YAĞDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLERİ ADEK A. Yeşilkaya 2009-2010 Yağda Çözünen Vitaminler A Vitamini D Vitamini E Vitamini K Vitamini CH3 H2C C C H CH2 İsopren birimi A. Yeşilkaya 2009-2010 Görme ve hücresel farklılaşmadan sorumlu Vitamin A A. Yeşilkaya 2009-2010 A Vitamini Sınıflandırma: Kaynakları: Karotenoidler (Provitamin) Retinoidler Bitkisel: Hayvansal A. Yeşilkaya 2009-2010 Havuç Bal kabağı Kavun Domates Karaciğer yağı Balık (A2 formunda) Tereyağı Süt ve ürünleri Yumurta sarısı A Vitamini Retinoidler Retinol Retinal Retinoik asit Karotenoidler siklohekzenil halkasına sahip bir poliizoprenoid bileşiği A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin A Tipleri H2 C OH Vitamin A1 H2 C OH Vitamin A2 A. Yeşilkaya 2009-2010 Karotenler (Provitamin) Doğada > 500 karotenoid % 10 < provitamin A aktivitesi b-karoten yüksek aktivite % 90 > provitamin A aktivitesine sahip değil astaxanthin, canthaxanthin gibi A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin A (Retinoidler) Hayvanlarda retinolün uzun zincirli yağ asidi esterleri halinde, Bitkilerde ise bir provitamin olan b-karotenler halinde bulunur. H2 C O R Retinil ester A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin A Beta-Karoten b-Karoten dioksijenaz O2 Safra asitleri H C O O C H Retinaldehid (Retinal, Vitamin A1) NADH + H+ Retinal redüktaz NAD+ H2 C OH Retinaldehid (Retinal, Vitamin A1) NAD+, FAD O C OH Retinol A. Yeşilkaya 2009-2010 Retinoik asit Harper’s Biochemistry, 25th Ed.,2000 Vitamin A Saf halde açık sarı kristaller halindedir, Suda çözünmez, Lipidlerde ve organik çözücülerde çözünür, Isıya karşı az duyarlıdır, UV ışık tarafından harap edilir, Oksijene karşı dayanıklıdır, Vitamin A molekülündeki çift bağlar ışıkta hava oksijeni tarafından kolaylıkla oksitlenebilir ve vitamin A aktivitesi kaybolur, Doğal besinlerdeki vitamin A, vitamin E gibi antioksidanlar tarafından korunur. A. Yeşilkaya 2009-2010 Emilim Bitkisel ve hayvansal gıdalarla alınan retinoidler İnce barsak Barsak Mukoza hücresi Dolaşıma katıldıktan sonra, kanda serbest formlar proteinlere bağlanarak şilomikronlar halinde dolaşır. Dolaşım Karaciğer A. Yeşilkaya 2009-2010 Hedef hücre Vitamin A Absorbsiyonu Şilomikron Diyet b-Karoten Safra asidleri Retinil esterler b-Karoten Barsak mukoza hücresi Retinal Yağ asidi Retinol A. Yeşilkaya 2009-2010 Retinol reesterifikasyon Yağ asidi açil CoA Retinil esterleri Karaciğerde Depolama Retinol Retinol-RBP RBP Şilomikron All-trans retinol Retinil palmitat (Depo) A. Yeşilkaya 2009-2010 Göz ve Hedef Doku Retinol-RBP Retinol RBP All-trans retinol Karaciğer All-trans retinol Retinol All-trans retinal Retinoik asit 11-cis retinal Opsin mRNA Rodopsin ışık Opsin All-trans retinal Göz-Retina A. Yeşilkaya 2009-2010 Gen aktivasyonu Spesifik protein Hücresel farklılaşma Hedef Doku Retinoidlerin Temel Görevleri Retinol, olasılıkla bir hormon olarak işlev görür. Retinal, görme pigmenti rodopsinin gerekli ön maddesidir. Retinoik asit ve metabolitleri, epitel farklılaşması üzerinde etki gösterirler. A. Yeşilkaya 2009-2010 Retinoidlerin Temel Görevleri b-Karoten Antioksidan Retinal Retinil-ester Görme Depo Retinil-fosfat Glikoprotein sentezi Retinol Steroid hormon A. Yeşilkaya 2009-2010 Retinoik asid Büyüme Görmede Vitamin A Çubuk ve koni hücreleri : Çubuk: - düşük düzey ışık - zayıf renkli cevap Koni : - yüksek ışık düzeyi - yüksek renkli cevap A. Yeşilkaya 2009-2010 Göz’de Retinadaki Hücreler A. Yeşilkaya 2009-2010 Göz A. Yeşilkaya 2009-2010 Retina 1 hücre 1000 civarında disk içerir A. Yeşilkaya 2009-2010 Retina A. Yeşilkaya 2009-2010 Rodopsin A. Yeşilkaya 2009-2010 Rodopsin A. Yeşilkaya 2009-2010 A. Yeşilkaya 2009-2010 http://chemistry.gravitywaves.com/CHE452/16_Vitamin%20A%20and%20Vision.htm A. Yeşilkaya 2009-2010 http://chemistry.gravitywaves.com/CHE452/16_Vitamin%20A%20and%20Vision.htm Retinoik Asit (RA) RXR: Retinoid X reseptörü RAR: Retinoik asit reseptörü RARE: RAR ekspresyon elementi Retinoik Asit Embriyonik Gelişimde Organ gelişiminde Primitif kalb dolaşımının oluşumunda Arka beyin oluşumunda Ekstremitelerin Kalb Göz Kulak İmmün sistemde Nötrofil Makrofaj, T ve B hücrelerinin fonksiyonu A. Yeşilkaya 2009-2010 Retinol Kanser oluşumuna engel olmakta Apoptosis’i uyarmakta Hücresel farklılaşmayı uyarmaktadır. A. Yeşilkaya 2009-2010 Karotenler Antioksidan özelliğe sahiptir. lipoprotein ve membrana lokalize, süperoksit anyonun nötralizasyonunda rol oynarlar, lipid peroksidasyona karşı koruyucu aktörlerdir. A. Yeşilkaya 2009-2010 •Vitamin A eksikliğinin erken belirtilerinden biri, karanlığa karşı adaptasyon bozukluğu ile karakterize gece körlüğü (niktalopi)’dir. •Gece körlüğünde retinada rodopsin azalmıştır; rodopsinin yeniden sentez hızı düşmüştür. Opsin Gece körlüğü A. Yeşilkaya 2009-2010 Işık Rodopsin • Alınan günlük vitamin A miktarının normalin çok üstünde olması halinde hipervitaminoz A tablosu ortaya çıkar. • Hipervitaminoz A durumunda özellikle kemiklerin epifiz sonundaki kıkırdak büyümesinde yavaşlama olur ve epifiz yarığı erken kapanır. • Alınan günlük vitamin A miktarının normalin çok altında olması halinde hipovitaminoz A tablosu ortaya çıkar. A. Yeşilkaya 2009-2010 Kalsiyum metabolizmasından sorumlu Vitamin D A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin D Steroid yapısındadır. Kolesterol üzerinden sentezlenir. Kalsiferoller Ergokalsiferol (Bitkilerde, Vitamin D2) Kolekalsiferol (Hayvanlarda, Vitamin D3) HO HO 7-Dehidrokolesterol A. Yeşilkaya 2009-2010 Ergosterol Vitamin D Ultraviyole HO HO 7-Dehidrokolesterol (Provitamin D3) Kolekalsiferol (Vitamin D3) Ultraviyole HO HO Ergosterol (Provitamin D2) A. Yeşilkaya 2009-2010 Ergokalsiferol (Vitamin D2) Vitamin D2, mantar ve mayada fazla miktarda bulunur; Vitamin D3 en çok balıkların karaciğer yağlarında, az miktarda yumurta sarısı, süt ve tereyağında bulunur. Vitamin D, renksiz ve kokusuz kristaller şeklinde bulunur; suda çözünmez, lipidlerde ve organik çözücülerde çözünür; ısıya ve havanın oksijenine karşı duyarlı değildir. A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin D Vitamin D2 ve Vitamin D3, eşit biyolojik güce sahiptirler Diyetle alınan vitamin D2 ve vitamin D3, ince bağırsakta misellere katılırlar ve proksimal ince bağırsaktan emilirler. Emilen vitamin D2 ve vitamin D3, spesifik bir globuline bağlı olarak kanla karaciğere taşınırlar. Vitamin D3, karaciğer hücresi mikrozomlarında spesifik bir vitamin D3-25-hidroksilaz tarafından 25 nolu pozisyonda hidroksillenir; 25-hidroksi vitamin D3 oluşur. A. Yeşilkaya 2009-2010 24 22 21 18 20 17 25-Hidroksilaz 19 1 2 HO 10 OH 25 23 9 Karaciğer 8 7 HO 6 25-Hidroksikolekalsiferol (25-Hidroksivitamin D3) Kolekalsiferol (Vitamin D3) 25-Hidroksi Kolekalsiferol dolaşımda bulunan D vitamini metabolitidir. Aynı zamanda karaciğerdeki depo formudur. Böbrek, kemik veya plasenta Böbrek, Kemik Barsak veya kıkırdak OH OH OH OH HO HO 24- 25 Didrokolekalsiferol (24,25 dihroksivitamin D3) A. Yeşilkaya 2009-2010 1-Hidroksilaz 24-Hidroksilaz 1,25-Didroksikolekalsiferol (1,25 dihroksivitamin D3, Kalsitriol) A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin D • Vitamin D’nin genel etkisi, kalsiyum ve fosforun organizmaya alınışını ve organizmada tutulmasını artırmak, onların kullanılması ile kemik mineralizasyonunu sağlamaktır. • Vitamin D eksikliğinin neden olduğu diğer klinik durum, iskeletin gelişmesi döneminde raşitizm; iskelet gelişimi tamamlandıktan sonra osteomalazidir. • Raşitizm, yeni oluşan kemiğin mineralizasyonunun gerçekleşmeyişi ile karakterize bir klinik tablodur. A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin D • Günlük gereksinimin çok üzerinde vitamin D alınması, tipik bozukluklar meydana getirir. • Hipervitaminoz D durumunda özellikle • kalpte, • kalp damarlarında ve • böbreklerde istenilmeyen kalsifikasyonlarla iştahsızlık, kilo kaybı, sindirim bozuklukları, kaslarda güçsüzlük ve sertlik, kardiyovasküler semptomlar gibi klinik belirtiler saptanır A. Yeşilkaya 2009-2010 Yağda çözünen antioksidant Vitamin E A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin E Tokol HO 6-Kromanol çekirdeğinin izoprenoid biriminin bağlanmış hali O Tokol R2 HO Tokoferol metillenmiş şekli R1 O Tokoferol A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin E Doğal olarak oluşan yedi tokoferolü ifade eden genel bir isimdir. R2 HO R1 O Tokoferol A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin E Tokoferoller: HO H3C HO b CH3 O -Tokoferol CH3 H O b-Tokoferol O g-Tokoferol O d-Tokoferol H HO g H3C H HO d H Vitamin E Özellikleri: Tokoferoller sarımsı yağlardır; suda çözünmezler, yağda çözünürler; oksitlenmeye karşı duyarlıdırlar; oksijensiz ısıya 200oC’ye kadar dayanırlar; UV ışıkta harap olurlar. Çeşitli tokoferollerin biyolojik etkinlikleri arasında farklar vardır. Bir vitamin olarak doğada en yaygın şekilde dağılmış bulunan ve en büyük biyolojik aktiviteye sahip olan tokoferol, -tokoferoldür. A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin E Tokoferoller, yağda çözünen vitaminler olarak lipidlerle birlikte dışarıdan besinlerle alınırlar. -tokoferol ince bağırsaktan kolayca emilir; olasılıkla şilomikronlar içinde karaciğere ve buradan periferik dokulara lipoproteinler içinde taşınır. Mitokondri fosfolipidleri, endoplazmik retikulum ve plazma membranı -tokoferole karşı spesifik afiniteye sahiptir; vitamin E, buralarda konsantre olarak depolanır. A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin E Vitamin E’nin doğanın en güçlü yağda çözünen antioksidanı olarak hareket etmekdir. Vitamin E, vitamin A’yı, karotenleri, doymamış yağ asitlerini ve tiyol gruplarını oksitlenmeye karşı korur. Vitamin E, sellüler ve subsellüler membran fosfolipidlerinde bulunan poliansatüre yağ asitlerinin peroksidasyonuna karşı ilk savunma hattını oluşturuyor gibi gözükmektedir; Tokoferoller, fenolik bir hidrojeni, peroksidasyona uğramış bir poliansatüre yağ asitlerindeki serbest peroksit radikaline aktarabilmelerinin sonucu olarak serbest radikal zincir reaksiyonlarını kırarak antioksidan bir davranış ortaya koymaktadırlar. A. Yeşilkaya 2009-2010 Radikal Dış yörüngesinde eşleşmemiş elektron bulunduran bileşikler. Son derece reaktif birimlerdir. Elektron yoğunluğu yüksek olan moleküllere saldırarak onları da bir radikale dönüştürürler. Özellikle yağ asitleri, proteinler ve nükleik asitler biyolojik sistemlerde en çok tercih ettikleri hedeflerdir. A. Yeşilkaya 2009-2010 Antioksidant etki A. Yeşilkaya 2009-2010 A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin E İnsanlarda vitamin E eksikliğinin belirtileri, kreatinüri, kas güçsüzlüğü ve dayanıksız eritrositlerdir. •Özellikle pirinç, pamuk çekirdeği, soya, yeşil yapraklı bitkiler, yumurta sarısında bol miktarda bulunur A. Yeşilkaya 2009-2010 Kanın pıhtılaşmasından sorumlu Vitamin K A. Yeşilkaya 2009-2010 Naftokinon Vitamin K, poliizoprenoidlerle substitüe olmuş naftokinonlar için genel bir isimdir. Çeşitli naftokinonlarda ortak etkili yapı, 2-metil-1,4naftokinondur. O CH3 1 2 3 4 R C C C C H H2 H2 O 2-Metil-1,4-naftokinon A. Yeşilkaya 2009-2010 izoprenoid birimi n Vitamin K serisinin ana ürünlerinden olan menadion (vitamin K3), sentetik bir maddedir; doğal olarak bulunmamaktadır; organizmaya verildiğinde in vivo ortamda menakinonlardan (K2) birine alkile olmaktadır. O 1 2 3 4 O Menadion (Vitamin K3) A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin K Çeşitleri Bitkilerde bulunan fillokinon (vitamin K1) Bağırsak bakterileri tarafından sentez edilen farnokinon (vitamin K2, menakinon), Sentetik bir madde olan menadion (vitamin K3) A. Yeşilkaya 2009-2010 Kaynaklar K vitamini; lahana, karnabahar, ıspanak, domates, karaciğer, peynir ve yumurta sarısında bulunur. A. Yeşilkaya 2009-2010 K Vitamini Vitamin K yağda çözündüğü için emilimden sonra lipidlerle birlikte lenf kanalı sisteminde ve kanda bulunur. A. Yeşilkaya 2009-2010 K Vitamini Vitamin K’nın ince bağırsaklardan emilimi yağ emiliminin normal olmasını gerektirir. Bu nedenle safra yolları hastalığı, pankreas fonksiyon bozukluğu, ince barsak mukozası atrofisi steatorenin herhangi bir nedeni ile birlikte bulunan yağ malabsorpsiyonu sendromunda vitamin K eksikliği oluşabilir. A. Yeşilkaya 2009-2010 K Vitamini Bakterileri ortadan kaldırmak suretiyle kalın bağırsağın sterilizasyonu da vitamin K’nın en önemli kaynağını ortadan kaldırır ve diyetle alınan vitamin K sınırlı olunca eksiklik hali oluşur. A. Yeşilkaya 2009-2010 K Vitamini Vitamin K, kanın pıhtılaşma faktörlerin biyosentezi için gereklidir. Vitamin K, öncü proteinlerdeki g-karboksiglutamat birimlerinin oluşumundan sorumlu olan karboksilaz’ın kofaktörü olarak rol alır. A. Yeşilkaya 2009-2010 K Vitamini Biyolojik aktif pıhtılaşma faktörlerin üretiminde öncü proteindeki glutamat’da posttranslasyonel modifikasyon ile g-karboksiglutamat oluşumu K vitamine bağımlı spesifik bir karboksilaz kullanılmaktadır. C OO - C O2 C H2 C H2 C CH NH glutamil birimi C OO CH C H2 Vit. K O A. Yeşilkaya 2009-2010 C OO - C CH NH O g -karboksiglutamil birimi K Vitamini g-karboksiglutamat Ca + 2 O- -O O C O C CH C H2 C CH NH O A. Yeşilkaya 2009-2010 K Vitamini Glu O2 CO2 Gla Protein karboksilaz OH O O R R OH Hidroksikinon NADP+ O 2,3 Epoksid NADPH + SH 2, 3 Epoksid redüktaz H+ Redüktaz O Warfarin R O A. Yeşilkaya 2009-2010 Kinon S S SH Vitamin K Vitamin K, karaciğerde, kanın pıhtılaşma faktörlerinden faktör II (protrombin), faktör VII (prokonvertin), faktör IX (plazma tromboplastin komponenti) ve faktör X’un (Stuart faktörü) oluşmasında gereklidir. Bu faktörler inaktif ön maddeler (zimojenler) olarak sentez edilirler; biyolojik olarak aktif hale çevrilmeleri vitamin K varlığına bağımlıdır. A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin K Vitamin K antagonisti warfarin gibi 4-hidroksi dikumarin (dikumarol) tipi ilaçlar, koroner damarların trombozu tehlikesindeki gibi kanın pıhtılaşma kabiliyetinin azaltılmasının istendiği hallerde tedavi amacıyla antikoagulan olarak kullanılırlar. Kumarin etkisi ile protrombin zamanı uzar; uzamış olan protrombin zamanı, karaciğer fonksiyonu normal ise vitamin K uygulandıktan 12-36 saat sonra normale döner A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin K Yeni doğanlarda bağırsak florası oluşmadığı süre içinde, kanamaya eğilim şeklinde kendini gösteren vitamin K eksiklik belirtisi görülebilir ki bu, yeni doğanın hemorajik hastalığı tablosudur. Vitamin K’nın yüksek dozlarının potansiyel toksik etkileri vardır; özellikle menadion, bebeklerde hemolize neden olur ve hiperbilirubinemiyi şiddetlendirir. A. Yeşilkaya 2009-2010 Vitamin benzeri bileşikler kolin karnitin -lipoik asit PABA (p-aminobenzoat) inozitol koenzim Q biyoflavonoidler (vitamin P) A. Yeşilkaya 2009-2010 Kolin doğada serbest halde bulunmaz; fosfatidilkolinin ve asetilkolinin yapısında yer alır Asetilkolin, beyin-sinir sistemi ve kaslarda oluşur; parasempatik sinir sistemi nörotransmitteri olarak işlev görür A. Yeşilkaya 2009-2010 Karnitin (vitamin T) özellikle uzun zincirli yağ asitlerinin b-oksidasyonla yıkılmak üzere sitoplazmadan mitokondri içine transportunda görev alır A. Yeşilkaya 2009-2010 -Lipoik asit (tiyoktik asit) piruvat dehidrojenaz ve -ketoglutarat dehidrojenaz multienzim komplekslerinde yer alan dihidrolipoil transasetilaz enziminin koenzimidir A. Yeşilkaya 2009-2010 PABA (para amino benzoik asit) folik asit sentez eden mikroorganizmalar için gerekli bir besinsel faktördür ince bağırsaklarında folik asit sentezi gerçekleşen canlılara PABA verilmesi folik asit eksikliğini önemli ölçüde ortadan kaldırdığı için önemlidir. A. Yeşilkaya 2009-2010 İnozitol (Miyoinozitol, mezoinozitol) inozitolün bitkilerde bulunan ve fosforik asitle hekzafosfat halinde esterleşmiş şekline fitik asit denir Fitik asidin en önemli özelliklerinden biri kalsiyum ve magnezyum iyonları ile suda çözünmeyen tuzlar oluşturmasıdır; bundan dolayı kalsiyum ve magnezyumun bağırsaklardan emilmesini azaltır A. Yeşilkaya 2009-2010 Koenzim Q (ubikinon) biyolojik oksidasyon zincirinde yer alır; solunum zinciri içinde, solunum zincirine bağlı bulunan başka substratlardan türeyen indirgeyici ekivalanlar için toplayıcı bir noktadır A. Yeşilkaya 2009-2010 Biyoflavonoidler (vitamin P) sentetik vitamin C ile iyileşmeyen kapiller kanamalarının iyileşmesinde etkili... A. Yeşilkaya 2009-2010
© Copyright 2024 Paperzz