02 03 SÖYLEŞİ INTERVIEW First of all, can we know you a bit more ? I was born in 1992 Üsküdar. I’m a Dogus University Department of Psychology Class 2 student. In the scope of the social awareness lecture in my school I have met with the Pembe Hanım Association and Mrs Nevval Sevindi. In June 2008, I got leukemia and I struggled with the disease for one year. In those times, my biggest dream was to help the other patients like me and support and help their families and find solutions to their problems. For this reason, at the university, I have chosen Psychology Department which I love. If we go back to the Social Awareness lecture, in this lecture, we were able to work with so many NGO’s but I have chosen a cancer association to work with. So, our journey with the Pembe Hanım has started. For one year I worked at this association as the team leader. At the end of the semester, our lecture had also ended but I and some of my friends did not give up working at the Pembe Hanım Association. Büşra Aktaş , Nilüfer Zülfikar and I together are still working as the Pembe Hanım Association Young Board Members. We were all tested with cancer in our lives, and perhaps that’s why we are so much a cohesive team. Kocaciğer’i gördünüz mü? Henüz 22 yaşında olan ve yaklaşık ve 5 yıl önce lösemiye yakalanan Merve Güney, uzun süre hastalıkla mücadele etti. Doğuş Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2. Sınıf öğrencisi olan Merve, lösemiye karşı farkındalığı arttırmayı amaç edinen Kocaciğer Projesiyle dikkatleri çekti. Pembe Hanım Derneği Genç Kurul Üyeleri arasında olan Merve, projeyi anlattı. Öncelikle seni daha yakından tanıyabilir miyiz? 1992 Üsküdar doğumluyum. Doğuş Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2. Sınıf öğrencisiyim. Pembe Hanım Derneği ve Nevval Sevindi ile tanışmam okulumuzdaki sosyal sorumluluk dersi kapsamında oldu. 2008 yılı Haziran ayında lösemiye yakalandım ve yaklaşık bir sene boyunca bu hastalıkla mücadele ettim. O zamanlar en büyük hayalim benim gibi hasta kardeşlerime ve onların ailelerine yardım etmek onlara destek olmak, sorunlarına çözüm bulmaktı. Bu sebeple şu an okuduğum ve çok sevdiğim bölüm olan Psikoloji’yi seçtim. Sosyal sorumluluk dersine geri dönersek bu ders için pek çok STK ile çalışabilecektik fakat, bir kanser derneği ile çalışmak tam da benim istediğim bir şeydi. Böylece Pembe Hanım ile yolculuğumuz başladı. Bir sene boyunca takım lideri olarak dernekte çalışmalarımızı sürdürdük. Yıl sonunda ders bitti ama benim ve diğer iki arkadaşımın dernekle bağı kopmadı. Have you seen the Mega LungS? Merve Güney who is a 22 years old girl and was caught by leukemia about five years ago. She has struggled with the disease for a long time. Dogus University Department of Psychology Class 2 student, Merve drew attention with Kocaciğer (Mega LungS) Project that aims to raise awareness especially against lung cancer. Young Board Member of Pembe Hanım Association, Merve told us her project. REFLEX MAGAZIN / Mayıs May 2014 Ben, Büşra Aktaş ve Nilüfer Zülfikar, üçümüz Pembe Hanım Genç Kurul Üyeleri olarak yola devam ediyoruz. Hepimizin kanser ile sınanmış hayatları var ve belki de bu yüzden bu kadar uyumlu bir ekip olduk. Kocaciğer Projesi nereden çıktı ve nasıl gelişti ? 2013 yazında Seda Kansu ve ben bir ilaç firmasının organize ettiği “Bir Hastanın Yolculuğu” isimli çalışmaya katıldık. Benim için çok farklı bir deneyimdi. Kendimi ifade etme ve pek çok bilgi sahibi olma fırsatım oldu. Fakat biz bu çalışma öncesinde bu firma için Seda Hanım’la birlikte birkaç proje hazırladık ve bu projeler firmanın çalışmalarını yoğunlaştırdıkları akciğer kanseri ile ilgiliydi. Biz akciğer kanseri farkındalığı ile ilgili projeler araştırmaya başladık. Çok iyi hatırlıyorum bir akşam üzeri Seda Hanım ile bulduğum projeler ile ilgili ayrıntıları konuşuyorduk internetten üzerinden. Bulduğum projeler arasından benim en çok ilgimi çeken MegaLungs projesiydi. Seda Hanım da benim gibi düşündü ve biz gerçekten bu projeye çok güvendik. Hazırladığımız proje dosyasında sadece MegaLungs yoktu, diğer başka projelere de yer verdik. Proje dosyamızı teslim ettik ve kısaca tüm projeleri anlatmaya çalıştık ve onlardan gele- cek cevabı beklemeye koyulduk. Güzel haberi almamız çok uzun sürmedi Seda Hanım ve ardından ben MegaLung projesinin kabul edildiğini ve üzerinden ayrıntıların konuşulması gerektiğini öğrendik. Gerçekten hem kendi adıma hem dernek adına çok mutlu oldum. İnsanlar için yararlı bir şeyler yapmak kanser farkındalığı yaratmak benim için çok kıymetli. Daha sonra MegaLung yani şimdi koyduğumuz adıyla Kocaciğer’in çalışmalarına başlamış olduk. Firmayla pek çok toplantımız oldu. Ben bunların sadece yaz döneminde olanlarına katılabildim. Bu toplantılarda Kocaciğer’in tüm ayrıntıları nasıl bir yol izleneceği her şey konuşuldu. Amerika’dan şişme ciğerimizin sipariş edilmesiyle ise heyecanlı bekleyiş başlamış oldu. Bu zaman aralığında tüm görüşmeleri Seda Kansu sürdürdü. Şu an Kocaciğer’in sergilenmesi az kala geldiğimiz nokta gerçekten çok heyecan verici. Böyle bir projenin içinde yer almaktan gurur duyuyorum. Kocaciğerimizle birlikte güzel bir yolculuğa çıkıyoruz dernekçe ve bu sorumluluğun bilincindeyiz .Bu projeye hayat veren herkese çok teşekkür ediyorum.Umuyorum ki bunun gibi daha pek çok güzel çalışmaya imza atarız ve Nevval Hanım’ın dediği gibi “Yaşama Sevincini Paylaşırız.” How did the Kocaciğer Project start and how did it develop? In the summer of 2013, Seda Kansu and I attended a workshop “The Journey of a Patient” which was organized by a drug company. It was a very different experience for me. I had the opportunity to have a lot of information and express myself. But, before this workshop, Ms Seda and I had prepared some projects for that company and these projects were mainly about lung cancer which the company focused on. We started searching about lung cancer awareness projects. I can remember very well, one day, in the evening, through internet, Ms Seda and I were talking about the projects we found. Among the projects I found out, that interested me most was the MegaLungs project. Ms. Seda also thought like me and we really had much confidence in this project. In the project file we have prepared, Mega Lungs was not the only project, we also gave some place to the other projects. We submitted our project file in which we summarized all the projects and we started waiting for reply. It did not take very long for us to receive the good news. First Ms Seda and then I learned that the Mega Lungs Project was accepted and we had to talk about the details. I was really very happy both for myself and for the Association. Doing something useful for people and creating cancer awareness are very important to me. Then we started working for the Mega Lung or with its new name Kocaciğer. We had many meetings with the company. I can attend only the summer meetings. In these meetings, all the details of Kocaciğer and the route of the project had been talked. After order given to the America for the inflatable lung, a nervous waiting had started. During these period, all the communications were made by Ms Seda Kansu. Today, as its so close to show the Kocaciğer, the point we reached is so exciting. I am so proud of being a part of this project. With our Kocaciğer, we are going to a big journey and as an association, we all aware of this responsibility. I want to thank everyone who brings this project into existence. I hope that we can put our signatures under many other projects in the future and as Mrs Nevval says I hope “we can share the joy of living”.
© Copyright 2024 Paperzz