Poster

Hipereozinofiliye Yaklaşım: Tek Merkez Deneyimi
Cenk SUNU, Funda CERAN, Simten DAĞDAġ, Gülsüm ÖZET, Aysun GÖNDEREN, KürĢad GÜNEġ, Yasin
KALPAKÇI, Ömer Önder SAVAġ, Berna AFACAN ÖZTÜRK, Abdullah AGĠT, Gülten KORKMAZ
Ankara Numune Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği
Giriş:
Hipereozinofilik sendrom (HES) önemli oranda mortalite riski bulunan, eozinofili yapan diğer durumlardan
uzaklaĢıldıktan sonra persistan eozinofili saptanan, sistemik multipl organ tutulumuna karĢılık lösemi
kriterlerinin yokluğu ile karakterize lökoproliferatif bir hastalıktır. Hastalığın patogenezinde, dokularda eozinofil
birikimi ve aktivasyonuna bağlı ortaya çıkan eozinofil granüllerinin direkt toksik etkisi suçlanmaktadır. HES’de
en sık tutulan organlardan biri deri olup anjioödem, ürtiker veya eritemli kaĢıntı papül ve nodüller izlenebilir. Sık
etkilenen organlar arasında kardiyak, nörolojik ve hematolojik sistemler yer alır. Ayrıca artralji ve eklem
efüzyonları, generalize lenfadenopati, retinal lezyonlar, miyalji, öksürük, dispne, hepatosplenomegali ve böbrek
tutulumuna ait bulgular görülebilir. HES tek bir hastalık olmayıp, bir hastalık grubunu ifade etmektedir. Biz de
kliniğimizde takipli dört HES olgusunu sunmayı amaçladık.
Bulgular:
Olgularımızın yaĢ, cinsiyet, kan değerleri, klinik özellikleri, karyotip/sitogenetik analizleri ve tedavi yaklaĢımları
Tablo 1’de sunulmuĢtur.
Tablo 1:
Yaş, Cinsiyet
Tam kan sayımı
Organomegali
Lenfadenopati
Tutulum
22 y, Kadın
Wbc:26.4(x103/mm3)
Eo:10.5(x103/mm3)
Hb:11.1(g/dl)
Plt:311(x103/mm3)
Vucutta
kızarıklık,
döküntü, kaĢıntı, ateĢ
Yok
Yok
Deri
60 y, Erkek
Wbc:19.1(x103/mm3)
Eo:8.3(x103/mm3)
Hb:14.2(g/dl)
Plt:446(x103/mm3)
Öksürük, dispne, gece
terlemesi, ateĢ
Yok
Yok
Akciğer
Tromboz
FIP1L1/PDGFRA
BCR/ABL
Başlangıç tedavisi
Yok
Negatif
Negatif
Metilprednizolon
Mevcut tedavi
Ġnterferon alfa/2b
Juguler ven trombozu
Negatif
Negatif
Metilprednizolon
Hidroksiüre
Ġnterferon alfa/2b
Şikayet
*Steroid
azaltılırken,
lezyonlarının
tekrarlaması
Ġnf. baĢlandı.
tedavisi
cilt
üzerine
*Uzun dönem steroid
tedavisine bağlı femur
baĢında
avasküler
nekroz
geliĢti.
Tedavisiz izlemde Eo
sayısı
yükselmesi
üzerine
Hidroksiüre
baĢlandı, hidroksiüre
tedavisiyle cilt ülserleri
geliĢen hastaya ĠNF
baĢlandı.
32 y, Kadın
Wbc:19.2(x103/mm3)
Eo:10.1(x103/mm3)
Hb:12.1(g/dl)
Plt:408(x103/mm3)
Göğüs ağrısı, çarpıntı,
dispne
Yok
Yok
Kalp, mitral kapak
(mitral yetmezlik 2/3)
Yok
Negatif
Negatif
Metilprednizolon
71 y, Kadın
Wbc:17.4(x103/mm3)
Eo:11.4(x103/mm3)
Hb:11.9(g/dl)
Plt:363(x103/mm3)
Dispne, göğüs ağrısı,
halsizlik
Yok
Yok
Kalp (sağ ventrikülde
kalınlaĢma)
Sağ atriyal trombüs
Pozitif
Negatif
Metilprednizolon
Yok
Ġmatinib
*Steroid tedavisi ile
değerleri
normale
geldi.
Tedavisiz
izlemde. Hastaya mitral
kapak
replasmanı
planlanıyor.
*Steroid tedavisi ile
değerleri
normale
geldi.
FIP1L1/PDGFRA
pozitif
saptanması
üzerine TKĠ baĢlandı.
Tartışma:
Hastalık aniden kardiyak veya nörolojik semptomlarla baĢlayabileceği gibi aylar süren ateĢ, halsizlik, öksürük,
gece terlemesi, miyalji, retinal lezyonlar, deri döküntüleri, anjioödem gibi bulgular da saptanabilir. Bazen rutin
incelemeler sırasında eozinofilinin tespit edilmesiyle ortaya çıkar. Kronik eozinofiliye sebep olduğu bilinen diğer
durumlar ekarte edildikten sonra tanı konur. Periferik kanda 6 aydan uzun süren ve 1500 mm3’den fazla
eozinofil sayısı, parazitik, allerjik veya bilinen eozinofiliye yol açan diğer hastalıkların bulunmaması ve organ
tutulumuna ait bulgu ve semptomların olmasıdır. Kardiyovasküler sistemde; dilate kardiyomiyopati, konstriktif
perikardit, fibroplastik endokardit, endomiyokardiyal fibrozis, miyokardit, intramural trombüs, mitral ve triküspit
kapak yetersizliği, koroner anevrizma ve trombüs izlenebilir. Solunum sisteminde ise; pulmoner infiltrasyonlar,
fibrozis, plevral effüzyon, emboli görülebilir. Bizim olgularımızdan birinde cilt lezyonları, birinde pulmoner
tutulum, ikisinde ise kardiyak tutulum izlendi. Kardiyak tutulum izlenen olgularımız birinde mitral yetmezlik,
diğerinde sağ atriumda trombüs saptandı. Organ tutulumu olan hastalarda sistemik steroidler ilk tercih edilecek
ilaçlardır. Tedaviye baĢlamadan önce hastalık subtipini ve eozinofil iliĢkili organ hasarını belirlemek için
hastaların tetkikleri yapıldıktan sonra hastaların eozinofil sayısını en kısa sürede düĢürmek için steroid (1 mg/kg
oral) baĢlandı. Hidroksiüre (0.5-2 gr/gün) ve Ġnterferon alfa/2b, steroidler ile kombinasyona uygun iyi bir tedavi
seçeneğidir. ĠFN, steroid yanıtsız HES olgularında etkilidir. Biz de olgularımızda steroid bağımlı veya steroide
bağlı yan etkiler izlenenlerde ĠNF tedavisi baĢladık. Klonal eozinofililer, myelositer maligniteler grubunda yer
almaktadır. Karyotipik olarak gizli kalmıĢ olan FIP1L1-trombosit kökenli büyüme faktörü reseptörü alfa ve beta
(FIP1L1/PDGFRA) proteinlerini kodlayan genlerdeki yeniden düzenlenmeler sonucunda ortaya çıkan eozinofilik
bozukluklarda imatinib tedavisine % 100'e yakın bir etkinlik düzeyinde yanıt alınabilmektedir. Standart tedaviler
ile baĢarı sağlanamayan FIP1L1/PDGFRA negatif hipereozinofilik sendrom olgularında da imatinib tedavisi
düĢünülmelidir. Bizimde bir olgumuzda FIP1L1/PDGFRA pozitif saptandı ve imatinib (400 mg/gün) baĢlandı.
Sonuç olarak; eozinofilinin sebep olabileceği komplikasyonlar ve geliĢebilecek hematolojik maligniteler
açısından tanısının ve takibinin önemli olduğunu vurgulamak amacıyla olgularımızı sunmayı uygun gördük.
Anahtar Kelimeler: Hipereozinofilik sendrom, FIP1L1/PDGFRA, steroid, interferon, imatinib