adress63.ro
faceebook : Adress” restaurant&terasa
EK,
ÇORBA, SULU YEM
,
PİLAV, SALATA
KARIŞIK KEBAB...
Dobruca Ýþadamlarý Derneði
Baþkan: Zeki Uysal
Tel: 0241.692 841 - 0241.610 636
Fax: 0241. 692 841
e mail : [email protected]
website : www.dobrucatiad.org
15
DANILO, 31 MILYON EURO'YA R.MADRID'DE.
İspanyol devi Real Madrid, transfere hızlı girdi.
Eflatun-Beyazlılar, Porto'nun 23 yaşındaki
Brezilyalı sağ beki Danilo ile 6 yıllık sözleşme imzaladı. Real'in kasasından bu transfer için 31,5 milyon
Euro çıkacak. Genç yetenek, bu sezon Portekiz ekibinde 23 maçta boy gösterirken 3 gol kaydetti.
spor
06-19 NİSAN 2015 ZAMAN
UEFA, Avrupa kupaları için kesenin ağzını açtı
1
UEFA, 2015-18 arası Şampiyonlar Ligi ve Avrupa
Ligi'nde kulüplere dağıtılacak para
miktarını açıkladı. İki kupada da
ödül parası ciddi ölçüde arttı. Gelecek sezondan itibaren, Devler
Ligi'nde gruplara kalan takımlar
8,6 yerine 12 milyon Euro alacak.
Avrupa Ligi'nde bu miktar, 1,3 milyon Euro'dan 2,4 milyon Euro'ya
yükseldi. Şampiyonlar Ligi gruplarında galibiyet başına 1 milyon Euro
olan ödül 1,5 milyon Euro oldu.
Avrupa Ligi'nde ise bu ödül 200
bin Euro'dan 260 bine çıktı. Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmak 5,5,
çeyrek final 6, yarı final 7, final 10,5,
şampiyonluk ise 15 milyon Euro
anlamına geliyor. Bu şartlar altında, eleme oynamadan Şampiyonlar Ligi'ne katılıp bütün maçlarını
kazanarak kupaya uzanan bir takımın kasasına UEFA'dan ödül ola-
UEFA, 2015-18
arası Şampiyonlar
Ligi ve Avrupa
Ligi'nde kulüplere
dağıtılacak para
miktarını açıkladı.
İki kupada da ödül
parası ciddi ölçüde
arttı.
rak 54,5 milyon Euro girecek. Öte
yandan Avrupa Kulüpler Birliği ve
UEFA'dan yapılan ortak açıklamada, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi
Ünal Aysal, kararını
10 Nisan'da açıklıyor.
Galatasaray'ın eski başkanlarından
Ünal Aysal, mayıs ayında yapılacak
seçim için adaylık konusundaki
kararını 10 Nisan'da açıklayacağını
söyledi. Öncelikle genç isimlere
destek vereceğini belirten deneyimli
yönetici, “Şu anda hâlâ benim ilk
görüşümde bir değişiklik yok. Genç
kadroların işin başına gelmesini
istiyor ve onlara destek sağlamamızın
gerekliliğini düşünüyorum. Dursun
Bey ile görüştük. Eğer doğru kadroları
görürsek destek vereceğim. Ancak
bunu göremezsek 10 Nisan'da adaylık
için karar vereceğim.” dedi.
Milan 1,5 milyar Euro'ya
satılıyor. İtalya'da son dönemin
en çok tartışılan konularından biri
de Milan'ın satışıydı. Kulübün sahibi
Silvio Berlusconi, yüzde 75'in Çinlilere
verilmesi konusunda anlaştıklarını
bildirdi. Berlusconi, “Her şeyin
resmîleşmesi için birkaç aya daha
ihtiyacımız var. Kızım Barbara, CEO
olarak kalmaya devam edecek.” dedi.
Yüzde 75'lik hisse için 1,5 milyar Euro
ödenmesi bekleniyor. Milan, Serie A'da
28. hafta sonunda 38 puanla 8. sırada.
Güreşin 'Gümüş' kaybı.
Türk güreş camiasının duayen ismi Ali
Gümüş hayatını kaybetti. Uluslararası
güreş şampiyonalarını en fazla takip
eden gazeteci olan 75 yaşındaki yazarın
cenazesi bugün Levent Camii'nde
kılınacak öğle namazının ardından
toprağa verilecek. Gümüş, 1959 yılında
halterde milli forma giymişti.
gelirlerinin kulüpler arasında daha
dengeli dağıtılacağı belirtildi. Oranların ne şekilde değişeceği ise bildirilmedi. Önümüzdeki sezon Avrupa
TFF'de aday bolluğu.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF),
haziran ayında başkanlık seçimine
bol adaylı girmeye hazırlanıyor. Şu
an Yıldırım Demirören'in oturduğu
ve yeniden talip olduğu koltuk için
5 isim daha adaylığını açıklamak
için sırada bekliyor. Haluk Ulusoy,
Ferit Şahenk, Serdar Bilgili, Sadri
Şener ve Hüsnü Güreli kulislerde
nabız yokluyor.
Mevlüt'e 10 milyon
Euro'luk teklif. Fransa'nın
Saint-Etienne takımında sergilediği
başarılı performansla dikkat
çeken Mevlüt Erdinç, Premier Lig
ekiplerinden Newcastle United'ın
takibinde. İngiliz basını, SiyahBeyazlıların 28 yaşındaki golcünün
transferi için istekli olduğunu
belirtip, Fransız ekibine 10 milyon
Euro'luk teklif sunacağını yazdı. Bu
sezon 57 maçta boy gösteren yıldız
santrfor, rakip fileleri 19 kez sarstı.
FIFA'dan ABD'li
senatörlere ret. FIFA,
2018 Dünya Kupası'nın Rusya'da
yapılmaması için talepte bulunan
ABD'li senatörlere olumsuz yanıt
verdi. ABD'li 13 senatör 2018 Dünya
Kupası'nın Rusya'da yapılmasına
karşı çıkarak FIFA'ya açık mektup
yazmıştı. Senatörler, mektupta 2018
Dünya Kupası'nın Rusya'nın prestijini
artıracağını iddia ederek iptalini talep
etmişti. FIFA Başkanı Joseph Blatter
ise 2018 Dünya Kupası'nın başka
bir ülkeye verilmesinin söz konusu
olmadığını söylemişti.
Kupaları için 2,24 milyon Euro'luk
bir havuz oluşturulacak ve Avrupa
Ligi'ndeki takımlar, bu havuzdan
daha fazla pay alacak. SPOR SERVİSİ
06-19 NİSAN 2015
Bükreþ
06 NİSAN
10 NİSAN
11 NİSAN
12 NİSAN
13 NİSAN
14 NİSAN
15 NİSAN
16 NİSAN
17 NİSAN
18 NİSAN
19 NİSAN
İmsak
Güneş
05:02
06:44
13:25
04:59
06:42
13:25
04:57
06:40
13:25
04:55
06:38
13:24
04:53
06:37
13:24
04:51
06:35
13:24
04:49
06:33
13:24
04:46
06:31
04:44
06:30
04:42
06:28
04:40
06:26
04:38
06:24
04:35
06:23
04:33
06:21
17:01
19:56
17:01
19:57
17:02
19:58
17:02
17:03
20:02
13:23
17:04
13:23
17:05
13:23
17:05
13:22
17:06
13:22
17:06
13:22
17:07
19:59
17:03
20:01
13:23
17:04
Akşam
17:00
19:54
20:03
20:04
20:05
20:07
20:08
20:09
20:10
Yatsı
21:25
21:27
21:28
21:30
21:31
21:33
21:35
21:36
21:38
21:40
21:41
21:43
21:45
21:46
Öğle
İkindi
07 NİSAN 08 NİSAN 09 NİSAN
T.C Diyanet İşleri Başkanlığının belirttiği vakitler esas alınmıştır
Bu kütüphanede kitapla birlikte
rehber de ödünç veriliyor
MENAF ALICI -STOCKHOLM
İsveç’in güneydoğusunda bulunan Hultsfred
Kütüphanesi, ilginç bir uygulamaya imza attı. Kütüphaneden
kitabın yanı sıra bir İsveçli de
ödünç alınabiliyor.
Hultsfred Kütüphanesi, ülkeye yeni gelen göçmenlerin İsveççe öğrenmelerini hızlandırmak
ve konuşma pratiği yapmak için
kütüphaneye gönüllü kayıt yaptıran İsveçlilerden birini evinde
çaya, sinemaya veya yürüyüşe
1
davet etme imkânı sunuyor. Kültürel etkileşim ve entegrasyonu
da hızlandırdığı düşünülen proje
kapsamında şu ana kadar kütüphaneden 50’yi aşkın İsveçlinin
‘ödünç’ alındığı kaydedildi.
İlginç uygulamada sistem
şöyle işliyor: Kütüphanenin gönüllülük duyurusuna cevap veren İsveçliler, kütüphaneye giderek kayıt yaptırıyor. Bir göçmenle
hangi konuda (politika, sinema,
din, satranç gibi) konuşmak istediğini belirtiyor. Gelen göç-
men kökenli kişi de bu listeleri
inceleyerek ona göre birlikte vakit geçirmek istediği kişinin ilgi
alanını seçiyor. Ortak bir zaman
belirleniyor ve buluşma gerçekleşiyor. Proje fikri; Hultsfred Belediyesi yetkilisi Linda Asgard’a
ait. Asgard, “35 yıldır uyguladığımız entegrasyon politikamıza
kızıyordum, bir türlü istediğimiz
sonucu alamıyorduk. Bu konuda ne yapılabilir diye düşünürken bu proje ortaya çıktı.” diyor.
Asgard’a göre bu proje, farklı
kültürlerden insanların birbirlerini tanımalarına büyük katkı
sunacak. Gönüllülerden Robert
Andersson ise Suriye’den İsveç’e
yeni gelen Abdullah Aloid ile
eşleştiğini belirterek, Aloid’in
evinde Arap kahvesi içtiklerini ve
İsveççe pratik yaptıklarını anlatıyor. Aloid’in Suriye’deki hayatı
ve İsveç’teki planları hakkında
konuştuklarına değinen Andersson, bu projenin yabancı bir
kültürü öğrenmek için güzel bir
vesile olduğunu aktarıyor.
Yosunlar ölüyor,
su pembe yas tutuyor
1
Senegal'in
başkent
Dakar'a 35 kilometre
uzaklıkta bulunan Lac Rose
gölü, sıra dışı pembe rengiyle görenleri şaşkına çeviriyor.
Gerçek adı 'Retba' olan göl,
ismini yılın belli dönemlerinde
tamamen pembeye dönen su
renginden alıyor. Gölde yaşayan bir tür bakteri 'Dunaliella
Salina'nın ölen su yosunlarının rengini değiştirmesi göl
suyunu pembeye çeviriyor.
Yosununun ölmesi ve güneş
ışığı ile girdiği tepkime sonucu pembe pigmentler ürüyor.
Lac Rose gölünde yüksek
tuz oranı nedeniyle bakteri dışında hiçbir canlı yaşamıyor. Pembe göl, yüzlerce
Senegalli için ekmek kapısı.
Derinliği en fazla 3 metre olduğu halde insan vücudunun
batmadığı gölden tuz çıkaran
yerliler, bunları piyasaya satarak geçimini sağlıyor. Tuz
toplayabilmek için gölün
ortalarına doğru sandal ile
açılan erkekler, yeterli miktara ulaşınca kıyıya dönüyor.
Kıyıda bekleyen kadınlar ise
teknelerdeki tuzu karaya taşıyarak tepecikler oluşturuyor. Pembe Göl, aynı zamanda turistlerin en çok uğradığı
yerlerden. Farklı ülkelerden
gelen ziyaretçiler, göle hayran kalıyor. Turistler, eski
model kamyonetlerle etraftaki kum tepeciklerinde çöl
safarisi yapma imkanı da buluyor. SELAMİ PİLE DAKAR