Hematolog Kitap Kapak-1.indd

TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
HematoLog
2013: 3■1
Dr. Orhan Sezer
Hamburg Üniversitesi, Hematoloji, Onkoloji ve Kök Hücre Transplantasyonu
Bölümü, Almanya
Memorial Şişli Hastanesi, Hematoloji ve Kök Hücre
Transplantasyonu Bölümü, İstanbul, Türkiye
e-posta: [email protected]
Anahtar Sözcükler
Multipl miyelom, Kök hücre, Kemik iliği, Transplantasyon, Kemoterapi
MULTİPL MİYELOMDA YÜKSEK DOZ KEMOTERAPİ
VE KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
ÖZET
Multipl miyelomlu genç hastalarda, yüksek doz kemoterapi ve otolog kök
hücre transplantasyonu standard tedavi olarak uygulanmaktadır. Multipl
miyelom Avrupaʼda ve Amerikaʼda en çok kök hücre transplantasyonu
yapılan hastalıktır. Genellikle “genç hasta” terimi 65 yaşını geçirmemiş
hastalar için kullanılmakla birlikte, performans durumu uygun olan 65
yaşının üstündeki hastalara da otolog nakil yapılabilir. Transplantasyondan
evvel, miyelomun tümör yükünü azaltmak için yaklaşık 4 (3-6) kür
indüksiyon tedavisi uygulanır. İndüksiyon kemoterapisi eskiden genellikle
VAD ile yapılmaktayken, bir çok çalışma, miyelomda kullanılan “yeni ilaçların”
VADʼdan daha iyi cevap aldığını göstermektedir. Yeni ilaçlar, 2 veya 3 ilaçtan
oluşan kombinasyonlarla kullanılır ve tam remisyon oranını anlamlı bir şekilde
arttırırlar. Transplantasyondan sonra hematopoetik rejenerasyonun çabuk
olması için transplantasyon başına en az 2 x 106 CD34+ / kg otolog kök
hücre gereklidir. İki transplantasyona yetecek kadar kök hücre toplandıktan
sonra, yüksek dozlu tedavi, genç ve organ funksiyonu normal hastalara,
200 mg/m2 melfalan olarak verilir. Böbrek funksiyonunda bozukluk olan
hastalarda, renal elimine edilen ilaçlardaki (mesela melfalan) doz ayarlaması
önemlidir. Otolog kök hücre naklinden sonra, enfeksiyonların dikkatli
kontrolü ve gerekli transfuzyonların sağlanması ile, tecrübeli transplantasyon
merkezlerinde ölüm oranı gayet düşüktür (%0-2). Birinci transplantasyondan
3 ay sonra, 2. yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonu
düşünülebilir ve bilhassa en azından çok iyi kısmi yanıt alamamış hastalar
için tavsiye edilir. Transplantasyondan sonra, kısa bir süre için uygulanan
71
72
HematoLog
2013:3•1
ve remisyonun kalitesini arttırmayı amaçlayan tedavilere pekiştirme tedavisi,
uzun süre kullanılıp, remisyonun devamını amaçlayan tedavilere de idame
tadavisi denilir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, pekiştirme redavisinin tam
remisyon ve kesin tam remisyon oranlarını anlamlı bir şekilde arttırdığını
göstermektedir. İdame tedavisi progresyonsuz yaşam süresini uzatabilir,
fakat yeni ilaçların idame tedavisinde kullanılmaları için henüz ruhsatları
yoktur. Yeni ilaçların katkısı ile, yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre
transplantasyonu ile erişilen tam yanıt oranı %50 civarındadır, hatta bu oran
da aşılabilir.
Halen bazı çalışmalar, yeni ilaçlar kullanıldığında, yüksek doz kemoterapi
relapstan sonraya bırakılabilir mi, sorusunu randomize bir şekilde
araştırmaktadırlar. Bu çalışmalar sonuçlanana kadar, yüksek doz kemoterapi
ve otolog kök hücre transplantasyonunun, multipl miyelomun standard ilk
tedavisi olarak, relaps öncesi uygulanması ön görülmektedir.
Alojenik kök hücre transplantasyonu, otolog kök hücre transplantasyonuna
kıyasla daha yüksek mortalite ve morbidite oranları gösterdiğinden, multipl
miyelomda standard tedavi olarak kullanılmamakla birlikte, genç ve çok
yüksek riskli (del 17p, plazma hücresi lösemisi) hastalarda düşünülebilir.
Giriş
Multipl miyelomda kemoterapi ile tedavi, Uluslararası Miyelom Çalışma
Grubu (International Myeloma Working Group / IMWG) tanı kriterlerine göre
semptomatik multipl miyelomu olan hastalarda uygulanır. Otolog kök hücre
destekli, melfalan kullanılarak yapılan yüksek doz kemoterapi, 65 yaşının
altındaki hastalar için standart tedavidir. Performansı iyi olan 65 yaş üstündeki
hastalarda da az bir riskle uygulanabilir. Hem Avrupada, hem de Amerikada,
multipl miyelom bugün hematopoetik kök hücre transplantasyonunun en
çok yapıldığı hastalıktır. Örneğin, European Group for Blood and Marrow
Transplantationʼun (EBMT) yakınlarda yaptığı bir yayına bakıldığında,
Avrupada yapılan kök hücre naklinin sayısında birinci sırayı plazma hücresi
hastalıklarının aldığı görülmektedir (1). Bu hastalık grubunda, 2009 yılında
Avrupada 7718 transplantasyon yapılmış, transplantasyonların %93ʼü otolog,
%7ʼsi alojenik olarak gerçekleştirilmiştir. 2004 yılından 2009 yılına da, plazma
hücresi hastalıklarında yapılan otolog kök hücre transplantasyonlarında %29
artış görülmüştür.
Miyelomda yüksek doz kemoterapinin gelişmesi
Melfalanʼın dozunun yükseltildiğinde, miyelomda büyük etkisi olduğu ilk
olarak 1983ʼde yayınlandı, fakat o zamanlarda kök hücre desteği olmazsa,
tedavinin toksisitesinin ve mortalitesinin çok fazla olduğu tesbit edildi. Daha
sonra, otolog kemik iliği nakli ile beraber kullanılmaya başlandı.
Multipl miyelomda yüksek doz kemoterapinin standart tedavi oluşunda en
büyük payı olan randomize çalışma, Fransız miyelom grubunun IMF-90
çalışmasıdır (2). Bu çalışmada, yeni multipl miyelom tanısı konulmuş, yaşı
65ʼe kadar olan hastalarda, 18 kür konvansiyonel doz kemoterapi, yüksek
doz kemoterapi ile karşılaştırıldı. Yüksek doz kemoterapi grubundaki
hastalara, 4 kür indüksiyon tedavisinden sonra, kök hücre toplanıp, yüksek
doz kemoterapi 140 mg/m2 melfalan ve 8 Gray TBI olarak uygulandı. İki gruba
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
İngiliz miyelom grubunun yaptığı randomize bir çalışma da bu sonuçları
destekler (3). Bu çalışmada, yeni multipl miyelom tanısı konulmuş, yaşı
65ʼe kadar olan hastalarda konvansiyonel kemoterapi, yüksek doz melfalan
(genellikle 200 mg/m2) ve otolog kök hücre nakli ile karşılaştırıldı. Yüksek
doz melfalan grubundaki sonuçlar öteki gruptan üstündü: Yanıt oranı %86
vs. %48, tam yanıt oranı %44 vs. %8, median yaşam süresi 54 vs. 42 ay.
Barlogieʼnin yaptığı bir matched-pair analizinde de, yüksek doz
kemoterapinin, konvansiyonel kemoterapiye oranla daha yüksek remisyon
oranı (%85 vs. %52) ve yaşam süresi (median 62 aydan fazla vs. 48 ay)
sağladığı saptanmıştır (4).
Yüksek doz kemoterapinin, konvansiyonel kemoterapiyle randomize olarak
karşılaştırıldığı, yayınlanmış toplam 6 faz III çalışması vardır. Bu çalışmaların
bazıları progresyonsuz sağ kalımda, bazıları da tüm sağ kalımda yüksek doz
kemoterapinin üstünlüğünü gösterir. Bütün bu çalışmalarda, yeni ilaçlar daha
kullanılmadığı için, bugün kullandığımız tedavi imkanları çerçevesindeki
anlamları sınırlıdır. Kitabımızdaki yer de sınırlı olduğu için, bu çalışmaların
detayına girmiyorum.
Kaç transplantasyon yeterli?
İki yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonu (TandemTransplantasyon) Barlogie tarafından geliştirilmiş bir sistemdir. Bir ve
iki transplantasyonu karşılaştıran yayınlanmış 2 önemli randomize
çalışma vardır. Fransız grubunun IFM-94 çalışmasında, bir grup hastaya
140 mg/m2 melfalan ve 8 Gray TBI, öteki gruba da 1. transplantasyon için
140 mg/m2 melfalan, 2. transplantasyon için de 140 mg/m2 melfalan ve
8 Gray TBI verildi (5). Yedi yıl yaşam oranı tek transplantasyon ile tedavi
edilen hastalarda %21 iken, 2 transplantasyon almış hastalarda ise bunun
2 misli (%42) idi. Bu çalışmanın retrospektif bir alt grup analizinde, 1.
transplantasyondan sonra en azından çok iyi kısmi yanıt alamamış hastaların,
2. transplantasyondan çok faydalandıkları görüldü: Bu grup hastada 7 yıl
yaşam oranı 1 transplantasyon ile %11 iken, 2 transplantasyon ile %43ʼe vardı
(p<0.001). Birinci transplantasyondan sonra tam veya çok iyi kısmi yanıt alan
hastalarda ise, 2. transplantasyonun anlamlı bir faydası görülmedi.
Aynı konuyu araştıran İtalyanların Bologna 1996 çalışmasında, bir grup
hastaya tek kür 200 mg/m2 melfalan, öteki gruba da 1. transplantasyondan
evvel 200 mg/m2 melfalan, 2. transplantasyondan evvel de 120 mg/m2
melfalan ve 12 mg/kg busulfan verildi (6). Çift transplantasyonun daha iyi
progresyonsuz sağ kalım (median 24 vs. 42 ay) sağladığı görüldü, fakat
yaşam süresinde fark bulunmadı. İkinci transplantasyondan en çok fayda
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
da kemoterapinin bitiminden sonra, idame tedavisi olarak interferon verildi.
Yüksek doz kemoterapi grubunda tedavi sonuçlarının çok daha üstün olduğu
görüldü: Tam veya çok iyi kısmi yanıt %38, konvansiyonel kemoterapide ise
%14; beş yıl sonraki yaşam oranı ise %52 vs. %14. Altmış yaşında veya daha
genç olan hasta grubunda ise, 5 yıl sonraki yaşam oranı, konvansiyonel
tedavi ile sadece %18ʼde kalırken, yüksek doz kemoterapi ile %70ʼe ulaştı.
Bu randomize çalışmadaki iki tedavi grubunun tedavi sonuçlarındaki büyük
fark, yüksek doz kemoterapiyi standart tedavi haline getirmekteki en önemli
unsur olmuştur.
73
74
HematoLog
2013:3•1
gören hastalar, 1. transplantasyondan sonra yaklaşık tam yanıt (near
complete remission) alamayan hastalar oldu.
Bu sonuçların ışığı altında, transplantasyon merkezlerinin çoğu, 1.
transplantasyondan 3 ay sonra çok iyi kısmi yanıt alamayan hastalara, 2.
transplantasyonu önerir. Fakat hem Avrupaʼda, hem de Amerikaʼda, her
hastaya 2 transplantasyon uygulayan merkezler de vardır.
Yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonundan sonra, 2
yıl veya daha uzun zaman remisyonda kalıp, nüks eden hastalar için, tekrak
yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonu düşünülebilir.
Yüksek doz kemoterapide hangi hazırlama rejimi kullanılmalı?
Fransızların IFM-94 çalışmasında, 140 mg/m2 melfalan ve 8 Gray TBI
kullanılmıştı (5). Melfalanʼın dozunun TBI olmaksızın 200 mg/m2ʼye
yükseltildiğinde, toksisitede artma görülmedi (4). Fransız miyelom grubu, bu
2 rejimi randomize karşılaştırdı (7). Yaşı 65ʼe kadar olan hastalara, 140 mg/
m2 melfalan ve 8 Gray TBI (grup A) veya 200 mg/m2 melfalan (grup B) verildi.
B grubunda hematolojik düzelme, hem nötrofiller, hem de trombositler için
daha çabuk oldu, hastanede kalış süresi kısaldı. A grubunda ise mukozitin
arttığı gözlendi. 45 ay sonraki sağ kalım oranı A grubunda 46 ay, B grubunda
ise 66 ay olarak tesbit edildi. Bu çalışma, 200 mg/m2 melfalanın hem daha
etkili, hem de daha az toksisitesi olan bir rejim olduğunu gösterdiği için, 200
mg/m2 melfalan bugün otolog transplantasyon öncesi standard yüksek doz
kemoterapi rejimi olmuştur.
Melfalanın dozunu 200 mg/m2ʼnin de üstüne çıkarmak için bazı çalışmalar
yapıldı, fakat başarılı olunamadı.
Yüksek doz kemoterapide tam yanıtın önemi
Hem indüksiyon tedavisinden sonra, hem de transplantasyondan sonra, tam
yanıt elde edilmesi uzun yaşamın en önemli prognostik faktörlerinden biridir
(8, 9). Bilhassa İspanyol miyelom grubunun yaptığı çalışmalar gösteriyor ki,
tam yanıt elde edilmesinden öte, akım sitometresi veya PCR bazlı moleküler
tekniklerle, eşik altı düzeyde miyelom hücresi bulunamıyorsa, bu tip
remisyonlar çok kalıcıdır (10). IMWG yeni yayınlanan tanımlarında, eşik altı
düzeyde hastalık (minimal residual disease, MRD) kavramını da, kesin tam
yanıt (sCR) tanımında dikkate almıştır (11). Sadece tam yanıt almak yetmez,
uzun yaşam için - tahmin edilebileceği gibi - tam yanıtın korunması da
lazımdır (12).
Yeni ilaçların yüksek doz kemoterapi çerçevesinde kullanımı
Son yıllarda transplantasyon öncesi uygulanan başlangıç (indüksiyon)
tedavisinde önemli değişiklikler olmuştur. Bortezomibin ve immünmodülatuvar
ilaçların (IMiDs) kullanıma girmesinden önce en sık kullanılan protokol
VAD (vinkristin, doksorubisin ve deksametazon) idi. Bortezomib veya IMiD
içeren kombinasyonların, eski protokollerle karşılaştırıldıklarında, daha
yüksek yanıt oranları ve daha iyi yanıt kalitesi verdikleri ve progresyonsuz
sağkalım sürelerini uzattıkları görülmüştür (13). Bortezomibin bir avantajı da,
miyelomun oluşturduğu kemik hastalığında, bortezomibin hem osteoklastların
aktivitesini azaltması, hem de osteoblastların aktivitesini arttırmasıdır (14,15).
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
Bir faz III çalışmasında (HOVON-50/GMMG-HD3), yüksek doz kemoterapiden
önce indüksiyonda VAD ve yüksek doz kemoterapiden sonra interferon ile
idame tedavisini (grup A), talidomid/doksorubisin/deksametason (TAD)
indüksiyonu ve talidomid ile idame tedavisi (grup B) ile karşılaştırıldı (17).
Bu çalışmanın, talidomidi sadece indüksiyonda değil, idamede de kullandığı
dikkate alınmalıdır. İndüksiyon sonrası remisyon oranlarında, talidomid
grubunda üstünlük olmasına rağmen (%54 vs %72), transplantasyondan sonra
bu fark kayboldu (A: %76, B: %79). Talidomid grubunda median progresyonsuz
sağ kalım anlamlı daha uzundu (25 vs. 34 ay). Tüm sağ kalımda bir eğilim
görüldü (60 vs. 73 ay), fakat anlamlı bir fark görülmedi. İlginç olarak, bunun
sebebinin de nüks ortaya çıktıktan sonra, evvelce talidomid ile tedavi görmüş
hastaların yaşam süresinin ötekilerden daha kısa olduğu anlaşıldı.
Buna benzer sonuçlar, Barlogieʼnin Total Therapy II randomize çalışmasında
da görülmektedir (18). Bu protokolde kontrol grubuna indüksiyon, yüksek
doz tedavi (genellikle tandem), konsolidasyon ve idame tadavisi verilmiştir.
Öteki hasta grubuna ise verilen aynı indüksiyon, konsolidasyon ve idame
tadavisine talidomid de katılmıştır. Remisyon oranları ve progresyonsuz sağ
kalım talidomid grubunda daha iyi olmasına rağmen, tüm sağ kalım iki grupta
da aynıdır (5 yıl sonra %65). Bu çalışmada, nüksten sonraki yaşam süresi,
talidomid grubunda median 1,1 yılken, öteki grupta 2,7 yıl olarak tesbit edildi.
Fransız miyelom grubunun bir faz III çalışmasında, bortezomib /
deksametason (VD) indüksiyonu, VAD ile karşılaştırıldı (19). 4 kürden sonra
en azından çok iyi kısmi yanıt alan hastalar VD grubunda %38 iken, VAD
grubunda %15ʼte kaldı. Bu anlamlı fark, yüksek doz kemoterapi sonrasında
da korundu: %68 vs. %40. Progresyonsuz sağ kalımda VD grubunda olumlu
bir eğilim görüldü (median 36 vs. 30 ay), fakat anlamlı bir fark görülmedi.
VD protokolüne siklofosfamid ekleyen faz II çalışmalarında ise (VCD, CyBorD),
indüksiyon sonrası çok iyi kısmi yanıt oranı %37 ile %61 arasında saptandı.
Bir faz III çalışmasında, bortezomib / doksorubisin / deksametason (PAD)
ile VAD indüksiyon tedavisi 827 hastada karşılaştırıldı (20). Yüksek doz
tedaviden sonra, idame tadavisi olarak PAD grubuna bortezomib, VAD
grubuna da talidomid verildi. İndüksiyon tedavisi sonunda PAD grubunda
remisyon (%78 vs. %54) ve en azından çok iyi kısmi yanıt oranı (%42 vs. %14)
anlamlı olarak üstündü. Bu üstünlük, yüksek doz kemoterapi sonrasında
da görüldü: Remisyon %88 vs. %75, en azından çok iyi kısmi yanıt %62 vs.
%36, tam yanıt %21 vs. %9. Bütün tedavinin sonunda ise, gene anlamlı farklar
izlendi: Remisyon %90 vs. %83, en azından çok iyi kısmi yanıt oranı %76 vs.
%56 ve tam yanıt oranı %36 vs. %24. 41 aylık takip sonucunda, progresyonsuz
sağ kalımın (median 35 vs. 28 ay) ve tüm sağ kalımın (5 yıl sonra %61 vs. %55)
PAD ve bortezomib idamesi grubunda, VAD ve talidomid idamesi grubundan
anlamlı olarak daha üstün olduğu saptandı.
Bortezomibin bir IMiD ile beraber kullanıldığı protokollerde, hem remisyon
oranlarının, hem de tam remisyon oranlarının yüksek olduğu görülmüştür.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
Yazının aşağıdaki bölümünde önemli çalışmaları özetliyorum. Talidomid/
deksametasonun (TD) indüksiyon tedavisinde VAD ile randomize olarak
karşılaştırıldığı bir faz III çalışmasında, remisyon oranı TD ile %63, VAD
ile %41 olarak bulundu (16). Bu sonuçlar FDAʼnin talidomide indüksiyon
tedavisi için ruhsat vermesine yol açtı.
75
76
HematoLog
2013:3•1
İtalyan grubunun yaptığı, 480 hastanın katıldığı randomize bir çalışmada, TD
ile VTD (talidomid/bortezomib/deksametason) indüksiyonu karşılaştırılmıştır
(21). Üç kür indüksiyon tedavisi sonunda VDT grubunda remisyon (%93 vs.
%79), en azından çok iyi kısmi yanıt (%62 vs. %28) ve tam yanıt oranları
anlamlı alarak üstündü (%19 vs. %5). Bu üstünlük, 1. yüksek doz kemoterapi
sonrasında da remisyon (%93 vs. %84), en azından çok iyi kısmi yanıt (%79
vs. %58) ve tam yanıt oranlarında (%38 vs. %23) devam etti. İkinci yüksek
doz kemoterapi sonrasında da, anlamlı farklar kendini korudu: Remisyon
%93 vs. %84, en azından çok iyi kısmi yanıt %82 vs. %64, tam yanıt oranı
%42 vs. %30. Üç yıl sonra progresyonsuz sağ kalımda, VDT %68 ile TDʼye
(%56) üstünlük gösterdi. Dikkat edilmesi gereken bir husus, bortezomib
ve talidomidin beraber kullanıldığı protokollerde, toksisitenin, bilhassa
nöropatinin artabileceğidir.
Benzer sonuçlar, İspanyol grubunun yakında yayınlanan bir faz III çalışmasında
da görülmüştür (22). Standard doz bortezomib, günde 200 mgʼa kadar
çıkarılan talidomid ve deksametason (VTD), TD rejimi ile 6 kür uygulanarak
karşılaştırılmıştır. Tam remisyon VTD ile %35 iken, TD ile %15ʼde kaldı. Otolog
transplantasyondan sonra, tam remisyon VTD grubunda %46, TD grubunda
ise %24ʼe vardı. VTD ile progresyonsuz sağ kalım, TDʼden anlamlı bir şekilde
uzundu (median 56 vs. 28 ay). Periferik nöropati (≥ grade 3) VTD grubunda
%14 ile TD grubundakinden (%5) daha fazla görüldü.
Barlogie grubu, tandem yüksek doz kemoterapi ve otolog transplantasyon
içeren protokollarının indüksiyon, pekiştirme ve idame tedavilerine Total
Therapy 2 çalışmasında TD, Total Therapy 3 çalışmasında da VTD eklemişti
(23). Sonuçlar birbirleriyle karşılaştırıldığında, Total Therapy 3ʼün üstünlüğü
görülmektedir.
İndüksiyon tedavisinde, lenalidomid ve deksametason kullanılan çalışmalar
(Rd), ve Rd rejimine bortezomib veya başka ilaçlar da eklenerek yapılmış faz
I - II çalışmaları vardır.
İndüksiyon tedavisine refrakter hastalar da, (mesela agresif lenfomalarda
görüldüğünün tersine) miyelomda otolog transplantasyondan genellikle çok
faydalanırlar, dolayısı ile bu hastalara refrakter oldukları sebebi ile yüksek doz
kemoterapi vermemek yanlış olur (24).
Sonuç olarak, yapılan uluslararası çalışmalar, yüksek doz tedaviden önce
indüksiyon tedavisi olarak yeni ilaçların katılması ile oluşturulmuş, bilhassa
içinde bortezomib olan 3ʼlü kemoterapi kombinasyonlarının avantajlarını
göstermektedirler. Bu tip tedavilerde nötropeni oranı artabilir ve gerekli
tedbirlerin alınması uygun olur (25).
Kök hücre mobilizasyonu
Kök hücre mobilizasyonu genellikle siklofosfamid ve G-CSF verilerek yapılır.
Bazı merkezler, kök hücre mobilizasyonunun randımanını arttırmak için
siklofosfamide etoposid de katarlar. Kök hücre mobilizasyonunun başarılı
olabilmesi için en önemli unsurlardan biri, hastanın büyük hacimli ışın
tedavisi görmemiş olmasıdır. Kök hücre toplanmadan evvel, kök hücrelere
olan toksisitesinden dolayı melfalan kullanılmaması gerekir. Talidomid
veya lenalidomid, kök hücre mobilizasyonunu olumsuz etkileyebilir, fakat
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
Yüksek doz kemoterapiden sonra hematopoetik rejenerasyonun çabuk olması
için, transplantasyon başına en azından 2x106 CD34+/kg otolog kök hücre
gereklidir. İdeal kök hücre sayısı ise 5x106 CD34+/kgʼdır (27). İki ve hatta 3
transplantasyona (uzun süren bir remisyondan sonra nüks eden hastalar için
faydalı) yetecek kadar kök hücrenin, bir aferezde toplanması kök hücreleri iyi
mobilize eden rejimler kullanıldığında genellikle mümkündür.
Yüksek doz kemoterapi
Bu tedavi, 65 yaşını geçmemiş hastalarda 200 mg/m2 melfalan ile uygulanır.
Bu dozun 2 güne ayrılarak (günde 100 mg/m2) verilmesi uygundur. 65-70
yaşları arasındaki hastalarda dozun 140 mg/m2ʼye düşürülmesi tavsiye edilir
(28). Bir günlük aradan sonra, kök hücre transplantasyonu yapılır.
Yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonunun morbidite ve
mortalitesinin çok az olması gerekir. Tecrübeli transplantasyon merkezlerinde
ölüm oranı gayet düşüktür (%0-2). Bu sonucu elde edebilmek için, hastanın
yüksek doz kemoterapi öncesi tetkiklerinin iyi bir şekilde yapılması, organ
(bilhassa kalp, böbrek, akciğer ve karaciğer) funksiyonlarında bozukluk
olmadığının ve enfeksiyon da olmadığının tesbit edilmesi gerekir. Miyelom
hastalarında sistemik amiloidoz varsa, bunun farkında olmak önemlidir, zira
amiloidoz transplantasyonun komplikasyon oranını çok arttırır.
Melfalan, eliminasyonu böbrek yoluyla olan bir ilaçtır, dolayısı ile böbrek
funksiyonunda bozukluk olan hastalarda, melfalanın dozunun ayarlanması
önemlidir. Şayet hastanın kreatinin klirensi 60 mL/minʼin altında ise,
melfalanın dozunun, mesela 200 mg/m2 olarak verileceği hastalarda 140
mg/m2ʼye düşürülmesi gerekir (29). Şayet hemodiyalizdeki hastalara yüksek
doz kemoterapi verilmeye karar verilmiş ise, daha da düşük bir doz, yani
100 mg/m2 tavsiye edilebilir (30). Miyelomda böbrek yetmezliği konusunda,
IMWG olarak yayınladığımız bir makaleyi dikkatinize sunarım (31).
Yüksek doz kemoterapiden sonra, hastanın tecrübeli bir transplantör
tarafından hergün muayenesi, kontrolü ve gerekli transfuzyonların
sağlanması önemlidir. Enfeksiyonlara karşı bazı merkezler profilaktik
olarak günde 2 defa oral 500 mg ciprofloksasin, 2-3 defa 400 mg asiklovir
ve haftada 2 gün olmak üzere günde ikişer tablet cotrimoksazol kullanır.
Ateş saptandığında kan kültürleri alındıktan hemen sonra geniş etkili
antibiyotikler verilir. Enfeksiyonun kaynağı aranır.
Hasta taburcu olduktan sonra da takip devam eder. Daha 2 ay sürmek üzere,
aciclovir ve cotrimoksazol profilaktik olarak uygulanır.
Birinci transplantasyondan 3 ay sonra, 2. yüksek doz kemoterapi ve otolog
kök hücre transplantasyonu düşünülebilir ve bilhassa en azından çok iyi
kısmi yanıt alamamış hastalar için tavsiye edilir.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
bu hususta ciddi problemler görülmesi daha enderdir. Yeterince kök hücre
toplanabilmesi konusunda riskli hastalarda sabah ve akşam G-CSF (2x5
μg/kg) kullanmak, günde 1 defa kullanmaktan daha etkilidir. Kemoterapi
ve G-CSF kullanarak kök hücre mobilizasyonu yapılamayan hastalarda
plerixafor kullanılabilir. Kök hücre mobilizasyonu konusunda IMWG grubunda
yayınladığımız bir makale de faydalı olabilir (26).
77
78
HematoLog
2013:3•1
Pekiştirme tedavisi
Transplantasyondan sonra, kısa bir süre için uygulanan ve remisyonun
kalitesini arttırmayı amaçlayan tedavilere pekiştirme tedavisi (consolidation)
denilir. Bu tip tedavilere Barlogieʼnin geliştirdiği “Total Therapy”
protokollerinde daima yer verilmiştir.
İtalyan grubunun bir çalışmasında, tandem yüksek doz kemoterapi ve otolog
kök hücre naklinden 3 ay sonra, hastalara randomize bir şekilde VTD veya
TD verildi (32). Pekiştirme tedavisine başlamadan evvel, iki grupta tam
yanıt oranlarında fark olmamasına rağmen, pekiştirme tedavisi sonunda
tam yanıt oranı VTD grubunda anlamlı daha yüksekti (%61 vs. %47). 3 yıl
sonra progresyonsuz sağ kalım da, VTD grubunda daha iyi idi (%60 vs. %48).
Progresyonsuz sağ kalıma etkisi olan faktörlerin multivariat analizinde, VTD
pekiştirme tedavisinin bağımsız değeri anlamlı olarak görüldü. Fakat iki grup
arasında tüm sağ kalımda fark bulunamadı.
İdame tedavisi
Transplantasyondan sonra, uzun bir süre kullanılıp, remisyonun devamını
amaçlayan tedavilere idame tadavisi denilir. İnterferon, idame tedavisinde ilk
kullanılan ilaçtı. Progresyonsuz sağ kalımı 6 ay kadar uzatmasına rağmen,
yan etkileri dolayısı ile günümüzde pek kullanılmaz oldu (33).
Talidomidin yüksek doz kemoterapi ve otolog transplantasyonundan sonra
idame tedavisindeki rolü birkaç faz III çalışmasında araştırıldı. Barlogieʼnin
Total Therapy II çalışmasında talidomid, remisyon oranlarını arttırsa bile, tüm
sağ kalımı olumlu etkileyememiştir (18). Bunun sebebi, uzun zaman talidomid
almış olan hastaların, nüksten sonra yapılan tedavilere iyi cevap vermemesidir.
Fransız IFM 99-02 faz III çalışmasında, 65 yaşının altındaki 597 miyelom
hastası, otolog transplantasyonundan sonra 3 idame tedavi grubuna randomize
edildiler: Talidomid + pamidronat, sadece pamidronat veya hiç bir tedavi
(34). Bu çalışmada talidomidin dozu günde 400 mgʼdı, gereğinde dozun 50
mgʼa kadar azaltılması ön görülmüştü. Randomizasyondan 3 yıl sonra olaysız
sağ kalım oranı, bu gruplarda %52, %37 ve %36 oldu. Teşhis konulduktan
4 yıl sonraki tüm sağ kalım oranı ise %87, %74 ve %77 idi. Bu çalışmada,
talidomid progresyonsuz sağ kalımı ve tüm sağ kalımı anlamlı olarak olumlu
etkiledi. Fakat bu olumlu etki, sadece transplantasyondan sonra en azından
çok iyi kısmi yanıt alamamış hastalarda görüldü. Dikkati çeken ikinci bir bulgu
ise, kromozom 13 delesyonu olan hastaların, talidomid tedavisinden fayda
görmemeleri idi. Yan etkileri dolayısı ile, hastalar talidomidi median 15 ay
alabildiler, alınan ortalama günlük doz da 200 mgʼdı. Hastaların %68ʼinde
nöropati görüldü, ilacı bırakmaktaki en önemli unsur da nöropati oldu.
Avustralyada yapılan bir faz III çalışmasında, 200 mg/m2 melfalan ve tek
otolog transplantasyondan sonra, her hastaya progresyona kadar gün aşırı
50 mg prednisolon verildi (35). Bir gruba da, ilave olarak 12 ay süreyle günde
200 mg talidomid verildi. Randomizasyondan 3 yıl sonra progresyonsuz sağ
kalım (%42 vs. %23) ve tüm sağ kalım oranları (%86 vs. %75) talidomid alan
hasta grubunda daha iyi idi.
HOVON-50/GMMG-HD3 çalışmasında talidomid hem indüksiyonda, hem
de idame tedavisinde kullanıldı (17). Tüm sağ kalımda anlamlı bir fark
bulunamadı.
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
Sonuç olarak, yapılan çalışmaların metaanalizine bakıldığında, talidomidin
idame tedavisinde etkili olduğunun görülmesine rağmen, uzun zaman
kullanıldığında nöropati oluşturması ve yüksek riskli sitojenetik bulguları
olan bazı hastalarda etkisiz olması, geniş çapta kullanılmasını engelleyen
unsurlardır (13,36).
Yukarıda değinildiği gibi, bir faz III çalışmasında, PAD ve bortezomib
idamesi, VAD ve talidomid idamesi ile karşılaştırıldı (20). Progresyonsuz
sağ kalım (median 35 vs. 28 ay) ve daha da önemlisi tüm sağ kalım (5 yıl
sonra %61 vs. %55) PAD ve bortezomib idamesi grubunda VAD ve talidomid
idamesi grubundan anlamlı olarak daha üstündü. Bu çalışma, bortezomib
idamesinin etkili olduğunu gösteriyor, fakat değişik indüksiyon tedavileri
kullanıldığından, bortezomib ve talidomid idame tedavilerinin birbiriyle
karşılaştırılmasını zorlaştırıyor.
Lenalidomidin, nüks ortaya çıkana kadar idame tedavisi olarak kullanıldığı 2
randomize çalışma yakında yayınlandı. Bir Fransız çalışmasında, 65 yaşından
genç, yüksek doz kemoterapi ve otolog transplantasyon sonrası 614 hastada,
lenalidomid idame tedavisi, placebo ile karşılaştırıldı (37). Lenalidomid,
progresyonsuz sağ kalımı anlamlı bir şekilde uzattı (median 23 vs. 41 ay).
Lenalidomid grubunda, ikinci bir kanseri oluşan hastalarda artış görüldü,
tüm sağ kalımda iki grup arasında fark bulunmadı.
460 hastanın katıldığı, benzeri bir çalışma da Amerikada yapıldı (38). 70 yaşına
kadar, yüksek doz kemoterapi ve otolog transplantasyon verilmiş hastalara,
idame tedavisi olarak lenalidomid veya placebo verildi. Lenalidomid, bu
çalışmada da progresyonsuz sağ kalımı anlamlı bir şekilde uzattı (median
21 vs. 39 ay). Takip sırasında, lenalidomid idame tedavisi alan hastaların
%6ʼsı, diğer grup hastanın %10ʼu öldü (p=0.05). Bu çalışmada da lenalidomid
grubunda, ikinci bir kanser oluşan hastalarda artış görüldü. Bu çalışmalar,
lenalidomidin idame tedavisinde etkili olduğunu, fakat yan tesirlerinin de
dikkate alınması gerektiğini gösteriyor.
Yüksek doz kemoterapide risk belirleme: FISH
Floresan İn Situ Hibridizasyonu (FISH) sonuçlarında t(4;14) veya del(17p)
görülen hastaların, çabuk nüks etme olanağı yüksektir (39, 40).
PAD indüksiyonu ve bortezomib idamesinin, VAD indüksiyonu ve talidomid
idamesi ile karşılaştırıldığı çalışmada, del(17p)ʼsi olan hastalarda anlamlı ve
büyük farklar görüldü (41). Progresyonsuz sağ kalım, bu hasta grubunda,
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
İngilizlerin yaptığı büyük çaptaki bir çalışmada, talidomid idame tedavisi,
idame tedavisi yapılmayan hastalarla randomize olarak karşılaştırıldı (36).
Yüksek doz kemoterapi verilmiş hastalarda, progresyonsuz sağ kalım
talidomid ile daha uzundu (median 23 vs. 30 ay), fakat 3 yıl sonra tüm sağ kalım
oranlarında fark görülmedi. Hastalar nüks ettikten sonra, talidomid idame
tedavisi almış hastaların yaşam süresi, idame tedavisi almayan hastalardan
anlamlı olarak daha kısa idi (median 20 vs. 36 ay). Talidomidin Floresan
İn Situ Hibridizasyonu (FISH) sonuçlarına göre yüksek risk grubuna giren
hastalardaki etkisi de incelendi. Yüksek risk grubu şu şekilde tanımlandı: (1q)
artması, t(4;14), t(14;16), t(14;20), del(17p). Bu grup hastalarda, talidomid
idame tedavisinin progresyonsuz sağ kalımı etkilemediği, fakat tüm sağ
kalımı anlamlı bir şekilde kısalttığı görüldü.
79
80
HematoLog
2013:3•1
bortezomib içeren tedavi ile 26 ayken, öteki grupta sadece 12 ayda kaldı.
Daha da önemlisi, 3 yıl sonraki tam sağ kalım, bortezomib içeren tedavi ile
%69 iken, öteki grupta büyük bir fark ile sadece %17 idi.
Aynı çalışmada, t(4;14) translokasyonu bulunan hastalarda, 3 yıl sonraki tam
sağ kalımın, bortezomib içeren tedavi ile daha yüksek olduğu görüldü (%66
vs. %44).
İspanyolların, yukarıda bahsi geçen bir çalışmasında da, tedavinin FISH
sonuçlarına göre yüksek riskli hastalardaki etkisi incelendi (22). Yüksek risk
t(4;14), t(14;16) veya del17p olarak tanımlandı. Bu hasta grubunda tam yanıt
oranı, VTD ile %35 iken, TD ile %0ʼda kaldı. Del17p olan hastalarda da, tam
yanıt oranı, VTD ile %58 iken, TD ile tedavi edilen hiç bir hasta tam yanıt
alamadı (22).
İtalyan grubunun yakında yayınlanmış olan VDT vs TD çalışmasında da,
VTDʼnin, t(4;14) translokasyonu olan yüksek riskli hastalarda, TDʼden
daha iyi sonuç aldığı izlendi (32). 3 yıl progresyonsuz sağ kalım, VTD
konsolidasyonunda %66, TD konsolidasyonunda ise %20 idi.
Böbrek yetmezliği olan hastalarda yüksek doz kemoterapİ
Böbrek yetmezliği olan hastalarda, melfalan ve lenalidomid dozlarının, kreatin
klirensi dikkate alınarak ayarlanması gerekir. Doz ayarlamasına rağmen,
böbrek yetmezliği olan hastalarda yüksek doz tedavi ve transplantasyon daha
risklidir. Miyelomdan dolayı böbrek yetmezliği olan hastalarda, bortezomib
tedavisi, ilaç dozunun değiştirilmesi gerekmediğinden ve genellikle çabuk
yanıt alındığından tercih edilir (42).
HOVON-65/GMMG-HD4 faz III çalışmasında, PAD indüksiyonu ve bortezomib
idamesi ile VAD indüksiyonu ve talidomid idamesi karşılaştırıldı (20).
Kreatini 2 mg/dLʼnin üstünde olan hastalarda, bortezomib grubunda önemli
üstünlükler görüldü: Progresyonsuz sağ kalım median 30 vs. 13 ay, tüm sağ
kalım ise median 54 vs. 21 ay.
Ben, böbrek yetmezliği olup, kemoterapiye cevap veren hastalarda, standard
bir sayıda indüksiyon kürü (mesela 3 kür) uygulayıp, hemen yüksek dozlu
kemoterapiye geçmek yerine, hastanın kreatininin erişilebilen en alt seviyeye
düşmesine kadar indüksiyon tedavisine devam ediyorum.
Miyelomda alojenik transplantasyonun rolü
Alojenik kök hücre transplantasyonu, otolog kök hücre transplantasyonuna
kıyasla daha yüksek mortalite ve morbidite oranları gösterdiğinden,
multipl miyelomda halen hastalığın başlangıcında standard tedavi olarak
görülmemektedir. Alojenik transplantasyonda miyeloablatif rejimler, çok
yüksek mortaliteye sebep olduklarından ötürü, pek kullanılmaz olmuşlardır.
Mortaliteyi azaltmak için daha sık uygulanan sistem, yüksek doz kemoterapi
ve otolog kök hücre naklinden sonra, indirgenmiş hazırlama rejimleri
kullanılarak, alojenik transplantasyonun gerçekleştirilmesidir (otologalojenik transplantasyon).
Fakat buna rağmen, alojenik transplantasyonda tedaviden kaynaklanan
mortalite oranı daha fazla olduğu için, otolog-alojenik transplantasyonu,
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
Otolog kök hücre naklinden sonra nüks etmiş hastalarda da, alojenik
transplantasyon düşünülebilir (45). Fakat alojenik transplantasyonun,
sayısız tedaviden sonra “son tedavi imkanı” olarak kullanılırsa, pek faydası
olmayacağı da bilinen bir gerçektir.
Tablo 1. Multipl miyelomda tandem otolog ile otolog - alojenik transplantasyonu
karşılaştıran faz III çalışmaları
Çalışma grubu
Hasta
sayısı
Tam yanıt
oranı
Tüm sağ kalım
Tandem otolog
219
%33
5 yılda %44
Otolog-alojenik
65
%33
5 yılda %33
Tandem otolog
80
%26
4 yılda %53
Otolog-alojenik
82
%55
4 yılda %75
Tandem otolog
88
%11
Median 57 ay
Otolog-alojenik
26
%33
Mediana erişilmedi
Tandem otolog
138
%37
6 yılda %55
Otolog-alojenik
122
%43
6 yılda %55
Tandem otolog
249
%41
5 yılda %58
Otolog-alojenik
108
%51
5 yılda %65
Tandem otolog
73
%32
3 yılda %70
Otolog-alojenik
126
%59
3 yılda %60
Tandem otolog
436
%40
3 yılda %80
Otolog-alojenik
189
%50
3 yılda %77
Garban (46)
Bruno (47)
Rosiñol (48)
Lokhorst (49)
Bjorkstrand (50)
Knop (51)
Krishnan (52)
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
tandem otolog transplantasyonla karşılaştıran faz III çalışmalarının çoğu,
alojenik transplantasyonun üstünlüğünü göstermemiştir. Bu konuda
yayınlanmış faz III çalışmalarının sonuçları Tablo 1ʼde özetlenmiştir. Bu
tablodaki verilere kıyasla, gelecekte otolog transplantasyonun sonuçlarında,
yeni ilaçların kullanılması ile büyük ilerlemeler kaydedileceği da beklenir.
IMWGʼnin miyelomda alojenik kök hücre transplantasyonu konusundaki
makalesini de dikkatlerinize sunarım (43). Fakat, genç ve çok yüksek riskli
(mesela del 17p, plazma hücresi lösemisi (44)) multipl miyelom hastalarında
alojenik transplantasyon, hastaya riskler uygun bir şekilde anlatılarak
düşünülebilir.
81
82
HematoLog
2013:3•1
Gelecekte cevaplandırılmasını beklediğimiz sorular
Multipl miyelomun tedavisinde son yıllarda büyük gelişmeler görülmektedir.
Halen yürümekte olan birçok çalışma, tedavi sonuçlarının daha da iyi olmasını
ve bazı soruları ileride daha kesin olarak cevaplandırabilmemizi hedefliyor.
Bu sorulardan bir tanesi, hastaların kişisel bulguları dikkate alınarak en iyi ne
şekilde tedavi edilebilecekleridir (personalised treatment).
Öteki bir soru da, yeni ilaçlar kullanıldığında, yüksek doz kemoterapi ve
transplantasyonun hemen yapılması gerekli mi, yoksa nüskten sonraya
bırakılabilir mi, konusudur. Bu soruya kesin cavap verebilmek için bazı
faz III çalışmaları yapılmaktadırlar. Elimizdeki veriler, yeni ilaçların yüksek
doz kemoterapinin etkisini arttırdığı yolundadır. Yeni ilaçların yüksek
doz kemoterapinin yerine kullanılması yerine, beraber kullanılarak tedavi
sonuçlarının ve yaşam sürecinin daha iyiye götürülmesi hedeflenmelidir.
Günümüzdeki halen geçerli olan standard, genç hastalarda yüksek doz
kemoterapi ve otolog kök hücre transplantasyonunun, multipl miyelomun ilk
tedavisi aşamasında kullanılmasına devam edilmesidir.
Kaynaklar
1. Baldomero H, Gratwohl M, Gratwohl A, Tichelli A, Niederwieser D, Madrigal A,
Frauendorfer K; European Group for Blood and Marrow Transplantation EBMT. The
EBMT activity survey 2009: trends over the past 5 years. Bone Marrow Transplant
2011;46:485-501.
2. Attal M, Harousseau JL, Stoppa AM, Sotto JJ, Fuzibet JG, Rossi JF, Casassus P,
Maisonneuve H, Facon T, Ifrah N, Payen C, Bataille R. A prospective, randomized
trial of autologous bone marrow transplantation and chemotherapy in multiple
myeloma. Intergroupe Français du Myélome. N Engl J Med 1996;335:91-97.
3. Child JA, Morgan GJ, Davies FE, Owen RG, Bell SE, Hawkins K, Brown J, Drayson MT,
Selby PJ; Medical Research Council Adult Leukaemia Working Party. N Engl J Med
2003;348:1875-1883.
4. Barlogie B, Jagannath S, Vesole DH, Naucke S, Cheson B, Mattox S, Bracy D,
Salmon S, Jacobson J, Crowley J, Tricot G. Superiority of tandem autologous
transplantation over standard therapy for previously untreated multiple myeloma.
Blood 1997;89:789-793.
5. Attal M, Harousseau JL, Facon T, Guilhot F, Doyen C, Fuzibet JG, Monconduit
M, Hulin C, Caillot D, Bouabdallah R, Voillat L, Sotto JJ, Grosbois B, Bataille R;
InterGroupe Francophone du Myélome. Single versus double autologous stem-cell
transplantation for multiple myeloma. N Engl J Med 2003;349:2495-2502.
6. Cavo M, Tosi P, Zamagni E, Cellini C, Tacchetti P, Patriarca F, Di Raimondo F, Volpe
E, Ronconi S, Cangini D, Narni F, Carubelli A, Masini L, Catalano L, Fiacchini M, de
Vivo A, Gozzetti A, Lazzaro A, Tura S, Baccarani M. Prospective, randomized study
of single compared with double autologous stem-cell transplantation for multiple
myeloma: Bologna 96 clinical study. J Clin Oncol 2007;25:2434-2441.
7. Moreau P, Facon T, Attal M, Hulin C, Michallet M, Maloisel F, Sotto JJ, Guilhot F, Marit
G, Doyen C, Jaubert J, Fuzibet JG, François S, Benboubker L, Monconduit M, Voillat
L, Macro M, Berthou C, Dorvaux V, Pignon B, Rio B, Matthes T, Casassus P, Caillot
D, Najman N, Grosbois B, Bataille R, Harousseau JL; Intergroupe Francophone du
Myélome. Comparison of 200 mg/m2 melphalan and 8 Gy total body irradiation
plus 140 mg/m2 melphalan as conditioning regimens for peripheral blood stem
cell transplantation in patients with newly diagnosed multiple myeloma: final
analysis of the Intergroupe Francophone du Myelome 9502 randomized trial. Blood
2002;99:731-735.
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
9. Chanan-Khan, Giralt S. Importance of achieving a complete response in multiple
myeloma, and the impact of novel agents. J Clin Oncol 2010;28:2612-2624.
10. Paiva B, Vidriales MB, Cerveró J, Mateo G, Pérez JJ, Montalbán MA, Sureda A,
Montejano L, Gutiérrez NC, García de Coca A, de Las Heras N, Mateos MV, LópezBerges MC, García-Boyero R, Galende J, Hernández J, Palomera L, Carrera D,
Martínez R, de la Rubia J, Martín A, Bladé J, Lahuerta JJ, Orfao A, San Miguel
JF; GEM/PETHEMA Cooperative Study Groups. Multiparameter flow cytometric
remission is the most relevant prognostic factor for multiple myeloma patients
who undergo autologous stem cell transplantation. Blood 2008;112:4017-4023.
11. Rajkumar SV, Harousseau JL, Durie B, Anderson KC, Dimopoulos M, Kyle R, Blade
J, Richardson P, Orlowski R, Siegel D, Jagannath S, Facon T, Avet-Loiseau H,
Lonial S, Palumbo A, Zonder J, Ludwig H, Vesole D, Sezer O, Munshi NC, San
Miguel J. Consensus recommendations for the uniform reporting of clinical
trials: report of the International Myeloma Workshop Consensus Panel 1. Blood
2011;117:4691-4695.
12. Barlogie B, Anaissie E, Haessler J, van Rhee F, Pineda-Roman M, Hollmig K, Alsayed
Y, Epstein J, Shaughnessy JD Jr, Crowley J. Complete remission sustained 3 years
from treatment initiation is a powerful surrogate for extended survival in multiple
myeloma. Cancer 2008;113:355-359.
13. Cavo M, Rajkumar V, Palumbo A, Moreau P, Orlowski R, Blade J, Sezer O, Ludwig
H, Dimopoulos M, Attal M, Sonneveld P, Boccadoro M, Anderson KC, Richardson
P, Bensinger W, Johnsen H, Kröger N, Gahrton G, Bergsagel L, Vesole D, Einsele
H, Jagannath S, Niesvizky R, Durie BGM, Lonial S. International Myeloma Working
Group (IMWG) consensus approach to the treatment of myeloma patients who are
candidates for autologous stem-cell transplantation. Blood 2011;117:6063-6073.
14. von Metzler I, Krebbel H, Hecht M, Manz RA, Fleissner C, Mieth M, Kaiser M,
Jakob C, Sterz J, Kleeberg L, Heider U, Sezer O. Bortezomib inhibits human
osteoclastogenesis. Leukemia 2007;21:2025-2034.
15. Heider U, Kaiser M, Müller C, Jakob C, Zavrski I, Schulz CO, Fleissner C, Hecht M,
Sezer O. Bortezomib increases osteoblast activity in myeloma patients irrespective
of response to treatment. Eur J Haematol 2006;77:233-238.
16. Rajkumar SV, Blood E, Vesole D, Fonseca R, Greipp PR; Eastern Cooperative
Oncology Group. Phase III clinical trial of thalidomide plus dexamethasone
compared with dexamethasone alone in newly diagnosed multiple myeloma: a
clinical trial coordinated by the Eastern Cooperative Oncology Group. J Clin Oncol
2006;24:431-436.
17. Lokhorst HM, van der Holt B, Zweegman S, Vellenga E, Croockewit S, van Oers MH,
von dem Borne P, Wijermans P, Schaafsma R, de Weerdt O, Wittebol S, Delforge M,
Berenschot H, Bos GM, Jie KS, Sinnige H, van Marwijk-Kooy M, Joosten P, Minnema
MC, van Ammerlaan R, Sonneveld P; HOVON. A randomized phase 3 study on
the effect of thalidomide combined with adriamycin, dexamethasone, and highdose melphalan, followed by thalidomide maintenance in patients with multiple
myeloma. Blood 2010;115:1113-1120.
18. Barlogie B, Tricot G, Anaissie E, Shaughnessy J, Rasmussen E, van Rhee F, Fassas
A, Zangari M, Hollmig K, Pineda-Roman M, Lee C, Talamo G, Thertulien R, Kiwan E,
Krishna S, Fox M, Crowley J. Thalidomide and hematopoietic-cell transplantation
for multiple myeloma. N Engl J Med 2006;354:1021-1030.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
8. Harousseau JL, Attal M, Avet-Loiseau H. The role of complete response in multiple
myeloma. Blood 2009;114:3139-3146.
83
84
HematoLog
2013:3•1
19. Harousseau JL, Attal M, Avet-Loiseau H, Marit G, Caillot D, Mohty M, Lenain P, Hulin C,
Facon T, Casassus P, Michallet M, Maisonneuve H, Benboubker L, Maloisel F, Petillon
MO, Webb I, Mathiot C, Moreau P. Bortezomib plus dexamethasone is superior to
vincristine plus doxorubicin plus dexamethasone as induction treatment prior to
autologous stem-cell transplantation in newly diagnosed multiple myeloma: results
of the IFM 2005-01 phase III trial. J Clin Oncol 2010;28:4621-4629.
20. Sonneveld P, Schmidt-Wolf IG, van der Holt B, El Jarari L, Bertsch U, Salwender H,
Zweegman S, Vellenga E, Broyl A, Blau IW, Weisel KC, Wittebol S, Bos GM, StevensKroef M, Scheid C, Pfreundschuh M, Hose D, Jauch A, van der Velde H, Raymakers
R, Schaafsma MR, Kersten MJ, van Marwijk-Kooy M, Duehrsen U, Lindemann
W, Wijermans PW, Lokhorst HM, Goldschmidt HM. Bortezomib Induction and
Maintenance Treatment in Patients With Newly Diagnosed Multiple Myeloma:
Results of the Randomized Phase III HOVON-65/ GMMG-HD4 Trial. J Clin Oncol
2012;30:2946-2955.
21. Cavo M, Tacchetti P, Patriarca F, Petrucci MT, Pantani L, Galli M, Di Raimondo F,
Crippa C, Zamagni E, Palumbo A, Offidani M, Corradini P, Narni F, Spadano A,
Pescosta N, Deliliers GL, Ledda A, Cellini C, Caravita T, Tosi P, Baccarani M; GIMEMA
Italian Myeloma Network. Bortezomib, thalidomide and dexamethasone compared
with thalidomide and dexamethasone as induction before and consolidation therapy
after double autologous stem cell transplantation in newly diagnosed multiple
myeloma: results from a randomized phase III study. Lancet 2010;379:2075-2085.
22. Rosiñol L, Oriol A, Teruel AI, Hernández D, López-Jiménez J, de la Rubia J, Granell M,
Besalduch J, Palomera L, González Y, Etxebeste MA, Díaz-Mediavilla J, Hernández
MT, de Arriba F, Gutiérrez NC, Martín-Ramos ML, Cibeira MT, Mateos MV, Martínez
J, Alegre A, Lahuerta JJ, San Miguel J, Bladé J; Programa para el Estudio y la
Terapéutica de las Hemopatías Malignas/Grupo Español de Mieloma (PETHEMA/
GEM) group. Superiority of bortezomib, thalidomide and dexamethasone (VTD) as
induction pre-transplantation therapy in multiple myeloma: a randomized phase
III PETHEMA/GEM study. Blood 2012;120:1589-1596.
23. Pineda-Roman M, Zangari M, Haessler J, Anaissie E, Tricot G, van Rhee F, Crowley J,
Shaughnessy JD Jr, Barlogie B. Sustained complete remissions in multiple myeloma
linked to bortezomib in total therapy 3: comparison with total therapy 2. Br J
Haematol 2008;140:625-634.
24. Rajkumar SV, Fonseca R, Lacy MQ, Witzig TE, Lust JA, Greipp PR, Therneau TM, Kyle
RA, Litzow MR, Gertz MA. Autologous stem cell transplantation for relapsed and
primary refractory myeloma. Bone Marrow Transplant 1999;23:1267-1272.
25. Palumbo A, Bladé J, Boccadoro M, Palladino C, Davies F, Dimopoulos M, Dmoszynska
A, Einsele H, Moreau P, Sezer O, Spencer A, Sonneveld P, San Miguel J. How to Manage
Neutropenia in Multiple Myeloma. Clin Lymphoma Myeloma Leuk 2012;12:5-11.
26. Kumar S, Giralt S, Stadtmauer EA, Harousseau JL, Palumbo A, Bensinger W, Comenzo
RL, Lentzsch S, Munshi N, Niesvizky R, San Miguel J, Ludwig H, Bergsagel L, Blade
J, Lonial S, Anderson KC, Tosi P, Sonneveld P, Sezer O, Vesole D, Cavo M, Einsele
H, Richardson PG, Durie BGM, Rajkumar SV on behalf of the International Myeloma
Working Group (IMWG). Mobilization in myeloma revisited: IMWG consensus
perspectives on stem cell collection following initial therapy with thalidomide,
lenalidomide or bortezomib- containing regimens. Blood 2009;114:1729-1735.
27. Sezer O, Possinger K, Metzner B, Illiger H-J, Wattad M, Heit W, Fuss H, Schultze W.
Optimal CD 34+ cell dose in autologous peripheral stem-cell transplantation. J
Clin Oncol 2000;18:3319-3320.
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
29. Badros A, Barlogie B, Siegel E, Roberts J, Langmaid C, Zangari M, Desikan R, Shaver
MJ, Fassas A, McConnell S, Muwalla F, Barri Y, Anaissie E, Munshi N, Tricot G.Results
of autologous stem cell transplant in multiple myeloma patients with renal failure.
Brit J Haematol 2001;114:822-829.
30. Raab MS, Breitkreutz I, Hundemer M, Benner A, Klaus J, Hegenbart U, Moehler T, Ho
AD, Zeier M, Goldschmidt H. The outcome of autologous stem cell transplantation
in patients with plasma cell disorders and dialysis-dependent renal failure.
Haematologica 2006;91:1555-1558.
31. Dimopoulos M, Terpos E, Chanan-Khan A, Leung N, Ludwig H, Jagannath S, Niesvizky
R, Giralt S, Fermand JP, Blade J, Comenzo R, Sezer O, Palumbo A, Harousseau JL,
Richardson P, Barlogie B, Anderson K, Sonneveld P, Tosi P, Rajkumar SV, Durie B,
San Miguel J. Renal Impairment in Patients with Multiple Myeloma: A Consensus
Statement on behalf of the International Myeloma Working Group (IMWG). J Clin
Oncol 2010;28:4976-4984.
32. Cavo M, Pantani L, Petrucci MT, Patriarca F, Zamagni E, Donnarumma D, Crippa C,
Boccadoro M, Perrone G, Falcone A, Nozzoli C, Zambello R, Masini L, Furlan A, Brioli
A, Derudas D, Ballanti S, Dessanti ML, De Stefano V, Carella AM, Marcatti M, Nozza
A, Ferrara F, Callea V, Califano C, Pezzi A, Baraldi A, Grasso M, Musto P, Palumbo
A; GIMEMA Italian Myeloma Network. Bortezomib-thalidomide-dexamethasone is
superior to thalidomide-dexamethasone as consolidation therapy after autologous
hematopoietic stem cell transplantation in patients with newly diagnosed multiple
myeloma. Blood 2012;120:9-19.
33. Myeloma Trialistsʼ Collaborative Group. Interferon as therapy for multiple myeloma:
an individual patient data overview of 24 randomized trials and 4012 patients. Br J
Haematol 2001;113:1020-1034.
34. Attal M, Harousseau JL, Leyvraz S, Doyen C, Hulin C, Benboubker L, Yakoub Agha I,
Bourhis JH, Garderet L, Pegourie B, Dumontet C, Renaud M, Voillat L, Berthou C, Marit
G, Monconduit M, Caillot D, Grobois B, Avet-Loiseau H, Moreau P, Facon T; InterGroupe Francophone du Myélome (IFM). Maintenance therapy with thalidomide
improves survival in patients with multiple myeloma. Blood 2006;108:3289-3294.
35. Spencer A, Prince HM, Roberts AW, Prosser IW, Bradstock KF, Coyle L, Gill DS, Horvath
N, Reynolds J, Kennedy N. Consolidation therapy with low-dose thalidomide and
prednisolone prolongs the survival of multiple myeloma patients undergoing a single
autologous stem-cell transplantation procedure. J Clin Oncol 2009;27:1788-1793.
36. Morgan GJ, Gregory WM, Davies FE, Bell SE, Szubert AJ, Brown JM, Coy NN, Cook G,
Russell NH, Rudin C, Roddie H, Drayson MT, Owen RG, Ross FM, Jackson GH, Child
JA; National Cancer Research Institute Haematological Oncology Clinical Studies
Group. The role of maintenance thalidomide therapy in multiple myeloma: MRC
Myeloma IX results and meta-analysis. Blood 2012;119:7-15.
37. Attal M, Lauwers-Cances V, Marit G, Caillot D, Moreau P, Facon T, Stoppa AM,
Hulin C, Benboubker L, Garderet L, Decaux O, Leyvraz S, Vekemans MC, Voillat L,
Michallet M, Pegourie B, Dumontet C, Roussel M, Leleu X, Mathiot C, Payen C, AvetLoiseau H, Harousseau JL; IFM Investigators. Lenalidomide maintenance after stemcell transplantation for multiple myeloma. N Engl J Med 2012;366:1782-1791.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
28. Palumbo A, Sezer O, Kyle R, Miguel JS, Orlowski RZ, Moreau P, Niesvizky R, Morgan
G, Comenzo R, Sonneveld P, Kumar S, Hajek R, Giralt S, Bringhen S, Anderson KC,
Richardson PG, Cavo M, Davies F, Bladé J, Einsele H, Dimopoulos MA, Spencer A,
Dispenzieri A, Reiman T, Shimizu K, Lee JH, Attal M, Boccadoro M, Mateos M, Chen
W, Ludwig H, Joshua D, Chim J, Hungria V, Turesson I, Durie BG, Lonial S; IMWG.
International Myeloma Working Group (IMWG) Guidelines for the Management of
Multiple Myeloma Patients Ineligible for Standard High-dose Chemotherapy with
Autologous Stem Cell Transplantation. Leukemia 2009;23:1716-1730.
85
86
HematoLog
2013:3•1
38. McCarthy PL, Owzar K, Hofmeister CC, Hurd DD, Hassoun H, Richardson PG, Giralt
S, Stadtmauer EA, Weisdorf DJ, Vij R, Moreb JS, Callander NS, Van Besien K, Gentile
T, Isola L, Maziarz RT, Gabriel DA, Bashey A, Landau H, Martin T, Qazilbash MH,
Levitan D, McClune B, Schlossman R, Hars V, Postiglione J, Jiang C, Bennett E,
Barry S, Bressler L, Kelly M, Seiler M, Rosenbaum C, Hari P, Pasquini MC, Horowitz
MM, Shea TC, Devine SM, Anderson KC, Linker C. Lenalidomide after stem-cell
transplantation for multiple myeloma. N Engl J Med 2012;366:1770-1781.
39. Avet-Loiseau H, Durie BG, Cavo M, Attal M, Gutierrez N, Haessler J, Goldschmidt
H, Hajek R, Lee JH, Sezer O, Barlogie B, Crowley J, Fonseca R, Testoni N, Ross F,
Rajkumar SV, Sonneveld P, Lahuerta J, Moreau P, Morgan G. Combining Fluorescent
In Situ Hybridization (FISH) data with ISS staging improves risk assessment in
myeloma: an International Myeloma Working Group (IMWG) collaborative project.
Leukemia 2013 (in press).
40. Munshi NC, Anderson KC, Bergsagel PL, Shaughnessy J, Palumbo A, Durie B, Fonseca
R, Stewart AK, Harousseau JL, Dimopoulos M, Jagannath S, Hajek R, Sezer O, Kyle
R, Sonneveld P, Cavo M, Rajkumar SV, San Miguel J, Crowley J, Avet-Loiseau H;
International Myeloma Workshop Consensus Panel 2. Consensus recommendations
for risk stratification in multiple myeloma: report of the International Myeloma
Workshop Consensus Panel 2. Blood 2011;117:4696-4700.
41. Neben K, Lokhorst HM, Jauch A, Bertsch U, Hielscher T, van der Holt B, Salwender
H, Blau IW, Weisel K, Pfreundschuh M, Scheid C, Dührsen U, Lindemann W, SchmidtWolf IG, Peter N, Teschendorf C, Martin H, Haenel M, Derigs HG, Raab MS, Ho AD,
van de Velde H, Hose D, Sonneveld P, Goldschmidt H. Administration of bortezomib
before and after autologous stem cell transplantation improves outcome in multiple
myeloma patients with deletion 17p. Blood 2012;119:940-948.
42. Ludwig H, Adam Z, Hajek R, Greil R, Tóthová E, Keil F, Autzinger EM, Thaler J,
Gisslinger H, Lang A, Egyed M, Womastek I, Zojer N. Light Chain–Induced Acute
Renal Failure Can Be Reversed by Bortezomib-Doxorubicin-Dexamethasone in
Multiple Myeloma: Results of a Phase II Study. J Clin Oncol 2010;28:4635-4641.
43. Lokhorst H, Einsele H, Vesole D, Bruno B, San Miguel J, Pérez-Simon JA, Kröger N,
Moreau P, Gahrton G, Gasparetto C, Giralt S, Bensinger W; International Myeloma
Working Group. International Myeloma Working Group Consensus Statement
Regarding the Current Status of Allogeneic Stem-Cell Transplantation for Multiple
Myeloma. J Clin Oncol 2010;28:4521-4530.
44. Fernandez de Larrea C, Kyle RA, Durie BGM, Ludwig H, Usmani S, Vesole DH, Hajek
R, San Miguel J, Sezer O, Sonneveld P, Kumar SK, Mahindra A, Comenzo R, Palumbo
A, Mazumber A, Anderson KC, Richardson PG, Badros AZ, Caers J, Cavo M, LeLeu
X, Dimopoulos MA, Chim CS, Schots R, Noeul A, Fantl D, Mellqvist UH, Landgren O,
Chanan-Khan A, Moreau P, Fonseca R, Merlini G, Lahuerta JJ, Bladé J, Orlowski RZ,
Shah JJ. Plasma cell leukemia: consensus statement on diagnostic requirements,
response criteria and treatment recommendations by the International Myeloma
Working Group. Leukemia 2013 (in press).
45. Patriarca F, Einsele H, Spina F, Bruno B, Isola M, Nozzoli C, Nozza A, Sperotto A,
Morabito F, Stuhler G, Festuccia M, Bosi A, Fanin R, Corradini P. Allogeneic stem
cell transplantation in multiple myeloma relapsed after autograft: a multicenter
retrospective study based on donor availability. Biol Blood Marrow Transplant
2012;18:617-626.
46. Garban F, Attal M, Michallet M, Hulin C, Bourhis JH, Yakoub-Agha I, Lamy T, Marit
G, Maloisel F, Berthou C, Dib M, Caillot D, Deprijck B, Ketterer N, Harousseau JL,
Sotto JJ, Moreau P. Prospective comparison of autologous stem cell transplantation
followed by a dose-reduced allograft (IFM99-03 trial) with tandem autologous
stem cell transplantation (IFM99-04 trial) in high-risk de novo multiple myeloma.
Blood 2006;107:3474-3480.
MİYELOMDA KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU
48. Rosiñol L, Pérez-Simón JA, Sureda A, de la Rubia J, de Arriba F, Lahuerta JJ, González
JD, Díaz-Mediavilla J, Hernández B, García-Frade J, Carrera D, León A, Hernández
M, Abellán PF, Bergua JM, San Miguel J, Bladé J; Programa para el Estudio y la
Terapéutica de las Hemopatías Malignas y Grupo Español de Mieloma (PETHEMA/
GEM). A prospective PETHEMA study of tandem autologous transplantation versus
autograft followed by reducedintensity conditioning allogeneic transplantation in
newly diagnosed multiple myeloma. Blood 2008;112:3591-3593.
49. Lokhorst HM, van der Holt B, Cornelissen JJ, Kersten MJ, van Oers M, Raymakers
R, Minnema MC, Zweegman S, Janssen JJ, Zijlmans M, Bos G, Schaap N, Wittebol S,
de Weerdt O, Ammerlaan R, Sonneveld P. Donor versus no-donor comparison of
newly diagnosed myeloma patients included in the HOVON-50 multiple myeloma
study. Blood 2012;119:6219-6225.
50. Björkstrand B, Iacobelli S, Hegenbart U, Gruber A, Greinix H, Volin L, Narni F, Musto
P, Beksac M, Bosi A, Milone G, Corradini P, Goldschmidt H, de Witte T, Morris C,
Niederwieser D, Gahrton G. Tandem Autologous/ Reduced-Intensity Conditioning
Allogeneic Stem-Cell Transplantation Versus Autologous Transplantation in
Myeloma: Long-Term Follow-Up. J Clin Oncol 2011;22:3016-3022.
51. Knop S, Liebisch P, Hebart H, et al. Allogeneic stem cell transplant versus tandem
high-dose melphalan for front-line treatment of deletion 13q14 myeloma: An
interim analysis of the German DSMM V trial. Blood 2009; 114: 51 (abstr).
52. Krishnan A, Pasquini MC, Logan B, Stadtmauer EA, Vesole DH, Alyea E 3rd, Antin
JH, Comenzo R, Goodman S, Hari P, Laport G, Qazilbash MH, Rowley S, Sahebi
F, Somlo G, Vogl DT, Weisdorf D, Ewell M, Wu J, Geller NL, Horowitz MM, Giralt
S, Maloney DG; Blood Marrow Transplant Clinical Trials Network (BMT CTN).
Autologous haemopoietic stem-cell transplantation followed by allogeneic or
autologous haemopoietic stem-cell transplantation in patients with multiple
myeloma (BMT CTN 0102): a phase 3 biological assignment trial. Lancet Oncol
2011;12:1195-1203.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
47. Bruno B, Rotta M, Patriarca F, Mordini N, Allione B, Carnevale-Schianca F, Giaccone L,
Sorasio R, Omedè P, Baldi I, Bringhen S, Massaia M, Aglietta M, Levis A, Gallamini A,
Fanin R, Palumbo A, Storb R, Ciccone G, Boccadoro M. A comparison of allografting
with autografting for newly diagnosed myeloma. N Engl J Med 2007;356:1110-1120.
87