ankara uçak kazası

ANKARA UÇAK KAZASI
Av. Soner ALPER – Stj. Av. Gözde BOLAT
1 Şubat 1963 Cuma günü
Ankara’da vuku bulan
feci uçak kazası sonunda…
T
akvimler 1 Şubat 1963 Cumayı gösterdiğinde Ankara, Ramazan ayının ilk gününe
güneşli başlamıştı. Ankaralılar Ramazanın
telaşesi ile yeni güne uyanmış, iftar hazırlıklarını
son güne bırakanlar Ankara’nın kalbi Ulus’taki
halden ve çevre dükkânlardan alışveriş yapmaya
koyulmuşlardı. Ulus en kalabalık günlerinden
birini yaşıyordu.
Lübnan Orta Doğu Havayollarına (Middle East
Airlines – MEA) ait, ilk uçuşunu 1957’de yapmış
olan Viscount tipi Vickers 754D yolcu uçağı, 4
mürettebatı ve 11 yolcusu ile Beyrut’tan Ankara
Esenboğa Havalimanına Lefkoşa aktarmalı uçuşunu gerçekleştirmekteydi.
Etimesgut 12 nci Hava Ulaştırma Üs Komutanlığından eğitim uçuşu için havalanan Douglas C-47 tipi Çubuk 28 askeri nakliye uçağı da,
3 kişilik uçuş ekibi ile Ulus üzerinden aynı gün
öğleden sonra Etimesgut 2.9 pistine dönmek için
hazırlanmaktaydı.
Bu güzel havaya aldanan pilotlar ne yazık ki
Ankara’yı alevlere, dumana ve ölüm kokusuna
boğacaklardı...
Firuz Altıngöz’ün anlatımıyla facia şöyle meydana gelmişti: Viscount tipi yolcu uçağı seferini
tamamlamak üzere olduğu saat 16.04 sularında,
güney istikametinden 8000 Feet (2438 m.) irtifa
(Non Directional Beacon/Radyo Frekansı) NDB
üzerinde Ankara semalarına girmiş, akabinde de
Esenboğa Kule ile telsiz teması sağlayarak, kule
görevlisi İhsan Tavşangil’e, “Normal uçuyoruz,
Ankara üzerine temas ettik ve 6500 Feet’e alçalıyoruz…” mesajıyla saat 16.10’da durumunu rapor
etmişti. Uçuş ekibi, NDB’ye yöneldiğini ve durumunu bildirmek için kule ile tekrar temas kuracaktı
ancak bu mümkün olmadı. Son temasın hemen
ardından saat 16.25’te Esenboğa RWY03’e (Sıfır-Üç
Pisti) NDB yardımıyla güneyden planlanan (IANK
213 Right Heading) iniş için 6500 Feet irtifaya
alçalma başlatan ve (Initial Approach/İlk Yaklaşma)
INA safhasına giren Viscount, tesadüfen o bölgede
eğitim uçuşu yapan Türk Hava Kuvvetleri Etimesgut 12 nci Hava Ulaştırma Üs Komutanlığına ait
Çubuk 28 isimli Douglas C-47 tayyaresiyle Ulus’a
çok yakın bir mesafedeki Altındağ sırtlarıyla Hisar
tepesi arasında kalan vadi üzerinde, takribi 7000
feet irtifada karşılaşmış, birbirlerini görmemeleri
neticesinde de, saat 16.12’de yakın temasa girip,
çarpışarak meskûn mahal üzerine düşmüşlerdi.
Görgü tanıkları olayı tam bir facia olarak nitelendirmekteydi. Çarpışma esnasında ve sonrasında
korkunç patlamalar meydana gelmiş, gökyüzü
kızıl-kara bir dumana bürünmüştü. Yolcu uçağı
çarpışma sırasında parçalanmış, uçak parçaları,
yolcular ve mürettebat Ulus’ta Anafartalar Caddesi
civarına dağılmış, uçağın gövdesi ise Ticaret Han’ın
çatısına düşmüştü. Parçalanma sonrasında gövdede açılan büyükçe bir delik, uçağın kabin basıncının dışarıya ani deşarj olmasına neden olmuş ve
ön tarafta bulunan bazı yolcular ile 2 hostes bu
sırada dışarıya emilmişlerdi. Lübnanlı hosteslerden Tchopanian Ampanisa’nın cesedi, yakınlardaki bir binanın balkonunda bulunmuş, Suudi
Arabistan’ın Ankara Büyükelçisi Rıza Mukhtar’ın
eşi Hannazianvani Mukhtar’ın cesedi Anafartalar
Hastanesi yanındaki Benli Apartmanının çatısına,
çocukları İssam Rida Mukhtar’ın cesedi ise Berlin
Oteli önüne düşmüştü. Diğer hostes Arpenisli’nin
cesedi ise, bir rivayete göre uzak mesafe olmasına rağmen koltuğuyla beraber Gençlik Parkında
bulunmuştu.
Hava Pilot Yüzbaşı Necati Sunay ve Hava Pilot
2014/2 | Hukuk Gündemi 39 Teğmen Fikret Tartar idaresindeki Türk Hava Kuvvetlerine ait uçak ise, Bentderesi Yenihayat Mahallesi, 3. Sokaktaki 116 ve 117 numaralı evlerin üzerine çakılmış, C-47 tayyaresinin Telsiz Operatörü
Astsubay Kıdemli Başçavuş Hüsamettin Çelik,
çarpışma sonrası paraşütle atlamaya teşebbüs
etmiş ve ne yazık ki, Yenihayat Mahallesindeki 26
numaralı evin üzerine düşerek yaşamını yitirmişti.
Ankara’daki 7 hastane alarma geçmişti. Uçakların dağılan parçaları Ulus’ta başta Karaoğlan
Caddesi, Bentderesi Yenihayat Mahallesi olmak
üzere geniş bir alanda bomba tesiri yaratmıştı.
Ayın biri olduğu için kaza mahallinin merkezinde bulunan bankalarda maaş almak için sıra
bekleyip işlem yaptıran çok sayıda banka müşterisi ve çalışanıyla birlikte, ramazan alışverişi
telaşında olan mahşerî kalabalığın ortasındaki
insanlar dehşet verici bu hadise sırasında yanarak
feci şekilde can vermişlerdi. Şubat ayının dondurucu soğuğunda hiç beklemedikleri bir anda
üzerlerine düşen parçalanmış uçaklardan etrafa
yayılan ve zor tutuşan, tutuştuğu zaman da kolay
kolay söndürülemeyen tonlarca JP-4 jet yakıtının
alev topu haline dönüşüp ortalığı bir anda cehenneme çevirmesiyle, arabalarıyla yoldan geçenler,
yaya olan vatandaşlar ile Hacı Bayram Camii’ne
çıkan Hükümet Caddesi üzerindeki yol boyunca
sıralanan ayakkabı boyacıları alevlere ilk teslim
40 Hukuk Gündemi | 2014/2
olanlardı. Hükümet Caddesi ve Bentderesi Caddesindeki pek çok kişi yanarak can vermişti. İstanbul
Bankasının bulunduğu bina güvenlik nedeniyle
demir parmaklıklarla kaplı olduğundan banka
çalışanları ve bina içerisindekiler kaçma imkânı
dahi bulamadan, gazdan ve alevlerden etkilenerek
yaşamlarını yitirmişlerdi.
Ulus tam bir ana baba günüydü. Ramazan alışverişi ve iftar hazırlıkları içerisinde olan Ankaralılar yaşananlara inanamıyordu. O sırada Ulus’taki
Eski Adliyenin karşısında bulunan bürosunda
olaya tanık olan Avukat Halil Hulusi Makaracı
yaşananları şu ifadelerle anlatıyordu: “Alev topu,
yoldan geçenleri, önünde kaçan yayaları, ayakkabı boyacılarını yakalayıp yutuyordu. Yükselen
kara duman tüm Ankara’dan görülüyordu. Şimdiki
Abdi İpekçi Parkı’nın yerinde bulunan Amerikan
Yardım Heyeti’nin PX itfaiyesi de, İtfaiye (Hergelen)
Meydanı’ndan Ankara İtfaiyesi’ne yardıma gelmişti.
Ankaralılar bir yangına köpükle müdahaleyi ilk defa
bu yangında görmüştü. Zincirli Cami’den aşağılara
doğru oluk oluk köpük akıyordu. Kaza sonrasında
çarpma ve infilakın etkisiyle havagazı boruları da
patlayarak alev almış, sağa sola saçılan yanmış,
pembeleşmiş ve kömürleşmiş tanınmaz haldeki
insan cesetlerinden etrafa yayılan ağır et kokusuyla
manzaranın boyutları dehşet verici bir hal almıştı.”
Kaza sonrası Anafartalar’da seyrüsefer
tıkanmıştı. Ankara Caddeleri kamyonetlerle hastanelere taşınan ve bazıları hala yanar vaziyette
ya da tütmekte olan yaralıların haykırışları ile
inliyordu.
Kaza sonrasında olay yerine giden Avukat Atilla
Sav da o güne dair şunları söylüyor: “Ulus’taki
Garanti Bankasının avukatlığını yapıyordum ve
uçak tam o binanın üstüne düştü. Garanti Bankasının üzerindeki iş hanının da avukatlığını yapıyordum. Bu nedenle kazadan hemen sonra oradaydım.
Hatta oğlum o zaman çok küçük o da sokağa çıkmış
babasını - beni - aramış. Kaza çok belirgindi. Middle
East Airlines’a ait uçak oradan geçerken hava kuvvetlerine ait bir uçak talim uçuşu yapıyor ve beklenmedik bir şekilde çarpışıyorlar, uçaklar düştü. Keşif
yapıldı, bilirkişi gitti olayın nasıl olduğunu tespit
ettik. Uçaklar çarpıştıktan sonra seyrini kaybediyor
ve şehrin ortasına düşüyor. 90’a yakın yanmış insan
cankurtaranlarca hatta cankurtaran yetmedi kamyonetlerle hastaneye taşındı. Hakikaten ilginç bir
olaydır. Çünkü kolay kolay hiçbir şehrin üstüne bir
uçak düşmemiştir.”
Kaza sırasında, Hacıbayram Mahallesinde oturan ve henüz 9 yaşında olan Erhan Altıngöz, facianın kurbanlarından Nurten ve Belma’nın arkadaşıydı. Altıngöz’ün anlatımıyla iftar için halden
balık alan Nurten mahalleye döndüğünde balıkların taze olduğundan söz etmiş, Belma’nın annesi
Behiye Hanımın da balık aldırmak istemesi üzerine, Nurten ve Belma yeniden hale gitmişti. İftar
sırasında elektriklerin kesik olması sebebiyle gaz
lambası ışığında yaşadıklarının şokunu atlatmaya
çalışan Altıngöz, Behiye ve Nadide Teyzesinin
mahallede yankılanan acı çığlıkları üzerine, onları
bir daha göremeyeceğini anlamıştı. 1963 yılının 1
Şubatı tüm Ankaralılar gibi Altıngöz’ün ruhunda
da kapanması zor yaralar açmıştı. Olay, ancak saat
19.00’da radyolar kanalıyla halka yansıtılmış ve
birçok Ankaralı, o ana kadar evine ulaşamayan
yakınlarının telaşına düşmüştü.
Lübnan Havayollarına ait uçak, deposunda bir
ton yakıt kaldığından Esenboğa’da yakıt ikmali
yapacaktı. Yani on dört tonluk deposu tam dolu
olsaydı, yaşanan facianın boyutları çok daha büyük
olacaktı. Uçak, Zincirli Camii’nin az yukarısında
Hükümet Caddesindeki Ticaret Han’ın üzerine
düşmüştü. Eğer Zincirli Camii’nin üzerine düşmüş olsaydı, ikindi namazını kılmakta olan cemaatle birlikte 120 olan ölü sayısı çok daha artmış
olacaktı.
İstanbul Bankası, Garanti Bankası, Gima, Büyük
Eczane, Musiki Sevenler Cemiyeti, Suhulet Tuhafiye Mağazası, yanındaki tatlıcı dükkânı, fotoğrafçı, çay ocağı, ayakkabı mağazası, Tekel Bayii ile
yolun karşı tarafındaki İstanbul Tatlıcısı ve Pasta
Salonu, kuru kahveci, gözlükçü, elektrikçi, İmren
2014/2 | Hukuk Gündemi 41 Boğaziçi Lokantası, Uğrak Lokantası, uçağın çarptığı Ticaret Han’da bulunan yirmiye yakın terzihane, emlakçı, doktor muayenehanesi, avukatlık
yazıhaneleri ve 12 otomobil tamamen yanmıştı.
Ankara’daki bütün eğlence yerleri, sinemalar ve
tiyatrolar matem nedeniyle kapatılmış, radyoda
ise gün boyunca sadece klasik müzik çalmıştı.
Dönemin İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata,
4 Şubat 1963 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yaptığı konuşmada müessif kaza ile
ilgili olarak “Hâdise vuku bulur bulmaz, önce Vali
ve Belediye Başkanı, emniyet mensupları, itfaiye
teşkilâtı derhal olay yerine koşmuşlar, işe el koymuşlar ve gerek yangının, gerekse kazanın süratle
sirayetini önlemişlerdir. Kaza duyulunca başta
Sayın Cumhurbaşkanımız olduğu halde, Başbakan,
Hükümet üyeleri ve biraz evvel Meclis Başkanvekillerimizin de ifade buyurdukları gibi, milletvekilleriyle senatörler hâdise ile yakından alâkadar olmuşlardır. Hâdisenin âni oluşu ve yerlere benzinlerin
dökülüşü dolayısiyle; kazaya uğramış olanların
mühim bir kısmının kurtarılması, bütün gayretlere rağmen, mümkün olamamış, bu gibi yangın
mevzularında yaralıların tedavilerini müteakip
böbrekleri bir müddet sonra kifayetsiz hale gelmektedir. Bu itibarla Almanya’dan bu gibi ihtiyaçlarda
42 Hukuk Gündemi | 2014/2
kullanılmak üzere suni böbrek getirtilmiştir. Yarın
öğleden sonra Hacı Bayram-ı Veli Camiinde cenaze
merasimi yapılacaktır, öğle namazını müteakip
50 - 60 kadar kazazede törenle kaldırılacaklardır. İlk günden itibaren Hükümet kazaya uğramış
olanların aileleriyle ve kendileriyle yakinen meşgul
olmakta ve bir de yardım kampanyası açılmış bulunulmaktadır.” ifadelerini kullanmıştı.
Firuz Altıngöz’ün araştırmalarına göre, kaza
raporlarından ve kule kayıtlarından anlaşıldığı
üzere, Esenboğa’nın C-47’nin o bölgedeki mevcudiyetinden haberdar olmaması, dolayısıyla da
Viscount’u bilgilendirmemesi, sonun başlangıcı
olmuştu. İkinci büyük neden ise; Viscount’un da,
IFR uçuş planı olduğu halde, kazanın olduğu
dakikalarda uçuşun INA safhasına (İlk yaklaşma)
VFR şartlarda, yani görerek devam etmesi gafletiydi. Altıngöz’e göre, her iki tayyarenin de uçuş
ekibi, havanın pırıl pırıl ve görüşün açık olmasına aldanıp rehavete kapılmışlar, IFR şartlarda
devam etmeleri gereken uçuşlarına, pozisyonlarını rapor etmeden ve tedbir almadan kural
ihlalinde bulunup VFR koşullarda devam etmişlerdi. Viscount pilotları, C-47’nin o bölgedeki
mevcudiyetinden haberdar olmadığı için sağ
ön taraflarında yaklaşık 7000 Feet irtifa altında
seyreden Türk Hava Kuvvetleri tayyaresini ilk
etapta görmemiş, alçalma başlattıkları sırada
daha hızlı gittikleri için C-47’ye yetişip, sol arka
kuyruk tarafından çarpmışlardı. Pilotlar, son anda
gördükleri C-47’den kaçmak ve kurtulmak için
olanca güçleriyle levyelere asılarak tayyareyi
yukarı çekmeye çalışmış, ancak bunda başarılı
olamamışlardı. Yüksek süratte seyir halinde olmaları, her şeyi bir anda olup bitirmiş ve ne yazık ki
Viscount’ta bulunan 11 yolcu ve 4 mürettebat ile
Çubuk 28’deki 3 askeri personel ve 102 Ankaralı
olmak üzere toplam 120 kişinin hayatına mal olan
kaçınılmaz çarpışma meydana gelmişti.
Olay sonrası her iki tarafın açmış olduğu tazminat davalarında önceki raporlarda her ne kadar
Türk Hava Kuvvetlerine ait uçağın Esenboğa
kuleye VFR şartlarda uçtuğunu bildirmemesi
nedeniyle asli kusurlu olduğu belirtilmiş ise de,
kesin rapora göre Çubuk 28’in kazanın oluşumunda %20, Viscount’un %80 kusurlu olduğu
tespit edilmişti.
1 Şubat 1963 Cuma günü, Ulus ve çevresini
kaplayan kesif duman Ankara’nın her yerinden
görülmüş ve başkent tarihinde ilk defa yıllar yılı
hafızalardan silinmeyecek korkunç bir faciaya
tanıklık etmişti...
KAYNAKÇA
http://tarihinizinde.com/ankara-uzerinde-2-ucak-carpisir-vesehrin-merkezine-duser-120-olu/ (Erişim Tarihi: 29.05.2014)
http://www.trt.net.tr/televizyon/detay.aspx?pid=21826 (Erişim
Tarihi: 29.05.2014)
h t t p : / / h u r a r s i v. h u r r i y e t . c o m . t r / g o s t e r / h a b e r.
aspx?id=22299909&yazarid=181 (Erişim Tarihi: 29.05.2014)
http://aviation-safety.net/database/record.php?id=19630201-0
(Erişim Tarihi: 29.05.2014)
http://www.britishpathe.com/video/stills/ankara-plane-crash
(Erişim Tarihi: 29.05.2014)
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/td_v2.tutanak_
sonuc?v_meclis=7&v_donem=&v_yasama_yili=&v_cilt=&v_
birlesim=&v_sayfa=&v_anabaslik=&v_altbaslik=&v_mv=&v_
sb=&v_ozet=u%E7ak&v_bastarih=&v_bittarih=&v_kayit_
sayisi=75&v_kullanici_id=3596552&v_gelecek_sayfa=1 (Erişim
Tarihi: 29.05.2014)
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/td_v2.goruntule?sayfa_
no_ilk=2&sayfa_no_son=3&sayfa_no=3&v_meclis=7&v_
donem=2&v_yasama_yili=&v_cilt=9&v_birlesim=037 (Erişim
Tarihi: 29.05.2014)
http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d01/c011/
mm__01011039.pdf (Erişim Tarihi: 29.05.2014)
http://www.ergir.com (Erişim Tarihi: 29.05.2014)
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=22826&start=10
(Erişim Tarihi: 29.05.2014)
Av. Atilla SAV ile söyleşi, Hukuk Gündemi Ekibi 04.06.2014.
Avukat Gizem YARDIMCI’ya teşekkür ederiz.
2014/2 | Hukuk Gündemi 43