UYUŞTURUCU BAĞıMLıLıĞı -UYUŞYTURUCU NEDİR? Zararları Nelerdir? -Türkiye de uyuşturucu kullanan birey sayısı -Gençlerin uyuşturucuya bağımlı olma sebepleri -Uyuşturucu madde bağımlıların dönemleri UYUŞTURUCU NEDIR? Uyuşturucu, merkezi sinir sistemine etki eden ve vücudun çalışma düzeninde değişikliklere neden olan maddelerin tümüdür. Adından da anlaşılabileceği gibi, kişi de uyuşukluk hâli meydana getirir ve sosyal yaşamını olumsuz etkiler. Uzun süre kullanılması sonucu ölüm kaçınılmazdır. Bu yüzden hiç kullanılmamalı, kullanılmışsa da bırakılarak tedaviye başlanılmalıdır. Esrar, eroin, kokain, kubar, haşhaş, afyon, vb. isimlerle tanınırlar ve genellikle bitkisel kaynaklı maddelerden elde edilir. Son derece zararlıdır. Dünyada hızla yayılmaya başlamıştır ve özellikle günümüz gençleri içinde çok yaygındır. UYUŞTURUCUNUN ZARARLARı NELERDIR? Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde: Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir. Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar. Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyon (vehim, hayal görme, işitme vs. ) lar, zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar . Sindirim Sisteminde: Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs. Karaciğer ve Böbreklerde: Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma ,sertleşme (siroz). Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar ,ağır böbrek hastalıkları Gözlerde: Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adele felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir. Solunum Sisteminde: Nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır. Kan organlarında: Kan ,insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık ,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır. Zehirlenme: Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekerrür ederse "Müzmin Zehirlenme" adını alır. Sosyal ve Maddi Etkileri Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür. Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, hipisel (hayvani) bir hayata mahkum eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir. (Hip Kültür) Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus ,iffet, şeref, haysiyet v.s.) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz. İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır. İç ve dış düşmanların en tahripkar silahı uyuşturucu ve uyuşturucu salgınlarının itici gücü olan uyuşturucu kültürü (hip kültür) dür. Cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir. Bunlar. Ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır. TÜRKIYE DE UYUŞTURUCU KULLANAN BIREY SAYıSı 'Toplam uyuşturucu kullanıcılarının 185 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam dünya nüfusun yüzde 3.1'ini, 15 yaşın üstündeki toplam nüfusun ise yüzde 4.5'ini teşkil etmektedir. Uyuşturucu kullanıcılarının sık sık birden çok uyuşturucuya başvurması gözönünde bulundurulursa, bu rakam daha da artmaktadır.' Son dönemlerde, başkasının ya da partnerinin kullandığı uyuşturucu iğnesiyle AIDS'e yakalanan uyuşturucu bağımlılarının sayısında artış olduğu vurgulanıyor. Dünyada hergün 14 bin kişinin AIDS'e yakalandığı belirtilirken, bu hastalıktan günde 8 bin kişinin öldüğü de rapordaki en çarpıcı sonuçlardan biri. Türkiye'de uyuşturucu kullanma yaşının 16'nın altına düştüğünü vurgulamıştım. 2000 yılında 2 bin 795 olan kullanıcı sayısı, 2001'de 3 bin 314'e, 2002 yılında ise 4 bin 37'ye yükselmiş. Bu rakamlar, Türkiye'de uyuşturucu kullananların sayısındaki artışı ortaya koyuyor. Üstelik, bu rakamların, yalnızca polis tarafından yakalanan ve kayda alınan kişilerin listesiyle ortaya çıktığını gözönünde bulundurmak gerekiyor. Uyuşturucu kullanımını bir yeraltı faaliyeti olarak düşünürseniz, bu rakamların kat be kat fazla olduğu sonucuna rahatlıkla ulaşabilirsiniz. GENÇLERIN UYUŞTURUCUYA BAĞıMLı OLMA SEBEPLERI Gençler en sık olarak merak nedeni ile madde kullanmaya başlamaktadırlar. Bu nedenle uyuşturucuya karşı özendirici davranışlardan kaçınmak gerekir. Arkadaş baskısı ikinci önemli etkendir. Bir arkadaş ortamında yapılan ısrara çoğunlukla dayanılamamaktadır. Arkadaş grubunun dışında kalmak, onlardan farklı olmak korkusu yaşanmaktadır. Bir de buna merak eklenirse kullanım kaçınılmaz olmaktadır. Bu nedenle gencin kendi hakkını koruması, “hayır” diyebilmesi çok önemlidir. Sorunlarını çözmek için başka yol kalmadığına inandıkları anda kullanım sıklaşır. Bir başka deyişle çaresizlik önemli bir etkendir. Bu nedenle gençlere sorunlar ile başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi önem kazanmaktadır. Bir sorun karşısında nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi ve bugüne kadar kullandıkları yanlış davranış biçimlerinin düzeltilmesi gerekir. Bu maddeleri kullanmak gencin kendini kanıtlamasının bir yolu olarak algılanmalıdır. Farklı ve değişik gözükmek, bir tür beğeni toplamak amaçlanmaktadır. Maddenin bulunabilirliği bir başka etkendir. Uyuşturucu maddenin kolayca elde edilebilir olması, onun kullanılma oranını arttıracaktır. UYUŞTURUCU MADDE BAĞıMLıLıĞıNıN DÖNEMLERI Alışma dönemi : Uyuşturucu maddeyle ilk tanışma dönemidir. Bu dönemde yalancı bir dünyaya dalarak keyif alma duygusu ön plana çıkar. Kişi kararsızdır, uyuşturucuya başlamamak için direnir. İstediği zaman uyuşturucuyu bırakacağını düşünür. Vücutta kalıcı bir fiziksel hasar yoktur.Gerekli tıbbi yardım yapılırsa kolaylıkla uyuşturucuyu bırakabilir.Kişilerde yersiz davranışlar, aşırı neşe ve durgunluk, dalgınlık, unutkanlık arkadaşlardan ayrılarak yeni gruplara katılma gibi değişiklikler uyuşturucu kullanmaya başladığının belirtileridir. Doyma dönemi : Bu dönemde kişi yaşantısını devam ettirebilmek içinuyuşturucu maddeyi kullanmak zorundadır.Artık keyif alma ihtiyacı yoktur.Maddenin yoksunluğunda büyük sıkıntı ve problemler doğmaktadır.Görme bulanıklığı, göz bebeklerinde küçülme, ağız kuruluğu, ellerde titreme, nabız ve solunum sayısında azalma,tansiyon düşüklüğü, kabızlık, hafızada zayuflama, ruhsal durgunluk, dikkatsizlik, irade ve kişilik kaybı, hallüsinasyonlar vardır. Karaciğer, kalp, solunum ve sindirim sisteminde hasarlar ortaya çıkmaktadır.Bağımlının gittikçe daha fazla miktarda maddeye ihtiyacı olmaktadır. Bu dönemdeki bağımlıyı kurtarmak için ciddi bir tedavi gereklidir. Düşkünlük dönemi : Bu dönemde organlarda ağır hasarlar ve ruhsal çöküntü görülür. Kalp ve solunum problemleri, karaciğer hastalıkları ortaya çıkar. Aşrı zayıflama, kusma, kalp ve solunum yetmezliği görülür. Bağımlının hastalıklara karşı direnci azalır. Zatürre hepatit(sarılık) AIDS gibi hastalıklar meydana gelir. Beyin hasarı, kişilik kaybı, ağır ruhsal problemler ortaya çıkar.Kişi kendine bakamaz ve yardıma muhtaç hale gelir. Madde bulabilmek için her yolu dener, hatta suç işleyebilir. Yaşantısını devam ettirebilmek için aldığı uyuşturucu miktarını arttırmak zorundadır. Uyuşturucu kullanımında aşırı doz alımına bağlı olarak zehirlenme ve ölüm olayı görülebilir.Aşırı doz alındığında başlangıçta husursuzluk,sesli ve ışıklı uyarıcılara karşı aşırı tepki görülür. Hallüsinasyonlar, terleme, bulantı ve kas krampları meydana gelir. İdrar ve dışkı kontrölü kaybolur. Solunum düzensizleşir.Kalp atımı ve kan basıncı düşer. Titremelerle baygınlık, koma ve ölüm meydana gelir. Uyuşturucu bağımlılığı erken dönemde yakalanıp tedavi edilemez ise kişiyi ölüme sürükleyen bir alışkanlıktır. TEDAVİ Evet! Uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Madde kullanımı ve bağımlılığı bir sağlık sorunudur. Ve bunun tedavisi mümkündür. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir. Kullanıcılar arasında “bu hastalığın tedavisi olmadığı” yolunda bir kanı yerleşmiştir. Bu değiştirilmeye çalışılmalıdır. Uyuşturucu maddeyi bırakan kişilerde tekrar madde kullanımına başlamak sık olarak gözlenen bir durumdur. Kişi uyuşturucu maddeleri bıraktıktan sonra bir daha hiçbir zaman kullanmamalıdır. Bir kez kullanması onun eski günlerine dönmesine neden olabilir. TEDAVININ ILKELERI Bu maddeleri kullanan kişilerin tedavisi kişiye, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişiklikler göstermektedir. Tedavinin başarısı için iki önemli etken sayılabilir: 1. Bunlardan birincisi kişinin tedavi olmayı istemesidir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona zorla bıraktırmayı başaramaz. 2. Diğeri ise kişinin maddeyi bırakmaya kendini hazır hissetmesidir. Çünkü, kişi maddeyi bıraktığı zaman alışkanlıklarını, yaşadığı ortamı değiştirmek zorunda kalabilecektir. Eğer tüm bunlara hazır değilse, yapabilecek fazla bir şey yoktur. Uyuşturucu madde kullanan kişide bağımlılık geliştiyse, tedavi daha güç olacak ve daha uzun sürecektir. Ayrıca, uyuşturucu kullanımı ile daha da artan aile içi iletişim bozukluklarının, kopukluklarının giderilmesi için anne ve babanın da tedaviye katılması gerekir. TEDAVIDE NELER UYGULNAMAKTADıR? Öncelikle kişi başvurduğu zaman bedeninin bu maddeden arındırılması gerekir. Buna detoksifikasyon adı verilir. Eroin gibi bazı maddeleri aniden kendi başına bırakmak tehlikeli olabilir. Bu nedenle kontrol altında bırakmak gereklidir. Daha sonra kişinin kendini tanıması, maddeyi kullanma davranışını öğrenmesi, madde kullanma nedenlerini anlaması, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi sağlanır. Ancak uzun süre kontrollere gelmesi, tedavi programına devam etmesi gerekir Acil Durumlar ACIL DURUMLAR Madde kullanan kişilerde ortaya çıkabilecek ve acil müdahale gerektirecek durumlar iki ayrı nedene bağlı olabilir. • Maddenin yüksek dozda alınması (zehirlenme, Entoksikasyon, aşırı doz) • Madde bulunmadığı için ortaya çıkan şiddetli yoksunluk belirtileri Her iki durumda da yapılacak müdahale farklılık gösterir. Bu nedenle meydana gelen olayın açıklığa kavuşturulması ilk basamaktır. Ancak her durumda öğretmenin soğukkanlı davranması, çevresindekileri yatıştırması, ilk fırsatta öğrenciyi bir sağlık kuruluşuna göndermeyi düşünmesi gerekir. ZEHIRLENME BELIRTILERI Zehirlenme belirtileri alınan maddenin cinsine göre bir değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle kullanılan madde cinsinin bilinmesi önem taşır. Onun sorumluluğunu onun yerine üstlenmemeye özen gösterin. Onun üstlenmesine yardımcı olun. Eroin zehirlenmesinde, gözbebekleri toplu iğne başı kadar küçüktür, solunum yavaşlamıştır, derin uykulu bir hal ve dışarıdan verilen uyarılara karşı yanıtsızlık vardır. Uçucu madde zehirlenmesinde, kişi şaşkındır. Bulunduğu yeri, zamanın ne olduğunu ve kiminle konuştuğunu bilemez. Sarhoşluk hali vardır. Boğulma belirtileri olabilir. LSD zehirlenmesinde, kişi korku içindedir, bir panik hali vardır. Hayaller görebilir ve hayali sesler duyabilir. Esrar yüksek miktarda alındığı zaman konuşmada dağınıklık, gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, korku, panik, intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. Kokain alındığında ise, aşırı kuşkucu davranış, saldırgan davranışlar, aşırı hareketlilik saptanabilir. Sakinleştirici ve yatıştırıcı haplar ile solunum yavaşlar, uykulu bir hal gelişir ve tansiyon düşer. Kısacası; eğer bağlanacaksanız hayata bağlanın !
© Copyright 2024 Paperzz