Ekim-Kasım-Aralık 2014 Sayı 1 ISSN: 2148-807X Azteklerin hediyesi, Sarı Maden: Mısır Dosya Röportaj Tarımsal Üretimde Bursa Pastacılar Odası Başkanı Verimlilik Artacak Necip Daş Beslenme ve Sağlık Tarladaki Ecza Deposu içindekiler 4 10 Ekonomi Dünya mısır durumu Haberler 12 Kapak “Azteklerin Hediyesi Sarı Maden: Mısır” Bilimsel Tarımsal teknoloji 16 22 Dosya Bakan Eker: “ Tarımsal Üretimde Verimlilik Artacak” 26 Beslenme ve sağlık Tarladaki ecza deposu Tarım ve hayvancılık Mısır yetiştiriciliği 30 Röportaj 18 Bursa Pastacılar Tatlıcılar Süt ve Süt Ürünleri Şekerciler Odası Başkanı Necip Daş Yayının Adı : Koçan Dergisi Yazı İşleri : Kıvanç Yarangümeli, Mehmet Ali Çıtak İmtiyaz Sahibi : Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği Adına Rint Akyüz Grafik Tasarım : Figen Kocaman S. Yazı İşleri Müdürü : Murat Tarakçıoğlu Baskı : Elma Teknik Basım, Matbaacılık Çatal Sokak No:11/A İdare Merkezi : Kısıklı Cad. Tekin Ak İş Merk. No:3/7 K:2 Üsküdar İstanbul İçerik ve Tasarım 0 216 651 86 81 : Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. Yayının Türü Maltepe - ANKARA Tel: 0312 229 92 65 Fax: 0312 231 67 06 : Yaygın, Süreli Yayın Tarihi: Eylül 2014 Rint Akyüz Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hayatın her alanında S abah dişlerimizi fırçalarken kullandığımız diş macunundan, gece yatmadan önce okuduğumuz kitaba kadar hayatımızın her alanında önemli bir rol oynuyor mısır. Günlük hayatımıza derin bir etkisi var ve biz bu etkiyi apaçık göremesek de artık o olmadan hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Kompozisyonunda taşıdığı besin maddeleri nedeniyle, öncelikle temsil ettiğimiz nişasta ve glikoz üreticilerinin, yanı sıra bitkisel yağ sanayi ile son yılların çevre kirliliği ile mücadele araçlarından biri haline gelen biyoyakıt üretiminin de ham maddesi oldu. Mısırdan elde edilen yüzlerce ürüne baktığımızda; bundan sonra mısıra sadece bir tahıl gözüyle değil, güçlü bir endüstri bitkisi gözüyle bakmamız gerektiği ortada. Önceleri sadece insan ve hayvan beslenmesi için düşünülüyordu mısır taneleri. Bugün de halen tüm dünyada üretilen mısırın büyük kısmı yem sanayisinde kullanılmaktadır. Ancak mısır, kendisine yüksek oranda katma değer kazandıran sanayimizin de yegane ham maddesidir. Sanayimiz ise ülkemizde faaliyete başladığı 1935 yılından günümüze kadar önemli bir yol kat ederek, başta gıda endüstrisi olmak üzere pek çok endüstri dalı için vazgeçilmez bir konuma geldi. Sağladığımız istihdam, ülke ekonomisine katkımız ve üretim hacmimiz ile her geçen gün büyüyor, hizmet verdiğimiz onlarca sanayi kolunun da büyümesinde önemli rol üstleniyoruz. Sektörel iş birliğini ve paylaşımı geliştirmek amacı ile 1995 yılında kurduğumuz Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği (NÜD), yarım milyar dolara yaklaşan bir yatırımla, halen yürürlükteki 4634 sayılı Şeker Kanunu kapsamında üretim yapan 5 nişasta üreticisi kuruluşun temsilcisi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Yerli mısır üreticimize pazar yaratmanın yanı sıra yüksek kalitede üretim yapılması hedefi ile hareket ediyoruz. sırdan elde edilen ürünlerle ilişkili tüm konularda eğitim kurumları, araştırmacılar ve tarım sektöründe yer alan tüm paydaşlarımız için nitelikli bilgi kaynağı olmayı hedefliyoruz. İlk sayısını elinizde tuttuğunuz KOÇAN, bu hedef doğrultusunda hayata geçirdiğimiz bir iletişim platformu olmayı hedefliyor. Dergiyi hazırlarken ilkemiz, tarım, gıda, ekonomi, biyoteknoloji ve çevre gibi disiplinlerarası bakış açılarını özendiren bir tutum izlemek oldu. Böylece, çiftçisinden tüketicisine kadar günümüzde varolan ya da ileride önümüze çıkabilecek çeşitli sorunlara dar açıdan bakma yanlışlığından kurtulabileceğimizi düşündük. Gerçekten de bu dar bakış açısının yaşadığımız kimi olayları ve krizleri analiz etmemizi güçleştirdiği, hatta bazen çözüm üretmemizi geciktirip, engellediği kanısındayız. Biz, okurlarımız ve paydaşlarımızla; objektif, bilimsel ve bütüncül bir yaklaşımı paylaşmak arzusundayız; hemen herkesin de özlediğini düşündüğümüz bu yaklaşımı KOÇAN ile yakalamayı ümit ediyoruz. Bunu gerçekleştirmek için, mısır ve mı- 3 www.nud.org.tr Fruktoz kardiyovasküler hastalık belirteçlerini etkilemiyor Bakan Eker: “Kasım ayında Afrika-Türkiye Zirvesi planlıyoruz” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo’da gerçekleştirilen 23. Afrika Birliği Zirvesine katıldı. Zirvede konuşan Bakan Eker, Kasım ayında Türkiye’de Afrika-Türkiye Zirvesi düzenlenmesinin planlandığını söyledi. Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo’da “Tarım ve Gıda Güvenliği” temasıyla düzenlenen 23. Afrika Birliği Zirvesi’nde konuşan Bakan Eker, “Kasım ayında Afrika - Türkiye Zirvesi düzenlemek istiyoruz, gelişimin bir amacı da bu” dedi. Güçlü ekonomisi bulunan Türkiye’nin Afrika ülkeleri ile planlı işbirliği yapabilecek oturmuş bir sanayiye sahip olduğuna dikkati çeken Bakan Eker, “Gıda güvenliği ve gıda ürünlerinin geliştirilmesi için projelerimiz var ancak bu projelerin temalarını belirlemek için önce Afrikalı ortaklarımızla görüş alışverişinde bulunmak istiyoruz” diye konuştu. Bakan Eker, “Başka ülkelerle yarışmak için burada değiliz. Amacımız birçok alanda Afrikalılara yardım etmek” ifadelerini kullandı. 4 Atherosclerosis dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, fruktozun kendisi, kardiyovasküler hastalıkların yeni bir işareti olduğu düşünülen trigliserit miktarına etki etmiyor. Kanada St. Michael’s Hastanesi Klinik Beslenme ve Risk Faktörü Modifikasyon Merkezi’nden araştırmacılar fruktoz tüketiminin kanda yer alan ve trigliserit adı verilen yağlar üzerinde etkisini konu alan bilimsel araştırmaları kapsayan bir meta-analiz çalışması yürüttü. Yemek sonrasında kandaki trigliserit oranlarının ölçülmesi, halen yaygın şekilde kullanılan kan şekeri ölçümünden sonra kardiyovasküler hastalık risklerini belirlemek için kullanılmaya başlayan yeni bir yöntem. 9. Uluslararası Çin Nişasta Fuarı Nişasta ve nişasta ürünlerine yönelik en büyük fuarlardan Çin Nişasta Fuarı 2014, Şangay’da düzenlendi. Asya’daki en büyük nişasta sektörü etkinliği olan Çin Nişasta Fuarı, 26-28 Haziran 2014 tarihleri arasında Şangay New International Expo Center’da gerçekleştildi. Nişasta, nişasta bazlı şekerler, endüstriyel kullanım alanları gibi farklı konuları içeren fuar, katılımcı ve ziyaretçileri ile tüm nişasta sektöründeki ticari zincire ev sahipliği yaptı. Dokuz yıldır başarıyla düzenlenen fuarın sonuncusu, aralarında Türkiye’nin bulunduğu 30’dan fazla ülkeden sektör uzmanlarına ev sahipliği yaparak sektörün barometresi haline geldi. Nişasta Fuarı 2014, 10 bin metrekare alanda kuruldu ve 200’den fazla firmayı ağırladı. Fuar ziyaretçi olarak 66 ülke ve bölgeden 45 binden fazla profesyoneli aynı çatı altında buluşturdu. Ziyaretçiler nişasta üretimi, işlenmesi, yenilikçi ürünler, son teknoloji teknikler ile artan tüketim ihtiyacının karşılanması konularında tanıtımlara katıldılar. haberler Küresel nişasta talebi artacak Her ne kadar sağlık profesyonelleri bu metot konusunda henüz hemfikir olmasalar da araştırmanın başındaki Dr. John Sievenpiper elde edilen kanıtlardan oldukça emin. Fruktozun da vücudu glukoz, bal, şeker, nişasta ve diğer karbonhidrat kaynakları gibi sadece kalori yönünden etkilediği yönünde kanıtların biriktiğini söyleyen Dr. Sievenpiper, metabolizmada gözlenen değişikliklerin de sadece ekstra kaloriden kaynaklandığını belirtiyor. Yağ yerine mısır lifi Biocatalysis and Agricultural Biotechnology’de yayınlanan son çalışmaya göre hamur işi tariflerinde yer alan unun beşte birinin mısır kepeği ile değiştirilmesi, kullanılan yağ miktarını ve kaloriyi azaltmayı sağlıyor. Ayrıca lif içeriğini de artıran bu ikame kalite faktörlerini de etkilemiyor. Uluslararası pazar araştırma şirketi Global Industry Analysts’in raporuna göre küresel nişasta tüketimi 2018 yılında 133,5 milyon tona ulaşacak. Bu artışı sağlayan en önemli faktör, nişastanın gıda ve gıda dışı sektörlerdeki sayısız uygulama alanı olacak. “Nişasta: Küresel İş Raporu” adını taşıyan çalışmaya göre ekonominin iyileşmesi, kişi başına düşen tüketimin artması ve gelişmekte olan ülkelerde nişasta ürünlerine olan talebin yükselmesi sektör için parlak bir geleceğe işaret ediyor. Yüzde 20 oranında mısır kepeği ile yapılmış 20 cm çapında 6 dilimlik iki katlı bir pastanın bir dilimi yaklaşık 5 gram lif içeriyor. Sadece beyaz unla yapılmış kekte bu miktar 1 gram. Nişasta ve ürünleri günümüzde gıda ve içecekten kozmetik ve ilaç endüstrisine kadar birçok alanda kullanılmakta. Halen dünya çapında en büyük kullanım alanı ise gıda sektörü. Bunun büyük bölümünü tatlandırıcı uygulamaları oluşturuyor. Araştırmacılar bu yöntemle tarifte yer alan yağın sadece dörtte birini kullanarak daha yumuşak, daha süngersi, daha uzun süre nemini kaybetmeyen kekler üretebildiklerini açıkladılar. Food Product Design sitesinin haberine göre yaşam standartlarının yükselmesi nişasta ve bağlı ürünlerinin gıda dışı sektörlerde kullanımını artıracak, ancak yine de gıda sektörü küresel nişasta pazarının ayakta kalmasını sağlayan sektör olmaya devam edecek. Biyoteknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve yenilikler ve gıdalarda doğal bileşenlerin kullanımını destekleyen politikalar da gıda sektörünün nişastaya olan talebini körükleyecek gibi duruyor. Sıvı ve modifiye nişastanın giderek artan tüketimi, pazarın durgunluktan sonra yeniden büyümeye başlamasının bir numaralı etkeni olacak. Ekonominin iyileşmesi ile işlenmiş ve hazır gıda tüketiminin artması sonucu, bu gıdalarda yüksek miktarlarda kullanılan modifiye nişasta 2018’e kadar %7’lik yıllık bileşik büyüme oranı ile pazarın lokomotifi olacak. Etanol, izoglikoz ve diğer şurup bazlı ürünlerin ham maddesi olan sıvı nişasta ise en büyük payla pazardaki egemenliğini sürdürecek. Rapora göre dünyanın en büyük nişasta tedarikçisi ABD. Bunu Çin takip etmekte. Son dönemde küresel nişasta pazarındaki büyüme özellikle Asya-Pasifik ülkerinde gelişmekte olan pazar tarafından sağlandı. 5 www.nud.org.tr misirsekeri.com soru işaretlerini gideriyor Şeker, gıda ve içeceklerden lezzet almamızı sağlayan temel unsur. Gıdalarda doğal olarak bulunan ve tatlı tadı veren glukoz, fruktoz ve sakaroz benzeri maddeler, ‘şeker’ olarak adlandırılıyor. Türkiye’de şeker pancarından ‘sakaroz - çay şekeri’ ile mısırdan ‘fruktoz - glikoz karışımı mısır şekeri’ üretiliyor. Yanlış bilinenin aksine sakaroz da kimyasal olarak yarı yarıya glikoz ve fruktozdan oluşuyor. Mısır şurubu; gıda ve içeceklere lezzet, yapı ve tatlılık kazandıran çok yönlü bir bileşen. Şekerlemelerde viskozite sağlamak, lezzeti geliştirmek, doku ve nem tutucu özellik kazandırmak, tatlılık vermek ve renk kaybına direnci arttırmak amacıyla mısır şekeri kullanmak, şekerleme sanayi için bir zorunluluk. Diğer birçok gıdada kullanımı da çok sayıda avantaj sağlayan mısır şekerinin insan sağlığına etkileri bakımından da çay şekerinden farkı yok. Aynı yoğunlukta tatlılık sağlayan çay şekeri ile mısır şekerinin 1 gramı vücuda 4 kilokalori enerji veriyor. Üstelik her ikisi de vücut tarafından aynı şekilde metabolize ediliyor, emiliminde farklılık olmuyor. Mısır şekerine ilişkin bilinen bu gerçeklere rağmen çeşitli iddialarla toplumda kafa karışıklığı yaratılıyor. Bilimsel gerçeklerle tüketiciler bilgilendirilerek, kafa karışıklığını gidermek amacıyla NÜD’ün desteğiyle hazırlanan misirsekeri.com yayın hayatına başladı. Mısır şekeri konusunda oluşturulan kafa karışıklığına karşı bilimsel temelde gerçeklerin ortaya konulmasına yönelik site sürekli güncelleniyor. 6 Lifi arttırmak, kalp hastalıkları riskini düşürüyor British Medical Journal’da yayınlanan son araştırmaya göre, günde fazladan bir porsiyon tam tahıl ve daha fazla sebze ve meyve tüketmek kalp damar rahatsızlıkları riskini düşürüyor. İngiltere’deki Leeds Üniversitesi’nden araştırmacılar literatürde yer alan, sağlıklı toplumlar ve diyet lifi tüketimi üzerine 1990 yılından itibaren yapılan birçok çalışmayı incelediler. Çalışmada altı elektronik veri tabanından ABD, Avrupa, Japonya ve Avustralya bölgelerine dair verileri alınarak, lif tüketimi değerlendirildi. Değerlendirmede lifler çözünmeyen (tam tahıl, patates kabuğu gibi), çözünebilen (baklagiller, kuruyemişler, yulaf, arpa gibi) lifler, tahıl, meyve, sebze ve diğer kaynaklardan gelen lifler şeklinde gruplara ayrıldı. Yapılan analizler toplam, çözünmeyen, meyve kaynaklı ve sebze kaynaklı lif tüketimindeki artışın kardiyovasküler ve koroner kalp rahatsızlıkları ihtimalini azalttığını gösterdi. Çözünebilen lifte kardiyovasküler rahatsızlık riski koroner kalp rahatsızlığı riskine göre daha düşük olurken, tahıl kaynaklı lifleri tüketenlerde ikincisinin riski daha düşük olarak bulundu. Tahıllar arasında mısır önemli bir lif kaynağı olarak öne çıkıyor. Mısırın içerdiği çözünür ve çözünmez lifler mısıra tok tutucu özelliğini veriyor. 150 gram mısırda ortalama 10 gramdan fazla faydalı lif olduğu biliniyor. haberler Yorgun kaslara şeker Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) yorgun kasların kendine gelmesi için şekeri, enerji için B Vitaminini destekledi. EFSA son sağlık bildirimi paketinde, spor sonrası kas fonksiyonlarının geri kazanılması için karbonhidratları, enerji için B vitaminlerini desteklediği yönünde görüş bildirdi. EFSA’nın Diyet Ürünler, Beslenme ve Alerjenler (NDA) Paneli, pantotenik asit (B5 vitamini) ve riboflavinin (B2 vitamini) “normal enerji metabolizmasına” katkı sağladığını onayladı. Bu bildirim, AB beslenme ve sağlık bildirimleri düzenlemesinin 14’üncü maddesi altında B vitaminlerinin “sinir sisteminin normal işleyişine”, “normal ruhsal/psikolojik işleyişe”, “yorgunluğun ve bitkinliğin azaltılmasına” katkı sağladığı yönündeki bildirimlerin yanında yerini aldı. NDA’nın onayladığı bir diğer sağlık bildirimi glisemik karbonhidratlar ve yoğun egzersiz sonrasında normal kas fonksiyonlarının geri kazanılması arasındaki bağlantı ile ilgili. 13.5 numaralı madde altında şu bilgiye yer verildi: “Özellikle yoğun egzersizi takip eden ilk saatlerde tüketilen glisemik karbonhidratların, iskelet kası glikojen depolarını takviye ederek normal iskelet kas fonksiyonunun (kasılma) geri kazanılmasını sağladığı bilinmektedir.” Yeni Mısır Hasat Tablası Teknolojileri Amerikan tarım ekipmanları üreticisi DragoTec, yeni seri mısır hasat tablaları ile zor koşullarda daha yüksek verim sağlamayı hedefliyor. DragoTec USA Satış Müdürü Tom Shafer yeni Kernel Capture Technology (tane yakalama teknolojisi) sayesinde Drago Series II hasat makinalarının diğerlerinde olmayan bir özelliğe sahip olduğunu söylüyor: Otomatik olarak aralık ayarı yapan tablalar. Shafer bu yeniliğin, mısır verimini hektar başına 10 buşele kadar artırabileceğini belirtiyor. Standart tablalarda aralık operatör tarafından sürekli kontrol ediliyor. Aynı anda birçok başka iş yapan operatörün ayrıca tahmini olarak tablaları ayarlaması zaman zaman hatalı kararlarla sonuçlanıyor. Shafer’e göre 3 milimetrelik bir ayar hatası bile 4 buşele kadar mısırın tarlaya düşmesine neden olabiliyor. Bunun yanında, standart hidrolik sistemlerde tablanın sadece bir yanı hareket ediyor. Mısır sapının tam ortalanamamasına yol açan bu durum, bitkinin kırılmasına ve düşmesine neden olabiliyor. Drago Series II hasat tablaları mısır sapına zarar vermeden otomatik olarak mümkün olan en sıkı aralığı ayarlıyor. Her tablanın bağımsız olarak çalışması yine verimi artıran bir özellik. Bunların yanında endüstri standardından 6 derece daha aşağıda olan toplama başlıkları yere yakın koçanların da hasadını garantiliyor. Oynar yapısı sayesinde kendisini temizleyen tablaları ile Drago Series II mısır hasat makinaları, bu alanda da yeniliklerin bitmeyeceğinin bir göstergesi. 7 www.nud.org.tr Mısır şekeri, Avrupa şeker pazarının %30’una hakim olacak Agribenchmark adlı bağımsız araştırma kuruluşunun raporuna göre mısır şekeri, Avrupa şeker kotalarının kalkacağı 2017 yılından sonra pazarın %30’luk bölümünde hakimiyet kurabilir. Şu anda Avrupa şeker kotası sistemi mısır şekeri (glukoz-fruktoz şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu) üretimini toplam şeker kotasının %5’i ile sınırlıyor. ABD’de bu şeker çoğunlukla mısırdan üretiliyor ve piyasanın yaklaşık %50’lik bölümünü oluşturuyor. Pancar şekeri ya da sakaroz kullanıcıları için mısır şekeri büyük oranda tasarruf sağlama potansiyeli içeriyor. Ayrıca bu ürün üretim işlemleri sırasında daha kolay kullanılabiliyor. Bu nedenle mısır şekeri, özellikle sıvı şeker kullanan işletmeler için çok cazip bir ürün olarak ortaya çıkıyor. Rapora göre mısır şekeri ekonomik açıdan oldukça rekabetçi bir ürün. Ancak teknik nedenlerden dolayı pazarın %30’luk bölümü mısır şekeri kullanmaya geçebilir. Bu da pancar şekerinin pazar payını bir süre daha koruyabileceği anlamına geliyor. Raporda yer alan bir başka bilgiye göre, pancar şekeri üreticilerinin mısır şekeri ile rekabet edebilmek için kar marjlarını %40 oranında düşürmeleri gerek. Ancak bu gereksinim iki şekerin karşı karşıya geleceği %25-30’luk pazar için geçerli. Mısır şekeri kullanımına geçmeyecek kesimde marjların düşmesine gerek kalmayacak. Tüketicilerin kafası içeceklerdeki şeker konusunda karışık Nutrition Journal adlı bilimsel dergide yayınlanan bir araştırmaya göre meşrubatlar, sütlü içecekler ve %100 meyve suları gibi içeceklerde hangi şekerin ne miktarda bulunduğu konusunda tüketicilerin aklı karışmış durumda. Florida Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü online anket, 18 yaş ve üzerindeki 3 bin 361 Amerikalı yetişkini içeriyor. Sonuçlara göre tüketiciler içeceklerdeki şeker türleri konusunda ciddi boyutta hatalı bilgiye sahip. Katılımcıların büyük bölümü “şekerli” terimini 8 dışarıdan eklenmiş şeker içeren içeceklerle ilişkilendiriyor. Ancak yaklaşık %40’lık bir kesim %100 meyve sularını şekerli olarak tanımlıyor. Bir kısım tüketici içeceklerde, özellikle de süt ve %100 meyve suyunda bulunan şeker türlerini hatalı biliyor. Genel olarak içecek seçimleri toplam, dışardan eklenmiş ve doğal şekerlerle ilgili endişelerle tutarlı şekilde gidiyor. Ancak, dışarıdan eklenmiş şekerlerin ve şekerle tatlandırılmış içeceklerin azaltılması önerilirken katılımcıların %40’ından azı eklenmiş şekerleri dikkat edilmesi gereken birinci husus olarak görüyor. haberler “Serbest ticaretin anahtarı tarım” Amerikan Türk Konseyi (ATC), Türk Amerikan İş Konseyi (TAİK) ve Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) işbirliği ile düzenlenen ABD-Türkiye İlişkileri 33. Yıllık Konferansı, 1-4 Haziran 2014 tarihleri arasında Washington’da gerçekleştirildi. Bu yılki teması, “Değişen Dünya İçin Kritik Ortaklık” olarak belirlenen konferans kapsamında 2-3 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen Tarım ve Gıda oturumlarında; “Şekerin Gelecek 10 Yılı” ve “Ticaret, Yatırım ve Ortaklık” konulu paneller yer aldı. Paneller, TAİK Gıda ve Tarım Komitesi ve Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği (NÜD) Başkanı Rint Akyüz ile Amerikan-Türk Konseyi Tarım ve Gıda Endüstrileri Komitesi Başkanı Joseph Lukitsch’in başkanlığında gerçekleştirildi. AB ile Türkiye arasında bulunan Gümrük Birliği Anlaşmasından dolayı, AB’nin 3. ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının dolaylı olarak Türkiye’nin aleyhine çalıştığının altını çizen NÜD Başkanı Rint Akyüz, şunları söyledi: “Bu çerçevede ABD ile AB arasında imzalanması planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşmasının, Türkiye dahil 3. ülkeler için refah seviyesini azaltıcı olacağı öngörülmektedir. Bu açmazdan çıkabilmek için 3 alternatifimiz var: AB giriş sürecinin olabildiğince çok hızlandırılması, AB’ye girip söz konusu anlaşmanın etkilerinden kurtulmak ya da ABD ile paralel olarak serbest ticaret anlaşmasını eşzamanlı olarak gerçekleştirmek. Tüm bunlar olamadığı takdirde son alternatif ise AB ile olan Gümrük Birliği Anlaşması’nı, Serbest Ticaret Anlaşması’na çevirmek.” AB ile ABD arasındaki görüşmelerin tarım konusunda kilitleneceğini de vurgulayan Akyüz, tarımın, anlaşmanın en zor tarafı olacağını ve bu nedenle görüşmelerin uzayabileceğini de sözlerine ekledi. “Karaciğer yağlanmasının nedeni şeker değil” Gastroenterology dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının nedeni, eskiden sanıldığının aksine şeker değil, yüksek kalori içeren beslenme. Araştırmacılar bu sonuca, sağlıklı ancak merkezi yağlanma nedeniyle fazla kilolu olan 32 erkek denek üzerinde yapılan bir çalışmada ulaştılar. Çalışmada, iki çeşit şekerin (glukoz ve fruktoz) yüksek oranda tüketiminin kiloyu sabit tutmaya yönelik (orta seviye kalori içeren) ve kilo aldırmaya yönelik (yüksek kalori içeren) beslenme şartlarında etkileri gözlendi. Toplam enerjinin %25’ini karşılayacak şekilde glukoz ve fruktoz alan iki grup denek, ilk iki hafta boyunca izokalorik bir diyete, bunu takip eden altı haftalık bir temizlenme sürecinden sonra da iki haftalık hiperkalorik bir diyette tabi tutuldular. Araştırmanın yazarlarından, Nottingham Üniversitesi Tıp ve Sağlık Bilimleri profesörü Ian A. Macdonald bulguları değerlendirerek, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının önüne geçilmesi için düşük fruktoz ya da düşük glisemik içerikli diyetler önermenin anlamlı olmadığını vurguladı. Macdonald bir hastaya verilecek en iyi tavsiyenin, diyet ve egzersizle sağlıklı yaşam tarzını koruması olduğunu vurguladı. 9 www.nud.org.tr ekonomi a y n ü ddurumu r ı s ı m Uluslararası Hububat Konseyi, IGC; 31 Temmuz 2014 tarihli son raporunda, 2013/14 sezonu sonunda 974 milyon ton miktarda gerçekleşeceğini öngördüğü dünya mısır üretiminin, Temmuz 2014/Haziran 2015 döneminde, 26 Haziran 2014 tarihli öngörüsünden 6 milyon ton yüksek ancak 2013/14 sezonundan 5 milyon ton düşük, 969 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesini beklediğini açıkladı. Konsey; 2014/15 sezonu küresel mısır üretimi öngörüsünde geçen aydan yapılan artışın AB, Rusya, ABD ve Hindistan’daki iyileşen üretim görünümlerini yansıttığını ve üretimde öngörülen yıldan yıla yaklaşık %1 oranındaki azalmanın çoğunluğunun Ukrayna, Brezilya ve Kanada için daha düşük öngörülere atfedildiğini belirtti. IGC; 2013/14 sezonu sonunda 937 milyon ton miktarda gerçekleşeceğini öngördüğü dünya mısır tüketiminin, 2014/15 döneminde, Haziran ayı öngörüsünden 1 milyon ton ve 2013/14 sezonundan 14 milyon ton yüksek, 951 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesini beklediğini de açıkladı. Konsey; dünya mısır talebinin 2014/15’de yem, gıda ve endüstriyel kullanımlardaki öngörülen artışlar ile yeni bir rekora yükselmesinin beklendiğini belirterek kullanımda öngörülen geçen aydan az bir artış ile toplam talebin geçen senenin düzeylerinin %2 oranında 10 Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu Okan Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı [email protected] üzerine yerleştirildiğini kaydetti. Raporda; 2014/15 sezonunda hayvan yemi için mısır kullanımının yıldan yıla %1 oranında yüksek (2013/14’deki 542 milyon tondan 545 milyon tona) ve toplam kullanımın %59’una eşdeğer olarak öngörüldüğü belirtildi. Benzer şekilde, endüstriyel kullanımın ise genel talebin %28’ine karşılık gelecek şekilde (2013/14’deki 256 milyon tondan 259 milyon tona yükselerek) beş yıllık ortalamaya oldukça paralel miktarda öngörüldüğü açıklandı. İlaveten, mısırın 2013/14 sezonunda 103 milyon ton miktarda olan gıda olarak kullanım talebi de 2014/15’de rekor 106 milyon ton olarak öngörülüyor. IGC, 2013/14 sezonu sonunda 120 milyon ton miktarda gerçekleşeceğini öngördüğü dünya mısır ticaretinin, 2014/15 döneminde, Haziran ayı öngörüsünden 1 milyon ton yüksek ancak 2013/14 sezonundan 4 milyon ton düşük, 116 milyon ton düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin etmekte. Konsey; et ve nişasta için büyüyen talebe karşın, bol ihraç edilebilir arzlar ile birlikte küresel mısır ticaretinin 2015’de beş yıllık ortalamanın yaklaşık %16 oranında üzerinde öngörüldüğünü belirtti. Raporda, bu öngörüye rağmen, AB ve Çin’e olan çok daha az yükleme beklentileri dikkate alındığında, 2014/15 toplam mısır ticareti hacminin önceki sezonun rekorunun %4 oranında altında görüldüğü de not edildi. IGC, 2013/14 sezonu sonunda 169 milyon ton miktarda gerçekleşeceğini öngördüğü dünya dönem sonu mısır stoklarının, 2014/15 döneminde, Haziran ayı öngörüsünden 7 milyon ton ve 2013/14 sezonundan 18 milyon ton yüksek, 187 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesini bekliyor. Konsey, 2014/15 sonu dünya mısır devir stoklarının 27 yılın en yüksek düzeyine yükselmesinin öngörüldüğünü belirtmiş ve genel olarak talepteki son zamanlardaki genişlemeyi aşan dünya arzlarındaki büyüme ile stokların 129 milyon ton olduğu 2010/11 sezonundan beri birikmekte olduğu yorumunu yapmıştı. Başlıca mısır ihracatçısı ABD, Arjantin, Brezilya ve Ukrayna’da 2013/14 sezonu dönem sonu mısır stokları 61 milyon ton düzeyinde gerçekleşecek. IGC; başlıca ihracatçıların (ABD, Arjantin, Brezilya ve Ukrayna) 2013/14 sezonu sonunda 49 milyon ton miktarda gerçekleşeceğini öngördüğü dünya dönem sonu mısır stoklarının, 2014/15 döneminde, Haziran ayı öngörüsünden 6 milyon ton ve 2013/14 sezonundan 11 milyon ton yüksek, 60 milyon ton düzeyinde öngörüldüğünü belirtti. Konsey; 2014/15’de başlıca ihracatçıların devir stoklarının eğilimin üzerinde stok/kullanım oranı ile nispeten rahat olarak öngörüldüğünü de kaydetti. 11 www.nud.org.tr : n e d a m rı a s i, s e iy d e Azteklerin h mısır 14 kapak Yağ, şeker ve un gibi birbirine zıt ürünleri bağrından çıkarabilen başka ürün yok gibi. Mısırözü yağı, mısır şekeri ve mısır unu ile nişastası pek çok ülkenin mutfağında olduğu kadar gıda sanayinde de kendine tartışmasız bir yer edinmiş durumda. Mısır şekeri ise neredeyse tüm meşrubatların tatlandırılmasında kullanılıyor. M ısır yeryüzünde en fazla incelenmiş bitki türü. İnsan kültürleri ve bağımlı oldukları bitkiler arasındaki ortak yaşam ilişkisini inceleyen bilim dalı olan etnobotanik, ilk ıslah edilen mısırı ve sonrasında dünyaya yayılmasını derinlemesine araştıran bilim dallarından sadece biri. Etnobotanikçiler, arkeologlar, antropolojistler, taksonomistler, gıda ve tahıl bilimciler, beslenme uzmanları, genetikçiler, biyoteknoloji uzmanları, sanat tarihçileri ve daha birçokları mısırın gelişimi ve yayılımı ile ilgili sorulara cevaplar arıyor. Bu kadar bol ve farklı renklerde bilimsel kaynak haliyle mısırın doğal ve kültürel tarihi hakkında birçok bilgi sunuyor. Yeni dünyanın bilinen en eski bitkisi ve adeta bir altını andıran sapsarı taneleriyle insanoğlunun tüm mevsimlerde severek yediği mısır, eski Mısır Uygarlığı ile boy ölçüşebilecek hatta ondan daha uzun bir tarihe sahip. Mısır bitkisinin yaklaşık 9.000 yıldır yetiştirildiği sanılıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; Meksika’da Tehuacán ile Yucatán arasındaki bölgede 5.500 yıl önce mısır ekimi yapılıyormuş ve mısır bitkisi otsu yabani bir bitkiden türetilmiş. Orta Amerika’da ortaya çıkan ilkel mısır türleri hızla ıslah edilerek Kuzey Amerika ve And dağlarının doğu etekleri yoluyla Güney Amerika’ya yayılmış. Peru’da bulunan ilk mısır örnekleri M.Ö. 6070 yılına dayanıyor. Mısırın yabani bitkiden yenilebilir mısır bitkisine dönüşme hikâyesi bugün hala tam olarak bilinemiyor. Bu konuda ortaya atılan farklı görüşler de yetersiz kalıyor. Kesin olan tek şey bugün bildiğimiz mısırın eski atalarından çok farklı olduğu. İlk mısır bitkileri arasında tırnak kadar küçük koçanı olanlar, hatta mısır tanelerinin bugünkü gibi altın sarısı yerine, kapkaradan, kıpkızıla, masmaviden, mosmora kadar değişen renkleri vardı. İtalyanlar “Türk Tahılı”, Macarlar ise “Türk Buğdayı” diyor Amerika’nın keşfiyle mısır ekimi dünyanın diğer taraflarına da yayılmış. Ancak mısır bitkisinin Kolomb’dan çok 15 www.nud.org.tr Aztekler Aztekler bugün Meksika’nın bulunduğu bölgede 14 ve 16’ncı yüzyıllar arasında hüküm sürmüş bir uygarlıktır. Bu insanların kültürü ve tarihi hakkındaki bilgiler yapılan kazılardan, eski el yazmalarından ve İspanyol fatihlerin güncelerinden kaynaklanmak- tadır. Üç yüz yıl boyunca Meksika vadisinden başlayarak tüm körfeze yayılan Aztek İmparatorluğu, Hernán Cortés önderliğindeki İspanyollar ve yerlilerden oluşan bir ordunun başkent Tenochtitlan ele geçirmesi ile 1521’de son bulmuştur. Azteklerin en önemli besin maddesi mısırdı. Mısırla yapılan türlü yiyeceğin yanında fasulye, çeşitli tahıllar ve fermente içecekler; vitamin ve mineral açısından zengin, ortalama düzeyde Aztek insanları için sağlıklı ve dengeli bir beslenme tarzı oluşturuyordu. Bunların yanında Aztek egemenliğindeki bölgede yetişmeyen, bu nedenle dışarıdan getirilen kakao ile yapılan bir içecek lüks gıdalar arasında yer alıyordu. Bu içeceğin Aztek dilindeki söylenişi bildiğimiz çikolataya ismini vermiştir. 16 kapak Mısır Avrupa’ya ulaştığında halihazırda üretilen buğday, arpa ve yulaf gibi tahıllardan daha az besleyici olduğu söylentisi ile karşılanmış. Buğdaya göre daha yüksek verimli, daha hızlı yetişen, zor koşullara daha kolay adapte olmasına rağmen mısırın sadece hayvan yemi ve fakir halkın yiyeceği olması uygun görülmüş. önce yayılmaya başladığı da söylentiler arasında. Bu iddiaya göre yaklaşık 1000 yılında Amerika kıtasından Polinezya’ya geçen mısır, oradan Güneydoğu Asya ülkeleri ile tanışmış. Yıllar sonra Hindistan’dan Arap tacirlerle Ortadoğu ve Anadolu’ya gelmiş ve oradan da Batı dünyasına geçmiş. Bu hikayenin hangi kısmı doğru bilemiyoruz ancak Venedik limanlarına ilk mısırın kesinlikle batıdan değil doğudan geldiğini biliyoruz. Bu nedenle İtalyanlar mısıra “Türk tahılı” anlamına gelen “Grano Turco” adını münasip görmüşler. Macarlar, mısır bitkisini Türklerden öğrenmişler ve halen mısıra “Türk Buğdayı” demektedirler. Balkanlarda mısırın yaygın olmasının sebebi de Osmanlı Devleti olmuş. hızlı yayılmasının en önemli nedeni. Ayrıca mısır bitkisi yeryüzündeki en yararlı ve en fonksiyonel tarım ürünlerinden biri. Mısırdan birbirinden tamamen farklı pek çok ürün elde ediliyor. Yağ, şeker ve un gibi birbirine zıt ürünleri bağrından çıkarabilen başka ürün yok gibi. Mısırözü yağı, mısır şurubu ve mısır unu ile nişastası pek çok ülkenin mutfağında olduğu kadar gıda sanayinde de kendine tartışmasız bir yer edinmiş durumda. Tarihte pek çok ülke varlığını mısıra borçlu. Orta Amerika medeniyetleri adeta mısır bitkisi ile yoğrulmuş. Eski Maya tapınaklarında başköşe mısır tanrısına ayrılırmış. İnanışa göre yarı tanrı Quetzalcoatl mısır bitkisini Azteklere armağan etmiş. Eski İnka takvimi mısır ekiminin ve hasadının tarihlerine göre ayarlanır, mevsimler de buna göre düzenlenirmiş. Avrupa’da mısırın kültürel, ekonomik ve politik etkileri, tahılın kıtaya ulaşmasını takip eden nüfus patlaması ile kendini göstermiş. Mısır yaprakları döşekleri doldurmaktan hasır örgüye kadar pek çok işe yarıyor. Mısır yaprağından oyuncak bebek yapımı Amerika’da yaygın bir halk sanatı. Koçanı ise hayvanları beslemede kullanılıyor. Mısır taneleriyle Afrika’da açlar doyuyor. Fransa’da zengin sofralarını süsleyen kazların yiyeceği oluyor ve mısırla beslenen kazların ciğerleri lüks sofralarda baş tacı ediliyor. Kaz ciğeri ezmesi ‘Foie gras’ tadının gizini mısır tanelerinden alıyor. Özellikle buğday yetişmesine elverişli olmayacak kadar nemli iklimlerde ve pirinç ekilemeyecek kadar kuru bölgelerde yetişebilmesi, ekimden hasada geçen sürenin kısalığı, buğdaya göre iki kat verimli olması mısırın bu kadar Mısır ile ilgili son bir gizemi de sizinle paylaşalım; bir mısır koçanındaki sıra sayısı, her zaman çift sayıda oluyor. Her soyduğunuz koçanın sıralarını sayın, eğer tek sayılı sırası olan mısır bulursanız tarihe geçersiniz. Mısırdan elde edilen ve çok yaygın kullanılan bu ürünler dışında mısır bitkisinin tanesinden koçanına, püskülünden, yaprağına kadar her yeri kullanılıyor. Mısır püskülü prostat ve böbrek hastalıklarına iyi geliyor, zayıflamak isteyenlerin kurtarıcısı oluyor. 15 www.nud.org.tr Biyoteknoloji Piyasaya çıktıkları günden bu yana güvenli bir şekilde kullanılan biyoteknoloji ürünü ekinler, çiftçilerin ve diğer nüfusun sağlığı ve refahını etkileyecek faktörlerden sadece biri. Genleri bir organizmadan diğerine aktarmaya genetik modifikasyon, genetik mühendisliği veya genetik iyileştirme denilmektedir. Bu işlem hastalığa karşı direnç gibi kullanışlı özelliklerin genler yoluyla bir bitki, hayvan ya da mikroorganizmaya aktarılması ile yürütülür. Bunun dışında genetik mühendisliğinden ıslah, doku kültürü gibi alanlarda da yararlanılır. Islah Tarımsal Biyoteknoloji Nedir? Tarımsal biyoteknoloji; bitkileri, hayvanları ve mikroorganizmaları geliştirmek için kullanılan bilimsel tekniklerin bir toplamıdır. Bilim insanları, DNA hakkındaki bilgilerimize dayanarak tarımsal verimliliği artıracak çözümler geliştirmişlerdir. Ekinlerde bazı avantajlı yönleri iyileştirebilecek genleri tanımlama ve bu özellikler üzerinde çok hassas şekilde çalışabilme yetisi ile biyoteknoloji ekin ve hayvan ıslah çalışmalarını hızla ileri götürmüştür. 16 Geleneksel ıslah çalışmaları bitki ya da hayvanların gözle görülür ya da ölçülebilir özelliklerine göre seçilmesine dayalıdır. Buna karşın bilim insanları gözle görülür olmasa da bir bitki veya hayvanın istenilen bir özelliği taşıyıp taşımadığını organizmadaki genetik moleküler markörleri inceleyerek belirleyebilmektedirler. Bu şekilde ıslah daha hassas ve etkili olmaktadır. Doku kültürü Doku kültürü bitkilerin laboratuvar ortamında hastalıksız bitki parçalarından yeniden üretilmesidir. Bu teknik dikilmeleri için hastalıksız ekin fideleri yetiştirmek için kullanılmaktadır. Doku kültürü kullanılarak üretilen ekinlere örnek olarak narenciye, ananas, avokado, mango, muz ve kahve verilebilir. bilimsel Tarım ve Gıda Üretimi 2003’te %85’inden fazlası Biyoteknoloji ürünü ilk gıdalar enzim ve maya yoluyla 1990’da üretilmiştir. 1995’ten beri çiftçiler genetik mühendisliği ürünü ekinler yetiştirmektedir. 2003’te çoğu gelişmekte olan ülkelerde kaynak sıkıntısı çeken çiftçiler olmak üzere 18 ülkeden 7 milyon çiftçi biyoteknoloji ürünü bitkileri ekmekteydi. gelişmekte olan ülkelerde kaynak Tarımsal Biyoteknolojinin Etkileri diğine dair sertifika istenir. Bunun yanında garanti olması için güncel GDO test sonucu da talep edilebilir. Tohum alımı sırasında el değiştiren sertifika, fatura ve bunun gibi tüm belgelerin asılları, aslı olmayan belgelerin kopyaları dosyalanarak saklanır. Piyasaya çıkmalarından beri biyoteknoloji ürünü ekinler güvenli bir şekilde kullanılmaktadırlar. Tarımsal biyoteknoloji özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilerin ve diğer nüfusun sağlığı ve refahını etkileyecek faktörlerden sadece biridir. Biyoteknoloji sürekli geliştiği için halkın bu konulardaki yargısı da biyoteknolojinin toplumda oynayacağı rolün belirlenmesi üzerinde daima etkili olacaktır. Kontrollü ithalatı izinli, kontrolsüz ekimi yasak: GDO Ülkemizde genetiği değiştirilmiş bitki ekimine Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca izin verilmemektedir. Doğal türlerin korunmasından, uygun kontrol sistemlerinin oturtulamamış olmasına kadar birçok nedenle uygulanan olan bu yasağa rağmen yine de GDO tohumlarla karşı karşıya gelme olasılığı her zaman bulunmaktadır. Fark etmeden genetiği değiştirilmiş tohum ekerek ceza alma riskinden korunmak için çiftçilerimizin uymaları gereken kurallar aşağıda verilmiştir: Tohum alımında: Tohum alırken ürünün GDO içerme- sıkıntısı çeken çiftçiler olmak üzere 18 ülkeden 7 milyon çiftçi, biyoteknoloji bitkileri ekmekteydi. Tohum ekiminde: GDO içeren tohum ekilmiş bir tarladan ya da bir şekilde doğaya karışıp çimlenmiş tohumlardan tozlaşma yoluyla GDO bulaşısı olabilir. Tarlalar arasında ürünün türüne uygun tampon şerit oluşturulması, rüzgar kesici panolar ya da çit görevi görecek bitkiler ekilmesi bir yere kadar bu riski engeller. Özellikle ortak kullanılan ya da kiralanan tohumlama araçları, pulluk, traktör gibi ekipmanları iyi temizlenmelidir. Temizleme tarlaya uzak yerlerde yapılmalıdır. Temizleme sonucu araçtan çıkan tohumlar yeniden ekilmemelidir. Hasatta: Dönem dönem, en kötü ihtimalle hasattan önce ürün test ettirilmelidir. Eğer bulaşıdan şüpheleniliyorsa tarla bölümlere ayrılarak her bölümden alınan örnekler ayrı ayrı saklanmalı ve test ettirilmelidir. Ayrıca her örnek için şahit örnek alınması gerektiği unutulmamalıdır. Bu şekilde, varsa bulaşının kaynağı daha kolay tespit edilebilir. Hasat araçları temizlenmiş olmalıdır. Temizlemeye rağmen içinde bitki parçaları sıkışan araçları temizlemek için öncelikle küçük bir alanda temizleme hasadı yapılır. Depolar iyi incelenmiş ve temizlenmiş olmalıdır. Çünkü daha önceden kalan GDO tozları ve parçaları bulaşıya neden olabilir. Taşıma için kullanılacak kamyon, tır, konteynerin incelenmesi ve temizlenmesi sorumluluğu çiftçiye aittir. Taşma yapılan araçlar ve alınan hizmetler kayıt altına alınmalıdır. Her aşamada: GDO bulaşı kaynakları çok sınırlıdır. Çapraz döllenme, tohumda karışma ve insan hataları bunların en önemlileridir. Her aşamanın kayıt altında tutulması, olası bir bulaşının kaynağının belirlenmesi için çok önemlidir. Bu konuda sorumluluk çiftçiye aittir. 17 www.nud.org.tr 20 röportaj Bursa Pastacılar Tatlıcılar Süt ve Süt Ürünleri Şekerciler Odası Başkanı Necip Daş: “Kayıt dışı halk sağlığını tehdit ediyor” Röportaj: Metin Ertunç B “Gıdada kayıt dışının farklı boyutları var. Ekonomik boyutunun yanında halk sağlığı da riske giriyor. Aynı zamanda kayıtlı üyelerimiz de haksız rekabet nedeniyle mağdur oluyor. Yaptığımız araştırmalarda Bursa’da 200’e yakın kayıt dışı üretim ve satış yeri tespit ettik. Ancak oda olarak bir yaptırımımız yok; ilgili mercilere durumu bildirip, takibini yapıyoruz.” ursa’nın tarihi dokusunu yansıtan bir caddedeyiz. Burası Cumhuriyet Caddesi. Şehrin ünlü tramvayı, bu ünlü caddeyi bir baştan öbür başa kadar kat ediyor. Caddenin devamında Bursa’nın ünlü iş ve alışveriş merkezlerinden Zafer Plaza yer alıyor. İlk defa geldiğimiz cadde muhtemelen öğleden sonra bir vakit olması nedeniyle hayli kalabalık. Birilerine değmeden yürümek neredeyse mümkün değil. Tam köşede Tarihi Bursa Tatlıcısı var. Nihayet aradığımız yeri bulduk. Burası, Bursa Pastacılar Odası Başkanı Necip Daş’a ait. Bize yolu tarif ettiğinde bu kadar zahmetli olacağını tahmin etmemiştik. Başkan gülümseyerek; “Bursa’nın trafiği ile tanışmışsınız, belli” diyor. Dükkânın girişinde birbirinden güzel tatlılar gözümüze çarpıyor. Necip Daş, burada en çok halka tatlısı, bunun yanında tulumba, taş kadayıf ve buna benzer aperatif tatlılar diyebileceğimiz, vatandaşın ayaküstü ya da hemen tüketebileceği tatlıların revaçta olduğunu söylüyor. Öğrendiğimize göre, Başkan Daş, aslında halka tatlısının ustası; “Benim mesleğim bu tatlıyı öğrenmekle başladı” diyor ve daha biz sormadan hemen ekliyor, “Herkes öy- le zannediyor ama baba mesleğim değil tatlıcılık.” Niğde Çamardı’nın Celaller Köyü’nden ilk defa gurbete çıktığı Kayseri’de öğrenmiş bu tatlıyı. “Bağdat tatlısı çok ünlü” Bir de Bağdat Tatlısı var. İsmini ilk kez duyduğumuz bu tatlı için, “Bursa’dan başka yerde bulamazsınız” diyor Necip Bey; “İçinde irmik, un, yumurtanın beyazı var. Herkes kıvamını tutturamaz, o nedenle her yerde bulamazsınız. Dayanma süresi de uzun. Ama Kestane Şekeri gibi ismi duyulmuş bir tatlı değil. Fakat Bursa halkı çok iyi biliyor.” Düzce, Adana, Bursa hattı Kayseri’de geçirdiği 5 yılın ardından, abisiyle önce Düzce’ye, ardından da Adana’ya yerleşmiş. “O günden beri hep ticaretle uğraştım” diyor. Adana’da 5 yıl kaldıktan sonra kız kardeşinin daveti ve cesaretlendirmesiyle Bursa’ya geliyor. Daş, o ilk günleri şöyle anlatıyor: “Onlar vesile oldular, bu sayede buraya yerleştim. 96 senesine kadar seyyar el arabalarıyla çalıştım. O yıl önce karşıdaki dükkanı (konuştuğumuz dükkanın tam karşısında küçük bir unlu mamuller işletmesi de var Necip Bey’in) devraldık. O zamanlarda da bu- 19 www.nud.org.tr “Odamızın kayıtlı 430 üyesi bulunuyor. Yaptığımız araştırmalarda Bursa’da 200’e yakın kayıt dışı üretim ve satış yeri tespit ettik. Düşünsenize neredeyse üye sayımızın yarısı ka22 dar kayıt dışı var.” röportaj Bursa’da tatlı tüketimi zannedildiği kadar çok değil. Ancak Ramazan’da, kandillerde ve diğer özel günlerde tüketim artıyor. rada dükkan bulmak mucizeydi. 20 bin mark hava parası verdim, 30 bin marka yakın da tadilat masrafı. Uzun zaman karşıdaki yeri işlettim. Sonra burayı da devraldık. Şimdi iki dükkanda yürütüyorum tüm işlerimi.” Aklınızda başkan olmak düşüncesi var mıydı? Yoktu. Çünkü o zamana kadar, yani oda yönetimine seçildiğim 2002 yılına kadar bu tip işlerle hiç ilgilenmemiştim. Ama şöyle bir durum var; bizim burada 200’e yakın dondurmacı var ve çoğu Çamardı’lı. Hepsiyle de görüşüyorum, ahbaplığımız var çoğuyla. Arkadaşlar, ‘Abi neden sen başkan olmayasın, aday olursan seni destekleriz’ dediler. Başkanlık işi de böyle başladı. 8 yıldır. Üçüncü döneme hazırlanıyoruz. Şu ana kadar başka bir aday görünmüyor. Ama son dakikaya kadar belli olmaz. Benim yerine geldiğim başkanımız, Allah rahmet eylesin, 20 yıl başkanlık yapmıştı. Epey zorlu bir iş öyküsü sizinki… Evet, öyle… Tatlıcılık, benim çocukluk mesleğim. Bu işin mutfağından geldim ben. Yani her türlü çilesini, sıkıntısını, yokluğunu görerek geldim bugünlere... Gerekirse şu an mutfağa girip bulaşığı yıkayabilirim, temizlik yapabilirim; bundan da hiç gocunmam, iftihar ederim. Genellikle hafta sonları önlüğü giyer, tezgâhıma geçerim. Müşteri ile birebir ilgilenmeyi seviyorum. İşimi her zaman severek yaptım. Bu nedenle bugün temsil etmiş olduğum esnafa da en güzel hizmeti veriyorum. Türkiye’de Bursa Pastacılar Odası’nın ismini duyurdum, hamdolsun. Her yıl fuarlara giriyorum; amacım odamızı en güzel şekilde temsil etmek. Üyelerimizin 7 gün 24 saat hizmetindeyiz. Üyelerinizin sorunlarından bahsedelim biraz… da Üyelerimizin mevzuattan, prosedürlerin çokluğundan kaynaklanan bazı sıkıntıları var. Örneğin; bir ruhsat almak isteseniz, akla karayı zor seçiyorsunuz. Bu noktada görevlilerden doğru yönlendirme ve daha iyi bir yaklaşım bekliyoruz. Tabii, bir de merdiven altı diye tabir ettiğimiz kayıt dışı çalışan yerler var ki en büyük sorunlarımızdan birisini teşkil ediyor. Bu soruna her platformda, gazete ve televizyonlara yaptığım açıklamalarda muhakkak dikkat çekiyorum. Evet, vergi ödemiyor, işçisinin sigortasını ödemiyor, hijyen, iş güvenliği bunların hiç biri yok. Devlet kaybediyor. Aynı zamanda kayıtlı üyelerimiz de haksız rekabet nedeniyle mağdur oluyor. Ama gıdada kayıt dışının, merdivenaltının çok daha farklı boyutları var. Ekonomik boyutunun yanında halk sağlığı da riske giriyor. Odamızın kayıtlı 430 üyesi bulunuyor. Yaptığımız araştırmalarda Bursa’da 200’e yakın kayıt dışı üretim ve satış yeri tespit ettik. Düşünsenize neredeyse üye sayımızın yarısı kadar kayıt dışı var. Ancak oda olarak bir yaptırımımız yok; ilgili mercilere durumu bildirip, takibini yapıyoruz. Şeker ve sağlık gündemde. Siz ne söylersiniz bu konuda? Ben hem tüketicinin hem de esnafımızın daha fazla doğru bilgiyle bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu konuda kafa karışıklığı olduğunu görüyorum. Biz Oda olarak şunu söylüyoruz: ‘Tüketici bilinçli olmalı.’ Esnafımıza da dönüp; “Gıdada hijyene önem verelim” diyoruz. 21 www.nud.org.tr tacak lilik ar m i r e v e d retim Tarımsal ü k a c a k a e iy m o n 17 milyar lira eko Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin önlenmesini ve toplulaştırılmasını öngören Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, mülkiyet sorunlarından kaynaklanan yıllık 17 milyar liralık ekonomik kaybı önlemeyi amaçlıyor. 24 dosya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 9 yıldır üzerinde çalıştığı ve tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin önlenmesini ve toplulaştırılmasını öngören Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 15 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Kanun, tarım arazilerinin miras yoluyla küçük parsellere ayrılmasının engellenmesini ve bu yolla mülkiyet sorunlarından kaynaklanan ve yıllık 17 milyar lira olduğu hesaplanan ekonomik kaybın önüne geçmeyi amaçlıyor. küçük belirlenemeyecek. Bakanlık, asgari tarımsal arazi büyüklüklerini günün koşullarına göre arttırabilecek. Ancak, tarım dışı kullanım izni verilen alanlar veya çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak ihtiyaçları olan bitkilerin yetiştiği alanlarda, arazi özellikleri nedeniyle belirlenen asgari tarımsal arazi büyüklüğünden daha küçük parsellerin oluşması gerekli olduğu takdirde, Bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilecek. Mülkiyetin devri esas alınacak Tarımsal üretimde ölçeği büyütecek yeni Kanuna göre, asgari tarımsal arazi büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca belirlenecek. Belirlenen asgari büyüklüğe erişmiş tarımsal araziler, bölünemez eşya niteliği kazanacak. Asgari tarımsal arazi büyüklüğü; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan Tarımsal üretimde ölçeği büyütecek yeni Kanuna göre, asgari tarımsal arazi büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin devri esas olacak. ekonomik, ekolojik ve Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması halinde, mülkiyeti devir işlemleri mirasın açılmasından itibaren bir yıl içerisinde tamamlanacak. Mirasçılar, miras bırakanın ölümünden sonra terekede bulunan tarımsal arazi ve işletmenin mülkiyeti hakkında; bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya, Türk Medeni Kanunu’na göre kuracakları Gıda, Tarım ve Hayvancılık teknik özellikleri gözetilerek Bakanlığı’nca belirlenecek. 25 www.nud.org.tr Mirasa konu tarımsal işletmenin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmadığı aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına, mirasçılarının tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları bir limited şirkete ve mülkiyetin üçüncü kişilere devrine karar verebilecek. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılar sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilecek. Sulh hukuk hakimi, tarımsal arazi veya işletmenin mülkiyetinin; tespit edilen ehil mirasçıya devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması halinde öncelikle asgari geçimini bu işletmeden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması halinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması halinde mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verebilecek. itibaren 20 yıl içerisinde bu işletmeye ait arazilerden tamamının veya bir kısmının tarım dışı kullanım nedeniyle değerinde artış meydana gelmesi durumunda; arazinin değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanarak, aradaki fark diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyetini devir alan mirasçı tarafından ödenecek. Kamu kurum ve kuruluşları ile finans kurumları, tarımsal işletme mülkiyetinin belirtilen sürede devredilmediğini, Bakanlığa bildirecek. Bakanlık mirasçılara 3 aylık süre verecek. Verilen süre sonunda devir olmaması halinde, Bakanlık resen veya bildirim üzerine bu yerlerin istemde bulunan ehil mirasçıya, ehil mirasçı olmaması durumunda en fazla teklifi veren istekli mirasçıya devri, aksi halde üçüncü kişilere satılması için ilgili sulh hukuk mahkemesine dava açabilecek. Hakim satışa karar verebilecek Mirasa konu tarımsal işletmenin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmadığı takdirde, hakim, satışına karar verebilecek. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılacak. Tarımsal işletme mülkiyetinin mirasçılardan birine devredilmesinden 24 Tarımsal arazilerin satılması halinde, sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahip olacak. Bakanlık, gerekli hallerde asgari tarımsal arazi büyüklüğünün altındaki tarımsal arazileri toplulaştırabilecek veya bu düzenleme kapsamında takdirde, hakim satışına karar verebilecek. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılacak. kamulaştırabilecek. Toplulaştırma uygulamalarında, tahsisli araziler asgari tarımsal arazi büyüklüğünün altındaki arazilerle birleştirilerek yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğünde yeni tarımsal araziler oluşturulabilecek. Bu suretle oluşturulan araziler; öncelikle toplulaştırma veya kamulaştırma konusu olan arazi maliklerine, bu kişiler satın almadığı takdirde asgari büyüklükte tarım arazisi bulunmayan yöre çiftçilerine Maliye Bakanlığı’nca doğrudan satılacak. Kanunun yayımı tarihinden itibaren 2 yıl içinde yapılacak devir işlemleri harçlardan müstesna olacak. dosya 25 www.nud.org.tr Tarladaki Ecza Deposu Mısır, bağırsak hareketlerine yardımcı olan liflerden, kansere karşı vücudumuzu koruyan fenolik maddelere kadar birçok besini bünyesinde barındırıyor. Ü lkemizde ilk zamanlarda daha ziyade yemlik olarak ve ekmek yapımı için yetiştirilen mısır son yıllarda nişasta, nişasta bazlı şeker, yem sanayi ham maddesi gibi endüstriyel kullanım alanlarındaki hızlı gelişme ile en çok yetiştirilen üçüncü tahıl konumuna gelmiştir. Endüstriyel gelişmelerin yanında mısırın mısır unu, haşlanmış mısır, közde mısır, patlamış mısır, mısır kavurgası, mısır çerezi, bardakta mısır, çorba ve salatalarda mısır gibi çok çeşitli şekillerde gıda olarak tüketimi de artmıştır. Bu yönüyle mısırın gizli bir sağlık besini olarak anılması hatalı olmaz. Mısır, diğer tahıllarla karşılaştırıldığında besin değeri anlamında hak ettiği konuma gelememiştir. Besin değeri açısından da çok renkli bir tahıl olan mısır, bağırsak hareketlerine yardımcı olan liflerden kansere karşı vücudumuzu koruyan fenolik maddelere kadar birçok bileşeni bünyesinde barındırmaktadır. Mısırın sayısız faydaları arasında, içerdiği vitaminler ve mineraller ayrı bir yer tutmaktadır. 28 Enerji Kaynağı Olarak Mısır Mısır yüksek oranda karbonhidrat içermektedir. Bunların bir kısmı sindirilebilir nişasta ve şekerlerden, kalan kısmı ise sindirilemeyen lif karbonhidratlardan oluşmaktadır. Sarı tatlı mısırın 150 gramı yaklaşık 130 kalori içermektedir. Toplam kalori miktarı, günlük enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayabilmektedir. Sindirilemeyen Besin: Lif Mısırda bol miktarda lif bulunmaktadır. 150 gram mısırdan alınan lif, kadınlarda günlük ihtiyacın %17’sini erkeklerde %11’ini karşılar. Suda çözünmeyen, bu nedenle de sindirilemeyen lif yapıları suyu emer ve yapılarında hapseder. Bu özellikleri ile kabızlık ve hemoroidi önler. Liflerin bağırsak kanserine karşı koruyucu etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu etkinin lifler sayesinde bağırsaktan geçişin hızlanması yanında besinlerdeki kanserojen maddelerin seyrelmesi sonucu olduğu tahmin edilmektedir. Vitamin Kapsülü Mısırın sayısız faydaları arasında içerdiği vitaminler ve mineraller ayrı bir yer tutmaktadır. Vitaminlerin bir kısmı beslenme ve sağlık vücudumuz tarafından üretilebilirken bazıları besinler yolu ile alınmak zorundadır. Bu noktada mısır çok önemli bir kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Mısırda bulunan vitaminlerin en önemlileri B grubu vitaminler, özellikle tiamin (B1) ve niasin (B3) vitaminleridir. Bunun yanında mısır bünyesinde birçok başka vitamin ve minerali de barındırır. Tiamin, karbonhidratların hücreler tarafından enerjiye çevrilebilmesini sağlar, kalp, kaslar ve sinir sisteminin düzgün çalışmasını sağlar. Enerji üretimi sinir ve beyin hücreleri için önemlidir. Bu yönüyle tiamin, algılama kapasitesi üzerinde önemli rol oynar. Niasin sindirim sisteminin, cildin ve sinirlerin düzgün çalışmasına yardımcı olur. Gıdaların enerjiye çevrilmesinde de rolü vardır. Elli yıldan uzun süredir kandaki iyi kolesterolün yükseltilmesi amacıyla kullanılan bu vitaminin kalp damar rahatsızlıklarını bir nebze engellediği düşünülmektedir. Gıdalarla niasin alınmaması ishal, dermatit, pellegra hastalığına yol açar. Mısırda bulunan önemli bir diğer vitamin folik asittir. Özellikle hamilelik beklentisinde olan kadınların düzenli alması gereken bu vitaminin, homosistein birikimini önleyerek kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etki sağladığı da düşünülmektedir. Bunlar yanında mısırdan sağladığımız diğer vitaminler karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmalarında yer alan pantotenik asit, A vitamini hammaddesi beta karoten, hücre oluşumu için gerekli E vitamini ve bunun gibi bir antioksidan olan C vitaminidir. Mısırda ayrıca fosfor, magnezyum, mangan, çinko, demir ve bakır gibi mineraller ve selenyum gibi eser elementler de vardır. Tansiyona Karşı Mısır İçerdiği fenolik bileşenler sayesinde hipertansiyona karşı koruyucu olduğu düşünülen mısırda bulunan yağların , kandaki kötü kolesterol seviyesini düşürdüğü ortaya koyulmuştur. Mısır yağının damar tıkanıklığını önleyen bu olumlu etkisi, mısır bitkisini kalp damar sağlığı için çok önemli bir hale getirmektedir. 27 www.nud.org.tr Uzmanlar, mısır şekerinin sağlığa etkileri üzerinde hemfikir ABD’de bir grup bilim adamı tarafından yapılan ve sonuçları Uluslararası Obezite Dergisi’nde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu’nun spesifik olarak obeziteye yol açtığını gösteren hiçbir kanıt yok! 28 beslenme ve sağlık 1 8 Eylül 2013 tarihili Uluslararası Obezite Dergisi’nde (International Journal of Obesity) yayınlanan “HFCS’yi obezite salgınının nedeni olarak göstermek için yeterli kanıt yok” başlıklı bilimsel araştırma makalesi, Amerika’da son yıllarda gittikçe yaygınlaşan obezite salgınından Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu’nun (HFCS) sorumlu olduğunu gösterecek hiçbir kanıt bulunmadığını ortaya koydu. ABD’li 4 bilim adamı, dergiye yazdıkları makalede, HFCS üzerine yapılmış araştırmalara göre mısır şurubunun, beyaz şekerden beslenme açısından hiçbir farklılığa sahip olmadığını gösteren birçok kanıta ulaştıklarını belirttiler. Bu sonucun Amerikan Tıp Kurumu ile Amerikan Beslenme ve Diyetetik Akademisi’nin açıklamaları ile örtüştüğünü belirten araştırmacılar sakkaroz (beyaz şeker, çay şekeri) ve HFCS’nin kimyasal yapıları arasında fark olmadığını ve insan vücudunda aynı şekilde sindirildiğini ifade ederek, toplumda HFCS tartışmalarının aynı şiddetle süreceğini ve bu konuda araştırmaların devam edeceğini eklediler. Makalede HFCS ile ilgili şu değerlendirme yer alıyor: “HFCS kullanımı Medyada yer bulan “obezitenin mısır şurubundan kaynaklandığı” iddialarının asılsız olduğu bildirildi. 1970-1999 arasında büyük artış gösterdi, 1999’dan sonra düşmeye başladı. En fazla kullanıldığı yıl olan 1999’da bile sofra şekerine göre kullanımı düşüktü. Şu anda sofra şekeri dünya çapında en fazla kullanılan tatlandırıcıdır (HFCS’nin 9 katından yüksek). Sofra şekeri ve HFCS’nin fruktoz/glukoz olarak bileşimleri çok benzerdir (50/50’ye karşı 55/45 gibi). Sofra şekeri ince bağırsakta fruktoz ve glukoza ayrılır, HFCS’de bunlar zaten ayrıdır. İki şeker de insan sindirim sisteminde benzer şekilde emilir. HFCS ve sofra şekeri eşdeğer tatlılık ve kalori içermektedir. Geçen on yılda yapılan araştırmalarda HFCS ve sofra şekerinin insanlardaki kan şekeri, insülin, leptin ve grelin değerleri üzerinde kısa dönem etkilerinde fark olmadığı görülmüştür. Bu çalışmalar iki cinsiyetten hem zayıf hem obez kişilerde yapılmıştır. Amerikan Tıp Birliği ve Amerikan Beslenme ve Diyetetik Akademileri HFCS’nin tek başına bir obezite sebebi olmadığını açıklamışlardır. Klinik deneylerin yanında şu veriler de vardır: HFCS kullanımının son on yılda düşmesine rağmen çoğu bölge ve ülkede obezite aynı kalmış ya da artmaya devam etmiştir. ABD’de sofra şekeri en büyük fruktoz kaynağıdır. HFCS kullanılmayan ya da az kullanılan Meksika, Avustralya, İngiltere gibi ülkelerde de obezite ve şeker hastalığı salgını vardır. Bilimsel tartışma sona erdi Bilimsel anlamda neredeyse bir uzlaşmaya varıldı ancak toplumsal tartışma sürüyor. Her iki şekerin eşdeğer olduğu yönündeki devasa bilimsel kanıtlara rağmen internette HFCS obezite arasındaki farazi bağlantıya ve birçok başka metabolik anormalliğe değinen binlerce sayfa ve HFCS yerine sofra şekeri kullanmaya yönelen birçok üretici var. HFCS obezite ilişkisi ile ilgili bilimsel tartışma bitse de şimdi de HFCS ve sofra şekerinin eşdeğer olduğu ve her ikisinin de obezite salgını ve metabolik anormalliklerle ilişkili olduğu teorisi ortaya çıktı. Bunun nedeni her iki şekerde bulunan fruktozun metabolizmayı bozduğu inancı. Bu argüman da büyük oranda çoğunlukla fruktoz, glukoz, HFCS ve sofra şekerinin çok yüksek oranda kullanıldığı epidemiyolojik çalışmalar ve hayvan deneylerine dayanmaktadır. Şunu belirtmek lazım, normalden fazla bile olsa fruktoz ya da şekerli içecek tüketimlerinin obezite ile ilişkisi olduğu sonucuna varılamadı. Yine de şekerli içeceklerin yasaklanması, kısıtlanması ya da yüksek vergi uygulanması gibi çağrılar var. Bu tartışmalar halk sağlığını ilgilendiren kararların şu anda elimizde bulunandan daha ciddi kanıtlara dayanması gereksinimine rağmen hızla devam etmekte.” 29 www.nud.org.tr M ısır tipik bir sıcak iklim bitkisi- gundur. Bitkinin gelişimi hafif asitli veya dir. En uygun çimlenme sıcaklığı nötr toprakta daha iyi olmaktadır. Mısır yetiştiriciliği 18°C’nin üzerindedir. En uygun büyüme 30 Gıda Tarım ve Hayvancılık sıcaklığı 25-30°C olan mısırın olgunlaşma Mısır Ekimi ve hasat tarihi de sıcaklığa bağlıdır. Her bölgenin iklim ve toprak koşullarına uygun melez tohumlar geliştirilmiştir. Uygun olan en erken tarihte ekim yapılmalıdır. Genel ekim zamanı olarak 10 Nisan-15 Mayıs arası düşünülebilir. İkinci ekim yapılan Akdeniz bölgesinde bunun için ideal zaman buğday hasadından sonra, yani Haziran’ın ikinci yarısıdır. Ekim zamanı toprak sıcaklığına göre belirlenmelidir. 10°C’nin altında mısır çimlenmez. Uygun ekim derinliği ekim zamanı ve toprağın nemi ile ilgilidir. Genel olarak 5-8 cm verilen ekim derinliği hafif topraklarda ideal olarak 6 cm, ağır topraklarda 4 cm’dir. Toprak yüzeyinin kuru ve sıcaklığının yüksek olduğu durumlarda ise normalden daha derine ekim yapılabilir. Ekim sıklığı olarak sıralar arasından 50-100 cm olması gerektiği söylenebilir. Bakanlığı’nın Toprak Hazırlığı Türk Traktör’ün Mısır üretiminde çok çeşitli toprak işleme sistemleri kullanılmaktadır. Geleneksel toprak işlemede bir önceki hasattan kalan bitki bölümleri parçalanarak pullukla toprağa gömülür. Erken sonbaharda yapılan bu işlemden sonra ilkbaharda ekim öncesinde tohum yataklarının açılması için toprak ikinci kez işlenir. Bu yapılırken toprağın yüzeyi toz halinde ufalanmamalı, küçük kesekler halinde bırakılmalıdır. Erozyona katkılarıyla hazırladığı Çiftçi Eğitim Seti’nin dördüncü kitabı mısır yetiştiriciliği üzerine. Mısır ekiminden sulamasına, da neden olabilen bu yöntemin yerine zararlılarından uygulanan metotlardan bitki artıklarının hasadına kadar her konuda bilgiler veren kitapçık titiz bir çalışmanın ürünü. Yazımızda bu kitaptan bir özet bulacaksınız. toprak yüzeyinde bırakılmasına dayanan örtülü malç sisteminin ise toprak sıcaklığını azaltması gibi dezavantajları vardır. İşlemesiz sistemde ise sadece tohum yatağı açılarak bozulmamış toprağa ekim Yetişme Dönemleri yapılır. Bu yöntemde yabani ot ilaçla- Her tohum gibi mısır da ekildikten ması yapılmalıdır. Mısır killi toprağa sonra bir çimlenme dönemi geçirir, bu ekilecekse drenaj çok önemlidir. Serin dönemde bitki sürgün verirken geçici ve nemli bölgelerde ağır toprak yerine kökler oluşur. Mısırın toprağa tutunduğu hafif topraklar çabuk ıslanmaları ve su bu devre bitkinin gelişmedeki ilk kritik geçirmeleri nedeniyle mısır için daha uy- devredir. 4-5 hafta içerisinde tüm tarım ve hayvancılık yaprakların taslağı oluşur, kök sistemi Bunun devamında taneler kurumaya otlarla rekabete başlar, 30-35 gün sonra hızlı bir gelişme gösterir, kök boğazından başlar ve bunun sonucu tanelerde siyah bunlardan az etkilenir hale gelir. Yabancı çıkan ikincil bir sistem toprağın içine bir tabaka ortaya çıkar. Tanelerin %75’in- ot kontrol metotlarının başında kültürel yayılır. Bitkinin köklerinin iyi gelişmesi de siyah tabaka bulunması mısırın ve kimyasal mücadeleler gelir. Kültürel verimle doğrudan ilgili olduğu için olgunlaştığını gösterir. Koçan kavuzları mücadele ekim nöbeti ve tarlanın sü- çapalama ve gübreleme işlemi kökler kuruyup tane rutubeti %30’un altına rülmesi gibi yöntemleri içerir. Kimyasal bitkilerin arasını doldurmadan önce düştüğünde hasat yapılabilir. mücadele için yabancı ot çeşidinin iyi yapılmalıdır. Ekimden 30-45 gün sonra belirlenmesi önemlidir. Kimi durumlarda yeterli gübreleme ve sulama gerektiren Sulama ve Gübreleme hızlı bir gelişim başlar. Sıcak mevsimde yetişen mısır, bol kontrolü sağlamak için bu iki yöntem birlikte kullanılır. miktarda suya ihtiyaç duyar. Verimi Mısır bitkisinin erkek ve dişi çiçekleri etkileyen dört önemli sulama za- aynı bitki üzerinde, ancak farklı yerler- manı ara çapası ve seyreltmeden de çıkar. Polenleri taşıyan tepe püskülü sonra bitkiler 10-15 cm genellikle dişi çiçek olan koçan püskülün- yüksekliğe den 5-10 gün önce ortaya çıkar. Tozlaşma üst gübrelemeden sonra ve döllenmenin gerçekleştiği bu dönem- bitkiler 40-50 cm boyun- kültürel ve kim- de havanın bulutlu olması, sık ekilmiş dayken, tepe püskülü çıkışının yasal olarak ikiye bitkilerin birbirini gölgelemesi, kuraklık hemen öncesinde ve süt olum dö- ve yetersiz besin verim düşüklüğüne ne- nemindedir. Zararlılarla cadeleler zararlı ulaştığında, den olabilir. müde çeşidine göre değişkenlik göstermekle ları birlikte ayrılır. Kültürel mücadele metot- tarlanın işlenmesi, sap Tarımsal Araştırma Ensti- artıklarının kaldırılması, sulama Döllenme sonrasında tanelerin olu- tüleri tarafından yürütülen ile toprağın doyurulması yanında şum dönemi başlar. Bu dönemde koçan çeşitli araştırmalarda ekono- mücadelenin doğal düşmanlara püskülü solar, koçan büyür. Önce su mik olarak optimum verimin 18-24 kg/ damlacıkları gibi görünen taneler son- da N, 7-9 kg/da P2O5 gübre kullanıldı- raki iki hafta içinde çok hızlı gelişir, bitki ğında elde edildiği görülmüştür. Mısıra Mısırda zararlı, hastalık ve yabancı otlara aktivitesi tamamen besin depolamaya azotlu gübrenin yarısı ve fosforlu gübre- karşı kimyasal mücadelede kullanılacak yönelir ve mısır oluşur. Tozlaşmadan iki nin tamamı ekimden önce ya da ekimle ilaçlar, dozları ve uygulama şekilleri için ay sonra mısır taneleri ulaşabilecekleri beraber verilmelidir. gerekli bilgiler İl ve İlçe Tarım Müdürlük- en yüksek kuru ağırlığa ulaşır ve nişasta Zararlı ve Hastalık Mücadelesi lerinden temin edilebilir. depolanması durur. Mısır gelişiminin ilk 10 gününde yabancı bırakılmasını da içerir. 31 www.nud.org.tr Tarımın Üzerindeki Kara Bulut: Anız Yangını Yasak olmasın rağmen çiftçiler tarafından sıklıkla gerçekleştirilen anız yakma eylemi nedeniyle meydana gelen yangınlar, her yıl milyarlarca liralık maddi hasara neden oluyor. A dana İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün anız yakılmasına karşı hazırladığı bir sirküler, konuyla ilgili faydalı bilgiler içeriyor. Bölgede ikinci ürün ekimi için kısa sürede toprağı hazırlamak, toprağı kolay işlemek, hastalık ve zararlılarla mücadele etmek ve yabancı ot kontrolü için, hasat sonrası artıkların ekonomik bir değer taşımadığı düşüncesi ile veya sadece alışkanlıktan dolayı yaygın şekilde anız yakılıyor. Yasak olmasına ve uyarılmalarına rağmen çiftçiler tarafından sıklıkla gerçekleştirilen bu eylem orman yangınlarına, telefon ve enerji iletim hatlarının yanmasına, sis oluşumu nedeniyle trafik kazalarına, hasat edilmemiş komşu tarlalara yangın sıçramasına, yakın köylerdeki hayvan barınaklarının ve yerleşim birimlerinin yanmasına ve benzeri pek çok risk ve tehlikeye yol açıyor. Anız yangınları her yıl milyarlarca liralık maddi hasara neden oluyor. 32 Anız yakmanın tarıma da çiftçiye de zararının büyük olduğu vurgulanan sirkülerde şu uyarılar yer alıyor. • Anız yakmak toprak içerisinde bitkilere faydalı canlıların ve organik maddenin yanarak yok olmasına neden olur. • Yangınla topraktaki besin maddeleri azalır, toprağın verimliliği düşer, daha fazla gübreleme ihtiyacı oluşur. • Su ve rüzgar erozyonu artar, toprağın en değerli üst katmanları yok olur, toprak kaybı yaşanır. • Doğal denge bozulur, zararlı böcekler ve hastalıklar anız yakılmasından önceye göre artarak geri gelir. Anız yakılmasına gerek duyulmaması için yapılması gerekenler basittir: • Biçerdöver hasadı toprak yüzeyine yakın yapılmalıdır. Böylece kalan sap miktarı az olacak, mikroorganizmalar tarım ve hayvancılık Eğer çitçilerimiz anız yakmanın faydadan çok zarar verdiğini anlayabilirlerse hiçbir güç çiftçiye anız yaktıramaz. tarafından parçalanması kolaylaşacaktır. Biçerdöver hasadından sonra kalan sap ve saman sap parçalama makinası ile parçalanıp bunlar tırmıkla toplanmalıdır. Organik Maddelerin Toprağa Kazandırdıkları • Organik maddelerin ayrışma ürünü • Hasat sonrası anız parçalayıcı bir aletle toprak karıştırılmalıdır. olan humus bitkilerin gelişmesi için gerekli olan bitki besin maddelerinin bir kısmının kaynağını oluşturur. • Anızların daha çabuk organik maddeye dönüşmesi için tarlaya kalan sapın %1’i kadar azot dengeleme gübresi verilmelidir. • Yabani ot ve haşerelerin yok edilmesi için anız yakmak yerine ilaçlı mücadele yapılmalıdır. • Anız parçalama makinası ile anız parçalandıktan sonra ekim yapılırken sapların ekim makinasının ayaklarını tıkamaması için balta ayaklı ekim makinaları yerine diskli ayaklar kullanılmalıdır. Anızın yakılmayıp toprağa karıştırılması ile toprağın organik madde içeriği artar, toprakta bitkiye yarayışlı besin maddeleri artar, erozyona karşı toprak direnci artar, toprakta tutulan su miktarı artar böylece bitkiler kuraklıktan daha az etkilenirler. • Organik maddeler toprakta yağış sularının tutulmasını ve emilmesini sağlar. • Toprakta kümeleşmeyi temin ederek erozyona karşı koruma sağlar. Anız yakmak, Mahalli Çevre Kurulu kararınca yasaklanmıştır. Yasaklara uymayarak anız yakanlar hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nun 383 ve 526. maddesi uyarınca cezai işlem yapılmaktadır. Çukurova Üniversitesi’nin konuyla ilgili hazırladığı broşürde şu ifadeler yer almaktadır: “Eğer çitçilerimiz anız yakmanın faydadan çok zarar verdiğini • Toprağın iyi havalanmasını sağlar. anlayabilirlerse hiçbir güç çiftçiye anız yaktıramaz. Bütün sorun bunun inandırıcı şekilde anlatılmasındadır. Çiftçilik bir gönül mesleği olmasa bunu yapacak insanları bulmak bu kadar kolay olmazdı. Çiftçi anız yakmak suretiyle geçim kaynağı olan toprağı fakirleştirip öldürmektedir. Bunu görmeli ve anız yakmayı bırakmalıdır.” www.kocandergi.com çiftçimizin emeğine değer katıyoruz...
© Copyright 2024 Paperzz