TEBLİĞ GÖREVİ Bizler Müslümanız. İman, ibadet ve güzel ahlak bizim vazifemizdir. Müslümanların yaşadığı yerlerde birlik, dostluk, huzur, sevgi, saygı, güven ve yardımlaşma olur. Müminlerin gerek birbirlerine, gerekse tüm insanlığa örnek olmaları beklenir. Fakat etrafımıza baktığımızda çevremizde yaşayanların Müslüman oldukları halde pek çoğunun inançlı insan gibi yaşamadığı, ibadet etmesi beklenen insanlarımızın ibadet yerine daha çok kabahat işlediği, ahlaken mükemmel olmamız gerekirken; “Bu ne biçim Müslümanlık” dedirten yanlış işler yapıldığı görülmektedir. Bu durum bize hiç yakışmamaktadır. Dikkat edelim. Maddi yönden rahatlamak herkesin çok arzu ettiği bir şeydir. Ancak bu insanın mutlu olmasına, toplumun huzur bulmasına yetmiyor. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki; mal - mülk çokluğu evde, iş yerinde ve toplum içinde problemleri çözmek için kâfi gelmiyor. Varlıklı olmak elbette bir nimettir, ancak iman, ibadet ve güzel ahlak olmazsa bu varlık pek çoğumuza zarar bile verebiliyor. Televizyonlarda izlediğimiz, çevremizde gördüğümüz ve üzüldüğümüz olumsuzlukları azaltmanın ve yok etmenin yolu elbette bizi yaratan yüce Rabbimizin buyruklarına uymaktan geçiyor. Herkes, Müslümanlar olarak bizim az okuduğumuzdan, hatta hiç okumadığımızdan bahsediyor. Kahvehane ve meyhanelerdeki insanlarımızın sayısının camilerde ibadet edenlerden çok olduğundan söz ediliyor. Allah’ın (cc) haram kıldığı şeylerin pervasızca irtikâp edilmesi neredeyse normal bir şeymiş gibi geliyor. Bu durumlar Müminleri düşündürmelidir. Kur’an-ı Kerim böyle bir Müslümanlığı tarif etmedi. Sevgili Peygamberimiz (sav) bize bunları öğretmedi. Dünyada yaşayan insanlar ve ölmüşlerimiz bizden razı olmaz, gelecek nesillerimiz bizi bağışlamazlar. Belki Müslüman olacak pek çok insan bize bakıp Müslüman olmaktan vaz geçiyor. Durumumuzu düzeltemezsek gelecekte daha fazla olumsuzluk yaşanması muhakkaktır. İnsan kaybettiği şeyi kaybettiği yerde aramalıdır. Kaybettiğimiz güzelliklerin tekrar kazanılması için Müminlerden beklenenleri yerine getirmemiz gerekmektedir. İslam’ın şartlarını düşünelim. Zekâtın her yıl, haccın ömürde bir ve zengin Müminlerce, orucun ise Ramazan ayında sağlıklı olanlarca, namazın ise her zaman ve her hal-ü karda yetişkin tüm Müslümanlar tarafından güzelce eda edilmesi gerekiyor. Herkes kendini çok iyi biliyor. Bu ibadetleri ne kadar eda ettiğimiz, adap ve erkânına ne ölçüde uyabildiğimiz herkesçe malumdur. İslam dini bizden günahlardan da uzak durmamızı istiyor. Müminlere yakışmayan cahillik, tembellik, yalancılık, sözünde durmamak, temizlik kurallarına uymamak, etrafa güven vermemek, nice haramları ve günahları çekinmeden işlemek konusunda nasıl davrandığımızı ne kadar başarılı olduğumuzu iyi düşünelim. Yanlış yolda isek kendimize çeki düzen verelim. Unutmayalım ki ömür bitiyor, ölüm yaklaşıyor. Allah’ın huzuruna varacağımızı, hesap vereceğimizi unutmayalım ve ailemizle çevremizdeki dostlarımızla bu duyguları ve bilgileri paylaşalım. Birbirimize karşı tebliğ görevimizi yerine getirelim. Ölmeden önce vereceğimiz hesabı göz ardı etmeyelim. İsmail İPEK Amasya İl Müftüsü
© Copyright 2024 Paperzz