“Dershaneler Kapatılsın mı?” Sorusuna Kim, Ne Dedi? Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan: Kısa vadede dershanelerin devre dışı kalabileceğini düşünmüyorum. Türkiye’de okullar ve liseler arasında ciddi bir kalite farkı var. 4+4+4 zorunlu olduğu zaman lise eksiği olacak, bu tamamlansa bile kalite farkı varlığını koruyacak. Ayrıca mezun olan tüm çocukları alabilecek düzeyde üniversitemizin olduğunu düşünsek bile, üniversitelerdeki bölümler için öğrenciler yine yarışacak. Yarışın olduğu yerde dershane kesinlikle takviye alanıdır ve dershaneler yeraltına inecektir. Başbakan’ın bunu söylemesi hedef koymaktır, eğitim kalitesi adına da önemli bir adımdır. TÖDER Başkanı Enver Yücel: Dershanelerin kapatılacağına dair açıklamaları tamamen kaldırılması anlamında yorumlamıyorum. Üniversite ve liseye giriş sınavları ortadan kalktığı takdirde tabii ki dershaneler varlığını şu an ki haliyle koruyamaz. Ancak farklı formatta devam edebilirler. Fen Bilimleri Dershanesi kurucusu Nazmi Arıkan: Tüm üniversitelerin standardını ODTÜ, İTÜ yapacaklarsa merkezi sınav sistemi kaldırılsın. Dershaneler yasayla kurulmuş kuruluşlardır, yasayla da kaldırılabilir. Şu an Türkiye’de yasal 4 bin 200 dershane, kaçak ise 2 bin dershane bulunuyor. Yasalara dayalı bir kurumun dahi kaçağı varken, bunu ortadan kaldırmak kaçakların önünü alamamanızı sağlar. Ayrıca 4 bin 200 dershanenin sadece 20’si okul olmaya müsait. Okul olması için her şeyden önce bahçe olması şart. Oysa dershanelerin çoğu apartman binalarında. Belki verilecek olan kredilerle bu olanak sağlanabilir. Balıkesir Dershaneler Birliği Başkanı Erdoğan Dönmez: “ABD'de dershane şeklinde çalışan eğitime destek kurumları vardır. Almanya'da franchise sistemiyle çalışan yaklaşık 3 bin 500 dershane vardır. Japonya’da yılda yaklaşık 10 milyon öğrenci dershanelere gitmektedir. Tüm dünyada bu kadar yaygın ve bu kadar ihtiyaç duyulan bir sektörün ülkemizde kaldırılmaya çalışılması, hele ki bu sistemde yarardan çok zarar verecektir. Dershanelerde eğitim gören öğrenci sayısı yaklaşık 1,2 milyondur. Eğer dershaneler kapatılırsa idareciler mahalle baskısına maruz kalacak, torpil, rüşvet, adam kayırma ortaya çıkacaktır. Ayrıca kontrol edilemeyen merdivenaltı eğitim dediğimiz sistem ortaya çıkacaktır. En kötüsü ise boş gezen öğrencilerin yolunu gözleyen suç simsarları, terör örgütleri, çeteler daha kolay ulaşacaktır.” Eğitimde Kaliteyi Artırma Derneği (EKAD) Başkanı Osman Keskin: “Dershaneler, kanunla kapatılsa dahi merdiven altında mutlaka devam edecek. Yani resmi olarak devam etmese de gayri resmi olarak mutlaka devam edecek. Çünkü üniversite imtihanına bu yıl 1 milyon 700 bin kişi girdi. Ama 700 bin kişi üniversitelere yerleşti. 1 milyon kişi açıkta kaldı. Bu yerleştirmede adaleti sağlayan kurumlar dershanelerdir. Üniversitelere yoğun talep devam ettiği müddetçe dershanelere olan talep de devam edecek.” Zaman Gazetesi Genel Yayın Editörü Veysel Ayhan: “Bu yıl yaklaşık 2 milyon lise öğrencisi LYS sınavına girdi. Bu öğrencilerin yalnızca 50 bini çok iyi ve iyi bölümleri kazandılar. 2011 LYS'de 11 bin 090 öğrenci İstanbul Hukuk'ta okumak istedi. Ama İstanbul Hukuk'un kontenjanı bin 100 olduğundan onda dokuzu giremedi. İstanbul Tıp'ın kontenjanı 410 ama tercih eden öğrenci sayısı 3 bin 11. Tercih edilen okul az, tercih eden çok. Dolayısıyla sınav kaçınılmaz. Sınav varsa sınava hazırlık da olur. Dünyada sınavların yapıldığı her yerde (buna Avrupa ülkeleri ve ABD de dâhil) kurslar var. Herhangi bir sınav olsun da kursu olmasın. Böyle bir örnek dünyada yok. Peki, bu üniversitelere sınav yapmadan lise başarısıyla öğrenci alınabilir mi? Büyük şehirlerdeki liselerle ilçelerdeki liseleri, 5 öğretmenle eğitim yapan taşra okullarıyla köy mekteplerini kıyaslayabilir misiniz? Kıyaslayamazsınız ama öğrencilerin karnelerinde düzeyleri eşitmiş gibi notlar yer alır. Birinde liseyi başarıyla bitirir tek bilinmeyenli denklem bilmez, diğerinde en zor integral problemlerini rahatça çözer. Mesela sadece bu yıl okul birincisi olduğu halde doğru dürüst bir yeri kazanacak puan alamayan ve üniversiteye yerleşemeyen bin 500 okul birincisi oldu. Bu rakam aslında eğitim sisteminin seviyesini en iyi özetleyen rakam. Aşağı yukarı her yıl böyle. Eğer lise başarısı kriter olsaydı bu öğrenciler en iyi üniversitelere yerleşecek hatta burslu okuyacaklardı. 50-70 kişilik sınıflar, öğretmensiz okullar, boş verilmiş dersler, çoğu 'KİT'leşmiş liseler. 50 bin adayın üniversite sınavında sıfır çekmesi... 16 net bile yapamayıp barajın altında kalan 350 bin öğrenci... Liseler zaten yeterli eğitimi verseydi kim, niçin ekstra kursa giderdi ki? Milli Eğitim rekabet içinde profesyonelce bir eğitim verebilseydi veliler bırakın kursları yılda 15-25 bin lira verip özel okullara yönelmezlerdi. Milli Eğitim'de vazifesini büyük bir ciddiyetle yapan müdürler, öğretmenler konumuz dışı ve maalesef istisna.” Bugün Gazetesi Yazarı Gülay Göktürk: Dershaneler bir ihtiyaçtan dolayı varlar ve o ihtiyaç sürdüğü sürece de var olacaklar. Nedir dershaneleri var eden durum? Üniversiteye girme konusundaki büyük rekabet... Her yıl üniversiteye başvuran 2 milyon gencin ancak yüzde 10'u için kontenjan varsa, yüzde 90'ı elenmek zorundaysa, siz bu büyük rekabeti engelleyemezsiniz. Yaptığınız eleme sınavını ister lise bitirme aşamasında yapın ve adına Olgunluk Sınavı deyin; ister üniversiteye giriş aşamasında yapın ve adına Üniversite Giriş Sınavı deyin; isterseniz zorunlu eğitimin her senesinde bir sınav yapıp elemeyi zamana yayın, hiçbir şey fark etmez. Eleme elemedir ve öğrenciler elek üstünde kalmak için yine dershanelere ya da özel öğretmenlere koşacaktır. …Hiç kimsenin dershanelere gitmemesini nasıl sağlayacaklarını açıklamıyor. Yasakla mı? Eğer dershaneleri yasaklarsanız, bu defa da yeraltı dershaneleri kurulur. Evlerde illegal özel ders seansları yapılır. Üstelik “karaborsa eğitim hizmeti” çok daha pahalı olacağı için, üniversiteye hazırlık denen süreç yoksul kesimler için iyice ulaşılmaz hale gelir, fırsat eşitliği daha da bozulmuş olur. Kaldı ki, üniversite girişini merkezi bir sınavla yapmayıp okul notlarına endekslemenin getireceği korkunç sonuçları görmek için eğitim uzmanı olmaya da gerek yok. Üniversite girişlerini merkezi sınav yerine lise ders notlarına bağlı hale getirmek, Türkiye'de her şeye rağmen rüşvetin, iltimasın, yolsuzluğun sızamadığı tek noktayı da tahrip etmek olur. Zaman Gazetesi Yazarı Bülent Korucu: “Biz velilerin iki korkusu var. Birincisi serbest yarışın olmadığı ortamlarda kontenjanların eskiden olduğu gibi, 'sen ben bizim oğlan' sistemiyle doldurulması. İkincisi yarış her halükârda olacaksa, iyi eğitim alma imkânı bulamayan fırsat eşitsizliği mahkûmlarının artan mağduriyeti. Özel hoca tutmaya bütçesi yetenler ipi göğüsleyecek; diğerleri lise mezunu, vasıfsız ve işsiz listesine eklenecek. Ya da sınırlar zorlanarak özel ders furyasına katılacak. Dershaneler bir anlamda konfeksiyon gibi, her bütçeye uygun bir alternatif bulmak mümkün. Özel dersi terziye benzetebiliriz. Konfeksiyon yasaklanınca evde gömlek dikemeyenler terziye mahkûm hale gelecek. O zaman yağmurdan kaçarken havuza düşme ihtimali belirecek. Bütün ilköğretimleri Galatasaray, liseleri İstanbul Erkek, üniversiteleri Boğaziçi yapıp, kontenjanlarını da talep sınırına taşımadıktan sonra atılacak her adım fırsat eşitsizliğini büyütecek. Yarış kızışacak ve kurallar esneyecek. Kaybeden yine garibanlar olacak. Ya da pamuk eller cebe haydi çocuklar özel derse!” Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak: -LYS sürdüğüne göre, o sınava da hazırlanmak gerekmiyor mu? -Türkiye gibi okullar arasında büyük dengesizlikler olan bir ülkede, ortaöğretim başarı puanı nasıl belirleyici olabilir? Ayrıca, bu, iltimasa açık bir sistem değil mi? -Lise son sınıfta yapılan olgunluk sınavı sonuçları nasıl ve kimler tarafından değerlendirilecek? -İlk 4 yıldan sonra, kolejlerin orta kısmına gitmek isteyenler imtihana girmeyecek mi? Bu imtihana ne şekilde hazırlanacaklar? -Yabancı kolejler ve yüksek düzeyde eğitim veren özel okullar mevcut. Onlar sınav koyacaktır. -Bu şartlar dâhilinde, dershaneleri nasıl kaldıracağız? Zaman Gazetesi Yazarı M. Nedim Hazar: “Bu memlekette, imtihan soruları dershane müfredatlarına göre ayarlanmıyor. Tersi bir durum var, sorulan sorular okul müfredatında olmadığı için, dershaneler o sorulara göre müfredat hazırlıyorlar ve tabii olarak rağbet görüyorlar. Yani, imtihan konuları dershanelerde anlatıldığı için konulmuyor, sınavlarda sorulduğu için dershaneler çocuklara bunları anlatıyor. Demek ki neymiş; ya sınav mündericatını değiştireceksiniz ya eğitim müfredatını!” Yeni Akit Gazetesi Yazarı Faruk Köse: “Dersanelerden en çok “dar gelirliler” yararlanıyor. Zenginler zaten çocuklarını eğitim imkânları yüksek olan “özel okullar”a gönderiyor. Zengin, “özel öğretmen” tutarak da çocuklarının eğitimini takviye edebilir. Dar gelirliler ise, çocuklarını, ülkemizin gerçeği olan sınavlara hazırlamak için dersanelere muhtaç. Dershaneler, “eğitimde fırsat eşitliği”ni sağlayan kurumlar olarak önemli bir işlev taşıyor. Kapatılırsa, bundan en çok zarar gören kesim, dar gelirli Anadolu insanı olacak.” İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş: “Dershaneleri, kanun zoruyla değil ama artık işlevleri ile faydaları kalmadığından ve örgün eğitimde verilen eğitim her çevreye yeterli hale geldiğinden dolayı kendi kendilerine kapanmalarını sağlayacak güzel bir eğitim sistemine geçmek artık zorunludur.” “Durumu iyi olanlar zaten çocuklarına özel öğretmen tutuyor. Ama özel ders alamayacak olanlar ne yazık ki okulda alamadıkları eğitimi, dershanelerle kapatmaya çalışıyor. Ben Türkiye'nin bu dershane meselesini de eğitim kalitesini artırarak çözüme kavuşturacağına inanıyorum.” Prof. Dr. Atilla Yayla: “Okulların 10 senede kazandıramadığını dershaneler bir senede kazandırıyor. Bu başarının izahı da gayet basit. Herkes MEB okullarına zorla gidiyor. Yani okula gidiş gönüllülüğe dayanmıyor. Öğretmenler, iş garantisine sahip. İşe hangi donanımla başladılarsa onunla, hatta daha azıyla, emekli olabilirler. Rekabet yok denecek kadar az. Öğrenciler ve veliler eğitimin maliyetini hissetmiyor ve üstlenmiyor. Böyle bir sistem etkin ve verimli olabilir mi? Dershanelerde bunların tam tersi söz konusu. Gönüllülük esas. Maliyeti müşteri ödüyor. Her bakımdan rekabet müthiş. Kaynaklar çok daha etkin kullanılıyor. MEB kaynakları dershanelere aktarılsa, dershaneler eğitim sistemini uçurur.” Prof. Dr. Eser Karakaş: “Üniversite genel kontenjanları ile toplam talep arasında, toplam talep lehine bir dengesizlik vardır, bu durumda bir seleksiyon mekanizması, bir sınav kaçınılmaz olmaktadır ve bu tür seleksiyon mekanizmalarının zorunlu olarak devreye girdiği, tayınlamanın zorunlu olduğu ortamlarda yurttaşların bir bölümü söz konusu rekabet ortamında kendilerini daha avantajlı, daha rekabetçi kılacak yöntemlere başvurmaktadırlar, bu engellenemez, bu konuda da bu yöntemlerin başında dershaneler gelmektedir. Siyasi otorite ya da üniversite sisteminin bizatihi kendisi toplam arz ile toplam talep arasındaki makası olabildiğince kapatsa bile, günümüzde böyle bir süreç işlemektedir, çok sayıda bölümün kontenjanları dolmamaktadır, ancak belirli fakülteler için de çok sert bir rekabet, seleksiyon süreci hâlâ işlemektedir ve daha uzun bir süre işleyecektir; daha mikro bir ölçekte rekabet de artarak sürecektir ve bu ortamlarda devreye dershaneler benzeri kurumların girmesi kaçınılmazdır. Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerin sınırlı kontenjan arzı ile bu kurumlara yönelik çok yüksek, arzın kat ve kat üzerindeki talep arasında bir tayınlama ihtiyacı her zaman olacaktır ve bu tayınlama süreci de, adına ne derseniz deyin, dershaneler, özel ders mekanizmaları türü kurumları gerektirecektir. Dershaneler için söylenebilecek ikinci olumlu konu, bu kurumların, başlangıç koşulları eşit olmayan gençleri üniversite sınavları karşısında daha kabul edilebilir bir eşitlikçi çizgiye çektikleri gerçeğidir; Alman Lisesi'nden, Galatasaray Lisesi'nden mezun bir çocuk ile Doğu'dan, Güneydoğu'dan, Orta Anadolu'dan gelen çocuklar arasındaki fırsat eşitliği uçurumunu üniversite arz-talep tayınlaması sürecinde dershaneler bir ölçüde kabul edilebilir çizgilere çekebilmişlerdir.” Prof. Dr. İbrahim Öztürk: “Türkiye'de 5 bine yakın dershanede 50 bin kişiden fazla öğretmen, 20 binden fazla personel çalışıyor. Dolaylı istihdamı da sayarsak, toplamda 100 bin civarında kişi buradan ekmek yiyor. Şimdi siz bir yandan kamu parasıyla suni yollardan memur sayısını artırarak sözde istihdam oluşturacağım derken, öte yandan küresel krizin ortasında kalkıp 2 milyar dolarlık bir sektörü 'kapatıyorum' deyip 100 bin kişiyi 'başınızın çaresine bakın' diye kapının önüne koyacaksınız. Olacak şey mi?” “Mevcut düzende dershaneler haksızlık değil, bilakis sosyal adaletin kaynağıdır. Zenginler, kolejlerde, özel hocalarla, sonrasında parayla özel üniversitelere sokarak, yurtdışına göndererek çocuklarının yolunu açıyor. Bizim gibi fakir çocuklar ancak dershanelere giderek açıklarını kapatarak yarışta yer alıyor. Dershane ücretleri de oldukça makul. Çünkü rekabet var. Hele fakir ve başarılı çocukları bu kurumlar zaten bedava alıp destekliyor. Bu yolu kapatırsanız, Anadolu'yu budamış, en iyi ortamları zengin çocuklarına terk etmiş olursunuz.” Doç. Dr. Önder Aytaç: 100 bine yakın iş gücü istihdamı sağlayan dershanelerin kapatılması durumunda neler olabileceğini düşündüm. Etrafımdaki çok da hazzetmediğim örneklere baktım. Bugün bile azımsanmayacak sayıda ‘özel ders’ verildiğini biliyoruz. Dershaneler kapatılınca patlama yapacak illegal bir sektör. Sistem nasıl işliyor? Saati 100 tl’den başlayan tek branşlık özel dersler. Bir öğrenci kaç branştan ders alıyor? En az 4-5-6 branştan (öğrencini seviyesine göre değişiyor.) Aylık maliyeti -günde 3 saat, haftada 6 saat olsa ki oluyor- nedir? 2,000 tl, Yıllık maliyeti -10 ay- nedir? 20,000 tl. Özel ders verenlerin söylediğine göre en az bu kadar olur. Kimler alıyor bu dersleri? Ekonomik durumları iyi aile çocukları. Dershaneleri kapatırken düşündüğümüzü söylediğimiz gariban aile çocukları bu işin neresinde?.. Özel dersin vergisi ne kadar? Sıfır, Yeri yurdu? Denetim; hak getire…! Dershanelerin bir öğrenciye maliyeti ne kadar? Yıllık 1,500-4,000 tl arası değişen fiyatlar. (sınavlar için gerekli tüm branşlar) Kime hizmet ediyor, orta direğe ve alt gelir grubuna. Kim için kapatıyorduk dershaneleri, bu insanlar için!!! (Kimseyi kandırmayalım.) Dershaneler vergi veriyor mu? Kurumlar Vergisi % 20, % 8 KDV, çalışanların SSK ve ücret stopajları, kira stopajları, doküman KDV’si… Mevcut yapıda eğitime takviye bir zorunluluksa hangisi sağlıklı ve hangisi kârlı? Dershanelerin bir de sosyolojik yönü var. İşsizlik oranları, gençlerin boş zamanlarında gayri meşru ortamlardan, başıboş dolaşmaktan uzak tutulması, internet kafelerde ömür çürütmemesi, çeteler, yanlış arkadaşlar, yanlış ortamlar, doğu ve güneydoğuda dağa çıkmalar…
© Copyright 2024 Paperzz