1677 İLK İSLAMÎ DÖNEMDE ERMENİLER İPEK, Ali* TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET Müslüman-Ermeni münasebetleri ilk İslamî fetihlerle başlamış oldu. Ermeniye’nin fethi, iki toplumun bir arada yaşamasını sağladı. Bu süreçte Ermeniler’e önemli imkânlar verildi: Vergide kolaylık gösterildi; canları, malları koruma altına alındı; dinlerine, ibadetlerine, mabetlerine dokunulmadı; örfleri, âdetleri ve diğer sosyal yaşantılarında serbestlik tanındı. Ancak Ermeniler yine de her fırsatta İslâm hâkimiyetine karşı isyan hareketlerinde geri durmadılar. Bizanslıların desteğini alan bu toplum, düzenledikleri ani baskınlarla Müslümanların canlarına, mallarına kıydılar. İslâm orduları bu ayaklanmaları bastırmakta zor anlar yaşamış ve büyük kayıplar vermişlerdi. Anahtar Kelimeler: Azerbaycan, Bagratuni, Ermeniler. ABSTRACT Armenian in the First Period of Islam The interaction between Muslims and Armenians first started with Islamic conquests. The conquest of Armenia contributed two peoples to live together. And this process helped Armenians to have crucial opportunities. They were given privileges in taxation their lives and goods were protection. They weren’t under pressure because of their religion, prayer and religious places. They were free in their rituals, traditions and other social life conditions. However, they never stopped their temptation of uprising against Islamic ruling. This society getting to support of Byzantines, claimed the lives and goods of Muslims by unexpected attacks. Muslims troops had difficulties in settling these appraisals and lost many lives. Key Words: Azerbaijan, Bagratid, Armenians. --Toplumlar öteden beri birbiriyle tanışarak, anlaşarak ve kaynaşarak günümüze gelmişlerdir. Bazen bir savaş, bazen sel yahut kuraklıkların neden olduğu göçler, kimi zaman dinî veya millî muhtevalı akınlar ve kazanç maksatlı ticarî * Yrd. Doç. Dr., Kafkas Üniversite, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. KARS/TÜRKİYE. e-posta: [email protected] 1678 seferler, milletlerin tanışma bağları, buluşma noktaları olmuştur. Bu tanışmanın, buluşmanın en önemli ürünü ise, insanlık kültür ve medeniyetinin oluşması ve bütün dünyaya yayılması olarak tezahür etmiştir. Müslümanların Ermenilerle olan ilk karşılaşmaları da, İslâm ordularının akınları, fetih hareketleri sırasında yaşandı. İlk Halife Hz. Ebu Bekir döneminde (11-13/632-634) meydana gelen Yermük savaşında, Georgius komutasında bir Ermeni birliği de Bizans saflarında Müslümanlara karşı savaşmıştı.1Irak cephesinde meydana gelen Kâdisiyye olayı (l5/636-637), savaş hali de olsa, Müslman –Ermeni münasebetlerinin daha açık bir örneğini ortaya koyar. Çünkü Sâsânî başkomutanı Rustem’in ordusunda Muşel Mamikonien komutasında üç bin kişilik bir de Ermeni birliği vardı.2 İslâm ordularının bu ilk fetihleri sırasında Ermeniye’nin merkezi Dvin 5 Muharrem l9 (6 Ekim 640) tarihinde Müslümanların eline geçti.3 Savaş hâli Müslüman-Ermeni münasebetlerinin en yoğun safhası, Hz. Osman dönemi (23-35/644-656) Ermeniye fetihlerinde yaşandı. İslâm orduları bu dönemde Azerbaycan’ın yanı sıra Ermeniye’nin de yaklaşık tamamını fethederek, İslâm hâkimiyetine aldılar.4 Bölgede Dvin, Müslüman valilerin idare merkezi oldu.5 Bu durum her iki topluma birbirini daha yakından tanıma imkânını sağladı. Nitekim Doğu Ermenileri komutanı Patrik Theodoros Rştuni, Müslümanlarla anlaşarak (653), İslâm ordularının yanında yer aldı.6 Müslümanlara olan bağlılığıyla tanınan Rştuni, Şam valisi Muâviye b. Ebî Süfyan’ın Halife Osman’a teklifiyle Arran, Gürcistan, Siuni (Karabağ) ve Derbend’e kadar Kafkas şehirleri umum hâkimliğine tayin edilmek suretiyle, aradaki bağlar daha pekiştirilmiş oldu.7 Müslüman halkın başta Tiflis, Ahlat, Dvin, Malazgirt, Erciş, Nahçıvan ve Erzurum gibi merkezlerde yerleşmesi,8 iki toplumun kaynaşmasını, sosyal Fayiz Necîb İskender, el-Müslimûn ve’l-Bızıntıyyûn ve’l-Ermen fî Zav’i Kitâbâti’l-Müerrih el-Ermenî el-Muâsır Sebéos, Kahire l993, s. 26. 2 Sebéos, Histoire D’Heraclius, Çev.: F. Macler, Paris l904, s. 119; Abbâs Şuşterî, (Mihrîn), İrannâme yâ Kârnâme-i İraniyân Der Asr-i Sâsâniyân, Tahran l342, s. 336. 3 Movses Dasxuransci, The Histary of the Caucasian Albanians, İngilizce’ye Çev.: C.L.F. Dowsett, London, s. 207. 4 Belâzurî, Ahmed b. Yahya, Fütûhu’l-Buldân, nşr. A. Enis et-Tabba’-Ö. Enis et-Tabba’, Beyrut l407/l987, s. 277; İbnü’l-Fakîh, Ebû Bekr Ahmed b. Muhammed, Kitâbu’l-Buldân, Neşr.: M. J. De Goeje, Leiden 1302, s. 288; H. A. Manandian, “Les Invasions Arabeés en Ermenie”, Byzantion, XVII (l948), Vaduz l964, s. 185; K. L. Astarciyan, Târîhu’l-Ümmeti’l-Ermeniyye, Musul 1951, s. 163. 5 İstahrî, Ebû İshak İbrahim b. Muhammed, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, nşr. M. Câbir, Kahire 1961, s. 110; İbn Havkal, Ebû’l-Kasım en-Nusaybî, Kitâbu Sûreti’l-Arz, Beyrut, t.y., s. 294; W. Barthold, Tezkire-i Coğrafya-yı Târîh-i İran, Farsça. Çev.: Hamza Serdâdver, Tahran 1308, s. 278. 6 J. Laurent, L’Arménie Entre Byzance Et L’Islam, Paris 1919, s. 33; Astarciyan, s. 164. 7 Astarciyan, s. 164; Fayiz Necîb İskender, El-Fütûhâtu’l-İslâmiyye li Bilâdi’l-Kürc, İskenderiye 1988, s. 60. 8 H. A. Manandian, The Trade and Cities of Armenia in Relation to Ancient World Trade, ed. N.G. Garsoian, Lisbon 1965, s. 133; Edîb es-Seyyid, Ermîniyye fi’t-Târîri’l-Arabî, Halep 1972, s. 78. 1 1679 hayatın gelişmesini sağladı. Böylece İslâm kültür ve medeniyeti Ermeniler üzerinde yansımaya başladı. Ermeniler giysileri, âdetleri ve ahlaklarında bile artık Müslümanlar gibi yaşıyorlardı.9 Dolayısıyla bu ilk fetihlerle Ermeni toplumu için yeni bir dönem başlamış oldu. Bu topluma daha önce Bizanslılar ve Sâsânîlerden görmedikleri haklar da tanınmıştı10 Müslümanlarla imzalanan barış şartlarına göre, Ermenilerin can, mal emniyetleri sağlanacak, din, ibadet, örf ve âdetlerinde istedikleri gibi yaşamakta serbest olacaklar, Kiliselerine, mabetlerine dokunulmayacaktı.11 Bir başka değerlendirmeye göre de Ermeniler, altı yıl cizye ve haraç ödemeyecekler, bu sürenin bitiminde ise kendi istekleri ve güçleri nispetinde ödemede bulunacaklar, kalelerine Müslümanlar tarafından Kur’an öğretici ve zabıta gönderilmeyecek, ancak on beş bin kişilik bir güçle Ermeniye’nin savunmasında Müslümanların yanında yer alacaklar, fakat bunlar Suriye’ye gönderilmeyeceklerdi.12 Bu bakımdan Ermeniler bundan sonra Müslümanları, “ Bizanslılardan çok daha müsamahalı ve fethettikleri şehirlerin sakinlerine dinlerini yaşama hürriyeti veriyorlar”13 şeklinde tanımışlardı. Ermeniler, artık Bizanslıların teklif yahut tehditlerini geri çeviriyorlardı.14 Ermenilerin İslâm hâkimiyetine bağlılık göstermelerinde belki en önemli etken, din hürriyetinin verilmesi ve vergi kolaylığının getirilmesiydi.15 Bütün bunlara rağmen Thodoros Rştuni’nin ölümünden sonra (658), Müslümanlar tarafından bunun yerine getirilen Hamazasp Mamikonien, İslâm devletinin içinde bulunduğu bir kısım rahatsızlıkları fırsat bilerek, idaresine verilen yerlerde Bizans hâkimiyetini ilan etti.16 Esasen Ermenilerin İslâm hâkimiyetinden bir sıkıntıları yoktu, refah içinde yaşıyorlardı.17 Fakat bu dönemde Müslümanlar arasındaki rahatsızlık Ermenileri, hâlâ güçlü gördükleri, belki korktukları için Bizanslıların yanına itmiş oldu. Gerçi bu durum fazla uzun sürmemiş, Muâviye b. İbî Süfyan’ın tek başına hilafete geçişiyle (661) son bulmuştu.18 Fayiz Necîb İskender, Ermîniyye Beyne’l-Bızıntıyyîn ve’l-Etrâk es-Selâcika fi Musannefi Aristakeés de Lastivert, İskenderiye 1983, s. 28; Sâbir Muhammed Deyâb Hüseyin, Ermîniyye mine’l-Fethi’l-İslâmî İle’l-Müstehilli’l-Karni’l-Hamîs el-Hicrî, Mısır 1978, s. 155. 10 Ohanis İbrahim Adamyân, “Muâviye ve’l-Ermen”, El-Hadîs, yıl: 26, Sayı: 2, Halep 1952, s. 118. 11 Bkz.: Belâzurî, Fütûh, s. 282. 12 Astarciyan, s. 164. 13 F. Necîb, El-Müslimûn, s. 53. 14 Agapyus b. Konstantîn el-Menbicî, El-Müntahab Min Târîhi’l-Menbicî, Nşr.: A. D. Ömer Abdüsselam Tedmürî, Lübnan t.y., s. 58. 15 Sebéos, XXXV, s. 133. 16 Gévond, Histoire Des Guerres Et Des Conquetes Des Arabes Armenie, Ermeniceden Fransızcaya çeviren: Garabed V. Chahnazarian, Paris 1856s. 14; R. Grousset, Histoire De L’Arménie, Paris 1947, s. 305; F. Necîb, El-Fütûhât, s. 65. 17 Gévond, s. 14. 18 Aynı eser, s. 12-13 9 1680 Muâviye Dönemi (41-60/661-680), Müslüman-Ermeni münasebetlerinin en olumlu ve verimli olduğu bir zamandır. Ermeniler de 661-680 yılları arasında en huzurlu, sükûnetli ve en parlak bir devirlerini yaşamışlardı.19 Bu dönem bölgede sürdürülen imar faaliyetleri sonucu, başta Dvin olmak üzere birçok şehir mamur hâle getirildi.20 Ancak Ermeniye bundan sonra Ermeni isyanlarına sahne oldu. Ermeniler, Müslümanlar arasındaki iç mücadeleleri fırsat bilmişlerdi. Böylesi fırsatları iyi değerlendiren bu toplum, Bizans İmparatorluğu’nun zaafa uğradığı zaman da Müslümanların yanında yer alıyorlardı.21 Ermeni isyanlarının, dolayısıyla Müslüman-Ermeni münasebetlerinin bozulmasının arkasında çoğu zaman Bizanslılar duruyorlardı. Çünkü Ermeniye, İmparatorluk topraklarına doğudan gelebilecek saldırılara karşı bir kale konumunda idi. Buranın elden çıkması, İmparatorluk için tehlike arzediyordu.22 Bunun için Bizanslılar ne Ermeniye ve ne de Ermenilerden vazgeçiyorlardı. İslâm orduları, çıkan Ermeni isyanlarını bastırmakta zaman zaman çok zor durumlarda kalmış ve önemli de kayıplar vermişlerdi. Bizans-Ermeni ittifakı, Ermeniye’de büyük ölçüde bir de tahribat sergilemişti.23 Dönemin Emevî halifesi Abdülmelik (65-86/685-705) tarafından Ermeniye valiliğine görevlendirilen Muhammed b. Mervan, bu Ermeni ayaklanmalarını güçlükle bastırabilmişti.24 Bizanslıları yanlarına alan Ermeniler, bu isyan hareketleriyle İslâm hâkimiyetinden çıkarak bağımsızlık düşüncelerini gerçekleştirmek,25 kendilerince istenmeyen adam olan valiyi bölgeden uzaklaştırarak, Müslüman varlığına son vermek istiyorlardı.26 Bizanslılar ise, belki görünmez yönüyle, bölgede hem yeniden hâkimiyet kurmak ve hem de mezheplerini benimsetmek siyasetini güdüyorlardı.27 Buna karşılık İslâm orduları başından beri Ermenileri hem Bizans baskısı ve hem de Hazar saldırılarına karşı korumuşlardı.28 Nitekim, bir dönem (720-724) Hazar saldırıları karşısında zor durumda kalan Ermenilerin yardımına Mervan b. Muhammed koşmuştu. Halife Hişam tarafından Azerbaycan, Ermeniye ve el-Cezîre Valiliği’ne görevlendirilen Mervan b. Bkz.: Belâzurî, Fütûh, s. 288; Yakût el-Hamevî, Şihâbuddin Ebû Abdullah, Mu’cemu’l-Buldân, Beyrut 1955, V, 286. 20 Belâzurî, Fütûh, s. 288; Manandian, The Trade, s. 133. 21 Gévond, s. 16-18; Grousset, s. 308; F. Necîb, el-Fütûhât, s. 72. 22 F. Necîb, El-Müslimûn, s. 133. 23 Gévond, s. 16-117; Grousset, s. 307; Abdülmün’im Mâcid, Et-Târîhu’s-Siyasî Li’d-Devleti’lArabiyye, Mısır 1956, II, 174. 24 Gévond, s. 19; Astarciyan, s. 165. 25 Bkz.: H. Pasdermaciyan, Târîh-i Ermenistan, Farçaya Çeviren: Muhammed Kadî, y.y., 1369, s. 183; M. Ziya Bunyatov, Azerbaycan, VII-IX. Asırlarda, Bakü 1989, s. 200. 26 İbnü’l-Fakîh, Buldân, s. 294. 27 Bkz.: Gévond, s. 16-17; Astarciyan, s. 164; Grousset, s. 307. 28 Gévond, s. 30; Laurent, s. 15, 33; Grousset, s. 307. 19 1681 Muhammed, Hazarları Güney Kafkaslardan çıkarmak suretiyle, bölgede İslâm hâkimiyetini yeniden sağlama almış, Ermenileri ve diğer halkları da rahatlatmıştı.29 Bu bakımdan Ermeniler, Mervan b. Muhammed’in Dvin’e girişini (732) coşkuyla karşılamışlardı. Mervan b. Muhammed de, Ermenilere karşı sevgi göstermiş ve Aşot Bagratuni’yi Ermeniye hâkimi tayin ederek, Halife adına kendisine Patrik unvanını vermişti.30 Muhammed b. Mervan, bundan sonra Hazarlara karşı birlikte verilen savaşlarda elde edilen ganimetlerden bir bölümünü de Ermenilere veriyordu.31 Emevîler’in bu son zamanlarında, vali Mervan b. Muhammed’in de becerili idaresi sonucu, Ermenilerle ve özellikle de Bagratuni ailesiyle önemli bir yaklaşım ve anlaşma olmuştu. Bu bakımdan Bagratuniler, Abbasî hareketlerine karşı Emevîlerin yanında yer almışlardı.32 Bu durum Abbasîlerin, Emevîlerin yıkılışıyla Bagratunilere karşı soğuk bir tutum içine girmelerine neden oldu.33 Abbasîler, Ermeni Mamikonien ailesine yaklaşarak, bunların güçlenmelerini ve Bagratunilere ait yerleri almalarıyla birbirleriyle mücadele içine girmelerini planlıyorlardı.34 Fakat bu durumun farkına varan Ermeni ümerası, aralarında birlik sağlayarak, Abbasîlere karşı isyan hareketi başlatmış oldular. Esas itibarıyla bu ayaklanmanın da hedefi, İslâm hâkimiyetinden çıkmak ve bağımsız bir duruma gelmekti.35 Çıkan Ermeni isyanları üzerine, ilk Abbasî halifesi Ebu’l-Abbas, kardeşi Ebû Ca’fer Mansur’u Azerbaycan, Ermeniye ve el-Cezîre valiliğine görevlendirdi.36 Bazı kayıtlardan bu dönem Ermeni isyanlarının daha geniş çapta olduğu anlaşılıyor.37 Hilâfet ordusu karşısında yenilgiye uğrayan Ermeni ümerası Gürcistan’ın Kartli bölgesine sığınmışlardı.38 Ebû Ca’fer Mansur, Ermeniye’den ayrıldıktan sonra (754) Ermeni isyanları yeniden ve daha yoğun bir şekilde ortaya çıktı. Bu sefer Ermeniler, Vali Yezid b. Useyd es-Sülemî’nin kötü muamelesi ve ağır vergi yükünü bahane ederek ayaklanmışlardı.39 Ancak, Mansur’un bölgeden ayrılması bir fırsattı ve belki de Ermeniler bunu değerlendirmek istemişlerdi. Belâzurî, Fütûh, s. 292; Abdülmün’im, Et-Târîh, II, 299. F. Macler, “Armenia”, The Cambridge Medieval History, Cambridge 1927, IV, 156; Pasdermaciyan, s. 154. 31 Astarciyan, s. 166. 32 Astarciyan, s. 166; Sâbir, Ermîniyye, s. 57. 33 F. Necîb, Ermîniyye, s. 19. 34 F. Macler, The Cambridge, IV, 158. 35 Sâbir, Ermîniyye, Mukaddime, m. 36 İbnü’l-Esîr, Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed, El-Kâmil fi’t-Târîh, J. Tornberg, Beyrut 1982, V, 445; Astarciyan, s. 166. 37 Bkz.: Astarciyan, s. 166. 38 F. Necîb, El-Fütûhât, s. 82. 39 Astarciyan, s. 166; Pasdermaciyan, s. 154. 29 30 1682 Mansur’un hilafeti döneminde de (136-158/754-775) Ermeni isyanları durmak bilmedi. Ermeniye valileri sık sık değiştiriliyor ve bunlardan her biri Ermenileri memnun edecek kolaylıklar sağlamak yönünde gayret göstermelerine40 rağmen, bu toplumu memnun edememişlerdi. Ermeniler, kendilerine sağlanan bu imkânları âdeta görmüyorlar, bilhassa Ermeni toprak ağaları, saltanatları ellerinden çıktığı için, İslâm hâkimiyetini hiç hazmedemiyorlardı.41 Bazen Ermeniye valilerinin yanlış tutumlarının,42 ama daha çok İslâm hâkimiyetini kabullenememenin ve her fırsatta bundan kurtuluş yollarını aramanın ortaya çıkardığı Ermeni ayaklanmaları, çok sayıda Müslüman kanına, kıyımına mal oldu. Bu isyanlarda öncelikle Ermeniye’nin farklı yerlerinde bulunan Müslüman görevliler birer birer Ermeniler tarafından katledildiler.43 Başta Dvin’de olmak üzere, Şirak bölgesindeki Kumayir kasabasında ve Erzurum’da bulunan Müslümanlar Ermeni kıyımına uğradılar.44 Ermeniler, ortaya koydukları isyan hareketleri ve Müslümanlara karşı giriştikleri kıyımlarda, o dönem de yalnız değillerdi, arkalarında başta Bizanslılar olmak üzere, Gürcüler ve başka toplumlar da yer almışlardı.45 Harun er-Reşîd, bu dönem Ermeni isyanları ve bunların Müslüman halka verdiği zararın önüne geçme yönünde yeni ve etkili bir siyaset yürüttü. Ermeniye’nin hilâfet için de stratejik bir önemi haiz olduğu ve buranın Bizans’ın eline geçmesinin büyük bir tehlike arzedeceği artık daha çok kavranmıştı.46 Buranın korunması için öncelikle bölgede hilâfetten kopmak isteyen Müslüman gurupları sindirmek ve Ermeni isyanlarını da bastırmak gerekiyordu.47 Harun er-Reşîd, gerek bölgedeki Müslüman rakip güçleri kendi aralarında zaafa uğratmayı ve gerekse Bagratuni Aşot Misaker’e, İslâm hâkimiyetine bağlı kalmak suretiyle, Krallık unvanını vererek, Ermeni rahatsızlığını bastırmak becerisini ortaya koydu. Halife, bu uygulamayla hem Bagratunilerle diğer Ermeni aileleri arasında denge kurmayı ve hem de Ermeniye’den Bizans ülkesine göçün önüne geçmeyi planlıyordu.48 İbnü’l-Fakîh, Buldân, s. 294. F. Necîb, Ermîniyye, s. 20. 42 Astarciyan, s. 166; Pasdermaciyan, s. 154. 43 Bkz.: Gévond, s. 135; Astarciyan, s. 166; Grousset, s. 325. 44 Bkz.: İbnü’l-Fakîh, Buldân, s. 394; Gévond, s. 133; Astarciyan, s. 167; Fayiz Necîb İskender, ElHayât el-İktisadiyye fî Ermîniyye İbâne’l-Fethi’l-İslâmî, İskenderiye 1988, s. 53, dipnot: 333. 45 Bkz.: Pasdermaciyan, s. 183-184; Grousset, s. 443; F. Necîb, El-Fütûhât, s. 82; Sâbir, Ermîniyye, Mukaddime, m. 46 F. Necîb, Ermîniyye, s. 20. 47 Aynı yer; Sâbir, Ermîniyye, s. 97, 101. 48 Bkz.: F. Macler, The Cambridge, IV, 158-159; F. Necîb, Ermîniyye, s. 20. 40 41 1683 Nitekim Harun er-Reşîd’in bu olumlu ve ılımlı siyaseti, meyvesini vermiş oldu. Ermeniler bu uygulama ve siyasetten memnun kalmışlardı. Ermeni tarihçileri de bu siyaseti yumuşak bir idare tarzı olarak değerlendirerek, bu dönem hilâfete karşı memnuniyetsizliğin kalmadığını, Ermeniye halkının refah ve sükûnet içinde yaşadığını kaydetmişlerdir.49 Ancak Harun er-Reşîd’in Ermenilere karşı yürüttüğü siyaset, ilerleyen zamanda bu toplumun yeni haklar talep etmeleri ve bağımsız bir Ermeni hâkimiyeti kurma yönelişlerine yol açması bakımından sıkıntılar çıkaracaktır.50 Harun er-Reşîd’ten sonra İslâm dünyasındaki iç kargaşa, Ermeni ayaklanmalarının yeniden ortaya çıkması ve hızlanmasına neden oldu. Daha önce hilâfet tarafından kendisine Krallık unvanı verilen Aşot Misaker ve yakın adamlarının öncülüğünde girişilen saldırılarla yeniden Müslüman kanı akıtılmağa başlanmıştı.51 Bunun üzerine Türk komutan Buğa el-Kebîr bölgeye gönderildi ise de (852), Ermeni hareketine kalıcı bir çözüm getirilemedi.52 Bilakis Bagratuni ailesi her gün biraz daha güçleniyor ve kendi düşünceleri yönündeki adımlarını sıklaştırıyordu. Bu sırada (861) kendi içinde iyice karışmış olan Abbasî devleti, Ermenilerle iyi ilişki kurma ve onları idareye yaklaştırma siyasetini tercih etmek zorunda kaldı.53 Bu düşünceden hareketle Bağdat’ta tutuklu bulunan Ermeni ümerası serbest bırakıldı.54 Ancak Ermeniye’ye dönen bu insanlar, hilâfete karşı ayaklanmakta gecikmeyerek bir kısım başarılar da elde etmiş oldular.55 IX. asrın ikinci yarısı, Bagratlı Büyük Aşot I öncülüğünde Ermeni birliğinin sağlandığı dönem oldu. I. Aşot (855-890), Dvin’deki Müslüman valiye bağlı olarak uzun süre Ermeni toplumunun idaresini yürüttü.56 Bu Ermeni prensi, akıllı ve ılımlı gidişatıyla idaresinde beğeni topladı. Aşot, hilâfet tarafından da “İşhanlar işhanı” unvanı ile Krallık tacına layık görüldü.57 Abbasî devleti ile iyi geçinen Aşot, Bizanslıları da ihmal etmemiş, bu devletle de ittifak kurma yoluna gitmişti.58 Böylece Aşot, iki devlet arasında denge kurmanın yanında, rakip güçlere karşı girişeceği mücadelelerde önemli de bir destek sağlamış oluyordu.59 Astarciyan, s. 169; Pasdermaciyan, s. 154. Bkz.: F. Necîb, Ermîniyye, s. 21; Sâbir, Ermîniyye, s. 98. 51 Bkz.: Şakir Mustafa, Mevsuâtu Düveli’l-Âlem el-İslâmî ve Ricalihâ, Beyrut 1993, I494; Sâbir, Ermîniyye, s. 85 52 M. Şakir, Mevsuât, I, 495; V. Minorsky, A History of Sharvan And Darband, Cambridge 1958, Arapça metin, s. 3. 53 F. Necîb, Ermîniyye, s. 22. 54 Aynı yer 55 Aynı yer 56 F. Nansen, Armenia And The Near East, London 1928, s. 261; Pasdermaciyan, s. 182. 57 Bkz.: A. A. Vasıliev, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Çev.: A. M. Mansel, Ankara 1993, s. 397; Manandian, The Trade, s. 137; Pasdermaciyan, s. 181. 58 Bkz.: Vasiliev, Bizans, s. 397; Manandian, The Trade, s. 137. 59 Bkz.: F. Necîb, Ermîniyye, s. 24. 49 50 1684 Bu gayretler sonucu büyük ölçüde sağlanan Ermeni birliği, Müslümanlara karşı daha rahat bir bağımsızlık hareketi sürdürecek ve Ermeniler bu temeller üzerine iki asır en güçlü dönemlerini yaşayacaklardı.60 İslâm dünyasının içinde bulunduğu bölünmüşlük hali ve zor şartları da Ermenilerin lehine olacaktır. Nitekim Aşot’un ölümünden sonra yerine geçen oğlu I. Simbat (890) ve diğer prensler döneminde Ermeniler, Bizanslıların da yardımıyla, bazen bağımsız bir duruma gelmiş ve Müslümanlar zor anlar yaşamışlardır.61 Bilhassa bu süreçte (915-928) oluşturulan Ermeni çetelerinin düzenledikleri ani baskınlarla Müslümanların canlarına, mallarına kıyılmış, bulundukları merkezleri harabeye çevrilmişti.62 Manandian, The Trade, s. 137; F. Necîb, Ermîniyye, s. 24; M. Şakir, Mevsuât, I, 495; Bunyatov, Azerbaycan, s. 199. 61 Bu hususta geniş bilgi için Bkz.: A. İpek, “Azerbaycan’da Hüküm Sürmüş Bir Türk Hanedanı Sâcoğulları-Ermeni Münasebetleri-Muhammed el-Afşîn Dönemi (889-901)”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl: 8, Sayı: 21, 2004, s. 203-214. 62 Bkz.: A. İpek, “Azerbaycan’da Hüküm Sürmüş Bir Türk Hanedanı Sâcoğulları ile Ermeni Münasebetleri-Ebu’l-Kasım Yusuf Dönemi (901-927)”, Ekev Akademi Dergisi, yıl: 9, Sayı: 25, 2005, s. 189-200. 60
© Copyright 2024 Paperzz