İTHALATTA GÖZETİM UYGULANMASINA İLİŞKİN

İstanbul’u
Savunanlar Buluştu
İstanbul Kent Savunması’nın 20 Eylül günü Validebağ Korusu’nda düzenlediği kamusal alanlar atölyesi, mücadele hattımızın ortaklaşması açısından
önemli bir adım oldu. Atölyede Ataköy sahilinden
mustereklerimiz.org
twitter.com/musterekler
facebook.com/mustereklerimiz
EYLÜL 2014
SAYI 14
Validebağ Korusu’na, Haydarpaşa Tren Garı’ndan
Haliç tersanelerine pek çok alanın savunusu konusunda kararlar alındı:
hip çıkıyor Taksim İlk Yardıma, Bakırköylüler nefes
1. Bu alanlar, doğal/ekolojik ve kentsel ortak
alabilecekleri kıyılarına, Kadıköylüler Validebağ’da
alanlardır. Kamu olarak hepimize aittir, ranta
gölgesinde dinlenecekleri ağaçlara sahip çıkıyor,
açılamaz. Kamusal kullanıma tabidir. Halka so-
komşunun komşuyu bulduğu Oruç Baba Parkı’nda
rulmadan tek bir adım dahi atılamaz.
mahalleyi, Karadeniz vadilerinde börtü böceğin hak-
2. Mega, Port veya Çılgın olarak adlandırılan
kını savunuyor köylüler, Okmeydanı ve Dikmen’de
ucube projelerin yapılmak istendiği bu alanlar,
damlarına sahip çıkmaya çalışıyor mahalleliler...
olası bir deprem felaketinde toplanma alanı ola-
Kısacası, savunduğumuz hayatın ta kendisi yoldaşlar!
rak kullanılan genişliktedir veya deprem anında
Hemzemin Posta, park forumları arasında iletişimi
Toprak ekenin, su kullananın, kıyılar yürüyenler-
ulaşım, taşıma için gerekli lojistik özelliklere sa-
sağlamak için ortaya çıktı. Amacımız, bizi yukarıdan
in olsun diye mücadelemiz. Hiç bir duvar, hiç bir
hip yerlerdir. Bu sebeple bu alanlar, bu ciddiyet
bir araya getirecek bir çatı değil, aynı düzeyde, yan
çit durduramaz bizleri. Çünkü ciddiye alıyoruz biz
ve sorumlulukla ele alınmalı, kamusal bir bakış
yana duran, bir biriyle bakışan somut zeminler olarak
bu hayatı, yani Nazım’ın dediği gibi, öylesine ciddi-
açısıyla değerlendirilmelidir.
tariflemekti forumları. Bugün forum ve dayanışmalar
ye alıyoruz ki yetmişinde bile, mesela, zeytin dike-
3. Bu alanların tarihi/kültürel/doğal özellikleri
dışında bizleri bir araya getiren bir çok yeni zemine
ceğiz inatla, hem de öyle çocuklara falan kalır diye
korunmalı, üretim yapılsın yapılmasın endüstri-
sahibiz. Hemzemin’in muradı, birbirinden kopuk
değil, yaşamak, yani ağır bastığından.
yel miras açısından taşıdıkları değer göz önün-
görünen farklı mücadele ve muhalefet alanlarımızın
Tarih bizim yanımızda yoldaşlar.
de bulundurulmalıdır.
ortaklığını görünür kılmak. Öte yandan ayaklarımı-
Dedik ya vardık varız, var olacağız.
zı sağlamca bastığımızı sandığımız zeminler tek tek
çekilmeye çalışılıyor altımızdan. Daha fazla imar,
Özel mülkiyete karşı halkların müşterek alanlarını
daha fazla inşaat, daha fazla yatırımcı! Kırda ve kent-
savunan Kazıcılar’ın 1649’da “İngiltere’nin Yoksul ve
te müşterek alanlarımız torba yasalarla bir gecede,
Ezilen Halkından kendilerini bu ülkenin her yerinde
kolluk güçlerinin zoruyla rant için gasp ediliyor.
Malikanelerin Efendileri olarak adlandıran veya bu
Soma Yırca köyünde Kolin Termik Santrali’nin kurul-
şekilde adlandırılanlara” yazdıkları bildiri ortak mü-
ması için acele kamulaştırma yapılıyor; Torba Yasay-
cadelemizi dillendiriyor:
Taksim İlk Yardım
Hastanesi buraya
gelecek!
la Mera Kanunu değiştirilip, meralar imara açılıyor;
“Bu yüzden, dünyanın sizin olduğu kadar bizim
tüm Karaköy sahilini halkın kullanımına kapatacak
olduğunu da gördüğümüz için artık daha fazla
Galataport için uydurma bir ÇED raporu hazırlanıyor.
kandırılmamaya ve sizin köleleştirici korkunuz
Taksim İlk Yardım hastanesi bir yıldır kapalı, Ataköy
altında tutulmamaya kararlıyız. Ve ortak toprak-
Bir sene önce apar topar kapatılan Taksim İlk Yar-
sahili bariyerlerle çevrili, Karadeniz vadileri HES
lar yoksul ve ezilen bizlere aitse, elbette üzerinde
dım Hastanesi’nin geleceği hâlâ meçhul. Fakat bu
şantiyelerine dönüşmüş vaziyette... Fatsa’da Altıntepe
yetişen ağaçlar da bize aittir...Bir şey yapmadan
ülkede atıl bırakılan binaların başına gelenler ma-
Madencilik’in siyanürün kullanılacağı altın madeni çı-
durur ve sizin aydınlığımızı çalmanıza izin ve-
lum. Mahalleli 26 Eylül’de hastane önünde nöbet
karma çalışmalarına karşı gelen kadınlara Jandarma
rirsek yok oluruz; vergilerimizi ödüyor, askerleri
çadırı ve imza masası açmaya başladı. Talepleri de
Komutanı bağırıyor:‘Özel mülkiyete giremezsiniz!’
besliyor ve ülkenin özgürlüğü için hayatlarımızı
çok net: Özel değil, kamu hastanesi istiyoruz. Hasta-
en az sizler kadar tehlikeye atıyorken haklarımız
ne bahçesi deprem toplanma alanı olarak korunsun.
Bu toprak, bu kıyı, bu dere, bu mahalle, bu sokak
için ricacı olursak da yok oluruz...Ve özgürlük is-
Hastane yapılana kadar acil müdahale noktası oluş-
benimdir diyor sermaye; etrafını çitlerle, duvarlarla,
tiyoruz diye sizin katil ve hükümran yasalarınız
turulsun. Hastane ilk yadım ve acil işlevini sürdür-
kolluk kuvvetleriyle çeviriyor. Kamu yararı diyor si-
bizi yok edecekse, varsın yok olalım.”
sün. Halk bütün süreçten haberdar edilsin. İmzaya
yasi iktidar, sermayenin kararıdır. Mülk diyor yasalar,
adaletin temelidir.
Bizler hayata, müşterek varoluşumuza sahip çıkmak
için direniyoruz. Tek tek yıkıyoruz özel mülkiyeti bize
karşı koruyacağını umdukları çitleri. Yırca’da zey-
değil sadece, muhabbete ve çaya da uğramak lazım.
Bugünün malikanelerinin efendilerine karşıdır mücadelemiz. Toprağı, suyu, kentimizi ve
kendimizi özgürleştirene kadar yıkacağız ördükleri her duvarı!
tin diyor bir kadın, hayattır, bir diğeri son nefesini
Bu bir sürgün
ve bizler Beyoğlu’nu
terketmiyoruz!
trafikte sıkışmış bir ambülansta vermemek için saİstanbul’un politik, kültürel ve toplumsal merkezi
Ba ji tehta çi bibî? / Yel
Oruç Baba
Kayadan Ne Götürebilir? Parkı halkındır!
Beyoğlu bugün bir sürgün yeri. İstiklal Caddesi üzerinde her gün yeni bir zincir mağaza açılıyor, kiralar her yerde yükseliyor, evlerimizi, dükkanlarımızı,
dernek lokallerimizi bırakıp İstanbul’un merkezini
Bütün saldırılara rağmen halklar sınırın iki tarafında
Şehremini sakinleri mahallelerine sahip çıktı, Oruç
terk etmemiz bekleniyor bizden. Turizm, hizmet ve
Rojava Devrimi’ni savunuyor. Kuzey Kürdistan sınırına
Baba Parkı’na yönelik izinsiz inşaat planlarını iptal
ticaret alanı olarak belirlenen Beyoğlu ulusal ve
dayanan IŞİD çetesinin saldırıları Kobane üzerinde yo-
ettirdi. Oruç Baba Parkı Gönüllüleri’nin verdiği müca-
ulusötesi yatırımcılar için bir cennet. 2012’de yü-
ğunlaştı. Günlerdir süren saldırılara karşı Türkiye’nin
dele sonucunda, Geylani İlim Kültür ve Eğitim Vakfı’nın
rürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu “10 yılı dolduran
dört bir yanından insanlar bu tarihi direnişi destek-
tekke külliyesi inşaatı durduruldu. Fatih Belediye Baş-
kiracıların, gerekçesiz olarak çıkartılması” konusun-
lemek için bölgeye gitti. Kobane hala tehdit altında,
kanı Mustafa Demir parka gelerek “Burası park olarak
da, “mal sahiplerine bir hak” tanıdı. Böylece kira
Kobane direniyor, direnecek. Kentte ve kırda, sermaye
kalacak” demek zorunda kaldı.
sözleşmesi 10 yılı tamamlamış mal sahibi kiracısını
Parkımızı kazandık, mücadeleye devam!
Devrimi’nin yoldaşıdır. Mücadelemiz ortak, kaderimiz
twitter.com/oruc_baba_park
müşterektir. Kobane’nin zaferi, hepimizin zaferi olacak! facebook.com/OrucBabaParkDirenisi
gerekçesiz olarak, ev ya da işyerinden çıkartabi-
Antifaşist cephelerde birarada ve omuz omuzayız.
Kelebek Korse’nin önünde buluşma çağrısı yaptı.
Her yerdeyiz, her yeriz!
Biji Berxwedana Kobane!
Biji Berxwedana Rojava!
Beyoğlu’nu terk etmiyoruz!
twitter.com/BeyogluKntSvnms
facebook.com/beyoglukentsavunmasi
ve siyasi iktidara karşı direnenlerin mücadelesi Rojava
lecek. Bu sürgün yasasının ilk kurbanı Tünel’deki
Kelebek Korse. Beyoğlu Kent Savunması 27 Eylül’de