geleneksel öðrenme ortamlarını etkýleyen faktörlerýn ýncelenmesý

GELENEKSEL ÖĞRENME ORTAMLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN
İNCELENMESİ
Ömer Faruk KESER, Ali Rıza AKDENİZ
K.T.Ü., Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Fizik Eğitimi A.B.D., TRABZON
ÖZET: Öğrenme ortamlarını ve bu ortamlardaki etkinlikleri pek çok faktörün şekillendirdiği bilinmektedir. Öğrenme
ortamı araştırmaları böyle çevrelerin tanımlanmasına, değerlendirilmesine ve buna dayalı olarak yeni ortamların
tasarlanmasına yönelik olarak yürütülmektedir. Bu çalışmalarda, özellikle geleneksel yapıyı oluşturan günümüz sınıflarını
karakterize eden faktörleri incelemeye yönelik araştırmaların bu ortamların tanımlanmasına ve yeni ortamların
tasarlanmasına büyük katkılar sağlayacağı vurgulanmaktadır. Bundan dolayı, yeni yaklaşımların geliştirilerek
uygulanmasında, mevcut öğrenme ortamlarının yapısı, araştırılmaya değer görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, yeni
öğrenme ortamlarının tasarlanması için önceden yürütülen bir araştırmayla önerilen FALEN modelinden faydalanarak
araştırılan ortaöğretim fizik sınıflarına ait geleneksel öğrenme çevrelerindeki etkinlikleri şekillendiren faktörleri incelemektir.
Bu araştırmada, öğrenme ortamlarının tanımlanması amacıyla, ilgili ortamda yürütülen gözlemlerle, öğretmen ve öğrencilerle
yapılan mülakatların karşılaştırmalı analizlerinin yer aldığı çoklu araştırma yaklaşımı kullanılmaktadır. Araştırmanın
örneklemini Trabzon ilinde 2‘si Fen, 2’si Anadolu ve 1’i de genel liseden olmak üzere 9. 10.ve 11. sınıf öğrencilerinden
rasgele olarak seçilen toplam 5 öğrenci ve bu okullarda görev yapan 6 fizik öğretmeni oluşturmaktadır.
1. GİRİŞ
Bireyin yaşamı boyuca bulunduğu her çevrede öğrenme işlemiyle iç içe olduğu düşünülürse,
öğrenme ortamının pek çok özel tanımından söz edilebilir. Ancak, öğrenme ortamları genel olarak,
çevrede gelişen olayları açıklamak ve karşılaşılan problemlere anlamlı bir çözüm geliştirmek için
bireylerin mevcut kaynakları amaçlarına yönelik olarak kullandıkları yerler olarak tanımlanmaktadır
(Wilson, 1996). Bir öğrenme ortamında tipik olarak oluşan ve geçmişte gerçekleşen olaylar,
katılımcıların beklentilerinde şekillendirici bir rol üstlenirler (Lorsbach & Jinks, 1999). Bu açıdan
değerlendirildiğinde mevcut ortamlarda gerçekleşen olayların tasarlanan yeni ortamlar üzerindeki
etkilerinin, araştırılmaya değer bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Mcrobbie & Thomas (2001), sınıf
ortamları üzerine yapılan çalışmaların, öğrenme koşullarının yeniden tasarlanması veya
değiştirilmesinden daha çok, geleneksel öğrenme ortamının karakterize edilmesine odaklandığını
belirtmektedir. Bunun yanında geleneksel yapıdaki bölgesel farklılıkların belirlenmesi doğal ve gerekli
görülürken öğrencinin pasif alıcı, öğretmenin ise sürekli anlatan olduğu mevcut yapının değişmesine
yönelik farklı adımların atılma zamanının geldiği de vurgulanmaktadır. Bu ifadelerden, sadece
geleneksel öğrenme ortamlarının karakterize edilmesine yönelik verilerin, ilgili öğrenme ortamlarının
kendi iç dinamikleri açısından önemli olmasına karşın yeni tasarlanacak ortamlar açısından yeterli
nitelikler içermediği sonucuna varılabilir. Bu durum, geleneksel öğrenme ortamlarının
karakteristikleriyle ilgili çalışmaların planlanmasında tasarlanacak yeni öğrenme ortamlarına yönelik
niteliklerin dikkate alınması gerektiğini göstermektedir.
Perkins (1996), zengin öğrenme ortamlarını, daha fazla yapısal araç ve olayın yer aldığı ve
öğrencilerin kendi elleriyle çevreyi daha çok kontrol ettikleri ortamlar olarak tanımlamaktadır. Bu
tanımın dışında kalan sınıf çevreleri geleneksel sınıflar olarak adlandırılmaktadır.Geleneksel ortamlara
genel bakışın sağlanmasında, öğretmen ve öğrencilerin rolleri yanında seçilen öğretim yöntemleri ve
çevresel materyallerin kullanımına yönelik bulguların bu ortamların tanımlanmasında önemli bir
potansiyele sahip olduğu belirtilmektedir (Terry, 2001; Keser & Akdeniz, 2001). Geleneksel
ortamların bu özellikler açısından incelendiği çalışmalarda, öğretim programına sıkı sıkıya bağlılığın
bulunduğu ve öğretmenin öğrenciye gerçekleri standart bir yaklaşımla anlattığı belirtilmektedir
(Smerdan & Burkam, 1999). Bununla birlikte öğretmenler bu ortamlarda öğrenciyi bilgi doldurulacak
boş yapılar olarak görmekte ve ön bilgilerini dikkate almamaktadır (Terry, 2001). Bu ortamlarda
yürütülen etkinliklerde, didaktik anlatımla, kitapla, tebeşirle ve çalışma yapraklarıyla mutlak bilginin
ve öğrenmenin delilleri doğrulanarak gerçekler öğretilmekte ve öğrenilmektedir (Bodner, 1990;
Kaptan & Korkmaz, 2000; Feng, 1996). Bu ortamlarda sunulan bilgileri kabullenme zorunluluğu
bulunduğundan dolayı, genelde ilgili etkinliklerin öğrenciler tarafından sorgulanmaksızın ve pasif bir
şekilde kabul edilmesi beklenmektedir (Smerdan & Burkam, 1999). Öğretmenlerin, öğrencilerin
öğrenmelerini geçerli yapmak için onların açıklamalarını düzeltmeye çalıştıkları görülmektedir
(Kaptan & Korkmaz, 2000). Öğrenciler açıklamaları ezberler ve öğretmen tarafından öğretimin amacı
doğrultusunda önceden hazırlanmış standart testlerle öğretim sürecindeki diğer faktörleri dikkate
almaksızın bu bilgiler değerlendirilir (Feng, 1996; Bodner, 1990; Kaptan & Korkmaz, 2000). Cevaplar
genelde formüllerden ve kalıplardan oluşur. Ödevler öğrenciler için sadece bir meşgul olma ve
yönlendirmeyle öğrenme amaçlıdır. Okulun amacı, konuyu öğretmek olup öğrenmenin zorlanması
rekabet ve başarı açısından oldukça önemlidir (Terry, 2001). Sonuç olarak öğrenci daima öğretmene
mesafeli bir şekilde tek başına çalışmakta (Kaptan & Korkmaz, 2000) ve kuralları öğretmenin
koyduğu dersin her aşamasını yine öğretmen yönetmektedir (Smerdan & Burkam, 1999). Bu süreçte
öğrencilerin sınıf içinde dolaşmasına ve özgür iletişimine izin verilmemektedir.
Elby (1999), geleneksel olarak fizik eğitiminde kullanılan yönlendirme ile öğretim tekniğinin,
literatürde önerildiği üzere sadece araştırma ve öğrenme deneyimi olmayan öğrenciler için geçerli bir
yöntem olup olmadığına yönelik bir araştırma yürütmüştür. Bu çalışmada, kullanılan değerlendirme
ölçütlerinin sürece değil sonuca odaklandığı, kavramsal yapının desteklenmediği, pek çok öğrencinin
not endişesinde olduğu belirlenmiş ve araştırma ve öğrenme deneyimi olan öğrenciler tarafından bile
iyi not almak ve fiziği iyi bilmenin farklı kavramlar olarak algılandığı sonucuna ulaşılmıştır. Churach
ve Fisher (2001), benzer problemlere işaret ettikleri bir çalışmada, fen öğretmenlerinin pek çoğunun
öğrencilerin tüm ilgi ve gayretlerini geleneksel anlamdaki standardize bir sınavı başarmak için mi
yoksa, üniversite giriş sınavının üstesinden gelebilecek imkanları da taşıyacak tarzda bireysel keşifleri
ve üretken öğrenmeyi sağlamak için mi öğretim yapılacağı gibi büyük ve klasik bir ikilemi
vurgulamaktadır. Bununla birlikte, bu alanda yürütülen pek çok çalışmada, mevcut öğretimde yer alan
geleneksel bilgi aktarma düşüncesine sahip sistemlerde değişimi etkilemenin oldukça zor olduğu ifade
edilmektedir (Dart ve diğer., 1999).
Geleneksel öğrenme ortamlarının karakteristikleri ve fizik sınıflarında karşılaşılan problemler
hakkında literatürde belirtilen özellikler dikkate alındığında, mevcut ortamların araştırılmasına ve yeni
ortamların tasarlanmasına yönelik araştırmaların yürütülmesi gerekli görülmektedir. Bu çalışmanın
amacı, yeni öğrenme ortamlarının tasarlanması için önerilen FALEN modelinden faydalanarak Keser
ve Akdeniz (2002) tarafından yürütülen önceki bir çalışmayla araştırılan ortaöğretim fizik sınıflarına
ait geleneksel öğrenme çevrelerindeki etkinlikleri şekillendiren faktörlere yönelik bulguları
tartışmaktır.
2. YÖNTEM
Geleneksel öğrenme çevrelerini oluşturan faktörler öğrenme ortamlarına göre farklılıklar
gösterebileceğinden dolayı onların ait olduğu ortam içinde tanımlanıp açıklanmasına yönelik
çalışmalar ancak özel durum yaklaşımı ile gerçekleştirilebilir (Wilson, 1996; Smerdan & Burkam,
1999; Tynjala, 1999). Öğrenme ortamının kendine özgü faktörlerinin geçerli ve güvenilir bir şekilde
tespit edilebilmesi için farklı ölçme araçlarından elde edilen verilerin karşılaştırılarak analiz edilmesi
önerilmektedir (Waldrip & Fisher, 2000).
Öğretmen
ÖĞRENME
ORTAMI
Öğrenci
Aile
Konu
Öğretim Yöntemi
Materyaller
Sınıf ve Lab.
Şartları
Üniversite
Sınavı
Dershaneler ve
Özel Dersler
Şekil 2. 1. Öğrenme Ortamlarını Etkileyen Faktörler - FALEN Modeli
Örneklemini Trabzon ilinde 2‘si Fen, 2’si Anadolu ve 1’i de genel liseden olmak üzere 9., 10.ve
11. sınıf öğrencilerinden rasgele olarak seçilen toplam 5 öğrenci ve bu okullarda görev yapan 6 fizik
öğretmeninin oluşturduğu bu çalışmanın temel verileri, öğretmen ve öğrencilerle yürütülen mülakatlar
yanında öğrenme ortamına yönelik gözlemlerle sağlanmıştır. İlgili verilerin elde edilmesine yönelik
geliştirilen ölçme araçlarının yapısı, bu araçların ilgili ortamlarda kullanılmasıyla elde edilen bulgular
ve ortaöğretim fizik öğrenme ortamlarını etkileyen faktörleri tanımlayan Şekil 2. 1.’deki FALEN
modelinin geliştirilmesinde kullanılan analiz yaklaşımları daha önce yürütülen bir çalışmada
sunulmuştur (Keser & Akdeniz, 2002). Bu çalışmada, FALEN modeliyle önerilen ve bir öğrenme
ortamında etkili olan değişkenler, kullanılan öğretim yöntemi, konu karakteristiği, kaynak doküman ve
araç-gereçten oluşan materyal grubu, sınıf ve laboratuar şartları, üniversite sınavı, dershaneler ve özel
dersler gibi temel başlıklar altında incelenmektedir. Bu süreçte farklı kaynaklardan elde edilen veriler
kendi içinde yapılan karşılaştırmalarla ve ilgili literatür sonuçlarıyla kıyaslanarak tartışılmaktadır.
3. TARTIŞMA VE SONUÇLAR
3. 1. Öğretim Yöntemi
Öğretim yöntemi; öğrencilerin mevcut durumunu belirlemek amacıyla elde edilen veriler
incelenerek, işleniş, ön bilginin belirlenmesi ve grup çalışmasına yer verme, derse giriş yapma,
deneyler, problem çözme, soru ve cevap, ödevler, öğrencilerin değerlendirilmesinde kullanılan ölçütler
ve etkili bir fizik dersinde olması gereken özellikler şeklinde gruplandırılmıştır. Yapılan mülakat ve
gözlemlerde öğretmenlerin tümünün derslerin işlenişinde farklı düzeylerde de olsa anlatım
yönteminden yararlandıkları görülmektedir. Bu bağlamda bazı öğretmenler not tutturmadıklarını
belirtmiş olsa da pek çoğu not tutturunca daha iyi öğrettiğini düşünmekte ve öğrenciler istemese de
bilinmesi gerekenleri yazdırma düşüncesiyle öğretim görevini tamamladıklarına inanmaktadırlar. Ön
bilginin belirlenmesi konusunda yapılan incelemelerde, konuya başlamadan önce öğrencilerdeki eksik
veya yanlış kavramların belirlenmesine yönelik olarak öğrencilerde büyük ölçüde bir istek
görülmüştür. Yapılan görüşmelerde bu tür problemlerin giderilmesi sürecinde öğretmen ve
öğrencilerin eski konulara yeniden dönmek gibi değişik pek çok gayret içine girdiği dikkate alınırsa
yeni konunun öncesinde veya başlangıcında ilgi uyandırıcı bir ön test veya tartışma gerekli
görülmektedir. Ancak öğretmenlerin bazıları bir konunun başlangıcında öğrencilerin sıfır bilgiye sahip
olarak gördüğünü belirtmektedir. Bu görüş, aynı zamanda öğrencilerin tümü yeni konu hakkında
hiçbir şey bilmese de o konu için temel oluşturan bilgilerde eksik veya yanlış kavramların
olabileceğini göz ardı etmektir. Derse giriş yapma, etkinliklere aktif katılım ve bu süreçte grup
çalışmalarına yer verme konusunda öğretmenlerin genelde gerekli olan temel yaklaşımları büyük
ölçüde sergilediği görülmektedir. ÖSS ile ilişkilendirilerek bir konuya daha iyi bir giriş yapmak teknik
olarak iyi bir yöntemdir. Buna karşın, ÖSS’de soru çıkmayan konular için derse girişte diğer
yöntemlerin de pek etkili olmadığı gözlemlenmiştir. Bir grup öğrenci, derse aktif katılıma karşıt tutum
göstererek dersin öğretmen tarafından ve zaman kaybı olmadan yürütülmesine yönelik düşünceler
belirtilmiştir. Bunun yanında üniversite sınavının zamana yönelik baskısı nedeniyle öğrencilerin aktif
katılım isteklerini öğretmenin aktif olmasından yana kullandıkları da söylenebilir. Mülakatın
genelinde öğrencilerin sorunları olduklarında ve üniversite sınavlarına hazırlanırken daima
arkadaşlarına başvurdukları dikkate alınırsa öğrencilerin ileri sürdükleri şartlar dahilinde bir programı
ve görev dağılımı olan grup çalışmaları, önceden konu üzerinde hazırlanacak bir ekip için önerilebilir
görülmektedir. Ancak bu tür etkinlikler lisenin ilerleyen sınıflarında üniversite sınavdan dolayı
zamana karşı çalışma temposunu düşüreceği düşüncesiyle öğretmenlerce uygun görülmemektedir.
Sınıftaki bir konu veya kavramın anlaşılmasında sorun yaşayan mülakat kapsamındaki öğrencilerin
yarıdan fazlasının öğretmene soru sormaya çekindikleri görülmektedir. Buradaki en büyük gizli
etkenin konuyu anlamayanın sadece kendisi olduğu düşüncesiyle dersin akışını bozmamak ve
dolaysıyla ÖSS’ye hazırlanan diğer arkadaşlarını engellememek olduğu söylenebilir. Yapılan mülakat
ve gözlemlerde, öğretmenlerin yaptıkları açıklama ve modellemelerin yetersiz kaldığı belirlenmiştir.
Öğrenciler bu eksikliklerini öncelikle çevrelerindeki arkadaş gruplarıyla veya bireysel gayretleriyle
gidermeye çalıştıkları görülmektedir. Dersin işleyiş sürecinde çözülecek problemlerin üniversiteye
yönelik olması konusunda ailelerin baskıları göz ardı edilemeyecek bir etkidir. Yürütülen mülakatta
öğrenciler tarafından en olumsuz görüşler, derste öğrendiklerinin gerçek hayatla ilişkili olmadığı
yönündedir. Derslerin işlenişinde kavramsal boyutun ihmal edilmesinin ve problem çözmeye
yönelmenin konuların gerçek hayatla ilişkisinin kurulmasında sorunlara neden olduğu belirtilmektedir.
Örneklemdeki okullardan sadece fen liselerinde deneylere yeterli önemin verildiği belirlenmiştir.
Bunda malzeme yetersizliği yanında öğretmenlerin deneyimsizliği, fiziki şartların ve yine ÖSS
sınavından dolayı zaman yetersizliğinin etkileri görülmektedir. Fizik derslerinde deneylere gereken
önemin verilmemesinin öğrencilerdeki kavramsal sorunların başlıca nedeni olduğu söylenebilir.
Başarının değerlendirilmesinde ise kavramsal sorulardan çok, problemlerin sorulması, farklı bilgi
seviyelerini araştırmaya yönelik sorulara ve tekniklere yer verilmemesi öğretmenlerimizin farklı
değerlendirme tekniklerini çok bilmediklerini veya tercih etmediklerini düşündürmektedir. Bu
kararlarında dersin kavramsal boyuttan çok, problem çözümüne dayandırılmasının da önemli olduğu
söylenebilir. Öğretmenlerin değerlendirmede öğrencileri homojen kabul etme eğiliminde oldukları
görülmektedir. Bunda genel liseler dışındaki öğrencilerin Fen ve Anadolu Liselerine belli bir sınavla
seçilmiş olmalarının ve yaklaşık bir puan diliminde olmalarının rolünün büyük olduğu
düşünülmektedir. Bununla birlikte, mülakat kapsamındaki öğretmenler, bilginin değerlendirilmesinde
sözlü sınavlarla bireysel farklılıkların daha iyi belirlendiği belirtilmektedir. Karşılığını alamadığı sınav
olmadığını söyleyen bir öğrenci, bu sistemde işlenen konular arasında merak ettikleri pek çok kavramı
öğrenmeye zamanları olmadığını belirtmişlerdir. Ödevler konusunda fen lisesi öğrencilerinin daha iyi
yetiştiği söylenebilir. Bunun yanında öğrencilerle yapılan görüşmelerde ödevlerin niteliğinde
öğretmelerin duyarlı olmasının öneminin oldukça büyük rolü olduğu belirtilmiştir. Ancak lise 3.
sınıflarda ÖSS sınavının baskısı ödevler üzerinde de hissedilmektedir.
3. 2. Konu Karakteristiği
Öğretmen ve öğrencilerle yapılan mülakatlarda, anlaşılması en zor konuları belirlemek için
sorulan sorulara ortak olarak verdikleri cevaplardan Lise 1’de dairesel hareket, özkütle ve elektrik
konusu, Lise 2 öğretim programında yer alan elektromanyetik indüksiyon, alternatif akım konuları
tespit edilmiştir. Bu durum, öğretmenlerin öğretme deneyimlerinin yetersizliği ve ilgili konuların
soyut olmasının yanında öğrenmeye yardımcı destek materyallerin eksikliğinden kaynaklandığı
düşünülmektedir.
3. 3. Materyaller
Materyaller; öğretim programı, kitap ve benzeri kaynak doküman, yazı tahtası ve teknolojik
araç gereçlerden oluşan destek materyalleri gibi alt başlıklarda incelenmiştir. Kaynak materyaller
hakkında yapılan görüşmelerde mülakata katılan öğretmenlerin tamamının öğretim programında belli
konuların yerinin değiştirilerek daha uygun bir düzenleme getirdiği belirlenmiştir. Mülakata katılan bir
genel lise öğretmeninin bu programın öğrencileri aynı seviyede olan sınıflarda uygulanabileceğini
belirtmesi farklı seviyeden öğrencilerin bulunduğu genel liselerde etkin uygulamaların yapılamadığını
veya programın farklı öğrenci seviyelerine yönelik nitelikler taşımadığını göstermektedir. Öğretim
programına uyulmamasının başlıca nedeninin üniversite sınavında belli konulardan soru çıkmaması
olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte, okullar ve öğretmenler kullanacakları ders kitabını seçmekte
özgür davranmaktadırlar. Ancak, kitap tercihlerinde MEB’nın programa uygun olarak hazırladığı
kitaplar seçilirken, uygulamada ÖSS’ye yönelik farklı kitaplara sıkça yer verildiği görülmektedir. Bir
öğretmenin ÖSS’ye girecek öğrenci için MEB’nın kitabı çok ağır şeklindeki ifadesi kavramsal
boyutun ne kadar ihmal edildiğinin bir göstergesi sayılabilir. Mevcut sınıf ortamlarında kitaptan başka
kaynak materyale sıkça yer verilmemesine karşın öğretmenler, soyut kavramları açıklamada destek
materyallere yoğun ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir. Bununla birlikte, geleneksel sınıfların
vazgeçilmez öğelerinden olan yazı tahtası örneklem grubumuz için de oldukça önemli bir araç olarak
görülmektedir. Teknolojik materyaller konusunda bazı öğretmenlerin ön yargıları dışında genel
anlamda teknolojiye karşı olumlu görüşlerin yer aldığı söylenebilir. Teknoloji kullanımı önündeki en
büyük engelin deneyimsizlik ve altyapı sorunlarından kaynaklandığı ve teknolojiyi en çok
kullananların bu sorunları çözmüş olan fen liseleri olduğu gözlemlenmiştir.
3. 4. Sınıf ve Laboratuar Şartları
Farklı öğretmenlerin bu konudaki en çarpıcı ortak görüşü, dersliğe bitişik bir fizik laboratuar
ortamının sağlanmasını istemeleridir. Özellikle konusunu gerçek hayattan alan fiziğin, gerçek hayata
sadece sayısal problemlerle yaklaşması öğrenciler kadar öğretmenleri de rahatsız etmektedir. Bu
konuda öğretmenler etkili bir fizik öğretimi için yapılacak olanı, bol araç-gereç ve model yaşantı
olarak tanımlamaktadırlar. Ancak öğretmenler, ÖSS varken malzeme ve laboratuar şartlarını
konuşmanın bir anlamı olmadığını belirterek üniversite sınav sisteminin olumsuz etkilerinin bu alanda
da yaşandığına işaret etmişlerdir.
3. 5. Üniversite Sınavı (ÖSS), Dershane ve Özel Dersler
Üniversite sınavının fizik derslerinin yürütülmesine sağladığı olumlu katkılar öğretmenlerce
takdir görmektedir. Ancak, bu konudaki öğretmen ve öğrenci görüşleri, diğer değişkenlerin
incelenmesinde de sıklıkla belirtildiği gibi olumsuzluklara odaklanmıştır. Üniversite sınav sistemi
böyle devam ettikçe öğretim programları da ders planları da önemini yitiriyor şeklindeki ifadeler,
özellikle lise 3. sınıf öğrencilerinin hemen hepsinin ikinci yarı yılda rapor almasıyla daha da anlam
kazanmaktadır. Bu baskıya göğüs geren öğretmen ve idareciler olmakla birlikte sistem böyle olduğu
sürece öğrencilerin değişik yollara başvuracağı açıktır. Özellikle, öğrencilerin üniversiteye hazırlık
nedeniyle dersi bölmemek ve diğer arkadaşlarını engellememek için öğretmene soramadıkları veya
öğrenemedikleri konuları sınıf dışı yollardan gidermeye çalıştıkları görülmektedir. Yapılacak genel bir
değerlendirmeyle özel dersleri de dershaneden sayarsak dershanelerin okul, okulların ise dershaneye
dönüşmeye başladığı kolaylıkla söylenebilir.
Yapılan uygulama sonuçlarının incelenmesiyle FALEN modeli altında tartışılan geleneksel
öğrenme ortamına ait verilerin özellikle öğretim yöntemi bağlamında bu ortamlara yönelik literatürde
sunulan karakteristiklerle büyük oranda uyum gösterdiği belirlenmiştir. Ancak, materyallere, konuya
ve sınıf çevresine yönelik bulguların büyük ölçüde ülke bağlamına ve örneklem grubuna ait özel
karakteristikleri yansıttığı söylenebilir. Bununla birlikte FALEN modeli altında tartışılan mevcut
bulguların, geleneksel yapıdaki öğrenme ortamlarının tanımlanması ve yürütülecek etkinliklerin
geliştirilmesi yanında, yeni ortamların tasarlanmasına önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
Churach, D. ve Fisher, D. (2001). Science students surf the web: Effects on constructivist classroom
environments, Journal of computers in mathematics and science teaching, 20 (2) 221-247.
Dart, B., Burnett, B., Lewis, G. B., Campbell, J., Smith, D. ve McCrindle, A. (1999). Classroom
learning environments and students’ approaches to learning, Learning environments research, 2,
137-156.
Elby, A. (1999). Another reason that physics students learn by rote, Physics education research,
American journal of physics supplement, 67 (7) 52-57.
Feng, Y. (1996). Some thoughts about applying constructivist theories to guide instruction, Computers
in school, 12 (3) 7-84.
Kaptan, F. ve Korkmaz, H. (2000). Yapısalcılık (Constructivism) kuramı ve fen eğitimi, Çağdaş
eğitim, 265, 22-27.
Keser, Ö. F. ve Akdeniz, A. R. (2001). Öğrenme ortamı tasarımında mevcut durumun belirlenmesine
yönelik bir yaklaşım, Yeni binyılın başlangıcında Türkiye’de fen bilimleri eğitimi sempozyumu,
Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 7-8 Eylül, İstanbul. Bildiriler Kitapçığı s528-534.
Keser, Ö. F. ve Akdeniz, A. R. (2002). Ortaöğretimde öğrenme ortamlarını etkileyen faktörler, 2000’li
Yıllarda lise eğitimine çağdaş yaklaşımlar sempozyumu, Kültür Üniversitesi ve Kültür Eğitim
Kurumları, 8-9 Haziran, İstanbul.
Lorsbach, A. W. ve Jinks, J. L. (1999). Self-efficacy theory and learning environment research,
Learning environments research, 2, 157-167.
Mcrobbie, C. J. ve Thomas G. P. (2001). Changing the learning environment to enhance explaining
and understanding in a year 12 chemistry classroom, Learning environments research, 3, 209227.
Perkins, D. N., Minds in the ‘Hood, Brent G. Wilson (Ed.), Constructivist learning environments: Case
studies in instructional design, USA, Educational Technology Publications.
Smerdan, B. A. ve Burkam, D. T. (1999). Access to constructivist and didactic teaching: Who gets it?
Where is it practiced?, Teachers collage record, 101 (1) 5-34.
Terry, J. S. (2001). Understanding trust: A phenomenological experience in constructivist education,
Unpublished doctoral dissertation, University of Huston, USA.
Tynjala, P. (1999). Towards expert knowledge? A comparison between a constructivist and a
traditional learning environment in university, International journal of educational research, 31
(5) 357-442.
Waldrip, B. G. ve Fisher, D. L. (2000). Development and validation of a learning environment
questionnaire using both quantitative and qualitative methods, Journal of classroom interaction,
35, 25-37.
Wilson G. B. (1996). What is the constructivist learning environment?, Brent G. Wilson (Ed.),
Constructivist learning environments: Case studies in instructional design, USA, Educational
Technology Publications.