Erişkin Still Hastalığı

|231
Erişkin Still Hastalığı
| Nuran TÜRKÇAPAR
Erişkin Still hastalığı (ESH), yüksek ateş, geçici deri döküntüsü, artrit ve birçok organ tutulumuyla karakterize,
nadir görülen sistemik inflamatuar bir hastalıktır. Hastalık ilk kez 1897’de Sir Frederic George Still tarafından,
22 çocuk olguda poliartrit, lenfadenopati ve sistemik bulgular gösteren romatoid artritin sistemik seyirli bir formu
olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 1971’de Eric Bywaters, benzer klinik bulguları taşıyan 14 yetişkinde hastalığı
tanımlamış ve ESH, olarak adlandırmıştır. ESH, juvenil kronik artritlerin sistemik formuyla benzer klinik ve laboratuvar
özellikleri gösterir, ancak 16 yaşından büyüklerde gelişen bir hastalıktır.
I. Epidemiyoloji
Hastalığın görülme sıklığı 1-10/1.000.000 olup, kadınları erkeklerden biraz daha fazla etkiler; bazı çalışmalarda
kadın erkek oranı, iki olarak verilmektedir. Hastalık her yaş grubunda görülse de, hastaların dörtte üçü 16-35
yaş grubundadır. Hastalığa ait ailesel yatkınlık bildirilmemiştir.
II. Patogenez
İmmünopatolojik Veriler: Bugüne kadar ESH’nın oluşum mekanizması anlaşılamamıştır. Hastalardaki büyümüş
lenf nodlarının histopatolojisi, makrofaj ve nötrofilden zengin polimorf nükleer (PMN) lökositler ve T lenfositlerinden
oluşan yoğun hücre infiltrasyonu gösteren reaktif hiperplazik özellikler taşımaktadır. Öyle ki, bazen T hücreli
lenfomalara benzer, parakortikal immünoblastik hiperplazi özelliği gösterir. Ancak lenfomayla karşılaştırıldığında,
monoklonal değil, poliklonal özellik taşımaktadır. Lenf nodları, granülomatöz özellik göstermez. Hastaların
serumlarında otoantikor bulunmaz.
Aktif ESH bulunan hastaların kan ve dokularında, fazla miktarda interlökin (IL)-1β, IL-6, IL-18, tümör nekroz
faktör (TNF)-α ve interferon (IF)-γ gibi proinflamatuar sitokinlerin bulunması, T-helper (Th)1 hücre yanıtının
patogenezde önemli rolü olduğunu göstermektedir. IL-6 ve/veya IL-18 ateş, cilt döküntüsü ve karaciğer fonksiyon
testlerinde bozukluk gibi sistemik bulgular ve serum CRP yüksekliğiyle korelasyon göstermektedir. Yine artmış
IL-18 seviyeleri, ferritin düzeylerinin yüksekliğiyle de ilişkilidir. Yoğun sitokin salınımı, ateş, döküntü ve serozitenin
birlikteliği, otoinflamatuar hastalıklara benzer özellikleri olduğundan Still hastalığının bu grup hastalıklar içinde
yer almasını savunanlar da vardır. Still hastalığı ve otoinflamatuar hastalıkların en önemli ortak özelliği, IL-1’dir.
Hücre dışı bir faktör tarafından uyarılan toll-like reseptörler, inflamazom aktivasyonuna neden olurlar. Bazı
durumlarda hücre içi antijenlerle de aktive olan prokaspaz, kaspaz-1’ e dönüşür. Bunu takiben gelişen proteolitik
parçalanma sürecinde, pro IL-1 ve pro IL-18, IL-1 ve IL-18’e dönüşür. Otoinflamatuar hastalıklarda olduğu gibi
ESH’da, IL-1 ve IL-6’yı hedef alan tedavilerin çok başarılı olması, diğer ortak özellikleridir.
Genetik Faktörler: ESH’nın etyopatogenezinde, ailesel yatkınlık tanımlanmamış ve human lökosit antijen (HLA)
ile yapılan genetik çalışmalar sonuçsuz kalmıştır. HLA B35 alelleri taşıyan ESH’lı kişilerin, daha hafif hastalık ve
kendini sınırlayan formuyla veya HLA-DRB1 alt tipleriyle hastalık arasında ilişki tanımlayan çalışmalar bulunsa
da, hastalığın heterojen yapısıyla genetik farklılık arasındaki ilişki, hala açıklık kazanmamıştır. IL-6 gen polimorfizmlerinin
ilgili sitokinin disregülasyonuna neden olduğu öne sürülmektedir.
Çevresel Faktörler: ESH’nın etyopatogenezinde en çok üzerinde durulan hipotez, viral (Rubella, kızamık,
kabakulak, Epstein-barr virüs, hepatit A, B veya C virüs, HIV, CMV, parvovirus B19, adenovirus, echovirus,
human herpes virüs 6, influenza ve parainfluenza virüs ve coxsackie virüs gibi) veya bazı bakteriyel (Yersinia,
Campylobacter, Chlamidia, mycoplasma ve borrelia gibi) enfeksiyonların rolü olabileceği görüşüdür. Her ne
kadar bu hastaların doku ve sıvılarında, bu enfeksiyöz ajanlar üretilemese de antikorlarını daha fazla taşımaları
nedeniyle enfeksiyonların, bu hastalığın gelişmesinde tetikleyici bir çevresel faktör oluşturduğu düşünülmektedir.
232|
III. Klinik Özellikleri
Tablo 1’de ESH’nın ana bulguları ve görülme sıklıkları verilmiştir. ESH’nın ana klinik özelliği, ateş, cilt döküntüsü
ve artrittir.
Ateş, olguların ortalama % 95’inde bulunur ve üşüme-titremelerle yükselen, gün içinde genellikle bir kez, daha
az sıklıkla iki kez 39°C ve üzerine çıkıp, yine aynı gün içinde normal seviyelerine inen ‘quatidien’ (pik yapan ve
gün içinde normal değerlerine inen ateş) özellik gösterir. Ateş, en az bir hafta devamlılık gösterse de genellikle
8 hafta ile 8 ay arasında sürer.
Cilt döküntüsü, somon veya pembe renkte makuler özellikte olup olguların %97’sinde bulunur (Resim 1 ve 2).
Genellikle ekstremitelerin proksimalinde ve gövdede, % 15 olguda boyun ve yüzde görülebilir. Genellikle ateş
süresince yoğun şekilde çıkıp, ateşin düşmesiyle birlikte kendiliğinden kaybolur. Bazen derinin termal (sıcak
banyo) veya mekanik uyarısı ile (Koebner fenomeni) döküntü gelişebilir. Döküntüler genellikle kaşıntısızdır, nadiren
kaşıntılı da olabilir. Bazen cilt döküntülerini vaskülit ve Sweet sendromundan ayırmak için biyopsi gerekebilir.
Biyopsi örneklerinde, perivasküler inflamasyonla karakterli az miktarda lenfosit ve nötrofil infiltrasyonu izlenir.
İmmünfloresein boyanmada, Ig ve kompleman birikimi görülmez.
Artrit veya artralji, başlangıçta hemen her olguda olmasa da hastalık seyri boyunca olguların %90’ında bulunur.
Artrit, oligo veya poliartiküler başlangıç gösterebilir. Hastaların çoğunluğunda artrit, poliartiküler seyreder ve bir
saati geçen sabah tutukluğu vardır. Genellikle hem küçük hem de büyük eklemler aynı anda tutulur, simetrik
ve gezici olmayan karakterdedir. Romatoid artritten farklı olarak, el ve ayak parmakları korunmuştur. Ancak el
bileği, sıklıkla tutulan eklemler içindedir. Karpo-metakarpal ve tarso-metatarsal eklemlerin tutulması dikkate
değerdir. Hastalığa özgü karpometakarpal ve interkarpal eklemlerde, erozyon olmaksızın daralma ve kemik
ankilozu gelişir. Miyalji, eklem ağrılarına eşlik etse de inflamatuar miyozit oldukça nadirdir.
Boğaz ağrısı yakınmasına neden olan farenjit, ESH’li olguların % 48-92’sinde bulunur. Boğazda hafif kızarıklık
dışında bulgu vermez.
Lenfadenopati, hastaların % 44’ünde görülür; sıklıkla servikal ve submandibular lenf bezleri, daha nadiren derin
lenf nodları tutulur. Splenomegali % 40 olguda ve peritonite bağlı karın ağrısı ise % 10 vakada bildirilmiştir.
Hastaların çoğunda, orta dereceli hepatomegali ve transaminaz yüksekliği bulunur. Karaciğer biyopsilerinde,
portal ve sinüzoidal alanlarda mononükleer hücre infiltrasyonu ve az sayıda kupfer hücre hiperplazisi saptanmıştır.
Akciğer tutulumu, genellikle bilateral pulmoner infiltrasyon, diffüz interstisyel tutulum veya plevral effüzyon veya
geçici pulmoner infiltrasyonlar şeklinde seyreder. Akciğer tutulumları nadiren hayatı tehdit eden ‘Adult Respiratuar
Dystres sendromu’na (ARDS) ilerler.
Kardiyak tutulum, olguların dörtte birinde tanımlanmış olup sıklıkla perikarditle seyreder, ancak nadiren tamponada
gider. Myokardit ve endokardit ise daha nadiren gelişir.
Hastaların % 10’undan daha azında, santral sinir sistemi tutulumu bildirilmiştir. Uykuya meyil ve oryantasyon
bozukluğu ile seyreden psiko-organik sendrom, sensoriyal ve duysal afazi, serebral kanama, meningoensefalopati,
aseptik menenjit, epilepsi, sensörionöral işitme kaybı, sensörio-motor periferik nöropati ve Guillain-Barre sendromu
gibi çok çeşitli tutulum özellikleri tanımlanmıştır. ESH’da febril proteinüri görülse de, renal tutulum nadir olup
interstisyel nefrit, subakut glomerulonefrit, IgA nefropatisi, mezanşiyal glomerülonefrit, amiloidoz ve nefrotik
sendrom gibi farklı renal tutulumlar tanımlanmıştır.
ESH’da göz tutulumu oldukça nadir olup, bunlarda daha çok üveit tipindedir.
Ankara Romatoloji çalışma grubunun yapmış olduğu çok merkezli bir çalışmada, ESH’li hastalarla sistemik
juvenil idyopatik artritli hastalar karşılaştırılmış; klinik olarak ateş, döküntü, miyalji, kilo kaybı ve boğaz ağrısı
ESH’da daha fazla sıklıkta görülmüştür. Laboratuar bulgular açısından, karaciğer fonksiyon testleri ve nötrofilinin,
erişkinde daha fazla görülmesi dışında benzer özellikte bulunmuştur. Kronik seyir de yine erişkinlerde daha fazla
izlenmiştir.
|233
Tabo-1. Erişkin Stil Hastalığında Ana Bulguların Görülme Sıklığı (10)
Semptom
Ateş≥39˚
Çocuklukta atak
Artralji
Artrit
Cilt Döküntüsü
Boğaz ağrısı veya farenjit
Miyalji
Lenfadenopati/Splenomegali
Plörit veya perikardit
Lökositoz ≥10 000/mm3
Polimorfonükleer nötrofil ≥%80
Anemi ≤10g/dL
Karaciğer fonksiyon testlerinde yükseklik
Sıklık (%)
82-100
10-15
95-100
72-100
77-100
35-92
38-84
35-71
20-25
89-94
83-88
50-75
43-76
Makrofaj Aktivasyon Sendromu (MAS): Hemofagositik sendrom, hemofagositoz ve hemofagositik
lenfohistiyozis olarak da adlandırılır. ESH’nın seyri sırasında gelişebilen, akut ateş, hepatosplenomegali,
lenfadenopati, pansitopeni, serumda çok yüksek ferritin düzeyleriyle birlikte, trigliserit ve karaciğer fonksiyon
testlerinde yükseklik ve histolojik olarak kemik iliğinde histiyositler tarafından hemofagositozun (fagosite edilmiş
kan elemanları) izlendiği nadir fakat fatal bir komplikasyondur. T lenfositleri ve makrofajların, malign olmayan
kontrolsüz çoğalması sonucunda, aşırı miktarda IF-γ, IL-1β, TNF-α ve IL-6 gibi sitokinlerin üretimi; çeşitli organlarda
hemopoetik hücrelerin fagositozuna yol açar. MAS, çocukluk döneminde primer, yani ailesel olabileceği gibi
enfeksiyonlar, maligniteler, otolog kök hücre transplantasyonu sonrasında, ilaçlara bağlı veya ESH gibi sistemik
hastalıklara ikincil olarak da gelişebilmektedir. Bazen hastalığın tedavisinde kullanılan, non-steroid anti-inflamatuar
veya metotreksat, altın tuzları, sülfasalazin ve hidroksiklorokin gibi ilaçlarda yapılan değişiklikler, MAS’nu
tetikleyebilmektedir. Bu nedenle ilaç değişikliği yaparken, önceden hastanın kullanmakta olduğu steroid dozunun
hafif artırılmasını önerenler de bulunmaktadır. Tedavi altında bulguları gerileyen ESH’li hastada, ani gelişen ve
pik yapmaksızın süreklilik gösteren ateş, artralji, miyalji, cilt döküntüsü (makulopapüler ve purpurik), lenfadenopati
ve hepatosplenomegali ile kendini gösterir; bazen olgular, hepatik yetmezlik, purpura, mukozal kanamalar ve
adult respiratuar distres sendromuna (ARDS) kadar gidebilir. Laboratuvarda, sitopeni (lökopeni, trombositopeni,
anemi), CRP artarken eritrosit sedimentasyon hızında azalma (fibrinojenin azalmasıyla), fibrin yıkım ürünlerinde
artış, serum ferritin düzeyleri önceki değerlerine göre daha da artar ve glikozile ferritin düzeyi %20’nin altına iner.
Negatif akut faz yanıtı olarak albümin düşerken, karaciğer fonksiyon testleri ve trigliserit seviyeleri artar. Dissemine
(yaygın) intra-vasküler koagülopati (DIC), purpurik döküntüler, protrombin zamanında uzama, hipofibrinojenemi
ve fibrin yıkım ürünlerinde artış ile bulgu verir.
MAS’nın tedavisinde, yüksek doz kortikosteroidler ve intravenöz pulse kortikosteroidler önerilmektedir. Steroidlerin
yetersiz kaldığı olgularda siklosporin ve intravenöz immünoglobülin etkindir. Yine steroide dirençli olgularda, antiTNF tedaviler (etanercept ve infliximab), IL-1 reseptör antagonisti (anakinra) ve IL-6 reseptör blokerlerinin
(tocilizumab) de etkili olduğunu gösteren yayınlar mevcuttur.
IV. Laboratuvar Bulguları
Hastalığa özgü tanı koydurucu özel bir laboratuvar testi bulunmamaktadır. Ancak hastaların hemen tümünde,
yoğun bir inflamatuar yanıt vardır; eritrosit sedimentasyon hızı genellikle >100mm/saat’in üzerindedir, poliklonal
gamapati mevcuttur; serum fibrinojen, C reaktif protein, serum amiloid A ve ferritin düzeyleri artmıştır. Lökosit
sayısı olguların % 90’ından fazlasında 10 000/mm3’ün üzerinde olup, polimorf nüveli lökositoz belirgindir. Vakaların
234|
%70’inde kronik hastalık anemisi bulunur. Coombs pozitif veya negatif hemolitik anemi, trombositopeni veya
pansitopeni de görülebilir. Romatoid faktör ve ANA negatiftir. Sinovyal ve serozal sıvılar, inflamatuar özellik taşır.
Hastalığa özgü ferritin düzeylerindeki yükseklikten dolayı, anemi araştırılmasında transferin reseptör saturasyonuna
bakılması önemlidir. ESH’nın tanısında ve aktivasyonunun değerlendirilmesinde, çok yüksek ferritin düzeylerinin
önemi vardır. Yamaguchi ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, hastaların üçte ikisinde ferritin yüksekliği normal
limitlerin (normal 80-200 ng/mL) 4 katı ve daha üzerindedir. Normalde total plazma ferritin seviyelerinin yarısından
fazlası, glikozile halde bulunur. İnflamatuar olaylarda glikozile ferritin düzeyi %20-50 arasında iken, ESH olgularında
%20 ve altında seyrettiği görülmüştür. Bu verinin ESH için spesifitesi %70,5 ve sensitivitesi %83,2’dir. Ancak
yüksek glikozile ferritin düzeyi, sadece ESH’na özgü olmayıp, ciddi sistemik enfeksiyonlar gibi diğer inflamatuar
olaylarda da yükselirse de bu derecede artış beklenmez. Ferritin seviyesinin, normalden beş kat ve daha fazla
artışıyla birlikte %20 ve altındaki glikozile ferritin düzeyinin, ESH tanısı için spesifitesi %92,9, sensitivitesi %43,2
bulunmuştur.
V. Tanı ve Ayırıcı Tanı
ESH’nın tanısı büyük çoğunlukla klinik bulgulara dayanılarak konur ancak uzamış ateş, döküntü, artrit veya artralji
gibi bulgular sadece ESH’nda değil birçok enfeksiyon hastalıkları, romatizmal veya malign hastalıklar seyrinde
de görülebilmektedir. Bu nedenle tanıda, öncelikle bu gibi hastalıkların ekarte edilmesi önemlidir (Tablo 2).
Tablo 2: Erişkin Stil Hastalığının Ayırıcı Tanısı (10)
Enfeksiyon Hastalıkları
Malign Hastalıklar
Sistemik Hastalıklar
Piyojenik bakteriyel septisemi
Enfektif endokardit
Biliyer, kolon veya üriner sistemin gizli enfeksiyonları
Bruselloz, tüberküloz, yersinioz
Viral hepatit
Hodgkin hastalığı veya Non-Hodgkin lenfoma
Anjiyo-immünoblastik lenfadenopati
Solid kanserler: böbrek, kolon, akciğer
Myeloproliferatif hastalıklar
Paraneoplastik sendrom
Poliarteritis nodoza veya diğer vaskülitler
Poststreptokokkal artrit veya diğer reaktif artritler
Polimiyozit, dermatomiyozit, sistemik lupus eritematoz
Seronegatif romatoid artrit
Sweet sendromu
Herediter oto-inflamatuar sendromlar
Whipple hastalığı
Sarkoidoz
İlaca bağlı hipersensitivite sendromu veya psödolenfoma
Schnitzler sendromu
Yamaguchi ve arkadaşları, ESH’nın tanısında sensitivitesi %96,2 ve spesifitesi %92,1 olan sınıflama kriterlerini
geliştirmiştir. Daha sonra Fautrel ve arkadaşlarının tanımladığı sınıflama kriterlerinin sensitivitesi % 80,6 ve spesifitesi
%98,5’dir (Tablo 3).
|235
Tablo 3: Erişkin Still Hastalığı Sınıflama Kriterleri (10)
Yamaguchi ve arkadaşları
Fautrel ve arkadaşları
Majör Kriterler
- Ateş ≥ 39 C˚; 1 hafta veya daha fazla süren
-Artralji: 2 hafta ve daha fazla süren
-Tipik cilt döküntüsü: ateşle birlikte makulopapüler,
Kaşıntısız, somon-pembe renkli
-Lökositoz ≥ 10 000mm3 nötrofil ≥ % 80
Minör Kriterler
-Farenjit veya boğaz ağrısı
-Lenfadenopati ve/veya Splenomegali
-Karaciğer enzim anormallikleri (aminotransferazlar)
-Romatoid faktör veya anti-nükleer antikor negatifliği
Dışlama Kriterleri
-Enfeksiyonun olmayışı; özellikle sepsis ve EBV enfeksiyonu
-Malign hastalığın olmayışı; özellikle lenfoma
-İnflamatuar hastalıkların yokluğu; özellikle
Poliarteritis nodoza
Pik yapan ateş ≥39 C˚
Artralji
Geçici eritem
Farenjit
Nötrofil ≥ % 80
Glikozile ferritin oranı ≤ % 20
İkisi majör olmak üzere en az beş kriterin varlığı ve dışlama
kriterlerinin bulunmayışı
Tipik cilt döküntüsü
Lökositoz ≥ 10 000/mm3
Yok
Dört majör kriter veya 3 majör
2 minör kriter
Klinik Seyir: ESH’da, hastalık bulgularının özelliklerine göre birkaç formda hastalık seyri tanımlanmıştır. Bunlar;
•
Sistemik, self-limited, monosiklik form; tek atakla sınırlıdır ve birkaç hafta ile aylar arasında remisyona girer.
Vakaların % 19-44’ü bu grupta yer alır.
•
İntermitant veya polisiklik form; sistemik veya artiküler alevlenmelerle seyreder ve remisyon iki haftadan iki
yıla kadar sürer. Olguların % 10-41’ini kapsar.
•
Kronik artiküler form; sistemik bulgulardan çok eklem bulguları ön plandadır. Hastaların % 3 5 - 6 7 ’ s i
bu
grupta yer alır ve bunların da 1/3’ünde eroziv artrit gelişmektedir.
Bazı araştırmacılar ise 4 farklı formda klinik seyir tanımlamışlardır. Bunlar:
•
Monosiklik sistemik hastalık
•
Kronik artiküler polisiklik sistemik hastalık
•
Polisiklik sistemik hastalık
•
Kronik artiküler monosiklik sistemik hastalık
Kronik seyirli diyebilmek için, hastalık tanısı konulduktan 12 ay sonra da hastalık aktivasyonunun devam ettiğinin
görülmesi gerekir. Bunların içinde monosiklik veya polisiklik sistemik formların prognozu, fonksiyonel açıdan
daha iyi iken kronik artiküler formların prognozu daha kötüdür. Ancak yine de romatoid artrit kadar eklem hasarı
gelişmez. Yaşamsal açıdan prognoz, iç organ tutulumuna ve hızlı karaciğer yetmezliğiyle seyreden fulminan
hepatit, ARDS, miyokardit, multiorgan yetmezliği ve DIC’le seyreden MAS gibi komplikasyonlara bağlıdır. Özellikle
ESH’nın kronik artiküler formunda AA tipi sekonder amiloidoz gelişebilir ve buna bağlı böbrek yetmezliği de
morbiditeyi ve mortaliteyi etkileyen önemli bir faktördür.
236|
VI. Tedavi
Hastalığın birinci basamak tedavisinde, yüksek doz salisilat (100 mg/kg/gün) veya nonsteroid anti-inflamatuar
ilaçlar, özellikle indometazin ve kortikosteroid (0,5-1 mg/kg/gün prednizolon veya eş değeri) önerilmektedir.
Salisilatların, yüksek dozlarda yan etkilerinden dolayı artık kullanımları oldukça sınırlıdır. Ciddi organ tutulumu
olanlarda yüksek doz intravenöz metilprednizolon tedavisi veya pulse steroid tedavisi verilip birkaç gün içinde
yanıt alındıktan sonra doz 1mg/kg/gün’e dönülür. Steroid dozu düşerken gelişecek nükslerde veya steroid
dozunu azaltmak amacıyla ikinci basamak tedavide öncelikle düşük doz metotreksat (7,5-25 mg/hafta)
önerilmektedir. Hidroksiklorokin, sülfasalazin, azathioprin ve siklosporin (3mg/kg/gün dozunda) de ikinci basamak
tedavide tek başına veya metotreksatla kombine olarak kullanılabilir. Geçmişte altın tuzlarının da etkin olduğuna
dair çalışmalar varsa da artık yan etkileri, teminindeki zorluklar ve yeni tedavi ajanlarının varlığı nedeniyle günümüzde
pek kullanılmamaktadır. Son on yıl içinde özellikle biyolojik ajanlar ve IVIG (2 g/kg/2-5 günde/ayda) tedavisinin,
ciddi organ tutulumlu ve MAS’lı olgularda etkin tedavi ajanları olduğuna dair yayınlar giderek artmıştır. IVIG,
özellikle diyabeti olanlarda renal yetmezliği artırabileceğinden, böbrek fonksiyon testleri yakın takip edilmelidir.
Grip benzeri semptomlar-baş ağrısı, miyalji, ateş, titreme, bulantı ve kusma; hastaların yarısında görülen yan
etkilerdir. Döküntü, aseptik menenjit, miyokard infarktüsü ve inme de IVIG uygulamaları sırasında gelişebilecek
nadir fakat ciddi yan etkilerdir. ESH’da diğer tedavilere dirençli olgularda, biyolojik tedavi ajanları tercih edilir.
Bunlar: Anti-TNF-α reseptör blokerleri; etanercept (Enbrel) ve infliximab (Remicade), IL-1β reseptör antagonisti;
anakinra (Kineret) ve IL-6 reseptör blokeri; tocilizumab’dir. Çocuk Still hastalarında Talidomid’in etkinliği ile ilgili
bildiriler de bulunmaktadır.
Resim 1 ve 2: Yetişkin Still hastalığında kolda tipik döküntü (AÜTF-Romatoloji arşivinden)
Kaynaklar
1.
Arlet JB, Le TH, Marinho A, Amoura Z, Wechsler B, Papo T, Piette JC. Reactive hemophagocytic syndrome in adult-onset Still’s disease:
a report of six patients and review of the literature. Ann Rheum Dis, 2006; 65: 1 596-601.
2.
Aydıntuğ AO, D’Cruz D, Cervera R, Khamashta MA, Hughes GR. Low dose methotrexate treatment in adult Still’s disease. J Rheumatol,
1992 ;19: 431-5.
3.
Bywaters EG. Still’s disease in the adult. Ann Rheum Dis, 1971; 30: 121-133.
4.
Chen DY, Lan JL, Lin FJ, et al. Association of intercellular adhesion molecule-1 with clinical manifestations and interleukin-18 in patients
with active, untreated adult-onset Still’s disease. Arthritis & Rheum, 2005; 53: 320-7.
5.
Cush JJ, Medsger TA, Christy WC, Herber DC, Copperstein LA. Adult-onset Still’s disease. Clinical course and outcome. Arthritis &
Rheum, 1987; 30: 186-94.
6.
Efthimiou P, Gregory S. Pathogenesis and management of adult-onset Still’s disease. Semin Arthritis Rheum, 2006; 36: 144-52.
7.
Efthimiou P, Kontzias A, Ward CM, et al. Adult-onset Still’s disease: can recent advances in our understanding of its pathogenesis lead
to targeted therapy? Nature Clinical Practice. Rheumatol, 2007; 3: 328-335.
|237
8.
Efthimiou P, Paik PK, Bielory L. Diagnosis and management of adult onset Still’s disease. Ann Rheum Dis, 2006; 65: 564-72.
9.
Fardet L, Coppo P, Kettaneh A, et al. Low-glycosylated ferritine, a good marker for the diagnosis of hemophagocytic syndrome. Arthritis
& Rheum, 2008 ; 58 :1521-7.
10. Fautrel B. Adult-onset Still’s disease. Best Pract Res Clin Rheumatol, 2008; 22: 773-92.
11. Fautral B, Le Moel G, Saint-Marcoux B et al. Diagnostic value of ferritin and glycosylated ferritin in adult onset Still’s disease. J Rheumatol,
2001; 28: 322-329.
12. Fautrel B, Sibilia J, Mariette X, et al. Tumor necrosis factor alpha blocking agents in refractory adult Still’s disease: an observational study
of 20 cases. Ann Rheum Dis, 2005; 64: 262-6.
13. Fitzgerald AA, Leclercq SA, Yan A, et al. Rapid responses to anakinra in patients with refractory adult-onset Still’s disease. Arhritis &
Rheum, 2005; 52: 1794-803.
14. Fuji T, Nojima T, Yasuoka H, et al. Cytokine and immunogenetic profiles in Japanese patients with adult Still’s disease. Rheumatol (Oxford),
2001; 40: 1398-1404.
15. Gran JT, Husby G. Section VI. Other Inflammatory Arthritis Syndromes. Chapter 60. Seronegative Polyarthritis Including Adult Still’s
Disease. In Arthritis and Alled Conditions. A Textbook of Rheumatology. 5th Edition, Editors: Koopman WJ, Moreland LW. Vol 1. 2005,
Lippincott Williams & Wilkins, 530 Walnut Street, Philadelphia, PA 19106 USA, pp:1263-76.
16. Hayem F. Is Still’s disease an autoinflammatory syndrome? Joint Bone Spine, 2009;76:7-9.
17. Husni Me, Maier AL, Mease PJ, et al. Etanercept in the treatment of adult patients with Still’s disease. Arthritis & Rheum, 2002; 46: 1171-6.
18. Kraetsch HG, Antoni C, Kalden JR, et al. Successful treatment of a small cohort of patients with adult onset of Still’s disease with infliximab:
first experiences. Ann Rheum Dis, 2001; 60: 55-7.
19. Kontzias A, Efthimiou P. Adult-onset Still’s disease: pathogenesis, clinical manifestations and therapeutic advances. Drugs, 2008;68:319-7.
20. Laxer ML, Schneider R. Systemic-onset juvenile chronic arthritis. In Oxford Text Book of Rheumatology. 3. Edition. Editors: Isenberg DA,
Maddison PJ, Woo P, Glass D, Breedveld FC. Oxford University Press Inc. New York, 2004, pp: 798-810.
21. Lequerre T, Quartier P, Rosellini D, et al. Interleukin-1 receptor antagonist (anakinra) treatment in patients with systemic-onset juvenile
idiopathic arthritis or adult onset Still disease: preliminary experience in France. Ann Rheum Dis, 2008; 67: 302-8.
22. Mehrpoor G, Owlia MB, Soleimani H, Ayatollahi J. Adult-onset Still’s disease: a report of 28 cases and review of the literature. Mod
Rheumatol, 2008; 18: 480-5.
23. Mima T, Nishimoto N. Clinical value of blocking IL-6 receptor. Curr Opin Rheumatol, 2009; 21: 224-30.
24. Pay S, Türkçapar N, Kalyoncu M, et al. Ankara Rheumatology Study Group. A multicenter study of patients with adult-onset Still’s disease
compared with systemic juvenile idiopathic arthritis. Clin Rheumatol, 2006; 25: 639-44.
25. Pouchot J, Sampalis JS, Beaudet F, et al. Adult Still’s disease: manifestations, disease course and outcome in 62 patients. Medicine,
1991; 70: 118-36.
26. Pouchot J. How can we improve the management of adult-onset Still’s disease? Joint Bone Spine, 2007; 74: 117-9.
27. Vignes S, Le Moel G, Fautral B, et al. Percantage of glycosylated serum ferritin remains low throughout the cause of adult-onset Still’s
disease. Ann Rheum Dis, 2000; 59: 347-50.
28. Yamaguchi M, Ohta A, Tsunematsu T, et al. Preliminary criteria for classification of adult Still’s disease. J Rheumatol, 1992; 19: 424-30.
29. Yokoto S, Imagawa T, Mori M, et al. Efficacy and safety of tocilizumab in patients with systemic onset juvenile idiopathic arthritis. A
randomized double bind placebo controlled withdrawal phase III trial. Lancet, 2008;371:998-1006.