Yaǧmur yaratan Federal Almanya Cumhuriyetinin vergi ödeyen calişan kesimine Arka kapak: John Grisham´in temposuna hic kimse yetişemez. The New York Times David Goliath´ a karşı: hukuk öǧrencisi Rudy Baylor Amerikanin önde gelen, güҫlü ve düzenbaz holdinglerine karşı savaşıyor. Milyonlar´a mal olan sigorta skandalinin dramatik öyküsü. Yazar: John Grisham 1955 doǧumlu. Hukuk alanında akademik eǧitimini tamamladiktan sonra avukat olarak Oxford ilinin Missisippi kentinde avukat ve milletvekili olarak calışır. Henüz bir kaҫ sene önce avukatlık bürosunu kapatır ve o zamandan sonra serbest meslek dalında yazar olarak ailesiyle birlikte Oxford yakınlarında bir ciftlikte yaşar. Kitap: Üniversite eǧitiminin son sömestrinde Rudy Baylor yaşlı insanlardan oluşan gruba ücretsiz bir şekilde hukuki konulara ilişkin danişmanlık hizmetinde bulunur ve bu şekilde ilk müvekillerini: Dot ve Buddy Black´i kazanmiş olur. Dot´ un oǧlu lösemi hastalıǧına yakalanır, fakat sigorta şirketi israrla hayatını kurtarabilecek terapi masraflarını karşılamamakla direnir. Ilk başlarda temkinli olan Rudy Baylor kisa bir sürede Black´lerin şirket tarafından dolandırıdıǧını anlar ve bu davanın sigorta sektörünün gelmiş geҫmiş en büyük dolandırıcılık skandallarından biri olduǧunu kavrar. Bu dava aynı zamanda Amerikan yargı tarihinin kendinden en cok söz eden ve karlı olan davalardan biridir. Bu davayı kazanan avukat „yaǧmur yaratan“ avukatlarından biri olabilir. Böylece avukatlık bürosuna yüklü miktarda para kazandırabilir. Fakat burada bir sorun vardır, Üniversite eǧitimini ek işlerle finanse eden Rudy iflas eder ve iş bulamaz durumuna gelir. Elinde ne avukatlık diploması vardir ne de baska bir ruhsat. Ve daha ilk davasında mahkeme salonunda Amerika´nın en başarılı avukatıyla karşı karşıya geliyor. „Inanılmaz dramatik ve zaman zaman komik mahkeme duruşmalarında bir sigorta şirketinin gerҫekte nasıl ҫalıştıǧını ve holdinglerin nasil yasa dışı işlerle para kazandıklarını ortaya koyuyor. The New York Daily News Bu kitap Amerikanın avukatlarına ithaf edilmiştir Bu kitabı yazmamda Gulfport ilinin Mississippi kentindeki avukat Will Denton birinci sayfadan sonuncu sayfa´ya kadar yardım etmiştir. 25 seneden beri tüketicilerin ve fakirlerin haklari icin mücadele etmiştir. Duruşma salonlarındaki başarıları herkesin dilinde. Ve ben kendim avukat iken Will Denton gibi bir avukat olmak istiyordum. Bana eski dosyalarını bırakmıştır, sayısız sorularımı yanıtladı ve bunun haricinde notlarımı okudu. Birmingham, Alabama´da Jimmie Harvey arkadaşım ve ҫok iyi bir doktor. Beni özenli bir sekilde tıbbı metodların labirinti iҫerisinde doǧru yol´a yönlendirdi. Bu kitabın bazı bölümleri onun yardımı sayesinde doǧru bir biҫimde sunuluyor ve okunabiliniyor. Teşekkürler. Babamın bütün avukatlardan nefret ettiǧini ögrendikten sonra avukat olma kararim kesinleşti. Genclik dönemlerinin ilk senelerinde hantaldım, bu hantallıgıma utanıyordum, hayattan kopmuştum ve erginlik döneminden korkarak babam beni itaatsizlik yüzünden askeri okula göndermek üzereydi. Kendisi zamanında deniz subayıydı, ve erkek cocuklarının kırbaç ile büyümelerini savunurdu. Bu arada her söylenilene de cevabım hazırdı ve disipline karşı bir isteksizlik gelişti, göstermiş olduǧu tepki ise beni evden kovmaktı. Senelerimi aldı onu affedene kadar. Ayrıca kendisi bir mühendisdi ve haftada bir sirket icin 70 saat ҫalışıyordu. Bu şirket merdivenler dışında başka ürünlerde üretiyordu. Merdivenler her zaman tehlikeli bir araҫ oldukları iҫin şirkete sürekli dava acılıyordu. Babam yapı bölümünde ҫalıştıgı iҫin durumlarin cogunda delil sunmada ve davalarda şirket lehine aҫıklamalar yapması istenirdi. Aslında kendisini avukatlardan nefret etmesinden dolayı suҫlayamazdım, fakat avukatlara zamanla hayranlık duymaya başladım, ҫünkü onlar onun hayatını zorlaştırıyorlardı. Onlarla günde sekiz saat uǧraşıyordu, sonra akşam eve geldiǧinde kendini alkole veriyordu. Ne bir selam, ne bir kucaklama, ne bir yemek. Sadece iҫki iҫerek 1-2 saat öfkelenirdi, ve ondan sonra koltuǧuna oturup uyurdu. Bir dava üҫ hafta sürüyordu ve şirket alehine verilen mahkeme kararıyla, annem bir doktor cagırır ve kendisini bir aylıgına hastaneye sevk ederlerdi. şirket sonradan iflas etti, ve bunun sonrasında bütün suҫ avukatlara yüklendi. Yanliş bir yönetiminin şirketi iflasa sürüklediǧine dair hic birşey duymadım. Alkol onun hayatı olmuştu ve depresyonlara girerdi. Senelerce sabit bir işi yoktu, ve bu beni daha da öfkelendiriyordu, ҫünkü bu nedenden dolayı garsonluk ve pizza dagıtımı liseyi kazanmak iҫin yapmak zorundaydım. Sanırım kendisiyle dört senelik lise döneminde iki kez konuştum. Üniversitenin hukuk bölümünü kazandıgımı öǧrendiǧim günde, bu müthiş haberle eve geldim. Annem bana kendisinin bir hafta boyunca yatakta kaldıgını söyledi. Benim ziyaretimin iki hafta sonrasında banyo da ışıǧı deǧiştirirken (ve bunun gerҫek olduǧuna yemin ediyorum) üzerinde bulunduǧu merdiven yıkılıyor ve başı yere ҫarparak düşüyor. Bakıcı evinde bir sene koma da kaldı, ta ki birisi cereyan´dan fişi ҫekene kadar. Cenaze töreninden bir kaҫ gün sonra dava aҫma imkanından bahsetmiştim, fakat annem pek oralı degildi. Ve ayrıca düştüǧünde alkollü olduǧuna dair şüphelerim vardı. Ve ayrıca geliri de yoktu, ve sigorta yönünden masrafları karşilama yönünden hayatının ekonomik aҫıdan cok fazla degeri olmadigi ortadaydi. Annem hayat sigortasindan 50.000 dolar gibi yüklü bir para miktari alarak ikinci mutsuz bir evlilik yapti. Üvey babam basit bir insandi ve Toledo ilinden postaneden emekli olarak , zamanin büyük kismini square dance yaparak ve Winnebago´da gezerek gecirirlerdi. Kendilerine mesafeliyim. Annem bana yüklü para miktarindan bir cent vermedi ve o paranin o miktarda sinirli olup gelecekte yasam gecimine yetirmek zorunda oldugunu söyledi. Ve ben de hayatta cok fazla param olmamasina ragmen yine basari gösterebildigim icin, kendisi bana hic bir para miktarina ihtiyacim oldugunu söylüyordu. Benim önümde parlak bir gelecek oldugunu, onunkinin ise olmadigini söyleyerek, aciklamasini yapti. Eminim ki yeni esi Hank kendisine maddi konulara iliskin fazlasiyla destek cikti. Bir gün yollarimiz, yani benim ve Hank´sin yeniden kesisecek. Bir ay sonra, yani Mayis ayinda hukuk egitimimi tamamlayacagim ve ondan sonra avukatlik diplomam icin Haziran´da calisacagim. Takdir ile bitirmesem bile, kendi sinifimin üst yarisinda bulunuyorum. Üc senelik akademik egitimimde yaptigim en akilli sey, en zor ve zorunlu dersleri erkenden verdim ki son sömestrde rahat bir sekilde okuyabiliyim diye. Bu ilkbaharda görecegim dersler cok basit – Spor hukuku, telif haklari hukuku, Code Napoleon´dan secilmis metinler ve benim en sevdigim seminer, yasli insanlarin hukuksal sorunlari. Bu son ders ugruna sicak ve nemli bir metal binasinda bulunan sallanan bir sandalyenin üzerinde oturuyorum. Bu sandalye acilir kapanir bir masanin arkasinda bulunuyor ve yasli insanlardan cevriliyim. Kapinin üzerindeki el yapimi bir tabela dükkani (mekani) „Cypress Gardens Senior Citizens Building olarak tanimliyor, fakat ismine bakilmaksizin hic bir yerde ciceklere veya yesilliklere iliskin bir ipucu yok. Duvarlar kirli bir boyayla kapli ve soguk, Ronald Reagan´in kösede iki üzücü bayrak arasinda duran sönük resmi haric- yildizlarin ve ---ve Tennessee ´nin bayragi. Bina kücük, karanlik ve sikici, büyük ihtimal son dakikada hic umulmadik devlet kaynaklarindan artan fazla dolarlar ile kurulmus. Not defterimde karalamalar yapiyorum ki etrafimda bana dogru acilir kapanir sandalyelerle yaklasan insanlari görmemek icin. Tahminimce yaklasik 50´ye yakin sandalye, beyaz ve siyah ayni oranda, ortalama yas en azindan 75, bazilari görme özürlü, bir kismi tekerlek sandalyede, ce cogu duyma cihaziyla. Her ögleden sonra bize geldikleri söylendi – sicak bir yemek , bir kac sarki ve ara sira ziyarette bulunan caresiz siyasetci. Iki saat sohbetten sonra evlerine geri dönüyorlar ve geri gelebilmek icin saatleri sayiyorlar. Profesörümüz bunun onlar icin en mutlu günleri oldugunu söyledi. Yemek saatinde buraya gelerek büyük bir hata yaptik. Liderimiz Profesör Smoot ile birlikte dördümüzü bir köseye yerlestirerek bizi tavugumuzu ve bumbuz bezelyelerimizi yerken gözetlediler. Benim tatlim sariydi ve bunu yasli bir biyikli adam fark etti, kirli gömleginin ceketinin üzerinde bulunan isim kagidinin üzerinde Bosco ismi yaziliydi. Bosco sari tatliyla ilgili birseyler mirildaniyordu ve bende ona tavugumla birlikte tatlimi ikram ettim, fakat Bayan Birdie Birdsong cabucak kollarina düsüyor ve kendisini yine sandalyeden itiyordu. Bayan Birdsong yaklasik 80 yasinda, fakat yasina göre bayagi hizli, ve bu kurumda anne, diktatör ve kovan kisi olarak görev aliyor. Insanlarla tecrübeli bir hemsire gibi ilgileniyor, onlara sariliyor ve sirtlarina vuruyor, diger kücük ve mavisacli bayanlarla sohbet ediyor, tiz bir ses ile gülüyor ve bütün zaman boyunca Bosco´yu gözetliyor, bu grupta kötü adam olarak lansedilen. Kendisine kiziyordu benim tatlima göz koydu diye, fakat saniyeler sonrasinda Bosco´nun parlayan gözleri önüne sari tatlidan koydu. Bosco´da kisa parmaklar ile tatliyi yedi. Bir saat gecti. Yemekler o kadar cabuk yenildi ki, sanki bu acikmis bedenler 7 menüden olusan bir sultan sofrasi tüketiyormus gibi ve bunu da fazla bir ögün´ e ümit yokmus gibi yapiyorlar. Titreyen catal ve kasiklari asaga ve yukari hareket ediyorlardi, sanki soy madenle kapliymis gibi. Zamanin hicbir önemi yoktu. Akillarina birsey geldigi zaman birbirlerine bagriyorlardi. Yere yemek düsürüyorlardi, ta ki ben izleyemeyecek duruma gelene kadar. Tatlimi bile yedim. Hala cimri olan Bosco hareketlerimin her bir tanesini takip ediyordu. Bayan Birdie odanin icerisinde ucuyordu ve su bu konu hakkinda birseyler söylüyordu. Profesör Smoot papyonunu ters takan ve saf bir insane. Saclari gür ve pantolon askisi kirmizi, orada yüzünde yemekten sonra olusan rahat bir tebesümle oturuyordu, ve hayranlikla önümüzde olup bitene bakiyordu. Cok canayakin bir insan, elinin baslarinda. fakat Bosco ve arkadaslarina benzeyen tuhafliklariyla. 20 seneden beri zararsiz baskalarinin vermek istemedigi ve az ögrenci tarafindan dinlenilen dersleri veriyor : Cocuk hakki, Özürlülerin haklari, evlilik icerisinde siddet ile ilgili seminerler, zihinsel hastalarin sorunlari. Bir keresinde dogmamis bir yasamin haklariyla ilgili ders vermek istiyordu, fakat bu o denli bir itirazlara yol acti ki, Profesör Smoot cabucak bir sene mola verdi. Sömestrin birinci gününde bize bu seminerin amacinin gercek hukuki sorunlar yasayan kisilerle tanistirmak oldugunu anlatti. Ayrica bütün hukuk ögrencilerinin bir nebze idealism ve gelecekte topluma yararli bireyler hayayiyle Üniversiteye geldikleri görüsünü savunan Profesör Smoot, ayni zamanda üc sene sonra zorlu bir rekabet yarisindan sonra dogru firmada dogru isi bulmaktan baska birsey düsünmedigimizi ve 7 sene icerisinde yükselip büyük paralar kazanabilecegimizi söylüyor. Bu söylemiyle hakli. Bu seminer sart degil ve biz onbir ögrenciyle baslamistik. Bir ay boyunca Profesör Smoot´un sikici derslerini ve sürekli söylenen parayi reddetmeye ve bedava calismaya iliskin temkinlerini dinledikten sonra, dörde düstük. Sadece iki saat süren cok gereksiz bir seminer ve neredeyse hic emek gerektirmeyen bir ders, bu da beni cezpetti. Üniversitenin bitimine daha bir ayim var. Eger daha fazla sürseydi basarabilecegime dair yogun süphelerim var. Bu noktada hukuk egitiminden nefret ediyorum. Ve hak´in genel anlamda uygulamasina iliskin ciddi kaygilarim var. Bu benim gercek müvekillerle ilk bulusmam ve büyük korkularim var. Orada oturan insanlarin yasli ve zayif olmalarina ragmen, beni bir bilginmisim gibi inceliyorlar. Sonucta bir avukatim ve koyu renk bir takim elbise giyiniyorum. Karsimda bloknot duruyor ve ben onun üzerine yuvarlaklar ve kareler ciziyorum. Bu arada sasirarak donuk kaliyorum, öyleyse onlara yardim edebilme durumunda olmaliyim. Benim yanimda acilir kapanir masanin yaninda Booker Kane oturuyor, üniversitede en iyi arkadasim. O da benim kadar korkuyor. Önümüzde üzerine siyah keceli kalemle isimlerimizi yazdigimiz bükülmüs fisler duruyor- Booker Kane und Rudy Baylor. Bu benim. Booker´in yaninda podyumun arkasinda söylenen Bayan Birdie duruyor ve diger yanda fislerle kapli fazla bir masa bulunuyor. Iclerinden biri F.Franklin Donaldson´un gelisini ilan ediyor, bu dördüncü kisi üc seneden beri ismininin basini büyük harfler ve arkasini sayilarla süslüyor. Onun yaninda ise N.Elizabeth Erickson oturuyor, dayanilmaz bir kisilik, cizgili takim elbise giyiniyor ve satenden bir kravat ve her bir kücük sorunda insana saldiriyor. Smoot arkamizda bulunan duvarda dikiliyor. Bayan Birdie yenilikleri acikliyor, hastanelerde olup bitenleri ölüm vakalarina deginerek anlatiyor. Sasilacak derecede iyi calisan ve ses cihazina bagli olan mikrofonun icerisine bagiriyor. Odanin köselerinde dört büyük hoparlör asili ve Bayan Birdie´nin etkileyici sesi her bir yönden icimize isliyor. Duyma cihazlari cikartiliyor. Su an hic kimse uyumuyor. Bugün üc ölüm vakalari gündemde, ve Bayan Birdie nihayet sona vardiginda, dinleyicilerin birkacinda göz yaslari görüyorum. Allah´im lütfen buna bana yapma. Bana lütfen bir elli yil daha ve ondan sonra uykuda ani bir ölüm ver. Duvar´in önünde solumuzda piyanist canlaniyor (ayaga kalkiyor) ve nota kagitlarini odundan sehpaya yapistiriyor. Bayan Birdie kendisini bir siyasi analitikci zanediyor, ve tam artirilmasi planlanan katma deger vergisini anlatmak üzereyken tuslara basiyor. Sanirim „America the Beautiful“ inanarak (kendini ise vererek) giris /baslangic notalarini yüksek tonlarda caliyor. “Gruftie?” sarki kitaplarini kaparak, birinci dörtlügü bekliyorlar. Bayan Birdie hic bir takti kacirmiyor. Ve su an kendisi bir koro sefi. Ilgi toplamak icin ellerini kaldiriyor ve alkisliyor sonra birinci dörtlügün acilis taktlarinda ellerini her bir yana savuruyor. Kalkabilen (imkani olan) ayaga kalkiyor. Ikinci dörtlükte sarkiyi canlandiran seslerin tonu bayagi bir geriliyor (azaliyor). Metin cok bilinmis bir metin degil, ve burada bulunan fukaralarin gözleri burunlarinin ucunun ötesini göremiyorlar, bundan dolayi sarki kitaplari yararsiz. Bosco´nun agzi aniden kapaliveriyor, fakat tavana dogru yüksek sesle mirildaniyor. Klavye aniden sessizlesiyor, cünkü notalar sehpa´dan düsüyor ve yer´e yayiliyor. Sarkinin sonu. Elleri havada ucusan Piyanist´e bakiyorlar ve Piyanist yere egilerek ayaklarinin etrafinda yayili olan kagitlari topluyor. Herkes aniden koltuklarina düserken Bayan Birdie „Tesekkürler“ diye mikrofona Bagiriyor. Tesekkürler. Müzik harika birsey. Bu güzel müzik icin Allah´a sükredelim. „Amin“ diye Bosco sesleniyor. Gecmis zamanlardan kalan arka siralarda oturan bir bey “amin” diye basini sallayarak geri cevap veriyor. “Tesekkür” ederim diyor Bayan Birdie. Arkasini dönüyor ve benimle birlikte Booker´e gülüyor. Ikimiz dirsegimize yaslaniyoruz ve insanlari inceliyoruz. “Ve su an” dramatik bir sekilde sesleniyor, “bugünün programina iliskin, Profesör Smoot´un akilli ve yakisikli ögrencileriyle tekrar bizimle olmasina seviniyoruz. Bayan Birdie kalin ellerini bizim yönümüze dogru salliyor ve gri-sarimsi disleriyle yanina usulca (kendini fark ettirmeden) yaklasan Smoot´a gülümsüyor. “Güzel görünmüyorlar mi” diye bize bakarak soruyor. “Bildiginiz gibi” Bayan Birdie mikrofona konusmaya devam ediyor, “Profesör Smoot Memphis State Üniversitesinde egitiyor/ders veriyor. Benim en kücük oglum orada okudu ama diplomasini alamadi, ve her sene Professör Smoot birkac ögrencisiyle birlikte bize gelir, sizlerin hukuki sorunlarinizi dinlerler ve sizlere –bunu da burada belki belirtmekte yarar bunlar her zaman iyi ve ücretsiz tavsiyelerdir.” Arkasini dönüyor ve Professör Smoot´a büyük bir gülümsemeyle yöneliyor. “Professör Smoot sizi Cypress Garden adina en icten dileklerimizle karsiliyoruz. Size yasli insanlarin sorunlarini dinleyip paylastiginiz icin cok tesekkür ediyoruz. Tesekkürler. Sizi cok seviyoruz. Podyum´dan geri cekiliyor ve sesli bir sekilde alkislamaya basliyor ve yoldasina güclü bir bas sallamasi ile birlikte kendisini izlemesini söylüyor. Fakat kimse, Bosco bile elini kaldirmiyor. „Herkesin gönlünde“ diye fisildaniyor Booker. „Hic degilse biraz seviliyor.“ geri fisildiyorum. Siz on dakika orada oturdunuz. Su an yemek sonrasi ve uykusu gelmis yüzler görüyorum. Smoot isini bitirene kadar horlayacaklar. Kürsüye cikiyor, mikrofunu uygun durusa getiriyor, hafifce öksürüyor ve bekliyor ta ki Bayan Birdie birinci sirada yerini alana kadar. Otururken yanindaki rengi solmus beyefendiye fisildiyor:“ Alkislamalari gerekirdi.“ Duymuyor. „Tesekkürler Bayan Birdie“Smoot cevap veriyor. „Cypress Gardens ´da bulunmak her zaman güzel.“ Sesinden dürüstlük isitiliyor ve hic bir süphem yok ki Professör Smoot´un su an burada bulunmayi bir ayricalik olarak gördügünü, bu sikici eski bina yapisi, ve kurs´da geriye kalan 4 ögrenciyle birlikte bunca üzgün ve yasli insanlarin karsisinda. Smoot böyle seyler icin yasiyor. Bizi tanitiyor. Ben cabucak ayaga kalkiyorum, gülümsüyorum sonra yüzümü zeki bir sekle büründürerek oturuyorum. Smoot saglik tedbiri, bütce kesintileri, vasiyetname, katma deger vergisinden ödememe durumu, suistimal edilmis insanlar, ve ödemeleri yapmayan sigortalar. Insanlar büyük saglik sorunu riskine maruz kaliyorlar. Sosyal sigortalardaki eksiklikler, sonuclanmamis yasamalar, bakim evlerine (kurumlarina) sart kosulan yönetmelikler, miras planlamasi, mucize uyusturucular, 100´den 1000´ye geciyor, ayni derslerinde oldugu gibi. Bu arada esniyorum ve kendimi yorgun hissediyorum. Bosco her on saniyede bir saatine bakiyor. Sonucunda Smoot konusmasini bitiriyor, Bayan Birdie´ye ve yoldaslarina tesekkür ediyor, her sene gelmeye söz veriyor ve sonra masasina oturuyor. Bayan Birdie iki kez alkis tutuyor sonra birakiyor. Hic kimse hareket etmiyor ve dinleyicilerin yarisi uyuyor. Bayan Birdie kollarini bizim tarafimiza dogru yönlendiriyor ve yoldaslarina: „Iste oradalar. Onlar iyi ve hic bir ücret talep etmiyorlar“. Diyor. Yavas ve utangac bir sekilde üzerimize dogru yürüyorlar. Kuyrukta Bosco birinci, tatli yüzünden sinirlendigi farkediliyor, cünkü bana dogru bakiyor, masanin öteki ucuna dogru yürüyor ve degerli N.Elizabeth Erickson´un karsisina oturuyor. Icimden bir ses onun baskalarinda hukuki tavsiye arayan gelecekteki son müvekkil olmadigini söylüyor. Yasli bir bey Booker´i avukatí olarak seciyor ve ikisi kafa kafaya veriyor. Dinlememeye calisiyorum. Eski esiyle ve yillar önce belki gerceklesen veya gerceklesmeyen bir bosanma. Booker gercek bir avukat gibi not aliyor ve dikkatli bir sekilde dinliyor, sanki ne yapmasi gerektigini biliyormus gibi. Hic degilse Booker´in bir müvekilli var. Bes dakika boyunca kendimi oldukca akilsiz hissediyorum. Üniversite arkadaslari birbirleriyle not alarak isi fisildasirken, dikkatli bir sekilde dinliyorlar ve karsilarina cikan sorunlar karsisinda kafa salliyorlar. Yalnizligim gözden kacmiyor. Sonunda Bayan Birdie cantasindan bir zarf cikartiyor ve benim bulundugum masaya dogru ilerliyor. „Sizinle konusmak istiyordum“ sandalyesini masa kenarina iterek fisildiyor. Öne egiliyor, ve ben sag tarafa dogru yaslaniyorum, tam o anda kafalarimizin birbirinden bir kac santim uzakligindayken, hukuk danismani olarak ilk toplantim basliyor. Booker bana sinsice bir bakis atiyor. Ilk toplantim. Gecen yaz merkezde kücük bir avukatlik bürosu icin calistim, 12 avukat ve yaptiklari is saat ücretine gore ödeniyordu. Ayriyetten hic bir basari primi ödememekten. Hesap cikartma sanatini o zaman ögrenmistim. Bu sanatin ilk kuralli, avukatlarin verimli zamanlarinin cogunu toplantilarda gecirmeleri. Müvekillerle toplantilar, telefon toplantilari, rakip avukatlarla toplantilar, hakimler, is ortaklari, Zarar gidericileri,, yazicilar ve avukat yardimcilari, öglen yemeginde toplantilar, mahkeme salonlarinda toplantilar, toplanti icin telefon görüsmeleri, karsilastirma toplantilari, ön görüsmelerde toplantilar ve bir durusmanin sonrasindaki toplantilar. Her ne olursa olsun avukatlar o seyi toplanti haline dönüstürmeyi biliyorlar. Bayan Birdie etrafinda bakiniyor ve bu benim icin hem sesimi hem kafami alcaltmam gerektigini gösteren bir sinyal cünkü benimle cok önemli bir mevzu konusmak istiyor. Bu da bana uygun bir durum, cünkü hic bir insanin Bayan Birdie´nin sorunlarinin cözümü icin yavasca gelistirdigim saf tavsiyelerimi duymasini istemem. “Bunu okuyun” diye söylüyor, ben de zarfi aliyorum ve aciyorum. Halleluja! Bu bir vasiyetname! Colleen Janiece Barrow Birdsong´un son istegi ve vasiyetnamesi. Smoot bize müvekillerin yarisindan fazlasinin bizden vasiyetnamelerini gözden gecirip düzeltmemiz icin ricada bulunacaklarini söyledi, bu durum da isimize gelir, cünkü gecen sene vasiyetnameler ve miras düzenlemeler ile ilgili bir ders gördük ve bu yüzden kendimizi bu alanda bilgi acisindan yeterli görüyoruz. Vasiyetnameler cok basit dokümanlar ve her avukat tarafindan hatasiz bir sekilde hazirlanabilir. Bu elimdeki vasiyetname de öyle bir doküman ve cok resmi bir izlenim birakiyor, ve gözden gecirince ilk iki paragrafdan Bayan Birdie´nin iki cocugu ve bir sürü torunlari olan dul bir bayan oldugunu ögreniyorum. Ücüncü paragraph beni soluksuz birakiyor, paragrafi kendisine bakarak okuyorum. Ondan sonra bir daha okuyorum. Huzurlu bir sekilde gülüyor. Metin miras idarecinin Bayan Birdie´nin her bir cocuguna iki milyon dolar miktarini vermesini öngörüyor ve her bir torun icin mülkiyeti yöneten kisi tarafindan bir milyon aktarilmasi. Yavasca sayiyorum ve sekiz torun. Bu en azindan 12 milyon dolar eder. “Okumaya devam edin” diye fisildiyor, sanki beynimdeki hesap makinasinin calismasini duyuyormus gibi. Booker´in müvekkili agliyor, seneler önce olumsuz biten bir duygusal iliski ve kendisiyle ilgilenmeyen cocuklar ile ilgili. Dinlememeye calisiyorum, fakat imkansiz. Booker alelacele not aliyor ve müvekkilin gözyaslarini göz ardi etmeye calisiyor. Masanin diger ucunda Bosco büyük bir kahkaha atiyor. Vasiyetnamenin besinci paragrafi bir kiliseye üc milyon dolar ve bir liseye de iki milyon dolar öngörüyor. Sonra hayir kurumlari ile ilgili bir liste geliyor, Diabetes Association ile basliyor ve Memphis´in hayvanat bahcesiyle sona eriyor ve her ismin yaninda belli miktarlar yaziyor, ve bunlarin deger olarak en azi 50.000 dolar. Sasiriyorum ve hemen hesabi yaptiktan sonra Bayan Birdie´nin en azindan 20 milyona sahip oldugu kanisina variyorum. Hic beklenmedik sekilde vasiyetname sorunlarla doluyor. Ilk önce olmasi gerektigi genis kapsamda bir vasiyetname degil. Bayan Birdie zengin ve zengin insanlar basit ve kücük kapsamli vasiyetnameler geriye birakmazlar. Genelde büyük sirketlerin vergi avukatlarinin düsündükleri kalin, sartlarla dolu ve nesilleri asmis vasiyetnameler ve mülk idarecilerini birakirlar. “Bu vasiyetnameyi kim hazirladi?” diye soruyorum. Zarf ince ve hic bir yerde bu dokümanin kimin yazdigina dair bir ipucu yok.”Eski avukatim yasamiyor.” Vefat ettigi iyi olmus, cünkü bu vasiyetname yasadisi bir sekilde hazirlanmis. O zaman bu güzel kücük gri-sarili ve güzel sesli hanimefendi 20 milyon dolar degerinde. Ve görünüse bakilirsa avukati yok. Kendisine bir bakis atiyorum sonra vasiyetnameye geri dönüyorum. Pahali giysiler giyinmiyor, pahali mücevherler takinmiyor ve saci icin ne zaman ne de para harciyor. Elbisesi ütü istemeyen pamuktan, kirmizi renkli ceketi kullanilmis ve Sears´den bir kalinti olabilir. Zaman icerisinde yoluma bir kac zengin bayan cikti, ve normalde ilk görüste taninacak sekildeler. Vasiyetname nerdeyse iki senelik. “Avukatiniz ne zaman vefat etti?” diye soruyorum. Baslarimiz asagi dogru egik ve burunlarimz yakin mesafede. “Gecen sene, kanserden.” “Ve su anda avukata sahip degilsiniz, degil mi? „Eger olsaydi burada oturup sizinle konusur muydum, Rudy.Vasiyetname cok basit bir mevzu, onun icin basarabileceginizi düsünmüstüm.“ Hirs cok tuhaf bir sey. Su an bir isim var ve Haziran´in birinde Broadnax ve Speer´de isbasi yapacagim, kücük 15 kisilik uzmanlik alani sigorta durusmalari olan bir avukatlik bürosu. En cok yapmayi sevdigim bir is degil, fakat Broadnax ve Speer´sden baska daha iyi teklifi sunani bulamadim. Büyük ihtimal orada bir kac sene calistiktan sonra kendime daha iyi bir is arayacagim. Broadnax ve Speers sevinmez miydi ta birinci günde en az 20 milyon degerinde bir müvekkil getirdigimde. Aninda bir yagmur yaraticisi olurdum, altin yumurtlayan genc bir yildiz. Belkide daha büyük bir ofis icin ricada bulunurdum.” Tabii ki du davayi basarabilirim.”yavasca söylüyorum. “Fakat burda büyük para miktarindan söz ediyoruz, ve ben …” “Pst!”diye sinirleniyor ve daha da öne egiliyor. “Paradan bahsetmeyin.” Gözleri firil firil dönüyor, sanki hirsizlar pesindeymis gibi.” O konu üzerinde konusulmasini istemiyorum.” Diye anlatiyor. “Peki olur, fakat yine de bu konuyu bir vergi avukatiyle konusmanizi tavsiye ediyorum.” “Bunu eski avukatimda söyledi, fakat ben istemiyorum. Benim görüsümce her avukat ve vasiyetname ayni. “Dogru fakat mirasinizi iyi planlarsaniz, vergiden büyük miktarlar tasarruf edebilirsiniz. “Kafasini salliyor, sanki bir enayimisim gibi. Ben bir cent biriktirmezdim.” “Kusura bakmayin, fakat yapabileceginiz görüsündeyim.” Kahverengi lekeli elini elime koyuyor ve fisildiyor: Rudy lütfen izah etmeme izin veren. Benim icin verginin hic bir önemi yok, cünkü o zamana kadar bu dünyadan ayrilmis olacagim. Dogru degil mi?” “Eh, evet bu dogru. Fakat torunlariniza ne olacak?” „ Iste tam o konu icin buradayim.Torunlarima cok sinirliyim ve vasiyetnamemdem cikartmak istiyorum. Iki cocugum ve torunlarin birkaci. Silmek, silmek ve yine silmek. Onlara hic bir sey vermek istemiyorum, anliyor musunuz? Hic bir sey. Ne bir cent, ne bir mobilya esyasi. Hic bir sey.” Gözleri fal tasi gibi aciliyor ve agzinin etrafindaki kirisikliklar geriliyor. Elimi sikiyor fakat farkinda degil.Bir saniye boyunca Bayan Birdie sadece kizgin degil ayni zamanda yarali. Masanin diger ucunda Bosco ve Erickson´un arasinda tartisma cikiyor. Medicaid ve Medicare ve cumhuriyetciler ile ilgili bagirip cagiriyor, bir kagida göstererek neden birtakim doctor faturalarinin geri ödenemeyecegini anlatiyor. Smoot yavasca ayaklaniyor ve masanin öteki ucuna dogru ilerliyor yardimci olup olamayacagini sormak icin. Booker´n müvekkili caresiz bir sekilde sinirlerine hakim olmaya calisiyor fakat gözyaslari yanagindan akiveryior ve Booker gittikce sinirleniyor. Booker Kane olarak bu davayla ilgilenecegini ve her seyi bir düzene koyacagina söz veriyor. Klima tesisati devreye giriyor ve sohbetlerin büyük kismini bastiriyor. Tabak ve fincanlar kaldirilmis ve su an her türlü oyun oynanmak isteniyor- Cin bayani, Rook, Köprü, ve zarlarla birlikte bir tahta oyunu. Allah´tan bu insanlarin cogu hukuksal danismanlik icin degil de daha cok yemek ve sohbet icin geldiler. „Neden onlari vasiyetnamenizden silmek istiyorsunuz?“ Elimi birakiyor ve gözlerini ufaliyor.“Vallahi, bu cok özel bir soru ve ben bu konu hakkinda konusmak istemiyorum.“ „Peki olur, parayi kim alsin istiyorsunuz? diye soruyorum ve cok gururluyum, siradisi insanlari bir cirpida milyoner yapan bu sözleri yazabilmek kuvvetine sahip oldugum icin. Benim gülümsemem o kadar icten ve o kadar sahte ki, umarim kendisini asagalamiyorumdur. „Emin degilim“ diyor düsünceli bir sekilde ve etrafina sanki bu bir oyunmus gibi bakiniyor.“Henüz kime verecegimi bilmiyorum.“ „Peki bana bir milyonunu verseniz, nasil olur? Her gün Texaco sirketinin bana 400 dolarlik mahkeme acmasi korkusu icerisindeyim. Görüsmeleri yari da kestik ve simdi onlarin avukatiyla ugrasiyorum. Ev sahibi beni iki aydan beri kirayi ödemedigim icin kapinin önüne koymakla tehdit ediyor. Ve su an burda oturup simdiye kadar karsilastigim en zengin bayanla sohbet ediyorum. Tahminen cok fazla ömrü olmayacak ve su an kim ne kadar para alacak diye düsünüyor. Bana üzerinde alt alta büyük harflerle dört isim yazilmis bir kagit veriyor ve söyle söylüyor; „Bunlar beni sevdikleri icin anmak istedigim torunlar.“ Elleriyle agzini kapatiyor ve sonra kullagima dogru uzatiyor. “Her birine bir milyon dolar veriniz.“ Ellerim bloknotumu tutarken titriyor. “Inanilmaz bir sey, aniden hic yoktan dört milyoner yarattim. “Digerlerine ne olacak?” usulca fisildayarak soruyorum. Sandalyede hizli bir sekilde kendisini geriye birakiyor, kaskati bir vaziyette oturuyor ve:” hic bir sent. Beni hic aramiyorlar , hediye ve kartpostal göndermiyorlar. Onlari silin.” Benim bir 20 milyon parasi olan bir anneannem olsa, her hafta cicek gönderirdim, her ikinci gün yagmur yagarken bir kartpostal, cikolatali sekerleme ve yagmayinca bir sampanya. Kendisini sabahlari bir kere ve uyumadan önce de iki kere telefonla arardim. Her pazar onunla birlikte kiliseye giderdim ve ellerimiz kenetli sekilde onunla orada otururdum. Sonra da birlikte yemek yedikten sonra bir artirmaya, tiyatroya veya bir resim sergisine giderdik. Anneannemle ilgilenirdim. Ve Bayan Birdie icin de aynisini yapmayi düsündüm. „Peki“ ciddi bir sekilde cevapliyorum, sanki bir cok kez bunu burada yapms gibi. „Ve iki cocugunza bir sey vermeyi düsünmüyor musunuz?“ „Bunu zaten aciklamistim. Hic bir sey.“ „Peki eger sormam mümkünse, size ne yaptilar?“ “Güclü bir sekilde nefes veriyor, sanki su an cok hayal kirikligina ugramis gibi, sonra gözlerini ceviriyor, sanki icinden bana bu sorunun cevabini söylemek istemiyormus gibi. Fakat ondan sonra iki dirsegine yaslanip bana söyleyebilmek icin öne egiliyor: “Peki, “diye fisildiyor, “En büyükleri, nerdeyse altmis yasinda olan Randolph,, daha yeni ücüncü evliligini paradüskünü ucuz bir kadinla yapti. Kendisine her ne verirsem veriyim eline geciriyor. Ona verecegime kendi oglum olarak Size vereyim Rudy. Yada Professör Smoot veya baska birine, fakat hic bir durumda Randolph. Benim ne demek istedigimi anliyor musunuz? “Kalbim duracak. Ilk müvekkilimde altin ocagina bu kadar cok yaklasmisken. Broadnax-Spear ve beni bekleyen tüm diger toplantilar cehenneme. “Bana zorla bir yaptirimda bulunamazlar Bayan Birdie” diye söylüyorum ve onlari en icten gülümsememle aniyorum. Gözlerim, belki de dudaklarim, agzim ve burnum sunlari söylemeye yalvariyorlar: “ Tam aksine! Allah kahretsin! Bu benim param, kime vermek istiyorsam veririm. Eger Size vermek istiyorsam Rudy, o zaman sizin olacaktir! Buna karsilik Bayan Birdie sunlari söylüyor: “Geri kalan para Reverend Kenneth Chandler. Onu taniyor musunuz? Daalas´dan dogru sürekli televizyon´da, bizim bagislarimizla dünya´nin en güzel islerine imza atiyor, evler insa ediyor, bebekleri doyuruyor, incili ögretiyor. Onun almasini istiyorum.“ „Bir televizyon hatibi mi?“ „Ah, o bir televizyon hatibinden cok daha fazlasi. Ögretmenligin yani sira, hem devletadami hem danisman. Devlet büyükleriyle acilislara katiliyor ve de cok yakisikli. Erkenden kararmis lüleli kafasina karsi hic bir sey yapmazdi, anliyor musunuz? „Tabii ki degil, fakat….“ „Beni gecen aksam aradi. Bunu düsünebiliyor musunuz? Televizyon´da sesi cok yumusak, fakat telefon´da sesi daha da cekici oluyor. Ne demek istedigimi anliyor musunuz? „Evet sanirim.Sizi neden aradi? „Gecen Mart ayinda kendisine bagis da bulundugumda bir kac satir yazdim. Yazdiklarim, vasiyetnamemi cocuklarim beni yalniz biraktiklari icin degistirmek istedigime yönelikti ve ayni zamanda kendisine is icin biraz para vermeyi düsündügümü iceriyor. Üc gün gecmeden beni aradi o kadar inandirici bir kisilige sahip ki ve telefonda o kadar cana yakin ki ne gibi bir miktari düsündügümü bilmek istiyordu. Tahminen ne kadar olacagini kendisine söyledim ve o günden beri sürekli ariyor. Eger isteseydim beni Learjet ile ziyaret edecegini söylüyordu.“ Sözcükler icin mücadele veriyorum. Smoot Bosco´yu kolunna alip sakinlestirmeye calisiyor ve N. Elizabeth Erickson´un karsisina oturmaya ikna etmeye calisiyor. Bu arada Erickson´un alisilmis agresifligi diniyor, cünkü ilk müvekkili kendisini öyle utanc verici bir duruma sokuyor ki, imkan olsa masanin altina saklanacak. Huzursuz bir sekilde bakiniyor, ben de kendisine siritiyorum ki, onu gözetledigimi bilsin. Yaninda dördüncümüz yasli evli bir ciftin danismanligini üstlenmis F. Franklin Donaldson oturuyor. Vasiyetname olan bir doküman ile ilgili tartisiyorlar. Durumuma seviniyorum cünkü elimde bulunan vasiyetname onun kafa yordugu konudan cok daha degerli. Konuyu degistirmeye karar veriyorum. „Bayan Birdie iki cocugunuzun oldugunuzu söylediniz, Randolph ve…“Evet, Delbert. Ona da bir sey yok. Senelerden beri kendisinden hic bir haber almadim.Florida´da yasiyor. Silmek, silmek, silmek.“ „Kalemimle kagidin üzerinden geciyorum ve Delbert milyonunu kaybediyor. „Bosco ile ilgilenmek zorundayim“aniden söylüyor ve ayaga kalkiyor. „O kadar acinacak kücük bir kisi ki. Bizden baska ne bir akrabasi ne bir arkadasi var. „Henüz bitmedik.“ Diyorum. Öne egiliyor ve yüzlerimiz az bir mesafe birbirinden uzaklikta. „Yok, hayir bittik, Rudy. Sadece benim söyledigimi yapin. Bu dördü icin birer milyon, gerisi Revernd Chandler´e. Diger seyler oldugu gibi kaliyor. Vollstrecker, Treuhänder, ..hepsi oldugu gibi kaliyor. Cok basit, Rudy. Bunu sürekli yapiyorum, Professör Smoot her 14 gün de bir gelip herseyi düzenli bir sekilde kagida dökecegiz dedi. Dogru mu? „Sanirim“ „ Iyi, o zaman görüsürüz Rudy.“ „Masanin diger ucuna yürüyor ve hemen sakinlesen ve zararsizlasan Bosco´yu kucakliyor. Vasiyetnameyi okuyorum ve not aliyorum.Smoot ve diger profesörlerin bize yardim etmek ve tavsiyede bulunmak icin burda olmasi ve iaklimi toplamak icin iki hafta zamanimin olmasi beni rahatlatiyor. Bunu yapmak zorunda degilim, diye kendime söylüyorum. Bu sirin 20 milyona sahip olan bayanin benim ona verebilecegimden daha fazla tavsiyeye ihtiyaci var. Belki kendisinin anlayamayacagi ama vergi kurumunun yakindan ilgilenecegi bir vasiyetnameye ihtiyaci var. Kendimi akilsiz bulmuyorum sadece biraz tecrübesiz. Üc sene hukuk egitimimden sonra ne kadar az bildigimin farkindayim. Booker´in müvekkili sinirlerine hakim olmaya calisiyor, avukati uzun zamandan beri ne söyleyecegini bilmiyor. Böylece Booker sürekli not aliyor ve her bir kac saniyede evet veya hayir diye mirildaniyor. Kendisine Bayan Birdie ve servetinden bahsetmekten cok sabirlaniyorum. Azalan cogunluga bir bakis atiyorum ve ikinci sirada bana bakiyormus gibi görünen gözüme bir cift carpiyor.Su an tutulabilecek tek avukatim ve duruma bakilirsa sanlslarini benden yana kullanmak konusunda biraz kararsizlar. Kadinin elinde kalin lastik ile baglanmis bir packet kagit var. Benim anlayamayacagim birseyler fisildiyor, ve esi basini öyle salliyor ki, sanki diger Star avukatlarin kendilerine zaman ayirma olanagini bekler gibi. Yavasca kalkiyorlar ve benim bulundugum masanin ucuna gelmekteler. Yaklasirken ikisi beni iyice inceliyorlar. Gülüyorum. Avukatlik büroma hosgeldiniz. Bayan Birdie´nin sandalyesini aliyor, o ise masanin diger tarafinda yer aliyor ve mesafe birakiyor. Bir gülümsemeyle ve havalanan el ile „Merhaba“ diyorum. Cabucak elimi kapiyor, bende elimi uzatiyorum. „Ismim Rudy Baylor. „Ben Dot, bu da Buddy, diye söylüyor, Buddy´nin tarafina dogru kafa salliyor ve benim uzattigim eli görmemezlikten geliyor. “Dot ve Buddy” diye tekrarliyorum ve not almaya basliyorum. “Soy isminiz ne” diye soruyorum bir tecrübeli avukation bütüm ictenligiyle sorabilecegi sekilde. “Black. Dot ve Buddy Black. Aslinda isimlerimiz Marvarine ve Willis Black, fakat herkes bize Dot ve Buddy diye hitap ediyor. Sayisiz perma yüzünden saclari kivircik ve uclari catalli. Iyi bir izlenim birakiyor. Ucuz beyaz spor ayakkabilari, kahverengi coraplar ve bol bir kot pantolonu giyiniyor. Agzinin etrafinga belirgin cizgileri olan zayif ve ince bir bayan. “Adresi ne?” diye soruyorum. “Squire 863, Granger´de.” “Calisiyor musunuz?” Buddy henüz birsey söylemeden, bende Dot´un senelerden beri (das Reden besorgt) izlenimini birakti. „Sosyal sigortadan hasta parasi aliyorum.“ „Henüz 58 yasindayim, fakat zayif bir kalbim var. Buddy´nin kücük bir emeklisi var. Buddy bana bakiyor. Kalin camlari olan bir gözlük takiyor ve plastikten kulaklarina kadar erisemeyen kulplar. Yanaklari kirmizi ve tombul. Saclari gür ve gri, biraz kahverengiye bakiyor. Görünüse bakilirsa bir haftadan beri yikamadi. Gömlegi siyah ve kirmizi kareli ve sacindan daha kirli. „Mr. Black kac yasinda?“ diye kendisine soruyorum, cünkü emin degilim Black Bey´e sordugumda bana cevap verecegine dair. „Ismi Buddy, oldu mu? Dot ve Buddy, Bey kelimesine gerek yok, olur mu? Buddy 62 yasinda. Size birseyler söyleyebilir miyim?” “hemen onayliyorum. Buddy Bookerí masanin digger ucundan gözetliyor. “Kafasi tam yerinde degil” yavas bir bas sallamasiyla Buddy´nin yönüne dogru söylüyor. Kendisine bakiyorum. O da bize bakiyor. “Savas´da bir yaralanma” diye söylüyor. “Kore. Hava alaninda metalden detektörleri biliyor musunuz?” „Basimi sallayarak, onayliyorum“ „Söyle izah edeyim, kendisi cirilciplak detektörlerin arasindan gecsede, alarm yine calar.“ Buddy´nin gömleginde bulunan dügmeler her an düsecekmis gibi duruyor. Gömlegi o kadar gergin ki, nerdeyse gömlegin iplik yapisi görülecek caresiz bir sekilde öne cikmis karnini kapatabilmek icin. Buddy´nin en azindan üc gidigi var. Memphis Uluslararsi Havaalanindan gecerken onu düslemeye calisiyorum, alarm sirenlerinin caldigi ve koruma güclerinin panige kapildigi anlari. „Kafasinda bir metal parcasi var“ aciklayarak ekliyor. „Bu korkunc „ diye geri fisildiyorum, sonra bloknot´uma Buddy Black Bey´in bu durumunu not ediyorum. Black Bey sol´a dönüyor ve Booker´in kendisinden 1 metre uzaklikta olan müvekkiline dogru bakiyor. Dot aniden öne dogru egiliyor. “Bir sey daha var” diyor. Merakli bir sekilde öne dogru egilip: “Evet” diyorum. “Bir alkol sorunu var. “Gercekten mi?” “Fakat bunun nedeni savas´da ugradigi yaralanma” ipucu vererek ekliyor. Böylece henüz üc dakika once tanimis oldugum bu bayan esini alkolbagimlisi bir akilsiz´a indirdi. “Sigara icsem, sizi rahatsiz eder mi?” cantasini acarken soruyor.” Burada icilebilir mi? diye soruyorum ve ümit ediyorum ki sigara-icme-yasagi lavhasi görürüm, fakat maalesef göremiyorum. „Tabii ki“ Kurumus dudaklari arasina sigarayi yerlestiriyor ve sigarayi yakiyor. Sonra agzindan cikartiyor ve Buddy´nin yüzüne büyük bir duman yigini üflüyor; Buddy ise bir santim kimildamiyor. „Size nasil yardimci olabilirim?“ diye soruyorum ve lastikle baglanmis kagit paketine bakiyorum. Bayan Birdie´nin vasiyetnamesini bloknot´umun altina koyuyorum. Ilk müvekkilim bir multimilyoner ve diger müvekkillerim emekliler. Henüz yeni baslamis olan kariyerim gercek hayatla bulusuyor. „Bizim fazla paramiz yok“ diye usulca söylüyor Dot, sanki cok büyük ve duyulmasini istenilmeyen bir büyük sir mis gibi. Anlayisla gülümsüyorum. Ne kadar mülk sahibi olursaniz olun, su kesin ki benden daha zenginsiniz ve size her an dava acacaklarina dair süphem var. „Ve bizim bir avukata ihtiyacimiz var.“ Kagidi alip lastikleri cikartarak ekliyor. „Sorun nerede?“ „Bir sigorta sirketi tarafindan dolandiriliyoruz.“ „Ne tür bir sigorta anlasmasi yaptiniz?“ Evraklar elime sikistiriyor, sonra ellerini temizliyor sanki yükü mucizeler yaratabilecek baska bir kimseye yüklüyormus gibi. En üstte kirlenmis, burusmus ve kullanilmis bir anlasma var. Dot bir sigara dumani daha yaratiyor ve bir an icin Buddy görülmüyor. „Bir hastalik sigortasi“ diye söylüyor. Great Benefit Life. O anlasmayi ogullarimiz 17 yasindayken bes sene önce yaptik. Simdi Donny Ray kankanserinden ölüyor ve bu ückagitcilar tedavisini ödemek istemiyorlar.” Great Benefit mi?” “Evet” “Hayatimda duymadim.” kendime güvenerek söylüyorum. Bu arada anlasmanin birinci sayfasini gözden geciriyorum sanki bir sürü buna benzer davaya bakmis gibi ve sigorta sirketleri hakkinda bilinmesi gerekenlerin hepsini biliyormus gibi. Iki aile fertlerinin ismi geciyor, Donny Ray ve Ronny Ray Black. Ikisinin de dogum tarihi ayni. “Böyle konustuguma kusura bakmayin fakat bu insanlar kirli islere karismis insanlar. “Sigorta sirketlerinin cogu öyle.” Düsünceli bir sekilde söylüyorum ve Dot gülüyor. Güvenini kazandim. “O zaman Siz bu anlasmayi bes sene önce yaptiniz.” “Onun gibi bir sey. Bütün primleri simdiye kadar ödedim ve su ana kadar hic kullanmadim, ta ki Donny Ray hastalana kadar.” Su an sigortali olmayan bir ögrenciyim. Beni veya yasamimi, sagligimiveya arabami güvence altina alan hic bir sigorta anlasmasi yok. Kücük ve kullanilmis Toyotam icin bile yeni bir arka teker alamiyorum. “Ve siz onun ölecegini söylememis miydiniz?” Dudaklari arasindaki sigarayla basini salliyor. Kan kanseri. Hastalik sekiz ay önce basladi. Doktorlar ona bir sene müddet verdiler fakat bunu basaramayacak cünkü Kemik nakli yapilamadi. Büyük ihtimal simdi cok gec. “Bir kemik nakli mi? sasirarak soruyorum. „Kan kanseri hakkinda hic birsey bilmiyor musunuz. „Hayir, fazla bilgim yok.“ Dislerini gicirdatiyor ve gözlerini oynatiyor, sanki bir aptal misim gibi sonra sigarayi agzina aliyor ve bir kere cekiyor. Sigara dumani havada dagilirken, söyle söylüyor: „Benim oglum bir yumurta ikizleri. Böylece Ron, biz ona Ron diye hitap ediyoruz, cünkü Ronny Ray´i sevmiyor Donny Ray´in kemik naklili icin ideal bir bagis. Bunu doktorlar söyledi. Sorun bu naklilin maliyetinin 150.000 dolar olmasi. Bu miktar´a sahip degiliz. Sigorta sirketi normalde masraflari karsilamasi lazim cünkü anlasma öyle öngörüyor. Pislikler hayir diyor. Ve Donny Ray bu yüzden ölüyor. Isin aslini anlatmakta sasirtici bir kabiliyeti var. Buddy´yi göz ardi ettik, fakat kendisi bizi dinliyor. Yavasca kalin camlari olan gözlügünü cikartiyor ve tüylü elleriyle gözlerini ufaliyor. Harika. Buddy agliyor. Bosco ise degerli Elizabeth Erickson´un masasinda agliyor. Booker ´in müvekilleri yine sucluluk duygulari icerisindeler veya pismanlik veya baska birt dert kurbanlari, ve hickira hickira agliyor. Smoot bir cam ´in yaninda duruyor ve bizi gözetliyor, kesin inden düsünüyordur, bu ögrenciler ne tür tavsiyeler veriyorlar ki, bu denli acilar ceksinler. „Kendisi nerede yasiyor? Diye soruyorum sadece bloknot´uma yazabilecegim bir cevap alabilmek ve böylece göz yaslarini bir saniye olsun görmemek icin. „Kendisi bizimle yasiyor. Hic ev´den tasinmadi. Buda sigorta´nin ödemek istemeyisinin ayri bir nedeni. Resit oldugu icin sigorta kapsamindan ciktigini söylüyor. Kagitlarin icini kurcaliyorum ve Great Benefit´e olan ve Great Benefit´ten gelen mektuplara göz atiyorum. „Anlasmanin icerisinde sigortanin resitlik durumunda sona erecegine dair bir seyler yaziyor mu? Basini salliyor ve güllüyor. „Hayir, o konuyla ilgili hic birsey yazmiyor, Rudy. Anlasmayi bir cok kez okudum, ve hic bir yerinde öyle bir konudan bahsedilmiyor- kücük yazilar dahil. „Emin misiniz?“ diye soruyorum ve anlasmaya bir daha göz atiyorum. „Cok eminim“. Bir seneden beri anlasmayi sürekli okuyorum. „Bu anlasmayi kim size hazirladi? Sigortacinin adi ne? Kapimiza gelip bizi kandiran edepsizin biri. Ismi Ott gibi birsey di, agzi iyi laf yapan ückagitcinin biri. Kendisini bulmaya calistim, fakat kabolmusa benziyor. Kagit yiginin arasindan bir mektup aliyorum ve okuyorum. Aldigim birinci mektup´tan aylar sonrasi Cleveland´den gelen bir Zarargörevlisinden geliyor, utanmadan her ödemeyi reddediyor. Neden olarak Donny Ray´in hastaliginin anlasma öncesinde var oldugu iddia ediliyor ve bu yüzden herhangi bir ödemenin yersiz oldugu görüsü savunuluyor. Eger Donny Ray nerdeyse bir seneden beri hastaysa, o zaman teshis anlasmanin yapilmasindan dört sene sonra Great Benefit tarafindan konuldu. „Anlasmada söyle yaziyor, ödeme anlasma öncesi varolan bir durumdan dolayi geri cevriliyor. „Akliniza gelebilecek her türlü mazereti kullaniyorlar, Rudy. Tüm bu evraklari yaniniza alin ve iyice okuyun. Gecersizlik paragraflari, istisnalar, ön hastalik, kücük yazilar, hemen hemen herseyi denediler. „Bir kemik naklili sigorta kapsaminin disinda mi?“ Hayir. Doktorumuz bile anlasmayi gözden gecirdi ve Great Benefit´in ödemesi gerektigi görüsüne vardi, cünkü kemik naklili günümüzde bir rutin tedavi. Booker´in müvekkili yüzünü siliyor ve özür diliyor. Booker´a tessekkür ediyor, Booker´da kendisine tessekkür ediyor. Yasli adam heyecanli bir sekilde kart oyununun oynandigi yerdeki sandalye´ye oturuyor. Bayan Birdie N. Elizabeth Erickson´I Bosco ve sorunlarindan kurtariyor. Smoot arkamizda dolaniyor. Bir sonraki mektupta Great Benefit sirketinden geliyor. Mektup kisa, net ve hic adil degil. Söyle yaziyor: Sayin Black sirketimiz haklarinizi yazili bir bicimde yedi kez geri cevirdi. Yine sekizinci ve son kez olmak üzere geri ceviriyoruz. Görünüse bakilirsa zor anlayanlardansiniz! Bu mektup tazminat sorularindan sorumlu olan müdür tarafindan imzalanmistir. Mektubun üst bölümünde bulunan sirket logosunun üzerinden elimle saskin bir sekilde geciyorum. Gecen bahar sigorta hukukuyla ilgili bir seminer´e gittim. Ve birkac sirketin artniyetli bir sekilde insanlarin haklarini ez gectikleri bu inanilmaz durumlarin beni nasil sok ettigini hatirliyorum. Seminerimizin egitmeni bir misafir docentti, sigorta sirketlerinden ve diger büyük firmalardan nefret eden ve mesru haklari yenilip yeterli neden gösterilmeyen sigortalilarin davalariyla yakindan ilgilenen bir komünist. Simdiye kadar mahkeme konusu olmayan bu ülkede sadik ve inanc ilkerlerini bozan bircok yasadisi davranislarin varligindan emin. Artniyetle sigorta primlerininin reddedilmesi ve bu konuyla ilgili olan davalarla ilgili kitaplar yazdi. Bu konuyla ilgili hazirladigi istatistiklerle, bircok insanlarin yenilen haklarinin nedenlerini arastirmadan göz yumduklari görüsünü kanitlamak istedi. Mektubun basinda bulunan Great Benefit logosunu bir kez daha okuyorum. “Hic bir zaman primlerin birini ödeyemez duruma geldiniz mi?” “Hayir, efendim. Hic birini. Donny Ray´in hastaligi ile ilgili evraklari görmek zorundayim.“ “Evraklarin cogu evimde. Son zamanlarda doktor´a cok fazla gitmedi. Artik maddi gücümüz yetmiyor.” “Kan kanserinin teshis edildigi tarihi tam olarak biliyor musunuz.” “Hayir, fakat gecen senenin Augustos ayindaydi. Kemoterapinin birinci bölümü icin hastaneye gitmisti. Sonra bu ückagitcilar tedavinin masraflarini karsilamayacaklarini bildirdi, böylece hastane bizi kapinin önüne koydu. Transplantasyon´a verecek paralarinin olmadigini söylüyorlardi. Cok fazla masrafliymis. Bunu da onlar icin cok fazla göremem.” Buddy Booker´in bir diger müvekkilini inceliyor, kolunun alti evraklarla dolu kirilgan yasli bir bayan. Dot sigara paketiyle oynuyor, ve sonra icinden bir tane aliveriyor. Eger Donny Ray kan kanserinden hasta ise ve bu hastaligi sekiz aydan beri sürüyorsa o zaman bu hastaligi anlasmanin yapildigi günde baslamis olamaz. Eger kan kanseri ihtimali var ise, o zaman Great Benefit ödemek durumunda. Bu bana cok mantikli geliyor ve yasa her zaman net ve mantikli olmadigi icin Dot`un sigortadan almis oldugu sayisizca olumsuz red cevaplarindan dolayi beni ugursuz bir olayin bekledigini biliyorum. „Bunu anlamiyorum“ saygisizlik mektubuna bakarak diyorum. Dot esi´nin basina büyük bir sigara dumani üflüyor. Gözleri kendine gelmis gibi görünüyor, fakat pek emin degilim. Agzini sapirtarak, söyle diyor: Cok basit Rudy. Bunlar sahtekar. Onlar bizim cok siradan, kendimize yardimci olamayan ve parasizliktan dolayi teslim olmayi tercih eden insanlar oldugumuzu düsünüyorlar. Otuz sene kot pantolonu üreten bir fabrikada calistim ve ayni zamanda sendika da görevliydim ve gün ve gün sirket´e karsi savastik. Ordada aynisiydi. Kücük insanlari cigneyen büyük sirket. Babamin avukatlardan nefret etmesinin yani sira sendikalara da zaman zaman ates püskürürdü. Bunun üzerine bende kendimi calisan halkin savunucusu olarak gelistirdim. Bu mektup inanilmaz, diye kendisine söylüyorum. Hangisi? Bay Krokit´den olan, saygisizligin yapildigi mektup. Lahanet. Buddy sigara dumanini yüzünden uzaklastiriyor ve siritiyor. Kendisine bir sey söyler ümidiyle bakiyorum, fakat bir sey söylemiyor. Ilk defa basinin sol tarafinin sag tarafindan daha alcak oldugunu fark ediyorum ve sonra havalimaninda ciplak bir sekilde nasil yürüdügü aklima geliyor. Saygisizligin yapildigi mektubu büküp digerlerin üzerine koyuyorum. Hepsini okumam bir kac saatimi alir. „Evet, fakat acele etmek zorundasiniz. Donny Ray daha fazla dayanamayacak. 80 kilodan 55 kiloya düstü. Bazi günlerde kendisini o kadar kötü hissediyor ki, ayakta durmakta zorluk cekecek sekilde. Kendisini görmenizi cok isterdim. „Su an icimde Donny Ray´i görme istegi yok. Belki daha sonra. Mektuplari, Donny Ray´in hastalik hikayesini ve anlasmayi yakindan inceleyecegim, Smoot ile konustuktan sonra Black´lere iki sayfalik mektup yazacagim kendilerine sigorta sirketlerine yolsuzluk durumunda dava acma konusuna uzmanlasmis bir avukata görünme tavsiyesinde bulunarak. Bazi avukatlarin isim ve numaralarini ayni zamanda vererek. Ondan sonra bu igrenc semineri ve Smoot ´un …hukukuna gösterdigi ilgisini de asmis oluyorum. Mezuniyetime 38 gün kaldi. Hepsini yanimda götürmek zorundayim, daginikligini görüp, lastiklerini elime aldigimda Dot´a anlatiyorum. Iki hafta sonra tavsiyelerle dolu bir mektupla geri gelecegim. „Neden iki hafta sürüyor?“ „Biraz arastirip, professörlerle konusmam lazim. Donny Ray´in klinik evraklarini bana gönderebilir misiniz? „Tabii ki, fakat acele etmenizi rica ediyorum.“ „Elimden geleni yapacagim, Dot“ „Elimizde bir delil oldugunu düsünüyor musunuz? Hukuk ögrencisi olmama ragmen bir seye sartlamayan /yükümlü kilmayan konusmalarla ilgili cok sey ögrendim. Simdiden net bir sey söylenemez. Umutlu/ ümit verici görünüyor. Fakat önce iyice inceleyip arastirmam lazim. Yapilmasi mümkün.“ Bu ne anlama geliyor?“ Hakkinizin var olduguna inaniyorum, fakat kesin bir sey söyleyebilmem icin evraklari bir daha gözden gecirmek durumundayim. „Uzmanlik alaninizin ne oldugunu ögrenebilir miyim?“ Hukuk ögrencisiyim.“ Sasirmisa benziyor. Dudaklarini büzüyor ve bana göz kirpiyor. Buddy ikinci kez siritiyor. Allah´tan Smoot arkadan geliyor ve „Nasilsiniz? Diye soruyor. Dot önce papyonuna sonra uzun ve gür saclarina bakiyor. „Mükemmel“ diyorum, isi biraz önce tamamladik. „Iyi“ diye sanki zaman bitmis gibi yanit veriyor ve diger müvekkiller bizi bekliyor. Mekani terk ediyor. Sahte bir gülümsemeyle icten bir sekilde „iki hafta sonra görüsürüz“ diye yanit veriyorum. Dot sigarasini kül tabaginda söndürüyor ve sonra bana dogru yaklasiyor. Dudaklari aniden titriyor ve gözleri yasariyor. Nazik bir sekilde ellerimi tutuyor, ve magdur bir sekilde bana bakiyor. „Elinizi lütfen cabuk tutun Rudy. Yardima ihtiyacimiz var. Oglumuz ölüyor.“ Uzun süre birbirimize bakiyoruz, basimi salliyorum ve birseyler mirildaniyorum. Bu zayif insanlar ogullarinin hayatlarini bana, ücüncü senesinde bulunan bir hukuk ögrencisine teslim ettiler. Gercekten bu elime sikistirilmis bu evrak yiginini yanima alip, telefon ahizesine sarilip, bir kac mektup yazip, tehditler savurup ve Great Benefit´i yildirdiktan sonra parayi Donny Ray icin kazanacagima inaniyorlar. Bir de ayriyetten bunun hizli olmasini bekliyorlar. Ayaga kalkiyorlar ve utangac bir sekilde masamdan ayriliyorlar. Bu anlasmanin bir yerinde nerdeyse okunamayan ve tahminen anlasilamayan kisitlamadan bahsedildiginden eminim. Bu uzmanlar on yillardan beri büyük ücretler kazaniyor ve kücük yazilarla yazilmis paragraflar yaziyorlar. Yaninda Buddy sandalyelerin arasindan ve Rook oyuncularin yanindan gecip kahve bidonunun yaninda duruyor. Burada karton fincanina kofeinsiz kahvesini dolduruyor ve bir sigara yakiyor. Sonra odanin arka kisminda duruyorlar ve beni iki metre gibi bir uzakliktan inceliyorlar. Otuz sayfalik kücük yazilarla yazilmis olan paragraflari okuyorum ve not aliyorum. Kendisini göz ardi etmeye calisiyorum. Salon yavas yavas bosalmaya basliyor ve insanlar evlerine dönmeye basliyorlar. Bu kadar avukatlik bir gün icin yeter ve umuyorum ki daha fazla müvekkil gelmez. Hukuki alandaki bilgisizligim cok hüzün verici ve bir kac ay icinde bu ülkenin mahkeme salonunda diger avukatlari, savcilari ve sahitleri ile birlikte müvekkilerimi savunacagimi düsündügümde ürperiyorum. Henüz topluma yararli bir hizmet sunmak ve herhangi bir davaya bakacak durumda degilim. Hukuk egitimi üc sene anlamsiz bir stresden baska bir sey degil. Sayisiz saatlerimiz hic ihtiyacimiz olmayan bilgiyi edinmek ile geciyor. Unutacagimiz derslerle bombardimana tutuluyoruz. Gelecekte yürürlülükten / uygulamadan cikartilmis veya degistirilmis yasa ve davalari düsünüyoruz. Eger son üc senede ögrenci olarak iyi bir avukatin yaninda haftada elli saat calismis olsaydim, o zaman kendim iyi bir avukat olmus olurdum. Bunun yerine ise ücüncü senesinde bulunan husursuz ve hukuksal sorun ve sinavindan korkan bir ögrenciyim. Önümde bir seyler hareket ediyor ve ben dogru zamanda biraz kilolu bir beyin duyma cihaziyla birlikkte üzerime dogru nasil geldigini fark ediyorum. Ikinci Bölüm Bir saat sonra Cin oyunu ve Gin Romme ile ilgili aktiviteler sona eriyor ve son sohbet edenler mekani terk ediyorlar. Smoot bizi bir toplanti yapmaya cagirirken, ev sahibi bizi kapida bekliyor. Art arda kisa bir sekilde müvekkilerimizin degisik sorunlarindan bahsediyoruz. Cok yorgunuz ve mümkün oldugunca cabuk bir sekilde burayi terk etmek istiyoruz. Smoot birkac yaratici ve yeni olmayan tavsiyelerde bulunuyor ve bize yasli insanlarin hukuksal sorunlariyla ilgili konusacagimizi söz vererek bulundugu yerden ayriliyor. Sabirsizlikla bekliyorum. Eski bir Pontiac olan Booker´in arabasinda ilerliyoruz. Sik olmak icin biraz büyük kacan fakat benim parcalanmakta olan Toyotamdan cok daha iyi bir durumda olan bir araba. Booker ´in iki cocugu ve yarim gün ögretmen olarak calisan bir esi var ve bu yüzden yoksulluk sinirinin biraz üzerinde yasam mücadelesi veren bir insan. Caliskan bir sekilde okuyor ve iyi notlar aliyor ve bu yüzden merkezde bulunan varlikli bir avukatlik bürosu onunla ilgilenmeye baslar. Cok adindan söz ettiren itibarli bir sirket. Bu sirket yurttas hukuku davalariyla adindan söz ettirmistir. Senelik baslangic geliri 40.000 dolar Broadnax ve Speer´in bana sunmus olduklari gelirin 6000 dolar üzerinde. „Hukuk egitiminden nefret ettigimi“ söylüyorum, yaslilar evinin bahcesinin otopark alanini terk ederken. Bunda sarilacak hic bir sey yok, diyor Booker. Booker hic bir seyi ve kimseden nefret etmiyor ve bazen hukuk egitiminin onun icin büyük bir sans oldugunu söylüyor. “Neden avukat olmak istiyoruz?” Amac haksizliga direnerek topluma yararli bireyler olmak icin toplumsal sistemde bir degisiklik yaratmak. Professör Smoot´u dinlemiyor musunuz? “Istersen bir bira icelim.” “Saat üc bile degil, Rudy.”Booker az iciyor ve ben de ondan daha da az iciyorum cünkü masrafli bir aliskanlik ve su an kendime yiyecek alabilmek icin tasarruf yapmak zorundayim. “Sadece bir sakaydi” diyorum. Hukuk fakultesine dogru arabayla ilerliyor. Bugün persembe, ve bu yarin benim spor hukukuyla ve Napoleon´un Code´uyla ve bunun haricinde az emek gerektiren anlamsiz iki seminer ve yaslilar hukukuyla ilgilenmek zorunda kalacagim anlamina geliyor. Fakat beni bir hukuk sinavi bekliyor ve bunu düsündükce ellerim titriyor. Eger sinavi gecemezsem Broadnax ve Speer´in icten, donuk ve ciddi calisanlari beni kesin isten cikartacaklar, bu da benim yaklasik bir ay calisip sonra sokaga atilacagim anlamina geliyor. Avukatlik sinavini kaybedecegim ihtimali olasi bir durum.- sonuclari issizlik, iflas, ayip ve aclik. Peki günün her saatini neden bunu düsünerek geciriyorum? “Kütüphaneye oturmayi tercih ediyorum. “ diye söylüyorum. Bu konularla ilgilenecegimi ve sonra sinav icin calisacagimi düsünüyorum. “Iyi bir fikir.” “Kütüphaneden nefret ediyorum.” “Herkes kütüphaneden nefret ediyor, Budy. Öyle bir yapilmis ki nefret etmemek mümkün degil. Temel amaci hukuk ögrencilerinin bu kurumdan nefret etmesini iceriyor. Sen gayet normalsin. “ “Tesekkür ederim” “Acaba bu yasli Bayan Birdie´nin parasi var mi?” „Bunu nerden biliyorsun?“ „Sanki öyle bir sey duymus gbi oldum.“ Evet paranin icerisinde yüzüyor. Yeni bir vasiyetnameye ihtiyaci var. Cocuklari ve torunlari kendisiyle ilgilenmiyorlar ve bu yüzden onlari mirasindan mahrum birakmak istiyor.“ „Ne kadar?“ „20 milyon´a yakin.“ „Booker bana cok süpheci bir bakis atiyor. “Bunu en azindan iddia ediyor.” Diye ekliyor. “Peki kim bu mirasa konacak?” “Cok albenisi ve Learjet´i olan bir televizyon insani. “Hayir!” “Evet olacak.” Yogun trafigin icerisinden arabayi sollarken, Booker bunu anlamaya/kavramaya calisiyor. “Rudy, kusura bakma iyi bir insan, zeki bir ögrenci fakat bu denli büyük bir miras icin böyle bir vasiyetname hazirlamak düsüncesi seni mutlu ediyor mu? “Hayir. Peki sen kendini iyi hisseder miydin?” “Tabii ki degil. Peki o zaman ne yapacaksin?” “Belki uykuda ölecek.” “Buna inanmiyorum cünkü kendisi bayagi bir canli ve direncli. Herseyin üstesinden gelir.” “Smoot ikle bu konuyu konusmayi ve belki vergi professörlerinden birinden yardim almayi düsünüyorum. Belki de Bayan Birdie´ye kendisine bir iyi bir avukata bes milyon ödemesine ragmen yardimci olamayacagimi söylemeyi düsünebilirim. Aslinda benim icin pek önemli degil. Benim kendi sorunlarim var.“ „Texaco mu?“ „Evet onlar benim pesimde. Ev sahibi de öyle.“ „Cok isterdim sana yardimci olmayi“ diyor Booker ve icten söyledigini biliyorum. Paradan biraz artirabilmis olsa, sevincle bana biraz ödünc verirdi. „Birinci Temmuz´a kadar dayanacagim. Ondan sonra Broadnax ve Speer´in önemli bir sözcüsü olarak bu zor günlerimi geride birakacagim. Peki bu zorluklar icerisinde yilda 34.0000 dolar harcamayi nasil basaracagim?” “Kulaga cok inanilmaz geliyor. Sen zengin olacaksin.” “Sonunda yedi seneden beri bahsislerden yasiyorum. Bunca para neyime yarar acaba?” “Sana bir takim elbise almaya.” “Peki neden. Iki tane var ya.” “Belki bir cift ayakkabi”. “Iste bu. Tam bunu yapacagim, Booker. Ayakkabi ve kravatin haricinde belki teneke bidonun icerisinde olmayan yiyebilecek birseyler almak. Belki bir de bir yeni paket iccamasir.” Son üc senede Booker ve esi beni ayda en az iki kere yemege davet etti. Ismi, Charlene, Memphis ´den geliyor ve dar bütcesine ragmen gercek mucizeler yaratiyor.” Onlar arkadas, fakat onlar icin acinacak bir durum oldugumun farkindayim. Booker siritiyor sonra gözlerini ceviriyor. Canina tak etmis sevimsiz konular hakkinda sakalar yapmaya. Arabayi Memphis State Üniversitesinin hukuk fakultesinin Central Avenue´da bulunan otoparkina yönlendiriyor. “Daha bir kac islerimi halletmem gerekiyor” diyor. “Beni buraya kadar getirdiginiz icin, tesekkürler.” “Alti´ya dogru burdayim. Ondan sonra sinava icin calisiriz.” “Peki olur, asagida bekleyecegim.” Arabanin kapisini kapatiyorum ve Central´e dogru hizli kosuyorum. Kütüphane altkatinin -eski ve dis´i catlamis hukuksal kitaplarin birikimi nerdeyse görünmez bir bicimde- karanlik ve dis´ta kalan kösesinde, en sevdigim yerin aylarca bos olup beni bekledigini görüyorum. Özel benim ismime ayrilmis. Köse camsiz ve zaman zaman nemli ve soguk ve bu nedenden dolayi cok nadir insanlar gelirler.Kendim saatlerce zamanimi magarada gecirdim, davalari arastirdim ve sinav icin calistim. Ve gecen haftalarda burada sayisiz sikintili saatler gecirdim ve Sarah ile ilgili ne olabilecegiyle ilgili düsündüm onu neyle kacirdigimla ilgili kendime sorular sordum. Burada kendime aci cektiriyorum. Düz masanin üc yani Täfelung ….cevrili ve su an duvardaki Maserung….ezbere biliyorum. Burada yakalanmadan aglayabilirim. Hic kimse duymadan icimden sessizce küfredebilirim. Iliskimiz esnasinda Sarah cogu kez burada yanimda oturdu, birbirlerine cok yakin sandalyelerin üzerinde birlikte ders calistik. Dikkat cekmeden hem hikirdiyorduk hem gülüyorduk. Kimse görmeden öpüsüp birbirimize dokunuyorduk. Derin depresyon ve aci cerisinde bulundugum su anda parfümünü koklayabiliyorum. Aslinda bu büyük labirintte kendime yeni bir ögrenme yeri aramam gerekir. Ve su an yüzünü karsimda görüyorum ve bacaklarinin nasil oldugunu hatirliyor ve hemen kalp bögesinde bir sizi hissediyorum, beni nerdeyse felc eden. Daha birkac hafta önce buradaydi. Ve su an baska birisi bacaklarini oksuyor. Black´lerin evraklarini kollumun altina alip kütüphane´nin sigorta bölümüne dogru ilerliyorum. Hareketlerim yavas, fakat gözlerim firi firil dönüyor. Sarah buraya cok nadir geliyor, fakat bir kac kez kendisini gördüm. Raflarin arasinda Dot´un evraklarini bos masaya yayiyorum ve saygizlik-mektubu bir daha okuyorum. Mektup sinsice ve hain, muhtemelen Dot ve Buddy´nin anlasmayi hic bir avukata göstermeyecegini düsünen bir kimse tarafindan yazildi. Mektubu bir kez daha okuyorum ve kalb sizintisinin gittikce azaldigini hissediyorum – bir geliyor bir gidiyor ve bu sizintiyla basa cikmasini ögreniyorum. Sarah Plankmore benim gibi ücüncü akademik yilimda ve simdiye kadar asik oldugum tek kiz. Beni dört ay önce terk etti, ve baska en önde liselerin birine giden bir adama tercih etti.Bana liseden eski arkadas olduklarini ve noel tatilinde tesadüfen karsilastiklarini anlatti. Ask hikayesi yeniden alevlendi, ve bana bunu yaptigina pisman oldugunu ve hayatin devam ettigini söylüyor. Fakultede hamile olduguna dair cesitli dedikodular dönüyor. Bunu ilk defa duydugumda kusmak zorunda kaldim. Great Benefit´in Black´lere yapilan anlasmayi ve sayfalar boyunca notlar aliyorum. Cok zor okunuyor. Mektuplari, tibbi evraklari ve dilekce kagidini ayiriyorum. Bir anligina Sara kayboldu ve ben bu cok süpheli sigorta davasinda giitikce derinlerine giriyorum. Anlasma haftalik 18 dolar prim öngören Great Benefit Life Insurance Company tarafindan Cleveland ilnin Ohio kentinde bir yükümlülük yaratti. Makbuz kitabini gözden geciriyorum haftalik ödemelerin icinde yazili olan bir dergi. Öyle görünüyor ki sigorta yetkilinin adi Bobby Ott gibi bir kisilik, gercekte her hafta Black´lerin evine giden bir kimse. Kücük masam kagit yiginlariyla dolu ve ve Dot´un bana vermis oldugu bütün evraklari okuyorum. Ha bire kommünist sigorta sirketine olan nefretiyle ün salmis misafir professörü Max Leuberg´ I düsünüyorum. Ülkemizi yönetiyorlar diye habire söylenip duruyordu. Bankalari kontrol ediyorlar. Emlakler (gayri menkuller onlara ait). Bir virüs bulasyiyor ve Wall Street bir hafta boyunca hastalaniyor. Faizler düstügünde ve yatirimdan gelen gelirleri azaldiginda, o zaman parlamentoya kosuyorlar ve yasa degisikligi talep ediyorlar. Davalar bizi öldürüyor, diye bagiriyor. Bu avukatlar nedensiz bir sekilde davalar aciyorlar ve bilgisiz jüri üyelerini tazminat miktarlarini kabullenmeleri icin ikna ediyorlar. Ve buna bir son verilmesi lazim, yoksa biz iflas edecegiz. Duvar´a kitap atacak kadar Leuberg sinirlenebilirdi. Onu severdik. Ve hala burada egitmekte. Sanirim, bu semestr´in basinda Washington´a geri dönecek. Ve cesaretimi toplayabilirsem kendisinden Black dosyasini bakmasi icin rica edecegim. Kuzey´de jürinin sigortalari büyük para cezalarina maruz biraktigi bircok davalarda calistigini iddia etti. Davanin bir özetini cikartmaya basliyorum. Anlasmanin yapildigi günle basliyorum, ve kronolojik sekilde her önemli olayi listeye aliyorum. Great Benefit tedavi masraflarini ödemeyi sekiz kere geri cevirdi. Sekizinci-mektup saygisizlik mektubuydu. Max Leuberg bu mektubu okurken islik calmasini ve gülmesini duyabiliyorum. Kan kokusu burnuma geliyor. Umarim Professör Leuberg de bu kokuyu aliyordur. Fakültenin ücüncü katinda iki depo odasinin arasinda ofisini buluyorum. Kagitlarla kapli olan kapi escinsellerin haklarinin korunmasi, tükenmekte olan türlerin gösterileri icin cagri da bulunuyor, hepsi Memphis kentinde az ilgi uyandiran mevzular. Kapi yari acik ve kendisini telefona bagirirken duyuyorum. Nefesimi tutuyorum ve kapiya usulca tikliyorum. „Buyrun“ diye bagiriyor, ve kendimi yavasca kapidan odanin icerisine dogru itiyorum. Odada bulunan tek sandalyeye isaret ediyor. Üzeri kitaplar, dosyalar ve dergilerle dolu olan bir sandalye. Bütün ofis bir cöp yigini yeri. Kagitlar, cöpler, dergiler, siseler. Kitap raflari yamuk duruyor ve icine cöküyor. Afisler duvarlari süslüyor. Bütün kagitlar yerde bulunan su birikintileri gibi yere dagilmis. Zaman ve Organizasyon Max Leuberg icin cok önem tasimiyor. Kendisi zayif, kücük ve uzun gür samanrenkli saclara sahip. Bu altmis yaslarindaki adam elleri sürekli hareket etmekte. Rengi solmus kot pantolonu, üzerinde tahrik edici cevre sloganlari yazan sweatshirt ve eski spor ayakkabilari giyiniyor. Soguk oldugu zamanlarda da ara sira corap giyinor. Hic bitmek tükenmek bilmeyen Cilginligi beni huzursuz ediyor. Telefon´un ahizesini eline aliyor ve „Baker“ diyor. „Baylar. Rudy Baylor. Sigorta hukuku, son sömestr. „Tabii ki, tabii ki. Hatirliyorum. Buyrun.“ Sandalyeye isaret ediyor. „Yok, tesekkür ederim. Sag´a ve sol´a hareket ediyor ve bir miktar kagidi masasinin üzerinde dagitiyor. “Gündemde ne var, Baylor?” Max ögrenciler tarafindan sayiliyor cünkü her zaman onlar icin zaman ayiriyor. “Bir dakika zamaniniz var mi?” “Normalde daha resmiyim ve hitapta “Sayin” kullanirim, fakat Max formalite anlamina geliyor. Kendisine Max diye hitap etmemizde israr etti.“ „Tabii ki. Size nasil yardimci olabilirim?“ „Söyle söyliyim, Professör Smoot´un bir dersindeyim“ diye acikliyorum, sonra kendisine yaslilarda, ve Dot ile Buddy´deki ziyaretimin ve onlarin Great Benefit´e karsi mücadelesinin kisa bir özetini sunuyorum. Hic bir kelimeyi kacirmiyor gibi görünüyor. „Great Benefit´ten bir seyler duydunuz mu?“ diye soruyorum. „Evet, insanlara sayisiz anlasmalar yapan büyük bir sirket.“Hayatimda onlarla ilgili bir seyler duymadim.“ „Hayret edilecek bir durum degil. Gazetede veya televizyon´da ilan vermiyorlar. Sigorta yetkilileri kapidan kapiya dolasiyorlar ve haftada primlerini kazaniyorlar. Bu isler bu sektörde her zaman iyi nitelikte olan isler degil. Bana anlasmayi gösterebilir misiniz?“ „Kendisine veriyorum ve gözden geciriyor. „Geri cevirme nedenleri neler?“ „Her türlü neden. Ilk önce prensip geregi geri cevirdiler. Sonra kan kanserinin ek hizmetlerin disinda kaldigini söylediler. Ondan sonra kan kanserinin anlasma öncesi var oldugunu söylediler. Daha sonra gencin resit oldugu icin aile sigortasi kapsamindan ciktigi söylendi. Bir sürü seyler uydurdular. „Bütün primler ödendi mi?“ „Bayan Black ín bildirdiklerine göre, evet. Sayfalari cevirirken ikiyüzlü bir sekilde gülüyor. Max´in hosuna gidiyor. „Ve siz bütün dosyaya baktiniz, degil mi?“ „Evet müvekkilimin bana vermis oldugu bütün evraklari okudum.“ Anlasmayi masanin üzerine atiyor.“Yakindan ilgilenmeye deger.“ Diyor. „Fakat sunu da unutmayin, müvekkiler cok nadir bütün evraklari isin basinda avukata teslim ederler.“ Eline saygisizlik mektubunu veriyorum. Mektubu okurken yüzünde artniyetli bir ifade görülüyor. Mektubu bir daha okuyor, sonra bana bakiyor. „Inanilmaz“ „Ben de öyle düsünüyorum.“ Tecrübeli bir sigorta uzmani olarak ekleyerek. „Dosyanin gerisi nerede?“ diye soruyor. Bütün kagit birikimini masanin üzerine koyuyorum. „Bunlar Bayan Black´in bana vermis oldugu bütün evraklar. Tedavi masraflarini karsilayamadiklari icin ogullarinin ölecegini söylüyor. Ve su an sadece 25 kilo ve cok uzun yasayacagi süpheli. Elleri su an hareketsiz bir bicimde duruyor. “Kalesler” diyor. Ayni düsünceyi paylasiyorum, fakat bir sey söylemiyorum. Bir diger kösede baska bir cift spor ayakkabilari görüyorum- eski Nike´ler. Eskiden Converse giyindigini bize dersde anlatti, fakat cevreye-dönüsüm tartismasi nedeniyle boykott ediyor. Amerikanin büyük sirketlerine karsi kücük bir mücadele veriyor ve hosuna gitmeyen bir üreticiden hic birsey almiyor. Hayatini, sagligini veya mülkünü sigortalatmayi reddediyor. Fakat söylentilere göre ailesi zengin, ve bu yüzden sigortayi reddetme lüksüne sahip. Bir takim nedenlerden dolayi sigortali olmayanlarin dünyasinda yasiyorum. Professörlerimin cogu sürekli krawat tasiyan ve derslerini kapali ceket ile veren dar kafali akademisyenler. Max onyillardan beri krawat takinmiyor. Ve ayriyetten ders de vermiyor. Görsel sunumlar hazirliyor. Burdan ayrilmasi üzücü. Elleri yeniden canlaniyor. „Bu aksam bu evragi daha yakindan incelemek istiyorum.“ Bana bakmadan söylüyor. „Hic sorun degil. Yarin sabah bir daha bakabilir miyim?“ „Tabii ki her zaman. Telefonu caliyor ve telefonun ahizesine sariliyor. Cok rahatlamis sekilde cekiliyorum. Yarin yine tavsiyesini dinlemek üzere geri gelecegim ve Black´ler icin ikisayfalik bir rapor hazirlayacagim. Bunun icin bana söyleneni kagida dökecegim. Ve simdi Bayan Birdie´nin konusuyla ilgili yapilmasi gereken arastirmalari yapmak üzere zeki bir beyne ihtiyac var. Simdiden bir kac aday ve vergi professörleri mevcut ve belki yarin onlarda sansimi denerim. Yavasca merdivenleri iniyorum ve kütüphane´nin yaninda bulunan bekleme odasina giriyorum. Bina da sigara izni olan tek oda ve lambalarin altinda yogun miktarda duman toplaniyor. Burada bir televizyon cihazi duruyor ve bir sürü kullanilmis koltuk ile sandalye. Gruplu resimler ve bedenleri cok uzun zaman önce hukuksal savaslarda toprak olmus insanlarin cerceveli portre resimleri duvarlari süslüyor. Oda bos iken atalarima bakiyorum ve cogu kez kendime soruyorum bu avukatlarin kaci avukatlik mesleginden cikmis, ve kaci buraya hic gelmemis olmayi dilemis ve kaci dava sürdürmeyi zevkli kaci zevksiz buluyor. Bir duvar aciklamalar ve sasirilacak sayida arama ilanlari icin ayrilmis. Arka tarafta bir dizine yemek ve icecek otomatlari duruyor. Burada bir cok ögün satin aliyorum. Otomat yemeklerinin degeri yeterince bilinmiyor. Bir diger kösede cok degerli F.Franklin Donaldson´u görüyorum. Kendini begenmis üc arkadasiyla sohbet ediyorlar ve ayni zamanda hukuksal dergilere makaleler yaziyorlar, yazmayanlari ise hor görüyorlar. Beni fark ediyor ve birseye ilgi duymus gibi oluyor. Yanimdan gecerken bana gülümsüyor, bu da biraz tuhaf, cünkü normalde hep asik suratla dolasan bir kimse. “Bana söyler misin Broadnax ve Speer´e hala gidiyor musun? Televizyon kapali. Arkadaslari beni gözlemliyor. Koltukta oturan iki Üniversite ögrencisi baslarini kaldiriyorlar ve benim yönüme dogru bakiyorlar. “Evet. Neden?”diye Franklin´e soruyorum. Kendisi gelenegi uzun olan ve maddi durumu iyi olan bir avukatlik bürosunda calisiyor. Bu avukatlik bürosu Broadnax ve Speer´s den cok daha basarili. Su anki arkadaslari W.Harper Whittenson, kendini begenmisin biri, bizim memnuniyetimize Memphis´den ayrilacak ve Dallas ´ta büyük bir sirkette calisacak. J.Townsend Gross, baska büyük bir sirkette is bulan bir kimse, ve James Straybeck, canayakin bir insan, üc senelik üniversite döneminde isminin önünü harfsiz arkasini ise sayisiz birakmaz. Böyle kisa bir isimle avukat olarak öyle büyük bir sirkette gelecekte zorluk cekebilir; basarabileceginden süpheliyim. F.Franklin üzerime bir adim atarak geliyor. Bütün ictenligiyle gülüyor. „Peki bize orada ne olup bittigini anlatabilir misiniz?“ „Orada ne olabilir ki? Ne den söz ettiginden bilgim yok. „Bilirsin, füzyon.“ Suratimi asmadan, „hangi füzyon?“ „O konuyla ilgili hic bir sey duymadin mi?“ „Neyi duymadim mi?“ Dördüncü F.Franklin üc arkadasina göz atiyor ve herkes gönlünce egleniyor. Bana baktiginda yüzü daha da gülüyor. Broadnax ve Speer ín Tinley Britt ile birlesmesi. Cok sessizce orada duruyorum ve zeki bir hazir cevap düsünmeye calisiyorum. Ama su an aklima kelimeler gelmiyor. Bir birlesmeden haberim yok ve bu insanlar görünüse bakilirsa bir seyler biliyorlar. Broadnax ve Speer 15 avukat´tan olusan kücük bir sirket, ve kendi okul dönemimden bir tek beni sectiler. Iki ay önce yollarimiz kesistiginde, birlesme planlarindan söz edilmiyordu. Tinley Britt ise bu devletin en büyük, nüfuzlu ve zengin firmalarindan bir tanesi. Son sayimdan sonra sirketlerinde en az 120 avukatin calistigi ortaya cikti. Cogu Ingiltere´nin önde gelen Üniversitelerinde okumus ve bir devlet kurumununun üst kademesinde calismis. Washington´de bir ofisleri olan varlikli sirketlerin ve bir devlet kurumunun üst makamina hizmetlerini sunan bir sirket. Agresif muhafazakar bir calisma politikasi izleyen bir sirket. Evvelki bir amerikan senatörü is ortaklarindan bir tanesi. Görevli avukatlari haftada seksen saat mavi-siyah yakali gömlekleri olan cizgili takim elbiselerde calisiyorlar. Saclari kisa kesilmis, biyik tasimak yasaklardan bir tanesi. Bir Tinley-Britt avukatini davranis ve giyim tarzindan fark edebilirsiniz. Sirkette sadece ve sadece dogru (sinif bakimindan) ailelerden, dogru üniversitelerden, ve dogru üniversiteliler toplulugundan gelen beyler calisiyor, ve bunlara Memphis´in hukukculari arasinda Trent ve Brent deniliyor. J. Townsend Gross elleri cebinde alayci bir sekilde bana gülümsüyor. Bizim sinifimizin ikincisi, giyindigi gömleklerinde güc sergiliyor ve ayrica bir BMW sürüyor. Bu nedenden dolayi Trent & Brent´e büyük ilgi duyuyor. Dizlerim titriyor, cünkü biliyorum Trent & Brent beni hic bir zaman ise almaz. Eger Broadnax ve Speer gercekten bu sirketle birlestiyse o zaman büyük ihtimal amacima ulasamayacagim. „Hayir, bundan hic bir haberim yok.“ Usul bir sekilde mirildaniyorum. Koltuktaki kizlar beni iyice inceliyorlar. Ondan sonra bir sakinlik olusuyor. “ “Sana söylemediklerini mi iddia etmek istiyorsun?” dördüncü Franklin sasirmis bir sekilde soruyor. “Jack bu ögleden sonra duydu.” Ve bir kafa sallamasiyla arkadasi J. Townsend Gross ´ a dogru isaret ediyor. “Bu dogru.” diyor Townsend. “Fakat sirket ismi degismiyor.” Resmi anlamda sirket´in ismi Tinley, Britt, Crawford, Mize ve St. John. Allah´tan uzun seneler önce birileri kisaltilmis isme karar verdi. Sirket isminin degismezligiyle ilgili ek bilgiyle J.Townsend kendi müvekkilerini Broadnax ve Speer´in o kadar kücük bir sirket oldugunu ve Tinley Britt tarafindan satin alinabilecegini bilgilendirdi. „O zaman Trent & Brent´te kaliyor, degil mi?“ bu kisaltma ismi duydugunda sinirlenen J. Townsend´e söylüyorum. „Sana hic birsey söylemediklerine inanamiyorum.“ diye dördüncü Franklin ekliyor. Sanki önemsiz mis gibi omuz silkiyorum ve kapiya dogru yöneliyorum.“ Belki bu yüzden cok fazla kafa yoruyorsun, Frankie.“ Birbirlerine tatmin olmus bir sekilde bakiyorlar, sanki ulasmak istediklerine ulasmis gibi, bende böylece bekleme odasini terk ediyorum. Kütüphane´ye adim atiyorum ve giris´de tezgahin arkasinda oturan genc adam beni yanina cagiriyor. “Burda bir haber var.” diyor ve elime bir kagit veriyor. Beni ise alan Broadnax ve Speer´ in ortagi Loyd Beck´ I aramam isteniyor. Bozuk parayla calisan telefon kulübeleri bekleme odasinda bulunuyor, fakat dördüncü F.Franklini ve sahteker yoldaslarini görmek icimden gelmiyor. Telefonunuzu kullanabilir miyim? Ikinci senesinde bulunan ve kütüphane´nin sahibiymis gibi davranan bir erkek ögrenciye soruyorum. “Telefonlar bekleme odasinda “ ve el isaretiyle sanki üc sene hukuk okuyup bekleme odasinin nerede oldugunu bilmiyormus gibi yolu gösteriyor. “Oradan geliyorum ve tüm kulübeler meskul. Tasvip etmeyerek etrafta bakiniyor. “Peki, fakat kisa tut.” Broadnax ve Speer´in numaralarini veriyorum. Saat nerdeyse alti ve sekreterler saat bes de is bitimi yapiyorlar (paydos yapiyorlar). Zil dokuz kere calindiktan sonra bir erkek sesi „Merhaba“ diyor. Kütüphane´nin giris salonunu terk ederek el cihazlariyla raflarin arasina saklanmaya calisiyorum. „Merhaba, ismim Rudy Baylor. Su an üniversitedeyim ve biraz önce Loyd Beck´i aramama dair bir haber aldim. Cok acilmis. Kagitta acil olduguna dair hic birsey yazmiyor, fakat su an cok huzursuzum. “Rudy Baylor? Konu ne?” Biraz önce ise aldiginiz ögrenci. Kiminle konusuyorum?” “Baylor, ismim Carson Bell. Loyd su an bir toplantida ve su an rahatsiz edilemez. Bir saat icinde bir daha deneyin. “ Ofisleri tanitirlarken Carson Bell´I kisaca gördüm, ve onu hatirlarken tipik fazla calismis bir avukat canlaniyor beynimde, bir saniye dostca olan sonra isine geri dönen bir avukat. “Sayin Bell, sanirim Bay Beck ile konusmak zorundayim.” “Üzgünüm, fakat su an mümkün degil. Olur mu?” “Trent –äh- Tinley Britt ile gerceklesen bir füzyon ´un dedikodusunu duydum. Bu dogru mu?“ „Kusura bakmayin, Rudy, su an isim var ve su an o konu hakkinda konusamiyorum. Bir saat icinde geri arayin, o zaman Loyd sizinle ilgilenecektir.“ „Benimle ilgilenmek mi? „Hala sizin sirketinizde calisan olarak görünüyor muyum?“ „Bir saat icinde lütfen geri arayiniz.“ sinirli bir sekilde söylüyor, sonra telefonu yüzüne kapatiyor. Kagidin üzerine bir kac satir yaziyorum ve genc bey´e veriyorum. Booker Kane´ni taniyor musun? Diye soruyorum. “Evet.” “Iyi. Bir kac dakika icerisinde burada olacak. Kendisine bu haberi ver. Kendisine bir saat icinde geri dönecegimi haber ver.” Siritmasina ragmen kagidi yanina aliyor. Kütüphaneyi terk ediyorum, bekleme odasinin yanindan geciyorum ve beni kimse görmesin diye dua ediyorum. Sonra binayi terk ediyorum ve Toyota´nin oldugu otopark´a dogru yöneliyorum. Umarim motor calisir. Sirlarimdan bir tanesi bir sirkete bu araba icin nerdeyse 300 dolar borclu oldugum. Booker´i bile kandirdim. Ödenmis oldugunu zanediyor. Ücüncü Bölüm Memphis de cok fazla avukatin oldugu bir sir degil. Bu meslegin sadece burada degil, her yerde fazlasindan cok ragbet gördügünü ve üc sene avukatlik sinavini vermek icin zorluklar yasayip sonunda da is bulamayacagimizi hukuk egitimime basladigimda söylemislerdi. Bundan dolayi Allah razi olsun birinci sömestr´de yönelme dersinde sinifimizin en az üc de birinin elenecegini söylemislerdi. Ve bu da böyle gerceklesti. Benimle birlikte gelecek ay diplomasini alacak ve ondan sonra is bulamadiklarindan dolayi avukatlik diplomasina yeterince zamanla calisan en azindan on kisi sayabilirim. Yedi sene lise ve üniversite, ondan sonra issiz kalmak. Aklima bir sürü savcilarin yardimcilari olarak veya kötü ödenmis hukukcular veya hakimler icin calisacak olan Üniversite´den arkadaslar geliyor. Yani akademik egitimimize baslamadan önce bize hic bahsedilmeyen isler. Bu yüzden Broadnax ve Speersde ise basladigima bir nevi gurur duyuyordum, gercek bir avukatlik bürosu. Evet, bazen de hala is arayan v eis görüsmeleri icin yalvaran daha az yetenekli olanlari hor gördüm. Fakat bu kendini begenmislik aniden kayboluverdi. Migdemde bir sizintiyla merkez´e dogru gidiyorum. Trent & Brent gibi sirkette bana yer yok. Toyotam sira sira zorlansada, yine hic degilse sürüyor. Füzyon´u analiz etmeye calisiyorum. Iki sene önce Trent & Brent 30 kisilik bir firmayi satin aldi ve bu da kentte büyük yanki uyandirdi. Fakat isci cikartildigini hatirlamiyorum. Broadnax ve Speers gibi 15 kisi calistiran bir sirket sizin icin neden önemli? Böyle sorularda gelecekteki is verenim hakkinda ne kadar az bildigimin farkina variyorum. Yasli Broadnax bir kac sene önce vefat etti ve ofisleri acan giris kapisinin yaninda duran yüzü cirkin bronz büst seklinde sonsuzlastiriliyor. Speer kendisinin damadi, fakat kizindan uzun zamandan beri bosanmis. Speer´ile cok kisa görüstüm, ve candan di. Ikinci veya ücüncü görüsmede en önemli müvekkilerinin bir kac sigorta sirketlerinin oldugu ve islerinin yüzde sekseninin trafik hukuku alananindaki savunmasi oldugu bana bildirildi. Belki Trent & Brent´in trafik hukuku alaninda destege ihtiyaci vardi. Kim bilir? Poplar´da tafik cok yogun fakat karsi taraf daha akici bir trafige sahip. Merkezde yüksek binalari buradan görebiliyorum. Loyd Beck ve Carson Bell ve diger sirket yetkililerin beni yok etme niyetleri olsa beni hayatta ne ise alirlardi, ne sorumluluklar üstlenirlerdi ne de planlar yaparlardi. Trent & Brent ile birlesip ve kendi calisanlarini korumamak akla hayale gelmeyecek bir sey, degil mi? Gecen sene, önümüzdeki ay benimle birlikte mezun olacak Üniversite arkadaslarim, is bulmak icin bu kentin altini üstüne getirdiler. Baska bir yerde bir isin var oldugunu imkansiz gibi görüyorum. Is kücük dahi olsa gözümden kacmamistir. Otopark´in bos olmasina ragmen yolun öteki tarafinda yasadisi bir sekilde B & S sirket binasinin karsisina park ediyorum. Iki mahalle ileride kentin en yüksegi olan bir banka binasi duruyor ve tabii ki Trent & Brent bu binanin üst bölümünü kiraliyor. Yüksekte bulunan gözlemevinden asagilayici bir sekilde kentin diger saknlerini görebiliyorlar. Hepsinden nefret ediyorum. Yolu kosarak asiyorum ve Power Building binasinin kirli salonuna adim atiyorum. Sol tarafta iki asansör sag tarafta ise tanidik bir yüz görüyorum. Adi, Richard Spain, Broadnax ve Speer de calisan avukatlardan biri, beni ilk ziyaretimde yemege davet eden cok cana yakin bir insan. Mermerden olan bir sehpanin üzerinde oturuyor ve donmus bir vaziyette yere bakiyor. “Richard” üzerine yürüyerek diyorum, “benim Rudy Baylor.” Kimildamiyor ve yere bakmaya devam ediyor. Yanina oturuyorum. On metre uzaklikta olan Asansörler tam karsimizda. “Ne oluyor, Richard? Biraz sersemlesmis görünüyor. “Richard, bir seyiniz mi var?” Kücük salon su an bos, ve etrafimiz sessiz.” Yavasca kafasini ceviriyor ve agzi biraz aciliyor. “Beni isten cikardilar” usulca diyorlar. Gözleri kirmizi ve ya agladi ya icki icti. Derince nefes aliyorum. “Kim? Cevabimi bilmeme ragmen usulca soruyorum. “Beni isten cikardilar” bir daha söylüyor. “Richard lütfen benimle konusun. Burada ne oluyor? Kim isten cikartildi? Hepimizi isten cikardilar, bütün avukatlari.“ Usulca söylüyor. Bek bizi toplanti odasina cagiriyor ve bize Broadnax ve Speer´i Tinley Britt´e satmayi planladiklarini ve bu yüzden bu sirkette bize yer olmadigini bildiriyor. Sadece böyle. Masalarimizi toplamamiz ve binayi terk etmemiz icin bize bir saat müddet verildi. Söylerken kafasini tuhaf bir sekilde omuzdan omuza salliyor ve asansör kapilarina dogru bakiyor. „Sadece böyle“ diyorum. „Tahminimce isiniz icin endise ediyorsunuz.“ Richard diyor ve salonu hala enine boyuna gözlüyor. „Öyle söylenilebilir.“ „Bu pisliklerin umrunda degil.“ Bu kaniya kendim tabii ki cok daha önceleri vardim. „Sizlerin hepsini neden isten cikarttilar?“ az duyulur sesle soruyorum. Aslinda avukatlari neden kapi önüne koyduklari beni cok fazla ilgilendirmiyor. Fakat soruyu ciddi bir sekilde söylermis gibi seslendirmeye calisiyorum. „Trent & Brent aniden müvekkilerimizi istiyordu.“ Diyor. „Müvekkileri alabilmeleri icin önce ortaklari satin almalari gerekiyordu. Biz avukatlar ise o yolda bir engel teskil ediyorduk. „Özür dilerim.“ Diyorum. “Ben, de. Bulusma da sizin isminiz de anildi. Sonra biri sirkete yeni geldiginiz icin sizi sordu. Beck sizi telefonla arayip size olumsuz haberi iletmek icin caba gösterecegini söyledi. Üzgünüm, fakat sizi de etkiledi Rudy.“ Basim biraz asagi egiliyor ve yere bakiyorum. Ellerim sirilsiklam olmus. „Gecen sene ne kadar para kazandigimi biliyor musunuz?“ „Ne kadar?“ „80.000. Alti sene bu sirkette calistim, haftada 70 saat, bu sirada ailemi ihmal ettim ve Boadnax ve Speer sirketi icin kann ter icinde kaldim. Ve bütün bunlardan sonra bana bir saat icinde masami toplayip ofisi terk etmem söyleniyor. Bana göz kulak olacak bir koruyucu bile koydular yanima esyalarimi toplarken. Bana 80.000 dolar ödediler, bende 2500 saatin, a 150 saat, hesabini cikarttim. Bu da onlara 375 binlik kazandirdigim anlamina gelir. Beni 80.000 ve bir altin saat ile ödüllendiriyorlar. Ne kadar iyi oldugumu söylüyorlar ve belki de beni bir iki sene icerisinde ortak yapacaklarini söylüyorlar. Bilirsiniz büyük ve mutlu bir aile tablosu. Sonra Trent & Brent milyonlariyla geliyor ve ben issiz kaliyorum. Ve siz de issiz kaliyorsunuz, oglum. Daha ise baslamadan ilk isinizi kaybettiginizin farkinda misiniz?“ Bunun üzerine aklima hic bir cevap gelmiyor. Kafasini yavasca sol omzuna dogru egiyor ve beni göz ardi ediyor. „80.000. Cok güzel bir miktar, siz de öyle düsünmüyor musunuz, Rudy? „Evet, bana kücük bir servet mis gibi geliyor. Bana bu kadar para kazandiracak baska bir is bulmak imkansiz gibi bir olay. En azindan bu kentte degil. Hic kimse isci almiyor. Cünkü cok fazla avukat var. Bunu üstüne basa basa söyleyebiliriz. Parmaklariyla gözlerini ufaliyor, sonra yavasca ayaga kalkiyor. „Esime söylemek zorundayim.“ Diye mirildaniyor. Düsük omuzlarla salonda ilerleyerek binayi terk ediyor ve sokaklara karisiyor. Asansörle dördüncü kata cikiyorum ve kücük bir salona adimimi atiyorum. Camdan olan bir ciftkapinin icerisinden bakarken karsilama tezgahin yaninda duran uzun boylu ve üniformlu bir koruyucu görüyorum. Broadnax ve Speer´in ofisine adim atarken, bana süpheli bir sekilde bakiyor. “Size yardimci olabilir miyim? Diye mirildaniyor. “Loyd Beck´I ariyorum ve araliga bir bakis atmaya calisiyorum. Yolumu kesmek icin biraz hareket ediyor. “Peki siz kimsiniz?” “Rudy Baylor.” Öne egiliyor ve tezgah´dan bir mektup aliyor. “Bu sizin icin” diyor. El yazisiyla kirmizi mürekkeple ismim yazilmis. Kisa tutulmus bu mektubu elinden aliyorum. Okurken ellerim titriyor. Telsizden cirtlak bir ses cikiyor ve yavasca arka tarafa cekiliyor. Mektubu okuyunuz ondan sonra burayi terk ediniz, ondan sonra salona dogru ilerliyor. Loyd Beck´den bana yazilmis olan bu bir satirlik mektup iyi dileklerle bana müjdeyi yavasca iletiyor. Füzyon ani ve hic beklenmedik bir sekilde geldi. Mektubu yere atiyorum ve baska bir seyi de atabilmek icin etrafda bakiniyorum. Arkamda her sey sessiz. Kilitlenmis kapilar ardinda saklandiklarina ve benimle birlikte diger istenilmeyenlerin gitmesi icin beklediklerinden eminim. Kapinin arkasinda duran Broadnax´I rahatsiz edici cirkin bronz büstün´e gecerken tükürüyorum. Karsilik vermeden duruyor. Böylece kendisini kapiyi acarken biraz itiyorum. Büst sallaniyor ve kafasi arkaya dogru sallaniyor. “Hey” diye arkadan bir ses gürlüyor ve tam büst camdan duvara carparken koruyucunun nasil bana dogru kostugunu görüyorum. Bir saniye icin dumayi ve özür dilemeyi düsünüyorum, fakat ondan sonra salonda kosarak merdivenlere dogru giden kapiyi aciyorum. Arkamdan yine bagiriyor. Oldugunca cabuk olay yerinden ayrilmaya calisiyorum. Beni yakalayabilmesi icin cok yasli ve kilolu. Asansörlerin yaninda bulunan kapidan girerek salona giriyorum. Salon bos. Yola dogru bakan kapiya sakin bir sekilde ilerliyorum ve binayi terk ediyorum. Alti blok ilerde bulunan süper markette durdugumda, nerdeyse saat yedi ve karanlik. Elle yapilmis bir levha altilik üc dolara ucuz bira sunuyor. Benim bu altipaketlik hafif-biraya ihtiyacim var. Iki ay önce Lord Beck beni notlarim ve yazilarim iyi nedeniyle beni ise aldi. Görüsmelerde iyi bir izlenim birakmisim ve basarili olacagima dair herkes hemfikir. Her sey iyi gidiyordu. Eski sirket Broadnax ve Speersde parlak bir gelecek. Ondan sonra Trent ve Brent bir kac dolar teklif ediyorlar ve is ortaklari sevincten havaya zipliyor. Bu cimriler senede 300.000 dolar kazaniyorlar ve daha fazlasini istiyorlar. Iceri giriyorum ve birayi aliyorum. Vergiden sonra cebimde dört dolar ve biraz bozuk para kaliyor. Banka hesabim daha parlak görünmüyor. Telefon kulübesinin yanindaki arabamda oturuyorum ve ilk birami iciyorum. Saatler öncesi Dot, Buddy, Bosco ve Bayan Birdie´yle olan ögle yemeginden sonra hic bir sey yemedim. Belki Bosco gibi bir fazla Götterspeise tatlisi yemem gerekirdi. Soguk bira mideme iniyor ve hemen tesirini görüyorum. Bira kutulari cabuk tüketiliyor. Memphis ´in sokaklarinda araba sürerken saatler geciyor. Malikanem yikilmak üzere bir tugla yapimi binanin birinci katta Hampton adinda kücük iki odali bir daire. 275 dolar olan aylik kirasi cok nadir zamaninda ödenmis. Canli bir sokaktan bir blok kampüs´den ise bir. Nerdeyse üc sene burada yasadim. Son zamanlarda gecenin bir yarisinda sessiz bir sekilde cikip önümüzdeki 12 ay icin aylik bir ödeme icin pazarlik yapmayi denedim. Simdiye kadar planlarimda Broadnax ve Speersden bir is ve aylik bir gelir cekini varsaydim/sart kostum. Hampton akademisyenler ve fakir fukaralrla dolu olan bir kent ve ev sahibi ödenmemis kiralari sonradan istemeye alisik. Iki´ye yakin vardigimda otopark sessiz ve karanlik. Cöp bidonlarinin yakinlarina park ediyorum ve arabamdan cikip kapiyi kapattigimda cok fazla uzakta olmayan ani bir hareketlenme görüyorum. Hizli bir sekilde bir adam arabasindan cikiyor, kapiyi carpiyor ve üzerime dogru ilerliyor. Donup kaliyorum. Her sey sessiz ve karanlik. „Siz Rudy Baylor misiniz? Yüzüme bakarak soruyor. O gercek bir Cowboy –sivri cizmeler, dar kot pantolonu Lewis, kot gömlegi, kisa kesilmis saclar ve bir sakal. Sapirdayarak bir sakiz cigniyor ve bir kac elle müdahalelere hic bir itirazi yokmus gibi görünüyor. “Siz kimsiniz? diye soruyorum.”Siz Rudy Baylor misiniz? Evet veya hayir. “Evet” Arka cebinden bir kac kagit cikartarak bana uzatiyor. “Özür dilerim.” diyor dürüstce. “Bu ne?” diye soruyorum. „Ön davetler“ Kagitlari yavasca yanima aliyorum. Bir seyi okumak icin cok karanlik, fakat sunu anladim ki, siz bir ileticisiniz, degil mi? „Evet“ „Texaco mu? „Evet. Ve Hampton, kapinin önüne konuluyorsunuz. Ayik olsaydim bu zoraki bosaltma emri beni sok edebilirdi. Fakat bir gün icin bayagi zorluklar yasadim. Etrafi cöplü cimen ve otlu yollarla dolu olan karanlik ve krli binaya bir göz atiyorum ve kendime bu dayanilmaz binanin beni nasil yiprattigini soruyorum. Bir geri adim atiyor. „Her sey bunun icinde yaziyor“ diye anlatiyor. „Durusmanin günü, avukatlarin isimleri ve saire. Muhtemelen bütün isi bir kac telefon görüsmeleriyle halledebilirsiniz. Fakat bu beni ilgilendirmiyor. Benim görevim degil.“ „Ne görev. Gölgede saklanmak, bir seyden anlamayan insanlarla karsilasmak, ellerine kagitlar vermek, bir kac ücretsiz sekilde hukuksal danismanlik sunmak ondan sonra baska birini terrörize etmek icin kaybolmak. Gecerken bir duruyorve söyle söylüyor: „Ha, bu arada, eskiden polis´de görevliydim ve arabamda bir telsiz var. Bir kac saat önce komik bir haber sunuluyor. Rudy Baylor isminde bir adam merkezde bir hukuk ofisine zarar veriyor. Anlatima göre bu adam siz olabilirsiniz. Aracin modeli ve yapim yili da uyuyor. Fakat herhalde o kisi siz degildiniz. „Ama ya o kisiyseniz? Bu beni ilgilendirecek bir konu degil. Fakat polis sizi ariyor. Mülkiyete zarar vermek sucundan.“ „Yani beni tutuklayacaklar mi demek istiyorsunuz? „Evet, ben siz olsam bu gece baska bir yerde yatardim.“ BMW arabasina biniyor ve nasil uzaklastigini görüyorum. Booker güzel yari dubleks evinin merdivenlerinde beni bekliyor. Pijamasinin üzerinde bir Paisley-sabahlik etegi tasiyor. Patik yok, sadece yan ayak. Booker ortalama bir calismaya baslayabilmek icin günleri sayan hukuk ögrencisi olabilir, ama yine de modayi takip eder. Elbise dolabinda cok fazla esya bulunmuyor, fakar gardirobu özenle hazirlanmis. “Allah inancina sana ne oluyor?” biraz saygisizca ve uykulu gözlerle soruyor. Kendisini Junior Food Mart kösesinde bulunan bozuk parayla calisan bir telefon kulübesinden ariyorum. Oturma odasina girerken „Özür dilerim“ diyorum. Kücücük mutfakta uykulu gözlerle ayni sekilde Paisley – Sabah paltosunu giyinen Charlene ´ni görebiliyorum. Kahve veya baska bir seyler yapiyor. Arka planda herhangi bir yerde aglayan bir cocuk duyuyorum. Nerdeyse saat gece üc ve bütün aileyi uyandirdim. “Otur” diyor Booker, kollumdan tutuyor ve koltuga götürüyor. “Sen icmissin” “Ickiliyim Booker” “Herhangi bir özel nedeni var mi?”Önümde sinirli bir baba gibi duruyor. “Bu uzun bir hikaye” “Polisden bahsetmistin.” Charlene yanimda duran masaya sicak bir kahve koyuyor. En sirin sesiyle “Iyi misin, Rudy?” diye soruyor. Hava atarak “Harikayim” diye cevapliyorum. Booker Charlen´e “Git ve cocuklara bak” diyor ve Charlene uzaklasiyor. Tekrardan”özür dilerim”diyorum. Booker kendisini yanimda duran sehpanin kenarina yaslaniyor ve bekliyor. Kahve görmemezlikten geliyorum. Kafam catliyor. Dün ögleden sonra yollarimiz ayrildigindan beri olanlari beynimden cikartiyorum. Dilim agir ve kalin ve bu yüzdenkendime zaman birakiyorum ve rapora odaklanmaya calisiyorum. Charlene kendisini yakinlarda bulunan bir koltuga birakiyor ve büyük dikkatle dinliyor. Onun yönüne dogru “Özür dilerim” diyorum. “Rica ederim, Rudy. Lafi olmaz.” Charlene´nin babasi Tennessee ilinin bir yerinde bir rahip (din adami) ve herhangi bir taskinliga sebebiyet veren asiri alkol kullanimina veya davranis bozukluklarina bir anlayisi yok. Fakultede Booker ile birlikte ictigimiz biralari gizlice iciyorduk. Saskinlikla “Iki altilik paket mi ictin? Diye soruyor. Charlene aglamaya baslayan cocuk icin arka odaya gidiyor. Raporumu iletici, dava ve daireden kovulmayle bitiriyorum. Sadece korkunc bir gün´dü. “Is bulmak zorundayim, Booker” diye söylüyorum ve büyük yudum kahve aliyorum. “Su an senin daha önemli sorunlarin var. Üc ay sonra sinava gireceksin, ondan sonra Sinav kurulunun karsisina cikacagiz. Bu mevzu yüzünden bir tutuklama veya dava seni perisan eder.“ Bunu hic düsünmemistim. Kafam sanki patlayacakmis gibi oluyor. „Acaba bir sandwich almam mümkün mü? Kendimi kötü hissediyorum. Bosco ve Bayan Birdie´yle olan yemekten sonra ikinci altilikla birlikte sadece bir paket tuzlu simit yedim. Mutfakta Charlene bunu duyuyor. “Yumurta ve et´e ne dersin?” „Harika, Charlene, tesekkür ederim.“ Booker derin bir sekilde düsüncelere dalmis. Bir kac saat icinde Marvle Shankle´i arayacagim. Abisiyle konusup, belki senin icin poliste olumlu bir seyler söyleyebilir. Senin tutuklamani engellemek zorundayiz.“Kulaga hos geliyor“ Marvin Shankle Memphis´de en basarili ve ünlü avukatlardan biri ve ayni zamanda Bookerin gelecekteki is vereni. „Eger onunla konusacak olursan, on ais olup olmadigini sor.“ „Peki o zaman sen sivil hakki üzerine uzmanlasmis bir hukuk ofisinde calismak istiyorsun.“ „Su an kore asilli dosanma davalarina odaklanmis bir hukuk ofisinde bile calisirim. Kusuruma bakma, Booker fakat sartsiz, kosulsuz is bulmak zorundayim. Iflas´in esigindeyim. Tabii ki disarida beni pusu da kagitlarla bogmak icin bekleyen alacaklilar olmasi mümkün. Buna dayanamam. Yavasca koltukta uzaniyorum. Charlene yumurta ve et pisiriyor ve koku bütün oturma odasina yayiliyor. “Kagitlar nerede? Diye soruyor Booker. “Araba´da” Odayi terk ediyor ve bir dakika sonra geri dönüyor. Yakinda duran bir sandalyeye oturuyor ve Texaco davasini bosaltma emriyle birlikte inceliyor. Charlene mutfakta is görüyor ve bana Kahveyle Aspirin getiriyor. Saat sabahin üc bucugu. Cocuklar nihayet sessiz. Kendimi cok huzurlu ve güvende hissediyorum, ve ayni zamanda sevildigimi de düsünüyorum. Beynim yavas calisiyor gözlerimi kapatip uyumak üzereyken. Besinci Bölüm Bügünün derslerinden saatler sonra fakulteye yilan gibi sokuluyorum. Spor hukuku ve Code Napoleon´dan secilmis metinler, kolayca üstesinden gelirim. Kütüphane´nin en kücük siginaginda saklaniyorum. Booker koltukta yatarken beni sevindirici bir müjdeyle uyandirdi. Marvin Shankle ile görüsmüs ve merkez´de bir hareketlenme oldugunu ögrenmis. Bir kaptan aranmis ve Bay Shankle herseyin bir düzene konulabilecegine dair cok eminmis. Bay Shankle´in agabeysi hakim ve dava geri cekilmezseo zaman daha degisik secenekler de var. Fakat polisin beniarayip aramadigi henüz belli degil. Booker bir kac telefon görüsmesi yapip bana olup biteni bildirecek. Avukatlik binasi Shankle´de Booker´in bir ofisi var.Son iki senede orada saat ücreti basinda calisti ve besimizden daha fazla seyler ögrendi. Derslerin arasinda bir sekreteri ariyor, randevu takvimiyle oynuyor ve müvekkillerinden bahsediyor. Ileride iyi bir avukat olacak. Bu mahmurlukla iyi düsünmek imkansiz gibi bir sey. Bloknot´a kendim icin notlar aliyorumgörülmeden bu binaya adim atabilmiscesine, fakat bundan sonra nasil devam edecek?Bina bosalana kadar bir kac saat burada bekleyecegim. Cuma ögleni, haftan´in en yavas ilerleyen zamani. Sonra is ayarlananan yere gigipve ofisin yöneticisine dert yakinacagim. Eger sansim olursa belki süpheli dahi olsa diger is´e basvuranlarin kücümsedigi senede bir hukukcu´ya yirmi bin dolar ödemek üzere bir avukatlik bürosu bulurum. Veya kücük bir sirket aniden bir sirket avukatina ihtiyaclari oldugunu fark ediyor. Bu noktada „Belkiler“ ´in sayisi azaliyor. Memphis kentinde hukuk fakültesinden mezun olan Jonathan Lake ile ilgili bir efsane vardir. Merkez kentte büyük avukatlik ofislerinde is bulamayan fakulte mezunlarindan bir tanesi. Bu yaklasik yirmi sene önceydi. Basarisini ispat etmis avukatlik sirketleri kendisini istemediler, ve böylece bir kac mekan kiralayayip, kapilarin üzerine, dava sürdürmeye hazirim yazan bir levha asar. Bir kac ay aclik ceker ve bir aksam üzeri motoruyla yer´e düstükten sonra kendisini kirik bir bacakla St. Peter´s kentinin hastanesinde bulur.Kisa bir süre sonra yaninda bulunan yataga ayni sekilde bir motor kazasi geciren bir erkek hasta yatirilir. Bu adamin bir cok kemik kirigi ve ayriyetten agir derecede yaniklari vardi. Arkadasinin daha da agir yaniklari vardi ve bir kac gün sonra öldü. Lake ve erkek hasta kisa sürede arkadas oldular. Lake iki davayi da üstlendi. Sonradan Jaguar´in sürücüsünün Memphis´in ücüncü büyük avukatlik sirketinin tesadüfen ortagi oldugu ortaya cikti. Bu jaguar´in sürücüsü bir durma levhasini görmemezlikten gelir ve üzerinde Lake´in yeni müvekkilerinin bulundugu motorsikleti rampalar. Ve ayrica bu kisi alti ay önce Lake ile is görüsmesini gerceklestiren ve reddeden insan.Ve durma levhasini es gecerken kendisi alkollüydü. Lake kendisini tamamen davaya vermisti. Ickili üst kademe ortagin sahibi oldugu sirket Lake´i bir sürü yapmis oldugu is anlasmalariyla is´e bogar. Herkes hizli bir karsilastirma istiyordu. Avukatlik sinavini kazandiktan alti ay sonra Lake davalari 2,6 milyon dolar gibi kazanc ile bitiriyor. Nakit, uzun vadeli ödeme kosullari/anlasmalari olmadan. El´e nakit bir sekilde veriliyor. Hastane´de birlikte yatarken efsane´ye göre motor siklet sürücüsü Lake´in davada kazanmis oldugu para miktarinin yarisini kendisine vermek istedigini söylemis. Nedeni ise Lake´in cok genc ve üniversite´den yeni mezun olmus bir birey olmasi. Lake bu verilen sözü unutmuyor. Motor siklet sürücüsü sözünde duruyor. Böylece efsaneye göre Lake 1,3 milyon dolar kazanmis oluyor. Öyle bir durumda ben olsaydim ne yapardim , 1,3 milyon dolar ile karibik adalarina gidip, kendi yatimi kullanir ve “Rumpunsch” icerdim. Böyle olmaz Lake. Kendi ofisini sekreterlerle, avukat yardimcilariyla, mesaj ileticileriyle ve arastirmacilarla doldurarak ciddi bir sekilde is´e atiliyor. Günde onsekiz saat calisiyordu ve kendini suclu duruma düsüren herhesi mahkemeye cikartmaktan cekinmiyordu. Caliskan bir sekilde okuyor, sürekli yeni seyler ögrenip Tennessee ilinin en basarili dava avukatlarindan biri oluyordu.Ve su an, yirmi sene sonra, Jonathan Lake hala günde 18 saat calisiyor, on bir avukati olan bir ofis´e sahip, ortaksiz, sehirde her diger avukatlara nazaran daha fazla büyük davalara bakiyor ve efsaneye göre yillik üc milyon dolar kazaniyor. Ve cok cömert bir sekilde harciyor. Memphis´de üc milyon dolar kolay saklanabilir bir miktar degil, böylece Jonathan Lake insanlar icin büyük bir müjde. Ve efsanesi günler gectikce büyüyor. Durum öyle bir gelisti ki her sene sayisi bilinmeyen bir sürü ögrenci fakulte´ye Jonathan Lake ugruna kaydini yaptiriyor. Hayallere sahipler. Ve bir kac mezun bu fakulte´yi is´siz bir sekilde bitiriyor cünkü merkez´de avukatlik ofis kapisinin levhasina isimlerini yazdirmaktan baska bir sey istemiyorlar. Lake gibi aclik cekip centleri biriktirmek istiyorlar. Tahminime görev onun gibi motorsiklet sürüyorlar. Belki benim karsima cikartilan da budur. Belki biraz da umut vardir. Ben ve Lake. Max Leuberg´i cok uygunsuz bir dönemde yakaliyorum. Kendisi telefon´da, el kol hareketleriyle iletisim kurup ickili bir tayfa gibi küfrediyor. Ifadesi verilmesi beklenen St. Paul´de ki davayla ilgili bir sey. Not aliyormus gibi yapiyorum, yer´i inceliyorum calisma masasinda telefon kablosuyla oynarken dinlememeye calisiyorum. Telefonu kapatiyor. „Ensesinden yakalamislar“ diye bana cabucak söylüyor va calisma masasindaki kaos´dan herhangi birseyi eline aliyor. Kimi? „Great Benefit. Dün aksam bütün dosyayi okudum. Bir sigorta dolandiriciligin tipik bir örnegi.“ Calisma masasinin kösesinden bir dosya aliyor ve bununla birlikte kendisini sandalyeye birakiyor. „Borc (alacak) sigortasinin ne oldugunu biliyor musunuz?“ Bildigime inaniyorum, fakat benden galiba ayrinti bekliyor. „Tam olarak degil.“ Bunlar kapilarda dar gelirli vatandaslara satilan ucuz ve kücük anlasmalar. Bu anlasmalari satan sigorta yetkilileri her bir iki haftada gelip, primleri ceplerine koyup, sonra alacaklarini makbuz kitabina yazip sigortalilara birakiyorlar. Kayda deger okul egitimi olmayan insanlar tarafindan hazirlanip, hak talep edildiginde ise, sigortalilara rutin bir sekilde ödemeyi reddediyorlar. Özür dileriz, bu veya baska bir nedenden dolayi ödemeyi gerceklestiremiyoruz. Durum red nedenlerini düsünme safhasina geldiginde cok yaratici olduklari gözleniyor.“ „Kendilerine dava acilmiyor mu?“ „Cok nadir/fazla degil. Arastirmalar otuz artniyetli reddedilmis hizmet vaka´larinin sadece birinin mahkeme davasi oldugunu gösteriyor. Sirketler tabii ki bunu bilerek calismalarinda göz önünde bulunduruyorlar. Sunu unutmayiniz ki, bu insanlar avukatlar´dan ve hukuk sisteminden korkan toplumun fakir kesimlerine gözlerini dikmisler. “Kendilerine dava acildiginda ne olur?” Orta parmak mafsalini gicirdatiyor.”Genelde cok fazla birsey olmaz. Yüksek para cezalariyla bagli olan bir kac hüküm /karar verilmisti. Bu tip bir iki dava´ya ben de katilmistim. Fakat jüri ucuz sigortalar satin almis olan siradisi insanlari milyoner yapmaktan kaciniyor. Lütfen bir kere düsününüz. 5.000 dolar tutarinda sartsiz kosulsuz anlasma kapsaminda bulunan doktor faturalarina sahip bir davaci düsünelim. Fakat sigorta sirketi bunun böyle olmadigini iddia ediyor ve sirket´te diyelim 200 milyon degerinde. Dava´da davaci´nin avukati 5000 dolar ve ayriyetten suclu icin bir kac milyon. Bu durum cok nadir basariyla sonuclaniyor. 5000´ni onaylayip, 10000´lik para cezasini üzerine koyup, sirket davayi yeniden kazaniyor. “Fakat Donny Ray Black ölüyor. Ve anlasma kapsaminda hakki oldugu ilik naklili yapilmadigi icin ölüyor. Hakkli miyim?” Leuberg beni sinsi bir gülüsle aniyor. “Tamamen hakklisiniz. Ebeveynlerin herseyi söyledigi sartiyla. Onlarin aciklamasina hic bir zaman güven olmaz.“ „Fakat hersey burada yazmiyor mu? Diye soruyorum ve dosya´ya isaret ediyorum. Omuzlarini silkiyor, basini salliyor ve yeniden gülümsüyor. „O zaman bu iyi bir dava. Cok mükemmel degil, fakat iyi.“ „Bunu anlamiyorum.“ „Cok basit, Rudy. Burasi Tennessee. 5 rakamli hükümlerin ülkesi. Burada hic kimse bir para cezasina carptirilmiyor. Jüri üyeleri cok tutucu görüsler savunuyorlar. Kisi basina düsen gelir bayagi düsük, böylece jüri üyeleri komsularini zengin insan haline getirmekte bayagi zorlaniyorlar. Memphis´de dogru dürüst bir hüküm yaratmak bir hayli zor.“ Jonathan Lake´in böyle bir hüküm yaratacagina dair bahse girerim. Eger kendisine davayi ayarlayabilirsem, bana da kazanc´tan belli bir miktar verir. Mahmurlugumu gözetmeksizin beynim yogun calisiyor. „Peki ne yapmam gerekiyor?“ „Bu pisliklere dava acmak.“ „Bu hakka henüz sahip degilim.“ „Siz degil. Bu insanlari herhangi caliskan bir avukat´a gönderin. Bir kac insanla telefon edin ve bu avukat´la konusun. Smoot icin iki sayfalik bir rapor yazin, ve bu konu sizin icin öylece kapanmis olsun. „Telefon caldiginda ayaklaniyor ve dosya´yi masamin üzerinden bana dogru uzatiyor.“ „Bunun icerisinde en az üc düzine reddedilmis hizmet davalarini kapsayan okumaniz gereken bir liste bulunuyor. Tabii ki sadece sizin ilginizi cekecek durumda.“ „Tessekkürler“ diyorum. Benden el isaretiyle odayi terk etmemi istiyor. Ofisini terk ederken yine telefonuna bagirirken Max Leuberg´e tanik oluyorum. Hukuk egitimi bana arastirmalardan nefret etmeyi ögretti. Üc seneden beri bu bina´da yasadim ve bu iskence saatlerimin en az yarisini eski yipranmis kitaplarin icerisindeki davalari okumakla gecirdim. Bu davalar on senelerden beri akli basinda bir avukat´in düsünmedigi herhangi basit hukuksal kuramlari destekleyen eskilerde kalmis davalar. Burada severler insanlari servet arayisina göndermeyi. Gercek hayat´a uyum saglayamayan hemen hemen hepsinin ders verdigi professörler süpheli davalarla ilgilenmenin ve bununla ilgili iyi not alabilmek icin anlamsiz yazilar yazmanin, bizi avukat olarak ekmek parasi kazanacagimiz is hayatina hazirlayan iyi bir calisma oldugundan eminler. Ilk iki akademik yillarinda en azindan böyleydi. Su an o kadar kötü degil. Belki bu calismanin cilgin yönünün bir metodu bile vardir. Büyük avukatlik sirketlerin is hayatinda uyguladiklari pratikleriyle ilgili binlerce hikaye dinledim. Is hayatina yeni atilanlari iki sene kütüphane´de calistirip, sonra yazilarla birlikte dava raporlari hazirlatiyorlar. Mahmurlukla arastirma yapildiginda tüm saatler durur. Bas agrilari daha da artar. Booker beni bir Cuma aksaminda acilmis bir düzine kitap ile masa´da buluyor. Leuberg´in ilgili davalarin listesi. “Nasilsin?” diye soruyor. Booker kesin ofisinde bulunarak ceket ve kravat giyiniyor, bütün akla gelebilecek insanlari ariyor ve diktasyon cihazini gercek bir avukat gibi kullaniyor. „Ben iyiyim.“ Yanima cömeliyor ve bir yigin kitaplara bakiyor. „Bu da ne?“ diyor. “Sinav´la ilgili olmayan bir sey. Sadece Smoot´un semineri icin bir arastirma.” “Sen Smoot´un semineri icin hic bir zaman arastirmadin ki?” “Evet biliyorum, sucumun farkindayim..” Booker ayaga kalkiyor ve duvara dogru yaslaniyor. “Iki sey var.” nerdeyse mirildanarak söylüyor. “Bay Shankle Broadnax ve Speers´deki kücük olayin hallolduguna inaniyor. Bir kac insanla telefonla görüstü ve kendisine bir kac magdur´un dava acmayacaklarini temin ettiler.” “Iyi”, diyorum. “Tesekkürler Booker.” “Birsey degil. Sanirim simdi disariya cikabilirsin eger arastirmalarindan kopabilirsen. „Deneyecegim.“Ikincisi Bay Shankle ile uzun bir görüsmem oldu. Su an ofisinden geliyorum. Ve su an hic bir bos yer yok. Daha yeni üc kisiyi is´e aldi, beni ve Washington´den iki kimseyi ve nerede calistiracagini bile bilmiyor. Daha büyük ofislerin arayisi icerisinde. “Bunu yapmak zorunda degildin, Booker.” “Hayir, fakat icimden geldi. Rica ederim. Bay Shankle arastirmayi söz verdi, hani bilirsin biraz baski yapmayi. Bir sürü insan taniyor.“ Ne söyleyecegimi bilmeyecek kadar duyguluyum.“Daha 24 saat önce iyi geliri olan bir is ümidi vardi. Simdi ise etrafimda hic tanimadigim benim icin is bulmaya calisan insanlar var. „Tesekkürler“ diyorum, dudaklarimi büzüstürüyorum ve parmaklarima bakiyorum. Saate bakiyor. „Gitmek zorundayim. Yarin sabah sinav icin ders calisalim mi?“ „Tabii ki.“ „Ben seni ararim.“ Omuzlarima vurarak cesaret veriyor ve ayriliyor. Tam bes´e on kala bodrum katina giden merdivenleri cikiyorum ve kütüphaneyi terk ediyorum. Artik polisleri aramiyorum, Sarah Plankmore ile karsilasmaktan korkmuyorum ve daha fazla mektup ileticileri gelecek diye endise etmiyorum. Ve bir kac Üniversite´den tanidiklar ile tatsiz karsilasmalar yasayacagim diye korkmuyorum. Hepsi kaybolmus. Bugün Cuma ve fakulte bom bos. Aracilik yapan ofis fakulte´ye girisin yakinlarindaki bütün idari bölümünün bulundugu bodrum katinda. Siyah tahta´ya bir bakis atiyorum, fakat önünde beklemiyorum. Normalde burada bir düzine büyük ve orta boy avukatlik ofislerinin, yalniz calisan avukatlarin, özel sirketlerin ve devlet kurumlarinin is ilanlari asili. Bildiklerimi kücük bir bakis bana anlatiyor. Siyah tahta´da bir not asili degil. Senenin bu dönemlerinde is piyasasi diye bir sey yok. On senelerden beri Madeleine Skinner bu aracilik ofisini yönetiyor. Söylentiler´e göre emekliye ayrilmak istiyor, fakat baska bir söylenti ise her sene okul müdüründen bir seyler cikartabilmek icin tehditler savurdugu. Altmis yasinda ve yetmis yasinda gibi görünüyor. Kisa gri sacli bir bayan göz cevresinde sayisiz kirisiklari olan ve kül tabaginda sürekli yanik olan bir sigara. Biraz tuhaf olan günde dört paket, cünkü fakulte binasi resmi bir sekilde sigaranin yasaklandigi bölge olarak ilan edildi. Fakat bunu Madeleine´e söyleyebilmek icin kimse cesaret gösteremedi. Is yerlerini sunan insanlari kazanmasini bildigi icin önemli bir kisilik. Is olmasaydi, o zaman hukuk fakultesi diye birsey de olmazdi. Ve yaptigi isde de cok basarili. Uygun sirketlerdeki dogru insanlari taniyor. Bugün sirkete yeni alinanlardan sorumlu olanlara zamaninda is buldu, ve kendisi bir nevi de acimasizdir. Memphis devleti´nin bir mezununu büyük bir sirketin personel müdürü ise ve bu büyük sirket geleneksel büyük üniversitelerin mezunlarini tercih ediyorsa ve bizimkileri ihmal ediyorsa, o zaman söylenise göre Madeleine üniversite´nin yöneticisini arayip resmi olmayan bir sekilde bir sikayet´te bulunuyor. Söylentiler´e göre ondan sonra rektör merkez´deki büyük sirketleri ariyor, bir öglen yemeginde bulusup dengeyi sagliyorlar. Madeleine Memphis´deki her eleman arayan is yerlerini biliyor ve kimin belli bir is yerine uygun olup olmadigini gayet iyi biliyor. Fakat is´I gittikce zorlasiyor. Hukuk diplomasina sahip cok fazla insan var. Ve bunlar ün salmis üniversitelerden mezun degil´ler. Su sogutucusunun yaninda oturuyor ve kapi´ya dogru bakiyor sanki beni bekliyormus gibi. “Merhaba, Rudy” diye sesleniyor. Kendisi yalniz ve digerleri fakulte´den ayrilmis. Bir elinde su dolu bir bardak diger elinde ise ince sigarasini tutuyor. „Selam“ sanki dünya´nin en mutlu insaniymis gibi gülümseyerek söylüyorum. Bardagiyla ofisinin yolunda bulunan kapiya dogru isaret yapiyor, „Isterseniz, iceride konusalim.“ „Severek“ diyorum ve kendisini izliyorum. Kapiyi kapatiyor ve sandalye´ye yönlendiriyor. Üzerine oturuyorum, o da masasinin arkasinda bulunan sandalye´de yer aliyor. „Zor bir gün, degil mi? sanki olup biten´ in hepsinden haberdar mis gibi. „Daha zor günler gecirdim.“ „Bu sabah Loyd Beck ile görüstüm“ usulca söylüyor. Keske ölseydi. „Peki ne söyledi?“ oldugunca kendimi begenmis bir ses tonuyla soruyorum. „Dün aksam füzyon´dan haberdar oldum ve bu yüzden sizin icin endise duymaya basladim. Broadnax ve Speer´sde calistirdigimiz tek insandiniz. Bu yüzden size ne olacagini bilmek benim icin önemliydi. „Ve?“ „Füzyon cok ani olustu, bir defaya mahsus bir sans ve saire. “Ayni bos laflarla beni de yolladilar.” “Sonra füzyon´dan ne zaman bahsettiklerini sordum, ve agzinda lafi geveleyerek, bu su ortagin bir cok kez aramaya calistigini, ama telefon´un kapali oldugunu iddia etti. “Telefon dört gün kapaliydi.” “Kendisine bana Broadnax ve Speer ile Sizin Rudy Baylor aranizdaki yazismayi fax edebilir mi diye sordum. Bu yazisma füzyon´a ve sizin füzyon´dan sonraki pozisyonunuza/durumunuza deginiyor. “Öyle bir yazisma yok.” “Biliyorum. En azindan bunu itiraf etti. Hersey bu konuyla ilgili hic birsey yapmadigini gösteriyor, ta ki füzyon gerceklesene kadar.“ „Bu dogrudur. Hic birsey.“ „Böylece kendisine bütün ayrintilari izah ederek mezunlarimizdan birini dolandirdigini anlatmaya calisirken telefon´da korkunc bir kavga basladi.“ Kendimi tutamiyorum, ve gülüyorum. Bu kavgada kimin kazandigini biliyorum. Anlatmaya devam ediyor:”Beck sizi tutmak istedigine yemin ediyor.Buna inanabilecegime pek emin degilim, fakat kendisine sizinle cok daha önceleri konusmasi gerektigini söylemmistim. Siz ögrencisiniz, mezuniyetinizi almak üzere, nerdeyse bir avukat ve mülksüz. Kendisine sirketinin insanlari kullanan bir sirket oldugunu bildigimi söyledim, fakat kölelik dönemi geride kaldi. Sizi diledigi gibi is´e alip sonra cikartamaz, kapinin önüne koyup veya tutup, koruyup ya da yok edemez.” Uslu kiz. Tam benim fikrim. “Tartismayi sona erdirdik ve rektörü aradik. Rektör Donald Hucegi aradi, Tinley Britt´in yöneticisi. Sonra bir kac telefon görüsmesi daha gerceklesti ve Hucek yine ayni hikayeyle telefondaydi- Beck onlari tutmak istedi fakat Tinley Britt´in yeni calisanlar icin gecerli olan sartlarini onlar yerine getiremiyorlarmis. Rektör süphe duydugu icin Hucek Sizin kendisine sunmus oldugunuz is´lere bir göz atacagini söyledi. „Ben Trent & Brent gibi bir sirket´te uymuyormusum.“ Cok secenekleri olan bir kimse gibi konusuyorum. „O görüsü Hucek´de savunuyor. Onun yerine Trinley Brittín daha cok isten cikartma istegine uygulayacagini söylüyor.“ Daha zekice bir sey aklima gelmedigi icin „Iyi“ diyorum. Kendisi daha iyi biliyor. Burada oturup aci cektigimi biliyor. „Tinley Britt üzerinde etkimiz cok fazla degil.“ Son üc senede sadece 5 mezunumuzu is´e aldilar. Baski yapamayacak sekilde cok büyüdüler. Dogruyu söylemek gerekirse orada calismak istemezdim.“ Beni teselli etmeye calisiyor, basima iyi bir sey gelmis hissini vermeye calisiyor. Trent & Brent ile senelik 50.000 dolarlik ayliklarina ne ihtiyac var? “Peki geriye ne kaliyor?” diye soruyorum. Cabucak „Cok fazla bir sey degil“ diye ekliyor. „Aslinda hic bir sey.“ Bir kac notlara göz atiyor. “Tüm tanidigim insanlari aradim. Zorunlu bir savunucunun asistani olarak yarim-gün bir is vardi, senede on iki bin, fakat iki gün önce baskasina verildi. Is´I Hall Pasterini´ye verdim. Hall´I taniyor musunuz? Sansi vardi. Nihayet kendisine bir is bulundu. “Keske o sans ben de de olsaydi. “Sonra sirket avukati olarak kücük is sirketlerde iki is daha var, fakat ikisi de basarilmis avukatlik sinavini sart kosuyorlar.” Avukatlik sinavi Temmuz ayinda. Hemen hemen her avukatlik ofisi yeni calisanlarini mezuniyetten hemen sonra is´e aliyorlar, maas´larini ödüyorlar, sinava hazirliyorlar ve sinavi gectiklerinde hersey alisilmis seklde devam ediyor. Notlarini masa´nin üzerine koyuyor. “Bilgi almaya devam ediyorum, olur mu? Belki yeni bir seyler ögrenebilirim.” “Ne yapayim?” “Kapi kulpu temizlemek. Bu sehirde 3000´e yakin avukat var, ve bunlarin bazilari ya yalniz ya da bir veya iki avukat´la birlikte görev aliyorlar. Buradaki is ayarlayici ofis´le birlikte calismiyorlar, bundan dolayi kendilerini tanimiyoruz. Ben sizin yerinizde olsam kücük iki-üc avukat´in birlikte calistigi ve sizi bir is´ten mahrum birakmaya calisan ofislerle baslardim. Onlara para kazandirmak amaciyla “kagit cenazeleri” üzerinde calisacaginizi söyleyin, …..” “Kagit cenazeleri mi? diye soruyorum. “Evet, her avukat´in kiyisinda kösesinde bir kac unutulmus “Cenaze kagitlari“ vardir. Ve ne kadar uzun kalirlarsa, o denli kokmaya basliyorlar. Bunlar her avukat´in keske üstlenmeseydim dedigi davalar.“ Bu üniversite´de de insana ögretilmeyen birsey yok. „Birsey sorabilir miyim?“ „Tabii ki“ „Bana biraz önce vermis oldugunuz kapi kulpu temizleme tavsiyesini son üc ayda kac kere verdiniz?“ Kisaca gülüyor ve bilgisayar´dan bir yazi cikartiyor. “Is aramakta olan yaklasik 15 mezunumuz var.” “Büyük ihtimal bu insanlar yolda ve caddeleri is diye taramakta.” “Olabilir. Aslinda bunu söylemek biraz zor. Bazilarinin bana bildirilmeyen daha degisik planlari var.” Saat bes´I geciyor ve eve gitmek istiyor. “Tesekkürler, Bayan Skinner. Hersey icin. Benimle ilgilenen bir kimsenin olmasi güzel bir duygu.” “Is aramaya devam edecegim, bunun icin söz veriyorum. Gelecek hafta isterseniz bir daha sorun.” “Soracagim. Tesekkürler.” Farkedilmeden calistigim yere geri dönüyorum. Altinci Bölüm Birdsong evi merkez´in kenarinda daha eski fakat iyi bir cevre de bulunuyor. Hukuk fakultesinden bir kac mil uzaklikta. Caddeler mese agaciyle cevrili ve sakin bir izlenim birakiyor. Evlerin bazilari bakimli cimen arazileriyle ve giriste parlayan lüks arabalarla dikkate deger. Digerleri ise yalnizliga bürünmüs, kesilmemis agaclarin ve azan calilarin arasindan gizemli/korkutucu bir sekilde öne cikiyorlar. Ve bir diger evler ise aralarinda biryerlerde. Bayan Birdie´nin evi yüzyilin dönüm noktasindan kalma verandasi olan beyaz bir bina. Bu evin boyaya, yeni bir catiya ve bahcede biraz düzene ihtiyaci var. Pencereler kirli ve yagmurun toplandigi oluklar yapraklarla tikali. Fakat apacik bir sey var ki, o da burada bir kimsenin yasamasi ve bu evin bakimini yapmaya calismasi. Giris alani kesilmemis citlerle bakimsizlasmis. Arabami kirlenmis muhtemelen on senelik bir Cadillac´in arkasina koyuyorum. Veranda´nin gicirdayan tahtalarinin üzerinden giris kapisina dogru ilerliyorum ve disleri öne cikmis büyük bir köpegegin yolunu gözlüyorum. Saat gec oldu, nerdeyse karanlik ve veranda´da hic bir isik yanmiyor. Agir tahta kapi bayagi bir aralikli ve sinek filesinden kücük bir sofa görebiliyorum. Bir zil bulamadigim icin bu yüzden sessizce sinek filesinin bulundugu kapiya tikliyorum. Oltayla takirdiyor. Nefesimi tutuyorum-köpek havlamasi yok. Ses yok-hareket yok. Biraz sessizce tikliyorum. „Kim orada?“ diye tanidik bir ses bagiriyor. „Bayan Birdie? Sofa´dan bir yaratik ilerliyor, isik yakiliyor, ve iste orada, dün yaslilar evinde (huzur evi?) de giyinmis oldugu ayni kumas elbise. Kapidan dogru göz kirpiyor. „Benim, Rudy Baylor. Dün konusmus oldugunuz hukuk ögrencisi.“ „Rudy! Beni gördügüne cok sevincli. Bir an icin utaniyorum, sonra aniden hüzünlü. Bu kos kocaman evde yalniz yasiyor ve aile fertlerinin kendisini yalniz biraktiklarini düsünüyorlar. Günün en önemli olayi yemege veya bir kac sarki söylemeye gelen yasli insanlarla ilgilenmesi. Bayan Birdie cok yalniz bir insan. Hemencik sinek fileli kapiyi aciyor. Hic bir merak isiltisi olmadan „Buyrun, buyrun“ diyor. Dirsegimi kapiyor ve beni sofa ve antre´den sürüklerken ardi ardina isik dügmelerine basiyor. Duvarlar´da eski aile portreleri asili. Halilar tozlu ve kullanilmis. Rutubetli ve küflü kokuyor, acilen temizlenmesi ve restore edilmesi gereken eski bir ev. Sirin bir sekilde „Beni ziyaret etmeniz ne kadar nazik.“ Dirsegimi elinden birakmadan diyor. „Dünkü ziyaretiniz size zevk verdi mi?“ „Evet, bayanefendi.“ „Kisa bir süre sonra bir daha gelmek istemiyor musunuz? “Ben sabirsizlikla bekliyorum.” “Beni mutfak masasina yerlestiriyor. “Kahve veya cay mi icmek istersiniz?” dolaplara yürürken ve isik dügmesine basarken diye soruyor. “Toz kahve sever misiniz?” “Tabii ki” Üc senelik hukuk egitimimden sonra toz kahve´yi gercek kahve´den ayirt edemez oldum. Buzdolabinda bir sey ararken “Süt? Seker? Diye soruyor. “Lütfen sade” Suyu koyup, fincanlari hazirliyor, sonra karsima masaya oturuyor. Sevincten yüzü piril piril. Gününü kurtardim. Ücüncü veya dördüncü kez “ Sizi gördügüme o kadar seviniyorum, ki”. Küflü havayi tüketerek “ cok güzel bir eviniz var Bayan Birdie”. “Cok tesekkür ederim. Thomas ve ben elli sene önce satin aldik.” Tencereler ve tavalar, akitma yeri ve musluklar, ocak ve toast makinasi- hepsi en azindan kirk senelik. Buzdolabi muhtemelen altmis´li yillar´in basindan kalma. “Thomas onbir sene önce vefat etti. Ogullarimizin ikisini bu evde büyüttük, fakat onlari konusmamayi tercih ediyorum.” “Bir an icin sevimli yüzü ciddilesiyor, fakat gülümsemesi kendini fazla bekletmiyor. “Tabii ki, olur.” “Isterseniz Sizi konusalim.” Diyor. Bu konudan kacinmayi tercih ediyorum. “Tabii ki, neden olmasin?” Kendimi sorularina hazirliyorum. “Nereden geliyorsunuz?” “Ben burada dogdum, fakat Knoxville´de büyüdüm.” “Ne kadar güzel, liseyi nerede okudunuz?” “Austin Peay.” “Austin ne?” “Austin Peay. Clarksville´de kücük bir lise. Devlet yardimi alan bir lise.” “Ne kadar güzel. Akademik hukuk egitiminiz icin neden Memphis State´e geldiniz?” “Iyi bir üniversite, ve ayriyetten Memphis hosuma gidiyor.” Gercekte iki neden daha vardi. Memphis State beni kabul etti ve benim maddi durumum Memphis´de okumak icin müsait´ti (uygundu). “Ne kadar güzel. Ne zaman mezun olacaksiniz?” “Bir kac hafta icinde.” “Ondan sonra gercek bir avukat oluyorsunuz, ne güzel. Nerede calisacaksiniz?” “Onu tam olarak bilmiyorum. Son zamanlarda cogu kez kendi sirketimin lebhasini asmayi düsündüm. Ben daha cok tekli tiplerindenim ve baska insanlar icin calisabilecegimi bilmiyorum. Kendi tarzimda hukuku uygulamayi cok isterdim. “ Bana sadece bakiyor. Gülümseme kayboldu. Bakislari donuk ve beni hapsediyor. Cok saskin. Nitekim “Bu harika” diyor ve sonra kahveyi hazirlamak icin ayaga sicriyor. Eger bu sirin yasli bayan gercekten bir milyoner ise, o zaman bunu gizlemek icin bir harikayi gerceklestirdi. Mutfagi iyice inceliyorum. Dirsegimin altindaki masanin bacaklari alüminyum´dan ve yüzeyi kullanilmis. Bütün cihazlar, esyalar ve mobilya parcalari onseneler öncesi satin alinmis. Bayagi ihmal edilmis bir evde oturuyor ve eski bir araba sürüyor. Anlasilan ne bir hizmetci kiz ne ne baska bir personel var. Bir köpek bile yok. Yeniden “Ne kadar güzel” diyor ve iki fincani masaya koyuyor. Iclerinden buhar cikmiyor. Benim fincanim sadece orta sicaklikta. Kahvenin tadi pek güzel degil. Dudaklarimi sapirtarak “Lezzetli bir kahve” diyorum. “Tesekkürler, öylese kendi kücük ofisinizi acmak mi istiyorsunuz? “Daha düsünmekteyim. Ilk dönemlerde biraz zor olacak, Fakat iyi calistigim zaman insanlara iyi muamele gösterdigim zaman, o zaman yeterince müvekkilim olur.” Icten bir sekilde gülüyor ve basini yavasca salliyor. “Bu harika, Rudy. Ne kadar cesur. Sanirim bu sektörün sizin gibi genc insanlara daha da fazla ihtiyaci var.” Bu sektörün en son ihtiyaci olan sey benim gibi bir insan – sokaklarda dar gelirli insanlarin paralarini calmaya calisan bir tip. „Neden geldigimi belki soruyor olabilir siniz.“ Diyorum ve bir yudum kahve iciyorum. „Geldiginize o kadar cok seviniyorum ki.“ „Sizi görmek gercekten cok güzel. Fakat sizinle vasiyetname ile ilgili konusmak istiyordum. „Dün gece vasiyetnamenizi düsünmekten uyuyamadim.“ Gözleri yasariyor. Cok duygulandi. „Bir kac sey bayagi sorunlu“ diye anlatiyorum. Cantadan bir kalem cikartip sanki savasa katilir gibi havaya kaldiriyorum. „Bunu söyledigim icin özür dilerim, ama ilk önce sunu söylemek isterim ki siz veya müvekkileriniz aile fertlerinize karsi cok sert önlemler almaniz beni gercekten üzüyor. Bana göre bu ayrintili konusmamiz gereken bir konu. Dudaklari büzüsüyor, fakat bir sey söylemiyor. Ikincisi ben bu konuyu dile getirmezsem mirasin büyük bir kismini bir televizyon yildizina veren vasiyetnameyi hazirlamakta büyük sorunlar cekerim. Üstüne basa basa „Allah´in bir adami“ diyor, Reverend Kenneth Chandle ín haysiyetini hizli bir sekilde korumaya hazir. „ Biliyorum. Iyi. Fakat neden hepsini ona vermek istiyorsunuz Bayan Birdie?“Neden uygun bir oran 25% degil? „Bir sürü masrafi var. Ve jet´i bayagi bir eski. Bunun hepsini bana anlatti.“ „Peki, fakat o bey sizden Reverend´in masraflarini karsilamanizi istemez herhalde, degil mi?“O bey´in benden beklentisi benim meselem ve sizi ilgilendirmez.““Tabii ki degil.Söylemek istedigim, bunu muhtemelen siz de bilirsiniz, Bayan Birdie, bu tiplerin cogunun bayagi düstügünün. Esleri olmayan bayanlarla yakalandilar veya lüks bir hayat icin para harcadiklari ortaya cikarildi.-Evler, Arabalar, Tatiller, sik takimlar. Bu tiplerin cogu sahteker. „O bir sahteker degil.““Bunu iddia etmedim.“ „Bununla ne demek istiyorsunuz?“ „Hic bir sey. Diyorum ve büyük bir yudum kahve iciyorum.Kendisi pek sinirli degil, fakat sinirlenmek üzere.“Sizin avukatiniz olarak buradayim, Bayan Birdie, hepsi bu kadar.Benden bir vasiyetname hazirlamam icin rica´da bulundunuz ve bu vasiyetnamenin her konusuyla ilgilenmek benim görevim.Bu sorumlulugu cok ciddiye aliyorum.“Agzinin etrafindaki sayisiz kirisiklar gevsiyor ve bakislari yine yumusuyor. „Ne kadar güzel“ diyor. Bayan Birdie gibi zengin ve yasli insanlarin cogu, özellikle ekonomik krizi yasayanlar ve kendi paralarini kazananlar servetlerini muhasebeciler, avukatlar ve sevimsiz bankacilar sayesinde gözetlerler. Fakat Bayan Birdie bunu yapmaz. Kendisi saf ve ve emeklilik maasindan gecinen fakir bir dul gibi güvenilir. „Onun paraya ihtiyaci var.“ Diyor, bir yudum kahve iciyor ve süpheli bir sekilde inceliyor. „Parayla ilgili konusabilir miyiz?“ „Siz avukatlar neden her zaman parayi konusmak istersiniz?“ „Cok iyi bir nedenden dolay, Bayan Birdie. Eger dikkatli olmazsaniz o zaman hükümet büyük bir bölümüne el koyar. Para yatirimi ve vergiden tasarruf edebilecek sekilde vasiyetnameyi planlamak icin bir kac secenek var.“ Bu onu kizdiriyor „Bu hukuksal konulardan hic bir sey anlamiyorum.“ „Bu yüzden buradayim, Bayan Birdie.“ „Tahminen vasiyetnamede isminizin yazilmasini istersiniz herhalde“ hukuksal soruna takilarak söylüyor. „Tabii ki degil“ sok edici bir izlenim birakarak ve ayni zamanda yakalandigimi gizlemeye calisarak söylüyorum. „Avukatlar her zaman isimlerini vasiyetnameme gecirmeye calisiyorlar.“ „Bayan Birdie, özür dilerim. Bir cok dogruyu söylemeyen avukatlar var. “” Bunun aynisini Reverend Chandler´de söyledi. “”Bundan hic süphem yok. Ayrintilara girmeden para emlaklarda mi yoksa hisse senetlerinde mi yatirili, veya nakit sekilde mi mevcut? Vasiyetname planlamasi icin para´nin nasil yatirilmis oldugunu bilmek benim icin cok önemli.“ Paranin hepsi bir yerde toplu.“ „Peki. Nerede?“ „Atlanta´da.“ „Atlanta mi?“ „Evet bu cok uzun bir hikaye, Rudy.“ „Neden bana anlatmiyorsunuz?“ Cpress Gardens´daki dünkü görüsmemizden farkli Bayan Birdie zaman baskisi altinda bulunmuyor. Baska bir isi yok. Bosco hic bir yerde yok. Yemekten sonra masalarin toplanmis olmasini kontrol etmek zorunda degil ve tahta oyunlarinda hakimi oynamasina gerek yok. Böylece elinde fincanini yavasca ceviriyor ve masaya bakarak derin bir sekilde düsünüyor. Usulca „Bu konuyla ilgili hic kimse bir sey bilmiyor“ diyor ve bu arada takma disleri bir iki kere takirdi ediyor. „En azindan Memphis´de hic kimse bilmiyor.“ „Neden bilmiyorlar?“ diye biraz meraklica soruyorum. „Cocuklarim hic bir sey bilmiyorlar.“ „Paradan hic bir sey bilmiyorlar mi? inanmayarak soruyorum. “Yok, sadece bir kismindan haberdarlar. Thomas agir calisti ve bir sürü para biriktirdi. Onbir sene önce vefat ettiginde, bana nerdeyse birikimlerden 100.000 dolar birakti. Ogullarim ve özellikle esleri bu paranin su an bes kati oldugundan eminler. Fakat Atlanta ile ilgili hic bir sey bilmiyorlar. Bir fincan kahve daha ister misiniz?” Ayaga kalkmis durumda. “Severek. Fincanimi tezgaha götürüyor, yarim cay kasigindan fazla kahve koymadan, ilik isitilmis suyu da ilave ederek masaya geri dönüyor. Icini karistiriyorum, sanki muhtesem bir Cappuccino´nun kokusunu beklermis gibi. Bakislarimiz kesisiyor ve sikintisini paylasiyorum. “Bayan Birdie, lütfen beni dinleyeniz. Eger bütün bunlar size aci veriyorsa o zaman ayrintilara girmeden en önemli konulara odaklanabiliriz. „Bu bir servet. Bunun neresi aci verici? Vallahi, bu benim tam düsündügüm nokta. „Peki, o zaman bana genel olarak bu paranin nasil yatirildigina dair bilgi veriniz. Önemli olan mevcut emlaklar.“ Bu dogru. Miras vergileri genelde ilk önce nakit paradan ve cabuk bir sekilde nakit paraya cevirilebilir yatirimlardan ödenir. Sahislar emlaklari baska bir secenekleri olmadiklari zaman kullaniyorlar. Böylece benim sorularimin ardinda meraktan daha baska seyler bulunuyor. Hala kisik bir ses ile „Hic bir kimseye bu para miktariyla ilgili bir seyler anlatmadim.“ Diyor. „Fakat dün Reverend Chandler ile bu konuyu konustuklarini söylediler“ Fincanini masanin üzerinde ileri ve geri cevirerek uzun bir mola veriliyor. „Evet bu dogru. Fakat ben ona herseyi söyledigime inanmiyorum. Belki biraz yalan söyledim. Ve ona kesin bu yalanin kimin söyledigini söylemedim“ „Peki, o zaman bu yalan kimden?“ „Ikinci esimden.“ „Ikinci esinizden mi?“ „Evet, Tony.“ „Thomas ve Tony.“ „Evet. Thomas vefat ettikten yaklasik iki sene sonra Tony ile evlendim. Tanistigimizda Memphis´e gitmek üzere Atlanta´dan geliyordu. Nerdeyse bes sene birlikte yasadik ve sürekli tartistik. Sonra beni terk edip evine geri döndü. Parama göz dikmis tembel bir insandi.“ „Iste bunu anlamiyorum simdi. Paranin Tony´den geldigini söylememis miydiniz? „Evet, bu dogru. Bununla ilgili hic bir sey bilmiyordu, sadece. Bu uzun bir hikaye. Bir kac miras ve benim ile Tony´nin bilmedigi bir kac farkli konular daha vardi. Zengin ve cildirmis bir agabeysi vardi, aslinda bütün aile cildirmis durumdaydi. Ve Tony´nin ölümünden kisa süre önce cildirmis agabeysinden bir miras edindi. Tony´nin ölümünden iki gün önce agabeysi Florida´da vefat etti. Tony geriye bir vasiyetname degil, sadece bir es birakti. Beni. Ve bu yüzden Atlanta´dan dogru benimle irtibat´a gectiler. Bu büyük bir avukatlik sirketiydi ve bana Georgia eyaletinin yasalarina göre büyük para miktarlarina sahip oldugumu söylediler. “Ne kadar para?” “Thomas´in bana biraktigi miktardan cok daha fazlasi. En azindan hic kimseye bundan hic bir sey bahsetmedim. Simdiye kadar. Bunu anlatmayi düsünmüyorsunuz herhalde, Rudy?“ „Bayan Birdie, avukatiniz olarak susmak zorundayim. Hic bir avukat müvekkilinin ona anlatmis oldugu konuyla ilgili konusamaz.“ „Ne kadar güzel.“ „Eski avukatiniza parayla ilgili neden hic bir sey anlatmadiniz?“ „Ona güvenmiyordum. Miraslarin sadece toplamlarini söylemistim, fakat tam olarak ne kadar oldugunu söylememistim. Paranin icinde yüzdügümü anlayinca kendisini de düsünmemi istedi.“ „Fakat siz ona hic bir zaman her seyi anlatmadiniz, degil mi?“ „Hic bir zaman.“ „Ne kadar paraya sahip oldugunuzu söylemediniz, degil mi?“ „Hayir“ Eger dogru hesapladiysam eski vasiyetnamesi toplamda en az yirmi milyon dolar kapsiyor. En az bu kadarini avukat da bilmesi gerekirdi, cünkü vasiyetnameyi hazirlamis. Bu kücük bayanin gercek anlamda ne kadar para miktarina sahip oldugu belirsiz. „Bana ne kadar oldugunu söylemek istiyor musunuz?“ „Belki yarin, Rudy. Belki yarin.“ Mutfagi terk edip arka verandaya dogru ilerliyoruz. Gül calilarin yaninda bana göstermek istedigi yeni bir fiskiye kurmus. Büyük bir hayranlikla fiskiye´ye bakiyorum. Simdi haberim var. Bayan Birdie zengin yasli bir bayan, fakat herhangi bir kimsenin ögrenmesini, hele hele aile fertlerinin ögrenmesini istemiyor. Her zaman iyi sartlar altinda yasamis- ve su an hic bir süphe uyandirmayarak – fazlasiyla var olan birikimlerinden yasayan seksen yasinda dul bir kadin. Karanlikta banklarin üzerinde oturup soguk kahvemizi iciyoruz, ta ki saygili bir sekilde mekan´dan ayrilmak icin yeterince mazaret toplayana kadar. Yüksek yasam standardimi finanse edebilmek icin, son üc senede Yogi´sde, bir kampüsün yakinlarinda bir meyhanede calistim. Lezzetli sogan burger´leriyle ve kutsal Patrick gününün birasiyla meshur. Ses dosaji yüksek olan bir meyhane, öglen yemegi ile paydos saati arasindaki zaman dilminin uzun bir happy hour niteliginde geciyor. Monday Night Football gününde sulu hafif birayla dolu bir testinin fiyati bir dolar, her hangi baska bir olayda iki dolar. Meyhane Prince Thomas´a ait, icki icen kilolu ve bencil bir insan. Prince kentteki taninmis kisiliklerden birisi, gercek bir isletmeci. Resmini gazetede ve gece haberlerinde görmekten hoslanan bir kimse. Icki turlari düzenliyor ve Islak T-shirt kampanyasina secimler düzenliyor. Kent idaresinde kendi meyhanesine benzeyen meyhanelerin gece boyunca acik kalabilmesi icin dilekce´de bulundu. Kent idaresi ise kendisine degisik suclar yüzünden dava acti. Bunun keyfine variyor. Kendisine bir yalan anlatin, bir kac insan toplayarak bunu gercekmis gibi anlatmaya calisacak. Prince bize Yogi´sde büyük imkanlar sunuyor. Biz calisanlar kendi calisma saatlerimizi kendimiz belirliyoruz, bahsislerimizi aliyoruz ve kendisi bize fazla karismadan dükkani tek basimiza isletiyoruz. Bu cok fazla zor degil. Sadece ön tarafta yeterince bira ve mutfakta yeterince kiymanin olmasina dikkat etmek zorundayiz, o zaman dükkan hayret edilecek bir basariyla isletilebiliyor. Prince honneurs yapmayi tercih ediyor. Güzel ögrencileri karsilayip, onlara yerlerine kadar eslik ediyor. Onlarla flirt edip, kendini enayi yerine koyuyor. En fazla büyük televizyon´unun yaninda buluan masada severek oturuyor ve oyunlarla ilgili bahse giriyor. Ara sira kavgalara sebebiyet veren kollari güclü olan inanilmaz bir erkek. Prince´in bir de karanlik yönü var. Söylentilere göre porno dünyasinda yer aliyor. Bu sehirde üstü-acik kulüpler bu kentin yükselen sanayilerinden biri, ve sözde ortaklari olanlarin uzun suc raporlari var. Hepsi gazetelerde yaziyordu. Iki kez kumar yüzünden mahkeme karsisina cikmak zorundaydi, fakat jüri´nin ikisi de bir karar veremediler. Onun icin üc sene calistiktan sonra, iki seyden eminim: Birincisi, Prince´in Yogi´deki gelir´lerin bir cogunun sahiplenmesi. Benim tahminime göre haftada en azindan iki bin, sene de ise yüz bin. Ikincisi, Prince Yogi´yi kücük ve pis isleri icin kullaniyor. Sahte para basmak ve her sene zarar göstererek vergiden yararlanmak icin kullaniyor. Penceresi olmayan bodrum katindaki ofisinde arkadaslariyla bulusuyor. Beni hic ilgilendirmiyor. Bana her zaman nazik davrandi. Saat basi bes dolar aliyorum ve haftada yaklasik 20 saat calisiyorum. Müsterilerimiz ögrenci ve bu yüzden bahsislerimiz düsük seviyede. Sinavlarim oldugu zaman, calisma saatlerimi ona göre ayarliyorum. Günde en az 5 ögrenci is icin soruyor, ve bu yüzden böyle bir is´e sahip olduguma kendimi sansli hissediyorum. Ve bunun disinda her ne ise Yogi cok iyi bir ögrenci meyhanesi. Seneler öncesi Prince bu mekani mavi ve gri renklerinde, Memphis eyaletinin renklerinde, dekore ettirdi. Ve duvarlar´in her yerlerinde takimlarin ve yildiz sporcularin cerceveli resimleri asili. Ve ayrica kampüs´den sadece bir kac dakika uzaklikta, ve yagun sayida cocuklar saatlerce konusabilmek, gülebilmek ve flirt etmek icin buraya geliyorlar. Bu aksam bir mac izliyor. Beyzbol-sezonu henüz yeni basladi, fakat Prince simdiden Brave´lerin elemeye kalacaklarindan emin. Her seyin bahsine giriyor, fakat onun favorisi Brave´ler. Nerede ve kime karsi oynadiklarinin, kimin topu attigi veya yaralandiginin bir önemi yok, Prince Brave´leri tutuyor. Bu aksam bar icin sorumluyum ve ana görevim ickili bardaginin bosalmamasini önlemek. Dave Justice iyi bir Home Run basardiginda, bagiriyor. Ondan sonra bir ögrenciden para aliyor. Bahis kimin ilk Home Run´I basaracagiyla ilgiliydi- Dave Justice veya Barry Bonds. Onun yakalayicinin ikinci vurucunun topunu ücüncü Inning´de yakalayabilip ya da yakalayamayacagi ile ilgili bahse girdigini yasadim. Bu aksam masalara hizmet etmeyecegime sevincliyim. Basim hala agriyor ve oldugunca az hareket etmeye calisiyorum. Ayrica bazen buzdolabindan zaman zaman bir bira alabilirim. Heineken ve Moosehead siselerinde bulunan o iyi sey. Prince Barkeeper´lerinden biraz icki icmelerini bekliyor. Bu isi arayacagim. Belki de aramayacagim. Mekanin ön tarafi hukuk ögrencileriyle doluyor, karsilasmayi kacindigim tanidik yüzlerle. Muhtemelen hepsinin isi olan ücüncü siniftan eski arkadaslarim. Mütevazi bir ögrenci olmak sartiyla Barkeeper ve garson olmak iyi bir sey. Yogi´deki is itibar ile baglantili. Bir ay sonra mezun olduktan sonra bu itibar hava´da kaybolacak. O zaman kendini su üstünde tutmaya calisan bir ögrenciden cok daha kötü bir seyim. O zaman yolda kalmis, istatistiklerin bir parcasi olmus hukuk ögrencisi sifatini tasiyan, kendi sinifinda bir is´e yaramayan bir kimseyim. Yedinci Bölüm Neden Aubrey H. Long and Associates avukatlik ofisini sectigimi gercekten bilmiyorum. Ama sanirim onlarin sektörler kitabindaki güzel ve degerli ilanlariyla bir ilgisi vardi. Ilanda Bay Long´un siyah-beyaz bir resmi bulunuyordu. Konu cevreyi yüzlerle süslemek ise, avukatlar en az kiropraktisyenler kadar fena. Diger avukatlik kategorisinde bulunan suratlara karsin hos bir gülümsemeye sahip, yaklasik kirk yaslarinda dürüst bir beye benziyordu. Ofisi dört avukat calistiriyor ve uzmanlik alani trafik kazalari. Her durumda adalet´I amac ediniyor, ve daha cok yaralanmalar ile sigortalari kapsayan davalari tercih ediyor. Müvekkileri icin mücadele ediyor ve bir zafer elde etmeden ücret talep etmiyor. Hersey cehenneme, bir yerden baslamak zorundayim. Merkezde verilen adresi kücük, ve gercek anlamiyla tugla´dan kare sekilli bir cirkin bina´nin icerisinde buluyorum. Etrafinda ücretsiz bir otopark bulunmakta. Ilan´da ücretsiz park edebilme imkanindan bahsedilmisti. Kapiyi actigimda bir zil caliyor. Üzeri dolu olan bir masanin arkasinda biraz toplu ve kücük bir bayan beni gülümseme ve sinirle karisik karsiliyor. Daktiloyla calismasini böldügüm icin sucluyum. Tuslarin bir kac santimetre üzerinde parmaklarini hareket ettiriken “Size yardimci olabilir miyim?” diye soruyor. Allah kahretsin, bu cok zor. Bir gülümsemeye kendimi zorluyorum. “Evet, Bay Long ile konusabilir miyim diye soracaktim.” “Kendisi devlet´ in üst mahkemesinde calisiyor.” Söylerken tuslara iki parmagiyla dokunuyor. Kücük bir kelime üretiliyor. Herhangi bir mahkeme degil, bu devlet´in en üst düzey mahkemesi. Devlet mahkemeleri birinci lig demek, ve Aubrey Long gibi bir kücük tarla-orman-cimen avukati böyle bir davaya devlet mahkemesinde bakiyorsa, o zaman bütün dünya´nin bunu bilmesini ister. Sekreterinin görevi ise sorunlari ortadan kaldirmak. Tekrardan “Size yardimci olabilir miyim?” diye soruyorum. Esi benzeri olmayan bir dürüstlük ile denemeye karar verdim. Mazeretler ve yaniltmalar cok uzun olmamak sartiyla bekleyebilir. “Evet, benim ismim Rudy Baylor. Memphis eyaletinde ücüncü senesinde mezun olmak üzere bir hukuk ögrencisiyim. Eger mümkünse bilgi edinmek istiyorum, yani söyle, is ariyorum. “ Ve simdi gülümsemesi iyice alayci. Ellerini klavye´den kaldiriyor, sandalyesini benim tarafima dogru ceviriyor sonra hafifce basini sallamaya basliyor. Rafineri´nin ustasiymis gibi belli bir rahatlikla “Biz kimseyi ise almiyoruz.” Diyor. “Anliyorum. Basvuru dosyami ve Bay Long´e yazilmis bir mektubu size verebilir miyim?” Kagitlari sanki idrar ile kaplanmis gibi isteksiz bir sekilde aliyor ve calisma masasinin üzerine birakiyor. “Digerlerinin yanina koyuyorum.” Gercek anlamda sessiz bir gülümseme ve siritma yaratmayi basariyoum.” Cogumuz bekleme sirasinda, degil mi?” “Gün´de yaklasik bir kisi derdim.“ „Her neyse, sizi rahatsiz ettigim icin özür dilerim.“ „Rica ederim.“daktilosuna dönerek siritiyor. Binayi terk etmek icin döndügümde, yine tuslara basiyor. Bir sürü mektup ve bir sürü basvuru dosyalarim var. Bütün hafta sonu kagitlar yiginini bir düzene sokmaya ve atagami hazirlamaya calistim. Su an strateji bakimindan zenginim, fakat optimizm acisindan fakirim. Bunu yaklasik bir ay boyunca günde iki veya üc, haftada bes gün kücük ofisleri aramayi planliyorum ta ki mezun olana kadar, ondan sonrasi Allah kerim. Booker Marvin Shankle´den adaleti önemseyerek is arama ricasinda bulunuyor ve Madeleine Skinner büyük ihtimal telefon´da birisiyle görüsüyor ve bir kimseden beni is´e almalarini rica ediyor. Belki olumlu bir seyler gelisir. Birinci ofis´den iki blok uzaklikta olan üc kisilik avukatlik ofisi bir diger ziyaret ettiklerimin arasinda. Bir redd cevabindan digerine gecis´te cok fazla zaman kaybetmemek icin bunu böyle planladim. Avukatlik dizinine göre Nunley Ross & Perry her türlü hukuksal davalarla ilgilenen bir ofis. Bu beyler kirk yaslarinda ve ne avukatlara ne de avukat yardimcilarina sahipler. Anlasilan agirlikla tapu sicili konularla ilgililer, hic zevk almadigim bir konu alani, fakat su an secici olmanin zamani degil. Ofisi modern bir beton yapinin ücüncü katinda bulunuyor. Asansör yavas ve fazla cereyan yüklü. Karsilama alani sasirtici bir sekilde güzel hazirlanmis taklit sertodunlu sofa´larin üzerine konulan halilarla süslü. People ve Us´in cam masanin üzerinde dagilmis yeni yayinlari bulunuyor. Sekreter telefon ahizesini yerine koyuyor ve gülümsüyor. “Günaydin. Size yardimci olabilir miyim?” “Evet, eger mümkünse Bay Nunley ile görüsmek istiyorum.” Ve hala gülümseyerek düzenli calisma masasinin ortasinda bulunan kalin takvimine göz atiyor. Benim bir bulusmamin olmadigini bildigi halde “Randevunuz mu var?” diye soruyor. „Hayir.“ „Bay Nunley su an cok meskul.“ Gecen yazdan beri bir avukatlik ofisinde calistigimdan beri Bay Nunley´in cok meskul olacagini bilmem gerekirdi. Bu kesinlikle bir standart iddia. Dünya´da hic bir avukat ne kendisinin is´le yüklü olmadigini itiraf eder ne de sekreterine ettirir. Daha vahim de olabilir. Bu sabah devlet mahkemesiyle is´i olabilir. Roderick Nunley bu sirket´in üst düzey ortaklarindan, avukatlik dizinine göre Memphis eyaletinde mezun olmus. Bu mücadelemde oldugunca cok birlikte okudugum mezunlari göz önünde bulundurmaya calistim. “ Gülümseyerek “Beklemeye hazirim.” Diyorum. Geri gülümsüyor. Ikimizde gülümsüyoruz. Kisa bir hol´e giden kapi aciliyor ve üzerimize dogru ceketli bir bey sivanmis gömlek kollariyla ilerliyor. Basi´ni kaldirip bana bakiyor ve aniden karsi karsiya geliyoruz. Gülümseyen sekreter´e bir dosya veriyor. Gürüldeyen bir sesle “Günaydin” diyor. „Sizin icin ne yapabilirim?“ Ne kadar sempatik bir adam. Bir seyler anlatmak üzereyken ben hemen söz aliyorum. „Bay Nunley ile görüsmek istiyorum.“ Diyorum. „O benim.“ Diye geri cevap veriyor ve sag kolunu bana dogru uzatiyor. „Rod Nunley.“ „Ismim Rudy Baylor“ elini kaparak ve sallayarak cevapliyorum. „Memphis eyaletinde ücüncü senesinde bulunan ve mezuniyetine az kalan bir hukuk ögrencisiyim. Sizinle bir is ile ilgili konusmak istiyordum.“ Hala ellerimizi salliyoruz ve el kuvveti is arayisindan söz ederken hissedilir bir sekilde azalmiyor. „Evet“ diyor „Bir is, nasil olur?“ Sekretere bakip sanki „Buna nasil müsade verebildiniz?“ demek istermis gibi. „Evet, efendim. Sadece on dakikanizi ayirabilseniz. Cok meskul oldugunuzu biliyorum.“ „Olabilir, fakat bir kac dakika icinde bir sahit dinlemesini gerceklestirmeliyim ve ondan sonra oldugunca hizli bir sekilde mahkemeye varmam gerekiyor.“ Geri dönmek üzere önce bana, sonra ona, sonra da saat´e bakiyor. Ama aslinda yufka yürekli iyi bir adam. Belki de kisa bir süre önce bir gün kendisi öyle bir durumla karsi karsiyaydi? Gözlerimle yalvariyorum ve evraklarla dolu ince dosya ve mektubu kendisine uzatiyorum. „Peki öyleyse, iceri buyrun. Ama sadece bir dakikaligina.“ „On dakika sonra geri gelecegim.“ Cabucak söylüyor, bir telafi cabasi. Her fazlasiyla meskul avukat gibi saat´e bakiyor, bir saniye inceliyor ve sonra ciddi bir sekilde emir vererek “Evet en fazla on dakika. Blanche´i arayin ve bir kac dakika sonra gelecegimi söyleyin.“ Bu ikisi iyi bir ikili. Ricami yerine getiriyorlar, fakat hizli bir sekilde ayrilmama neden oldular. „Benimle gelin, Rudy.“ Gülümseyerek söylüyor, sofa´dan dogru ilerlerken yakasini birakmiyorum. Ofisi kareli ve calisma masasinin arkasinda bulunan bir kitap duvariyla dösenmis. Kapinin karsisinda ise bir ego-duvari bulunuyor. Sayisiz cerceveli sertifikalari hemen göz´den geciriyorum- uzun seneler Rotary kulübüne üye olan bir kimse, izcileri destekleyen, ayin avukati, Rod´un yüzü kizarmis bir siyasetciyle görüntülenmis bir resmi ve ticaret odasina üye bir insan. Bu adam herseyi bünyesinde barindiriyor. Katolg firmasindan gelmise benzeyen koskocaman bir masaya karsi karsiya oturduktan sonra saat´in attigini duyuyorum. „Böyle aniden geldigim icin kusura bakmayin“ diye basliyorum „fakat acilen bir is´e ihtiyacim var.“ „Ne zaman mezun olacaksiniz?“ diye soruyor ve dirsegi ile öne dogru yaslaniyor. „Önümüzdeki ay. Biraz gec kaldigimin farkindayim, fakat bunun icin iyi bir nedenim var.“ Ve ondan sonra kendisine Broadnax ve Speer´deki isimden bahsediyorum. Tinley Britt meselesine geldigimde, kendi büyük sirketler´e olan tiksintisinden yararlaniyorum. Bu bir dogal rekabet, Rod arkadasim gibi kücük insanlar, bir tarlaorman-ve cimen avukatlari kendini begenmis merkezdeki yüksek binalardakilere karsi. Biraz yalan söylüyorum, Tinley Britt´in benimle bir is hakkinda konusmak istediklerini iddia ederken. Sonra acik ve net olan büyük sirkette calisamama durumunu vurguluyorum. Bana göre bir is degil. Bunun yerine bagimsizligin benim icin cok daha önemli. Insanlari savunmak istiyorum, büyük sirketleri degil. Bu bes dakikami bile almaz. Kendisi iyi bir dinleyici, ve arka bölümde calan telefonlarin yüzünden biraz husursuz. Beni is´e almayacagini biliyor ve böylece on dakikam dolana kadar sadece dinliyor ve bekliyor. Hikayemi bitirdikten sonra anlayisla “ne kadar kötü bir tuzak” diyor. Bir kurban gibi “Belki bunun böyle olmasi daha hayirliydi.” Diyorum. Fakat kendimi is´e atmaya hazirim. Sinifimin üst üc de bir bölümününden mezun olacagim. Emlak meselelerine ilgi duyuyorum, ve mülk ile ilgili iki seminer isledim. Ikisini de iyi notlarla.“ Sanki dünyanin en verimli isiymis gibi, kibirli bir sekilde „Bizim emlak meseleleriyle ilgili cok isimiz var.“ Diyor. „Ve davalarla ilgili“ daha da kurumlu bir sekilde söylüyor. Gercekte tabii ki yalnizca ofisinde bir kagitdüskünü gibi oturuyor. Muhtemelen isini basarili yapiyor ve güzel bir hayat yasayabilmek icin yeterince para kazaniyor. Fakat mahkeme salonunda kendisini her tecrübeyi edinmis bir yigit /kahraman gibi görmemi istiyor. Bunu söylemesinin sebebi avukatlarin her zaman bu isi yapiyor olmalari, yani rutin ´in bir parcasi. Henüz cok fazla avukat tanimiyorum, fakat bana mahkeme salonunda her rakibini yenebilecegini inandirmamaya calisan bir avukat önce karsima cikmasi lazim. Zamanim azaliyor. „Akademik egitimimi kendim calisip, kazandim. Yedi sene boyunca. Ev´den bir sent almayarak.“ „Ne tür bir is?“ „Akla gelebilecek her sey. Su an Yogi´sde calisiyorum, masalara hizmet veriyorum ve bar´da dikiliyorum.” „O zaman siz bir bar adamisiniz, öyle degil mi?“ „Evet, efendim, yaptigim islerden bir tanesi.“ Öz gecmisimi eline aldi. Yavascana „Siz bekarsiniz, bu acik bir sekilde burada yaziyor.“ Diyor. „Evet efendim.“ Herhangi bir ciddi iliskiniz var mi?“ Aslinda kendisini ilgilendirmemesi gereken bir konu, fakat baska bir carem yok. „Hayir, efendfim.“ „Escinsel degilsiniz, öyle degil mi?“ „Hayir tabii ki degil. Sonra iki karsicinselin birbiriyle kisa bakisan bir ani gerceklesiyor. Iki normal beyaz erkek.“ Geriye yaslaniyor ve yüzü aniden ciddilesiyor, sanki kendisini önemi büyük olan is´lere vermis gibi. „Uzun senelerden beri yeni bir avukat calistirmadik. Merak ediyorum- bugünlerde merkez´deki büyük sirketler yeni calisanlarina ne ödüyorlar?“ Sorusunun bir nedeni var. Nasil cevaplandirirsam cevaplandiriyim bü büyük sirketler´deki astronomik maas´lara sok olmus ve saskin bir görüntü sergileyecek. Ve böylece parayla ilgili her bir diger sohbet´in temelini yaratmis olacak. Yalan söylemenin anlami yok. Gelir tablolariyla ilgili muhtemelen iyi bilgi edinmis. Avukatlar dedikodulari severler. “Bildiginiz gibi Tinley Britt en yüksek maaslari ödüyor diye kendisiyle övünüyor. 50.000 dolar´a kadar vardigini duydum.” Sözümü bitirmeden basi sallanmaya basliyor. “Inanilir gibi degil.”saskin bir sekilde söylüyor. “Inanilir gibi degil.” Hemen “Bu kadar pahali olmazdim.” Diye yanit veriyorum. Bana is teklifi bulunmaya hazir olan herkese hizmetlerimi düsük bir fiyata satmaya karar verdim. Masraflarim düsük ve bir kere kendimi begendirdigim zaman, bir kac sene zorluklara direnerek calisacagim, ondan sonra karsima belki baska bir sey cikar. Sanki kücük ofisi büyük sirketlerle rekabet edebilecekmis gibi “Ne gibi bir ücret düsündünüz acaba?” diye soruyor. “Yari fiyatina calismaya razi olurdum. 25.000. Hafta´da seksen saat. Bütün “kagit cenazeleri” cikartip, sevimsiz islerle ilgilenmeye basliyorum. Siz, Bay Ross ve Bay Perry´le birlikte sizin “keske üstlenmeseydim” dediginiz davalari bana verebilirsiniz. Alti ay sürmeden bu davalari basariyla tamamlardim. Size söz veriyorum. Ilk oniki ayda parami fazlasiyla kazanmis olurum. Eger tersi gerceklesirse, o zaman da giderim. “Rod´un dudaklari gercekten aciliveriyor ve dislerini görebiliyorum. Rahatsiz verici is´leri baskalarina aktarabilme düsüncesi gözlerinin icinin gülmesine neden oluyor. Telefonundan sesli bir fisilti duyuluyor, sekreterin sesi esliginde “ Bay Nunley, yeminli aciklamaniz. Bekleniyorsunuz.“ Saat´e bakiyorum. Sekiz dakika. O da kendisinin kine bakiyor. Anlayis gösteremiyor, sonra bana söyle söylüyor: „Ilginc bir teklif. Düsünmem icin bana izin verin. Ortaklarim olmadan bununla ilgili karar veremem. Her persembe sabahi bir toplanti icin bulusuyoruz.“ Ayaga kalkmis durumda. “Ondan sonra konuyu acacagim. Simdiye kadar böyle bir seyi hic bir zaman düsünmedik.” Masanin kenarindan dolanarak beni ugurlamaya hazir. “Bu gerceklesecek, Bay Nunley. 25.000 nerdeyse hediye edilmis.” Kapiya dogru siginiyorum. Bir an icin donuk kaliveriyor. “Ah, para konu degil.” Diyor, sanki kendisi ve ortaklari rüya da bile olsa Tinley Britt´den daha az ödemeyi düsünemiyormus gibi. „Sadece söyle bir olay var, is´ler su an iyi gidiyor. Iyi para kazandigimizi bilmeniz lazim. Herkes mutlu. Fakat büyümeyi hic bir zaman düsünmedik. “ Kapiyi acip, gitmemi bekliyor. “Bizden cevap alacaksiniz.” Izimden ayrilmadan fuaye´ye kadar eslik ediyor ve sekretere benden telefon numarami rica etmesini söylüyor. Sonra tekrardan elimi sıkıyor, her seyin iyisini diliyor ve en yakin zamanda beni arayacagina söz veriyor ve saniyeler sonrasi kendimi disarida buluyorum. Düsüncelerimi düzene sokana kadar bir iki dakika geciyor. Ve biraz önce bütün egitimimi bir elma ve bir yumurta ugruna harcayacagimi acikladim. Aslinda harcamaya deger olmayan bir sey ve bu bana ne getirdi? Sadece bir kac dakikalik is ve kaldirim yolunda dikiliyorum. Roderick Nunley´yle görüsmem basarili aktivitem olarak sonradan ortaya cikmasi beklendi. Saat nerdeyse on. Yarim saat sonra Code Napoleon´dan secilmis metinler dersi baslayacak. Bir hafta tembellik yaptigim icin dinlemem gereken bir ders. Sorunsuz bir sekilde bir üc hafta daha bu dersi dinlememezlik yapabilirim. Bir bitiris sinavi olmayacak. Bu günlerde canimin istedigi sekilde fakülte´de dolasiyorum ve yüzümü göstermekten utanmiyorum. Ve mezuniyete bir kac gün kala ki bu dönemde ücüncü sinifta bulunan ögrenciler burada görünmüyorlar bile. Üniversite yogun is ve sinav stresiyle basliyor, fakat bir kac önemsiz soru kagidiyla ve atilacak kagitlar ile sona eriyor. Hepimiz gecmis derslere kafa yormak yerine avukatlik sinavina calismakla daha fazla zaman geciriyoruz. Bazilarimizin cogu is hayatina atilmaya hazirlaniyorlar. Sanki kendi sorunuymus gibi Madeline Skinner sorunumu dinledi. Ikimizin de sansi olmadigi icin nerdeyse benim kadar aci cekiyor. Ofisi Nashville´de olan yasa taslagin/ tasarinin hazirlanmasi icin bir avukat´a muhtemelen ihtiyac hisseden Memphis´ de bir devlet senatörü yasiyor. Ek primlerle birlikte 30.000, fakat bunun icin avukatlik izni ve iki senelik pratik tecrübe gerekli. Kücük bir sirket muhasebede yari dönem karnesini almis bir avukat ariyor. Ek ders olarak tarih okudum. „Belki Shelby County ilinde augustos ayinda sosyal bakim bölümünde avukatlik yeri bosalabilir.” Masasindaki kagitlarla oynuyor ve caresiz bir sekilde bir seyler bulmaya calisiyor. “Sosyal bakimi bölümünde mi?” diye soruyorum. “Kulaga cok hos geliyor, siz de öyle oldugunu düsünmüyor musunuz?” “Ödeme kosullari nelerdir?” “18.000” “Ne tür bir is?” “Sorumluluklarini yerine getirmeyen babalari bulmak, nafakalari toplamak, babalik davalari, ve baska bilindik seyler.“ „Tehlikeli görünüyor.“ „Bu bir is“ „Peki Agustos´a kadar ne yapayim?“ „Avukatlik sinavi icin calismak.“ Tabii ki bir de sonu olmayacakmis gibi ögrenirsem ve sinavi gecersem, o zaman sosyal bakim subesi icin calisip aclik sinirinda bulunan asgari ücreti almak.” “Beni duyabiliyor musunuz, Rudy?” “Özür dilerim. Bu gün cok zor bir gündü.” Yarin geri gelmeye söz veriyorum. Fakat bundan da kuskusuz bugünkü konusmamizin versiyonundan baska yeni seyler cikmayacak. Sekizinci Bölüm Shankle ofisinin karanlik bir yerlerinde Booker evraklari buldu. Bodrum kati´nin herhangi bir yerinde bir avukat´in oturdugunu ve sira sira ödeyememezlik durumlariyla ilgili davalarla ilgilendiklerini ve bu kisinin bu tür evraklarin üzerinde calistigini söylüyordu. Bu konuyla ilgili pek cok yanlis yapamazsiniz. Bir tarafta aktif tarafi yaratmak, benim durumumda kolay ve cabuk bir olay. Diger sayfa´da vereceklerin (yükümlülükler) listesi. Calisma iliskileriyle, sonuclanmamis davalara ve benzerlerine yeterince yer var. Yedi bölümlük bir dava diye adlandirilabilir, aktifler´in pasifleri dengeledigi sonrada silinen basit bir iflas´in varligindan bahsedilen bir olay. Artik Yogi´de calismiyorum. Calismaya devam ediyorum ve parami nakit aliyorum, anlasma diye bir sey yok. Gösterebilecegim veya ekleyebilecegim hic bir sey yok. Bu fakir ayligimi Taxaco ile paylasmayi gerektirecek hic bir yükümlülük yok. Prince ile sorunumu konustum, olaylarin ne kadar vahim oldugunu anlattim, üniversite harclarinin ve kredi kartlarina suc´u verdim. Ayligimi nakit bir sekilde ödemeye ve hükümet´i vergi zararina ugratmaya bayilmisti. “Nakit ve vergisiz” ilkesini ictenlikle taraftarlarindan. Depozito ödeyebilmem icin Prince bana ödünc para vermeyi teklif etti fakat bu basari getirmezdi. Yakinda cok para kazanan zengin ve genc bir avukat olacagima inaniyordu ve muhtemelen uzun bir süre yaninda calisacagimi cesaretimi toplayip ona söyleyemedim. Kredi borcunun ne kadar yüksek olmasi gerektigini de söylemedim. Texaco bana 612,88 dolar tutarinda dava acti, mahkeme masraflarini ve avukat ücretlerini iceren bir miktar. Benim evsahibi 809 dolar tutarinda dava acti, masraflari ve ücretleri ayni sekilde iceren. Ama gercek kurtlar simdi ataga geciyorlar. Artniyetli mektuplar yazip avukatlara basvurmakla tehdit ediyorlar. Bir Master Card bir de VisaCard´im var, Memphis´deki degisik bankalar tarafindan cikartilan kartlar.Gecen sene thanksgiving ile noel arasi, kisa ve mutlu bir zaman diliminin akisinda, bana bir kac ay sonrasina iyi bir is temin edilen ve Sarah´ya sirilsiklam sevdali oldugum bir dönemde kendisine noel hediyeleri almak icin yol´a cikmistim. Kalici bir degeri olan pahali esyalar satin almak istiyordum. Master Card ile 1700 dolar´a elmas taslariyla kapli bir altin künye ve Visa Card ile en sevdigim icin gümüsten bir cift antik küpe satin aldim. Küpeler bana 1100 dolar´a mal oldu. Beni hic bir zaman görmek istemedigini söyledigi günden önce bir meze dükkanina giriyorum. Bir sise Dom Perignon, 500 gram kaz cigerinin pastirmasi, biraz havyar, iyi peynirden degisik cesitler ve noel ziyafetimiz icin daha degisik güzellikler. Toplamda bana 300 dolar´a mal oldu, fakat buna deger cünkü hayat kisa. Kartlari cikartan sinsi bankalar anlam veremedigim nedenlerden dolayi noel´den bir kac hafta öncesinde kredi sinirini yükselttiler. Aniden gönlümün diledigi sekilde para harcama olanagina sahiptim, ve mezuniyetimin is´le birlikte aylarca uzak oldugunu bilerek, kendimi yaz´a kadar kücük aylik taksitleri ödeyebilmem icin zorlamam gerektigini biliyordum. Böylece parayi cömertce harcadim ve Sarah ile güzel bir hayati düsledim. Ve su an kendime bunu yaptigim icin cok kizginim, cünkü zamaninda gercekten elime kagit kalemi alarak her seyi hesapladim. Bir gece uzunca ucuz bira keyfini tadarken buz dolabinin üzerinde biraktigim kaz ciger pastirmasi küflendi. Karanlik dairemde noel yemegini yalniz yedim. Peynir ve sampanya´dan olusuyordu. Havyar´a hic dokunulmadi. Kullanilmis koltugun üzerinde oturuyordum ve yerde önümde bulunan mücevherlere bakiyordum. Büyük dilimlerde Brie yerken ve Schampus icerken bakislarim noel hediyelerin yanindan sevdigimin resmne dogru kayiyordu ve agladim. Noel ve yeni yil arasi satin almis oldugum pahali hediyeleri magazalara geri vermeyi düsündüm. Aklima esyalari köprüden suya dogru atmak veya baska bir dramatik olaya imza atmak geldi. Fakat eski ruhsal durumumu göz önünde bulundurarak köprülerden uzak kalmayi uygun buluyordum. Yeni yilin bir gün öncesiydi. Uzun bir yürüyüsten sonra daireme geri dönüyordum ve soyguncularin ev´e girdigini fark ediyordum. Kapi siddetle acilmisti. Hirsizlar eski televizyonumu, müzik cihazini, komodinin üzerinde bulunan ceyrek dolarlarla dolu bir bardak ve tabii ki Sarah´ya almis oldugum mücevher. Polisi arayip dilekceyi doldurdum. Kredi kartlarinin makbuzlarini gösterdim. Polis müdürü basini sallayip sigortama yönelmem gerektigi tavsiyesinde bulundu. 3000 dolar´dan fazla kredi kartiyla para harcadim. Bu is´i temizlememin zamani geldi. Zoraki bosaltma yarin icin ön görülüyor. Iflas hukuku alacaklilara karsi her hukuksal davada otomatik bir borc ödeme zamani sunan bir paragraf iceriyor. Büyük zengin sirketleri ve benim Texaco´daki arkadaslarim gecici bir süre icin korumaya ihtiyaclari olduklari zamanda bu nedenden dolayi hemen iflas mahkeme´sine kosuyorlar. Yarin beni ev sahibi ne telefonla ne de sövererek rahatsiz edemez. Asansörden cikip derince nefes aliyorum. Sofalar avukatlarla doluyor ve tasiyor. Yalniz iflas davalarina uzmanlasmis üc hakim var ve mahkeme salonlari bu katta bulunuyor. Günlük bir sürü ifadeler aliniyor. Ve her ifade´de bir grup avukat esliginde, birisi verecekli ve bir kati da alacaklilar icin. Tamamen bir hayvanat bahcesi. Yanindan gecerken bir sürü toplantilara kulak misafiri oluyorum. Ödenmemis doktor faturalariyla ilgili ve kücük bir minibüs´ün hangi deger´de oldugunu tartisan avukatlar. Avukatlik ofis sahibinin ofisine adimimi atiyorum ve önümde duran avukatlar yavas bir sekilde dilekcelerini verirken ben on dakika bekliyorum. Sekreterleri cok iyi taniyorlar, ve fazlaca flirt edip yeterince sacma söylemlerde bulunuyorlar. Su an bende seve seve bir önemli iflas avukati olmayi ve buradaki kizlar tarafindan Fred veya Sonny diye adlandirilmak isterdim. Bu zor hayat kosullarini ve yükselen issizligi ve büyük sirketlerdeki is yerlerinin gerilemesini düsünerek gecen yil bir professör iflas hukukun gelecegin büyüyen sektörü oldugunu söyledi. Ve bunu da hic bir avukatlik ofisinde bir saat calismamis bir kimse söylüyor. Ama bugün gercekten kazancli görünüyor. Sagimdan ve solumdan iflas dilekceleri veriliyor. Herkes iflas ediyor. Gereksiz kagit islemlerini fazlasiyla yorulmus, güzel ve agzi sakizla dolu bir sekretere veriyorum. Üzerine göz atiyor ve sonra beni inceliyor. Su an bir kot gömlegi ve bir khaki pantolunu giyiniyorum. “Siz avukat misiniz?” diye sesli bir sekilde soruyor ve insanlarin bana dogru döndüklerini görüyorum. “Hayir” “Siz verecekli misiniz?” daha sesli bir bicimde soruyor ve sapirtayarak sakiz cigniyor. “Evet” diyerek cevap veriyorum. Avukat olmayan bir verecekli dilekcesini kendisi verebilir fakat bunun icin hic bir yerde reklam yapilmaz. Kafa salliyor ve dilekce´ye mühür´ü basiyor. “Ucret seksen dolar tutarinda” Kendisine dört yirmilik veriyorum. Parayi aliyor ve süpheci bir sekilde inceliyor. Dün sildigim icin dilekcemde hic bir hesap bulunmuyor ve 11,84 dolar degerinde bir aktif durumu yok etmis bulunuyorum. Diger gösterdigim aktifler ise: 500 dolar kullanilmis bir Toyota icin, 150 dolarlik degisik mobilya ve döseme esyalari, 200 dolar degerindeCD´ler, 125 dolar degerinde hukuksal kitaplar, 150 dolar degerinde giyim. Tüm bu esyalar özel mal ve mülk ve bu yüzden yürürlüge koymus oldugum davalara konu olamaz. Hepsine sahip olabilir durumunda olabilirim, fakat Toyota´yi ödemeye devam edebilmek zorundayim. „Nakit para, ama nasil?“ diyor ve sonra bir makbuz dolduruyor. Nerdeyse kendisine „Banka hesabim yok“ diye bagiriyorum, dinleyenlerin ve hikayenin geri kalanini ögrenmek isteyenlerin yarari icin. Kendisi bana göz kirpiyor, bende kendisine göz kirpiyorum. Ve isine geri dönüyor, ve bir dakika sonra dilekcemin fotokopisini ve makbuzunu bana veriyor. Tarih´i, saat´i ve ifade verecegim mahkeme salonunu okuyorum. Durdurulmadan önce nerdeyse kapiya kadar ilerliyorum. Koluma hafifce yüzü terli ve siyah biyigi olan bir adam dokunuyor. “Özür dilerim, efendim” diyorum. Duruyorum ve kendisine bakiyorum. Elime bir kart vizit veriyor. „Robbie Molk, avukat. Biraz önce söylediginiz konuyu dinlemeden kendisini ali koyamadi. Mevzunuzda yardima ihtiyaciniz olabilecegini düsündüm.“ Karta ve sonra yüzüne bakiyorum. Molk´tan haberim var. Ilanlarini gazetede gördüm. Yedi bölümlük dava metodunu 150 dolar´a teklif ediyor ve iste burada bekliyor, iflas etmis bir enayi´ye yüklenip 150 dolar calmaya calisan ve sahibinin ofisinde gezinen bir kimse. Saygili bir sekilde kartini elime aliyorum. „Yok hayir tesekkür ederim“ diyorum ve nazik olmaya calisiyorum, „bununla kendim basa cikabilirim.“ „Hersey bir an da mahvedebilirsiniz“ cabucak diyor ve eminim ve bu cümleyi binlerce söyledi. „Yedili riskli olabilir. Her sene bu tip´ten olan binlerce davaya bakiyorum. Nakit bir sekilde el´e 200, ve topu aldigim gibi kosmaya baslarim. Iyi bir ofis ve dogru personel´e sahibim. Su an böylece 200 dolar oldu. Tahminimce kendisiyle karsilasildigi zaman hizli bir bicimde üzerine 50 koyuyor. Bunu simdi basina vurmak cok kolay, fakat icimden bir ses Molk´un yaralanabilecek bir karakter olmadigini söylüyor. “Hayir, tesekkür ederim” diyorum ve yanindan geciyorum. Asaga gogru yolculuk yavas ve rahatsiz verici. Asansör kötü giyinmis avukatlar´la dolu, kullanilmis evrak dosyalariyla ve ayakkabilarla. Hala muafiyetleri ve neyin sigortali olup olmadigini konusuyorlar. Dayanilmaz avukat dedikodusu. Inanilmaz önemli olan tartismalar. Birakamaz hale gelmisler. Alt katta beklemeden once, kendimi tutamiyorum. Gelecek sene bu zamanlarda ne yapacagimi bilmiyorum. Ve sadece mümkün degil ayni zamanda da asansörde takilip bu tür knosmalarin aynisini yapmam olanakli. Büyük ihtimal onlar gibi olacagim, sokaklarda dolanip, para ödeyemeyen insanlardan bir kac dolar calip, mahkeme salonlarinda sürünüp is icin aramalar yapacagim. Bu korkunc düsünce basimi döndürüyor. Asansör sicak ve havasiz. Sanki istifra edecekmis gibi oluyorum. Asansör duruyor ve salona hücum ediyorlar ve konusa konusa ve el kol hareketi yapa yapa dagiliyorlar. Temiz hava iyi düsünebilmemi sagliyor. Sarhoslari tasimak tramvayin isletildigi yayalar bölgesinde Mid-America Mall caddesinden yürüyorum. Eskiden ismi Main Street olan bu cadde bugün sayisiz avukatlarin calistiklari yer. Mahkeme binalari sadece bir kac adim ileride. Merkezin yüksek binalarin anindan geciyorum ve yukarida ofislerde olup bitenleri merak ediyorum. Calisan avukatlar telaseli dolanip duruyorlar ve günde 18 saat calisiyorlar. Nedeni ise meslektaslarinin günde yirmi, genc ortaklarin sirket stratejisiyle ilgili toplantilar düzenlemeleri, üst düzey ortaklarin ihtisamli dösenmis köseli ofislerinde oturmalari ve genc avukatlardan olusan ekibe talimatlarini vermeleri. Hukuk egitimime basladigimda bu tam benim istedigimdi. Zeki, motivasyonlu insanlarla calismadaki baskiyi, stresi, randevu telasini ve nüfuzu yasamak istiyordum. Gecen sene calismis oldugum avukatlik ofisi sadece oniki avukat´tan olusan kücük bir sirket´ti. Fakat yeterince sekreter, avukat yardimcilari ve digger yardimcilara sahipti, bu kargasayi da da cok ilginc buluyordum. Bu ekibin sadece kücük bir parcasiydim ve bir gün bu ekibin kaptani olmayi düslüyordum. Sokak saticisindan bir dondurma satin aliyorum ve Court Square´deki bank´a oturuyorum. Güvercinler beni izliyor. Hava´ya dogru yükselen First Federal Building Memphis´in en yüksek binasi ve Trent & Brent´in sirket´in bulundugu yer. Orada calisabilmek icin bir cinayet islerdim. Trent&Brent´in dedikodusunu yapmak arkadaslarim ve benim icin cok kolay. Onlar´in beklentilerini yerine getiremedigimiz icin onlarla alay ediyoruz. Bizi ihmal ettikleri icin ve is görüsmesine cagirmadiklari icin onlardan nefret ediyoruz. Tahminime gore her kent´te ve her sektörde bir Trent & Brent var. Basaramadigim icin kendimi onlardan sayamiyorum, bundan dolayi onlardan bir ömür boyu nefret edecegim. Avukatlik ofislerin konusu acilmisken merkez´deyken aklima bir kac kapi ziyaretleri yapabilecegim aklima geliyor. Ya yalniz calisan ya da bir kac digger avukatlarla birlikte calisan avukatlarin elimde listesi var. Bunca muhtemel müvekkilerin icinde kapi sayisinin yüksek olmasi iletisim kurmak acisindan motive eden bir durum. Dogru zamanda daha once kesfedilmemis veya fazla yorulmus avukatlarin zor islerini yaptirmak icin eleman arayan avukatlik ofislerinin var oldugunu düsünerek kendime umut veriyorum. Veya bir bayan avukat. Benim icin fark etmez. Sterick Building´e kadar bir kac blok ilerliyorum, Memphis´in ilk yüksek binasi ve su an yüzlerce avukat´in adresi. Bir kac sekreterle konusarak dosyalarimi dagitiyorum. Bu kadar dengesiz ve saygisiz resepsiyoncularin olmasi beni sasirtiyor. Is´e alma konusuna deginmeden önce, genelde cogu kez bir dilenci muamelesi görüyorum. Onlarin bir kaci evraklari izinsiz bir sekilde öylece elimden cekiyorlar ve bir cekmecenin icine atiyorlar. Potansiyel bir müvekkil olarak kendimi tanitmak bana mutluluk veriyor. Sigorta degeri yüksek ve ickili bir sürücü tarafindan kullanilan büyük kamyon ile cignenen genc bir bayanin yas tutan esi olmak. Bu cetin bayanlarin bana kahve getirmek ugruna aniden gülüp sonra havaya sicramalari herhalde biraz komik olurdu. Icimden hirlamak gectigi halde ofisden ofise gülümseyerek geciyorum ve ayni bayanlarin karsisinda hep ayni kelimeleri tekrarliyorum. „Evet, ismim Rudy Baylor ve Memphis eyaletinde ücüncü sinifta bir hukuk ögrencisiyim. Bayan Soundso ile is hakkinda görüsmek isterdim.“ Cogu kez „Hangi konuya iliskin diye soruyorlar?“ Dosyami verirken ve Bay Großkopf ile görüsmek icin ricada bulunurken gülümsemeye devam ediyorum. Bay Großkopf cok meskul oldugu icin bir kimsenin benimle irtibata gececegi sözü veriliyor. Kent parcasi Granger Memphis eyaletinin merkezinin kuzeyinde bulunuyor. Karanlik caddelerde bulunan birbirine cok yakin tugla evlerden fark ediliyor ki, ikinci dünya savasindan sonraki yerlesmeyi düsünen göcmen iscileri icin hizli bir bicimde yapilmis. Yakin fabrika alanlarinda iyi isler bulmuslar. Ön bahcelerine agac dikmisler ve evin arkasina teras kurmuslar. Zamanla isciler doguya dogru güzel evler insa edebilmek icin yerlesmisler. Ve böylece Granger emeklilerin ve alt sinifin mahallesi olmus. Dot ve Buddy Black ín evleri digger binlerce ev´e benziyor. 24 de otuz metre kareden daha büyük olmayan bir arazi alaninda bulunuyor. Ön bahce´de bulunan gölge veren agac´a bir seyler olmus. Tekli garaj´da eski bir Chevrolet duruyor. Cimen ile calilar güzel kesilmis. Solda ki komsu arabasini degistirmekle meskul, caddeye kadar varan bölüm tekerlikler ve parcalar ile kapli. Sagda ki komsu yabani otun dagildigi ön bahcesini dikkenli tel ile gerdi. Cit´in hemen arkasinda adamlar bulunuyor. Giriste Chevrolegin arkasina park ediyorum ve benden yarim metre uzaklikta olmayan erkekler bana sinsice bakiyorlar. Günün erken öglen vakitleri ve disarisi otuz derece. Bütün pencereler ve kapilar acik. Sinek ag´in bulundugu kapidan dogru bakiyorum ve kapiya hafifce tikliyorum. Donny Ray´i görme istegi olmadigi icin icimde buraya severek geliyorum. Sanirim annesinin bana anlattigi sekilde kendisi hasta ve bitkin ve benimde midem zayif. Elinde sigarayla kapiya dogru geliyor ve beni sinek ag´i olan kapidan dogru gözetliyor. „Benim Bayan Black, Rudy Baylor. Gecen hafta Cypress Gardens da sohbet etmistik. Granger´de ziyaretciler büyük ihtimal pek istenilmiyor, cünkü bana donuk bir ifadeyle bakiyor. Sigarayi agzina alarak bir adim ileriye atiyor. „Hatirliyor musunuz? Great Benefit davasina bakiyorum.“ “Sizin Jehova´nin sahidi oldugunuzu zannediyordum.” “Hayir, Bayan Black. Öyle degilim.” “Ismim Dot. Size söyledigimi zannediyordum.” “Peki, Dot” “Bu insanlar bizi cildirtmak istiyorlar. Günes dogusundan once Cumartesi günleri bize donuts alabilmeleri icin izcileri görevlendiriyorlar. “Ne istiyorlar?” “Eger bir dakika zamaniniz varsa, sizinle davaniz ile ilgili konusmak istiyorum.” “Davayla ilgili ne var?” “Bir kac konuya aciklik getirmek isterim.” “Bunu yaptigimizi zannediyordum.” “Bu konuyu daha derin bir sekilde konusmak lazim.” Sinek kapisindan sigara dumanini üflüyor, sonar kapiyi yavasca aciyor. Biricik oturma odasina atiyorum ve kendisini mutfaga kadar takip ediyorum. Ev sicak ve havasiz ve rahatsiz edici sigara dumanina kokuyor. “Bir seyler icmek ister misiniz?” “Yok, hayir tessekür ederim.” Masaya oturuyorum. Dot dondurma´nin üzerine dietkola döküyor ve sirtiyla calisma masasina yükleniyor. Buddy hic bir yerlerde görünmüyor. Donny Ray büyük ihtimal yatak odasinda. “Buddy nerede? Diye sevinerek soruyorum, sanki cok özledigim eski bir arkadasmis gibi. Bas sallamasiyla arka bahce´ye giden pencere´ye isaret ediyor. “Disaridaki eski arabayi görüyor musunuz? Yüksege erisen ve büyüyen calilarla dolan bir köse ´de eski bir Ford Fairlane duruyor. Arabanin rengi beyaz ve acik duran iki kapisi var. Motor kilifinin üzerinde bir kedi uyuyor. “Kendisi arabasinda oturuyor.” Diye anlatiyor. Araba yabani otlarla cevrili ve tekerlekleri yokmus gibi görünüyor. Cevresindeki hic bir sey son on senede kullanilmis gibi görünmüyor. “Nereye gitmek istiyor? Diye soruyorum o da icten gülüyor. Kola´sini sesli bir sekilde iciyor. “Buddy? Kendisi hic bir yere gitmiyor. 1964 yilinda arabayi yeniden aldik. Sabah´tan aksam´a kadar arabanin icerisinde kedisiyle birlikte oturuyor.” Bu cok mantikli. Buddy sigara dumanindan yoksun ve disarida yapayalniz ve Donny Ray icin endise etmiyor. “Neden?” diye soruyorum. Bu konuyu konusmaktan rahatsizlik duymadigi apacik. “Buddy her zaman iyi düsünmüyor. Bunu size gecen hafta anlatmistim.” “Bunu nasil unutabilirim?” “Donny Ray nasil?” Omuzlarini silkiyor ve sallanan mutfak masasinin karsisina oturuyor.“Iyi ve kötü günler.“ „Kendisini tanimak istiyor musunuz?“ „Belki daha sonra.“ „Zamanin cogu bölümünü yatakta geciriyor. Fakat biraz dolanabiliyor. Belki Siz gitmeden önce onu kalkmaya ikna edebilirim.“ „Evet, belki. Bu gecen sürecte sizin davanizla yakindan ilgilendim. Evraklarinizi inceleyebilmek icin saatler harcadim. Ve günlerce kütüphanede oturarak ve okunmasi gereken kitaplari okudum, kisacasi, söyle söyleyeyim, bence Great Benefit´e dava acmalisiniz.“ „Bunu kararlastirdigimizi düsündüm.“ Sert bakislarla söylüyor. Dot ile anlasmak bazen zor, bu da anlasilabilir, cünkü bu süphesiz zorlu bir hayatin sonucu ve Buddy gibi biriyle yasamanin biraktigi olumsuz izler. „Dogru olabilir, fakat ilk önce konuyu arastirmak zorundaydim. Size sadece hemen dava acmaniz yönünde bir tavsiye´de bulunabilirim.“ “Peki o zaman neyi bekliyorsunuz?” “Fakat hizli karar verilmesini beklemeyin. Bir sürü avukat´a sahip büyük bir sirket ile mücadele ediyorsunuz. Her an beklenmedik bir harekette bulunabilir meselenin cözümünü geciktirebilirler. Bunlar bunun icin ödeniyorlar.” “Ne kadar sürecek?” “Aylar, belki seneler. Davayi acip sonra hizli bir sekilde karsilastirma yapmamiz mümkün olabilir. Fakat onlarin da dava acmasi mümkün ve kazanana kadar bütün mahkemelerden gecmek istemeleri mümkün. Bunu önceden tahmin etmek imkansiz.“ „Bir kac ay icinde ölecek.“ „Size bir seyler sorabilir miyim?“ Sigara dumanini üflüyor ve kafa salliyor. Anlasilan kendisi icin cok hosnut bir olay. „Great Benefit ilk defa hakkinizi gecen senenin agustos ayinda reddetti, Donny Ray´in hastaliginin kesfedilmesinden kisa bir süre sonra. Bir avukatla konusmadan önce, neden simdiye kadar beklediniz?“ „Avukat“ kelimesini cok genis kapsamli kullaniyorum. „Itiraf etmem gerekirse, bununla gurur duymuyorum. Sigorta´nin degisik düsünüp ve ödeyecegini zannediyordum, bilirsiniz doktor faturalari ve tedavi masraflari. Ben ona yazmaya devam ettim, o da bana yazmaya devam etti. Bilmiyorum. Sanirim, tamamen ahmaklik. Seneler boyunca primleri düzenli bir sekilde ödedik ve hic birini kacirmadik. Anlasmaya göre davranacaklarini zannettim. Ayrica haytimda hic bir zaman bir avukat´la bir isim olmamisti. Ne bir bosanma, ne baska bir sey. Allah biliyor yapmam gerekirdi. Arkasini dönüyor ve pencereden bakiyor. Derin düsüncelere dalmis bir vaziyette dert´le bagdastirdigi arabaya bakti. “Sabahlari yarim litre alkol iciyor ve ögleden sonra da bir yarim litre daha. Benim icin aslinda hava hos. Kendisini mutlu ediyor, ev´den uzaklastiriyor, icki icmesi akilli bir seyler yapasina mani bir sey degil. Ne demek istedigimi biliyorsunuzdur.” Ikimizde ön koltukta oturan varliga bakiyoruz. Yüksek calilar ve bir akcaagac arabayi gölgede birakiyor. Kendisinden alkol´ü satin alacak misiniz?” “Yok, hayir. Yandaki erkek cocugunu bunu satin almasi icin ve böylece yanina yaklasmasi icin para ödüyor. Benim bilmedigimi zannediyor.” Evin arkasinda bir seyler hareket ediyor. Herhangi bir sesi azaltmak icin bir klima tesisati yok. Birileri öksürüyor. Konusmaya basliyorum. “Isterseniz Dot sizing icin bu davayi üstlenebilirim. Yeni baslayan biri oldugumu biliyorum, üniversiteyi yeni bitirmis genc bir insan, fakat bir cok saat harcadim bu davayi anlamak icin, ve her bir ayrintisini ezbere biliyorum. Yüzünde bos ve nerdeyse ümitsiz bir yüz ifadesi beliriyor. Bir avukat bir digeri kadar iyi. Baska bir kimseye ne kadar güveniyorsa bana da o kadar güveniyor. Ve bu genel anlamda cok bir sey ifade etmiyor. Ne kadar tuhaf. Avukatlarin reklamlara harcadiklari paraya ragmen, televizyon´dakiler olsun, levhalar olsun, ve gazetelerdeki ucuz ilanlar. Hala tecrübeli bir avukati ücüncü senesinde bulunan hukuk ögrencisinden ayirt edemeyen Dot Black gibi insanlar var. Safligini kullaniyorum. “Avukatlik sinavini gecip iznimi alana kadar muhtemelen her is´e evet diyen baska bir avukatla birlikte calismaliyim.” Kendisi anlamiyor gibi görünüyor. Süpheli bir seklde “ne kadar tutacak? Diye soruyor. Sicak bir gülümsemeyle kendisini aniyorum. “Hic bir cent. Bu davayi bir ücret karsiliginda yapiyorum. Kazandigimizin üc de birini kendime ayiriyorum. Basarisizlik durumunda, ücret de olmaz. Hic bir ön ödeme de yok.”Kesin bu ilani bir yerlerde gördü, fakat kendisi bilgisiz.” „Ne kadar?“ „Milyon tutarinda dava aciyoruz.“ Dramatik bir sekilde geri cevap veriyorum. Bu yarali kadinin bedeninde para düskünlügü olduguna inanmiyorum. Bir kere sahip oldugu mutlu bir yasamin hayalleri hatirlayamayacak kadar geride kaldi. Fakat Great Benefit´ten öc almak ve onlara aci cektirmek düsüncesi hosuna gidiyor. „Ve siz bunun üc´de birini mi alacaksiniz?“ „Milyon kazanacagimizi zannetmiyorum, ama ne kazanirsak kazanalim, ben sadece üc´de birini aliyorum. Ve bu su anlama geliyor: Donny Ray´in bütün doktor masraflari ödendik´ten sonra üc´ de biri. Kaybedecek bir seyiniz yok.“ Sol eliyle masaya vuruyor.“O zaman siz yapin. Ne kadar alacaginiz, beni ilgilendirmiyor, fakat lütfen davranin. Hemen simdi davranin, olur mu? Yarin“ Cantamda düzenli bir sekilde konulmus kütüphane´nin bir kitabinda hukuksal düzenlemeler hakkinda bir anlasma bulunuyor. Su an bu anlasmayi cantamdan cikartip ve kendisine imzalatmam gerekirdi. Fakat yapamiyorum. Etik görüse göre avukatlik iznini almadan önce sahislarin savunmasi icin sözlesmeler yapamam. Sanirim Dot sözünde duracak. Gercek bir avukat gibi saat´e bakiyorum. „Is´e baslamama izin verin lütfen!“ „Ondan önce Donny Ray´i görmek istemiyor musunuz?“ „Belki bir daha ki sefere.“ “Kusurunuza bakamam, sadece deri ve kemik.” „Eger daha uzun kalabilirsem bir kac gün icinde geri gelecegim. Konusmamz gereken bir cok konu var ve benim de kendisine sormam gereken bir kac soru var.“Fakat lütfen cabuk olunuz, olur mu?“ Sohbet esnasinda biraz Cypress Gardens ve aktiviteleriyle ilgili konusuyoruz. Siz ve Buddy hafta´da bir kere oraya gideceksiniz, eger Dot Buddy´yi öglen´e kadar icmekten uzak tutabilirse. Ilk kez evi birlikte terk ediyorlar. Dot konusmak istiyor, ben ise ayrilmak istiyorum. Beni disariya kadar geciriyor, kirli ve hasar görmüs Toyota´mi inceliyor, Japonya´dan ithal edilen mallar ile ilgili bir kac asagalayici söylemlerde bulunuyor ve erkeklere bagiriyor. Arabayla uzaklastigimda, kendisi mektup kutusunun yaninda duruyor, bir sigara iciyor ve nasil ayrildigimi izliyor. Daha henüz yeni aciklama sözünde bulunmus olan bir kimse olarak, parami cömertce harcayabilirim. Saksi´da bulunan bir cicek icin 8 dolar ödüyorum ve Bayan Birdie´ye götürüyorum. Kendisi cicekleri sevdigini söylüyor ve yalniz oldugu icin bunun nazik bir davranis oldugunu düsünüyorum. Yasli bir bayan´in yasaminda kücük bir günes isiltisi. Zamamlamam iyi. Evinin yanindaki cicek tarhinda dizlerin üzerine cökmüs bir vaziyette buluyorum. Bu cicek tarhi hemen evin girisinde arka bahcede sahip oldugu ayri bir garajin yolunda bulunuyor. Beton´un üzeri ciceklerle kapli, ve etrafi calilar, bitkiler ve dekorativ agaclarla cevrili. Evin arkasindaki cimenim üzerinde kendisi kadar yasli büyük büyük agaclar duruyor. Bunun haricinde dösenmis bir terasin üzerinde cicek kutulari bulunuyor. Cam sakizi coban armagini hediyemi kendisine verdigimde, beni gercekten kollarina aliyor. Bahce eldivenlerini cikarttiktan sonra bunlari ciceklerin arasina birakip beni evin arkasina kadar geciriyor. Sardunyalar icin en uygun yeri bulmus. Hemen yarin topraga dikecek. Kahve isteyip, istemedigim? „Sadece su“ diyorum. Instant kahve´nin tadi hala damagimda. Önlügünden kir ve topragi temizlerken teras´ta bulunan dövme demir bir sandalye´ye oturmam icin zorluyor. Icecek bir seyler sunabilme imkanindan etkilenerek „Buzsuyu ister misiniz?“ diye soruyor. „Severek“ diyorum ve kapidan mutfaga dogru ucuyor. Arka bahce´deki daginikligin tuhaf bir simetrisi var. En az elli metre uzunlugunda, kalin bir cit´de sona ermeden önce. Bunun arkasinda agaclarin arasinda bir cati görebiliyorum. Onun arasinda bakimina kendisi veya baskasinin bayagi zaman harcadigi düzenli büyüyen bitkiler ve degisik cicekli kücük tarhlar. Cit´in yakinlarinda susuz bir fiskiye bulunuyor. Iki agacin arasinda eski bir yelken palasindan yapilmis rüzgar´da hafif sallanan bir hamak asili. Cimen yabani otlardan yoksun, fakat bicilmesi gerekiyor. Garaj ilgimi cekiyor. Iki kapali büyük kapisi var. Bir tarafinda fazla esyalar icin pencereli bir oda bulunuyor. Onun üzerinde bir daire varmis gibi görünüyor, köse´den gelen ve arkadan yükselen bir agac merdiveni. Iki büyük pencere takili, birisinin cami kirilmis. Sarmasik dis duvarlari kapladi ve catlamis cam parcalarinin arasindan dogru büyüyor. Bina boyanmis gibi duruyor. Bayan Birdie iki bardak buz suyuyla iki kanatli teras kapisindan dogru iceri giriyor. „Bahcemi nasil buluyorsunuz? Diye soruyor, yanima oturduktan sonra. „Cok harika ve huzur dolu bir bahce, Bayan Birdie. Ellerini havada savurarak „Bu benim hayatim.“ diyor ve görmeden ayaklarimi islatiyor. „Burda zamanimi geciriyorum. Ve bahcemi seviyorum.“ „Bahceniz cok güzel, bütün is´i kendiniz mi hallediyorsunuz?“ „Büyük kismini. Haftada bir kere bir genc geliyor ve cimeni biciyor. 30 dolar, bunu düsünebiliyor musunuz? Eskiden sadece 5 dolar´di.“ Suyunu sapirdayarak iciyor. „Yukardaki kücük bir daire mi?“ garaji göstererek soruyorum. „Eskiden, evet. Bir zamanlar torunlarimdan bir tanesi orda yasadi. Icini kendim düzdüm, bir banyoluk ve kücük bir mutfak kurdurdum. Yukarisi gercekten cok güzel olmustu. Memphis eyaletinde okudu.“ „Burada ne kadar yasadi?“ „Cok uzun degil. Onun hakkinda konusmak istemiyorum.“ Vasiyetnamenizden silinmesini istediginiz torunlarinizdan bir tanesi olmasi lazim. Bir insan bir avukatlik ofisinde zamaninin cogunu kendisini tanitmak ve huysuz sekreterlerden is yalvarmakla geciriyorsa, o zaman korkularinin büyük kismini yitiriyor. Hayattaki zorluklara daha direnisli oluyorsunuz. Red cevabi kolay hazmedebilinir, cünkü insanin basina gelebilecek en kötü seyin, „Hayir“ kelimesini duymak oldugunu cabuk ögreniyorsunuz. „Herhalde bir daha kiralamak niyetinde degilsiniz, öyle degil mi?“ cesaretli bir sekilde, hic terredüt etmeden ve reddedilmekten korkmayarak soruyorum. Daire´ye sanki yeni kesfetmis gibi bakiyor. „Kime?“ diye soruyor. „Ben orda severek yasardim. Cok güzel ve tahminen cok sessiz.“ „Cok sessiz.“ “Sadece kisa bir sure icin. Calismaya baslayana kadar, ve kendi ayaklarimin üstünde duran´a kadar.” “Siz mi Rudy? Inanmayarak soruyor. Biraz sahte bir gülümsemeyle “hosuma gidiyor.” Diyorum. “Benim icin cok uygun cünkü bekarim, cok sakin bir yasantim var ve cok kira ödemeye maddi gücüm yetmiyor. Harika olurdu.” “Ne kadar ödeyebilirdiniz?” diye hemen soruyor. Sanki ödeyemez duruma gelmis müvekkiline soran bir avukat gibi. Hic beklemedigim bir soru. “Tam bilmiyorum. Ev sahibi sizsiniz. Kiranin ne kadar yüksek oldugunu ögrenebilir miyim? Basini sag´a sol´a sallayarak ve yardima muhtac bir sekilde bir agac´tan digger agac´a bakiniyor. “400, yok hayir ayda 300 dolar´a ne dersiniz?”. Bayan Birdie´nin hayatinda bir sey kiralamadigi apacik. Aklina hangi rakam gelirse onu söylüyor. Iyi aylik 800 dolar´la baslamadi. Dikkatli bir sekilde “Bence once daire´yi gözetlememiz gerekiyor?” Ayaklanmis durumda. “Ici bayagi dolu. Son on senede fazlalik-esya odasi olarak kullandim. Fakat burayi biraz düzene sokabiliriz. Ve bildigim kadariyla su borularinda hic bir zarar yok.” Elimi tutarak cimenin üzerinden geciriyor. Tesisatci gelip suyun akmasini saglamasi lazim. Kalorifer ve klima tesisati calisiyor mu, onu bilmiyorum. Icinde bir kac mobilya bulunuyor, fakat cok degil. Eski esyalari bird aha kullanmamak üzere ayirdim.” Gicirdayan merdivenleri yukariya cikmaya basliyor. “Mobilya´ya ihtiyaciniz var mi?” “Cok fazla degil. Yapi cok teleme ve bina sallaniyormus gibi. Dokuzuncu Bölüm Akademik hukuk egitiminde insan kendine düsman ediniyor. Rekabet tehlikeli boyutlara varabilir. Insanlar hile yapmayi ve baskalarinin kuyusunu kazmayi ögreniyorlar. Gercek hayat icin bir antrenman. Ilk senemde iki ücüncü senesinde bulunan ögrenci bir hayali-dava yarismasinda birbirlerine bagirmaya basladiklari zaman dövüsmelerini yasadim. Okuldan atildilar sonra geri alindilar. Üniversitenin harclara ihtiyaci var. Burada hic sevmedigim bir kac insan var ve bir kac da tiksindigim. Hic degilse hic kimseden nefret etmemeye calisiyorum. Fakat su an bana bunu yasatan bir kimseden nefret ediyorum. Bu sehir´de her türlü hukuksal ve finansal transaksiyonlar ile ilgili bilgi veren bir gazete. Ismi The Daily Report, bir bosanma dizininin yanisira bir sürü de baska önemli kategorilere sahip, mesela önceki günün iflas basvurulari listesi. Anlasilan arkadasim veya arkadaslarim bir saka yapmak isteyerek, benim ismimin bulundugu bölümün dünkü baskisini büyüterek bütün fakultede yaydilar. Bölüm söyle diyor: Baylor, RudyL., Ögrenci; Aktif: 1125 dolar (el konulamaz), garantili borclar: 285 dolar Wheel´s and Deals Finance Company; garantisi olmayan borclar: 5136,88 dolar; sürmekte olan davalar: (1) Icra Texaco , the Hampton, Is veren: yok; Avukat: Pro se. Pro se “Maddi gücüm bir avukat´a yetmiyor, bu yüzden mevzumu kendim savunuyorum.”anlamina geliyor. Kütüphane´nin giris alaninda nöbet´I üstlenen ögrenci bu sabah bina´ya adimimi atarken elime bir nüsha vererek bu kopyayi her yerde “Siyah tahta´da ” dahil gördügünü söyledi. Bu nüsha´yi kimin komik buldugunu bilmek isterim. Kendisine tesekkür ettim ve Bodrum´daki köseme kostum, kitap yiginin icine gömülmek ve her tanidik yüz´den kacinmak icin. Dersler biter bitmez buradan ayrilmayi düsünüyorum. Yeter ki bu sevimsiz buldugum bu insan´lardan uzaklasayim. Bu sabah Professör Smoot ile bir randevüm var, on dakika gecikiyorum. Kendisini rahatsiz etmiyor. Ofisinde her bilginin sahip olabilecegi bir zorunlu kaotik durum mevcut ve üstün zeka´sindan dolayi bir türlü düzenli olmayi bilmiyor. Papyonu egri duruyor, gülümsemesi ise icten. Ilk once Black´leri konusuyoruz ve Great Benefit´e karsi dava mevzularini. Kendisine dava´nin üc sayfalik bir özetini veriyorum ve bununla birlikte benim biriktirdigim saggörülü vargilarim ve dava tacsiyelerim. Kendisi sayfalari büyük bir titizlikle incelerken calisma masasinin altindaki kagit yumagina bakiyorum. Yazilarimdan cok etkilendi ve bunu sürekli dile getirir. Benim Blacks´lere verecegim tavsiye kendilerine bir avukat bulup ve Great Benefit´e sadakat ve inanc ilkelerinin ihmalinden dolayi dava acmak. Smoot bana kayıtsız şartsız hak veriyor. Eger bilseydi. Smoot´den daha sadece seminer belgesini istiyorum, baska hic birsey. Bundan sonra Bayan Birdie´yi konusuyoruz. Kendisine Bayan Birdie´nin varlikli oldugunu ve vasiyetnamesini degistirmek istedigini anlatiyorum. Ayrintilari kendime sakliyorum. Kendisine bes sayfalik bir evragi gösteriyorum, vasiyyetnamenin bir degistirilmis versiyonu ve Bayan Birdie´nin son istegi. Hemen gözden geciriyor ve dogru dürüst görmedigi halde iyi göründügünü söylüyor. Yasli insanlarin hukuksal sorunlariyla ilgili seminer´de bir son sinav yok, ve yazili calismalar öne konulmak zorunda degil.Sadece düzenli bir sekilde gitmek, yaslilari ziyaret etmek sonra her davaya göre kisa bir özet cikartmak ve Smoot sana aninda A-Notunu verir. Smoot Bayan Birdie´yi uzun senelerden beri taniyor. Görünüse bakilirsa uzun zamandan beri Cypress Gardens´in kralicesi ve kendisini ögrencileriyle birlikte olan ziyarette yilda iki kere gördü. Düsünceli bir sekilde papyonunu cekistirerek simdiye kadar hic bir zaman Bayan Birdie´nin ücretsiz hukuki danismanlik hizmetinden yararlanmadigini söyledi. Su an Bayan Birdie´nin zengin oldugunu ögrenmek kendisini cok sasirtmis. Bundan sonra Bayan Birdie´nin ev sahibim olacagi durumu Smoot´un kulagina gelmis olsa kim bilir ne kadar sasirirdi. Max Leuberg´in ofisine varmak icin Smoot´in ofisinden sadece köse´yi dönmem gerekiyor. Benimle konusmak zorunda olduguna dair kütüphane´de benim icin bir mesaj birakti. Sümestr son erdiginde Max Leuberg buradan ayrilacak. Iki seneligine Wisconsin tarafindan izinliydi ve su an zamani doldu. Muhtemelen ikimizde burdan ayrildigimizda Max´i özleyecegim fakat su an bu fakulte´de herhangi bir seye veya bir kimseye hüzünlü duygular göstermekte zorlaniyorum. Max´in ofisinde üzerindeki etikete göre alkol nakliyati icin kullanilmis tasinma kartonlari yigilmakta. Kendisi paketlemekle meskul iken ben hayatimda böyle bir kaos görmedim. Bir kac dakikaligina utanc verici hatiralara daliyoruz ve fakulteyi sevindirici bir olay´la bagdastirmanin caresiz cabasi´na katlaniyoruz. Haytimda kendisini bu kadar ümitsiz görmedim. Buradan ayrilmak onun icin nerdeyse zor bir olaymis gibi görünüyor. Wild-Turkey kartonun´da bulunan bir kagit yiginina isaret ediyor. „Bu sizin icin. Ödeme- reddi davalarinda kullandigim yeni materyaller. Sizin cin yararli olabilir.“ Elime sikistirdigi son paket arastirma materyallerin incelemesiyle henüz sona varmadim. “Tesekkürler Max.” diyorum ve kartondaki kirmizi hindiye bakiyorum. “Davayi actiniz mi ?” diye soruyor. “Yok hayir, henüz degil.” “Fakat bunu yapmak zorundasiniz.” “ Kendinize dava´lariyla ün salmis bir avukat arayin. Bu tip durumlarda tecrübe sahibi olan bir kimse.” “Bu konuyu cok derin bir sekilde düsündüm ve gercekten insanin mide´sini bulandiriyor. Jüri icin yeterince tartisma malzemesi. Sigorta´dan nasil büyük bir ceza isterken sinirlenmis juri´yi gercekten karsimda görüyorum. Bir kimseler bu davayi üstlenip bu mevzuyu sonlandirmasi lazim.“ Bagimli gibi cekiyorum. Sandalye´sinden sicrayip kollarini geriyor. „Nasil bir avukatlik ofisinde calisacaksiniz?“ baldirlarini yoga´daymis gibi esneyerek ayak ucunda söylüyor. „Cünkü bu sizin icin büyük bir dava. Biliyor musunuz, sadece düsünüyorum. Belki imzayi attirip, kendisini sirket´e aldirmaniz gerekir ve zor is´i kendiniz yapacaksiniz. Orda kesin dava tecrübesi olan bir kimse vardir. Isterseniz beni arayabilirsiniz. Bütün yaz Detroit´teyim ve Allstate´e karsi ilgim oldugu icin büyük bir dava´da calisiyorum. Sanirim bu cok büyük bir is olabilir, düstur karari. Bu tipler´in agzinin payini vermelerini cok görmek isterdim.“ Sirket konu´sundan dikkatini dagitmak icin „Peki Allstate ne yapti“ diye soruyorum. Yüz sekli siritan bir kimsenin yüz ifadesini aliyor ve kollarini basinin üzerinde kavusturuyor. Bir türlü inanamiyor. „Inanilmaz“ sonra bir hukuk tartismasini uzun uzun anlatan bir rapor´a atiliyor. Keske hic sormasaydim. Avukatlarla sinirli tecrübem bana hepsinin ayni hastaliktan aci cektigini ögretti. En tiksindirici aliskanliklarindan bir tanesi savas hikayelerini anlatmak. Kendileri büyük bir dava´yi sonuclandirdiklarinda herkesin bunu bilmesini istiyorlar. Kendilerini süphesiz zengin yapacak bir dava´yla ilgilendikleri zaman, bu yi haberi mutlaka hemfikirlileriyle paylasmak istiyorlar. Allstate firmasini iflas ettirme düsünceleriyle dolu olan Max geceleri uyuyamiyor. Gercek hayat´a geri dönerek “mutlak suretle”size bu mevzu´da yardimci olabilirim. Bahar aylarinda geri dönmeyi planlamiyorum, fakat adresimi ve telefon numarami karton´un icinde bulabilirsiniz. Bana ihtiyaciniz oldugunda, beni arayin.” Wild-Turkey karton´u kaldiriyorum. Karton agir ve tabani icine cöküyor. “Tesekkürler” diyorum. “Gercekten cok naziksiniz.” “Yardim etmek istiyorum, Rudy. Bana inanin Rudy, bir sigorta sirketine zarar vermekten daha heyecanli bir sey olamaz.” “Elimden geleni yapacagim. Tesekkürler.” Telefon caliyor ve üzerine atliyor. Kolumun altinda agir kartonumla ofisini terk ediyorum. Bayan Birdie´yle tuhaf bir anlasmaya variyoruz. Ticarette pek iyi sayilmaz ve para´ya tabii ki ihtiyaci yok. Kirayi 150 dolar´a indirmeyi basariyorum, yan masraflar tabii ki dahil. Dört odanin icini düzmek icin ayrica yeterince mobilya sunuyor. Ayri bir ek kira ödemesi yapiyormus gibi kendisine ev islerinde özellikle bahce islerinde yardim etmeyi kabul ediyorum. Cimeni bicecegim bu sayede haftada otuz dolar biriktirir. Citleri kesecegim, agac yapraklarini tirmiklayacagim ve diger alışagelmiş isler. Ima ettigi yabani otlar da vardi fakat onlari fazla ciddiye almadim. Benim icin iyi bir ticaret ve bu caliskanligimla gurur duyuyorum. Daire ayda en az 350 dolar degerinde, böylece 200 dolar nakit para´dan tasarruf ettim. Hafta´da yaklasik 5 saat kendisi icin calisacagimi düslüyorum, bu ayda 20 saat eder. Mevcut durum icin fena degil. Hayatimin üc senesi kütüphane´de gectikten sonra temiz havaya ve fiziksel aktiviteye ihtiyacim var. Hic kimse yardimci bahcivan oldugumu bilmeyecek ve böylece sürekli Bayan Birdie´nin yaninda kalmis olacagim, müvekkilim. Bu aydan aya varan sözel bir anlasma, eger yürümezse, her zaman icin ev´den cikabilirim. Kisa bir dönem önce bir kac güzel daireye bakmistim, yükselmekte olan bir avukat icin uygun bir daire. Yaklasik 90 metrekarelik iki oda icin ayda 700 dolar istediler. Ve ben de bunu ödemeye raziydim. Cok sey degisti. Ve su an Bayan Birdie tarafindan düzülmüs ve on sene ihmal edilmis koskocaman bir daire´ye tasiniyorum. Kaba dokunmus turuncu renkli hali ve solmus yesil renkli duvarlari olan cok mütevazi düzülmüs bir oturma odasi. Ayriyetten bir yatak odasi, en gerekli esyalarla donatilmis dar bir mutfak ve ayri bir yemek kösesi. Her oda´da egri insa edilmis duvarlar kücük cati katimi daha da darlastiriyor. Benim icin mükemmel. Bayan Birdie mesafeli durdugu müddetce hic bir sorun yok. Ne cilgin partilerin, sesli müzigin, ucuz kizlarin, icki, uyusturucu, köpek veya kedinin olmayacagina dair söz vermem gerekiyordu. Tek basina daieyi temizlemis, yer ve duvarlari süpürmüs ve cikarabildigince eski esya´yi ortaliktan kaldirmis. Esyalarimi merdiven´den yukariya tasirken gercek anlamda (tabiri caizse) yanimdan ayrilmazdi. Bana acidigindan eminim. Esyalari karton´dan cikartmaya sansim bile olmadi. Son kartonu yukariya cikartir cikartmaz, benimle birlikte teras´da kahve icmek icin israr etti. Terlememi nerdeyse durdurabilecek kadar uzun olan on dakikalik bir süre teras´ta oturduk ondan sonra cicek tarhina dönmenin zamani geldigini söyledi. Sirtima kramp girene kadar yabani ot´u ayıkliyordum. Bir kac dakika kendisi´de ayikladiktan sonra, arkamda durup talimatlar vermeye basladi. Bahce isinden sadece Yogi´ye gitmekle kacabilirim. Bugün kapatana kadar bar´dan sorumluyum. Yani gece bir´den sonra. Bu aksam mekan bayagi dolu ve sansima üniversite´den eski arkadaslar mekanin ön bölümünde iki uzun köseli masa´da oturuyorlar. Bu, iclerine katilmami gerektirmeyen, hukuk ögrencilerin degisik toplantilarinin sonuncusu. Kendilerini The Barristers diye adlandiriyorlar ve cogunlukla hukuk gazetesi icin makaleler yazan kendilerini fazlaca önemli gören degisik ögrencilerden olusuyorlar. Kendilerini saklayan ve müstesna olma izlenimi birakmaya calisan insanlar. Latince söylemleriyle birkac sacmaliklari gelenek haline getirirlerdi. Nerdeyse hepsi büyük avukatlik sirketlerinde ve devlet mahkemelerinde is buldular. Ikisi New York´taki vergi okulluna alindilar. Kendini beyenmis bir grup. Fıçıdan art arda biralari çekiyorum ve hemen sarhos oluyorlar. Jacob Staples adinda biri, sesi en yüksek cikanlardan ve ileride kendinden söz ettirecek avukatlardan biri. Üc sene önce hukuk egitimine basladi ve simdiden kirli hileleri beceren bir kimse. Staples fakulte tarihinde baskalarina nazaran daha fazla hile secenekleri bulan bir kimse. Seminer ve kisa rapor calismalarini hizlandirmak icin sinav sorulariyla yazili calismalarimizi caldi, sözlükleri sakladi, ve professörler´e yalan söyledi. Yakinda senede bir milyon dolar kazanacak. Tahminime göre benimle ilgili olan metini Daily Report´tan kopyalayip bütün fakülteye yayan kisi Staples´di. Bu davranisi ondan beklerdim. Onlara dikkat vermemeye calismamama ragmen, zaman zaman onlara baka kaliyorum. Bir cok kez „Aciklama yemini“ kavrami isitiyorum. Fakat kahve bardagimdan sira sira bir kac yudum bira icerek kendimi isime veriyorum. Televizyon seyrederek karsi taraftaki köse´de Prince oturuyor ve Barrister´lari gözetliyor. Bu aksam Florida´ki bir yarismayi ve her kosu icin bahse giriyor. Bahis ve icki arkadasi avukati Bruiser Stone, inanilmaz bir sekilde enine giden kilolu olan bir erkek. Gür saclari uzun ve gri, biyigi ise asaga dogru sallaniyor. Tartida en az 180 kilo geliyor ve ikisi kayalarda oturan ve fistik yiyen iki ayiya benziyorlar. Bruiser Stone cok süpheli bir nami olan bir avukat. Prince ile cok uzun zamandan beri tanisiyorlar ve South Memphis´ ten lise arkadaslari. Ikisi birlikte bir cok karanlik isler cevirdiler. Paralarini yanlarinda hic kimse olmadiklari zaman sayiyorlar. Siyasetciler´e ve polisler´e tehdit´te bulunuyorlar. Prince isleri hallediyor, Bruiser zihin isini üstleniyor. Ve Prince yakalandiginda, hemen kapak konusu oluyor ve haksizliklarla ilgili feryat ediyor. Söylentilere göre, jüriyi önemli bir miktar nakit parayla satin aldigi icin Bruiser mahkeme salonlarinda da basarili. Bir gün suclu hükümü verildigi zaman Prince´in hic sasirmasina gerek yok. Bruise sirketinde dört veya bes avukati calistiriyor. Beni kendisinden is istemeye itecek caresizligimin boyutunu düsünemiyorum. Tam aksine. Insanlara Bruiser Stone icin calistigimi söylemek´ten daha korkunc bir sey düsünemiyorum. Prince benim icin bu isi halledebilir. Nüfusunun ne kadar büyük oldugunu göstermek icin seve seve ricami yerine getirirdi. Böyle bir seyi düsündügüme inanamiyorum. Onuncu Bölüm Dördümüzün baskisiyla Smoot pes ediyor ve Cypress Gardens´a tek basina dönebilecegimizi ve bir grup seklinde oraya gitmenin ve öglen yemegi yemenin gereksiz olduguna deginiyor. „America the Beautiful“ filminin izlendigi zaman´da gizlice girip ve son sira´daki masaya oturuyoruz. Bu sirada Bayan Birdie vitaminler ve fiziksel aktivitelerle ilgili bir konusma gerceklestiriyor. Sonunda bizi görüyor ve bizi insanlar´a tanistirabilmesi icin kürsü´ye cikmamiz yönünde israr´da bulunuyor. Baska kimselerin müvekkilerine verecegi tavsiyeleri duymamalari icin Booker programin sonunda onlarla birlikte uzak bir köseye cekiliyor. Dot´u ziyaret edip ve Bayan Birdie´yle saatlerce vasiyetnameyi tartistiktan sonra bana yapacak cok bir sey kalmiyor. Ilk ziyaretimde ücüncü müvekkilim Bay DeWayne Deweese hastane´de yatiyor ve ben ona posta yoluyla tamamen ise yaramayan tavsiyelerimin özetini gönderdim. Tavsiyelerim eski askerlerle ilgilenen daireyle olan münakasaya iliskin. Bayan Birdie´nin vasiyetnamesi eksikler iceriyor ve henüz imzalanmamis. Bu yüzden son günlerde bayagi sinirliydi. Vasiyetnameyi degistirmek istediginden pek emin degilim. Reverend Kenneth Chandler´den uzun zaman bir seyler duymadigi icin mülkünün bir kismini vermek istemedigini söylüyor. Kendisine bu kararinda destek vermeye calistim. Parasiyla ilgili bir kac sohbetimiz olmustu. Elim kolum´un tamamen cicek gübresiyle kaplandigi ani beklemek Bayan Birdie´ye zevk veriyor, bu sirada ayrica burnumdan ter akiyor, nemli gübre her yerime yapisiyor. Her yaptigim hareketi takip ediyor, bana aniden uygun olmayan bir soru soruyor: Delbert´e bir sey vermedigim icin esi vasiyetnameme itiraz edebilir mi? veya „ Parayi neden istedigim gibi hediye edemiyorum?“ Sonra biraz durakliyorum, ciceklerin arasindan yükseliyorum, yüzümü siliyorum ve zeki bir cevap düsünmeye calisiyorum. O zamana kadar konuyu degistirmis oluyor ve biraz ilerdeki „Azaleen“ ciceginin neden büyümediklerini bilmek istiyor. Bu konuyu bir cok kez kahve icerken dil´e getirdim, fakat her bir seferisinde huzursuz ve sinirli oluyordu. Avukatlar´a karsi saglikli bir süphe duygusu duyuyor. Bir kac gercekleri ispatlamayi basardim. Gercekten Bay Anthony Murdine adinda bir beyle ikinci kez evlenmisti. Evliligi yaklasik 5 sene sürdü ta ki esi dört sene önce Atlanta´da vefat edene kadar. Görünüse bakilirsa Bay Murdine kapsamli bir miras birakmis, ve bununla ilgili bir takim münakasalar gerceklesmis cünkü De Kalb County, Georgia´daki mahkeme davanin kapanmasini ön görmüstü. Vasiyetnameyle ile ilgili calisan avukatlarla konusmayi düsünüyordum. Insanlari önünde kendisini önemli hissedebilmesi icin Bayan Birdie benimle görüsmek istiyordu. Digerlerinden cok uzakta kafa kafaya vererek klavye´nin yakinlarindaki masada oturuyoruz. Insanlar sanki birbirimizi bir aydan beri görmemisiz gibi düsünebilirler. „Sizin vasiyetnamenizle ne yapabilecegimi bilmem lazim, Bayan Birdie.“ Diye söylüyorum. „Ve hazirlamadan önce, parayla ilgili biraz daha fazla bilgiye ihtiyacim var.“ Sanki herkes dinliyormus gibi endiseli bir sekilde etrafinda bakiniyor. Eger birbirimize bagirmis olsaydik bu fakirlerin bir kismi bizi gercek anlamda duyamaz olurdu. Öne egilip sunlari fisildiyor: „Bunlarin hic biri emlak´ta yatirili degil, degil mi? Vadeli mevduat, fonlar, tahviller.“Bu kavramlari nasil arka arkaya söyledigine cok saskinim. Sanki bu kavramlari cok iyi biliyormus gibi. Para gercek anlamda mevcut olmasi lazim. „Parayla kim ilgileniyor.“ Diye soruyorum. Bu soru gereksiz. Parayi kimin yönettiginin vasiyetname icin hic bir önemi yok. Beni tesvik eden sadece merakim.“Atlanta´da bir sirket.“ Hayal kirikligina ugrayarak „bir avukatlk sirketi mi ?“ diye soruyorum. “Yok hayir, avukatlara bu parayi pek güvenerek vermezdim. Bir “güven sirketi”. Bütün para güvenilir bir sekilde yönetiliyor. Ölene kadar faizini yiyorum, ondan sonra parayi baskasina miras olarak birakabilirim. Hakim öyle ön gördü.” Kontrol´den cikmis bir durumda “Faizden gelen gelir hangi yükseklikte?” diye soruyorum. „ Bu sizi gercekten ilgilendirmez, Rudy.“ Hayir bu beni ilgilendirmiyor, agzimin payi verildi, fakat her avuka´in yaptigi gibi kendimi tehlikelerden korumaya calisiyorum. „Bu önemli olabilir. Vergiye dayali nedenlerden dolayi.“Sizden vergimle ilgilenmenizi istemedim, degil mi? Bu isler icinbir vergi danismanim var. Siz tek istedigim, vasiyetnamemi degistirmenizdi, Fakat gittikce bu isin sizi zorladigini düsünüyorum. Bosco masanin diger ucuna kadar geliyor ve bize siritiyor. Agzinda nerdeyse dis kalmamis. Bayan Birdie kendisini saygili bir sekilde burayi terk edip ve bir kac dakika Parcheesi oynamasini rica ediyor. Bu insanlarla sasirtici bir sekilde seffaf ve nazik ilgileniyor. Ciddi bir sekilde „Vasiyetnamenizi istediginiz sekilde hazirlayacagim Bayan Birdie.“ Diyorum. „Fakat siz ne istediginize karar vermelisiniz.“ Biraz önce yerine oturuyor, dramaik bir sekilde nefes veriyor ve agzini sikiyor. „Bu konu üzerinde düsünmeme izin veriniz.“ „Peki. Fakat bir tek seyi unutmayin. Simdiki vasiyetnamenizde sizin hosuna gitmeyen bir cok konu aliyor. Eger size bir sey olursa, o zaman Sözümü yarida keserek “ „Biliyorum, biliyorum.“ Diyor ve elleriyle oynuyor. „Bana bir konferans vermek zorunda degilsiniz. Son yirmi senede yirmi vasiyetname hazirladim. Bilgiliyim.“ Bosco biraz ileride mutfagin yakinlarinda agliyor ve Bayan Birdie kendisini teselli etmek icin pesinden kosuyor. Allah´tan Booker danismanligini tamamliyor. Son müvekkili ilk ziyaretimizde cok vakit ayirdigi yasli adam. Booker´in yasli adamin sikintisini degerlendirmesi yasli adami pek mutlu etmiyor, ve Booker´in nasil hizli bir sekilde ayrilmak istedigini duyuyorum: “Bu ücretsiz bir hizmet. Ne bekliyorsunuz?“ Bayan Birdie´yle vedalasiyoruz ve hizlica burayi terk ediyoruz. Yasli insanlarin hukuksal sorunlari artik maziye karisti. Bir kac gün sonra bütün ders ve seminerler bitiyor. Üc sene hukuk egitiminden nefret ettikten sonra, aniden kurtulusumuz söz konusu. Bir kere bir avukat´in üniversite´nin sikintilarini ve iskencelerini unutmanin bir kac sene sürdügünü söylerken duydum. Ve bunun akabinde hayat´in diger güzel seylerinde oldugu gibi geriye sadece güzel anilar kaliyor demesini duydum. Kendi güzel üniversite döneminden bahsederken sesinden bas bayagi hüzün isitiliyordu. Son üc seneyi hatirladigim hayatimdaki o ani düsünemiyorum ve yine herseye ragmen güzel bir dönem oldugunu söylüyorum. Belki bir gün gecmise dair bir kac güzel hatiralar´i canlandirabilirim. Arkadaslarla zaman gecirdigim dönemi, Booker ile meskul oldugumuz günleri, Yogi´nin bar´in da calistigim günleri, veya aklima gelmeyen baska olaylar. Booker ile birlikte Cypress Gardens´daki bu sempatik yasli insanlara ve bize karsi duyduklari güven´e gülecegimizden eminim. Bir gün cok komik olabilir. Yogi´de bir bira icmeyi öneriyorum. Masraflar bana ait. Saat iki ve yagmur yagiyor, bir masaya oturup bir öglen´i tembelce gecirmenin tam zamani. Booker benimle seve seve gelirdi, fakat bir saat icinde ofis´de olmasi gerekiyor. Üzerinde calismasi icin Marvin Shankle kendisine dava verdi. Bu dava Pazartesi sabahi mahkemede görüsülecek. Bütün hafta sonunu kütüphane´de gecirmek zorunda kalacak. Shankle haftanin yedi gününü calisiyor. Sirketi Memphis´deki sivil haklar davalarin büyük kisminda hic kimsenin daha önce basarmamis oldugu bir isi basardi. Ve simdide bunun yararini görüyor. 22 avukat calistiriyor, bunlarin hepsi kara tenli. bunun yarisi bayan. Marvin Shankle´in yogun miktarda istemis oldugu is´ i basarmaya calisiyorlar. Sekreterleri vadilerde calisiyor, böylece günün 24 saat´I her zaman en az üc sekreter görev´de bulunmus oluyor. Shanker Booker´in bir örnegi ve sunu biliyorum ki: bir kac hafta icinde o da pazarlari calisacak. Dis semtlerde gezinen, subeleri gizlice gözetleyen ve bunlarin hangilerinin soyguna daha müsait oldugunu düsünen bir banka soyguncusu gibi hissediyorum kendimi. Aradigim sirketi modern, dört katli, camdan ve tas´dan bir bina´da buluyorum. Memphis´in dogu´sunun cok islek gören caddesinde bulunuyor, ve bati´da bulunan kent merkezi´ne ve nehir´e uzaniyor. Buraya baska semtlerden gelip ve siyah tenlilerden kacan beyaz tenliler yerlesmis. Sirket´te dört avukat calisiyor, hepsi otuz yaslarinda, ve Memphis State´in mezunlari. Üniversite´den arkadas olduklarini ögrendim ve kent´teki büyük sirketlere calistiklarini ta ki orada yasadiklari baskiya dayanamayip ve simdiki huzur dolu sirket´te birlestikleri ana kadar. Ilaninizi sari sayfa´da gördüm, tam sayfa, söylentilere göre böyle bir ilan´in aylik maliyeti 4000 dolar. Herseyi yapiyorlarbosanmadan satis anlasmasina, satis anlasmasindan tapu islerine kadar. Fakat ilanlarindaki kalin yazi sahis zararlari alanindaki tecrübelerini gösteriyor. Bir yandan, bir avukat´in gercek anlamda ne yaptigi. Vakalarin cogunda sahis zararlari alanini cok iyi bildigini iddia eder. Cünkü müvekkili olmayan avukatlarin cogu, islerini saat ücreti basinda müvekkilerine hesap cikartiyorlar. Ve bu avukatlar hayal ettikleri büyük para kazanmanin tek yolu yaralanmis insanlari veya hayatlarini yitirmis insanlari savunmaktan geciyor. Cogu durumlarda kolay kazanilmis para. Trafik kazasinda yaralanmis bir adami düsünelim. Suclu diger sigortali sürücü. Yarali bir hafta hastane´de yatiyor. Bacagi kirik ve ücret almiyor. Eger avukat müvekkilinin yanina sigorta´nin zarar gidericisinden daha erken varirsa, o zaman 50.000 dolar degerinde bir “karsilastirma” meydana gelebilir. Avukat kagit isleriyle biraz vakit geciriyor ve muhtemelen bir kere bile dava acmak zorunda kalmiyor. En fazla 30 saat calisip 15.000 dolar degerinde bir ücret aliyor. Saat´te 500 dolar eder. Öyle bir is elde edilebilindigi zaman, harika bir is. Bu yüzden sari sayfalardaki nerdeyse her avukat trafik kurbanlarina denk gelmek icin can atiyor. Mahkemede tecrübe gerekmiyor, davalarin 99% bir “ karsilastirmayla” sona eriyor. Tek yapilmasi gereken is insanlari dava´yi savunmaya ikna etmek. Ilani nasil verdikleri beni ilgilendirmiyor. Beni tek ilgilendiren dava´yi üstlenip veya üstlenememek. Yagmur ön cam´a yagarken bir kac dakika arabamda oturuyorum. Ofise gidip resepsiyonda´ki bayana gülümsemektense, numaralar yapip kendisini asip, is verenlerinin biriyle konusabilmek icin, kirbaclanmayi tercih ediyorum. Ne yaptigima inanamiyorum. On birinci Bölüm Degisik avukatlik sirketlerinde is görüsmesi mazeretiyle mezuniyet törenine gitmiyorum. Cok yararli sohbetler diye Booker´e bahsediyorum, fakat ona yalan söyleyemem. Booker kapidan kapiya gidip müracaat dosyalarimi konfetti gibi dagittigimi biliyor. Booker benim bir cübbe ve doktor´a sapkasi giyip ve mezuniyet törenine katilmami isteyen tek insan. Katilmadigim icin cok üzgün. Annem ve Hank Maine taraflarinda bir yerlerde geceyi geciriyorlar ve agacla ín nasil yeserdiklerini izliyorlar. Yaklasik bir ay önce kendisiyle telefon´da görüstüm. Ve üniversite´yi ne zaman bitirecegime dair hic bir bilgisi yok. Tören´in bayagi sikici oldugunu ögrendim. Mezunlara hukuku sevmeyi ve bu meslegi kutsal bir meslek olarak icra etmeyi ögütleyen yasli hakimlerin uzun soluklu ve sayisiz konusmalari. Bu meslegi kiskanc bir seven gibi korumak lazim ve önceki mezunlarin (öncellerin) olumsuz davranislariyla zedeledikleri bu meslegin namini yeniden düzeltmek yönünde tavsiyeler veriliyor. Kusturana kadar argüman. Onun yerine Yogi´ de oturup ve Prince´n keci yarislarinda nasil bahse girdigini izlemeyi tercih ediyorum. Booker bütün ailesiyle orada olacak. Charlene ve cocuklar, anne ve babasi, Charlene´in anne ve babasi, bir cok büyük anne ve babalar, yengeler, amcalar, kuzenler. Kane asireti cok yer alacak. Bircok göz yasi ve resimler olacak. Aile´sinde ilk lise´ye giden kendisiydi ve hukuk üniversitesini su an bitiriyor olmasi ailesini gururlandiriyor. Diploma takdim edildiginde aile´sini izleyebilmek icin seyircilerin arasina saklanmaya calisiyorum. Büyük ihtimal onlarla birlikte aglardim. Sarah Plankmores´in aile fertlerinin törene katilip katilmayacagini bilmedigim icin, bu riski göz´e almak istemiyorum. Kendisini kameralar´a gülümserken ve nisanlisi S. Todd Wilcox tarafindan kollara alinirken görmeye tahammül edemem. Genis bir cübbe giyinecek, böylece hamile olup olmadigi anlasilamayacak. Ama ben yine karnina bakardim. Ne kadar gayretli olursam olayim, gözlerimi karnindan ali koyamazdim. Tören´den uzak durmak benim icin en iyisi. Madeline Skinner bana iki gün önce diger mezunlarin bir is bulduklarini itiraf etti. Cogu kazanmak istediklerinin altinda bir ücret ile yetinmek zorunda kaldilar. En az 15 mezun kücük ofisler kurarak kendi islerini kurdular. Anne-babalarindan ve amcalarindan para ödünc alarak ucuz mobilyalarla kücük odalar kiraladilar. Istatiski bilgiler Madeline´de. Her mezun´un nerede calisip calismadigini cok iyi biliyor. Siyah cübbem ve sapkamla 120 üniversite arkadaslarin icinde oturup ve herkesin benim, Rudy Baylor olarak is bulamadigimi bilmeleri beni düsündürüyor. Ayni zamanda pembe bir cübbeyle neon isiltili doktor´a sapkasi takinabilirim. Unutalim. Fakülte´den dün Diploma´mi aldim. Mezuniyet töreni saat iki de basliyor ve tam bu saat´de Jonathan Lake´in sirketine adimi´mi atiyorum. Bu tekrar gidisim. Bir ay önce resepsiyoncu´ya dosyami mütevazi bir sekilde verdim. Bu ziyaret daha degisik bir sekil alacak. Su an bir plan´im var. Genelde Lake ismiyle anilan avukatlik sirketi Lake ile ilgili bir kac arastirma gerceklestirdim. Bay Lake parasini baska insanlarla paylasmasini sevmedigi icin ortaklari yok. On ki avukat calistiriyor, bunlarin 7´si dava avukatlari ve diger genc besi Tarla-Orman-ve Cimen avukatlari. Bu yedi dava avukatlari yeterince mahkeme tecrübesi olan kimseler. Her birinin bir sekreteri ve bir avukat yardimcisi var ve avukat yardimcisinin bile bir sekreteri var. Bu ekib dava ekibi olarak adlandirilir. Her dava ekibi birbirinden bagimsiz bir sekilde calisir ve Jonathan Lake ara sira görünüp kendi katkisini saglar. Üstlenmek istedigi davalari elde ediyor, genelde basari vaad eden ve kendinden söz ettiren hükümleri seciyor. Jinekologlara karsi dogum´da yapilan hata´lardan dolayi dava acmasini cok seviyor. Ve daha yakinlarda asbest davasindan bir servet kazandi. Her dava avukat´ i calisanlarindan sorumludur. Bunlari hem is´e alabilir, hem is´ten cikartabilir ve ayriyetten sürekli yeni davalar edinebilme durumunda olmalidir. Nerdeyse sirket islerinin 80% diger avukatlar´dan, gazeteciler´den ve emlakci´lardan gelen ipuclari basinda gerceklesiyor. Ve genelde zor bir müvekkil´de takiliyorlar. Bu dava avukatlarin geliri edinebildikleri davalara bagli. Barry X. Lancaster gelismekte olan yeni bir yildiz ve yeni mezun olmus bir dava avukat´I. Gecen noel´de Arkansas´daki bir doktor´dan 2 milyon kazandi. 34 yasinda bosanmis bir insan, ofisinde yasiyor ve Memphis State ´te Hukuk okudu. Ev ödevlerimi yaptim. Ayrica bir avukat yardimcisi ariyor. Ilan´i the Daily Record´ta gördüm. Eger bir avukat olarak baslayamiyorsam, o zaman bir avukat yardimcisi olarak neden calismayi denemeyeyim? Ileride kendim basarili bir insan ve büyük sirket sahibi oldugumda, iyi bir olay ´in cikmamasi kacinilmaz. Genc Rudy dogru dürüst is bulamadigi icin Jonathan Lake´in posta subesinde is´e basladi. Ve simdi kendisine bakiniz. Saat iki de Barry X de randevüm var. Resepsiyoncu beni süpheli bir sekilde inceliyor, sonra kabulleniyor. Ilk ziyaretimi hatirlayacagindan süpheliyim. O günden sonra bin insan geldi, gecti. Bir deri koltugun üzerinde oturarak gazetenin arkasinda saklaniyorum ve Iran halilarina, antre´deki yer´e ve basimin üzerinde bulunan mertek´lere bakiyorum. Lake´in evi Memphis´in doktorlar ve hastaneler cevresinde bulunan eski bir depo´da bulunuyor. Restorasyon ve kendisi icin süsledigi anit icin güya üc milyon vermis. Resimlerini iki degisik dergilerde gördüm. Sadece dakikalar sonrasi bir sekreter tarafindan, sofa ile hol´dan olusan labirint´ten üst katlardaki ofislere geciriliyorum. Onun altinda duvarlari bulunmayan acik bir kütüphane veya baska sinirlama var, sadece siralarca dolu kitap. Etrafi yazili aciklamalarla dolu olan yalniz bir aydin uzunca bir masa´da birbiriyle celiskili kuramlar´in icine gömülmüs vaziyet´te oturuyor. Barry X´in ofisi uzun ve dar, duvarlari tugladan ve yer yüzü gicirdiyor. Ofis Ofis antikalar ve diger dekoratif esyalarla süslü. Ellerimizi tokalastirip oturuyoruz. Kendisi zayif ve form´da ve dergi makalesinde Bay Lake´in calisanlari icin kurmus oldugu spor salonunun resimlerini gördügümü hatirliyorum. Ayrica burada bir sauna ile hamam bulunuyor. Barry cok meskul. Ekibiyle süphesiz birazdan önemli bir görüsmeyi hazirlamak icin bir srateji toplantisina yetismesi lazim. Cabucak isildayan ilanlari görebilecek sekilde telefon´u öyle yerlestirilmis. Elleri cok sakin fakat saat´e bakmadan kendini ali koyamiyor. Birkac sözden sonra “ Lütfen bana durumunuzu anlatin” diyor. “Reddedilmis bir sigorta hakkiyla ilgili.” Simdiden süphe duyuyor cünkü ceket ve kravat giyiniyorum ve ve ortalama bir müvekkil gibi görünmüyorum. Utanmaz bir sekilde “ Gercegi söylemek gerekirse bir is icin buradayim. Yapabilecegi tek sey bena gitmemi emretmek. Kaybedecek neyim var?” Yüzünü asiyor ve bir kagit cikartiyor. Bu sekreter yine kötü is cikartti. „ Avukat yardimcisi aradigi ilan´i Daily Record´ta gördüm“ „ Öyleyse siz bir avukat yardimcisiniz.“ Diye bana giriyor. „ Öyle biri olabilirim.“ Bu ne anlama geliyor?” “Üc sene hukuk okudum.” Beni yaklasik 5 saniye inceledikten sonra , kafasini salliyor ve saat´e bakiyor. „Gercekten cok meskulüm.Sekreterim dilekcenizi karsilayacak.“ Aniden sicriyorum ve calisma masasinin üzerine egiliyorum. Sasirmis bir sekilde basini kaldirdiginda, dramatik bir sekilde „Size bir teklif yapiyorum.“ Diyorum. Sonra rutin anlatimima geri dönüyorum, yani sinifimin üst üc´de bir bölümünün ne kadar zeki ve caliskan oldugumuve Broadnax ve Speer´de isimin oldugunu ve nasil kolayca sokaga atildigimi. Her bir seyi anlatiyorum. Tinley Britt´i de, büyük sirketlere olan büyük nefretim. Isim kolayca elde edinebilinir. Is´e ortak olabilmek icin elimden gelen her seyi yapiyorum. Gercekten bir is´e ihtiyacim var, Bayim. Yaklasik bir iki dakika kesintisiz konusuyorum, ondan sonra yerime oturuyorum. Ileri geri biraz düsünüyor, ve tirnagini yiyor. Sinirli mi yoksa etkilenmis mi gercekten söyleyemiyorum. Sonunda , etkilenmis´ten baska her seye benzer sekilde “Beni neyin sinirlendirdigini biliyor musunuz?” diyor. “Evet insanlarin buraya gelip, is basvurusunda bulunmalari icin benim gibi insanlara yalan söyleyen tipler. Özellikle budur sizi sinirlendiren. Siz´de bir kabahat bulmuyorum. Beni de sinirlendirirdi, fakat belli bir süre sonra bunu unutup, sey derdim, bu adam ileride avukat olacak, fakat ona kirk bin ödeyecegime, onu is´e alip pis isleri yapmasi icin yirmi dört bin ödeyim. “yirmi bir bin.” “O da bana uygun.” Yarin yirmi bir bin ile is´e basliyorum. Bir sene boyunca yirmi bir bine calisip, sonra on ik ay burada kalacagima söz veriyorum. Avukatlik sinavini geceyim gecmeyeyim, fark etmez. Hafta´da on iki ay boyunca altmis, yetmis saat calisacagim. Hic bir izin yapmayarak.Bu bir söz´dür. Nereyi imzalamam gerekiyor?” Bir avukat yardimcisiyla tanismadan önce bes sene is tecrübesi sart kosuyoruz. Bu sirket´te beklentiler yüksek. “Cabuk ögreniyorum. Gecen sene bir sürü tartismalarla ilgili kent merkezinde is´ler üzerinde calistim. Aslinda yaptigim is pek adil degil. Sinirli bir sekilde buraya geldim ve hic beklenmedik sekilde karsisina ciktim. Ve anlasilan böyle bir sey´i ilk defa yapmiyorum, cünkü her bir söylenen icin bir cevabim hazir. Kendisine aciigimdan degil. Istese beni her an is´ten cikartabilir. Anlayis gösterir gibi “Bay Lake ile konusacagim“ „Yeni personel seciminde siki prensiplere sahip bir insan. Beklentilerimizi yerine getirmeyen bir avukat yardimcisini is´e alabilmek icin hic bir yükümlülügüm yok. Biraz hüzünlü bir sekilde“ Tabii ki“ diyorum. Yani bir kazik daha. Nerdeyse bu kaziklarin uzmani oldum. Artik avukatlarin ne kadar meskul olurlarsa olsunlar is bulamayan yeni mezunlar´a bir sempati gösterdiklerini biliyorum. Sinirli bir sempati. „Belki evet der, ve bunu yaptiginda sizin de isiniz olur.“ Bunu sadece düsüsümü yavaslatmak icin söylüyor. „Saldiri pozisyonuna gecerek „bir sey daha var“ diyorum.“Cok iyi bir davam var, hem de cok iyi.“ Bu kendisini büyük ölcüde süphe´ye sokuyor. „Ne gibi bir dava? „ diye soruyor. „Sigorta isi. Artniyetli hizmet reddi.“ „Siz magdur musunuz?“ „Hayir. Ben avukat´im. Bu dava´da biraz zorluk cektim.“ „Degeri ne?“ Black dava´nin iki sayfalik özetini veriyorum, ciddi bir sekilde düzeltmelerin yapildigi bir özet.“Uzun zamandan beri üzerinde calistim, ve her zaman bir avukat okudugunda ve beni reddettiginde, icine yenilikler kattim. Simdiye kadar baskasinda gözlemledigim dikkat ´ten daha fazla bir sekilde Barry özet´i büyük bir dikkat´le okuyor. Tugla duvarlarina hayranlikla bakarken ve böyle bir ofisin hayalini kurarken ikinci kez özetimi okuyor. Bitirdiginde „fena degil“ diyor. Gözleri isildiyor ve sanirim gösterdiginden daha fazla heyecanli. Tahmin etmeme müsade verin“ Bir is ve dava kazancina ortak olmak istiyorsunuz. “ “Hayir, sadece is. Dava sizin.. Bu davayi severek üstlenirdim, ve müvekkilerle görüsmeler benim mevzum. Fakat geliri size ait.” “Ücret´in bir kismi.” Siritarak “Ücret´in büyük bir kismini Bay Lake alacak” diyor. Öyle ola ne yazar. Parayi nasil dagittiklari beni ilgilendirmiyor. Ben sadece bir is istiyorum. Bu satavatli atmosferde Jonathan Lake icin calisacagimi düsündügümde fena oluyorum. Bayan Birdie hakkinda konusmamayi tercih ettim. Avukatlar´a cent harcamadigi icin cok cazibeli degil. Büyük ihtimal yüz yirmi yasini bulacak, bu yüzden Bayan Birdie´yi koz olarak kullanmak yersiz olur. Parasini calmak icin bir cok avukat´in oldugundan eminim. Fakat bu Lake sirketi icin gecerli degil. Bu insanlar davalar yürütüyorlar. Vasiyet hazirlamak ve mülk idare etmek onlarin ilgi alanina girmiyor. Yeniden ayaga kalkiyorum. Barry´nin zamanini yeterince kendime kullandim. Mümkün oldugunca sadakatli bir sekilde “Beni dinleyebilir misiniz? Diyorum. “ Isinizin cok oldugunu biliyorum. Size yalan söylemiyorum. Hukuk fakultesinde bilgi edinebilirsiniz. Isterseniz Madeline Skinner´I arayabilirsiniz.” “ Ucuk kacik Madeline. Hala orada calisiyor mu?” “Evet, ve su an kendisi benim en iyi arkadasim. Benim icin kefil olacak.“ „Peki, mümkün oldugunca en kisa sürede sizinle irtibat´a gececegim.“ Artik kim inanirsa. Cikisa dogru iki kez yolumu sasiriyorum. Hic kimse beni görmüyor, bu yüzden acele etmeden bütün bina´ya yayilmis büyük ofislere bakiyorum. Bir kere kütüphane´nin kenarinda duruyorum de üc kat´a uzanan kütüphane siralarina bakiyorum. Hic birbirine benzeyen iki ofis yok. Ve arasira aralarinda bir toplanti salonu. Sekreterler, yazi islerinden sorumlu insanlar telaseli bir sekilde cam´dan yapili cilalanmis yerlerde geziniyorlar. Burada 21.000 dolar´dan az bir miktar´a da calisirim. Sessiz bir sekilde Cadillac´in arkasina park ediyorum ve ayni sessizlikle arabadan cikiyorum. Cicekler´in kaparini degistirmek havasinda degilim. Dikkatlice evi dönüyorum ve kos kocaman bir beyaz plastik yiginiyla karsilasiyorum. Bir sürü plastik torbalari. Tonlarca kücültülmüs cam kabuklarindan olusan toprak kaplamasi. Her bir torba elli kilo. Simdi Bayan Birdie´nin cicek tarhinin toprak kaplamasiyla ilgili bir kac gün önce bir seyler söyledigini hatirliyorum. Fakat bunu böyle düslememistim. Daireme giden merdivenlere dogru yöneliyorum, ve nerdeyse yukariya vardigimda kendisini bagirirken duyuyorum: “Rudy, gelin birlikte kahve icelim.” Cam kabugundan yapili anitin yaninda duruyor ve bana sari- gri disleriyle gülümsüyor. Ev´e geri döndügüme cok mutlu. Karanlik cöküyor ve teras´ta otururken günes battiginda kahve icmesine bayiliyor. „Tabii ki“ diyorum ve ceketimi merdiven korkulugunun üzerine asiyorum ve kravatimi cikartiyorum.“ Nasilsiniz, yakisiklim? Bu „yakisiklim“ kavramiyla yaklasik bir hafta önce basladi. Yakisiklim orda ve yakisiklim burda. „Tesekkürler, iyi. Sadece biraz yorgun. Sirtim biraz sorun yaratiyor.“ Günlerden beri sirtimla ilgili imali sözler söylüyorum, fakat simdiye kadar hic bir sey anlamadi. Kendisi mutfak´ta o korkunc karisimi hazirlarken alisik oldugum sandalyeye oturuyorum. Erken aksam oluyor, uzun gölgeler evin arkasinda bulunan cimen´e düsüyor. Toprak torbalarini sayiyorum. Bir sira´da sekiz, dört sira arka arkaya ve sekiz kat üst üste. 256 torba eder. Elli kiloluk bir torba´da bu 12800 kiloluk torba eder. Toprakla dolu. Dagitilmasi gereken toprak. Benden. Kahvemizi iciyoruz, ben kahvemi kücük yudumlarla icerken bugün ne yaptigimin hepsini bilmek istiyor. Yalan söylüyorum ve baska avukatlarla davalar hakkinda sohbet ettigimizi ve ondan sonra avukatlik sinavi icin calistigimi anlatiyorum. Yarin aynisi. Bilirsiniz avukatlik isleriyle cok meskul.Bir ton toprak kaldirmaya ve tasimaya hic zamanim yok. Ikimize beyaz torbalari görüyoruz fakat kaldirmaya icimizden hic kimse yanasmiyor. Göz göze gelmekten kaciniyorum. “Avukat olarak ne zaman calismaya baslayacaksiniz” diye soruyor. “Onu tam bilmiyorum” diyorum, ondan sonra bir kac hafta sonra siki bir sekilde calisacagimi onuncu kez anlatiyorum ve avukatlik sinavini kazanabilmek icin fakulte´deki kitaplara gömülmem gerektigini söylüyorum.Avukatlik sinavini gecmeden, avukat olarak calisamam. “Ne kadar güzel” diyor ve bir anligina daliyor.”Acilen toprak kaplamasiyla baslamaliyiz” diyor, basini sallayarak isaret ediyor ve gözlerini ceviriyor. Su an bunun üzerine aklima bir cevap gelmiyor. Ve ondan sonra “Bayagi da fazla is” diyorum. “Ah, o kadar zor bir is degil.Size yardim edecegim.” Bu su anlama geliyor, küregi oraya buraya sallayip kesintisiz konusmaya devam etmek.”Peki, belki yarin. Artik cok gec oldu ve bugün cok zorluydu.Bunun üzerinde bir saniye düsünüyorum. “Hemen bugün baslayabilecegimizi umut etmistim” diyor”Ben de yardim ediyorum.””Henüz yemek bile yemedim.“ diyorum.”Size bir ekmek ici yapayim” diyorum diye hemen teklif ediyor.Bayan Birdie´ye göre bir sandwich iki dilim hafif beyaz ekmegin arasina bir kat tenekelik hindi´den olusuyor. Ne bir damla hardal ne de mayonez´den olusuyor.Salata´yi veya peynir´I iceren hic bir düsünce.Acliga bir nebze giderebilmek icindört ekmek ici gerekir. Telefon caldiginda mutfaga gitmek cin ayaga kalkiyor. Iki hafta önce telefon baglantisini saglatacagini söz vermesine ragmen, dairemde kendime ait bir baglanti yok. Su an kendisinin cihazini kullanmak zorundayim, bu da Bayan Birdie´nin konustuklarimin hepsini dinleyebildigi anlamina geliyor. Sürekli ulasilabilir durumunda bulunmasi gerektigi icin az aranmama dair benden rica´da bulundu. Telefon cok nadir caliyor. Mutfaktan „>Rudy, telefon sizin icin“ diye bagiriyor“Herhangi bir avukat“ Arayan Barry XJonathan Lake ile konustugunu ve benimle bir sohbet daha gerceklestirebilecegini söylüyor. Bütün aksam boyunca meskul oldugu icin bir an önce kendisini ofisinde ziyaret edebilip edemeyecegimi soruyor. Ve dosya´yi da yanimda getirmemi istiyor. Sigorta dava´min bütün evraklarini görmek istiyor. Birlikte sohbet ederken Bayan Birdie´yibüyük bir özenle hindi ekmegini nasil hazirladigina dikkat ediyorum. Tam ekmegi yariya keserken, ahize´yi yerine koyuyorum. „Yol´a cikmam gerekiyor, Bayan Birdie“ nefessiz bir sekilde söylüyorum. „Bir seyler gelisiyor. Bu avukat´la büyük bir dava´yi konusmam gerekiyor.““Fakat sey´ye ne olacak?““Üzgünüm, fakat o ise ancak yarin baslayabilirim.“Kendisini yalniz birakiyorum, her bir elinde bir ekmek ici ve saskin bir yüz ifadesiyle, sanki kendisiyle yemek yemek istemememe inanamiyormus gibi. Iceride bir cok insanin calismasina ragmen Barry beni kilitli olan giris kapisinda bekliyor. Kendisini ofisine kadar takip ediyorum. Ve su an adimlarim bir kac gün öncekilerine nazaran cok daha hizli. Daha farkli davranamiyorum, bu halilari, kitap siralarini ve donanimini hayranlikla izlemem gerekiyor. Ve belki bir gün gelmis gecmis en önemli dava avukatlarina sahip Lake sirketinin bir calisani olmayi düsünmek istiyorum. Aksam yemeginden artmis ici sebze-et karisimiyla dolu bir börek ikram ediyor. Bana günlük üc ögününü calisma masasinda aldigini söylüyor. Bosanmis oldugunu hatirliyorum, ve nedenini simdi daha iyi anliyorum. Ac degilim. Dikte cihazini aciyor ve mikrofonunu önüme koyuyor. „Bunu kayit edecegiz. Yarin da sekreterim tarafindan kagida gecirtirim. Sizin icin uygun mu?“Tabii ki“ diyorum.Hepsine razi geliyorum. „On iki ayligina sizi avukat yardimcisi olarak is´e aliyorum. Geliriniz senede 21.000 dolar olacak, her ayin on besinde on iki taksit´te ödenecek. Bir senenizi doldurmadan ne sigortalik hizmetinden ne de diger ek hizmetlerden yararlanabileceksiniz. On iki ayin bitiminden sonra anlasmayi bir daha gözden gecirecegiz ve avukat yardimcisi yerine sizi avukat olarak calistirmayi düsünecegiz. „Peki, bu benim icin uygun.““Bir ofisiniz olacak, siz´e yardimci olmak üzere bir sekreter is´e aliyoruz. Is saatiniz haftada en az altmis saat. Sabah saat sekiz´de basliyor ve durumuna göre sona eriyor. Bu sirket´te hic bir avukat altmis saat´ten daha az calismiyor. „ Hic sorun degil.“ Gerekirse doksan saat ´te calisirim. Yeterki Bayan Birdie ve cam kabakli topragindan uzaklasayim.Notlarini karistiriyorum. „ Ve ilgilendiginiz dava´nin savunmasini üstleniyoruz. Dava´nizin ism neydi, bir daha söyleyebilir misiniz?“ „Black- Black Great Benefit´e karsi” Peki Black´leri Great Benefit Life Insurance karsi savunucagiz.O dava üzerinde calisacaksiniz fakatzamani geldiginde her hangi bir ücret talep etmeyeceksiniz, dogru mu?” „Dogru, efendim“ Mikrofon´a yönelerek „Akliniza baska herhangi bir sey geliyor mu?“ Ne zaman baslayabilirim?“ Hemen simdi. Eger zamaniniz varsa dava´yi sizinle daha bu aksam konusmak istiyorum. „Peki“Baska bir sey var mi?“Zor yutunuyorum. „Bu ayin basinda bir aciklama yemininde bulundum. Uzun bir hikaye. “Her zaman öyle degil mi? yedi veya on üc?“ Tam 7“ O zaman ayliginiz haczedilemez. Ayrica bos zamaninizda bos zamaninizda avukatlik sinaviniz icin calisirsiniz. “Iyi“Dikte cihazini kapatiyor ve bana bir kez daha sebzeli-et karisimi börek´ten ikram ediyor.Tesekkür ediyorum. Kendisini sarmal merdiven´den kücük bir kütüphaneye kadar takip ediyorum. „Burada insan yolunu kolayca kaybedebilir“ diyor. „Inanilmaz bir sey“ diyorum ve sofa ile odalardan olusan labirinte hayret ediyorum. Bir masaya oturup Black dosyasini elimize eliyoruz. Sistemli ve düzenli calisma yöntemime hayran kaldi. Bu ve su dosya´yi soruyor. Dosya´yi elime aldim bile. Isim ve veriler istiyor. Hepsi mevcut. Sonra fotokopisini cekiyorum, bir kendi dosyasi icin, bir de kendi dosyam icin. Hersey tamam, yalniz Black´lerin imzaladigi hukuksal savunmayla ilgili anlasma eksik. Bu onu sasirtiyor ve ben kendisine bu dava´yi nasil elde ettigimi anlatiyorum. Bir´den fazla bir anlasma elde etmemiz lazim, diyor. Paydos ettigimde, saat on´dan sonra. Sehir icinden gecerken arka aynaya baktigimi fark ediyorum. Hemen yarin sabah Booker´ arayip bu olumlu mesaji kendisine iletecegim. Sonra Madeline Skinner´I ziyaret edip kendisine tesekkür edecegim. Mütavazi bir s olabilir fakat yukariya dogru yol´u her zaman acik. Bana bir sene müddet verin ve , son aylarda ürkek bir sekilde kacindigim Sarah Plankore, S.Todd, N. Elizabeth ve F.Franklin´den daha fazlapara kazanacagim. Bana sadece biraz zaman taniyin. Yogi´se uruyorum ve Prince le birlikte bir bardak icki iciyorum. Kendisine yeni müjdeyi veriyorum, ve bana ickili bir ayi gibi sariliyor. Ben´´ I kaybedecegine üzüldügünü söylüyor. Kendisine sinavi gecene kadar seve seve bir ay fazla, belki de haft sonlarinda da calisabilecegini söylüyorum. Prince icin her sey uygun. Arka tarfta bir köse´de tek basima oturuyorum ve bir kac insan´I gözetliyorum. Artik utanmiyorum. Haftalarda beri ilk kez asagilanma duygusunu yanimda tasimiyorum. Davranmaya hazirim ve kariyerimi ilerletmeye kararliyim. Bir gün mahkeme salonunda Loyd Beck´in karsisina cikmayi hayal ediyorum. 12. Bölüm Max Leuberg´in bana vermis oldugu davalari ve materyalleri gözden geciriken zengin sigorta sirketlerinin siradisi insanlarini dolandirmak icin sarfettikleri gayret beni sasirtti. Her dolar miktari o kadar degerli ki hediye edilemez. Hic bir gercege dönüstürülemeyecek plan yoktur. Ve ayrica sigortalilarin cok az sayisinin mahkeme karsisina cikmasi beni sasirtti. Bazilari bir avukat´a bile basvurmuyorlar. Hukuk dilinde yazilmis ek dokümanlari ve diger yazili calismalar´ I gösterip, güya sigortali olduklarini telkin ediyorlar. Bir arastirmaya göre artniyetli hizmet reddlerinin 5% bir avukat´in bile bilgisine sunulmuyor. Bu anlasmalari yapan insanlarin egitim düzeyi pek yüksek degil. Cogu durumlarda avukat´lardan korktuklari kadar sigorta sirket´lerinden de korkuyorlar. Mahkeme salonuna gidip hakim karsisinda ifade vermek düsüncesi bile yetiyor onlari susturmak icin. Black dosyasini gözden gecirmek icin Barry Lancaster ve ben iki gün ugrastik. Son senelerde degisik basarilarla bir cok hizmet redd davalari üzerinde calisti. Bir cok kez Memphis´deki jürinin cok tutucu bir görüs izledigini ve adil bir hüküm elde etmenin cok zor oldugunu söylüyor. Bunu üc sene´den beri duyuyorum. Güney´de bulunan Mephis yasanilmasi güc bir sendika sehri. Sendika sehirleri cogu kez davacilarin lehine iyi hükümler elde ediyorlar. Fakat belli olmayan bir nedenden dolayi bu olay burada cok nadir gerceklesiyor. Jonathan Lake bir avuc dolusu milyon dolarlik hükümler elde etti, su an ise davalarini baska illerde görmeyi tercih ediyor. Bay Lake´i henüz tanima firsati olmadi. Su an büyük bir dava´nin icinde bulunuyor ve kafa´si yeni calisanini tanimak yerine baska islerle dolu. Gecici ofisim ikinci kat´in üstünde bulunan kücük bir kütüphane´de bulunuyor. Ofis´ de üc yuvarlak masa ve doktor hatalariyla ilgili sekiz kitap bulunuyor. Ilk is günümde Barry bana kendi ofisinden bir kac adim ileride güzel bir ofis gösterdi ve bir kac hafta icinde bu ofisin bana ait olacagini söyledi. Duvarlar ilk önce boyanmasi gerekiyor ve elektrik tesisatiyla ilgili bilinmeyen sorunlar var. Eski bir depolama evinden ne beklenebilinir? Bana birden fazla sordu. Bunun disinda sirket´te baska hic kimseyle tanismadim, bunun nedeni ise avukat olmayip´ta mütevazi bir avukat yardimcisi olmam. Yeni veya özel bir kimse degilim. Avukat yardimcilari gelir ve giderler. Hepsi meskul ve birbirlerine pek saygili davranmiyorlar.Barry sirkette diger avukatlarla lgili cok nadir konusur, ve bunun haricinde sanki her dava ekibi kendinden sorumluymus gibi bende bir izlenim birakiyor. Hislerim bana Jonathan Lake yönetimindeki davalarin hazirlanmasi ve sürdürülmesinin cok zor bir is oldugunu söylüyor. Her sabah sekiz´e dogru gelen Barry´yi giris kapisinda ta ki kendi anahtarlarimi alama kadar karsilamaya hazirim. Anlasilan Bay Lake binasina giris imkani konusunda cok titiz. Seneler önce bir sigortayla ilgili sinsi bir dava´nin icerisinde bulundugunda telefonlarinin dinlendigi yönünde uzun hikayeler var. Kendi anahtarlar konusunu ilk defa dile getirdigimde Barry bana bu hikayeyi anlatti. Bir kac hafta buna dayanmak zorunda oldugumu söyledi. Bunun sonrasinda yalani yakalama testi yapilacak. Beni bir üst kat´a götürdü, talimatlarini verdi ve ofisine cekildi. Ilk iki günde nerdeyse her iki saat´te ofisime gelirdi. Bütün Black dosyasini fotokopi ettim. Kendi evraklarima eklemek icin izni olmadan bir fotokopi hazirladim. Prince´den bana hediye olan güzel ve yeni bir canta´ya ikinci günün sonunda bu fotokopiyi evime götürdüm. Barry´nin ipuclarina uyarak Great Benefit´e karsi cok isyankar, konuyla baglantili gercekleri ve yasadisi kararlari sayan bir mektup hazirladim. Sekreteri yaziyi bitirdiginde yazinin uzunlugu dört sayfaydi. Cok ciddi kisaltmalar yaparak beni köseme geri gönderdi. Cok yogun calisiyor ve dikkat yetenegiyle gurur duyuyor. Ücüncü günde kisa bir molada cesaretimi toplayarak sekretere beni ilgilendiren evraklari sordum. Kendisi meskul olmasina ragmen bu konuyla ilgilenecegini söyledi. Ücüncü günün sonunda Barry ve ben Barry´nin ofisini dokuz´dan sonra terkettik. Üc sayfalik Great Benefit mektubunu hazirlamistik ve taahhütlü mektubu geri gönderme kilavuzuyla birlikte postaneye verilmesi gerekiyordu. Barry hic bir zaman ofis disindaki hayati konusmaz. Birlikte ekmek ici yiyebilecegimizi ve bira icebilecegimizi önermistim, fakat beni cabucak ortada birakti. Yogi´ye bir aksam üstü yemek icin ugramistim. Mekan tiklim tiklim ickili ögrencilerle doluydu ve Prince´in kendisi de Bar´in arkasinda duruyordu. Bu durum Prince´i pek mutlu etmiyordu. Görevi teslim alip kendisine cikip disarida kapi bekciligi yapmasini söylemistim. Cok sevincliydi. Onun yerine en sevdigi masasina gidip, orada oturan, art arda sigara icen ve box maclarina bahse giren avukati Bruiser Stone´nin yanina oturmustu. Tabi ki hic bir seyden haberi olmayan Bruiser o sabah yine gazete´de haber olmustu. Her zaman ki gibi. Iki sene önce polisler bir cöp bidonunda üstü-acik bir bar´in arkasinda cenaze bulmuslardi. Suclu porno sektöründe ününe ün katan ve gögüsler sektörüne de el atmayi düsünen bir sahtekar. Yanlis yerlerde yanlis insanlarla bulusurdu ve rahatsiz edilirdi. Bruiser böyle bir seyi hayat´ta yapmazdi, fakat polisler Bruiser´in bu suclularin kimler oldugunu gayet iyi bildiginden eminlerdi. Son zamanlarda buraya cok sik ugrardi ve cok icip Prince´le fisildasirdi. Allah´tan benim dogru dürüst bir isim var. Nerdeyse Bruiser´dan bir is isteyecek duruma gelmistim. Bugün Cuma, Lake sirket´inin calisani olarak dördüncü günüm. Bir avuc insan´a Lake sirket´I icin calistigimi söyledim ve bu´da dudaklarimdan kolayca döküldü. Kulaga cok hos geliyor. Lake sirketi. Hic kimsenin sormasina gerek yok. Sadece ismini söylüyorsunuz ve insanlar muhtesem depo evi´ni görüp büyük Jonathan Lake ile avukat ekibinin burada calistiklarini biliyorlar. Booker neredeyse agladi. Bir parka et ve bir sise alkolsüz icki satin aldi. Charlene yemek yapti, biz de gece yarisina kadar kutladik. Bu sabah saat yedi´den önce kalkmayi düsünmüyordum, fakat o ara güclü bir sekilde kapima vuruyorlar. Vuran Bayan Birdie, kapinin kulpuyla oynuyor ve “Rudy, Rudy” diye bagiriyor. Kapinin kilidini cikartiyorum ve kendisi iceri daliyor.”Rudy uyanik misiniz?” Kücük mutfakta beni inceliyor. Göze batacak hic bir sey giyinmedim, sadece bir spor pantolonu ve üstlük.. Yari acili göz kapaklarin arasindan gülümsüyorum, sacim tamamen darma dagin. Öylesine biraz uyanigim. Günes henüz dogmadi, fakat önlügünde toprak, ayakkabilarinda ise camur var. “Iyi günler” diyorum ve sinirli bir izlenim birakmamak icin kendim zorluyorum. Sari-gri disleriyle gülümsüyor. “Sizi uyandirdim mi?” diye ötüyor. “ Hayir, zaten biraz once kalkacaktim.” “Iyi, önümüzde cok is var.” “Is mi, fakat …..””Evet, Rudy toprak kaplamasini uzunca yarida biraktiniz, simdi bu is´le baslamanin zamani geldi. Eger elimizi cabuk tutmazsak, cürüyecek.”Hala göz kirpiyorum ve kendimi isime vermeye calisiyorum. Emin olmayarak “bugün Cuma” diye mirildaniyorum. “Hayir. Bugün Cumartesi.” Diye acikliyor. Birbirimize bir kac saniye bakiniyoruz, sonar saat´te bakiyorum. Bu aliskanligi üc is gününden sonar edindim. “Bugün Cuma Bayan Birdie, Cuma. Is´e gitmek zorundayim. Dikkafali bir sekilde “bugün Cumartesi” diye tekrar ediyor. Birbirimize biraz daha fazla bakiniyoruz. Spor pantolonuma göz atiyor. Krli ayakkabilarini inceliyorum. Nazik bir sekilde “Bayan Birdie, beni dinleyeniz” diyorum, “bugün Cuma oldugunu biliyorum ve doksan dakika sonar ofis´te olmam gerekiyor. Toprak kaplamasini hafta sonunda dagitiriz. “Kendisini tabii ki biraz sakinlestirmeye calisiyorum. Aslinda yarin sabahini calisma masamda gecirmeyi düsünmüstüm. “Cürüyecek.” “Yarin´a kadar degil. Toprak kaplamasi torba da gercekten bozulur mu? Zannetmiyorum. “Yarin gülleri kesmek istiyorum.””Ben ofis´teyken, gülleri neden bugün kesmiyorsunuz?”Yarin da toprak kaplamasini dagitiriz. “Bunu biraz düsünüyor ve aniden aniden kendine acinacak sekilde bakiyor. Omuzlari yere düsüyor ve yüzünde hüzünlü bir ifade belirlniyor. Yaralanip yaralanmadigini söylemek cok zor. Gururu kirilmis bir sekilde “Söz veriyor musunuz” diye soruyor. “Söz veriyorum.” Ben kirayi düsürürsem bahcede yardim edeceginizi söylemistiniz. “Evet biliyorum. Bunu nasil unuturum. Bana bir cok kez bunu hatirlatti.” Ulasmak istedigine ulasmis gibi “Peki o zaman” diyor. Sonra kapiya dogru ilerliyor ve merdivenleri iniyor ve bu esnada kesintisiz bir sekilde bir seyler mirildaniyor. Yavasca kapimi kapatiyorum ve yarin sabah beni alabilmek icin ne zaman gelecegini soruyorum. Üstümü giyiniyorum ve otopark´ta bir dizine arabanin bulundugu ve depo evinin yari isili oldugu ofisime dogru gidiyorum. Saat henüz yedi degil. Baska birinin otoparka gelmesini arabamda oturarak bekliyorumve herseyi giris kapisinda orta yasli bir adamla bulusuncaya dekdüzenliyorum. Kolunda bir canta var ve anahtarlarini ararken karton bardagin icinden kahve´sini yudumluyor. Kendisine baktigimda korkmus gibi duruyor. Burasi cok korkulacak bir yer degil, fakat yine de Memphis´in kent bölgesi ve insanlar huzursuz. Nazik bir sekilde “iyi günler” diyorum. “Günaydin” diye geri cevap veriyor. “sizing icin bir seyler yapabilir miyim?””Evet, efendim. Barry Lancaster´in yeni avukat yardimcisiyim ve kendimi isime vermek istiyorum. “Isminiz?” “Rudy Baylor”Elleri bir anlik donuyor ve olayi anlayamiyor. Alt dudak büzülüp ön tarafa dogru sisiyor, sonar kafasini salliyor. “ Bana birsey animsatmiyor. Ticari isler´den sorumlu yöneticiyim. Hic kimse bana onlardan bahsetmedi.””Yemin ediyorum, beni dört gün once is´e aldi.Anahtari kilide takiyor ve omuzlarindan dogru ürkek bir bakis atiyor. Adam benim bir hirsiz veya katil oldugumu zannediyor. Halbisem takim elbise ve kravat takiniyorum ve dogru dürüst bir izlenim birakiyorum. “Cok üzgünüm fakat Bay Lake cok siki güvenlik önlemleri sart kostu. Maas listesinde bulunmayan hic kimse is baslangicindan önce buraya hic kimse giremez.” Nerdeyse kapi´dan atliyor “ Lütfen Barry´ye söyleyin beni bu ögleden sonar arasin” diye rica ediyor, sonar kapiyi yüzüme kapatiyor. Giris alaninda bekleyip maas listesinde yazilan bir digger kisiyi beklemeyi düsünmüyorum. Bir blok ilerideki yemekhaneýe giyorum ve gazette, ekmek ve kahve aliyorum. Bir saat tembellik yapiyorum, sigara dumanini icime cekiyorum ve dedikodulara kulak veriyorum, ve sonra üzerinde su an daha fazla araba bulunan otopark´a geri dönüyorum. Güzel arabalar. Tasarimi güzel alman arabalari ve digger parlayan ihracatlar. Chevrolegin yanindaki yere karar veriyorum. Resepsiyonist beni bir cok kez gelir ve giderken gördü, , fakat tamamen yabanci biriymisim gibi davraniyor. Kendisi gibi burada calistigimi kendisine söylemeyi düsünmüyorum. Labirint´e girmemi onaylayan Barry´yi ariyor. Ürün tevkif´i davasiyla ilgili dilekceyi vermek icin saat dokuz´da mahkemede bulunmasi gerekiyor, bu yüzden telaseli. Kendisiyle ismimin maas listesine yazilmasiyla ilgili konusmaya kararliyim, fakat su an uygun zaman degil. Daha bir iki gün zamanim var.Büyük bir canta´nin icine dosyalari dolduruyor, ve bu sabah kendisine assistanlik yapacagimi düsündügümde cok mutlu oluyorum. Onun degisik planlari var. “ Black´lere gitmenizi diliyorum ve imzalanmis bir sözlesmeyle geri dönmenizi rica ediyorum. Bu hemen simdi olmasi lazim. “ “Hemen” kelimesini vurguluyor, böylece ne yapmam gerektigini biliyorum. Elime ince bir dosya veriyor. “Sözlesme burada.Dün aksam hazirladim. Sözlesmeyi inceleyin. Tüm üc Black´ciler tarafindan imzalanmasi gerekiyor, Dot, Buddy ve Donny Ray. Donny Ray de cünkü resit oldugu icin. Ümitli bir sekilde razi geliyorum. Fakat bütün yarim günü Blacks´lerle gecirecegime falakaya yatarim daha iyi.Donny Ray´le tanisacagim. Erteleyebilecegimi zannetigim bir bulusma.”Peki, ondan sonra? Diye soruyorum. “Bütün gün mahkeme´deyim. Beni hakim Aderson´un mahkeme salonunda bulabilirsiniz.”Telefonu caliyor, ve bana sürem doldugu icin disariya gitmemi söyleyen bir el hareketinde bulunuyor. Bütün Black´leri mutfak masasina toplayip anlasma imzalattirmam düsüncesi beni huzursuz ediyor. Dot´un arka bahceden eski Fairlane´adogru nasil ilerledigini oturup izlemek zorunda kalacagim. Bu esnada Dot Buddy´ye kizarak kediler ve alkolden uzak durmasi icin telkin de bulunuyor. Büyük ihtimal Buddy´yi kulaklarindan turup arabadan cikartacak. Bu pek sevimli olmayabilir. Dot Donny Ray´yi hazirlamak icin evin arka tarafindan kayboldugunda, heyecanli bir sekilde orda bekleyecegim. Ve sonra kapidan iceri beni avukat´i olarak tanimak icin geldiginde, nefesimi tutacagim. Bütün bunlardan kacinmak icin benzin istasyonunun yaninda bulunan telefon kulübesinin yanina duruyor ve Dot´u ariyorum. Bu gercekten cok ayip. Lake sirketi en yeni elektronik cihazlara sahip ve ben bir telefon kulübesini kullanmak zorunda kaliyorum. „Allah razi olsun“ diye sesleniyor Dot. Buddy´le bir telefon görüsmesini hic bir durumda düsünemiyorum. Fairlane arabasinda bir telefonu olduguna inanmiyorum. Her zaman oldugu gibi süpheli fakat bana bir kac dakika ayiracagini söylüyor. Bütün aile´yi toplama kararini dolayli bir sekilde emretmiyorum, fakat imzasina ihtiyacim oldugunu vurguluyorum. Ve tipik bir avukat tarzinda cok acele de oldugumu söylüyorum. Mahkeme´ye gitmem lazim bilirsiniz hakimler bekliyor. Black´lerin evinin önüne kadar sürdügümde komsu alaninin dikenli citlerin arkasinda bulunan köpekler hirliyor. Sigarasi nerdeyse agzinda Dot veranda´da duruyor. Ve mavimsi bir bulut kafasindan ön bahce´nin cimenine dogru ilerliyor. Uzun zamandan beri bekledi ve sigara icti. Kendimi sahte bir gülümseme icin zorluyorum ve kendisini selamliyorum. Agiz cevresindeki kirisiklar nerdeyse hic hareket etmiyor. Kendisini dosdolu nemli havasi olan oturma odasina kadar izliyorum. Oturma odasinda bulunan yirtik koltugun altinda mutlu aile tablosu cizen Black´lerin aile portre kolleksiyonlarinin yanindan gecerek, icinde delikleri kapatmak icin köprüleri bulunan kullanilmis hali´nin üzerinden kimsenin beklemedigi mutfaga dogru ilerliyorum. Mutfak masasindaki yerime isaret ederek „Kahve, ister misiniz?“ diye soruyor. „Hayir, tesekkür ederim. Sadece bir bardak su.“ Plastik´ten bardaga buz koymadan maden suyunu dolduruyor ve önüme koyuyor. Yavasca pencere´den dogru disariya bakiyoruz. Büyük bir umursamazlikla “ Kendisini iceri girmeye ikna edemiyorum.” Tahminime göre Buddy bazi günler giriyor, bazi günler girmiyor. Sanki davranisi icin mantikli bir yaniti varmis gibi “Peki, neden?” diye soruyorum. Sadece omuzlarini silkiyor “ ve Donny Ray´e de sanirim ihtiyaciniz var, degil mi?” “Evet”. Beni sicak suyum ve Buddy´ye odaklanan bakislarimla burada yalniz birakiyor. Ön cam on yillar´dan beri yikanmadigi icin ve bir sürü kedinin arabanin üst kapaginda oynadiklari icin, Buddy gercek anlamiyla görünmüyor. Muhtemelen kulak koruyucusuyla kapli kafasinda herhangi bir sapka var ve siseyi yavasca agzina dogru kaldiriyor. Kahve rengi bir kagit torbanin icerisinde sakli gibi görünüyor. Keyif yaparak kahve´sini yudumluyor. Dot´u usulca ogluyla konusurken duyuyorum.Oturma odasindan gectikten sonra, mutfaga variyorlar.Donny Ray Black´I selamlamak icin mutfaga variyorum. Nedeni her ne olursa olsun ölüme cok yakin oldugu kesin. Korkunc bir derecede zayif, yanaklari cökmüs v eve teni bembeyaz. Hastalik baslamadan önce de kücük boyluydu ve simdi öyle egik yürüyor ki boyu annesininkini asamiyor.Saclari ve kaslari simsiyah,beyaz tenine karsin gözle görünen bir fark. Fakat kendisi gülüyor ve mümkün oldugunca sikmaya calistigim kemikli elini bana dogru uzatiyor. Dot kendisini belinden tuttu ve simdi yavasca kendisini sandalye´ye otutturuyor. Bol bir kot pantolonu ve iskeletinden kolayca sarkan beyaz bir T-shirt tasiyor. “ Sizi tanidigima cok seviniyorum” diyorum, v eve cökmüs gözlerine bakmamaya calisiyorum. “Annem sizinle ilgili iyi seyler söyledi” diye geri cevap veriyor. Sesi zayif ve kesik, fakat sözleri anlasilabilecek sekilde net. Dot´un benimle ilgili iyi seyler söyleyebilecegi hic aklima gelmemisti. Sanki basi desteksiz dik duramayacakmis gibi, cenesini iki elinin arasina koyuyor. “Great Benefit´e dava acacagini ve ödemeye zorlayacagini söylüyor.” Sözlerinden sinirden daha fazla caresizlik isitiliyor. “Bu dogru” diyorum. Dosya´yi aciyorum ve Barry X´in Great Benefit´e yazmis oldugu mektubun fotokopisini cikartiyorum. Donny Ray´in arkasinda duran Dot´a veriyorum. Caliskan avukat tarzinda “Bunu kendilerine ilettik” diye acikliyorum. Gönderdik yerine ilettik. Kulaga daha hos geliyor, sanki asil is´e baslamis gibi. „Bunun üzerine bizi tatmin edebilecek bir cevap almayi beklemiyoruz, bu yüzden önümüzdeki günlerde dava acmayi planliyoruz. Büyük ihtimal en azindan bir milyon tutarinda.“ Dot mektuba bir bakis atiyor ve sonra mektubu masaya koyuyor. Davayi daha önce acmamamin nedeni, bir sürü sorulari bekledigimden di. Rahatsiz verici olabileceginden korkuyordum. Fakat Donny Ray´in omuzlarini hafifce ufaliyor ve mutsuz bir sekilde pencere´den disariya bakiyor. Kendisini sinirlendirmek istemedigi icin ne söyleyecegini önceden iyi düsünecek. Donny Ray yüzüyle pencere´ye dogru oturuyor. “Babam gelmeyecek mi?” diye soruyor. “Can´I istemiyor.” Diye cevap veriyor. Anlasmayi dosya´dan cikartip Dot´a veriyorum. “ Dava´yi acabilmek icin bu sözlesme imzalanmasi gerekiyor.” Müvekkil olarak sizin ve calistigim avukatlik sirketi arasinda bir anlasma. Hukuksal savunmayla ilgili bir anlasma.” Süpheli bir seklde elinde tutuyor. Sadece iki sayfa uzunlugunda. “Icinde ne yaziyor?” “Bilindik, seyler. Standard bir anlasma. Bizi avukat´lari olarak görevlendiriyorlar. Biz ise davayi üstleniyor, masraflari ödüyor ve kazandigimizin üc´te birini aliyoruz. Ve bu yüzden neden iki sayfalik kücük yazilar gerekmekte? Diye soruyor ve masa´nin üzerindeki kutu´dan sigarasini aliyor. “Sakin iciyim, deme” diye Donny Ray kizarak sesleniyor. Bana bakarak “Ölümüm bir mucize degil” diyor. Tereddüt etmeden sigarayi agzina aliyor ve evraga bakiyor. Sigara´yi yakmiyor. “Bu evragi ücümüz imzalamak zorunda miyiz?” “Evet öyle” “Iceri girmeyecegini söylüyor.” Sinirli bir sekilde “Bu evrakla onun yanina git” diyor Donny Ray. “Tükenmez kalemi al, disariya cik ve bu evragi imzalamasini sagla.” “Bu fikir hic aklima gelmemisti” diyor. “Bu ilk defa degil ki” diyor basini egerek ve kafasini kasiyarak. Bu zor sözler kendisini zorladi. Hala tereddüt ederek “ Sanirim bunu yapabilirim” diyor. “Biran önce git” diyor ve Dot tükenmez kalem bulana kadar cekmeceyi karistiriyor. Donny Ray kafasini kaldiriyor ve ellerine dogru yaslandiriyor. Bilegi süpürge sapi kadar ince. Dot sanki sehir´de isi varmis gibi ve oglu icin endise duyuyormus gibi “Birazdan geri dönecegim” diyor. Yavasca arka teras´dan yabani otlara dogru ilerliyor. Motor kapisinin üzerindeki kedi kendisini gelirken görüyor ve arabanin altina saklaniyor. Donny Ray “ Bir kac ay once” diyor ve uzunca mola veriyor. Zor nefes aliyor ve kafasi hafifce sallaniyor. “Bir kac ay once imzasini tasdik ettirmek zorundaydik ve kendisi bizimle gelmek istememisti. 20 dolar´a ev´e gelmek üzere bir notar bulmustu, fakat bayan notar buraya geldiginde iceri girmek istemedi. Böylece annem ve notar arabasina gitmek üzere disariya ciktilar. “Araba catisinin üzerindeki turuncu renkli kedi´yi görüyor musunuz?” “Evet” “Claws diye hitap ediyoruz. Bu ev´de bir nevi koruma kedisi. Her neyse, bilincdisi olan Buddy´nin elinden evraklari almak icin notar arabaya gitmek üzereyken, Claws araba´dan atladi ve notar´a saldirdi. Doktor ziyareti bize altmis dolar´a mal oldu. Ve yeni külotlu corap. Hic bir kimseyi acil kan kanseri hastaligiyla görmüs müydünüz?” “Hayir, simdiye kadar degil.” “Su an 55 kilo´yum. On bir ay önce 80 idi. Tedavisi yapilabilecek sekilde kan kanseri teshisi vaktinde konuldu. Ikiz kardesim olduguna sansliyim, iliklerimiz ayni. Bir ilik nakli hayatimi kurtarirdi, fakat maddi gücümüz buna yetmiyordu. Sigortali olmamiza ragmen. Hikaye´nin gerisini biliyorsunuz. Sanirim, her seyi biliyor sunuz dogru degil mi?” Evet Donny Ray, dava´niza hakimim. Rahatlamis sekilde “iyi” diyordu. Dot´un kedi´yi nasil kovaladigini izliyoruz. Araba catisinin üzerinde yatan Claws uyuyormus gibi duruyor. Claws Dot Black´I pek sevmiyor. Kapilar acik ve Dot anlasmayi kapidan iceri uzatiyor. Etkileyici sesini duyabiliyoruz. Düsüncelerimi okuyarak “Onlarin cildirmis olduguna inandiginizi, biliyorum.” Diyor. “Fakat onlar cok aci cekmis iyi insanlar. Onlarla sabirli olun.” “Kendisini cok icten buluyorum.” “80% iyiyim. 80 %. Eger alti ay önce ilik naklili yapilmis olsaydi, o zaman 90 % ´lik bir iyilesme görünebilirdi. 90%. Bize yasayip yasayamayacagimizi söylemek icin doktorlarin rakamlarla nasil calistiklari, cok tuhaf. Simdi cok gec.” Aniden nefes almaya calisiyor, eli yumruga dönüsüyor ve bütün vücudu titriyor. Caresiz bir sekilde yüzü hafif pembe oluyor, ve bir saniye icin kendisine yardimci olmak zorunda oldugumu hissediyorum. Iki yumruguyla gögsüne vuruyor ve vücüdunun buna yenik düsebileceginden korkuyorum. Nihayet nefes alabiliyor ve burnundan hizli bir sekilde nefes aliyor. Ve tam bu an da Great Benefit Insurance Company´ den nefret etmeye basliyorum. Simdi kendisine bakmaya direnmiyorum. Kendisi müvekkilim, ve bana güveniyor. Kendisini oldugu gibi kabul ediyorum. Nefesini olabildigince normal ve gözleri kirmizi ve nemli. Agliyor mu yoksa gecirdigi kriz´den dolayi dinleniyor mu, bilmiyorum. “Özür dilerim, diye fisildiyor.” Claws bizim duyabilecegimiz kadar sesli tisliyor, ve biz hizli bir sekilde kosup, nasil yabani otlar´a karistigini görüyoruz. Görünüse bakilirsa koruma kedisi anlasmam icin gereginden fazla ilgi gösterdi ve Dot kendisine uygun ceza´yi verdi. Dot direksiyonun arkasina daha da fazla gömülmüs olan esine cok sinsice bir sey söylüyor. Ani davranip elinden evraklari aliyor. Kediler her bir yöne kacarken, üzerimize dogru yürüyor. Kisik bir sesle “80% gecti,degil mi? diyor Donny Ray. “O zaman cok fazla yasamayacagim. Bu dava´dan her ne cikariyorsaniz, sizing olsun. Siz cok zor bir hayat gecirdiniz.” Beni o kadar duygulandiriyor ki, bir sey söyleyemez durumda oluyorum. Dot kapiyi aciyor ve anlasmayi masa´nin üzerinden itiyor. Ilk sayfa asagidan hafif yirtilmis ve ikinci sayfa´da bir kir lekesi bulunuyor. Umarim bir kedi pisligi degildir. “bu kadar ” diyor. Is hal olmustur. Buddy gercekten imzaladi ve imzasi hic okunamaz halde. Bir orayi bir burayi gösteriyorum. Donny Ray ve annesi imzaliyor ve pazarlik sona eriyor. Bir kac dakika sohbet ettikten sonra, saat´e bakiyorum. Gitmek üzereyken Dot Donny Ray´in yaninda oturuyor ve yumusak bir sekilde kolunu oksuyor ve her seyin iyi olacagini söylüyor. 13. Bölüm Ev´de daha önemli islerim oldugu icin cumartesi günü calisamayacagimi Barry X´e söylemeye kendimi hazirlamistim. Ve eger ihtiyaci olursa Pazar ögleni bir kac saat önermeyi düsünüyordum. Fakat gereksiz yere düsünmüstüm. Barry hafta sonunda sehir disinda. Ve ofise yardimi olmadan adim atamayacagimi bildigim icin, olay kendiliginden cözüldü. Herhangi bir nedenden dolayi Bayan Birdie günes dogusundan once kapimi tiklamiyor. Bunun yerine pencere´min altinda bulunan garaj´da, aletleri düzenlemeyi tercih ediyor. Tirmik ve küregi yere düsürüyor. El´de tutulmasi zor olan bir sivri capayla el arabasinin icerisinde kurumus topragi kaziyor. Sarki söyleyerek iki kalin capa´yi keskinlestiriyor. Nihayet yedi´den sonra asagi iniyorum ve beni gördügüne sasirmis gibi davraniyor. „Ah, günaydin, Rudy. Nasilsiniz? „Iyi Bayan Birdie, sizi sormali. Harika, tam anlamiyla harika. Cok güzel bir gün degil mi?“ Gün henüz yeni basladi, ve günün mükemmeligiyle ilgili bir seyler söylemek icin henüz cok erken. Bu erken saatler icin kesinlikle cok havasiz. Memphis´in dayanilmaz yaz sicagi yakinda gelecektir. Toprak kaplamasini konusmadan önce bir fincan anlik kahve ve bir dilim toast icin bana müsade veriyor. Kendisinin de hosuna giderek is´e basliyorum. Ilk elli kiloluk cuvali el arabasina koyuyorum ve ev´in etrafindan dönerek, giris´ e dogru, ön alandaki cimen´e yönelerek yol kenarinda bulunan ufacik cicek tarhina kadar kendisine eslik ediyorum. Kahve´sini eldivenli ellerinde tutuyor ve toprak kaplamasinin gelmesi gereken yer´e isaret ediyor. Gezi´den bayagi nefes nefes´e kaldim, özellikle islak cimenin sön bölümünde, fakat canli bir sekilde cuvali aciyorum ve catal ile toprak kaplamasini dagitiyorum. Ter´den T-shirtim siril siklam oldu, birinci cuval´i tamamladiktan 15 dakika sonra. Beni ve el arabami izleyerek terasin arka bölümünde el arabasini birlikte yeniden yüklüyoruz. Bundan sonraki hangi cuval´i almam gerektigini gösteriyor, ve posta kutusunun yakinlarina el arabasini götürüyoruz. Birinci saat´te 5 cuval dagitiyoruz. Ve ben aci cekiyorum. Saat dokuz´da hava 28 derece oluyor. Kendisini saat dokuz bucuk´ta bir su molasina ikna ediyorum ve on dakika oturmaktan sonra ayaga kalkmak´ta zorlaniyorum. Kisa bir süre sonra sirt agrilarim basliyor, fakat kendimi zorluyorum ve kendimi hafifce surat asmak icin zorluyorum. Umursamiyor. Tembel bir insan degilim, ve kisa bir süre önce lise´de en iyi kondisyona sahip insandim. Kosu ve kapali alanda spor yaptim, fakat ondan sonra hukuk egitimi geldi ve son üc yilda bu tür aktiviteler´e cok az zamanim kalmisti. Bir kac zorlu is saatlerinden sonra kendimi cok gücsüz hissediyorum. Öglen yemeginde bana lezzetli olmayan iki hindi emekleri ve bir elma ikram ediyor. Teras´ta ventilatör´ün altinda cok yavas bir sekilde yemek yiyorum. Sirtim agriyor ve bacaklarim uyusuk ve ellerim elmayi bir tavsan gibi yerken iyice titriyor. Kendisi mutfaga toplarken toprak kaplamasinin etrafindaki cimenlik arazi´ ye ve masun bir sekilde garajimin üzerinde bulunan daire´ye bakiyorum. Kira´yi pazarlik sonucunda 150 dolar´a indirebildigim icin kendimle gurur duyuyorum, ama bunu yaparken ne kadar zekiydim. Bu ticaret´te en iyi pazarligi kim yapti? Bu sirin, kücük ve yasli bayani kendi menfaatlerim yararina kullandigim icin biraz utandigimi hatirliyorum. Simdi ise kendisini bos bir toprak kaplama cuval´ina sokmak isterdim. Garaj´da civili cok eski bir termometre´ye göre saat bir de hava isisi otuz dört derece. Saat iki de sirtim iyice agrimaya basliyor ve Bayan Birdie´ye dinlenmem gerektigini söylüyorum. Beni hüzünlü bir sekilde inceliyor sonra yavasca dönüyor ve sayisi gittikce cogalan beyaz cuvallara bakiyor. Cuvallarin nerdeyse hic birinde bir hasar yaratmadik. „Eger böyle olmasi gerekiyorsa, peki.“ „Sadece bir saat“ diye yalvariyorum. Kendisi yumusuyor, fakat üc bucuk´ta Bayan Birdie tarafindan izlenerek el arabasini itiyorum. Sekiz zorlu saatlerden sonra doksan yedi toprak kaplama cuvallarini dagittim, bu kargoyla yüklenenlerden üc´te bir daha az´i. Ilk yemek´ten kisa bir süre sonra saat alti´da Yogi´de bulunmam gerektigini ima ettim. Bu tabii ki de bir yalandi. Ön görülen is saat sekiz´den kapanis saatine kadar bar´da calismam gerektigi. Fakat bunu bilmek zorunda degil, ve bu toprak kaplamasindan hava kararmadan uzaklasmaya karar verdim. Saat bes´te düsünmeden paydos yapacagim. Kendisine sirtimin aridigini ve artik dayanamadigimi söyleyecegim. Is´e gitmek zorundayim. Kendimi merdivenlerden yukariya dogru tasiyorum ve Bayan Birdie bana asagidan yukariya dogru hüzünlü bir bicimde bakiyor. Isterse anlasmayi fes edebilir. Hic birsey umrunda degil. Bir Pazar sabahi gök gürüldüyor ve yatakta donuk bir vaziyette yatiyorum ve yagmur´un cati katima nasil yagdigini dinliyorum. Beynim iyi bir durumda- dün aksam is´te icmedim. Fakat vücudumun gerisi betonlasmis durumda ve hareket edecek durumda degil. En kücük bir hareket cok ciddi agrilar doguruyor. Nefes almak bile aci veriyor. Dünkü yankimalardan sonra Bayan Birdie bana bir gün dini tören´e katilip katilmak istemedigimi sordu. Kilise ziyareti kira kontratinin bir parca´si degildi, fakat neden olmasin diye düsündüm. Eger bu yalniz yasayan yasli bayan kendisiyle kilise´ye gitmemi istiyorsa o zaman bu yapabilecegimin en azi. Bana zarar verecegini zannetmiyorum. Sonra kendisine hangi kiliseyi ziyaret ettigini sordum. Dallas ´ta Abundance Tabernacle ´de cevap verdi. Satelitten canli yayin. Reverend Kenneth Chandler ile dua ediyor, hem de kendi evinden uzak bir sekilde. Teklifi geri cevirdim. Kirilmis gibi görünüyordu, fakat sonra kendisini cabuk toparladi. Babam icki icmeden ve beni askeri okul´a göndermeden önce, ben kücük bir cocuk iken annemle ara sira kiliseye gittik. Bize bir iki kere eslik etti, fakat o sirada da sürekli mizmizlandi. Bu yüzden kendisinin ev´de durup, gazetesini okumasi annem ve benim icin daha uygundu. Kilise kücük ve metodcularin kilisesiydi, baslarinda nazik bir Reverend Howie adinda papaz bulunuyor. Eglendirici öyküler anlatan ve kerkese sevilme duygusunu asilayan bir kimse. Vaaz´larini dinlerken annemin bizimle ne kadar memnun kaldigini hatirliyorum. Pazar okulunda bir cok cocuk vardi, ve benim o zaman gücledirilip kiliseye götürülmeye hic bir itirazim yoktu. Annem bir kere kücük bir ameliyat gecirmek zorundaydi; üc gün hastane´ de yatti. Kilise´nin bayanlari tabii ki ameliyat´in en ince ayrintilarini biliyorlardi ve evimiz böylece üc gün boyunca suflelerle, pastalarla, pogacalarla, ekmeklerle ve kaselerle dolmus tastmisti. Babam ve benim bir senede yiyebilecegimizden daha fazla yiyecek. Bayanlar bizim icin bir ev hizmeti ayarladilar. Yemek yapmayi, mutfaga temizlemeyi, daha fazla sufle getiren ziyaretciler karsilamayi siasiyla yapiyorlardi. Annemin hastane´de yattigi üc gün boyunca, ve dönüsün´den bir üc gün daha bayanlarin en az bir tanesi bizdeydi. Benim fikrime göre yemegi hazirlamak icin. Babamin inanilmaz bir sekilde tersine gidiyordu. Kilise bayanlariyla dolu bir ev´de gezinip, icemiyordu. Ara sira severek ictigini galiba biliyorlardi ve ev´e girmeyi bir kere basardiklarina göre onu icerken yakalamaya karar vermislerdi. Ondan sonra kendisinden misafir perver bir evsahibi olaral davranmasi beklendi, bu da babamin hic yapamayacagi bir sey. Ilk 24 saat´ten sonra zamaninin büyük kismini hastane´de geciriyordu, ama cok nadir hasta esi´nin basinda. Televizyon izledigi ve Cola´sini yudumladigi ziyaretci odasinda kaliyordu. O döneme ait cok hos anilarim var. Evimizde hic bir zaman bu denli sicak bir atmosfer , ve güzel yemekler olmamisti. Bayanlar benimle sanki annem vefat etmis gibi ilgileniyorlardi, bende bu ilginin tadini cikartiyordum. Hic sahip olmadigim yengeler ve anneanneler di kendileri. Annem iyilestikten kisa süre sonra Reverend Howie agir basli olmadigi icin hic bir zaman anlayamadigim nedenden dolayi is´ten cikartildi ve kasaba dagildi. Biri annemi asagiladi ve bu bizim icin kilise ziyaretlerinin sonu oldu. Sanirim kendisi ve esi Hank dini törenler´e tek tük gidiyorlar. Bir süre kiliseyi özlüyordum, ondan sonra gitmemeye kendimi alistirdim. Kendilerine eslik etmek üzere oradaki arkadaslarim beni zaman zaman davet ediyorlardi. Fakat kisa bir süre sonra havali oldum ve kiliseye gitmemeye basladim. Bir Cumartesi aksaminda lise´ den bir arkadas beni fuar´a götürdü. Fakat bütün ibadet kurallarini anlayabilmek icin fazla protestan´ im. Bu ögleden sonra Bayan Birdie cekinerek bahce isinden söz etti. Allah´in gününü ve pazar günleri is´e karsi oldugumu anlattim. Bunun üzerine söyleyecek bir söz bulamadi. 14. Bölüm Üc günden beri sürekli yagmur yagiyor. Bu durum da bahcivan yardimcisi olarak isimi engelliyor. Sali günü karanlik cöktükten sonra dairem´de oturuyorum ve telefon caldiginda avukatlik sinavi icin calisiyorum. Arayan Dot Black ve birseylerin ters gittiginden haberdarim. Aksi taktirde beni aramazdi. „Biraz önce bir arayan oldu“ diyor, „Bay Lancaster diye bir Bey tarafindan. Benim avukatim oldugunu söylüyor.” “Bu dogru, Dot. Yeni sirketimde iyi bir avukat. Benimle birlikte calisiyor. “ Barry´nin sadece bir kac ayrintiyi control etmek istedigini tahmin ediyorum. “Onun söyledigi bu degildi. Donny Ray ve benim yarin ofisine gelebilecegimizin mümkün olup olmadigini ögrenmek icin telefon acti. Bir kac evragin imzalanmasi gerekiyormus. Ben kendisine sizi sordum. Kendisi Sizin orada calismadiginizi söyledi. Orada ne oldup bittigini bilmek istiyorum.” Bunu ben de bilmek istiyorum. Bir saniyeligine kekeliyorum, bir yanlis anlasmadan bahsediyorum. Midemin derinliklerinde kalin bir dügüm olusuyor. „Büyük bir sirket ve ben orada yeniyim. Belki varligimi unuttu.“ „Hayir. Sizin kim oldugunuzu biliyor. Sizin orada calistiginizi, fakat su an is´i biraktiginizi söyledi. Bunlarin hepsi biraz karisik, biliyor musunuz.“ Biliyorum, bir sandalye´nin üzerine oturup düzgün bir sekilde düsünmeye calisiyorum. Saat nerdeyse dokuz. „Bir kac dakika bekleyiniz, Dot. Bay Lancaster´i arayip ne oldugunu ögrenmeye calisacagim. Birazdan geri arayacagim.“ „Orada ne olup bittigini ögrenmek istiyorum. Bu pis sirket´e dava actiniz mi?“ „Sizi birazdan arayabilir miyim?“ Ahize´yi yerine koyuyorum ve sonra Lake sirketinin numarasini ceviriyorum. Bu ani sanki daha önceleri yasamis gibi icimi bir his kapiyor. Aksam vadisinin bayani beni Barry X ile bagliyor. Cana yakin ve uysal olmaya, ve ne söyleyecegini beklemeye karar veriyorum. “Barry, benim Rudy. Yazili calismami okudunuz mu?” “Evet, cok güzel görünüyor.” Sesi yorgunmus gibi geliyor. “Rudy, su anki isinizle ilgili bir sorunumuz olabilir.” Bogazim gittikce dügümleniyor. Kalbim durakliyor. Akciger´lerim bir nefes cekimini atliyor. “Ah , dogru” diye icimden cikiyor. “Evet. Durum pek iyi görünmüyor. Bu ögleden sonra Jonathan Lake ile görüstüm, ve sizinle pek memnun degil.” “Peki, neden?” Bir avukat´in bir avukat yardimcisi oarak calismasini pek uygun bulmuyor. Ve bens u an düsündügümde, ben de bunun cok iyi bir fikir olduguna inanmiyorum. Görüyor musunuz, Bay Lake bu mevki de bir avukat kendi egitim seviyesine uygun bir avukatlik is´i bulmak icin girisimde bulunur. Ve buna izin veremeyiz. Bu isimize zarar verir.“ Gözlerimi kapatiyorum ve aglamak istiyorum. „Bunu anlamiyorum“ diyorum. „Özür dilerim. Elimden geleni yaptim, fakat kendisi alttan almak istemedi. Bu sirketi kendi cabasiyla yönetiyor ve isleri kendine ait yöntemlerle hallediyor. Dogruyu söylemek gerekirse, Sizi is´e almayi düsündügümde, kendisi siddetle karsi cikti. „Jonathan Lake´ in kendisiyle görüsmek istiyorum“ oldugunca kararli bir sekilde söylüyorum. „Imkansiz. Kendisi cok meskul, ve bu yüzden sizi reddederdi. Fikrini degistirmeyi düsünmüyor.“ „Sizi Hain“ „Rudy, dinleyiniz….“ „Sizi Hain“ Ahize´nin icine bagiriyorum ve cok iyi oluyor.“ Cok fazla kendinize dert etmeyin, Rudy.“ „Lake su an sirkette mi?“ „Tahminen, Fakat kendisi …“ „ Bes dakika´da ordayim.“ Diye bagiriyorum ve ahize´yi yerine carpiyorum. On dakika sonra gicirdayan tekerliklerle depo evinin önünde duruyorum. Otopark´ta üc araba duruyorr, bianin icerisinde isik yaniyor. Barry diye bir kimse beni beklemiyor. Ön kapi´ya vuruyorum, fakat hic kimse cikmiyor. Beni iceride duyabildiginizi biliyorum, fakat disariya cikmak icin korkuyorsunuz. Tahminen pes etmezsem, polisi aramayi düsünüyorsunuz. Fakat pes edemem. Kuzey kutbuna dogru gidiyorum ve baska bir kapi´ya tikliyorum, sonra binanin arka kanadinda acil cikis bölümünde. Barry´nin ofisinin pencere´sinin altinda duruyorum ve kendisine bagiriyorum. Isik yaniyor, fakat beni görmemezlik´ten geliyor. Ön kapi´ya geri dönüyorum, ve bird aha tikliyorum. Üniformali bir koruma görevlisi gölge´den cikiyor ve omuzlarimdan tutuyor. Korku´dan dizlerim yumusuyor. En azindan 1,90 m boyunda ve siyah bir sapkasi var. „Burayi terk etmeniz gerekiyor.“ Koyu bir sesle nazikce söylüyor. „Polisi aramadan, gidiniz.“ Ellerini omuzlarimdan salliyorum ve gidiyorum. Karanlikta uzun zaman Bayan Birdie´ nin bana ödünc verdigi kullanilmis bir koltugun üzerinde oturuyorum ve düsüncelerimi bir düzene sokmaya calisiyorum. Bunu bazi istisnai durumlarda gerceklestirebiliyorum. Iki sicak bira iciyorum. Hem küfrediyorum, hem agliyorum. Intikam planliyorum. Jonathan Lake ile Barry X´i öldürmeyi düsünüyorum. Sinsi hainler, dava´mi elimden calmaya niyetli hainler. Black´lere ne söyleyeyim? Onlara bunu nasil anlatayim? Oda´nin icerisinde dört dönüyorum ve günes´in dogmasini bekliyorum. Dün aksam sirketlerle dolu listemi cikatmayi ve kapi kulp´u temizlemeyi düsündügümde bir kere güldüm. Ve ondan sonra aramam gerektigi düsüncesi. „Benim yine Madeline. Yine geri döndüm.“ Sonucta koltugun üzerinde uyuya kaliyorum ve dokuz´dan sonra biri beni uyandiriyor. Uyandiran Bayan Birdie degil. Sivil üniformada iki polis. Acik kapi´dan dogru kimliklerini uzatiyorlar ve ben onlardan iceri girmelerini rica ediyorum. Üzerimde spor pantolonu ve T-shirt var. Gözlerim yaniyor, öyleyse onlari ufaliyorum ve polisin aniden bana neden ilgi duydugunu düsünmeye calisiyorum. Ikisi ikiz olabilir, otuz yas civarinda, benden daha yasli olmayan, Kot pantolonu ve ayakkabi giyiniyorlar ve siyah biyik sahibiler ve ucuz bir televizyon oyununda oyuncu gibi davraniyorlar. „Oturabilir miyiz?“ masa´nin altindan bir sandalye cekerek kendisini üzerine birakiyor. Ortagi da aynisini yapiyor, ve hemen bir pozisyona girdiler. „Tabii ki“, diyorum. „Buyrun“ „Lütfen yanimiza oturun.“ „Neden olmasin?“ „Ikisinin arasina oturuyorum.“ „Ikisi öne egiliyor, hala bir film de ki gibi.“ Allah askina, burada ne ariyorsunuz?“ „Jonathan Lake´i taniyor musunuz?“ “Evet” “Sirketinin nerede oldugunu biliyor musunuz?” “Evet.” “Dün aksam orada miydiniz?” “ Evet” “Ne zaman? “Dokuz ve on arasi” “Neden oradaydiniz.” “Bu uzun bir hikaye” “ Zamanimiz bolca.” “Jonathan Lake ile görüsmek istiyorum” “Bunu yaptiniz mi?” “Hayir” “Neden yapmadiniz?” “Kapilar kilitliydi. Bina´ ya giremiyordum.” “Siddetle girmeye calistiniz mi?” “Hayir” “Emin misiniz?” “Evet” “Gece yarisindan sonra tekrar geri döndünüz mü?” “Hayir” “Emin misiniz? “Evet, tabi ki. Isterseniz koruma görevlisine sorun.” Bunun üzerine birbirleriyle bakisiyorlar. Birseyler iyi yürümedi. „Koruma görevlisini gördünüz mü?“ „Evet, benden gitmemi istedi, ben de gittim. „Kendisini tarif edebilir misiniz?“ „Evet“ „O zaman baslayiniz“ „Büyük siyahi, 1,9 m büyüklügünde. Üniformali, sapkali, silah, herseyi icerebilen seyler. Kendisine sorun. Size gittigimi söyleyecektir, benden gitmemi istediginde. „Kendisine soramiyoruz“ Birbirlerine bakiyorlar. „Peki neden?“ Orta´da kötü bir seyler dönüyor. „Öldügü icin“ Ikisi de beni iyice inceliyorlar. Nasil bir tepki verdigimi görmek istiyorlar. Herkesin etkilenebilecegi gibi ben de cok etkilendim. Bakislarini üzerimde hissettim. „Nasilnasil vefat etti?“ „Yangin´ da can verdi.“ „Hangi yangin?“ Hepsi ayni anda susuyor, ve masa´ya bakarken ikisi de süpheli bir sekilde bas sallamasiyla onay veriyorlar. Iclerinden biri bir muhabir gibi cantasindan not defterini cikartiyor. „Disarida bulunan kücük araba, toyota, sizin mi?“ „Bunu biliyorsunuz, sizin bir bilgisayar´iniz var. „Dün aksam arabanizla sirket´e gittiniz mi?“ „Hayir, arabami iterek oraya kadar götürdüm. Hangi yangindan bahsediyorsunuz?“ „Lütfen saygisizlasmayin?“ „Peki. Eger siz de büyük söz sarf etmezseniz, benim de büyük söz sarfetmeyecegime anlasalim. Öteksi konu´ya karisiyor. Arabanizi bu sabah sirket´ in yakinlarinda iki´ye dogru gördügünü zanneden bir sahit var. „Bu imkansiz. Benim arabami degil. Bu tipler´in dogru´yu söyleyip söylemediklerini su an degerlendirmek imkansiz. „Ne yangini? Bir daha soruyorum. „Sirket dün gece yandi. Tamamen hasar gördü. „Temel duvarlar haric“ diyeri yararli bir sekilde ekliyor. Hala sasirms bir vaziyet´te „Ve siz ikiniz yangin subesinden siniz. Fakat ayni zaman´da sinirli, cünkü benim o is´le bir ilgim olabilecegini düsündükleri icin. Ve su an bir kimse bina´yi yakti ve Barry Lancaster benim ideal bir suclu oldugumu söyledi, dogru degil mi? „Biz yangin islerin´den sorumluyuz. Fakat cinayet is´lerine de bakiyoruz. „Kac insan hayatini yitirdi?“ „Sadece koruma görevlisi. Ilk telefon bu sabah saat üc´e dogru geldi, böylece bina bosalmisti. Anlasilan o ki koruma görevlisi cati cöktügünde bir tuzak ´ta bulunuyordu. Nerdeyse Jonathan Lake´in koruma görevlisi´ nin yaninda olmasini isterdim, fakat ondan sonra hali ve resimleriyle süslü muhtesem ofisleri düsünüyorum. „Zamaninizi harciyorsunuz“ diyorum, suclu oldugum düsüncesi yüzünden daha da sinirli. „Bay Lancaster dün aksam binadayken sinirli oldugunuzu söyledi.“ „Evet, bu dogru. Fakat bina´ yi yakabilecek kadar sinirli degil. Zamaninizi bos´a harciyorsunuz. Yemin ediyorum.“ „Is´ten cikartildiginizi ve Bay Lake´ in hesap vermesini beklediginizi söyledi.“ „Hepsi dogru. Fakat bu ev´ íni yakmak isteyecegimi ispatlamaz.“ „Yangin esnasinda islenilen bir cinayet, ölüm cezasini birlikte getirir.“ „Bundan haberdarim. Katil´ i bulun ve hayat´ini cehenneme cevirin. Fakat bana dokunmayin.“ Anlasilan sinirim bayagi inandirici, cünkü ikisi de kendilerini bu durumdan geri cekiyorlar. Iclerinden biri gömleginin cebinden katlanmis bir kagit cikartiyor. Elimde bir kac ay öncesine dayanan bir rapor bulunuyor. Gecmis´te özel mülk´e zarar vermekten araniyordunuz. Sehir merkezinde ki bir sirket´in parcalanmis camlariyla ilgili bir sey. „Görüyor musunuz, sizin bilgisayarlariniz calisiyor.“ „Bir avukat icin cok tuhaf bir davranis.“ „Bundan daha kötü seyler de yasadim. Ve ben bir avukat degilim. Bir avukat yardimcisi ve buna bener bir seyim. Üniversiteyi henüz yeni bitirmis. Sizin bilgisayardan cikartmis oldugunuz evragin herhangi bir yerinde ilan´in geri cekildigi anlasilir bir sekilde yazilidir. Ve nisan ayinda kirilan camlarin dün gece´nin yanginiyla bir ilgisi olduguna inaniyorsaniz o zaman asil yangini cikartan rahat bir sekilde uyuyabilir. Kendisi güvende. Hic bir zaman yakalanmayacak.“ Bunun üzerine iclerinden biri ayaga kalkiyor ve bir digeri de aynisini yapiyor. Iclerinden biri parmagini bana göstererek “En dogrusu bu konuyu bir avukat ile görüsmeniz” diyor. “Su an tek suclu bulunan sizsiniz.” “ Evet, demis oldugum gibi, eger tek suclu bulunan ben isem, o zaman gercek katil´in inanilmaz bir derecede sansi var. Ikiniz yanlis yolda´ siniz. Kapi´ yi arkalarindan örtüp, kayboluyorlar. Yarim saat bekliyorum ve ondan sonra arabama biniyorum. Bir kac blok ileriye gidiyorum ve depo evi´ nin yakinlarinda bulunan yol´ a manevra yapiyorum. Arabayi orada birakiyorum, bir kac yüz metre yürüdükten sonra bir kücük süpermarket´e giriyorum. Ordan dogru yanan kuleleri görüyorum. Sadece bir duvar geriye kalmis. Bircok insan burada dolaniyor, avukatlar ve sekreterler bir burayi bir orayi gösteriyorlar, itfaiye adamlari agir cizmeleriyle calisiyorlar. Yangin yeri polisler tarafindan sari bir bant ile sinirlandiriliyor. Etraf yanmis odun kokuyor ve bütün etraf gri duman bulutlari icerisinde. Binanin yer yüzeyiyle ve odundan bir tavani vardi, ve duvarlar da bir kac istisnalarin disinda odundan yapilmisti. Bina´nin icerisinde bulunan kitap yiginlarini veve tonlarca kagitlari göz önünde bulundurursak, o zaman bu bina´ nin neden toz ve duman oldugu kolayca anlasilir. Tek sasirilacak sey depo evi´ nin kapsamli ve bütün ev´e yayilmis bir „Sprinkler“ sisteminin olmasi. Her yerden boyanmis borular geciyordu ve hatta bir kismi optik bakimindan ic tesisatlara yerlestirilmis. Anlasilir nedenlerden dolayi Prince bir sabah insani degil. Normalde Yogi mekanini gece iki de kapatiyor ve sonra Cadillac arabasina sallana sallana gidiyor. Uzun senelerden beri kendisi icin calisan sürücüsü, Firestone ve korumasi kendisini ev´ e götürüyor. Bir kac kez Firestone bile araba sürebilmek icin cok ickiliydi. Ondan sonra ikisini ev´ e götürdüm. Prince genelde on bire dogru ofisinde oluyor, cünkü bir sürü insan Yogi´se yemege geliyor. Kendisiyle saat on iki de calisma masasinda karsilasiyorum, elinde evraklar bulunarak ve günlük mahmurluguyla mücadele icinde. Suyu agri kesici bir hap ile iciyor ta ki sihirli saat bes ziline kadar. Ondan sonra kendisini huzurlu hissettigi alkol dünyasina veriyor. Ofis´ I mutfagin altinda bulunan penceresiz bir mekan, kent merkez´ inin disinda ve sadece üc adlandirilmamis kapidan hizli adimlarla gecildiginde ulasilabilir ve merdiveni asagi dogru sakli. Ofis dörtkare ve her santim metre duvar´ da Prince´ in yerel siyasetcilerle tokalastigi resimler ve bir kac diger fotojen insanlar bulunuyor. Ayrica sayisiz Prince ile ilgili cerceveli ve yapistirilmis gazete küpürleri var- süpheli bulunmus, suclanmis, hakkinda dava acilmis, hapsedilmis, mahkeme karsisina cikartilmis ve her zaman sucsuz bulunmus. Ismini kagida basilmis sekilde görmeye bayiliyor. Her zaman ki gibi morali bozuk. Seneler icerisinde, genelde aksam alti´da ücüncü alkol icecegini alana, kadar yolundan cekilmeyi ögrendim. Yani alti saat önce ´den is´e hazir durumdayim. El sallayarak beni ofisine buyur ediyor ve ben de kapiyi ardimdan kapatiyorum. “Ne oldu ?” diye soruyor. Gözleri kan dolmus. Uzun koyu saclariyla, gür biyik ve acik gömlegiyle ve tüylü gögüsüyle bana her zaman Wolfman Jack´ I hatirlatiyor. “Biraz zor bir durumdayim” diyorum. “Bunun haricinde baska yeni bir sey var mi?” Kendisine isimi kaybettigim, yanginin oldugu ve polislerin geldigi dün gece´ yi anlatiyorum. Hepsini. Ortada bir cenazenin oldugu ve polisin elinden gelen her seyi yaptigi gercegine büyük önem veriyorum. Hakkiyla. Asil suclunun neden benim olabilecegini anlamiyorum, fakat anlasilan polisler buna inanmis. Sesli bir bicimde „Böylece Lake yakilmis oldu“ düsünüyor.Bu duruma seviniyor gibi görünüyor. Yangin cikartma Prince´ in tam hosuna giden ne sabahina isik katan bir olay. „Hic bir zaman kendisini dogru dürüst sevemedim.“ “Kendisi ölmedi. Sadece gecici bir süre icin bu piyasadan uzak. Bir gün yine geri dönecek. Ve bu benim korkularimin temel nedenlerinden bir tanesi. Jonathan Lake bir sürü siyasetci icin para miktarlari dagitiyor. Gelecekte ricalarda bulunabilmek icin bir takim iliskileri canli tutuyor. Eger benim yanginla bir ilgim oldugundan eminse veya gecici bir günah kecisine ihtiyac varsa, o zaman polisler bana yüklenecek. “Yapmadiklarini yemin ediyorlar.” “Beni lütfen, dinleyin Prince” Bunun üzerine düsünüyor, biyigini karistiriyor, ve kendisinin olayin tam ortasinda bulunmayi hosuna gittiginin farkina variyorum. Burada söz konusu suc, ölüm, entrika, ve siyaset. Bir de üstüne üstü acik danscilar ve polise rüsvet eklenince, o zaman Prince bunu kutlamak icin bir alkol sisesi daha acardi. Biyigini karistirarak “Bir avukat ile görüsmeniz yine dogru olurdu” diyor. Burada olmamin asil nedeni bu. Booker´ I aramayi düsünmüstüm, fakat kendisini yeterince rahatsiz ettim. Ve su an benim mücadele ettigim “ henüz verilmemis sinav” sorununun aynisiyla mücadele ediyor, ve bu yüzden henüz resmi anlamda avukat degiliz. “Maddi durumum bir avukat´ a yetmiyor” diyorum ve bu yüzden senaryonun bir diger satirini bekliyorum. Su an icin bir alternatif´ im olsaydi, o zaman büyük bir sevincle üzerine yüklenirdim. “Bunu halletmem icin bana müsade veriniz” diyor. “ Bruiser´ I arayacagim.” Basimi salliyorum ve “Tesekkürler ve bana yardim edecegine inaniyor musunuz?” Prince siritiyor ve anlamli bir sekilde kollarini acarak “ Bruiser kendisine bulundugum her rica´ yi yerine getiriyor, oldu mu?” Asagilanmis olarak “ Tabii ki” diyorum. Eline bir telefon aliyor ve numarayi ceviriyor. Bir kac insan seslerini isittikten sonra Bruiser ile nasil baglandigini duyuyorum. Telefonlarinin dinlenildigini bilen, kisa ve öz deyimlerle konusan bir adam gibi konusuyor. „Bruiser, benim Prince. Evet, evet. Seni oldugunca cabuk görmek istiyorum. Calisanlarimdan birini ilgilendiren kücük bir mevzu…..Evet, evt. Hayir, sende. Yarim saat icinde. Olur mu?” Ve böylece ahize´yi yerine koymus oluyor. Bu telefon görüsmesinden bir olumsuzluk bulmaya calisan FBI´ yin teknisyenlerine aciyorum. Firestone Cadillac´ I arka kapi´ nin önüne sürüyor, sonra Prince ile ben arka koltuklara oturuyoruz. Arabanin kendisi siyah, cam´ lari ise koyu renk. Karanligin icerisinde yasiyor. Son üc senede acik hava´ da bir is´le ugrasirken kendisine hic tanik olmadim. Izinini kumarhaneleri hic terk etmedigi Las Vegas da yapiyor. Bruiser´in hukuki alandaki basarilarini konu alan uzun soluklu bir konusmayi dikkatle dinliyorum. Bu davalarin neredeyse hepsinin Prince ile ilgisi vardi. Hayret edilecek sekilde rahatlamaya basliyorum. Emin ellerdeyim. Bruiser aksam okullarinda hukuk okudu ve bu kurslar 22 yasinda bitirdi. Prince´in inanisina göre hala bir rekor. Cocukluk yillarinda siki dostlar di, ve lisede de biraz oyun oynadilar, cok icki ictiler, kizlari taklit ettiler ve oglanlari dövdüler. Memphis´ in güneyinde bulunan yasanmasi zor bir yer. Ikisi bunlarla ilgili bir kitap yazabilirlerdi. Bruiser zamaninda lise´ye gidiyordu, Prince ise bir bira kamyonu satin almisti. Bir olay bir diger olayi izliyordu. Sirket kirmizi tuglalardan yapilmis, bir ucunda bir temizlikligin, diger bir ucunda ise video kiralama yerinin bulundugu kücük ve uzun bir alisveris merkezinde bulunuyor. Prince Bruiser´in yatirimlarini cok zekice yaptigini ve bütün alisveris merkezinin Bruiser´e ait oldugunu söylüyor. Caddenin diger tarafinda bütün gece acik olan tatli bir omlet cesidi bulunuyor, ve onun yaninda üstü acik neon isiklariyla isitilmis Vegas tarzinda bir gece kulübü. Burasi sanayinin bol oldugu ve havalimani yakinlarinda bulunan bir yer. Sira evlerin ortasinda bulunan cam kapi´ nin üzerine siyah renkle yazilmis olan Hukuk ofisi sözlerinin yanisira, bu sirket´te hangi meslegin icra edildigine dair hic bir ipucu yok. Dar kot pantolonlu ve yapisik kirmizi dudakli bir sekreter bizi büyük bir gülümsemeyle karsiliyor, fakat yaninda fazla oyalanmiyoruz. Giris alanina dogru Prince´ I izliyorum. “Daha önce bu caddenin karsi tarafinda calisti” diye fisildiyor. Umarim tatli bir omlet cesidi´nin yapildigi mekandir, fakat bundan süphe duyuyorum. Bruiser´in ofisi Prince´ in ofisiyle göze carpan bir benzerlige sahip, hic bir pencere, eksik günes isinlari, büyük, kare´li Bruiser´ in tokalastigi önemli fakat taninmayan insanlarla bize siritan resimleri. Bir duvar sadece silahlar icin ayrilmis, akla gelebilecek her türlü tüfekler ve uzak vuruslar icin madalyonlar. Bruiser´ in büyük dönme deri sandalyenin arkasinda bulunan kürsü´ nün üzerinde akvaryum bulunuyor. Pek temiz olmayan suyun icinde bulunan minyatür köpek baliklari akvaryumun icinde yüzüyor. Su an telefonla görüstügü icin bizden uzun ve genis calisma masasinin diger tarafina yaptigi el hareketiyle oturmamizi istiyor. Bu davet´e uyuyoruz ve Prince beni bilgilendirmek icin sabirsizlaniyor. “Bunun icerisinde gercek köpek baliklari bulunuyor” diyor ve Bruiser´ in basinin üzerinde bulunan duvar´ a isaret ediyor. Bir avukat´ in ofisinde bulunan canli köpek baliklari. Kredi baliklari? finans baliklari?....Sahtekerler! Anladim. Bu bir saka. Prince hikirdiyor. Bruiser´e dogru bakiyor be göz göz´e gelmemeye calisiyorum. Telefon ahizesi büyük kafasinin yaninda kücücük duruyor. Uzun, nerdeyse grilesmis saci kalin bir sac tutami seklinde omuzlarina düsüyor. Tamamen grilesmis sivri biyigi gür ve uzun ve ahize nerdeyse saclarin icinde kayboluyor. Gözleri koyu renkten ve fildir fildir ve koyu renk göz torbalarindan cevrili. Bir cok kez atalarinin akdeniz bölgesinden olabilecegini düsündüm. Bruiser´ e binlerce icecek ikram etmeme ragmen, hic bir zaman kendisiyle dogru dürüst sohbet etmedim. Hic bir zaman da istemedim. Ve su an da istemiyorum, fakat su an baska bir secenegim yok. Bir kac kisa ifadelerde bulunuyor, sonra ahize´ yi yerine carpiyor. Prince beni kendisiyle hizlica tanistiriyor ve Bruiser beni iyi tanidigini temin ediyor. “Tabii ki Rudy´ yi uzun zamandan beri taniyorum“ diyor. „Sorun nerede?“ Prince bana bakiyor ve benim raporumu sunuyorum. Yangin´la ilgili olan mevzu´ yu anlatirken Bruiser „Bu sabah haberlerde gördüm“ diyor. „Bu yüzden bes kere telefonum caldi. Avukat´lari konustuabilmek icin fazla bir is´e gerek yok.“Gülümsüyor ve kafa salliyorum, cünkü bunun benden beklenildigini düsünüyorum, ondan sonra polisler ile ilgili mevzu´ ya geliyorum. Raporumu kesintisiz sekilde sona erdiriyorum, ondan sonra avukatim´dan akilli tavsiyeleri almak üzere bekliyorum. „Avukat yardimcisi mi?“ diye soruyor, ve anlasilan biraz da saskin. „Caresizdim.“ „Peki su an nerede calismak istiyorsunuz?“ „Bilmiyorum. Su an ihtimali bulunan tuklama icin endise duyuyorum. Bu Bruiser´ i güldürüyor. Kendini begenmis bir sekilde „bu konuyla ilgilenecegim“ diyor. Prince bana bir cok kez belediye baskanin´dan daha fazla polis tanidigini temin etti. „Bir kac telefon görüsmesi yapmama müsade verin“ „Alt´ tan almasi gerekiyor, degil mi?“ hapis´ den kacmis bir suclu gibi soruyor. „Evet, koruma pozisyonuna gecin.“ Belli nedenlerden dolayi „Bu tavsiye´ nin bu ofis´te bir cok kez verildiginden eminim. „Yangin cikartmayla (kundakcilik) ilgili ne biliyorsunuz?“ „Cok fazla degil. Kundakciligi hukuk fakulte´sinde islemedik. „Kundakcilik ile bir kac dava üstlendim. Kundakcilik olayinin var olup olmadigini bilmek günler sürebilir. Böyle bir bina´da her türlü is gerceklesebilir. Eger kundakcilik gercekten söz konusu ise, o zaman önümüzdeki bir kac gün icerisinde tutuklamalar gerceklestiremeyecekler. Gazete küpürleriyle süslenmis duvar´a bakarak „Gercekten tutuklanmak istemiyorum. Hele hele sucsuz oldugum gercegini düsünürsek. Medya´dan vazgecebilirim.“ Ictenlikle „Bunun icin sizi suclayamam.“ Diyor. „Avukatlik sinavi ne zaman olacak?“ „Temmuz ayinda“ „Ondan sonra?“ „Bilmiyorum, bakinmam lazim.“ Arkadas´ im Prince ani´ den konuya atliyor. „Burada isine yaramaz mi, Bruiser?“ Sonuc´ta bir sürü avukat´in var. Bir fazla veya az ne fark eder. Birinci sinif bir ögrenciydi, siki calisiyor ve zeki. Kendisi icin kefil olabilirim. Cocugun is´ e ihtiyaci var.“ Basimi yavasca cevirip bana noel babaymisim gibi gülen Prince´e bakiyorum. Gururlanarak “Burada sizin ic cok harika bir is olabilir.” Diyor. Gercek avukat´larin ne tür isler yaptigini ögrenirdiniz. Gülerek dizime vuruyor. Ikimizde gözler´ I firdil firdil dönen Bruiser´ a bakiyoruz. Beyni telaseli bir sekilde mazeretler ararken. “Ah, tabi ki. Her zaman icin hukuk alaninda yetenekler arayisindayiz.” “Iste bu” diyor Prince. “ Calisanlarimin ikisi daha kisa süre önce is´ ten ayrildilar. Kendi isyerlerini kurmak istiyorlar. Böylece elimde iki is yeri bulunuyor.” Prince “Iste bu” diye tekrarlaniyor. “Her seyin bir düzene girecegini söylememismiydim size? “ Bruiser biraz bu fikri benimsemis gibi “Fakat aslinda bir aylik gelirle baglantili olan bir is yeri degil.” Diyor. “Hayir, efendim. Bu sekilde calismiyorum. Avukat´ larimdan kendileri icin ilgilenmelerini ve ücretlerini kendilerinin yaratmalarini bekliyorum.” Cevap verebilmem icin cok saskinim. Prince ile birlikte is´ e alinacagim konusunu konusmadik. Kendisinden yardim etmesi icin rica´ da bulunmadim. Bruiser Stone´ I isveren olarak görmek istemiyorum. Bu adamin basin´ a kakamam, en azindan polis´ in arastirdigi ve kesin bir dille ölüm cezasiyla ilgili imalarda bulundugu bu anda degil. Bruiser´ in beni savunacak kadar alcak oldugunu söylemeye güc´ üm yetmiyor. Kendisine calisabilmek icin cok fazlaca hain. „Bu nasil gerceklessin“ diye soruyorum. “Cok basit ve benim görüsüme göre ise yariyor. Ve son yirmi senede her seyi denedigimi düsünün. Bir cok ortagim oldu ve bir cok benim icin calisan avukatlar. Iyi calisan bir sistemde calisan insan masraflarini karsilayabilecek sekilde para kazanmasi lazim. Bunu basarabilir misiniz?” Omuz silkererk ve büyük bir güvensizlikle “Deneyebilirim” diye yanit veriyorum. Prince “Tabii ki bunu yapabilirsiniz” diyor. “Ayda bin dolar avans alacaksiniz ve kazandiginizin üc´ te biri size kaliyor. Üc ´te biri sekreter ve benzeri sabit giderlerin karsilanmasi icin ofis fonuma yatacak. Ücüncü üc´ te birlik bana kalacak. Aylik avans´tan daha az kazanc elde edecek olursaniz, o zaman bana farkini borclusunuz. ?. Anladiniz mi? Bu sacma model ile ilgili bir kac saniye düsünüyorum. Issizlikten daha kötü olan para kazanmadigin ve borclarin gittikce arttigi bir is. Aklima yanitlanmamis ve belli bir amac´a yönelik bir cok soru geliyor. Prince „adil buluyorum. Harika bir pazarlik.“ dediginde bunlardan birini sormak istiyorum. Dizime tekrar´ dan vuruyor. „Bununla bir cok para kazanabilirsiniz.“ Bruiser iknci ve ücüncü kez “Bu benim tek calisma sistemim.“ Diyor. „Avukatlariniz ne kadar kazaniyor?“ diye soruyorum gercegi göz ardi ederek. Alnindaki uzun kirisiklar sikisiyor. Derin düsüncelere dalmis. „Bu duruma göre degisiyor. Ne kadar emek harcadiklarina bagli. Biri gecen sene nerdeyse 80.000, bir digeri ise 20.000 kazandi.“ „Ve sen 300.000 yapacaksin“ gülerek söylüyor. „Güzel olurdu.“ Bruiser beni iyice inceliyor. Memphis´ de elde edinebilecek tek is´I bana teklif ediyor ve benim is´e dört elle sarilmayacagimi biliyor gibi. “Ne zaman baslayabilirim?” diye soruyorum. Caliskanligimi göstermek icin caresiz bir caba. “Hemen simdi” “Fakat avukatlik sinavi ……” “Bunu kendinize bosuna hic dert etmeyin. Para kazanmayla bugün baslayabilirsiniz. Bunu nasil yapabileceginizi size göstereyim.” Prince sevincten nerdeyse kendinden gecmis durumda “ Bir cok sey´ I ögreneceksiniz” diyor. “Size daha bugün bin dollar ödeyecegim.” Müsrüfcülerin son temsilcisi gibi Prince söylüyor. “ Baslangic sermaye olarak. Size ofisi ve bilmeniz gereken her seyi göstereyim. Sahte bir gülümsemeyle “muhtesem” diyorum. Baska türlü davranmam benim icin tamamen imkansiz. Normalde burada olmamam gerekir di fakat korkuyorum ve yardima ihtiyacim var. Bruiser´e cok sey borclu oldugumun konusu acilmiyor bile. Iyi niyetli, fakirlere ara sira hayir´ da bulunan insan dan baska hersey´e benziyor. Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Nedeni belki uykusuzluk veya polis tarafindan uyandirilmis olma soku. Belki de bu ofis´de oturup canli köpek baliklarinin nasil yüzdüklerini izlememden dolayi. Veya sehrin büyük iki iticileri tarafindan itilmis olmamdan dolayi. Cok kisa süre önce zeki, dis´ a dönük ücüncü senesinde bulunan bir hukuk ögrencisiydim. Dogru dürüst bir sirket´te gelecegi parlak olan, meslegimi icra etmekte hirsli, siki bir sekilde calismaya, büyük avukatlik derneklerinde aktif rol oynamak, kariyerimi baslatmak, yani diger arkadaslarimin da bütün yapmak istedikleri seyler. Ve simdi burada oturuyorum, yarali ve gücsüz bir sekilde, kendimi belli olmayan bin dolar icin ayda satmaya razi gelerek. Bruiser acil bir telefon görüsmesi gerceklestiriyor, büyük ihtimal üstü acik bir dansci, toplumun olumsuz tepkileri yüzünden tutuklanmis olan. Ve sandalyelerimizden kalkiyoruz. Ahiz´den dogru öglenleyin bir daha gelmemi fisildiyor. Prince nerdeyse patlayacak kadar gururlaniyor. Beni ölüm cezasindan cok kolayca kurtardi ve bana bir is verdi. Ne kadar da denesem Firestone trafikte ilerlemeye ve bizi Yogi´ ye en kisa süre´de yetistirmeye calisirken sevincli olamiyorum. 15. Bölüm Fakulte´ de saklanmaya karar veriyorum. Bodrum katinda kitap siralari aralarinda bir kac saat gecirirken bazi sigorta sirketlerinin hizmet reddleriyle ilgileniyorum. Zamani böyle öldürüyorum (verimsiz bir sekilde kullaniyorum). Havaalanina yavasca ilerliyorum ve üc bucuk´ ta Bruiser´ in sirketine variyorum. Etraf bir kac saat önce göründügünden daha da kötü görünüyor. Yol bes seritli, etrafi sanayiler, kargo terminalleriyle, ve calisan kesiminin degisiklik aradigi karanlik ve kücük biraneler ile kulüplerle cevrili. Ucuklarin tam indigi yer ve basimin üzerinde ucaklar gürlüyor. Bruiser´ in kücük alisveris merkezinin adi Greenway Plaza. Ve cöp ile dolu otopark´ da arabamda otururken, temizlik yerinden, video kiralama yerinden, bir icki magazasi ve kücük bir cafe görüyorum. Kararmis pencereler ve kilitlenmis kapilar ´ i göz önünde bulundurdugumuz zaman söylemesi ne kadar zor da olsa sirket sira evler merkezinde alti yedi bölümü kaplayacak uzunluktaymis gibi. Dislerimi gicirtarak kapiyi aciyorum. Sekreter gögüs hizasi bölme-duvarin diger tarafinda görünüyor. Saclari solmus ve büyüleyici fizigi ön plana cikartilmis. Kendisine buraya gelis sebebimi anlatiyorum. Reddedilmeyi ve burayi terk etmem icin gerekli olan emri bekliyorum, fakat kendisi cok saygili. Zeki ve baska özelligi olmayan bir ses ile, kulaga hic de basit gelmeyen bir ses ile, benden is basvuru evraklarini doldurmami rica ediyor. Bu J. Lyman Stone ait sirket´ in calisanlari icin kapsamli bir hastalik sigortasi sunmasi beni sasirtiyor. Kücük yazilanlari büyük bir dikkatle okuyorum, cünkü Bruiser´ in kücük paragraflar ´ i entegre ettigini tahmin ediyorum. Bu paragraflar´la üzerimde daha da büyük baski yaratiyor. Fakat hic bir sürpriz yok. Kendisine Bruiser´i görebilecegimi soruyorum ve benden beklememi rica ediyor. Sira da bulunan musamba sandalyeler´ e oturuyorum. Giris alaninin sosyal yardim ofisiyle cok benzerlikleri var—üzeri ince kir ile kapli fayanstan yerler yogun kullanilmis, ucuz sandalyeler, ince tahtalarla kapli duvarlar ve parcalanmis dergilerden inanilmaz bir kolleksiyon. Sekreter Dru daktilo makinasiyla yaziyor ve ayni zamanda telefon´a bakiyor. Bir cok kez caliyor ve kendisi cok caliskan, müvekkilerle konustugu vakit bile kesintisiz bir sekilde daktilo yazmaya devam edebiliyor. Yeni is verenimle görüsmek icin beni arkaya yolluyor. Bruiser calisma masasinda oturuyor ve basvuru evraklarini bir muhasebeci gibi gözden geciriyor. Ayrintilar´a olan ilgisi beni sasirtiyor. Bana hosgeldin diyor, sözlesmemizin maddi sartlarini gözden geciriyor sonra bana bir anlasma sunuyor. Anlasma önceden kagida basilmis, bos yerlerde ismim yazilmis. Okuduktan sonra imzaliyorum. Anlasma her birimizin is anlasmasini otuz gün süreyle fes edebilecegi bir paragraf iceriyor. Bunun icin cok minnettarim, fakat gecerli bir nedenden dolayi paragraf´i anlasma´da bulundurduguna inaniyorum. Kisa bir süre önce bir aciklama yemini yapmak zorunda oldugumu anlatiyorum. Yarin alicilar ile mahkeme karsisindaki ilk toplantima gitmek zorundayim. Buna borclu sorgusu denilir ve benim borclu oldugum insanlarin avukat´ lari benim kirli camasirlarimda arastirma yapma hakkina sahipler. Benim maddidurumumla ilgili ve genel olarak hayatimla ilgili sormak istedikleri her soruyu sorabilirler. Bu cok büyük bir is degil. Hakkimda olumsuz bir sey söylemeyecek bir kimsenin olmamasi icin cok iyi bir sans var. Bu sorgunun yüzünden benim icin bir kac gün daha issiz kalmam avantajli. Bruiser´den anlasmayi bir müddet kendinde tutmasini ve ilk ayligimin ödenmesini sorgu´ dan sonraki dönemde gerceklestirilmesi icin rica da bulunacagim. Bunun yasadisi bir yönü var, bu da Bruiser´in hosuna gidiyor. Sorun yok. Bana hizli bir sekilde sirket´in icini gösteriyor. Tam düsledigim gibi bir sirket, mekanlarin bir birlesimi. Bir insa safhasindan diger bir insa safhasina genisletildiginde ve bölme duvarlar´in yikildiginda orada burada insa edilmis mekanlar. Giitikce labirint´ in icine ilerliyoruz. Icinde bilgisayar ve yazicilarin bulundugu kücük bir oda da beni iki fazla calisip yorulmus bayanlarla tanistiriyor. Hayatlarinin bir döneminde herhangi bir bar masasinin üzerinde oynadiklarindan süpheliyim. Yürümeye devam ettikce „Sanirim, su an ofisimizde alti kizimiz calismakta“ diyor. Bir sekreter bir kiz demek. Beni avukat´ larin ikisiyle tanistiriyor, gayet dostca insanlar, kötü giyinmis ve kücük ofislerde calisan insanlar. Kütüphane´ye girdigimizde „Avukat sayisini 5´ e indirdik“ diye anlatiyor.“ Eskiden yediydi, fakat bu cok fazla bas agrisi demekti. Ne kadar cok isci calistirsam, o kadar cok isim oluyor. Kizlar´la da aynisi.” Kütüphane sistemsiz bir bicimde yer tabanindan tavana kadar kitaplarla dolu uzun kücük bir salon. Ortada bulunan uzun bir masa ici acik kitaplarla ve topaklanmis not´larla kapli. “Bu tiplerin bir kaci pis huylu.” Diye mirildaniyor. “Peki, o zaman kücük malikanemle ilgili ne düsünüyorsunuz?” “ Fazlaca iyi” diyorum ve bu yalan degil. Hukukun burada uygulandigini görmek beni cok rahatlatiyor. Bruiser iyi iliskileri olan, süpheli islere ve yasadisi yatirimlara karismis bir sahteker olabilir, fakat kendisi yine de bir avukat. Sirketi baska mesgul ve yasal sirketlerle calisan bir sirket. Hic bir sekilde özür dileyerek “Sehir icindeki büyük sirketlerin güzel tasarimli ic dösemeleri gibi degil” söylüyor. “ Fakat hepsi ödenmis. On bes sene önce satin almistim. Sizin ofisiniz biraz ileride.” Kolunu uzatiyor ve kütüphane´ yi terk ediyoruz. Cola-cihazin yaninda iki oda ileride haylice kullanilmis, bir calisma masasi olan bir oda görüyoruz. Bir kac sandalye, dosya dolaplari ve duvarlarda at resimleri. Calisma masasinda bir telefon ve bir dikte cihazi bulunuyor ve onun yaninda bir yigin bloknot. Her sey temiz ve düzenli. Oda hafifce dezinfeksiyon ilaclarina kokuyor, sanki oda son bir saat´te temizlenmis gibi. Iki anahtari bulunan bir yüzük veriyor. “Biri ön kapi, digeri ofisiniz icin. Ne zaman sterseniz, gelip gidebilirsiniz. Fakat geceleri dikkatli olunuz. Bu etraf pek güvenilir bir etraf degil. Anahtarlari alip ” Sizinle konusmam gerekiyor” diyorum. Saat´e bakarak “Ne kadar?” „Bana lütfen yarim saat veriniz. Durum cok acil.“ Omuzlarini silkiyor ve ben kendisini ofisine kadar izliyorum. Büyük poposunu deri koltugun üzerine birakiyor. „ Ne tür yenilikler var?“ bir is adami gibi soruyor, cantasindan designer´ ler icin tasarlanmis kalemi cikartiyor ve her is adaminin yaninda bulunmasi gereken bloknot´ u cikartiyor. Agzim´ i acmadan yazmaya basliyor. Bütün ayrintilariyla Black davasinin bir özetini hizli bir sekilde sunuyorum. Bu sunum icin on dakika´ya ihtiyacim var. Sonra Lake sirketi tarafindan verilen istifa´nin hikayesini anlatiyorum. Dava´yi calmak icin Barry Lancaster´in beni nasil kullandigini anlatiyorum. Baski yaparak “Davayi bugün acmamiz gerekiyor” diyor. “ cünkü resmi anlamda dava Lancaster´e ait. Tahminimce yakin bir zamanda dava acacak.” Bruiser beni siyah gözleriyle inceliyor. Sanirim dikkatini üzerime cekmeyi basardim. Lake sirketinden mahkemede önce davranmak fikri hosuna gidiyor. “Müvekkiler ne durumda? Diye soruyor. Onlar Lake´I görevlendirdiler. “Evet, fakat ben bir daha onlarin yanina gidecegim. Onlar söylediklerime dikkat veriyor.” Evrak cantasindan Great Benefit aleyhinde dava´nin Barry ile birlikte saatlerce oturup birlikte hazirladigimiz orjinal dava evragini cikartiyorum. Bruiser büyük bir dikkat´le evragi okuyor. Sonra kendisine Barry x´e karsi olan istifa dilekce´sini veriyorum. Lancaster, benim hazirlamis oldugum evrak ve Black´ lerin ücünün de imzalama gerekliligi. Evragi yavasca okuyor. „Iyi bir is cikarttiniz, Rudy.“ Diyor ve kendimi tilki bir avukat gibi hissediyorum. „Tahminde bulunmama izin veriniz. Bu ögleden sonra dava´yi aciyorsunuz, ondan sonra fotokopiyle birlikte Black´ lere gidiyorsunuz. Fotokopi´ yi onlara gösteriyorsunuz, ondan sonra anlasma feshini imzalattirmaya calisiyorsunuz.“Dogru. Sadece isminize ve dava dilekce´sinde imzaniza ihtiyacim var. Is´i halleder haletmez sizi yeni gelismelerden haberdar edecegim.“ „Böylece Lake sirketine ciddi bir darbe vurulmus olacak.“ diyor ve düsünceli bir sekilde biyiginin bir telinden cekiyor. „Bu benim hosuma gidiyor. Dava´ nin degeri ne kadar?“ „Büyük ihtimal jüri´ nin kararlastirmis oldugu bir miktar. Mahkeme disi bir uzlasmanin gercekleseceginden süpheliyim.“ „Ve siz bunu denemek istiyorsunuz?“ „Tahminimce biraz yardima ihtiyacim olacak. Bir, iki sene sürebilir.“ „Sizi Deck Shifflet ´ le tanistiracagim, calisanlarimdan bir tanesi. Uzun zaman önce büyük bir sigorta sirketi icin calisti ve benim icin büyük anlasmalari ile ilgili rapor verdi.“ „Muhtesem“ „Ofisi sizinkinden daha uzak bir mesafe´de degil. Bu sey üzerinde calisin, ismimi yerlestirin ve daha bugün dava´yi acalim. Fakat müvekkiler´in de mutlaka onayini alin.” “Müvekkiler onaylarini verecekler.“ Diye temin ediyorum. Bu sirada gözümün önüne Buddy´nin Fairlane´ in icerisinde kedileri nasil oksadigi ve sinekleri kovaladigi resmi geliyor, Dot´un ön veranda da oturarak sigara icerken mektup kutusunu gözetlemesi, sanki her an Great Benefit´ten bir mektup gelecekmis gibi, ve kafasini kollarina dayiyan Donny Ray. Öksürerek „Konu´ yu degistirmek amaciyla „ diyorum. „Polis´den yeni bir haber var mi?“ Kendini begenmis vaziyette „Heyecan´a gerek yok“ diyor, sanki usta ayarlayici (aranjör) sihirli güclerini ortaya koymus gibi. „Tanidigim bir kac insanla görüstüm ve onlar kundakcilik oldugundan bile emin degiller. Bu günler boyu sürebilir.“ „Böylece beni gece´nin ortasinda tutuklayamazlar.“ „Tabii ki degil. Beni arayacaklarini söz verdiler, eger polis sizi tutuklamak istediginde. Onlara öyle bir durumda kendinizin teslim olacaginizi söyledim, depozito ödeyip … Fakat o duruma kadar gelmeyecek. O yüzden rahatlayiniz.“ Gercekten de rahatliyorum. Bruiser Stone´in polis´den söz alabilecek kapasite´ye sahip oldugundan eminim. “Tesekkürler” diyorum. Paydos ´a on dakika kala sirket´in genel müdürünün ofisine semt mahkemesinde adim atarak dava dilekceyi veriyorum. Böylece dava´yi Great Benefit Life Insurance sirketine ve anlasmayi satip kabolan Bobby Ott ismindeki avukat ´a karsi aciyorum. Müvekkil´lerim, Black´ler, 200.000 dolar tazminat ve 10 milyon para cezasi talebinde bulunuyorlar. Great Benefit´in net varliginin ne kadar oldugunu bilmiyorum ve bunu ögrenmek uzun zaman alacak. Kulag´a hos geldigi icin on milyon´u uydurdum. Dava avukat´lari bunu her zaman yaparlar. Tabii ki ismim hic bir yerde gecmiyor. Davacilarin dava sorumlusu J. Lyman Stone ve imzasi son sayfa´ yi süslüyor ve bütün sürece bir otorite kazandiriyor. Sirket´ in genel müdür yardimcisina sirket dava´nin acilmasi icin cek´I veriyorum, ve is´ e atilmis oluyoruz. Böylece Great Benefit ´e resmi anlamda dava acilmis oluyor. Kuzey Memphis´in düzenbazlarin yasadigi ve müvekkilerimi, birakmis oldugum sekilde buldugum, semt´e düzlüyorum. Buddy disarida. Dot Buddy Ray´I odasindan cikartiyor. Masa´da oturdugumuz sürede üc´ü dava dilekcesinin fotokopisini inceliyor. Büyük rakamlar´ dan fazlaca etkilendiler. Dot sürekli on milyonluk miktari tekrarliyor, sanki bir cekilis´te büyük ikramiye sahibiymis gibi. Sonucta Lake sirketinin o korkunc insanlarinin basina ne geldigini anlatmak zorundayim. Bir strateji celiskisi. Benim anlayisina göre cok yavaslardi. Davranmalarina yönelik baskim onlarin hosuna gitmedi. Ve saire ve saire. Onlar aslinda hic birsey´I umursamiyorlar. Dava acildi ve onlarin simdi bir ispati var. Istedikleri zaman ilgilendikleri hususu okuyabilirler. Bilmek istedikleri: Bundan sonra ne olacak? En erken hangi olay gerceklesecek? Hizli bir “karsilastirma” icin sans ne durumda? Bu sorular beni hic bir sey söyleyemez duruma getiriyor. Bu dava´nin cok uzun sürecegini biliyorum ve bunu onlardan sakladigim icin kendimi bir zalim gibi hissediyorum. Uzun bir konusma´dan sonra onlari eski avukat´lari Barry X. Lancaster´e olan mektubu imzalamaya ikna ediyorum, kisa bir anlasma feshi. Bunun disinda J. Lyman Stone sirketiyle bir sözlesme var. Bu yeni paket seklindeki kagit evraklarini anlatirken cok hizli konusuyorum. Mutfak masasinin birbirine benzeyen sandalyelerinden Donny Ray ve ben Dot´un yabani otlardan yürüyerek esini bir imza icin nasil ikna edebilecegini izliyoruz. Onlarla karsilastigim durumdan cok daha iyi bir durumda onlardan ayriliyorum. Bunca zamandan beri nefret ettikler sirket´e dava acmak kendilerini oldukca memnun etti. En sonunda kendilerini savunduler. Onlarin üzerinde cignenildi, ve onlarin fena dolandirildiklarina beni ikna ettiler. Ve su an her sene dava acan milyonlarca amerikalilardan bir taneler. Bu olay kendilerine yurtseven´lik duygusu kanzandiriyor. Paydos trafiginde sicak ve kücük arabamda oturuyorum ve inanilmaz gecen son 24 saat´ I düsünüyorum. Biraz önce cok süphe verici bir is anlasmasi imzaladim. Ayda bin dollar cok mütevazi bir rakam, fakat yine de bana korku veriyorlar. Bu verilen maas degil, bir borc ve Bruiser´in benim hem davalari hem parayi ayni zamanda kazanacagim fikrine nasil vardigini anlamiyorum. Eger Black davasindan bir sey kazanacak olursam, bu aylar sonra gerceklesir. Bir süre Yogi ´sde calisacagim. Prince parami hala nakit ödüyor, saat´te 5 dolar arti yemek arti bir kac bira. Bu sehir´de avukat´larindan takim elbise giyinmelerini, göze carpan-lüks arabalar sürmelerini, ihtisamli evlerde yasamalarini ve üst-düzey kulüplerde eglenmelerini bekleyen sirketler var. Tabii ki onlara Bruiser´in bana ödedigi aylik´tan cok daha fazla aylik ödeniyor, fakat bunun yerine onlara sosyal yükler yüklüyorlar. Benim sirket´im bunu yapmiyor. Istedigimi giyinebiliyorum, en son külüstür arabayi sürebiliyorum, istedigim yerlerde gezebiliyorum ve hic kimse hic bir zaman hic bir söz söylemeyecek. Sirket´ten birileri bana kendilerine cadde´nin diger tarafinda bulunan bir dans gösterisine eslik etmemi istese acaba nasil bir tepki veririm diye düsünüyorum. Aniden kendi patronum oluyorum. Trafik santim santim ilerledikce, bana inanilmaz güzel bir bagimsizlik hissi yasatiyor. Hayatta kalmayi basarabilirim! Bir müddet Bruiser icin calisacagim ve tahminen hukuk hakkinda kent merkezindeki büyük sirket´lerde ögrenebilecegimden daha fazla ögrenecegim. Böylesine bayagi bir sirket´ te insanlar´ in isimle ilgili alayci demeclerde bulunmalarina ve burun kivirmalarina direnecegim. Bununla bas´a cikacagim. Beni direncli (dayanikli) kilacak. Kisa zaman once kendimi once Broadnax ve Speer sonra Lake´de güvenli bir is buldugumu zannederken, cok kendimi begeniktim, o zaman simdi de asagilayacagim. Greenway Plaza´ya vardigimda hava karanlik. Arabalarin cogu otoparki terk ettiler. Caddenin diger bir tarafinda, kulüp Amber´in göze batan reklam panolari var ve alisilmis sayida kiralik arabalara sahip. Neon isigi binanin bütün cati´ sini ve bütün etrafini isitiyor. Memphis´de porno sektörü altin cagini yasiyor ve bu anlatmasi zor bir durum. Sayisiz kiliseleri ve incil´in kalbi olan cok tutucu görüslü bir sehir. Belediye´de bir is icin müracaat edenler istisnasiz siki ahlaki degerleri kabullenerek, bu davranis´ta secmenler tarafindan genelde ödüllendirilir. Porno isini hos görüp, belediye´ye secilen bir adayi düsünemiyorum. Bir araba dolusu is adamlarinin arabadan nasil ciktiklarini ve kulüp Amber´ e nasil gittiklerini gözlemliyorum. Dört japon arkadasiyla birlikte bir Amerikali , uzun ve yogun bir is gününün stresini atmak icin bir seyler icmek ve amerikan silicon sektörünün en yeni gelismelerini tartisarak bitirmeye calisiyorlar. Müzik simdiden cok sesli. Otopark hizli bir sekilde doluyor. Cabucak sirket´ in ön kapisina gidiyorum ve kapiyi aciyorum. Ofisler bos. Muhtemelen hepsi caddenin diger tarafinda. Bu öglenleyin J.Lyman Stone sirketinin calismakolik insanlarin yeri olmadigi kanisina vardim. Bütün kapilar kapali ve muhtemelen kilitli. Bu civarda kimse kimseye güvenmiyor. Benim de kapimi her zaman kilitleme niyetim oluyor. Bir kac saat burada kalacagim. Booker´i arayip kendisine yeni maceralarimi anlatmak zorundayim. Avukatlik sinavi icin gerekli hazirliklarimizi ihmal ettik. Üc sene boyunca birbirimizi destekleyip, motive etmeyi basardik. Avukatlik sinavini idam hükmü (ölüm cezasi) gibi karsiliyorum. 16 . Bölüm Gece´yi tutuklanmadan geciriyorum, fakat bunun yerine uykusuz. Saat bes, alti siralari beynime takilan tatsiz düsüncelere pes ediyorum ve ayaga kalkiyorum. Son 48 saat´in dört saatini bile uyumadim. Numara telefon kitabinda yaziyor ve alti´ ya bes dakika kala telefon aciyorum. Ikinci fincan kahve´mi iciyorum. Uykulu bir ses „Merhaba“ demeden önce, telefon on kere caliyor. „Barry Lancaster ile görüsmek istiyorum.” “Görüsmektesiniz” “Merhaba Barry, ben Rudy Baylor”. Öksürüyor, ve yataktan nasil zipladigini görebiliyorum. Daha sinirli bir ses ile “Ne istiyorsunuz? Diye soruyor. “ Sizi bu erken saat´ te rahatsiz ettigim icin özür dilerim, fakat sizi bir kac konularla ilgili bilgilendirmek istiyordum.” “Ne gibi, mesela?” “ Mesela, dün Black ailesi davalarini Great Benefit sirketine acti. Kendinize yeni bir ofis bulana kadar size bir fotokopi gönderiyorum. Black ailesi ayrica bir anlasma feshi imzaladilar. Böylece siz artik onlarin avukat´ I degilsiniz ve bu yüzden onlar icin dert etmenize gerek yok.” “Davayi nasil acabildiniz?” “Bu sizi gercekten ilgilendirmez” “Bu gercek fikriniz mi?” “Dava´ nin bir fotokopisini size gönderiyorum, ondan sonra kendiniz bunu ögrenebilirsiniz. Adresiniz degisti mi yoksa hala eski adresiniz mi gecerli? „“Posta kutumuz birlikte yanmadi“ „Peki. Beni bu kundakcilik olayina karistirmazsaniz cok sevinecegim. Bu kundakcilik olayiyla hic bir ilgim yok, ve beni bu olayin icine cekmekte israr ederseniz, o zaman size dava acacagim. Sizi sahteker.“ „Korkudan donuk kaliyorum“ „Buna inanirim. Ismimle oynamaya son verin.“ Bir yanit vermeden, telefonu kapatiyorum. Sonra bes dakika telefon´ a bakiyorum, fakat geri aramiyor. Ne korkak. Gazetelerin bu olayi nasil yansittiklari beni ilgilendiriyor, bu yüzden dus edip, üstümü giyinip karanliga karisiyorum. Trafik henüz pek yogun degil, güney´de bulunan hava limani yolunda Greenway Plaza yerine ilerken. Yavasca bu yer bana memleket havasi veriyor. Yedi saat önce ayrilmis oldugum yer´e yine park ediyorum. Amber kulübü sessiz ve karanlik, otopark cöplük ve bira siseleriyle kapli. Ofisimin bulundugunu zannetigim dar insaat alaninin yanina, ucuz bir café isleten Trudy isminde bir Alman kiraci olarak yerlesti. Kendisiyle önceki aksam bir ekmek icin bahse girdigimde tanistim. Saat alti´ da kahve ve donuts´lari satmak icin dükkani actigini söylüyor. Iceri girdigimde kahve´yi yeni hazirliyor. Toast´imi hazirlarken ve kahve ikram ederken, biraz sohbet ediyoruz. Kücük masa´da bir sürü erkek oturuyor ve Trudy´ nin beyninde baska isler var. Mesela Donut getireninin gecikmesi gibi. Elime gazeteyi alip pencerenin yakinlarinda günes dogarken bir masa´ ya oturuyorum. Yerel haberlerin ilk sayfasinda Bay Lake´ in depo evinin yanginlar icinde olan görüntüsü yayinlanmis. Kisa bir makale bina´ nin hikayesini anlatiyor. Tamamen hasar görmüs ve Bay Lake´ in kendisi hasari üc milyon tutarinda tahmin ediyor. “Restore isleri bes sene süren bir ask hikayesinden dogmustur.” Diye alintilaniyor. “Teselli edilemez durumdayim.” Aglamaya devam et, kücük oglan. Makale´yi hizli bir sekilde gözden geciriyorum ve hic bir yerde kundakcilik kelimesine rastlamiyorum. Polis suskunlugunu devam ettiriyorarastirmalar sürmekte, spekülasyonlar icin cok erken, yorum yok. Bilindik polis dili. Ismimin süpheli olarak gececegini tahmin etmemistim, fakat yine de icim rahatladi. Ofisimdeyim, mesgul gibi görünmeye calisiyorum, ve Bruiser iceri girdiginde önümüzdeki otuz gün bin dolarlik ücretleri nasil kazancagimi düsünüyorum. Calisma masama bir kagit evragi´ni atiyor. Ben de tutmaya calisiyorum. “Bu polis raporunun bir fotokopisi” diye kapiya dogru ilerlerken mirildaniyor. “Benim hakkinda mi? üzgün bir sekilde soruyorum. “Sacma. Bu bir polis raporu. Airways ve Shelby kösesinde dün aksam bir trafik kazasi. Buradan sadece bir kac blok uzaklikta. Ickili bir sürücünün olayla ilgisi olmasi mümkün. Kirmizi isikta dört yol agzindan gecmise benziyor.“ Durakliyor ve bana göz kirpiyor. „ ….birilerini mi temsil ediyoruz.“ „Henüz degil! Bu is icin siz varsiniz. Bu davayla ilgilenin. Kontrol edin. Bir anlasma kaynagi bulmaya calisin. Icinde bir kac yaralanmalar var gibi görünüyor.“ Kafam tamamen karisik, ve beni öyle yalniz birakiyor. Kapi kapaniyor ve kendisini hol´den mirildanarak gectigini duyuyorum. Kaza raporu yeni bilgilerle dolu: sürücüler ve yaninda oturan´ in , adresler, telefon numaralari, yaralanmalar, arabalarda hasar, ve görgü taniklari. Yerde bir cizim bulunuyor, polisin anlayisina göre olayin nasil gelistigine dair, ve bir cizim de arabalari ne durumda bulduklarini gösteriyor. Iki sürücü de yaralandi ve hastaneye götürüldü ve kirmizi da gecen sürücü büyük ihtimal ickiliydi. Ilginc bir hikaya, fakat su an ne yapmaliyim? Kaza dün aksam on´u on gec´e gerceklesti ve Bruiser bu raporu bu sabah eline gecirmeyi basardi. Raporu bir daha okuyorum, sonra uzun bir süre rapora bakiyorum. Kapiya bir tiklayis beni aklim karisik oldugum bu durumdan cikartiyor. “Buyrun”diyorum. Usulca fisildiyor ve kücük bir adam kafasini kapi´dan iceriye uzatiyor. Kaygili ve yüksek bir ses ile “Rudy?” diye sesleniyor. “Evet, iceri buyrun.” Dar kapi araliginin arasindan giriyor ve calisma masamin diger tarafinda bulunan sandalye´ ye yaklasiyor. “Ismim Deck Shifflet” diyor ve el tokalasmayi sunmadan veya gülmeden oturuyor. “Bruiser konusmak istediginiz bir dava oldugunu söyledi” Kendisinden sonra biri odaya girmis ve dinlemek istermis gibi kafasini ceviriyor. “Sizi tanidigima cok memnun oldum” diyorum. Deck´ in kirk veya elli yasinda oldugunu söylemek cok zor. Saclarin cogu dökülmüs ve kalan bir kac tutam sac fazla yag ile kalin alnina yapistirilmis. Kulak etrafi bölgesi ince ve cogunlukla gri. Kalinca ve kirlice camlari olan köseli tel gözlügü tasiyor. Kafa´sinin mi cok büyük veya bedeninin mi cok ince oldugunu söylemek cok zor. Fakat gercek su ki ikisi de birbirine uymuyor. Alni iki yarim yuvarlaklara bölünmüs, derin bir kirisikligin bulundugu orta yerde birlesiyor ve ondan sonra burun bölgesine yayiliyor. Deck karsima cikan en cirkin insanlardan bir tanesi. Yüzü ergenlik sivilcelerle dolu. Cene kismi adeta yokmus gibi. Konustugunda burnu cekiliyor, üst dudak havalaniyor ve hepsi ayni büyüklükte olan dört kesici dis meydana cikiyor. Iki cantali ve kirli beyaz gömleginin yakasi sökülmüs. Basit , kirmizi örme kravatinin dügümü yumrugum kadar büyük. Evet diyorum ve beni kalin camlardan dogru inceleyen iki büyük gözlerin icine bakmamaya calisiyorum. “Bu bir sigorta davasi. Burada calisan avukat´lardan birisi misiniz? Burun ve dudaklar birbiriyle carpisiyorlar. Disleri bana dogru isildiyor. “Aslinda, gercek anlamda degil. Henüz gercek bir avukat degilim. Hukuk okudum, fakat sinavi vermedim.” “Ah, ayni durumdayiz.” “Ah, gercekten mi” soruyorum. „Üniversite´yi ne zaman bitirdiniz?“ „Bes sene önce. Gördügünüz gibi avukatlik sinaviyla ilgili bir kac sorunum var. Alti kez denedim.“ Bu benim duymak istedigim degil. „Wow“ diye mirildaniyorum. Bir kimsenin bir sinav icin bu kadar cok yazilabilecegini düsünmemistim. „Bunu duyduguma üzgünüm.“ „Sinava sizin ne kadar bir süre kaldi? Soruyor ve bir daha etrafinda bakiniyor. Sandalye´sinin kenarinda oturuyor, sanki her an ayaga kalkmak zorundaymis gibi. Sag kolunun bas parmagi ile isaret parmagi sol elinin tersinin derisini cimcikliyor. “Temmuz ayinda. Bayagi zor, öyle degil mi?” “Evet, bayagi zor derdim. Bir seneden beri kaydimi yaptirmadim. Bir daha deneyip denemeyecegimi bilmiyorum.“ Beni huzursuz ettigi icin „Nerede okudunuz?“ diye soruyorum. Black davasiyla ilgili konusmak isteyip istemeyecegimi bilmiyorum. Duruma nasil uyuyor? Is´ te pay orani ne kadar? En yogun yüz siritmasiyla „Kalifornia´da“ diyor. Gözler aciliyor ve kapaniyor. Kaslar oynuyor. Dudaklar titriyor. „Aksam derslerinde. Eskiden evliydim, hafta´da elli saat calisiyordum. Ögrenmeye pek zaman yoktu. Mezun olabilmek icin bes sene okudum. Esim beni terk etti. Ondan sonra buraya tasindim. „ Cümleleri gittikce kisaliyor, sunra susuyor ve benimle bir kac saniye konusmuyor. „Evet, peki ne zaman´ dan beri Bruiser icin calisiyorsunuz?“ „Nerdeyse üc seneden beri. Bana diger avukat´ lar gibi muamele yapiyor. Davalari ben buluyorum,hazirliyorum, ve kendisine hisse´ sini veriyorum. Herkes mutlu. Sigorta davalari söz konusu olunca genelde benden onlar üzerinde calismam icin rica da bulunuyor. On sekiz sene Pacific Mutual icin calistim. Sonra biktim. Okumaya basladim.” Yine susuyor. Kendisini gözetliyorum ve bekliyorum. “Eger mahkeme önüne cikmak zorunda kalirsaniz, o zaman ne olacak?” Utanmis gibi siritiyor, sanki gercek anlamda bir kahramanmis gibi. “Söyle söyleyeyi,. Bir kac defa kendim gittim. Simdiye kadar yakalanmadim. Burada o kadar avukat var ki hepsini tanimak imkansiz. Eger bir dava acilirsa, o zaman Bruiser benim icin gider. Veya burada bulunan diger avukatlar.“ „Bruiser bu sirket´ te bes avukat´ in calistigini söyledi.“ „Evet, ben, Bruiser, Nicklass, Toxer ve Ridge. Fakat bunu sirket diye nitelendiremem. Burada herkes kendisinden sorumlu. Bunu cok hizli ögreneceksiniz. Kendi dava ve müvekkilerinizi kazanmak zorundasiniz, ve kazandiginizin üc´ te birini kendinizde birakabilirsiniz.“ Dürüstlügü hosuma gidiyor, böylece ben de söyle ekliyorum: Avukat´ lar masraflarini cikartabiliyorlar mi?“ „Bu ne istediklerine bagli.“ Diyor ve Bruiser dinliyormus gibi sandalye´ sinde kimildiyor. „Disarida cok rekabet var. Tam bana göre, cünkü senede hukuk isleriyle kirk bin kazanabiliyorum, avukatlik iznimin olmamasina ragmen. Fakat lütfen kimseye söylemeyin.“ Buna rüyamda bile cesaret edemezdim. „Benim icin bu sigorta davasinda calistiginiz zaman, ne kazanacaksiniz? Diye soruyorum. „Ah, o is. Is „karsilastirma´ ya „ kadar gelirse, o zaman massi´ mi Bruiser ödeyecek. Kendisine davalarinda yardimci oluyorum, fakat güvendigi tek insan benim. Burada baska hic kimse dosya´ larina dokunamaz. Burunlarini kendilerini ilgilendirmemesi gereken konular´a soktuklari icin Bruiser bir kac avukat´ i isten cikartti. Ben zararsizim. Avukatlik sinavini verene kadar burada kalmam gerekiyor.“ „Diger avukat´ lar nasil?“ „Iyi, bir geliyor bir gidiyorlar. Tam olarak en iyi avukat´ lari calistirmiyor biliyor musunuz? Genc insanlari yol´dan topluyor. Burada bir veya iki sene calisiyorlar, bir kac dava ve müvekkil edindikten sonra, kendi isyerlerini aciyorlar. Avukat´lar sürekli is degistirmekte. Bunu kime söylüyor?” “Size bir sey sorabilir miyim?” Olgunlugumdan taviz vererek söylüyorum. “Tabii ki.” Kendisine kaza raporunu veriyorum, ve hemen göz´ den geciriyor. “Bunu Bruiser size verdi, dogru mu?” „Evet, bir kac dakika önce. Benden ne bekliyor?“ „Dava´yi sizin arayip bulmanizi. Cignenmis adami bulmak, kendisine J. Lyman Stone sirketiyle bir sözlesme yapasi icin israr ´ da bulunmak, ve bütün geri kalan islerle tek basina lgilenmek. „Onu nasil bulayim?“ „Söyle söyleyeyim, su an kendisi hastane´deymis gibi görünüyor. Orada müvekkil bulmak tabii ki cok daha kolay.“ „Siz hastane´ ye mi gideceksiniz?“ „Tabii ki, bunu sürekli yapiyorum. Bruiser´in baskanlikla bir kac irtibatlari var. Hem de cok iyi is iliskileri bunlar, cünkü birlikte büyüdügü insanlar. Nerdeyse her sabah onlardan kaza raporlarini aliyor. Bunlari ofis´ te dagitiyor ve bizden yeni davalar bulmamizi bekliyor. Bunun icin uzman olmak gerekmez.“ „Hangi hastane?“ Büyük bir isteksizlikle kafa´sini salliyor. „Size üniversite´ de asil ne ögrettiler?“ “Fazla bir sey degil, fakat su kesin ki kaza magdurlarin nasil avlandigini ögretmediler.” “O zaman bunu oldugunca cabuk ögrenmeniz gerekir. Eger ögrenmezseniz, o zaman ac kalacaksiniz. Görüyor musunuz, burada yaralanmis sürücünün telefon numarasi yaziyor. Orayi ariyorsunuz ve telefon´ a cikana Memphis ilinin itfaiye´ nin can kurtarma hizmet´ine ait oldugunuzu söylüyorsunuz. Veya buna benzer bir sey ve sizin acilen, ismi her ne ise, yaralanmis sürücüyle konusmaniz gerektigini vurguluyorsunuz. Hastane´ de yattigi icin telefon´ a cikamiyor, bu dogru mu? Hangi hastane´de? Bilgisayariniz icin bu bilgi´ye ihtiyaciniz var. Bu bilgi´yi size verecekler. Her zaman basari gösteriyor. Hayal gücünüzü kullanin. Insanlar kolayca aldatilabilir.” Kendimi iyi hissetmyorum. Peki ondan sonra?” “Ondan sonra hastane´ye gidiyorsunuz ve adamla konusuyorsunuz. Äh özür dilerim, siz bu is´te henüz yenisiniz. Ne yapacagimizi size söyleyecegim. Hastane´ ye gitmek üzere elimize bir ekmek ici alip araba´ da yeriz, ondan sonra o tip´I yakalamaya calisiriz. Bunu kesinlikle yapmak istemiyorum. En cok bu yer´I bir daha dönmemek üzere terk etmek istiyorum. Fakat su an yapabilecegim baska bir is yok. `”Istemeyerek, peki” diyorum. Ayaga sicriyor. “Ev´ in önünde bulusuruz. Telefon acip, hangi hastane´ de yattigini ögreniyorum.” Hastane´ nin adi St. Peter´s Charity Hospital, kaza magdurlarin cogunun götürüldügü, gercek bir cilginlar evi. Kent´te ait ve bir cok hizmet´in haricinde sayisiz hastalar icin ücretsiz tedavi sunuyorlar. Deck bunu iyi biliyor. Kücücük minibüs´ ünün icinde kent´in icinde ilerliyoruz. Bu minibüs kendisine mahkeme tarafindan bosanma durumunda verilen tek esya. Bu bosanma seneler boyu süren bir asiri alkol kullanimindan ileri gelmistir. Su an icmiyor, ve anonim alkol kullanmayanlarin gururlu bir üyesi ve sigara´ yi da birakti. Fakat severek kumar oynadigini üzülerek itiraf ediyor ve Mississippi´nin devlet sinirinin hemen yani basinda kurulan kumarhaneler onu cok zorluyor. Eski esiyle iki cocugu Kalifornia´ da yasiyorlar. Bütün bu ayrintilar bana on dakika´ dan daha az bir süre´de aktarilirken, ekmek icimi yiyorum. Deck bir eliyle araba sürüyor, diger eliyle ekmek yiyor, oyana buyana kayiyor ve yüzü seki´ den sekil´e giriyor. Ve nerdeyse yarim Mephis hakkinda konusurken, agzin´in kenarindan bir parca tavuk salatasi düsüyor. Bu görüntü´yü görmeye dayanamiyorum. Doktor´ lar icin ayrilmis oto park alanina park ediyoruz, cünkü Deck kendisini doktor olarak gösteren bir park belgesine sahip. Koruma görevlisi kendisini taniyormus gibi görünüyor ve bize el sallayarak yol veriyor. Deck beni insanlarla dolu olan büyük salon´ da bulunan bilgi verilen yer´e götürüyor. Saniyeler icinde Dan Van Lendel´, gelecek´ teki müvekkilimiz´in, oda numarasini ögreniyor. Deck hafif topallamasina ragmen asansör´e dogru giderken kendisin´ e yetismek´ te zorlaniyorum. Bir grup hemsirelerin icinde beklerken „Bir avukat gibi davranmayiniz!“ diye kendisine fisildiyorum. Kim Deck´in bir avukat oldugu fikrine inanabilir. Suskun bir sekilde sekizinci kat´a kadar cikiyoruz ve bir sürü baska insanlarla birlikte asansör´ ü terk ediyoruz. Bu Deck icin rutin haline gelmis bir is. Büyük kafa´ sinin tuhaf sekline bakmaksizin, topallayan yürüyüs seklini ve bütün diger göz´ e batan davranislarini icimizden hic kimse algilamiyor. Insanlar´ la dolu bir hol´den dogru geciyoruz, ta ki bu hol iki hemsire odasinin birbiriyle kesisme noktasina gelene kadar. 886 numarali oda´ ya nasil gelecegini Deck gayet iyi biliyor. Hemsireler´ in, bakicilar´ in ve bir cizelge´ yi inceleyen bir doktor´ un yanindan sol´a dogru sapiyoruz. Bir duvar´da sürülebilir üzerinde yorgan bulunmayan yataklar sirali. Fayans´ la dösenmis yer tabani kullanilmis durumda ve temizlenmesi gerekir. Sol tarafta dört kapi ileride, kapi´ya tiklamadan yari karanlik iki yatakli bir odaya variyoruz. Birinci yatak´ta yorgani cenesine kadar cekmis bir adam yatiyor. Yatagin üzerinde bulunan kücücük televizyon´ dan pembe dizi izliyor. Bizi öyle dehset´ekapilmis bir sekilde inceliyor ki, sanki böbregini almaya gelmisiz gibi ve burada bulundugum icin kendimden nefret ediyorum. Baska insanlarin özel hayatlarina böyle saygisiz bir sekilde girmeye hakkimiz yok. Deck ise sakinligin ta kendisi. Bu utanmaz kendini begenmis´in daha bir saat´ ten az bir süre önce ofisime geldigine inanmak cok zor. O zaman daha kendi gölgesinden korkuyordu. Simdi korkusundan hic bir eser kalmamis. Acilip kapanabilir bölme-dolabin giris kismina gogru lerliyoruz. Deck, Dan Van Lendel´ in her hangi bir ziyaretcisinin olup olmadigini görmek icin bir an tereddüt ediyor. Kendisi yalniz ve kendini öne dogru itiyor. Nazik bir sekilde „Iyi günler Bay Van Lendel“ diyor. Bay Lendel büyük ihtimal yirmili yaslarin sonlarinda, fakat yüzü sargili oldugu icin, yasi zor tahmin ediliyor. Bir gözü nerdeyse tamamen sismis ve bir digerinin ise bir kesik yarasi bulunuyor. Bir kolu kirik, ve bir bacagi sargi´ da. Kendisi uyanik, böylece kendisine Allah´ tan ne dokunmak ne de bagirmak zorundayiz. Giris alan´inin yakinlarinda yatag´ in ayak ucuna dogru dikiliyorum, ve icimden hic bir doktor´ un, hemsire´ nin ve aile ferdi´nin gelmemesini ve bizi böylece yakalamamasini umut ediyorum. Deck üzerine dogru egiliyor. Bir rahibin empatisiyle „Beni duyabiliyor musunuz Bay Van Lendel? Diye soruyor. Van Lendel su an baglanmis ve hareket edemiyor. Kendisinin oturmayi istedigine veya baska türlü yatmayi istediginden eminim, fakat kendisi bize yardima muhtac sekilde bize bagli. Bunun onun icin nasil bir sok oldugunu düsünemiyorum. Bir anlik icin burada yatiyor ve tavana bakiyor, muhtemelen hala bilincsiz ve agrilar altinda ve saniyeler sonrasi hayatinda görmüs oldugu en tuhaf yüzler´den birine bakiyor. Daha iyi görebilmek icin göz kirpiyor. Kistirilmis dislerin arasindan konusarak „Siz kimsiniz?“ diye soruyor. Kistirilmis, cünkü disler birbirleriyle tel ile bagli. Bu adil degil. Deck gülümsüyor ve söyle diyor: Deck Shifflet, Lyman Stone sirket´ inden. Bunu inanilmaz yüksek bir öz güvenle söylüyor, sanki kendisinden burada olmasini beklermis gibi. “Her hangi bir sigorta sirketiyle konusmadiniz, degil mi?” Böylesine kolay bir sekilde Deck kötü insanlari geride birakiyor. Bunlar biz degiliz. Bunlar sigorta tipleri. Böylece bir cok hayirli is´ e imzasini atmis oldu. Simdi ise güvenilir kisi. Digerlere karsi mücadele veren bizler. Van Lendel siritarak “Hayir” diyor. „Iyi. Onlarla konusmayin. Deck “Onlar sizi sadece dolandirmak istiyor.” Diyor. Biraz daha yaklasiyor ve tavsiyelerde bulunuyor. “Kaza raporunu göz´ den gecirdik. Kuskusuz kirmizi isigin ihlali. Yaklasik bir saat icinde oraya gidecegiz.” Diyor. Önemli bir kisiymis gibi saat´ ine bakarak” ve kaza yerininin resmini cekerek, taniklarla konusarak, bilirsiniz konuyla ilgili olan her sey. Sigorta arastirmacilar´ I taniklar´a bizden önce ulasmamalari icin elimizi cabuk tutmaliyiz. Taniklarin yanlis ifade vermeleri yönünde daha önceleri kendilerine rüsvet verildi ve benzer hileler. Hizli davranmamiz lazim, fakat bunun icin sizden yetki´yi almamiz gerekiyor. „Sizin bir avukat´iniz var mi?“ nefesimi tutuyorum. Eger Van Landel agabesinin avukat oldugunu söylerse, o zaman ben disariya cikiyorum. „Hayir diyor.“ Deck telase ediyor. „Daha önce söyledigim gibi, elimizi cabuk tutmaliyiz. Sirketimiz Memphis´ deki baska bir sirket´ ten daha fazla trafik kazalari üzerinde calisiyor ve büyük miktar´ da para kazaniyoruz. Sigorta sirketleri bizden korkuyor. Ve biz bir cent talep etmiyoruz. Sadece kazandigimizin üc ´te birine el koyuyoruz. Bunu söylerken bir bloknot´ un ortasindan bir anlasma cikartiyor. Bu kisa bir sözlesme- bir sayfa´da üc paragraf. Deck anlasmayi yüzü´nün önünde salliyor ve Van Lendel anlasmayi almak zorunda kaliyor. Saglikli koluyla elinde tutuyor ve okumaya calisiyor. Zavalli adam. Henüz yeni hayatinin en zor gecesini gecirdi ve yasadigi icin cok mutlu ve simdi sismis gözler ile bilincsiz bir sekilde bir hukuki evrak okumak ve zeki bir karar vermek zorunda. Nerdeyse yalvararak „Esimi bekleyebilir misiniz? Diye soruyor. Yakalanmak üzere miyiz? Yataga yaslanmak isterken görmeyerek ayagam bir kablo´ ya takiliyor, bu yüzden ayaga bir anda bir kac santimetre hava´ ya kalkiyor. „Ahhh! Diye inliyor. Hemen „Özür dilerim“ diyorum ve ellerimi geri cekiyorum. Dot beni sanki öldürmek istiyormus gibi bana bakiyor, sonra duruma hakimiyet kazaniyor. „Esiniz nerede“ diye soruyor. Bir daha fakura „Ahh! Diye inliyor. Baska türlü davranamadigim icin „özür dilerim“ diyor. Sinirlerim alt üst oluyor. Van Lendel beni korku dolu inceliyor. Iki elimi de pantolon ceplerine koyuyorum. „ Yakinda geri gelecek“ diyor, her hece´de aci cektigi apacik orta´ da. Deck´ in her bir söylenene bir cevabi var. „ Kendisiyle ofisimde daha sonra konusacagim. Kendisiyle ilgili bir cok bilgi´ ye ihtiyacim var. Imza atmayi kolaylastirmak icin Deck zeki bir sekilde bloknot´unu sözlesme´ nin altina koyuyor ve bir tükenmez kalemin kapagini cikartiyor. Van Lendel bir seyler mirildandik´ tan sonra tükenmez kalemi aliyor ve ismini karaliyor. Deck sözlesme´ yi yine bloknot´ un altina yerlestiriyor ve yeni müvekkiline kart´ini veriyor. O kisi´yi J. Lyman Stone´sirketinin avukat yardimcisi olarak görüyor. “Simdide bir kac hususlar” diyor Deck. Ses tonu emir verici bir sekilde. “Doktor´unuzla haric baska hic kimseyle konusmayin“ Sigorta´ dan adamlar gelip evrak ve benzeri dökümanlar´ i imzalamaniz yönünde sizi rahatsiz edecekler, tahminen hemen bugün. Belki size bir „karsilastirma“ bile sunacaklar. Sakin bu insanlarla hic bir durumda konusmayin ve ben okumadan hic bir sey imzalamayin. Numaram sizde var. Beni gece ve gündüz arayabilirsiniz. Arka yüzünde Rudy Baylor´ un numarasi yaziyor, onu da her zaman arayabilirsiniz. Bu dava´ yi birlikte hazirlayacagiz. Daha sorunuz var mi? Homurdanmadan ve inlemeden önce „Iyi“ diyor Deck.“ Yarin sabah Rudy bir kac evraklar ile yaniniza gelecek. Esinizin bizi daha bugün aramasi icin bir seyler yapin. Kendisiyle konusmamiz cok önemli.” Van Lendel´ in saglikli bacagina vuruyor. Kararini degistirmeden bizim kalkip gitmemiz dogru olur. „Sizin icin cok paralar kazanacagiz“ diye Deck garanti veriyor. Vedalasip oda´ yi hizli bir sekilde terk ediyoruz. Hol´e varir varmaz Deck gururlanarak sunlari söylüyor: „Bu is böyle yapilir, Rudy. Bir cocuk oyuncagi.“ Tekerlekli bir bayan´in önünden cekiliyoruz ve bir hasta´ nin sürülebilir yataginda götürülmesi icin bekliyoruz. Hol insanlar´la dolu. “Adamin bir avukat´I olmus olsaydi, ne olurdu?” diye soruyorum ve normal bir sekilde nefes almaya calisiyorum. “Kaybedebilecegimiz bir sey yok, Rudy. Bunu her zaman düsünmeniz lazim. Hic bir seyle buraya gelmedik. Bizi her hangi bir nedenden dolayi kapi´nin önüne koymus olsaydi, o zaman ne kaybederdik. Biraz seref biraz , biraz özgüven. Argüman´larin hepsi mantikli. Hizli yürüyorum ve nasil adim adim ilerledigini söylememeye calisiyorum. “Görüyor musunuz, Rudy. Size Üniversite´de bilmeniz gerekenleri ögretmiyorlar. Kitap ve kuram´ lardan baska hic bir sey degil ve hukukculuk meslegini bir gentleman meslegi olarak yansitmak. Etik ilkelerle dolu bir kitaba dayanan bir icten egilme.” “Etik ilkelere karsi neyiniz var?” “Sanirim, hic bir sey. Benim görüsüme göre bir avukat müvekkiler´I icin mücadele etmesi, para calmamasi, ve yalan söylememesi gerekir. Bilirsiniz, en önemli seyler.” Deck ve etik ilkeler hakkinda. Saatlerce etik ve ahlaki süpheli durumlari cözmeye calistik ve Deck etik anlayisini üc ilkelere indirdi: müvekkil´ in icin mücadele et, hirsizlik yapma, yalan söylememeye calis. Aniden sol´a sapip ve bir digger hol´a geciyoruz. St. Peter´s daha sonra yapilmis yapilar´ dan olusan bir labirint. Deck tam konusma yapacak hava´ da. “Fakat size üniversite´ de ögretilmeyen, size zarar verebilir. Mesela Van Landel´ i örnek alalim. Odasinda bayagi rahatsiz oldugunuzu gözlemledim. „Evet öyleydim“ „Öyle olmamaniz gerekir.“ „Kaza madurlarini böylece dolandirmak ve dava´ lari bu sekilde kazanmak cok ahlak disi bir olay.“ „Dogru. Fakat bu kimi ilgilendirir? Baskasindan daha cok bizi ilgilendirmesi daha iyi. Size önümüzdeki yirmi dört saat´te Van Landel ´in yanina en az bir avukat´in gelip kendisini bir anlasma imzalamaya zorlayacagindan eminim. Bu is bu tarz da yapilir, Rudy. Buna rekabet denilir. Disarida sayisiz avukat dolaniyor.“ Sanki bunu bilmiyormus gibi. „Bu adam bu is´ I takip etmeye devam edecek mi? diye soruyorum. “Büyük ihtimal. Simdiye kadar sansimiz vardi. Kendisini dogru zamanda yakaladik. Bir avukat olarak hasta odasina girdiginiz zaman durum yüzde elli, yüzde elli. Fakat noktali cizgi´yi imzaladiktan sonra imza´yi fesh etmemeleri yüzde seksen. Bir kac saat icinde kendisini arayip, esiyle konusup davayi konusmak icin kendisini ziyaret edeceginizi teklif etmelisiniz.” “Ben mi?” “Tabii ki. Cok basit. Görmenize izin verdigim bir kac dosya var. Bunun icin bir beyin cerrahi olmaniz gerekmiyor. „Fakat ben bilmiyorum…“ „Dert etmeyin, Rudy. Bu bina´dan korkmayiniz. Su an Van Lendel bizim müvekkilimiz. Onu ziyaret etmek en dogal hakkiniz ve hic kimse buna karsi bir sey yapamaz. Hic kimse sizi disariya atamaz, Rudy. Rahatlayiniz“. Cafeteria´ nin ücüncü katinda plastik kaplarindan kahve iciyoruz. Deck bu kisa süre önce restore edilmis bir cafeteria´yi tercih ediyor, cünkü ortopedik departmanin yakinlarinda. Bu cafeteria´ nin varligindan cok az avukat haberdar. Bütün hastalari incelerken kisik bir ses ile avukatlar´ in hastane cafeteria´larinda gezinme aliskanliklari oldugunu ve yaralilarla iletisim kurduklarini söylüyor. Bu tür davranistan tiksinerek bu olayi anlatiyor. Deck´in alayla pek fazla ilgisi yok. J.Lyman Stone sirketinin yeni calisani olarak benim yeni isimin bir parcasi burada oturup, cimenleri bicmek. Iki blok uzaklikta olan Chumberland Hastanesinin birinci katinda büyük bir cafeteria var, V.A. hastanesinde ise üc cafeteria. Deck tabii ki bu cafeteria´ larin nerede oldugunu biliyor ve bilgisini benimle paylasiyor. En büyük kaza cerrahi klinige sahip oldugu icin St. Peter´s ile baslamami tavsiye ediyor. Bir pecetenin üzerine gelecekteki büyük hasta kaynaklarini bir kartin üzerine ciziyor---büyük cafeteria, ikinci katta dogumhane´ nin yaninda bir yeme-icme yeri ve giris alaninin yakinlarinda bir café. Geceleri hasta bulmak olduka kolay, cünkü hastalarin cogunun canlari odalarinda sikiliyor ve buna imkanlari oldugu zaman severek bir yemek yiyorlar. Bir kac sene once Bruiser´ in bir kac avukat´ larindan biri gece bir de büyük cafeteria da gezindi. Burada agir yaniklari olan bir gence rastladi. Bir sene sonra dava iki milyon tutarinda bir “karsilastirmayla” sona erdi. Sorun sadece gencin Bruiser´ e is cikisi verip, yerine baska bir avukat tutmasi. Hayal kirikligina ugramis bir avci gibi “ Elimizden kacirdik. “ diyor. 17. Bölüm M.A.S.H. ´nin tekrarindan sonra Bayan Birdie saat on bir de uyumaya gidiyor. Aksam yemeginden sonra beni bir cok kez televizyon´ un önünde oturmaya davet etti. Fakat simdiye kadar dogru özürleri sunabildim. Dairemin önündeki merdivenlerde oturuyorum ve evinin karanlik olmasini bekliyorum. Bir kapidan diger kapiya ilerlerken, kilitleri control ederken ve jaluzileri indirirken silueti´ni görebiliyorum. Hic kimsenin son senelerini yalniz ve sevdiklerinden uzak bir sekilde gecirecegini inanmadiklarina ragmen yasli insanlarin yalnizliga alistiklarini tahmin ediyorum. Daha genc yaslarda bu yaslilik zamanini torunlariyla gecireceginden kesin emindi. Kendi cocuklari yakinlarda oturup, annelerini görmek icin günlük ziyaret edip, kendisine cicek, buiskuit ve hediyeler getirirlerdi. Bayan Birdie´ nin niyeti son senelerini eski bir ev´ de mazi´ye karismis hatiralarla gecirmek degildi. Cocuklari ve torunlariyle ilgili cok nadir konusuyor. Etrafta bir kac resim bulunuyor, fakat moda´ ya göre cok eskiler. Uzun haftalardan beri burdayim ve bir kere bile aile fertleriyle iletisim kurdugunu görmedim. Aksamlari kendisiyle oturmadigim zaman vicdan azabi duyuyorum, fakat bunun icin gecerli nedenlerim var. Komik komedi dizilerini ardi ardina izliyor, ben de bunlari bir türlü sevemiyorum. Bana durmaksizin bu dizileri anlattigi icin izledigini biliyorum. Bunun haricinde avukatlik sinavi icin calismam gerekiyor. Mesafeli olmamin bir nedeni daha var. Bayan Birdie cok belirgin bir sekilde evin boyanmasi gerektigini ima etti ve bir gün toprak kaplama dagitimiyla sona erdiginde bir sonraki proje icin zamani olacagini söyledi. Bugün Atlanta´ da bulunan bir avukat icin J. Lyman Stone sirketinin avukat yardimcisi olarak bir mektup yazdim. Ve Bayan Birdie´nin son esi Anthony L. Murdine´nin mirasi icin bir kac bilgi rica ettim. Arastirmalarim cok yavasca ilerliyor ve yeni bilgiler kazandirmiyor. Yatak odasinda isik sönüyor ve teleme merdiveni yavasca iniyorum. Yalinayak ve ayak uclarina basarak iki agacin arasinda bulunan nemli cimenin üzerinden yürüyorum. Bu agacta kullanilmis ve eski bir hamak asili. Dün gece kendimi yaralamadan icinde bir saat sallandim. Hamak ile agaclarin arasina ve dolu ay´a güzel bir manzara olusuyor. Yavasca sallaniyorum. Sicak bir gece. Bu ögleden sonraki hastane´deki Van-Landel olayin´ dan sonra cok üzgünüm. Nerdeyse üc sene önce hukuk egitimimi bir gün bana verilen yetkiyle toplumu kücük kapsamda düzeltecegime inanarak tipik ve asil bir niyetle basladim. Kutsal bir meslek icraat etmek, ve her avukat´ in uymayi amacladigi etik bir inanca inanmak. Buna gercekten inandim. Dünya´yi degistiremeyecegimi biliyordum, fakat yogun baski altinda calisan keskin zekali ve yüksek degerlere yönelen insanlar´in icinde calismayi hayal ediyordum. Cok siki bir sekilde calismak istiyordum, meslegimde ilerlemek istiyordum ve böylelikle müvekkiler kazanmak istiyorum. Yani gazete´ ye ilanlar vererek degil de, namim sayesinde müvekkil edinmek istiyordum. Ve zaman icerisinde yeteneklerim ve ücretim gelistikce, cok fazla para kazanamayacagim davalar ile müvekkiler ile calisma durumda olurdum. Bu tür hayaller hukuk egitimine yeni baslamis olan ögrencileri icin pek nadir degil. Fakulte lehine saatlerce etik ilkeleri hafizamiza almayla ve tartismayla gecirdigimizi söylemek lazim. Bu konu o kadar incelendik ki nerdeyse meslegin zor kurallardan olusan bir sisteme dayali oldugunu düsündük. Ve su an gercek hayati görünce üzülüyorum. Simdi hastane cafeteria´ larinda ayda bin dolar´a avcilik yapan bir insan´in seviyesine düstüm. Kendimi nasil gelistirdigimi düsünürsem, kendimi iyi hissetmiyorum ve bu düsüs´ün hizina saskinim. Lise de en iyi arkadasim Craig Balter di. Iki sene birlikte yasadik. Gecen sene dügününe gitmstim. Liseye basladigimizda Craig´ in hedefi bir lise´ de tarih ögretmekti. Kendisi cok zekiydi ve lise´yi kolaylikla gecti. Hayatimizda kendimizi nasil gelistirecegimize dair uzun sohbetlerimiz vardi. Eger ögretmeye kakissaydi yeteneklerinin altinda kalacagini düsünüyordum ve kendisi gelecekteki kendi meslegimi kendisikiyle karsilastirdigim zaman cok sinirleniyordu. Gözüm cok para ve basariya giden istikrarli bir cikis´ taydi. Hedefi sinif ´ti, kendisinin etkileyemeyecegi unsurlara bagli bir gelir. Craig yüksek lisansini yapip, bir bayan ögretmenle evlendi. Su an dokuzuncu sinifta tarih ve sosyal bilimler ögretiyor. Esi hamile ve anaokulunda calisiyor. Kirsal alanda bir kac tarlalik alan ile bir bahce´ye sahip güzel bir evleri var ve tanidigim en mutlu insanlar. Ikisi birlikte tahminen neredeyse senede elli bin dolar kazaniyorlar. Fakat Craig icin para´ nin bir önemi yok. Craig her zaman yapmak istedigini yapiyor. Ben ise ne yaptigimin farkinda degilim. Genc insanlarla iletisim halinde oldugu icin Craig ´ in isi cok tatmin edici. Isi´nin anlamiyla ilgili kesin bir düsüncesi var. Ben ise yarin sabah sucsuz ve kendini kötü hisseden bir müvekkil´in yanina kendisiyle ilgilenmek üzere ofisime gidecegim. Eger avukatlar ögretmenler kadar kazaniyor olsalardi, o zaman on hukuk fakultelerinin dokuzu kapanmasi gerekirdi. Böyle kalamaz. Fakat bir seylerin degisebilmesi icin benim en az daha iki felaket´e hazirlikli olmam gerekir. Ilk önce Lake yangini yüzünden tutuklanabilir veya baska türlü rahatsiz edilebilirim ve ikincisi avukatlik sinavini kaybedebilirim. Iki olanagi da düsündügüm zaman hamak´ ta sabahlara kadar uyumuyorum. Bruiser zamaninda ofise variyor, gözlerinin ici kirmizi ve her bir yeri tutulu, fakat en kaliteli avukat´ lik giyisisiyle- pahali bir takim elbise, kaliteli beyaz bir gömlek, cok sik bir saten kravat. Bu sabah ucusan uzun saclari fazla´ dan yikanmisa benziyor. Temizlikten parliyor. Mahkeme´ ye dogru alel acele yol´a konuluyor, bir uyusturucu davasinda ön görüsmelerde bir kimseyi savunmak icin. Kendisinden talimatlari almak icin calisma masasina cagrildim. Bir yigin evrak ve dosyalarin icine kaybolmus bir sekilde „Van Landel davasinda iyi is cikarttiniz.” Diyor. Dru arkasinda bir takim islerle meskul ve kendisine uzak. Köpek baliklari kendilerini ac bir sekilde inceliyorlar. “Bir kac dakika once sigortayla konustum. Maddi anlamda yeterince kaynak bulunuyor. Kimin sorumlu oldugu belli. Genc ne kadar agir yarali? Dün aksam hastanede Dan Van Landel ve esiyle birlikte cok sinir bozucu bir saat gecirdim. Gelde ne kadar para alacaklari yönünde sayisiz sorulari vardi. Cok az net cevaplarim vardi, fakat bunun yerine hukuk dilini kullandim. Simdiye kadar mücadele etmeye devam ediyorlar. „Bir kirik bacak, bir kol, bir cok kaburga, sayisiz kesik yaralari. Doktor on gün hastanede kalmasi gerektigini söylüyor.“ Bunun üzerine Bruiser gülümsüyor. „Mücadele etmeye devam edin. Arastirmalarla ilgilenin, Deck´ e kulak verin. Bu cok güzel bir „karsilastirma“´ ya neden olabilir. Bruiser icin güzel, fakat benim icin hic bir pay oranim olmayacak. Bu dava bana hic bir ücret kazandirmayacak. Bir dosya´ yi alirken kafama “ Polis yangin ile ilgili ifadenizi almak istiyor.” Kakiyor. “Dün aksam kendileriyle konustum. Benim huzurumda bu ofis´ te yapiyorlar.” Sanki anlasilmis bir randevu ve baska secenegim yokmus gibi yansitiyor. “Peki ya yapmayi reddedersem? Diye soruyorum. “O zaman büyük ihtimal sorgu icin karakol´a cagirilacaksiniz. Eger saklayacak bir seyiniz yoksa, ifadenizi yapmanizi tavsiye ediyorum. Ben size eslik edecegim. Bu konuyu benimle görüsebilirsiniz. Onlarla konusun, ondan sonra sizi rahat birakacaklardir.” “O zaman kundakcilik olduguna inaniyorsunuz? “Onlar bundan emin.” “Peki benden ne ögrenmek istiyorlar?” “Nerede oldugunuzu, ne yaptiginizi, zamanlar, yerler ve cinayet yerinde bulunmadiginiza dair bir ispat, ve saire.” “Her seyi cevaplayamayabilirim, fakat gercekleri anlatacagim.” Bruiser gülüyor. “O zaman gercek sizin serbest kalmanizi saglayacak.” “Bunu not etmeme izin verin.” Bu ögleden sonra saat iki diyelim.“ Onaylayarak bas salliyorum, fakat bir sey söylemiyorum. Yaralandigim bu anda Bruiser Ston´ e tam güven duymam cok tuhaf, normalde baska durumlarda kendisine güvenmeyecegim bir tip. „Biraz bos zamana ihtiyacim var Bruiser.“ Diyorum. Elleri hava´ da donuk kaliyor ve saskin bir sekilde beni inceliyor. Dru bir kösede dosya dolabiyla meskul iken , durakliyor, ve bakiniyor. Köpek baliklarindan bir tanesi beni duymus gibi oluyor. „Daha yeni basladilar“ diyor Bruiser. „Evet biliyorum. Fakat avukatlik sinavi ´na az kaldi. Ögrenmekle geri ´de kaldim.“ Kafasini bir tarafa egiyor ve biyigiyla oynuyor. Bruiser zevkle icki ictiginde gözleri sertlesiyor. Simdi Laser gibiler. „Ne kadar bos zaman?“ „Her sabah gelip öglene kadar calisirdim. Ve sonra dava listem ve randevü takvimim uygun görürse, kütüphane´ye gidip, ders calisirdim. Komik olmak isteme cabam pek basari getirmiyor. Ani bir gülümsemeyle „Siz Deck ile ögrenebilirsiniz“ diyor. Bu bir saka diyorum, ve suclu gibi gülüyorum. Yine ciddi bir sekilde „Ne yapabileceginizi size söyleyecegim“ diyor. „Öglene kadar calisiyorsunuz, sonra kitaplarinizi toplayip St. Peter´s cafeteriasina gidiyorsunuz. Istediginiz kadar calisin, fakat etrafdaki hastalari da unutmayin. Sinavi gecmenizi isterim, fakat su an yeni davalar kazanmak benim icin daha önemli. Size her an ulasabilmem icin handy´ nizi yaniniza alin. Bu adil bir teklif mi?” “Bunu neden yaptim.” Avukatlik sinavindan söz ettigim icin kendimi zorluyorum. Saskinlikla “Evet” diyorum. Dün gece hamak´ ta yatarken, biraz sans ile St. Peter´sden kacinabilecegimi düsünmüstüm. Ve su an orada “görevliyim”. Dairem´ de de bulunan ayni iki polis sorgum´la ilgili onayini alabilmek icin Bruiser ile iletisim kuruyorlar. Ofisinin bir kösesinde kücük, yuvarlak bir masa´ da oturuyoruz. Kayit yapan iki ses alma cihazi masa´ nin üzerinde duruyor. Cok hzi bir sekilde sikici oluyor. Iki „palyoca´ ya“ ilk ziyaretlerinde anlattigim hikaye´ yi tekrarliyorum ve bu konu´ yu islemekle sayisiz saatler öldürüyoruz. Önemsiz ayrintilar ile ilgili celiskiler´e sokmaya calisiyor. Ve sizin kendisinin koyu mavi bir gömlek tasidigini söylediginizi sandim, ve simdi de mavi gömlek oldugunu söylüyorsunuz. Fakat ben gercegi söylüyorum. Saklanacak bir yalan yok ve bir saat sonra islerine yarayacak insan olmadigimi anladilar. Bruiser yavasca sinirleniyor ve birden fazla, is´te ilerlemesi gerektigini söylüyor. Kendisine bir müddet kulak veriyorlar. Polislerin Bruiser´ de korktuklarina eminim. Nihayet burayi terk ediyorlar ve Bruiser bu dava´ nin burada kapandigini söylüyor. Aslinda artik bir süpheli degilim, onlar kendilerine sadece destek ediniyorlar. Yarin sabah sefiniz´le konusacak ve dosyamin kapanmasini saglayacak. Kendisine tesekkür ediyorum. Avcumun icinde yer bulacak sekilde, bana kücücük bir telefon veriyor. „Bu telefonu her zaman yaninizda tasimaniza bakin.“ Diyor. „Özellikle sinav icin calistiginizda. Belki size cabuk ulasmam gerekebilir.“ Kücük cihaz aniden daha da agirlasiyor. Bu cihazla birlikte kendisinin „keyfi anlarina“ sürekli maruz kaliyorum. Ofisime gitmeme izin veriyor. Kendimi sartlandirarak ortopedik departmanin yakinlarindaki cafeteria´ ya gidiyorum. Etrafimdaki insanlari göz ardi edip köseme cekiliyorum, materyallerim üzerinde calisiyorum ve Handy´ mi yanimda tutuyorum. Yemek daha da kötü olabilirdi. Yedi senelik Üniversite cafeteria´ sindan sonra her sey lezzetli geliyor. Yemegim icinde baharatli peynir ve chips´ in bulundugu ekmek icinden olusuyor. Sirtim duvar´ a dönük bir sekilde köseli bir masa´ ya oturuyorum ve evraklarimi masa´ya dagitiyorum. Önce ekmek icimi yiyorum, sonra diger yemek davetlilerini inceliyorum. Iclerinden cogunun tip giysisi giyiniyor, önlüklerin icinde doktorlar, yeleklerin icinde hemsireler ve beyaz ceketleri icinde laboratuvar calisanlari. Kücük gruplar seklinde oturuyorlar ve benim hic duymadigim hastaliklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili konusuyorlar. Normalde saglik ve dogru beslenme´ ye dikkat etmesi gereken insanlar, var olabilecek en zararli besin maddelerini tüketiyorlar. Patates kizartmasi, ekmek ici, üstü pisirilmis ekmekler ve pizza. Bir grup genc doktoru yemek´ te izliyorum ve iclerinde sinav icin calisan ve sonra dava acmayi planlayan bir avukat´in oturdugunu bilselerdi ne düsündüklerini cok bilmek isterdim. Onlari rahatsiz edeceginden süphe duyuyorum. Onlar gibi burada bulunmak benim de hakim. Kimse beni umursamiyor. Ara sira deyneklerle iceriye bir hasta geliyor veya bir bakici tarafindan getiriliyor. Atlamaya hazir bir vaziyette bulunan baska avukatlari göremiyorum. Saat altida ilk fincam kahve´mi satin aliyorum ve sözlesme hukukiyle, emlak hukukunu ayrintili bir sekilde calismaya basliyorum, bu konular ilk akademik yilimin kabus günlerini canlandiran konulardi. Konu´ya bir hakimiyet kazanmaya calisiyorum. Simdiye kadar hep erteledim, fakat artik bir “ Yarin “ olmayacak. Fincanimi doldurmak amaciyla bir saat sonra ayaga kalkiyorum. Cafeteria büyük ölcüde bosaldi ve salonun diger ucunda outran iki hasta´ yi fark ediyorum. Nereye bakarsan, alci materyalleri ve cöp. Deck bunlara hücum ederdi, fakat ben degil. Bir müddet sonra saskinligimi gizleyemeden kendimi burada iyi hissettigimi fark ediyorum. Burasi sakin ve hic kimse beni tanimiyor. Ders calismak icin en ideal kosullar. Kahve fena degil, ve fincani yeniden doldurmak fiyat´ in sadece yarisi. Bayan Birdie´den cok uzak bir yerdeyim ve bu yüzden bedensel is´ ten bayagi uzakta. Is verenim burada olmami bekliyor ve avciliga cikmami beklemesine ragmen cikmadigimi hic bir zaman ögrenmeyecek. Sabit bir oranimin olmadigi kesin. Sonucta hic kimse benden hafta´ da bir sürü dava bulmami isteyemez. Telefon usul ve hafif bir ses tonu cikartiyor. Bu kisi sadece kontrol etmek isteyen Bruiser. Sansli miydiniz? Hayir diyorum ve salonun etrafinda bakiniyorum. Ve iki tekerlekli kisilerin birbirlerinin hasar durumlarini karsilastirmalarini görüyorum. Sefiyle görüstügünü ve durumun iyi oldugunu söylüyor. Baska ipuclarini ve süphelileri takip edeceginden emin. Bir kahkahayla Petri Heil! Diyor ve baglanti kopuyor, süphesiz Prince ile bir kac icki icmek icin Yogi´ ye dogru gidiyor. Bir saat calistiktan sonra masami terk ediyorum ve Dan Van Landel´ i aramak icin sekizinci kat´ a kadar cikiyorum. Agrilari var, fakat konusmaya niyetli. Diger sürücünün sigortayla iletisim kurdugumuzu ve güzel bir anlasmanin bizi bekledigi güzel müjde´yi iletiyorum. Bu dava icerebilecegi her seyi icerebiliyor, ve Deck´ in bana daha önce söylemis oldugu seyleri tekrarliyorum. Acik ortada olan bir mali sorumluluk ( alkollü bir sürücü bile), sigorta yönünden yeterince maddi güvence (kaynak), ve iyi yaralanmalar. Iyi burada bir kac kirilmis kemigin kendini kalici bir zarar´ n büyüleyici durumuna gelistirebilmesi demek. Dan sevincli bir sekilde gülüyor. Parasini simdiden saymaya basliyor. Fakat Bruiser´le pasta´ yi henüz paylasmadi. Vedalasiyorum ve yarin bir daha gelmeye söz veriyorum. Hastane´ ye gitmem istenildigi icin, bütün müvekkilerimle ilgilenebilirim. Buna hizmet denilir! Dönüsümde cafeteria yine dosdolu. Kösemdeki masama yine oturuyorum. Kitaplarimi orada biraktim ve iclerinin birinin üzerinde net bir sekilde Elton Bar Review okunabiliniyor. Yerime oturdugumda yan masada bulunan ve beni süpheli bir sekilde inceleyen bir grup genc doktor´ un ilgisini cekti. Hemen susuyorlar böylece is evraklarimi ayrintili bir bicimde konustuklarini biliyorum. Kisa bir süre sonra gidiyorlar. Kendime bir kahve daha getiriyorum ve devlet mahkemelerindeki dava yürütme mucizeleriyle ilgili okumalarimi yapiyorum. Ziyaretcilerin sayisi bir kac ziyaretci kalacak sekilde azaliyor. Su an kofeinsiz kahve iciyorum ve son dört saat´te kac evragi gözden gecirdigime sasiriyorum. On ´a ceyrek kala Bruiser bir daha ariyor. Sesi sanki her hangi bir bar´ da oturuyor gibi duyuluyor. Yarin sabah ofisinde hukuki bir konuyu konusabilmemiz icin bana saat dokuz´ da ihtiyaci var. Su an sürmekte olan uyusturucu davasi icin yazili bir aciklamaya ihtiyaci var. Orada olacagimi söylüyorum. Üstü acik bir kulüpte ickileri icerken avukatimin benim icin bir savunma taktigi gelistirdigini düsünmek korkunc bir fikir. Fakat Bruiser benim avukat´ im. Saat on´ da cafeteria ´ da tek ziyaretciyim. Cafeteria bütün gece acik, bu yüzden satis elemani beni rahat birakiyor. Ön görüsmeler konusunun derinliklerine iyice girmis durumdayim ve genc bir bayan´ in hapsirisini duyuyorum. Kafami kaldirip, bakiniyorum ve iki masa ileride tekerlekli sandalye´ nin icinde bir hasta oturuyor, cafeteria´ da benden haric oturan tek bayan. Sag bacaga dizinden asaga kadar alci da bulunuyor ve beyaz sargisinin alt bölümünü gösterirken alcisi yatay bicimde yukariya dogru asili. Kariyerimin bu safhasinda alciyla ilgili bildiklerime göre yeni yapilmis bir alci´ ya benziyor. Kendisi cok genc ve inanilmaz derecede güzel. Notlarima bakmadan önce kendisine bir kac saniye bakmadan edemiyorum. Ondan sonra daha uzun bir süre icin yeniden o tarafa dogru bakiyorum. Sac´i koyu renk ve ensesinde hafif bir sekilde baglanmis. Gözleri kahverengi ve yasarmis gibi görünüyor. Altcene kisminda görünür ezige ragmen sekli güzel yüzü yine de cok güzel görünüyor. Yumruktan cikmis cirkin bir ezik gibi. Bilindik beyaz hastane gömlegini tasiyor ve onun altinda cok zayifmis gibi duruyor. Pembe cekette bulunan yasli bir adam, St. Peter´s da gönüllü yardimci olarak calisan sayisiz nazik insanlardan biri, masada bulunan bayanin önüne plastik bardagin icinde portakal suyunu ikram ediyor. Mükemmel büyük baba gibi „Buyrun Kelly“ diyor. Kisa görünen gülümsemeyle „Tesekkür ederim“ diyor. „Yarim saat mi demistiniz?“ diye soruyor. Bas sallayarak onayliyor ve alt dudagini isiriyor. „Yarim saat“ diye onayliyor. „Sizin baska bir sey daha yapabilir miyim?“ “Hayir, tesekkür ederim.” Omuzuna dokunuyor ve Cafeteria´ yi terk ediyor. Biz yalniziz. Kendisine bakmamaya calisiyorum, fakat bu imkansiz gibi. Görüs alanina girene kadar kendisine bakabilmek icin kafami dik tutuyorum ve bu arada basim egik bir sekilde evraklarima bakabildigim kadar bakiyorum. Yüzü bana dogru tam dönük degil, kendisini arkasi dönük sekilde görüyorum. Bardagini kaldiriyor ve iki kol bilegindeki sargiyi fark ediyorum. Simdiye kadar beni algilamadi. Salon dolu olsa bile o zaman da kimseyi görmeyecegini tahmin ediyorum. Kelly kendi kücük dünyasinda yasiyor. Kirilmis bir kemige benziyor. Ve bunun üzerine yüzündeki eziklik. Kesik yaralarinin görünmemesine ragmen Deck coskuyla “cok yönlü yaralanma” teshisini koyardi. Sargili el bilekleri beynimde soru isareti yaratiyor. Cok güzel olmasina ragmen bastan cikartma tekniklerini uygulamaya calismiyorum bile. Cok hüzünlü bir izlenim birakiyor, bende derdine dert katmak istemiyorum. Sol yüzük parmaginda ince bir evlilik yüzügü bulunuyor. On sekiz yastan üstün olamaz. Kesintisiz bir sekilde hukuga bes dakika boyunca odaklanmaya calisiyorum, fakat sonra peceteyle gözlerini nasil sildigini görüyorum. Göz yaslari akarken basi yavasca saga dogru egiliyor. Sessizce burun cekiyor. Göz yaslarinin kirik bilek kemigindeki agrilarla ilgisi olmadigini hemen anliyorum. Burada bedensel iskence söz konusu degil. Hain avukatlik fantazime yenik düsüyorum. Esinin öldügü kendisinin de yaralandigi belki de bir trafik kazasi gerceklesti. Cocuk sahibi olabilmesi icin cok genc ve anne, babasi cok uzaklarda yasiyor ve su an burada oturuyor ve ölmüs esi icin yas tutuyor. Cok müthis bir dava olabilir. Bu korkunc düsünceleri beynimden silip ve önümde duran kitaba odaklanmaya calisiyorum. Burnunu cekiyor ve sessizce aglamaya devam ediyor. Bir kac ziyaretci geliyor ve gidiyor, fakat hic kimse ne benim ne de Kelly´ nin yanina oturuyor. Fincanimdan kahvemi iciyorum, sandalyemden kalkiyorum ve tezgaha giden yol´ da kendisinin yanindan geciyorum. Ben kendisine, kendisi de bana bakiyor. Bakislarimiz uzun bir saniye kesisiyor ve nerdeyse bir demir sandalye´ nin üzerinden düsüyorum. Kahve´ yi satin aldigimda ellerim biraz titriyor. Derince bir nefes aliyorum ve masasinda dikiliyorum. Yavasca yasarmis ve güzel gözlerini yukariya dogru kaldiriyor. Zor yutuyorum ve söyle söylüyorum: „Baski yapmak istemiyorum, fakat sizin icin bir seyler yapabilir miyim? Agriniz var mi? ve bir bas sallamasiyla alci sargisina ima ediyorum. Nerdeyse hic duyulmayacak sekilde „Hayir“ diyorum. Ondan sonra cok etkileyici kücük bir gülümseme. „Herseye ragmen, yine de tesekkürler.“ „Peki“ diyorum. Nerdeyse alti metre uzakliktaki masama bakiyorum. „Karsi tarafta oturuyorum ve avukatlik sinavi icin calisiyorum, eger bir seye ihtiyaciniz olursa cekinmeden bana sorabilirsiniz.“ Ne yapacagimi bilmiyormus gibi omuzlarimi silkiyorum, ama ben nazik endise eden bir hantal´im, eger tahammül sinirinizi astiysam lütfen kusuruma bakmayin. Fakat sizin icin gercekten endise ediyorum. Ve emrinizdeyim. Bir kez daha „Tesekkür ederim“ diyorum. Kendimi yetkili, kalin kitaplar okuyan kisi olarak tanittiktan sonra sandalyeme bir gün daha kidemli bir meslek´ te calisabilme umuduyla oturuyorum. Sizin üzerinizde kesin belli bir izlenim birakti. Derdini unutarak kendimi yine is´ e veriyorum. Dakikalar geciyor. Bir sayfa cevirirken kendisine dogru bakiyorum. Bana bakiyor ve kalbim bir kereye mahsus duruyor. Kendisini mümkün oldugunca göz ardi etmeye calisiyorum, ondan sonra bir kez daha bakmak icin basimi kaldiriyorum. Yine derdine gömüldü. Peceteyi topakliyor. Göz yaslari yanaklarinin üzerinden akiyor. Kendisini aci cekerken görmek beni perisan ediyor. Kendisinin yaninda seve seve oturup, belki de kolumu omzuna yaslayip ve kendisiyle her konu hakkinda konusmak isterdim. Eger evliyse o zaman esi nerede? Benim yönüme dogru bakiyor, fakat beni gördügünü zannetmiyorum. Pembe ceketteki yardimcisi tam on bucuk´ ta yardimina yetisiyor ve kendisini hemen toparlamaya calisiyor. Basini oksuyor, duyamadigim bir kac sakinlestirici sözler söylüyor ve tekerlek sandalyesini yavasca ceviriyor. Mekan´ i terk ederken bana bilincli bir sekilde bakiyor. Ve uzunca göz yaslariyla dolu beni aniyor. Hangi oda´ da yattigini ögrenmek icin kendisini bir kac metre takip ediyorum, fakat sonra kendime hakim oluyorum. Sonra ayrintilari ögrenmek icin pembe ceketteki adami bulmaya calisiyorum. Fakat bunu yapmiyorum. Kendisini unutmaya calisiyorum. Kendisi sadece bir cocuk. Bir sonraki aksam cafeteria´ ya bird aha gidiyorum ve ayni masa´ ya oturuyorum. Ayni telasede olan insanlarin konusmalarini isitiyorum. Van Landel´ leri ziyaret edip sayisiz sorularindan kendimi sakiniyorum. Bu karanlik sularda avciliga cikmis olan baska köpek baliklarini gözlüyorum ve birilerinin yanlarina gelmesini bekleyen bir kac olasi müvekkileri göz ardi ediyorum. Saatlerce calisiyorum. Konsantrasyonum üst düzeyde ve motivasyonum hic bir zaman daha güclü olmamisti. Ayni zamanda saat´ e dikkat ediyorum. On´ a dogru yaklasirken cabam yok oluyor, ve bakinmaya basliyorum. Sakin ve ögrenmeye merakli kalmaya calisiyorum, fakat cafeteria´ ya ne zaman yeni bir ziyaretci adimini atsa dikkatimi topluyorum. Bir masa´ da iki hemsire yemek yiyor ve diger bir masa´da yalniz bir laborant kitap okuyor. Bes dakika sonra iceri dogru yuvarlaniyor ve ayni yasli adam kendisini her nereye gitmek istiyorsa iceri dogru sürüyor. Bir önceki aksam oturdugu masa´nin aynisini tercih ediyor. Yasli adam tekerlek sandalye ´yi manevrali bir sekilde sürmeye calisirken, bana gülümsüyor. “Portakal suyu” diyor. Saclari hala geriye toplanmis, fakat yanilmiyorsam kirpiklerinde biraz boya, göz kapaklarinda ise far boyasi. Ayrica rengi solmus dudak boyasi kullanmis ve etkisi dramatic. Dün gece yüzünün tamamen makyajsiz oldugunun farkinda degildim. Bu aksam ise, biraz makyaj ile cok daha güzel. Gözleri hüzünden yoksun isildiyor. Portakal suyunu önüne koyuyor ve dün aksam söylediginin aynisini öylüyor: “Buyrun, Kelly. Yarim saat mi demistiniz?” “45 dakika olsun” diyor. “Nasil isterseniz” diyor ve gidiyor. Portakal suyunu iciyor ve dikkati dagilmis bir sekilde masa yüzeyine bakiyor. Kelly´yi düsünmekle bugün cok vakit gecirdim ve nasil davranacagima dair zamaninda karar verdim. Bir kac dakika bekliyorum, ve burada degilmis gibi Elton Bar Review ´yi inceleyerek numara yapiyorum. Sonra kahve molasi gelmis gibi ayaga kalkiyorum. Masasinda duruyor ve „ Bu aksam galiba kendinizi daha iyi hissediyorsunuz.“ Böyle bir seyi söylememi benden bekledi. „Ben de kendimi daha iyi hissediyorum.“ Diyor ve gülüsüyle muhtesem dislerini gösteriyor. Bu cirkin eziklige ragmen cok güzel bir yüz. „Sizin icin bir sey getirebilir miyim?“ „Bir cola rica ediyorum. Bu portakal suyu cok aci.” “Tabii ki,” diyorum ve tamamen etkilenmis ayriliyorum. Otomat ´ta iki büyük bardagi kola´la dolduruyorum, ödüyorum sonra masasina koyuyorum. Kafam tamamen karismis gibi, karsisindaki bos sandalye´ye bakiyorum. “Buyrun, oturun” diyor. “Emin misiniz?” “Evet, sadece hemsirelerle konusmaktan biktim.” “Oturuyorum ve dirseklerimi yasliyorum. “ Ismim Rudy Baylor” diyorum “Ve siz Kelly Soundso isiniz.” “Kelly Riker, sizi tanimak ne kadar güzel.” “Ben de cok memnun oldum.” Kendisi nerdeyse alti metre uzakliktan cok güzel bir manzara, fakat simdi utanmadan sadece bir metre uzakliktan kendisini görebildigim icin, gözlerimi ondan ayirmak neredeyse imkansiz. Gözleri parlak ve acik kahverengi. Kendisi cok güzel. Icimden gelerek, konusmayi devam ettirmek adina “ Sizi dün aksam rahatsiz ettigim icin cok özür dilerim” diyorum. Bilmek istedigim bir cok sey var. “Siz beni rahatsiz etmediniz. Bu tür bir kargasaya neden oldugum icin özür dilerim.” “Buraya neden geliyorsunuz.? Diye soruyorum, sanki kendisi bir yabanci ben de buranin ev sahibiymisim gibi. “Odamdan cikabilmek icin. Ve siz?” “Avukatlik sinavi icin calisiyorum, ve burasi cok güzel sakin.” “Öylese siz avukat olmak istiyorsunuz.” “Evet, bir kac hafta once üniversiteyi bitirdim ve simdi büyük bir sirkette bir isim var. Sinavi verir vermez, ise baslayabilirim.” Kamis´ tan icecegini iciyor ve yükü agzin´ da dagitmak icin hafifce agiz uclarini yukariya dogru cekiyor. “ Bayagi zor bir kirik, degil mi? ve bir bas sallamasiyla ayagini ima ediyorum. “Bilek kemigi. Civilendi.” “Bu nasil gerceklesti? Cok sorulabilir bir soru ve bunu cevaplandirmasi kendisi icin büyük sorun yaratmayacagini tahmin etmistim. Fakat bu söz konusu degil. Tereddüt ediyor ve gözleri hemen yasariyor. “Ev´de bir kaza” diyor, sanki bu belirsiz aciklamayi ezberlemis gibi. “Bu allah askina ne demek oluyor? Bir ev kazasi mi? Merdivenlerden mi düstü? “Oh” diyorum , sanki her sey cok acik mis gibi. El bilekleri hakkinda düsünüyorum, cünkü ikisi birbirine bagli ve alci´ da degil. Ne kirik gibi görünüyorlar, ne cikik. Belki bir kesik yarasi. „Bu uzun bir hikaye.“ Diye iki yudum arasinda mirildaniyor ve bakislarini baska tarafa ceviriyor. „Ne zamandan beri buradasiniz? Diye soruyorum. „Iki günden beri. Civi´ nin iyi oturup oturmadigini görmek istiyorlar. Eger degilse, o zaman hepsini tekrarlamak zorundalar.“ Durakliyor ve kamisiyle oynuyor. „Burasi ders calismak icin tuhaf bir yer degil mi?“ diye soruyor. “ Tabii ki degil. Burasi cok sakin. Bir sürü kahve var. Bütün gece acik. Bir evlilik yüzügü tasiyorsunuz.” Bu gercek bana hersey den fazla aci verdi. Sanki parmaginda oldugundan emin degilmis gibi yüzügüne bakiyor. “Evet” diyor ve kamis´ ina bakiyor. Tassiz cok basit bir yüzük. “Peki, esiniz nerede?” “Bir cok soru soruyorsunuz.” “Avukat´ im, en azindan olmama az kaldi. Soru sormak, egitimim bir parcasi.“ „Peki bunu neden bilmek istiyorsunuz?“ „Cünkü burada, hastane´ de tek basina olmaniz cok tuhaf. Co knet görüldügü gibi yaralisiniz, ve esiniz yaninizda degil.“ „Gün icerisinde gelmisti.“ „Ve su an evdeki cocuklarin yaninda mi?“ „Bizim cocuklarimiz yok, peki sizin?“ „Hayir, ne cocuk, ne es“ „Kac yasindasiniz?“ Gülümseyerek „Bir cok soru soruyorsunuz.“ Diyorum ve gözleri parliyor. „Yirmi bes. Siz kac yasindasiniz?“ Bu soru hakkinda bir kac saniye düsünüyor ve „On dokuz“ „Evli olmak icin cok erken.“ „Baska carem yoktu.“ „Cok, özür dilerim.“ „Bu sizin sucunuz degil. Nerdeyse on sekizken hamile kaldim, bundan kisa bir süre sonra evlendim, dügünden bir hafta sonra bir düsük yaptim ve ondan sonra hersey tersine gitti. Bu merakinizi dindiriyor mu?“ „Hayir. Evet. Özür dilerim. Hangi konu hakkinda konusmak istersiniz?“ „Lise hakkinda.“ „Nerede Lise´ ye gittiniz?“ „Austin Peay´ de. Memphis State de ise hukuk egitimi. “ “Lise´ ye her zaman gitmek istiyordum, fakat olmadi. Memphis´ den mi geliyorsunuz?” “Burada dogdum , fakat Knoxville´ de büyüdüm. Peki siz nereden geliyorsunuz?“ „Buradan bir saat uzaklikta kücük bir sehirden. Hamile kaldigimda oradan tasindik. Ailem icin bunlarin hepsi utanc vericiydi. Gitmenin zamani gelmisti.“ Burada hic karismak istemedigim cok rahatsiz verici bir aile mevzusu söz konusu. Hamileliginden iki kere bahsetti, ve iki keresinde de konu´yu acmaktan sakinabilirdi. Fakat kendisi yalniz ve konusmak istiyor. „Böylece Memphis´ e m tasindiniz?“ „Memphis´e kadar gittik, orada bir rahip nikahimizi kiydi, cok güzel bir törendi, ondan sonra bebegi kaybettim.” “Esiniz ne is´ le meskul?” “Bir forklift kullaniyor. Ve cok iciyor. Yenilgiye ugramis birinci lig´ de beyzball oynamayi hala hayal eden bir kimse.” Bu kadar husus bilmek istemiyordum. Lise´ de basarili oldugunu sizin de sirin bir Cheerleaderin oldugunuzu düsünüyorum, hayallerdeki amerikan cifti, görünmemis bir yakisiklilik, görünmemis bir güzellik, görünmemis sportif ve basariya endeksli ta ki bir gece prezervatif´ I unutana kadar. Ugursuzluk gerceklesiyor. Her hangi bir nedenden dolayi cocuk aldirmadan vazgeciyorlar. Belki lise´ yi bitireceksiniz, belki de degil. Ayip´ tan kacip büyük kent´in anonimligine kaciyorsunuz. Düsüs´ ten sonra askiniz soluyor ve siz uyanip gercek hayatin basladigini fark ediyorsunuz. Kendisi ise birinci lig´ de hala san, söhret ve para´dan hayal ediyor. Bayan ise o kisa zaman önceki dertsiz yillarini özlüyor ve hic bir zaman gidemeyecegi lise´ nin hayalini kuruyor. “Özür dilerim,” diyor. “Bunu söylememem gerekirdi. “Lise´ ye gitmek icin hala gencsiniz.” Olumlulugum kendisini güldürüyor, sanki bu hayal kendiliginden sona ermis gibi. „Lise´ yi bile bitirmedim.“ Bunun üzerine ne söyleyeyim? Kendisine anlamsiz bir konusma mi gerceklestireyim- lise´ yi yapmaya calisin, aksam kurslarina gidin, eger gercekten inaniyorsaniz, basarabilirsiniz. Bunun yerine „Calisiyor musunuz“ diye soruyorum. „Ara sira. Ne tür avukat olmak istiyorsunuz? Dava isleri hosuma gidiyor. Mahkeme karsisina cikmak isterdim.“ „Suclulari mi savunmak?“ „Belki“ Mahkeme karsisinda bir gün´ e hakkiniz var ve iyi bir savunmaya hakkiniz da var.“ „Katil?“ „Evet, fakat bazilarinin maddi durumu bir avukat icin yetmiyor.“ „Tecavüzcü ve cocuk kullanicisi?“ Sasiriyorum ve bir saniye tereddüt ediyorum. “Hayir.” “Eslerini döven erkekler?” “Hayir, hic bir zaman.” Cok ciddiyim, ve ayrica yaralanmalariniza iliskin cok süpheli. Secmis oldugum müvekkilere iliskin kararima saygi duyuyor. “Nerdeyse hic kimse ceza hukuku alaninda uzmanlasmiyor.” Diye anlatiyorum. “Büyük ihtimal sivil davalarla ilgili daha fazla isim olacak.” “Davalar ve benzerleri.” “Evet, dogru. Ceza suclariyla hic bir ilgisi olmayan davalar.” “Bosanmalar.” “Bu konuya hic girmek istemiyorum. Bosanmalar genelde tatsiz konular.” Sohbeti benim tarafimdaki bölümde tutmak icin bayagi bir caba gösteriyor, gecmisinden uzak ve simdiki zamandan daha da uzak. Bu benim icin de uygundur. Göz yaslari her an akabilir ve ben bu sohbeti bölmek istemiyorum. Sohbet´ in sürmesini istiyorum. Lise´ de hayatin nasil gectigini bilmek istiyor. Ders calismanin- Partiler—ögrenci kulüpleri---kampüs´ deki yasam—sinavlar---profesörler—geziler. Bir cok film izlemis ve bu yüzden beyninde masallari andiran dört senelik bir kampüs dönemi canlaniyor. Yapraklarin bahar aylarinda sarikirmizi renge dönüstügü , ekip kazaklarinin icindekiögrencilerin ekiplerine alkis tutmasi, ömür boyu süren arkadasliklar. Bu kizcagiz zorluklar icerisinde kücük sehir´den cok güzel hayallere sahip bir sekilde cikmayi basarmis. Dil bilgisi kusursuz ve kelime haznesi benimkinden genis. Tereddütle lise´ yi birincilikleve ikincilikle bitirebilecegini itiraf ediyor, bir de Cliff, Bay Riker ile genclik aski olmasaydi. Cok fazla caba göstermeden lise de güzel vakit gecirdim, ve ögrenci kalabilmek icin haftada kirk saat pizza tasidigim günleri, yani önemli gercekleri atliyorum. Calistigim sirket ile ilgili daha fazla bilgi istiyor ve ve ben su an iki masa ileride telefon´ um caldiginda J. Lyman sirketini ve ofisini övmekle meskul´ üm. Sirketten istenildigim aciklamasiyla özür diliyorum. Arayan Prince ile birlikte olan ickili Bruiser. Her nerede oturuyorsam, bu onlari eglendiriyor. Bu sirada icki iciyorlar ve ESPN´ nin yayinladigi her sey icin bahse giriyorlar. Arka plandaki sesler gürültülü bir kavgayi andiriyor. “Bir seyi yakaladin mi?” diye Bruiser telefon´ a bagiriyor. Bu telefon görüsmesinde anlasilan etkilenmis olan Kelly´ye gülümsüyorum ve mümkün oldugunca sessiz bir sekilde olasi bir müvekkille konustugumu söylüyorum. Bruiser gürleyerek gülüyor, sonra ikisinden daha ickili olan Prince´ e ahize´ yi veriyor. Nükte´ si olmayan bir avukatlik fikrasi anlatiyor, yaralilara yüklenmekle ilgili olan bir sey. Ondan sonra beni Bruiser´ da yerlestirdigine dair –Ben size söylemistim ya—konusmasina basliyor, bana hukuk ile ilgili 50 profesör´ den daha fazla ögretecek olan Bruiser. Bu bir müddet böyle sürüyor, ve bu sirada odasina götürmek üzere Kelly´ nin yardimcilari geliyorlar. Masasina dogru bir kac adim atiyorum, elimi ahizeye koyuyorum ve söyle söylüyorum: “Sizi tanidigima cok memnun oldum.” “Gülümseyerek “ Cola ve sohbet icin tesekkürler.” Prince kulagima bagirirken “ Yarin aksam mi?” diyorum. „Belki“ Bana anlamli bir sekilde göz kirpiyor ve dizlerim yumusuyor. Anlasilan pembe ceketli adam bu hastane´de bir müvekkil avcisini taniyabilmek icin uzunca bir süre bulunuyor. Bana ürkütücü bir bakis atiyor ve kendisini disariya cikartiyor. Kelly geri gelecek.Telefon´ un bir dügmesine basiyorum ve Prince´ in kurmus oldugu cümlenin tam ortasinda sözünü kesiyorum. Eger geri arayacak olurlarsa, geri aramayi düsünmüyorum. Eger sonradan hatirlayacak olurlarsa, bunun da ihtimali cok az, o zaman Sony´ ye sucu atacagim. 18. Bölüm Deck yüksek beklentileri seviyor, özellikle de fisildasilan telefon görüsmelerinde gün ortasina cikmamis yasadisi isleri ortaya cikartmak. Kendisine Kelly ve Cliff Riker ile ilgili az bilgileri veriyorum ve bir saate kalmiyor büyük bir siritmayla ofisime geliyor. Notlarini okuyor. Kelly Riker üc gün önce St. Peter´s hastanesine gece yarisinda götürüldü, bir sürü yaralanmalarla. Anonim bir telefon görüsmesinde ism bilinmeyen komsular dairelerindeki siddetli tartismayi bildirdiler. Dövülmüs bir sekilde oturma odasinin koltugunda yatarken polis Kelly´ yi buldu. Anlasilan Cliff Riker ickiliydi ve tamamen cildirmis ve esine nasil saldirdiysa polise´ de öyle saldirmak istiyordu. Bunu da silahi oldugu anlasilan alümiyum´ dan bir deynek´le yapmak istiyordu. Hemen yatistirildi, yaralanma sucundan suclu bulundu, tutuklandi ve götürüldü. Kelly abülans ile hastaneye götürüdü ve polis´ e kisa bir ifadede bulundu. Bu ifade´ ye göre Cliff ickili bir sekilde ev´ e gelmisti, gerceklesen talihsiz bir söz düellosundan sonra Cliff Riker kazandi. Kelly, Cliff´ in kendisini iki kere sopayla bilek kemigine ve yumrukla iki kere yüzüne vurdugunu söyledi.“ Dün gece uyuyamadim. Kelly Riker´le kahverengi gözleriyle, uzun bacaklarini düsünüyordum ve esinin kendisine saldirdigini düsündügümde kendimi kötü hissediyorum. Nasil tepki verecegimi Deck gözlemliyor, bu yüzden bir sey farkettirmemeye calisiyorum. “El bilegi sargiliydi ve Deck gururlu bir sekilde yeni bir sayfa aciyor. Bundan haric bir bilgi kaynagina da sahipti, ve bu bilgi Memphis´ in itfaiye´ nin dosyalarinda gömülüydü. “El bileklerini kasteden bölüme gelince, rapor eksik bilgi sunuyor. Saldiri esnasinda bir anda el bileklerini yere bastirdi ve tecavüz etmeye calisti. Fakat umdugu havasinda degildi, tahminen fazla bira yüzünden. Polisler kendisini buldugunda ciplakti ve sadece bir bez ile örtülüydü. Bilek kemigi parcalandigi icin kacamiyordu.” “Kendisine ne oldu?” “Geceyi hapishane´de gecirdi. Annebabasi depozito´ yu ödedi. Bir hafta icinde mahkeme karsina cikacak, fakat hic bir sey olmayacak.” “Peki, neden?” “Büyük ihtimal ihbari geri alacak, öpüsüp, barisacaklar. Ve sonra yine saldirina kadar sabredecek. “….nerden biliyorsunuz?” “Bir kere daha oldugu icin. Sekiz ay önce polis ayni ihbari aldi, ayni kavga, hepsi aynisiydi, tek fark biraz daha sansli olmalariydi. Sadece bir kac ezik. Anlasilan sopa elinde degildi. Polis ikisini ayiriyor, kendilerine bir kac tavsiye veriyor, sonucta ikisi de yari cocuk, genc yasta evli ve öpüsüp barisiyorlar. Ondan sonra üc ay önce sopa devreye giriyor ve St. Peter´s hastanesinde kirik omurgalar yüzünden yatiyor. Bu dava Memphis´ deki bundan sorumlu polis subesine veriliyor ve bunlar siki bir cezalandirma öngörüyorlar. Fakat Kelly esine asik ve aleyhinde ifade vermekten kaciniyor. Bütün dava iptal ediliyor. Her zaman olabilecek bir durum.” Bunu sindirmek icin bir dakika´ ya ihtiyacim var. Ev´ de siddet tahmin etmistim, fakat bu denli korkunc bir sey degil. Bir adam nasil alüminyum sopasini alip esini bununla dövebilir. Deck düsüncelerimi okuyarak „Bu her zaman olabiliyor“ diye tekrar ediyor. „Baska bir sey daha var mi?“ „Hayir, fakat mesafe koyun.“ „Tesekkürler“ diyorum. Kendimi gücsüz ve sursuz hissediyorum.“ „Tesekkürler.“ Sandalyesinden kayiyor. „Bir sey degil.“ Tabii ki Booker avukatlik sinavi icin benden cok daha fazla calisti. Ve benim icin endise duyuyor. Bu onun icin cok tipik bir olay. Bu ögleden sonrasi icin Shankle sirketinin bir toplanti salonunda bir ögrenme maratonu belirledi. Booker´ in beni tembihledigi gibi tam saat on iki de oraya variyorum. Ofisler modern ve is trafigi yogun ve sirket´ in tuhaf yönü tüm calisanlarinin siyah olmasi. Son aylarda bir sürü sirket´le irtibat kurdum ve sadece siyah bir sekreteri hatirliyordum, siyah bir avukat´ I degil. Burada ise bir beyaz yüz görünmüyor. Booker beni kisaca gezdiriyor. Öglen yemegi olmasina ragmen, mekan tiklim tiklim dolu. Bilgisayarlar, fotokopi makinalari , fax cihazlari, telefonlar, sesler –hol´ un üzerinde ciddi bir ses gürültüsü oluyor. Sekreterler calisma masalarinda yemek yiyorlar, istisnasiz acil halledilmesi gereken bir is yiginiyla dolu. Avukat ve avukat yardimcilari cok dostca, fakat bir o kadar da telaseli. Herkes siki bir elbise (kilik kiyafet) düzenine uymak zorundalar, erkekler icin koyu renk takimlar ve beyaz gömlekler. Bayanlar icin basit elbiseler, cirtlak renkler ve pantolonlar yasak. Gözümün önünden J. Lyman Stone sirketinin resimleri geciyor. Onlari ihmal ediyorum. Booker Marvin Shankle´ in siki bir yönetime sahip oldugunu anlatiyor. Her zaman is ´e hazir bir durumda, her yönde bir profesyonel, hem gece hem gündüz calisiyor, ortaklarindan ve calisanlarindan da aynisini bekliyor. Toplanti salonu issiz bir köse´ de bulunuyor. Öglen yemeginden sorumluydum, böylece bir yol üzeri Yogi´ den almis oldugum bir kac ekmek ic´I cikartiyorum. Ücretsiz ekmek icleri. Aile, fakulte ve arkadaslar hakkinda en fazla bes dakika sohbet ediyoruz. Isimle ilgili bir kac soru soruyor, fakat kendisini biraz geri cekmesi gerektigini biliyor. Kendisine her seyi anlattim. Neredeyse hepsini. St. Peters´ deki yeni isimle ilgili bilgi sahibi olmasini istemiyorum. Booker müthis avukatcil oldu. Sohbet icin izin verilen süre sonrasi saat´ ine bakiyor, ondan sonra bizim icin planlamis oldugu muhtesem öglen´e basliyor. Alti saat boyunca hic durmadan calisacagiz, kisa kahve ve tuvalet molalariyla ve baska birinin bu oda´ ya ihtiyaci oldugu icin saat on sekiz´de disarida olmamiz gerekiyor. On iki´ye ceyrek geceden sonra bir bucuga kadar devlet düzeyinde gelir vergi yasalarini tekrarlayacagiz. Vergilerden daha fazla anladigi icn Booker konusmalarin en büyük kismini üstleniyor. Önceki sinav örneklerini göz önünde bulundurarak calisiyoruz ve vergi hukuku gecen bahar oldugu gibi anlasilmaz. Bir bucuk´ta tuvalet´e gitmemi ve kahve getirmeme izin veriyor, ondan sonra iki bucuga kadar ben anlatmaya basliyorum, ve ve ispat ile ilgili yasalari acikliyorum. Inanilmaz heyecanli. Her genc avukat adayi icin giris sinavini gecememek bir kabus, fakat Booker icin büyük bir facia olacagindan pek emin degilim. Dogru´ yu söylemek gerekirse benim icin dünya´ nin sonu olmazdi. Ego´ ma büyük bir darbe vururdu, fakat buna dayanabilirdim. Cok siki calisirdim ve alti ay sonra bir daha denerdim. Her ay bir kac müvekkil kazanabildigim müddetce, bu Booker´ in pek umrunda olmazdi. Agir yaralanmalarla ilgili iyi bir dava ve Bruiser benden ikinci bir dava ´yi bulmami istemezdi. Fakat Booker sorunlara karisabilir. Eger birinci sinavi kaybederse Bay Marvin Shankle´ in hayatini cehenneme cevirecegini tahmin ediyorum. Eger iki kere kaybederse, o zaman büyük ihtimal tarih olacak. Tam iki bucuk´ ta Marvin Shankle toplanti salonuna adimini atiyor ve Booker beni kendisine tanitiyor. Elli yaslarin basinda, formunda ve nazik. Kulak etrafindaki saclari hafif grilesmis. Sesi sakin ve bakislari etkileyici. Marvin Shankle´ in gözünden hic bir sey kacmiyor. Güney´ de hukukcular arasinda bir efsane ve ben kendisini tanidigim icin cok gururluyum. Booker bir anlasma ayarladi. Nerdeyse bir saat Shankle´ in bize sivil hukuk sorulariyla ilgili yargi´ yi is yeri dagitimindaki ayrimciligi anlatiyor. Bir kac not aliyoruz, bir kac soru soruyoruz, fakat zamanin cogunu dinleyerek geciriyoruz. Ondan sonra bir konferansa gidiyor ve önümüzdeki yarim saat´ I yalniz geciriyoruz ve kartel hukukunu isliyoruz. Saat dörtte bir ders daha basliyor. Bir diger konusmacimiz ise Tyrone Kipler, Harvard ´te okumus ve anayasa hukuna uzmanlasmis bir ortak. Konuya cok yavas basliyor ve sonra Booker kendisini soru yagmuruna tuttugunda hizlanmaya basliyor. Bir gece yarisi bir sopa ile cildirmis gibi Cliff Riker´i nasil dövdügüm´ ün rüyasini görüyorum. Kendimi uyanik tutabilmek icin masa´ nin etrafinda dolaniyor, fincanlar dolusu kahve iciyorum ve konsantre olmaya calisiyorum. Bir saat´ in sonunda Kipler konuskan oluyor ve biz kendisini bir soru yagmuruna tutuyoruz. Cümleyi yarida kesip, ici tedirgin bir sekilde saat´ e bakiyor ve gitmesi gerektigini söylüyor. Bir yerlerde bir hakim bekliyor. Kendisine bizim icin zaman ayirdigi icin tesekkür ediyoruz ve kendisi alelacele burayi terk ediyor. Booker „daha bir saatimiz var“ diyor. Bes´ i bes geciyor , „ Ne yapmak istiyoruz?“ “Bir bira icmeye gidelim.” “Özür dilerim, ya esya hukuku ya da ahlak.” Ahlak fena olazdi, fakat su an uykum var ve günahlarimin ne kadar agir oldugunu hatirlatmayi düsünmüyorum. “O zaman esya hukuku.” Booker sicriyor ve kitaplari getiriyor. St. Peter´sin labirint koridorlarindan gecerken saat nerdeyse sekiz oldugunu ve en sevdigim masa´ da bir doktor ve bir hemsirenin oturdugunu fark ediyorum. Kendime bir kahve cekiyor ve yakinlara oturuyorum.Hemsire cok cazibeli ve fisiltisina göre iliskisinin tehlik´de oldugunu söylerdim. Yasi altmis, saci ektirilmis ve yeni bir cene´ ye sahip. Kendisi ise otuz ve görünüse bakilirsa eslik statüsüne ulasmayacak. Sadece belli bir süre icin bir sevgili. Ciddi bir fisilti. Ders ögrenecek hava´ da degilim. Bir gün bana yetti, beni tek motive eden sey Booker´in ofis´ te olu, calismasi ve sinav icin ögrenmesi. Bir kac dakika sonra sevgililer kayboluyor – kendisi göz yaslari icerisinde, o ise soguk ve kalbsiz. Masa´ ya oturuyorum, evraklarimi yayiyorum ve ögrenmeye calisiyorum. Ve ben bekliyorum. Kelly on´u bir kac dakika gece geliyor. Bugün baska bir adam tekerlek sandalyesini sürüyor. Bana soguk bir bakis atiyor ve salon´ un ortasinda bulunan masa´ ya isaret ediyor. Tekerlek sandalye´ yi oraya birakiyor. Ben kendisine bakiyorum, kendisi bana bakiyor. Cliff´ in oldugunu tahmin ediyorum. Nerdeyse benim kadar uzun, ve 1,80 m ´den daha büyük degil ve bira göbegi yavasca kendini gösteriyor. Fakat omuzlari genis ve pazilari cok fazla dar olan ve kollari ön plana cikartilmaya calisilan Tshirt´in altindan kabariyor. Dar kot pantolonu. Moda olabilmesi icin cok uzun olan kahverengi, kivircik saclar. Alt kollarinda ve yüzünde bir sürü tüyleri olan bir kimse. Cliff sekizinci sinifta tras olmasi gereken cocuktu. On dokuz yas´dan daha olgun duran yesil gözleri ve güzel bir yüzü var. Kendisine icecek bir seyler alabilmek icin sopayla yaraladigi bilek kemigiyle tezgah´in yanina kadar gidiyor. Kendisine baktigimi görüyor. Bilincli bir sekilde salon´ u gözlemliyor ve son anda bana göz kirpiyor. Nerdeyse kahvemi döküyorum. Ikisinin kisa süre önce konusmus olduklarini duymak icin cok fazla hayal gücü´ ne gerek yok. Tehditler, özür dilemeler, ricalar ve daha fazla tehditler. Bu aksam kendilerini iyi hissetmedikleri apacik ortada. Ikisi de ciddi bir sekilde bakiyorlar ve sessizce iceceklerini yudumluyorlar. Ara sira bir iki söz konusuyorlar fakat cici maylarinda bulunan genc bir cift gibiler. Bir taraftan kisa bir söylem, diger taraftan daha kisa bir cevap. Birbirlerine sadece gerektigi zamanda bakiyorlar. Bunun yerine duvarlari ve yer tabanini inceliyorlar. Bir kitabin arkasina saklaniyorum. Yakalanmaddan ve beni görebilecek bir sekilde oturuyor. Bana sirtini ceviriyor. Zaman zaman bakiniyor, fakat hareketleri kolayca önceden anlasilabilinir. Bakislari beni bulmadan cok daha önce basimi kasiyabilir ve kendimi isime verebilirim. Nerdeyse on dakika suskun bir sekilde karsi karsiya oturduktan sonra, ani bir cevabin söylenmesine neden olan bir sey söylüyor. Keske dinleyebilseydim. Sinirden ani titremeye basliyor ve bir seyler söylüyor. Ayni sekilde intikam aliyor. Ses dozu yükseliyor ve ben cok hizli bir sekilde mahkeme karsisinda aleyhine bir ifade´de bulunup bulunmayacagina dair bir seyler duyuyorum. Karar vermemis gibi görünüyor. Bu Cliff´ i gercek´ten endiselendirecek gibi görünüyor. Hemen sinirleniyor, kendini begenmis birisi icin bu bir mucize degil, ve Kelly kendisine cok bagirmamasini söylüyor. Etrafinda bakiniyor ve ses dozunu azaltmaya calisiyor. Ne söyledigini duyamiyorum. Kelly kendisini kiskirttiktan sonra, kendisini yine sakinlestiriyor, fakat yine de cok mutsuz. Birbirlerini göz ardi ederken derin düsünceler´ e daliyor. Sonra yine ayni davranisi sergiliyor. Bir seyler fisildiyor ve sirti tutuluyor. Elleri titriyor. Bir dakika tartisiyorlar, sonra konusmuyor ve kendisini ihmal ediyor. Cliff kendisinin ihmal edildigine tahammül edemiyor ve sesi daha da yükseliyor. Herkese acik bir mekanda olduklarini hatirlatarak, Kelly kendisine susmasini söylüyor. Tam aksine daha da sesli konusuyor, ne yapmak istedigiyle ilgili konusuyor, kendisini hapise sokacaklarini ve saire ve saire. Kelly benim duyamayacagim bir seyler söylüyor ve bir anda plastikten fincanini masa´dan asagi firlatiyor. Cola salonun yarisina dagiliyor ve diger masalara ve yer tabanina karbon asitli köpük sicratiyor. Nefes almakta zorlaniyor, gözlerini kapatiyor ve aglamaya basliyor. Kizarak ve söverek hol´den dogru nasil ilerledigini duyuyorum. Icimden gelerek hava´ ya sicriyorum, fakat Kelly hizli bir sekilde basini salliyor. Yine yerime oturuyorum. Satis elemani olaylari gördü ve bir havlu getirdi. Cola´ yi yüzünden ve kollarindan temizlemek üzere Kelly´ ye veriyor. Satis elemanina yönelerek “Özür dilerim.” Diyor. Geceligi siril siklam oldu. Alcidaki sargiyi ve bacagini kurularken göz yaslarina direniyor. Yakinlardayim, fakat kendisine yardimci olamiyorum. Büyük ihtimal geleceginden ve birlikte konustuklarini görmekten korkuyor. Bu hastane´de oturup cola veya kahve icebilecegimiz cok yer var, fakat Kelly esini kendisini görmem icin buraya getirdi. Kendisini kiskirttigindan eminim. Yüzünü ve kollarini temizlerken birbirimize uzun zaman bakiyoruz. Yüzünden göz yaslari akiyor ve bunlari siliyor. Agliyor izlenimini uyandirmadan bir bayanin anlatilamaz göz yasi yaratma yetenegine sahip. Hickiriyor ve aglamiyor. Dudaklari titremiyor. Elleri titremiyor. Baska bir dünya´ ya dalmis bir sekilde oturuyor ve bana göz yaslariyla dolu olan gözlerime bakiyor ve cildini beyaz bir havluyla kuruluyor. Zaman geciyor, fakat ne kadar, bilmiyorum. Topal bir adam gelip etrafindaki yerleri siliyor. Iceri dalan üc hemsire sesli bir sekilde konusuyor ve gülüyorlar, ta ki Kelly´yi görüp susana kadar. Kelly´ yi inceliyorlar, birbirleriyle fisildasiyorlar ve ara sira benim tarafima dogru bakiyorlar. Cliff dönüsü umulmayacak kadar uzun bir süre buradan uzak kaldi ve burada beyefendi´ yi oynamak ne kadar güzel bir düsünce. Hemsireler cafeteria´ yi terk ediyorlar ve Kelly yavasca isaret parmagini salliyor. Simdi yanina gidebilirim. Yanina oturdugumda “Özür dilerim.” Diyor. “Bir sey degil” diyorum. Sonra hic bir zaman unutmayacagim bir sey söylüyor. “Beni odama götürün.” Baska bir atmosfer´ de bu sözlerin etkileri cok yogun olurdu, ve bir an icin deniz kenarinda iki bibirinin kollarina düsen sevenin düsüncesi aklima geliyor. Kapili odasi sayisiz insanlar tarafindan acilabilir. Avukatlar bile iceri girebiliyor. Kelly´ yi ve tekerlekli sandalyesini yavasca masalar´ in etrafindan döndürüp, hol´e dogru cikartiyorlar. Omuzundan bakarak “Besinci kat” diyor. Acelem yok. Kahramanca oldugum icin kendimle gurur duyuyorum. Hol´ den dogru ilerlerken bütün erkeklerin kendisine bakmasi hosuma gidiyor. Asansör´ de bir kac saniye yalniziz. Yanina diz cöküyorum. „Iyi misiniz?“ diye soruyorum. Artik simdi aglamiyor. Gözleri önceden oldugu gibi nemli ve ici kirmizi, fakat otokontrolü yüksek. Bas salliyor ve „Tesekkür ederim“ diyor, ondan sonra cabucak elimi tutuyor ve sikica tutuyor. „Cok tesekkür ederim.“ Asansör bir cirpida duruyor. Iceri bir doktor geliyor ve elimi hizli bir sekilde birakiyor. Tekerlekli sandalye´nin arkasina her seyi feda edebilecek bir es gibi dikiliyorum. Elini yine tutmak istiyorum. Besinci kat´ in duvar saatine göre saat nerdeyse on bir. Bir kac hemsire ve bakicinin disinda hol bom bos ve sakin. Yanindan gecerken, bir hemsire bizi inceliyor. Bayan Riker bir adam ile gitmisti ve su an baska bir adam ile geri dönüyor. Sol´a sapiyoruz ve kendisi kapiya dogru isaret ediyor. Pencere ve banyoyla birlikte özel bir odasi olmasi beni sasirtiyor ve sevindiriyor. Isik yaniyor. Su an ne kadar iyi hareket edebildiginden emin degilim, fakat su an da tamamen yardima muhtac. „ Bana yardim etmelisiniz“ diyor. Bunu bir ikinci kez kendime söyletmem. Üzerine egiliyorum, ve Bayan Riker ellerini boynum´ a koyuyor. Gerektiginden daha fazla sariliyor, fakat bu beni hic rahatsiz etmiyor. Geceligi´ne cola döküldü, fakat bu da beni rahatsiz etmiyor. Kendisine dokunmak güzel bir his ve bir sütyen tasimadigini cok cabuk fark ediyorum. Kendisini daha da siki kucakliyorum. Yavasca kendisini tekerlekli sandalyeden cikartiyorum, cok fazla caba harcamadan, cünkü kendisi ve sargili alci´si elli bes kilo´dan daha agir degil. Yatagina oldugunca yavas bir sekilde gidiyorum, kirilmis bilek kemigi icin bayagi stres yapiyoruz ve yatagin üstüne kolayca koyabilmek icin dogru pozisyon´a getiriyorum. Sonra birbirimizi birakiyoruz. Hemsire iceri girdiginde ve lastik ayakkabi tabanlarifayansli yer´i sürttügünde, yüzlerimiz sadece bir kac santim uzaklikta. „Ne oldu?“ diye soruyor ve islak gecelige isaret ediyor. Hala birbirimizden ayrilmaya calisiyoruz. „Ah, bu. Sadece bir aksilikti.“ Kelly anlatiyor. Hemsire televizyon´ un altindaki cekmeceyi aciyor ve dürülmüs bir gecelik cikartiyor. „Üzerinizi degistirmelisiniz“ diyor ve Kelly´ nin yanina yatagin üzerine atiyor. „Ve yikanmaniz lazim“ Bir dakika durakliyor, bir bas sallamasiyla bana dogru isaret ediyor. „ O size yardim edebilir.“ Derince nefes aliyorum ve yoruluyorum. „Bunu tek basima basarabilirim“ diyor Kelly ve geceligi yatagin yanindaki masaya koyuyor. „Ziyaret süresi dolmustur, genc adam“ bana yönelerek söylüyor. „Bugünlük birbirinize vedalasmalisiniz.“ Odadan öterek cikiyor. Kapiyi kapatiyorum ve yatagina geri dönüyorum. Birbirimize bakiyoruz. „Sünger nerede?“ diye soruyorum ve ikimiz de gülüyoruz. Güldügünde agiz kenarlarinda gamezeler olusuyor. „Lütfen buraya oturunuz“ diyor ve yatagin kenarina tikliyor. Ayaklarim sallanarak yatagin üstüne oturuyorum. Birbirimize dokunmuyoruz. Sanki cola lekelerini gizlemek istiyormus gibi, beyaz bir pala´yi koltuk altlarina kadar cekiyor. Her seyden haberdarim.Kullanilmis bir es de digerinin de esi sayilir, ta ki bosanana kadar. Veya o düzenbazi öldürene kadar. „Cliff ile ilgili ne düsünüyorsunuz?“ diye soruyor. „Onu görmemi istediniz, öyle degil mi?“ „Büyük ihtimal.“ „Kendisini vurmak lazim.“ Bu kücük bir sinir krizi icin büyük bir ceza.“ Bir anlik susuyorum ve baska bir yere bakiyorum. Agzimda lafi gevelememeye karar verdim. Eger birbirimizle konusuyorsak, o zaman birbirimize karsi dürüst olacagiz. „Hayir, Kelly, bu cok büyük bir ceza degil. Esine alüminyum sopasiyla vuran bir kimse vurulmasi gerekiyor.“ Bunu söylerken kendisini iyi inceliyorum ve ürkmüyor. „Bunu nerden biliyorsunuz?“ diye soruyor. „Her seyi okuyabiliyorsunuz. Polis raporlari, hasta tasima raporlari, hastane evraklari. Bu sopayi kafaniza bir daha vurmasini mi bekliyorsunuz? Bu sizin sonunuz olabilir. Kafa tasina bir kac kuvvetli vurus……“ „Susun! Bunun nasil bir his biraktigini bana söylemek zorunda degilsiniz.“ Duvar´ a dogru bakiyor ve bana baktiginda göz yaslari bir kere daha akiyor. „Ne konustugunuzu bilmiyorsunuz.“ „O zaman siz bana söyleyin.“ „Eger bunun hakkinda konusmak isteseydim, o zaman kendim konusmaya baslardim. Hayatimi kurcalamaya hakkiniz yok.“ Bosanma davasini acin. Yarin gerekli evraklari getirecegim. Bunu hastanedeyken ve son saldiri yüzünden tedavi görürken yapin, Bundan daha iyi bir ispat olabilir mi? Dava basariyla tamamlanacak ve üc ay sonra özgür bir bayansiniz.“ Bir budalla misim gibi, basini salliyor. Muhtemelen öyle olabilirim. „Anlamiyorsunuz.“ „Bu konuda son derece haklisiniz. Fakat böyle bir seyin nasil gelistigini biliyorum. Eger bu pisligi kendinizden uzaklastirmasaniz, belki bir ay icinde öleceksiniz. Kullanilmis bayanlara yardim eden yardim kuruluslarinin isim ve telefon numaralarina sahibim.“ „Kullanilmis mi?“ „Dogru. Kullanilmis. Siz kullanildiniz, Kelly. Bunun farkinda degil misiniz? Bilek kemigindeki bu civi kullanilmis oldugunuzu gösteriyor. Cenenizdeki menekse mavisi leke esinizin sizi dövdügünün bir isareti. Yardim alabilirsiniz. Bosanma davasini acin ve kendinize yardim edilmesine izin verin.“ Bunun üzerinde bir saniye düsünüyor. Oda sessiz. „Bosanma imkansiz, bunu denemistim.“ „Ne zaman?“ „Bir kac ay önce. Bunu bilmiyor musunuz? Mahkemede bununla ilgili evraklarin olduguna eminim. Bir ikinci kez okumak is´e yaramadi mi? „Bosanma davasi nasil sonuclandi?“ „Geri cektim.“ „Neden?“ „Cünkü dayak yemekten bikmistim. Davayi cekmeseydim, beni öldürürdü. Beni sevdigini iddia ediyor.“ „Celiskisiz. Size bir sey sorabilir miyim? Babaniz veya agabeyiniz var mi?“ „Neden?“ „Eger benim kizim esi tarafindan dövülse, o zaman boynunu kirardim.“ „Babam bir seyler bilmiyor. Annem ve babam hamileligim yüzünden bana hala kizginlar. Bunu hic bir zaman unutmayacaklar. Cliff´n evimize attigi ilk adimdan beri Cliff´i o zamandan beri hor gördüler. Ve bu skandal ortaya ciktiginda benden iliskilerini tamamen kestiler. Ev´ den ayrilali onlarla konusmadim.“ „Agabeyiniz yok mu?“ „Hayir, bana göz kulak olabilecek hic kimse. Simdiye kadar.“ Bu beni cok etkiliyor ve bunu kabul edene kadar biraz zamanimi aliyor. „Her ne istiyorsaniz yapmaya hazirim.“ Diyorum. „Fakat bosanma davasini acmak zorundasiniz.“ Göz yaslarini parmaklariyla siliyor ve gece masasindan kendisine mendil veriyorum. „Bosanma davasini acamam.“ „Neden degil?“ „Beni mahveder di. Bunu sürekli söylüyor. Görüyor musunuz, bunu ilk denedigimde , sari sayfalardan buldugum cok komik bir avukat´ im vardi. Bir avukat´ in bir diger avukat kadar iyi oldugunu düsünüyordum. Ve Cliff´e bosanma kagitlarini arkadaslarin önünde ve isteyken iletmeyi oldukca zeki buluyordu. Bu Cliff icin tabii ki cok üzücüydü. Ondan sonra ilk kez hastane´ye vardim. Bir hafta sonra bosanma davasini geri cektim ve beni hala tehdit ediyor. Beni ödürürdü.“ Gözlerindeki korku görünebilir. Biraz hareket ediyor ve yüzünü asiyor, sanki büyük bir agri bilek kemigini vuruyormus gibi. Ihliyor ve söyle diyor: „ Altina bir yastik koyabilir misiniz?“ Yataktan atliyorum. „Tabii ki“ Sandalye´ deki iki büyük yastiga isaret ediyor.“Bunlardan birisi“ diyor. Bu tabi ki pala´ nin geriye atilmasi anlamina geliyor. Bu is´ te yardimci oluyorum. Bir dakika susuyor ve bakiniyor. „Bana geceligi de verin“ Titreyerek masaya dogru gidiyorum ve kendisine temiz gömlegi veriyorum. „Yardima ihtiyaciniz var mi?“ „Hayir, sadece arkanizi dönün.“ Bunu söylerken kirli geceligini cekip kafasindan asagi cekiyor. Yavasca dönüyorum. Kendisine zaman birakiyorum.Kirli gömlegi yere ayagimin önüne atiyor. Bir metre bile olmayan bir mesafe´ de giysisiz ve alciyla arkamda duruyor. Bana darilmadan arkami dönüp , kendisine bakabilecegimden eminim. Bunu düsündükce basim dönüyor. Gözlerimi kapatiyor ve burada ne yaptigimi kendime soruyorum. “Rudy, bana süngeri verebilir misiniz? Diye söyleniyor. “Banyoluk´ ta. Üzerinden biraz sicak su akitin. Ve lütfen bir havlu.” Gögüs´ün üstünde ince bir palayla yatagin ortasinda oturuyor. Yeni gecelige henüz dokunmadi. Kendisine bakmadan edemiyorum. “ Bunun icinde” diye bas salliyor. Banyo odasina gidiyorum ve süngeri elime aliyorum. Süngeri islatirken kendisini el yikama masasinin üzerindeki ayna´dan gözetliyorum. Bir kapi araligindan sirtini görebiliyorum. Bütün sirtini. Cildi pürüzsüs ve bronz, fakat omuzlarin arasindan bir ezik görülüyor. Kendisini yikamaya karar veriyorum. Bunu kendisinin de istedigi apacik. Kendisi yarali ve alingan. Flirt etmesini seviyor ve vücüdunu görmemi istiyor. Icim kipir kipir oluyor. Ondan sonra sesler. Hemsire yine geldi. Banyoluktan geri eldigimde , oda da hazirlaniyor. Durakliyor ve bana siritiyor, sanki bizi nerdeyse yakalamis gibi. „Zaman doldu“ diyor. „Saat nerdeyse on bir bucuk. Burasi otel degil. „Elimden süngeri aliyor. „Bunu ben yapiyorum. Ve siz simdi gidiyorsunuz.“ Ben sadece orada duruyorum, Kelly´ ye gülümsüyorum ve bacaklarini dokunmaya hayal ediyorum. Hemsire kararli bir sekilde dirsegimi kapiyor ve beni kapiya dogru sürüklüyor. Ve sinirli bir sekilde „hemen disari“. Sabah üc´ te hamaga dogru gidiyorum ve derin düsüncelere dalmis bir sekilde sessiz gece´ de bir ileri bir geri sallaniyorum. Cali ve yapraklarin arasindan parlayan yildizlari inceliyorum, ve her hareketlerini hatirlamaya calisiyorum, ürkek sesini duyuyorum ve bacaklarini hayal ediyorum. Onu korumak benim görevim. Benden baska kimsesi yok. Benden kendisini korumami ve kendisine güc vermemi bekliyor. Ondan sonra ne olacagini ikimiz de biliyoruz. Hala boynuma nasil sarildigini hissediyorum ve bu degerli saatlerde nasil beni kucakladigini düsünüyordum. Günes´in agaclarin arasindan nasil dogdugunu izliyorum, sonra uyuyorum, ve kendisini görmek icin saatleri sayiyorum. 19. Bölüm Ofisimde oturuyor ve baska bir isim olmadigi icin avukatlik sinavi icin calisiyorum. Baskalarinin benden baska bir is beklemediginin de farkina vardim, cünkü ancak sinavi verdikten sonra avukat olacagim. Konsantre olmakta zorlaniyorum. Sinav´ dan bir kac gün önce neden evli bir bayan´ a asik oldum? Zekam olabildigince keskin olmasi lazim, ve baska önemsiz konulardan ve dikkati dagitan hususlardan uzaklasip sadece bir hedefe odaklanmasi lazim. O bir magdur bunu biliyorum artik. Cogu yilesmeyen yara izleri olan yaralanmis bir bayan. Ve Cliff tehlikeli. Baska bir adamin kendi kücük ve sirin Cheerleader´ini dokunabilecegi düsüncesi onu cildirtabilir. Calisma masasina koydugum ayaklar ile basimin arkasinda kavusturdugum kollar ile bunlarin hepsini düsünüyorum ve belirsizlige dogru bakiyorum, ta ki kapi aniden acilip Bruiser iceri girene kadar. “Ne yapiyorsunuz?” diye bagiriyor. Ayaklarimi cabucak masadan alip “Ders calisiyorum” diyorum. “Ögleden sonra calisacaginizi düsünmüstüm.” Su an saat on bucuk ve calisma masamin etrafinda dolaniyor. “Bugün, Cuma Bruiser. Sinav hafta´ ya carsamba günü basliyor ve ben bayagi heyecanliyim.” “O zaman hastane´ de ögrenin ve bir dava bulun. Üc günden beri yeni bir dava bulamadim.” „Hem ders calismak hem de ayni zamanda bir dava bulmak o kadar kolay degil.“ „Fakat Deck de bunu yapiyor.“ „Evet, ömür boyu okuyan Deck.“ „Leo F. Drummond tarafindan arandim. Bu siz´ e bir sey cagristiriyor mu?“ „Hayir öyle olmasi mi gerekiyor?“ „Tinley Britt sirketinde önemli ortaklardan bir tanesi. Cok iyi bir dava avukati ve her türlü sirket davalarina bakiyor. Cok nadir kaybediyor. Gercekten cok iyi bir avukat, ve büyük bir sirket.” “Trent & Brent´ I biliyorum. “Iyi bu sirket´ I cok daha yakindan taniyacaksiniz. Siz Great Benefit´ I savunacaksiniz. Drummond ise savunmayi yönetecek. “ Tahminime göre bu sehir´ de sigorta sirketlerini savunan en az yüz´ e yakin sirket var. Ve bin´ e yakin da sigorta sirketleri var. En cok nefret ettigim sirket, Great Benefit, hangi oranla Trent & Brent´ i bir dava icin görevlendirebilir? Sasirilacak kadar cok fazla önemsemiyorum. Aslinda cok fazla sasirmadim. Bruiser´in neden aniden sakin duramadigini ve hizli konustugunu anliyorum. Endise duyuyor. Benim icin büyük bir sirket´ e karsi on milyon dolarlik bir dava acti. Bu büyük sirket göz korkutan bir avukat görevlendirdi. Ne kadar eglendirici. Bruiser´ in bir seylerden korkabilecegini, hic hayal edemezdim. “ Drummond ne dedi?” „Merhaba. Sadece haber vermek istedim. Bana bu dava icin otuz sene önce Yale´ de üniversite okurken oda arkadasi olan Harvey Hale´ in görevlendirildigini söyledi. Ve eger bilmiyorsaniz sigortalarin cok iyi savunucusu olan bir kimseydi, ta ki kalp krizi gecirip, doktoru baska bir is bulmasini tavsiye edene kadar. Kendisini hakim olarak sectirdi, fakat eski avukatlik zamanlarindan kalan adil bir hükmün sadece on bin dolar altinda olabilecegi düsüncesini hic bir zaman unutmadi. “Sordugum icin özür dilerim.” “Böylece Leo. F. Drummond ve kayda deger calima ekibiyle isimiz olacak ve üstüne üstlük favori hakimleriyle birlikte calisiyorlar. Isleri cok yogun.” “Ben ? Ve siz?” “Oh, ben yakinlarda olacagim. Fakat bu sizin bebeginiz. Sizi bir kagit yagmuruna tutacaklar.” Kapi´ ya dogru gidiyor. “Sunu unutmayin, onlar saat ücreti basinda calisiyorlar. Ne kadar cok kagit üretirlerse, o kadar saat hesaplayabilirler.” Gülerek kapi´yi kapatiyor, rekabet´e maruz kaldigim icin kendisi seviniyor. Beni yari yolda biraktilar. Trent & Brent´ te yüzden daha fazla avukat calisiyor, ve kendimi cok yalniz hissediyorum. Deck ve ben Trudy´s de bir tabak corba iciyoruz. Yemege gelen az sayida ziyaretcilerin hepsi isci. Restoran yag, ter ve et´ e kokuyor. Burasi Deck´ in en sevdigi restoran, cünkü burada yogunlukla isci kazalariyla ilgili bir kac dava buldu. Bunlarin bir tanesi otuz bin´ in üzerinde bir „karsilastirmayla“ sonuclandi. Yüz de yirmi bes´ in üc te birini aldi, yani 2500 dolar. Corbasini icerken sessisce bu cevredeki bir kac bar´ i sikca gezdigini itiraf ediyor. Sonra ziyaretci görüntüsü vermek icin kravat´ ini cikartiyor ve Cola´ sini iciyor. Deck isten sonra icki icmeye gelen insanlarin dertlerini dinliyor. En iyi bar´ larin ve kendi tabiriyle güzel meralarin nerede oldugunu bana söyleyebilir. Dava ve müvekkil bulma konusuyla ilgili Deck en iyi tavsiye´ lerle dolu bir insan. Ve müvekkiler´ in hatiri icin porno kulüplerine de gittigi oluyor. Insanin etrafini bilmesi gerektigini birden fazla söylüyor. Gelecegi sürekli düsünen bir kimse olarak Mississippi´ deki gazinolari olumsuz tarif ediyor, cünkü fakir insanlar ev bütcelerini orada harciyorlar. Fakat yine de bu gazinolardan kar elde edilebilir. akat yine de bu gazinolardan kar elde edilebilir. Yasadisi isler cogaliyor, ve ne kadar cok insan oyun oynarsa o kadar cok bosanma davalari ve iflaslar meydana gelecek. Insanlar´ in avukatlara ihtiyaci olacak. Orada yeterince dert var ve Deck dava bulma bakimindan tam durmasi gereken yerde duruyor. Bu gazino´ da bir seyler beklenebilir. Bana en güncel haberlerden bahsedecek. Adi St. Peters´ de Mull- Grill diye gecen yerde bir diger lezzetli yemek yiyorum. Bir grup assistan doktorlarinin bu cafeteria´ yi böyle andiklarini duydum. Bir plastik tabaginda makarna salatasi. Arasira ögreniyorum ve sürekli saat´e bakiyorum. Saat on´da daha yasli olan bey pembe cekette geliyor, fakat yalniz. Duruyor, bakiniyor, beni görüyor ve ciddi ve yaptigi s´ten dolayi mutsuz bir yüz ifadesiyle yanima geliyor. „Siz Sayin Baylor misiniz?“ diye soruyor. Elinde bir zarf bulunuyor ve basimi salladiktan sonra masanin üzerine koyuyor. „Bayan Riker´ den“ diyor, egiliyor ve gidiyor. Cok normal bir zarf, basit ve beyaz. Zarfi aciyorum ve icinden bir kart cikartiyorum. Bunun üzerinde söyle yaziyor: Sevgili Rudy, doktorum benim hastaneden cikmama izin verdi, böylece ev´e vardim. Her sey icin tesekkürler. Bizim icin dua edin. Siz harikasiniz. Ismini ve ayrica bir eklenti mektubun altina ekledi: Lütfen aramayiniz veya yazmayiniz. Bu sadece sorun yaratir. Yeniden tesekkürler. Burada olacagimi ve sadik ve güvenilir bir kimse olarak bekleyecegimi biliyordu. Son yirmi dört saatte aklima gelen bütün sehvetli düsüncelerin disinda hastane´ den cikabilecek fikri hic aklima gelmemisti. Bu aksam birbirimizle sohbet edecegimizden cok emindim. Sonu olmayan koridorlarda istikrarsiz bir sekilde dolaniyorum ve düsüncelerimi bir düzene sokmaya calisiyorum. Kendisini görmeye kararliyim. Kendisine yardim edebilecek baska bir kimse olmadigi icin, bana ihtiyaci var. Jetonlu telefonda Cliff Riker ín ismini kaydini görüyorum ve numarayi ceviriyorum. Bir teyp anonsu bana telefon baglantisinin kapali oldugunu bildiriyor. 20. Bölüm Carsamba sabahin erkeninde otel kati´ nin ara katina variyoruz ve akillica bir futbol sahasindan daha büyük olan bir balo salonuna yönlendiriliyoruz. Kaydimiz yapiliyor ve giris ücret ´ i cok uzun zaman öncesi ödenmesi gerekiyordu. Biraz huzur bozan söylesiler oluyordu fakat aslinda herkes kendisiyle mesgul´ dü. Korkudan sag´a , sol´a sallaniyorduk. Avukat´ lik sinavini vermek isteyen 200 kisi´den , en az yarisi gecen ay Memphis State Üniversite´ sinden mezun oldular. Bunlarin aralarinda hem arkadaslarim hem de düsmanlarim var. Booker benden cok uzak olan bir masa´ ya oturuyor. Birlikte oturmamaya karar verdik. Salonun diger tarafinin bir kösesinde Sarah Plankmore ile S. Todd Wilson oturuyor. Onlar gecen Cumartesi evlendiler. Güzel bir balayi. Todd Wilson yakisikli, bakimli giyim tarzi olan ve aristokrat bir davranis tarzi olan bir kimse. Insallah kendisi ve Sarah sinavi kaybederler. Üniversite´ nin ilk haftasindaki ayni rekabeti yine hissediyorum, digerlin derslerinde nasil ilerlediklerini merak ettigimiz zaman. Bir kac tanidiga el salliyorum ve icimden kaybetmelerini diliyorum, cünkü onlar da benim icin aynisini düsünüyorlar. Bizim meslegimizde bu tür düsünceler olagan. Herkes birbirinden bayagi uzak olan kapatmali masalara oturduktan sonra , on dakika boyunca talimatlari (direktifleri) aliyoruz. Ondan sonra saat tam sekiz´de sinav soru kagitlari dagitiliyor. Sinav Multi State bölümüyle basliyor, bütün devletleri kapsayan yasalarla ilgili sonu olmayan ve dogru cevabin isaretlenmesi gereken soru dizisine sahip. Ne kadar iyi hazirlanip hazirlanmadigimi söylemek imkansiz. Öglen uzayip gidiyor. Öglen yemegi olarak otel´ in büfesinden yiyecek bir seyler aliyoruz, fakat sinav hakkinda bir söz etmiyoruz. Aksam yemeginde Bayan Birdiy´ le teras´ da hindili ekmek ici var. Saat dokuzda yatak´ tayim. Sinav sessiz bir sekilde Cuma ögleni saat bes´ de sona eriyor. Kutlama yapmak icin cok yorgunuz. Son kez kagitlarimizi toplayip, gidebilecegimizi söylüyorlar. Iclerinden birisi eski günlerin hatirina bir kac bardak icmeyi öneriyor, böylece altimiz bir kac kadeh icin Yogi´sde bulusuyoruz. Bu aksam Prince yok ve Bruiser da görünmüyor. Benim icin büyük bir rahatlama, cünkü isverenimle birlikte görünmek istemem. Bilhassa arkadaslarim tarafindan. Sirketimiz ile ilgili bu bir yigin soru demek olurdu. Sadece bir sene, degil mi? Ondan sonra daha iyi bir is´ e sahip olacagim. Sinavlar hakkinda konusmamaiz gerektigini ta ilk sömestrde ögrendik. Soru cevaplarini baskalarininkiyle karsilastirdigin zaman, yaptigin yanlislar ile ilgili en fazla hayal kirikligina ugruyorsun. Biraz pizza yiyoruz ve biraz bira iciyoruz, fakat iyice eglenmek icin cok yorgunuz. Dönüs´ te Booker bana sinavin kendisini hasta yaptigini söylüyor. Basaramadigindan emin. On iki saat uyuyorum. O gün Bayan Birdie´ ye eger yagmur yamazsa bahcesinde calismaya söz verdim. Ve uyandigimda ev´ im günes isinlariyla doluyor. Hava sicak, bogucu ve havasiz, Memphis´ de tipik bir temmuz ayi. Üc gün boyunca penceresiz bir oda´ da gözlerimi, hayal gücümü ve hafizami zorladiktan sonra, su an biraz ter ve kir´ e hazirim. Fakat daha önce yapilmasi gereken baska bir is var. Fark edilmeyecek sekilde ev´ i terk ediyorum ve yirmi dakika sonra Blacks´ lerin giris yoluna park ediyorum. Donny Ray veranda´ nin ön tarafinda kot pantolonu, spor yakkabilari, koyu renk corap ve beyaz t-shirt ile cökmüs yüzünde cok büyük duran beyzbol sapkasiyla bekliyor. Deynekle yürümesine ragmen kirik kolunun altina yine de bir yardim eline ihtiyaci var. Dot v eben kendisini dar kaldirimin yanindan dikkatlice arabamin sürücü koltugunun yanina oturtuyoruz. Bir kac saatligine Dot Donny Ray´ yi arabadan cikartabildigi icin cok sevincli. Aylardan beri ilk gezmesi oldugunu anlatiyor Dot. Simdi Buddy ve kedileriyle yapayalniz. Donny Ray bacaklarinin arasinda deyneklerle oturuyor ve kent ici yolu boyunca cenesini yasliyor deyneklere. Bana bir kere tesekkür ettikten sonra, cok fazla bir sey söylemiyor. Üc sene önce on dokuz yasinda Donny Ray High School ´u (liseyi) bitiriyor. Ikiz kardesi Ron ise ondan bir sene önce tamamliyor. Hic bir zaman College´e gitmeyi denemiyor. Iki sene bir alis veris merkezinde soygun olana kadar satis eleman´I olarak calisti. Calistigi yerlerin listesi kisa ve hic bir zaman ev´ den ayrilmadi. Göz´den gecirdigim evraklara göre Donny Ray hic bir zaman asgari ücretin üstünde gelir elde etmedi. Ron ise College´ i yilmadan bitirdi ve Houston´ da Üniversite okuyor. O da bekar ve hic bir zaman evlenmedi. Memphis´ e cok nadir geliyor. Oglanlarin hic bir zaman birbirlerine yakin olmadiklarini söylüyor Dot. Donny Ray ev´ de kaldi, kitaplar okudu ve model ucaklar insa etti. Ron ise bisiklet sürdü ve on iki yasindayken bir mahalle takimina üyeydi. Iyi niyetli cocuklar oldugunu Dot bana temin etti. Dosya ´ da Ron ´un kemik iliginin Donny Ray´ inkiyle ayni oldugu ve ideal bir bağışçı olabilecegi yaziyor. Kücük arabamda takir tukur ilerliyoruz. Düm düz bakiyor, sapkasinin ucu alnina kaymis ve sadece laf atildiginda konusuyor. Bayan Birdie´ nin Cadillac arabasinin yanina park ediyoruz, ve kendisine bu güzel ev´de ve benzeriaz bulunan bu semtte yasadigi söylüyorumEtkilendigini bilmiyorum, fakat süphe ediyorum. Toprak kaplamasinin etrafindan veranda´nin gölgelik yerine kadar yardimci oluyorum. Bayan Birdie Donny Ray´I getirecegimden haberdar ve bizi taze limonatayla karsilamaya hazir. Birbirlerini tanistiriyorum ve sonra Bayan Birdie sohbet´ in kontrolünü eline geciriyor. Biskütler? Cracker ekmek?okuyacak bir sey?. Donny Ray´in etrafini yastikla dolduruyor ve bu arada mutlu bir sekilde islik caliyor. Altindan kalbi var. Kendisine Donny Ray´ in annesi ve babasiyla Cypress Garden´da tanistigimi söyledim ve bu yüzden kendisini Donny Ray´ye yakin hissediyor. Kuzularindan bir tanesi. Beyaz tenini yakabilecek günes´ten uzakta, serin bir yer´de korunarak kalabildigi müddetce, is´ e baslamanin zamani geldigini söylüyor. Dramatik bir mola veriyor, bahce´de bakinip duruyor, sanki derin düsüncelere dalmis gibi cenesini kasiyor ve sonra tesadüf eseri toprak kaplama yiginina bakiyor. Donny Ray´ye kücük bir gösteri olarak bir kac talimatlar´da bulunuyor ve ben bunun üzerine is´ e basliyorum. Ter´den nerdeyse siril siklam oldum, fakat bu sefer her anin tadini cikartiyorum. Ilk bir saat icerisinde Bayan Birdie kesintisiz bir sekilde bogucu hava´dan bahsediyor, ondan sonra daha serin olan teras´ in etrafindaki ciceklerle ilgilenecegimize karar veriyor. Kesintisiz bir sekilde az konusan ve temiz hava´ nin tadini cikartan Donny Ray´e konustugunu duyabiliyorum. El arabasini sürerken, Dame oyununu oynadiklarini görüyorum. Bir baska el arabasi turunda Donny Ray´ye cok yakin oturuyor ve kitap´ daki resimlere isaret ediyor. Cogu kez Bayan Birdie´ nin Donny Ray´ ye yardim olabilip olamayacagini düsündüm. Bu sirin bayan yeterince maddi kaynaga sahip olsa transplantasyon icin bir cek yazacagindan eminim. Fakat iki nedenden dolayi bunu yapmadim. Birincisi transplantasyon icin cok gec. Ikincisi : Maddi kaynaga sahip olmazsa, bu Bayan Birdie´ yi üzerdi. Parasina karsi olan ilgimden dolayi zaten yeterince süphe duyuyor. Bu paranin bir kismina hak talep edemedim. Donny Ray´ de kan kanseri teshisi konulduktan kisa süre sonra nakil icin gerekli olan parayi toplamak icin kücük bir caba´da bulunuldu. Yardim icin Dot bir kac arkadas cagirdi ve Donny Ray´ in süt paketlerindeki resmini Kuzey- Memphis´ in bütün cafelerinde ve alis veris merkezlerinde dagitiyorlar. Bundan cok fazla bir seyin cikmadigini, söyledi. Kücük bir salon kiralayip ve pismis Wels ile Country music ile büyük bir party verdiler ve bir disc jockey bile tuttular. En sonunda 28 dolar üstüne ödemek zorunda kaldilar. 4000 dolar maliyetinde olan ilk kemoterapie St. Peters´in üc´ de ikisi pay oraniydi. Geri kalan miktari bir nevi topladilar. Bes ay sonra kan kanseri hastaligi yine geri döndü. Kürek kullanirken ve terlerken bütün dikkatimi zihin enerjisine odaklayarak Great Benefit´ ten nefret etme hususuna veriyorum. Bunun icin cok fazla birsey gerekmiyor , fakat Tinley Britt ile mücadele bir kere baslamisken, eger bunun sonunu getirmek istiyorsam, bundan dogacak sinire katlanmam lazim. Öglen yemegi hos bir sürpriz. Böyle bir gün´ de diledigim corba olmamasina ragmen Bayan Birdie tavuk corbasi pisirdi, fakat hindiyle olan ekmek iclerine karsi iyi bir alternatif. Donny Ray bir yarim tabak yiyor ve ondan sonra uyumasi gerektigini söylüyor. Hamagi seve seve kullanmak isterdi. Kendisini cimen´ den gecirip hamag´ in icine girmesine yardimci oluyoruz. Hava isisinin otuz derece´ nin üzerinde olmasina ragmen, bir battaniye icin rica´ da bulunuyor. Daha fazla limonata icerek gölge´ de oturuyoruz, ve kendisinin ne kadar zor bir durumda olduguyla ilgili sohbet ediyoruz. Kendisine Great Benefit alehine acilan davayla ilgili bir seyler anlatiyorum ve sirket´ I on milyon dolar tutarinda mahkeme´ ye verdigim gercegini uzun bir süre konusuyorum. Avukatlik sinaviyla ilgili bir kac genel anlamda sorular soruyor, ondan sonra ev´ e dogru gidiyor. Geri döndügünde bana Atlanta´ dan olan bir avukat´ tan bir mektup veriyor. Ismi bana tanidik geliyor. “Bunu bana anlatabilir misiniz?” ve elleri kalca´ da bir sekilde karsima dikiliyor. Avukat Bayan Birdie´ye bir mektup yazdi ve kendisine yönelttigim yazi´ nin bir fotokopisini ekledi. Yazi´ da Bayan Birdie Birdsong´ u savundugumu ve kendisinin benden bir vasiyetname hazirlamami istedigini, ve vefat etmis esinin mirasiyla ilgili bilgi´ ye ihtiyacim oldugunu anlatmistim. Kendisine yazmis oldugu mektup´da bana bir kac bilgi verebilecegini soruyor. Kulaga kayda fazla deger olmayan bir seymis gibi geliyor, sanki talimatlari yerine getiriyormus gibi. „Burada cok net bir sekilde yaziyor“ diyorum. „Ben onlarin avukatiyim ve bilgi edinmeye calisiyorum. Atlanta´de arastirma yapmayi planladiginizi söylememistiniz.“ „Buna karsi ne itiraz etmek istersiniz? Orada ne sakli Bayan Birdie? Bu neden bu kadar gizli?” „Hakim dosya´ yi kapatti.“ Omuz silkerek söylüyor, sanki bu dava bu olayla kapanmis gibi. „Dosya´ da ne yaziyor?“ „Bir sürü sacma seyler.“ „Sizin hakkinda mi?“ „Hayir, büyük Allahim!“ „Peki, o zaman kimin hakkinda?“ „Tony´nin aile fertleri. Florida´ da yasayan agabesi inanilmaz zengindi, bir sürü kadinlari ve cocuklari vardi. Bütün aile cildirmisti. Sanirim dört vasiyetnameyle ilgili bir cok kavgalari olmustu. Avukatlarin ne kadar aldiklarini bilmiyorum, fakat her sey sona erdiginde alti milyon dolar aldiklarini bir kere duydum. Florida´ da gecerli olan yasalara göre para´ nin bir kismini yeterince uzun yasamis olan Tony miras edindi. Bundan kisa süre önce Tony kendi vefat ettigi icin, bu yüzden bu miras´ dan hic haberi olmadi. Bir es´ ten baska hic bir sey birakmadi. Bana. Bu bildigim her sey.“ Para´ yi nasil aldigi önemsiz. Fakat kendisine ne kadar miras kaldigini bilmek güzel olurdu. „Vasiyetnameniz ile ilgili konusmak ister misiniz?“ diye soruyorum. „Hayir, daha sonra“ diyor ve bahce eldivenlerini eline aliyor. „Yine isimizin basina geri dönelim.“ Yabani otlarin yetistigi mutfak önündeki teras´ a Dot ve Donny Ray ile oturuyorum. Allah´a bin sükür, Buddy yatakta. Donny Ray Bayan Birdieyle gecirdigi bu günden yoruldu. Bir Cumartesi aksami ve dis semtte ve bogucu hava´ daodun kömürünün ve közlenmis et´ in kokusu var. Bahce ascilar´ in ve ziyaretcilerin sesleri temiz kesilmis citlerin üzerinden kulagimiza geliyor. Orada oturmak ve dinlemek konusmaktan daha kolay. Dot sigara icmeyi ve koffeinsiz kahve´ sini icmeyi ve komsularinin birisinin hakkinda dedikodu yapmayi tercih ediyor. Veya komsularinin doglari hakkinda. Yandaki emekli gecen hafta testereyle calisirken bir parmagini kaybetti ve bunu üc defadan az söylemiyor. Benim icin cok fazla bir sey ifade etmiyor. Zihnim hala avukatlik sinavindan etkilenmis durumda. Beni eglendirmek icin cok fazla sey´e ihtiyac yok. Eger hukuku unutmam mümkün olursa, düsünebilecegim Kelly var. Kendisine zarar vermeden irtibat´ I nasil kuracagimi düsünmem lazim. Fakat bunu yapacagim. Bana sadece biraz zaman verin. 21. Bölüm Shelby County Justice Center kent merkezinde modern, on iki katli yüksek bir bina. Burada hizli adalet ilkesine göre is yapiliyor. Sayisiz mahkeme salonlari ve idare personeli icin ofisler var. Bu ev ayni zamanda savci´ nin ve Sheriff´in ikamet ettigi yer. Bir hapishane´ si bile var. Suc mahkemesinin on bölümü var, farkli mahkeme salonlarinda degisik sorumluluk alanlariyla on hakim. Bina´ nin orta katlarinda bir sürü avukat, polis, sanik ve aile fertleri bulunuyor. Yeni bir kimse icin ürkütücü bir cengel, fakat Deck burayi iyi biliyor. Burada bir kac kere is´i vardi. Dördüncü bölümün kapisina isaret ediyor ve bir saat icinde geri dönecegini söylüyor. Cift kapi´dan dogru iceri giriyorum ve arka kisimlarda bulunan banklara oturuyorum. Yer tabani haliyla kapli, mobilyalarla ic döseme ise korkunc derecede modern. Salon´ un ön tarafinda avukatlar karincalar gibi dolaniyor. Sag tarafta diger bölümlerden ayri bir bölüm bulunmakta ve bu bölümde turuncu renkli tulumun icinde bulunan bir sürü tutuklu ilk defa hakim karsisina cikmayi bekliyorlar. Bir davaci bir dosya yiginin icerisinde asil sanigin dosyasini ariyor. Önden ikinci sirada Cliff Riker´ i görüyorum. Yaninda avukat´ i oturuyor ve kagitlarla mesgul görünüyor. Esi salonda bulunmuyor. Hakim geliyor ve herkes ayaga kalkiyor. Bir kac dava üzerinde görüsülüyor, depozitolar belirleniyor veya kaldiriliyor ve gelecekteki ön görüsmeler belirleniyor. Avukatlar hakim masasinin etrafinda toplaniyorlar, ondan sonra bas sallayip „Seine Ehren“ diyorlar. Cliff´ in ismi cagiriliyor ve kendine güvenir bir sekilde hakim masasinin önünde bulunan kürsü´ ye gidiyor. Yaninda evraklariyla birlikte avukati duruyor. Sanik mahkemeyi Cliff Riker aleyhinde acilan davalarin ispat eksikligi nedeniyle kapatildigini bildiriyor. Hakim „Magdur nerede? Diye sözü yarida kesiyor. „Gelmemeyi tercih etti.“ Diye saniklarin temsilcisi yanit veriyor. „Neden?“ Tekerlekli sandalye´ de oturdugu icin diye bagirmak isterdim. Sanik hic bir seyden haberi yokmus gibi ve kendisini ilgilendirmiyormus gibi omuzlarini silkiyor. Cliff´in avukati´ da genc bayanin gelip yaralarini göstermemesine omuz silkerek sasiriyor. Öglene kadar halledilmesi gereken bir sürü davasi olan sanik cok mesgul bir insan. Gerceklerin kisa bir özetini sunuyor, tutuklamayi anlatiyor ve magdur´ un ifade vermemesi yüzünden olayin ispatlanmasinin mümkün olmadigini ekliyor. Hakim Cliff´e göz kirparak „Bu ikinci defa oluyor“ diyor. „Esinizi öldürmeden önce neden bosanmiyorsunuz?“ Cliff isyankar bir ses ile „Sayin hakim, yardim almayi deniyoruz.“ Diyor. “ Eger elime bir daha böyle bir dava gececek olursa geri cevirmeyecegim. Beni anladiniz mi?” “Evet, efendim” diye Cliff yanit veriyor, sanki bunca suc isledigine pisman olmus gibi. Evraklar hakim masasina götürülüyor. Hakim imzaliyor ve bu arada basini salliyor. Dava reddedilmistir. Bu sefer de magdur´un sesi duyulmadi. Kelly ev´ de kirik bir kemik ile oturuyor, fakat bu uzak kalmasina bir neden degil. Bir daha siddet´e ugramak istemediginden saklaniyor. Dava´nin geri cekilmesi icin acaba ne kadar ödedigini merak ediyorum. Cliff avukatiyla tokalasiyor ve koridor´a dogru oturdugum bank´in yanimdan gecerek kapi´ ya dogru ilerliyor. Icinden her ne yapmak geliyorsa, yapabilir, cünkü yaninda kendisine yardim edebilecek bir kimse yok. Kesintisiz bir sekilde uygulanan hukuksal yasalar´ in temelinde yildirici bir mantik yatiyor. O kadar da uzakta oturmuyor turuncu renkli tulumlarindaki kelepceli tecavüzcüler, katiller ve uyusturucu saticilari. Bu sahtekerleri sorguya cekmek ve belli bir ölcü adalet gerceklestirmek icin sistem yeterince zaman birakmiyor. Bir kimsenin yalniz ve kullanilmis bir bayanin haklariyla ilgilenmesi nasil beklenebilinir. Gecen hafta tam sinav´ in icinde bulundugum vakit, Deck telefonla bir takim görüsmeler gerceklestirdi. Rikers´ lerin yeni telefonlarini ve adreslerini ortaya cikartti. Memphis´in güneydogu bölümündeki yeni yerlesim alanina tasindilar. Iki oda´ya ayda dört yüz dolar. Cliff sendika tarafindan düzenlenmemis bizim ofisimize yakin bir nakliyat´ ta calisiyor. Deck saat´ te yaklasik yedi dolar kazandigini tahmin ediyor. Hukuk danismani ise bu sehir´ de binlerce bulunan herhangi bir tarlaorman-cimen avukat´iydi. Deck´ e Kelly ile ilgili gercegi anlattim. Kendisinin haberdar olmasinin önemli oldugunu , cünkü eger Cliff beni bir tabancayla öldürecek olursa, o zaman hala Deck hayatta olacak ve kendisi bu olayin nasil meydana geldigini anlatirdi. Sonra Deck Kelly´ yi unutmamin daha iyi olacagini söyledi. Dert´ ten baska bir sey getirmiyormus. Calisma masamda derhal Bruiser´i aramam gerektigini söyleyen bir kagit var. Calisma masasinin arkasinda yalniz oturuyor ve sag tarafta bulunan telefonuyla konusuyor. Sol tarafinda bir ikinci telefon cihaz´ i bulunuyor, bir üc´ü daha ofis´ de yayili. Bunun haricinde biri arabada, bir digeri ise dosya cantasinda bulunuyor. Ve bana yirmi dört saat ulasabilmesi icin verdigi el telefonu. Bana oturmami isaret ediyor ve sanki bir ahmak´la görüsüyormus gibi kanlasmis gözlerini döndürerek, herhangi onaylayici bir seyi ahize´ ye söylüyor. Köpek baliklari ya uyuyorlar ya da kayaliklarin arkasina saklandilar. Akvaryumun filtresi vizildiyor ve gargara ediyor. Deck bana sirket´ in Bruiser´ a sene´ de üc yüz bin ile bes yüz bin dolar kazanc getirdigini söylüyor. Bu yikik oda´ya bakildiginda, buna inanmak cok zor. Yaralanma davalari bulmak icin dört avukat emrinde (ve ben´I de kadroya eklemis durumda). Deck oturdugu yerden Bruiser´a yüz bin ile yüz elli bin arasi kazanc saglayan bes dava sayabilir. Uyusturucu isleriyle parasini kazaniyor ve bu sektörde güvenilebilir avukat ün´ünü elde etti. Fakat Deck´in anlatimlarina göre Bruiser asil parayi ortakliklariyla kazaniyor. Hic kimsenin bilmedigi- ve anlasilan devlet kurumlari da caresiz cabalarina ragmen kendisinin Memphis ve Nashville Porno dünyasina karistigi gercegini ispatlayamiyorlar-. Bu sektör cogunlukla nakit parayla calisiyor, yani hic kimse aslinda ne kadar para kazandigini bilmiyor. Trudys´de büyük bir ekmek ic´ i yerken Deck Bruiser´in üc kere bosanmis oldugunu ve üc yarim yetiskin cocuklara sahip oldugunu ve beklenildigi gibi annelerinin -yaninda yasiyorlar. Etrafinin bar danscilari tarafindan cevrili olmasindan hoslanan, icen ve bahse giren bir kimse. Ve hic bir zaman eline ne kadar para gecerse gecsin, memnun kalmayacak. Yedi sene önce kanuna aykiri tertiplerden suclu bulundu ve tutuklandi, fakat hükümetin hic bir sansi yoktu. Bir sene sonra dava yarida birakildi. Deck FBI´ yin Memphis´ in karanlik dünyasiyla ilgili yaptigi arastirmalarla ilgili endise duydugunu benimle paylasti. Bu arastirmada Bruiser Stone ismi ve en iyi arkadasi Prince Thomas´in ismi geciyor. Deck Bruiser´in normalden biraz farkli davrandigini söyledi, cok fazla icki iciyor, sabrini cabuk kabediyor ve sirket´te gereginden fazla kiziyor. Telefon konusu acilmisken, Deck bütün telefonlarin, benim telefonum da dahil, FBI tarafindan dinlenildigi görüsünde. Ve duvarlarin icerisinde de gizli dinleme aleti bulundugunu savunuyor. Ciddi bir yüz ifadesiyle bunu daha önceleri yaptiklarini söylüyor. Ve Yogis´ de de sizin yerinizde olsam dikkatli olurdum. Bu avutucu düsünceleriyle beni dün ögleden sonra yalniz birakti. Bruiser sonunda telefon görüsmesini bitiriyor ve uykulu gözlerini ufaliyor. „Buna bakiniz“ diyor ve elime kalin bir kagit yiginini veriyor. „Bu nedir?“ „Great Benefit´ in tepkisi. Rudy, su an büyük sirketler´e dava acmanin ne kadar aci verici oldugunu ögrenmektesiniz. Onlarin maddi kaynaklari sayesinde bir sürü evrak üreten avukat tutabilme imkani var. Büyük ihtimal Leo F. Drummond Great Benefit davasinda saat basi iki yüz elli dolar kazaniyor.” Bu Black´ lerin davalarini geri cevirmek anlaminda bir dilekce. Bununla ilgili yazili metin altmis üc sayfa. Ayrica degerli Harvey Hale´ in karsisinda ifade vermek adina cagirildim. Bruiser beni gözlemliyor “Savas alanina hos geldiniz” Bogazimda bir dügüm var. Böyle bir tepki vermek günlerimi alir. Kurummus bir bogaz ile “Etkileyici” diyorum. Nereden baslayacagimi bilmiyorum. „Hükümeri iyice okuyunuz. Dilekce´ ye cevap veriniz. Kendi yazinizi hazirlayiniz. Bunu cabuk yapiniz. Nasil göründügünün hic önemi yok.“ „Gercekten mi?“ „Hayir, Rudy. Bu sadece kagit isi. Bunu daha ögreneceksiniz. Bu sahtekerler her türlü kalin yazilarla kapli dilekce´yi verecekler. Ve her seferisinde mahkemeye kosmak isteyecekler, kücük sirin dilekceleriyle ilgili ifadelerin alinmasi hakknda. Kazanmak veya kaybetmek onlar icin fazla önemli degil, paralarini her durumda aliyorlar. Ve bu davayi geciktiriyor. Bu her zaman yaptiklari sey gercek bir sanat ve müvekkiller de faturayi ödüyorlar. „Ben simdiden yoruldum.“ „Cok zor bir is. Drummond parmaklarini siplatiyor ve dava reddine iliskn bir dilekce istiyorum. Ve hemen o anda üc avukat kütüphanede gömülüp ve iki avukat yardimcisi bilgisayarlarinda yazili metinleri cikartmakla mesgul. Aninda iyi arastirilmis kalin bir yazili metin üretiliyor. Sonra Drummond bir kac kez okur, saat´i 250 dolar icin gözden gecirir, ve ortaklarindan bir tanesinden metini okumasi icin rica da bulunur. Ondan sonra metini basilacak hale getirir, kisaltir ve degistirir, , böylece avukat´ lar kütüphane´ ye geri dönerler ve avukat yardimcilari bilgisayar karsisina otururlar. Fakat Great Benefit´´ in cok parasi var ve Tinley Britt gibi bir sirket´ e ödemek´ te hic bir sorunu yok.“ Sanki bir ordu´ ya meydan okumus gibiyim. Iki telefon ayni zamanda caliyor ve Bruiser en yakinini aliyor. „Is´ in basina“ diyor, sonra „Evet“ diyor ahize´ nin icine. Kagit yiginini iki elimle ofisime tasiyorum ve kapiyi kapatiyorum. Redd talebinde bulunan dilekceyi okuyorum ve güzel ve hatasiz yazilmis aciklamasiyla. Benim actigim dava´ da öne sürdügüm ikna edici argümanlarla dolu olan bir yazili metin. Kullanilan dil acik ve net, hukuk dilinden uzak, ve kolay okunabilinen bir tarz da yazili bir metin. Öne sürülen, konuyla baglanti izlenimi yaratan, görüsler bir cok haklar yaratan temellere dayali. Hemen hemen her sayfada kapsamli ek bilgiler veriliyor. Icerik, dizi ve biografi bile iceriyor. Eksik olan tek sey bir hakimin Great Benefit´ in dilekcesini bütün hususlarinda kabul eden imzalananacak bir karar. Üc kere okuduktan sonra kendimi toparliyorum ve not almaya basliyorum. Belki incelenmesi gereken bir iki husus vardir. Sok ve korku gittikce azaliyor. Great Benefit´ e karsi olan nefretimi ve müvekkilime yaptiklarini hatirlamaya calisiyorum ve kollari siviyorum. Sayin Leo F. Drummond mahkeme salonunda mucizeler yaratiyor olabilir ve is´i cikartan sayisiz calisani da olabilir. Fakat benim, Rudy Baylor, baska isim yok. Zekiyim ve calisabilirim. Benimle bir evrak savasi baslatmak istiyor, öyle olsun. Kendisini kagit yiginina bogacagim. Deck avukatlik sinavina alti kez girdi. Kalifornia´ daki ücüncü denemede nerdeyse kazaniyordu, fakat toplam puani iki puan eksik oldugu icin sinavi kaybetti. Ondan sonra üc kere Tennessee ´ de denedi, orada da bana acikca anlattigina göre hic bir kere yaklasik da olsa puani yetmedi. Deck´ in hala sinavi vermek isteyip istemediginden emin degilim. Bruiser icin dava bularak sene de kirk bin dolar kazaniyor ve her hangi etik kaygilari olmuyor (bu Bruiser´ i ilgilendirdiginden degil). Deck´ in avukatlik ücreti ödemesine gerek yok, hukuki egitim hakkinda düsünmesine gerek yok, seminerlere gitmesine gerek yok, hakimlerin karsisina cikmasina gerek yok ve sürekli masrafli olan bir kimse de degil. Deck´ in kullanabilecegi bir avukat ve ofisi oldugu müddetce Deck is´e ortak. Cok fazla isimin olmadigini biliyor ve bu yüzden on bire dogru ofisime gelmeyi aliskanlik edindi. Yarim saat sohbet ettikten sonra uygun bir yemek icin Trudy´ se gidiyoruz. Artik kendisine alismaya basladim. Arkadasim olmak isteyen, mütevazi, kücük bir adam. Trudy´sin bir kösesinde nakliyat iscilerin arasinda oturuyoruz ve Deck o kadar sessizce konusuyor ki, kendisini anlamakta zorluk cekiyorum. Arasira usandirici olabiliyor, özellikle bir hastane´ nin bekleme odasinda, bu da bayagi bir utandirici olabiliyor. Baska zamanlar ise bir fare kadar cekingen olabiliyor. Bana mutlaka bildirmek istedigi bir seyi fisildiyor ve sürekli arkasina bakiyor, sanki bir saldiriya ugrayacakmis gibi. „Bu sirket´ te David Roy isminde calisan ve Bruiser ile siki dost olan bir kimse vardi. Ikisi bir can, bir yürektiler, paralarini birlikte sayarlardi, bilirsiniz iste. Roy paralari zimmetine gecirdigi icin avukatlik odasindan cikartildi. Böylece avukat olarak artik calisamaz.” Deck parmaklariyla dudaklarindan ton baligi salatasini siliyor. Roy ise buradan ayriliyor ve cadde´ nin digger tarafinda bir porno kulübü aciyor. Kulüp yaniyor. Baska bir tane aciyor, o da yaniyor. Ondan sonra bir tane daha. Sonra gögüs sektöründe kriz patlak veriyor. Bruiser bu tür is´ lerde faaliyet göstermesi yönünden fazlaca zeki, kendisini sürekli olaylarin disinda tutuyor. Arkadaslari Prince Thomas ise aynisini yapiyor. Savas bir kac sene sürüyor. Arasira bir cenaze ortaya cikiyor. Cok daha fazla yangin var. Roy ve Bruiser bir konuyla ilgili söz düellosuna giriyorlar. Gecen sene FBI Roy´ u tutukladi, simdi konusmasi gerekiyor. Bunun ne demek oldugunu biliyorsunuz, degil mi?” Bas salliyorum ve Deck´ in yaptigi gibi masa´ nin üzerine egiliyorum. Hic kimse bizi duyamiyor, fakat bir kac insan bizim tarafimiza dogru bakiyor, yemek esnasinda iyi fikirlerin ortaya cikmasi icin kafa kafa´ ya veriyoruz. „Dün David Roy jüri mahkemesinde ifade verdi. Iyi bir pazarlik yapmisa benziyor.“ Böylece Deck yapmasi gereken isi yapmis oluyor. Dim dik bir sekilde ayaga kalkiyor, sanki bunun disinda baska ne olabilecegini düsünmem gerekir gibi. „Ve? Diye fisildayarak soruyorum. Saskinligini bas sallayarak dile getiriyor ve süpheci bir sekilde etraf´ ta bakiniyor, ondan sonra basini egiyor. „Bruiser ile ilgili konusacagi tahmin ediliyor. Yakalanma ödülü bile kararlastirildigini duydum. „Bir siparis üzerine cinayet mi?“ „Evet, sessiz olun!“ „Kimden? Is verenimden degil herhalde, degil mi?“ „Tahmin ediniz.“ „Bruiser degildir. Umarim.“ Ince dudakli, dissiz sekilde, bana kücük ve cekingen bir gülüs atiyor. „Birinci kez degilmis.“ Bana kafa sallarken ekmek icinden büyük bir dilim isiriyor ve keyif yaparak ekmegi cigniyor. Ekmegini yutana kadar bekliyorum. Imkanlariniza sahip cikin. Imkanlarim yok. Buradan gitmeniz gerekebilir. Daha yeni baslamistim. Heyecanli olabilir. „Size ne olacak?“ „Buradan gitmem mümkün olabilir.“ „Digerlerine ne olacak?“ “Onlarla ilgilenmeyin, onlarda sizinle ilgilenmiyor. Burada tek arkadasiniz benim.” Bu sözler saatlerden beri beynimden cikmiyor. Deck itiraf ettiginden daha fazla biliyor, fakat bir kac kez daha birlikte yemek yedigimizde, bildigi herseyi ögrenecegim. Felaket gerceklestiginde siginabilecek sicak bir yer aradigini tahmin ediyorum. Sirketteki diger avukatlar´ I – Nicklass, Toxer, ve Ridge- fakat bunlar mesafeli duruyor ve sohbetler´ e önem vermiyorlar. Kapilari her zaman kapali. Deck onlari sevmiyor, ve ona karsi hissleriyle ilgili sadece tahmin de bulunabilirim. Deck´ in söyleyisine gore Toxer ve Ridge arkadaslar ve muhtemelen kendi kücük sirketlerini acmak istiyorlar. Nicklass bir alkolcü ve bayagi bitkin. En kötü ihtimal Bruiser´ e dava acilir, tutuklanir ve mahkeme önüne cikartilir. Dava´ nin baslamasina kadar en az bir sene gecer. Muhtemelen her zaman ki gibi calisir ve sirketini yönetebilir olur. Ancak yargilandiktan sonra avukatlik odasindan cikartilabilir. Kendi kendime her zaman sinirlenme diyorum. Ve kendimi sokakta bulsam bile bu sonucta ilk defa olan bir sey degil. Simdiye kadar yer´e düstüm. Bayan Birdie´ nin evi´ nin yolunu tutuyorum ve bir kent park´ inin yanindan geciyorum. En az üc oyun oynanmakta. Araba yikama cihazinin yanindaki telefon kulübesinin yanina duruyorum ve numarayi ceviriyorum. Ücüncü calis´ dan sonra telefon´a cikiyor. “Merhaba?” Sesi icime isliyor. Bir oktav asagi´ dan “Cliff ev´de mi?” diye soruyorum. Eger evet derse o zaman görüsmeyi bitiririm.“Hayir, kiminle görüsüyorum?“ Normal ses tonuyla „Rudy“ diyorum. Nefesimi tutuyorum ve bir klick sesinin gelmesine kendimi hazirliyorum. Ama ayni zamanda bana yumusak bir seyler söyleyecegini bekliyorum. Görüsmeyi bitirmeden bir an susuyor. Sesinde nir nebze kizginlik veya sabirsizlik olmadan „Beni aramamasini“ rica etmistim. „Özür dilerim. Baska türlü davranamiyorum. Kendisi icin endiseleniyorum.“ „Bunu yapamayiz.“ „Neyi yapamayiz.“ „Kendinize iyi bakin.“ Simdi klick sesini, ondan sonra ise hazir tonunu duyuyorum. Kendisini arayabilmek icin bütün cesaretimi toplamak zorunda kaldim ve simdi keske yapmasaydim diyorum. Bazi insanlarda zeka´ dan daha fazla cesaret var. Esi´ nin biraz cabuk parlayan bir kimse oldugunu biliyorum, fakat ne kadar ileri gidecegini bilmiyorum. Eger kiskanc ise- bununla ilgili pek fazla düsünmüyorum- cünkü sonucta kaba saba bir kisi, on dokuz ve simdiden hasta ve bunun haricinde güzel bir kizla evli- o zaman büyük ihtimal her attigi adimi süpheyle izliyor. Fakat telefonunu dinleyecek kadar ileri gidebilir mi? Bü düsünce cok gercekdisi, fakat beni uyanik tutuyor. Telefon´ um caldiginda bir saat´ ten az uyudum. Gece masasinin üzerindeki dijital saat sabah saat dörde az kal´a. Karanlikta telefonu ariyorum. Arayan Deck, müthis bir sekilde heyecanli ve hizli bir sekilde araba telefonuyla konusuyor. Bana dogru geliyor, üc blok uzaklikta olmayarak. Her hangi büyük, acil ve güzel bir felaket. Acele ediniz! Üzerinizi giyininiz. Bir dakika az bir süre icerisinde yol kenarinda olmam gerekiyor. Kullanilmis Kombi´ sinde beni bekliyor. Icerisine atliyorum, kendisi gas verip sürmeye basliyor. Dislerimi yikamaya bile vaktim yok. „Allah askina nereye gitmek istiyoruz?“ Cok üzülmüs gibi ciddi bir sekilde “Nehir´de agir bir kaza.” Diyor. “Dün aksam bir petrol tankeri sizinti yapip nehir´e akiyor, ta ki bir lise balosu icin kiralanmis vapur´ a carpana kadar. Belki de üc yüze yakin cocukla gemide. Vapur sahil´ in kenarlarindaki Mud Island´ te batti. “Bu cok korkunc Deck, ama Allah askina ne yapabiliriz?” “Cok kolay. Bruiser´e bir telefon görüsmesi geliyor. Bruiser ruft mich an. Ve su an buradayiz. Bu cok büyük bir felaket, muhtemelen Memphis´ te olan en büyügü.” “Ve simdi bununla gurur mu duyalim?” “Bunu anlamiyorsunuz. Bruiser bu firsat´ I kacirmaz.” “Peki, o zaman. Büyük poposunu dalis üniformasinin icine soksun ve ölüleri arasin.” “Bu bir altin hazinesi olabilir.” Deck sehir´ in icinden delice bir hizla gidiyor. Birbirimizle artik konusmuyoruz. Kent merkezine ilerlerken bizi bir ambülans geciyor ve nabzim hizlaniyor. Bir diger ambülans karsi yol´ dan cikip bizi geciyor. Riverside Drive isiklari karanlikta yanip sönen bir sürü polis arabalariyla bloke edilmis. Itfaiye ve ambülans ´larin tamponlari karsi karsi´ya duruyor. Hava´ daki bir helicopter nehir asagisi ucuyor. Orada ve burada insanlar hareketsiz bir sekilde gruplar seklinde duruyorlar, bazilari telaseli kosuyorlar, bagirip, cagirip bir seylere gösteriyorlar. Sahil kenarinda bir vincin parcasi görülüyor. Sari bir sinirlama bandinin etrafinda kosup sahil kenarinda toplanan bir grup seyirciye katiliyoruz. Burasi uzun saatlerden beri ayni görünüyor ve telase zamanla azaldi. Simdi bekliyorlar. Insanlar´ in cogu kaldirim da oturan gruplar seklinde toplaniyorlar ve aglayarak dalgis ve saglik memurlarinin nasil ölüler´i aradiklarini izliyorlar. Din adamlari dizleri üzerinde dua ediyorlar. Islak smokinler ve yirtilmis balo elbiseleriyle sersemlesmis bir sürü cocuk yan yana oturuyorlar, ellerini tutarak nehir´e dogru bakiyorlar. Vapur´ un bir tarafai üc metre disariya bakiyor ve siyah- mavi dalis kostümlerinin icindeki kurtaricilar oksijen siseleriyle vapur´ a sariliyorlar. Baskalari ise birbirlerine bagli köprü yapimi icin gerekli olan cisimlerde calisiyorlar. Burada dini adetler uygulaniyor, fakat bunu anlayabilmek icin belli bir süre gerekmekte. Bir polis kommiseri yavasca bir kalas´ i geciyor ve kaldirim tasina basiyor. Simdiye kadar bir ses cikartmayan insan topulugu simdi tamamen susuyor. Bir polis arabasina kadar yürüyor ve hemen bir sürü gazeteci etrafinda toplaniyor.Insanlar´ in cogu oturmaya devam ediyorlar, battaniye´lerini kucakliyorlar ve büyük bir ictenlikle dua etmeye basliyorlar. Bunlar anne-babalari, akrabalari ve arkadaslari. Komiser söyle söylüyor: Özür dilerim, fakat biraz önce Melanie Dobbins´ in cenazesini tespit ettik. Sessizligin icerisinde söylenen sözleri kizin aile fertlerinin agitlari tarafindan bölünüyor. Birbirlerinin kollarina düsüp, kendilerini kederlerine birakiyorlar. Arkadaslari diz cöküyor ve kiza sariliyorlar, ondan sonra bir kadin bagiriyor. Digerleri yüzlerini dönüyorlar ve rahatlamis sesi cikartiyorlar. Onlar da kötü bir müjde´ ye hazirlikli, fakat bu en azindan ertelendi. Biraz ümit var. Sonradan yirmi bir cocugun bir hava kabircigin icine cekildikleri icin kurtuldugunu ögrendim. Polis komiseri uzaklasiyor bir cenazenin su´ dan cikartildigi vapur´a geri dönüyor. Ondan sonra daha az dramatik, fakat daha tiksindirici ikinci bir dini adet uygulaniyor. Ciddi yüz ifadeleriyle adamlar yas tutan ailelere yaklasiyorlar. Yanlarinda aile fertlerinin ve ölmüslerin yakinlarina vermek istedikleri kücük beyaz vizite kartlari bulunuyor. Karanlikta birbirlerine daha da yaklasiyorlar ve birbirlerini süpheli bir sekilde gözetliyorlar. Bu dava icin cinayet bile islerlerdi. Kar´ in sadece üc´ te birini istiyorlar. Ne olup bittigini anlamadan Deck bunun hepsini anliyor. Yas tutan ailelerin bulundugu yer´ e basiyla isaret ediyor, fakat hareket etmeyi düsünmüyorum. Kalabaligin icine karisiyor ve altin hazinesini ortaya cikartmak icin karanligin icinde kayboluyor. Nehir´ e sirtimi dönüyorum ve biraz sonra Memphis´ in kent merkezinin sokaklarinda kosuyorum. 22. Bölüm Hukuk fakultesinin sinav komitesi avukatlik sinavinin sonuclarini taahhütlü mektupla gönderiyor. Bir kac sinav´ a girenlerin mektup kutusunun yanindan ayrilmadiklari ve kriz gecirdiklerine dair bir kac söylentiler duydum. Baskalari ise cildirmis gibi mektuplarini kafalarinin üzerinden sallayip sokaklarda ciglik atmislar. Eskiden bu konulara gülerlerdi, simdi bu konularin hic birini komik (gülünc) bulamiyorum. Aradan otuz gün gecti ve hala bir mektup yok. Bruiser´ in sirketinde bu mektubun acilmasini engellemek icin özel adresimi verdim. Otuz birinci gün bir Cumartesi ve ben gercek anlamda köle emirgahim elinde fircayla kapi´ ya tiklamadan önce saat dokuz´ a kadar uyuyabilirim. Benim görüsüme göre iyi görünüyor olmasina ragmen garajin altindaki daire´ nin boyanmasi gerektigine aniden karar verdi. Yumurta ve et kahvalti müjdesiyle beni uyandiriyor ve soguyor gerekcesiyle acele etmemi söylüyor. Is iyi gidiyor, boyayi sürerken gayet iyi sonuclar görülüyor. Is´te ilerledigimi fark ediyorum. Günes cok sayida bulutlarin arkasina saklaniyor ve ben yavas bir sekilde calisiyorum. Saat altida Bayan Birdie isi bitirmenin zamani geldigini söylüyor. Yeterince calistigimi ve aksam yemeginde bir sürpriz´ e sevincle hazirlanabilecegimi söylüyor - bize bir vejetaryen pizza yapacak! Dün gece Yogi´ sde saat bir´ e kadar calistim ve bir müddet icin oraya geri dönmeyi düsünmüyorum. Böylece bu Cumartesi aksami hic bir isim olmayacak. Ve cok daha kötü olan bir sey ise her hangi bir aktivite´ye katilmayi düsünmedim. Üzücü, fakat gercek: Seksen yasinda bir insanla vejetaryen bir pizza yemek düsüncesi cok cazip. Dus yapiyor ve hafif bir pantolon ile spor ayakkabisi giyiniyorum. Ev´ e adimimi attigimda mutfak´ tan tuhaf bir koku burnuma geliyor. Bayan Birdie mutfak´ ta calisiyor. Bunu duymak beni sevindiriyormus gibi bana hayatinda hic pizza yapmadigini anlatiyor. Pizza fena degil. Kabak ve sari biber tam cig degil, fakat bir cok keci peynir´ I ve mantar üzerine koymus. Ve ben nerdeyse aclik´ tan ölüyorum. Oturma odasinda yemek yiyoruz ve Cary Grant ile Audrey Hepburn ile bir film izliyoruz. Bütün film boyunca neredeyse agliyor. Ikinci film´ de Bogart ve Bacall oynuyor ve kaslarim tutuluyor. Neredeyse uyuyorum. Bayan Birdie ise koltuk kenarinda oturuyor ve nefessiz bir sekilde elli seneden beri tanidigi bu filmin her kelimesine kulak veriyor. Aniden hava´ ya sicriyor. Mutfaga kosarak “Bir sey unuttum” diyor ve kagitlarla hisirdadigini duyuyorum. Elinde bir kagit ile oturma odasina geliyor, önümde durup dramatic bir sekilde: “Rudy! Sinav´ I gectiniz.” Diye acikliyor. Tek bir beyaz kagidi hava´ da tutuyor ve ben de elinden kagidi nerdeyse aliyorum. Dogal olarak bana iletilmis olan mektup Tennessee ilin hukuk fakultesinin sinav kurulundan geliyor. Ve sayfa´ nin orta kismini görkemli bir sekilde süsleyen “Sizi tebrik ediyoruz” sözleri yaziyor. Avukatlik sinavini basariyla gectiniz.” Ortalikta pervane gibi dönüyorum ve Bayan Birdie´ ye bakiyorum, ve bir kac saniyelik icin severek özel hayatima izinsiz girdigi icin yüzüne tokat atmak isterdim. Mektubu acmaya bir hakki olmadigi icin bana önceden söylemesi gerekirdi. Fakat bütün gri ve sari disleri görünecek halde. Gözleri yaslarla dolu ve yüzü elleriyle kapli olan Bayan Birdie nerdeyse benim kadar mutlu. Sinirimin yerini hizlica bir mutluluk sevinci kapliyor. “Ne zaman geldi?” diye soruyorum. “Siz bugün boyarken. Postaci kapimi tikladi ve sizi sordu, bende sizin mesgul oldugunuzu söyledim ve bu yüzden sizin yerinize imzaladim.” Imza atmak baska, mektubu acmak bam baska. Kizmak maksadi olmadan “Mektubu acmamaniz gerekirdi.” Diyorum. Böyle bir anda kizgin olmak imkansiz gibi bir sey. “Özür dilerim. Fakat bir itirazinizin olmadigini düsünüyordum. Fakat bu heyecan verici degil mi?“ Tabii ki heyecan verici. Mutfaga ucuyorum, bir ahmak gibi siritiyorum ve dertten uzak huzuru yogun bir bicimde icime cekiyorum. Her sey harika. Ne kadar güzel bir dünya! Hücük bir gülüsle „Bunu kutlamamiz gerekiyor.“ Diyor. Bir dolabin en uc kösesine elini sokuyor, dokunuyor ve gülüyor. En sonunda ise yavasca tuhaf sekillenmis bir sise cikartiyor. „Bu siseyi özel durumlar icin sakladim.“ „Bu nedir?“ diye soruyorum ve siseyi elime aliyorum. Böyle bir siseyi Yogi´ sde hic görmedim. „Karpuz likörü. Etkisi cok kuvvetli bir icki.“ Kikirdiyor. Su anda herseyi icebilirdim. Normalde hic bir zaman alkol kullanilmayan bu ev´ de Bayan Birdie birbirine uyumli iki kahve fincani bulup, yariya kadar alkol dolduruyor. Sivi kalin ve yapiskan. Kokusu bana dis doktorunda her hangi bir ortami hatirlatiyor. Benim namima toast yiyoruz, Bank of Tennessee fincanlarimizi birbirine tokusturup bir yudum iciyoruz. Bu maddenin tadi cocuklar icin uygun olan öksürük ilacina benziyor ve yüksek alkol orantili wodka gibi yaniyor. Sapirdayarak dudaklarini yaliyor ve sonra söyle söylüyor: „Otursak daha iyi olur.“ Bir kac yudum diye Bayan Birdie koltukta horluyor. Televizyon´ un sesini azaltiyorum ve bir fincan daha dolduruyorum. Birinci sok´ tan sonra tad sinirleri ne kadar alismis ta olsa, yine de cok güclü bir icki. Hala gülerek ay tarafindan isinli teras´ a oturuyorum ve bu güzel müjde´ ye iliskin büyük minnettar duygusuyla gökyüzüne dogru bakiyorum. Günes dogus´unun bir uzun müddet sonrasina kadar karpuz likörünün etkileri hala hissedilmekte. Dus aliyorum ve dairemden cikarak arabama dogru ilerliyorum. Sonra geri fiteste giris yolunu asagi dogru iniyorum ta ki cadde´ ye varana kadar. Her gün farkli bir kahve türünün tavsiye edildigi ve Bagel´slerin satildigi Yuppie kahvehanesine dogru yol aliyorum. Kendime kalin bir Pazar gazetesi satin aliyorum ve bununla arka planda bulunan bir masaya oturuyorum. Bir kac konu beni özellikle ilgilendiriyor. Ana sayfa dördüncü kez arka arkaya vapur faciasini konu aliyor. Kirk bir ögrenci bu facia da hayatlarini yitirdi. Avukatlar dava acmaya basladilar bile. Ikincisi ise, bu sefer yerel bölümde, polis´teki rüsvetcilikle ilgili ayrintili raporlar sunuluyor. Ve ayrica üstü- acik sektör ile yasa koruyucular arasindaki iliski konu aliniyor. Organize suclarin bas´ larindan biri olan Willie MCSwane´in avukati ve ayni zamanda, ilk defa devlet kurumlari tarafindan arastirilmayan, bu kent´ teki birahane sahibi Prince lakapli Bennie Thomas´ in avukati. Gazetenin baska bir yerinde Bruiser´ den suclu olarak bahsediliyor. Trenin gelmesini nerdeyse duyuyor gibi oluyorum. Jüri odasi bir aydan beri kesintisiz bir sekilde toplanti düzenliyor. Nerdeyse her gün bu konuyla ilgili gazete´ de makaleler yayinlaniyor. Deck´ in huzuru gittikce kaciyor. Ücüncüsü tamamen bir sürpriz. Ekonomi bölümünün son sayfasinda –Avukatlik sinavi-161 basariyla gecilmistirbaslikli kücük bir makale bulunuyor. Bunun ardindan üc paragraflik sinav komitesinin uzun bir aciklamasi yayinlaniyor, ve ondan sonra – cok kücük yazilarla- tüm sinav´ I gecenlerin alfabetik bir listesi. Gazeteyi daha yakindan tutarak heyecanla okuyorum. Iste oradayim. Bu dogru. Bu sekreterin her hangi bir yanlisi degil. Avukatlik sinavini gectim! Üc seneden beri iyi tanidigim isimleri cabucak gözden geciriyorum. Booker Kane´i ariyorum, fakat ismi gazete´ de yazmiyor. Bir ikinci ve ücüncü kez daha bakiyorum ve omuzlarim asagi dogru düsüyor. Gazete´ yi masa´ ya koyuyorum ve bütün isimleri sesli bir sekilde okuyorum. Hic bir yerde Booker Kane yok. Bayan Birdie´nin hafizasi canlandiktan ve bana müjeyi verdikten sonra, dün aksam Booker Kane´ i nerdeyse ariyordum. Fakat bir türlü arayamadim. Sinavi gectigime göre Booker Kane´ in beni aramasi icin beklemeye karar verdim. Eger önümüzdeki bir kac gün icinde aramazsa, o zaman sinavi kaybettiginin apacik ortada olacagini düsünmüstüm. Simdi ne yapacagimi bilmiyorum. Kendisini su an Charlene´ e nasil yardim ettigini ve cocuklari kiliseye gitmek icin nasil giydirdigini, zorla gülümseyerek ikisini bunun gecici bir yenilgi olduguna ikna ederken karsimda görebiliyorum. Bir daha ki denemede sinavi kesin olarak basaracagini söylerken de düsünebiliyorum. Fakat cok mutsuz oldugunu biliyorum. Hem yarali hem kendisine cok kizgin. Acaba Marvin Shankle bu konuya iliskin ne diyecek diye kendine dert ediyor ve yarin ofise gitmekten korkuyor. Booker her seyi basarabilecegini düsünen ve kendisiyle inanilmaz bir sekilde gurur duyan bir kimse. Severek yanina gidip onunla birlikte yas tutmak isterdim, fakat bunu gerceklestirmek imkansiz gibi bir sey. Yarin beni arayip tebrik edecek. Disariya dogru bu olayin kendisini yildiramayacagi izlenimini uyandirarak bir daha ki seferde daha iyi yapacaginin sözünü kendi kendine verecek. Liste´ yi bir daha okuyorum ve ve aniden Sarah Plankmore´ in isminin liste´ de olmadigini fark ediyorum. Sarah Wilcox isminde bir kimse de yok. Sayin S.Todd Wilcox sinavi gecti, fakat yeni evlenmis oldugu esi degil. Sesli bir sekilde gülüyorum. Bu hic adil olmayan, haince, kinci, cocuksu ve igrenc bir davranis. Fakat baska türlü yapamiyorum. Evlenebilmek icin hamile kaldigindan ve baskinin da büyük oldugundan eminim. Son üc ayda beyninde baska islerle mesguldü, dügününü planlamak ve cocuk odasinin mobilyalarini secmek gibi isler. Bu arada üniversite egitimini ihmal etmis olmali. Ha, ha, ha. Simdi son gülen benim. Dan Van Landel´e carpan ickili sürücünün siniri yüz bin dolar olan bir mali sorumluluk sigortasi vardi. Deck ickili sürücünün sigortasini Dan Van Landel´ in davasiyla cok daha yüksek bir tazminat hakki olduguna inandirdi. Ve bu konuda da Deck hakli. Böylece sigorta bütün miktari ödemeyi kabul etti. Bruiser´e sadece son dakika da dava acma tehditinde bulunmsai icin ihtiyac vardi. Isin yüzde seksenini Deck halleti, ben ise en fazla yüzde on bes. Gerisini Bruiser ´e üstü kapali uygun görüyoruz. Fakat Bruiser´in sirketinin ödeme modeline göre ne ben ve Deck kar´ a ortak olacagiz. Kazanc elde etmeye yönelik Bruiser´ in kesin ve net düsünceleri var. Ilk Van Landel davasini duydugu icin, bu dava onun davasi. Deck ve ben imzasini alabilmek icin hastane´ ye gitmemize ragmen bu Bruiser´in calisanlari olarak bu zaten bizim görevimiz. Eger bu dava´yi ilk biz kesfetmis ve sözlesmeyi imzalamis olsaydik, o zaman ücretin bir kismina hak talebinde bulunabilirdik. Bruiser ikimizi ofisine cagiriyor ve kapisini kapatiyor. Kazanilmis avukatlik sinavi icin beni tebrik ediyor. Kendisi de ilk denemede sinavi basardi, ve Deck´in bu konuyla ilgili kendisini daha da ahmak gibi hissettiginden eminim. Fakat Deck hic bir sey fark ettirmyor ve basini kesintisiz bir sekilde egik tutuyor ve dislerini yaliyor. Bruiser bir an Van-Landel karsilastirmasiyla ilgili konusuyor. Bu sabah yüz bin dolar degerindeki sekini almis oldu, ve Van Landel´ ler haklari olan parayi almak icin gelecekler. Ve bu arada bizim de is´e ortak olmamizi düsündü. Deck ve ben huzurumuz bozulmus bir sekilde birbirimize bakiyoruz. Bruiser bu senenin simdiye kendisi icin iyi bir sene oldugunu düsünüyor. Simdiden gecen seneye nazaran daha fazla para kazandigini ve calisanlarinin mutlu olmasini istedigini belirtti. Ayrica bu cok hizli bir karsilastirmaymis. Bu konuyla ilgili alti saat´ ten daha az bir süre calistigini söyledi. Deck ve ben kendisinin bu alti saat süre icerisinde ne yaptigini merak ediyoruz. Ve bu yüzden icinden gelerek bizi is´e ortak yapmak istiyor. Kendi pay orani üc de bir, yani otuz üc bin dollar, fakat bütün miktari kendisinde birakmayi düsünmüyor. Miktari bizimle paylasacak. „Kendi oranimdan hepinize üc de birini verecegim, her birine miktarin yarisi düsecek sekilde.“ Deck ve ben sessizce hesapliyoruz. Otuz üc binin üc´ te biri on bir bin dolar, ve bunun yarisi bes bin bes yüz dolar. Göz kirpmamayi basariyorum ve söyle söylüyorum: „Tesekkürler Bruiser. Bu cok cömertce.“ „Bir sey degil.“ diyor, sanki bu kayra (iyilik) gösterileri onun icin Dünya´ nin olagan islerinden birisiymis gibi. „Kazanilmis sinav icin bir hediye olarak görün.“ „Tesekkürler.“ „Evet, tesekkür ederim.“ Diyor Deck. Ikimiz de saskin durumdayiz, fakat Bruiser´ in kendisine alti saatlik is icin yirmi iki bin dolar biraktigini düsünüyoruz. Bu saat´te üc bin bes yüz dolar eder. Fakat bir kurus para beklentisi icerisinde olmadan kendimi aniden zengin hissediyorum. „Arkadaslar iyi is cikarttiniz. Ve simdi bir kac müvekkil bulmaya calisin.“ Ikimizde ayni an da onayliyoruz. Parami sayiyor ve nasil harcayacagimi düsünüyorum. Deck süphesiz aynisini yapiyor. Bruiser bana “Yarin icin hazir miyiz?” diye soruyor. Saat dokuz´da degerli hakim Harvey Hale´in karsisinda Great Benefit´in dava reddine yönelik dilekcesiyle ilgili ifade verilecek. Bu dilekceyle ilgili Bruiser hakimle tatsiz bir sohbet gerceklestirdi ve bu ifade vermek hususuna temkinli bakiyoruz. Birazcik heyecanla“ evet böyle oldugunu düsünüyorum.“ Size benim tarafindan hazirlanmis otuz sayfalik bir cevap metni sundum. Bu cevabin üzerine Drummond ve yoldaslari hic beklemeden bir cevap ile tepki verdiler. Bruiser Hale´ i aradi ve sohbet olumsuz sonuclandi. Bruiser „Görüsmelerin bir kismini size birakabilmem mümkün, bu yüzden hazirlikli olun.“ Diyor. Zor kabulleniyorum. Heyecanim panige dönüsüyor. „Isinize baslayin“ diye ekliyor. Dava´ yi dava reddine yönelik dilekce kisminda kaybetmemiz cok utanc verici olurdu.“ Deck yardimsever bir sekilde „Ben de bu davayla ilgileniyorum.“ Diyor. „Iyi. Ücümüz de mahkemeye gidiyoruz. Digerleri muhtemelen yirmi adamla gelecek.“ Beklenmedik zenginlik hayatin daha güzel olan seylerine karsi bir istek uyandiriyor. Beck ve ben Trudy´sde genelde ögle yemegi olarak hep yedigimiz corba ve ekmek icini yememeye karar veriyoruz ve bunun yerine yakinlar´ da bulunan Steak House da yemeyi tercih ediyoruz. Fileto ismarliyoruz. Deck huzursuz bir sekilde „Parasini hayatinda baskalariyla hic paylasmadi.“ diyor. Gayet karanlik bir yemek salonunun bir kösesinde oturuyoruz. Birilerinin konustuklarimizi duymasi cok imkansiz, fakat kendisi yine de huzursuz. „Orada bir seyler oluyor, Rudy. Bundan eminim. Toxer ve Ridge gitmeye hazirlar. FBI Bruiser´ I takip ediyor. Para hediye ediyor. Heyecanliyim, hem de cok heyecanliyim.” “Peki, ama neden? Bizi tutuklayamazlar.” “Tutuklanabilecegime dair endise duymuyorum. Isim icin endise duyuyorum.” “Bunu anlamiyorum. Eger Bruiser´e dava acilirsa ve tutuklanirsa, o zaman depozito karsiliginda cabucak serbest birakilir. Sirketin isleri her zaman ki gibi devam ettirilecek.” Hava´ya giriyor. “Peki ön davetler ile karsimiza cikacak olurlarsa, o zaman ne olacak. Bunu yapabilirler. Organize suclar davasinda bu bir ilk olmazdi. Fed´ler avukat sirketlerini basmayi severler, dosyalara el koymayi ve bilgisayarlari bir yerden diger yer´e tasimayi severler. Sizin ve benim gibi insanlar onlarin umrunda degil. Dogruyu söylemek gerekirse bu düsünce hic aklima gelmemisti. Sanirim cok sasirmis bir izlenim birakiyorum. “Tabii ki sirketinin kapanmasina neden olabilirler.” Diye konusmaya etkili bir sekilde devam ediyor. “Ve bunu büyük bir sevinle yaparlardi. Siz ve ben siddetli bir elestiriye maruz kaliyoruz, ve bu hic kimsenin umrunda olmuyor.” “Peki, ne söylemek istiyorsunuz?” “Buradan kacalim.” Bu söyledigiyle ne demek istedigi sorusuna takiliyorum, fakat hersey ortada. Deck su an benim arkadasim, fakat kendisi bundan daha fazlasini istiyor. Avukatlik sinavini kazandim, böylece benim yanimda is´ e baslayabilir. Deck bir ortak istiyor! Daha ben bir sey söyleyemeden, saldiriya geciyor. „Ne kadar paraniz var?“ diye soruyor. „Äh, bes bin bes yüz dolar.“ „Ben de de. On bir bin eder. Her birimiz iki bin ortaya koyarsak, bu dört bin eder. Kücük bir ofis´ i ayda bes yüz dolara kiralayabiliriz, telefon ve diger cihazlar bir bes yüz dolar daha tutar. Bir kac fiyatca uygun mobilyalar edinebiliriz, cok fazla ihtisamli olmayan mobilyalar. Alti ay boyunca kisitli bir bütceyle calisiriz ve isin nasil gittigine bakariz. Ben davalari bulurum, siz mahkeme karsisina cikarsiniz ve kar´ lari bölüsürüz. Hepsi yari yariya – Masraflar, ücretler, kazanclar ve is saatleri.” Bunlarin hepsi beni biraz hizli karar vermekte zorluyor, fakat düsünmeye devam ediyorum. “ Sekretere ne dersiniz?” “Ihtiyacimiz yok.” diye cabuk yanit veriyor. Deck hepsini cok iyi bir sekilde düsündü. “En azindan baslangicta degil. Telefonu kendimiz kullaniriz ve diger durumlarda telesekreter ´I devreye sokariz. Ben daktilo yazmasini biliyorum. Siz daktilo yazmasini biliyorsunuz. Basarili olacagiz. Ve biraz para kazandigimizda, is´ e bir sekreter aliriz.“ „Masraflar ne kadar yüksek olacak?“ „Iki bin´ den daha az. Kira, telefon, ofis cihazlari, materyaller, fotokopiler ve nice kücük esyalar. Fakat tasarruf edip uygun fiyatlarla isimizi görebiliriz. Masraflari oldugunca düsük tutup ve paranin girmesine bakacagiz. Bu cok basit.“ Bir yudum Eistee icerken, beni gözetliyor, sonra yine öne egiliyor. “ Gördügüm kadariyla masa´ da yirmi iki bin dolar biraktik. Hukuki yönden bütün ücreti almamiz gerekirdi, bu da bir senenin masrafini karsilardi. Kendi show´umuzu yapalim ve para ´ yi kendimizde tutalim.” Etik ilkeleri bir avukat´ in avukat olmayan bir kimseyle ortaklik yapmasini yasakliyor. Bu konu´ ya tam deginmek üzereyim, fakat sonradan bunun ne kadar sacma oldugunu anliyorum. Deck´ in aklina bir sürü mazeret gelirdi. “Kira bana cok uygun geliyor.” Sadece bir seyler söylemek icin diyorum ve kendisinin önceden ne kadar is cikarttigini ögrenmek icin. Gözlerini kirpip gülüyor. Ön disleri parliyor. “Bir seyleri buldum. Madison caddesinin eski bir binasinda antikaci dükkaninin üstünde. Dört oda, bir tuvalet, kent hapishane´ nin ve St. Peter´s in tam ortasinda bulunuyor.” En ideal yer. Her avukat´ in hayalindeki yer. “Burasi biraz tehlikeli bir yer.” Kiranin neden bu kadar düsük oldugunu zannediyorsunuz?” “Iyi bir durumda mi?” “Idarelik. Boyamak zorunda kalabiliriz.” “Boyamak konusunda tecrübeliyim.” Salatalarimiz geliyor ve ben yesillik yiyorum. Deck salatasini karistiriyor, fakat nerdeyse hic bir sey yemiyor. Beynin´ de dönen düsünceler yüzünden salatasina zor konsantre oluyor. “Bir seyler yapmaliyim, Rudy. Size anlatamadigim bir kac konu var, bu sizin icin uygun mu?” Eger Bruiser´ i agir bir düsüs bekliyorsa, o zaman bana inanabilirsiniz. Sansi kendisini terk etti.“ Bir an durakliyor ve ceviz´ i yemeye calisiyor. „Eger benimle bir ortakliga girmek istemiyorsaniz, o zaman bu ögle´ den sonra Nicklass´ la konusmak zorundayim.“ Toxer ve Ridge´ den sonra geriye sadece Nicklass kaliyor ve Deck´in kendisini sevmedigini biliyorum. Bunun haricinde Bruiser´ e iliskin dogruyu söyledigine eminim. Adamin zorluklar icerisinde oldugunu ögrenmek icin sadece bir kac günde bir gazeteye bakmak gerekir. Son senelerde Deck en güvenilir calisaniydi ve düsüs´te oldugu gercegi beni düsündürüyor. Yemegi yavas ve susarak yerken ikimiz bir sonra atacagimiz adimlari düsünüyoruz. Deck gibi birisiyle bir sirket´ te calismak fikrini dört ay önce düsünemez olurdum ve gülünc bulurdum. Ve su an burada oturuyorum ve Deck´ in ortagim olmasini engellemek icin yeterince mazeret düsünemiyorum. Isyan ederek „Ortagim olmak istemiyor musunuz?“ „Su an düsünmekteyim, Deck. Bana biraz zaman taniyin. Kendimi cok hazirsiz hissediyorum.” “Özür dilerim. Fakat cabuk davranmamiz lazim.” “Ne kadar biliyorsunuz?” “Emin olabilmek icin yeterince biliyorum. Daha fazla soru sormayin.” “Bana bir kac saat zaman taniyin. Üzerinde biraz düsünmeme müsade verin.” “Peki, olur. Yarin sabah mahkeme´ ye gitmek zorundayiz, fakat erken bulusmamiz gerekir. Trudy´ sde. Ofis´ de konusamayiz. Siz bunu düsünüyorsunuz ve yarin sabah bana haber veriyorsunuz.“ „Anlastik.“ „Kac tane dosyaniz var?“ Bir an düsünüyorum. Black davasiyla ilgili kalin bir dosyam var, ve ince bir tane de Bayan Birdie´ yle ilgili ve ayriyetten Bruiser´ in gecen hafta calisma masasima koymus oldugu bir isci´ nin degersiz tazminat davasi. „Üc“ „Bunlari ofisinizden getirin, ve evinize götürün.“ „Simdi mi?“ „Simdi, bu ögleden sonra. Ve eger ofisinizden baska bir sey daha almak istiyorsaniz, o zaman cabuk aliniz. Fakat bunu yakalanmadan yapiniz, olur mu?“ „Gözetiliyor muyuz?“ Ani bir hareketle titriyor ve etrafina bakiniyor ve agir agir kafasini sallayarak kalin gözlük camlarinin ardindan gözlerini cevirerek anlayissizligini dile getiriyor. „Kimden?“ „Sanirim, Fed´ ler tarafindan. Sirket sürekli gözetiliyor.“ 23. Bölüm Bruiser´ in beni Black davasinda haklarimizin temsilcisi olarak görevlendirmesi yorumu beni bütün gece uyanik tutuyor. Bir bilgin olarak bununla sadece blöf mi yapmak istedi, bilmiyorum, fakat bu soruyu Deck ile ortaklik konusundan daha fazla düsünüyorum. Trudy´ se vardigimda hava karanlik. Ilk ziyaretciler´i benim. Kahve yeni pisirilmis ve Doughnuts´ lar daha simsicak. Trudy´ nin cok isi olmasina ragmen biraz sohbet ediyoruz. Benim de. Gazete´ yi bir kenar´ a birakiyorum ve notlarima daliyorum. Zaman zaman bos otopark´ a pencere´ den dogru bakiyorum. Ve gösterissiz arabalar süren, filtressiz sigaralar icen ve uzun süre durmus kahve icen avukat´ lara, fim´ deki gibi, bakiyorum. Bazi durumlarda Deck´ in sözüne inanilabilir, bazilarinda ise degil. Deck de zamaninda geliyor. Yedi´ den bir kac dakika sonra kahve´ sini aliyor ve karsimdaki sandale´ ye oturuyor. Birahane su an yari dolu. Ilk sözü „Ee“. „Bir seneligine deneyelim.“ Diyorum. Ikimizin anlasmayi fesh etmek istemesi durumunda otuz günlük bir süre iceren bir senelik anlasma imzalayacagimizi kararlastirdim. Ve o an Deck´ in parlak disleri görünüyor, sevincini gizleyemiyor. Masa´nin üzerinden bana elini uzatiyor. Bu Deck icin cok büyük bir an. Keske onun gibi aynisini hissetseydim. Onu her felaket´ in arkasinda kosmamasi icin ikna etmeye calistim. Eger siki bir sekilde calisirsak ve müvekkilerimiz icin elimizden geleni yaparsak, gecimimizi saglayabiliriz ve insallah isimizi büyütürüz. Avukat´ lik sinavi icin calismasi icin Deck´ e cesaret verecegim, lisansini elde etmeyi ve meslegini büyük bir saygiyla görmesini saglayacagim. Bu tabii ki yavas yavas gerceklesmesi lazim. Ve hic bir sekilde saf degilim. Deck´ den hastanelerden uzak durmasini istemek ickiyi seven birisinden alkol´ den uzak durmasini istemek gibi bir sey. Fakat ben en azindan deneyecegim. „Dosyalarinizi getirdiniz mi?“ diye soruyor ve iki tir sürücüsünün biraz önce iceriye girdigi kapi´ ya bakiyor. „Evet. Ve siz?“ „Bütün hafta boyunca dosyalari tasidim.“ Bu konuyla ilgili en iyisi hic bir sey duymak istemiyorum. Konu´ yu Black davasina yönlendiriyorum, ve Deck konuyu yine yeni sirketimize yönlendiriyor. Saat sekiz de ofislerimize dogru yol aliyoruz. Deck otopark´ taki bütün arabalari sanki FBI- görevlileriyle doluymus gibi inceliyor. Sekiz´ I ceyrek gece Bruiser henüz gelmedi. Deck ve ben Drummond davasinin yazili metinlerdeki argümanlarini tartisiyoruz. Duvar´ larin ve telefonlarin muhtemelen dinlenildigi yer´ de sadece hukuki konularla ilgili konusuyoruz. Saat sekiz bucuk ve Bruiser hala ortaliklarda yok. Kesin ve net bir sekilde dosya´ yi bir daha gözden gecirebilmemiz icin saat sekiz´ de orada olacagini söylemisti. Hales hakiminin mahkeme salonu Shelby County Courthouse ´ da bulunuyor, yirm dakikalik bir yolculuk, fakat trafik anlasilamayan bir durum´ da. Deck icinden gelmeyerek Bruiser´ in dairesini ariyorlar, fakat orada hic kimse telefon´ a cikmiyor. Dru kendisini sekiz´ e dogru bekledigini söylüyor. Araba telefonunu da bos yere deniyor. Sizi mahkeme salonunda bekliyor olabilir. Ben ve Deck dosya´ yi cantamiza koyuyoruz ve dokuz´ a ceyrek kala ofis´ terk ediyoruz. Arabayi sürerken terleyerek en kisa yolu tanidigini söylüyor. Ellerim nemli ve bogazim kurumus. Eger Bruiser beni bu mahkeme görüsmesinde yari yolda birakacak olursa, kendisini hic bir zaman affetmeyecegim. Tam aksine: Kendisinden ömür boyu nefret edecegim. Deck: „her zaman sakinlikle“ direksiyonun üzerine egilmis bir durumda, yol seritlerinin arasindan zickzack yaparak süren ve fazlaca krmzi isiktan gecerek diyor. Deck bile yüzümdeki korkuyu görebiliyor. „Bruiser´in orada olacagindan eminim. Sesi inanmis´ tan baska her bir seye benziyor. „Eger gelmezse, o zaman o görevi siz üstlenirsiniz. Sonucta sadece bir ifade veriliyor, salonda bir jüri oturmuyor. „Lütfen susunuz ve yol´ a konsantre olunuz. Ve bizi öldürmemeye dikkat ediniz.” “Biraz heyecanlisiniz, degil mi?” Yogun trafigin icerisindeki sehir´ in ortasindayiz ve korkarak saat´ e bakyorum. Saat tam dokuz. Deck iki yayayi yol´dan itiyor, ondan sonra kücük bir otopark´ tan ilerliyor. “Oradaki kapi´ yi görebiliyor musunuz?” diye soruyor ve uzunca bir blok seklindeki büyük bina´ da bulunan Shelby County mahkeme salonunun bir kösesine isaret ediyor. “Evet.” “Oraya giriniz, bir üst merdiven´ den gecip, mahkeme salonun sag taraftaki ücüncü kapi. Titreyen bir ses ile “ Ve siz Bruiser´ in orada bulunduguna inaniyorsunuz.” “Tabi ki.” Diyor. Yalan söylüyor. Fren´e basiyor, kaldirim tasina cikiyor ve ben arabadan atliyorum. „Park eder etmez, yaniniza gelecegim.“ Diyor. Bir kac basamak yukariya cikiyorum, birinci kat´a cikan kapidan dogru ilerleyip kendimi aniden adalet salonunun ortasinda buluyorum. Shelby County mahkeme binasi eski, etkileyici ve cok güzel restore edilmis. Yer tabani ve duvarlar mermer´ den, cift kapilar parlatilmis maun´ dan. Hol genis, karanlik, sessiz ve cok iyi avukat´ larin portreleri altinda banklar bulunuyor. Adimlarimi yavaslatiyorum ve degerli Harvey Hale´ in salonunun karsisinda duruyorum. Kapinin yanindaki bir pirinc levhasinda yerel mahkeme, sekizinci bölüm yaziyor. Mahkeme salonunun disinda Bruiser´ dan bir iz yok, ve kapiyi yavasca acip, iceri baktigimda görmedigim ilk sey, kilolu vücudu. Bruiser orada degil. Fakat mahkeme salonu bos degil. Kirmizi haliyla serili koridordan ve parlatilmis yastikli bank siralarinin yanindan ve alcak giris kapisinin icinden asagi dogru bakiyorum ve bir sürü insanin beni bekledigini görüyorum. Yukarida büyük kirmizi bir deri koltugun icerisinde siyah bir cüppe´ nin icerisinde pek sempatik olmayan bir bey oturuyor ve korkarak benim tarafima dogru bakiyor. Tahminime göre bu bey hakim Hale. Arkasinda duran duvardaki saat saat´in dokuz´u on iki gectigini gösteriyor. Bir kolu cenesini tutarken, diger elin parmaklari sabirsiz bir sekilde masaya vuruyor. Sol tarafimda, izleyiciler sirasini hakim masasindan, jüri masasindan ve avukatlar´in masasindan ayiran bariyer´in arkasinda beni izleyen bir grup erkek görüyorum. Sasirilacak bir sekilde hepsi ayni görünüyor- kisa saclar, koyu renk-takim elbiseleri, beyaz gömlekler, cizgili kravatlar, ciddi yüzler ve hakir siritmalar. Salonda sessizlik hakim. Kendimi bir istilaci gibi hissediyorum. Tutanak yazari ve icra memuru bile bana karsi bir tavir aliyorlarmis gibi. Agir ayak ve yumusak dizlerle bariyerin kapisina dogru ilerliyorum. Öz güvenim sifir. Bogazim kurumus. Sözcüklerim hafif ve kuru gibi. „Cok özür dilerim, efendim, fakat Black davasi icin buradayim.“ Hakim tepkisiz kaliyor. Parmaklari hala masaya vurmaya devam ediyor. „Peki siz kimsiniz?“ „Ismim Rudy Baylor. Lyman Stone icin calisiyorum.“ „Bay Stone nerede?“ „Bilmiyorum. Burada bulusacaktik. Sol tarafimda bir avukat grubu hareketleniyor, fakat ben oraya bakmiyorum. Hakim Hale parmaklarini oynatmayi birakyor, cenesini kollarindan kaldiriyor ve kafasini hayal kirikligina ugramis bir sekilde salliyor. „Neden sasirmiyorum? Diye mikrofonuna söylüyor. Deck ve ben buradan ayrilmak istedigimiz icin, Black davasini üstlenmeye kararliyim. Bu dava benim. Baska birisi bu davayi üstlenemez. Bu davayi Bruiser degil de benim avukat olarak savunacagimi hakim Hale bilemez. Ürkek olmama ragmen cabucak görüs acimi belirtmem icin dogru zaman olduguna inaniyorum. „ „Tahminime göre mahkeme gününün ertelenmesini istiyorsunuz.“ diyor. „Hayir, efendim. Bu dilekceyle ilgili görüsümü belirtmeye hazirim.“ Mümkün oldugunca vurgulamaya calisiyorum. Kapidan dogru iceri giriyorum ve dosya´ yi masanin sag tarafina koyuyorum. „Siz avukat misiniz?“ diye soruyor. „Evet, avukatlik sinavini yeni verdim.“ „Fakat lisansiniza henüz sahip degilsiniz, degil mi?“ Simdiye kadar bunu neden düsünmedigimi bilmiyorum. Muhtemelen kendimle o kadar gurur duyuyordum ki, aklima bile gelmedi. Ayrica bugün konusmayi Bruiser üstlenecekti, ben de ara sira bir kac cümlelerle uygulama olarak katilacaktim. „Hayir efendim, yemin töreni gelecek hafta olacak. Düsmanlarimin bir tanesi o kadar sesli öksürüyor ki, hakim o tarafa bakmak zorunda kaliyor. Basimi ceviriyorum ve koyu- mavi takim elbisesinin icinde ve sandalyesinden kalkmak üzere olan bir bey görüyorum. Sanki milyonca kez söylemis gibi „Mahkeme eger izin verirse“ diyor. „Tutanak icin, ismim Leo. F. Drummond, Tinley Britt sirketinden, biz Great Benefit Life´ I temsil ediyoruz.” Ömürlük arkadasina ve Yale´ deki oda arkadasina cok ciddi bir ses tonuyla konusuyor. Tutanak yazari tirnaklarini yine törpüliyor. “Ve bu genc adamin bu hususta görev almasina itiraz ediyoruz.” Kollarini benim yönüme dogru salliyor. Yavas ve vurgulu bir bicimde konusuyor. Simdiden ondan nefret ediyorum. “Aman Allahim, lisansi bile yok.” Alcaltici ses tonu yüzünden ve cocuksu kili kirk yarmasindan nefret ediyorum. Burada sonucta bir ifade aliniyor, ve dava yürütülmüyor. “Sayin, hakim. Gelecek hafta lisansimi alacagim.” Diyorum. Sinirim sesim icin büyük bir yardim. “Bu yeterli degil, sayin hakim.” Drummond kolu acik bir seklde söylüyor, sanki bütün hepsi gülüncmüs gibi. Bu nasil yapilabilir? “Avukatlik sinavini gectim, sayin hakim.” “Güzel bir performans” diye Drummond kafama vuruyor. Kendisine bakiyorum. Masasinin karsisinda oturan dört erkegin icinde bulunuyor, ve bu dört erkekten ücünün bloknotlari bulunuyor. Dördüncüsü arkalarinda oturuyor. Hepsi bana dogru bakiyor. “Bu cok iyi bir basari, Sayin Drummond. Shell Boykin´ de bilgi edininiz.” Diye söylüyor. Drummond´ un yüzü gerginlesiyor, ve bir kisa titriyor. Savunma masasinda bulunan herkes bir kisa titriyor. Bu cok alcak bir söylem, fakat seytana uymadan kacinamadim. Shell Boykin benim bulundugum sinifin ve Trent & Brent´ te is´ e alinma avantaji olan ögrencilerden bir tanesi. Birbirimizden üc sene boyunca nefret ettik ve ikimizde gecen ay sinavi verdik. Gecen Cumartesi ismi gazetede yazmiyordu. Bu büyük sirket icin parlayan avukatlarindan birinin sinavi vermemis olmasi onlar icin cok utanc verici oldugundan eminim. Dummond daha daha asik yüzlü bakiyor ve ben bir gülümsemeyle tepki veriyorum. Orada durup birbirimze saniyeler boyunca baktigimizda bundan cok önemli bir ders cikartiyorum. O sadece bir insan. Adindan cok söz ettiren bir dava avukati olabilir, fakat diger insanlardan hic bir farki yok. Koridoru gecip bana bir tokat atamaz, cünkü kendisini döverdim. Ne kendisi, ne yardimcilari bana bir sey yapabilirler. Bir mahkeme salonunda bir tarafin önemi bir digeri kadar. Benim masam kendi masasi kadar büyük. „Oturunuz! Diye Sayin hakim mikrofona söylüyor. „Her ikiniz de.“ Kendime bir sandalye bulup, üzerine oturuyorum. „Sayin Baylor, bir sorum olacakti. Bu davayi sizin sirketiniz namina kim üstlenecek?“ „Ben, sayin hakim.“ „Peki Bay Stone ne olacak?“ „Bunu bilmiyorum. Fakat bu dava benim davam ve müvekkilerim. O zamanlari sinavi vermedigim icin sayin Stone benim icin davayi acti.” “Peki, o zaman baslayalim. Tutanak icin.” Diyor ve daktiloyu kullanmakta olan tutanak yazarina bakiyor.” Burada dava´nin düsürülmesi yönündeki dilekceyi konusuyoruz, bu yüzden Sayin Drummond baslayacak. Her bir tarafa on bes dakikalik konusma süresi veriyorum, ondan sonra söylenilenler hakkinda düsünecegim. Bütün sabah boyunca burada oturmak istemiyorum. Bu konuda hemfikir miyiz?” Herkes onayliyor. Savunma masasinda oturan baylar kermes de tüfekle vurulan ördeklere benziyorlar. Herkes ayni an da onayliyor. Leo Drummond mahkeme salonunun ortasinda bulunan sürmeli kürsü´ye dogru ilerliyor ve savunma söylevisine basliyor. Kendisi yavas ve titiz ve bir kac dakika sonra sikici olmaya basliyor. Kapsamli yazili calismasinda daha önce deginmis oldugu ve bu dogrultuda sözlesme kemk naklili icermedigi icin Great Benefit´ e haksiz yere dava acildigi konusunun en önemli hususlariyla ilgili rapor veriyor. Bunun haricinde resit oldugu ve bu yüzden ev idaresine üye olmadigi icin Donny Ray´ in sözlesme haklari kapsaminda ortak olup olmadigi tartismali bir soru. Dogruyu söylemek gerekirse bundan daha fazlasini beklemistim. Büyük Leo Drummond´ dan nerdeyse büyüleyici bir sey duyabilecegimi zannetmistim. Ta düne kadar bu ilk olarak gerceklesen düelloya sevinmistim. Uyanik avukat Drummond ile mahkeme salonunda bastirici Bruiser arasinda ve güzel bir cekisme görmek istemistim. Fakat bu kadar heyecanli olmasaydim, o zaman uyurdum. Molasiz konusuyor ve on bes dakikalik süresini asiyor. Hakim Hale Drummond´ ye dogru asagi bakiyor ve herhangi bir sey okuyor, muhtemelen bir gazete, yirmi dakika. Deck duyduklarina göre Drummond´ nun saat ücreti olarak ofis´de iki yüz elli dolar ve mahkemede üc yüz elli dolar fatura cikarttigini söylüyor. Bu gelir miktar New York ve Washington standartlarinin bayagi bir asagisinda bulunuyor, fakat Memphis icin bayagi bir yüksek. Yavas konusmaya ve tekrarlamaya gecerli bir nedeni var. Bu tür ücretler hesaplandiginda dikkatli ve titiz olmak yarar sagliyor. Üc yardimcisi hizli bir sekilde not aliyor ve galiba büyük liderlerinin söylediklerinin hepsini yazmaya calisiyorlar. Nerdeyse komik, ve daha rahat kosullarda belki nerdeyse gülerdim. Ilk önce arastirdilar, sonra yazili calismayi hazirladilar, ve sonra bir cok kez degistirip, benim yazili calismama tepki verdiler ve su an bu calismalarin bir alintisi olan ve nerdeyse kelimesi kelimesine uyan argümanlari yaziyorlar. Fakat onlar bu is icin maas aliyorlar. Deck´in tahminine göre Tinley Britt calisan avukatlarina ofisteki is icin saat ücreti olarak yaklasik yüz elli dolar ve ifade dinlemeleriyle davalar icin buyük ihtimal biraz daha fazla ödeniyor. Bunun üzerine Drummond icin üc yüz elli dolar. Su an gördüklerim böylece Tinley Britt´e yaklasik bin dolar´a mal oluyor. Avukat´larin arkasinda oturan dördüncü bey, daha yasli ve Drummond ile hemen hemen ayni yastalar. Not almadigina göre bir savunucu olmasi mümkün degil. Muhtemelen Great Benefit´ in savunucusu, belk de sirket avukati. Deck omzuma tiklayana kadar kendisini unutmustum. Kendisi arkamda ve elini bariyer´ den dogru uzatiyor. Bana bir seyler bildirmek istiyor. Bloknot´ un üzerine bir kac sözler yazdi. “Bu adam cok sikici. Sadece yazili calismaniza uyun. On dakika´ nin altinda kalmaya calisin. Bruiser´ den daha haber yok mu?“ Arkami dönmeden, hayir diye basimi salliyorum. Sanki Bruiser görünmeden mahkeme salonunda olabilirmis gibi. Otuz bir dakika sonra Drummond monologunu bitiriyor. Okuma gözlügü burnunun ucuna kadar kaydi. Ögrenciler´ e ders veren professör. Masasina geri dönüyor, mükemmel mantigindan ve güc baglantilari kisa ve net anlatma kabiliyetiyle oldukca memnun. Klonlari elbirligiyle onayliyorlar ve muhtesem konusmasina saygi duyduklarini cabucak dile getiriyorlar. Ne büyük bir yagci toplulugu! Memnuniyetten patlamasi bir mucize degil. Bloknot´ umu kürsü´ ye koyup ne söyleyecegimle ilgili cok merakli gibi görünen hakim Hale´ e dogru bakiyorum. Cok korkuyorum, fakat baslamaktan haric bir sans kalmiyor. Bu cok basit bir dava. Great Benefit´ in ödemeyi redd etmesi müvekkilimin hayatini kurtarabilecek tek mevcut olan tibbi tedaviden mahrum kalmasi demek. Sigorta sirketinin davranis bicimi Donny Ray´ in ölümüne neden olacak. Biz hakta, onlar haksizlikta. Karsimda siska yüzüyle, ciliz vücudu duruyor. Beni sinir ediyor. Great Benefit´ in avukatlari bu mevzuyu daha da zorlastirdiklari, gercekleri örtbaz ettikleri, hakimi ve sonra da jüri´ yi yanlis bilgilerle yaniltmaya calistiklari icin tonca para aliyorlar. Bu onlarin görevi. Bu yüzden Drummond otuz bir dakika bos konustu. Benim gercekleri ve hukuki durumu yansitma versiyonum daha kisa olacak. Yazili calismalarim ve cevaplarim net ve objektif olmaya devam edecek. Kesin bir gün bir kisi “her hangi bir gün´ü” saymayi bilecek. Dava reddine iliskin bir kac genel söylemlerle baslamak istiyorum ve hakim Hale söylediklerime, sanki dinlemis oldugu en büyük ahmak´ misim gibi, inanmayarak bakiyor. Ici süpheyle doluyor, fakat en azindan susuyor. Gözlerine bakmamaya calisiyorum. Iki tarafin birbirlerine karsi savunduklari zit pozisyonlar durumunda, bir dava reddine yönelik dilekce cok nadir kabul görür. Heyecanli ve yardim´ a muhtac olabilirim, fakat kazanacagimizdan eminim. Yeni bir sey söylemeden notlarimi gözden geciriyorum. Drummond´ da hakim Hale nasil sikildiysa benden de o kadar sikiliyor ve bu yüzden dergisine geri dönüyor. Ben biter bitmez, Drummond benim söylediklerimin yanlisligini kanitlamak icin bir bes dakika daha rica ediyor. Ve arkadasi kürsü´ ye isaret ediyor. Beynin´ de gecen düsünceleri aydinlatmak amaciyla on bir degerli dakika icin Drummond bir rica daha bulunuyor. Fakat bunu o kadar anlasilamaz bicimde yapiyor ki, sonunda en basinda ne kadar biliyorduysak o kadar biliyoruz. Ondan sonra yine yerine oturuyor. Ayaga kalkarken „Avukatlarla odam da görüsmek istiyorum.“ Diyor Hale ve hizli bir sekilde hakim sandalye´ sinin arkasina saklaniyor. Odasinin nerede oldugunu bilmedigim icin ayaga kalkiyorum ve Drummond´ nun önden gidip yol´ u göstermesini bekliyorum. Kürsü´ ye yaklastigimizda cok saygili ve kolunu omzuma koyarak ne kadar güzel bir is cikarttigimi söylüyor. Hakim´ in odasina adimimizi attigimizda, cüppe cikartilmisti. Calisma masasinin arkasinda duruyor ve iki koltuga isaret ediyor. „Lütfen iceri giriniz. Buyrun.“ Ic döseme odayi karanlik gösteriyor: agir, kapatilmis perdeler, koyu renk kirmizi hali, yer´ den tavana kadar kalin kitaplarla dolu raflar. Oturuyoruz. Kendisi düsünüyor. Ondan sonra: Bu dava hosuma gitmiyor, Sayin Baylor. “Düsüncesizce” kelimesini tam olarak kullanmazdim, fakat dogruyu söylemek gerekirse bunda fazla anlam göremiyorum. Bu tür davalara pek fazla zamanim yok.”. Sanki benim buna tepki vermemi beklermis gibi, durakliyor ve bana bakiyor. Fakat ne söyleyecegimi bilmiyorum. „Dava reddine yönelik dilekce´ yi kabul etmeye hazirim.“ Ondan sonra bir cekmece cekiyor ve yavasca kutusunun icinde bulunan ilaclari cikartiyor. Düzgün bir sekilde haplari masasina diziyor. Sonra durakliyor ve bana bakiyor. „Davayi üst mahkemede yeniden acabilirsiniz. Bu davayla baska bir yere basvurunuz. Istemedigim tek sey sizinle ilgilenmek zorunda kalmamak.“ Haplari sayiyor, dört plastik kutusundan en az bir sürü. „Müsadenizle, gitmem gerekiyor.“ Diyor ve odanin diger tarafindaki kücük kapiya yöneliyor. Büyük bir takirtiyla kapi kilidine düsüyor. Suskun ve sersem bir sekilde oturuyorum, hap kutusuna dogru bakiyorum ve haplardan dolayi bogulmasini diliyorum. Simdiye kadar Drummond hic bir sey söylemedi, fakat simdi bir ipucu verilmis gibi ayaga kalkiyor ve poposunu calisma masasinin kemarina yerlestiriyor. Bana yukaridan asagi dogru bakiyor, bütün nezaketi ve mutluluguyla. „Peki, Rudy, pahali bir sirkette cok pahali bir avukat´ im.“ Sanki cok gizli bilgiler veriyormus gibi, usul ve tanidik sesle konusuyor. „Eger böyle bir davayi üstlenecek olursak, o zaman gelecekteki savunma masraflariyla ilgili bir kac hesaplamalar yapariz. Daha henüz is´ e baslamadan, müvekkilimizi bu tahminle ilgili bilgilendiririz. Simdiye kadar bir sürü dava üzerinde calistim ve tahminlerim genellikle dogru cikiyor.“ Vücüt agirligininin yerini biraz degistirerek, odak konuyu konusmaya hazirlaniyor. „Bayagi ilerlemis bir dava´ da elli bin ve yetmis bes bin dolar arasinda bir savunma ücretinin olusabilecegini Great Benefit´ e bildirdim.“ Kendisi bu rakam´ dan etkilenmemi bekliyor, fakat ben ise kravatini enine boyuna inceliyorum. Uzaklarda tuvalet´in suyla calkalanmasi duyuluyor. „Bu yüzden Great Benefit beni size ve müvekkilinize yetmis bes bin dolar tutarinda bir karsilastirma sunmami görevlendirdi.“ Güclü bir sekilde nefes veriyorum. Kafamda aniden bir karmankarisik düsünce kaos´ u olusuyor, fakat bir düsünce her zaman ön plana cikiyor: yirmi bes bin dolar. Benim ücretim! Iyice görebiliyorum. Bir dakika. Eger arkadasi Hale bu davayi geri cevirmek niyetindeyse, o zaman bu parayi bana neden teklif ediyor? Ondan sonra iyi cocuk- kötü cocuk oyununu oynadiklarini anliyorum. Harvey bana müthis bir korku veriyor, ondan sonra saten eldivenlerle Leo geliyor. Acaba bu sürpriz numarasini bu ofiste kac kere oynadiklarini merak ediyorum. „Birbirimizi dogru anlamak acisindan sunu söylemek isterim ki, bu bir ödeme yükümlülügünü kabul etmek anlamina gelmiyor.“ Diye söylüyor. „Önümüzdeki kirk sekiz saat icin gecerli olan essiz bir teklif. Ve bu teklif masada bulundugu müddetce siz bu teklif´ i ya kabul edersiniz ya reddedersiniz. Eger hayir derseniz, o zaman ücüncü Dünya savasi baslayacak.“ „Fakat, neden?“ „Ticari nedenlerden dolayi, Great Benefit biraz tasarruf ediyor ve bir kimsenin her hangi bir zamanda tamamen sacma bir hüküm verme riskini göz´ e almiyor. Mahkemeye verilmekten pek cok hoslanmiyorlar, anliyor musunuz? Yöneticileri zamanlarini yeminli aciklamalarla ve mahkeme görüsmeleriyle cok vakit kaybetmek istemiyorlar. Sansasyon ve bu olayi herkese duyurmak istemiyorlar. Sigorta sektöründe cok zor kosullar altinda calisiliyor ve rekabet´e bu duyurulmak istenmiyor. Öyleyse bir sessiz sakin yapilan bir karsilastirma icin bir cok iyi neden bulunmakta. Ve müvekkilleriniz icin parayi alip, davayi sona erdirmek icin yeterli sebepler var. Bildiginiz üzere paranin bir büyük kismi vergisiz.“ Kendisi hedefinden sapmayan bir kimse. Su an kesinlik kazanmis bir davanin sahibinde oldugumu ve müvekkilinin ne kadar hain oldugunu söylesem, kendisi gülerek anlayis gösteriyormus gibi yapardi. Su bir ördegin sirtindan nasil cabuk akiyor ve umrunda olmuyorsa, o da bu söylediklerimi cabucak unuturdu. Su an Leo Drummond parasini almami istiyor ve simdi esine kizmaya baslasam, bu bile onu tepkisiz birakirdi. Kapi aciliyor ve hakim kücük özeltuvaletinden cikiyor. Simdi Leo´ nun aniden dolu bir mesanesi var ve özür diliyor. Hersey hazirlandi. Simdi bir diger tur´a geciyoruz. Calisma masasinin arkasina oturdugunda ve kutularini toplarken nerdeyse Hale kendisine „Yüksek tansiyon.“ Diyor. Icimden yeterince yüksek degil demek geliyor. „Bir dava icin cok sansiniz yok, cocugum, üzgünüm. Belki Leo´ yu size bir karsilastirma sunmasi icin ikna edebilirim. Bu tür isler isimin parcasi. Baska hakimler konuya degisik yaklasiyor, fakat ben degil. Ilk günde bir karsilastirmanin olmasi benim tercihim. Islerin yürümesini sagliyor. Leo´ ya dakika da bin dolar ödememek icin bu sigorta adamlari size güzel bir miktar ödemeye razilar.“ Sanki cok komikmis gibi gülüyor. Yüzü kip kirmizi oluyor ve öksürüyor. Leo´ nun tuvalette dikilip nasil laf dinledigini düsünebiliyorum. Iceride bir mikrofon bulunsa, bu bile beni sasirtmazdi. Gözleri yasarana kadar nasil öksürdügünü görüyorum. Hale´ in öksürmesi sona erdiginde „Bana biraz önce savunmanin masraflarini teklif etti.“ Diyorum. Hale korkunc bir oyuncu. Sasirmis gibi durmaya calisiyor. „Ne kadar?“ „Yetmis bes bin dolar.“ Cenesi asagi düsüyor. „Aman Allahim, eger bu miktari almazsaniz, o zaman cildirmis olmalisiniz.“ „Gercekten böyle mi düsünüyorsunuz?“ diye soruyorum. Cok vurdum duymazim. „Yetmis bes . Aman Allahim, cok para. Hic Leo´ nun tarzina benzemiyor.“ „Gercekten cok iyi bir insan.“ „Bu parayi aliniz, cocugum. Bu isi cok uzun zamandan beri yapiyorum. Beni dinlemenizde yarar var.“ Kapi aciliyor ve Leo yine aramiza katiliyor. Hakim Leo´ ya bakiyor ve söyle söylüyor: “Yetmis bes bin dolar! Bu paranin Hales´ in makam bütcesinden geldigi düsünülebilir. Leo Drumond “Müvekkilim (Great Benefit) bana bu teklifi yapti.” Diyor. Elleri kollari bagli. Zayif durumda. Bir müddet daha birbirleriyle zeki bir sekilde anlasmaya calisiyorlar. Akillica düsünemiyorum, bu yüzden mümkün oldugunca susuyorum. Oda´ yi terk ettigimde Leo dostca kolunu omzuma koydu. Deck´ i elinde telefon koridorda görüyorum, böylece yakinlarda bir bank´ a oturuyorum ve düsüncelerimi toparlamaya calisiyorum. Siz Bruiser´ beklediniz. Onunla da ayni oyunu oynar miydiniz? Hayir, zannetmiyorum. Bu pusuyu bunca cabuk kurmayi nasil basardiniz? Büyük ihtimal kendisi icin baska rutin bir is ön görmüstünüz. Iki olaydan eminim. Birincisi: Hakim Hale dava´ yi reddetmek konusunda cok ciddi. Kendisi cok yasli, hasta bir insan. Makaminda uzun zamandan beri calisiyor ve baskiya karsi direnisli. Hakli olup olmadigi kendisi icin cok fazla bir sey ifade etmiyor. Ve dava´ yi baska bir mahkeme´ de yeniden acmak cok zor olabilir. Suc duyurusu ciddi zorluklar icerisinde. Ikincisi: Drummond cok yogun bir sekilde “karsilastirma´ ya” odaklanmis. Korkuyor, cünkü müvekkilinin suclu durumda oldugunun farkinda. Deck son yirmi dakika´ da on bir degisik numara aradi, fakat Bruiser hala ortalikta yok. Sirket´ e geri dönüsümüzde, Hales´ in avukatlik odasinda gerceklesen tuhaf olaylardan bahsediyorum. Her zaman yeni bir rol´ e girmeye hazir olan Deck parayi alip, bu konuyu burada kapatmak istiyor. Hic bir yüksek para miktarinin bundan sonra Donny Ray´ in hayatini kurtaramayacagi argümanini öne sürüyor, bu yüzden ne alabiliyorsak onu almamiz dogru olur. Dot ve Buddy´ nin hayati bu sayede biraz kolaylasmis olur. Deck Hale´ in mahkeme salonunda cok süpheli davalarin bir sürü endise verici hikayelerini duydugunu iddia ediyor. Görevde bulunan bir hakim icin tazminat hukukunun degismesiyle ilgili tavsiyesini vurguluyor. Davacilardan nefret ediyor söyleminini birden fazla söylüyor. Deck parayi almamizi söylüyor. Sirket´ e vardigimizda Dru gözyaslarina bogulmus. Bütün Dünya Bruiser´ I sordugu icin Dru histeriye kapiliyor. Söverken ve aglarken, Rimel´ i yanaklarindan dogru asagi akiyor. Kendisini tekrarlayarak bu davranisin Bruiser´ in yapisina aykiri oldugunu söylüyor. Kötü bir olay gerceklesmis olmasi lazim. Bruiser´in süpheli ve tehlikeli insanlarla iliskisi var. Sonucta kendisi de bir dolandirici. Hava limaninda bir arabanin bagajinda ceset (cansiz bedeni) bulunsa ne beni ne Deck´ I sasirtirdi. Dolandiricilar pesinde. Ben de pesindeyim. Prince ile konusmak icin Yogi´ si ariyorum. Bruiser´ in nerede oldugunu kendisi bilecektir. Kendisini iyi tanidigim müdür Billiyle konusuyorum ve bir kac dakika sonra görünüse bakildiginda Prince´ in de kayboldugunu ögreniyorum. Bos yere her yeri telefonla aradilar. Ici huzursuz olan Billy endise duyuyor. FBI´ yin adamlari henüz yeni birahaneyi terk ettiler. Orada neler oluyor? Deck ofis´ ten ofis´ e kosuyor ve ekibi biraraya toplamaya calisiyor. Hepimiz toplanti salonunda bulusuyoruz- ben, Deck, Toxer ve Ridge, dört sekreter ile iki hic görmedigim yardimci asistanlari. Diger avukat Nicklass sehirde bulunmuyor. Bruiser´le olan son toplantinin notlarini herkes kendi arasinda karsilastiriyor. Süpheli bir seyler var mi? Bugün´ den icin ne isi vardi? Bugün kiminle bulusmak istiyordu? En son kim kendisiyle görüstü? Ortalikta bir panik havasi mevcut, beyinlerin karisik oldugu bu atmosfer´i Dru´ nun sürekli aglamasi düzeltmiyor. Dru bir seylerin oldugunu biliyor. Toplanti ofislerimize suskun bir sekilde geri dönmemizle ve kapilari ardimizdan kapatmamizla sona eriyor. Tabii ki Deck pesimi birakmiyor. Bir süre sohbet ediyoruz ve eger sirket gizli dinleme aletleriyle donatildiysa dinlenilmesini istemedigimiz sözlerin söylenilmemesine dikkat ediyoruz. On bir bucuk´ ta arka kapidan cikip yemege gidiyoruz. Bir daha hic bir zaman bu bina´ya adimimizi atmayacagiz. 24. Bölüm Ne olacagini Deck´ in bilip bilmedigini ya da tahmin edip etmedigini herhalde hic bir zaman ögrenemeyecegim. Gercekci düsünceleriyle gecinilebilir bir insan. Dis görünüsünü gözetmeksizin yine de tuhaf bir yönü var. Icinde aciga vermek istemedigi bir kisilik özelligi var. Bruiser´in ve Deck´in cogumuzun bildiginden daha yakin bir is iliskisinde bulunduklarini süphe ediyorum. Büyük ihtimal Van-Landel davasinda Bruiser´ in el acikligi (cömertligi) Deck´ in kaliteli bir sekilde sunmus oldugu hizmetlerin bir karsiligidi. Ve bu para hediyeleri ayni zamanda Bruiser´ in is´ten tamamen cekilecegine dair sessiz bir uyariydi. Gece saat üc´ ü yirmi gece telefon´ um caldiginda pek fazla sasirmadim. Iki yeni müjdeyle arayan Deck: FBI gece yarisindan biraz sonra sirketimizi basti ve Bruiser ortaliktan kayboldu. Ve olanlarin hepsi bu degil. Hakim karariyla ofislerimiz kilitlendi ve FBI muhtemelen Bruiser´ in yaninda calisan bütün iscileriyle konusmak isteyecek. Ve inanilmasi güc olan sey: Prince Thomas avukati ve arkadasiyla birlikte ortaliktan kayboldu gibi görünüyor. Deck telefon´a hikirdayarak bu iki et yigininin uzun, gri saclari ve kalin sakallariyla taninmayacak sekilde havalimaninda dolasmaya calistigini düsünün diyor. Günes dogar dogmaz davalar acilmasi gerekiyor. Deck yeni ofisimizde öglen´e dogru bulusmayi öneriyor. Ben de nereye gidecegimi bilmedigim icin teklifi kabul ettim. Yarim saat boyunca karanlik oda tavanina baktiktan sonra pes ediyorum. Yan ayak sekilde islak ve serin cimenlerin üzerinden yürüyüp kendimi hamagin icine atiyorum. Prince gibi adamin sürekli cesitli dedikodulari ortalikta dönüyor: Nakit para tutukusuydu. Ve Yogi´sdeki ilk günümde bayan garson nakit paranin yüzde sekseninin vergisini ödemedigini anlatti. Iscilerinin en sevdikleri is Prince´ in kenarina koydugu para miktarinin yüksekligiyle ilgili tahminlerde bulunmakti. Ve tek kazanc kaynagi Yogi´ s degildi. Bir kac sene önce organize suc alehine karsi yürütülen bir dava ´da bir genc belli bir üstü-acik bar´da kar´ larin yüzde doksanin nakit para seklinde elde edildigini ve bunun yüzde altmisinin hic bir zaman bir vergi beyannamesinde gecmedigini söyledi. Eger Bruiser ve Prince gercekten bir veya daha fazla porno kulübü sahibiyseler, o zaman yüklü miktarda para kazandilar. Söylentiler´ e göre Prince´ in Meksika´ da bir evi, karaipler de banka hesaplari, Jamayik adasinda siyahi bir sevgili ve Arjantin`ya da bir ciftligi vardi. Diger hikayeleri hatirlamiyorum. Ofisinde söylentilere göre kücük bir oda´ ya giden gizemli bir kapi vardi. Bu oda´ da yirmilik ve yüzlük bank notlariyla dolu kartonlar tavana kadar yigiliydi. Eger gercekten firardaysa, kendisinin yakalanmamasini umuyorum. Umarim yok sevdigi nakit parasini yakalanmadan yaninda götürebiliyordur. Hangi suc´ u isledigi beni pek ilgilendirmiyor, o benim arkadasim. Dot mutfak masasin´daki ayni sandalye´ ye oturmami emrediyor, ve yine ayni fincana kahvemi koyuyor. Günün erken saatleri ve kirli mutfakta domuz etinin yag kokusu yayilmis. Kollarini sallayarak Buddy´ nin disarida oldugunu söylüyor. Disariya bakmiyorum. Donny Ray gittikce güc kaybediyor ve son iki günde ayaga kalkmadigini söylüyor. “Dün ilk defa mahkeme karsisina ciktik.” Diye anlatiyorum. “Simdiden mi?” „Bir dava veya benzeri degildi, sadece gecici olarak ifadeler alindi. Sigorta dava´ nin reddini elde etmeye calisiyor ve bu konu yüzünden uzun tartismalarimiz oldu.” Oldugunca basit bir sekilde anlatmaya calisiyorum, fakat anladigindan pek emin degilim. Kirli pencerelerden dogru Fairlane´ i göz ardi ederek arka bahce´ ye dogru bakiyorum. Dot sanki hic bir seyi umursamiyormus gibi. Bu tuhaf da olsa cok huzur verici. Eger hakim Hale düsündügünü gerceklestirirse ve biz de baska bir mahkeme´ de yine dava´ yi kaybedersek, o zaman bu konu kapanmis olur. Belki de bütün aile ümidini yitirdi. Eger dava´ yi kaybedersek, bana bagirmayacaklar bile. Buraya gelirken hakim Hale ve tehditlerinden söz etmemeye karar vermistim. Bu bizim sohbetimizi sadece daha da zorlastirirdi. Eger konusulacak baska bir konu kalmazsa, bu konuyu daha sonra konusmaya bir cok zamanimiz olacak. „Sigorta sirketi bir „ karsilastirma“ teklif etti.“ „Sigorta bir sey mi teklif etti?“ „Para.“ „Ne kadar?“ „Yetmis bes bin dolar. Bir dava´ da avukat´ larina yaklasik bu miktari ödemeleri gerektigini hesapladilar, böylece bu miktari bize su an tazminat olarak teklif ediyorlar.“ Yüzünün kizardigini ve dislerini siktigini görebiliyorum. „Bu sahtekerler bizi satin alabileceklerini zannediyorlar, degil mi?“ „Evet, öyle düsünüyorlar.“ „Donny Ray´ in paraya ihtiyaci yok. Gecen sene bir kemik nakliline ihtiyaci vardi. Ve su an cok gec.“ „Dogru.“ Sigara paketini masa´ dan aliyor ve bir sigara yakiyor. Gözleri kirmizi ve nemli. Yanilmisim. Bu anne pes etmedi. Kan görmek istiyor. „Yetmis bes bin dolar´ i ne yapalim? Donny Ray yakinda ölecek, ondan sonra sadece ben ve Buddy kalacagiz.” Fairlane´ e bakarak basini salliyor. “Bu domuzlar.” Diyor. “Ben de öyle düsünüyorum.” “Muhtemelen parayi alacagimizi söylediniz, degil mi?” “Tabii ki degil. Sizin onayiniz olmadan bir “karsilastirma” yapamam. Karar vermek icin yarina kadar zamanimiz var.” Böylece tehdit edilen dava reddi konusuna gelmis oluyoruz. Hakim Hale´ in redd kararina karsilik bizim itiras (temyiz) etme hakkimiz var. Bu nerdeyse bir sene sürer, fakat gercek anlamda bir sansimiz olurdu. Fakat bu konuyla da ilgili su an konusmak istemiyorum. Uzun bir zaman suskun bir sekilde birlikte oturuyoruz ve sadece öyle oturmak ve beklemekle memnun oluyoruz. Düsüncelerimi bir düzene koymaya calisiyorum. Dot´ un ne düsündügünü sadece Allah biliyor. Zavalli kadin. Sigarasini kül tabaginda söndürüyor ve „Donny Ray ile konusmamiz gerekiyor.“ Diyor. Oturma odasi ve kisa bir koridordan dogru kendisini takip ediyorum. Donny Ray´ in kapali kapisi üzerinde „Sigara icilemez“ diye bir levha asili. Usulca kapiya tikliyor ve iceri giriyoruz. Oda güzel ve düzenli, ayni zamanda antiseptik kokuyor. Oda´ nin bir kösesinde vantilatör calisiyor. Signek agsi bulunan pencere acik. Yatagin kenarinda bir televizyon ve yastigin yaninda bir masa ile ilaclar bulunuyor. Zayif bedenine sarilmis bir palayla Donny Ray hareket etmeden yatakta yatiyor. Beni görünce gülümsüyor ve eliyle yanindaki masaya vuruyor. Oraya oturuyorum. Dot yatagin diger tarafindaki sandalye´ ye oturuyor. Gülümsemeye ve beni kendisinin iyi olduguna dair ikna etmeye gayretli. Bugün her sey cok daha iyi. Sadece biraz yorgun, o kadar. Sesi kisik ve zorlaniyor, kelimeleri bazen anlasilamiyor. Dün verilen ifadeyi anlatirken ve “karsilastirma teklifini” anlatirken dikkatli bir sekilde dinliyor. Dot sag elini tutuyor. “Daha yüksek bir para miktari teklif ederler mi?“ diye soruyor. Bu soruyu Dot ile birlikte dünkü öglen yemeginde konusmustuk. Great Benefit dikkate deger bir adim atti, sifir´ dan yetmis bes bin´ e. Ikimizde yüz bin´e kadar cikacaklarini tahmin ediyoruz. Fakat müvekkilerimin karsisinda ayni sekilde iyimser olmaktan sakinacagim. „Bundan süpheliyim.“ Diyorum. Bunu deneyebiliriz. Hayir dan farkli bir sey söyleyemezler.“ „Ne kadar ücret alirdiniz?“ diye soruyor. Sözlesmede hakkimin üc de bir oldugunu anlatiyorum. Annesine bakiyor ve „Bunu babam ve senin icin elli bin dolar demek.“ „Elli bin dolar´ i ne yapalim?“ diye Dot Donny Ray´ e soruyor. „Evin borcunu ödemek, yeni araba almak, emeklilik icin biraz para kenara koymak.“ „Onlarin paralarini istemiyorum.“ Donny Ray gözlerini yumuyor ve kisa bir uykuya daliyor. Siselere, bardaklara ve ilaclara bakiyorum. Uyandiginda koluma dokunuyor ve sikmaya calisiyor ve „Karsilastirmayi yapmak istiyor musunuz, Rudy? Para´ nin bir kismi sizin olurdu.“ Kararli bir sekilde „Hayir, bunu istemiyorum.“ Diyorum. Kendisine bakiyorum, sonra dot´ a bakiyorum. Ikisi de dikkatli bir sekilde dinliyor. „Huzursuz olmasalardi, o zaman bu parayi bize teklif etmezlerdi. Bu insanlari rezil etmek istiyorum. Bir avukat´ in görevi kendi maddi cikarlarini gözetmeksizin müvekkiline mümkün olabilen en iyi tavsiyeyi vermek. Black´ leri karsilastirmayi kabul etmek yönünde ikna edebilecegimden hic bir süphem yok. Cok az bir emekle onlari hakim Hale´ in bizi yildirmaya calistigini ve mevcut olan paranin yakin bir tarihte kaybolacagina ikna edebilirim. Onlari korku verici bir senaryo´ ya inandirabilirim. Bu insanlar o kadar cok ezildi ki, hic kusku duymadan anlattiklarima inanirlar. Bu cok kolay olurdu. Ve su an düsünemedigim yirmi bes bin dolarlik ücret alirdim. Fakat seytan´ a uymadim. Bu gece hamak´ ta seytan´ a karsi mücadele verdim, ve su an kendimle barisik ve huzurluyum. Böyle bir an da beni avukatlik mesleginden men etmek cok kolay. Müvekkilerimi satacagima, bir adim ileri giderdim ve meslegi tamamen birakirdim. Dot´ u Donny Ray´ in odasinda yalniz birakiyorum ve bütün kalbimle yarin davanin redd haberini almamayi umuyorum. St. Peter´sin yakin cevresinde en az dört hastane, doktor ve dis hekimleri icin kurumlar ve sayisiz doktor muayenehaneler. Memphis´ de tib ile ilgili olan her sey bir alanda Union ve Madison arasindaki alti blok seklinde toplanmis. Madison´ de St. Peter´sin karsisinda Peabody Medical Arts Building adinda sekiz katli bir bina duruyor. Yol´ un üzerinde doktorlarin muayenehanelerinden hastaneye gidebilecekleri ve geri dönebilecekleri yayalar gecit tüneli bulunuyor. Bu bina´ da daha cok doktorlar bulunuyor ve bunlardan birisi Eric Craggdale, bir ortopedist. Muayenehanesi ücüncü kat´ta bulunuyor. Dün bir kac kez anonim olarak muayenehanesini aradim ve bilmek istediklerimi ögrendim. Cadde´ nin bir üst katinda bulunan St.Peter´sin büyük salonunda bekliyorum ve Peabody Medical Arts Building´ in otoparkina bakiyorum. On bir´e yirmi kala eski bir VW-arabanin Madison´ den dosdolu otopark´ a saptigini görüyorum. Kelly araba´ dan cikiyor. Bekledigim gibi yalniz. Bir saat önce esini sirketinde telefona cagirdim, ciktiginda ise telefonu yüzüne kapattim. Arabadan cikmaya calisirken sac ayrigini neredeyse göremiyorum. Deyneklerle arabalarin arasindan bina´ ya dogru ilerliyor. Asansörle bir üst kat´ a cikiyorum, ondan sonra cam tünelin icinden Madison´ e dogru gidiyorum. Biraz heyecanliyim, fakat acelem yok. Bekleme salonu tika basa dolu. Sirti duvar´ a dönük oturuyor ve bir dergi´ yi gözden geciriyor. Kirilmis bilek kemigi bir yürüme alcisi icerisinde. Sag tarafindaki sandalye bos, ve benim ben oldugumu anlamadan üzerine oturuyorum. Ilk basta korkmus gibi görünüyor, fakat ondan sonra bana gülümsüyor. Husursuz bir sekilde etrafina bakiniyor. Hic kimse bizi gözetlemiyor. “Derginizi okumaya devam edin.” Diye fisildiyorum ve National Geographic dergisini elime aliyorum. Göz hizasina kadar Vogue dergisini kaldiriyor ve “ Burada ne yapiyorsunuz?” diye soruyor. “Sirt sorunlari.” Basini salliyor ve etrafina bakiniyor. Yanindaki bayan seve seve bize dogru bakmak isterdi, fakat boynu sargili. Ikimizde bir insan bile tanimiyoruz bu oda´ da, bu yüzden neden endise duyalim? „Doktorunuz kim?“ diye soruyor. „Craggdale“ diye cevap veriyorum. „Cok tuhaf.“ Zamaninda Kelly Riker yüzünde mavi bir lekeyle ve makyajsiz bir sekilde cok güzel ve basit bir hastane gömlegin icerisindeydi. Su an gözlerimi yüzünden ayirmak imkansiz. Bayan ögrencilerin erkek arkadaslarindan ödünc aldigi beyaz bir gömlek ile sivanmis short giyiniyor. Koyu renk saclari omuzlarindan dogru düsüyor. “Iyi bir doktor mu?” diye soruyorum. „Diger doktorlar gibi.“ „Kendisine hic gitmis miydiniz?“ „Susunuz, Rudy. Bunun hakkinda konusmak istemiyorum. Buradan ayrilsaniz iyi olur.“ Sesi kisik, fakat dengeli. „Biliyor musunuz, bunun üzerinde düsünmüstüm. Ve zamanimin cogununu sizi ve ne yapmam gerektigi konusunu düsünmekle gecirdim.“ Tekerlekli sandalye´ de bir adam yanimdan gectigi icin, durakliyorum. „Eeh?“ diyor. „Hala bilmiyorum.“ „Hayatimdan cekilmeniz gerektigini düsünüyorum.“ „Ciddi olamazsiniz?“ „Hayir, ciddiyim.“ „Hayir, öyle degil. Sizinle iliski halinde olmami ve bir daha ki sefere kemikleriniz kirildiginda endise eden birilerinin yaninizda olmasi icin sizi ara sira aramami istiyorsunuz.“ „Bir „bir daha ki sefer“ olmayacak.“ „Peki, neden?“ „Degistigi icin. Ickiyi birakmaya calisiyor. Beni bir daha dövmemeye söz verdi.“ „Ve siz kendisine inaniyorsunuz, öyle mi?“ „Evet, öyle.“ „Buna eskiden de söz verdi.“ „Neden gitmiyorsunuz? Ve beni bir daha aramayin. Bu herseyi daha da zorlastiriyor.“ „Neden? Bu herseyi neden zorlastirsin?“ Bir saniye durakliyor ve dergi´ yi kucagina birakip, bana dogru bakiyor. „Cünkü ne kadar cok zaman gecse, o kadar az sizi düsünüyorum.“ Beni düsünmüs olmasi gercekten sevindirici. Cantayi alip bir vizite cikartiyorum. Üzerinde eski adresin yazili oldugu ve su an Amerikan Birlesik Milletlerin cesitli kurumlarinin kapatip ve kilitlemis oldugu ofis´ in adresi. Telefon numarami vizite´ nin arkasina yazip, kendisine veriyorum. „Anlastik, sizi bir daha aramayacagim. Eger bana ihtiyaciniz olursa, ev numaram burada. Eger size bir sey yapacak olursa, bunu bilmek isterim.“ Vizite´ yi aliyor. Yanagina hemen bir öpücük kondurup, bekleme odasini terk ediyorum. Ayni bina´ nin altinci katinda büyük bir onkoloji muayenehanesi bulunuyor. Dr. Walter Kord Donny Ray´ in tedavi ettigi doktor, su an icin bu kendisine hap ve diger ilaclar yazdigi ve ölmesini bekledigi anlamina geliyor. Kord baslangic kemoterapi´ yi baslatti ve bir takim testler gerceklestirdi. Bu testler Ron Black´in kemik naklili ameliyatinda Donny Ray icin en ideal bagisci oldugunu gösteriyor. Eger bir dava gerceklesirse, dava´ da Dr. Walter Kord önemli bir sahit olacak. Sekreterine üc sayfa uzunlugunda bir mektup birakiyorum. Eger müsaitse kendisiyle seve seve ücretsiz bir sekilde sohbet etmek isterdim. Genelde doktorlar avukat´ lardan nefret ederler ve kendileriyle yapilan sohbetleri yüksek fiyat karsiliginda gerceklestirirler. Fakat Kord ve ben ayni görüsü paylasiyoruz, ve kendisiyle sohbet etmeye calissam, kaybedecegim hic bir sey yok. Bu yolu bu sehrin issiz cevresinde yürürken ve kapilarin solmus numaralarini okumaya calisirken kendimi iyi hissetmiyorum. Gecerli sebeplerden dolayi cevre terk edilmise benziyor, fakat su an yeni bir kalkinma döneminde bulunuyor gibi. Evlerin hepsi iki veya üc kat yüksekliginde ve tugla ile cam´ dan yapilmis dis cephe´ ye sahipler. Bazilari hemen yan yana, bir kaci ise dar koridorlarla birbirinden ayri. Bazilarinin kapilarinda hala kilit bulunuyor, bir kaci ise bir kac sene önce yanmis. Bir günes tentesinin altinda ve kaldirimin üstündeki iki müsterisiz restoran´ in masalarinin yanindan gectikten sonra, temizlikci ve cicekci dükkaninin yanindan geciyorum. Antika dükkani yari temiz görünen bir köseli ev´de bulunuyor. Bu köse evi koyu renge boyanmis tuglalardan ve pencerelerin üzerinde bulunan kirmizi günes tentesinden olusuyor. Iki kat´ tan olusan bina´nin birinci katina baktigimda, tahminen yeni evimi bulmus oluyorum. Baska bir kapi göremedigim icin antika dükkanina adimimi atiyorum. Kisa koridorda üst tarafi isitilmis olan bir merdiven görüyorum. Gururlanarak gülümseyen Deck beni beklemekte. Henüz etrafimi inceleme firsati bulamadan „Bina´ yi nasil buluyorsunuz?“ diye bana sesleniyor. „Dört oda, yunak ile birlikte yaklasik doksan metre kare. Fena degil.“ diyerek omzuma vuruyor. Sonra bir adim ileri atiyor, etrafta dönüyor ve kollarini aciyor. „Burasinin giris alani oldugunu ve sonra is´ e alacak olacagimiz sekreter´in calisma yer´ i oldugunu zannetmistim. Sadece biraz boya´ ya ihtiyaci var. Bütün yer tabanlari sert odundan.” Sanki kendim göremiyormusum gibi yer´e basarak söylüyor. “Odalar üc bucuk metre yüksekliginde. Duvarlar alci´ larda kullanilan kartonlardan olusuyor ve kolay boyanilabilir.” Kendisini takip etmem yönünde isaret ediyor. Acik bir kapi´ dan dogru kisa bir koridor´ a geciyoruz.“ Her bir tarafta bir oda. Bu oda en büyükleri, bu yüzden sizin alabileceginizi düsünmüstüm.“ Yeni ofisime adimimi atiyorum ve olumlu bir sürprizle karsilasiyorum. Yaklasik dört bucuga dört bucuk metre kare büyüklügünde ve cadde´ye dogru bakan pencereli bir ofis. Yer tabani güzel olan bos ve kücük bir oda. „Ve öteki tarafta toplanti odasi olarak kullanabilecegimizi zannettigim ücüncü oda bulunuyor. Bu oda da ben calisacagim, fakat herseyi düzenli tutmaya calisacagim.“ Kendini begendirmek icin bayagi gayretli, kendisine nerdeyse aciyorum. Panik icin hic bir neden yok, Deck. Ofis hosuma gidiyor. Iyi bir is cikmis. „Yunak arka tarafta. Temizlenip, boyanmasi gerekiyor, belki de bir tesisatcinin gelmesi gerekiyor.” Ön taraftaki odaya kaciyor. “Nasil buluyorsunuz?” “Bu is olacak, Deck. Bu kime ait?” “Asagidaki eskicinin. Yasli bir adam ile esi. Ayrica bizim ihtiyacimiz olabileek bir kac esyalara sahipler: masalar, sandalye´ ler, lambalar ve bir kac tane dosya dolaplari. Cok ucuz görünüyor, cok fena görünmüyor ve bizim dekorasyon semamiza uyuyor. Ayrica ödemeyi aylik taksitler seklinde yapmamizi onayliyorlar. Birilerinin ev´de olmasindan hosnutlar. Bir cok kez soyulduklarini tahmin ediyorum. “Ne kadar sevindirici.” “Evet, burada cok dikkatli olmamiz gerekiyor. Elime Sherwin Williams´ den gelen bir kac boya örnekleri veriyor. „Beyaz tonlardan birisine karar vermemiz gerektigini düsünmüstüm. Onlar daha kolay sürülebilir ve o kadar pahali degiller. Telefon sirketi yarin gelecek. Cereyan acildi. Bunlara bakiniz lütfen.“ Pencerenin yaninda üzerinde bir kac evraklarin bulundugu bir masa bulunuyor. Bu masanin üzerinde kücük bir siyah-beyaz televizyonu duruyor. Deck yazici cihazinin yanina varmisti bile. Yeni mektup kagit secimi icin gerekli olan degisik örneklerini gösteriyor. Her birinin üzerinde üst kösesinde büyük harflerle ismim ve alt köse´ de avukat yardimcisi olarak Deck´ in ismi yaziyor. Bunlari caddenin biraz ilerisindeki kücük yazici dükkanindan satin aldim. Fiyatca cok uygun. Siparisi gerceklestirmek icin yaklasik iki güne ihtiyaclari var. Bes yüz mektup kagidi ile zarf derdim. Iclerinde hosunuza giden bir tanesi var mi?“ „Bu aksam onlari biraz daha yakindan inceleyecegim.“ „Ne zaman boyayacagiz?“ “Bence, ….” “Eger bir kere boyarsak, bir gün de bitirebilecegimizi, düsünüyorum.” “Bu ögleden sonra boyayi ve malzemeleri alip ve bir an önce is´ e baslamaya calisacagim. Yarin yardim edebilirmisiniz?” “Tabii ki.” “Bir kac kararlar almamiz gerekiyor. Bir faks cihazina ne dersiniz? Simdi bir tane alalim mi, yoksa biraz bekleyelim mi? Daha önce söyledigim gibi telefoncu yarin gelecek. Ve bir fotokopi makinasi? Baslangicta hayir derdim, orjinalleri toplayip, ben de gün de bir kere yazici dükkanina inerim. Bir telesekreter´ e ihtiyacimiz var. Iyi bir tanesi yaklasik seksen dolar tutarinda. Isterseniz bu konuyla ben ilgilenirim. Ve bir banka hesabi acmak zorundayiz. First Trust ´ de bir sube yöneticisi taniyorum, bize ayda bedavadan otuz cek ve paramiza yüzde iki faiz veriyor. Bundan daha iyisini bulmak zor. Bir kac fatura ödemek zorunda oldugumuz icin, cekleri ismarlamamiz gerekiyor. „Aniden saat´ e bakiyor. „Ah, bunu nerdeyse unutuyordum.“ Televizyonu aciyor. „Bir saat önce dava acildien az yüz farkli suc yüzünden. Bruiser´e , Bennie Prince Thomas, Willie McSwane ve bir kac digerlerine karsi dava acildi.“ Öglen haberleri sunulmakta ve ilk gördügümüz resim eski ofislerimizin canli yayin görüntüleri. FBI-görevlileri su an üstünde kilit olmayan ön kapiyi koruyorlar. Muhabir sirket´in calisanlarinin, esyalarin yerlerini degistirmeden, istedikleri zaman gelip gidebileceklerini acikliyor. Bir diger görüntü FBI´ yin ayni zamanda el koydugu Vixens ´ si , bir üstü acik kulübü gösteriyor. „Dava´ ya göre Bruiser ve Thomas üc kulübe ortakti“ diyor Deck. Muhabir de aynisini söylüyor. Ondan sonra eski isverenimizin bir kac görüntüleri geliyor. Burada eski bir dava´ da mahkeme salonunun koridorunun da catik gözlerle bakiyor. Tutuklama kararlari verildi, fakat hem Sayin Stone hem de Sayin Thomas bulunamiyor. Arastirmalari yürütmekle sorumlu olan FBIgörevlisiyle röportaj yapiliyor ve iki beylerin de kactiklarini düsünüyor. Kapsamli bir arama operasyonu baslamis durumda. „Kos Bruiser, kos.“ Diyor Deck. Söz konusu büyük sahtekerler, kent´te taninmis bir avukat, Memphis´ den bir cok polis ve tabii ki porno sektörü oldugu icin hikaye bayagi ilginc. Fakat bas rol oyuncularinin kacisi olaya tadini tuzunu veriyor. Anlasilan Prince ve Bruiser ortaliktan kayboldular, ve bu muhabirlerin tolerans sinirini asiyor. Polislerin tutuklanmalariyla ilgili, bir diger üstü acik bar, bu sefer bacaklardan asagi ciplak olan danscilar ve medya´ nin karsisina cikan ve davalarla ilgili bilgi veren devlet avukati. Ondan sonra yüregimi burkan bir görüntü geliyor. Yogi´ si kapatip, kapilari zincirlerle kilitleyip nöbetci koymuslar. Prince Thomas´ in genel karargah´ i diye adlandiriliyor, sebeke basi, ve FED dün gece birahaneyi bastiklarinda, para bulamadiklari icin cok sasirmis gibi görünüyorlar. „Kos, Prince, kos.“ Diye sessizce icimden söylüyorum. Bu olayla baglantili olan diger olaylar öglen haberlerinin büyük kismini olusturuyorlar. Televizyonu kapattiktan sonra „Nerede olduklarini bilmek istiyorum.“ Diyor Deck. Suskun bir sekilde bir kac saniye bu konuyu düsünüyoruz. „Bunuun icerisinde ne var? „ diye soruyorum ve kücük masanin yanindaki karton´ a isaret ediyorum. „Benim dosyalarim.“ „Iclerinde iyi bir seyler var mi?“ „Faturalari iki ay boyunca ödemek icin yeterince malzeme var. Bir kac kücük trafik kazalari. Bir is kazasindan sonra bir kac tazminat istekleri. Ayrica Bruiser´ den almis oldugum ölümle sonuclanan bir kaza davasi. Yani bu kendim almadigim anlamina geliyor. Bana gecen hafta bana dosyayi verdi ve bir kac sözlesmeyi kontrol etmem gerektigini söyledi. Bir nevi benim ofisimde takili kaldi ve su an burada.“ Bu karton´ da Deck´ in Bruiser´ in sirketinden getirdigi baska dava konularinin oldugundan süpheleniyorum. Fakat kesinlikle bunu kendisine soracak degilim. „ FBI´ yin bizi tutuklayacagina inaniyormusunuz?“ „Bunun üzerinde düsünmüstüm. Hic bir sey bilmiyoruz ve ilgilerini cekebilecek dosyalari yanimizda götürmedik. Peki o zaman neden endise duyalim?“ „Fakat ben endise duyuyorum.“ „Ben de.“ 25. Bölüm Deck´ in bugünlerde gercekci düsünmekle ilgili zorluk cektigini biliyorum. Kendi ofisimin olacagi düsüncesi ve avukat lisansi olmadan ücretlerin yarisini kazanma fikri cok heyecan verici. Eger cok fazla ayak altinda dolanmazsam, yeni ofisimizi bir hafta icinde güzellestirecek. Bu kadar enerjiyi bir arada görmedim. Belki cok fazla caliskan, fakat bunun icin kendisine sitem de bulunamam. Telefon günes dogmadan arka arkaya caldiginda ve sesini duydugumda, nazik olmakta zorlaniyorum. Neseli bir sekilde „Gazeteyi okudunuz mu?“ diye soruyor. „Ben uyudum.“ „Üzgünüm, inanmayacaksiniz, ama bütün ana sayfa Bruiser ve Prince´ in resimleriyle dolu.“ „Bu bir saat daha bekleyemez miydi, Deck? Diye soruyorum. Bu kötü aliskanliga bir son vermeye kararliyim. “Saat dört´ de uyanmak istiyorsaniz, o zaman bu sizin karariniz. Fakat beni yedi´ den önce, hayir, diyelim saat sekiz´den önce, aramayin. „Üzgünüm, fakat bu hepsi degil.“ „Neyi kastediyorsunuz?“ „Dün aksam kimin vefat ettigini tahmin ediniz!“ Dün aksam Memphis´ de kimin ödügünü nereden bileyim?“ „Hic bir fikrim yok.“ Diye telefona söylüyorum. „Harvey Hale.“ „Harvey Hale!“ „Kalb krizinden dolayi yüzme havuzunda ölü bulundu.“ „Hakim Hale mi?“ „Ta kendisi. Sizin arkadasiniz.“ „Yatagin kenarina oturup, beynimdeki düsünceleri bir düzen´ e sokmaya calisiyorum. “Inanilmaz.” “Evet, dogru, bunun yüzünden cok fazla üzülmeyin. Yerel bölümün birinci sayfasinda onunla ilgili güzel bir anlatim ve siyah cüppeli resmi var. Cok heybetli. Cok büyük rol oynuyormus gibi “Kac yasindaydi?” diye soruyorum. “Altmis iki. On bir seneden beri hakim. Cok büyük bir soy agaci. Hersey gazetede yaziyor. Mutlaka okumaniz gerekir.” “Evet, bunu yapacagim, Deck. Daha sonra görüsürüz.” Gazete bugün bana biraz daha agir gibi geliyor ve en az yarisinin Bruiser Stone ve Prince Thomas´ in sirketleri icin ayrildigindan eminim. Simdiye kadar bulunamadilar. Ön kismini gözden geciriyorum, ondan sonra Harvey Hale´in cok eski bir resmi bulunan yerel bölümü okumaya basliyorum. Meslektaslarinin hüzün dolu anma yazilarini okuyorum, bir zamanlar oda arkadasi oldugu Leo. F. Drummond´ ki dahil. Yerine kimin gecegi ile ilgili spekülasyonlar ayri bir önem tasiyor. Hakimlik makamini bir diger secime kadar yürütecek bir kimse secilecek. Ülkenin yarisi siyah, yarisi beyaz, fakat yerel mahkeme´ deki on dokuz hakimin sadece yedisi siyah. Bu sayilardan pek hoslanmayan insanlar var. Gecen sene yasli bir hakim emekliye ayrildiginda, makami siyahi bir hakimle doldurmak icin büyük ugraslar verildi. Fakat bu girisim basarisiz kaldi. Sasilacak üzere gecen sene adaylardan biri arkadasim Tyrone Kipler idi, Booker´ in ortagi, Harvard´ te okumus ve daha gecenleri avukatlik sinavina hazirlanirken bize anayasa hukuku ile ilgili bir ders veren kimse. Hakim Hale´ in ölümünün ardindan on iki saat gecmemesine ragmen, gazete de Kipler´ in büyük ihtimal yerine gececegi söyleniliyor. Siyah ve iyi konusmasini bilen Memphis´ in belediye baskani kendisinin ve diger baska kisiliklerin Kipler´in atanmasi icin büyük mücadele verecekleri tekrarlaniyor. Gouverneur sehir´ in icinde bulunmuyordu ve su an ulasilabilir degil, fakat kendisi bir Demokrat ve gelecek sene yine secilmek istiyor. Bu sefer katkisini saglayacak. Saat tam dokuz´ da yerel mahkeme´ nin binasindayim, ve Black Great Benefit´ e karsi dosyasini gözden geciriyorum. Harvey Hale ani ölümünden önce davanin reddedilmesine yönelik bir karar vermedi. Böylece bizim mücadelemiz devam ediyor. Mahkeme salonunun kapisinda kücük bir celenk asili. Ne kadar duygusal. Tinley Britt´ in telefonundan ariyorum ve Leo. F. Drummond´ yu soruyorum ve bir kac dakika sonra sesini duyduktan sonra cok sasiriyorum. Arkadasinin ölümü icin bassagligi dileklerim iletiyorum ve müvekkilerimin karsilastirma teklifinini kabul etmeyeceklerini bildiriyorum. Kendisi sasirmis gibi ve fazla bir sey söyleyecek durumda degil. Kendisinin su an baska dertleri var. Sabirli bir sekilde„Bunu bir hata gibi görüyorum, Rudy.“ Diyor, sanki benim görüsümü paylasiyormus gibi. „Bu olabilir, fakat karari müvekkilerim verdi, ben degil.“ Hüzünlü ve monoton bir sesle „Iyi öyleyse, o zaman savas baslayacak.“ Diyor. Daha fazla para teklif etmiyor. Avukatlik sinavinin sonuclarini ögrendikten sonra Booker ve ben iki kez telefonla görüstük. Beklenildigi gibi, konuya gösterilmesi gereken ilgiyi göstermiyor. Kücük bir yenilgi. Baska bir sey degil. Ummuldugu gibi de benim icin cok seviniyor. Ben iceri girerken kendisi restoran´ in arka bölümünde oturuyor. Aylardan beri görüsmemis gibi birbirimizi selamliyoruz. Yemek listesine göz atmadan cay ve gumbo ismarliyoruz. Cocuklar kendilerini iyi hissediyorlar. Charlene de iyi. Diplomasi büyük ihtimal kabul görülecegi icin morali yerinde. Basariya gercekten cok yakindi. Toplam puani gerekli olan puanin bir puan asagisindaydi. Itiraz etti, ve sinav komitesi tezini bir daha gözden gecirecek. Marvin Shankle basarisizlik haberini pek hazmedemedi. Bir daha ki sefere basarmaya calismasi gerektigini söylüyor, aksi taktirde yerine baska birisi alinacak. Booker Shankle konusunu actiginda cok acik bir sekilde stresli gibi görünüyor. „Tyrone Kipler ne durumda?“ diye soruyorum. Booker kendi atanmasini cebinde gibi görüyor. Kipler bu sabah Gouverneur ile konustu , ve herseyin yoluna girecegini söylüyor. Bu is olsa olsa maddi nedenlerden dolayi bozulabilir. Shankle sirketinin ortagi olarak senelik yüz yirmi bes bin ile yüz elli bin dolar arasi kazaniyor. Bir hakimin geliri ise sadece doksan bin dolar. Kipler´in esi ve cocuklari olmasina ragmen Shankle kendisini hakim masasinda görmek istiyor. Booker Black davasini hatirliyor. Cypress Gardens Senior Citizens Building´ te ilk ziyaretimizde tanistigi Dot ve Buddy´ yi bile hatirliyor. Olaylarin durumuyla ilgili bilgi veriyorum, ve davanin yerel mahkeminin sekizinci bölümünde oldugunu ve hakim tarafindan islenilmesinin beklendigini anlattigimda sesli bir sekilde gülüyor. Vefat etmis olan hakim Hale´ in odasinda gerceklesenlerle ilgili ve iki oda arkadasinin beni bir oyun topu gibi kullandiklari hakkinda Booker´a üc gün önce rapor veriyorum. Donny Ray, ikiz kardesi ve Great Benefit´ in redd karari yüzünden gerceklesemeyen nakliyle ilgili bilgi verirken, Booker büyük bir dikkatle dinliyor. Gülümseyerek dinliyor. Birden fazla “ Sorun degil.” Diyor. “Eger Tyrone atanacak olursa, Black davasiyla ilgili cok iyi bilgilendirilmis olacak.” “Öyleyse kendisiyle konusabilirsin.” “Onunla konusmak mi?. Kendisine uzun bir konusma hazirlayacagim. Trent &Brent ´ den ve sigorta sirketlerinden nefret ediyor ve onlarin alehine olan davalar da görev aliyor. Kurbanlarini nerede ariyorlar sanniyorsun. Orta sinifin beyazlari arasinda mi?“ „Her türlü insanin icinde.“ „Tamamen dogru. Tyrone ile konusmak benim icin bir zevk olacak. Ve kendisi beni dinleyecek.“ Gumbo geliyor ve üzerine tabasco döküyoruz, Bokker benden fazla döküyor. Kendisine yeni ofisimden bahsediyorum, fakat yeni ortagimdan degil. Bundan önceki sirketimle ilgili bir sürü soru soruyor. Bütün sehir Bruiser ve Prince ile ilgili konusuyor. Bildigim herseyi bir kac kücük ayrintilari güzellestirerek anlatiyorum. 26. Bölüm Mahkemelerin tika basa dolu oldugu ve hakimlerin fazlaca yoruldugu bu devirde Harvey Hale´ in henüz sonuclanmamis davalarin iyi organize deilmis ve askiya alinan dava icermeyen bir listesi var. Bunun icin bir cok neden var. Birincisi tembeldi ve golf oynamayi tercih ediyordu. Ikincisi her korunmaya deger sigorta sirketine ve diger baska büyük sirketlere zarar verebilecek davalari geri ceviriyordu. Ve bu nedenden dolayi dava savunmasi gereken bazi avukatlar tarafindan sakinildi. Bazi hakimleri kacinmak icin bir kac olanak var. Eger davayi kabul eden yöneticilerle iyi anlasirsa tecrübeli bir avukat´ in uygulayabilecegi bir kac manevra. Bruiser gibi yirmi sene tecrübesi olan ve bütün manevralari taniyan bir avukatin Harvey Hale´den kacinmak icin gereken manevralari yapmadan bana nasil Black Davasini actirdigini hic bir zaman anlamayacagim. Eger bir daha geri dönecek olursa, kendisiyle bu konuyu konusmak isterdim. Fakat Hale vefat etti, ve yasam yine adil. Tyrone Kipler yakinda üzerinde calisilmasi istenen bir dava listesi cikartacak. Seneler boyu süren avukatlarin ve uzman olmayan kimselerin elestirilerine tepki olarak kisa zaman önce daha hizli bir yasamaya varmak icin yönergeler degistirildi. Temeli saglam olmayan davalar icin daha fazla ceza önlemleri alindi. Dava öncesindeki tartismalar siki vadelerle mümkün olan en az seviyeye indirildi. Hakimlere davalari reddetme konusuna iliskin daha fazla yetki tanindi, bunun haricinde daha aktif bir sekilde „karsilastirma“ icin ugrasmalarina yönelik kendilerine tavsiyelerde bulunuldu. Medeni hukukla ilgili davalari hizlilastirmak icin sayisiz yeni yasalar ve yönetmelikler yapildi. Bu sayisizca yeni tüzükler´ e „Hizli yöntem“ adli yeni bir yöntem daha eklendi ve böylece bu sekilde bir kac davalarin digerlerine nazaran mahkeme karsisina daha hizli cikmasi mümkün olabiliyor. Dava taraflarin davalarinin digerlerine karsin tercih edilebilmesi icin müracaat ta bulunmalari mümkün. Fakat bu cok nadir gerceklesiyor. Hic bir savunmaci alisagelmis hazirliklarini yapmadan bir mahkeme durusmasina cikmaz. Bu yüzden bu tür davalara emretmeye hakimin imkani var. Bu genelde dava ve olgular apacik ve net bir sekilde ortadayken ve tek eksik olan jürinin sözü ise gerceklesen bir durum. Black Great Benefit´e karsi ilk davam oldugu icin “hizli davayi” tercih ediyorum. Bunu Booker´e bir günün sabahinda anlatirim. Booker bunu Kipler´ e anlatir. Hukuk böyle isler. Vali tarafindan atandiktan bir gün sonra Kipler beni calisma odasina cagiriyor. Kisa bir süre önce Harvey Hale´ e ait olan ayni calisma odasi. Su an cok degisik görünüyor. Hale´ sin kitaplari ve hatiralik esyalari kartonlara konulmus. Tozlu raflar bom bos. Perdeler acik durumda. Hale´ sin calisma masasi disariya cikartilmis durumda, ve kapatmali sandalyeler üzerinde otururken sohbet ediyoruz. Kipler kirk yasina varmamis alcak bir sese sahip ve gözlerinden hic bir sey kacmayan bir kimse. Kendisi cok zeki ve bir cok kimsenin fikrine göre devlet düzeyinde hakim olarak yükselecek. Avukatlik sinavina hazirlik esnasinda bana bulundugu yardimlar icin cok tesekkür ederim. Degisik konular hakkinda sohbet ediyoruz. Harvey Hale hakkinda güzel sözler söylüyor, fakat arkasinda ne kadar az sonuclanmamis dava biraktigi hakkinda cok sasiriyor. Bütün davalari gözden gecirdi ve bu davalarin bir kacini hizli bir sekilde sonuclandirmayi kendisine hedef olarak belirledi. Özünü konusmak gerekirse is yapmaya hazir. „Ve Siz Black davasinin hizli yöntem metoduyla islenilmesinden mi yanasiniz?“ yavas ve dikkatli bir sekilde soruyor. „Evet, efendim. Dava cok acik ve net. Cok fazla tanik olmayacak.“ “Sahitlerin kacinin ifadesi alinacak?” Simdiye kadar hic bir sahidin ifadesini almadim. “Bunu henüz tam olarak bilmiyorum. Ondan daha az.” “Evraklarla ilgili bir sorununuz olacak.” Diyor. “Sigorta sirketlerinde bu her zaman böyledir. Onlarin bir coguna dava actim ve bir insana hic bir zaman bütün evraklari vermiyorlar. Hakkimiz olan bütün evraklari elimize gecirene kadar bu bir müddet sürer.” “Biz” söyleme tarsi hosuma gidiyor. Ve bu güzel bir durum. Bir hakimn görevi ayriyetten baski uygulamak. Bütün taraflari cabalarinda desteklemek onun görevi, ve davanin öncesinde taraflarin haklari olan bütün kanit belgelerini toplamak. Fakat Kipler bizim lehimize biraz taraf tutar gibi görünüyor. Ama tahminen buna itiraz edecek bir durum yok, sonucta Drummond Harvey Hale ile uzun seneler boyu calismak zorundaydi. “Hizli bir dava icin bir dilekce yazin.” Diyor ve ona göre not aliyor. “Savunma itiraz edecek. Ondan sonra ifadeler alinacak. Karsi taraftan ikna edici bir sey duymadigim müddetce, dilekceyi kabul edecegim.” Delillerin toplanmasi icin dört ay sure taniyacagim, bu süre ifadelerin alinmasi icin, evraklarin degis tokus edilmesi icin, yazili sorgular ve saire. Delil toplama dönemi sona erdikten sonra, bir dava termini belirleyecegim.” Derince nefes aliyorum ve yutuyorum. Bu bana cok hizli geliyor. Bir mahkeme salonunda Drummond ve yoldaslarinin ve jürinin karsisina cikmak cok korku verici. Önümüzdeki üc asamanin ne denli olacagini bilmedigim halde “Hazir olacagiz.” diyorum. Umarim oldugumdan da daha iyimser bir izlenim birakiyorumdur. Biraz daha sohbet ediyoruz ve ondan sonra ayriliyorum. Her hangi bir sorum olursa, kendisini aramami söylüyor. Bir saat sonra kendisini nerdeyse ariyordum. Ofisime geri döndügümde, beni Tinley Britt sirketinden kalin bir zarf bekliyor. Leo. Drummond arkadasi icin yas tutmasina ragmen cok caliskandi. Dilekce prosedürü tam hiziyla devam ediyor. Dava masraflarina iliskin bir güvence ödemesi icin yardim talebinde bulundu, benim ve müvekkillerim icin agir bir darbe. Drummond ikimizin fakir oldugunu söyleyerek, ikimizin masraflari karsilayabilip karsilayamayacagimiza dair endise duyuyor. Eger davayi kaybedecek olursak ve hakim bizden iki tarafinda masraflarini ödememizi isterse, bu soruyla yüzlesmek zorunda kalabiliriz. Bunun haricinde mahkeminin hem bana hem müvekkillerime karsi para cezasi vermesi icin dayaniksiz bir dava actigimiz icin bir ceza önergesinde bulundu. Ilk dilekce göstermelik. Ikinci dilekce bayagi bir alcakca. Ikisi de uzun, iyi formüle edilmis dipnot ve dizin icerikli yazili metinlee seklinde. Dilekceyi ikinci kez dikkatli bir sekilde okudugumda bana bir seyler ispatlamak amaciyla Drummond´ un dilekceyi mahkemeye verdigi aklima geliyor. Bu tip dilekceler cok nadir kabul edilir ve bu dilekce´ nin asil amacinin Trent & Brent calisanlarinin kisa sürede ne kadar cok evrak yigini üretebileceklerinin bir göstergesi- hem de her gecersiz dilekce icin. Her taraf diger tarafin dilekcesine tepki vermek zorunda oldugu icin, bende bir karsilastirmayi redd ettigim icin beni bir evrak yagmuruna maruz birakacaklarini Drummond bana ögretiyor. Telefonlar simdiye kadar bir kez bile calmadi. Deck sehirin herhangi bir yerinde. Su an nerede oldugunu düsünmek bile istemiyorum. Dilekce oyununu oynamak icin bir sürü zamanim var, ve ben sadece acinacak müvekkilimi düsünmek zorundayim ve beni motive etmek icin kendisine nasil zorluklar cektirdiklerini. Donny Ray´ in su an sahip oldugu tek avukat´ im, ve beni kuvvetten düsürmek icin bir kagit yiginindan daha fazlasina ihtiyac var. Donny Ray´ i ögleden sonra bes´ e dogru aramayi kendime aliskanlik edindim. Haftalar öncesi ilk aradigimda bu görüsmenin kendisi icin ne kadar önemli oldugundan Dot bir kere bahsetmisti, ve o günden beri kendisiyle sürekli konusmaya calistim. Her türlü konuyla ilgili konusuyoruz, fakat hic bir zaman ne hastaligini ne de davayi konusuyoruz. Gün icerisinde aklimda kendisine anlatabilecegim komik bir seyi tutmaya calisiyorum. Yok olmakta olan hayatinin bu bölümünde bu telefon görüsmelerin kendisi icin cok önemli oldugunu biliyorum. Bu ögleden sonra sesi kullagima bayagi güclü geliyor. Ayaga kalkip, ön veranda da oturdugunu ve anne-babasindan bir müddet uzaklasmak icin bir kac saatligine bir yerlere gitmeyi istedigini söylüyor. Kendisini saat yedi de evinden aliyorum. Mahalle sakinleriyle bir grill restoraninda yemek yiyoruz. Bir kac insan kendisine bakiyor, fakat kendisi görmüyormus gibi görünüyor. Cocuklugu hakkinda, Granger´ de her sey daha farkliyken, ve bir cocuk sürüsünün caddelerden nasil gectiklerini konusuyoruz. Biraz gülüyoruz, kendisi tahminen aylardan beri ilk kez. Fakat sohbet kendisini yoruyor. Yemegine dokunmuyor bile. Karanlik olduktan kisa bir süre sonra fuar alaninin yakinlarinda park´ a variyoruz, iki yan yana duran futbol alaninin softball oynandigi bir yer. Otopark alanindan gecerken, takimlari seyrediyorum. Sari triko giyinmis olan bir kimseyi ariyorum. Agacin altinda cimenle örtülü sag tarafta bulunan bir tarlanin tamamen sonunda bulunan bir bayira park ediyoruz. Etrafimizda hic kimse yok. Bagajdan Bayan Birdie´ den ödünc aldigim iki sezlong´ u getiriyorum, ve Donny Ray´e ikisinden birine oturabilmesi icin yardimci oluyorum. Tek basina yürüyebiliyor ve oldugunca az destek ile yalniz yapmaya kararli. Yaz´ in sonu ve karanligin cökmesine ragmen hava sicakligi otuz dereceye yakin. Insan hava´ nin ne kadar nemli oldugunu apacik görebiliyor. Gömlegim sirtimda yapisik. Orta saha´ da duran diregin bayragi hic hareket etmeden asagi dogru sarkiyor. Oyun alani tertipli ve düz, dis alanin cimeni gür ve yeni kesilmis. Ic alan toprak´ tan olusuyor, cimen´ den degil. Stantlar, izleyici tribünleri,hakimlerisiklandirilmis gösterge levhasi ve iki alanin arasinda yemek yeme yeri bulunuyor. Burasi birinci lig. Burada iyi oyunculari olan takimlar arasinda kiranca kiranc yarislar düzenleniyor. Veya en azindan öyle olduklarini düsünüyorlar. Mac sari trikolu takim PFX-Freight ve kisaltma ismi Gunners olan Army Surplus arasinda gerceklesiyor ve büyük önem tasiyor. Konusuyorlar, cildirmislar gibi birbirlerine saldiriyorlar, birbirlerine cesaret veriyorlar ve zaman zaman karsi takimin oyuncularini asagiliyorlar. Topun arkasinda kosuyorlar, hakimlerle tartisip ve bir „out“ ürettikleri zamanda oyun deyneklerini yere atiyorlar. Bu ara sira oluyor. Hemen hemen her oyuncu yirmili yaslarin baslarinda, hemen hemen formunda, asiri derecede kendini begenmis ve profesyonellerden cok daha fazla is aracina sahip. Iki ellerinde eldiven, bilek kemiklerinde kalin sargilar, yanaklarindan akan rimel ve saha oyunculari icin özel eldivenler. Bu genclerin cogu kesfedilmeyi bekliyorlar. Hayallerini (umutlarini) henüz yitirmis degiller. Üst yas gruplarinda bulunan göbekli ve hemen ayaga kalkamayan oyuncular var. Bir sonraki oyun duragina kosus sekilleri ve hava´ da topu kapmaya calismalari cok gülünc. Kas gerilmesi adeta duyulabilecek cinsten. Fakat genc oyunculardan cok daha fazla oyuna odaklilar. Bir seyleri ispatlamak durumundalar. Donny Ray ve ben biraz sohbet ediyoruz. Kendisine misir patlamasi ile yemek yerinden limonata satin aliyorum. Kendisini buraya getirdigim icin bana tesekkür ediyor. Ücüncü oyun duraginda duran PFX´li adeleli ve yetenekli oyuncuya bakiyorum. Sürekli harekette ve isiyle mesgul, ve karsi takima durmaksizin sacma suclamalarda bulunuyor. Bir cit´ in yanindan gecerken bir kiz´a nasil bir seyler söyledigini görüyorum. Kelly gülüyor. Buradan gamzelerini ve dislerini görüyorum ve Cliff gülümsüyor. Dudaklarini öpüyor ve sonra atma sirasi gelen takimina gururlu bir sekilde geri dönüyor. Kumrular gibi. Kelly´ yi cok seviyor ve arkadaslari Kelly´ yi nasil öptügünü görsün istiyor. Ikisi birbirlerine doyamiyorlar. Deynekleri yaninda ve bacaginda alciyla cit´ e yaslaniyor. Tribünlerden ve hayranlardan uzak biraz dis alanda kaliyor. Oyun alanin öteki tarafinda beni göremiyor, fakat her ihtimale karsi bir sapka giyindim. Eger beni taniyacak olursa ne yapacagini cok merak ediyorum. Tahminime göre hic bir sey. Beni göz ardi ederdi. Böyle mutlu ve saglikli bir izlenim biraktigi ve esiyle iyi geciniyor görüntüsü sergiledigi icin mutlu olmam gerekir. Anlasilan atislar sona erdi ve bunun icin cok minettarim. Deynekle kendisine vuruyor düsüncesi beni hasta ediyor. Fakat Kelly´ye ancak siddet uyguladiginda ulasabilmem cok ironik bir olay. Böyle bir seyi düsündügüm icin kendimden nefret ediyorum. Sol taraftan dogru isiklarin üzerinden görüs alaninin disina vurusunu yapiyor. Bu gercekten bir ölüm vurusu. Oyun duraginin etrafini rahat bir sekilde geciyor ve ücüncü durak ta durdugunda Kelly´ ye bir seyler bagiriyor. Kendisi cok yetenekli bir oyuncu, oyun arkadaslarindan cok daha iyi. Böyle bir adamdan deynekle dayak yemenin ne kadar korkunc bir tecrübe oldugunu düsünemiyorum bile. Belki icki icmeyi birakti ve ayik bir sekilde esine vurmayacak. Belki ortaliktan kaybolmanin zamani geldi. Bir saat sonra Donny Ray yataga gitmek istiyor. Geri dönüste yapmis oldugu ifade hakkinda sohbet ediyoruz. Bugün bir dilekce verdim ve mahkeme karsisinda gecerli olan bir ifadesini mümkün oldugunca erken bir sekilde not almaya calistim. Yakinda iki saatlik soru –cevap durusmasina cikamayacak sekilde müvekkilim gücsüz olacak. Bu yüzden elimizi cabuk tutmaliyiz. Giris alanina girdigimizde “Yakin zamanda yapmamiz en dogrusu olur.” Diye sessizce söylüyor. 27. Bölüm Eger bu kadar heyecanli olmasaydim, bu olay hakkinda herhalde gülerdim. Bu olayla ilgisi olmayan bir gözlemcinin bu hadise´nin komik yönünü görürdü, fakat mahkeme salonunda hic kimse gülmüyor. Ben ise hicten degil. Avukatlik masamda yalniz oturuyorum ve dilekce yiginlariyla yazili metinleri önüme dizmis bulunuyorum. Iki bloknotun üzerinde notlarim yazili bicimde elimle erisebilecegim yakinlikta duruyor. Sanki yalnizmisim görüntüsü verir gibi Deck en azindan üc kol uzunlugu mesafesinde bana yarar getirecek sekilde masada degil sandalyede arkamda oturuyor. Kendimi cok yalniz hissediyorum. Dar koridorun diger tarafinda bulunan savunma masasinda yer yok. Leo F. Drummond tabii ki masanin ortasinda, yüzü hakime dönük, her iki tarafta bulunan calisanlari tarafindan cevrili. Drummond altmis yasinda, Yale´de hukuk okudu ve otuz alti senelik bir dava tecrübesine sahip. Ayni sekilde Yale mezunu olan T. Pierce Morehouse otuz dokuz yasinda ve Trent & Brent´ te on dört senelik dava tecrübesiyle bir ortak. Ücüncüsü B. Dewey Clay Hill otuz bir yasinda, Columbia´ dan, henüz ortak degil ve alti senelik bir dava tecrübesine sahip. M. Alec Plunk Junior yirmi sekiz yasinda, iki senelik tecrübesi varve bu davayla Harvard´ te okudugu icin ilk defa ön plan´ a cikiyor. Baskan olan sayin Tyrone Kipler´ de Harvard´ te okudu. Kipler siyahi. Plunk de ayni sekilde. Harvard´te okumus olup cok fazla siyahi hukukcu yok. Tesadüfen Trent & Brent bunlarin bir tanesinin sahibi, bu yüzden anne babasiyla birlik olabilmesi icin burada oturuyor. Ve ayrica: Eger her sey beklenildigi gibi giderse, bir gün orada bir jüri oturacak. Bu ülkede kaydedilmis secmenlerin yarisi siyah, böylece jüri üyelerinin yarisinin siyah oldugu tahmin edilebilir. Ondan sonra bu en azindan böyle umut ediliyor M. Alec Plunk Junior üzerinden bir güven temeli olusturulacak ve üstü kapali bir uzlasmaya varilacak. Eger Kambodscha´ dan jüri´ de bir kadin oturacak olursa Trent & Brent´ in calisanlar listesini gözden gecirip ve bir daha ki mahkeme durusmasinda Kambodscha´ dan bir bayanla geleceklerinden en ufak bir süphem yok. Great Benefit´ in savunma ekibindeki besinci kisi Brandon Fuller Grone, acinacak bir adam, isminin önünde ne bir harf, arkasinda da ne bir rakam olan bir kimse. Saygi deger ve önemli bir avukat´ a yakisir bir sekilde kendisini neden B. Fuller Grone diye adlandirmadigini anlamiyorum. Yirmi yedi yasinda ve iki sene önce Memphis State kendi sinif üyelerinin icerisinde egitimini birinci olarak tamamliyor. Ben üniversiteye basladigimda, kendisi bir efsaneydi ve ilk senedeki sinav hazirliklarim icin kendisinin eski calismalarini kullandim. Ilk iki seneyi göz ardi edildiginde ve M. Alec Plunk´ un anayasa makemesinin hakiminin calisani olarak düsünüldügü zaman, o zaman savunma masasinda elli sekiz senelik bir mahkeme tecrübesi oturuyor. Avukatlik lisansimi bir aydan az bir süre önce aldim. Benim calisanim alti kez avukatlik sinavini veremedi. Bütün bu hesaplamalari dün aksam hic unutamadigim bir yer olan Memphis State´ in kütüphanesinden gecerken yaptim. Rudy Baylor´ un sirketi on yedi hukuki kitaplari elinde bulunduran , ve üniversite´den geri kalan degersiz kitaplar. Sirket temsilcisi izlenimi birakan avukatlarin arkasinda iki bey oturuyor. Tahminimce Great Benefit´in yöneticilerinden. Iclerinden bir tanesi bana tanidik geliyor. Dava reddine iliskin dilekceye karsi geldigimde sanirim kendisi de orada bulunuyordu. Zamaninda kendisine fazla önem vermemistim, ve su an da bu beyler pek ilgimi cekmiyor. Zaten beynimde yeterince isle mesgul´ üm. Cok gerginim, fakat Harvey Hale mahkemede oturmus olsaydi, o zaman benim hic bir kazanma sansim olmazdi. Büyük ihtimal hic burada olmayacaktim. Fakat yönetimde /baskanlikta saygi deger Tyrone Kipler bulunuyor. Son zamanlar birbirimizle cok sik telefonda görüsüyoruz ve ve bana dün telefonda makamda ilk günü oldugunu söyledi. Kendisi bir kac talimatlari imzaladi ve bir kac diger rutine isleri halletti, fakat bu kendisinin baskanlik yapacagi ilk durusmasi/ görüsmesi. Kipler´ in yemin töreninin yapilmasindan bir gün sonra Drummond bu davanin anayasa mahkemesine iletilmesine yönelik bir dilekce yaziyor. Black´ lere sözlesmeyi satan Bobby Ott ismindeki sigorta görevlisinin haksiz yere suclu olarak gösterildigini Drummond iddia ediyor. Ott´ un Tennessee´ de ikamet ettigini tahmin ediyoruz. Kendisi suclulardan bir tanesi. Ayni sekilde Tennessee ´ de ikamet eden Black´ ler ise davacilar. Bir davanin anayasa mahkemesinin davasi olabilmesi icin taraflarin ikamet yerlerinin farkli illerde olmasi sarttir. Bu Ott icin gecerli degil, cünkü burada yasamasini tahmin ediyoruz ve bu yüzden dolayi anayasa mahkemesi bu davadan kesinlikle sorumlu degil. Ott´un suclular kervanina sayilmadigi iddiasini saglam temele dayandirmak icin Drummond kalin bir yazi hazirladi. Harvey Hale´ in baskan oldugu sürede yerel mahkeme adalet aramak icin en ideal yer ´di. Fakat Kipler davayi üstlendikten sonra, anlasilan sadece anayasa mahkemesinin karsisinda gercek ve adalet aranilabilir. Drummond´ un dilekcesinde tek sasirtan sey zamanlamaydi. Kipler bu olayi bir hakaret olarak algiladi. Ve su an cesitli dilekcelerimizi savunmayi bekliyoruz. Drummond böylece davayi baska bir mahkemeye iletme isteginin yani sira dava masraflarin karsilanmasina yönelik bir ek para icin müraccat ta bulundu. Ayriyetten Drummond bir ceza talebinde bulundu. Bu ise hic hosuma gitmedigi icin Drummond´ nun talebinin yeterli aciklanmamasindan ve haince olmasindan dolayi kendim bir ceza talebinde bulundum. Suclu belirleme döneminin bazi davalarda bir savas haline dönüstügünü ve bu yüzden bu ise basvurmanin hic bir anlam olmadigini Deck bana anlatti. Deck´ in hukuksal tavsiyelerine iliskin biraz süpheliyim. Kendisi o alanda bir kac sinirlamalari oldugunu biliyor. Ve her zaman kendisi ne söylerdi? Herkes bir alabalik pisirebilir. Asil is baligi oltaya getirebilmek.“ Grummond istikrarli bir sekilde kürsüye dogru ilerliyor. Kronolojik siralamaya gore basliyoruz, bu yüzden kendisi dava masraflarinin karsilanmasi icin ek para talebiyle basliyor, bayagi gereksiz bir mevzu. Eger dava gerceklesirse masraflarin yaklasik bin dollar civarinda olabilecegini tahmin ediyor ve eger kaybedersek ve masraflari tasimak zorunda kalsak ne benim ne de müvekkilerimin bu miktari ödeyebilecegimizden endise ediyor. Hakim Kipler düsünceli bir sekilde “ Sayin Drummond biraz zamaninizi alabilir miyim? Diyor. Sakin ve iyi anlasilir bir sekilde konusuyor. “Dilekceniz ve dilekcenin aciklamasi olarak yazili metin elimde bulunuyor.” Dilekceyi havaya kaldiriyor ve Drummond´ ya bir nevi isaret veriyor. “Su an dört dakika boyunca konustunuz ve burada cok net bir sekilde yazili olan seyleri söylediniz. Yeni bir seyler eklemek ister misiniz?” “Sayin hakim, benim ….hakkim var.” “Evet mi, hayir mi sayin Drummond?” “Hem okuyabilir hem anlayabilirim ve cok iyi yazdiginizi da eklemem gerekir. Peki o zaman neden buradayiz?“Büyük Leo Drummond´ nun basina böyle bir seyin geldigine inanmiyorum, fakat bu günlük ve olagan bir olaymis gibi yapiyor. Gülümseyerek „Sayin hakim ben sadece mahkemeye yardimci olmaya calisiyorum.“ Diyor. Durmadan „Reddedildi.“ Diyor Kipler. „Bir diger husus.“ Ara vermeden Drummond bir diger hususa geciyor. Öyleyse bir suc belirlemesi talebinde bulunalim. …iddia ediyoruz.“ „Reddedildi.“ Diyor Kipler. „Efendim?“ „Reddedildi.“ Deck arkamdan hikirdiyor. Bu olay geregi gibi kayitlara girerken, karsi tarafta bulunan dört kafa ayni anda egiliyor. Tahminime göre hepsi büyük harflerle „Reddedildi“ kelimesini yaziyor. Drummond´ yu gözden kacirmadan „Her iki tarafta suc belirlenmesi icin talepte bulundu ve ben her iki talebi de reddediyorum.” Diyor Kipler. Ayni zamanda burnuma bir darbe aliyorum. Eger bir saatlik konusma icin bir avukat üc yüz elli dolar aliyorsa ve bu avukat´ in sözü kesiliyorsa, bu ciddi bir mevzu. Drummond görünüse bakildiginda bütün bu olanlarin hosnut kalan Kipler´ e göz kirpiyor. Fakat Drummond herseye dayanikli olan bir uzman. Hic bir zaman mütevazi bir yerel hakimin kendisini kizdirabilecegini itiraf etmez. „Peki o zaman bir diger hususa geciyorum. Bu davanin anayasa mahkemesine iletilmesi üzerine talebimize deginmek istiyorum.“ „Bunu yapiniz.“ Diyor Kipler. „Hakim Hale sorumluykene neden dava´ nin iletilmesi yönünde mücadele vermediniz?“ Drummond buna hazirlikli. „Sayin hakim, dava yeniydi ve sikayet edilen Bobby Ott ´ un suc oranini tespit etmekle mesguldük. Ve su an biraz zamanimiz olduktan sonra, Ott´ a Bundesgerichtsbarkeit´ dan davayi saklamak amaciyla dava acildigi görüsündeyiz. „O zaman basindan beri bu davanin bir anayasa mahkemesi karsisinda sonuclanmasini istiyorsunuz, öyle mi?“ „Evet, efendim.“ „Hakim Hale´ in görevde oldugu sürede bile.“ Ciddi bir ses tonuyla „Bu böyledir, sayin hakim.“ Diyor Drummond. Kipler´ in yüz ifadesi herkese buna inanmadigini gösteriyor. Ve mahkeme salonunda bulunan baska hic bir kimse de buna inanmiyor. Fakat bu cok kücük bir ayrinti ve Kipler amacina ulasti. Etkilenmeden Drummond argümanlarini siralamaya devam ediyor. Yüz hakimi gelip giderken gördü ve hic birinden de korkmuyor. Bir cok mahkeme salonlarinda bir cok sene ve davalar gecmesi lazim ki, kendimi yukarida siyah cüppe icerisinde oturan beyefendiler tarafindan kendimi yilgin hissetmemem icin. Yaklasik on dakika´ dan beri konusuyor ve Kipler sözünü kestiginde yazili metininde bahsettigi hususlarla ilgili aciklama yapmak üzere. „Özür dilerim, sayin Drummond, fakat size bir kac dakika önce bu sabah mahkemeye yeni bir seyler anlatacaklariniz var mi diye soru sordugumu hatirliyor musunuz? Drummond´ nun elleri hava´ da buz tutuyor. Saygideger hakime agzi acik bir sekilde bakiyor. „Bunu hatirliyor musunuz?“ diye Kipler soruyor. „Üzerinden on bes dakika gecmedi.“ „Bu dilekceleri incelemek üzere burada oldugumuzu zannediyordum.“ Drummond cesur bir sekilde söylüyor, fakat sakin sesi nerdeyse farkedilmeyecek bicimde titriyor. „Evet, aynen bu nedenden dolayi burdayiz. Eger yeni bir seyler eklemek veya tam anlasilmayan bir hususu aydinlatmak istiyorsaniz, o zaman bunu seve seve dinlemek isterim. Fakat su an elimde tuttugum yazili metinedekileri tekrarlamaktasiniz.“ Soluma bakiyorum ve bir kac ciddi yüzler gözüme carpiyor. Kahramanlari falakaya yatiriliyor. Güzel bir görüntü degil. Aniden karsi masadaki beylerin bu mevzuyu cok daha ciddiye aldiklarinin farkina variyorum. Gecen sene ceza savunmasi üzerine uzmanlasmis bir sirkette calistigimda bir sürü avukat tanidim ve ve bir bir dava bir digerinin benzeri gibiydi. Yogun bir is miktarini hallediyorsunuz ve bir o kadar yüklü faturalar cikartiyorsunuz, fakat sonucu cok kolay bir sekilde kabulleniyorsunuz. Kesfedilmeye hazir bir sürü davalar var. Orada bir panik havasi seziyorum, ve bunun benim varligimdan kaynaklandigini düsünmüyorum. Savunmayi üstlenen sirketinin iki avukatinin bu davaya bakmalari sigorta davalarinda olagan bir durum. Her zaman bir ikili olarak meydana cikiyorlar. Nasil bir dava oldugu gözetilmeksizin , olgularin ne durumda oldugu bakilmaksizin , tartisma konusunun ne oldugunu önemsemeden ve ne kadar isin olustuguna bakmaksiziniclerinden her zaman ikisiyle muhatap oluyorsunuz. Fakat bes? Bu bana bir bayagi abartili geliyor. Orada bir seyler oluyor. Bu adamlar korkuyorlar. “Baska bir seyler daha var mi.” diye Kipler soruyor. „Hayir, sayin hakim.“ Drummond evraklarini toplayip, kürsüyü terk ediyor. Kararli bir sekilde „Bu dava burada kaliyor“ diyor Kipler ve ismini kararin altina yerlestiriyor. Koridorun diger tarafinda bulunan insanlarin bu hic de hic hosuna gitmiyor, fakat bunu göstermemeye calisiyorlar. Kipler degisik bir tavir benimsiyor. „Davacinin iki dilekcesi gözden gecirilmeyi bekliyor. Birincisi davayi hizlandirmak, ve ikincisi Donny Ray Black´i sorguya cekmek. Bu dilekceler bir nevi birbirine ait, Sayin Baylor ikisini ayni zamanda incelesek olmaz mi?” Ayaklanmis durumundayim. “Severek, sayin hakim. Sanki baska bir tavsiyede bulunabilecek fikrine sahipmisim gibi. “Aciklamalarinizi on dakika da özetleyebilir misiniz?” Bu karmasaya sahit olduguma gore, baska bir stratejiye karar veriyorum. “Sayin hakim, yazili metinlerim kendilerini gösteriyorlar. Yeni hususlar ekleyecek degilim. Kipler beni sicak nir gülümsemeyle aniyor, ne kadar zeki bir genc avukat, ondan sonra kendisini hemen savunmaya veriyor. “Sayin Drummond, hizli dava yöntemine karsi itiraz ettiniz. Sorun nerede? Savunma masasinda telase yayiliyor ve sonunda T. Pierce Morehouse yavasca kalkip, kravatini düzeltiyor. “Sayin hakim, eger bu konuyla ilgili görüsümü belirtmem mümkünse, biz bu davanin ön hazirliklarinin uzun bir süre alacagina inaniyoruz. Iki taraf icin hizli dava metodu büyük bir yük olacagina inaniyoruz. Morehouse yavas konusuyor ve sözlerini titizlikle seciyor. Hasin bir sekilde “Sacma.” Diyor Kipler. “Efendim.?” “Sacmaladim. Sayin Morehouse bir soru sormama izin verin. Savunmaci kimliginizle hic bir zaman hizli bir davayi onayladiniz mi? Morehouse mahcup duruma düsüyor. “Tabii ki, sayin hakim.” “Iyi. Bana davanin ve görüsüldügü mahkemenin adini söyleyiniz.”T. Pierce ücüncü B.Dewey Clay Hill´e caresiz bir bakis atiyor, kendisi ise yardima muhtac bir sekilde M. Alec Plunk Junior´a bakiyor. Sayin Drummond basini kaldirmaya cekiniyor ve yüzünü herhangi önemli bir dosyanin icinde saklamayi tercih ediyor. “Peki, sayin hakim. Ilk önce bunu arastirmam lazim.” Beni bü ögleden sonra saat üc´ e dogru arayin, o zamana kadar sizden hic bir sey duymazsam, sizi arayacagim. Hizli islemine onay verdiginiz bu davayla ilgili mutlaka bilgi edinmek istiyorum.”T.Pierce birisi midesine vurmus gibi soluyor.Gece yarisinda soucsuz bir sekilde böyle bir davayi arayan Trent& Brent´in telefonlarini duyabiliyorum. Kisik bir ses ile “Evet, sayin hakim.” Diyor. Bildiginiz gibi hizli bir dava lehine veya alehine karar vermek benim meselem. Davacinin talebine böylece izin verilmistir.Savunmacilarin cevabi yedi gün icerisinde hazir bulunmak zorundadir. Ondan sonra ispat toplama dönemi basliyor, ve bugünden itibaren yüz yirmi gün sonra sona eriyor. Savunma masasinda artik seytan kendini salliverdi. Evraklar bir avukat´ tan bir digerine iletiliyor. Drummond ve yoldaslari birbirleriyle fisildasiyorlar ve birbirlerine korku dolu bakislar atiyorlar. Arkalarinda bulunan sigorta temsilcileri kafa kafaya veriyorlar. Insan nerdeyse kendini bu olayla eglendirebilir. T.Pierce Morehouse bir sonraki görevi icin davranmaya hazir, poposuyla deri koltugundan sadece santimetreler uzaklikta ve kollari ve dirsekleriyle birlikte masaya yaslaniyor. „En son olarak Donny Ray´in öne alinmis sorgusu talep ediliyor.” Diye hakim söylüyor ve bunu söylerken masaya bakiyor. “Buna karsi itiraz edeceginiz bir seyler yoktur umarim.” Diyor. “Baylarin hangisi bu konuyla ilgili görüsünü belirtmek istiyor?” Bu dilekceyle ilgili iki sayfalik, Dr. Walter Kord tarafindan imzalanan ve Donny Ray´ in fazla yasamayacagini kisaca anlatan bir belge ilettim. Drummond´ nun tepkisi cok sasirilacak türden bos bir konusmaydi. Bu konusmanin amaci kendisinin cok fazla mesgul oldugu icin bu tip konularla rahatsiz etmenin cok yersiz oldugunu göstermek. T.Pierce yavasca ayaga kalkiyor, ellerini ve kollarini aciyor ve bir sey söylemek icin hazirlaniyor. Kipler önceden söz´ e atiliyor. “ Durumuyla ilgili kendi doktorundan cok daha fazla bilgi sahibi oldugunuzu iddia etmeyin. “ “Hayir, efendim.” Diyor T. Pierce. “Ve bu dilekceye karsi ciddi itirazlariniz oldugunuzu iddia etmeyin.” Sayin hakimin nasil karar vermeyi düsündügü apacik ortada ve bu yüzden T.Pierce ilgi odagi haline geliyor. “Bu bir zaman meselesi, sayin hakim. Cevabimizi simdiye kadar henüz iletmedik.” “Cevabinizin nasil olacagini gayet iyi biliyorum. Bu alanda bir sürpriz beklenilemez. Ve anlasilan digger evraklari iletmeniz icin yeterli zamaniniz vardi. Öyleyse bana bir tarih söyleyin. “ Aniden bana bakiyor. “Sayin Baylor mi?” “Her zaman, sayin hakim. Benim icin her gün müsait. Bunu bir gülümsemeyle söylüyorum. Avantajlar, ve bunun gerisinde insanin baska bir isinin olmamasi. Savunma masasinda bulunan her bes avukat telaseli bir sekilde kitaplariyla sanki hepsinin müsait olabilecegi bir tarihi bulmak mümkünmüs gibi kücük siyah kitaplariyla oyalaniyorlar. Drummond ayaga kalkmadan “Benim dava takvimim dolu, sayin hakim.” Diyor. Bu denli önemli bir avukat´ in hayati sadece bir olaya odakli: dava takvimi. Drummond Kipler´ e ve bana kendini fazlaca beyenmis bir vaziyette kendisinin bir sorguya katilamayacak kadar cok mesgul oldugunu söylüyor. Dört yoldasi anlayissizliklarini dile getiriyorlar ve ayni an kendileri de amansiz dolu olan bir dava takvimine sahip olduklari icin baslarini salliyorlar. “Doktor Kord´ un raporunun sizde bir fotokopisi var mi? diye Kipler soruyor. Drummond „Evet, var.“ Diye cevap veriyor. „Raporu okudunuz mu?“ „Evet“ „Dogrulugundan süphe duyuyor musunuz?“ „Vallahi, …“ „Cok basit bir evet veya hayir, sayin Drummond. Dogrulugundan süphe duyuyor musunuz?“ „Hayir.“ „O zaman bu genc adam yakinda ölecek. „Bir gün jüri üyelerinin söyleyeceklerini görüp, duyabilmesi cin ifadelerini kayit etmemiz gerektigini onayliyormusunuz?“ „Tabii ki, sayin hakim.Sadece su an durum öyle ki, dava takvimim….“ „Önümüzdeki persembeye ne dersiniz? Diye Kipler sözünü kesiyor ve koridorun diger tarafinda ses yok. „Benim icin uygundur, sayin hakim.“ Diye sesli bir sekilde söylüyorum. Beni göz ardi ediyorlar. “Bugün bir hafta icinde” diye Kipler onlari süpheci bir sekilde incelerken diyor. Aradigi seyi Drummond bir dosyada buluyor ve bir evragi inceliyor. “Pazartesi günü anayasa mahkemesinde baslayacak olan bir davam var, sayin hakim. Eger görmek isterseniz acilis karari burada. Tahmin edilen dava süresi iki hafta.” “Nerede?” “Burada Memphis de.” Bir “karsilastirma” icin sans ne kadar?” „Cok az.“ Kipler bir an icin termin takvimini inceliyor. „Gelecek Cumartesi sizin icin uygun mu?“ „Cumartesi mi?“ „Evet, yirmi dokuzunda.“ Drummond T.Pierce´ e bakiyor ve bir daha ki mazereti dile getirmesi apacik. Yavasca ayaga kalkiyor ve sanki altindanmis gibi siyah kitabi elinde tutuyor ve söyle söylüyor: Cok özür dilerim, sayin hakim, fakat önümüzdeki haftasonu sehirde degilim.“ „Hangi nedenden dolayi?“ „Bir dügün.“ „Sizin dügününüz mü?“ „Hayir, kardesimin dügünü.“ Stratejik nedenlerden dolayiDonny Ray ölene kadar sorguyu ertelemek kendisi icin bir avantaj ve jüri üyelerinin asik yüzlerini görmeyi vehirpalanmis seslerini duymayi engellemek. Bu bes insanin yeterince mazeret bulacagindan ve ben yasliliktan dolayi ölene kadar mevzuyu erteleyebilmelerinden en ufak süphe yok. Hakim Kipler bunu biliyor. „Sorgu Cumartesi gününün yirm dokuzuna planlaniyor.„ diyor. Eger bu termin bay savunuculara uymayacak olursa, o zaman onlar icin üzgünüm, fakat Allah biliyor yeterli sayidalar. Bir veya iki kisinin olmamasi cok bir sey fark etmiyor. Kitabini kapatiyor, dirsegine yaslaniyor, Great Benefit´ in savunucularina gülüyor ve “Baska bir sey daha var mi?” diye soruyor. Onlari ne kadar asagalayici bir sekilde düsündügü cok korkunc, fakat Kipler artniyetli degil. Alti dilekcenin icerisinde onlar aleyhinde karar verdi, fakat aciklamalari mantikli. Onun mükemmel oldugunu düsünüyorum. Ve bu mahkeme salonunda baska günlerin, dilekcelerin, ifade alimlarin olacagini biliyorum ve ben de kendi payima düsen dayagi yiyecegime inaniyorum. Masasindaki bir yigin evraga bakarken, Drummond ayaga kalkmis durumda ve omuzlarini silkiyor. „Hic bir sey icin tesekkür ederim, sayin hakim.“ Gibi sözler kullanacagindan eminim“Neden calismaya devam edip, davaciyabir milyon dolar vermiyorsunuz?“ Fakat kendisi her zaman ki gibi mükemmel avukat kisiliginde. Sanki Kipler kendisine cok yardimci olmus gibi “Hayir sayin hakim, su an söyleyeceklerim bu kadar.” söylüyor. Sayin hakim bana “Sayin Baylor?” diye soruyor. Gülerek “Hayir efendim.” Diyorum. Bu günlük bu kadar. Ilk hukuki durusmamda büyük beylere karsi ilk zaferimi elde ettim ve sansimi daha fazla zorlamak istemiyorum. Ben ve yasli Tyrone bazilarina güzelce hirpaladik.”O zaman iyi.” Diyor ve cekicle hafifce masaya vuruyor. “Mahkeme erteleniyor.Sayin Morehousebeni arayiphizli dava metodunu onayladiginiz davayi söylemeyi unutmayin.” T. Pierce iskence ceker gibi homurdaniyor. 28. Bölüm Deck ile ilk aydaki isbirligi adi sonuclari beraberinde getirdi. Bin iki yüz dolar ücret gelir elde ettik, Deck´ in yerel mahkemede buldugu magaza hirsizi Jimmy Monk´ ten dört yüz dolar ve Deck´ in süpheli ve hala aciklanamayan metodlarla buldugu direksiyon basinda ickili olma suc davasindan iki yüz dolar kazandi. Ve ortaliktan kayboldugumuzda Deck´ in Bruiser´ in sirketinden calmis oldugu bir iscinin tazminat davasindan bes yüz dolar elde etti. Geri kalan yüz dolari orta yasdaki bir evli ciftin sirketimize tesadüfen gelmis oldugu an da hazirlamis oldugum vasiyetnameden kazandim. Antika esyalari aramaktaydilar, asagidaki magazada yollarini kabetmislerdi ve benim kisa bir uykuya daldigim an da ofisime düstüler. Bir süre sohbet ettik, bir konu diger bir konuyu acarken, ben vasiyetnamelerini daktiloya verirken onlar bekliyorlardi. Nakit ödediler ve bunu muhasebecimize Deck´ e bildirdim. Ilk ayligim helal bir sekilde kazanildi. Kira icin bes yüz dolar harcadik, dört yüz dolar mektup kagidi ve vizite kagitlar icin, yaklasik elli bes dolar su ve cereyan masraflari icin, sekiz yüz dolar kiralanmis bir telefon cihazi ve ilk ayin faturasi icin, ilk taksit olarak calisma masalari icin üc yüz dolar ve ev sahibimizden satin aldigimiz bir kac diger mobilya parcalari, iki yüz dolar avukat ücretleri icin, üc yüz dolar akla gelen ve ispatlanmasi zor olan her türlü kücük esya, yetmis bes dolar bir faks cihazi icin, dört yüz dolar ucuz bir bilgisayar´ in kurulmasi ve ilk kira ücreti icin, ve bir restoran katalogundaki bir ilan icin elli dolar. Toplamda iki bin dört yüz dolar harcadik, ve bu masraflarin büyük kismi bir daha gelmemek üzere Allah´ tan baslangic masraflariydi. Deck herseyi son centine kadar hesapladi. Bu baslangic masraflarindan sonra bin dokuz yüz dolar tutarinda aylik masraflari hesap etti. Hersey ne kadar güzel yürüyor diye cok memnun kalmis görüntüsü vermeye calisiyor. Insan kendisini coskusundan alikoyamiyor. Ofisde yasiyor. Bekar ve memleketi gibi görmeyen sehirde cocuklarindan uzak bir sekilde yasiyor. Eglence semtlerinin altini üstüne getirecegini düsünemiyorum. Kendisini tek dagitmis oldugu olay bahsettigi Mississippi´ nin kasinolari. Her zaman ki gibi is´ e ben´ den bir saat sonra geliyorve ögleden sonralarinin cogunu ofisinde telefon ederek geciriyor. Allah bilir kiminle konusuyor, fakat ben kendisinin hizmetlerimizi herhangi birilerine teklif edecegini, kaza raporlarini kontrol edecegini veya is iliskilerini devam ettirdigini düsünüyorum. Bana her sabah kendisi icin herhangi yazi islerimin olup olmadigini soruyor. Benden cok daha iyi daktilo kullandigini farkettik ve her zaman benim mektup ve evraklarimi yazmaya cok meraklidir. Telefon görüsmelerini karsilayabilmek icin cok ugrasiyor, kahve getirmek icin kosturuyor, ofisi süpürüyor ve fotokopi edilmesi gereken materyallerle basimevi´ ne gidiyor. Deck´ de gurur diye bir sey yok ve benim mutlu olmami istiyor. Avukatlik sinavi icin calismiyor. Bu konu hakkinda konustugumuzda hemen konuyu degistirdi. Aksam´ a dogru tam tanimlanmamis bir yer´ e gidip, bir takim esrarengiz islerle ilgilenmek icin genelde planlar yapiyor. Hukuki islerin konusuldugu bir merkez´ e gittiginden eminim, belki de iflas veya yerel mahkemeve avukat´ a ihtiyaci olan bir kimseyi bulmaya calisiyor. Bu konu hakkinda konusmuyoruz. Aksamlari hasta´ nenin etrafinda turlarini yapiyorlar. Ofislerimizi belirleyene kadar ve kendi bölgelerimizi bulana kadarbir kac günümüzü aldigünün büyük kismini müvekkil bulma amaciyla sayisiz mahkeme koridorlarinda gezinmeyle gecirmek zorundaymisim. Daha agresif olmadigim icin ugramis oldugu gerginligini hissediyorum. Ahlaki ve taktik sorularimdan bikti. Disaridaki dünya sayisiz ac ve dolandiricilik islerinde tecrübeli olan avukatlarla dolu zor ve acimasiz bir dünya. Eger bütün gün boyunca burada oturmaya devam ederlerse, o zaman ac kalacaklar. Iyi davalar kendiliginden sirket´ e gelmiyor. Öteki tarafta Deck bana muhtac. Benim bir avukatlik lisanim var. Parayi bölüsebilir olabiliriz, fakat bu ayni göz hizasinda bulunanlarin bir ortakligi degil. Kendisini „olmazsa olmaz“ bir calisan gibi görmüyorve bu yüzden kendi istegiyle en zor isleri üstleniyor. Deck her zaman icin kaza magdurlariyla irtibat kurmayi ve mahkeme salonlarinin koridorlarinda bekleyip ve kendisine yüzde elli pay orani saglayan isbirliginden hosnut oldugu icin hastanenin acil bölümünde bulunmaya hazir. Daha iyi bir isbirligine hic bir yerde imzasini atamaz. Her zaman sadece bir dava´ ya ihtiyac oldugunu söyler. Bu sektörde bu her zaman duyulur.Büyük bir dava ve biraz kendisine mola taniyabilir. Avukatlarin sari sayfalardaki büyük renkli duyurular, duvarlar´ da afisler ve belediye´ ye ait otobüsler ve telefonda reklamlar gibi pis is cevirmelerinin nedenlerinden bir tanesi bu. Sadece bu davaya ihtiyac oldugu icin yapilan isin sikintisini ve büyük sirket avukat´ larinin asagilamasini ve centilmenlik tavirlarini göz ardi ediyorsunuz. Deck kücük sirketimiz icin büyük davayi bulmaya kararli. Kendisi Memphis´ in altini üstüne getirmek üzereyken, kendimi mesgul etmeyi basariyorum. Memphis´ in kent sinirinda bes kücük belediye´ ye ait kasaba var. Eger sikayet edilenlerin maddi gücü hukuki yardim´ a yetmiyorsa her kasaba´da var olan mahkeme´de islenen hafif suclarda genc avukatlar zoraki savunmaci olarak görevlendiriliyorlar. Cogunun Memphis State´ de okuyan hakim ve avukat´ lari genc insanlar ve saat ücreti bazinda ayda bes yüz dolar´dan az bir ücret icin calisiyorlar. Yörekentler´ de yükselmekte olan ve her hafta bir kac saat insanlara hukuki tavsiyeler veren sirketler bulunuyor. Bu avukat´ lari buldum ve kendileriyle sohbet ettim. Bunun üzerine bir de yag cektim ve mahkemelerinde biraz is´ e ihtiyacim oldugunu anlattim. Sonuclar karisik türler´ den di. Maddi zorluklar yasayan ve her türlü yasadisi islerle suclanan alti sikayet edilen´ in savunmasini yapmami istediler. Bu isler uyusturucu bulundurmak ve kücük hirsizliklar´ dan ta olumsuz toplumsal tepkiler´e kadar uzaniyor. Her dava icin yüz dolar aliyorum ve bunlar iki ay icinde sonuclanmasi gerekiyor. Müvekkillerimle bulustugumda ve suc ile sevaplarini konustugumda, karsi tarafin avukat´ lariyla sohbet ettigimde ve bazi yörekent´ teki mahkeme durusmalarina gittigimde her dava´ ya en az dört saat ayiriyorum. Bu masraf ve vergiler kesilmeden önce saat basi yirmi bes dolar eder. Fakat beni en azindan biraz mesgul ediyor ve biraz gelir sagliyor. Yeni insanlar taniyorum, kartimi veriyorum, yeni müvekkilerimden arkadaslarina benim, yani Rudy Baylor´ un, bütün hukuki sorunlarini cözebilecegimi anlatmalarini rica ediyorum. Bu arkadaslarin ne gibi sorunlari oldugunu düsündügümde, tüylerim diken diken oluyor. Bu durum daha da adi olabilir. Bosanma, iflas, cok daha fazla yasadisi suclar. Bir avukat´ in hayati. Maddi durumumuz düzelir düzelmez Deck ilan vermek istiyor. Vücut yaralanmalari davalarinda uzmanlasmamiz gerektigini düsünüyor ve sabahin erken saatlerinde toplumun calisan kesimine is´e gitmeden önce kahvalti´ da ulasabilmemiz icin televizyon´ da reklam vermemizi öneriyor. Siyah rap yayinlayan bir televizyon kanali bile dinledi, bunu da bu tür müzigi sevdiginden degil, daha cok sevilen bir kanal oldugu icin ve sasirtici bir sekilde avukat´ lar tarafindan henüz kesfedilmedigi icin dinledi. Bir boslugu yakaladi. Rap-avukatlari. Allah´ im bize yardim et. Yerel mahkeme´ nin sirketlerinde gezinmeyi ve bayan calisanlariyla flirt etmesini seviyorum, ve ayni zamanda sirket´i ögrenme firsati buluyorum. Mahkeme dosya´ lari topluma acik ve dizinler bilgisayar´ da kayitli. Bir bilgisayar´ in nasil kullanildigini ögrendikten sonra, Leo. F. Drummond´ nun da katkisi oldugu bir kac dava bulmaya calistim. En yakin zamanda islenmis olan dava on sekiz ay, en uzun zaman öncesi islenmis olan dava sekiz senelikti. Hic biri Great Benefit ile ilgili degildi, fakat hepsinin konusu sigorta sirketlerinin savunmasiydi. Her biri bir dava ve müvekkiler lehine verilen hükümlerle sonuclandi. Son üc hafta icinde bu dosyalari okumakla saatler gecirdim, sayfalarca notlar aldim ve yüzlerce fotokopiler yaptim. Bu dosyalar sayesinde delil talebi ve bir mahkeme tarafinin diger tarafa ilettigi yazili ve yeminli bicimde cevaplandirilmasi gereken yazili sorulari iceren kapsamli bir liste olusturdum. Bu tür delil taleplerini formüle etmenin sayisiz imkanlari var ve Drummond´ nun metodunu kendime örnek aldigimi kendimde fark ettim. Dosyalarin hepsini okuyup ve Great Benefit´ ten istemeyi düsündügüm evraklarin uzun bir listesini cikarttim. Bu davalarin bir kacinda Drummond´ un karsitlari bayagi iyiydi, diger bazilarinda ise acinacak durumda. Fakat Drummond her zaman üstünlügü elinde tutuyormus gibi görünüyordu. Savunma söylevlerini, yazili metinlerini, dilekcelerini, yazili delil kaydi ve davacilarin evraklarina olan tepkisini okuyorum. Gece yatakta sorguya cekmis oldugu kisilerin aciklamalarini okuyorum. Ön görüsmelerdeki kendine has prosedürünü aklimda tutmaya calisiyorum. Mahkemeye olan mektuplarini bile okuyorum. Imalar ve etkileme cabalariyla gecen bir ayin sonrasinda Deck´ i kisa bir Atlanta gezisi icin ikna etmeyi basariyorum. Iki gün boyunca biraz sikinti cekti ve geceleri cok ucuz bir motel´ de gecirdi. Gezi is ile baglantiliydi. Bugün kendisinden bekledigim haberlerle geri döndü. Bayan Birdie´ nin serveti yaklasik kirk iki bin dolar civarinda. Esi gercekten Florida´ da yasayan kardesinden bir miras edindi, fakat mras´ daki payi yarim milyon´ dan daha azdi. Bayan Birdiy´ le evlenmeden önce Anthony Murdine´ nin kendisine alti cocuk veren iki esi daha vardi. Cocuklar, avukatlar ve vergi dairesi nerdeyse bütün miras´i edindiler. Bayan Birdie´ye kirk bin dolar kaldi ve her hangi bir nedenden dolayi Georgia´ da bir banka´nin miras idari bölümünü bu mirasin yönetilmesi amaciyla görevlendirdi. Bes senelik cesur bir yatirimdan sonra miras yaklasik iki bin dolar degerinde bir artis gösterdi. Mahkeme dosyasinin sadece bir kismi sakliydi, bu yüzden Deck dava´ yi iyi inceleyip, ve bilmek istediklerimizi ögrenebilmek icin yeterince insan rahatsiz edebiliyordu. Arastirmalarin sonuclarini özetledikten ve bana bir kac mahkeme kararlarinin fotokopilerini ilettikten sonra „Özür dilerim.“ Diyor. Hayal kirikligina ugradim, fakat sasirmadim. Basimi bayagi agritan Donny Ray´ in sorgu´ su aslen yeni ofisimizde gerceklesecekti. Deck ve ben kirli bir mekan´ da calismiyoruz, fakat ofisler kücük ve soguk görünümlü. Pencerelerde perde asili degil. Dar yunak´ taki temizleme parcasi ara sira calisiyor. Bu yer icin hic bir sekilde utanmiyorum, hatta güzel bir yönü var. Yükselmekte olan genc bir avukat´ in ilk mütevazi (gösterissiz) sirketi. Fakat Trent &Brent´ in calisanlari buna kesin burun bükecekler. Onlar her seyin en iyisine alisiklar ve bu gelismemis semt´e indiklerinde centilmenlik tavirlarina katlanmaktan nefret ediyorum. Ince toplanti masasinin etrafina koyacak yeterince sandalyemiz bile yok. Sorgu´ dan bir gün önceki Cuma gününde Dot bana Donny Ray´ in yataklik oldugunu ve ev´ I terk edemedigini söylüyor. Yapmis oldugu aciklamadan dolayi endise duydu ve bu onu yordu. Eger Donny Ray ev´I terk edemiyorsa, o zaman onu sorguya cekebilecegimiz tek bir yer var. Drummond´ yu ariyorum ve bana sorgu´nun yerini sirket´ ten müvekkilimin evine degistirmemi kabul edemeyecegini söylüyor. Kurallar kurallar demek ve bu termini erteleyip ve bütün katilanlarla yeni bir termin yapmam gerektigini söylüyor. Bunun icin cok üzgün oldugunu ifade ediyor. Mümkün olsa sorguyu cenaze´den sonraya ertelemek isterdi. Ahize´yi yerine koyuyor ve hakim Kipler´I ariyorum. Dakikalar sonrasi Kipler Drummond´ yu ariyor ve bir kac kisa söylemlerden sonra sorgu´ nun yeri Dot ve Buddy Black´ in evine aliniyor. Tuhaf bir sekilde Kipler sorgu gününde bulunmak istiyor. Bu cok siradisi bir olay, fakat bunun icin nedenleri var. Donny Ray agir hasta ve bu büyük ihtimal kendisini sorguya cekmek icin tek sansimiz. Böylece her sey zaman´ a bagli. Sorgularda cogu zaman avukat´ lar arasinda siddetli tartismalar yasaniyor. Cogu zaman telefon araciligiyla toplanti görüsmesi vasitasiyla tartismayi sona erdirmesi bekleniyor. Eger hakim bulunamaz durumdaysa ve tartisma sona erdirilemiyorsa, sorgu yarida kesiliyor ve bir sonraki zaman icin yeniden kararlastiriliyor. Kipler Drummond ve yoldaslari bu dava´ yi sacma bir tartisma cikartarak ve sonra kacarak engelleyebileceklerine inaniyor. Fakat Kipler´in esliginde sorgu sorunsuz gececek. Itirazlarla ilgili karar verecek ve Drummond´ nun pes etmemesi icin mücadele verecek. Bunun haricinde Cumartesi oldugunu ve baska bir isinin olmadigini söylüyor. Bunun haricinde ilk tanik sorgumu nasil basarabilecegime dair endise duyuyor. Ve bunun icin gecerli nedenleri var. Cuma gecesi sorgunun Black´ lerin evinde nasil gerceklesebilecegini düsünerek uykusuz saatler geciriyorum. Disarisi nemli ve karanlik ve isiklandirma korkunc oldugu icin bu bir sorun teskil ediyor, cünkü Donny Ray´ in ifadeleri video ile kayit edilecek. Jüri üyeleri nasil korkunc göründügüne dair bir izlenim edinmeleri gerekir. Ev sadece gösterissiz bir havalandirma cihazina sahip ve icerideki isi otuz dereceden fazla. Bes veya alti avukat´ i, bir hakim´ i, bir bayan tutanak yazicisini, video kamera kullanicisi ve Donny Ray´ yi bir ev´de nasil iyi bir sekilde barindirilacaklarini düsünemiyorum. Dot´un bizi büyük mavi sigara dumanlariyla bizi bogmasi ve Buddy´ nin bos siseleri pencereye firlatmasinin kabusunu gördüm. Üc saat´ den daha az uyudum. Sorgu´ dan bir saat önce Black´lerin evine variyorum. Normalinden daha kücük ve sicak geliyorBiraz daha iyi durumdaki Donny Ray yatakta oturuyorve bu zorlu is´ i basaracagina inaniyor. Saatlerce bu konuyu konustuk bir hafta önce sorularim ve Drummond´ nun beklentileriyle ilgili eline uzun bir liste verdim.Hazir oldugunu söylüyor v eben kendisinden ufak heyecan kivilcimlarini fark ediyorum. Dot kahve yapiyor ve duvarlari yikiyor, sonucta insanin evine her gün bir sürü avukat ve hakim misafir gelmiyor.Donny Ray Dot´ un bütün gece temizlik yaptigini söylüyor. Ben koltugu yan´a iterken Buddy oturma odasindan geciyor. Koltukta fircalandi.Gömlek beyaz ve ucu pantolonun icine sokulmus. Dot´ un bu sonucu elde edebilmesi icin nasil kizdigini düsünebiliyorum. Kendilerini iyi bir seklde sunmak icin müvekkillrim gayretli. Onlarla gurur duyuyorum. Deck elinde bir sürü cihazlarla geliyor. Arkadasindan en az yeniler kadar üc kat büyük olan eskimis bir video kamerasi ödünc aldi.Kusursuz bir sekilde calisacagini bana garanti ediyor Bu Black´ lerle ilk bulusmasi. Kendisine süpheli bir sekilde bakiyorlar, özellikle de masanin tozunu almakla görevlendirilen Buddy. Deck hem oturma odasini hem de mutfagi inceliyor ve bana sessizce bu yer´ in yeterli olmadigini söylüyor. Oturma odasina bir sehpa getirirken bir gazete tutanagina carpiyor ve böylece Buddy´ nin sinirli bakmasina neden oluyor. Ev kücük masa, sehpa ve üzerinde bulunan altmisli yillarin ucuz mobilyalariyla dolu. Icerisi dakikalar gectikce sicakliyor. Hakkim Kipler geliyor ve herkesle tanistiriliyor terlemeye baslayip, bir iki dakika sonra “Disariya bir bakis atalim.” Diyor. Mutfak kapisindan dogru kücük teras´a varana kadar beni izliyor. Buddy´ nin Fairlane arabasinin durdugu karsi köse´ deki cit´in yaninda tahminen ev´ in insa edilmis senesinde dikilmis olan bir mese agaci duruyor. Agac´ in alti gölgeli. Deck ve ben yeni kesilmis cimenlerin arasindan Kipler´ I izliyoruz. Fairlane´I ve araba kapaginin üzerindeki kediyi görüyor.Agacin altinda “Neden burasi olmasin?” diyor. Cit´in etrafi calilarla karsi tarafin arazisinden hic kimse bir seyleri göremeyecek kadar kapli. Otlarin icerisinden dört büyük cam agaci büyüyor. Dogu tarafindan dogan sabah günesini engelliyorlar ve mese agacinin altindaki yeri biraz oturabilir hale getiriyorlar. En azindan simdilik. Burasi en azindan isik´ tan noksan degil. Kisitli tecrübeme ragmen acik hava´da bir sorgunun gerceklestigini simdiye kadar duymama ragmen „Iyi görünüyor.“ Diyorum. Tyrone Kipler´in burada bulunmasindan dolayi hizli bir tesekkür dua´ si okuyorum. „Uzatma kablosu var mi?“ diye soruyor. „Cimenin üzerinden kosmaktayken „Evet, yanimda bir tane getirdim.“ Diyor. „Bu bir otuz metrelik kablo.“ Bütün arazi yaklasik yirmi bes metre genis ve belki de otuz metre uzunlugunda. Ön bahce arka bahceden daha büyük oldugu icin teras ve Fairlane cok büyük bir uzaklikta degil. Hatta cok yakinlarimizda bulunuyor ve nöbet kedisi Claws krallar gibi cati´ da oturup süpheli bir sekilde bize bakiyor. Duruma hakim olarak „Bir kac sandalye getirelim.“ Diyor Kipler. Ve kollarini siviyor. Deck uzunlama kablosu ve diger cihazlarla ugrasirken, Dot hakim ve ben mutfaktan bahce´ ye dört sandalye tasiyoruz. Buddy kayboldu. Dot bize teras´ taki mobilyalari kullanmamiza izin veriyor, ondan sonra cihazlarin bulundugu yerde biraz kirli ve yat palalariyla kapli sandalyeler buluyor. Sadece dakikalar sonrasi ben ve Kipler kann ter icinde kaliyoruz. Ve ilgi uyandiriyoruz. Bir kac komsu evlerinden dogru bizi izliyorlar. Black´ lerin mese agacinin yanina sandalye tasiyan kot pantolunun icerisindeki siyahi kisi mi? Kafasi normalinden daha büyük olan ve kablolarla oynayan ve kemik bileklerine dolamayi basaran kücük tuhaf bir tip mi? Orada neler oluyor?Dokuz´ a bir kac dakika kala iki tutanak yazicilari geliyor ve maalesef tam da Buddy tarafindan karsilaniyorlar. Nerdeyse kacacaklardi, fakat Dot onlari kurtariyor ve ev´ in icinden dogru arka bahce´ ye kadar götürüyor. Allah´ tan etek yerine pantolon giyiniyorlar. Deck ile donanmayi ve elektrik dagilimini konusuyorlar. Drummond ve ekibi saat tam dokuz´ da variyorlar, bir dakika erken degil. Yanlarinda sadece iki avukat getiriyorlar, ücüncüsü B. Dewey Clay Hill ve Brandon Fuller Grone, ikisi de ikiz kardesler gibi giyinmisler, koyu renk mavi ceket, beyaz gömlek, yesil renk pantolon. Sadee kravatlar biraz farkli tarzda. Drummond kravat tasimiyor. Bizi bahce´de buluyorlar ve yaptiklarimiz karsisinda sasirmis durumdalar. Bu arada Kipler´in , Deck´in ve ben´im terlerim akiyor ve ne düsündükleri bizi hic ilgilendirmiyor. Savunma ekibini sayarak „Sadece üc mü?“ diye soruyorum, ve bunu komik buluyorlar. Kipler „Burada oturuyorsunuz.“ Diyor ve ve üc mutfak sandalyesine isaret ediyor. “Kablolara dikkat ediniz. Deck her türlü kabloyu agaca sardi ve özellikle Grone ölümcül bir cereyan carpmasindan korkuyor gibi görünüyor. Dot ve ben Donny Ray´ eyataktan cikipev´ den bahce´ ye dogru gitmesinde yardimci oluyoruz. Kendisi cok zayif, fakat yine de desteksiz cesur bir sekilde yürümeye calisiyorMese agacina ilerlerken Donny Ray´ yi ilk defa gören Leo Drummond´ yu iyice inceliyorum. Kendini begenmis yüzü hareketsiz ve “Iyice bakin Drummond. Müvekkiliniz ne yapti görün.” Diye kafasina kakmak istiyorum. Fakat bu Drummond´ nun sucu degil. Masraflari karsilamama kararini Great Benefit´ te calisan her hangi biri tarafindan Drummond´ nun bunu ögrenmesinden cok uzun zaman önesinde verildi.Tesadüfn nefret edilebilecek bir diger nsan. Donny Ray´ yi yastikli sallangaca ottutturuyoruz. Dot yastiklara dokunarak onlarla oynuyor ve rahat bir sekilde oturabilmek icin kendine bayagi bir zaman ayiriyor. Zor nefes aliyor ve yüzü sirilsiklam Normalinden daha kötü görünüyor. Tüm burada bulunanlarla kendisini tanistiriyorum. Hakim Kipler, iki tutanak yazari, Deck, Drummond ve Trent & Brent´ ten diger iki calisanlar. Elini vermesi icin cok gücsüz, bu yüzden bas salliyor ve gülümsemeye calisiyor. Yüzünü direkt cekebilecek sekilde kamera´ yi yerlestiriyoruz. Deck kamerayi keskin bir sekilde ayarlamaya calisiyor Tutanak yazicilarinin yüz´ ün videoyla görüntülenebilmesi icin bir lisansi var ve Deck´i aradan cikartmaya calisiyor. Donny Ray´ den haric baska hic kimse video´ da görünmeyecek. Baska seslerin de duyulmasina ragmen jüri üyelerinin tek görebilecekleri sey Donny Ray´ yin yüzü. Kipler benim Donny Ray´ in sag tarafina, Drummond´ yu ise sol tarafina dikilmesini emrediyor. Sayin hakm de benim yanima oturuyor. Yerlerimize otururken sandalyelerimizi sahitlerin yanina yerlestiriyoruz. Dot kamera´ nin bir kac adim arkasinda dikiliyor ve oglunun hic bir harekitini kacirmiyor. Komsular meraklarini su an gizleyemyorlar ve alti metre zuzaklikta olmayan cit´ in yaninda bekliyorlar. Radyo´ dan „Caddeyi biraz asagi dogru.“ Gürleyen bir ses cikiyor. Fakat bu fazla rahatsiz etmiyor. Bugün Cumartesi sabahi ve cimen makinasi ile elektrik cit makasinin sesleri duyuluyor. Donny Ray bir yudum su iciyor ve etrafinda öne dogru egik oturan dört hakimi ve avukat´ I göz ardi etmeye calisiyor. Sorgusunun amaci apacik ortadaDava sonuclandiginda, kendisi ölecegi icin jürinin kendisinden haberdar olmasi gerekiyor. Biraz acima duygusu uyandirmasi isteniyor. Bir kac sene önce sorgusu bilinen ve alisilmis bir bicimde gerceklesirdi. Bir tutanak yazari soru ve cevaplari yazili bir sekilde not alirdi ve bizim dava´ da jüri üyelerine okuyacagimiz dogru düzgün bir tutanak hazirlardi. Fakat bu arada teknik devir basladi. Bugün özellikle vefat eden sahitlerin sorgulari video´ ya kayit ediliyor ondan sonra film jüri üyelerine gösteriliyor. Bunun haricinde Kipler´ in önerisi üzerine sorgu bilindik stenografi türünde not ediliyor. Hakim ve iki taraf icin bütün video´ yu izlemeden hizli bir arastirmayi imkanlastiriyor.Böyle bir sorgu´ nun masraflari uzunluguna bagli.Mahkeme tutanak yazarlari ücretlerini yazdiklari sayfalar icin hesapliyorlarbu yüzdenDeck sorularimi mümkün oldugunca kisa tutmami önerdi. Bu bizim sorgumuz, bu nedenden dolayi ödemek zorundayiz. Masraflarin yaklasi dört yüz dolar civarinda oldugunu tahmin ediyor. Dava acmak pahali. Kipler Donny Ray´ ye baslayabilip baslayamayacagimizi soruyor, sonra tutanak yazarindan yemin etmesi icin rica da bulunuyor. Gercegi söylemeye yemin ediyor. Kendisi tanigim ve bu da herhangi bir Cumartesi sohbeti degil de resmi anlamda bir delil kaydi oldugu icin kurallara tamamen uymam gerekiyor. Ben cok heyecanliyim, fakat hakim Kipler´ in varligi son derece huzurverici. Donny Ray´ ye ismini, adresini, dogum tarihini, anne babasi ve aile fertleriyle ilgili bir kac soru soruyorum. Hem kendisi hem benim icin cok basit bir is. Kameraya tam söyledigim gibi cevap veriyor. Kendisine soracagim bütün sorulari biliyor ve bu sorular Drummond´ nun da sorabilecegi sorulari da iceriyor. Sirti mese agacinin gövdesine dönük bir sekilde oturuyor, güzel bir sahne. Ara sira bir mendile alnini siliyor. Digerlerin merakli bakislarini göz ardi ediyor. Kendisini hasta ve zayif göstermesini söylememe ragmen, tam anlamiyla öyle görünüyor. Fakat belki Donny Ray´ in bir kac yasayacak günü var. Benden sadece santrimetreler uzakliginda Drummond, Grone ve Gill bloknotlarinda Donny Ray´ in söyledigi her seyi tutmaya calisiyorlar. Cumartesi günü gerceklesen sorgular icin ne kadar aldiklarini cok merak ediyorum.Cok uzun sürmüyor ve mavi ceketler cikartilip, kravatlar gevsetiliyor. Uzun bir mola esnasinda arka kapi aniden kapaniyor ve Buddy veranda´ ya gidiyor. Üzerini degistirdi ve su an alisik oldugumuz lekeli kirmizi kazagini giyiniyor. Elinde ise süphe uyandiran bir kagit torba tasiyor. Sahidime odaklanmaya calisiyorum, ve Buddy´ nin bahce´ den nasil gectigini ve bizi süpheli bir sekilde nasil inceledigini görüyorum. Nereye gitmek istedigini gayet iyi biliyorum. Fairlane´ nin sürücü kapisi acik ve ön koltuga oturdugunda her bir pencereden kedi zipliyor. Dot´ un yüzü geriliyor ve bana huzursuz bir bakis atiyor.”Kendisini rahat birakin. Kendisi zararsiz.” Söylemek icin kafami salliyorum.Kendisini ödürmek isterdi. Donny Ray ile okul hayatini, yapmis oldugu islerini, baba evin´ den hic bir zaman cikmamis oldugu gercegini, hic bir zaman secmenlik hakkini kullanmadigini ve hic bir zaman yasadisi bir is´e kalkismadigini konusuyoruz. Dün gece hamakta düsledigim gibi zor bir is degilmis. Gercek bir avukat gibi konusuyorum. Donny Ray´ ye hastaligi ve göremedigi tedaviyle ilgili bir sürü üzerinde iyi calisilmis sorular soruyorum.Bu an da cok dikkatliyim, cünkü doktor´ unun kendisine söylemis oldugu hic bir seyi tekrarlayamaz , tahminlerde de bulunamaz vaya tibbi görüsler savunamaz. Bu durusmada söyleme olurdu. Bunu, umut ettigim gibi, dava´ da baska sahitler söyleyecek. Drummond kendisini tam konuya vermis durumda. Her cevabi merakli bir sekilde dinliyor, hizli bir sekilde analiz ediyor ve bir diger soruyu bekliyor. Hic bir seyden etkilenmiyor. Donny Ray´ in direnme gücü hem zihinsel hem fiziksel sinirli ve jüri üyeleri de bu olanlari belli bir sinira kadar bakmak isteyecekler. Karsi tarafin hic bir itirazina maruz kalmadan yirmi dakika sonra video´ yla kayit islemini bitiriyorum. Deck bana iclerinde en büyükleriymisim gibi göz kirpiyor. Tutanak icin Leo Drummond kendisini Donny Ray´ ye tanitiyor, ondan sonra kimi savundugunu anlatip, burada olmaktan üzüntü duydugunu söylüyor. Donny Ray ile konusmak yerine daha fazla jüri üyeleriyle konusuyor. Sesi nazik ve anlayisli, sagduyusu olan bir bey. Sadece bir kac soru sormak istiyorum. Donny Ray´ in baska bir yerde yasayabilmesi icin baba evini bir hafta veya bir ayligina neden terk etmedigini konusuna hafifce deginiyor. Resit oldugu icin karsi taraf severek ev´den ayrildigini ve böylee ailesinin satin almis oldugu sözlesme ´ nin disinda kaldigini tespit etmek isterdi. Donny Ray bir cok kez saygili ve gücsüz bir “Hayir, efendim. Ile cevap veriyor. Drummond baska bir maddi kaynagin olup olmadigi sorusuna kisaca yanit veriyor. Donny Ray hic bir zaman bir sözlesme satin aldi mi?Calisanlarina hastalik sigortasi yaptiran bir sirkette hic calisti mi? Bu yönde bir kac sorularinin hepsi sessiz bir “Hayir, efendim.” Ile cevaplandiriliyor. Biraz tuhaf bir olay olmasina ragmen bunlarin hepsi Drummond icin yeni bir sey degil. Büyük ihtimal binlerce sorgu gerceklestirdi ve dikkatli olmasi gerektigini biliyor. Jüri üyeleri bu genc adamin her ters davranisini olumsuz degerlendirirdi. Zavalli Donny Ray´ye gercek sagduyu göstererek Drummond icin jüri de bir kac iyi puan toplamak icin iyi bir firsat. Ayrica bu sahitlerden temeli saglam bilgilerin cikmayacagini biliyor. Ozaman kendisini neden zorlayalim? On dakikadan az bir süre icerisinde Drummond isini bitiriyor. Baska sorularim yok. Kipler sorguyu sonuclanmis olarak acikliyor. Dot oglunun yüzünü nemli bir bez ile silmek icin acele ediyor. Bana alkis tutacakmis gibi bakiyor ve ben parmagimi kisaca kaldiriyorum. Savunma´ nin avukatlari ceketlerinidosyalarini toplayipvedalasiyorlar. Yer´ den yeterince hizli uzaklasamiyorlar. Ben de degil. Hakim Kipler ev´ e sandalye tasirken , gecerken Fairlane´ de oturan Buddy´ye bakiyor. Claws kedisi tam arabanin üzerinde oturuyor ve ve saldirmaya hazir. Umarim kan akmaz.Dot ve ben Donny Ray´ yi ev´e götürmekle mesgulüz. Kapidan gecmeden önce sol tarafa bir bakis atiyorum. Deck cit´ te duran insanlarla ilgileniyor vekartlarimi dagitiyor. Cok nazik bir bey degil mi? 29. Bölüm Bayan gercekten dairemde ve kapiyi actigimda elinde bir gazeteyle oturma odam da duruyor. Beni gördügünde korkudan elinden dergiyi yer´ e düsürüyor Agzi aciliyor. Nerdeyse bagirarak „Siz kimsiniz?“ diyor. Bir sucluymus görüntüsü vermiyor. „Ben burada yasiyorum. Peki siz kimsiniz? Heyecan´dan “Aman allahim“ diyorve elini kalbinin üzerine koyuyor. Simdi sinirli bir sekilde, „Burada ne ariyorsunuz? Diye bir daha soruyorum. „Ben Delbert´ in esiyim.“ „Delbert kim?“ Ve buraya nasil girdiniz? „Siz kimsiniz?“ „ Ismim Rudy. Burada yasiyorum. Burasi özel bir daire.“ Bunun üzerine odanin icerisinde cabucak bakiniyor, sanki „Gercekten güzel bir daire.“ Demek stermis gibi.“Birdie bana anahtarlari verdi ve burada bakinabilecegimi söyledi.“ „Bunu kesinlikle yapmamistir!“ „Yok, hayir, yapti. Dar short´ undan bir anahtar cikartiyor ve burnumun önünde salliyor. Gözlerimi kapatiyorum ve Bayan Birdie´ yi ciddi bir sekilde bogmayi düsünüyorum. “Ismim Vera, Florida´ dan geliyorum. Bir kac günlügüne Bayan Birdie´ ye misafir olarak geldik. “ Simdi hatirliyorum. Delbert Bayan Birdie´ nin üc sene görmedigi ve ne arayan ve soran genc oglu. Vera´ nin Bayan Birdie´ nin kötüledigi bayan olup olmadigini hatirlamiyorum, fakat bu mümkün olabilir. Kendisi elli yaslarinda güneslenmeyi seven bronz tenli bir bayan. Bakir ince bir yüzün ortasinda parlayan turuncu renkli dudaklar, burusmus kollar, ayni sekilde burusmus, fakat güzel bronzlasmis bacaklarin üzerinde dar shortlar. Cirkin sari sandaletler. „Burada olmaya hic bir hakkiniz yok.“ Diyorum ve rahatlamaya calisiyorum. „Sinirlenmeye gerek yok.“ Yanimdan geciyor ve burnuma hindistan cevizi yagsina benzeyen ucuz bir koku geliyor.“ Dairemi terk ettiginde „Birdie sizi görmek istiyor.“ Diyor. Sandaletlerinin merdivenlerden asagi dogru giderken nasil ses cikarttigini duyuyorum. Bayan Birdie kavusturulmus kollarla koltugun üzerinde oturuyor ve sacma Comedy dizilerinden bir tanesini izleyip etrafindakilerini unutuyor. Vera buzdolabinini karistiriyor. Mutfak masasinda baska bir kahverengi varlik oturuyor, saclari dalgali ve gri olacak kadar kötü boyanmis uzunboylu bir beyin saclari. Altin cerceveli bir gözlük. Her iki el bileginde altin renkli bilezikler. Kötü islere karismis bir kimseye benziyor. Ardimdan kapi´ yi kapattigimda „Siz avukat olmalisiniz.“ Diye söylüyor. Karsisinda üzerinde calistigi masada bir kac evrak bulunuyor. Masanin diger ucunda dikilerek „Ismim Rudy Baylor.“ Diyorum. „Ismim Delbert Birdsong, Birdie´ nin en kücük oglu.“ Ellili yaslarin sonunda ve caresiz bir sekilde kirk yaslarinda görünmeye calisiyor. „Sizi tanimak ne kadar güzel.“ „Evet, sizi tanimaktan ben de memnun oldum. Bir sandalye´ ye isaret ederek “Buyrun.” Diyor. “Neden?” diye soruyorum. Bu insanlar saatlerden beri burada. Can sikintisi kendisini mutfak´ ta ve yaninda bulunan oturma odasinda gösteriyor. Bayan Birdie´ nin basinin arkasini görebiliyorum. Bizi mi dinliyor, yoksa televizyon´ u mu dinliyor, bilmiyorum. Sesi az ayarda. Evin sahibiymis gibi “Ben sadece nazik olmaya calisiyorum.” Diyor Delbert. Vera buz dolabinda hic bir sey bulamiyor, bu yüzden bize katilmaya karar veriyor. „Bana bagirdi.“ Diye Delbert´ e bagiriyor. „Dairesinden gitmemi söyledi. Bayagi kabaydi.“ „Bu dogru mu?“ diye Delbert soruyor. „Tabii ki, dogru. Burasi benim dairem ve ikinize de daireme adim atmamayi tavsiye ediyorum. Burasi özel bir daire.“ Ani omuzlarini silkiyor. Bu adamin kesin yasadigi bir kac birahane kavgalari olmustur. „Anneme ait.“ „Ve kendisi tesadüfen benim ev sahibim. Her ay kirami ödüyorum.“ „Ne kadar?“ „Bu sizi ilgilendirmez. Bu ev sizin üzerinize kayitli degil.“ „Bence kira´ nin degeri ayda dört, belki de bes yüz dolardir.“ „Peki. Baska bir sey daha söylemek ister misiniz?“ „Evet, cok fazla bilmislik tasliyorsunuz.“ „Harika. Baska bir sey daha var mi? Esiniz Bayan Birdie´ nin benimle konusmak istedigini söyledi.“ Bunu o kadar yüksek ses ile söylüyorum ki, Bayan Birdie duysun, fakat kendisi hareket etmiyor. Vera bir sandalye aliyor ve Delbert´ inkinin yanina yerlestiriyor. Birbirlerine cok manali bakislar atiyorlar. Evraklarin bir tanesiyle oynuyor, gözlügünü yukariya cekerek bana bakiyor ve söyle söylüyor: “ Annemin vasiyetnamesiyle oynadiniz.” “Bu sadece beni ve Bayan Birdie´ yi ilgilendiriyor.” Masa´ ya bakiyorum ve nerdeyse bir evragin üst tarafini görebiliyorum. Kendi, en son hazirlanmis vasiyetnamesi oldugunu fark ediyorum. Sanirim en son avukatindan. Bu bayagi yaniltici, cünkü Bayan Birdie her zaman ogullarinin hic birinin, ne Delbert ne de Randolp´ un, parasindan haberdar olmadiklarini iddia ediyordu. Fakat vasiyetname´ de yaklasik yirmi milyon dolar´dan söz ediliyor. Su an Delbert´ in haberi var. Son bir kac saat´ te vasiyetnameyi bir cok kez okudu. Ücüncü paragrafin kendisine iki milyon dolar vaad ettigini hatirliyorum. Delbert´ in bu evragi nasil eline gecirdigi daha da yaniltici bir soru. Bayan Birdie hic bir zaman kendi istegiyle evragi Delbert´ e vermezdi. „Cok bilmislik taslayan bir kimse.“ Diye söylüyor. Ve bu arada avukat´ larin neden bu kadar nefret edildigini insan kendi kendine soruyor. Annemi görmek icin ev´ e geliyorum, ve orada maalesef kokusmus bir avukat yasiyor. Bu sizi düsündürmez miydi?“ Tahminen evet. „Daireyi kiraladim.“ Diyorum. „Kapisi kilitli özel bir daire. Oraya bir daha isinsiz girecek olursaniz, o zaman polis´ i ararim.” Bu arada Bayan Birdie´ nin vasiyetnamesinin bir fotokopisini yatamin altindaki dosya´ da bulundurdugum aklima geliyor. Acaba bu vasiyetname´ yi orada bulmus olabilir misiniz? Aniden bu denli özel bir mevzu´ yu agzimdan kacirdigimi fark edince kendimi kötü hissediyorum. Beni göz ardi etmesi bir mucize degil. Eski vasiyetnamelerinde ne yazildigini bilmiyorum, böylece Delbert ve Vera milyoner olabilecek bilincinde mi susuyorlar bilmiyorum ya da daha fazla para alamadiklari icin kizginmilar, bilmiyorum. Ve kendilerine gercegi söylemem imkansiz. Dogruyu söylemek gerekirse, bunu da yapmak istemiyorum. Delbert polis´I cagiracagim tehditini hakir bir sekilde göz ardi ediyor. “Size bir kez daha söylüyorum.” Marlon Brando´ nun kötü bir taklidini yaparak söylüyor. “Annem icin yeni bir vasiyetname hazirladiniz mi?” “O sizin anneniz. Niye kendisine sormuyorsunuz?” “Cevabi vermiyor.” Diye Vera söz aliyor. “Peki, o zaman ben de yapmayacagim. Bu cok gizli.” Bunu Delbert pek anlamiyor ve baska bir yönden saldirmayi düsünecek kadar zeki degil. Sonucta nerede yasaya karsi geldigini bilmiyor. “Umarim, sizi ilgilendirmeyen konulara karismazsiniz genc adam.” Mümkün oldugunca korkuverici bir sekilde söylüyor. Gitmeye hazirim. “Bayan Birdie! Diye bagiriyorum. Bir saniye boyunca hareket etmiyor, ondan sonra yavasca kumanda´ yi kaldiriyor ve sesini yükseltiyor. Benim icin uygundur. Delbert ve Ver´ ya gösteriyorum. “Bir daha dairemin yakinlarina dogru gelirseniz o zaman polis´ I arayacagim. Bunu anladiniz mi?” Ilk basta Delbert kendisini gülümsemeye zorluyor, ondan sonra Vera da cabucak hikirdiyor. Kapi´ yi arkamdan carpiyorum. Birilerinin yatagimin altinda bulunan dosyalari alip almadigini fark edemiyorum. Bayan Birdie´ nin vasiyetnamesi, ayni biraktigim gibi orada duruyor. En son gördügüm günden sonra haftalar gecti. Her sey yolunda gidiyormus gibi görünüyor. Kapi´ yi kilitliyorum ve kulp´ un altina sandalye´ yi koyuyorum. Yedi bucuga dogru zamaninda ofis´ e gitmeyi kendime aliskanlik edindim, ne isimin cok oldugundan ne de günlerimin mahkeme durusmalariyla veya ofis terminleriyle dolu oldugundan, daha cok sakin ve yalniz bir sekilde kahve keyfi yapmayi sevdigim icin. Her gün en az bir saat Black davasiyla ilgileniyorum. Deck ve ben ofis´ de karsilasmamaya calisiyoruz, fakat bu arasira cok zor oluyor. Zamanla telefon daha fazla calmaya basliyor. Gün baslamadan önce gün´ ün sakinligine bayiliyorum. Pazartesi günü Deck gec geliyor, henüz on´ a az kala. Bir kac dakika sohbet ediyoruz. Zamaninda ögle yemegine gitmemizi istiyor, cok önemliymis. Saat on bir de ofis´ I terk edip iki blok ileride bulunan vejeteryan Kendin-al lokantisina gidiyoruz. Bu lokantanin arkasinda kücük bir restoran bulunuyor. Etsiz pizza ve portakal cayi ismarliyoruz. Deck cok heyecanli ve yüzü bir cok defa sekil degistiriyor ve kafasi en sessiz bir gülürtü´ de hareket ediyor. Nerdeyse fisildayarak “Size bir seyler anlatmak zorundayim.” Diyor. Hep birlikte bir köse´ de oturuyoruz. Diger alti masa bos. „Burada güven´ deyiz Deck.“ Diye kendisini rahatlatmaya calisiyorum. „Ne var?“ „Cumartesi günü hemen sorgu´ dan sonra kent´ i terk ettim. Önce Dallas, sonra Las vegas´ a uctum, orada Pacific Otel´e vardim. Ah, ne kadar güzel. Bir icki turuna cikmis ve su an iflas etmis durumda. “Dün sabah uyandim ve Bruiser ile telefon´ da görüstüm ve bana gitmemi söyledi. Polis beni ta Memphis´ den dogru takip ediyormus ve benim gitmem gerekiyormus. Birisi beni sürekli gözetlemis ve benim alelacele Memphis´ e geri dönmem gerekiyormus. Polis´ in sizi sürekli takip ettigini size söylemem gerekiyormus, cünkü hem Bruiser hem Prince icin calismis olan tek avukat´ siniz. Kurumus agzimi nemlendirmek icin bir yudum cay iciyorum. “Bruiser´ in nerede oldugunu biliyor musunuz? Bunu istedigimden daha da fazla söylüyorum, fakat kimse dinlemiyor. “Hayir, bunu bilmiyorum ve oda´ nin etrafinda bakinip duruyor. “Peki, o zaman kendisi Vegas da mi?” Bundan süphe ediyorum. Sanirim Vegas´a beni cagirmasinin nedeni polis´e benim orada oldugumu inandirmakti. Bruiser icin yakin bir yer gibi görünüyor, öyleyse oraya kesinlikle gitmez.“ Gözlerimin önünde dünya bulaniyor ve kafamda her sey dönüyor. Bir sürü sorular ayni zamanda aklima geliyor, fakat hepsini soramiyorum. Bilmek istedigim bir sürü olay var, fakat bir o kadar da ögrenmekten kacindigim. Bir saniye boyunca birbirimize bakiyoruz. Bruiser´ in veya Prince´in bu arada Singapur veya Avustralya´ da oldugundan emin oldugum gibi, hic kimsenin hic bir zaman onlar hakkinda bir seyler duyacagindan da emindim. Cok dikkatli bir sekilde „Sizinle neden irtibat´a gecti?“ diye soruyorum. Sanki biraz´ dan aglayacakmis gibi, alt dudagini isiriyor. Dört disinin uclari görülebiliyor. Basini kasiyor. Dakikalar geciyor. Fakat zaman duruyor. „Peki.“ Diyor, hatta daha da sessiz „Durum öyle görünüyor ki, sanki geriye biraz para biraktiniz. Ve su an bu paraya talep ediyorsunuz.“ „Siz mi?“ „Sanki hala birlikte calisiyormussunuz gibi bir görüntü veriyorsunuz, degil mi?“ „Evet, ne yapmak istiyordunuz?“ „Ayrintilar´ a henüz varmadik, fakat parayi alabilmeniz icin, bizim size yardim etmemizi istiyormussunuz gibi bir görüntü olustu.“ „Biz mi?“ „Evet.“ „Siz ve ben.“ „Evet.“ „Ne kadar para?“ „Bu konu´dan da söz edilmemisti, fakat üzerine bu kadar düstügünüz icin büyük bir miktar olmali.“ „Peki, nerede?“ „Ayrintilarla ilgili konusmadi, sadece nakit para oldugunu ve bir yerlerde kilitli oldugunu.“ „Ve bizim getirmemizi mi istiyor ?“ „Evet, dogru, ben de öyle düsünüyorum. Para bu sehir´ de bir yerlerde sakli, büyük ihtimal yakinlarimizda. Polisler simdiye kadar bulamadilar, ve bu saat´ ten sonra da büyük ihtimal bulamayacaklar. Bruiser ve Prince hem bana hem size güveniyorlar, hem su an neredeyse yari yasal bir sirketiz, parayi görür görmez calan basit sokak dolandiricilari degil. Parayi kamyon´ a yükledigimizi ve size getirecegimizi düsünüyorsunuz, ve sonra herkes mutlu oluyor.” Bunlarin ne kadarinin Deck´ in tahminleri oldugunu ve ne kadarinin Bruiser´e ait oldugunu tahmin edebilmek imkansiz. Ben bilmek istemiyorum. Fakat merakliyim. “Ve emegimiz icin ne alacagiz?” „O kadar ilerlemedik. Fakat büyük bir para miktari oldugu kesin. Kendi payimizi hemen el koyabiliriz. Deck hepsini hesapladi. „Bu kesinlikle söz konusu olamaz, Deck. Bunu unutunuz.“ Üzgün bir sekilde „Evet, biliyorum.“ Diyor. Ilk vurus´ tan sonra pes ediyor. Cok riskli. „Evet.“ „Su an kulaga cok hos geliyor, fakat tutuklanabiliriz.“ „Dogru, tabii ki, ama size bunu en azindan söylemek zorundaydim.“ , sanki rüyasinda bile bu konuyu ciddi bir sekilde düsünmezmis gibi kücümseyerek bir sekilde söylüyor, garson karsimiza közlenmis kepekli ekmek ve susamli nohut ezmesi koyuyor. Ta ki kaybolana kadar, ikimizde arkasindan bakiyoruz. Sadece arananlardan biri icin, degil de her ikisi icin büyük bir olasilikla calisanin sadece ben oldugumu aklimdan gecirdim. Fakat hic bir zaman Fed´ in (polis´ in) beni kontrol edebilecegini düsünmemistim. Istahim kacti. Agzim hala kurumus gibi. En ufacik bir gürültü´ de ürperiyorum. Her ikimizde düsünceler´ e daliyoruz ve masa´ da bulunan her hangi cisimlere bakiyoruz. Pizza gelene kadar, hic konusmuyoruz, ve suskun bir sekilde yiyoruz. Ayrintilar´ i ögrenmek isterdim. Bruiser Deck ile nasil irtibat´ a gecti? Vegas´a ucusunu kim ödedi? Ikisi kactiktan sonra, bu ilk konusmalari miydi? Bu son görüsmeleri mi olacak? Bruiser neden bana hala ilgi duyuyor? Belirsizligin icinden iki düsünce doguyor. Birincisi, eger Bruiser´in Deck´ i Vegas´a ucusu esnasinda Deck´in gözetildiginden haberi olacak sekilde gözettirebilmek icin yeterince destegi olmus olsaydi, para´ yi Memphis´ den cikartabilmek amaciyla insan calistirirdi. Bu nedenden dolayi neden bize basvursun? Nedeni yakalanmamizin kendisi icin cok bir sey ifade etmedigi icin. Ikincisi, Fed (polis) beni korkutmak istemedigi icin beni sorguya cekmediler. Onlari düsünmedigim icin, beni kontrol etmek onlar icin daha kolaydi. Ve aklima takilan bir sey daha var. Masa´ nin diger tarafindaki kücük arkadasim´ in parayla ilgili ciddi bir tartismaya girmek istediginden en ufak bir süphe yok. Deck bana söylediginden cok daha fazla bir sey biliyor ve plan yapmadan bu toplanti´ yi bosuna düzenlemedi. Bu kadar cabuk pes edecegine inanacak kadar akilsiz degilim. Günlük posta kendime korkmayi ögrettigim olaylardan biri. Deck her zaman ki gibi posta´ yi öglen yemeginden sonra alip, ofis´ e getiriyor. Özel arkadaslarimiz Trent &Brent´ ten büyük ve kalin bir zarf var, ve zarf´ i actigimda nefesimi tutuyorum. Bu Drummond´ nun yazili bir bicimde olaylarin aciklanmasini istedigi bir talep. Bir sürü konular hakkinda taraflarin sorguya cekilmesini ve davacinin veya avukat´ nin haberdar oldugu evraklari istiyor. En son secenek karsi tarafi otuz gün icerisinde bir takim gercekleri kabullenmeyi veya inkar etmeye zorlamak. Bu süre icerisinde inkar edilmeyen sey, gelecek icin kabullenmis oluyor. Evrak yiginin icerisinde Dot ve Buddy Black´ i on dört gün icerisinde sirketimde sorgu´ ya cekmek icin bir talep´ de bulunuluyor. Bilgi edindigime göre avukat´ lar böyle konulari telefon´ da hallediyor ve sorgu´ nun günü ve yeriyle ilgili bir karar´ a variyorlar. Buna meslektaslar arasinda nezaket denilir, yaklasik bes dakika sürüyor ve her seyin daha kolay halledilmesini sagliyor. Anlasilan Drummond ya görgü kurallarini unuttu ya da zorlu bir savas´ a karar verdi.Gününü ve yerini degistirmeye öyle de kararliyim. Bu konuyla ilgili her hangi bir sorunumun oldugundan degil, bu sadece prensip geregi. Sasilacak üzere evrak yiginin icerisinde hic bir dilekce bulunmuyor. Fakat yarin da bir gün. Bu tür yazili talepler otuz gün icerisinde cevaplandirilmasi gerekiyor ve ayni zamanda mahkeme´ ye iletilebiliniyor. Kendi yazili talebimi yazmayi nerdeyse bitirdim ve Drummond´ nun yazisi beni davranmaya tesvik ediyor. Bu bay saygisiz´ a bir evrak savasi sürdürebilecegimi göstermeye kararliyim. Ya cok etkilenmis olacak ya da rakibinin baska bir isi olmayan bir avukat oldugunu ögrenecek. Sessizce giris alanina ilerledigimde, hava neredeyse karanlik. Bayan Birdie´ nin Cadillac´ in yaninda iki yabanci araba duruyor, tamponu Avis yapistiricilarla kapli iki parlayan Pontiac var. Görünmeden dairem´ e girebilmek umut ederken ev´ in etrafinda ayak üstü dolasiyorum ve sesler duyuyorum. Her seyden önce Delbert ve Vera´ dan kacinmak icin uzun süre ofis´ te kaldim. Fakat bu sansa sahip degildim. Bayan Birdieyle terasta oturup cay iciyorlar. Ve orada daha fazla misafir var. Benimle görüstükten sonra „Iste orada.“ Diye Delbert sesli bir sekilde söylüyor. Durakliyorum ve teras´ a dogru bakiyorum. „Buraya geliniz, Rudy.“ Davet´ ten daha cok bu bir emir. Yanina yaklastigimda, yavasca ayaga kalkiyor ve baska bir adam kendisinin yaptiginin aynisini tekrarliyor. Delbert yeni gelen kisiye isaret ediyor. „Rudy, bu agabeyim Randolph.“ Randolph ve ben birbirimize ellerimizi veriyoruz. “Esim, June.” Diyor. Ve bir baska diger yaslanmakta olan , bronzlasmis, ve bu sefer sac rengi solmus Vera-tipinde baska bir kisi´ ye isaret ediyor. Kendisine bas salliyorum. Bana sinirli bir sekilde bakiyor. “Saygili bir sekilde “Bayan Birdie.” Deyip, ev sahibime bas salliyorum. Sevimli bir sekilde “Merhaba, Rudy.diyor. Delbert´ in yaninda koltugun üzerinde oturuyor. „Yanimiza oturunuz.“ Diyor Randolphve bos bir sandalye´ ye isaret ediyor. Vera´ ya bakip “Hayir tesekkür ederim. Daireme gidip, birilerinin orayi karistirdigini görmem gerekiyor. “ diyorum.Digerlerinden biraz uzak bir mesafe´ de oturuyortahminen June´ dan mümkün oldugunca uzak bir mesafe´ de. June kirkve kirk bes yas arasi.Hatirladigim kadariyla nerdeyse altms yasinda. Bayan Birdie´ nin kendisini ucuz kadin diye adlandirdigi simdi aklima geliyor. Randolph´ in ücüncü esi. Sürekli para´ yi soran kisi. “Dairesinde degildik.” Diyor Delbert, hafif morali bozuk. Agabesine nazaran Randolph serefli bir sekilde yasiyor. Kendisi kilolu degil, saclari boyali ve dalgali degil , üzerinde altin tasimiyor. Golf gömlegi, , short, beyaz corap ve beyaz spor ayakkabisi giyiniyor. Her digerleri o da bronz tenli. Cok kolaylikla emekliye ayrilmis yönetici konumunda bulunan bir calisan olarak algilanabilir. „Burada daha ne kadar yasamayi düsünüyorsunuz, Rudy.“ Diye soruyor“ „Tasinmak istedigimi bilmiyordum“ „Bunu zaten iddia etmedim.Sadece merak. Annem sadeve bir kira sözlesmesinin olmadigini söylüyor, bu yüzden sadec sorayim dedim. „Ve neden soruyorsunuz?“ Durum cok cabuk degisiyor. Dün aksam´ a kadar Bayan Birdie kra sözlesmesiyle ilgili bir söz söylemedi. „Anneme islerinde halletmesinde yardimci olacagim icin Kira cok düsük. „Bu böyle söylenilebilir. Diye June ek bilgi veriyor Bayan Birdie´ye dönerek, „Umarim benim hakkinda bir sikayet´ te bulunmadiniz, Bayan Birdie.“ Diye kendisine soruyorum. Sanki sikayet´ te bulunmayi istermis gibi, fakat zaman bulamadigi icin „ Ah, hayir.“ Diyor. Toprak kaplama isini, duvar boyama isini ve yabani ot temizleme isini dile getirebilirdim, fakat bu ahmaklarla hic bir tartismaya girmemeye karaliyim. „Iste böyle.“ Diyorum“Eger ev sahibi memnun ise, o zaman neden kafa yoruyorsunuz?“ „Annemizin kullanilmasini istemiyoruz.“ Diyor Delbert. „Beni lütfen, dinleyin.“ Diyor Randolph. „Sizi kim kullaniyor? Diye soruyorum. „Aslinda hic kimse, fakat…“ Randolph sözünü yarida keserek“Demek istedigi sey ,““bugünden sonra her sey cok daha farkli olacak.. Burada sadece annemize yardim etmek icin bulunuyoruz ve isleriyle ilgili endiseleniyoruz.“ Hepsi bu kadar.“ Randolph konusurken Bayan Birdie´ yi gözetliyorum ve yüzü yaniyor. Ogullari yaninda ve kendisi icin endise ediyorlar, sorular soruyorlar, taleplerde bulunuyorlar ve annelerini koruyorlar. Iki gelininden nefret ettiginden emin olmama ragmenBayan Birdie cok mutlu bir bayan. „Güzel.“ Diyorum.“Fakat beni beni rahat birakin. Ve dairemden uzak durun. Arkami dönüyor ve hemen uzaklasiyorumve bir cok sözleri ve sormak istedikleri sorulara firsat vermiyorum. Dairemi kilitliyorum, bir ekmek ici yiyorum ve asagidaki pencerden konustugunu duyuyorum. Bir kac dakika bu aile toplantisini düsünmekle geciriyorum. Dün Delbert ve Vera Florida´ dan buraya vardilar, , fakat gangi amacla buraya geldiklerini hic bir zaman grenemeyecegim.Bir sekilde Bayan Birdie ´nin vasiyetnamesini buldular , yaklasik yirmi milyon dollar miras birakabilecegini gördüler ve aniden sagligi icin endise etmeye basladilar. Bir avukat´ in yakinlarinda oturdugunu ögrendiler ve bundan da endise duymaya basladilar. Delbert ayni sekilde Florida´ da yasayan Randolph´ u ariyorve Randolph ev´ e kosuyor. Bugünkü günü annelerinden düsünülebilecek en büyük maddi yarari elde etmeyi düsünmekle gecirdiler. Ve su an kendilerini koruyucu ilan ediyorlar. Bu beni hic ilgilendirmiyor. Kendime yardimci olamiyorum, fakat bu toplantiyi düsündügümde gülmeye basliyorum. Acaba gercegi ögrenmeleri ne kadar sürer?Her seyden önce Bayan Birdie mutlu. Ve kendisine bu mutlulugu cok görmüyorum. 30. Bölüm Dr. Walter Kord ile saat dokuzdaki terminime saatinde variyorum. Fakat bu bana en ufacik bir yarar saglamiyor. Bir saat bekliyorum ve Donny Ray´ in coktan ezbere bildigim tibbi evraklarini okuyorum.Bekleme odasi kanser hastalariyla dolu. Kendilerine bakmamaya calisiyorum. Beni almak üzere saat on´ da bir hemsire geliyor. Labirint´ e benzeyen penceresiz oda´ ya kendisini izliyorum. Bütün bü tibbi uzmanlik alanlarindan bir kimse nasil onkolji bölümünü secer ?Fakat tahminen her hangi birisi bunu yapmak zorunda. Bir kimse hukuk bölümünü nasil secer? Bir sandalye´ nin üzerinde dosyam´la oturuyorum ve bir on bes dakika daha bekliyorum. Koridorda sesler, ondan sonra kapi aciliyor. Yaklasik otuz bes yaslarinda olan genc bir bey iceriye geliyor. „Sayin, Baylor mi?“ ve daha sandalye´ den dogru dürüst kalkmadan elimi tutuyor. „Evet.“ „Walter Kord.“ Acelem var. Bunu bes dakika cinde düsünebilir miyiz?“ „Sanirim, evet.“ „Mümkün oldugunca kisa tutalim. Bir sürü hastam var.“ Diyor ve gülüyor. Doktorlarin avukatlardan ne denli nefret ettiklerini biliyorum.Bilinmeyen nedenlerden dolayi onlari bunun icin suclayamiyorum. „Rapor icin tesekkür ederim. Is´ e yaradi. Donny Rayí sorguya cekmis bulunuyoruz. “ “Iyi.” Benden yaklasik on santim daha uzun ve bir ahmakmisim gibi bana yukaridan asagi dogru bakiyor. Dislerimi gicirtarak “Ifadenize ihtiyacimiz var.” diyorum.Doktorlar icin cok tipik bir tepki gösteriyor. Mahkeme salonlarindan nefret ediyorlar. Mahkeme durusmalarindan sakinmak icin , kendilerini bazen kendi ifadeleri yerine mahkeme karsisinda kullanilabilen kayit edilen sorgu´ yu kabul ediyorlar. “ Cok meskul´ üm” diyor. “Biliyorum. Bu benim icin degil. Bu Donny Ray icin.Saskinligini dile getiriyor ve zor nefes aliyor, sanki bu kendisine cok büyük bir fiziki rahatsizlik veriyormus gibi. “Bir sahit ifadesi icin saat´ te bes yüz dolarhesapliyorum.” Bunu bekledigim icin bu beni sok etmiyor. Üniversite döneminde daha fazla ücret talep eden doktorlari duydum. Yalvarmak zorundayim. “ Bu maddi sorumlulugu üstlenemem, Sayin Dr. Kord. Sirketimi henüz alti hafta önce actim. Ve aclik ölümüne yakinim. Bana mantikli gelen tek davam bu.”Gerceklerin neler yaratabilecegi cok sasirtici. Muhtemelen bu insan senede bir milon dolar kazaniyor. Bu arada kendisi dürüstlügümden cok etkilendi. Gözlerinde acima duygusu görüyorum. Bir saniye duraklayarak, ve Donny Ray´ye yardim edememenin ne kadar büyük bir hayal kirikligi oldugunu söylüyor. Belki de kendisi bana aciyordur. Kim bilir? „Size bir fatura gönderecegim, olur mu?“Her zaman durumunuz müsaitse, ödeyiniz.“ „Tesekkür ederim. Doktor.“ „Sekreterimle bir termin ayarlayin/belirleyin. Burada yapabilirmiyiz? „Tabii ki.“ „Peki. Isime devam etmek zorundayim.“ Geri döndügümde Deck´ in ofisinde bir müvekkil bulunuyor. Orta yasta bir bayan, biraz kilolu ve iyi giyinmis. Beni iceri cagriyor ve bosanmak isteyen Bayan Madge Dresser olarak tanitiyor. Agladi ve Deck´ in yanina calisma masasina yaslandigimda not edilmis olan “Parasi var.” bloknotunu bana dogru uzatiyor. Madge ile bir saat geciriyoruz ve bu cok hüzünlü bir hikaye. Alkol, dayaklar , baska kadinlar, sans oyunlari, perisan olmus cocuklar ve sikayet edebilecek baska bir seyi yok. Iki sene önce bosanma talebinde bulunmustuve esi avukat´ in sirket penceresini vurdu. Silahlarla oynuyor ve tehlikeli. Bu hikaye´ yi anlatirken, Deck´e bir bakis atiyorum. Bana bakmaktan kaciniyor. Nakit bir sekilde alti yüz dolar ödüyor ve daha fazlasina söz veriyor. Bosanma dilekcesini yarin postayla gönderecegiz. Deck kendibosanma dilekcesinin Rudy Baylor´ in ellerinde emin oldugunu söylüyor. Gitmesinden kisa bir süre sonra, telefon caliyor. Bir erkek sesi beni soruyor. Ismimi söylüyorum. „Evet, Rudy, benim Roger Rice, avukat. Birbirimizi tanidigimizi zannetmiyorum.“Is arama dönemimde Memphis´ de nerdeyse her avukat´i tanimis oldum, fakat bir Roger Rice´ I hatirlamiyorum. „ Hayir buna ben de inanmiyorum. Bu is´te yeniyim. „ Numaranizi ulasabilmem icin , bilgi yerini aramak zorundaydim. Su an iki kardesin, Randolph ve Delbert Birdsong´ un anneleriyle Birdieýle birliktelikleri üzerinde calisiyorum. Anladigim kadariyla bu insanlari taniyorsunuz.“Bayan Birdie´nin iki ogullari arasinda nasil , safca gülümsedigini ve „ne güzel“ dedigini düsünebiliyorum. „Evet, Bayan Birdie´ yi cok iyi taniyorum. , sanki bütün gün bu telefon görüsmesini bekliyormusum gibi. „Dogruyu söylemek gerekirse yanimda, sirketimin yaninda oturuyorlar. Kendileriyle konusmak icin buradan ciktim. Vasiyetnameleri üzerinde calisiyorum, ve büyük para söz konusu. Vasiyetnamesini hazirlamaya calistiginizi söylemistiniz.“ „Bu dogru. Bir kac ay önce bir taslak hazirladim, fakat anlasilan vasiyetnameyi imzalamaya pek niyetli degildi.“ Peki neden degil?“ Nazik olduguna dair bir izlenim birakiyor, sadece isini yapiyor ve ona basvurmalarinda kendilerinin bir sucu yok. Böylece kendilerine Bayan Birdie´ nin mirasini Reverend Kenneth Chandler´e birakmak istedigiyle ilgili kisa bir rapor veriyorum. „Parasi var mi?“ diye soruyor. Kendisine gercegi söyleyemiyorum. Bu bütün ahlaki ilkelere karsi aykiri olurdu , eger Bayan Birdie´ nin izni olmadan kendisiyle ilgili bilgi verirsem. Ve Rice´ in umdugu bilgi´ yi yasadisi yöntemlerle olmasa bile cok süpheli yöntemlerle edindim. Ellerim, kollarim bagli. „Size ne anlatti?“ diye soruyorum. „Cok fazla bir sey degil. Ikinci esinin kendisine Atlanta´da miras olarak birakmis oldugu parayla ilgili bir seyler. . Fakat kendisini sikistirdigim zaman, mazeretleri siraliyor. „ Bu bana cok tanidik geliyor. „Neden yeni bir vasiyetname hazirlamak istiyor? Diye soruyorum. „Hepsini ailesine birakmak istiyor, ogullarina ve torunlarina. Sadece para´ ya sahip oldugunu bilmek istiyorum. „ Bu konuyla ilgili size hic bir sey söyleyemeyecegim. Atlanta´da sakli tutulan bir miras dosyasi var. Arastirmalarimla daha fazla ilerleyemedim. Bu cevapla hala tatmin olmadi, fakat kendisine daha fazla bir sey söyleyemeyecegim. Atlanta´daki avukat´ in ismini ve telefon numarasini faks etmeyi kendisine söz veriyorum. Dokuz´ dan sonra evé geldigimde, daha da fazla kiralanmis araba giris alaninda duruyor. Arabami yol´da birakmak zorunda kaliyorum ve bu beni sinir ediyor. Karanlikta yürüyorum ve terastaki insanlar beni fark etmiyor. Bunlat torunlari olsa gerrek. Kücük oturma odamin penceresinde karanlikta oturuyorum ve tavuk ezmesi yiyerek seslere kulak veriyorum. Delbert ve Randolph´ in seslerini duyabiliyorum.Ara sira Bayan Birdie´nin hikirdamasi duyuluyor. Diger sesler daha genc. Acil merkez santralinde gerceklesmis gibi olmali, yani yasam kalim meselesi. Cabuk gelin! Kendisi cok zengin. Bu yasli insanin bir kac dolar´i oldugunu düsünmüstük, fakat miras´ i degil. Cabuk gelin. Sizin isminiz vasiyetname´ de yaziyor, ve onun yaninda bir milyon dolar. Ve bunu degistirmeyi düsünüyor. Acele edin. Granny´ yi sevmenin zamani geldi. 31 Bölüm Kipler´ in tavsiyesi ve onayi üzerine mahkeme salonunda Dot´ un sorgusu icin bulusuyoruz. Drummond bana sormadan kendisini benim sirketime uygun gördügü icin bilincli bir sekilde ne bir yer´e ne de bir gün´e oonayimi verdim. Kipler devreye girdi, Drummond´ yu aradi ve bir kac saniye icerisinde her sey hallolmustu. Donny Ray´yi sorguya cektigimiz zaman herkes Fairlane´ inde oturan Buddy´ ye bakabiliyordu.Hem Kipler hem Drummond´ ya benim görüsüme göre Buddy´ nin sorgusunu cekmenin bir anlami olmadigini söyledim. Dot´ un tabiriyle pek normal düsünemiyor. Kücük adam zararsiz ve sigorta skandaliyla ilgili hic bir sey bilmiyor. Buddy´ nin bu konuyla ilgili her hangi bir seyi bilmesiyle ilgili dosya´ da herhangi bir ipucu yok. Hayatimda kendisinden tamamlanmis bir cümle duymadim ve kendisinin kapsamli bir sorgunun stresine dayanikli oldugunu düsünemiyorum. Buddy cildirabilirve bir kac avukat´I hastanelik olana kadar dövebilir. Dot kendisini ev´de birakiyor. Dün iki saatligine yanina ugradim ve kendisini Drummond´nun sorularina hazirladim. Durusma´da ifade verecek , böylece bu resmi bir tanik aciklamasindan daha cok arastirma amacli bir sorgu. Drummond baslangici yapacak ve bütün sorulari soracak. Bu saatler sürecek. Kipler bu seferde orada bulunmayi düsünüyor. Kürsü´nün altindaki avukatlik masalarinin bir tanesinde toplaniyoruz. Video kamera kullanicisina ve tutanak yazicisina talimat veriyor. Burasi onun sarayi ve böyle bilinmesini de istiyor. Kendisi kendi ayaklarimin üzerinde durmayi basardigim zaman Drummond´nun beni es gececeginden korkuyor. Ikisi arasindaki nefreto kadar büyük ki, birbirlerine bakmaya tahammül edemiyorlar. Bunu harika buluyorum. Zavalli Dot yalniz ve titreyen elleriyle masanin sonunda oturuyor. Ben hemen yakinindayim ve bu kendisini tahminen daha da husursuz ediyor. En güzel bluzuyla, en iyi kot pantolonunu giyiniyor. Jüri video´ yu görmeyecegi cin kendisine fazla süslenmesi gerekmedigini söyledim. Fakat durusma´ da bir elbise giyinmesi önemli. Buddyle ise ne yapacagimizi bir Allah bilir. Kipler masa´ nin benim tarafinda oturuyor, fakat mümkün oldugunca uzak, hemen video kamerasinin yaninda. Diger tarafta Drummond ve sadece üc yandaslari oturuyorB.Dewey, ücüncü Clay Hill , M.Alec Plunk Juniorve Brandon Fuller Grone. Deck bina´da koridor´ un herhangi bir yerinde müvekkil avinda cikmis durumda. Daha sonra durusma´ ya gelecegini söyledi. Böylece bes avukat ve bir hakim durusmada bulunuyor ve Dot´sag elini kaldirip dogru´ yu söylemeyi yemin ettiginde ona bakiyorlar. Benim de ellerim titrerdi. Drummond gülüyor, , kendisini Dot´a tanitiyortutanak icin, ve ilk bes dakika´da sorgu´nun amaciyla ilgili konusuyor. Hedefimiz dogruyu söylemek.Drummond Dot´u ne her hangi bir is yapmaya zorlayacak ne de kafasini karistirmaya calisacak.Her zaman avukatiyla görüsebilecek ve saire ve saire. Hic acelesi yok. Zaman lerliyor. Ilk saat aile hikayeleriyle geciyor. Drummond beklenildigi gibi cok iyi hazirlanmis durumda. Yavasca bir konu´ dan diger konu´ ya geciyor. Okul egitimi, is iliskileri, ikamet yerleri, hobiler ve benim bile hayal edemeyecegim sorular soruyor. Bunlarin cogu anlamsiz sorular, fakat avukatlar bir ön görüsmede böyle davraniyorlar. Sor, arastir, zorla, bir daha arastir, sonucun ne olabilecegini insan tahmin edemez. Fakat herhangi ilginc bir hususa deginse bile, örnegin genclik döneminde bir hamilelik, o zaman bu tamamen yararsiz olurdu. Mahkeme karsisinda kullanamazlardi. Fakat kurallar bu denli bir sacmaliga izin veriyorve müvekkili kendisine basari getirmeyecek konulari arastirdigi icin tonca para ödüyor. Kipler bir mola´ dan bahsediyor ve Dot koridor´a firliyor. Kapi´ ya varmadan dudaklarin arasinda sigara bulunuyor.Icme suyun alinabilinecegi yer´ e dikiliyoruz. “Bunu cok güzel yapiyorsunuz.” Diye kendisine söylüyor. “Cinsel hayatimi da sorgulayacak mi?” diye sinirleniyor.”Tahminen.”Kisa bir an icin Dot´u esiyle yatakta düsünüyorum, ve müsade istemek üzereyim. O kadar hizli sigara ciyor ki, sanki son sigarasiymis gibi. “Bu adami durduramaz misiniz?”Eger cok ileriye giderse, o zaman durduracagim.Fakat nerdeyse her seyi sormaya hakki var.” “Bu merakli yaramaz.”Ikinci saat´te birinci saat kadar yavas ilerliyor.Drummond Black´ lerin maddi durum´unun konusunu aciyor ve ev aliminin yani sira farkli arabalar ve daha büyük ev aletleri satin aldiklarini ögreniyoruz.Bu kadar´ Kipler´i bezdiriyor ve Drummond´ dan bir sonraki konu´ ya gecmesini istiyor. Buddyle ilgili savastaki yaralanmasi, isleri ve emekliligiyle ilgili bir cok sey ögreniyoruz. Hobileri ve ayrica günlerini nasil gecirdigine dair de bilgi ediniyoruz. Kipler Drummond´ ya hafif sinirlenerek konuyla baglantili konular bulmasi icin rica da bulunuyor. Dot yunaga gitmesi gerektigini söylüyor. Kendisine yoruldugu zamanlari bunu söylemesini söylemistim. Koridor´ da bir kac dakika sohbet ediyoruz. Bu zaman icerisinde üc sigara iciyor ve ben sigara dumanindan kacmaya calisiyorum. Yaklasik ücüncü saat´ n ortalarina dogru sigorta´ yi konusma´ ya basliyoruz. Dosya´ ya ait bütün evraklarin fotokopisini, Donny Ray´ in hastalik hikayesi dahil, hazirladim ve bu evraklarin hepsi bir yigin seklinde masa´da bulunuyor. Kipler evraklari göz´den gecirdi. Anlasilmasi zor bir evrakla calismak zorunda kalmadigimiz icin cok nadir ve kiskanilacak bir durumla karsi karsiyayiz. Evraklarin icinde saklamak istedigimiz hic bir sey yok. Drummond hepsini görebiliyor. Kipler´ in ve Deck´ in görüsüne göre bu tip durumlarda sigorta sirketleri bir takim olaylari kendi avukatlari tarafindan saklamak isterler. Bu durum cogu zaman gerceklesiyor, özellikle sirket saklamak istedigi kirli isler´e karistiysa. Gecen sene dava yürütmek seminerinde sasirarak sirket´lerin yapmis olduklari yasadisi isleri, bilhassa bir takim evraklari kendi avukatlarindan sakladiklari ve bu yüzden cezalandirildiklarini ögrendik. Evrak yigini konusuna geldigimizde müthis heyecanlaniyorum. Ve Kipler´de heyecanlaniyor. Drummond bu evraklari daha önceden istemisti, fakat benim daha bir haftam var, evraklarin karsisinda olabilmesi icin. „Ahmak“ mektubunu okudugunda, yüzünü cok görmek isterdim. Kipler de görmek isterdi. Dot´un önünde bulunan evraklarin bir cogunu, belki de hepsini gördügünü tahmin ediyoruz. Evraklarini müvekkilerinden aldi. Benimkiler ise Black´lerden geliyor. Fakat bunlarin cogunun ayni oldugunu tahmin ediyoruz. Kendisinin yapmis oldugu gibi ben de yazili bicimde bütün evraklarin gösterilmesi icin talep´ te bulundum. Eger bu talebim yerine getirilirse, benim üc aydan beri sahip oldugum evraklari gönderecekler. Evrak savasi. Daha sonra, eger her sey planladigimiz gibi giderse, sirket´ in merkezinde Cleveland´de yeni evrak yiginlarina sahip olacagim. Dilekce ve sözlesmeyle ise basliyoruz. Dot sözlesmeyi Drummond´ ya veriyor, Drummond ise bunu gözden geciriyor ve Hill ile Plunk´a verdikten sonra Grone´e teslim ediyor. Bu evraklarin sayfa sayfa incelenmesi bir müddet zaman aliyor. Bu lahanet sözlesme ve dilekce üc aydan beri ellerinde. Fakat zaman para demek. Ondan sonra bayan tutanak yazari bu sözlesmeyi Dot´un sorgusunda bir delil evraga dönüstürüyor. Bir sonraki evrak ilk redd cevabinin bulundugu mektup ve bu evrak´ta digerleri gibi ayni sekilde masa´ da bulunanlara dagitiliyor. Aynisi diger redd cevabi iceren mektuplariyla da yapiliyor. Uyumamak icin kendimi zorluyorum. Bir sonraki mektup „ahmak“ mektubu. Icerigiyle ilgili her hangi bir yorumda bulunmadan Dot´u „ahmak mektubunu“ Drummond´ya vermesi icin tembih ettim. Eger daha önceleri bu mektubu okumadiysa, o zaman önceden uyarilmis olmasini istemiyorum. Bu mektup bir insani her zaman sinirlendirebilecegi icin, Dot´dan cok fazla is istemis oluyorum. Drummond eline mektubu aliyor ve okuyor: Sayin Bayan Black, sirketimiz haklarinizi yedi kez reddetti. Su an bunu sekizinci ve sonuncu kez yapiyoruz. Anlasilan biraz ahmaksiniz, ahmak, ahmak! Son otuz seneyi mahkeme salonlarinda gecirdikten sonra, Drummond cok mükemmel bir oyuncu. Bu mektubu hic bir zaman görmedigini hemen anliyorum. Müvekkili bu mektubu dosya´ya yerlestirmems. Bu mektup kendisi icin büyük bir darbe. Agzi hafif aciliyor. Alninda üc kalin cizgi beliriyor. Gözlerini zorlayarak, mektubu bir ikinci kez daha okuyor. Bunun sonucunda yaptigi is´ten sonradan pismanlik duyacak bir is yapiyor. Basini mektup´ tan kaldirarak bana bakiyor. Ben de dogal olarak biraz alayci bicimde kendisine “Yakaladim Seni.” Manasiyla bakiyorum. Ondan sonra Kipler´ e bakarak olayi daha da güclestiriyor. Sayin hakim hic bir yüz ifadesini kacirmiyor, hic bir titreme ve göz kirpma ve apacik ortada olan olayi algiliyor. Drummond elinde tuttugu mektuba inanamiyor. Cabuk kendine geliyor, fakat zarar olusmus durumda. Isverenin kendisine bir bomba verdigini bilmeyen Hill´e Drummond mektubu veriyor. Hill´i bir kac saniye gözetliyoruz, ondan sonra patliyor. Kipler „Tutanagin disinda.“ Diyor. Tutanak yazari ve video kamera kullanicisi cihazlarini kapatiyorlar. „Sayin Drummond bu mektubu daha önce görmemis olmaniz cok asikar bir durum. Ve müvekkilerinizin bu mektubu saklamak istedikleri ne ilk ne de son evrak oldugunu da biliyorum. Yeterince sigorta sirketlerine dava actigim icin evraklarin kaybolma ihtimalinin cok yüksek oldugunu biliyorum.“ Kipler öne dogru egiliyor ve parmagiyla Drummond´ ya isaret ediyor. „Eger sizin veya müvekkillerinizin dava´cidan evraklari sakladiginizi ögrenirsem, her ikinizi de cezalandiracagim. Sizlere, müvekkilerinize saat basi hesapladiginiz masraflari ve avukatlik ücretlerini iceren, yüksek para cezalari verecegim. Beni anladiniz mi?“ Bu tür cezalar benim saat´te iki yüz elli dolar kazanabilmem icin tek imkan. Drummond ve yandaslari hala birbirleriyle fisildasiyorlar. Bu mektubun jüri üyelerini nasil etkileyecegini düsünemiyorum ve onlarin da böyle düsündüklerinden eminim. „Sizden evraklari sakladigim icin beni suclayin, sayin hakim.“ „Henüz degil.“ Kipler´in parmagi hala isaret ediyor. „Su an size sadece tenkit´ te bulunuyorum.” “Bence bu dava´ yi baskasina vermeniz gerekiyor, sayin hakim.” “Bu bir talep mi?” “Evet, efendim.” “Reddedildi. Baska bir sey daha var mi?” Drummond evraklarla oynuyor ve bir kac saniye ´yi böylece bos geciriyor. Zavalli Dot saskinliktan tas gibi donup kaliyor ve tahminen bu gerginlige sebebiyet veren bir sey yapmis oldugunu düsünüyor. Ben de biraz sasirmis durumdayim. Drummond´ yu bir an bile gözünden kacirmadan “Tutanaga geri dönmek üzere.” Diyor Kipler. Bir kac soru soruluyor ve cevaplandiriliyor. Bir kac evrak daha el´e aliniyor. Öglen paydosu cin on iki bucuk´ta bir mola veriyoruz ve bir saat sonra yine toplaniyoruz. Dot yorgun. Kipler Drummond´ ya kesin bir dille konu´ yu hizli bir sekilde islemesi yönünde ima´ da bulunuyor. Drummond ugrasiyor, fakat bu cok zor. Bunu o kadar uzun zamandan beri yapti ve cok paralar kazandi ki, neredeyse sayisiz sorular sorabilecek sekilde. Müvekkilim kendisine hayranlik duymama neden olan bir strateji´ ye karar veriyor. Tutanaga almadan mahkeme salonunda bulunanlara cok ciddi olmayan bir idrar torba sorunun oldugunu anlatiyor, sonucta kendisi nerdeyse altmis yasinda. Durum her ne olursa olsun gün ilerledikce yunaga cok sik bir sekilde gitmesi gerekiyor. Beklenildigi üzere Drummond´ nun idrar torbasiyla ilgilibir sürü sorusu var, fakat Kipler bu sorulara hizli bir sekilde bir son koyuyor. Böylece Dot her on bes dakika da bir özür diliyor ve mahkeme salonunu terk ediyorBu isi yavas bir sekilde yapiyor. Idrar torbasinda her hangi bir sorunun olmadigindan ve bir oda´ da sigara ictiginden eminim.Bu strateji durusma´ nin hizini belirliyor ve nihayette Drummond´ yu gücsüzlestiriyor. Saat üc bucukta basladiktan alti bucuk saat sonra Kipler sorgu´ yu sonuclanmis olarak ilan ediyor. Iki haftanin sonrasinda ilk defa bütün kiralanmis arabalar kayboldu.Sadec Bayan Birdie´nin Cadillagi orada duruyor.Eski yerimde, Cadillagin arkasina park ediyorum ve ev´ in etrafinda dolaniyorum. Hic kimse yok.Nihayet gittiler. Delbert´in buraya geldigi günden beri Bayan Birdieyle konusmadim ve konusulacak cok bir kac konu var. Sinirli degilim, sadece biraz sohbet etmek istiyorum. Bir ses duyarken, merdivenlerin önünde daireme vardim. Bus es Bayan Birdie´ nin sesi degil.“Rudy, bir dakika zamaniniz var mi?“ Bir salingac´ tan kalkipterasa dogru giden Randolph. Dosya cantami ve ceketimi merdiven´e birakip teras´ a dogru ilerliyorum. “Lütfen oturun.” Diyor “Konusmamiz gerekiyor.”Morali üst düzeydeymis gibi görünüyor.” Bayan Birdie nerede?” diye soruyorum Ev´de bir isik yanmiyor.”Kendisi bir süre icin seyahat´e cikti.Bizimle birlikte Florida´ da biraz zaman gecirmek istiyor. Kendisi bu sabah uctu.”Ne zaman geri gelecek ? diye soruyorum. Bu beni aslinda ilgilendirmiyor, fakat yine de sormak zorundayim. „Bilmiyorum.Belki de hic gelmeyecek. Bu saat´ ten sonra biz, yani ben ve Delbert, sizin islerinizle ilgilenecegiz. Büyük ihtimal kendisini son zamanlarda biraz ihmal ettik, fakat kendisi yine de bütün islerine bakmamizi istiyor. Sizin burada yasamaya devam etmenizi stiyoruz. Size bir teklif bile yapmak istiyoruz. Siz burada kaliyorsunuz ve ev´e dikkat ediyorsunuz ve her seyi düzenli tutuyorsunuz, bunun yerine kira ödemek zorunda kalmiyorsunuz. „Her seyi düzenli tutmakla neyi kastediyorsunuz?“Sadece bilindik seyler, siradisi olmayan isler. Annem kendisine bu yaz büyük bir destek oldugunuzu söyledi ve simdiye kadar ne yaptiysaniz, o isi yapmaya devam etmek zorundasiniz. Postaneye mektuplarin yeni adrese gönderilmesi icin haber verdik, böylece bu isle ilgilenmek zorunda kalmayacaksiniz. Eger her hangi önemli sorun olusacak olursa, beni lütfen arayiniz. Bu iyi bir teklif, Rudy.“ Bu gercekten öyle. „Kabul ediyorum.“ Diyorum. „Iyi.Annem sizi gercekten seviyor, sizin cok nazik ve güvenilir bir bey oldugunuzu söylüyor. Avukat olmaniza ragmen. Ha, ha, ha. „Arabaniz´a ne olacak?“ “Yarin Florida´ya sürecegim.” Elime büyük bir zarf veriyor. “Burada ev´in anahtarlari, sigorta yetkilisinin telefon numarasi, alarm sisteminden sorumlu olan sirket´n numarasi ve saire. Bunun haricinde benim adresim ve telefon numaram. “Nerede yasayacak?” “Bizimle birlikte, Tampa´ nin yakinlarinda. Misafir odasi bulunan kücük sirin bir evimiz var. Kendisine iyi bakacagiz. Cocuklarimin ikisi yakininda yasiyor, böylece etrafinda hep insan olacak.“ Bayan Birdie´ye hepsinin nasil hizmet ettigini düsünebiliyorum. Bir müddet kendisini sevgi yagmuruna tuttuklari icin mutlu olacaklar ve ayni zamanda cok fazla yasamamasini ümit edecekler. Zengin olabilmeleri icin Bayan Birdie´nin ölmesini sabirsizlikla bekliyorlar. Siritmamak bana zor geliyor. „Bu güzel.“ Diyorum. „Kendisi cok yalniz, yasli bir bayan di.“ „Sizi gercekten seviyor, Rudy. Siz ona iyi davrandiniz.“ Ses tonu düsük ve dürüst ve bir nebze hüzün duyabiliyorum. Tokalasiyoruz ve iyi dileklerle ayriliyoruz. Hamak´ta sallaniyorum, sivrisinekleri öldürüyorum ve ay´ ya bakiyorum. Bayan Birdie´yi bir daha görebilecegimden süpheliyim ve kendimi aniden yalniz hissediyorum. Bu insanlar Bayan Birdie´ yi vefat edene kadar bakacaklar ve vasiyetnamesini degistirmemek icin cok dikkat edecekler. Kendimi biraz suclu hissediyorum, cünkü mirasiyla ilgili gercegi biliyorum. Fakat bu kimseye söyleyemeyecegim bir sir. Ayni zamanda kaderin böyle dönmesine kendimi gülmekten alikoyamiyorum. Bayan Birdie yalniz oldugu eski evinden su an ayrilmis durumda ve bunun yerine aile fertleri tarafindan cevrili. Aniden her zaman cok istedigi gibi herkesin ilgi odagi haline geldi. Cypress Garden Senior Citizens Building´ deki görüntülerini hatirliyorum, insanlar´a nasil talimat verdigini, onlari sarki söylemeye nasil tesvik ettigini, konusmalar gerceklestirdigini, Bosco ve diger yaslilarla nasil konustugun, hepsi aklimda. Altindan bir kalbi var, fakat ilgi´ ye ac. Umarim günes isinlari kendisine iyi gelir ve mutlu olur. Cypress Gardens´da yerini kimin alacagini merak ediyorum. 32. Bölüm Booker´in bana iletmek istedigi iyi haberleri oldugu icin bu sik restorani sectigini tahmin ediyorum. Gercek gümüs catal bicak seti. Keten bezinden peceteler. Bunlari ödeyen bir müvekkili olmali. Normalde hic huyu olmayan bir on bes dakikalik gecikmeyle geliyor, fakat son zamanlarda cok mesgul bir insan ve ilk sözleri: „Sinavi gectim.“ Hukuk fakultesinin sinav komitesine nasil atandigini anlatirken, suyumuzu iciyoruz. Sinav sonuclari bir daha gözden gecirildi, puan sayisi üc´ e yükseltildi ve su an gercek bir avukat. Kendisini hayatimda bu kadar cok gülerken görmedim. Kendisinden haric grubumuzdan iki kisi daha basariyla avukat oldu. Sarah Plankmore bunlarin icinde bulunmuyor. Cok kötü bir sonuc ile sinav´i kaybettigini ve avukat´ in yanindaki isini kaybetme tehlikesiyle karsi karsiya kaldigina dair Booker bir dedikodu duydu. Itirazlarina ragmen bir sise sampanya ismarliyorum ve garson´ dan faturayi getirmesini rica ediyorum. Para´ yi saklamak imkansiz gibi bir sey. Yemekler geliyor. Inanilmaz ince dilimlere kesilmis som baligi ve yemeden önce bir müddet iyice inceliyoruz. Shankle Booker´I ayni an´ da otuz yön´ e dogru kosturtuyor, bu günde on bes saat eder, fakat Charlene cok sabirli olan bir bayan. Ileride mükafatini görmek icin ilk senelerde biraz aci cekmesi gerektiginin farkinda. Hersey den önce ne bir esim veya cocugumun olmadigindan cok mutluyum. Kipler hakkinda sohbet ediyoruz. Herkesin duydugu Shankle ile kisa bir sohbeti olmustu. Sir tutmak avukatlar icin oldukca zor. Kipler Booker´a arkadasinin yani benim milyonlar degerinde bir dava´ nin oldugunu anlatiyor, Shankle de bunu Booker´a anlatiyor. Kipler anlasilan benim Great Benefit´ e karsi güclu bir kozumun oldugundan emin ve su an sadece jüri üyelerinin bizi hangi oranda hakli buldugu önemli. Jürinin karsina sadece bir durusma icin cikabilmem icin Kipler elinden geleni yapmaya kararli. Ne güzel bir dedikodu. Booker daha baska nelerle ugrastigimi bilmek istiyor. Sanki Kipler benim cok fazla mesgul olmadigima dair bir seyler anlatmis gibi. Pastayi yerken Booker benim severek okumak istedigim bir kac dosyasi oldugunu söylüyor. Memphis´de ikinci büyük mobilya magazasi´ nin ismi Ruffin´ s, bir cok illerde subeleri bulunan siyahilerin sahip oldugu bir sirket. Herkes Ruffinsi taniyor, özellikle de televizyon´da aksam sovlari arasinda ön ödeme olmayan indirimlerinin reklamlarini yaptiklari icin. Booker onlarin senede sekiz milyon dolar para kazandiklarini ve Shankle´ in avukatlari oldugunu söylüyor. Kendileri kredi veriyor ve sayisiz borcunu ödemeyen vereceklileri var. Bu onlarin is yapma usulünden kaynaklaniyor. Ve su an Ruffin´ in müsterileri icin Shankle sirketinin yüzlerce vereceklilerin miktarlarina iliskin dosyalari var. Bu dosyalardan bir kacini ister miyim diye soruluyor. Verecekli hukuku bir kac genc insanin hukuk okumasina neden degil. Dava acilan insanlar ucuz mobilya alip ve su an ödemelerle zorluk ceken insanlar. Müvekkil mobilyalari degil, sadece parayi geri istiyor. Davalarin cogunda itiraz edilmiyor, dava acilan insan mahkeme karsisina cikmiyor, böylece avukat özel esyalari veya aylik maas´ ini haczettirmek zorunda. Bu tehlikeli olabilir. Üc sene önce Memphis´ de bir avukat aylik maas´ i henüz yeni haczedilmis olan sinirli genc bir adam tarafindan vuruldu. Eger bu isin karli olunmasi isteniyorsa, o zaman bir avukat´ in bu tür dosyalardan bir yigin´a ihtiyaci var, cünkü her dava´ da bir kac yüz dolar söz konusu. Ve yasa avukatlik ücretlerinin ve masraflarinin ayni zamanda istenmesine izin veriyor. Biraz zevksiz bir is- fakat Booker´ in bana bu is´ i teklif etmesinin de nedeni bu- biraz para kazanilabiliyor. Mütevazi ücretler, fakat cogunluk masraflari karsilamak ve gida ürünleri satin alabilmek icin yeterince para kazaniyor. “Gerekli olan diger evraklarla birlikte sana elli gönderebilirim.” Diyor. “Ve ilk davalarin acilmasi icin sana yardimci olacagim. Bunun icin bir sistem var.” “Ortalama ücret ne kadar?” “Bunu söylemek cok zor, cünkü bazi dosyalarda bir cent cikartman mümkün olmayacak. Insanlar ya sehri terk ettiler ya iflas ettiler. Fakat ortalama olarak dosya basi yüz dolar diyorum.” Elli carpi yüz bes bin dolar eder. “Ortalama bir dosya icin dört ay´ ya ihtiyacin var.” diye anlatiyor “ve eger istiyorsan ay´ da yaklasik yirmi´ ye yakin gönderebilirim. Hepsini ayni mahkeme´ de ve ayni hakim´de ayni zamanda ilet ki hepsiyle ilgili karar ayni gün´de verilsin. O zaman mahkeme karsisina sadece bir kere cikmak zorundasin. Borclarin gec ödendigine dair belge´ yi al, ve oradan itibaren calismaya devam et. Is´in yüzde doksan´I kagit is´i. “Evet yapacagim.” Diyorum. “Söylemek istediginiz baska bir sey daha var mi?” “Belki, olanlari her zaman dikkatle izliyorum.” Kahve geliyor ve biz yine avukat´ larin hangi is´ leri en iyi yaptiklarini konusuyoruz. Yani baska avukatlarla ilgili dedikodu yapmayi. Bizim durumumuzda okul arkadaslariyla ilgili ve onlarin gercek hayat´ ta ne durumda olduklarini konusuyoruz. Booker yine aktif bir sekilde hayatta. Deck acik olan incecik bir kapi araligindan sessiz bir sekilde iceriye girmeyi basariyor. Bu bende sürekli yapiyor. Calisma masamda derin düsünceler´ e veya az sayida sahip oldugum dosyalar´a dalmis bir vaziyette oturuyorum. Ve peng- iste Deck orada. Kapi´ yi tiklamasini cok isterdim- fakat kendisine sitem etmek istemiyorum. Iste yine orada- bir kol dolusu mektup ile calisma masamin karsisinda. Köse´ deki yeni verecekli dosyalari yiginini fark ediyor. „Bu nedir? Diye soruyor. „Is.“ Bir dosya´ yi eline aliyor. „Ruffin´s mi?“ “Evet, efendim. Memphis´deki ikinci büyük mobilya sirketi icin calisiyoruz. “Bu bir verecekli dosyasi” isteksiz bir sekilde sanki kirli bir is´ e bulasmis gibi söylüyor. Ve bunu daha fazla vapur felaketlerin olmasini isteyen bir adam söylüyor. “Bu dürüst bir is, Deck.” “Sanki bir duvar´a kosuyormussunuz gibi bir is.” “Gidiniz, ve bir hastane arabasinin arkasindan kosunuz.” Benim mektuplarimi calisma masasinin üzerine birakiyor ve geldigindeki sessizligi ile burayi terk ediyor. Derin nefes aliyorum ve Trent&Brent´ in kalin bir zarfini aciyorum. En az bes santim kalinliginda bir kagit yigini iceriyor. Drummond yazili sorularima cevap verdi ve istedigim bir kac evragi getirdi. Bunlari gözden gecirmek saatlerimi alacak ve ne getirmediklerini ögrenmek icin daha da fazla zaman gerekecek. Sorularima olan cevaplari daha da ilgi uyandirici. Sigorta sirketinden birini sorgu´ ya cekmek zorundayim , ve Cleveland´ deki sirket´in merkezinde Jack Underhall isminde bir bey ´in adini söylüyor.Bunun haricinde Great Benefit´ in calisanlarinin cogunun resmi unvanlarini ve adreslerini rica ettim. Dot´un ismini bir cok kez okudugum evraklarda. Hakim Kipler´in bana vermis oldugu form´ un sayesinde sorgu´ ya cekilmesi gereken alti kisi´yi ön görüsme icin davet ediyorum. Drummond´nun baska isler´le mesgul olacagi bilincinde gelecek hafta´nin herhangi bir gününü seciyorum. Zamaninda Dot´un sorgusu söz konusuyken bana daha farkli davranmadi, bu oyun böyle oynaniyor. Az hosgörü gösterecek olan Kipler´in yanina kosacak. Bir kac günümü Great Benefit´in sirket merkezi olan Cleveland´ de gecirmeyi düsünüyorum. Bu aslinda kacinmak istedigim bir olay, fakat baska bir alternatif´ im yok.Cok masrafli bir gezi olacak- yol masraflari, konaklama, yeme-ime, tutanak yazarlari.Deck ve ben henüz bu konu´ yu konusmadik. Hizli islenilebilir bir trafik kazasi davasini bulacagini ümit ettim. Black davasi su an ücüncü dosya´ yi doldurmakta. Yer ´de calisma masamin yanindaki karton´ un icinde sakliyorum. Her gün bir cok kez karton´u inceliyorum, ve kendime sürekli ne yaptigimin farkinda olup olmadigim soruyorum. Ben kimim ki bir durusma´da inanilmaz bir basari´ yi hayal edeyim? Veya Leo. F. Drummond´ yu utanc verici bir yenilgi´ ye ugratayim. Jüri´ nin karsisinda hayatimda bir kelime konusmadim. Bir saat önce benimle telefon´da görüsmek icin Donny Ray cok gücsüz´ dü, bu yüzden Granger´deki evlerine gidiyorum. Eylül ayinin sonu ve tarihi tam olarak bilmiyorum, fakat teshis bir seneyi askin bir süre öncesinde yapildi. Dot kapi´ ya ciktiginda, gözleri kirmizi. „Sanirim, sonuna dogru yaklasiyoruz.“ Hickirarak söylüyor. Daha kötü görünebilecegini düsünmemistim, fakat yüzü oldugundan daha da soluk ve yaralanabilirdi. Kendisi uyuyor, günes gökyüzünde duruyor ve günes´ in gölgesi dik dörtgen seklinde ince yataginin üzerindeki bez´ e yansiyor. Televizyon kapali.Oda´ da sessizlik hakim. Kendisine baktigimizda, Dot „Bugün hic bir sey yemedi“ diye fisildiyor. „Siddetli agrilari var mi?““Cok fazla siddette degil. Kendisine iki igne yaptim.“ “Bir süre yaninda kalacagim” diyorum ve kapatmali bir sandalyenin üzerine oturuyorum. Oda´ yi terk ediyor. Koridor´ da aglamasini duyuyorum. Görebildigim kadariyla ölmüs olabilir. Gögüs kafesine odaklaniyorum, yavasca yükselip inmesini bekliyorum , fakat bir sey göremiyorum. Oda daha da karanlik oluyor. Kapi´ nin yanindaki masa´da kücük bir lamba´ yi aciyorum, ve biraz hareket ediyor. Gözleri bir aciliyor, ondan sonra kapaniyor. Sigortali olmayanlar demek böyle ölüyor. Bir sürü doktor´un , hastanenin ve tibbi aletlerin ve sayisiz Nobel ödülü sahiplerinin bulundugu bu toplumda Donny Ray´ in uygun tedavi´ yi görmeden ölmesi cok ayip. Kendisi kurtarilabilirdi. Yasa´ ya göre Great Benefit ´in ödemesi gerekiyordu, bu korkunc hastaligin basladiginda ne kadar da süpheli de olsa. Teshis´ n konuldugu zaman´ da ailesinin yüklü bir para miktari ödedigi sözlesme kapsamindaydi. Yasaya göre Great Benefit tedavisi icin ödemek zorundaydi. Umarim bir gün ölümünden sorumlu olan o kisiyi tanirim. Bu cok mütevazi ve talimatlari yerine getiren bir sigorta yetkilisi de olabilir. Talimatlari vermis olan bir baskan da olabilir. Keske Donny Ray´ yin bir resmini cekip , o zavalli kisiyle karsilastigimda gösterebilseydim. Öksürüyor, yine hareket ediyor ve galiba bana daha hayatta oldugunu söylemek istiyor. Isigi kapatiyorum ve karanlikta oturuyorumYalnizim ve tecrübesiz , korkuyorum ve büyük bir güc ile mücadele etmek zorundayim, fakat ben hakliyim.Eger Black´ler bu dava´yi kazanmazsalar, o zaman bu sistem hic adil degil. Uzaklarda bir yerlerd bir sokak lambasi yaniyor, ve bir isik isini pencereden dogru Donny Ray´yin gögüs kafesini isitarak iceriye giriyor.Ve su an yavasca asagi, yukariya dogru hareket ediyor. Sanirim ayaga kalkmaya calisiyor. Bu oda´ da oturacagim cok fazla anlar olmayacak. Bez´in altindaki nerdeyse görünmez ve bitkin bedenine bakiyorum ve intikam almaya yemin ediyorum. 33. Bölüm Kürsü´ye cikan kimse siyah cüppesindeki sinirli hakim. Bugünkü gün bir sürü davalarin acilmasina neden olan sayisiz dilekceler icin kisa ve art arda gerceklesecek olan aciklamalar icin ayrildi. Mahkeme salonu avukat´ larla dolu. Hakim Kipler bizim actigimiz dava´ la bir daha karsilasmak istemedigi icin, sira ilk önce bize geliyor. Gelecek Pazartesi Cleveland´ de Great Benefit´ in alti calisanini sorgu´ ya cekmek istedigime dair bir mesaj iletmistim. Drummond itiraz etti ve degerli dava takvimi yüzünden diger dava´ larda vazgecilemez oldugunu söyledi. Fakat sadece kendisi degil, diger sorgu´ ya cekilmesi gereken beyler ´ de baska islerle mesgul ve zamanlari yok. Bütün alti kisi! Kipler Drummond ve benimle sorgu acisindan hic de iyi gecmeyen bir telefon toplantisi gerceklestirdi. Drummond´nun gercekten de gitmesi gereken mahkeme görüsmeleri var, ve ispatlamak icin diger dava´nin durusma gününü belirleyen belge´ yi faksladi. Hakim´ i sinirlendiren olay Drummond´ nunen erken iki ay icerisinde Cleveland´de üc gün gecirebileceginin sözünü vermis olmasi. Ayriyetten calisan alti görevliler cok mesgul insanlarmis ve hepsini bir yer´ de toplamak aylar sürebilirmis. Kipler bu sorgu´yu Drummond´nun mazeretlerini tutanaga almak cin düzenledi. Son dört günde Kipler´le her gün telefonda görüstügüm icin ne olacagini gayet iyi biliyorum. Bu cok sevimsiz olacak v eben cok fazla bir sey söylemek durumunda kalmayacagim.Kipler tutanak yazarina bakarak „ tutanik icin“ diyor ve koridor´ un diger tarafindaki klonlarbloknot´ larinin üzerine dogru egiliyorlar.Bugün dört dava var.“ dava´da Black Great Benefit´ e karsi 214668 numarali dava´da davaci sirket avukatinin ve sikayet edilen sirketin bes calisan´in sorgusu icin 5 Ekim Pazartesi günü sirket´ in Cleveland´ deki merkezinde sorgunun gerceklesmesi icin dilekce´de bulundu. Sikayet edilenin avukati sasilmayacak üzere diger davalarda vazgecilemez olmasi aciklamasiyla tiraz etti. Buraya kadar bunlar dogru mu, Sayin Drummond?“ Drummond yavasca ayaga kalkiyor. „Evet, efendim. Pazartesi günü baslayacak olan Anayasa mahkemesinde ki bir görüsmenin gününün belirlendigi belgenin fotokopisini ilettim. Bu dava´da savunmayi ben üstlenmis bulunuyorum.“ Drummond ve Kipler bu konuyla ilgili en az iki tartisma yasadilar, fakat bu olay´ in tutanak´ ta gecmesi de cok önemli. Kipler aci ince bir alay ile „Peki bu mevzuyu siz ne zaman takviminize yerlestirebilirsiniz? Diye soruyor. Masamda tek basima oturuyorum. Deck orada degil. Arkamdaki bank´ta Leo F.Drummond´nun nasil acimasizca elestirildigine sahit olan en az kirk avukat oturuyor. Benim kim oldugumu kendilerine sormalari gerekiyor, hakimin basarili oldugu icin mücadele veren bu taninmayan yeni avukat. Drummond durdugu yer´de hareket ediyor ve söyle söylüyor: “ Sayin hakim, terminler acisindan gercekten hic zamanim yok. Fakat belki…” “Hatirladigim kadariyla iki ay dediniz. Bunu dogru mu anladim. Sanki bir avukat´in bu denli mesgul olmasinin imkansiz oldugunu düsünüyormus gibi Kipler bu soruyu soruyor. “Evet, efendim. Iki ay.” “Ve bunlarin hepsi görüsmeler mi?” “Görüsmeler, sorgular, dilekceler, temyiz davalari. Isterseniz takvimimi gösterebilirim.“ „Su an bundan daha kötü bir sey düsünemiyorum, sayin Kipler. „Öyleyse, sayin Drummond anlattigim gibi hareket edecegiz, bunu yazili bir sekilde talimat olarak kararlastirmaya calistigim icin lütfen beni dikkatli bir sekilde dinleyiniz. Bu davanin hizli bir dava olduguna dikkatinizi cekmek isterim ve bu benim mahkememde gecikmelere izin vermeyecegim anlamina geliyor. Söz konusu alti sorgu Cleveland´de Pazartesi sabah´ i baslayacak. Drummond sandalye´ sine düsüyor ve yazmaya basliyor. „ Eger bunu takviminize yerlestiremiyorsaniz , o zaman sizin icin üzgünüm. Fakat son sayimdan sonra bu davayla ilgili olan dört avukat´a daha sahipsiniz- MorehousePlunk- Hill-ve Grone. . Bunlarin hepsi bildigim kadariyla avukatlik unvanini yaz´ in alan Sayin Baylor´dan daha tecrübeli.Bir avukat´ i öylesine Cleveland´e gönderemeyeceginizin tabii ki farkindayim. Göndermeniz gereken avukat sayisi en az iki. Fakat müvekkilinizin yeterince savunulabilmesi icin yeterince avukat´in hazir bulunmasini saglayabileceginizden eminim.“ Kelimeler havayi yakiyor. Arkamdaki avukatlar inanilmaz sessiz ve suskun. Tahminime göre onlarin cogu senelerden beri böyle bir seyi beklediler. „ Bunun haricinde anlatms oldugum alti calisanpazartesi sabahi konusmak icin hazir bulunacaklar ve Sayin Baylor onlarla isini bitirene kadar konusmaya hazir kalacaklar. Bu sirket Tennessee´de is yapmak icin yetkili. Bu hususta böylece benim yargi yetkime baglilar ve bu alti kisi´ye kisitlamalar olmadan talimatlar veriyorum.” Drummond ve yandaslari masa´nin üstüne egiliyorlar ve daha hizli yaziyorlar. “Bunun haricinde davaci evraklar istedi.” Kipler bir an durakliyor ve tehdit edici bir sekilde savunma masasina dogru bakiyor. “Beni dinleyiniz Sayin Drummond, evraklarla ilgili yasadisi hileler´e tahammülüm yok. Bir bütünlük icerisindeki isbirligin´ de israrliyim. Pazartesi ve Sali günü sürekli telefonum yaninda olacagim ve Sayin Baylor beni arayip görmeye hakki oldugu evraklara ulasamadigini söylerse, o zaman ulasabilmesi icin elimden geleni yapacagim. Beni anladiniz mi?” “Evet, efendim.” Diyor Drummond. “Müvekkilinizin de bunu ayni sekilde anlamasini saglayabilirmisiniz?” “Evet, sanirim.” Kipler biraz rahatliyor ve bir kere derince nefes aliyor. Mahkeme salonunda halen bir sessizlik hakim. “Iyice düsündügüm zaman, Sayin Drummond, dava takviminizi görmek isterdim.” Drummond bunu bir kac dakika önce kendisi teklif etti, böylece kesinlikle bunu redd edemez. Kalin, siyah ve deri kaplamali hayatin bir kronigi ve fazlasiyla mesgul bir insanin sorumluluklari. Bu takvim ayrica cok özel bir esya ve Drummond´nun bu takvimi hakime göstermek gibi bir niyeti oldugunu tahmin etmiyorum. Takvim´I gururlu bir sekilde kürsü´ ye tasiyor ve hakim´e verdikten sonra bekliyor. Kipler cabucak ayrintilari okumadan aylari gözden geciriyor. Bos günleri ariyor. Drummond mahkeme salonunun ortasinda, kürsü´ nün yakinlarinda duruyor. “8. subat´ta baslayan hafta icin bir sey´in planlanmadigini görüyorum.” Drummond hakim masasina gidiyor ve Kipler´in masa´nin kösesinden dogru uzattigi dava takvimine bakiyor. Bir sey söylemeden onaylayici bir sekilde basini salliyor. Kipler kendisine takvim kitabini veriyor ve Drummond sandalye´ sine geri dönüyor. “Bu durumda dava´nin baslamasini Pazartesi günü 8. subat icin kararlastiriyorum.” Diye Sayin hakim acikliyor. Zorbyutuyorum, derin nefes aliyorum ve özgüvenli bir sekilde görünmeye calisiyorum. Dört ay uzun bir zamanms gibi bir etki birakiyor ve su ank zamandan oldukca uzak. Fakat mahkeme karsisinda basit bir hasari bile savunmayan bir kimse icin korkutucu. Dosya´ yi bir cok kez okudum. Dava kurallarini ve delil kaydinin yönergesini ezbere ögreniyorum. Bütün gerekli olan davalara nasil ulasilabilecegini, jüri üyelerinin nasil secilmesi gerektigini, sahitlerin nasil sorgu´ya cekilecegini ve dava´larin nasil kazanilacagiyla ilgili sayisiz kitap okudum, fakat 8.subat mahkeme salonunda olaylarin nasil gelisecegiyle ilgili hic bir fikrim yok. Kipler görüsmeyi sona erdiriyor ve evraklari hizli bir sekilde toplayip mekan´I terk ediyorum. Oda´yi terk ettigimde siralarinin gelmesini bekleyen bir kac avukat´in merakli bakislarini fark ediyorum.vBu adam kim?Hic bir zaman direkt bir sekilde tiraf etmemesine ragmen Deck´in Bruiser´e yapmis oldugu is´ te tanismis oldugu en iyi tanidiklarinin iki basit özel detektifler oldugunu biliyorum.Iclerinden biri, Butch, evvelki bir polis ve Deck ile ayni sekilde kasinolara sempati duyuyor. Poker ve Blackjack oynamak icin hafta´da bir veya iki kez Tunica´ya gidiyorlar. Butch bir sekilde Black´ lere sözlesmeyi satan Bobby Ott Ismindeki sigorta yetkilisini buldu. Kendisini on ay karsiligi olmayan cek´ler yüzünden Shelby County´ deki hapishane´de buldu. Daha farkli arastirmalar Ott´un yeni bosanmis ve iflas etmis bir kimse oldugunu gösteriyor. Dek bu firsati kacirdigina dair pismanlik duyuyor. Ott´un birinci sinif hukuksal sorunlari var. Bu sorunlarla cok paralar kazanilabilinirdi. Kilolu bir gardiyan kalin elleriyle dosyami ve vücüdumu aradiktan sonra, yasca daha genc olan bir idari calisani beni hapishane´den aliyor. Binanin ön kisminda bulunan oda´ya götürülüyorum. Oda dörtgen seklinde ve yukarida bulunan dört kösede kamera monte edilmis. Ortadaki bir duvar tutuklulari ziyaretcilerden ayiriyor. Bana uygun olan bir kafes´den dogru sohbet etmemiz gerekiyor.Bu ziyaretin cok kisa olmasini diliyorum. Bes dakika sonra Ott diger taraftan dogru iceriye getiriliyor. Kirk yaslarinda, celik gözlüklü, cok kisa kesilmis saclar, bayagi ince ve koyu mavi bir tutuklu elbisesi giyiniyor. Bölünmeli duvar´in diger tarafina oturuyor ve beni iyice inceliyor. Gardiyan yanimizdan ayriliyor ve biz yalniz kaliyoruz. Parmakligin alt bölümünün araligindan kartimi veriyorum. „Ismim Rudy Baylor. Avukat´im.“ Bu kulaga neden böyle tehlikeli geliyor? Toleransli davraniyor ve gülmeye calisiyor. Bu adam eskiden gecimini kapidan kapiya gidip fakir insanlara ucuz sigortalar satmaya calisarak sagladi. Sanssizligina ragmen aslinda nazik bir insan, insanlar´i evlerine girmek amaciyla konusarak etkileyebilen tiplerden. Aliskanliktan „Sizi tanimak ne kadar güzel.“ Diyor. „Hangi rüzgar sizi buraya atti?“ „Bu evrak.“ Ve dosya cantamdan dava´ nin bir fotokopisini cikartiyorum. Araliktan dogru veriyorum. Sizin evvelki müsterileriniz adina iletmis oldugum bir dava.“ „Hangisi? Diye soruyor, davayi aliyor ve inceliyor. „Dot ve Buddy Black ve ogullari Donny Ray.“ „Great Benefit, nasil olur? Deck bana bu dis görevdeki sigorta calisanlarinin birden fazla sirket icin calistiklarini söyledi. Bunu okumama izin veriyor musunuz? “Tabii ki degil. Siz sikayet edilen olarak geciyorsunuz. Sadece okuyunuz.” Sesi ve hareketleri cok agir. Sakin enerji harcamayiniz. Cok yavas bir sekilde okuyor ve tereddüt ederek sayfalari gözden geciriyor. Zavalli adam. Bir bosanma yasadi, diger esyalarini iflas sonucunda kaybetti, dolandiriciliktan dolayi hapishane´ de oturuyor, ve simdi de ben girdim devreye ve kendisine on milyonluk dava aciyorum. Fakat cok fazla etkilenmise benzemiyor. Okumayi sona erdiriyor ve dava evraklarini karsisindaki tezgah´ a koyuyor.” Iflas mahkemesi tarafindan korundugumu biliyorsunuz.” Diyor. “Evet, biliyorum.” Tam olarak degil. Mahkeme evraklarina göre Mart ayinda iflas ettigini beyan etti. Benim aciklamamdan tam iki ay önce ve su an bütün yükümlülüklerden kurtarilmis. Eski bir iflas davasi her zaman gelecekte olusabilecek alacaklari engellemez, fakat bu husus cok gereksiz. Bu adam bir kacak gibi parasiz. Dayanikli bir insan. Bu dava´yi sizin alehinize acmak zorundaydik, cünkü sözlesmeyi siz sattiniz. “Ah, evet biliyorum. Siz sadece isinizi yapiyorsunuz.” “Evet, öyle. Buradan ne zaman cikacaksiniz?” “On sekiz gün icerisinde. Neden?” “Sizi sorgulamak istememiz mümkün olabilir.” “Burada mi?” “Belki.” “Bu acele´ye ne gerek var? Ilk önce disariya cikmama müsade verin, ondan sonra sorgulayabilirsiniz.” “Bu konu hakkinda düsünecegim.” Bu kisa ziyaret kendisi icin kisa bir tatil, ve gittigimi görmek icin acele etmiyor. Hapishanedeki hayatla ilgili bir kac dakika sohbet ediyoruz, ondan sonra kapi´ yi aramaya basliyorum. Hayatimda Bayan Birdie´nin evinin üst katinda bulunmadim, ve alt kati gibi tozlu ve kokmus. Art arda oda kapilarini aciyorum, isigi aciyorum, etrafimda hemen bakiniyorum, ondan sonra isigi söndürüp kapiyi kapatiyorum. Koridorun yeri ayaklarimin altinda gicirdiyor. Ikinci kat´a giden ince bir merdiven var, fakat icimden yukariya cikmak gelmiyor. Ev düsündügümden de daha büyük. Ve daha da yalniz. Burada yalniz yasadigini düsünebilmek cok zor. Kendisiyle daha fazla zaman gecirmedigim icin, Comedy dizilerini ve televizyondaki dini törenleri izlemedigim icin, hindili ekmek ici yemedigim icin ve hizli hazirlanabilen kahvesinden daha fazla icmedigim icin, büyük derecede sucluluk duygusu hissediyorum. Alt kat üst kat gibi hirsizlardan uzak gibi görünüyor ve teras´ in kapisini arkamdan kilitliyorum. Su an burada bulunmadigi icin cok tuhaf bir duygu. Varliginin benim icin bir teselli oldugunu hatirlamiyorum. Fakat bu büyük ev´de bir sey´ ye ihtiyacim oldugunda kendisini bulabilmek benim icin güzel bir duyguydu. Su an kendimi yalniz hissediyorum. Mutfakta telefon´ a bakiyorum. Yuvarlak levhasi olan eski bir model ve Kelly´ nin numarasini cevirmek üzereyim. Eger telefon´a cikarsa, o zaman bir seyler düsünecegim. Eger Cliff cikarsa, o zaman ahize´ yi yerine koyacagim. Telefon görüsmesinin bu ev´de yapildigi tespit edilebilir, fakat ben artik burada yasamiyorum. Kendisini bugün dünden daha fazla düsündüm. Bu hafta gecen hafta´ dan daha fazla. Kendisini görmek zorundayim. 34. Bölüm Deck beni arabasiyla otobüs duragina götürüyor. Pazar sabah´ in erken saatleri. Hava acik ve güzel ve simdiden biraz bahar havasi kokusu var. Sevindirici bir sekilde bunaltici sicaklari bir kac ayligina arkamizda biraktik. Ekim ayinda Memphis cok güzel bir yer. Cleveland´e bir ucus bileti, gidis ve dönüs dahil, yaklasik yedi yüz dolar degerinde. Fiyatca uygun ve yine de güvenli bir otel´de bir gecelik konaklamanin kirk dolar tutacagini hesapladik, daha az hizmet ile yetinebilecegim icin yeme - icme masraflari en düsük seviye´de olacak. Telefon´ da görüstügüm Cleveland´ deki fiyatca en uygun tutanak yazari bir günlügüne gelmesi icin yüz dolar , ifade´nin yazili bicime gecirilmesi icin sayfa basina iki dolar istiyor. Bu tür sorgularin yüz veya daha fazla sayfa icermesi cok nadir degil. Bu sorgu´yu video´ ya kayit ettirmek isterdik, fakat bu imkansiz. Ve anlasilan bunun aynisi ucmak icin de gecerli. Rudy Baylor sirketinin maddi gücü Cleveland´e bir ucus icin yeterli degil. Ve Toyotayla uzun bir yol katetmek cok fazla riskli. Eger Toyota´nin bir arizasi olursa, o zaman sorgular ertelenmesi lazim. Deck bana iyi kötü Kombi´sini teklif etti, fakat bu Kombi´nin bin mil´den fazla yol yapabilecegine inanmiyorum. Greyhound güvenilir, fakat korkunc bir sekilde de yavas. Otobüsler bir gün hedef duraklarina varacaklar. Benim ilk tercihim degil, ama ne fark eder? Cok fazla acelem yok. Kirsal alani biraz görebiliyorum. Para biriktiriyoruz. Bir cok nedenleri düsündüm. Deck araba sürüyor ve az konusuyor. Maddi gücümüz daha iyisine yetmedigi icin, kendisi sanirim biraz mahcup. Ve kendisi de gelmesi gerektigini biliyor. Düsmanca sahitleri sorgulamak üzereyim ve rapor edilmesi gereken sayisizca yeni evraklar var. Bir yardimcimin yanimda bulunmasi fena olmazdi.Otobüs duragin yanindaki otopark´ ta vedalasiyoruz. Sirket´le ilgilenmeye ve bir kac dava bulmaya söz veriyor. Bunu yapmaya calisacagindan hic süphe duymuyorum. St. Peter´sin yolunu izleyerek ilerliyor.Bundan önce hayatimda hic bir zaman bir Greyhound kullanmadim. Otobüs duragi kücük, fakat temiz, ve bir cogunun yasli ve siyah oldugu Pazar seyahatcileriyle dosdolu. Dogru satis noktasini buluyorum ve önceden ismarlanmis biletimi teslim aliyorum. Sirketime yüz otuz dokuz dolar´a mal oluyor. Ilk önce bati´ ya dogru Arkansas´a, ondan sonra kuzey´ye dogru St. Louis´e otobüs vaktinde saat sekiz´de kalkiyor. Sansima hic kimse yanima oturmuyor. Otobüs neredeyse dolu, sadece üc dört bos yer var. Tarife´ye göre alti saat icinde St. Louis´e varmamiz, aksam saat sekiz´de Indianapolis´de ve saat on bir de de Cleveland´de olmamiz gerekiyor. Bu otobüs´ de on bes saat eder. Sorgular yarin sabah saat on da basliyor. Trent & Brent´teki karsitlarimin daha uyuduklarindan eminim, uyandiktan sonra güzel bir kahvalti yapip ve esleri esliginde teras´da Pazar gazetesini okuyacaklarindan eminim. Belki iclerinden bir kaci kiliseye gidiyorlar, ondan sonra güzel bir öglen yemegiyle bir golf turu. Saat bes´e dogru esleri kendilerini havalimanina götürüp bir veda öpücügü verecekler, ondan sonra hep birlikte birinci sinif´ta ucacaklar. Bir saat sonra Cleveland´e varmak üzere kuskusuz Great Benefit´in soför´ü tarafindan alinacaklar ve sehrin en iyi oteline götürülecekler. Ickili ve sarapli, harika bir aksam yemeginden sonra sik bir toplanti salonunda toplanip gece yarisina kadar benim alehime planlar kuracaklar. Benim motel´e vardigim saatlerde uyumaya gidecekler, iyi dinlenmis, iyi hazirlanmis ve savas´a hazir. Great Benefit´in merkezi beyazlarin diger sehir semtlerinden kactigi Cleveland´in zengin bir dis semtinde kaliyor. Taxi sürücüme bu yakinlarda fiyatca uygun bir motel aradigimi söyledim ve kendisi tam olarak nereye gitmesi gerektigini biliyor. Plaza Inn´in karsisinda duruyor. Yan tarafta bir MC Donald´s, caddenin diger tarafinda ise Blockbuster video saticisi bulunuyor. Islekli bir cadde – kücük magazalar, ayaküstü yiyecekler, abartili renkte reklam panolari, alisveris merkezleri ve ucuz moteller. Ve herhangi bir yerde kesin bir magaza pasaji. Cadde iyi bir izlenim birakiyor. Bir sürü bos oda var ve bir geceligine otuz iki dolar ödüyorum. Deck bir makbuz istedigi icin, motel´den bir makbuz rica ediyorum. Gece yarisindan iki dakika sonra yatagima yatiyorum ve tavana bakiyorum, ve aniden motel´in kapicisi disinda hic kimsenin benim nerede bulundugumu bilmediklerinin farkina variyorum. Ve motel´e vardigimi söyleyebilecegim hic kimse yok. Tabii ki uyuyamiyorum. Great Benefit´ ten nefret ettigim günden beri, merkezlerinin bir resmi gözümün önüne geldi. Parlayan sayisiz camlarla kapli olan modern, yüksek bir bina, giris alanin yaninda bir fiskiye, bayrak direklerini, sirket´in ismi ve bronz amblemini düsünüyordum. Her yerde bollugun ve islekligin isigi altinda. Tam olarak degil. Adres büyük siyah harflerle bir asfaltli girisin yaninda bulundugu icin, bina kolay bulunulabilinir: 5550 Baker Gap Road. Fakat Great Benefit ismi hic bir yerde görünmüyor. Yol´a bakildiginda bina´yi tanimlamak cok zor. Hic bir fiskiye, hic bir bayrak diregi, sadece köseli, blok seklindeki yan yana dizilmis olan binalarin bir arada toplanmasi. Her sey cok modern ve inanilmaz cirkin. Dis cephe beyaz beton´ dan ve siyah renkli pencerelerden olusuyor. Sans eseri olarak giris alani isaretlenmis ve kücük bir fuaye´ye adimimi attigimda, bir tarafta duvarlar´da bulunan bir kac cicekli saksi, diger tarafta ise güzel bir karsilama görevlisi görüyorum. Dudaklarinin bir kac santim önünde biten ince telli güzel bir kulaklik kullaniyor. Arkasindaki duvarda daha fazla bilgi verilmemis sirketlerin isimleri yaziyor; PinConn Group, Green Lake Marine ve Great Benefit Life Insurance. Ne kime ait? Her sirket özgüven simgeleyen bronz bir ambleme sahip. “Ismim Rudy Baylorve Sayin Paul Moyer ile bulusmam var.” diye saygili bir sekilde söylüyorum. “Bir dakika lütfen.” Bir dügme´ ye basiyor, durakliyor ondan sonra “Sayin Moyer, Baylor isminde bir bey sizinle görüsmek istiyor.” Diye söylüyor. Hic bir zaman gülümsemeyi birakmiyor. Ofisi yakinlarda olsa gerek, cünkü tokalastigi ve “Nasilsiniz?” sorusuyla beni karsiladigi icin bir saniye bile beklemek zorunda kalmiyorum. Bir asansöre giden bir koridoru gecerek köse´ yi dönerek kendisini izliyorum.Kendisi neredeyse benim kadar genc ve hic durmadan hic bir sey hakkinda konusmuyor. Dördüncü katta iniyoruz ve ben simdiden bu mimari kabus´un hangi yerinde bulundugumun farkinda degilim. Dördüncü katta halilanmis yerler, kisik ayarda acilmis isiklar ve duvarlar´da resimler asili. Bir koridor uzunlugundaki yolumuzda Moyer kesintisiz bir sekilde konusmaya devam ediyor , ondan sonra agir bir kapiyi acip oturmam gereken yeri gösteriyor. Fortune dergisine göre ülkenin en zengin bes yüz sirketinin arasinda bulundugu sirketine hosgeldiniz. Burasi ortasinda parlayan bir masasi bulunan ve en az elli sandalyelerle cevrili olan uzun ve genis bir bir toplanti salonu. Sandalyeler deriyle kapli. Masanin ortasindan bir bucuk metre yüksekliginden fazla olmayan bir yükseklikte parlayan bir avize asili. Sol tarafimdaki köse´ de bir bar duruyor ve sag tarafimda kahveli ve buiskuit´lü bir büfe. Bunun önünde en az sekiz koyu elbiseli, beyaz gömlekli, cizgili kravat ve siyah ayakkabili komplocular toplandi. Bir´e karsi sekiz insan. Ic organlarimdaki heyecanli titreme siddetli bir depreme dönüsüyor. Kendisine ihtiyacim oldugumda Tyrone Kipler nerede? Su an Deck´in varligi bile teselli verirdi. Iclerinden dördü Trent & Brent´ten eski arkadasim. Digerlerin yüzleri Memphis´deki sorgu´dan tanidik geliyor, diger ücü yabanci ve benim geldigimi fark ettikleri zaman hepsi hemen susuyor. Bir saniyeligine icmeyi, yemeyi ve konusmayi birakiyorlar ve bana bakiyorlar. Fazlasiyla ciddi bir konusmayi yarida kestim. Ilk basta T. Pierce Morehouse kendisine geliyor. Söylemek zorunda oldugu icin „Rudy iceri giriniz.“ diyor. Ücüncü B. Dewey Clay Hill´e, M. Alec Plank Junior ve Brandon Fuller Grone´na bas salliyorum. Ondan sonra benim cabucak unuttugum isimleri Morehouse saydiginda bu dört yeni tanidigim insanlarla tokalasiyorum. Hakim Kipler´in mahkeme salonundaki tanidik yüzlerden biri Jack Underhall, Great Benefit´in sirket avukatlarindan bir tanesi ve bu toplumun secilmis sözcüsü. Karsitlarim kisa bir ucustan sonra dün gece yeterince uyuyan ve keyifli bir ögle yemegi sonrasinda gayet dinc görünüyorlar. Herkes güclenmis ve giysileri seyahat cantasindan degil de giysi dolabindan cikmis gibi yeni ütülenmis. Gözlerim yorgun ve kirmizi, gömlegim ise burusmus. Fakat düsündügüm cok daha önemli konular var. Tutanak yazari gelmis durumda ve T.Pierce bizi masanin sonundaki oturma bölümüne cagiriyor. Oraya buraya isaret ediyor ve masanin basindaki yer´e taniklar icin ayiriyor ve her birini nereye oturtacagini iyice düsünüyor. Uysal bir sekilde sandalyeme ilerliyorum ve masa´ ya dogru yaklastirmaya calisiyorum. Bu zor bir is, cünkü bu lahanet parca en az bir ton agirliginda. Benden üc metreden fazla bir uzaklikta bulunan Trent & Brent calisanlari dosya cantalarini oldugunca cok gürültüyle aciyorlar- kilitler aciliyor, fermuarlar gicirdiyor, dosyalar cikartiliyor, kagitlar citirdiyor. Saniyeler icerisinde masa kagit yiginlariyla kaplaniyor. Great Benefit´in dört adami tutanak yazarinin arkasinda duruyor ve nasil ilerleyeceklerini bilmiyorlar ve T. Pierce´i bekliyorlar. Kagitlarini ve bloknotlarini masa´ da hazirladiktan sonra „Öyleyse, Rudy, Jack Underhall´in sorgusuyla baslayacagimizi düsündük, sirketin özenle secilmis sözcüsü.“ Bunu önceden tahmin etmistim ve aleyhine karar verdim. Biraz heyecanli bir sekilde „Hayir, böyle oldugunu zannetmiyorum.“ Diyorum. Yabanci bir cevrede bulunmama ve düsmanlarimla cevrili olmama ragmen caresiz bir sekilde rahatlamis görüntüsü vermeye calisiyorum. Avukatla baslamak istemememin bir cok nedenleri var, ve iclerinde önemsiz sayilamayacak nedenlerden bir tanesi bu durumu istemeleri olmalari. Sürekli kendime bunlar benim sorgularim diyorum. „Efendim.“ Diyor T.Pierce. „Ne söyledigimi duydunuz. Jakkie Lemancyzk ismindeki hasar bölümünün calisaniyla baslamak istiyorum. Fakat ondan önce dosya´yi istiyorum.“ Her sigorta davasinin can alici kismi calisan´in merkez´de hazirladigi hasar dosyasi, mektup ve evraklarin birikimi. Iyi bir dava´ da hasar dosyasi sasirtici bastan savma isleri iceren tarihi bir rapor. Bu dosya´ ya hakkim var ve on gün önce almam gerekirdi. Drummond sucsuz oldugunu ve müvekkilinin bu isi geciktirdigini iddia ediyor. Kipler dosyanin benim icin bu sabah masada bulunmasi gerektigini emretti. T.Pierce sesi kisik bir sekilde „Sayin Underhall ile baslamamizin daha iyi olacagini.“ Söyledi. „Sizin ne düsündügünüz benim icin pek önemli degil,“ diyorum, sesim yaniltici ve sinirli geliyor. Hakim benim tarafimi tuttugu icin bu manevrayla basarili olabilirim. Alayci bir sekilde „Hakim´i arayalim mi?“ diye soruyorum. Kipler burada olmamasina ragmen kisiligi agir basiyor. Talimati acik ve net bir sekilde benim talep ettigim alti sahit´in bu sabah saat dokuz´da hazir bulunmalari gerektigini ve hangi siralamada sorguya cekileceklerine dair sadece benim karar verecegimi söylüyor. Onlari serbest birakana kadar görüsmeye hazir bulunmalilar. Sorular´a baslar baslamaz hakimin talimatlari daha fazla sorgularin gerceklesmesi icin imkan sagliyor.Hakimle bir telefon görüsmesi sürdürecegim tehditinde bulunmak icin sabirsizlandim. T.Pierce kapi´ya arkadan daha da fazla yaklasan dört adam´a bakarak heyecanli bir sekilde „Äh, evet, fakat Jackie Lemancyzk ile bir sorunumuz var.“ Diyor. Her dördü ayaklarina bakiyor, sag´a ve sol´a hareket ediyorlar ve omuz silkiyorlar. T.Pierce karsimdaki masa´ da oturuyor ve düzgün bir durus icin mücadele veriyor. “Ne sorunu? Diye soruyorum. “Kendisi artik burada calismiyor.” Agzimin acilmasini zamaninda önleyebiliyorum. Bir an aklima hic bir sey gelmeyecek sekilde sasiriyorum. Kendisine bakiyorum ve düsüncelerimi bir düzene sokmaya calisiyorum. “Ne zaman gitti ?” diye soruyorum. “Gecen hafta´ nin sonunda.” “Tam olarak ne zaman? Persembe günü mahkeme karsisindaydik. O zamanlari biliyor muydunuz?” “Hayir, kendisi Cumartesi günü is´I birakti.” “Süresiz mi is´ten cikisi verildi?” “Kendisi sözlesmeyi feshetti.” “Su an nerede?” „Kendisi su an burada calismiyor. Sahit olarak hazir bulunmuyor.“ Notlarima göz atiyorum ve daha fazla isim arayisi icerisine giriyorum. „Ikinci calisan Tony Krick ne durumda?“ daha fazla hareketlenmeler ve omuz silkmeler. „O da gitti.“ Diyor T. Pierce. Personel cikislari esnasinda isten cikartildi.“ Yüzüme ikinci darbeyi yiyorum. O kadar sersemlestim ki ne yapacagimi bilmiyorum. Benimle konusmamalari icin Great Benefit gercek anlamda insanlari isten cikardi. Igneleyici bir sekilde „Bu ne tesadüf.“ Diyorum. Plunk, Hill ve Grone baslarini bloknotlar´dan kaldirmiyorlar. Ne yazmak istediklerini düsünemiyorum. Yüzünü asmadan „Müvekkilimiz su an bir sürü isci cikartiyor.“ Diyor T.Pierce. Hasar bölümünün yönetici mevkindeki Richard Pellrod ne yapiyor? Tahmin etmeme müsade verin- o da isten cikartildi. Hayir, kendisi burada.“ „Ve Russell Krokit?“ „Sayin Krokit baska bir sirket´te is´e basladi.“ Öyleyse is´ten cikartilmadi.“ „Hayir.“ „Jackie Lemancyzk gibi sözlesmeyi fesh etti.“ „Aynen öyle.“ Russell Krokit „ahmak mektubunu“ yazarken hasar bölümünün yöneticisiydi. Bu seyahate ne kadar heyecanli ve ürkek bir sekilde gördüysem, sorgusu icin bir nevi sevindim. „Ve Everett Lufkin, hasar bölümünün baskani ne yapiyor? Is´ten cikartildi mi?“ „Hayir, kendisi burada.“ Heyecan´ in yastigi an´da herkesin hic bir seyle ilgilenmedigi inanilmaz uzun bir suskunluk dönemi olusuyor. Ayrintili bir sekilde not aliyorum, nasil ilerleyecegime dair bir liste olusturuyorum. “Dosya nerede?” diye soruyorum. T. Pierce arka taraftan bir seyler aliyor, bir yigin evraklari alip masa´ya koyuyor. Hepsi temiz bir sekilde fotokopi edilmis ve kalin lastiklerle tutturulmus. „Kronolojik bir sekilde siralandi mi?“ Kipler´in talimati bunu öngörüyor. „Sanirim.“ Diyor T.Pierce ve Great Benefit´ in dört adamina onlari bogacakmis gibi bir bakis atiyor. Lastik bantlarini cikartmadan „dosya on santim kalinliginda“ diyorum. „Bana bir saat zaman verin. Ondan sonra devam ederiz.“ „Peki.“ Diyor T.Pierce. „Yan oda da kücük bir toplanti salonu bulunuyor.“ Ayaga kalkiyor ve arkamdaki duvar´a isaret ediyor. Kendisine ve Jack Underhall´i yandaki oda´ ya kadar eslik ettikten sonra, beni hizli bir sekilde terk ediyorlar. Masa´ ya oturuyorum ve hemen evraklari gözden geciriyorum. Bir saat sonra toplanti salonuna geri dönüyorum. Kahve iciyorlar ve isteksiz bir sekilde her hangi önemsiz konular hakkinda sohbet ediyorlar. „Hakim´ i aramamiz gerekiyor.“ Diyorum ve T.Pierce aniden uyaniyor. “Burada.” Diyorum ve kücük oda´ya isaret ediyorum. Kipler´ in numarasini ariyorum. Ikinci calista telefon´a cikiyor. Isimlerimizi söyleyip birbirimize “Günaydin.” Diyoruz. “sohbeti dogru ton´da sürdürmek icin “Burada kücük bir sorunumuz var sayin hakim. “ diyorum. “Ne gibi bir sorun?” diye bilmek istiyor. T.Pierce dinliyor ve yer´e bos bir ifadeyle bakiyor. “Benim cagirdigim alti sahitlerden ve sizin talimatta anmis oldugunuz isimler´den ücü ani bir sekilde kayboldu. Islerine cikis verildi, isci cikartma dönemindeis´ten cikartildi veya baska buna benzer bir kaderleri var. Onlar orada bulunmuyor. Gecen haftanin sonunda gerceklesti.” Kim?” Dosya´ nin karsisinda oldugundan ve isimleri incelediginden eminim.”Jackie Lemancyzk, Tony Krick ve Russell Krokit artik burada calismiyorlar. Pellrod, Lufkin ve Underhall, avukat, sasirilacak bir sekilde bu kanli savasi basariyla gectiler.“ “Dosya ne olacak? “Dosya´ yi aldim ve henüz yeni gözden gecirdim.” “Ve ondan sonra ne oldu?” “En az bir evrak eksik.” Diyorum ve T.Pierce´ I iyice inceliyorum. Buna inanamiyormus gibi kaslarini catiyor. “Hangisi?” “Ahmak mektubu. Dosya´nin icerisinde bulunmuyor. Geri kalanlari gözden gecirmeye henüz zamanim olmadi.” Great Benefit´in avukatlari “Ahmak mektubunu” gecen hafta ilk defa gördüler. Dot´ un sorgu esnasinda Drummond´ ya vermis oldugu fotokopi´ de “Fotokopya” kelimesi üc kere yaziliydi. Bunu ileride mektup ortaya yeniden ciktiginda nereden geldigini bilebilmemiz icin bilerek yapmistim. Orjinal doküman kesin benim belgelerimin arasinda. Drummond ve yandaslari icin bile mektubun bu isaretlenmis fotokopisini mektubu hasar dosyalarina almak üzere Great Benefit´e vermek cok riskli. „Bu dogru mu, Pierce? Diye hakim Kipler soruyor. Pierce gercekten yardima muhtac. „Özür dilerim, sayin hakim, bilmiyorum. Dosya´yi gözden gecirmeme ragmen bu söz konusu olabilir. Her seyi kontrol etmedim.“ „Ikiniz de ayni oda da bulunuyor musunuz? Diye Kipler soruyor. „Evet, efendim.“ Diye bir agizdan cevap veriyoruz. „Peki. Pierce, lütfen disariya cikiniz. Rudy, siz ahize´ de kalin. T.Pierce bir seyler söylemek istiyor, fakat sonradan daha farkli düsünüyor. Kafasi karisik bir sekilde telefonu kapatiyor ve oda´ yi terk ediyor. „Peki, hakimim, biz kendi aramizdayiz.“ Diyorum. „Oradaki hava nasil?“ diye soruyor. „Bayagi gergin.“ „Bu beni sasirtmiyor. Anlatacaklarimi yapacagim. Sahitleri yok etmemle ve evraklari saklamamla su an bütün sorgularin burada gerceklesmesi yönünde talimatlar verebilme durumundayim. Bu benim verecegim karara bagli, ve siz bir cezalandirmayi hak ettiniz. Underhall´i sorgu´ya cekmeniz gerektigini düsünüyorum ve baska bir kimseyi de degil. Kendisine istediginiz kadar soru sorabilirsiniz, fakat kendisini üc eksik sahitlerin serbest birakilmasi nedeniyle sikistirin. Akliniza gelen suclamada bulunun. Kendisiyle isiniz bittigi zaman, geri geliniz. Bu hafta daha sonraki zamana ifade alinmasi icin yeni bir gün belirleyecegim ve mevzuyu ayrintilariyla inceleyecegim. Tutuklama dairesinin dosyasini da almaya calisin.“ Olabildigince hizli bir sekilde not aliyorum. „Ve simdi Pierce´le konusmama izin veriniz“ diyor, „Ve kendisine aci bir ders verin.“ Jack Underhall kisa boylu, kisa biyikli ve öz konusan bir insan. Bana sirket ile ilgili bilgi veriyor. Yöneticisi arastirilmasi zor olan PinnConn´a ait. Bu bina´da hizmetlerini sunan üc sirket arasindaki baglantilari kendisine soruyorum ve tamamen ayirt edilemez durumda. Yöneticisinden baslayarak sirket´ in yapisiyla ilgili bir saat konusuyoruz. Ürünler, satis miktarlari, piyasalar, subeler, personeller, hepsi bir noktaya kadar ilginc, fakat büyük kismi yararsiz. Ortadan kaybolan sahitlerin iki is sözlesmesinin feshini elime veriyor ve sirketten ayrilmalarinin bu davayla hic bir ilgisi olmadigini garanti ediyor. Kendisine üc saat boyunca sorular soruyorum, ondan sonra sorgulamayi sonlandiriyorum. Trent & Brent calisanlariyla en az üc günümü Cleveland´de gecirmeyi düsmanca fikirler besleyen taniklara karsi direnmeyi ve aksam bir evrak yiginini gözden gecirmeyi düsünüyordum. Fakat bu yeri bir daha görmemek üzere saat iki olmadan Deck´in incelemek istedigi yeni bir evrak yiginiyla terk ediyorum. Ve bu üc sahteker´ in benim ofisime gelmek zorunda olduklarinin, ifadelerinin de benim mahkeme salonumda ve benim hakimimin yakininda vermek zorunda olduklarinin bilincindeyim. Memphis´e dönüs yolculugu bana daha kisa geliyor. 35. Bölüm Deck´in kendisini bir yardimci avukat olarak tanitan bir kartviziti var. Yerel mahkemenin koridorlarinda geziniyor ve farkli hakimlerin karsisina ilk defa cikmayi bekleyen kücük sahtekerlerle iletisim kurmaya calisiyor. Elinde bir kagit bulunan ürkek bir adam seciyor ve tanismak icin ilk adimi atiyor. Deck bu kisa ve hizli müvekkil reklamina BussardTwostep adini veriyor. Bu politika sayesinde sehir mahkemenin karsisinda müvekkil avina cikan avukatlar aradiklari davalari basariyla buldular. Bana bu teknigin nasil uygulandigini göstermek amaciyla beni bir kere davet etti. Ben ise reddettim. Derrick Dogan bu teknigin hedef kisisi olarak öngörülmüstü, fakat bu is gerceklesmedi. Kendisi Deck´ e sordugunda: “Bir yardimci avukat nedir? Normalde her zaman bir stereotipik bir cevabi hazir olan Deck bu soruyu cevaplandiramadi. Ve hizli bir sekilde kacisa gecti. Fakat Dogan üzerinde Deck´ in ismi yazdigi kartviziti kendinde biraktiAyni gününün ilerleyen saatlerinde Dogan cok hizli süren bir genc ile carpisma yasadi.Dogan´ in Deck´e sehir mahkemesinin önünde gitmesini söylerken, Dogan St. Peters´in odasindan kartvizitte yazilan numarayi cevirdi. Benim gecilmesi zor bir sigorta evraklari labirintinin icerisinde mücadele verdigimde, Deck ofise gelen görüsmeyi karsiladi. Dakikalar sonrasi hastaneye dogru yol aldik. Dogan gercek bir avukat ile konusmak istiyordu, yardimci bir avukat ile degil. Bu benim ilk ve hastane´ de nerdeyse yasal ziyaretlerimden bir tanesi. Dogan´I kirilmis bir bacak, kaburgalar, el bilegi, kesikler ve yüzündeki eziklerle yalniz buluyoruz. Kendisi genc, yirmili yaslarda ve evlilik yüzügü tasimiyor. Gercek bir avukat gibi dava üzerinde calismaya basliyorum, rutin alisilmis uyarilarda bulunuyorum, özellikle sigorta sirketleriyle ilgili hic is yapmamayi ve hic kimseye hic bir sey söylememeyi. Olay sadece “Biz onlara karsi” ve sirketim sehirdeki diger sirketlerden daha fazla trafi davalarini isliyor. Deck gülümsüyor. Bana iyi bir sekilde ögretti. Dogan bir sözlesme imzaliyor ve bize hasta dosyasini görmemize izin veren bir yetki veriyor. Anlasilan siddetli agrilari var, bu yüzden fazla uzun kalmiyoruz. Ismi sözlesmenin icinde yaziyor. Birbirimizle vedalasiyoruz ve yarin bir daha görüsmeyi kararlastiriyoruz. Öglene dogru Deck´in eline kaza raporunun bir fotokopisi geciyor. Gencin babasiyla coktan konustu. Kendileri State Farm´ de sigortalilar. Bunu yapmamasinin daha yi olmasina ragmen sözlesme bildigi kadariyla elli bes bin dolara sinirli. Kendisi ve ogulu bu durum icin cok üzgün. Bu kazanin olmasina sevinen Deck, „hic bir sorun degil.“ diyor. Yirmi bes bin dolarin ücte biri sekiz bin dolar ve biraz bozuk para. Peabody´ de öglen yemegi icin Dux sminde güzel bir restoran´a gidiyoruz. Sarap iciyorum. Deck kendisine tatli ismarliyor. Sirketimizin tarihindeki en büyük ani. Üc saat boyunca yemek yiyoruz ve para harciyoruz. Cleveland´ de gecirdigim Pazartesinden sonra gelen persembe´ de ögleden sonra saat bes bucukta Kipler´ in mahkeme salonunda oturuyoruz. Leo F. Drummond´nun uzun bir günden sonra mahkemede bir yenilgiye daha ugramasi icin sayin hakim bu zamani secti. Kendisinin gelmesi savunma ekibini tamamliyor- bes´i de mahkeme salonunda bulunuyor ve olumsuzluklarla karsilasacaklarini bilmelerine ragmen kendini begenmis izlenimi birakiyorlar. Great Benefit´ in sirket avukat´ i Jack Underhall gelmis durumda, fakat diger beyler Cleveland´ de kalmayi tercih ediyorlar. Bunu kendilerine cok göremem. Kürsü´ den dogru sayin hakim „Sizi evraklar yüzünden uyarmistim, Sayin Drummond.“ Anlatmisti. Toplantiyi bes dakika önce baslatmis olmasina ragmen ve Drummond simdiden zorlaniyor. „Kendimi yeterince iyi ifade ettigimi saniyordum ve bu düsüncemi sizin de bildiginiz gibi size yazili bir sekilde verdim. Peki ne oldu?“ Bu büyük ihtimal Drummond´ nun sucu degil. Müvekkili kendisiyle oyun oynuyor ve Cleveland´ deki insanlara kendi fikrini söyledigine inaniyorum. Leo Drummond fazlaca özgüveni olan bir adam ve asagilamalari cok nadir durumlarda kabul edebilir. Ona neredeyse aciyorum. Kendisi neredeyse anayasa mahkemesinin bir milyonluk dolar davasinin icerisinde bulunuyor, geceleri tahminen sadece üc saat uyuyor, beyninde yüz isi birden düsünüyor ve su an günü gününe uymayan müvekkilinin yasadisi islerini savunmak icin bayagi hirpalaniyor. Kendisine neredeyse aciyorum. “Sayin hakim bunun özürü yok.” Diyor ve dürüstlügü inandirici. “Bu üc tanigin müvekkiliniz icin calismadigini ne zaman ögrendiniz?” “Pazar ögleni.” “Davacinin avukatini bilgilendirmeye calistiniz mi?” “Evet, calistim. Kendisini bulamadik. Havayolu sirketini bile aradik, fakat nafile (bosuna).” Greyhound ile denemeniz lazim di. Kipler büyük bir sov sergiliyor. Kafasini salliyor ve öfkeleniyor. „Buyrun, sayin Drummond.“ Diyor. Simdiye kadar konusmak zorunda kalmadim. Sayin hakim „Plan burada, beyler.“ Diyor. Bir sonraki Pazartesi burada sorgu icin toplanacagiz. Sikayet edilen kisi hasar bölümünün yönetici pozisyonundaki Richard Pellrod, hasar bölümünün baskani Everett Lufkin, tutuklama bölümünün baskani Kermit Aldy, idari bölümün baskani Bradford Barnes ve genel baskan M. Wilfred Keeley.“ Kipler istek listesini kendisine vermemi rica etti. Koridor´ un diger tarafindaki beylerin mahkeme salonunun havasini nasil soluduklarini hissedebiliyorum. „Hic bir mazeret, gecikmeler, ertelemeler. Onlar tabii ki kendi masraflarini tasiyarak seyahat edecekler. Sayin Baylor serbest birakildiklarini söyleyene kadar davacinin istegine göre sorgular icin hazir bulunacaklar. Sorgularin bütün masraflari, tutanak yazarinin ücreti dahil, Great Benefit tarafindan tasinacak. Simdilik sorgular icin üc gün sürecegini tahmin ediyoruz. Bunun haricinde davacilarin savunuculari icin evraklarin fotokopileri gelecek hafta´ nin carsamba gününden daha gec olmamak suretiyle, sorgulardan bes gün önce verilmesi gerekiyor. Evraklar düzgün bir sekilde fotokopi edilip ve kronoljik bir sekilde hazirlanmasi lazim. Bu görevleri yerine getirmemek agir cezalari beraberinde getirecek. Cezalarin konusu acilmisken sikayet edilen ksi´ nin Sayin Baylor´ un Cleveland´ e bosuna yapmis oldugu gezinin masraflarini ödemesini emrediyorum. Sayin Baylor Cleveland´e gidisi ve geri dönüsü iceren biletin masraflari ne kadar?“ „Dogruyu söyleyerek „Yedi yüz dolar.“ Diyorum. „Birinci sinif mi yoksa ekonomik tarife mi?“ „Ekonomik tarife.“ „Sayin Drummond sirketiniz Cleveland´e dört avukat gönderdi. Birinci sinif´ ta mi yoksa ekonomik tarifeyle mi uctular?“ Bir cocugun hirsizlik yaptigi zaman kivranmasi gibi Drummond T. Pierce´ e bir bakis atiyor. „Birinci sinif.“ „Bunu tahmin etmistim.“ „Birinci sinif biletin masrafi ne kadar?“ „Bin üc yüz.“ „Konaklama ve yeme icme icin ne kadar ödediniz, Sayin Baylor?“ Gercekte kirk dolar´ dan daha az. Fakat bunu mahkeme karsisinda itiraf etmek cok utanc verici olurdu. Bir Penthouse suite de cikmayi cok isterdim. Biraz abartarak, fakat paragöz olmadan „Yaklasik altmis dolar.“ diyorum. Onlarin odalari bir gece icin kesin yüz elli dolar tuttu. Kipler bunu aklinda tutuyor ve beynindeki hesap makinasi calismaya basliyor. “ Ne kadar zamandan beri yoldaydiniz? Her birinde iki saat.” “Olabilir.” Diyorum. „Saatte iki yüz dolardan bu sekiz yüz dolar eder. Baska masraflar var mi?“ „Bayan tutanak yazari icin iki yüz elli dolar.“ Her seyi not ediyor, topluyor, rakamlarini kontrol ediyor ve ondan sonra : „Sikayet edilene ceza olarak bes gün icerisinde iki bin dört yüz on dolar ödemesini emrediyorum. Eger para bes gün icerisinde Sayin Baylor´ a ulasmazsa, cek Sayin Baylor´a ulasana kadar bu miktar her gün ikiye katlanacak. Bunu anladiniz mi Sayin Drummond?” Gülümsemeden edemiyorum. Belini hafif bükerek Drummond yavasca ayaga kalkiyor ve ellerini aciyor. „Itiraz ediyorum.“ Diyor. Ici icini yiyor, fakat sinirine hakim. „Itiraziniz kayde alindi. Müvekkilinizin bes gün zamani var.“ „Sayin Baylor´in birinci sinifta uctuguna dair hic bir delil yok.“ Her seyi inkar etmek savunma avukatinin elinde. Kli kirk yarma onun islerinden bir tanesi. Bunun haricinde inkar etmek karli bir is. Fakat para müvekkili icin siradan bir konu ve Drummond bu taktigiyle bir sey basaramayacagini kabullenmesi lazim. „Cleveland´e gidis ve gelis anlasilan bin üc yüz dolar degerinde. Ve bu miktari müvekkiliniz ödemek zorunda. „Sayin Baylor saat bazinda aylik almiyor.“ „Bununla zamanin degersiz oldugunu mu söylemek istiyorsunuz?“ “Hayir.” “Söylemek istedigi sey benim is´e yeni baslamis herhangi bir avukat oldugum ve zamanim kendisinin veya arkadaslarinin kadar degerli olmadigini söylemek istiyor. “Ondan sonra kendisine saat basi iki yüz dolar ödeyecekler. Kendinizi mutlu sayabilirsiniz. Cleveland´ de gecirmis oldugu bütün saatlerin faturasini size cikartmayi düsündüm.” Drummond sinirli bir sekilde kollarini salliyor ve yine yerine oturuyor. Kipler kendisine bakiyor. Dairede bir kac ay calistiktan sonra büyük sirketlere karsi olan antisempatisini herkes biliyor. Diger durumlarda da cezalar almisti ve hukukcular arasinda bu konu hakkinda konusuluyor. Bunun icin cok sey gerekli degil. Tutanak yazarina bakarak “Baska bir sey daha var mi? soruyor. Herkesin benim de burada oldugumu bilmesi icin “Hayir, efendim.” Diyorum. Koridor´ un diger tarafindak komplocularin hepsi bas salliyor ve Kipler masaya vuruyor. Cabucak evraklarimi topluyorum ve mahkeme salonunu terk ediyorum. Aksam yemegim Dot ile birlikte yedigim bir ekmek icinden olusuyor. Günes yavas yavas arka bahcesindeki agaclarin ve yemek yemeyi reddeden Buddy´ nin de icinde bulundugu Fairlane´ in arkasinda kayboluyor. Donny Ray yüzünden disarida daha fazla zaman gecirdigini söylüyor. Vefat etmesi bir kac günlük mesele be Buddy´nin bu olayin üstesinden gelme tarzi arabasina saklanmak ve icki icmek. Her sabah bir kac dakikasini ogluyla geciriyor, odasini genelde aglayarak terk ediyor ve gün icerisinde herkesden kacmaya calisiyor. Bunun haricinde misafir oldugunda, genelde yanlarina oturmaz. Bu benim icin uygundur. Ve Dot icin de uygun. Dava ve Great Benefit´ in kararlarini ve hakim Kipler´in inanilmaz adil kararlarini, fakat bu konuya ilgisini kaybetti. Alti ay önce Cypress Gardens´ da tanistigim coskulu bayan mücadele etmekten pes etmis gibi görünüyor. Zamaninda her avukat´ in, yani her siradan bir avukat´ in, ben dahil, Great Benefit´ I dogruyu tesvik etmeye basarabileceginden emindi. Zamaninda bir mucize icin zaman vardi. Su an bütün ümitler kayboldu. Dot her zaman Donny Ray´yin ölümünden kendisini suclu tutacak. Great Benefit hakkini reddettikten sonra bana birden fazla kez bir avukat´ a gitmesi gerektigini söyledi. Bunun yerine mektuplari kendi yazmayi tercih etti. Great Benefit´ in dava tehditine karsi hizli bir sekilde taviz vereceginden ve tedavi masraflarini üstleneceginden su an cok eminim. Iki nedenden dolayi buna inaniyorum. Birincisi haksiz durumdalar ve bunu biliyorlar. Ve ikincisi tecrübesiz bir avukat olarak onlara dava actiktan sonra, bana yetmis bes bin dolar tutarinda bir karsilastirma teklif ettiler. Korkuyorlar. Avukatlari korkuyor. Cleveland´ deki tipler korkuyor. Dot bana bir fincan hizli hazirlanmis kofeinsiz kahve ikram ediyor, ondan sonra esine bakmak icin disariya cikiyor. Kahvemi evin arka tarafinda Donny Ray´ yin bulundugu oda´ ya götürüyorum. Odanin sag tarafinda battaniyenin altinda uyuyor. Tek isiklandirma köse´ de bulunan lamba. Pencereden serin hava esiyor ve sirtim pencereye dönük bir sekilde yanina oturuyorum. Komsuluk sakin ve oda´ da bir ses duyulmuyor. Vasiyetnamesi mirasin tümünü annesine veren basit iki paragraftan olusan bir evrak. Ne bir mülkü yok, ne bir borcu var ve vasiyetname gereksiz. Fakat bu sayede kendisini daha iyi hisetti. Cenaze törenini de planladi. Dot gerekli hazirliklari yapti. Tabut tasiyicilardan biri olmami istiyor. Iki aydan beri zaman zaman okuudugum kitabi elime aliyorum. Dört kisaltilmis bir roman´dan olusan bir kitap. Otuz senelik ve ev´de az sayida bulunan kitaplardan bir tanesi. Her zaman ayni yerde birakiyorum ve her ziyaret edisimde bir kac sayfa okuyorum. Inliyor ve biraz hareket ediyor. Bir gün buraya gelip Donny Ray´ in uyunmadigini fark edince ne yapacagini merak ediyorum. Ben Donny Ray´ in yaninda otururken, bizi yalniz birakiyor. Bulasik yikadigini duyabiliyorum. Buddy su an evdeymis gibi görünüyor. Bir saat okuyorum ve ara sira Donny Ray´ ye bakiyorum. Uyandiginda sohbet edecegiz, belki televizyonu da acarim. Her ne istiyorsa. Oturma odasinda yabanci bir ses duyuyorum, ondan sonra biri kapiya tikliyor. Kapi yavasca aciliyor ve kapi´ da duran genc adami taniyabilmek icin bir kac saniye´ye ihtiyacim var. Kapi´da duran ve ev ziyareti yapan Dr. Kord. Tokalasiyoruz ve sessizce yatagin ucunda sohbet ediyoruz, ondan sonra üc adim pencereye dogru ilerliyoruz. Halen fisildayarak sanki sürekli buralari geziyormus gibi „Burada yakinlardaydim“ diyor. „Buyrun.“ Diyorum ve tek olan sandalye´ ye isaret ediyorum. Sirtimizla pencereye dogru oturuyoruz, diz dize ve nerdeyse iki metre uzakliktaki yatagin icinde bulunan ölecek olan cocuga bakiyoruz. „Ne zamandan beri buradasiniz?“ diye soruyor. „Yaklasik iki saatten beri. Dot ile birlikte aksam yemegi yedik.“ „Uyandi mi?“ „Hayir.“ Yari karanlik ve hafif esen bir oda´ da oturuyoruz. Saatler hayatimizi belirliyor, fakat su an her türlü zaman bilincimizi kaybetmis durumdayiz. Nerdeyse sessiz bir sekilde “Ben düsündüm.” Diyor Kord. “Dava hakkinda. Ne zaman olacagindan haberiniz var mi?“ „Sekiz subatta.“ „Bu kesin mi?“ „Öyle gibi görünüyor. „Jüri üyelerine verilen yazili veya video´ lu sorgulamanin yerine kendi konusmamin daha iyi bir izlenim birakacagini düsünmüyormusunuz?“ „Tabii ki öyle olduguna inaniyorum.“ Kord uzun senelerden beri calisiyor. Davalar ve sorgular hakkinda bilgisi var. Öne dogru egiliyor ve dirseklerini dizlerine yasliyor.“ O zaman sorguyu unutalim. Ifademi mahkeme salonunda bulunarak kendim verecegim ve size bir fatura göndermeyecegim.“ „Bu cok cömertce.“ „Rica ederim. Yapabilecegim en az sey bu.“ Uzun zaman bu konuyu düsünüyoruz. Arasira mutfaktan kücük bir gürültü geliyor, fakat bunun disinda ev sessiz. Kord icin uzun sohbet molalari bir sorun degil. Sonunda „Su an ne yapacagimi biliyor musunuz? Diye soruyor. „Neyi?“ „Insanlari inceliyorum, ondan sonra onlari ölüme hazirliyorum.“ „Neden onkoliji bölümüne karar verdiniz?“ Gercegi duymak istiyor musunuz?“ „Tabii ki, neden olmasin?“ „Cok basit. Onkologlar´a karsi talep var. Talep diger uzmanlik alanlarindaki gibi cok büyük degil. “Bir kimselerin bunu yapmasi gerektigini tahmin ediyorum.” “Durum aslinda o kadar kötü degil. Isimi seviyorum.” Bir an susuyor ve hastasini inceliyor. “Bir hastanin tedavi edilmemesini görmeye tahammül etmek beni olumsuz etkiliyor. Kemik naklili bu kadar pahali olmasaydi, o zaman belk bir seyler yapabilirdik. Zamanimi ve isimi ücretsiz bir sekildesunmaya hazirdim, fakat bu yine de iki yüz bin dolarlik bir müdahale. Ülke´de hic bir hastane bu kadar para hediye edemez.” “Ve bu yüzden sigorta sirketlerinden nefret ediyorsunuz, degil mi?” “Evet, bu öyle söylenilebilir. Uzun bir mola´ dan sonra: “Onlardan intikam almak zorundayiz.” “Calisiyorum.” “Evli misiniz? “ diye soruyor, ondan sonra dimdik oturuyor ve saat´ e bakiyor. “Hayir. Ve siz?” “Hayir, bosanmis. Birlikte bir bira icelim.” “Peki, nerede?” “Murphy´ sin Oyster Bar´ini taniyor musunuz?” “Tabii ki.” “Biz orada bulusuyoruz.” Donny Ray´in yanindan ayak parmaklari uclarinda geciyoruz, sallanarak ve sigara icerek ön veranda da oturan Dot´ dan bu seferlik icin veda ediyoruz. Telefon tesadüfen gece üc´ ü yirmi gece caldiginda, tesadüfen yine uyuyorum. Donny Ray ya öldü veya bir ucak düstü ve Deck büyük kar pesinde. Bu saatte baska kim arayabilir? Telefonun diger ucundan „Rudy mi?“ diye tanidik bir ses duyuluyor. „Bayan Birdie?“ diyorum, oturuyorum ve isik tusunu bulmaya calisiyorum. „Sizi bu kadar uygunsuz bir zamanda aramak zorunda kaldigim icin cok özür dilerim.“ „Sorun degil. Nasilsiniz?“ „Ah, bana karsi o kadar bayagisiniz ki.“ Gözlerimi kapatiyorum, derin nefes aliyorum ve kendimi yatagima birakiyorum. Bu beni neden sasirtmiyor? Benden beklenildigi icin „Kim bayagi?“ diye soruyorum. Bu saatte empati göstermek cok zor. Sanki bir siralama yapmis gibi „Iclerinde en bayagi olani, June.“. „Benim ev´ de bulunmami istemiyor.“ „Siz Randolph ve June´ nin yaninda mi yasiyorsunuz?“ „Evet ve bu cok korkuc. Sadece korkunc. Bir sey yemeye korkuyorum.“ „Neden?“ „Icine zehir katmis olabileceginizden.“ „Beni lütfen dinleyiniz, Bayan Birdie.“ „Ben ciddiyim. Herkes benim ölmem bekliyor. Istediklerini onlara veren yeni bir vasiyetname imzaladim. Bunu Memphisdeyken´e yaptim. Ve Tampa´ya geldikten sonra, bir kac gün gercekten güzel davranislar sergilediler. Cocuklar sürekli iceriye dogru bakiyorlardi. Bana cicek ve cikolatalar getirdiler. Ondan sonra bir doktor´un beni iyice muayene edebilmesi icin, Delbert beni bir doktor´a götürdü. Muayeneyi tamamladiktan sonra benim cok iyi bir durumda oldugumu söyledi. Sanirim siz baska bir sey beklediniz. Doktor´ un söylemis oldugundan hayal kirikligina ugramis gibi görünüyorsunuz. Ve gece sonrasi her sey degisti. June yine o gercekte oldugu gibi basit bir bayan oldu. Randolp yine Golf oynamaya gitti ve hic bir zaman ev´de degil. Delbert ise sürekli köpek kosusunda. Vera June´ den nefret ediyor, June de Vera´ dan nefret ediyor. Biliyor musunuz, cogunun isi olmayan torunlar kayboldu?“ „Bu saatte neden ariyorsunuz, Bayan Birdie ?“ Cünkü, gizli bir sekilde telefon etmem gerekiyor. Dün June bana telefonu kullanmamin yasak oldugunu söyledi, ben de bunun üzerine Randolphe gittim ve Randolph bana telefonu günde iki kez kullanabilecegimi söyledi. Evimi özlüyorum, Rudy. Her sey yolunda mi?“ „Her sey mükemmel, Bayan Birdie.“ „Burada daha fazla dayanamayacagim. Beni kücücük bir küveti olan kücük bir yatak odasina soktular. Cok yerimin olmasina aliskinim, Rudy, bunu biliyorsunuz.“ „Evet, Bayan Birdie.“ Yanina gelmemi ve kendisini almami teklif etmemi bekliyor, fakat bunun icin cok erken. Gideli henüz bir ay olmadi. Bu kendisi icin cok iyi. “”Ve Randolph bana noter tasikli bir yetkiyi imzalamam icin yalvariyor. Buna ne diyorsunuz?” “Müvekkilerime hic bir zaman bu tür bir yetkiyi imzalamalarini tavsiye etmiyorum, Bayan Birdie. Bu iyi bir fikir degil.”Böyle bir sorunla karsi karsi kalan hic bir müvekkilim olmadi , fakat sizin durumunuzda bu fena bir durum. Zavalli Randolph. Yirmi milyon dolarlik miras´ a konmak icin bayagi bir ugras veriyor. Gercegi ögrendigi zaman ne yapacak? Bayan Birdie kendisinin su an cok iyi bir durumda olmadigini düsünüyor. Sadece biraz sabirli olmasi gerekiyor. “Vallahi, tam olarak bilmiyorum….” Sesinin tonu degisiyor. “Imzalamayin, Bayan Birdie.” “Ve bir sey daha var. Dün Delbert- ah oradan biri geliyor. Bitirmek zorundayim.” Telefonun diger ucunda ahize yerine carpiliyor. June´ nin Bayan Birdie´ yi izinsiz bir telefon görüsmesi icin bir deri kayisla nasil dövdügünü görebiliyorum. Telefon görüsmesini önemli bir olay gibi görmüyorum. Nerdeyse keyfi yerindeydi. Eger Bayan Birdie evine geri dönmek isterse, o zaman kendisini almaya giderim. Yeniden uyuyabiliyorum. 36. Bölüm Hapishane´ nin numarasini ceviriyorum ve Bobby Ott´u ilk ziyaret ettigimde konustugum hanimefendiyi soruyorum. Yönetmelige göre bütün ziyaretciler kendisine bildirilmesi lazim. Kendisini sorguya cekmeden önce, kendisiyle bir daha konusmak istiyorum. Bilgisayar sistemine nasil bir seyler verdigini duyabiliyorum. „Bobby Ott artik burada degil.“ diyor kendisi. „Efendim?“ „Üc gün önce serbest birakildi.“ „Bana daha on sekiz günü oldugunu söylemisti. Ve bu bir hafta önceydi.“ „Sansiniza, su an kendisi burada degil.“ Saskinlik icerisinde „Peki nereye?“ diye soruyorum. „Saka mi yapiyorsunuz? Diye soruyor ve telefonu kapatiyor. Ott kayboldu. Bana yalan söyledi. Kendisini bulabildigimiz icin, sansliydik ve su an yine kayiplara karisti. Korktugum telefon görüsmesi sonunda Pazar sabahi gerceklesti. Ev bana aitmis gibi Bayan Birdie´ nin terasinda oturuyorum, Pazar günün gazetesini okuyorum, kahve iciyorum ve bu güzel günün tadini cikartiyorum. Arayan Dot ve bana kendisini bir saat önce buldugunu anlatiyor. Dün aksam uyudu ve bir daha uyanmadi. Sesi biraz titriyor, fakat buna ragmen duygularina hakim. Biraz sohbet ettikten sonra bogazimin kuru oldugunu hissediyorum ve gözlerimin yasardigini fark ediyorum. Kullandigi kelimelerden rahatliga kavustugunu anliyorum. Birden fazla kez „Kendisi su an daha iyi durumda.“ Ne kadar üzgün oldugumu kendisine iletiyorum ve ögleden sonra kendisini ziyaret edecegime söz veriyorum. Arka bahce´ den hamaga dogru ilerliyorum ve bir mese agacina yaslanip gözyaslarimi yanagimdan siliyorum. Hamagin kenarina oturuyorum, ayaklarim yere basarak ve basim egik olarak ve bir cok dualarimin sonuncusunu Donny Ray icin söylüyorum. Hakim Kipler´ i evinde ariyorum ve kendisini bilgilendiriyorum. Cenaze töreninin yarin öglenleyin saat iki´ de gerceklesmesi soruna neden oluyor. Great Benefit calisanlarinin sorgusu sabah saat dokuz´ da gerceklesecek ve hafta´ nin büyük kismi sürecek. Cleveland´ deki tiplerin sehir´ de oldugundan eminim. Tahminen Drummond´ nun ofisinde oturuyorlar ve videokameralar karsisinda denemeler yapiyorlar. Bu onun titizlik ve düzen prensibine uygun olurdu. Kipler ise benim yine de saat dokuz´ da gelmem gerektigini söylüyor, ondan sonra islere kendisinin bakacagini temin ediyor. Kendisine bunu yapmaya hazir oldugumu söylüyorum. En azindan hazir olmam gerekiyor. Her tanik icin akla gelebilecek sorulari yazili bir sekilde hazirladim ve hakimin kendisi de tavsiyelerde bulundu. Deck´de bunlari ayni sekilde gözden gecirdi. Yarin iki önemli ifade alacagi icin Kipler bu sorgulari muhtemelen erteleyecegini ima ediyor. Su an nerdeyse hersey uygun. Black´ lere vardigimda bütün komsular yas tutmak icin biraraya geldiler. Arabalar caddenin kenarinda tampon mesafesi birakarak park edildi. Yasli adamlar ön bahcede bekliyorlar ve veranda´ da oturuyorlar. Gülerek bas salliyorum ve insanlarin arasindan ev´e dogru gidiyorum. Bu sirada Dot´ u mutfak´ ta buzdolabinin karsisinda buluyorum. Ev tiklim tiklim dolu. Mutfak masasi ve masanin bütün bos yerleri ezmeler, sufleler ve ici firinda pisirilmis tavuklariyla dolu „Tupper“ kutulariyla kapli. Dot ve ben birbirimizi yavasca kucakliyoruz. Cok üzgün oldugumu söyleyerek kendisine bassagligi dileklerimi iletiyorum ve Dot ise kendisini ziyaret ettigim icin tesekkür ediyor. Gözleri kip kirmizi fakat aglamaktan bikmis oldugunu hissediyorum. Bütün yiyecekleri göstererek bana ikram´ da bulunuyor. Yiyecekleri bir kac komsu bayanlara birakiyorum. Aniden acikiyorum. Büyük bir karton tabagina tavuk, pisirilmis fasulye ve salata doldurarak yalniz kalabilecegim ev´ in arkasindaki kücük teras´a götürüyorum. Buddy arabasinda oturmuyor. Tahminime göre Dot Buddy´ nin kendisini mahcup duruma düsürmemek icin yatak odasina kilitledi. Yemegimi yavasca yiyorum ve aralikli olan mutfak ve oturma odasi pencerelerinden gelen kisik seslere kulak veriyorum. Tabagim bosaldiginda bir daha dolduruyorum ve yeniden teras´ a cekiliyorum. Bir kac dakika sonra bana tuhaf bir sekilde tanidik gelen genc bir bey yanima oturuyor. „Ismim Ron Black“ diyor ve yanimdak sandalye´ ye oturuyor. „Ikiz kardesi“. Kendisi zayif ve dinc ve fazla uzun boylu degil. „Sizi tanidigima cok sevincliyim.“ Diyorum. „O zaman avukat sizsiniz, degil mi? Elinde bir Cola kutusu tutuyor. „Evet, o benim Rudy Baylor. Agabeynizin basina gelenler icin cok üzgünüm.” “Tesekkür ederim.” Dot ve Donny Ray´ in Ron ile ilgili ne kadar nadir konustuklarinin bilincine variyorum. Ev´I lise´ yi bitirdikten kisa bir sure sonra terk etti, uzaklara gitti ve onlardan uzak durdu. Belli bir dereceye gore anlayabiliyorum. Icinden konusmak gelmiyor. Cümleleri kisa ve zorlanmis (zoraki), fakat kemik nakli konusunu yine de aciyor. Benim zaten gercek olarak gördügüm kardesini kurtarmak amaciyla ilik bagisinda bulunmaya hazir oldugunu ve Doktor Kord´ un kendisinin en ideal bagisci oldugunu söylemesini onayliyor. Bir kac ay icerisinde bunlari bir jüri´ ye anlatmak zorunda oldugunu söylüyorum ve kendisi bunu sevincle yapacagini söylüyor. Davayla ilgili bir kac sorulari var, fakat bu dava´ nin kendisine ne kadar cok para getireceginin merakini göstermiyor. Kendisinin cok üzgün oldugundan eminim, fakat bu üzüntünün üstesinden gelebilecegine inaniyorum. Ikiz kardeslerin yapmis olabilecekleri saka ve oyunlarla ilgili hos hikayeler dinlemek icin cocukluk yillarina uzanan kapiyi araliyorum. Kendisi bu ev´ de yetisti ve gecmisinin kendisine bir yarar getirmeyecegi apacik. Cenaze töreni yarin saat iki de gerceklesecek ve Ron Black´in Houston´ a gitmek üzere ucakta oturdugundan eminim. Ziyaretci sayisi bir azaliyor bir cogaliyor ve yemekler oldugu gibi kaliyor. Ron´ un sicak bir Cola ictigi esnada iki parca cikolatali pasta yiyorum. Iki saat bos oturmaktan sonra yoruluyorum. Müsade isteyerek arabamla uzaklasiyorum. Mahkeme salonunun diger tarafinda Leo F. Drummond´ nun etrafinda oturan ciddi yüz ifadeleri olan koyu giysili beyler oturuyor. Ben hazirim. Biraz ürkek, titreyerek ve heyecanli, fakat sorular hahazirlanmis ve bekliyorlar. Eger tamamen takilacak olursam sorulari yine okuyabilirim ve onlarin bu sorulari cevaplamalari icin kendilerini zorlayabilirim. Bu büyük sirketseflerinin ürkek bir sekilde oturmalarini izlemek cok sevindirici bir görüntü yaratiyor. Kendilerine ekiksiz bir sekilde burada bulunmalari gerektigi ve kendileriyle isimin bitmesine kadar burada saat ve günlerce burada bulunmalari gerektigi söylendiginde genel anlamda Drummond, benim, Kipler ve avukatlar icin ve bu dava´ ya özel ne kadar agir sözler kullandiklarini düsünebiliyorum. Kipler masasina oturuyor ve ilk olarak bizim dava´ nin islenmesi üzerine anonsunu yapiyor. Hakimin istedigi zaman gelip katkisini yapabilmesi ve Drummond´ yu oyalayabilmesi icin sorgulari yakinlarda ve bos bir vaziyette duran mahkeme salonunda gerceklestirecegiz. Bize bir sey söylemek istedigi icin bizi ön tarafa dogru cagiriyor. Ben Kipler´ in sag tarafina oturuyorum, Trent & Brent calisanlarinin dördü ise sol tarafina oturuyorlar. Kipler tutanak yazarina emir vererek „Bu tutanaga ait degil.“ diyor. Bu resmi anlamda bir ifade kaydi degil. „Sayin Drummond dün sabah Donny Ray Black´ in vefat ettigini biliyor musunuz?“ Drummond ciddi bir sekilde “ Hayir, efendim.” Diye cevap veriyor. “Cok üzgünüm.””Cenaze töreni bu ögleden sonra gerceklesecek ve bu sorun yaratiyor.Sayin Baylor naas tasiyicilarindan bir tanesi. Aslinda su an aile´ nin yaninda bulunmasi gerekiyor. “Drummond ayaga kalkiyorve once bana, sonra Kipler´ e dogru bakiyor. “Bu sorgulari erteleyecegiz,. Adamlarinizin gelecek Pazartesi burada, yani ayni zaman ve ayni yer´ de olmalarini saglayin. “Kipler Drummond´ ya göz kirpiyor ve yanlis cevabi bekliyor. Great Benefit´ in bes önemli kisilikleri dolu olan termin takvimlerini yeniden düzenlemeleri icin ve gelecek hafta Memphis´e bir daha gelmeleri icin zorlaniyorlar. Saskin bir sekilde “Neden yarin baslayamayiz?” diye Drummond soruyor. Bu cok gecerli bir soru. “”Bu makeminin basinda ben varim, Sayin Drummond Delil kaydini yönetmekle görevliyim ve dava´ yi yönetmeyi düsünüyorum. “ “Eger sizing icin uygunsa ve sizinle gercek anlamda tartismak istemiyorum , fakat sizing varliginiz durusmalarda sanirim gerekmiyor. Bu büyük beyler sadece büyük zorluklar altinda burada bulunabildiler . Bu gelecek hafta belki mümkün olmayacak. “Bu Kipler´ in tam duymak istedigi sey. “Ah, Sayin Drummond siz burada olacaksiniz. Gelecek Pazartesi saat tam dokuz´ da burada olacaksiniz. “ “ Size saygi duymama ragmen bunu adil bulmuyorum.”Adil bulmuyor musunuz?”Bu sorgular iki hafta önce Cleveland´ de gerceklesebilirdi. Fakat o zaman müvekkilleriniz oyunlar oynamak zorundalardi.” Bu tür mevzular bir hakim´ in sinirsiz karar yetkisine kalmis ve buna karsi itiraz etmek icin bir imkan yok. Kipler Drummond´ yu ve Great Benefit´ I cezalandiriyor ve benim mütevazi görüsüme göre biraz haddini asiyor. Fakat bir kac ay icinde burada bir dava gerceklesecek ve hakim pozisyonunu koruyor. Kendisinin bu dava´ da söz sahibi oldugunu bu ünlü avukat´ a bildiriyor. Bu durum benim icin uygun olabilir. Memphis´ in bir kac mil uzakliginda bulunan kücük bir kasaba kilisesinin arkasinda Donny Ray Black son yolculuguna ugurlaniyor. Sekiz naas tasiyicilarindan biri oldugum icin aile fertlerinin oturdugu sandalyelerin arkasinda durmam emrediliyor. Hava serin ve gökyüzü parcali bulutlu, bir cenaze töreni icin tam uygun bir gün. Son katilmis oldugum cenaze töreni babaminkiydi ve caresiz bir sekilde düsünmemek icin gayretliyim. Kalabalik cadirin altinda toplaniyorve genc rahip incili okumaya basliyor. Ciceklerle cevrili gri tabut´ a bakiyoruz. Dot´ un sessizce aglamasini duyabiliyorum.Ron´ un yaninda outran Buddy´ yi görebiliyorum. Baska bir yere bakiyorum ve bu yeri düsünmemeyi ve baska bir sey´I hayal etmeye calisiyorum. Ofis´ e geri döndügümde Deck bir sinir küpü. Arkadasi Butch özel bir detektif ve masa´ da oturuyor ve dar bogazli kazaginin altinda kalin kol adeleleri görülüyor. Kirmizi yanaklari, sivri Cowboy cizmeleri olan ve dövüsleri seven bir adam görünümünde. Deck bizi tanistiriyor, Butch´ I müvekkil olarak tanitiyor, ondan sonra bana mesaji olan bir bloknot uzatiyor. “Herhangi önemsiz mevzulari konusun, olur mu?” Cenaze töreni nasildi?” kolumu tutarak ve Butch´in bekledigi masaya götürerek söylüyor. “Cenaze törenleri her nasil ise.”diyorum ve iki beyleri inceliyorum. “Aile ne durumda? Diye Deck soruyor. “Duruma gore. Butch cabucak ahize´ nin kapagini cikartiyor ve icini gösteriyor. Deck ben ahize´ nin icine bakarken “Sanirim cocuk su an cok daha iyi durumda, siz de öyle düsünmüyor musunuz? Diye soruyor. Butch´ un parmaklari duvar´ in icerisinde bulunan kücük, yuvarlak ve siyah bir cisime uzaniyor. Kendisine sadece bakiyorum. “Cocugun su an daha iyi bir durumda oldugunu düsünmüyor musunuz? Deck sesli bir bicimde tekrarliyor ve omurgalarima bir darbe vuruyor. “Evet tabii ki. Su an kesin daha iyi durumda. Fakat yine de üzgün.“ Butch´ in ahize´ yi nasil zeki bir sekilde birlestirdigini görüyoruz, ondan sonra ben ne yapmam gerektigini biliyormusum gibi omuzlarini silkiyor.“Asagi gidelim ve bir kahve icelim“ diyor Deck. Karnimda büyük bir dügümle „Iyi bir fikir.“ Diyorum. Yol´ da duruyorum ve kendisine bakiyorum. „Allah askina bu ne anlama geliyor?“ „Bu tarafa dogru gidelim“ diyor Deckve asagidaki yol´ a isaret ediyor. Bir kac blok uzakliginda kücük bir cafe bulunuyorve yol´da bir söz söylemeden ilerliyoruz. Gözetleniyormus gibi bir köse´ ye saklaniyoruz. Olay cabuk bir sekilde aciklanabiliyor. Bruiser ve Prince kaybolali Deck v eben sürekli endise icerisinde FBI´ yi düsündük. Bizi bulup bize bir kac sorular soracaklarini tahmin ettik. Bir cok kez FBI´ yi konustuk. Bunun haricinde benim bilgim olmadan Butch´i mevzu´ ya ortak etti. Ben Butch´ a hic bir durumda güvenmezdim. Butch bir saat once ofisimiz geldi Deck kendisini sessizce telefonlarimizin incelenmesi icin rica da bulundu. Butch telefonlarin gizli dinleme aletleri konusunda bir uzman olmadigini itiraf etti, fakat yine de biraz tecrübe sahibi. Bu aletler kolay bulunabilinir. Her üc telefonda ayni dinleme aletleri. Daha fazla dinleme aletleri arayisina girmislerdi, fakat ondan sonra beni beklemeye karar verdiler. „Daha fazla dinleme aletleri mi?“ diye soruyorum. „Evet, ofis´ in her yerinde bulunan ve telefonda konusulamayanlari kücük mikrofonlarla kayit eden cihazlar.“ Diye Butch söylüyor. “Bu cok basit. Biz sadece her santim kare´ yi büyütec ile aramak zorundayiz.” Deck´ in elleri ciddi bir sekilde titriyor. Bizim telefonlarin biriyle acaba Bruiser ile konusup konusmadigini kendi kendime soruyorum. “Eger daha fazla bir sey bulabilirsek o zaman ne olacak? Diye soruyorum. Kahvemizden henüz bir yudum icmedik. ”Yasalara gore bu aletleri kaldirabilirlr.” Diye Butch anlatiyor. Fakat onlarin söylediklerini de önemseyebilirsiniz. Bir kac manevralarla bu adamlari yenmeye calisin.” Bu aletleri yok edersek ne olur?” “O zaman FBI´ yin adamlari bu sizing bu cihazlari buldugunuzu ögrenmis olacaklar. Bunun üzerine onlar daha da süphelenecekler ve farkli kontrol önlemlerini artiracaklar. Sanki hic bir sey olmamis gibi davranmak en iyisiymis gibi geliyor bana. “Konusmasini iyi biliyorsunuz.“ Deck alnindaki teri siliyor ve bana bakmaktan kaciniyor. Onun yüzünden bayagi heyecanliyim. „Bruiser Stone ´ i taniyor musunuz?“ diye Butch´ a soruyorum. „Tabii ki. Kendisi icin calistim.” Bu beni hic sasirtmiyor. “Iyi” diyorum ondan sonra Deck´ e bakiyorum. “Bizim telefonumuzla Bruiser ile konustunuz mu?” Kendisi „Hayir.“ Diyor „Kayboldugu günden beri Bruiser ile konusmadim.“ Butch´ un karsisinda susmam icin bu yalani bana anlatiyor. „Baska dinleme aletlerinin bulunup bulunmadigini yine de bilmek istiyorum.“ Diye Butch´ e söylüyorum. „Disaridakilerin ne kadar ögrendiklerini bilmek cok iyi olurdu.“ „Ofisi aramak zorundayiz.“ „O zaman ofis´ i arayalim.““Bana uygun.Masalar, calisma masalari ve sandalyelerle basliyoruz. Kagit cöpünün, kitaplarin, saatlerin ve saire icerisine bakalim. Bu dinleme cihazlari üzümden daha kücük olabilirler. “”Bizim aradigimizi ögrenebilirler mi?” Deck fazlasiyla ürkek bir bicimde soruyor. “Hayir. Ikiside alisilmis bir bicimde isi konusuyorlar.Ben hic bir sey söylemeyecegimve onlar benim orada bulundugumu bilmeyecekler.Eger bir sey buldugunuz zaman bir el isaretinde bulunun.” Kahve´ yi aniden korkunc bir yere dönüsen ofisimize götürüyoruz. Dikkatli bir sekilde masalari ve sandalyeleri cevirirken Deck ve Derrick Dogan´ in davasiyla ilgili basit bir sohbet baslatiyoruz. Dinleyen ve biraz akli olan herkesin asil konu´ yu düsünmedigimizi ve bir seyler saklamak istedigimizi anlayabilmesi lazim. Bört ayak üzerinde apaliyoruz. Kagit cöpünün icini kurcalayip dosyalar ariyoruz. Kalorifer borularini ve pervazlari kontrol ediyoruz. Ilk defa bu kadar az mobilya ve aletlerimizin bulunduguna mutluyum. Dört saat ariyoruz ve hic bir sey bulamiyoruz. Sadece telefonlarimiz dinlendi. Caddenin biraz ilerisinde Deck v eben Butch´ e bir porsiyon makarna hediye ediyoruz. Gece yarisinda yatakta yatiyorum ve uyuyabilme ikanini artik düsünmüyorum. Gazetenin ilk baskisini okuyorum ve ara sira telefonuma bakiorum. Kendime sürekli bu telefon´ un icerisine bir dinleme cihazi koyma zahmetine girmeyecklerini söylüyorum. Bütün öglenleyin ve bütün aksam boyunca gölgeler gördüm ve sesler duydum.Ardi ardina tüylerim diken diken oldu. Yemek yiyemiyorum. Gözetlendigimin farkindayim. Sorulmasi gereken tek soru: Ne kadar yakinlar? Ve bana ne kadar yakin olacaklar? Ilanlar disinda gazete´ de her kelimeyi okuyorum. Sarah Plankmore Wilcox dün 3,5 kg agirliginda bir kiz cocugu dünya´ ya getirdi. Kendisi icin cok iyi. Kendisinden artik nefret etmiyorum. Donny Ray vefat edeli bütün insanlara karsi daha iyimser davraniyorum. Tabii ki Drummond ve igrenc müvekkilleri disinda. PFX Freights kis oyunlarinda henüz yenilgiye ugramadi. Kendisini bütün maclara gelmesi icin zorlayip zorlamadigini merak ediyorum. Her gün nikah haberlerini okuyorum ve iyimser olmadigim halde özellikle de bosanma dilekcelerini. Esini yine dövdügü icin Cliff Riker´ in tutuklanip tutuklanmadigini ögrenmek icin tutuklama listesini okuyorum. 37. Bölüm Evraklar sirketimizin ön tarafina yan yana dizilmis olan kapatmali dört kiralanmis sandalyeleri kapliyor. Düzgün ve kronolojik siralamaya göre bir yigin seklinde hazirlanmis, hepsi isaretlenmis, numaralanmis ve bilgisayar sisteminde kayit edilmis. Ve hafizaya alinmis. Bu evraklari o kadar cok okudum ki her bir kagidin üzerinde ne yazildigini ezbere bilecek sekilde. Dot´ un bana vermis oldugu evraklar 221 sayfalar´ dan olusuyor. Sözlesme mahkeme karsisinda sadece bir evrak olarak gecerli olacak, fakat bu sözlesme 30 sayfa iceriyor. Great Benefit´ in simdiye kadar sunmus oldugu evraklar 748 sayfa´ dan olusuyor. Bunlarin bir kaci Black materyallerin bir fotokopisi. Deck de bu evraklarla sayisiz saatler gecirdi. Hasar dosyasinin kapsamli analizini yazdi ve isin büyük kismini bilgisayarda halletti. Sorgularda bana yardimci olacak. Evraklari düzenli bir sekilde muhafaza etmek ve ihtiyacimiz olan evraklari bulmayi saglamak onun isi. Bu tür is´ ten kendisi pek memnun degil, fakat bana yardimci olmak icin cok istekli. Great Benefit´I yakaladigimizdan emin, fakat bu davanin benim göstermis oldugum emege layik olmadigindan da emin. Sanirim Deck´ in dava kabiliyetlerime en az bir güveni yok. Jüri olarak sectigimiz on iki kisi icin elli bin dolar´ in bir servet oldugunu biliyor. Pazar aksami ofisimde bir bira iciyorum ve masamdaki materyalleri sürekli gözden geciriyorum. Burada bir seyler eksik. Deck hasar bölümünün calisani, Jackie Lemancyzk´ in hakki redd etmek gibi bir yetkisi olmadigindan emin. Isini yapti, ondan sonra dosya´ yi hasar bölümüne iletti. Hasar böülümü ve tutuklama bölümü arasinda belli bir isbirligi söz konusu ve dosya notlari yapiliyor. Donny Ray´ in ve tahminen binlerce diger kisilerin haklarini geri cevirmek yönünde bir sistem vardi. Bunu ögrenmek zorundayiz. Derin düsünceler ve ayrintili tartismalar sonrasinda sirketimin personeliyle M. Wilfred Keeley, sube müdürünu, ilk olarak sorguya cekmeye karar verdim. En yogun egoyla baslamayi, sonra asagi dogru calismayi düsündüm.Keeley elli alti yasinda, sicak bir gülümsemesi olan saglikli ve dinc bir insan. Kendisine ilk olarak söz hakki verdigim icin bana tesekkür ediyor. Oldugunca cabuk bir sekilde ofisine geri dönmek zorunda. Masada bir kot pantolunu, bir gömlek, beyaz coraplar ve spor ayakkabilari icerisinde oturuyorum. Masanin diger tarafinda mevcut olan siyah tonlar güzel bir karsitlik olusturmasina ragmen Deck bu olayi saygisiz olarak nitelendiriyor. Iki saat´ in sonrasinda Keeley bana bir sonuc sunuyor ve bir süre para hakkinda konusmaya basliyoruz. Deck rakamlari gözden geciriyor ve bana ardi ardina sorular yöneltmeye basliyor. Drummond ve üc arkadasi bir kac notlari degis tokus ediyorlar ve bunun haricinde bayagi sikilmisa benziyorlar. Kipler yan tarafta bulunuyor ve dilekceler hakkinda karar veriyor. Keeley Great Benefit alehinde olan henüz sonuclanmamis olan bir kac davalardan haberdar.Bir müddet bu davalar, isimler, mahkemeler, digger avukatlar, ve benzeri olgular hakkinda konusuyoruz. Bu davalarin hic birinde kendisini bir sorguya cekmek zorunda kalmadi. Great Benefit´ e dava acmis olan diger avukatlarla sohbet etmek icin sabirsizlaniyorum. Evraklari ve dava stratejilerini karsilastirabiliriz. Bir sigorta sirketini yönetmek ´teki etkileyici husus ne sözlesmelerin satilmasi ne de hasar onarimi. Asil güzel olan primlere sahip olmak ve primlerle yatirim yapmak. Keeley´nin yatirim yapmakla ilgili sorunlariyla ilgili cok daha fazla bilgisi var . Bu konuyla basladigini ve kendini yükselttigini söylüyor.Hasar onarimindan cok az anliyor. Bu tür sorgulara para ödemek zorunda olmadigim icin, fazla acelem yok. Binlerce yararsiz sorular soruyorum, ayrintilari ögrenmeye calisiyorum ve itikrarsiz bir sekilde ilerliyorum. Drummond sikilmis gibi ve zaman zaman hayal kirikligina ugramis gibi görünüyor. Fakat kendisi saatler süren sorgularin uzmani ve bu sayede para kazaniyor. Ara sira severek itiraz etmek isterdi, fakat benim yan tarafa kosup benim lehime karar verecek ve Drummond´yu ikaz edecek olan hakim Kipler´e haber verecegimi biliyor. Öglenleyin bin civarinda yeni sorular olusuyorve saat bes bucuga sorguyu erteledigimizde bedensel olarak cok gücsüzüm. Keeley´ nin gülümsemesi ögle yemeginin hemen ardindan kayboldu. Fakat benim sorular soracagim süre icerisinde cevap vermeye kararliydi. Kendisinin ilk olarak söz sahibi olmasina izin verdigim icin bana birden fazla tesekkür etti ve daha fazla sorulari cevaplamak zorunda kalmadigi icin bana yine tesekkürlerini sundu. Hizli bir sekilde Cleveland´de geri dönmek istiyor. Sali günü calisma temomuz biraz daha artiyor , bir yandan zaman harcamasindan biktigim icin, diger yandan sahitler az bilgiye sahip olduklari icin veya cok fazla olaylari hatirlamadiklari icin. Normalde bir söz söylemeyen ve sadece belli bir soruya cevap vermek zorunda kaldigi icin konusan Hasar bölümünün baskani Everett Lufkin ile basliyorum. Kendisine bir kac evraklari gözden gecirmesi yönünde istekte bulunuyorum ve sabah sirketin is yapma usulüne göre „sonradan gelisen bir tutuklama reddi“ olarak adlandirilan yasadisi olmayan fakat biraz süpheli olan bir pratigi uygulandigini itiraf ediyor.Eger bir sigortali hak talep ediyorsa, calisan yetkili gecen bes senenin bütün tibbi evraklarini istiyor.Bizim davamizda Great Benefit Donny Ray´in bes sene önce agir bir grip yüzünden tedavi edilen aile doktoru tarafindan evraklari aliyor. Dot dilekce´de grip´ ten hic söz etmedi. Gribin kan kanseri hastaligiyla hic bir ilgisi yoktu, fakat Great Benefit önceki redd kararlarini gribin sözlesme öncesi bir hastalik oldugu gercegiyle acikladi. Bu noktada kalbine bir civi cakmak isterdim, fakat bu pek zeki olmazdi. Lufkin dava´ da ifadesini verecek ve bu acimasiz sorguyu o zamana kadar ertelemekte yarar var. Bazi avukatlar davalarini sorguda pazarlamayi tercih ediyorlar, fakat benim tecrübeme göre top jüriye ayirmam gerekiyor. Gercekte bunu bir yerde okudum.Bunun haricinde bu Jonathan Lake´ in kullandigi bir strateji. Tutuklama bölümünün baskani Kermit Aldy Lufkin gibi bezgin ve cekingen. Tutuklama bölümünün görevi sigorta yetkilisinin dilekcesini karsilayip , kontrol etmek ve bir sözlesmenin yapilip yapilmayacagina dair karar vermek. Az yarar getiren bir sürü kagit isi ve Aldy böyle bir subeyi yönetmek konusunda dogru insan gibi görünüyor. Bu isi bir yara izi birakmadan iki saatten az bir süre icerisinde yapiyorum. Idari bölümünün baskani Bradford Barnes ve ne yaptigini ögrenmek neredeyse bir saatimi aliyor. Bu insanlardan biktim. Her zaman iki metre uzaklikta ayni koyu renk takim elbiselerle aylar boyunca asik yüz ifadeleriyle masada oturan ayni Trent & Brent calisanlarini görmek midemi bulandiriyor.Bayan tutanak yazarindan bile sogudum. Barnes´ n hic bir seyden haberi yok. Ben bir adim attikca kendisi kendini geri cekiyor, hic bir basari gösteremiyorum. Dava´ da bir ifade vermeyecek, cünkü hic bir seyden bilgisi yok. Carsamba ögleni son tanigi, Richard Pellrod´u cagiriyorum, hasar bölümünün yönetici konumunda calisan bir kimse ve Black´lere en az iki redd mektubu yazan bir insan. Pazartesi sabahindan beri koridorda oturdu, bu yüzden benden cok nefret ediyor. Sorgunun basinda bana bir kac kez bakiyor ve bu bana güc veriyor.Kendisine redd mektuplarini gösteriyorum ve mevzu tatsiz olmaya basliyor. Kemik ilik naklilinin bir deney objesi oldugu ve ciddi bir tedavi metodu olmadigi görüsünü savunuyordu ve hala savunuyor.Bir kere Donny Ray´ n hastaligin sözlesme öncesi basladigini sigortaya bildirmedigi nedeniyle hakki redd etti. Bunun icin baska bir kimseyi sorumlu tutuyor, kastten/bilerek yapilmayan bir olay. Kendisi yalani seven bir tipve ona aci cektirmeye karar veriyorum. Bir yigin evrak cikartiyorum ve hepsini ardi ardina gözden geciriyoruz. Kendisini bir aciklama yapmasi ve her mevzunun sorumlulugunu üzerine almasi yönünde zorluyorum. Sonucta su an bizim yanimizda calismayan Jackie Lemancyzigin is vereniydi/ sefiydi. Indiana ilinin güneyine, memleketlerine, geri döndüklerini söylüyor. Pellrod´ u yaniltan is cikisiyla ilgili bir kac soru soruyorum. Daha fazla evraklar.Ve baskalarina daha fazla suclamalar. Acimasizim. Her ne sormak istiyorsam kendisine sorabilirim ve bir sonraki zaman da ne olacagini bilmiyor. Dört saatlik araliksiz bir saldiri sonrasi bir mola icin rica da bulunuyor. Carsamba aksami saat yedi bucukta Pellrod ile isimiz bitiyorve Great Benefit calisanlarinin sorgulari böylece sona eriyor. Üc gün, on yedi saat , tahminen bin sayfalik tutanak. Evraklar gibi sorgu tutanaklari da bir cok kez okunmasi gerekiyor. Meslektaslari dosya cantalarini toplarken, Leo. F. Drummond beni kenara cekiyor. Sessizce „Iyi is, Rudy.“ diyor, sankisanki benim isimden cok etkilenmis gibi vermis oldugu karari yine de gizli tutmak istiyordu. “Tesekkür ederim.”Derince nefes aliyor. Ikimizde yorgunuzve birbirimize bakmaktan bayagi biktik. “Peki, öyleyse bizi daha ne bekliyor.” Diye soruyor. “Isi bitirdim.” Diyorum ve daha sorgulayabilecek baska hic kimse aklima gelmiyor. “Dr. Kord ne olacak?” “Dava´da ifade verecek.” Bu bir sürpriz. Beni iyice inceliyorve bana doktorlarin jüri karsisinda canli ifade kayitlarini nasil gerceklestirdigimi soruyor. „Ne söyleyecek.“ „Ron Black ikiz kardesi icin en ideal bagisciydi.Bir kemik ilik naklili rutin bir islem. Cocuk kurtarilabilirdi. Sizin müvekkiliniz onu öldürdü. Söylediklerimi anlayisla karsiliyor ve görünüse bakilirsa bunlar kendisi icin bir sürpriz degildi. „Büyük ihtimal kendisini sorguya cekecegiz.“ Diyor. „Saat basi bes yüz.“ „Evet, biliyorum. Bir icecege ne dersiniz, Rudy?“Sizinle konusmak istedigim bir konu var.“ „Peki konu nedir?“ Drummond ile bir seyler icmekten daha kötü bir sey su an düsünemiyorum. „Is. Karsilastirm imkanlari. On bes dakika icerisinde ofisime gelebilir misiniz?Bildiginiz gibi hemen kösede. „Karsilastirma“ kelimesi kulaga hos geliyor. Bunun haricinde sirketinizi her zaman görmek istemisimdir. „Pek fazla zamanim yok“ sanki beni güzel ve önemli kadinlar bekliyormus gibi. „ Peki. Hemen ise baslayabiliriz.“ Deck´den beni kösede beklemesi icin rica da bulunuyorum ve Drummond ile birlikte Memphis´ in üc blok ilerideki en yüksek binasina kosuyoruz. Kirkinci kat´ a ciktigimizda, havayla ilgili sohbet ediyoruz. Sirket´ in her yeri pirinc ve mermer´le döseli ve sanki gün ortasiymis gibi sirket insanlarla dolu. Tarz olarak cok zevkli düzülmüs bir fabrika. Gözlerim eski arkadasim, Broadnax ve Speer´in sahtekeri, Loyd Beck´ I ariyor ve kendisiyle karsilasmamayi ümit ediyorum. Drummond´ nun ofisi cok sik düzülmüs, fakat cok fazla büyük degil. Bu binalarin kiralari sehir´ de en yüksekleri ve yer´ ler cok zeki bir sekilde kullaniliyor. „Ne icmek istersiniz? Diye soruyor ve dosya cantasiyla ceketini calisma masasinin üzerine atiyor. Alkol dozu yüksek iceceklerden hoslanmiyorum, ve ayrica o kadar yorgunum ki, sanirim bir icecek beni olumsuz etkileyebilir. „Saece bir cola.“ Diyorum ve bir saniye icin hayal kirikligina ugruyor. Kösedeki kücük bir bar´a gidiyorve kendi ickisini Scotch ve su´ dan kendisi hazirliyor. Birisi kapi´ yi tikliyor ve büyük bir sürpriz gibi Sayin. M. Wilfred Keeley iceriye giriyor. Kendisini Pazartesi gününden beri sekiz saat boyunca sorgu´ ya cektigimden beri, birbirimizi görmedik. Beni görmesiyle etkilenmis gibi davraniyor. Eski arkadasmisiz gibi tokalasarak birbirimizi selamliyoruz. Bar´ a gidiyor ve ayni sekilde kendisine bir icki hazirliyor. Köse´ deki kücük , yuvarlak Masaya oturuyoruz ve onlar Whiskey´ lerini iciyorlar. Keeley´ nin bu denli hizli bir sekilde buraya geri gelmesi sadece bir anlam tasiyabilir. Bana bir “karsilastirma” teklif etmek istiyorlar. Kendisini büyük bir dikkat´ le dinliyorum. Mütevazi düzülmüs ofis´ im bana gecen ay alti yüz dollar kazanc sagladi. Drummond sene´ de en az bir milyon dollar kazaniyor. Keeley bir milyar´ likkar elde eden bir sirketi yönetiyorve büyük ihtimal avukat´ indan daha fazla para aliyor. Ve siz benimle isbirligi yapmak istiyorsunuz. Drummond “Hakim Kipler cok endiselenmeme neden oluyor.” Diyor. Hizli bir sekilde “Böyle bir seyi hayatimda yasamadim.” Diyor Keeley. Drummond kusursuz hazirlanmasi icin ün saldi ve bu bu kücük düeti prova ettiklerinden eminim. “Dogruyu söylemek gerekirse, Rudy dava´ da yapabileceklerinden korkuyorum.” Diyor Drummond. “Kendisine bagimliyiz.” Diyor Keeleyve ve icten inanmayarak basini salliyor. Kipler icin endiselenmeniz icin yeterli nedenleriniz var. Ve yakalandiklari icin kan ter icindeler. Genc bir adami öldürdüler ve simdi suclarinin ortaya cikarilacagini hesaba katmalari gerekiyor. Nazik olmaya ve söyleyeceklerini dinlemeye karar veriyorum. Ayni anda iciyorlar , ondan sonra Drummond: “ Biz severek bir “karsilastirma” yapmak isterdik, Rudy.Sanunmamiz konusunda icimizde iyi bir his var ve bunu söylerken ciddiyim. Oyun zeminimiz düzgün olmus olsaydi, o zaman kendimizi yarin ´ dan itibaren kalabaliga atardik. On bir seneden beri bir dava kaybetmedim. Mahkeme salonunda iyi mücadelelerden hoslaniyorum. Fakat bu hakim o kadar ön yargili ki, nerdeyse ürkütücü boyutta.” Bu bos sohbet´ I sona erdirmek icin “Ne kadar?” diye soruyorum. Ikiside de „Hemoroit“ sahibiymis gibi kivraniyorlar. Cok aci bir a, ondan sonra Drummond : „Katliyoruz.Yüz elli bin . Siz elli´ye yakin alacaksiniz ve müvekkilleriniz….“ „Ben kendim de hesaplayabiliyorum.“ diyorum. Ücretimin ne kadar olacagi kendisini ilgilendirmez. Iflas ettigimi biliyor ve elli bin beni zengin yapardi.Elli bin dolar! „Ve bu teklifle sizce ne yapmam gerekirdi? Diye soruyorum.Bana saskin bakislar atiyorlar. „Müvekkilim öldü. Gecen hafta annesi kendisini topraga verdi ve su an siz benden kendisini ziyaret edip daha fazla para kazanabilecegimizi söylememizi istiyorsunuz. „ „Ahlaki kurallara göre kendisine ….söylemeye mecbursunuz…““Bana ahlak ile ilgili bir konusma gerceklestirmeyin, Leo. Bunlari Dot´ a anlatacagim. Kendisini teklif ile bilgilendirecegim ve hayir söyleyeceginden eminim.“ Üzgün bir sekilde „Ölümü bizi cok üzdü.“ Diyor Keeley. „ Donny Ray´ in ölümünün sizi cok etkiledigi cok net bir sekilde görülmekte, Sayin Keeley. Anne ve babasina bassagligi dileklerinizi iletecegim. „“Rudy, biz size burada dogru düzgün bir karsilastirma teklifi sunuyoruz.“ Diyor Drummond. „Zammanlamaniz cok korkunc.“ Hepimizin biraz icki ictigi bir paydos ani olusuyor.Ilk olarak Drummond gülmeye basliyor. „Bu bayan ne istiyor? Sizi ne mutlu ederdi Rudy, bunu bize söyleyiniz.“ „Hic bir sey.“ „Hic bir sey mi?“ „Sizin yapabileceginiz hic bir sey yok. Genc öldü ve siz bunu artik degistiremezsiniz.” “O zaman bu dava ne diye?” Yaptiklarinizi topluma göstermek icin.”Daha fazla kivranma. Daha fazla aciveren asik suratlar. Daha fazla Whiskeyschlucken. “Sizi rezil edip boynunuzu kirmak istiyor.” Kendini begenmis bir sekilde “ Bunun icin cok fazla büyügüz.” Diyor Keeley. “Bekleyelim.Bununla birlikte ayaga kalkiyorum ve dosya cantami elime aliyorum.”Kapi´ yi kendim bulabilirim.” Diyorum ve onlarin yanindan ayriliyorum. 38. Bölüm Ne kadar mütevazi ve verimsiz de olsa yavas yavas ofisimizde ticari aktivitelerin kanitlari toplaniyor. Orada burada görmek isteyen müvekkillerin görebilmesi icin ince dosyalar acik bir sekilde duruyor. Mahkeme tarafindan verilmis bir sürü yasa disi davalarim var., hepsi de hafif suc boyutunda ve cok agir olmayan suc isleri. Deck otuz dosyasi oldugunu iddia ediyor, fakat bu sayi bana biraz yüksek geliyor. Son zamanlar telefonda daha sik calmaya basliyor. Ahize´ nin icerisinde bir dinleme cihazi olan bir alet´in icine konusmak icin cok fazla disiplin gerekiyor ve bunu yapmak icin kendimi her gün zorlamak zorundayim. Telefonlarin dinlenmesi öncesinde ve özel hayatimiza girilmesine izin veren hakim tarafindan bir yetkinin verildigini sürekli düsünüyorum. Bir hakim buna onay vermesi gerekiyordu, böylece yarim yamallak da olsa hukuki cerceve de olmasi gerekiyor. Ön oda da Black davasiyla ilgili olan evraklarin yigildi kiralanmis masalar duruyor ve bu evraklar sanki büyük bir is yapiliyormus gibi bir izlenim birakiyor. Ofis her ne olursa olsun daha mesgul görünüyor. Bir kac aylik isten sonra brut ayligimiz ortalama üc bin iki yüz dolar, böylece Deck´ in ve benim – kagit üzerinde vergi ve diger masraflar öncesi paylasabilecegimiz miktar bin bes yüz dollar. Kendimizi su üstünde tutmayi basariyoruz. En karli müvekkilimiz Derrick Dogan, ve eger davasini yirmi bes bin dollar , bir sözlesmenin en yüksek miktari, ile kazanabilirsek, o zaman daha da derin nefes alabiliriz. Tam olarak neden yaptigimizi bilmedigim halde noel´ den önce gerceklesmesini ümit ediyoruz. Ne Deck´in ne de benim kendisi icin severek para harcayacagimiz insanlarimiz var. Tatil günlerini Black davasiyla ilgili calismakla gecirecegim. Subat ayi o kadar da uzak degil. Iki mektup disinda bügünün posta´ si rutin posta.Trent &Brent ile ilgili en ufacik bilgi icermiyor. Bu o kadar nadir gerceklesiyor ki, beni adeta mutlu ediyor. Ikinci sürpriz bana öyle bir darbe vuruyor ki, algilayabilmek icin bir müddet ofisimde dolanmam gerekiyor. Üzeri ismim ve adresim ile elle yazilmis olan zarf büyük ve dört kare. Icerisinde noel öncesi büyük bir alisveris merkezindeki kuyumcu dükkaninda satilmasi planlanan altin kolye ve künye icin davetiye bulunuyor. Eger önceden basilmis adres yapistiricisi olsaydi, normalde hemen kagit cöpüne atilacak reklamlar cinsinden olurdu. Kartin en alt kenarindadükkanin acilis saatlerini gösteren levhanin altindagüzel el yazisiyla yazilmis Kelly Riker´ in ismi yazili.Hic bir haber. Hic bir. Sadece isim. Geldikten sonra bir saat boyunca alisveris merkezinde dolaniyorum. Cocuklari pistte buz pateni yaparken izliyorum. Gencleri sürü seklinde koridorlardan gecerken izliyorum. Isitilmis cin yemekleriyle dolu bir tabak satin aliyorum ve buz pistinin yukarisinda bulunan gezinti yerinde yemegimi yiyorum. Kuyumcu dükkani bu catinin altindaki yüzden fazla bulunan dükkanlardan bir tanesi. Ilk gezdigimde bir kasa´ da dururken gördüm. Genc bir ciftin arkasinda bulunan dükkana adimimi atiyorum ve yavasca Kelly´ nin bir müsteriye satis yaptigi camdan tezgah´ a dogru ilerliyorum. Bana bakiyor ve gülüyor. Bir kac adim geriye gidiyorum , dirsegimle tezgah´ a yaslaniyorum ve sergilenmis parlak altin kolyelerine bakiyorum. Dükkan dolu. Bir sürü satis elemanlari konusuyor ve vitrinden bir kac altin cikartiyorlar. Karsimda dikildiginde ve sadece yarim metre uzakliginda bulundugunda “Size yardimci olabilir miyim, efendim? Diye soruyor. Kendisine bayilarak bakiyorum. Cesaret edebildigimiz kadar birbirimize gülüyoruz. “Burada sadece bakiniyorum.” Diyorum. _Hic kimse bizi gözetlemiyor , en azindan bunu ümit ediyorum. “Nasilsiniz?” “Iyi, peki siz ?””Cok iyi.” “Size bir seyler gösterebilir miyim?” Bunlar indirimli ürünler.” Bir parmagini gösteriyor ve bir pezevenge yakisan bir kolye´ ye bakiyoruz. Kendisinin duyabilecek sekilde yüksek bir sesle “Ne kadar güzel.” Diyorum. “Biraz konusabilir miyiz?” “Burada degil.” Diyor ve daha fazla öne dogru egiliyor. Parfümünün kokusu biraz burnuma geliyor. Vitrinin kilidini aciyor, kapiyi yana dogru cekiyor ve bir yirmi bes santim uzunlugunda altin kolye cikartiyor. “ Alisveris merkezinin hemen yaninda sinema var.” Eddie-Murphy-filmi icin hemen bir billet satin alin. Ortalarda, en son sira. Yarim saat icinde geri gelecegim.” Elimde kolyeye hayranlikla bakarken “Eddie Murphy mi? diye soruyorum. „Güzel, degil mi?“ „Evet, gercekten güzel. Hosuma gidiyor. Fakat ilk önce biraz daha bakinmak istiyorum.“ Elimden kolye´ yi alarak mükemmel bir satis elemani gibi : „En kisa zamanda bizi bir daha ziyaret ediniz.Dizlerim yumusak ve alis veris merkezinde ucuyorum. Gelecegimi biliyordu ve her seyi planladi- sinema, film, yerler, bölümler. Fazlasiyla calismis bir noel babanin yaninda bir kahve iciyorum ve ne söyleyebilecegini ve ne düsünebilecegini tahmin etmeye calisiyorum. Korkunc bir film ile karsilasmamak icin son dakikaya kadar biletin alimiyla bekliyorum. Sinema´ da elli seyirci bile yok. Genclere gösterilmesi yasak olan filmler icin henüz cok genc cocuklar bayagi ön tarafta oturuyorlar ve her edebe aykiri sahneler üzerine gülüyorlar. Karanlikta bir kac hüzünlü yüzler daha oturuyor. En son sira bos. Kendisi bir kac dakika gec geliyor ve yanima oturuyor. Bacaklarini üst üste atiyor, etegi dizlerinin üzerine kadar aciliyor. Baska türlü yapamiyorum, bakmak zorundayim. „Buraya cok sik gelir misiniz? diye soruyor ve ben gülüyorum. Kendisi hic heyecanli görünmüyor, fakat ben heyecanliyim. „Burada güvende miyiz? Diye soruyorum. „Ne den güvenli?“ „Esinizden.““Evet, kendisi bu aksam arkadaslariyla gezmekte.““Yine icki iciyor mu?“ „Evet.“ Bu cok kötü anlama gelebilir. „Fakat cok fazla degil“ diye sonradan ekliyor. „Öyleyse Kelly´ yi….““Hayir, baska bir konuyu konusalim. „ „Özür dilerim. Ben sadece sizin icin endiseleniyorum. „Benim icin neden endiseleniyorsunuz?““Sürekli sizi düsündügüm icin. Siz hic beni düsünüyor musunuz?“Beyaz perde´ ye bakiyoruz, fakat hicc bir sey görmüyoruz.“Her zaman“ diyor ve kalbim duruyor. Beyaz perde´ de bir erkek ile bayan birbirlerinin giysilerini üzerlerinden cekiyorlar. Yataga düsüyorlar yastiklar ve ic camasirlari hava´ da ucusuyor , sonra atesli bir sekilde birbirlerini kucakliyorlar ve yatak sarsilmaya basliyor. Filmedeki cift sevisirken, Kelly kolunu benimkinin altina sokuyor ve bana daha da yaklasiyor. Baska bir sahne gelene kadar konusmuyoruz.Ondan sonra yine nefes almaya basliyorum. „Ne zaman calismaya basladin? Diye soruyorum. „Iki hafta önce. Noel icin ek paraya ihtiyac var.“Büyük ihtimal su an ve noel arasinda benden daha fazla kazaniyor. „Sana calismaya izin mi veriyor?“ „Onun hakkinda konusmak istemiyorum.“ „O zaman ne hakkinda konusmak istiyorsun?“ „Avukatlik isi ne durumda?“ „Idarelik. Subat ayinda büyük bir davam var.“ „O zaman isleri basariyorsun, degil mi?“ “Biraz zor, fakat yavas yavas bir ilerleme gerceklesiyor.Avukatlar ac, ve bir gün sanslari olursabir gün para kazanacaklar.” „Eger sanslari olmazsa?““O zaman ac kalmaya devam edecekler. Avukatlar hakkinda konusmak istemiyorum.“ Peki, Cliff benim bir cocuk dogurmami istiyor.“ „Bu neyi degistirir?“ “Bilmiyorum.” Beni bile sasirtacak bir coskuyla “Bunu yapma, Kelly” diyorum.Birbirimize bakiyoruz ve tokalasiyoruz. Bu karanlik sinema´ da neden oturuyorum ve evli bir bayan´ in elini neden tutuyorum?Bu günün sorusu. Eger Cliff aniden gelse ve beni esiyle flirt ederken yakalasa ne olurdu?Ilk önce kimi öldürürdü? „Dogum kontrol hapini kullanmayi birakmami söyledi. „ „Biraktin mi?“ „Hayir. Fakat eger hamile kalmazsam ne olabilecegine dair endise duyuyorum. Hatirlayacagin üzere gecmiste pek zor degildi““Bu senin vücudun.“ „Evet ve kendisi bu vücüdu sürekli istiyor. Ve son zamanlarda cinsel iliskiye cok düskün.“ „Daha cok baska bir konuyu konusmak isterdim.““Peki. Fakat zamanla sohbet konularimiz azaliyor.“ „Evet, bu dogru.“ Ellerimizi birakiyoruz ve bir kac dakika filmi izliyoruz. Kelly yavasca dönüyor ve dirsegine yaslaniyor. Yüzlerimiz sadece birbirinden sadece bir kac santim uzaklikta. Nerdeyse fisildayarak „Seni sadece bir görmek istedim, Rudy“ diyor. „Mutlu musunuz? Diye soruyorumve elimin arkasiyla yanaklarina dokunuyorum. Nasil mutlu olabilirdi? Basini salliyor. „Hayir, aslinda degil. „ Ne yapabilirim?“ „Hic bir sey. Dudaklarini isiriyor, ve sanirim nemli gözler görüyorum. „Karar vermek zorundasin.“ Diyorum. „Öyle mi?“Ya beni unutacaksin, ya bosanma davasini acacaksin.“ „Arkadasim oldugunu zannediyordum.““Ben de öyle düsünmüstüm.Fakat öyle degilim. Bu arkadasliktan cok daha fazla bir sey., ve bunu ikimizde biliyoruz.“Beyaz perde´ ye bir an icin bakiyoruz. „Gitmek zorundayim.“ Diyor. „Paydos sürem biraz sonra sona erecek. Seni oyaladigim icin cok üzgünüm.“ „Beni oyalamadin, Kelly. Seni görebildigim icin cok mutluyum. Fakat bu gizli oyunu daha fazla oynayamayacagim. Ya bosanma davasini acarsin, ya da beni unutursun.““Seni unutamiyorum.“ „O zaman bosanma davasini acalim. Hemen yarin acabiliriz. Bu adamdan kurtulmanda yardimci olacagim, ondan sonra biraz keyifli vakit geciririz. „ Öne dogru egiliyor, yanagima bir öpücük konduruyor ve sonra kayiplara karisiyor.Bana haber vermeden Deck telefonu sirketten cikartiyorve Butch´ e götürüyor. Ondan sonra telefonla birlikte daha önce askeri birlikte calismis olan bir tanidiga gidiyorlar. Tanidigimizin görüsüne göre telefon cihazimizin icerisinde bulunan dinleme aleti FBI´ yin ve diger suc takip eden resmi dairelerin genelde kullandigi dinleme cihazlarindan hic bir farki yok. Eski Federal Rus devletinde üretildi, orta derecelik kuvvette ve kalitede . Polis veya FBI tarafindan kurulmadigindan emin. Bu raporu Thanksgiving´ den bir hafta önce bir fincan kahveyle alacagim. Deck heyecanli bir sekilde „Birileri bizi dinliyor.“ Diyor. Tepki verebilmek icin cok saskinim. „Bu kim olabilir? „ diye Butch soruyor. Sinirli bir sekilde „Ben nasil bilebilirim?“ diye soruyorum. Bu adamin bu tür sorular sormaya hakki yok. Kendisi gider gitmez, kendisini meselelerimize bu kadar derin soktugu icin Deck´in burnundan getirecegim. Gözlerini benden ceviren, sandalyesinde ileri geri hareket eden ve yabancilarin kendisine saldimasini bekleyen ortagima göz kirpiyorum.Üstüne basa basa Butch :“ Fed´ler degil.“ diyor. „Tesekkür ederim.“ Kahve´ yi ödüyoruz ve sirketimize geri dönüyoruz. Butch güvenlik adina telefonlari bir daha kontrol ediyor. Hepsinde ayni yuvarlak parcalar bulunuyor. Su an asil soru „ Daha baska kim dinliyor?“ Ofisime gidiyorum, kapi´ yi kilitliyorum, zamani öldürüyorum ve Butch´ in gitmesini beklerken aklima cok iyi bir fikir geliyor. Sonunda benim duyabilecegim ses´te Deck kapiya tikliyor. Kücük planimi tartisiyoruz. Deck sehir merkezindeki mahkeme´ ye gidiyor. Yarim saat sonra beni ariyor ve bir cok uydurulmus davalarin su anki durumuyla ilgili beni bilgilendiriyor. Merkez´den bir seylere ihtiyacim olup olmadigini ögrenmek icin aradi. Bir kac dakika degisik konular hakkinda sohbet ediyoruz, ondan sonra „Su an bir karsilastirma icin kimin hazir oldugunu tahmin ediniz.“ „Kim?“ „Dot Black.“ Inanmayarak ve ikiyüzlülük ederek „Dot Black mi?“ diye soruyor. Deck´in hic bir oyuncu yetenegi yok.“Evet, bugün kendisini ziyaret ettim ve bir meyve pastasi götürdüm. Dava´ ya dayanmak icin bir gücünün olmadigini söyledi. Hemen bir karsilastirma istiyor.“ „Ne kadar?“ Yüz altmis dolari kabul edecegini söyledi. Bununla ilgili düsündü ve en yüksek teklifi yüz elli oldugu icin ve eger istediklerinden daha fazla ödedikleri zaman kücük bir zafer elde ettigine inaniyor. Kendisinin cok iyi bir pazarlikci oldugunu zannediyor. Bu durumu kendisine anlatmaya calistim, fakat kendisinin ne kadar dikkafali oldugunu bilirsiniz.“ „Bunu yapmayin, Rudy. Bu dava bir servet degerinde.“ „Evet biliyorum, ve Kipler büyük bir para cezasi elde edebilecegimize inaniyor, fakat bildiginiz gibi ahlaki nedenlerden dolayi Drummond ile irtibat´a gecmek zorundayim ve bir karsilastirma icin caba sarf etmeye calismaliyim. Müvekkilim öyle istiyor.“ „Bunu yapmayin. Yüz altmis dolar bir bahsis´ ten daha fazla degil.“ Deck bunu biraz inandirici bir sekilde dile getiriyor, fakat yine de biraz siratmak zorundayim. Kendi yüz altmis bin dolarlik payini hesaplamakla mesgul. „Onlarin yüz altmis bin dolar ödeyecegine inaniyor musunuz?“ diye soruyor. „Bilmiyorum. Yüz elli bin dolar´ in üzerine cikmak istemiyorlarmis gibi bende bir izlenim biraktilar. Fakat hic bbir zaman karsi gelmedim.“ Bu dava´ yi kapatmak icin eger Great Benefit yüz elli bin dolar ödemeye hazirsa, o zaman bize de yüz altmis bin dolar ödeyecekler. „Geri döndügümde bu konuyu konusalim.“ Diyor. „Peki.“ Telefon görüsmesini bitiriyoruz ve yarim saat sonra Deck calisma masamin karsisinda oturuyor. Bir sonraki sabah´ta saat dokuz´a bes kala telefon caliyor. Deck telefon görüsmesini ofisinde karsiliyor ve ofisime kosarak geliyor. „Arayan Drummond.“ Diyor. Kücük sirketimiz kendini asti ve Radyo Shack´ den kirk dolarlik bir kayit cihazi satin aldi. Bu cihaz su an telefonuma bagli. Sadece dinleme aletine bir etki yapmamasini diliyoruz. Butch bu konuda hic bir sorunun olmayacagindan emin oldugunu söylüyor. „Merhaba“ diyorum ve heyecanimi göstermemeye calisiyorum. Icten bir sekilde „Rudy mi? Ismim Leo Drummond.“ Diyor. „Nasilsiniz?“ Ahlaki kurallara göre su an kendisine bir kayit cihazinin calistigini ve kendisine tepki vermesi icin sansa verdigimi söylemem gerekiyor. Gecerli sebeplerden dolayi Deck ve ben buna karsi karar verdik. Bunun hic bir anlami olmazdi.Ortaklar arasinda ahlak ne anlama gelebilir? „Iyi, sayin Drummond. Siz nasilsiniz?“ „Idarelik. Sayin Kord un sorgusu icin bir termin yapmamiz gerekir. Sekreteriyle konustum.On iki araliga ne diyorsunuz? Tabii ki sirketinde saat on da. Drummond´ nun aklina bu davayla ilgili olabilecek baska bir kimse gelmezse, o zaman Kord´ un sorgusu sonuncusu olacak. Arama zahmetine girip terminin bana uyup uymamasini ögrenmek istemesi cok tuhaf. “Bu bana uyar.” Diyorum. Deck gergin bir sekilde calisma masamin yaninda duruyor. “Iyi, bu cok fazla uzun sürmemesi gerekiyor.En azindan bunu saat basi ödenen bes yüz dolar icin umut ediyorum. Yan kesicilik, siz de öyle düsünmüyor musunuz?” Simdi müteffik degil miyiz? Biz avukatlar doktorlara karsi.” “Evet, öyle de söylenilebilir. “Evet ve ayriyetten Rudy müvekkilimin gercekten ne istedigini siz daha iyi biliyorsunuz.” “Ne istiyor?” Söyle söyleyeyim, bu insanlarin istemedigi sey Memphis´de bu davayla bir hafta boyunca ugrasmak. Bunlar egosu yüksek, cok parasi olan ve kariyerlerini riske sokmak istemeyen insanlar. Kendilerini karsilastirmak istiyorlar ve ben bunu sizin bilginize sunmakla görevlendirildim. Su an burada sadece bir “karsilastirmayi” konusuyoruz. Bununla bir suc kabul edilmis olunmuyor, anliyor musunuz?” “Evet. Deck´e göz kirpiyorum. “Sizin uzmaniniz kemik ilik naklilinin masraflarinin yüz elli bin ve iki yüz elli bin tutarinda oldugunu söylüyor, ve bu rakamlari inkar etmiyoruz. Müvekkilimin bu nakli ödeyecegini tahmin edelim ve bu gercekten sadece bir tahmin. Bu masraflari üstlendiler diyelim, bu bir tahmin, olur mu? O zaman müvekkilim yaklasik yüz yetmis bes bin dolar ödemesi gerekirdi.” „Siz öyle diyorsaniz.“ „Biz size böylece bu miktari hemen bir „karsilastirma“ olarak sunuyoruz. Yüz yetmis bes bin dolar“ Daha fazla sorgu olmadan. Yedi gün icerisinde elinize bir cek gececek.“ „Buna inanmiyorum.“ „Beni dinleyin, Rudy. Bir milyon bu cocugu bir daha diriltmeyecek. Müvekkilinizin aklini basina getirmek zorundasiniz. Bir karsilastirmayi onaylayacagindan eminim. Bir gün avukat´ in avukat olarak davranmasi ve yönetimi üstlenecegi gün gelecek. Bu zavalli kizin dava´ da ne olacagindan haberi yok.” “Kendisiyle konusacagim.” „Kendisini hemen birazdan arayin. Burada bir saat daha bekleyecegim, ondan sonra gitmem gerekiyor. Kendisini arayin.“ Büyük ihtimal cihazimdaki dinleme aleti bu hain adamin telefonuna bagli. Kendisinin bu konusmayi dinleyebilmesi icin benim aramami istiyor. „Sizi yeniden arayacagim, Sayin Drummond. Iyi günler.“ Ahizeyi yerine koyuyorum, kayit cihazindaki teybi geriye aliyorum ve bir kez daha sesli bir sekilde dinliyorum. Deck kendisini geri cekiyor ve sandalye´ ye oturuyor. Agzi bir karis aciliyor ve büyük disleri parliyor. Teyp sona erdiginde hayretler icinde „Telefonumuzu dinlemisler.“ Diyor. Sanki sadece teyp bize olanlari anlatabilirmis gibi teybe bakiyoruz. Bu soktan uzun dakikalar felc olmus gibiyim. Hic bir sey hareket etmiyor. Hic bir sey calismiyor. Telefon caliyor, fakat icimizden hic kimse telefon´ a cikmiyor. Su an gercek anlamda kendisinden korkuyoruz.” En sonunda „Sanirim, Kipler´I bilgilendirmemiz gerekiyor.“ Diyorum. Kelimeleri zor ve yavas bir sekilde söylüyorum. Kalin gözlüklerini cikartarak ve gözlerini silerek „Bunun böyle oldugunu düsünmüyorum.“ Diyor Deck. „Neden öyle olduguna inanmiyorsunuz?“ „Birlikte düsünelim. Drummond´ nun veya müvekkilinin telefonlarimizi dinlediklerini biliyoruz veya bildigimizi zannediyoruz. Her ne olursa olsun Drummond´ nun dinleme cihazlarindan haberi var. Fakat bunu ispatlamak ve kendisini suc üstü yakalamak icin hic bir imkanimiz yok.“ „Ölene kadar bunu inkar edecek.“ „Dogru. Peki, Kipler ne yapabilir? Gecerli deliller olmadan kendisine dava acabilir. Ve hayatini biraz daha cehenneme cevirebilir.“ „Simdiye kadar bununla ilgili biraz tecrübe topladi.“ „Ve bunun dava´da en az bir önemi olmayacak. Jüriye Sayin Drummond´ nun ve müvekkilerinin delil tespiti esnasinda kirli oyunlar oynadiklarini söyleyemeyiz.“ Kayit cihazina bir müddet daha bakiyoruz, bunlari algilamaya calisiyoruz ve belirsizligin icinde yolumuzu bulmaya calisiyoruz. Gecen seneki bir ahlak seminerinde baska bir avukatla yapilan telefon görüsmesini gizli bir sekilde kayit ettigi icin ciddi bir uyari alan bir avukattan söz ediliyordu. Ben sucluyum, fakat Drummond´ nun ayiplanacak davranisiyla karsilastirildiginda ben kücük sucum sönük kaliyor. Sorun benim bu teybi gösterdigimde benim sorguya cekilecek olmam. Drummond´nun sucunu hic kimse ispatlayamayacagi icin Drummond hic bir zaman suclu bulunamayacak. Bu mevzuyla ne kadar alakali? Telefonlarimizi dinlemek onun fikri miydi? Veya müvekkilinin kendisine iletmis oldugu calinti bilgileri mi kullaniyor? Bunu da hic bir zaman ögrenemeyecegiz. Ve her hangi bir nedenden dolayi da pek fazla önemi yok. Kendisi bilgilenmis. „Kendi menfaatimiz icin kullanabiliriz.“ Diyorum. „Ben de biraz önce tam bunu düsündüm.“ „Fakat dikkatli olmamiz gerekiyor, yoksa süphelenebilirler.“ „Evet, bunu dava icin saklamamiz gerekebilir. Dogru zamani bekleyip, bu adamlari parmagimizda oynatmak.“ „Yavas yavas ikimizde siritmaya basliyoruz.“ Iki gün bekliyorum ondan sonra Drummond´ yu arayip müvekkilimin kirli parasini istemedigi üzücü haberi kendisine iletiyorum.Kendisinin biraz tuhaf oldugunu itiraf ediyorum. Bir gün dava´dan korkuyor, ertesi gün mahkeme´ ye cikmak istiyor. Su an savasmak istiyor. Icinde en ufacik bir süphe yok. Kendi sert tavrina geri dönüyor ve bu paranin sonsuza dek yok olacagini ve bu dava´ nin sonuna kadar cok zor gececegi ihtimaliyle beni tehdit ediyor. Cleveland´ deki meraklilar icin bunun kulaga hos geldiginden eminim. Bu konusmadan ne zaman haberdar olacaklarini merak ediyorum. Para alinmasi gerekir. Dot ve Buddy harcayabileceklerindden daha fazla bir para miktari olan yüz bin dolardan daha fazla alabilirlerdi. Avukatlari en azindan altmis bin dolar alirdi, güzel bir para miktari. Fakat Black´ler icin para´ nin hic bir anlami yok. Hic bir zaman paralari olmadi ve su an zengin olmayi da hayal etmiyorlar. Dot´ un tek istedigi sey Great Benefit´ in ogullarina yaptiklarinin her hangi bir yerde resmi bir sekilde kayit edilmesi. Kendisinin hakli oldugunu ve Donny Ray´in Great Benefitten dolayi öldügünü tespit eden kesinlesmis bir hüküm görmek istiyor. Benim görüsüme gelince parayi göz ardi etme yetenegime sasiriyorum. Bu tabii ki bir seytana uyma olayi, fakat beni etkilemiyor. Su an ac degilim. Gencim ve daha baska davalar da olacak. Ve bir seyden de cok eminim: Eger insanlar Great Benefit´ in telefonlarimizi dinledikleri icin korkuyorlarsa, o zaman kesin karanlik sirlari vardir. Endiselerime ragmen kendimde bu davayi hayal ettigimi fark ediyorum. Booker ve Charlene beni Thanksgiving yemegi icin evlerine davet ediyorlar. Babaannesi güney Memphis´ in kücük bir evinde yasiyor ve anlasilan bütün gecen hafta boyunca yemek yapti. Hava soguk ve islak, bu yüzden bütün ögleden sonrayi iceride gecirmek zorunda kaliyoruz. En az alti ve seksen yas arasi elli ziyaretci ev´de bulunmakta ve tek beyaz yüz bende. Saatlerce yemek yiyoruz, erkekler oturma odasinda televizyon´ un etrafinda toplaniyorlar ve ardi ardina maclar izliyorlar. Booker ve ben pogaca ve kahvemizle garaja dogru gidiyoruz, ve arabasinin tepesine oturup yeni olaylari konusuyoruz. Ask hayatimi merak ediyor ve kendisine en azindan su an bir ask yasamadigimi söylüyorum. Kendisine islerin iyi gittigini söylüyorum. Yirmi dört saat boyunca calisiyor. Charlene bir cocuk daha istiyor , fakat Booker hic ev´de olmadigi icin hamile kalmak zor gibi görünüyor. Isleri cok yogun olan bir avukat´ in hayati. 39. Bölüm Kendisinin postanede oldugunu biliyorduk, fakat agir adimlarini duyunca geldigini anliyorum. Deck elinde zarf ile ofisime hücüm ediyor. “Mektup geldi! Mektup geldi!” Zarfi aciyor ve dikkatli bir sekilde icinden ceki cikartiyor ve calisma masama koyuyor. Mektubu inceliyoruz. State farm´ dan yirmi bes bin dolar! Noel zamani geldi. Derrick Dogan su an hala deyneklerle yürüdügü icin, evrak yiginlariyla birlikte kendisine gidiyoruz. Imzalamasi gereken yeri imzaliyor. Parayi bölüsüyoruz. Kendisi tam olarak 16.667 dolar aliyor ve biz tam olarak 8. 333 dolar aliyoruz. Deck kendisine bir kac masraf daha yüklemek istedi – fotokopi, yol masraflari, telefon ücretleri ve avukatlarin müvekkilerine hesaplamaya calistiklari diger bir cok kücük masraflar, fakat ben hayir dedim. Kendisiyle en iyi dileklerimizle vedalasiyoruz ve bu kücük üzücü olaydan dolayi biraz anlayis göstermeye calisiyoruz. Bu o kadar da kolay degil. Her birimizin üc bin almasina karar verdik ve geri kalanini önümüzdeki kacinilmaz zor aylar icin kasaya koymayi kararlastirdik. Sirket dogu Memphis ´ in iyi bir restorandaki yemegin masraflarini üstleniyor. Sirket anlasilan avukatlik statümden etkilenmis bir banka´ dan altin bir kredi karti cikartti. Eski iflas olaylarina iliskin dilekce kagitlarindaki sorulardan sakindim. Eger ikimizin de onayi olmazsa karti kullanmayacagimiza dair Deck ve ben birbirimize yemin ettik. Ben üc bin dolarimi aliyorum ve araba satin aliyorum. Yeni bir araba degil, fakatDogan karsilastirmasi kesinlestigi günden beri hayal ettigim araba. 1984 model Volvo DL, mavi, dört fitesli ve Overdrive fonksiyonlu, iyi bir durumda olan ve takometresi sadece yüz yirmi mil gösteren bir araba. Bu bir Volvo icin cok fazla degil.Arabanin önceki sahibi bakimini üstlenmekten zevk duyan bir bankaciydi.Yeni bir araba almayi düsünmüstüm, fakat yeniden borclanmak istemedim. Bu benim ilk avukatlik arabam. Toyota bana üc yüz dolar kazandiriyor ve bu miktarla kendime bir araba telefonu alacagim. Rudy Baylor yavas yavas ilerlemeye basliyor. Noel dönemini Memphis´ de gecirmeme kararini haftalar öncesi verdim. Gecen seneki hatiralarim hala aci veriyor. Yalniz olacagim ve buna dayanmak icin bir yerlere gitmek en dogrusu.. Deck birlikte gidebilecegimizden söz etmisti, fakat bu hic bir ayrintisi olmayan öylesine yapilmis bir öneriydi. Büyük ihtimal annemi ziyaret edecegimi söylemistim. Eger annem ve Hank „Winnebago´ larinda“ gezmeseler, „Winnebago´ yu“ evinin arkasina park edecekler. Ne evi ne „Winnebago´ yu“ hayatimda gördüm, ve noel ´i Hank ile birlikte gecirmeyecegim. Annem „Thanksgiving´ den“ biraz sonra beni aradive tatil günlerini onlarla gecirmek üzere davet etti. Ben teklifi cok mesgul oldugum mazeretiyle geri cevirdim. Kendisine bir kart gönderecegim. Anneme karsi bir artniyetim yok. Biz sadece birbirimmizle konusmayi biraktik. Zamanla belirli tatsiz ve agir sözlerin söylendigi bir tartisma olmadan ve unutmasi seneler süren anlasmazliklar kendini gösterdi. Deck´ in de bildigi gibi bütün hukukcular on bes araliktan yeni yil´ in biraz sonrasina kadar mola veriyor. Hakimler ne davalar ne ifade kayit terminleri kararlastiriyorlar. Avukatlar ve sirketleri ofis partileri ve personel icin yemekdavetleriyle mesgul. Bu zaman benim sehri terk etmem icin en ideal zaman. Black davasinin evraklarini Volvo´ mun bagajina koyuyorum, giyecek bir de bir kac giysi koyuyorum yanina ve arabayla uzaklasiyorum. Ondan sonraKansas ve Nebraska´ da kar´i bulana kadar hedefsiz bir sekilde kücük ve iki seritli caddelerden kuzey-bati yönüne dogru ilerliyorum.Ucuz motellerde uyuyorum, ayak üstü yemekler yiyorum ve gezilecek-görülecek yerleri arastiriyorum. Kuzey kisimlarda bir kis firtinasi esti. Derin kar tabakalari yollari kapliyor. Cimen bozkirlari bulutlar gibi beyaz ve sakinler. Yollarin sessizligi bana yeni kuvvet veriyor. Nihayet 23.Aralik Madison, Wisconsin´e variyorum. Kücük bir otel, sicak yemek satan konforlu bir restoran buluyorum ve sanki bir magazadan bir digerine kosturan siradisi bir insanmisim gibi carsi´ nin caddelerinde geziniyorum. Bir noel kutlamasinin bir parcasi olan bir kac seyleri hic özlemiyorum. Ayaklarimin altindaki karlarla buz tutmus bir park bankina oturuyorum ve noel sarkilarini coskuyla söyleyen bir koro´ yu dinliyorum. Dünya´da hic kimse su an nerede, yani hangi sehir veya hangi il´de bulundugumu bilmiyor. Bu özgürlüge bayiliyorum. Otelin barinda biraz yemek ve icki´ den sonra Max Leuberg´ i ariyorum. Büyük Üniversite´ ye hukuk professörü olarak geri döndü ve kendisinden tavsiye alabilmek icin nerdeyse her ay bir kere kendisini aradim. Bazi önemli evraklarin fotokopisini kendisine yolladim, bunun haricinde yazili metinlerin, delil tespitlerin ve hemen hemen her sorgu´nun fotokopisi gönderdim. FedEx paketi yedi kilo agirligindaydi ve nerdeyse otuz dolar maliyetindeydi. Deck bunlari onaylamisti. Madison´de olduguma Max seviniyor gibi görünüyor. Jahudi oldugu icin noel büyük bir önem tasimiyor ve daha kisa bir süre önce telefon´ da calismanin en ideal zaman oldugunu söyledi. Bana yolu anlatti. Bir sonraki sabah saat dokuz´ da hukuk fakultesine adimimi attigimda, dis isisi eksi on iki derece. Bina acik, fakat bir insan yok. Leuberg ofisinde sicak bir kahveyle bekliyor. Memphis ile ve özledikleriyle ilgili bir saat sohbet ediyoruz, hukuk fakultesi sohbet´in disinda. Ofisinin oradaki ofisiyle cok benzerlikleri var- ici fazla esyalarla dolu, düzensiz ve duvarlar siyasi poster ve yapistiricilarla kapli. Görüntü olarak da hic degismemiskarma karisik ve gür saclar, kot pantolonu, beyaz spor ayakkabilari. Fazla kar oldugundan, corap giyiniyor. Kendisi heyecanli ve girisime hevesli.Ortasinda uzun bir masa bulunan kücük bir seminer odasina kadar kendisini koridordan dogru izliyorum. Anahtarlari kendisinde. Kendisine yolladigim evraklar masada dagitilmis. Karsilikli bir sekilde sandalyelere oturuyoruz, ve bir termos´ dan fincan´ a kahve dolduruyor. Dava´ nin alti hafta icerisinde baslayacagini biliyor. „Herhangi karsilastirma teklifleri var mi?“ „Evet, bir cok. Su an yüz yetmis bes bin dolar´ a ulasmis durumdalar, fakat müvekkilim hayir diyor.“ „Bu biraz tuhaf, fakat bu beni sasirtmiyor.“ „Peki neden sasirtmiyor?“ „Onlari köseye sikistirdiginiz icin. Rezil olmaktan korkuyorlar, Rudy. Bu karsima cikan en iyi sigorta davalarindan bir tanesi ve binlerce dava´ yi gözden gecirdim.“ „Bunlardan daha da fazlasi var.“ Diyorum, ondan sonra telefonumuzdaki dinleme cihazlarindan ve Drummond´ nun bizim telefonlarimizi dinledigine dair kanitlardan bahsediyorum. „Evet bunlar bir zamanlar söz konusuydu“ diyor. “Florida´daki bir dava´da. Fakat dava´nin savunuculari telefonlarini dava´ dan sonra kontrol ettiler. Karsi savunmanin ne yapmak istedigini biliyormus gibi görünmesi yüzünden, süphelenmeye baslamisti. Fakat bu baska bir sey.“ „Siz korkuyor olmalisiniz.“ Diyorum. „Korkudan donuyorlar, fakat taskin olmayalim. Onlar su an sevinc verici bir cevrede bulunuyorlar. Onlarin devleti para cezalarini fazla önemsemiyorlar. “Peki, ne önerirsiniz?” “Parayi cebinize sokunuz.” “Bunu yapamam. Parayi istemiyorum. Benim müvekkilim istemiyor.”Iyi, Bu insanlari yirminci yüzyila götürmenin zamani geldi. Kayit cihaziniz nerede?”Ayaga kalkiyor ve oda´nin icinde dolaniyor. Duvar´da bir yazi tahtasi bulunuyor ve profesör dersini vermeye hazir. Dosya cantamin icerisinden kayit cihazimi cikartiyorum ve masaya koyuyorum.Kalem ve bloknot masa´ da hazir bulunuyorlar. Max derse basliyor ve bir saat boyunca hizli bir sekilde yaziyorum ve kendisini soru bombardimanina tutuyorum. Sahitlerim hakkinda konusuyor, kendi sahitleri, evraklar, farkli stratejiler. Max kendisine gönderdigim materyalleri iyice inceledi. Bu insanlari köseye sikistirma fikri kendisine zevk veriyor. Profesör „En iyi olayinizi saklayin.“ Diyor. „O zavalli cocukla ölmeden önce cekilmis cekilmis teyp. Sanirim cok acinacak bir sekilde görünüyordu.“ „Daha da kötü.“ „Mükemmel. Bu jüri´ de cok iyi bir izlenim birakacak. Eger her sey yolunda giderse, üc gün icinde bitebilirler. „ „Ondan sonra ne olacak?““O zaman arkaya yaslanipkendilerini bu olaydan nasil uzak tutmaya calistiklarini izleyin.“Aniden duruyor, masa´ daki her hangi bir seyi eline aliyor ve bana veriyor.“Bu nedir?“ „Bu gecen ay ögrencilerimin bir tanesi icin Great Benefit tarafindan hazirlanmis bir sözlesme.Bunun icin para ödedim ve gelecek ay sözlesmeyi yine fesh edecegiz.Metine sadece bir bakmak istiyorum. Su an ortaya cikartilmis yaziyla ne sözlesme disinda birakildigini tahmin edin.“Kemik ilik naklili.“ „Bütün nakliller, kemik iligi dahil.Bu sözlesmeyi saklayiniz ve dava´ da kullaniniz. Benim görüsüme göre bu sözlesmenin Black´ lerin dava´ yi acmasindan sonra neden degistirildigini yöneticiye sorunuz. Kemik ilik naklili su an neden sözlesme disinda?Ve eger Black sözlesmesi disinda degildiyseler, o zaman neden ödemediler?Bunlar iyi materyalller, Rudy.Belki Memphis´ e gelip dava´ yi bir gözden geciririm. „ „Bunu lütfen yapiniz.“ Deck´ in disinda bana tavsiyeler verebilecek bir kimsenin olmasi cok teselli verici olurdu. Hasar dosyamizin analiziyle Max´ in bir kac sorunu varve yakinda cok s ile yüklü olacagiz. Bagajimdan dört kartonu getiriyorumve öglene dogru seminer odasi cöp yigini gibi görünüyor. Enerjisi bulasici. Ögle yemeginde sigorta sirketinin muhasebesiyle ilgili bir cok dersten birincisini aliyorum. Bu sektör´ e kartel hukuku gecerli olmadigi icin kendi muhasebe kurallarini gelistirdi. Hic bir tecrübeli muhasebeci bir sigorta sirketinin finans durumunu anlayamaz. Bunun anlasilmasi da istenmiyor, cünkü dis dünya´ nin islerini ögrenmesini istemez. Fakat Max´ in yine bir kac ipuclari var. Great Benefit´ in sermayesi dört yüz ve bes yüz milyon dolar arasinda ve bunun yarisi Rücklagen´ lerde yatirilmis.Jüri üyelerine anlatilmasi gereken de budur. Ilk noel gününde insanin düsünmedigi calisma konusu dile getirmeye cesaretim yetmiyor, fakat Max durdurulacak gibi degil. Esi ailesinin yaninda New York´ ta. Kendisinin baska hic bir isi yokve bizim geri kalan evrak kartonlarini gözden gecirmemizi istiyor. Üc bloknotu notlarla dolduruyorumve bir sürü kasetleri farkli konular hakkinda olan düsünceleriyle. Sonunda 25 Aralik karanlik cöktügünde isimizin bittigini söylediginde, tamamen yorgun oluyorum.Bana kartonlari doldurmakta ve arabama tasimakta yardimci oluyor. Yine yogun bir sekilde kar yagiyor. Fakultenin ön kapisinda Max ile vedalasiyoruz. Kendisine yeterince tesekkür edemiyorum. Bana her seyin en iyisini diliyorve kendisini dava´dan önce dava sürdügü müddetce her gün hafta´ da en az bir kere aramami söz vermemi istiyor. Bu dava icin Memphis´ e gelmesinin mümkün oldugunu bir kez daha tekrarliyor. Bir veda busesi olarak kendisine karlar icinde el salliyorum. Ohio´ nun Spartanburg kentin´e varmam icin üc gün´ e ihtiyacim var. Volvo yol´ da iyi duruyor, hele hele Upper Midwest´ in kar ve buzlari arasinda.Araba telefonumla Deck´ i bir kere ariyorum. Sirketin icerisinin sakin oldugunu söylüyor. Hic kimse beni sormadi. Son üc bucuk senemi diplomami alabilmem icin uzun saatler okudum ve ara sira zamanim oldukca Yogi´ sde calistim. ‚Nerdeyse hic bos zamanim yoktu. Ülke icerisindeki bu ucuz gezi bazi insanlar icin sikici olabilir, fakat benim icin lüks bir tatil. Beynimi ve ruhumu temizliyor ve hukuktan farkli konulari düsünmeme izin veriyor. Bir kac endiselerimden kurtulmus oluyorum. Örnegin Sarah Plankmore. Eski gereksiz „cöpler“ ´ i üzerimden atiyorum. Böyle bir davranisa tesebbüs ettikleri icin hic bir sucu olmayan insanlardan nefret etmek icin yasam cok kisa.Loyd Beckve Barry X. Lancaster´ in aci dolu günahlariBati Virginia´ da bir nevi son buluyor. Bayan Birdie ve rezil ailesi icin endise duymayi birakiyorum. Sorunlarini bensiz cözsünler. Millerce uzaklikta Kelly Riker´ i, parlak dislerini , bronzlasms bacaklarini ve güzel sesini hayal ediyorum.Hukuki konularla ilgilendigim zaman, gelecekteki dava´ ya odaklaniyorum. Sirketimde mahkeme karsisina cikabilecek sadece bir dosya var. Böylece düsünmem gereken sadece bir dava var. Jüri´ nin karsisinda acilis konusmasini calisiyorum. Great Benefit´ in sahtekerlerini göz hapsine aliyorum. Son konusmami gerceklestirdigimde nerdeyse agliyorum. Beni gecen bir kac araba sürücüleri tarafindan zleniyorum, ama o kadar olsun- sonucta beni hic kimse tanimiyor. Great Benefit´e dava acmis veya acmakta olan dört avukat´ la konustumIlk ücü pek yardimci degillerdi. Dördüncü avukat Spartanburg´ dayasiyor. Ismi Cooper Jackson ve onun durumunda her hangi bir seyler tuhaf. Bana telefon´ da söylemek istemedi (dairemde olan telefon´ da), fakat kendisini ziyaret edebilecegimi ve dosyasina bakabilecegimi söyledi. Sehir merkezindeki banka binasinda calisiyor, modern ofislerde alti avukat´in calistigi kücük bir sirket. Kuzey Carolina´ dan kendisini dün araba telefonumundan aradim ve kendisinin bugün benim icin zamani var. Noel döneminde cok fazla yapilabilecek bir isin olmadigini söyledi. Kendisi tiknaz, büyük organlari bir adam ve koyu renk biyigi ve gözleri mimigini hareketlendiriyor/canlandiriyor. Kendisi kirk alti yasinda ve bana parasini Produkthaftung ile kazandigini söylüyor. Konuyu acmadan ofis kapisinin kapali oldugundan emin olmaya calisiyor. Bana anlatmayi planladigi bir cok konuyu normal sartlar altinda anlatmamasi gerekir. Great Benefit sirketiyle bir karsilastirma anlasmasina vardilar ve müvekkilleriyle birlikte kendisi bir sözlesme imzalamak zorundalardi. Bu sözlesme gizlilige yükümlü kilan ve eger iclerinden biri sözlesmenin sartlarini topluma aciklayacak olursa agir cezalar öngören bir sözlesme.Kendisi icin bu tür anlasmalar cok ters , fakat alisilmisin disinda degil. Dava´ yi bir sene önce agir burun sorunlarindan sikayet duyup ameliyat olmasi gereken bir bayan icin acti. Bayanin dilekce´ de anlasmayi yapmadan bes sene önce aldirmis oldugu yumurtalik kistlerini bildirmemesi nedeniyle Great Benefit hakkini geri cevirdi. Redd edilen yazida kist´ in bir ön hastalik oldugu yaziliyordu. Hak edinmis oldugu miktar on bir bin dolar civarinda. Daha fazla yazilar degis-tokus edildi ve daha fazla redd cevaplari yazildi ondan sonra Cooper Jackson´i devreye soktu. Kendi ucagiyla dört kere Cleveland´ e uctuve sekiz sorgu gerceklestirdi. Cleveland´deki insanlar hakkinda „Karsima cikan en suskun ve uyanik adamlardan bir tanesi.“ Diyor.Jackson zor davalari seviyor ve bu oyunu zararlari gözetmeksizin oynuyor. BIr dava´ nin gerceklesmesi konusunda baski yaptive Great Benefit aniden sessiz bir ortamda bir karsilastirma istedi. “Bu gizlenmesi gereken kismi.” Diyor. Anlasilan anlasmaya karsi gelmek ve bana kalbini dökmek kendisine zevk veriyor. Bin insana anlattigindan eminim. “Bize on bir bin dolar´ I ödediler ve susmamiz icin üzerine iki yüz bin dolar daha verdiler. „ Tepkimi beklerken gözleri parliyor. Great Benefit tazminat olarak bir sürü para ödedigi icn bu gercekten konusulmaya layik bir karsilastirma.Bunun gizlenmesi konusunda israr etmeleri bir mucize degil. „Sasirtici.“ Diyorum. „Evet, bu öyle.Ben kendim bir karsilastirma istemiyordum, fakat benim zavalli müvvekkilimin bu paraya ihtiyaci vardi. Yüksek bir borclama kararinin cikartabilecegimizden eminim. „ Beni tonlarca para kazandigindan ikna etmek icin bir kac savas hikayeleri anlatiyor. Ondan sonra kendisini raflar ve kartonlarla dolu penceresiz bir oda´ ya kadar izliyorum.Raflarin ücünü gösteriyorondan sonra kilolu bedenini raf´ a yasliyor. „Burada sisteminiz var“ diyor ve sirlarla doluymus gibi görünen karton´ a isaret ediyor. „Hak talebi olusuyor ve bir bir memur´un eline veriliyor , basit bir kagit isleyicisi. Hasar bölümünde calisanlar en kötü egitim almis ve en düsük ücret alan insanlar. Bu her sigorta sirketinde böyle. Bu adamlar yatirim yapmakla mesguller, hasar veya tutuklama bölümünde calismiyorlar. Memur mevzu´ yu gözden geciriyorve sonradan gerceklesen Haftungsausschluss davasina basliyor. Kendisi veya baskasi sigortalanmis kisiye bir mektup yaziyor ve her türlü hakki inkar ediyor. Onlarin böyle bir mektuba sahip olduklarindan eminim. Ondan sonra memur son bes senenin tibbi evraklarini istiyor.Evraklar kontrol ediliyor. Sigortalanmis kisi icinde „Talebiniz bir daha gözden gecirilmek üzere redd edilmistir. Diye yazan hasar bölümünden bir mektup daha aliyor. Durumun daha da komiklesecegi husus budur. Memur dosyayi tutuklama bölümüne gönderiyor ve tutuklama bölümü „Bizden bir seyler duyana kadar bu talebi regulieren yapmayin„ iceren bir dosya notu gönderiyor. Ondan sonra hasar ve tutuklama bölümü arasinda yazismalar gerceklesiyor. Mektuplar, dosya notlaridegis tokus ediliyor ve kagit yiginlari olusuyor, görüs ayriliklari meydana geliyor, iki bölüm savas´ a girerek paragraflar tartisiliyor. Bu insanlarin ayni bina´da ayni sirket icin calismalarina ragmen birbirlerini tanimamalarini unutmayiniz. Diger bölümün yaptiklarindan da haberleri yok. Bu tam alamiyla bir niyettir. Bu sirada müvekkilleri gezi arabalarinda oturuyorlar ve ellerine bir kac mektup geciyor , bir kaci hasar bölümünden, bir kaci tutuklama bölümünden. Bazi insanlar mücadele emekten vazgeciyorlar ve bu da tabii ki amacladiklari olay. Yirmi bes kisi´ den sadece bir tanesi avukat´ a bas vuruyor. “ Jackson´ un bana bunlari anlattigi esnada sorgularin evraklarini hatirliyorum ve parcalar aniden birlesmeye basliyor. “Bunu nasil ispatlayabilir siniz?” diye soruyorum. Kartonlari gösteriyor. “Hepsi bunun icerisinde. Bunlarin coguna ihtiyaciniz olmayacak, fakat el kitaplari bende.” “Onlar bende de var.” “Isterseniz bunlari gözden gecirebilirsiniz.Hepsi en iyi sekilde düzeltilmis. Harika bir avukat yardimcim var, hatta iki tane.” Evet, fakat ben Rudy Baylor bir yardimci avukat´ a sahibim.! Beni kartonlarla yalniz birakiyor ve ben hemen koyu yesil renk el kitaplarina saldiriyorum. Bir tanesi hasar bölümü icin, bir digeri ise tutuklama bölümü icin. Ilk bakista ikisi de delil tespit esnasinda almis oldugum el kitaplariyla ayni gibi görünüyor.Davalar kisimlara ayrilmis.Ön tarafta bir icerik, arka tarafta bir sözlük, kagit üreticileri icin el kitaplarindan daha farkli bir sey simgelemiyorlar. Ondan sonra farkli bir husus gözüme carpiyor. Hasar bölümü el kitabinin sonunda U adinda bir bölüm fark ediyorum. Benim el kitabim bu kismi icermiyor. O bölümü dikkatli bir sekilde okuyorum ve komplo gün yüzüne cikiyor. Tutuklama bölümünün el kitabi da U adinda bir kisim iceriyor. Cooper Jackson´ un anlattigi gibi bu sistemin bir diger yarasi. Ikisi birlikte bir daha gözden gecirilmek sartiyla talebi redd etmeyi ön görüyor. Ondan sonra dosyayi bir diger karar cikana kadar ödememe emriyle baska bir bölüme gönderiyorlar. Bir sonraki karar hic bir zaman gelmeyecek. Bölümler birbirlerine karsilikli izin vermedikleri sürece bölümlerin hic bir tanesi talepleri yerine getiremeyecek. Iki U kismi da her hususun nasil yazili bicime gecirilecegine dair sayisiz kararlar iceriyorlar. Ayrica bu zor islerin ispati icin gerekli olacak doküman izinin hazirlanmas kararini iceriyor. Bu zor is talebin reddinden önce kriterlere uygun bir sekilde degerlendirilmesi icin harcanan zamandir. El kitaplarimin hic birisi U adinda bir kismi icermiyor. El kitaplari elime gecmeden önce bu U kismi adeta yok edilmis. Cleveland´ deki sahtekerler ve belki de Memphis´ deki avukat´ lar U kismini benden bilerek sakladilar. Baska bir tanimiyla bu hayal kirikligina ugratan bir kesif. Sok hizli bir sekilde kayboluyorve bu kismi jüriye tanittigim I düsündügümde kendimi gülerken yakaliyorum. Dosya´ nin geri kalan kisimlarini gözden gecirmek icin saatlerimi harciyorum, fakat gözlerimi el kitaplarindan ceviremiyorum. Cooper aksam saat alti´ dan sonra ofisinde severek “Wodka” iciyor. Beni de kendisine eslik etmem icin davet ediyor. Siseyi dolabin bar fonksiyonu gören sogutucu bölümünde sakliyor ve buzsuz ve sussuz, sade bir sekilde iciyor.Bardagimdan bir yudum aliyorum. Her yutusta nerdeyse iki büyük damla, ve yakici bir sekilde mideme dogru yol aliyorlar. Birinci bardagini bitirdikten sonra “Great Benefit´e karsi olan farkli devlet yönetiminde gerceklestirilen arastirmalarin sanirim fotokopisi ellinizde bulunuyor. “ Hic bir fikrim yok ve kendisine yalan söylemek pek fazla anlam vermez. “Hayir, elimde fotokopiler yok.” “Bunlari mutlaka gözden gecirmek zorundasiniz. Eski bir okul arkadasim olan South Carolina´ nin hukuk bakani ´nin dikkatini bu magazaya cektim ve onlar su an arastirmalar yapiyorlar. Ayni sekilde Geogia´ da da arastirmalar yapiyorlar. Florida´ da bir sigorta denetim kurumu bir arastirma baslatti. Anlasilan kisa bir zaman dilmi cerisinde sasirilacak sayida talepler redd edildi. „ Ben hukuk ögrencisiyken aylar öncesi Max Leuberg bir kere devlet düzeyindeki sigorta denetim kurumunda bitiraz ettiginden bahsetmisti. Fakat sigorta sektörü ve denetilmesi gereken kurumlar arasinda iyi bir isbirligi söz konusu oldugu icinbunun büyük ihtimal cok fazla yarar getirmeyecegini de söyledi. Bu konuyla ilgili bir seyler kacirdigim hissine karsi gelemiyorum. Fakat bu sonucta benim ilk sigorta davam. Gözleri parlayarak ve bana süpheli bir sekilde bakarak „Su an söz konusu olan bir grup davasi.“ Diyor. Bir grup davasindan hic bir bilgimin olmadigini kendisi cok iyi biliyor. „Nerede?““Raleigh´ de bir kac avukat. Great Benefit´e karsi bir avuc dolusu kücük talepler savunuyorlar, fakat simdiye kadar bir basari elde edemediler ve bekliyorlar. Sanirim size bas agrisi yaratan davalari bir „karsilastirmayla“ kapatiyorsunuz. „ „Kac tane sözlesme yapildi?Bu soruyu delil tespiti esnasinda bir kere sormustum ve hala bir cevap icin bekliyorum.“ Nerdeyse yüz bin tane. Yüzde onluk bir talep oranini varsayarsak, bu senede on bin talep eder. Bu bu sektörde nerdeyse ortalama oran. Taleplerin nerdeyse yarisini geri cevirdiginizi varsayalim. Böylece sadece bes bin talep geri kalir. Ortalama talep on bin dolar civarinda. Bes bin carpi on bin dolar elli milyon dolar eder. Ve yine varsayalim bir kac dava´ yi karsilastirma yoluyla ortadan kaldirmak niyetiyle on milyon dolar harciyorsunuz. Bu kücük oyununzla böylece kirk milyon dolar kazaniyorsunuz. Gelecek sene belki yasal talepleri yerine getirmek üzere olacaksiniz. Bir seneyi atliyorsunuz, ondan sonra redd etme rutinine geciyorsunuz. Nerdeyse herkesi dolandiracak sekilde o denli para kazaniyorsunuz. “ Kendisine uzunca bakiyorum ve “Bunu ispatlayabilir misiniz?’” diye soruyorum. “Hayir. Bu sadece bir tahmin. Bu kadar sikici oldugu icin büyük ihtimal bunu ispatlamak nerdeyse imkansiz. Bu sirket gercekten sacma isler gerceklestiriyor, fakat bu haince olayi yazili bicime gecirmek icin cok sacma oldugundan süphe duyuyorum.Ahmak mektubundan bahsetmek üzereyim, fakat ondan sonra bunu yapmamaya karar veriyorum. Kendisi basarili bir avukatve ilk basari icin yürütülen her mücadeleyi kazanacak. “Her hangi bir avukatlar toplulugunda calisiyor musunuz?”diye soruyor. “Hayir, yetkimi henüz bir kac ay önce aldim. “”Bayagi aktifim. Sigorta sirketlerine sadik ve inanc ilkelerine aykiri davrandiklari icin dava acmayi seven avukat birlesimleri var. Irtibatta kaliyoruz.Bir cok sey anlatiliyor. Great Benefit sunu yapti bunu yapti diye kulagima geiyor. Sanirim kendileri cok fazla talep geri cevirdiler. Herkes rezil edilerek bir nevi ilk büyük davayi bekliyorlar. Etkisi büyük bir hüküm cok yanki uyandiracak. “ “Hükmün nasil olacagini bilmiyorum, fakat bir dava´ nin olacagini size garanti ediyorum. “ Arkadaslariyla irtibata gecip, onlarin anlatacaklarina ve genel olarak olup biteni dinleyecegini söylüyor. Ve belki dava´ yi takip etmek icin subat ayinda Memphis´ e gelecek. Etkili bir hükmün bütün bariyerleri ortadan kaldiracagini yeniden tekrarliyor. Jackson´ un dosyasini bir daha gözden gecirmek icin ertesi günün yarisini calismakla geciriyorum ondan sonra kendisine tesekkür edip kendisinden vedalasiyorum. Irtibatta kalmamiz icin israr ediyor. Bir cok avukat´ in davamizi takip edecegini düsünüyor. Bu beni neden korkutuyor? On iki saat icinde Memphis´e gidecegim. Bayan Birdie´ nin koyu renk evinin arkasindaVolvo´ nun icini cikartirken hafifce kar yagmaya basliyor. Yarin yeni yil. 40. Bölüm Dava´ nin ön görüsmeleri ocak ayinin ortasinda hakim Kipler´ in mahkeme salonunda gerceklesiyor. Bizi savunma masasinin etrafina topladi ve mahkeme yardimcisini gezinen avukatlari uzak tutmasi icin kapi´ya koydu. Bir yandan sekreteriyle cevrili diger yandan tutanak yazari tarafindan cevrili bir sekilde cüppesiz bir bicimde masanin sonunda oturuyor.Sirtim mahkeme salonuna dönük kendisinin saginda oturuyorum ve masanin diger tarafinda bütün savuma ekibi oturuyor. 12. Aralikta´ ki Kord´ un sorgusundan bu yana Drummond ile bu ilk karsilasmam ve saygili olmak bana zor geliyor. Her sefer ofisimde telefonlastigimda bu iyi giyinmis, bakimli ve sayilan ve sohbetimi dinleyen sahtekerleri karsimda görüyorum. Cooper Jackson´den ödünc aldigim el kitaplarini Kipler´ e gösterdigimde, kendisi biraz etkilenmisti. Bunlari dikkatli bir sekilde Drummond´ nun sunmus oldugu el kitaplariyla karsilastirdi. Kndi görüsüne göre Drummond´nun evrak sakladigini bildigimiDrummond´ ya bildirmek zorunda degilim.Bu bilgiyi dava´nin baslamasina kadar beklemem ve bunu jürinin karsisinda Great Benefit´e koz olarak kullanmam daha dogru olur. Aslinda etkisi yikici olmali.Jürinin karsisinda pantolonlarini asagi cekecegim ve kendilerini nasil saklamaya calistiklarini izlemeye calisacagim. Taniklara geliyoruz. Bu davayla ilgili olan hemen hemen herkesin ismini listeye aldim.“Jackie Lemancyzk artikmüvekkilerim icin calismiyor“ diyor Drummond. „Kendilerinin nerede oldugunu biliyor musunuz?“ diye Kipler bana soruyor. „Hayir. Bu dogru. Cleveland ve cevresinde yaklasik yüz´ e yakin telefon görüsmesi yaptim ve Jackie Lemancyzigin izini bulamadim. Sizi telefonla bulmasi icin Butch´ i ikna bile ettim, fakat bunu basaramadi. „Biliyor musunuz?“ diye Drummond´ ya soruyor. „Hayir.“ „Yani belki biliyorsunuz.“ „Evet, öyle.“ Drummond ve T.Pierce Morehouse bunu komik buluyorlar. Sinirli bir sekilde siritiyorlar. Fakat onlari bulmayi ve ifade vermelerini basardigimiz zaman siritmaya vakitleri olmayacak. Fakat bunu yapma ihtimali cok düsük. „Bobby Ott ne durumda?“ diye Kipler soruyor.“Bir fazla „belki“ daha“ diyorum. Her iki tarafta dava´ ya gelmeleri ümitli görünen insanlarin isimlerini söyleyebilirler. Ott süphe duyuyor gibi, , fakat kendisi geldiginde kendisini sahit olarak cagirma hakkina sahip olmak istiyorum. Butch ayni zamanda Bobby Ott´un da pesinde. Sachveständigen´ ler hakkinda konusuyoruz. Elimde su an sadece iki Sachverständigen var: Dr. Walter Kordve Randall Gaskin, kanser klniginin idari bölümün sefi. Drummond bir kimsenin ismini verdi, Syracuse´ dan Dr. Milton Jiffy. Iki neden dolayi kendisini sorguya cekmemeye karar verdim. Ilk önce oraya gitmek pahali olurdu ve ikincisi ne söylemek istedigini gayet iyi biliyorum. Uygun, mantikli bir tibbi tedavi olarak gecerlilik görebilmesi icin kemik ilik naklilinin bir deney objesi oldugunu kendisi de onaylayacaktir.Walter Kord bu konu hakkinda sinirlibir sorgu´ nun hazirlanmasi icin bana yardimci olacak. Jiffy´ nin ifade verecegine dair Kipler süphe duyuyor. Bir saat boyunca evraklar icin tartisiyoruz.Drummond hakime´ e bütün evraklari verdigini temin ediyor. Her bir baskasini ikna ederdi, fakat yalan söylediginden eminim. Kipler de ayni sekilde emin olurdu. „Dava acanin savunucusuna son iki senede yapilmis olan sözlesmelerin sayisiyla ilgili bilgi vermek ne durumda? Ve ayni zaman dilimi icerisinde bulunulan talepler, ve redd edilen istekler?Drummond derince nefes aliyor ve inanilmaz mahcup bir yüz ifadesinde bulunuyor. „Bununla ilgili calisiyoruz, sayin hakim. Yemin ediyorum. Farkli yerel ofisler sayesinde bilgi bütün ülke´ ye yayilmis durumda. Müvekkilliminin otuz bir tane devlet ofisi bulunuyor, on yedi yerel ofisi ve bes yerel ofisi, böyle bir durumda hersey oldukca zor. ..””Müvekkilinizin bilgisayar´ i var mi?Kivraniyor. „Tabii ki. Fakat bu kolayca bir tusa bastigin ve yazili bir metin elde ettigin bir durum degil.““Sayin Drummond dava üc hafta icerisinde baslayacak.Bu bilgi´ yi istiyorum.“ „Elimizden geleni yapiyoruz, sayin hakim.“ Bunu müvekkillerime her gün hatirlatiyorum“Kipler „Bu bilgiyi edinin !diye israr ediyorve koskocaman Leo F. Drummond´ya parmak gösteriyor. Morehouse, Hill, Plunk ve Grone ayni zamanda bir kac santim egiliyorlar, fakat yine de not etmeyi birakmiyorlar. Biz daha az önemli olan konulari konusmaya basliyoruz. Kipler´in dava´yi bes güne sinirlamasi icin elinden gelecegini söylemesine ragmen dava icin iki hafta gibi bir sürenin belirlenmesi gerektigi görüsünde hemfikiriz. Iki saat sonra toplanti sona eriyor. „Ve karsilastirma pazarliklari ne durumda?“Gecen tekliflerinin yüz yetmis bes bin dolar oldugunu tabii ki kendilerine anlattim. Bir karsilastirmanin Dot Black icin fazla önem tasimadigini da belirttim. Kendisi para istemiyor. Intikam almak istiyor. „En yüksek teklifiniz ne olurdu, Sayin Drummond?“ Sanki cok dramatik bir olayla karsi karsi´ya kalmis gibi besi´de birbirlerine huzurá kavusmus bakislar atiyorlar. Iki yüz bin dolar karsilastirma miktari teklif etmek icin müvekkilim bana bu sabah yetki verdi. „iyi bir izlenim birakmaya calisarak Drummond diyor. „Sayin Baylor mi?“ „Cok üzgünüm. Müvekkilim bana Karsilastirma yapmama konusunda talimat verdi. „“Para miktarini gözetmeksizin?““Evet, bu böyle. Oradaki siralar üzerinde jüri´ yi görmek istiyor ve oglunun basina gelenleri bütün dünya´ nin görmesini istiyor. „Masanin diger tarafinda sok ve hüzün hakim. Hayatimda bu kadar bas sallamasi görmedim. Hakim de sasirmis bir izlenim birakmayi basariyor. Cenaze töreninden sonra Dot ile nerdeyse hic bir sey konusmadim. Yapmaya calistigim bir kac kisa sohbetleri basaramadim. Hem yas tutuyor hem sinirli ve bu tamamen anlasilir. Donny Ray´ in ölümünden Great Benefit´i, sistemi, doktorlari avukatlari ve bazen de beni sorumlu tutuyor. Ve bunu da anliyorum. Bu paraya ihtiyaci yok ve istemiyorda.Kendisi adalet istiyor. Sizin gibi, veranda da „ Bu insanlarla is birligi yapmak istemiyorum.“ Dedigimde. Dramatik bir sekilde „Bu inanilmaz bir sey.“ Diyorum. „Leo, Bir dava gerceklesecek.“ Diyorum. „Buna hazirlikli olalim.“ Kipler bir dosya´ ya isaret ediyorve sekreteri dosyayi kendisine veriyor.Drummond ve bana bir liste veriyor. „Bunlar potansiyel jüri üyelerinin isim ve adresleri. Sanirim doksan iki, fakat iclerinden bir kaci kesin tasindi veya baska nedenlerden dolayi dava´ya gelemiyorlar.“Liste´ yi elime aliyorum ve isimleri hizlibir sekilde gözden gecirmeye basliyorum. Bu sehir´ de yaklasik bir milyon insan yasiyor. Bunlardan bir kacini taniyabilecegimimi mi hayal ediyorum?Bir sürü yabanci. „Jüri üyelerini dava´ dan bir hafta önce seciyoruz, böylece kendinizi 1. subat tarihine ayarlayin. Gecmisini arastirabilirsiniz. Her iletisim tabii ki agir bir suc. „ „Soru kagitlari nerede?“diye Drummond soruyor. Her potansiyel jüri üyesi bir soru kagidi doldurmasi gerekiyor. Ve yas, irk, cinsiyet, is veren, yaptigi is ile ilgili bilgiler ve egitimiyle ilgili bilgiler vermek durumunda. Secim asamasina gelindiginde bir avukat´ in jüriyle ilgili edindigi bilgiler bunlar. „Bununla ilgili calisiyoruz. Yarin posta yoluyla gönderiliyorlar. Baska bir sey daha var mi?“v“Hayir, efendim.“ Diyorum. Drummond kafasini salliyor. „ Bu sözlesme ve taleplerle ilgili bilgileri yakinda istiyorum, Sayin Drummond. „Gayretliyiz, sayin hakim.“ Ofisin yakinlarinda bulunan vejeteryan restoraninda öglenleyin tek basima yemek yiyorum. Siyah fasulyeler, Risotto ve bitki cayi. Ne zaman buraya gelsem kendimi daha saglikli hissediyorum. Yavas yemek yiyorum ve fasulyelerimin icinde catalimla oynuyorum.ve jüri listesinde bulunan doksan iki isme bakiyorum. Drummond sinirsiz imkanlariyla arastirmacilar´ dan olusan bir ekibi bu insanlari bulmak ve hayatlarini arastirmak icin görevlendirecek. Gizli bir sekilde arabalarini ve evlerinin resmini cekecekler, herhangi hukuksal sorunlari olup olmadigini arastiracaklar, kredi evraklarini temin edecekler is hayatlarinin gecmisini gözden gecirecekler ve bosanmalar, iflaslar veya her hangi hukukdisi olaylardan dolayi acilan davalari arastiracaklar. Topluma acik evraklari gözden gecirecekler ve bu insanlarin evleri icin ne kadar ödediklerini ögrenmeye calisacaklar. Tek yasak olan sey sahsi görüsme, ya direkt ya da arabulucusuz. On iki kisiyi secmek icin mahkeme salonunda toplandigimiz zaman Drummond ve yandaslarinin her bir insan hakkinda bir dosya tutacaklar. Bu dosyalar sadece kendisi ve arkadaslari tarafindan degil, ayriyetten profesyonel jüri üyeleri ekibi tarafindan da iyice analiz edilecek. Amerikan hukuk tarihinde bu jüri danismanlari yeni bir tür olusturuyorlar. Kendileri insanlarin yapilarini degerlendirmek konusunda bir takim yetenek ve tecrübeye sahip olan avukatlar. Onlarin cogu ayni zamanda pskiatrist ve psikolog. Il il geziyorlar ve pahali yeteneklerini maddi gücü yeterli olan avukat´ lara satiyorlar. Üniversite döneminde Jonathan Lake tarafindan seksen bin dolar ücret´e calistirilan, bir jüri danismaninin hikayesini duydum. Jüri üyeleri bir kac milyonluk hüküm verdiler, böylece ücret kücük bir hediye gibiydi. Jüri üyelerini sectigimizde Drummond´ nun Jüri danismanlari mahkeme salonunda oturacaklar.Hic bir seyden süphelenmeyen bu insanlari baskalari görmeden gözetleyecekler.Yüzlerini, beden dillerini, kiyafetlerini ve davranis bicimlerini ve Allah bilir baska nelerini analiz edecekler. Ben ise insan yapisini inceleme konusu icin uygun olan Deck gibi bir arkadas´a sahibim. Butch ve Booker´e ve bir iki ismin tanidik gelebilecegi diger insanlara listenin fotokopisini verecegiz. Bir kac telefon görüsmesi yapacagiz, belki bir de bir kac adres kontrol edecegiz, fakat isimiz umuldugundan daha da zor. Ilk basta mahkeme salonunda nsanlari dis görünüslerine göre secmek zorundayiz. 41. Bölüm Aksam yemegi zamani civarlarinda hafta´ da en az üc kere alis veris merkezine gidiyorum.Gezinti yerinde buz pistine yakin tavuk yedigim ve cocuklari buz pisti yaparken izledigim kendime ait bir masam bile var. Bu masa´ dan kendim görünmeden yayalar gecidini bile görebiliyorum. Kendisi yalniz sadece bir kere yanima geldi ve görünüse göre hedefsiz bir bicimde. Yanina oturmaktan, elini tutup güzel kücük bir butige götürmek ve bir seyler hakkinda sohbet etmekten baska bir sey istemiyorum. Bu cevredeki en büyük alis veris merkezlerinden bir tanesi bu e zaman zaman burasi civil civil oluyor. Burada gezinen insanlari gözetliyorum ve iclerinden bir kacinin jürime ait olabileceklerini kendime soruyorum. Bir milyon insanin icerisinden doksan iki insani nasil bulayim?Bu imkansiz. Elimizdek imkanlarla herseyin en iyisini yapmaya calisiyorum. Deck ve ben jüri tarafindan doldurulan soru kagitlarindan az icerikli toplu bakis kagitlari yaptik ve e bu kagitlardan olusan kücük bir koleksiyonu sürekli yanimda tasiyorum. Bu aksam yine de bu gezinti yerinde oturuyorum, burada gezinen insanlari inceliyorum ondan sonra kagit yiginlari icerisinden bir kart cikartiyorum. Büyük harflerle yazilmis R.C. Badley ismi cikiyor karsima. Yas kirk yedi,, beyaz, erkek cinsinden, tamiratci, lise mezunu ve Memphis´ in güney dogu semtlerinin birinde oturuyor. Hafizamin iyi calistigindan emin olabilmek icin karti ceviriyorum. Bunu o kadar cok yaptim ki nerdeyse o insanlardan nefret edecegim. Isimleri ofisimin duvarinda asilive her gün en az bir saat karsisinda dikiliyorum ve coktan ezbere bildigim seye bakiyorum. Bir sonraki kart: Lionel Barton, yas yirmi dört, siyahi, erkek, yarim gün lise ögrencisive ayni zamanda araba parcalari icin satis elemanive Memphis´ in güneyindeki bir daire´ de yasayan bir kimse. Benim ideal jüri üyem genc ve en azindan bir lise diplomasi olan siyahi bir kimse. Dava icin siyahilerin daha iyi jüri üyeleri oldugu eski bir söylem. Underdogs ile hemfikirler ve büyük sirketleri beyaz Amerikasina güven duymuyorlar. Kim bunu onlar icin cok görebilir? Bayanlara karsi erkekleri ilgilendiren konulara deginildigindekarisik hislere sahibim. Geleneksel bilgelige görekadinlar parayla daha cimriler, cünkü aile bütce kisitligini hisseden kendileri.Büyük bir para cezasi icin onay vercekleri cok düsük bir ihtimal, cünkübu paranin hic bir centikisisel cek kitaplarina gecmeyecek. Fakat bu durumda Max Leuberg bayanlara öncelik tanima konusuna egilimli, cünkü onlar birer anne. Bir cocugun ölümünün yasini hissedecekler. Dot ile kendilerini özdeslestirecekler ve ben kendi isimi iyi yaptigimda, o zaman Great Benefit´i zor´ a sokacaklar. Sanirim kendisi hakli. Benim görüsüme göre cocugu olan on iki siyahi kadin secerdim. Deck´ in tabii ki baska bir teorisi var. Siyahilerden korkuyor, cünkü rkcilik Memphis´ te bayagi yaygin durumda. Beyaz davaci, beyaz savunucu, hakim disinda herkes beyaz. O zaman siyahiler bu konuya neden ilgi göstersinler?Bu jüri üyelerini irk, toplumsal sinif, yas ve okul egitimine göre siniflandirmanin ne kadar yanlis oldugunun bir göstergesi. Iclerinden herhangi birilerinin jüri üyelerinin danismanligi konusunda nasil tepki vereceklerini hic kimsenin önceden tahmin edemeyecegi bir gercek. Fakulte kütüphanesinde jüri üyesi secimiyle ilgili mevcut olan bütün kitaplari okudum ve su an daha önce ki gibi emin degilim. Bu durumda sakinmam gereken sadece bir tip jüri üyesi var: beyaz, erkek memur.Bu tiplersöz konusu tazminat durumlarinda ölümcül etkiye sahipler. Danismanliklarda yönetimi el´ e gecirmeye egilimliler.Onlar egitimli, is yapmaya hevesli ve metod´a göre davraniyorlar ve dava avukatlarini cok fazla saymiyorlar. Allahtan jüri üyesi sorumluluklarini yerine getirmek icin genelde sürekli mesguller. Listemde sadece bes jüri üyesini bulabildim. Ve her birinin …serbest birakilmasi icin bir sürü nedenler siralayacaklarindan eminim. Diger durumlarda Kipler onlarin canlarini burunlarindan getirirdi. Fakat Kipler´ in de bu insanlari istemedigine yönelik süphe duyuyorum. Hakimin jüri banklari üzerinde asik yüzler görmek istedigine net ayligimla bahse girerim. Eger bu davayla daha fazla ilgilenecek olursam aklima bir gün daha da fazla yasadisi manevralarin geleceginden eminim. Fakat su an bir manevrayi zor düsünüyorum. Bu konuyu bir hafta boyunca düsündüm ve nihayetinde bir kac gün önce bu konuyu Deck ile görüstüm.. Kendisi hemen heyecanlandi ve etkilendi. Eger Drummond ve ekibi telefonumu dinlemek istiyorlarsa, o zaman ona göre azar isitsinler. Öglene kadar bekliyoruz. Ben ofisdeyim, Deck ise kösedeki telefon kulübesinde. Beni ariyor. Bunu bir cok kez prova ettik ve bir metin´ e bile sahibiz. “Rudy, benim Deck.Dean Goodlow´ u nihayetinde buldum. “ Goodlow beyaz, erkek, yasi otuz dokuz, lise mezunu ve bir hali temizlikci dükkanina sahip. Kendisi cetvelimizde bir sifir, tartismasiz istemedigimiz bir jüri üyesi. Drummond kendisini sevincle karsilardi. “Nerede?” diye soruyorum. “Kendisini ofisimde yakaladim Kendisi bir hafta boyunca sehir´ de degildi.Gercekten iyi bir insan. Kendisiyle ilgili iyice yanilmisiz. Sigorta sirketlerini sevmedigini söylüyor, sürekli onlarla tartisma icerisinde ve kendilerinin daha siki kurallara maruz kalmalarinin dogru oldugunu düsünen bir kimse. Kendisine davamizla ilgili bir kac seyler anlattim, ve kendisi tam anlamiyla patladi. Kendisi harika bir jüri üyesi olabilir.” Deck´ in raporu kulaga pek inandirici gelmiyor, fakat konuya yabanci kimse icin inandirici geliyor. Büyük ihtimal metin´ I okuyor. Telefon´ da “Bu ne güzel bir sürpriz.” Diyorum seslice ve net bir sekilde. Drummond´nun bir hece´ yi bile kacirmasini istemiyorum. Avukatlarin secim prosedürünün öncesinde potansiyel jüri üyeleriyle konusmalari düsünülemez. Deck ile birlikte savasma arzumuzun Drummond´nun bizim bir sov yaptigimizi bilmesine kadar sacma olacagi yönünde endiselendik. Fakat bir avukat´ in yasadisi dinleme cihazlari sayesinde karsitlarini dinleyebilecegi fikri kimin aklina gelirdi? Bunun haricinde Drummond´ nun benim ahmak bir cirak ve Deck´in mütevazi bir yardimci avukat olmasi nedeniyle hazirladigimiz tuzaga düsebilecegini düsündük. Daha fazla bilgimiz yok. „Sohbet esnasinda kendisini huzursuz hissetti mi?“ „Biraz. Digerlerine söylediklerimi kendisine de anlattim. Ben sadece bir arastirmaciyim, avukat degil. Ve hic kimseye konusmamizdan bir seyler anlatmazsaniz, o zaman hic kimsenin basi derde girmez. „Iyi. Ve siz Goodlow´ un bizim tarafimizda oldugunu mu düsünüyorsunuz?“ „Kesinlikle. Kendisi bizi desteklemeli.“ Telefon´ un yaninda bir kac kagit ile oynuyorum. Sesli bir sekilde „Listeniz´ de baska kimleri bulunduruyorsunuz?“ diye soruyorum. „Bir dakika.“Deck´ in ayni sekilde kagit ile nasil oynadigini duyabiliyorum. Cok iyi bir ekibiz.“Dermot King, Jan DeCell, Lawrence Perotti, Hilda Hinds ve RaTilda Browning ile konustum.“ RaTilda Browning hepsi beyaz ve jüri´de görmek istemedigimiz insanlar. Isimlerini yeterince karaladigimiz zaman, Drummond onlari devre disi birakmak icin elinden gelen her seyi yapacak. “Dermot King ne olacak?” diye soruyorum. “Ciddi yapida. Bir kere sigorta görevlisini ev´ den atmak zorunda kaldim. Kendisine bir dokuz verirdim.” „Ve Perotti ne durumda?“ „Iyi bir adam. Bir sigorta sirketinin bir insani öldürebilecegine inanmadi. Bizim tarafimizi tutuyor.“ „Peki Jan DeCell ne durumda?“ Kagitlar yine ses cikartiyor. „Bir dakika. Cok fazla konusmak istemeyen yardimsever bir bayan. Sanirim bir seylerin yasadisi olmasindan korkuyordu.Sigorta sirketleri hakkinda sohbet ettik ve Great Benefit´ in dört milyon dolar degerinde oldugunu kendisine anlattim. Sanirim kendisi bizi destekleyecek. Kendisine bir bes verdim.“ Sesli bir sekilde gülmemek cok zor. Telefon´ un ahizesini kulagima daha siki bastiriyorum. „RaTilda Browning mi?“ „Beyazlar icin yarar getirmeyen radikal siyahiler. Benden ofisinden ayrilmami istedi, siyahi bir banka´ da calisiyor. Bize bir cent para vermezdi.“ Deck kagitlarla oynadigi sürede uzun bir mola veriliyor. “ Siz ne düsünüyorsunuz?” “Yaklasik bir saat önce Esther Samuelson´ I evinde yakaladim. Altmisli yaslarin basinda, cok nazik bir bayan. Uzunca Dot ile ilgili konustuk ve bir evlat kaybetmenin ne kadar korkunc oldugu gercegini. Bizim tarafimizi tutuyor.” Esther Samuelson´ in vefat etmis esi ticaret oda´sinin müdürüydü. Bunu bana Marvin Shankle anlatti. Kendisiyle jüri karsisinda gerceklestirmek istedigim dava türünü düsünemiyorum. Drummond´ nun istedigi her seyi yapardi. “Ondan sonra Nathan Butts le ofisinde karsilastim. Bu davayla ilgili avukatlardan biri oldugumu ögrenince kendisi biraz sasirmisti, fakat ondan sonra sakinlesti. Sigorta sirketlerinden nefret ediyor.” Eger Drummond´ nun kalbi hala atiyorsa, o zaman cok hafif bir sekilde atiyor. Benim bir avukat olarak ve benim arastirmacimin baski yapmasi düsüncesi ve bu dava´ nin olgularini potansiyel jüri üyeleriyle tartismam kendisinde bir atardamar´ in patlamasi icin yeterli. Fakat su an buna karsi hic bir sey yapamayacagi gercegini kavramis olmasi lazim. Her tepkisi benim telefonlarimi dinledigi gercegini ortaya cikartirdi. Bu yüzden dolayi avukatlik odasindan hemen cikartilirdi. Ve bunun haricinde tahminen hakkinda dava acilirdi. Susmaktan ve isimlerini andigimiz bu insanlardan kacinmaktan baska hic bir sansi yok. “Listemde bir kac kisi daha var.“ Diyorum. „On´ a kadar isimize devam edelim, ondan sonra burada bulusalim.” Yorgun bir sekilde ve simdi daha iyi oynayarak “Peki, olur.” Diyor Deck. Telefon görüsmesini sona erdiriyoruz ve on bes dakika sonra telefon yine caliyor. Tanidik bir ses “Rudy Baylor, lütfen.” “Su an görüsmektesiniz.” “Billy Porter konusmakta. Siz bugün dükkandaydiniz.“ Billy Porter beyaz, is yerinde bir kravat giyiniyor ve Western arabanin bir subesini yönetiyor. Bir´ den on´a kadar varan cetvelimizde cok asagilarda bulunuyor. Kendisini istemiyoruz. “Evet, Sayin Porter. Aradiginiz icin tesekkür ederiz.” Gercekte arayan Butch. Bizi kisa bir süre ziyaret etmekle bize yardimci olacagini söyledi. Kendisi Deck ile birlikte ve tahminen ikisi telefon kulübünde isinmalari icin birbirlerine yakin duruyorlar. Her daim profesyonel olan Butch Western Auto´daydi ve Porter ile birlikte bir cift tekerlikler hakkinda konustu. Ve su an Porter´ in sesini taklit etmeye calisiyor. Birbirlerini bir daha hic bir zaman görmeyecekler. „Ne istiyorsunuz?“ diye Billy Butch soruyor. Biraz somurtkan olmasini, sonra hemen konuya gelmesini söyledik. „Evet, su an dava söz konusu, bildiginiz üzere ön davetiye aldiginiz dava. Ben avukat´ lardan birisiyim.““Bu yasalarla uygun mu?“ „Tabii ki yasalar dogrultusunda. Sedece bunu hic kimseyle konusmamaniz gerekir. Ben sadece oglu Great Benefit Life Insurance isimli sirket tarafindan öldürülen kücük yasli bayani savunuyorum.” “Öldürüldü mü?” “Evet. Gencin bir ameliyata ihtiyaci vardi, fakat sirket haksiz yere tedaviyi ödemeyi redd etti. Yaklasik üc ay önce kan kanseri yüzünden vefat etti. Bu nedenden dolayi dava actik. Kayitsiz sartsiz yardiminiza ihtiyacimiz var, Sayin Porter. “Bu kulaga korkunc geliyor.” “Bircok olaylar yasadim, fakat bu karsima cikan en kötü durum. Ve acik bir sekilde siz bu durumdan sorumlusunuz, Sayin Porter. Bana „karsilastirma“ olarak iki yüz bin dolar teklif ettiler, fakat biz bundan daha fazlasini bekliyoruz. Biz yüksek bir para cezasi istiyoruz, ve bu yüzden yardiminiza ihtiyacimiz var.““Ben secilecek miyim? Ben buradan ayrilamyorum.“ „Yaklasik yetmis insan´ dan on iki kisi´ yi sececegiz, size daha fazla bilgi veremeyecegim. Lütfen bize yardim etmeye calisin.“ „Peki, elimden geleni yapacagim. Fakat jüri üyesi olarak görev almak istemiyorum, umarim bunu anlarsiniz.“ „Evet, efendim. Tesekkür ederim.“ Deck ekmek ici yedigimiz ofis´ e geliyor. Aksam esnasinda iki kere ortaliktan kayboluyor ve beni ariyor. Sözde kendileriyle konusmus oldugumuz ve Great Benefit´in yanlislarini cezalandirmaya fazlasiyla merakli olan bir kac kisinin isimlerini daha aniyoruz. Ikimizde yoldaymisiz izlenimi uyandiriyoruz, kapilara tikliyoruz, destek cin rica da bulunuyoruz, ve avukatlik odasindan süresiz cikmak icin yeterince etik kurallara aykiri davraniyoruz. Ve bu korkunc hainlik jüri üyelerinin sorgulanmak üzere toplandigi günün bir aksam öncesinde gerceklesiyor! Bir diger sorgulamada altmis insanin üc de birinden süphelenmeyi basardik. Ve en fazla korktugumuz insanlari bilincli bir sekilde sectik. Bu gece Leo Drummond´ nun uyumayacagindan eminim. 42. Bölüm Ilk izlenimler cok önemli. Jüri üyeleri saat sekiz bucuk ve dokuz arasi buraya variyorlar. Heyecanli bir sekilde odundan yapilms cift kapidan geciyorlar ve ondan sonra koridordan gecip neredeyse hayretler icerisinde etrafini gözetliyorlar. Bir cogu icin bu bir mahkeme salonundaki ilk ziyaretleri. Dot ile birlikte masanin sonunda yüzümüz jüri üyeleriyle dolmakta olan yastikli sira banklarina dönük bir sekilde yalniz oturuyoruz. Sirtlarimiz hakimin masasina dogru dönük. Masamizda bir bloknot var, baska da hic bir sey yok. Deck jüri banklarinin yakinlarinda bulunan bir sandalye´ ye oturdu, bizden büyük bir mesafe uzaklikta. Dot ile birlikte fisildasiyoruz ve gülmeye calisiyoruz. Midemde tuhaf bir his var. Koridor´ un karsisinda bulunan savunma masasi cok celiskili bir durum sunuyor. Kendisi bütün masanin kapli olan evraklari hakkinda düsünen siyah takimli korkulu yüz ifadeli bes erkekle cevrili. Anlasilan burada David Goliath´ a karsi bir mücadele gerceklesmekte ve bu mücadele su an baslamakta. Jüri üyelerinin ilk gördükleri sey rakiplerimin karsisinda hem sayisal, hem imkanlar ve maddi acidan magdur oldugumu görmeleri. Benim kücük müvekkilim zayif ve kirilgan. Oradaki zengin tipler´e gücümüz yetmez. Su an delil tespiti sona erdigine göre bu durumda savunma icin bes avukat´ in görevlendirilmesinin ne kadar oldugunu düsünüyorum. Bes cok iyi avukatlar. Buun jüri üyelerinde ne kadar korkunc bir etki biraktigini Drummond´ nun düsünememesine hayret ediyorum. Müvekkili her hangi bir sucu üstlenmis olmasi lazim. Yoksa hangi nedenden dolayi bir avukat´a karsi bes avukat görevlendirsinler? Bu sabah benimle konusmaktan kacindilar. Mesafeli durduk, fakat hakir bakislari jüriyle direkt iliskimiz ile ilgili sinirli olduklarini gösteriyor. Kendileri sokta ve sinirli ve buna karsi ne yapabileceklerini bilmiyorlar. Bir müvvekkili soymak disinda bir potansiyel jüri üyeleriyle irtibat´ a gecmek bir avukat´ in isleyebilecegi en agir suclardan bir tanesi. Rakiplerin telefon cihazlarina dinleme aletlerini yerlestirmek kadar agir bir suc. Kizmis gibi görünmekle cok ahmak gibi görünüyorlar. Mahkeme yardimcisi insanlari bir tarafta topluyor ve diger tarafta karisik bir düzende sandalye´ lerinde yer almalarini istiyor. Liste´ de bulunan doksan iki kisiden altmis bir kisi geldi. Bir kaci bulunamadi. Ikisi vefat etmisti. Bir avuc dolusu ise hasta olduklarini iddia etti. Bir kacini ise Kipler farkli kisisel nedenlerden dolayi burada bulunmak zorunlulugundan kurtardi. Mahkeme yardimcisi isimleri söylediginde, not aliyorum. Bu insanlari sanki aylardan beri taniyorum. Alti numara Billy Porter, Western Auto ´ nin yöneticisi, sözde beni dün aksam arayan kimse. Drummond´ nun kendisiyle ne yaptigini ögrenmek ilginc olsa gerek. Jack Underhall ve Kermit Aldy Great Benefit sirketini temsil ediyorlar. Drummond ve ekibinin arkasinda duruyorlar. Bu yedi koyu renkli takim elbise, yedi ciddi ve ürkütücü ve jüri üyelerini inceleyen yüzler. Sadece cesaretli olun! Ben yine de nazik bir yüz ifademi korumaya calisiyorum. Kipler mahkeme salonuna adimini atiyor ve herkes ayaga kalkiyor. Durusma baslamistir. Jüri üyelerini selamliyor ve jüri makami ile yurttaslik sorumluluklariyla ilgili kisa ve derin etki birakan bir konusma gerceklestiriyor. Yeterli derecede aciklanmis özürlerin olup olmadigini sordugunda, bir kac eller havaya kalkiyor. Hepsini birer birer hakim masasina cagiriyor ve kisik bir sesle sebeplerini acikliyorlar. Siyah listemin bes üst düzey yöneticilerinin dördü hakimle fisildasiyorlar. Beni sasirtmayacak bir bicimde Kipler onlari serbest birakiyor. Bu bir müddet zaman aliyor, fakat insanlari incelemek icin bu bize bir olanak sunuyor. Oradaki oturma düzenlerine göre büyük htimal ilk üc siradan fazlasini sorguya cekemeyecegiz. Bu otuz alti eder. Bizim sadece on ik, arti iki temsilciye ihtiyacimiz var.Savunma masasinin arkasinda bulunan banklarin üzerinde iki iyi giyinmis yabanciyi fark ediyorum. Benim tahminime göre jüri danismanlari. Bu insanlarin her bir hareketlerini gözlemliyorlar. Bu kücük mücadele hirsimiz psikolojik analizlerini nasil etkiledi? Ha, ha, ha. Önceki aksam gezinen ve potansiyel jüri üyeleriyle konusan bir kac zavalli cildirmis insanlarla hic bir iliskileri olmadiklarindan eminim. Sayin hakim yedi kisinin daha serbest kalmasini sagliyor ve geriye elli kisi kaliyor. Ondan sonra durumun kisa bir özetini sunuyor ve avukatlarla birlikte taraflari takdim ediyor. Buddy mahkeme salonunda bulunmuyor. Buddy Fairlane´ inde oturuyor. Ondan sonra Kipler ciddi sorgusuna basliyor. Söylemek istedikleri durumda jüri üyelerinden ellerini kaldirmalari icin rica da bulunuyor. Icinizden biri taraflardan, avukatlardan veya sahitlerden birini taniyor mu?Icinizden birinin Great Benefit tarafindan hazirlanmis bir sözlesmeye sahip mi? Icinizden biri bir dava prosedürüne karisti mi? Icinizden biri hic bir sigorta sirketini mahkemeye verdi mi? Bir kac tepki söz konusu. Ellerini kaldiriyorlar ondan sonra ayaga kalkip hakimle konusuyorlar. Biraz heyecanlilar, fakat baskalari öncülük ettikten sonra buzlar eriyor. Birileri sakaci bir söylem de bulunuyor ve herkes biraz rahatliyor. Zaman zaman ve cok kisa anlar icin buraya ait oldugumu kendi kendime söylüyorum. Bunu yapabilirim. Ben bir avukatim. Simdiye kadar tabii k agzimi nacmadim. Kipler bana sorularini iceren bir liste verdi ve bilmek istedigim her seyi soracak. Buna karsi söylenecek hic bir sey yok. Drummond´ ya da ayni listeyi verdi. Not aliyorum, insanlari gözetliyorum ve söylenilenleri dikkatli bir sekilde dinliyorum. Deck de aynisini yapiyor. Bu korkunc, fakat jürinin kendisinin beni desteklediklerini bilmemesi ben neredeyse mutlu ediyor. Kipler sorularini gözden gecirirken zaman geciyor. Yaklasik iki saat sonrasinda isi sona eriyor. Bu tuhaf his midemegeri dönüyor. Rudy Baylor icin ilk sözlerini dogru düzgün bir dava´ da söylemesi icin zaman geldi. Bu kisa bir tanitim olacak. Ayaga kalkiyorum, jürinin karsisina geciyorum, nazik bir gülüsle kendilerini aniyorum ve bin kere üzerinde calistigim sözleri söylüyorum. „Günaydin. Ismim Rudy Baylor ve Black´ leri temsil ediyorum.“ Buraya kadar, hersey iyi. Hakim masasindaki iki saatlik masa vuruslarindan sonra baska konular icin kendilerini hazir hissediyorlar. Kendilerine nazik ve icten bir sekilde bakiyorum. „Hakim Kipler size bir sürü sorular sordu ve bunlar önemli. Benim bilmek istedigim bütün sorulari sordu, öyleyse zaman harcamak istemiyorum. Sadece bir tek sorum var. Iclerinizden birinin aklina kendisinin bu jüri de neden oturmamasi ve bu davayi dinlememesi gerektigini aciklayan bir sebep geliyor mu? Hic bir tepki beklenemez ve gelemez. Bana iki saatten fazla baktilar ve ben sadece merhaba deyip, onlari nazik bir gülümsemeyle anip kisa bir seyler söylemek istiyorum. Hayatta uzun soluklu konusmalar yapan bir avukattan daha az kötü olaylar var. Ayrica Drummond´ nun üzerlerine yükleneceklerine dair icimde bir his var. Bir gülümsemeyle “Size tesekkür ediyorum.” Diyorum ondan sonra hakm masasina dönüp sesli bir sekilde “Bay ve Bayanlar iyi bir durumdalar gibi görünüyorlar, Sayin hakim.” Yerime geri dönüyorum ve otururken Dot´ un omzuna vuruyorum. Drummond ayaga kalkms durumda. Rahat görünmeye calisiyor. Fakat ici yaniyor. Kendisini tanitiyor ve müvekkilinin disinda Great Benefit´ in iyi bilancoya sahip büyük sirket oldugu gercegi hakkinda konusmaya basliyor. Bunun icin cezalandirilamaz, anliyor musunuz? Bu durum icinizden birini etkileyecek mi? Aslinda yasak olan bir savunma söylevi gerceklestiriyor. Fakat bir uyari almamak icin kurallara iyice uyuyor. Itiraz edip etmeyecegimi tam olarak bilmiyorum. Bunu sadee hakli oldugumdan emin oldugum zaman yapmaya yemin ettim. Bu tür sorgulama cok verimli. Insanin icine isleyen sesi güven icin rica da bulunuyor. Grilesmis saclari aydinlik/bilgelik ve tecrübe simgeliyor. Bir tepki vermeden, bir kac soru daha soruyor. Tohumlari ekiyor. Ondan sonra büyük son geliyor. Ciddi bir sekilde „Su an size sormak istedigim soru günün en önemli sorusu?“ diyor. „Beni lütfen dikkatli bir sekilde dinleyiniz. Bu soru cok ciddi türden.“ Uzun dramatik bir mola veriliyor. „Iclerinizden birinden bu davayla ilgili yorum yapmaniz istendi mi?“ Sözleri karsiliksiz kalirken mahkeme salonunda büyük bir sessizlik hakim. Sözleri sorudan daha cok bir suclama. Masasina dogru bir bakis atiyorum. Hill ve Plunk bana göz kirpiyorlar. Morehouse ve Grone jüri üyelerini gözetliyorlar. Drummond bir kac saniye donuk kaliyor ve el kaldirip „Evet, davacinin avukat´ i beni dün aksam aradi.“ diyecek kadar cesaretli olan ilk kisiye yüklenmeye hazir. Drummond bunun gelmesi gerektigini bilen bir kisi. Kendisi gercekleri yansitacak, beni ve yardimci avukatimirezil edecek ve avukatlik odasindan men edilip cezalandirilmam icin dilekce de bulunacak. Bu dava seneler boyunca ertelenecek. Bu böyle olmasi gerekiyor! Fakat omuzlari yavasca iniyor. Hava akcigerlerinden sessiz bir sekilde cikiyor. Bir sürü yalan! „Bu fazlasiyla önemli.“ Diyor. „Bunu bilmek zorundayiz.“Sesi güvensizlikle dolu. Hic bir sey. Hic bir yerde hic bir hareket. Fakat kendisini iyice inceliyorlar ve iclerini husursuz ediyor. Böyle yapmaya devam et, büyük cocuk. Cok soguk bir sekilde “Farkli tanimlamama izin verin” diyor. “Icinizden birileri burada Sayin Baylor veya orada Sayin Deck Shifflet ile sohbet etti mi?” Ayaga sicriyorum”Itiraz ediyorum, sayin hakim!Bu tamamen sacma!”Kipler hakim masasinin üzerinden neredeyse atlamak durumunda. “Itiraz onaylanmistir! Bu ne demek oluyor Sayin Drummond? Diye Kipler mikrofonuna bagiriyorve duvarlar sallaniyor. Drummond hakim masasina yöneliyor. “Sayin hakim, bu insanlarla konusulduguna dair tahmin icin yeterince gecerli nedenlerimiz var.” “Evet ve kendisi beni sucluyor.” Diye sinirli bir sekilde söylüyorum. “Böyle bir seyi nasil düsünebildiginizi anlayamiyorum Sayin Drummond?” diyor Kipler. “Bunu belki odanizda tartismamiz gerekir.” Diyor Drummond ve bana göz kirpiyor. “Kisa bir mola.” Diyor Kipler mahkeme yardimcisina. Drummond ve ben calisma masasinda hakimin karsisinda oturuyoruz. Diger dört Trent&Brents calisanlar arkamizda duruyor. Kipler oldukca üzgün. Drummond´ ya „Umarim, iyi nedenleriniz vardir.“ Diyor. „Bu insanlar manipüle edildi.“ Diyor Drummond . „Bunu nereden biliyorsunuz? „Bunu söyleyemeyecegim. Fakat biliyorum.“ „Benimle oyun oynamayin, Leo.Ben delil istiyorum.“ „ Size gizli bilgi vermeden bunu size söyleyemem, Sayin hakim.““Sacma! Konusunuz.“ „Bu dogru, Sayin hakim.“ „Beni sucluyor musunuz?“ diye soruyorum. „Evet.“ „Siz aklinizi yitirmissiniz.“ „Davranislariniz bayagi tuhaf, Leo.“ Diyor Sayin hakim. Kendini begenms bir sekilde „Sanirim, bunu ispat edebilirim.“ Diyor. „Nasil?“ „Insanlari sorgulamaya devam etmeme izin verin. Gercekler gün yüzüne cikacak.“ „Simdiye kadar hic kimse görüs belirtmedi.“ „Ben de henüz baslamadim.“ Kipler bir an icin bu konuyu düsünüyor.Bu dava sona erdiginde, kendisine dogrulari söyleyecegim.“Belli jüri üyeleriyle direkt konusmak isterdim. Diyor Drummond. Bu aslinda alisilmis degil, fakat hakimin kararina kalmis. „Bu konuyla ilgili ne düsünüyorsunuz, Rudy?““Itiraz yok.“ Sözde Drummond´ nun etkilemis oldugumuz insanlarla konusmasini sabirsizlikla bekliyorum. „Gizleyecek hic bir seyim yok.“ Arkamdaki iki tip öksürüyorlar. „Peki iyi. Kazmis oldugunuz kabir sizin kabriniz, Leo. Fakat kurallara uyun. Masaya geri döndügümde Dot „Orada ne yaptiniz? Diye soruyor. „Sadece avukatlik isi.“ Diye fisildiyorum. Drummond kendisine fazlaca süpheli bakan jüri üyelerinin karsisinda dikiliyor. „Peki, daha önce de demistim.“Eger birileri sizi arayip bu davayi sizinle konustuysa, o zaman bunu bizim bilmemiz cok önemli. Eger bu gerceklestiyse, o zaman lütfen elinizi kaldiriniz.“ Birinci sinif ögrencilerin ögretmeni izlenimi birakiyor. Hic bir yerde bir el yok. „ Eger davayla ilgili taraflarin jüri üyeleriyle direkt veya dolayli bir sekilde irtibata gecildiginde, o zaman bu cok önemli bir mevzu. Jüri üyesiyle konusmus olan kimse ve jüri üyesinin kendisi icin ciddi sonuclar dogurabilir, eger bunu bildirmeyi ihmal ediyorsa.“ Bunun tehdit edici bir yönü var. Hic bir el yok. Hic bir hareket yok. Hizli sinirlenen insanlar grubundan baska hic bir sey degil. Kilosunu bir ayagindan diger ayagina yüklüyor, cenesini kasiyor ve direkt Billy Porter´ e yöneliyor. Derin bir sesle „Sayin Porter“ diyor ve Billy üstüne aliniyor. Dikiliyor ve kafasini salliyor. Yüzü kirmizi oluyor. „Sayin Porter size direkt bir soru sormak istiyorum ve dürüst bir cevap bekliyorum.“ „Eger dürüst bir soru sorarsaniz, o zaman dürüst bir cevap alirsiniz.“ Diyor Porter sinirli bir sekilde. Kisa sinirlenen bir adam. Drummond´ nun yerinde ben olsam, kendisini rahat birakirdim.Drummond bir an duruyor, ondan sonra olaya atiliyor. „Evet, Sayin Porter dün aksam Sayin Rudy Baylor ile telefonla görüstünüz mü görüsmediniz mi?“ Ayaga kalkiyorum, kollarimi aciyorum, sanki tamamen sucsuzmusum gibi ve Drummond aklini yitirmis gibi Drummond´ya bakiyorum, fakat hic bir sey söylemiyorum. „Tabii ki degil.“ diyor Porter ve yüzü daha da kirmizi oluyor. Drummond direge dogru yaslaniyor ve iki elleriyle kalin maundiregine sariliyor. Kendisinden bir metre uzaklikta olmayan ve en ön sirada oturan Billy Porter´ e bakiyor.“Emin misiniz, Sayin Porter?“ diye soruyor. „Cok eminim!“ Kontrolünü kaybeden Drummond “Sanirim bunu söylemistiniz.“ Diyor.Bununla cok fazla ileriye gitti. Itiraz etmeden ve Kipler´ in kendisinin dogru düzgün davranmasini istemesinden önce Sayin Billy Porter ayaga kalkiyor ve büyük Leo F. Drummond´ ya yükleniyor. „Beni yalancilikla suclamaya kalkmayin!“bagiriyor Porter ve Drummond´ yu bogazindan tutuyor. Drummond bariyer´e takiliyorve sik patikleri hava´ da ucusuyor. Kadinlar bagiriyor. Jüri üyeleri koltuklarindan sicriyorlar. Porter titreyen ve kivranan Drummond´ nun üzerinde oturuyor ve bir iki kere dövmeye calisiyor. T.Pierce Morehouse ve M.Alec Plunk Junior ayaga sicriyorlarve savas alanina ilk olarak adim atiyorlar. Digerleri peslerinden geliyor. Mahkeme yardimcisi hizli bir sekilde yanlarina geliyor. Jüri üyelerinin iki tanesi savasanlari ayirmaya calisiyor. Ben oturuyorum ve dövüs sahnesinin keyfini cikartiyorum. Kipler bariyeri Porter´ in kendisini geri cektigi ve Drummond´ nun yine yukariya geldigi ve kavga edenlerin birbirlerinden ayrildiklari zamanda ulasiyor. Ikinci siranin altinda bir patik bulunuyor ve takim elbisesini cirpan ve Porter´ I dikkatli bir sekilde izleyen Leo´ ya geri veriliyor. Porter tutuluyor ve hizli bir sekilde sakinlesiyor. Jüri danismanlari sokta. Bilgisayar modelleri cöpte, zeki bir sekilde gelistirilen kuramlarin hic bir degeri yok. Su ana kadar tamamen degersizler. Kisa bir ara´ dan sonra Drummond davet edilenlerin beraatini dilekce seklinde talep ediyor. Kipler redd ediyor. Sayin Billy Porter´in jüri sorumlulugunu yerine getirmemesi saglaniyor ve mahkeme salonunu terk ediyor. Sanirim Drummond´ ya bir ders daha vermek istiyor. Insallah disarida isini bitirmek üzere bekliyordur. Ögleden sonrasini yorucu jüri üye secimi süreciyle geciriyoruz. Deck´ in ve benim bir aksam öncesi telefon´ da bahsettigimiz kisilerinden Drummond ve yandaslari kacinmaya calisiyorlar. Bir seyler söylememeleri cin kendilerini ikna ettigimizden ve bizim o kisilere yaklastigimizdan eminler. Kendileri o kadar sinirliler ki bana bakmiyorlar. Benim görüsüme göre sonuc bir hayal jüri. Alti siyahi kadin, ve hepsi anne. Iki siyahi erkek, birisi lise mezunu, bir digeri ise bir zamanlar kamyon sürücülügü yapmis özürlü bir kimse. Ikisi sendika´ ya ait üc beyaz erkek. Ücüncüsü Black´ lerden sadece dört blok uzaklikta yasiyor. Ün salmis emlak komisyoncunun esi, beyaz bir kadin. Kendisini sakinamiyorum, fakat kendisi icin de endiselenmiyorum. Hüküm karari icin on iki jüri üyelerinden sadece dokuz jüri üyesi gerekli. Öglenleyin saat dörtte Kipler yerlerini göstererek yemin etmelerini sagliyor. Dava´ nin bir hafta icinde baslayacagini ve baska hic kimselerle bu dava hakkinda konusmamalari gerektigine dikkat cekiyor. Ondan sonra beni cok ürketen, fakat üzerinde fazla düsündügüm zaman cok iyi bir fikir oldugunu düsündügüm bir seyler yapiyor. Her iki avukat´ a, hem bana hem Drummond´ ya jüri üyelerine karsi tutanak disinda ve resmi olmayan bir bicimde bir kac ifade de bulunup bulunmayacagimizi soruyor. Bizim davamizla ilgili sadece biraz bir seyler anlatmak. Üzerinde ayrintili ve derin calisilmayan bir seyler. Ben dogal olarak böyle bir seyi beklemiyordum, özellikle de böyle bir sey hic bir zaman var olmadigi icin. Buna ragmen yine heyecanimi yeniyorum ve jüri üyelerinin karsisina cikiyorum. Kendilerine Donny Ray, sözlesme ve Great Benefit´ in neden haksizlik yaptigini düsündügümüz icin bir seyler anlatiyorum. Bes dakika sonra sona eriyorum. Drummond jüri üyelerinin karsisina cikiyor ve görmeyen bir kimse bile onlara karsi duydugu süphe´yi hissedebilir. Bu tatsiz olay icin özür diliyor, fakat saf bir sekilde suc´ un büyük kismini Porter´ e veriyor. Ne kadar kendini begenmis bir insan. Olgularin kendi versiyonunu sunuyor ve Donny Ray´ in ölümü icin cok üzgün oldugunu söylüyor, fakat bu ölüme müvekkilinin sebebiyet vermesinin cok gülünc oldugunu söylüyor. Ekibini ve Great Benefit calisanlarini gözetliyorum ve fazla mutlu görünmüyorlar. Gercekler alehlerine. Davaci olan bir jüriyle karsi karsiyalar. Hakim kendilerine karsi kinci düsünceler besliyor. Ve yildizlari jüri karsisinda sadece güvenilirliklerini yitirmedi, ayriyetten bir de dayak yedi. Kipler bizi serbest birakiyor ve jüri üyeleri evlerine dogru gidiyorlar. 43. Bölüm Jüri üyelerinin seciminden alti gün sonra ve davanin baslamasindan dört gün önce benimle konusmak isteyen Cleveland´ deki bir avukat´ in telefon görüsmesini Deck ofis´ de karsiliyor. Cleveland´ de baska bir avukat tanimadigim icin hemen süpheleniyorum ve ismini söyleyene kadar adamla konusuyorum. Bu yaklasik on saniye sürüyor, ondan sonra söylemis oldugu her hangi cümlelerin icerisinde telefonu kapatip ve sohbet bir sekilde yarida kesilmis gibi yapiyorum. Deck´ e bunun son zamanlarda cok sikca gerceklestigini o kadar sesli bir sekilde anlatiyorum ki, ahize´den duyulmasi mümkün olacak bir bicimde. Ondan sonra her üc ofis telefon´ unun ahizelerini aliyoruz ve cadde´ de bulunan Volvo´ ya kosuyorum. Butch araba telefonumu kontrol etti ve icerisinde dinleme aletleri yokmus gibi görünüyor. Bilgi edinme merkezinden Cleveland´ deki avukat´ in numarasini aliyorum ve kendisini ariyorum. Telefon görüsmesi cok büyük bir önem tasiyor. Ismi Peter Corsa. Uzmanlik alani is hukuku ve calisanlarin maruz kaldigi her türlü ayrimcilik. Ve Jackie Lemancyzk adinda genc bir bayani temsil ediyor. Great Benefit tarafindan belirsiz nedenlerden dolayi is´ ten cikarildiktan sonra sirketin yolunu buldu ve su an bir cok düzensiz islerden dolayi tazminat istemeyi planliyorlar. Bana anlatilanlara karsin Bayan Lemancyzk Cleveland´ I terk etmedi. Kayit edilmemis bir telefonla baska bir daire´ ye tasindi. Cleveland ve cevresinde bir sürü telefon görüsmesi yaptigimizi Corsa´ ya bildiriyorum, fakat yine de Jackie Lemancyzigin izini yine de bulamadim. Ve büyük seflerden bir tanesinin, Richard Pellrod, kendisinin memleketine geri döndügünü iddia etmesi. Bu dogru degil diyor Corsa. Kendisi saklanmasina ragmen saklandi, fakat Cleveland´ I hic bir zaman terk etmedi. Su an gelecek olan sey cok güzel bir hikaye ve Corsa hic bir ayrintiyi unutmuyor. Great Benefit´ teki seflerinin coguyla müvekkilinin bir cok cinsel iliskileri oldu. Kendisinin cok iyi göründügünü Corsa bana garanti ediyor. Atamasinin ve ayliginin belli insanlarla yataga girip girmemeyi kabul etmesine bagli oldugunu söylüyor. Bir süre icin yönetici konumda calisan hasar bölümünün memuruydu, bu makami ilk elde eden ilk bayan, hasar bölümünün genel baskani cinsel iliski pratiklerine karsi bir ilgisi olan tiksindirici tip Everett Lufkin´ le iliskisini bitirdikten sonra bu makami yitirdi. Kendisine bu adamin cok igrenc bir tip olduguna hak veriyorum. Kendisini dört saat boyunca sorguya cektim, ve kendisini gelecek hafta diger taniklarla birlikte yine sorguya cekecegim. Cinsel taciz ve diger suc teskil eden suclardan dolayi Great Benefit´e dava acacaklar, fakat hasar bölümünde gerceklesen bir cok kirli islerden de haberdar. Sonucta hasar bölümünün genel baskaniyla sevisti. Bir cok dava´ nin olacagindan söz ediyor. En sonunda büyük soruyu soruyorum: Buraya gelip ifade verecek mi?” Kendisi bunu bilmiyor. Belki. Fakat korkuyor. Bunlar bir sürü parasi olan hain insanlar. Su an bir terapi görüyor ve cok gücsüz. Kendisiyle telefonla görüsmemi kabul ediyor ve dairemde aksam´ a dogru bir telefon görüsmesi kararlastiriyoruz. Beni ofisimde telefonla aramanin pek tavsiye edilecek bir sey olmadigini acikliyorum. Dava´ dan baska bir seyi düsünmek imkansiz gibi bir sey. Deck olmadiginda, ofisimde dolaniyorum, kendi kendime konusuyorum, jüri üyelerine Great Benefit´ in gercekten hain bir sirket oldugunu anlatiyorum, calisanlarini sorguya cekiyorum, Dot´u, Ron´u ve Dr. Kord´u dikkatli bir sekilde sorguya cekiyorum ve jüri üyelerine karsi cok güzel bir savunma söylevinde bulunuyorum. Jüri üyelerinden on milyonluk dolar para cezasi icin yüz asmadan rica da bulunmak bana zor geliyor. Eger elli yasinda olmus olsaydim, yüzlerce dava´ya bakmis olsaydim ve ne yaptigimi bilmis olsaydim, o zaman belki bir jüri´ den on milyon dolar icin rica da bulunurdum. Fakat avukatlik meslegine yeni baslamis ve dokuz ay önce diplomasini eline almis bir insan olarak bu kulaga cok sacma geliyor olmasi lazim. Fakat kendilerinden yine de rica da bulunacagim. Cogu kez bunu sirketimde , arabamda ve özellikle gece saat iki de uyuyamadigim zaman dairemde yapiyorum. Isimlerini sayabildigim bu on iki beni dinleyen, bana hak veren bu mükemmel, adil ve mahkeme salonuna geri dönmek ve hüküm vermek icin sabirsizlanan insanlarla konusuyorum. Altin bulmak, Great Benefit´i herkese acik durusmada bir yenilgiye ugratmak üzereyim ve bu düsünceleri kontrol altinda tutmak icin kesintisiz bir sekilde ugras veriyorum. Bu inanilmaz zor. Olgular, jüri, hakm, endiselenen avukatlar diger tarafta. Hepsi birlikte bayagi para ediyor. Bir seyler kötü gidiyor omasi lazim. Bir saat boyunca Jackie Lemancyzk ile sohbet ediyorum. Bazen sesi güclü ve etkili geliyor, ondan sonra ise nerdeyse iyi düsünemiyor. Sürekli bu erkeklerin hic birisiyle sevismek istemedigini söylüyor, fakat bunun ilerlemek icin tek imkan olduguna da deginiyor. Kendisi bosanmis ve iki cocuk annesi. Memphis´e gelmeye hazir ldugunu acikliyor. Ucus biletini ve diger masraflari ödemeye razi oldugumu kendisine sirketimizin sinirsiz maddi imkanlara sahip oldugu izlenimini yaratarak teklif ediyorum.Ifade vermesi durumunda bunun Great Benefit icin büyük bir sürpriz oldugu nu yemin etmemi istiyor. Bu insanlardan cok korkuyor. Bunun büyük bir sürpriz oldugunu düsünüyorum. Dairelerimizdeki bir kac saat uykuyla hafta sonunu ofis´de geciriyoruz, ondan sonra calismaya devam ediyoruz. Rahatladigim nadir anlari Tyrone Kipler´ e borcluyum. Icimden kendisine dava´ dan bir hafta önce jüri üyelerini secebildigimiz icin ve tutanagin disinda kendilerine bir kac söz söyleyebilme izni verdigi icin bin kere tesekkür ettim. Bundan önce bana müthis korku veren bir unsur olarak jüri taninmamis bir olayin büyük bir kismini olusturuyordu. Su an isimlerini ve yüzlerini biliyorum ve bu insanlarla yazili notlarim olmadan sohbet ettim. Onlar beni seviyor. Ve karsitlarimdan nefret ediyorlar. Bütün tecrübesizigime ragmen hakim Kipler´ in beni benden kurtaracagindan eminim. Pazar gece yarisi Deck v eben birbirimize iyi geceler diliyoruz. Ofisi terk ettigimde az kar yagiyor. Memphis´ de hafif kar yagisi genelde okullarin bir hafta boyunca kapandigi ve bütün resmi dairelerin calismadigi anlamina geliyor. Yarinki günün ertelenmesi icin icimden bir parcasi bir kar firtinasi diliyorum. Baska bir parca isi nihayetinde sonuclandirmak istiyor. Daireme gelene kadar, kar yagisi sona erdi. Iki kutu sicak bira iciyorumve uyku icin dua ediyorum. Kipler ofisindeki biraz gergin bir gruba „Herhangi hazirlayici ön görüsmeler var mi? diye sordu. Drummond´ nun yaninda oturuyorumve ikimizde calisma masasinin üzerinden sayin hakim´ e bakiyoruz. Nerdeyse uykusuz bir gece´ den sonra gözlerim kirmizi, basim agriyor ve beynim yirmi olayi ayni zamanda düsünüyor. Drummond´ nun ne kadar yorgun göründügüne saskinim. Hayatini mahkeme salonlarinda gecirmis bir kimse olaraksasirilacak derecede yorgun görünüyor. Iyi. Umarim hafta sonununda da calismistir. „Aklima bir seyler gelmiyor.“ Diyorum. Hic bir sürpriz. Genelde bu kücük bulusmalara cok nadir katkilarim oluyor. Drummond basini salliyor.Hayir.“Bir kemik ilik naklilinin masraflarini belirlemek mümkün mü?“ diye Kipler soruyor. „Eger, öyleyse o zaman Gaskin´ den sahit olarak vazgecebilir miyiz? Bildigim kadariyla yaklasik yüz yetmis bes bin dolar tutarindalar.“ „Kabul ediyorum.“ Diyorum. Eger tespit daha düsük ise savunma avukatlari daha fazla para kazaniyorlar, fakat Drummond´ nun burada kazanabilecegi hic bir seyi yok. Umursamaz bir sekilde „Kulaga cok mantikli geliyor.“ Diyor. Kendini tutamadan „Bu bir evet mi?“ soruyor Kipler. „Evet.“ „Tesekkür ederim. Ve su an diger masraflara gelelim. Bu masraflar yaklasik yirmi bes bin dolar civarinda olmalari gerekiyor. Davacinin talep ettigi tazminatin iki yüz bin dolar tutarinda olmasinda uzlasabilir miyiz? Bunu yapabilir miyiz?“ Drummond´ ya adeta göz kirpiyor. „Kabul ediyorum.“ Diyorum ve bunun Drummond´ nun hic mi hic hosuna gitmediginden eminim. “Evet.” Diyor Drummond. Kipler bloknotu´na bir seyler yaziyor. “Tesekkürler. Baslamadan önce, baska bir seyler daha var mi?” “Bir “karsilastirma” imkani ne durumda?” Kararli bir sekilde „Sayin hakim.“ Diyorum. Bu cok iyi planlanmis. „Müvekkilimin adina bir virgül iki milyon dolar tutarinda bir karsilastirmayi kabul edecegimiz bir teklif´ te bulunmak istiyorum.“ Savunma avukatlari sikayet edilen tarafindan yapilan her karsilastirma önerisini sok ve anlayissizlikla tepki vermeye alistirilmis. Ve benim teklifime beklenilen bas sallamasi ve yutkunmayla ve arkamdaki bir grubun sessiz bir hikirdamasiyla tepki veriyorlar. „Bu bunlar icin öyle uygun olabilir.“ Diyor Drummond. Drummond´ nun bayagi yorgun oldugu görüsündeyim. Bu dava basladiginda hem mahkeme salonu icerisinde hem de disarisinda cok nazik bir beyefendi ve sözüne güvenilebilen bir profesyoneldi. Simdi darilmis genclik caginda bulunan bir genc gibi davraniyor. „Bir karsit teklif yok mu?“ soruyor Kipler. „Teklifimiz iki yüz bin dolar civarinda.“ „Peki, öyleyse, o zaman baslayabiliriz. Her tarafa ilk savunma söylevini yapmak üzere on bes dakika veriliyor, fakat tabii ki bütün zamani kullanmak zorunda degilsiniz.” Ilk savunma söylevimi bir cok kez okudum- tam olarak alti bucuk dakika sürüyor. Jüri üyeleri iceriye dogru cagiriliyorlar, sayin hakim tarafindan selamlaniyorlar, bir kac talimatlar aliyorlar ondan sonra bana teslim ediliyorlar. Bu tür isleri bir cok kez yaptigimda, o zaman bir gün Dramatik icin belki belli bir yetenek gelistirecegim. Fakat bu beklemek zorunda. Su an bu isi sadece basarmak istiyorum. Elimde bir bloknot bulunuyor, üzerine bir veya iki kere bir bakis atiyorum ve jüri üyelerine davamdan bahsediyorum. Kürsü´ nün yaninda dikiliyorum ve yeni gri takim elbisemde umarim biraz dogru düzgün görünüyorumdur. Gercekler o kadar lehime ki, daha fazla bunlari konusmak istemiyorum. Ortada bir sözlesme vardi, primler düzenli zaman dilimleri icerisinde her hafta ödendi, Sözlesme Donny Ray´i kapsiyordu, kendisi hastalandi, ondan sonra sirtlarini ona karsi döndüler. Cok apacik nedenlerden dolayi öldü. Jüri üyeleri Dony Ray´yi taniyacaklar, fakat sadece bir video teybi sayesinde. Kendisi vefat etti. Bu dava´ da Great Benefit´ ten sadece basindan beri alinmasi gereken para miktarini istemek söz konusu degil, bunun haricinde sirketi islemis oldugu suclar icin de cezalandirmak. Kasasini primlerle doldurarak ve hizmet haklarini redd ederek bu zengin sirket cok iyi para kazandi. Eger bütün sahitler ifadelerini verdiler mi, jüri üyelerine geri dönüp ve onlardan Great Benefit alehine yüksek bir para cezasi icin rica da bulunacagim. Bu islem´ i erken bir sekilde bitirmek cok önemli. Büyük paralar pesinde oldugumuzu ve Great Benefit´ in cezalandirilmayi hak ettigini bilmenizi isterim. Ilk savunma söylevi iyi bir sekilde devam ediyor. Ne kekeliyorum ne titriyorum ve Drummond´ nun bir itiraz´ da bulunmasi icin hic bir kiskirtici davranis´ ta bulunmuyorum. Nerdeyse bütün dava boyunca Drummond´ nun sandalye´ den kalkmayacagi bahsine giriyorum. Bu jüri´ nin karsisinda Kipler tarafindan mahcup duruma sokulmak istenmiyor. Dot´ un yanina oturuyorum. Up uzun masamizda tek basinayiz. Elinde sözlesmenin bir fotokopisini tutarak Drummond kendine güvenerek bir sekilde jüri´ nin karsisina cikiyor. Dramatik bir baslangici basariyor. „Bu bay ve bayan Black´ in satin almis olduklari sözlesme.“ diyor ve herkesin görebilmesi icin hava´ ya kaldiriyor. “Ve bu sözlesmenin hic bir yerinde Great Benefit´in kemik ilik naklili icin ödemesi gerektigi yazmiyor.” Bunun algilanabilmesi icin uzun bir mola veriliyor. Jüri üyeleri kendisini sevmiyorlar, fakat kendisi dikkatlerini cekmeye basardi. “Bu sözlesme hafta´ da on sekiz dolar tutarinda ve kemik ilik naklili masraflarini icermiyor, fakat buna ragmen sizin de anladiginiz gibi davacilar müvekkilimden bir kemik ilik naklili icin iki yüz bin dolar ödemelerini beklediler. Müvekkilim Donny Ray Black ´e artniyet gözetmeksizin müvekkilim bu masraflari üstlenmekten kacindi. Müvekkilim icin bu bir ölüm kalim meselesi degildi, önemli olan tek sey bu sözlesmenin neler kapsayacagi. Elinde zarif ve dramatik bir sekilde sözlesmeyi salliyor. “Onlar sadece haklari olmayan iki yüz bin dolari istemekle kalmiyorlar, bunun haricinde müvekkilimin on milyon dolar degerinde bir ödemeye maruz birakilmasini istiyorlar. Onlar bunu bir para cezasi olarak tanimliyorlar. Ben ise cok sacma buluyorum. Ben buna hirs derdim.” Bu cok etkileyici, fakat bir o kadar da riskli. Bütün organ nakilleri sözlesme disinda kaliyor, fakat kemik ilik nakillerinden hic bahsedilmiyor. Sözlesmeyi yapanlar uyudu ve bu konuya deginmediler. Max Leuberg´in bana vermis oldugu yeni sözlesmede kemik ilik nakilleri bütünüyle söz konusu degil. Savunmanin stratejisi anlasiliyor. Büyük bir sirketin icerisinde calisan herhangi bir bilgisi olmayan kisinin bir hata yapmis oldugunu itiraf etmek yerine Drummond sucunu hic bir sekilde kabul etmiyor. Kemik ilik nakillerinin güvensiz ve kan kanseri hastaliginda hic bir sekilde uygun ve kabul görmüs rutin bir tedavi sekli olmadigini iddia edecek. Uygun bir bagisci bulmanin oldukca düsük sansiyle ilgili konusan bir doktor gibi etki birakiyor, cogu durumlarda bu sans bir milyon´a bir ve ayni sekilde basarili bir naklilinin sansi da düsük. „Bu sözlesme tarafindan karsilanmiyor.“ Diyerek kendisini sürekli tekrarliyor. Bana meydan okumaya kararli. Ikinci defa „Hirs“ kelimesini kullandiginda, ayaga sicriyorum ve itiraz ediyorum. Ilk savunma söylevinde direkt saldirilarin hic bir yeri yok. Onlar en sona geliyor. Jüri üyelerine sadece kendi görüsüne göre sahit ifadelerinin kanitlayacagi hususlari anlatabilir. Mükemmel Kipler hemen „Kabul edilmistir.“ Diyor. Ilk önce Drummond kanamaya basliyor. Dürüst bir sekilde „Özür dilerim, Sayin hakim.“ Diyor. Sahitleri hakkinda, yani kim olduklari ve ne söyleyecekleri hakkinda konusuyor. On dakika sonra konusmasini bitirmesi gerekiyordu. On bes dakika sonra Kipler kurallari yerine getirmesini emrediyor. Drummond sona varmak zorunda ve jüri üyelerine tesekkür ediyor. „Ilk sahidinizi cagiriniz , Sayin Baylor.“ Diyor Kipler. Korkmaya vaktim kalmiyor. Dot Black heyecanli bir sekilde sahitlerin ifade verdigi yer´e gidiyor, yemin ediyor, oturuyor ve jüri üyelerine bakiyor. Düzgün görünen basit ve cok eski bir pamuk elbise giyiniyor. Dot ve benim yazili bir metinimiz var. Kendisine bu metni bir hafta önce verdim, ve bunu birlikte on kere gözden gecirdik. Ben sorulari soruyorum ve kendisi bunlari cevapliyor. Hakli olarak cok fazla korkuyor ve cevaplari üzerinde calisilmis izlenimi birakiyor. Kendisine biraz heyecanli olabilecegini söylemistim. Jüri üyeleri de sadece insan. Isim, es, aile, is iliskileri, sözlesmeler, hastalik öncesi Donny Ray ile hayat, hastalik esnasi ve ölümünden bu yana. Bir kac kez göz yaslarini siliyor, fakat duygularina hakim. Dot´a mümkün oldukca göz yasi dökmekten kacinmasini söyledim. Herkes acisini anlayabilir. Bir anne olarak ölümcül derecede hasta olan oglunun tedavi edilmesini basaramamanin büyük bir hayalkirikligi oldugunu söylüyor. Great Benefit´e bir cok kez yazdi ve telefon´ la aradi. Hem yazili bicimde hem telefon´da millet vekillerine, valilige ve belediye baskaniyla irtibat kurdu, bosuna edilen yardim bulabilme ümidiyle. Donny Ray´ yi ücretsiz sekilde tedavi etmeleri icin hastanelere yalvardi. Arkadaslarini ve komsularini biraraya topladi ve hep birlikte gerekli olan parayi toplamaya calistilar, fakat basaramadilar. Sözlesmeyi ve dilekceyi belirliyor. Satin almis oldugu sözlesmeyle ve Bobby Ott´un primleri kazanabilmesi icin haftalik ziyaretleriyle ilgili sorularimi cevapliyor. Ondan sonra asil ilginc olan konuya geliyoruz. Kendisine ilk yedi redd mektuplarini veriyorum ve Dot bunlari jüri üyelerine okuyor. Umdugumdan kulaga daha da kötü geliyorlar. Gecerli nedenler olmadan acik ve net bir redd karari. Tutuklama bölümünün gözden gecirmesi sartiyla hasar bölümünden bir redd karari. Hasar bölümünün gözden gecirmesi sartiyla tutuklama bölümünden bir redd karari. Hasar bölümünün redd karari ön hastalik gercegine dayaniyor. Tutuklama bölümünden bir redd karari ise Donny Ray´ yin resit olmadigi icin bütce disinda kaldigi iddiasina dayaniyor. Hasar bölümünün redd karari ise kemik ilik naklilinin sözlesme disinda kaldigi iddialarina dayaniyor. Hasar bölümünün redd karari kemik ilik naklilinin cok deneysel oldugunu ve bu yüzden kabul edilebilir bir tedavi metodu olmadigi iddiasina dayaniyor. Jüri üyeleri hic bir kelimeyi kacirmiyorlar. Bu isin yasadisi bir boyutu var. Ondan sonra ahmak mektubu. Dot bu mektubu jüri üyelerine okurken, jüri üyelerinin yüzlerini iyice gözlemliyorum. Bir cogu anlasilmak üzere hayretler icerisinde. Bir digerleri ise olaya inanamayarak göz kirpiyor. Bir digerleri ise ekibin bütün calisanlarinin kafa kafaya verdikleri savunma masasina dogru bakiyorlar. Durusma sona erdiginde, mahkeme salonunda sessizlik hakim. “Mektubu lütfen bir daha okuyunuz.” Diyorum. Hemen ayaga kalkan Drummond “ Itiraz ediyorum.” Diyor. Bunun üzerine Kipler “Redd edildi.” Diyor. Dot mektubu bu sefer daha fazla kararlilikla bir kez daha okuyor. Dot´u getirmek istedigimnokta tam bu, böylece sahidi serbest birakiyorum. Drummond kürsüye cikiyor. Kolluyla Dot´u tutmasi cok agir bir ceza olurdu ve bunu yaparsa bu beni sasirtirdi. Gecmiste sahip oldugu sözlesmeleriyle ilgili ve bu özel sözlesmeyi neden satin aldigi sorusuyla basliyor. Bu sözlesmeyi satin aldiginda neyi amacliyordu? Dot ailesi icin sadece bir sigorta güvenligi istiyordu, bu kadar. Ve sigorta görevlisinin kendisine temin ettigi seyde buydu. Bu sözlesmenin kemik ilik naklili icerdigini de sigorta görevlisi temin etmismiydi? “Kemik ilik nakillerini düsünmedim.” Diyor kendisi. “Hayatimda hic bir zaman bir nakil´ e ihtiyacim olmadi.” Bu söylem bir kac jüri üyesinin gülmesine neden olabilir, fakat hic kimse gülmüyor. Drummond daha fazla üzerine gidiyor ve kemik ilik naklili iceren bir sözlesme satin almak istedigini bilmek istiyor. Sürekli Drummond´ ya hayatinda nakil konusunu duymadigini söylüyor. “Öyleyse bu özellikle bu tür naklili iceren bir sözlesme istemediniz, öyle degil mi?” “Sözlesmeyi satin aldigimda bu tür konulari hic düsünmedim bile. Ben sadece kapsamli bir sigorta güvenligi istedim.” Bununla Drummond düsük puan aliyor, fakat ben jüri üyelerinin bunu hizli bir sekilde unutacaklarina inaniyor ve umuyorum. “Great Benefit´e neden on milyon dolar tutarinda dava actiniz?” diye soruyor. Bu soru bir dava´ nin baslangic döneminde olumsuz etkilere neden olabilir, cünkü davalarin hirsli görünmelerine sebep oluyor. Dava icerisinde talep edilen para miktarlari cogu zaman müvekkilin görüsü alinmadan avukat´ in kendi düsünmüs oldugu miktarlar. Ben ise Dot´a hangi para miktari tutarinda dava acmak istedigini sormadim. Drummond´nun eski davalarin tutanaklarini okudugum icin bu sorunun gelecegini biliyordum. Dot hazirlikli. „On milyon dolar mi?“ diye soruyor. „Aynen öyle, Bayan Black. Siz müvekkilerime on milyon dolarlik bir dava actiniz.” “Hepsi bu kadar mi?” diye soruyor. “Efendim.” “Ben daha fazla oldugunu zannediyordum.” “Gercekten mi diyorsunuz?” “Evet, müvekkillerinizin bir milyar dolarlari var ve sizin müvekkilleriniz ogulumu öldürdüler. Onlara daha yüksek fiyatta bir dava acmak istiyorum.” Drummond´ nun dizleri hafif titremeye basliyor ve kilosunu yana kaydiriyor. Fakat yine de gülmeye devam ediyor, kayda deger bir yetenek. Zararsiz bir sorunun arkasinda saklanmaktansa veya yerine oturmaktansa Dot Black ile son hatasini yapiyor. Bu da standart sorularindan bir tanesi. “Eger jüri üyeleri size on milyon dolar´I vermeyi kabul ederlerse, o zaman bu parayla ne yapmayi düsünüyorsunuz?” Insan bu sorunun mahkeme karsisinda durduk yerde cevaplanmasi gerektigini bir düsünmesi lazim. Fakat Dot hazirlikli. “American Leukemia Soc0iety´ ye verirdim. En son kurusuna kadar. Sizin kokusmus paranizdan bir cent istemiyorum.” “Tesekkür ederim.” Diyor Drummond ve hizli bir sekilde masasina geri dönüyor. Dot sahitlik kürsüsünü terk ettiginde ve yine yanima oturdugunda jüri üyelerinin ikisi duyulabilecek seste hikirdiyorlar. Drummond´ nun yüzü sönük duruyor. “Nasildim?” diye fisildiyor. “Onlara günlerini gösterdiniz Dot.” Diye geri fisildiyorum. “Bir sigaraya ihtiyacim var.” “Birazdan mola verecegiz.” Ron Black´ I sahitlik kürsüsüne cagiriyorum. Onun elinde de yazili bir metin var ve sorgusu yarim saat bile sürmüyor. Ron´ dan ihtiyacimiz olan tek sey testlerin kendisinde uygulandigi, kendisinin ikiz kardesi icin ideal bir bagisci oldugu ve bagislamaya her zaman hazir oldugu onayi gerekiyor. Drummond bir sorgu´ dan vazgeciyor. Saat nerdeyse on bir ve Kipler on dakikalik bir mola karari aliyor. Dot hizli bir sekilde tuvalet´ e kosuyor ve bir kabine sigara yakmak icin siginiyor. Jüri üyelerinin karsisinda sigara icmeniz konusunda sizi uyardim. Deck ile birlikte masamizda oturuyoruz ve edindigimiz izlenimleri karsilastiriyoruz. Kendisi arkamda oturuyor ve jüri üyelerini gözetliyor. Redd mektuplari ilgilerini cekmis. Ahmak mektubu ise kendilerini sinirlendiriyor. Onlarin sinirlenmesini saglayin, diyor. Öfkeli olmalarini saglayin. Para cezalari sadece bir jüri kizgin oldugu zaman verilir. Sahitlik kürsüsüne ciktiginda Dr. Walter Kord iyi bir izlenim birakiyor. Kareli bir sportif ceket , koyu renk pantolon ve bir kirmizi kravat giyiniyor, tamamen basarili genc bir doktor. Kendisi Memphis´ de yetisti, burada ilk okulu ziyaret etti ondan sonra Vanderbilt Lisesine gitti. Tib egitimini Duke University´ de aldi. Olaganüstü karnelere sahip. Kendisiyle öz gecmisini gözden geciriyoruz ve kendisini onkoloji uzmani olarak tanimlamakla hic bir sorunum yok. Kendisine Donny Ray´yin tibbi evraklarini veriyorum ve kendisi jüri üyelerine tedavisinin bir özetini sunuyor. Kord her ne zaman imkan olursa konunun yabancisi olan kimselerin anlayabilecegi bir dili seciyor ve tibbi terimleri acikliyor. Kendisi bir doktor ve mahkeme salonlarindan nefret etme konusunda egitimli bir kimse, fakat sakinligini her zaman korur, jüri üyelerinin karsisinda bile. „Jüri üyelerine bu hastaligi aciklayabilir misiniz, Sayin Kord?“ „Tabii ki. Aniden ortaya cikan „myelozytische“ kan kanseri, kisaltmasi AML, iki yas grubunu etkileyen bir hastalik, bir taraftan yirmi ve otuz yas arasi genc yetiskinleri, diger taraftan genelde yetmis yaslarinda olan daha yasli insanlar. Beyaz tenliler AML hastaligina beyaz tenli olmayanlara nazaran daha sik yakalanirlar ve bilinmedik nedenlerden dolayi yahudi dininden olanlar digerlerine nazaran bu hastaliga daha fazla yakalanirlar. Kadinlardan daha cok erkekler bu hastaliga yakalanirlar. Durumlarin cogunda hastaligin nedeni belirsizdir. Vücüt kann´ i kemik iliginde üretiyor ve orada AML hastaligi basliyor. Enfeksiyonlari yenmekle görevli beyaz kan kürecikleri ani gelisen bir kan kanserinde artniyetli oluyorlar ve sayilari normalin yüz katina cikiyor. Bu gerceklestiginde hastanin soluk ve gücsüz olup kansizliktan aci cekmesine neden olan kirmizi kan kürecikleri geri itiliyor. Beyaz kann kürecikleri engellenmeden cogaldiklarinda, „Blutplättchen´lerinin“, kemik iliginde bulunan ücüncü hücre tipinin normal üretimini bastiriyor. Bu hafif yaralanmalara, kanamalara ve bas agrilarina neden oluyor. Donny Ray ilk defa benim muayenehane´ me geldiginde, bas dönmesi, nefes zorluklari, solukluk, ates ve gribe benzer semptonlardan sikayet ediyordu.“ Kord ile birlikte gecen hafta calistigimizda, Sayin Black´den veya hasta Soundso´dan degil de Donny Ray ile ilgili konusmasi icin rica da bulundum. „Peki siz bununla ilgili ne yaptiniz?“ diye soruyorum. Bunun bu kadar zor olmadigini kendi kendime söylüyorum. „Knochenmarkspunktion“ isminde bir muayenehane gerceklestirdim.“ „Bunu jüri üyelerine aciklayabilir misiniz?“ „Tabii ki. Donny Ray´ yin durumunda kalca kemiginde gerceklestirildi. Kendisini karninin üzerine yatirdim, cildinin kücük bir bölümünü uyusturdum, kücük bir delik actim ondan sonra büyük bir igne soktum. Igne iki parca´ dan olusuyor, dis parca bir boru, ic parca sert bir materyal. Igne kemik iligine kadar geldikten sonra, agir parca icinden cekilip bos bir tüp ignenin deligine yerlestirildi. Igne görevi görüyor ve bu parca´nin sayesinde sivi kemik iligi cektim. Bu yöntemle elde edilen kemik iligine alisagelmis testler uygulandi. Ve beyaz ile kirmizi kan kürecikleri sayildi. Ani gelisen bir kan kanseri hastaligina yakalandigi belliydi. “Bu testin maliyeti ne kadar?” „Yaklasik bin dolar.“ „Ve Donny Ray bu miktari nasil ödedi?“ „Muayenehane´me ilk geldiginde, alisagelmis formülerleri doldurdu ve masraflarin Great Benefit Life Insurance Company ile yapilan sözleme sayesinde karsilanacagini bildirdi. Calisanlarim Great Benefit´i arayip böyle bir sözlesmenin var olup olmadigini arastirdilar. Bunun üzerine tedavi´yi devam ettirdim.” Bununla ilgili evraklarin fotokopisini eline veriyorum ve kendisi bunlari inceliyor. “Great Benefit´ ten bu tedavi icin ücret aldiniz mi?” “Hayir, sirket tarafindan bu hakkin farkli nedenlerden dolayi geri cevrildigi bize bildirildi. Alti ay sonra faturayi ödedik. Bayan Black ayda elli dolar ödedi.” “Donny Ray´ yi nasil tedavi ettiniz?” “ “Induktionstherapie” isimli bir yöntemle. Kendisi hastane´ ye geldi ve köprücük kemginin altindaki büyük bir damar´ in icine bir sonda koydum. Kemoterapinin ilk „Induktion“´ u yedi gün boyunca vücud´a yirmi dört saat verilen Ara-C isminde bir ilacla gerceklesti. Bunun haricinde ilk üc günde Idarubizin isminde baska bir ilac daha verildi. Kirmizi renginden ve kemik iliginin hücrelerini etkili bir sekilde öldürme fonksiyonundan dolayi „Kirmizi ölüm“ diye adlandiriliyor. „Allopurinol“ isminde damla hastaligina karsi bir madde iceriyor, cünkü yüksek sayida kirmizi kan kürecikleri yok oldugunda damla hastaligi sikca meydana cikiyor. Kendisine igneyle atik ürünlerin böbreklerinden cikartilmasi icin büyük miktarda sivi verildi. Kendisine antibiyotik ve mantar öldürücü bir madde verildi, cünkü enfeksiyonlarla kolay hastalanabilen bir kimseydi. Kendisine „Amphoterizin B“ isminde mantarlara karsi bir ilac verildi. Bu cok toksik madde iceren bir ilacti ve vücut isisini krk dereceye kadar yükseltti ve bunun haricinde kontrol edilemeyen bir titremeye neden oldu. Cok hasta genc bir delikanli olmasina ragmen gayet olumlu bakis acisiyla bu zorlukla iyi basa cikti. Bu denli yogun kemoterapi´ nin anlami kemik iligindeki bütün hücreleri öldürmek, ondan sonra normal hücrelerin kan kanseri hücrelerinden daha hizli bir sekilde gelisecegi bir ortami umut etmek.“ „Bu gerceklesebilir mi?“ „Kisa vadeli. Hastanin kemik iligi nakli elde etmemesi sartiyla, kan kanserinin geri dönecegi bilincinde her hasta´ yi tedavi ediyoruz. „Dr. Kord jüri üyelerine bir kemik ilik naklilini nasil gerceklestirdiginizi aciklayabilir misiniz?“ „Tabii ki. Cok korkunc karisik bir yöntem degil. Biraz önce anlatmis oldugum kemo terapiyi hasta gecirdikten ve kendi kemik iliginin genetik yapisina uygun bir bagisci bulma sansini elde ettiyse, bagiscinin kemik iligini cikartiyoruz ve alici´ ya sonda yardimiyla enjekte ediyoruz. Bu yöntem´ in asil anlami kemik iligi hücrelerin bütün popülasyonunu bir hasta´ dan bir diger hasta´ ya gecirmek. „Ron Black Donny Ray icin uygun bir bagisci miydi?“ „Tamamiyla. Kardesler bir yumurta ikizleriydi ve böyle bir durumda böyle bir naklili gerceklestirmek en kolayi. Her iki delikanlida gerekli testleri gerceklestirdik ve kemik ilik naklili cok basit olurdu. Basarili olabilirdi.” Drummond ayaga sicriyor. “Itiraz ediyorum. Spekülasyon. Doktor tam olarak kemik ilik naklilinin basarili olup olmayacagini saptayamaz.” “Redd edildi. Bunu sorgu dönemi icin saklayin.” Yöntemle ilgili bir kac soru daha soruyorum ve Kord bunlari cevaplarken jüri üyelerini gözlemliyorum. Onlar dikkatli bir sekilde dinliyorlar, fakat bu sorgulamayi sona erdirmenin zamani geldi. „Bu kemik ilik naklilini ne zaman yapmaya hazir oldugunuzu hatirliyor musunuz?“ Cevabi bilmesine ragmen, notlarina bakiyor. „Augustos ayinda, 1991 senesinde. Yaklasik on sekiz ay önce.“ „Bu tür bir nakil ani gelisen bir kann kanseri hastaligini yenme sansini yükseltir miydi?“ „Süphesiz.“ „Ne kadar?“ „Yüzde seksen – yüzde doksan.“ „ Ve nakilsiz yasama sansi ne kadar yüksek olurdu?“ „Sifir.“ „Sahit´ i serbest birakiyorum.“ Saat on iki´ yi geciyor ve ögle yemegi molasi icin vakit geldi. Kpler durusmayi bir bucuga erteledi. Deck ekmek ici getirmeyi teklif ediyor ve Kord ile birlikte bir diger tur´ a hazirlaniyoruz. Drummond ile mücadelesine tam anlamiyla seviniyor. Bu dava´nin hazirlanisinda Drummond´nun kac tibbi danisman devreye soktugunu hic bir zaman ögrenmeyecegim. Bunu bildirmek zorunda da degil. Sadece bir uzmani potansiyel sahit olarak secti. Dr. Kord bana yeniden kemik ilik naklilinin genel anlamda en iyi tedavi yöntemi olarak kabul gördügünü ve bunun aksini sadece bilgisi olmayan bir kimsenin iddia edebilecegini söyledi. Pozisyonumuzu güclendiren ve ani kan kanseri hastaliginda bunun en iyi tedavi yöntemi oldugunu yazan bir sürü makale, kompozisyon ve hatta kitaplar verdi. Anlasilan Drummond´ da hemen hemen bunun aynisini saptadi. Kendisi doktor degil ve daha zayif durumda, bu yüzden Dr. Kord ile pek mücadeleye girmiyor. En önemli argumani nakil yapilmayanlara nazaran ani kan kanseri hastaligina yakalanan cok az sayida hasta´lara kemik ilik naklilinin yapilmasi. Yüzde bes´ den daha az diyor Kord, fakat bir bagisci bulmanin daha zor olmasindan dolayi. Amerikan Birlesik Devletlerinde senede yaklasik yedi bin nakil gerceklestiriliyor. Bagisci bulma sansina erisenlerin bu hastaligi yenme sanslari daha yüksek oldugu söyleniliyor. Donny Ray´ yin böyle bir sansi vardi. Bir bagisciya sahipti. Drummond bir kac kisa soru sonrasinda pes ettiginde Kord neredeyse hayal kirikligina ugramis. Karsit sorularim yok ve Kord serbest birakiliyor. Bir sonraki an cok heyecanli, cünkü hangi sirket sefini sahit olarak anons etmek zorunda oldugum icin. Drummond bana bu sabah sordu ve ben kendisine henüz karar vermedigimi söyledim. Kipler´ de sikayette bulundu, bu ise hazir olmadan bunu bildirmek zorunda olmadigimi söyledi. Sahitler odasindan koridor´a dogru bekleyerek ve oyalanarak asagi dogru indiler. „Sayin Everett Lufkin.“ Diye anons ediyorum. Mahkeme yardimcisini kendisini almak üzere kayboldugunda, savunma masasinda telasli faaliyetler´e sebep oldu, fakat degerlendirdigim kadariyla bunun cogu anlamsiz. Evraklar oradan buraya iletiliyor, bloknotlar dagitiliyor, dosyalar aranip bulunuyor. Lufkin mahkeme salonuna adimini atiyor, kis uykusundan yeni uyandirilmis gibi süpheli bir sekilde bakiniyor, kravatini düzeltiyor ve mahkeme yardimcisinin izinden koridor´ dan asagi dogru ilerliyor. Yandaslar grubuna heyecanli bir sekilde bakiyor, ondan sonra sahitler kürsüsüne cikiyor. Drummond sahitlerini zor bir sorgu´ ya maruz birakarak calistirmasiyla ün salmis. Bu arada dört veya bes avukatlarla sahidi soru bombardimanina tutarak video´ da kayit ediyor. Ondan sonra saatlerce sahitle birlikte oturup video´ yu izliyorlar ve o ana hazirlanmak icin taktiklerini gelistiriyorlar. Bu seflerin kusursuz bir sekilde hazirlanacaklarini biliyorum. Lufkin önce bana bakiyor, ondan sonra jüri üyelerine ve rahat görünmeye calisiyor, fakat sorulacak olan bütün sorularin hepsini cevaplandiramayacagini da biliyor. Yaklasik elli bes yaslarinda, kaslarinin cok fazla üzerinde büyümeyen saclari grilesmis, hos bir yüz, sakin bir ses. Yerel izci grubunu gözetmekle kendisi görevlendirilebilinirdi. Kendisini tutuklamak istediklerini Jackie Lemancyzk bana anlatti. Yarin ifade vereceklerinden haberleri yok. Hasar bölümü hakkinda konusuyoruz ve Great Benefit´in genel sistemi icerisindeki rolünü. Sekiz seneden beri Great Benefit´ te calisiyor, bunun alti senesini hasar bölümünün genel baskani (müdür) olarak gecirdi ve bölümü kontrol altinda tutmayi basariyor, ayni bir caliskan yönetici gibi. Jüri üyelerinin karsisinda önemli bir sahsiyet izlenimini uyandirmak istiyor ve dakikalar icerisinde hasar bölümünün her hususunu kontrol etmesinin isi oldugunu anladik. Her bir hak ile ilgilenmiyor, fakat bölümün iyi calismasi icin büyük bir sorumluluk tasiyor. Kendisine sikici sirket bürokrasisiyle ilgili bir kac aciklamalar yapmayi basariyorum. „Jackie Lemancyzk kim?“ Omuzlari biraz silkiyor. „Eski bir memur.“ „Sizin bölümünüzde calisti mi?“ „Evet.“ „Great Benefit icin calismayi ne zaman birakti?“ Omuzlarini silkiyor ve tarihi tam olarak hatirlamiyor. “Gecen senenin ekim ayinin ücüncüsüne ne dersiniz?” “Olabilir.” “Bu sizin durumunuzdaki planlanms sorgunun iki gün öncesinde degilmiydi?” “Bu artik gercekten bilmiyorum.” Kendisine iki evrak göstererek hafizasini canlandirmaya calisiyorum. Birincisi 3. ekim tarihli is sözlesmesinin fesh metini, ikincisi benim sizi 5. ekim´de sorgu´ ya cekmek istedigimin bildirgesi. Simdi hatirliyor. Istemeyerek bu durumda Jackie Lemancyzigin Great Benefit´i planlanmis sorgusundan iki gün önce terk ettigini itiraf ediyor. „Bu davanin islenmesi konusunda sirketinizde yetkili kisi Jackie Lemancyzk miydi?“ „Evet, bu dogru.“ „Ve siz kendisini isten mi cikardiniz?“ „Tabii ki degil.“ „Kendisinden nasil kurtulmayi basardiniz?“ „Kendisi is anlasmasini fesh etti. Burada yazmis oldugu mektup´ ta yaziyor.“ „Is anlasmasini neden fesh etti?“ Hayatta baska hic bir sey kendisini yenilgiye ugratamayacakmis gibi mektubu eline aliyor ve jürinin karsisinda okuyor: “Kisisel nedenlerden dolayi bu is sözlesmesini fesh ediyorum.” “O zaman bu isi birakmak kendisinin fikri miydi?” “Burada öyle yaziyor.” “Sizin emrinizde ne kadar calisti?” “Benim emrinde bir sürü insan calisiyor. Bu tür ayrintilari hatirlayamiyorum.” “Öyleyse bilmiyor musunuz?” “Tam olarak degil. Uzun seneler.” “Kendisini iyi taniyor muydunuz?” “Aslinda degil. Bir cok memurdan birisiydi.” Yarin kirli kücük iliskisinin üc sene sürdügünü söyleyecek. “Ve siz evli misiniz Sayin Lufkin?” “Evet, hem de mutlu bir sekilde.” „Cocuklariniz var mi?“ „Evet, iki yetiskin cocuk.“ Bir takim evraklari getirmek icin masama giderken kendisini bir dakika yalniz birakiyorum. Black´ lerin hasar dosyasi ve bu dosya´yi Lufkin´e veriyorum. Kendisine zaman birakiyor, gözden geciriyor ve sonra hepsi tamamlanmis gibi görünüyor. Kendisinin bu dosya´ nin icindeki evraklarin eksiksiz oldugunu temin etmesini saglamaya calisiyorum. Jüri´ nin bilgilenmesi icin kendisine amaci hasar haklarinin sözde nasil idare edildigini aciklamak olan bir sürü sikici sorular soruyorum. Great Benefit dogal olarak her hususta davranmasi gerektigi gibi davraniyor. Ondan sonra kirli kismina geciyoruz. Tutanaga alinmak üzere kendisine yedi redd mektuplarini mikrofona söyletiyorum. Kendisinden her bir mektubu aciklamasini istiyorum. Bu mektubu kim yazdi? Bu mektup neden yazildi? Hasar el kitabinin icerdigi kurallara uygun bir sekilde miydi? Hasar el kitabinin hangi bölümü? Mektubun kendisini gördü mü? O zaman bütün jüri üyelerine Dot´un bütün mektuplarini okumak zorunda. Yardim icin yalvariyorlar. Ogullari ölüyor. Yukarida kendisini dinleyen birileri var mi? Ve kendisini her bir mektup icin sorguluyorum: Bu mektubu kim aldi? Bu mektuba ne oldu? El kitabi ne istiyor? El kitabini kendisi gördü mü? Jüri üyeleri ahmak mektubunun konusunu acmamizi bekliyorlar, fakat Lufkin hazirlanmis durumda. Mektubu jüri üyeleri karsisinda okuyor, ondan sonra bayagi sikici ve monoton ve en az bir empati duygusu olmadan bu mektubun sirketten sonradan ayrilan bir kisi tarafindan yazildigini söylüyor. Bu kisi bir hata yapti, sirket bir hata yapti, ve su an mahkemenin karsisinda sirket bu mektup icin özür diliyor. Kendisinin konusmaya devam etmesi icin izin veriyorum. Kendisine yeterince ip ver, kendiliginden kendini asacaktir. En sonunda “Bu özürün biraz gec geldigini düsünmüyor musunuz?” diye soruyorum ve konusmasini böylece sona erdiriyorum. “Belki.” “Genc delikanli öldü, öyle degil mi?” “Evet.” “Ve tutanak icin Sayin Lufkin, bu mektup icin yazili bir özür yok, degil mi?” “Bildigim kadariyla yok.” “Simdiye kadar hic bir özür yok, degil mi?” “Bu dogru.” “Sizin sinirli bilginize göre Great Benefit hic bir zaman herhangi bir olay icin özür diledi mi?” “Itiraz.” Diyor Drummond. “Kabul edilmistir. Konusmaya devam ediniz, Sayin Baylor.” Lufkin yaklasik iki saaten beri sahit kürsüsünde bulunuyor. Belki jüri üyeleri kendisinden sikilmis olabilirler. Ben en azindan sikildim. Biraz zalim olmanin zamani. Bilerek hasar el kitabinin konusunu actim ve kitabi sirket stratejisinin sabit bir saptamasi olarak tanittim. Delil kaydi esnasinda almis oldugum kendi fotokopimi kendisine veriyorum. Kendisinin cok iyi bir sekilde cevaplandirdigi bir sürü soru soruyorum ve kendisi bunun hasar düzenlemeleriyle ilgili kutsal bir yazi oldugunu onayliyor. Müsteriye en kaliteli hizmeti sunmak amaciyla her sey test edildi, denendi, zaman zaman üzerinde calisildi, degistirildi, en güncel versiyonuna getirildi ve degisen zamana uyarlandi. Uzun uzun bu lahanetli el kitabi hakkinda konustuktan sonra “Sayin Lufkin bu eksiksiz el kitabi mi?” diye soruyorum. Sanki her bölümü ve her kelimeyi biliyormus gibi hizli bir sekilde gözden geciriyor.”Evet.” “Emin misiniz?” “Evet.” “Ve delil kaydi esnasinda bana bu fotokopi´yi vermeniz mi istendi?“ „Evet, bu dogru.“ „Avukatlarinizdan bir fotokopi istedim ve siz bunun üzerine bana bunu mu verdiniz?“ „Evet.“ „Bu el kitabinin özel fotokopisini kendiniz benim icin mi sectiniz?“ „Evet, öyle yaptim.“ Derin nefes aliyorum ve masama dogru bir kac adim atarak ilerliyorum. Masa´ nin altinda dosyalar ve evraklarla dolu kücük bir karton duruyor. Icinde bir saniye ariyorum, sonra bos ellerle ani ayaga kalkip sahitlere “ El kitabini alip U bölümünü acabilir misiniz? “ diye soruyorum. Son sözlerde Drummond´ nun arkasinda oturan sirket avukati Jack Underhall´e direkt bakiyorum. Gözleri kapaniyor. Basi öne dogru egiliyor, sonra dirseklerine yaslanarak yer´e bakiyor. Yaninda Kermit Aldy nefes almaya calisiyor gibi görünüyor. Drummond´ nun hic bir fikri yok. Bir oktav yüksek olan ses tonuyla „Efendim?“ diyor. Herkes beni gözetlerken hasar el kitabinin Cooper Jackson´e ait fotokopisini cikartiyorum ve masama koyuyorum. Salondaki herkes bu fotokopi´ ye bakiyor. Kipler´e bir bakis atiyorum ve bu kendisinin müthis bir sekilde hosuna gidiyor. „U bölümü, Sayin Lufkin. Lütfen el kitabinizi aciniz ve U bölümünü bulunuz. Sizinle bu bölüm hakkinda konusmak istiyorum.“ El kitabini gercekten eline aliyor ve bir cok kez gözden geciriyor. Bir mucize sonucu güzel ve düzgün bir sekilde U bölümünün cikmasi icin kendisinin su an cocuklarini satacagindan eminim. Fakat hic bir mucize gerceklesmiyor. Üzgün ve nerdeyse kekeleyerek „U bölümü diye bir sey yok.“ Diyor. Sesli bir sekilde „Efendim.“ Diyorum. „Sizi anlamadim.“ „Bu örnek U bölümü adinda bir bölüm icermiyor.“ Bölümün olmamasindan daha cok yakalandigi icin sinirden kendisini tamamen kaybetmis durumda. Sanki bir seyler yapmalari gerekiyormus gibi, örnegin mola! Cagirmak gibi, Drummond ve Underhall´e telasli bakislar atiyor. Müvekkilinin kendisine nasil bir zarar verdigini Leo F. Drummond´ nun bir fikri yok. El kitabini manipüle ettiler ve avukatlarina söylemediler. Morehouse ile fisildasiyor. Orada allah askina neler oluyor? Diger el kitabiyla diger sahide yönelmemle ilgili bir sov yapiyorum. Elinde tutmus oldugu el kitabina benziyor. Ana sayfa´da degistirilmis baskinin ayni tarihi yaziyor: 1 Ocak 1991. Bir bölümünün U kismini icermesi haricinde ikisi de ayni. Jackson´un örnegini kendisine vererek ve kendigimkini alarak “Bunun ne oldugunu biliyor musunuz Sayin Lufkin? Diye soruyorum. “Evet.” “Peki, bu nedir o zaman?” “Hasar el kitabinin bir fotokopisi.” “Peki bu örnek U kismini iceriyor mu?” Sayfalari ceviriyor, ondan sonra onayliyor. “Bu neydi, SayinLufkin?Bas sallamasini bayan tutanak yazari tutanaga geciremiyor. “ “U kismi diye bir bölüm iceriyor.” “Tesekkür ederim. Peki, U kismini benim fotokopimden kendiniz mi cikarttiniz, yoksa baska birisini cikartmasi icin görevlendirdiniz mi? El kitabini sahit kürsüsünün etrafinda bulunan korkulaga koyuyor ve bilerek kollarini gögsünün önünde kavusturuyor. Aramizda bulunan yer´e bakiyor ve bekliyor. Uyuyor gibi icimde bir his olusuyor. Saniyeler geciyor ve herkes bir tepki bekliyor. Kipler yukaridan asagi dogru “Soruyu yanitlayiniz!” diye bagiriyor. “Kimin yaptigini bilmiyorum.” “Fakat bu yapildi, degil mi?” diye soruyorum. “Görünüse bakilirsa, evet.” “Öyleyse Great Benefit´in evrak sakladigini itiraf ediyorsunuz.” “Hic bir seyi itiraf etmiyorum. Bunun istemeyerek yapildigindan eminim.” “Istemeyerek mi? Sayin Lufkin, lütfen saka yapmayiniz. Great Benefit´ ten herhangi birinin benim örnegimden U kismini isteyerek cikarttigi dogru degil mi?“ „Bilmiyorum. Herhalde bir sekilde bu olay gerceklesti.“ Belli bir seyin arayisi icerisinde olmadan masama geri dönüyorum. Jüri üyelerinin kendisinden yeterince nefret edebilmesi icin kendisini bir kac saniye daha böyle bekletmek istiyorum. Ayni sekilde yer´e bakmaya devam ediyor, hirpalanmis ve dövülmüs, ve burasi disinda herhangi bir yerde olmayi diliyor. Rahat bir sekilde savunma masasina dogru gidiyorum ve U kisminin fotokopisini büyük sinsi bir gülüsle birlikte Drummond´ ya veriyorum. Morehouse´ da bir örnek veriyorum. Ondan sonra Kipler´e bir örnek veriyorum. Jüri üyelerinin hepsini görebilecek sekilde ve su an merakla beklemeleri icin yavas davraniyorum. „Peki, Sayin Lufkin, gizemli U kismiyla ilgili konusmamiza izin verin. Bu kismi jüri üyelerine aciklayalim. Bunu lütfen gözden gecirebilir misiniz?“ El kitabini eline aliyor ve gözden geciriyor. „1 Ocak 1991 ´de yürürlüge girdi, dogru degil mi?“ „Evet.“ „Siz mi bu kitabi yazdiniz?“ „Hayir. Tabii ki degil.“ „Peki, o zaman kim?“ Uygun bir yalan düsünene kadar, bir süpheli mola daha. „Bilmiyorum.“ Diyor kendisi. „Bilmiyor musunuz? Daha biraz önce bunun Great Benefit´teki is alaniniza ait oldugunu söylememis miydiniz?“ Yine yer´e bakiyor ve benim gitmemi umut ediyor. “Peki öyleyse.” Diyorum. Birinci ve ikinci paragrafi atlayalim. Ücüncü paragrafi okuyunuz.” Ücüncü paragraf memurun her hakkin geldikten sonraki üc gün icerisinde redd etmesini ön görüyor. Istisna olmadan. Her hak. Dördüncü paragraf bir kac haklarin sonradan kontrol edilmesine izin veriyor ve gerekli olan kagit isini tanimliyor. Bu kagit isi hakkin yasalara göre var olup olmadigini ve yerine getirilip getirilmemesini tespit ediyor. Besinci paragrafa göre memur bes bin dolar üzerinde degeri olan haklari tutuklama bölümüne iletmekle görevli. Bunun haricinde kriterlerin yerine getirilmedigi haklarda sigortalilara tutuklama bölümünün kontrol etmesi sartiyla bir redd mektubu gönderiliyor. Ve böyle devam ediyor. El kitabindan Lufkin´ e bir seyler okuttuyorum, ondan sonra cevaplandiramayacagi sorularla kendisini soru bombardimanina tutuyorum. Özellikle Drummond itiraz ettikten ve Kipler itirazi geri cevirdikten sonra “Tertip” kelimesini bir cok kez kullaniyorum. On birinci paragraf memurlarin sigortalilarin siddetli tepkilerini ima etmek icin dosyalarinda kullanmalari gereken gizli sifrelerle dolu bir sözlük iceriyor. Sistemin sanslari göz önünde tuttugu apacik. Eger bir sigortali avukatlar ve davalarla tehdit ediyorsa, dosya hemen yönetici konumunda olan bir calisan tarafindan kontrol edilecek. Eger sigortali hic bir direnc göstermiyorsa, o zaman redd kararinda kalir. On sekizinci paragraf b memurun gerekli on yükseklikte bir cek cikartmasi, ondan sonra ceki dosyayla birlikte tutuklama bölümüne göndermek. Gönderilmeden önceki tek sart hasar bölümünden duruma uygun mesajin gelmesi. Bu mesaj tabii ki hic bir zaman gelmeyecek. „Ondan sonra cek ´e ne olacak? Diye Lufkin´ e soruyorum. Kendisi bunu bilmiyor. Tutuklama el kitabinin U kismi sistemin bir diger yarisinda bulunuyor ve bu konuyla ilgili yarin bir baska genel baskan ile görüsecegim. Aslinda bu gerekli degil. Eger mücadele´ yi simdi yarida biraksak, jüri üyeleri bana istedigim her neyse verirlerdi ve bu arada Donny Ray´ yi de görmemis oluyorlar. Kisa bir mola icin isimizi saat dört bucuk da yarida kesiyoruz. Lufkin´ le sahitler kürsüsünde iki bucuk saatlik isim vardi ve kendisine henüz söylenmemis sözleri söylemenin zamani geldi. Yunaga dogru giden koridor´a adimimi attigimda Lufkin ve Underhall´in icine girmesi beklenen oda´ ya Drummond´ nun ne kadar sinirli bir sekilde ima ettigini görüyorum. Bu savas alanini bir kere olsun görmek isterdim. Yirmi dakika sonra Lufkin yine sahitler kürsüsünde oturuyor. Bugünlük icin el kitaplariyla isim sona eriyor. Birbirlerine karsilikli bir sekilde danismanlik hizmetleri sunduklari zaman jüri üyeleri kücük yazilarla yazilmis yasalari okuyabiliyorlar.“Sadece bir kac kisa soru daha.“ Diyorum, gülerek ve rahatlamis bir sekilde. „Great Benefit 1991 yilinda kac tane hastalik sigortasi sözlesmeleri hazirladi?“ Lufkin avukatlarina yine caresiz bir bakis atiyor. Bu bilgi´ yi ta üc hafta önce aalmam gerekirdi. “Bilmiyorum.” Diyor “Ve 1991 yilinda kac hak yerine getirildi?” “Bilmiyorum.” “Hasar bölümünün genel baskani sizsiniz ve bunu bilmiyorsunuz?””Bu büyük bir sirket.” “1991 yilinda kac hak geri cevrildi?” “Bilmiyorum.” Tam bu ipucunun üzerinehakim Kipler “Sahit bugünlük icin serbest birakiliyor. Isimize su an bir kac dakikalik mola veriyoruz. Jüri üyeleri evlerine dönebilirler. “ Jüri üyelerine veda ediyor, bir cok kez kendilerine tesekkür ediyor ve kendilerine talimatlarini veriyorlar. Masamizin yanindan gecerken iclerinden biri bana gülümsüyor. Onlar gidene kadar biz bekliyoruz, ve son jüri üjesi cift kapidan dogru kayboldugunda, Kipler “Tutanaga geri dönüyoruz Sayin Drummond, hem siz hem müvekkiliniz mahkemenin kurallarina aykiri davrandiniz. Bu bilgilerin davacinin avukatina bir kac hafta hafta önce gitmesi icin karar verdim. Bu gerceklesmedi. Bunlar gerekli bilgiler ve konuyla baglantili ve onlar bu bilgilleri vermekten kacindilar. Gerekli bilgileri alana kadar, siz ve müvekkilleriniz tutuklanmaya hazir misiniz?”Leo ayaklandi ve cok yorgun, gittikce yaslaniyor. “Sayin hakim bu bilgilere ulasmaya calistim. Elimde olan her seyi yaptim.” Zavalli Leo. Hala U kismini anlamaya calisiyor. Ve bu an da cok inandirici. Bütün dünya´ nin önünde müvekkili kendisinden evraklar sakladigini göz önüne serdi. “Sayin Keeley yakinlarda mi?” diye Sayin hakim soruyor. “Sahitlik kürsüsünde.” Diyor Drummond. “Kendisini buraya getirin.” Saniyeler sonra mahkeme yardimcisi genel baskani mahkeme salonuna götürüyor. Bu kadar durusma Dot´ a yetti. Yunaga gidip, bir sigara icmek zorunda. Kipler sahitler kürsüsüne isaret ediyor. Keeley´nin yemin sözünü kendisi aliyor, ondan sonra sirketinin bana istenilen bilgilerin verilmesi icin herhangi gecerli nedenleri olup olmadigini soruyor. Biraz kekeliyor, ve suc´ u yerel ofisler ve subelere vermelere calisiyor. “Mahkemenin kurallarini göz ardi etmenin ne demek oldugunu biliyor musunuz?” diye Kipler soruyor. “Belki evet, belki de tam olarak degil.””Bu cok basit. Sizin sirketiniz bu mahkemenin kurallarina uymamakla bir suc isledi, Sayin Keeley. Sirketinize ya bir para cezasi hükmü veririm veya sizi genel baskan olarak cezaevin´e koyabilirim. Neyi tercih edersiniz?”Arkadaslarinin bir kacinin devletin cezaevinde bir müddet oturduklarindan eminim, fakat Keeley sokak cocuklariyla sehir merkezinde bulunan bir cezaevinin söz konusu oldugunu biliyor. “ Ben gercek anlamda cezaevine girmek istemiyorum, Sayin hakim.”Bunu düsünmüstüm. Böylece Great Benefit´I on bin dolarlik para cezasina carptiriyorum.Bu miktar davacinin avukatina yarin ögleden sonra saat bes´e kadar ödenmesi gerekiyor. Merkez sirketinizi arayinve FedEx ile bir cek göndermelerini saglayin. Keeley bas sallamaktan baska hic bir sey yapamaz. “Eger bu bilgiler yarin saat dokuz´a kadar buraya faks edilmezse, o zaman Memphis´ I sehir hapishanesine götürüleceksiniz ve bütün bunlar bitene kadar orada kalacaksiniz. Ve siz orada kaldiginiz müddetce sirketiniz günde bes bin dolar para cezasi ödeyecek. “Kipler arkasini dönüyorve parmagiyla Drummond´ ya gösteriyor. “Sizi bu evraklar yüzünden bir daha uyarmadim , Sayin Drummond. Bu davranis kesinlikle kabul edilemez. Sinirli bir sekilde cekicini masaya vuruyor ve mahkeme salonunu terk ediyor. 44. Bölüm Normal durumlarda üzerinde arslan bulunan mavi-gri bir sapkayla kendimi bayagi komik hisederdim Bunun disinda resmi bir takim elbisesinin icinde Memphis´ in havalimaninda A terminalinde bir duvara yaslaniyor olurdum. Fakat bu gün normalden baska her seydi. Saat gec ve ben cok orgunum, fakat Adrenalin in dozu cikiyor. Daha iyi bir birinci dava günü olamazdi. Chicago´ dan gelen ucak vaktinde inis yapiyor ve hizli bir sekilde sapkamdan taniniyorum. Büyük koyurenk gözlküklü bir bayan üzerime dogru geliyor, beni yukaridan asagi kadar inceliyor ve sonunda „Sayin Baylor mi?“ diye soruyor. „Ta kendisiyim.“Jackie Lemancyzigi ve kendisini sadece Carl diye tanitan yanindaki eslik eden bey´yi selamliyorum. Yaninda bir seyahat valizi tasiyor ve biz hemen is´ e baslayabiliriz. Ikisi de heyecanli. Otel´ e giden yolda sohbet ediyoruz, merkezde bir Holiday Inn oteli, mahkemeden alti blko uzakliginda. Kendisi biraz ön tarafta yanimda oturuyor. Carl arka koltukta bekliyor ve hic bir sey söylemiyor, fakat kendisini bir Rottweiler gibi gözetliyor. Ilk günün heyecanlarinin büyük kismiyla ilgili rapor veriyorum. Hayir, onlar geleceklerini bilmiyorlar. Elleri titriyor.Kendisi zayif ve kirilgan ve kendi gölgesinden korkuyor. Intikam disinda buraya gelis sebebinden baska bir sebep düsünemiyorum. Kendi ricasi üzerine otel odasi benim ismime ayrildi.On besinci kat´ in odasindaki kücük bir masa´ da oturuyoruz ve sorgu´ yu gözden geciriyoruz. Sorular kendi siralamalarina göre yazilmis. Eger bu kadin güzelse, o zaman bunu iyi sakladi. Saclari kisa kesilmis, ve kou renk kirmizida cok kötü boyanmis. Avukat´ i psikolojik bir tedavi´de bulundugunu söyledi v eben kendisine bununla lgili hic bir soru sormamam gerekirdi. Gözleri kann dolmus ve makyajsiz bir sekilde hüzünlü. Otuzbir yasinda ve iki kücük cocuk sahibi, bir kere bosanmis, dis görünüs ve davranislarina bakildigindaGreat Benefit´ teki kariyerinin bir yataktan bir digerine atlamakla oldugunu düsünmek cok zor. Carl kendisini koruyucusu olarak görüyor. Koluna dokunuyor ve arasira belli bir cevap icin görüsünü bildiriyor. Sabah mümkün oldugunca erken ifade vermek istiyor, ondan sonra havalimanina geri dönüp sehir´ i terk etmek istiyor. Kendisini gece yarisina dogru yalniz birakiyorum. Sali sabahi saat dokuz´ da hakim Kipler bizi arayip hazir olmamizi istiyor, fakat mahkeme yardimcisina jüri üyelerini bir kac dakika daha odalarinda kalmalarini söylüyor. Hasar bölümünden bilginin gelip gelmedigini Drummond´ ya soruyor. Bes bin dolarlik günlük para cezasinda nerdeyse bunun söz konusu olmadigini umuyorum. „Kendisi yaklasik bir saat önce geldi, Sayin hakim.“ Diyorelime iki santim kalinliginda bir evrak yigini veriyorve hatta Kipler´e kendi örnegini verdiginde biraz gülüyor. „Sayin Baylor, Sizin biraz zamana ihtiyaciniz olacak. „ diyor Sayin hakim. “Bana yarim saat müddet verin.” Diyorum. “Iyi. Jüri üyelerini saat dokuz bucuk´ ta alacagiz. “Deck ile birlikte kücük bir avukat danismanlik odasina kosuyoruz ve bilgileri gözden geciriyoruz. Daha fazla beklenilmedigi gibi, bilgi tamamen anlasilamaz ve incelenmesi (desifre edilmesi) imkansiz. Bunun icin daha üzülecekler. Saat dokuz bucuk´ta jüri üyeleri mahkeme salonuna getirilecekler ve hakim Kipler tarafindan ictenlikle selamlanacaklar. Iyi durumda olduklarini söylüyorlar, hic bir hastalik olmadan ve dün aksam hic bir kimse tarafindan bu konuya iliskin rahatsiz edilmeden. “Sizin sahidiniz, Sayin Baylor.” Diyor Kipler. “Everett Lufkin´le devam etmek istiyoruz.” Diyorum. Lufkin getiriliyor ve sahitler kürsüsüne cikiyor. Dünkü U-faciasi kismindan sonrahic kimse söylemis oldugu sözüne inanmayacak. Gece yarisina kadar Drummond ´nun hayatini burnundan getirdiginden eminim. Bayagi hirpalanmis görünüyor. Hasar bölümüyle ilgili bilginin resmi fotokopisini kendisine veriyorum ve kendisinin bunu belirleyebilecegini soruyorum. “Hasar bölümünün farkli rakamlarinin bilgisayrdan cikmis bir özeti. “ “Great Benefit bilgisayarlari tarafindan hazirlanmis.””Bu dogru.””Ne zaman?” “Dün öglenleyin ve aksamleyin.” “Hasar bölümünün genel baskaninin yönetimi mi altinda?” “Öyle de söylenilebilir.””Iyi. Ve su an, Sayin Lufkinjüri üyelerine lütfen 1991 yilinda kac hastalik sigortasinin mevcut oldugunu söyleyin.“Biraz temkinli davraniyor, ondan sonra yazici cikisiyla oynamaya basliyor. Kendisi icerinde bir seyler ararken biz bekliyoruz. Uzun ve utandirici bir mola esnasindaki tek ses Lufkin´ in kucagindaki kagitlarin hisirdamasi. Evraklarin „Abkippen“ yapilmasi sigorta sirketlerinin ve avukatlarinin sevilen taktiklerinden bir tanesi. Son dakika´ ya kadar beklemesine bayiliyorlar, eger mümkün olursa dava baslangicinin bir gün önce baslamasina kadar, ondan sonra davacinin kapisinin önünde dört büyük karton evrak yiginlarini birakmak. Allah´ tan bunu Tyrone Kipler sayesinde yapmak zorunda kalmadim. Bu bu olaya sadece bir ön hazirlik. Tahminime göre bu sabah buraya gelebileceklerini zannettiler ve bana bir cogu önemsiz olan yetmis sayfalik bir yazici cikisi vereceklerdi . Ve bu olay burada kapanacak. „Bunu söylemek gercekten cok zor.“ nerdeyse duyulmayacak bir ton´da anlatiyor. „Eger biraz daha fazla zamanim olsaydi….““Sizin iki ay zamaniniz vardi.“Kipler sesli bir sekilde diyor, ve mikrofonu cok iyi calisiyor. Sesinin tonu ve yüksekligi korku verici. „Ve su an soruyu cevaplayiniz.“Savunma masasinda kivranmaya basliyorlar. Bir kac sayfa daha cevriliyor. „Eger dogru hatirliyorsam, yaklasik doksan yedi bin sözlesmeye sahibiz.“ „Rakamlari inceleyip bize söyleyemez misiniz?“ Bunu yapamayacagi cok apacik. Sorumu cevaplandiramayacak sekilde materyallere dalmis gibi yapiyor. „Ve siz hasar bölümünün genel baskani misiniz?“ alayli bir sekilde. „Evet o benim.“ Diye cevap veriyorum. „Bana bir sey sormama izin verin, Sayin Lufkin. Size göre edinmek istedigim bilgi bu yazici cikisinda bulunuyor mu?““Evet.“ „Öyleyse asil isbu metini bulmak.““Eger bir saniye susarsaniz, o zaman bu metini bulabilirim.“Bir animal gibi bana kiziyor ve bu cok kötü bir izlenim birakiyor. „Susmama gerek yok, Sayin Lufkin.“Drummond ayaga kalkiyor ve elleriyle yalvariyor. „“Sayin hakim sahit bilgileri bulmaya calisiyor.“ „Sayin Drummond bu bilgiyi edinmek icin sahidin ik ay zamani vardi.“Hasar bölümünün genel baskani ve öyle bir durumda kesinlikle rakam okuyabiliyordur. Redd edildi.” “Bir dakika icin yazici cikisini unutunuz, Sayin Lufkin.” Diyorum. “Ortalama bir senede sözlesme-hak iliskisi ne durumda? Bize sadece bir oran söyleyiniz.” “Sözlesmelerimizin yüzde sekiz onunda hak´ka dönüsüyor.” “Ve haklarin yüzde kaci redd ediliyor?” “Haklarin tümünün yüzde onu geri cevriliyor.” Diyor. Cevaplara sahip olmasina ragmen , bu cevaplari vermek onlarin hic mi hic hoslarina gitmiyor. “Ortalama bir hak , taninmis veya redd edilmis olsun hangi degerde.?” Kendisi bu konuyu düsündügünde uzun bir mola veriliyor. Pes ettigini saniyorum. Bu isi oldugunca hizli bir sekilde basarmak ve sahitlik kürsüsüyle Memphis´I terk etmek istiyor.”Her hak icin ortalama bes bin dolar.””Bazi haklar sadece bir kac yüz dolar civarinda, öyle degil mi?””Evet.””Ve digerleri on binlerde, degil mi?” “Evet.” “Öyleyse ortalamanin nerede oldugunu söylemek cok zor, degil mi?” „Evet.““Bu söylemis oldugunuz oranlar ve yüzdeler bütün sektör icin tipik mi veya sadece Great Benefit icin mi gecerli?““Bu sektör icin bir seyler diyemeyecegim.“ „Öyleyse bilmiyor musunuz?“ „Bunu söylemedim.“ „O zaman siz biliyor musunuz? Bu soruyu lütfen cevaplayiniz.“ Omuzlari biraz asagi iniyor.Bu adam sadece bu mahkeme salonunu terk etmek istiyor. „ „Tesekkür ederim. „Etkisi ugruna kisa bir mola veriyorumyapmis oldugum notlara bakiyorumve Deck´e göz kirpmamla Deck mahkeme salonunu terk ediyor.“ Sadee bir kac soru daha, Sayin LufkinJackie Lemancyzk´ den istifa etmesini istediniz mi?“Bunu yapmadim.““Performansini nasil degerlendirirdiniz?““Ortalama.““Kendisininyönetici konumundaki memurluk isinden neden uzaklastirildigini biliyor musunuz?““Hatirladigim kadariyla insan iliskilerindeki az tecrübe bunun nedeniydi.““Isten ayrildiginda herhangi bir tazminat aldi mi?““Hayir. Kendisi istifa etti.“ „Hic bir tazminat degil mi?“ „Hayir.“ „Tesekkür ederim, sayiin hakim bu sahitle isim bitti.“ Drummond´ nun iki secenegi var. Soru sormadan Lufkin´ i hemen sorgu´ ya cekebilir veya daha sonraki zaman icin sorgu´ yu gerceklestirebilir. Bu adamin ayaga kalkmasini saglamak su an imkansiz gibi görünüyorve Drummond´ nun kendisini buradan oldugunca hizli bir sekilde buradan cikarmak stediginden hic bir süphem yok.“Sayin hakim Sayin Lufkin ile daha sonra ilgilenecegiz. Diyor Drummond. Hic bir sürpriz degil. Jüri üyeleri kendisini bir daha görmeyecekler. „Peki. SAayin Baylor bir sonraki sahidinizi cagiriniz.“ Bunu yüksek bir ses tonuyla söylüyorum. „Davaci taraf Jackie Lemancyzigi cagiriyor.“Underhall ve Aldy´ nin tepkisini gözetlemek icin hizli bir sekilde dönüyorum. Su an birbirleriyle fisildamakla mesguller, ve Jackie Lemancyzigin ismini duyduklarinda donuk kaliyor. Gözleri aciliyor, agizlari sasirilacak derecede aciliyor. Zavalli Lufkin cift kapi´ ya giden yari yoldabunu duyuyor. Hareket etmeden oldugu yerde kaliyor, savunma masasina telasli bir bakis atiyorondan sonra hizli adimlarla mahkeme salonunu terk ediyor. Drummond insanlariyla cevrili bir sekilde ayaga kalkmis durumda.“Sayin hakim. Ön tarafa dogru gelebilir miyiz?“ Mikrofonunu elinden birakan Kipler yukariya cikmamizi istiyor. Rakibim kendinden terkmis gibi davraniyor. Sasirdigindan cok eminim, fakat beni yasadisi tertip suclamasinda bulunmasi icin hic bir nedeni yok. Yavas yavas nefes aliyor. „Sayin hakim, bu benim icin tamamen bir sürpriz. Diye söylüyor. Jüri üyelerinin hem söyledigi sözleri duymamasi hem de ne kadar sok oldugunu görmemeleri cok önemli. Rahat bir sekilde “ Neden?” diye soruyorum. “Ismi ön görüsmelerde potansiyel sahit olarak gecti.” “Önceden bilgilenmeye hakkimiz var. Kendisini ne zaman buldunuz?” “Kendisinin kayboldugunu bilmiyordum.” “Bu adil bir soru Sayin Baylor.”diyor Sayin hakim ve tarihte ilk defa bana asagilayici bir bakis atiyor. Sanki “Ben bu ise yeni basladim. Bu nedenden dolayi bana biraz anlayis göstermeniz gerekiyor“ söylemek istiyor musum gibi her ikisine de sucsuz bir sekilde bakiyorum. “Ön görüsmelerde ismi gecti.” Diye tekrarliyorum ve ücümüzde ifade verecegini biliyoruz. Sehir´de olduguna dair belki dün mahkemeyi bilglendirmem gerekirdi, fakat bu sonucta benim ilk davam. Deck´ in izinde mahkeme salonuna gidiyor. Underhall ve Aldy kendisine bakmaktan kaciniyorlar. Trent&Brent´ n bes calisani her adimni takip ediyolar. Göz´ e hos gelen bir manzara sunuyor. Zayif vücudunda dizlerinin biraz üzerinde biten mavi bir elbise bulunuyor. Yüzü dün aksam kinden daha farkli görünüyor, cok daha güzel. Yemini yapiyor, sahitlik kürsüsünde yer aliyor, Great Benefit´ in calisanlarina kin dolu bakislar atiyor ve ifade vermeye hazir. Underhall veya Aldyle sevistigini kendi kendime soruyorum.Dün aksam Lufkin ve bir baskasinin isminden bahsetti., fakat bütün hikayeyi dinlemedigimi biliyorum. Temel sorulari daha hizli bir sekilde isliyoruz, ondan sonra asil mevzu´ ya geciyoruz. „Great Benefit icin ne kadar calistiniz?““Alti sene.““V eis anlasmaniz ne zaman sona eriyor.““Üc ekimde.““Is anlasmaniz nasil sona erdi?“ „Isten cikartildim.“ „Siz is anlasmasini fesh etmediniz mi?“ „Hayir, ben isten cikartildim.““Sizi kim isten cikartti?““Bu bir komploydu.Everett Lufkin, Kermit Aldy, Jack Underhall ve bir kac daha. „ Bir bas sallamasiylasuclulara ima ediyor ve herkes Great Benefit calisanlarina bakiyor.Sahidin karsisina cikkiyorum ve fesh yazinin bir fotokopisini kendisine veriyorum. „Bunu taniyor musunuz? Diye soruyorum. „Bu benim yazmis oldugum ve imzaladigim mektup.“ Diyor kendisi. „Mektup´ ta kisisel nedenlerden dolayi anlasmayi fesh ettiginiz yaziyor.“ „Mektup bir yalan. Donny Ray Black´ in davasiyla ilgili oldugum icin ve 5 ekimde sorguya cekilmem gerektigi icin isten cikartildim. Sirketin artik kendileri icin calismadigimi söyleyebilmesi icin isten cikartildim.“ Bu mektubu yazmaniz icin ki size baski yapti?““Ayni insanlar. Bu bir komploydu.“ Bunu bize aciklayabilir misiniz?“Ilk defa jüri üyelerine bakiyor ve jüri üyeleri de kendisine bakiyor.Zor yutuyor ve konusmaya basliyor.“ Planlanmis sorgumun Cumartesi gününde personel ofisine gelmem istendi.Orada gri takim elbisesiyle Jack Underhall beni bekliyordu. Sirket avukatlarindan bir tanesi. Hmen gitmem gerektigini söyledi ve iki imkanin var oldugunu söyledi.Bunu cikis olarak tanimlayabilirdim ve hic bir seysiz gidebilirim. Veya bu mektubu yazipis anlasmasi feshi diyebilirim ve sirket benim susmam icin elime on bin dolar nakit verirdi. Ve kendisinin yaninda hemen karar vermem gerekiyordu. „Dün aksam duygusuz bir sekilde bu konuyu konusabiliyordu, fakat mahkeme karsisinda olaylar daha farkli. Alt dudagini isiriyor, bir dakika kendisine direniyor ondan sonra konusmaya devam edebiliyor. „Bosanmis iki cocuk annesiyim ve bir sürü fatura ödemek zorundayim. Baska bir secenegim yoktu.Aniden issiz kalmistim. Mektubu yazmistim, parayi almistimve hic kimseyle hasar dosyalarimla ilgili konusmayacagima dair bir anlasma imzalamistim.““Black dosyasi dahil.“ „Özellikle de Black dosyasi.““Eger parayi aldiysaniz ve anlasmayi imzaladiysaniz – o zaman neden buradasiniz?“Sok´u biraz atlattiktan sonra, bir avukat´ la konustum.“ Cok iyi bir avukat. Imzalamis oldugum anlasmanin yasalara aykiri oldugunu bana temn etmisti. „ „Bu anlasmanin bir fotokopisine sahip misiniz?“ „Hayir, sayin Underhall bana bir fotokopi vermek istemedi. Fakat bunu kendisine sorabilirsiniz.Orjinalin kendisinde oldugundan eminim. „ Yavasca arkami dönüyorum ve Jack Underhall´ e bakiyorum. Ve mahkeme salonundaki digerleri de aynisini yapiyorlar. Anidn ayakkabi baciklari hayatinin odak noktasi haline geldive baciklarla oynuyor. Leo Drummond´ ya bakiyorum ve kendisi tamamen etkilenmemis bir izlenim birakiyor. Müvekkili kendisine tabii ki nakit para rüsvetiyle veya zoraki imzayla ilgili hic bir sey anlatmadi. „Neden bir avukat aradiniz?“ „Bir tavsiye´ ye ihtiyacim oldugu icin.Yasalara aykiri bir sekilde isten cikartildim. Bir bayan oldugum ve Great Benefit´in üst düzey yöneticileri tarafindan cinsel tacize maruz kaldigim icin ayrimcilik kurbani oldum. „Iclerinde bizim tanidigimiz birileri var miydi?““Itiraz ediyorum, Sayin hakim.“ Diyor Drummond. „Bu konu hakkinda konusmak belki komik olabilirdi, fakat su an gerekli degil.“Bu durumun nereye gidecegini hep birlikte görelim.“ Ilk basta itirazi geri ceviriyorum. Bu soru´ yu lütfen cevaplayiniz Bayan Lemancyzk. „ Derince nefes aliyor , ondan sonra „Üc senne boyunca Everett Lufkinle cinsel iliskiye girdim. Istedigi seyi yapmaya razi oldugum müddetce ayligim yükseltiliyordu ve ataniyordum.Artik biktigimda ve iliskiyi bitirdigimde yönetici konumundaki memurluk isimi kaybediyordum ve ayligim yüzde yirmi daha az ödendi. Ondan sonra zamaninda benim direkt is verenim olan ve benimle ayni zaman isten cikartilan Russell Krokit benimle severek bir iliski baslamak istedigini söyledi. Bana baski yapiyordu ve benim karsilik vermeme durumunda isim kaybedecegimi söylüyordu.Fakat bir müddet icin arkadasi olmayi kabul ettigim vakit, benim atanmam icin elinden gelenini yapacagini söylemisti. Kendisine uymak veya isimi kaybetmek secenekleriyle karsi karsiyaydim. “Iki erkek de evli mi?””Evet, hem de cocuklu. Hasar bölümündeki bayanlara duygusal anlamda bir seyler hisettikleri genel olarak biliniyordu. Ve atamayi cinsel iliskiye bagli gören tek is verenler degillerdi. Kendilerine bir cok isim söyleyebilirdim.“Yine herkes Underhall ve Aldy´ ye bakiyor. Masamda bir seyleri kontrol etmek icin kisa bir mola veriyorum. Yeni yapilmis bir ifadeyi cevapsiz birakmak icin ve isime devam etmeden önce bu sadece kücük bir manevra. Jackie´ ye bakiyorumve bir mendille gözlerini siliyor. Gözleri kip kirmizi. Jüri üyeleri onun tarafini tutuyorlar.“Black dosyasiyla ilgili konusalim.“ Diyorum. Sizin bu dosya üzerinde calismaniz istendi.“ „Bu dogru.Bayan Black´ in hakkini ilk defa aradigi formüler üzerinde calismam üzere bana verildi. Sirketin evvelki is yapma usulüne görekendisine bir mektup yazdim ve hakkini redd ettim.“ „Neden?“ „Neden? Cünkü bütün haklar ilk defa geri cevrildi, en azindan 1991 yilinda. „ „Bütün haklar mi?““ Evet. Bu bizim taktigimizdi, ilk önce bütün haklari redd etmek, ondan sonra yasal görünen diger kücük haklari kontrol etmek.Bunlarin bazilari en sonunda ödendi, fakat daha büyük haklar „Reguliert“ olmadi, bir avukat´in devreye sokuldugu durumlar haric. „ „Bu taktik ne zaman uygulandi?““1 Ocak 1991. Bu bir deneydi, bir tür program.“ Kendisine hak veriyorum. Böyle yapmaya devam edin. „Sirket on iki aylik bir zaman dilimi icin bin dolar degerindeki haklari redd etmeye. Bir hakkin ne kadar yasal oldugu nun bir önemi yoktu, fazla oyalanmadan hak reddediliyordu. Gecerli bir neden gösterebildigimiz durumda, diger kücük haklarda en sonunda reddediliyordu. Diger büyük haklarin sadece bir kaci yerine getirildi ve bu olay bir sigortali kendisine bir avukat bulup bizi tehdit etmeye basladigi an da gerceklesti. „ „Ne kadar bir süre icin böyle calisilmaya devam edildi?“ „On iki ay. Bu bir seneligine sinirli bir deneydi. Böyle bir sey bu sektörde daha önceleri hic yapilmamisti ve yönetim bunun cok iyi bir fikir oldugunu düsünüyordu. Bir sene boyunca bütün haklari geri cevirmek, biriktirilmis parayi saymak, hizli karsilastirmalar icin ödenmis para miktarlarini cikartmak ve geriye kalan sey bir saksi altin.” “Ne kadar altin?” Bu dava yaklasik kirk milyon tutarinda ek net gelir sagladi.“ „Bunu nerden biliyorsunuz?“ „Bu tiksindirici erkeklerle yeterince uzun zaman sevistiginiz zaman, kulaginiza her türlü sey geliyor. Insana herseyi anlatiyorlar. Esleri ve isleri hakkinda konusuyorlar. Bununla fazla gurur duymuyorum. Bu bana bir saniye bile zevk vermedi. Ben bir kurbandim.“ Gözleri yine kirmizi oluyor ve sesi yine biraz titriyor. Ben notlarimi gözden gecirirken yeniden uzun bir mola veriliyor. „Black´lerin hakki nasil degerlendirildi?“ „Ilk basta digerleri gibi redd edildi. Fakat bu hak büyük bir hakti ve farkli bir kategoriye konuldu.Ani gelisen kann kanseri kelimesi ortaya ciktiginda, yaptigim her sey Rusell Krokit tarafindan kontrol edildi. Cok erken bir safha´ da kemik ilik nakillerinin sözlesme disinda olmadiklarini fark ettiler. Dosya iki nedenden dolayi ayri bir önem tasidi. Birincisi aniden bir sürü para degerindeydi, görünüse bakildiginda sirketin ödemek istemedigi bir miktar. Ikincisi sigortali ölümcül derecede hastaydi. „ „Hasar bölümü böylece Donny Ray´ yin ölecegini biliyor muydu?“ „Tabii ki . Tibbi evraklari acik ne net´ ti. Kemoterapinin basarili oldugunu yazan doktorunun bir raporunu hatirliyorum. Büyük bir olasiliklakan kanseri hastaligi bir sene icinde geri dönecek ve kemik ilik naklili yapilmadigi sürece hastanin ölümüyle sona erecek. „ Bu raporu her hangi birine gösterdiniz mi?“ „Raporu Russell Krokit´ e gösterdim. Kendisi ise bunu sefine gösterdi. Yukarilarda bir yerlerde hakkin reddedilmesi yönünde karar verildi. „ „Fakat paranin ödenmesi gerektigini bilmiyor muydunuz?““Herkes biliyordu, fakat sirket sansina güvendi.“ „Bunuanlatabilir misiniz?“ „Sigortalinin bir avukat´i devreye sokmama sansi.“ „Zamaninda bu sansin ne kadar büyük oldugunu biliyor muydunuz?““ Genel anlamda yirmi bessigortalidan birden fazla kisinin bir avukatla kousmadigi görüsü savunulurdu.Sadece bu nedenden dolayi bu deneyi baslattilar.Bununla basarili olabileceklerini biliyorlardi.Bu sözlesmeleri egitim düzeyi düsük insanlara satiyorlar ve bu bilgisizlikleri yüzünden bu redd kararlarini kabul edeceklerini düsünüyorlar.““Avukat bir mektup aldiginizda ne oluyordu?“ „O zaman durum tamamen farkliydi. Hakkin degeribes bin dolardan daha az ise ve yasal isehemen ödüyorduk ve bir özür metni yaziyorduk. Bilirsiniz, bu tür mektuplar istemeyerek yazilan mektuplar. Bu tür mektuplardan bir sürü yazdim. Eger hak bes bin dolar´ in üstünde olmus olsaydi, dosya elimden aliniyordu ve daha yüksek bir makama iletiliyordu. Sanirim her zaman ücret aliyorlardi. Bir avukat dava actiginda veya acmak üzereyken sirket gizli bir „karsilastirma“ icin gayretliydi.“ „Bu ne kadar sik gerceklesti?““Bunu gercekten bilmiyorum.“Kürsü´ den iniyorum ve „Tesekkür ederim.“ Diyorum, ondan sonraDrummond´yadönüyor ve gülümseyerek „Sizin sahidiniz.“ Diyorum. Hickirarak aglayan Dot´ un yanina oturuyorum.Daha önceden bir avukat aramadigi icin kendisini her zaman suclamistirve su an bu ifadeyi dinlemek kendisine aci veriyor olsa gerek. Dava nasil bir sonucla sona ererse ersin, kendisini bu konuda hic bir zaman affetmeyecek. Allahtan jüri üyelerinin cogu aglamasini görüyorlar. Zavalli Leo soru sorabilecek sekilde yavas bir sekilde jüri´ den uzak bir yere gidiyor. Ne sormak istedigini düsünemiyorum, fakat bir cok kez dolandirildigindan eminim. Jackie´ nin söylemesine görehic karsilasmadiklarini düsünüyor. Bununla jüri üyelerine nasil bir ifadede bulunacagini bilmedigini göstermek istiyor. Simdi Great Benefit´in yaninda bir de bu sirketi temsil edecek kadar acimasiz olan her avukattan da nefret ediyor. “Kisa bir süre önce farkli sorunlar nedeniyle psikolojik bir hastaneye yatirildiginiz dogru mu?Bu soru´ yu cok dikkatli bir sekilde soruyor.Bir dava´da cevabini bilmediginiz bir soruyu sormayacaksiniz, fakat neyin olacagindan Leo´ nun haberi olmadigini düsünüyorum. Ilham kaynagi son on bes dakikada kendisine caresiz bir sekilde yapilan fisildasmalar. “Hayir, bu dogru degil. Kendisi sinirli. “Cok özür dilerim. Fakat siz tedavi mi görüyorsunuz?””Ben hastaneye yatirilmadim. Ben kendi istegimle hastaneye gittim ve orada iki hafta kaldim. Ne zaman istiyordusam gidebiliyorddum. Tedavinin masraflari sözde Great Benefit ile yapilan sözlesme tarafindan karsilanacakti. Sözde is cikisindan sonraki on iki ay icin gecerliydi. Tabii ki hakki geri cevirdiler. Drummond tirnagini yiyor ve bunu duymamis gibi bloknotuna bakiyor. Bir sonraki soru, Leo. “Bunun icin mi buradasiniz? Great Benefit´ e kizgin oldugunuz icin mi?” „Great Benefitten nefret ediyorum ve orada calisan bazi iscilerden daha. Bu sorunuzu cevapliyor mu?““Bugün ifade vermenizin nedeni bu nefret mi?“ „Hayir,. Bilincli bir sekilde binlerce insani dolandirdiginiz icin buradayim. Bu hikaye anlatilmasi gerekiyordu.En iyisi pes et Leo. „Hangi nedenden dolayi psikolojik bir klinige yattiniz? „Alkol sorunu ve depresyon hastaligiyla mücadele ediyorum. Su an iyiyim. Gelecek hafta nasil olacagini bilmiyorum. Alti sene boyunca müvekkiliniz tarafindan bir parca et muamelesi gördüm. Bir kutu cikolata gibi ofis´de oradan buraya itildim ve herkes almak istedigi seyi aldi. Param olmadigi, bekar iki cocuklu ve güzel bir popom oldugu icin bana göz koydular.Kendime olan saygimi yitirdim. Simdi intikam aliyorum, Sayin Drummond. Kendi kendimi kurtarmaya calisiyorum ve bir tedavi´ ye ihtiyac oldugunda buna baslarim. Müvekkilinizin sadece bu faturalari ödemesini istiyorum.“ „Daha fazla soru yok, sayin hakim.“Hizli bir sekilde Drummond masasina geri dönüyor. Jackie´yi bariyerden gecerek kapiya kadar eslik ediyorum. Kendisine birden fazla tesekkür ediyorum ve avukatini aramaya söz veriyorum. Deck kendisini havalimanina kadar götürecek. Saat nerdeyse on bir bucuk. Ögle yemeginde jüri üyelerinin yapmis olduklari ifadeler hakkinda düsünmelerini istiyorum., bu yüzden hakim Kipler´ den durusmayi bitis saatin´den önce sona erdirmesi icin rica da bulunuyorum. Benim resmi aciklamam sahitleri cagirmadan önce yazili cikisiyla ilgilenebilmem icin yeterince zamana ihtiyac duydugum. Biz bu mahkeme salonunda bulunurken, on bin dolarlik para cezasi verilmistir. Bunun üzerine Drummond bu parayi güvenilir bir sirket´ e teslim etti ve ayni zamanda yirmi sayfalik dilekce ve yazili metini iletti. Bu ceza´ ya karsi itiraz etmek istiyor. Böylece para dokunulmadan bir karar verilene kadar mahkeme´de kalacak. Beni daha fazla ilgilendirren konular var. 45. Bölüm Ögle yemeginden sonra jüri üyelerinin bir kaci yerlerine geri döndükleri zaman, bana dogru gülümsüyorlar. Kendilerine resmi anlamdaincelenmek üzere verilmeyen bir dava hakkinda aslinda sohbet etmeleri yasak, fakat mahkeme salonunu terk eder etmez herkes onlarin bu konu hakkinda fisidadiklarini biliyor. Bir kac sene önceiki jüri üyesi arasindabelli bir sahidin güvenilirlligi hakkinda kavga cikti. Sorun iki haftalik bir dava´da ikinci bir sahidin söz konusu olmasiydi. Hakim dava´ yi basarisiz diye acikladi ve her sey yine bastan basladi. Jackie´ nin ifadesini algilamak icin iki saat zamanlari vardi. Bu yasadisi suclarin nasil cezalandirilmasi gerektigini göstermenin zamani geldi. Para hakkinda konusmanin zamani geldi. “Sayin hakim, davaci taraf Sayin Wilfred Keeley´ yi sahitlik kürsüsüne cagiriyorum.”Keeley hizli bir sekilde bulunuyor ve hizli adimlarla mahkeme salonuna geliyor, ifade vermeye nerdeyse can atiyor. Sirketinin silinemez yalanlar yüzünden sorunlar yasadigi gözetilmeksizin Lufkin´ e karsi güclü ve nazik görünüyor. Apacik görülen su ki jüri üyelerine sözünün gectigini ve güvenilir bir insan oldugunu göstermek istiyor. Genel anlamda bir kac soru soruyorum, kendisinin genel baskan oldugu gercegini tasdik ediyorum, yani Great Benefit sirketinde bir numara. Nazik bir sekilde bunu itiraf ediyor. Ondan sonra kendisine sirket´ in son bilancosunun fotokopisini veriyorum. Sanki her sabah bunu okuyormus gibi yapiyor. “Peki, Sayin Keeleyjüri üyelerine sirketinizin mal varliginin ne kadar yüksek oldugunu söyleyebilir misiniz?” “Mal varligiyla neyi kastediyorsunuz?” diye geri cevap veriyor. “Net malvarligindan bahsediyorum.” “Bu tam olarak tanimlanmamis bir terim.” “Hayir, tam aksine, tanimlanmis. Bilanco´ nuza bir bakiniz, bir taraftaki aktifleri aliniz, diger taraftaki maddi yükümlülükleri cekiniz ve jüri üyelerine neyin arttigini söyleyiniz. Bu da net varliktir.” “Bu o kadar kolay degil.” Inanamayarak kafami salliyorum. “ Sirketinizinnet mal varliginin dört yüz elli milyon dolar oldugunu onaylayabilirmisiniz?”Apacik ortada olan avantajlarin disinda bir sirket sahtekerini yalan söylerken yakalamanin avantaji bir sonraki sahidin dogruyu söylemesi gerektigi. Keeley´ nin dürüst olmasi lazim ve bunu Drummond´ nun kendisinin yüzüne vurdugundan eminim.Bu kesin koay degildi. “Bu adil bir tahmin degil. Size hak veriyorum.””Tesekkür ederim. Sirketiniz ne kadar nakit paraya sahip?”Bu soruyu beklemiyordu. Drummond ayaga kalkiyor ve itiraz ediyor. Kipler ise redd ediyor. “Bunu söylemek cok zor.” Diyorve bizim cok iyi bildigimiz Great Benefit korkusuna kapiliyor. “Sayin Keeley, genel baskan sizsiniz.On sekiz seneden beri bu sirket icin calisiyorsunuz. Finans bölümünden geliyorsunuz. Ne kadar nakit paraniz var?”Telasli bir sekilde evraklarini gözden geciriyor ve ben sabirli bir sekilde bekliyorum. En sonunda bana bir rakam söylüyor ve o an da Max Leuberg´ i düsünüyorum.Kendi fotokopimi elime aliyorum ve bana bir kac „Rücklage´ leri” anlatmasini istiyorum.Kendilerine on milyon dolar tutarinda dava actigimdabu parayi haklari yerine getirmek icin ek para “Reserve” ýi kenara koydular. Bunun aynisini bir diger davalarda da yaptilar. Bu hala onlarin parasi, hala yatirilmis ve faiz getirici , fakat su an maddi bir yükümlülük. Sigorta sirketleri kendilerine milyon dolar tutarinda dava acildiginda bayiliyorlar., cünkü parayi “Rücklage” olarakbilanco da gösteriyorlar ve ödeme durumlarinin olmadigini iddia edebiliyorlar. Ve bunlarin hepsi yasal. Kesin kurallari ve transparan bilanco pratikleri olmayan bir sektör. Keeley anlamadigim karisik finans terimlerini kullanmaya basliyor. Dogruyu itiraf etmektensedaha cok jüri üyelerinin kafasini karistirmayi seviyor. Kendisine baska bir „Rücklage“ ile ilgili bir soru soruyorum, ondan sonra kar hesaplarini konusmaya basliyoruz. Kisitli karlar. Kisitlanmamis karlar. Kendisini iyice sorgu´ ya cekiyorum, ve bu kulaga zekice geliyor. Leuberg´ in notlari sayesinderakamlari topluyorumve Keeleye sirketin toplamda dört yüz elli sekiz dolar nakit parasi olup olmadigini soruyorum. Bir gülümsemeyle „Bu cok güzel olurdu.“ Diyor. Baska hic kimse yüz asmiyor. „O zaman ne kadar nakit paraniz var, Sayin Keeley?“ „Ah, bunu bilmiyorum. Tahminime göre yaklasik yüz milyon.“ Bu baslangic icin yeterli. Son konusmamada rakamlari tahta´ ya yazabiliyorum ve para´ nin nerde bulundugunu söyleyebiliyorum. Kendisine hasar bölümünün verileriyle birlikte yazici cikisinin bir fotokopisini veriyorum ve kendisi cok sasiriyor. Ögle yemegi esnasinda Lufkin´le bir daha ilgilenmek yerine kendisini sahitler kürsüsünde tutabildigim müddetce kendisini bu konuyla muhatap etmeyi kararlastirdim. Drummond´ ya yardima ihtiyaci oldugunu gösteren bir bakis atiyor. , fakat bu bir sey yapamiyor. Sonucta Sayin Keeley genel baskan ve bize dogru´yu bulmak konusunda yardimci olmasi gerekiyor. Büyük ihtimal verileri bize anlatmak üzere Lufkin´ i geri cagiracagimizi düsünmüstü. Fakat Lufkin´ e ne kadar saygi da duysam,kendisiyle isim bitti. Kendisine Jackie Lemancyzigin ifadesinin aksini ispatlamak icin sans vermeyecegim. „Bu yazi cikisini biliyor musunuz, Sayin Keeley?“ Bu yazi bu sabah sirketinizden almis oldugum yazi.“ “Tabii ki.” “Iyi.Jüri üyelerine 1991 senesinde sirketinizde kac hastalik sigortasinin yapildigini söyleyebilir misiniz?”Bunu tam olarak bilmiyorum. Arastirmama izin verin.”Sayfalari ceviriyor, bir tanesini el´e aliyor, yerine geri koyuyor bir baska dah, ve bir farklisina daha bakiyor. “ “Arti/eksi doksan sekiz bin rakami size dogru geliyor mmmmmmu?””Belki.Fakat bunun dogru olduguna inaniyorum. “”Ve 1991 senesinde kac sözlesme yerine getirildi?”Ayni oyun. Keeley yazici cikisini sikilarak gözden geciriyor, ve kendi kendine rakamlar mirildaniyor. Bu nerdeyse utanc verici. Dakikalar geciyor ve ben en sonunda “ Arti/eksi on bir bin dört yüz rakami size gercekci geliyor mu?“ „ Sanirim bu gercekci olabilir, fakat bunu ilk basta kanitlamam gerekiyor. „ „Bunu nasil kanitlardiniz?“ „Bu yazici cikisiyla daha yakindan ilgilenmem gerekirdi.“ „Öyleyse bu bilgi bunun icerisinde mi?““Sanirim.“Bu haklardan kacinin sirketiniz tarafindan redd edildigini jüri üyelerine söyleyebilir misiniz?“ „Bunun icin de bu yaziyi daha fazla incelemem gerekirdi.“ Diyor ve yazici cikisini iki elliyle hava´ ya kaldiriyor. „Öyleyse bu bilgi su an hava´ ya kaldirmis oldugunuz evraklarin icerisinde bulunuyor mu?“ „Belki, sanirim.“ „Iyi. On bir, on sekiz, otuz üc ve kirk bir sayfalarina bakiniz. “ Istegimi hemen yerine getiriyor ve ifade vermemek icin her seyi yapiyor. Sayfalar cevriliyor ve hisirdiyor. “Arti , eksi dokuz nin yüz size rakam olarak gercekci geliyor mu?” Bu görülmedik duyulmadik tahminden dolayi kendisi iyice sokta. “Tabii ki degil. Bu sacma.” “Fakat siz bunu bilmiyor musunuz?” “Bu rakamin cok fazla yüksek olmadigini biliyorum.” “Tesekkür ederim.” Sahidin karsisina geciyorum, yazici cikisini yine elime aliyorum ve kendisine bunun yerine Max Leuberg´ den almis oldugum Great Benefit sözlesmesini veriyorum. “Bunu hatirliyor musunuz?” Mutlu bir sekilde “Tabii ki.” Diyor. , en sonunda bu sikici yazici cikisiyla ilgisi olmayan bir sey. „Bu nedir?“ „Sirketim tarafindan hazirlanmis bir hastalik sigorta sözlesmesi.““Ne zaman hazirlandi?“Üzerine bir bakis atiyor.“1992 yilinin eylül ayinda.. Bes ay önce.“ „Lütfen on birinci sayfa´ nin F kisminin , dördüncü paragrafin, C alt paragrafin, on ücüncü sartin numarasina bakiniz. Bunu görebiliyor musunuz?“Yazi o kadar kücük ki, sözlesmeyi nerdeyse burnuna tam yakin tutmak zorunda. Sessiz bir sekilde hikirdiyorumve jüri üyelerine bir bakis atiyorum.Bu komik durum gözlerinden kacmiyor. En sonunda,“ Buldum.“ Diyor. „Iyi. O zaman lütfen bunu okuyunuz.“ Kendisi okuyor, gözlerini burusturuyor ve bu tamamen sikiciymis gibi anlayisizligini dile getiriyor. Isini bitirdiginde, gülüyor. „Peki.“ „“Bu sartin anlami ne?““Bir takim ameliyat islemleri ödeme disinda kaliyor. „ Tam olarak hangileri?“ „Akla gelebilecek bütün nakiller.“ „Kemik iligi de ödemelerin disinda mi?“Evet, kemik iliginden de bahsediliyor.“ Sahidin karsisina cikiyorum ve ve Black sözlesmesinin bir fotokopisini vererek kendisinden belli bir kismi okumasini istiyorum. Gözleri icin bu kücük yazi yine bir zorluk, fakat bu zorluga iyi direniyor. „Bu sözlesme hangi nakilleri göz ardi ediyor?“ „Bütün önemli organlari, böbrekler, cigerler, kalb, ak cigerler, gözler hepsi burada yaziyor.“ “Kemik iligiyle ilgili ne yaziyor?” “Kemik iligiyle ilgili bir bilgi verilmiyor.” “Öyleyse tam olarak sözlesme disinda degil, öyle degil mi?” “ Bu dogru.” “Bu dava ne zaman acilmisti?” Hatirliyor musunuz?” Kendisine su an yardimci olamayan Drummond´ ya bakiyor.”Hatirladigim kadariyla gecen senenin ortasinda. Haziran ayi olabilir mi?” “Evet efendim. Diyorum.”Haziran ayiydi. Kemik ilik naklilini kabul etmeme boyutuna getiren, sözlesmenin ne zaman degistirildigini biliyor musunuz?””Hayir bunu bilmiyorum.”Sözlesmelerin hazirlanmasiyla ilgili hic bir isim yok.” “Sizin sözlesmelerinizi kim hazirliyor. Bu kücük yazilardan kim sorumlu?”Bu bizim hukuk dairemizde gerceklesiyor.””Anliyorum. Davanin acilmasindan sonra bu sözlesmenin bir gün degistirildigi kesin olarak söylenebilir mi?”Beni bir an icin iyice inceliyor, ondan sonra: “Hayir. Dava´ nin acilmasindan öncedegistirilmis olmasi mümkün.” “Hak 1991 yilinin augustos ayinda yerine getirildikten sonra mi degistirildi?””Bilmiyorum.”Cevabi kulaga cok süpheli geliyor.Ya sirketinde olup bitenlerle ile ilgili ilgilenmiyor, ya da yalan söylüyor. Bu aslinda benim icin cok fazla fark etmiyor. Ulasmak istedigim sey´ye sahibim. Black sözlesmesinde kemik ilik naklilinin kabul edildigine dair bu yeni kelimenin acik bir delili oldugunu jüri üyelerine aciklayabilirim. Diger bütün nakilleri kabul etmemislerdi, ve su an hic bir sey´ yi kabul etmiyorlar öyleyse kendi söylemleriyle suclarini kanitlamis oldular. Keeleyle sadece hizli bir mevzu halletmek zorundayim. “Jackie Lemancyzigin isten cikis gününde imzalamis oldugu anlasmanin bir fotokopisi var mi?” “Hayir.” “Bu anlasmayi hic gördünüz mü?” “Hayir.””Jackie Lemancyzige nakit bir sekilde on bin dolarlik ödemenin yapilmasina izin verdiniz mi?” Hayir, bu anlamda kendisi yalan söyledi.“ „Yalan mi?“ Bunu söylemistim.“ „Everett Lufkin ne durumda? Jüri üyelerine hasar el kitabiyla ilgili yalan mi söyledi?“ Keeley bir seyler söylemek istiyor, sonra kendisini geri cekiyor. Su anda hic bir cevap kendisine hic bir fayda getirmez. Lufkin´ in kendisine yalan söyledigini jüri üyeleri gayet iyi biliyorlar, böylece jüri üyelerini gercekte duymus olduklari seyi duymamis olduklarina inandiramaz. Genel baskanlarindan birinin jüri üyelerine yalan söylediklerini itiraf edemiyor. Bu soruyu planlamamistim, aniden agzimdan cikiverdi. “Size bir soru sordum, Sayin Keeley.Sayin Lufkin jüri üyelerine hasar el kitabiyla ilgili yalan söyledi mi?””Sanirim bu soru´ yu cevaplandirmak zorunda degilim.” “Bu soruyu yanitlayiniz.” Diyor Kipler ciddi bir sekilde. Keeley bana baktiginda, cekilmesi zor bir mola gerceklesiyor. Mahkeme salonunda sessizlik hakim. Her bir jüri üyesi kendisini gözetliyor ve bekliyor. Cevap apacik ortada, ve böylece iyi cocugu oynamaya karar veriyorum. “Bu soruyu cevaplayamiyorsunuz, degil mi, cünkü sirketinizin genel baskaninin bu jüri üyelerine yalan söyledigini itiraf edemiyorsunuz.””Itiraz ediyorum.” “Kabul edildi.””Daha fazla soru yok.” “Su an icin bir sorgu olmayacak, sayin hakim.” Diyor Drummond. Anlasilan bu insanlari savuma amacli sahitlik kürsüsüne cagirmadan önce, olaylarin yatismasini istiyor. Su an Jackie Lemancyzigin ve jürinin arasinda zaman ve mesafe istiyor. Tutuklama bölümünün genel baskani Kermit Aldy sondan ikinci sahidim. Aslinda su an icin ifadesine ihtiyacim yok, fakat biraz zaman harcamak zorundayim. Ikinci durusma gününde saat iki bucuk ve bu ögleden sonra isimi rahatlikla bitiririm. Jüri üyeleri ev´lerine döndüklerindeiki kisiyi Jackie Lemancyzigi ve Donny Ray´ yi düsünmelerini istiyorum. Aldy heyecanli ve suskun, gereginden fazla bir seyler söylemekten korkuyor. Kendisinin Jackiyle sevistigini bilmiyorum,fakat su an Great Benefit´ in her calisanisüpheli. Jüri üyelerinin de böyle düsündüklerini hissediyorum. Gerekli oldugu kadar ön bilgi topluyoruz.Tutuklama o kadar sikici bir konu ki, jüri üyelerine sadece en kisa ayrintilarivermeye karar veriyorum. Aldy de ayni sekilde sikiliyor ve bu yüzden isiyle ilgili olan beklentileri yerine getiriyor. Jüri´ nin ilgisini yitirmek istemiyorum, bu yüzden hizli davraniyorum. Sira ondan sonra eglenceli kisma geliyor. Bana delil kaydi esnasinda verilen tutuklama kitabinin fotokopisini veriyorum. Yesil bir dosya´ nin icinde bulunuyor ve hasar el kitabiyla cok benzerlikler var. U kismini iceren tutuklama el kitabinin bir fazla fotokopisine sahip oldugumu ne Aldy ne Drummond biliyor.Sanki daha önceleri hic görmemis gibi el kitabina bakiyor, fakat kendisine kitabi sordugumda hatirliyor. Bir sonraki sorunun ne olacagini herkes biliyor. „Bu eksiksiz bir el kitabi mi?“Kendine zaman birakarak kitabi yavasca gözden geciriyor. Dün Lufkin´ e ne oldugunu anlasilan biliyor. Eger buu kitabin eksisiz oldugunu söylüyorsa, ben de kendisine Cooper Jackson´ den ödünc aldigim örnegi gösteriyorsam, o zaman ölür. Bir seylerin eksik oldugunu itiraf ediyorsa, o zaman bunun icin yüksek bir bedel ödemesi gerekiyor. Drummond´ nun son olay icin karar verdigine bahse girerim. „Öyleyse bakmama izin veriniz.Eksiksiz gibi görünüyor, fakat hayir, bir dakika. En sonunda bir kisim eksik.“Inancsiz bir sekilde „ Bu U kismi olabilir mi? diye soruyorum. „Sanirim, evet.“ Sasirmis gibi yapiyorum.“U kismini bu el kitabindan cikartmak icin kimin nasil bir nedeni olabilir.?““Bilmiyorum.““Bunu kimin yok ettigini biliyor musunuz?““Hayir.“ „Tabii ki degil.Bu özel örnegi bana verilmesi üzere kim secti?““Bunu gercekten hatirlamiyorum.“Fakat bana verilmeden önce U kisminin yok edildigi apacik.“Eger bu sizi ilgilendiriyorsa, U kismi mevcut degil.“Ben gercegi cikartmak niyetindeyim, Sayin Aldy. Lütfen bana yardim ediniz. El kitabi bana verilmeden önce U kismi yok edildi mi?““Öyle görünüyor.“ „Bu evet mi demek?““Evet. Kisim yok edildi.““Tutuklama kitabinin bölümünüzdeki isiniz icin cok önemli oldugunu onayliyormusunuz?““Tabii ki.““Öyleyse kitabi cok iyi biliyorsunuz, degil mi?“ „Evet.““O zaman U kisminin icerigini jüri üyeleri icin özetlemek size kolay gelir, degil mi?“ „Ah, bunu bilmiyorum.Kitabin icine baktigim son günden beri uzun zaman gecti.“ Kendisi hala tutuklama el kitabinin U kisminin bir fotokopisine sahip oldugumu bilmiyor. „Neden bunu denemiyorsunuz? U kisminda yazilanlari jüri üyelerine kisaca anlatiniz.“Bir süre düsünüyor , ondan sonra bu kisimda hasar ve tutuklamabölümü aralarindaki kontrol ve dengelenmenin söz konusu oldugunu söylüyor. Belli haklar her iki taraf tarafindan üzerinde calisilmasi gereken haklar. Bir hakkin yasalara uygun bir sekilde islem görmesini saglamak icinbir sürü kagit isi gerekli. Su an biraz fazla özgüvenle aniden konusmaya basliyor ve ben simdiye kadar U kisminin bir fotokopisini cikartmadigim icin , böyle bir fotokopiye sahip olmadigimi düsünüyor. „Öyleyse U kisminin amaci her hakkin kurallara uygun bir sekilde yerine getirilmesi, öyle degil mi?“ „Evet.“Masanin altina elimi uzatiyorum ve el kitabini cikartarak sahitler kürsüsüne dogru ilerliyorum. „Ondan sonra bunu jüri üyelerine anlatmamizi sagliyorlar.“diyorum ve kendisine eksiksiz olan el kitabini veriyorum. Biraz ürperiyor. Drummond öz güven simgeleyen bir durus sergilemeye calisiyor, fakat bunu basaramiyor. Tutuklama el kitabinin U kismi hasar el kitabinin U kismi kadar kirli ve Aldy´ yi bir saat boyunca zorladiktan sonra . bu isi sona erdirmenin zamani geldi. Sistem ortaya cikartilmis durumda, jüri üyeleri sinirden köpürüyorlar. Drummond´ nun hic bir sorusu yok. Deck ile birlikte bilgisayar ekranini kurabilmemiz icin Kipler on bes dakikaligina ara veriyor.Son sahidimiz Donny Ray Black. Mahkeme yardimcisi mahkeme salonunun isiklandirmasini kisiyorve jüri üyeleri merakli bir sekilde yüzünü elli santimlik ekranda görebilmek icin öne egiliyorlar. Ifadesini otuz bir dakika´ ya kisalttik ve jüri üyeleri hic bir gücsüz ve eziyet altinda söylenmis sözlerini kacirmiyorlar. Bunu yüz kere görmektense Dot´ un yaninda oturuyorum ve ve jüri banklarinin üzerindeki yüzleri gözlemliyorum. Cok fazla duygudaslik görüyorum.Dot elinin arkasiyla göz yaslarini siliyor. Sona dogru bogazimda bir dügüm olusuyor. Ekran hic bir görüntü sunmadiginda ve mahkeme yardimcisi isigi acmak üzere ayaklandigi zaman mahkeme salonu bir dakika boyunca sessiz. Yari karanlik oda ´da bir annenin aglama sesi sessiz ve net bir sekilde masamizda duyulabiliyor. Aklima gelebilecek bütün hasari yapmis bulunuyoruz. Biz bu dava´ yi kazandik. Su an yerine getirmemiz beklenti bu dava´yi bir daha kaybetmemek.Isiklar aciliyor ve ben sevincle: „Sayin hakim, dava sürecinde sorgu islemi tamamlanmistir.“Jüri üyeleri coktan ayrildiktan sonra, Dot ile birlikte bos bir mahkeme salonunda oturuyoruz ve son iki günde duymus oldugumuz kayda deger ifadeler hakkinda sohbet ediyoruz. Acik ve net bir sekilde kendisinin hakli ve digerlerin haksiz oldugu kanitlandi , fakat bu kendisi icin cok kücük bir teselli. Mezara iskence cekmis bir sekilde girecek, cünkü zamaninda önemliyken daha fazla mücadele vermedigi icin.Bundan sonra ne olacaginin kendisinin cok fazla ilgilendirmedigini söylüyor. Mahkeme durusmasini yasamis oldu. Eger mümkün olsa buraya bir daha gelmemek üzere ayrilmak isterdi. Kendisine bunun imkansiz oldugunu anlatiyorum. Henüz yarisini basarmis durumdayiz. Sadece bir kac gün kaldi. 46. Bölüm Drummond´ nun savunmasini nasil gerceklestirecegini cok merak ediyorum. Merkez´ den daha fazla insan getirirse ve haklarin redd edildigi sistemi anlatmaya calisirsa daha fazla hasar yapma riskini göze aliyor. Kolayca U kismini cikartacagimi ve mümkün olan bütün tatsiz sorulari soracagimi biliyor. Her bir yerde daha farkli yalanlar ve gerceklerin gizlendigi durumlarin oldugu mümkün olabilir. Bu düzensizlikleri gün yüzüne cikartmanin tek yolu acimasiz bir sorgu gerceklestirmek yolundan geciyor. On sekiz kisi´ yi muhtemel sahit olarak secti. Ilk olarak kimi cagiracagindan hic bir fikrim yok. Ben sahitlerimi sorgu´ ya cektigimde bir sonra ki zamanda neler olacagini, kimin bir sonraki sahit olacagini, bir sonraki evragin hangisi olacagini bilme lüksüne sahiptim. Su an tepki vermek zorundayim, hem de hizli bir sekilde. Aksam üstü Wisconsin´ deki Max Leuberg´ i ariyorum ve ilk iki günün olaylariyla ilgili kendisini ic huzurlu bir sekilde bilgilendiriyorum.Bana bir kac tavsiyelerde bulunuyor ve bundan sonra ne olabilecegine dairtahminlerde bulunuyor. Kendisi heyecan´dan yerinde duramiyor ve bir ucaga oturup buraya gelmenin cok iyi bir fikir olacagini söylüyor. Saat sabah üc´ e kadar dairem´ de geziniyorum, kendi kendime konusuyorum ve Drummond´nun ne yapabilecegini düsünmeye calisiyorum. Saat sekiz bucuk´ ta mahkeme salonuna vardigimda Cooper Jackson ile karsilasmaktan dolayi cok olumlu bir sekilde sasiriyorum.Beni iki farkli avukat ile daha tanistiriyor , ikisi de Raleigh, North Carolina´ dan geliyor. Benim davama sahit olmak icin buraya geldiler.Nasil gidiyor“ diye soruyorlar. Olanlarin bir özetini kendilerine sunuyorum.Avukatlardan biri Pazartesi günü buradaydive U kisimi dramini takip etti. Ücü birlikte simdiye kadar yirmi dava tecrübesi edindiler. Gazete ve diger medya organlarindailanlar verdiler ve kendilerine sürekli yeni davalar verilmekte. Yakin sürede dava acmayi planliyorlar. Cooper bana bir gazete verip gazeteyi okudugumu soruyor. Bir gün önceki Wall Street Journal baskisi ve ana sayfa´ daGreat Benefit ile ilgili bir makale yaziyor. Kendilerine bir hafta´ dan beri gazete okumadigimi söylüyorum ve bugünün hangi gün oldugunu bile bilmiyorum. Onlar bu duygu´ yu biliyorlar. Makale´ yi hizli bir sekilde okuyorum. YogunluklaGreat Benefit ve hak redd etme pratiklerine yönelik artan sikayetleri konu aliyor. Bir cok devlet arastirmalar baslattilar. Sayisiz davalar acildi. Son kisim´da Memphis´ de kücük bir dava´ nin sirket icin elde edilen önemli bir hüküm´ den dolayi büyük bir ilgiyle sürdürüldügü yaziyor.Kipler´ e makam odasinda makale´ yi gösteriyorum ve kendisi daha fazla ilgi duymuyor. Sadece jüri üyelerine kendisini görüp görmediklerini soracak.Gazete okumama konusunda sadece uyari aldilar. Kendi calisanlarimiz arasinda Journal dergisinin okuyuculari olup olmadigindan süphe duyuyoruz. Savunma tarafi ilk sahit olarak Andre Weeks´ in ismini söylüyor, Tennessee ilinin sigorta denetleme bölümünün yardimci temsilcisi.KendisiDrummond´nun daha önceleri sahitlik kürsüsüne cagirmis oldugu üst düzey bir memur. Görevi devlet dairesini savunma´nin tarafina yerlestirmek. Kendisi kirk yaslarinda sik bir takim elbisesi giyinen gülümseye ve dürüst yakisikli bir bey. Bunun haricinde su an önemli bir avantaj´a sahip. : Kendisi Great Benefit icin calismiyor.Drummond kendisine sirketinin denetleme yükümlülükleriyle lgili bir sürü önemsiz sorular soruyor. Bu insanlar acimasiz bir sekilde bu sektörde calisiyor görüntüsü yaratmak istiyorlar. Great Benefit´in bu il´ de hala iyi bir nami oldugu icinsirket´ in düzgün davrandigi apacik. Aksi durumda Andre ve yandaslari coktan kendileriyle irtibat kurmustu. Drummond´ nun zamana ihtiyaci var. Jüri üyelerinin karsisinda söyleyebilecegi ve kendilerinin duymus olduklari korkunc olaylari unutabilmeleri icin bir kac ifade´ ye ihtiyaclari var. Yaslanan bir professör gibi yavas hareket ediyor ve yavas konusuyor. Ve kendisi cok iyi. Gercekler olduklari gibi olmamis olsaydi ölümcül olurdu. Weeks´lere Black sözlesmesini veriyorve jüri üyelerine sigorta denetleme kurumunun her sözlesmesinintasvip edilmesi gerektigini anlatmak icin yarim saat zaman sarf ediyorlar. “Tasvip etmek” kelimesine ayri bir önem veriliyor. Ayakta olmadigima göre etrafima bakinmak icin daha fazla zaman sarf edebilirim. Göz temasi halinde olduklari jüri üyelerinin bazilarini inceliyorum. Onlar benim tarafimi tutuyor. Mahkeme salonunda simdiye kadar görmemis, yabanci genc beyleri fark ediyorum. Cooper Jackson ve is arkadaslari en son sirada, kapinin yakinlarinda oturuyorlar. On bes izleyici salonda bulunmuyor. Bir dava icin kim ilgi duyar? Bu ilin sigorta denetiminin karisikligiyla ilgili yaklasik bir bucuk saatlik sikici bir sorgu´ dan sonra jüri üyelerinin ilgisi gittikce azalmaya basliyor. Drummond´ yu bu cok fazla ilgilendirmiyor. Caresiz bir sekilde dava´ yi gelecek hafta´ ya kadar uzatmaya calisiyor. On bir´ e az kala en sonunda sahidi serbest birakiyorböylece bu sabah yararsiz bir sekilde geciyor. On bes dakika mola veriyoruz, ondan sonra bir kac güclü argümanlar siralayabilmem icin sira bana geliyor.Weeks bu il´ de su an alti yüz sigorta sirketinden daha fazla sirket calistigini söylüyor, ofisinin kirk bir insan calistirdigini ve bunlarin sadeceon sekizinin gercek anlamda sözlesmeler kontrol ettiklerine deginiyor. Icinden gelmeyerek her alti yüz sirket´ in en az on farkli sözlesme hazirladiklarini tahmin ediyor ve böylece kendi sirketinin en az alti bin sözlesmeye sahip oldugu. Ve anlasmalarin sürekli degistirildigi ve tamamlandigini itiraf ediyor. Bir kac hesaplamalarda daha bulunuyoruz ve bir resmi daire icin sigorta sirketlerinin ürettikleri kücük yazilarin tümünü kontrol etmenin imkansiz oldugu mesajini iletmekte basarili oluyorum. Kendisine Black anlasmasini veriyorum.Okudugunu iddia ediyor, fakat bu dava´ ya hazirlik sürecindebunu yaptigini itiraf ediyor. Haftalik kaza tazminati ve ev ortamindaki tedavi ile ilgili bir soru soruyorum.Anlasma aniden deger kazandi gibi görünüyor ve sayfalari ilgili kismi ve uygun cevabi bulabilmek umuduyla hizli bir sekilde ceviriyor. Basarisiz kaliyor. Sayfalari ceviriyor ve sayfalar hisirdiyor, gözlerini kamastiriyor ve saskinlikla cevabi buldugunu söylüyor. Cevap biraz dogru, öyleyse gecerli olmasina izin veriyorum. Ondan sonra bu sözlesmenin sahiplerini degistirmek icin dogru metodu soruyorum ve kendisine nerdeyse aciyorum. Herkes beklerken sözlesmeyi uzun bir süre inceliyor. Jüri üyeleri keyifli. Kipler siritiyor. Drummond terliyor, fakat buna karsi bir sey yapamiyor. Dogrulugu pek önemli olmayan bir cevap veriyor. Istedigim sey´ ye ulastim. Sanki Weeks ile birlikte bunlari bir daha gözden gecirecekmis gibi iki yesil el kitaplarini masama koyuyorum. Elimde hasar el kitabiyla kendisinin zaman zaman calismis oldugu dairesinin kontrol ettigi sirket ici hasar onarimiyla ilgilendigini soruyorum. Evet demek istiyor, , fakatanlasilan U kismindan haberi var. Bu nedenden dolayi hayir diyor, ve ben tabii ki iyice sok oluyorum. Kendisini hain bir soru bombardimanina tutuyorum, ondan sonra kendisini rahat birakiyorum. Hasar gerceklesmistir ve geregi gibi kayit edilmistir. Florida´ daki sigorta denetiminin Great Benefit´ e karsi arastirma sürdürdügünü bilip bilmedigini soruyorum. Bunu bilmiyor. Güney Carolina ile ilgile ne haber var? Hayir, bu da kendisi icin yeni bir haber. Peki kuzey Carolina ile ilgili ne haber var?Sanki bunun üzerinde bir seyler duymus gibi, fakat bununla ilgili hic bir evrak görmedi. Kentucky mi? Georgia mi? Hayir ve tutanak icin, diger illerin ne yaptigi kendisi icin tamamen önemsiz. Kendisine bu ifade icin tesekkür ediyorum. Drummond´sbir sonraki sahidi ayni sekilde Great Benefit´ te calismiyor. Ismi PaytonReisky ve etkileyici ünvani Ulusal Sigorta Birligi baskani. Cok önemli bir sahsiyetin dis görünüsüne ve davranis bicimlerine sahip. Hizli bir sekilde sigorta sirketleri tarafindan kurulmus ve onlarin hizmetlerini tanitmakla yükümlü, merkezi Washington´ da olan sirketinin siyasi bir kurulus oldugunu ögreniyoruz. Kendi menfaatleri icin milletvekilli kazanmaya calisan sahte bütceli insanlar. Bize anlatildigina göre adil sigorta pratiklerini desteklemek gayreti icerisinde bir sürü harika isler basariyorlar.Bu kücük giris cok uzun sürüyor. Saat bir bucuk´ ta basliyor ve saat iki de Ulusal Sigorta Birligi insanligi kurtarmaya yakin oldugundan emin oluyoruz. Ne kadar mükemmel insanlar, degil mi? Reisky otuz seneden beri bu isle mesgulve geldigi yer ile ilgili ve kariyerinin ayrintilariyla ilgilibir cok bilgi ediniyoruz. Drummond kendisini sigorta sirketlerinin hasar islemleri alaninda bir uzman olarak egitmek istiyor.Benim hic bir tirazim yok. Vermis oldugu ifadesini bir evvelki dava´ da okumustum ve kendisiyle basa cikabilecegimi saniyorum. U kisminin kulaga hos gelmesini ancak olaganüstü yetenekli bir uzman basarabilir. Neredeyse yardim almadan bizi yapilmasi gereken isler listesi dogrultusundabir kakkin nasil düzenli bir sekilde islenmesi gerektigini gösteriyor. Bizi tatsiz bir olaya maruz birakiyor gibi, Drummond ciddi bir sekilde basini salliyor. Ve bunun sonucunda ne cikiyor?Bu durumda Great Benefit kesinlikle dogru davrandi. Belki bir kac kücük hata gerceklesiyor, fakat yine de Great Benefit sayisiz hasar davalari olan büyük bir sirket. Mantikli olan olaydan cok fazla bir uzaklasma söz konusu degil. Reiskys´ in görüslerine göre Great Benefit´ in bu hakki boyutu nedeniyle redd etme hakki vardi. Jüri üyelerine ciddi bir sekilde hafta´da on sekiz dolar maliyeti olan bir sözlesme´den iki yüz bin dolar maliyeti olan bir naklilin masraflarini karsilamamasi beklenemez. Bu tür sözlesmenin anlamitemel ihtiyaclari gidermek, bunun disindaki hizmetleri gözetmeksizin. Drummond el kitaplarikonusunu ve eksik olan kisimlarini dile getiriyor. Reisky biraz sevimsiz oldugunu söylüyor, fakat cok fazla önemli olmadigin da altini ciziyor. El kitaplari gelir ve gider, , sürekli degistirilirve tecrübelihasar bölümü memurlari tarafindan göz ardi edilirler, cünküne yaptiklarini bildikleri icin. Fakat bu konuyla ilgili cok telas yapildigi icin, bu konuyu konusalim.Caliskan bir sekildehasar el kitabini eline aliyorve jüri üyelerinefarkli kisimlari anlatiyor. Hepsi burada net bir sekilde yaziyor.Hersey mükemmel bir sekilde yürüyor. El kitaplarindan yola cikarakrakamlari konusmaya basliyorlar. Drummond kendisinin sözlesmeyle, haklar ve redd kararlariyla ilgili bilgileri gözden gecirmeye firsati olup olmadigini soruyor. Reisky ciddi bir sekilde kafasini salliyor, ondan sonra Drummond tarafindan yazici cikisini aliyor. 1991 yilinda Great Benefit tarafindan yüksek orandaoran da haklar redd edildi. Fakat bunun icin yeterli nedenler olabilir.Bu tür seylerbu sektörde sikca gerceklesti.Ve rakamlara her zaman güven olmuyor. Son ön seneye bakildiginda Great Benefit´in redd oranihafif bir sekildeyüzde on iki´ nin altinda kaliyor, bu durum da sektörün ortalamasina esit. Rakamlar ard arda geliyorve Drummond´ nin belirsiz istekleri yüzünden kafamiz hizli bir sekilde karisiyor. Reisky sahitlik kürsüsünü terk ediyor ve cok renkli bir cizelge´deegisik hususlara deginmeye basliyorJüri üyeleriyle tecrübeli bir docent gibi konusuyor ve ben kendime bunu ne kadar yaptigini soruyorum. Bütün rakamlar ortalama seviyesinde. Saat üc bucukta Kipler gnädigerweise bir mola yapmamiza izin veriyor. Koridorda Cooper Jackson ve arkadaslariyla sohbet ediyorum.Hepsi de tecrübeli dava avukatlari ve bol tavsiyelerde bulunuyor. Drummond´ nun bu mevzu´ yu uzatacagindan ve haftasonunu iple cektigi konusunda hemfikiriz. Ögleden sonra gerceklesem toplanti esnasinda bir söz söylemiyorum. Aksam´ a kadar Reisky ifadelerini yapiyor ve sonunda herseyin ne kadar adil gectigini beteuern yapiyor. Jüri üyelerinin yüz ifadelerine göre konusmanin bittigine sevincliler. Sorgusuna hazirlanabilecegim bir kac ek mesai icin minettarim. Deck ve üc avukatla birlikte Grisanti´ s isminde eski bir Italyan restoraninda uzun bir aksam yemegin keyfini cikartiyoruz.Sahibi Big John Grisantibizi Press Box isminde özel bir yemek salonuna götürüyor. Bize ismarlamadigimiz harika bir sarap getiriyor ve tam olarak ne yememiz gerektigini söylüyor. Sarabin sakinlestirici bir etkisi varve bir cok günlerden bu yana ilk defanerdeyse rahatlayabiliyorum. Belki bu gece iyi uyuyabilecegim. Fatura dört yüz dolar´ in üzerinde, Cooper Jackson bunu hemen eline aliyor. Allah´a bin sükür. Rudy Baylor´ un sirketi büyük para´ ya yakin olabilir, fakat her seyden önce iflas etmis durumda. 47. Bölüm PaytonReisky´ nin persembe sabah´ I canli bir sekilde sahitlik kürsüsüne oturmasindan saniyeler sonra kendisine ahmak mektubunun bir fotokopisini veriyorum ve okumasini istiyorum. Ondan sonra “”Sayin Reisky sizin uzmanlik görüsünüze göre Great Benefit´ in tepkisi adil ve mantikli mi?Önceden uyarildi. “Tabii ki degil. Bu korkunc.” “Sok edici öyle degil mi?” “Evet, öyle. Fakat bildigim kadariyla bu mektubu yazan kimse artik Great Benefit´ te calismiyor.” “Bunu size kim söyledi?” diye süpheli bir sekilde soruyorum. “Bunu tam olarak bilmiyorum. Sirketten herhangi biri.””Bu ismi belirsiz olan insan Sayin Krokit´ in artik neden sirket´ te calismadiginin nedenini söyledi mi?““Tam olarak bilmiyorum.Belki bu mektup´ la bir ilgisi vardi.” “Belki mi? Emin misiniz veya tahmin mi ediyorsunuz?” “Gercekten daha fazla bilgim yok.” “Tesekkür ederim.Bu anonim kisinin Sayin Krokit´in bu durumda sorgusundan iki gün önce sirket´ I terk ettigini de söyledi mi?” “Sanirim, hayir.””Sirket´ten neden ayrildigini bilmiyor musunuz?” “Hayir.” „Iyi, Ben de jüri üyelerinde kendisinin bu mektubu yazdigi icin sirketten ayrildigi izlenimini yaratmak istiyorsunuz zannetmistim.Bunu yapmayi denemediniz, öyle degil mi?“ „Hayir.“ „Tesekkür ederim.“ Dün aksam sarap icerken Reisky´ ye el kitaplarini vermenin bir hata oldugu fikrine vardik. Bu karar icin bir cok nedenler vardi. Ilk önce jüri delilleri duymustu. Ikincisi Lufkin´ i yalan söylerken yakaladigimizdakendisine cok dramatik ve etkili bir sekilde bu kitaplar sunuldu. Ücüncüsü Reisky cok konuskan ve kendisi cok zor sartlar altinda bir yükümlülük üstlenir. Dördüncüsübu saldiriya hazirlanmak icin yeterince zamani vardi, bu yüzden pozisyonunu daha iyi koruyabilecek durumunda. Besincisi jüri üyelerinin beyinlerini daha fazla karistirmak icinbu sansi kullanirdi. Ve en önemlisi, bu zaman alirdi.Bütün günümü Reisky´ yi el kitaplari ve istatistiki materyaller hakkinda sorular sormakla gecirebilirdim. Böylece bir gün kaybetmis olurdum ve bir adim ilerleyemezdim. „Sizin ayliginizi kim ödüyor Sayin Reisky?“ „Benim isverenim. Ulusal Sigorta Birligi.““Bu birligin kurucusu kim?“ „Sigorta sektörü.““Great Benefit finanmanlik konusunda bir katki sagliyor mu?““Evet.““Peki bu katki ne kadar yükseklikte?“ Ayaga kalkmis olan Drummond´ ya bakiyor. „Itiraz ediyorum, sayin hakim, bu husus konuyla baglantili degil.““Redd edilmistir.Bana göre bu husus konuyla önemli bir baglamda bulunuyor.““ „Ne kadar sayin Reisky?“ diye yardimsever bir sekilde tekrarliyorum.“Anlasilan bunu söylemek istemiyor ve mahcup oluyor.“ Senede on bin dolar.““Öyleyse size Donny Ray Black´ e ödediklerinden cok daha fazlasini ödüyorlar.“ „Itiraz ediyorum.“ „Kabul edilmistir.““Üzgünüm, Sayin hakim.“Bu ifademi geri cekiyorum.“ „Tutanaktan cikarilmasi yönünde talimat verin Sayin hakim.“ Diye Drummond sinirli bir sekilde söylüyor. „Talimat verilmistir.“ Telaseli anlar gecerken, biz nefes aliyoruz. Gururum kirilmis, pisman bir yüz ifadesiyle „Cok üzgünüm Sayin Reisky“ diyorum.“Bütün paraniz sigorta sirketlerinden mi geliyor?““Baska para kaynaklarimiz yok.““Birliginizin finansmani icin kac sigorta sirketi katki da bulunuyor.““Iki yüz yirmi.“ „Ve gecen sene bu katkilarin toplam miktari ne kadardi?“ „Alti milyon dolar.““Ve siz bu sektörün gereksinimlerine mi bu parayi kullaniyorsunuz?““Evet, bu bizim görevlerimizin bir parcasi.“ „Dava´ da ifade vermeniz icin ek ücret aliyor musunuz?“ „Hayir.“ „Neden buradasiniz?“ „Great Benefit benimle irtibat´ a gectigi icin. Buraya gelip ifade vermem rica edildi.“ Cok yavasca arkami dönüyorum ve Dot Black´e isaret ediyorum.”Ve Sayin Reisky Bayan Black´in gözlerinin icine bakipoglunun hakkinin Great Benefit tarafindan adil ve yasalara uygunbir sekilde islem gördügünü söyleyebilir misiniz?”Bayan Black´e bakabilmek icin bir iki saniye´ ye ihtiyaci var, fakat baska bir caresi yok. Basini salliyor, ondan sonra kararli bir sekilde “Evet, öyle bir islem gördü.” Bunu tabii ki önceden tahmin etmistim.Sayin Reisky´ nin sorgusunu dramatik bir sekilde sona erdirmek istedim.Fakat bu kadar komik olacagini Allah biliyor tahmin etmemistim.Bayan Beverdee Hardaway, elli bir yasinda yasli bir siyahi, jüri banklarinin ön siralarinin ortalarindaoturuyor, Reisky´ nin vermis oldugu sacma cevabi üzerine gülüyor. Bu ani bir gülüs, ve anlasilan beklenmedik, cünkü oldugunca cabuk bir sekilde gülmeyi bastirmayi basariyor. Iki elli agzina dogru hareket ediyor. Disleriyle gicirdiyor ve cenesini sikiyor ve telaseli bir bicimde ne kadar hasar yarattigini görebilmek icin etrafina bakiyor.Fakat bedeni hafif bir sekilde titremeye devam ediyor. Bayan Hardaways´ in sansina, bizim icin ise bu anin bulasici olmasi gayet sevindirici. Hemen arkasinda oturan Sayin Ranson Pelk herhangi bir seyden etkileniyor, ayni sekildeBayan Hardaway´in yaninda oturan Bayan Ella Faye Salter. Jüri banklarindaki gülüsmeler daha da yogun olmaya devam etti. Bazi jüri üyeleri Bayan Hardaway´ ye sucluymus gibi bakiyor. Baskalari ise Reisky´ ye bakiyor ve sasirms bir sekilde kafalarini salliyorlar. Reisky en olumsuz senaryo´ yu düsünüyor. Gülmelerinin nedeninin kendisi oldugunu zannediyor. Kafasi asagi iniyor ve yer ´ ebakiyor. Drummond bunu göz ardi etmeye karar veriyor, fakat bu müthis derecede aci veriyor olmasi gerekiyor. Genc meslektaslari dosya ve kitap´ lara derinlesmis durumdalar. Aldy ve Underhall coraplarina bakiyorlar. Kipler de severek gülmek isterdi. Bu sevincli anlara bir müddet anlayis gösteriyor ve bu sevinc yatistiginda cekicini masaya vuruyor. Jüri üyelerinin Payton Reisky´ nin ifadelerinin üzerine gülmeleri gercegini ortaya cikartmak istiyormus gibi cekic masaya vuruluyor. Bu cok hizli gerceklesiyor. Sacma cevap, gülüsmeler, bastirmalar, hikirdamalar ve süpheli bas sallamalari , bunlarin hepsi sadece bir kac saniye sürüyor. Bazi jüri üyelerinde ise bir rahatlama fark ediyorum. Gülmek istiyorlar, inanmadiklarini göstermek istiyorlar ve bunu yaparak bir saniyeligine de olsa Reisky ve Great Benefit´ e kesin bir sekilde duyduklariyla ilgili ne düsündüklerini bildiriyorlar. Ne kadar kisa da olsa , bu altin degerinde bir an. Onlara gülümsüyorum. Onlar da bana gülümsüyor. Sahitlerimin söyledikleri herseye inaniyorlar. Drummond´ nun sahitlerinin sözlerine hic inanmiyorlar. Sanki bu yalani seven tip´ ten bikmis gibi hakir bir sekilde „Baska hic bir sorum yok Sayin hakim.“ diyorum. Anlasilan Drummond cok sasirmis durumda. Bütün günümüReisky´ yi el kitaplari ve istatistiklerle sikacagimidüsündü.Kagitlarla hisirdiyor, T.Price´ e bir seyler fisildiyor, ondan sonra ayaga kalkiyor ve „“Bir sonraki sahidimiz Richard Pellrod.“ Diyor. Pellrod yönetici konumunda hasar bölümünde calisan bir memur. Makaminin kendisine yüklemis oldugu sorumluluklari tasiyamiyormus gibi yapan sorgu´da korkunc bir sahit´ ti. Kendisinin varligi bir sürpriz degildi. Jackie Lemancyzig´e kir atabilmek icin bir seyler yapmak zorundalardi. Pellrod birinci is verenleriydi. Kendisi kirk alti yasinda,biraz bira göbegi olan vücut yapisi ortalarda olan, az sacliyüz ifadesi bir sey anlatmayanciger lekeleri olan kalin gözlüklü bir kimse. Bu zavalli adam hic bir sekilde cekici degil, fakat anlasilan bu onun icn bir sey fark etmiyor. Kendisi Jackie Lemancyzigin kendisini tavlamaya calisan bir hayat kadini oldugunu söyleseydi, o zaman jüri üyeleri yine sesli bir sekilde güleceklerine bahse girerim. Yirmi seneden beri hasar bölümünde calisan bir adamin karakteri Pellrod´ da mevcut. Fatura cikaran bir kimseden sadece biraz daha fazla nazik,ve jüri üyelerine ne sicaklik ne güven verebilir. Kendisi alt düzeyde calisan bir sirket iscisi ve büyük ihtimal hatirladigi kadar ayni calisma masasinda oturdu. Ve kendisi sahip olabilecekleri en iyi isci!Lufkin, Aldy veya Keeley´ yi bir daha getiremiyorlar , cünküjüri üyelerinin her türlü güvenini yitirdiler. Drummond´nun listesinde Cleveland´ deki merkez´ den gelen bir sürü erkek ismi yaziyor, fakat iclerinden birini cagiracagindan süphe duyuyorum. Ne söyleyebilirler? El kitaplari mi yok. Onlarin sirketi yalan söylemiyorve evraklar saklamiyor mu?Drummond ve Pellrod yarim saat boyunca daha önceleri üzerinde iyi calisilmis bir yazili metin´ i gözden geciriyorlar, yine büyüleyici sirket´in hasar bölümünde gerceklesen sirketici islemeler, yine sigortalilara adil davranma caba icerisinde olan Great Benefit ve yine jüri üyelerinde bir esneme. Hakim Kipler bu sikici anlara katilmaya karar veriyor. Ezberlemis Soru-Cevap oyununu yarida kesiyor ve „Sayin avukat baska bir konu´ ya gecebilir misiniz?“ diyor. Drummond sok olmus ve yaralanmis bir izlenim birakiyor. „Fakat, sayin hakim bu sahidí kapsamli bir sorguya cekmek benim hakkim. „ „Evet, bu hakka sahipsiniz. Fakat söylemis oldugu büyük kismi jüri coktan bilmekte. Bu sadece bir tekrar.“Drummond inanamiyor. Su an sok´ ta ve basarisiz bir sekilde hakim tarafindan eziyet görmüs gibi tepki vermeye calisiyor. „Davacilarin temsilcilerinden sorgularini kisaltmalarini istediklerini ben hatirlayamiyorum.“Bunu söylememesi gerekirdi. Bu sohbet´i biraz uzatmaya calisiyor, fakat yanlis hakim´e karsi savasiyor. „Bunun nedeniSayin Drummond Sayin Baylor´ un jüri üyelerini uyanik tutmasi. Ve su an baska bir konu´ ya geciniz.“Bayan Hardaways´ in sevinc cigligi ve ondan sonraki gülüsmeler jüri üyelerini anlasilan biraz rahatlatti. Su an daha canlilar ve karsi tarafin zararina gülmeye hazirlar. Sanki bu konuyu baska bir firsatta bir daha dile getirecek ve düzeltecekmis gibi Drummond Kipler´e göz kirpiyor. Yarim acilmis gözleriyle ve yan´a yatmis kafasiyla bir kara kurbaga gibi oturan Pellrod´a geri dönüs. Pismanligini göstermeye calisan Pellrodhatalarin yapildigini itiraf ediyor, fakat bu hatalar agir hatalar degildi. Ve inanilacak gibi olsun olmasinhatalarin büyük kism Jackie Lemancyzige , cok sorunu olan genc bir bayana, yaziliyor. Bir süre icin Black dosyasina geri dönüs. Daha az siknti veren evraklardan bir tanesiyle ilgili Pellrod konusuyor. Redd yazilariyla ilgili görüsünü bildirmiyor , bunun aksine önemli olmayan kagit isleriyle bir sürü zaman geciriyor.Siki bir sekilde Kipler „Sayin Drummond“ diye sözünü bölüyor, „sizden baska bir konuya gecmenizi rica etmistim. Bu evraklar jüri üyelerin elinde bulunuyor ve bu ifadeler baska sahitler tarafindan bir kere verilmisti. Ve su an isinizde ilerlemenize bakin.“Drummond´ nun kalbi kirildiAdil olmayan bir hakim tarafindan uyariliyor ve cezalandiriliyor. Kendine gelebilmesi icin biraz zamana ihtiyaci var. Performansiyla en üst düzeyde degil. Hasar el kitabi konusundayeni bir strateji icin karar veriyorlar. Pellrod bunun sadece bir ana cizgi oldugunu söylüyor. Kendisi senelerden beri bu el kitabina bakmadi.O kadar cok degistirildigi icin, hasar bölümünün tecrübeli memurlari bu kitabi göz ardi ediyorlar. Drummond kendisine U kismini gösteriyorve bu kismi hic görmemis olmasi inanilacak gibi degil. Makam olarak kendisinin altinda bulunan diger memurlar gibi bu el kitabi kendisi icinde az önem tasiyor. Bu el kitabini tavsiye eden kendisi de bir memur tanimiyor. Öyleyse haklar gercek anlamda nasil islem görüyor?Pellrod bize söylüyor. Normal imkanlarlave Drumond´ nun istegi üzerine hakkin islenmesini sagliyor. Adim, adim, formüler formüler, dosya notu dosyanotu. Pellrod´ un sesi ayni oktav´ da kaliyor ve jüri üyelerinin canini cok sikiyor. Arka siralardaki jüri üyelerinden bir tanesi Lester Daysuyuya kaliyor. Nafile bir sekilde uyanik kalmaya calisirken herkes esnemekte ve göz kapaklari kapanmakta.Bu fark ediliyor. Eger Pellrod jüri üyelerini etkileyemedigi icin aci cekiyorsa bunu göstermiyor.Sesi ve davranis bicimi degismiyor. Jackie Lemancyzik ile ilgili bir kac aciklanan sasirtici gerceklerle sona eriyor. Icmeyle bir sorunu oldugu biliniyorduve ise bir cok kez alkol kokarak geliyordu. Diger memurlara nazaran ofise daha nadir geliyordu. Zamanla daha az sorumluluk tasiyordu ve is sözlesmesini fesh etmesi kacinilmazdi. Cinsel alandaki taskinliklara ne demeliydi?Bu noktada Pellrod ve Great Benefit dikkatli olmalari lazim, cünkübu konubaska bir günbaska bir mahkeme salonunda dile getirilecek. Burada her ne söylenilirse tutanaga alinipdaha sonra kullanilacak. Böylece Drummond herkesle yataga girmeye hazir olan Jackie Lemancyzigi hayat kadini yapmaktansa basarili bir dava sonucu cikartmak yollunda zeki bir sekilde bir üst basamagi cikiyor. „Bununla ilgili hic bir sey bilmiyorum.“ diyor Pellrod ve jüri üyelerinde bir puan kazaniyor.Biraz daha zaman öldürüyorlar ve Pellrod bana devredilene kadar nerdeyse saat on ikiye kadar uzatiyorlar. Kipler ögle yemegi icin mola veriyor, fakat bunun cok uzun sürmeyecegini kendisine temin ediyorum. Icinden gelmeyerek kabul ediyor. Is´ e imzalamis ve Dot Black´e göndermis oldugu redd mektubunun fotokopisini Pellrod´e vererek basliyorum.Bu dördüncü redd mektubuydu ve bu redd karari Donny Ray´ yin sözlesme öncesi var olan hastaliginin kan kanseri olmasiyla aciklandi.Kendisinden mektubu jüri üyelerine okumasini istiyorum ve bununla ilgili mektubu yazdigini itiraf ediyor. Bu mektubu neden yazdigini aciklamaya calismasina izin veriyorum, fakat bunun icin dogal olarak hic bir aciklama yok. Mektup Pellrod ve Dot Black arasinda özel bir mevzudu.baska kimselerin görmesi hic bir zaman istenilmemisti, özellikle debu mahkeme salonunda. Jackie tarafindan yanlislikla doldurulmus bir formüler´ den ve Sayin Krokit ile bir yanlis anlasilmadan bahsediyordu, bütün bunlar bir istemeyerek islenilen bir hataydi. Ve bunun icin kendisi cok üzgün. „Bir özür icin biraz gec, degil mi?““Büyük ihtial.““Bu mektubu yazdiklari zamanda baska dört redd mektubunun olacagini bilmiyorlardi, degil mi?““Hayir.““Öyleyse bu mektup Bayan Black´in hakkinin son redd´i olacakti, degil mi?Mektup „son redd karari“ kavramlarini iceriyor.“Büyük ihtimal.“ Donny Ray Black neden öldü?“Omuzlarini silkiyor „Kan kanseri.“ „Ve hangi hastalik hakkin talep edilmesine neden oldu?““Kann Kanseri.““Yaziniz hangi ön hastaliga dayaniyor?““Bir grip.“ „Ve bu gribe ne zaman yakalanmisti?““Bunu tam olarak bilmiyorum.““Eger benimle birlikte dosya´ yi gözden gecirmek istiyorsaniz, dosya´ yi getirebilirim.“ „Hayir, bu böyle iyi.“Bütün bunlarin hepsi beni dosya´ dan uzak tutmak icin.“Sanirim kendisi on bes veya on alti yaslarindaydi.“diyor kendisi.“On bes veya on alti yaslarindayken bir gribi vardi, yani sözlesme yapilmadan önce ve bu dilekce´de yer almiyor.“ „Bu dogru.““Hasar davalariyla ilgili uzun seneli tecrübeleriniz cercevesinde bir gribin bes sene sonra ortaya cikan bir kan kanseri hastaligiyla ilgisi oldugunu gördünüz mü?“ Buna sadece veremedigi bir yanit var. „Sanirim, hayir.“ „Bu hayir mi demek?“ „Evet, bu hayir demek.“ „Öyleyse gribin kann kanseri hastaligiyla bir ilgisi yoktu.““Hayir.“ „Öyleyse mektubunuzda yalan söylediniz, öyle dgil mi?“ Tabii ki mektubunda yalan söyledi, ve zamaninda yalan söylemedigini iddia ederse, simdi yalan söylemis olacak. Jüri üyeleri bunu fark ederdi.Bir cikmazda bulunuyor, fakat Drummond´ nun kendisiyle calismak icin zamani vardi.“Mektup bir hataydi.“ Diyor Pellrod. „Yalan mi yoksa bir hata mi?“Bir hata.““Donny Ray Black´in ölmesine neden olan bir hata.“Drummond yerinden „Itiraz ediyorum.“ Diye bagiriyor.Kipler bu konu´ yu bir saniye düsünüyor. Bir itirazi beklemistim ve bunun kabul edilecegini tahmin ediyorum.Sayin hakim ise farkli bir görüse sahip.“Redd edildi. Soru´ yu cevaplayiniz.“ Drummond sinirli bir sekilde “Bu tür sorgulamaya karsi itiraz etmek istiyorum.“ Diyor.“Dikkate alinmistir. Sayin Pellrod soruyu lütfen cevaplayiniz.““Bu bir hataydi, daha fazla bir sey söyleyemeyecegim.“ „Yalan degil miydi?“ „Hayir.“ „Jury karsindaki ifadeniz ne olacak? Bu ifade yalan veya hatalarla dolu mu?“ „Her ikisi de degil.“Sirtimi dönüyorum ve Dot Black´ i gösteriyorum, ondan sonra sahid´e geri dönüyorum.“Sayin Pellrod, hasar bölümünün yönetici konumunda bir memur olarak Bayan Black´ in gözlerinin icine bakarakoglunun hakkinin sirketiniz tarafindan adil bir islem gördügünüsöyleyebilir misiniz? Bunu yapabilir misiniz?“ Göz kirpiyor, kivraniyor, kaslarini catiyorve Drummond´ ya emredici bir bakis atiyor. Hafifce öksürüyor ve ve alingani oynamaya calisarak “Bunun icin zorlanabilecegimi sanmiyorum.””Tesekkür ederim. Daha baska soru yok.”Bes dakikadan daha az bir süreye ihtiyacim oldu ve savunma karisti. Günü Reisky ile gecirecegimizi ve yarin Pellrod ile devam edecegimizi düsünmüstü.Fakat bu maymunla daha fazla zaman harcamayi düsünmüyorum. Jüri üyelerine konusmak istiyorum. Kipler iki saatlik bir ögle yemegi molasi emrediyor. Leo´ yu kenara cekiyorum ve kendisine alti sahidin daha bulundugu liste´ yi veriyorum. “Allah askina bu nedir?” diye soruyor. “Alti doktor, hepsi de sehir´ den, tümü de onkolog, ifade vermeye hepsi de hazir” Walter Kord Drummond´´ nun kemik ilik naklilini deneysel bir metod olarak göstermek istemesine sinirleniyor. Ortaklarina ve arkadaslarina yalvardi ve onlar ifade vermeye hazir. „Evet, kendisi bos konusan bir kimse.“ „Kendisinin bos konusmadigini biliyorsunuz. Kendisi New York´ tan gelen bir cilgin veya baska uzak bir sehir´den geliyor. Burada alti yerli bulunuyor. Kendisini cagirin. Bu cok komik olabilir. „Bu sahitler´in isimleri ön görüsmede anilmadi. Bu denli bir yüklenme adil degil.“Siz bunun karsitini ispatlamak üzere burada hazir bulunan bir sahitsiniz. Sikayetinizi hakim´e bildirin.Kendisi orada dikilirken ve liste´ ye bakarken, ben gidiyorum. Ögle yemeginden sonra, fakat Kipler´ in toplantiyi yeniden baslatmasindan önce, masamin yaninda Dr. Walter Kord ile iki ortagiyle sohbet ediyorum. Savunma masasinin arkasindaki en ön siraDrummond´nun bos konusan arkadasi Dr.Milton Jiffy tek basina oturuyor. Avukatlarögleden sonraki toplantiya hazirlanirken, Drummond´ yu buraya cagiriyorum ve kendisini Kord´ un ortaklariyla tanistiriyorum. Bu cok utanc verici bir durum.Drummond onlarin mahkeme salonunda bulunmasindan dolayi gözle görülür bir sekilde etkilendi. Üc doktor arkamdaki en ön sira´ da yerlerini aliyorlar. Trent&Brent´in bes palyacosu bakmadan edemiyorlar. Jüri üyeleri iceriye getiriliyorlar ve Drummond Jack Underhall´ i sahitlik kürsüsüne cagiriyor.Jack Underhall´in yemin etmesi saglaniyor,yerine oturuyor ve jüri üyelerine ahmakca bakiyor. Üc günden beri kendisi sürekli göz önündeydi ve Drummond´ nun bu adamin güvenilir bir insan oldugu fikrine nasil geldigini anlayamiyorum.Niyeti hemen beliriyor (kendini gösteriyor, ortaya cikiyor). Her sey Jackie Lemancyzik icin isliyor. On bin dolarlik nakit parayla ilgili yalan söyledi. Bir anlasma olmadigi icin anlasmanin imzalanmasi konusunda yalan söyledi. Ödeme reddi sistemiyle ilgili yalan söyledi.Is verenleriyle girmis oldugu cinsel iliskiler hakkinda yalan söyledi. Sirket´ in doktor faturalarini ödemedigi ni iddia ederken de yalan söyledi.Ilk basta Underhall´ in sesi bu durumu duygusal acidan anliyor gibi duyuluyor, fakat kisa süre´ de cirtlak ve kinci bir sese dönüsüyor. Bu tür korkunc olaylari bir gülümsemeyle ön plana cikarmak imkansiz, fakat intikam alma yönünde kararli gibi görünüyor. Bu cesur ve riskli bir manevra. Bu sahteker´ in bir kimseyi yalancilikla suclamasi utanilmadan alayci davranilan bir durum. Bu dava Jackie Lemancyzigin sonra dan sebebiyet verdigi davalardan daha önemli. Anlasilan Drummond jüri üyelerinin redd kararini kabul etmeye hazir eger olaylari oldugundan da karamasar yansitmak icin yeterince kirli isleri hatirlatmayi basarirsa. Ve tahminime göre burada olmayan ve kendini koruyamayan bu genc bayanin hain saldirisinda nerdeyse hic bir seyi kaybedemeyecegini düsünüyor.Underhall Jackie´ nin isinin korkunc oldugunu bize bildiriyor. Icki iciyordu ve meslektaslariyla iyi gecinememek gibi bir sorunu vardi. Bir seyler yapilmasi gerekiyordu. Öz gecmisinde bir kara lekenin olusmamasi icin kendisine is anlasmasini fesh etmesi icin sans verdiler. Bütün bunlarin sorgu´ ya cekilmesi gerektigiyle ilgili hic bir ilgisi yoktu, özellikle de Black davasi. Ifadesi dikkate deger bir sekilde kisa. Önemli bir hasar olusmadan kendisinin sahitlik kürsüsüne gelmesini ve cikmasini umuyorlar.Yapabilecegim cok fazla bir sey yok, fakat jüri üyelerinin kendisinden benim kadar tiksinmesini umut ediyorum. Kendisi münakasa icerisinde bulunmak istemedigim bir avukat. Cok saygili bir sekilde „Sayin Underhall sirketinizde personel dosyalari var mi?“ soruyorum. „Evet.“ „Jackie Lemancyzk ile ilgili bir dosyaniz var mi?““Evet.““Su an yaninizda mi?“ „Hayir, efendim.“ „Bu dosya nerede bulunuyor?“ „Sanirim, ofis´ te.“ „Cleveland´ de mi?“ „Evet, ofisde.“ „Öyleyse bu dosyaya bakmamiz mümkün degil mi?““Dosya yanimda degil.Ve benden bu dosya´ yi getirmem de istenmedi.““Hizmet degerlendirmeleri ve benzer isleri de iceriyor mu?““Evet.““ Eger bir memur bir uyari aliyorsamakamin´ dan düsürülüyor veya baska bir görev´ e veriliyorsa, bu o zaman personel dosyasinda yaziyor mu?“ „Evet „Jackie´nin dosyasinda bu tür bilgiler yer aliyor mu?“ „Yer aldigini tahmin ediyorum.““Sizin dosyaniz is anlasmasinin feshini iceriyor mu?““Evet.““Fakat dosya´ nin icerigine iliskin vermis oldugu söze güvenmemiz gerekir dogru degil mi?““Sayin Baylor benden dosya´ yi getirmem istenmedi.“Notlarima bir bakis atiyorum ve öksürüyorum.“Sayin Underhall sizin kendisine para´ yi verdiginizde ve kendisi susmaya söz verdiginde Jackie´ nin imzalamis oldugu anlasmanin bir fotokopisi sizde bulunuyor muydu?“ „Kulaklari iyi duymuyor gibi bir etki birakiyor. „ „Nasil yani?“ „Bu tür bir anlasmanin olmadigini biraz önce söylemistim.““Yani böyle bir anlasmanin olmadigini mi söylemek istiyorsunuz?“Kararli bir sekilde kafasini salliyor. „Böyle bir anlasma hic bir zaman yoktu. Kendisi yalan söyledi.“Sasirmis gibi yapiyorum, ondan sonra yavas bir sekilde evraklarla kapli olan masama geri dönüyorum.Bulmak istedigim seyi bulmustum herkes tarafindan gözetildigimde düsünceli bir sekilde gözden geciriyorum, ondan sonra kagit evrakla kürsü´ ye geri dönüyorum. Underhall´ in sirti tutuluyor ve su an elimde bulunan evraga bakan Drummond´ ya caresiz bir bakis atiyor.U kisimlarini düsünüyorlar. Baylor yine basardi.“Gizlenmis evraklari buldu ve bizi yalan söylerken yakaladi. „ Fakat Jackie Lemancyzk jüri üyelerine ne imzaladigini anlatmasi gerektiginde, cok titizdi. Vermis oldugu ifade´ yi hatirliyor musunuz?Evragi kürsü´ nün önünde birakiyorum. „Evet, ifadenizi duydum.“ Diyor kendisi. Sesi su an biraz daha yüksek, kelimeleri gergin ton da. „Sizin kendisinenakit olarak on bin dolar verdiginizi söylüyor ve bir anlasma yapmasi icin zorladiginizi söylüyor. Buu hatirliyor musunuz?Kagidin üzerinde yazilanlari okuyormusum gibi evraga bakiyorum. Para miktarinin anlasmanin birinci bölümünde yazdigini Jackie bana anlatiyor. „Evet, ben duydum.“ Diyor kendisi ve Drummond´ ya bakiyor.Underhall sözlesmenin orjinalini bir yerde sakladigi icin bir fotokopisine sahip olmadigimi biliyor.Fakat bundan emin olamiyor.En tuhaf olaylar gerceklesiyor.U kismini nasil bulabildim?Bu tür bir anlasmanin var oldugunu itiraf edemiyor. Ve inkar da edemiyor. Kendisi inkar edip, ben de aniden bir fotokopiyi önüne koydugumda, hasarin boyutu jüri üyeleri hükümlerini yaptiklarinda belirlenebilir. Kendisi yerinde duramiyor, kivraniyor, ve alnindan teri siliyor. „Ve jüri üyelerine gösterebilecek anlasmanin bir fotokopisi ne sahip degiller, öyle degil mi?“evragi elimde sallayarak söylüyorum. „Hayir, böyle bir anlasma yok.““Emin misiniz?“ diye soruyorum ve parmaklarimla evragin kenarina dokunuyorum. „Eminim.“ Kendisine bir kac dakika bakiyorum ve aci cektigini görmenin keyfini yasiyorum. Jüri üyeleri uyumayi hic düsünmediler.Sözlesmeyi cikartmami bekliyorlar ve nasil dagildigini görmemi istiyor. Fakat bunu yapamiyorum.Bu önemsiz evraklari bir topak haline getiripve dramatik bir sekilde masanin üzerine atiyorum. „Daha fazla sorum yok.“ Diyorum. Underhall duyulacak bir sekilde nefes aliyor. Bir kalb krizi kacinildi. Sahitlik kürsüsünden iniyor ve mahkeme salonunu terk ediyor.Drummond bes dakikalik bir mola icin rica da bulunuyor. Kipler jüri üyelerinin daha fazla bir mola´ ya ihtiyac duyduklarini söylüyor ve bize on bes dakikalik bir mola veriyor. Savunmanin stratejisi ifadeleri ertelemek ve jüri üyelerinin böylece kafalarini karistirmak anlasilan ise yaramadi. Jüri üyeleriReiskyl ile ilgili uyudular ve Pellrod´ u dinleyemediler. Underhall neredeyse ülmcül bir felaketti. , cünkü Drummond benim benim var olmayan bir evragin fotokopisine sahip oldugumdan korkuyordu.Drummond artik bikmis durumda.Sansini etkili bir savunma söylevinde kullanacak, en azindan hic kimsenin karisamayacagi bir olay. Mola´ dan sonrasavunmanin daha fazla sahit cagirmayi düsünmedigini acikliyor. Dava neredeyse sona ermis durumda. Kipler savunma söylevinin Cuma sabahi saat dokuz´ da yapilmasina karar veriyor.Jüri üyelerine bu dava´ nin kendilerine saat on bir de takdim edileceginin sözünü veriyor. 48. Bölüm Jüri üyelerinin gitmelerinden uzun bir zaman sonra ve Drummond´ nun ekibiylehizli bir sekilde ofislerine gitmlerinden sonra, tahminen bu konuyu bir daha telasli bir sekilde neyin olumsuz gelistigine dair tartismak icin, mahkeme salonunda davaci masasinda oturuyoruz ve yarin hakkinda sohbet ediyoruz. Raleigh´ den Cooper Jacksonve iki avukatlar, Hurley ve Grunfeld, bana cok fazla rica edilmeyen taviseylervermeye calisiyorlar, fakat görüslerini dinlemek bana sorun yaratmiyor. Herkes bunun benim ilk davam oldugunu biliyor. Yapmis oldugum is ile ilgili etkilenmis görünüyorlar. Hala uykum var, hala ic huzurum bozuk ve olanlarla ilgili cok gercekci. Cok mükemmel bir gercekciligi yakalamistim, hain, fakat zengin bir sikayet edilen, inanilmaz iyi niyetli bir hakim, baska biriyle muhatap olduktan sonra bir sans olayi. Bunun haricinde harika bir jürim var, fakat bu önce isini yapmak zorunda. Gelecekteki davalarin sadece daha da olumsuz sonclanabilecegini söylüyorlar. Yedi rakamli bir hüküm kararinin cikacagindan eminler. Ilk bir milyon dolar hüküm kararini almasindan önce Jackson on iki sene boyunca davalar´a katildi. Iyimser düsünmem icin savas hikayeleri anlatiyorlar. Ögleden sonrayi iyi gecirmek icin cok keyifli bir durum.Deck ile birlikte gece boyunca calisacagiz, fakat su an Great Benefit´ e büyük bir darbe vermemi ictenlikle isteyen tanidik dostlarin tesselileriyle güc topluyorum.Florida´ dan gelen yeni haberllerle ilgiliJackson biraz saskin.Oradaki bir avukat sabirsizlandive bu sabah Great Benefit´ e karsi dört dava acti. Adamin faaliyetlerine katilacagini düsünmüslerdi, fakat anlasilanicine hirs girdi. Olaylarin su anki durumuna göre bu üc avukatlar Great Benefit´ e karsion dokuz hak savunuyorlar ve gelecek haftanin basinda davalari acmayi düsünüyorlar. Bana moral vermek istiyorlar. Bizi güzel bir aksam yemegine davet etmek istiyorlar, fakat biz calismak zorundayiz. Bu aksam kaldirabilecegim son sey, agir bir yemek ve ardindan ickili icecekler ve sarap. Öyleyse ofis´ te bir kac ekmek ici yiyoruz ve limonata iciyoruz. Deck´I ofisimdeki bir sandalye´ ye ottuturuyorum ve jüri üyelerine söyleyecegim savunma söylevi hakkinda calisiyorum. Bu söylevin o kadar cok versiyonunu beyinden gecirdim ki, simdi hepsini karistiriyorum. Kücük bir tahta kullaniyorum ve önemli rakamlari not ediyorum. Adalet icin rica ediyorumve ayni zamandabüyük bir para miktari talebinde bulunuyorum. Deck sözümü cok sik yarida kesiyor ve okul cocuklari gibi tartisiyoruz. Icimizden hic biri jüri üyelerine bir savunma söylevi sunmadi, fakat benden daha fazla seyler duydu, bu yüzden kendisi bir uzman. Hic bir zaman yenilgiye ugramayacaksandigim anlar yasiyorum, iyice kendini begenmis, cünkü buraya kadar cok mükemmel bir sekilde gelmeyi basardim. Deck bu kibiri fark ediyor ve beni hizli bir sekilde kendime getiriyor. Bana yeniden bu dava´nin yarin sabah hala kazanilabilecegini veya kaybedilebilecegini hatirlatiyor. Fakat cogu zaman sadece korkuyorum. Korku kontrol edilebilecek durumda, fakat beni hic bir zaman terk etmiyor. Beni motive ediyor ve bana devam etmem icin güc veriyor, fakat kendisinden kurtuldugum zaman cok mutlu olacagim. On´a dogru isiklari kapatiyoruz ve ev´e gidiyoruz.Uyumayi kolaylastirmak icinbir bira iciyorumve ise yariyor.Kkafamda dönenbasari vizyonlarla birlikteon birden sonra uyuyorum. Nerdeyse bir saat gecmiyor, telefon caliyor. Bana pek tanidik gelmeyen, genc bir bayanin etkileyici sesi. “Beni tanimiyorlar, fakat ben Kelly´ nin bir arkadasiyim.” Nerdeyse fisildayarak söylüyor. “Ne oldu? Diye soruyorum ve hemen uyaniyorum. “Kelly kendisini iyi hissetmiyor.” Sizin yardiminiza ihtiyaci var.””Ne oldu?” diye bir daha soruyorum. “Kendisini bir daha dövdü.Ickili bir sekilde ev´ e geldi, ve alisilmis seyler.”Ne zaman?“Karanlikta yatagimin yaninda duruyorumve isik dügmesini bulmaya calisiyorum.“Dün aksam. Sayin Baylor sizin yardiminiza ihtiyaci var.””Kendisi nerede?” “Burada benim yaninda. Polis Cliff´I aldiktan sonra, acil nöbetine götürüldü.Allahtan hic bir sey kirilmamisti. Kendisini oradan aldim,ve su an benim yanimda saklaniyor. “”Ne kadar agir yarali?””Bayagi fena görünüyor, fakat kirik kemik yok. Kesik yaralari agir ezikler. Ismini ve adresini aliyorum ahizeyi yerine koyuyorum ve üzerimi hizli bir sekilde giyiniyorum. Orasi Kelly´nin dairesinden cok fazla uzaklikta olmayan büyük bir yerlesim birimi ve dogru binayi bulmadan önce sayisiz tramvaylarin arasindan geciyorum. Arkadasi Robin kilitli kapi´ yi biraz aciyor ve ben iceri girmeden önce kendimi tanitmak zorundayim.Geldigim icin bana tesekkür ediyor. Kendisi daha cok genc, tahminime göre bosanmis ve asgari ücretten daha fazla kazanmayan bir kimse. Kiralanmis mobilyalarla dolu olan kücük bir oda´ ya, oturma odasina, adimimi atiyorum. Kafasinda bir buz torbasi olan Kelly koltugun üzerinde oturuyor. Tanidigim bayan oldugunu sadece tahmin edebilirim. Sol gözü tamamen sismis, etrafindaki cilt/deri mavi olmaktaa/ morariyor. Gözünün üzerinde kan lekeli bir sargi bulunuyor. Her iki yanak ta sismis. Alt dudagi patlamis, ve tuhaf bir sekilde öne cikmis. Uzun bir T-shirtten baska bir sey giyinmemis, ve dizlerinin üzerindeki her iki uylugu büyük ezikler görülüyor. Öne egiliyorum ve alnini öpüyorum , ondan sonra hemen karsisina oturuyorumSag gözünde bir göz yasi simdiden beliriyor. “Geldiginiz icin tesekkürler.” Diye mirildaniyor.Yaralanmis yanak ve patlamis dudaklari yüzünden, nerdeyse konusamiyor. Cok hafif bir sekilde dizlerine dokunuyorum.Kendisi de benim elimin sirtini oksuyor. Kendisini öldürebilirdim.Yaninda oturan Robin , „Konusmamasi daha iyi olur, oldu mu?Doktor mümkün oldugunca az hareket etmesi gerektigini söyledi.Bu sefer yumruklarina ihtiyaci vardi.Basebal deynegini bulamadi.“ „Bu nasil oldu?“ diye Robin soruyor., fakat hala Kelly´ ye bakiyorum. „Bu bir kredi karti kavgasiydi. Noel faturalari ödenmesi gerekiyordu. Kendisi bir sürü icmisti. Gerisini biliyorsunuz.“Rapor cok kolay okunabilir bir sekilde yazilmis, ve Robin´ in kendisinin de bir takim seyleri yasadigini tahmin ediyorum. Bir evlilik yüzügü tasimiyor. „Kavga ediyorlar. Her zaman ki gibi kendisi kazaniyor. Komsular polisi ariyor. Kendisi cezaevine gidiyor, Kelly ise doktor´a. Bir Cola ister misiniz veya baska bir sey?“ „Hayir, tesekkür ederim.““Kendisini dün aksam buraya getirdim, ve bu sabah merkez´de siddet´e augramis bayanlar icin kurulan danismanlik merkezine gittik. Kendisine ne yapmasi gerektigini söyleyen bir danismanla konustu. Kendisine bir sürü brosür verdi. Eger ihtiyaciniz olursa, brosürler karsi tarafta bulunuyor. Aslinda her sey bosanma davasini acmak ve sonra buradan gitmeye endeksli. “ “Resmi cekildi mi?” hala dizlerini oksayarak soruyorum. Bas salliyor. Simdi de sismis gözlerinden göz yaslari yanaklarindan asagi dogru akmakta. “Evet, kendileri bir sürü cekimler yaptilar. Sizin göremediginiz daha bir kac seyler daha var. Ona göster, Kelly. O senin avukat´in. Kendisi görmesi lazim. „ Robin´ in yardimiyla biraz ayaga kalkmaya basliyor, bana sirtini dönüyor ve T-shirtini kalcalarinin biraz üzerine kadar kaldiriyor. Altinda hic bir sey yok, poposunun ve bacaklarinin arkasindaki büyük ezikler disinda.T-shirt daha fazla yukariya kayiyor ve sirtinda daha fazla ezikler ortaya cikiyor. T-shirt asagi kayiyorve ondan sonra kendisi dikkatli bir sekilde koltuga oturuyor. Kendisini bir kayisla dövdü anlatiyor Robin. „Dizlerine yatirdi, ondan sonra dövdü.““Kleenex´iniz var mi?“ diye Robin´ e soruyorum. „Tabii ki. Bana büyük bir karton veriyorve Kelly´nin yanaklarindaki göz yaslarini dikkatli bir sekilde siliyorum. „Su an ne yapmak istiyorsun, Kelly?“ diye soruyorum. „Saka mi yapiyorsunuz?“diyor Robin. „Bosanma davasini acmak zorunda. Eger bunu yapmazsa, kendisini öldürecek.““Bu dogru mu? Bosanma davasini aciyor muyuz?“Kelly onayliyor ve „Evet, oldugunca cabuk.“ “Hemen yarin sabah yapacagim. “ Elimi tutuyor ve sag gözünü kapatiyor. “Böylece ikinci soruna gelmis oluyoruz.” Diyor Robin. “Burada kalamaz. Cliff bu sabah cezaevinden cikartildi, ve kendisi arkadaslarini aramaya basladi.Bugün bir daha yapmamam gerektigi gibi ise gitmedim ve kendisi beni öglene dogru aradi.Hic bir seyden bir bilgim olmadigini söyledim. Bir saat sonra yine aradive beni tehdit etti. Zavalli Kelly´ nin cok fazla arkadasi yok ve Cliff´in kendisini bulmak cok uzun sürmeyecek. Bunun haricinde benimle birlikte yasayan biri daha var, yani bu is olmaz.””Burada kalamam.” Diyor Kelly sessiz ve agir bir sekilde. “Öyleyse nereye gitmek istiyorsun diye soruyorum.Robin bu konuyla ilgili düsündü.”Bu sabah konustugumuz danisman siddete ugramis kadinlar icin yapilan bir ev´den bahsettine devlet de ne belediye de resmi anlamda kayit edilmis gizli bir kacis yeri.Adresi elden el´e dolasan sehirde bir ev. Kadinlar orada güvenli, cünkü esleri kendilerini orada bulamiyorlar. Tek sorun maliyetinin gün de yüz dolar olmasive kendisi sadece bir hafta kalabilir. Ben günde yüz dolar kazanmiyorum.” “Oraya gitmek istiyor musun?” diye Kelly´ ye soruyorum. Agrilar altinda evet diyor. “Iyi. Ben seni yarin götürürüm.” Robin rahatlamis bir sekilde icini cekiyorÜzerinde yurdun adresi yazili olan kagidigetirmek icin mutfaga gidiyor. Kelly´ ye “Dislerine bakmama izin ver.” diyorum. Acabildigi ve benim kesici dislerini görebilecegim kadar agzini aciyor.”Bir kac dis kirildi mi?” diye soruyorum. Kafasini salliyor. Sismis gözlerinin üzerindeki sargiya dokunuyorum. “ Kac tane bicak darbesi?” “Alti.”Daha fazla öne egiliyorumve ellerini tutuyorum. “Böyle bir sey bir daha hic bir zaman gerceklesmeyecek, anlasildi mi?”Onayliyor ve”Bunu söz veriyor musun?” diye fisildiyor. “Söz veriyorum.”Robin Kelly´ nin yanindaki yerine geri dönüyor ve bana karti veriyor. Kendisinin bir de iyi tavsiyesi var. “Beni dinleyiniz Sayin Baylor. Siz Cliff´ I tanimiyorsunuz, fakat ben taniyorum. Kendisi cildirmis, acikgöz ve ictigi zaman ne yapacagi hic belli olmayan bir kimse. Lütfen dikkatli olunuz.”Lütfen endiselenmeyiniz.””Kendisi su an disarida olabilir ve bu ev´I gözetliyor olabilir.””Hic bir korkum yok.” Ayaga kalkiyorum ve Kelly´ yi yine alnindan öpüyorum.””Yarin sabah bosanma davasini aciyorum. Ondan sonra gelip, seni aliyorum. Su an büyük bir dava ile ilgiliyim, fakat bu olay benim icin öncülüklü.”Robin beni kapi´ ya kadar götürüyor ve birbirimize tesekkür ediyoruz. Kapi´ yi ardimdan kapatiyorumve zincirlerin, kilitlerin sesini dinliyorum. Saat nerdeyse bir. Hava acik ve cok soguk.Hic kimse gölgede saklanmiyor. Bu saatten sonra gözüme uyku girmez, bu nedenden dolayiofise gidiyorum. Penceremin altindaki kaldirim tasina park ediyorum ve bina´ nin ev kapisina kadar kosuyorum. Burasi geceleri pek güvenli degil. Ardidan kapi´ yi kilitliyorum ve ofisime gidiyorum. Sartlar ne kadar zor da olsaaslinda bosanma cok basit bir mevzu.en azindan hukuksal yönden. Bilgisayarin tuslarina basmaya basliyorum, bana zor gelen bir ugras, fakat olayin amaci isi kolaylastiriyor. Bu durumda bir hayati kurtarmak amaciyla yardim ettigimden cok kesinim. Deck yedi´ ye dogru geliyor ve beni uyandiriyor. Dörtten sonra sandalyemde uyudum.Bana uykulu ve hirpalanmis göründügümü söylüyor.ve o güzelim gece sakinligine ne oldu?Kendisine hikayeyi anlatiyorum ve sinirlenerek tepki veriyor. “Bütün geceyi basit bir bosanma davasi üzerinde calismakla mi gecirdiler?Bunu da iki saat icinde son savunma söylevini sunmak zorunda olmalarina ragmen.“”Her seyi sakinlikle yap, Deck. Ben bunu basaririm.” “Ve bu siritma ne diye?” “Great Benefit´e büyük bir darbe yasatacagiz.”Hayir, neden bu degil. Siz nihayet o kadini elde edeceksiniz, bu yüzden gülüyorsunu.” “Sacma. Kahvem nerede?”Deck titriyor ve cirpiniyor. Kendisinin ic huzuru yerinde degil.”Kendisini aliyorum” diyor ve ofisimi terk ediyor. Bosanma dilekcesi masamda duruyor, posta yoluyla göndermeye hazir. Bir postaci´yi bu mektubu arkadasim Cliff´ e kendisi isteyken göndermek üzere görevlendirecegim, aksi takdirde Cliff´I bulmak zor olur. Bunun haricinde dava bir kendisine Kelly´ den uzak durmayi emreden bir dilekce iceriyor. 49. Bölüm Is´ e yeni baslamis olmamin büyük bir avantaji var: Benim heyecanli ve kendimden emin olmadigim bekleniliyor. Benim her türlü tecrübeden yoksun oldugumu jüri üyeleri biliyor. Böylece beklentiler düsük.Mükkemmel bir savunma söylevi sunmaya ne birkabiliyet ne bir yetenegim var. Yapamadigim bir seyi denemek bir hata olurdu. Sonraki senelerde, sacim grilesmis, sesim yumusamis ve mahkemede yüzlerce davayi basardiktan sonra, belki bir jüri´ nin karsisina cikipve büyüleyici bir performans sergileyebilirim. Fakat bugün degil. Bugün sadece Rudy Baylor´ um , kendinden emin olmayan ve jüri banklarinin üzerinde oturan arkadaslarindan yardim rica eden genc bir adam. Karsilarinda bayagi heyecanlive gergin bir sekilde duruyorum ve biraz rahatlamaya calisiyorum. Yüz kere söyledigim icin, ne söylemek istedigimi biliyorum. Fakat prova etmemis gibi duyulmasi cok önemli.Bu günün müvekkilerim icin Great Benefit´ ten hesap sormak amaciyla tek sans oldugu icin cok önemli oldugunu söylemekle is´ e basliyorum. Bir yarin olmayacakmahkeme karsisinda iknci bir sans olmayacak, kendilerine yardim etmeyi bekleyen ikinci bir jüri olmayacak. Dot´u ve yasadiklarini düsünmelerini istiyorum.Cok fazla dramatik olmadan biraz Donny Ray hakkinda konusuyorum.Jüri üyelerinden yavas ve agrilar altinda tedaviyi görmek icin hakki oldugunu bilmesine ragmen bir insanin ölmesinin ne demek oldugunu düsünmelerini istiyorum.Yavasve ölcülü konusuyorum, etkileyici ve sözlerim iyi bir etki birakiyor. Ses tonum rahatlik simgeliyor ve oylarini vermeye hazir olan on iki kisinin direkt yüzlerine bakiyorum. Sözlesmenin temel bilgilerini fazla ayrintilara girmeden özetliyorum ve kisa bir sekilde kemik ilik naklilini anlatiyorum. Savunmanin Dr. Kord´ un ifadelerine aykiri olan hic bir delil ortaya koymadigina deginiyorum.Bu dava deneysel degil ve Donny Ray´ yin büyük ihtimal hayatini kurtarirdi.Hikayenin eglendirici kismina geldigimde, sesim biraz daha yükseliyor. Saklanmis olan evraklari ve Great Benefit´ in jüri üyelerinin karsisinda söylemis oldugu yalanlarin özetini sunuyorum. Bu olaylar dava esnasinda öyle bir izlenim birakti ki, bu olaylari ayrintili bir sekilde masaya yatirmak bir hata olurdu. Dört günlük bir dava´ nin iyi tarafi en önemli olaylarin daha yeni hatirlanmis olmalari. Jackie Lemancyzigin ifadelerini ve Great Benefit´ in istatistiki materyallerini kullaniyorum ve tahta´ ya bir kac rakam yaziyorum. : 1991 yilindaki sözlesmelerin sayisi, haklarin sayisi ve en önemlisiredd kararlarin sayisi.Besinci sinif ögrencinin anlayabilecegi ve bir daha unutmayacagi bir bicimde kisa ve toplu bir bakisa uygun bir sekilde sunuyorum. Mesaj acik ve yanlisligi ispatlanamaz. Great Benefit´ i kontrol eden taninmayan gücler on iki aylik bir zaman diliminde bütün haklari redd etmeyi öngören bir sistem kararlastirdilar.Jackie´nin ifadesine görebir sene de ne kadar para kazanilabilecegini ögrenmek icin bu bir deneydi. Temelinde hirs olan ve Donny Ray Black gibi insanlari göz ardi eden sogukkanli bir karardi.Para´ nin konusu acilmiskensirket´ in bilancosunu elime aliyorum ve jüri üyelerine bu bilanco´ yu dört ay boyunca inceledigimi ve anlamayi hala basaramadigimi anlatiyorum. Bu sektörün kendine has anlasilmasi zor muhasebe uygulamalari var. Fakat Great Benefit´ in sunmus oldugu rakamlarincelendiginde, yogun miktarda para mevcut. Tahta´ ya ödenekleri, Rücklagen´ leri ,ve dagitilmamis karlari yaziyorum ve bunlari dört yüz yetmis bes milyon ´a ekliyorum. Net mal varligi dört yüz elli milyon tutarinda. Bu denli zengin bir sirket nasil cezalandirilir? Bu soru´ yu soruyorum ve parlayan gözlerin bana baktigini görüyorum. Kendileri cok sabirsiz! Senelerden beri kullanilmakta olan (yaygin) bir yöntem uyguluyorum. Dava avukatlari buna bayiliyor v eben bunun bir sürü versiyonunu okudum.Cok basit oldugu icin uygulanabiliyor. Jüri üyelerine bozuk paralari faturalarimi ödeyebilmem icin genc bir avukat olarak toplamam gerektigini söylüyorum. Cok agir calisir, mütevazi bir hayat yasar, parami biriktirir ve banka hesabimda iki sene sonra on bin dolar oldugunda ne olur? Bu para´ yi kazanmak icin cok zor sartlar altinda calistim ve bu para´ yi kaybetmek istemiyorum.Ve dogru olmayan bir is yaparsam, diyelim birine bir yumruk atarak kontrolümü kaybetmek ve kendisinin burun kemigini kirarsam, ne olur? Zarar verdigimkisinin hasarini tabii ki karsilamak zorundayim. Fakat bir daha tekrarlamamam icin, cezalandirilmam lazim.Sadece on bin dolar´ a sahibim.Bir ders almam icin , ne kadar para ödemem gerekir? Yüzde bir beni yaralayabilecek veya yaralayamayacak yüz dolar ediyor. Istemeyerek yüz dolar´ i öderdim, fakat cok ta umrumda olmazdi. Yüzde bes nasil olur?Bir adamin burnunu kirdigim icin bes yüz dolar beni cezalandirmak icin yeterli olur muydu?Cek´i yazdigimda, yeterince aci ceker miydim? Belki evet, belki de degil. Yüzde on nasil olurdu?Bin dolar ödemek zorunda kalsam, o zaman iki seyin olacagina bahse girerim. Birincisi bunun icin cok üzgün olurdum. Ikincisi davranis bicimimi degistirirdim.Great Benefit´I nasil cezalandirmak lazim?Benim veya her hangi birisinin cezalandirilmasi gerektigi gibi. Dekontlar bakilacak, ne kadar para´ nin mevcut oldugu arastirilacak ve kendisine aci veren, fakat kendisini yok etmeyen bir para cezasi verilecek.Zengin bir sirket icin de bunun aynisi gecerli. Bu sirket diger insanlar gibi muamele görmesi lazim. Jüri üyelerine karari kendilerinin vereceklerini söyleyecegim. On milyon tutarinda dava actik, fakat onlar bu miktar´a bagli degiller.Nasil dogru olduguna inaniyorlarsa öyle karar verebilirler ve belli bir miktar´ I önermek benim görevim degil. Icten gelen bir tesekkürle konusmami bitiriyorum, ondan sonraEger Great Benefit´e dur demeseler bir sonraki kurban´ in kendileri olacagini söylüyorum. Bazilari baslarini salliyorlar, bazilari gülüyorlar. Bir baskalari isetahta´ daki rakamlara bakiyorlar. Masama geri dönüyorum.Deck köse´ de oturuyor ve siritiyor. En son sira´ da Cooper Jackson parmagini oynatiyor. Dot´ un yanina oturuyorum ve büyük Leo F. Drummond´nun bir yenilgiden galibiyet´e gecip gecemeyecegini cok merak ediyorum. Jüri üyeleri secimi esnasinda davranislari icin uzun uzun özür diliyor ve kendisini olaylara cok fazla kaptirdigini ve su an kendisine güvenmeleri gerektigini söylüyor. Müvekkili olan Amerika´ nin en köklü ve saygin sigorta sirketlerinin hakkinda konustugunda, özürleri devam ediyor. Bu talep´ te kendisi bir hata yapti. Cok agir hatalar. Bu korkunc redd mektuplari cok duygusuzdu ve asagilayiciydi. Müvekkili tartismasiz suclu durumdaydi. Fakat müvekkilinin alti binden fazla calisani varve bu insanlarin yaptiklarini ve her birinin mektuplarini kontrol etmek cok zor. Fakat bu bile hic bir seyi affetmiyor. Hatalarin yapildigini inkar etmiyor. Bir kac dakika bu konuyu irdeliyor ve müvekkilinin isleminin kastten yapilmadigini ve tamamen bir tesadüf oldugunu söylemekle iyi is yapiyor. Hasar dosyasi, el kitablari, gizlenen evraklar acikca söylenen yalanlar ´ a sessiz bir calisma tutumu icerisinde yaklasiyor. Drummond icin gercek bir mayin tarlasi ve oldugunca hizli bir sekilde bu isleri basarmak istiyor. Acik bir sekilde iki yüz bin dolar hakkin ödenmesi gerektigini söylüyor. Bu cok ciddi bir konsesyon ve jüri üyeleri bunu dikkate aliyor. Onlari yumusatmaya calisiyor ve bunu basariyor. Ve simdi para cezasina gelelim.Yapmis oldugum, jüri üyelerinin Great Benefit´ in net mal varligindan Dot Black´e belli bir yüzde tanima önerisi karsisinda kendisi saskin. Bu inanilmaz! Bunun ne anlami olabilir?Müvekkilinin hatali davrandigini itiraf etti.Bu haksizlik icin sorumlu olan kisiler is´ ten cikartildi. Great Benefit bu mevzu´yu halletti. Böyle bir hüküm beraberinde ne gibi sonuclar getirebilir? Hic. Hic bir sey. Drummond dikkatli bir sekilde haksiz menfaatlenme alanina adim atiyor. Dot´ u kirmamaya özen göstermesi lazim, cünkü bununla ayni zamanda jüri üyelerini de kirmis olurdu. Black´ler ile ilgili bir kac olgular sunuyor. Ne zamandan beri nerede yasadiklarini, ev, komsuluk ve saire ve saire. Bunu yaparak Black´leri basit, fakat mutlu bir yasam sürdüren orta sinif´ in ortalama bir ailesi olarak yansitiyor. Kendisi cok yüce ruhlu. Norman Rockwell bile daha iyi bir portre cizemezdi. Nerdeyse gölgeli caddeleri ve nazik gazeteci cocugunu görebiliyorum. Tanitim mükemmel ve jüri üyeleri dikkatle dinliyorlar. Ya yasama tarzini anlatiyor ya da yasamak istedikleri tarzi anlatiyor. Jüri üyeleri Great Benefit ´ten parayi alip neden Black´ lere versinler?Bu sevinc verici tabloyagölge düsürürdü.Yasamlarini kaotik yapardi.Komsularindan ve arkadaslarindan daha farkli olan insanlar haline getirirdi. Kisacasi, bu onlari yok ederdi. Rudy Baylor´ a önerdigimpara miktarina birilerinin hakki var mi? Tabii ki degil. Maddi kaynak mevcut oldugu icin bir sirketten para´ yi almak yakisik almayan, adaletsiz bir durum. Tahta´ ya gidip 746 dolarlik miktari yaziyor ve jüri üyelerine bu rakamin Black´ lerin aylik geliri oldugunu söylüyor. Bunun yanina 200.000 dolarlik miktari yaziyor ve bundan yüzde alti ´ sini hesaplayarak, 12.000 dolar elde ediyor.Ondan sonra jüri üyelerine gercekte ne istedigini söylüyor, yani Black´ lerin aylik gelirini katlamak. Bunu hepimiz istemezmiydik?Bu cok basit. Naklilin mal olacagi 200.000 dolar´i Black´lere taniyinve bu para´ yi vergisiz hisse senetlerine yüzde alti oraninda yatirdiklari zamano zaman ayda 1000 dolarlik vergisiz gelir elde ederler. Great Benefit bu para´ yi Dot ve Buddy icin bile yatirmaya hazir. Ne teklif! Isin yolunda gitmesi icin (islemesi icin) bu tür isleri sikca yapti. Argüman sunumu gerekli olan bir seyve jüri üyelerinin yüz ifadelerini gözlemledigim zaman bunun üzerine düsündüklerini fark ediyorum. Tahta´ ya bakiyorlar. Bu iyi bir anlasmaymis gibi görünüyor. Bu Dot´un para´yi American Leukemia Society ´ye verecegini yemin ettigi benim de kendilerinin hatirlamalarini umdugum veya rica ettigim an. Sonunda Drummond konusmasini saglikli zihniyet ve adalet´e yönlenme cagrisiyla bitiriyor. Sesi daha da derinlesiyor ve sözleri daha da yavasliyor. Cok dürüst. Lütfen adil olani yapiniz, ondan sonra yerine geri dönüyor. Savunmayi ben temsil ettigime göre, son söz bende. Tersini kanitlamak icin bana ayrilan sürenin on dakikasini sarf ettim ve jüri üyelerine hitab ettigimde gülümsüyorum. Kendilerine Sayin Drummond´ nun yapmis oldugu seyi bir gün yapabilmeyi umdugumu söylüyorum. Kendisini ülke capinda en iyi avukat´ lardan biri olarak övüyorum. Ben cok nazik genc bir beyim. Belirtmek istedigim sadece bir kac husus var. Birincisi Great Benefit su an bir haksizlik yaptigini itiraf ediyor ve baris ma teklifi olarak iki yüz bin dolar teklif ediyor. Neden?Cünkü su an el tirnaklarini cigniyorlar ve icten iki yüz bin dolar ödemekten daha kötü bir olayin baslarina gelmemesi icin dua ediyorlar. Ikincisi: Sayin Drummond Pazartesi sabahijüri üyelerinin karsisina ciktigindabu hatalari itiraf edip, para´ yi teklif etti mi? Hayir, bunu yapmadi. O an icin su an bildigi herseyi biliyordu, peki o zaman size müvekkilinin haksizlik yaptigini niye söylemedi?Neden söylemedi? Cünkügercegi ögrenmeyeceklerini umdular.Ve su an gercek gün yüzüne ciktiginda, iyice gururlari kirilmis oldu. Konusmami jüri üyelerini provoke ederek bitiriyorum. Söyle söylüyorum: Eger iki yüz bin dolardan daha iyi bir miktar sunamiyorlarsa, o zaman miktar sizde kalsin. Biz o miktari istemiyoruz. Hic bir zaman gerceklesmeyecek olan bir ameliyati icin gerekliydi.Eger Great Benefit´ in cezalandirilmasi gerektigi görüsünü savunmuyorsan , o zaman iki yüz bin dolar´ i kendinizde tutun ve biz evimize geri dönelim. „ Jüri bankin yanindan gecerekher jüri üyesinin gözlerinin icine bakiyorum. Beni ortada birakmayacaklar. „Tesekkürler.“ Diyorumve müvekkilimin yanindaki yerime geri dönüyorum. Hakim Kipler kendilerine son talimatlari verirken, icimi huzurlu bir his kapliyor. Bundan önce hic rahatlayamadigim kadar rahatliyorum. Daha baska sahit, veya evraklar ya da yazili metinleryok, hic bir sorgu veya unutulmamasi gereken termin, veya jüri üyeleriyle ilgili hic bir endise.Derin bir nefes aliyorum ve sandalyeme oturuyorum. Günlerce uyuyabilirdim. Bu ic huzur yaklasik bes dakika sürüyor ta ki jüri üyeleri birbirleriyle danismak icin toplanana kadar. Saat nerdeyse on bucuk. Simdi bekleme dönemi basliyor. Deck ile birlikte mahkeme binasinin ikinci katina cikip Riker bosanma davasini aciyoruz. Ondan sonra hakim Kipler´ in odasina gidiyoruz. Hakim iyi bir performans gösterdigim icin tebrik ediyor, ben de endisine yüzüncü defa tesekkür ediyorum. Fakat endise duydugum baska bir konu var ve bosanma dilekcesinin fotokopisini gösteriyorum. Kisaca Kelly Riker´i ve yedigi dayaklariyla , cildirmis esini anlatiyorumve kendisine simdilik icin Sayin Riker´e Bayan Riker´e yaklasma yasagi talimat´i vermeye hazir olup olmadigini soruyorum. Kipler bosanmalardan nefret ediyor, fakat kontrol bende. Bu siddet vakalarinda fiilen rutin bir islem. Bana güveniyor ve talimat´ i imzaliyor. Jüri üyeleriyle ilgili hic bir kelime sarf edilmiyor. Onlar on bes dakikadan beri disarida.lar. Butch koridor´ da bekliyor ve bosanma dilekce´ sinin, hakim Kipler´ in imzalamis oldugu su an icin gecerli olan talimati ve ön görüsme cin davetiyenin fotokopilerini aliyor. Bunlari Cliff´e is yerinde vermeye hazir oldugunu acikladi. Kendisinden Cliff´in mahcup duruma düsmeyecek sekilde bunu yapmasini diliyorum. Mahkeme salonunda bir saat bekliyoruz. Drummond ve yandaslari salonun bir tarafinda toplandilar. Diger yandan ben, Deck, Cooper Jackson, Hurley ve Grunfeld bir grup olusturuyoruz. Hosuma giderek Great Benefit tiplerinin avukatlarindan uzak durduklarini fark ediyorum, fakat belki de tam tersi. Underhall, Lufkin ve Aldy asik yüzlerle en son sirada oturuyorlar. Bir idam kararini bekliyorlar. Saat on iki de jüri odasina ögle yemegi getiriliyor ve Kipler bizi saat bir bucuga kadar serbest birakiyor. Midemde o denli kaos var ki, icinde besin barindirmam imkansiz. Sehrin icinden Robins´ in dairesine giden yolda Kelly´ yi araba telefonumla ariyorum. Kelly yalniz. Bol bir esortman takimi giyiniyor ve ödünc alinmis spor ayakkabilari. Yaninda ne giysi ne kozmetik ürün getirebiliyordu. Büyük agrilarla emin olmayarak yürüyor. Kendisine arabama binmesi icin yardimci oluyorum, kapi´ yi aciyorum, yavasca girmesine yardimci oluyorum, bacaklarini kaldiriyor ve ince yerlestiriyorum. Direniyor ve sikayet etmiyor. Yüzündeki ve boynundaki ezikler günesin altinda daha koyu.Site´ yi terk ederken kendisini sanki Cliff calilarin icinden cikacakmis gibi etrafina bakarken yakaliyorum. „Bunu biraz önce postayla gönderdik.“ Diyorzum ve bosanma dilekcesinin bir fotokopisini veriyorum. Trafigin icinden ilerlemeye calisirken, eline alip okuyor. „Bunu ne zaman alacak?“ diye soruyor. „Büyük ihtimal simdi.“ „Kendisi cildiracak.“ „Zaten cildirmis.“ „Senin pesinde olacak.“ “Bunu umuyorum. Fakat bir korkak oldugu icin, bunu yapmayacak. Eslerini döven erkekler korkak kategorisinin en asagisinda bulunuyorlar. Endise etme. Elimde bir silah var. „ Ev eski ve bu cadde´ de bulunan diger evlerden hic bir farki yok. Cimen yogun ve genis ve gölgeli. Giris alanin sonunda duruyorum ve iki diger arabanin arkasina park ediyorum. Kelly´ yi arabada birakiyor ve ve yan giris´ e tikliyorum. Otomatik bir konusma tesisatindan kimligimin ispat edilmesi isteniliyor. Güvenlik konusuna burada öncelik taniniyor.Bütün pencerelerde perdeler cekilmis, ve arka bahce´ yi en az iki bucuk metre yükseklikteki odun cit´I sinirlandiriyor. Kapi yari aciliyor ve biraz yapili bir bayan beni inceliyor. Karsilastirmalara acik degilim.Bes dava günü yasadim ve sinirli olmama az kaldi. “Betty Norvelle gitmek istiyorum.”diyorum. “O benim. Kelly nerede?”Bir bas sallamasiyla arabayi ima ediyorum. “Kendisini buraya getirin.” Zorlanmadan kendisini tasiyabilirdi, fakat bacaklarinin arkasi o kadar yaralanmis ki kendi gücüyle yürümek kendisi icin daha kolay olur.Yayalar gecidinden veranda´ ya dogru ilerliyoruz. Doksan yasindaki bir anneanne´ ye eslik ediyormusum gibi kendimi hissediyorum.Betty kendisine gülüyor ve bizi kücük bir oda´ ya götürüyor.Bir nevi ofis. Yan yana bir masa´ ya oturuyoruz.Betty karsimizda oturuyor. Bu sabah kendisiyle konustum ve bosanma dilekcesinin bir fotokopisini istiyor. Fotokopi´ yi hizli bir sekilde gözden geciriyor. Kelly ile birbirimizin ellerini tutuyoruz. Birbirleriyle kavusturulmus elleri fark ederek “Öyleyse siz kendisinin avukatisiniz, öyle degil mi?” diyorBetty. “Evet. Ve ayriyetten arkadasi.” “Doktor´a ne zaman gitmeniz gerekiyor, Kelly?””Bir hafta icerisinde” diyor Kelly.”O zaman su an tibbi bir bakima ihtiyaciniz yok, öyle degil mi?” “Hayir.” “Ilaclar?” “Sadece bir kac agri haplari.” Kagit isleriyle memnun. Iki yüz dollar tutarinda bir cek yaziyorum- bir depozito ve birinci günün ücretini. “Yetkili bir sirket degiliz.” Diye Betty acikliyor.”Burasi siddete maruz kalmis ve hayatlari tehlike´ de olan bayanlarin siginabilecegi bir yer. Bu merkezin sahibi kendisi siddet görmüs bir bayan ve bu etrafta yasan magdur bayanlardan bir tanesi. Hic kimse burada oldugumuzu bilmiyor. Ne yaptigimizi hic kimse bilmiyor. Ve bunun böyle kalmasini istiyoruz. Ikinizde bu güvenilirligi korumaya hazir misiniz?””Tabii ki.Ikimizde bas salliyoruz ve Betty bize imzalamamiz gereken bir formüler veriyor. “Bu yasadisi degil, degil mi?” soruyor Kelly. Bu süpheli kosullar nedeniyle bu düsünülmesi gereken bir soru. “Aslinda degil.Basimiza gelebilecek en kötü sey merkeziminizin kapatilmasidir. O zaman da baska bir yere tasiniriz. Biz dört seneden beri buradayiz ve simdiye kadar hic kimsenin bu duruma karsi hic bir itirazi yoktu. En fazla yedi gün kalabileceklerinin farkindalar, öyle degil mi?”Bunun farkindayiz. „Bundan sonra nereye gitmek istediginizi iyi düsünmelisiniz.“Icimden gelerek kendisini daireme götürmek isterdim, fakat bunun üzerine henüz konusmadik. „Burada ne kadar bayan bulunuyor?“ diye soruyorum.“Bugün bes Kelly ´nin banyo odasi olan kendine ait bir yeri olacak. Yemek ler lezzetli, günde üc ögün. Yemegi odalarinda tek baslarina yiyebiliyorlar veya baskalariyla birlikte. Biz de ne tibbi ne de hukuki bir danismanlik sunuluyor. Terapötik toplantilar düzenlemiyoruz.Verebilecegimiz tek sey sevgi ve güven. Siz burada tamamen güvendesiniz. Burada hic kimse sizi bulamayacak. Ve bina bir silahli bekci tarafindan gözetiliyor. „Bir bas sallamasiyla bana ima ederek „Beni ziyaret edebilir mi?“ diye soruyor Kelly. „Su an sadece bir ziyaretci´ ye izin veriyoruz ve her ziyaret önceden kararlastirilmasi gerekiyor. Önceden arayiniz ve takip edilmediginize dair bilgi edinerek emin olunuz. Bu geceyi burada geciremezsiniz, cok üzgünüm.““Bu sorun degil.“ diyorum. „Daha baska sorulariniz var mi?Eger yoksa, o zaman Kelly´ yi buralarda gezdirecegim.Bu aksam buraya yine gelebilirsiniz?“Bu ipucu net ve acik. Kelly ile vedalasiyorum ve kendisine daha sonra aksamüstü geri dönmeye söz veriyorum. Bir pizza getirmem icin rica da bulunuyor. Arabayla ayrilirkenkendisini yeraltinda birakmis gibi hissediyorum. Cleveland´ deki bir gazetenin muhabiri beni bir mahkeme salonundaki koridorun önünde yakaliyor ve benimle Great Benefit hakkinda konusmak istiyor. Ohio´ nun savcisinin sirket ile ilgili arastirma yapmak istedigini duydum mu diye soruyor. Hic bir sey söylemiyorum. Beni mahkeme salonuna kadar izliyor. Savunma masasinda Deck yalniz oturuyor. Diger tarafta savunmanin avukatlari birbirlerine fikralar anlatiyorlar. Kipler´ den hic bir iz yok. Her sey bekliyor. Butch ögle yemegine gitmek üzereyken Cliff Riker´a evraklari teslim etti. Riker saldirgan oldu.Butch yumruklarini kullanabilecegini söyledi ve Riker hizli bir sekilde kayboldu. Ön görüsmenin davetiyesindeismim yaziyor ve simdiden itibaren daha dikkatli olacagim. Saat iki´ ye dogru diger insanlar gelmeye basliyor. Booker geliyor ve yanimiza oturuyor. Cooper JacksonHurleyve Ggrunfelduzun bir ögle yemeginden sonra geri dönüyorlar. Bir cok ickileri bulunuyor. Muhabir en arka sira´ ya oturuyor. Hic kimse kendisiyle konusmak istemiyor. Jüri üyelerinin danismanligi ile ilgili bir cok kuramlar var. Böyle bir durumda davaci lehine hizli bir uzlasma saglanmasi gerekiyor. Eger uzun sürerse bu jüri üyelerinin takildiklari anlamina gelir. Nedenleri aciklanmamis bu spekülasyonlari dinliyorum ve yerimde sakin bir sekilde oturamiyorum. Bir bardak su icmek icin disariya cikiyorum, ondan sonra yunaga, ondan sonra cerez barina. Ortalikta dolasmak mahkeme salonunda oturmaktan cok daha iyi. Midem de büyük bir karisiklik söz konusu ve kalbim hizli atiyor. Booker beni her hangi birinden daha iyi taniyor,ve bana eslik ediyor. Kendisi de ayni sekilde heyecanli. Hedefli bir sekilde mermer kapli koridorlarda yürüyoruzve zamani öldürüyoruz. Ve bekliyoruz. Yorucu zamanlarda insanin etrafinda arkadaslari olmasi iyi oluyor. Geldigi icin kendisine tesekkür ediyorum. Bunu hic bir durumda kacirmak istemedigini söylüyor. Saat üc bucukta kaybettigimden eminim. Amaci yüzde´ yi belirlemek ve toplami hesaplamak olan ve sorunun aslini temel alan bir karar olmasi gerekiyordu, basit bir mevzu.Belki iyimserdim. Bu ülkede az sayida verilmis olan hükümler ile ilgili korkunc hikayeler aklima geliyor. Istatistikte bir rakam olmaktayim, Memphis´ teki bir avukat´in her mantikli karsilastirma teklifini neden kabul etmesi gerektigini gösteren bir örnek. Zaman sinir bozucu bir sekilde geciyor. Ondan sonra birilerinin cok uzaklarda ismimi nasil seslendirdigini duyuyorum. Toplanti salonunun kapisinin önünde oturan ve beni telasli bir sekilde yanina cagiran Deck.“Aman Allah´ im.“ Diyorum.“Heyecanlanmak yok.“ Diyor Booker, ondan sonra ikimizde mahkeme salonuna kosturuyoruz. Derin nefes aliyorum, bir dua söylüyorum ve iceri giriyorum. Drummond ve diger dört kisi sandalyelerinin üzerinde oturuyorlar. Dot benim masamda oturuyor. Bütün digerleri yerlerinde oturuyorlar. Ben giris kapisindan bariyerlerin yanindan müvekkilimin yanina oturdugumda, jüri üyeleri mahkeme salonuna geri dönüyorlar. Jüri üyelerinin yüzlerinde hic bir sey fark edilmyor. Herkes oturdugunda, sayin hakim „Jury bir hüküm karari verdi mi? diye soruyor. Genc siyahi, lize mezunu ve jüri konusani Ben Charnes „Evet, bunu yapti, sayin hakim.““Benim talimatlarima uygun bir sekilde kagida döküldü mü?““Evet, efendim.““Lütfen ayaga kalkiniz ve okuyunuz.“ Charmes yavasca ayaga kalkiyor. Benim ellerim kadar titremeyen derecedeki kendi titreyen elinde bir kagit bulunuyor. Nefes almakta zorlaniyorum. O kadar sersemlestim ki bayilmaktan korkuyorum. Bunun aksine Dot sasirilacak derecede rahat. Great Benefit´ e karsi olan mücadelesini kazandi. Mahkeme ve toplum karsisinda haksiz durumda olduklarini itiraf ettiler. Bu kendisi icin önemli olan tek seydi. Yüzümü asmamayakarar verdim ve ne karar verilirse verilsin guygularimi göstermemeye kararliyim.Bunu bana ögretilen tarzda yapiyorum. Bloknotum´ da biraz yaziyorum. Sol´a hizli bir bakis savunmanin bes avukat´ inin ayni strateji´ yi savunduklarini gösteriyor. Charnes öksürüyorve okuyor” “Biz jüri üyeleridava´ yi Kabul ediyoruzve iki yüz bin dollar tutarinda bir tazminat veriyoruz.”Ondan sonra bir mola veriliyor. Bütün gözler kagida bakiyor. Simdiye kadar hic bir sürpriz yok. Ondan sonra bird aha öksürüyor ve “Ve biz jüri üyeleri dava´ yi Kabul ediyoruzve elli milyon dollar tutarinda bir para cezasi veriyoruz.”Arkamda sesler duyuyorumve savunma masasinda genel anlamda bir donukluk fark ediyorum, fakat bunun disinda bir kac saniye hersey sessiz. Bomba düsüyor, patliyor, ve kisa bir aradan sonraherkes ölümcül derecede yaralilarin arayisinda..Hic bir sey bulunamadiktan sonra nefes almak yine mümkün. Bu miktari bloknotuma yaziyorum, fakat karalananlari okuyamiyorum. Alt dudagima bunu basarmak icin bir delik isirmama ragmen gülmeye cekiniyorum. Severek yapmak istedigim bir sürü isler var. Severek masanin üzerine ziplayip bir sevinc dansi yapmak isterdim. Icten gelerek jüri üyelerinin bankina kosup ve ayaklarini öpmek isterdim. Savunma´ nin masasina dogru ilerlemek isterdim ve kendilerine bir kac sinsisözler söylemek isterdim. Severek kürsü´ ye cikmak isterdimve Tyrone Kipler´ I kucaklamak isterdim. Fakat durusumu koruyorum ve sadece müvekkilime “Tebrik ederim” diye fisildiyorum. Kendisi hic bir sey söylemiyor. Hakim´ in masasina dogru bakiyorum ve sayin hakim mahkeme yardimcisinin kendisine vermis oldugu yazili hükmü inceliyor. Ben jüri üyelerine bakiyorum ve jüri üyelerinin de bir kaci bana bakiyor. Su an gülmemek imkansiz. Bas salliyorum ve hic bir sey söylemeden tesekkür ediyorum. Bloknotuma bir hac ciziyorum ve bunun altina Donny Ray Black ismini yaziyorum. Gözlerimi kapatiyorumve kendisinin en sevdigi sarkilardan bir tanesini beynimde canlandirmaya calisiyorum. Kapatmali sandalye´ nin üzerinde softball maci esnasindanasil oturdugunu görüyorum. Sadece orada bulundugu icin Popcorn yiyip ve nasil güldügünü. Bogazimda bir dügüm olusuyor ve gözlerim yasariyor. Ölmemesi gerekirdi. En sonunda “Hüküm dogru gibi görünüyor.” Diyor Kipler Her sey ayni düzende. Jüri üyelerine dönüyor, yurttaslik yükümlülükleri yerine getirdikleri icin kendilerine tesekkür ediyorve onlara mütevazi ceklerinin gelecek haftaposta yoluyla kendilerine gönderilecegini bildiriyor bu konu´ yu hic kmseyle konusmamalari icin rica da bulunuyorve simdi gidebileceklerini söylüyor. Mahkeme yardimcisinin gözetimi altindason bir defa mahkeme salonunu terk ediyorlar. Onlari bird aha hic bir zaman görmeyecegim. Su an her birine imkanim olsa bir milyon hediye etmek isterdim. Kipler de yüzünü asmamaya gayretli. “Bundan sonraki görüsme yaklasik bir hafta sonra gerceklesecek.Sekreterim sizi bu termini le bilgilendirecek.Baska bir sey daha var mi?”Bsaimi hayir diye salliyorum.Daha ne isteyebilirim?Ayaga kalkmadan Leo sessizce “Hic bir sey, sayin hakim. “Ekibi aniden kagitlaridosya cantasina ve kartonlara yerlestirmekle mesgul. Buradan ayrilmak icin sabirsizlaniyorlar. Tennessee´ nin tarihinde bu simdiye kadar verilmis en yüksek hükum ve bir ömür boyu bu yenilgiyi kabul etme zorunluluguyla zavallilar olarak anilacaklar. Bu kadar bitkin ve saskin olmasaydim, belki yanlarina gidip onlarla tokalasirdim.Bu en kibar versiyonu olurdu, fakat icimden bunu yapmak gelmiyor. Dot´ un yaninda oturmak ve Donny Ray´ in ismine bloknotumda bakmakcok daha kolay. Ben gercek anlamda zengin degilim. Temyiz süreci bir sene zaman alacak, belki de iki.Ve hokum o kadar genis capli ki,olumsuz bir saldiri beklenebilir. Böylece isim cok yogun olacak.Fakat su an calismaktan bayagi bikmis durumdayim.Ucagi binip, yalniz bir sahil kenari bulmak istiyorum. Kipler masa´ ya vuruyor ve dava resmi anlamda sona eriyor. Dot´ a bir bakis atiyorum ve göz yaslarini görüyorum. Kendisine kendisini nasil hissettigini soruyorum. Deck hizli bir sekilde tebriklerle yanima geliyor. Yüzü soluk, fakat siritiyorve kesici disleri parliyorBütün dikkatimi Dot´a veriyorum.Cok güclü ve nadir durmlarda aglayan bir bayan, fakat yavasca otokontrolünü kaybediyor. Koluna dokunuyorum ve bir mendil veriyorum.Booker boynumu cimcikliyor, beni gelecek hafta arayacakmis. Cooper Jackson, Hurley ve Grunfeld masama geliyorlar, yüzleri gülerek ve övgülerle. Bir ucaga yetismek zorundalar.Pazartesi günü telefonlasiyoruz. Muhabir geliyor, fakat ben geri ceviriyorum. Müvekkilim icin endiselendigim icin bu insanlari nerdeyse dikkate almiyorum.Simdi cöküyor ve daha da sesli hickirmaya basliyor.Hizli bir sekilde uzaklasan Drummond ve yandaslarini da göz ardi ediyorum. Aramizda hic bir sohbet gecmiyorSu an Trent &Brent´in duvarinda bir sinek olmak isterdim. Mahkeme yardimcisi, tutanak yazari esyalarini toplayip gidiyorlar. Benim Dot ve Deck´ in haricinde mahkeme salonunda hic kimse bulunmuyor. Kipler ile konusup elimden tuttugu icin tesekkür etmek istiyorum. Bunu daha sonra yapacagim.Su an yas tutan Dot´un elini tutuyorum. Deck yanimmiza oturuyor ve hic bir sey söylemiyor. Ben hic bir sey söylemiyorum.Gözlerim nemli, kalbim agriyorPara´ nin kendisi icin hic bir önemi yok. Oglunu geri istiyor. Birileri, tahminen jüri banklarin yanindaki dar koridorda bir salter´e basiyor ve isiklar sönüyor. Salon yari karanlik. Icimizden hic biri kimildamiyor. Aglamalar diniyor. Gözyaslarini bazen mendil, bazen parmaklariyla siliyor. Kisik bir sesle „Üzgünüm.“ Diyor. Buradan gitmek istiyor öyleyse gitmeye karar veriyoruz. Deck esyalarimizi ararken ve dosya cantasina koyarken koluna dokunuyorum. Isiklandirilmamis mahkeme salonunu terk ediyoruz ve mermer kapli koridor´a adimimizi atiyoruz. Saat nerdeyse bes, Cuma ögleni ve fazla is yok. Hic bir kamera, hic bir muhabir, ve su an ki avukat´ tan söz veya görüntü almak icin beni bekleyen hic bir sürü. Hic kimse bizi kayde´ ye almiyor. 50. Bölüm En son olmak istedigim yer ofis. Bir bar´ da kutlama yapmak icin cok yorgun ve sersemim ve su an bana eslik eden tek kimse, icki icmeyen Deck.Iki kuvvetli icki beni koma´ ya düsürmek icin yeterli olurdu, öyleyse hic tatmayi denemiyorum. Su an her hangi bir yerde bir galibiyet kutlamasi gerceklesmesi gerekirdi, fakat bir jüriyle ugrasilirken bu tür bir aktivite zor planlanir. Belki yarin.Sok´ un yarin sona ereceginden vehükmü ertelemeli bir tepki verileceginden eminim.O zamana kadar gercegi anlasmis olacagim. Yarin kutlayacagim. Mahkeme karsisinda Dck ile vedalasiyoruz , kendisine cok yorgun oldugumu söylüyorum vedaha sonra bulusacagimizi söz veriyorum. Ikimizde hala sok´ tayiz. Ve yalniz bir sekilde düsünmek icin zamana ihtiyacimiz var. Bayan Birdie´ nine vine gidiyorum, ve her bir oda´ ya bakarak günlük rutin islerimi hallediyorum. Sadece her bir diger günkü gibi bir gün. Hic bir olaganüstü durum. Terasina oturuyorum, kücük dairem´ e bakiyorum ve ilk defa para harcamaya basliyorum. Ilk güzel evimi Alana veya insa ettirene kadar ne kadar sürecek? Nasil yeni bir araba almam gerekir? Bu düsüncelere izin vermemeye calisiyorum, fakat bu imkansiz.Insan on alti bucuk milyon dollar ile ne yapar? Ben sadece inanamiyorum. Bir sürü seyin olumsuz gidebilecegini biliyorum. Hüküm kaldirilabilir ve bu dava baska bir mahkemenin karsisinda yeniden islenebilir. Hükum gecersiz olarak ilan edilebilir ve ben hic bir sey alamazdim, para cezasi bir temyiz mahkemesinden büyük bir ölcüde düsürülebilir veya tamamen kaldirilabilir. Bu korkunc olaylarin gerceklesebilecegini biliyorum, fakat su an para bana ait. Günes batarken hayal ediyorum. Hava acik, fakat cok soguk. Belki yarin yaptiklarimin boyutunu anlamaya baslayabilirim.Vücudumdan su an bir sürü zehir´ in akiyor düsüncesi icimi isitiyor. Nerdeyse bir sene boyunca Great Benefit adinda bu gizemli yaratiga karsi besledigim icim icime yiyen bir nefret ile yasadim. Orada calisan insanlara karsi icim kin ile dolmustu. Donny Ray´ yin hayatina mal olan bir dizi olaylari devreye gecirdiler. Umarim Donny Ray´yin mekani cenet olur (baris icinde olur). Bugün olanlari kendisine bir melek kesin söyleyecektir. Onlar rezil oldu ve yanlislari icin cezalandirildilar. Onlardan artik nefret etmiyorum. Kelly ince dilim pizza´ sini catal ile bölüyor ve kücük bir dilim yiyor. Dudaklari hala sis. Ve yanaklari ile cenesi hala hassas. Yataginda uzatilmis bacaklarla hala oturuyoruz, sirtimiz duvar´ a dönük, pizza karton´ u aramizda. Kirk bes santimlik bizden kücük bir oda´ da ve bizden fazla uzak olmayan bir komodun üzerinde duran Sony televizyonunda John Wayne´ in basrol oynadigi bir filmi izliyoruz. Ayni gri esortmani, hic bir corap veya ayakkabi, ve gecen sene kirmis oldugu sag ayak bilegi kemiginde kücük bir yara izi görüyorum.Saclarini yikadi ve bir at kuyrugu seklinde topladi. Parlayan bir kirmizi´ ya tirnaklarini boyadi. Sohbet etmeye calisiyor, fakat o kadar cok agrisi var ki komik olmayi basaramiyor. Cok fazla konusmuyoruz. Ben hayatimda dövülmedim ve ruhsal etkilerini düsünmek bana zor geliyor. Bedensel agrilar kolay anlasilabilir, fakat psikolojik sok degil. Acaba dövmeyi ne zaman birakmaya karar verdigini ve eserini seyretmeyi ne zaman biraktigini merak ediyorum. Bunu düsünmemeye calisiyorum. Bunun hakkinda konusmadik ve bu konu´ yu dile getirmeyi de düsünmüyorum. Evraklar kendisine iletildiginden beri Cliff´den hic bir ses yok. Bu merkez´ de baska bir bayan ile karsilasti, üc lise cagi genlerin annesi, ve o kadar ürkmüs ve travmali ki basit bir cümle´ yi bile sona erdiremez durumda. Su an yan oda´ da bulunuyor. Ev´de sessizlik hakim. Kelly odasini arka veranda da oturabilmek ve temiz hava alabilmek icin sadece bir kere terk etti. Okuma´ ya calisti , fakat sol gözü hala nerdeyse sismis ve sag gözüyle zaman zaman sadece bulanik görebiliyor. Doktor uzun süreli bir hasar olmadigini söylüyor. Kendisi bir kac kere agladi ve ve kendisine sürekli bunlarin son vuruslar oldugununun sözünü veriyorum. Bu pis adami kendi ellerimle de öldürmek zorunda kalsam bu bir daha hic bir zaman gerceklesmeyecek. Ve ben ciddiyim.Eger kendisi Kelly´ yi bir daha arayacak olursa beynini ucurabilecegimden eminim.Beni tutuklayin. Bana dava acin. Beni dava´ lik yapin.Jüri bankasinda bana on iki kisi verin. Sansim var. Kendisine hüküm ile ilgili hic bir sey anlatmiyorum. Burada bu karanlik, kücük oda´da yaninda otururken ve John Wayne´ i at´a binerken izledigim zaman Kipler´ in mahkeme salonu günler ve millerce uzaklikta gibi görünüyor. Ve burasi benim tam bulunmak istedigim bir yer. Pizza´ nin geri kalanini yiyorum ve birbirimize sokuluyoruz. Iki liseli asiklar ellerimizi tutuyoruz. Kelimenin tam anlamiyla kafadan dizlerine kadar yarali oldugu icin cok dikkatli olmam gerekiyor. Film sona eriyor ve saat on haberleri basliyor. Aniden Black davasina deginildigi ilgimi cekiyor. Cinayetler ve tecavüzlerden ve ilk reklam´ dan sonra sunucu söyle diyor: Memphis´ deki bir mahkeme salonunda bugün tarih yazildi. Sivil bir dava´ da jüri merkezi Ohio da olan Great Benefit Life Insurance Company´ yi elli milyonluk dollar tutarinda bir para cezasina carpti. Ayrintilarla Rodney Frate. “Gülmekten kendimi alamiyorum.Rodney Frate´ I canli bir sekilde ve soguktan titreyerek, su an saatlerden beri bos duran, Shelby County Courthouse karsisinda dikilirken görüyoruz.”Yaklasik bir saat once, mahkeme´de calisan Pauline MC Gregor ile konustum, ve kendisi bana bu ögleden sonra hakim Tyrone Kipler´in yönetiminde bulunan bir jürinin sekizinci bölümüiki yüz bin dolarlik tazminat ve elli milyon dolarlik bir para cezasinin verildigini dogruladi. Kamera önüne gecmeyi redd eden hakim Kipler ilede konustum. Bu durumda hakkin Great Benefit tarafindan artniyetli bir sekilde redd edildiginin söz konusu oldugunu söyledi. Bilgisine gore bu para cezasinin Tennessee´ de simdiye kadar verilmis olanlarin icinde en yüksegi oldugu disindadaha fazla bir sey söylemek istemedi. Bu sehir´ deki bir cok dava avukatlariyla konustum ve iclerinden hic kimse simdiye kadar bu kadar yüksek bir rakami duymadi. Sikayet edilenlerin avukat´ I Leo F. Drummond bir yorum´ da bulunmak istemedi. Davacilar´ in avukat´ I Rudy Baylor ulasamaz durumdaydi. Arnie´ye geri dönüs.” Arnie hizli bir sekilde Interstate 55 yolunda gerceklesen bir kamyon kazasindan konusmaya basliyor. “Sen mi kazandin?” diye soruyor. Sasirmis degil, sadece biraz emin degil. “Ben kazandim.””Elli milyon dolar mi?““Evet, fakat para henüz banka hesabima yatirilmadi.““Rudy!“Siradan günlük ismis gibi omuzlarimi silkiyorum. „Sansim vardi.“ Diyorum. „Fakat Üniversite´ yi sen yeni bitirmemis miydin?“ „Ne söyleyeyim“ O kadar zor degildi. Mükemmel bir jüri´ ye sahiptik ve gercekler kendiliginden gün yüzüne cikti.” “Evet, öylesine, sanki bu her gün gerceklesiyormus gibi.” “Bu cok güzel olurdu.”Televizyonun kumandasini aliyor ve sesini azaltiyor. Bunun üzerinde konusmaya devam etmek istiyor. “Senin mütevaziligin gercekci degil, sahte.” “Haklisin.Su an dünya´nin en iyi avukatiyim.” “Bu daha iyi” diyor ve gülmeye calisiyor. Yüzündeki yaralanmalara nerdeyse alistim. Bu ögleden sonra arabada baktigim gibikendisine artik bakmiyorum. Bir haft´nin gecmesini ve kendisinin bundan daha once gibi büyüleyici görünmesini sabirsizlikla bekliyorum. Kendisini öldürebilecegime yemin ediyorum. “Bunun ne kadarini alacaksin?” diye soruyor. “Hemen mevzu´ ya mi geliyorsun?” Nerdeyse cocuksu gibi duyulan bir ses ile “Ben sadece merakliyim.” Diyor. Zihinsel olarak bir ciftizve hikirdamak bunun bir parcasi.”Üc´ te biri, fakat oraya kadar yol daha uzun.”Bana dogru dönmek istiyor, fakat bu kendisine o denli agrilar yaratiyor ki, nerdeyse inliyor. Karnina yatmasi icin yardimci oluyorum. Göz yaslarina karsi direniyor, ve bedeni gergin. Ezikler yüzünden sirtinin üzerinde uyuyamiyor. Sacini oksuyorum ve kulagina konusma tesisati ses cikartana kadar bir seyler fisildiyorum. Betty Norvelle asagida bulunuyor. Sürem doldu. Yaralanmmis yanaginiöptügümdeve yarin geri gelmeyi söz verdigimdeKelly elimi sikiyor. Gitmemem icin bana yalvariyor. Ilk davami bu denli bir hükümle sonuclanmasinin avantajlari apacik ortada. Son bir kac saatte fark edebildigim tek dezavantaj bu saatten sonra her seyin olumsuz gelisebilecegi tahmini. Gelecekte müvekkil olabilecek her kimseayni sihirbazligi bekler. Fakat bununla ilgili kendimi daha sonra yoracagim. Cumartesi ögleninde ofisimde yalniz oturuyorumve telefon caldiginda bir muhabir´ I ve fotografci´ yi bekliyorum.”Konusan Cliff Riker.”bugulu bir ses cevap veriyor ve ben hemen kayit cihazinin dügmesine basiyorum. “Ne istiyorsunuz?” “Esim nerede?” “Kendisi bir morg´da olmadigi icin sanslisiniz.” „Size günün kac bucak oldugunu gösterecegim.““Konusmaya devam edin cocugum. Kayit devam ediyor.“Hizli bir sekilde ahize´ yi yerine koyuyor, ve telefona bakiyorum. Sirket´ in K-pazarinda satin almis oldugu ucuz bir model, fakat temiz. Butch´ I evinde ariyorum ve Sayin Riker ile olan kisa sohbetimiz hakkinda bilgilendiriyorum. Butch´ un kendisine evraklari götürdügündedünkü tartismadan sonrakendisiyle hesaplasmasi gereken bir konu var. Cliff kendisine cok kaba tabirli suclamalarda bulunduve annesine bile saygisizlik yapti. Yakinlarda bulunan otopark´ tabulunan Cliff´ in iki meslektaslariButch ´I kendisine saldirmasini engelledi. Dün aksam Butch banaherhangi tehditler söz konusu olma durumunda müdahale edecegini söyledi. Rocky isminde bir arkadasi var ve saat bazindadisariya atici olarak calisiyor ve ikisi birlikte etkileyici bir cift olduguu Butch bana temin etti. Cocugu korkutacagini, fakat yaralamayacagini bana söz vermesi gerekiyor. Butch bana Cliff´ I bir yerlerde yalniz bulmayi, telefon görüsmesine deginmeyi, kendilerine benim koruyucu olduklarini söylemeyi ve biricik bir tehditin bileagir etkileri oldugunusöylemeyi düsündügünü söyledi. Bunlari söylerken yaninda olmak isterdim. Korku icerisinde yasamamaya kararliyim. Bu Butch´in zevkli bir mesgule anlayisi. Memphis Press´ in muhabiri saat on bir de geliyor. Fotografcibütün filmi cektigindesohbet ediyoruz.Durum ve davayla ilgili her seyi bilmek istiyor ve ben kendisine duymak istedigini söylüyorum. Bu su an herkesin bildigi bir bilgi. Drummond ile ilgili güzel sözler, Kipler hakkinda harika seyler, jüri üyeleriyle ilgili etkileyici bilgiler veriyorum. Bunun Pazar baskisinda yanki getiren biro lay olacagini söylüyor. Ofis´ te mesgul oluyorum, mektuplari okuyorum ve son hafta´ da gelen bir kac telefon görüsmelerini dinliyorum. Calisma durumunda degilim ve ne kadar az müvekkil ve dava ´ ya sahip oldugumun farkindayim. Zamanin yarisini dava´yi bir daha gözümün önünde canlandirmakla geciriyorum, diger yarisini ise Kelly ile olan gelecekteki hayallerle.Daha fazla sansim olabilir mi? Max Leuberg´ i ariyorum ve her seyi en ince ayrintisina kadar anlatiyorum. Bir kar firtinasi O´Hare´ yi devre disi birakti, bu yüzden zamaninda Memphis´ e bir dava icin gelemedi. Bir saat boyunca sohbet ediyoruz. Cumartesi aksamki birlikteligimiz Cuma günüyle benzerlikleri var, tek fark degisik yiyecekler ve baska bir film.Cin yemegine bayiliyor ve ben büyük bir torba cin yemegi getiriyorum.Yatakta ayni pozisyonda oturuyoruz, bir komedi filmi izliyoruz ve zaman zaman gülüyoruz. Fakat bu durum kesinlikle sikici degil.Yavas yavas görmüs oldugu kabus´ dan kurtulmaya basliyor. Bedensel yaralanmalari iyilesmeye basliyor.Daha kolay gülebiliyor, hareketleri biraz daha hizli. Birbirimize daha sik dokunuyoruz, fakat cok sik degil. Ve yeterince degil. Esortmanini cikartmak istiyor. Esortmani her gün yikamalarina ragmen bikmis durumda. Yine güzel olmaya özeniyor ve elbiselerini giyinmek istiyor. Dairesine gitmekten ve esyalarini almaktan bahsediyoruz. Gelecek ile ilgili hala konusmuyoruz. 51. Bölüm Pazartesi sabahi. Su an zengin bir adam ve yeterince zamanim olduguna göre dokuz´ a kadar uyuyorum, rahat bir Khaki pantolonu ve kravatsiz spor ayakkabilari giyiniyorum ve on´ a dogru ofiste oluyorum. OrtagimBlack dosyasinikartonlara koymakla ve eski ofisimizi aylarca bos yere doldurmus olan masalari kapatmakla mesgul. Ikimizde siritiyoruz. Ve her türlü sey hakkinda gülüyoruz. Baski kayboldu. Dinlenmis durumdayiz ve su an sevinebiliriz. Asagi iniyor ve kahve getiriyor, ondan sonra calisma masamda oturuyor ve en güzel saatimizi bir daha hatirliyoruz. Ikinci bir örnege ihtiyacim olabilme durumu icin Deck dünkü Memphis Press´ den makale´ yi kesti. Kendisine tesekkür ediyorumve ihtiyacim olabilecegini söylyorum, ve bu arada dairemde bir sürü gazete bulunuyor. Ana baslik yerel bölümünün ana sayfasinda bulunuyordu. , galibeytimle ilgili uzun bir makalebüyük bir resmimi iceren ve calisma masamin yaninda duran bir makale. Dün bütün gün gözlerimi makaleden alamadim.Gazete üc yüz bin ev´ e dagitildi. Parayla bu kadar reklam satin alinamaz. Iceriye bir kac faks geldi. Eski iki üniversite arkadaslarindan tebrikler dahil. Hukuk fakultesinden Madeleine Skinner´den güzel bir tebrik. Ve Max Leuber´ den iki tebrik. Birincisi Chicago gazetesinin hüküm ile ilgili kisa bir makalenin fotokopisi.Ikincisidün Cleveland´ in gazetesinde cikan bir makale´ nin fotokopisi Ondan sonra Black davasi ayrintili bir sekilde anlatiliyorve bunda Great Benefit´ in büyüyen sorunlarina deginiliyor. En az yedi devlet, Ohio dahil, sirket´i arastiriyorlar. Ülkenin her yerinde Sözlesme sahipleri tarafindan davalar aciliyor ve bir sürü daha da bekleniliyor. Memphis´ in bu hükmünün bir sürü dava ´nin acilmasina sebep olacagi bekleniliyor. Ha, ha, ha.Bu neden oldugumuz yakinmalar icin seviniyoruz. Sayin Wilfred Keeley´ nin bilancosunu inceledigini ve icinde daha fazla para bulmaya calismasini düsündügümüzde gülüyoruz. Bu herhalde bir yerlerde bulunmasi lazim! Postacigüzel bir cicek buketiyle geliyor, Marvin Shankle sirketinin Booker Kane ve meslektaslarinin tebrikleri. Telefon´ un kesintisiz bir sekilde calmasinive avukat arayan müvekkillerin arayacagini bekliyordum. Simdiye kadar bu türden hic bir sey olmadi. Deckón ´dan once telefon´ un iki kere caldigi ve bunlardan birinin yanlis baglanildigini söylüyor. Endise duymuyorum. Saat on birde Kipler ariyor ve Drummond´ nun bu görüsmeyi dinlemesi durumunda temiz telefon´ a geciyor. Beni de ilgilendirebilecek ilginc bir anlatacagi var.Gecen Pazartesidava´ nin baslamasindan once, hepimiz makam odasinda otururken, Drummond´ ya 1,2 milyon tutarinda bir karsilastirma elde edebilecegimizi söylemistim.Drummond sinirli bir sekilde redd etti ve dava kendi gidisatina gore ilerledi. Görünüse bakilirsa Great Benefit calisanlarini bu teklif ile ilgili bilgilendirmedi ve onlar istedigim para miktarini bana ödemeyi düsündüklerini iddia ediyorlar. Sirket´ in o zaman böyle bir karsilastirmaya onay verip vermeyecegini bir Allah bilebilirdi, fakat gecmise bakildiginda 1,2 milyon 50,2 milyon´ dan daha kolay hazmedilebilir. Her seye ragmen sirket su an karsilastirmaya onay verdiklerinive bunun haricinde ve avukatlari Leo F. Drummond´ nun kendilerini teklifimle ilgili bilgilendirmeyi redd ettiginde veya ihmal ettiginde agir bir hata yaptigini iddia ediyor. Sirket avukat´ I Underhall bütün sabahi telefon´ un basinda gecirip Drummond ve Kipler ile konustu. Great Benefit sinirli, asagilanmis ve kirilmis ve su an anlasilan bir suclunun pesinde. Drummond ilk basta bunun oldugunu inkar etti, fakat Kipler bu yalan´ i kökünden cürüttü. Ve bu nokta benim devreye girdigim nokta. Benim olgulari hatirladigim gibi anlattigim yeminli bir aciklama vermemi istiyor olabilirler. Severek, diyorum. Hemen ise konuluyorum. Great Benefit Drummond ve Trent &Brent´i isten cikardi ve bunun daha da kötüsü olabilir. Underhall sirket´e yasadisi davranis tutumu nedeniyle dava acabileceginden bahsetti. Etkileri felaket olurdu. Her sirket´ in oldugu gibi Trent&Brent´ in de bir mali sorumluluk sigortasi var, fakat bu sigorta´ nin sinirlari var. Elli milyon dolar üzerinde bir sözlesme düsünülemez. Elli milyon dolarlik bir hata sirket´e ciddi maddi sorunlar yaratabilirdi. Bunu duydugumda gülmekten baska bir sey yapamiyorum. Ahize´ yi yerine koyduktan sonra, Deck´ e sohbetin icerigini anlatiyorum. Trent &Brent sirketin´ e bir sigorta sirketi tarafindan dava acilmis olmasi cok güzel bir düsünce. Bir sonraki telefon Cooper Jackson´ den geliyor. Bu sabah kendisi ve arkadaslari Charlotte´ daki anayasa mahkemesinde dava actilar. 1991 yilinda Great Benefit tarafindan dolandirilmis yirmi´ den fazla sözlesme sahibini temsil ediyorlar. Buna karsi bir itirazim olmamis olsaydi, firsat buldugunda severek yanima gelip dosyami gözden gecirmek isterdi. Memnuniyetle diyorum, her zaman icin. Deck ile birlikte Moe´s de bir ögle yemegi icin mahkemelerin yakinlarinda bulunan ve avukat ile hakimlerin de ziyaret ettigi eski bir restoran´a gidiyoruz.Bir kac bakislara maruz kaliyorum, tokalasmalar, eski bir okul arkadasindan sirtima bir vurus. Burada daha sik yemem uygun olur. Faaliyetimiz bu aksam Pazartesi günü icin kararlastirildi, cünkü yerler kuru ve hava isisi arti bes derece. Son üc mac kötü hava kosullari nedeniyle iptal edildi.Bunlar nasil cildirmislar ki kar´ da softball oynasinlar. Kelly sorumu cevaplandirmiyor. Ne tür bir cilgin ile muhatap oldugumuz apacik.. Kendileri icin bum ac cok önemli oldugu icin bu aksam oynayacaklarindan emin. Iki haftayi galibiyetsiz gecirdiler, yani ne bira partileri ne de övünebilecekleri kahramanlik olaylari . Bu maci kacirmayi Cliff göze alamazdi. Mac saat yedi de basliyor ve riske girmeden Softball oyun sahasindan geciyoruz. PFX Freights gercekten oynuyor. Gas veriyorum. Böyle bir seyi hayatimda yapmadim, ve su an bayagi heyecanliyim. Ikimizde heyecanliyiz. Cok fazla konusmuyoruz. Dire´ye yaklastikca, daha da hizli sürüyorum. Koltugumun altinda bir 38´´ lik bulunuyor ve bunu kullanmaya hazir bir sekilde muhafaza etmeye kararliyim. Eger kilitleri degistirmediyse on dakika icerisinde iceride ve disarida olabilecegimizi söylüyor Kelly. Elbiselerinin cogunu ve bir kac baska esyalarini almak istiyor. Komsular bizi gözetleyebilecekleri icin on dakika maksimum diyorum. Ve bu komsular Cliff´I aramaya kalkabilirler. Ondan sonra ne olacagini kim bilir. Yaralanmalari kendisine bes gün once söylendi ve en kötü durum atlatildi. Nerdeyse agrisiz gezinebiliyor. Esyalarini toplayacak ve hizli hareket edebilecek kadar güclü oldugunu iddia ediyor. Fakat bu isi birlikte yapmak zorundayiz. Oturma sitesi softball mac sahasindan on bes dakika uzaklikta. Arasinda yüzme havuzu ve iki tenis kortu bulunan bir sürü üc katli evlerden olusuyor. Levha altmis sekiz daire oldugunu söylüyor. Allah´ tan kendi kati birinci kat´ta bulunuyor. Ev kapisinin yakinlarina park edemem, bundan dolayi almak istedikleri esyalari almak üzere ilk önce dairesine gitmeye karar veriyorum, ondan sonra cimenin üzerinden gecip, her seyi arka koltuga koyduktan sonra kayboluyoruz. Arabayi durduruyorum ve derin nefes aliyorum. „Korkuyor musun?“ diye soruyor. „Evet. Koltugun altina elimi sokuyorum ve silahi cikartiyorum. „Sakinles, kendisi saha´ da. Hayatta hic bir sey icin kacirmaz.““Eger öyle diyorsan. O zaman baslayalim.“Hic kimseyi görmeden karanligin icerisindedairesine gidiyoruz. Anahtari oluyor, kapi acik, biz icerdeyiz. Mutfak´ta ve koridorda bir lamba acik, ve isik yeterli. Oturma odasinin iki sandalyesinde giysiler bulunuyor. Sehpalar ve yer bos bira kutulari ile ve Chips torbalari ile kapli. Kelly bir dakika durakliyor ve tiksinerek etrafina bakiniyor. „Cok özgünüm, diyor. „Acele et, Kelly.“ Diyorum. Oturma odasi ve mutfak arasinda bulunan ince dolabin üzerine silah´ i koyuyorum.Kücük bir lamba actigim yatak odasina gidiyoruz. Yatak günlerden beri yapilmamis. Daha fazla bira kutulari ve pizza kartonu. Bir payboy. Kücük, ucuz bir komodun cekmecelerini gösteriyor. „Burada benim esyalarim bulunuyor.“ Diyor. Fisildasiyoruz. Yastik yüzlerini cikartiyorum ve giysi, corap ve pijama ile doldurmaya basliyorum. Kelly dolaptan elbiseler cikartiyor. Oturma odasina bir yigin tasiyorum ve sandalye´ nin üzerine koyuyorum, ondan sonra yatak odasina geri dönüyorum. Kendisi bir sey söylemiyor, bana bir yigin daha veriyor ve ben de oturma odasina tasiyorum. Hizli ve suskun bir sekilde calisiyoruz. Kendimi bir hirsiz gibi hissediyorum. Her hareket cok fazla ses cikartiyor. Ardi ardina yiginlarla yartak odasindan oturma odasina kosarken kalbim atiyor. Sonunda “Bu yeterli.” Diyorum. Ici doldurulmus yastik yüzünü tasiyor ve ben kendisini bir cok askinin üzerinde bulunan giysilerle birlikte oturma odasina kadar izliyorum.”Kacalim.”diyorum, su an bayagi bir heyecanli olarak. Ondan sonra kapi´ da ufak bir gürültü duyuyoruz. Birileri iceriye girmeye calisiyor. Donuk kaliyoruz ve birbirimize bakiyoruz.Kapi´ya dogru yürürken, anidenkapi aciliyor ve duvar´a carpiyor. Cliff Riker iceri firliyor. “Kelly, ben geldim.”, Kelly´yi sandalye´ den düserken görünce.Yaklasik iki metre uzaklikta karsisinda duruyorum ve kendisi hizli hareket ediyor.Görebildigim tek sey sari PFX Freight Üstlügü, kirmizi gözleri ve en sevdigi silah. Alüminyum´dan softball deyneginikaldirip kafama firlatmak isterkendehsetten katilasiyorum. “Hain.” Diye bagiriyor.Katilasmama ragmen, egilmeyi basariyorum, deynegin üzerime firlatilmasindan sadece bir kac milisaniye once. Nasilcarptigini duyabiliyorum, siddetini hissedebiliyorum. Vurusu dolabin kenarinda duran kücük odundan figüre denk geliyor, bunu paramparca ediyorve bir yigin kirli bulasigi yere indiriyor.Kelly bagiriyor. Vurusu beynimi hedef almisti, ve tutturamayincabedeni öyle bir dönmeye devam etti ki bana sirtini dönecek sekile gelecek kadar.Cildirmis gibi üzerine sicriyorumve kendisini elbise ve askilarla dolu sandalye´ nin üzerine atiyorum. Kelly arkamda durup, yeniden bagiriyor. “Silah´I getir.” Diye bagiriyorum. Dengemi saglamadan once kendisi hizli, güclü ve yeniden ayakta.”Seni öldürecegim.” Diye bagiriyor, yeniden vuruyor ve kendimi cektigimde hedefi yine tutturamiyor.Ikinci vurus hava´ dan baska bir sey ´ye rastlamiyor.”Hain!” diye tisliyor. Ve deynegi hava´da ucusuyor. Hizli bir sekilde kendisine ücüncü bir sansi vermemeye karar veriyorum. Deynegi kaldirmadan once, yüzüne hedef ediyorum.Cenesine düsüyor ve uzun bir müddet sersemlesmis yattigi zaman´ da ayaklarinin arasina tepiyorum. Ayagim hedefi tutturuyor. Hayalarinin nasil patladigini duyuyorum ve hissediyorum ve bir agri sesi cikartiyor.Deynegi düsürüyor, ve ben kendisini tutuyorum ve deynegi elinden cekiyorum. Yukariya dogru firlatiyorum ve direk sol kulagin üst tarafina carpiyor ve bu ses´ te nerdeyse kötülesiyorum. Kemikler catirdiyor ve kiriliyor. Yere düsüyorkafasi bir saniye asagi dogru egiliyor, ondan sonra dönüyor ve bana bakiyor. Kafasini kaldirip ayaga kalkmaya calisiyor.Ikinci vurusum oda ´nin tavanindan basliyor ve kullanabildigim bütün gücümü icine barindiriyor.Deynegi kin ve nefret ile yere düsürüyorum, ve kafatasinin tam ortasina isabet ediyor. Bird aha vurmak istiyorum, fakat Kelly kolumu tutuyor. “Dur, Rudy!”Durakliyorum, ilk once Kelly´ ye , sonra Cliff´ e bakiyorum. Düz bir sekilde karninin üzerinde yatiyor, titriyor ve inliyor. Dehsetle nasil sustugunu izliyoruz. Arasira titriyor, ondan sonra bir seyler söylemeye calisiyor, fakat sadece hirildayarak zorla nefes aliyor. Kanayan basini hareket etmeye calisiyor. Zor nefes alarak, hala ürpermis, ve hala sinirli bir sekilde “Bu hain´ I öldürecegim, Kelly.” Diyorum. “Hayir.” “Elbette. Bizi öldürebilirdi.” “Bana deynegi ver, ondan sonra git.” O an da ne kadar sakin olduguna sasiriyorum.Ne yapmasi gerektigini biliyor. Elimden deynegi aliyor. “Bunun nasil gerceklestigini biliyorumBuradan ayril. Bir yerlere saklanBu aksam burada degildin.Ben seni daha sonra ararim.”Orada duru, yerde titreyen ve ölmekte olan adami izlemekten baska bir sey yapamiyorum.”Lütfen su an git Rudy ve benihafifce kapi´ ya itiyor. “Ben seni daha sonra ararim.” “Peki, peki.” Mutfaga gidiyorum vey ere düsen 38´ lik silah´ I kaldiriyorum ve oturma odasina geri dönüyorum. Birbirimize bakiyoruz, ondan sonra yere bakiyoruz.Disariya cikiyorum, kapi´ yi ardimdan yavasca kapatiyorumve merakli komsulara bakiyorum. Hic kimse görülmüyor ve daire´ den hic bir sey duymuyorum. Kendimi kötü hissediyorum.Vücudum aniden sirilsiklam iken karanliga karisiyorum.Ilk polis arabasi gelene kadar, on dakika geciyor. Bunun üzerine ikincisi geliyor. Ondan sonra bir ambulans. Dolu olan bir otopark´ta egilmis bir vaziyette Volvom´ da oturuyorum.ve her seyi gözetliyorum. Saglik memurlari daire´ ye kosuyor. Bir polis arabasi daha.Kirmizi ve mavi isik aksami aydinlatiyor. Ve bir insane toplulugunu cekiyor. Dakikalar geciyor ve Cliff´ ten hala bir iz yok. Bir saglik memuru ev kapisinda görünüyor ve ambulans´ dan bir seyler getirmek icin kendisine zaman birakiyor. Hic acelesi yok. Kelly yalniz, ürkek ve nasil olduguna dair yüz soruyu cevapliyor, ve ben sayin korkakdireksiyonumun arkasina saklaniyorum ve beni hic kimsenin görmemesini umuyorum.Kendisini neden yalniz biraktim?Yol´a konulup, kendisini kurtarsam mi? Kafam kaotik, bakislarim bulanik ve hizli yanip sönen kirmizi ve mavi isiklar gözümü aliyorlar. Ölmüs olamaz. Belki agir yarali. Fakat ölü degil. Yine kendisinin yanina, dairesine gidecegimi düsünüyorum.Sok etkisini yitiriyor ve su an icimi korku kapliyorCliff´I bir sedye ile cikartip, hastaneye götürüp, kendisini yeniden dikmelerini diliyorum. Aniden kendisini ayakta görmek istiyorum. Canlive hatta cildirmis bir Cliff ile basa cikabilirim. Hadi Cliff. Hadi cocugum.Ayaga kalk. Ve oradan cik. Ben bir adam öldürmedim ki. Kalabalik büyüyor ve polis insanlari geri cagiriyor. Bütün zaman hissimi kaybediyorum. Cenaze arabasi geliyor, ve bu kalabalikta heyecanli bir miriltiya neden oluyor. Cliff ambulansla götürülmeyecek. Cliff morg´ a götürülüyor. Kapi´ yi aciyorum ve oldugunca sessiz bir sekilde benim arabamin yaninda duran arabaya kusuyorum. Hic kimse beni duymuyor. Ondan sonra agzimi siliyorum ve topluluga karisiyorum. “Artik kendisini öldürdü.” Diyen birini duyuyorum.Polisler alelacele daire´ ye geliyorlarve yine cikiyorlar. On bes metre uzakliktayim, birr sürü yüzlerin icinde kaybolmus. Bina´nin etrafina polis sari bir bant cekiyor.Bir kac saniye icin pencerelerin ardinda kameralarin isiklari yaniyor. Biz bekliyoruz. Kendisini görmek zorundayim, fakatyapabilecegim hic bir sey yok. Kalabaligin icinde bir dedikodu daha dolaniyor, ve bu sefer dogru. Cliff öldü. Ve onlar Kelly´ nin öldürdügünü zannediyorlar. Söylenilenleri dikkatli bir sekilde dinliyorum, cünkübirisi bir yabancinin gürültülü seslerden sonradaire´yi terk ettiginde bu yabanciyi gördüyse, o zaman bunu bilmem gerekiyor. Yavasca hareket ediyorum ve dikkatli bir sekildedinliyorum.Hic bir sey ögrenemiyorum.Ondan sonra bir kac saniye icin kendimi geri cekiyorum ve bir kac calilarin icine yine kusuyorum. Ev kapisinda bir seyler kimildiyor. Bir saglik memuruarka arkaya cikiyorve arkasindan bir sedye tasiyor. Ölü ceset gümüs rengi bir plastik torbasinda yatiyor. Yayalar gecidinden dogru cenaze arabasina kadar götürüyorlar ve uzaklasiyorlar. Dakikalar sonrasi Kelly iki polisle birlikte geliyor. Kücük ve ürpermis görünüyor. Fakat en azindan kelepce takinmiyor. Üzerini degistirmek icin firsati vardive su an kot pantolonu ile parka giyiniyor. Bir polis arabasinin arka koltuguna ottuturuyorlar ve arabayla ayriliyorlar. Ben de hizli bir sekilde kendi arabama gidiyor ve polis karakoluna dogru yol aliyorum.Görevli polis memurunaavukat oldugumu, müvekkilimin biraz önce tutuklandigini ve sorgu´ dayaninda olmak istedigimi bildiriyorum.Bunu üstüne basa basa söylüyorumve kendisi bherhangi bir kimseyi ariyor. Bir baska memur beni almaya geliyor ve Kelly´ nin yalniz bir sorgu odasinda oturdugu ikinci kat´ a götürülüyorum. Smotherton ismindeki bir detektif kendisini tek yönlü bir pencereden inceliyor. Kartlarimdan birisini kendine veriyorum. Bana elini uzatmayi redd ediyor. “Sizler her zaman hizli bir sekilde olay yerine variyorsunuz, öyle degil mi?”diye hakir bir sekilde söylüyor.”Kendisi beni 911´I cevirdikten sonra aradi. Neyi tespit ettiniz?” Ikisinide gözetliyoruz. Uzun bir masanin sonunda oturuyor ve gözlerini bir mendille siliyor. Smotherton bana ne söyleyecegini üsünürken homurdaniyor.”Esinizi ölü bir sekilde yerde bulduk, kafa tasi kirigi bir Beyzbol deynegine benziyor.Kelly cok fazla bir sey demedi, sadece bosanmak istedigini daire´ ye esyalarini almak icin girdigini, Cliff´in kendisini group sonra kavga etmeye basladiklarini söyledi.Kendisi bayagi ickiliydi.Deynegi bir nevi eline gecirdi ve su an kendisi morg´ da. Siz hala bosanma davasiyla mi ilgilisiniz?”Evet. Size bir fotokopi´ yi gönderebilirim.Gecen hafta hakim Kelly´ den uzak durmasini emretti.Senelerden beri Kelly´yi sürekli dövüyordu.“Yaralanmalari gördük. Kendisine sadece bir kac soru sormak istiyorum., olur mu?“ „Tabii ki.“Ikimiz birlikte oda´ ya adimimizi atiyoruz. Kelly beni görünce sasiriyor, fakat rahat kalmayi basariyor. Saygili avukat- müvekkil tarzinda birbirimize sariliyoruz. Sivil giysilerle ve bir kayit cihaziyla bir baska detektif daha geliyor, Officer Hamlet. Itirazlarim yok. Cihazi calistirdiktan sonra, hemen davraniyorum. “Tutanak icin.Ismim Rudy Baylor, Kelly Riker´ in avukati. Bugün Pazartesi, 15 subat 1993.Memphis´ in karakolunda bulunuyoruz.Bugün burada bulunuyorum, cünkümüvekkilimbenibu aksam sekiz´ e ceyrek kalaaradi. Biraz önce 911´ I cevirdi ve esinin öldügünü zannettigini söyledi.”Smotherton´un sirasi gelmis gibi, bas salliyorum ve kendisi beni bogmak istiyormus gibi bana bakiyor.Polisler savunmacilardan nefret ediyorlar, fakat su an bu benim icin cok önemli bir rol oynamiyor.Smotherton Kelly ve Cliff ile ilgili bir sürü sorularla basliyor- dogum bilgileri,evlilik,is yeri, cocuklar gibi temel bilgiler ve saire . Bu sorulari zihinsel burada olmadigini gösteren bakislarla sabirla cevapliyor.Ezikler yüzünden kayboldu, fakat sol gözühala siyah ve mavi ve kasi plasterli.Kendisi tamamen ürkmüs.Siddet anlarini o kadar ayrintili bir bicimde anlatiyor ki, ücümüzde dehset altinda kaliyoruz. Smotherton Hamlet´I Cliff´in üc siddet uygulama sucundan tutuklama olaylariyla ilgili evraklarini getirmesi icin yolluyor. Evraklari olmayan olaylar hakkinda konusuyor, cünkü hic bir zaman yazili bir sekilde archivlenmedi.Softball dynegiyle bilek kemigini nasil kirdigini anlatiyor. Kemiklerini kirmak istemedigi zamanda, kendisini bir kac kez öylesine dövüyordu. Son saldiriyla ilgili konusuyor, ondan sonra Cliff´I terk etmek istedigini, saklanip ve bosanma davasini acmak istedigini söyledi. Kendisi güvenilir bir izlenim birakiyor, cünküanlattiklarin hepsi gercek.Basimi agritan tek sey gelecek yalanlar. “Bu aksam nedenndaireye gittiniz?” diye Smotherton soruyor. “Esyalarimi almak icin.Orada olmayacagindan emindim.” “Son günleri nerede gecirdiniz?” “Siddete maruz kalmis kadinlar icin kurulan bir merkez´ de.““Bu merkez nerede?“ „Bunu söylemek istemiyorum.“ „Burada Memphis´ de mi?“ „Evet.“ „Bu aksam dairenize nasil gittiniz?“ Bu soru da bir kere atmiyor, fakat kendisi bu konuyu düsündü.“Benim arabamla.“ Diyor Kelly. „Bu nasil bir araba?“ „Bir Volkswagen-Käfer.“ „Su an kendisi nerede.“ „Dairemin karsisindakiotoparkta.““Bu arabaya bakabilir miyiz?“ „Ben bakmadan önce, degil.“ diyorum.aniden bir avukat oldugumu ve bir komplocu olmadigimi hatirlayarak .Smotherton kafasini salliyor. Eger bakislar öldürebilseler.“Daireye nasil girdiniz?“ „Anahtarimla.“ „Icerdeyken ne yaptiniz?““Yatak odasina gidip ve esyalarimi toplamaya basladim.Iki veya üc yastik yüzünü doldurdum ve bir sürü esya´ yi oturma odasina tasidim.““Sayin Rikerev´e geldigindeorada ne kadar kaldiniz?“ „Belki on dakika.“ „Ondan sonra ne oldu?“ Bu soru´da araya giriyorum.“Bu soru´ yu ben kendisine kendisiyle konusmam icin ve bu hususu aydinlaga kavusturmak icin firsat verene kadar cevaplamayacak.Sorgu böylece tamamlanmistir.“Kolumu uzatiyorumve recorder´ nin kirmizi dur dügmesine basiyorum.Smothertonnotlarini okumak icin bir dakika zamann aliyor. Hamlet yazici cikisiyla geri dönüyor ve bu yaziyi birlikte okuyorlar. Kelly v eben birbirimizi göz ardi ediyoruz, fakat masa´nin altinda ayaklarimiz birbirine dokunuyor.Smootherton bir kagidabir seyler yaziyor ve bana veriyor.“Bu bir öldürme sucu olarak geciyor, fakat ev ortaminda savciligin siddete maruz kalma bölümüne gönderiliyor. Bu mevzu icin sorumlu olan bayanin ismi Morgan Wilson. Bundan sonra kendi davasi.“ „Fakat siz kendisinin burada kalmasina izin mi veriyorsunuz?““Elimde baska bir secenek yok.Kendisini sokaga atamam.““ „Dava´ nin karari ne?“ „“Ölüm.““Kendisini benim kontrolümde olmasi sartiyla serbest birakabilirsiniz.““Hayir, bunu yapamam“ diye sinirli cevap veriyor. „Siz ne tür bir avukatsiniz?““ O zaman kendisini depozito karsiliginda serbest birakiniz.“ „Ise yaramiyor diye bunalmis bir gülüsle Hamlet´ e diyor. „Ölümüz var. Depozito bir hakim tarafindan belirlenmesi lazimKendisini bu karari vermesi icin etkileyin, o zaman ancak Kelly serbestt birakilabilir. Ben sadece mütevazi bir detektivim.“ „Cezaevine´mi gitmek zorundayim.“ Diye Kelly soruyor. „ Baska bir secenegimiz yok, hanimefendi.“ Diyor Smotherton simdi daha nazik bir tonla. “Eger avukatiniz ödediginiz ücret icin degerse, o zaman sizi yarin bir zamanlarcikartir. Tabii ki, depozito´yu ödeyebildiginiz takdirde.Fakat istedigim icin ben sizin gitmenize öylece müsade veremem.” Masa´ ya uzaniyorum ve elini tutuyorum. “Bu dogru, Kelly.Seni olabildigince erken buradan cikartacagim.”Hizli bir sekilde basini salliyor ve direniyor, güclü olmaya calisiyor. “Tek bir hücre´ ye kendisini koyabilir misiniz? Diye Smotherton´a soruyorum. “Cezaevinden ben sorumlu degilim.Eger bir kahramansaniz, o zamanbekcilerle konusun.Onlar bir avukat ile isleri oldugu zaman her zaman sevinirler.”Beni provoke etmeyin. Bir kafatasini bugün zaten dövdümKin ile dolu birbirimize bakiyoruz. “Tesekkür ederim.” Diyorum. “Rica ederim.” Hamlet ve kendisi sandalyelerini geriye cekiyorlar ve kapi´ ya dogru ilerliyorlar. “Bes dakikaniz var. Kapi´ yi kilide vuruyorlar. “Sakin yerinden kimildama.” Diyorum nerdeyse sessiz bir sekilde. Bizi oradaki pencereden izliyorlar. Ve oda büyük ihtimal dinleme cihazlariyla dolu, fakat yine de söylediklerine dikkat et. “ Hic bir sey söylemiyor.Avukatlik rolünü oynamaya devam ediyorum.Donuk bir sekilde “Böyle bir olayin gerceklesmesinden dolayi cok özür diliyorum.” “Ölüm karari ne demek?””Bir cok anlami olabilir, fakat aslindaölüm niyeti olmadan bir cinayet.” “Kac sene ceza yiyebilirim.””I)lk önce mahkeme tarafindan bir ceza´ ya carptirilmis olman lazim, fakat bu olay olmayacak.””Bana bunu söz veriyor musun?” “Söz veriyorum. Korkuyor musun?”Düzenli bir sekilde gözlerini siliyor ve uzunca düsünüyor. “Kendisinin büyük bir ailesi var, ve onlar da ayni kendisi gibiler. Hepsi zorba.Onlar karsisinda müthis derecede korkuyorum. “ Bunun üzerine aklima bir cevap gelmiyor . Ben de onlardan korkuyorum. “Cliff´in cenazesine gitmeyi beni zorlayamazlar degil mi? „Hayir.“ „Iyi.“Bir kac dakika sonra Kelly´ yi almak üzere geliyorlar ve kendisine kelepce takiyorlar. Kendisini koridordan nasil gecirdiklerini izliyorum. Bir asansörde duruyorlar ve Kelly bir polisin yanindan kafasini cikartiyor beni görebilmek icin.Yavasca el salliyorum, ondan sonra kayboluyor. 52. Bölüm Bir insan bir cinayet isledigi zaman yirmi bes hata yapiyor. Bunlarin onundan kacinabilen kimse bir aydindir. Bunu en azindan bir film´ de duydum. Aslinda bir cinayet degildi, daha ziyade bir kendini koruma durumu (mesru müdafaa). Fakat hatalar katlanmaya basliyor. Ofisimde düzenli bir sekilde sari evraklarla kapli olan calisma masamin etrafinda dolaniyorum. Daire´nin, ölü´ nün, giysilerin, silah´ in, beyzbol deyneginin, bira kutularinin, yani hatirlayabilecegim herseyin taslagini yaptim. Benim arabaminpozisyonunu, kendi arabasinin pozisyonunu, ve otopark´taki pickup´ in cizdim. Sayfalar boyunca yazdim, her adim,olayin her ayrintisini yazili bir sekilde not ettim.On bes dakikadan daha az bir süre daire´ de oldugumu tahmin ediyorum, fakat kagit üstünde bütün bir roman gibi görünüyor.Kac bagirti ve cigliklar disarida duyulmus olabilir?Sanirim dörtten fazla degil.Kac komsu bagirtidan sonra daire´ yi terk eden bir yabanci´ yi gördü.Kim bilir.Sanirim bu birinci hataydi. Bu kadar hizli bir sekilde kaybolmamam gerekirdi. Komsular´ in birsey duyup duymadigini anlayabilmek icin on dakika beklemem gerekirdi.Bundan sonra karanliga karismam gerekirdi.Belki de polisi arayip, gercegi söylemem gerekirdi.Kelly ile birlikte daire´ de kalmak icin her türlü hakka sahiptik. Baska bir yerde olmasi gerektigi halde, bir yerlerde pusu´ da bekledigi apacikti.Kendimi müdafaa etmek, elinden silahini almak ve kendi silahiyla kendisini yaralamak en dogal hakkimdi. Zorbaligi ve gecmisi nedeniyle dünya´ daki hic bir jüri beni yargilamazdi. Bunun haricindetek sahit tartismasiz benim tarafimi tutardi. Öyleyse, neden kalmadim?Beni kelimenin tam anlamiyla kapi´ ya kadar zorladi ve bu en iyi cözüm gibi görünüyordu. On bes saniye icinde siddetli bir saldirgan tarafindan katil´ e dönüsen bir kimse nasil mantikli düsünebilir? Ikinci hata arabasiyla ilgili söylenilen yalan. Polis karakolundan ayrildiktan sonra, otopark´ tan gectim ve VW ile Allrad-Pickup´ ini buldum. Bu yalanla sadece eger hic kimse polis´ e arabasinin günlerden beri hareket etmedigini söylerse basarili olabiliriz. Fakat eger kendisi saklandigi ve arkadasinin bir kac saat icinde ortaya ciktigi ve polis´ le konustugu sürede Cliff ve arkadaslarindan bir tanesi arabayi kullanilamaz hale getirirseler, o zaman ne olacak? Hyal gücüm beni kontrol altina aliyorBana dört saat´ ten beri bas agrisi yaratan en kötü hata Kelly´ nin 911` i cevirdikten sonra sözde yapmis oldugu telefon görüsmesiyle ilgili yalan.Bu kadar hizli bir sekilde karakol´ a gitmemin mazereti buydu. Bu telefon görüsmesiyle ilgili bir kayit olmadigi icininanilmaz saf bir sekilde söylenilen bir yalandi.Polisler telefon görüsmelerini kontrol ettiklerinde kendimi ciddi sorunlar icerisinde buluyorum.Gece ne kadar ilerledikce, aklima o kadar cok hata geliyor. Allah´ tan bunlarin bir cogu korku ürünleri ve itinali bir analiz ve yeterince karalamadan sonra sari kagitlarin icinde kayboluyor. Deck´i uyandirmadan önce, kendisinin saat bes´ e kadar uyumasina izin veriyorum. Bir saat sonra elinde bir fincan kahve ile ofis´ e geliyor. Olanlar ile ilgili kendi versiyonumu anlatiyorum ve ilk tepkisi harika. Kuskusuz bir sekilde „Dünya´ da hic bir jüri kendilerini yargilamayacak.“ Diyor. „Bu dava bir mevzu.“ Diyorum.“Baska bir mevzu ise Kelly´ yi cezaevinden cikartmak.“ Bir plan hazirliyoruz. Evraklara , tutuklama raporlarina, mahkeme dosyalarina, tibbi evraklara ve ilk bosanma dilekcesinin fotokopisine ihtiyacim var. Bütün bu pislikleribir arada toplamak icin Deck sabirsizlaniyor. Daha fazla kahve ve bir gazete getirmek icin saat yedi´ de yola cikiyor. Bu mevzu yerel bölümünün ücüncü sayfasinda yaziyor, vefat edenin resmi olmadan üc kisa paragraf. Cof fazla bilgi edinilmesi zor, cünkü henüz dün aksam cok gec saatlerde gerceklesti. Ana baslik ESININ ÖLÜMÜNDEN DOLAYI KADIN TUTUKLANIYOR seklinde, fakat Memphis´ de bu türden ayda üc tane var. Eger bu tür bir haberi aramamis olsaydim, o zaman farkina varmazdim. Butch´ i ariyorum ve ölüler haberiyle uyandiriyorum. Kendisi geceleri seven bir insan, üc bosanmadan sonra bekar ve barlarin arasinda severek geziniyor. Özel arkadasi Cliff Riker´ in beklenmedik erken bir ölümden dolayi vefat ettigini anlatiyorum ve bu tam uyanmasina sebep oluyor. Sekiz´ i gece ofis´ e geliyor ve kendisinden daire´ nin cevresini aramasini ve birilerinin bir seyler duyup duymadigini veya gördügünü ve polis´ in de aynisini yapip yapmadigini tespit etmesi icin rica da bulunuyorum. Butch sözümü bitirmeme izin vermiyor. Kendisi bir detektif. Eger burada yapilmasi gerekeni bilen bir kimse var ise, o zaman bu kisi kendisidir. Booker´i sirketinde ariyorum ve bosanma konusuna iliskin müvekkilimindün aksam esini öldürdügünüanlatiyorum, fakat kendisi gercekten cok sirin bir insanve kendisinin cezaevinden cikmasini istiyorum. Yardimina ihtiyacim var. Marvin Shankle´ in agabesi bir ceza mahkemesinde hakim ve ben Kelly´yi ya depozito karsiliginda serbest birakmasini ya da gülünc düsük bir depozito belirlemesini istiyorum. Eglenceli bir sekilde „Elli milyon dolarlik bir hükümden bayagi bir bosanma davasina mi düstün?“soruyor. Gülümsüyorum. Eger bilmis olsaydi. Marvin Shankle sehir´ de degil, fakat Booker telefon etmeye söz veriyor. Sekiz bucuk´ ta ofisimden ayriliyorum ve sehir icine gidiyorum. Bütün gece boyuncahücre´ de Kelly´ yi düsünmemek icin ugrastim. Shelby County Justice Center´ e adimimi atiyorum ve direkt Lonnie Shankle´ in ofisine gidiyorum. Orada hakim Shankle´in agabesi gibi ofisinde olmadigini ve öglenleyin geri dönecegini ögreniyorum. Bir kac telefon görüsmelerinde bulunuyorum ve Kelly´ nin evraklarinin nerede oldugunu ögrenmeye calisiyorum.Dün aksam tutuklanmis olan birkac kisilerden biriydi ve dosya´ sinin hala karakol´ da oldugundan eminim.Dokuz bucuk´ ta Deck ile salonda bulusuyorum. Tutuklama evraklari kendisinde. Kelly´ nin dosya´ sini bulmak üzere kendisini polis karakoluna gönderiyorum. Shelby County savciligin ofisi ücüncü katta. Orada bes bölümde yetmis iddia makami görevlilerinden fazla insan calisiyor. Ev ortaminda siddet magdurlari bölümündesadece iki kisi calisiyor, Morgan Wilson ve bir bayan daha. Allah´ tan Morgan Wilson ofisinde. Tek zor sey kendisine ulasmak. Bayan karsilama görevlisiyle yarim saat flirt ediyorum, ve benim saskinligima da bu ise yariyor. Morgan Wilson kirk yaslarinda etkileyici bir bayan. El sikismasi kuvvetlidir ve gülüsü ”Islerim cok yogun. Bu yüzden konu´ ya gelin.“ diyor. Ofisinde dosyalar yigiliyor, fakat düzenli bir sekilde konulara göre ayrilmis. Bu karsimda duran isler´ e baktigimda yoruluyorum. Yerlerimize oturdugumuzda anliyor. Simdi tamamen farkli bir gülüs´ ten olan “Elli milyon dolarlik adam? “ diye soruyor. “O benim.” Omuzlarimi silkiyorum.Sözü olmaz. “Tebrik ederim.”Kendisi fark edilecek sekilde etkilenmis durumda.Ah, mesur olmanin bedeli. Sanirim her bir diger avukat´ in yaptigi isi yapiyor- elli milyon´ un üc te birini hesapliyor. Sene de en fazla kirk bin dolar kazaniyor, böylece sansim hakkinda konusmak istiyor. Kendisine dava ile ilgili kisa bir rapor sunuyorum ve bu dava´ dan haberdar oldugum zamanki hislerimi anlatiyorum. Kisa tutuyorum, ondan sonra kendisine neden burada bulundugumu söylüyorum. Dikkatli bir sekilde dinliyor ve bir sürü not aliyor. Eski ve su an sürmekte olan dava dilekceler ile ilgili ve Cliff´ in esine siddet uygulamasi nedeniyle ugramis oldugu üc tutuklamalarin tutanaklarinin fotokopilerini veriyorum. Daha bugün Kelly´ nin tibbi evaklarini alacagina dair kendisine söz veriyorum. En kötü yaralanma vakalarin bir kacini anlatiyorum. Etrafimda bütün bu dosyalar eslerinie, cocuklarina veya arkadaslarina kötü davranan erkekler ile ilgili., fakat Morgan´ in kimin tarafini tutuugu kolayca tahmin edilebilir. „Zavalli cocuk“ diyor ve bununla Cliff´den bahsetmiyor. „Kendisi ne kadar uzun?“ diye soruyor. „Yaklasik bir altmis bes. Dus´ un altinda elli bes kilo.““Kendisini nasil dövdü?“ Ses tonu nerdeyse saygili ve en az bir sitem icermiyor.“Ürkmüstü,Cliff ise ickiliydi. Beyzbol deynegini bir nevi eline gecirmeyi basardi. „“Kendisi icin cok iyi.“ Diyor ve uyruklarimin derisi diken diken oluyor. Morgan Wilson iddia makami görevlisi!”Kendisini cezaevinden cok isteyerek cikartmak istiyorum.” Diyorum. “Dosyanin elime gecmesini saglamam ve gözden gecirmem lazim. Depozitolardan sorumlu bey´ yi arayip ve düsük bir depozito´ ya karsi bir itirazimizin olmadigini söyleyecegim. Su an kendisi nerede yasiyor?” “Bir kadinlar evinde, yer altinda bulunan isimsiz evler´ den bir tanesi.””Onlari iyi biliyorum. Onlar gercekten yararli.” “Orada güven de, fakat su an zavalli cocuk cezaevinde oturuyor, son saldiridan hala yesil ve mavi.” Morgan kendisinin cevresinde bulunan dosyalara bakiyor. “Bu benim haytim.”Yarin sabah saat dokuz´ da bulusmaya karar veriyoruz.Bir ekmek ici yemek icin ve gelecekte atmamiz gereken adimlaritespit etmek icin Deck, Butch ve ben ofis´ te bir araya geliyoruz. Butch Rikersin cevresinde bulunan her daire´ nin kapisini tikladi ve bir seyin takirdadigini inandigini zanneden sadece bir bayan buldu. Kendisi Riker´lerin apartmaninin direkt üzerinde oturuyor ve beni ev´ den ciktigimi gördügünden süpheliyim. Duymus oldugu sey tahminen softball oyuncusunun ilk basarisiz vurusunda odun figürünün patlamis oldugu gercegi. Polis kendisiyle konusmadi. Butch üc saat yerlesim merkezinde (oturma sitesinde) gezindive hic bir polis faaliyetinin izine rastlamadi. Daire kapali ve kilitli ve bir sürü insani cekiyor gibi görünüyor. Orada dikilirken Cliff ile akraba oldugu gibi görünen iki meslektas oraya geldi. Grup polis´ in kurmus oldugu bariyerlerin arkasinda duruyor, daire´ nin kapisina bakiyordu ve intikam sözü veriyordu.Bu grubun iyi bir grup olmadigini Butch bana temin ediyordu. Bunun haricindebize bir iyilik yapmak isteyen ve alisilmis yüzde on faizin yerine sadece bes hesaplamak isteyen bir kimse.Bu bizim biraz para biriktirmemize neden oluyor. Deck sabah´ in büyük kismini polis karakolunda gecirdi ve tutuklama tutanagini eline gecirdi ve Kelly´ nin evraklarini tespit etti. Kendisi Smotherton ile iyi geciniyor, özellikle de Deck´ in avukatlari sevmedigini iddia etmesi nedeniyle. Su an kendisi bir arastirmaci ve bir yardimci avukat´ tan baska her bir sey. Ilginc bir sekilde Smotherton bu sabah´ tan beri Kelly´ ye karsi ölüm tehditleri aldiklarini kendisine söyledi. Cezaevine gitme´ ye ve kendisini ziyaret etmeye karar veriyorum. Depozitosunu belirleyecek olan bir hakim´ I bulacak Deck. Butch ise uygun depozito´yu ayarlayan arkadasiyla ilgilenecek. Ofis´ ten ayrilmak istedigimiz zamanda, telefon caliyor. Deck ahize´ yi aliyor, ondan sonra bana veriyor. Arayan Peter Corsa, Jackie Lemancyzigin Cleveland´ deki avukati. En son Jackie Lemancyzigin ifadesinden sonra Peter Corsa ile konustum, kendisine fazlasiyla tesekkür ettigim birsohbet. O zamanlarda kendisinin bir kac gün icerisinde dava´ yi acacagini söylemisti. Corsa kazanmis oldugum dava icin beni tebrik ediyor ve bu konunun Cleveland´in pazar gazetesinde büyük ana basliklarina neden oldugunu söylüyor. Ondan sonra bana Great Benefit´ te tuhaf olaylarin gerceklestigini anlatiyor. Ohio´ nun savciligi ve sigorta denetimi isbirligi icerisinde FBI sirket´ i aramis ve evraklara el koyma´ ya baslamis. Muhasebe´ deki bilgisayar analitikcileri disinda bütün calisanlar evlerine gönderildi ve sonraki iki gün icin isyerlerine gelmemeleri istendi. Yeni yayinlanmis bir gazete makalesine göre ana sirket Pinn Conn ödeme yükümlülüklerini yerine getirmedi ve sayisiz isci cikartti. Bununla ilgili cok fazla bir sey söyleyemeyecegim. On sekiz saat önce bir adam öldürdümve bununla ilgisi olmayan konulara odaklanmak bana zor geliyor. Sohbet ediyoruz. Kendisine tesekkür ediyorum. Beni güncel olaylarla ilgili bilgilendirecegine söz veriyor. Kelly´ yi bu cezaevinin labirintinde bir yerlerde bulmam ve ziyaretci odasina kendisinin götürülmesini saglamam bir bucuk saatimi aliyor. Cam ´ in karsisinda oturarak telefonlar ile sohbet ediyoruz. Bana yorgun göründügümü söylüyor. Kendisine mükemmel göründügünü söylüyorum. Tek bir hücresi var, fakat burasi yine de sesli ve uyuyamiyor.Mümkün oldugunca hizli bir sekilde buradan cikmak istiyor. Kendisine yapabilecegim herseyi yaptigimi söylüyorum.Morgan Wilson ile gerceklestirdigim sohbet´ ten bahsediyorumve bir depozito´ nun nasil isledigini anlatiyorum.Ölüm tehditleri ile ilgili kendisine hic bir sey anlatmiyorum. Konusmamiz gereken o kadar cok konu var ki, fakat burada degil. Birbirimizle vedalastiktan sonra ve ben ziyaretci odasini terk ettigimde uniform icinde bir bekci beni ismimle cagiriyor. Bana Kelly Riker´ in avukati olup olmadigimi soruyor, ondan sonra bana bir yazici cikisi veriyor. “Bu bizim telefon dizinimiz. Son iki saatte telefon bu bayanin yüzünden dört kere caldi““Ne tür telefon görüsmeleri?“ „Ölüm tehditleri. Her hangi cildirmislar tarafindan. Hakim Lonnie Shankle saat üc bucuk´ ta ofisine geliyor. Deck ile birlikte kendisini bekliyoruz. Yüzlerce isi var, fakat Booker kendisini arayarak ve haki´ in sekreteriyle flirt etti, böylece isler yolunda gidiyor. Hakim´ e bir yigin evrak veriyorum, dava ile ilgili bes dakikalik rapor sunuyorum ve düsük bir depozito icin rica ediyorum, cünküavukat olarak bu depozito´ yu istemek durumundayim.Shankle depozito´ yu on bin dolar olarak tespit ediyor. Kendisine tesekkür ediyoruz ve gidiyoruz. Yarim saat sonra hepimiz cezaevindeyiz. Butch´ in sirtinda bir silah tasidigini biliyorum ve depozito ayarlayicisi Rick´ in ayni sekilde silahli oldugunu tahmin ediyorum. Her seye hazirlikliyiz. Depozito icin Rick´ e bes yüz dolar tutarinda bir cek yaziyorumve imzalanmasi gereken bütün evraklari imzaliyorum. Eger onlar alehine acilmis olan dava geri cekilmezseveya her hangi mahkeme terminlerine gelmezse, o zaman Rickya geri kalan dokuz bin bes yüz dolar´ dan vazgececek kendisini bulup ve hapishane´ ye geri gönderecek. Dava´ nin geri cekilmesi icin kendisini ikna ettim. Kendisini loszueisen yapmak icin uzun zamanimizi aldi,fakat en sonundakendisini gülümseyerekkelepcesiz yanimiza gelirken görüyoruz. Kendisine hizli bir sekilde arabama kadar eslik ediyoruz. Butch ve Deck´ den bizi bir kac blok ileri güvenlik acisindan izlemeleri icin rica da bulundum. Kelly´ ye ölüm tehditleri ile ilgili haber veriyorum.Akraba ve meslektaslari olduklarini tahmin ediyoruz. Kadinlar evi yolunda sehir merkezini gectikten sonra, biraz sohbet ediyoruz. Dün aksam ile ilgili konusmak istemiyorum ve ve kendisi de henüz buna hazir degil. Sali ögleni saat bes de Great Benefit Cleveland´ de anayasa mahkemesinde iflas ettiklerinin bildirgesinde bulunuyor. Ben Kelly´ yi saklarken Peter Corsaofis´ i ariyor ve Deck telefon´a cikiyor. Bir kac dakika sonra geldigimde, Deck bir cenaze beyazliginda.Ayaklarimiz calisma masasinin üzerinde uzun bir süre hic bir sey söylemeden oturuyoruz. Tamamen sessizlik. Hic bir ses. Hic bir telefon. Asagidan hic bir trafik sesleri. Deck´ in ücretten ne kadar alacagi konusunu ertelemistik, böylece ne kadar kaybettigini bilmiyor. Fakat ikimiz de kagit milyonerlerinden nerdeyse iflas etmis duruma kadar kendimizi gelistirdik. Dün´ ün üstünlük rüyalari bize su an komik geliyor. Daha bir nebze umut var. Gecen hafta Great Benefit´ in bilancosu sirketin elli milyon dolar´ dan vazgecebilecgini jüri´ yi ikna etmek icin iyi (saglam) görünüyordu. M. Wilfred Keeley mirasini yüz milyon degerinde tahmin ediyordu. Kesin icinde bir parca gercek vardi. Max Leuberg´ in uyarilarini hatirliyorum. Bir sigorta sirketinin rakamlarina güvenmeyin, onlar kendi muhasebe kurallarini kendileri yapiyorlar. Fakat bizim icin bir yerlerde kesin bir milyon bulunmasi gerekiyor. Aslinda buna ne ben ne de Deck inaniyor. Corsa bana telefon numarasini verdi ve nihayetinde kendisini aramak icin cesaretimi topluyorum. Kötü haber icin özür diliyor, ve ve Cleveland´ in hukuk ile finans cevresinde ayaklanmalarin gerceklestigini söylüyor. Daha fazla bilgi edinmek icin henüz cok erken, fakat Pinn Conn döviz spekülasyon ´ u yaptiginda agir kayiplar yaptigi ortada. Bunun üzerine subelerin büyük para reservlerine dokunmaya baslayacaklarmis, bu rezervlerin icinde Great Benefit´ in rezervleri de dahil.Durum daha da kötülesiyordu ve para PinnConn´ dan cekilipAvrupa´ ya transfer edildi. PinnConn´ un hisselerinin büyük kismi Singapur´ da faaliyet gösteren bir grup amerikan finansadamlarina ait. Bütün Dünya bana karsi bir komplo kurmus gibi duyuluyor. Bu mevzu hizli bir sekilde ortaya cikarilmasi aylar sürebilen bir Coup´ e dönüsüyorOradaki savci bu ögleden sonra televizyon´ daydi ve bu ceza´ nin takip edilmesini bildirdi. Bu bize büyük bir fayda saglamayacak. Corsa yarin sabah yine arayacak. Deck´i sohbet ile ilgili bilgilendiriyorum ve ikimizde bunun cok fazla ise yaramayacagini biliyoruz. Para kendilerinin yakalanmalarini önleyecek kadar uyanik olan sahtekerler tarafindan kenara konuldu.Haklari olan, fakat her zaman bu haklara kavusamayan binlerce sigorta sözlesmesi sahiplerde bir cok kez dolandirildi. Deck v eben de dolandirildik. Dot ve Buddy de ayni sekilde. En fazla Donny Ray dolandirildi. Hukuki hizmetler ´in kayda deger faturasini gösterdiginde Drummond da dolandirildi.Bundan Deck´e bahsediyorum, fakat gülmek bize zor geliyor. Great Benefit´ in calisanlari da dolandirildi.Jackie Lemancyzk gibi insanlar bunu düzeltmek zorunda.Sanssizlik cogunlugu sever, fakat diger insanlara nazaran kendim daha fazla kaybetmisim gibi hissediyorum kendimi. Diger insanlarin da aci cekecekleri gercegi sadece kücük bir teselli. Yine Donny Ray´ yi düsünüyorum. Agacin altinda oturuken ve cesur bir sekilde söylemek istedikleri icin güc toplamaya calistigini görüyorum. Great Benefit´ in hirsizligi icin en yüksek bedeli ödedi. Son yarim sene´ nin büyük kismini bu dava üzerinde calismakla gecirdim, ve su an bu zaman bos´ a harcanmis durumda.Basladigimizdan beri sirket ayda ortalama yaklasik bin dolar kar elde etti. , fakat biz Black davasina iliskinbüyük paralar umuduyla motive edildik. Önümüzdeki iki ay´ yi gecirebilmek icindosyalarimizda yeterince maddi kaynak sakli degildive her hangi insanlara yüklenmeyi düsünmüyorum. Deck iyi bir trafik kazasina sahip, fakat bu ancak alti ay sürecegi tahmin edilen müvekkilin tibbi tedavisinin sona ermesiyle yargi karsisina cikacak. Ve bu en iyi ihtimalde yirmi bin dolarlik bir karsilastirma.Telefon caliyor. Deck ahize´ yi aliyorondan sonra hizli bir sekilde telefonu kapatiyor. Resmi bir sekilde ”Herhangi bir tip, onu öldürecek.” Diyor. “Bu günün en kötü telefon görüsmesi degil.””Su an vurulmak benim icin cok bir sey ifade etmezdi.” Diyor kendisi. Kelly´ ye bakmak moralimi düzeltiyor. Odasinda yine cin yemegi yiyoruz, kilitlenmis kapilar ardinda ve sandalyenin üzerinde bulunan paltonun altindaki silahim ile. Bizi o kadar cok sikan ve dikkat isteyen hislerimiz var ki sohbet etmeyi zorlastiriyor.Kendisine Great Benefit´ ten bahsediyorum ve ben öyle cesaretsiz oldugum icn kendisi sadece biraz üzgün. Paranin kendisi icn hic bir önemi yok.Bazen gülüyoruz, bazen de nerdeyse agliyoruz.Polis´ in ne yapabilecegi veya ne ögrenebilecegi konusunda endise ediyor. Riker- Clan´den korkunc derecede korkuyor. Bu insanlar bes yasindayken av´a ciktilar. Silahlar onun günlük hayatinin bir parcasi. Kendisine cezaevine gitmeyecegini temin etmeme ragmen yine de cezaevine geri dönmekten korkuyor.Eger polis ve savcilik gercek anlamda kendisine dava acacak olurlarsa, o zaman ortaya cikip gercegi söyleyecegim. Dünkü aksamdan bahsetmeye basliyorum ve buna dayanamiyor. Aglamaya basliyor ve biz uzun bir zaman susuyoruz. Kapi´ yi yavasca aciyorum ve yavasca karanlik koridordan dogru büyük evin icine giriyorum, odasinda televizyon´ un karsisinda yalniz oturan Betty Norvell´ I bulana kadar. Dün aksam olanlarin sadece kücük bir kismini biliyor. Kelly´ nin su an yalniz kalabilmesi icin cok zayif oldugunu acikliyorum.Yaninda durmam gerekiyor ve gerekirseyerde yatmaya da hazirim. Erkeklerin gece´ ye kadar bu ev´de durmasi bu ev´deyasak, fakat bu durumda bir istisnai yapiyor. Birlikte battaniyesi olan ince yataklarda yatiyoruz ve birbirimize sikica sariliyoruz.Gecen gece hic uyumadim ve bu ögleden sonra kisa bir uyku´ ya yattimve kendimi son bütün hafta´ da toplam´ da on saat uyumamis gibi hissediyorum. Kendisini tam kucaklayamiyorum, cünkü kendisini yaralamaktan korkuyorum. Uyuyorum. 53. Bölüm Great Benefit´ in düsüsü Cleveland´ de bir sensasyon olabilir. Fakat Memphis´ de bu nerdeyse kayde´ ye alinmiyor. Bu konu ile ilgili Carsamba ´ nin gazetesinde bir kelime yazmiyor. Cliff Riker ile ilgili kisa bir rapor iceriyor. Otopsi sert bir cisimle basina aldigi bir cok darbe nedeniyle öldügünü söylüyor.Dul esitutuklandive yeniden serbest birakildi.Ailesi adalet istiyor. Kendisinin ve Kelly´ nin kacmis oldugu yer´de cenaze töreni gerceklesecek. Deck ile birlikte gazete´ yi okudugumuzda Peter Corsas´in ofisinden bir faks geliyor. Cleveland´ deki gazetenin ana sayfasinda yer alan PinnConn skandalinin en yeni gelismelerini iceren uzun bir makalenin fotokopisi.En az iki jüri mahkemesi bu mevzu ile ilgilenecekler.Bu sirket´e ve subelerine , ve özellikle de iflas dilekcesinden dolayi ayri bir makale´ ye layik görülen Great Benefit´ e karsi bir kamyon dolusu davalar acilacak.Avukatlar her yerde aktif olacaklar. M. Wilfred Keeley dün ögleden sonra Heathrow´a giden bir ucaga binmek isterken Kennedy havalimaninda tutuklandi.Esi yanindaydi ve sadece kisa bir tatil yapmak istediklerini iddia ettiler. Beklenildikleri Avrupa´daki bir otel´in ismini ise verecek durumda deydiler. Sirketler son iki ayda en son centlerine kadar soyulduk gibi duruyorlar. Para ilk basta yanlis yatirimlarin maddi anlamda dengelenmesi icin kullanildi, ondan sonra para´ yi kendilerinde tuttular ve bütün Dünya´ daki vergi vahalarina transfer ettiler. Her ne olursa olsun su an kaybolmus durumda. Günün ilk telefonu Leo F. Drummond´ dan geldi. Hic bir bilgim yokmus gibi bana Great Benefit´ ten anlatiyor. Kisa sohbet ediyoruz ve kimin daha üzgün oldugunu söylemek cok zor. Icimizden hic biri bu sürdürmüs oldugumuz “savas” icin ücret almayacak. Karsilastirma konusuna iliskin eski müvekkilim ile olan tartismasindan bahsetmiyor, fakat bu zaten kendiliginden hal oldu. Eski müvekkili yasadisi olan yanlis davranisi yüzünden dava acacak durumda degil.Black davasinda yargilanmaktan kurtuldu, böylece kötü hukuki hizmet´ ten dolayi Drummond tarafindan zarar gördügünü iddia edemez. Trent&Brent yine pacayi kurtardi. Ikinci telefon Roger Rice´ dan geliyor, Bayan Birdie´ nin yeni avukat´ i. Beni dava´ dan dolayi tebrik ediyor. Bir bilse!Resmimi Pazar gazetesinde gördügünden beri beni düsündügünü söylüyor. Bayan Birdie vasiyetnamesini bir daha degistirmeye calisiyor, ve Florida´ da da kendisinden bikmis durumdalar. Bayan Birdie´ nin kendisinin yazmis oldugu bir evrak´ ta imzasini almayi Delbert ve Randolp en sonunda basardilar. . Bu evrakla Atlanta´ daki avukat´lara gittilerve annelerinin mirasinin tamamen aciklanmasini istediler.Kardesler Atlanta´ da iki gün kaldilar. Avukat´ lardan biri Roger Rice´ i aradi ve gercek gün yüzüne cikti. Delbert ve Randolph avukat´a annelerinin yirmi milyon dolari olup olmadigini sordular. Bunun üzerine avukat sadecegüldü, ve bu da iki kardesi sinirlendirdi. En sonunda Bayan Birdie´ nin kendilerinin en iyisi olduklarini düsündüler ve Florida´ ya geri döndüler. Pazartesi aksami Bayan Birdie Roger Rice´ I evinde aradi ve Memphis´ e geri dönmek istedigini bildirdi. Bana ulasmak icin ugrastigini söyledi, fakat ben o zaman cok mesgul musum. Sayin Rice dava´ dan ve elli milyon dolar hükmünden anlatti, bu da kendisini sevindirmis gibiydi. „Ne kadar güzel.“ „Bir bahcivan yardimcisi icn fena degil.“ Su an zengin oldugum gercegi kendisini bayagi etkilemis gibi görünüyor. Her ne olursa olsun Rice beni her gün geri dönebilecegine dair uyaracakti. Kendisine tesekkür ediyorum.Morgan Wilson Riker dosyasiyla iyice ilgilendi ve dava´ yi geri cekmeyi düsünüyor.Fakat is vereni Al Vancehenüz karar vermedi. Ofisine kadar kendisini izliyorum. Uzun seneler önce Vance savci olarak secildi ve sürekli secilmekten yorulmuyor (zorluk cekmiyor).Elli yaslarinda ve eskiden gercek anlamda siyasi bir kariyer amacliyordu. Fakat bunun icin hic bir zaman imkan olmadi ve su an makiminda kalmayi kabul etti. Savcilarda cok nadir olan bir özellige sahip—kameralardan nefret ediyor olmasi.Beni kazanmis oldugum dava icin tebrik ediyor. Kendisine tesekkür ediyorum, fakat bunun hakkinda kendime saklamak istedigim nedenlerden dolayi konusmak istemiyorum. Great Benefit ile ilgili yeni haberlerin yirmisaatten daha az bir süredeyayilacagini tahmin ediyorum ve bana karsi gösterilen hayranlikbir cirpida kaybolacak.”Bu insanlar cildirmis.” Diyorve dosyayicalisma masasina atiyor.”Bir cok kez burayi aradilar, sadece bu sabah iki kere.Sekreterim Rikers´ in babasiyla ve kardesiyle konustu.””Ne istiyorsunuz?” diye soruyorum.”Müvekkilinizin ölümünü. Dava´ yi unutun, kendisini bugün elektrikli sandalye´ ye otutturun. Cezaevinden cikti mi?” “Evet.” “Bir yerlerde saklaniyor mu?” “Evet.””Iyi. Sizin hayatinizi tehlikeye atacak kadar ahmaksiniz. Böyle bir seyi yapmanin yasalara aykiri oldugunu bile bilmiyorsunuz. Gercekten tiksindirici bir millet.“ Ücümüzde Riker´lerin bayagi dumm ve tehlikeli oldugu konusunda hemfikiriz. „Morgan dava acmak istemiyorMorgan kafa salliyor.“Bu cok basit,Sayin Vance. Diyorum. “Bu dava´ yi idam makami jürisinin karsisina götürebilirsiniz, ve sansiniz olursa dava acabilirsiniz. Fakat dava gerceklesirse, siz kaybedeceksiniz.Bu lahanetaluminyüm deynegini jüri üyeleri karsisinda oynatacagim.Ev ortamindasiddet magdurlugu alaninda bir sürü uzmani sahitlik kürsüsüne getirecegim. Onlari bir sembol haline getirip, ve eger onlari yargilamaya calistiginizdasiz ve arkadaslariniz cok yasli görüneceksiniz. On iki jüri üyelerinin biri bile size oy vermeyecek.” Devam ediyorum.”Yandasllarinin ne yaptigi beni ilgilendirmiyor. Fakat dava acmaniz icin onlardan gelen baski´ ya direnmezseniz, o zaman pisman olacaksiniz. Jüri üyeleri sizi serbestt birakirsa, o zaman onlardan daha da nefret edeceksiniz.”Kendisi hakli, Al.” diyor Morgan “Kendisinin yargilanmasi imkansiz.”Buraya geldiginde Al pes etmeye hazirdi, fakat bunu ikimizden duymak istiyordu. Bütün dava´ lardan vazgececegini söylüyor.Sabah bu konu´ ya uygun bir faks cekecegini Morgan söz veriyor. Kendilerine tesekkür ediyorum ve kayboluyorum. Moralim hemen degisiyor. Asansörde yalnizim ve sirittigimi görüyorum. Bütün dava´ lardan vazgecilecek. Sonsuza dek. Otopark´ tan dogru arabama kosuyorum. Mermi caddeden sikiliyor ve ön taraftaki ofisin penceresinin cam´ina capi 1,5 cm olan bir delik aciyor.Vurusu duydugunda, Deck tesadüfen ön taraftaki ofis´ deydi.Mermi yaklasik üc metre hedefini sasirdi, fakat bu yeterince yakindi. Hemen pencereye kosmadi, bunun yerine masanin altina saklandi ve bir kac dakika bekledi. Ondan sonra kapi´ yi kilitledi ve birilerinin gelip kendisini aramasini bekledi. Hic kimse gelmedi. Bu on bucuga dogru gerceklesti,ben Al Vance´ in yanindayken.Anlasilan kursunu atani hic kimse görmedi. Eger birileri bu vurusu duyduysa, o zaman bunu hic bir zaman ögrenmeyecegiz. Sehrin bu kisminda bu tür vuruslar cok sik duyulur. Deck ilk önce uyumakta olan Butch´ I aradi.Yirmi dakika sonra silahlanms bir sekilde ofis´e gelmisti ve Deck´I sakinlestirmeye calistiriyordu. Ben geldigimde cam´ daki deligi arastiriyorlardi ve Deck bana ne oldugunu anlatiyordu. Deck´in uyurken bile cirpiniyordu, fakat su an bütün bedeniyle titriyor. Kendisinin iyi oldugunu söylüyor, fakat sesi tiz cikiyorButchdirekt pencerenin altindabekleyecegini veonlarin geri geldigi zamanda onlari yakalayacagini söylüyor. Arabasinda iki tabaancasi var,Egerarabayla gecerkenbir daha kursun atmayi deneyecekler olurlarsa, o zaman Allah onlari yardim etsin.Booker´ a telefonla ulasamiyorum.Kendisi sehir´ de degil.ve Marvin Shankle ile birlikte sorgular gerceklestiriyor, öyleyse kendisine kisa kendisini daha sonra arayacagimi söz verdigim bir mektup yaziyorum.Deck ve ben mermilerden uzak bir yerde bir ögle yemegine karar veriyoruz. Ekmek ici alip Bayan Birdie´ nin mutfaginda yiyoruz. Butch benim Volvo´ nun arkasinda duran giris alanindaki arabasinda oturuyor. AK-47 silahindan kursun atamaya firsat bulamadigi zaman büyük bir hayal kirikligina ugrayacak.Haftalik temizleme ekibi dün buradaydi, böylece ev temiz ve rutubet kokusukaybolmus durumda.Bayan Birdie icin hazir duruyor. Yapacagimiz pazarlik acimasiz ve basit.Deck istedigi dosyalari aliyor ve ben doksan gün icerisinde ödenebilecek iki bin dolar´ I aliyorum. Eger gerekirse diger avukatlarla birlesecek. Bunun haricinde istemedigi davalari satabilir. Bu kendisinin hosuna gitmeyecek, fakat zamanla unutacaktir. Dosyalari gözden gecirmek cok kolay.Son alti ayda ne kadar az dava ve müvekkil buldugumuz cok üzücü bir olay.Sirket´ in banka hesabindaüc bin dört yüz dolar´ i var ve bir kac ödenmemis faturalari.Yemek yerken ayrintilar üzerinde anlasiyoruz ve is birliginin sona erme durumu cok basit. Fakat gönüllerin ayrilmasi o kadar degil.Deck´ in bir gelecegi yok.Avukatlik sinavini basaramiyor ve hic bir yere gidemiyor. Bir kac hafta benim davalarima bakmakla mesgul olack, fakat bir Bruiser´ siz veya Rudy´ siz hic bir sey basaramayacak.Bunu ikimizde dile getirmeden biliyoruz. Iflas ettigini, bana itiraf ediyor. „Sans oyunlari mi?“ diye soruyorum. „Evet. Söz konusu kasinolar.Onlardan bir türlü uzak duramiyorum.“ Su an sakinlesmis durumda, anlasilan sakinligin ta kendisi. Salatalik tursusundan bir büyük kisim kopariyor ve sesli bir sekilde yiyor. Gecen sene sirketimizi actigimizda Van-Landel karsilastirmasindan yani miktarda pay elde etmistik.Herkes´in bes bin bes yüz dolar´ i vardi ve her biri iki bin dolar kazanc sagladi. Bir kac kez birikimlerimi kullanmak zorundaydim, fakat buna ragmen banka hesabimda iki bin sekiz yüz dolar var. Mütevazi yasadigim ve oldugunca cok para kenarima koydugum icin para biriktirdim. Deck de parasini harcamiyor.Para´ yi Black-Jack masalarinda harciyor.“Dün aksam Bruiser ile konustum.” Diyor ve ben sasirmadim. „Kendisi nerede?“ „Bahamalarda.“ „Prince yaninda mi?“ „Evet.“ Bu iyi bir mesaj, ve bunu duymak beni sevindiriyor. Deck´ in de bunu uzun zamandan beri bildiginden eminim. „Öyleyse basardiniz.“ Diyorum, pencereden disariya bakiyorum ve ikisini saman sapka ve günes gözlügüyle düsünmeye calisiyorum. Sonucta burada karanlikta yasadilar.“Evet. Nasil oldugunu bilmiyorum.Bazi konular sorulmaz. „ Deck bos bir yüz ifadesi yansitiyor.Derin düsüncelere dalmis durumda.“Para hala burada.“ “Ne kadar?” “Nakit sekilde dört milyon. Bu kulüplerden aldiklari para.” “Dört milyon mu?” „Evet. Bir depo´ nun bodrum katinda sakli. Burada Memphis´ de.“ Ve size ne kadar teklif ettiler?“ „Yüzde on.“ Eger Miami´ ye götürebilirsem.Bruiser, gerisini kendisinin yapabilecegini söylüyor.”Bunu yapmayin, Deck.” “Bu tehlikeli degil.” “Yakalanacaksiniz ve cezaevine gireceksiniz.” “Sanmiyorum.Polis mevzu´yukapatti.Para´dan hic bir bilgileri yok.Herkes Bruiser´in yeterince kazandigini vedaha fazla para´ ya ihtiyaci olmadigini söylüyor. “Daha fazlasina ihtiyaci var mi?” “Bunu bilmiyorum.Fakat bunu illaki istiyor.””Bunu yapmayin, Deck.””Bu bir cocuk oyunu.Para kücük bir kamyon´ a sigiyor. Bruiser para´yi yüklemenin en fazla iki saat sürdügünü söylüyor. Ondan sonra kamyon ile Miami´ ye ve orada bir sonraki talimatlari beklemek.Bunun icin iki güne ihtiyacim var, ondan sonra her seyden cikmis oluyorum. “Sesi sanki cok uzaklardaymis gibi duyuluyor. Deck´ in bunu deneyeceginden en ufak kuskum yok. Kendisi ve Bruiser bunu planladi. Fakat ben yeterince konustum. Beni öyle de dinlemiyor. Bayan Birdie´ nin evinden ayriliyoruz ve benim daireme gidiyoruz. Deck bana bir kac giysileri arabama tasimakta yardimci oluyor. Bagaji ve arka koltugun yarisini esyalarla dolduruyoruz.Sirket´ e geri dönmüyorum, bu yüzden garajin önünde vedalasiyoruz. „Buradan ayrilmanizi size cok görmüyorum.“ Diyor. „Dikkatli olunuz, Deck.“Bir iki saniye mahcup bir sekilde birbirimizi kucakliyoruz ve bogazimda nerdeyse bir dügüm var. „Siz tarih yazdiniz, Rudy.bunu biliyor musunuz?“ „Bunu birlikte yaptik.““Evet ve bunun bize ne getirisi oldu?““Bununla hala havamizi atabiliriz.“Birbirimizle tokalasiyoruzve Deck´ in gözleri hala nemli.Nasil uzaklastigini ve Butch´in arabasina bindigini görüyorum.“Buradan uzaklasiyorlar. Bayan Birdie´ ye uzun bir mektup yaziyorum ve kendisini aramaya söz veriyorum. Mektubu mutfak masasinin üzerine koyuyorum, cünkü yakinda buraya geleceginden eminim. Evin icinde bir tur daha atiyorum ve dairem ile vedalasiyorum.Bir banka subesine gidiyor ve biriktirme hesabimi kullaniyorum. Yirmi sekiz yüz dolar bank not´ lardan olusan bir yiginiyi bir his veriyor. Ayak silme palasinin altina sakliyorum.Black´ lerin kapisini tikladigimda, hava nerdeyse karanlik.Dot kapi´ yi aciyor ve ve benim oldugumu görüncenerdeyse gülüyor. Ev sessiz ve karanlik, hala yas icerisinde. Bir daha farkli olacagina inanmiyorum.Buddy bir grip ile yatakta yatiyor. Bir fincan kahve icerkenGreat Benefit´in zor durumda oldugu mesajini iletiyorum.Eger yakin zamanda bir mucize gerceklesmezse, bir cent para göremeyecegiz.Tepkisi beni sasirtmiyor. Anlasilan Great Benefit´ in düsüsü icin fazla acik nedenler yok., fakat su an Dot icin olanlarin yaraticisinin kendisi olduna inanmak cok önemli. Bu haberi anlamaya calisirken gözleri parliyor, ve yüzünde mutluluk ifadesi var. Dot Great Benefit´I isinden etti.Memphis, Tennessee´den kücük, kararlöi bir bayan bu pislikleri iflas´a sürükledi.Yarin Donny Ray´ yin mezarina gidip, kendisine anlatacak. Kelly Betty Norvelles´in odasinda heyecanli bir sekilde bekliyor.Kendisine getirmis oldugum kücük deri bir gezi cantasina sariliyor. Bir kac yunak ürünleri ve kadinlar evinden bagis yapilan giysi parcalari iceriyor. Sahip oldugu her sey bu kadar. Imzalanmasi gereken evraklari imzaliyoruz ve Betty´ ye tesekkür ediyoruz.Hizli bir sekilde araba´ ya yürürken, ellerimizi tutuyoruz. Iceri girer girmezderin nefes aliyoruz ve uzaklasiyoruz.Silah koltugun altinda bulunuyor, fakat su an artik endise duymuyorum. “Hangi yön´e?” diye soruyorum sehrin cevresini belirleyen dört yol agzina ulastigimizda. Mükemmel oldugu icin gülüyoruz. Nereye gittigimizin hic bir önemi yok.”Daglari görmek istiyorum.” Diyor “Ben de. Dogu mu bati mi?”Yüksek daglar.“ „O zaman bati´ ya.““Kar görmek istiyorum.“ „Sanirim biraz kar bulacagiz.“ Yanima sokuluyor ve basini omzuma yasliyor . Bacaklarini oksuyorum. Nehri geciyoruz ve Arkansas´ a variyoruz.Arkamizda Memphis´ in Skyline ´i bulunuyor. Bütün bunlarin ne kadar azini planladigimiz cok sasirtici. Bu sabah´ a kadar sehri terk edip edemeyecegini bilmiyorduk. Fakat dava geri cekildi, savciliktan gelen bir mektubum var. Depozitosu bu ögleden sonra kaldirildi. Hic kimsenin bizi bulamayacagi bir yer´ e gidecegiz. Takip edilmekten korkmuyorum, beni sadece rahat birakmalarini istiyorum. Deck ve Bruiser ile ilgili hic bir sey duymak istemiyorum. Great Benefit´ in iflasinin etkileri ile ilgili hic bir sey duymak istemiyorum. Bayan Birdie´nin arayip, hukuksal tavsiye talep etmesini istemiyorum. Cliff´in ölümüyle ilgili ve bununla baglantili hersey hakkinda endise duymak istemiyorum.Bir gün Kelly ve ben bu konu ile ilgili konusacagiz, fakat yakinlarda degil. Lisesi olan kücük bir sehir´ e karar verecegiz, cünkü okul egitimini telafi etmek istiyorHenüz yirmi yasinda.Ve ben de yari cocugum.Bir sürü bagajimizdan kurtulduk ve su an biraz eglenmenin zamani. Bir lise´ de severek tarih egitmek isterdim.Bu cok zor olmasa gerek. Sonucta ben de yedi sene lise´ ye gittim. Hic bir durumda bir daha hukuk ile isim olsun istemiyorum.Yetki sildirmek istiyorum.Secmen listesine ismimi kayit ettirmeyecegim, böyleyce benden jüri üyesi olarak görev almami isteyemezler. Kendi istegimle bir mahkeme salonuna bir daha adimimi atmayacagim.Trafik rahatlayinca ve yollar düzlestikce, gülüyor ve hikirdiyoruz. Memphis yirmi mil arkamizda bulunuyor. Bir daha oraya gitmemek icin andediyorum. n
© Copyright 2024 Paperzz