Download

Yaǧmur yaratan
Federal Almanya Cumhuriyetinin vergi
ödeyen calişan kesimine
Arka kapak:
John Grisham´in temposuna hic kimse yetişemez. The New
York Times
David Goliath´ a karşı: hukuk öǧrencisi Rudy Baylor
Amerikanin önde gelen, güҫlü ve düzenbaz holdinglerine karşı
savaşıyor.
Milyonlar´a mal olan sigorta skandalinin dramatik öyküsü.
Yazar:
John Grisham 1955 doǧumlu. Hukuk alanında akademik
eǧitimini tamamladiktan sonra avukat olarak Oxford ilinin
Missisippi kentinde avukat ve milletvekili olarak calışır.
Henüz bir kaҫ sene önce avukatlık bürosunu kapatır ve o
zamandan sonra serbest meslek dalında yazar olarak ailesiyle
birlikte Oxford yakınlarında bir ciftlikte yaşar.
Kitap:
Üniversite eǧitiminin son sömestrinde Rudy Baylor yaşlı
insanlardan oluşan gruba ücretsiz bir şekilde hukuki konulara
ilişkin danişmanlık hizmetinde bulunur ve bu şekilde ilk
müvekillerini: Dot ve Buddy Black´i kazanmiş olur. Dot´ un
oǧlu lösemi hastalıǧına yakalanır, fakat sigorta şirketi israrla
hayatını kurtarabilecek terapi masraflarını karşılamamakla
direnir. Ilk başlarda temkinli olan Rudy Baylor kisa bir sürede
Black´lerin şirket tarafından dolandırıdıǧını anlar ve bu
davanın sigorta sektörünün gelmiş geҫmiş en büyük
dolandırıcılık skandallarından biri olduǧunu kavrar. Bu dava
aynı zamanda Amerikan yargı tarihinin kendinden en cok söz
eden ve karlı olan davalardan biridir. Bu davayı kazanan
avukat „yaǧmur yaratan“ avukatlarından biri olabilir. Böylece
avukatlık bürosuna yüklü miktarda para kazandırabilir. Fakat
burada bir sorun vardır, Üniversite eǧitimini ek işlerle finanse
eden Rudy iflas eder ve iş bulamaz durumuna gelir. Elinde ne
avukatlık diploması vardir ne de baska bir ruhsat. Ve daha ilk
davasında mahkeme salonunda Amerika´nın en başarılı
avukatıyla karşı karşıya geliyor. „Inanılmaz dramatik ve
zaman zaman komik mahkeme duruşmalarında bir sigorta
şirketinin gerҫekte nasıl ҫalıştıǧını ve holdinglerin nasil yasa
dışı işlerle para kazandıklarını ortaya koyuyor.
The New York Daily News
Bu kitap Amerikanın avukatlarına ithaf edilmiştir
Bu kitabı yazmamda Gulfport ilinin Mississippi kentindeki
avukat Will Denton birinci sayfadan sonuncu sayfa´ya kadar
yardım etmiştir. 25 seneden beri tüketicilerin ve fakirlerin
haklari icin mücadele etmiştir. Duruşma salonlarındaki
başarıları herkesin dilinde. Ve ben kendim avukat iken Will
Denton gibi bir avukat olmak istiyordum. Bana eski
dosyalarını bırakmıştır, sayısız sorularımı yanıtladı ve bunun
haricinde notlarımı okudu.
Birmingham, Alabama´da Jimmie Harvey arkadaşım ve ҫok
iyi bir doktor. Beni özenli bir sekilde tıbbı metodların labirinti
iҫerisinde doǧru yol´a yönlendirdi. Bu kitabın bazı bölümleri
onun yardımı sayesinde doǧru bir biҫimde sunuluyor ve
okunabiliniyor. Teşekkürler.
Babamın bütün avukatlardan nefret ettiǧini ögrendikten sonra
avukat olma kararim kesinleşti. Genclik dönemlerinin ilk
senelerinde hantaldım, bu hantallıgıma utanıyordum, hayattan
kopmuştum ve erginlik döneminden korkarak babam beni
itaatsizlik yüzünden askeri okula göndermek üzereydi. Kendisi
zamanında deniz subayıydı, ve erkek cocuklarının kırbaç ile
büyümelerini savunurdu. Bu arada her söylenilene de cevabım
hazırdı ve disipline karşı bir isteksizlik gelişti, göstermiş
olduǧu tepki ise beni evden kovmaktı. Senelerimi aldı onu
affedene kadar. Ayrıca kendisi bir mühendisdi ve haftada bir
sirket icin 70 saat ҫalışıyordu. Bu şirket merdivenler dışında
başka ürünlerde üretiyordu. Merdivenler her zaman tehlikeli
bir araҫ oldukları iҫin şirkete sürekli dava acılıyordu. Babam
yapı bölümünde ҫalıştıgı iҫin durumlarin cogunda delil
sunmada ve davalarda şirket lehine aҫıklamalar yapması
istenirdi. Aslında kendisini avukatlardan nefret etmesinden
dolayı suҫlayamazdım, fakat avukatlara zamanla hayranlık
duymaya başladım, ҫünkü onlar onun hayatını
zorlaştırıyorlardı. Onlarla günde sekiz saat uǧraşıyordu, sonra
akşam eve geldiǧinde kendini alkole veriyordu. Ne bir selam,
ne bir kucaklama, ne bir yemek. Sadece iҫki iҫerek 1-2 saat
öfkelenirdi, ve ondan sonra koltuǧuna oturup uyurdu.
Bir dava üҫ hafta sürüyordu ve şirket alehine verilen
mahkeme kararıyla, annem bir doktor cagırır ve kendisini bir
aylıgına hastaneye
sevk ederlerdi. şirket sonradan iflas etti, ve bunun sonrasında
bütün suҫ avukatlara yüklendi. Yanliş bir yönetiminin şirketi
iflasa sürüklediǧine dair hic birşey duymadım. Alkol onun
hayatı olmuştu ve depresyonlara girerdi. Senelerce sabit bir işi
yoktu, ve bu beni daha da öfkelendiriyordu, ҫünkü bu
nedenden dolayı garsonluk ve pizza dagıtımı liseyi kazanmak
iҫin yapmak zorundaydım. Sanırım kendisiyle dört senelik lise
döneminde iki kez konuştum. Üniversitenin hukuk bölümünü
kazandıgımı öǧrendiǧim günde, bu müthiş haberle eve geldim.
Annem bana kendisinin bir hafta boyunca yatakta kaldıgını
söyledi. Benim ziyaretimin iki hafta sonrasında banyo da ışıǧı
deǧiştirirken (ve bunun gerҫek olduǧuna yemin ediyorum)
üzerinde bulunduǧu merdiven yıkılıyor ve başı yere ҫarparak
düşüyor. Bakıcı evinde bir sene koma da kaldı, ta ki birisi
cereyan´dan fişi ҫekene kadar. Cenaze töreninden bir kaҫ gün
sonra dava aҫma imkanından bahsetmiştim, fakat annem pek
oralı degildi. Ve ayrıca düştüǧünde alkollü olduǧuna dair
şüphelerim vardı. Ve ayrıca geliri de yoktu, ve sigorta
yönünden masrafları karşilama yönünden hayatının ekonomik
aҫıdan cok fazla degeri olmadigi ortadaydi. Annem hayat
sigortasindan 50.000 dolar gibi yüklü bir para miktari alarak
ikinci mutsuz bir evlilik yapti. Üvey babam basit bir insandi
ve Toledo ilinden postaneden emekli olarak , zamanin büyük
kismini square dance yaparak ve Winnebago´da gezerek
gecirirlerdi. Kendilerine mesafeliyim. Annem bana yüklü para
miktarindan bir cent vermedi ve o paranin o miktarda sinirli
olup gelecekte yasam gecimine yetirmek zorunda oldugunu
söyledi. Ve ben de hayatta cok fazla param olmamasina
ragmen yine basari gösterebildigim icin, kendisi bana hic bir
para miktarina ihtiyacim oldugunu söylüyordu. Benim
önümde parlak bir gelecek oldugunu, onunkinin ise olmadigini
söyleyerek, aciklamasini yapti. Eminim ki yeni esi Hank
kendisine maddi konulara iliskin fazlasiyla destek cikti. Bir
gün yollarimiz, yani benim ve Hank´sin yeniden kesisecek.
Bir ay sonra, yani Mayis ayinda hukuk egitimimi
tamamlayacagim ve ondan sonra avukatlik diplomam icin
Haziran´da calisacagim.
Takdir ile bitirmesem bile, kendi sinifimin üst yarisinda
bulunuyorum. Üc senelik akademik egitimimde yaptigim en
akilli sey, en zor ve zorunlu dersleri erkenden verdim ki son
sömestrde rahat bir sekilde okuyabiliyim diye. Bu ilkbaharda
görecegim dersler cok basit –
Spor hukuku, telif haklari hukuku, Code Napoleon´dan
secilmis metinler ve benim en sevdigim seminer, yasli
insanlarin hukuksal sorunlari. Bu son ders ugruna sicak ve
nemli bir metal binasinda bulunan sallanan bir sandalyenin
üzerinde oturuyorum. Bu sandalye acilir kapanir bir masanin
arkasinda bulunuyor ve yasli insanlardan cevriliyim. Kapinin
üzerindeki el yapimi bir tabela dükkani (mekani) „Cypress
Gardens Senior Citizens Building olarak tanimliyor, fakat
ismine bakilmaksizin hic bir yerde ciceklere veya yesilliklere
iliskin bir ipucu yok. Duvarlar kirli bir boyayla kapli ve soguk,
Ronald Reagan´in kösede iki üzücü bayrak arasinda duran
sönük resmi haric- yildizlarin ve ---ve Tennessee ´nin bayragi.
Bina kücük, karanlik ve sikici, büyük ihtimal son dakikada hic
umulmadik devlet kaynaklarindan artan fazla dolarlar ile
kurulmus. Not defterimde karalamalar yapiyorum ki etrafimda
bana dogru acilir kapanir sandalyelerle yaklasan insanlari
görmemek icin. Tahminimce yaklasik 50´ye yakin sandalye,
beyaz ve siyah ayni oranda, ortalama yas en azindan 75,
bazilari görme özürlü, bir kismi tekerlek sandalyede, ce cogu
duyma cihaziyla. Her ögleden sonra bize geldikleri söylendi –
sicak bir yemek , bir kac sarki ve ara sira ziyarette bulunan
caresiz siyasetci. Iki saat sohbetten sonra evlerine geri
dönüyorlar ve geri gelebilmek icin saatleri sayiyorlar.
Profesörümüz bunun onlar icin en mutlu günleri oldugunu
söyledi. Yemek saatinde buraya gelerek büyük bir hata yaptik.
Liderimiz Profesör Smoot ile birlikte dördümüzü bir köseye
yerlestirerek bizi tavugumuzu ve bumbuz bezelyelerimizi
yerken gözetlediler. Benim tatlim sariydi ve bunu yasli bir
biyikli adam fark etti, kirli gömleginin ceketinin üzerinde
bulunan isim kagidinin üzerinde Bosco ismi yaziliydi. Bosco
sari tatliyla ilgili birseyler mirildaniyordu ve bende ona
tavugumla birlikte tatlimi ikram ettim, fakat Bayan Birdie
Birdsong cabucak kollarina düsüyor ve kendisini yine
sandalyeden itiyordu. Bayan Birdsong yaklasik 80 yasinda,
fakat yasina göre bayagi hizli, ve bu kurumda anne, diktatör
ve kovan kisi olarak görev aliyor. Insanlarla tecrübeli bir
hemsire gibi ilgileniyor, onlara sariliyor ve sirtlarina vuruyor,
diger kücük ve mavisacli bayanlarla sohbet ediyor, tiz bir ses
ile gülüyor ve bütün zaman boyunca Bosco´yu gözetliyor, bu
grupta kötü adam olarak lansedilen.
Kendisine kiziyordu benim tatlima göz koydu diye, fakat
saniyeler sonrasinda Bosco´nun parlayan gözleri önüne sari
tatlidan koydu. Bosco´da kisa parmaklar ile tatliyi yedi. Bir
saat gecti. Yemekler o kadar cabuk yenildi ki, sanki bu
acikmis bedenler 7 menüden olusan bir sultan sofrasi
tüketiyormus gibi ve bunu da fazla bir ögün´ e ümit yokmus
gibi yapiyorlar. Titreyen catal ve kasiklari asaga ve yukari
hareket ediyorlardi, sanki soy madenle kapliymis gibi.
Zamanin hicbir önemi yoktu. Akillarina birsey geldigi zaman
birbirlerine bagriyorlardi. Yere yemek düsürüyorlardi, ta ki
ben izleyemeyecek duruma gelene kadar. Tatlimi bile yedim.
Hala cimri olan Bosco hareketlerimin her bir tanesini takip
ediyordu. Bayan Birdie odanin icerisinde ucuyordu ve su bu
konu hakkinda birseyler söylüyordu. Profesör Smoot
papyonunu ters takan ve saf bir insane. Saclari gür ve pantolon
askisi kirmizi, orada yüzünde yemekten sonra olusan rahat bir
tebesümle oturuyordu, ve hayranlikla önümüzde olup bitene
bakiyordu. Cok canayakin bir insan, elinin baslarinda. fakat
Bosco ve arkadaslarina benzeyen tuhafliklariyla. 20 seneden
beri zararsiz baskalarinin vermek istemedigi ve az ögrenci
tarafindan dinlenilen dersleri veriyor : Cocuk hakki,
Özürlülerin haklari, evlilik icerisinde siddet ile ilgili
seminerler, zihinsel hastalarin sorunlari. Bir keresinde
dogmamis bir yasamin haklariyla ilgili ders vermek istiyordu,
fakat bu o denli bir itirazlara yol acti ki, Profesör Smoot
cabucak bir sene mola verdi. Sömestrin birinci gününde bize
bu seminerin amacinin gercek hukuki sorunlar yasayan
kisilerle tanistirmak oldugunu anlatti. Ayrica bütün hukuk
ögrencilerinin bir nebze idealism ve gelecekte topluma yararli
bireyler hayayiyle Üniversiteye geldikleri görüsünü savunan
Profesör Smoot, ayni zamanda üc sene sonra zorlu bir rekabet
yarisindan sonra dogru firmada dogru isi bulmaktan baska
birsey düsünmedigimizi ve 7 sene icerisinde yükselip büyük
paralar kazanabilecegimizi söylüyor. Bu söylemiyle hakli. Bu
seminer sart degil ve biz onbir ögrenciyle baslamistik. Bir ay
boyunca Profesör Smoot´un sikici derslerini ve sürekli
söylenen parayi reddetmeye ve bedava calismaya iliskin
temkinlerini dinledikten sonra, dörde düstük. Sadece iki saat
süren cok gereksiz bir seminer ve neredeyse hic emek
gerektirmeyen bir ders, bu da beni cezpetti. Üniversitenin
bitimine daha bir ayim var. Eger daha fazla sürseydi
basarabilecegime dair yogun süphelerim var. Bu noktada
hukuk egitiminden nefret ediyorum. Ve hak´in genel anlamda
uygulamasina iliskin ciddi kaygilarim var. Bu benim gercek
müvekillerle ilk bulusmam ve büyük korkularim var. Orada
oturan insanlarin yasli ve zayif olmalarina ragmen, beni bir
bilginmisim gibi inceliyorlar.
Sonucta bir avukatim ve koyu renk bir takim elbise
giyiniyorum. Karsimda bloknot duruyor ve ben onun üzerine
yuvarlaklar ve kareler ciziyorum. Bu arada sasirarak donuk
kaliyorum, öyleyse onlara yardim edebilme durumunda
olmaliyim. Benim yanimda acilir kapanir masanin yaninda
Booker Kane oturuyor, üniversitede en iyi arkadasim. O da
benim kadar korkuyor.
Önümüzde üzerine siyah keceli kalemle isimlerimizi
yazdigimiz bükülmüs fisler duruyor- Booker Kane und Rudy
Baylor. Bu benim.
Booker´in yaninda podyumun arkasinda söylenen Bayan
Birdie duruyor ve diger yanda fislerle kapli fazla bir masa
bulunuyor. Iclerinden biri F.Franklin Donaldson´un gelisini
ilan ediyor, bu dördüncü kisi üc seneden beri ismininin basini
büyük harfler ve arkasini sayilarla süslüyor. Onun yaninda ise
N.Elizabeth Erickson oturuyor, dayanilmaz bir kisilik, cizgili
takim elbise giyiniyor ve satenden bir kravat ve her bir kücük
sorunda insana saldiriyor. Smoot arkamizda bulunan duvarda
dikiliyor. Bayan Birdie yenilikleri acikliyor, hastanelerde olup
bitenleri ölüm vakalarina deginerek anlatiyor. Sasilacak
derecede iyi calisan ve ses cihazina bagli olan mikrofonun
icerisine bagiriyor. Odanin köselerinde dört büyük hoparlör
asili ve Bayan Birdie´nin etkileyici sesi her bir yönden icimize
isliyor. Duyma cihazlari cikartiliyor. Su an hic kimse
uyumuyor. Bugün üc ölüm vakalari gündemde, ve Bayan
Birdie nihayet sona vardiginda, dinleyicilerin birkacinda göz
yaslari görüyorum. Allah´im lütfen buna bana yapma. Bana
lütfen bir elli yil daha ve ondan sonra uykuda ani bir ölüm ver.
Duvar´in önünde solumuzda piyanist canlaniyor (ayaga
kalkiyor) ve nota kagitlarini odundan sehpaya yapistiriyor.
Bayan Birdie kendisini bir siyasi analitikci zanediyor, ve tam
artirilmasi planlanan katma deger vergisini anlatmak
üzereyken tuslara basiyor. Sanirim „America the Beautiful“
inanarak (kendini ise vererek) giris /baslangic notalarini
yüksek tonlarda caliyor. “Gruftie?” sarki kitaplarini kaparak,
birinci dörtlügü bekliyorlar. Bayan Birdie hic bir takti
kacirmiyor. Ve su an kendisi bir koro sefi. Ilgi toplamak icin
ellerini kaldiriyor ve alkisliyor sonra birinci dörtlügün acilis
taktlarinda ellerini her bir yana savuruyor.
Kalkabilen (imkani olan) ayaga kalkiyor. Ikinci dörtlükte
sarkiyi canlandiran seslerin tonu bayagi bir geriliyor
(azaliyor). Metin cok bilinmis bir metin degil, ve burada
bulunan fukaralarin gözleri burunlarinin ucunun ötesini
göremiyorlar, bundan dolayi sarki kitaplari yararsiz.
Bosco´nun agzi aniden kapaliveriyor, fakat tavana dogru
yüksek sesle mirildaniyor. Klavye aniden sessizlesiyor, cünkü
notalar sehpa´dan düsüyor ve yer´e yayiliyor. Sarkinin sonu.
Elleri havada ucusan Piyanist´e bakiyorlar ve Piyanist yere
egilerek ayaklarinin etrafinda yayili olan kagitlari topluyor.
Herkes aniden koltuklarina düserken Bayan Birdie
„Tesekkürler“ diye mikrofona
Bagiriyor. Tesekkürler. Müzik harika birsey. Bu güzel müzik
icin Allah´a sükredelim. „Amin“ diye Bosco sesleniyor.
Gecmis zamanlardan kalan arka siralarda oturan bir bey
“amin” diye basini sallayarak geri cevap veriyor. “Tesekkür”
ederim diyor Bayan Birdie. Arkasini dönüyor ve benimle
birlikte Booker´e gülüyor. Ikimiz dirsegimize yaslaniyoruz ve
insanlari inceliyoruz. “Ve su an” dramatik bir sekilde
sesleniyor, “bugünün programina iliskin, Profesör Smoot´un
akilli ve yakisikli ögrencileriyle tekrar bizimle olmasina
seviniyoruz. Bayan Birdie kalin ellerini bizim yönümüze
dogru salliyor ve gri-sarimsi disleriyle yanina usulca (kendini
fark ettirmeden) yaklasan Smoot´a gülümsüyor. “Güzel
görünmüyorlar mi” diye bize bakarak soruyor. “Bildiginiz
gibi” Bayan Birdie mikrofona konusmaya devam ediyor,
“Profesör Smoot Memphis State Üniversitesinde egitiyor/ders
veriyor. Benim en kücük oglum orada okudu ama diplomasini
alamadi, ve her sene Professör Smoot birkac ögrencisiyle
birlikte bize gelir, sizlerin hukuki sorunlarinizi dinlerler ve
sizlere –bunu da burada belki belirtmekte yarar bunlar her
zaman iyi ve ücretsiz tavsiyelerdir.” Arkasini dönüyor ve
Professör Smoot´a büyük bir gülümsemeyle yöneliyor.
“Professör Smoot sizi Cypress Garden adina en icten
dileklerimizle karsiliyoruz. Size yasli insanlarin sorunlarini
dinleyip paylastiginiz icin cok tesekkür ediyoruz. Tesekkürler.
Sizi cok seviyoruz.
Podyum´dan geri cekiliyor ve sesli bir sekilde alkislamaya
basliyor ve yoldasina güclü bir bas sallamasi ile birlikte
kendisini izlemesini söylüyor. Fakat kimse, Bosco bile elini
kaldirmiyor. „Herkesin gönlünde“ diye fisildaniyor Booker.
„Hic degilse biraz seviliyor.“ geri fisildiyorum. Siz on dakika
orada oturdunuz. Su an yemek sonrasi ve uykusu gelmis
yüzler görüyorum. Smoot isini bitirene kadar horlayacaklar.
Kürsüye cikiyor, mikrofunu uygun durusa getiriyor, hafifce
öksürüyor ve bekliyor ta ki Bayan Birdie birinci sirada yerini
alana kadar. Otururken yanindaki rengi solmus beyefendiye
fisildiyor:“ Alkislamalari gerekirdi.“ Duymuyor.
„Tesekkürler Bayan Birdie“Smoot cevap veriyor. „Cypress
Gardens ´da bulunmak her zaman güzel.“ Sesinden dürüstlük
isitiliyor ve hic bir süphem yok ki Professör Smoot´un su an
burada bulunmayi bir ayricalik olarak gördügünü, bu sikici
eski bina yapisi, ve kurs´da geriye kalan 4 ögrenciyle birlikte
bunca üzgün ve yasli insanlarin karsisinda. Smoot böyle seyler
icin yasiyor. Bizi tanitiyor. Ben cabucak ayaga kalkiyorum,
gülümsüyorum sonra yüzümü zeki bir sekle büründürerek
oturuyorum. Smoot saglik tedbiri, bütce kesintileri,
vasiyetname, katma deger vergisinden ödememe durumu,
suistimal edilmis insanlar, ve ödemeleri yapmayan sigortalar.
Insanlar büyük saglik sorunu riskine maruz kaliyorlar. Sosyal
sigortalardaki eksiklikler, sonuclanmamis yasamalar, bakim
evlerine (kurumlarina) sart kosulan yönetmelikler, miras
planlamasi, mucize uyusturucular, 100´den 1000´ye geciyor,
ayni derslerinde oldugu gibi. Bu arada esniyorum ve kendimi
yorgun hissediyorum. Bosco her on saniyede bir saatine
bakiyor. Sonucunda Smoot konusmasini bitiriyor, Bayan
Birdie´ye ve yoldaslarina tesekkür ediyor, her sene gelmeye
söz veriyor ve sonra masasina oturuyor. Bayan Birdie iki kez
alkis tutuyor sonra birakiyor. Hic kimse hareket etmiyor ve
dinleyicilerin yarisi uyuyor. Bayan Birdie kollarini bizim
tarafimiza dogru yönlendiriyor ve yoldaslarina: „Iste oradalar.
Onlar iyi ve hic bir ücret talep etmiyorlar“. Diyor. Yavas ve
utangac bir sekilde üzerimize dogru yürüyorlar. Kuyrukta
Bosco birinci, tatli yüzünden sinirlendigi farkediliyor, cünkü
bana dogru bakiyor, masanin öteki ucuna dogru yürüyor ve
degerli N.Elizabeth Erickson´un karsisina oturuyor. Icimden
bir ses onun baskalarinda hukuki tavsiye arayan gelecekteki
son müvekkil olmadigini söylüyor. Yasli bir bey Booker´i
avukatí olarak seciyor ve ikisi kafa kafaya veriyor.
Dinlememeye calisiyorum. Eski esiyle ve yillar önce belki
gerceklesen veya gerceklesmeyen bir bosanma. Booker gercek
bir avukat gibi not aliyor ve dikkatli bir sekilde dinliyor, sanki
ne yapmasi gerektigini biliyormus gibi. Hic degilse Booker´in
bir müvekilli var.
Bes dakika boyunca kendimi oldukca akilsiz hissediyorum.
Üniversite arkadaslari birbirleriyle not alarak isi fisildasirken,
dikkatli bir sekilde dinliyorlar ve karsilarina cikan sorunlar
karsisinda kafa salliyorlar. Yalnizligim gözden kacmiyor.
Sonunda Bayan Birdie cantasindan bir zarf cikartiyor ve
benim bulundugum masaya dogru ilerliyor. „Sizinle konusmak
istiyordum“ sandalyesini masa kenarina iterek fisildiyor. Öne
egiliyor, ve ben sag tarafa dogru yaslaniyorum, tam o anda
kafalarimizin birbirinden bir kac santim uzakligindayken,
hukuk danismani olarak ilk toplantim basliyor. Booker bana
sinsice bir bakis atiyor. Ilk toplantim. Gecen yaz merkezde
kücük bir avukatlik bürosu icin calistim, 12 avukat ve
yaptiklari is saat ücretine gore ödeniyordu. Ayriyetten hic bir
basari primi ödememekten. Hesap cikartma sanatini o zaman
ögrenmistim. Bu sanatin ilk kuralli, avukatlarin verimli
zamanlarinin cogunu toplantilarda gecirmeleri. Müvekillerle
toplantilar, telefon toplantilari, rakip avukatlarla toplantilar,
hakimler, is ortaklari, Zarar gidericileri,, yazicilar ve avukat
yardimcilari, öglen yemeginde toplantilar, mahkeme
salonlarinda toplantilar, toplanti icin telefon görüsmeleri,
karsilastirma toplantilari, ön görüsmelerde toplantilar ve bir
durusmanin sonrasindaki toplantilar. Her ne olursa olsun
avukatlar o seyi toplanti haline dönüstürmeyi biliyorlar. Bayan
Birdie etrafinda bakiniyor ve bu benim icin hem sesimi hem
kafami alcaltmam gerektigini gösteren bir sinyal cünkü
benimle cok önemli bir mevzu konusmak istiyor. Bu da bana
uygun bir durum, cünkü hic bir insanin Bayan Birdie´nin
sorunlarinin cözümü icin yavasca gelistirdigim saf
tavsiyelerimi duymasini istemem. “Bunu okuyun” diye
söylüyor, ben de zarfi aliyorum ve aciyorum. Halleluja! Bu bir
vasiyetname! Colleen Janiece Barrow Birdsong´un son istegi
ve vasiyetnamesi. Smoot bize müvekillerin yarisindan
fazlasinin bizden vasiyetnamelerini gözden gecirip
düzeltmemiz icin ricada bulunacaklarini söyledi, bu durum da
isimize gelir, cünkü gecen sene vasiyetnameler ve miras
düzenlemeler ile ilgili bir ders gördük ve bu yüzden kendimizi
bu alanda bilgi acisindan yeterli görüyoruz. Vasiyetnameler
cok basit dokümanlar ve her avukat tarafindan hatasiz bir
sekilde hazirlanabilir. Bu elimdeki vasiyetname de öyle bir
doküman ve cok resmi bir izlenim birakiyor, ve gözden
gecirince ilk iki paragrafdan Bayan Birdie´nin iki cocugu ve
bir sürü torunlari olan dul bir bayan oldugunu ögreniyorum.
Ücüncü paragraph beni soluksuz birakiyor, paragrafi kendisine
bakarak okuyorum. Ondan sonra bir daha okuyorum. Huzurlu
bir sekilde gülüyor. Metin miras idarecinin Bayan Birdie´nin
her bir cocuguna iki milyon dolar miktarini vermesini
öngörüyor ve her bir torun icin mülkiyeti yöneten kisi
tarafindan bir milyon aktarilmasi. Yavasca sayiyorum ve sekiz
torun. Bu en azindan 12 milyon dolar eder.
“Okumaya devam edin” diye fisildiyor, sanki beynimdeki
hesap makinasinin calismasini duyuyormus gibi. Booker´in
müvekkili agliyor, seneler önce olumsuz biten bir duygusal
iliski ve kendisiyle ilgilenmeyen cocuklar ile ilgili.
Dinlememeye calisiyorum, fakat imkansiz. Booker alelacele
not aliyor ve müvekkilin gözyaslarini göz ardi etmeye
calisiyor. Masanin diger ucunda Bosco büyük bir kahkaha
atiyor. Vasiyetnamenin besinci paragrafi bir kiliseye üc
milyon dolar ve bir liseye de iki milyon dolar öngörüyor.
Sonra hayir kurumlari ile ilgili bir liste geliyor, Diabetes
Association ile basliyor ve Memphis´in hayvanat bahcesiyle
sona eriyor ve her ismin yaninda belli miktarlar yaziyor, ve
bunlarin deger olarak en azi 50.000 dolar. Sasiriyorum ve
hemen hesabi yaptiktan sonra Bayan Birdie´nin en azindan 20
milyona sahip oldugu kanisina variyorum. Hic beklenmedik
sekilde vasiyetname sorunlarla doluyor. Ilk önce olmasi
gerektigi genis kapsamda bir vasiyetname degil. Bayan Birdie
zengin ve zengin insanlar basit ve kücük kapsamli vasiyetnameler geriye birakmazlar. Genelde büyük sirketlerin vergi
avukatlarinin düsündükleri kalin, sartlarla dolu ve nesilleri
asmis vasiyetnameler ve mülk idarecilerini birakirlar. “Bu
vasiyetnameyi kim hazirladi?” diye soruyorum. Zarf ince ve
hic bir yerde bu dokümanin kimin yazdigina dair bir ipucu
yok.”Eski avukatim yasamiyor.” Vefat ettigi iyi olmus, cünkü
bu vasiyetname yasadisi bir sekilde hazirlanmis. O zaman bu
güzel kücük gri-sarili ve güzel sesli hanimefendi 20 milyon
dolar degerinde. Ve görünüse bakilirsa avukati yok. Kendisine
bir bakis atiyorum sonra vasiyetnameye geri dönüyorum.
Pahali giysiler giyinmiyor, pahali mücevherler takinmiyor ve
saci icin ne zaman ne de para harciyor. Elbisesi ütü istemeyen
pamuktan, kirmizi renkli ceketi kullanilmis ve Sears´den bir
kalinti olabilir. Zaman icerisinde yoluma bir kac zengin bayan
cikti, ve normalde ilk görüste taninacak sekildeler.
Vasiyetname nerdeyse iki senelik. “Avukatiniz ne zaman vefat
etti?” diye soruyorum. Baslarimiz asagi dogru egik ve
burunlarimz yakin mesafede.
“Gecen sene, kanserden.” “Ve su anda avukata sahip
degilsiniz, degil mi? „Eger olsaydi burada oturup sizinle
konusur muydum, Rudy.Vasiyetname cok basit bir mevzu,
onun icin basarabileceginizi düsünmüstüm.“ Hirs cok tuhaf bir
sey. Su an bir isim var ve Haziran´in birinde Broadnax ve
Speer´de isbasi yapacagim, kücük 15 kisilik uzmanlik alani
sigorta durusmalari olan bir avukatlik bürosu. En cok yapmayi
sevdigim bir is degil, fakat Broadnax ve Speer´sden baska
daha iyi teklifi sunani bulamadim. Büyük ihtimal orada bir kac
sene calistiktan sonra kendime daha iyi bir is arayacagim.
Broadnax ve Speers sevinmez miydi ta birinci günde en az 20
milyon degerinde bir müvekkil getirdigimde. Aninda bir
yagmur yaraticisi olurdum, altin yumurtlayan genc bir yildiz.
Belkide daha büyük bir ofis icin ricada bulunurdum.” Tabii ki
du davayi basarabilirim.”yavasca söylüyorum. “Fakat burda
büyük para miktarindan söz ediyoruz, ve ben …” “Pst!”diye
sinirleniyor ve daha da öne egiliyor. “Paradan bahsetmeyin.”
Gözleri firil firil dönüyor, sanki hirsizlar pesindeymis gibi.” O
konu üzerinde konusulmasini istemiyorum.” Diye anlatiyor.
“Peki olur, fakat yine de bu konuyu bir vergi avukatiyle
konusmanizi tavsiye ediyorum.” “Bunu eski avukatimda
söyledi, fakat ben istemiyorum. Benim görüsümce her avukat
ve vasiyetname ayni. “Dogru fakat mirasinizi iyi planlarsaniz,
vergiden büyük miktarlar tasarruf edebilirsiniz. “Kafasini
salliyor, sanki bir enayimisim gibi. Ben bir cent
biriktirmezdim.” “Kusura bakmayin, fakat yapabileceginiz
görüsündeyim.” Kahverengi lekeli elini elime koyuyor ve
fisildiyor: Rudy lütfen izah etmeme izin veren. Benim icin
verginin hic bir önemi yok, cünkü o zamana kadar bu
dünyadan ayrilmis olacagim. Dogru degil mi?” “Eh, evet bu
dogru. Fakat torunlariniza ne olacak?” „ Iste tam o konu icin
buradayim.Torunlarima cok sinirliyim ve vasiyetnamemdem
cikartmak istiyorum. Iki cocugum ve torunlarin birkaci.
Silmek, silmek ve yine silmek. Onlara hic bir sey vermek
istemiyorum, anliyor musunuz? Hic bir sey. Ne bir cent, ne bir
mobilya esyasi. Hic bir sey.” Gözleri fal tasi gibi aciliyor ve
agzinin etrafindaki kirisikliklar geriliyor. Elimi sikiyor fakat
farkinda degil.Bir saniye boyunca Bayan Birdie sadece kizgin
degil ayni zamanda yarali. Masanin diger ucunda Bosco ve
Erickson´un arasinda tartisma cikiyor. Medicaid ve Medicare
ve cumhuriyetciler ile ilgili bagirip cagiriyor, bir kagida
göstererek neden birtakim doctor faturalarinin geri
ödenemeyecegini anlatiyor. Smoot yavasca ayaklaniyor ve
masanin öteki ucuna dogru ilerliyor yardimci olup
olamayacagini sormak icin. Booker´n müvekkili caresiz bir
sekilde sinirlerine hakim olmaya calisiyor fakat gözyaslari
yanagindan akiveryior ve Booker gittikce sinirleniyor. Booker
Kane olarak bu davayla ilgilenecegini ve her seyi bir düzene
koyacagina söz veriyor. Klima tesisati devreye giriyor ve
sohbetlerin büyük kismini bastiriyor. Tabak ve fincanlar
kaldirilmis ve su an her türlü oyun oynanmak isteniyor- Cin
bayani, Rook, Köprü, ve zarlarla birlikte bir tahta oyunu.
Allah´tan bu insanlarin cogu hukuksal danismanlik icin degil
de daha cok yemek ve sohbet icin geldiler. „Neden onlari
vasiyetnamenizden silmek istiyorsunuz?“ Elimi birakiyor ve
gözlerini ufaliyor.“Vallahi, bu cok özel bir soru ve ben bu
konu hakkinda konusmak istemiyorum.“ „Peki olur, parayi
kim alsin istiyorsunuz? diye soruyorum ve cok gururluyum,
siradisi insanlari bir cirpida milyoner yapan bu sözleri
yazabilmek kuvvetine sahip oldugum icin. Benim
gülümsemem o kadar icten ve o kadar sahte ki, umarim
kendisini asagalamiyorumdur. „Emin degilim“ diyor düsünceli
bir sekilde ve etrafina sanki bu bir oyunmus gibi
bakiniyor.“Henüz kime verecegimi bilmiyorum.“ „Peki bana
bir milyonunu verseniz, nasil olur? Her gün Texaco sirketinin
bana 400 dolarlik mahkeme acmasi korkusu icerisindeyim.
Görüsmeleri yari da kestik ve simdi onlarin avukatiyla
ugrasiyorum. Ev sahibi beni iki aydan beri kirayi ödemedigim
icin kapinin önüne koymakla tehdit ediyor. Ve su an burda
oturup simdiye kadar karsilastigim en zengin bayanla sohbet
ediyorum. Tahminen cok fazla ömrü olmayacak ve su an kim
ne kadar para alacak diye düsünüyor. Bana üzerinde alt alta
büyük harflerle dört isim yazilmis bir kagit veriyor ve söyle
söylüyor; „Bunlar beni sevdikleri icin anmak istedigim
torunlar.“ Elleriyle agzini kapatiyor ve sonra kullagima dogru
uzatiyor. “Her birine bir milyon dolar veriniz.“ Ellerim
bloknotumu tutarken titriyor. “Inanilmaz bir sey, aniden hic
yoktan dört milyoner yarattim. “Digerlerine ne olacak?”
usulca fisildayarak soruyorum. Sandalyede hizli bir sekilde
kendisini geriye birakiyor, kaskati bir vaziyette oturuyor ve:”
hic bir sent. Beni hic aramiyorlar , hediye ve kartpostal
göndermiyorlar. Onlari silin.” Benim bir 20 milyon parasi olan
bir anneannem olsa, her hafta cicek gönderirdim, her ikinci
gün yagmur yagarken bir kartpostal, cikolatali sekerleme ve
yagmayinca bir sampanya. Kendisini sabahlari bir kere ve
uyumadan önce de iki kere telefonla arardim. Her pazar
onunla birlikte kiliseye giderdim ve ellerimiz kenetli sekilde
onunla orada otururdum. Sonra da birlikte yemek yedikten
sonra bir artirmaya, tiyatroya veya bir resim sergisine
giderdik. Anneannemle ilgilenirdim. Ve Bayan Birdie icin de
aynisini yapmayi düsündüm. „Peki“ ciddi bir sekilde
cevapliyorum, sanki bir cok kez bunu burada yapms gibi. „Ve
iki cocugunza bir sey vermeyi düsünmüyor musunuz?“ „Bunu
zaten aciklamistim. Hic bir sey.“ „Peki eger sormam
mümkünse, size ne yaptilar?“ “Güclü bir sekilde nefes veriyor,
sanki su an cok hayal kirikligina ugramis gibi, sonra gözlerini
ceviriyor, sanki icinden bana bu sorunun cevabini söylemek
istemiyormus gibi. Fakat ondan sonra iki dirsegine yaslanip
bana söyleyebilmek icin öne egiliyor: “Peki, “diye fisildiyor,
“En büyükleri, nerdeyse altmis yasinda olan Randolph,, daha
yeni ücüncü evliligini paradüskünü ucuz bir kadinla yapti.
Kendisine her ne verirsem veriyim eline geciriyor. Ona
verecegime kendi oglum olarak Size vereyim Rudy. Yada
Professör Smoot veya baska birine, fakat hic bir durumda
Randolph. Benim ne demek istedigimi anliyor musunuz?
“Kalbim duracak. Ilk müvekkilimde altin ocagina bu kadar
cok yaklasmisken. Broadnax-Spear ve beni bekleyen tüm
diger toplantilar cehenneme. “Bana zorla bir yaptirimda
bulunamazlar Bayan Birdie” diye söylüyorum ve onlari en
icten gülümsememle aniyorum. Gözlerim, belki de
dudaklarim, agzim ve burnum sunlari söylemeye
yalvariyorlar: “ Tam aksine! Allah kahretsin! Bu benim
param, kime vermek istiyorsam veririm. Eger Size vermek
istiyorsam Rudy, o zaman sizin olacaktir! Buna karsilik Bayan
Birdie sunlari söylüyor: “Geri kalan para Reverend Kenneth
Chandler. Onu taniyor musunuz? Daalas´dan dogru sürekli
televizyon´da, bizim bagislarimizla dünya´nin en güzel
islerine imza atiyor, evler insa ediyor, bebekleri doyuruyor,
incili ögretiyor. Onun almasini istiyorum.“ „Bir televizyon
hatibi mi?“ „Ah, o bir televizyon hatibinden cok daha fazlasi.
Ögretmenligin yani sira, hem devletadami hem danisman.
Devlet büyükleriyle acilislara katiliyor ve de cok yakisikli.
Erkenden kararmis lüleli kafasina karsi hic bir sey yapmazdi,
anliyor musunuz? „Tabii ki degil, fakat….“ „Beni gecen
aksam aradi. Bunu düsünebiliyor musunuz? Televizyon´da
sesi cok yumusak, fakat telefon´da sesi daha da cekici oluyor.
Ne demek istedigimi anliyor musunuz? „Evet sanirim.Sizi
neden aradi? „Gecen Mart ayinda kendisine bagis da
bulundugumda bir kac satir yazdim. Yazdiklarim,
vasiyetnamemi cocuklarim beni yalniz biraktiklari icin
degistirmek istedigime yönelikti ve ayni zamanda kendisine is
icin biraz para vermeyi düsündügümü iceriyor. Üc gün
gecmeden beni aradi o kadar inandirici bir kisilige sahip ki ve
telefonda o kadar cana yakin ki ne gibi bir miktari
düsündügümü bilmek istiyordu. Tahminen ne kadar olacagini
kendisine söyledim ve o günden beri sürekli ariyor. Eger
isteseydim beni Learjet ile ziyaret edecegini söylüyordu.“
Sözcükler icin mücadele veriyorum. Smoot Bosco´yu kolunna
alip sakinlestirmeye calisiyor ve N. Elizabeth Erickson´un
karsisina oturmaya ikna etmeye calisiyor. Bu arada
Erickson´un alisilmis agresifligi diniyor, cünkü ilk müvekkili
kendisini öyle utanc verici bir duruma sokuyor ki, imkan olsa
masanin altina saklanacak.
Huzursuz bir sekilde bakiniyor, ben de kendisine siritiyorum
ki, onu gözetledigimi bilsin. Yaninda dördüncümüz yasli evli
bir ciftin danismanligini üstlenmis F. Franklin Donaldson
oturuyor. Vasiyetname olan bir doküman ile ilgili tartisiyorlar.
Durumuma seviniyorum cünkü elimde bulunan vasiyetname
onun kafa yordugu konudan cok daha degerli. Konuyu
degistirmeye karar veriyorum.
„Bayan Birdie iki cocugunuzun oldugunuzu söylediniz,
Randolph ve…“Evet, Delbert. Ona da bir sey yok. Senelerden
beri kendisinden hic bir haber almadim.Florida´da yasiyor.
Silmek, silmek, silmek.“ „Kalemimle kagidin üzerinden
geciyorum ve Delbert milyonunu kaybediyor. „Bosco ile
ilgilenmek zorundayim“aniden söylüyor ve ayaga kalkiyor. „O
kadar acinacak kücük bir kisi ki. Bizden baska ne bir akrabasi
ne bir arkadasi var. „Henüz bitmedik.“ Diyorum. Öne egiliyor
ve yüzlerimiz az bir mesafe birbirinden uzaklikta. „Yok, hayir
bittik, Rudy. Sadece benim söyledigimi yapin. Bu dördü icin
birer milyon, gerisi Revernd Chandler´e. Diger seyler oldugu
gibi kaliyor. Vollstrecker, Treuhänder, ..hepsi oldugu gibi
kaliyor. Cok basit, Rudy. Bunu sürekli yapiyorum, Professör
Smoot her 14 gün de bir gelip herseyi düzenli bir sekilde
kagida dökecegiz dedi. Dogru mu? „Sanirim“ „ Iyi, o zaman
görüsürüz Rudy.“ „Masanin diger ucuna yürüyor ve hemen
sakinlesen ve zararsizlasan Bosco´yu kucakliyor.
Vasiyetnameyi okuyorum ve not aliyorum.Smoot ve diger
profesörlerin bize yardim etmek ve tavsiyede bulunmak icin
burda olmasi ve iaklimi toplamak icin iki hafta zamanimin
olmasi
beni rahatlatiyor. Bunu yapmak zorunda degilim,
diye kendime söylüyorum. Bu sirin 20 milyona sahip olan
bayanin benim ona verebilecegimden daha fazla tavsiyeye
ihtiyaci var. Belki kendisinin anlayamayacagi ama vergi
kurumunun yakindan ilgilenecegi bir vasiyetnameye ihtiyaci
var. Kendimi akilsiz bulmuyorum sadece biraz tecrübesiz. Üc
sene hukuk egitimimden sonra ne kadar az bildigimin
farkindayim. Booker´in müvekkili sinirlerine hakim olmaya
calisiyor, avukati uzun zamandan beri ne söyleyecegini
bilmiyor. Böylece Booker sürekli not aliyor ve her bir kac
saniyede evet veya hayir diye mirildaniyor. Kendisine Bayan
Birdie ve servetinden bahsetmekten cok sabirlaniyorum.
Azalan cogunluga bir bakis atiyorum ve ikinci sirada bana
bakiyormus gibi görünen gözüme bir cift carpiyor.Su an
tutulabilecek tek avukatim ve duruma bakilirsa sanlslarini
benden yana kullanmak konusunda biraz kararsizlar. Kadinin
elinde kalin lastik ile baglanmis bir packet kagit var. Benim
anlayamayacagim birseyler fisildiyor, ve esi basini öyle
salliyor ki, sanki diger Star avukatlarin kendilerine zaman
ayirma olanagini bekler gibi. Yavasca kalkiyorlar ve benim
bulundugum masanin ucuna gelmekteler. Yaklasirken ikisi
beni iyice inceliyorlar. Gülüyorum. Avukatlik büroma
hosgeldiniz. Bayan Birdie´nin sandalyesini aliyor, o ise
masanin diger tarafinda yer aliyor ve mesafe birakiyor. Bir
gülümsemeyle ve havalanan el ile „Merhaba“ diyorum.
Cabucak elimi kapiyor, bende elimi uzatiyorum. „Ismim Rudy
Baylor. „Ben Dot, bu da Buddy, diye söylüyor, Buddy´nin
tarafina dogru kafa salliyor ve benim uzattigim eli
görmemezlikten geliyor. “Dot ve Buddy” diye tekrarliyorum
ve not almaya basliyorum. “Soy isminiz ne” diye soruyorum
bir tecrübeli avukation bütüm ictenligiyle sorabilecegi sekilde.
“Black. Dot ve Buddy Black. Aslinda isimlerimiz Marvarine
ve Willis Black, fakat herkes bize Dot ve Buddy diye hitap
ediyor. Sayisiz perma yüzünden saclari kivircik ve uclari
catalli. Iyi bir izlenim birakiyor. Ucuz beyaz spor ayakkabilari,
kahverengi coraplar ve bol bir kot pantolonu giyiniyor.
Agzinin etrafinga belirgin cizgileri olan zayif ve ince bir
bayan. “Adresi ne?” diye soruyorum. “Squire 863,
Granger´de.” “Calisiyor musunuz?” Buddy henüz birsey
söylemeden, bende Dot´un senelerden beri (das Reden
besorgt) izlenimini birakti. „Sosyal sigortadan hasta parasi
aliyorum.“ „Henüz 58 yasindayim, fakat zayif bir kalbim var.
Buddy´nin kücük bir emeklisi var. Buddy bana bakiyor. Kalin
camlari olan bir gözlük takiyor ve plastikten kulaklarina kadar
erisemeyen kulplar. Yanaklari kirmizi ve tombul. Saclari gür
ve gri, biraz kahverengiye bakiyor. Görünüse bakilirsa bir
haftadan beri yikamadi. Gömlegi siyah ve kirmizi kareli ve
sacindan daha kirli. „Mr. Black kac yasinda?“ diye kendisine
soruyorum, cünkü emin degilim Black Bey´e sordugumda
bana cevap verecegine dair. „Ismi Buddy, oldu mu? Dot ve
Buddy, Bey kelimesine gerek yok, olur mu? Buddy 62
yasinda. Size birseyler söyleyebilir miyim?” “hemen
onayliyorum. Buddy Bookerí masanin digger ucundan
gözetliyor. “Kafasi tam yerinde degil” yavas bir bas
sallamasiyla Buddy´nin yönüne dogru söylüyor. Kendisine
bakiyorum. O da bize bakiyor. “Savas´da bir yaralanma” diye
söylüyor.
“Kore. Hava alaninda metalden detektörleri biliyor musunuz?”
„Basimi sallayarak, onayliyorum“ „Söyle izah edeyim, kendisi
cirilciplak detektörlerin arasindan gecsede, alarm yine calar.“
Buddy´nin gömleginde bulunan dügmeler her an düsecekmis
gibi duruyor. Gömlegi o kadar gergin ki, nerdeyse gömlegin
iplik yapisi görülecek caresiz bir sekilde öne cikmis karnini
kapatabilmek icin.
Buddy´nin en azindan üc gidigi var. Memphis Uluslararsi
Havaalanindan gecerken onu düslemeye calisiyorum, alarm
sirenlerinin caldigi ve koruma güclerinin panige kapildigi
anlari. „Kafasinda bir metal parcasi var“ aciklayarak ekliyor.
„Bu korkunc „ diye geri fisildiyorum, sonra bloknot´uma
Buddy Black Bey´in bu durumunu not ediyorum. Black Bey
sol´a dönüyor ve Booker´in kendisinden 1 metre uzaklikta
olan müvekkiline dogru bakiyor. Dot aniden öne dogru
egiliyor. “Bir sey daha var” diyor. Merakli bir sekilde öne
dogru egilip: “Evet” diyorum. “Bir alkol sorunu var.
“Gercekten mi?” “Fakat bunun nedeni savas´da ugradigi
yaralanma” ipucu vererek ekliyor. Böylece henüz üc dakika
once tanimis oldugum bu bayan esini alkolbagimlisi bir
akilsiz´a indirdi. “Sigara icsem, sizi rahatsiz eder mi?”
cantasini acarken soruyor.” Burada icilebilir mi? diye
soruyorum ve ümit ediyorum ki sigara-icme-yasagi lavhasi
görürüm, fakat maalesef göremiyorum. „Tabii ki“ Kurumus
dudaklari arasina sigarayi yerlestiriyor ve sigarayi yakiyor.
Sonra agzindan cikartiyor ve Buddy´nin yüzüne büyük bir
duman yigini üflüyor; Buddy ise bir santim kimildamiyor.
„Size nasil yardimci olabilirim?“ diye soruyorum ve lastikle
baglanmis kagit paketine bakiyorum. Bayan Birdie´nin
vasiyetnamesini bloknot´umun altina koyuyorum. Ilk
müvekkilim bir multimilyoner ve diger müvekkillerim
emekliler. Henüz yeni baslamis olan kariyerim gercek hayatla
bulusuyor. „Bizim fazla paramiz yok“ diye usulca söylüyor
Dot, sanki cok büyük ve duyulmasini istenilmeyen bir büyük
sir mis gibi. Anlayisla gülümsüyorum. Ne kadar mülk sahibi
olursaniz olun, su kesin ki benden daha zenginsiniz ve size her
an dava acacaklarina dair süphem var. „Ve bizim bir avukata
ihtiyacimiz var.“ Kagidi alip lastikleri cikartarak ekliyor.
„Sorun nerede?“ „Bir sigorta sirketi tarafindan
dolandiriliyoruz.“ „Ne tür bir sigorta anlasmasi yaptiniz?“
Evraklar elime sikistiriyor, sonra ellerini temizliyor sanki
yükü mucizeler yaratabilecek baska bir kimseye yüklüyormus
gibi. En üstte kirlenmis, burusmus ve kullanilmis bir anlasma
var. Dot bir sigara dumani daha yaratiyor ve bir an icin Buddy
görülmüyor. „Bir hastalik sigortasi“ diye söylüyor. Great
Benefit Life. O anlasmayi ogullarimiz 17 yasindayken bes
sene önce yaptik. Simdi Donny Ray kankanserinden ölüyor ve
bu ückagitcilar tedavisini ödemek istemiyorlar.” Great Benefit
mi?” “Evet” “Hayatimda duymadim.” kendime güvenerek
söylüyorum. Bu arada anlasmanin birinci sayfasini gözden
geciriyorum sanki bir sürü buna benzer davaya bakmis gibi ve
sigorta sirketleri hakkinda bilinmesi gerekenlerin hepsini
biliyormus gibi. Iki aile fertlerinin ismi geciyor, Donny Ray ve
Ronny Ray Black. Ikisinin de dogum tarihi ayni. “Böyle
konustuguma kusura bakmayin fakat bu insanlar kirli islere
karismis insanlar. “Sigorta sirketlerinin cogu öyle.” Düsünceli
bir sekilde söylüyorum ve Dot gülüyor. Güvenini kazandim.
“O zaman Siz bu anlasmayi bes sene önce yaptiniz.” “Onun
gibi bir sey. Bütün primleri simdiye kadar ödedim ve su ana
kadar hic kullanmadim, ta ki Donny Ray hastalana kadar.” Su
an sigortali olmayan bir ögrenciyim. Beni veya yasamimi,
sagligimiveya arabami güvence altina alan hic bir sigorta
anlasmasi yok. Kücük ve kullanilmis Toyotam icin bile yeni
bir arka teker alamiyorum. “Ve siz onun ölecegini söylememis
miydiniz?” Dudaklari arasindaki sigarayla basini salliyor. Kan
kanseri. Hastalik sekiz ay önce basladi. Doktorlar ona bir sene
müddet verdiler fakat bunu basaramayacak cünkü
Kemik nakli yapilamadi. Büyük ihtimal simdi cok gec. “Bir
kemik nakli mi? sasirarak soruyorum. „Kan kanseri hakkinda
hic birsey bilmiyor musunuz. „Hayir, fazla bilgim yok.“
Dislerini gicirdatiyor ve gözlerini oynatiyor, sanki bir aptal
misim gibi sonra sigarayi agzina aliyor ve bir kere cekiyor.
Sigara dumani havada dagilirken, söyle söylüyor: „Benim
oglum bir yumurta ikizleri. Böylece Ron, biz ona Ron diye
hitap ediyoruz, cünkü Ronny Ray´i sevmiyor Donny Ray´in
kemik naklili icin ideal bir bagis. Bunu doktorlar söyledi.
Sorun bu naklilin maliyetinin 150.000 dolar olmasi. Bu
miktar´a sahip degiliz. Sigorta sirketi normalde masraflari
karsilamasi lazim cünkü anlasma öyle öngörüyor. Pislikler
hayir diyor. Ve Donny Ray bu yüzden ölüyor. Isin aslini
anlatmakta sasirtici bir kabiliyeti var.
Buddy´yi göz ardi ettik, fakat kendisi bizi dinliyor. Yavasca
kalin camlari olan gözlügünü cikartiyor ve tüylü elleriyle
gözlerini ufaliyor. Harika. Buddy agliyor. Bosco ise degerli
Elizabeth Erickson´un masasinda agliyor. Booker ´in
müvekilleri yine sucluluk duygulari icerisindeler veya
pismanlik veya baska birt dert kurbanlari, ve hickira hickira
agliyor. Smoot bir cam ´in yaninda duruyor ve bizi gözetliyor,
kesin inden düsünüyordur, bu ögrenciler ne tür tavsiyeler
veriyorlar ki, bu denli acilar ceksinler. „Kendisi nerede
yasiyor? Diye soruyorum sadece bloknot´uma yazabilecegim
bir cevap alabilmek ve böylece göz yaslarini bir saniye olsun
görmemek icin. „Kendisi bizimle yasiyor. Hic ev´den
tasinmadi. Buda sigorta´nin ödemek istemeyisinin ayri bir
nedeni. Resit oldugu icin sigorta kapsamindan ciktigini
söylüyor. Kagitlarin icini kurcaliyorum ve Great Benefit´e
olan ve Great Benefit´ten gelen mektuplara göz atiyorum.
„Anlasmanin icerisinde sigortanin resitlik durumunda sona
erecegine dair bir seyler yaziyor mu? Basini salliyor ve
güllüyor.
„Hayir, o konuyla ilgili hic birsey yazmiyor, Rudy. Anlasmayi
bir cok kez okudum, ve hic bir yerinde öyle bir konudan
bahsedilmiyor- kücük yazilar dahil. „Emin misiniz?“ diye
soruyorum ve anlasmaya bir daha göz atiyorum. „Cok
eminim“. Bir seneden beri anlasmayi sürekli okuyorum. „Bu
anlasmayi kim size hazirladi? Sigortacinin adi ne? Kapimiza
gelip bizi kandiran edepsizin biri. Ismi Ott gibi birsey di, agzi
iyi laf yapan ückagitcinin biri. Kendisini bulmaya calistim,
fakat kabolmusa benziyor. Kagit yiginin arasindan bir mektup
aliyorum ve okuyorum. Aldigim birinci mektup´tan aylar
sonrasi Cleveland´den gelen bir Zarargörevlisinden geliyor,
utanmadan her ödemeyi reddediyor. Neden olarak Donny
Ray´in hastaliginin anlasma öncesinde var oldugu iddia
ediliyor ve bu yüzden herhangi bir ödemenin yersiz oldugu
görüsü savunuluyor. Eger Donny Ray nerdeyse bir seneden
beri hastaysa, o zaman teshis anlasmanin yapilmasindan dört
sene sonra Great Benefit tarafindan konuldu. „Anlasmada
söyle yaziyor, ödeme anlasma öncesi varolan bir durumdan
dolayi geri cevriliyor. „Akliniza gelebilecek her türlü mazereti
kullaniyorlar, Rudy. Tüm bu evraklari yaniniza alin ve iyice
okuyun. Gecersizlik paragraflari, istisnalar, ön hastalik, kücük
yazilar, hemen hemen herseyi denediler. „Bir kemik naklili
sigorta kapsaminin disinda mi?“ Hayir. Doktorumuz bile
anlasmayi gözden gecirdi ve Great Benefit´in ödemesi
gerektigi görüsüne vardi, cünkü kemik naklili günümüzde bir
rutin tedavi. Booker´in müvekkili yüzünü siliyor ve özür
diliyor. Booker´a tessekkür ediyor, Booker´da kendisine
tessekkür ediyor. Yasli adam heyecanli bir sekilde kart
oyununun oynandigi yerdeki sandalye´ye oturuyor. Bayan
Birdie N. Elizabeth Erickson´I Bosco ve sorunlarindan
kurtariyor. Smoot arkamizda dolaniyor. Bir sonraki mektupta
Great Benefit sirketinden geliyor. Mektup kisa, net ve hic adil
degil. Söyle yaziyor: Sayin Black sirketimiz haklarinizi yazili
bir bicimde yedi kez geri cevirdi. Yine sekizinci ve son kez
olmak üzere geri ceviriyoruz. Görünüse bakilirsa zor
anlayanlardansiniz! Bu mektup tazminat sorularindan sorumlu
olan müdür tarafindan imzalanmistir. Mektubun üst
bölümünde bulunan sirket logosunun üzerinden elimle saskin
bir sekilde geciyorum. Gecen bahar sigorta hukukuyla ilgili bir
seminer´e gittim. Ve birkac sirketin artniyetli bir sekilde
insanlarin haklarini ez gectikleri bu inanilmaz durumlarin beni
nasil sok ettigini hatirliyorum. Seminerimizin egitmeni bir
misafir docentti, sigorta sirketlerinden ve diger büyük
firmalardan nefret eden ve mesru haklari yenilip yeterli neden
gösterilmeyen sigortalilarin davalariyla yakindan ilgilenen bir
komünist. Simdiye kadar mahkeme konusu olmayan bu ülkede
sadik ve inanc ilkerlerini bozan bircok yasadisi davranislarin
varligindan emin. Artniyetle sigorta primlerininin
reddedilmesi ve bu konuyla ilgili olan davalarla ilgili kitaplar
yazdi. Bu konuyla ilgili hazirladigi istatistiklerle, bircok
insanlarin yenilen haklarinin nedenlerini arastirmadan göz
yumduklari görüsünü kanitlamak istedi. Mektubun basinda
bulunan Great Benefit logosunu bir kez daha okuyorum. “Hic
bir zaman primlerin birini ödeyemez duruma geldiniz mi?”
“Hayir, efendim. Hic birini. Donny Ray´in hastaligi ile ilgili
evraklari görmek zorundayim.“ “Evraklarin cogu evimde. Son
zamanlarda doktor´a cok fazla gitmedi. Artik maddi gücümüz
yetmiyor.”
“Kan kanserinin teshis edildigi tarihi tam olarak biliyor
musunuz.” “Hayir, fakat gecen senenin Augustos ayindaydi.
Kemoterapinin birinci bölümü icin hastaneye gitmisti. Sonra
bu ückagitcilar tedavinin masraflarini karsilamayacaklarini
bildirdi, böylece hastane bizi kapinin önüne koydu.
Transplantasyon´a verecek paralarinin olmadigini
söylüyorlardi. Cok fazla masrafliymis. Bunu da onlar icin cok
fazla göremem.” Buddy Booker´in bir diger müvekkilini
inceliyor, kolunun alti evraklarla dolu kirilgan yasli bir bayan.
Dot sigara paketiyle oynuyor, ve sonra icinden bir tane
aliveriyor. Eger Donny Ray kan kanserinden hasta ise ve bu
hastaligi sekiz aydan beri sürüyorsa o zaman bu hastaligi
anlasmanin yapildigi günde baslamis olamaz. Eger kan kanseri
ihtimali var ise, o zaman Great Benefit ödemek durumunda.
Bu bana cok mantikli geliyor ve yasa her zaman net ve
mantikli olmadigi icin Dot`un sigortadan almis oldugu
sayisizca olumsuz red cevaplarindan dolayi beni ugursuz bir
olayin bekledigini biliyorum. „Bunu anlamiyorum“ saygisizlik
mektubuna bakarak diyorum. Dot esi´nin basina büyük bir
sigara dumani üflüyor. Gözleri kendine gelmis gibi görünüyor,
fakat pek emin degilim. Agzini sapirtarak, söyle diyor: Cok
basit Rudy. Bunlar sahtekar. Onlar bizim cok siradan,
kendimize yardimci olamayan ve parasizliktan dolayi teslim
olmayi tercih eden insanlar oldugumuzu düsünüyorlar. Otuz
sene kot pantolonu üreten bir fabrikada calistim ve ayni
zamanda sendika da görevliydim ve gün ve gün sirket´e karsi
savastik. Ordada aynisiydi. Kücük insanlari cigneyen büyük
sirket. Babamin avukatlardan nefret etmesinin yani sira
sendikalara da zaman zaman ates püskürürdü. Bunun üzerine
bende kendimi calisan halkin savunucusu olarak gelistirdim.
Bu mektup inanilmaz, diye kendisine söylüyorum. Hangisi?
Bay Krokit´den olan, saygisizligin yapildigi mektup. Lahanet.
Buddy sigara dumanini yüzünden uzaklastiriyor ve siritiyor.
Kendisine bir sey söyler ümidiyle bakiyorum, fakat bir sey
söylemiyor. Ilk defa basinin sol tarafinin sag tarafindan daha
alcak oldugunu fark ediyorum ve sonra havalimaninda ciplak
bir sekilde nasil yürüdügü aklima geliyor. Saygisizligin
yapildigi mektubu büküp digerlerin üzerine koyuyorum.
Hepsini okumam bir kac saatimi alir. „Evet, fakat acele etmek
zorundasiniz. Donny Ray daha fazla dayanamayacak. 80
kilodan 55 kiloya düstü. Bazi günlerde kendisini o kadar kötü
hissediyor ki, ayakta durmakta zorluk cekecek sekilde.
Kendisini görmenizi cok isterdim. „Su an icimde Donny Ray´i
görme istegi yok. Belki daha sonra. Mektuplari, Donny Ray´in
hastalik hikayesini ve anlasmayi yakindan inceleyecegim,
Smoot ile konustuktan sonra Black´lere iki sayfalik mektup
yazacagim kendilerine sigorta sirketlerine yolsuzluk
durumunda dava acma konusuna uzmanlasmis bir avukata
görünme tavsiyesinde bulunarak. Bazi avukatlarin isim ve
numaralarini ayni zamanda vererek. Ondan sonra bu igrenc
semineri ve Smoot ´un …hukukuna gösterdigi ilgisini de
asmis oluyorum. Mezuniyetime 38 gün kaldi. Hepsini
yanimda götürmek zorundayim, daginikligini görüp,
lastiklerini elime aldigimda Dot´a anlatiyorum. Iki hafta sonra
tavsiyelerle dolu bir mektupla geri gelecegim. „Neden iki
hafta sürüyor?“ „Biraz arastirip, professörlerle konusmam
lazim. Donny Ray´in klinik evraklarini bana gönderebilir
misiniz? „Tabii ki, fakat acele etmenizi rica ediyorum.“
„Elimden geleni yapacagim, Dot“ „Elimizde bir delil
oldugunu düsünüyor musunuz? Hukuk ögrencisi olmama
ragmen bir seye sartlamayan /yükümlü kilmayan konusmalarla
ilgili cok sey ögrendim. Simdiden net bir sey söylenemez.
Umutlu/ ümit verici görünüyor. Fakat önce iyice inceleyip
arastirmam lazim. Yapilmasi mümkün.“ Bu ne anlama
geliyor?“ Hakkinizin var olduguna inaniyorum, fakat kesin bir
sey söyleyebilmem icin evraklari bir daha gözden gecirmek
durumundayim. „Uzmanlik alaninizin ne oldugunu ögrenebilir
miyim?“ Hukuk ögrencisiyim.“ Sasirmisa benziyor.
Dudaklarini büzüyor ve bana göz kirpiyor. Buddy ikinci kez
siritiyor. Allah´tan Smoot arkadan geliyor ve „Nasilsiniz?
Diye soruyor. Dot önce papyonuna sonra uzun ve gür
saclarina bakiyor. „Mükemmel“ diyorum, isi biraz önce
tamamladik. „Iyi“ diye sanki zaman bitmis gibi yanit veriyor
ve diger müvekkiller bizi bekliyor. Mekani terk ediyor. Sahte
bir gülümsemeyle icten bir sekilde „iki hafta sonra görüsürüz“
diye yanit veriyorum. Dot sigarasini kül tabaginda söndürüyor
ve sonra bana dogru yaklasiyor. Dudaklari aniden titriyor ve
gözleri yasariyor. Nazik bir sekilde ellerimi tutuyor, ve
magdur bir sekilde bana bakiyor. „Elinizi lütfen cabuk tutun
Rudy. Yardima ihtiyacimiz var. Oglumuz ölüyor.“ Uzun süre
birbirimize bakiyoruz, basimi salliyorum ve birseyler
mirildaniyorum. Bu zayif insanlar ogullarinin hayatlarini bana,
ücüncü senesinde bulunan bir hukuk ögrencisine teslim ettiler.
Gercekten bu elime sikistirilmis bu evrak yiginini yanima alip,
telefon ahizesine sarilip, bir kac mektup yazip, tehditler
savurup ve Great Benefit´i yildirdiktan sonra parayi Donny
Ray icin kazanacagima inaniyorlar. Bir de ayriyetten bunun
hizli olmasini bekliyorlar. Ayaga kalkiyorlar ve utangac bir
sekilde masamdan ayriliyorlar. Bu anlasmanin bir yerinde
nerdeyse okunamayan ve tahminen anlasilamayan
kisitlamadan bahsedildiginden eminim. Bu uzmanlar on
yillardan beri büyük ücretler kazaniyor ve kücük yazilarla
yazilmis paragraflar yaziyorlar. Yaninda Buddy sandalyelerin
arasindan ve Rook oyuncularin yanindan gecip kahve
bidonunun yaninda duruyor. Burada karton fincanina kofeinsiz
kahvesini dolduruyor ve bir sigara yakiyor. Sonra odanin arka
kisminda duruyorlar ve beni iki metre gibi bir uzakliktan
inceliyorlar. Otuz sayfalik kücük yazilarla yazilmis olan
paragraflari okuyorum ve not aliyorum. Kendisini göz ardi
etmeye calisiyorum. Salon yavas yavas bosalmaya basliyor ve
insanlar evlerine dönmeye basliyorlar. Bu kadar avukatlik bir
gün icin yeter ve umuyorum ki daha fazla müvekkil gelmez.
Hukuki alandaki bilgisizligim cok hüzün verici ve bir kac ay
icinde bu ülkenin mahkeme salonunda diger avukatlari,
savcilari ve sahitleri ile birlikte müvekkilerimi savunacagimi
düsündügümde ürperiyorum. Henüz topluma yararli bir hizmet
sunmak ve herhangi bir davaya bakacak durumda degilim.
Hukuk egitimi üc sene anlamsiz bir stresden baska bir sey
degil. Sayisiz saatlerimiz hic ihtiyacimiz olmayan bilgiyi
edinmek ile geciyor. Unutacagimiz derslerle bombardimana
tutuluyoruz. Gelecekte yürürlülükten / uygulamadan
cikartilmis veya degistirilmis yasa ve davalari düsünüyoruz.
Eger son üc senede ögrenci olarak iyi bir avukatin yaninda
haftada elli saat calismis olsaydim, o zaman kendim iyi bir
avukat olmus olurdum. Bunun yerine ise ücüncü senesinde
bulunan husursuz ve hukuksal sorun ve sinavindan korkan bir
ögrenciyim. Önümde bir seyler hareket ediyor ve ben dogru
zamanda biraz kilolu bir beyin duyma cihaziyla birlikkte
üzerime dogru nasil geldigini fark ediyorum.
Ikinci Bölüm
Bir saat sonra Cin oyunu ve Gin Romme ile ilgili aktiviteler
sona eriyor ve son sohbet edenler mekani terk ediyorlar.
Smoot bizi bir toplanti yapmaya cagirirken, ev sahibi bizi
kapida bekliyor. Art arda kisa bir sekilde müvekkilerimizin
degisik sorunlarindan bahsediyoruz. Cok yorgunuz ve
mümkün oldugunca cabuk bir sekilde burayi terk etmek
istiyoruz. Smoot birkac yaratici ve yeni olmayan tavsiyelerde
bulunuyor ve bize yasli insanlarin hukuksal sorunlariyla ilgili
konusacagimizi söz vererek bulundugu yerden ayriliyor.
Sabirsizlikla bekliyorum. Eski bir Pontiac olan Booker´in
arabasinda ilerliyoruz. Sik olmak icin biraz büyük kacan fakat
benim parcalanmakta olan Toyotamdan cok daha iyi bir
durumda olan bir araba. Booker ´in iki cocugu ve yarim gün
ögretmen olarak calisan bir esi var ve bu yüzden yoksulluk
sinirinin biraz üzerinde yasam mücadelesi veren bir insan.
Caliskan bir sekilde okuyor ve iyi notlar aliyor ve bu yüzden
merkezde bulunan varlikli bir avukatlik bürosu onunla
ilgilenmeye baslar. Cok adindan söz ettiren itibarli bir sirket.
Bu sirket yurttas hukuku davalariyla adindan söz ettirmistir.
Senelik baslangic geliri 40.000 dolar Broadnax ve Speer´in
bana sunmus olduklari gelirin 6000 dolar üzerinde. „Hukuk
egitiminden nefret ettigimi“ söylüyorum, yaslilar evinin
bahcesinin otopark alanini terk ederken. Bunda sarilacak hic
bir sey yok, diyor Booker. Booker hic bir seyi ve kimseden
nefret etmiyor ve bazen hukuk egitiminin onun icin büyük bir
sans oldugunu söylüyor. “Neden avukat olmak istiyoruz?”
Amac haksizliga direnerek topluma yararli bireyler olmak icin
toplumsal sistemde bir degisiklik yaratmak. Professör Smoot´u
dinlemiyor musunuz? “Istersen bir bira icelim.” “Saat üc bile
degil, Rudy.”Booker az iciyor ve ben de ondan daha da az
iciyorum cünkü masrafli bir aliskanlik ve su an kendime
yiyecek alabilmek icin tasarruf yapmak zorundayim. “Sadece
bir sakaydi” diyorum. Hukuk fakultesine dogru arabayla
ilerliyor. Bugün persembe, ve bu yarin benim spor hukukuyla
ve Napoleon´un Code´uyla ve bunun haricinde az emek
gerektiren anlamsiz iki seminer ve yaslilar hukukuyla
ilgilenmek zorunda kalacagim anlamina geliyor. Fakat beni bir
hukuk sinavi bekliyor ve bunu düsündükce ellerim titriyor.
Eger sinavi gecemezsem Broadnax ve Speer´in icten, donuk
ve ciddi calisanlari beni kesin isten cikartacaklar, bu da benim
yaklasik bir ay calisip sonra sokaga atilacagim anlamina
geliyor. Avukatlik sinavini kaybedecegim ihtimali olasi bir
durum.- sonuclari issizlik, iflas, ayip ve aclik. Peki günün her
saatini neden bunu düsünerek geciriyorum? “Kütüphaneye
oturmayi tercih ediyorum. “ diye söylüyorum. Bu konularla
ilgilenecegimi ve sonra sinav icin calisacagimi düsünüyorum.
“Iyi bir fikir.” “Kütüphaneden nefret ediyorum.” “Herkes
kütüphaneden nefret ediyor, Budy. Öyle bir yapilmis ki nefret
etmemek mümkün degil. Temel amaci hukuk ögrencilerinin
bu kurumdan nefret etmesini iceriyor. Sen gayet normalsin. “
“Tesekkür ederim” “Acaba bu yasli Bayan Birdie´nin parasi
var mi?” „Bunu nerden biliyorsun?“ „Sanki öyle bir sey
duymus gbi oldum.“ Evet paranin icerisinde yüzüyor. Yeni bir
vasiyetnameye ihtiyaci var. Cocuklari ve torunlari kendisiyle
ilgilenmiyorlar ve bu yüzden onlari mirasindan mahrum
birakmak istiyor.“ „Ne kadar?“ „20 milyon´a yakin.“ „Booker
bana cok süpheci bir bakis atiyor. “Bunu en azindan iddia
ediyor.” Diye ekliyor. “Peki kim bu mirasa konacak?” “Cok
albenisi ve Learjet´i olan bir televizyon insani. “Hayir!” “Evet
olacak.”
Yogun trafigin icerisinden arabayi sollarken, Booker bunu
anlamaya/kavramaya calisiyor. “Rudy, kusura bakma iyi bir
insan, zeki bir ögrenci fakat bu denli büyük bir miras icin
böyle bir vasiyetname hazirlamak düsüncesi seni mutlu ediyor
mu? “Hayir. Peki sen kendini iyi hisseder miydin?” “Tabii ki
degil. Peki o zaman ne yapacaksin?” “Belki uykuda ölecek.”
“Buna inanmiyorum cünkü kendisi bayagi bir canli ve
direncli. Herseyin üstesinden gelir.” “Smoot ikle bu konuyu
konusmayi ve belki vergi professörlerinden birinden yardim
almayi düsünüyorum. Belki de Bayan Birdie´ye kendisine bir
iyi bir avukata bes milyon ödemesine ragmen yardimci
olamayacagimi söylemeyi düsünebilirim. Aslinda benim icin
pek önemli degil. Benim kendi sorunlarim var.“ „Texaco
mu?“ „Evet onlar benim pesimde. Ev sahibi de öyle.“ „Cok
isterdim sana yardimci olmayi“ diyor Booker ve icten
söyledigini biliyorum. Paradan biraz artirabilmis olsa, sevincle
bana biraz ödünc verirdi. „Birinci Temmuz´a kadar
dayanacagim. Ondan sonra Broadnax ve Speer´in önemli bir
sözcüsü olarak bu zor günlerimi geride birakacagim. Peki bu
zorluklar icerisinde yilda 34.0000 dolar harcamayi nasil
basaracagim?” “Kulaga cok inanilmaz geliyor. Sen zengin
olacaksin.” “Sonunda yedi seneden beri bahsislerden
yasiyorum. Bunca para neyime yarar acaba?” “Sana bir takim
elbise almaya.” “Peki neden. Iki tane var ya.” “Belki bir cift
ayakkabi”. “Iste bu. Tam bunu yapacagim, Booker. Ayakkabi
ve kravatin haricinde belki teneke bidonun icerisinde olmayan
yiyebilecek birseyler almak. Belki bir de bir yeni paket
iccamasir.” Son üc senede Booker ve esi beni ayda en az iki
kere yemege davet etti. Ismi, Charlene, Memphis ´den geliyor
ve dar bütcesine ragmen gercek mucizeler yaratiyor.” Onlar
arkadas, fakat onlar icin acinacak bir durum oldugumun
farkindayim. Booker siritiyor sonra gözlerini ceviriyor. Canina
tak etmis sevimsiz konular hakkinda sakalar yapmaya.
Arabayi Memphis State Üniversitesinin hukuk fakultesinin
Central Avenue´da bulunan otoparkina yönlendiriyor. “Daha
bir kac islerimi halletmem gerekiyor” diyor. “Beni buraya
kadar getirdiginiz icin, tesekkürler.” “Alti´ya dogru burdayim.
Ondan sonra sinava icin calisiriz.” “Peki olur, asagida
bekleyecegim.” Arabanin kapisini kapatiyorum ve Central´e
dogru hizli kosuyorum. Kütüphane altkatinin -eski ve dis´i
catlamis hukuksal kitaplarin birikimi nerdeyse görünmez bir
bicimde- karanlik ve dis´ta kalan kösesinde, en sevdigim yerin
aylarca bos olup beni bekledigini görüyorum. Özel benim
ismime ayrilmis. Köse camsiz ve zaman zaman nemli ve
soguk ve bu nedenden dolayi cok nadir insanlar
gelirler.Kendim saatlerce zamanimi magarada gecirdim,
davalari arastirdim ve sinav icin calistim. Ve gecen haftalarda
burada sayisiz sikintili saatler gecirdim ve Sarah ile ilgili ne
olabilecegiyle ilgili düsündüm onu neyle kacirdigimla ilgili
kendime sorular sordum. Burada kendime aci cektiriyorum.
Düz masanin üc yani Täfelung ….cevrili ve su an duvardaki
Maserung….ezbere biliyorum. Burada yakalanmadan
aglayabilirim. Hic kimse duymadan icimden sessizce
küfredebilirim. Iliskimiz esnasinda Sarah cogu kez burada
yanimda oturdu, birbirlerine cok yakin sandalyelerin üzerinde
birlikte ders calistik. Dikkat cekmeden hem hikirdiyorduk hem
gülüyorduk. Kimse görmeden öpüsüp birbirimize
dokunuyorduk. Derin depresyon ve aci cerisinde bulundugum
su anda parfümünü koklayabiliyorum. Aslinda bu büyük
labirintte kendime yeni bir ögrenme yeri aramam gerekir. Ve
su an yüzünü karsimda görüyorum ve bacaklarinin nasil
oldugunu hatirliyor ve hemen kalp bögesinde bir sizi
hissediyorum, beni nerdeyse felc eden. Daha birkac hafta önce
buradaydi. Ve su an baska birisi bacaklarini oksuyor.
Black´lerin evraklarini kollumun altina alip kütüphane´nin
sigorta bölümüne dogru ilerliyorum. Hareketlerim yavas, fakat
gözlerim firi firil dönüyor. Sarah buraya cok nadir geliyor,
fakat bir kac kez kendisini gördüm. Raflarin arasinda Dot´un
evraklarini bos masaya yayiyorum ve saygizlik-mektubu bir
daha okuyorum. Mektup sinsice ve hain, muhtemelen Dot ve
Buddy´nin anlasmayi hic bir avukata göstermeyecegini
düsünen bir kimse tarafindan yazildi. Mektubu bir kez daha
okuyorum ve kalb sizintisinin gittikce azaldigini hissediyorum
– bir geliyor bir gidiyor ve bu sizintiyla basa cikmasini
ögreniyorum. Sarah Plankmore benim gibi ücüncü akademik
yilimda ve simdiye kadar asik oldugum tek kiz. Beni dört ay
önce terk etti, ve baska en önde liselerin birine giden bir
adama tercih etti.Bana liseden eski arkadas olduklarini ve noel
tatilinde tesadüfen karsilastiklarini anlatti. Ask hikayesi
yeniden alevlendi, ve bana bunu yaptigina pisman oldugunu
ve hayatin devam ettigini söylüyor. Fakultede hamile
olduguna dair cesitli dedikodular dönüyor. Bunu ilk defa
duydugumda kusmak zorunda kaldim. Great Benefit´in
Black´lere yapilan anlasmayi ve sayfalar boyunca notlar
aliyorum. Cok zor okunuyor. Mektuplari, tibbi evraklari ve
dilekce kagidini ayiriyorum. Bir anligina Sara kayboldu ve
ben bu cok süpheli sigorta davasinda giitikce derinlerine
giriyorum. Anlasma haftalik 18 dolar prim öngören Great
Benefit Life Insurance Company tarafindan Cleveland ilnin
Ohio kentinde bir yükümlülük yaratti. Makbuz kitabini gözden
geciriyorum haftalik ödemelerin icinde yazili olan bir dergi.
Öyle görünüyor ki sigorta yetkilinin adi Bobby Ott gibi bir
kisilik, gercekte her hafta Black´lerin evine giden bir kimse.
Kücük masam kagit yiginlariyla dolu ve ve Dot´un bana
vermis oldugu bütün evraklari okuyorum. Ha bire kommünist
sigorta sirketine olan nefretiyle ün salmis misafir professörü
Max Leuberg´ I düsünüyorum. Ülkemizi yönetiyorlar diye
habire söylenip duruyordu. Bankalari kontrol ediyorlar.
Emlakler (gayri menkuller onlara ait). Bir virüs bulasyiyor ve
Wall Street bir hafta boyunca hastalaniyor. Faizler düstügünde
ve yatirimdan gelen gelirleri azaldiginda, o zaman
parlamentoya kosuyorlar ve yasa degisikligi talep ediyorlar.
Davalar bizi öldürüyor, diye bagiriyor. Bu avukatlar nedensiz
bir sekilde davalar aciyorlar ve bilgisiz jüri üyelerini tazminat
miktarlarini kabullenmeleri icin ikna ediyorlar. Ve buna bir
son verilmesi lazim, yoksa biz iflas edecegiz. Duvar´a kitap
atacak kadar Leuberg sinirlenebilirdi. Onu severdik.
Ve hala burada egitmekte. Sanirim, bu semestr´in basinda
Washington´a geri dönecek. Ve cesaretimi toplayabilirsem
kendisinden Black dosyasini bakmasi icin rica edecegim.
Kuzey´de jürinin sigortalari büyük para cezalarina maruz
biraktigi bircok davalarda calistigini iddia etti. Davanin bir
özetini cikartmaya basliyorum. Anlasmanin yapildigi günle
basliyorum, ve kronolojik sekilde her önemli olayi listeye
aliyorum. Great Benefit tedavi masraflarini ödemeyi sekiz
kere geri cevirdi. Sekizinci-mektup saygisizlik mektubuydu.
Max Leuberg bu mektubu okurken islik calmasini ve
gülmesini duyabiliyorum. Kan kokusu burnuma geliyor.
Umarim Professör Leuberg de bu kokuyu aliyordur.
Fakültenin ücüncü katinda iki depo odasinin arasinda ofisini
buluyorum.
Kagitlarla kapli olan kapi escinsellerin haklarinin korunmasi,
tükenmekte olan türlerin gösterileri icin cagri da bulunuyor,
hepsi Memphis kentinde az ilgi uyandiran mevzular. Kapi yari
acik ve kendisini telefona bagirirken duyuyorum. Nefesimi
tutuyorum ve kapiya usulca tikliyorum. „Buyrun“ diye
bagiriyor, ve kendimi yavasca kapidan odanin icerisine dogru
itiyorum. Odada bulunan tek sandalyeye isaret ediyor. Üzeri
kitaplar, dosyalar ve dergilerle dolu olan bir sandalye. Bütün
ofis bir cöp yigini yeri. Kagitlar, cöpler, dergiler, siseler. Kitap
raflari yamuk duruyor ve icine cöküyor. Afisler duvarlari
süslüyor. Bütün kagitlar yerde bulunan su birikintileri gibi
yere dagilmis. Zaman ve Organizasyon Max Leuberg icin cok
önem tasimiyor. Kendisi zayif, kücük ve uzun gür samanrenkli
saclara sahip. Bu altmis yaslarindaki adam elleri sürekli
hareket etmekte. Rengi solmus kot pantolonu, üzerinde tahrik
edici cevre sloganlari yazan sweatshirt ve eski spor
ayakkabilari giyiniyor. Soguk oldugu zamanlarda da ara sira
corap giyinor. Hic bitmek tükenmek bilmeyen Cilginligi beni
huzursuz ediyor. Telefon´un ahizesini eline aliyor ve „Baker“
diyor. „Baylar. Rudy Baylor. Sigorta hukuku, son sömestr.
„Tabii ki, tabii ki. Hatirliyorum. Buyrun.“ Sandalyeye isaret
ediyor. „Yok, tesekkür ederim. Sag´a ve sol´a hareket ediyor
ve bir miktar kagidi masasinin üzerinde dagitiyor. “Gündemde
ne var, Baylor?” Max ögrenciler tarafindan sayiliyor cünkü
her zaman onlar icin zaman ayiriyor. “Bir dakika zamaniniz
var mi?” “Normalde daha resmiyim ve hitapta “Sayin”
kullanirim, fakat Max formalite anlamina geliyor. Kendisine
Max diye hitap etmemizde israr etti.“ „Tabii ki. Size nasil
yardimci olabilirim?“
„Söyle söyliyim, Professör Smoot´un bir dersindeyim“ diye
acikliyorum, sonra kendisine yaslilarda, ve Dot ile Buddy´deki
ziyaretimin ve onlarin Great Benefit´e karsi mücadelesinin
kisa bir özetini sunuyorum. Hic bir kelimeyi kacirmiyor gibi
görünüyor. „Great Benefit´ten bir seyler duydunuz mu?“ diye
soruyorum. „Evet, insanlara sayisiz anlasmalar yapan büyük
bir sirket.“Hayatimda onlarla ilgili bir seyler duymadim.“
„Hayret edilecek bir durum degil. Gazetede veya
televizyon´da ilan vermiyorlar. Sigorta yetkilileri kapidan
kapiya dolasiyorlar ve haftada primlerini kazaniyorlar. Bu
isler bu sektörde her zaman iyi nitelikte olan isler degil. Bana
anlasmayi gösterebilir misiniz?“ „Kendisine veriyorum ve
gözden geciriyor. „Geri cevirme nedenleri neler?“ „Her türlü
neden. Ilk önce prensip geregi geri cevirdiler. Sonra kan
kanserinin ek hizmetlerin disinda kaldigini söylediler. Ondan
sonra kan kanserinin anlasma öncesi var oldugunu söylediler.
Daha sonra gencin resit oldugu icin aile sigortasi kapsamindan
ciktigi söylendi. Bir sürü seyler uydurdular. „Bütün primler
ödendi mi?“ „Bayan Black ín bildirdiklerine göre, evet.
Sayfalari cevirirken ikiyüzlü bir sekilde gülüyor. Max´in
hosuna gidiyor. „Ve siz bütün dosyaya baktiniz, degil mi?“
„Evet müvekkilimin bana vermis oldugu bütün evraklari
okudum.“
Anlasmayi masanin üzerine atiyor.“Yakindan ilgilenmeye
deger.“ Diyor. „Fakat sunu da unutmayin, müvekkiler cok
nadir bütün evraklari isin basinda avukata teslim ederler.“
Eline saygisizlik mektubunu veriyorum. Mektubu okurken
yüzünde artniyetli bir ifade görülüyor. Mektubu bir daha
okuyor, sonra bana bakiyor. „Inanilmaz“ „Ben de öyle
düsünüyorum.“ Tecrübeli bir sigorta uzmani olarak ekleyerek.
„Dosyanin gerisi nerede?“ diye soruyor. Bütün kagit
birikimini masanin üzerine koyuyorum. „Bunlar Bayan
Black´in bana vermis oldugu bütün evraklar. Tedavi
masraflarini karsilayamadiklari icin ogullarinin ölecegini
söylüyor. Ve su an sadece 25 kilo ve cok uzun yasayacagi
süpheli. Elleri su an hareketsiz bir bicimde duruyor.
“Kalesler” diyor. Ayni düsünceyi paylasiyorum, fakat bir sey
söylemiyorum. Bir diger kösede baska bir cift spor
ayakkabilari görüyorum- eski Nike´ler. Eskiden Converse
giyindigini bize dersde anlatti, fakat cevreye-dönüsüm
tartismasi nedeniyle boykott ediyor. Amerikanin büyük
sirketlerine karsi kücük bir mücadele veriyor ve hosuna
gitmeyen bir üreticiden hic birsey almiyor. Hayatini, sagligini
veya mülkünü sigortalatmayi reddediyor. Fakat söylentilere
göre ailesi zengin, ve bu yüzden sigortayi reddetme lüksüne
sahip. Bir takim nedenlerden dolayi sigortali olmayanlarin
dünyasinda yasiyorum. Professörlerimin cogu sürekli krawat
tasiyan ve derslerini kapali ceket ile veren dar kafali
akademisyenler. Max onyillardan beri krawat takinmiyor. Ve
ayriyetten ders de vermiyor. Görsel sunumlar hazirliyor.
Burdan ayrilmasi üzücü. Elleri yeniden canlaniyor. „Bu aksam
bu evragi daha yakindan incelemek istiyorum.“ Bana
bakmadan söylüyor. „Hic sorun degil. Yarin sabah bir daha
bakabilir miyim?“ „Tabii ki her zaman. Telefonu caliyor ve
telefonun ahizesine sariliyor. Cok rahatlamis sekilde
cekiliyorum. Yarin yine tavsiyesini dinlemek üzere geri
gelecegim ve Black´ler icin ikisayfalik bir rapor
hazirlayacagim. Bunun icin bana söyleneni kagida dökecegim.
Ve simdi Bayan Birdie´nin konusuyla ilgili yapilmasi gereken
arastirmalari yapmak üzere zeki bir beyne ihtiyac var.
Simdiden bir kac aday ve vergi professörleri mevcut ve belki
yarin onlarda sansimi denerim. Yavasca merdivenleri
iniyorum ve kütüphane´nin yaninda bulunan bekleme odasina
giriyorum. Bina da sigara izni olan tek oda ve lambalarin
altinda yogun miktarda duman toplaniyor. Burada bir
televizyon cihazi duruyor ve bir sürü kullanilmis koltuk ile
sandalye. Gruplu resimler ve bedenleri cok uzun zaman önce
hukuksal savaslarda toprak olmus insanlarin cerceveli portre
resimleri duvarlari süslüyor. Oda bos iken atalarima
bakiyorum ve cogu kez kendime soruyorum bu avukatlarin
kaci avukatlik mesleginden cikmis, ve kaci buraya hic
gelmemis olmayi dilemis ve kaci dava sürdürmeyi zevkli kaci
zevksiz buluyor. Bir duvar aciklamalar ve sasirilacak sayida
arama ilanlari icin ayrilmis. Arka tarafta bir dizine yemek ve
icecek otomatlari duruyor. Burada bir cok ögün satin
aliyorum. Otomat yemeklerinin degeri yeterince bilinmiyor.
Bir diger kösede cok degerli F.Franklin Donaldson´u
görüyorum. Kendini begenmis üc arkadasiyla sohbet ediyorlar
ve ayni zamanda hukuksal dergilere makaleler yaziyorlar,
yazmayanlari ise hor görüyorlar. Beni fark ediyor ve birseye
ilgi duymus gibi oluyor. Yanimdan gecerken bana
gülümsüyor, bu da biraz tuhaf, cünkü normalde hep asik
suratla dolasan bir kimse. “Bana söyler misin Broadnax ve
Speer´e hala gidiyor musun? Televizyon kapali. Arkadaslari
beni gözlemliyor. Koltukta oturan iki Üniversite ögrencisi
baslarini kaldiriyorlar ve benim yönüme dogru bakiyorlar.
“Evet. Neden?”diye Franklin´e soruyorum. Kendisi gelenegi
uzun olan ve maddi durumu iyi olan bir avukatlik bürosunda
calisiyor. Bu avukatlik bürosu Broadnax ve Speer´s den cok
daha basarili. Su anki arkadaslari W.Harper Whittenson,
kendini begenmisin biri, bizim memnuniyetimize
Memphis´den ayrilacak ve Dallas ´ta büyük bir sirkette
calisacak. J.Townsend Gross, baska büyük bir sirkette is bulan
bir kimse, ve James Straybeck, canayakin bir insan, üc senelik
üniversite döneminde isminin önünü harfsiz arkasini ise
sayisiz birakmaz. Böyle kisa bir isimle avukat olarak öyle
büyük bir sirkette gelecekte zorluk cekebilir;
basarabileceginden süpheliyim. F.Franklin üzerime bir adim
atarak geliyor. Bütün ictenligiyle gülüyor. „Peki bize orada ne
olup bittigini anlatabilir misiniz?“ „Orada ne olabilir ki? Ne
den söz ettiginden bilgim yok. „Bilirsin, füzyon.“ Suratimi
asmadan, „hangi füzyon?“ „O konuyla ilgili hic bir sey
duymadin mi?“ „Neyi duymadim mi?“ Dördüncü F.Franklin
üc arkadasina göz atiyor ve herkes gönlünce egleniyor. Bana
baktiginda yüzü daha da gülüyor. Broadnax ve Speer ín Tinley
Britt ile birlesmesi. Cok sessizce orada duruyorum ve zeki bir
hazir cevap düsünmeye calisiyorum. Ama su an aklima
kelimeler gelmiyor. Bir birlesmeden haberim yok ve bu
insanlar görünüse bakilirsa bir seyler biliyorlar. Broadnax ve
Speer 15 avukat´tan olusan kücük bir sirket, ve kendi okul
dönemimden bir tek beni sectiler. Iki ay önce yollarimiz
kesistiginde, birlesme planlarindan söz edilmiyordu. Tinley
Britt ise bu devletin en büyük, nüfuzlu ve zengin
firmalarindan bir tanesi. Son sayimdan sonra sirketlerinde en
az 120 avukatin calistigi ortaya cikti. Cogu Ingiltere´nin önde
gelen Üniversitelerinde okumus ve bir devlet kurumununun
üst kademesinde calismis. Washington´de bir ofisleri olan
varlikli sirketlerin ve bir devlet kurumunun üst makamina
hizmetlerini sunan bir sirket. Agresif muhafazakar bir calisma
politikasi izleyen bir sirket. Evvelki bir amerikan senatörü is
ortaklarindan bir tanesi. Görevli avukatlari haftada seksen saat
mavi-siyah yakali gömlekleri olan cizgili takim elbiselerde
calisiyorlar. Saclari kisa kesilmis, biyik tasimak yasaklardan
bir tanesi. Bir Tinley-Britt avukatini davranis ve giyim
tarzindan fark edebilirsiniz. Sirkette sadece ve sadece dogru
(sinif bakimindan) ailelerden, dogru üniversitelerden, ve dogru
üniversiteliler toplulugundan gelen beyler calisiyor, ve bunlara
Memphis´in hukukculari arasinda Trent ve Brent deniliyor. J.
Townsend Gross elleri cebinde alayci bir sekilde bana
gülümsüyor. Bizim sinifimizin ikincisi, giyindigi
gömleklerinde güc sergiliyor ve ayrica bir BMW sürüyor. Bu
nedenden dolayi Trent & Brent´e büyük ilgi duyuyor.
Dizlerim titriyor, cünkü biliyorum Trent & Brent beni hic bir
zaman ise almaz. Eger Broadnax ve Speer gercekten bu
sirketle birlestiyse o zaman büyük ihtimal amacima
ulasamayacagim. „Hayir, bundan hic bir haberim yok.“ Usul
bir sekilde mirildaniyorum. Koltuktaki kizlar beni iyice
inceliyorlar. Ondan sonra bir sakinlik olusuyor. “ “Sana
söylemediklerini mi iddia etmek istiyorsun?” dördüncü
Franklin sasirmis bir sekilde soruyor. “Jack bu ögleden sonra
duydu.” Ve bir kafa sallamasiyla arkadasi J. Townsend Gross ´
a dogru isaret ediyor. “Bu dogru.” diyor Townsend. “Fakat
sirket ismi degismiyor.” Resmi anlamda sirket´in ismi Tinley,
Britt, Crawford, Mize ve St. John. Allah´tan uzun seneler önce
birileri kisaltilmis isme karar verdi. Sirket isminin
degismezligiyle ilgili ek bilgiyle J.Townsend kendi
müvekkilerini Broadnax ve Speer´in o kadar kücük bir sirket
oldugunu ve Tinley Britt tarafindan satin alinabilecegini
bilgilendirdi.
„O zaman Trent & Brent´te kaliyor, degil mi?“ bu kisaltma
ismi duydugunda sinirlenen J. Townsend´e söylüyorum. „Sana
hic birsey söylemediklerine inanamiyorum.“ diye dördüncü
Franklin ekliyor. Sanki önemsiz mis gibi omuz silkiyorum ve
kapiya dogru yöneliyorum.“ Belki bu yüzden cok fazla kafa
yoruyorsun, Frankie.“ Birbirlerine tatmin olmus bir sekilde
bakiyorlar, sanki ulasmak istediklerine ulasmis gibi, bende
böylece bekleme odasini terk ediyorum. Kütüphane´ye adim
atiyorum ve giris´de tezgahin arkasinda oturan genc adam beni
yanina cagiriyor. “Burda bir haber var.” diyor ve elime bir
kagit veriyor. Beni ise alan Broadnax ve Speer´ in ortagi Loyd
Beck´ I aramam isteniyor. Bozuk parayla calisan telefon
kulübeleri bekleme odasinda bulunuyor, fakat dördüncü
F.Franklini ve sahteker yoldaslarini görmek icimden gelmiyor.
Telefonunuzu kullanabilir miyim? Ikinci senesinde bulunan ve
kütüphane´nin sahibiymis gibi davranan bir erkek ögrenciye
soruyorum. “Telefonlar bekleme odasinda “ ve el isaretiyle
sanki üc sene hukuk okuyup bekleme odasinin nerede
oldugunu bilmiyormus gibi yolu gösteriyor. “Oradan
geliyorum ve tüm kulübeler meskul. Tasvip etmeyerek etrafta
bakiniyor. “Peki, fakat kisa tut.” Broadnax ve Speer´in
numaralarini veriyorum. Saat nerdeyse alti ve sekreterler saat
bes de is bitimi yapiyorlar (paydos yapiyorlar). Zil dokuz kere
calindiktan sonra bir erkek sesi „Merhaba“ diyor.
Kütüphane´nin giris salonunu terk ederek el cihazlariyla
raflarin arasina saklanmaya calisiyorum. „Merhaba, ismim
Rudy Baylor. Su an üniversitedeyim ve biraz önce Loyd
Beck´i aramama dair bir haber aldim. Cok acilmis. Kagitta acil
olduguna dair hic birsey yazmiyor, fakat su an cok
huzursuzum. “Rudy Baylor? Konu ne?” Biraz önce ise
aldiginiz ögrenci. Kiminle konusuyorum?” “Baylor, ismim
Carson Bell. Loyd su an bir toplantida ve su an rahatsiz
edilemez. Bir saat icinde bir daha deneyin. “ Ofisleri
tanitirlarken Carson Bell´I kisaca gördüm, ve onu hatirlarken
tipik fazla calismis bir avukat canlaniyor beynimde, bir saniye
dostca olan sonra isine geri dönen bir avukat. “Sayin Bell,
sanirim Bay Beck ile konusmak zorundayim.” “Üzgünüm,
fakat su an mümkün degil. Olur mu?”
“Trent –äh- Tinley Britt ile gerceklesen bir füzyon ´un
dedikodusunu duydum. Bu dogru mu?“ „Kusura bakmayin,
Rudy, su an isim var ve su an o konu hakkinda
konusamiyorum. Bir saat icinde geri arayin, o zaman Loyd
sizinle ilgilenecektir.“ „Benimle ilgilenmek mi? „Hala sizin
sirketinizde calisan olarak görünüyor muyum?“ „Bir saat
icinde lütfen geri arayiniz.“ sinirli bir sekilde söylüyor, sonra
telefonu yüzüne kapatiyor. Kagidin üzerine bir kac satir
yaziyorum ve genc bey´e veriyorum. Booker Kane´ni taniyor
musun? Diye soruyorum. “Evet.” “Iyi. Bir kac dakika
icerisinde burada olacak. Kendisine bu haberi ver. Kendisine
bir saat icinde geri dönecegimi haber ver.” Siritmasina ragmen
kagidi yanina aliyor. Kütüphaneyi terk ediyorum, bekleme
odasinin yanindan geciyorum ve beni kimse görmesin diye
dua ediyorum. Sonra binayi terk ediyorum ve Toyota´nin
oldugu otopark´a dogru yöneliyorum. Umarim motor calisir.
Sirlarimdan bir tanesi bir sirkete bu araba icin nerdeyse 300
dolar borclu oldugum. Booker´i bile kandirdim. Ödenmis
oldugunu zanediyor.
Ücüncü Bölüm
Memphis de cok fazla avukatin oldugu bir sir degil. Bu
meslegin sadece burada degil, her yerde fazlasindan cok
ragbet gördügünü ve üc sene avukatlik sinavini vermek icin
zorluklar yasayip sonunda da is bulamayacagimizi hukuk
egitimime basladigimda söylemislerdi. Bundan dolayi Allah
razi olsun birinci sömestr´de yönelme dersinde sinifimizin en
az üc de birinin elenecegini söylemislerdi. Ve bu da böyle
gerceklesti. Benimle birlikte gelecek ay diplomasini alacak ve
ondan sonra is bulamadiklarindan dolayi avukatlik
diplomasina yeterince zamanla calisan en azindan on kisi
sayabilirim. Yedi sene lise ve üniversite, ondan sonra issiz
kalmak.
Aklima bir sürü savcilarin yardimcilari olarak veya kötü
ödenmis hukukcular veya hakimler icin calisacak olan
Üniversite´den arkadaslar geliyor. Yani akademik egitimimize
baslamadan önce bize hic bahsedilmeyen isler. Bu yüzden
Broadnax ve Speersde ise basladigima bir nevi gurur
duyuyordum, gercek bir avukatlik bürosu. Evet, bazen de hala
is arayan v eis görüsmeleri icin yalvaran daha az yetenekli
olanlari hor gördüm. Fakat bu kendini begenmislik aniden
kayboluverdi. Migdemde bir sizintiyla merkez´e dogru
gidiyorum. Trent & Brent gibi sirkette bana yer yok. Toyotam
sira sira zorlansada, yine hic degilse sürüyor. Füzyon´u analiz
etmeye calisiyorum. Iki sene önce Trent & Brent 30 kisilik bir
firmayi satin aldi ve bu da kentte büyük yanki uyandirdi. Fakat
isci cikartildigini hatirlamiyorum. Broadnax ve Speers gibi 15
kisi calistiran bir sirket sizin icin neden önemli? Böyle
sorularda gelecekteki is verenim hakkinda ne kadar az
bildigimin farkina variyorum. Yasli Broadnax bir kac sene
önce vefat etti ve ofisleri acan giris kapisinin yaninda duran
yüzü cirkin bronz büst seklinde sonsuzlastiriliyor. Speer
kendisinin damadi, fakat kizindan uzun zamandan beri
bosanmis. Speer´ile cok kisa görüstüm, ve candan di. Ikinci
veya ücüncü görüsmede en önemli müvekkilerinin bir kac
sigorta sirketlerinin oldugu ve islerinin yüzde sekseninin trafik
hukuku alananindaki savunmasi oldugu bana bildirildi. Belki
Trent & Brent´in trafik hukuku alaninda destege ihtiyaci vardi.
Kim bilir? Poplar´da tafik cok yogun fakat karsi taraf daha
akici bir trafige sahip. Merkezde yüksek binalari buradan
görebiliyorum. Loyd Beck ve Carson Bell ve diger sirket
yetkililerin beni yok etme niyetleri olsa beni hayatta ne ise
alirlardi, ne sorumluluklar üstlenirlerdi ne de planlar
yaparlardi. Trent & Brent ile birlesip ve kendi calisanlarini
korumamak akla hayale gelmeyecek bir sey, degil mi? Gecen
sene, önümüzdeki ay benimle birlikte mezun olacak
Üniversite arkadaslarim, is bulmak icin bu kentin altini üstüne
getirdiler. Baska bir yerde bir isin var oldugunu imkansiz gibi
görüyorum. Is kücük dahi olsa gözümden kacmamistir.
Otopark´in bos olmasina ragmen yolun öteki tarafinda yasadisi
bir sekilde
B & S sirket binasinin karsisina park ediyorum. Iki mahalle
ileride kentin en yüksegi olan bir banka binasi duruyor ve tabii
ki Trent & Brent bu binanin üst bölümünü kiraliyor. Yüksekte
bulunan gözlemevinden asagilayici bir sekilde kentin diger
saknlerini görebiliyorlar. Hepsinden nefret ediyorum. Yolu
kosarak asiyorum ve Power Building binasinin kirli salonuna
adim atiyorum. Sol tarafta iki asansör sag tarafta ise tanidik bir
yüz görüyorum. Adi, Richard Spain, Broadnax ve Speer de
calisan avukatlardan biri, beni ilk ziyaretimde yemege davet
eden cok cana yakin bir insan. Mermerden olan bir sehpanin
üzerinde oturuyor ve donmus bir vaziyette yere bakiyor.
“Richard” üzerine yürüyerek diyorum, “benim Rudy Baylor.”
Kimildamiyor ve yere bakmaya devam ediyor. Yanina
oturuyorum. On metre uzaklikta olan Asansörler tam
karsimizda. “Ne oluyor, Richard? Biraz sersemlesmis
görünüyor. “Richard, bir seyiniz mi var?” Kücük salon su an
bos, ve etrafimiz sessiz.” Yavasca kafasini ceviriyor ve agzi
biraz aciliyor. “Beni isten cikardilar” usulca diyorlar. Gözleri
kirmizi ve ya agladi ya icki icti. Derince nefes aliyorum.
“Kim? Cevabimi bilmeme ragmen usulca soruyorum.
“Beni isten cikardilar” bir daha söylüyor. “Richard lütfen
benimle konusun. Burada ne oluyor? Kim isten cikartildi?
Hepimizi isten cikardilar, bütün avukatlari.“ Usulca söylüyor.
Bek bizi toplanti odasina cagiriyor ve bize Broadnax ve
Speer´i Tinley Britt´e satmayi planladiklarini ve bu yüzden bu
sirkette bize yer olmadigini bildiriyor. Sadece böyle.
Masalarimizi toplamamiz ve binayi terk etmemiz icin bize bir
saat müddet verildi. Söylerken kafasini tuhaf bir sekilde
omuzdan omuza salliyor ve asansör kapilarina dogru bakiyor.
„Sadece böyle“ diyorum. „Tahminimce isiniz icin endise
ediyorsunuz.“ Richard diyor ve salonu hala enine boyuna
gözlüyor. „Öyle söylenilebilir.“ „Bu pisliklerin umrunda
degil.“ Bu kaniya kendim tabii ki cok daha önceleri vardim.
„Sizlerin hepsini neden isten cikarttilar?“ az duyulur sesle
soruyorum. Aslinda avukatlari neden kapi önüne koyduklari
beni cok fazla ilgilendirmiyor. Fakat soruyu ciddi bir sekilde
söylermis gibi seslendirmeye calisiyorum. „Trent & Brent
aniden müvekkilerimizi istiyordu.“ Diyor. „Müvekkileri
alabilmeleri icin önce ortaklari satin almalari gerekiyordu. Biz
avukatlar ise o yolda bir engel teskil ediyorduk. „Özür
dilerim.“ Diyorum. “Ben, de. Bulusma da sizin isminiz de
anildi. Sonra biri sirkete yeni geldiginiz icin sizi sordu. Beck
sizi telefonla arayip size olumsuz haberi iletmek icin caba
gösterecegini söyledi. Üzgünüm, fakat sizi de etkiledi Rudy.“
Basim biraz asagi egiliyor ve yere bakiyorum. Ellerim
sirilsiklam olmus. „Gecen sene ne kadar para kazandigimi
biliyor musunuz?“ „Ne kadar?“ „80.000. Alti sene bu sirkette
calistim, haftada 70 saat, bu sirada ailemi ihmal ettim ve
Boadnax ve Speer sirketi icin kann ter icinde kaldim. Ve bütün
bunlardan sonra bana bir saat icinde masami toplayip ofisi terk
etmem söyleniyor. Bana göz kulak olacak bir koruyucu bile
koydular yanima esyalarimi toplarken. Bana 80.000 dolar
ödediler, bende 2500 saatin, a 150 saat, hesabini cikarttim. Bu
da onlara 375 binlik kazandirdigim anlamina gelir. Beni
80.000 ve bir altin saat ile ödüllendiriyorlar. Ne kadar iyi
oldugumu söylüyorlar ve belki de beni bir iki sene icerisinde
ortak yapacaklarini söylüyorlar. Bilirsiniz büyük ve mutlu bir
aile tablosu. Sonra Trent & Brent milyonlariyla geliyor ve ben
issiz kaliyorum. Ve siz de issiz kaliyorsunuz, oglum. Daha ise
baslamadan ilk isinizi kaybettiginizin farkinda misiniz?“
Bunun üzerine aklima hic bir cevap gelmiyor. Kafasini
yavasca sol omzuna dogru egiyor ve beni göz ardi ediyor.
„80.000. Cok güzel bir miktar, siz de öyle düsünmüyor
musunuz, Rudy? „Evet, bana kücük bir servet mis gibi geliyor.
Bana bu kadar para kazandiracak baska bir is bulmak imkansiz
gibi bir olay. En azindan bu kentte degil. Hic kimse isci
almiyor. Cünkü cok fazla avukat var. Bunu üstüne basa basa
söyleyebiliriz. Parmaklariyla gözlerini ufaliyor, sonra yavasca
ayaga kalkiyor. „Esime söylemek zorundayim.“ Diye
mirildaniyor. Düsük omuzlarla salonda ilerleyerek binayi terk
ediyor ve sokaklara karisiyor. Asansörle dördüncü kata
cikiyorum ve kücük bir salona adimimi atiyorum. Camdan
olan bir ciftkapinin icerisinden bakarken karsilama tezgahin
yaninda duran uzun boylu ve üniformlu bir koruyucu
görüyorum. Broadnax ve Speer´in ofisine adim atarken, bana
süpheli bir sekilde bakiyor. “Size yardimci olabilir miyim?
Diye mirildaniyor. “Loyd Beck´I ariyorum ve araliga bir bakis
atmaya calisiyorum. Yolumu kesmek icin biraz hareket ediyor.
“Peki siz kimsiniz?” “Rudy Baylor.” Öne egiliyor ve
tezgah´dan bir mektup aliyor. “Bu sizin icin” diyor. El
yazisiyla kirmizi mürekkeple ismim yazilmis. Kisa tutulmus
bu mektubu elinden aliyorum. Okurken ellerim titriyor.
Telsizden cirtlak bir ses cikiyor ve yavasca arka tarafa
cekiliyor. Mektubu okuyunuz ondan sonra burayi terk ediniz,
ondan sonra salona dogru ilerliyor. Loyd Beck´den bana
yazilmis olan bu bir satirlik mektup iyi dileklerle bana
müjdeyi yavasca iletiyor. Füzyon ani ve hic beklenmedik bir
sekilde geldi. Mektubu yere atiyorum ve baska bir seyi de
atabilmek icin etrafda bakiniyorum. Arkamda her sey sessiz.
Kilitlenmis kapilar ardinda saklandiklarina ve benimle birlikte
diger istenilmeyenlerin gitmesi icin beklediklerinden eminim.
Kapinin arkasinda duran Broadnax´I rahatsiz edici cirkin
bronz büstün´e gecerken tükürüyorum. Karsilik vermeden
duruyor. Böylece kendisini kapiyi acarken biraz itiyorum.
Büst sallaniyor ve kafasi arkaya dogru sallaniyor. “Hey” diye
arkadan bir ses gürlüyor ve tam büst camdan duvara carparken
koruyucunun nasil bana dogru kostugunu görüyorum. Bir
saniye icin dumayi ve özür dilemeyi düsünüyorum, fakat
ondan sonra salonda kosarak merdivenlere dogru giden kapiyi
aciyorum. Arkamdan yine bagiriyor. Oldugunca cabuk olay
yerinden ayrilmaya calisiyorum. Beni yakalayabilmesi icin
cok yasli ve kilolu. Asansörlerin yaninda bulunan kapidan
girerek salona giriyorum. Salon bos. Yola dogru bakan kapiya
sakin bir sekilde ilerliyorum ve binayi terk ediyorum. Alti
blok ilerde bulunan süper markette durdugumda, nerdeyse saat
yedi ve karanlik. Elle yapilmis bir levha altilik üc dolara ucuz
bira sunuyor. Benim bu altipaketlik hafif-biraya ihtiyacim var.
Iki ay önce Lord Beck beni notlarim ve yazilarim iyi
nedeniyle beni ise aldi. Görüsmelerde iyi bir izlenim
birakmisim ve basarili olacagima dair herkes hemfikir. Her
sey iyi gidiyordu. Eski sirket Broadnax ve Speersde parlak bir
gelecek. Ondan sonra Trent ve Brent bir kac dolar teklif
ediyorlar ve is ortaklari sevincten havaya zipliyor. Bu cimriler
senede 300.000 dolar kazaniyorlar ve daha fazlasini istiyorlar.
Iceri giriyorum ve birayi aliyorum. Vergiden sonra cebimde
dört dolar ve biraz bozuk para kaliyor. Banka hesabim daha
parlak görünmüyor. Telefon kulübesinin yanindaki arabamda
oturuyorum ve ilk birami iciyorum. Saatler öncesi Dot, Buddy,
Bosco ve Bayan Birdie´yle olan ögle yemeginden sonra hic
bir sey yemedim. Belki Bosco gibi bir fazla Götterspeise tatlisi
yemem gerekirdi. Soguk bira mideme iniyor ve hemen tesirini
görüyorum. Bira kutulari cabuk tüketiliyor. Memphis ´in
sokaklarinda araba sürerken saatler geciyor. Malikanem
yikilmak üzere bir tugla yapimi binanin birinci katta Hampton
adinda kücük iki odali bir daire. 275 dolar olan aylik kirasi
cok nadir zamaninda ödenmis. Canli bir sokaktan bir blok
kampüs´den ise bir. Nerdeyse üc sene burada yasadim. Son
zamanlarda gecenin bir yarisinda sessiz bir sekilde cikip
önümüzdeki 12 ay icin aylik bir ödeme icin pazarlik yapmayi
denedim. Simdiye kadar planlarimda Broadnax ve Speersden
bir is ve aylik bir gelir cekini varsaydim/sart kostum. Hampton
akademisyenler ve fakir fukaralrla dolu olan bir kent ve ev
sahibi ödenmemis kiralari sonradan istemeye alisik. Iki´ye
yakin vardigimda otopark sessiz ve karanlik. Cöp bidonlarinin
yakinlarina park ediyorum ve arabamdan cikip kapiyi
kapattigimda cok fazla uzakta olmayan ani bir hareketlenme
görüyorum. Hizli bir sekilde bir adam arabasindan cikiyor,
kapiyi carpiyor ve üzerime dogru ilerliyor. Donup kaliyorum.
Her sey sessiz ve karanlik. „Siz Rudy Baylor misiniz?
Yüzüme bakarak soruyor. O gercek bir Cowboy –sivri
cizmeler, dar kot pantolonu Lewis, kot gömlegi, kisa kesilmis
saclar ve bir sakal. Sapirdayarak bir sakiz cigniyor ve bir kac
elle müdahalelere hic bir itirazi yokmus gibi görünüyor. “Siz
kimsiniz? diye soruyorum.”Siz Rudy Baylor misiniz? Evet
veya hayir. “Evet”
Arka cebinden bir kac kagit cikartarak bana uzatiyor. “Özür
dilerim.” diyor dürüstce. “Bu ne?” diye soruyorum. „Ön
davetler“ Kagitlari yavasca yanima aliyorum. Bir seyi okumak
icin cok karanlik, fakat sunu anladim ki, siz bir ileticisiniz,
degil mi? „Evet“
„Texaco mu? „Evet. Ve Hampton, kapinin önüne
konuluyorsunuz. Ayik olsaydim bu zoraki bosaltma emri beni
sok edebilirdi. Fakat bir gün icin bayagi zorluklar yasadim.
Etrafi cöplü cimen ve otlu yollarla dolu olan karanlik ve krli
binaya bir göz atiyorum ve kendime bu dayanilmaz binanin
beni nasil yiprattigini soruyorum. Bir geri adim atiyor. „Her
sey bunun icinde yaziyor“ diye anlatiyor.
„Durusmanin günü, avukatlarin isimleri ve saire. Muhtemelen
bütün isi bir kac telefon görüsmeleriyle halledebilirsiniz. Fakat
bu beni ilgilendirmiyor. Benim görevim degil.“ „Ne görev.
Gölgede saklanmak, bir seyden anlamayan insanlarla
karsilasmak, ellerine kagitlar vermek, bir kac ücretsiz sekilde
hukuksal danismanlik sunmak ondan sonra baska birini
terrörize etmek icin kaybolmak. Gecerken bir duruyorve söyle
söylüyor: „Ha, bu arada, eskiden polis´de görevliydim ve
arabamda bir telsiz var. Bir kac saat önce komik bir haber
sunuluyor. Rudy Baylor isminde bir adam merkezde bir hukuk
ofisine zarar veriyor. Anlatima göre bu adam siz olabilirsiniz.
Aracin modeli ve yapim yili da uyuyor. Fakat herhalde o kisi
siz degildiniz. „Ama ya o kisiyseniz? Bu beni ilgilendirecek
bir konu degil. Fakat polis sizi ariyor. Mülkiyete zarar vermek
sucundan.“ „Yani beni tutuklayacaklar mi demek
istiyorsunuz? „Evet, ben siz olsam bu gece baska bir yerde
yatardim.“ BMW arabasina biniyor ve nasil uzaklastigini
görüyorum. Booker güzel yari dubleks evinin merdivenlerinde
beni bekliyor. Pijamasinin üzerinde bir Paisley-sabahlik etegi
tasiyor. Patik yok, sadece yan ayak. Booker ortalama bir
calismaya baslayabilmek icin günleri sayan hukuk ögrencisi
olabilir, ama yine de modayi takip eder. Elbise dolabinda cok
fazla esya bulunmuyor, fakar gardirobu özenle hazirlanmis.
“Allah inancina sana ne oluyor?” biraz saygisizca ve uykulu
gözlerle soruyor. Kendisini Junior Food Mart kösesinde
bulunan bozuk parayla calisan bir telefon kulübesinden
ariyorum. Oturma odasina girerken „Özür dilerim“ diyorum.
Kücücük mutfakta uykulu gözlerle ayni sekilde Paisley –
Sabah paltosunu giyinen Charlene ´ni görebiliyorum. Kahve
veya baska bir seyler yapiyor. Arka planda herhangi bir yerde
aglayan bir cocuk duyuyorum. Nerdeyse saat gece üc ve bütün
aileyi uyandirdim. “Otur” diyor Booker, kollumdan tutuyor ve
koltuga götürüyor. “Sen icmissin” “Ickiliyim Booker”
“Herhangi bir özel nedeni var mi?”Önümde sinirli bir baba
gibi duruyor. “Bu uzun bir hikaye” “Polisden bahsetmistin.”
Charlene yanimda duran masaya sicak bir kahve koyuyor. En
sirin sesiyle “Iyi misin, Rudy?” diye soruyor. Hava atarak
“Harikayim” diye cevapliyorum. Booker Charlen´e “Git ve
cocuklara bak” diyor ve Charlene uzaklasiyor. Tekrardan”özür
dilerim”diyorum. Booker kendisini yanimda duran sehpanin
kenarina yaslaniyor ve bekliyor. Kahve görmemezlikten
geliyorum. Kafam catliyor. Dün ögleden sonra yollarimiz
ayrildigindan beri olanlari beynimden cikartiyorum. Dilim agir
ve kalin ve bu yüzdenkendime zaman birakiyorum ve rapora
odaklanmaya calisiyorum. Charlene kendisini yakinlarda
bulunan bir koltuga birakiyor ve büyük dikkatle dinliyor.
Onun yönüne dogru “Özür dilerim” diyorum. “Rica ederim,
Rudy. Lafi olmaz.” Charlene´nin babasi Tennessee ilinin bir
yerinde bir rahip (din adami) ve herhangi bir taskinliga
sebebiyet veren asiri alkol kullanimina veya davranis
bozukluklarina bir anlayisi yok.
Fakultede Booker ile birlikte ictigimiz biralari gizlice
iciyorduk. Saskinlikla “Iki altilik paket mi ictin? Diye soruyor.
Charlene aglamaya baslayan cocuk icin arka odaya gidiyor.
Raporumu iletici, dava ve daireden kovulmayle bitiriyorum.
Sadece korkunc bir gün´dü. “Is bulmak zorundayim, Booker”
diye söylüyorum ve büyük yudum kahve aliyorum. “Su an
senin daha önemli sorunlarin var. Üc ay sonra sinava
gireceksin, ondan sonra Sinav kurulunun karsisina cikacagiz.
Bu mevzu yüzünden bir tutuklama veya dava seni perisan
eder.“ Bunu hic düsünmemistim. Kafam sanki patlayacakmis
gibi oluyor. „Acaba bir sandwich almam mümkün mü?
Kendimi kötü hissediyorum. Bosco ve Bayan Birdie´yle olan
yemekten sonra ikinci altilikla birlikte sadece bir paket tuzlu
simit yedim. Mutfakta Charlene bunu duyuyor. “Yumurta ve
et´e ne dersin?” „Harika, Charlene, tesekkür ederim.“ Booker
derin bir sekilde düsüncelere dalmis. Bir kac saat icinde
Marvle Shankle´i arayacagim. Abisiyle konusup, belki senin
icin poliste olumlu bir seyler söyleyebilir. Senin tutuklamani
engellemek zorundayiz.“Kulaga hos geliyor“ Marvin Shankle
Memphis´de en basarili ve ünlü avukatlardan biri ve ayni
zamanda Bookerin gelecekteki is vereni. „Eger onunla
konusacak olursan, on ais olup olmadigini sor.“
„Peki o zaman sen sivil hakki üzerine uzmanlasmis bir hukuk
ofisinde calismak istiyorsun.“ „Su an kore asilli dosanma
davalarina odaklanmis bir hukuk ofisinde bile calisirim.
Kusuruma bakma, Booker fakat sartsiz, kosulsuz is bulmak
zorundayim. Iflas´in esigindeyim. Tabii ki disarida beni pusu
da kagitlarla bogmak icin bekleyen alacaklilar olmasi
mümkün. Buna dayanamam. Yavasca koltukta uzaniyorum.
Charlene yumurta ve et pisiriyor ve koku bütün oturma
odasina yayiliyor. “Kagitlar nerede? Diye soruyor Booker.
“Araba´da” Odayi terk ediyor ve bir dakika sonra geri
dönüyor. Yakinda duran bir sandalyeye oturuyor ve Texaco
davasini bosaltma emriyle birlikte inceliyor. Charlene
mutfakta is görüyor ve bana Kahveyle Aspirin getiriyor. Saat
sabahin üc bucugu. Cocuklar nihayet sessiz. Kendimi cok
huzurlu ve güvende hissediyorum, ve ayni zamanda
sevildigimi de düsünüyorum. Beynim yavas calisiyor
gözlerimi kapatip uyumak üzereyken.
Besinci Bölüm
Bügünün derslerinden saatler sonra fakulteye yilan gibi
sokuluyorum. Spor hukuku ve Code Napoleon´dan secilmis
metinler, kolayca üstesinden gelirim. Kütüphane´nin en kücük
siginaginda saklaniyorum. Booker koltukta yatarken beni
sevindirici bir müjdeyle uyandirdi. Marvin Shankle ile
görüsmüs ve merkez´de bir hareketlenme oldugunu ögrenmis.
Bir kaptan aranmis ve Bay Shankle herseyin bir düzene
konulabilecegine dair cok eminmis. Bay Shankle´in agabeysi
hakim ve dava geri cekilmezseo zaman daha degisik
secenekler de var. Fakat polisin beniarayip aramadigi henüz
belli degil. Booker bir kac telefon görüsmesi yapip bana olup
biteni bildirecek. Avukatlik binasi Shankle´de Booker´in bir
ofisi var.Son iki senede orada saat ücreti basinda calisti ve
besimizden daha fazla seyler ögrendi. Derslerin arasinda bir
sekreteri ariyor, randevu takvimiyle oynuyor ve
müvekkillerinden bahsediyor. Ileride iyi bir avukat olacak. Bu
mahmurlukla iyi düsünmek imkansiz gibi bir sey. Bloknot´a
kendim icin notlar aliyorumgörülmeden bu binaya adim
atabilmiscesine, fakat bundan sonra nasil devam edecek?Bina
bosalana kadar bir kac saat burada bekleyecegim. Cuma
ögleni, haftan´in en yavas ilerleyen zamani. Sonra is
ayarlananan yere gigipve ofisin yöneticisine dert yakinacagim.
Eger sansim olursa belki süpheli dahi olsa diger is´e
basvuranlarin kücümsedigi senede bir hukukcu´ya yirmi bin
dolar ödemek üzere bir avukatlik bürosu bulurum. Veya kücük
bir sirket aniden bir sirket avukatina ihtiyaclari oldugunu fark
ediyor. Bu noktada „Belkiler“ ´in sayisi azaliyor. Memphis
kentinde hukuk fakültesinden mezun olan Jonathan Lake ile
ilgili bir efsane vardir. Merkez kentte büyük avukatlik
ofislerinde is bulamayan fakulte mezunlarindan bir tanesi. Bu
yaklasik yirmi sene önceydi. Basarisini ispat etmis avukatlik
sirketleri kendisini istemediler, ve böylece bir kac mekan
kiralayayip, kapilarin üzerine, dava sürdürmeye hazirim yazan
bir levha asar. Bir kac ay aclik ceker ve bir aksam üzeri
motoruyla yer´e düstükten sonra kendisini kirik bir bacakla St.
Peter´s kentinin hastanesinde bulur.Kisa bir süre sonra
yaninda bulunan yataga ayni sekilde bir motor kazasi geciren
bir erkek hasta yatirilir. Bu adamin bir cok kemik kirigi ve
ayriyetten agir derecede yaniklari vardi. Arkadasinin daha da
agir yaniklari vardi ve bir kac gün sonra öldü. Lake ve erkek
hasta kisa sürede arkadas oldular. Lake iki davayi da üstlendi.
Sonradan Jaguar´in sürücüsünün Memphis´in ücüncü büyük
avukatlik sirketinin tesadüfen ortagi oldugu ortaya cikti. Bu
jaguar´in sürücüsü bir durma levhasini görmemezlikten gelir
ve üzerinde Lake´in yeni müvekkilerinin bulundugu
motorsikleti rampalar. Ve ayrica bu kisi alti ay önce Lake ile
is görüsmesini gerceklestiren ve reddeden insan.Ve durma
levhasini es gecerken kendisi alkollüydü. Lake kendisini
tamamen davaya vermisti. Ickili üst kademe ortagin sahibi
oldugu sirket Lake´i bir sürü yapmis oldugu is anlasmalariyla
is´e bogar. Herkes hizli bir karsilastirma istiyordu. Avukatlik
sinavini kazandiktan alti ay sonra Lake davalari 2,6 milyon
dolar gibi kazanc ile bitiriyor. Nakit, uzun vadeli ödeme
kosullari/anlasmalari olmadan. El´e nakit bir sekilde veriliyor.
Hastane´de birlikte yatarken efsane´ye göre motor siklet
sürücüsü Lake´in davada kazanmis oldugu para miktarinin
yarisini kendisine vermek istedigini söylemis. Nedeni ise
Lake´in cok genc ve üniversite´den yeni mezun olmus bir
birey olmasi. Lake bu verilen sözü unutmuyor. Motor siklet
sürücüsü sözünde duruyor. Böylece efsaneye göre Lake 1,3
milyon dolar kazanmis oluyor. Öyle bir durumda ben
olsaydim ne yapardim , 1,3 milyon dolar ile karibik adalarina
gidip, kendi yatimi kullanir ve “Rumpunsch” icerdim. Böyle
olmaz Lake. Kendi ofisini sekreterlerle, avukat
yardimcilariyla, mesaj ileticileriyle ve arastirmacilarla
doldurarak ciddi bir sekilde is´e atiliyor. Günde onsekiz saat
calisiyordu ve kendini suclu duruma düsüren herhesi
mahkemeye cikartmaktan cekinmiyordu. Caliskan bir sekilde
okuyor, sürekli yeni seyler ögrenip Tennessee ilinin en basarili
dava avukatlarindan biri oluyordu.Ve su an, yirmi sene sonra,
Jonathan Lake hala günde 18 saat calisiyor, on bir avukati olan
bir ofis´e sahip, ortaksiz, sehirde her diger avukatlara nazaran
daha fazla büyük davalara bakiyor ve efsaneye göre yillik üc
milyon dolar kazaniyor. Ve cok cömert bir sekilde harciyor.
Memphis´de üc milyon dolar kolay saklanabilir bir miktar
degil, böylece Jonathan Lake insanlar icin büyük bir müjde.
Ve efsanesi günler gectikce büyüyor. Durum öyle bir gelisti ki
her sene sayisi bilinmeyen bir sürü ögrenci fakulte´ye
Jonathan Lake ugruna kaydini yaptiriyor. Hayallere sahipler.
Ve bir kac mezun bu fakulte´yi is´siz bir sekilde bitiriyor
cünkü merkez´de avukatlik ofis kapisinin levhasina isimlerini
yazdirmaktan baska bir sey istemiyorlar. Lake gibi aclik cekip
centleri biriktirmek istiyorlar. Tahminime görev onun gibi
motorsiklet sürüyorlar. Belki benim karsima cikartilan da
budur. Belki biraz da umut vardir. Ben ve Lake. Max
Leuberg´i cok uygunsuz bir dönemde yakaliyorum. Kendisi
telefon´da, el kol hareketleriyle iletisim kurup ickili bir tayfa
gibi küfrediyor. Ifadesi verilmesi beklenen St. Paul´de ki
davayla ilgili bir sey. Not aliyormus gibi yapiyorum, yer´i
inceliyorum calisma masasinda telefon kablosuyla oynarken
dinlememeye calisiyorum. Telefonu kapatiyor. „Ensesinden
yakalamislar“ diye bana cabucak söylüyor va calisma
masasindaki kaos´dan herhangi birseyi eline aliyor. Kimi?
„Great Benefit. Dün aksam bütün dosyayi okudum. Bir sigorta
dolandiriciligin tipik bir örnegi.“ Calisma masasinin
kösesinden bir dosya aliyor ve bununla birlikte kendisini
sandalyeye birakiyor. „Borc (alacak) sigortasinin ne oldugunu
biliyor musunuz?“ Bildigime inaniyorum, fakat benden galiba
ayrinti bekliyor. „Tam olarak degil.“ Bunlar kapilarda dar
gelirli vatandaslara satilan ucuz ve kücük anlasmalar. Bu
anlasmalari satan sigorta yetkilileri her bir iki haftada gelip,
primleri ceplerine koyup, sonra alacaklarini makbuz kitabina
yazip sigortalilara birakiyorlar. Kayda deger okul egitimi
olmayan insanlar tarafindan hazirlanip, hak talep edildiginde
ise, sigortalilara rutin bir sekilde ödemeyi reddediyorlar. Özür
dileriz, bu veya baska bir nedenden dolayi ödemeyi
gerceklestiremiyoruz. Durum red nedenlerini düsünme
safhasina geldiginde cok yaratici olduklari gözleniyor.“
„Kendilerine dava acilmiyor mu?“ „Cok nadir/fazla degil.
Arastirmalar otuz artniyetli reddedilmis hizmet vaka´larinin
sadece birinin mahkeme davasi oldugunu gösteriyor. Sirketler
tabii ki bunu bilerek calismalarinda göz önünde
bulunduruyorlar. Sunu unutmayiniz ki, bu insanlar
avukatlar´dan ve hukuk sisteminden korkan toplumun fakir
kesimlerine gözlerini dikmisler. “Kendilerine dava acildiginda
ne olur?” Orta parmak mafsalini gicirdatiyor.”Genelde cok
fazla birsey olmaz. Yüksek para cezalariyla bagli olan bir kac
hüküm /karar verilmisti. Bu tip bir iki dava´ya ben de
katilmistim. Fakat jüri ucuz sigortalar satin almis olan siradisi
insanlari milyoner yapmaktan kaciniyor. Lütfen bir kere
düsününüz. 5.000 dolar tutarinda sartsiz kosulsuz anlasma
kapsaminda bulunan doktor faturalarina sahip bir davaci
düsünelim. Fakat sigorta sirketi bunun böyle olmadigini iddia
ediyor ve sirket´te diyelim 200 milyon degerinde. Dava´da
davaci´nin avukati 5000 dolar ve ayriyetten suclu icin bir kac
milyon. Bu durum cok nadir basariyla sonuclaniyor. 5000´ni
onaylayip, 10000´lik para cezasini üzerine koyup, sirket
davayi yeniden kazaniyor. “Fakat Donny Ray Black ölüyor.
Ve anlasma kapsaminda hakki oldugu ilik naklili yapilmadigi
icin ölüyor. Hakkli miyim?” Leuberg beni sinsi bir gülüsle
aniyor. “Tamamen hakklisiniz. Ebeveynlerin herseyi söyledigi
sartiyla. Onlarin aciklamasina hic bir zaman güven olmaz.“
„Fakat hersey burada yazmiyor mu? Diye soruyorum ve
dosya´ya isaret ediyorum. Omuzlarini silkiyor, basini salliyor
ve yeniden gülümsüyor. „O zaman bu iyi bir dava. Cok
mükemmel degil, fakat iyi.“ „Bunu anlamiyorum.“ „Cok basit,
Rudy. Burasi Tennessee. 5 rakamli hükümlerin ülkesi. Burada
hic kimse bir para cezasina carptirilmiyor. Jüri üyeleri cok
tutucu görüsler savunuyorlar. Kisi basina düsen gelir bayagi
düsük, böylece jüri üyeleri komsularini zengin insan haline
getirmekte bayagi zorlaniyorlar. Memphis´de dogru dürüst bir
hüküm yaratmak bir hayli zor.“ Jonathan Lake´in böyle bir
hüküm yaratacagina dair bahse girerim. Eger kendisine davayi
ayarlayabilirsem, bana da kazanc´tan belli bir miktar verir.
Mahmurlugumu gözetmeksizin beynim yogun calisiyor. „Peki
ne yapmam gerekiyor?“ „Bu pisliklere dava acmak.“ „Bu
hakka henüz sahip degilim.“ „Siz degil. Bu insanlari herhangi
caliskan bir avukat´a gönderin. Bir kac insanla telefon edin ve
bu avukat´la konusun. Smoot icin iki sayfalik bir rapor yazin,
ve bu konu sizin icin öylece kapanmis olsun. „Telefon
caldiginda ayaklaniyor ve dosya´yi masamin üzerinden bana
dogru uzatiyor.“ „Bunun icerisinde en az üc düzine
reddedilmis hizmet davalarini kapsayan okumaniz gereken bir
liste bulunuyor. Tabii ki sadece sizin ilginizi cekecek
durumda.“ „Tessekkürler“ diyorum. Benden el isaretiyle odayi
terk etmemi istiyor. Ofisini terk ederken yine telefonuna
bagirirken Max Leuberg´e tanik oluyorum.
Hukuk egitimi bana arastirmalardan nefret etmeyi ögretti. Üc
seneden beri bu bina´da yasadim ve bu iskence saatlerimin en
az yarisini eski yipranmis kitaplarin icerisindeki davalari
okumakla gecirdim. Bu davalar on senelerden beri akli
basinda bir avukat´in düsünmedigi herhangi basit hukuksal
kuramlari destekleyen eskilerde kalmis davalar. Burada
severler insanlari servet arayisina göndermeyi. Gercek hayat´a
uyum saglayamayan hemen hemen hepsinin ders verdigi
professörler süpheli davalarla ilgilenmenin ve bununla ilgili
iyi not alabilmek icin anlamsiz yazilar yazmanin, bizi avukat
olarak ekmek parasi kazanacagimiz is hayatina hazirlayan iyi
bir calisma oldugundan eminler. Ilk iki akademik yillarinda en
azindan böyleydi. Su an o kadar kötü degil. Belki bu
calismanin cilgin yönünün bir metodu bile vardir. Büyük
avukatlik sirketlerin is hayatinda uyguladiklari pratikleriyle
ilgili binlerce hikaye dinledim. Is hayatina yeni atilanlari iki
sene kütüphane´de calistirip, sonra yazilarla birlikte dava
raporlari hazirlatiyorlar. Mahmurlukla arastirma yapildiginda
tüm saatler durur. Bas agrilari daha da artar. Booker beni bir
Cuma aksaminda acilmis bir düzine kitap ile masa´da buluyor.
Leuberg´in ilgili davalarin listesi. “Nasilsin?” diye soruyor.
Booker kesin ofisinde bulunarak ceket ve kravat giyiniyor,
bütün akla gelebilecek insanlari ariyor ve diktasyon cihazini
gercek bir avukat gibi kullaniyor. „Ben iyiyim.“ Yanima
cömeliyor ve bir yigin kitaplara bakiyor. „Bu da ne?“ diyor.
“Sinav´la ilgili olmayan bir sey. Sadece Smoot´un semineri
icin bir arastirma.” “Sen Smoot´un semineri icin hic bir zaman
arastirmadin ki?” “Evet biliyorum, sucumun farkindayim..”
Booker ayaga kalkiyor ve duvara dogru yaslaniyor. “Iki sey
var.” nerdeyse mirildanarak söylüyor. “Bay Shankle Broadnax
ve Speers´deki kücük olayin hallolduguna inaniyor. Bir kac
insanla telefonla görüstü ve kendisine bir kac magdur´un dava
acmayacaklarini temin ettiler.”
“Iyi”, diyorum. “Tesekkürler Booker.” “Birsey degil. Sanirim
simdi disariya cikabilirsin eger arastirmalarindan kopabilirsen.
„Deneyecegim.“Ikincisi Bay Shankle ile uzun bir görüsmem
oldu. Su an ofisinden geliyorum. Ve su an hic bir bos yer yok.
Daha yeni üc kisiyi is´e aldi, beni ve Washington´den iki
kimseyi ve nerede calistiracagini bile bilmiyor. Daha büyük
ofislerin arayisi icerisinde.
“Bunu yapmak zorunda degildin, Booker.” “Hayir, fakat
icimden geldi. Rica ederim. Bay Shankle arastirmayi söz
verdi, hani bilirsin biraz baski yapmayi. Bir sürü insan
taniyor.“ Ne söyleyecegimi bilmeyecek kadar
duyguluyum.“Daha 24 saat önce iyi geliri olan bir is ümidi
vardi. Simdi ise etrafimda hic tanimadigim benim icin is
bulmaya calisan insanlar var. „Tesekkürler“ diyorum,
dudaklarimi büzüstürüyorum ve parmaklarima bakiyorum.
Saate bakiyor. „Gitmek zorundayim. Yarin sabah sinav icin
ders calisalim mi?“ „Tabii ki.“ „Ben seni ararim.“
Omuzlarima vurarak cesaret veriyor ve ayriliyor.
Tam bes´e on kala bodrum katina giden merdivenleri
cikiyorum ve kütüphaneyi terk ediyorum. Artik polisleri
aramiyorum, Sarah Plankmore ile karsilasmaktan
korkmuyorum ve daha fazla mektup ileticileri gelecek diye
endise etmiyorum. Ve bir kac Üniversite´den tanidiklar ile
tatsiz karsilasmalar yasayacagim diye korkmuyorum. Hepsi
kaybolmus. Bugün Cuma ve fakulte bom bos. Aracilik yapan
ofis fakulte´ye girisin yakinlarindaki bütün idari bölümünün
bulundugu bodrum katinda. Siyah tahta´ya bir bakis atiyorum,
fakat önünde beklemiyorum. Normalde burada bir düzine
büyük ve orta boy avukatlik ofislerinin, yalniz calisan
avukatlarin, özel sirketlerin ve devlet kurumlarinin is ilanlari
asili. Bildiklerimi kücük bir bakis bana anlatiyor. Siyah
tahta´da bir not asili degil. Senenin bu dönemlerinde is
piyasasi diye bir sey yok. On senelerden beri Madeleine
Skinner bu aracilik ofisini yönetiyor. Söylentiler´e göre
emekliye ayrilmak istiyor, fakat baska bir söylenti ise her sene
okul müdüründen bir seyler cikartabilmek icin tehditler
savurdugu.
Altmis yasinda ve yetmis yasinda gibi görünüyor. Kisa gri
sacli bir bayan göz cevresinde sayisiz kirisiklari olan ve kül
tabaginda sürekli yanik olan bir sigara. Biraz tuhaf olan günde
dört paket, cünkü fakulte binasi resmi bir sekilde sigaranin
yasaklandigi bölge olarak ilan edildi. Fakat bunu Madeleine´e
söyleyebilmek icin kimse cesaret gösteremedi. Is yerlerini
sunan insanlari kazanmasini bildigi icin önemli bir kisilik. Is
olmasaydi, o zaman hukuk fakultesi diye birsey de olmazdi.
Ve yaptigi isde de cok basarili. Uygun sirketlerdeki dogru
insanlari taniyor. Bugün sirkete yeni alinanlardan sorumlu
olanlara zamaninda is buldu, ve kendisi bir nevi de
acimasizdir. Memphis devleti´nin bir mezununu büyük bir
sirketin personel müdürü ise ve bu büyük sirket geleneksel
büyük üniversitelerin mezunlarini tercih ediyorsa ve
bizimkileri ihmal ediyorsa, o zaman söylenise göre Madeleine
üniversite´nin yöneticisini arayip resmi olmayan bir sekilde bir
sikayet´te bulunuyor. Söylentiler´e göre ondan sonra rektör
merkez´deki büyük sirketleri ariyor, bir öglen yemeginde
bulusup dengeyi sagliyorlar. Madeleine Memphis´deki her
eleman arayan is yerlerini biliyor ve kimin belli bir is yerine
uygun olup olmadigini gayet iyi biliyor. Fakat is´I gittikce
zorlasiyor. Hukuk diplomasina sahip cok fazla insan var. Ve
bunlar ün salmis üniversitelerden mezun degil´ler. Su
sogutucusunun yaninda oturuyor ve kapi´ya dogru bakiyor
sanki beni bekliyormus gibi. “Merhaba, Rudy” diye
sesleniyor. Kendisi yalniz ve digerleri fakulte´den ayrilmis.
Bir elinde su dolu bir bardak diger elinde ise ince sigarasini
tutuyor. „Selam“ sanki dünya´nin en mutlu insaniymis gibi
gülümseyerek söylüyorum. Bardagiyla ofisinin yolunda
bulunan kapiya dogru isaret yapiyor, „Isterseniz, iceride
konusalim.“ „Severek“ diyorum ve kendisini izliyorum.
Kapiyi kapatiyor ve sandalye´ye yönlendiriyor. Üzerine
oturuyorum, o da masasinin arkasinda bulunan sandalye´de
yer aliyor.
„Zor bir gün, degil mi? sanki olup biten´ in hepsinden
haberdar mis gibi. „Daha zor günler gecirdim.“ „Bu sabah
Loyd Beck ile görüstüm“ usulca söylüyor. Keske ölseydi.
„Peki ne söyledi?“ oldugunca kendimi begenmis bir ses
tonuyla soruyorum. „Dün aksam füzyon´dan haberdar oldum
ve bu yüzden sizin icin endise duymaya basladim. Broadnax
ve Speer´sde calistirdigimiz tek insandiniz. Bu yüzden size ne
olacagini bilmek benim icin önemliydi. „Ve?“ „Füzyon cok
ani olustu, bir defaya mahsus bir sans ve saire. “Ayni bos
laflarla beni de yolladilar.” “Sonra füzyon´dan ne zaman
bahsettiklerini sordum, ve agzinda lafi geveleyerek, bu su
ortagin bir cok kez aramaya calistigini, ama telefon´un kapali
oldugunu iddia etti. “Telefon dört gün kapaliydi.” “Kendisine
bana Broadnax ve Speer ile Sizin Rudy Baylor aranizdaki
yazismayi fax edebilir mi diye sordum. Bu yazisma füzyon´a
ve sizin füzyon´dan sonraki pozisyonunuza/durumunuza
deginiyor. “Öyle bir yazisma yok.” “Biliyorum. En azindan
bunu itiraf etti. Hersey bu konuyla ilgili hic birsey
yapmadigini gösteriyor, ta ki füzyon gerceklesene kadar.“ „Bu
dogrudur. Hic birsey.“ „Böylece kendisine bütün ayrintilari
izah ederek mezunlarimizdan birini dolandirdigini anlatmaya
calisirken telefon´da korkunc bir kavga basladi.“ Kendimi
tutamiyorum, ve gülüyorum. Bu kavgada kimin kazandigini
biliyorum. Anlatmaya devam ediyor:”Beck sizi tutmak
istedigine yemin ediyor.Buna inanabilecegime pek emin
degilim, fakat kendisine sizinle cok daha önceleri konusmasi
gerektigini söylemmistim. Siz ögrencisiniz, mezuniyetinizi
almak üzere, nerdeyse bir avukat ve mülksüz. Kendisine
sirketinin insanlari kullanan bir sirket oldugunu bildigimi
söyledim, fakat kölelik dönemi geride kaldi. Sizi diledigi gibi
is´e alip sonra cikartamaz, kapinin önüne koyup veya tutup,
koruyup ya da yok edemez.” Uslu kiz. Tam benim fikrim.
“Tartismayi sona erdirdik ve rektörü aradik. Rektör Donald
Hucegi aradi, Tinley Britt´in yöneticisi. Sonra bir kac telefon
görüsmesi daha gerceklesti ve Hucek yine ayni hikayeyle
telefondaydi- Beck onlari tutmak istedi fakat Tinley Britt´in
yeni calisanlar icin gecerli olan sartlarini onlar yerine
getiremiyorlarmis. Rektör süphe duydugu icin Hucek Sizin
kendisine sunmus oldugunuz is´lere bir göz atacagini söyledi.
„Ben Trent & Brent gibi bir sirket´te uymuyormusum.“ Cok
secenekleri olan bir kimse gibi konusuyorum. „O görüsü
Hucek´de savunuyor. Onun yerine Trinley Brittín daha cok
isten cikartma istegine uygulayacagini söylüyor.“ Daha zekice
bir sey aklima gelmedigi icin „Iyi“ diyorum. Kendisi daha iyi
biliyor. Burada oturup aci cektigimi biliyor. „Tinley Britt
üzerinde etkimiz cok fazla degil.“ Son üc senede sadece 5
mezunumuzu is´e aldilar. Baski yapamayacak sekilde cok
büyüdüler. Dogruyu söylemek gerekirse orada calismak
istemezdim.“ Beni teselli etmeye calisiyor, basima iyi bir sey
gelmis hissini vermeye calisiyor. Trent & Brent ile senelik
50.000 dolarlik ayliklarina ne ihtiyac var? “Peki geriye ne
kaliyor?” diye soruyorum. Cabucak „Cok fazla bir sey degil“
diye ekliyor. „Aslinda hic bir sey.“ Bir kac notlara göz atiyor.
“Tüm tanidigim insanlari aradim. Zorunlu bir savunucunun
asistani olarak yarim-gün bir is vardi, senede on iki bin, fakat
iki gün önce baskasina verildi. Is´I Hall Pasterini´ye verdim.
Hall´I taniyor musunuz? Sansi vardi. Nihayet kendisine bir is
bulundu. “Keske o sans ben de de olsaydi. “Sonra sirket
avukati olarak kücük is sirketlerde iki is daha var, fakat ikisi
de basarilmis avukatlik sinavini sart kosuyorlar.” Avukatlik
sinavi Temmuz ayinda. Hemen hemen her avukatlik ofisi yeni
calisanlarini mezuniyetten hemen sonra is´e aliyorlar,
maas´larini ödüyorlar, sinava hazirliyorlar ve sinavi
gectiklerinde hersey alisilmis seklde devam ediyor. Notlarini
masa´nin üzerine koyuyor. “Bilgi almaya devam ediyorum,
olur mu? Belki yeni bir seyler ögrenebilirim.” “Ne yapayim?”
“Kapi kulpu temizlemek. Bu sehirde 3000´e yakin avukat var,
ve bunlarin bazilari ya yalniz ya da bir veya iki avukat´la
birlikte görev aliyorlar. Buradaki is ayarlayici ofis´le birlikte
calismiyorlar, bundan dolayi kendilerini tanimiyoruz. Ben
sizin yerinizde olsam kücük iki-üc avukat´in birlikte calistigi
ve sizi bir is´ten mahrum birakmaya calisan ofislerle
baslardim. Onlara para kazandirmak amaciyla “kagit
cenazeleri” üzerinde calisacaginizi söyleyin, …..” “Kagit
cenazeleri mi? diye soruyorum. “Evet, her avukat´in kiyisinda
kösesinde bir kac unutulmus “Cenaze kagitlari“ vardir. Ve ne
kadar uzun kalirlarsa, o denli kokmaya basliyorlar. Bunlar her
avukat´in keske üstlenmeseydim dedigi davalar.“ Bu
üniversite´de de insana ögretilmeyen birsey yok. „Birsey
sorabilir miyim?“ „Tabii ki“ „Bana biraz önce vermis
oldugunuz kapi kulpu temizleme tavsiyesini son üc ayda kac
kere verdiniz?“ Kisaca gülüyor ve bilgisayar´dan bir yazi
cikartiyor. “Is aramakta olan yaklasik 15 mezunumuz var.”
“Büyük ihtimal bu insanlar yolda ve caddeleri is diye
taramakta.” “Olabilir. Aslinda bunu söylemek biraz zor.
Bazilarinin bana bildirilmeyen daha degisik planlari var.” Saat
bes´I geciyor ve eve gitmek istiyor. “Tesekkürler, Bayan
Skinner. Hersey icin. Benimle ilgilenen bir kimsenin olmasi
güzel bir duygu.” “Is aramaya devam edecegim, bunun icin
söz veriyorum. Gelecek hafta isterseniz bir daha sorun.”
“Soracagim. Tesekkürler.” Farkedilmeden calistigim yere geri
dönüyorum.
Altinci Bölüm
Birdsong evi merkez´in kenarinda daha eski fakat iyi bir cevre
de bulunuyor. Hukuk fakultesinden bir kac mil uzaklikta.
Caddeler mese agaciyle cevrili ve sakin bir izlenim birakiyor.
Evlerin bazilari bakimli cimen arazileriyle ve giriste parlayan
lüks arabalarla dikkate deger. Digerleri ise yalnizliga
bürünmüs, kesilmemis agaclarin ve azan calilarin arasindan
gizemli/korkutucu bir sekilde öne cikiyorlar. Ve bir diger evler
ise aralarinda biryerlerde. Bayan Birdie´nin evi yüzyilin
dönüm noktasindan kalma verandasi olan beyaz bir bina. Bu
evin boyaya, yeni bir catiya ve bahcede biraz düzene ihtiyaci
var. Pencereler kirli ve yagmurun toplandigi oluklar
yapraklarla tikali. Fakat apacik bir sey var ki, o da burada bir
kimsenin yasamasi ve bu evin bakimini yapmaya calismasi.
Giris alani kesilmemis citlerle bakimsizlasmis. Arabami
kirlenmis muhtemelen on senelik bir Cadillac´in arkasina
koyuyorum. Veranda´nin gicirdayan tahtalarinin üzerinden
giris kapisina dogru ilerliyorum ve disleri öne cikmis büyük
bir köpegegin yolunu gözlüyorum. Saat gec oldu, nerdeyse
karanlik ve veranda´da hic bir isik yanmiyor. Agir tahta kapi
bayagi bir aralikli ve sinek filesinden kücük bir sofa
görebiliyorum. Bir zil bulamadigim icin bu yüzden sessizce
sinek filesinin bulundugu kapiya tikliyorum. Oltayla
takirdiyor. Nefesimi tutuyorum-köpek havlamasi yok. Ses
yok-hareket yok. Biraz sessizce tikliyorum. „Kim orada?“ diye
tanidik bir ses bagiriyor. „Bayan Birdie? Sofa´dan bir yaratik
ilerliyor, isik yakiliyor, ve iste orada, dün yaslilar evinde
(huzur evi?) de giyinmis oldugu ayni kumas elbise. Kapidan
dogru göz kirpiyor. „Benim, Rudy Baylor. Dün konusmus
oldugunuz hukuk ögrencisi.“ „Rudy! Beni gördügüne cok
sevincli. Bir an icin utaniyorum, sonra aniden hüzünlü. Bu kos
kocaman evde yalniz yasiyor ve aile fertlerinin kendisini
yalniz biraktiklarini düsünüyorlar. Günün en önemli olayi
yemege veya bir kac sarki söylemeye gelen yasli insanlarla
ilgilenmesi. Bayan Birdie cok yalniz bir insan. Hemencik
sinek fileli kapiyi aciyor. Hic bir merak isiltisi olmadan
„Buyrun, buyrun“ diyor. Dirsegimi kapiyor ve beni sofa ve
antre´den sürüklerken ardi ardina isik dügmelerine basiyor.
Duvarlar´da eski aile portreleri asili. Halilar tozlu ve
kullanilmis. Rutubetli ve küflü kokuyor, acilen temizlenmesi
ve restore edilmesi gereken eski bir ev. Sirin bir sekilde „Beni
ziyaret etmeniz ne kadar nazik.“ Dirsegimi elinden
birakmadan diyor. „Dünkü ziyaretiniz size zevk verdi mi?“
„Evet, bayanefendi.“ „Kisa bir süre sonra bir daha gelmek
istemiyor musunuz? “Ben sabirsizlikla bekliyorum.” “Beni
mutfak masasina yerlestiriyor. “Kahve veya cay mi icmek
istersiniz?” dolaplara yürürken ve isik dügmesine basarken
diye soruyor. “Toz kahve sever misiniz?” “Tabii ki” Üc
senelik hukuk egitimimden sonra toz kahve´yi gercek
kahve´den ayirt edemez oldum. Buzdolabinda bir sey ararken
“Süt? Seker? Diye soruyor. “Lütfen sade” Suyu koyup,
fincanlari hazirliyor, sonra karsima masaya oturuyor.
Sevincten yüzü piril piril. Gününü kurtardim. Ücüncü veya
dördüncü kez “ Sizi gördügüme o kadar seviniyorum, ki”.
Küflü havayi tüketerek “ cok güzel bir eviniz var Bayan
Birdie”. “Cok tesekkür ederim. Thomas ve ben elli sene önce
satin aldik.” Tencereler ve tavalar, akitma yeri ve musluklar,
ocak ve toast makinasi- hepsi en azindan kirk senelik.
Buzdolabi muhtemelen altmis´li yillar´in basindan kalma.
“Thomas onbir sene önce vefat etti. Ogullarimizin ikisini bu
evde büyüttük, fakat onlari konusmamayi tercih ediyorum.”
“Bir an icin sevimli yüzü ciddilesiyor, fakat gülümsemesi
kendini fazla bekletmiyor. “Tabii ki, olur.” “Isterseniz Sizi
konusalim.” Diyor. Bu konudan kacinmayi tercih ediyorum.
“Tabii ki, neden olmasin?” Kendimi sorularina hazirliyorum.
“Nereden geliyorsunuz?” “Ben burada dogdum, fakat
Knoxville´de büyüdüm.” “Ne kadar güzel, liseyi nerede
okudunuz?” “Austin Peay.” “Austin ne?” “Austin Peay.
Clarksville´de kücük bir lise. Devlet yardimi alan bir lise.”
“Ne kadar güzel. Akademik hukuk egitiminiz icin neden
Memphis State´e geldiniz?” “Iyi bir üniversite, ve ayriyetten
Memphis hosuma gidiyor.” Gercekte iki neden daha vardi.
Memphis State beni kabul etti ve benim maddi durumum
Memphis´de okumak icin müsait´ti (uygundu). “Ne kadar
güzel. Ne zaman mezun olacaksiniz?” “Bir kac hafta icinde.”
“Ondan sonra gercek bir avukat oluyorsunuz, ne güzel. Nerede
calisacaksiniz?” “Onu tam olarak bilmiyorum. Son
zamanlarda cogu kez kendi sirketimin lebhasini asmayi
düsündüm. Ben daha cok tekli tiplerindenim ve baska insanlar
icin calisabilecegimi bilmiyorum. Kendi tarzimda hukuku
uygulamayi cok isterdim. “ Bana sadece bakiyor. Gülümseme
kayboldu. Bakislari donuk ve beni hapsediyor. Cok saskin.
Nitekim “Bu harika” diyor ve sonra kahveyi hazirlamak icin
ayaga sicriyor. Eger bu sirin yasli bayan gercekten bir
milyoner ise, o zaman bunu gizlemek icin bir harikayi
gerceklestirdi. Mutfagi iyice inceliyorum. Dirsegimin
altindaki masanin bacaklari alüminyum´dan ve yüzeyi
kullanilmis. Bütün cihazlar, esyalar ve mobilya parcalari
onseneler öncesi satin alinmis.
Bayagi ihmal edilmis bir evde oturuyor ve eski bir araba
sürüyor. Anlasilan ne bir hizmetci kiz ne ne baska bir personel
var. Bir köpek bile yok. Yeniden “Ne kadar güzel” diyor ve iki
fincani masaya koyuyor. Iclerinden buhar cikmiyor. Benim
fincanim sadece orta sicaklikta. Kahvenin tadi pek güzel degil.
Dudaklarimi sapirtarak “Lezzetli bir kahve” diyorum.
“Tesekkürler, öylese kendi kücük ofisinizi acmak mi
istiyorsunuz? “Daha düsünmekteyim. Ilk dönemlerde biraz zor
olacak, Fakat iyi calistigim zaman insanlara iyi muamele
gösterdigim zaman, o zaman yeterince müvekkilim olur.”
Icten bir sekilde gülüyor ve basini yavasca salliyor. “Bu
harika, Rudy. Ne kadar cesur. Sanirim bu sektörün sizin gibi
genc insanlara daha da fazla ihtiyaci var.” Bu sektörün en son
ihtiyaci olan sey benim gibi bir insan – sokaklarda dar gelirli
insanlarin paralarini calmaya calisan bir tip. „Neden geldigimi
belki soruyor olabilir siniz.“ Diyorum ve bir yudum kahve
iciyorum. „Geldiginize o kadar cok seviniyorum ki.“ „Sizi
görmek gercekten cok güzel. Fakat sizinle vasiyetname ile
ilgili konusmak istiyordum. „Dün gece vasiyetnamenizi
düsünmekten uyuyamadim.“ Gözleri yasariyor. Cok
duygulandi. „Bir kac sey bayagi sorunlu“ diye anlatiyorum.
Cantadan bir kalem cikartip sanki savasa katilir gibi havaya
kaldiriyorum.
„Bunu söyledigim icin özür dilerim, ama ilk önce sunu
söylemek isterim ki siz veya müvekkileriniz aile fertlerinize
karsi cok sert önlemler almaniz beni gercekten üzüyor. Bana
göre bu ayrintili konusmamiz gereken bir konu. Dudaklari
büzüsüyor, fakat bir sey söylemiyor. Ikincisi ben bu konuyu
dile getirmezsem mirasin büyük bir kismini bir televizyon
yildizina veren vasiyetnameyi hazirlamakta büyük sorunlar
cekerim. Üstüne basa basa „Allah´in bir adami“ diyor,
Reverend Kenneth Chandle ín haysiyetini hizli bir sekilde
korumaya hazir. „ Biliyorum. Iyi. Fakat neden hepsini ona
vermek istiyorsunuz Bayan Birdie?“Neden uygun bir oran
25% degil? „Bir sürü masrafi var. Ve jet´i bayagi bir eski.
Bunun hepsini bana anlatti.“ „Peki, fakat o bey sizden
Reverend´in masraflarini karsilamanizi istemez herhalde, degil
mi?“O bey´in benden beklentisi benim meselem ve sizi
ilgilendirmez.““Tabii ki degil.Söylemek istedigim, bunu
muhtemelen siz de bilirsiniz, Bayan Birdie, bu tiplerin
cogunun bayagi düstügünün. Esleri olmayan bayanlarla
yakalandilar veya lüks bir hayat icin para harcadiklari ortaya
cikarildi.-Evler, Arabalar, Tatiller, sik takimlar. Bu tiplerin
cogu sahteker. „O bir sahteker degil.““Bunu iddia etmedim.“
„Bununla ne demek istiyorsunuz?“ „Hic bir sey. Diyorum ve
büyük bir yudum kahve iciyorum.Kendisi pek sinirli degil,
fakat sinirlenmek üzere.“Sizin avukatiniz olarak buradayim,
Bayan Birdie, hepsi bu kadar.Benden bir vasiyetname
hazirlamam icin rica´da bulundunuz ve bu vasiyetnamenin her
konusuyla ilgilenmek benim görevim.Bu sorumlulugu cok
ciddiye aliyorum.“Agzinin etrafindaki sayisiz kirisiklar
gevsiyor ve bakislari yine yumusuyor. „Ne kadar güzel“
diyor. Bayan Birdie gibi zengin ve yasli insanlarin cogu,
özellikle ekonomik krizi yasayanlar ve kendi paralarini
kazananlar servetlerini muhasebeciler, avukatlar ve sevimsiz
bankacilar sayesinde gözetlerler. Fakat Bayan Birdie bunu
yapmaz. Kendisi saf ve ve emeklilik maasindan gecinen fakir
bir dul gibi güvenilir. „Onun paraya ihtiyaci var.“ Diyor, bir
yudum kahve iciyor ve süpheli bir sekilde inceliyor. „Parayla
ilgili konusabilir miyiz?“ „Siz avukatlar neden her zaman
parayi konusmak istersiniz?“ „Cok iyi bir nedenden dolay,
Bayan Birdie. Eger dikkatli olmazsaniz o zaman hükümet
büyük bir bölümüne el koyar. Para yatirimi ve vergiden
tasarruf edebilecek sekilde vasiyetnameyi planlamak icin bir
kac secenek var.“ Bu onu kizdiriyor „Bu hukuksal konulardan
hic bir sey anlamiyorum.“ „Bu yüzden buradayim, Bayan
Birdie.“ „Tahminen vasiyetnamede isminizin yazilmasini
istersiniz herhalde“ hukuksal soruna takilarak söylüyor. „Tabii
ki degil“ sok edici bir izlenim birakarak ve ayni zamanda
yakalandigimi gizlemeye calisarak söylüyorum. „Avukatlar
her zaman isimlerini vasiyetnameme gecirmeye calisiyorlar.“
„Bayan Birdie, özür dilerim. Bir cok dogruyu söylemeyen
avukatlar var. “” Bunun aynisini Reverend Chandler´de
söyledi. “”Bundan hic süphem yok. Ayrintilara girmeden para
emlaklarda mi yoksa hisse senetlerinde mi yatirili, veya nakit
sekilde mi mevcut? Vasiyetname planlamasi icin para´nin
nasil yatirilmis oldugunu bilmek benim icin cok önemli.“
Paranin hepsi bir yerde toplu.“ „Peki. Nerede?“ „Atlanta´da.“
„Atlanta mi?“ „Evet bu cok uzun bir hikaye, Rudy.“ „Neden
bana anlatmiyorsunuz?“ Cpress Gardens´daki dünkü
görüsmemizden farkli Bayan Birdie zaman baskisi altinda
bulunmuyor. Baska bir isi yok. Bosco hic bir yerde yok.
Yemekten sonra masalarin toplanmis olmasini kontrol etmek
zorunda degil ve tahta oyunlarinda hakimi oynamasina gerek
yok. Böylece elinde fincanini yavasca ceviriyor ve masaya
bakarak derin bir sekilde düsünüyor. Usulca „Bu konuyla ilgili
hic kimse bir sey bilmiyor“ diyor ve bu arada takma disleri bir
iki kere takirdi ediyor. „En azindan Memphis´de hic kimse
bilmiyor.“ „Neden bilmiyorlar?“ diye biraz meraklica
soruyorum. „Cocuklarim hic bir sey bilmiyorlar.“ „Paradan
hic bir sey bilmiyorlar mi? inanmayarak soruyorum. “Yok,
sadece bir kismindan haberdarlar. Thomas agir calisti ve bir
sürü para biriktirdi. Onbir sene önce vefat ettiginde, bana
nerdeyse birikimlerden 100.000 dolar birakti. Ogullarim ve
özellikle esleri bu paranin su an bes kati oldugundan eminler.
Fakat Atlanta ile ilgili hic bir sey bilmiyorlar. Bir fincan kahve
daha ister misiniz?” Ayaga kalkmis durumda. “Severek.
Fincanimi tezgaha götürüyor, yarim cay kasigindan fazla
kahve koymadan, ilik isitilmis suyu da ilave ederek masaya
geri dönüyor. Icini karistiriyorum, sanki muhtesem bir
Cappuccino´nun kokusunu beklermis gibi.
Bakislarimiz kesisiyor ve sikintisini paylasiyorum. “Bayan
Birdie, lütfen beni dinleyeniz. Eger bütün bunlar size aci
veriyorsa o zaman ayrintilara girmeden en önemli konulara
odaklanabiliriz. „Bu bir servet. Bunun neresi aci verici?
Vallahi, bu benim tam düsündügüm nokta. „Peki, o zaman
bana genel olarak bu paranin nasil yatirildigina dair bilgi
veriniz. Önemli olan mevcut emlaklar.“ Bu dogru. Miras
vergileri genelde ilk önce nakit paradan ve cabuk bir sekilde
nakit paraya cevirilebilir yatirimlardan ödenir. Sahislar
emlaklari baska bir secenekleri olmadiklari zaman
kullaniyorlar. Böylece benim sorularimin ardinda meraktan
daha baska seyler bulunuyor. Hala kisik bir ses ile „Hic bir
kimseye bu para miktariyla ilgili bir seyler anlatmadim.“
Diyor. „Fakat dün Reverend Chandler ile bu konuyu
konustuklarini söylediler“ Fincanini masanin üzerinde ileri ve
geri cevirerek uzun bir mola veriliyor. „Evet bu dogru. Fakat
ben ona herseyi söyledigime inanmiyorum. Belki biraz yalan
söyledim. Ve ona kesin bu yalanin kimin söyledigini
söylemedim“ „Peki, o zaman bu yalan kimden?“ „Ikinci
esimden.“ „Ikinci esinizden mi?“ „Evet, Tony.“ „Thomas ve
Tony.“ „Evet. Thomas vefat ettikten yaklasik iki sene sonra
Tony ile evlendim. Tanistigimizda Memphis´e gitmek üzere
Atlanta´dan geliyordu. Nerdeyse bes sene birlikte yasadik ve
sürekli tartistik. Sonra beni terk edip evine geri döndü. Parama
göz dikmis tembel bir insandi.“ „Iste bunu anlamiyorum
simdi. Paranin Tony´den geldigini söylememis miydiniz?
„Evet, bu dogru. Bununla ilgili hic bir sey bilmiyordu, sadece.
Bu uzun bir hikaye. Bir kac miras ve benim ile Tony´nin
bilmedigi bir kac farkli konular daha vardi. Zengin ve
cildirmis bir agabeysi vardi, aslinda bütün aile cildirmis
durumdaydi. Ve Tony´nin ölümünden kisa süre önce cildirmis
agabeysinden bir miras edindi. Tony´nin ölümünden iki gün
önce agabeysi Florida´da vefat etti. Tony geriye bir
vasiyetname degil, sadece bir es birakti. Beni. Ve bu yüzden
Atlanta´dan dogru benimle irtibat´a gectiler. Bu büyük bir
avukatlik sirketiydi ve bana Georgia eyaletinin yasalarina göre
büyük para miktarlarina sahip oldugumu söylediler. “Ne kadar
para?” “Thomas´in bana biraktigi miktardan cok daha fazlasi.
En azindan hic kimseye bundan hic bir sey bahsetmedim.
Simdiye kadar. Bunu anlatmayi düsünmüyorsunuz herhalde,
Rudy?“ „Bayan Birdie, avukatiniz olarak susmak zorundayim.
Hic bir avukat müvekkilinin ona anlatmis oldugu konuyla
ilgili konusamaz.“ „Ne kadar güzel.“ „Eski avukatiniza
parayla ilgili neden hic bir sey anlatmadiniz?“ „Ona
güvenmiyordum. Miraslarin sadece toplamlarini söylemistim,
fakat tam olarak ne kadar oldugunu söylememistim. Paranin
icinde yüzdügümü anlayinca kendisini de düsünmemi istedi.“
„Fakat siz ona hic bir zaman her seyi anlatmadiniz, degil mi?“
„Hic bir zaman.“ „Ne kadar paraya sahip oldugunuzu
söylemediniz, degil mi?“ „Hayir“ Eger dogru hesapladiysam
eski vasiyetnamesi toplamda en az yirmi milyon dolar
kapsiyor. En az bu kadarini avukat da bilmesi gerekirdi, cünkü
vasiyetnameyi hazirlamis. Bu kücük bayanin gercek anlamda
ne kadar para miktarina sahip oldugu belirsiz. „Bana ne kadar
oldugunu söylemek istiyor musunuz?“ „Belki yarin, Rudy.
Belki yarin.“ Mutfagi terk edip arka verandaya dogru
ilerliyoruz. Gül calilarin yaninda bana göstermek istedigi yeni
bir fiskiye kurmus. Büyük bir hayranlikla fiskiye´ye
bakiyorum. Simdi haberim var. Bayan Birdie zengin yasli bir
bayan, fakat herhangi bir kimsenin ögrenmesini, hele hele aile
fertlerinin ögrenmesini istemiyor. Her zaman iyi sartlar altinda
yasamis- ve su an hic bir süphe uyandirmayarak – fazlasiyla
var olan birikimlerinden yasayan seksen yasinda dul bir kadin.
Karanlikta banklarin üzerinde oturup soguk kahvemizi
iciyoruz, ta ki saygili bir sekilde mekan´dan ayrilmak icin
yeterince mazaret toplayana kadar. Yüksek yasam standardimi
finanse edebilmek icin, son üc senede Yogi´sde, bir kampüsün
yakinlarinda bir meyhanede calistim. Lezzetli sogan
burger´leriyle ve kutsal Patrick gününün birasiyla meshur. Ses
dosaji yüksek olan bir meyhane, öglen yemegi ile paydos saati
arasindaki zaman dilminin uzun bir happy hour niteliginde
geciyor. Monday Night Football gününde sulu hafif birayla
dolu bir testinin fiyati bir dolar, her hangi baska bir olayda iki
dolar. Meyhane Prince Thomas´a ait, icki icen kilolu ve bencil
bir insan. Prince kentteki taninmis kisiliklerden birisi, gercek
bir isletmeci. Resmini gazetede ve gece haberlerinde
görmekten hoslanan bir kimse. Icki turlari düzenliyor ve Islak
T-shirt kampanyasina secimler düzenliyor. Kent idaresinde
kendi meyhanesine benzeyen meyhanelerin gece boyunca acik
kalabilmesi icin dilekce´de bulundu. Kent idaresi ise kendisine
degisik suclar yüzünden dava acti. Bunun keyfine variyor.
Kendisine bir yalan anlatin, bir kac insan toplayarak bunu
gercekmis gibi anlatmaya calisacak. Prince bize Yogi´sde
büyük imkanlar sunuyor. Biz calisanlar kendi calisma
saatlerimizi kendimiz belirliyoruz, bahsislerimizi aliyoruz ve
kendisi bize fazla karismadan dükkani tek basimiza
isletiyoruz. Bu cok fazla zor degil. Sadece ön tarafta yeterince
bira ve mutfakta yeterince kiymanin olmasina dikkat etmek
zorundayiz, o zaman dükkan hayret edilecek bir basariyla
isletilebiliyor. Prince honneurs yapmayi tercih ediyor. Güzel
ögrencileri karsilayip, onlara yerlerine kadar eslik ediyor.
Onlarla flirt edip, kendini enayi yerine koyuyor. En fazla
büyük televizyon´unun yaninda buluan masada severek
oturuyor ve oyunlarla ilgili bahse giriyor. Ara sira kavgalara
sebebiyet veren kollari güclü olan inanilmaz bir erkek.
Prince´in bir de karanlik yönü var. Söylentilere göre porno
dünyasinda yer aliyor. Bu sehirde üstü-acik kulüpler bu kentin
yükselen sanayilerinden biri, ve sözde ortaklari olanlarin uzun
suc raporlari var. Hepsi gazetelerde yaziyordu. Iki kez kumar
yüzünden mahkeme karsisina cikmak zorundaydi, fakat
jüri´nin ikisi de bir karar veremediler. Onun icin üc sene
calistiktan sonra, iki seyden eminim: Birincisi, Prince´in
Yogi´deki gelir´lerin bir cogunun sahiplenmesi. Benim
tahminime göre haftada en azindan iki bin, sene de ise yüz bin.
Ikincisi, Prince Yogi´yi kücük ve pis isleri icin kullaniyor.
Sahte para basmak ve her sene zarar göstererek vergiden
yararlanmak icin kullaniyor. Penceresi olmayan bodrum
katindaki ofisinde arkadaslariyla bulusuyor. Beni hic
ilgilendirmiyor. Bana her zaman nazik davrandi. Saat basi bes
dolar aliyorum ve haftada yaklasik 20 saat calisiyorum.
Müsterilerimiz ögrenci ve bu yüzden bahsislerimiz düsük
seviyede. Sinavlarim oldugu zaman, calisma saatlerimi ona
göre ayarliyorum. Günde en az 5 ögrenci is icin soruyor, ve bu
yüzden böyle bir is´e sahip olduguma kendimi sansli
hissediyorum. Ve bunun disinda her ne ise Yogi cok iyi bir
ögrenci meyhanesi. Seneler öncesi Prince bu mekani mavi ve
gri renklerinde, Memphis eyaletinin renklerinde, dekore
ettirdi. Ve duvarlar´in her yerlerinde takimlarin ve yildiz
sporcularin cerceveli resimleri asili. Ve ayrica kampüs´den
sadece bir kac dakika uzaklikta, ve yagun sayida cocuklar
saatlerce konusabilmek, gülebilmek ve flirt etmek icin buraya
geliyorlar. Bu aksam bir mac izliyor. Beyzbol-sezonu henüz
yeni basladi, fakat Prince simdiden Brave´lerin elemeye
kalacaklarindan emin. Her seyin bahsine giriyor, fakat onun
favorisi Brave´ler. Nerede ve kime karsi oynadiklarinin, kimin
topu attigi veya yaralandiginin bir önemi yok, Prince
Brave´leri tutuyor. Bu aksam bar icin sorumluyum ve ana
görevim ickili bardaginin bosalmamasini önlemek. Dave
Justice iyi bir Home Run basardiginda, bagiriyor. Ondan sonra
bir ögrenciden para aliyor. Bahis kimin ilk Home Run´I
basaracagiyla ilgiliydi- Dave Justice veya Barry Bonds. Onun
yakalayicinin ikinci vurucunun topunu ücüncü Inning´de
yakalayabilip ya da yakalayamayacagi ile ilgili bahse girdigini
yasadim. Bu aksam masalara hizmet etmeyecegime
sevincliyim. Basim hala agriyor ve oldugunca az hareket
etmeye calisiyorum. Ayrica bazen buzdolabindan zaman
zaman bir bira alabilirim. Heineken ve Moosehead siselerinde
bulunan o iyi sey. Prince Barkeeper´lerinden biraz icki
icmelerini bekliyor. Bu isi arayacagim. Belki de
aramayacagim. Mekanin ön tarafi hukuk ögrencileriyle
doluyor, karsilasmayi kacindigim tanidik yüzlerle.
Muhtemelen hepsinin isi olan ücüncü siniftan eski
arkadaslarim. Mütevazi bir ögrenci olmak sartiyla Barkeeper
ve garson olmak iyi bir sey. Yogi´deki is itibar ile baglantili.
Bir ay sonra mezun olduktan sonra bu itibar hava´da
kaybolacak. O zaman kendini su üstünde tutmaya calisan bir
ögrenciden cok daha kötü bir seyim. O zaman yolda kalmis,
istatistiklerin bir parcasi olmus hukuk ögrencisi sifatini
tasiyan, kendi sinifinda bir is´e yaramayan bir kimseyim.
Yedinci Bölüm
Neden Aubrey H. Long and Associates avukatlik ofisini
sectigimi gercekten bilmiyorum. Ama sanirim onlarin
sektörler kitabindaki güzel ve degerli ilanlariyla bir ilgisi
vardi. Ilanda Bay Long´un siyah-beyaz bir resmi bulunuyordu.
Konu cevreyi yüzlerle süslemek ise, avukatlar en az
kiropraktisyenler kadar fena. Diger avukatlik kategorisinde
bulunan suratlara karsin hos bir gülümsemeye sahip, yaklasik
kirk yaslarinda dürüst bir beye benziyordu. Ofisi dört avukat
calistiriyor ve uzmanlik alani trafik kazalari. Her durumda
adalet´I amac ediniyor, ve daha cok yaralanmalar ile
sigortalari kapsayan davalari tercih ediyor. Müvekkileri icin
mücadele ediyor ve bir zafer elde etmeden ücret talep etmiyor.
Hersey cehenneme, bir yerden baslamak zorundayim.
Merkezde verilen adresi kücük, ve gercek anlamiyla tugla´dan
kare sekilli bir cirkin bina´nin icerisinde buluyorum. Etrafinda
ücretsiz bir otopark bulunmakta. Ilan´da ücretsiz park
edebilme imkanindan bahsedilmisti. Kapiyi actigimda bir zil
caliyor. Üzeri dolu olan bir masanin arkasinda biraz toplu ve
kücük bir bayan beni gülümseme ve sinirle karisik karsiliyor.
Daktiloyla calismasini böldügüm icin sucluyum. Tuslarin bir
kac santimetre üzerinde parmaklarini hareket ettiriken “Size
yardimci olabilir miyim?” diye soruyor. Allah kahretsin, bu
cok zor. Bir gülümsemeye kendimi zorluyorum. “Evet, Bay
Long ile konusabilir miyim diye soracaktim.” “Kendisi devlet´
in üst mahkemesinde calisiyor.” Söylerken tuslara iki
parmagiyla dokunuyor. Kücük bir kelime üretiliyor. Herhangi
bir mahkeme degil, bu devlet´in en üst düzey mahkemesi.
Devlet mahkemeleri birinci lig demek, ve Aubrey Long gibi
bir kücük tarla-orman-cimen avukati böyle bir davaya devlet
mahkemesinde bakiyorsa, o zaman bütün dünya´nin bunu
bilmesini ister. Sekreterinin görevi ise sorunlari ortadan
kaldirmak. Tekrardan “Size yardimci olabilir miyim?” diye
soruyorum. Esi benzeri olmayan bir dürüstlük ile denemeye
karar verdim. Mazeretler ve yaniltmalar cok uzun olmamak
sartiyla bekleyebilir. “Evet, benim ismim Rudy Baylor.
Memphis eyaletinde ücüncü senesinde mezun olmak üzere bir
hukuk ögrencisiyim. Eger mümkünse bilgi edinmek istiyorum,
yani söyle, is ariyorum. “ Ve simdi gülümsemesi iyice alayci.
Ellerini klavye´den kaldiriyor, sandalyesini benim tarafima
dogru ceviriyor sonra hafifce basini sallamaya basliyor.
Rafineri´nin ustasiymis gibi belli bir rahatlikla “Biz kimseyi
ise almiyoruz.” Diyor. “Anliyorum. Basvuru dosyami ve Bay
Long´e yazilmis bir mektubu size verebilir miyim?”
Kagitlari sanki idrar ile kaplanmis gibi isteksiz bir sekilde
aliyor ve calisma masasinin üzerine birakiyor. “Digerlerinin
yanina koyuyorum.” Gercek anlamda sessiz bir gülümseme ve
siritma yaratmayi basariyoum.” Cogumuz bekleme sirasinda,
degil mi?”
“Gün´de yaklasik bir kisi derdim.“ „Her neyse, sizi rahatsiz
ettigim icin özür dilerim.“ „Rica ederim.“daktilosuna dönerek
siritiyor. Binayi terk etmek icin döndügümde, yine tuslara
basiyor. Bir sürü mektup ve bir sürü basvuru dosyalarim var.
Bütün hafta sonu kagitlar yiginini bir düzene sokmaya ve
atagami hazirlamaya calistim. Su an strateji bakimindan
zenginim, fakat optimizm acisindan fakirim. Bunu yaklasik bir
ay boyunca günde iki veya üc, haftada bes gün kücük ofisleri
aramayi planliyorum ta ki mezun olana kadar, ondan sonrasi
Allah kerim. Booker Marvin Shankle´den adaleti önemseyerek
is arama ricasinda bulunuyor ve Madeleine Skinner büyük
ihtimal telefon´da birisiyle görüsüyor ve bir kimseden beni
is´e almalarini rica ediyor. Belki olumlu bir seyler gelisir.
Birinci ofis´den iki blok uzaklikta olan üc kisilik avukatlik
ofisi bir diger ziyaret ettiklerimin arasinda. Bir redd
cevabindan digerine gecis´te cok fazla zaman kaybetmemek
icin bunu böyle planladim. Avukatlik dizinine göre Nunley
Ross & Perry her türlü hukuksal davalarla ilgilenen bir ofis.
Bu beyler kirk yaslarinda ve ne avukatlara ne de avukat
yardimcilarina sahipler. Anlasilan agirlikla tapu sicili
konularla ilgililer, hic zevk almadigim bir konu alani, fakat su
an secici olmanin zamani degil. Ofisi modern bir beton
yapinin ücüncü katinda bulunuyor. Asansör yavas ve fazla
cereyan yüklü. Karsilama alani sasirtici bir sekilde güzel
hazirlanmis taklit sertodunlu sofa´larin üzerine konulan
halilarla süslü. People ve Us´in cam masanin üzerinde
dagilmis yeni yayinlari bulunuyor. Sekreter telefon ahizesini
yerine koyuyor ve gülümsüyor. “Günaydin. Size yardimci
olabilir miyim?” “Evet, eger mümkünse Bay Nunley ile
görüsmek istiyorum.” Ve hala gülümseyerek düzenli calisma
masasinin ortasinda bulunan kalin takvimine göz atiyor.
Benim bir bulusmamin olmadigini bildigi halde “Randevunuz
mu var?” diye soruyor. „Hayir.“ „Bay Nunley su an cok
meskul.“ Gecen yazdan beri bir avukatlik ofisinde
calistigimdan beri Bay Nunley´in cok meskul olacagini
bilmem gerekirdi. Bu kesinlikle bir standart iddia. Dünya´da
hic bir avukat ne kendisinin is´le yüklü olmadigini itiraf eder
ne de sekreterine ettirir. Daha vahim de olabilir. Bu sabah
devlet mahkemesiyle is´i olabilir. Roderick Nunley bu
sirket´in üst düzey ortaklarindan, avukatlik dizinine göre
Memphis eyaletinde mezun olmus. Bu mücadelemde
oldugunca cok birlikte okudugum mezunlari göz önünde
bulundurmaya calistim. “ Gülümseyerek “Beklemeye
hazirim.” Diyorum. Geri gülümsüyor. Ikimizde gülümsüyoruz.
Kisa bir hol´e giden kapi aciliyor ve üzerimize dogru ceketli
bir bey sivanmis gömlek kollariyla ilerliyor. Basi´ni kaldirip
bana bakiyor ve aniden karsi karsiya geliyoruz. Gülümseyen
sekreter´e bir dosya veriyor. Gürüldeyen bir sesle “Günaydin”
diyor. „Sizin icin ne yapabilirim?“ Ne kadar sempatik bir
adam. Bir seyler anlatmak üzereyken ben hemen söz aliyorum.
„Bay Nunley ile görüsmek istiyorum.“ Diyorum. „O benim.“
Diye geri cevap veriyor ve sag kolunu bana dogru uzatiyor.
„Rod Nunley.“ „Ismim Rudy Baylor“ elini kaparak ve
sallayarak cevapliyorum. „Memphis eyaletinde ücüncü
senesinde bulunan ve mezuniyetine az kalan bir hukuk
ögrencisiyim. Sizinle bir is ile ilgili konusmak istiyordum.“
Hala ellerimizi salliyoruz ve el kuvveti is arayisindan söz
ederken hissedilir bir sekilde azalmiyor. „Evet“ diyor „Bir is,
nasil olur?“ Sekretere bakip sanki „Buna nasil müsade
verebildiniz?“ demek istermis gibi. „Evet, efendim. Sadece on
dakikanizi ayirabilseniz. Cok meskul oldugunuzu biliyorum.“
„Olabilir, fakat bir kac dakika icinde bir sahit dinlemesini
gerceklestirmeliyim ve ondan sonra oldugunca hizli bir sekilde
mahkemeye varmam gerekiyor.“ Geri dönmek üzere önce
bana, sonra ona, sonra da saat´e bakiyor. Ama aslinda yufka
yürekli iyi bir adam. Belki de kisa bir süre önce bir gün
kendisi öyle bir durumla karsi karsiyaydi? Gözlerimle
yalvariyorum ve evraklarla dolu ince dosya ve mektubu
kendisine uzatiyorum. „Peki öyleyse, iceri buyrun. Ama
sadece bir dakikaligina.“ „On dakika sonra geri gelecegim.“
Cabucak söylüyor, bir telafi cabasi. Her fazlasiyla meskul
avukat gibi saat´e bakiyor, bir saniye inceliyor ve sonra ciddi
bir sekilde emir vererek “Evet en fazla on dakika. Blanche´i
arayin ve bir kac dakika sonra gelecegimi söyleyin.“ Bu ikisi
iyi bir ikili. Ricami yerine getiriyorlar, fakat hizli bir sekilde
ayrilmama neden oldular. „Benimle gelin, Rudy.“
Gülümseyerek söylüyor, sofa´dan dogru ilerlerken yakasini
birakmiyorum. Ofisi kareli ve calisma masasinin arkasinda
bulunan bir kitap duvariyla dösenmis. Kapinin karsisinda ise
bir ego-duvari bulunuyor. Sayisiz cerceveli sertifikalari hemen
göz´den geciriyorum- uzun seneler Rotary kulübüne üye olan
bir kimse, izcileri destekleyen, ayin avukati, Rod´un yüzü
kizarmis bir siyasetciyle görüntülenmis bir resmi ve ticaret
odasina üye bir insan. Bu adam herseyi bünyesinde
barindiriyor. Katolg firmasindan gelmise benzeyen
koskocaman bir masaya karsi karsiya oturduktan sonra saat´in
attigini duyuyorum. „Böyle aniden geldigim icin kusura
bakmayin“ diye basliyorum „fakat acilen bir is´e ihtiyacim
var.“ „Ne zaman mezun olacaksiniz?“ diye soruyor ve dirsegi
ile öne dogru yaslaniyor. „Önümüzdeki ay. Biraz gec
kaldigimin farkindayim, fakat bunun icin iyi bir nedenim var.“
Ve ondan sonra kendisine Broadnax ve Speer´deki isimden
bahsediyorum. Tinley Britt meselesine geldigimde, kendi
büyük sirketler´e olan tiksintisinden yararlaniyorum. Bu bir
dogal rekabet, Rod arkadasim gibi kücük insanlar, bir tarlaorman-ve cimen avukatlari kendini begenmis merkezdeki
yüksek binalardakilere karsi. Biraz yalan söylüyorum, Tinley
Britt´in benimle bir is hakkinda konusmak istediklerini iddia
ederken. Sonra acik ve net olan büyük sirkette calisamama
durumunu vurguluyorum. Bana göre bir is degil. Bunun yerine
bagimsizligin benim icin cok daha önemli. Insanlari savunmak
istiyorum, büyük sirketleri degil. Bu bes dakikami bile almaz.
Kendisi iyi bir dinleyici, ve arka bölümde calan telefonlarin
yüzünden biraz husursuz. Beni is´e almayacagini biliyor ve
böylece on dakikam dolana kadar sadece dinliyor ve bekliyor.
Hikayemi bitirdikten sonra anlayisla “ne kadar kötü bir tuzak”
diyor. Bir kurban gibi “Belki bunun böyle olmasi daha
hayirliydi.” Diyorum. Fakat kendimi is´e atmaya hazirim.
Sinifimin üst üc de bir bölümününden mezun olacagim. Emlak
meselelerine ilgi duyuyorum, ve mülk ile ilgili iki seminer
isledim. Ikisini de iyi notlarla.“ Sanki dünyanin en verimli
isiymis gibi, kibirli bir sekilde „Bizim emlak meseleleriyle
ilgili cok isimiz var.“ Diyor. „Ve davalarla ilgili“ daha da
kurumlu bir sekilde söylüyor. Gercekte tabii ki yalnizca
ofisinde bir kagitdüskünü gibi oturuyor. Muhtemelen isini
basarili yapiyor ve güzel bir hayat yasayabilmek icin yeterince
para kazaniyor. Fakat mahkeme salonunda kendisini her
tecrübeyi edinmis bir yigit /kahraman gibi görmemi istiyor.
Bunu söylemesinin sebebi avukatlarin her zaman bu isi
yapiyor olmalari, yani rutin ´in bir parcasi. Henüz cok fazla
avukat tanimiyorum, fakat bana mahkeme salonunda her
rakibini yenebilecegini inandirmamaya calisan bir avukat önce
karsima cikmasi lazim. Zamanim azaliyor. „Akademik
egitimimi kendim calisip, kazandim. Yedi sene boyunca.
Ev´den bir sent almayarak.“ „Ne tür bir is?“ „Akla gelebilecek
her sey. Su an Yogi´sde calisiyorum, masalara hizmet
veriyorum ve bar´da dikiliyorum.” „O zaman siz bir bar
adamisiniz, öyle degil mi?“ „Evet, efendim, yaptigim islerden
bir tanesi.“ Öz gecmisimi eline aldi. Yavascana „Siz
bekarsiniz, bu acik bir sekilde burada yaziyor.“ Diyor. „Evet
efendim.“ Herhangi bir ciddi iliskiniz var mi?“ Aslinda
kendisini ilgilendirmemesi gereken bir konu, fakat baska bir
carem yok. „Hayir, efendfim.“ „Escinsel degilsiniz, öyle degil
mi?“ „Hayir tabii ki degil. Sonra iki karsicinselin birbiriyle
kisa bakisan bir ani gerceklesiyor. Iki normal beyaz erkek.“
Geriye yaslaniyor ve yüzü aniden ciddilesiyor, sanki kendisini
önemi büyük olan is´lere vermis gibi. „Uzun senelerden beri
yeni bir avukat calistirmadik. Merak ediyorum- bugünlerde
merkez´deki büyük sirketler yeni calisanlarina ne ödüyorlar?“
Sorusunun bir nedeni var. Nasil cevaplandirirsam
cevaplandiriyim bü büyük sirketler´deki astronomik maas´lara
sok olmus ve saskin bir görüntü sergileyecek. Ve böylece
parayla ilgili her bir diger sohbet´in temelini yaratmis olacak.
Yalan söylemenin anlami yok. Gelir tablolariyla ilgili
muhtemelen iyi bilgi edinmis.
Avukatlar dedikodulari severler. “Bildiginiz gibi Tinley Britt
en yüksek maaslari ödüyor diye kendisiyle övünüyor. 50.000
dolar´a kadar vardigini duydum.” Sözümü bitirmeden basi
sallanmaya basliyor. “Inanilir gibi degil.”saskin bir sekilde
söylüyor. “Inanilir gibi degil.” Hemen “Bu kadar pahali
olmazdim.” Diye yanit veriyorum. Bana is teklifi bulunmaya
hazir olan herkese hizmetlerimi düsük bir fiyata satmaya karar
verdim. Masraflarim düsük ve bir kere kendimi begendirdigim
zaman, bir kac sene zorluklara direnerek calisacagim, ondan
sonra karsima belki baska bir sey cikar. Sanki kücük ofisi
büyük sirketlerle rekabet edebilecekmis gibi “Ne gibi bir ücret
düsündünüz acaba?” diye soruyor. “Yari fiyatina calismaya
razi olurdum. 25.000. Hafta´da seksen saat. Bütün “kagit
cenazeleri” cikartip, sevimsiz islerle ilgilenmeye basliyorum.
Siz, Bay Ross ve Bay Perry´le birlikte sizin “keske
üstlenmeseydim” dediginiz davalari bana verebilirsiniz. Alti
ay sürmeden bu davalari basariyla tamamlardim. Size söz
veriyorum. Ilk oniki ayda parami fazlasiyla kazanmis olurum.
Eger tersi gerceklesirse, o zaman da giderim. “Rod´un
dudaklari gercekten aciliveriyor ve dislerini görebiliyorum.
Rahatsiz verici is´leri baskalarina aktarabilme düsüncesi
gözlerinin icinin gülmesine neden oluyor. Telefonundan sesli
bir fisilti duyuluyor, sekreterin sesi esliginde “ Bay Nunley,
yeminli aciklamaniz. Bekleniyorsunuz.“ Saat´e bakiyorum.
Sekiz dakika. O da kendisinin kine bakiyor. Anlayis
gösteremiyor, sonra bana söyle söylüyor: „Ilginc bir teklif.
Düsünmem icin bana izin verin. Ortaklarim olmadan bununla
ilgili karar veremem. Her persembe sabahi bir toplanti icin
bulusuyoruz.“ Ayaga kalkmis durumda. “Ondan sonra konuyu
acacagim. Simdiye kadar böyle bir seyi hic bir zaman
düsünmedik.” Masanin kenarindan dolanarak beni ugurlamaya
hazir. “Bu gerceklesecek, Bay Nunley. 25.000 nerdeyse
hediye edilmis.” Kapiya dogru siginiyorum. Bir an icin donuk
kaliveriyor. “Ah, para konu degil.” Diyor, sanki kendisi ve
ortaklari rüya da bile olsa Tinley Britt´den daha az ödemeyi
düsünemiyormus gibi. „Sadece söyle bir olay var, is´ler su an
iyi gidiyor. Iyi para kazandigimizi bilmeniz lazim. Herkes
mutlu. Fakat büyümeyi hic bir zaman düsünmedik. “ Kapiyi
acip, gitmemi bekliyor. “Bizden cevap alacaksiniz.” Izimden
ayrilmadan fuaye´ye kadar eslik ediyor ve sekretere benden
telefon numarami rica etmesini söylüyor. Sonra tekrardan
elimi sıkıyor, her seyin iyisini diliyor ve en yakin zamanda
beni arayacagina söz veriyor ve saniyeler sonrasi kendimi
disarida buluyorum. Düsüncelerimi düzene sokana kadar bir
iki dakika geciyor. Ve biraz önce bütün egitimimi bir elma ve
bir yumurta ugruna harcayacagimi acikladim. Aslinda
harcamaya deger olmayan bir sey ve bu bana ne getirdi?
Sadece bir kac dakikalik is ve kaldirim yolunda dikiliyorum.
Roderick Nunley´yle görüsmem basarili aktivitem olarak
sonradan ortaya cikmasi beklendi. Saat nerdeyse on. Yarim
saat sonra Code Napoleon´dan secilmis metinler dersi
baslayacak. Bir hafta tembellik yaptigim icin dinlemem
gereken bir ders. Sorunsuz bir sekilde bir üc hafta daha bu
dersi dinlememezlik yapabilirim. Bir bitiris sinavi olmayacak.
Bu günlerde canimin istedigi sekilde fakülte´de dolasiyorum
ve yüzümü göstermekten utanmiyorum. Ve mezuniyete bir
kac gün kala ki bu dönemde ücüncü sinifta bulunan ögrenciler
burada görünmüyorlar bile. Üniversite yogun is ve sinav
stresiyle basliyor, fakat bir kac önemsiz soru kagidiyla ve
atilacak kagitlar ile sona eriyor. Hepimiz gecmis derslere kafa
yormak yerine avukatlik sinavina calismakla daha fazla zaman
geciriyoruz. Bazilarimizin cogu is hayatina atilmaya
hazirlaniyorlar.
Sanki kendi sorunuymus gibi Madeline Skinner sorunumu
dinledi. Ikimizin de sansi olmadigi icin nerdeyse benim kadar
aci cekiyor. Ofisi Nashville´de olan yasa taslagin/ tasarinin
hazirlanmasi icin bir avukat´a muhtemelen ihtiyac hisseden
Memphis´ de bir devlet senatörü yasiyor. Ek primlerle birlikte
30.000, fakat bunun icin avukatlik izni ve iki senelik pratik
tecrübe gerekli. Kücük bir sirket muhasebede yari dönem
karnesini almis bir avukat ariyor. Ek ders olarak tarih okudum.
„Belki Shelby County ilinde augustos ayinda sosyal bakim
bölümünde avukatlik yeri bosalabilir.” Masasindaki kagitlarla
oynuyor ve caresiz bir sekilde bir seyler bulmaya calisiyor.
“Sosyal bakimi bölümünde mi?” diye soruyorum. “Kulaga cok
hos geliyor, siz de öyle oldugunu düsünmüyor musunuz?”
“Ödeme kosullari nelerdir?” “18.000” “Ne tür bir is?”
“Sorumluluklarini yerine getirmeyen babalari bulmak,
nafakalari toplamak, babalik davalari, ve baska bilindik
seyler.“ „Tehlikeli görünüyor.“ „Bu bir is“ „Peki Agustos´a
kadar ne yapayim?“ „Avukatlik sinavi icin calismak.“ Tabii ki
bir de sonu olmayacakmis gibi ögrenirsem ve sinavi gecersem,
o zaman sosyal bakim subesi icin calisip aclik sinirinda
bulunan asgari ücreti almak.” “Beni duyabiliyor musunuz,
Rudy?” “Özür dilerim. Bu gün cok zor bir gündü.” Yarin geri
gelmeye söz veriyorum. Fakat bundan da kuskusuz bugünkü
konusmamizin versiyonundan baska yeni seyler cikmayacak.
Sekizinci Bölüm
Shankle ofisinin karanlik bir yerlerinde Booker evraklari
buldu. Bodrum kati´nin herhangi bir yerinde bir avukat´in
oturdugunu ve sira sira ödeyememezlik durumlariyla ilgili
davalarla ilgilendiklerini ve bu kisinin bu tür evraklarin
üzerinde calistigini söylüyordu. Bu konuyla ilgili pek cok
yanlis yapamazsiniz. Bir tarafta aktif tarafi yaratmak, benim
durumumda kolay ve cabuk bir olay. Diger sayfa´da
vereceklerin (yükümlülükler) listesi. Calisma iliskileriyle,
sonuclanmamis davalara ve benzerlerine yeterince yer var.
Yedi bölümlük bir dava diye adlandirilabilir, aktifler´in
pasifleri dengeledigi sonrada silinen basit bir iflas´in
varligindan bahsedilen bir olay. Artik Yogi´de calismiyorum.
Calismaya devam ediyorum ve parami nakit aliyorum,
anlasma diye bir sey yok. Gösterebilecegim veya
ekleyebilecegim hic bir sey yok. Bu fakir ayligimi Taxaco ile
paylasmayi gerektirecek hic bir yükümlülük yok. Prince ile
sorunumu konustum, olaylarin ne kadar vahim oldugunu
anlattim, üniversite harclarinin ve kredi kartlarina suc´u
verdim. Ayligimi nakit bir sekilde ödemeye ve hükümet´i
vergi zararina ugratmaya bayilmisti. “Nakit ve vergisiz”
ilkesini ictenlikle taraftarlarindan.
Depozito ödeyebilmem icin Prince bana ödünc para vermeyi
teklif etti fakat bu basari getirmezdi. Yakinda cok para
kazanan zengin ve genc bir avukat olacagima inaniyordu ve
muhtemelen uzun bir süre yaninda calisacagimi cesaretimi
toplayip ona söyleyemedim. Kredi borcunun ne kadar yüksek
olmasi gerektigini de söylemedim. Texaco bana 612,88 dolar
tutarinda dava acti, mahkeme masraflarini ve avukat
ücretlerini iceren bir miktar. Benim evsahibi 809 dolar
tutarinda dava acti, masraflari ve ücretleri ayni sekilde iceren.
Ama gercek kurtlar simdi ataga geciyorlar. Artniyetli
mektuplar yazip avukatlara basvurmakla tehdit ediyorlar. Bir
Master Card bir de VisaCard´im var, Memphis´deki degisik
bankalar tarafindan cikartilan kartlar.Gecen sene thanksgiving
ile noel arasi, kisa ve mutlu bir zaman diliminin akisinda, bana
bir kac ay sonrasina iyi bir is temin edilen ve Sarah´ya
sirilsiklam sevdali oldugum bir dönemde kendisine noel
hediyeleri almak icin yol´a cikmistim. Kalici bir degeri olan
pahali esyalar satin almak istiyordum. Master Card ile 1700
dolar´a elmas taslariyla kapli bir altin künye ve Visa Card ile
en sevdigim icin gümüsten bir cift antik küpe satin aldim.
Küpeler bana 1100 dolar´a mal oldu. Beni hic bir zaman
görmek istemedigini söyledigi günden önce bir meze
dükkanina giriyorum. Bir sise Dom Perignon, 500 gram kaz
cigerinin pastirmasi, biraz havyar, iyi peynirden degisik
cesitler ve noel ziyafetimiz icin daha degisik güzellikler.
Toplamda bana 300 dolar´a mal oldu, fakat buna deger cünkü
hayat kisa. Kartlari cikartan sinsi bankalar anlam veremedigim
nedenlerden dolayi noel´den bir kac hafta öncesinde kredi
sinirini yükselttiler. Aniden gönlümün diledigi sekilde para
harcama olanagina sahiptim, ve mezuniyetimin is´le birlikte
aylarca uzak oldugunu bilerek, kendimi yaz´a kadar kücük
aylik taksitleri ödeyebilmem icin zorlamam gerektigini
biliyordum. Böylece parayi cömertce harcadim ve Sarah ile
güzel bir hayati düsledim. Ve su an kendime bunu yaptigim
icin cok kizginim, cünkü zamaninda gercekten elime kagit
kalemi alarak her seyi hesapladim. Bir gece uzunca ucuz bira
keyfini tadarken buz dolabinin üzerinde biraktigim kaz ciger
pastirmasi küflendi. Karanlik dairemde noel yemegini yalniz
yedim. Peynir ve sampanya´dan olusuyordu. Havyar´a hic
dokunulmadi. Kullanilmis koltugun üzerinde oturuyordum ve
yerde önümde bulunan mücevherlere bakiyordum. Büyük
dilimlerde Brie yerken ve Schampus icerken bakislarim noel
hediyelerin yanindan sevdigimin resmne dogru kayiyordu ve
agladim. Noel ve yeni yil arasi satin almis oldugum pahali
hediyeleri magazalara geri vermeyi düsündüm. Aklima
esyalari köprüden suya dogru atmak veya baska bir dramatik
olaya imza atmak geldi. Fakat eski ruhsal durumumu göz
önünde bulundurarak köprülerden uzak kalmayi uygun
buluyordum. Yeni yilin bir gün öncesiydi. Uzun bir
yürüyüsten sonra daireme geri dönüyordum ve soyguncularin
ev´e girdigini fark ediyordum. Kapi siddetle acilmisti.
Hirsizlar eski televizyonumu, müzik cihazini, komodinin
üzerinde bulunan ceyrek dolarlarla dolu bir bardak ve tabii ki
Sarah´ya almis oldugum mücevher. Polisi arayip dilekceyi
doldurdum. Kredi kartlarinin makbuzlarini gösterdim. Polis
müdürü basini sallayip sigortama yönelmem gerektigi
tavsiyesinde bulundu. 3000 dolar´dan fazla kredi kartiyla para
harcadim. Bu is´i temizlememin zamani geldi.
Zoraki bosaltma yarin icin ön görülüyor. Iflas hukuku
alacaklilara karsi her hukuksal davada otomatik bir borc
ödeme zamani sunan bir paragraf iceriyor. Büyük zengin
sirketleri ve benim Texaco´daki arkadaslarim gecici bir süre
icin korumaya ihtiyaclari olduklari zamanda bu nedenden
dolayi hemen iflas mahkeme´sine kosuyorlar. Yarin beni ev
sahibi ne telefonla ne de sövererek rahatsiz edemez.
Asansörden cikip derince nefes aliyorum. Sofalar avukatlarla
doluyor ve tasiyor. Yalniz iflas davalarina uzmanlasmis üc
hakim var ve mahkeme salonlari bu katta bulunuyor. Günlük
bir sürü ifadeler aliniyor. Ve her ifade´de bir grup avukat
esliginde, birisi verecekli ve bir kati da alacaklilar icin.
Tamamen bir hayvanat bahcesi. Yanindan gecerken bir sürü
toplantilara kulak misafiri oluyorum. Ödenmemis doktor
faturalariyla ilgili ve kücük bir minibüs´ün hangi deger´de
oldugunu tartisan avukatlar. Avukatlik ofis sahibinin ofisine
adimimi atiyorum ve önümde duran avukatlar yavas bir
sekilde dilekcelerini verirken ben on dakika bekliyorum.
Sekreterleri cok iyi taniyorlar, ve fazlaca flirt edip yeterince
sacma söylemlerde bulunuyorlar. Su an bende seve seve bir
önemli iflas avukati olmayi ve buradaki kizlar tarafindan Fred
veya Sonny diye adlandirilmak isterdim. Bu zor hayat
kosullarini ve yükselen issizligi ve büyük sirketlerdeki is
yerlerinin gerilemesini düsünerek gecen yil bir professör iflas
hukukun gelecegin büyüyen sektörü oldugunu söyledi. Ve
bunu da hic bir avukatlik ofisinde bir saat calismamis bir
kimse söylüyor. Ama bugün gercekten kazancli görünüyor.
Sagimdan ve solumdan iflas dilekceleri veriliyor. Herkes iflas
ediyor. Gereksiz kagit islemlerini fazlasiyla yorulmus, güzel
ve agzi sakizla dolu bir sekretere veriyorum. Üzerine göz
atiyor ve sonra beni inceliyor. Su an bir kot gömlegi ve bir
khaki pantolunu giyiniyorum. “Siz avukat misiniz?” diye sesli
bir sekilde soruyor ve insanlarin bana dogru döndüklerini
görüyorum. “Hayir” “Siz verecekli misiniz?” daha sesli bir
bicimde soruyor ve sapirtayarak sakiz cigniyor. “Evet”
diyerek cevap veriyorum. Avukat olmayan bir verecekli
dilekcesini kendisi verebilir fakat bunun icin hic bir yerde
reklam yapilmaz. Kafa salliyor ve dilekce´ye mühür´ü basiyor.
“Ucret seksen dolar tutarinda” Kendisine dört yirmilik
veriyorum. Parayi aliyor ve süpheci bir sekilde inceliyor. Dün
sildigim icin dilekcemde hic bir hesap bulunmuyor ve 11,84
dolar degerinde bir aktif durumu yok etmis bulunuyorum.
Diger gösterdigim aktifler ise:
500 dolar kullanilmis bir Toyota icin, 150 dolarlik degisik
mobilya ve döseme esyalari, 200 dolar degerindeCD´ler, 125
dolar degerinde hukuksal kitaplar, 150 dolar degerinde giyim.
Tüm bu esyalar özel mal ve mülk ve bu yüzden yürürlüge
koymus oldugum davalara konu olamaz. Hepsine sahip
olabilir durumunda olabilirim, fakat Toyota´yi ödemeye
devam edebilmek zorundayim.
„Nakit para, ama nasil?“ diyor ve sonra bir makbuz
dolduruyor. Nerdeyse kendisine „Banka hesabim yok“ diye
bagiriyorum, dinleyenlerin ve hikayenin geri kalanini
ögrenmek isteyenlerin yarari icin. Kendisi bana göz kirpiyor,
bende kendisine göz kirpiyorum. Ve isine geri dönüyor, ve bir
dakika sonra dilekcemin fotokopisini ve makbuzunu bana
veriyor. Tarih´i, saat´i ve ifade verecegim mahkeme salonunu
okuyorum. Durdurulmadan önce nerdeyse kapiya kadar
ilerliyorum. Koluma hafifce yüzü terli ve siyah biyigi olan bir
adam dokunuyor. “Özür dilerim, efendim” diyorum.
Duruyorum ve kendisine bakiyorum. Elime bir kart vizit
veriyor. „Robbie Molk, avukat. Biraz önce söylediginiz
konuyu dinlemeden kendisini ali koyamadi. Mevzunuzda
yardima ihtiyaciniz olabilecegini düsündüm.“ Karta ve sonra
yüzüne bakiyorum. Molk´tan haberim var. Ilanlarini gazetede
gördüm. Yedi bölümlük dava metodunu 150 dolar´a teklif
ediyor ve iste burada bekliyor, iflas etmis bir enayi´ye
yüklenip 150 dolar calmaya calisan ve sahibinin ofisinde
gezinen bir kimse. Saygili bir sekilde kartini elime aliyorum.
„Yok hayir tesekkür ederim“ diyorum ve nazik olmaya
calisiyorum, „bununla kendim basa cikabilirim.“ „Hersey bir
an da mahvedebilirsiniz“ cabucak diyor ve eminim ve bu
cümleyi binlerce söyledi. „Yedili riskli olabilir. Her sene bu
tip´ten olan binlerce davaya bakiyorum. Nakit bir sekilde el´e
200, ve topu aldigim gibi kosmaya baslarim. Iyi bir ofis ve
dogru personel´e sahibim. Su an böylece 200 dolar oldu.
Tahminimce kendisiyle karsilasildigi zaman hizli bir bicimde
üzerine 50 koyuyor. Bunu simdi basina vurmak cok kolay,
fakat icimden bir ses Molk´un yaralanabilecek bir karakter
olmadigini söylüyor. “Hayir, tesekkür ederim” diyorum ve
yanindan geciyorum. Asaga gogru yolculuk yavas ve rahatsiz
verici. Asansör kötü giyinmis avukatlar´la dolu, kullanilmis
evrak dosyalariyla ve ayakkabilarla. Hala muafiyetleri ve
neyin sigortali olup olmadigini konusuyorlar. Dayanilmaz
avukat dedikodusu. Inanilmaz önemli olan tartismalar.
Birakamaz hale gelmisler. Alt katta beklemeden once, kendimi
tutamiyorum. Gelecek sene bu zamanlarda ne yapacagimi
bilmiyorum. Ve sadece mümkün degil ayni zamanda da
asansörde takilip bu tür knosmalarin aynisini yapmam
olanakli. Büyük ihtimal onlar gibi olacagim, sokaklarda
dolanip, para ödeyemeyen insanlardan bir kac dolar calip,
mahkeme salonlarinda sürünüp is icin aramalar yapacagim. Bu
korkunc düsünce basimi döndürüyor. Asansör sicak ve
havasiz. Sanki istifra edecekmis gibi oluyorum. Asansör
duruyor ve salona hücum ediyorlar ve konusa konusa ve el kol
hareketi yapa yapa dagiliyorlar. Temiz hava iyi
düsünebilmemi sagliyor. Sarhoslari tasimak tramvayin
isletildigi yayalar bölgesinde Mid-America Mall caddesinden
yürüyorum. Eskiden ismi Main Street olan bu cadde bugün
sayisiz avukatlarin calistiklari yer. Mahkeme binalari sadece
bir kac adim ileride. Merkezin yüksek binalarin anindan
geciyorum ve yukarida ofislerde olup bitenleri merak
ediyorum. Calisan avukatlar telaseli dolanip duruyorlar ve
günde 18 saat calisiyorlar. Nedeni ise meslektaslarinin günde
yirmi, genc ortaklarin sirket stratejisiyle ilgili toplantilar
düzenlemeleri, üst düzey ortaklarin ihtisamli dösenmis köseli
ofislerinde oturmalari ve genc avukatlardan olusan ekibe
talimatlarini vermeleri. Hukuk egitimime basladigimda bu tam
benim istedigimdi. Zeki, motivasyonlu insanlarla calismadaki
baskiyi, stresi, randevu telasini ve nüfuzu yasamak istiyordum.
Gecen sene calismis oldugum avukatlik ofisi sadece oniki
avukat´tan olusan kücük bir sirket´ti. Fakat yeterince sekreter,
avukat yardimcilari ve digger yardimcilara sahipti, bu
kargasayi da da cok ilginc buluyordum. Bu ekibin sadece
kücük bir parcasiydim ve bir gün bu ekibin kaptani olmayi
düslüyordum. Sokak saticisindan bir dondurma satin aliyorum
ve Court Square´deki bank´a oturuyorum. Güvercinler beni
izliyor. Hava´ya dogru yükselen First Federal Building
Memphis´in en yüksek binasi ve Trent & Brent´in sirket´in
bulundugu yer.
Orada calisabilmek icin bir cinayet islerdim. Trent&Brent´in
dedikodusunu yapmak arkadaslarim ve benim icin cok kolay.
Onlar´in beklentilerini yerine getiremedigimiz icin onlarla
alay ediyoruz. Bizi ihmal ettikleri icin ve is görüsmesine
cagirmadiklari icin onlardan nefret ediyoruz. Tahminime gore
her kent´te ve her sektörde bir Trent & Brent var.
Basaramadigim icin kendimi onlardan sayamiyorum, bundan
dolayi onlardan bir ömür boyu nefret edecegim. Avukatlik
ofislerin konusu acilmisken merkez´deyken aklima bir kac
kapi ziyaretleri yapabilecegim aklima geliyor. Ya yalniz
calisan ya da bir kac digger avukatlarla birlikte calisan
avukatlarin elimde listesi var. Bunca muhtemel müvekkilerin
icinde kapi sayisinin yüksek olmasi iletisim kurmak acisindan
motive eden bir durum. Dogru zamanda daha once
kesfedilmemis veya fazla yorulmus avukatlarin zor islerini
yaptirmak icin eleman arayan avukatlik ofislerinin var
oldugunu düsünerek kendime umut veriyorum. Veya bir bayan
avukat. Benim icin fark etmez. Sterick Building´e kadar bir
kac blok ilerliyorum, Memphis´in ilk yüksek binasi ve su an
yüzlerce avukat´in adresi. Bir kac sekreterle konusarak
dosyalarimi dagitiyorum. Bu kadar dengesiz ve saygisiz
resepsiyoncularin olmasi beni sasirtiyor. Is´e alma konusuna
deginmeden önce, genelde cogu kez bir dilenci muamelesi
görüyorum. Onlarin bir kaci evraklari izinsiz bir sekilde
öylece elimden cekiyorlar ve bir cekmecenin icine atiyorlar.
Potansiyel bir müvekkil olarak kendimi tanitmak bana
mutluluk veriyor. Sigorta degeri yüksek ve ickili bir sürücü
tarafindan kullanilan büyük kamyon ile cignenen genc bir
bayanin yas tutan esi olmak. Bu cetin bayanlarin bana kahve
getirmek ugruna aniden gülüp sonra havaya sicramalari
herhalde biraz komik olurdu. Icimden hirlamak gectigi halde
ofisden ofise gülümseyerek geciyorum ve ayni bayanlarin
karsisinda hep ayni kelimeleri tekrarliyorum. „Evet, ismim
Rudy Baylor ve Memphis eyaletinde ücüncü sinifta bir hukuk
ögrencisiyim. Bayan Soundso ile is hakkinda görüsmek
isterdim.“ Cogu kez „Hangi konuya iliskin diye soruyorlar?“
Dosyami verirken ve Bay Großkopf ile görüsmek icin ricada
bulunurken gülümsemeye devam ediyorum. Bay Großkopf
cok meskul oldugu icin bir kimsenin benimle irtibata gececegi
sözü veriliyor. Kent parcasi Granger Memphis eyaletinin
merkezinin kuzeyinde bulunuyor. Karanlik caddelerde
bulunan birbirine cok yakin tugla evlerden fark ediliyor ki,
ikinci dünya savasindan sonraki yerlesmeyi düsünen göcmen
iscileri icin hizli bir bicimde yapilmis. Yakin fabrika
alanlarinda iyi isler bulmuslar. Ön bahcelerine agac dikmisler
ve evin arkasina teras kurmuslar. Zamanla isciler doguya
dogru güzel evler insa edebilmek icin yerlesmisler. Ve böylece
Granger emeklilerin ve alt sinifin mahallesi olmus. Dot ve
Buddy Black ín evleri digger binlerce ev´e benziyor. 24 de
otuz metre kareden daha büyük olmayan bir arazi alaninda
bulunuyor. Ön bahce´de bulunan gölge veren agac´a bir seyler
olmus. Tekli garaj´da eski bir Chevrolet duruyor. Cimen ile
calilar güzel kesilmis. Solda ki komsu arabasini degistirmekle
meskul, caddeye kadar varan bölüm tekerlikler ve parcalar ile
kapli. Sagda ki komsu yabani otun dagildigi ön bahcesini
dikkenli tel ile gerdi. Cit´in hemen arkasinda adamlar
bulunuyor. Giriste Chevrolegin arkasina park ediyorum ve
benden yarim metre uzaklikta olmayan erkekler bana sinsice
bakiyorlar. Günün erken öglen vakitleri ve disarisi otuz
derece. Bütün pencereler ve kapilar acik. Sinek ag´in
bulundugu kapidan dogru bakiyorum ve kapiya hafifce
tikliyorum. Donny Ray´i görme istegi olmadigi icin icimde
buraya severek geliyorum. Sanirim annesinin bana anlattigi
sekilde kendisi hasta ve bitkin ve benimde midem zayif.
Elinde sigarayla kapiya dogru geliyor ve beni sinek ag´i olan
kapidan dogru gözetliyor. „Benim Bayan Black, Rudy Baylor.
Gecen hafta Cypress Gardens da sohbet etmistik. Granger´de
ziyaretciler büyük ihtimal pek istenilmiyor, cünkü bana donuk
bir ifadeyle bakiyor. Sigarayi agzina alarak bir adim ileriye
atiyor. „Hatirliyor musunuz? Great Benefit davasina
bakiyorum.“
“Sizin
Jehova´nin
sahidi
oldugunuzu
zannediyordum.” “Hayir, Bayan Black. Öyle degilim.”
“Ismim Dot. Size söyledigimi zannediyordum.” “Peki, Dot”
“Bu insanlar bizi cildirtmak istiyorlar. Günes dogusundan
once Cumartesi günleri bize donuts alabilmeleri icin izcileri
görevlendiriyorlar. “Ne istiyorlar?” “Eger bir dakika
zamaniniz varsa, sizinle davaniz ile ilgili konusmak
istiyorum.” “Davayla ilgili ne var?” “Bir kac konuya aciklik
getirmek isterim.” “Bunu yaptigimizi zannediyordum.” “Bu
konuyu daha derin bir sekilde konusmak lazim.” Sinek
kapisindan sigara dumanini üflüyor, sonar kapiyi yavasca
aciyor. Biricik oturma odasina atiyorum ve kendisini mutfaga
kadar takip ediyorum. Ev sicak ve havasiz ve rahatsiz edici
sigara dumanina kokuyor. “Bir seyler icmek ister misiniz?”
“Yok, hayir tessekür ederim.” Masaya oturuyorum. Dot
dondurma´nin üzerine dietkola döküyor ve sirtiyla calisma
masasina yükleniyor. Buddy hic bir yerlerde görünmüyor.
Donny Ray büyük ihtimal yatak odasinda. “Buddy nerede?
Diye sevinerek soruyorum, sanki cok özledigim eski bir
arkadasmis gibi. Bas sallamasiyla arka bahce´ye giden
pencere´ye isaret ediyor. “Disaridaki eski arabayi görüyor
musunuz? Yüksege erisen ve büyüyen calilarla dolan bir köse
´de eski bir Ford Fairlane duruyor. Arabanin rengi beyaz ve
acik duran iki kapisi var. Motor kilifinin üzerinde bir kedi
uyuyor. “Kendisi arabasinda oturuyor.” Diye anlatiyor. Araba
yabani otlarla cevrili ve tekerlekleri yokmus gibi görünüyor.
Cevresindeki hic bir sey son on senede kullanilmis gibi
görünmüyor. “Nereye gitmek istiyor? Diye soruyorum o da
icten gülüyor. Kola´sini sesli bir sekilde iciyor. “Buddy?
Kendisi hic bir yere gitmiyor. 1964 yilinda arabayi yeniden
aldik. Sabah´tan aksam´a kadar arabanin icerisinde kedisiyle
birlikte oturuyor.” Bu cok mantikli. Buddy sigara dumanindan
yoksun ve disarida yapayalniz ve Donny Ray icin endise
etmiyor. “Neden?” diye soruyorum. Bu konuyu konusmaktan
rahatsizlik duymadigi apacik. “Buddy her zaman iyi
düsünmüyor. Bunu size gecen hafta anlatmistim.” “Bunu nasil
unutabilirim?” “Donny Ray nasil?” Omuzlarini silkiyor ve
sallanan mutfak masasinin karsisina oturuyor.“Iyi ve kötü
günler.“ „Kendisini tanimak istiyor musunuz?“ „Belki daha
sonra.“ „Zamanin cogu bölümünü yatakta geciriyor. Fakat
biraz dolanabiliyor. Belki Siz gitmeden önce onu kalkmaya
ikna edebilirim.“ „Evet, belki. Bu gecen sürecte sizin
davanizla yakindan ilgilendim. Evraklarinizi inceleyebilmek
icin saatler harcadim. Ve günlerce kütüphanede oturarak ve
okunmasi gereken kitaplari okudum, kisacasi, söyle
söyleyeyim, bence Great Benefit´e dava acmalisiniz.“ „Bunu
kararlastirdigimizi düsündüm.“ Sert bakislarla söylüyor. Dot
ile anlasmak bazen zor, bu da anlasilabilir, cünkü bu süphesiz
zorlu bir hayatin sonucu ve Buddy gibi biriyle yasamanin
biraktigi olumsuz izler. „Dogru olabilir, fakat ilk önce konuyu
arastirmak zorundaydim. Size sadece hemen dava acmaniz
yönünde bir tavsiye´de bulunabilirim.“ “Peki o zaman neyi
bekliyorsunuz?” “Fakat hizli karar verilmesini beklemeyin.
Bir sürü avukat´a sahip büyük bir sirket ile mücadele
ediyorsunuz. Her an beklenmedik bir harekette bulunabilir
meselenin cözümünü geciktirebilirler. Bunlar bunun icin
ödeniyorlar.” “Ne kadar sürecek?” “Aylar, belki seneler.
Davayi acip sonra hizli bir sekilde karsilastirma yapmamiz
mümkün olabilir. Fakat onlarin da dava acmasi mümkün ve
kazanana kadar bütün mahkemelerden gecmek istemeleri
mümkün. Bunu önceden tahmin etmek imkansiz.“ „Bir kac ay
icinde ölecek.“ „Size bir seyler sorabilir miyim?“ Sigara
dumanini üflüyor ve kafa salliyor. Anlasilan kendisi icin cok
hosnut bir olay.
„Great Benefit ilk defa hakkinizi gecen senenin agustos ayinda
reddetti, Donny Ray´in hastaliginin kesfedilmesinden kisa bir
süre sonra. Bir avukatla konusmadan önce, neden simdiye
kadar beklediniz?“ „Avukat“ kelimesini cok genis kapsamli
kullaniyorum.
„Itiraf etmem gerekirse, bununla gurur duymuyorum.
Sigorta´nin degisik düsünüp ve ödeyecegini zannediyordum,
bilirsiniz doktor faturalari ve tedavi masraflari. Ben ona
yazmaya devam ettim, o da bana yazmaya devam etti.
Bilmiyorum. Sanirim, tamamen ahmaklik. Seneler boyunca
primleri düzenli bir sekilde ödedik ve hic birini kacirmadik.
Anlasmaya göre davranacaklarini zannettim. Ayrica haytimda
hic bir zaman bir avukat´la bir isim olmamisti. Ne bir
bosanma, ne baska bir sey. Allah biliyor yapmam gerekirdi.
Arkasini dönüyor ve pencereden bakiyor. Derin düsüncelere
dalmis bir vaziyette dert´le bagdastirdigi arabaya bakti.
“Sabahlari yarim litre alkol iciyor ve ögleden sonra da bir
yarim litre daha. Benim icin aslinda hava hos. Kendisini mutlu
ediyor, ev´den uzaklastiriyor, icki icmesi akilli bir seyler
yapasina mani bir sey degil. Ne demek istedigimi
biliyorsunuzdur.” Ikimizde ön koltukta oturan varliga
bakiyoruz. Yüksek calilar ve bir akcaagac arabayi gölgede
birakiyor. Kendisinden alkol´ü satin alacak misiniz?” “Yok,
hayir. Yandaki erkek cocugunu bunu satin almasi icin ve
böylece yanina yaklasmasi icin para ödüyor. Benim
bilmedigimi zannediyor.” Evin arkasinda bir seyler hareket
ediyor. Herhangi bir sesi azaltmak icin bir klima tesisati yok.
Birileri öksürüyor. Konusmaya basliyorum. “Isterseniz Dot
sizing icin bu davayi üstlenebilirim. Yeni baslayan biri
oldugumu biliyorum, üniversiteyi yeni bitirmis genc bir insan,
fakat bir cok saat harcadim bu davayi anlamak icin, ve her bir
ayrintisini ezbere biliyorum. Yüzünde bos ve nerdeyse ümitsiz
bir yüz ifadesi beliriyor. Bir avukat bir digeri kadar iyi. Baska
bir kimseye ne kadar güveniyorsa bana da o kadar güveniyor.
Ve bu genel anlamda cok bir sey ifade etmiyor. Ne kadar
tuhaf. Avukatlarin reklamlara harcadiklari paraya ragmen,
televizyon´dakiler olsun, levhalar olsun, ve gazetelerdeki ucuz
ilanlar. Hala tecrübeli bir avukati ücüncü senesinde bulunan
hukuk ögrencisinden ayirt edemeyen Dot Black gibi insanlar
var. Safligini kullaniyorum. “Avukatlik sinavini gecip iznimi
alana kadar muhtemelen her is´e evet diyen baska bir avukatla
birlikte calismaliyim.” Kendisi anlamiyor gibi görünüyor.
Süpheli bir seklde “ne kadar tutacak? Diye soruyor. Sicak bir
gülümsemeyle kendisini aniyorum. “Hic bir cent. Bu davayi
bir ücret karsiliginda yapiyorum. Kazandigimizin üc de birini
kendime ayiriyorum. Basarisizlik durumunda, ücret de olmaz.
Hic bir ön ödeme de yok.”Kesin bu ilani bir yerlerde gördü,
fakat kendisi bilgisiz.” „Ne kadar?“ „Milyon tutarinda dava
aciyoruz.“ Dramatik bir sekilde geri cevap veriyorum. Bu
yarali kadinin bedeninde para düskünlügü olduguna
inanmiyorum. Bir kere sahip oldugu mutlu bir yasamin
hayalleri hatirlayamayacak kadar geride kaldi. Fakat Great
Benefit´ten öc almak ve onlara aci cektirmek düsüncesi
hosuna gidiyor. „Ve siz bunun üc´de birini mi alacaksiniz?“
„Milyon kazanacagimizi zannetmiyorum, ama ne kazanirsak
kazanalim, ben sadece üc´de birini aliyorum. Ve bu su anlama
geliyor: Donny Ray´in bütün doktor masraflari ödendik´ten
sonra üc´ de biri. Kaybedecek bir seyiniz yok.“ Sol eliyle
masaya vuruyor.“O zaman siz yapin. Ne kadar alacaginiz, beni
ilgilendirmiyor, fakat lütfen davranin. Hemen simdi davranin,
olur mu? Yarin“ Cantamda düzenli bir sekilde konulmus
kütüphane´nin bir kitabinda hukuksal düzenlemeler hakkinda
bir anlasma bulunuyor. Su an bu anlasmayi cantamdan cikartip
ve kendisine imzalatmam gerekirdi. Fakat yapamiyorum. Etik
görüse göre avukatlik iznini almadan önce sahislarin
savunmasi icin sözlesmeler yapamam. Sanirim Dot sözünde
duracak. Gercek bir avukat gibi saat´e bakiyorum. „Is´e
baslamama izin verin lütfen!“ „Ondan önce Donny Ray´i
görmek istemiyor musunuz?“ „Belki bir daha ki sefere.“
“Kusurunuza bakamam, sadece deri ve kemik.” „Eger daha
uzun kalabilirsem bir kac gün icinde geri gelecegim.
Konusmamz gereken bir cok konu var ve benim de kendisine
sormam gereken bir kac soru var.“Fakat lütfen cabuk olunuz,
olur mu?“ Sohbet esnasinda biraz Cypress Gardens ve
aktiviteleriyle ilgili konusuyoruz. Siz ve Buddy hafta´da bir
kere oraya gideceksiniz, eger Dot Buddy´yi öglen´e kadar
icmekten uzak tutabilirse. Ilk kez evi birlikte terk ediyorlar.
Dot konusmak istiyor, ben ise ayrilmak istiyorum. Beni
disariya kadar geciriyor, kirli ve hasar görmüs Toyota´mi
inceliyor, Japonya´dan ithal edilen mallar ile ilgili bir kac
asagalayici söylemlerde bulunuyor ve erkeklere bagiriyor.
Arabayla uzaklastigimda, kendisi mektup kutusunun yaninda
duruyor, bir sigara iciyor ve nasil ayrildigimi izliyor.
Daha henüz yeni aciklama sözünde bulunmus olan bir kimse
olarak, parami cömertce harcayabilirim. Saksi´da bulunan bir
cicek icin 8 dolar ödüyorum ve Bayan Birdie´ye götürüyorum.
Kendisi cicekleri sevdigini söylüyor ve yalniz oldugu icin
bunun nazik bir davranis oldugunu düsünüyorum. Yasli bir
bayan´in yasaminda kücük bir günes isiltisi. Zamamlamam iyi.
Evinin yanindaki cicek tarhinda dizlerin üzerine cökmüs bir
vaziyette buluyorum. Bu cicek tarhi hemen evin girisinde arka
bahcede sahip oldugu ayri bir garajin yolunda bulunuyor.
Beton´un üzeri ciceklerle kapli, ve etrafi calilar, bitkiler ve
dekorativ agaclarla cevrili. Evin arkasindaki cimenim üzerinde
kendisi kadar yasli büyük büyük agaclar duruyor. Bunun
haricinde dösenmis bir terasin üzerinde cicek kutulari
bulunuyor. Cam sakizi coban armagini hediyemi kendisine
verdigimde, beni gercekten kollarina aliyor. Bahce
eldivenlerini cikarttiktan sonra bunlari ciceklerin arasina
birakip beni evin arkasina kadar geciriyor. Sardunyalar icin en
uygun yeri bulmus. Hemen yarin topraga dikecek. Kahve
isteyip, istemedigim? „Sadece su“ diyorum. Instant kahve´nin
tadi hala damagimda. Önlügünden kir ve topragi temizlerken
teras´ta bulunan dövme demir bir sandalye´ye oturmam icin
zorluyor. Icecek bir seyler sunabilme imkanindan etkilenerek
„Buzsuyu ister misiniz?“ diye soruyor. „Severek“ diyorum ve
kapidan mutfaga dogru ucuyor. Arka bahce´deki daginikligin
tuhaf bir simetrisi var. En az elli metre uzunlugunda, kalin bir
cit´de sona ermeden önce. Bunun arkasinda agaclarin arasinda
bir cati görebiliyorum. Onun arasinda bakimina kendisi veya
baskasinin bayagi zaman harcadigi düzenli büyüyen bitkiler ve
degisik cicekli kücük tarhlar. Cit´in yakinlarinda susuz bir
fiskiye bulunuyor. Iki agacin arasinda eski bir yelken
palasindan yapilmis rüzgar´da hafif sallanan bir hamak asili.
Cimen yabani otlardan yoksun, fakat bicilmesi gerekiyor.
Garaj ilgimi cekiyor. Iki kapali büyük kapisi var. Bir tarafinda
fazla esyalar icin pencereli bir oda bulunuyor. Onun üzerinde
bir daire varmis gibi görünüyor, köse´den gelen ve arkadan
yükselen bir agac merdiveni. Iki büyük pencere takili, birisinin
cami kirilmis. Sarmasik dis duvarlari kapladi ve catlamis cam
parcalarinin arasindan dogru büyüyor. Bina boyanmis gibi
duruyor. Bayan Birdie iki bardak buz suyuyla iki kanatli teras
kapisindan dogru iceri giriyor. „Bahcemi nasil buluyorsunuz?
Diye soruyor, yanima oturduktan sonra. „Cok harika ve huzur
dolu bir bahce, Bayan
Birdie. Ellerini havada savurarak „Bu benim hayatim.“ diyor
ve görmeden ayaklarimi islatiyor. „Burda zamanimi
geciriyorum. Ve bahcemi seviyorum.“ „Bahceniz cok güzel,
bütün is´i kendiniz mi hallediyorsunuz?“ „Büyük kismini.
Haftada bir kere bir genc geliyor ve cimeni biciyor. 30 dolar,
bunu düsünebiliyor musunuz? Eskiden sadece 5 dolar´di.“
Suyunu sapirdayarak iciyor. „Yukardaki kücük bir daire mi?“
garaji göstererek soruyorum. „Eskiden, evet. Bir zamanlar
torunlarimdan bir tanesi orda yasadi. Icini kendim düzdüm, bir
banyoluk ve kücük bir mutfak kurdurdum. Yukarisi gercekten
cok güzel olmustu. Memphis eyaletinde okudu.“ „Burada ne
kadar yasadi?“ „Cok uzun degil. Onun hakkinda konusmak
istemiyorum.“ Vasiyetnamenizden silinmesini istediginiz
torunlarinizdan bir tanesi olmasi lazim. Bir insan bir avukatlik
ofisinde zamaninin cogunu kendisini tanitmak ve huysuz
sekreterlerden is yalvarmakla geciriyorsa, o zaman
korkularinin büyük kismini yitiriyor. Hayattaki zorluklara
daha direnisli oluyorsunuz. Red cevabi kolay hazmedebilinir,
cünkü insanin basina gelebilecek en kötü seyin, „Hayir“
kelimesini duymak oldugunu cabuk ögreniyorsunuz.
„Herhalde bir daha kiralamak niyetinde degilsiniz, öyle degil
mi?“ cesaretli bir sekilde, hic terredüt etmeden ve
reddedilmekten korkmayarak soruyorum. Daire´ye sanki yeni
kesfetmis gibi bakiyor. „Kime?“ diye soruyor. „Ben orda
severek yasardim. Cok güzel ve tahminen cok sessiz.“ „Cok
sessiz.“ “Sadece kisa bir sure icin. Calismaya baslayana
kadar, ve kendi ayaklarimin üstünde duran´a kadar.” “Siz mi
Rudy? Inanmayarak soruyor. Biraz sahte bir gülümsemeyle
“hosuma gidiyor.” Diyorum. “Benim icin cok uygun cünkü
bekarim, cok sakin bir yasantim var ve cok kira ödemeye
maddi gücüm yetmiyor. Harika olurdu.”
“Ne kadar
ödeyebilirdiniz?” diye hemen soruyor. Sanki ödeyemez
duruma gelmis müvekkiline soran bir avukat gibi. Hic
beklemedigim bir soru. “Tam bilmiyorum. Ev sahibi sizsiniz.
Kiranin ne kadar yüksek oldugunu ögrenebilir miyim? Basini
sag´a sol´a sallayarak ve yardima muhtac bir sekilde bir
agac´tan digger agac´a bakiniyor. “400, yok hayir ayda 300
dolar´a ne dersiniz?”. Bayan Birdie´nin hayatinda bir sey
kiralamadigi apacik. Aklina hangi rakam gelirse onu söylüyor.
Iyi aylik 800 dolar´la baslamadi. Dikkatli bir sekilde “Bence
once daire´yi gözetlememiz gerekiyor?”
Ayaklanmis
durumda. “Ici bayagi dolu. Son on senede fazlalik-esya odasi
olarak kullandim. Fakat burayi biraz düzene sokabiliriz. Ve
bildigim kadariyla su borularinda hic bir zarar yok.” Elimi
tutarak cimenin üzerinden geciriyor. Tesisatci gelip suyun
akmasini saglamasi lazim. Kalorifer ve klima tesisati calisiyor
mu, onu bilmiyorum. Icinde bir kac mobilya bulunuyor, fakat
cok degil. Eski esyalari bird aha kullanmamak üzere ayirdim.”
Gicirdayan merdivenleri yukariya cikmaya basliyor.
“Mobilya´ya ihtiyaciniz var mi?” “Cok fazla degil. Yapi cok
teleme ve bina sallaniyormus gibi.
Dokuzuncu Bölüm
Akademik hukuk egitiminde insan kendine düsman ediniyor.
Rekabet tehlikeli boyutlara varabilir. Insanlar hile yapmayi ve
baskalarinin kuyusunu kazmayi ögreniyorlar. Gercek hayat
icin bir antrenman. Ilk senemde iki ücüncü senesinde bulunan
ögrenci bir hayali-dava yarismasinda birbirlerine bagirmaya
basladiklari zaman dövüsmelerini yasadim. Okuldan atildilar
sonra geri alindilar. Üniversitenin harclara ihtiyaci var. Burada
hic sevmedigim bir kac insan var ve bir kac da tiksindigim.
Hic degilse hic kimseden nefret etmemeye calisiyorum. Fakat
su an bana bunu yasatan bir kimseden nefret ediyorum. Bu
sehir´de her türlü hukuksal ve finansal transaksiyonlar ile ilgili
bilgi veren bir gazete. Ismi The Daily Report, bir bosanma
dizininin yanisira bir sürü de baska önemli kategorilere sahip,
mesela önceki günün iflas basvurulari listesi. Anlasilan
arkadasim veya arkadaslarim bir saka yapmak isteyerek,
benim ismimin bulundugu bölümün dünkü baskisini büyüterek
bütün fakultede yaydilar. Bölüm söyle diyor:
Baylor, RudyL., Ögrenci; Aktif: 1125 dolar (el konulamaz),
garantili borclar: 285 dolar Wheel´s and Deals Finance
Company; garantisi olmayan borclar: 5136,88 dolar; sürmekte
olan davalar: (1) Icra Texaco , the Hampton, Is veren: yok;
Avukat: Pro se.
Pro se “Maddi gücüm bir avukat´a yetmiyor, bu yüzden
mevzumu kendim savunuyorum.”anlamina geliyor.
Kütüphane´nin giris alaninda nöbet´I üstlenen ögrenci bu
sabah bina´ya adimimi atarken elime bir nüsha vererek bu
kopyayi her yerde “Siyah tahta´da ” dahil gördügünü söyledi.
Bu nüsha´yi kimin komik buldugunu bilmek isterim.
Kendisine tesekkür ettim ve Bodrum´daki köseme kostum,
kitap yiginin icine gömülmek ve her tanidik yüz´den kacinmak
icin. Dersler biter bitmez buradan ayrilmayi düsünüyorum.
Yeter ki bu sevimsiz buldugum bu insan´lardan uzaklasayim.
Bu sabah Professör Smoot ile bir randevüm var, on dakika
gecikiyorum. Kendisini rahatsiz etmiyor. Ofisinde her bilginin
sahip olabilecegi bir zorunlu kaotik durum mevcut ve üstün
zeka´sindan dolayi bir türlü düzenli olmayi bilmiyor. Papyonu
egri duruyor, gülümsemesi ise icten. Ilk once Black´leri
konusuyoruz ve Great Benefit´e karsi dava mevzularini.
Kendisine dava´nin üc sayfalik bir özetini veriyorum ve
bununla birlikte benim biriktirdigim saggörülü vargilarim ve
dava tacsiyelerim. Kendisi sayfalari büyük bir titizlikle
incelerken calisma masasinin altindaki kagit yumagina
bakiyorum. Yazilarimdan cok etkilendi ve bunu sürekli dile
getirir. Benim Blacks´lere verecegim tavsiye kendilerine bir
avukat bulup ve Great Benefit´e sadakat ve inanc ilkelerinin
ihmalinden
dolayi dava acmak. Smoot bana
kayıtsız şartsız hak veriyor. Eger bilseydi. Smoot´den daha
sadece seminer belgesini istiyorum, baska hic birsey. Bundan
sonra Bayan Birdie´yi konusuyoruz. Kendisine Bayan
Birdie´nin varlikli oldugunu ve vasiyetnamesini degistirmek
istedigini anlatiyorum. Ayrintilari kendime sakliyorum.
Kendisine bes sayfalik bir evragi gösteriyorum,
vasiyyetnamenin bir degistirilmis versiyonu ve Bayan
Birdie´nin son istegi. Hemen gözden geciriyor ve dogru dürüst
görmedigi halde iyi göründügünü söylüyor. Yasli insanlarin
hukuksal sorunlariyla ilgili seminer´de bir son sinav yok, ve
yazili calismalar öne konulmak zorunda degil.Sadece düzenli
bir sekilde gitmek, yaslilari ziyaret etmek sonra her davaya
göre kisa bir özet cikartmak ve Smoot sana aninda A-Notunu
verir. Smoot Bayan Birdie´yi uzun senelerden beri taniyor.
Görünüse bakilirsa uzun zamandan beri Cypress Gardens´in
kralicesi ve kendisini ögrencileriyle birlikte olan ziyarette
yilda iki kere gördü. Düsünceli bir sekilde papyonunu
cekistirerek simdiye kadar hic bir zaman Bayan Birdie´nin
ücretsiz hukuki danismanlik hizmetinden yararlanmadigini
söyledi. Su an Bayan Birdie´nin zengin oldugunu ögrenmek
kendisini cok sasirtmis. Bundan sonra Bayan Birdie´nin ev
sahibim olacagi durumu Smoot´un kulagina gelmis olsa kim
bilir ne kadar sasirirdi. Max Leuberg´in ofisine varmak icin
Smoot´in ofisinden sadece köse´yi dönmem gerekiyor.
Benimle konusmak zorunda olduguna dair kütüphane´de
benim icin bir mesaj birakti. Sümestr son erdiginde Max
Leuberg buradan ayrilacak. Iki seneligine Wisconsin
tarafindan izinliydi ve su an zamani doldu. Muhtemelen
ikimizde burdan ayrildigimizda Max´i özleyecegim fakat su an
bu fakulte´de herhangi bir seye veya bir kimseye hüzünlü
duygular göstermekte zorlaniyorum. Max´in ofisinde
üzerindeki etikete göre alkol nakliyati icin kullanilmis tasinma
kartonlari yigilmakta. Kendisi paketlemekle meskul iken ben
hayatimda böyle bir kaos görmedim. Bir kac dakikaligina
utanc verici hatiralara daliyoruz ve fakulteyi sevindirici bir
olay´la bagdastirmanin caresiz cabasi´na katlaniyoruz.
Haytimda kendisini bu kadar ümitsiz görmedim. Buradan
ayrilmak onun icin nerdeyse zor bir olaymis gibi görünüyor.
Wild-Turkey kartonun´da bulunan bir kagit yiginina isaret
ediyor. „Bu sizin icin. Ödeme- reddi davalarinda kullandigim
yeni materyaller. Sizin cin yararli olabilir.“ Elime sikistirdigi
son paket arastirma materyallerin incelemesiyle henüz sona
varmadim. “Tesekkürler Max.” diyorum ve kartondaki kirmizi
hindiye bakiyorum. “Davayi actiniz mi ?” diye soruyor. “Yok
hayir, henüz degil.” “Fakat bunu yapmak zorundasiniz.” “
Kendinize dava´lariyla ün salmis bir avukat arayin. Bu tip
durumlarda tecrübe sahibi olan bir kimse.” “Bu konuyu cok
derin bir sekilde düsündüm ve gercekten insanin mide´sini
bulandiriyor. Jüri icin yeterince tartisma malzemesi.
Sigorta´dan nasil büyük bir ceza isterken sinirlenmis juri´yi
gercekten karsimda görüyorum. Bir kimseler bu davayi
üstlenip bu mevzuyu sonlandirmasi lazim.“ Bagimli gibi
cekiyorum. Sandalye´sinden sicrayip kollarini geriyor. „Nasil
bir
avukatlik
ofisinde
calisacaksiniz?“
baldirlarini
yoga´daymis gibi esneyerek ayak ucunda söylüyor. „Cünkü bu
sizin icin büyük bir dava. Biliyor musunuz, sadece
düsünüyorum. Belki imzayi attirip, kendisini sirket´e
aldirmaniz gerekir ve zor is´i kendiniz yapacaksiniz. Orda
kesin dava tecrübesi olan bir kimse vardir. Isterseniz beni
arayabilirsiniz. Bütün yaz Detroit´teyim ve Allstate´e karsi
ilgim oldugu icin büyük bir dava´da calisiyorum. Sanirim bu
cok büyük bir is olabilir, düstur karari. Bu tipler´in agzinin
payini vermelerini cok görmek isterdim.“ Sirket konu´sundan
dikkatini dagitmak icin „Peki Allstate ne yapti“ diye
soruyorum. Yüz sekli siritan bir kimsenin yüz ifadesini aliyor
ve kollarini basinin üzerinde kavusturuyor. Bir türlü
inanamiyor. „Inanilmaz“ sonra bir hukuk tartismasini uzun
uzun anlatan bir rapor´a atiliyor. Keske hic sormasaydim.
Avukatlarla sinirli tecrübem bana hepsinin ayni hastaliktan aci
cektigini ögretti. En tiksindirici aliskanliklarindan bir tanesi
savas hikayelerini anlatmak. Kendileri büyük bir dava´yi
sonuclandirdiklarinda herkesin bunu bilmesini istiyorlar.
Kendilerini süphesiz zengin yapacak bir dava´yla ilgilendikleri
zaman, bu yi haberi mutlaka hemfikirlileriyle paylasmak
istiyorlar. Allstate firmasini iflas ettirme düsünceleriyle dolu
olan Max geceleri uyuyamiyor. Gercek hayat´a geri dönerek
“mutlak suretle”size bu mevzu´da yardimci olabilirim. Bahar
aylarinda geri dönmeyi planlamiyorum, fakat adresimi ve
telefon numarami karton´un icinde bulabilirsiniz. Bana
ihtiyaciniz oldugunda, beni arayin.” Wild-Turkey karton´u
kaldiriyorum. Karton agir ve tabani icine cöküyor.
“Tesekkürler” diyorum. “Gercekten cok naziksiniz.” “Yardim
etmek istiyorum, Rudy. Bana inanin Rudy, bir sigorta sirketine
zarar vermekten daha heyecanli bir sey olamaz.” “Elimden
geleni yapacagim. Tesekkürler.” Telefon caliyor ve üzerine
atliyor. Kolumun altinda agir kartonumla ofisini terk
ediyorum. Bayan Birdie´yle tuhaf bir anlasmaya variyoruz.
Ticarette pek iyi sayilmaz ve para´ya tabii ki ihtiyaci yok.
Kirayi 150 dolar´a indirmeyi basariyorum, yan masraflar tabii
ki dahil. Dört odanin icini düzmek icin ayrica yeterince
mobilya sunuyor. Ayri bir ek kira ödemesi yapiyormus gibi
kendisine ev islerinde özellikle bahce islerinde yardim etmeyi
kabul ediyorum. Cimeni bicecegim bu sayede haftada otuz
dolar biriktirir. Citleri kesecegim, agac yapraklarini
tirmiklayacagim ve diger alışagelmiş isler. Ima ettigi yabani
otlar da vardi
fakat onlari fazla ciddiye
almadim. Benim icin iyi bir ticaret ve bu caliskanligimla gurur
duyuyorum. Daire ayda en az 350 dolar degerinde, böylece
200 dolar nakit para´dan tasarruf ettim. Hafta´da yaklasik 5
saat kendisi icin calisacagimi düslüyorum, bu ayda 20 saat
eder. Mevcut durum icin fena degil. Hayatimin üc senesi
kütüphane´de gectikten sonra temiz havaya ve fiziksel
aktiviteye ihtiyacim var. Hic kimse yardimci bahcivan
oldugumu bilmeyecek ve böylece sürekli Bayan Birdie´nin
yaninda kalmis olacagim, müvekkilim. Bu aydan aya varan
sözel bir anlasma, eger yürümezse, her zaman icin ev´den
cikabilirim. Kisa bir dönem önce bir kac güzel daireye
bakmistim, yükselmekte olan bir avukat icin uygun bir daire.
Yaklasik 90 metrekarelik iki oda icin ayda 700 dolar istediler.
Ve ben de bunu ödemeye raziydim. Cok sey degisti. Ve su an
Bayan Birdie tarafindan düzülmüs ve on sene ihmal edilmis
koskocaman bir daire´ye tasiniyorum. Kaba dokunmus
turuncu renkli hali ve solmus yesil renkli duvarlari olan cok
mütevazi düzülmüs bir oturma odasi. Ayriyetten bir yatak
odasi, en gerekli esyalarla donatilmis dar bir mutfak ve ayri bir
yemek kösesi. Her oda´da egri insa edilmis duvarlar kücük
cati katimi daha da darlastiriyor. Benim icin mükemmel.
Bayan Birdie mesafeli durdugu müddetce hic bir sorun yok.
Ne cilgin partilerin, sesli müzigin, ucuz kizlarin, icki,
uyusturucu, köpek veya kedinin olmayacagina dair söz
vermem gerekiyordu. Tek basina daieyi temizlemis, yer ve
duvarlari süpürmüs ve cikarabildigince eski esya´yi ortaliktan
kaldirmis. Esyalarimi merdiven´den yukariya tasirken gercek
anlamda (tabiri caizse) yanimdan ayrilmazdi. Bana
acidigindan eminim. Esyalari karton´dan cikartmaya sansim
bile olmadi. Son kartonu yukariya cikartir cikartmaz, benimle
birlikte teras´da kahve icmek icin israr etti. Terlememi
nerdeyse durdurabilecek kadar uzun olan on dakikalik bir süre
teras´ta oturduk ondan sonra cicek tarhina dönmenin zamani
geldigini söyledi. Sirtima kramp girene kadar yabani ot´u
ayıkliyordum. Bir kac dakika kendisi´de ayikladiktan sonra,
arkamda durup talimatlar vermeye basladi. Bahce isinden
sadece Yogi´ye gitmekle kacabilirim. Bugün kapatana kadar
bar´dan sorumluyum. Yani gece bir´den sonra. Bu aksam
mekan bayagi dolu ve sansima üniversite´den eski arkadaslar
mekanin ön bölümünde iki uzun köseli masa´da oturuyorlar.
Bu, iclerine katilmami gerektirmeyen, hukuk ögrencilerin
degisik toplantilarinin sonuncusu. Kendilerini The Barristers
diye adlandiriyorlar ve cogunlukla hukuk gazetesi icin
makaleler yazan kendilerini fazlaca önemli gören degisik
ögrencilerden olusuyorlar. Kendilerini saklayan ve müstesna
olma izlenimi birakmaya calisan insanlar. Latince
söylemleriyle birkac sacmaliklari gelenek haline getirirlerdi.
Nerdeyse hepsi büyük avukatlik sirketlerinde ve devlet
mahkemelerinde is buldular. Ikisi New York´taki vergi
okulluna alindilar. Kendini beyenmis bir grup. Fıçıdan art arda
biralari çekiyorum ve hemen sarhos oluyorlar. Jacob Staples
adinda biri, sesi en yüksek cikanlardan ve ileride kendinden
söz ettirecek avukatlardan biri. Üc sene önce hukuk egitimine
basladi ve simdiden kirli hileleri beceren bir kimse. Staples
fakulte tarihinde baskalarina nazaran daha fazla hile
secenekleri bulan bir kimse. Seminer ve kisa rapor
calismalarini hizlandirmak icin sinav sorulariyla yazili
calismalarimizi caldi, sözlükleri sakladi, ve professörler´e
yalan söyledi. Yakinda senede bir milyon dolar kazanacak.
Tahminime göre benimle ilgili olan metini Daily Report´tan
kopyalayip bütün fakülteye yayan kisi Staples´di. Bu davranisi
ondan beklerdim. Onlara dikkat vermemeye calismamama
ragmen, zaman zaman onlara baka kaliyorum. Bir cok kez
„Aciklama yemini“ kavrami isitiyorum. Fakat kahve
bardagimdan sira sira bir kac yudum bira icerek kendimi isime
veriyorum. Televizyon seyrederek karsi taraftaki köse´de
Prince oturuyor ve Barrister´lari gözetliyor. Bu aksam
Florida´ki bir yarismayi ve her kosu icin bahse giriyor. Bahis
ve icki arkadasi avukati Bruiser Stone, inanilmaz bir sekilde
enine giden kilolu olan bir erkek. Gür saclari uzun ve gri,
biyigi ise asaga dogru sallaniyor. Tartida en az 180 kilo
geliyor ve ikisi kayalarda oturan ve fistik yiyen iki ayiya
benziyorlar. Bruiser Stone cok süpheli bir nami olan bir
avukat. Prince ile cok uzun zamandan beri tanisiyorlar ve
South Memphis´ ten lise arkadaslari. Ikisi birlikte bir cok
karanlik isler cevirdiler. Paralarini yanlarinda hic kimse
olmadiklari zaman sayiyorlar. Siyasetciler´e ve polisler´e
tehdit´te bulunuyorlar. Prince isleri hallediyor, Bruiser zihin
isini üstleniyor. Ve Prince yakalandiginda, hemen kapak
konusu oluyor ve haksizliklarla ilgili feryat ediyor.
Söylentilere göre, jüriyi önemli bir miktar nakit parayla satin
aldigi icin Bruiser mahkeme salonlarinda da basarili. Bir gün
suclu hükümü verildigi zaman Prince´in hic sasirmasina gerek
yok. Bruise sirketinde dört veya bes avukati calistiriyor. Beni
kendisinden is istemeye itecek caresizligimin boyutunu
düsünemiyorum. Tam aksine. Insanlara Bruiser Stone icin
calistigimi
söylemek´ten
daha
korkunc
bir
sey
düsünemiyorum. Prince benim icin bu isi halledebilir.
Nüfusunun ne kadar büyük oldugunu göstermek icin seve seve
ricami yerine getirirdi. Böyle bir seyi düsündügüme
inanamiyorum.
Onuncu Bölüm
Dördümüzün baskisiyla Smoot pes ediyor ve Cypress
Gardens´a tek basina dönebilecegimizi ve bir grup seklinde
oraya gitmenin ve öglen yemegi yemenin gereksiz olduguna
deginiyor. „America the Beautiful“ filminin izlendigi
zaman´da gizlice girip ve son sira´daki masaya oturuyoruz. Bu
sirada Bayan Birdie vitaminler ve fiziksel aktivitelerle ilgili
bir konusma gerceklestiriyor. Sonunda bizi görüyor ve bizi
insanlar´a tanistirabilmesi icin kürsü´ye cikmamiz yönünde
israr´da bulunuyor. Baska kimselerin müvekkilerine verecegi
tavsiyeleri duymamalari icin Booker programin sonunda
onlarla birlikte uzak bir köseye cekiliyor. Dot´u ziyaret edip
ve Bayan Birdie´yle saatlerce vasiyetnameyi tartistiktan sonra
bana yapacak cok bir sey kalmiyor. Ilk ziyaretimde ücüncü
müvekkilim Bay DeWayne Deweese hastane´de yatiyor ve
ben ona posta yoluyla tamamen ise yaramayan tavsiyelerimin
özetini gönderdim. Tavsiyelerim eski askerlerle ilgilenen
daireyle olan münakasaya iliskin. Bayan Birdie´nin
vasiyetnamesi eksikler iceriyor ve henüz imzalanmamis. Bu
yüzden son günlerde bayagi sinirliydi. Vasiyetnameyi
degistirmek istediginden pek emin degilim. Reverend Kenneth
Chandler´den uzun zaman bir seyler duymadigi icin mülkünün
bir kismini vermek istemedigini söylüyor. Kendisine bu
kararinda destek vermeye calistim. Parasiyla ilgili bir kac
sohbetimiz olmustu. Elim kolum´un tamamen cicek gübresiyle
kaplandigi ani beklemek Bayan Birdie´ye zevk veriyor, bu
sirada ayrica burnumdan ter akiyor, nemli gübre her yerime
yapisiyor. Her yaptigim hareketi takip ediyor, bana aniden
uygun olmayan bir soru soruyor: Delbert´e bir sey vermedigim
icin esi vasiyetnameme itiraz edebilir mi? veya „ Parayi neden
istedigim gibi hediye edemiyorum?“ Sonra biraz
durakliyorum, ciceklerin arasindan yükseliyorum, yüzümü
siliyorum ve zeki bir cevap düsünmeye calisiyorum. O zamana
kadar konuyu degistirmis oluyor ve biraz ilerdeki „Azaleen“
ciceginin neden büyümediklerini bilmek istiyor. Bu konuyu
bir cok kez kahve icerken dil´e getirdim, fakat her bir
seferisinde huzursuz ve sinirli oluyordu. Avukatlar´a karsi
saglikli bir süphe duygusu duyuyor. Bir kac gercekleri
ispatlamayi basardim. Gercekten Bay Anthony Murdine
adinda bir beyle ikinci kez evlenmisti. Evliligi yaklasik 5 sene
sürdü ta ki esi dört sene önce Atlanta´da vefat edene kadar.
Görünüse bakilirsa Bay Murdine kapsamli bir miras birakmis,
ve bununla ilgili bir takim münakasalar gerceklesmis cünkü
De Kalb County, Georgia´daki mahkeme davanin kapanmasini
ön görmüstü. Vasiyetnameyle ile ilgili calisan avukatlarla
konusmayi düsünüyordum. Insanlari önünde kendisini önemli
hissedebilmesi icin Bayan Birdie benimle görüsmek istiyordu.
Digerlerinden cok uzakta kafa kafaya vererek klavye´nin
yakinlarindaki masada oturuyoruz. Insanlar sanki birbirimizi
bir aydan beri görmemisiz gibi düsünebilirler. „Sizin
vasiyetnamenizle ne yapabilecegimi bilmem lazim, Bayan
Birdie.“ Diye söylüyorum. „Ve hazirlamadan önce, parayla
ilgili biraz daha fazla bilgiye ihtiyacim var.“
Sanki herkes dinliyormus gibi endiseli bir sekilde etrafinda
bakiniyor. Eger birbirimize bagirmis olsaydik bu fakirlerin bir
kismi bizi gercek anlamda duyamaz olurdu. Öne egilip sunlari
fisildiyor: „Bunlarin hic biri emlak´ta yatirili degil, degil mi?
Vadeli mevduat, fonlar, tahviller.“Bu kavramlari nasil arka
arkaya söyledigine cok saskinim. Sanki bu kavramlari cok iyi
biliyormus gibi. Para gercek anlamda mevcut olmasi lazim.
„Parayla kim ilgileniyor.“ Diye soruyorum. Bu soru gereksiz.
Parayi kimin yönettiginin vasiyetname icin hic bir önemi yok.
Beni tesvik eden sadece merakim.“Atlanta´da bir sirket.“
Hayal kirikligina ugrayarak „bir avukatlk sirketi
mi ?“ diye soruyorum. “Yok hayir, avukatlara bu parayi pek
güvenerek vermezdim. Bir “güven sirketi”. Bütün para
güvenilir bir sekilde yönetiliyor. Ölene kadar faizini yiyorum,
ondan sonra parayi baskasina miras olarak birakabilirim.
Hakim öyle ön gördü.”
Kontrol´den cikmis bir durumda “Faizden gelen gelir hangi
yükseklikte?” diye soruyorum. „ Bu sizi gercekten
ilgilendirmez, Rudy.“
Hayir bu beni ilgilendirmiyor, agzimin payi verildi, fakat her
avuka´in yaptigi gibi kendimi tehlikelerden korumaya
calisiyorum. „Bu önemli olabilir. Vergiye dayali nedenlerden
dolayi.“Sizden vergimle ilgilenmenizi istemedim, degil mi?
Bu isler icinbir vergi danismanim var. Siz tek istedigim,
vasiyetnamemi degistirmenizdi, Fakat gittikce bu isin sizi
zorladigini düsünüyorum. Bosco masanin diger ucuna kadar
geliyor ve bize siritiyor. Agzinda nerdeyse dis kalmamis.
Bayan Birdie kendisini saygili bir sekilde burayi terk edip ve
bir kac dakika Parcheesi oynamasini rica ediyor. Bu insanlarla
sasirtici bir sekilde seffaf ve nazik ilgileniyor. Ciddi bir
sekilde „Vasiyetnamenizi istediginiz sekilde hazirlayacagim
Bayan Birdie.“ Diyorum. „Fakat siz ne istediginize karar
vermelisiniz.“
Biraz önce yerine oturuyor, dramaik bir sekilde nefes veriyor
ve agzini sikiyor. „Bu konu üzerinde düsünmeme izin
veriniz.“ „Peki. Fakat bir tek seyi unutmayin. Simdiki
vasiyetnamenizde sizin hosuna gitmeyen bir cok konu aliyor.
Eger size bir sey olursa, o zaman Sözümü yarida keserek “
„Biliyorum, biliyorum.“ Diyor ve elleriyle oynuyor. „Bana bir
konferans vermek zorunda degilsiniz. Son yirmi senede yirmi
vasiyetname hazirladim. Bilgiliyim.“ Bosco biraz ileride
mutfagin yakinlarinda agliyor ve Bayan Birdie kendisini
teselli etmek icin pesinden kosuyor. Allah´tan Booker
danismanligini tamamliyor. Son müvekkili ilk ziyaretimizde
cok vakit ayirdigi yasli adam. Booker´in yasli adamin
sikintisini degerlendirmesi yasli adami pek mutlu etmiyor, ve
Booker´in nasil hizli bir sekilde ayrilmak istedigini
duyuyorum: “Bu ücretsiz bir hizmet. Ne bekliyorsunuz?“
Bayan Birdie´yle vedalasiyoruz ve hizlica burayi terk
ediyoruz. Yasli insanlarin hukuksal sorunlari artik maziye
karisti. Bir kac gün sonra bütün ders ve seminerler bitiyor. Üc
sene hukuk egitiminden nefret ettikten sonra, aniden
kurtulusumuz söz konusu. Bir kere bir avukat´in üniversite´nin
sikintilarini ve iskencelerini unutmanin bir kac sene sürdügünü
söylerken duydum. Ve bunun akabinde hayat´in diger güzel
seylerinde oldugu gibi geriye sadece güzel anilar kaliyor
demesini duydum. Kendi güzel üniversite döneminden
bahsederken sesinden bas bayagi hüzün isitiliyordu. Son üc
seneyi hatirladigim hayatimdaki o ani düsünemiyorum ve yine
herseye ragmen güzel bir dönem oldugunu söylüyorum. Belki
bir gün gecmise dair bir kac güzel hatiralar´i canlandirabilirim.
Arkadaslarla zaman gecirdigim dönemi, Booker ile meskul
oldugumuz günleri, Yogi´nin bar´in da calistigim günleri, veya
aklima gelmeyen baska olaylar. Booker ile birlikte Cypress
Gardens´daki bu sempatik yasli insanlara ve bize karsi
duyduklari güven´e gülecegimizden eminim. Bir gün cok
komik olabilir. Yogi´de bir bira icmeyi öneriyorum. Masraflar
bana ait. Saat iki ve yagmur yagiyor, bir masaya oturup bir
öglen´i tembelce gecirmenin tam zamani. Booker benimle
seve seve gelirdi, fakat bir saat icinde ofis´de olmasi
gerekiyor. Üzerinde calismasi icin Marvin Shankle kendisine
dava verdi. Bu dava Pazartesi sabahi mahkemede görüsülecek.
Bütün hafta sonunu kütüphane´de gecirmek zorunda kalacak.
Shankle haftanin yedi gününü calisiyor. Sirketi Memphis´deki
sivil haklar davalarin büyük kisminda hic kimsenin daha önce
basarmamis oldugu bir isi basardi. Ve simdide bunun yararini
görüyor. 22 avukat calistiriyor, bunlarin hepsi kara tenli.
bunun yarisi bayan. Marvin Shankle´in yogun miktarda
istemis oldugu is´ i basarmaya calisiyorlar. Sekreterleri
vadilerde calisiyor, böylece günün 24 saat´I her zaman en az
üc sekreter görev´de bulunmus oluyor. Shanker Booker´in bir
örnegi ve sunu biliyorum ki: bir kac hafta icinde o da pazarlari
calisacak.
Dis semtlerde gezinen, subeleri gizlice gözetleyen ve bunlarin
hangilerinin soyguna daha müsait oldugunu düsünen bir banka
soyguncusu gibi hissediyorum kendimi. Aradigim sirketi
modern, dört katli, camdan ve tas´dan bir bina´da buluyorum.
Memphis´in dogu´sunun cok islek gören caddesinde
bulunuyor, ve bati´da bulunan kent merkezi´ne ve nehir´e
uzaniyor. Buraya baska semtlerden gelip ve siyah tenlilerden
kacan beyaz tenliler yerlesmis. Sirket´te dört avukat calisiyor,
hepsi otuz yaslarinda, ve Memphis State´in mezunlari.
Üniversite´den arkadas olduklarini ögrendim ve kent´teki
büyük sirketlere calistiklarini ta ki orada yasadiklari baskiya
dayanamayip ve simdiki huzur dolu sirket´te birlestikleri ana
kadar. Ilaninizi sari sayfa´da gördüm, tam sayfa, söylentilere
göre böyle bir ilan´in aylik maliyeti 4000 dolar. Herseyi
yapiyorlarbosanmadan
satis
anlasmasina,
satis
anlasmasindan tapu islerine kadar. Fakat ilanlarindaki kalin
yazi sahis zararlari alanindaki tecrübelerini gösteriyor. Bir
yandan, bir avukat´in gercek anlamda ne yaptigi. Vakalarin
cogunda sahis zararlari alanini cok iyi bildigini iddia eder.
Cünkü müvekkili olmayan avukatlarin cogu, islerini saat
ücreti basinda müvekkilerine hesap cikartiyorlar. Ve bu
avukatlar hayal ettikleri büyük para kazanmanin tek yolu
yaralanmis insanlari veya hayatlarini yitirmis insanlari
savunmaktan geciyor. Cogu durumlarda kolay kazanilmis
para. Trafik kazasinda yaralanmis bir adami düsünelim. Suclu
diger sigortali sürücü. Yarali bir hafta hastane´de yatiyor.
Bacagi kirik ve ücret almiyor. Eger avukat müvekkilinin
yanina sigorta´nin zarar gidericisinden daha erken varirsa, o
zaman 50.000 dolar degerinde bir “karsilastirma” meydana
gelebilir. Avukat kagit isleriyle biraz vakit geciriyor ve
muhtemelen bir kere bile dava acmak zorunda kalmiyor. En
fazla 30 saat calisip 15.000 dolar degerinde bir ücret aliyor.
Saat´te 500 dolar eder.
Öyle bir is elde edilebilindigi zaman, harika bir is. Bu yüzden
sari sayfalardaki nerdeyse her avukat trafik kurbanlarina denk
gelmek icin can atiyor. Mahkemede tecrübe gerekmiyor,
davalarin 99% bir “ karsilastirmayla” sona eriyor. Tek
yapilmasi gereken is insanlari dava´yi savunmaya ikna etmek.
Ilani nasil verdikleri beni ilgilendirmiyor. Beni tek ilgilendiren
dava´yi üstlenip veya üstlenememek. Yagmur ön cam´a
yagarken bir kac dakika arabamda oturuyorum. Ofise gidip
resepsiyonda´ki bayana gülümsemektense, numaralar yapip
kendisini asip, is verenlerinin biriyle konusabilmek icin,
kirbaclanmayi tercih ediyorum. Ne yaptigima inanamiyorum.
On birinci Bölüm
Degisik avukatlik sirketlerinde is görüsmesi mazeretiyle
mezuniyet törenine gitmiyorum. Cok yararli sohbetler diye
Booker´e bahsediyorum, fakat ona yalan söyleyemem. Booker
kapidan kapiya gidip müracaat dosyalarimi konfetti gibi
dagittigimi biliyor. Booker benim bir cübbe ve doktor´a
sapkasi giyip ve mezuniyet törenine katilmami isteyen tek
insan. Katilmadigim icin cok üzgün.
Annem ve Hank Maine taraflarinda bir yerlerde geceyi
geciriyorlar ve agacla ín nasil yeserdiklerini izliyorlar.
Yaklasik bir ay önce kendisiyle telefon´da görüstüm. Ve
üniversite´yi ne zaman bitirecegime dair hic bir bilgisi yok.
Tören´in bayagi sikici oldugunu ögrendim. Mezunlara hukuku
sevmeyi ve bu meslegi kutsal bir meslek olarak icra etmeyi
ögütleyen yasli hakimlerin uzun soluklu ve sayisiz
konusmalari. Bu meslegi kiskanc bir seven gibi korumak
lazim ve önceki mezunlarin (öncellerin) olumsuz
davranislariyla zedeledikleri bu meslegin namini yeniden
düzeltmek yönünde tavsiyeler veriliyor. Kusturana kadar
argüman. Onun yerine Yogi´ de oturup ve Prince´n keci
yarislarinda nasil bahse girdigini izlemeyi tercih ediyorum.
Booker bütün ailesiyle orada olacak. Charlene ve cocuklar,
anne ve babasi, Charlene´in anne ve babasi, bir cok büyük
anne ve babalar, yengeler, amcalar, kuzenler. Kane asireti cok
yer alacak. Bircok göz yasi ve resimler olacak. Aile´sinde ilk
lise´ye giden kendisiydi ve hukuk üniversitesini su an bitiriyor
olmasi ailesini gururlandiriyor. Diploma takdim edildiginde
aile´sini izleyebilmek icin seyircilerin arasina saklanmaya
calisiyorum. Büyük ihtimal onlarla birlikte aglardim. Sarah
Plankmores´in aile fertlerinin törene katilip katilmayacagini
bilmedigim icin, bu riski göz´e almak istemiyorum. Kendisini
kameralar´a gülümserken ve nisanlisi S. Todd Wilcox
tarafindan kollara alinirken görmeye tahammül edemem.
Genis bir cübbe giyinecek, böylece hamile olup olmadigi
anlasilamayacak. Ama ben yine karnina bakardim. Ne kadar
gayretli olursam olayim, gözlerimi karnindan ali koyamazdim.
Tören´den uzak durmak benim icin en iyisi. Madeline Skinner
bana iki gün önce diger mezunlarin bir is bulduklarini itiraf
etti. Cogu kazanmak istediklerinin altinda bir ücret ile
yetinmek zorunda kaldilar. En az 15 mezun kücük ofisler
kurarak kendi islerini kurdular. Anne-babalarindan ve
amcalarindan para ödünc alarak ucuz mobilyalarla kücük
odalar kiraladilar. Istatiski bilgiler Madeline´de. Her
mezun´un nerede calisip calismadigini cok iyi biliyor. Siyah
cübbem ve sapkamla 120 üniversite arkadaslarin icinde oturup
ve herkesin benim, Rudy Baylor olarak is bulamadigimi
bilmeleri beni düsündürüyor. Ayni zamanda pembe bir
cübbeyle neon isiltili doktor´a sapkasi takinabilirim. Unutalim.
Fakülte´den dün Diploma´mi aldim.
Mezuniyet töreni saat iki de basliyor ve tam bu saat´de
Jonathan Lake´in sirketine adimi´mi atiyorum. Bu tekrar
gidisim. Bir ay önce resepsiyoncu´ya dosyami mütevazi bir
sekilde verdim. Bu ziyaret daha degisik bir sekil alacak. Su an
bir plan´im var. Genelde Lake ismiyle anilan avukatlik sirketi
Lake ile ilgili bir kac arastirma gerceklestirdim. Bay Lake
parasini baska insanlarla paylasmasini sevmedigi icin ortaklari
yok. On ki avukat calistiriyor, bunlarin 7´si dava avukatlari ve
diger genc besi Tarla-Orman-ve Cimen avukatlari. Bu yedi
dava avukatlari yeterince mahkeme tecrübesi olan kimseler.
Her birinin bir sekreteri ve bir avukat yardimcisi var ve avukat
yardimcisinin bile bir sekreteri var. Bu ekib dava ekibi olarak
adlandirilir. Her dava ekibi birbirinden bagimsiz bir sekilde
calisir ve Jonathan Lake ara sira görünüp kendi katkisini
saglar. Üstlenmek istedigi davalari elde ediyor, genelde basari
vaad eden ve kendinden söz ettiren hükümleri seciyor.
Jinekologlara karsi dogum´da yapilan hata´lardan dolayi dava
acmasini cok seviyor. Ve daha yakinlarda asbest davasindan
bir servet kazandi. Her dava avukat´ i calisanlarindan
sorumludur. Bunlari hem is´e alabilir, hem is´ten cikartabilir
ve ayriyetten sürekli yeni davalar edinebilme durumunda
olmalidir. Nerdeyse sirket islerinin 80% diger avukatlar´dan,
gazeteciler´den ve emlakci´lardan gelen ipuclari basinda
gerceklesiyor. Ve genelde zor bir müvekkil´de takiliyorlar. Bu
dava avukatlarin geliri edinebildikleri davalara bagli. Barry X.
Lancaster gelismekte olan yeni bir yildiz ve yeni mezun olmus
bir dava avukat´I. Gecen noel´de Arkansas´daki bir doktor´dan
2 milyon kazandi. 34 yasinda bosanmis bir insan, ofisinde
yasiyor ve Memphis State ´te Hukuk okudu. Ev ödevlerimi
yaptim. Ayrica bir avukat yardimcisi ariyor. Ilan´i the Daily
Record´ta gördüm. Eger bir avukat olarak baslayamiyorsam, o
zaman bir avukat yardimcisi olarak neden calismayi
denemeyeyim? Ileride kendim basarili bir insan ve büyük
sirket sahibi oldugumda, iyi bir olay ´in cikmamasi
kacinilmaz. Genc Rudy dogru dürüst is bulamadigi icin
Jonathan Lake´in posta subesinde is´e basladi. Ve simdi
kendisine bakiniz. Saat iki de Barry X de randevüm var.
Resepsiyoncu beni süpheli bir sekilde inceliyor, sonra
kabulleniyor. Ilk ziyaretimi hatirlayacagindan süpheliyim. O
günden sonra bin insan geldi, gecti. Bir deri koltugun üzerinde
oturarak gazetenin arkasinda saklaniyorum ve Iran halilarina,
antre´deki yer´e ve basimin üzerinde bulunan mertek´lere
bakiyorum. Lake´in evi Memphis´in doktorlar ve hastaneler
cevresinde bulunan eski bir depo´da bulunuyor. Restorasyon
ve kendisi icin süsledigi anit icin güya üc milyon vermis.
Resimlerini iki degisik dergilerde gördüm. Sadece dakikalar
sonrasi bir sekreter tarafindan, sofa ile hol´dan olusan
labirint´ten üst katlardaki ofislere geciriliyorum. Onun altinda
duvarlari bulunmayan acik bir kütüphane veya baska sinirlama
var, sadece siralarca dolu kitap. Etrafi yazili aciklamalarla
dolu olan yalniz bir aydin uzunca bir masa´da birbiriyle
celiskili kuramlar´in icine gömülmüs vaziyet´te oturuyor.
Barry X´in ofisi uzun ve dar, duvarlari tugladan ve yer yüzü
gicirdiyor. Ofis Ofis antikalar ve diger dekoratif esyalarla
süslü. Ellerimizi tokalastirip oturuyoruz. Kendisi zayif ve
form´da ve dergi makalesinde Bay Lake´in calisanlari icin
kurmus oldugu spor salonunun resimlerini gördügümü
hatirliyorum. Ayrica burada bir sauna ile hamam bulunuyor.
Barry cok meskul. Ekibiyle süphesiz birazdan önemli bir
görüsmeyi hazirlamak icin bir srateji toplantisina yetismesi
lazim. Cabucak isildayan ilanlari görebilecek sekilde telefon´u
öyle yerlestirilmis. Elleri cok sakin fakat saat´e bakmadan
kendini ali koyamiyor. Birkac sözden sonra “ Lütfen bana
durumunuzu anlatin” diyor. “Reddedilmis bir sigorta hakkiyla
ilgili.” Simdiden süphe duyuyor cünkü ceket ve kravat
giyiniyorum ve ve ortalama bir müvekkil gibi görünmüyorum.
Utanmaz bir sekilde “ Gercegi söylemek gerekirse bir is icin
buradayim. Yapabilecegi tek sey bena gitmemi emretmek.
Kaybedecek neyim var?”
Yüzünü asiyor ve bir kagit cikartiyor. Bu sekreter yine kötü is
cikartti. „ Avukat yardimcisi aradigi ilan´i Daily Record´ta
gördüm“
„ Öyleyse siz bir avukat yardimcisiniz.“ Diye bana giriyor. „
Öyle biri olabilirim.“ Bu ne anlama geliyor?” “Üc sene hukuk
okudum.” Beni yaklasik 5 saniye inceledikten sonra , kafasini
salliyor
ve
saat´e
bakiyor.
„Gercekten
cok
meskulüm.Sekreterim dilekcenizi karsilayacak.“
Aniden
sicriyorum ve calisma masasinin üzerine egiliyorum. Sasirmis
bir sekilde basini kaldirdiginda, dramatik bir sekilde „Size bir
teklif yapiyorum.“ Diyorum. Sonra rutin anlatimima geri
dönüyorum, yani sinifimin üst üc´de bir bölümünün ne kadar
zeki ve caliskan oldugumuve Broadnax ve Speer´de isimin
oldugunu ve nasil kolayca sokaga atildigimi. Her bir seyi
anlatiyorum. Tinley Britt´i de, büyük sirketlere olan büyük
nefretim. Isim kolayca elde edinebilinir. Is´e ortak olabilmek
icin elimden gelen her seyi yapiyorum. Gercekten bir is´e
ihtiyacim var, Bayim. Yaklasik bir iki dakika kesintisiz
konusuyorum, ondan sonra yerime oturuyorum. Ileri geri
biraz düsünüyor, ve tirnagini yiyor. Sinirli mi yoksa
etkilenmis mi gercekten söyleyemiyorum. Sonunda ,
etkilenmis´ten baska her seye benzer sekilde “Beni neyin
sinirlendirdigini biliyor musunuz?” diyor. “Evet insanlarin
buraya gelip, is basvurusunda bulunmalari icin benim gibi
insanlara yalan söyleyen tipler. Özellikle budur sizi
sinirlendiren. Siz´de bir kabahat bulmuyorum. Beni de
sinirlendirirdi, fakat belli bir süre sonra bunu unutup, sey
derdim, bu adam ileride avukat olacak, fakat ona kirk bin
ödeyecegime, onu is´e alip pis isleri yapmasi icin yirmi dört
bin ödeyim. “yirmi bir bin.” “O da bana uygun.” Yarin yirmi
bir bin ile is´e basliyorum. Bir sene boyunca yirmi bir bine
calisip, sonra on ik ay burada kalacagima söz veriyorum.
Avukatlik sinavini geceyim gecmeyeyim, fark etmez. Hafta´da
on iki ay boyunca altmis, yetmis saat calisacagim. Hic bir izin
yapmayarak.Bu bir söz´dür. Nereyi imzalamam gerekiyor?”
Bir avukat yardimcisiyla tanismadan önce bes sene is
tecrübesi sart kosuyoruz. Bu sirket´te beklentiler yüksek.
“Cabuk ögreniyorum. Gecen sene bir sürü tartismalarla ilgili
kent merkezinde is´ler üzerinde calistim. Aslinda yaptigim is
pek adil degil. Sinirli bir sekilde buraya geldim ve hic
beklenmedik sekilde karsisina ciktim. Ve anlasilan böyle bir
sey´i ilk defa yapmiyorum, cünkü her bir söylenen icin bir
cevabim hazir. Kendisine aciigimdan degil. Istese beni her an
is´ten cikartabilir. Anlayis gösterir gibi “Bay Lake ile
konusacagim“ „Yeni personel seciminde siki prensiplere sahip
bir insan. Beklentilerimizi yerine getirmeyen bir avukat
yardimcisini is´e alabilmek icin hic bir yükümlülügüm yok.
Biraz hüzünlü bir sekilde“ Tabii ki“ diyorum. Yani bir kazik
daha.
Nerdeyse bu kaziklarin uzmani oldum. Artik
avukatlarin ne kadar meskul olurlarsa olsunlar is bulamayan
yeni mezunlar´a bir sempati gösterdiklerini biliyorum. Sinirli
bir sempati. „Belki evet der, ve bunu yaptiginda sizin de isiniz
olur.“ Bunu sadece düsüsümü yavaslatmak icin söylüyor.
„Saldiri pozisyonuna gecerek „bir sey daha var“
diyorum.“Cok iyi bir davam var, hem de cok iyi.“ Bu
kendisini büyük ölcüde süphe´ye sokuyor. „Ne gibi bir dava?
„ diye soruyor. „Sigorta isi. Artniyetli hizmet reddi.“ „Siz
magdur musunuz?“ „Hayir. Ben avukat´im. Bu dava´da biraz
zorluk cektim.“ „Degeri ne?“ Black dava´nin iki sayfalik
özetini veriyorum, ciddi bir sekilde düzeltmelerin yapildigi bir
özet.“Uzun zamandan beri üzerinde calistim, ve her zaman bir
avukat okudugunda ve beni reddettiginde, icine yenilikler
kattim. Simdiye kadar baskasinda gözlemledigim dikkat ´ten
daha fazla bir sekilde Barry özet´i büyük bir dikkat´le okuyor.
Tugla duvarlarina hayranlikla bakarken ve böyle bir ofisin
hayalini kurarken ikinci kez özetimi okuyor. Bitirdiginde
„fena degil“ diyor. Gözleri isildiyor ve sanirim gösterdiginden
daha fazla heyecanli. Tahmin etmeme müsade verin“ Bir is ve
dava kazancina ortak olmak istiyorsunuz. “ “Hayir, sadece is.
Dava sizin.. Bu davayi severek üstlenirdim, ve müvekkilerle
görüsmeler benim mevzum. Fakat geliri size ait.” “Ücret´in bir
kismi.” Siritarak “Ücret´in büyük bir kismini Bay Lake
alacak” diyor. Öyle ola ne yazar. Parayi nasil dagittiklari beni
ilgilendirmiyor. Ben sadece bir is istiyorum. Bu satavatli
atmosferde Jonathan Lake icin calisacagimi düsündügümde
fena oluyorum. Bayan Birdie hakkinda konusmamayi tercih
ettim. Avukatlar´a cent harcamadigi icin cok cazibeli degil.
Büyük ihtimal yüz yirmi yasini bulacak, bu yüzden Bayan
Birdie´yi koz olarak kullanmak yersiz olur. Parasini calmak
icin bir cok avukat´in oldugundan eminim. Fakat bu Lake
sirketi icin gecerli degil. Bu insanlar davalar yürütüyorlar.
Vasiyet hazirlamak ve mülk idare etmek onlarin ilgi alanina
girmiyor. Yeniden ayaga kalkiyorum. Barry´nin zamanini
yeterince kendime kullandim. Mümkün oldugunca sadakatli
bir sekilde “Beni dinleyebilir misiniz? Diyorum. “ Isinizin
cok oldugunu biliyorum. Size yalan söylemiyorum. Hukuk
fakultesinde bilgi edinebilirsiniz. Isterseniz Madeline
Skinner´I arayabilirsiniz.” “ Ucuk kacik Madeline. Hala orada
calisiyor mu?” “Evet, ve su an kendisi benim en iyi arkadasim.
Benim icin kefil olacak.“ „Peki, mümkün oldugunca en kisa
sürede sizinle irtibat´a gececegim.“ Artik kim inanirsa. Cikisa
dogru iki kez yolumu sasiriyorum. Hic kimse beni görmüyor,
bu yüzden acele etmeden bütün bina´ya yayilmis büyük
ofislere bakiyorum. Bir kere kütüphane´nin kenarinda
duruyorum de üc kat´a uzanan kütüphane siralarina
bakiyorum. Hic birbirine benzeyen iki ofis yok. Ve arasira
aralarinda bir toplanti salonu. Sekreterler, yazi islerinden
sorumlu insanlar telaseli bir sekilde cam´dan yapili cilalanmis
yerlerde geziniyorlar. Burada 21.000 dolar´dan az bir miktar´a
da calisirim.
Sessiz bir sekilde Cadillac´in arkasina park ediyorum ve ayni
sessizlikle arabadan cikiyorum. Cicekler´in kaparini
degistirmek havasinda degilim. Dikkatlice evi dönüyorum ve
kos kocaman bir beyaz plastik yiginiyla karsilasiyorum. Bir
sürü plastik torbalari. Tonlarca kücültülmüs cam
kabuklarindan olusan toprak kaplamasi. Her bir torba elli kilo.
Simdi Bayan Birdie´nin cicek tarhinin toprak kaplamasiyla
ilgili bir kac gün önce bir seyler söyledigini hatirliyorum.
Fakat bunu böyle düslememistim. Daireme giden
merdivenlere dogru yöneliyorum, ve nerdeyse yukariya
vardigimda kendisini bagirirken duyuyorum: “Rudy, gelin
birlikte kahve icelim.” Cam kabugundan yapili anitin yaninda
duruyor ve bana sari- gri disleriyle gülümsüyor. Ev´e geri
döndügüme cok mutlu. Karanlik cöküyor ve teras´ta otururken
günes battiginda kahve icmesine bayiliyor. „Tabii ki“ diyorum
ve ceketimi merdiven korkulugunun üzerine asiyorum ve
kravatimi cikartiyorum.“ Nasilsiniz, yakisiklim? Bu
„yakisiklim“ kavramiyla
yaklasik bir hafta önce basladi.
Yakisiklim orda ve yakisiklim burda. „Tesekkürler, iyi.
Sadece biraz yorgun. Sirtim biraz sorun yaratiyor.“ Günlerden
beri sirtimla ilgili imali sözler söylüyorum, fakat simdiye
kadar hic bir sey anlamadi. Kendisi mutfak´ta o korkunc
karisimi hazirlarken alisik oldugum sandalyeye oturuyorum.
Erken aksam oluyor, uzun gölgeler evin arkasinda bulunan
cimen´e düsüyor. Toprak torbalarini sayiyorum. Bir sira´da
sekiz, dört sira arka arkaya ve sekiz kat üst üste. 256 torba
eder. Elli kiloluk bir torba´da bu 12800 kiloluk torba eder.
Toprakla dolu.
Dagitilmasi gereken toprak. Benden.
Kahvemizi iciyoruz, ben kahvemi kücük yudumlarla icerken
bugün ne yaptigimin hepsini bilmek istiyor. Yalan söylüyorum
ve baska avukatlarla davalar hakkinda sohbet ettigimizi ve
ondan sonra avukatlik sinavi icin calistigimi anlatiyorum.
Yarin aynisi. Bilirsiniz avukatlik isleriyle cok meskul.Bir ton
toprak kaldirmaya ve tasimaya hic zamanim yok. Ikimize
beyaz torbalari görüyoruz fakat kaldirmaya icimizden hic
kimse yanasmiyor. Göz göze gelmekten kaciniyorum.
“Avukat olarak ne zaman calismaya baslayacaksiniz” diye
soruyor. “Onu tam bilmiyorum” diyorum, ondan sonra bir kac
hafta sonra siki bir sekilde calisacagimi onuncu kez
anlatiyorum ve avukatlik sinavini kazanabilmek icin
fakulte´deki
kitaplara
gömülmem
gerektigini
söylüyorum.Avukatlik sinavini gecmeden, avukat olarak
calisamam. “Ne kadar güzel” diyor ve bir anligina
daliyor.”Acilen toprak kaplamasiyla baslamaliyiz” diyor,
basini sallayarak isaret ediyor ve gözlerini ceviriyor. Su an
bunun üzerine aklima bir cevap gelmiyor. Ve ondan sonra
“Bayagi da fazla is” diyorum. “Ah, o kadar zor bir is
degil.Size yardim edecegim.” Bu su anlama geliyor, küregi
oraya buraya sallayip kesintisiz konusmaya devam
etmek.”Peki, belki yarin. Artik cok gec oldu ve bugün cok
zorluydu.Bunun üzerinde bir saniye düsünüyorum. “Hemen
bugün baslayabilecegimizi umut etmistim” diyor”Ben de
yardim
ediyorum.””Henüz
yemek
bile
yemedim.“
diyorum.”Size bir ekmek ici yapayim” diyorum diye hemen
teklif ediyor.Bayan Birdie´ye göre bir sandwich iki dilim hafif
beyaz ekmegin arasina bir kat tenekelik hindi´den olusuyor.
Ne bir damla hardal ne de mayonez´den olusuyor.Salata´yi
veya peynir´I iceren hic bir düsünce.Acliga bir nebze
giderebilmek icindört ekmek ici gerekir. Telefon caldiginda
mutfaga gitmek cin ayaga kalkiyor. Iki hafta önce telefon
baglantisini saglatacagini söz vermesine ragmen, dairemde
kendime ait bir baglanti yok. Su an kendisinin cihazini
kullanmak zorundayim, bu da Bayan Birdie´nin
konustuklarimin hepsini dinleyebildigi anlamina geliyor.
Sürekli ulasilabilir durumunda bulunmasi gerektigi icin az
aranmama dair benden rica´da bulundu. Telefon cok nadir
caliyor. Mutfaktan „>Rudy, telefon sizin icin“ diye
bagiriyor“Herhangi bir avukat“ Arayan Barry XJonathan Lake
ile
konustugunu
ve
benimle
bir
sohbet
daha
gerceklestirebilecegini söylüyor. Bütün aksam boyunca
meskul oldugu icin bir an önce kendisini ofisinde ziyaret
edebilip edemeyecegimi soruyor. Ve dosya´yi da yanimda
getirmemi istiyor. Sigorta dava´min bütün evraklarini görmek
istiyor. Birlikte sohbet ederken Bayan Birdie´yibüyük bir
özenle hindi ekmegini nasil hazirladigina dikkat ediyorum.
Tam ekmegi yariya keserken, ahize´yi yerine koyuyorum.
„Yol´a cikmam gerekiyor, Bayan Birdie“ nefessiz bir sekilde
söylüyorum. „Bir seyler gelisiyor. Bu avukat´la büyük bir
dava´yi
konusmam
gerekiyor.““Fakat
sey´ye
ne
olacak?““Üzgünüm,
fakat
o
ise
ancak
yarin
baslayabilirim.“Kendisini yalniz birakiyorum, her bir elinde
bir ekmek ici ve saskin bir yüz ifadesiyle, sanki kendisiyle
yemek yemek istemememe inanamiyormus gibi. Iceride bir
cok insanin calismasina ragmen Barry beni kilitli olan giris
kapisinda bekliyor. Kendisini ofisine kadar takip ediyorum.
Ve su an adimlarim bir kac gün öncekilerine nazaran cok daha
hizli. Daha farkli davranamiyorum, bu halilari, kitap siralarini
ve donanimini hayranlikla izlemem gerekiyor. Ve belki bir
gün gelmis gecmis en önemli dava avukatlarina sahip Lake
sirketinin bir calisani olmayi düsünmek istiyorum. Aksam
yemeginden artmis ici sebze-et karisimiyla dolu bir börek
ikram ediyor. Bana günlük üc ögününü calisma masasinda
aldigini söylüyor. Bosanmis oldugunu hatirliyorum, ve
nedenini simdi daha iyi anliyorum. Ac degilim. Dikte cihazini
aciyor ve mikrofonunu önüme koyuyor. „Bunu kayit edecegiz.
Yarin da sekreterim tarafindan kagida gecirtirim. Sizin icin
uygun mu?“Tabii ki“ diyorum.Hepsine razi geliyorum. „On
iki ayligina sizi avukat yardimcisi olarak is´e aliyorum.
Geliriniz senede 21.000 dolar olacak, her ayin on besinde on
iki taksit´te ödenecek. Bir senenizi doldurmadan ne sigortalik
hizmetinden
ne
de
diger
ek
hizmetlerden
yararlanabileceksiniz. On iki ayin bitiminden sonra anlasmayi
bir daha gözden gecirecegiz ve avukat yardimcisi yerine sizi
avukat olarak calistirmayi düsünecegiz. „Peki, bu benim icin
uygun.““Bir ofisiniz olacak, siz´e yardimci olmak üzere bir
sekreter is´e aliyoruz. Is saatiniz haftada en az altmis saat.
Sabah saat sekiz´de basliyor ve durumuna göre sona eriyor.
Bu sirket´te hic bir avukat altmis saat´ten daha az calismiyor. „
Hic sorun degil.“ Gerekirse doksan saat ´te calisirim. Yeterki
Bayan
Birdie
ve
cam
kabakli
topragindan
uzaklasayim.Notlarini karistiriyorum. „ Ve ilgilendiginiz
dava´nin savunmasini üstleniyoruz. Dava´nizin ism neydi, bir
daha söyleyebilir misiniz?“ „Black- Black Great Benefit´e
karsi” Peki Black´leri Great Benefit Life Insurance karsi
savunucagiz.O dava üzerinde calisacaksiniz fakatzamani
geldiginde her hangi bir ücret talep etmeyeceksiniz, dogru
mu?” „Dogru, efendim“ Mikrofon´a yönelerek „Akliniza
baska herhangi bir sey geliyor mu?“ Ne zaman
baslayabilirim?“ Hemen simdi. Eger zamaniniz varsa dava´yi
sizinle daha bu aksam konusmak istiyorum. „Peki“Baska bir
sey var mi?“Zor yutunuyorum. „Bu ayin basinda bir aciklama
yemininde bulundum. Uzun bir hikaye. “Her zaman öyle degil
mi? yedi veya on üc?“ Tam 7“ O zaman ayliginiz
haczedilemez. Ayrica bos zamaninizda bos zamaninizda
avukatlik sinaviniz icin calisirsiniz. “Iyi“Dikte cihazini
kapatiyor ve bana bir kez daha sebzeli-et karisimi börek´ten
ikram ediyor.Tesekkür ediyorum. Kendisini sarmal
merdiven´den kücük bir kütüphaneye kadar takip ediyorum.
„Burada insan yolunu kolayca kaybedebilir“ diyor. „Inanilmaz
bir sey“ diyorum ve sofa ile odalardan olusan labirinte hayret
ediyorum. Bir masaya oturup Black dosyasini elimize
eliyoruz. Sistemli ve düzenli calisma yöntemime hayran kaldi.
Bu ve su dosya´yi soruyor. Dosya´yi elime aldim bile. Isim ve
veriler istiyor. Hepsi mevcut. Sonra fotokopisini cekiyorum,
bir kendi dosyasi icin, bir de kendi dosyam icin. Hersey
tamam, yalniz Black´lerin imzaladigi hukuksal savunmayla
ilgili anlasma eksik. Bu onu sasirtiyor ve ben kendisine bu
dava´yi nasil elde ettigimi anlatiyorum. Bir´den fazla bir
anlasma elde etmemiz lazim, diyor. Paydos ettigimde, saat
on´dan sonra. Sehir icinden gecerken arka aynaya baktigimi
fark ediyorum. Hemen yarin sabah Booker´ arayip bu olumlu
mesaji kendisine iletecegim. Sonra Madeline Skinner´I ziyaret
edip kendisine tesekkür edecegim. Mütavazi bir s olabilir fakat
yukariya dogru yol´u her zaman acik. Bana bir sene müddet
verin ve , son aylarda ürkek bir sekilde kacindigim Sarah
Plankore, S.Todd, N. Elizabeth ve F.Franklin´den daha
fazlapara kazanacagim. Bana sadece biraz zaman taniyin.
Yogi´se uruyorum ve Prince le birlikte bir bardak icki
iciyorum. Kendisine yeni müjdeyi veriyorum, ve bana ickili
bir ayi gibi sariliyor. Ben´´ I kaybedecegine üzüldügünü
söylüyor. Kendisine sinavi gecene kadar seve seve bir ay
fazla, belki de haft sonlarinda da calisabilecegini söylüyorum.
Prince icin her sey uygun. Arka tarfta bir köse´de tek basima
oturuyorum ve bir kac insan´I gözetliyorum. Artik
utanmiyorum. Haftalarda beri ilk kez asagilanma duygusunu
yanimda tasimiyorum. Davranmaya hazirim ve kariyerimi
ilerletmeye kararliyim. Bir gün mahkeme salonunda Loyd
Beck´in karsisina cikmayi hayal ediyorum.
12. Bölüm
Max Leuberg´in bana vermis oldugu davalari ve materyalleri
gözden geciriken zengin sigorta sirketlerinin siradisi
insanlarini dolandirmak icin sarfettikleri gayret beni sasirtti.
Her dolar miktari o kadar degerli ki hediye edilemez. Hic bir
gercege dönüstürülemeyecek plan yoktur. Ve ayrica
sigortalilarin cok az sayisinin mahkeme karsisina cikmasi beni
sasirtti. Bazilari bir avukat´a bile basvurmuyorlar. Hukuk
dilinde yazilmis ek dokümanlari ve diger yazili calismalar´ I
gösterip, güya sigortali olduklarini telkin ediyorlar. Bir
arastirmaya göre artniyetli hizmet reddlerinin 5% bir avukat´in
bile bilgisine sunulmuyor. Bu anlasmalari yapan insanlarin
egitim düzeyi pek yüksek degil. Cogu durumlarda
avukat´lardan korktuklari kadar sigorta sirket´lerinden de
korkuyorlar. Mahkeme salonuna gidip hakim karsisinda ifade
vermek düsüncesi bile yetiyor onlari susturmak icin. Black
dosyasini gözden gecirmek icin Barry Lancaster ve ben iki
gün ugrastik. Son senelerde degisik basarilarla bir cok hizmet
redd davalari üzerinde calisti. Bir cok kez Memphis´deki
jürinin cok tutucu bir görüs izledigini ve adil bir hüküm elde
etmenin cok zor oldugunu söylüyor. Bunu üc sene´den beri
duyuyorum. Güney´de bulunan Mephis yasanilmasi güc bir
sendika sehri. Sendika sehirleri cogu kez davacilarin lehine iyi
hükümler elde ediyorlar. Fakat belli olmayan bir nedenden
dolayi bu olay burada cok nadir gerceklesiyor. Jonathan Lake
bir avuc dolusu milyon dolarlik hükümler elde etti, su an ise
davalarini baska illerde görmeyi tercih ediyor. Bay Lake´i
henüz tanima firsati olmadi. Su an büyük bir dava´nin icinde
bulunuyor ve kafa´si yeni calisanini tanimak yerine baska
islerle dolu. Gecici ofisim ikinci kat´in üstünde bulunan kücük
bir kütüphane´de bulunuyor. Ofis´ de üc yuvarlak masa ve
doktor hatalariyla ilgili sekiz kitap bulunuyor.
Ilk is günümde Barry bana kendi ofisinden bir kac adim ileride
güzel bir ofis gösterdi ve bir kac hafta icinde bu ofisin bana ait
olacagini söyledi. Duvarlar ilk önce boyanmasi gerekiyor ve
elektrik tesisatiyla ilgili bilinmeyen sorunlar var. Eski bir
depolama evinden ne beklenebilinir? Bana birden fazla sordu.
Bunun disinda sirket´te baska hic kimseyle tanismadim, bunun
nedeni ise avukat olmayip´ta mütevazi bir avukat yardimcisi
olmam. Yeni veya özel bir kimse degilim. Avukat yardimcilari
gelir ve giderler. Hepsi meskul ve birbirlerine pek saygili
davranmiyorlar.Barry sirkette diger avukatlarla lgili cok nadir
konusur, ve bunun haricinde sanki her dava ekibi kendinden
sorumluymus gibi bende bir izlenim birakiyor. Hislerim bana
Jonathan Lake yönetimindeki davalarin hazirlanmasi ve
sürdürülmesinin cok zor bir is oldugunu söylüyor. Her sabah
sekiz´e dogru gelen Barry´yi giris kapisinda ta ki kendi
anahtarlarimi alama kadar karsilamaya hazirim. Anlasilan Bay
Lake binasina giris imkani konusunda cok titiz. Seneler önce
bir sigortayla ilgili sinsi bir dava´nin icerisinde bulundugunda
telefonlarinin dinlendigi yönünde uzun hikayeler var. Kendi
anahtarlar konusunu ilk defa dile getirdigimde Barry bana bu
hikayeyi anlatti. Bir kac hafta buna dayanmak zorunda
oldugumu söyledi. Bunun sonrasinda yalani yakalama testi
yapilacak. Beni bir üst kat´a götürdü, talimatlarini verdi ve
ofisine cekildi. Ilk iki günde nerdeyse her iki saat´te ofisime
gelirdi. Bütün Black dosyasini fotokopi ettim. Kendi
evraklarima eklemek icin izni olmadan bir fotokopi
hazirladim. Prince´den bana hediye olan güzel ve yeni bir
canta´ya ikinci günün sonunda bu fotokopiyi evime götürdüm.
Barry´nin ipuclarina uyarak Great Benefit´e karsi cok
isyankar, konuyla baglantili gercekleri ve yasadisi kararlari
sayan bir mektup hazirladim.
Sekreteri yaziyi bitirdiginde yazinin uzunlugu dört sayfaydi.
Cok ciddi kisaltmalar yaparak beni köseme geri gönderdi. Cok
yogun calisiyor ve dikkat yetenegiyle gurur duyuyor. Ücüncü
günde kisa bir molada cesaretimi toplayarak sekretere beni
ilgilendiren evraklari sordum. Kendisi meskul olmasina
ragmen bu konuyla ilgilenecegini söyledi. Ücüncü günün
sonunda Barry ve ben Barry´nin ofisini dokuz´dan sonra
terkettik. Üc sayfalik Great Benefit mektubunu hazirlamistik
ve taahhütlü mektubu geri gönderme kilavuzuyla birlikte
postaneye verilmesi gerekiyordu. Barry hic bir zaman ofis
disindaki
hayati
konusmaz.
Birlikte
ekmek
ici
yiyebilecegimizi ve bira icebilecegimizi önermistim, fakat
beni cabucak ortada birakti. Yogi´ye bir aksam üstü yemek
icin ugramistim. Mekan tiklim tiklim ickili ögrencilerle
doluydu ve Prince´in kendisi de Bar´in arkasinda duruyordu.
Bu durum Prince´i pek mutlu etmiyordu. Görevi teslim alip
kendisine cikip disarida kapi bekciligi yapmasini söylemistim.
Cok sevincliydi. Onun yerine en sevdigi masasina gidip, orada
oturan, art arda sigara icen ve box maclarina bahse giren
avukati Bruiser Stone´nin yanina oturmustu. Tabi ki hic bir
seyden haberi olmayan Bruiser o sabah yine gazete´de haber
olmustu. Her zaman ki gibi. Iki sene önce polisler bir cöp
bidonunda üstü-acik bir bar´in arkasinda cenaze bulmuslardi.
Suclu porno sektöründe ününe ün katan ve gögüsler sektörüne
de el atmayi düsünen bir sahtekar. Yanlis yerlerde yanlis
insanlarla bulusurdu ve rahatsiz edilirdi. Bruiser böyle bir seyi
hayat´ta yapmazdi, fakat polisler Bruiser´in bu suclularin
kimler oldugunu gayet iyi bildiginden eminlerdi. Son
zamanlarda buraya cok sik ugrardi ve cok icip Prince´le
fisildasirdi. Allah´tan benim dogru dürüst bir isim var.
Nerdeyse Bruiser´dan bir is isteyecek duruma gelmistim.
Bugün Cuma, Lake sirket´inin calisani olarak dördüncü
günüm. Bir avuc insan´a Lake sirket´I icin calistigimi
söyledim ve bu´da dudaklarimdan kolayca döküldü. Kulaga
cok hos geliyor. Lake sirketi. Hic kimsenin sormasina gerek
yok. Sadece ismini söylüyorsunuz ve insanlar muhtesem depo
evi´ni görüp büyük Jonathan Lake ile avukat ekibinin burada
calistiklarini biliyorlar. Booker neredeyse agladi. Bir parka et
ve bir sise alkolsüz icki satin aldi. Charlene yemek yapti, biz
de gece yarisina kadar kutladik. Bu sabah saat yedi´den önce
kalkmayi düsünmüyordum, fakat o ara güclü bir sekilde
kapima vuruyorlar. Vuran Bayan Birdie, kapinin kulpuyla
oynuyor ve “Rudy, Rudy” diye bagiriyor. Kapinin kilidini
cikartiyorum ve kendisi iceri daliyor.”Rudy uyanik misiniz?”
Kücük mutfakta beni inceliyor. Göze batacak hic bir sey
giyinmedim, sadece bir spor pantolonu ve üstlük.. Yari acili
göz kapaklarin arasindan gülümsüyorum, sacim tamamen
darma dagin. Öylesine biraz uyanigim. Günes henüz dogmadi,
fakat önlügünde toprak, ayakkabilarinda ise camur var. “Iyi
günler” diyorum ve sinirli bir izlenim birakmamak icin
kendim zorluyorum. Sari-gri disleriyle gülümsüyor. “Sizi
uyandirdim mi?” diye ötüyor. “ Hayir, zaten biraz once
kalkacaktim.” “Iyi, önümüzde cok is var.” “Is mi, fakat
…..””Evet, Rudy toprak kaplamasini uzunca yarida biraktiniz,
simdi bu is´le baslamanin zamani geldi. Eger elimizi cabuk
tutmazsak, cürüyecek.”Hala göz kirpiyorum ve kendimi isime
vermeye calisiyorum. Emin olmayarak “bugün Cuma” diye
mirildaniyorum. “Hayir. Bugün Cumartesi.” Diye acikliyor.
Birbirimize bir kac saniye bakiniyoruz, sonar saat´te
bakiyorum. Bu aliskanligi üc is gününden sonar edindim.
“Bugün Cuma Bayan Birdie, Cuma. Is´e gitmek zorundayim.
Dikkafali bir sekilde “bugün Cumartesi” diye tekrar ediyor.
Birbirimize biraz daha fazla bakiniyoruz. Spor pantolonuma
göz atiyor. Krli ayakkabilarini inceliyorum. Nazik bir sekilde
“Bayan Birdie, beni dinleyeniz” diyorum, “bugün Cuma
oldugunu biliyorum ve doksan dakika sonar ofis´te olmam
gerekiyor. Toprak kaplamasini hafta sonunda dagitiriz.
“Kendisini tabii ki biraz sakinlestirmeye calisiyorum. Aslinda
yarin sabahini calisma masamda gecirmeyi düsünmüstüm.
“Cürüyecek.” “Yarin´a kadar degil. Toprak kaplamasi torba da
gercekten bozulur mu?
Zannetmiyorum. “Yarin gülleri
kesmek istiyorum.””Ben ofis´teyken, gülleri neden bugün
kesmiyorsunuz?”Yarin da toprak kaplamasini dagitiriz. “Bunu
biraz düsünüyor ve aniden aniden kendine acinacak sekilde
bakiyor. Omuzlari yere düsüyor ve yüzünde hüzünlü bir ifade
belirlniyor. Yaralanip yaralanmadigini söylemek cok zor.
Gururu kirilmis bir sekilde “Söz veriyor musunuz” diye
soruyor. “Söz veriyorum.” Ben kirayi düsürürsem bahcede
yardim edeceginizi söylemistiniz. “Evet biliyorum. Bunu
nasil unuturum. Bana bir cok kez bunu hatirlatti.” Ulasmak
istedigine ulasmis gibi “Peki o zaman” diyor. Sonra kapiya
dogru ilerliyor ve merdivenleri iniyor ve bu esnada kesintisiz
bir sekilde bir seyler mirildaniyor. Yavasca kapimi
kapatiyorum ve yarin sabah beni alabilmek icin ne zaman
gelecegini soruyorum. Üstümü giyiniyorum ve otopark´ta bir
dizine arabanin bulundugu ve depo evinin yari isili oldugu
ofisime dogru gidiyorum. Saat henüz yedi degil. Baska birinin
otoparka gelmesini arabamda oturarak bekliyorumve herseyi
giris kapisinda orta yasli bir adamla bulusuncaya
dekdüzenliyorum. Kolunda bir canta var ve anahtarlarini
ararken karton bardagin icinden kahve´sini yudumluyor.
Kendisine baktigimda korkmus gibi duruyor. Burasi cok
korkulacak bir yer degil, fakat yine de Memphis´in kent
bölgesi ve insanlar huzursuz. Nazik bir sekilde “iyi günler”
diyorum. “Günaydin” diye geri cevap veriyor. “sizing icin bir
seyler yapabilir miyim?””Evet, efendim. Barry Lancaster´in
yeni avukat yardimcisiyim ve kendimi isime vermek
istiyorum. “Isminiz?” “Rudy Baylor”Elleri bir anlik donuyor
ve olayi anlayamiyor. Alt dudak büzülüp ön tarafa dogru
sisiyor, sonar kafasini salliyor. “ Bana birsey animsatmiyor.
Ticari isler´den sorumlu yöneticiyim. Hic kimse bana onlardan
bahsetmedi.””Yemin ediyorum, beni dört gün once is´e
aldi.Anahtari kilide takiyor ve omuzlarindan dogru ürkek bir
bakis atiyor. Adam benim bir hirsiz veya katil oldugumu
zannediyor. Halbisem takim elbise ve kravat takiniyorum ve
dogru dürüst bir izlenim birakiyorum. “Cok üzgünüm fakat
Bay Lake cok siki güvenlik önlemleri sart kostu. Maas
listesinde bulunmayan hic kimse is baslangicindan önce
buraya hic kimse giremez.” Nerdeyse kapi´dan atliyor “
Lütfen Barry´ye söyleyin beni bu ögleden sonar arasin” diye
rica ediyor, sonar kapiyi yüzüme kapatiyor. Giris alaninda
bekleyip maas listesinde yazilan bir digger kisiyi beklemeyi
düsünmüyorum. Bir blok ilerideki yemekhaneýe giyorum ve
gazette, ekmek ve kahve aliyorum. Bir saat tembellik
yapiyorum, sigara dumanini icime cekiyorum ve dedikodulara
kulak veriyorum, ve sonra üzerinde su an daha fazla araba
bulunan otopark´a geri dönüyorum. Güzel arabalar. Tasarimi
güzel alman arabalari ve digger parlayan ihracatlar.
Chevrolegin yanindaki yere karar veriyorum. Resepsiyonist
beni bir cok kez gelir ve giderken gördü, , fakat tamamen
yabanci biriymisim gibi davraniyor. Kendisi gibi burada
calistigimi kendisine söylemeyi düsünmüyorum. Labirint´e
girmemi onaylayan Barry´yi ariyor. Ürün tevkif´i davasiyla
ilgili dilekceyi vermek icin saat dokuz´da mahkemede
bulunmasi gerekiyor, bu yüzden telaseli. Kendisiyle ismimin
maas listesine yazilmasiyla ilgili konusmaya kararliyim, fakat
su an uygun zaman degil. Daha bir iki gün zamanim
var.Büyük bir canta´nin icine dosyalari dolduruyor, ve bu
sabah kendisine assistanlik yapacagimi düsündügümde cok
mutlu oluyorum. Onun degisik planlari var. “ Black´lere
gitmenizi diliyorum ve imzalanmis bir sözlesmeyle geri
dönmenizi rica ediyorum. Bu hemen simdi olmasi lazim. “
“Hemen” kelimesini vurguluyor, böylece ne yapmam
gerektigini biliyorum.
Elime ince bir dosya veriyor.
“Sözlesme burada.Dün aksam hazirladim. Sözlesmeyi
inceleyin. Tüm üc Black´ciler tarafindan imzalanmasi
gerekiyor, Dot, Buddy ve Donny Ray. Donny Ray de cünkü
resit oldugu icin. Ümitli bir sekilde razi geliyorum. Fakat
bütün yarim günü Blacks´lerle gecirecegime falakaya yatarim
daha iyi.Donny Ray´le tanisacagim. Erteleyebilecegimi
zannetigim bir bulusma.”Peki, ondan sonra? Diye soruyorum.
“Bütün gün mahkeme´deyim. Beni hakim Aderson´un
mahkeme salonunda bulabilirsiniz.”Telefonu caliyor, ve bana
sürem doldugu icin disariya gitmemi söyleyen bir el
hareketinde bulunuyor. Bütün Black´leri mutfak masasina
toplayip anlasma imzalattirmam düsüncesi beni huzursuz
ediyor. Dot´un arka bahceden eski Fairlane´adogru nasil
ilerledigini oturup izlemek zorunda kalacagim. Bu esnada Dot
Buddy´ye kizarak kediler ve alkolden uzak durmasi icin telkin
de bulunuyor. Büyük ihtimal Buddy´yi kulaklarindan turup
arabadan cikartacak. Bu pek sevimli olmayabilir. Dot Donny
Ray´yi hazirlamak icin evin arka tarafindan kayboldugunda,
heyecanli bir sekilde orda bekleyecegim. Ve sonra kapidan
iceri beni avukat´i olarak tanimak icin geldiginde, nefesimi
tutacagim. Bütün bunlardan kacinmak icin benzin
istasyonunun yaninda bulunan telefon kulübesinin yanina
duruyor ve Dot´u ariyorum. Bu gercekten cok ayip. Lake
sirketi en yeni elektronik cihazlara sahip ve ben bir telefon
kulübesini kullanmak zorunda kaliyorum. „Allah razi olsun“
diye sesleniyor Dot. Buddy´le bir telefon görüsmesini hic bir
durumda düsünemiyorum. Fairlane arabasinda bir telefonu
olduguna inanmiyorum. Her zaman oldugu gibi süpheli fakat
bana bir kac dakika ayiracagini söylüyor. Bütün aile´yi
toplama kararini dolayli bir sekilde emretmiyorum, fakat
imzasina ihtiyacim oldugunu vurguluyorum. Ve tipik bir
avukat tarzinda cok acele de oldugumu söylüyorum.
Mahkeme´ye gitmem lazim bilirsiniz hakimler bekliyor.
Black´lerin evinin önüne kadar sürdügümde komsu alaninin
dikenli citlerin arkasinda bulunan köpekler hirliyor. Sigarasi
nerdeyse agzinda Dot veranda´da duruyor. Ve mavimsi bir
bulut kafasindan ön bahce´nin cimenine dogru ilerliyor. Uzun
zamandan beri bekledi ve sigara icti. Kendimi sahte bir
gülümseme icin zorluyorum ve kendisini selamliyorum. Agiz
cevresindeki kirisiklar nerdeyse hic hareket etmiyor. Kendisini
dosdolu nemli havasi olan oturma odasina kadar izliyorum.
Oturma odasinda bulunan yirtik koltugun altinda mutlu aile
tablosu cizen Black´lerin aile portre kolleksiyonlarinin
yanindan gecerek, icinde delikleri kapatmak icin köprüleri
bulunan kullanilmis hali´nin üzerinden kimsenin beklemedigi
mutfaga dogru ilerliyorum. Mutfak masasindaki yerime isaret
ederek „Kahve, ister misiniz?“ diye soruyor. „Hayir, tesekkür
ederim. Sadece bir bardak su.“ Plastik´ten bardaga buz
koymadan maden suyunu dolduruyor ve önüme koyuyor.
Yavasca pencere´den dogru disariya bakiyoruz. Büyük bir
umursamazlikla “ Kendisini iceri girmeye ikna edemiyorum.”
Tahminime göre Buddy bazi günler giriyor, bazi günler
girmiyor. Sanki davranisi icin mantikli bir yaniti varmis gibi
“Peki, neden?” diye soruyorum. Sadece omuzlarini silkiyor “
ve Donny Ray´e de sanirim ihtiyaciniz var, degil mi?” “Evet”.
Beni sicak suyum ve Buddy´ye odaklanan bakislarimla burada
yalniz birakiyor. Ön cam on yillar´dan beri yikanmadigi icin
ve bir sürü kedinin arabanin üst kapaginda oynadiklari icin,
Buddy gercek anlamiyla görünmüyor. Muhtemelen kulak
koruyucusuyla kapli kafasinda herhangi bir sapka var ve siseyi
yavasca agzina dogru kaldiriyor. Kahve rengi bir kagit
torbanin icerisinde sakli gibi görünüyor. Keyif yaparak
kahve´sini yudumluyor. Dot´u usulca ogluyla konusurken
duyuyorum.Oturma odasindan gectikten sonra, mutfaga
variyorlar.Donny Ray Black´I selamlamak icin mutfaga
variyorum. Nedeni her ne olursa olsun ölüme cok yakin
oldugu kesin.
Korkunc bir derecede zayif, yanaklari cökmüs v eve teni
bembeyaz. Hastalik baslamadan önce de kücük boyluydu ve
simdi öyle egik yürüyor ki boyu annesininkini
asamiyor.Saclari ve kaslari simsiyah,beyaz tenine karsin gözle
görünen bir fark. Fakat kendisi gülüyor ve mümkün oldugunca
sikmaya calistigim kemikli elini bana dogru uzatiyor. Dot
kendisini belinden tuttu ve simdi yavasca kendisini
sandalye´ye otutturuyor. Bol bir kot pantolonu ve iskeletinden
kolayca sarkan beyaz bir T-shirt tasiyor. “ Sizi tanidigima cok
seviniyorum” diyorum, v eve cökmüs gözlerine bakmamaya
calisiyorum. “Annem sizinle ilgili iyi seyler söyledi” diye geri
cevap veriyor. Sesi zayif ve kesik, fakat sözleri anlasilabilecek
sekilde net. Dot´un benimle ilgili iyi seyler söyleyebilecegi hic
aklima gelmemisti. Sanki basi desteksiz dik duramayacakmis
gibi, cenesini iki elinin arasina koyuyor. “Great Benefit´e dava
acacagini ve ödemeye zorlayacagini söylüyor.” Sözlerinden
sinirden daha fazla caresizlik isitiliyor. “Bu dogru” diyorum.
Dosya´yi aciyorum ve Barry X´in Great Benefit´e yazmis
oldugu mektubun fotokopisini cikartiyorum. Donny Ray´in
arkasinda duran Dot´a veriyorum. Caliskan avukat tarzinda
“Bunu kendilerine ilettik” diye acikliyorum. Gönderdik yerine
ilettik. Kulaga daha hos geliyor, sanki asil is´e baslamis gibi.
„Bunun üzerine bizi tatmin edebilecek bir cevap almayi
beklemiyoruz, bu yüzden önümüzdeki günlerde dava acmayi
planliyoruz. Büyük ihtimal en azindan bir milyon tutarinda.“
Dot mektuba bir bakis atiyor ve sonra mektubu masaya
koyuyor. Davayi daha önce acmamamin nedeni, bir sürü
sorulari bekledigimden di. Rahatsiz verici olabileceginden
korkuyordum. Fakat Donny Ray´in omuzlarini hafifce ufaliyor
ve mutsuz bir sekilde pencere´den disariya bakiyor. Kendisini
sinirlendirmek istemedigi icin ne söyleyecegini önceden iyi
düsünecek. Donny Ray yüzüyle pencere´ye dogru oturuyor.
“Babam gelmeyecek mi?” diye soruyor. “Can´I istemiyor.”
Diye cevap veriyor. Anlasmayi dosya´dan cikartip Dot´a
veriyorum. “ Dava´yi acabilmek icin bu sözlesme imzalanmasi
gerekiyor.” Müvekkil olarak sizin ve calistigim avukatlik
sirketi arasinda bir anlasma. Hukuksal savunmayla ilgili bir
anlasma.” Süpheli bir seklde elinde tutuyor. Sadece iki sayfa
uzunlugunda. “Icinde ne yaziyor?” “Bilindik, seyler. Standard
bir anlasma. Bizi avukat´lari olarak görevlendiriyorlar. Biz ise
davayi üstleniyor, masraflari ödüyor ve kazandigimizin üc´te
birini aliyoruz. Ve bu yüzden neden iki sayfalik kücük yazilar
gerekmekte? Diye soruyor ve masa´nin üzerindeki kutu´dan
sigarasini aliyor. “Sakin iciyim, deme” diye Donny Ray
kizarak sesleniyor. Bana bakarak “Ölümüm bir mucize degil”
diyor. Tereddüt etmeden sigarayi agzina aliyor ve evraga
bakiyor. Sigara´yi yakmiyor. “Bu evragi ücümüz imzalamak
zorunda miyiz?” “Evet öyle” “Iceri girmeyecegini söylüyor.”
Sinirli bir sekilde “Bu evrakla onun yanina git” diyor Donny
Ray. “Tükenmez kalemi al, disariya cik ve bu evragi
imzalamasini sagla.” “Bu fikir hic aklima gelmemisti” diyor.
“Bu ilk defa degil ki” diyor basini egerek ve kafasini
kasiyarak. Bu zor sözler kendisini zorladi. Hala tereddüt
ederek “ Sanirim bunu yapabilirim” diyor. “Biran önce git”
diyor ve Dot tükenmez kalem bulana kadar cekmeceyi
karistiriyor. Donny Ray kafasini kaldiriyor ve ellerine dogru
yaslandiriyor. Bilegi süpürge sapi kadar ince. Dot sanki
sehir´de isi varmis gibi ve oglu icin endise duyuyormus gibi
“Birazdan geri dönecegim” diyor. Yavasca arka teras´dan
yabani otlara dogru ilerliyor. Motor kapisinin üzerindeki kedi
kendisini gelirken görüyor ve arabanin altina saklaniyor.
Donny Ray “ Bir kac ay once” diyor ve uzunca mola veriyor.
Zor nefes aliyor ve kafasi hafifce sallaniyor. “Bir kac ay once
imzasini tasdik ettirmek zorundaydik ve kendisi bizimle
gelmek istememisti. 20 dolar´a ev´e gelmek üzere bir notar
bulmustu, fakat bayan notar buraya geldiginde iceri girmek
istemedi. Böylece annem ve notar arabasina gitmek üzere
disariya ciktilar. “Araba catisinin üzerindeki turuncu renkli
kedi´yi görüyor musunuz?” “Evet” “Claws diye hitap
ediyoruz. Bu ev´de bir nevi koruma kedisi. Her neyse,
bilincdisi olan Buddy´nin elinden evraklari almak icin notar
arabaya gitmek üzereyken, Claws araba´dan atladi ve notar´a
saldirdi. Doktor ziyareti bize altmis dolar´a mal oldu. Ve yeni
külotlu corap. Hic bir kimseyi acil kan kanseri hastaligiyla
görmüs müydünüz?” “Hayir, simdiye kadar degil.” “Su an 55
kilo´yum. On bir ay önce 80 idi. Tedavisi yapilabilecek
sekilde kan kanseri teshisi vaktinde konuldu. Ikiz kardesim
olduguna sansliyim, iliklerimiz ayni. Bir ilik nakli hayatimi
kurtarirdi, fakat maddi gücümüz buna yetmiyordu. Sigortali
olmamiza ragmen. Hikaye´nin gerisini biliyorsunuz. Sanirim,
her seyi biliyor sunuz dogru degil mi?” Evet Donny Ray,
dava´niza hakimim. Rahatlamis sekilde “iyi” diyordu. Dot´un
kedi´yi nasil kovaladigini izliyoruz. Araba catisinin üzerinde
yatan Claws uyuyormus gibi duruyor. Claws Dot Black´I pek
sevmiyor. Kapilar acik ve Dot anlasmayi kapidan iceri
uzatiyor. Etkileyici sesini duyabiliyoruz. Düsüncelerimi
okuyarak “Onlarin cildirmis olduguna inandiginizi,
biliyorum.” Diyor. “Fakat onlar cok aci cekmis iyi insanlar.
Onlarla sabirli olun.” “Kendisini cok icten buluyorum.” “80%
iyiyim. 80 %. Eger alti ay önce ilik naklili yapilmis olsaydi, o
zaman 90 % ´lik bir iyilesme görünebilirdi. 90%. Bize yasayip
yasayamayacagimizi söylemek icin doktorlarin rakamlarla
nasil calistiklari, cok tuhaf. Simdi cok gec.” Aniden nefes
almaya calisiyor, eli yumruga dönüsüyor ve bütün vücudu
titriyor. Caresiz bir sekilde yüzü hafif pembe oluyor, ve bir
saniye icin kendisine yardimci olmak zorunda oldugumu
hissediyorum. Iki yumruguyla gögsüne vuruyor ve vücüdunun
buna yenik düsebileceginden korkuyorum. Nihayet nefes
alabiliyor ve burnundan hizli bir sekilde nefes aliyor. Ve tam
bu an da Great Benefit Insurance Company´ den nefret etmeye
basliyorum. Simdi kendisine bakmaya direnmiyorum. Kendisi
müvekkilim, ve bana güveniyor. Kendisini oldugu gibi kabul
ediyorum. Nefesini olabildigince normal ve gözleri kirmizi ve
nemli. Agliyor mu yoksa gecirdigi kriz´den dolayi dinleniyor
mu, bilmiyorum. “Özür dilerim, diye fisildiyor.”
Claws bizim duyabilecegimiz kadar sesli tisliyor, ve biz hizli
bir sekilde kosup, nasil yabani otlar´a karistigini görüyoruz.
Görünüse bakilirsa koruma kedisi anlasmam icin gereginden
fazla ilgi gösterdi ve Dot kendisine uygun ceza´yi verdi. Dot
direksiyonun arkasina daha da fazla gömülmüs olan esine cok
sinsice bir sey söylüyor. Ani davranip elinden evraklari aliyor.
Kediler her bir yöne kacarken, üzerimize dogru yürüyor. Kisik
bir sesle “80% gecti,degil mi? diyor Donny Ray. “O zaman
cok fazla yasamayacagim. Bu dava´dan her ne cikariyorsaniz,
sizing olsun. Siz cok zor bir hayat gecirdiniz.” Beni o kadar
duygulandiriyor ki, bir sey söyleyemez durumda oluyorum.
Dot kapiyi aciyor ve anlasmayi masa´nin üzerinden itiyor. Ilk
sayfa asagidan hafif yirtilmis ve ikinci sayfa´da bir kir lekesi
bulunuyor. Umarim bir kedi pisligi degildir. “bu kadar ” diyor.
Is hal olmustur. Buddy gercekten imzaladi ve imzasi hic
okunamaz halde. Bir orayi bir burayi gösteriyorum. Donny
Ray ve annesi imzaliyor ve pazarlik sona eriyor. Bir kac
dakika sohbet ettikten sonra, saat´e bakiyorum. Gitmek
üzereyken Dot Donny Ray´in yaninda oturuyor ve yumusak
bir sekilde kolunu oksuyor ve her seyin iyi olacagini söylüyor.
13. Bölüm
Ev´de daha önemli islerim oldugu icin cumartesi günü
calisamayacagimi
Barry
X´e
söylemeye
kendimi
hazirlamistim. Ve eger ihtiyaci olursa Pazar ögleni bir kac saat
önermeyi düsünüyordum. Fakat gereksiz yere düsünmüstüm.
Barry hafta sonunda sehir disinda. Ve ofise yardimi olmadan
adim atamayacagimi bildigim icin, olay kendiliginden
cözüldü. Herhangi bir nedenden dolayi Bayan Birdie günes
dogusundan once kapimi tiklamiyor. Bunun yerine
pencere´min altinda bulunan garaj´da, aletleri düzenlemeyi
tercih ediyor. Tirmik ve küregi yere düsürüyor. El´de
tutulmasi zor olan bir sivri capayla el arabasinin icerisinde
kurumus topragi kaziyor. Sarki söyleyerek iki kalin capa´yi
keskinlestiriyor. Nihayet yedi´den sonra asagi iniyorum ve
beni gördügüne sasirmis gibi davraniyor. „Ah, günaydin,
Rudy. Nasilsiniz? „Iyi Bayan Birdie, sizi sormali. Harika, tam
anlamiyla harika. Cok güzel bir gün degil mi?“ Gün henüz
yeni basladi, ve günün mükemmeligiyle ilgili bir seyler
söylemek icin henüz cok erken. Bu erken saatler icin
kesinlikle cok havasiz. Memphis´in dayanilmaz yaz sicagi
yakinda gelecektir. Toprak kaplamasini konusmadan önce bir
fincan anlik kahve ve bir dilim toast icin bana müsade veriyor.
Kendisinin de hosuna giderek is´e basliyorum. Ilk elli kiloluk
cuvali el arabasina koyuyorum ve ev´in etrafindan dönerek,
giris´ e dogru, ön alandaki cimen´e yönelerek yol kenarinda
bulunan ufacik cicek tarhina kadar kendisine eslik ediyorum.
Kahve´sini eldivenli ellerinde tutuyor ve toprak kaplamasinin
gelmesi gereken yer´e isaret ediyor. Gezi´den bayagi nefes
nefes´e kaldim, özellikle islak cimenin sön bölümünde, fakat
canli bir sekilde cuvali aciyorum ve catal ile toprak
kaplamasini dagitiyorum. Ter´den T-shirtim siril siklam oldu,
birinci cuval´i tamamladiktan 15 dakika sonra. Beni ve el
arabami izleyerek terasin arka bölümünde el arabasini birlikte
yeniden yüklüyoruz. Bundan sonraki hangi cuval´i almam
gerektigini gösteriyor, ve posta kutusunun yakinlarina el
arabasini götürüyoruz. Birinci saat´te 5 cuval dagitiyoruz. Ve
ben aci cekiyorum. Saat dokuz´da hava 28 derece oluyor.
Kendisini saat dokuz bucuk´ta bir su molasina ikna ediyorum
ve on dakika oturmaktan sonra ayaga kalkmak´ta
zorlaniyorum. Kisa bir süre sonra sirt agrilarim basliyor, fakat
kendimi zorluyorum ve kendimi hafifce surat asmak icin
zorluyorum. Umursamiyor. Tembel bir insan degilim, ve kisa
bir süre önce lise´de en iyi kondisyona sahip insandim. Kosu
ve kapali alanda spor yaptim, fakat ondan sonra hukuk egitimi
geldi ve son üc yilda bu tür aktiviteler´e cok az zamanim
kalmisti. Bir kac zorlu is saatlerinden sonra kendimi cok
gücsüz hissediyorum. Öglen yemeginde bana lezzetli olmayan
iki hindi emekleri ve bir elma ikram ediyor. Teras´ta
ventilatör´ün altinda cok yavas bir sekilde yemek yiyorum.
Sirtim agriyor ve bacaklarim uyusuk ve ellerim elmayi bir
tavsan gibi yerken iyice titriyor. Kendisi mutfaga toplarken
toprak kaplamasinin etrafindaki cimenlik arazi´ ye ve masun
bir sekilde garajimin üzerinde bulunan daire´ye bakiyorum.
Kira´yi pazarlik sonucunda 150 dolar´a indirebildigim icin
kendimle gurur duyuyorum, ama bunu yaparken ne kadar
zekiydim. Bu ticaret´te en iyi pazarligi kim yapti? Bu sirin,
kücük ve yasli bayani kendi menfaatlerim yararina
kullandigim icin biraz utandigimi hatirliyorum. Simdi ise
kendisini bos bir toprak kaplama cuval´ina sokmak isterdim.
Garaj´da civili cok eski bir termometre´ye göre saat bir de
hava isisi otuz dört derece. Saat iki de sirtim iyice agrimaya
basliyor ve Bayan Birdie´ye dinlenmem gerektigini
söylüyorum. Beni hüzünlü bir sekilde inceliyor sonra yavasca
dönüyor ve sayisi gittikce cogalan beyaz cuvallara bakiyor.
Cuvallarin nerdeyse hic birinde bir hasar yaratmadik. „Eger
böyle olmasi gerekiyorsa, peki.“
„Sadece bir saat“ diye yalvariyorum. Kendisi yumusuyor,
fakat üc bucuk´ta Bayan Birdie tarafindan izlenerek el
arabasini itiyorum.
Sekiz zorlu saatlerden sonra doksan yedi toprak kaplama
cuvallarini dagittim, bu kargoyla yüklenenlerden üc´te bir
daha az´i. Ilk yemek´ten kisa bir süre sonra saat alti´da
Yogi´de bulunmam gerektigini ima ettim. Bu tabii ki de bir
yalandi. Ön görülen is saat sekiz´den kapanis saatine kadar
bar´da calismam gerektigi. Fakat bunu bilmek zorunda degil,
ve bu toprak kaplamasindan hava kararmadan uzaklasmaya
karar verdim. Saat bes´te düsünmeden paydos yapacagim.
Kendisine sirtimin aridigini ve artik dayanamadigimi
söyleyecegim.
Is´e
gitmek
zorundayim.
Kendimi
merdivenlerden yukariya dogru tasiyorum ve Bayan Birdie
bana asagidan yukariya dogru hüzünlü bir bicimde bakiyor.
Isterse anlasmayi fes edebilir. Hic birsey umrunda degil. Bir
Pazar sabahi gök gürüldüyor ve yatakta donuk bir vaziyette
yatiyorum ve yagmur´un cati katima nasil yagdigini
dinliyorum. Beynim iyi bir durumda- dün aksam is´te
icmedim. Fakat vücudumun gerisi betonlasmis durumda ve
hareket edecek durumda degil. En kücük bir hareket cok ciddi
agrilar doguruyor. Nefes almak bile aci veriyor. Dünkü
yankimalardan sonra Bayan Birdie bana bir gün dini tören´e
katilip katilmak istemedigimi sordu. Kilise ziyareti kira
kontratinin bir parca´si degildi, fakat neden olmasin diye
düsündüm. Eger bu yalniz yasayan yasli bayan kendisiyle
kilise´ye gitmemi istiyorsa o zaman bu yapabilecegimin en
azi. Bana zarar verecegini zannetmiyorum. Sonra kendisine
hangi kiliseyi ziyaret ettigini sordum. Dallas ´ta Abundance
Tabernacle ´de cevap verdi. Satelitten canli yayin. Reverend
Kenneth Chandler ile dua ediyor, hem de kendi evinden uzak
bir sekilde. Teklifi geri cevirdim. Kirilmis gibi görünüyordu,
fakat sonra kendisini cabuk toparladi. Babam icki icmeden ve
beni askeri okul´a göndermeden önce, ben kücük bir cocuk
iken annemle ara sira kiliseye gittik. Bize bir iki kere eslik etti,
fakat o sirada da sürekli mizmizlandi. Bu yüzden kendisinin
ev´de durup, gazetesini okumasi annem ve benim icin daha
uygundu. Kilise kücük ve metodcularin kilisesiydi, baslarinda
nazik bir Reverend Howie adinda papaz bulunuyor.
Eglendirici öyküler anlatan ve kerkese sevilme duygusunu
asilayan bir kimse. Vaaz´larini dinlerken annemin bizimle ne
kadar memnun kaldigini hatirliyorum. Pazar okulunda bir cok
cocuk vardi, ve benim o zaman gücledirilip kiliseye
götürülmeye hic bir itirazim yoktu. Annem bir kere kücük bir
ameliyat gecirmek zorundaydi; üc gün hastane´ de yatti.
Kilise´nin bayanlari tabii ki ameliyat´in en ince ayrintilarini
biliyorlardi ve evimiz böylece üc gün boyunca suflelerle,
pastalarla, pogacalarla, ekmeklerle ve kaselerle dolmus
tastmisti. Babam ve benim bir senede yiyebilecegimizden
daha fazla yiyecek. Bayanlar bizim icin bir ev hizmeti
ayarladilar. Yemek yapmayi, mutfaga temizlemeyi, daha fazla
sufle getiren ziyaretciler karsilamayi siasiyla yapiyorlardi.
Annemin hastane´de yattigi üc gün boyunca, ve dönüsün´den
bir üc gün daha bayanlarin en az bir tanesi bizdeydi. Benim
fikrime göre yemegi hazirlamak icin. Babamin inanilmaz bir
sekilde tersine gidiyordu. Kilise bayanlariyla dolu bir ev´de
gezinip, icemiyordu.
Ara sira severek ictigini galiba biliyorlardi ve ev´e girmeyi bir
kere basardiklarina göre onu icerken yakalamaya karar
vermislerdi. Ondan sonra kendisinden misafir perver bir
evsahibi olaral davranmasi beklendi, bu da babamin hic
yapamayacagi bir sey. Ilk 24 saat´ten sonra zamaninin büyük
kismini hastane´de geciriyordu, ama cok nadir hasta esi´nin
basinda. Televizyon izledigi ve Cola´sini yudumladigi
ziyaretci odasinda kaliyordu. O döneme ait cok hos anilarim
var. Evimizde hic bir zaman bu denli sicak bir atmosfer , ve
güzel yemekler olmamisti. Bayanlar benimle sanki annem
vefat etmis gibi ilgileniyorlardi, bende bu ilginin tadini
cikartiyordum. Hic sahip olmadigim yengeler ve anneanneler
di kendileri. Annem iyilestikten kisa süre sonra Reverend
Howie agir basli olmadigi icin
hic bir zaman
anlayamadigim nedenden dolayi is´ten cikartildi ve kasaba
dagildi. Biri annemi asagiladi ve bu bizim icin kilise
ziyaretlerinin sonu oldu. Sanirim kendisi ve esi Hank dini
törenler´e tek tük gidiyorlar. Bir süre kiliseyi özlüyordum,
ondan sonra gitmemeye kendimi alistirdim. Kendilerine eslik
etmek üzere oradaki arkadaslarim beni zaman zaman davet
ediyorlardi. Fakat kisa bir süre sonra havali oldum ve kiliseye
gitmemeye basladim. Bir Cumartesi aksaminda lise´ den bir
arkadas beni fuar´a götürdü. Fakat bütün ibadet kurallarini
anlayabilmek icin fazla protestan´ im. Bu ögleden sonra Bayan
Birdie cekinerek bahce isinden söz etti. Allah´in gününü ve
pazar günleri is´e karsi oldugumu anlattim. Bunun üzerine
söyleyecek bir söz bulamadi.
14. Bölüm
Üc günden beri sürekli yagmur yagiyor. Bu durum da
bahcivan yardimcisi olarak isimi engelliyor. Sali günü
karanlik cöktükten sonra dairem´de oturuyorum ve telefon
caldiginda avukatlik sinavi icin calisiyorum. Arayan Dot
Black ve birseylerin ters gittiginden haberdarim. Aksi taktirde
beni aramazdi. „Biraz önce bir arayan oldu“ diyor, „Bay
Lancaster diye bir Bey tarafindan. Benim avukatim oldugunu
söylüyor.” “Bu dogru, Dot. Yeni sirketimde iyi bir avukat.
Benimle birlikte calisiyor. “ Barry´nin sadece bir kac ayrintiyi
control etmek istedigini tahmin ediyorum. “Onun söyledigi bu
degildi. Donny Ray ve benim yarin ofisine gelebilecegimizin
mümkün olup olmadigini ögrenmek icin telefon acti. Bir kac
evragin imzalanmasi gerekiyormus. Ben kendisine sizi
sordum. Kendisi Sizin orada calismadiginizi söyledi. Orada ne
oldup bittigini bilmek istiyorum.” Bunu ben de bilmek
istiyorum. Bir saniyeligine kekeliyorum, bir yanlis
anlasmadan bahsediyorum. Midemin derinliklerinde kalin bir
dügüm olusuyor. „Büyük bir sirket ve ben orada yeniyim.
Belki varligimi unuttu.“ „Hayir. Sizin kim oldugunuzu biliyor.
Sizin orada calistiginizi, fakat su an is´i biraktiginizi söyledi.
Bunlarin hepsi biraz karisik, biliyor musunuz.“ Biliyorum, bir
sandalye´nin üzerine oturup düzgün bir sekilde düsünmeye
calisiyorum. Saat nerdeyse dokuz. „Bir kac dakika bekleyiniz,
Dot. Bay Lancaster´i arayip ne oldugunu ögrenmeye
calisacagim. Birazdan geri arayacagim.“ „Orada ne olup
bittigini ögrenmek istiyorum. Bu pis sirket´e dava actiniz mi?“
„Sizi birazdan arayabilir miyim?“ Ahize´yi yerine koyuyorum
ve sonra Lake sirketinin numarasini ceviriyorum. Bu ani sanki
daha önceleri yasamis gibi icimi bir his kapiyor. Aksam
vadisinin bayani beni Barry X ile bagliyor. Cana yakin ve
uysal olmaya, ve ne söyleyecegini beklemeye karar
veriyorum. “Barry, benim Rudy. Yazili calismami okudunuz
mu?” “Evet, cok güzel görünüyor.” Sesi yorgunmus gibi
geliyor. “Rudy, su anki isinizle ilgili bir sorunumuz olabilir.”
Bogazim gittikce dügümleniyor. Kalbim durakliyor.
Akciger´lerim bir nefes cekimini atliyor. “Ah , dogru” diye
icimden cikiyor. “Evet. Durum pek iyi görünmüyor. Bu
ögleden sonra Jonathan Lake ile görüstüm, ve sizinle pek
memnun degil.” “Peki, neden?” Bir avukat´in bir avukat
yardimcisi oarak calismasini pek uygun bulmuyor. Ve bens u
an düsündügümde, ben de bunun cok iyi bir fikir olduguna
inanmiyorum. Görüyor musunuz, Bay Lake bu mevki de bir
avukat kendi egitim seviyesine uygun bir avukatlik is´i
bulmak icin girisimde bulunur. Ve buna izin veremeyiz. Bu
isimize zarar verir.“ Gözlerimi kapatiyorum ve aglamak
istiyorum. „Bunu anlamiyorum“ diyorum. „Özür dilerim.
Elimden geleni yaptim, fakat kendisi alttan almak istemedi.
Bu sirketi kendi cabasiyla yönetiyor ve isleri kendine ait
yöntemlerle hallediyor. Dogruyu söylemek gerekirse, Sizi is´e
almayi düsündügümde, kendisi siddetle karsi cikti. „Jonathan
Lake´ in kendisiyle görüsmek istiyorum“ oldugunca kararli bir
sekilde söylüyorum. „Imkansiz. Kendisi cok meskul, ve bu
yüzden sizi reddederdi. Fikrini degistirmeyi düsünmüyor.“
„Sizi Hain“ „Rudy, dinleyiniz….“ „Sizi Hain“ Ahize´nin icine
bagiriyorum ve cok iyi oluyor.“ Cok fazla kendinize dert
etmeyin, Rudy.“ „Lake su an sirkette mi?“ „Tahminen, Fakat
kendisi …“ „ Bes dakika´da ordayim.“ Diye bagiriyorum ve
ahize´yi yerine carpiyorum. On dakika sonra gicirdayan
tekerliklerle depo evinin önünde duruyorum. Otopark´ta üc
araba duruyorr, bianin icerisinde isik yaniyor. Barry diye bir
kimse beni beklemiyor. Ön kapi´ya vuruyorum, fakat hic
kimse cikmiyor. Beni iceride duyabildiginizi biliyorum, fakat
disariya cikmak icin korkuyorsunuz. Tahminen pes etmezsem,
polisi aramayi düsünüyorsunuz. Fakat pes edemem. Kuzey
kutbuna dogru gidiyorum ve baska bir kapi´ya tikliyorum,
sonra binanin arka kanadinda acil cikis bölümünde. Barry´nin
ofisinin pencere´sinin altinda duruyorum ve kendisine
bagiriyorum. Isik yaniyor, fakat beni görmemezlik´ten geliyor.
Ön kapi´ya geri dönüyorum, ve bird aha tikliyorum.
Üniformali bir koruma görevlisi gölge´den cikiyor ve
omuzlarimdan tutuyor. Korku´dan dizlerim yumusuyor. En
azindan 1,90 m boyunda ve siyah bir sapkasi var. „Burayi terk
etmeniz gerekiyor.“ Koyu bir sesle nazikce söylüyor. „Polisi
aramadan, gidiniz.“ Ellerini omuzlarimdan salliyorum ve
gidiyorum.
Karanlikta uzun zaman Bayan Birdie´ nin bana ödünc verdigi
kullanilmis bir koltugun üzerinde oturuyorum ve
düsüncelerimi bir düzene sokmaya calisiyorum. Bunu bazi
istisnai durumlarda gerceklestirebiliyorum. Iki sicak bira
iciyorum. Hem küfrediyorum, hem agliyorum. Intikam
planliyorum. Jonathan Lake ile Barry X´i öldürmeyi
düsünüyorum. Sinsi hainler, dava´mi elimden calmaya niyetli
hainler. Black´lere ne söyleyeyim? Onlara bunu nasil
anlatayim? Oda´nin icerisinde dört dönüyorum ve günes´in
dogmasini bekliyorum. Dün aksam sirketlerle dolu listemi
cikatmayi ve kapi kulp´u temizlemeyi düsündügümde bir kere
güldüm. Ve ondan sonra aramam gerektigi düsüncesi. „Benim
yine Madeline. Yine geri döndüm.“ Sonucta koltugun üzerinde
uyuya kaliyorum ve dokuz´dan sonra biri beni uyandiriyor.
Uyandiran Bayan Birdie degil. Sivil üniformada iki polis.
Acik kapi´dan dogru kimliklerini uzatiyorlar ve ben onlardan
iceri girmelerini rica ediyorum. Üzerimde spor pantolonu ve
T-shirt var. Gözlerim yaniyor, öyleyse onlari ufaliyorum ve
polisin aniden bana neden ilgi duydugunu düsünmeye
calisiyorum. Ikisi ikiz olabilir, otuz yas civarinda, benden daha
yasli olmayan, Kot pantolonu ve ayakkabi giyiniyorlar ve
siyah biyik sahibiler ve ucuz bir televizyon oyununda oyuncu
gibi davraniyorlar. „Oturabilir miyiz?“ masa´nin altindan bir
sandalye cekerek kendisini üzerine birakiyor. Ortagi da
aynisini yapiyor, ve hemen bir pozisyona girdiler. „Tabii ki“,
diyorum. „Buyrun“ „Lütfen yanimiza oturun.“
„Neden
olmasin?“ „Ikisinin arasina oturuyorum.“ „Ikisi öne egiliyor,
hala bir film de ki gibi.“ Allah askina, burada ne
ariyorsunuz?“ „Jonathan Lake´i taniyor musunuz?“ “Evet”
“Sirketinin nerede oldugunu biliyor musunuz?” “Evet.” “Dün
aksam orada miydiniz?” “ Evet” “Ne zaman? “Dokuz ve on
arasi” “Neden oradaydiniz.” “Bu uzun bir hikaye” “
Zamanimiz bolca.” “Jonathan Lake ile görüsmek istiyorum”
“Bunu yaptiniz mi?”
“Hayir”
“Neden yapmadiniz?”
“Kapilar kilitliydi. Bina´ ya giremiyordum.”
“Siddetle
girmeye calistiniz mi?” “Hayir” “Emin misiniz?” “Evet”
“Gece yarisindan sonra tekrar geri döndünüz mü?” “Hayir”
“Emin misiniz? “Evet, tabi ki. Isterseniz koruma görevlisine
sorun.” Bunun üzerine birbirleriyle bakisiyorlar. Birseyler iyi
yürümedi. „Koruma görevlisini gördünüz mü?“ „Evet, benden
gitmemi istedi, ben de gittim. „Kendisini tarif edebilir
misiniz?“ „Evet“ „O zaman baslayiniz“ „Büyük siyahi, 1,9 m
büyüklügünde. Üniformali, sapkali, silah, herseyi icerebilen
seyler. Kendisine sorun. Size gittigimi söyleyecektir, benden
gitmemi istediginde. „Kendisine soramiyoruz“ Birbirlerine
bakiyorlar. „Peki neden?“ Orta´da kötü bir seyler dönüyor.
„Öldügü icin“ Ikisi de beni iyice inceliyorlar. Nasil bir tepki
verdigimi görmek istiyorlar. Herkesin etkilenebilecegi gibi
ben de cok etkilendim. Bakislarini üzerimde hissettim. „Nasilnasil vefat etti?“ „Yangin´ da can verdi.“ „Hangi yangin?“
Hepsi ayni anda susuyor, ve masa´ya bakarken ikisi de süpheli
bir sekilde bas sallamasiyla onay veriyorlar. Iclerinden biri bir
muhabir gibi cantasindan not defterini cikartiyor. „Disarida
bulunan kücük araba, toyota, sizin mi?“ „Bunu biliyorsunuz,
sizin bir bilgisayar´iniz var. „Dün aksam arabanizla sirket´e
gittiniz mi?“
„Hayir, arabami iterek oraya kadar götürdüm. Hangi
yangindan bahsediyorsunuz?“ „Lütfen saygisizlasmayin?“
„Peki. Eger siz de büyük söz sarf etmezseniz, benim de büyük
söz sarfetmeyecegime anlasalim. Öteksi konu´ya karisiyor.
Arabanizi bu sabah sirket´ in yakinlarinda iki´ye dogru
gördügünü zanneden bir sahit var. „Bu imkansiz. Benim
arabami degil. Bu tipler´in dogru´yu söyleyip söylemediklerini
su an degerlendirmek imkansiz. „Ne yangini? Bir daha
soruyorum. „Sirket dün gece yandi. Tamamen hasar gördü.
„Temel duvarlar haric“ diyeri yararli bir sekilde ekliyor. Hala
sasirms bir vaziyet´te „Ve siz ikiniz yangin subesinden siniz.
Fakat ayni zaman´da sinirli, cünkü benim o is´le bir ilgim
olabilecegini düsündükleri icin. Ve su an bir kimse bina´yi
yakti ve Barry Lancaster benim ideal bir suclu oldugumu
söyledi, dogru degil mi? „Biz yangin islerin´den sorumluyuz.
Fakat cinayet is´lerine de bakiyoruz. „Kac insan hayatini
yitirdi?“ „Sadece koruma görevlisi. Ilk telefon bu sabah saat
üc´e dogru geldi, böylece bina bosalmisti. Anlasilan o ki
koruma görevlisi cati cöktügünde bir tuzak ´ta bulunuyordu.
Nerdeyse Jonathan Lake´in koruma görevlisi´ nin yaninda
olmasini isterdim, fakat ondan sonra hali ve resimleriyle süslü
muhtesem ofisleri düsünüyorum. „Zamaninizi harciyorsunuz“
diyorum, suclu oldugum düsüncesi yüzünden daha da sinirli.
„Bay Lancaster dün aksam binadayken sinirli oldugunuzu
söyledi.“ „Evet, bu dogru. Fakat bina´ yi yakabilecek kadar
sinirli degil. Zamaninizi bos´a harciyorsunuz. Yemin
ediyorum.“ „Is´ten cikartildiginizi ve Bay Lake´ in hesap
vermesini beklediginizi söyledi.“ „Hepsi dogru. Fakat bu ev´
íni yakmak isteyecegimi ispatlamaz.“ „Yangin esnasinda
islenilen bir cinayet, ölüm cezasini birlikte getirir.“ „Bundan
haberdarim. Katil´ i bulun ve hayat´ini cehenneme cevirin.
Fakat bana dokunmayin.“ Anlasilan sinirim bayagi inandirici,
cünkü ikisi de kendilerini bu durumdan geri cekiyorlar.
Iclerinden biri gömleginin cebinden katlanmis bir kagit
cikartiyor. Elimde bir kac ay öncesine dayanan bir rapor
bulunuyor. Gecmis´te özel mülk´e zarar vermekten
araniyordunuz. Sehir merkezinde ki bir sirket´in parcalanmis
camlariyla ilgili bir sey. „Görüyor musunuz, sizin
bilgisayarlariniz calisiyor.“ „Bir avukat icin cok tuhaf bir
davranis.“ „Bundan daha kötü seyler de yasadim. Ve ben bir
avukat degilim. Bir avukat yardimcisi ve buna bener bir
seyim. Üniversiteyi henüz yeni bitirmis. Sizin bilgisayardan
cikartmis oldugunuz evragin herhangi bir yerinde ilan´in geri
cekildigi anlasilir bir sekilde yazilidir. Ve nisan ayinda kirilan
camlarin dün gece´nin yanginiyla bir ilgisi olduguna
inaniyorsaniz o zaman asil yangini cikartan rahat bir sekilde
uyuyabilir. Kendisi güvende. Hic bir zaman yakalanmayacak.“
Bunun üzerine iclerinden biri ayaga kalkiyor ve bir digeri de
aynisini yapiyor. Iclerinden biri parmagini bana göstererek
“En dogrusu bu konuyu bir avukat ile görüsmeniz” diyor. “Su
an tek suclu bulunan sizsiniz.” “ Evet, demis oldugum gibi,
eger tek suclu bulunan ben isem, o zaman gercek katil´in
inanilmaz bir derecede sansi var. Ikiniz yanlis yolda´ siniz.
Kapi´ yi arkalarindan örtüp, kayboluyorlar. Yarim saat
bekliyorum ve ondan sonra arabama biniyorum. Bir kac blok
ileriye gidiyorum ve depo evi´ nin yakinlarinda bulunan yol´ a
manevra yapiyorum. Arabayi orada birakiyorum, bir kac yüz
metre yürüdükten sonra bir kücük süpermarket´e giriyorum.
Ordan dogru yanan kuleleri görüyorum. Sadece bir duvar
geriye kalmis. Bircok insan burada dolaniyor, avukatlar ve
sekreterler bir burayi bir orayi gösteriyorlar, itfaiye adamlari
agir cizmeleriyle calisiyorlar. Yangin yeri polisler tarafindan
sari bir bant ile sinirlandiriliyor. Etraf yanmis odun kokuyor
ve bütün etraf gri duman bulutlari icerisinde. Binanin yer
yüzeyiyle ve odundan bir tavani vardi, ve duvarlar da bir kac
istisnalarin disinda odundan yapilmisti. Bina´nin icerisinde
bulunan kitap yiginlarini veve tonlarca kagitlari göz önünde
bulundurursak, o zaman bu bina´ nin neden toz ve duman
oldugu kolayca anlasilir. Tek sasirilacak sey depo evi´ nin
kapsamli ve bütün ev´e yayilmis bir „Sprinkler“ sisteminin
olmasi. Her yerden boyanmis borular geciyordu ve hatta bir
kismi optik bakimindan ic tesisatlara yerlestirilmis. Anlasilir
nedenlerden dolayi Prince bir sabah insani degil. Normalde
Yogi mekanini gece iki de kapatiyor ve sonra Cadillac
arabasina sallana sallana gidiyor. Uzun senelerden beri kendisi
icin calisan sürücüsü, Firestone ve korumasi kendisini ev´ e
götürüyor. Bir kac kez Firestone bile araba sürebilmek icin
cok ickiliydi. Ondan sonra ikisini ev´ e götürdüm. Prince
genelde on bire dogru ofisinde oluyor, cünkü bir sürü insan
Yogi´se yemege geliyor. Kendisiyle saat on iki de calisma
masasinda karsilasiyorum, elinde evraklar bulunarak ve
günlük mahmurluguyla mücadele icinde. Suyu agri kesici bir
hap ile iciyor ta ki sihirli saat bes ziline kadar. Ondan sonra
kendisini huzurlu hissettigi alkol dünyasina veriyor. Ofis´ I
mutfagin altinda bulunan penceresiz bir mekan, kent merkez´
inin disinda ve sadece üc adlandirilmamis kapidan hizli
adimlarla gecildiginde ulasilabilir ve merdiveni asagi dogru
sakli. Ofis dörtkare ve her santim metre duvar´ da Prince´ in
yerel siyasetcilerle tokalastigi resimler ve bir kac diger fotojen
insanlar bulunuyor. Ayrica sayisiz Prince ile ilgili cerceveli ve
yapistirilmis gazete küpürleri var- süpheli bulunmus,
suclanmis, hakkinda dava acilmis, hapsedilmis, mahkeme
karsisina cikartilmis ve her zaman sucsuz bulunmus. Ismini
kagida basilmis sekilde görmeye bayiliyor. Her zaman ki gibi
morali bozuk. Seneler icerisinde, genelde aksam alti´da
ücüncü alkol icecegini alana, kadar yolundan cekilmeyi
ögrendim. Yani alti saat önce ´den is´e hazir durumdayim. El
sallayarak beni ofisine buyur ediyor ve ben de kapiyi
ardimdan kapatiyorum. “Ne oldu ?” diye soruyor. Gözleri kan
dolmus. Uzun koyu saclariyla, gür biyik ve acik gömlegiyle ve
tüylü gögüsüyle bana her zaman Wolfman Jack´ I hatirlatiyor.
“Biraz zor bir durumdayim” diyorum. “Bunun haricinde baska
yeni bir sey var mi?” Kendisine isimi kaybettigim, yanginin
oldugu ve polislerin geldigi dün gece´ yi anlatiyorum. Hepsini.
Ortada bir cenazenin oldugu ve polisin elinden gelen her seyi
yaptigi gercegine büyük önem veriyorum. Hakkiyla. Asil
suclunun neden benim olabilecegini anlamiyorum, fakat
anlasilan polisler buna inanmis. Sesli bir bicimde „Böylece
Lake yakilmis oldu“ düsünüyor.Bu duruma seviniyor gibi
görünüyor. Yangin cikartma Prince´ in tam hosuna giden ne
sabahina isik katan bir olay. „Hic bir zaman kendisini dogru
dürüst sevemedim.“ “Kendisi ölmedi. Sadece gecici bir süre
icin bu piyasadan uzak. Bir gün yine geri dönecek. Ve bu
benim korkularimin temel nedenlerinden bir tanesi. Jonathan
Lake bir sürü siyasetci icin para miktarlari dagitiyor.
Gelecekte ricalarda bulunabilmek icin bir takim iliskileri canli
tutuyor. Eger benim yanginla bir ilgim oldugundan eminse
veya gecici bir günah kecisine ihtiyac varsa, o zaman polisler
bana yüklenecek. “Yapmadiklarini yemin ediyorlar.” “Beni
lütfen, dinleyin Prince” Bunun üzerine düsünüyor, biyigini
karistiriyor, ve kendisinin olayin tam ortasinda bulunmayi
hosuna gittiginin farkina variyorum. Burada söz konusu suc,
ölüm, entrika, ve siyaset. Bir de üstüne üstü acik danscilar ve
polise rüsvet eklenince, o zaman Prince bunu kutlamak icin bir
alkol sisesi daha acardi. Biyigini karistirarak “Bir avukat ile
görüsmeniz yine dogru olurdu” diyor. Burada olmamin asil
nedeni bu. Booker´ I aramayi düsünmüstüm, fakat kendisini
yeterince rahatsiz ettim. Ve su an benim mücadele ettigim “
henüz verilmemis sinav” sorununun aynisiyla mücadele
ediyor, ve bu yüzden henüz resmi anlamda avukat degiliz.
“Maddi durumum bir avukat´ a yetmiyor” diyorum ve bu
yüzden senaryonun bir diger satirini bekliyorum. Su an icin bir
alternatif´ im olsaydi, o zaman büyük bir sevincle üzerine
yüklenirdim. “Bunu halletmem icin bana müsade veriniz”
diyor. “ Bruiser´ I arayacagim.” Basimi salliyorum ve
“Tesekkürler ve bana yardim edecegine inaniyor musunuz?”
Prince siritiyor ve anlamli bir sekilde kollarini acarak “
Bruiser kendisine bulundugum her rica´ yi yerine getiriyor,
oldu mu?” Asagilanmis olarak “ Tabii ki” diyorum. Eline bir
telefon aliyor ve numarayi ceviriyor. Bir kac insan seslerini
isittikten sonra Bruiser ile nasil baglandigini duyuyorum.
Telefonlarinin dinlenildigini bilen, kisa ve öz deyimlerle
konusan bir adam gibi konusuyor. „Bruiser, benim Prince.
Evet, evet. Seni oldugunca cabuk görmek istiyorum.
Calisanlarimdan birini ilgilendiren kücük bir mevzu…..Evet,
evt. Hayir, sende. Yarim saat icinde. Olur mu?” Ve böylece
ahize´yi yerine koymus oluyor. Bu telefon görüsmesinden bir
olumsuzluk bulmaya calisan FBI´ yin teknisyenlerine
aciyorum. Firestone Cadillac´ I arka kapi´ nin önüne sürüyor,
sonra Prince ile ben arka koltuklara oturuyoruz. Arabanin
kendisi siyah, cam´ lari ise koyu renk. Karanligin icerisinde
yasiyor. Son üc senede acik hava´ da bir is´le ugrasirken
kendisine hic tanik olmadim. Izinini kumarhaneleri hic terk
etmedigi Las Vegas da yapiyor. Bruiser´in hukuki alandaki
basarilarini konu alan uzun soluklu bir konusmayi dikkatle
dinliyorum. Bu davalarin neredeyse hepsinin Prince ile ilgisi
vardi. Hayret edilecek sekilde rahatlamaya basliyorum. Emin
ellerdeyim. Bruiser aksam okullarinda hukuk okudu ve bu
kurslar 22 yasinda bitirdi. Prince´in inanisina göre hala bir
rekor. Cocukluk yillarinda siki dostlar di, ve lisede de biraz
oyun oynadilar, cok icki ictiler, kizlari taklit ettiler ve
oglanlari dövdüler. Memphis´ in güneyinde bulunan
yasanmasi zor bir yer. Ikisi bunlarla ilgili bir kitap
yazabilirlerdi. Bruiser zamaninda lise´ye gidiyordu, Prince ise
bir bira kamyonu satin almisti. Bir olay bir diger olayi
izliyordu. Sirket kirmizi tuglalardan yapilmis, bir ucunda bir
temizlikligin, diger bir ucunda ise video kiralama yerinin
bulundugu kücük ve uzun bir alisveris merkezinde bulunuyor.
Prince Bruiser´in yatirimlarini cok zekice yaptigini ve bütün
alisveris merkezinin Bruiser´e ait oldugunu söylüyor.
Caddenin diger tarafinda bütün gece acik olan tatli bir omlet
cesidi bulunuyor, ve onun yaninda üstü acik neon isiklariyla
isitilmis Vegas tarzinda bir gece kulübü. Burasi sanayinin bol
oldugu ve havalimani yakinlarinda bulunan bir yer. Sira
evlerin ortasinda bulunan cam kapi´ nin üzerine siyah renkle
yazilmis olan Hukuk ofisi sözlerinin yanisira, bu sirket´te
hangi meslegin icra edildigine dair hic bir ipucu yok. Dar kot
pantolonlu ve yapisik kirmizi dudakli bir sekreter bizi büyük
bir gülümsemeyle karsiliyor, fakat yaninda fazla
oyalanmiyoruz. Giris alanina dogru Prince´ I izliyorum. “Daha
önce bu caddenin karsi tarafinda calisti” diye fisildiyor.
Umarim tatli bir omlet cesidi´nin yapildigi mekandir, fakat
bundan süphe duyuyorum. Bruiser´in ofisi Prince´ in ofisiyle
göze carpan bir benzerlige sahip, hic bir pencere, eksik günes
isinlari, büyük, kare´li Bruiser´ in tokalastigi önemli fakat
taninmayan insanlarla bize siritan resimleri. Bir duvar sadece
silahlar icin ayrilmis, akla gelebilecek her türlü tüfekler ve
uzak vuruslar icin madalyonlar. Bruiser´ in büyük dönme deri
sandalyenin arkasinda bulunan kürsü´ nün üzerinde akvaryum
bulunuyor. Pek temiz olmayan suyun icinde bulunan minyatür
köpek baliklari akvaryumun icinde yüzüyor. Su an telefonla
görüstügü icin bizden uzun ve genis calisma masasinin diger
tarafina yaptigi el hareketiyle oturmamizi istiyor. Bu davet´e
uyuyoruz ve Prince beni bilgilendirmek icin sabirsizlaniyor.
“Bunun icerisinde gercek köpek baliklari bulunuyor” diyor ve
Bruiser´ in basinin üzerinde bulunan duvar´ a isaret ediyor. Bir
avukat´ in ofisinde bulunan canli köpek baliklari. Kredi
baliklari? finans baliklari?....Sahtekerler! Anladim. Bu bir
saka. Prince hikirdiyor. Bruiser´e dogru bakiyor be göz göz´e
gelmemeye calisiyorum. Telefon ahizesi büyük kafasinin
yaninda kücücük duruyor. Uzun, nerdeyse grilesmis saci kalin
bir sac tutami seklinde omuzlarina düsüyor. Tamamen
grilesmis sivri biyigi gür ve uzun ve ahize nerdeyse saclarin
icinde kayboluyor. Gözleri koyu renkten ve fildir fildir ve
koyu renk göz torbalarindan cevrili. Bir cok kez atalarinin
akdeniz bölgesinden olabilecegini düsündüm. Bruiser´ e
binlerce icecek ikram etmeme ragmen, hic bir zaman
kendisiyle dogru dürüst sohbet etmedim. Hic bir zaman da
istemedim. Ve su an da istemiyorum, fakat su an baska bir
secenegim yok. Bir kac kisa ifadelerde bulunuyor, sonra
ahize´ yi yerine carpiyor. Prince beni kendisiyle hizlica
tanistiriyor ve Bruiser beni iyi tanidigini temin ediyor. “Tabii
ki Rudy´ yi uzun zamandan beri taniyorum“ diyor. „Sorun
nerede?“ Prince bana bakiyor ve benim raporumu sunuyorum.
Yangin´la ilgili olan mevzu´ yu anlatirken Bruiser „Bu sabah
haberlerde gördüm“ diyor. „Bu yüzden bes kere telefonum
caldi. Avukat´lari konustuabilmek icin fazla bir is´e gerek
yok.“Gülümsüyor ve kafa salliyorum, cünkü bunun benden
beklenildigini düsünüyorum, ondan sonra polisler ile ilgili
mevzu´ ya geliyorum. Raporumu kesintisiz sekilde sona
erdiriyorum, ondan sonra avukatim´dan akilli tavsiyeleri
almak üzere bekliyorum. „Avukat yardimcisi mi?“ diye
soruyor, ve anlasilan biraz da saskin. „Caresizdim.“ „Peki su
an nerede calismak istiyorsunuz?“ „Bilmiyorum. Su an
ihtimali bulunan tuklama icin endise duyuyorum. Bu Bruiser´ i
güldürüyor. Kendini begenmis bir sekilde „bu konuyla
ilgilenecegim“ diyor. Prince bana bir cok kez belediye
baskanin´dan daha fazla polis tanidigini temin etti. „Bir kac
telefon görüsmesi yapmama müsade verin“ „Alt´ tan almasi
gerekiyor, degil mi?“ hapis´ den kacmis bir suclu gibi soruyor.
„Evet, koruma pozisyonuna gecin.“ Belli nedenlerden dolayi
„Bu tavsiye´ nin bu ofis´te bir cok kez verildiginden eminim.
„Yangin cikartmayla (kundakcilik) ilgili ne biliyorsunuz?“
„Cok fazla degil. Kundakciligi hukuk fakulte´sinde islemedik.
„Kundakcilik ile bir kac dava üstlendim. Kundakcilik olayinin
var olup olmadigini bilmek günler sürebilir. Böyle bir bina´da
her türlü is gerceklesebilir. Eger kundakcilik gercekten söz
konusu ise, o zaman önümüzdeki bir kac gün icerisinde
tutuklamalar gerceklestiremeyecekler. Gazete küpürleriyle
süslenmis duvar´a bakarak „Gercekten tutuklanmak
istemiyorum. Hele hele sucsuz oldugum gercegini düsünürsek.
Medya´dan vazgecebilirim.“ Ictenlikle „Bunun icin sizi
suclayamam.“ Diyor. „Avukatlik sinavi ne zaman olacak?“
„Temmuz ayinda“ „Ondan sonra?“ „Bilmiyorum, bakinmam
lazim.“ Arkadas´ im Prince ani´ den konuya atliyor. „Burada
isine yaramaz mi, Bruiser?“ Sonuc´ta bir sürü avukat´in var.
Bir fazla veya az ne fark eder. Birinci sinif bir ögrenciydi, siki
calisiyor ve zeki. Kendisi icin kefil olabilirim. Cocugun is´ e
ihtiyaci var.“ Basimi yavasca cevirip bana noel babaymisim
gibi gülen Prince´e bakiyorum. Gururlanarak “Burada sizin ic
cok harika bir is olabilir.” Diyor. Gercek avukat´larin ne tür
isler yaptigini ögrenirdiniz. Gülerek dizime vuruyor. Ikimizde
gözler´ I firdil firdil dönen Bruiser´ a bakiyoruz. Beyni telaseli
bir sekilde mazeretler ararken. “Ah, tabi ki. Her zaman icin
hukuk alaninda yetenekler arayisindayiz.” “Iste bu” diyor
Prince. “ Calisanlarimin ikisi daha kisa süre önce is´ ten
ayrildilar. Kendi isyerlerini kurmak istiyorlar. Böylece elimde
iki is yeri bulunuyor.” Prince “Iste bu” diye tekrarlaniyor.
“Her seyin bir düzene girecegini söylememismiydim size? “
Bruiser biraz bu fikri benimsemis gibi “Fakat aslinda bir aylik
gelirle baglantili olan bir is yeri degil.” Diyor. “Hayir,
efendim. Bu sekilde calismiyorum. Avukat´ larimdan kendileri
icin ilgilenmelerini ve ücretlerini kendilerinin yaratmalarini
bekliyorum.” Cevap verebilmem icin cok saskinim. Prince ile
birlikte is´ e alinacagim konusunu konusmadik. Kendisinden
yardim etmesi icin rica´ da bulunmadim. Bruiser Stone´ I
isveren olarak görmek istemiyorum. Bu adamin basin´ a
kakamam, en azindan polis´ in arastirdigi ve kesin bir dille
ölüm cezasiyla ilgili imalarda bulundugu bu anda degil.
Bruiser´ in beni savunacak kadar alcak oldugunu söylemeye
güc´ üm yetmiyor. Kendisine calisabilmek icin cok fazlaca
hain. „Bu nasil gerceklessin“ diye soruyorum. “Cok basit ve
benim görüsüme göre ise yariyor. Ve son yirmi senede her
seyi denedigimi düsünün. Bir cok ortagim oldu ve bir cok
benim icin calisan avukatlar. Iyi calisan bir sistemde calisan
insan masraflarini karsilayabilecek sekilde para kazanmasi
lazim. Bunu basarabilir misiniz?” Omuz silkererk ve büyük bir
güvensizlikle “Deneyebilirim” diye yanit veriyorum. Prince
“Tabii ki bunu yapabilirsiniz” diyor. “Ayda bin dolar avans
alacaksiniz ve kazandiginizin üc´ te biri size kaliyor. Üc ´te
biri sekreter ve benzeri sabit giderlerin karsilanmasi icin ofis
fonuma yatacak. Ücüncü üc´ te birlik bana kalacak. Aylik
avans´tan daha az kazanc elde edecek olursaniz, o zaman
bana farkini borclusunuz. ?. Anladiniz mi?
Bu sacma model ile ilgili bir kac saniye düsünüyorum.
Issizlikten daha kötü olan para kazanmadigin ve borclarin
gittikce arttigi bir is. Aklima yanitlanmamis ve belli bir
amac´a yönelik bir cok soru geliyor. Prince „adil buluyorum.
Harika bir pazarlik.“ dediginde bunlardan birini sormak
istiyorum. Dizime tekrar´ dan vuruyor. „Bununla bir cok para
kazanabilirsiniz.“ Bruiser iknci ve ücüncü kez “Bu benim tek
calisma sistemim.“ Diyor. „Avukatlariniz ne kadar
kazaniyor?“ diye soruyorum gercegi göz ardi ederek.
Alnindaki uzun kirisiklar sikisiyor. Derin düsüncelere dalmis.
„Bu duruma göre degisiyor. Ne kadar emek harcadiklarina
bagli. Biri gecen sene nerdeyse 80.000, bir digeri ise 20.000
kazandi.“ „Ve sen 300.000 yapacaksin“ gülerek söylüyor.
„Güzel olurdu.“ Bruiser beni iyice inceliyor. Memphis´ de
elde edinebilecek tek is´I bana teklif ediyor ve benim is´e dört
elle sarilmayacagimi biliyor gibi. “Ne zaman baslayabilirim?”
diye soruyorum. Caliskanligimi göstermek icin caresiz bir
caba. “Hemen simdi” “Fakat avukatlik sinavi ……” “Bunu
kendinize bosuna hic dert etmeyin. Para kazanmayla bugün
baslayabilirsiniz.
Bunu
nasil
yapabileceginizi
size
göstereyim.” Prince sevincten nerdeyse kendinden gecmis
durumda “ Bir cok sey´ I ögreneceksiniz” diyor. “Size daha
bugün bin dollar ödeyecegim.” Müsrüfcülerin son temsilcisi
gibi Prince söylüyor. “ Baslangic sermaye olarak. Size ofisi ve
bilmeniz gereken her seyi göstereyim. Sahte bir gülümsemeyle
“muhtesem” diyorum. Baska türlü davranmam benim icin
tamamen imkansiz. Normalde burada olmamam gerekir di
fakat korkuyorum ve yardima ihtiyacim var. Bruiser´e cok sey
borclu oldugumun konusu acilmiyor bile. Iyi niyetli, fakirlere
ara sira hayir´ da bulunan insan dan baska hersey´e benziyor.
Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Nedeni belki uykusuzluk
veya polis tarafindan uyandirilmis olma soku. Belki de bu
ofis´de oturup canli köpek baliklarinin nasil yüzdüklerini
izlememden dolayi. Veya sehrin büyük iki iticileri tarafindan
itilmis olmamdan dolayi. Cok kisa süre önce zeki, dis´ a
dönük ücüncü senesinde bulunan bir hukuk ögrencisiydim.
Dogru dürüst bir sirket´te gelecegi parlak olan, meslegimi icra
etmekte hirsli, siki bir sekilde calismaya, büyük avukatlik
derneklerinde aktif rol oynamak, kariyerimi baslatmak, yani
diger arkadaslarimin da bütün yapmak istedikleri seyler. Ve
simdi burada oturuyorum, yarali ve gücsüz bir sekilde,
kendimi belli olmayan bin dolar icin ayda satmaya razi
gelerek. Bruiser acil bir telefon görüsmesi gerceklestiriyor,
büyük ihtimal üstü acik bir dansci, toplumun olumsuz tepkileri
yüzünden tutuklanmis olan. Ve sandalyelerimizden
kalkiyoruz. Ahiz´den dogru öglenleyin bir daha gelmemi
fisildiyor. Prince nerdeyse patlayacak kadar gururlaniyor. Beni
ölüm cezasindan cok kolayca kurtardi ve bana bir is verdi. Ne
kadar da denesem Firestone trafikte ilerlemeye ve bizi Yogi´
ye en kisa süre´de yetistirmeye calisirken sevincli
olamiyorum.
15. Bölüm
Fakulte´ de saklanmaya karar veriyorum. Bodrum katinda
kitap siralari aralarinda bir kac saat gecirirken bazi sigorta
sirketlerinin hizmet reddleriyle ilgileniyorum. Zamani böyle
öldürüyorum (verimsiz bir sekilde kullaniyorum). Havaalanina
yavasca ilerliyorum ve üc bucuk´ ta Bruiser´ in sirketine
variyorum. Etraf bir kac saat önce göründügünden daha da
kötü görünüyor. Yol bes seritli, etrafi sanayiler, kargo
terminalleriyle, ve calisan kesiminin degisiklik aradigi
karanlik ve kücük biraneler ile kulüplerle cevrili. Ucuklarin
tam indigi yer ve basimin üzerinde ucaklar gürlüyor. Bruiser´
in kücük alisveris merkezinin adi Greenway Plaza. Ve cöp ile
dolu otopark´ da arabamda otururken, temizlik yerinden, video
kiralama yerinden, bir icki magazasi ve kücük bir cafe
görüyorum. Kararmis pencereler ve kilitlenmis kapilar ´ i göz
önünde bulundurdugumuz zaman söylemesi ne kadar zor da
olsa sirket sira evler merkezinde alti yedi bölümü kaplayacak
uzunluktaymis gibi. Dislerimi gicirtarak kapiyi aciyorum.
Sekreter gögüs hizasi bölme-duvarin diger tarafinda
görünüyor. Saclari solmus ve büyüleyici fizigi ön plana
cikartilmis. Kendisine buraya gelis sebebimi anlatiyorum.
Reddedilmeyi ve burayi terk etmem icin gerekli olan emri
bekliyorum, fakat kendisi cok saygili. Zeki ve baska özelligi
olmayan bir ses ile, kulaga hic de basit gelmeyen bir ses ile,
benden is basvuru evraklarini doldurmami rica ediyor. Bu J.
Lyman Stone ait sirket´ in calisanlari icin kapsamli bir
hastalik sigortasi sunmasi beni sasirtiyor. Kücük yazilanlari
büyük bir dikkatle okuyorum, cünkü Bruiser´ in kücük
paragraflar ´ i entegre ettigini tahmin ediyorum. Bu
paragraflar´la üzerimde daha da büyük baski yaratiyor. Fakat
hic bir sürpriz yok. Kendisine Bruiser´i görebilecegimi
soruyorum ve benden beklememi rica ediyor. Sira da bulunan
musamba sandalyeler´ e oturuyorum. Giris alaninin sosyal
yardim ofisiyle cok benzerlikleri var—üzeri ince kir ile kapli
fayanstan yerler yogun kullanilmis, ucuz sandalyeler, ince
tahtalarla kapli duvarlar ve parcalanmis dergilerden inanilmaz
bir kolleksiyon. Sekreter Dru daktilo makinasiyla yaziyor ve
ayni zamanda telefon´a bakiyor. Bir cok kez caliyor ve kendisi
cok caliskan, müvekkilerle konustugu vakit bile kesintisiz bir
sekilde daktilo yazmaya devam edebiliyor. Yeni is verenimle
görüsmek icin beni arkaya yolluyor. Bruiser calisma
masasinda oturuyor ve basvuru evraklarini bir muhasebeci gibi
gözden geciriyor. Ayrintilar´a olan ilgisi beni sasirtiyor. Bana
hosgeldin diyor, sözlesmemizin maddi sartlarini gözden
geciriyor sonra bana bir anlasma sunuyor. Anlasma önceden
kagida basilmis, bos yerlerde ismim yazilmis. Okuduktan
sonra imzaliyorum. Anlasma her birimizin is anlasmasini otuz
gün süreyle fes edebilecegi bir paragraf iceriyor. Bunun icin
cok minnettarim, fakat gecerli bir nedenden dolayi paragraf´i
anlasma´da bulundurduguna inaniyorum. Kisa bir süre önce
bir aciklama yemini yapmak zorunda oldugumu anlatiyorum.
Yarin alicilar ile mahkeme karsisindaki ilk toplantima gitmek
zorundayim. Buna borclu sorgusu denilir ve benim borclu
oldugum insanlarin avukat´ lari benim kirli camasirlarimda
arastirma yapma hakkina sahipler. Benim maddidurumumla
ilgili ve genel olarak hayatimla ilgili sormak istedikleri her
soruyu sorabilirler. Bu cok büyük bir is degil. Hakkimda
olumsuz bir sey söylemeyecek bir kimsenin olmamasi icin cok
iyi bir sans var. Bu sorgunun yüzünden benim icin bir kac gün
daha issiz kalmam avantajli. Bruiser´den anlasmayi bir
müddet kendinde tutmasini ve ilk ayligimin ödenmesini sorgu´
dan sonraki dönemde gerceklestirilmesi icin rica da
bulunacagim. Bunun yasadisi bir yönü var, bu da Bruiser´in
hosuna gidiyor. Sorun yok. Bana hizli bir sekilde sirket´in
icini gösteriyor. Tam düsledigim gibi bir sirket, mekanlarin bir
birlesimi.
Bir insa safhasindan diger bir insa safhasina genisletildiginde
ve bölme duvarlar´in yikildiginda orada burada insa edilmis
mekanlar.
Giitikce labirint´ in icine ilerliyoruz. Icinde bilgisayar ve
yazicilarin bulundugu kücük bir oda da beni iki fazla calisip
yorulmus bayanlarla tanistiriyor. Hayatlarinin bir döneminde
herhangi bir bar masasinin üzerinde oynadiklarindan
süpheliyim. Yürümeye devam ettikce „Sanirim, su an
ofisimizde alti kizimiz calismakta“ diyor. Bir sekreter bir kiz
demek. Beni avukat´ larin ikisiyle tanistiriyor, gayet dostca
insanlar, kötü giyinmis ve kücük ofislerde calisan insanlar.
Kütüphane´ye girdigimizde „Avukat sayisini 5´ e indirdik“
diye anlatiyor.“ Eskiden yediydi, fakat bu cok fazla bas agrisi
demekti. Ne kadar cok isci calistirsam, o kadar cok isim
oluyor. Kizlar´la da aynisi.” Kütüphane sistemsiz bir bicimde
yer tabanindan tavana kadar kitaplarla dolu uzun kücük bir
salon. Ortada bulunan uzun bir masa ici acik kitaplarla ve
topaklanmis not´larla kapli. “Bu tiplerin bir kaci pis huylu.”
Diye mirildaniyor. “Peki, o zaman kücük malikanemle ilgili
ne düsünüyorsunuz?” “ Fazlaca iyi” diyorum ve bu yalan
degil. Hukukun burada uygulandigini görmek beni cok
rahatlatiyor. Bruiser iyi iliskileri olan, süpheli islere ve
yasadisi yatirimlara karismis bir sahteker olabilir, fakat
kendisi yine de bir avukat. Sirketi baska mesgul ve yasal
sirketlerle calisan bir sirket. Hic bir sekilde özür dileyerek
“Sehir icindeki büyük sirketlerin güzel tasarimli ic dösemeleri
gibi degil” söylüyor. “ Fakat hepsi ödenmis. On bes sene önce
satin almistim. Sizin ofisiniz biraz ileride.” Kolunu uzatiyor ve
kütüphane´ yi terk ediyoruz. Cola-cihazin yaninda iki oda
ileride haylice kullanilmis, bir calisma masasi olan bir oda
görüyoruz. Bir kac sandalye, dosya dolaplari ve duvarlarda at
resimleri. Calisma masasinda bir telefon ve bir dikte cihazi
bulunuyor ve onun yaninda bir yigin bloknot. Her sey temiz ve
düzenli. Oda hafifce dezinfeksiyon ilaclarina kokuyor, sanki
oda son bir saat´te temizlenmis gibi. Iki anahtari bulunan bir
yüzük veriyor. “Biri ön kapi, digeri ofisiniz icin. Ne zaman
sterseniz, gelip gidebilirsiniz. Fakat geceleri dikkatli olunuz.
Bu etraf pek güvenilir bir etraf degil. Anahtarlari alip ” Sizinle
konusmam gerekiyor” diyorum. Saat´e bakarak “Ne kadar?”
„Bana lütfen yarim saat veriniz. Durum cok acil.“ Omuzlarini
silkiyor ve ben kendisini ofisine kadar izliyorum. Büyük
poposunu deri koltugun üzerine birakiyor. „ Ne tür yenilikler
var?“ bir is adami gibi soruyor, cantasindan designer´ ler icin
tasarlanmis kalemi cikartiyor ve her is adaminin yaninda
bulunmasi gereken bloknot´ u cikartiyor. Agzim´ i acmadan
yazmaya basliyor. Bütün ayrintilariyla Black davasinin bir
özetini hizli bir sekilde sunuyorum. Bu sunum icin on
dakika´ya ihtiyacim var. Sonra Lake sirketi tarafindan verilen
istifa´nin hikayesini anlatiyorum. Dava´yi calmak icin Barry
Lancaster´in beni nasil kullandigini anlatiyorum. Baski
yaparak “Davayi bugün acmamiz gerekiyor” diyor. “ cünkü
resmi anlamda dava Lancaster´e ait. Tahminimce yakin bir
zamanda dava acacak.” Bruiser beni siyah gözleriyle inceliyor.
Sanirim dikkatini üzerime cekmeyi basardim. Lake sirketinden
mahkemede önce davranmak fikri hosuna gidiyor.
“Müvekkiler ne durumda? Diye soruyor. Onlar Lake´I
görevlendirdiler. “Evet, fakat ben bir daha onlarin yanina
gidecegim. Onlar söylediklerime dikkat veriyor.” Evrak
cantasindan Great Benefit aleyhinde dava´nin Barry ile birlikte
saatlerce oturup birlikte hazirladigimiz orjinal dava evragini
cikartiyorum. Bruiser büyük bir dikkat´le evragi okuyor. Sonra
kendisine Barry x´e karsi olan istifa dilekce´sini veriyorum.
Lancaster, benim hazirlamis oldugum evrak ve Black´ lerin
ücünün de imzalama gerekliligi. Evragi yavasca okuyor. „Iyi
bir is cikarttiniz, Rudy.“ Diyor ve kendimi tilki bir avukat gibi
hissediyorum. „Tahminde bulunmama izin veriniz. Bu
ögleden sonra dava´yi aciyorsunuz, ondan sonra fotokopiyle
birlikte Black´ lere gidiyorsunuz. Fotokopi´ yi onlara
gösteriyorsunuz, ondan sonra anlasma feshini imzalattirmaya
calisiyorsunuz.“Dogru. Sadece isminize ve dava dilekce´sinde
imzaniza ihtiyacim var. Is´i halleder haletmez sizi yeni
gelismelerden haberdar edecegim.“ „Böylece Lake sirketine
ciddi bir darbe vurulmus olacak.“ diyor ve düsünceli bir
sekilde biyiginin bir telinden cekiyor. „Bu benim hosuma
gidiyor. Dava´ nin degeri ne kadar?“ „Büyük ihtimal jüri´ nin
kararlastirmis oldugu bir miktar. Mahkeme disi bir uzlasmanin
gercekleseceginden süpheliyim.“ „Ve siz bunu denemek
istiyorsunuz?“ „Tahminimce biraz yardima ihtiyacim olacak.
Bir, iki sene sürebilir.“ „Sizi Deck Shifflet ´ le tanistiracagim,
calisanlarimdan bir tanesi. Uzun zaman önce büyük bir sigorta
sirketi icin calisti ve benim icin büyük anlasmalari ile ilgili
rapor verdi.“ „Muhtesem“ „Ofisi sizinkinden daha uzak bir
mesafe´de degil. Bu sey üzerinde calisin, ismimi yerlestirin ve
daha bugün dava´yi acalim. Fakat müvekkiler´in de mutlaka
onayini alin.” “Müvekkiler onaylarini verecekler.“ Diye temin
ediyorum. Bu sirada gözümün önüne Buddy´nin Fairlane´ in
icerisinde kedileri nasil oksadigi ve sinekleri kovaladigi resmi
geliyor, Dot´un ön veranda da oturarak sigara icerken mektup
kutusunu gözetlemesi, sanki her an Great Benefit´ten bir
mektup gelecekmis gibi, ve kafasini kollarina dayiyan Donny
Ray. Öksürerek „Konu´ yu degistirmek amaciyla „ diyorum.
„Polis´den yeni bir haber var mi?“ Kendini begenmis vaziyette
„Heyecan´a gerek yok“ diyor, sanki usta ayarlayici (aranjör)
sihirli güclerini ortaya koymus gibi. „Tanidigim bir kac
insanla görüstüm ve onlar kundakcilik oldugundan bile emin
degiller. Bu günler boyu sürebilir.“ „Böylece beni gece´nin
ortasinda tutuklayamazlar.“ „Tabii ki degil. Beni
arayacaklarini söz verdiler, eger polis sizi tutuklamak
istediginde. Onlara öyle bir durumda kendinizin teslim
olacaginizi söyledim, depozito ödeyip …
Fakat o duruma kadar gelmeyecek. O yüzden rahatlayiniz.“
Gercekten de rahatliyorum. Bruiser Stone´in polis´den söz
alabilecek
kapasite´ye
sahip
oldugundan
eminim.
“Tesekkürler” diyorum.
Paydos ´a on dakika kala sirket´in genel müdürünün ofisine
semt mahkemesinde adim atarak dava dilekceyi veriyorum.
Böylece dava´yi Great Benefit Life Insurance sirketine ve
anlasmayi satip kabolan Bobby Ott ismindeki avukat ´a karsi
aciyorum. Müvekkil´lerim, Black´ler, 200.000 dolar tazminat
ve 10 milyon para cezasi talebinde bulunuyorlar. Great
Benefit´in net varliginin ne kadar oldugunu bilmiyorum ve
bunu ögrenmek uzun zaman alacak. Kulag´a hos geldigi icin
on milyon´u uydurdum. Dava avukat´lari bunu her zaman
yaparlar. Tabii ki ismim hic bir yerde gecmiyor. Davacilarin
dava sorumlusu J. Lyman Stone ve imzasi son sayfa´ yi
süslüyor ve bütün sürece bir otorite kazandiriyor. Sirket´ in
genel müdür yardimcisina sirket dava´nin acilmasi icin cek´I
veriyorum, ve is´ e atilmis oluyoruz. Böylece Great Benefit ´e
resmi anlamda dava acilmis oluyor. Kuzey Memphis´in
düzenbazlarin yasadigi ve müvekkilerimi, birakmis oldugum
sekilde buldugum, semt´e düzlüyorum. Buddy disarida. Dot
Buddy Ray´I odasindan cikartiyor. Masa´da oturdugumuz
sürede üc´ü dava dilekcesinin fotokopisini inceliyor. Büyük
rakamlar´ dan fazlaca etkilendiler. Dot sürekli on milyonluk
miktari tekrarliyor, sanki bir cekilis´te büyük ikramiye
sahibiymis gibi. Sonucta Lake sirketinin o korkunc
insanlarinin basina ne geldigini anlatmak zorundayim. Bir
strateji celiskisi. Benim anlayisina göre cok yavaslardi.
Davranmalarina yönelik baskim onlarin hosuna gitmedi. Ve
saire ve saire. Onlar aslinda hic birsey´I umursamiyorlar. Dava
acildi ve onlarin simdi bir ispati var. Istedikleri zaman
ilgilendikleri hususu okuyabilirler. Bilmek istedikleri: Bundan
sonra ne olacak? En erken hangi olay gerceklesecek? Hizli bir
“karsilastirma” icin sans ne durumda? Bu sorular beni hic bir
sey söyleyemez duruma getiriyor. Bu dava´nin cok uzun
sürecegini biliyorum ve bunu onlardan sakladigim icin
kendimi bir zalim gibi hissediyorum. Uzun bir konusma´dan
sonra onlari eski avukat´lari Barry X. Lancaster´e olan
mektubu imzalamaya ikna ediyorum, kisa bir anlasma feshi.
Bunun disinda J. Lyman Stone sirketiyle bir sözlesme var. Bu
yeni paket seklindeki kagit evraklarini anlatirken cok hizli
konusuyorum. Mutfak masasinin birbirine benzeyen
sandalyelerinden Donny Ray ve ben Dot´un yabani otlardan
yürüyerek esini bir imza icin nasil ikna edebilecegini
izliyoruz. Onlarla karsilastigim durumdan cok daha iyi bir
durumda onlardan ayriliyorum. Bunca zamandan beri nefret
ettikler sirket´e dava acmak kendilerini oldukca memnun etti.
En sonunda kendilerini savunduler. Onlarin üzerinde
cignenildi, ve onlarin fena dolandirildiklarina beni ikna ettiler.
Ve su an her sene dava acan milyonlarca amerikalilardan bir
taneler. Bu olay kendilerine yurtseven´lik duygusu
kanzandiriyor. Paydos trafiginde sicak ve kücük arabamda
oturuyorum ve inanilmaz gecen son 24 saat´ I düsünüyorum.
Biraz önce cok süphe verici bir is anlasmasi imzaladim. Ayda
bin dollar cok mütevazi bir rakam, fakat yine de bana korku
veriyorlar. Bu verilen maas degil, bir borc ve Bruiser´in benim
hem davalari hem parayi ayni zamanda kazanacagim fikrine
nasil vardigini anlamiyorum. Eger Black davasindan bir sey
kazanacak olursam, bu aylar sonra gerceklesir. Bir süre Yogi
´sde calisacagim. Prince parami hala nakit ödüyor, saat´te 5
dolar arti yemek arti bir kac bira. Bu sehir´de avukat´larindan
takim elbise giyinmelerini, göze carpan-lüks arabalar
sürmelerini, ihtisamli evlerde yasamalarini ve üst-düzey
kulüplerde eglenmelerini bekleyen sirketler var. Tabii ki
onlara Bruiser´in bana ödedigi aylik´tan cok daha fazla aylik
ödeniyor, fakat bunun yerine onlara sosyal yükler yüklüyorlar.
Benim sirket´im bunu yapmiyor. Istedigimi giyinebiliyorum,
en son külüstür arabayi sürebiliyorum, istedigim yerlerde
gezebiliyorum ve hic kimse hic bir zaman hic bir söz
söylemeyecek. Sirket´ten birileri bana kendilerine cadde´nin
diger tarafinda bulunan bir dans gösterisine eslik etmemi
istese acaba nasil bir tepki veririm diye düsünüyorum. Aniden
kendi patronum oluyorum. Trafik santim santim ilerledikce,
bana inanilmaz güzel bir bagimsizlik hissi yasatiyor. Hayatta
kalmayi basarabilirim! Bir müddet Bruiser icin calisacagim ve
tahminen hukuk hakkinda kent merkezindeki büyük
sirket´lerde ögrenebilecegimden daha fazla ögrenecegim.
Böylesine bayagi bir sirket´ te insanlar´ in isimle ilgili alayci
demeclerde
bulunmalarina
ve
burun
kivirmalarina
direnecegim. Bununla bas´a cikacagim. Beni direncli
(dayanikli) kilacak. Kisa zaman once kendimi once Broadnax
ve Speer sonra Lake´de güvenli bir is buldugumu
zannederken, cok kendimi begeniktim, o zaman simdi de
asagilayacagim. Greenway Plaza´ya vardigimda hava karanlik.
Arabalarin cogu otoparki terk ettiler. Caddenin diger bir
tarafinda, kulüp Amber´in göze batan reklam panolari var ve
alisilmis sayida kiralik arabalara sahip. Neon isigi binanin
bütün cati´ sini ve bütün etrafini isitiyor. Memphis´de porno
sektörü altin cagini yasiyor ve bu anlatmasi zor bir durum.
Sayisiz kiliseleri ve incil´in kalbi olan cok tutucu görüslü bir
sehir. Belediye´de bir is icin müracaat edenler istisnasiz siki
ahlaki degerleri kabullenerek, bu davranis´ta secmenler
tarafindan genelde ödüllendirilir. Porno isini hos görüp,
belediye´ye secilen bir adayi düsünemiyorum. Bir araba
dolusu is adamlarinin arabadan nasil ciktiklarini ve kulüp
Amber´ e nasil gittiklerini gözlemliyorum. Dört japon
arkadasiyla birlikte bir Amerikali , uzun ve yogun bir is
gününün stresini atmak icin bir seyler icmek ve amerikan
silicon sektörünün en yeni gelismelerini tartisarak bitirmeye
calisiyorlar.
Müzik simdiden cok sesli. Otopark hizli bir sekilde doluyor.
Cabucak sirket´ in ön kapisina gidiyorum ve kapiyi aciyorum.
Ofisler bos. Muhtemelen hepsi caddenin diger tarafinda. Bu
öglenleyin J.Lyman Stone sirketinin calismakolik insanlarin
yeri olmadigi kanisina vardim. Bütün kapilar kapali ve
muhtemelen kilitli. Bu civarda kimse kimseye güvenmiyor.
Benim de kapimi her zaman kilitleme niyetim oluyor. Bir kac
saat burada kalacagim. Booker´i arayip kendisine yeni
maceralarimi anlatmak zorundayim. Avukatlik sinavi icin
gerekli hazirliklarimizi ihmal ettik. Üc sene boyunca
birbirimizi destekleyip, motive etmeyi basardik. Avukatlik
sinavini idam hükmü (ölüm cezasi) gibi karsiliyorum.
16 . Bölüm
Gece´yi tutuklanmadan geciriyorum, fakat bunun yerine
uykusuz. Saat bes, alti siralari beynime takilan tatsiz
düsüncelere pes ediyorum ve ayaga kalkiyorum. Son 48
saat´in dört saatini bile uyumadim. Numara telefon kitabinda
yaziyor ve alti´ ya bes dakika kala telefon aciyorum. Ikinci
fincan kahve´mi iciyorum. Uykulu bir ses „Merhaba“
demeden önce, telefon on kere caliyor. „Barry Lancaster ile
görüsmek istiyorum.” “Görüsmektesiniz” “Merhaba Barry,
ben Rudy Baylor”. Öksürüyor, ve yataktan nasil zipladigini
görebiliyorum. Daha sinirli bir ses ile “Ne istiyorsunuz? Diye
soruyor. “ Sizi bu erken saat´ te rahatsiz ettigim icin özür
dilerim, fakat sizi bir kac konularla ilgili bilgilendirmek
istiyordum.” “Ne gibi, mesela?” “ Mesela, dün Black ailesi
davalarini Great Benefit sirketine acti. Kendinize yeni bir ofis
bulana kadar size bir fotokopi gönderiyorum. Black ailesi
ayrica bir anlasma feshi imzaladilar. Böylece siz artik onlarin
avukat´ I degilsiniz ve bu yüzden onlar icin dert etmenize
gerek yok.” “Davayi nasil acabildiniz?” “Bu sizi gercekten
ilgilendirmez” “Bu gercek fikriniz mi?” “Dava´ nin bir
fotokopisini size gönderiyorum, ondan sonra kendiniz bunu
ögrenebilirsiniz. Adresiniz degisti mi yoksa hala eski adresiniz
mi gecerli? „“Posta kutumuz birlikte yanmadi“ „Peki. Beni bu
kundakcilik olayina karistirmazsaniz cok sevinecegim. Bu
kundakcilik olayiyla hic bir ilgim yok, ve beni bu olayin icine
cekmekte israr ederseniz, o zaman size dava acacagim. Sizi
sahteker.“ „Korkudan donuk kaliyorum“ „Buna inanirim.
Ismimle oynamaya son verin.“ Bir yanit vermeden, telefonu
kapatiyorum. Sonra bes dakika telefon´ a bakiyorum, fakat
geri aramiyor. Ne korkak. Gazetelerin bu olayi nasil
yansittiklari beni ilgilendiriyor, bu yüzden dus edip, üstümü
giyinip karanliga karisiyorum. Trafik henüz pek yogun degil,
güney´de bulunan hava limani yolunda Greenway Plaza yerine
ilerken. Yavasca bu yer bana memleket havasi veriyor. Yedi
saat önce ayrilmis oldugum yer´e yine park ediyorum. Amber
kulübü sessiz ve karanlik, otopark cöplük ve bira siseleriyle
kapli. Ofisimin bulundugunu zannetigim dar insaat alaninin
yanina, ucuz bir café isleten Trudy isminde bir Alman kiraci
olarak yerlesti. Kendisiyle önceki aksam bir ekmek icin bahse
girdigimde tanistim. Saat alti´ da kahve ve donuts´lari satmak
icin dükkani actigini söylüyor. Iceri girdigimde kahve´yi yeni
hazirliyor. Toast´imi hazirlarken ve kahve ikram ederken,
biraz sohbet ediyoruz. Kücük masa´da bir sürü erkek oturuyor
ve Trudy´ nin beyninde baska isler var. Mesela Donut
getireninin gecikmesi gibi. Elime gazeteyi alip pencerenin
yakinlarinda günes dogarken bir masa´ ya oturuyorum. Yerel
haberlerin ilk sayfasinda Bay Lake´ in depo evinin yanginlar
icinde olan görüntüsü yayinlanmis. Kisa bir makale bina´ nin
hikayesini anlatiyor. Tamamen hasar görmüs ve Bay Lake´ in
kendisi hasari üc milyon tutarinda tahmin ediyor. “Restore
isleri bes sene süren bir ask hikayesinden dogmustur.” Diye
alintilaniyor. “Teselli edilemez durumdayim.” Aglamaya
devam et, kücük oglan. Makale´yi hizli bir sekilde gözden
geciriyorum ve hic bir yerde kundakcilik kelimesine
rastlamiyorum. Polis suskunlugunu devam ettiriyorarastirmalar sürmekte, spekülasyonlar icin cok erken, yorum
yok. Bilindik polis dili. Ismimin süpheli olarak gececegini
tahmin etmemistim, fakat yine de icim rahatladi.
Ofisimdeyim, mesgul gibi görünmeye calisiyorum, ve Bruiser
iceri girdiginde önümüzdeki otuz gün bin dolarlik ücretleri
nasil kazancagimi düsünüyorum. Calisma masama bir kagit
evragi´ni atiyor. Ben de tutmaya calisiyorum. “Bu polis
raporunun bir fotokopisi” diye kapiya dogru ilerlerken
mirildaniyor. “Benim hakkinda mi? üzgün bir sekilde
soruyorum. “Sacma. Bu bir polis raporu. Airways ve Shelby
kösesinde dün aksam bir trafik kazasi. Buradan sadece bir kac
blok uzaklikta. Ickili bir sürücünün olayla ilgisi olmasi
mümkün. Kirmizi isikta dört yol agzindan gecmise benziyor.“
Durakliyor ve bana göz kirpiyor. „ ….birilerini mi temsil
ediyoruz.“ „Henüz degil! Bu is icin siz varsiniz. Bu davayla
ilgilenin. Kontrol edin. Bir anlasma kaynagi bulmaya calisin.
Icinde bir kac yaralanmalar var gibi görünüyor.“ Kafam
tamamen karisik, ve beni öyle yalniz birakiyor. Kapi
kapaniyor ve kendisini hol´den mirildanarak gectigini
duyuyorum. Kaza raporu yeni bilgilerle dolu: sürücüler ve
yaninda oturan´ in , adresler, telefon numaralari, yaralanmalar,
arabalarda hasar, ve görgü taniklari. Yerde bir cizim
bulunuyor, polisin anlayisina göre olayin nasil gelistigine dair,
ve bir cizim de arabalari ne durumda bulduklarini gösteriyor.
Iki sürücü de yaralandi ve hastaneye götürüldü ve kirmizi da
gecen sürücü büyük ihtimal ickiliydi. Ilginc bir hikaya, fakat
su an ne yapmaliyim? Kaza dün aksam on´u on gec´e
gerceklesti ve Bruiser bu raporu bu sabah eline gecirmeyi
basardi. Raporu bir daha okuyorum, sonra uzun bir süre rapora
bakiyorum. Kapiya bir tiklayis beni aklim karisik oldugum bu
durumdan cikartiyor. “Buyrun”diyorum. Usulca fisildiyor ve
kücük bir adam kafasini kapi´dan iceriye uzatiyor. Kaygili ve
yüksek bir ses ile “Rudy?” diye sesleniyor. “Evet, iceri
buyrun.” Dar kapi araliginin arasindan giriyor ve calisma
masamin diger tarafinda bulunan sandalye´ ye yaklasiyor.
“Ismim Deck Shifflet” diyor ve el tokalasmayi sunmadan veya
gülmeden oturuyor. “Bruiser konusmak istediginiz bir dava
oldugunu söyledi” Kendisinden sonra biri odaya girmis ve
dinlemek istermis gibi kafasini ceviriyor. “Sizi tanidigima cok
memnun oldum” diyorum. Deck´ in kirk veya elli yasinda
oldugunu söylemek cok zor. Saclarin cogu dökülmüs ve kalan
bir kac tutam sac fazla yag ile kalin alnina yapistirilmis. Kulak
etrafi bölgesi ince ve cogunlukla gri. Kalinca ve kirlice
camlari olan köseli tel gözlügü tasiyor. Kafa´sinin mi cok
büyük veya bedeninin mi cok ince oldugunu söylemek cok
zor. Fakat gercek su ki ikisi de birbirine uymuyor. Alni iki
yarim yuvarlaklara bölünmüs, derin bir kirisikligin bulundugu
orta yerde birlesiyor ve ondan sonra burun bölgesine yayiliyor.
Deck karsima cikan en cirkin insanlardan bir tanesi. Yüzü
ergenlik sivilcelerle dolu. Cene kismi adeta yokmus gibi.
Konustugunda burnu cekiliyor, üst dudak havalaniyor ve hepsi
ayni büyüklükte olan dört kesici dis meydana cikiyor. Iki
cantali ve kirli beyaz gömleginin yakasi sökülmüs. Basit ,
kirmizi örme kravatinin dügümü yumrugum kadar büyük.
Evet diyorum ve beni kalin camlardan dogru inceleyen iki
büyük gözlerin icine bakmamaya calisiyorum. “Bu bir sigorta
davasi. Burada calisan avukat´lardan birisi misiniz? Burun ve
dudaklar birbiriyle carpisiyorlar. Disleri bana dogru isildiyor.
“Aslinda, gercek anlamda degil. Henüz gercek bir avukat
degilim. Hukuk okudum, fakat sinavi vermedim.” “Ah, ayni
durumdayiz.” “Ah, gercekten mi” soruyorum. „Üniversite´yi
ne zaman bitirdiniz?“ „Bes sene önce. Gördügünüz gibi
avukatlik sinaviyla ilgili bir kac sorunum var. Alti kez
denedim.“ Bu benim duymak istedigim degil. „Wow“ diye
mirildaniyorum. Bir kimsenin bir sinav icin bu kadar cok
yazilabilecegini
düsünmemistim.
„Bunu
duyduguma
üzgünüm.“ „Sinava sizin ne kadar bir süre kaldi? Soruyor ve
bir daha etrafinda bakiniyor. Sandalye´sinin kenarinda
oturuyor, sanki her an ayaga kalkmak zorundaymis gibi. Sag
kolunun bas parmagi ile isaret parmagi sol elinin tersinin
derisini cimcikliyor. “Temmuz ayinda. Bayagi zor, öyle degil
mi?” “Evet, bayagi zor derdim. Bir seneden beri kaydimi
yaptirmadim. Bir daha deneyip denemeyecegimi bilmiyorum.“
Beni huzursuz ettigi icin „Nerede okudunuz?“ diye
soruyorum. Black davasiyla ilgili konusmak isteyip
istemeyecegimi bilmiyorum. Duruma nasil uyuyor? Is´ te pay
orani ne kadar? En yogun yüz siritmasiyla „Kalifornia´da“
diyor. Gözler aciliyor ve kapaniyor. Kaslar oynuyor. Dudaklar
titriyor. „Aksam derslerinde. Eskiden evliydim, hafta´da elli
saat calisiyordum. Ögrenmeye pek zaman yoktu. Mezun
olabilmek icin bes sene okudum. Esim beni terk etti. Ondan
sonra buraya tasindim. „ Cümleleri gittikce kisaliyor, sunra
susuyor ve benimle bir kac saniye konusmuyor. „Evet, peki ne
zaman´ dan beri Bruiser icin calisiyorsunuz?“ „Nerdeyse üc
seneden beri. Bana diger avukat´ lar gibi muamele yapiyor.
Davalari ben buluyorum,hazirliyorum, ve kendisine hisse´ sini
veriyorum. Herkes mutlu. Sigorta davalari söz konusu olunca
genelde benden onlar üzerinde calismam icin rica da
bulunuyor. On sekiz sene Pacific Mutual icin calistim. Sonra
biktim. Okumaya basladim.” Yine susuyor. Kendisini
gözetliyorum ve bekliyorum. “Eger mahkeme önüne cikmak
zorunda kalirsaniz, o zaman ne olacak?” Utanmis gibi
siritiyor, sanki gercek anlamda bir kahramanmis gibi. “Söyle
söyleyeyi,. Bir kac defa kendim gittim. Simdiye kadar
yakalanmadim. Burada o kadar avukat var ki hepsini tanimak
imkansiz. Eger bir dava acilirsa, o zaman Bruiser benim icin
gider. Veya burada bulunan diger avukatlar.“ „Bruiser bu
sirket´ te bes avukat´ in calistigini söyledi.“ „Evet, ben,
Bruiser, Nicklass, Toxer ve Ridge. Fakat bunu sirket diye
nitelendiremem. Burada herkes kendisinden sorumlu. Bunu
cok hizli ögreneceksiniz. Kendi dava ve müvekkilerinizi
kazanmak zorundasiniz, ve kazandiginizin üc´ te birini
kendinizde birakabilirsiniz.“ Dürüstlügü hosuma gidiyor,
böylece ben de söyle ekliyorum: Avukat´ lar masraflarini
cikartabiliyorlar mi?“ „Bu ne istediklerine bagli.“ Diyor ve
Bruiser dinliyormus gibi sandalye´ sinde kimildiyor. „Disarida
cok rekabet var. Tam bana göre, cünkü senede hukuk isleriyle
kirk bin kazanabiliyorum, avukatlik iznimin olmamasina
ragmen. Fakat lütfen kimseye söylemeyin.“ Buna rüyamda
bile cesaret edemezdim. „Benim icin bu sigorta davasinda
calistiginiz zaman, ne kazanacaksiniz? Diye soruyorum. „Ah,
o is. Is „karsilastirma´ ya „ kadar gelirse, o zaman massi´ mi
Bruiser ödeyecek. Kendisine davalarinda yardimci oluyorum,
fakat güvendigi tek insan benim. Burada baska hic kimse
dosya´
larina
dokunamaz.
Burunlarini
kendilerini
ilgilendirmemesi gereken konular´a soktuklari icin Bruiser bir
kac avukat´ i isten cikartti. Ben zararsizim. Avukatlik sinavini
verene kadar burada kalmam gerekiyor.“ „Diger avukat´ lar
nasil?“ „Iyi, bir geliyor bir gidiyorlar. Tam olarak en iyi
avukat´ lari calistirmiyor biliyor musunuz? Genc insanlari
yol´dan topluyor. Burada bir veya iki sene calisiyorlar, bir kac
dava ve müvekkil edindikten sonra, kendi isyerlerini aciyorlar.
Avukat´lar sürekli is degistirmekte. Bunu kime söylüyor?”
“Size bir sey sorabilir miyim?” Olgunlugumdan taviz vererek
söylüyorum. “Tabii ki.” Kendisine kaza raporunu veriyorum,
ve hemen göz´ den geciriyor. “Bunu Bruiser size verdi, dogru
mu?” „Evet, bir kac dakika önce. Benden ne bekliyor?“
„Dava´yi sizin arayip bulmanizi. Cignenmis adami bulmak,
kendisine J. Lyman Stone sirketiyle bir sözlesme yapasi icin
israr ´ da bulunmak, ve bütün geri kalan islerle tek basina
lgilenmek. „Onu nasil bulayim?“ „Söyle söyleyeyim, su an
kendisi hastane´deymis gibi görünüyor. Orada müvekkil
bulmak tabii ki cok daha kolay.“ „Siz hastane´ ye mi
gideceksiniz?“ „Tabii ki, bunu sürekli yapiyorum. Bruiser´in
baskanlikla bir kac irtibatlari var. Hem de cok iyi is iliskileri
bunlar, cünkü birlikte büyüdügü insanlar. Nerdeyse her sabah
onlardan kaza raporlarini aliyor. Bunlari ofis´ te dagitiyor ve
bizden yeni davalar bulmamizi bekliyor. Bunun icin uzman
olmak gerekmez.“ „Hangi hastane?“
Büyük bir isteksizlikle kafa´sini salliyor. „Size üniversite´ de
asil ne ögrettiler?“ “Fazla bir sey degil, fakat su kesin ki kaza
magdurlarin nasil avlandigini ögretmediler.” “O zaman bunu
oldugunca cabuk ögrenmeniz gerekir. Eger ögrenmezseniz, o
zaman ac kalacaksiniz. Görüyor musunuz, burada yaralanmis
sürücünün telefon numarasi yaziyor. Orayi ariyorsunuz ve
telefon´ a cikana Memphis ilinin itfaiye´ nin can kurtarma
hizmet´ine ait oldugunuzu söylüyorsunuz. Veya buna benzer
bir sey ve sizin acilen, ismi her ne ise, yaralanmis sürücüyle
konusmaniz gerektigini vurguluyorsunuz. Hastane´ de yattigi
icin telefon´ a cikamiyor, bu dogru mu? Hangi hastane´de?
Bilgisayariniz icin bu bilgi´ye ihtiyaciniz var. Bu bilgi´yi size
verecekler. Her zaman basari gösteriyor. Hayal gücünüzü
kullanin. Insanlar kolayca aldatilabilir.” Kendimi iyi
hissetmyorum. Peki ondan sonra?” “Ondan sonra hastane´ye
gidiyorsunuz ve adamla konusuyorsunuz. Äh özür dilerim, siz
bu is´te henüz yenisiniz. Ne yapacagimizi size söyleyecegim.
Hastane´ ye gitmek üzere elimize bir ekmek ici alip araba´ da
yeriz, ondan sonra o tip´I yakalamaya calisiriz. Bunu
kesinlikle yapmak istemiyorum. En cok bu yer´I bir daha
dönmemek üzere terk etmek istiyorum. Fakat su an
yapabilecegim baska bir is yok. `”Istemeyerek, peki” diyorum.
Ayaga sicriyor. “Ev´ in önünde bulusuruz. Telefon acip, hangi
hastane´ de yattigini ögreniyorum.” Hastane´ nin adi St.
Peter´s Charity Hospital, kaza magdurlarin cogunun
götürüldügü, gercek bir cilginlar evi. Kent´te ait ve bir cok
hizmet´in haricinde sayisiz hastalar icin ücretsiz tedavi
sunuyorlar. Deck bunu iyi biliyor. Kücücük minibüs´ ünün
icinde kent´in icinde ilerliyoruz. Bu minibüs kendisine
mahkeme tarafindan bosanma durumunda verilen tek esya. Bu
bosanma seneler boyu süren bir asiri alkol kullanimindan ileri
gelmistir. Su an icmiyor, ve anonim alkol kullanmayanlarin
gururlu bir üyesi ve sigara´ yi da birakti. Fakat severek kumar
oynadigini üzülerek itiraf ediyor ve Mississippi´nin devlet
sinirinin hemen yani basinda kurulan kumarhaneler onu cok
zorluyor. Eski esiyle iki cocugu Kalifornia´ da yasiyorlar.
Bütün bu ayrintilar bana on dakika´ dan daha az bir süre´de
aktarilirken, ekmek icimi yiyorum. Deck bir eliyle araba
sürüyor, diger eliyle ekmek yiyor, oyana buyana kayiyor ve
yüzü seki´ den sekil´e giriyor. Ve nerdeyse yarim Mephis
hakkinda konusurken, agzin´in kenarindan bir parca tavuk
salatasi düsüyor. Bu görüntü´yü görmeye dayanamiyorum.
Doktor´ lar icin ayrilmis oto park alanina park ediyoruz, cünkü
Deck kendisini doktor olarak gösteren bir park belgesine
sahip. Koruma görevlisi kendisini taniyormus gibi görünüyor
ve bize el sallayarak yol veriyor. Deck beni insanlarla dolu
olan büyük salon´ da bulunan bilgi verilen yer´e götürüyor.
Saniyeler icinde Dan Van Lendel´, gelecek´ teki
müvekkilimiz´in, oda numarasini ögreniyor. Deck hafif
topallamasina ragmen asansör´e dogru giderken kendisin´ e
yetismek´ te zorlaniyorum. Bir grup hemsirelerin icinde
beklerken „Bir avukat gibi davranmayiniz!“ diye kendisine
fisildiyorum. Kim Deck´in bir avukat oldugu fikrine
inanabilir. Suskun bir sekilde sekizinci kat´a kadar cikiyoruz
ve bir sürü baska insanlarla birlikte asansör´ ü terk ediyoruz.
Bu Deck icin rutin haline gelmis bir is. Büyük kafa´ sinin
tuhaf sekline bakmaksizin, topallayan yürüyüs seklini ve
bütün diger göz´ e batan davranislarini icimizden hic kimse
algilamiyor. Insanlar´ la dolu bir hol´den dogru geciyoruz, ta
ki bu hol iki hemsire odasinin birbiriyle kesisme noktasina
gelene kadar. 886 numarali oda´ ya nasil gelecegini Deck
gayet iyi biliyor. Hemsireler´ in, bakicilar´ in ve bir cizelge´ yi
inceleyen bir doktor´ un yanindan sol´a dogru sapiyoruz. Bir
duvar´da sürülebilir üzerinde yorgan bulunmayan yataklar
sirali. Fayans´ la dösenmis yer tabani kullanilmis durumda ve
temizlenmesi gerekir. Sol tarafta dört kapi ileride, kapi´ya
tiklamadan yari karanlik iki yatakli bir odaya variyoruz.
Birinci yatak´ta yorgani cenesine kadar cekmis bir adam
yatiyor. Yatagin üzerinde bulunan kücücük televizyon´ dan
pembe dizi izliyor. Bizi öyle dehset´ekapilmis bir sekilde
inceliyor ki, sanki böbregini almaya gelmisiz gibi ve burada
bulundugum icin kendimden nefret ediyorum. Baska
insanlarin özel hayatlarina böyle saygisiz bir sekilde girmeye
hakkimiz yok. Deck ise sakinligin ta kendisi. Bu utanmaz
kendini begenmis´in daha bir saat´ ten az bir süre önce ofisime
geldigine inanmak cok zor. O zaman daha kendi gölgesinden
korkuyordu. Simdi korkusundan hic bir eser kalmamis. Acilip
kapanabilir bölme-dolabin giris kismina gogru lerliyoruz.
Deck, Dan Van Lendel´ in her hangi bir ziyaretcisinin olup
olmadigini görmek icin bir an tereddüt ediyor. Kendisi yalniz
ve kendini öne dogru itiyor. Nazik bir sekilde „Iyi günler Bay
Van Lendel“ diyor. Bay Lendel büyük ihtimal yirmili yaslarin
sonlarinda, fakat yüzü sargili oldugu icin, yasi zor tahmin
ediliyor. Bir gözü nerdeyse tamamen sismis ve bir digerinin
ise bir kesik yarasi bulunuyor. Bir kolu kirik, ve bir bacagi
sargi´ da. Kendisi uyanik, böylece kendisine Allah´ tan ne
dokunmak ne de bagirmak zorundayiz. Giris alan´inin
yakinlarinda yatag´ in ayak ucuna dogru dikiliyorum, ve
icimden hic bir doktor´ un, hemsire´ nin ve aile ferdi´nin
gelmemesini ve bizi böylece yakalamamasini umut ediyorum.
Deck üzerine dogru egiliyor. Bir rahibin empatisiyle „Beni
duyabiliyor musunuz Bay Van Lendel? Diye soruyor. Van
Lendel su an baglanmis ve hareket edemiyor. Kendisinin
oturmayi istedigine veya baska türlü yatmayi istediginden
eminim, fakat kendisi bize yardima muhtac sekilde bize bagli.
Bunun onun icin nasil bir sok oldugunu düsünemiyorum. Bir
anlik icin burada yatiyor ve tavana bakiyor, muhtemelen hala
bilincsiz ve agrilar altinda ve saniyeler sonrasi hayatinda
görmüs oldugu en tuhaf yüzler´den birine bakiyor. Daha iyi
görebilmek icin göz kirpiyor. Kistirilmis dislerin arasindan
konusarak „Siz kimsiniz?“ diye soruyor. Kistirilmis, cünkü
disler birbirleriyle tel ile bagli. Bu adil degil. Deck
gülümsüyor ve söyle diyor: Deck Shifflet, Lyman Stone
sirket´ inden. Bunu inanilmaz yüksek bir öz güvenle söylüyor,
sanki kendisinden burada olmasini beklermis gibi. “Her hangi
bir sigorta sirketiyle konusmadiniz, degil mi?” Böylesine
kolay bir sekilde Deck kötü insanlari geride birakiyor. Bunlar
biz degiliz. Bunlar sigorta tipleri. Böylece bir cok hayirli is´ e
imzasini atmis oldu. Simdi ise güvenilir kisi. Digerlere karsi
mücadele veren bizler. Van Lendel siritarak “Hayir” diyor.
„Iyi. Onlarla konusmayin. Deck “Onlar sizi sadece
dolandirmak istiyor.” Diyor. Biraz daha yaklasiyor ve
tavsiyelerde bulunuyor. “Kaza raporunu göz´ den gecirdik.
Kuskusuz kirmizi isigin ihlali. Yaklasik bir saat icinde oraya
gidecegiz.” Diyor. Önemli bir kisiymis gibi saat´ ine bakarak”
ve kaza yerininin resmini cekerek, taniklarla konusarak,
bilirsiniz konuyla ilgili olan her sey. Sigorta arastirmacilar´ I
taniklar´a bizden önce ulasmamalari icin elimizi cabuk
tutmaliyiz. Taniklarin yanlis ifade vermeleri yönünde daha
önceleri kendilerine rüsvet verildi ve benzer hileler. Hizli
davranmamiz lazim, fakat bunun icin sizden yetki´yi almamiz
gerekiyor. „Sizin bir avukat´iniz var mi?“ nefesimi tutuyorum.
Eger Van Landel agabesinin avukat oldugunu söylerse, o
zaman ben disariya cikiyorum. „Hayir diyor.“ Deck telase
ediyor.
„Daha önce söyledigim gibi, elimizi cabuk tutmaliyiz.
Sirketimiz Memphis´ deki baska bir sirket´ ten daha fazla
trafik kazalari üzerinde calisiyor ve büyük miktar´ da para
kazaniyoruz. Sigorta sirketleri bizden korkuyor. Ve biz bir
cent talep etmiyoruz. Sadece kazandigimizin üc ´te birine el
koyuyoruz. Bunu söylerken bir bloknot´ un ortasindan bir
anlasma cikartiyor. Bu kisa bir sözlesme- bir sayfa´da üc
paragraf. Deck anlasmayi yüzü´nün önünde salliyor ve Van
Lendel anlasmayi almak zorunda kaliyor. Saglikli koluyla
elinde tutuyor ve okumaya calisiyor. Zavalli adam. Henüz
yeni hayatinin en zor gecesini gecirdi ve yasadigi icin cok
mutlu ve simdi sismis gözler ile bilincsiz bir sekilde bir
hukuki evrak okumak ve zeki bir karar vermek zorunda.
Nerdeyse yalvararak „Esimi bekleyebilir misiniz? Diye
soruyor. Yakalanmak üzere miyiz? Yataga yaslanmak isterken
görmeyerek ayagam bir kablo´ ya takiliyor, bu yüzden ayaga
bir anda bir kac santimetre hava´ ya kalkiyor. „Ahhh! Diye
inliyor. Hemen „Özür dilerim“ diyorum ve ellerimi geri
cekiyorum. Dot beni sanki öldürmek istiyormus gibi bana
bakiyor, sonra duruma hakimiyet kazaniyor. „Esiniz nerede“
diye soruyor. Bir daha fakura „Ahh! Diye inliyor. Baska türlü
davranamadigim icin „özür dilerim“ diyor. Sinirlerim alt üst
oluyor. Van Lendel beni korku dolu inceliyor. Iki elimi de
pantolon ceplerine koyuyorum. „ Yakinda geri gelecek“ diyor,
her hece´de aci cektigi apacik orta´ da. Deck´ in her bir
söylenene bir cevabi var. „ Kendisiyle ofisimde daha sonra
konusacagim. Kendisiyle ilgili bir cok bilgi´ ye ihtiyacim var.
Imza atmayi kolaylastirmak icin Deck zeki bir sekilde
bloknot´unu sözlesme´ nin altina koyuyor ve bir tükenmez
kalemin kapagini cikartiyor. Van Lendel bir seyler
mirildandik´ tan sonra tükenmez kalemi aliyor ve ismini
karaliyor. Deck sözlesme´ yi yine bloknot´ un altina
yerlestiriyor ve yeni müvekkiline kart´ini veriyor. O kisi´yi J.
Lyman Stone´sirketinin avukat yardimcisi olarak görüyor.
“Simdide bir kac hususlar” diyor Deck. Ses tonu emir verici
bir sekilde. “Doktor´unuzla haric baska hic kimseyle
konusmayin“ Sigorta´ dan adamlar gelip evrak ve benzeri
dökümanlar´ i imzalamaniz yönünde sizi rahatsiz edecekler,
tahminen hemen bugün. Belki size bir „karsilastirma“ bile
sunacaklar. Sakin bu insanlarla hic bir durumda konusmayin
ve ben okumadan hic bir sey imzalamayin. Numaram sizde
var. Beni gece ve gündüz arayabilirsiniz. Arka yüzünde Rudy
Baylor´ un numarasi yaziyor, onu da her zaman
arayabilirsiniz. Bu dava´ yi birlikte hazirlayacagiz. Daha
sorunuz var mi? Homurdanmadan ve inlemeden önce „Iyi“
diyor Deck.“ Yarin sabah Rudy bir kac evraklar ile yaniniza
gelecek. Esinizin bizi daha bugün aramasi icin bir seyler
yapin. Kendisiyle konusmamiz cok önemli.” Van Lendel´ in
saglikli bacagina vuruyor. Kararini degistirmeden bizim kalkip
gitmemiz dogru olur. „Sizin icin cok paralar kazanacagiz“
diye Deck garanti veriyor. Vedalasip oda´ yi hizli bir sekilde
terk ediyoruz. Hol´e varir varmaz Deck gururlanarak sunlari
söylüyor: „Bu is böyle yapilir, Rudy. Bir cocuk oyuncagi.“
Tekerlekli bir bayan´in önünden cekiliyoruz ve bir hasta´ nin
sürülebilir yataginda götürülmesi icin bekliyoruz. Hol
insanlar´la dolu. “Adamin bir avukat´I olmus olsaydi, ne
olurdu?” diye soruyorum ve normal bir sekilde nefes almaya
calisiyorum. “Kaybedebilecegimiz bir sey yok, Rudy. Bunu
her zaman düsünmeniz lazim. Hic bir seyle buraya gelmedik.
Bizi her hangi bir nedenden dolayi kapi´nin önüne koymus
olsaydi, o zaman ne kaybederdik. Biraz seref biraz , biraz
özgüven. Argüman´larin hepsi mantikli. Hizli yürüyorum ve
nasil adim adim ilerledigini söylememeye calisiyorum.
“Görüyor musunuz, Rudy. Size Üniversite´de bilmeniz
gerekenleri ögretmiyorlar. Kitap ve kuram´ lardan baska hic
bir sey degil ve hukukculuk meslegini bir gentleman meslegi
olarak yansitmak. Etik ilkelerle dolu bir kitaba dayanan bir
icten egilme.” “Etik ilkelere karsi neyiniz var?” “Sanirim, hic
bir sey. Benim görüsüme göre bir avukat müvekkiler´I icin
mücadele etmesi, para calmamasi, ve yalan söylememesi
gerekir. Bilirsiniz, en önemli seyler.” Deck ve etik ilkeler
hakkinda. Saatlerce etik ve ahlaki süpheli durumlari cözmeye
calistik ve Deck etik anlayisini üc ilkelere indirdi: müvekkil´
in icin mücadele et, hirsizlik yapma, yalan söylememeye calis.
Aniden sol´a sapip ve bir digger hol´a geciyoruz. St. Peter´s
daha sonra yapilmis yapilar´ dan olusan bir labirint. Deck tam
konusma yapacak hava´ da. “Fakat size üniversite´ de
ögretilmeyen, size zarar verebilir. Mesela Van Landel´ i örnek
alalim. Odasinda bayagi rahatsiz oldugunuzu gözlemledim.
„Evet öyleydim“ „Öyle olmamaniz gerekir.“ „Kaza
madurlarini böylece dolandirmak ve dava´ lari bu sekilde
kazanmak cok ahlak disi bir olay.“ „Dogru. Fakat bu kimi
ilgilendirir? Baskasindan daha cok bizi ilgilendirmesi daha iyi.
Size önümüzdeki yirmi dört saat´te Van Landel ´in yanina en
az bir avukat´in gelip kendisini bir anlasma imzalamaya
zorlayacagindan eminim. Bu is bu tarz da yapilir, Rudy. Buna
rekabet denilir. Disarida sayisiz avukat dolaniyor.“ Sanki bunu
bilmiyormus gibi. „Bu adam bu is´ I takip etmeye devam
edecek mi? diye soruyorum. “Büyük ihtimal. Simdiye kadar
sansimiz vardi. Kendisini dogru zamanda yakaladik. Bir
avukat olarak hasta odasina girdiginiz zaman durum yüzde
elli, yüzde elli. Fakat noktali cizgi´yi imzaladiktan sonra
imza´yi fesh etmemeleri yüzde seksen. Bir kac saat icinde
kendisini arayip, esiyle konusup davayi konusmak icin
kendisini ziyaret edeceginizi teklif etmelisiniz.” “Ben mi?”
“Tabii ki. Cok basit. Görmenize izin verdigim bir kac dosya
var. Bunun icin bir beyin cerrahi olmaniz gerekmiyor. „Fakat
ben bilmiyorum…“ „Dert etmeyin, Rudy. Bu bina´dan
korkmayiniz. Su an Van Lendel bizim müvekkilimiz. Onu
ziyaret etmek en dogal hakkiniz ve hic kimse buna karsi bir
sey yapamaz. Hic kimse sizi disariya atamaz, Rudy.
Rahatlayiniz“. Cafeteria´ nin ücüncü katinda plastik
kaplarindan kahve iciyoruz. Deck bu kisa süre önce restore
edilmis bir cafeteria´yi tercih ediyor, cünkü ortopedik
departmanin yakinlarinda. Bu cafeteria´ nin varligindan cok az
avukat haberdar. Bütün hastalari incelerken kisik bir ses ile
avukatlar´ in hastane cafeteria´larinda gezinme aliskanliklari
oldugunu ve yaralilarla iletisim kurduklarini söylüyor. Bu tür
davranistan tiksinerek bu olayi anlatiyor. Deck´in alayla pek
fazla ilgisi yok. J.Lyman Stone sirketinin yeni calisani olarak
benim yeni isimin bir parcasi burada oturup, cimenleri
bicmek. Iki blok uzaklikta olan Chumberland Hastanesinin
birinci katinda büyük bir cafeteria var, V.A. hastanesinde ise
üc cafeteria. Deck tabii ki bu cafeteria´ larin nerede oldugunu
biliyor ve bilgisini benimle paylasiyor. En büyük kaza cerrahi
klinige sahip oldugu icin St. Peter´s ile baslamami tavsiye
ediyor. Bir pecetenin üzerine gelecekteki büyük hasta
kaynaklarini bir kartin üzerine ciziyor---büyük cafeteria, ikinci
katta dogumhane´ nin yaninda bir yeme-icme yeri ve giris
alaninin yakinlarinda bir café. Geceleri hasta bulmak olduka
kolay, cünkü hastalarin cogunun canlari odalarinda sikiliyor
ve buna imkanlari oldugu zaman severek bir yemek yiyorlar.
Bir kac sene once Bruiser´ in bir kac avukat´ larindan biri gece
bir de büyük cafeteria da gezindi. Burada agir yaniklari olan
bir gence rastladi. Bir sene sonra dava iki milyon tutarinda bir
“karsilastirmayla” sona erdi. Sorun sadece gencin Bruiser´ e is
cikisi verip, yerine baska bir avukat tutmasi. Hayal kirikligina
ugramis bir avci gibi “ Elimizden kacirdik. “ diyor.
17. Bölüm
M.A.S.H. ´nin tekrarindan sonra Bayan Birdie saat on bir de
uyumaya gidiyor. Aksam yemeginden sonra beni bir cok kez
televizyon´ un önünde oturmaya davet etti. Fakat simdiye
kadar dogru özürleri sunabildim. Dairemin önündeki
merdivenlerde oturuyorum ve evinin karanlik olmasini
bekliyorum. Bir kapidan diger kapiya ilerlerken, kilitleri
control ederken ve jaluzileri indirirken silueti´ni
görebiliyorum. Hic kimsenin son senelerini yalniz ve
sevdiklerinden uzak bir sekilde gecirecegini inanmadiklarina
ragmen yasli insanlarin yalnizliga alistiklarini tahmin
ediyorum. Daha genc yaslarda bu yaslilik zamanini
torunlariyla gecireceginden kesin emindi. Kendi cocuklari
yakinlarda oturup, annelerini görmek icin günlük ziyaret edip,
kendisine cicek, buiskuit ve hediyeler getirirlerdi. Bayan
Birdie´ nin niyeti son senelerini eski bir ev´ de mazi´ye
karismis hatiralarla gecirmek degildi. Cocuklari ve
torunlariyle ilgili cok nadir konusuyor. Etrafta bir kac resim
bulunuyor, fakat moda´ ya göre cok eskiler. Uzun haftalardan
beri burdayim ve bir kere bile aile fertleriyle iletisim
kurdugunu görmedim. Aksamlari kendisiyle oturmadigim
zaman vicdan azabi duyuyorum, fakat bunun icin gecerli
nedenlerim var. Komik komedi dizilerini ardi ardina izliyor,
ben de bunlari bir türlü sevemiyorum. Bana durmaksizin bu
dizileri anlattigi icin izledigini biliyorum. Bunun haricinde
avukatlik sinavi icin calismam gerekiyor. Mesafeli olmamin
bir nedeni daha var. Bayan Birdie cok belirgin bir sekilde evin
boyanmasi gerektigini ima etti ve bir gün toprak kaplama
dagitimiyla sona erdiginde bir sonraki proje icin zamani
olacagini söyledi. Bugün Atlanta´ da bulunan bir avukat icin J.
Lyman Stone sirketinin avukat yardimcisi olarak bir mektup
yazdim. Ve Bayan Birdie´nin son esi Anthony L. Murdine´nin
mirasi icin bir kac bilgi rica ettim. Arastirmalarim cok yavasca
ilerliyor ve yeni bilgiler kazandirmiyor. Yatak odasinda isik
sönüyor ve teleme merdiveni yavasca iniyorum. Yalinayak ve
ayak uclarina basarak iki agacin arasinda bulunan nemli
cimenin üzerinden yürüyorum. Bu agacta kullanilmis ve eski
bir hamak asili. Dün gece kendimi yaralamadan icinde bir saat
sallandim. Hamak ile agaclarin arasina ve dolu ay´a güzel bir
manzara olusuyor. Yavasca sallaniyorum. Sicak bir gece. Bu
ögleden sonraki hastane´deki Van-Landel olayin´ dan sonra
cok üzgünüm. Nerdeyse üc sene önce hukuk egitimimi bir gün
bana verilen yetkiyle toplumu kücük kapsamda düzeltecegime
inanarak tipik ve asil bir niyetle basladim. Kutsal bir meslek
icraat etmek, ve her avukat´ in uymayi amacladigi etik bir
inanca inanmak. Buna gercekten inandim. Dünya´yi
degistiremeyecegimi biliyordum, fakat yogun baski altinda
calisan keskin zekali ve yüksek degerlere yönelen insanlar´in
icinde calismayi hayal ediyordum. Cok siki bir sekilde
calismak istiyordum, meslegimde ilerlemek istiyordum ve
böylelikle müvekkiler kazanmak istiyorum. Yani gazete´ ye
ilanlar vererek degil de, namim sayesinde müvekkil edinmek
istiyordum. Ve zaman icerisinde yeteneklerim ve ücretim
gelistikce, cok fazla para kazanamayacagim davalar ile
müvekkiler ile calisma durumda olurdum. Bu tür hayaller
hukuk egitimine yeni baslamis olan ögrencileri icin pek nadir
degil. Fakulte lehine saatlerce etik ilkeleri hafizamiza almayla
ve tartismayla gecirdigimizi söylemek lazim. Bu konu o kadar
incelendik ki nerdeyse meslegin zor kurallardan olusan bir
sisteme dayali oldugunu düsündük. Ve su an gercek hayati
görünce üzülüyorum. Simdi hastane cafeteria´ larinda ayda bin
dolar´a avcilik yapan bir insan´in seviyesine düstüm. Kendimi
nasil gelistirdigimi düsünürsem, kendimi iyi hissetmiyorum ve
bu düsüs´ün hizina saskinim. Lise de en iyi arkadasim Craig
Balter di. Iki sene birlikte yasadik. Gecen sene dügününe
gitmstim. Liseye basladigimizda Craig´ in hedefi bir lise´ de
tarih ögretmekti. Kendisi cok zekiydi ve lise´yi kolaylikla
gecti. Hayatimizda kendimizi nasil gelistirecegimize dair uzun
sohbetlerimiz vardi. Eger ögretmeye kakissaydi yeteneklerinin
altinda kalacagini düsünüyordum ve kendisi gelecekteki kendi
meslegimi kendisikiyle karsilastirdigim zaman cok
sinirleniyordu. Gözüm cok para ve basariya giden istikrarli bir
cikis´ taydi. Hedefi sinif ´ti, kendisinin etkileyemeyecegi
unsurlara bagli bir gelir. Craig yüksek lisansini yapip, bir
bayan ögretmenle evlendi. Su an dokuzuncu sinifta tarih ve
sosyal bilimler ögretiyor. Esi hamile ve anaokulunda calisiyor.
Kirsal alanda bir kac tarlalik alan ile bir bahce´ye sahip güzel
bir evleri var ve tanidigim en mutlu insanlar. Ikisi birlikte
tahminen neredeyse senede elli bin dolar kazaniyorlar. Fakat
Craig icin para´ nin bir önemi yok. Craig her zaman yapmak
istedigini yapiyor. Ben ise ne yaptigimin farkinda degilim.
Genc insanlarla iletisim halinde oldugu icin Craig ´ in isi cok
tatmin edici. Isi´nin anlamiyla ilgili kesin bir düsüncesi var.
Ben ise yarin sabah sucsuz ve kendini kötü hisseden bir
müvekkil´in yanina kendisiyle ilgilenmek üzere ofisime
gidecegim. Eger avukatlar ögretmenler kadar kazaniyor
olsalardi, o zaman on hukuk fakultelerinin dokuzu kapanmasi
gerekirdi. Böyle kalamaz. Fakat bir seylerin degisebilmesi icin
benim en az daha iki felaket´e hazirlikli olmam gerekir. Ilk
önce Lake yangini yüzünden tutuklanabilir veya baska türlü
rahatsiz edilebilirim ve ikincisi avukatlik sinavini
kaybedebilirim. Iki olanagi da düsündügüm zaman hamak´ ta
sabahlara kadar uyumuyorum. Bruiser zamaninda ofise
variyor, gözlerinin ici kirmizi ve her bir yeri tutulu, fakat en
kaliteli avukat´ lik giyisisiyle- pahali bir takim elbise, kaliteli
beyaz bir gömlek, cok sik bir saten kravat. Bu sabah ucusan
uzun saclari fazla´ dan yikanmisa benziyor. Temizlikten
parliyor. Mahkeme´ ye dogru alel acele yol´a konuluyor, bir
uyusturucu davasinda ön görüsmelerde bir kimseyi savunmak
icin. Kendisinden talimatlari almak icin calisma masasina
cagrildim. Bir yigin evrak ve dosyalarin icine kaybolmus bir
sekilde „Van Landel davasinda iyi is cikarttiniz.” Diyor. Dru
arkasinda bir takim islerle meskul ve kendisine uzak. Köpek
baliklari kendilerini ac bir sekilde inceliyorlar. “Bir kac dakika
once sigortayla konustum. Maddi anlamda yeterince kaynak
bulunuyor. Kimin sorumlu oldugu belli. Genc ne kadar agir
yarali? Dün aksam hastanede Dan Van Landel ve esiyle
birlikte cok sinir bozucu bir saat gecirdim. Gelde ne kadar
para alacaklari yönünde sayisiz sorulari vardi. Cok az net
cevaplarim vardi, fakat bunun yerine hukuk dilini kullandim.
Simdiye kadar mücadele etmeye devam ediyorlar. „Bir kirik
bacak, bir kol, bir cok kaburga, sayisiz kesik yaralari. Doktor
on gün hastanede kalmasi gerektigini söylüyor.“ Bunun
üzerine Bruiser gülümsüyor. „Mücadele etmeye devam edin.
Arastirmalarla ilgilenin, Deck´ e kulak verin. Bu cok güzel bir
„karsilastirma“´ ya neden olabilir. Bruiser icin güzel, fakat
benim icin hic bir pay oranim olmayacak. Bu dava bana hic
bir ücret kazandirmayacak. Bir dosya´ yi alirken kafama “
Polis yangin ile ilgili ifadenizi almak istiyor.” Kakiyor. “Dün
aksam kendileriyle konustum. Benim huzurumda bu ofis´ te
yapiyorlar.” Sanki anlasilmis bir randevu ve baska secenegim
yokmus gibi yansitiyor. “Peki ya yapmayi reddedersem? Diye
soruyorum. “O zaman büyük ihtimal sorgu icin karakol´a
cagirilacaksiniz. Eger saklayacak bir seyiniz yoksa, ifadenizi
yapmanizi tavsiye ediyorum. Ben size eslik edecegim. Bu
konuyu benimle görüsebilirsiniz. Onlarla konusun, ondan
sonra sizi rahat birakacaklardir.” “O zaman kundakcilik
olduguna inaniyorsunuz? “Onlar bundan emin.” “Peki benden
ne ögrenmek istiyorlar?” “Nerede oldugunuzu, ne yaptiginizi,
zamanlar, yerler ve cinayet yerinde bulunmadiginiza dair bir
ispat, ve saire.” “Her seyi cevaplayamayabilirim, fakat
gercekleri anlatacagim.” Bruiser gülüyor. “O zaman gercek
sizin serbest kalmanizi saglayacak.” “Bunu not etmeme izin
verin.” Bu ögleden sonra saat iki diyelim.“ Onaylayarak bas
salliyorum, fakat bir sey söylemiyorum. Yaralandigim bu anda
Bruiser Ston´ e tam güven duymam cok tuhaf, normalde baska
durumlarda kendisine güvenmeyecegim bir tip. „Biraz bos
zamana ihtiyacim var Bruiser.“ Diyorum. Elleri hava´ da
donuk kaliyor ve saskin bir sekilde beni inceliyor. Dru bir
kösede dosya dolabiyla meskul iken , durakliyor, ve bakiniyor.
Köpek baliklarindan bir tanesi beni duymus gibi oluyor.
„Daha yeni basladilar“ diyor Bruiser. „Evet biliyorum. Fakat
avukatlik sinavi ´na az kaldi. Ögrenmekle geri ´de kaldim.“
Kafasini bir tarafa egiyor ve biyigiyla oynuyor. Bruiser zevkle
icki ictiginde gözleri sertlesiyor. Simdi Laser gibiler. „Ne
kadar bos zaman?“ „Her sabah gelip öglene kadar calisirdim.
Ve sonra dava listem ve randevü takvimim uygun görürse,
kütüphane´ye gidip, ders calisirdim. Komik olmak isteme
cabam pek basari getirmiyor. Ani bir gülümsemeyle „Siz Deck
ile ögrenebilirsiniz“ diyor. Bu bir saka diyorum, ve suclu gibi
gülüyorum. Yine ciddi bir sekilde „Ne yapabileceginizi size
söyleyecegim“ diyor. „Öglene kadar calisiyorsunuz, sonra
kitaplarinizi toplayip St. Peter´s cafeteriasina gidiyorsunuz.
Istediginiz kadar calisin, fakat etrafdaki hastalari da
unutmayin. Sinavi gecmenizi isterim, fakat su an yeni davalar
kazanmak benim icin daha önemli. Size her an ulasabilmem
icin handy´ nizi yaniniza alin. Bu adil bir teklif mi?” “Bunu
neden yaptim.” Avukatlik sinavindan söz ettigim icin kendimi
zorluyorum. Saskinlikla “Evet” diyorum. Dün gece hamak´ ta
yatarken, biraz sans ile St. Peter´sden kacinabilecegimi
düsünmüstüm. Ve su an orada “görevliyim”. Dairem´ de de
bulunan ayni iki polis sorgum´la ilgili onayini alabilmek icin
Bruiser ile iletisim kuruyorlar. Ofisinin bir kösesinde kücük,
yuvarlak bir masa´ da oturuyoruz. Kayit yapan iki ses alma
cihazi masa´ nin üzerinde duruyor. Cok hzi bir sekilde sikici
oluyor. Iki „palyoca´ ya“ ilk ziyaretlerinde anlattigim hikaye´
yi tekrarliyorum ve bu konu´ yu islemekle sayisiz saatler
öldürüyoruz. Önemsiz ayrintilar ile ilgili celiskiler´e sokmaya
calisiyor. Ve sizin kendisinin koyu mavi bir gömlek tasidigini
söylediginizi sandim, ve simdi de mavi gömlek oldugunu
söylüyorsunuz. Fakat ben gercegi söylüyorum. Saklanacak bir
yalan yok ve bir saat sonra islerine yarayacak insan
olmadigimi anladilar. Bruiser yavasca sinirleniyor ve birden
fazla, is´te ilerlemesi gerektigini söylüyor. Kendisine bir
müddet kulak veriyorlar. Polislerin Bruiser´ de korktuklarina
eminim. Nihayet burayi terk ediyorlar ve Bruiser bu dava´ nin
burada kapandigini söylüyor. Aslinda artik bir süpheli degilim,
onlar kendilerine sadece destek ediniyorlar. Yarin sabah
sefiniz´le konusacak ve dosyamin kapanmasini saglayacak.
Kendisine tesekkür ediyorum. Avcumun icinde yer bulacak
sekilde, bana kücücük bir telefon veriyor. „Bu telefonu her
zaman yaninizda tasimaniza bakin.“ Diyor. „Özellikle sinav
icin calistiginizda. Belki size cabuk ulasmam gerekebilir.“
Kücük cihaz aniden daha da agirlasiyor. Bu cihazla birlikte
kendisinin „keyfi anlarina“ sürekli maruz kaliyorum. Ofisime
gitmeme izin veriyor. Kendimi sartlandirarak ortopedik
departmanin yakinlarindaki cafeteria´ ya gidiyorum.
Etrafimdaki insanlari göz ardi edip köseme cekiliyorum,
materyallerim üzerinde calisiyorum ve Handy´ mi yanimda
tutuyorum. Yemek daha da kötü olabilirdi. Yedi senelik
Üniversite cafeteria´ sindan sonra her sey lezzetli geliyor.
Yemegim icinde baharatli peynir ve chips´ in bulundugu
ekmek icinden olusuyor. Sirtim duvar´ a dönük bir sekilde
köseli bir masa´ ya oturuyorum ve evraklarimi masa´ya
dagitiyorum. Önce ekmek icimi yiyorum, sonra diger yemek
davetlilerini inceliyorum. Iclerinden cogunun tip giysisi
giyiniyor, önlüklerin icinde doktorlar, yeleklerin icinde
hemsireler ve beyaz ceketleri icinde laboratuvar calisanlari.
Kücük gruplar seklinde oturuyorlar ve benim hic duymadigim
hastaliklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili konusuyorlar.
Normalde saglik ve dogru beslenme´ ye dikkat etmesi gereken
insanlar, var olabilecek en zararli besin maddelerini
tüketiyorlar. Patates kizartmasi, ekmek ici, üstü pisirilmis
ekmekler ve pizza. Bir grup genc doktoru yemek´ te izliyorum
ve iclerinde sinav icin calisan ve sonra dava acmayi planlayan
bir avukat´in oturdugunu bilselerdi ne düsündüklerini cok
bilmek isterdim. Onlari rahatsiz edeceginden süphe
duyuyorum. Onlar gibi burada bulunmak benim de hakim.
Kimse beni umursamiyor. Ara sira deyneklerle iceriye bir
hasta geliyor veya bir bakici tarafindan getiriliyor. Atlamaya
hazir bir vaziyette bulunan baska avukatlari göremiyorum.
Saat altida ilk fincam kahve´mi satin aliyorum ve sözlesme
hukukiyle, emlak hukukunu ayrintili bir sekilde calismaya
basliyorum, bu konular ilk akademik yilimin kabus günlerini
canlandiran konulardi. Konu´ya bir hakimiyet kazanmaya
calisiyorum. Simdiye kadar hep erteledim, fakat artik bir “
Yarin “ olmayacak. Fincanimi doldurmak amaciyla bir saat
sonra ayaga kalkiyorum. Cafeteria büyük ölcüde bosaldi ve
salonun diger ucunda outran iki hasta´ yi fark ediyorum.
Nereye bakarsan, alci materyalleri ve cöp. Deck bunlara
hücum ederdi, fakat ben degil. Bir müddet sonra saskinligimi
gizleyemeden kendimi burada iyi hissettigimi fark ediyorum.
Burasi sakin ve hic kimse beni tanimiyor. Ders calismak icin
en ideal kosullar. Kahve fena degil, ve fincani yeniden
doldurmak fiyat´ in sadece yarisi. Bayan Birdie´den cok uzak
bir yerdeyim ve bu yüzden bedensel is´ ten bayagi uzakta. Is
verenim burada olmami bekliyor ve avciliga cikmami
beklemesine ragmen cikmadigimi hic bir zaman
ögrenmeyecek. Sabit bir oranimin olmadigi kesin. Sonucta hic
kimse benden hafta´ da bir sürü dava bulmami isteyemez.
Telefon usul ve hafif bir ses tonu cikartiyor. Bu kisi sadece
kontrol etmek isteyen Bruiser. Sansli miydiniz? Hayir
diyorum ve salonun etrafinda bakiniyorum. Ve iki tekerlekli
kisilerin birbirlerinin hasar durumlarini karsilastirmalarini
görüyorum. Sefiyle görüstügünü ve durumun iyi oldugunu
söylüyor. Baska ipuclarini ve süphelileri takip edeceginden
emin. Bir kahkahayla Petri Heil! Diyor ve baglanti kopuyor,
süphesiz Prince ile bir kac icki icmek icin Yogi´ ye dogru
gidiyor. Bir saat calistiktan sonra masami terk ediyorum ve
Dan Van Landel´ i aramak icin sekizinci kat´ a kadar
cikiyorum. Agrilari var, fakat konusmaya niyetli. Diger
sürücünün sigortayla iletisim kurdugumuzu ve güzel bir
anlasmanin bizi bekledigi güzel müjde´yi iletiyorum. Bu dava
icerebilecegi her seyi icerebiliyor, ve Deck´ in bana daha önce
söylemis oldugu seyleri tekrarliyorum. Acik ortada olan bir
mali sorumluluk ( alkollü bir sürücü bile), sigorta yönünden
yeterince maddi güvence (kaynak), ve iyi yaralanmalar. Iyi
burada bir kac kirilmis kemigin kendini kalici bir zarar´ n
büyüleyici durumuna gelistirebilmesi demek. Dan sevincli bir
sekilde gülüyor. Parasini simdiden saymaya basliyor. Fakat
Bruiser´le pasta´ yi henüz paylasmadi. Vedalasiyorum ve
yarin bir daha gelmeye söz veriyorum. Hastane´ ye gitmem
istenildigi icin, bütün müvekkilerimle ilgilenebilirim. Buna
hizmet denilir! Dönüsümde cafeteria yine dosdolu. Kösemdeki
masama yine oturuyorum. Kitaplarimi orada biraktim ve
iclerinin birinin üzerinde net bir sekilde Elton Bar Review
okunabiliniyor. Yerime oturdugumda yan masada bulunan ve
beni süpheli bir sekilde inceleyen bir grup genc doktor´ un
ilgisini cekti. Hemen susuyorlar böylece is evraklarimi
ayrintili bir bicimde konustuklarini biliyorum. Kisa bir süre
sonra gidiyorlar. Kendime bir kahve daha getiriyorum ve
devlet mahkemelerindeki dava yürütme mucizeleriyle ilgili
okumalarimi yapiyorum. Ziyaretcilerin sayisi bir kac ziyaretci
kalacak sekilde azaliyor. Su an kofeinsiz kahve iciyorum ve
son dört saat´te kac evragi gözden gecirdigime sasiriyorum.
On ´a ceyrek kala Bruiser bir daha ariyor. Sesi sanki her hangi
bir bar´ da oturuyor gibi duyuluyor. Yarin sabah ofisinde
hukuki bir konuyu konusabilmemiz icin bana saat dokuz´ da
ihtiyaci var. Su an sürmekte olan uyusturucu davasi icin yazili
bir aciklamaya ihtiyaci var. Orada olacagimi söylüyorum.
Üstü acik bir kulüpte ickileri icerken avukatimin benim icin
bir savunma taktigi gelistirdigini düsünmek korkunc bir fikir.
Fakat Bruiser benim avukat´ im. Saat on´ da cafeteria ´ da tek
ziyaretciyim. Cafeteria bütün gece acik, bu yüzden satis
elemani beni rahat birakiyor. Ön görüsmeler konusunun
derinliklerine iyice girmis durumdayim ve genc bir bayan´ in
hapsirisini duyuyorum. Kafami kaldirip, bakiniyorum ve iki
masa ileride tekerlekli sandalye´ nin icinde bir hasta oturuyor,
cafeteria´ da benden haric oturan tek bayan. Sag bacaga
dizinden asaga kadar alci da bulunuyor ve beyaz sargisinin alt
bölümünü gösterirken alcisi yatay bicimde yukariya dogru
asili. Kariyerimin bu safhasinda alciyla ilgili bildiklerime göre
yeni yapilmis bir alci´ ya benziyor. Kendisi cok genc ve
inanilmaz derecede güzel. Notlarima bakmadan önce
kendisine bir kac saniye bakmadan edemiyorum. Ondan sonra
daha uzun bir süre icin yeniden o tarafa dogru bakiyorum.
Sac´i koyu renk ve ensesinde hafif bir sekilde baglanmis.
Gözleri kahverengi ve yasarmis gibi görünüyor. Altcene
kisminda görünür ezige ragmen sekli güzel yüzü yine de cok
güzel görünüyor. Yumruktan cikmis cirkin bir ezik gibi.
Bilindik beyaz hastane gömlegini tasiyor ve onun altinda cok
zayifmis gibi duruyor. Pembe cekette bulunan yasli bir adam,
St. Peter´s da gönüllü yardimci olarak calisan sayisiz nazik
insanlardan biri, masada bulunan bayanin önüne plastik
bardagin icinde portakal suyunu ikram ediyor. Mükemmel
büyük baba gibi „Buyrun Kelly“ diyor. Kisa görünen
gülümsemeyle „Tesekkür ederim“ diyor. „Yarim saat mi
demistiniz?“ diye soruyor. Bas sallayarak onayliyor ve alt
dudagini isiriyor. „Yarim saat“ diye onayliyor. „Sizin baska
bir sey daha yapabilir miyim?“ “Hayir, tesekkür ederim.”
Omuzuna dokunuyor ve Cafeteria´ yi terk ediyor. Biz yalniziz.
Kendisine bakmamaya calisiyorum, fakat bu imkansiz gibi.
Görüs alanina girene kadar kendisine bakabilmek icin kafami
dik tutuyorum ve bu arada basim egik bir sekilde evraklarima
bakabildigim kadar bakiyorum. Yüzü bana dogru tam dönük
degil, kendisini arkasi dönük sekilde görüyorum. Bardagini
kaldiriyor ve iki kol bilegindeki sargiyi fark ediyorum.
Simdiye kadar beni algilamadi. Salon dolu olsa bile o zaman
da kimseyi görmeyecegini tahmin ediyorum. Kelly kendi
kücük dünyasinda yasiyor. Kirilmis bir kemige benziyor. Ve
bunun üzerine yüzündeki eziklik. Kesik yaralarinin
görünmemesine ragmen Deck coskuyla “cok yönlü
yaralanma” teshisini koyardi. Sargili el bilekleri beynimde
soru isareti yaratiyor. Cok güzel olmasina ragmen bastan
cikartma tekniklerini uygulamaya calismiyorum bile. Cok
hüzünlü bir izlenim birakiyor, bende derdine dert katmak
istemiyorum. Sol yüzük parmaginda ince bir evlilik yüzügü
bulunuyor. On sekiz yastan üstün olamaz. Kesintisiz bir
sekilde hukuga bes dakika boyunca odaklanmaya calisiyorum,
fakat sonra peceteyle gözlerini nasil sildigini görüyorum. Göz
yaslari akarken basi yavasca saga dogru egiliyor. Sessizce
burun cekiyor. Göz yaslarinin kirik bilek kemigindeki agrilarla
ilgisi olmadigini hemen anliyorum. Burada bedensel iskence
söz konusu degil. Hain avukatlik fantazime yenik düsüyorum.
Esinin öldügü kendisinin de yaralandigi belki de bir trafik
kazasi gerceklesti. Cocuk sahibi olabilmesi icin cok genc ve
anne, babasi cok uzaklarda yasiyor ve su an burada oturuyor
ve ölmüs esi icin yas tutuyor. Cok müthis bir dava olabilir. Bu
korkunc düsünceleri beynimden silip ve önümde duran kitaba
odaklanmaya calisiyorum. Burnunu cekiyor ve sessizce
aglamaya devam ediyor. Bir kac ziyaretci geliyor ve gidiyor,
fakat hic kimse ne benim ne de Kelly´ nin yanina oturuyor.
Fincanimdan kahvemi iciyorum, sandalyemden kalkiyorum ve
tezgaha giden yol´ da kendisinin yanindan geciyorum. Ben
kendisine, kendisi de bana bakiyor. Bakislarimiz uzun bir
saniye kesisiyor ve nerdeyse bir demir sandalye´ nin üzerinden
düsüyorum. Kahve´ yi satin aldigimda ellerim biraz titriyor.
Derince bir nefes aliyorum ve masasinda dikiliyorum.
Yavasca yasarmis ve güzel gözlerini yukariya dogru
kaldiriyor. Zor yutuyorum ve söyle söylüyorum: „Baski
yapmak istemiyorum, fakat sizin icin bir seyler yapabilir
miyim? Agriniz var mi? ve bir bas sallamasiyla alci sargisina
ima ediyorum. Nerdeyse hic duyulmayacak sekilde „Hayir“
diyorum. Ondan sonra cok etkileyici kücük bir gülümseme.
„Herseye ragmen, yine de tesekkürler.“ „Peki“ diyorum.
Nerdeyse alti metre uzakliktaki masama bakiyorum. „Karsi
tarafta oturuyorum ve avukatlik sinavi icin calisiyorum, eger
bir seye ihtiyaciniz olursa cekinmeden bana sorabilirsiniz.“ Ne
yapacagimi bilmiyormus gibi omuzlarimi silkiyorum, ama ben
nazik endise eden bir hantal´im, eger tahammül sinirinizi
astiysam
lütfen kusuruma bakmayin. Fakat sizin icin
gercekten endise ediyorum. Ve emrinizdeyim. Bir kez daha
„Tesekkür ederim“ diyorum. Kendimi yetkili, kalin kitaplar
okuyan kisi olarak tanittiktan sonra sandalyeme bir gün daha
kidemli bir meslek´ te calisabilme umuduyla oturuyorum.
Sizin üzerinizde kesin belli bir izlenim birakti. Derdini
unutarak kendimi yine is´ e veriyorum. Dakikalar geciyor. Bir
sayfa cevirirken kendisine dogru bakiyorum. Bana bakiyor ve
kalbim bir kereye mahsus duruyor. Kendisini mümkün
oldugunca göz ardi etmeye calisiyorum, ondan sonra bir kez
daha bakmak icin basimi kaldiriyorum. Yine derdine gömüldü.
Peceteyi topakliyor. Göz yaslari yanaklarinin üzerinden
akiyor. Kendisini aci cekerken görmek beni perisan ediyor.
Kendisinin yaninda seve seve oturup, belki de kolumu omzuna
yaslayip ve kendisiyle her konu hakkinda konusmak isterdim.
Eger evliyse o zaman esi nerede? Benim yönüme dogru
bakiyor, fakat beni gördügünü zannetmiyorum. Pembe
ceketteki yardimcisi tam on bucuk´ ta yardimina yetisiyor ve
kendisini hemen toparlamaya calisiyor. Basini oksuyor,
duyamadigim bir kac sakinlestirici sözler söylüyor ve tekerlek
sandalyesini yavasca ceviriyor. Mekan´ i terk ederken bana
bilincli bir sekilde bakiyor. Ve uzunca göz yaslariyla dolu beni
aniyor. Hangi oda´ da yattigini ögrenmek icin kendisini bir
kac metre takip ediyorum, fakat sonra kendime hakim
oluyorum. Sonra ayrintilari ögrenmek icin pembe ceketteki
adami bulmaya calisiyorum. Fakat bunu yapmiyorum.
Kendisini unutmaya calisiyorum. Kendisi sadece bir cocuk.
Bir sonraki aksam cafeteria´ ya bird aha gidiyorum ve ayni
masa´ ya oturuyorum. Ayni telasede olan insanlarin
konusmalarini isitiyorum. Van Landel´ leri ziyaret edip sayisiz
sorularindan kendimi sakiniyorum. Bu karanlik sularda
avciliga cikmis olan baska köpek baliklarini gözlüyorum ve
birilerinin yanlarina gelmesini bekleyen bir kac olasi
müvekkileri göz ardi ediyorum. Saatlerce calisiyorum.
Konsantrasyonum üst düzeyde ve motivasyonum hic bir
zaman daha güclü olmamisti. Ayni zamanda saat´ e dikkat
ediyorum. On´ a dogru yaklasirken cabam yok oluyor, ve
bakinmaya basliyorum. Sakin ve ögrenmeye merakli kalmaya
calisiyorum, fakat cafeteria´ ya ne zaman yeni bir ziyaretci
adimini atsa dikkatimi topluyorum. Bir masa´ da iki hemsire
yemek yiyor ve diger bir masa´da yalniz bir laborant kitap
okuyor. Bes dakika sonra iceri dogru yuvarlaniyor ve ayni
yasli adam kendisini her nereye gitmek istiyorsa iceri dogru
sürüyor. Bir önceki aksam oturdugu masa´nin aynisini tercih
ediyor. Yasli adam tekerlek sandalye ´yi manevrali bir sekilde
sürmeye calisirken, bana gülümsüyor. “Portakal suyu” diyor.
Saclari hala geriye toplanmis, fakat yanilmiyorsam
kirpiklerinde biraz boya, göz kapaklarinda ise far boyasi.
Ayrica rengi solmus dudak boyasi kullanmis ve etkisi
dramatic. Dün gece yüzünün tamamen makyajsiz oldugunun
farkinda degildim. Bu aksam ise, biraz makyaj ile cok daha
güzel. Gözleri hüzünden yoksun isildiyor. Portakal suyunu
önüne koyuyor ve dün aksam söylediginin aynisini öylüyor:
“Buyrun, Kelly. Yarim saat mi demistiniz?” “45 dakika olsun”
diyor. “Nasil isterseniz” diyor ve gidiyor. Portakal suyunu
iciyor ve dikkati dagilmis bir sekilde masa yüzeyine bakiyor.
Kelly´yi düsünmekle bugün cok vakit gecirdim ve nasil
davranacagima dair zamaninda karar verdim. Bir kac dakika
bekliyorum, ve burada degilmis gibi Elton Bar Review ´yi
inceleyerek numara yapiyorum. Sonra kahve molasi gelmis
gibi ayaga kalkiyorum. Masasinda duruyor ve „ Bu aksam
galiba kendinizi daha iyi hissediyorsunuz.“ Böyle bir seyi
söylememi benden bekledi. „Ben de kendimi daha iyi
hissediyorum.“ Diyor ve gülüsüyle muhtesem dislerini
gösteriyor. Bu cirkin eziklige ragmen cok güzel bir yüz. „Sizin
icin bir sey getirebilir miyim?“ „Bir cola rica ediyorum. Bu
portakal suyu cok aci.” “Tabii ki,” diyorum ve tamamen
etkilenmis ayriliyorum. Otomat ´ta iki büyük bardagi kola´la
dolduruyorum, ödüyorum sonra masasina koyuyorum. Kafam
tamamen karismis gibi, karsisindaki bos sandalye´ye
bakiyorum. “Buyrun, oturun” diyor. “Emin misiniz?” “Evet,
sadece hemsirelerle konusmaktan biktim.” “Oturuyorum ve
dirseklerimi yasliyorum. “ Ismim Rudy Baylor” diyorum “Ve
siz Kelly Soundso isiniz.” “Kelly Riker, sizi tanimak ne kadar
güzel.” “Ben de cok memnun oldum.” Kendisi nerdeyse alti
metre uzakliktan cok güzel bir manzara, fakat simdi
utanmadan sadece bir metre uzakliktan kendisini görebildigim
icin, gözlerimi ondan ayirmak neredeyse imkansiz. Gözleri
parlak ve acik kahverengi. Kendisi cok güzel. Icimden
gelerek, konusmayi devam ettirmek adina “ Sizi dün aksam
rahatsiz ettigim icin cok özür dilerim” diyorum. Bilmek
istedigim bir cok sey var. “Siz beni rahatsiz etmediniz. Bu tür
bir kargasaya neden oldugum icin özür dilerim.” “Buraya
neden geliyorsunuz.? Diye soruyorum, sanki kendisi bir
yabanci ben de buranin ev sahibiymisim gibi. “Odamdan
cikabilmek icin. Ve siz?” “Avukatlik sinavi icin calisiyorum,
ve burasi cok güzel sakin.” “Öylese siz avukat olmak
istiyorsunuz.” “Evet, bir kac hafta once üniversiteyi bitirdim
ve simdi büyük bir sirkette bir isim var. Sinavi verir vermez,
ise baslayabilirim.” Kamis´ tan icecegini iciyor ve yükü agzin´
da dagitmak icin hafifce agiz uclarini yukariya dogru cekiyor.
“ Bayagi zor bir kirik, degil mi? ve bir bas sallamasiyla
ayagini ima ediyorum. “Bilek kemigi. Civilendi.” “Bu nasil
gerceklesti? Cok sorulabilir bir soru ve bunu cevaplandirmasi
kendisi icin büyük sorun yaratmayacagini tahmin etmistim.
Fakat bu söz konusu degil. Tereddüt ediyor ve gözleri hemen
yasariyor. “Ev´de bir kaza”
diyor, sanki bu belirsiz
aciklamayi ezberlemis gibi. “Bu allah askina ne demek
oluyor? Bir ev kazasi mi? Merdivenlerden mi düstü? “Oh”
diyorum , sanki her sey cok acik mis gibi. El bilekleri
hakkinda düsünüyorum, cünkü ikisi birbirine bagli ve alci´ da
degil. Ne kirik gibi görünüyorlar, ne cikik. Belki bir kesik
yarasi. „Bu uzun bir hikaye.“ Diye iki yudum arasinda
mirildaniyor ve bakislarini baska tarafa ceviriyor. „Ne
zamandan beri buradasiniz? Diye soruyorum. „Iki günden
beri. Civi´ nin iyi oturup oturmadigini görmek istiyorlar. Eger
degilse, o zaman hepsini tekrarlamak zorundalar.“ Durakliyor
ve kamisiyle oynuyor. „Burasi ders calismak icin tuhaf bir yer
degil mi?“ diye soruyor. “ Tabii ki degil. Burasi cok sakin. Bir
sürü kahve var. Bütün gece acik. Bir evlilik yüzügü
tasiyorsunuz.” Bu gercek bana hersey den fazla aci verdi.
Sanki parmaginda oldugundan emin degilmis gibi yüzügüne
bakiyor. “Evet” diyor ve kamis´ ina bakiyor. Tassiz cok basit
bir yüzük. “Peki, esiniz nerede?” “Bir cok soru soruyorsunuz.”
“Avukat´ im, en azindan olmama az kaldi. Soru sormak,
egitimim bir parcasi.“ „Peki bunu neden bilmek istiyorsunuz?“
„Cünkü burada, hastane´ de tek basina olmaniz cok tuhaf. Co
knet görüldügü gibi yaralisiniz, ve esiniz yaninizda degil.“
„Gün icerisinde gelmisti.“ „Ve su an evdeki cocuklarin
yaninda mi?“ „Bizim cocuklarimiz yok, peki sizin?“ „Hayir,
ne cocuk, ne es“ „Kac yasindasiniz?“ Gülümseyerek „Bir cok
soru soruyorsunuz.“ Diyorum ve gözleri parliyor. „Yirmi bes.
Siz kac yasindasiniz?“ Bu soru hakkinda bir kac saniye
düsünüyor ve „On dokuz“ „Evli olmak icin cok erken.“
„Baska carem yoktu.“ „Cok, özür dilerim.“ „Bu sizin sucunuz
degil. Nerdeyse on sekizken hamile kaldim, bundan kisa bir
süre sonra evlendim, dügünden bir hafta sonra bir düsük
yaptim ve ondan sonra hersey tersine gitti. Bu merakinizi
dindiriyor mu?“ „Hayir. Evet. Özür dilerim. Hangi konu
hakkinda konusmak istersiniz?“ „Lise hakkinda.“ „Nerede
Lise´ ye gittiniz?“ „Austin Peay´ de. Memphis State de ise
hukuk egitimi. “
“Lise´ ye her zaman gitmek istiyordum, fakat olmadi.
Memphis´ den mi geliyorsunuz?” “Burada dogdum , fakat
Knoxville´ de büyüdüm. Peki siz nereden geliyorsunuz?“
„Buradan bir saat uzaklikta kücük bir sehirden. Hamile
kaldigimda oradan tasindik. Ailem icin bunlarin hepsi utanc
vericiydi. Gitmenin zamani gelmisti.“ Burada hic karismak
istemedigim cok rahatsiz verici bir aile mevzusu söz konusu.
Hamileliginden iki kere bahsetti, ve iki keresinde de konu´yu
acmaktan sakinabilirdi. Fakat kendisi yalniz ve konusmak
istiyor. „Böylece Memphis´ e m tasindiniz?“ „Memphis´e
kadar gittik, orada bir rahip nikahimizi kiydi, cok güzel bir
törendi, ondan sonra bebegi kaybettim.” “Esiniz ne is´ le
meskul?” “Bir forklift kullaniyor. Ve cok iciyor. Yenilgiye
ugramis birinci lig´ de beyzball oynamayi hala hayal eden bir
kimse.” Bu kadar husus bilmek istemiyordum. Lise´ de
basarili oldugunu sizin de sirin bir Cheerleaderin oldugunuzu
düsünüyorum, hayallerdeki amerikan cifti, görünmemis bir
yakisiklilik, görünmemis bir güzellik, görünmemis sportif ve
basariya endeksli ta ki bir gece prezervatif´ I unutana kadar.
Ugursuzluk gerceklesiyor. Her hangi bir nedenden dolayi
cocuk aldirmadan vazgeciyorlar. Belki lise´ yi bitireceksiniz,
belki de degil. Ayip´ tan kacip büyük kent´in anonimligine
kaciyorsunuz. Düsüs´ ten sonra askiniz soluyor ve siz uyanip
gercek hayatin basladigini fark ediyorsunuz. Kendisi ise
birinci lig´ de hala san, söhret ve para´dan hayal ediyor. Bayan
ise o kisa zaman önceki dertsiz yillarini özlüyor ve hic bir
zaman gidemeyecegi lise´ nin hayalini kuruyor. “Özür
dilerim,” diyor. “Bunu söylememem gerekirdi. “Lise´ ye
gitmek icin hala gencsiniz.” Olumlulugum kendisini
güldürüyor, sanki bu hayal kendiliginden sona ermis gibi.
„Lise´ yi bile bitirmedim.“ Bunun üzerine ne söyleyeyim?
Kendisine anlamsiz bir konusma mi gerceklestireyim- lise´ yi
yapmaya calisin, aksam kurslarina gidin, eger gercekten
inaniyorsaniz, basarabilirsiniz. Bunun yerine „Calisiyor
musunuz“ diye soruyorum. „Ara sira. Ne tür avukat olmak
istiyorsunuz? Dava isleri hosuma gidiyor. Mahkeme karsisina
cikmak isterdim.“ „Suclulari mi savunmak?“ „Belki“
Mahkeme karsisinda bir gün´ e hakkiniz var ve iyi bir
savunmaya hakkiniz da var.“ „Katil?“ „Evet, fakat bazilarinin
maddi durumu bir avukat icin yetmiyor.“ „Tecavüzcü ve
cocuk kullanicisi?“ Sasiriyorum ve bir saniye tereddüt
ediyorum. “Hayir.” “Eslerini döven erkekler?” “Hayir, hic bir
zaman.” Cok ciddiyim, ve ayrica yaralanmalariniza iliskin cok
süpheli. Secmis oldugum müvekkilere iliskin kararima saygi
duyuyor. “Nerdeyse hic kimse ceza hukuku alaninda
uzmanlasmiyor.” Diye anlatiyorum. “Büyük ihtimal sivil
davalarla ilgili daha fazla isim olacak.”
“Davalar ve
benzerleri.” “Evet, dogru. Ceza suclariyla hic bir ilgisi
olmayan davalar.” “Bosanmalar.” “Bu konuya hic girmek
istemiyorum. Bosanmalar genelde tatsiz konular.” Sohbeti
benim tarafimdaki bölümde tutmak icin bayagi bir caba
gösteriyor, gecmisinden uzak ve simdiki zamandan daha da
uzak. Bu benim icin de uygundur. Göz yaslari her an akabilir
ve ben bu sohbeti bölmek istemiyorum. Sohbet´ in sürmesini
istiyorum. Lise´ de hayatin nasil gectigini bilmek istiyor. Ders
calismanin- Partiler—ögrenci kulüpleri---kampüs´ deki
yasam—sinavlar---profesörler—geziler. Bir cok film izlemis
ve bu yüzden beyninde masallari andiran dört senelik bir
kampüs dönemi canlaniyor. Yapraklarin bahar aylarinda sarikirmizi
renge
dönüstügü
,
ekip
kazaklarinin
icindekiögrencilerin ekiplerine alkis tutmasi, ömür boyu süren
arkadasliklar. Bu kizcagiz zorluklar icerisinde kücük sehir´den
cok güzel hayallere sahip bir sekilde cikmayi basarmis. Dil
bilgisi kusursuz ve kelime haznesi benimkinden genis.
Tereddütle lise´ yi birincilikleve ikincilikle bitirebilecegini
itiraf ediyor, bir de Cliff, Bay Riker ile genclik aski olmasaydi.
Cok fazla caba göstermeden lise de güzel vakit gecirdim, ve
ögrenci kalabilmek icin haftada kirk saat pizza tasidigim
günleri, yani önemli gercekleri atliyorum. Calistigim sirket ile
ilgili daha fazla bilgi istiyor ve ve ben su an iki masa ileride
telefon´ um caldiginda J. Lyman sirketini ve ofisini övmekle
meskul´ üm. Sirketten istenildigim aciklamasiyla özür
diliyorum. Arayan Prince ile birlikte olan ickili Bruiser. Her
nerede oturuyorsam, bu onlari eglendiriyor. Bu sirada icki
iciyorlar ve ESPN´ nin yayinladigi her sey icin bahse
giriyorlar. Arka plandaki sesler gürültülü bir kavgayi
andiriyor. “Bir seyi yakaladin mi?” diye Bruiser telefon´ a
bagiriyor. Bu telefon görüsmesinde anlasilan etkilenmis olan
Kelly´ye gülümsüyorum ve mümkün oldugunca sessiz bir
sekilde olasi bir müvekkille konustugumu söylüyorum.
Bruiser gürleyerek gülüyor, sonra ikisinden daha ickili olan
Prince´ e ahize´ yi veriyor. Nükte´ si olmayan bir avukatlik
fikrasi anlatiyor, yaralilara yüklenmekle ilgili olan bir sey.
Ondan sonra beni Bruiser´ da yerlestirdigine dair –Ben size
söylemistim ya—konusmasina basliyor, bana hukuk ile ilgili
50 profesör´ den daha fazla ögretecek olan Bruiser. Bu bir
müddet böyle sürüyor, ve bu sirada odasina götürmek üzere
Kelly´ nin yardimcilari geliyorlar. Masasina dogru bir kac
adim atiyorum, elimi ahizeye koyuyorum ve söyle
söylüyorum: “Sizi tanidigima cok memnun oldum.”
“Gülümseyerek “ Cola ve sohbet icin tesekkürler.” Prince
kulagima bagirirken “ Yarin aksam mi?” diyorum. „Belki“
Bana anlamli bir sekilde göz kirpiyor ve dizlerim yumusuyor.
Anlasilan pembe ceketli adam bu hastane´de bir müvekkil
avcisini taniyabilmek icin uzunca bir süre bulunuyor. Bana
ürkütücü bir bakis atiyor ve kendisini disariya cikartiyor.
Kelly geri gelecek.Telefon´ un bir dügmesine basiyorum ve
Prince´ in kurmus oldugu cümlenin tam ortasinda sözünü
kesiyorum. Eger geri arayacak olurlarsa, geri aramayi
düsünmüyorum. Eger sonradan hatirlayacak olurlarsa, bunun
da ihtimali cok az, o zaman Sony´ ye sucu atacagim.
18. Bölüm
Deck yüksek beklentileri seviyor, özellikle de fisildasilan
telefon görüsmelerinde gün ortasina cikmamis yasadisi isleri
ortaya cikartmak. Kendisine Kelly ve Cliff Riker ile ilgili az
bilgileri veriyorum ve bir saate kalmiyor büyük bir siritmayla
ofisime geliyor. Notlarini okuyor. Kelly Riker üc gün önce St.
Peter´s hastanesine gece yarisinda götürüldü, bir sürü
yaralanmalarla. Anonim bir telefon görüsmesinde ism
bilinmeyen komsular dairelerindeki siddetli tartismayi
bildirdiler. Dövülmüs bir sekilde oturma odasinin koltugunda
yatarken polis Kelly´ yi buldu. Anlasilan Cliff Riker ickiliydi
ve tamamen cildirmis ve esine nasil saldirdiysa polise´ de öyle
saldirmak istiyordu. Bunu da silahi oldugu anlasilan
alümiyum´ dan bir deynek´le yapmak istiyordu. Hemen
yatistirildi, yaralanma sucundan suclu bulundu, tutuklandi ve
götürüldü. Kelly abülans ile hastaneye götürüdü ve polis´ e
kisa bir ifadede bulundu.
Bu ifade´ ye göre Cliff ickili bir sekilde ev´ e gelmisti,
gerceklesen talihsiz bir söz düellosundan sonra Cliff Riker
kazandi. Kelly, Cliff´ in kendisini iki kere sopayla bilek
kemigine ve yumrukla iki kere yüzüne vurdugunu söyledi.“
Dün gece uyuyamadim. Kelly Riker´le kahverengi gözleriyle,
uzun bacaklarini düsünüyordum ve esinin kendisine
saldirdigini düsündügümde kendimi kötü hissediyorum. Nasil
tepki verecegimi Deck gözlemliyor, bu yüzden bir sey
farkettirmemeye calisiyorum. “El bilegi sargiliydi ve Deck
gururlu bir sekilde yeni bir sayfa aciyor. Bundan haric bir bilgi
kaynagina da sahipti, ve bu bilgi Memphis´ in itfaiye´ nin
dosyalarinda gömülüydü. “El bileklerini kasteden bölüme
gelince, rapor eksik bilgi sunuyor. Saldiri esnasinda bir anda el
bileklerini yere bastirdi ve tecavüz etmeye calisti. Fakat
umdugu havasinda degildi, tahminen fazla bira yüzünden.
Polisler kendisini buldugunda ciplakti ve sadece bir bez ile
örtülüydü. Bilek kemigi parcalandigi icin kacamiyordu.”
“Kendisine ne oldu?” “Geceyi hapishane´de gecirdi. Annebabasi depozito´ yu ödedi. Bir hafta icinde mahkeme karsina
cikacak, fakat hic bir sey olmayacak.” “Peki, neden?” “Büyük
ihtimal ihbari geri alacak, öpüsüp, barisacaklar. Ve sonra yine
saldirina kadar sabredecek. “….nerden biliyorsunuz?” “Bir
kere daha oldugu icin. Sekiz ay önce polis ayni ihbari aldi,
ayni kavga, hepsi aynisiydi, tek fark biraz daha sansli
olmalariydi. Sadece bir kac ezik. Anlasilan sopa elinde
degildi. Polis ikisini ayiriyor, kendilerine bir kac tavsiye
veriyor, sonucta ikisi de yari cocuk, genc yasta evli ve öpüsüp
barisiyorlar. Ondan sonra üc ay önce sopa devreye giriyor ve
St. Peter´s hastanesinde kirik omurgalar yüzünden yatiyor. Bu
dava Memphis´ deki bundan sorumlu polis subesine veriliyor
ve bunlar siki bir cezalandirma öngörüyorlar. Fakat Kelly
esine asik ve aleyhinde ifade vermekten kaciniyor. Bütün dava
iptal ediliyor. Her zaman olabilecek bir durum.” Bunu
sindirmek icin bir dakika´ ya ihtiyacim var. Ev´ de siddet
tahmin etmistim, fakat bu denli korkunc bir sey degil. Bir
adam nasil alüminyum sopasini alip esini bununla dövebilir.
Deck düsüncelerimi okuyarak „Bu her zaman olabiliyor“ diye
tekrar ediyor. „Baska bir sey daha var mi?“ „Hayir, fakat
mesafe koyun.“ „Tesekkürler“ diyorum. Kendimi gücsüz ve
sursuz hissediyorum.“ „Tesekkürler.“ Sandalyesinden kayiyor.
„Bir sey degil.“
Tabii ki Booker avukatlik sinavi icin benden cok daha fazla
calisti. Ve benim icin endise duyuyor. Bu onun icin cok tipik
bir olay. Bu ögleden sonrasi icin Shankle sirketinin bir toplanti
salonunda bir ögrenme maratonu belirledi. Booker´ in beni
tembihledigi gibi tam saat on iki de oraya variyorum. Ofisler
modern ve is trafigi yogun ve sirket´ in tuhaf yönü tüm
calisanlarinin siyah olmasi. Son aylarda bir sürü sirket´le
irtibat kurdum ve sadece siyah bir sekreteri hatirliyordum,
siyah bir avukat´ I degil. Burada ise bir beyaz yüz
görünmüyor. Booker beni kisaca gezdiriyor. Öglen yemegi
olmasina ragmen, mekan tiklim tiklim dolu. Bilgisayarlar,
fotokopi makinalari , fax cihazlari, telefonlar, sesler –hol´ un
üzerinde ciddi bir ses gürültüsü oluyor. Sekreterler calisma
masalarinda yemek yiyorlar, istisnasiz acil halledilmesi
gereken bir is yiginiyla dolu. Avukat ve avukat yardimcilari
cok dostca, fakat bir o kadar da telaseli. Herkes siki bir elbise
(kilik kiyafet) düzenine uymak zorundalar, erkekler icin koyu
renk takimlar ve beyaz gömlekler. Bayanlar icin basit
elbiseler, cirtlak renkler ve pantolonlar yasak. Gözümün
önünden J. Lyman Stone sirketinin resimleri geciyor. Onlari
ihmal ediyorum. Booker Marvin Shankle´ in siki bir yönetime
sahip oldugunu anlatiyor. Her zaman is ´e hazir bir durumda,
her yönde bir profesyonel, hem gece hem gündüz calisiyor,
ortaklarindan ve calisanlarindan da aynisini bekliyor. Toplanti
salonu issiz bir köse´ de bulunuyor. Öglen yemeginden
sorumluydum, böylece bir yol üzeri Yogi´ den almis oldugum
bir kac ekmek ic´I cikartiyorum. Ücretsiz ekmek icleri. Aile,
fakulte ve arkadaslar hakkinda en fazla bes dakika sohbet
ediyoruz. Isimle ilgili bir kac soru soruyor, fakat kendisini
biraz geri cekmesi gerektigini biliyor. Kendisine her seyi
anlattim. Neredeyse hepsini. St. Peters´ deki yeni isimle ilgili
bilgi sahibi olmasini istemiyorum. Booker müthis avukatcil
oldu. Sohbet icin izin verilen süre sonrasi saat´ ine bakiyor,
ondan sonra bizim icin planlamis oldugu muhtesem öglen´e
basliyor. Alti saat boyunca hic durmadan calisacagiz, kisa
kahve ve tuvalet molalariyla ve baska birinin bu oda´ ya
ihtiyaci oldugu icin saat on sekiz´de disarida olmamiz
gerekiyor. On iki´ye ceyrek geceden sonra bir bucuga kadar
devlet düzeyinde gelir vergi yasalarini tekrarlayacagiz.
Vergilerden daha fazla anladigi icn Booker konusmalarin en
büyük kismini üstleniyor. Önceki sinav örneklerini göz
önünde bulundurarak calisiyoruz ve vergi hukuku gecen bahar
oldugu gibi anlasilmaz. Bir bucuk´ta tuvalet´e gitmemi ve
kahve getirmeme izin veriyor, ondan sonra iki bucuga kadar
ben anlatmaya basliyorum, ve ve ispat ile ilgili yasalari
acikliyorum. Inanilmaz heyecanli. Her genc avukat adayi icin
giris sinavini gecememek bir kabus, fakat Booker icin büyük
bir facia olacagindan pek emin degilim. Dogru´ yu söylemek
gerekirse benim icin dünya´ nin sonu olmazdi. Ego´ ma büyük
bir darbe vururdu, fakat buna dayanabilirdim. Cok siki
calisirdim ve alti ay sonra bir daha denerdim. Her ay bir kac
müvekkil kazanabildigim müddetce, bu Booker´ in pek
umrunda olmazdi. Agir yaralanmalarla ilgili iyi bir dava ve
Bruiser benden ikinci bir dava ´yi bulmami istemezdi. Fakat
Booker sorunlara karisabilir. Eger birinci sinavi kaybederse
Bay Marvin Shankle´ in hayatini cehenneme cevirecegini
tahmin ediyorum. Eger iki kere kaybederse, o zaman büyük
ihtimal tarih olacak. Tam iki bucuk´ ta Marvin Shankle
toplanti salonuna adimini atiyor ve Booker beni kendisine
tanitiyor. Elli yaslarin basinda, formunda ve nazik. Kulak
etrafindaki saclari hafif grilesmis. Sesi sakin ve bakislari
etkileyici. Marvin Shankle´ in gözünden hic bir sey kacmiyor.
Güney´ de hukukcular arasinda bir efsane ve ben kendisini
tanidigim icin cok gururluyum. Booker bir anlasma ayarladi.
Nerdeyse bir saat Shankle´ in bize sivil hukuk sorulariyla ilgili
yargi´ yi is yeri dagitimindaki ayrimciligi anlatiyor. Bir kac
not aliyoruz, bir kac soru soruyoruz, fakat zamanin cogunu
dinleyerek geciriyoruz. Ondan sonra bir konferansa gidiyor ve
önümüzdeki yarim saat´ I yalniz geciriyoruz ve kartel
hukukunu isliyoruz. Saat dörtte bir ders daha basliyor. Bir
diger konusmacimiz ise Tyrone Kipler, Harvard ´te okumus ve
anayasa hukuna uzmanlasmis bir ortak. Konuya cok yavas
basliyor ve sonra Booker kendisini soru yagmuruna tuttugunda
hizlanmaya basliyor. Bir gece yarisi bir sopa ile cildirmis gibi
Cliff Riker´i nasil dövdügüm´ ün rüyasini görüyorum.
Kendimi uyanik tutabilmek icin masa´ nin etrafinda dolaniyor,
fincanlar dolusu kahve iciyorum ve konsantre olmaya
calisiyorum. Bir saat´ in sonunda Kipler konuskan oluyor ve
biz kendisini bir soru yagmuruna tutuyoruz. Cümleyi yarida
kesip, ici tedirgin bir sekilde saat´ e bakiyor ve gitmesi
gerektigini söylüyor. Bir yerlerde bir hakim bekliyor.
Kendisine bizim icin zaman ayirdigi icin tesekkür ediyoruz ve
kendisi alelacele burayi terk ediyor. Booker „daha bir saatimiz
var“ diyor. Bes´ i bes geciyor , „ Ne yapmak istiyoruz?“ “Bir
bira icmeye gidelim.” “Özür dilerim, ya esya hukuku ya da
ahlak.” Ahlak fena olazdi, fakat su an uykum var ve
günahlarimin ne kadar agir oldugunu hatirlatmayi
düsünmüyorum. “O zaman esya hukuku.” Booker sicriyor ve
kitaplari getiriyor. St. Peter´sin labirint koridorlarindan
gecerken saat nerdeyse sekiz oldugunu ve en sevdigim masa´
da bir doktor ve bir hemsirenin oturdugunu fark ediyorum.
Kendime bir kahve cekiyor ve yakinlara oturuyorum.Hemsire
cok cazibeli ve fisiltisina göre iliskisinin tehlik´de oldugunu
söylerdim. Yasi altmis, saci ektirilmis ve yeni bir cene´ ye
sahip. Kendisi ise otuz ve görünüse bakilirsa eslik statüsüne
ulasmayacak. Sadece belli bir süre icin bir sevgili. Ciddi bir
fisilti. Ders ögrenecek hava´ da degilim. Bir gün bana yetti,
beni tek motive eden sey Booker´in ofis´ te olu, calismasi ve
sinav icin ögrenmesi. Bir kac dakika sonra sevgililer
kayboluyor – kendisi göz yaslari icerisinde, o ise soguk ve
kalbsiz. Masa´ ya oturuyorum, evraklarimi yayiyorum ve
ögrenmeye calisiyorum. Ve ben bekliyorum. Kelly on´u bir
kac dakika gece geliyor. Bugün baska bir adam tekerlek
sandalyesini sürüyor. Bana soguk bir bakis atiyor ve salon´ un
ortasinda bulunan masa´ ya isaret ediyor. Tekerlek sandalye´
yi oraya birakiyor. Ben kendisine bakiyorum, kendisi bana
bakiyor. Cliff´ in oldugunu tahmin ediyorum. Nerdeyse benim
kadar uzun, ve 1,80 m ´den daha büyük degil ve bira göbegi
yavasca kendini gösteriyor. Fakat omuzlari genis ve pazilari
cok fazla dar olan ve kollari ön plana cikartilmaya calisilan Tshirt´in altindan kabariyor. Dar kot pantolonu. Moda
olabilmesi icin cok uzun olan kahverengi, kivircik saclar. Alt
kollarinda ve yüzünde bir sürü tüyleri olan bir kimse. Cliff
sekizinci sinifta tras olmasi gereken cocuktu. On dokuz
yas´dan daha olgun duran yesil gözleri ve güzel bir yüzü var.
Kendisine icecek bir seyler alabilmek icin sopayla yaraladigi
bilek kemigiyle tezgah´in yanina kadar gidiyor. Kendisine
baktigimi görüyor. Bilincli bir sekilde salon´ u gözlemliyor ve
son anda bana göz kirpiyor. Nerdeyse kahvemi döküyorum.
Ikisinin kisa süre önce konusmus olduklarini duymak icin cok
fazla hayal gücü´ ne gerek yok. Tehditler, özür dilemeler,
ricalar ve daha fazla tehditler. Bu aksam kendilerini iyi
hissetmedikleri apacik ortada. Ikisi de ciddi bir sekilde
bakiyorlar ve sessizce iceceklerini yudumluyorlar. Ara sira bir
iki söz konusuyorlar fakat cici maylarinda bulunan genc bir
cift gibiler. Bir taraftan kisa bir söylem, diger taraftan daha
kisa bir cevap. Birbirlerine sadece gerektigi zamanda
bakiyorlar. Bunun yerine duvarlari ve yer tabanini inceliyorlar.
Bir kitabin arkasina saklaniyorum. Yakalanmaddan ve beni
görebilecek bir sekilde oturuyor. Bana sirtini ceviriyor. Zaman
zaman bakiniyor, fakat hareketleri kolayca önceden
anlasilabilinir. Bakislari beni bulmadan cok daha önce basimi
kasiyabilir ve kendimi isime verebilirim. Nerdeyse on dakika
suskun bir sekilde karsi karsiya oturduktan sonra, ani bir
cevabin söylenmesine neden olan bir sey söylüyor. Keske
dinleyebilseydim. Sinirden ani titremeye basliyor ve bir seyler
söylüyor. Ayni sekilde intikam aliyor. Ses dozu yükseliyor ve
ben cok hizli bir sekilde mahkeme karsisinda aleyhine bir
ifade´de bulunup bulunmayacagina dair bir seyler duyuyorum.
Karar vermemis gibi görünüyor. Bu Cliff´ i gercek´ten
endiselendirecek gibi görünüyor. Hemen sinirleniyor, kendini
begenmis birisi icin bu bir mucize degil, ve Kelly kendisine
cok bagirmamasini söylüyor. Etrafinda bakiniyor ve ses
dozunu azaltmaya calisiyor. Ne söyledigini duyamiyorum.
Kelly kendisini kiskirttiktan sonra, kendisini yine
sakinlestiriyor, fakat yine de cok mutsuz. Birbirlerini göz ardi
ederken derin düsünceler´ e daliyor. Sonra yine ayni davranisi
sergiliyor. Bir seyler fisildiyor ve sirti tutuluyor. Elleri titriyor.
Bir dakika tartisiyorlar, sonra konusmuyor ve kendisini ihmal
ediyor. Cliff kendisinin ihmal edildigine tahammül edemiyor
ve sesi daha da yükseliyor. Herkese acik bir mekanda
olduklarini hatirlatarak, Kelly kendisine susmasini söylüyor.
Tam aksine daha da sesli konusuyor, ne yapmak istedigiyle
ilgili konusuyor, kendisini hapise sokacaklarini ve saire ve
saire. Kelly benim duyamayacagim bir seyler söylüyor ve bir
anda plastikten fincanini masa´dan asagi firlatiyor. Cola
salonun yarisina dagiliyor ve diger masalara ve yer tabanina
karbon asitli köpük sicratiyor. Nefes almakta zorlaniyor,
gözlerini kapatiyor ve aglamaya basliyor. Kizarak ve söverek
hol´den dogru nasil ilerledigini duyuyorum. Icimden gelerek
hava´ ya sicriyorum, fakat Kelly hizli bir sekilde basini
salliyor. Yine yerime oturuyorum. Satis elemani olaylari gördü
ve bir havlu getirdi. Cola´ yi yüzünden ve kollarindan
temizlemek üzere Kelly´ ye veriyor. Satis elemanina
yönelerek “Özür dilerim.” Diyor. Geceligi siril siklam oldu.
Alcidaki sargiyi ve bacagini kurularken göz yaslarina
direniyor. Yakinlardayim, fakat kendisine yardimci
olamiyorum. Büyük ihtimal geleceginden ve birlikte
konustuklarini görmekten korkuyor. Bu hastane´de oturup cola
veya kahve icebilecegimiz cok yer var, fakat Kelly esini
kendisini görmem icin buraya getirdi. Kendisini
kiskirttigindan eminim. Yüzünü ve kollarini temizlerken
birbirimize uzun zaman bakiyoruz. Yüzünden göz yaslari
akiyor ve bunlari siliyor. Agliyor izlenimini uyandirmadan bir
bayanin anlatilamaz göz yasi yaratma yetenegine sahip.
Hickiriyor ve aglamiyor. Dudaklari titremiyor. Elleri
titremiyor. Baska bir dünya´ ya dalmis bir sekilde oturuyor ve
bana göz yaslariyla dolu olan gözlerime bakiyor ve cildini
beyaz bir havluyla kuruluyor. Zaman geciyor, fakat ne kadar,
bilmiyorum. Topal bir adam gelip etrafindaki yerleri siliyor.
Iceri dalan üc hemsire sesli bir sekilde konusuyor ve
gülüyorlar, ta ki Kelly´yi görüp susana kadar. Kelly´ yi
inceliyorlar, birbirleriyle fisildasiyorlar ve ara sira benim
tarafima dogru bakiyorlar. Cliff dönüsü umulmayacak kadar
uzun bir süre buradan uzak kaldi ve burada beyefendi´ yi
oynamak ne kadar güzel bir düsünce. Hemsireler cafeteria´ yi
terk ediyorlar ve Kelly yavasca isaret parmagini salliyor.
Simdi yanina gidebilirim. Yanina oturdugumda “Özür
dilerim.” Diyor. “Bir sey degil” diyorum. Sonra hic bir zaman
unutmayacagim bir sey söylüyor. “Beni odama götürün.”
Baska bir atmosfer´ de bu sözlerin etkileri cok yogun olurdu,
ve bir an icin deniz kenarinda iki bibirinin kollarina düsen
sevenin düsüncesi aklima geliyor. Kapili odasi sayisiz insanlar
tarafindan acilabilir. Avukatlar bile iceri girebiliyor. Kelly´ yi
ve tekerlekli sandalyesini yavasca masalar´ in etrafindan
döndürüp, hol´e dogru cikartiyorlar. Omuzundan bakarak
“Besinci kat” diyor. Acelem yok. Kahramanca oldugum icin
kendimle gurur duyuyorum. Hol´ den dogru ilerlerken bütün
erkeklerin kendisine bakmasi hosuma gidiyor. Asansör´ de bir
kac saniye yalniziz. Yanina diz cöküyorum. „Iyi misiniz?“
diye soruyorum. Artik simdi aglamiyor. Gözleri önceden
oldugu gibi nemli ve ici kirmizi, fakat otokontrolü yüksek. Bas
salliyor ve „Tesekkür ederim“ diyor, ondan sonra cabucak
elimi tutuyor ve sikica tutuyor. „Cok tesekkür ederim.“
Asansör bir cirpida duruyor. Iceri bir doktor geliyor ve elimi
hizli bir sekilde birakiyor. Tekerlekli sandalye´nin arkasina
her seyi feda edebilecek bir es gibi dikiliyorum. Elini yine
tutmak istiyorum. Besinci kat´ in duvar saatine göre saat
nerdeyse on bir. Bir kac hemsire ve bakicinin disinda hol bom
bos ve sakin. Yanindan gecerken, bir hemsire bizi inceliyor.
Bayan Riker bir adam ile gitmisti ve su an baska bir adam ile
geri dönüyor. Sol´a sapiyoruz ve kendisi kapiya dogru isaret
ediyor. Pencere ve banyoyla birlikte özel bir odasi olmasi beni
sasirtiyor ve sevindiriyor. Isik yaniyor. Su an ne kadar iyi
hareket edebildiginden emin degilim, fakat su an da tamamen
yardima muhtac. „ Bana yardim etmelisiniz“ diyor. Bunu bir
ikinci kez kendime söyletmem. Üzerine egiliyorum, ve Bayan
Riker ellerini boynum´ a koyuyor. Gerektiginden daha fazla
sariliyor, fakat bu beni hic rahatsiz etmiyor. Geceligi´ne cola
döküldü, fakat bu da beni rahatsiz etmiyor. Kendisine
dokunmak güzel bir his ve bir sütyen tasimadigini cok cabuk
fark ediyorum. Kendisini daha da siki kucakliyorum. Yavasca
kendisini tekerlekli sandalyeden cikartiyorum, cok fazla caba
harcamadan, cünkü kendisi ve sargili alci´si elli bes kilo´dan
daha agir degil. Yatagina oldugunca yavas bir sekilde
gidiyorum, kirilmis bilek kemigi icin bayagi stres yapiyoruz
ve yatagin üstüne kolayca koyabilmek icin dogru pozisyon´a
getiriyorum. Sonra birbirimizi birakiyoruz. Hemsire iceri
girdiginde ve lastik ayakkabi tabanlarifayansli yer´i
sürttügünde, yüzlerimiz sadece bir kac santim uzaklikta. „Ne
oldu?“ diye soruyor ve islak gecelige isaret ediyor. Hala
birbirimizden ayrilmaya calisiyoruz. „Ah, bu. Sadece bir
aksilikti.“ Kelly anlatiyor. Hemsire televizyon´ un altindaki
cekmeceyi aciyor ve dürülmüs bir gecelik cikartiyor.
„Üzerinizi degistirmelisiniz“ diyor ve Kelly´ nin yanina
yatagin üzerine atiyor. „Ve yikanmaniz lazim“ Bir dakika
durakliyor, bir bas sallamasiyla bana dogru isaret ediyor. „ O
size yardim edebilir.“ Derince nefes aliyorum ve yoruluyorum.
„Bunu tek basima basarabilirim“ diyor Kelly ve geceligi
yatagin yanindaki masaya koyuyor. „Ziyaret süresi dolmustur,
genc adam“ bana yönelerek söylüyor. „Bugünlük birbirinize
vedalasmalisiniz.“ Odadan öterek cikiyor. Kapiyi kapatiyorum
ve yatagina geri dönüyorum. Birbirimize bakiyoruz. „Sünger
nerede?“ diye soruyorum ve ikimiz de gülüyoruz. Güldügünde
agiz kenarlarinda gamezeler olusuyor. „Lütfen buraya
oturunuz“ diyor ve yatagin kenarina tikliyor. Ayaklarim
sallanarak yatagin
üstüne oturuyorum. Birbirimize
dokunmuyoruz. Sanki cola lekelerini gizlemek istiyormus
gibi, beyaz bir pala´yi koltuk altlarina kadar cekiyor. Her
seyden haberdarim.Kullanilmis bir es de digerinin de esi
sayilir, ta ki bosanana kadar. Veya o düzenbazi öldürene
kadar. „Cliff ile ilgili ne düsünüyorsunuz?“ diye soruyor.
„Onu görmemi istediniz, öyle degil mi?“ „Büyük ihtimal.“
„Kendisini vurmak lazim.“ Bu kücük bir sinir krizi icin büyük
bir ceza.“ Bir anlik susuyorum ve baska bir yere bakiyorum.
Agzimda lafi gevelememeye karar verdim. Eger birbirimizle
konusuyorsak, o zaman birbirimize karsi dürüst olacagiz.
„Hayir, Kelly, bu cok büyük bir ceza degil. Esine alüminyum
sopasiyla vuran bir kimse vurulmasi gerekiyor.“ Bunu
söylerken kendisini iyi inceliyorum ve ürkmüyor. „Bunu
nerden
biliyorsunuz?“
diye
soruyor.
„Her
seyi
okuyabiliyorsunuz. Polis raporlari, hasta tasima raporlari,
hastane evraklari. Bu sopayi kafaniza bir daha vurmasini mi
bekliyorsunuz? Bu sizin sonunuz olabilir. Kafa tasina bir kac
kuvvetli vurus……“ „Susun! Bunun nasil bir his biraktigini
bana söylemek zorunda degilsiniz.“ Duvar´ a dogru bakiyor ve
bana baktiginda göz yaslari bir kere daha akiyor. „Ne
konustugunuzu bilmiyorsunuz.“ „O zaman siz bana söyleyin.“
„Eger bunun hakkinda konusmak isteseydim, o zaman kendim
konusmaya baslardim. Hayatimi kurcalamaya hakkiniz yok.“
Bosanma davasini acin. Yarin gerekli evraklari getirecegim.
Bunu hastanedeyken ve son saldiri yüzünden tedavi görürken
yapin, Bundan daha iyi bir ispat olabilir mi? Dava basariyla
tamamlanacak ve üc ay sonra özgür bir bayansiniz.“ Bir
budalla misim gibi, basini salliyor. Muhtemelen öyle
olabilirim. „Anlamiyorsunuz.“ „Bu konuda son derece
haklisiniz. Fakat böyle bir seyin nasil gelistigini biliyorum.
Eger bu pisligi kendinizden uzaklastirmasaniz, belki bir ay
icinde öleceksiniz. Kullanilmis bayanlara yardim eden yardim
kuruluslarinin isim ve telefon numaralarina sahibim.“
„Kullanilmis mi?“ „Dogru. Kullanilmis. Siz kullanildiniz,
Kelly. Bunun farkinda degil misiniz? Bilek kemigindeki bu
civi kullanilmis oldugunuzu gösteriyor. Cenenizdeki menekse
mavisi leke esinizin sizi dövdügünün bir isareti. Yardim
alabilirsiniz. Bosanma davasini acin ve kendinize yardim
edilmesine izin verin.“ Bunun üzerinde bir saniye düsünüyor.
Oda sessiz. „Bosanma imkansiz, bunu denemistim.“ „Ne
zaman?“ „Bir kac ay önce. Bunu bilmiyor musunuz?
Mahkemede bununla ilgili evraklarin olduguna eminim. Bir
ikinci kez okumak is´e yaramadi mi? „Bosanma davasi nasil
sonuclandi?“ „Geri cektim.“
„Neden?“ „Cünkü dayak
yemekten bikmistim. Davayi cekmeseydim, beni öldürürdü.
Beni sevdigini iddia ediyor.“ „Celiskisiz. Size bir sey sorabilir
miyim? Babaniz veya agabeyiniz var mi?“ „Neden?“ „Eger
benim kizim esi tarafindan dövülse, o zaman boynunu
kirardim.“ „Babam bir seyler bilmiyor. Annem ve babam
hamileligim yüzünden bana hala kizginlar. Bunu hic bir zaman
unutmayacaklar. Cliff´n evimize attigi ilk adimdan beri Cliff´i
o zamandan beri hor gördüler. Ve bu skandal ortaya ciktiginda
benden iliskilerini tamamen kestiler. Ev´ den ayrilali onlarla
konusmadim.“ „Agabeyiniz yok mu?“ „Hayir, bana göz kulak
olabilecek hic kimse. Simdiye kadar.“ Bu beni cok etkiliyor ve
bunu kabul edene kadar biraz zamanimi aliyor. „Her ne
istiyorsaniz yapmaya hazirim.“ Diyorum. „Fakat bosanma
davasini acmak zorundasiniz.“ Göz yaslarini parmaklariyla
siliyor ve gece masasindan kendisine mendil veriyorum.
„Bosanma davasini acamam.“ „Neden degil?“
„Beni
mahveder di. Bunu sürekli söylüyor. Görüyor musunuz, bunu
ilk denedigimde , sari sayfalardan buldugum cok komik bir
avukat´ im vardi. Bir avukat´ in bir diger avukat kadar iyi
oldugunu düsünüyordum. Ve Cliff´e bosanma kagitlarini
arkadaslarin önünde ve isteyken iletmeyi oldukca zeki
buluyordu. Bu Cliff icin tabii ki cok üzücüydü. Ondan sonra
ilk kez hastane´ye vardim. Bir hafta sonra bosanma davasini
geri cektim ve beni hala tehdit ediyor. Beni ödürürdü.“
Gözlerindeki korku görünebilir. Biraz hareket ediyor ve
yüzünü asiyor, sanki büyük bir agri bilek kemigini
vuruyormus gibi. Ihliyor ve söyle diyor: „ Altina bir yastik
koyabilir misiniz?“ Yataktan atliyorum. „Tabii ki“ Sandalye´
deki iki büyük yastiga isaret ediyor.“Bunlardan birisi“ diyor.
Bu tabi ki pala´ nin geriye atilmasi anlamina geliyor. Bu is´ te
yardimci oluyorum. Bir dakika susuyor ve bakiniyor. „Bana
geceligi de verin“ Titreyerek masaya dogru gidiyorum ve
kendisine temiz gömlegi veriyorum. „Yardima ihtiyaciniz var
mi?“ „Hayir, sadece arkanizi dönün.“ Bunu söylerken kirli
geceligini cekip kafasindan asagi cekiyor. Yavasca
dönüyorum. Kendisine zaman birakiyorum.Kirli gömlegi yere
ayagimin önüne atiyor. Bir metre bile olmayan bir mesafe´ de
giysisiz ve alciyla arkamda duruyor. Bana darilmadan arkami
dönüp , kendisine bakabilecegimden eminim. Bunu
düsündükce basim dönüyor. Gözlerimi kapatiyor ve burada ne
yaptigimi kendime soruyorum. “Rudy, bana süngeri verebilir
misiniz? Diye söyleniyor. “Banyoluk´ ta. Üzerinden biraz
sicak su akitin. Ve lütfen bir havlu.” Gögüs´ün üstünde ince
bir palayla yatagin ortasinda oturuyor. Yeni gecelige henüz
dokunmadi. Kendisine bakmadan edemiyorum. “ Bunun
icinde” diye bas salliyor. Banyo odasina gidiyorum ve süngeri
elime aliyorum. Süngeri islatirken kendisini el yikama
masasinin üzerindeki ayna´dan gözetliyorum. Bir kapi
araligindan sirtini görebiliyorum. Bütün sirtini. Cildi pürüzsüs
ve bronz, fakat omuzlarin arasindan bir ezik görülüyor.
Kendisini yikamaya karar veriyorum. Bunu kendisinin de
istedigi apacik. Kendisi yarali ve alingan. Flirt etmesini
seviyor ve vücüdunu görmemi istiyor. Icim kipir kipir oluyor.
Ondan sonra sesler. Hemsire yine geldi. Banyoluktan geri
eldigimde , oda da hazirlaniyor. Durakliyor ve bana siritiyor,
sanki bizi nerdeyse yakalamis gibi. „Zaman doldu“ diyor.
„Saat nerdeyse on bir bucuk. Burasi otel degil. „Elimden
süngeri aliyor. „Bunu ben yapiyorum. Ve siz simdi
gidiyorsunuz.“ Ben sadece orada duruyorum, Kelly´ ye
gülümsüyorum ve bacaklarini dokunmaya hayal ediyorum.
Hemsire kararli bir sekilde dirsegimi kapiyor ve beni kapiya
dogru sürüklüyor. Ve sinirli bir sekilde „hemen disari“. Sabah
üc´ te hamaga dogru gidiyorum ve derin düsüncelere dalmis
bir sekilde sessiz gece´ de bir ileri bir geri sallaniyorum. Cali
ve yapraklarin arasindan parlayan yildizlari inceliyorum, ve
her hareketlerini hatirlamaya calisiyorum, ürkek sesini
duyuyorum ve bacaklarini hayal ediyorum. Onu korumak
benim görevim. Benden baska kimsesi yok. Benden kendisini
korumami ve kendisine güc vermemi bekliyor. Ondan sonra
ne olacagini ikimiz de biliyoruz. Hala boynuma nasil
sarildigini hissediyorum ve bu degerli saatlerde nasil beni
kucakladigini düsünüyordum. Günes´in agaclarin arasindan
nasil dogdugunu izliyorum, sonra uyuyorum, ve kendisini
görmek icin saatleri sayiyorum.
19. Bölüm
Ofisimde oturuyor ve baska bir isim olmadigi icin avukatlik
sinavi icin calisiyorum. Baskalarinin benden baska bir is
beklemediginin de farkina vardim, cünkü ancak sinavi
verdikten sonra avukat olacagim. Konsantre olmakta
zorlaniyorum. Sinav´ dan bir kac gün önce neden evli bir
bayan´ a asik oldum? Zekam olabildigince keskin olmasi
lazim, ve baska önemsiz konulardan ve dikkati dagitan
hususlardan uzaklasip sadece bir hedefe odaklanmasi lazim. O
bir magdur bunu biliyorum artik. Cogu yilesmeyen yara izleri
olan yaralanmis bir bayan. Ve Cliff tehlikeli. Baska bir adamin
kendi kücük ve sirin Cheerleader´ini dokunabilecegi düsüncesi
onu cildirtabilir. Calisma masasina koydugum ayaklar ile
basimin arkasinda kavusturdugum kollar ile bunlarin hepsini
düsünüyorum ve belirsizlige dogru bakiyorum, ta ki kapi
aniden acilip Bruiser iceri girene kadar. “Ne yapiyorsunuz?”
diye bagiriyor. Ayaklarimi cabucak masadan alip “Ders
calisiyorum” diyorum. “Ögleden sonra calisacaginizi
düsünmüstüm.” Su an saat on bucuk ve calisma masamin
etrafinda dolaniyor. “Bugün, Cuma Bruiser. Sinav hafta´ ya
carsamba günü basliyor ve ben bayagi heyecanliyim.” “O
zaman hastane´ de ögrenin ve bir dava bulun. Üc günden beri
yeni bir dava bulamadim.” „Hem ders calismak hem de ayni
zamanda bir dava bulmak o kadar kolay degil.“ „Fakat Deck
de bunu yapiyor.“ „Evet, ömür boyu okuyan Deck.“ „Leo F.
Drummond tarafindan arandim. Bu siz´ e bir sey cagristiriyor
mu?“ „Hayir öyle olmasi mi gerekiyor?“ „Tinley Britt
sirketinde önemli ortaklardan bir tanesi. Cok iyi bir dava
avukati ve her türlü sirket davalarina bakiyor. Cok nadir
kaybediyor. Gercekten cok iyi bir avukat, ve büyük bir sirket.”
“Trent & Brent´ I biliyorum. “Iyi bu sirket´ I cok daha
yakindan taniyacaksiniz. Siz Great Benefit´ I savunacaksiniz.
Drummond ise savunmayi yönetecek. “
Tahminime göre bu sehir´ de sigorta sirketlerini savunan en az
yüz´ e yakin sirket var. Ve bin´ e yakin da sigorta sirketleri
var. En cok nefret ettigim sirket, Great Benefit, hangi oranla
Trent & Brent´ i bir dava icin görevlendirebilir? Sasirilacak
kadar cok fazla önemsemiyorum. Aslinda cok fazla
sasirmadim. Bruiser´in neden aniden sakin duramadigini ve
hizli konustugunu anliyorum. Endise duyuyor. Benim icin
büyük bir sirket´ e karsi on milyon dolarlik bir dava acti. Bu
büyük sirket göz korkutan bir avukat görevlendirdi. Ne kadar
eglendirici. Bruiser´ in bir seylerden korkabilecegini, hic hayal
edemezdim. “ Drummond ne dedi?” „Merhaba. Sadece haber
vermek istedim. Bana bu dava icin otuz sene önce Yale´ de
üniversite okurken oda arkadasi olan Harvey Hale´ in
görevlendirildigini söyledi.
Ve eger bilmiyorsaniz sigortalarin cok iyi savunucusu olan bir
kimseydi, ta ki kalp krizi gecirip, doktoru baska bir is
bulmasini tavsiye edene kadar. Kendisini hakim olarak
sectirdi, fakat eski avukatlik zamanlarindan kalan adil bir
hükmün sadece on bin dolar altinda olabilecegi düsüncesini
hic bir zaman unutmadi. “Sordugum icin özür dilerim.”
“Böylece Leo. F. Drummond ve kayda deger calima ekibiyle
isimiz olacak ve üstüne üstlük favori hakimleriyle birlikte
calisiyorlar. Isleri cok yogun.” “Ben ? Ve siz?” “Oh, ben
yakinlarda olacagim. Fakat bu sizin bebeginiz. Sizi bir kagit
yagmuruna tutacaklar.” Kapi´ ya dogru gidiyor. “Sunu
unutmayin, onlar saat ücreti basinda calisiyorlar. Ne kadar cok
kagit üretirlerse, o kadar saat hesaplayabilirler.” Gülerek
kapi´yi kapatiyor, rekabet´e maruz kaldigim icin kendisi
seviniyor. Beni yari yolda biraktilar. Trent & Brent´ te yüzden
daha fazla avukat calisiyor, ve kendimi cok yalniz
hissediyorum. Deck ve ben Trudy´s de bir tabak corba
iciyoruz. Yemege gelen az sayida ziyaretcilerin hepsi isci.
Restoran yag, ter ve et´ e kokuyor. Burasi Deck´ in en sevdigi
restoran, cünkü burada yogunlukla isci kazalariyla ilgili bir
kac dava buldu. Bunlarin bir tanesi otuz bin´ in üzerinde bir
„karsilastirmayla“ sonuclandi. Yüz de yirmi bes´ in üc te birini
aldi, yani 2500 dolar. Corbasini icerken sessisce bu cevredeki
bir kac bar´ i sikca gezdigini itiraf ediyor. Sonra ziyaretci
görüntüsü vermek icin kravat´ ini cikartiyor ve Cola´ sini
iciyor. Deck isten sonra icki icmeye gelen insanlarin dertlerini
dinliyor. En iyi bar´ larin ve kendi tabiriyle güzel meralarin
nerede oldugunu bana söyleyebilir. Dava ve müvekkil bulma
konusuyla ilgili Deck en iyi tavsiye´ lerle dolu bir insan. Ve
müvekkiler´ in hatiri icin porno kulüplerine de gittigi oluyor.
Insanin etrafini bilmesi gerektigini birden fazla söylüyor.
Gelecegi sürekli düsünen bir kimse olarak Mississippi´ deki
gazinolari olumsuz tarif ediyor, cünkü fakir insanlar ev
bütcelerini orada harciyorlar. Fakat yine de bu gazinolardan
kar elde edilebilir. akat yine de bu gazinolardan kar elde
edilebilir. Yasadisi isler cogaliyor, ve ne kadar cok insan oyun
oynarsa o kadar cok bosanma davalari ve iflaslar meydana
gelecek. Insanlar´ in avukatlara ihtiyaci olacak. Orada
yeterince dert var ve Deck dava bulma bakimindan tam
durmasi gereken yerde duruyor. Bu gazino´ da bir seyler
beklenebilir. Bana en güncel haberlerden bahsedecek. Adi St.
Peters´ de Mull- Grill diye gecen yerde bir diger lezzetli
yemek yiyorum. Bir grup assistan doktorlarinin bu cafeteria´
yi böyle andiklarini duydum. Bir plastik tabaginda makarna
salatasi. Arasira ögreniyorum ve sürekli saat´e bakiyorum.
Saat on´da daha yasli olan bey pembe cekette geliyor, fakat
yalniz. Duruyor, bakiniyor, beni görüyor ve ciddi ve yaptigi
s´ten dolayi mutsuz bir yüz ifadesiyle yanima geliyor. „Siz
Sayin Baylor misiniz?“ diye soruyor. Elinde bir zarf
bulunuyor ve basimi salladiktan sonra masanin üzerine
koyuyor. „Bayan Riker´ den“ diyor, egiliyor ve gidiyor. Cok
normal bir zarf, basit ve beyaz. Zarfi aciyorum ve icinden bir
kart cikartiyorum. Bunun üzerinde söyle yaziyor:
Sevgili Rudy,
doktorum benim hastaneden cikmama izin verdi, böylece ev´e
vardim. Her sey icin tesekkürler. Bizim icin dua edin. Siz
harikasiniz.
Ismini ve ayrica bir eklenti mektubun altina ekledi: Lütfen
aramayiniz veya yazmayiniz. Bu sadece sorun yaratir. Yeniden
tesekkürler.
Burada olacagimi ve sadik ve güvenilir bir kimse olarak
bekleyecegimi biliyordu. Son yirmi dört saatte aklima gelen
bütün sehvetli düsüncelerin disinda hastane´ den cikabilecek
fikri hic aklima gelmemisti. Bu aksam birbirimizle sohbet
edecegimizden cok emindim.
Sonu olmayan koridorlarda istikrarsiz bir sekilde dolaniyorum
ve düsüncelerimi bir düzene sokmaya calisiyorum. Kendisini
görmeye kararliyim. Kendisine yardim edebilecek baska bir
kimse olmadigi icin, bana ihtiyaci var. Jetonlu telefonda Cliff
Riker ín ismini kaydini görüyorum ve numarayi ceviriyorum.
Bir teyp anonsu bana telefon baglantisinin kapali oldugunu
bildiriyor.
20. Bölüm
Carsamba sabahin erkeninde otel kati´ nin ara katina variyoruz
ve akillica bir futbol sahasindan daha büyük olan bir balo
salonuna yönlendiriliyoruz. Kaydimiz yapiliyor ve giris ücret ´
i cok uzun zaman öncesi ödenmesi gerekiyordu. Biraz huzur
bozan söylesiler oluyordu fakat aslinda herkes kendisiyle
mesgul´ dü. Korkudan sag´a , sol´a sallaniyorduk. Avukat´ lik
sinavini vermek isteyen 200 kisi´den , en az yarisi gecen ay
Memphis State Üniversite´ sinden mezun oldular. Bunlarin
aralarinda hem arkadaslarim hem de düsmanlarim var. Booker
benden cok uzak olan bir masa´ ya oturuyor. Birlikte
oturmamaya karar verdik. Salonun diger tarafinin bir
kösesinde Sarah Plankmore ile S. Todd Wilson oturuyor.
Onlar gecen Cumartesi evlendiler. Güzel bir balayi. Todd
Wilson yakisikli, bakimli giyim tarzi olan ve aristokrat bir
davranis tarzi olan bir kimse. Insallah kendisi ve Sarah sinavi
kaybederler. Üniversite´ nin ilk haftasindaki ayni rekabeti yine
hissediyorum, digerlin derslerinde nasil ilerlediklerini merak
ettigimiz zaman. Bir kac tanidiga el salliyorum ve icimden
kaybetmelerini diliyorum, cünkü onlar da benim icin aynisini
düsünüyorlar. Bizim meslegimizde bu tür düsünceler olagan.
Herkes birbirinden bayagi uzak olan kapatmali masalara
oturduktan sonra , on dakika boyunca talimatlari (direktifleri)
aliyoruz. Ondan sonra saat tam sekiz´de sinav soru kagitlari
dagitiliyor. Sinav Multi State bölümüyle basliyor, bütün
devletleri kapsayan yasalarla ilgili sonu olmayan ve dogru
cevabin isaretlenmesi gereken soru dizisine sahip. Ne kadar iyi
hazirlanip hazirlanmadigimi söylemek imkansiz. Öglen uzayip
gidiyor. Öglen yemegi olarak otel´ in büfesinden yiyecek bir
seyler aliyoruz, fakat sinav hakkinda bir söz etmiyoruz.
Aksam yemeginde Bayan Birdiy´ le teras´ da hindili ekmek ici
var. Saat dokuzda yatak´ tayim. Sinav sessiz bir sekilde Cuma
ögleni saat bes´ de sona eriyor. Kutlama yapmak icin cok
yorgunuz. Son kez kagitlarimizi toplayip, gidebilecegimizi
söylüyorlar. Iclerinden birisi eski günlerin hatirina bir kac
bardak icmeyi öneriyor, böylece altimiz bir kac kadeh icin
Yogi´sde bulusuyoruz. Bu aksam Prince yok ve Bruiser da
görünmüyor. Benim icin büyük bir rahatlama, cünkü
isverenimle birlikte görünmek istemem. Bilhassa arkadaslarim
tarafindan. Sirketimiz ile ilgili bu bir yigin soru demek olurdu.
Sadece bir sene, degil mi? Ondan sonra daha iyi bir is´ e sahip
olacagim. Sinavlar hakkinda konusmamaiz gerektigini ta ilk
sömestrde ögrendik. Soru cevaplarini baskalarininkiyle
karsilastirdigin zaman, yaptigin yanlislar ile ilgili en fazla
hayal kirikligina ugruyorsun. Biraz pizza yiyoruz ve biraz bira
iciyoruz, fakat iyice eglenmek icin cok yorgunuz. Dönüs´ te
Booker bana sinavin kendisini hasta yaptigini söylüyor.
Basaramadigindan emin.
On iki saat uyuyorum. O gün Bayan Birdie´ ye eger yagmur
yamazsa bahcesinde calismaya söz verdim. Ve uyandigimda
ev´ im günes isinlariyla doluyor. Hava sicak, bogucu ve
havasiz, Memphis´ de tipik bir temmuz ayi. Üc gün boyunca
penceresiz bir oda´ da gözlerimi, hayal gücümü ve hafizami
zorladiktan sonra, su an biraz ter ve kir´ e hazirim. Fakat daha
önce yapilmasi gereken baska bir is var. Fark edilmeyecek
sekilde ev´ i terk ediyorum ve yirmi dakika sonra Blacks´ lerin
giris yoluna park ediyorum.
Donny Ray veranda´ nin ön tarafinda kot pantolonu, spor
yakkabilari, koyu renk corap ve beyaz t-shirt ile cökmüs
yüzünde cok büyük duran beyzbol sapkasiyla bekliyor.
Deynekle yürümesine ragmen kirik kolunun altina yine de bir
yardim eline ihtiyaci var. Dot v eben kendisini dar kaldirimin
yanindan dikkatlice arabamin sürücü koltugunun yanina
oturtuyoruz. Bir kac saatligine Dot Donny Ray´ yi arabadan
cikartabildigi icin cok sevincli. Aylardan beri ilk gezmesi
oldugunu anlatiyor Dot. Simdi Buddy ve kedileriyle
yapayalniz. Donny Ray bacaklarinin arasinda deyneklerle
oturuyor ve kent ici yolu boyunca cenesini yasliyor
deyneklere. Bana bir kere tesekkür ettikten sonra, cok fazla bir
sey söylemiyor.
Üc sene önce on dokuz yasinda Donny Ray High School ´u
(liseyi) bitiriyor. Ikiz kardesi Ron ise ondan bir sene önce
tamamliyor. Hic bir zaman College´e gitmeyi denemiyor. Iki
sene bir alis veris merkezinde soygun olana kadar satis
eleman´I olarak calisti. Calistigi yerlerin listesi kisa ve hic bir
zaman ev´ den ayrilmadi. Göz´den gecirdigim evraklara göre
Donny Ray hic bir zaman asgari ücretin üstünde gelir elde
etmedi.
Ron ise College´ i yilmadan bitirdi ve Houston´ da Üniversite
okuyor. O da bekar ve hic bir zaman evlenmedi. Memphis´ e
cok nadir geliyor. Oglanlarin hic bir zaman birbirlerine yakin
olmadiklarini söylüyor Dot. Donny Ray ev´ de kaldi, kitaplar
okudu ve model ucaklar insa etti. Ron ise bisiklet sürdü ve on
iki yasindayken bir mahalle takimina üyeydi. Iyi niyetli
cocuklar oldugunu Dot bana temin etti. Dosya ´ da Ron ´un
kemik iliginin Donny Ray´ inkiyle ayni oldugu ve ideal bir
bağışçı olabilecegi yaziyor. Kücük arabamda takir tukur
ilerliyoruz. Düm düz bakiyor, sapkasinin ucu alnina kaymis ve
sadece laf atildiginda konusuyor. Bayan Birdie´ nin Cadillac
arabasinin yanina park ediyoruz, ve kendisine bu güzel ev´de
ve
benzeriaz
bulunan
bu
semtte
yasadigi
söylüyorumEtkilendigini bilmiyorum, fakat süphe ediyorum.
Toprak kaplamasinin etrafindan veranda´nin gölgelik yerine
kadar yardimci oluyorum. Bayan Birdie Donny Ray´I
getirecegimden haberdar ve bizi taze limonatayla karsilamaya
hazir. Birbirlerini tanistiriyorum ve sonra Bayan Birdie
sohbet´ in kontrolünü eline geciriyor. Biskütler? Cracker
ekmek?okuyacak bir sey?. Donny Ray´in etrafini yastikla
dolduruyor ve bu arada mutlu bir sekilde islik caliyor.
Altindan kalbi var. Kendisine Donny Ray´ in annesi ve
babasiyla Cypress Garden´da tanistigimi söyledim ve bu
yüzden kendisini Donny Ray´ye yakin hissediyor.
Kuzularindan bir tanesi. Beyaz tenini yakabilecek günes´ten
uzakta, serin bir yer´de korunarak kalabildigi müddetce, is´ e
baslamanin zamani geldigini söylüyor. Dramatik bir mola
veriyor, bahce´de bakinip duruyor, sanki derin düsüncelere
dalmis gibi cenesini kasiyor ve sonra tesadüf eseri toprak
kaplama yiginina bakiyor. Donny Ray´ye kücük bir gösteri
olarak bir kac talimatlar´da bulunuyor ve ben bunun üzerine
is´ e basliyorum. Ter´den nerdeyse siril siklam oldum, fakat bu
sefer her anin tadini cikartiyorum. Ilk bir saat icerisinde Bayan
Birdie kesintisiz bir sekilde bogucu hava´dan bahsediyor,
ondan sonra daha serin olan teras´ in etrafindaki ciceklerle
ilgilenecegimize karar veriyor. Kesintisiz bir sekilde az
konusan ve temiz hava´ nin tadini cikartan Donny Ray´e
konustugunu duyabiliyorum. El arabasini sürerken, Dame
oyununu oynadiklarini görüyorum. Bir baska el arabasi
turunda Donny Ray´ye cok yakin oturuyor ve kitap´ daki
resimlere isaret ediyor. Cogu kez Bayan Birdie´ nin Donny
Ray´ ye yardim olabilip olamayacagini düsündüm. Bu sirin
bayan yeterince maddi kaynaga sahip olsa transplantasyon icin
bir cek yazacagindan eminim. Fakat iki nedenden dolayi bunu
yapmadim. Birincisi transplantasyon icin cok gec. Ikincisi :
Maddi kaynaga sahip olmazsa, bu Bayan Birdie´ yi üzerdi.
Parasina karsi olan ilgimden dolayi zaten yeterince süphe
duyuyor. Bu paranin bir kismina hak talep edemedim. Donny
Ray´ de kan kanseri teshisi konulduktan kisa süre sonra nakil
icin gerekli olan parayi toplamak icin kücük bir caba´da
bulunuldu. Yardim icin Dot bir kac arkadas cagirdi ve Donny
Ray´ in süt paketlerindeki resmini Kuzey- Memphis´ in bütün
cafelerinde ve alis veris merkezlerinde dagitiyorlar. Bundan
cok fazla bir seyin cikmadigini, söyledi. Kücük bir salon
kiralayip ve pismis Wels ile Country music ile büyük bir party
verdiler ve bir disc jockey bile tuttular. En sonunda 28 dolar
üstüne ödemek zorunda kaldilar. 4000 dolar maliyetinde olan
ilk kemoterapie St. Peters´in üc´ de ikisi pay oraniydi. Geri
kalan miktari bir nevi topladilar. Bes ay sonra kan kanseri
hastaligi yine geri döndü. Kürek kullanirken ve terlerken
bütün dikkatimi zihin enerjisine odaklayarak Great Benefit´
ten nefret etme hususuna veriyorum. Bunun icin cok fazla
birsey gerekmiyor , fakat Tinley Britt ile mücadele bir kere
baslamisken, eger bunun sonunu getirmek istiyorsam, bundan
dogacak sinire katlanmam lazim. Öglen yemegi hos bir
sürpriz. Böyle bir gün´ de diledigim corba olmamasina ragmen
Bayan Birdie tavuk corbasi pisirdi, fakat hindiyle olan ekmek
iclerine karsi iyi bir alternatif. Donny Ray bir yarim tabak
yiyor ve ondan sonra uyumasi gerektigini söylüyor. Hamagi
seve seve kullanmak isterdi. Kendisini cimen´ den gecirip
hamag´ in icine girmesine yardimci oluyoruz. Hava isisinin
otuz derece´ nin üzerinde olmasina ragmen, bir battaniye icin
rica´ da bulunuyor. Daha fazla limonata icerek gölge´ de
oturuyoruz, ve kendisinin ne kadar zor bir durumda olduguyla
ilgili sohbet ediyoruz. Kendisine Great Benefit alehine acilan
davayla ilgili bir seyler anlatiyorum ve sirket´ I on milyon
dolar tutarinda mahkeme´ ye verdigim gercegini uzun bir süre
konusuyorum. Avukatlik sinaviyla ilgili bir kac genel anlamda
sorular soruyor, ondan sonra ev´ e dogru gidiyor. Geri
döndügünde bana Atlanta´ dan olan bir avukat´ tan bir mektup
veriyor. Ismi bana tanidik geliyor. “Bunu bana anlatabilir
misiniz?” ve elleri kalca´ da bir sekilde karsima dikiliyor.
Avukat Bayan Birdie´ye bir mektup yazdi ve kendisine
yönelttigim yazi´ nin bir fotokopisini ekledi. Yazi´ da Bayan
Birdie Birdsong´ u savundugumu ve kendisinin benden bir
vasiyetname hazirlamami istedigini, ve vefat etmis esinin
mirasiyla ilgili bilgi´ ye ihtiyacim oldugunu anlatmistim.
Kendisine yazmis oldugu mektup´da bana bir kac bilgi
verebilecegini soruyor. Kulaga kayda fazla deger olmayan bir
seymis gibi geliyor, sanki talimatlari yerine getiriyormus gibi.
„Burada cok net bir sekilde yaziyor“ diyorum. „Ben onlarin
avukatiyim ve bilgi edinmeye calisiyorum. Atlanta´de
arastirma yapmayi planladiginizi söylememistiniz.“ „Buna
karsi ne itiraz etmek istersiniz? Orada ne sakli Bayan Birdie?
Bu neden bu kadar gizli?” „Hakim dosya´ yi kapatti.“ Omuz
silkerek söylüyor, sanki bu dava bu olayla kapanmis gibi.
„Dosya´ da ne yaziyor?“ „Bir sürü sacma seyler.“ „Sizin
hakkinda mi?“ „Hayir, büyük Allahim!“ „Peki, o zaman kimin
hakkinda?“ „Tony´nin aile fertleri. Florida´ da yasayan
agabesi inanilmaz zengindi, bir sürü kadinlari ve cocuklari
vardi. Bütün aile cildirmisti. Sanirim dört vasiyetnameyle ilgili
bir cok kavgalari olmustu. Avukatlarin ne kadar aldiklarini
bilmiyorum, fakat her sey sona erdiginde alti milyon dolar
aldiklarini bir kere duydum. Florida´ da gecerli olan yasalara
göre para´ nin bir kismini yeterince uzun yasamis olan Tony
miras edindi. Bundan kisa süre önce Tony kendi vefat ettigi
icin, bu yüzden bu miras´ dan hic haberi olmadi. Bir es´ ten
baska hic bir sey birakmadi. Bana. Bu bildigim her sey.“ Para´
yi nasil aldigi önemsiz. Fakat kendisine ne kadar miras
kaldigini bilmek güzel olurdu. „Vasiyetnameniz ile ilgili
konusmak ister misiniz?“ diye soruyorum. „Hayir, daha sonra“
diyor ve bahce eldivenlerini eline aliyor. „Yine isimizin basina
geri dönelim.“ Yabani otlarin yetistigi mutfak önündeki teras´
a Dot ve Donny Ray ile oturuyorum. Allah´a bin sükür, Buddy
yatakta. Donny Ray Bayan Birdieyle gecirdigi bu günden
yoruldu. Bir Cumartesi aksami ve dis semtte ve bogucu hava´
daodun kömürünün ve közlenmis et´ in kokusu var. Bahce
ascilar´ in ve ziyaretcilerin sesleri temiz kesilmis citlerin
üzerinden kulagimiza geliyor. Orada oturmak ve dinlemek
konusmaktan daha kolay. Dot sigara icmeyi ve koffeinsiz
kahve´ sini icmeyi ve komsularinin birisinin hakkinda
dedikodu yapmayi tercih ediyor. Veya komsularinin doglari
hakkinda. Yandaki emekli gecen hafta testereyle calisirken bir
parmagini kaybetti ve bunu üc defadan az söylemiyor. Benim
icin cok fazla bir sey ifade etmiyor. Zihnim hala avukatlik
sinavindan etkilenmis durumda. Beni eglendirmek icin cok
fazla sey´e ihtiyac yok. Eger hukuku unutmam mümkün
olursa, düsünebilecegim Kelly var. Kendisine zarar vermeden
irtibat´ I nasil kuracagimi düsünmem lazim. Fakat bunu
yapacagim. Bana sadece biraz zaman verin.
21. Bölüm
Shelby County Justice Center kent merkezinde modern, on iki
katli yüksek bir bina. Burada hizli adalet ilkesine göre is
yapiliyor. Sayisiz mahkeme salonlari ve idare personeli icin
ofisler var. Bu ev ayni zamanda savci´ nin ve Sheriff´in ikamet
ettigi yer. Bir hapishane´ si bile var. Suc mahkemesinin on
bölümü var, farkli mahkeme salonlarinda degisik sorumluluk
alanlariyla on hakim. Bina´ nin orta katlarinda bir sürü avukat,
polis, sanik ve aile fertleri bulunuyor. Yeni bir kimse icin
ürkütücü bir cengel, fakat Deck burayi iyi biliyor. Burada bir
kac kere is´i vardi. Dördüncü bölümün kapisina isaret ediyor
ve bir saat icinde geri dönecegini söylüyor. Cift kapi´dan
dogru iceri giriyorum ve arka kisimlarda bulunan banklara
oturuyorum. Yer tabani haliyla kapli, mobilyalarla ic döseme
ise korkunc derecede modern. Salon´ un ön tarafinda avukatlar
karincalar gibi dolaniyor. Sag tarafta diger bölümlerden ayri
bir bölüm bulunmakta ve bu bölümde turuncu renkli tulumun
icinde bulunan bir sürü tutuklu ilk defa hakim karsisina
cikmayi bekliyorlar. Bir davaci bir dosya yiginin icerisinde
asil sanigin dosyasini ariyor. Önden ikinci sirada Cliff Riker´ i
görüyorum. Yaninda avukat´ i oturuyor ve kagitlarla mesgul
görünüyor. Esi salonda bulunmuyor. Hakim geliyor ve herkes
ayaga kalkiyor. Bir kac dava üzerinde görüsülüyor,
depozitolar belirleniyor veya kaldiriliyor ve gelecekteki ön
görüsmeler belirleniyor. Avukatlar hakim masasinin etrafinda
toplaniyorlar, ondan sonra bas sallayip „Seine Ehren“
diyorlar. Cliff´ in ismi cagiriliyor ve kendine güvenir bir
sekilde hakim masasinin önünde bulunan kürsü´ ye gidiyor.
Yaninda evraklariyla birlikte avukati duruyor. Sanik
mahkemeyi Cliff Riker aleyhinde acilan davalarin ispat
eksikligi nedeniyle kapatildigini bildiriyor. Hakim „Magdur
nerede? Diye sözü yarida kesiyor. „Gelmemeyi tercih etti.“
Diye saniklarin temsilcisi yanit veriyor. „Neden?“ Tekerlekli
sandalye´ de oturdugu icin diye bagirmak isterdim. Sanik hic
bir seyden haberi yokmus gibi ve kendisini ilgilendirmiyormus
gibi omuzlarini silkiyor. Cliff´in avukati´ da genc bayanin
gelip yaralarini göstermemesine omuz silkerek sasiriyor.
Öglene kadar halledilmesi gereken bir sürü davasi olan sanik
cok mesgul bir insan. Gerceklerin kisa bir özetini sunuyor,
tutuklamayi anlatiyor ve magdur´ un ifade vermemesi
yüzünden olayin ispatlanmasinin mümkün olmadigini ekliyor.
Hakim Cliff´e göz kirparak „Bu ikinci defa oluyor“ diyor.
„Esinizi öldürmeden önce neden bosanmiyorsunuz?“ Cliff
isyankar bir ses ile „Sayin hakim, yardim almayi deniyoruz.“
Diyor. “ Eger elime bir daha böyle bir dava gececek olursa
geri cevirmeyecegim. Beni anladiniz mi?” “Evet, efendim”
diye Cliff yanit veriyor, sanki bunca suc isledigine pisman
olmus gibi. Evraklar hakim masasina götürülüyor. Hakim
imzaliyor ve bu arada basini salliyor. Dava reddedilmistir. Bu
sefer de magdur´un sesi duyulmadi. Kelly ev´ de kirik bir
kemik ile oturuyor, fakat bu uzak kalmasina bir neden degil.
Bir daha siddet´e ugramak istemediginden saklaniyor.
Dava´nin geri cekilmesi icin acaba ne kadar ödedigini merak
ediyorum. Cliff avukatiyla tokalasiyor ve koridor´a dogru
oturdugum bank´in yanimdan gecerek kapi´ ya dogru ilerliyor.
Icinden her ne yapmak geliyorsa, yapabilir, cünkü yaninda
kendisine yardim edebilecek bir kimse yok. Kesintisiz bir
sekilde uygulanan hukuksal yasalar´ in temelinde yildirici bir
mantik yatiyor. O kadar da uzakta oturmuyor turuncu renkli
tulumlarindaki kelepceli tecavüzcüler, katiller ve uyusturucu
saticilari. Bu sahtekerleri sorguya cekmek ve belli bir ölcü
adalet gerceklestirmek icin sistem yeterince zaman
birakmiyor. Bir kimsenin yalniz ve kullanilmis bir bayanin
haklariyla ilgilenmesi nasil beklenebilinir. Gecen hafta tam
sinav´ in icinde bulundugum vakit, Deck telefonla bir takim
görüsmeler gerceklestirdi. Rikers´ lerin yeni telefonlarini ve
adreslerini
ortaya
cikartti.
Memphis´in
güneydogu
bölümündeki yeni yerlesim alanina tasindilar. Iki oda´ya ayda
dört yüz dolar. Cliff sendika tarafindan düzenlenmemis bizim
ofisimize yakin bir nakliyat´ ta calisiyor. Deck saat´ te
yaklasik yedi dolar kazandigini tahmin ediyor. Hukuk
danismani ise bu sehir´ de binlerce bulunan herhangi bir tarlaorman-cimen avukat´iydi. Deck´ e Kelly ile ilgili gercegi
anlattim. Kendisinin haberdar olmasinin önemli oldugunu ,
cünkü eger Cliff beni bir tabancayla öldürecek olursa, o zaman
hala Deck hayatta olacak ve kendisi bu olayin nasil meydana
geldigini anlatirdi. Sonra Deck Kelly´ yi unutmamin daha iyi
olacagini söyledi. Dert´ ten baska bir sey getirmiyormus.
Calisma masamda derhal Bruiser´i aramam gerektigini
söyleyen bir kagit var. Calisma masasinin arkasinda yalniz
oturuyor ve sag tarafta bulunan telefonuyla konusuyor. Sol
tarafinda bir ikinci telefon cihaz´ i bulunuyor, bir üc´ü daha
ofis´ de yayili. Bunun haricinde biri arabada, bir digeri ise
dosya cantasinda bulunuyor. Ve bana yirmi dört saat
ulasabilmesi icin verdigi el telefonu. Bana oturmami isaret
ediyor ve sanki bir ahmak´la görüsüyormus gibi kanlasmis
gözlerini döndürerek, herhangi onaylayici bir seyi ahize´ ye
söylüyor. Köpek baliklari ya uyuyorlar ya da kayaliklarin
arkasina saklandilar. Akvaryumun filtresi vizildiyor ve gargara
ediyor. Deck bana sirket´ in Bruiser´ a sene´ de üc yüz bin ile
bes yüz bin dolar kazanc getirdigini söylüyor. Bu yikik oda´ya
bakildiginda, buna inanmak cok zor. Yaralanma davalari
bulmak icin dört avukat emrinde (ve ben´I de kadroya eklemis
durumda). Deck oturdugu yerden Bruiser´a yüz bin ile yüz elli
bin arasi kazanc saglayan bes dava sayabilir. Uyusturucu
isleriyle parasini kazaniyor ve bu sektörde güvenilebilir avukat
ün´ünü elde etti. Fakat Deck´in anlatimlarina göre Bruiser asil
parayi ortakliklariyla kazaniyor. Hic kimsenin bilmedigi- ve
anlasilan devlet kurumlari da caresiz cabalarina ragmen
kendisinin Memphis ve Nashville Porno dünyasina karistigi
gercegini ispatlayamiyorlar-. Bu sektör cogunlukla nakit
parayla calisiyor, yani hic kimse aslinda ne kadar para
kazandigini bilmiyor. Trudys´de büyük bir ekmek ic´ i yerken
Deck Bruiser´in üc kere bosanmis oldugunu ve üc yarim
yetiskin cocuklara sahip oldugunu ve beklenildigi gibi
annelerinin -yaninda yasiyorlar. Etrafinin bar danscilari
tarafindan cevrili olmasindan hoslanan, icen ve bahse giren bir
kimse. Ve hic bir zaman eline ne kadar para gecerse gecsin,
memnun kalmayacak. Yedi sene önce kanuna aykiri
tertiplerden suclu bulundu ve tutuklandi, fakat hükümetin hic
bir sansi yoktu. Bir sene sonra dava yarida birakildi. Deck
FBI´ yin Memphis´ in karanlik dünyasiyla ilgili yaptigi
arastirmalarla ilgili endise duydugunu benimle paylasti. Bu
arastirmada Bruiser Stone ismi ve en iyi arkadasi Prince
Thomas´in ismi geciyor. Deck Bruiser´in normalden biraz
farkli davrandigini söyledi, cok fazla icki iciyor, sabrini cabuk
kabediyor ve sirket´te gereginden fazla kiziyor. Telefon
konusu acilmisken, Deck bütün telefonlarin, benim telefonum
da dahil, FBI tarafindan dinlenildigi görüsünde. Ve duvarlarin
icerisinde de gizli dinleme aleti bulundugunu savunuyor.
Ciddi bir yüz ifadesiyle bunu daha önceleri yaptiklarini
söylüyor. Ve Yogis´ de de sizin yerinizde olsam dikkatli
olurdum. Bu avutucu düsünceleriyle beni dün ögleden sonra
yalniz birakti. Bruiser sonunda telefon görüsmesini bitiriyor
ve uykulu gözlerini ufaliyor. „Buna bakiniz“ diyor ve elime
kalin bir kagit yiginini veriyor. „Bu nedir?“ „Great Benefit´ in
tepkisi. Rudy, su an büyük sirketler´e dava acmanin ne kadar
aci verici oldugunu ögrenmektesiniz. Onlarin maddi
kaynaklari sayesinde bir sürü evrak üreten avukat tutabilme
imkani var. Büyük ihtimal Leo F. Drummond Great Benefit
davasinda saat basi iki yüz elli dolar kazaniyor.” Bu Black´
lerin davalarini geri cevirmek anlaminda bir dilekce. Bununla
ilgili yazili metin altmis üc sayfa. Ayrica degerli Harvey Hale´
in karsisinda ifade vermek adina cagirildim. Bruiser beni
gözlemliyor “Savas alanina hos geldiniz” Bogazimda bir
dügüm var. Böyle bir tepki vermek günlerimi alir. Kurummus
bir bogaz ile “Etkileyici” diyorum. Nereden baslayacagimi
bilmiyorum. „Hükümeri iyice okuyunuz. Dilekce´ ye cevap
veriniz. Kendi yazinizi hazirlayiniz. Bunu cabuk yapiniz.
Nasil göründügünün hic önemi yok.“ „Gercekten mi?“
„Hayir, Rudy. Bu sadece kagit isi. Bunu daha ögreneceksiniz.
Bu sahtekerler her türlü kalin yazilarla kapli dilekce´yi
verecekler. Ve her seferisinde mahkemeye kosmak
isteyecekler, kücük sirin dilekceleriyle ilgili ifadelerin
alinmasi hakknda. Kazanmak veya kaybetmek onlar icin fazla
önemli degil, paralarini her durumda aliyorlar. Ve bu davayi
geciktiriyor. Bu her zaman yaptiklari sey gercek bir sanat ve
müvekkiller de faturayi ödüyorlar. „Ben simdiden yoruldum.“
„Cok zor bir is. Drummond parmaklarini siplatiyor ve dava
reddine iliskn bir dilekce istiyorum. Ve hemen o anda üc
avukat kütüphanede gömülüp ve iki avukat yardimcisi
bilgisayarlarinda yazili metinleri cikartmakla mesgul. Aninda
iyi arastirilmis kalin bir yazili metin üretiliyor. Sonra
Drummond bir kac kez okur, saat´i 250 dolar icin gözden
gecirir, ve ortaklarindan bir tanesinden metini okumasi icin
rica da bulunur. Ondan sonra metini basilacak hale getirir,
kisaltir ve degistirir, , böylece avukat´ lar kütüphane´ ye geri
dönerler ve avukat yardimcilari bilgisayar karsisina otururlar.
Fakat Great Benefit´´ in cok parasi var ve Tinley Britt gibi bir
sirket´ e ödemek´ te hic bir sorunu yok.“ Sanki bir ordu´ ya
meydan okumus gibiyim. Iki telefon ayni zamanda caliyor ve
Bruiser en yakinini aliyor. „Is´ in basina“ diyor, sonra „Evet“
diyor ahize´ nin icine. Kagit yiginini iki elimle ofisime
tasiyorum ve kapiyi kapatiyorum. Redd talebinde bulunan
dilekceyi okuyorum ve güzel ve hatasiz yazilmis
aciklamasiyla. Benim actigim dava´ da öne sürdügüm ikna
edici argümanlarla dolu olan bir yazili metin. Kullanilan dil
acik ve net, hukuk dilinden uzak, ve kolay okunabilinen bir
tarz da yazili bir metin. Öne sürülen, konuyla baglanti izlenimi
yaratan, görüsler bir cok haklar yaratan temellere dayali.
Hemen hemen her sayfada kapsamli ek bilgiler veriliyor.
Icerik, dizi ve biografi bile iceriyor. Eksik olan tek sey bir
hakimin Great Benefit´ in dilekcesini bütün hususlarinda kabul
eden imzalananacak bir karar. Üc kere okuduktan sonra
kendimi toparliyorum ve not almaya basliyorum. Belki
incelenmesi gereken bir iki husus vardir. Sok ve korku gittikce
azaliyor. Great Benefit´ e karsi olan nefretimi ve müvekkilime
yaptiklarini hatirlamaya calisiyorum ve kollari siviyorum.
Sayin Leo F. Drummond mahkeme salonunda mucizeler
yaratiyor olabilir ve is´i cikartan sayisiz calisani da olabilir.
Fakat benim, Rudy Baylor, baska isim yok. Zekiyim ve
calisabilirim. Benimle bir evrak savasi baslatmak istiyor, öyle
olsun. Kendisini kagit yiginina bogacagim. Deck avukatlik
sinavina alti kez girdi. Kalifornia´ daki ücüncü denemede
nerdeyse kazaniyordu, fakat toplam puani iki puan eksik
oldugu icin sinavi kaybetti. Ondan sonra üc kere Tennessee ´
de denedi, orada da bana acikca anlattigina göre hic bir kere
yaklasik da olsa puani yetmedi. Deck´ in hala sinavi vermek
isteyip istemediginden emin degilim. Bruiser icin dava bularak
sene de kirk bin dolar kazaniyor ve her hangi etik kaygilari
olmuyor (bu Bruiser´ i ilgilendirdiginden degil). Deck´ in
avukatlik ücreti ödemesine gerek yok, hukuki egitim hakkinda
düsünmesine gerek yok, seminerlere gitmesine gerek yok,
hakimlerin karsisina cikmasina gerek yok ve sürekli masrafli
olan bir kimse de degil. Deck´ in kullanabilecegi bir avukat ve
ofisi oldugu müddetce Deck is´e ortak. Cok fazla isimin
olmadigini biliyor ve bu yüzden on bire dogru ofisime gelmeyi
aliskanlik edindi. Yarim saat sohbet ettikten sonra uygun bir
yemek icin Trudy´ se gidiyoruz. Artik kendisine alismaya
basladim. Arkadasim olmak isteyen, mütevazi, kücük bir
adam. Trudy´sin bir kösesinde nakliyat iscilerin arasinda
oturuyoruz ve Deck o kadar sessizce konusuyor ki, kendisini
anlamakta zorluk cekiyorum. Arasira usandirici olabiliyor,
özellikle bir hastane´ nin bekleme odasinda, bu da bayagi bir
utandirici olabiliyor. Baska zamanlar ise bir fare kadar
cekingen olabiliyor. Bana mutlaka bildirmek istedigi bir seyi
fisildiyor ve sürekli arkasina bakiyor, sanki bir saldiriya
ugrayacakmis gibi. „Bu sirket´ te David Roy isminde calisan
ve Bruiser ile siki dost olan bir kimse vardi. Ikisi bir can, bir
yürektiler, paralarini birlikte sayarlardi, bilirsiniz iste. Roy
paralari zimmetine gecirdigi icin avukatlik odasindan
cikartildi. Böylece avukat olarak artik calisamaz.” Deck
parmaklariyla dudaklarindan ton baligi salatasini siliyor. Roy
ise buradan ayriliyor ve cadde´ nin digger tarafinda bir porno
kulübü aciyor. Kulüp yaniyor. Baska bir tane aciyor, o da
yaniyor. Ondan sonra bir tane daha. Sonra gögüs sektöründe
kriz patlak veriyor. Bruiser bu tür is´ lerde faaliyet göstermesi
yönünden fazlaca zeki, kendisini sürekli olaylarin disinda
tutuyor. Arkadaslari Prince Thomas ise aynisini yapiyor.
Savas bir kac sene sürüyor. Arasira bir cenaze ortaya cikiyor.
Cok daha fazla yangin var. Roy ve Bruiser bir konuyla ilgili
söz düellosuna giriyorlar. Gecen sene FBI Roy´ u tutukladi,
simdi konusmasi gerekiyor. Bunun ne demek oldugunu
biliyorsunuz, degil mi?” Bas salliyorum ve Deck´ in yaptigi
gibi masa´ nin üzerine egiliyorum. Hic kimse bizi duyamiyor,
fakat bir kac insan bizim tarafimiza dogru bakiyor, yemek
esnasinda iyi fikirlerin ortaya cikmasi icin kafa kafa´ ya
veriyoruz. „Dün David Roy jüri mahkemesinde ifade verdi. Iyi
bir pazarlik yapmisa benziyor.“ Böylece Deck yapmasi
gereken isi yapmis oluyor. Dim dik bir sekilde ayaga kalkiyor,
sanki bunun disinda baska ne olabilecegini düsünmem gerekir
gibi. „Ve? Diye fisildayarak soruyorum. Saskinligini bas
sallayarak dile getiriyor ve süpheci bir sekilde etraf´ ta
bakiniyor, ondan sonra basini egiyor. „Bruiser ile ilgili
konusacagi tahmin ediliyor. Yakalanma ödülü bile
kararlastirildigini duydum. „Bir siparis üzerine cinayet mi?“
„Evet, sessiz olun!“ „Kimden? Is verenimden degil herhalde,
degil mi?“ „Tahmin ediniz.“ „Bruiser degildir. Umarim.“ Ince
dudakli, dissiz sekilde, bana kücük ve cekingen bir gülüs
atiyor. „Birinci kez degilmis.“ Bana kafa sallarken ekmek
icinden büyük bir dilim isiriyor ve keyif yaparak ekmegi
cigniyor. Ekmegini yutana kadar bekliyorum. Imkanlariniza
sahip cikin. Imkanlarim yok. Buradan gitmeniz gerekebilir.
Daha yeni baslamistim. Heyecanli olabilir. „Size ne olacak?“
„Buradan gitmem mümkün olabilir.“ „Digerlerine ne olacak?“
“Onlarla ilgilenmeyin, onlarda sizinle ilgilenmiyor. Burada tek
arkadasiniz benim.” Bu sözler saatlerden beri beynimden
cikmiyor. Deck itiraf ettiginden daha fazla biliyor, fakat bir
kac kez daha birlikte yemek yedigimizde, bildigi herseyi
ögrenecegim. Felaket gerceklestiginde siginabilecek sicak bir
yer aradigini tahmin ediyorum. Sirketteki diger avukatlar´ I –
Nicklass, Toxer, ve Ridge- fakat bunlar mesafeli duruyor ve
sohbetler´ e önem vermiyorlar. Kapilari her zaman kapali.
Deck onlari sevmiyor, ve ona karsi hissleriyle ilgili sadece
tahmin de bulunabilirim. Deck´ in söyleyisine gore Toxer ve
Ridge arkadaslar ve muhtemelen kendi kücük sirketlerini
acmak istiyorlar. Nicklass bir alkolcü ve bayagi bitkin. En
kötü ihtimal Bruiser´ e dava acilir, tutuklanir ve mahkeme
önüne cikartilir. Dava´ nin baslamasina kadar en az bir sene
gecer. Muhtemelen her zaman ki gibi calisir ve sirketini
yönetebilir olur. Ancak yargilandiktan sonra avukatlik
odasindan cikartilabilir. Kendi kendime her zaman sinirlenme
diyorum. Ve kendimi sokakta bulsam bile bu sonucta ilk defa
olan bir sey degil. Simdiye kadar yer´e düstüm. Bayan Birdie´
nin evi´ nin yolunu tutuyorum ve bir kent park´ inin yanindan
geciyorum. En az üc oyun oynanmakta. Araba yikama
cihazinin yanindaki telefon kulübesinin yanina duruyorum ve
numarayi ceviriyorum. Ücüncü calis´ dan sonra telefon´a
cikiyor. “Merhaba?” Sesi icime isliyor. Bir oktav asagi´ dan
“Cliff ev´de mi?” diye soruyorum. Eger evet derse o zaman
görüsmeyi bitiririm.“Hayir, kiminle görüsüyorum?“ Normal
ses tonuyla „Rudy“ diyorum. Nefesimi tutuyorum ve bir klick
sesinin gelmesine kendimi hazirliyorum. Ama ayni zamanda
bana yumusak bir seyler söyleyecegini bekliyorum.
Görüsmeyi bitirmeden bir an susuyor. Sesinde nir nebze
kizginlik veya sabirsizlik olmadan „Beni aramamasini“ rica
etmistim. „Özür dilerim. Baska türlü davranamiyorum.
Kendisi icin endiseleniyorum.“ „Bunu yapamayiz.“ „Neyi
yapamayiz.“ „Kendinize iyi bakin.“ Simdi klick sesini, ondan
sonra ise hazir tonunu duyuyorum. Kendisini arayabilmek icin
bütün cesaretimi toplamak zorunda kaldim ve simdi keske
yapmasaydim diyorum. Bazi insanlarda zeka´ dan daha fazla
cesaret var. Esi´ nin biraz cabuk parlayan bir kimse oldugunu
biliyorum, fakat ne kadar ileri gidecegini bilmiyorum. Eger
kiskanc ise- bununla ilgili pek fazla düsünmüyorum- cünkü
sonucta kaba saba bir kisi, on dokuz ve simdiden hasta ve
bunun haricinde güzel bir kizla evli- o zaman büyük ihtimal
her attigi adimi süpheyle izliyor. Fakat telefonunu dinleyecek
kadar ileri gidebilir mi? Bü düsünce cok gercekdisi, fakat beni
uyanik tutuyor. Telefon´ um caldiginda bir saat´ ten az
uyudum. Gece masasinin üzerindeki dijital saat sabah saat
dörde az kal´a. Karanlikta telefonu ariyorum. Arayan Deck,
müthis bir sekilde heyecanli ve hizli bir sekilde araba
telefonuyla konusuyor. Bana dogru geliyor, üc blok uzaklikta
olmayarak. Her hangi büyük, acil ve güzel bir felaket. Acele
ediniz! Üzerinizi giyininiz. Bir dakika az bir süre icerisinde
yol kenarinda olmam gerekiyor. Kullanilmis Kombi´ sinde
beni bekliyor. Icerisine atliyorum, kendisi gas verip sürmeye
basliyor. Dislerimi yikamaya bile vaktim yok. „Allah askina
nereye gitmek istiyoruz?“ Cok üzülmüs gibi ciddi bir sekilde
“Nehir´de agir bir kaza.” Diyor. “Dün aksam bir petrol tankeri
sizinti yapip nehir´e akiyor, ta ki bir lise balosu icin kiralanmis
vapur´ a carpana kadar. Belki de üc yüze yakin cocukla
gemide. Vapur sahil´ in kenarlarindaki Mud Island´ te batti.
“Bu cok korkunc Deck, ama Allah askina ne yapabiliriz?”
“Cok kolay. Bruiser´e bir telefon görüsmesi geliyor. Bruiser
ruft mich an. Ve su an buradayiz. Bu cok büyük bir felaket,
muhtemelen Memphis´ te olan en büyügü.” “Ve simdi
bununla gurur mu duyalim?” “Bunu anlamiyorsunuz. Bruiser
bu firsat´ I kacirmaz.” “Peki, o zaman. Büyük poposunu dalis
üniformasinin icine soksun ve ölüleri arasin.” “Bu bir altin
hazinesi olabilir.” Deck sehir´ in icinden delice bir hizla
gidiyor. Birbirimizle artik konusmuyoruz. Kent merkezine
ilerlerken bizi bir ambülans geciyor ve nabzim hizlaniyor. Bir
diger ambülans karsi yol´ dan cikip bizi geciyor. Riverside
Drive isiklari karanlikta yanip sönen bir sürü polis arabalariyla
bloke edilmis. Itfaiye ve ambülans ´larin tamponlari karsi
karsi´ya duruyor. Hava´ daki bir helicopter nehir asagisi
ucuyor. Orada ve burada insanlar hareketsiz bir sekilde gruplar
seklinde duruyorlar, bazilari telaseli kosuyorlar, bagirip,
cagirip bir seylere gösteriyorlar. Sahil kenarinda bir vincin
parcasi görülüyor. Sari bir sinirlama bandinin etrafinda kosup
sahil kenarinda toplanan bir grup seyirciye katiliyoruz. Burasi
uzun saatlerden beri ayni görünüyor ve telase zamanla azaldi.
Simdi bekliyorlar. Insanlar´ in cogu kaldirim da oturan gruplar
seklinde toplaniyorlar ve aglayarak dalgis ve saglik
memurlarinin nasil ölüler´i aradiklarini izliyorlar. Din
adamlari dizleri üzerinde dua ediyorlar. Islak smokinler ve
yirtilmis balo elbiseleriyle sersemlesmis bir sürü cocuk yan
yana oturuyorlar, ellerini tutarak nehir´e dogru bakiyorlar.
Vapur´ un bir tarafai üc metre disariya bakiyor ve siyah- mavi
dalis kostümlerinin icindeki kurtaricilar oksijen siseleriyle
vapur´ a sariliyorlar. Baskalari ise birbirlerine bagli köprü
yapimi icin gerekli olan cisimlerde calisiyorlar. Burada dini
adetler uygulaniyor, fakat bunu anlayabilmek icin belli bir
süre gerekmekte. Bir polis kommiseri yavasca bir kalas´ i
geciyor ve kaldirim tasina basiyor. Simdiye kadar bir ses
cikartmayan insan topulugu simdi tamamen susuyor. Bir polis
arabasina kadar yürüyor ve hemen bir sürü gazeteci etrafinda
toplaniyor.Insanlar´ in cogu oturmaya devam ediyorlar,
battaniye´lerini kucakliyorlar ve büyük bir ictenlikle dua
etmeye basliyorlar. Bunlar anne-babalari, akrabalari ve
arkadaslari. Komiser söyle söylüyor: Özür dilerim, fakat biraz
önce Melanie Dobbins´ in cenazesini tespit ettik. Sessizligin
icerisinde söylenen sözleri kizin aile fertlerinin agitlari
tarafindan bölünüyor. Birbirlerinin kollarina düsüp, kendilerini
kederlerine birakiyorlar. Arkadaslari diz cöküyor ve kiza
sariliyorlar, ondan sonra bir kadin bagiriyor. Digerleri
yüzlerini dönüyorlar ve rahatlamis sesi cikartiyorlar. Onlar da
kötü bir müjde´ ye hazirlikli, fakat bu en azindan ertelendi.
Biraz ümit var. Sonradan yirmi bir cocugun bir hava
kabircigin icine cekildikleri icin kurtuldugunu ögrendim. Polis
komiseri uzaklasiyor bir cenazenin su´ dan cikartildigi vapur´a
geri dönüyor. Ondan sonra daha az dramatik, fakat daha
tiksindirici ikinci bir dini adet uygulaniyor. Ciddi yüz
ifadeleriyle adamlar yas tutan ailelere yaklasiyorlar.
Yanlarinda aile fertlerinin ve ölmüslerin yakinlarina vermek
istedikleri kücük beyaz vizite kartlari bulunuyor. Karanlikta
birbirlerine daha da yaklasiyorlar ve birbirlerini süpheli bir
sekilde gözetliyorlar. Bu dava icin cinayet bile islerlerdi. Kar´
in sadece üc´ te birini istiyorlar. Ne olup bittigini anlamadan
Deck bunun hepsini anliyor. Yas tutan ailelerin bulundugu
yer´ e basiyla isaret ediyor, fakat hareket etmeyi
düsünmüyorum. Kalabaligin icine karisiyor ve altin hazinesini
ortaya cikartmak icin karanligin icinde kayboluyor. Nehir´ e
sirtimi dönüyorum ve biraz sonra Memphis´ in kent
merkezinin sokaklarinda kosuyorum.
22. Bölüm
Hukuk fakultesinin sinav komitesi avukatlik sinavinin
sonuclarini taahhütlü mektupla gönderiyor. Bir kac sinav´ a
girenlerin mektup kutusunun yanindan ayrilmadiklari ve kriz
gecirdiklerine dair bir kac söylentiler duydum. Baskalari ise
cildirmis gibi mektuplarini kafalarinin üzerinden sallayip
sokaklarda ciglik atmislar. Eskiden bu konulara gülerlerdi,
simdi bu konularin hic birini komik (gülünc) bulamiyorum.
Aradan otuz gün gecti ve hala bir mektup yok. Bruiser´ in
sirketinde bu mektubun acilmasini engellemek icin özel
adresimi verdim. Otuz birinci gün bir Cumartesi ve ben gercek
anlamda köle emirgahim elinde fircayla kapi´ ya tiklamadan
önce saat dokuz´ a kadar uyuyabilirim. Benim görüsüme göre
iyi görünüyor olmasina ragmen garajin altindaki daire´ nin
boyanmasi gerektigine aniden karar verdi. Yumurta ve et
kahvalti müjdesiyle beni uyandiriyor ve soguyor gerekcesiyle
acele etmemi söylüyor. Is iyi gidiyor, boyayi sürerken gayet
iyi sonuclar görülüyor. Is´te ilerledigimi fark ediyorum. Günes
cok sayida bulutlarin arkasina saklaniyor ve ben yavas bir
sekilde calisiyorum. Saat altida Bayan Birdie isi bitirmenin
zamani geldigini söylüyor. Yeterince calistigimi ve aksam
yemeginde bir sürpriz´ e sevincle hazirlanabilecegimi
söylüyor - bize bir vejetaryen pizza yapacak! Dün gece Yogi´
sde saat bir´ e kadar calistim ve bir müddet icin oraya geri
dönmeyi düsünmüyorum. Böylece bu Cumartesi aksami hic
bir isim olmayacak. Ve cok daha kötü olan bir sey ise her
hangi bir aktivite´ye katilmayi düsünmedim. Üzücü, fakat
gercek: Seksen yasinda bir insanla vejetaryen bir pizza yemek
düsüncesi cok cazip. Dus yapiyor ve hafif bir pantolon ile spor
ayakkabisi giyiniyorum. Ev´ e adimimi attigimda mutfak´ tan
tuhaf bir koku burnuma geliyor. Bayan Birdie mutfak´ ta
calisiyor. Bunu duymak beni sevindiriyormus gibi bana
hayatinda hic pizza yapmadigini anlatiyor. Pizza fena degil.
Kabak ve sari biber tam cig degil, fakat bir cok keci peynir´ I
ve mantar üzerine koymus. Ve ben nerdeyse aclik´ tan
ölüyorum. Oturma odasinda yemek yiyoruz ve Cary Grant ile
Audrey Hepburn ile bir film izliyoruz. Bütün film boyunca
neredeyse agliyor. Ikinci film´ de Bogart ve Bacall oynuyor ve
kaslarim tutuluyor. Neredeyse uyuyorum. Bayan Birdie ise
koltuk kenarinda oturuyor ve nefessiz bir sekilde elli seneden
beri tanidigi bu filmin her kelimesine kulak veriyor. Aniden
hava´ ya sicriyor. Mutfaga kosarak “Bir sey unuttum” diyor
ve kagitlarla hisirdadigini duyuyorum. Elinde bir kagit ile
oturma odasina geliyor, önümde durup dramatic bir sekilde:
“Rudy! Sinav´ I gectiniz.” Diye acikliyor. Tek bir beyaz
kagidi hava´ da tutuyor ve ben de elinden kagidi nerdeyse
aliyorum. Dogal olarak bana iletilmis olan mektup Tennessee
ilin hukuk fakultesinin sinav kurulundan geliyor. Ve sayfa´ nin
orta kismini görkemli bir sekilde süsleyen “Sizi tebrik
ediyoruz” sözleri yaziyor. Avukatlik sinavini
basariyla
gectiniz.” Ortalikta pervane gibi dönüyorum ve Bayan Birdie´
ye bakiyorum, ve bir kac saniyelik icin severek özel hayatima
izinsiz girdigi icin yüzüne tokat atmak isterdim. Mektubu
acmaya bir hakki olmadigi icin bana önceden söylemesi
gerekirdi. Fakat bütün gri ve sari disleri görünecek halde.
Gözleri yaslarla dolu ve yüzü elleriyle kapli olan Bayan Birdie
nerdeyse benim kadar mutlu. Sinirimin yerini hizlica bir
mutluluk sevinci kapliyor. “Ne zaman geldi?” diye soruyorum.
“Siz bugün boyarken. Postaci kapimi tikladi ve sizi sordu,
bende sizin mesgul oldugunuzu söyledim ve bu yüzden sizin
yerinize imzaladim.” Imza atmak baska, mektubu acmak bam
baska. Kizmak maksadi olmadan “Mektubu acmamaniz
gerekirdi.” Diyorum. Böyle bir anda kizgin olmak imkansiz
gibi bir sey.
“Özür
dilerim.
Fakat
bir
itirazinizin
olmadigini
düsünüyordum. Fakat bu heyecan verici degil mi?“ Tabii ki
heyecan verici. Mutfaga ucuyorum, bir ahmak gibi siritiyorum
ve dertten uzak huzuru yogun bir bicimde icime cekiyorum.
Her sey harika. Ne kadar güzel bir dünya! Hücük bir gülüsle
„Bunu kutlamamiz gerekiyor.“ Diyor. Bir dolabin en uc
kösesine elini sokuyor, dokunuyor ve gülüyor. En sonunda ise
yavasca tuhaf sekillenmis bir sise cikartiyor. „Bu siseyi özel
durumlar icin sakladim.“ „Bu nedir?“ diye soruyorum ve
siseyi elime aliyorum. Böyle bir siseyi Yogi´ sde hic
görmedim. „Karpuz likörü. Etkisi cok kuvvetli bir icki.“
Kikirdiyor. Su anda herseyi icebilirdim. Normalde hic bir
zaman alkol kullanilmayan bu ev´ de Bayan Birdie birbirine
uyumli iki kahve fincani bulup, yariya kadar alkol dolduruyor.
Sivi kalin ve yapiskan. Kokusu bana dis doktorunda her hangi
bir ortami hatirlatiyor. Benim namima toast yiyoruz, Bank of
Tennessee fincanlarimizi birbirine tokusturup bir yudum
iciyoruz. Bu maddenin tadi cocuklar icin uygun olan öksürük
ilacina benziyor ve yüksek alkol orantili wodka gibi yaniyor.
Sapirdayarak dudaklarini yaliyor ve sonra söyle söylüyor:
„Otursak daha iyi olur.“ Bir kac yudum diye Bayan Birdie
koltukta horluyor. Televizyon´ un sesini azaltiyorum ve bir
fincan daha dolduruyorum. Birinci sok´ tan sonra tad sinirleri
ne kadar alismis ta olsa, yine de cok güclü bir icki. Hala
gülerek ay tarafindan isinli teras´ a oturuyorum ve bu güzel
müjde´ ye iliskin büyük minnettar duygusuyla gökyüzüne
dogru bakiyorum. Günes dogus´unun bir uzun müddet
sonrasina kadar karpuz likörünün etkileri hala hissedilmekte.
Dus aliyorum ve dairemden cikarak arabama dogru
ilerliyorum. Sonra geri fiteste giris yolunu asagi dogru
iniyorum ta ki cadde´ ye varana kadar. Her gün farkli bir
kahve türünün tavsiye edildigi ve Bagel´slerin satildigi Yuppie
kahvehanesine dogru yol aliyorum. Kendime kalin bir Pazar
gazetesi satin aliyorum ve bununla arka planda bulunan bir
masaya oturuyorum. Bir kac konu beni özellikle ilgilendiriyor.
Ana sayfa dördüncü kez arka arkaya vapur faciasini konu
aliyor. Kirk bir ögrenci bu facia da hayatlarini yitirdi.
Avukatlar dava acmaya basladilar bile. Ikincisi ise, bu sefer
yerel bölümde, polis´teki rüsvetcilikle ilgili ayrintili raporlar
sunuluyor. Ve ayrica üstü- acik sektör ile yasa koruyucular
arasindaki iliski konu aliniyor. Organize suclarin bas´ larindan
biri olan Willie MCSwane´in avukati ve ayni zamanda, ilk
defa devlet kurumlari tarafindan arastirilmayan, bu kent´ teki
birahane sahibi Prince lakapli Bennie Thomas´ in avukati.
Gazetenin baska bir yerinde Bruiser´ den suclu olarak
bahsediliyor. Trenin gelmesini nerdeyse duyuyor gibi
oluyorum. Jüri odasi bir aydan beri kesintisiz bir sekilde
toplanti düzenliyor. Nerdeyse her gün bu konuyla ilgili gazete´
de makaleler yayinlaniyor. Deck´ in huzuru gittikce kaciyor.
Ücüncüsü tamamen bir sürpriz. Ekonomi bölümünün son
sayfasinda –Avukatlik sinavi-161 basariyla gecilmistirbaslikli kücük bir makale bulunuyor. Bunun ardindan üc
paragraflik sinav komitesinin uzun bir aciklamasi
yayinlaniyor, ve ondan sonra – cok kücük yazilarla- tüm
sinav´ I gecenlerin alfabetik bir listesi. Gazeteyi daha
yakindan tutarak heyecanla okuyorum. Iste oradayim. Bu
dogru. Bu sekreterin her hangi bir yanlisi degil. Avukatlik
sinavini gectim! Üc seneden beri iyi tanidigim isimleri
cabucak gözden geciriyorum. Booker Kane´i ariyorum, fakat
ismi gazete´ de yazmiyor. Bir ikinci ve ücüncü kez daha
bakiyorum ve omuzlarim asagi dogru düsüyor. Gazete´ yi
masa´ ya koyuyorum ve bütün isimleri sesli bir sekilde
okuyorum. Hic bir yerde Booker Kane yok. Bayan Birdie´nin
hafizasi canlandiktan ve bana müjeyi verdikten sonra, dün
aksam Booker Kane´ i nerdeyse ariyordum. Fakat bir türlü
arayamadim. Sinavi gectigime göre Booker Kane´ in beni
aramasi icin beklemeye karar verdim. Eger önümüzdeki bir
kac gün icinde aramazsa, o zaman sinavi kaybettiginin apacik
ortada olacagini düsünmüstüm. Simdi ne yapacagimi
bilmiyorum. Kendisini su an Charlene´ e nasil yardim ettigini
ve cocuklari kiliseye gitmek icin nasil giydirdigini, zorla
gülümseyerek ikisini bunun gecici bir yenilgi olduguna ikna
ederken karsimda görebiliyorum. Bir daha ki denemede sinavi
kesin olarak basaracagini söylerken de düsünebiliyorum.
Fakat cok mutsuz oldugunu biliyorum. Hem yarali hem
kendisine cok kizgin. Acaba Marvin Shankle bu konuya iliskin
ne diyecek diye kendine dert ediyor ve yarin ofise gitmekten
korkuyor. Booker her seyi basarabilecegini düsünen ve
kendisiyle inanilmaz bir sekilde gurur duyan bir kimse.
Severek yanina gidip onunla birlikte yas tutmak isterdim, fakat
bunu gerceklestirmek imkansiz gibi bir sey. Yarin beni arayip
tebrik edecek. Disariya dogru bu olayin kendisini
yildiramayacagi izlenimini uyandirarak bir daha ki seferde
daha iyi yapacaginin sözünü kendi kendine verecek. Liste´ yi
bir daha okuyorum ve ve aniden Sarah Plankmore´ in isminin
liste´ de olmadigini fark ediyorum. Sarah Wilcox isminde bir
kimse de yok. Sayin S.Todd Wilcox sinavi gecti, fakat yeni
evlenmis oldugu esi degil. Sesli bir sekilde gülüyorum. Bu hic
adil olmayan, haince, kinci, cocuksu ve igrenc bir davranis.
Fakat baska türlü yapamiyorum. Evlenebilmek icin hamile
kaldigindan ve baskinin da büyük oldugundan eminim. Son üc
ayda beyninde baska islerle mesguldü, dügününü planlamak
ve cocuk odasinin mobilyalarini secmek gibi isler. Bu arada
üniversite egitimini ihmal etmis olmali. Ha, ha, ha. Simdi son
gülen benim. Dan Van Landel´e carpan ickili sürücünün siniri
yüz bin dolar olan bir mali sorumluluk sigortasi vardi. Deck
ickili sürücünün sigortasini Dan Van Landel´ in davasiyla cok
daha yüksek bir tazminat hakki olduguna inandirdi. Ve bu
konuda da Deck hakli. Böylece sigorta bütün miktari ödemeyi
kabul etti. Bruiser´e sadece son dakika da dava acma
tehditinde bulunmsai icin ihtiyac vardi. Isin yüzde seksenini
Deck halleti, ben ise en fazla yüzde on bes. Gerisini Bruiser ´e
üstü kapali uygun görüyoruz. Fakat Bruiser´in sirketinin
ödeme modeline göre ne ben ve Deck kar´ a ortak olacagiz.
Kazanc elde etmeye yönelik Bruiser´ in kesin ve net
düsünceleri var. Ilk Van Landel davasini duydugu icin, bu
dava onun davasi. Deck ve ben imzasini alabilmek icin
hastane´ ye gitmemize ragmen bu Bruiser´in calisanlari olarak
bu zaten bizim görevimiz. Eger bu dava´yi ilk biz kesfetmis ve
sözlesmeyi imzalamis olsaydik, o zaman ücretin bir kismina
hak talebinde bulunabilirdik. Bruiser ikimizi ofisine cagiriyor
ve kapisini kapatiyor. Kazanilmis avukatlik sinavi icin beni
tebrik ediyor. Kendisi de ilk denemede sinavi basardi, ve
Deck´in bu konuyla ilgili kendisini daha da ahmak gibi
hissettiginden eminim. Fakat Deck hic bir sey fark ettirmyor
ve basini kesintisiz bir sekilde egik tutuyor ve dislerini
yaliyor. Bruiser bir an Van-Landel karsilastirmasiyla ilgili
konusuyor. Bu sabah yüz bin dolar degerindeki sekini almis
oldu, ve Van Landel´ ler haklari olan parayi almak icin
gelecekler. Ve bu arada bizim de is´e ortak olmamizi düsündü.
Deck ve ben huzurumuz bozulmus bir sekilde birbirimize
bakiyoruz. Bruiser bu senenin simdiye kendisi icin iyi bir sene
oldugunu düsünüyor. Simdiden gecen seneye nazaran daha
fazla para kazandigini ve calisanlarinin mutlu olmasini
istedigini belirtti. Ayrica bu cok hizli bir karsilastirmaymis.
Bu konuyla ilgili alti saat´ ten daha az bir süre calistigini
söyledi. Deck ve ben kendisinin bu alti saat süre icerisinde ne
yaptigini merak ediyoruz. Ve bu yüzden icinden gelerek bizi
is´e ortak yapmak istiyor. Kendi pay orani üc de bir, yani otuz
üc bin dollar, fakat bütün miktari kendisinde birakmayi
düsünmüyor. Miktari bizimle paylasacak. „Kendi oranimdan
hepinize üc de birini verecegim, her birine miktarin yarisi
düsecek sekilde.“ Deck ve ben sessizce hesapliyoruz. Otuz üc
binin üc´ te biri on bir bin dolar, ve bunun yarisi bes bin bes
yüz dolar. Göz kirpmamayi basariyorum ve söyle söylüyorum:
„Tesekkürler Bruiser. Bu cok cömertce.“ „Bir sey degil.“
diyor, sanki bu kayra (iyilik) gösterileri onun icin Dünya´ nin
olagan islerinden birisiymis gibi. „Kazanilmis sinav icin bir
hediye olarak görün.“
„Tesekkürler.“ „Evet, tesekkür
ederim.“ Diyor Deck. Ikimiz de saskin durumdayiz, fakat
Bruiser´ in kendisine alti saatlik is icin yirmi iki bin dolar
biraktigini düsünüyoruz. Bu saat´te üc bin bes yüz dolar eder.
Fakat bir kurus para beklentisi icerisinde olmadan kendimi
aniden zengin hissediyorum. „Arkadaslar iyi is cikarttiniz. Ve
simdi bir kac müvekkil bulmaya calisin.“ Ikimizde ayni an da
onayliyoruz. Parami sayiyor ve nasil harcayacagimi
düsünüyorum. Deck süphesiz aynisini yapiyor. Bruiser bana
“Yarin icin hazir miyiz?” diye soruyor. Saat dokuz´da degerli
hakim Harvey Hale´in karsisinda Great Benefit´in dava
reddine yönelik dilekcesiyle ilgili ifade verilecek. Bu
dilekceyle ilgili Bruiser hakimle tatsiz bir sohbet gerceklestirdi
ve bu ifade vermek hususuna temkinli bakiyoruz. Birazcik
heyecanla“ evet böyle oldugunu düsünüyorum.“ Size benim
tarafindan hazirlanmis otuz sayfalik bir cevap metni sundum.
Bu cevabin üzerine Drummond ve yoldaslari hic beklemeden
bir cevap ile tepki verdiler. Bruiser Hale´ i aradi ve sohbet
olumsuz sonuclandi. Bruiser „Görüsmelerin bir kismini size
birakabilmem mümkün, bu yüzden hazirlikli olun.“ Diyor. Zor
kabulleniyorum. Heyecanim panige dönüsüyor. „Isinize
baslayin“ diye ekliyor. Dava´ yi dava reddine yönelik dilekce
kisminda kaybetmemiz cok utanc verici olurdu.“ Deck
yardimsever bir sekilde „Ben de bu davayla ilgileniyorum.“
Diyor. „Iyi. Ücümüz de mahkemeye gidiyoruz. Digerleri
muhtemelen yirmi adamla gelecek.“ Beklenmedik zenginlik
hayatin daha güzel olan seylerine karsi bir istek uyandiriyor.
Beck ve ben Trudy´sde genelde ögle yemegi olarak hep
yedigimiz corba ve ekmek icini yememeye karar veriyoruz ve
bunun yerine yakinlar´ da bulunan Steak House da yemeyi
tercih ediyoruz. Fileto ismarliyoruz. Deck huzursuz bir sekilde
„Parasini hayatinda baskalariyla hic paylasmadi.“ diyor.
Gayet karanlik bir yemek salonunun bir kösesinde oturuyoruz.
Birilerinin konustuklarimizi duymasi cok imkansiz, fakat
kendisi yine de huzursuz. „Orada bir seyler oluyor, Rudy.
Bundan eminim. Toxer ve Ridge gitmeye hazirlar. FBI
Bruiser´ I takip ediyor. Para hediye ediyor. Heyecanliyim,
hem de cok heyecanliyim.” “Peki, ama neden? Bizi
tutuklayamazlar.”
“Tutuklanabilecegime
dair
endise
duymuyorum. Isim icin endise duyuyorum.” “Bunu
anlamiyorum. Eger Bruiser´e dava acilirsa ve tutuklanirsa, o
zaman depozito karsiliginda cabucak serbest birakilir. Sirketin
isleri her zaman ki gibi devam ettirilecek.” Hava´ya giriyor.
“Peki ön davetler ile karsimiza cikacak olurlarsa, o zaman ne
olacak. Bunu yapabilirler. Organize suclar davasinda bu bir ilk
olmazdi. Fed´ler avukat sirketlerini basmayi severler,
dosyalara el koymayi ve bilgisayarlari bir yerden diger yer´e
tasimayi severler. Sizin ve benim gibi insanlar onlarin
umrunda degil. Dogruyu söylemek gerekirse bu düsünce hic
aklima gelmemisti. Sanirim cok sasirmis bir izlenim
birakiyorum. “Tabii ki sirketinin kapanmasina neden
olabilirler.” Diye konusmaya etkili bir sekilde devam ediyor.
“Ve bunu büyük bir sevinle yaparlardi. Siz ve ben siddetli bir
elestiriye maruz kaliyoruz, ve bu hic kimsenin umrunda
olmuyor.” “Peki, ne söylemek istiyorsunuz?” “Buradan
kacalim.” Bu söyledigiyle ne demek istedigi sorusuna
takiliyorum, fakat hersey ortada. Deck su an benim arkadasim,
fakat kendisi bundan daha fazlasini istiyor. Avukatlik sinavini
kazandim, böylece benim yanimda is´ e baslayabilir. Deck bir
ortak istiyor! Daha ben bir sey söyleyemeden, saldiriya
geciyor. „Ne kadar paraniz var?“ diye soruyor. „Äh, bes bin
bes yüz dolar.“ „Ben de de. On bir bin eder. Her birimiz iki
bin ortaya koyarsak, bu dört bin eder. Kücük bir ofis´ i ayda
bes yüz dolara kiralayabiliriz, telefon ve diger cihazlar bir bes
yüz dolar daha tutar. Bir kac fiyatca uygun mobilyalar
edinebiliriz, cok fazla ihtisamli olmayan mobilyalar. Alti ay
boyunca kisitli bir bütceyle calisiriz ve isin nasil gittigine
bakariz. Ben davalari bulurum, siz mahkeme karsisina
cikarsiniz ve kar´ lari bölüsürüz. Hepsi yari yariya –
Masraflar, ücretler, kazanclar ve is saatleri.” Bunlarin hepsi
beni biraz hizli karar vermekte zorluyor, fakat düsünmeye
devam ediyorum. “ Sekretere ne dersiniz?” “Ihtiyacimiz yok.”
diye cabuk yanit veriyor. Deck hepsini cok iyi bir sekilde
düsündü. “En azindan baslangicta degil. Telefonu kendimiz
kullaniriz ve diger durumlarda telesekreter ´I devreye sokariz.
Ben daktilo yazmasini biliyorum. Siz daktilo yazmasini
biliyorsunuz. Basarili olacagiz. Ve biraz para kazandigimizda,
is´ e bir sekreter aliriz.“ „Masraflar ne kadar yüksek olacak?“
„Iki bin´ den daha az. Kira, telefon, ofis cihazlari, materyaller,
fotokopiler ve nice kücük esyalar. Fakat tasarruf edip uygun
fiyatlarla isimizi görebiliriz. Masraflari oldugunca düsük tutup
ve paranin girmesine bakacagiz. Bu cok basit.“ Bir yudum
Eistee icerken, beni gözetliyor, sonra yine öne egiliyor. “
Gördügüm kadariyla masa´ da yirmi iki bin dolar biraktik.
Hukuki yönden bütün ücreti almamiz gerekirdi, bu da bir
senenin masrafini karsilardi. Kendi show´umuzu yapalim ve
para ´ yi kendimizde tutalim.” Etik ilkeleri bir avukat´ in
avukat olmayan bir kimseyle ortaklik yapmasini yasakliyor.
Bu konu´ ya tam deginmek üzereyim, fakat sonradan bunun ne
kadar sacma oldugunu anliyorum. Deck´ in aklina bir sürü
mazeret gelirdi. “Kira bana cok uygun geliyor.” Sadece bir
seyler söylemek icin diyorum ve kendisinin önceden ne kadar
is cikarttigini ögrenmek icin. Gözlerini kirpip gülüyor. Ön
disleri parliyor. “Bir seyleri buldum. Madison caddesinin eski
bir binasinda antikaci dükkaninin üstünde. Dört oda, bir
tuvalet, kent hapishane´ nin ve St. Peter´s in tam ortasinda
bulunuyor.” En ideal yer. Her avukat´ in hayalindeki yer.
“Burasi biraz tehlikeli bir yer.” Kiranin neden bu kadar düsük
oldugunu zannediyorsunuz?” “Iyi bir durumda mi?” “Idarelik.
Boyamak zorunda kalabiliriz.” “Boyamak konusunda
tecrübeliyim.” Salatalarimiz geliyor ve ben yesillik yiyorum.
Deck salatasini karistiriyor, fakat nerdeyse hic bir sey
yemiyor. Beynin´ de dönen düsünceler yüzünden salatasina
zor konsantre oluyor. “Bir seyler yapmaliyim, Rudy. Size
anlatamadigim bir kac konu var, bu sizin icin uygun mu?”
Eger Bruiser´ i agir bir düsüs bekliyorsa, o zaman bana
inanabilirsiniz. Sansi kendisini terk etti.“ Bir an durakliyor ve
ceviz´ i yemeye calisiyor. „Eger benimle bir ortakliga girmek
istemiyorsaniz, o zaman bu ögle´ den sonra Nicklass´ la
konusmak zorundayim.“ Toxer ve Ridge´ den sonra geriye
sadece Nicklass kaliyor ve Deck´in kendisini sevmedigini
biliyorum. Bunun haricinde Bruiser´ e iliskin dogruyu
söyledigine eminim. Adamin zorluklar icerisinde oldugunu
ögrenmek icin sadece bir kac günde bir gazeteye bakmak
gerekir. Son senelerde Deck en güvenilir calisaniydi ve
düsüs´te oldugu gercegi beni düsündürüyor. Yemegi yavas ve
susarak yerken ikimiz bir sonra atacagimiz adimlari
düsünüyoruz. Deck gibi birisiyle bir sirket´ te calismak fikrini
dört ay önce düsünemez olurdum ve gülünc bulurdum. Ve su
an burada oturuyorum ve Deck´ in ortagim olmasini
engellemek icin yeterince mazeret düsünemiyorum. Isyan
ederek „Ortagim olmak istemiyor musunuz?“
„Su an
düsünmekteyim, Deck. Bana biraz zaman taniyin. Kendimi
cok hazirsiz hissediyorum.” “Özür dilerim. Fakat cabuk
davranmamiz lazim.”
“Ne kadar biliyorsunuz?” “Emin
olabilmek icin yeterince biliyorum. Daha fazla soru
sormayin.” “Bana bir kac saat zaman taniyin. Üzerinde biraz
düsünmeme müsade verin.” “Peki, olur. Yarin sabah
mahkeme´ ye gitmek zorundayiz, fakat erken bulusmamiz
gerekir. Trudy´ sde. Ofis´ de konusamayiz. Siz bunu
düsünüyorsunuz ve yarin sabah bana haber veriyorsunuz.“
„Anlastik.“ „Kac tane dosyaniz var?“ Bir an düsünüyorum.
Black davasiyla ilgili kalin bir dosyam var, ve ince bir tane de
Bayan Birdie´ yle ilgili ve ayriyetten Bruiser´ in gecen hafta
calisma masasima koymus oldugu bir isci´ nin degersiz
tazminat davasi. „Üc“
„Bunlari ofisinizden getirin, ve evinize götürün.“ „Simdi mi?“
„Simdi, bu ögleden sonra. Ve eger ofisinizden baska bir sey
daha almak istiyorsaniz, o zaman cabuk aliniz. Fakat bunu
yakalanmadan yapiniz, olur mu?“ „Gözetiliyor muyuz?“ Ani
bir hareketle titriyor ve etrafina bakiniyor ve agir agir kafasini
sallayarak kalin gözlük camlarinin ardindan gözlerini
cevirerek anlayissizligini dile getiriyor. „Kimden?“ „Sanirim,
Fed´ ler tarafindan. Sirket sürekli gözetiliyor.“
23. Bölüm
Bruiser´ in beni Black davasinda haklarimizin temsilcisi
olarak görevlendirmesi yorumu beni bütün gece uyanik
tutuyor. Bir bilgin olarak bununla sadece blöf mi yapmak
istedi, bilmiyorum, fakat bu soruyu Deck ile ortaklik
konusundan daha fazla düsünüyorum. Trudy´ se vardigimda
hava karanlik. Ilk ziyaretciler´i benim. Kahve yeni pisirilmis
ve Doughnuts´ lar daha simsicak. Trudy´ nin cok isi olmasina
ragmen biraz sohbet ediyoruz. Benim de. Gazete´ yi bir kenar´
a birakiyorum ve notlarima daliyorum. Zaman zaman bos
otopark´ a pencere´ den dogru bakiyorum. Ve gösterissiz
arabalar süren, filtressiz sigaralar icen ve uzun süre durmus
kahve icen avukat´ lara, fim´ deki gibi, bakiyorum. Bazi
durumlarda Deck´ in sözüne inanilabilir, bazilarinda ise degil.
Deck de zamaninda geliyor. Yedi´ den bir kac dakika sonra
kahve´ sini aliyor ve karsimdaki sandale´ ye oturuyor.
Birahane su an yari dolu. Ilk sözü „Ee“. „Bir seneligine
deneyelim.“
Diyorum. Ikimizin anlasmayi fesh etmek
istemesi durumunda otuz günlük bir süre iceren bir senelik
anlasma imzalayacagimizi kararlastirdim. Ve o an Deck´ in
parlak disleri görünüyor, sevincini gizleyemiyor. Masa´nin
üzerinden bana elini uzatiyor. Bu Deck icin cok büyük bir an.
Keske onun gibi aynisini hissetseydim. Onu her felaket´ in
arkasinda kosmamasi icin ikna etmeye calistim. Eger siki bir
sekilde calisirsak ve müvekkilerimiz icin elimizden geleni
yaparsak, gecimimizi saglayabiliriz ve insallah isimizi
büyütürüz. Avukat´ lik sinavi icin calismasi icin Deck´ e
cesaret verecegim, lisansini elde etmeyi ve meslegini büyük
bir saygiyla görmesini saglayacagim. Bu tabii ki yavas yavas
gerceklesmesi lazim. Ve hic bir sekilde saf degilim. Deck´ den
hastanelerden uzak durmasini istemek ickiyi seven birisinden
alkol´ den uzak durmasini istemek gibi bir sey. Fakat ben en
azindan deneyecegim. „Dosyalarinizi getirdiniz mi?“ diye
soruyor ve iki tir sürücüsünün biraz önce iceriye girdigi kapi´
ya bakiyor. „Evet. Ve siz?“ „Bütün hafta boyunca dosyalari
tasidim.“ Bu konuyla ilgili en iyisi hic bir sey duymak
istemiyorum. Konu´ yu Black davasina yönlendiriyorum, ve
Deck konuyu yine yeni sirketimize yönlendiriyor. Saat sekiz
de ofislerimize dogru yol aliyoruz. Deck otopark´ taki bütün
arabalari sanki FBI- görevlileriyle doluymus gibi inceliyor.
Sekiz´ I ceyrek gece Bruiser henüz gelmedi. Deck ve ben
Drummond davasinin yazili metinlerdeki argümanlarini
tartisiyoruz. Duvar´ larin ve telefonlarin muhtemelen
dinlenildigi yer´ de sadece hukuki konularla ilgili
konusuyoruz. Saat sekiz bucuk ve Bruiser hala ortaliklarda
yok. Kesin ve net bir sekilde dosya´ yi bir daha gözden
gecirebilmemiz icin saat sekiz´ de orada olacagini söylemisti.
Hales hakiminin mahkeme salonu Shelby County Courthouse
´ da bulunuyor, yirm dakikalik bir yolculuk, fakat trafik
anlasilamayan bir durum´ da. Deck icinden gelmeyerek
Bruiser´ in dairesini ariyorlar, fakat orada hic kimse telefon´ a
cikmiyor. Dru kendisini sekiz´ e dogru bekledigini söylüyor.
Araba telefonunu da bos yere deniyor. Sizi mahkeme
salonunda bekliyor olabilir. Ben ve Deck dosya´ yi cantamiza
koyuyoruz ve dokuz´ a ceyrek kala ofis´ terk ediyoruz.
Arabayi sürerken terleyerek en kisa yolu tanidigini söylüyor.
Ellerim nemli ve bogazim kurumus. Eger Bruiser beni bu
mahkeme görüsmesinde yari yolda birakacak olursa, kendisini
hic bir zaman affetmeyecegim. Tam aksine: Kendisinden
ömür boyu nefret edecegim. Deck: „her zaman sakinlikle“
direksiyonun üzerine egilmis bir durumda, yol seritlerinin
arasindan zickzack yaparak süren ve fazlaca krmzi isiktan
gecerek diyor. Deck bile yüzümdeki korkuyu görebiliyor.
„Bruiser´in orada olacagindan eminim. Sesi inanmis´ tan
baska her bir seye benziyor. „Eger gelmezse, o zaman o görevi
siz üstlenirsiniz. Sonucta sadece bir ifade veriliyor, salonda bir
jüri oturmuyor. „Lütfen susunuz ve yol´ a konsantre olunuz.
Ve bizi öldürmemeye dikkat ediniz.” “Biraz heyecanlisiniz,
degil mi?” Yogun trafigin icerisindeki sehir´ in ortasindayiz ve
korkarak saat´ e bakyorum. Saat tam dokuz. Deck iki yayayi
yol´dan itiyor, ondan sonra kücük bir otopark´ tan ilerliyor.
“Oradaki kapi´ yi görebiliyor musunuz?” diye soruyor ve
uzunca bir blok seklindeki büyük bina´ da bulunan Shelby
County mahkeme salonunun bir kösesine isaret ediyor. “Evet.”
“Oraya giriniz, bir üst merdiven´ den gecip, mahkeme salonun
sag taraftaki ücüncü kapi. Titreyen bir ses ile “ Ve siz Bruiser´
in orada bulunduguna inaniyorsunuz.” “Tabi ki.” Diyor.
Yalan söylüyor. Fren´e basiyor, kaldirim tasina cikiyor ve ben
arabadan atliyorum. „Park eder etmez, yaniniza gelecegim.“
Diyor. Bir kac basamak yukariya cikiyorum, birinci kat´a
cikan kapidan dogru ilerleyip kendimi aniden adalet salonunun
ortasinda buluyorum. Shelby County mahkeme binasi eski,
etkileyici ve cok güzel restore edilmis. Yer tabani ve duvarlar
mermer´ den, cift kapilar parlatilmis maun´ dan. Hol genis,
karanlik, sessiz ve cok iyi avukat´ larin portreleri altinda
banklar bulunuyor. Adimlarimi yavaslatiyorum ve degerli
Harvey Hale´ in salonunun karsisinda duruyorum. Kapinin
yanindaki bir pirinc levhasinda yerel mahkeme, sekizinci
bölüm yaziyor. Mahkeme salonunun disinda Bruiser´ dan bir
iz yok, ve kapiyi yavasca acip, iceri baktigimda görmedigim
ilk sey, kilolu vücudu. Bruiser orada degil. Fakat mahkeme
salonu bos degil. Kirmizi haliyla serili koridordan ve
parlatilmis yastikli bank siralarinin yanindan ve alcak giris
kapisinin icinden asagi dogru bakiyorum ve bir sürü insanin
beni bekledigini görüyorum. Yukarida büyük kirmizi bir deri
koltugun icerisinde siyah bir cüppe´ nin icerisinde pek
sempatik olmayan bir bey oturuyor ve korkarak benim
tarafima dogru bakiyor. Tahminime göre bu bey hakim Hale.
Arkasinda duran duvardaki saat saat´in dokuz´u on iki
gectigini gösteriyor. Bir kolu cenesini tutarken, diger elin
parmaklari sabirsiz bir sekilde masaya vuruyor. Sol tarafimda,
izleyiciler sirasini hakim masasindan, jüri masasindan ve
avukatlar´in masasindan ayiran bariyer´in arkasinda beni
izleyen bir grup erkek görüyorum. Sasirilacak bir sekilde hepsi
ayni görünüyor- kisa saclar, koyu renk-takim elbiseleri, beyaz
gömlekler, cizgili kravatlar, ciddi yüzler ve hakir siritmalar.
Salonda sessizlik hakim. Kendimi bir istilaci gibi
hissediyorum. Tutanak yazari ve icra memuru bile bana karsi
bir tavir aliyorlarmis gibi. Agir ayak ve yumusak dizlerle
bariyerin kapisina dogru ilerliyorum. Öz güvenim sifir.
Bogazim kurumus. Sözcüklerim hafif ve kuru gibi. „Cok özür
dilerim, efendim, fakat Black davasi icin buradayim.“ Hakim
tepkisiz kaliyor. Parmaklari hala masaya vurmaya devam
ediyor. „Peki siz kimsiniz?“ „Ismim Rudy Baylor. Lyman
Stone icin calisiyorum.“ „Bay Stone nerede?“ „Bilmiyorum.
Burada bulusacaktik. Sol tarafimda bir avukat grubu
hareketleniyor, fakat ben oraya bakmiyorum. Hakim Hale
parmaklarini oynatmayi birakyor, cenesini kollarindan
kaldiriyor ve kafasini hayal kirikligina ugramis bir sekilde
salliyor. „Neden sasirmiyorum? Diye mikrofonuna söylüyor.
Deck ve ben buradan ayrilmak istedigimiz icin, Black davasini
üstlenmeye kararliyim. Bu dava benim. Baska birisi bu davayi
üstlenemez. Bu davayi Bruiser degil de benim avukat olarak
savunacagimi hakim Hale bilemez. Ürkek olmama ragmen
cabucak görüs acimi belirtmem icin dogru zaman olduguna
inaniyorum. „ „Tahminime göre mahkeme gününün
ertelenmesini istiyorsunuz.“ diyor. „Hayir, efendim. Bu
dilekceyle ilgili görüsümü belirtmeye hazirim.“ Mümkün
oldugunca vurgulamaya calisiyorum. Kapidan dogru iceri
giriyorum ve dosya´ yi masanin sag tarafina koyuyorum. „Siz
avukat misiniz?“ diye soruyor. „Evet, avukatlik sinavini yeni
verdim.“ „Fakat lisansiniza henüz sahip degilsiniz, degil mi?“
Simdiye kadar bunu neden düsünmedigimi bilmiyorum.
Muhtemelen kendimle o kadar gurur duyuyordum ki, aklima
bile gelmedi. Ayrica bugün konusmayi Bruiser üstlenecekti,
ben de ara sira bir kac cümlelerle uygulama olarak
katilacaktim. „Hayir efendim, yemin töreni gelecek hafta
olacak. Düsmanlarimin bir tanesi o kadar sesli öksürüyor ki,
hakim o tarafa bakmak zorunda kaliyor. Basimi ceviriyorum
ve koyu- mavi takim elbisesinin icinde ve sandalyesinden
kalkmak üzere olan bir bey görüyorum. Sanki milyonca kez
söylemis gibi „Mahkeme eger izin verirse“ diyor. „Tutanak
icin, ismim Leo. F. Drummond, Tinley Britt sirketinden, biz
Great Benefit Life´ I temsil ediyoruz.” Ömürlük arkadasina ve
Yale´ deki oda arkadasina cok ciddi bir ses tonuyla konusuyor.
Tutanak yazari tirnaklarini yine törpüliyor. “Ve bu genc
adamin bu hususta görev almasina itiraz ediyoruz.” Kollarini
benim yönüme dogru salliyor. Yavas ve vurgulu bir bicimde
konusuyor.
Simdiden ondan nefret ediyorum. “Aman
Allahim, lisansi bile yok.” Alcaltici ses tonu yüzünden ve
cocuksu kili kirk yarmasindan nefret ediyorum. Burada
sonucta bir ifade aliniyor, ve dava yürütülmüyor. “Sayin,
hakim. Gelecek hafta lisansimi alacagim.” Diyorum. Sinirim
sesim icin büyük bir yardim. “Bu yeterli degil, sayin hakim.”
Drummond kolu acik bir seklde söylüyor, sanki bütün hepsi
gülüncmüs gibi. Bu nasil yapilabilir? “Avukatlik sinavini
gectim, sayin hakim.” “Güzel bir performans”
diye
Drummond kafama vuruyor. Kendisine bakiyorum. Masasinin
karsisinda oturan dört erkegin icinde bulunuyor, ve bu dört
erkekten ücünün bloknotlari bulunuyor. Dördüncüsü
arkalarinda oturuyor. Hepsi bana dogru bakiyor. “Bu cok iyi
bir basari, Sayin Drummond. Shell Boykin´ de bilgi edininiz.”
Diye söylüyor. Drummond´ un yüzü gerginlesiyor, ve bir kisa
titriyor. Savunma masasinda bulunan herkes bir kisa titriyor.
Bu cok alcak bir söylem, fakat seytana uymadan
kacinamadim. Shell Boykin benim bulundugum sinifin ve
Trent & Brent´ te is´ e alinma avantaji olan ögrencilerden bir
tanesi. Birbirimizden üc sene boyunca nefret ettik ve ikimizde
gecen ay sinavi verdik. Gecen Cumartesi ismi gazetede
yazmiyordu. Bu büyük sirket icin parlayan avukatlarindan
birinin sinavi vermemis olmasi onlar icin cok utanc verici
oldugundan eminim. Dummond daha daha asik yüzlü bakiyor
ve ben bir gülümsemeyle tepki veriyorum. Orada durup
birbirimze saniyeler boyunca baktigimizda bundan cok önemli
bir ders cikartiyorum. O sadece bir insan. Adindan cok söz
ettiren bir dava avukati olabilir, fakat diger insanlardan hic bir
farki yok. Koridoru gecip bana bir tokat atamaz, cünkü
kendisini döverdim. Ne kendisi, ne yardimcilari bana bir sey
yapabilirler. Bir mahkeme salonunda bir tarafin önemi bir
digeri kadar. Benim masam kendi masasi kadar büyük.
„Oturunuz! Diye Sayin hakim mikrofona söylüyor. „Her ikiniz
de.“ Kendime bir sandalye bulup, üzerine oturuyorum. „Sayin
Baylor, bir sorum olacakti. Bu davayi sizin sirketiniz namina
kim üstlenecek?“ „Ben, sayin hakim.“ „Peki Bay Stone ne
olacak?“ „Bunu bilmiyorum. Fakat bu dava benim davam ve
müvekkilerim. O zamanlari sinavi vermedigim icin sayin
Stone benim icin davayi acti.” “Peki, o zaman baslayalim.
Tutanak icin.” Diyor ve daktiloyu kullanmakta olan tutanak
yazarina bakiyor.” Burada dava´nin düsürülmesi yönündeki
dilekceyi konusuyoruz, bu yüzden Sayin Drummond
baslayacak. Her bir tarafa on bes dakikalik konusma süresi
veriyorum, ondan sonra söylenilenler hakkinda düsünecegim.
Bütün sabah boyunca burada oturmak istemiyorum. Bu
konuda hemfikir miyiz?” Herkes onayliyor. Savunma
masasinda oturan baylar kermes de tüfekle vurulan ördeklere
benziyorlar. Herkes ayni an da onayliyor. Leo Drummond
mahkeme salonunun ortasinda bulunan sürmeli kürsü´ye
dogru ilerliyor ve savunma söylevisine basliyor. Kendisi yavas
ve titiz ve bir kac dakika sonra sikici olmaya basliyor.
Kapsamli yazili calismasinda daha önce deginmis oldugu ve
bu dogrultuda sözlesme kemk naklili icermedigi icin Great
Benefit´ e haksiz yere dava acildigi konusunun en önemli
hususlariyla ilgili rapor veriyor. Bunun haricinde resit oldugu
ve bu yüzden ev idaresine üye olmadigi icin Donny Ray´ in
sözlesme haklari kapsaminda ortak olup olmadigi tartismali
bir soru. Dogruyu söylemek gerekirse bundan daha fazlasini
beklemistim. Büyük Leo Drummond´ dan nerdeyse büyüleyici
bir sey duyabilecegimi zannetmistim. Ta düne kadar bu ilk
olarak gerceklesen düelloya sevinmistim. Uyanik avukat
Drummond ile mahkeme salonunda bastirici Bruiser arasinda
ve güzel bir cekisme görmek istemistim. Fakat bu kadar
heyecanli olmasaydim, o zaman uyurdum. Molasiz konusuyor
ve on bes dakikalik süresini asiyor. Hakim Hale Drummond´
ye dogru asagi bakiyor ve herhangi bir sey okuyor,
muhtemelen bir gazete, yirmi dakika. Deck duyduklarina göre
Drummond´ nun saat ücreti olarak ofis´de iki yüz elli dolar ve
mahkemede üc yüz elli dolar fatura cikarttigini söylüyor. Bu
gelir miktar New York ve Washington standartlarinin bayagi
bir asagisinda bulunuyor, fakat Memphis icin bayagi bir
yüksek. Yavas konusmaya ve tekrarlamaya gecerli bir nedeni
var. Bu tür ücretler hesaplandiginda dikkatli ve titiz olmak
yarar sagliyor. Üc yardimcisi hizli bir sekilde not aliyor ve
galiba büyük liderlerinin söylediklerinin hepsini yazmaya
calisiyorlar. Nerdeyse komik, ve daha rahat kosullarda belki
nerdeyse gülerdim. Ilk önce arastirdilar, sonra yazili calismayi
hazirladilar, ve sonra bir cok kez degistirip, benim yazili
calismama tepki verdiler ve su an bu calismalarin bir alintisi
olan ve nerdeyse kelimesi kelimesine uyan argümanlari
yaziyorlar. Fakat onlar bu is icin maas aliyorlar. Deck´in
tahminine göre Tinley Britt calisan avukatlarina ofisteki is icin
saat ücreti olarak yaklasik yüz elli dolar ve ifade
dinlemeleriyle davalar icin buyük ihtimal biraz daha fazla
ödeniyor. Bunun üzerine Drummond icin üc yüz elli dolar. Su
an gördüklerim böylece Tinley Britt´e yaklasik bin dolar´a mal
oluyor. Avukat´larin arkasinda oturan dördüncü bey, daha
yasli ve Drummond ile hemen hemen ayni yastalar. Not
almadigina göre bir savunucu olmasi mümkün degil.
Muhtemelen Great Benefit´ in savunucusu, belk de sirket
avukati. Deck omzuma tiklayana kadar kendisini unutmustum.
Kendisi arkamda ve elini bariyer´ den dogru uzatiyor. Bana bir
seyler bildirmek istiyor. Bloknot´ un üzerine bir kac sözler
yazdi. “Bu adam cok sikici. Sadece yazili calismaniza uyun.
On dakika´ nin altinda kalmaya calisin. Bruiser´ den daha
haber yok mu?“ Arkami dönmeden, hayir diye basimi
salliyorum. Sanki Bruiser görünmeden mahkeme salonunda
olabilirmis gibi. Otuz bir dakika sonra Drummond
monologunu bitiriyor. Okuma gözlügü burnunun ucuna kadar
kaydi. Ögrenciler´ e ders veren professör. Masasina geri
dönüyor, mükemmel mantigindan ve güc baglantilari kisa ve
net anlatma kabiliyetiyle oldukca memnun. Klonlari
elbirligiyle onayliyorlar ve muhtesem konusmasina saygi
duyduklarini cabucak dile getiriyorlar. Ne büyük bir yagci
toplulugu! Memnuniyetten patlamasi bir mucize degil.
Bloknot´ umu kürsü´ ye koyup ne söyleyecegimle ilgili cok
merakli gibi görünen hakim Hale´ e dogru bakiyorum. Cok
korkuyorum, fakat baslamaktan haric bir sans kalmiyor. Bu
cok basit bir dava. Great Benefit´ in ödemeyi redd etmesi
müvekkilimin hayatini kurtarabilecek tek mevcut olan tibbi
tedaviden mahrum kalmasi demek. Sigorta sirketinin davranis
bicimi Donny Ray´ in ölümüne neden olacak. Biz hakta, onlar
haksizlikta. Karsimda siska yüzüyle, ciliz vücudu duruyor.
Beni sinir ediyor. Great Benefit´ in avukatlari bu mevzuyu
daha da zorlastirdiklari, gercekleri örtbaz ettikleri, hakimi ve
sonra da jüri´ yi yanlis bilgilerle yaniltmaya calistiklari icin
tonca para aliyorlar. Bu onlarin görevi. Bu yüzden Drummond
otuz bir dakika bos konustu. Benim gercekleri ve hukuki
durumu yansitma versiyonum daha kisa olacak. Yazili
calismalarim ve cevaplarim net ve objektif olmaya devam
edecek. Kesin bir gün bir kisi “her hangi bir gün´ü” saymayi
bilecek. Dava reddine iliskin bir kac genel söylemlerle
baslamak istiyorum ve hakim Hale söylediklerime, sanki
dinlemis oldugu en büyük ahmak´ misim gibi, inanmayarak
bakiyor.
Ici süpheyle doluyor, fakat en azindan susuyor.
Gözlerine bakmamaya calisiyorum. Iki tarafin birbirlerine
karsi savunduklari zit pozisyonlar durumunda, bir dava
reddine yönelik dilekce cok nadir kabul görür. Heyecanli ve
yardim´ a muhtac olabilirim, fakat kazanacagimizdan eminim.
Yeni bir sey söylemeden notlarimi gözden geciriyorum.
Drummond´ da hakim Hale nasil sikildiysa benden de o kadar
sikiliyor ve bu yüzden dergisine geri dönüyor. Ben biter
bitmez, Drummond benim söylediklerimin yanlisligini
kanitlamak icin bir bes dakika daha rica ediyor. Ve arkadasi
kürsü´ ye isaret ediyor. Beynin´ de gecen düsünceleri
aydinlatmak amaciyla on bir degerli dakika icin Drummond
bir rica daha bulunuyor. Fakat bunu o kadar anlasilamaz
bicimde yapiyor ki, sonunda en basinda ne kadar
biliyorduysak o kadar biliyoruz. Ondan sonra yine yerine
oturuyor. Ayaga kalkarken „Avukatlarla odam da görüsmek
istiyorum.“ Diyor Hale ve hizli bir sekilde hakim sandalye´
sinin arkasina saklaniyor. Odasinin nerede oldugunu
bilmedigim icin ayaga kalkiyorum ve Drummond´ nun önden
gidip yol´ u göstermesini bekliyorum. Kürsü´ ye
yaklastigimizda cok saygili ve kolunu omzuma koyarak ne
kadar güzel bir is cikarttigimi söylüyor. Hakim´ in odasina
adimimizi attigimizda, cüppe cikartilmisti. Calisma masasinin
arkasinda duruyor ve iki koltuga isaret ediyor. „Lütfen iceri
giriniz. Buyrun.“ Ic döseme odayi karanlik gösteriyor: agir,
kapatilmis perdeler, koyu renk kirmizi hali, yer´ den tavana
kadar kalin kitaplarla dolu raflar. Oturuyoruz. Kendisi
düsünüyor. Ondan sonra: Bu dava hosuma gitmiyor, Sayin
Baylor. “Düsüncesizce” kelimesini tam olarak kullanmazdim,
fakat dogruyu söylemek gerekirse bunda fazla anlam
göremiyorum. Bu tür davalara pek fazla zamanim yok.”. Sanki
benim buna tepki vermemi beklermis gibi, durakliyor ve bana
bakiyor. Fakat ne söyleyecegimi bilmiyorum. „Dava reddine
yönelik dilekce´ yi kabul etmeye hazirim.“ Ondan sonra bir
cekmece cekiyor ve yavasca kutusunun icinde bulunan ilaclari
cikartiyor. Düzgün bir sekilde haplari masasina diziyor. Sonra
durakliyor ve bana bakiyor. „Davayi üst mahkemede yeniden
acabilirsiniz. Bu davayla baska bir yere basvurunuz.
Istemedigim tek sey sizinle ilgilenmek zorunda kalmamak.“
Haplari sayiyor, dört plastik kutusundan en az bir sürü.
„Müsadenizle, gitmem gerekiyor.“ Diyor ve odanin diger
tarafindaki kücük kapiya yöneliyor. Büyük bir takirtiyla kapi
kilidine düsüyor. Suskun ve sersem bir sekilde oturuyorum,
hap kutusuna dogru bakiyorum ve haplardan dolayi
bogulmasini diliyorum. Simdiye kadar Drummond hic bir sey
söylemedi, fakat simdi bir ipucu verilmis gibi ayaga kalkiyor
ve poposunu calisma masasinin kemarina yerlestiriyor. Bana
yukaridan asagi dogru bakiyor, bütün nezaketi ve
mutluluguyla. „Peki, Rudy, pahali bir sirkette cok pahali bir
avukat´ im.“ Sanki cok gizli bilgiler veriyormus gibi, usul ve
tanidik sesle konusuyor. „Eger böyle bir davayi üstlenecek
olursak, o zaman gelecekteki savunma masraflariyla ilgili bir
kac hesaplamalar yapariz. Daha henüz is´ e baslamadan,
müvekkilimizi bu tahminle ilgili bilgilendiririz. Simdiye kadar
bir sürü dava üzerinde calistim ve tahminlerim genellikle
dogru cikiyor.“ Vücüt agirligininin yerini biraz degistirerek,
odak konuyu konusmaya hazirlaniyor. „Bayagi ilerlemis bir
dava´ da elli bin ve yetmis bes bin dolar arasinda bir savunma
ücretinin olusabilecegini Great Benefit´ e bildirdim.“ Kendisi
bu rakam´ dan etkilenmemi bekliyor, fakat ben ise kravatini
enine boyuna inceliyorum. Uzaklarda tuvalet´in suyla
calkalanmasi duyuluyor. „Bu yüzden Great Benefit beni size
ve müvekkilinize yetmis bes bin dolar tutarinda bir
karsilastirma sunmami görevlendirdi.“ Güclü bir sekilde nefes
veriyorum. Kafamda aniden bir karmankarisik düsünce kaos´
u olusuyor, fakat bir düsünce her zaman ön plana cikiyor:
yirmi bes bin dolar. Benim ücretim! Iyice görebiliyorum. Bir
dakika. Eger arkadasi Hale bu davayi geri cevirmek
niyetindeyse, o zaman bu parayi bana neden teklif ediyor?
Ondan sonra iyi cocuk- kötü cocuk oyununu oynadiklarini
anliyorum. Harvey bana müthis bir korku veriyor, ondan sonra
saten eldivenlerle Leo geliyor. Acaba bu sürpriz numarasini bu
ofiste kac kere oynadiklarini merak ediyorum. „Birbirimizi
dogru anlamak acisindan sunu söylemek isterim ki, bu bir
ödeme yükümlülügünü kabul etmek anlamina gelmiyor.“
Diye söylüyor. „Önümüzdeki kirk sekiz saat icin gecerli olan
essiz bir teklif. Ve bu teklif masada bulundugu müddetce siz
bu teklif´ i ya kabul edersiniz ya reddedersiniz. Eger hayir
derseniz, o zaman ücüncü Dünya savasi baslayacak.“ „Fakat,
neden?“ „Ticari nedenlerden dolayi, Great Benefit biraz
tasarruf ediyor ve bir kimsenin her hangi bir zamanda
tamamen sacma bir hüküm verme riskini göz´ e almiyor.
Mahkemeye verilmekten pek cok hoslanmiyorlar, anliyor
musunuz? Yöneticileri zamanlarini yeminli aciklamalarla ve
mahkeme görüsmeleriyle cok vakit kaybetmek istemiyorlar.
Sansasyon ve bu olayi herkese duyurmak istemiyorlar.
Sigorta sektöründe cok zor kosullar altinda calisiliyor ve
rekabet´e bu duyurulmak istenmiyor. Öyleyse bir sessiz sakin
yapilan bir karsilastirma icin bir cok iyi neden bulunmakta. Ve
müvekkilleriniz icin parayi alip, davayi sona erdirmek icin
yeterli sebepler var. Bildiginiz üzere paranin bir büyük kismi
vergisiz.“ Kendisi hedefinden sapmayan bir kimse. Su an
kesinlik kazanmis bir davanin sahibinde oldugumu ve
müvekkilinin ne kadar hain oldugunu söylesem, kendisi
gülerek anlayis gösteriyormus gibi yapardi. Su bir ördegin
sirtindan nasil cabuk akiyor ve umrunda olmuyorsa, o da bu
söylediklerimi cabucak unuturdu. Su an Leo Drummond
parasini almami istiyor ve simdi esine kizmaya baslasam, bu
bile onu tepkisiz birakirdi. Kapi aciliyor ve hakim kücük özeltuvaletinden cikiyor. Simdi Leo´ nun aniden dolu bir mesanesi
var ve özür diliyor. Hersey hazirlandi. Simdi bir diger tur´a
geciyoruz. Calisma masasinin arkasina oturdugunda ve
kutularini toplarken nerdeyse Hale kendisine „Yüksek
tansiyon.“ Diyor. Icimden yeterince yüksek degil demek
geliyor. „Bir dava icin cok sansiniz yok, cocugum, üzgünüm.
Belki Leo´ yu size bir karsilastirma sunmasi icin ikna
edebilirim. Bu tür isler isimin parcasi. Baska hakimler konuya
degisik yaklasiyor, fakat ben degil. Ilk günde bir
karsilastirmanin olmasi benim tercihim. Islerin yürümesini
sagliyor. Leo´ ya dakika da bin dolar ödememek icin bu
sigorta adamlari size güzel bir miktar ödemeye razilar.“ Sanki
cok komikmis gibi gülüyor. Yüzü kip kirmizi oluyor ve
öksürüyor. Leo´ nun tuvalette dikilip nasil laf dinledigini
düsünebiliyorum. Iceride bir mikrofon bulunsa, bu bile beni
sasirtmazdi. Gözleri yasarana kadar nasil öksürdügünü
görüyorum. Hale´ in öksürmesi sona erdiginde „Bana biraz
önce savunmanin masraflarini teklif etti.“ Diyorum. Hale
korkunc bir oyuncu. Sasirmis gibi durmaya calisiyor. „Ne
kadar?“ „Yetmis bes bin dolar.“ Cenesi asagi düsüyor. „Aman
Allahim, eger bu miktari almazsaniz, o zaman cildirmis
olmalisiniz.“ „Gercekten böyle mi düsünüyorsunuz?“ diye
soruyorum. Cok vurdum duymazim. „Yetmis bes . Aman
Allahim, cok para. Hic Leo´ nun tarzina benzemiyor.“
„Gercekten cok iyi bir insan.“ „Bu parayi aliniz, cocugum. Bu
isi cok uzun zamandan beri yapiyorum. Beni dinlemenizde
yarar var.“ Kapi aciliyor ve Leo yine aramiza katiliyor. Hakim
Leo´ ya bakiyor ve söyle söylüyor: “Yetmis bes bin dolar! Bu
paranin Hales´ in makam bütcesinden geldigi düsünülebilir.
Leo Drumond “Müvekkilim (Great Benefit) bana bu teklifi
yapti.” Diyor. Elleri kollari bagli. Zayif durumda. Bir müddet
daha birbirleriyle zeki bir sekilde anlasmaya calisiyorlar.
Akillica düsünemiyorum, bu yüzden mümkün oldugunca
susuyorum. Oda´ yi terk ettigimde Leo dostca kolunu omzuma
koydu. Deck´ i elinde telefon koridorda görüyorum, böylece
yakinlarda bir bank´ a oturuyorum ve düsüncelerimi
toparlamaya calisiyorum. Siz Bruiser´ beklediniz. Onunla da
ayni oyunu oynar miydiniz? Hayir, zannetmiyorum. Bu
pusuyu bunca cabuk kurmayi nasil basardiniz? Büyük ihtimal
kendisi icin baska rutin bir is ön görmüstünüz. Iki olaydan
eminim. Birincisi: Hakim Hale dava´ yi reddetmek konusunda
cok ciddi. Kendisi cok yasli, hasta bir insan. Makaminda uzun
zamandan beri calisiyor ve baskiya karsi direnisli. Hakli olup
olmadigi kendisi icin cok fazla bir sey ifade etmiyor. Ve dava´
yi baska bir mahkeme´ de yeniden acmak cok zor olabilir. Suc
duyurusu ciddi zorluklar icerisinde. Ikincisi: Drummond cok
yogun bir sekilde “karsilastirma´ ya” odaklanmis. Korkuyor,
cünkü müvekkilinin suclu durumda oldugunun farkinda. Deck
son yirmi dakika´ da on bir degisik numara aradi, fakat Bruiser
hala ortalikta yok. Sirket´ e geri dönüsümüzde, Hales´ in
avukatlik
odasinda
gerceklesen
tuhaf
olaylardan
bahsediyorum. Her zaman yeni bir rol´ e girmeye hazir olan
Deck parayi alip, bu konuyu burada kapatmak istiyor. Hic bir
yüksek para miktarinin bundan sonra Donny Ray´ in hayatini
kurtaramayacagi argümanini öne sürüyor, bu yüzden ne
alabiliyorsak onu almamiz dogru olur. Dot ve Buddy´ nin
hayati bu sayede biraz kolaylasmis olur. Deck Hale´ in
mahkeme salonunda cok süpheli davalarin bir sürü endise
verici hikayelerini duydugunu iddia ediyor. Görevde bulunan
bir hakim icin tazminat hukukunun degismesiyle ilgili
tavsiyesini vurguluyor. Davacilardan nefret ediyor söyleminini
birden fazla söylüyor. Deck parayi almamizi söylüyor. Sirket´
e vardigimizda Dru gözyaslarina bogulmus. Bütün Dünya
Bruiser´ I sordugu icin Dru histeriye kapiliyor. Söverken ve
aglarken, Rimel´ i yanaklarindan dogru asagi akiyor.
Kendisini tekrarlayarak bu davranisin Bruiser´ in yapisina
aykiri oldugunu söylüyor. Kötü bir olay gerceklesmis olmasi
lazim. Bruiser´in süpheli ve tehlikeli insanlarla iliskisi var.
Sonucta kendisi de bir dolandirici. Hava limaninda bir
arabanin bagajinda ceset (cansiz bedeni) bulunsa ne beni ne
Deck´ I sasirtirdi. Dolandiricilar pesinde. Ben de pesindeyim.
Prince ile konusmak icin Yogi´ si ariyorum. Bruiser´ in nerede
oldugunu kendisi bilecektir. Kendisini iyi tanidigim müdür
Billiyle konusuyorum ve bir kac dakika sonra görünüse
bakildiginda Prince´ in de kayboldugunu ögreniyorum. Bos
yere her yeri telefonla aradilar. Ici huzursuz olan Billy endise
duyuyor. FBI´ yin adamlari henüz yeni birahaneyi terk ettiler.
Orada neler oluyor? Deck ofis´ ten ofis´ e kosuyor ve ekibi
biraraya toplamaya calisiyor. Hepimiz toplanti salonunda
bulusuyoruz- ben, Deck, Toxer ve Ridge, dört sekreter ile iki
hic görmedigim yardimci asistanlari. Diger avukat Nicklass
sehirde bulunmuyor. Bruiser´le olan son toplantinin notlarini
herkes kendi arasinda karsilastiriyor. Süpheli bir seyler var
mi? Bugün´ den icin ne isi vardi? Bugün kiminle bulusmak
istiyordu? En son kim kendisiyle görüstü? Ortalikta bir panik
havasi mevcut, beyinlerin karisik oldugu bu atmosfer´i Dru´
nun sürekli aglamasi düzeltmiyor. Dru bir seylerin oldugunu
biliyor. Toplanti ofislerimize suskun bir sekilde geri
dönmemizle ve kapilari ardimizdan kapatmamizla sona eriyor.
Tabii ki Deck pesimi birakmiyor. Bir süre sohbet ediyoruz ve
eger sirket gizli dinleme aletleriyle donatildiysa dinlenilmesini
istemedigimiz sözlerin söylenilmemesine dikkat ediyoruz. On
bir bucuk´ ta arka kapidan cikip yemege gidiyoruz. Bir daha
hic bir zaman bu bina´ya adimimizi atmayacagiz.
24. Bölüm
Ne olacagini Deck´ in bilip bilmedigini ya da tahmin edip
etmedigini herhalde hic bir zaman ögrenemeyecegim.
Gercekci düsünceleriyle gecinilebilir bir insan. Dis
görünüsünü gözetmeksizin yine de tuhaf bir yönü var. Icinde
aciga vermek istemedigi bir kisilik özelligi var. Bruiser´in ve
Deck´in cogumuzun bildiginden daha yakin bir is iliskisinde
bulunduklarini süphe ediyorum. Büyük ihtimal Van-Landel
davasinda Bruiser´ in el acikligi (cömertligi) Deck´ in kaliteli
bir sekilde sunmus oldugu hizmetlerin bir karsiligidi. Ve bu
para hediyeleri ayni zamanda Bruiser´ in is´ten tamamen
cekilecegine dair sessiz bir uyariydi. Gece saat üc´ ü yirmi
gece telefon´ um caldiginda pek fazla sasirmadim. Iki yeni
müjdeyle arayan Deck: FBI gece yarisindan biraz sonra
sirketimizi basti ve Bruiser ortaliktan kayboldu. Ve olanlarin
hepsi bu degil. Hakim karariyla ofislerimiz kilitlendi ve FBI
muhtemelen Bruiser´ in yaninda calisan bütün iscileriyle
konusmak isteyecek. Ve inanilmasi güc olan sey: Prince
Thomas avukati ve arkadasiyla birlikte ortaliktan kayboldu
gibi görünüyor. Deck telefon´a hikirdayarak bu iki et yigininin
uzun, gri saclari ve kalin sakallariyla taninmayacak sekilde
havalimaninda dolasmaya calistigini düsünün diyor. Günes
dogar dogmaz davalar acilmasi gerekiyor. Deck yeni
ofisimizde öglen´e dogru bulusmayi öneriyor. Ben de nereye
gidecegimi bilmedigim icin teklifi kabul ettim. Yarim saat
boyunca karanlik oda tavanina baktiktan sonra pes ediyorum.
Yan ayak sekilde islak ve serin cimenlerin üzerinden yürüyüp
kendimi hamagin icine atiyorum. Prince gibi adamin sürekli
cesitli dedikodulari ortalikta dönüyor: Nakit para tutukusuydu.
Ve Yogi´sdeki ilk günümde bayan garson nakit paranin yüzde
sekseninin vergisini ödemedigini anlatti. Iscilerinin en
sevdikleri is Prince´ in kenarina koydugu para miktarinin
yüksekligiyle ilgili tahminlerde bulunmakti. Ve tek kazanc
kaynagi Yogi´ s degildi. Bir kac sene önce organize suc
alehine karsi yürütülen bir dava ´da bir genc belli bir üstü-acik
bar´da kar´ larin yüzde doksanin nakit para seklinde elde
edildigini ve bunun yüzde altmisinin hic bir zaman bir vergi
beyannamesinde gecmedigini söyledi. Eger Bruiser ve Prince
gercekten bir veya daha fazla porno kulübü sahibiyseler, o
zaman yüklü miktarda para kazandilar. Söylentiler´ e göre
Prince´ in Meksika´ da bir evi, karaipler de banka hesaplari,
Jamayik adasinda siyahi bir sevgili ve Arjantin`ya da bir
ciftligi vardi. Diger hikayeleri hatirlamiyorum. Ofisinde
söylentilere göre kücük bir oda´ ya giden gizemli bir kapi
vardi. Bu oda´ da yirmilik ve yüzlük bank notlariyla dolu
kartonlar tavana kadar yigiliydi. Eger gercekten firardaysa,
kendisinin yakalanmamasini umuyorum. Umarim yok sevdigi
nakit parasini yakalanmadan yaninda götürebiliyordur. Hangi
suc´ u isledigi beni pek ilgilendirmiyor, o benim arkadasim.
Dot mutfak masasin´daki ayni sandalye´ ye oturmami
emrediyor, ve yine ayni fincana kahvemi koyuyor. Günün
erken saatleri ve kirli mutfakta domuz etinin yag kokusu
yayilmis. Kollarini sallayarak Buddy´ nin disarida oldugunu
söylüyor. Disariya bakmiyorum. Donny Ray gittikce güc
kaybediyor ve son iki günde ayaga kalkmadigini söylüyor.
“Dün ilk defa mahkeme karsisina ciktik.” Diye anlatiyorum.
“Simdiden mi?” „Bir dava veya benzeri degildi, sadece gecici
olarak ifadeler alindi. Sigorta dava´ nin reddini elde etmeye
calisiyor ve bu konu yüzünden uzun tartismalarimiz oldu.”
Oldugunca basit bir sekilde anlatmaya calisiyorum, fakat
anladigindan pek emin degilim. Kirli pencerelerden dogru
Fairlane´ i göz ardi ederek arka bahce´ ye dogru bakiyorum.
Dot sanki hic bir seyi umursamiyormus gibi. Bu tuhaf da olsa
cok huzur verici. Eger hakim Hale düsündügünü
gerceklestirirse ve biz de baska bir mahkeme´ de yine dava´ yi
kaybedersek, o zaman bu konu kapanmis olur. Belki de bütün
aile ümidini yitirdi. Eger dava´ yi kaybedersek, bana
bagirmayacaklar bile. Buraya gelirken hakim Hale ve
tehditlerinden söz etmemeye karar vermistim. Bu bizim
sohbetimizi sadece daha da zorlastirirdi. Eger konusulacak
baska bir konu kalmazsa, bu konuyu daha sonra konusmaya
bir cok zamanimiz olacak. „Sigorta sirketi bir „ karsilastirma“
teklif etti.“ „Sigorta bir sey mi teklif etti?“ „Para.“ „Ne
kadar?“ „Yetmis bes bin dolar. Bir dava´ da avukat´ larina
yaklasik bu miktari ödemeleri gerektigini hesapladilar,
böylece bu miktari bize su an tazminat olarak teklif ediyorlar.“
Yüzünün kizardigini ve dislerini siktigini görebiliyorum. „Bu
sahtekerler bizi satin alabileceklerini zannediyorlar, degil
mi?“ „Evet, öyle düsünüyorlar.“ „Donny Ray´ in paraya
ihtiyaci yok. Gecen sene bir kemik nakliline ihtiyaci vardi. Ve
su an cok gec.“ „Dogru.“ Sigara paketini masa´ dan aliyor ve
bir sigara yakiyor. Gözleri kirmizi ve nemli. Yanilmisim. Bu
anne pes etmedi. Kan görmek istiyor. „Yetmis bes bin dolar´ i
ne yapalim? Donny Ray yakinda ölecek, ondan sonra sadece
ben ve Buddy kalacagiz.” Fairlane´ e bakarak basini salliyor.
“Bu domuzlar.” Diyor. “Ben de öyle düsünüyorum.”
“Muhtemelen parayi alacagimizi söylediniz, degil mi?” “Tabii
ki degil. Sizin onayiniz olmadan bir “karsilastirma” yapamam.
Karar vermek icin yarina kadar zamanimiz var.” Böylece
tehdit edilen dava reddi konusuna gelmis oluyoruz. Hakim
Hale´ in redd kararina karsilik bizim itiras (temyiz) etme
hakkimiz var. Bu nerdeyse bir sene sürer, fakat gercek
anlamda bir sansimiz olurdu. Fakat bu konuyla da ilgili su an
konusmak istemiyorum. Uzun bir zaman suskun bir sekilde
birlikte oturuyoruz ve sadece öyle oturmak ve beklemekle
memnun oluyoruz. Düsüncelerimi bir düzene koymaya
calisiyorum. Dot´ un ne düsündügünü sadece Allah biliyor.
Zavalli kadin. Sigarasini kül tabaginda söndürüyor ve „Donny
Ray ile konusmamiz gerekiyor.“ Diyor. Oturma odasi ve kisa
bir koridordan dogru kendisini takip ediyorum. Donny Ray´ in
kapali kapisi üzerinde „Sigara icilemez“ diye bir levha asili.
Usulca kapiya tikliyor ve iceri giriyoruz. Oda güzel ve
düzenli, ayni zamanda antiseptik kokuyor. Oda´ nin bir
kösesinde vantilatör calisiyor. Signek agsi bulunan pencere
acik. Yatagin kenarinda bir televizyon ve yastigin yaninda bir
masa ile ilaclar bulunuyor. Zayif bedenine sarilmis bir palayla
Donny Ray hareket etmeden yatakta yatiyor. Beni görünce
gülümsüyor ve eliyle yanindaki masaya vuruyor. Oraya
oturuyorum. Dot yatagin diger tarafindaki sandalye´ ye
oturuyor. Gülümsemeye ve beni kendisinin iyi olduguna dair
ikna etmeye gayretli. Bugün her sey cok daha iyi. Sadece biraz
yorgun, o kadar. Sesi kisik ve zorlaniyor, kelimeleri bazen
anlasilamiyor. Dün verilen ifadeyi anlatirken ve “karsilastirma
teklifini” anlatirken dikkatli bir sekilde dinliyor. Dot sag elini
tutuyor. “Daha yüksek bir para miktari teklif ederler mi?“
diye soruyor. Bu soruyu Dot ile birlikte dünkü öglen
yemeginde konusmustuk. Great Benefit dikkate deger bir adim
atti, sifir´ dan yetmis bes bin´ e. Ikimizde yüz bin´e kadar
cikacaklarini tahmin ediyoruz. Fakat müvekkilerimin
karsisinda ayni sekilde iyimser olmaktan sakinacagim.
„Bundan süpheliyim.“ Diyorum. Bunu deneyebiliriz. Hayir
dan farkli bir sey söyleyemezler.“ „Ne kadar ücret alirdiniz?“
diye soruyor. Sözlesmede hakkimin üc de bir oldugunu
anlatiyorum. Annesine bakiyor ve „Bunu babam ve senin icin
elli bin dolar demek.“ „Elli bin dolar´ i ne yapalim?“ diye Dot
Donny Ray´ e soruyor. „Evin borcunu ödemek, yeni araba
almak, emeklilik icin biraz para kenara koymak.“ „Onlarin
paralarini istemiyorum.“ Donny Ray gözlerini yumuyor ve
kisa bir uykuya daliyor. Siselere, bardaklara ve ilaclara
bakiyorum. Uyandiginda koluma dokunuyor ve sikmaya
calisiyor ve „Karsilastirmayi yapmak istiyor musunuz, Rudy?
Para´ nin bir kismi sizin olurdu.“ Kararli bir sekilde „Hayir,
bunu istemiyorum.“ Diyorum. Kendisine bakiyorum, sonra
dot´ a bakiyorum. Ikisi de dikkatli bir sekilde dinliyor.
„Huzursuz olmasalardi, o zaman bu parayi bize teklif
etmezlerdi. Bu insanlari rezil etmek istiyorum. Bir avukat´ in
görevi kendi maddi cikarlarini gözetmeksizin müvekkiline
mümkün olabilen en iyi tavsiyeyi vermek. Black´ leri
karsilastirmayi kabul etmek yönünde ikna edebilecegimden
hic bir süphem yok. Cok az bir emekle onlari hakim Hale´ in
bizi yildirmaya calistigini ve mevcut olan paranin yakin bir
tarihte kaybolacagina ikna edebilirim. Onlari korku verici bir
senaryo´ ya inandirabilirim. Bu insanlar o kadar cok ezildi ki,
hic kusku duymadan anlattiklarima inanirlar. Bu cok kolay
olurdu. Ve su an düsünemedigim yirmi bes bin dolarlik ücret
alirdim. Fakat seytan´ a uymadim. Bu gece hamak´ ta seytan´
a karsi mücadele verdim, ve su an kendimle barisik ve
huzurluyum. Böyle bir an da beni avukatlik mesleginden men
etmek cok kolay. Müvekkilerimi satacagima, bir adim ileri
giderdim ve meslegi tamamen birakirdim. Dot´ u Donny Ray´
in odasinda yalniz birakiyorum ve bütün kalbimle yarin
davanin redd haberini almamayi umuyorum. St. Peter´sin
yakin cevresinde en az dört hastane, doktor ve dis hekimleri
icin kurumlar ve sayisiz doktor muayenehaneler. Memphis´ de
tib ile ilgili olan her sey bir alanda Union ve Madison
arasindaki alti blok seklinde toplanmis. Madison´ de St.
Peter´sin karsisinda Peabody Medical Arts Building adinda
sekiz katli bir bina duruyor. Yol´ un üzerinde doktorlarin
muayenehanelerinden hastaneye gidebilecekleri ve geri
dönebilecekleri yayalar gecit tüneli bulunuyor. Bu bina´ da
daha cok doktorlar bulunuyor ve bunlardan birisi Eric
Craggdale, bir ortopedist. Muayenehanesi ücüncü kat´ta
bulunuyor. Dün bir kac kez anonim olarak muayenehanesini
aradim ve bilmek istediklerimi ögrendim. Cadde´ nin bir üst
katinda bulunan St.Peter´sin büyük salonunda bekliyorum ve
Peabody Medical Arts Building´ in otoparkina bakiyorum. On
bir´e yirmi kala eski bir VW-arabanin Madison´ den dosdolu
otopark´ a saptigini görüyorum. Kelly araba´ dan cikiyor.
Bekledigim gibi yalniz. Bir saat önce esini sirketinde telefona
cagirdim, ciktiginda ise telefonu yüzüne kapattim. Arabadan
cikmaya calisirken sac ayrigini neredeyse göremiyorum.
Deyneklerle arabalarin arasindan bina´ ya dogru ilerliyor.
Asansörle bir üst kat´ a cikiyorum, ondan sonra cam tünelin
icinden Madison´ e dogru gidiyorum. Biraz heyecanliyim,
fakat acelem yok. Bekleme salonu tika basa dolu. Sirti duvar´
a dönük oturuyor ve bir dergi´ yi gözden geciriyor. Kirilmis
bilek kemigi bir yürüme alcisi icerisinde. Sag tarafindaki
sandalye bos, ve benim ben oldugumu anlamadan üzerine
oturuyorum. Ilk basta korkmus gibi görünüyor, fakat ondan
sonra bana gülümsüyor. Husursuz bir sekilde etrafina
bakiniyor. Hic kimse bizi gözetlemiyor. “Derginizi okumaya
devam edin.” Diye fisildiyorum ve National Geographic
dergisini elime aliyorum. Göz hizasina kadar Vogue dergisini
kaldiriyor ve “ Burada ne yapiyorsunuz?” diye soruyor. “Sirt
sorunlari.” Basini salliyor ve etrafina bakiniyor. Yanindaki
bayan seve seve bize dogru bakmak isterdi, fakat boynu
sargili. Ikimizde bir insan bile tanimiyoruz bu oda´ da, bu
yüzden neden endise duyalim? „Doktorunuz kim?“ diye
soruyor. „Craggdale“ diye cevap veriyorum. „Cok tuhaf.“
Zamaninda Kelly Riker yüzünde mavi bir lekeyle ve
makyajsiz bir sekilde cok güzel ve basit bir hastane gömlegin
icerisindeydi. Su an gözlerimi yüzünden ayirmak imkansiz.
Bayan ögrencilerin erkek arkadaslarindan ödünc aldigi beyaz
bir gömlek ile sivanmis short giyiniyor. Koyu renk saclari
omuzlarindan dogru düsüyor. “Iyi bir doktor mu?” diye
soruyorum. „Diger doktorlar gibi.“ „Kendisine hic gitmis
miydiniz?“ „Susunuz, Rudy. Bunun hakkinda konusmak
istemiyorum. Buradan ayrilsaniz iyi olur.“ Sesi kisik, fakat
dengeli. „Biliyor musunuz, bunun üzerinde düsünmüstüm. Ve
zamanimin cogununu sizi ve ne yapmam gerektigi konusunu
düsünmekle gecirdim.“ Tekerlekli sandalye´ de bir adam
yanimdan gectigi icin, durakliyorum. „Eeh?“ diyor. „Hala
bilmiyorum.“
„Hayatimdan
cekilmeniz
gerektigini
düsünüyorum.“ „Ciddi olamazsiniz?“ „Hayir, ciddiyim.“
„Hayir, öyle degil. Sizinle iliski halinde olmami ve bir daha ki
sefere kemikleriniz kirildiginda endise eden birilerinin
yaninizda olmasi icin sizi ara sira aramami istiyorsunuz.“ „Bir
„bir daha ki sefer“ olmayacak.“ „Peki, neden?“ „Degistigi
icin. Ickiyi birakmaya calisiyor. Beni bir daha dövmemeye söz
verdi.“ „Ve siz kendisine inaniyorsunuz, öyle mi?“ „Evet,
öyle.“ „Buna eskiden de söz verdi.“ „Neden gitmiyorsunuz?
Ve beni bir daha aramayin. Bu herseyi daha da zorlastiriyor.“
„Neden? Bu herseyi neden zorlastirsin?“ Bir saniye durakliyor
ve dergi´ yi kucagina birakip, bana dogru bakiyor. „Cünkü ne
kadar cok zaman gecse, o kadar az sizi düsünüyorum.“ Beni
düsünmüs olmasi gercekten sevindirici. Cantayi alip bir vizite
cikartiyorum. Üzerinde eski adresin yazili oldugu ve su an
Amerikan Birlesik Milletlerin cesitli kurumlarinin kapatip ve
kilitlemis oldugu ofis´ in adresi. Telefon numarami vizite´ nin
arkasina yazip, kendisine veriyorum. „Anlastik, sizi bir daha
aramayacagim. Eger bana ihtiyaciniz olursa, ev numaram
burada. Eger size bir sey yapacak olursa, bunu bilmek
isterim.“ Vizite´ yi aliyor. Yanagina hemen bir öpücük
kondurup, bekleme odasini terk ediyorum. Ayni bina´ nin
altinci katinda büyük bir onkoloji muayenehanesi bulunuyor.
Dr. Walter Kord Donny Ray´ in tedavi ettigi doktor, su an icin
bu kendisine hap ve diger ilaclar yazdigi ve ölmesini bekledigi
anlamina geliyor. Kord baslangic kemoterapi´ yi baslatti ve bir
takim testler gerceklestirdi. Bu testler Ron Black´in kemik
naklili ameliyatinda Donny Ray icin en ideal bagisci oldugunu
gösteriyor. Eger bir dava gerceklesirse, dava´ da Dr. Walter
Kord önemli bir sahit olacak. Sekreterine üc sayfa
uzunlugunda bir mektup birakiyorum. Eger müsaitse
kendisiyle seve seve ücretsiz bir sekilde sohbet etmek
isterdim. Genelde doktorlar avukat´ lardan nefret ederler ve
kendileriyle yapilan sohbetleri yüksek fiyat karsiliginda
gerceklestirirler. Fakat Kord ve ben ayni görüsü paylasiyoruz,
ve kendisiyle sohbet etmeye calissam, kaybedecegim hic bir
sey yok. Bu yolu bu sehrin issiz cevresinde yürürken ve
kapilarin solmus numaralarini okumaya calisirken kendimi iyi
hissetmiyorum. Gecerli sebeplerden dolayi cevre terk edilmise
benziyor, fakat su an yeni bir kalkinma döneminde bulunuyor
gibi. Evlerin hepsi iki veya üc kat yüksekliginde ve tugla ile
cam´ dan yapilmis dis cephe´ ye sahipler. Bazilari hemen yan
yana, bir kaci ise dar koridorlarla birbirinden ayri. Bazilarinin
kapilarinda hala kilit bulunuyor, bir kaci ise bir kac sene önce
yanmis. Bir günes tentesinin altinda ve kaldirimin üstündeki
iki müsterisiz restoran´ in masalarinin yanindan gectikten
sonra, temizlikci ve cicekci dükkaninin yanindan geciyorum.
Antika dükkani yari temiz görünen bir köseli ev´de bulunuyor.
Bu köse evi koyu renge boyanmis tuglalardan ve pencerelerin
üzerinde bulunan kirmizi günes tentesinden olusuyor. Iki kat´
tan olusan bina´nin birinci katina baktigimda, tahminen yeni
evimi bulmus oluyorum. Baska bir kapi göremedigim icin
antika dükkanina adimimi atiyorum. Kisa koridorda üst tarafi
isitilmis olan bir merdiven görüyorum. Gururlanarak
gülümseyen Deck beni beklemekte. Henüz etrafimi inceleme
firsati bulamadan „Bina´ yi nasil buluyorsunuz?“ diye bana
sesleniyor. „Dört oda, yunak ile birlikte yaklasik doksan metre
kare. Fena degil.“ diyerek omzuma vuruyor. Sonra bir adim
ileri atiyor, etrafta dönüyor ve kollarini aciyor. „Burasinin
giris alani oldugunu ve sonra is´ e alacak olacagimiz
sekreter´in calisma yer´ i oldugunu zannetmistim. Sadece
biraz boya´ ya ihtiyaci var. Bütün yer tabanlari sert odundan.”
Sanki kendim göremiyormusum gibi yer´e basarak söylüyor.
“Odalar üc bucuk metre yüksekliginde. Duvarlar alci´ larda
kullanilan kartonlardan olusuyor ve kolay boyanilabilir.”
Kendisini takip etmem yönünde isaret ediyor. Acik bir kapi´
dan dogru kisa bir koridor´ a geciyoruz.“ Her bir tarafta bir
oda. Bu oda en büyükleri, bu yüzden sizin alabileceginizi
düsünmüstüm.“ Yeni ofisime adimimi atiyorum ve olumlu bir
sürprizle karsilasiyorum. Yaklasik dört bucuga dört bucuk
metre kare büyüklügünde ve cadde´ye dogru bakan pencereli
bir ofis. Yer tabani güzel olan bos ve kücük bir oda. „Ve öteki
tarafta toplanti odasi olarak kullanabilecegimizi zannettigim
ücüncü oda bulunuyor. Bu oda da ben calisacagim, fakat
herseyi düzenli tutmaya calisacagim.“ Kendini begendirmek
icin bayagi gayretli, kendisine nerdeyse aciyorum. Panik icin
hic bir neden yok, Deck. Ofis hosuma gidiyor. Iyi bir is
cikmis. „Yunak arka tarafta. Temizlenip, boyanmasi
gerekiyor, belki de bir tesisatcinin gelmesi gerekiyor.” Ön
taraftaki odaya kaciyor. “Nasil buluyorsunuz?” “Bu is olacak,
Deck. Bu kime ait?” “Asagidaki eskicinin. Yasli bir adam ile
esi. Ayrica bizim ihtiyacimiz olabileek bir kac esyalara
sahipler: masalar, sandalye´ ler, lambalar ve bir kac tane
dosya dolaplari. Cok ucuz görünüyor, cok fena görünmüyor ve
bizim dekorasyon semamiza uyuyor. Ayrica ödemeyi aylik
taksitler seklinde yapmamizi onayliyorlar. Birilerinin ev´de
olmasindan hosnutlar. Bir cok kez soyulduklarini tahmin
ediyorum. “Ne kadar sevindirici.” “Evet, burada cok dikkatli
olmamiz gerekiyor. Elime Sherwin Williams´ den gelen bir
kac boya örnekleri veriyor. „Beyaz tonlardan birisine karar
vermemiz gerektigini düsünmüstüm. Onlar daha kolay
sürülebilir ve o kadar pahali degiller. Telefon sirketi yarin
gelecek. Cereyan acildi. Bunlara bakiniz lütfen.“ Pencerenin
yaninda üzerinde bir kac evraklarin bulundugu bir masa
bulunuyor. Bu masanin üzerinde kücük bir siyah-beyaz
televizyonu duruyor. Deck yazici cihazinin yanina varmisti
bile. Yeni mektup kagit secimi icin gerekli olan degisik
örneklerini gösteriyor. Her birinin üzerinde üst kösesinde
büyük harflerle ismim ve alt köse´ de avukat yardimcisi olarak
Deck´ in ismi yaziyor. Bunlari caddenin biraz ilerisindeki
kücük yazici dükkanindan satin aldim. Fiyatca cok uygun.
Siparisi gerceklestirmek icin yaklasik iki güne ihtiyaclari var.
Bes yüz mektup kagidi ile zarf derdim. Iclerinde hosunuza
giden bir tanesi var mi?“ „Bu aksam onlari biraz daha
yakindan inceleyecegim.“ „Ne zaman boyayacagiz?“ “Bence,
….” “Eger bir kere boyarsak, bir gün de bitirebilecegimizi,
düsünüyorum.” “Bu ögleden sonra boyayi ve malzemeleri alip
ve bir an önce is´ e baslamaya calisacagim. Yarin yardim
edebilirmisiniz?” “Tabii ki.” “Bir kac kararlar almamiz
gerekiyor. Bir faks cihazina ne dersiniz? Simdi bir tane alalim
mi, yoksa biraz bekleyelim mi? Daha önce söyledigim gibi
telefoncu yarin gelecek. Ve bir fotokopi makinasi?
Baslangicta hayir derdim, orjinalleri toplayip, ben de gün de
bir kere yazici dükkanina inerim. Bir telesekreter´ e
ihtiyacimiz var. Iyi bir tanesi yaklasik seksen dolar tutarinda.
Isterseniz bu konuyla ben ilgilenirim. Ve bir banka hesabi
acmak zorundayiz. First Trust ´ de bir sube yöneticisi
taniyorum, bize ayda bedavadan otuz cek ve paramiza yüzde
iki faiz veriyor. Bundan daha iyisini bulmak zor. Bir kac
fatura ödemek zorunda oldugumuz icin, cekleri ismarlamamiz
gerekiyor. „Aniden saat´ e bakiyor. „Ah, bunu nerdeyse
unutuyordum.“ Televizyonu aciyor. „Bir saat önce dava acildien az yüz farkli suc yüzünden. Bruiser´e , Bennie Prince
Thomas, Willie McSwane ve bir kac digerlerine karsi dava
acildi.“ Öglen haberleri sunulmakta ve ilk gördügümüz resim
eski ofislerimizin canli yayin görüntüleri. FBI-görevlileri su
an üstünde kilit olmayan ön kapiyi koruyorlar. Muhabir
sirket´in calisanlarinin, esyalarin yerlerini degistirmeden,
istedikleri zaman gelip gidebileceklerini acikliyor. Bir diger
görüntü FBI´ yin ayni zamanda el koydugu Vixens ´ si , bir
üstü acik kulübü gösteriyor. „Dava´ ya göre Bruiser ve
Thomas üc kulübe ortakti“ diyor Deck. Muhabir de aynisini
söylüyor. Ondan sonra eski isverenimizin bir kac görüntüleri
geliyor. Burada eski bir dava´ da mahkeme salonunun
koridorunun da catik gözlerle bakiyor. Tutuklama kararlari
verildi, fakat hem Sayin Stone hem de Sayin Thomas
bulunamiyor. Arastirmalari yürütmekle sorumlu olan FBIgörevlisiyle röportaj yapiliyor ve iki beylerin de kactiklarini
düsünüyor. Kapsamli bir arama operasyonu baslamis
durumda. „Kos Bruiser, kos.“ Diyor Deck. Söz konusu büyük
sahtekerler, kent´te taninmis bir avukat, Memphis´ den bir cok
polis ve tabii ki porno sektörü oldugu icin hikaye bayagi
ilginc. Fakat bas rol oyuncularinin kacisi olaya tadini tuzunu
veriyor. Anlasilan Prince ve Bruiser ortaliktan kayboldular, ve
bu muhabirlerin tolerans sinirini asiyor. Polislerin
tutuklanmalariyla ilgili, bir diger üstü acik bar, bu sefer
bacaklardan asagi ciplak olan danscilar ve medya´ nin
karsisina cikan ve davalarla ilgili bilgi veren devlet avukati.
Ondan sonra yüregimi burkan bir görüntü geliyor. Yogi´ si
kapatip, kapilari zincirlerle kilitleyip nöbetci koymuslar.
Prince Thomas´ in genel karargah´ i diye adlandiriliyor,
sebeke basi, ve FED dün gece birahaneyi bastiklarinda, para
bulamadiklari icin cok sasirmis gibi görünüyorlar. „Kos,
Prince, kos.“ Diye sessizce icimden söylüyorum. Bu olayla
baglantili olan diger olaylar öglen haberlerinin büyük kismini
olusturuyorlar. Televizyonu kapattiktan sonra „Nerede
olduklarini bilmek istiyorum.“ Diyor Deck. Suskun bir
sekilde bir kac saniye bu konuyu düsünüyoruz. „Bunuun
icerisinde ne var? „ diye soruyorum ve kücük masanin
yanindaki karton´ a isaret ediyorum. „Benim dosyalarim.“
„Iclerinde iyi bir seyler var mi?“ „Faturalari iki ay boyunca
ödemek icin yeterince malzeme var. Bir kac kücük trafik
kazalari. Bir is kazasindan sonra bir kac tazminat istekleri.
Ayrica Bruiser´ den almis oldugum ölümle sonuclanan bir
kaza davasi. Yani bu kendim almadigim anlamina geliyor.
Bana gecen hafta bana dosyayi verdi ve bir kac sözlesmeyi
kontrol etmem gerektigini söyledi. Bir nevi benim ofisimde
takili kaldi ve su an burada.“ Bu karton´ da Deck´ in Bruiser´
in sirketinden getirdigi baska dava konularinin oldugundan
süpheleniyorum. Fakat kesinlikle bunu kendisine soracak
degilim. „ FBI´ yin bizi tutuklayacagina inaniyormusunuz?“
„Bunun üzerinde düsünmüstüm. Hic bir sey bilmiyoruz ve
ilgilerini cekebilecek dosyalari yanimizda götürmedik.
Peki o zaman neden endise duyalim?“ „Fakat ben endise
duyuyorum.“ „Ben de.“
25. Bölüm
Deck´ in bugünlerde gercekci düsünmekle ilgili zorluk
cektigini biliyorum. Kendi ofisimin olacagi düsüncesi ve
avukat lisansi olmadan ücretlerin yarisini kazanma fikri cok
heyecan verici. Eger cok fazla ayak altinda dolanmazsam, yeni
ofisimizi bir hafta icinde güzellestirecek. Bu kadar enerjiyi bir
arada görmedim. Belki cok fazla caliskan, fakat bunun icin
kendisine sitem de bulunamam. Telefon günes dogmadan arka
arkaya caldiginda ve sesini duydugumda, nazik olmakta
zorlaniyorum. Neseli bir sekilde „Gazeteyi okudunuz mu?“
diye soruyor. „Ben uyudum.“ „Üzgünüm, inanmayacaksiniz,
ama bütün ana sayfa Bruiser ve Prince´ in resimleriyle dolu.“
„Bu bir saat daha bekleyemez miydi, Deck? Diye soruyorum.
Bu kötü aliskanliga bir son vermeye kararliyim. “Saat dört´ de
uyanmak istiyorsaniz, o zaman bu sizin karariniz. Fakat beni
yedi´ den önce, hayir, diyelim saat sekiz´den önce, aramayin.
„Üzgünüm, fakat bu hepsi degil.“ „Neyi kastediyorsunuz?“
„Dün aksam kimin vefat ettigini tahmin ediniz!“ Dün aksam
Memphis´ de kimin ödügünü nereden bileyim?“ „Hic bir
fikrim yok.“ Diye telefona söylüyorum. „Harvey Hale.“
„Harvey Hale!“ „Kalb krizinden dolayi yüzme havuzunda ölü
bulundu.“ „Hakim Hale mi?“ „Ta kendisi. Sizin arkadasiniz.“
„Yatagin kenarina oturup, beynimdeki düsünceleri bir düzen´
e sokmaya calisiyorum. “Inanilmaz.” “Evet, dogru, bunun
yüzünden cok fazla üzülmeyin. Yerel bölümün birinci
sayfasinda onunla ilgili güzel bir anlatim ve siyah cüppeli
resmi var. Cok heybetli. Cok büyük rol oynuyormus gibi “Kac
yasindaydi?” diye soruyorum. “Altmis iki. On bir seneden beri
hakim. Cok büyük bir soy agaci. Hersey gazetede yaziyor.
Mutlaka okumaniz gerekir.” “Evet, bunu yapacagim, Deck.
Daha sonra görüsürüz.” Gazete bugün bana biraz daha agir
gibi geliyor ve en az yarisinin Bruiser Stone ve Prince
Thomas´ in sirketleri icin ayrildigindan eminim. Simdiye
kadar bulunamadilar. Ön kismini gözden geciriyorum, ondan
sonra Harvey Hale´in cok eski bir resmi bulunan yerel bölümü
okumaya basliyorum. Meslektaslarinin hüzün dolu anma
yazilarini okuyorum, bir zamanlar oda arkadasi oldugu Leo. F.
Drummond´ ki dahil. Yerine kimin gecegi ile ilgili
spekülasyonlar ayri bir önem tasiyor. Hakimlik makamini bir
diger secime kadar yürütecek bir kimse secilecek. Ülkenin
yarisi siyah, yarisi beyaz, fakat yerel mahkeme´ deki on
dokuz hakimin sadece yedisi siyah. Bu sayilardan pek
hoslanmayan insanlar var. Gecen sene yasli bir hakim
emekliye ayrildiginda, makami siyahi bir hakimle doldurmak
icin büyük ugraslar verildi. Fakat bu girisim basarisiz kaldi.
Sasilacak üzere gecen sene adaylardan biri arkadasim Tyrone
Kipler idi, Booker´ in ortagi, Harvard´ te okumus ve daha
gecenleri avukatlik sinavina hazirlanirken bize anayasa
hukuku ile ilgili bir ders veren kimse. Hakim Hale´ in
ölümünün ardindan on iki saat gecmemesine ragmen, gazete
de Kipler´ in büyük ihtimal yerine gececegi söyleniliyor.
Siyah ve iyi konusmasini bilen Memphis´ in belediye baskani
kendisinin ve diger baska kisiliklerin Kipler´in atanmasi icin
büyük mücadele verecekleri tekrarlaniyor. Gouverneur sehir´
in icinde bulunmuyordu ve su an ulasilabilir degil, fakat
kendisi bir Demokrat ve gelecek sene yine secilmek istiyor.
Bu sefer katkisini saglayacak. Saat tam dokuz´ da yerel
mahkeme´ nin binasindayim, ve Black Great Benefit´ e karsi
dosyasini gözden geciriyorum. Harvey Hale ani ölümünden
önce davanin reddedilmesine yönelik bir karar vermedi.
Böylece bizim mücadelemiz devam ediyor. Mahkeme
salonunun kapisinda kücük bir celenk asili. Ne kadar
duygusal. Tinley Britt´ in telefonundan ariyorum ve Leo. F.
Drummond´ yu soruyorum ve bir kac dakika sonra sesini
duyduktan sonra cok sasiriyorum. Arkadasinin ölümü icin
bassagligi dileklerim iletiyorum ve müvekkilerimin
karsilastirma teklifinini kabul etmeyeceklerini bildiriyorum.
Kendisi sasirmis gibi ve fazla bir sey söyleyecek durumda
degil. Kendisinin su an baska dertleri var. Sabirli bir
sekilde„Bunu bir hata gibi görüyorum, Rudy.“ Diyor, sanki
benim görüsümü paylasiyormus gibi. „Bu olabilir, fakat karari
müvekkilerim verdi, ben degil.“ Hüzünlü ve monoton bir sesle
„Iyi öyleyse, o zaman savas baslayacak.“ Diyor. Daha fazla
para teklif etmiyor. Avukatlik sinavinin sonuclarini
ögrendikten sonra Booker ve ben iki kez telefonla görüstük.
Beklenildigi gibi, konuya gösterilmesi gereken ilgiyi
göstermiyor. Kücük bir yenilgi. Baska bir sey degil.
Ummuldugu gibi de benim icin cok seviniyor. Ben iceri
girerken kendisi restoran´ in arka bölümünde oturuyor.
Aylardan beri görüsmemis gibi birbirimizi selamliyoruz.
Yemek listesine göz atmadan cay ve gumbo ismarliyoruz.
Cocuklar kendilerini iyi hissediyorlar. Charlene de iyi.
Diplomasi büyük ihtimal kabul görülecegi icin morali yerinde.
Basariya gercekten cok yakindi. Toplam puani gerekli olan
puanin bir puan asagisindaydi. Itiraz etti, ve sinav komitesi
tezini bir daha gözden gecirecek. Marvin Shankle basarisizlik
haberini pek hazmedemedi. Bir daha ki sefere basarmaya
calismasi gerektigini söylüyor, aksi taktirde yerine baska birisi
alinacak. Booker Shankle konusunu actiginda cok acik bir
sekilde stresli gibi görünüyor. „Tyrone Kipler ne durumda?“
diye soruyorum. Booker kendi atanmasini cebinde gibi
görüyor. Kipler bu sabah Gouverneur ile konustu , ve herseyin
yoluna girecegini söylüyor. Bu is olsa olsa maddi nedenlerden
dolayi bozulabilir. Shankle sirketinin ortagi olarak senelik yüz
yirmi bes bin ile yüz elli bin dolar arasi kazaniyor. Bir
hakimin geliri ise sadece doksan bin dolar. Kipler´in esi ve
cocuklari olmasina ragmen Shankle kendisini hakim
masasinda görmek istiyor. Booker Black davasini hatirliyor.
Cypress Gardens Senior Citizens Building´ te ilk
ziyaretimizde tanistigi Dot ve Buddy´ yi bile hatirliyor.
Olaylarin durumuyla ilgili bilgi veriyorum, ve davanin yerel
mahkeminin sekizinci bölümünde oldugunu ve hakim
tarafindan islenilmesinin beklendigini anlattigimda sesli bir
sekilde gülüyor. Vefat etmis olan hakim Hale´ in odasinda
gerceklesenlerle ilgili ve iki oda arkadasinin beni bir oyun
topu gibi kullandiklari hakkinda Booker´a üc gün önce rapor
veriyorum. Donny Ray, ikiz kardesi ve Great Benefit´ in redd
karari yüzünden gerceklesemeyen nakliyle ilgili bilgi verirken,
Booker büyük bir dikkatle dinliyor. Gülümseyerek dinliyor.
Birden fazla “ Sorun degil.” Diyor. “Eger Tyrone atanacak
olursa, Black davasiyla ilgili cok iyi bilgilendirilmis olacak.”
“Öyleyse kendisiyle konusabilirsin.” “Onunla konusmak mi?.
Kendisine uzun bir konusma hazirlayacagim. Trent &Brent ´
den ve sigorta sirketlerinden nefret ediyor ve onlarin alehine
olan davalar da görev aliyor. Kurbanlarini nerede ariyorlar
sanniyorsun. Orta sinifin beyazlari arasinda mi?“ „Her türlü
insanin icinde.“ „Tamamen dogru. Tyrone ile konusmak
benim icin bir zevk olacak. Ve kendisi beni dinleyecek.“
Gumbo geliyor ve üzerine tabasco döküyoruz, Bokker benden
fazla döküyor. Kendisine yeni ofisimden bahsediyorum, fakat
yeni ortagimdan degil. Bundan önceki sirketimle ilgili bir sürü
soru soruyor. Bütün sehir Bruiser ve Prince ile ilgili
konusuyor. Bildigim herseyi bir kac kücük ayrintilari
güzellestirerek anlatiyorum.
26. Bölüm
Mahkemelerin tika basa dolu oldugu ve hakimlerin fazlaca
yoruldugu bu devirde Harvey Hale´ in henüz sonuclanmamis
davalarin iyi organize deilmis ve askiya alinan dava icermeyen
bir listesi var. Bunun icin bir cok neden var. Birincisi tembeldi
ve golf oynamayi tercih ediyordu. Ikincisi her korunmaya
deger sigorta sirketine ve diger baska büyük sirketlere zarar
verebilecek davalari geri ceviriyordu. Ve bu nedenden dolayi
dava savunmasi gereken bazi avukatlar tarafindan sakinildi.
Bazi hakimleri kacinmak icin bir kac olanak var. Eger davayi
kabul eden yöneticilerle iyi anlasirsa tecrübeli bir avukat´ in
uygulayabilecegi bir kac manevra. Bruiser gibi yirmi sene
tecrübesi olan ve bütün manevralari taniyan bir avukatin
Harvey Hale´den kacinmak icin gereken manevralari
yapmadan bana nasil Black Davasini actirdigini hic bir zaman
anlamayacagim. Eger bir daha geri dönecek olursa, kendisiyle
bu konuyu konusmak isterdim. Fakat Hale vefat etti, ve yasam
yine adil. Tyrone Kipler yakinda üzerinde calisilmasi istenen
bir dava listesi cikartacak. Seneler boyu süren avukatlarin ve
uzman olmayan kimselerin elestirilerine tepki olarak kisa
zaman önce daha hizli bir yasamaya varmak icin yönergeler
degistirildi. Temeli saglam olmayan davalar icin daha fazla
ceza önlemleri alindi. Dava öncesindeki tartismalar siki
vadelerle mümkün olan en az seviyeye indirildi. Hakimlere
davalari reddetme konusuna iliskin daha fazla yetki tanindi,
bunun haricinde daha aktif bir sekilde „karsilastirma“ icin
ugrasmalarina yönelik kendilerine tavsiyelerde bulunuldu.
Medeni hukukla ilgili davalari hizlilastirmak icin sayisiz yeni
yasalar ve yönetmelikler yapildi. Bu sayisizca yeni tüzükler´ e
„Hizli yöntem“ adli yeni bir yöntem daha eklendi ve böylece
bu sekilde bir kac davalarin digerlerine nazaran mahkeme
karsisina daha hizli cikmasi mümkün olabiliyor. Dava
taraflarin davalarinin digerlerine karsin tercih edilebilmesi icin
müracaat ta bulunmalari mümkün. Fakat bu cok nadir
gerceklesiyor. Hic bir savunmaci alisagelmis hazirliklarini
yapmadan bir mahkeme durusmasina cikmaz. Bu yüzden bu
tür davalara emretmeye hakimin imkani var. Bu genelde dava
ve olgular apacik ve net bir sekilde ortadayken ve tek eksik
olan jürinin sözü ise gerceklesen bir durum. Black Great
Benefit´e karsi ilk davam oldugu icin “hizli davayi” tercih
ediyorum. Bunu Booker´e bir günün sabahinda anlatirim.
Booker bunu Kipler´ e anlatir. Hukuk böyle isler. Vali
tarafindan atandiktan bir gün sonra Kipler beni calisma
odasina cagiriyor. Kisa bir süre önce Harvey Hale´ e ait olan
ayni calisma odasi. Su an cok degisik görünüyor. Hale´ sin
kitaplari ve hatiralik esyalari kartonlara konulmus. Tozlu
raflar bom bos. Perdeler acik durumda. Hale´ sin calisma
masasi disariya cikartilmis durumda, ve kapatmali sandalyeler
üzerinde otururken sohbet ediyoruz. Kipler kirk yasina
varmamis alcak bir sese sahip ve gözlerinden hic bir sey
kacmayan bir kimse. Kendisi cok zeki ve bir cok kimsenin
fikrine göre devlet düzeyinde hakim olarak yükselecek.
Avukatlik sinavina hazirlik esnasinda bana bulundugu
yardimlar icin cok tesekkür ederim. Degisik konular hakkinda
sohbet ediyoruz. Harvey Hale hakkinda güzel sözler söylüyor,
fakat arkasinda ne kadar az sonuclanmamis dava biraktigi
hakkinda cok sasiriyor. Bütün davalari gözden gecirdi ve bu
davalarin bir kacini hizli bir sekilde sonuclandirmayi
kendisine hedef olarak belirledi. Özünü konusmak gerekirse is
yapmaya hazir. „Ve Siz Black davasinin hizli yöntem
metoduyla islenilmesinden mi yanasiniz?“ yavas ve dikkatli
bir sekilde soruyor. „Evet, efendim. Dava cok acik ve net. Cok
fazla tanik olmayacak.“ “Sahitlerin kacinin ifadesi alinacak?”
Simdiye kadar hic bir sahidin ifadesini almadim. “Bunu henüz
tam olarak bilmiyorum. Ondan daha az.” “Evraklarla ilgili bir
sorununuz olacak.” Diyor. “Sigorta sirketlerinde bu her
zaman böyledir. Onlarin bir coguna dava actim ve bir insana
hic bir zaman bütün evraklari vermiyorlar. Hakkimiz olan
bütün evraklari elimize gecirene kadar bu bir müddet sürer.”
“Biz” söyleme tarsi hosuma gidiyor. Ve bu güzel bir durum.
Bir hakimn görevi ayriyetten baski uygulamak. Bütün taraflari
cabalarinda desteklemek onun görevi, ve davanin öncesinde
taraflarin haklari olan bütün kanit belgelerini toplamak. Fakat
Kipler bizim lehimize biraz taraf tutar gibi görünüyor. Ama
tahminen buna itiraz edecek bir durum yok, sonucta
Drummond Harvey Hale ile uzun seneler boyu calismak
zorundaydi. “Hizli bir dava icin bir dilekce yazin.” Diyor ve
ona göre not aliyor. “Savunma itiraz edecek. Ondan sonra
ifadeler alinacak. Karsi taraftan ikna edici bir sey duymadigim
müddetce, dilekceyi kabul edecegim.” Delillerin toplanmasi
icin dört ay sure taniyacagim, bu süre ifadelerin alinmasi icin,
evraklarin degis tokus edilmesi icin, yazili sorgular ve saire.
Delil toplama dönemi sona erdikten sonra, bir dava termini
belirleyecegim.” Derince nefes aliyorum ve yutuyorum. Bu
bana cok hizli geliyor. Bir mahkeme salonunda Drummond ve
yoldaslarinin ve jürinin karsisina cikmak cok korku verici.
Önümüzdeki üc asamanin ne denli olacagini bilmedigim halde
“Hazir olacagiz.” diyorum. Umarim oldugumdan da daha
iyimser bir izlenim birakiyorumdur. Biraz daha sohbet
ediyoruz ve ondan sonra ayriliyorum. Her hangi bir sorum
olursa, kendisini aramami söylüyor. Bir saat sonra kendisini
nerdeyse ariyordum. Ofisime geri döndügümde, beni Tinley
Britt sirketinden kalin bir zarf bekliyor. Leo. Drummond
arkadasi icin yas tutmasina ragmen cok caliskandi. Dilekce
prosedürü tam hiziyla devam ediyor. Dava masraflarina iliskin
bir güvence ödemesi icin yardim talebinde bulundu, benim ve
müvekkillerim icin agir bir darbe. Drummond ikimizin fakir
oldugunu söyleyerek, ikimizin masraflari karsilayabilip
karsilayamayacagimiza dair endise duyuyor. Eger davayi
kaybedecek olursak ve hakim bizden iki tarafinda masraflarini
ödememizi isterse, bu soruyla yüzlesmek zorunda kalabiliriz.
Bunun haricinde mahkeminin hem bana hem müvekkillerime
karsi para cezasi vermesi icin dayaniksiz bir dava actigimiz
icin bir ceza önergesinde bulundu. Ilk dilekce göstermelik.
Ikinci dilekce bayagi bir alcakca. Ikisi de uzun, iyi formüle
edilmis dipnot ve dizin icerikli yazili metinlee seklinde.
Dilekceyi ikinci kez dikkatli bir sekilde okudugumda bana bir
seyler ispatlamak amaciyla Drummond´ un dilekceyi
mahkemeye verdigi aklima geliyor. Bu tip dilekceler cok nadir
kabul edilir ve bu dilekce´ nin asil amacinin Trent & Brent
calisanlarinin kisa sürede ne kadar cok evrak yigini
üretebileceklerinin bir göstergesi- hem de her gecersiz dilekce
icin. Her taraf diger tarafin dilekcesine tepki vermek zorunda
oldugu icin, bende bir karsilastirmayi redd ettigim icin beni bir
evrak yagmuruna maruz birakacaklarini Drummond bana
ögretiyor. Telefonlar simdiye kadar bir kez bile calmadi. Deck
sehirin herhangi bir yerinde. Su an nerede oldugunu düsünmek
bile istemiyorum. Dilekce oyununu oynamak icin bir sürü
zamanim var, ve ben sadece acinacak müvekkilimi düsünmek
zorundayim ve beni motive etmek icin kendisine nasil
zorluklar cektirdiklerini. Donny Ray´ in su an sahip oldugu tek
avukat´ im, ve beni kuvvetten düsürmek icin bir kagit
yiginindan daha fazlasina ihtiyac var. Donny Ray´ i ögleden
sonra bes´ e dogru aramayi kendime aliskanlik edindim.
Haftalar öncesi ilk aradigimda bu görüsmenin kendisi icin ne
kadar önemli oldugundan Dot bir kere bahsetmisti, ve o
günden beri kendisiyle sürekli konusmaya calistim. Her türlü
konuyla ilgili konusuyoruz, fakat hic bir zaman ne hastaligini
ne de davayi konusuyoruz. Gün icerisinde aklimda kendisine
anlatabilecegim komik bir seyi tutmaya calisiyorum. Yok
olmakta olan hayatinin bu bölümünde bu telefon görüsmelerin
kendisi icin cok önemli oldugunu biliyorum. Bu ögleden sonra
sesi kullagima bayagi güclü geliyor. Ayaga kalkip, ön veranda
da oturdugunu ve anne-babasindan bir müddet uzaklasmak
icin bir kac saatligine bir yerlere gitmeyi istedigini söylüyor.
Kendisini saat yedi de evinden aliyorum. Mahalle sakinleriyle
bir grill restoraninda yemek yiyoruz. Bir kac insan kendisine
bakiyor, fakat kendisi görmüyormus gibi görünüyor.
Cocuklugu hakkinda, Granger´ de her sey daha farkliyken, ve
bir cocuk sürüsünün caddelerden nasil gectiklerini
konusuyoruz. Biraz gülüyoruz, kendisi tahminen aylardan beri
ilk kez. Fakat sohbet kendisini yoruyor. Yemegine
dokunmuyor bile. Karanlik olduktan kisa bir süre sonra fuar
alaninin yakinlarinda park´ a variyoruz, iki yan yana duran
futbol alaninin softball oynandigi bir yer. Otopark alanindan
gecerken, takimlari seyrediyorum. Sari triko giyinmis olan bir
kimseyi ariyorum. Agacin altinda cimenle örtülü sag tarafta
bulunan bir tarlanin tamamen sonunda bulunan bir bayira park
ediyoruz. Etrafimizda hic kimse yok. Bagajdan Bayan Birdie´
den ödünc aldigim iki sezlong´ u getiriyorum, ve Donny Ray´e
ikisinden birine oturabilmesi icin yardimci oluyorum. Tek
basina yürüyebiliyor ve oldugunca az destek ile yalniz
yapmaya kararli. Yaz´ in sonu ve karanligin cökmesine
ragmen hava sicakligi otuz dereceye yakin. Insan hava´ nin ne
kadar nemli oldugunu apacik görebiliyor. Gömlegim sirtimda
yapisik. Orta saha´ da duran diregin bayragi hic hareket
etmeden asagi dogru sarkiyor. Oyun alani tertipli ve düz, dis
alanin cimeni gür ve yeni kesilmis. Ic alan toprak´ tan
olusuyor,
cimen´
den
degil.
Stantlar,
izleyici
tribünleri,hakimlerisiklandirilmis gösterge levhasi ve iki
alanin arasinda yemek yeme yeri bulunuyor. Burasi birinci lig.
Burada iyi oyunculari olan takimlar arasinda kiranca kiranc
yarislar düzenleniyor. Veya en azindan öyle olduklarini
düsünüyorlar. Mac sari trikolu takim PFX-Freight ve kisaltma
ismi Gunners olan Army Surplus arasinda gerceklesiyor ve
büyük önem tasiyor. Konusuyorlar, cildirmislar gibi
birbirlerine saldiriyorlar, birbirlerine cesaret veriyorlar ve
zaman zaman karsi takimin oyuncularini asagiliyorlar. Topun
arkasinda kosuyorlar, hakimlerle tartisip ve bir „out“
ürettikleri zamanda oyun deyneklerini yere atiyorlar. Bu ara
sira oluyor. Hemen hemen her oyuncu yirmili yaslarin
baslarinda, hemen hemen formunda, asiri derecede kendini
begenmis ve profesyonellerden cok daha fazla is aracina sahip.
Iki ellerinde eldiven, bilek kemiklerinde kalin sargilar,
yanaklarindan akan rimel ve saha oyunculari icin özel
eldivenler. Bu genclerin cogu kesfedilmeyi bekliyorlar.
Hayallerini (umutlarini) henüz yitirmis degiller. Üst yas
gruplarinda bulunan göbekli ve hemen ayaga kalkamayan
oyuncular var. Bir sonraki oyun duragina kosus sekilleri ve
hava´ da topu kapmaya calismalari cok gülünc. Kas gerilmesi
adeta duyulabilecek cinsten. Fakat genc oyunculardan cok
daha fazla oyuna odaklilar. Bir seyleri ispatlamak
durumundalar. Donny Ray ve ben biraz sohbet ediyoruz.
Kendisine misir patlamasi ile yemek yerinden limonata satin
aliyorum. Kendisini buraya getirdigim icin bana tesekkür
ediyor. Ücüncü oyun duraginda duran PFX´li adeleli ve
yetenekli oyuncuya bakiyorum. Sürekli harekette ve isiyle
mesgul, ve karsi takima durmaksizin sacma suclamalarda
bulunuyor. Bir cit´ in yanindan gecerken bir kiz´a nasil bir
seyler söyledigini görüyorum. Kelly gülüyor. Buradan
gamzelerini ve dislerini görüyorum ve Cliff gülümsüyor.
Dudaklarini öpüyor ve sonra atma sirasi gelen takimina
gururlu bir sekilde geri dönüyor. Kumrular gibi. Kelly´ yi cok
seviyor ve arkadaslari Kelly´ yi nasil öptügünü görsün istiyor.
Ikisi birbirlerine doyamiyorlar. Deynekleri yaninda ve
bacaginda alciyla cit´ e yaslaniyor. Tribünlerden ve
hayranlardan uzak biraz dis alanda kaliyor. Oyun alanin öteki
tarafinda beni göremiyor, fakat her ihtimale karsi bir sapka
giyindim. Eger beni taniyacak olursa ne yapacagini cok merak
ediyorum. Tahminime göre hic bir sey. Beni göz ardi ederdi.
Böyle mutlu ve saglikli bir izlenim biraktigi ve esiyle iyi
geciniyor görüntüsü sergiledigi icin mutlu olmam gerekir.
Anlasilan atislar sona erdi ve bunun icin cok minettarim.
Deynekle kendisine vuruyor düsüncesi beni hasta ediyor.
Fakat Kelly´ye ancak siddet uyguladiginda ulasabilmem cok
ironik bir olay. Böyle bir seyi düsündügüm icin kendimden
nefret ediyorum. Sol taraftan dogru isiklarin üzerinden görüs
alaninin disina vurusunu yapiyor. Bu gercekten bir ölüm
vurusu. Oyun duraginin etrafini rahat bir sekilde geciyor ve
ücüncü durak ta durdugunda Kelly´ ye bir seyler bagiriyor.
Kendisi cok yetenekli bir oyuncu, oyun arkadaslarindan cok
daha iyi. Böyle bir adamdan deynekle dayak yemenin ne kadar
korkunc bir tecrübe oldugunu düsünemiyorum bile. Belki icki
icmeyi birakti ve ayik bir sekilde esine vurmayacak. Belki
ortaliktan kaybolmanin zamani geldi. Bir saat sonra Donny
Ray yataga gitmek istiyor. Geri dönüste yapmis oldugu ifade
hakkinda sohbet ediyoruz. Bugün bir dilekce verdim ve
mahkeme karsisinda gecerli olan bir ifadesini mümkün
oldugunca erken bir sekilde not almaya calistim. Yakinda iki
saatlik soru –cevap durusmasina cikamayacak sekilde
müvekkilim gücsüz olacak. Bu yüzden elimizi cabuk
tutmaliyiz. Giris alanina girdigimizde “Yakin zamanda
yapmamiz en dogrusu olur.” Diye sessizce söylüyor.
27. Bölüm
Eger bu kadar heyecanli olmasaydim, bu olay hakkinda
herhalde gülerdim. Bu olayla ilgisi olmayan bir gözlemcinin
bu hadise´nin komik yönünü görürdü, fakat mahkeme
salonunda hic kimse gülmüyor. Ben ise hicten degil.
Avukatlik masamda yalniz oturuyorum ve dilekce yiginlariyla
yazili metinleri önüme dizmis bulunuyorum. Iki bloknotun
üzerinde notlarim yazili bicimde elimle erisebilecegim
yakinlikta duruyor. Sanki yalnizmisim görüntüsü verir gibi
Deck en azindan üc kol uzunlugu mesafesinde bana yarar
getirecek sekilde masada degil sandalyede arkamda oturuyor.
Kendimi cok yalniz hissediyorum. Dar koridorun diger
tarafinda bulunan savunma masasinda yer yok. Leo F.
Drummond tabii ki masanin ortasinda, yüzü hakime dönük,
her iki tarafta bulunan calisanlari tarafindan cevrili.
Drummond altmis yasinda, Yale´de hukuk okudu ve otuz alti
senelik bir dava tecrübesine sahip. Ayni sekilde Yale mezunu
olan T. Pierce Morehouse otuz dokuz yasinda ve Trent &
Brent´ te on dört senelik dava tecrübesiyle bir ortak. Ücüncüsü
B. Dewey Clay Hill otuz bir yasinda, Columbia´ dan, henüz
ortak degil ve alti senelik bir dava tecrübesine sahip. M. Alec
Plunk Junior yirmi sekiz yasinda, iki senelik tecrübesi varve
bu davayla Harvard´ te okudugu icin ilk defa ön plan´ a
cikiyor. Baskan olan sayin Tyrone Kipler´ de Harvard´ te
okudu. Kipler siyahi. Plunk de ayni sekilde. Harvard´te
okumus olup cok fazla siyahi hukukcu yok. Tesadüfen Trent
& Brent bunlarin bir tanesinin sahibi, bu yüzden anne
babasiyla birlik olabilmesi icin burada oturuyor. Ve ayrica:
Eger her sey beklenildigi gibi giderse, bir gün orada bir jüri
oturacak. Bu ülkede kaydedilmis secmenlerin yarisi siyah,
böylece jüri üyelerinin yarisinin siyah oldugu tahmin
edilebilir. Ondan sonra bu en azindan böyle umut ediliyor M.
Alec Plunk Junior üzerinden bir güven temeli olusturulacak ve
üstü kapali bir uzlasmaya varilacak. Eger Kambodscha´ dan
jüri´ de bir kadin oturacak olursa Trent & Brent´ in calisanlar
listesini gözden gecirip ve bir daha ki mahkeme durusmasinda
Kambodscha´ dan bir bayanla geleceklerinden en ufak bir
süphem yok. Great Benefit´ in savunma ekibindeki besinci kisi
Brandon Fuller Grone, acinacak bir adam, isminin önünde ne
bir harf, arkasinda da ne bir rakam olan bir kimse. Saygi deger
ve önemli bir avukat´ a yakisir bir sekilde kendisini neden B.
Fuller Grone diye adlandirmadigini anlamiyorum. Yirmi yedi
yasinda ve iki sene önce Memphis State kendi sinif üyelerinin
icerisinde egitimini birinci olarak tamamliyor. Ben
üniversiteye basladigimda, kendisi bir efsaneydi ve ilk
senedeki sinav hazirliklarim icin kendisinin eski calismalarini
kullandim. Ilk iki seneyi göz ardi edildiginde ve M. Alec
Plunk´ un anayasa makemesinin hakiminin calisani olarak
düsünüldügü zaman, o zaman savunma masasinda elli sekiz
senelik bir mahkeme tecrübesi oturuyor. Avukatlik lisansimi
bir aydan az bir süre önce aldim. Benim calisanim alti kez
avukatlik sinavini veremedi. Bütün bu hesaplamalari dün
aksam hic unutamadigim bir yer olan Memphis State´ in
kütüphanesinden gecerken yaptim. Rudy Baylor´ un sirketi on
yedi hukuki kitaplari elinde bulunduran , ve üniversite´den
geri kalan degersiz kitaplar. Sirket temsilcisi izlenimi birakan
avukatlarin arkasinda iki bey oturuyor. Tahminimce Great
Benefit´in yöneticilerinden. Iclerinden bir tanesi bana tanidik
geliyor. Dava reddine iliskin dilekceye karsi geldigimde
sanirim kendisi de orada bulunuyordu. Zamaninda kendisine
fazla önem vermemistim, ve su an da bu beyler pek ilgimi
cekmiyor. Zaten beynimde yeterince isle mesgul´ üm. Cok
gerginim, fakat Harvey Hale mahkemede oturmus olsaydi, o
zaman benim hic bir kazanma sansim olmazdi. Büyük ihtimal
hic burada olmayacaktim. Fakat yönetimde /baskanlikta saygi
deger Tyrone Kipler bulunuyor. Son zamanlar birbirimizle cok
sik telefonda görüsüyoruz ve ve bana dün telefonda makamda
ilk günü oldugunu söyledi. Kendisi bir kac talimatlari imzaladi
ve bir kac diger rutine isleri halletti, fakat bu kendisinin
baskanlik yapacagi ilk durusmasi/ görüsmesi. Kipler´ in
yemin töreninin yapilmasindan bir gün sonra Drummond bu
davanin anayasa mahkemesine iletilmesine yönelik bir dilekce
yaziyor. Black´ lere sözlesmeyi satan Bobby Ott ismindeki
sigorta görevlisinin haksiz yere suclu olarak gösterildigini
Drummond iddia ediyor. Ott´ un Tennessee´ de ikamet ettigini
tahmin ediyoruz. Kendisi suclulardan bir tanesi. Ayni sekilde
Tennessee ´ de ikamet eden Black´ ler ise davacilar. Bir
davanin anayasa mahkemesinin davasi olabilmesi icin
taraflarin ikamet yerlerinin farkli illerde olmasi sarttir. Bu Ott
icin gecerli degil, cünkü burada yasamasini tahmin ediyoruz
ve bu yüzden dolayi anayasa mahkemesi bu davadan
kesinlikle sorumlu degil. Ott´un suclular kervanina
sayilmadigi iddiasini saglam temele dayandirmak icin
Drummond kalin bir yazi hazirladi. Harvey Hale´ in baskan
oldugu sürede yerel mahkeme adalet aramak icin en ideal yer
´di. Fakat Kipler davayi üstlendikten sonra, anlasilan sadece
anayasa mahkemesinin karsisinda gercek ve adalet aranilabilir.
Drummond´ un dilekcesinde tek sasirtan sey zamanlamaydi.
Kipler bu olayi bir hakaret olarak algiladi. Ve su an cesitli
dilekcelerimizi savunmayi bekliyoruz. Drummond böylece
davayi baska bir mahkemeye iletme isteginin yani sira dava
masraflarin karsilanmasina yönelik bir ek para icin müraccat
ta bulundu. Ayriyetten Drummond bir ceza talebinde bulundu.
Bu ise hic hosuma gitmedigi icin Drummond´ nun talebinin
yeterli aciklanmamasindan ve haince olmasindan dolayi
kendim bir ceza talebinde bulundum. Suclu belirleme
döneminin bazi davalarda bir savas haline dönüstügünü ve bu
yüzden bu ise basvurmanin hic bir anlam olmadigini Deck
bana anlatti. Deck´ in hukuksal tavsiyelerine iliskin biraz
süpheliyim. Kendisi o alanda bir kac sinirlamalari oldugunu
biliyor. Ve her zaman kendisi ne söylerdi? Herkes bir alabalik
pisirebilir. Asil is baligi oltaya getirebilmek.“ Grummond
istikrarli bir sekilde kürsüye dogru ilerliyor. Kronolojik
siralamaya gore basliyoruz, bu yüzden kendisi dava
masraflarinin karsilanmasi icin ek para talebiyle basliyor,
bayagi gereksiz bir mevzu. Eger dava gerceklesirse
masraflarin yaklasik bin dollar civarinda olabilecegini tahmin
ediyor ve eger kaybedersek ve masraflari tasimak zorunda
kalsak ne benim ne de müvekkilerimin bu miktari
ödeyebilecegimizden endise ediyor. Hakim Kipler düsünceli
bir sekilde “ Sayin Drummond biraz zamaninizi alabilir
miyim? Diyor. Sakin ve iyi anlasilir bir sekilde konusuyor.
“Dilekceniz ve dilekcenin aciklamasi olarak yazili metin
elimde bulunuyor.” Dilekceyi havaya kaldiriyor ve
Drummond´ ya bir nevi isaret veriyor. “Su an dört dakika
boyunca konustunuz ve burada cok net bir sekilde yazili olan
seyleri söylediniz. Yeni bir seyler eklemek ister misiniz?”
“Sayin hakim, benim ….hakkim var.” “Evet mi, hayir mi
sayin Drummond?” “Hem okuyabilir hem anlayabilirim ve
cok iyi yazdiginizi da eklemem gerekir. Peki o zaman neden
buradayiz?“Büyük Leo Drummond´ nun basina böyle bir
seyin geldigine inanmiyorum, fakat bu günlük ve olagan bir
olaymis gibi yapiyor. Gülümseyerek „Sayin hakim ben sadece
mahkemeye yardimci olmaya calisiyorum.“ Diyor. Durmadan
„Reddedildi.“ Diyor Kipler. „Bir diger husus.“ Ara vermeden
Drummond bir diger hususa geciyor. Öyleyse bir suc
belirlemesi talebinde bulunalim. …iddia ediyoruz.“
„Reddedildi.“ Diyor Kipler. „Efendim?“ „Reddedildi.“ Deck
arkamdan hikirdiyor. Bu olay geregi gibi kayitlara girerken,
karsi tarafta bulunan dört kafa ayni anda egiliyor. Tahminime
göre hepsi büyük harflerle „Reddedildi“ kelimesini yaziyor.
Drummond´ yu gözden kacirmadan „Her iki tarafta suc
belirlenmesi icin talepte bulundu ve ben her iki talebi de
reddediyorum.” Diyor Kipler. Ayni zamanda burnuma bir
darbe aliyorum. Eger bir saatlik konusma icin bir avukat üc
yüz elli dolar aliyorsa ve bu avukat´ in sözü kesiliyorsa, bu
ciddi bir mevzu. Drummond görünüse bakildiginda bütün bu
olanlarin hosnut kalan Kipler´ e göz kirpiyor. Fakat
Drummond herseye dayanikli olan bir uzman. Hic bir zaman
mütevazi bir yerel hakimin kendisini kizdirabilecegini itiraf
etmez. „Peki o zaman bir diger hususa geciyorum. Bu davanin
anayasa mahkemesine iletilmesi üzerine talebimize deginmek
istiyorum.“ „Bunu yapiniz.“ Diyor Kipler. „Hakim Hale
sorumluykene neden dava´ nin iletilmesi yönünde mücadele
vermediniz?“ Drummond buna hazirlikli. „Sayin hakim, dava
yeniydi ve sikayet edilen Bobby Ott ´ un suc oranini tespit
etmekle mesguldük. Ve su an biraz zamanimiz olduktan sonra,
Ott´ a Bundesgerichtsbarkeit´ dan davayi saklamak amaciyla
dava acildigi görüsündeyiz. „O zaman basindan beri bu
davanin bir anayasa mahkemesi karsisinda sonuclanmasini
istiyorsunuz, öyle mi?“ „Evet, efendim.“ „Hakim Hale´ in
görevde oldugu sürede bile.“ Ciddi bir ses tonuyla „Bu
böyledir, sayin hakim.“ Diyor Drummond. Kipler´ in yüz
ifadesi herkese buna inanmadigini gösteriyor. Ve mahkeme
salonunda bulunan baska hic bir kimse de buna inanmiyor.
Fakat bu cok kücük bir ayrinti ve Kipler amacina ulasti.
Etkilenmeden Drummond argümanlarini siralamaya devam
ediyor. Yüz hakimi gelip giderken gördü ve hic birinden de
korkmuyor. Bir cok mahkeme salonlarinda bir cok sene ve
davalar gecmesi lazim ki, kendimi yukarida siyah cüppe
icerisinde oturan beyefendiler tarafindan kendimi yilgin
hissetmemem icin. Yaklasik on dakika´ dan beri konusuyor ve
Kipler sözünü kestiginde yazili metininde bahsettigi hususlarla
ilgili aciklama yapmak üzere. „Özür dilerim, sayin
Drummond, fakat size bir kac dakika önce bu sabah
mahkemeye yeni bir seyler anlatacaklariniz var mi diye soru
sordugumu hatirliyor musunuz? Drummond´ nun elleri hava´
da buz tutuyor. Saygideger hakime agzi acik bir sekilde
bakiyor. „Bunu hatirliyor musunuz?“ diye Kipler soruyor.
„Üzerinden on bes dakika gecmedi.“ „Bu dilekceleri
incelemek üzere burada oldugumuzu zannediyordum.“
Drummond cesur bir sekilde söylüyor, fakat sakin sesi
nerdeyse farkedilmeyecek bicimde titriyor. „Evet, aynen bu
nedenden dolayi burdayiz. Eger yeni bir seyler eklemek veya
tam anlasilmayan bir hususu aydinlatmak istiyorsaniz, o
zaman bunu seve seve dinlemek isterim. Fakat su an elimde
tuttugum yazili metinedekileri tekrarlamaktasiniz.“ Soluma
bakiyorum ve bir kac ciddi yüzler gözüme carpiyor.
Kahramanlari falakaya yatiriliyor. Güzel bir görüntü degil.
Aniden karsi masadaki beylerin bu mevzuyu cok daha ciddiye
aldiklarinin farkina variyorum. Gecen sene ceza savunmasi
üzerine uzmanlasmis bir sirkette calistigimda bir sürü avukat
tanidim ve ve bir bir dava bir digerinin benzeri gibiydi. Yogun
bir is miktarini hallediyorsunuz ve bir o kadar yüklü faturalar
cikartiyorsunuz, fakat sonucu cok kolay bir sekilde
kabulleniyorsunuz. Kesfedilmeye hazir bir sürü davalar var.
Orada bir panik havasi seziyorum, ve bunun benim
varligimdan kaynaklandigini düsünmüyorum. Savunmayi
üstlenen sirketinin iki avukatinin bu davaya bakmalari sigorta
davalarinda olagan bir durum. Her zaman bir ikili olarak
meydana cikiyorlar. Nasil bir dava oldugu gözetilmeksizin ,
olgularin ne durumda oldugu bakilmaksizin , tartisma
konusunun ne oldugunu önemsemeden ve ne kadar isin
olustuguna bakmaksiziniclerinden her zaman ikisiyle
muhatap oluyorsunuz. Fakat bes? Bu bana bir bayagi abartili
geliyor. Orada bir seyler oluyor. Bu adamlar korkuyorlar.
“Baska bir seyler daha var mi.” diye Kipler soruyor. „Hayir,
sayin hakim.“ Drummond evraklarini toplayip, kürsüyü terk
ediyor. Kararli bir sekilde „Bu dava burada kaliyor“ diyor
Kipler ve ismini kararin altina yerlestiriyor. Koridorun diger
tarafinda bulunan insanlarin bu hic de hic hosuna gitmiyor,
fakat bunu göstermemeye calisiyorlar. Kipler degisik bir tavir
benimsiyor. „Davacinin iki dilekcesi gözden gecirilmeyi
bekliyor. Birincisi davayi hizlandirmak, ve ikincisi Donny Ray
Black´i sorguya cekmek. Bu dilekceler bir nevi birbirine ait,
Sayin Baylor ikisini ayni zamanda incelesek olmaz mi?”
Ayaklanmis durumundayim. “Severek, sayin hakim. Sanki
baska bir tavsiyede bulunabilecek fikrine sahipmisim gibi.
“Aciklamalarinizi on dakika da özetleyebilir misiniz?” Bu
karmasaya sahit olduguma gore, baska bir stratejiye karar
veriyorum. “Sayin hakim, yazili metinlerim kendilerini
gösteriyorlar. Yeni hususlar ekleyecek degilim. Kipler beni
sicak nir gülümsemeyle aniyor, ne kadar zeki bir genc avukat,
ondan sonra kendisini hemen savunmaya veriyor. “Sayin
Drummond, hizli dava yöntemine karsi itiraz ettiniz. Sorun
nerede? Savunma masasinda telase yayiliyor ve sonunda T.
Pierce Morehouse yavasca kalkip, kravatini düzeltiyor. “Sayin
hakim, eger bu konuyla ilgili görüsümü belirtmem mümkünse,
biz bu davanin ön hazirliklarinin uzun bir süre alacagina
inaniyoruz. Iki taraf icin hizli dava metodu büyük bir yük
olacagina inaniyoruz. Morehouse yavas konusuyor ve
sözlerini titizlikle seciyor. Hasin bir sekilde “Sacma.” Diyor
Kipler. “Efendim.?” “Sacmaladim. Sayin Morehouse bir soru
sormama izin verin. Savunmaci kimliginizle hic bir zaman
hizli bir davayi onayladiniz mi? Morehouse mahcup duruma
düsüyor. “Tabii ki, sayin hakim.” “Iyi. Bana davanin ve
görüsüldügü mahkemenin adini söyleyiniz.”T. Pierce ücüncü
B.Dewey Clay
Hill´e caresiz bir bakis atiyor, kendisi ise yardima muhtac bir
sekilde M. Alec Plunk Junior´a bakiyor. Sayin Drummond
basini kaldirmaya cekiniyor ve yüzünü herhangi önemli bir
dosyanin icinde saklamayi tercih ediyor. “Peki, sayin hakim.
Ilk önce bunu arastirmam lazim.” Beni bü ögleden sonra saat
üc´ e dogru arayin, o zamana kadar sizden hic bir sey
duymazsam, sizi arayacagim. Hizli islemine onay verdiginiz
bu davayla ilgili mutlaka bilgi edinmek istiyorum.”T.Pierce
birisi midesine vurmus gibi soluyor.Gece yarisinda soucsuz
bir sekilde böyle bir davayi arayan Trent& Brent´in
telefonlarini duyabiliyorum. Kisik bir ses ile “Evet, sayin
hakim.” Diyor. Bildiginiz gibi hizli bir dava lehine veya
alehine karar vermek benim meselem. Davacinin talebine
böylece izin verilmistir.Savunmacilarin cevabi yedi gün
icerisinde hazir bulunmak zorundadir. Ondan sonra ispat
toplama dönemi basliyor, ve bugünden itibaren yüz yirmi gün
sonra sona eriyor. Savunma masasinda artik seytan kendini
salliverdi. Evraklar bir avukat´ tan bir digerine iletiliyor.
Drummond ve yoldaslari birbirleriyle fisildasiyorlar ve
birbirlerine korku dolu bakislar atiyorlar. Arkalarinda bulunan
sigorta temsilcileri kafa kafaya veriyorlar. Insan nerdeyse
kendini bu olayla eglendirebilir. T.Pierce Morehouse bir
sonraki görevi icin davranmaya hazir, poposuyla deri
koltugundan sadece santimetreler uzaklikta ve kollari ve
dirsekleriyle birlikte masaya yaslaniyor. „En son olarak
Donny Ray´in öne alinmis sorgusu talep ediliyor.” Diye hakim
söylüyor ve bunu söylerken masaya bakiyor. “Buna karsi itiraz
edeceginiz bir seyler yoktur umarim.” Diyor. “Baylarin
hangisi bu konuyla ilgili görüsünü belirtmek istiyor?” Bu
dilekceyle ilgili iki sayfalik, Dr. Walter Kord tarafindan
imzalanan ve Donny Ray´ in fazla yasamayacagini kisaca
anlatan bir belge ilettim. Drummond´ nun tepkisi cok
sasirilacak türden bos bir konusmaydi. Bu konusmanin amaci
kendisinin cok fazla mesgul oldugu icin bu tip konularla
rahatsiz etmenin cok yersiz oldugunu göstermek. T.Pierce
yavasca ayaga kalkiyor, ellerini ve kollarini aciyor ve bir sey
söylemek icin hazirlaniyor. Kipler önceden söz´ e atiliyor. “
Durumuyla ilgili kendi doktorundan cok daha fazla bilgi
sahibi oldugunuzu iddia etmeyin. “ “Hayir, efendim.” Diyor T.
Pierce. “Ve bu dilekceye karsi ciddi itirazlariniz oldugunuzu
iddia etmeyin.” Sayin hakimin nasil karar vermeyi düsündügü
apacik ortada ve bu yüzden T.Pierce ilgi odagi haline geliyor.
“Bu bir zaman meselesi, sayin hakim. Cevabimizi simdiye
kadar henüz iletmedik.” “Cevabinizin nasil olacagini gayet iyi
biliyorum. Bu alanda bir sürpriz beklenilemez. Ve anlasilan
digger evraklari iletmeniz icin yeterli zamaniniz vardi.
Öyleyse bana bir tarih söyleyin. “ Aniden bana bakiyor.
“Sayin Baylor mi?” “Her zaman, sayin hakim. Benim icin her
gün müsait. Bunu bir gülümsemeyle söylüyorum. Avantajlar,
ve bunun gerisinde insanin baska bir isinin olmamasi.
Savunma masasinda bulunan her bes avukat telaseli bir sekilde
kitaplariyla sanki hepsinin müsait olabilecegi bir tarihi bulmak
mümkünmüs gibi kücük siyah kitaplariyla oyalaniyorlar.
Drummond ayaga kalkmadan “Benim dava takvimim dolu,
sayin hakim.” Diyor. Bu denli önemli bir avukat´ in hayati
sadece bir olaya odakli: dava takvimi. Drummond Kipler´ e ve
bana kendini fazlaca beyenmis bir vaziyette kendisinin bir
sorguya katilamayacak kadar cok mesgul oldugunu söylüyor.
Dört yoldasi anlayissizliklarini dile getiriyorlar ve ayni an
kendileri de amansiz dolu olan bir dava takvimine sahip
olduklari icin
baslarini salliyorlar. “Doktor Kord´ un
raporunun sizde bir fotokopisi var mi? diye Kipler soruyor.
Drummond „Evet, var.“ Diye cevap veriyor. „Raporu
okudunuz mu?“ „Evet“ „Dogrulugundan süphe duyuyor
musunuz?“ „Vallahi, …“ „Cok basit bir evet veya hayir, sayin
Drummond. Dogrulugundan süphe duyuyor musunuz?“
„Hayir.“ „O zaman bu genc adam yakinda ölecek. „Bir gün
jüri üyelerinin söyleyeceklerini görüp, duyabilmesi cin
ifadelerini kayit etmemiz gerektigini onayliyormusunuz?“
„Tabii ki, sayin hakim.Sadece su an durum öyle ki, dava
takvimim….“ „Önümüzdeki persembeye ne dersiniz? Diye
Kipler sözünü kesiyor ve koridorun diger tarafinda ses yok.
„Benim icin uygundur, sayin hakim.“ Diye sesli bir sekilde
söylüyorum. Beni göz ardi ediyorlar. “Bugün bir hafta icinde”
diye Kipler onlari süpheci bir sekilde incelerken diyor. Aradigi
seyi Drummond bir dosyada buluyor ve bir evragi inceliyor.
“Pazartesi günü anayasa mahkemesinde baslayacak olan bir
davam var, sayin hakim. Eger görmek isterseniz acilis karari
burada. Tahmin edilen dava süresi iki hafta.” “Nerede?”
“Burada Memphis de.” Bir “karsilastirma” icin sans ne
kadar?” „Cok az.“ Kipler bir an icin termin takvimini
inceliyor. „Gelecek Cumartesi sizin icin uygun mu?“
„Cumartesi mi?“ „Evet, yirmi dokuzunda.“ Drummond
T.Pierce´ e bakiyor ve bir daha ki mazereti dile getirmesi
apacik. Yavasca ayaga kalkiyor ve sanki altindanmis gibi
siyah kitabi elinde tutuyor ve söyle söylüyor: Cok özür
dilerim, sayin hakim, fakat önümüzdeki haftasonu sehirde
degilim.“ „Hangi nedenden dolayi?“ „Bir dügün.“ „Sizin
dügününüz mü?“ „Hayir, kardesimin dügünü.“ Stratejik
nedenlerden dolayiDonny Ray ölene kadar sorguyu ertelemek
kendisi icin bir avantaj ve jüri üyelerinin asik yüzlerini
görmeyi vehirpalanmis seslerini duymayi engellemek. Bu bes
insanin yeterince mazeret bulacagindan ve ben yasliliktan
dolayi ölene kadar mevzuyu erteleyebilmelerinden en ufak
süphe yok. Hakim Kipler bunu biliyor. „Sorgu Cumartesi
gününün yirm dokuzuna planlaniyor.„ diyor. Eger bu termin
bay savunuculara uymayacak olursa, o zaman onlar icin
üzgünüm, fakat Allah biliyor yeterli sayidalar. Bir veya iki
kisinin olmamasi cok bir sey fark etmiyor. Kitabini kapatiyor,
dirsegine yaslaniyor, Great Benefit´ in savunucularina gülüyor
ve “Baska bir sey daha var mi?” diye soruyor. Onlari ne kadar
asagalayici bir sekilde düsündügü cok korkunc, fakat Kipler
artniyetli degil. Alti dilekcenin icerisinde onlar aleyhinde
karar verdi, fakat aciklamalari mantikli. Onun mükemmel
oldugunu düsünüyorum. Ve bu mahkeme salonunda baska
günlerin, dilekcelerin, ifade alimlarin olacagini biliyorum ve
ben de kendi payima düsen dayagi yiyecegime inaniyorum.
Masasindaki bir yigin evraga bakarken, Drummond ayaga
kalkmis durumda ve omuzlarini silkiyor. „Hic bir sey icin
tesekkür ederim, sayin hakim.“ Gibi sözler kullanacagindan
eminim“Neden calismaya devam edip, davaciyabir milyon
dolar vermiyorsunuz?“ Fakat kendisi her zaman ki gibi
mükemmel avukat kisiliginde. Sanki Kipler kendisine cok
yardimci olmus gibi “Hayir sayin hakim, su an
söyleyeceklerim bu kadar.” söylüyor. Sayin hakim bana
“Sayin Baylor?” diye soruyor. Gülerek “Hayir efendim.”
Diyorum. Bu günlük bu kadar. Ilk hukuki durusmamda büyük
beylere karsi ilk zaferimi elde ettim ve sansimi daha fazla
zorlamak istemiyorum. Ben ve yasli Tyrone bazilarina güzelce
hirpaladik.”O zaman iyi.” Diyor ve cekicle hafifce masaya
vuruyor.
“Mahkeme erteleniyor.Sayin Morehousebeni
arayiphizli dava metodunu onayladiginiz davayi söylemeyi
unutmayin.” T. Pierce iskence ceker gibi homurdaniyor.
28. Bölüm
Deck ile ilk aydaki isbirligi adi sonuclari beraberinde getirdi.
Bin iki yüz dolar ücret gelir elde ettik, Deck´ in yerel
mahkemede buldugu magaza hirsizi Jimmy Monk´ ten dört
yüz dolar ve Deck´ in süpheli ve hala aciklanamayan
metodlarla buldugu direksiyon basinda ickili olma suc
davasindan iki yüz dolar kazandi. Ve ortaliktan
kayboldugumuzda Deck´ in Bruiser´ in sirketinden calmis
oldugu bir iscinin tazminat davasindan bes yüz dolar elde etti.
Geri kalan yüz dolari orta yasdaki bir evli ciftin sirketimize
tesadüfen gelmis oldugu an da hazirlamis oldugum
vasiyetnameden kazandim. Antika esyalari aramaktaydilar,
asagidaki magazada yollarini kabetmislerdi ve benim kisa bir
uykuya daldigim an da ofisime düstüler. Bir süre sohbet ettik,
bir konu diger bir konuyu acarken, ben vasiyetnamelerini
daktiloya verirken onlar bekliyorlardi. Nakit ödediler ve bunu
muhasebecimize Deck´ e bildirdim. Ilk ayligim helal bir
sekilde kazanildi. Kira icin bes yüz dolar harcadik, dört yüz
dolar mektup kagidi ve vizite kagitlar icin, yaklasik elli bes
dolar su ve cereyan masraflari icin, sekiz yüz dolar kiralanmis
bir telefon cihazi ve ilk ayin faturasi icin, ilk taksit olarak
calisma masalari icin üc yüz dolar ve ev sahibimizden satin
aldigimiz bir kac diger mobilya parcalari, iki yüz dolar avukat
ücretleri icin, üc yüz dolar akla gelen ve ispatlanmasi zor olan
her türlü kücük esya, yetmis bes dolar bir faks cihazi icin, dört
yüz dolar ucuz bir bilgisayar´ in kurulmasi ve ilk kira ücreti
icin, ve bir restoran katalogundaki bir ilan icin elli dolar.
Toplamda iki bin dört yüz dolar harcadik, ve bu masraflarin
büyük kismi bir daha gelmemek üzere Allah´ tan baslangic
masraflariydi. Deck herseyi son centine kadar hesapladi. Bu
baslangic masraflarindan sonra bin dokuz yüz dolar tutarinda
aylik masraflari hesap etti. Hersey ne kadar güzel yürüyor diye
cok memnun kalmis görüntüsü vermeye calisiyor. Insan
kendisini coskusundan alikoyamiyor. Ofisde yasiyor. Bekar ve
memleketi gibi görmeyen sehirde cocuklarindan uzak bir
sekilde yasiyor. Eglence semtlerinin altini üstüne getirecegini
düsünemiyorum. Kendisini tek dagitmis oldugu olay bahsettigi
Mississippi´ nin kasinolari. Her zaman ki gibi is´ e ben´ den
bir saat sonra geliyorve ögleden sonralarinin cogunu ofisinde
telefon ederek geciriyor. Allah bilir kiminle konusuyor, fakat
ben kendisinin hizmetlerimizi herhangi birilerine teklif
edecegini, kaza raporlarini kontrol edecegini veya is
iliskilerini devam ettirdigini düsünüyorum. Bana her sabah
kendisi icin herhangi yazi islerimin olup olmadigini soruyor.
Benden cok daha iyi daktilo kullandigini farkettik ve her
zaman benim mektup ve evraklarimi yazmaya cok meraklidir.
Telefon görüsmelerini karsilayabilmek icin cok ugrasiyor,
kahve getirmek icin kosturuyor, ofisi süpürüyor ve fotokopi
edilmesi gereken materyallerle basimevi´ ne gidiyor. Deck´ de
gurur diye bir sey yok ve benim mutlu olmami istiyor.
Avukatlik sinavi icin calismiyor. Bu konu hakkinda
konustugumuzda hemen konuyu degistirdi. Aksam´ a dogru
tam tanimlanmamis bir yer´ e gidip, bir takim esrarengiz
islerle ilgilenmek icin genelde planlar yapiyor. Hukuki islerin
konusuldugu bir merkez´ e gittiginden eminim, belki de iflas
veya yerel mahkemeve avukat´ a ihtiyaci olan bir kimseyi
bulmaya calisiyor. Bu konu hakkinda konusmuyoruz.
Aksamlari hasta´ nenin etrafinda turlarini yapiyorlar.
Ofislerimizi belirleyene kadar ve kendi bölgelerimizi bulana
kadarbir kac günümüzü aldigünün büyük kismini müvekkil
bulma amaciyla sayisiz mahkeme koridorlarinda gezinmeyle
gecirmek zorundaymisim. Daha agresif olmadigim icin
ugramis oldugu gerginligini hissediyorum. Ahlaki ve taktik
sorularimdan bikti. Disaridaki dünya sayisiz ac ve
dolandiricilik islerinde tecrübeli olan avukatlarla dolu zor ve
acimasiz bir dünya. Eger bütün gün boyunca burada oturmaya
devam ederlerse, o zaman ac kalacaklar. Iyi davalar
kendiliginden sirket´ e gelmiyor. Öteki tarafta Deck bana
muhtac. Benim bir avukatlik lisanim var. Parayi bölüsebilir
olabiliriz, fakat bu ayni göz hizasinda bulunanlarin bir
ortakligi degil. Kendisini „olmazsa olmaz“ bir calisan gibi
görmüyorve bu yüzden kendi istegiyle en zor isleri üstleniyor.
Deck her zaman icin kaza magdurlariyla irtibat kurmayi ve
mahkeme salonlarinin koridorlarinda bekleyip ve kendisine
yüzde elli pay orani saglayan isbirliginden hosnut oldugu icin
hastanenin acil bölümünde bulunmaya hazir. Daha iyi bir
isbirligine hic bir yerde imzasini atamaz. Her zaman sadece
bir dava´ ya ihtiyac oldugunu söyler. Bu sektörde bu her
zaman duyulur.Büyük bir dava ve biraz kendisine mola
taniyabilir. Avukatlarin sari sayfalardaki büyük renkli
duyurular, duvarlar´ da afisler ve belediye´ ye ait otobüsler ve
telefonda reklamlar gibi pis is cevirmelerinin nedenlerinden
bir tanesi bu. Sadece bu davaya ihtiyac oldugu icin yapilan
isin sikintisini ve büyük sirket avukat´ larinin asagilamasini ve
centilmenlik tavirlarini göz ardi ediyorsunuz. Deck kücük
sirketimiz icin büyük davayi bulmaya kararli. Kendisi
Memphis´ in altini üstüne getirmek üzereyken, kendimi
mesgul etmeyi basariyorum. Memphis´ in kent sinirinda bes
kücük belediye´ ye ait kasaba var. Eger sikayet edilenlerin
maddi gücü hukuki yardim´ a yetmiyorsa her kasaba´da var
olan mahkeme´de islenen hafif suclarda genc avukatlar zoraki
savunmaci olarak görevlendiriliyorlar. Cogunun Memphis
State´ de okuyan hakim ve avukat´ lari genc insanlar ve saat
ücreti bazinda ayda bes yüz dolar´dan az bir ücret icin
calisiyorlar. Yörekentler´ de yükselmekte olan ve her hafta bir
kac saat insanlara hukuki tavsiyeler veren sirketler bulunuyor.
Bu avukat´ lari buldum ve kendileriyle sohbet ettim. Bunun
üzerine bir de yag cektim ve mahkemelerinde biraz is´ e
ihtiyacim oldugunu anlattim. Sonuclar karisik türler´ den di.
Maddi zorluklar yasayan ve her türlü yasadisi islerle suclanan
alti sikayet edilen´ in savunmasini yapmami istediler. Bu isler
uyusturucu bulundurmak ve kücük hirsizliklar´ dan ta
olumsuz toplumsal tepkiler´e kadar uzaniyor. Her dava icin
yüz dolar aliyorum ve bunlar iki ay icinde sonuclanmasi
gerekiyor. Müvekkillerimle bulustugumda ve suc ile
sevaplarini konustugumda, karsi tarafin avukat´ lariyla sohbet
ettigimde ve bazi yörekent´ teki mahkeme durusmalarina
gittigimde her dava´ ya en az dört saat ayiriyorum. Bu masraf
ve vergiler kesilmeden önce saat basi yirmi bes dolar eder.
Fakat beni en azindan biraz mesgul ediyor ve biraz gelir
sagliyor. Yeni insanlar taniyorum, kartimi veriyorum, yeni
müvekkilerimden arkadaslarina benim, yani Rudy Baylor´ un,
bütün hukuki sorunlarini cözebilecegimi anlatmalarini rica
ediyorum. Bu arkadaslarin ne gibi sorunlari oldugunu
düsündügümde, tüylerim diken diken oluyor. Bu durum daha
da adi olabilir. Bosanma, iflas, cok daha fazla yasadisi suclar.
Bir avukat´ in hayati. Maddi durumumuz düzelir düzelmez
Deck ilan vermek istiyor. Vücut yaralanmalari davalarinda
uzmanlasmamiz gerektigini düsünüyor ve sabahin erken
saatlerinde toplumun calisan kesimine is´e gitmeden önce
kahvalti´ da ulasabilmemiz icin televizyon´ da reklam
vermemizi öneriyor. Siyah rap yayinlayan bir televizyon
kanali bile dinledi, bunu da bu tür müzigi sevdiginden degil,
daha cok sevilen bir kanal oldugu icin ve sasirtici bir sekilde
avukat´ lar tarafindan henüz kesfedilmedigi icin dinledi. Bir
boslugu yakaladi. Rap-avukatlari. Allah´ im bize yardim et.
Yerel mahkeme´ nin sirketlerinde gezinmeyi ve bayan
calisanlariyla flirt etmesini seviyorum, ve ayni zamanda
sirket´i ögrenme firsati buluyorum. Mahkeme dosya´ lari
topluma acik ve dizinler bilgisayar´ da kayitli. Bir bilgisayar´
in nasil kullanildigini ögrendikten sonra, Leo. F. Drummond´
nun da katkisi oldugu bir kac dava bulmaya calistim. En yakin
zamanda islenmis olan dava on sekiz ay, en uzun zaman
öncesi islenmis olan dava sekiz senelikti. Hic biri Great
Benefit ile ilgili degildi, fakat hepsinin konusu sigorta
sirketlerinin savunmasiydi. Her biri bir dava ve müvekkiler
lehine verilen hükümlerle sonuclandi. Son üc hafta icinde bu
dosyalari okumakla saatler gecirdim, sayfalarca notlar aldim
ve yüzlerce fotokopiler yaptim. Bu dosyalar sayesinde delil
talebi ve bir mahkeme tarafinin diger tarafa ilettigi yazili ve
yeminli bicimde cevaplandirilmasi gereken yazili sorulari
iceren kapsamli bir liste olusturdum. Bu tür delil taleplerini
formüle etmenin sayisiz imkanlari var ve Drummond´ nun
metodunu kendime örnek aldigimi kendimde fark ettim.
Dosyalarin hepsini okuyup ve Great Benefit´ ten istemeyi
düsündügüm evraklarin uzun bir listesini cikarttim. Bu
davalarin bir kacinda Drummond´ un karsitlari bayagi iyiydi,
diger bazilarinda ise acinacak durumda. Fakat Drummond her
zaman üstünlügü elinde tutuyormus gibi görünüyordu.
Savunma söylevlerini, yazili metinlerini, dilekcelerini, yazili
delil kaydi ve davacilarin evraklarina olan tepkisini okuyorum.
Gece yatakta sorguya cekmis oldugu kisilerin aciklamalarini
okuyorum. Ön görüsmelerdeki kendine has prosedürünü
aklimda tutmaya calisiyorum. Mahkemeye olan mektuplarini
bile okuyorum. Imalar ve etkileme cabalariyla gecen bir ayin
sonrasinda Deck´ i kisa bir Atlanta gezisi icin ikna etmeyi
basariyorum. Iki gün boyunca biraz sikinti cekti ve geceleri
cok ucuz bir motel´ de gecirdi. Gezi is ile baglantiliydi. Bugün
kendisinden bekledigim haberlerle geri döndü. Bayan Birdie´
nin serveti yaklasik kirk iki bin dolar civarinda. Esi gercekten
Florida´ da yasayan kardesinden bir miras edindi, fakat mras´
daki payi yarim milyon´ dan daha azdi. Bayan Birdiy´ le
evlenmeden önce Anthony Murdine´ nin kendisine alti cocuk
veren iki esi daha vardi. Cocuklar, avukatlar ve vergi dairesi
nerdeyse bütün miras´i edindiler. Bayan Birdie´ye kirk bin
dolar kaldi ve her hangi bir nedenden dolayi Georgia´ da bir
banka´nin miras idari bölümünü bu mirasin yönetilmesi
amaciyla görevlendirdi. Bes senelik cesur bir yatirimdan sonra
miras yaklasik iki bin dolar degerinde bir artis gösterdi.
Mahkeme dosyasinin sadece bir kismi sakliydi, bu yüzden
Deck dava´ yi iyi inceleyip, ve bilmek istediklerimizi
ögrenebilmek icin yeterince insan rahatsiz edebiliyordu.
Arastirmalarin sonuclarini özetledikten ve bana bir kac
mahkeme kararlarinin fotokopilerini ilettikten sonra „Özür
dilerim.“ Diyor. Hayal kirikligina ugradim, fakat sasirmadim.
Basimi bayagi agritan Donny Ray´ in sorgu´ su aslen yeni
ofisimizde gerceklesecekti. Deck ve ben kirli bir mekan´ da
calismiyoruz, fakat ofisler kücük ve soguk görünümlü.
Pencerelerde perde asili degil. Dar yunak´ taki temizleme
parcasi ara sira calisiyor. Bu yer icin hic bir sekilde
utanmiyorum, hatta güzel bir yönü var. Yükselmekte olan
genc bir avukat´ in ilk mütevazi (gösterissiz) sirketi. Fakat
Trent &Brent´ in calisanlari buna kesin burun bükecekler.
Onlar her seyin en iyisine alisiklar ve bu gelismemis semt´e
indiklerinde centilmenlik tavirlarina katlanmaktan nefret
ediyorum. Ince toplanti masasinin etrafina koyacak yeterince
sandalyemiz bile yok. Sorgu´ dan bir gün önceki Cuma
gününde Dot bana Donny Ray´ in yataklik oldugunu ve ev´ I
terk edemedigini söylüyor. Yapmis oldugu aciklamadan dolayi
endise duydu ve bu onu yordu. Eger Donny Ray ev´I terk
edemiyorsa, o zaman onu sorguya cekebilecegimiz tek bir yer
var. Drummond´ yu ariyorum ve bana sorgu´nun yerini sirket´
ten müvekkilimin evine degistirmemi kabul edemeyecegini
söylüyor. Kurallar kurallar demek ve bu termini erteleyip ve
bütün katilanlarla yeni bir termin yapmam gerektigini
söylüyor. Bunun icin cok üzgün oldugunu ifade ediyor.
Mümkün olsa sorguyu cenaze´den sonraya ertelemek isterdi.
Ahize´yi yerine koyuyor ve hakim Kipler´I ariyorum.
Dakikalar sonrasi Kipler Drummond´ yu ariyor ve bir kac kisa
söylemlerden sonra sorgu´ nun yeri Dot ve Buddy Black´ in
evine aliniyor. Tuhaf bir sekilde Kipler sorgu gününde
bulunmak istiyor. Bu cok siradisi bir olay, fakat bunun icin
nedenleri var. Donny Ray agir hasta ve bu büyük ihtimal
kendisini sorguya cekmek icin tek sansimiz. Böylece her sey
zaman´ a bagli. Sorgularda cogu zaman avukat´ lar arasinda
siddetli tartismalar yasaniyor. Cogu zaman telefon araciligiyla
toplanti görüsmesi vasitasiyla tartismayi sona erdirmesi
bekleniyor. Eger hakim bulunamaz durumdaysa ve tartisma
sona erdirilemiyorsa, sorgu yarida kesiliyor ve bir sonraki
zaman icin yeniden kararlastiriliyor. Kipler Drummond ve
yoldaslari bu dava´ yi sacma bir tartisma cikartarak ve sonra
kacarak engelleyebileceklerine inaniyor. Fakat Kipler´in
esliginde sorgu sorunsuz gececek. Itirazlarla ilgili karar
verecek ve Drummond´ nun pes etmemesi icin mücadele
verecek. Bunun haricinde Cumartesi oldugunu ve baska bir
isinin olmadigini söylüyor. Bunun haricinde ilk tanik sorgumu
nasil basarabilecegime dair endise duyuyor. Ve bunun icin
gecerli nedenleri var. Cuma gecesi sorgunun Black´ lerin
evinde nasil gerceklesebilecegini düsünerek uykusuz saatler
geciriyorum. Disarisi nemli ve karanlik ve isiklandirma
korkunc oldugu icin bu bir sorun teskil ediyor, cünkü Donny
Ray´ in ifadeleri video ile kayit edilecek. Jüri üyeleri nasil
korkunc göründügüne dair bir izlenim edinmeleri gerekir. Ev
sadece gösterissiz bir havalandirma cihazina sahip ve icerideki
isi otuz dereceden fazla. Bes veya alti avukat´ i, bir hakim´ i,
bir bayan tutanak yazicisini, video kamera kullanicisi ve
Donny Ray´ yi bir ev´de nasil iyi bir sekilde
barindirilacaklarini düsünemiyorum. Dot´un bizi büyük mavi
sigara dumanlariyla bizi bogmasi ve Buddy´ nin bos siseleri
pencereye firlatmasinin kabusunu gördüm. Üc saat´ den daha
az uyudum. Sorgu´ dan bir saat önce Black´lerin evine
variyorum. Normalinden daha kücük ve sicak geliyorBiraz
daha iyi durumdaki Donny Ray yatakta oturuyorve bu zorlu is´
i basaracagina inaniyor. Saatlerce bu konuyu konustuk bir
hafta önce sorularim ve Drummond´ nun beklentileriyle ilgili
eline uzun bir liste verdim.Hazir oldugunu söylüyor v eben
kendisinden ufak heyecan kivilcimlarini fark ediyorum. Dot
kahve yapiyor ve duvarlari yikiyor, sonucta insanin evine her
gün bir sürü avukat ve hakim misafir gelmiyor.Donny Ray
Dot´ un bütün gece temizlik yaptigini söylüyor. Ben koltugu
yan´a iterken Buddy oturma odasindan geciyor. Koltukta
fircalandi.Gömlek beyaz ve ucu pantolonun icine sokulmus.
Dot´ un bu sonucu elde edebilmesi icin nasil kizdigini
düsünebiliyorum. Kendilerini iyi bir seklde sunmak icin
müvekkillrim gayretli. Onlarla gurur duyuyorum. Deck elinde
bir sürü cihazlarla geliyor. Arkadasindan en az yeniler kadar
üc kat büyük olan eskimis bir video kamerasi ödünc
aldi.Kusursuz bir sekilde calisacagini bana garanti ediyor Bu
Black´ lerle ilk bulusmasi. Kendisine süpheli bir sekilde
bakiyorlar, özellikle de masanin tozunu almakla
görevlendirilen Buddy. Deck hem oturma odasini hem de
mutfagi inceliyor ve bana sessizce bu yer´ in yeterli
olmadigini söylüyor. Oturma odasina bir sehpa getirirken bir
gazete tutanagina carpiyor ve böylece Buddy´ nin sinirli
bakmasina neden oluyor. Ev kücük masa, sehpa ve üzerinde
bulunan altmisli yillarin ucuz mobilyalariyla dolu. Icerisi
dakikalar gectikce sicakliyor. Hakkim Kipler geliyor ve
herkesle tanistiriliyor terlemeye baslayip, bir iki dakika sonra
“Disariya bir bakis atalim.” Diyor. Mutfak kapisindan dogru
kücük teras´a varana kadar beni izliyor. Buddy´ nin Fairlane
arabasinin durdugu karsi köse´ deki cit´in yaninda tahminen
ev´ in insa edilmis senesinde dikilmis olan bir mese agaci
duruyor. Agac´ in alti gölgeli. Deck ve ben yeni kesilmis
cimenlerin arasindan Kipler´ I izliyoruz. Fairlane´I ve araba
kapaginin üzerindeki kediyi görüyor.Agacin altinda “Neden
burasi olmasin?” diyor. Cit´in etrafi calilarla karsi tarafin
arazisinden hic kimse bir seyleri göremeyecek kadar kapli.
Otlarin icerisinden dört büyük cam agaci büyüyor. Dogu
tarafindan dogan sabah günesini engelliyorlar ve mese
agacinin altindaki yeri biraz oturabilir hale getiriyorlar. En
azindan simdilik. Burasi en azindan isik´ tan noksan degil.
Kisitli tecrübeme ragmen acik hava´da bir sorgunun
gerceklestigini simdiye kadar
duymama ragmen „Iyi
görünüyor.“
Diyorum. Tyrone Kipler´in burada
bulunmasindan dolayi hizli bir tesekkür dua´ si okuyorum.
„Uzatma kablosu var mi?“ diye soruyor. „Cimenin üzerinden
kosmaktayken „Evet, yanimda bir tane getirdim.“ Diyor. „Bu
bir otuz metrelik kablo.“ Bütün arazi yaklasik yirmi bes metre
genis ve belki de otuz metre uzunlugunda. Ön bahce arka
bahceden daha büyük oldugu icin teras ve Fairlane cok büyük
bir uzaklikta degil. Hatta cok yakinlarimizda bulunuyor ve
nöbet kedisi Claws krallar gibi cati´ da oturup süpheli bir
sekilde bize bakiyor. Duruma hakim olarak „Bir kac sandalye
getirelim.“ Diyor Kipler. Ve kollarini siviyor. Deck uzunlama
kablosu ve diger cihazlarla ugrasirken, Dot hakim ve ben
mutfaktan bahce´ ye dört sandalye tasiyoruz. Buddy kayboldu.
Dot bize teras´ taki mobilyalari kullanmamiza izin veriyor,
ondan sonra cihazlarin bulundugu yerde biraz kirli ve yat
palalariyla kapli sandalyeler buluyor. Sadece dakikalar sonrasi
ben ve Kipler kann ter icinde kaliyoruz.
Ve ilgi
uyandiriyoruz. Bir kac komsu evlerinden dogru bizi izliyorlar.
Black´ lerin mese agacinin yanina sandalye tasiyan kot
pantolunun icerisindeki siyahi kisi mi? Kafasi normalinden
daha büyük olan ve kablolarla oynayan ve kemik bileklerine
dolamayi basaran kücük tuhaf bir tip mi? Orada neler
oluyor?Dokuz´ a bir kac dakika kala iki tutanak yazicilari
geliyor ve maalesef tam da Buddy tarafindan karsilaniyorlar.
Nerdeyse kacacaklardi, fakat Dot onlari kurtariyor ve ev´ in
icinden dogru arka bahce´ ye kadar götürüyor. Allah´ tan etek
yerine pantolon giyiniyorlar. Deck ile donanmayi ve elektrik
dagilimini konusuyorlar. Drummond ve ekibi saat tam dokuz´
da variyorlar, bir dakika erken degil. Yanlarinda sadece iki
avukat getiriyorlar, ücüncüsü B. Dewey Clay Hill ve Brandon
Fuller Grone, ikisi de ikiz kardesler gibi giyinmisler, koyu
renk mavi ceket, beyaz gömlek, yesil renk pantolon. Sadee
kravatlar biraz farkli tarzda. Drummond kravat tasimiyor. Bizi
bahce´de buluyorlar ve yaptiklarimiz karsisinda sasirmis
durumdalar. Bu arada Kipler´in , Deck´in ve ben´im terlerim
akiyor ve ne düsündükleri bizi hic ilgilendirmiyor. Savunma
ekibini sayarak „Sadece üc mü?“ diye soruyorum, ve bunu
komik buluyorlar. Kipler „Burada oturuyorsunuz.“ Diyor ve
ve üc mutfak sandalyesine isaret ediyor. “Kablolara dikkat
ediniz. Deck her türlü kabloyu agaca sardi ve özellikle Grone
ölümcül bir cereyan carpmasindan korkuyor gibi görünüyor.
Dot ve ben Donny Ray´ eyataktan cikipev´ den bahce´ ye
dogru gitmesinde yardimci oluyoruz. Kendisi cok zayif, fakat
yine de desteksiz cesur bir sekilde yürümeye calisiyorMese
agacina ilerlerken Donny Ray´ yi ilk defa gören Leo
Drummond´ yu iyice inceliyorum. Kendini begenmis yüzü
hareketsiz ve “Iyice bakin Drummond. Müvekkiliniz ne yapti
görün.” Diye kafasina kakmak istiyorum. Fakat bu
Drummond´ nun sucu degil. Masraflari karsilamama kararini
Great Benefit´ te calisan her hangi biri tarafindan Drummond´
nun bunu ögrenmesinden cok uzun zaman önesinde
verildi.Tesadüfn nefret edilebilecek bir diger nsan. Donny
Ray´ yi yastikli sallangaca ottutturuyoruz. Dot yastiklara
dokunarak onlarla oynuyor ve rahat bir sekilde oturabilmek
icin kendine bayagi bir zaman ayiriyor. Zor nefes aliyor ve
yüzü sirilsiklam Normalinden daha kötü görünüyor. Tüm
burada bulunanlarla kendisini tanistiriyorum. Hakim Kipler,
iki tutanak yazari, Deck, Drummond ve Trent & Brent´ ten
diger iki calisanlar. Elini vermesi icin cok gücsüz, bu yüzden
bas salliyor ve gülümsemeye calisiyor. Yüzünü direkt
cekebilecek sekilde kamera´ yi yerlestiriyoruz. Deck kamerayi
keskin bir sekilde ayarlamaya calisiyor Tutanak yazicilarinin
yüz´ ün videoyla görüntülenebilmesi icin bir lisansi var ve
Deck´i aradan cikartmaya calisiyor. Donny Ray´ den haric
baska hic kimse video´ da görünmeyecek. Baska seslerin de
duyulmasina ragmen jüri üyelerinin tek görebilecekleri sey
Donny Ray´ yin yüzü. Kipler benim Donny Ray´ in sag
tarafina, Drummond´ yu ise sol tarafina dikilmesini emrediyor.
Sayin hakm de benim yanima oturuyor. Yerlerimize otururken
sandalyelerimizi sahitlerin yanina yerlestiriyoruz. Dot kamera´
nin bir kac adim arkasinda dikiliyor ve oglunun hic bir
harekitini kacirmiyor. Komsular meraklarini su an
gizleyemyorlar ve alti metre zuzaklikta olmayan cit´ in
yaninda bekliyorlar. Radyo´ dan „Caddeyi biraz asagi dogru.“
Gürleyen bir ses cikiyor. Fakat bu fazla rahatsiz etmiyor.
Bugün Cumartesi sabahi ve cimen makinasi ile elektrik cit
makasinin sesleri duyuluyor. Donny Ray bir yudum su iciyor
ve etrafinda öne dogru egik oturan dört hakimi ve avukat´ I
göz ardi etmeye calisiyor. Sorgusunun amaci apacik
ortadaDava sonuclandiginda, kendisi ölecegi icin jürinin
kendisinden haberdar olmasi gerekiyor. Biraz acima duygusu
uyandirmasi isteniyor. Bir kac sene önce sorgusu bilinen ve
alisilmis bir bicimde gerceklesirdi. Bir tutanak yazari soru ve
cevaplari yazili bir sekilde not alirdi ve bizim dava´ da jüri
üyelerine okuyacagimiz dogru düzgün bir tutanak hazirlardi.
Fakat bu arada teknik devir basladi. Bugün özellikle vefat
eden sahitlerin sorgulari video´ ya kayit ediliyor ondan sonra
film jüri üyelerine gösteriliyor. Bunun haricinde Kipler´ in
önerisi üzerine sorgu bilindik stenografi türünde not ediliyor.
Hakim ve iki taraf icin bütün video´ yu izlemeden hizli bir
arastirmayi imkanlastiriyor.Böyle bir sorgu´ nun masraflari
uzunluguna bagli.Mahkeme tutanak yazarlari ücretlerini
yazdiklari sayfalar icin hesapliyorlarbu yüzdenDeck
sorularimi mümkün oldugunca kisa tutmami önerdi. Bu bizim
sorgumuz, bu nedenden dolayi ödemek zorundayiz.
Masraflarin yaklasi dört yüz dolar civarinda oldugunu tahmin
ediyor. Dava acmak pahali. Kipler Donny Ray´ ye
baslayabilip baslayamayacagimizi soruyor, sonra tutanak
yazarindan yemin etmesi icin rica da bulunuyor. Gercegi
söylemeye yemin ediyor. Kendisi tanigim ve bu da herhangi
bir Cumartesi sohbeti degil de resmi anlamda bir delil kaydi
oldugu icin kurallara tamamen uymam gerekiyor. Ben cok
heyecanliyim, fakat hakim Kipler´ in varligi son derece
huzurverici. Donny Ray´ ye ismini, adresini, dogum tarihini,
anne babasi ve aile fertleriyle ilgili bir kac soru soruyorum.
Hem kendisi hem benim icin cok basit bir is. Kameraya tam
söyledigim gibi cevap veriyor. Kendisine soracagim bütün
sorulari biliyor ve bu sorular Drummond´ nun da sorabilecegi
sorulari da iceriyor. Sirti mese agacinin gövdesine dönük bir
sekilde oturuyor, güzel bir sahne. Ara sira bir mendile alnini
siliyor. Digerlerin merakli bakislarini göz ardi ediyor.
Kendisini hasta ve zayif göstermesini söylememe ragmen, tam
anlamiyla öyle görünüyor. Fakat belki Donny Ray´ in bir kac
yasayacak günü var. Benden sadece santrimetreler uzakliginda
Drummond, Grone ve Gill bloknotlarinda Donny Ray´ in
söyledigi her seyi tutmaya calisiyorlar. Cumartesi günü
gerceklesen sorgular icin ne kadar aldiklarini cok merak
ediyorum.Cok uzun sürmüyor ve mavi ceketler cikartilip,
kravatlar gevsetiliyor. Uzun bir mola esnasinda arka kapi
aniden kapaniyor ve Buddy veranda´ ya gidiyor. Üzerini
degistirdi ve su an alisik oldugumuz lekeli kirmizi kazagini
giyiniyor. Elinde ise süphe uyandiran bir kagit torba tasiyor.
Sahidime odaklanmaya calisiyorum, ve Buddy´ nin bahce´ den
nasil gectigini ve bizi süpheli bir sekilde nasil inceledigini
görüyorum. Nereye gitmek istedigini gayet iyi biliyorum.
Fairlane´ nin sürücü kapisi acik ve ön koltuga oturdugunda her
bir pencereden kedi zipliyor. Dot´ un yüzü geriliyor ve bana
huzursuz bir bakis atiyor.”Kendisini rahat birakin. Kendisi
zararsiz.” Söylemek icin kafami salliyorum.Kendisini
ödürmek isterdi. Donny Ray ile okul hayatini, yapmis oldugu
islerini, baba evin´ den hic bir zaman cikmamis oldugu
gercegini, hic bir zaman secmenlik hakkini kullanmadigini ve
hic bir zaman yasadisi bir is´e kalkismadigini konusuyoruz.
Dün gece hamakta düsledigim gibi zor bir is degilmis. Gercek
bir avukat gibi konusuyorum. Donny Ray´ ye hastaligi ve
göremedigi tedaviyle ilgili bir sürü üzerinde iyi calisilmis
sorular soruyorum.Bu an da cok dikkatliyim, cünkü doktor´
unun kendisine söylemis oldugu hic bir seyi tekrarlayamaz ,
tahminlerde de bulunamaz vaya tibbi görüsler savunamaz. Bu
durusmada söyleme olurdu. Bunu, umut ettigim gibi, dava´ da
baska sahitler söyleyecek. Drummond kendisini tam konuya
vermis durumda. Her cevabi merakli bir sekilde dinliyor, hizli
bir sekilde analiz ediyor ve bir diger soruyu bekliyor. Hic bir
seyden etkilenmiyor. Donny Ray´ in direnme gücü hem
zihinsel hem fiziksel sinirli ve jüri üyeleri de bu olanlari belli
bir sinira kadar bakmak isteyecekler. Karsi tarafin hic bir
itirazina maruz kalmadan yirmi dakika sonra video´ yla kayit
islemini bitiriyorum. Deck bana iclerinde en büyükleriymisim
gibi göz kirpiyor. Tutanak icin Leo Drummond kendisini
Donny Ray´ ye tanitiyor, ondan sonra kimi savundugunu
anlatip, burada olmaktan üzüntü duydugunu söylüyor. Donny
Ray ile konusmak yerine daha fazla jüri üyeleriyle konusuyor.
Sesi nazik ve anlayisli, sagduyusu olan bir bey. Sadece bir kac
soru sormak istiyorum. Donny Ray´ in baska bir yerde
yasayabilmesi icin baba evini bir hafta veya bir ayligina neden
terk etmedigini konusuna hafifce deginiyor. Resit oldugu icin
karsi taraf severek ev´den ayrildigini ve böylee ailesinin satin
almis oldugu sözlesme ´ nin disinda kaldigini tespit etmek
isterdi. Donny Ray bir cok kez saygili ve gücsüz bir “Hayir,
efendim. Ile cevap veriyor. Drummond baska bir maddi
kaynagin olup olmadigi sorusuna kisaca yanit veriyor. Donny
Ray hic bir zaman bir sözlesme satin aldi mi?Calisanlarina
hastalik sigortasi yaptiran bir sirkette hic calisti mi? Bu yönde
bir kac sorularinin hepsi sessiz bir “Hayir, efendim.” Ile
cevaplandiriliyor. Biraz tuhaf bir olay olmasina ragmen
bunlarin hepsi Drummond icin yeni bir sey degil. Büyük
ihtimal binlerce sorgu gerceklestirdi ve dikkatli olmasi
gerektigini biliyor. Jüri üyeleri bu genc adamin her ters
davranisini olumsuz degerlendirirdi. Zavalli Donny Ray´ye
gercek sagduyu göstererek
Drummond icin jüri de bir kac iyi puan toplamak icin iyi bir
firsat. Ayrica bu sahitlerden temeli saglam bilgilerin
cikmayacagini biliyor. Ozaman kendisini neden zorlayalim?
On dakikadan az bir süre icerisinde Drummond isini bitiriyor.
Baska sorularim yok. Kipler sorguyu sonuclanmis olarak
acikliyor. Dot oglunun yüzünü nemli bir bez ile silmek icin
acele ediyor. Bana alkis tutacakmis gibi bakiyor ve ben
parmagimi kisaca kaldiriyorum. Savunma´ nin avukatlari
ceketlerinidosyalarini toplayipvedalasiyorlar. Yer´ den
yeterince hizli uzaklasamiyorlar. Ben de degil. Hakim Kipler
ev´ e sandalye tasirken , gecerken Fairlane´ de oturan
Buddy´ye bakiyor. Claws kedisi tam arabanin üzerinde
oturuyor ve ve saldirmaya hazir. Umarim kan akmaz.Dot ve
ben Donny Ray´ yi ev´e götürmekle mesgulüz. Kapidan
gecmeden önce sol tarafa bir bakis atiyorum. Deck cit´ te
duran insanlarla ilgileniyor vekartlarimi dagitiyor. Cok nazik
bir bey degil mi?
29. Bölüm
Bayan gercekten dairemde ve kapiyi actigimda elinde bir
gazeteyle oturma odam da duruyor. Beni gördügünde
korkudan elinden dergiyi yer´ e düsürüyor Agzi aciliyor.
Nerdeyse bagirarak „Siz kimsiniz?“ diyor. Bir sucluymus
görüntüsü vermiyor. „Ben burada yasiyorum. Peki siz
kimsiniz? Heyecan´dan “Aman allahim“
diyorve elini
kalbinin üzerine koyuyor. Simdi sinirli bir sekilde, „Burada
ne ariyorsunuz? Diye bir daha soruyorum. „Ben Delbert´ in
esiyim.“ „Delbert kim?“ Ve buraya nasil girdiniz? „Siz
kimsiniz?“ „ Ismim Rudy. Burada yasiyorum. Burasi özel bir
daire.“ Bunun üzerine odanin icerisinde cabucak bakiniyor,
sanki „Gercekten güzel bir daire.“ Demek stermis gibi.“Birdie
bana anahtarlari verdi ve burada bakinabilecegimi söyledi.“
„Bunu kesinlikle yapmamistir!“ „Yok, hayir, yapti. Dar short´
undan bir anahtar cikartiyor ve burnumun önünde salliyor.
Gözlerimi kapatiyorum ve Bayan Birdie´ yi ciddi bir sekilde
bogmayi düsünüyorum. “Ismim Vera, Florida´ dan geliyorum.
Bir kac günlügüne Bayan Birdie´ ye misafir olarak geldik. “
Simdi hatirliyorum. Delbert Bayan Birdie´ nin üc sene
görmedigi ve ne arayan ve soran genc oglu. Vera´ nin Bayan
Birdie´ nin kötüledigi bayan olup olmadigini hatirlamiyorum,
fakat bu mümkün olabilir. Kendisi elli yaslarinda
güneslenmeyi seven bronz tenli bir bayan. Bakir ince bir
yüzün ortasinda parlayan turuncu renkli dudaklar, burusmus
kollar, ayni sekilde burusmus, fakat güzel bronzlasmis
bacaklarin üzerinde dar shortlar. Cirkin sari sandaletler.
„Burada olmaya hic bir hakkiniz yok.“
Diyorum ve
rahatlamaya calisiyorum. „Sinirlenmeye gerek yok.“
Yanimdan geciyor ve burnuma hindistan cevizi yagsina
benzeyen ucuz bir koku geliyor.“ Dairemi terk ettiginde
„Birdie sizi görmek istiyor.“
Diyor. Sandaletlerinin
merdivenlerden asagi dogru giderken nasil ses cikarttigini
duyuyorum. Bayan Birdie kavusturulmus kollarla koltugun
üzerinde oturuyor ve sacma Comedy dizilerinden bir tanesini
izleyip etrafindakilerini unutuyor. Vera buzdolabinini
karistiriyor. Mutfak masasinda baska bir kahverengi varlik
oturuyor, saclari dalgali ve gri olacak kadar kötü boyanmis
uzunboylu bir beyin saclari. Altin cerceveli bir gözlük. Her iki
el bileginde altin renkli bilezikler. Kötü islere karismis bir
kimseye benziyor. Ardimdan kapi´ yi kapattigimda „Siz
avukat olmalisiniz.“ Diye söylüyor. Karsisinda üzerinde
calistigi masada bir kac evrak bulunuyor. Masanin diger
ucunda dikilerek „Ismim Rudy Baylor.“ Diyorum. „Ismim
Delbert Birdsong, Birdie´ nin en kücük oglu.“ Ellili yaslarin
sonunda ve caresiz bir sekilde kirk yaslarinda görünmeye
calisiyor. „Sizi tanimak ne kadar güzel.“ „Evet, sizi
tanimaktan ben de memnun oldum. Bir sandalye´ ye isaret
ederek “Buyrun.” Diyor. “Neden?” diye soruyorum. Bu
insanlar saatlerden beri burada. Can sikintisi kendisini mutfak´
ta ve yaninda bulunan oturma odasinda gösteriyor. Bayan
Birdie´ nin basinin arkasini görebiliyorum. Bizi mi dinliyor,
yoksa televizyon´ u mu dinliyor, bilmiyorum. Sesi az ayarda.
Evin sahibiymis gibi “Ben sadece nazik olmaya calisiyorum.”
Diyor Delbert. Vera buz dolabinda hic bir sey bulamiyor, bu
yüzden bize katilmaya karar veriyor. „Bana bagirdi.“ Diye
Delbert´ e bagiriyor. „Dairesinden gitmemi söyledi. Bayagi
kabaydi.“ „Bu dogru mu?“ diye Delbert soruyor. „Tabii ki,
dogru. Burasi benim dairem ve ikinize de daireme adim
atmamayi tavsiye ediyorum. Burasi özel bir daire.“ Ani
omuzlarini silkiyor. Bu adamin kesin yasadigi bir kac birahane
kavgalari olmustur. „Anneme ait.“ „Ve kendisi tesadüfen
benim ev sahibim. Her ay kirami ödüyorum.“ „Ne kadar?“
„Bu sizi ilgilendirmez. Bu ev sizin üzerinize kayitli degil.“
„Bence kira´ nin degeri ayda dört, belki de bes yüz dolardir.“
„Peki. Baska bir sey daha söylemek ister misiniz?“ „Evet, cok
fazla bilmislik tasliyorsunuz.“ „Harika. Baska bir sey daha var
mi? Esiniz Bayan Birdie´ nin benimle konusmak istedigini
söyledi.“ Bunu o kadar yüksek ses ile söylüyorum ki, Bayan
Birdie duysun, fakat kendisi hareket etmiyor. Vera bir
sandalye aliyor ve Delbert´ inkinin yanina yerlestiriyor.
Birbirlerine cok manali bakislar atiyorlar. Evraklarin bir
tanesiyle oynuyor, gözlügünü yukariya cekerek bana bakiyor
ve söyle söylüyor: “ Annemin vasiyetnamesiyle oynadiniz.”
“Bu sadece beni ve Bayan Birdie´ yi ilgilendiriyor.” Masa´ ya
bakiyorum ve nerdeyse bir evragin üst tarafini görebiliyorum.
Kendi, en son hazirlanmis vasiyetnamesi oldugunu fark
ediyorum. Sanirim en son avukatindan. Bu bayagi yaniltici,
cünkü Bayan Birdie her zaman ogullarinin hic birinin, ne
Delbert ne de Randolp´ un, parasindan haberdar olmadiklarini
iddia ediyordu. Fakat vasiyetname´ de yaklasik yirmi milyon
dolar´dan söz ediliyor. Su an Delbert´ in haberi var. Son bir
kac saat´ te vasiyetnameyi bir cok kez okudu. Ücüncü
paragrafin kendisine iki milyon dolar vaad ettigini
hatirliyorum. Delbert´ in bu evragi nasil eline gecirdigi daha
da yaniltici bir soru. Bayan Birdie hic bir zaman kendi
istegiyle evragi Delbert´ e vermezdi. „Cok bilmislik taslayan
bir kimse.“ Diye söylüyor. Ve bu arada avukat´ larin neden bu
kadar nefret edildigini insan kendi kendine soruyor. Annemi
görmek icin ev´ e geliyorum, ve orada maalesef kokusmus bir
avukat yasiyor. Bu sizi düsündürmez miydi?“ Tahminen evet.
„Daireyi kiraladim.“ Diyorum. „Kapisi kilitli özel bir daire.
Oraya bir daha isinsiz girecek olursaniz, o zaman polis´ i
ararim.” Bu arada Bayan Birdie´ nin vasiyetnamesinin bir
fotokopisini yatamin altindaki dosya´ da bulundurdugum
aklima geliyor. Acaba bu vasiyetname´ yi orada bulmus
olabilir misiniz? Aniden bu denli özel bir mevzu´ yu agzimdan
kacirdigimi fark edince kendimi kötü hissediyorum. Beni göz
ardi etmesi bir mucize degil. Eski vasiyetnamelerinde ne
yazildigini bilmiyorum, böylece Delbert ve Vera milyoner
olabilecek bilincinde mi susuyorlar bilmiyorum ya da daha
fazla para alamadiklari icin kizginmilar, bilmiyorum. Ve
kendilerine gercegi söylemem imkansiz. Dogruyu söylemek
gerekirse, bunu da yapmak istemiyorum. Delbert polis´I
cagiracagim tehditini hakir bir sekilde göz ardi ediyor. “Size
bir kez daha söylüyorum.” Marlon Brando´ nun kötü bir
taklidini yaparak söylüyor. “Annem icin yeni bir vasiyetname
hazirladiniz mi?” “O sizin anneniz. Niye kendisine
sormuyorsunuz?” “Cevabi vermiyor.” Diye Vera söz aliyor.
“Peki, o zaman ben de yapmayacagim. Bu cok gizli.” Bunu
Delbert pek anlamiyor ve baska bir yönden saldirmayi
düsünecek kadar zeki degil. Sonucta nerede yasaya karsi
geldigini bilmiyor. “Umarim, sizi ilgilendirmeyen konulara
karismazsiniz genc adam.” Mümkün oldugunca korkuverici
bir sekilde söylüyor. Gitmeye hazirim. “Bayan Birdie! Diye
bagiriyorum. Bir saniye boyunca hareket etmiyor, ondan sonra
yavasca kumanda´ yi kaldiriyor ve sesini yükseltiyor. Benim
icin uygundur. Delbert ve Ver´ ya gösteriyorum. “Bir daha
dairemin yakinlarina dogru gelirseniz o zaman polis´ I
arayacagim. Bunu anladiniz mi?” Ilk basta Delbert kendisini
gülümsemeye zorluyor, ondan sonra Vera da cabucak
hikirdiyor. Kapi´ yi arkamdan carpiyorum. Birilerinin
yatagimin altinda bulunan dosyalari alip almadigini fark
edemiyorum. Bayan Birdie´ nin vasiyetnamesi, ayni
biraktigim gibi orada duruyor. En son gördügüm günden sonra
haftalar gecti. Her sey yolunda gidiyormus gibi görünüyor.
Kapi´ yi kilitliyorum ve kulp´ un altina sandalye´ yi
koyuyorum. Yedi bucuga dogru zamaninda ofis´ e gitmeyi
kendime aliskanlik edindim, ne isimin cok oldugundan ne de
günlerimin mahkeme durusmalariyla veya ofis terminleriyle
dolu oldugundan, daha cok sakin ve yalniz bir sekilde kahve
keyfi yapmayi sevdigim icin. Her gün en az bir saat Black
davasiyla ilgileniyorum. Deck ve ben ofis´ de karsilasmamaya
calisiyoruz, fakat bu arasira cok zor oluyor. Zamanla telefon
daha fazla calmaya basliyor. Gün baslamadan önce gün´ ün
sakinligine bayiliyorum. Pazartesi günü Deck gec geliyor,
henüz on´ a az kala. Bir kac dakika sohbet ediyoruz.
Zamaninda ögle yemegine gitmemizi istiyor, cok önemliymis.
Saat on bir de ofis´ I terk edip iki blok ileride bulunan
vejeteryan Kendin-al lokantisina gidiyoruz. Bu lokantanin
arkasinda kücük bir restoran bulunuyor. Etsiz pizza ve
portakal cayi ismarliyoruz. Deck cok heyecanli ve yüzü bir
cok defa sekil degistiriyor ve kafasi en sessiz bir gülürtü´ de
hareket ediyor. Nerdeyse fisildayarak “Size bir seyler
anlatmak zorundayim.” Diyor. Hep birlikte bir köse´ de
oturuyoruz. Diger alti masa bos. „Burada güven´ deyiz Deck.“
Diye kendisini rahatlatmaya calisiyorum. „Ne var?“
„Cumartesi günü hemen sorgu´ dan sonra kent´ i terk ettim.
Önce Dallas, sonra Las vegas´ a uctum, orada Pacific Otel´e
vardim. Ah, ne kadar güzel. Bir icki turuna cikmis ve su an
iflas etmis durumda. “Dün sabah uyandim ve Bruiser ile
telefon´ da görüstüm ve bana gitmemi söyledi. Polis beni ta
Memphis´ den dogru takip ediyormus ve benim gitmem
gerekiyormus. Birisi beni sürekli gözetlemis ve benim
alelacele Memphis´ e geri dönmem gerekiyormus. Polis´ in
sizi sürekli takip ettigini size söylemem gerekiyormus, cünkü
hem Bruiser hem Prince icin calismis olan tek avukat´ siniz.
Kurumus agzimi nemlendirmek icin bir yudum cay iciyorum.
“Bruiser´ in nerede oldugunu biliyor musunuz? Bunu
istedigimden daha da fazla söylüyorum, fakat kimse
dinlemiyor. “Hayir, bunu bilmiyorum ve oda´ nin etrafinda
bakinip duruyor. “Peki, o zaman kendisi Vegas da mi?”
Bundan süphe ediyorum. Sanirim Vegas´a beni cagirmasinin
nedeni polis´e benim orada oldugumu inandirmakti. Bruiser
icin yakin bir yer gibi görünüyor, öyleyse oraya kesinlikle
gitmez.“ Gözlerimin önünde dünya bulaniyor ve kafamda her
sey dönüyor. Bir sürü sorular ayni zamanda aklima geliyor,
fakat hepsini soramiyorum. Bilmek istedigim bir sürü olay
var, fakat bir o kadar da ögrenmekten kacindigim. Bir saniye
boyunca birbirimize bakiyoruz. Bruiser´ in veya Prince´in bu
arada Singapur veya Avustralya´ da oldugundan emin
oldugum gibi, hic kimsenin hic bir zaman onlar hakkinda bir
seyler duyacagindan da emindim. Cok dikkatli bir sekilde
„Sizinle neden irtibat´a gecti?“ diye soruyorum. Sanki biraz´
dan aglayacakmis gibi, alt dudagini isiriyor. Dört disinin uclari
görülebiliyor. Basini kasiyor. Dakikalar geciyor. Fakat zaman
duruyor. „Peki.“ Diyor, hatta daha da sessiz „Durum öyle
görünüyor ki, sanki geriye biraz para biraktiniz. Ve su an bu
paraya talep ediyorsunuz.“ „Siz mi?“ „Sanki hala birlikte
calisiyormussunuz gibi bir görüntü veriyorsunuz, degil mi?“
„Evet, ne yapmak istiyordunuz?“ „Ayrintilar´ a henüz
varmadik, fakat parayi alabilmeniz icin, bizim size yardim
etmemizi istiyormussunuz gibi bir görüntü olustu.“ „Biz mi?“
„Evet.“ „Siz ve ben.“ „Evet.“ „Ne kadar para?“ „Bu konu´dan
da söz edilmemisti, fakat üzerine bu kadar düstügünüz icin
büyük bir miktar olmali.“ „Peki, nerede?“ „Ayrintilarla ilgili
konusmadi, sadece nakit para oldugunu ve bir yerlerde kilitli
oldugunu.“ „Ve bizim getirmemizi mi istiyor ?“ „Evet, dogru,
ben de öyle düsünüyorum. Para bu sehir´ de bir yerlerde sakli,
büyük ihtimal yakinlarimizda. Polisler simdiye kadar
bulamadilar, ve bu saat´ ten sonra da büyük ihtimal
bulamayacaklar. Bruiser ve Prince hem bana hem size
güveniyorlar, hem su an neredeyse yari yasal bir sirketiz,
parayi görür görmez calan basit sokak dolandiricilari degil.
Parayi kamyon´ a yükledigimizi ve size getirecegimizi
düsünüyorsunuz, ve sonra herkes mutlu oluyor.” Bunlarin ne
kadarinin Deck´ in tahminleri oldugunu ve ne kadarinin
Bruiser´e ait oldugunu tahmin edebilmek imkansiz. Ben
bilmek istemiyorum. Fakat merakliyim. “Ve emegimiz icin ne
alacagiz?” „O kadar ilerlemedik. Fakat büyük bir para miktari
oldugu kesin. Kendi payimizi hemen el koyabiliriz. Deck
hepsini hesapladi. „Bu kesinlikle söz konusu olamaz, Deck.
Bunu unutunuz.“ Üzgün bir sekilde „Evet, biliyorum.“ Diyor.
Ilk vurus´ tan sonra pes ediyor. Cok riskli. „Evet.“ „Su an
kulaga cok hos geliyor, fakat tutuklanabiliriz.“ „Dogru, tabii
ki, ama size bunu en azindan söylemek zorundaydim.“ , sanki
rüyasinda bile bu konuyu ciddi bir sekilde düsünmezmis gibi
kücümseyerek bir sekilde söylüyor, garson karsimiza
közlenmis kepekli ekmek ve susamli nohut ezmesi koyuyor.
Ta ki kaybolana kadar, ikimizde arkasindan bakiyoruz. Sadece
arananlardan biri icin, degil de her ikisi icin büyük bir
olasilikla calisanin sadece ben oldugumu aklimdan gecirdim.
Fakat hic bir zaman Fed´ in (polis´ in) beni kontrol
edebilecegini düsünmemistim. Istahim kacti. Agzim hala
kurumus gibi. En ufacik bir gürültü´ de ürperiyorum. Her
ikimizde düsünceler´ e daliyoruz ve masa´ da bulunan her
hangi cisimlere bakiyoruz. Pizza gelene kadar, hic
konusmuyoruz, ve suskun bir sekilde yiyoruz. Ayrintilar´ i
ögrenmek isterdim. Bruiser Deck ile nasil irtibat´ a gecti?
Vegas´a ucusunu kim ödedi? Ikisi kactiktan sonra, bu ilk
konusmalari miydi? Bu son görüsmeleri mi olacak? Bruiser
neden bana hala ilgi duyuyor? Belirsizligin icinden iki
düsünce doguyor. Birincisi, eger Bruiser´in Deck´ i Vegas´a
ucusu esnasinda Deck´in gözetildiginden haberi olacak sekilde
gözettirebilmek icin yeterince destegi olmus olsaydi, para´ yi
Memphis´ den cikartabilmek amaciyla insan calistirirdi. Bu
nedenden dolayi neden bize basvursun?
Nedeni
yakalanmamizin kendisi icin cok bir sey ifade etmedigi icin.
Ikincisi, Fed (polis) beni korkutmak istemedigi icin beni
sorguya cekmediler. Onlari düsünmedigim icin, beni kontrol
etmek onlar icin daha kolaydi. Ve aklima takilan bir sey daha
var. Masa´ nin diger tarafindaki kücük arkadasim´ in parayla
ilgili ciddi bir tartismaya girmek istediginden en ufak bir
süphe yok. Deck bana söylediginden cok daha fazla bir sey
biliyor ve plan yapmadan bu toplanti´ yi bosuna düzenlemedi.
Bu kadar cabuk pes edecegine inanacak kadar akilsiz degilim.
Günlük posta kendime korkmayi ögrettigim olaylardan biri.
Deck her zaman ki gibi posta´ yi öglen yemeginden sonra alip,
ofis´ e getiriyor. Özel arkadaslarimiz Trent &Brent´ ten büyük
ve kalin bir zarf var, ve zarf´ i actigimda nefesimi tutuyorum.
Bu Drummond´ nun yazili bir bicimde olaylarin aciklanmasini
istedigi bir talep. Bir sürü konular hakkinda taraflarin sorguya
cekilmesini ve davacinin veya avukat´ nin haberdar oldugu
evraklari istiyor. En son secenek karsi tarafi otuz gün
icerisinde bir takim gercekleri kabullenmeyi veya inkar
etmeye zorlamak. Bu süre icerisinde inkar edilmeyen sey,
gelecek icin kabullenmis oluyor. Evrak yiginin icerisinde Dot
ve Buddy Black´ i on dört gün icerisinde sirketimde sorgu´ ya
cekmek icin bir talep´ de bulunuluyor. Bilgi edindigime göre
avukat´ lar böyle konulari telefon´ da hallediyor ve sorgu´ nun
günü ve yeriyle ilgili bir karar´ a variyorlar. Buna meslektaslar
arasinda nezaket denilir, yaklasik bes dakika sürüyor ve her
seyin daha kolay halledilmesini sagliyor. Anlasilan
Drummond ya görgü kurallarini unuttu ya da zorlu bir savas´ a
karar verdi.Gününü ve yerini degistirmeye öyle de kararliyim.
Bu konuyla ilgili her hangi bir sorunumun oldugundan degil,
bu sadece prensip geregi. Sasilacak üzere evrak yiginin
icerisinde hic bir dilekce bulunmuyor. Fakat yarin da bir gün.
Bu tür yazili talepler otuz gün icerisinde cevaplandirilmasi
gerekiyor ve ayni zamanda mahkeme´ ye iletilebiliniyor.
Kendi yazili talebimi yazmayi nerdeyse bitirdim ve
Drummond´ nun yazisi beni davranmaya tesvik ediyor. Bu bay
saygisiz´ a bir evrak savasi sürdürebilecegimi göstermeye
kararliyim. Ya cok etkilenmis olacak ya da rakibinin baska bir
isi olmayan bir avukat oldugunu ögrenecek. Sessizce giris
alanina ilerledigimde, hava neredeyse karanlik. Bayan Birdie´
nin Cadillac´ in yaninda iki yabanci araba duruyor, tamponu
Avis yapistiricilarla kapli iki parlayan Pontiac var.
Görünmeden dairem´ e girebilmek umut ederken ev´ in
etrafinda ayak üstü dolasiyorum ve sesler duyuyorum. Her
seyden önce Delbert ve Vera´ dan kacinmak icin uzun süre
ofis´ te kaldim. Fakat bu sansa sahip degildim. Bayan
Birdieyle terasta oturup cay iciyorlar. Ve orada daha fazla
misafir var. Benimle görüstükten sonra „Iste orada.“ Diye
Delbert sesli bir sekilde söylüyor. Durakliyorum ve teras´ a
dogru bakiyorum. „Buraya geliniz, Rudy.“ Davet´ ten daha
cok bu bir emir. Yanina yaklastigimda, yavasca ayaga
kalkiyor ve baska bir adam kendisinin yaptiginin aynisini
tekrarliyor. Delbert yeni gelen kisiye isaret ediyor. „Rudy, bu
agabeyim Randolph.“ Randolph ve ben birbirimize ellerimizi
veriyoruz. “Esim, June.” Diyor. Ve bir baska diger
yaslanmakta olan , bronzlasmis, ve bu sefer sac rengi solmus
Vera-tipinde baska bir kisi´ ye isaret ediyor. Kendisine bas
salliyorum. Bana sinirli bir sekilde bakiyor. “Saygili bir
sekilde “Bayan Birdie.” Deyip, ev sahibime bas salliyorum.
Sevimli bir sekilde “Merhaba, Rudy.diyor. Delbert´ in yaninda
koltugun üzerinde oturuyor. „Yanimiza oturunuz.“ Diyor
Randolphve bos bir sandalye´ ye isaret ediyor. Vera´ ya bakip
“Hayir tesekkür ederim. Daireme gidip, birilerinin orayi
karistirdigini görmem gerekiyor. “ diyorum.Digerlerinden
biraz uzak bir mesafe´ de oturuyortahminen June´ dan
mümkün oldugunca uzak bir mesafe´ de. June kirkve kirk bes
yas arasi.Hatirladigim kadariyla nerdeyse altms yasinda.
Bayan Birdie´ nin kendisini ucuz kadin diye adlandirdigi
simdi aklima geliyor. Randolph´ in ücüncü esi. Sürekli para´
yi soran kisi. “Dairesinde degildik.” Diyor Delbert, hafif
morali bozuk. Agabesine nazaran Randolph serefli bir sekilde
yasiyor. Kendisi kilolu degil, saclari boyali ve dalgali degil ,
üzerinde altin tasimiyor. Golf gömlegi, , short, beyaz corap ve
beyaz spor ayakkabisi giyiniyor. Her digerleri o da bronz tenli.
Cok kolaylikla emekliye ayrilmis yönetici konumunda
bulunan bir calisan olarak algilanabilir. „Burada daha ne kadar
yasamayi düsünüyorsunuz, Rudy.“ Diye soruyor“ „Tasinmak
istedigimi bilmiyordum“ „Bunu zaten iddia etmedim.Sadece
merak. Annem sadeve bir kira sözlesmesinin olmadigini
söylüyor, bu yüzden sadec sorayim dedim. „Ve neden
soruyorsunuz?“ Durum cok cabuk degisiyor. Dün aksam´ a
kadar Bayan Birdie kra sözlesmesiyle ilgili bir söz söylemedi.
„Anneme islerinde halletmesinde yardimci olacagim icin Kira
cok düsük. „Bu böyle söylenilebilir. Diye June ek bilgi
veriyor Bayan Birdie´ye dönerek, „Umarim benim hakkinda
bir sikayet´ te bulunmadiniz, Bayan Birdie.“ Diye kendisine
soruyorum. Sanki sikayet´ te bulunmayi istermis gibi, fakat
zaman bulamadigi icin „ Ah, hayir.“ Diyor. Toprak kaplama
isini, duvar boyama isini ve yabani ot temizleme isini dile
getirebilirdim, fakat bu ahmaklarla hic bir tartismaya
girmemeye karaliyim. „Iste böyle.“ Diyorum“Eger ev sahibi
memnun ise, o zaman neden kafa yoruyorsunuz?“ „Annemizin
kullanilmasini istemiyoruz.“ Diyor Delbert. „Beni lütfen,
dinleyin.“ Diyor Randolph. „Sizi kim kullaniyor? Diye
soruyorum. „Aslinda hic kimse, fakat…“ Randolph sözünü
yarida keserek“Demek istedigi sey ,““bugünden sonra her sey
cok daha farkli olacak.. Burada sadece annemize yardim
etmek icin bulunuyoruz ve isleriyle ilgili endiseleniyoruz.“
Hepsi bu kadar.“ Randolph konusurken Bayan Birdie´ yi
gözetliyorum ve yüzü yaniyor. Ogullari yaninda ve kendisi
icin endise ediyorlar, sorular soruyorlar, taleplerde
bulunuyorlar ve annelerini koruyorlar. Iki gelininden nefret
ettiginden emin olmama ragmenBayan Birdie cok mutlu bir
bayan. „Güzel.“ Diyorum.“Fakat beni beni rahat birakin. Ve
dairemden uzak durun.
Arkami dönüyor ve hemen
uzaklasiyorumve bir cok sözleri ve sormak istedikleri sorulara
firsat vermiyorum. Dairemi kilitliyorum, bir ekmek ici
yiyorum ve asagidaki pencerden konustugunu duyuyorum. Bir
kac dakika bu aile toplantisini düsünmekle geciriyorum. Dün
Delbert ve Vera Florida´ dan buraya vardilar, , fakat gangi
amacla buraya geldiklerini hic bir zaman grenemeyecegim.Bir
sekilde Bayan Birdie ´nin vasiyetnamesini buldular , yaklasik
yirmi milyon dollar miras birakabilecegini gördüler ve aniden
sagligi icin endise etmeye basladilar. Bir avukat´ in
yakinlarinda oturdugunu ögrendiler ve bundan da endise
duymaya basladilar. Delbert ayni sekilde Florida´ da yasayan
Randolph´ u ariyorve Randolph ev´ e kosuyor. Bugünkü günü
annelerinden düsünülebilecek en büyük maddi yarari elde
etmeyi düsünmekle gecirdiler. Ve su an kendilerini koruyucu
ilan ediyorlar. Bu beni hic ilgilendirmiyor. Kendime yardimci
olamiyorum, fakat bu toplantiyi düsündügümde gülmeye
basliyorum. Acaba gercegi ögrenmeleri ne kadar sürer?Her
seyden önce Bayan Birdie mutlu. Ve kendisine bu mutlulugu
cok görmüyorum.
30. Bölüm
Dr. Walter Kord ile saat dokuzdaki terminime saatinde
variyorum. Fakat bu bana en ufacik bir yarar saglamiyor. Bir
saat bekliyorum ve Donny Ray´ in coktan ezbere bildigim
tibbi evraklarini okuyorum.Bekleme odasi kanser hastalariyla
dolu. Kendilerine bakmamaya calisiyorum. Beni almak üzere
saat on´ da bir hemsire geliyor. Labirint´ e benzeyen
penceresiz oda´ ya kendisini izliyorum. Bütün bü tibbi
uzmanlik alanlarindan bir kimse nasil onkolji bölümünü secer
?Fakat tahminen her hangi birisi bunu yapmak zorunda. Bir
kimse hukuk bölümünü nasil secer? Bir sandalye´ nin üzerinde
dosyam´la oturuyorum ve bir on bes dakika daha bekliyorum.
Koridorda sesler, ondan sonra kapi aciliyor. Yaklasik otuz bes
yaslarinda olan genc bir bey iceriye geliyor. „Sayin, Baylor
mi?“ ve daha sandalye´ den dogru dürüst kalkmadan elimi
tutuyor. „Evet.“ „Walter Kord.“ Acelem var. Bunu bes dakika
cinde düsünebilir miyiz?“ „Sanirim, evet.“ „Mümkün
oldugunca kisa tutalim. Bir sürü hastam var.“ Diyor ve
gülüyor. Doktorlarin avukatlardan ne denli nefret ettiklerini
biliyorum.Bilinmeyen nedenlerden dolayi onlari bunun icin
suclayamiyorum. „Rapor icin tesekkür ederim. Is´ e yaradi.
Donny Rayí sorguya cekmis bulunuyoruz. “ “Iyi.” Benden
yaklasik on santim daha uzun ve bir ahmakmisim gibi bana
yukaridan asagi dogru bakiyor.
Dislerimi gicirtarak
“Ifadenize ihtiyacimiz var.” diyorum.Doktorlar icin cok tipik
bir tepki gösteriyor. Mahkeme salonlarindan nefret ediyorlar.
Mahkeme durusmalarindan sakinmak icin , kendilerini bazen
kendi ifadeleri yerine mahkeme karsisinda kullanilabilen kayit
edilen sorgu´ yu kabul ediyorlar. “ Cok meskul´ üm” diyor.
“Biliyorum. Bu benim icin degil. Bu Donny Ray
icin.Saskinligini dile getiriyor ve zor nefes aliyor, sanki bu
kendisine cok büyük bir fiziki rahatsizlik veriyormus gibi.
“Bir sahit ifadesi icin saat´ te bes yüz dolarhesapliyorum.”
Bunu bekledigim icin bu beni sok etmiyor. Üniversite
döneminde daha fazla ücret talep eden doktorlari duydum.
Yalvarmak zorundayim. “ Bu maddi sorumlulugu
üstlenemem, Sayin Dr. Kord. Sirketimi henüz alti hafta önce
actim. Ve aclik ölümüne yakinim. Bana mantikli gelen tek
davam bu.”Gerceklerin neler yaratabilecegi cok sasirtici.
Muhtemelen bu insan senede bir milon dolar kazaniyor. Bu
arada kendisi dürüstlügümden cok etkilendi. Gözlerinde acima
duygusu görüyorum. Bir saniye duraklayarak, ve Donny
Ray´ye yardim edememenin ne kadar büyük bir hayal kirikligi
oldugunu söylüyor. Belki de kendisi bana aciyordur. Kim
bilir? „Size bir fatura gönderecegim, olur mu?“Her zaman
durumunuz müsaitse, ödeyiniz.“ „Tesekkür ederim. Doktor.“
„Sekreterimle bir termin ayarlayin/belirleyin. Burada
yapabilirmiyiz? „Tabii ki.“ „Peki. Isime devam etmek
zorundayim.“ Geri döndügümde Deck´ in ofisinde bir
müvekkil bulunuyor. Orta yasta bir bayan, biraz kilolu ve iyi
giyinmis. Beni iceri cagriyor ve bosanmak isteyen Bayan
Madge Dresser olarak tanitiyor. Agladi ve Deck´ in yanina
calisma masasina yaslandigimda not edilmis olan “Parasi var.”
bloknotunu bana dogru uzatiyor. Madge ile bir saat
geciriyoruz ve bu cok hüzünlü bir hikaye. Alkol, dayaklar ,
baska kadinlar, sans oyunlari, perisan olmus cocuklar ve
sikayet edebilecek baska bir seyi yok. Iki sene önce bosanma
talebinde bulunmustuve esi avukat´ in sirket penceresini
vurdu. Silahlarla oynuyor ve tehlikeli. Bu hikaye´ yi
anlatirken, Deck´e bir bakis atiyorum. Bana bakmaktan
kaciniyor. Nakit bir sekilde alti yüz dolar ödüyor ve daha
fazlasina söz veriyor. Bosanma dilekcesini yarin postayla
gönderecegiz. Deck kendibosanma dilekcesinin Rudy Baylor´
in ellerinde emin oldugunu söylüyor. Gitmesinden kisa bir
süre sonra, telefon caliyor. Bir erkek sesi beni soruyor. Ismimi
söylüyorum. „Evet, Rudy, benim Roger Rice, avukat.
Birbirimizi tanidigimizi zannetmiyorum.“Is arama dönemimde
Memphis´ de nerdeyse her avukat´i tanimis oldum, fakat bir
Roger Rice´ I hatirlamiyorum. „ Hayir buna ben de
inanmiyorum. Bu is´te yeniyim. „ Numaranizi ulasabilmem
icin , bilgi yerini aramak zorundaydim. Su an iki kardesin,
Randolph ve Delbert Birdsong´ un anneleriyle Birdieýle
birliktelikleri üzerinde calisiyorum. Anladigim kadariyla bu
insanlari taniyorsunuz.“Bayan Birdie´nin iki ogullari arasinda
nasil , safca gülümsedigini ve „ne güzel“ dedigini
düsünebiliyorum. „Evet, Bayan Birdie´ yi cok iyi taniyorum. ,
sanki bütün gün bu telefon görüsmesini bekliyormusum gibi.
„Dogruyu söylemek gerekirse yanimda, sirketimin yaninda
oturuyorlar. Kendileriyle konusmak icin buradan ciktim.
Vasiyetnameleri üzerinde calisiyorum, ve büyük para söz
konusu.
Vasiyetnamesini
hazirlamaya
calistiginizi
söylemistiniz.“ „Bu dogru. Bir kac ay önce bir taslak
hazirladim, fakat anlasilan vasiyetnameyi imzalamaya pek
niyetli degildi.“ Peki neden degil?“ Nazik olduguna dair bir
izlenim birakiyor, sadece isini yapiyor ve ona basvurmalarinda
kendilerinin bir sucu yok. Böylece kendilerine Bayan Birdie´
nin mirasini Reverend Kenneth Chandler´e birakmak
istedigiyle ilgili kisa bir rapor veriyorum. „Parasi var mi?“
diye soruyor. Kendisine gercegi söyleyemiyorum. Bu bütün
ahlaki ilkelere karsi aykiri olurdu , eger Bayan Birdie´ nin izni
olmadan kendisiyle ilgili bilgi verirsem. Ve Rice´ in umdugu
bilgi´ yi yasadisi yöntemlerle olmasa bile cok süpheli
yöntemlerle edindim. Ellerim, kollarim bagli. „Size ne
anlatti?“ diye soruyorum. „Cok fazla bir sey degil. Ikinci
esinin kendisine Atlanta´da miras olarak birakmis oldugu
parayla ilgili bir seyler. . Fakat kendisini sikistirdigim zaman,
mazeretleri siraliyor. „ Bu bana cok tanidik geliyor. „Neden
yeni bir vasiyetname hazirlamak istiyor? Diye soruyorum.
„Hepsini ailesine birakmak istiyor, ogullarina ve torunlarina.
Sadece para´ ya sahip oldugunu bilmek istiyorum. „ Bu
konuyla ilgili size hic bir sey söyleyemeyecegim. Atlanta´da
sakli tutulan bir miras dosyasi var. Arastirmalarimla daha fazla
ilerleyemedim. Bu cevapla hala tatmin olmadi, fakat kendisine
daha fazla bir sey söyleyemeyecegim. Atlanta´daki avukat´ in
ismini ve telefon numarasini faks etmeyi kendisine söz
veriyorum. Dokuz´ dan sonra evé geldigimde, daha da fazla
kiralanmis araba giris alaninda duruyor. Arabami yol´da
birakmak zorunda kaliyorum ve bu beni sinir ediyor.
Karanlikta yürüyorum ve terastaki insanlar beni fark etmiyor.
Bunlat torunlari olsa gerrek. Kücük oturma odamin
penceresinde karanlikta oturuyorum ve tavuk ezmesi yiyerek
seslere kulak veriyorum. Delbert ve Randolph´ in seslerini
duyabiliyorum.Ara sira Bayan Birdie´nin hikirdamasi
duyuluyor. Diger sesler daha genc. Acil merkez santralinde
gerceklesmis gibi olmali, yani yasam kalim meselesi. Cabuk
gelin! Kendisi cok zengin. Bu yasli insanin bir kac dolar´i
oldugunu düsünmüstük, fakat miras´ i degil. Cabuk gelin.
Sizin isminiz vasiyetname´ de yaziyor, ve onun yaninda bir
milyon dolar. Ve bunu degistirmeyi düsünüyor. Acele edin.
Granny´ yi sevmenin zamani geldi.
31 Bölüm
Kipler´ in tavsiyesi ve onayi üzerine mahkeme salonunda Dot´
un sorgusu icin bulusuyoruz. Drummond bana sormadan
kendisini benim sirketime uygun gördügü icin bilincli bir
sekilde ne bir yer´e ne de bir gün´e oonayimi verdim. Kipler
devreye girdi, Drummond´ yu aradi ve bir kac saniye
icerisinde her sey hallolmustu. Donny Ray´yi sorguya
cektigimiz zaman herkes Fairlane´ inde oturan Buddy´ ye
bakabiliyordu.Hem Kipler hem Drummond´ ya benim
görüsüme göre Buddy´ nin sorgusunu cekmenin bir anlami
olmadigini söyledim. Dot´ un tabiriyle pek normal
düsünemiyor. Kücük adam zararsiz ve sigorta skandaliyla
ilgili hic bir sey bilmiyor. Buddy´ nin bu konuyla ilgili her
hangi bir seyi bilmesiyle ilgili dosya´ da herhangi bir ipucu
yok. Hayatimda kendisinden tamamlanmis bir cümle
duymadim ve kendisinin kapsamli bir sorgunun stresine
dayanikli oldugunu düsünemiyorum. Buddy cildirabilirve bir
kac avukat´I hastanelik olana kadar dövebilir. Dot kendisini
ev´de birakiyor. Dün iki saatligine yanina ugradim ve
kendisini Drummond´nun sorularina hazirladim. Durusma´da
ifade verecek , böylece bu resmi bir tanik aciklamasindan daha
cok arastirma amacli bir sorgu. Drummond baslangici
yapacak ve bütün sorulari soracak. Bu saatler sürecek. Kipler
bu seferde orada bulunmayi düsünüyor. Kürsü´nün altindaki
avukatlik masalarinin bir tanesinde toplaniyoruz. Video
kamera kullanicisina ve tutanak yazicisina talimat veriyor.
Burasi onun sarayi ve böyle bilinmesini de istiyor. Kendisi
kendi ayaklarimin üzerinde durmayi basardigim zaman
Drummond´nun beni es gececeginden korkuyor. Ikisi
arasindaki nefreto kadar büyük ki, birbirlerine bakmaya
tahammül edemiyorlar. Bunu harika buluyorum. Zavalli Dot
yalniz ve titreyen elleriyle masanin sonunda oturuyor. Ben
hemen yakinindayim ve bu kendisini tahminen daha da
husursuz ediyor. En güzel bluzuyla, en iyi kot pantolonunu
giyiniyor. Jüri video´ yu görmeyecegi cin kendisine fazla
süslenmesi gerekmedigini söyledim. Fakat durusma´ da bir
elbise giyinmesi önemli. Buddyle ise ne yapacagimizi bir
Allah bilir. Kipler masa´ nin benim tarafinda oturuyor, fakat
mümkün oldugunca uzak, hemen video kamerasinin yaninda.
Diger tarafta Drummond ve sadece üc yandaslari oturuyorB.Dewey, ücüncü Clay Hill , M.Alec Plunk Juniorve Brandon
Fuller Grone. Deck bina´da koridor´ un herhangi bir yerinde
müvekkil avinda cikmis durumda. Daha sonra durusma´ ya
gelecegini söyledi. Böylece bes avukat ve bir hakim
durusmada bulunuyor ve Dot´sag elini kaldirip dogru´ yu
söylemeyi yemin ettiginde ona bakiyorlar. Benim de ellerim
titrerdi. Drummond gülüyor, , kendisini Dot´a tanitiyortutanak
icin, ve ilk bes dakika´da sorgu´nun amaciyla ilgili konusuyor.
Hedefimiz dogruyu söylemek.Drummond Dot´u ne her hangi
bir is yapmaya zorlayacak ne de kafasini karistirmaya
calisacak.Her zaman avukatiyla görüsebilecek ve saire ve
saire. Hic acelesi yok. Zaman lerliyor.
Ilk saat aile
hikayeleriyle geciyor. Drummond beklenildigi gibi cok iyi
hazirlanmis durumda. Yavasca bir konu´ dan diger konu´ ya
geciyor. Okul egitimi, is iliskileri, ikamet yerleri, hobiler ve
benim bile hayal edemeyecegim sorular soruyor. Bunlarin
cogu anlamsiz sorular, fakat avukatlar bir ön görüsmede böyle
davraniyorlar. Sor, arastir, zorla, bir daha arastir, sonucun ne
olabilecegini insan tahmin edemez. Fakat herhangi ilginc bir
hususa deginse bile, örnegin genclik döneminde bir hamilelik,
o zaman bu tamamen yararsiz olurdu. Mahkeme karsisinda
kullanamazlardi. Fakat kurallar bu denli bir sacmaliga izin
veriyorve müvekkili kendisine basari getirmeyecek konulari
arastirdigi icin tonca para ödüyor. Kipler bir mola´ dan
bahsediyor ve Dot koridor´a firliyor. Kapi´ ya varmadan
dudaklarin
arasinda
sigara
bulunuyor.Icme
suyun
alinabilinecegi yer´ e dikiliyoruz. “Bunu cok güzel
yapiyorsunuz.” Diye kendisine söylüyor. “Cinsel hayatimi da
sorgulayacak mi?” diye sinirleniyor.”Tahminen.”Kisa bir an
icin Dot´u esiyle yatakta düsünüyorum, ve müsade istemek
üzereyim. O kadar hizli sigara ciyor ki, sanki son sigarasiymis
gibi. “Bu adami durduramaz misiniz?”Eger cok ileriye
giderse, o zaman durduracagim.Fakat nerdeyse her seyi
sormaya hakki var.” “Bu merakli yaramaz.”Ikinci saat´te
birinci saat kadar yavas ilerliyor.Drummond Black´ lerin
maddi durum´unun konusunu aciyor ve ev aliminin yani sira
farkli arabalar ve daha büyük ev aletleri satin aldiklarini
ögreniyoruz.Bu kadar´ Kipler´i bezdiriyor ve Drummond´ dan
bir sonraki konu´ ya gecmesini istiyor. Buddyle ilgili savastaki
yaralanmasi, isleri ve emekliligiyle ilgili
bir cok sey
ögreniyoruz. Hobileri ve ayrica günlerini nasil gecirdigine dair
de bilgi ediniyoruz. Kipler Drummond´ ya hafif sinirlenerek
konuyla baglantili konular bulmasi icin rica da bulunuyor. Dot
yunaga gitmesi gerektigini söylüyor. Kendisine yoruldugu
zamanlari bunu söylemesini söylemistim. Koridor´ da bir kac
dakika sohbet ediyoruz. Bu zaman icerisinde üc sigara iciyor
ve ben sigara dumanindan kacmaya calisiyorum. Yaklasik
ücüncü saat´ n ortalarina dogru sigorta´ yi konusma´ ya
basliyoruz. Dosya´ ya ait bütün evraklarin fotokopisini, Donny
Ray´ in hastalik hikayesi dahil, hazirladim ve bu evraklarin
hepsi bir yigin seklinde masa´da bulunuyor. Kipler evraklari
göz´den gecirdi. Anlasilmasi zor bir evrakla calismak zorunda
kalmadigimiz icin cok nadir ve kiskanilacak bir durumla karsi
karsiyayiz. Evraklarin icinde saklamak istedigimiz hic bir sey
yok. Drummond hepsini görebiliyor. Kipler´ in ve Deck´ in
görüsüne göre bu tip durumlarda sigorta sirketleri bir takim
olaylari kendi avukatlari tarafindan saklamak isterler. Bu
durum cogu zaman gerceklesiyor, özellikle sirket saklamak
istedigi kirli isler´e karistiysa. Gecen sene dava yürütmek
seminerinde sasirarak sirket´lerin yapmis olduklari yasadisi
isleri, bilhassa bir takim evraklari kendi avukatlarindan
sakladiklari ve bu yüzden cezalandirildiklarini ögrendik.
Evrak
yigini
konusuna
geldigimizde
müthis
heyecanlaniyorum. Ve Kipler´de heyecanlaniyor. Drummond
bu evraklari daha önceden istemisti, fakat benim daha bir
haftam var, evraklarin karsisinda olabilmesi icin. „Ahmak“
mektubunu okudugunda, yüzünü cok görmek isterdim. Kipler
de görmek isterdi. Dot´un önünde bulunan evraklarin bir
cogunu, belki de hepsini gördügünü tahmin ediyoruz.
Evraklarini müvekkilerinden aldi. Benimkiler ise Black´lerden
geliyor. Fakat bunlarin cogunun ayni oldugunu tahmin
ediyoruz. Kendisinin yapmis oldugu gibi ben de yazili bicimde
bütün evraklarin gösterilmesi icin talep´ te bulundum. Eger bu
talebim yerine getirilirse, benim üc aydan beri sahip oldugum
evraklari gönderecekler. Evrak savasi. Daha sonra, eger her
sey planladigimiz gibi giderse, sirket´ in merkezinde
Cleveland´de yeni evrak yiginlarina sahip olacagim. Dilekce
ve sözlesmeyle ise basliyoruz. Dot sözlesmeyi Drummond´ ya
veriyor, Drummond ise bunu gözden geciriyor ve Hill ile
Plunk´a verdikten sonra Grone´e teslim ediyor. Bu evraklarin
sayfa sayfa incelenmesi bir müddet zaman aliyor. Bu lahanet
sözlesme ve dilekce üc aydan beri ellerinde. Fakat zaman para
demek. Ondan sonra bayan tutanak yazari bu sözlesmeyi
Dot´un sorgusunda bir delil evraga dönüstürüyor. Bir sonraki
evrak ilk redd cevabinin bulundugu mektup ve bu evrak´ta
digerleri gibi ayni sekilde masa´ da bulunanlara dagitiliyor.
Aynisi diger redd cevabi iceren mektuplariyla da yapiliyor.
Uyumamak icin kendimi zorluyorum. Bir sonraki mektup
„ahmak“ mektubu. Icerigiyle ilgili her hangi bir yorumda
bulunmadan Dot´u „ahmak mektubunu“ Drummond´ya
vermesi icin tembih ettim. Eger daha önceleri bu mektubu
okumadiysa, o zaman önceden uyarilmis olmasini
istemiyorum. Bu mektup bir insani her zaman
sinirlendirebilecegi icin, Dot´dan cok fazla is istemis
oluyorum. Drummond eline mektubu aliyor ve okuyor:
Sayin Bayan Black,
sirketimiz haklarinizi yedi kez reddetti. Su an bunu sekizinci
ve sonuncu kez yapiyoruz. Anlasilan biraz ahmaksiniz,
ahmak, ahmak!
Son otuz seneyi mahkeme salonlarinda gecirdikten sonra,
Drummond cok mükemmel bir oyuncu. Bu mektubu hic bir
zaman görmedigini hemen anliyorum. Müvekkili bu mektubu
dosya´ya yerlestirmems. Bu mektup kendisi icin büyük bir
darbe. Agzi hafif aciliyor. Alninda üc kalin cizgi beliriyor.
Gözlerini zorlayarak, mektubu bir ikinci kez daha okuyor.
Bunun sonucunda yaptigi is´ten sonradan pismanlik duyacak
bir is yapiyor. Basini mektup´ tan kaldirarak bana bakiyor.
Ben de dogal olarak biraz alayci bicimde kendisine
“Yakaladim Seni.” Manasiyla bakiyorum. Ondan sonra
Kipler´ e bakarak olayi daha da güclestiriyor. Sayin hakim hic
bir yüz ifadesini kacirmiyor, hic bir titreme ve göz kirpma ve
apacik ortada olan olayi algiliyor. Drummond elinde tuttugu
mektuba inanamiyor. Cabuk kendine geliyor, fakat zarar
olusmus durumda. Isverenin kendisine bir bomba verdigini
bilmeyen Hill´e Drummond mektubu veriyor. Hill´i bir kac
saniye gözetliyoruz, ondan sonra patliyor. Kipler „Tutanagin
disinda.“ Diyor. Tutanak yazari ve video kamera kullanicisi
cihazlarini kapatiyorlar. „Sayin Drummond bu mektubu daha
önce görmemis olmaniz cok asikar bir durum. Ve
müvekkilerinizin bu mektubu saklamak istedikleri ne ilk ne de
son evrak oldugunu da biliyorum. Yeterince sigorta
sirketlerine dava actigim icin evraklarin kaybolma ihtimalinin
cok yüksek oldugunu biliyorum.“ Kipler öne dogru egiliyor ve
parmagiyla Drummond´ ya isaret ediyor. „Eger sizin veya
müvekkillerinizin
dava´cidan
evraklari
sakladiginizi
ögrenirsem, her ikinizi de cezalandiracagim. Sizlere,
müvekkilerinize saat basi hesapladiginiz masraflari ve
avukatlik ücretlerini iceren, yüksek para cezalari verecegim.
Beni anladiniz mi?“ Bu tür cezalar benim saat´te iki yüz elli
dolar kazanabilmem icin tek imkan. Drummond ve yandaslari
hala birbirleriyle fisildasiyorlar. Bu mektubun jüri üyelerini
nasil etkileyecegini düsünemiyorum ve onlarin da böyle
düsündüklerinden eminim. „Sizden evraklari sakladigim icin
beni suclayin, sayin hakim.“ „Henüz degil.“ Kipler´in parmagi
hala isaret ediyor. „Su an size sadece tenkit´ te bulunuyorum.”
“Bence bu dava´ yi baskasina vermeniz gerekiyor, sayin
hakim.” “Bu bir talep mi?” “Evet, efendim.” “Reddedildi.
Baska bir sey daha var mi?” Drummond evraklarla oynuyor ve
bir kac saniye ´yi böylece bos geciriyor. Zavalli Dot
saskinliktan tas gibi donup kaliyor ve tahminen bu gerginlige
sebebiyet veren bir sey yapmis oldugunu düsünüyor. Ben de
biraz sasirmis durumdayim. Drummond´ yu bir an bile
gözünden kacirmadan “Tutanaga geri dönmek üzere.” Diyor
Kipler. Bir kac soru soruluyor ve cevaplandiriliyor. Bir kac
evrak daha el´e aliniyor. Öglen paydosu cin on iki bucuk´ta bir
mola veriyoruz ve bir saat sonra yine toplaniyoruz. Dot
yorgun. Kipler Drummond´ ya kesin bir dille konu´ yu hizli
bir sekilde islemesi yönünde ima´ da bulunuyor. Drummond
ugrasiyor, fakat bu cok zor. Bunu o kadar uzun zamandan beri
yapti ve cok paralar kazandi ki, neredeyse sayisiz sorular
sorabilecek sekilde. Müvekkilim kendisine hayranlik
duymama neden olan bir strateji´ ye karar veriyor. Tutanaga
almadan mahkeme salonunda bulunanlara cok ciddi olmayan
bir idrar torba sorunun oldugunu anlatiyor, sonucta kendisi
nerdeyse altmis yasinda. Durum her ne olursa olsun gün
ilerledikce yunaga cok sik bir sekilde gitmesi gerekiyor.
Beklenildigi üzere Drummond´ nun idrar torbasiyla ilgilibir
sürü sorusu var, fakat Kipler bu sorulara hizli bir sekilde bir
son koyuyor. Böylece Dot her on bes dakika da bir özür
diliyor ve mahkeme salonunu terk ediyorBu isi yavas bir
sekilde yapiyor. Idrar torbasinda her hangi bir sorunun
olmadigindan ve bir oda´ da sigara ictiginden eminim.Bu
strateji durusma´ nin hizini belirliyor ve nihayette Drummond´
yu gücsüzlestiriyor. Saat üc bucukta basladiktan alti bucuk
saat sonra Kipler sorgu´ yu sonuclanmis olarak ilan ediyor. Iki
haftanin sonrasinda ilk defa bütün kiralanmis arabalar
kayboldu.Sadec
Bayan
Birdie´nin
Cadillagi
orada
duruyor.Eski yerimde, Cadillagin arkasina park ediyorum ve
ev´ in etrafinda dolaniyorum. Hic kimse yok.Nihayet gittiler.
Delbert´in buraya geldigi günden beri Bayan Birdieyle
konusmadim ve konusulacak cok bir kac konu var. Sinirli
degilim, sadece biraz sohbet etmek istiyorum. Bir ses
duyarken, merdivenlerin önünde daireme vardim. Bus es
Bayan Birdie´ nin sesi degil.“Rudy, bir dakika zamaniniz var
mi?“ Bir salingac´ tan kalkipterasa dogru giden Randolph.
Dosya cantami ve ceketimi merdiven´e birakip teras´ a dogru
ilerliyorum. “Lütfen oturun.” Diyor “Konusmamiz
gerekiyor.”Morali üst düzeydeymis gibi görünüyor.” Bayan
Birdie nerede?” diye soruyorum Ev´de bir isik
yanmiyor.”Kendisi bir süre icin seyahat´e cikti.Bizimle
birlikte Florida´ da biraz zaman gecirmek istiyor. Kendisi bu
sabah uctu.”Ne zaman geri gelecek ? diye soruyorum. Bu beni
aslinda ilgilendirmiyor, fakat yine de sormak zorundayim.
„Bilmiyorum.Belki de hic gelmeyecek. Bu saat´ ten sonra biz,
yani ben ve Delbert, sizin islerinizle ilgilenecegiz. Büyük
ihtimal kendisini son zamanlarda biraz ihmal ettik, fakat
kendisi yine de bütün islerine bakmamizi istiyor. Sizin burada
yasamaya devam etmenizi stiyoruz. Size bir teklif bile yapmak
istiyoruz. Siz burada kaliyorsunuz ve ev´e dikkat ediyorsunuz
ve her seyi düzenli tutuyorsunuz, bunun yerine kira ödemek
zorunda kalmiyorsunuz. „Her seyi düzenli tutmakla neyi
kastediyorsunuz?“Sadece bilindik seyler, siradisi olmayan
isler. Annem kendisine bu yaz büyük bir destek oldugunuzu
söyledi ve simdiye kadar ne yaptiysaniz, o isi yapmaya devam
etmek zorundasiniz. Postaneye mektuplarin yeni adrese
gönderilmesi icin haber verdik, böylece bu isle ilgilenmek
zorunda kalmayacaksiniz. Eger her hangi önemli sorun
olusacak olursa, beni lütfen arayiniz. Bu iyi bir teklif, Rudy.“
Bu gercekten öyle. „Kabul ediyorum.“ Diyorum. „Iyi.Annem
sizi gercekten seviyor, sizin cok nazik ve güvenilir bir bey
oldugunuzu söylüyor. Avukat olmaniza ragmen. Ha, ha, ha.
„Arabaniz´a ne olacak?“ “Yarin Florida´ya sürecegim.” Elime
büyük bir zarf veriyor. “Burada ev´in anahtarlari, sigorta
yetkilisinin telefon numarasi, alarm sisteminden sorumlu olan
sirket´n numarasi ve saire. Bunun haricinde benim adresim ve
telefon numaram. “Nerede yasayacak?” “Bizimle birlikte,
Tampa´ nin yakinlarinda. Misafir odasi bulunan kücük sirin
bir evimiz var. Kendisine iyi bakacagiz. Cocuklarimin ikisi
yakininda yasiyor, böylece etrafinda hep insan olacak.“ Bayan
Birdie´ye hepsinin nasil hizmet ettigini düsünebiliyorum. Bir
müddet kendisini sevgi yagmuruna tuttuklari icin mutlu
olacaklar ve ayni zamanda cok fazla yasamamasini ümit
edecekler. Zengin olabilmeleri icin Bayan Birdie´nin ölmesini
sabirsizlikla bekliyorlar. Siritmamak bana zor geliyor. „Bu
güzel.“ Diyorum. „Kendisi cok yalniz, yasli bir bayan di.“
„Sizi gercekten seviyor, Rudy. Siz ona iyi davrandiniz.“ Ses
tonu düsük ve dürüst ve bir nebze hüzün duyabiliyorum.
Tokalasiyoruz ve iyi dileklerle ayriliyoruz. Hamak´ta
sallaniyorum, sivrisinekleri öldürüyorum ve ay´ ya bakiyorum.
Bayan Birdie´yi bir daha görebilecegimden süpheliyim ve
kendimi aniden yalniz hissediyorum. Bu insanlar Bayan
Birdie´ yi vefat edene kadar bakacaklar ve vasiyetnamesini
degistirmemek icin cok dikkat edecekler. Kendimi biraz suclu
hissediyorum, cünkü mirasiyla ilgili gercegi biliyorum. Fakat
bu kimseye söyleyemeyecegim bir sir. Ayni zamanda kaderin
böyle dönmesine kendimi gülmekten alikoyamiyorum. Bayan
Birdie yalniz oldugu eski evinden su an ayrilmis durumda ve
bunun yerine aile fertleri tarafindan cevrili. Aniden her zaman
cok istedigi gibi herkesin ilgi odagi haline geldi. Cypress
Garden Senior Citizens Building´ deki görüntülerini
hatirliyorum, insanlar´a nasil talimat verdigini, onlari sarki
söylemeye nasil tesvik ettigini, konusmalar gerceklestirdigini,
Bosco ve diger yaslilarla nasil konustugun, hepsi aklimda.
Altindan bir kalbi var, fakat ilgi´ ye ac. Umarim günes isinlari
kendisine iyi gelir ve mutlu olur. Cypress Gardens´da yerini
kimin alacagini merak ediyorum.
32. Bölüm
Booker´in bana iletmek istedigi iyi haberleri oldugu icin bu sik
restorani sectigini tahmin ediyorum. Gercek gümüs catal bicak
seti. Keten bezinden peceteler. Bunlari ödeyen bir müvekkili
olmali. Normalde hic huyu olmayan bir on bes dakikalik
gecikmeyle geliyor, fakat son zamanlarda cok mesgul bir
insan ve ilk sözleri: „Sinavi gectim.“ Hukuk fakultesinin sinav
komitesine nasil atandigini anlatirken, suyumuzu iciyoruz.
Sinav sonuclari bir daha gözden gecirildi, puan sayisi üc´ e
yükseltildi ve su an gercek bir avukat. Kendisini hayatimda bu
kadar cok gülerken görmedim. Kendisinden haric
grubumuzdan iki kisi daha basariyla avukat oldu. Sarah
Plankmore bunlarin icinde bulunmuyor. Cok kötü bir sonuc ile
sinav´i kaybettigini ve avukat´ in yanindaki isini kaybetme
tehlikesiyle karsi karsiya kaldigina dair Booker bir dedikodu
duydu. Itirazlarina ragmen bir sise sampanya ismarliyorum ve
garson´ dan faturayi getirmesini rica ediyorum. Para´ yi
saklamak imkansiz gibi bir sey. Yemekler geliyor. Inanilmaz
ince dilimlere kesilmis som baligi ve yemeden önce bir
müddet iyice inceliyoruz. Shankle Booker´I ayni an´ da otuz
yön´ e dogru kosturtuyor, bu günde on bes saat eder, fakat
Charlene cok sabirli olan bir bayan. Ileride mükafatini görmek
icin ilk senelerde biraz aci cekmesi gerektiginin farkinda.
Hersey den önce ne bir esim veya cocugumun olmadigindan
cok mutluyum. Kipler hakkinda sohbet ediyoruz. Herkesin
duydugu Shankle ile kisa bir sohbeti olmustu. Sir tutmak
avukatlar icin oldukca zor. Kipler Booker´a arkadasinin yani
benim milyonlar degerinde bir dava´ nin oldugunu anlatiyor,
Shankle de bunu Booker´a anlatiyor. Kipler anlasilan benim
Great Benefit´ e karsi güclu bir kozumun oldugundan emin ve
su an sadece jüri üyelerinin bizi hangi oranda hakli buldugu
önemli. Jürinin karsina sadece bir durusma icin cikabilmem
icin Kipler elinden geleni yapmaya kararli. Ne güzel bir
dedikodu. Booker daha baska nelerle ugrastigimi bilmek
istiyor. Sanki Kipler benim cok fazla mesgul olmadigima dair
bir seyler anlatmis gibi. Pastayi yerken Booker benim severek
okumak istedigim bir kac dosyasi oldugunu söylüyor.
Memphis´de ikinci büyük mobilya magazasi´ nin ismi Ruffin´
s, bir cok illerde subeleri bulunan siyahilerin sahip oldugu bir
sirket. Herkes Ruffinsi taniyor, özellikle de televizyon´da
aksam sovlari arasinda ön ödeme olmayan indirimlerinin
reklamlarini yaptiklari icin. Booker onlarin senede sekiz
milyon dolar para kazandiklarini ve Shankle´ in avukatlari
oldugunu söylüyor. Kendileri kredi veriyor ve sayisiz borcunu
ödemeyen vereceklileri var. Bu onlarin is yapma usulünden
kaynaklaniyor. Ve su an Ruffin´ in müsterileri icin Shankle
sirketinin yüzlerce vereceklilerin miktarlarina iliskin dosyalari
var. Bu dosyalardan bir kacini ister miyim diye soruluyor.
Verecekli hukuku bir kac genc insanin hukuk okumasina
neden degil. Dava acilan insanlar ucuz mobilya alip ve su an
ödemelerle zorluk ceken insanlar. Müvekkil mobilyalari degil,
sadece parayi geri istiyor. Davalarin cogunda itiraz edilmiyor,
dava acilan insan mahkeme karsisina cikmiyor, böylece
avukat özel esyalari veya aylik maas´ ini haczettirmek
zorunda. Bu tehlikeli olabilir. Üc sene önce Memphis´ de bir
avukat aylik maas´ i henüz yeni haczedilmis olan sinirli genc
bir adam tarafindan vuruldu. Eger bu isin karli olunmasi
isteniyorsa, o zaman bir avukat´ in bu tür dosyalardan bir
yigin´a ihtiyaci var, cünkü her dava´ da bir kac yüz dolar söz
konusu. Ve yasa avukatlik ücretlerinin ve masraflarinin ayni
zamanda istenmesine izin veriyor. Biraz zevksiz bir is- fakat
Booker´ in bana bu is´ i teklif etmesinin de nedeni bu- biraz
para kazanilabiliyor. Mütevazi ücretler, fakat cogunluk
masraflari karsilamak ve gida ürünleri satin alabilmek icin
yeterince para kazaniyor. “Gerekli olan diger evraklarla
birlikte sana elli gönderebilirim.” Diyor. “Ve ilk davalarin
acilmasi icin sana yardimci olacagim. Bunun icin bir sistem
var.” “Ortalama ücret ne kadar?” “Bunu söylemek cok zor,
cünkü bazi dosyalarda bir cent cikartman mümkün olmayacak.
Insanlar ya sehri terk ettiler ya iflas ettiler. Fakat ortalama
olarak dosya basi yüz dolar diyorum.” Elli carpi yüz bes bin
dolar eder. “Ortalama bir dosya icin dört ay´ ya ihtiyacin var.”
diye anlatiyor “ve eger istiyorsan ay´ da yaklasik yirmi´ ye
yakin gönderebilirim. Hepsini ayni mahkeme´ de ve ayni
hakim´de ayni zamanda ilet ki hepsiyle ilgili karar ayni gün´de
verilsin. O zaman mahkeme karsisina sadece bir kere cikmak
zorundasin. Borclarin gec ödendigine dair belge´ yi al, ve
oradan itibaren calismaya devam et. Is´in yüzde doksan´I kagit
is´i. “Evet yapacagim.” Diyorum. “Söylemek istediginiz
baska bir sey daha var mi?” “Belki, olanlari her zaman
dikkatle izliyorum.” Kahve geliyor ve biz yine avukat´ larin
hangi is´ leri en iyi yaptiklarini konusuyoruz. Yani baska
avukatlarla ilgili dedikodu yapmayi. Bizim durumumuzda
okul arkadaslariyla ilgili ve onlarin gercek hayat´ ta ne
durumda olduklarini konusuyoruz. Booker yine aktif bir
sekilde hayatta. Deck acik olan incecik bir kapi araligindan
sessiz bir sekilde iceriye girmeyi basariyor. Bu bende sürekli
yapiyor. Calisma masamda derin düsünceler´ e veya az sayida
sahip oldugum dosyalar´a dalmis bir vaziyette oturuyorum. Ve
peng- iste Deck orada. Kapi´ yi tiklamasini cok isterdim- fakat
kendisine sitem etmek istemiyorum. Iste yine orada- bir kol
dolusu mektup ile calisma masamin karsisinda. Köse´ deki
yeni verecekli dosyalari yiginini fark ediyor. „Bu nedir? Diye
soruyor. „Is.“ Bir dosya´ yi eline aliyor. „Ruffin´s mi?“ “Evet,
efendim. Memphis´deki ikinci büyük mobilya sirketi icin
calisiyoruz. “Bu bir verecekli dosyasi” isteksiz bir sekilde
sanki kirli bir is´ e bulasmis gibi söylüyor. Ve bunu daha fazla
vapur felaketlerin olmasini isteyen bir adam söylüyor. “Bu
dürüst bir is, Deck.” “Sanki bir duvar´a kosuyormussunuz gibi
bir is.” “Gidiniz, ve bir hastane arabasinin arkasindan
kosunuz.” Benim mektuplarimi calisma masasinin üzerine
birakiyor ve geldigindeki sessizligi ile burayi terk ediyor.
Derin nefes aliyorum ve Trent&Brent´ in kalin bir zarfini
aciyorum. En az bes santim kalinliginda bir kagit yigini
iceriyor. Drummond yazili sorularima cevap verdi ve
istedigim bir kac evragi getirdi. Bunlari gözden gecirmek
saatlerimi alacak ve ne getirmediklerini ögrenmek icin daha da
fazla zaman gerekecek. Sorularima olan cevaplari daha da ilgi
uyandirici. Sigorta sirketinden birini sorgu´ ya cekmek
zorundayim , ve Cleveland´ deki sirket´in merkezinde Jack
Underhall isminde bir bey ´in adini söylüyor.Bunun haricinde
Great Benefit´ in calisanlarinin cogunun resmi unvanlarini ve
adreslerini rica ettim. Dot´un ismini bir cok kez okudugum
evraklarda. Hakim Kipler´in bana vermis oldugu form´ un
sayesinde sorgu´ ya cekilmesi gereken alti kisi´yi ön görüsme
icin davet ediyorum. Drummond´nun baska isler´le mesgul
olacagi bilincinde gelecek hafta´nin herhangi bir gününü
seciyorum. Zamaninda Dot´un sorgusu söz konusuyken bana
daha farkli davranmadi, bu oyun böyle oynaniyor. Az hosgörü
gösterecek olan Kipler´in yanina kosacak. Bir kac günümü
Great Benefit´in sirket merkezi olan Cleveland´ de gecirmeyi
düsünüyorum. Bu aslinda kacinmak istedigim bir olay, fakat
baska bir alternatif´ im yok.Cok masrafli bir gezi olacak- yol
masraflari, konaklama, yeme-ime, tutanak yazarlari.Deck ve
ben henüz bu konu´ yu konusmadik. Hizli islenilebilir bir
trafik kazasi davasini bulacagini ümit ettim. Black davasi su
an ücüncü dosya´ yi doldurmakta. Yer ´de calisma masamin
yanindaki karton´ un icinde sakliyorum. Her gün bir cok kez
karton´u inceliyorum, ve kendime sürekli ne yaptigimin
farkinda olup olmadigim soruyorum. Ben kimim ki bir
durusma´da inanilmaz bir basari´ yi hayal edeyim? Veya Leo.
F. Drummond´ yu utanc verici bir yenilgi´ ye ugratayim. Jüri´
nin karsisinda hayatimda bir kelime konusmadim. Bir saat
önce benimle telefon´da görüsmek icin Donny Ray cok
gücsüz´ dü, bu yüzden Granger´deki evlerine gidiyorum. Eylül
ayinin sonu ve tarihi tam olarak bilmiyorum, fakat teshis bir
seneyi askin bir süre öncesinde yapildi. Dot kapi´ ya
ciktiginda, gözleri kirmizi. „Sanirim, sonuna dogru
yaklasiyoruz.“
Hickirarak
söylüyor.
Daha
kötü
görünebilecegini düsünmemistim, fakat yüzü oldugundan daha
da soluk ve yaralanabilirdi. Kendisi uyuyor, günes
gökyüzünde duruyor ve günes´ in gölgesi dik dörtgen seklinde
ince yataginin üzerindeki bez´ e yansiyor. Televizyon
kapali.Oda´ da sessizlik hakim. Kendisine baktigimizda, Dot
„Bugün hic bir sey yemedi“ diye fisildiyor. „Siddetli agrilari
var mi?““Cok fazla siddette degil. Kendisine iki igne yaptim.“
“Bir süre yaninda kalacagim” diyorum ve kapatmali bir
sandalyenin üzerine oturuyorum. Oda´ yi terk ediyor. Koridor´
da aglamasini duyuyorum. Görebildigim kadariyla ölmüs
olabilir. Gögüs kafesine odaklaniyorum, yavasca yükselip
inmesini bekliyorum , fakat bir sey göremiyorum. Oda daha da
karanlik oluyor. Kapi´ nin yanindaki masa´da kücük bir
lamba´ yi aciyorum, ve biraz hareket ediyor. Gözleri bir
aciliyor, ondan sonra kapaniyor. Sigortali olmayanlar demek
böyle ölüyor. Bir sürü doktor´un , hastanenin ve tibbi aletlerin
ve sayisiz Nobel ödülü sahiplerinin bulundugu bu toplumda
Donny Ray´ in uygun tedavi´ yi görmeden ölmesi cok ayip.
Kendisi kurtarilabilirdi. Yasa´ ya göre Great Benefit ´in
ödemesi gerekiyordu, bu korkunc hastaligin basladiginda ne
kadar da süpheli de olsa. Teshis´ n konuldugu zaman´ da
ailesinin yüklü bir para miktari ödedigi sözlesme
kapsamindaydi. Yasaya göre Great Benefit tedavisi icin
ödemek zorundaydi. Umarim bir gün ölümünden sorumlu olan
o kisiyi tanirim. Bu cok mütevazi ve talimatlari yerine getiren
bir sigorta yetkilisi de olabilir. Talimatlari vermis olan bir
baskan da olabilir. Keske Donny Ray´ yin bir resmini cekip , o
zavalli kisiyle karsilastigimda gösterebilseydim. Öksürüyor,
yine hareket ediyor ve galiba bana daha hayatta oldugunu
söylemek istiyor. Isigi kapatiyorum ve karanlikta
oturuyorumYalnizim ve tecrübesiz , korkuyorum ve büyük bir
güc ile mücadele etmek zorundayim, fakat ben hakliyim.Eger
Black´ler bu dava´yi kazanmazsalar, o zaman bu sistem hic
adil degil. Uzaklarda bir yerlerd bir sokak lambasi yaniyor, ve
bir isik isini pencereden dogru Donny Ray´yin gögüs kafesini
isitarak iceriye giriyor.Ve su an yavasca asagi, yukariya dogru
hareket ediyor. Sanirim ayaga kalkmaya calisiyor. Bu oda´ da
oturacagim cok fazla anlar olmayacak. Bez´in altindaki
nerdeyse görünmez ve bitkin bedenine bakiyorum ve intikam
almaya yemin ediyorum.
33. Bölüm
Kürsü´ye cikan kimse siyah cüppesindeki sinirli hakim.
Bugünkü gün bir sürü davalarin acilmasina neden olan sayisiz
dilekceler icin kisa ve art arda gerceklesecek olan aciklamalar
icin ayrildi. Mahkeme salonu avukat´ larla dolu. Hakim
Kipler bizim actigimiz dava´ la bir daha karsilasmak
istemedigi icin, sira ilk önce bize geliyor. Gelecek Pazartesi
Cleveland´ de Great Benefit´ in alti calisanini sorgu´ ya
cekmek istedigime dair bir mesaj iletmistim. Drummond itiraz
etti ve degerli dava takvimi yüzünden diger dava´ larda
vazgecilemez oldugunu söyledi. Fakat sadece kendisi degil,
diger sorgu´ ya cekilmesi gereken beyler ´ de baska islerle
mesgul ve zamanlari yok. Bütün alti kisi! Kipler Drummond
ve benimle sorgu acisindan hic de iyi gecmeyen bir telefon
toplantisi gerceklestirdi. Drummond´nun gercekten de gitmesi
gereken mahkeme görüsmeleri var, ve ispatlamak icin diger
dava´nin durusma gününü belirleyen belge´ yi faksladi.
Hakim´ i sinirlendiren olay Drummond´ nunen erken iki ay
icerisinde Cleveland´de üc gün gecirebileceginin sözünü
vermis olmasi. Ayriyetten calisan alti görevliler cok mesgul
insanlarmis ve hepsini bir yer´ de toplamak aylar sürebilirmis.
Kipler bu sorgu´yu Drummond´nun mazeretlerini tutanaga
almak cin düzenledi. Son dört günde Kipler´le her gün
telefonda görüstügüm icin ne olacagini gayet iyi biliyorum. Bu
cok sevimsiz olacak v eben cok fazla bir sey söylemek
durumunda kalmayacagim.Kipler tutanak yazarina bakarak „
tutanik icin“ diyor ve koridor´ un diger tarafindaki
klonlarbloknot´ larinin üzerine dogru egiliyorlar.Bugün dört
dava var.“ dava´da Black Great Benefit´ e karsi 214668
numarali dava´da davaci sirket avukatinin ve sikayet edilen
sirketin bes calisan´in sorgusu icin 5 Ekim Pazartesi günü
sirket´ in Cleveland´ deki merkezinde sorgunun gerceklesmesi
icin dilekce´de bulundu.
Sikayet edilenin avukati sasilmayacak üzere diger davalarda
vazgecilemez olmasi aciklamasiyla tiraz etti. Buraya kadar
bunlar dogru mu, Sayin Drummond?“ Drummond yavasca
ayaga kalkiyor. „Evet, efendim. Pazartesi günü baslayacak
olan Anayasa mahkemesinde ki bir görüsmenin gününün
belirlendigi belgenin fotokopisini ilettim. Bu dava´da
savunmayi ben üstlenmis bulunuyorum.“ Drummond ve
Kipler bu konuyla ilgili en az iki tartisma yasadilar, fakat bu
olay´ in tutanak´ ta gecmesi de cok önemli. Kipler aci ince bir
alay ile „Peki bu mevzuyu siz ne zaman takviminize
yerlestirebilirsiniz? Diye soruyor. Masamda tek basima
oturuyorum. Deck orada degil. Arkamdaki bank´ta Leo
F.Drummond´nun nasil acimasizca elestirildigine sahit olan en
az kirk avukat oturuyor. Benim kim oldugumu kendilerine
sormalari gerekiyor, hakimin basarili oldugu icin mücadele
veren bu taninmayan yeni avukat. Drummond durdugu yer´de
hareket ediyor ve söyle söylüyor: “ Sayin hakim, terminler
acisindan gercekten hic zamanim yok. Fakat belki…”
“Hatirladigim kadariyla iki ay dediniz. Bunu dogru mu
anladim. Sanki bir avukat´in bu denli mesgul olmasinin
imkansiz oldugunu düsünüyormus gibi Kipler bu soruyu
soruyor. “Evet, efendim. Iki ay.” “Ve bunlarin hepsi
görüsmeler mi?” “Görüsmeler, sorgular, dilekceler, temyiz
davalari. Isterseniz takvimimi gösterebilirim.“ „Su an bundan
daha kötü bir sey düsünemiyorum, sayin Kipler. „Öyleyse,
sayin Drummond anlattigim gibi hareket edecegiz, bunu yazili
bir sekilde talimat olarak kararlastirmaya calistigim icin lütfen
beni dikkatli bir sekilde dinleyiniz. Bu davanin hizli bir dava
olduguna dikkatinizi cekmek isterim
ve bu benim
mahkememde gecikmelere izin vermeyecegim anlamina
geliyor. Söz konusu alti sorgu Cleveland´de Pazartesi sabah´ i
baslayacak. Drummond sandalye´ sine düsüyor ve yazmaya
basliyor. „ Eger bunu takviminize yerlestiremiyorsaniz , o
zaman sizin icin üzgünüm. Fakat son sayimdan sonra bu
davayla ilgili olan dört avukat´a daha sahipsiniz- MorehousePlunk- Hill-ve Grone. . Bunlarin hepsi bildigim kadariyla
avukatlik unvanini yaz´ in alan Sayin Baylor´dan daha
tecrübeli.Bir
avukat´
i
öylesine
Cleveland´e
gönderemeyeceginizin tabii ki farkindayim. Göndermeniz
gereken avukat sayisi en az iki. Fakat müvekkilinizin
yeterince savunulabilmesi icin yeterince avukat´in hazir
bulunmasini saglayabileceginizden eminim.“ Kelimeler havayi
yakiyor. Arkamdaki avukatlar inanilmaz sessiz ve suskun.
Tahminime göre onlarin cogu senelerden beri böyle bir seyi
beklediler. „ Bunun haricinde anlatms oldugum alti
calisanpazartesi sabahi konusmak icin hazir bulunacaklar ve
Sayin Baylor onlarla isini bitirene kadar konusmaya hazir
kalacaklar. Bu sirket Tennessee´de is yapmak icin yetkili. Bu
hususta böylece benim yargi yetkime baglilar ve bu alti kisi´ye
kisitlamalar olmadan talimatlar veriyorum.” Drummond ve
yandaslari masa´nin üstüne egiliyorlar ve daha hizli
yaziyorlar. “Bunun haricinde davaci evraklar istedi.” Kipler
bir an durakliyor ve tehdit edici bir sekilde savunma masasina
dogru bakiyor. “Beni dinleyiniz Sayin Drummond, evraklarla
ilgili yasadisi hileler´e tahammülüm yok. Bir bütünlük
icerisindeki isbirligin´ de israrliyim. Pazartesi ve Sali günü
sürekli telefonum yaninda olacagim ve Sayin Baylor beni
arayip görmeye hakki oldugu evraklara ulasamadigini
söylerse, o zaman ulasabilmesi icin elimden geleni yapacagim.
Beni anladiniz mi?” “Evet, efendim.” Diyor Drummond.
“Müvekkilinizin de bunu ayni sekilde anlamasini
saglayabilirmisiniz?” “Evet, sanirim.” Kipler biraz rahatliyor
ve bir kere derince nefes aliyor. Mahkeme salonunda halen bir
sessizlik hakim. “Iyice düsündügüm zaman, Sayin
Drummond, dava takviminizi görmek isterdim.” Drummond
bunu bir kac dakika önce kendisi teklif etti, böylece kesinlikle
bunu redd edemez. Kalin, siyah ve deri kaplamali hayatin bir
kronigi ve fazlasiyla mesgul bir insanin sorumluluklari. Bu
takvim ayrica cok özel bir esya ve Drummond´nun bu takvimi
hakime göstermek gibi bir niyeti oldugunu tahmin etmiyorum.
Takvim´I gururlu bir sekilde kürsü´ ye tasiyor ve hakim´e
verdikten sonra bekliyor. Kipler cabucak ayrintilari okumadan
aylari gözden geciriyor. Bos günleri ariyor. Drummond
mahkeme salonunun ortasinda, kürsü´ nün yakinlarinda
duruyor. “8. subat´ta baslayan hafta icin bir sey´in
planlanmadigini görüyorum.” Drummond hakim masasina
gidiyor ve Kipler´in masa´nin kösesinden dogru uzattigi dava
takvimine bakiyor. Bir sey söylemeden onaylayici bir sekilde
basini salliyor. Kipler kendisine takvim kitabini veriyor ve
Drummond sandalye´ sine geri dönüyor. “Bu durumda
dava´nin baslamasini Pazartesi günü 8. subat icin
kararlastiriyorum.”
Diye
Sayin
hakim
acikliyor.
Zorbyutuyorum, derin nefes aliyorum ve özgüvenli bir sekilde
görünmeye calisiyorum. Dört ay uzun bir zamanms gibi bir
etki birakiyor ve su ank zamandan oldukca uzak. Fakat
mahkeme karsisinda basit bir hasari bile savunmayan bir
kimse icin korkutucu. Dosya´ yi bir cok kez okudum. Dava
kurallarini ve delil kaydinin yönergesini ezbere ögreniyorum.
Bütün gerekli olan davalara nasil ulasilabilecegini, jüri
üyelerinin nasil secilmesi gerektigini, sahitlerin nasil sorgu´ya
cekilecegini ve dava´larin nasil kazanilacagiyla ilgili sayisiz
kitap okudum, fakat 8.subat mahkeme salonunda olaylarin
nasil gelisecegiyle ilgili hic bir fikrim yok. Kipler görüsmeyi
sona erdiriyor ve evraklari hizli bir sekilde toplayip mekan´I
terk ediyorum. Oda´yi terk ettigimde siralarinin gelmesini
bekleyen bir kac avukat´in merakli bakislarini fark
ediyorum.vBu adam kim?Hic bir zaman direkt bir sekilde tiraf
etmemesine ragmen Deck´in Bruiser´e yapmis oldugu is´ te
tanismis oldugu en iyi tanidiklarinin iki basit özel detektifler
oldugunu biliyorum.Iclerinden biri, Butch, evvelki bir polis ve
Deck ile ayni sekilde kasinolara sempati duyuyor. Poker ve
Blackjack oynamak icin hafta´da bir veya iki kez Tunica´ya
gidiyorlar. Butch bir sekilde Black´ lere sözlesmeyi satan
Bobby Ott Ismindeki sigorta yetkilisini buldu. Kendisini on ay
karsiligi olmayan cek´ler yüzünden Shelby County´ deki
hapishane´de buldu. Daha farkli arastirmalar Ott´un yeni
bosanmis ve iflas etmis bir kimse oldugunu gösteriyor. Dek bu
firsati kacirdigina dair pismanlik duyuyor. Ott´un birinci sinif
hukuksal sorunlari var. Bu sorunlarla cok paralar
kazanilabilinirdi. Kilolu bir gardiyan kalin elleriyle dosyami
ve vücüdumu aradiktan sonra, yasca daha genc olan bir idari
calisani beni hapishane´den aliyor. Binanin ön kisminda
bulunan oda´ya götürülüyorum. Oda dörtgen seklinde ve
yukarida bulunan dört kösede kamera monte edilmis. Ortadaki
bir duvar tutuklulari ziyaretcilerden ayiriyor. Bana uygun olan
bir kafes´den dogru sohbet etmemiz gerekiyor.Bu ziyaretin
cok kisa olmasini diliyorum. Bes dakika sonra Ott diger
taraftan dogru iceriye getiriliyor. Kirk yaslarinda, celik
gözlüklü, cok kisa kesilmis saclar, bayagi ince ve koyu mavi
bir tutuklu elbisesi giyiniyor. Bölünmeli duvar´in diger
tarafina oturuyor ve beni iyice inceliyor. Gardiyan yanimizdan
ayriliyor ve biz yalniz kaliyoruz. Parmakligin alt bölümünün
araligindan kartimi veriyorum. „Ismim Rudy Baylor.
Avukat´im.“ Bu kulaga neden böyle tehlikeli geliyor?
Toleransli davraniyor ve gülmeye calisiyor. Bu adam eskiden
gecimini kapidan kapiya gidip fakir insanlara ucuz sigortalar
satmaya calisarak sagladi. Sanssizligina ragmen aslinda nazik
bir insan, insanlar´i evlerine girmek amaciyla konusarak
etkileyebilen tiplerden. Aliskanliktan „Sizi tanimak ne kadar
güzel.“ Diyor. „Hangi rüzgar sizi buraya atti?“ „Bu evrak.“ Ve
dosya cantamdan dava´ nin bir fotokopisini cikartiyorum.
Araliktan dogru veriyorum. Sizin evvelki müsterileriniz adina
iletmis oldugum bir dava.“ „Hangisi? Diye soruyor, davayi
aliyor ve inceliyor. „Dot ve Buddy Black ve ogullari Donny
Ray.“ „Great Benefit, nasil olur? Deck bana bu dis görevdeki
sigorta calisanlarinin birden fazla sirket icin calistiklarini
söyledi. Bunu okumama izin veriyor musunuz? “Tabii ki
degil. Siz sikayet edilen olarak geciyorsunuz. Sadece
okuyunuz.” Sesi ve hareketleri cok agir. Sakin enerji
harcamayiniz. Cok yavas bir sekilde okuyor ve tereddüt
ederek sayfalari gözden geciriyor. Zavalli adam. Bir bosanma
yasadi, diger esyalarini iflas sonucunda kaybetti,
dolandiriciliktan dolayi hapishane´ de oturuyor, ve simdi de
ben girdim devreye ve kendisine on milyonluk dava aciyorum.
Fakat cok fazla etkilenmise benzemiyor. Okumayi sona
erdiriyor ve dava evraklarini karsisindaki tezgah´ a koyuyor.”
Iflas mahkemesi tarafindan korundugumu biliyorsunuz.”
Diyor. “Evet, biliyorum.” Tam olarak degil. Mahkeme
evraklarina göre Mart ayinda iflas ettigini beyan etti. Benim
aciklamamdan tam iki ay önce ve su an bütün
yükümlülüklerden kurtarilmis. Eski bir iflas davasi her zaman
gelecekte olusabilecek alacaklari engellemez, fakat bu husus
cok gereksiz. Bu adam bir kacak gibi parasiz. Dayanikli bir
insan. Bu dava´yi sizin alehinize acmak zorundaydik, cünkü
sözlesmeyi siz sattiniz. “Ah, evet biliyorum. Siz sadece isinizi
yapiyorsunuz.” “Evet, öyle. Buradan ne zaman cikacaksiniz?”
“On sekiz gün icerisinde. Neden?” “Sizi sorgulamak
istememiz mümkün olabilir.” “Burada mi?” “Belki.” “Bu
acele´ye ne gerek var? Ilk önce disariya cikmama müsade
verin, ondan sonra sorgulayabilirsiniz.” “Bu konu hakkinda
düsünecegim.” Bu kisa ziyaret kendisi icin kisa bir tatil, ve
gittigimi görmek icin acele etmiyor. Hapishanedeki hayatla
ilgili bir kac dakika sohbet ediyoruz, ondan sonra kapi´ yi
aramaya basliyorum. Hayatimda Bayan Birdie´nin evinin üst
katinda bulunmadim, ve alt kati gibi tozlu ve kokmus. Art arda
oda kapilarini aciyorum, isigi aciyorum, etrafimda hemen
bakiniyorum, ondan sonra isigi söndürüp kapiyi kapatiyorum.
Koridorun yeri ayaklarimin altinda gicirdiyor. Ikinci kat´a
giden ince bir merdiven var, fakat icimden yukariya cikmak
gelmiyor. Ev düsündügümden de daha büyük. Ve daha da
yalniz. Burada yalniz yasadigini düsünebilmek cok zor.
Kendisiyle daha fazla zaman gecirmedigim icin, Comedy
dizilerini ve televizyondaki dini törenleri izlemedigim icin,
hindili ekmek ici yemedigim icin ve hizli hazirlanabilen
kahvesinden daha fazla icmedigim icin, büyük derecede
sucluluk duygusu hissediyorum. Alt kat üst kat gibi
hirsizlardan uzak gibi görünüyor ve teras´ in kapisini
arkamdan kilitliyorum. Su an burada bulunmadigi icin cok
tuhaf bir duygu. Varliginin benim icin bir teselli oldugunu
hatirlamiyorum. Fakat bu büyük ev´de bir sey´ ye ihtiyacim
oldugunda kendisini bulabilmek benim icin güzel bir
duyguydu. Su an kendimi yalniz hissediyorum. Mutfakta
telefon´ a bakiyorum. Yuvarlak levhasi olan eski bir model ve
Kelly´ nin numarasini cevirmek üzereyim. Eger telefon´a
cikarsa, o zaman bir seyler düsünecegim. Eger Cliff cikarsa, o
zaman ahize´ yi yerine koyacagim. Telefon görüsmesinin bu
ev´de yapildigi tespit edilebilir, fakat ben artik burada
yasamiyorum. Kendisini bugün dünden daha fazla düsündüm.
Bu hafta gecen hafta´ dan daha fazla. Kendisini görmek
zorundayim.
34. Bölüm
Deck beni arabasiyla otobüs duragina götürüyor. Pazar sabah´
in erken saatleri. Hava acik ve güzel ve simdiden biraz bahar
havasi kokusu var. Sevindirici bir sekilde bunaltici sicaklari
bir kac ayligina arkamizda biraktik. Ekim ayinda Memphis
cok güzel bir yer. Cleveland´e bir ucus bileti, gidis ve dönüs
dahil, yaklasik yedi yüz dolar degerinde. Fiyatca uygun ve
yine de güvenli bir otel´de bir gecelik konaklamanin kirk dolar
tutacagini hesapladik, daha az hizmet ile yetinebilecegim icin
yeme - icme masraflari en düsük seviye´de olacak. Telefon´ da
görüstügüm Cleveland´ deki fiyatca en uygun tutanak yazari
bir günlügüne gelmesi icin yüz dolar , ifade´nin yazili bicime
gecirilmesi icin sayfa basina iki dolar istiyor. Bu tür sorgularin
yüz veya daha fazla sayfa icermesi cok nadir degil. Bu
sorgu´yu video´ ya kayit ettirmek isterdik, fakat bu imkansiz.
Ve anlasilan bunun aynisi ucmak icin de gecerli. Rudy Baylor
sirketinin maddi gücü Cleveland´e bir ucus icin yeterli degil.
Ve Toyotayla uzun bir yol katetmek cok fazla riskli. Eger
Toyota´nin bir arizasi olursa, o zaman sorgular ertelenmesi
lazim. Deck bana iyi kötü Kombi´sini teklif etti, fakat bu
Kombi´nin bin mil´den fazla yol yapabilecegine inanmiyorum.
Greyhound güvenilir, fakat korkunc bir sekilde de yavas.
Otobüsler bir gün hedef duraklarina varacaklar. Benim ilk
tercihim degil, ama ne fark eder? Cok fazla acelem yok. Kirsal
alani biraz görebiliyorum. Para biriktiriyoruz. Bir cok
nedenleri düsündüm. Deck araba sürüyor ve az konusuyor.
Maddi gücümüz daha iyisine yetmedigi icin, kendisi sanirim
biraz mahcup. Ve kendisi de gelmesi gerektigini biliyor.
Düsmanca sahitleri sorgulamak üzereyim ve rapor edilmesi
gereken sayisizca yeni evraklar var. Bir yardimcimin yanimda
bulunmasi fena olmazdi.Otobüs duragin yanindaki otopark´ ta
vedalasiyoruz. Sirket´le ilgilenmeye ve bir kac dava bulmaya
söz veriyor. Bunu yapmaya calisacagindan hic süphe
duymuyorum. St. Peter´sin yolunu izleyerek ilerliyor.Bundan
önce hayatimda hic bir zaman bir Greyhound kullanmadim.
Otobüs duragi kücük, fakat temiz, ve bir cogunun yasli ve
siyah oldugu Pazar seyahatcileriyle dosdolu. Dogru satis
noktasini buluyorum ve önceden ismarlanmis biletimi teslim
aliyorum. Sirketime yüz otuz dokuz dolar´a mal oluyor. Ilk
önce bati´ ya dogru Arkansas´a, ondan sonra kuzey´ye dogru
St. Louis´e otobüs vaktinde saat sekiz´de kalkiyor. Sansima
hic kimse yanima oturmuyor. Otobüs neredeyse dolu, sadece
üc dört bos yer var. Tarife´ye göre alti saat icinde St. Louis´e
varmamiz, aksam saat sekiz´de Indianapolis´de ve saat on bir
de de Cleveland´de olmamiz gerekiyor. Bu otobüs´ de on bes
saat eder. Sorgular yarin sabah saat on da basliyor. Trent &
Brent´teki karsitlarimin daha uyuduklarindan eminim,
uyandiktan sonra güzel bir kahvalti yapip ve esleri esliginde
teras´da Pazar gazetesini okuyacaklarindan eminim. Belki
iclerinden bir kaci kiliseye gidiyorlar, ondan sonra güzel bir
öglen yemegiyle bir golf turu. Saat bes´e dogru esleri
kendilerini havalimanina götürüp bir veda öpücügü verecekler,
ondan sonra hep birlikte birinci sinif´ta ucacaklar. Bir saat
sonra Cleveland´e varmak üzere kuskusuz Great Benefit´in
soför´ü tarafindan alinacaklar ve sehrin en iyi oteline
götürülecekler. Ickili ve sarapli, harika bir aksam yemeginden
sonra sik bir toplanti salonunda toplanip gece yarisina kadar
benim alehime planlar kuracaklar. Benim motel´e vardigim
saatlerde uyumaya gidecekler, iyi dinlenmis, iyi hazirlanmis
ve savas´a hazir. Great Benefit´in merkezi beyazlarin diger
sehir semtlerinden kactigi Cleveland´in zengin bir dis
semtinde kaliyor. Taxi sürücüme bu yakinlarda fiyatca uygun
bir motel aradigimi söyledim ve kendisi tam olarak nereye
gitmesi gerektigini biliyor. Plaza Inn´in karsisinda duruyor.
Yan tarafta bir MC Donald´s, caddenin diger tarafinda ise
Blockbuster video saticisi bulunuyor. Islekli bir cadde – kücük
magazalar, ayaküstü yiyecekler, abartili renkte reklam
panolari, alisveris merkezleri ve ucuz moteller. Ve herhangi
bir yerde kesin bir magaza pasaji. Cadde iyi bir izlenim
birakiyor. Bir sürü bos oda var ve bir geceligine otuz iki dolar
ödüyorum. Deck bir makbuz istedigi icin, motel´den bir
makbuz rica ediyorum. Gece yarisindan iki dakika sonra
yatagima yatiyorum ve tavana bakiyorum, ve aniden motel´in
kapicisi disinda hic kimsenin benim nerede bulundugumu
bilmediklerinin farkina variyorum. Ve motel´e vardigimi
söyleyebilecegim hic kimse yok. Tabii ki uyuyamiyorum.
Great Benefit´ ten nefret ettigim günden beri, merkezlerinin
bir resmi gözümün önüne geldi. Parlayan sayisiz camlarla
kapli olan modern, yüksek bir bina, giris alanin yaninda bir
fiskiye, bayrak direklerini, sirket´in ismi ve bronz amblemini
düsünüyordum. Her yerde bollugun ve islekligin isigi altinda.
Tam olarak degil. Adres büyük siyah harflerle bir asfaltli
girisin yaninda bulundugu icin, bina kolay bulunulabilinir:
5550 Baker Gap Road. Fakat Great Benefit ismi hic bir yerde
görünmüyor. Yol´a bakildiginda bina´yi tanimlamak cok zor.
Hic bir fiskiye, hic bir bayrak diregi, sadece köseli, blok
seklindeki yan yana dizilmis olan binalarin bir arada
toplanmasi. Her sey cok modern ve inanilmaz cirkin. Dis
cephe beyaz beton´ dan ve siyah renkli pencerelerden
olusuyor. Sans eseri olarak giris alani isaretlenmis ve kücük
bir fuaye´ye adimimi attigimda, bir tarafta duvarlar´da
bulunan bir kac cicekli saksi, diger tarafta ise güzel bir
karsilama görevlisi görüyorum. Dudaklarinin bir kac santim
önünde biten ince telli güzel bir kulaklik kullaniyor.
Arkasindaki duvarda daha fazla bilgi verilmemis sirketlerin
isimleri yaziyor; PinConn Group, Green Lake Marine ve Great
Benefit Life Insurance. Ne kime ait? Her sirket özgüven
simgeleyen bronz bir ambleme sahip. “Ismim Rudy Baylorve
Sayin Paul Moyer ile bulusmam var.” diye saygili bir sekilde
söylüyorum. “Bir dakika lütfen.” Bir dügme´ ye basiyor,
durakliyor ondan sonra “Sayin Moyer, Baylor isminde bir bey
sizinle görüsmek istiyor.” Diye söylüyor. Hic bir zaman
gülümsemeyi birakmiyor. Ofisi yakinlarda olsa gerek, cünkü
tokalastigi ve “Nasilsiniz?” sorusuyla beni karsiladigi icin bir
saniye bile beklemek zorunda kalmiyorum. Bir asansöre giden
bir koridoru gecerek köse´ yi dönerek kendisini
izliyorum.Kendisi neredeyse benim kadar genc ve hic
durmadan hic bir sey hakkinda konusmuyor. Dördüncü katta
iniyoruz ve ben simdiden bu mimari kabus´un hangi yerinde
bulundugumun farkinda degilim. Dördüncü katta halilanmis
yerler, kisik ayarda acilmis isiklar ve duvarlar´da resimler
asili. Bir koridor uzunlugundaki yolumuzda Moyer kesintisiz
bir sekilde konusmaya devam ediyor , ondan sonra agir bir
kapiyi acip
oturmam gereken yeri gösteriyor. Fortune
dergisine göre ülkenin en zengin bes yüz sirketinin arasinda
bulundugu sirketine hosgeldiniz. Burasi ortasinda parlayan bir
masasi bulunan ve en az elli sandalyelerle cevrili olan uzun ve
genis bir bir toplanti salonu. Sandalyeler deriyle kapli.
Masanin ortasindan bir bucuk metre yüksekliginden fazla
olmayan bir yükseklikte parlayan bir avize asili. Sol
tarafimdaki köse´ de bir bar duruyor ve sag tarafimda kahveli
ve buiskuit´lü bir büfe. Bunun önünde en az sekiz koyu
elbiseli, beyaz gömlekli, cizgili kravat ve siyah ayakkabili
komplocular toplandi. Bir´e karsi sekiz insan. Ic
organlarimdaki heyecanli titreme siddetli bir depreme
dönüsüyor. Kendisine ihtiyacim oldugumda Tyrone Kipler
nerede? Su an Deck´in varligi bile teselli verirdi. Iclerinden
dördü Trent & Brent´ten eski arkadasim. Digerlerin yüzleri
Memphis´deki sorgu´dan tanidik geliyor, diger ücü yabanci ve
benim geldigimi fark ettikleri zaman hepsi hemen susuyor. Bir
saniyeligine icmeyi, yemeyi ve konusmayi birakiyorlar ve
bana bakiyorlar. Fazlasiyla ciddi bir konusmayi yarida
kestim. Ilk basta T. Pierce Morehouse kendisine geliyor.
Söylemek zorunda oldugu icin „Rudy iceri giriniz.“ diyor.
Ücüncü B. Dewey Clay Hill´e, M. Alec Plank Junior ve
Brandon Fuller Grone´na bas salliyorum. Ondan sonra benim
cabucak unuttugum isimleri Morehouse saydiginda bu dört
yeni tanidigim insanlarla tokalasiyorum. Hakim Kipler´in
mahkeme salonundaki tanidik yüzlerden biri Jack Underhall,
Great Benefit´in sirket avukatlarindan bir tanesi ve bu
toplumun secilmis sözcüsü. Karsitlarim kisa bir ucustan sonra
dün gece yeterince uyuyan ve keyifli bir ögle yemegi
sonrasinda gayet dinc görünüyorlar. Herkes güclenmis ve
giysileri seyahat cantasindan degil de giysi dolabindan cikmis
gibi yeni ütülenmis. Gözlerim yorgun ve kirmizi, gömlegim
ise burusmus. Fakat düsündügüm cok daha önemli konular
var. Tutanak yazari gelmis durumda ve T.Pierce bizi masanin
sonundaki oturma bölümüne cagiriyor. Oraya buraya isaret
ediyor ve masanin basindaki yer´e taniklar icin ayiriyor ve her
birini nereye oturtacagini iyice düsünüyor. Uysal bir sekilde
sandalyeme ilerliyorum ve masa´ ya dogru yaklastirmaya
calisiyorum. Bu zor bir is, cünkü bu lahanet parca en az bir ton
agirliginda. Benden üc metreden fazla bir uzaklikta bulunan
Trent & Brent calisanlari dosya cantalarini oldugunca cok
gürültüyle aciyorlar- kilitler aciliyor, fermuarlar gicirdiyor,
dosyalar cikartiliyor, kagitlar citirdiyor. Saniyeler icerisinde
masa kagit yiginlariyla kaplaniyor. Great Benefit´in dört
adami tutanak yazarinin arkasinda duruyor ve nasil
ilerleyeceklerini bilmiyorlar ve T. Pierce´i bekliyorlar.
Kagitlarini ve bloknotlarini masa´ da hazirladiktan sonra
„Öyleyse,
Rudy,
Jack
Underhall´in
sorgusuyla
baslayacagimizi düsündük, sirketin özenle secilmis sözcüsü.“
Bunu önceden tahmin etmistim ve aleyhine karar verdim.
Biraz heyecanli bir sekilde „Hayir, böyle oldugunu
zannetmiyorum.“ Diyorum. Yabanci bir cevrede bulunmama
ve düsmanlarimla cevrili olmama ragmen caresiz bir sekilde
rahatlamis görüntüsü vermeye calisiyorum. Avukatla
baslamak istemememin bir cok nedenleri var, ve iclerinde
önemsiz sayilamayacak nedenlerden bir tanesi bu durumu
istemeleri olmalari. Sürekli kendime bunlar benim sorgularim
diyorum. „Efendim.“ Diyor T.Pierce. „Ne söyledigimi
duydunuz. Jakkie Lemancyzk ismindeki hasar bölümünün
calisaniyla baslamak istiyorum. Fakat ondan önce dosya´yi
istiyorum.“ Her sigorta davasinin can alici kismi calisan´in
merkez´de hazirladigi hasar dosyasi, mektup ve evraklarin
birikimi. Iyi bir dava´ da hasar dosyasi sasirtici bastan savma
isleri iceren tarihi bir rapor. Bu dosya´ ya hakkim var ve on
gün önce almam gerekirdi. Drummond sucsuz oldugunu ve
müvekkilinin bu isi geciktirdigini iddia ediyor. Kipler
dosyanin benim icin bu sabah masada bulunmasi gerektigini
emretti. T.Pierce sesi kisik bir sekilde „Sayin Underhall ile
baslamamizin daha iyi olacagini.“ Söyledi. „Sizin ne
düsündügünüz benim icin pek önemli degil,“ diyorum, sesim
yaniltici ve sinirli geliyor. Hakim benim tarafimi tuttugu icin
bu manevrayla basarili olabilirim. Alayci bir sekilde „Hakim´i
arayalim mi?“ diye soruyorum. Kipler burada olmamasina
ragmen kisiligi agir basiyor. Talimati acik ve net bir sekilde
benim talep ettigim alti sahit´in bu sabah saat dokuz´da hazir
bulunmalari gerektigini ve hangi siralamada sorguya
cekileceklerine dair sadece benim karar verecegimi söylüyor.
Onlari serbest birakana kadar görüsmeye hazir bulunmalilar.
Sorular´a baslar baslamaz hakimin talimatlari daha fazla
sorgularin gerceklesmesi icin imkan sagliyor.Hakimle bir
telefon görüsmesi sürdürecegim tehditinde bulunmak icin
sabirsizlandim. T.Pierce kapi´ya arkadan daha da fazla
yaklasan dört adam´a bakarak heyecanli bir sekilde „Äh, evet,
fakat Jackie Lemancyzk ile bir sorunumuz var.“ Diyor. Her
dördü ayaklarina bakiyor, sag´a ve sol´a hareket ediyorlar ve
omuz silkiyorlar. T.Pierce karsimdaki masa´ da oturuyor ve
düzgün bir durus icin mücadele veriyor. “Ne sorunu? Diye
soruyorum. “Kendisi artik burada calismiyor.” Agzimin
acilmasini zamaninda önleyebiliyorum. Bir an aklima hic bir
sey gelmeyecek sekilde sasiriyorum. Kendisine bakiyorum ve
düsüncelerimi bir düzene sokmaya calisiyorum. “Ne zaman
gitti ?” diye soruyorum. “Gecen hafta´ nin sonunda.” “Tam
olarak ne zaman? Persembe günü mahkeme karsisindaydik. O
zamanlari biliyor muydunuz?” “Hayir, kendisi Cumartesi günü
is´I birakti.” “Süresiz mi is´ten cikisi verildi?” “Kendisi
sözlesmeyi feshetti.” “Su an nerede?” „Kendisi su an burada
calismiyor. Sahit olarak hazir bulunmuyor.“ Notlarima göz
atiyorum ve daha fazla isim arayisi icerisine giriyorum. „Ikinci
calisan Tony Krick ne durumda?“ daha fazla hareketlenmeler
ve omuz silkmeler. „O da gitti.“ Diyor T. Pierce. Personel
cikislari esnasinda isten cikartildi.“ Yüzüme ikinci darbeyi
yiyorum. O kadar sersemlestim ki ne yapacagimi bilmiyorum.
Benimle konusmamalari icin Great Benefit gercek anlamda
insanlari isten cikardi. Igneleyici bir sekilde „Bu ne tesadüf.“
Diyorum. Plunk, Hill ve Grone baslarini bloknotlar´dan
kaldirmiyorlar. Ne yazmak istediklerini düsünemiyorum.
Yüzünü asmadan „Müvekkilimiz su an bir sürü isci
cikartiyor.“ Diyor T.Pierce. Hasar bölümünün yönetici
mevkindeki Richard Pellrod ne yapiyor? Tahmin etmeme
müsade verin- o da isten cikartildi. Hayir, kendisi burada.“
„Ve Russell Krokit?“ „Sayin Krokit baska bir sirket´te is´e
basladi.“ Öyleyse is´ten cikartilmadi.“ „Hayir.“ „Jackie
Lemancyzk gibi sözlesmeyi fesh etti.“ „Aynen öyle.“ Russell
Krokit „ahmak mektubunu“ yazarken hasar bölümünün
yöneticisiydi. Bu seyahate ne kadar heyecanli ve ürkek bir
sekilde gördüysem, sorgusu icin bir nevi sevindim. „Ve
Everett Lufkin, hasar bölümünün baskani ne yapiyor? Is´ten
cikartildi mi?“ „Hayir, kendisi burada.“ Heyecan´ in yastigi
an´da herkesin hic bir seyle ilgilenmedigi inanilmaz uzun bir
suskunluk dönemi olusuyor. Ayrintili bir sekilde not aliyorum,
nasil ilerleyecegime dair bir liste olusturuyorum. “Dosya
nerede?” diye soruyorum. T. Pierce arka taraftan bir seyler
aliyor, bir yigin evraklari alip masa´ya koyuyor. Hepsi temiz
bir sekilde fotokopi edilmis ve kalin lastiklerle tutturulmus.
„Kronolojik bir sekilde siralandi mi?“ Kipler´in talimati bunu
öngörüyor. „Sanirim.“ Diyor T.Pierce ve Great Benefit´ in
dört adamina onlari bogacakmis gibi bir bakis atiyor. Lastik
bantlarini cikartmadan „dosya on santim kalinliginda“
diyorum. „Bana bir saat zaman verin. Ondan sonra devam
ederiz.“ „Peki.“ Diyor T.Pierce. „Yan oda da kücük bir
toplanti salonu bulunuyor.“ Ayaga kalkiyor ve arkamdaki
duvar´a isaret ediyor. Kendisine ve Jack Underhall´i yandaki
oda´ ya kadar eslik ettikten sonra, beni hizli bir sekilde terk
ediyorlar. Masa´ ya oturuyorum ve hemen evraklari gözden
geciriyorum. Bir saat sonra toplanti salonuna geri dönüyorum.
Kahve iciyorlar ve isteksiz bir sekilde her hangi önemsiz
konular hakkinda sohbet ediyorlar. „Hakim´ i aramamiz
gerekiyor.“ Diyorum ve T.Pierce aniden uyaniyor. “Burada.”
Diyorum ve kücük oda´ya isaret ediyorum. Kipler´ in
numarasini ariyorum. Ikinci calista telefon´a cikiyor.
Isimlerimizi söyleyip birbirimize “Günaydin.” Diyoruz.
“sohbeti dogru ton´da sürdürmek icin “Burada kücük bir
sorunumuz var sayin hakim. “ diyorum. “Ne gibi bir sorun?”
diye bilmek istiyor. T.Pierce dinliyor ve yer´e bos bir ifadeyle
bakiyor. “Benim cagirdigim alti sahitlerden ve sizin talimatta
anmis oldugunuz isimler´den ücü ani bir sekilde kayboldu.
Islerine cikis verildi, isci cikartma dönemindeis´ten cikartildi
veya baska buna benzer bir kaderleri var. Onlar orada
bulunmuyor. Gecen haftanin sonunda gerceklesti.” Kim?”
Dosya´ nin karsisinda oldugundan ve isimleri incelediginden
eminim.”Jackie Lemancyzk, Tony Krick ve Russell Krokit
artik burada calismiyorlar. Pellrod, Lufkin ve Underhall,
avukat, sasirilacak bir sekilde bu kanli savasi basariyla
gectiler.“ “Dosya ne olacak? “Dosya´ yi aldim ve henüz yeni
gözden gecirdim.” “Ve ondan sonra ne oldu?” “En az bir
evrak eksik.” Diyorum ve T.Pierce´ I iyice inceliyorum. Buna
inanamiyormus gibi kaslarini catiyor. “Hangisi?” “Ahmak
mektubu. Dosya´nin icerisinde bulunmuyor. Geri kalanlari
gözden gecirmeye henüz zamanim olmadi.” Great Benefit´in
avukatlari “Ahmak mektubunu” gecen hafta ilk defa gördüler.
Dot´ un sorgu esnasinda Drummond´ ya vermis oldugu
fotokopi´ de “Fotokopya” kelimesi üc kere yaziliydi. Bunu
ileride mektup ortaya yeniden ciktiginda nereden geldigini
bilebilmemiz icin bilerek yapmistim. Orjinal doküman kesin
benim belgelerimin arasinda. Drummond ve yandaslari icin
bile mektubun bu isaretlenmis fotokopisini mektubu hasar
dosyalarina almak üzere Great Benefit´e vermek cok riskli.
„Bu dogru mu, Pierce? Diye hakim Kipler soruyor. Pierce
gercekten yardima muhtac. „Özür dilerim, sayin hakim,
bilmiyorum. Dosya´yi gözden gecirmeme ragmen bu söz
konusu olabilir. Her seyi kontrol etmedim.“ „Ikiniz de ayni
oda da bulunuyor musunuz? Diye Kipler soruyor. „Evet,
efendim.“ Diye bir agizdan cevap veriyoruz. „Peki. Pierce,
lütfen disariya cikiniz. Rudy, siz ahize´ de kalin. T.Pierce bir
seyler söylemek istiyor, fakat sonradan daha farkli düsünüyor.
Kafasi karisik bir sekilde telefonu kapatiyor ve oda´ yi terk
ediyor. „Peki, hakimim, biz kendi aramizdayiz.“ Diyorum.
„Oradaki hava nasil?“ diye soruyor. „Bayagi gergin.“ „Bu
beni sasirtmiyor. Anlatacaklarimi yapacagim. Sahitleri yok
etmemle ve evraklari saklamamla su an bütün sorgularin
burada gerceklesmesi yönünde talimatlar verebilme
durumundayim. Bu benim verecegim karara bagli, ve siz bir
cezalandirmayi hak ettiniz. Underhall´i sorgu´ya cekmeniz
gerektigini düsünüyorum ve baska bir kimseyi de degil.
Kendisine istediginiz kadar soru sorabilirsiniz, fakat kendisini
üc eksik sahitlerin serbest birakilmasi nedeniyle sikistirin.
Akliniza gelen suclamada bulunun. Kendisiyle isiniz bittigi
zaman, geri geliniz. Bu hafta daha sonraki zamana ifade
alinmasi icin yeni bir gün belirleyecegim ve mevzuyu
ayrintilariyla inceleyecegim. Tutuklama dairesinin dosyasini
da almaya calisin.“ Olabildigince hizli bir sekilde not
aliyorum. „Ve simdi Pierce´le konusmama izin veriniz“ diyor,
„Ve kendisine aci bir ders verin.“
Jack Underhall kisa boylu, kisa biyikli ve öz konusan bir
insan. Bana sirket ile ilgili bilgi veriyor. Yöneticisi
arastirilmasi zor olan PinnConn´a ait. Bu bina´da hizmetlerini
sunan üc sirket arasindaki baglantilari kendisine soruyorum ve
tamamen ayirt edilemez durumda. Yöneticisinden baslayarak
sirket´ in yapisiyla ilgili bir saat konusuyoruz. Ürünler, satis
miktarlari, piyasalar, subeler, personeller, hepsi bir noktaya
kadar ilginc, fakat büyük kismi yararsiz. Ortadan kaybolan
sahitlerin iki is sözlesmesinin feshini elime veriyor ve
sirketten ayrilmalarinin bu davayla hic bir ilgisi olmadigini
garanti ediyor. Kendisine üc saat boyunca sorular soruyorum,
ondan sonra sorgulamayi sonlandiriyorum. Trent & Brent
calisanlariyla en az üc günümü Cleveland´de gecirmeyi
düsmanca fikirler besleyen taniklara karsi direnmeyi ve aksam
bir evrak yiginini gözden gecirmeyi düsünüyordum. Fakat bu
yeri bir daha görmemek üzere saat iki olmadan Deck´in
incelemek istedigi yeni bir evrak yiginiyla terk ediyorum. Ve
bu üc sahteker´ in benim ofisime gelmek zorunda olduklarinin,
ifadelerinin de benim mahkeme salonumda ve benim
hakimimin yakininda vermek zorunda olduklarinin
bilincindeyim. Memphis´e dönüs yolculugu bana daha kisa
geliyor.
35. Bölüm
Deck´in kendisini bir yardimci avukat olarak tanitan bir
kartviziti var. Yerel mahkemenin koridorlarinda geziniyor ve
farkli hakimlerin karsisina ilk defa cikmayi bekleyen kücük
sahtekerlerle iletisim kurmaya calisiyor. Elinde bir kagit
bulunan ürkek bir adam seciyor ve tanismak icin ilk adimi
atiyor. Deck bu kisa ve hizli müvekkil reklamina BussardTwostep adini veriyor. Bu politika sayesinde sehir
mahkemenin karsisinda müvekkil avina cikan avukatlar
aradiklari davalari basariyla buldular. Bana bu teknigin nasil
uygulandigini göstermek amaciyla beni bir kere davet etti. Ben
ise reddettim. Derrick Dogan bu teknigin hedef kisisi olarak
öngörülmüstü, fakat bu is gerceklesmedi. Kendisi Deck´ e
sordugunda: “Bir yardimci avukat nedir? Normalde her zaman
bir stereotipik bir cevabi hazir olan Deck bu soruyu
cevaplandiramadi. Ve hizli bir sekilde kacisa gecti. Fakat
Dogan üzerinde Deck´ in ismi yazdigi kartviziti kendinde
biraktiAyni gününün ilerleyen saatlerinde Dogan cok hizli
süren bir genc ile carpisma yasadi.Dogan´ in Deck´e sehir
mahkemesinin önünde gitmesini söylerken, Dogan St.
Peters´in odasindan kartvizitte yazilan numarayi cevirdi.
Benim gecilmesi zor bir sigorta evraklari labirintinin
icerisinde mücadele verdigimde, Deck ofise gelen görüsmeyi
karsiladi. Dakikalar sonrasi hastaneye dogru yol aldik. Dogan
gercek bir avukat ile konusmak istiyordu, yardimci bir avukat
ile degil. Bu benim ilk ve hastane´ de nerdeyse yasal
ziyaretlerimden bir tanesi. Dogan´I kirilmis bir bacak,
kaburgalar, el bilegi, kesikler ve yüzündeki eziklerle yalniz
buluyoruz. Kendisi genc, yirmili yaslarda ve evlilik yüzügü
tasimiyor. Gercek bir avukat gibi dava üzerinde calismaya
basliyorum, rutin alisilmis uyarilarda bulunuyorum, özellikle
sigorta sirketleriyle ilgili hic is yapmamayi ve hic kimseye hic
bir sey söylememeyi. Olay sadece “Biz onlara karsi” ve
sirketim sehirdeki diger sirketlerden daha fazla trafi davalarini
isliyor. Deck gülümsüyor. Bana iyi bir sekilde ögretti. Dogan
bir sözlesme imzaliyor ve bize hasta dosyasini görmemize izin
veren bir yetki veriyor. Anlasilan siddetli agrilari var, bu
yüzden fazla uzun kalmiyoruz. Ismi sözlesmenin icinde
yaziyor. Birbirimizle vedalasiyoruz ve yarin bir daha
görüsmeyi kararlastiriyoruz. Öglene dogru Deck´in eline kaza
raporunun bir fotokopisi geciyor. Gencin babasiyla coktan
konustu. Kendileri State Farm´ de sigortalilar. Bunu
yapmamasinin daha yi olmasina ragmen sözlesme bildigi
kadariyla elli bes bin dolara sinirli. Kendisi ve ogulu bu durum
icin cok üzgün. Bu kazanin olmasina sevinen Deck, „hic bir
sorun degil.“ diyor. Yirmi bes bin dolarin ücte biri sekiz bin
dolar ve biraz bozuk para. Peabody´ de öglen yemegi icin Dux
sminde güzel bir restoran´a gidiyoruz. Sarap iciyorum. Deck
kendisine tatli ismarliyor. Sirketimizin tarihindeki en büyük
ani. Üc saat boyunca yemek yiyoruz ve para harciyoruz.
Cleveland´ de gecirdigim Pazartesinden sonra gelen
persembe´ de ögleden sonra saat bes bucukta Kipler´ in
mahkeme salonunda oturuyoruz. Leo F. Drummond´nun uzun
bir günden sonra mahkemede bir yenilgiye daha ugramasi icin
sayin hakim bu zamani secti. Kendisinin gelmesi savunma
ekibini tamamliyor- bes´i de mahkeme salonunda bulunuyor
ve olumsuzluklarla karsilasacaklarini bilmelerine ragmen
kendini begenmis izlenimi birakiyorlar. Great Benefit´ in
sirket avukat´ i Jack Underhall gelmis durumda, fakat diger
beyler Cleveland´ de kalmayi tercih ediyorlar. Bunu
kendilerine cok göremem. Kürsü´ den dogru sayin hakim „Sizi
evraklar yüzünden uyarmistim, Sayin Drummond.“
Anlatmisti. Toplantiyi bes dakika önce baslatmis olmasina
ragmen ve Drummond simdiden zorlaniyor. „Kendimi
yeterince iyi ifade ettigimi saniyordum ve bu düsüncemi sizin
de bildiginiz gibi size yazili bir sekilde verdim. Peki ne oldu?“
Bu büyük ihtimal Drummond´ nun sucu degil. Müvekkili
kendisiyle oyun oynuyor ve Cleveland´ deki insanlara kendi
fikrini söyledigine inaniyorum. Leo Drummond fazlaca
özgüveni olan bir adam ve asagilamalari cok nadir durumlarda
kabul edebilir. Ona neredeyse aciyorum. Kendisi neredeyse
anayasa mahkemesinin bir milyonluk dolar davasinin
icerisinde bulunuyor, geceleri tahminen sadece üc saat uyuyor,
beyninde yüz isi birden düsünüyor ve su an günü gününe
uymayan müvekkilinin yasadisi islerini savunmak icin bayagi
hirpalaniyor. Kendisine neredeyse aciyorum. “Sayin hakim
bunun özürü yok.” Diyor ve dürüstlügü inandirici. “Bu üc
tanigin müvekkiliniz icin calismadigini ne zaman ögrendiniz?”
“Pazar ögleni.” “Davacinin avukatini bilgilendirmeye
calistiniz mi?” “Evet, calistim. Kendisini bulamadik.
Havayolu sirketini bile aradik, fakat nafile (bosuna).”
Greyhound ile denemeniz lazim di. Kipler büyük bir sov
sergiliyor. Kafasini salliyor ve öfkeleniyor. „Buyrun, sayin
Drummond.“ Diyor. Simdiye kadar konusmak zorunda
kalmadim. Sayin hakim „Plan burada, beyler.“ Diyor. Bir
sonraki Pazartesi burada sorgu icin toplanacagiz. Sikayet
edilen kisi hasar bölümünün yönetici pozisyonundaki Richard
Pellrod, hasar bölümünün baskani Everett Lufkin, tutuklama
bölümünün baskani Kermit Aldy, idari bölümün baskani
Bradford Barnes ve genel baskan M. Wilfred Keeley.“ Kipler
istek listesini kendisine vermemi rica etti. Koridor´ un diger
tarafindaki beylerin mahkeme salonunun havasini nasil
soluduklarini hissedebiliyorum. „Hic bir mazeret, gecikmeler,
ertelemeler. Onlar tabii ki kendi masraflarini tasiyarak seyahat
edecekler. Sayin Baylor serbest birakildiklarini söyleyene
kadar davacinin istegine göre sorgular icin hazir bulunacaklar.
Sorgularin bütün masraflari, tutanak yazarinin ücreti dahil,
Great Benefit tarafindan tasinacak. Simdilik sorgular icin üc
gün sürecegini tahmin ediyoruz. Bunun haricinde davacilarin
savunuculari icin evraklarin fotokopileri gelecek hafta´ nin
carsamba gününden daha gec olmamak suretiyle, sorgulardan
bes gün önce verilmesi gerekiyor. Evraklar düzgün bir sekilde
fotokopi edilip ve kronoljik bir sekilde hazirlanmasi lazim. Bu
görevleri yerine getirmemek agir cezalari beraberinde
getirecek. Cezalarin konusu acilmisken sikayet edilen ksi´ nin
Sayin Baylor´ un Cleveland´ e bosuna yapmis oldugu gezinin
masraflarini ödemesini emrediyorum. Sayin Baylor
Cleveland´e gidisi ve geri dönüsü iceren biletin masraflari ne
kadar?“ „Dogruyu söyleyerek „Yedi yüz dolar.“ Diyorum.
„Birinci sinif mi yoksa ekonomik tarife mi?“
„Ekonomik tarife.“ „Sayin Drummond sirketiniz Cleveland´e
dört avukat gönderdi. Birinci sinif´ ta mi yoksa ekonomik
tarifeyle mi uctular?“ Bir cocugun hirsizlik yaptigi zaman
kivranmasi gibi Drummond T. Pierce´ e bir bakis atiyor.
„Birinci sinif.“ „Bunu tahmin etmistim.“ „Birinci sinif biletin
masrafi ne kadar?“ „Bin üc yüz.“ „Konaklama ve yeme icme
icin ne kadar ödediniz, Sayin Baylor?“ Gercekte kirk dolar´
dan daha az. Fakat bunu mahkeme karsisinda itiraf etmek cok
utanc verici olurdu. Bir Penthouse suite de cikmayi cok
isterdim. Biraz abartarak, fakat paragöz olmadan „Yaklasik
altmis dolar.“ diyorum. Onlarin odalari bir gece icin kesin yüz
elli dolar tuttu. Kipler bunu aklinda tutuyor ve beynindeki
hesap makinasi calismaya basliyor. “ Ne kadar zamandan beri
yoldaydiniz? Her birinde iki saat.” “Olabilir.” Diyorum.
„Saatte iki yüz dolardan bu sekiz yüz dolar eder. Baska
masraflar var mi?“ „Bayan tutanak yazari icin iki yüz elli
dolar.“ Her seyi not ediyor, topluyor, rakamlarini kontrol
ediyor ve ondan sonra : „Sikayet edilene ceza olarak bes gün
icerisinde iki bin dört yüz on dolar ödemesini emrediyorum.
Eger para bes gün icerisinde Sayin Baylor´ a ulasmazsa, cek
Sayin Baylor´a ulasana kadar bu miktar her gün ikiye
katlanacak. Bunu anladiniz mi Sayin Drummond?”
Gülümsemeden edemiyorum. Belini hafif bükerek Drummond
yavasca ayaga kalkiyor ve ellerini aciyor. „Itiraz ediyorum.“
Diyor. Ici icini yiyor, fakat sinirine hakim. „Itiraziniz kayde
alindi. Müvekkilinizin bes gün zamani var.“ „Sayin Baylor´in
birinci sinifta uctuguna dair hic bir delil yok.“ Her seyi inkar
etmek savunma avukatinin elinde. Kli kirk yarma onun
islerinden bir tanesi. Bunun haricinde inkar etmek karli bir is.
Fakat para müvekkili icin siradan bir konu ve Drummond bu
taktigiyle bir sey basaramayacagini kabullenmesi lazim.
„Cleveland´e gidis ve gelis anlasilan bin üc yüz dolar
degerinde. Ve bu miktari müvekkiliniz ödemek zorunda.
„Sayin Baylor saat bazinda aylik almiyor.“ „Bununla zamanin
degersiz oldugunu mu söylemek istiyorsunuz?“ “Hayir.”
“Söylemek istedigi sey benim is´e yeni baslamis herhangi bir
avukat oldugum ve zamanim kendisinin veya arkadaslarinin
kadar degerli olmadigini söylemek istiyor. “Ondan sonra
kendisine saat basi iki yüz dolar ödeyecekler. Kendinizi mutlu
sayabilirsiniz. Cleveland´ de gecirmis oldugu bütün saatlerin
faturasini size cikartmayi düsündüm.” Drummond sinirli bir
sekilde kollarini salliyor ve yine yerine oturuyor. Kipler
kendisine bakiyor. Dairede bir kac ay calistiktan sonra büyük
sirketlere karsi olan antisempatisini herkes biliyor. Diger
durumlarda da cezalar almisti ve hukukcular arasinda bu konu
hakkinda konusuluyor. Bunun icin cok sey gerekli degil.
Tutanak yazarina bakarak “Baska bir sey daha var mi?
soruyor. Herkesin benim de burada oldugumu bilmesi icin
“Hayir, efendim.” Diyorum. Koridor´ un diger tarafindak
komplocularin hepsi bas salliyor ve Kipler masaya vuruyor.
Cabucak evraklarimi topluyorum ve mahkeme salonunu terk
ediyorum. Aksam yemegim Dot ile birlikte yedigim bir ekmek
icinden olusuyor. Günes yavas yavas arka bahcesindeki
agaclarin ve yemek yemeyi reddeden Buddy´ nin de icinde
bulundugu Fairlane´ in arkasinda kayboluyor. Donny Ray
yüzünden disarida daha fazla zaman gecirdigini söylüyor.
Vefat etmesi bir kac günlük mesele be Buddy´nin bu olayin
üstesinden gelme tarzi arabasina saklanmak ve icki icmek. Her
sabah bir kac dakikasini ogluyla geciriyor, odasini genelde
aglayarak terk ediyor ve gün icerisinde herkesden kacmaya
calisiyor. Bunun haricinde misafir oldugunda, genelde
yanlarina oturmaz. Bu benim icin uygundur. Ve Dot icin de
uygun. Dava ve Great Benefit´ in kararlarini ve hakim
Kipler´in inanilmaz adil kararlarini, fakat bu konuya ilgisini
kaybetti. Alti ay önce Cypress Gardens´ da tanistigim coskulu
bayan mücadele etmekten pes etmis gibi görünüyor.
Zamaninda her avukat´ in, yani her siradan bir avukat´ in, ben
dahil, Great Benefit´ I dogruyu tesvik etmeye
basarabileceginden emindi. Zamaninda bir mucize icin zaman
vardi. Su an bütün ümitler kayboldu. Dot her zaman Donny
Ray´yin ölümünden kendisini suclu tutacak. Great Benefit
hakkini reddettikten sonra bana birden fazla kez bir avukat´ a
gitmesi gerektigini söyledi. Bunun yerine mektuplari kendi
yazmayi tercih etti. Great Benefit´ in dava tehditine karsi hizli
bir sekilde taviz vereceginden ve tedavi masraflarini
üstleneceginden su an cok eminim. Iki nedenden dolayi buna
inaniyorum. Birincisi haksiz durumdalar ve bunu biliyorlar.
Ve ikincisi tecrübesiz bir avukat olarak onlara dava actiktan
sonra, bana yetmis bes bin dolar tutarinda bir karsilastirma
teklif ettiler. Korkuyorlar. Avukatlari korkuyor. Cleveland´
deki tipler korkuyor. Dot bana bir fincan hizli hazirlanmis
kofeinsiz kahve ikram ediyor, ondan sonra esine bakmak icin
disariya cikiyor. Kahvemi evin arka tarafinda Donny Ray´ yin
bulundugu oda´ ya götürüyorum. Odanin sag tarafinda
battaniyenin altinda uyuyor. Tek isiklandirma köse´ de
bulunan lamba. Pencereden serin hava esiyor ve sirtim
pencereye dönük bir sekilde yanina oturuyorum. Komsuluk
sakin ve oda´ da bir ses duyulmuyor. Vasiyetnamesi mirasin
tümünü annesine veren basit iki paragraftan olusan bir evrak.
Ne bir mülkü yok, ne bir borcu var ve vasiyetname gereksiz.
Fakat bu sayede kendisini daha iyi hisetti. Cenaze törenini de
planladi. Dot gerekli hazirliklari yapti. Tabut tasiyicilardan
biri olmami istiyor. Iki aydan beri zaman zaman okuudugum
kitabi elime aliyorum. Dört kisaltilmis bir roman´dan olusan
bir kitap. Otuz senelik ve ev´de az sayida bulunan kitaplardan
bir tanesi. Her zaman ayni yerde birakiyorum ve her ziyaret
edisimde bir kac sayfa okuyorum. Inliyor ve biraz hareket
ediyor. Bir gün buraya gelip Donny Ray´ in uyunmadigini fark
edince ne yapacagini merak ediyorum. Ben Donny Ray´ in
yaninda otururken, bizi yalniz birakiyor. Bulasik yikadigini
duyabiliyorum. Buddy su an evdeymis gibi görünüyor. Bir
saat okuyorum ve ara sira Donny Ray´ ye bakiyorum.
Uyandiginda sohbet edecegiz, belki televizyonu da acarim.
Her ne istiyorsa. Oturma odasinda yabanci bir ses duyuyorum,
ondan sonra biri kapiya tikliyor. Kapi yavasca aciliyor ve
kapi´ da duran genc adami taniyabilmek icin bir kac saniye´ye
ihtiyacim var. Kapi´da duran ve ev ziyareti yapan Dr. Kord.
Tokalasiyoruz ve sessizce yatagin ucunda sohbet ediyoruz,
ondan sonra üc adim pencereye dogru ilerliyoruz. Halen
fisildayarak sanki sürekli buralari geziyormus gibi „Burada
yakinlardaydim“ diyor. „Buyrun.“ Diyorum ve tek olan
sandalye´ ye isaret ediyorum. Sirtimizla pencereye dogru
oturuyoruz, diz dize ve nerdeyse iki metre uzakliktaki yatagin
icinde bulunan ölecek olan cocuga bakiyoruz. „Ne zamandan
beri buradasiniz?“ diye soruyor. „Yaklasik iki saatten beri.
Dot ile birlikte aksam yemegi yedik.“ „Uyandi mi?“ „Hayir.“
Yari karanlik ve hafif esen bir oda´ da oturuyoruz. Saatler
hayatimizi belirliyor, fakat su an her türlü zaman bilincimizi
kaybetmis durumdayiz. Nerdeyse sessiz bir sekilde “Ben
düsündüm.”
Diyor Kord. “Dava hakkinda. Ne zaman
olacagindan haberiniz var mi?“ „Sekiz subatta.“ „Bu kesin
mi?“ „Öyle gibi görünüyor. „Jüri üyelerine verilen yazili veya
video´ lu sorgulamanin yerine kendi konusmamin daha iyi bir
izlenim birakacagini düsünmüyormusunuz?“ „Tabii ki öyle
olduguna inaniyorum.“ Kord uzun senelerden beri calisiyor.
Davalar ve sorgular hakkinda bilgisi var. Öne dogru egiliyor
ve dirseklerini dizlerine yasliyor.“ O zaman sorguyu unutalim.
Ifademi mahkeme salonunda bulunarak kendim verecegim ve
size bir fatura göndermeyecegim.“ „Bu cok cömertce.“ „Rica
ederim. Yapabilecegim en az sey bu.“ Uzun zaman bu konuyu
düsünüyoruz. Arasira mutfaktan kücük bir gürültü geliyor,
fakat bunun disinda ev sessiz. Kord icin uzun sohbet molalari
bir sorun degil. Sonunda „Su an ne yapacagimi biliyor
musunuz? Diye soruyor. „Neyi?“ „Insanlari inceliyorum,
ondan sonra onlari ölüme hazirliyorum.“ „Neden onkoliji
bölümüne karar verdiniz?“ Gercegi duymak istiyor musunuz?“
„Tabii ki, neden olmasin?“ „Cok basit. Onkologlar´a karsi
talep var. Talep diger uzmanlik alanlarindaki gibi cok büyük
degil. “Bir kimselerin bunu yapmasi gerektigini tahmin
ediyorum.” “Durum aslinda o kadar kötü degil. Isimi
seviyorum.” Bir an susuyor ve hastasini inceliyor. “Bir
hastanin tedavi edilmemesini görmeye tahammül etmek beni
olumsuz etkiliyor. Kemik naklili bu kadar pahali olmasaydi, o
zaman belk bir seyler yapabilirdik. Zamanimi ve isimi ücretsiz
bir sekildesunmaya hazirdim, fakat bu yine de iki yüz bin
dolarlik bir müdahale. Ülke´de hic bir hastane bu kadar para
hediye edemez.” “Ve bu yüzden sigorta sirketlerinden nefret
ediyorsunuz, degil mi?” “Evet, bu öyle söylenilebilir. Uzun bir
mola´ dan sonra: “Onlardan intikam almak zorundayiz.”
“Calisiyorum.” “Evli misiniz? “ diye soruyor, ondan sonra
dimdik oturuyor ve saat´ e bakiyor. “Hayir. Ve siz?” “Hayir,
bosanmis. Birlikte bir bira icelim.” “Peki, nerede?” “Murphy´
sin Oyster Bar´ini taniyor musunuz?” “Tabii ki.” “Biz orada
bulusuyoruz.” Donny Ray´in yanindan ayak parmaklari
uclarinda geciyoruz, sallanarak ve sigara icerek ön veranda da
oturan Dot´ dan bu seferlik icin veda ediyoruz. Telefon
tesadüfen gece üc´ ü yirmi gece caldiginda, tesadüfen yine
uyuyorum. Donny Ray ya öldü veya bir ucak düstü ve Deck
büyük kar pesinde. Bu saatte baska kim arayabilir? Telefonun
diger ucundan „Rudy mi?“ diye tanidik bir ses duyuluyor.
„Bayan Birdie?“ diyorum, oturuyorum ve isik tusunu bulmaya
calisiyorum. „Sizi bu kadar uygunsuz bir zamanda aramak
zorunda kaldigim icin cok özür dilerim.“ „Sorun degil.
Nasilsiniz?“ „Ah, bana karsi o kadar bayagisiniz ki.“
Gözlerimi kapatiyorum, derin nefes aliyorum ve kendimi
yatagima birakiyorum. Bu beni neden sasirtmiyor? Benden
beklenildigi icin „Kim bayagi?“ diye soruyorum. Bu saatte
empati göstermek cok zor. Sanki bir siralama yapmis gibi
„Iclerinde en bayagi olani, June.“. „Benim ev´ de bulunmami
istemiyor.“ „Siz Randolph ve June´ nin yaninda mi
yasiyorsunuz?“ „Evet ve bu cok korkuc. Sadece korkunc. Bir
sey yemeye korkuyorum.“ „Neden?“ „Icine zehir katmis
olabileceginizden.“ „Beni lütfen dinleyiniz, Bayan Birdie.“
„Ben ciddiyim. Herkes benim ölmem bekliyor. Istediklerini
onlara veren yeni bir vasiyetname imzaladim. Bunu
Memphisdeyken´e yaptim. Ve Tampa´ya geldikten sonra, bir
kac gün gercekten güzel davranislar sergilediler. Cocuklar
sürekli iceriye dogru bakiyorlardi. Bana cicek ve cikolatalar
getirdiler. Ondan sonra bir doktor´un beni iyice muayene
edebilmesi icin, Delbert beni bir doktor´a götürdü. Muayeneyi
tamamladiktan sonra benim cok iyi bir durumda oldugumu
söyledi. Sanirim siz baska bir sey beklediniz. Doktor´ un
söylemis oldugundan hayal kirikligina ugramis gibi
görünüyorsunuz. Ve gece sonrasi her sey degisti. June yine o
gercekte oldugu gibi basit bir bayan oldu. Randolp yine Golf
oynamaya gitti ve hic bir zaman ev´de degil. Delbert ise
sürekli köpek kosusunda. Vera June´ den nefret ediyor, June
de Vera´ dan nefret ediyor. Biliyor musunuz, cogunun isi
olmayan torunlar kayboldu?“ „Bu saatte neden ariyorsunuz,
Bayan Birdie ?“ Cünkü, gizli bir sekilde telefon etmem
gerekiyor. Dün June bana telefonu kullanmamin yasak
oldugunu söyledi, ben de bunun üzerine Randolphe gittim ve
Randolph bana telefonu günde iki kez kullanabilecegimi
söyledi. Evimi özlüyorum, Rudy. Her sey yolunda mi?“ „Her
sey mükemmel, Bayan Birdie.“ „Burada daha fazla
dayanamayacagim. Beni kücücük bir küveti olan kücük bir
yatak odasina soktular. Cok yerimin olmasina aliskinim,
Rudy, bunu biliyorsunuz.“ „Evet, Bayan Birdie.“ Yanina
gelmemi ve kendisini almami teklif etmemi bekliyor, fakat
bunun icin cok erken. Gideli henüz bir ay olmadi. Bu kendisi
icin cok iyi. “”Ve Randolph bana noter tasikli bir yetkiyi
imzalamam icin yalvariyor. Buna ne diyorsunuz?”
“Müvekkilerime hic bir zaman bu tür bir yetkiyi
imzalamalarini tavsiye etmiyorum, Bayan Birdie. Bu iyi bir
fikir degil.”Böyle bir sorunla karsi karsi kalan hic bir
müvekkilim olmadi , fakat sizin durumunuzda bu fena bir
durum. Zavalli Randolph. Yirmi milyon dolarlik miras´ a
konmak icin bayagi bir ugras veriyor. Gercegi ögrendigi
zaman ne yapacak? Bayan Birdie kendisinin su an cok iyi bir
durumda olmadigini düsünüyor. Sadece biraz sabirli olmasi
gerekiyor. “Vallahi, tam olarak bilmiyorum….” Sesinin tonu
degisiyor. “Imzalamayin, Bayan Birdie.” “Ve bir sey daha var.
Dün Delbert- ah oradan biri geliyor. Bitirmek zorundayim.”
Telefonun diger ucunda ahize yerine carpiliyor. June´ nin
Bayan Birdie´ yi izinsiz bir telefon görüsmesi icin bir deri
kayisla nasil dövdügünü görebiliyorum. Telefon görüsmesini
önemli bir olay gibi görmüyorum. Nerdeyse keyfi yerindeydi.
Eger Bayan Birdie evine geri dönmek isterse, o zaman
kendisini almaya giderim. Yeniden uyuyabiliyorum.
36. Bölüm
Hapishane´ nin numarasini ceviriyorum ve Bobby Ott´u ilk
ziyaret ettigimde konustugum hanimefendiyi soruyorum.
Yönetmelige göre bütün ziyaretciler kendisine bildirilmesi
lazim. Kendisini sorguya cekmeden önce, kendisiyle bir daha
konusmak istiyorum. Bilgisayar sistemine nasil bir seyler
verdigini duyabiliyorum. „Bobby Ott artik burada degil.“
diyor kendisi. „Efendim?“ „Üc gün önce serbest birakildi.“
„Bana daha on sekiz günü oldugunu söylemisti. Ve bu bir
hafta önceydi.“ „Sansiniza, su an kendisi burada degil.“
Saskinlik icerisinde „Peki nereye?“ diye soruyorum. „Saka mi
yapiyorsunuz? Diye soruyor ve telefonu kapatiyor. Ott
kayboldu. Bana yalan söyledi. Kendisini bulabildigimiz icin,
sansliydik ve su an yine kayiplara karisti. Korktugum telefon
görüsmesi sonunda Pazar sabahi gerceklesti. Ev bana aitmis
gibi Bayan Birdie´ nin terasinda oturuyorum, Pazar günün
gazetesini okuyorum, kahve iciyorum ve bu güzel günün
tadini cikartiyorum. Arayan Dot ve bana kendisini bir saat
önce buldugunu anlatiyor. Dün aksam uyudu ve bir daha
uyanmadi. Sesi biraz titriyor, fakat buna ragmen duygularina
hakim. Biraz sohbet ettikten sonra bogazimin kuru oldugunu
hissediyorum ve gözlerimin yasardigini fark ediyorum.
Kullandigi kelimelerden rahatliga kavustugunu anliyorum.
Birden fazla kez „Kendisi su an daha iyi durumda.“ Ne kadar
üzgün oldugumu kendisine iletiyorum ve ögleden sonra
kendisini ziyaret edecegime söz veriyorum. Arka bahce´ den
hamaga dogru ilerliyorum ve bir mese agacina yaslanip
gözyaslarimi yanagimdan siliyorum. Hamagin kenarina
oturuyorum, ayaklarim yere basarak ve basim egik olarak ve
bir cok dualarimin sonuncusunu Donny Ray icin söylüyorum.
Hakim Kipler´ i evinde ariyorum ve kendisini
bilgilendiriyorum. Cenaze töreninin yarin öglenleyin saat iki´
de gerceklesmesi soruna neden oluyor. Great Benefit
calisanlarinin sorgusu sabah saat dokuz´ da gerceklesecek ve
hafta´ nin büyük kismi sürecek. Cleveland´ deki tiplerin sehir´
de oldugundan eminim. Tahminen Drummond´ nun ofisinde
oturuyorlar ve videokameralar karsisinda denemeler
yapiyorlar. Bu onun titizlik ve düzen prensibine uygun olurdu.
Kipler ise benim yine de saat dokuz´ da gelmem gerektigini
söylüyor, ondan sonra islere kendisinin bakacagini temin
ediyor. Kendisine bunu yapmaya hazir oldugumu söylüyorum.
En azindan hazir olmam gerekiyor. Her tanik icin akla
gelebilecek sorulari yazili bir sekilde hazirladim ve hakimin
kendisi de tavsiyelerde bulundu. Deck´de bunlari ayni sekilde
gözden gecirdi. Yarin iki önemli ifade alacagi icin Kipler bu
sorgulari muhtemelen erteleyecegini ima ediyor. Su an
nerdeyse hersey uygun. Black´ lere vardigimda bütün
komsular yas tutmak icin biraraya geldiler. Arabalar caddenin
kenarinda tampon mesafesi birakarak park edildi. Yasli
adamlar ön bahcede bekliyorlar ve veranda´ da oturuyorlar.
Gülerek bas salliyorum ve insanlarin arasindan ev´e dogru
gidiyorum. Bu sirada Dot´ u mutfak´ ta buzdolabinin
karsisinda buluyorum. Ev tiklim tiklim dolu. Mutfak masasi
ve masanin bütün bos yerleri ezmeler, sufleler ve ici firinda
pisirilmis tavuklariyla dolu „Tupper“ kutulariyla kapli. Dot ve
ben birbirimizi yavasca kucakliyoruz. Cok üzgün oldugumu
söyleyerek kendisine bassagligi dileklerimi iletiyorum ve Dot
ise kendisini ziyaret ettigim icin tesekkür ediyor. Gözleri kip
kirmizi fakat aglamaktan bikmis oldugunu hissediyorum.
Bütün yiyecekleri göstererek bana ikram´ da bulunuyor.
Yiyecekleri bir kac komsu bayanlara birakiyorum. Aniden
acikiyorum. Büyük bir karton tabagina tavuk, pisirilmis
fasulye ve salata doldurarak yalniz kalabilecegim ev´ in
arkasindaki kücük teras´a götürüyorum. Buddy arabasinda
oturmuyor. Tahminime göre Dot Buddy´ nin kendisini
mahcup duruma düsürmemek icin yatak odasina kilitledi.
Yemegimi yavasca yiyorum ve aralikli olan mutfak ve oturma
odasi pencerelerinden gelen kisik seslere kulak veriyorum.
Tabagim bosaldiginda bir daha dolduruyorum ve yeniden
teras´ a cekiliyorum. Bir kac dakika sonra bana tuhaf bir
sekilde tanidik gelen genc bir bey yanima oturuyor. „Ismim
Ron Black“ diyor ve yanimdak sandalye´ ye oturuyor. „Ikiz
kardesi“. Kendisi zayif ve dinc ve fazla uzun boylu degil.
„Sizi tanidigima cok sevincliyim.“ Diyorum. „O zaman
avukat sizsiniz, degil mi? Elinde bir Cola kutusu tutuyor.
„Evet, o benim Rudy Baylor. Agabeynizin basina gelenler icin
cok üzgünüm.” “Tesekkür ederim.” Dot ve Donny Ray´ in
Ron ile ilgili ne kadar nadir konustuklarinin bilincine
variyorum. Ev´I lise´ yi bitirdikten kisa bir sure sonra terk etti,
uzaklara gitti ve onlardan uzak durdu. Belli bir dereceye gore
anlayabiliyorum. Icinden konusmak gelmiyor. Cümleleri kisa
ve zorlanmis (zoraki), fakat kemik nakli konusunu yine de
aciyor. Benim zaten gercek olarak gördügüm kardesini
kurtarmak amaciyla ilik bagisinda bulunmaya hazir oldugunu
ve Doktor Kord´ un kendisinin en ideal bagisci oldugunu
söylemesini onayliyor. Bir kac ay icerisinde bunlari bir jüri´
ye anlatmak zorunda oldugunu söylüyorum ve kendisi bunu
sevincle yapacagini söylüyor. Davayla ilgili bir kac sorulari
var, fakat bu dava´ nin kendisine ne kadar cok para
getireceginin merakini göstermiyor. Kendisinin cok üzgün
oldugundan eminim, fakat bu üzüntünün üstesinden
gelebilecegine inaniyorum. Ikiz kardeslerin yapmis
olabilecekleri saka ve oyunlarla ilgili hos hikayeler dinlemek
icin cocukluk yillarina uzanan kapiyi araliyorum. Kendisi bu
ev´ de yetisti ve gecmisinin kendisine bir yarar getirmeyecegi
apacik. Cenaze töreni yarin saat iki de gerceklesecek ve Ron
Black´in Houston´ a gitmek üzere ucakta oturdugundan
eminim. Ziyaretci sayisi bir azaliyor bir cogaliyor ve yemekler
oldugu gibi kaliyor. Ron´ un sicak bir Cola ictigi esnada iki
parca cikolatali pasta yiyorum. Iki saat bos oturmaktan sonra
yoruluyorum. Müsade isteyerek arabamla uzaklasiyorum.
Mahkeme salonunun diger tarafinda Leo F. Drummond´ nun
etrafinda oturan ciddi yüz ifadeleri olan koyu giysili beyler
oturuyor. Ben hazirim. Biraz ürkek, titreyerek ve heyecanli,
fakat sorular hahazirlanmis ve bekliyorlar. Eger tamamen
takilacak olursam sorulari yine okuyabilirim ve onlarin bu
sorulari cevaplamalari icin kendilerini zorlayabilirim. Bu
büyük sirketseflerinin ürkek bir sekilde oturmalarini izlemek
cok sevindirici bir görüntü yaratiyor. Kendilerine ekiksiz bir
sekilde burada bulunmalari gerektigi ve kendileriyle isimin
bitmesine kadar burada saat ve günlerce burada bulunmalari
gerektigi söylendiginde genel anlamda Drummond, benim,
Kipler ve avukatlar icin ve bu dava´ ya özel ne kadar agir
sözler kullandiklarini düsünebiliyorum. Kipler masasina
oturuyor ve ilk olarak bizim dava´ nin islenmesi üzerine
anonsunu yapiyor. Hakimin istedigi zaman gelip katkisini
yapabilmesi ve Drummond´ yu oyalayabilmesi icin sorgulari
yakinlarda ve bos bir vaziyette duran mahkeme salonunda
gerceklestirecegiz. Bize bir sey söylemek istedigi icin bizi ön
tarafa dogru cagiriyor. Ben Kipler´ in sag tarafina oturuyorum,
Trent & Brent calisanlarinin dördü ise sol tarafina oturuyorlar.
Kipler tutanak yazarina emir vererek „Bu tutanaga ait degil.“
diyor. Bu resmi anlamda bir ifade kaydi degil. „Sayin
Drummond dün sabah Donny Ray Black´ in vefat ettigini
biliyor musunuz?“ Drummond ciddi bir sekilde “ Hayir,
efendim.” Diye cevap veriyor. “Cok üzgünüm.””Cenaze töreni
bu ögleden sonra gerceklesecek ve bu sorun yaratiyor.Sayin
Baylor naas tasiyicilarindan bir tanesi. Aslinda su an aile´ nin
yaninda bulunmasi gerekiyor. “Drummond ayaga kalkiyorve
once bana, sonra Kipler´ e dogru bakiyor. “Bu sorgulari
erteleyecegiz,. Adamlarinizin gelecek Pazartesi burada, yani
ayni zaman ve ayni yer´ de olmalarini saglayin. “Kipler
Drummond´ ya göz kirpiyor ve yanlis cevabi bekliyor. Great
Benefit´ in bes önemli kisilikleri dolu olan termin takvimlerini
yeniden düzenlemeleri icin ve gelecek hafta Memphis´e bir
daha gelmeleri icin zorlaniyorlar. Saskin bir sekilde “Neden
yarin baslayamayiz?” diye Drummond soruyor. Bu cok
gecerli bir soru. “”Bu makeminin basinda ben varim, Sayin
Drummond Delil kaydini yönetmekle görevliyim ve dava´ yi
yönetmeyi düsünüyorum. “ “Eger sizing icin uygunsa ve
sizinle gercek anlamda tartismak istemiyorum , fakat sizing
varliginiz durusmalarda sanirim gerekmiyor. Bu büyük beyler
sadece büyük zorluklar altinda burada bulunabildiler . Bu
gelecek hafta belki mümkün olmayacak. “Bu Kipler´ in tam
duymak istedigi sey. “Ah, Sayin Drummond siz burada
olacaksiniz. Gelecek Pazartesi saat tam dokuz´ da burada
olacaksiniz. “ “ Size saygi duymama ragmen bunu adil
bulmuyorum.”Adil bulmuyor musunuz?”Bu sorgular iki hafta
önce Cleveland´ de gerceklesebilirdi. Fakat o zaman
müvekkilleriniz oyunlar oynamak zorundalardi.” Bu tür
mevzular bir hakim´ in sinirsiz karar yetkisine kalmis ve buna
karsi itiraz etmek icin bir imkan yok. Kipler Drummond´ yu
ve Great Benefit´ I cezalandiriyor ve benim mütevazi
görüsüme göre biraz haddini asiyor. Fakat bir kac ay icinde
burada bir dava gerceklesecek ve hakim pozisyonunu koruyor.
Kendisinin bu dava´ da söz sahibi oldugunu bu ünlü avukat´ a
bildiriyor. Bu durum benim icin uygun olabilir. Memphis´ in
bir kac mil uzakliginda bulunan kücük bir kasaba kilisesinin
arkasinda Donny Ray Black son yolculuguna ugurlaniyor.
Sekiz naas tasiyicilarindan biri oldugum icin aile fertlerinin
oturdugu sandalyelerin arkasinda durmam emrediliyor. Hava
serin ve gökyüzü parcali bulutlu, bir cenaze töreni icin tam
uygun bir gün. Son katilmis oldugum cenaze töreni
babaminkiydi ve caresiz bir sekilde düsünmemek icin
gayretliyim. Kalabalik cadirin altinda toplaniyorve genc rahip
incili okumaya basliyor. Ciceklerle cevrili gri tabut´ a
bakiyoruz. Dot´ un sessizce aglamasini duyabiliyorum.Ron´
un yaninda outran Buddy´ yi görebiliyorum. Baska bir yere
bakiyorum ve bu yeri düsünmemeyi ve baska bir sey´I hayal
etmeye calisiyorum. Ofis´ e geri döndügümde Deck bir sinir
küpü. Arkadasi Butch özel bir detektif ve masa´ da oturuyor
ve dar bogazli kazaginin altinda kalin kol adeleleri görülüyor.
Kirmizi yanaklari, sivri Cowboy cizmeleri olan ve dövüsleri
seven bir adam görünümünde. Deck bizi tanistiriyor, Butch´ I
müvekkil olarak tanitiyor, ondan sonra bana mesaji olan bir
bloknot uzatiyor. “Herhangi önemsiz mevzulari konusun, olur
mu?” Cenaze töreni nasildi?” kolumu tutarak ve Butch´in
bekledigi masaya götürerek söylüyor. “Cenaze törenleri her
nasil ise.”diyorum ve iki beyleri inceliyorum. “Aile ne
durumda? Diye Deck soruyor. “Duruma gore. Butch cabucak
ahize´ nin kapagini cikartiyor ve icini gösteriyor. Deck ben
ahize´ nin icine bakarken “Sanirim cocuk su an cok daha iyi
durumda, siz de öyle düsünmüyor musunuz? Diye soruyor.
Butch´ un parmaklari duvar´ in icerisinde bulunan kücük,
yuvarlak ve siyah bir cisime uzaniyor. Kendisine sadece
bakiyorum. “Cocugun su an daha iyi bir durumda oldugunu
düsünmüyor musunuz? Deck sesli bir bicimde tekrarliyor ve
omurgalarima bir darbe vuruyor. “Evet tabii ki. Su an kesin
daha iyi durumda. Fakat yine de üzgün.“ Butch´ in ahize´ yi
nasil zeki bir sekilde birlestirdigini görüyoruz, ondan sonra
ben ne yapmam gerektigini biliyormusum gibi omuzlarini
silkiyor.“Asagi gidelim ve bir kahve icelim“ diyor Deck.
Karnimda büyük bir dügümle „Iyi bir fikir.“ Diyorum. Yol´
da duruyorum ve kendisine bakiyorum. „Allah askina bu ne
anlama geliyor?“ „Bu tarafa dogru gidelim“ diyor Deckve
asagidaki yol´ a isaret ediyor. Bir kac blok uzakliginda kücük
bir cafe bulunuyorve yol´da bir söz söylemeden ilerliyoruz.
Gözetleniyormus gibi bir köse´ ye saklaniyoruz. Olay cabuk
bir sekilde aciklanabiliyor. Bruiser ve Prince kaybolali Deck v
eben sürekli endise icerisinde FBI´ yi düsündük. Bizi bulup
bize bir kac sorular soracaklarini tahmin ettik. Bir cok kez
FBI´ yi konustuk. Bunun haricinde benim bilgim olmadan
Butch´i mevzu´ ya ortak etti. Ben Butch´ a hic bir durumda
güvenmezdim. Butch bir saat once ofisimiz geldi Deck
kendisini sessizce telefonlarimizin incelenmesi icin rica da
bulundu. Butch telefonlarin gizli dinleme aletleri konusunda
bir uzman olmadigini itiraf etti, fakat yine de biraz tecrübe
sahibi. Bu aletler kolay bulunabilinir. Her üc telefonda ayni
dinleme aletleri. Daha fazla dinleme aletleri arayisina
girmislerdi, fakat ondan sonra beni beklemeye karar verdiler.
„Daha fazla dinleme aletleri mi?“ diye soruyorum. „Evet,
ofis´ in her yerinde bulunan ve telefonda konusulamayanlari
kücük mikrofonlarla kayit eden cihazlar.“ Diye Butch
söylüyor. “Bu cok basit. Biz sadece her santim kare´ yi
büyütec ile aramak zorundayiz.” Deck´ in elleri ciddi bir
sekilde titriyor. Bizim telefonlarin biriyle acaba Bruiser ile
konusup konusmadigini kendi kendime soruyorum. “Eger
daha fazla bir sey bulabilirsek o zaman ne olacak? Diye
soruyorum. Kahvemizden henüz bir yudum icmedik.
”Yasalara gore bu aletleri kaldirabilirlr.”
Diye Butch
anlatiyor. Fakat onlarin söylediklerini de önemseyebilirsiniz.
Bir kac manevralarla bu adamlari yenmeye calisin.” Bu
aletleri yok edersek ne olur?” “O zaman FBI´ yin adamlari bu
sizing bu cihazlari buldugunuzu ögrenmis olacaklar. Bunun
üzerine onlar daha da süphelenecekler ve farkli kontrol
önlemlerini artiracaklar. Sanki hic bir sey olmamis gibi
davranmak en iyisiymis gibi geliyor bana. “Konusmasini iyi
biliyorsunuz.“ Deck alnindaki teri siliyor ve bana bakmaktan
kaciniyor. Onun yüzünden bayagi heyecanliyim. „Bruiser
Stone ´ i taniyor musunuz?“ diye Butch´ a soruyorum. „Tabii
ki. Kendisi icin calistim.” Bu beni hic sasirtmiyor. “Iyi”
diyorum ondan sonra Deck´ e bakiyorum. “Bizim
telefonumuzla Bruiser ile konustunuz mu?” Kendisi „Hayir.“
Diyor „Kayboldugu günden beri Bruiser ile konusmadim.“
Butch´ un karsisinda susmam icin bu yalani bana anlatiyor.
„Baska dinleme aletlerinin bulunup bulunmadigini yine de
bilmek
istiyorum.“
Diye
Butch´
e
söylüyorum.
„Disaridakilerin ne kadar ögrendiklerini bilmek cok iyi
olurdu.“ „Ofisi aramak zorundayiz.“ „O zaman ofis´ i
arayalim.““Bana uygun.Masalar, calisma masalari ve
sandalyelerle basliyoruz. Kagit cöpünün, kitaplarin, saatlerin
ve saire icerisine bakalim. Bu dinleme cihazlari üzümden
daha kücük olabilirler. “”Bizim aradigimizi ögrenebilirler
mi?” Deck fazlasiyla ürkek bir bicimde soruyor. “Hayir.
Ikiside alisilmis bir bicimde isi konusuyorlar.Ben hic bir sey
söylemeyecegimve onlar benim orada bulundugumu
bilmeyecekler.Eger bir sey buldugunuz zaman bir el isaretinde
bulunun.” Kahve´ yi aniden korkunc bir yere dönüsen
ofisimize götürüyoruz. Dikkatli bir sekilde masalari ve
sandalyeleri cevirirken Deck ve Derrick Dogan´ in davasiyla
ilgili basit bir sohbet baslatiyoruz. Dinleyen ve biraz akli olan
herkesin asil konu´ yu düsünmedigimizi ve bir seyler
saklamak istedigimizi anlayabilmesi lazim.
Bört ayak
üzerinde apaliyoruz. Kagit cöpünün icini kurcalayip dosyalar
ariyoruz. Kalorifer borularini ve pervazlari kontrol ediyoruz.
Ilk defa bu kadar az mobilya ve aletlerimizin bulunduguna
mutluyum. Dört saat ariyoruz ve hic bir sey bulamiyoruz.
Sadece telefonlarimiz dinlendi. Caddenin biraz ilerisinde
Deck v eben Butch´ e bir porsiyon makarna hediye ediyoruz.
Gece yarisinda yatakta yatiyorum ve uyuyabilme ikanini artik
düsünmüyorum. Gazetenin ilk baskisini okuyorum ve ara sira
telefonuma bakiorum. Kendime sürekli bu telefon´ un
icerisine bir dinleme cihazi koyma zahmetine girmeyecklerini
söylüyorum. Bütün öglenleyin ve bütün aksam boyunca
gölgeler gördüm ve sesler duydum.Ardi ardina tüylerim diken
diken oldu. Yemek yiyemiyorum. Gözetlendigimin
farkindayim. Sorulmasi gereken tek soru: Ne kadar yakinlar?
Ve bana ne kadar yakin olacaklar? Ilanlar disinda gazete´ de
her kelimeyi okuyorum. Sarah Plankmore Wilcox dün 3,5 kg
agirliginda bir kiz cocugu dünya´ ya getirdi. Kendisi icin cok
iyi. Kendisinden artik nefret etmiyorum. Donny Ray vefat
edeli bütün insanlara karsi daha iyimser davraniyorum. Tabii
ki Drummond ve igrenc müvekkilleri disinda. PFX Freights
kis oyunlarinda henüz yenilgiye ugramadi. Kendisini bütün
maclara gelmesi icin zorlayip zorlamadigini merak ediyorum.
Her gün nikah haberlerini okuyorum ve iyimser olmadigim
halde özellikle de bosanma dilekcelerini. Esini yine dövdügü
icin Cliff Riker´ in tutuklanip tutuklanmadigini ögrenmek icin
tutuklama listesini okuyorum.
37. Bölüm
Evraklar sirketimizin ön tarafina yan yana dizilmis olan
kapatmali dört kiralanmis sandalyeleri kapliyor. Düzgün ve
kronolojik siralamaya göre bir yigin seklinde hazirlanmis,
hepsi isaretlenmis, numaralanmis ve bilgisayar sisteminde
kayit edilmis. Ve hafizaya alinmis. Bu evraklari o kadar cok
okudum ki her bir kagidin üzerinde ne yazildigini ezbere
bilecek sekilde. Dot´ un bana vermis oldugu evraklar 221
sayfalar´ dan olusuyor. Sözlesme mahkeme karsisinda sadece
bir evrak olarak gecerli olacak, fakat bu sözlesme 30 sayfa
iceriyor. Great Benefit´ in simdiye kadar sunmus oldugu
evraklar 748 sayfa´ dan olusuyor. Bunlarin bir kaci Black
materyallerin bir fotokopisi. Deck de bu evraklarla sayisiz
saatler gecirdi. Hasar dosyasinin kapsamli analizini yazdi ve
isin büyük kismini bilgisayarda halletti. Sorgularda bana
yardimci olacak. Evraklari düzenli bir sekilde muhafaza etmek
ve ihtiyacimiz olan evraklari bulmayi saglamak onun isi. Bu
tür is´ ten kendisi pek memnun degil, fakat bana yardimci
olmak icin cok istekli. Great Benefit´I yakaladigimizdan
emin, fakat bu davanin benim göstermis oldugum emege layik
olmadigindan da emin. Sanirim Deck´ in
dava
kabiliyetlerime en az bir güveni yok. Jüri olarak sectigimiz on
iki kisi icin elli bin dolar´ in bir servet oldugunu biliyor. Pazar
aksami ofisimde bir bira iciyorum ve masamdaki materyalleri
sürekli gözden geciriyorum. Burada bir seyler eksik. Deck
hasar bölümünün calisani, Jackie Lemancyzk´ in hakki redd
etmek gibi bir yetkisi olmadigindan emin. Isini yapti, ondan
sonra dosya´ yi hasar bölümüne iletti. Hasar böülümü ve
tutuklama bölümü arasinda belli bir isbirligi söz konusu ve
dosya notlari yapiliyor. Donny Ray´ in ve tahminen binlerce
diger kisilerin haklarini geri cevirmek yönünde bir sistem
vardi. Bunu ögrenmek zorundayiz. Derin düsünceler ve
ayrintili tartismalar sonrasinda sirketimin personeliyle M.
Wilfred Keeley, sube müdürünu, ilk olarak sorguya cekmeye
karar verdim. En yogun egoyla baslamayi, sonra asagi dogru
calismayi düsündüm.Keeley elli alti yasinda, sicak bir
gülümsemesi olan saglikli ve dinc bir insan. Kendisine ilk
olarak söz hakki verdigim icin bana tesekkür ediyor.
Oldugunca cabuk bir sekilde ofisine geri dönmek zorunda.
Masada bir kot pantolunu, bir gömlek, beyaz coraplar ve spor
ayakkabilari icerisinde oturuyorum. Masanin diger tarafinda
mevcut olan siyah tonlar güzel bir karsitlik olusturmasina
ragmen Deck bu olayi saygisiz olarak nitelendiriyor. Iki saat´
in sonrasinda Keeley bana bir sonuc sunuyor ve bir süre para
hakkinda konusmaya basliyoruz. Deck rakamlari gözden
geciriyor ve bana ardi ardina sorular yöneltmeye basliyor.
Drummond ve üc arkadasi bir kac notlari degis tokus ediyorlar
ve bunun haricinde bayagi sikilmisa benziyorlar. Kipler yan
tarafta bulunuyor ve dilekceler hakkinda karar veriyor. Keeley
Great Benefit alehinde olan henüz sonuclanmamis olan bir kac
davalardan haberdar.Bir müddet bu davalar, isimler,
mahkemeler, digger avukatlar, ve benzeri olgular hakkinda
konusuyoruz. Bu davalarin hic birinde kendisini bir sorguya
cekmek zorunda kalmadi. Great Benefit´ e dava acmis olan
diger avukatlarla sohbet etmek icin sabirsizlaniyorum.
Evraklari ve dava stratejilerini karsilastirabiliriz. Bir sigorta
sirketini yönetmek ´teki etkileyici husus ne sözlesmelerin
satilmasi ne de hasar onarimi. Asil güzel olan primlere sahip
olmak ve primlerle yatirim yapmak. Keeley´nin yatirim
yapmakla ilgili sorunlariyla ilgili cok daha fazla bilgisi var .
Bu konuyla basladigini ve kendini yükselttigini
söylüyor.Hasar onarimindan cok az anliyor. Bu tür sorgulara
para ödemek zorunda olmadigim icin, fazla acelem yok.
Binlerce yararsiz sorular soruyorum, ayrintilari ögrenmeye
calisiyorum ve itikrarsiz bir sekilde ilerliyorum. Drummond
sikilmis gibi ve zaman zaman hayal kirikligina ugramis gibi
görünüyor. Fakat kendisi saatler süren sorgularin uzmani ve
bu sayede para kazaniyor. Ara sira severek itiraz etmek isterdi,
fakat benim yan tarafa kosup benim lehime karar verecek ve
Drummond´yu ikaz edecek olan hakim Kipler´e haber
verecegimi biliyor. Öglenleyin bin civarinda yeni sorular
olusuyorve saat bes bucuga sorguyu erteledigimizde bedensel
olarak cok gücsüzüm. Keeley´ nin gülümsemesi ögle
yemeginin hemen ardindan kayboldu. Fakat benim sorular
soracagim süre icerisinde cevap vermeye kararliydi.
Kendisinin ilk olarak söz sahibi olmasina izin verdigim icin
bana birden fazla tesekkür etti ve daha fazla sorulari
cevaplamak zorunda kalmadigi icin bana yine tesekkürlerini
sundu. Hizli bir sekilde Cleveland´de geri dönmek istiyor. Sali
günü calisma temomuz biraz daha artiyor , bir yandan zaman
harcamasindan biktigim icin, diger yandan sahitler az bilgiye
sahip olduklari icin veya cok fazla olaylari hatirlamadiklari
icin. Normalde bir söz söylemeyen ve sadece belli bir soruya
cevap vermek zorunda kaldigi icin konusan Hasar bölümünün
baskani Everett Lufkin ile basliyorum. Kendisine bir kac
evraklari gözden gecirmesi yönünde istekte bulunuyorum ve
sabah sirketin is yapma usulüne göre „sonradan gelisen bir
tutuklama reddi“ olarak adlandirilan yasadisi olmayan fakat
biraz süpheli olan bir pratigi uygulandigini itiraf ediyor.Eger
bir sigortali hak talep ediyorsa, calisan yetkili gecen bes
senenin bütün tibbi evraklarini istiyor.Bizim davamizda Great
Benefit Donny Ray´in bes sene önce agir bir grip yüzünden
tedavi edilen aile doktoru tarafindan evraklari aliyor. Dot
dilekce´de grip´ ten hic söz etmedi. Gribin kan kanseri
hastaligiyla hic bir ilgisi yoktu, fakat Great Benefit önceki
redd kararlarini gribin sözlesme öncesi bir hastalik oldugu
gercegiyle acikladi. Bu noktada kalbine bir civi cakmak
isterdim, fakat bu pek zeki olmazdi. Lufkin dava´ da ifadesini
verecek ve bu acimasiz sorguyu o zamana kadar ertelemekte
yarar var. Bazi avukatlar davalarini sorguda pazarlamayi
tercih ediyorlar, fakat benim tecrübeme göre top jüriye
ayirmam gerekiyor. Gercekte bunu bir yerde okudum.Bunun
haricinde bu Jonathan Lake´ in kullandigi bir strateji.
Tutuklama bölümünün baskani Kermit Aldy Lufkin gibi
bezgin ve cekingen. Tutuklama bölümünün görevi sigorta
yetkilisinin dilekcesini karsilayip , kontrol etmek ve bir
sözlesmenin yapilip yapilmayacagina dair karar vermek. Az
yarar getiren bir sürü kagit isi ve Aldy böyle bir subeyi
yönetmek konusunda dogru insan gibi görünüyor. Bu isi bir
yara izi birakmadan iki saatten az bir süre icerisinde
yapiyorum. Idari bölümünün baskani Bradford Barnes ve ne
yaptigini ögrenmek neredeyse bir saatimi aliyor. Bu
insanlardan biktim. Her zaman iki metre uzaklikta ayni koyu
renk takim elbiselerle aylar boyunca asik yüz ifadeleriyle
masada oturan ayni Trent & Brent calisanlarini görmek
midemi bulandiriyor.Bayan tutanak yazarindan bile sogudum.
Barnes´ n hic bir seyden haberi yok. Ben bir adim attikca
kendisi kendini geri cekiyor, hic bir basari gösteremiyorum.
Dava´ da bir ifade vermeyecek, cünkü hic bir seyden bilgisi
yok. Carsamba ögleni son tanigi, Richard Pellrod´u
cagiriyorum, hasar bölümünün yönetici konumunda calisan bir
kimse ve Black´lere en az iki redd mektubu yazan bir insan.
Pazartesi sabahindan beri koridorda oturdu, bu yüzden benden
cok nefret ediyor. Sorgunun basinda bana bir kac kez bakiyor
ve bu bana güc veriyor.Kendisine redd mektuplarini
gösteriyorum ve mevzu tatsiz olmaya basliyor. Kemik ilik
naklilinin bir deney objesi oldugu ve ciddi bir tedavi metodu
olmadigi görüsünü savunuyordu ve hala savunuyor.Bir kere
Donny Ray´ n hastaligin sözlesme öncesi basladigini sigortaya
bildirmedigi nedeniyle hakki redd etti. Bunun icin baska bir
kimseyi sorumlu tutuyor, kastten/bilerek yapilmayan bir olay.
Kendisi yalani seven bir tipve ona aci cektirmeye karar
veriyorum. Bir yigin evrak cikartiyorum ve hepsini ardi ardina
gözden geciriyoruz. Kendisini bir aciklama yapmasi ve her
mevzunun sorumlulugunu üzerine almasi yönünde
zorluyorum. Sonucta su an bizim yanimizda calismayan Jackie
Lemancyzigin is vereniydi/ sefiydi. Indiana ilinin güneyine,
memleketlerine, geri döndüklerini söylüyor. Pellrod´ u
yaniltan is cikisiyla ilgili bir kac soru soruyorum. Daha fazla
evraklar.Ve baskalarina daha fazla suclamalar. Acimasizim.
Her ne sormak istiyorsam kendisine sorabilirim ve bir sonraki
zaman da ne olacagini bilmiyor. Dört saatlik araliksiz bir
saldiri sonrasi bir mola icin rica da bulunuyor. Carsamba
aksami saat yedi bucukta Pellrod ile isimiz bitiyorve Great
Benefit calisanlarinin sorgulari böylece sona eriyor. Üc gün,
on yedi saat , tahminen bin sayfalik tutanak. Evraklar gibi
sorgu tutanaklari da bir cok kez okunmasi gerekiyor.
Meslektaslari dosya cantalarini toplarken, Leo. F. Drummond
beni kenara cekiyor. Sessizce „Iyi is, Rudy.“ diyor, sankisanki
benim isimden cok etkilenmis gibi vermis oldugu karari yine
de gizli tutmak istiyordu. “Tesekkür ederim.”Derince nefes
aliyor. Ikimizde yorgunuzve birbirimize bakmaktan bayagi
biktik. “Peki, öyleyse bizi daha ne bekliyor.” Diye soruyor.
“Isi bitirdim.” Diyorum ve daha sorgulayabilecek baska hic
kimse aklima gelmiyor. “Dr. Kord ne olacak?” “Dava´da
ifade verecek.” Bu bir sürpriz. Beni iyice inceliyorve bana
doktorlarin jüri karsisinda canli ifade kayitlarini nasil
gerceklestirdigimi soruyor. „Ne söyleyecek.“ „Ron Black ikiz
kardesi icin en ideal bagisciydi.Bir kemik ilik naklili rutin bir
islem. Cocuk kurtarilabilirdi. Sizin müvekkiliniz onu öldürdü.
Söylediklerimi anlayisla karsiliyor ve görünüse bakilirsa
bunlar kendisi icin bir sürpriz degildi. „Büyük ihtimal
kendisini sorguya cekecegiz.“ Diyor. „Saat basi bes yüz.“
„Evet, biliyorum. Bir icecege ne dersiniz, Rudy?“Sizinle
konusmak istedigim bir konu var.“ „Peki konu nedir?“
Drummond ile bir seyler icmekten daha kötü bir sey su an
düsünemiyorum. „Is. Karsilastirm imkanlari. On bes dakika
icerisinde ofisime gelebilir misiniz?Bildiginiz gibi hemen
kösede. „Karsilastirma“ kelimesi kulaga hos geliyor. Bunun
haricinde sirketinizi her zaman görmek istemisimdir. „Pek
fazla zamanim yok“ sanki beni güzel ve önemli kadinlar
bekliyormus gibi. „ Peki. Hemen ise baslayabiliriz.“ Deck´den
beni kösede beklemesi icin rica da bulunuyorum ve
Drummond ile birlikte Memphis´ in üc blok ilerideki en
yüksek binasina kosuyoruz. Kirkinci kat´ a ciktigimizda,
havayla ilgili sohbet ediyoruz. Sirket´ in her yeri pirinc ve
mermer´le döseli ve sanki gün ortasiymis gibi sirket insanlarla
dolu. Tarz olarak cok zevkli düzülmüs bir fabrika. Gözlerim
eski arkadasim, Broadnax ve Speer´in sahtekeri, Loyd Beck´ I
ariyor ve kendisiyle karsilasmamayi ümit ediyorum.
Drummond´ nun ofisi cok sik düzülmüs, fakat cok fazla büyük
degil. Bu binalarin kiralari sehir´ de en yüksekleri ve yer´ ler
cok zeki bir sekilde kullaniliyor. „Ne icmek istersiniz? Diye
soruyor ve dosya cantasiyla ceketini calisma masasinin
üzerine
atiyor.
Alkol
dozu
yüksek
iceceklerden
hoslanmiyorum, ve ayrica o kadar yorgunum ki, sanirim bir
icecek beni olumsuz etkileyebilir. „Saece bir cola.“ Diyorum
ve bir saniye icin hayal kirikligina ugruyor. Kösedeki kücük
bir bar´a gidiyorve kendi ickisini Scotch ve su´ dan kendisi
hazirliyor. Birisi kapi´ yi tikliyor ve büyük bir sürpriz gibi
Sayin. M. Wilfred Keeley iceriye giriyor. Kendisini Pazartesi
gününden beri sekiz saat boyunca sorgu´ ya cektigimden beri,
birbirimizi görmedik. Beni görmesiyle etkilenmis gibi
davraniyor. Eski arkadasmisiz gibi tokalasarak birbirimizi
selamliyoruz. Bar´ a gidiyor ve ayni sekilde kendisine bir icki
hazirliyor. Köse´ deki kücük , yuvarlak Masaya oturuyoruz ve
onlar Whiskey´ lerini iciyorlar. Keeley´ nin bu denli hizli bir
sekilde buraya geri gelmesi sadece bir anlam tasiyabilir. Bana
bir “karsilastirma” teklif etmek istiyorlar. Kendisini büyük bir
dikkat´ le dinliyorum. Mütevazi düzülmüs ofis´ im bana gecen
ay alti yüz dollar kazanc sagladi. Drummond sene´ de en az
bir milyon dollar kazaniyor. Keeley bir milyar´ likkar elde
eden bir sirketi yönetiyorve büyük ihtimal avukat´ indan daha
fazla para aliyor. Ve siz benimle isbirligi yapmak istiyorsunuz.
Drummond
“Hakim Kipler cok endiselenmeme neden
oluyor.” Diyor. Hizli bir sekilde “Böyle bir seyi hayatimda
yasamadim.” Diyor Keeley. Drummond kusursuz hazirlanmasi
icin ün saldi ve bu bu kücük düeti prova ettiklerinden eminim.
“Dogruyu
söylemek
gerekirse,
Rudy
dava´
da
yapabileceklerinden
korkuyorum.”
Diyor Drummond.
“Kendisine bagimliyiz.” Diyor Keeleyve ve icten inanmayarak
basini salliyor. Kipler icin endiselenmeniz icin yeterli
nedenleriniz var. Ve yakalandiklari icin kan ter icindeler.
Genc bir adami öldürdüler ve simdi suclarinin ortaya
cikarilacagini hesaba katmalari gerekiyor. Nazik olmaya ve
söyleyeceklerini dinlemeye karar veriyorum. Ayni anda
iciyorlar , ondan sonra Drummond: “ Biz severek bir
“karsilastirma”
yapmak isterdik, Rudy.Sanunmamiz
konusunda icimizde iyi bir his var
ve bunu söylerken
ciddiyim. Oyun zeminimiz düzgün olmus olsaydi, o zaman
kendimizi yarin ´ dan itibaren kalabaliga atardik. On bir
seneden beri bir dava kaybetmedim. Mahkeme salonunda iyi
mücadelelerden hoslaniyorum. Fakat bu hakim o kadar ön
yargili ki, nerdeyse ürkütücü boyutta.” Bu bos sohbet´ I sona
erdirmek icin “Ne kadar?” diye soruyorum. Ikiside de
„Hemoroit“ sahibiymis gibi kivraniyorlar. Cok aci bir a, ondan
sonra Drummond : „Katliyoruz.Yüz elli bin . Siz elli´ye yakin
alacaksiniz ve müvekkilleriniz….“ „Ben kendim de
hesaplayabiliyorum.“ diyorum. Ücretimin ne kadar olacagi
kendisini ilgilendirmez. Iflas ettigimi biliyor ve elli bin beni
zengin yapardi.Elli bin dolar! „Ve bu teklifle sizce ne yapmam
gerekirdi? Diye soruyorum.Bana saskin bakislar atiyorlar.
„Müvekkilim öldü. Gecen hafta annesi kendisini topraga verdi
ve su an siz benden kendisini ziyaret edip daha fazla para
kazanabilecegimizi söylememizi istiyorsunuz. „ „Ahlaki
kurallara göre kendisine ….söylemeye mecbursunuz…““Bana
ahlak ile ilgili bir konusma gerceklestirmeyin, Leo. Bunlari
Dot´ a anlatacagim. Kendisini teklif ile bilgilendirecegim ve
hayir söyleyeceginden eminim.“ Üzgün bir sekilde „Ölümü
bizi cok üzdü.“ Diyor Keeley. „ Donny Ray´ in ölümünün sizi
cok etkiledigi cok net bir sekilde görülmekte, Sayin Keeley.
Anne ve babasina bassagligi dileklerinizi iletecegim. „“Rudy,
biz size burada dogru düzgün bir karsilastirma teklifi
sunuyoruz.“
Diyor Drummond. „Zammanlamaniz cok
korkunc.“ Hepimizin biraz icki ictigi bir paydos ani
olusuyor.Ilk olarak Drummond gülmeye basliyor. „Bu bayan
ne istiyor? Sizi ne mutlu ederdi Rudy, bunu bize söyleyiniz.“
„Hic bir sey.“ „Hic bir sey mi?“ „Sizin yapabileceginiz hic bir
sey yok. Genc öldü ve siz bunu artik degistiremezsiniz.” “O
zaman bu dava ne diye?” Yaptiklarinizi topluma göstermek
icin.”Daha fazla kivranma. Daha fazla aciveren asik suratlar.
Daha fazla Whiskeyschlucken. “Sizi rezil edip boynunuzu
kirmak istiyor.” Kendini begenmis bir sekilde “ Bunun icin
cok fazla büyügüz.” Diyor Keeley. “Bekleyelim.Bununla
birlikte ayaga kalkiyorum ve dosya cantami elime
aliyorum.”Kapi´ yi kendim bulabilirim.” Diyorum ve onlarin
yanindan ayriliyorum.
38. Bölüm
Ne kadar mütevazi ve verimsiz de olsa yavas yavas ofisimizde
ticari aktivitelerin kanitlari toplaniyor. Orada burada görmek
isteyen müvekkillerin görebilmesi icin ince dosyalar acik bir
sekilde duruyor. Mahkeme tarafindan verilmis bir sürü yasa
disi davalarim var., hepsi de hafif suc boyutunda ve cok agir
olmayan suc isleri. Deck otuz dosyasi oldugunu iddia ediyor,
fakat bu sayi bana biraz yüksek geliyor. Son zamanlar
telefonda daha sik calmaya basliyor. Ahize´ nin icerisinde bir
dinleme cihazi olan bir alet´in icine konusmak icin cok fazla
disiplin gerekiyor ve bunu yapmak icin kendimi her gün
zorlamak zorundayim. Telefonlarin dinlenmesi öncesinde ve
özel hayatimiza girilmesine izin veren hakim tarafindan bir
yetkinin verildigini sürekli düsünüyorum. Bir hakim buna
onay vermesi gerekiyordu, böylece yarim yamallak da olsa
hukuki cerceve de olmasi gerekiyor. Ön oda da Black
davasiyla ilgili olan evraklarin yigildi kiralanmis masalar
duruyor ve bu evraklar sanki büyük bir is yapiliyormus gibi
bir izlenim birakiyor. Ofis her ne olursa olsun daha mesgul
görünüyor. Bir kac aylik isten sonra brut ayligimiz ortalama
üc bin iki yüz dolar, böylece Deck´ in ve benim – kagit
üzerinde vergi ve diger masraflar öncesi paylasabilecegimiz
miktar bin bes yüz dollar. Kendimizi su üstünde tutmayi
basariyoruz. En karli müvekkilimiz Derrick Dogan, ve eger
davasini yirmi bes bin dollar , bir sözlesmenin en yüksek
miktari, ile kazanabilirsek, o zaman daha da derin nefes
alabiliriz. Tam olarak neden yaptigimizi bilmedigim halde
noel´ den önce gerceklesmesini ümit ediyoruz. Ne Deck´in ne
de benim kendisi icin severek para harcayacagimiz
insanlarimiz var. Tatil günlerini Black davasiyla ilgili
calismakla gecirecegim. Subat ayi o kadar da uzak degil. Iki
mektup disinda bügünün posta´ si rutin posta.Trent &Brent ile
ilgili en ufacik bilgi icermiyor. Bu o kadar nadir gerceklesiyor
ki, beni adeta mutlu ediyor. Ikinci sürpriz bana öyle bir darbe
vuruyor ki, algilayabilmek icin bir müddet ofisimde
dolanmam gerekiyor. Üzeri ismim ve adresim ile elle yazilmis
olan zarf büyük ve dört kare. Icerisinde noel öncesi büyük bir
alisveris merkezindeki kuyumcu dükkaninda satilmasi
planlanan altin kolye ve künye icin davetiye bulunuyor. Eger
önceden basilmis adres yapistiricisi olsaydi, normalde hemen
kagit cöpüne atilacak reklamlar cinsinden olurdu. Kartin en alt
kenarindadükkanin acilis saatlerini gösteren levhanin
altindagüzel el yazisiyla yazilmis Kelly Riker´ in ismi
yazili.Hic bir haber. Hic bir. Sadece isim. Geldikten sonra bir
saat boyunca alisveris merkezinde dolaniyorum. Cocuklari
pistte buz pateni yaparken izliyorum. Gencleri sürü seklinde
koridorlardan gecerken izliyorum. Isitilmis cin yemekleriyle
dolu bir tabak satin aliyorum ve buz pistinin yukarisinda
bulunan gezinti yerinde yemegimi yiyorum. Kuyumcu
dükkani bu catinin altindaki yüzden fazla bulunan
dükkanlardan bir tanesi. Ilk gezdigimde bir kasa´ da dururken
gördüm. Genc bir ciftin arkasinda bulunan dükkana adimimi
atiyorum ve yavasca Kelly´ nin bir müsteriye satis yaptigi
camdan tezgah´ a dogru ilerliyorum. Bana bakiyor ve gülüyor.
Bir kac adim geriye gidiyorum , dirsegimle tezgah´ a
yaslaniyorum ve sergilenmis parlak altin kolyelerine
bakiyorum. Dükkan dolu. Bir sürü satis elemanlari konusuyor
ve vitrinden bir kac altin cikartiyorlar. Karsimda dikildiginde
ve sadece yarim metre uzakliginda bulundugunda “Size
yardimci olabilir miyim, efendim? Diye soruyor. Kendisine
bayilarak bakiyorum. Cesaret edebildigimiz kadar birbirimize
gülüyoruz. “Burada sadece bakiniyorum.” Diyorum. _Hic
kimse bizi gözetlemiyor , en azindan bunu ümit ediyorum.
“Nasilsiniz?” “Iyi, peki siz ?””Cok iyi.” “Size bir seyler
gösterebilir miyim?” Bunlar indirimli ürünler.” Bir parmagini
gösteriyor ve bir pezevenge yakisan bir kolye´ ye bakiyoruz.
Kendisinin duyabilecek sekilde yüksek bir sesle “Ne kadar
güzel.” Diyorum. “Biraz konusabilir miyiz?” “Burada degil.”
Diyor ve daha fazla öne dogru egiliyor. Parfümünün kokusu
biraz burnuma geliyor. Vitrinin kilidini aciyor, kapiyi yana
dogru cekiyor ve bir yirmi bes santim uzunlugunda altin kolye
cikartiyor. “ Alisveris merkezinin hemen yaninda sinema var.”
Eddie-Murphy-filmi icin hemen bir billet satin alin. Ortalarda,
en son sira. Yarim saat icinde geri gelecegim.” Elimde
kolyeye hayranlikla bakarken “Eddie Murphy mi? diye
soruyorum. „Güzel, degil mi?“ „Evet, gercekten güzel.
Hosuma gidiyor. Fakat ilk önce biraz daha bakinmak
istiyorum.“ Elimden kolye´ yi alarak mükemmel bir satis
elemani gibi : „En kisa zamanda bizi bir daha ziyaret
ediniz.Dizlerim yumusak ve alis veris merkezinde ucuyorum.
Gelecegimi biliyordu ve her seyi planladi- sinema, film,
yerler, bölümler. Fazlasiyla calismis bir noel babanin yaninda
bir kahve iciyorum ve ne söyleyebilecegini ve ne
düsünebilecegini tahmin etmeye calisiyorum. Korkunc bir film
ile karsilasmamak icin son dakikaya kadar biletin alimiyla
bekliyorum. Sinema´ da elli seyirci bile yok. Genclere
gösterilmesi yasak olan filmler icin henüz cok genc cocuklar
bayagi ön tarafta oturuyorlar ve her edebe aykiri sahneler
üzerine gülüyorlar. Karanlikta bir kac hüzünlü yüzler daha
oturuyor. En son sira bos. Kendisi bir kac dakika gec geliyor
ve yanima oturuyor. Bacaklarini üst üste atiyor, etegi
dizlerinin üzerine kadar aciliyor. Baska türlü yapamiyorum,
bakmak zorundayim. „Buraya cok sik gelir misiniz? diye
soruyor ve ben gülüyorum. Kendisi hic heyecanli görünmüyor,
fakat ben heyecanliyim. „Burada güvende miyiz? Diye
soruyorum. „Ne den güvenli?“ „Esinizden.““Evet, kendisi bu
aksam arkadaslariyla gezmekte.““Yine icki iciyor mu?“
„Evet.“ Bu cok kötü anlama gelebilir. „Fakat cok fazla degil“
diye sonradan ekliyor. „Öyleyse Kelly´ yi….““Hayir, baska
bir konuyu konusalim. „ „Özür dilerim. Ben sadece sizin icin
endiseleniyorum.
„Benim
icin
neden
endiseleniyorsunuz?““Sürekli sizi düsündügüm icin. Siz hic
beni düsünüyor musunuz?“Beyaz perde´ ye bakiyoruz, fakat
hicc bir sey görmüyoruz.“Her zaman“ diyor ve kalbim
duruyor. Beyaz perde´ de bir erkek ile bayan birbirlerinin
giysilerini üzerlerinden cekiyorlar. Yataga düsüyorlar yastiklar
ve ic camasirlari hava´ da ucusuyor , sonra atesli bir sekilde
birbirlerini kucakliyorlar ve yatak sarsilmaya basliyor.
Filmedeki cift sevisirken, Kelly kolunu benimkinin altina
sokuyor ve bana daha da yaklasiyor. Baska bir sahne gelene
kadar konusmuyoruz.Ondan sonra yine nefes almaya
basliyorum. „Ne zaman calismaya basladin? Diye soruyorum.
„Iki hafta önce. Noel icin ek paraya ihtiyac var.“Büyük ihtimal
su an ve noel arasinda benden daha fazla kazaniyor. „Sana
calismaya izin mi veriyor?“ „Onun hakkinda konusmak
istemiyorum.“ „O zaman ne hakkinda konusmak istiyorsun?“
„Avukatlik isi ne durumda?“ „Idarelik. Subat ayinda büyük bir
davam var.“ „O zaman isleri basariyorsun, degil mi?“ “Biraz
zor, fakat yavas yavas bir ilerleme gerceklesiyor.Avukatlar ac,
ve bir gün sanslari olursabir gün para kazanacaklar.” „Eger
sanslari olmazsa?““O zaman ac kalmaya devam edecekler.
Avukatlar hakkinda konusmak istemiyorum.“ Peki, Cliff
benim bir cocuk dogurmami istiyor.“ „Bu neyi degistirir?“
“Bilmiyorum.” Beni bile sasirtacak bir coskuyla “Bunu
yapma,
Kelly”
diyorum.Birbirimize
bakiyoruz
ve
tokalasiyoruz. Bu karanlik sinema´ da neden oturuyorum ve
evli bir bayan´ in elini neden tutuyorum?Bu günün sorusu.
Eger Cliff aniden gelse ve beni esiyle flirt ederken yakalasa ne
olurdu?Ilk önce kimi öldürürdü? „Dogum kontrol hapini
kullanmayi birakmami söyledi. „ „Biraktin mi?“ „Hayir. Fakat
eger hamile kalmazsam ne olabilecegine dair endise
duyuyorum. Hatirlayacagin üzere gecmiste pek zor
degildi““Bu senin vücudun.“ „Evet ve kendisi bu vücüdu
sürekli istiyor. Ve son zamanlarda cinsel iliskiye cok düskün.“
„Daha cok baska bir konuyu konusmak isterdim.““Peki. Fakat
zamanla sohbet konularimiz azaliyor.“ „Evet, bu dogru.“
Ellerimizi birakiyoruz ve bir kac dakika filmi izliyoruz. Kelly
yavasca dönüyor ve dirsegine yaslaniyor. Yüzlerimiz sadece
birbirinden sadece bir kac santim uzaklikta. Nerdeyse
fisildayarak „Seni sadece bir görmek istedim, Rudy“ diyor.
„Mutlu musunuz? Diye soruyorumve elimin arkasiyla
yanaklarina dokunuyorum. Nasil mutlu olabilirdi? Basini
salliyor. „Hayir, aslinda degil. „ Ne yapabilirim?“ „Hic bir
sey. Dudaklarini isiriyor, ve sanirim nemli gözler görüyorum.
„Karar vermek zorundasin.“ Diyorum. „Öyle mi?“Ya beni
unutacaksin, ya bosanma davasini acacaksin.“ „Arkadasim
oldugunu zannediyordum.““Ben de öyle düsünmüstüm.Fakat
öyle degilim. Bu arkadasliktan cok daha fazla bir sey., ve bunu
ikimizde biliyoruz.“Beyaz perde´ ye bir an icin bakiyoruz.
„Gitmek zorundayim.“ Diyor. „Paydos sürem biraz sonra sona
erecek. Seni oyaladigim icin cok üzgünüm.“ „Beni
oyalamadin, Kelly. Seni görebildigim icin cok mutluyum.
Fakat bu gizli oyunu daha fazla oynayamayacagim. Ya
bosanma davasini acarsin, ya da beni unutursun.““Seni
unutamiyorum.“ „O zaman bosanma davasini acalim. Hemen
yarin acabiliriz. Bu adamdan kurtulmanda yardimci olacagim,
ondan sonra biraz keyifli vakit geciririz. „ Öne dogru egiliyor,
yanagima bir öpücük konduruyor ve sonra kayiplara
karisiyor.Bana haber vermeden Deck telefonu sirketten
cikartiyorve Butch´ e götürüyor. Ondan sonra telefonla birlikte
daha önce askeri birlikte calismis olan bir tanidiga gidiyorlar.
Tanidigimizin görüsüne göre telefon cihazimizin icerisinde
bulunan dinleme aleti FBI´ yin ve diger suc takip eden resmi
dairelerin genelde kullandigi dinleme cihazlarindan hic bir
farki yok. Eski Federal Rus devletinde üretildi, orta derecelik
kuvvette ve kalitede . Polis veya FBI tarafindan
kurulmadigindan emin. Bu raporu Thanksgiving´ den bir hafta
önce bir fincan kahveyle alacagim. Deck heyecanli bir sekilde
„Birileri bizi dinliyor.“ Diyor. Tepki verebilmek icin cok
saskinim. „Bu kim olabilir? „ diye Butch soruyor. Sinirli bir
sekilde „Ben nasil bilebilirim?“ diye soruyorum. Bu adamin
bu tür sorular sormaya hakki yok. Kendisi gider gitmez,
kendisini meselelerimize bu kadar derin soktugu icin Deck´in
burnundan
getirecegim.
Gözlerini
benden
ceviren,
sandalyesinde ileri geri hareket eden ve yabancilarin kendisine
saldimasini bekleyen ortagima göz kirpiyorum.Üstüne basa
basa Butch :“ Fed´ler degil.“ diyor. „Tesekkür ederim.“
Kahve´ yi ödüyoruz ve sirketimize geri dönüyoruz. Butch
güvenlik adina telefonlari bir daha kontrol ediyor. Hepsinde
ayni yuvarlak parcalar bulunuyor. Su an asil soru „ Daha
baska kim dinliyor?“ Ofisime gidiyorum, kapi´ yi kilitliyorum,
zamani öldürüyorum ve Butch´ in gitmesini beklerken aklima
cok iyi bir fikir geliyor. Sonunda benim duyabilecegim ses´te
Deck kapiya tikliyor. Kücük planimi tartisiyoruz. Deck sehir
merkezindeki mahkeme´ ye gidiyor. Yarim saat sonra beni
ariyor ve bir cok uydurulmus davalarin su anki durumuyla
ilgili beni bilgilendiriyor. Merkez´den bir seylere ihtiyacim
olup olmadigini ögrenmek icin aradi. Bir kac dakika degisik
konular hakkinda sohbet ediyoruz, ondan sonra „Su an bir
karsilastirma icin kimin hazir oldugunu tahmin ediniz.“
„Kim?“ „Dot Black.“ Inanmayarak ve ikiyüzlülük ederek
„Dot Black mi?“ diye soruyor. Deck´in hic bir oyuncu
yetenegi yok.“Evet, bugün kendisini ziyaret ettim ve bir
meyve pastasi götürdüm. Dava´ ya dayanmak icin bir gücünün
olmadigini söyledi. Hemen bir karsilastirma istiyor.“ „Ne
kadar?“ Yüz altmis dolari kabul edecegini söyledi. Bununla
ilgili düsündü ve en yüksek teklifi yüz elli oldugu icin ve eger
istediklerinden daha fazla ödedikleri zaman kücük bir zafer
elde ettigine inaniyor. Kendisinin cok iyi bir pazarlikci
oldugunu zannediyor. Bu durumu kendisine anlatmaya
calistim, fakat kendisinin ne kadar dikkafali oldugunu
bilirsiniz.“ „Bunu yapmayin, Rudy. Bu dava bir servet
degerinde.“ „Evet biliyorum, ve Kipler büyük bir para cezasi
elde edebilecegimize inaniyor, fakat bildiginiz gibi ahlaki
nedenlerden dolayi Drummond ile irtibat´a gecmek
zorundayim ve bir karsilastirma icin caba sarf etmeye
calismaliyim. Müvekkilim öyle istiyor.“ „Bunu yapmayin.
Yüz altmis dolar bir bahsis´ ten daha fazla degil.“ Deck bunu
biraz inandirici bir sekilde dile getiriyor, fakat yine de biraz
siratmak zorundayim. Kendi yüz altmis bin dolarlik payini
hesaplamakla mesgul. „Onlarin yüz altmis bin dolar
ödeyecegine inaniyor musunuz?“ diye soruyor. „Bilmiyorum.
Yüz elli bin dolar´ in üzerine cikmak istemiyorlarmis gibi
bende bir izlenim biraktilar. Fakat hic bbir zaman karsi
gelmedim.“ Bu dava´ yi kapatmak icin eger Great Benefit yüz
elli bin dolar ödemeye hazirsa, o zaman bize de yüz altmis bin
dolar ödeyecekler. „Geri döndügümde bu konuyu konusalim.“
Diyor. „Peki.“ Telefon görüsmesini bitiriyoruz ve yarim saat
sonra Deck calisma masamin karsisinda oturuyor. Bir sonraki
sabah´ta saat dokuz´a bes kala telefon caliyor. Deck telefon
görüsmesini ofisinde karsiliyor ve ofisime kosarak geliyor.
„Arayan Drummond.“ Diyor. Kücük sirketimiz kendini asti ve
Radyo Shack´ den kirk dolarlik bir kayit cihazi satin aldi. Bu
cihaz su an telefonuma bagli. Sadece dinleme aletine bir etki
yapmamasini diliyoruz. Butch bu konuda hic bir sorunun
olmayacagindan emin oldugunu söylüyor. „Merhaba“
diyorum ve heyecanimi göstermemeye calisiyorum. Icten bir
sekilde „Rudy mi? Ismim Leo Drummond.“ Diyor.
„Nasilsiniz?“ Ahlaki kurallara göre su an kendisine bir kayit
cihazinin calistigini ve kendisine tepki vermesi icin sansa
verdigimi söylemem gerekiyor. Gecerli sebeplerden dolayi
Deck ve ben buna karsi karar verdik. Bunun hic bir anlami
olmazdi.Ortaklar arasinda ahlak ne anlama gelebilir? „Iyi,
sayin Drummond. Siz nasilsiniz?“ „Idarelik. Sayin Kord un
sorgusu icin bir termin yapmamiz gerekir. Sekreteriyle
konustum.On iki araliga ne diyorsunuz? Tabii ki sirketinde saat on da. Drummond´ nun aklina bu davayla ilgili olabilecek
baska bir kimse gelmezse, o zaman Kord´ un sorgusu
sonuncusu olacak. Arama zahmetine girip terminin bana uyup
uymamasini ögrenmek istemesi cok tuhaf. “Bu bana uyar.”
Diyorum. Deck gergin bir sekilde calisma masamin yaninda
duruyor. “Iyi, bu cok fazla uzun sürmemesi gerekiyor.En
azindan bunu saat basi ödenen bes yüz dolar icin umut
ediyorum. Yan kesicilik, siz de öyle düsünmüyor musunuz?”
Simdi müteffik degil miyiz? Biz avukatlar doktorlara karsi.”
“Evet, öyle de söylenilebilir. “Evet ve ayriyetten Rudy
müvekkilimin gercekten ne istedigini siz daha iyi
biliyorsunuz.” “Ne istiyor?” Söyle söyleyeyim, bu insanlarin
istemedigi sey Memphis´de bu davayla bir hafta boyunca
ugrasmak. Bunlar egosu yüksek, cok parasi olan ve
kariyerlerini riske sokmak istemeyen insanlar. Kendilerini
karsilastirmak istiyorlar ve ben bunu sizin bilginize sunmakla
görevlendirildim. Su an burada sadece bir “karsilastirmayi”
konusuyoruz. Bununla bir suc kabul edilmis olunmuyor,
anliyor musunuz?” “Evet. Deck´e göz kirpiyorum. “Sizin
uzmaniniz kemik ilik naklilinin masraflarinin yüz elli bin ve
iki yüz elli bin tutarinda oldugunu söylüyor, ve bu rakamlari
inkar etmiyoruz. Müvekkilimin bu nakli ödeyecegini tahmin
edelim ve bu gercekten sadece bir tahmin. Bu masraflari
üstlendiler diyelim, bu bir tahmin, olur mu? O zaman
müvekkilim yaklasik yüz yetmis bes bin dolar ödemesi
gerekirdi.” „Siz öyle diyorsaniz.“ „Biz size böylece bu miktari
hemen bir „karsilastirma“ olarak sunuyoruz. Yüz yetmis bes
bin dolar“ Daha fazla sorgu olmadan. Yedi gün icerisinde
elinize bir cek gececek.“ „Buna inanmiyorum.“ „Beni
dinleyin, Rudy. Bir milyon bu cocugu bir daha diriltmeyecek.
Müvekkilinizin aklini basina getirmek zorundasiniz. Bir
karsilastirmayi onaylayacagindan eminim. Bir gün avukat´ in
avukat olarak davranmasi ve yönetimi üstlenecegi gün
gelecek. Bu zavalli kizin dava´ da ne olacagindan haberi yok.”
“Kendisiyle konusacagim.” „Kendisini hemen birazdan arayin.
Burada bir saat daha bekleyecegim, ondan sonra gitmem
gerekiyor. Kendisini arayin.“ Büyük ihtimal cihazimdaki
dinleme aleti bu hain adamin telefonuna bagli. Kendisinin bu
konusmayi dinleyebilmesi icin benim aramami istiyor. „Sizi
yeniden arayacagim, Sayin Drummond. Iyi günler.“ Ahizeyi
yerine koyuyorum, kayit cihazindaki teybi geriye aliyorum ve
bir kez daha sesli bir sekilde dinliyorum. Deck kendisini geri
cekiyor ve sandalye´ ye oturuyor. Agzi bir karis aciliyor ve
büyük disleri parliyor. Teyp sona erdiginde hayretler icinde
„Telefonumuzu dinlemisler.“ Diyor. Sanki sadece teyp bize
olanlari anlatabilirmis gibi teybe bakiyoruz. Bu soktan uzun
dakikalar felc olmus gibiyim. Hic bir sey hareket etmiyor. Hic
bir sey calismiyor. Telefon caliyor, fakat icimizden hic kimse
telefon´ a cikmiyor. Su an gercek anlamda kendisinden
korkuyoruz.” En sonunda „Sanirim, Kipler´I bilgilendirmemiz
gerekiyor.“ Diyorum. Kelimeleri zor ve yavas bir sekilde
söylüyorum. Kalin gözlüklerini cikartarak ve gözlerini silerek
„Bunun böyle oldugunu düsünmüyorum.“ Diyor Deck.
„Neden öyle olduguna inanmiyorsunuz?“ „Birlikte düsünelim.
Drummond´ nun veya müvekkilinin telefonlarimizi
dinlediklerini biliyoruz veya bildigimizi zannediyoruz. Her ne
olursa olsun Drummond´ nun dinleme cihazlarindan haberi
var. Fakat bunu ispatlamak ve kendisini suc üstü yakalamak
icin hic bir imkanimiz yok.“ „Ölene kadar bunu inkar edecek.“
„Dogru. Peki, Kipler ne yapabilir? Gecerli deliller olmadan
kendisine dava acabilir. Ve hayatini biraz daha cehenneme
cevirebilir.“ „Simdiye kadar bununla ilgili biraz tecrübe
topladi.“ „Ve bunun dava´da en az bir önemi olmayacak.
Jüriye Sayin Drummond´ nun ve müvekkilerinin delil tespiti
esnasinda kirli oyunlar oynadiklarini söyleyemeyiz.“ Kayit
cihazina bir müddet daha bakiyoruz, bunlari algilamaya
calisiyoruz ve belirsizligin icinde yolumuzu bulmaya
calisiyoruz. Gecen seneki bir ahlak seminerinde baska bir
avukatla yapilan telefon görüsmesini gizli bir sekilde kayit
ettigi icin ciddi bir uyari alan bir avukattan söz ediliyordu. Ben
sucluyum, fakat Drummond´ nun ayiplanacak davranisiyla
karsilastirildiginda ben kücük sucum sönük kaliyor. Sorun
benim bu teybi gösterdigimde benim sorguya cekilecek
olmam. Drummond´nun sucunu hic kimse ispatlayamayacagi
icin Drummond hic bir zaman suclu bulunamayacak. Bu
mevzuyla ne kadar alakali? Telefonlarimizi dinlemek onun
fikri miydi? Veya müvekkilinin kendisine iletmis oldugu
calinti bilgileri mi kullaniyor? Bunu da hic bir zaman
ögrenemeyecegiz. Ve her hangi bir nedenden dolayi da pek
fazla önemi yok. Kendisi bilgilenmis. „Kendi menfaatimiz icin
kullanabiliriz.“ Diyorum. „Ben de biraz önce tam bunu
düsündüm.“ „Fakat dikkatli olmamiz gerekiyor, yoksa
süphelenebilirler.“ „Evet, bunu dava icin saklamamiz
gerekebilir. Dogru zamani bekleyip, bu adamlari
parmagimizda oynatmak.“ „Yavas yavas ikimizde siritmaya
basliyoruz.“ Iki gün bekliyorum ondan sonra Drummond´ yu
arayip müvekkilimin kirli parasini istemedigi üzücü haberi
kendisine iletiyorum.Kendisinin biraz tuhaf oldugunu itiraf
ediyorum. Bir gün dava´dan korkuyor, ertesi gün mahkeme´
ye cikmak istiyor. Su an savasmak istiyor. Icinde en ufacik bir
süphe yok. Kendi sert tavrina geri dönüyor ve bu paranin
sonsuza dek yok olacagini ve bu dava´ nin sonuna kadar cok
zor gececegi ihtimaliyle beni tehdit ediyor. Cleveland´ deki
meraklilar icin bunun kulaga hos geldiginden eminim. Bu
konusmadan ne zaman haberdar olacaklarini merak ediyorum.
Para alinmasi gerekir. Dot ve Buddy harcayabileceklerindden
daha fazla bir para miktari olan yüz bin dolardan daha fazla
alabilirlerdi. Avukatlari en azindan altmis bin dolar alirdi,
güzel bir para miktari. Fakat Black´ler icin para´ nin hic bir
anlami yok. Hic bir zaman paralari olmadi ve su an zengin
olmayi da hayal etmiyorlar. Dot´ un tek istedigi sey Great
Benefit´ in ogullarina yaptiklarinin her hangi bir yerde resmi
bir sekilde kayit edilmesi. Kendisinin hakli oldugunu ve
Donny Ray´in Great Benefitten dolayi öldügünü tespit eden
kesinlesmis bir hüküm görmek istiyor. Benim görüsüme
gelince parayi göz ardi etme yetenegime sasiriyorum. Bu tabii
ki bir seytana uyma olayi, fakat beni etkilemiyor. Su an ac
degilim. Gencim ve daha baska davalar da olacak. Ve bir
seyden de cok eminim: Eger insanlar Great Benefit´ in
telefonlarimizi dinledikleri icin korkuyorlarsa, o zaman kesin
karanlik sirlari vardir. Endiselerime ragmen kendimde bu
davayi hayal ettigimi fark ediyorum. Booker ve Charlene beni
Thanksgiving yemegi icin evlerine davet ediyorlar.
Babaannesi güney Memphis´ in kücük bir evinde yasiyor ve
anlasilan bütün gecen hafta boyunca yemek yapti. Hava soguk
ve islak, bu yüzden bütün ögleden sonrayi iceride gecirmek
zorunda kaliyoruz. En az alti ve seksen yas arasi elli ziyaretci
ev´de bulunmakta ve tek beyaz yüz bende. Saatlerce yemek
yiyoruz, erkekler oturma odasinda televizyon´ un etrafinda
toplaniyorlar ve ardi ardina maclar izliyorlar. Booker ve ben
pogaca ve kahvemizle garaja dogru gidiyoruz, ve arabasinin
tepesine oturup yeni olaylari konusuyoruz. Ask hayatimi
merak ediyor ve kendisine en azindan su an bir ask
yasamadigimi söylüyorum. Kendisine islerin iyi gittigini
söylüyorum. Yirmi dört saat boyunca calisiyor. Charlene bir
cocuk daha istiyor , fakat Booker hic ev´de olmadigi icin
hamile kalmak zor gibi görünüyor. Isleri cok yogun olan bir
avukat´ in hayati.
39. Bölüm
Kendisinin postanede oldugunu biliyorduk, fakat agir
adimlarini duyunca geldigini anliyorum. Deck elinde zarf ile
ofisime hücüm ediyor. “Mektup geldi! Mektup geldi!” Zarfi
aciyor ve dikkatli bir sekilde icinden ceki cikartiyor ve calisma
masama koyuyor. Mektubu inceliyoruz. State farm´ dan yirmi
bes bin dolar! Noel zamani geldi. Derrick Dogan su an hala
deyneklerle yürüdügü icin, evrak yiginlariyla birlikte
kendisine gidiyoruz. Imzalamasi gereken yeri imzaliyor.
Parayi bölüsüyoruz. Kendisi tam olarak 16.667 dolar aliyor ve
biz tam olarak 8. 333 dolar aliyoruz. Deck kendisine bir kac
masraf daha yüklemek istedi – fotokopi, yol masraflari,
telefon ücretleri ve avukatlarin müvekkilerine hesaplamaya
calistiklari diger bir cok kücük masraflar, fakat ben hayir
dedim. Kendisiyle en iyi dileklerimizle vedalasiyoruz ve bu
kücük üzücü olaydan dolayi biraz anlayis göstermeye
calisiyoruz. Bu o kadar da kolay degil. Her birimizin üc bin
almasina karar verdik ve geri kalanini önümüzdeki kacinilmaz
zor aylar icin kasaya koymayi kararlastirdik. Sirket dogu
Memphis ´ in iyi bir restorandaki yemegin masraflarini
üstleniyor. Sirket anlasilan avukatlik statümden etkilenmis bir
banka´ dan altin bir kredi karti cikartti. Eski iflas olaylarina
iliskin dilekce kagitlarindaki sorulardan sakindim. Eger
ikimizin de onayi olmazsa karti kullanmayacagimiza dair
Deck ve ben birbirimize yemin ettik. Ben üc bin dolarimi
aliyorum ve araba satin aliyorum. Yeni bir araba degil,
fakatDogan karsilastirmasi kesinlestigi günden beri hayal
ettigim araba. 1984 model Volvo DL, mavi, dört fitesli ve
Overdrive fonksiyonlu, iyi bir durumda olan ve takometresi
sadece yüz yirmi mil gösteren bir araba. Bu bir Volvo icin cok
fazla degil.Arabanin önceki sahibi bakimini üstlenmekten
zevk duyan bir bankaciydi.Yeni bir araba almayi
düsünmüstüm, fakat yeniden borclanmak istemedim. Bu
benim ilk avukatlik arabam. Toyota bana üc yüz dolar
kazandiriyor ve bu miktarla kendime bir araba telefonu
alacagim. Rudy Baylor yavas yavas ilerlemeye basliyor. Noel
dönemini Memphis´ de gecirmeme kararini haftalar öncesi
verdim. Gecen seneki hatiralarim hala aci veriyor. Yalniz
olacagim ve buna dayanmak icin bir yerlere gitmek en
dogrusu.. Deck birlikte gidebilecegimizden söz etmisti, fakat
bu hic bir ayrintisi olmayan öylesine yapilmis bir öneriydi.
Büyük ihtimal annemi ziyaret edecegimi söylemistim. Eger
annem ve Hank „Winnebago´ larinda“ gezmeseler,
„Winnebago´ yu“ evinin arkasina park edecekler. Ne evi ne
„Winnebago´ yu“ hayatimda gördüm, ve noel ´i Hank ile
birlikte gecirmeyecegim. Annem „Thanksgiving´ den“ biraz
sonra beni aradive tatil günlerini onlarla gecirmek üzere davet
etti. Ben teklifi cok mesgul oldugum mazeretiyle geri
cevirdim. Kendisine bir kart gönderecegim. Anneme karsi bir
artniyetim yok. Biz sadece birbirimmizle konusmayi biraktik.
Zamanla belirli tatsiz ve agir sözlerin söylendigi bir tartisma
olmadan ve unutmasi seneler süren anlasmazliklar kendini
gösterdi. Deck´ in de bildigi gibi bütün hukukcular on bes
araliktan yeni yil´ in biraz sonrasina kadar mola veriyor.
Hakimler ne davalar ne ifade kayit terminleri
kararlastiriyorlar. Avukatlar ve sirketleri ofis partileri ve
personel icin yemekdavetleriyle mesgul. Bu zaman benim
sehri terk etmem icin en ideal zaman. Black davasinin
evraklarini Volvo´ mun bagajina koyuyorum, giyecek bir de
bir kac giysi koyuyorum yanina ve arabayla uzaklasiyorum.
Ondan sonraKansas ve Nebraska´ da kar´i bulana kadar
hedefsiz bir sekilde kücük ve iki seritli caddelerden kuzey-bati
yönüne dogru ilerliyorum.Ucuz motellerde uyuyorum, ayak
üstü yemekler yiyorum ve gezilecek-görülecek yerleri
arastiriyorum. Kuzey kisimlarda bir kis firtinasi esti. Derin kar
tabakalari yollari kapliyor. Cimen bozkirlari bulutlar gibi
beyaz ve sakinler. Yollarin sessizligi bana yeni kuvvet veriyor.
Nihayet 23.Aralik Madison, Wisconsin´e variyorum. Kücük
bir otel, sicak yemek satan konforlu bir restoran buluyorum ve
sanki bir magazadan bir digerine kosturan siradisi bir
insanmisim gibi carsi´ nin caddelerinde geziniyorum. Bir noel
kutlamasinin bir parcasi olan bir kac seyleri hic özlemiyorum.
Ayaklarimin altindaki karlarla buz tutmus bir park bankina
oturuyorum ve noel sarkilarini coskuyla söyleyen bir koro´ yu
dinliyorum. Dünya´da hic kimse su an nerede, yani hangi sehir
veya hangi il´de bulundugumu bilmiyor. Bu özgürlüge
bayiliyorum. Otelin barinda biraz yemek ve icki´ den sonra
Max Leuberg´ i ariyorum. Büyük Üniversite´ ye hukuk
professörü olarak geri döndü ve kendisinden tavsiye alabilmek
icin nerdeyse her ay bir kere kendisini aradim. Bazi önemli
evraklarin fotokopisini kendisine yolladim, bunun haricinde
yazili metinlerin, delil tespitlerin ve hemen hemen her
sorgu´nun fotokopisi gönderdim. FedEx paketi yedi kilo
agirligindaydi ve nerdeyse otuz dolar maliyetindeydi. Deck
bunlari onaylamisti. Madison´de olduguma Max seviniyor gibi
görünüyor. Jahudi oldugu icin noel büyük bir önem tasimiyor
ve daha kisa bir süre önce telefon´ da calismanin en ideal
zaman oldugunu söyledi. Bana yolu anlatti. Bir sonraki sabah
saat dokuz´ da hukuk fakultesine adimimi attigimda, dis isisi
eksi on iki derece. Bina acik, fakat bir insan yok. Leuberg
ofisinde sicak bir kahveyle bekliyor. Memphis ile ve
özledikleriyle ilgili bir saat sohbet ediyoruz, hukuk fakultesi
sohbet´in disinda. Ofisinin oradaki ofisiyle cok benzerlikleri
var- ici fazla esyalarla dolu, düzensiz ve duvarlar siyasi poster
ve yapistiricilarla kapli. Görüntü olarak da hic degismemiskarma karisik ve gür saclar, kot pantolonu, beyaz spor
ayakkabilari. Fazla kar oldugundan, corap giyiniyor. Kendisi
heyecanli ve girisime hevesli.Ortasinda uzun bir masa bulunan
kücük bir seminer odasina kadar kendisini koridordan dogru
izliyorum. Anahtarlari kendisinde. Kendisine yolladigim
evraklar masada dagitilmis. Karsilikli bir sekilde sandalyelere
oturuyoruz, ve bir termos´ dan fincan´ a kahve dolduruyor.
Dava´ nin alti hafta icerisinde baslayacagini biliyor. „Herhangi
karsilastirma teklifleri var mi?“ „Evet, bir cok. Su an yüz
yetmis bes bin dolar´ a ulasmis durumdalar, fakat müvekkilim
hayir diyor.“ „Bu biraz tuhaf, fakat bu beni sasirtmiyor.“ „Peki
neden sasirtmiyor?“ „Onlari köseye sikistirdiginiz icin. Rezil
olmaktan korkuyorlar, Rudy. Bu karsima cikan en iyi sigorta
davalarindan bir tanesi ve binlerce dava´ yi gözden gecirdim.“
„Bunlardan daha da fazlasi var.“ Diyorum, ondan sonra
telefonumuzdaki dinleme cihazlarindan ve Drummond´ nun
bizim
telefonlarimizi
dinledigine
dair
kanitlardan
bahsediyorum. „Evet bunlar bir zamanlar söz konusuydu“
diyor. “Florida´daki bir dava´da. Fakat dava´nin savunuculari
telefonlarini dava´ dan sonra kontrol ettiler. Karsi savunmanin
ne yapmak istedigini biliyormus gibi görünmesi yüzünden,
süphelenmeye baslamisti. Fakat bu baska bir sey.“ „Siz
korkuyor olmalisiniz.“ Diyorum. „Korkudan donuyorlar, fakat
taskin olmayalim. Onlar su an sevinc verici bir cevrede
bulunuyorlar. Onlarin devleti para cezalarini fazla
önemsemiyorlar. “Peki, ne önerirsiniz?” “Parayi cebinize
sokunuz.” “Bunu yapamam. Parayi istemiyorum. Benim
müvekkilim istemiyor.”Iyi, Bu insanlari yirminci yüzyila
götürmenin zamani geldi. Kayit cihaziniz nerede?”Ayaga
kalkiyor ve oda´nin icinde dolaniyor. Duvar´da bir yazi tahtasi
bulunuyor ve profesör dersini vermeye hazir. Dosya cantamin
icerisinden kayit cihazimi cikartiyorum ve masaya
koyuyorum.Kalem ve bloknot masa´ da hazir bulunuyorlar.
Max derse basliyor ve bir saat boyunca hizli bir sekilde
yaziyorum ve kendisini soru bombardimanina tutuyorum.
Sahitlerim hakkinda konusuyor, kendi sahitleri, evraklar, farkli
stratejiler. Max kendisine gönderdigim materyalleri iyice
inceledi. Bu insanlari köseye sikistirma fikri kendisine zevk
veriyor. Profesör „En iyi olayinizi saklayin.“ Diyor. „O
zavalli cocukla ölmeden önce cekilmis cekilmis teyp. Sanirim
cok acinacak bir sekilde görünüyordu.“ „Daha da kötü.“
„Mükemmel. Bu jüri´ de cok iyi bir izlenim birakacak. Eger
her sey yolunda giderse, üc gün icinde bitebilirler. „ „Ondan
sonra ne olacak?““O zaman arkaya yaslanipkendilerini bu
olaydan nasil uzak tutmaya calistiklarini izleyin.“Aniden
duruyor, masa´ daki her hangi bir seyi eline aliyor ve bana
veriyor.“Bu nedir?“ „Bu gecen ay ögrencilerimin bir tanesi
icin Great Benefit tarafindan hazirlanmis bir sözlesme.Bunun
icin para ödedim ve gelecek ay sözlesmeyi yine fesh
edecegiz.Metine sadece bir bakmak istiyorum. Su an ortaya
cikartilmis yaziyla ne sözlesme disinda birakildigini tahmin
edin.“Kemik ilik naklili.“ „Bütün nakliller, kemik iligi
dahil.Bu sözlesmeyi saklayiniz ve dava´ da kullaniniz. Benim
görüsüme göre bu sözlesmenin Black´ lerin dava´ yi
acmasindan sonra neden degistirildigini yöneticiye sorunuz.
Kemik ilik naklili su an neden sözlesme disinda?Ve eger
Black sözlesmesi disinda degildiyseler, o zaman neden
ödemediler?Bunlar iyi materyalller, Rudy.Belki Memphis´ e
gelip dava´ yi bir gözden geciririm. „ „Bunu lütfen yapiniz.“
Deck´ in disinda bana tavsiyeler verebilecek bir kimsenin
olmasi cok teselli verici olurdu. Hasar dosyamizin analiziyle
Max´ in bir kac sorunu varve yakinda cok s ile yüklü olacagiz.
Bagajimdan dört kartonu getiriyorumve öglene dogru seminer
odasi cöp yigini gibi görünüyor. Enerjisi bulasici. Ögle
yemeginde sigorta sirketinin muhasebesiyle ilgili bir cok
dersten birincisini aliyorum. Bu sektör´ e kartel hukuku gecerli
olmadigi icin kendi muhasebe kurallarini gelistirdi. Hic bir
tecrübeli muhasebeci bir sigorta sirketinin finans durumunu
anlayamaz. Bunun anlasilmasi da istenmiyor, cünkü dis
dünya´ nin islerini ögrenmesini istemez. Fakat Max´ in yine
bir kac ipuclari var. Great Benefit´ in sermayesi dört yüz ve
bes yüz milyon dolar arasinda ve bunun yarisi Rücklagen´
lerde yatirilmis.Jüri üyelerine anlatilmasi gereken de budur.
Ilk noel gününde insanin düsünmedigi calisma konusu dile
getirmeye cesaretim yetmiyor, fakat Max durdurulacak gibi
degil. Esi ailesinin yaninda New York´ ta. Kendisinin baska
hic bir isi yokve bizim geri kalan evrak kartonlarini gözden
gecirmemizi istiyor. Üc bloknotu notlarla dolduruyorumve bir
sürü kasetleri farkli konular hakkinda olan düsünceleriyle.
Sonunda 25 Aralik karanlik cöktügünde isimizin bittigini
söylediginde, tamamen yorgun oluyorum.Bana kartonlari
doldurmakta ve arabama tasimakta yardimci oluyor. Yine
yogun bir sekilde kar yagiyor. Fakultenin ön kapisinda Max
ile vedalasiyoruz. Kendisine yeterince tesekkür edemiyorum.
Bana her seyin en iyisini diliyorve kendisini dava´dan önce
dava sürdügü müddetce her gün hafta´ da en az bir kere
aramami söz vermemi istiyor. Bu dava icin Memphis´ e
gelmesinin mümkün oldugunu bir kez daha tekrarliyor. Bir
veda busesi olarak kendisine karlar icinde el salliyorum. Ohio´
nun Spartanburg kentin´e varmam icin üc gün´ e ihtiyacim
var. Volvo yol´ da iyi duruyor, hele hele Upper Midwest´ in
kar ve buzlari arasinda.Araba telefonumla Deck´ i bir kere
ariyorum. Sirketin icerisinin sakin oldugunu söylüyor. Hic
kimse beni sormadi. Son üc bucuk senemi diplomami
alabilmem icin uzun saatler okudum ve ara sira zamanim
oldukca Yogi´ sde calistim. ‚Nerdeyse hic bos zamanim yoktu.
Ülke icerisindeki bu ucuz gezi bazi insanlar icin sikici olabilir,
fakat benim icin lüks bir tatil. Beynimi ve ruhumu temizliyor
ve hukuktan farkli konulari düsünmeme izin veriyor. Bir kac
endiselerimden kurtulmus oluyorum. Örnegin Sarah
Plankmore. Eski gereksiz „cöpler“ ´ i üzerimden atiyorum.
Böyle bir davranisa tesebbüs ettikleri icin hic bir sucu
olmayan insanlardan nefret etmek icin yasam cok kisa.Loyd
Beckve Barry X. Lancaster´ in aci dolu günahlariBati
Virginia´ da bir nevi son buluyor. Bayan Birdie ve rezil ailesi
icin endise duymayi birakiyorum. Sorunlarini bensiz
cözsünler. Millerce uzaklikta Kelly Riker´ i, parlak dislerini ,
bronzlasms bacaklarini ve güzel sesini hayal ediyorum.Hukuki
konularla ilgilendigim zaman, gelecekteki dava´ ya
odaklaniyorum. Sirketimde mahkeme karsisina cikabilecek
sadece bir dosya var. Böylece düsünmem gereken sadece bir
dava var. Jüri´ nin karsisinda acilis konusmasini calisiyorum.
Great Benefit´ in sahtekerlerini göz hapsine aliyorum. Son
konusmami gerceklestirdigimde nerdeyse agliyorum. Beni
gecen bir kac araba sürücüleri tarafindan zleniyorum, ama o
kadar olsun- sonucta beni hic kimse tanimiyor. Great Benefit´e
dava acmis veya acmakta olan dört avukat´ la konustumIlk
ücü pek yardimci degillerdi. Dördüncü avukat Spartanburg´
dayasiyor. Ismi Cooper Jackson ve onun durumunda her hangi
bir seyler tuhaf. Bana telefon´ da söylemek istemedi (dairemde
olan telefon´ da), fakat kendisini ziyaret edebilecegimi ve
dosyasina bakabilecegimi söyledi. Sehir merkezindeki banka
binasinda calisiyor, modern ofislerde alti avukat´in calistigi
kücük bir sirket. Kuzey Carolina´ dan kendisini dün araba
telefonumundan aradim ve kendisinin bugün benim icin
zamani var. Noel döneminde cok fazla yapilabilecek bir isin
olmadigini söyledi. Kendisi tiknaz, büyük organlari bir adam
ve
koyu
renk
biyigi
ve
gözleri
mimigini
hareketlendiriyor/canlandiriyor. Kendisi kirk alti yasinda ve
bana parasini Produkthaftung ile kazandigini söylüyor.
Konuyu acmadan ofis kapisinin kapali oldugundan emin
olmaya calisiyor. Bana anlatmayi planladigi bir cok konuyu
normal sartlar altinda anlatmamasi gerekir. Great Benefit
sirketiyle bir karsilastirma anlasmasina vardilar ve
müvekkilleriyle birlikte kendisi bir sözlesme imzalamak
zorundalardi. Bu sözlesme gizlilige yükümlü kilan ve eger
iclerinden biri sözlesmenin sartlarini topluma aciklayacak
olursa agir cezalar öngören bir sözlesme.Kendisi icin bu tür
anlasmalar cok ters , fakat alisilmisin disinda degil. Dava´ yi
bir sene önce agir burun sorunlarindan sikayet duyup ameliyat
olmasi gereken bir bayan icin acti. Bayanin dilekce´ de
anlasmayi yapmadan bes sene önce aldirmis oldugu
yumurtalik kistlerini bildirmemesi nedeniyle Great Benefit
hakkini geri cevirdi. Redd edilen yazida kist´ in bir ön hastalik
oldugu yaziliyordu. Hak edinmis oldugu miktar on bir bin
dolar civarinda. Daha fazla yazilar degis-tokus edildi ve daha
fazla redd cevaplari yazildi ondan sonra Cooper Jackson´i
devreye soktu. Kendi ucagiyla dört kere Cleveland´ e uctuve
sekiz sorgu gerceklestirdi. Cleveland´deki insanlar hakkinda
„Karsima cikan en suskun ve uyanik adamlardan bir tanesi.“
Diyor.Jackson zor davalari seviyor ve bu oyunu zararlari
gözetmeksizin oynuyor. BIr dava´ nin gerceklesmesi
konusunda baski yaptive Great Benefit aniden sessiz bir
ortamda bir karsilastirma istedi. “Bu gizlenmesi gereken
kismi.” Diyor. Anlasilan anlasmaya karsi gelmek ve bana
kalbini dökmek kendisine zevk veriyor. Bin insana
anlattigindan eminim. “Bize on bir bin dolar´ I ödediler ve
susmamiz icin üzerine iki yüz bin dolar daha verdiler. „
Tepkimi beklerken gözleri parliyor. Great Benefit tazminat
olarak bir sürü para ödedigi icn bu gercekten konusulmaya
layik bir karsilastirma.Bunun gizlenmesi konusunda israr
etmeleri bir mucize degil. „Sasirtici.“ Diyorum. „Evet, bu
öyle.Ben kendim bir karsilastirma istemiyordum, fakat benim
zavalli müvvekkilimin bu paraya ihtiyaci vardi. Yüksek bir
borclama kararinin cikartabilecegimizden eminim. „ Beni
tonlarca para kazandigindan ikna etmek icin bir kac savas
hikayeleri anlatiyor. Ondan sonra kendisini raflar ve
kartonlarla dolu
penceresiz bir oda´ ya kadar
izliyorum.Raflarin ücünü gösteriyorondan sonra kilolu
bedenini raf´ a yasliyor. „Burada sisteminiz var“ diyor ve
sirlarla doluymus gibi görünen karton´ a isaret ediyor. „Hak
talebi olusuyor ve bir bir memur´un eline veriliyor , basit bir
kagit isleyicisi. Hasar bölümünde calisanlar en kötü egitim
almis ve en düsük ücret alan insanlar. Bu her sigorta
sirketinde böyle. Bu adamlar yatirim yapmakla mesguller,
hasar veya tutuklama bölümünde calismiyorlar. Memur
mevzu´ yu gözden geciriyorve sonradan gerceklesen
Haftungsausschluss davasina basliyor. Kendisi veya baskasi
sigortalanmis kisiye bir mektup yaziyor ve her türlü hakki
inkar ediyor. Onlarin böyle bir mektuba sahip olduklarindan
eminim. Ondan sonra memur son bes senenin tibbi evraklarini
istiyor.Evraklar kontrol ediliyor. Sigortalanmis kisi icinde
„Talebiniz bir daha gözden gecirilmek üzere redd edilmistir.
Diye yazan hasar bölümünden bir mektup daha aliyor.
Durumun daha da komiklesecegi husus budur. Memur dosyayi
tutuklama bölümüne gönderiyor ve tutuklama bölümü „Bizden
bir seyler duyana kadar bu talebi regulieren yapmayin„ iceren
bir dosya notu gönderiyor. Ondan sonra hasar ve tutuklama
bölümü arasinda yazismalar gerceklesiyor. Mektuplar, dosya
notlaridegis tokus ediliyor ve kagit yiginlari olusuyor, görüs
ayriliklari meydana geliyor, iki bölüm savas´ a girerek
paragraflar tartisiliyor. Bu insanlarin ayni bina´da ayni sirket
icin calismalarina ragmen birbirlerini tanimamalarini
unutmayiniz. Diger bölümün yaptiklarindan da haberleri yok.
Bu tam alamiyla bir niyettir. Bu sirada müvekkilleri gezi
arabalarinda oturuyorlar ve ellerine bir kac mektup geciyor ,
bir kaci hasar bölümünden, bir kaci tutuklama bölümünden.
Bazi insanlar mücadele emekten vazgeciyorlar ve bu da tabii
ki amacladiklari olay. Yirmi bes kisi´ den sadece bir tanesi
avukat´ a bas vuruyor. “ Jackson´ un bana bunlari anlattigi
esnada sorgularin evraklarini hatirliyorum ve parcalar aniden
birlesmeye basliyor. “Bunu nasil ispatlayabilir siniz?” diye
soruyorum. Kartonlari gösteriyor. “Hepsi bunun icerisinde.
Bunlarin coguna ihtiyaciniz olmayacak, fakat el kitaplari
bende.” “Onlar bende de var.” “Isterseniz bunlari gözden
gecirebilirsiniz.Hepsi en iyi sekilde düzeltilmis. Harika bir
avukat yardimcim var, hatta iki tane.” Evet, fakat ben Rudy
Baylor bir yardimci avukat´ a sahibim.! Beni kartonlarla
yalniz birakiyor ve ben hemen koyu yesil renk el kitaplarina
saldiriyorum. Bir tanesi hasar bölümü icin, bir digeri ise
tutuklama bölümü icin. Ilk bakista ikisi de delil tespit
esnasinda almis oldugum el kitaplariyla ayni gibi
görünüyor.Davalar kisimlara ayrilmis.Ön tarafta bir icerik,
arka tarafta bir sözlük, kagit üreticileri icin el kitaplarindan
daha farkli bir sey simgelemiyorlar. Ondan sonra farkli bir
husus gözüme carpiyor. Hasar bölümü el kitabinin sonunda U
adinda bir bölüm fark ediyorum. Benim el kitabim bu kismi
icermiyor. O bölümü dikkatli bir sekilde okuyorum ve komplo
gün yüzüne cikiyor. Tutuklama bölümünün el kitabi da U
adinda bir kisim iceriyor. Cooper Jackson´ un anlattigi gibi bu
sistemin bir diger yarasi. Ikisi birlikte bir daha gözden
gecirilmek sartiyla talebi redd etmeyi ön görüyor. Ondan sonra
dosyayi bir diger karar cikana kadar ödememe emriyle baska
bir bölüme gönderiyorlar. Bir sonraki karar hic bir zaman
gelmeyecek. Bölümler birbirlerine karsilikli izin vermedikleri
sürece bölümlerin hic bir tanesi talepleri yerine
getiremeyecek. Iki U kismi da her hususun nasil yazili bicime
gecirilecegine dair sayisiz kararlar iceriyorlar. Ayrica bu zor
islerin ispati icin gerekli olacak doküman izinin hazirlanmas
kararini iceriyor. Bu zor is talebin reddinden önce kriterlere
uygun bir sekilde degerlendirilmesi icin harcanan zamandir. El
kitaplarimin hic birisi U adinda bir kismi icermiyor. El
kitaplari elime gecmeden önce bu U kismi adeta yok edilmis.
Cleveland´ deki sahtekerler ve belki de Memphis´ deki
avukat´ lar U kismini benden bilerek sakladilar. Baska bir
tanimiyla bu hayal kirikligina ugratan bir kesif. Sok hizli bir
sekilde kayboluyorve bu kismi jüriye tanittigim I
düsündügümde kendimi gülerken yakaliyorum. Dosya´ nin
geri kalan kisimlarini gözden gecirmek icin saatlerimi
harciyorum, fakat gözlerimi el kitaplarindan ceviremiyorum.
Cooper aksam saat alti´ dan sonra ofisinde severek “Wodka”
iciyor. Beni de kendisine eslik etmem icin davet ediyor. Siseyi
dolabin bar fonksiyonu gören sogutucu bölümünde sakliyor ve
buzsuz ve sussuz, sade bir sekilde iciyor.Bardagimdan bir
yudum aliyorum. Her yutusta nerdeyse iki büyük damla, ve
yakici bir sekilde mideme dogru yol aliyorlar. Birinci
bardagini bitirdikten sonra “Great Benefit´e karsi olan farkli
devlet yönetiminde gerceklestirilen arastirmalarin sanirim
fotokopisi ellinizde bulunuyor. “ Hic bir fikrim yok ve
kendisine yalan söylemek pek fazla anlam vermez. “Hayir,
elimde fotokopiler yok.” “Bunlari mutlaka gözden gecirmek
zorundasiniz. Eski bir okul arkadasim olan South Carolina´
nin hukuk bakani ´nin dikkatini bu magazaya cektim ve onlar
su an arastirmalar yapiyorlar. Ayni sekilde Geogia´ da da
arastirmalar yapiyorlar. Florida´ da bir sigorta denetim
kurumu bir arastirma baslatti. Anlasilan kisa bir zaman dilmi
cerisinde sasirilacak sayida talepler redd edildi. „ Ben hukuk
ögrencisiyken aylar öncesi Max Leuberg bir kere devlet
düzeyindeki sigorta denetim kurumunda bitiraz ettiginden
bahsetmisti. Fakat sigorta sektörü ve denetilmesi gereken
kurumlar arasinda iyi bir isbirligi söz konusu oldugu
icinbunun büyük ihtimal cok fazla yarar getirmeyecegini de
söyledi. Bu konuyla ilgili bir seyler kacirdigim hissine karsi
gelemiyorum. Fakat bu sonucta benim ilk sigorta davam.
Gözleri parlayarak ve bana süpheli bir sekilde bakarak „Su an
söz konusu olan bir grup davasi.“ Diyor. Bir grup davasindan
hic bir bilgimin olmadigini kendisi cok iyi biliyor.
„Nerede?““Raleigh´ de bir kac avukat. Great Benefit´e karsi
bir avuc dolusu kücük talepler savunuyorlar, fakat simdiye
kadar bir basari elde edemediler ve bekliyorlar. Sanirim size
bas agrisi yaratan davalari bir „karsilastirmayla“
kapatiyorsunuz. „ „Kac tane sözlesme yapildi?Bu soruyu delil
tespiti esnasinda bir kere sormustum ve hala bir cevap icin
bekliyorum.“ Nerdeyse yüz bin tane. Yüzde onluk bir talep
oranini varsayarsak, bu senede on bin talep eder. Bu bu
sektörde nerdeyse ortalama oran. Taleplerin nerdeyse yarisini
geri cevirdiginizi varsayalim. Böylece sadece bes bin talep
geri kalir. Ortalama talep on bin dolar civarinda. Bes bin carpi
on bin dolar elli milyon dolar eder. Ve yine varsayalim bir kac
dava´ yi karsilastirma yoluyla ortadan kaldirmak niyetiyle on
milyon dolar harciyorsunuz. Bu kücük oyununzla böylece kirk
milyon dolar kazaniyorsunuz. Gelecek sene belki yasal
talepleri yerine getirmek üzere olacaksiniz. Bir seneyi
atliyorsunuz, ondan sonra redd etme rutinine geciyorsunuz.
Nerdeyse herkesi dolandiracak sekilde o denli para
kazaniyorsunuz. “ Kendisine uzunca bakiyorum ve “Bunu
ispatlayabilir misiniz?’” diye soruyorum. “Hayir. Bu sadece
bir tahmin. Bu kadar sikici oldugu icin büyük ihtimal bunu
ispatlamak nerdeyse imkansiz. Bu sirket gercekten sacma isler
gerceklestiriyor, fakat bu haince olayi yazili bicime gecirmek
icin cok sacma oldugundan süphe duyuyorum.Ahmak
mektubundan bahsetmek üzereyim, fakat ondan sonra bunu
yapmamaya karar veriyorum. Kendisi basarili bir avukatve ilk
basari icin yürütülen her mücadeleyi kazanacak. “Her hangi
bir avukatlar toplulugunda calisiyor musunuz?”diye soruyor.
“Hayir, yetkimi henüz bir kac ay önce aldim. “”Bayagi
aktifim. Sigorta sirketlerine sadik ve inanc ilkelerine aykiri
davrandiklari icin dava acmayi seven avukat birlesimleri var.
Irtibatta kaliyoruz.Bir cok sey anlatiliyor. Great Benefit sunu
yapti bunu yapti diye kulagima geiyor. Sanirim kendileri cok
fazla talep geri cevirdiler. Herkes rezil edilerek bir nevi ilk
büyük davayi bekliyorlar. Etkisi büyük bir hüküm cok yanki
uyandiracak. “ “Hükmün nasil olacagini bilmiyorum, fakat bir
dava´ nin olacagini size garanti ediyorum. “ Arkadaslariyla
irtibata gecip, onlarin anlatacaklarina ve genel olarak olup
biteni dinleyecegini söylüyor. Ve belki dava´ yi takip etmek
icin subat ayinda Memphis´ e gelecek. Etkili bir hükmün
bütün bariyerleri ortadan kaldiracagini yeniden tekrarliyor.
Jackson´ un dosyasini bir daha gözden gecirmek icin ertesi
günün yarisini calismakla geciriyorum ondan sonra kendisine
tesekkür edip kendisinden vedalasiyorum. Irtibatta kalmamiz
icin israr ediyor. Bir cok avukat´ in davamizi takip edecegini
düsünüyor. Bu beni neden korkutuyor? On iki saat icinde
Memphis´e gidecegim. Bayan Birdie´ nin koyu renk evinin
arkasindaVolvo´ nun icini cikartirken hafifce kar yagmaya
basliyor. Yarin yeni yil.
40. Bölüm
Dava´ nin ön görüsmeleri ocak ayinin ortasinda hakim Kipler´
in mahkeme salonunda gerceklesiyor. Bizi savunma masasinin
etrafina topladi ve mahkeme yardimcisini gezinen avukatlari
uzak tutmasi icin kapi´ya koydu. Bir yandan sekreteriyle
cevrili diger yandan tutanak yazari tarafindan cevrili bir
sekilde cüppesiz bir bicimde masanin sonunda oturuyor.Sirtim
mahkeme salonuna dönük kendisinin saginda oturuyorum ve
masanin diger tarafinda bütün savuma ekibi oturuyor. 12.
Aralikta´ ki Kord´ un sorgusundan bu yana Drummond ile bu
ilk karsilasmam ve saygili olmak bana zor geliyor. Her sefer
ofisimde telefonlastigimda bu iyi giyinmis, bakimli ve sayilan
ve sohbetimi dinleyen sahtekerleri karsimda görüyorum.
Cooper Jackson´den ödünc aldigim el kitaplarini Kipler´ e
gösterdigimde, kendisi biraz etkilenmisti. Bunlari dikkatli bir
sekilde Drummond´ nun sunmus oldugu el kitaplariyla
karsilastirdi. Kndi görüsüne göre Drummond´nun evrak
sakladigini bildigimiDrummond´ ya bildirmek zorunda
degilim.Bu bilgiyi dava´nin baslamasina kadar beklemem ve
bunu jürinin karsisinda Great Benefit´e koz olarak kullanmam
daha dogru olur. Aslinda etkisi yikici olmali.Jürinin karsisinda
pantolonlarini asagi cekecegim ve kendilerini nasil saklamaya
calistiklarini izlemeye calisacagim. Taniklara geliyoruz. Bu
davayla ilgili olan hemen hemen herkesin ismini listeye
aldim.“Jackie Lemancyzk artikmüvekkilerim icin calismiyor“
diyor Drummond. „Kendilerinin nerede oldugunu biliyor
musunuz?“ diye Kipler bana soruyor. „Hayir. Bu dogru.
Cleveland ve cevresinde yaklasik yüz´ e yakin telefon
görüsmesi yaptim ve Jackie Lemancyzigin izini bulamadim.
Sizi telefonla bulmasi icin Butch´ i ikna bile ettim, fakat bunu
basaramadi. „Biliyor musunuz?“
diye Drummond´ ya
soruyor. „Hayir.“ „Yani belki biliyorsunuz.“ „Evet, öyle.“
Drummond ve T.Pierce Morehouse bunu komik buluyorlar.
Sinirli bir sekilde siritiyorlar. Fakat onlari bulmayi ve ifade
vermelerini basardigimiz zaman siritmaya vakitleri
olmayacak. Fakat bunu yapma ihtimali cok düsük. „Bobby Ott
ne durumda?“ diye Kipler soruyor.“Bir fazla „belki“ daha“
diyorum. Her iki tarafta dava´ ya gelmeleri ümitli görünen
insanlarin isimlerini söyleyebilirler. Ott süphe duyuyor gibi, ,
fakat kendisi geldiginde kendisini sahit olarak cagirma
hakkina sahip olmak istiyorum. Butch ayni zamanda Bobby
Ott´un da
pesinde. Sachveständigen´ ler hakkinda
konusuyoruz. Elimde su an sadece iki Sachverständigen var:
Dr. Walter Kordve Randall Gaskin, kanser klniginin idari
bölümün sefi. Drummond bir kimsenin ismini verdi, Syracuse´
dan Dr. Milton Jiffy. Iki neden dolayi kendisini sorguya
cekmemeye karar verdim. Ilk önce oraya gitmek pahali olurdu
ve ikincisi ne söylemek istedigini gayet iyi biliyorum. Uygun,
mantikli bir tibbi tedavi olarak gecerlilik görebilmesi icin
kemik ilik naklilinin bir deney objesi oldugunu kendisi de
onaylayacaktir.Walter Kord bu konu hakkinda sinirlibir sorgu´
nun hazirlanmasi icin bana yardimci olacak. Jiffy´ nin ifade
verecegine dair Kipler süphe duyuyor. Bir saat boyunca
evraklar icin tartisiyoruz.Drummond hakime´ e bütün
evraklari verdigini temin ediyor. Her bir baskasini ikna ederdi,
fakat yalan söylediginden eminim. Kipler de ayni sekilde emin
olurdu. „Dava acanin savunucusuna son iki senede yapilmis
olan sözlesmelerin sayisiyla ilgili bilgi vermek ne durumda?
Ve ayni zaman dilimi icerisinde bulunulan talepler, ve redd
edilen istekler?Drummond derince nefes aliyor ve inanilmaz
mahcup bir yüz ifadesinde bulunuyor. „Bununla ilgili
calisiyoruz, sayin hakim. Yemin ediyorum. Farkli yerel ofisler
sayesinde bilgi bütün ülke´ ye yayilmis durumda.
Müvekkilliminin otuz bir tane devlet ofisi bulunuyor, on yedi
yerel ofisi ve bes yerel ofisi, böyle bir durumda hersey
oldukca zor. ..””Müvekkilinizin bilgisayar´ i var
mi?Kivraniyor. „Tabii ki. Fakat bu kolayca bir tusa bastigin ve
yazili bir metin elde ettigin bir
durum degil.““Sayin
Drummond dava üc hafta icerisinde baslayacak.Bu bilgi´ yi
istiyorum.“ „Elimizden geleni yapiyoruz, sayin hakim.“ Bunu
müvekkillerime her gün hatirlatiyorum“Kipler „Bu bilgiyi
edinin !diye israr ediyorve koskocaman Leo F. Drummond´ya
parmak gösteriyor. Morehouse, Hill, Plunk ve Grone ayni
zamanda bir kac santim egiliyorlar, fakat yine de not etmeyi
birakmiyorlar. Biz daha az önemli olan konulari konusmaya
basliyoruz. Kipler´in dava´yi bes güne sinirlamasi icin elinden
gelecegini söylemesine ragmen dava icin iki hafta gibi bir
sürenin belirlenmesi gerektigi görüsünde hemfikiriz. Iki saat
sonra toplanti sona eriyor. „Ve karsilastirma pazarliklari ne
durumda?“Gecen tekliflerinin yüz yetmis bes bin dolar
oldugunu tabii ki kendilerine anlattim. Bir karsilastirmanin
Dot Black icin fazla önem tasimadigini da belirttim. Kendisi
para istemiyor. Intikam almak istiyor. „En yüksek teklifiniz ne
olurdu, Sayin Drummond?“ Sanki cok dramatik bir olayla
karsi karsi´ya kalmis gibi besi´de birbirlerine huzurá
kavusmus bakislar atiyorlar. Iki yüz bin dolar karsilastirma
miktari teklif etmek icin müvekkilim bana bu sabah yetki
verdi. „iyi bir izlenim birakmaya calisarak Drummond diyor.
„Sayin Baylor mi?“ „Cok üzgünüm. Müvekkilim bana
Karsilastirma yapmama konusunda talimat verdi. „“Para
miktarini gözetmeksizin?““Evet, bu böyle. Oradaki siralar
üzerinde jüri´ yi görmek istiyor ve oglunun basina gelenleri
bütün dünya´ nin görmesini istiyor. „Masanin diger tarafinda
sok ve hüzün hakim. Hayatimda bu kadar bas sallamasi
görmedim. Hakim de sasirmis bir izlenim birakmayi basariyor.
Cenaze töreninden sonra Dot ile nerdeyse hic bir sey
konusmadim. Yapmaya calistigim bir kac kisa sohbetleri
basaramadim. Hem yas tutuyor hem sinirli ve bu tamamen
anlasilir. Donny Ray´ in ölümünden Great Benefit´i, sistemi,
doktorlari avukatlari ve bazen de beni sorumlu tutuyor. Ve
bunu da anliyorum. Bu paraya ihtiyaci yok ve
istemiyorda.Kendisi adalet istiyor. Sizin gibi, veranda da „ Bu
insanlarla is birligi yapmak istemiyorum.“ Dedigimde.
Dramatik bir sekilde „Bu inanilmaz bir sey.“ Diyorum. „Leo,
Bir dava gerceklesecek.“ Diyorum. „Buna hazirlikli olalim.“
Kipler bir dosya´ ya isaret ediyorve sekreteri dosyayi
kendisine veriyor.Drummond ve bana bir liste veriyor.
„Bunlar potansiyel jüri üyelerinin isim ve adresleri. Sanirim
doksan iki, fakat iclerinden bir kaci kesin tasindi veya baska
nedenlerden dolayi dava´ya gelemiyorlar.“Liste´ yi elime
aliyorum ve isimleri hizlibir sekilde gözden gecirmeye
basliyorum. Bu sehir´ de yaklasik bir milyon insan yasiyor.
Bunlardan bir kacini taniyabilecegimimi mi hayal
ediyorum?Bir sürü yabanci. „Jüri üyelerini dava´ dan bir hafta
önce seciyoruz, böylece kendinizi 1. subat tarihine ayarlayin.
Gecmisini arastirabilirsiniz. Her iletisim tabii ki agir bir suc. „
„Soru kagitlari nerede?“diye Drummond soruyor. Her
potansiyel jüri üyesi bir soru kagidi doldurmasi gerekiyor. Ve
yas, irk, cinsiyet, is veren, yaptigi is ile ilgili bilgiler ve
egitimiyle ilgili bilgiler vermek durumunda. Secim asamasina
gelindiginde bir avukat´ in jüriyle ilgili edindigi bilgiler
bunlar. „Bununla ilgili calisiyoruz. Yarin posta yoluyla
gönderiliyorlar.
Baska bir sey daha var mi?“v“Hayir,
efendim.“ Diyorum. Drummond kafasini salliyor. „ Bu
sözlesme ve taleplerle ilgili bilgileri yakinda istiyorum, Sayin
Drummond. „Gayretliyiz, sayin hakim.“ Ofisin yakinlarinda
bulunan vejeteryan restoraninda öglenleyin tek basima yemek
yiyorum. Siyah fasulyeler, Risotto ve bitki cayi. Ne zaman
buraya gelsem kendimi daha saglikli hissediyorum. Yavas
yemek yiyorum ve fasulyelerimin icinde catalimla
oynuyorum.ve jüri listesinde bulunan doksan iki isme
bakiyorum. Drummond sinirsiz imkanlariyla arastirmacilar´
dan olusan bir ekibi bu insanlari bulmak ve hayatlarini
arastirmak icin görevlendirecek. Gizli bir sekilde arabalarini
ve evlerinin resmini cekecekler, herhangi hukuksal sorunlari
olup olmadigini arastiracaklar, kredi evraklarini temin
edecekler is hayatlarinin gecmisini gözden gecirecekler ve
bosanmalar, iflaslar veya her hangi hukukdisi olaylardan
dolayi acilan davalari arastiracaklar. Topluma acik evraklari
gözden gecirecekler ve bu insanlarin evleri icin ne kadar
ödediklerini ögrenmeye calisacaklar. Tek yasak olan sey sahsi
görüsme, ya direkt ya da arabulucusuz. On iki kisiyi secmek
icin mahkeme salonunda toplandigimiz zaman Drummond ve
yandaslarinin her bir insan hakkinda bir dosya tutacaklar. Bu
dosyalar sadece kendisi ve arkadaslari tarafindan degil,
ayriyetten profesyonel jüri üyeleri ekibi tarafindan da iyice
analiz edilecek. Amerikan hukuk tarihinde bu jüri
danismanlari yeni bir tür olusturuyorlar. Kendileri insanlarin
yapilarini degerlendirmek konusunda bir takim yetenek ve
tecrübeye sahip olan avukatlar. Onlarin cogu ayni zamanda
pskiatrist ve psikolog. Il il geziyorlar ve pahali yeteneklerini
maddi gücü yeterli olan avukat´ lara satiyorlar. Üniversite
döneminde Jonathan Lake tarafindan seksen bin dolar ücret´e
calistirilan, bir jüri danismaninin hikayesini duydum. Jüri
üyeleri bir kac milyonluk hüküm verdiler, böylece ücret kücük
bir hediye gibiydi. Jüri üyelerini sectigimizde Drummond´ nun
Jüri danismanlari mahkeme salonunda oturacaklar.Hic bir
seyden süphelenmeyen bu insanlari baskalari görmeden
gözetleyecekler.Yüzlerini, beden dillerini, kiyafetlerini ve
davranis bicimlerini ve Allah bilir baska nelerini analiz
edecekler. Ben ise insan yapisini inceleme konusu icin uygun
olan Deck gibi bir arkadas´a sahibim. Butch ve Booker´e ve
bir iki ismin tanidik gelebilecegi diger insanlara listenin
fotokopisini verecegiz. Bir kac telefon görüsmesi yapacagiz,
belki bir de bir kac adres kontrol edecegiz, fakat isimiz
umuldugundan daha da zor. Ilk basta mahkeme salonunda
nsanlari dis görünüslerine göre secmek zorundayiz.
41. Bölüm
Aksam yemegi zamani civarlarinda hafta´ da en az üc kere
alis veris merkezine gidiyorum.Gezinti yerinde buz pistine
yakin tavuk yedigim ve cocuklari buz pisti yaparken izledigim
kendime ait bir masam bile var. Bu masa´ dan kendim
görünmeden yayalar gecidini bile görebiliyorum. Kendisi
yalniz sadece bir kere yanima geldi ve görünüse göre hedefsiz
bir bicimde. Yanina oturmaktan, elini tutup güzel kücük bir
butige götürmek ve bir seyler hakkinda sohbet etmekten baska
bir sey istemiyorum. Bu cevredeki en büyük alis veris
merkezlerinden bir tanesi bu e zaman zaman burasi civil civil
oluyor. Burada gezinen insanlari gözetliyorum ve iclerinden
bir kacinin jürime ait olabileceklerini kendime soruyorum. Bir
milyon insanin icerisinden doksan iki insani nasil bulayim?Bu
imkansiz. Elimizdek imkanlarla herseyin en iyisini yapmaya
calisiyorum. Deck ve ben jüri tarafindan doldurulan soru
kagitlarindan az icerikli toplu bakis kagitlari yaptik ve e bu
kagitlardan olusan kücük bir koleksiyonu sürekli yanimda
tasiyorum. Bu aksam yine de bu gezinti yerinde oturuyorum,
burada gezinen insanlari inceliyorum ondan sonra kagit
yiginlari icerisinden bir kart cikartiyorum. Büyük harflerle
yazilmis R.C. Badley ismi cikiyor karsima. Yas kirk yedi,,
beyaz, erkek cinsinden, tamiratci, lise mezunu ve Memphis´ in
güney dogu semtlerinin birinde oturuyor. Hafizamin iyi
calistigindan emin olabilmek icin karti ceviriyorum. Bunu o
kadar cok yaptim ki nerdeyse o insanlardan nefret edecegim.
Isimleri ofisimin duvarinda asilive her gün en az bir saat
karsisinda dikiliyorum ve coktan ezbere bildigim seye
bakiyorum. Bir sonraki kart: Lionel Barton, yas yirmi dört,
siyahi, erkek, yarim gün lise ögrencisive ayni zamanda araba
parcalari icin satis elemanive Memphis´ in güneyindeki bir
daire´ de yasayan bir kimse. Benim ideal jüri üyem genc ve en
azindan bir lise diplomasi olan siyahi bir kimse. Dava icin
siyahilerin daha iyi jüri üyeleri oldugu eski bir söylem.
Underdogs ile hemfikirler ve büyük sirketleri beyaz
Amerikasina güven duymuyorlar. Kim bunu onlar icin cok
görebilir? Bayanlara karsi erkekleri ilgilendiren konulara
deginildigindekarisik hislere sahibim. Geleneksel bilgelige
görekadinlar parayla daha cimriler, cünkü aile bütce kisitligini
hisseden kendileri.Büyük bir para cezasi icin onay vercekleri
cok düsük bir ihtimal, cünkübu paranin hic bir centikisisel cek
kitaplarina gecmeyecek. Fakat bu durumda Max Leuberg
bayanlara öncelik tanima konusuna egilimli, cünkü onlar birer
anne. Bir cocugun ölümünün yasini hissedecekler. Dot ile
kendilerini özdeslestirecekler ve ben kendi isimi iyi
yaptigimda, o zaman Great Benefit´i zor´ a sokacaklar.
Sanirim kendisi hakli. Benim görüsüme göre cocugu olan on
iki siyahi kadin secerdim. Deck´ in tabii ki baska bir teorisi
var. Siyahilerden korkuyor, cünkü rkcilik Memphis´ te bayagi
yaygin durumda. Beyaz davaci, beyaz savunucu, hakim
disinda herkes beyaz. O zaman siyahiler bu konuya neden ilgi
göstersinler?Bu jüri üyelerini irk, toplumsal sinif, yas ve okul
egitimine göre siniflandirmanin ne kadar yanlis oldugunun bir
göstergesi. Iclerinden herhangi birilerinin jüri üyelerinin
danismanligi konusunda nasil tepki vereceklerini hic kimsenin
önceden tahmin edemeyecegi bir gercek. Fakulte
kütüphanesinde jüri üyesi secimiyle ilgili mevcut olan bütün
kitaplari okudum ve su an daha önce ki gibi emin degilim. Bu
durumda sakinmam gereken sadece bir tip jüri üyesi var:
beyaz, erkek memur.Bu tiplersöz konusu tazminat
durumlarinda ölümcül etkiye sahipler. Danismanliklarda
yönetimi el´ e gecirmeye egilimliler.Onlar egitimli, is
yapmaya hevesli ve metod´a göre davraniyorlar ve dava
avukatlarini cok fazla saymiyorlar. Allahtan jüri üyesi
sorumluluklarini yerine getirmek icin genelde sürekli
mesguller. Listemde sadece bes jüri üyesini bulabildim. Ve
her birinin …serbest birakilmasi icin bir sürü nedenler
siralayacaklarindan eminim. Diger durumlarda Kipler onlarin
canlarini burunlarindan getirirdi. Fakat Kipler´ in de bu
insanlari istemedigine yönelik süphe duyuyorum. Hakimin jüri
banklari üzerinde asik yüzler görmek istedigine net ayligimla
bahse girerim. Eger bu davayla daha fazla ilgilenecek olursam
aklima bir gün daha da fazla yasadisi manevralarin
geleceginden eminim. Fakat su an bir manevrayi zor
düsünüyorum. Bu konuyu bir hafta boyunca düsündüm ve
nihayetinde bir kac gün önce bu konuyu Deck ile görüstüm..
Kendisi hemen heyecanlandi ve etkilendi. Eger Drummond ve
ekibi telefonumu dinlemek istiyorlarsa, o zaman ona göre azar
isitsinler. Öglene kadar bekliyoruz. Ben ofisdeyim, Deck ise
kösedeki telefon kulübesinde. Beni ariyor. Bunu bir cok kez
prova ettik ve bir metin´ e bile sahibiz. “Rudy, benim
Deck.Dean Goodlow´ u nihayetinde buldum. “ Goodlow
beyaz, erkek, yasi otuz dokuz, lise mezunu ve bir hali
temizlikci dükkanina sahip. Kendisi cetvelimizde bir sifir,
tartismasiz istemedigimiz bir jüri üyesi. Drummond kendisini
sevincle karsilardi. “Nerede?” diye soruyorum. “Kendisini
ofisimde yakaladim Kendisi bir hafta boyunca sehir´ de
degildi.Gercekten iyi bir insan. Kendisiyle ilgili iyice
yanilmisiz. Sigorta sirketlerini sevmedigini söylüyor, sürekli
onlarla tartisma icerisinde ve kendilerinin daha siki kurallara
maruz kalmalarinin dogru oldugunu düsünen bir kimse.
Kendisine davamizla ilgili bir kac seyler anlattim, ve kendisi
tam anlamiyla patladi. Kendisi harika bir jüri üyesi olabilir.”
Deck´ in raporu kulaga pek inandirici gelmiyor, fakat konuya
yabanci kimse icin inandirici geliyor. Büyük ihtimal metin´ I
okuyor. Telefon´ da “Bu ne güzel bir sürpriz.” Diyorum
seslice ve net bir sekilde. Drummond´nun bir hece´ yi bile
kacirmasini istemiyorum. Avukatlarin secim prosedürünün
öncesinde
potansiyel
jüri
üyeleriyle
konusmalari
düsünülemez. Deck ile birlikte savasma arzumuzun
Drummond´nun bizim bir sov yaptigimizi bilmesine kadar
sacma olacagi yönünde endiselendik. Fakat bir avukat´ in
yasadisi
dinleme
cihazlari
sayesinde
karsitlarini
dinleyebilecegi fikri kimin aklina gelirdi? Bunun haricinde
Drummond´ nun benim ahmak bir cirak ve Deck´in mütevazi
bir yardimci avukat olmasi nedeniyle hazirladigimiz tuzaga
düsebilecegini düsündük. Daha fazla bilgimiz yok. „Sohbet
esnasinda kendisini huzursuz hissetti mi?“ „Biraz. Digerlerine
söylediklerimi kendisine de anlattim. Ben sadece bir
arastirmaciyim, avukat degil. Ve hic kimseye konusmamizdan
bir seyler anlatmazsaniz, o zaman hic kimsenin basi derde
girmez. „Iyi. Ve siz Goodlow´ un bizim tarafimizda oldugunu
mu düsünüyorsunuz?“
„Kesinlikle. Kendisi bizi
desteklemeli.“ Telefon´ un yaninda bir kac kagit ile
oynuyorum. Sesli bir sekilde „Listeniz´ de baska kimleri
bulunduruyorsunuz?“ diye soruyorum. „Bir dakika.“Deck´ in
ayni sekilde kagit ile nasil oynadigini duyabiliyorum. Cok iyi
bir ekibiz.“Dermot King, Jan DeCell, Lawrence Perotti, Hilda
Hinds ve RaTilda Browning ile konustum.“ RaTilda Browning
hepsi beyaz ve jüri´de görmek istemedigimiz insanlar.
Isimlerini yeterince karaladigimiz zaman, Drummond onlari
devre disi birakmak icin elinden gelen her seyi yapacak.
“Dermot King ne olacak?” diye soruyorum. “Ciddi yapida.
Bir kere sigorta görevlisini ev´ den atmak zorunda kaldim.
Kendisine bir dokuz verirdim.” „Ve Perotti ne durumda?“
„Iyi bir adam. Bir sigorta sirketinin bir insani öldürebilecegine
inanmadi. Bizim tarafimizi tutuyor.“ „Peki Jan DeCell ne
durumda?“ Kagitlar yine ses cikartiyor. „Bir dakika. Cok
fazla konusmak istemeyen yardimsever bir bayan. Sanirim bir
seylerin yasadisi olmasindan korkuyordu.Sigorta sirketleri
hakkinda sohbet ettik ve Great Benefit´ in dört milyon dolar
degerinde oldugunu kendisine anlattim. Sanirim kendisi bizi
destekleyecek. Kendisine bir bes verdim.“ Sesli bir sekilde
gülmemek cok zor. Telefon´ un ahizesini kulagima daha siki
bastiriyorum. „RaTilda Browning mi?“ „Beyazlar icin yarar
getirmeyen radikal siyahiler. Benden ofisinden ayrilmami
istedi, siyahi bir banka´ da calisiyor. Bize bir cent para
vermezdi.“ Deck kagitlarla oynadigi sürede uzun bir mola
veriliyor. “ Siz ne düsünüyorsunuz?” “Yaklasik bir saat önce
Esther Samuelson´ I evinde yakaladim. Altmisli yaslarin
basinda, cok nazik bir bayan. Uzunca Dot ile ilgili konustuk
ve bir evlat kaybetmenin ne kadar korkunc oldugu gercegini.
Bizim tarafimizi tutuyor.” Esther Samuelson´ in vefat etmis
esi ticaret oda´sinin müdürüydü. Bunu bana Marvin Shankle
anlatti. Kendisiyle jüri karsisinda gerceklestirmek istedigim
dava türünü düsünemiyorum. Drummond´ nun istedigi her
seyi yapardi. “Ondan sonra Nathan Butts le ofisinde
karsilastim. Bu davayla ilgili avukatlardan biri oldugumu
ögrenince kendisi biraz sasirmisti, fakat ondan sonra
sakinlesti. Sigorta sirketlerinden nefret ediyor.” Eger
Drummond´ nun kalbi hala atiyorsa, o zaman cok hafif bir
sekilde atiyor. Benim bir avukat olarak ve benim
arastirmacimin baski yapmasi düsüncesi ve bu dava´ nin
olgularini potansiyel jüri üyeleriyle tartismam kendisinde bir
atardamar´ in patlamasi icin yeterli. Fakat su an buna karsi hic
bir sey yapamayacagi gercegini kavramis olmasi lazim. Her
tepkisi benim telefonlarimi dinledigi gercegini ortaya
cikartirdi. Bu yüzden dolayi avukatlik odasindan hemen
cikartilirdi. Ve bunun haricinde tahminen hakkinda dava
acilirdi. Susmaktan ve isimlerini andigimiz bu insanlardan
kacinmaktan baska hic bir sansi yok. “Listemde bir kac kisi
daha var.“ Diyorum. „On´ a kadar isimize devam edelim,
ondan sonra burada bulusalim.” Yorgun bir sekilde ve simdi
daha iyi oynayarak “Peki, olur.” Diyor Deck. Telefon
görüsmesini sona erdiriyoruz ve on bes dakika sonra telefon
yine caliyor. Tanidik bir ses “Rudy Baylor, lütfen.” “Su an
görüsmektesiniz.” “Billy Porter konusmakta. Siz bugün
dükkandaydiniz.“ Billy Porter beyaz, is yerinde bir kravat
giyiniyor ve Western arabanin bir subesini yönetiyor. Bir´ den
on´a kadar varan cetvelimizde cok asagilarda bulunuyor.
Kendisini istemiyoruz. “Evet, Sayin Porter. Aradiginiz icin
tesekkür ederiz.” Gercekte arayan Butch. Bizi kisa bir süre
ziyaret etmekle bize yardimci olacagini söyledi. Kendisi Deck
ile birlikte ve tahminen ikisi telefon kulübünde isinmalari icin
birbirlerine yakin duruyorlar. Her daim profesyonel olan
Butch Western Auto´daydi ve Porter ile birlikte bir cift
tekerlikler hakkinda konustu. Ve su an Porter´ in sesini taklit
etmeye calisiyor. Birbirlerini bir daha hic bir zaman
görmeyecekler. „Ne istiyorsunuz?“ diye Billy Butch soruyor.
Biraz somurtkan olmasini, sonra hemen konuya gelmesini
söyledik. „Evet, su an dava söz konusu, bildiginiz üzere ön
davetiye aldiginiz dava. Ben avukat´ lardan birisiyim.““Bu
yasalarla uygun mu?“ „Tabii ki yasalar dogrultusunda. Sedece
bunu hic kimseyle konusmamaniz gerekir. Ben sadece oglu
Great Benefit Life Insurance isimli sirket tarafindan öldürülen
kücük yasli bayani savunuyorum.” “Öldürüldü mü?” “Evet.
Gencin bir ameliyata ihtiyaci vardi, fakat sirket haksiz yere
tedaviyi ödemeyi redd etti. Yaklasik üc ay önce kan kanseri
yüzünden vefat etti. Bu nedenden dolayi dava actik. Kayitsiz
sartsiz yardiminiza ihtiyacimiz var, Sayin Porter. “Bu kulaga
korkunc geliyor.” “Bircok olaylar yasadim, fakat bu karsima
cikan en kötü durum. Ve acik bir sekilde siz bu durumdan
sorumlusunuz, Sayin Porter. Bana „karsilastirma“ olarak iki
yüz bin dolar teklif ettiler, fakat biz bundan daha fazlasini
bekliyoruz. Biz yüksek bir para cezasi istiyoruz, ve bu yüzden
yardiminiza ihtiyacimiz var.““Ben secilecek miyim? Ben
buradan ayrilamyorum.“ „Yaklasik yetmis insan´ dan on iki
kisi´ yi sececegiz, size daha fazla bilgi veremeyecegim. Lütfen
bize yardim etmeye calisin.“ „Peki, elimden geleni yapacagim.
Fakat jüri üyesi olarak görev almak istemiyorum, umarim
bunu anlarsiniz.“ „Evet, efendim. Tesekkür ederim.“ Deck
ekmek ici yedigimiz ofis´ e geliyor. Aksam esnasinda iki kere
ortaliktan kayboluyor ve beni ariyor. Sözde kendileriyle
konusmus oldugumuz ve Great Benefit´in yanlislarini
cezalandirmaya fazlasiyla merakli olan bir kac kisinin
isimlerini daha aniyoruz. Ikimizde yoldaymisiz izlenimi
uyandiriyoruz, kapilara tikliyoruz, destek cin rica da
bulunuyoruz, ve avukatlik odasindan süresiz cikmak icin
yeterince etik kurallara aykiri davraniyoruz. Ve bu korkunc
hainlik jüri üyelerinin sorgulanmak üzere toplandigi günün bir
aksam öncesinde gerceklesiyor! Bir diger sorgulamada altmis
insanin üc de birinden süphelenmeyi basardik. Ve en fazla
korktugumuz insanlari bilincli bir sekilde sectik. Bu gece Leo
Drummond´ nun uyumayacagindan eminim.
42. Bölüm
Ilk izlenimler cok önemli. Jüri üyeleri saat sekiz bucuk ve
dokuz arasi buraya variyorlar. Heyecanli bir sekilde odundan
yapilms cift kapidan geciyorlar ve ondan sonra koridordan
gecip neredeyse hayretler icerisinde etrafini gözetliyorlar. Bir
cogu icin bu bir mahkeme salonundaki ilk ziyaretleri. Dot ile
birlikte masanin sonunda yüzümüz jüri üyeleriyle dolmakta
olan yastikli sira banklarina dönük bir sekilde yalniz
oturuyoruz. Sirtlarimiz hakimin masasina dogru dönük.
Masamizda bir bloknot var, baska da hic bir sey yok. Deck jüri
banklarinin yakinlarinda bulunan bir sandalye´ ye oturdu,
bizden büyük bir mesafe uzaklikta. Dot ile birlikte
fisildasiyoruz ve gülmeye calisiyoruz. Midemde tuhaf bir his
var. Koridor´ un karsisinda bulunan savunma masasi cok
celiskili bir durum sunuyor. Kendisi bütün masanin kapli olan
evraklari hakkinda düsünen siyah takimli korkulu yüz ifadeli
bes erkekle cevrili. Anlasilan burada David Goliath´ a karsi bir
mücadele gerceklesmekte ve bu mücadele su an baslamakta.
Jüri üyelerinin ilk gördükleri sey rakiplerimin karsisinda hem
sayisal, hem imkanlar ve maddi acidan magdur oldugumu
görmeleri. Benim kücük müvekkilim zayif ve kirilgan.
Oradaki zengin tipler´e gücümüz yetmez. Su an delil tespiti
sona erdigine göre bu durumda savunma icin bes avukat´ in
görevlendirilmesinin ne kadar oldugunu düsünüyorum. Bes
cok iyi avukatlar. Buun jüri üyelerinde ne kadar korkunc bir
etki biraktigini Drummond´ nun düsünememesine hayret
ediyorum. Müvekkili her hangi bir sucu üstlenmis olmasi
lazim. Yoksa hangi nedenden dolayi bir avukat´a karsi bes
avukat görevlendirsinler? Bu sabah benimle konusmaktan
kacindilar. Mesafeli durduk, fakat hakir bakislari jüriyle direkt
iliskimiz ile ilgili sinirli olduklarini gösteriyor. Kendileri sokta
ve sinirli ve buna karsi ne yapabileceklerini bilmiyorlar. Bir
müvvekkili soymak disinda bir potansiyel jüri üyeleriyle
irtibat´ a gecmek bir avukat´ in isleyebilecegi en agir
suclardan bir tanesi. Rakiplerin telefon cihazlarina dinleme
aletlerini yerlestirmek kadar agir bir suc. Kizmis gibi
görünmekle cok ahmak gibi görünüyorlar. Mahkeme
yardimcisi insanlari bir tarafta topluyor ve diger tarafta karisik
bir düzende sandalye´ lerinde yer almalarini istiyor. Liste´ de
bulunan doksan iki kisiden altmis bir kisi geldi. Bir kaci
bulunamadi. Ikisi vefat etmisti. Bir avuc dolusu ise hasta
olduklarini iddia etti. Bir kacini ise Kipler farkli kisisel
nedenlerden dolayi burada bulunmak zorunlulugundan
kurtardi. Mahkeme yardimcisi isimleri söylediginde, not
aliyorum. Bu insanlari sanki aylardan beri taniyorum. Alti
numara Billy Porter, Western Auto ´ nin yöneticisi, sözde beni
dün aksam arayan kimse. Drummond´ nun kendisiyle ne
yaptigini ögrenmek ilginc olsa gerek. Jack Underhall ve
Kermit Aldy Great Benefit sirketini temsil ediyorlar.
Drummond ve ekibinin arkasinda duruyorlar. Bu yedi koyu
renkli takim elbise, yedi ciddi ve ürkütücü ve jüri üyelerini
inceleyen yüzler. Sadece cesaretli olun! Ben yine de nazik bir
yüz ifademi korumaya calisiyorum. Kipler mahkeme salonuna
adimini atiyor ve herkes ayaga kalkiyor. Durusma baslamistir.
Jüri üyelerini selamliyor ve jüri makami ile yurttaslik
sorumluluklariyla ilgili kisa ve derin etki birakan bir konusma
gerceklestiriyor. Yeterli derecede aciklanmis özürlerin olup
olmadigini sordugunda, bir kac eller havaya kalkiyor. Hepsini
birer birer hakim masasina cagiriyor ve kisik bir sesle
sebeplerini acikliyorlar. Siyah listemin bes üst düzey
yöneticilerinin
dördü
hakimle
fisildasiyorlar.
Beni
sasirtmayacak bir bicimde Kipler onlari serbest birakiyor. Bu
bir müddet zaman aliyor, fakat insanlari incelemek icin bu
bize bir olanak sunuyor. Oradaki oturma düzenlerine göre
büyük htimal ilk üc siradan fazlasini sorguya cekemeyecegiz.
Bu otuz alti eder. Bizim sadece on ik, arti iki temsilciye
ihtiyacimiz var.Savunma masasinin arkasinda bulunan
banklarin üzerinde iki iyi giyinmis yabanciyi fark ediyorum.
Benim tahminime göre jüri danismanlari. Bu insanlarin her bir
hareketlerini gözlemliyorlar. Bu kücük mücadele hirsimiz
psikolojik analizlerini nasil etkiledi? Ha, ha, ha. Önceki aksam
gezinen ve potansiyel jüri üyeleriyle konusan bir kac zavalli
cildirmis insanlarla hic bir iliskileri olmadiklarindan eminim.
Sayin hakim yedi kisinin daha serbest kalmasini sagliyor ve
geriye elli kisi kaliyor. Ondan sonra durumun kisa bir özetini
sunuyor ve avukatlarla birlikte taraflari takdim ediyor. Buddy
mahkeme salonunda bulunmuyor. Buddy Fairlane´ inde
oturuyor. Ondan sonra Kipler ciddi sorgusuna basliyor.
Söylemek istedikleri durumda jüri üyelerinden ellerini
kaldirmalari icin rica da bulunuyor. Icinizden biri taraflardan,
avukatlardan veya sahitlerden birini taniyor mu?Icinizden
birinin Great Benefit tarafindan hazirlanmis bir sözlesmeye
sahip mi? Icinizden biri bir dava prosedürüne karisti mi?
Icinizden biri hic bir sigorta sirketini mahkemeye verdi mi?
Bir kac tepki söz konusu. Ellerini kaldiriyorlar ondan sonra
ayaga kalkip hakimle konusuyorlar. Biraz heyecanlilar, fakat
baskalari öncülük ettikten sonra buzlar eriyor. Birileri sakaci
bir söylem de bulunuyor ve herkes biraz rahatliyor. Zaman
zaman ve cok kisa anlar icin buraya ait oldugumu kendi
kendime söylüyorum. Bunu yapabilirim. Ben bir avukatim.
Simdiye kadar tabii k agzimi nacmadim. Kipler bana
sorularini iceren bir liste verdi ve bilmek istedigim her seyi
soracak. Buna karsi söylenecek hic bir sey yok. Drummond´
ya da ayni listeyi verdi. Not aliyorum, insanlari gözetliyorum
ve söylenilenleri dikkatli bir sekilde dinliyorum. Deck de
aynisini yapiyor. Bu korkunc, fakat jürinin kendisinin beni
desteklediklerini bilmemesi ben neredeyse mutlu ediyor.
Kipler sorularini gözden gecirirken zaman geciyor. Yaklasik
iki saat sonrasinda isi sona eriyor. Bu tuhaf his midemegeri
dönüyor. Rudy Baylor icin ilk sözlerini dogru düzgün bir
dava´ da söylemesi icin zaman geldi. Bu kisa bir tanitim
olacak. Ayaga kalkiyorum, jürinin karsisina geciyorum, nazik
bir gülüsle kendilerini aniyorum ve bin kere üzerinde
calistigim sözleri söylüyorum. „Günaydin. Ismim Rudy
Baylor ve Black´ leri temsil ediyorum.“ Buraya kadar, hersey
iyi. Hakim masasindaki iki saatlik masa vuruslarindan sonra
baska konular icin kendilerini hazir hissediyorlar. Kendilerine
nazik ve icten bir sekilde bakiyorum. „Hakim Kipler size bir
sürü sorular sordu ve bunlar önemli. Benim bilmek istedigim
bütün sorulari sordu, öyleyse zaman harcamak istemiyorum.
Sadece bir tek sorum var. Iclerinizden birinin aklina
kendisinin bu jüri de neden oturmamasi ve bu davayi
dinlememesi gerektigini aciklayan bir sebep geliyor mu? Hic
bir tepki beklenemez ve gelemez. Bana iki saatten fazla
baktilar ve ben sadece merhaba deyip, onlari nazik bir
gülümsemeyle anip kisa bir seyler söylemek istiyorum.
Hayatta uzun soluklu konusmalar yapan bir avukattan daha az
kötü olaylar var. Ayrica Drummond´ nun üzerlerine
yükleneceklerine dair icimde bir his var. Bir gülümsemeyle
“Size tesekkür ediyorum.” Diyorum ondan sonra hakm
masasina dönüp sesli bir sekilde “Bay ve Bayanlar iyi bir
durumdalar gibi görünüyorlar, Sayin hakim.” Yerime geri
dönüyorum ve otururken Dot´ un omzuna vuruyorum.
Drummond ayaga kalkms durumda. Rahat görünmeye
calisiyor. Fakat ici yaniyor. Kendisini tanitiyor ve
müvekkilinin disinda Great Benefit´ in iyi bilancoya sahip
büyük sirket oldugu gercegi hakkinda konusmaya basliyor.
Bunun icin cezalandirilamaz, anliyor musunuz? Bu durum
icinizden birini etkileyecek mi? Aslinda yasak olan bir
savunma söylevi gerceklestiriyor. Fakat bir uyari almamak
icin kurallara iyice uyuyor. Itiraz edip etmeyecegimi tam
olarak bilmiyorum. Bunu sadee hakli oldugumdan emin
oldugum zaman yapmaya yemin ettim. Bu tür sorgulama cok
verimli. Insanin icine isleyen sesi güven icin rica da
bulunuyor. Grilesmis saclari aydinlik/bilgelik ve tecrübe
simgeliyor. Bir tepki vermeden, bir kac soru daha soruyor.
Tohumlari ekiyor. Ondan sonra büyük son geliyor. Ciddi bir
sekilde „Su an size sormak istedigim soru günün en önemli
sorusu?“ diyor. „Beni lütfen dikkatli bir sekilde dinleyiniz. Bu
soru cok ciddi türden.“ Uzun dramatik bir mola veriliyor.
„Iclerinizden birinden bu davayla ilgili yorum yapmaniz
istendi mi?“ Sözleri karsiliksiz kalirken mahkeme salonunda
büyük bir sessizlik hakim. Sözleri sorudan daha cok bir
suclama. Masasina dogru bir bakis atiyorum. Hill ve Plunk
bana göz kirpiyorlar. Morehouse ve Grone jüri üyelerini
gözetliyorlar. Drummond bir kac saniye donuk kaliyor ve el
kaldirip „Evet, davacinin avukat´ i beni dün aksam aradi.“
diyecek kadar cesaretli olan ilk kisiye yüklenmeye hazir.
Drummond bunun gelmesi gerektigini bilen bir kisi. Kendisi
gercekleri yansitacak, beni ve yardimci avukatimirezil edecek
ve avukatlik odasindan men edilip cezalandirilmam icin
dilekce de bulunacak. Bu dava seneler boyunca ertelenecek.
Bu böyle olmasi gerekiyor! Fakat omuzlari yavasca iniyor.
Hava akcigerlerinden sessiz bir sekilde cikiyor. Bir sürü yalan!
„Bu fazlasiyla önemli.“ Diyor. „Bunu bilmek zorundayiz.“Sesi
güvensizlikle dolu. Hic bir sey. Hic bir yerde hic bir hareket.
Fakat kendisini iyice inceliyorlar ve iclerini husursuz ediyor.
Böyle yapmaya devam et, büyük cocuk. Cok soguk bir sekilde
“Farkli tanimlamama izin verin” diyor. “Icinizden birileri
burada Sayin Baylor veya orada Sayin Deck Shifflet ile sohbet
etti mi?” Ayaga sicriyorum”Itiraz ediyorum, sayin hakim!Bu
tamamen sacma!”Kipler hakim masasinin üzerinden neredeyse
atlamak durumunda. “Itiraz onaylanmistir! Bu ne demek
oluyor Sayin Drummond? Diye Kipler mikrofonuna
bagiriyorve duvarlar sallaniyor. Drummond hakim masasina
yöneliyor. “Sayin hakim, bu insanlarla konusulduguna dair
tahmin icin yeterince gecerli nedenlerimiz var.” “Evet ve
kendisi beni sucluyor.” Diye sinirli bir sekilde söylüyorum.
“Böyle bir seyi nasil düsünebildiginizi anlayamiyorum Sayin
Drummond?” diyor Kipler. “Bunu belki odanizda tartismamiz
gerekir.” Diyor Drummond ve bana göz kirpiyor. “Kisa bir
mola.” Diyor Kipler mahkeme yardimcisina. Drummond ve
ben calisma masasinda hakimin karsisinda oturuyoruz. Diger
dört Trent&Brents calisanlar arkamizda duruyor. Kipler
oldukca üzgün. Drummond´ ya „Umarim, iyi nedenleriniz
vardir.“ Diyor. „Bu insanlar manipüle edildi.“ Diyor
Drummond . „Bunu nereden biliyorsunuz? „Bunu
söyleyemeyecegim. Fakat biliyorum.“ „Benimle oyun
oynamayin, Leo.Ben delil istiyorum.“ „ Size gizli bilgi
vermeden bunu size söyleyemem, Sayin hakim.““Sacma!
Konusunuz.“ „Bu dogru, Sayin hakim.“ „Beni sucluyor
musunuz?“
diye soruyorum. „Evet.“ „Siz aklinizi
yitirmissiniz.“ „Davranislariniz bayagi tuhaf, Leo.“ Diyor
Sayin hakim. Kendini begenms bir sekilde „Sanirim, bunu
ispat edebilirim.“ Diyor. „Nasil?“ „Insanlari sorgulamaya
devam etmeme izin verin. Gercekler gün yüzüne cikacak.“
„Simdiye kadar hic kimse görüs belirtmedi.“ „Ben de henüz
baslamadim.“ Kipler bir an icin bu konuyu düsünüyor.Bu dava
sona erdiginde, kendisine dogrulari söyleyecegim.“Belli jüri
üyeleriyle direkt konusmak isterdim. Diyor Drummond. Bu
aslinda alisilmis degil, fakat hakimin kararina kalmis. „Bu
konuyla ilgili ne düsünüyorsunuz, Rudy?““Itiraz yok.“ Sözde
Drummond´ nun etkilemis oldugumuz insanlarla konusmasini
sabirsizlikla bekliyorum. „Gizleyecek hic bir seyim yok.“
Arkamdaki iki tip öksürüyorlar. „Peki iyi. Kazmis oldugunuz
kabir sizin kabriniz, Leo. Fakat kurallara uyun. Masaya geri
döndügümde Dot „Orada ne yaptiniz? Diye soruyor. „Sadece
avukatlik isi.“ Diye fisildiyorum. Drummond kendisine
fazlaca süpheli bakan jüri üyelerinin karsisinda dikiliyor.
„Peki, daha önce de demistim.“Eger birileri sizi arayip bu
davayi sizinle konustuysa, o zaman bunu bizim bilmemiz cok
önemli. Eger bu gerceklestiyse, o zaman lütfen elinizi
kaldiriniz.“ Birinci sinif ögrencilerin ögretmeni izlenimi
birakiyor. Hic bir yerde bir el yok. „ Eger davayla ilgili
taraflarin jüri üyeleriyle direkt veya dolayli bir sekilde irtibata
gecildiginde, o zaman bu cok önemli bir mevzu. Jüri üyesiyle
konusmus olan kimse ve jüri üyesinin kendisi icin ciddi
sonuclar dogurabilir, eger bunu bildirmeyi ihmal ediyorsa.“
Bunun tehdit edici bir yönü var. Hic bir el yok. Hic bir hareket
yok. Hizli sinirlenen insanlar grubundan baska hic bir sey
degil. Kilosunu bir ayagindan diger ayagina yüklüyor, cenesini
kasiyor ve direkt Billy Porter´ e yöneliyor. Derin bir sesle
„Sayin Porter“ diyor ve Billy üstüne aliniyor. Dikiliyor ve
kafasini salliyor. Yüzü kirmizi oluyor. „Sayin Porter size
direkt bir soru sormak istiyorum ve dürüst bir cevap
bekliyorum.“ „Eger dürüst bir soru sorarsaniz, o zaman dürüst
bir cevap alirsiniz.“ Diyor Porter sinirli bir sekilde. Kisa
sinirlenen bir adam. Drummond´ nun yerinde ben olsam,
kendisini rahat birakirdim.Drummond bir an duruyor, ondan
sonra olaya atiliyor. „Evet, Sayin Porter dün aksam Sayin
Rudy Baylor ile telefonla görüstünüz mü görüsmediniz mi?“
Ayaga kalkiyorum, kollarimi aciyorum, sanki tamamen
sucsuzmusum gibi ve Drummond aklini yitirmis gibi
Drummond´ya bakiyorum, fakat hic bir sey söylemiyorum.
„Tabii ki degil.“ diyor Porter ve yüzü daha da kirmizi oluyor.
Drummond direge dogru yaslaniyor ve iki elleriyle kalin
maundiregine sariliyor. Kendisinden bir metre uzaklikta
olmayan ve en ön sirada oturan Billy Porter´ e bakiyor.“Emin
misiniz, Sayin Porter?“ diye soruyor.
„Cok eminim!“
Kontrolünü
kaybeden
Drummond
“Sanirim
bunu
söylemistiniz.“ Diyor.Bununla cok fazla ileriye gitti. Itiraz
etmeden ve Kipler´ in kendisinin dogru düzgün davranmasini
istemesinden önce Sayin Billy Porter ayaga kalkiyor ve büyük
Leo F. Drummond´ ya yükleniyor. „Beni yalancilikla
suclamaya kalkmayin!“bagiriyor Porter ve Drummond´ yu
bogazindan tutuyor. Drummond bariyer´e takiliyorve sik
patikleri hava´ da ucusuyor. Kadinlar bagiriyor. Jüri üyeleri
koltuklarindan sicriyorlar. Porter titreyen ve kivranan
Drummond´ nun üzerinde oturuyor ve bir iki kere dövmeye
calisiyor. T.Pierce Morehouse ve M.Alec Plunk Junior ayaga
sicriyorlarve savas alanina ilk olarak adim atiyorlar. Digerleri
peslerinden geliyor. Mahkeme yardimcisi hizli bir sekilde
yanlarina geliyor. Jüri üyelerinin iki tanesi savasanlari
ayirmaya calisiyor. Ben oturuyorum ve dövüs sahnesinin
keyfini cikartiyorum. Kipler bariyeri Porter´ in kendisini geri
cektigi ve Drummond´ nun yine yukariya geldigi ve kavga
edenlerin birbirlerinden ayrildiklari zamanda ulasiyor. Ikinci
siranin altinda bir patik bulunuyor ve takim elbisesini cirpan
ve Porter´ I dikkatli bir sekilde izleyen Leo´ ya geri veriliyor.
Porter tutuluyor ve hizli bir sekilde sakinlesiyor. Jüri
danismanlari sokta. Bilgisayar modelleri cöpte, zeki bir
sekilde gelistirilen kuramlarin hic bir degeri yok. Su ana kadar
tamamen degersizler. Kisa bir ara´ dan sonra Drummond davet
edilenlerin beraatini dilekce seklinde talep ediyor. Kipler redd
ediyor. Sayin Billy Porter´in jüri sorumlulugunu yerine
getirmemesi saglaniyor ve mahkeme salonunu terk ediyor.
Sanirim Drummond´ ya bir ders daha vermek istiyor. Insallah
disarida isini bitirmek üzere bekliyordur. Ögleden sonrasini
yorucu jüri üye secimi süreciyle geciriyoruz. Deck´ in ve
benim bir aksam öncesi telefon´ da bahsettigimiz kisilerinden
Drummond ve yandaslari kacinmaya calisiyorlar. Bir seyler
söylememeleri cin kendilerini ikna ettigimizden ve bizim o
kisilere yaklastigimizdan eminler. Kendileri o kadar sinirliler
ki bana bakmiyorlar. Benim görüsüme göre sonuc bir hayal
jüri. Alti siyahi kadin, ve hepsi anne. Iki siyahi erkek, birisi
lise mezunu, bir digeri ise bir zamanlar kamyon sürücülügü
yapmis özürlü bir kimse. Ikisi sendika´ ya ait üc beyaz erkek.
Ücüncüsü Black´ lerden sadece dört blok uzaklikta yasiyor.
Ün salmis emlak komisyoncunun esi, beyaz bir kadin.
Kendisini
sakinamiyorum, fakat
kendisi icin
de
endiselenmiyorum. Hüküm karari icin on iki jüri üyelerinden
sadece dokuz jüri üyesi gerekli. Öglenleyin saat dörtte Kipler
yerlerini göstererek yemin etmelerini sagliyor. Dava´ nin bir
hafta icinde baslayacagini ve baska hic kimselerle bu dava
hakkinda konusmamalari gerektigine dikkat cekiyor. Ondan
sonra beni cok ürketen, fakat üzerinde fazla düsündügüm
zaman cok iyi bir fikir oldugunu düsündügüm bir seyler
yapiyor. Her iki avukat´ a, hem bana hem Drummond´ ya jüri
üyelerine karsi tutanak disinda ve resmi olmayan bir bicimde
bir kac ifade de bulunup bulunmayacagimizi soruyor. Bizim
davamizla ilgili sadece biraz bir seyler anlatmak. Üzerinde
ayrintili ve derin calisilmayan bir seyler. Ben dogal olarak
böyle bir seyi beklemiyordum, özellikle de böyle bir sey hic
bir zaman var olmadigi icin. Buna ragmen yine heyecanimi
yeniyorum ve jüri üyelerinin karsisina cikiyorum. Kendilerine
Donny Ray, sözlesme ve Great Benefit´ in neden haksizlik
yaptigini düsündügümüz icin bir seyler anlatiyorum. Bes
dakika sonra sona eriyorum. Drummond jüri üyelerinin
karsisina cikiyor ve görmeyen bir kimse bile onlara karsi
duydugu süphe´yi hissedebilir. Bu tatsiz olay icin özür diliyor,
fakat saf bir sekilde suc´ un büyük kismini Porter´ e veriyor.
Ne kadar kendini begenmis bir insan. Olgularin kendi
versiyonunu sunuyor ve Donny Ray´ in ölümü icin cok üzgün
oldugunu söylüyor, fakat bu ölüme müvekkilinin sebebiyet
vermesinin cok gülünc oldugunu söylüyor. Ekibini ve Great
Benefit calisanlarini gözetliyorum ve fazla mutlu
görünmüyorlar. Gercekler alehlerine. Davaci olan bir jüriyle
karsi karsiyalar. Hakim kendilerine karsi kinci düsünceler
besliyor. Ve yildizlari jüri karsisinda sadece güvenilirliklerini
yitirmedi, ayriyetten bir de dayak yedi. Kipler bizi serbest
birakiyor ve jüri üyeleri evlerine dogru gidiyorlar.
43. Bölüm
Jüri üyelerinin seciminden alti gün sonra ve davanin
baslamasindan dört gün önce benimle konusmak isteyen
Cleveland´ deki bir avukat´ in telefon görüsmesini Deck ofis´
de karsiliyor. Cleveland´ de baska bir avukat tanimadigim icin
hemen süpheleniyorum ve ismini söyleyene kadar adamla
konusuyorum. Bu yaklasik on saniye sürüyor, ondan sonra
söylemis oldugu her hangi cümlelerin icerisinde telefonu
kapatip ve sohbet bir sekilde yarida kesilmis gibi yapiyorum.
Deck´ e bunun son zamanlarda cok sikca gerceklestigini o
kadar sesli bir sekilde anlatiyorum ki, ahize´den duyulmasi
mümkün olacak bir bicimde. Ondan sonra her üc ofis telefon´
unun ahizelerini aliyoruz ve cadde´ de bulunan Volvo´ ya
kosuyorum. Butch araba telefonumu kontrol etti ve icerisinde
dinleme aletleri yokmus gibi görünüyor. Bilgi edinme
merkezinden Cleveland´ deki avukat´ in numarasini aliyorum
ve kendisini ariyorum. Telefon görüsmesi cok büyük bir önem
tasiyor. Ismi Peter Corsa. Uzmanlik alani is hukuku ve
calisanlarin maruz kaldigi her türlü ayrimcilik. Ve Jackie
Lemancyzk adinda genc bir bayani temsil ediyor. Great
Benefit tarafindan belirsiz nedenlerden dolayi is´ ten
cikarildiktan sonra sirketin yolunu buldu ve su an bir cok
düzensiz islerden dolayi tazminat istemeyi planliyorlar. Bana
anlatilanlara karsin Bayan Lemancyzk Cleveland´ I terk
etmedi. Kayit edilmemis bir telefonla baska bir daire´ ye
tasindi. Cleveland ve cevresinde bir sürü telefon görüsmesi
yaptigimizi Corsa´ ya bildiriyorum, fakat yine de Jackie
Lemancyzigin izini yine de bulamadim. Ve büyük seflerden
bir tanesinin, Richard Pellrod, kendisinin memleketine geri
döndügünü iddia etmesi. Bu dogru degil diyor Corsa. Kendisi
saklanmasina ragmen saklandi, fakat Cleveland´ I hic bir
zaman terk etmedi. Su an gelecek olan sey cok güzel bir
hikaye ve Corsa hic bir ayrintiyi unutmuyor. Great Benefit´
teki seflerinin coguyla müvekkilinin bir cok cinsel iliskileri
oldu. Kendisinin cok iyi göründügünü Corsa bana garanti
ediyor. Atamasinin ve ayliginin belli insanlarla yataga girip
girmemeyi kabul etmesine bagli oldugunu söylüyor. Bir süre
icin yönetici konumda calisan hasar bölümünün memuruydu,
bu makami ilk elde eden ilk bayan, hasar bölümünün genel
baskani cinsel iliski pratiklerine karsi bir ilgisi olan
tiksindirici tip Everett Lufkin´ le iliskisini bitirdikten sonra bu
makami yitirdi. Kendisine bu adamin cok igrenc bir tip
olduguna hak veriyorum. Kendisini dört saat boyunca sorguya
cektim, ve kendisini gelecek hafta diger taniklarla birlikte yine
sorguya cekecegim. Cinsel taciz ve diger suc teskil eden
suclardan dolayi Great Benefit´e dava acacaklar, fakat hasar
bölümünde gerceklesen bir cok kirli islerden de haberdar.
Sonucta hasar bölümünün genel baskaniyla sevisti. Bir cok
dava´ nin olacagindan söz ediyor. En sonunda büyük soruyu
soruyorum: Buraya gelip ifade verecek mi?” Kendisi bunu
bilmiyor. Belki. Fakat korkuyor. Bunlar bir sürü parasi olan
hain insanlar. Su an bir terapi görüyor ve cok gücsüz.
Kendisiyle telefonla görüsmemi kabul ediyor ve dairemde
aksam´ a dogru bir telefon görüsmesi kararlastiriyoruz. Beni
ofisimde telefonla aramanin pek tavsiye edilecek bir sey
olmadigini acikliyorum. Dava´ dan baska bir seyi düsünmek
imkansiz gibi bir sey. Deck olmadiginda, ofisimde
dolaniyorum, kendi kendime konusuyorum, jüri üyelerine
Great Benefit´ in gercekten hain bir sirket oldugunu
anlatiyorum, calisanlarini sorguya cekiyorum, Dot´u, Ron´u ve
Dr. Kord´u dikkatli bir sekilde sorguya cekiyorum ve jüri
üyelerine karsi cok güzel bir savunma söylevinde
bulunuyorum. Jüri üyelerinden on milyonluk dolar para cezasi
icin yüz asmadan rica da bulunmak bana zor geliyor. Eger elli
yasinda olmus olsaydim, yüzlerce dava´ya bakmis olsaydim
ve ne yaptigimi bilmis olsaydim, o zaman belki bir jüri´ den
on milyon dolar icin rica da bulunurdum. Fakat avukatlik
meslegine yeni baslamis ve dokuz ay önce diplomasini eline
almis bir insan olarak bu kulaga cok sacma geliyor olmasi
lazim. Fakat kendilerinden yine de rica da bulunacagim. Cogu
kez bunu sirketimde , arabamda ve özellikle gece saat iki de
uyuyamadigim zaman dairemde yapiyorum. Isimlerini
sayabildigim bu on iki beni dinleyen, bana hak veren bu
mükemmel, adil ve mahkeme salonuna geri dönmek ve hüküm
vermek icin sabirsizlanan insanlarla konusuyorum. Altin
bulmak, Great Benefit´i herkese acik durusmada bir yenilgiye
ugratmak üzereyim ve bu düsünceleri kontrol altinda tutmak
icin kesintisiz bir sekilde ugras veriyorum. Bu inanilmaz zor.
Olgular, jüri, hakm, endiselenen avukatlar diger tarafta. Hepsi
birlikte bayagi para ediyor. Bir seyler kötü gidiyor omasi
lazim. Bir saat boyunca Jackie Lemancyzk ile sohbet
ediyorum. Bazen sesi güclü ve etkili geliyor, ondan sonra ise
nerdeyse iyi düsünemiyor. Sürekli bu erkeklerin hic birisiyle
sevismek istemedigini söylüyor, fakat bunun ilerlemek icin tek
imkan olduguna da deginiyor. Kendisi bosanmis ve iki cocuk
annesi. Memphis´e gelmeye hazir ldugunu acikliyor. Ucus
biletini ve diger masraflari ödemeye razi oldugumu kendisine
sirketimizin sinirsiz maddi imkanlara sahip oldugu izlenimini
yaratarak teklif ediyorum.Ifade vermesi durumunda bunun
Great Benefit icin büyük bir sürpriz oldugu nu yemin etmemi
istiyor. Bu insanlardan cok korkuyor. Bunun büyük bir sürpriz
oldugunu düsünüyorum. Dairelerimizdeki bir kac saat uykuyla
hafta sonunu ofis´de geciriyoruz, ondan sonra calismaya
devam ediyoruz. Rahatladigim nadir anlari Tyrone Kipler´ e
borcluyum. Icimden kendisine dava´ dan bir hafta önce jüri
üyelerini secebildigimiz icin ve tutanagin disinda kendilerine
bir kac söz söyleyebilme izni verdigi icin bin kere tesekkür
ettim. Bundan önce bana müthis korku veren bir unsur olarak
jüri taninmamis bir olayin büyük bir kismini olusturuyordu. Su
an isimlerini ve yüzlerini biliyorum ve bu insanlarla yazili
notlarim olmadan sohbet ettim. Onlar beni seviyor. Ve
karsitlarimdan nefret ediyorlar. Bütün tecrübesizigime ragmen
hakim Kipler´ in beni benden kurtaracagindan eminim. Pazar
gece yarisi Deck v eben birbirimize iyi geceler diliyoruz. Ofisi
terk ettigimde az kar yagiyor. Memphis´ de hafif kar yagisi
genelde okullarin bir hafta boyunca kapandigi ve bütün resmi
dairelerin calismadigi anlamina geliyor. Yarinki günün
ertelenmesi icin icimden bir parcasi bir kar firtinasi diliyorum.
Baska bir parca isi nihayetinde sonuclandirmak istiyor.
Daireme gelene kadar, kar yagisi sona erdi. Iki kutu sicak bira
iciyorumve uyku icin dua ediyorum. Kipler ofisindeki biraz
gergin bir gruba „Herhangi hazirlayici ön görüsmeler var mi?
diye sordu. Drummond´ nun yaninda oturuyorumve ikimizde
calisma masasinin üzerinden sayin hakim´ e bakiyoruz.
Nerdeyse uykusuz bir gece´ den sonra gözlerim kirmizi, basim
agriyor ve beynim yirmi olayi ayni zamanda düsünüyor.
Drummond´ nun ne kadar yorgun göründügüne saskinim.
Hayatini mahkeme salonlarinda gecirmis bir kimse
olaraksasirilacak derecede yorgun görünüyor. Iyi. Umarim
hafta sonununda da calismistir. „Aklima bir seyler gelmiyor.“
Diyorum. Hic bir sürpriz. Genelde bu kücük bulusmalara cok
nadir katkilarim oluyor. Drummond basini salliyor.Hayir.“Bir
kemik ilik naklilinin masraflarini belirlemek mümkün mü?“
diye Kipler soruyor. „Eger, öyleyse o zaman Gaskin´ den sahit
olarak vazgecebilir miyiz? Bildigim kadariyla yaklasik yüz
yetmis bes bin dolar tutarindalar.“ „Kabul ediyorum.“
Diyorum. Eger tespit daha düsük ise savunma avukatlari daha
fazla para kazaniyorlar, fakat Drummond´ nun burada
kazanabilecegi hic bir seyi yok. Umursamaz bir sekilde
„Kulaga cok mantikli geliyor.“ Diyor. Kendini tutamadan
„Bu bir evet mi?“ soruyor Kipler. „Evet.“ „Tesekkür ederim.
Ve su an diger masraflara gelelim. Bu masraflar yaklasik
yirmi bes bin dolar civarinda olmalari gerekiyor. Davacinin
talep ettigi tazminatin iki yüz bin dolar tutarinda olmasinda
uzlasabilir miyiz? Bunu yapabilir miyiz?“ Drummond´ ya
adeta göz kirpiyor. „Kabul ediyorum.“ Diyorum ve bunun
Drummond´ nun hic mi hic hosuna gitmediginden eminim.
“Evet.” Diyor Drummond. Kipler bloknotu´na bir seyler
yaziyor. “Tesekkürler. Baslamadan önce, baska bir seyler daha
var mi?” “Bir “karsilastirma” imkani ne durumda?” Kararli
bir sekilde „Sayin hakim.“ Diyorum. Bu cok iyi planlanmis.
„Müvekkilimin adina bir virgül iki milyon dolar tutarinda bir
karsilastirmayi kabul edecegimiz bir teklif´ te bulunmak
istiyorum.“ Savunma avukatlari sikayet edilen tarafindan
yapilan her karsilastirma önerisini sok ve anlayissizlikla tepki
vermeye alistirilmis. Ve benim teklifime beklenilen bas
sallamasi ve yutkunmayla ve arkamdaki bir grubun sessiz bir
hikirdamasiyla tepki veriyorlar. „Bu bunlar icin öyle uygun
olabilir.“ Diyor Drummond. Drummond´ nun bayagi yorgun
oldugu görüsündeyim. Bu dava basladiginda hem mahkeme
salonu icerisinde hem de disarisinda cok nazik bir beyefendi
ve sözüne güvenilebilen bir profesyoneldi. Simdi darilmis
genclik caginda bulunan bir genc gibi davraniyor. „Bir karsit
teklif yok mu?“ soruyor Kipler. „Teklifimiz iki yüz bin dolar
civarinda.“ „Peki, öyleyse, o zaman baslayabiliriz. Her tarafa
ilk savunma söylevini yapmak üzere on bes dakika veriliyor,
fakat tabii ki bütün zamani kullanmak zorunda degilsiniz.” Ilk
savunma söylevimi bir cok kez okudum- tam olarak alti bucuk
dakika sürüyor. Jüri üyeleri iceriye dogru cagiriliyorlar, sayin
hakim tarafindan selamlaniyorlar, bir kac talimatlar aliyorlar
ondan sonra bana teslim ediliyorlar. Bu tür isleri bir cok kez
yaptigimda, o zaman bir gün Dramatik icin belki belli bir
yetenek gelistirecegim. Fakat bu beklemek zorunda. Su an bu
isi sadece basarmak istiyorum. Elimde bir bloknot bulunuyor,
üzerine bir veya iki kere bir bakis atiyorum ve jüri üyelerine
davamdan bahsediyorum. Kürsü´ nün yaninda dikiliyorum ve
yeni gri takim elbisemde umarim biraz dogru düzgün
görünüyorumdur. Gercekler o kadar lehime ki, daha fazla
bunlari konusmak istemiyorum. Ortada bir sözlesme vardi,
primler düzenli zaman dilimleri icerisinde her hafta ödendi,
Sözlesme Donny Ray´i kapsiyordu, kendisi hastalandi, ondan
sonra sirtlarini ona karsi döndüler. Cok apacik nedenlerden
dolayi öldü. Jüri üyeleri Dony Ray´yi taniyacaklar, fakat
sadece bir video teybi sayesinde. Kendisi vefat etti. Bu dava´
da Great Benefit´ ten sadece basindan beri alinmasi gereken
para miktarini istemek söz konusu degil, bunun haricinde
sirketi islemis oldugu suclar icin de cezalandirmak. Kasasini
primlerle doldurarak ve hizmet haklarini redd ederek bu
zengin sirket cok iyi para kazandi. Eger bütün sahitler
ifadelerini verdiler mi, jüri üyelerine geri dönüp ve onlardan
Great Benefit alehine yüksek bir para cezasi icin rica da
bulunacagim. Bu islem´ i erken bir sekilde bitirmek cok
önemli. Büyük paralar pesinde oldugumuzu ve Great Benefit´
in cezalandirilmayi hak ettigini bilmenizi isterim. Ilk savunma
söylevi iyi bir sekilde devam ediyor. Ne kekeliyorum ne
titriyorum ve Drummond´ nun bir itiraz´ da bulunmasi icin hic
bir kiskirtici davranis´ ta bulunmuyorum. Nerdeyse bütün
dava boyunca Drummond´ nun sandalye´ den kalkmayacagi
bahsine giriyorum. Bu jüri´ nin karsisinda Kipler tarafindan
mahcup duruma sokulmak istenmiyor. Dot´ un yanina
oturuyorum. Up uzun masamizda tek basinayiz. Elinde
sözlesmenin bir fotokopisini tutarak Drummond kendine
güvenerek bir sekilde jüri´ nin karsisina cikiyor. Dramatik bir
baslangici basariyor. „Bu bay ve bayan Black´ in satin almis
olduklari sözlesme.“ diyor ve herkesin görebilmesi icin hava´
ya kaldiriyor. “Ve bu sözlesmenin hic bir yerinde Great
Benefit´in kemik ilik naklili icin ödemesi gerektigi yazmiyor.”
Bunun algilanabilmesi icin uzun bir mola veriliyor. Jüri
üyeleri kendisini sevmiyorlar, fakat kendisi dikkatlerini
cekmeye basardi. “Bu sözlesme hafta´ da on sekiz dolar
tutarinda ve kemik ilik naklili masraflarini icermiyor, fakat
buna ragmen sizin de anladiginiz gibi
davacilar
müvekkilimden bir kemik ilik naklili icin iki yüz bin dolar
ödemelerini beklediler. Müvekkilim Donny Ray Black ´e
artniyet
gözetmeksizin
müvekkilim
bu
masraflari
üstlenmekten kacindi. Müvekkilim icin bu bir ölüm kalim
meselesi degildi, önemli olan tek sey bu sözlesmenin neler
kapsayacagi. Elinde zarif ve dramatik bir sekilde sözlesmeyi
salliyor. “Onlar sadece haklari olmayan iki yüz bin dolari
istemekle kalmiyorlar, bunun haricinde müvekkilimin on
milyon dolar degerinde bir ödemeye maruz birakilmasini
istiyorlar. Onlar bunu bir para cezasi olarak tanimliyorlar. Ben
ise cok sacma buluyorum. Ben buna hirs derdim.” Bu cok
etkileyici, fakat bir o kadar da riskli. Bütün organ nakilleri
sözlesme disinda kaliyor, fakat kemik ilik nakillerinden hic
bahsedilmiyor. Sözlesmeyi yapanlar uyudu ve bu konuya
deginmediler. Max Leuberg´in bana vermis oldugu yeni
sözlesmede kemik ilik nakilleri bütünüyle söz konusu degil.
Savunmanin stratejisi anlasiliyor. Büyük bir sirketin icerisinde
calisan herhangi bir bilgisi olmayan kisinin bir hata yapmis
oldugunu itiraf etmek yerine Drummond sucunu hic bir
sekilde kabul etmiyor. Kemik ilik nakillerinin güvensiz ve kan
kanseri hastaliginda hic bir sekilde uygun ve kabul görmüs
rutin bir tedavi sekli olmadigini iddia edecek. Uygun bir
bagisci bulmanin oldukca düsük sansiyle ilgili konusan bir
doktor gibi etki birakiyor, cogu durumlarda bu sans bir
milyon´a bir ve ayni sekilde basarili bir naklilinin sansi da
düsük. „Bu sözlesme tarafindan karsilanmiyor.“ Diyerek
kendisini sürekli tekrarliyor. Bana meydan okumaya kararli.
Ikinci defa „Hirs“ kelimesini kullandiginda, ayaga sicriyorum
ve itiraz ediyorum. Ilk savunma söylevinde direkt saldirilarin
hic bir yeri yok. Onlar en sona geliyor. Jüri üyelerine sadece
kendi görüsüne göre sahit ifadelerinin kanitlayacagi hususlari
anlatabilir. Mükemmel Kipler hemen „Kabul edilmistir.“
Diyor. Ilk önce Drummond kanamaya basliyor. Dürüst bir
sekilde „Özür dilerim, Sayin hakim.“
Diyor. Sahitleri
hakkinda, yani kim olduklari ve ne söyleyecekleri hakkinda
konusuyor. On dakika sonra konusmasini bitirmesi
gerekiyordu. On bes dakika sonra Kipler kurallari yerine
getirmesini emrediyor. Drummond sona varmak zorunda ve
jüri üyelerine tesekkür ediyor. „Ilk sahidinizi cagiriniz , Sayin
Baylor.“ Diyor Kipler. Korkmaya vaktim kalmiyor. Dot Black
heyecanli bir sekilde sahitlerin ifade verdigi yer´e gidiyor,
yemin ediyor, oturuyor ve jüri üyelerine bakiyor. Düzgün
görünen basit ve cok eski bir pamuk elbise giyiniyor. Dot ve
benim yazili bir metinimiz var. Kendisine bu metni bir hafta
önce verdim, ve bunu birlikte on kere gözden gecirdik. Ben
sorulari soruyorum ve kendisi bunlari cevapliyor. Hakli olarak
cok fazla korkuyor ve cevaplari üzerinde calisilmis izlenimi
birakiyor.
Kendisine
biraz
heyecanli
olabilecegini
söylemistim. Jüri üyeleri de sadece insan. Isim, es, aile, is
iliskileri, sözlesmeler, hastalik öncesi Donny Ray ile hayat,
hastalik esnasi ve ölümünden bu yana. Bir kac kez göz
yaslarini siliyor, fakat duygularina hakim. Dot´a mümkün
oldukca göz yasi dökmekten kacinmasini söyledim. Herkes
acisini anlayabilir. Bir anne olarak ölümcül derecede hasta
olan oglunun tedavi edilmesini basaramamanin büyük bir
hayalkirikligi oldugunu söylüyor. Great Benefit´e bir cok kez
yazdi ve telefon´ la aradi. Hem yazili bicimde hem telefon´da
millet vekillerine, valilige ve belediye baskaniyla irtibat kurdu,
bosuna edilen yardim bulabilme ümidiyle. Donny Ray´ yi
ücretsiz sekilde tedavi etmeleri icin hastanelere yalvardi.
Arkadaslarini ve komsularini biraraya topladi ve hep birlikte
gerekli olan parayi toplamaya calistilar, fakat basaramadilar.
Sözlesmeyi ve dilekceyi belirliyor. Satin almis oldugu
sözlesmeyle ve Bobby Ott´un primleri kazanabilmesi icin
haftalik ziyaretleriyle ilgili sorularimi cevapliyor. Ondan
sonra asil ilginc olan konuya geliyoruz. Kendisine ilk yedi
redd mektuplarini veriyorum ve Dot bunlari jüri üyelerine
okuyor. Umdugumdan kulaga daha da kötü geliyorlar. Gecerli
nedenler olmadan acik ve net bir redd karari. Tutuklama
bölümünün gözden gecirmesi sartiyla hasar bölümünden bir
redd karari. Hasar bölümünün gözden gecirmesi sartiyla
tutuklama bölümünden bir redd karari. Hasar bölümünün redd
karari ön hastalik gercegine dayaniyor. Tutuklama
bölümünden bir redd karari ise Donny Ray´ yin resit olmadigi
icin bütce disinda kaldigi iddiasina dayaniyor. Hasar
bölümünün redd karari ise kemik ilik naklilinin sözlesme
disinda kaldigi iddialarina dayaniyor. Hasar bölümünün redd
karari kemik ilik naklilinin cok deneysel oldugunu ve bu
yüzden kabul edilebilir bir tedavi metodu olmadigi iddiasina
dayaniyor. Jüri üyeleri hic bir kelimeyi kacirmiyorlar. Bu isin
yasadisi bir boyutu var. Ondan sonra ahmak mektubu. Dot bu
mektubu jüri üyelerine okurken, jüri üyelerinin yüzlerini iyice
gözlemliyorum. Bir cogu anlasilmak üzere hayretler
icerisinde. Bir digerleri ise olaya inanamayarak göz kirpiyor.
Bir digerleri ise ekibin bütün calisanlarinin kafa kafaya
verdikleri savunma masasina dogru bakiyorlar. Durusma sona
erdiginde, mahkeme salonunda sessizlik hakim. “Mektubu
lütfen bir daha okuyunuz.” Diyorum. Hemen ayaga kalkan
Drummond “ Itiraz ediyorum.” Diyor. Bunun üzerine Kipler
“Redd edildi.” Diyor. Dot mektubu bu sefer daha fazla
kararlilikla bir kez daha okuyor. Dot´u getirmek
istedigimnokta tam bu, böylece sahidi serbest birakiyorum.
Drummond kürsüye cikiyor. Kolluyla Dot´u tutmasi cok agir
bir ceza olurdu ve bunu yaparsa bu beni sasirtirdi. Gecmiste
sahip oldugu sözlesmeleriyle ilgili ve bu özel sözlesmeyi
neden satin aldigi sorusuyla basliyor. Bu sözlesmeyi satin
aldiginda neyi amacliyordu? Dot ailesi icin sadece bir sigorta
güvenligi istiyordu, bu kadar. Ve sigorta görevlisinin
kendisine temin ettigi seyde buydu. Bu sözlesmenin kemik ilik
naklili icerdigini de sigorta görevlisi temin etmismiydi?
“Kemik ilik nakillerini düsünmedim.”
Diyor kendisi.
“Hayatimda hic bir zaman bir nakil´ e ihtiyacim olmadi.” Bu
söylem bir kac jüri üyesinin gülmesine neden olabilir, fakat
hic kimse gülmüyor. Drummond daha fazla üzerine gidiyor ve
kemik ilik naklili iceren bir sözlesme satin almak istedigini
bilmek istiyor. Sürekli Drummond´ ya hayatinda nakil
konusunu duymadigini söylüyor. “Öyleyse bu özellikle bu tür
naklili iceren bir sözlesme istemediniz, öyle degil mi?”
“Sözlesmeyi satin aldigimda bu tür konulari hic düsünmedim
bile. Ben sadece kapsamli bir sigorta güvenligi istedim.”
Bununla Drummond düsük puan aliyor, fakat ben jüri
üyelerinin bunu hizli bir sekilde unutacaklarina inaniyor ve
umuyorum. “Great Benefit´e neden on milyon dolar tutarinda
dava actiniz?” diye soruyor. Bu soru bir dava´ nin baslangic
döneminde olumsuz etkilere neden olabilir, cünkü davalarin
hirsli görünmelerine sebep oluyor. Dava icerisinde talep edilen
para miktarlari cogu zaman müvekkilin görüsü alinmadan
avukat´ in kendi düsünmüs oldugu miktarlar. Ben ise Dot´a
hangi para miktari tutarinda dava acmak istedigini sormadim.
Drummond´nun eski davalarin tutanaklarini okudugum icin bu
sorunun gelecegini biliyordum. Dot hazirlikli. „On milyon
dolar mi?“ diye soruyor. „Aynen öyle, Bayan Black. Siz
müvekkilerime on milyon dolarlik bir dava actiniz.” “Hepsi
bu kadar mi?” diye soruyor. “Efendim.” “Ben daha fazla
oldugunu zannediyordum.” “Gercekten mi diyorsunuz?”
“Evet, müvekkillerinizin bir milyar dolarlari var ve sizin
müvekkilleriniz ogulumu öldürdüler. Onlara daha yüksek
fiyatta bir dava acmak istiyorum.” Drummond´ nun dizleri
hafif titremeye basliyor ve kilosunu yana kaydiriyor. Fakat
yine de gülmeye devam ediyor, kayda deger bir yetenek.
Zararsiz bir sorunun arkasinda saklanmaktansa veya yerine
oturmaktansa Dot Black ile son hatasini yapiyor. Bu da
standart sorularindan bir tanesi. “Eger jüri üyeleri size on
milyon dolar´I vermeyi kabul ederlerse, o zaman bu parayla ne
yapmayi düsünüyorsunuz?” Insan bu sorunun mahkeme
karsisinda durduk yerde cevaplanmasi gerektigini bir
düsünmesi lazim. Fakat Dot hazirlikli. “American Leukemia
Soc0iety´ ye verirdim. En son kurusuna kadar. Sizin
kokusmus paranizdan bir cent istemiyorum.” “Tesekkür
ederim.” Diyor Drummond ve hizli bir sekilde masasina geri
dönüyor. Dot sahitlik kürsüsünü terk ettiginde ve yine yanima
oturdugunda jüri üyelerinin ikisi duyulabilecek seste
hikirdiyorlar. Drummond´ nun yüzü sönük duruyor.
“Nasildim?” diye fisildiyor. “Onlara günlerini gösterdiniz
Dot.” Diye geri fisildiyorum. “Bir sigaraya ihtiyacim var.”
“Birazdan mola verecegiz.” Ron Black´ I sahitlik kürsüsüne
cagiriyorum. Onun elinde de yazili bir metin var ve sorgusu
yarim saat bile sürmüyor. Ron´ dan ihtiyacimiz olan tek sey
testlerin kendisinde uygulandigi, kendisinin ikiz kardesi icin
ideal bir bagisci oldugu ve bagislamaya her zaman hazir
oldugu onayi gerekiyor. Drummond bir sorgu´ dan vazgeciyor.
Saat nerdeyse on bir ve Kipler on dakikalik bir mola karari
aliyor. Dot hizli bir sekilde tuvalet´ e kosuyor ve bir kabine
sigara yakmak icin siginiyor. Jüri üyelerinin karsisinda sigara
icmeniz konusunda sizi uyardim. Deck ile birlikte masamizda
oturuyoruz ve edindigimiz izlenimleri karsilastiriyoruz.
Kendisi arkamda oturuyor ve jüri üyelerini gözetliyor. Redd
mektuplari ilgilerini cekmis. Ahmak mektubu ise kendilerini
sinirlendiriyor. Onlarin sinirlenmesini saglayin, diyor. Öfkeli
olmalarini saglayin. Para cezalari sadece bir jüri kizgin oldugu
zaman verilir. Sahitlik kürsüsüne ciktiginda Dr. Walter Kord
iyi bir izlenim birakiyor. Kareli bir sportif ceket , koyu renk
pantolon ve bir kirmizi kravat giyiniyor, tamamen basarili
genc bir doktor. Kendisi Memphis´ de yetisti, burada ilk okulu
ziyaret etti ondan sonra Vanderbilt Lisesine gitti. Tib egitimini
Duke University´ de aldi. Olaganüstü karnelere sahip.
Kendisiyle öz gecmisini gözden geciriyoruz ve kendisini
onkoloji uzmani olarak tanimlamakla hic bir sorunum yok.
Kendisine Donny Ray´yin tibbi evraklarini veriyorum ve
kendisi jüri üyelerine tedavisinin bir özetini sunuyor. Kord her
ne zaman imkan olursa konunun yabancisi olan kimselerin
anlayabilecegi bir dili seciyor ve tibbi terimleri acikliyor.
Kendisi bir doktor ve mahkeme salonlarindan nefret etme
konusunda egitimli bir kimse, fakat sakinligini her zaman
korur, jüri üyelerinin karsisinda bile. „Jüri üyelerine bu
hastaligi aciklayabilir misiniz, Sayin Kord?“ „Tabii ki. Aniden
ortaya cikan „myelozytische“ kan kanseri, kisaltmasi AML,
iki yas grubunu etkileyen bir hastalik, bir taraftan yirmi ve
otuz yas arasi genc yetiskinleri, diger taraftan genelde yetmis
yaslarinda olan daha yasli insanlar. Beyaz tenliler AML
hastaligina beyaz tenli olmayanlara nazaran daha sik
yakalanirlar ve bilinmedik nedenlerden dolayi yahudi dininden
olanlar digerlerine nazaran bu hastaliga daha fazla
yakalanirlar. Kadinlardan daha cok erkekler bu hastaliga
yakalanirlar. Durumlarin cogunda hastaligin nedeni belirsizdir.
Vücüt kann´ i kemik iliginde üretiyor ve orada AML hastaligi
basliyor. Enfeksiyonlari yenmekle görevli beyaz kan
kürecikleri ani gelisen bir kan kanserinde artniyetli oluyorlar
ve sayilari normalin yüz katina cikiyor. Bu gerceklestiginde
hastanin soluk ve gücsüz olup kansizliktan aci cekmesine
neden olan kirmizi kan kürecikleri geri itiliyor. Beyaz kann
kürecikleri
engellenmeden
cogaldiklarinda,
„Blutplättchen´lerinin“, kemik iliginde bulunan ücüncü hücre
tipinin normal üretimini bastiriyor. Bu hafif yaralanmalara,
kanamalara ve bas agrilarina neden oluyor. Donny Ray ilk
defa benim muayenehane´ me geldiginde, bas dönmesi, nefes
zorluklari, solukluk, ates ve gribe benzer semptonlardan
sikayet ediyordu.“ Kord ile birlikte gecen hafta calistigimizda,
Sayin Black´den veya hasta Soundso´dan degil de Donny Ray
ile ilgili konusmasi icin rica da bulundum. „Peki siz bununla
ilgili ne yaptiniz?“ diye soruyorum. Bunun bu kadar zor
olmadigini
kendi
kendime
söylüyorum.
„Knochenmarkspunktion“
isminde bir muayenehane
gerceklestirdim.“ „Bunu jüri üyelerine aciklayabilir misiniz?“
„Tabii ki. Donny Ray´ yin durumunda kalca kemiginde
gerceklestirildi. Kendisini karninin üzerine yatirdim, cildinin
kücük bir bölümünü uyusturdum, kücük bir delik actim ondan
sonra büyük bir igne soktum. Igne iki parca´ dan olusuyor, dis
parca bir boru, ic parca sert bir materyal. Igne kemik iligine
kadar geldikten sonra, agir parca icinden cekilip bos bir tüp
ignenin deligine yerlestirildi. Igne görevi görüyor ve bu
parca´nin sayesinde sivi kemik iligi cektim. Bu yöntemle elde
edilen kemik iligine alisagelmis testler uygulandi. Ve beyaz ile
kirmizi kan kürecikleri sayildi. Ani gelisen bir kan kanseri
hastaligina yakalandigi belliydi. “Bu testin maliyeti ne kadar?”
„Yaklasik bin dolar.“ „Ve Donny Ray bu miktari nasil ödedi?“
„Muayenehane´me ilk geldiginde, alisagelmis formülerleri
doldurdu ve masraflarin Great Benefit Life Insurance
Company ile yapilan sözleme sayesinde karsilanacagini
bildirdi. Calisanlarim Great Benefit´i arayip böyle bir
sözlesmenin var olup olmadigini arastirdilar. Bunun üzerine
tedavi´yi devam ettirdim.” Bununla ilgili evraklarin
fotokopisini eline veriyorum ve kendisi bunlari inceliyor.
“Great Benefit´ ten bu tedavi icin ücret aldiniz mi?” “Hayir,
sirket tarafindan bu hakkin farkli nedenlerden dolayi geri
cevrildigi bize bildirildi. Alti ay sonra faturayi ödedik. Bayan
Black ayda elli dolar ödedi.” “Donny Ray´ yi nasil tedavi
ettiniz?” “ “Induktionstherapie” isimli bir yöntemle. Kendisi
hastane´ ye geldi ve köprücük kemginin altindaki büyük bir
damar´ in icine bir sonda koydum. Kemoterapinin ilk
„Induktion“´ u yedi gün boyunca vücud´a yirmi dört saat
verilen Ara-C isminde bir ilacla gerceklesti. Bunun haricinde
ilk üc günde Idarubizin isminde baska bir ilac daha verildi.
Kirmizi renginden ve kemik iliginin hücrelerini etkili bir
sekilde öldürme fonksiyonundan dolayi „Kirmizi ölüm“ diye
adlandiriliyor. „Allopurinol“ isminde damla hastaligina karsi
bir madde iceriyor, cünkü yüksek sayida kirmizi kan
kürecikleri yok oldugunda damla hastaligi sikca meydana
cikiyor. Kendisine igneyle atik ürünlerin böbreklerinden
cikartilmasi icin büyük miktarda sivi verildi. Kendisine
antibiyotik ve mantar öldürücü bir madde verildi, cünkü
enfeksiyonlarla kolay hastalanabilen bir kimseydi. Kendisine
„Amphoterizin B“ isminde mantarlara karsi bir ilac verildi.
Bu cok toksik madde iceren bir ilacti ve vücut isisini krk
dereceye kadar yükseltti ve bunun haricinde kontrol
edilemeyen bir titremeye neden oldu. Cok hasta genc bir
delikanli olmasina ragmen gayet olumlu bakis acisiyla bu
zorlukla iyi basa cikti. Bu denli yogun kemoterapi´ nin anlami
kemik iligindeki bütün hücreleri öldürmek, ondan sonra
normal hücrelerin kan kanseri hücrelerinden daha hizli bir
sekilde gelisecegi bir ortami umut etmek.“ „Bu gerceklesebilir
mi?“ „Kisa vadeli. Hastanin kemik iligi nakli elde etmemesi
sartiyla, kan kanserinin geri dönecegi bilincinde her hasta´ yi
tedavi ediyoruz. „Dr. Kord jüri üyelerine bir kemik ilik
naklilini nasil gerceklestirdiginizi aciklayabilir misiniz?“
„Tabii ki. Cok korkunc karisik bir yöntem degil. Biraz önce
anlatmis oldugum kemo terapiyi hasta gecirdikten ve kendi
kemik iliginin genetik yapisina uygun bir bagisci bulma
sansini elde ettiyse, bagiscinin kemik iligini cikartiyoruz ve
alici´ ya sonda yardimiyla enjekte ediyoruz. Bu yöntem´ in
asil anlami kemik iligi hücrelerin bütün popülasyonunu bir
hasta´ dan bir diger hasta´ ya gecirmek. „Ron Black Donny
Ray icin uygun bir bagisci miydi?“ „Tamamiyla. Kardesler bir
yumurta ikizleriydi ve böyle bir durumda böyle bir naklili
gerceklestirmek en kolayi. Her iki delikanlida gerekli testleri
gerceklestirdik ve kemik ilik naklili cok basit olurdu. Basarili
olabilirdi.” Drummond ayaga sicriyor. “Itiraz ediyorum.
Spekülasyon. Doktor tam olarak kemik ilik naklilinin basarili
olup olmayacagini saptayamaz.” “Redd edildi. Bunu sorgu
dönemi icin saklayin.” Yöntemle ilgili bir kac soru daha
soruyorum ve Kord bunlari cevaplarken jüri üyelerini
gözlemliyorum. Onlar dikkatli bir sekilde dinliyorlar, fakat bu
sorgulamayi sona erdirmenin zamani geldi. „Bu kemik ilik
naklilini ne zaman yapmaya hazir oldugunuzu hatirliyor
musunuz?“ Cevabi bilmesine ragmen, notlarina bakiyor.
„Augustos ayinda, 1991 senesinde. Yaklasik on sekiz ay
önce.“ „Bu tür bir nakil ani gelisen bir kann kanseri hastaligini
yenme sansini yükseltir miydi?“ „Süphesiz.“ „Ne kadar?“
„Yüzde seksen – yüzde doksan.“ „ Ve nakilsiz yasama sansi
ne kadar yüksek olurdu?“ „Sifir.“ „Sahit´ i serbest
birakiyorum.“ Saat on iki´ yi geciyor ve ögle yemegi molasi
icin vakit geldi. Kpler durusmayi bir bucuga erteledi. Deck
ekmek ici getirmeyi teklif ediyor ve Kord ile birlikte bir diger
tur´ a hazirlaniyoruz. Drummond ile mücadelesine tam
anlamiyla
seviniyor.
Bu
dava´nin
hazirlanisinda
Drummond´nun kac tibbi danisman devreye soktugunu hic bir
zaman ögrenmeyecegim. Bunu bildirmek zorunda da degil.
Sadece bir uzmani potansiyel sahit olarak secti. Dr. Kord bana
yeniden kemik ilik naklilinin genel anlamda en iyi tedavi
yöntemi olarak kabul gördügünü ve bunun aksini sadece
bilgisi olmayan bir kimsenin iddia edebilecegini söyledi.
Pozisyonumuzu güclendiren ve ani kan kanseri hastaliginda
bunun en iyi tedavi yöntemi oldugunu yazan bir sürü makale,
kompozisyon ve hatta kitaplar verdi. Anlasilan Drummond´ da
hemen hemen bunun aynisini saptadi. Kendisi doktor degil ve
daha zayif durumda, bu yüzden Dr. Kord ile pek mücadeleye
girmiyor. En önemli argumani nakil yapilmayanlara nazaran
ani kan kanseri hastaligina yakalanan cok az sayida hasta´lara
kemik ilik naklilinin yapilmasi. Yüzde bes´ den daha az diyor
Kord, fakat bir bagisci bulmanin daha zor olmasindan dolayi.
Amerikan Birlesik Devletlerinde senede yaklasik yedi bin
nakil gerceklestiriliyor. Bagisci bulma sansina erisenlerin bu
hastaligi yenme sanslari daha yüksek oldugu söyleniliyor.
Donny Ray´ yin böyle bir sansi vardi. Bir bagisciya sahipti.
Drummond bir kac kisa soru sonrasinda pes ettiginde Kord
neredeyse hayal kirikligina ugramis. Karsit sorularim yok ve
Kord serbest birakiliyor. Bir sonraki an cok heyecanli, cünkü
hangi sirket sefini sahit olarak anons etmek zorunda oldugum
icin. Drummond bana bu sabah sordu ve ben kendisine henüz
karar vermedigimi söyledim. Kipler´ de sikayette bulundu, bu
ise hazir olmadan bunu bildirmek zorunda olmadigimi söyledi.
Sahitler odasindan koridor´a dogru bekleyerek ve oyalanarak
asagi dogru indiler. „Sayin Everett Lufkin.“ Diye anons
ediyorum. Mahkeme yardimcisini kendisini almak üzere
kayboldugunda, savunma masasinda telasli faaliyetler´e sebep
oldu, fakat degerlendirdigim kadariyla bunun cogu anlamsiz.
Evraklar oradan buraya iletiliyor, bloknotlar dagitiliyor,
dosyalar aranip bulunuyor. Lufkin mahkeme salonuna adimini
atiyor, kis uykusundan yeni uyandirilmis gibi süpheli bir
sekilde bakiniyor, kravatini düzeltiyor ve mahkeme
yardimcisinin izinden koridor´ dan asagi dogru ilerliyor.
Yandaslar grubuna heyecanli bir sekilde bakiyor, ondan sonra
sahitler kürsüsüne cikiyor. Drummond sahitlerini zor bir
sorgu´ ya maruz birakarak calistirmasiyla ün salmis. Bu arada
dört veya bes avukatlarla sahidi soru bombardimanina tutarak
video´ da kayit ediyor. Ondan sonra saatlerce sahitle birlikte
oturup video´ yu izliyorlar ve o ana hazirlanmak icin
taktiklerini gelistiriyorlar. Bu seflerin kusursuz bir sekilde
hazirlanacaklarini biliyorum. Lufkin önce bana bakiyor, ondan
sonra jüri üyelerine ve rahat görünmeye calisiyor, fakat
sorulacak
olan
bütün
sorularin
hepsini
cevaplandiramayacagini da biliyor. Yaklasik elli bes
yaslarinda, kaslarinin cok fazla üzerinde büyümeyen saclari
grilesmis, hos bir yüz, sakin bir ses. Yerel izci grubunu
gözetmekle
kendisi
görevlendirilebilinirdi.
Kendisini
tutuklamak istediklerini Jackie Lemancyzk bana anlatti. Yarin
ifade vereceklerinden haberleri yok. Hasar bölümü hakkinda
konusuyoruz ve Great Benefit´in genel sistemi icerisindeki
rolünü. Sekiz seneden beri Great Benefit´ te calisiyor, bunun
alti senesini hasar bölümünün genel baskani (müdür) olarak
gecirdi ve bölümü kontrol altinda tutmayi basariyor, ayni bir
caliskan yönetici gibi. Jüri üyelerinin karsisinda önemli bir
sahsiyet izlenimini uyandirmak istiyor ve dakikalar icerisinde
hasar bölümünün her hususunu kontrol etmesinin isi oldugunu
anladik. Her bir hak ile ilgilenmiyor, fakat bölümün iyi
calismasi icin büyük bir sorumluluk tasiyor. Kendisine sikici
sirket bürokrasisiyle ilgili bir kac aciklamalar yapmayi
basariyorum. „Jackie Lemancyzk kim?“ Omuzlari biraz
silkiyor. „Eski bir memur.“ „Sizin bölümünüzde calisti mi?“
„Evet.“ „Great Benefit icin calismayi ne zaman birakti?“
Omuzlarini silkiyor ve tarihi tam olarak hatirlamiyor. “Gecen
senenin ekim ayinin ücüncüsüne ne dersiniz?” “Olabilir.” “Bu
sizin durumunuzdaki planlanms sorgunun iki gün öncesinde
degilmiydi?” “Bu artik gercekten bilmiyorum.” Kendisine iki
evrak göstererek hafizasini canlandirmaya calisiyorum.
Birincisi 3. ekim tarihli is sözlesmesinin fesh metini, ikincisi
benim sizi 5. ekim´de sorgu´ ya cekmek istedigimin bildirgesi.
Simdi hatirliyor. Istemeyerek bu durumda Jackie
Lemancyzigin Great Benefit´i planlanmis sorgusundan iki
gün önce terk ettigini itiraf ediyor. „Bu davanin islenmesi
konusunda sirketinizde yetkili kisi Jackie Lemancyzk miydi?“
„Evet, bu dogru.“ „Ve siz kendisini isten mi cikardiniz?“
„Tabii ki degil.“ „Kendisinden nasil kurtulmayi basardiniz?“
„Kendisi is anlasmasini fesh etti. Burada yazmis oldugu
mektup´ ta yaziyor.“ „Is anlasmasini neden fesh etti?“ Hayatta
baska hic bir sey kendisini yenilgiye ugratamayacakmis gibi
mektubu eline aliyor ve jürinin karsisinda okuyor: “Kisisel
nedenlerden dolayi bu is sözlesmesini fesh ediyorum.” “O
zaman bu isi birakmak kendisinin fikri miydi?” “Burada öyle
yaziyor.” “Sizin emrinizde ne kadar calisti?” “Benim emrinde
bir sürü insan calisiyor. Bu tür ayrintilari hatirlayamiyorum.”
“Öyleyse bilmiyor musunuz?” “Tam olarak degil. Uzun
seneler.” “Kendisini iyi taniyor muydunuz?” “Aslinda degil.
Bir cok memurdan birisiydi.” Yarin kirli kücük iliskisinin üc
sene sürdügünü söyleyecek. “Ve siz evli misiniz Sayin
Lufkin?” “Evet, hem de mutlu bir sekilde.” „Cocuklariniz var
mi?“ „Evet, iki yetiskin cocuk.“ Bir takim evraklari getirmek
icin masama giderken kendisini bir dakika yalniz birakiyorum.
Black´ lerin hasar dosyasi ve bu dosya´yi Lufkin´e veriyorum.
Kendisine zaman birakiyor, gözden geciriyor ve sonra hepsi
tamamlanmis gibi görünüyor. Kendisinin bu dosya´ nin
icindeki evraklarin eksiksiz oldugunu temin etmesini
saglamaya calisiyorum. Jüri´ nin bilgilenmesi icin kendisine
amaci hasar haklarinin sözde nasil idare edildigini aciklamak
olan bir sürü sikici sorular soruyorum. Great Benefit dogal
olarak her hususta davranmasi gerektigi gibi davraniyor.
Ondan sonra kirli kismina geciyoruz. Tutanaga alinmak üzere
kendisine yedi redd mektuplarini mikrofona söyletiyorum.
Kendisinden her bir mektubu aciklamasini istiyorum. Bu
mektubu kim yazdi? Bu mektup neden yazildi? Hasar el
kitabinin icerdigi kurallara uygun bir sekilde miydi? Hasar el
kitabinin hangi bölümü? Mektubun kendisini gördü mü? O
zaman bütün jüri üyelerine Dot´un bütün mektuplarini okumak
zorunda. Yardim icin yalvariyorlar. Ogullari ölüyor. Yukarida
kendisini dinleyen birileri var mi? Ve kendisini her bir mektup
icin sorguluyorum: Bu mektubu kim aldi? Bu mektuba ne
oldu? El kitabi ne istiyor? El kitabini kendisi gördü mü? Jüri
üyeleri ahmak mektubunun konusunu acmamizi bekliyorlar,
fakat Lufkin hazirlanmis durumda. Mektubu jüri üyeleri
karsisinda okuyor, ondan sonra bayagi sikici ve monoton ve
en az bir empati duygusu olmadan bu mektubun sirketten
sonradan ayrilan bir kisi tarafindan yazildigini söylüyor. Bu
kisi bir hata yapti, sirket bir hata yapti, ve su an mahkemenin
karsisinda sirket bu mektup icin özür diliyor. Kendisinin
konusmaya devam etmesi icin izin veriyorum. Kendisine
yeterince ip ver, kendiliginden kendini asacaktir. En sonunda
“Bu özürün biraz gec geldigini düsünmüyor musunuz?” diye
soruyorum ve konusmasini böylece sona erdiriyorum. “Belki.”
“Genc delikanli öldü, öyle degil mi?” “Evet.” “Ve tutanak icin
Sayin Lufkin, bu mektup icin yazili bir özür yok, degil mi?”
“Bildigim kadariyla yok.” “Simdiye kadar hic bir özür yok,
degil mi?” “Bu dogru.” “Sizin sinirli bilginize göre Great
Benefit hic bir zaman herhangi bir olay icin özür diledi mi?”
“Itiraz.” Diyor Drummond. “Kabul edilmistir. Konusmaya
devam ediniz, Sayin Baylor.” Lufkin yaklasik iki saaten beri
sahit kürsüsünde bulunuyor. Belki jüri üyeleri kendisinden
sikilmis olabilirler. Ben en azindan sikildim. Biraz zalim
olmanin zamani. Bilerek hasar el kitabinin konusunu actim ve
kitabi sirket stratejisinin sabit bir saptamasi olarak tanittim.
Delil kaydi esnasinda almis oldugum kendi fotokopimi
kendisine veriyorum. Kendisinin cok iyi bir sekilde
cevaplandirdigi bir sürü soru soruyorum ve kendisi bunun
hasar düzenlemeleriyle ilgili kutsal bir yazi oldugunu
onayliyor. Müsteriye en kaliteli hizmeti sunmak amaciyla her
sey test edildi, denendi, zaman zaman üzerinde calisildi,
degistirildi, en güncel versiyonuna getirildi ve degisen zamana
uyarlandi. Uzun uzun bu lahanetli el kitabi hakkinda
konustuktan sonra “Sayin Lufkin bu eksiksiz el kitabi mi?”
diye soruyorum. Sanki her bölümü ve her kelimeyi biliyormus
gibi hizli bir sekilde gözden geciriyor.”Evet.” “Emin misiniz?”
“Evet.” “Ve delil kaydi esnasinda bana bu fotokopi´yi
vermeniz mi istendi?“ „Evet, bu dogru.“ „Avukatlarinizdan bir
fotokopi istedim ve siz bunun üzerine bana bunu mu
verdiniz?“ „Evet.“ „Bu el kitabinin özel fotokopisini kendiniz
benim icin mi sectiniz?“ „Evet, öyle yaptim.“ Derin nefes
aliyorum ve masama dogru bir kac adim atarak ilerliyorum.
Masa´ nin altinda dosyalar ve evraklarla dolu kücük bir karton
duruyor. Icinde bir saniye ariyorum, sonra bos ellerle ani
ayaga kalkip sahitlere “ El kitabini alip U bölümünü acabilir
misiniz? “ diye soruyorum. Son sözlerde Drummond´ nun
arkasinda oturan sirket avukati Jack Underhall´e direkt
bakiyorum. Gözleri kapaniyor. Basi öne dogru egiliyor, sonra
dirseklerine yaslanarak yer´e bakiyor. Yaninda Kermit Aldy
nefes almaya calisiyor gibi görünüyor. Drummond´ nun hic bir
fikri yok. Bir oktav yüksek olan ses tonuyla „Efendim?“
diyor. Herkes beni gözetlerken hasar el kitabinin Cooper
Jackson´e ait fotokopisini cikartiyorum ve masama
koyuyorum. Salondaki herkes bu fotokopi´ ye bakiyor.
Kipler´e bir bakis atiyorum ve bu kendisinin müthis bir sekilde
hosuna gidiyor. „U bölümü, Sayin Lufkin. Lütfen el kitabinizi
aciniz ve U bölümünü bulunuz. Sizinle bu bölüm hakkinda
konusmak istiyorum.“ El kitabini gercekten eline aliyor ve bir
cok kez gözden geciriyor. Bir mucize sonucu güzel ve düzgün
bir sekilde U bölümünün cikmasi icin kendisinin su an
cocuklarini satacagindan eminim. Fakat hic bir mucize
gerceklesmiyor. Üzgün ve nerdeyse kekeleyerek „U bölümü
diye bir sey yok.“ Diyor. Sesli bir sekilde „Efendim.“
Diyorum. „Sizi anlamadim.“ „Bu örnek U bölümü adinda bir
bölüm icermiyor.“ Bölümün olmamasindan daha cok
yakalandigi icin sinirden kendisini tamamen kaybetmis
durumda. Sanki bir seyler yapmalari gerekiyormus gibi,
örnegin mola! Cagirmak gibi, Drummond ve Underhall´e
telasli bakislar atiyor. Müvekkilinin kendisine nasil bir zarar
verdigini Leo F. Drummond´ nun bir fikri yok. El kitabini
manipüle ettiler ve avukatlarina söylemediler. Morehouse ile
fisildasiyor. Orada allah askina neler oluyor? Diger el
kitabiyla diger sahide yönelmemle ilgili bir sov yapiyorum.
Elinde tutmus oldugu el kitabina benziyor. Ana sayfa´da
degistirilmis baskinin ayni tarihi yaziyor: 1 Ocak 1991. Bir
bölümünün U kismini icermesi haricinde ikisi de ayni.
Jackson´un örnegini kendisine vererek ve kendigimkini alarak
“Bunun ne oldugunu biliyor musunuz Sayin Lufkin? Diye
soruyorum. “Evet.” “Peki, bu nedir o zaman?” “Hasar el
kitabinin bir fotokopisi.” “Peki bu örnek U kismini iceriyor
mu?” Sayfalari ceviriyor, ondan sonra onayliyor. “Bu neydi,
SayinLufkin?Bas sallamasini bayan tutanak yazari tutanaga
geciremiyor. “ “U kismi diye bir bölüm iceriyor.” “Tesekkür
ederim. Peki, U kismini benim fotokopimden kendiniz mi
cikarttiniz,
yoksa
baska
birisini
cikartmasi
icin
görevlendirdiniz mi? El kitabini sahit kürsüsünün etrafinda
bulunan korkulaga koyuyor ve bilerek kollarini gögsünün
önünde kavusturuyor. Aramizda bulunan yer´e bakiyor ve
bekliyor. Uyuyor gibi icimde bir his olusuyor. Saniyeler
geciyor ve herkes bir tepki bekliyor. Kipler yukaridan asagi
dogru “Soruyu yanitlayiniz!” diye bagiriyor. “Kimin yaptigini
bilmiyorum.” “Fakat bu yapildi, degil mi?” diye soruyorum.
“Görünüse bakilirsa, evet.” “Öyleyse Great Benefit´in evrak
sakladigini itiraf ediyorsunuz.” “Hic bir seyi itiraf etmiyorum.
Bunun istemeyerek yapildigindan eminim.” “Istemeyerek mi?
Sayin Lufkin, lütfen saka yapmayiniz. Great Benefit´ ten
herhangi birinin benim örnegimden U kismini isteyerek
cikarttigi dogru degil mi?“ „Bilmiyorum. Herhalde bir sekilde
bu olay gerceklesti.“ Belli bir seyin arayisi icerisinde olmadan
masama geri dönüyorum. Jüri üyelerinin kendisinden
yeterince nefret edebilmesi icin kendisini bir kac saniye daha
böyle bekletmek istiyorum. Ayni sekilde yer´e bakmaya
devam ediyor, hirpalanmis ve dövülmüs, ve burasi disinda
herhangi bir yerde olmayi diliyor. Rahat bir sekilde savunma
masasina dogru gidiyorum ve U kisminin fotokopisini büyük
sinsi bir gülüsle birlikte Drummond´ ya veriyorum.
Morehouse´ da bir örnek veriyorum. Ondan sonra Kipler´e bir
örnek veriyorum. Jüri üyelerinin hepsini görebilecek sekilde
ve su an merakla beklemeleri icin yavas davraniyorum. „Peki,
Sayin Lufkin, gizemli U kismiyla ilgili konusmamiza izin
verin. Bu kismi jüri üyelerine aciklayalim. Bunu lütfen gözden
gecirebilir misiniz?“ El kitabini eline aliyor ve gözden
geciriyor. „1 Ocak 1991 ´de yürürlüge girdi, dogru degil mi?“
„Evet.“ „Siz mi bu kitabi yazdiniz?“ „Hayir. Tabii ki degil.“
„Peki, o zaman kim?“ Uygun bir yalan düsünene kadar, bir
süpheli mola daha. „Bilmiyorum.“ Diyor kendisi. „Bilmiyor
musunuz? Daha biraz önce bunun Great Benefit´teki is
alaniniza ait oldugunu söylememis miydiniz?“ Yine yer´e
bakiyor ve benim gitmemi umut ediyor. “Peki öyleyse.”
Diyorum. Birinci ve ikinci paragrafi atlayalim. Ücüncü
paragrafi okuyunuz.” Ücüncü paragraf memurun her hakkin
geldikten sonraki üc gün icerisinde redd etmesini ön görüyor.
Istisna olmadan. Her hak. Dördüncü paragraf bir kac haklarin
sonradan kontrol edilmesine izin veriyor ve gerekli olan kagit
isini tanimliyor. Bu kagit isi hakkin yasalara göre var olup
olmadigini ve yerine getirilip getirilmemesini tespit ediyor.
Besinci paragrafa göre memur bes bin dolar üzerinde degeri
olan haklari tutuklama bölümüne iletmekle görevli. Bunun
haricinde kriterlerin yerine getirilmedigi haklarda sigortalilara
tutuklama bölümünün kontrol etmesi sartiyla bir redd mektubu
gönderiliyor. Ve böyle devam ediyor. El kitabindan Lufkin´ e
bir seyler okuttuyorum, ondan sonra cevaplandiramayacagi
sorularla kendisini soru bombardimanina tutuyorum. Özellikle
Drummond itiraz ettikten ve Kipler itirazi geri cevirdikten
sonra “Tertip” kelimesini bir cok kez kullaniyorum. On
birinci paragraf memurlarin sigortalilarin siddetli tepkilerini
ima etmek icin dosyalarinda kullanmalari gereken gizli
sifrelerle dolu bir sözlük iceriyor. Sistemin sanslari göz
önünde tuttugu apacik. Eger bir sigortali avukatlar ve
davalarla tehdit ediyorsa, dosya hemen yönetici konumunda
olan bir calisan tarafindan kontrol edilecek. Eger sigortali hic
bir direnc göstermiyorsa, o zaman redd kararinda kalir. On
sekizinci paragraf b memurun gerekli on yükseklikte bir cek
cikartmasi, ondan sonra ceki dosyayla birlikte tutuklama
bölümüne göndermek. Gönderilmeden önceki tek sart hasar
bölümünden duruma uygun mesajin gelmesi. Bu mesaj tabii ki
hic bir zaman gelmeyecek. „Ondan sonra cek ´e ne olacak?
Diye Lufkin´ e soruyorum. Kendisi bunu bilmiyor. Tutuklama
el kitabinin U kismi sistemin bir diger yarisinda bulunuyor ve
bu konuyla ilgili yarin bir baska genel baskan ile görüsecegim.
Aslinda bu gerekli degil. Eger mücadele´ yi simdi yarida
biraksak, jüri üyeleri bana istedigim her neyse verirlerdi ve bu
arada Donny Ray´ yi de görmemis oluyorlar. Kisa bir mola
icin isimizi saat dört bucuk da yarida kesiyoruz. Lufkin´ le
sahitler kürsüsünde iki bucuk saatlik isim vardi ve kendisine
henüz söylenmemis sözleri söylemenin zamani geldi. Yunaga
dogru giden koridor´a adimimi attigimda Lufkin ve
Underhall´in icine girmesi beklenen oda´ ya Drummond´ nun
ne kadar sinirli bir sekilde ima ettigini görüyorum. Bu savas
alanini bir kere olsun görmek isterdim. Yirmi dakika sonra
Lufkin yine sahitler kürsüsünde oturuyor. Bugünlük icin el
kitaplariyla isim sona eriyor. Birbirlerine karsilikli bir sekilde
danismanlik hizmetleri sunduklari zaman jüri üyeleri kücük
yazilarla yazilmis yasalari okuyabiliyorlar.“Sadece bir kac
kisa soru daha.“ Diyorum, gülerek ve rahatlamis bir sekilde.
„Great Benefit 1991 yilinda kac tane hastalik sigortasi
sözlesmeleri hazirladi?“ Lufkin avukatlarina yine caresiz bir
bakis atiyor. Bu bilgi´ yi ta üc hafta önce aalmam gerekirdi.
“Bilmiyorum.” Diyor “Ve 1991 yilinda kac hak yerine
getirildi?” “Bilmiyorum.” “Hasar bölümünün genel baskani
sizsiniz ve bunu bilmiyorsunuz?””Bu büyük bir sirket.” “1991
yilinda kac hak geri cevrildi?” “Bilmiyorum.” Tam bu
ipucunun üzerinehakim Kipler “Sahit bugünlük icin serbest
birakiliyor. Isimize su an bir kac dakikalik mola veriyoruz.
Jüri üyeleri evlerine dönebilirler. “ Jüri üyelerine veda ediyor,
bir cok kez kendilerine tesekkür ediyor ve kendilerine
talimatlarini veriyorlar. Masamizin yanindan gecerken
iclerinden biri bana gülümsüyor. Onlar gidene kadar biz
bekliyoruz, ve son jüri üjesi cift kapidan dogru
kayboldugunda, Kipler “Tutanaga geri dönüyoruz Sayin
Drummond, hem siz hem müvekkiliniz mahkemenin
kurallarina aykiri davrandiniz. Bu bilgilerin davacinin
avukatina bir kac hafta hafta önce gitmesi icin karar verdim.
Bu gerceklesmedi. Bunlar gerekli bilgiler ve konuyla
baglantili ve onlar bu bilgilleri vermekten kacindilar. Gerekli
bilgileri alana kadar, siz ve müvekkilleriniz tutuklanmaya
hazir misiniz?”Leo ayaklandi ve cok yorgun, gittikce
yaslaniyor. “Sayin hakim bu bilgilere ulasmaya calistim.
Elimde olan her seyi yaptim.” Zavalli Leo. Hala U kismini
anlamaya calisiyor. Ve bu an da cok inandirici. Bütün dünya´
nin önünde müvekkili kendisinden evraklar sakladigini göz
önüne serdi. “Sayin Keeley yakinlarda mi?” diye Sayin hakim
soruyor. “Sahitlik kürsüsünde.” Diyor Drummond. “Kendisini
buraya getirin.” Saniyeler sonra mahkeme yardimcisi genel
baskani mahkeme salonuna götürüyor. Bu kadar durusma Dot´
a yetti. Yunaga gidip, bir sigara icmek zorunda. Kipler sahitler
kürsüsüne isaret ediyor. Keeley´nin yemin sözünü kendisi
aliyor, ondan sonra sirketinin bana istenilen bilgilerin
verilmesi icin herhangi gecerli nedenleri olup olmadigini
soruyor. Biraz kekeliyor, ve suc´ u yerel ofisler ve subelere
vermelere calisiyor. “Mahkemenin kurallarini göz ardi
etmenin ne demek oldugunu biliyor musunuz?” diye Kipler
soruyor. “Belki evet, belki de tam olarak degil.””Bu cok basit.
Sizin sirketiniz bu mahkemenin kurallarina uymamakla bir suc
isledi, Sayin Keeley. Sirketinize ya bir para cezasi hükmü
veririm veya sizi genel baskan olarak cezaevin´e koyabilirim.
Neyi tercih edersiniz?”Arkadaslarinin bir kacinin devletin
cezaevinde bir müddet oturduklarindan eminim, fakat Keeley
sokak cocuklariyla sehir merkezinde bulunan bir cezaevinin
söz konusu oldugunu biliyor. “ Ben gercek anlamda cezaevine
girmek istemiyorum, Sayin hakim.”Bunu düsünmüstüm.
Böylece Great Benefit´I on bin dolarlik para cezasina
carptiriyorum.Bu miktar davacinin avukatina yarin ögleden
sonra saat bes´e kadar ödenmesi gerekiyor. Merkez sirketinizi
arayinve FedEx ile bir cek göndermelerini saglayin. Keeley
bas sallamaktan baska hic bir sey yapamaz. “Eger bu bilgiler
yarin saat dokuz´a kadar buraya faks edilmezse, o zaman
Memphis´ I sehir hapishanesine götürüleceksiniz ve bütün
bunlar bitene kadar orada kalacaksiniz. Ve siz orada kaldiginiz
müddetce sirketiniz günde bes bin dolar para cezasi ödeyecek.
“Kipler arkasini dönüyorve parmagiyla Drummond´ ya
gösteriyor. “Sizi bu evraklar yüzünden bir daha uyarmadim ,
Sayin Drummond. Bu davranis kesinlikle kabul edilemez.
Sinirli bir sekilde cekicini masaya vuruyor ve mahkeme
salonunu terk ediyor.
44. Bölüm
Normal durumlarda üzerinde arslan bulunan mavi-gri bir
sapkayla kendimi bayagi komik hisederdim Bunun disinda
resmi bir takim elbisesinin icinde Memphis´ in havalimaninda
A terminalinde bir duvara yaslaniyor olurdum. Fakat bu gün
normalden baska her seydi. Saat gec ve ben cok orgunum,
fakat Adrenalin in dozu cikiyor. Daha iyi bir birinci dava günü
olamazdi. Chicago´ dan gelen ucak vaktinde inis yapiyor ve
hizli bir sekilde sapkamdan taniniyorum. Büyük koyurenk
gözlküklü bir bayan üzerime dogru geliyor, beni yukaridan
asagi kadar inceliyor ve sonunda „Sayin Baylor mi?“ diye
soruyor. „Ta kendisiyim.“Jackie Lemancyzigi ve kendisini
sadece Carl diye tanitan yanindaki eslik eden bey´yi
selamliyorum. Yaninda bir seyahat valizi tasiyor ve biz hemen
is´ e baslayabiliriz. Ikisi de heyecanli. Otel´ e giden yolda
sohbet ediyoruz, merkezde bir Holiday Inn oteli, mahkemeden
alti blko uzakliginda. Kendisi biraz ön tarafta yanimda
oturuyor. Carl arka koltukta bekliyor ve hic bir sey
söylemiyor, fakat kendisini bir Rottweiler gibi gözetliyor. Ilk
günün heyecanlarinin büyük kismiyla ilgili rapor veriyorum.
Hayir, onlar geleceklerini bilmiyorlar. Elleri titriyor.Kendisi
zayif ve kirilgan ve kendi gölgesinden korkuyor. Intikam
disinda buraya gelis sebebinden baska bir sebep
düsünemiyorum. Kendi ricasi üzerine otel odasi benim ismime
ayrildi.On besinci kat´ in odasindaki kücük bir masa´ da
oturuyoruz ve sorgu´ yu gözden geciriyoruz. Sorular kendi
siralamalarina göre yazilmis. Eger bu kadin güzelse, o zaman
bunu iyi sakladi. Saclari kisa kesilmis, ve kou renk kirmizida
cok kötü boyanmis. Avukat´ i psikolojik bir tedavi´de
bulundugunu söyledi v eben kendisine bununla lgili hic bir
soru sormamam gerekirdi. Gözleri kann dolmus ve makyajsiz
bir sekilde hüzünlü. Otuzbir yasinda ve iki kücük cocuk
sahibi, bir kere bosanmis, dis görünüs ve davranislarina
bakildigindaGreat Benefit´ teki kariyerinin bir yataktan bir
digerine atlamakla oldugunu düsünmek cok zor. Carl kendisini
koruyucusu olarak görüyor. Koluna dokunuyor ve arasira belli
bir cevap icin görüsünü bildiriyor. Sabah mümkün oldugunca
erken ifade vermek istiyor, ondan sonra havalimanina geri
dönüp sehir´ i terk etmek istiyor. Kendisini gece yarisina
dogru yalniz birakiyorum. Sali sabahi saat dokuz´ da hakim
Kipler bizi arayip hazir olmamizi istiyor, fakat mahkeme
yardimcisina jüri üyelerini bir kac dakika daha odalarinda
kalmalarini söylüyor. Hasar bölümünden bilginin gelip
gelmedigini Drummond´ ya soruyor. Bes bin dolarlik günlük
para cezasinda nerdeyse bunun söz konusu olmadigini
umuyorum. „Kendisi yaklasik bir saat önce geldi, Sayin
hakim.“ Diyorelime iki santim kalinliginda bir evrak yigini
veriyorve hatta Kipler´e kendi örnegini verdiginde biraz
gülüyor. „Sayin Baylor, Sizin biraz zamana ihtiyaciniz olacak.
„ diyor Sayin hakim. “Bana yarim saat müddet verin.”
Diyorum. “Iyi. Jüri üyelerini saat dokuz bucuk´ ta alacagiz.
“Deck ile birlikte kücük bir avukat danismanlik odasina
kosuyoruz ve bilgileri gözden geciriyoruz. Daha fazla
beklenilmedigi gibi, bilgi tamamen anlasilamaz ve
incelenmesi (desifre edilmesi) imkansiz. Bunun icin daha
üzülecekler. Saat dokuz bucuk´ta jüri üyeleri mahkeme
salonuna getirilecekler ve hakim Kipler tarafindan ictenlikle
selamlanacaklar. Iyi durumda olduklarini söylüyorlar, hic bir
hastalik olmadan ve dün aksam hic bir kimse tarafindan bu
konuya iliskin rahatsiz edilmeden. “Sizin sahidiniz, Sayin
Baylor.” Diyor Kipler. “Everett Lufkin´le devam etmek
istiyoruz.” Diyorum. Lufkin getiriliyor ve sahitler kürsüsüne
cikiyor. Dünkü U-faciasi kismindan sonrahic kimse söylemis
oldugu sözüne inanmayacak. Gece yarisina kadar Drummond
´nun hayatini burnundan getirdiginden eminim. Bayagi
hirpalanmis görünüyor. Hasar bölümüyle ilgili bilginin resmi
fotokopisini kendisine veriyorum ve kendisinin bunu
belirleyebilecegini soruyorum. “Hasar bölümünün farkli
rakamlarinin bilgisayrdan cikmis bir özeti. “ “Great Benefit
bilgisayarlari tarafindan hazirlanmis.””Bu dogru.””Ne
zaman?” “Dün öglenleyin ve aksamleyin.” “Hasar bölümünün
genel baskaninin yönetimi mi altinda?” “Öyle de
söylenilebilir.””Iyi. Ve su an, Sayin Lufkinjüri üyelerine
lütfen 1991 yilinda kac hastalik sigortasinin mevcut oldugunu
söyleyin.“Biraz temkinli davraniyor, ondan sonra yazici
cikisiyla oynamaya basliyor. Kendisi icerinde bir seyler
ararken biz bekliyoruz. Uzun ve utandirici bir mola
esnasindaki tek ses Lufkin´ in kucagindaki kagitlarin
hisirdamasi. Evraklarin „Abkippen“
yapilmasi sigorta
sirketlerinin ve avukatlarinin sevilen taktiklerinden bir tanesi.
Son dakika´ ya kadar beklemesine bayiliyorlar, eger mümkün
olursa dava baslangicinin bir gün önce baslamasina kadar,
ondan sonra davacinin kapisinin önünde dört büyük karton
evrak yiginlarini birakmak. Allah´ tan bunu Tyrone Kipler
sayesinde yapmak zorunda kalmadim. Bu bu olaya sadece bir
ön hazirlik. Tahminime göre bu sabah buraya gelebileceklerini
zannettiler ve bana bir cogu önemsiz olan yetmis sayfalik bir
yazici cikisi vereceklerdi . Ve bu olay burada kapanacak.
„Bunu söylemek gercekten cok zor.“ nerdeyse duyulmayacak
bir ton´da anlatiyor. „Eger biraz daha fazla zamanim
olsaydi….““Sizin iki ay zamaniniz vardi.“Kipler sesli bir
sekilde diyor, ve mikrofonu cok iyi calisiyor. Sesinin tonu ve
yüksekligi
korku
verici.
„Ve
su
an
soruyu
cevaplayiniz.“Savunma masasinda kivranmaya basliyorlar. Bir
kac sayfa daha cevriliyor. „Eger dogru hatirliyorsam, yaklasik
doksan yedi bin sözlesmeye sahibiz.“ „Rakamlari inceleyip
bize söyleyemez misiniz?“ Bunu yapamayacagi cok apacik.
Sorumu cevaplandiramayacak sekilde materyallere dalmis gibi
yapiyor. „Ve siz hasar bölümünün genel baskani misiniz?“
alayli bir sekilde. „Evet o benim.“ Diye cevap veriyorum.
„Bana bir sey sormama izin verin, Sayin Lufkin. Size göre
edinmek istedigim bilgi bu yazici cikisinda bulunuyor
mu?““Evet.“ „Öyleyse asil isbu metini bulmak.““Eger bir
saniye susarsaniz, o zaman bu metini bulabilirim.“Bir animal
gibi bana kiziyor ve bu cok kötü bir izlenim birakiyor.
„Susmama gerek yok, Sayin Lufkin.“Drummond ayaga
kalkiyor ve elleriyle yalvariyor. „“Sayin hakim sahit bilgileri
bulmaya calisiyor.“ „Sayin Drummond bu bilgiyi edinmek
icin sahidin ik ay zamani vardi.“Hasar bölümünün genel
baskani ve öyle bir durumda kesinlikle rakam
okuyabiliyordur. Redd edildi.” “Bir dakika icin yazici cikisini
unutunuz, Sayin Lufkin.” Diyorum. “Ortalama bir senede
sözlesme-hak iliskisi ne durumda? Bize sadece bir oran
söyleyiniz.” “Sözlesmelerimizin yüzde sekiz onunda hak´ka
dönüsüyor.” “Ve haklarin yüzde kaci redd ediliyor?”
“Haklarin tümünün yüzde onu geri cevriliyor.” Diyor.
Cevaplara sahip olmasina ragmen , bu cevaplari vermek
onlarin hic mi hic hoslarina gitmiyor. “Ortalama bir hak ,
taninmis veya redd edilmis olsun hangi degerde.?” Kendisi bu
konuyu düsündügünde uzun bir mola veriliyor. Pes ettigini
saniyorum. Bu isi oldugunca hizli bir sekilde basarmak ve
sahitlik kürsüsüyle Memphis´I terk etmek istiyor.”Her hak icin
ortalama bes bin dolar.””Bazi haklar sadece bir kac yüz dolar
civarinda, öyle degil mi?””Evet.””Ve digerleri on binlerde,
degil mi?” “Evet.” “Öyleyse ortalamanin nerede oldugunu
söylemek cok zor, degil mi?” „Evet.““Bu söylemis oldugunuz
oranlar ve yüzdeler bütün sektör icin tipik mi veya sadece
Great Benefit icin mi gecerli?““Bu sektör icin bir seyler
diyemeyecegim.“ „Öyleyse bilmiyor musunuz?“ „Bunu
söylemedim.“ „O zaman siz biliyor musunuz? Bu soruyu
lütfen cevaplayiniz.“ Omuzlari biraz asagi iniyor.Bu adam
sadece bu mahkeme salonunu terk etmek istiyor. „ „Tesekkür
ederim. „Etkisi ugruna kisa bir mola veriyorumyapmis
oldugum notlara bakiyorumve Deck´e göz kirpmamla Deck
mahkeme salonunu terk ediyor.“ Sadee bir kac soru daha,
Sayin LufkinJackie Lemancyzk´ den istifa etmesini istediniz
mi?“Bunu
yapmadim.““Performansini
nasil
degerlendirirdiniz?““Ortalama.““Kendisininyönetici
konumundaki memurluk isinden neden uzaklastirildigini
biliyor musunuz?““Hatirladigim kadariyla insan iliskilerindeki
az tecrübe bunun nedeniydi.““Isten ayrildiginda herhangi bir
tazminat aldi mi?““Hayir. Kendisi istifa etti.“ „Hic bir
tazminat degil mi?“ „Hayir.“ „Tesekkür ederim, sayiin hakim
bu sahitle isim bitti.“ Drummond´ nun iki secenegi var. Soru
sormadan Lufkin´ i hemen sorgu´ ya cekebilir veya daha
sonraki zaman icin sorgu´ yu gerceklestirebilir. Bu adamin
ayaga kalkmasini saglamak su an imkansiz gibi görünüyorve
Drummond´ nun kendisini buradan oldugunca hizli bir sekilde
buradan cikarmak stediginden hic bir süphem yok.“Sayin
hakim Sayin Lufkin ile daha sonra ilgilenecegiz. Diyor
Drummond. Hic bir sürpriz degil. Jüri üyeleri kendisini bir
daha görmeyecekler. „Peki. SAayin Baylor bir sonraki
sahidinizi cagiriniz.“ Bunu yüksek bir ses tonuyla söylüyorum.
„Davaci taraf Jackie Lemancyzigi cagiriyor.“Underhall ve
Aldy´ nin tepkisini gözetlemek icin hizli bir sekilde
dönüyorum. Su an birbirleriyle fisildamakla mesguller, ve
Jackie Lemancyzigin ismini duyduklarinda donuk kaliyor.
Gözleri aciliyor, agizlari sasirilacak derecede aciliyor. Zavalli
Lufkin cift kapi´ ya giden yari yoldabunu duyuyor. Hareket
etmeden oldugu yerde kaliyor, savunma masasina telasli bir
bakis atiyorondan sonra hizli adimlarla mahkeme salonunu
terk ediyor. Drummond insanlariyla cevrili bir sekilde ayaga
kalkmis durumda.“Sayin hakim. Ön tarafa dogru gelebilir
miyiz?“ Mikrofonunu elinden birakan Kipler yukariya
cikmamizi istiyor. Rakibim kendinden terkmis gibi
davraniyor. Sasirdigindan cok eminim, fakat beni yasadisi
tertip suclamasinda bulunmasi icin hic bir nedeni yok. Yavas
yavas nefes aliyor. „Sayin hakim, bu benim icin tamamen bir
sürpriz. Diye söylüyor. Jüri üyelerinin hem söyledigi sözleri
duymamasi hem de ne kadar sok oldugunu görmemeleri cok
önemli. Rahat bir sekilde “ Neden?” diye soruyorum. “Ismi
ön görüsmelerde potansiyel sahit olarak gecti.” “Önceden
bilgilenmeye hakkimiz var. Kendisini ne zaman buldunuz?”
“Kendisinin kayboldugunu bilmiyordum.” “Bu adil bir soru
Sayin Baylor.”diyor Sayin hakim ve tarihte ilk defa bana
asagilayici bir bakis atiyor. Sanki “Ben bu ise yeni basladim.
Bu nedenden dolayi bana biraz anlayis göstermeniz gerekiyor“
söylemek istiyor musum gibi her ikisine de sucsuz bir sekilde
bakiyorum. “Ön görüsmelerde ismi gecti.” Diye tekrarliyorum
ve ücümüzde ifade verecegini biliyoruz. Sehir´de olduguna
dair belki dün mahkemeyi bilglendirmem gerekirdi, fakat bu
sonucta benim ilk davam. Deck´ in izinde mahkeme salonuna
gidiyor. Underhall ve Aldy kendisine bakmaktan kaciniyorlar.
Trent&Brent´ n bes calisani her adimni takip ediyolar. Göz´ e
hos gelen bir manzara sunuyor. Zayif vücudunda dizlerinin
biraz üzerinde biten mavi bir elbise bulunuyor. Yüzü dün
aksam kinden daha farkli görünüyor, cok daha güzel. Yemini
yapiyor, sahitlik kürsüsünde yer aliyor, Great Benefit´ in
calisanlarina kin dolu bakislar atiyor ve ifade vermeye hazir.
Underhall veya Aldyle sevistigini kendi kendime
soruyorum.Dün aksam Lufkin ve bir baskasinin isminden
bahsetti., fakat bütün hikayeyi dinlemedigimi biliyorum.
Temel sorulari daha hizli bir sekilde isliyoruz, ondan sonra
asil mevzu´ ya geciyoruz. „Great Benefit icin ne kadar
calistiniz?““Alti sene.““V eis anlasmaniz ne zaman sona
eriyor.““Üc ekimde.““Is anlasmaniz nasil sona erdi?“ „Isten
cikartildim.“ „Siz is anlasmasini fesh etmediniz mi?“ „Hayir,
ben isten cikartildim.““Sizi kim isten cikartti?““Bu bir
komploydu.Everett Lufkin, Kermit Aldy, Jack Underhall ve
bir kac daha. „ Bir bas sallamasiylasuclulara ima ediyor ve
herkes Great Benefit calisanlarina bakiyor.Sahidin karsisina
cikkiyorum ve fesh yazinin bir fotokopisini kendisine
veriyorum. „Bunu taniyor musunuz? Diye soruyorum. „Bu
benim yazmis oldugum ve imzaladigim mektup.“ Diyor
kendisi. „Mektup´ ta kisisel nedenlerden dolayi anlasmayi fesh
ettiginiz yaziyor.“ „Mektup bir yalan. Donny Ray Black´ in
davasiyla ilgili oldugum icin ve 5 ekimde sorguya cekilmem
gerektigi icin isten cikartildim. Sirketin artik kendileri icin
calismadigimi söyleyebilmesi icin isten cikartildim.“ Bu
mektubu yazmaniz icin ki size baski yapti?““Ayni insanlar. Bu
bir komploydu.“ Bunu bize aciklayabilir misiniz?“Ilk defa jüri
üyelerine bakiyor ve jüri üyeleri de kendisine bakiyor.Zor
yutuyor ve konusmaya basliyor.“ Planlanmis sorgumun
Cumartesi gününde personel ofisine gelmem istendi.Orada gri
takim elbisesiyle Jack Underhall beni bekliyordu. Sirket
avukatlarindan bir tanesi. Hmen gitmem gerektigini söyledi
ve iki imkanin var oldugunu söyledi.Bunu cikis olarak
tanimlayabilirdim ve hic bir seysiz gidebilirim. Veya bu
mektubu yazipis anlasmasi feshi diyebilirim ve sirket benim
susmam icin elime on bin dolar nakit verirdi. Ve kendisinin
yaninda hemen karar vermem gerekiyordu. „Dün aksam
duygusuz bir sekilde bu konuyu konusabiliyordu, fakat
mahkeme karsisinda olaylar daha farkli. Alt dudagini isiriyor,
bir dakika kendisine direniyor ondan sonra konusmaya devam
edebiliyor. „Bosanmis iki cocuk annesiyim ve bir sürü fatura
ödemek zorundayim. Baska bir secenegim yoktu.Aniden issiz
kalmistim. Mektubu yazmistim, parayi almistimve hic
kimseyle hasar dosyalarimla ilgili konusmayacagima dair bir
anlasma imzalamistim.““Black dosyasi dahil.“ „Özellikle de
Black dosyasi.““Eger parayi aldiysaniz ve anlasmayi
imzaladiysaniz – o zaman neden buradasiniz?“Sok´u biraz
atlattiktan sonra, bir avukat´ la konustum.“ Cok iyi bir avukat.
Imzalamis oldugum anlasmanin yasalara aykiri oldugunu bana
temn etmisti. „ „Bu anlasmanin bir fotokopisine sahip
misiniz?“ „Hayir, sayin Underhall bana bir fotokopi vermek
istemedi. Fakat bunu kendisine sorabilirsiniz.Orjinalin
kendisinde oldugundan eminim. „ Yavasca arkami dönüyorum
ve Jack Underhall´ e bakiyorum. Ve mahkeme salonundaki
digerleri de aynisini yapiyorlar. Anidn ayakkabi baciklari
hayatinin odak noktasi haline geldive baciklarla oynuyor. Leo
Drummond´ ya bakiyorum ve kendisi tamamen etkilenmemis
bir izlenim birakiyor. Müvekkili kendisine tabii ki nakit para
rüsvetiyle veya zoraki imzayla ilgili hic bir sey anlatmadi.
„Neden bir avukat aradiniz?“ „Bir tavsiye´ ye ihtiyacim
oldugu icin.Yasalara aykiri bir sekilde isten cikartildim. Bir
bayan oldugum ve Great Benefit´in üst düzey yöneticileri
tarafindan cinsel tacize maruz kaldigim icin ayrimcilik kurbani
oldum. „Iclerinde bizim tanidigimiz birileri var miydi?““Itiraz
ediyorum, Sayin hakim.“ Diyor Drummond. „Bu konu
hakkinda konusmak belki komik olabilirdi, fakat su an gerekli
degil.“Bu durumun nereye gidecegini hep birlikte görelim.“
Ilk basta itirazi geri ceviriyorum. Bu soru´ yu lütfen
cevaplayiniz Bayan Lemancyzk. „ Derince nefes aliyor ,
ondan sonra „Üc senne boyunca Everett Lufkinle cinsel
iliskiye girdim. Istedigi seyi yapmaya razi oldugum müddetce
ayligim yükseltiliyordu ve ataniyordum.Artik biktigimda ve
iliskiyi bitirdigimde yönetici konumundaki memurluk isimi
kaybediyordum ve ayligim yüzde yirmi daha az ödendi.
Ondan sonra zamaninda benim direkt is verenim olan ve
benimle ayni zaman isten cikartilan Russell Krokit benimle
severek bir iliski baslamak istedigini söyledi. Bana baski
yapiyordu ve benim karsilik vermeme durumunda isim
kaybedecegimi söylüyordu.Fakat bir müddet icin arkadasi
olmayi kabul ettigim vakit, benim atanmam icin elinden
gelenini yapacagini söylemisti. Kendisine uymak veya isimi
kaybetmek secenekleriyle karsi karsiyaydim. “Iki erkek de
evli mi?””Evet, hem de cocuklu. Hasar bölümündeki
bayanlara duygusal anlamda bir seyler hisettikleri genel olarak
biliniyordu. Ve atamayi cinsel iliskiye bagli gören tek is
verenler
degillerdi.
Kendilerine
bir
cok
isim
söyleyebilirdim.“Yine herkes Underhall ve Aldy´ ye bakiyor.
Masamda bir seyleri kontrol etmek icin kisa bir mola
veriyorum. Yeni yapilmis bir ifadeyi cevapsiz birakmak icin
ve isime devam etmeden önce bu sadece kücük bir manevra.
Jackie´ ye bakiyorumve bir mendille gözlerini siliyor. Gözleri
kip kirmizi. Jüri üyeleri onun tarafini tutuyorlar.“Black
dosyasiyla ilgili konusalim.“ Diyorum. Sizin bu dosya
üzerinde calismaniz istendi.“ „Bu dogru.Bayan Black´ in
hakkini ilk defa aradigi formüler üzerinde calismam üzere
bana verildi. Sirketin evvelki is yapma usulüne görekendisine
bir mektup yazdim ve hakkini redd ettim.“ „Neden?“ „Neden?
Cünkü bütün haklar ilk defa geri cevrildi, en azindan 1991
yilinda. „ „Bütün haklar mi?““ Evet. Bu bizim taktigimizdi, ilk
önce bütün haklari redd etmek, ondan sonra yasal görünen
diger kücük haklari kontrol etmek.Bunlarin bazilari en
sonunda ödendi, fakat daha büyük haklar „Reguliert“ olmadi,
bir avukat´in devreye sokuldugu durumlar haric. „ „Bu taktik
ne zaman uygulandi?““1 Ocak 1991. Bu bir deneydi, bir tür
program.“ Kendisine hak veriyorum. Böyle yapmaya devam
edin. „Sirket on iki aylik bir zaman dilimi icin bin dolar
degerindeki haklari redd etmeye. Bir hakkin ne kadar yasal
oldugu nun bir önemi yoktu, fazla oyalanmadan hak
reddediliyordu. Gecerli bir neden gösterebildigimiz durumda,
diger kücük haklarda en sonunda reddediliyordu. Diger büyük
haklarin sadece bir kaci yerine getirildi ve bu olay bir sigortali
kendisine bir avukat bulup bizi tehdit etmeye basladigi an da
gerceklesti. „ „Ne kadar bir süre icin böyle calisilmaya devam
edildi?“ „On iki ay. Bu bir seneligine sinirli bir deneydi. Böyle
bir sey bu sektörde daha önceleri hic yapilmamisti ve yönetim
bunun cok iyi bir fikir oldugunu düsünüyordu. Bir sene
boyunca bütün haklari geri cevirmek, biriktirilmis parayi
saymak, hizli karsilastirmalar icin ödenmis para miktarlarini
cikartmak ve geriye kalan sey bir saksi altin.” “Ne kadar
altin?” Bu dava yaklasik kirk milyon tutarinda ek net gelir
sagladi.“ „Bunu nerden biliyorsunuz?“ „Bu tiksindirici
erkeklerle yeterince uzun zaman sevistiginiz zaman,
kulaginiza her türlü sey geliyor. Insana herseyi anlatiyorlar.
Esleri ve isleri hakkinda konusuyorlar. Bununla fazla gurur
duymuyorum. Bu bana bir saniye bile zevk vermedi. Ben bir
kurbandim.“ Gözleri yine kirmizi oluyor ve sesi yine biraz
titriyor. Ben notlarimi gözden gecirirken yeniden uzun bir
mola veriliyor. „Black´lerin hakki nasil degerlendirildi?“ „Ilk
basta digerleri gibi redd edildi. Fakat bu hak büyük bir hakti
ve farkli bir kategoriye konuldu.Ani gelisen kann kanseri
kelimesi ortaya ciktiginda, yaptigim her sey Rusell Krokit
tarafindan kontrol edildi. Cok erken bir safha´ da kemik ilik
nakillerinin sözlesme disinda olmadiklarini fark ettiler. Dosya
iki nedenden dolayi ayri bir önem tasidi. Birincisi aniden bir
sürü para degerindeydi, görünüse bakildiginda sirketin
ödemek istemedigi bir miktar. Ikincisi sigortali ölümcül
derecede hastaydi. „ „Hasar bölümü böylece Donny Ray´ yin
ölecegini biliyor muydu?“ „Tabii ki . Tibbi evraklari acik ne
net´ ti. Kemoterapinin basarili oldugunu yazan doktorunun bir
raporunu hatirliyorum. Büyük bir olasiliklakan kanseri
hastaligi bir sene icinde geri dönecek ve kemik ilik naklili
yapilmadigi sürece hastanin ölümüyle sona erecek. „ Bu
raporu her hangi birine gösterdiniz mi?“ „Raporu Russell
Krokit´ e gösterdim. Kendisi ise bunu sefine gösterdi.
Yukarilarda bir yerlerde hakkin reddedilmesi yönünde karar
verildi. „ „Fakat paranin ödenmesi gerektigini bilmiyor
muydunuz?““Herkes biliyordu, fakat sirket sansina güvendi.“
„Bunuanlatabilir misiniz?“ „Sigortalinin bir avukat´i devreye
sokmama sansi.“ „Zamaninda bu sansin ne kadar büyük
oldugunu biliyor muydunuz?““ Genel anlamda yirmi
bessigortalidan birden fazla kisinin bir avukatla kousmadigi
görüsü savunulurdu.Sadece bu nedenden dolayi bu deneyi
baslattilar.Bununla basarili olabileceklerini biliyorlardi.Bu
sözlesmeleri egitim düzeyi düsük insanlara satiyorlar ve bu
bilgisizlikleri yüzünden bu redd kararlarini kabul edeceklerini
düsünüyorlar.““Avukat bir mektup aldiginizda ne oluyordu?“
„O zaman durum tamamen farkliydi. Hakkin degeribes bin
dolardan daha az ise ve yasal isehemen ödüyorduk ve bir özür
metni yaziyorduk. Bilirsiniz, bu tür mektuplar istemeyerek
yazilan mektuplar. Bu tür mektuplardan bir sürü yazdim. Eger
hak bes bin dolar´ in üstünde olmus olsaydi, dosya elimden
aliniyordu ve daha yüksek bir makama iletiliyordu. Sanirim
her zaman ücret aliyorlardi. Bir avukat dava actiginda veya
acmak üzereyken sirket gizli bir „karsilastirma“
icin
gayretliydi.“ „Bu ne kadar sik gerceklesti?““Bunu gercekten
bilmiyorum.“Kürsü´ den iniyorum ve „Tesekkür ederim.“
Diyorum,
ondan
sonraDrummond´yadönüyor
ve
gülümseyerek „Sizin sahidiniz.“ Diyorum. Hickirarak aglayan
Dot´ un yanina oturuyorum.Daha önceden bir avukat
aramadigi icin kendisini her zaman suclamistirve su an bu
ifadeyi dinlemek kendisine aci veriyor olsa gerek. Dava nasil
bir sonucla sona ererse ersin, kendisini bu konuda hic bir
zaman affetmeyecek. Allahtan jüri üyelerinin cogu aglamasini
görüyorlar. Zavalli Leo soru sorabilecek sekilde yavas bir
sekilde jüri´ den uzak bir yere gidiyor. Ne sormak istedigini
düsünemiyorum, fakat bir cok kez dolandirildigindan eminim.
Jackie´ nin söylemesine görehic karsilasmadiklarini
düsünüyor.
Bununla jüri üyelerine nasil bir ifadede
bulunacagini bilmedigini göstermek istiyor. Simdi Great
Benefit´in yaninda bir de bu sirketi temsil edecek kadar
acimasiz olan her avukattan da nefret ediyor. “Kisa bir süre
önce farkli sorunlar nedeniyle psikolojik bir hastaneye
yatirildiginiz dogru mu?Bu soru´ yu cok dikkatli bir sekilde
soruyor.Bir dava´da cevabini bilmediginiz bir soruyu
sormayacaksiniz, fakat neyin olacagindan Leo´ nun haberi
olmadigini düsünüyorum. Ilham kaynagi son on bes dakikada
kendisine caresiz bir sekilde yapilan fisildasmalar. “Hayir, bu
dogru degil. Kendisi sinirli. “Cok özür dilerim. Fakat siz
tedavi mi görüyorsunuz?””Ben hastaneye yatirilmadim. Ben
kendi istegimle hastaneye gittim ve orada iki hafta kaldim. Ne
zaman istiyordusam gidebiliyorddum. Tedavinin masraflari
sözde Great Benefit ile yapilan sözlesme tarafindan
karsilanacakti. Sözde is cikisindan sonraki on iki ay icin
gecerliydi. Tabii ki hakki geri cevirdiler. Drummond tirnagini
yiyor ve bunu duymamis gibi bloknotuna bakiyor. Bir sonraki
soru, Leo. “Bunun icin mi buradasiniz? Great Benefit´ e kizgin
oldugunuz icin mi?” „Great Benefitten nefret ediyorum ve
orada calisan bazi iscilerden daha. Bu sorunuzu cevapliyor
mu?““Bugün ifade vermenizin nedeni bu nefret mi?“ „Hayir,.
Bilincli bir sekilde binlerce insani dolandirdiginiz icin
buradayim. Bu hikaye anlatilmasi gerekiyordu.En iyisi pes et
Leo. „Hangi nedenden dolayi psikolojik bir klinige yattiniz?
„Alkol sorunu ve depresyon hastaligiyla mücadele ediyorum.
Su an iyiyim. Gelecek hafta nasil olacagini bilmiyorum. Alti
sene boyunca müvekkiliniz tarafindan bir parca et muamelesi
gördüm. Bir kutu cikolata gibi ofis´de oradan buraya itildim
ve herkes almak istedigi seyi aldi. Param olmadigi, bekar iki
cocuklu
ve güzel bir popom oldugu icin bana göz
koydular.Kendime olan saygimi yitirdim. Simdi intikam
aliyorum, Sayin Drummond. Kendi kendimi kurtarmaya
calisiyorum ve bir tedavi´ ye ihtiyac oldugunda buna baslarim.
Müvekkilinizin sadece bu faturalari ödemesini istiyorum.“
„Daha fazla soru yok, sayin hakim.“Hizli bir sekilde
Drummond masasina geri dönüyor. Jackie´yi bariyerden
gecerek kapiya kadar eslik ediyorum. Kendisine birden fazla
tesekkür ediyorum ve avukatini aramaya söz veriyorum. Deck
kendisini havalimanina kadar götürecek. Saat nerdeyse on bir
bucuk. Ögle yemeginde jüri üyelerinin yapmis olduklari
ifadeler hakkinda düsünmelerini istiyorum., bu yüzden hakim
Kipler´ den durusmayi bitis saatin´den önce sona erdirmesi
icin rica da bulunuyorum. Benim resmi aciklamam sahitleri
cagirmadan önce yazili cikisiyla ilgilenebilmem icin yeterince
zamana ihtiyac duydugum. Biz bu mahkeme salonunda
bulunurken, on bin dolarlik para cezasi verilmistir. Bunun
üzerine Drummond bu parayi güvenilir bir sirket´ e teslim etti
ve ayni zamanda yirmi sayfalik dilekce ve yazili metini iletti.
Bu ceza´ ya karsi itiraz etmek istiyor. Böylece para
dokunulmadan bir karar verilene kadar mahkeme´de kalacak.
Beni daha fazla ilgilendirren konular var.
45. Bölüm
Ögle yemeginden sonra jüri üyelerinin bir kaci yerlerine geri
döndükleri zaman, bana dogru gülümsüyorlar. Kendilerine
resmi anlamdaincelenmek üzere verilmeyen bir dava hakkinda
aslinda sohbet etmeleri yasak, fakat mahkeme salonunu terk
eder etmez herkes onlarin bu konu hakkinda fisidadiklarini
biliyor. Bir kac sene önceiki jüri üyesi arasindabelli bir sahidin
güvenilirlligi hakkinda kavga cikti. Sorun iki haftalik bir
dava´da ikinci bir sahidin söz konusu olmasiydi. Hakim dava´
yi basarisiz diye acikladi ve her sey yine bastan basladi.
Jackie´ nin ifadesini algilamak icin iki saat zamanlari vardi.
Bu yasadisi suclarin nasil cezalandirilmasi gerektigini
göstermenin zamani geldi. Para hakkinda konusmanin zamani
geldi. “Sayin hakim, davaci taraf Sayin Wilfred Keeley´ yi
sahitlik kürsüsüne cagiriyorum.”Keeley hizli bir sekilde
bulunuyor ve hizli adimlarla mahkeme salonuna geliyor, ifade
vermeye nerdeyse can atiyor. Sirketinin silinemez yalanlar
yüzünden sorunlar yasadigi gözetilmeksizin Lufkin´ e karsi
güclü ve nazik görünüyor. Apacik görülen su ki jüri üyelerine
sözünün gectigini ve güvenilir bir insan oldugunu göstermek
istiyor. Genel anlamda bir kac soru soruyorum, kendisinin
genel baskan oldugu gercegini tasdik ediyorum, yani Great
Benefit sirketinde bir numara. Nazik bir sekilde bunu itiraf
ediyor. Ondan sonra kendisine sirket´ in son bilancosunun
fotokopisini veriyorum. Sanki her sabah bunu okuyormus gibi
yapiyor. “Peki, Sayin Keeleyjüri üyelerine sirketinizin mal
varliginin ne kadar yüksek oldugunu söyleyebilir misiniz?”
“Mal varligiyla neyi kastediyorsunuz?” diye geri cevap
veriyor. “Net malvarligindan bahsediyorum.” “Bu tam olarak
tanimlanmamis bir terim.” “Hayir, tam aksine, tanimlanmis.
Bilanco´ nuza bir bakiniz, bir taraftaki aktifleri aliniz, diger
taraftaki maddi yükümlülükleri cekiniz ve jüri üyelerine neyin
arttigini söyleyiniz. Bu da net varliktir.” “Bu o kadar kolay
degil.” Inanamayarak kafami salliyorum. “ Sirketinizinnet mal
varliginin dört yüz elli milyon dolar oldugunu
onaylayabilirmisiniz?”Apacik ortada olan avantajlarin disinda
bir sirket sahtekerini yalan söylerken yakalamanin avantaji bir
sonraki sahidin dogruyu söylemesi gerektigi. Keeley´ nin
dürüst olmasi lazim ve bunu Drummond´ nun kendisinin
yüzüne vurdugundan eminim.Bu kesin koay degildi. “Bu adil
bir tahmin degil. Size hak veriyorum.””Tesekkür ederim.
Sirketiniz ne kadar nakit paraya sahip?”Bu soruyu
beklemiyordu. Drummond ayaga kalkiyor ve itiraz ediyor.
Kipler ise redd ediyor. “Bunu söylemek cok zor.” Diyorve
bizim cok iyi bildigimiz Great Benefit korkusuna kapiliyor.
“Sayin Keeley, genel baskan sizsiniz.On sekiz seneden beri bu
sirket icin calisiyorsunuz. Finans bölümünden geliyorsunuz.
Ne kadar nakit paraniz var?”Telasli bir sekilde evraklarini
gözden geciriyor ve ben sabirli bir sekilde bekliyorum. En
sonunda bana bir rakam söylüyor ve o an da Max Leuberg´ i
düsünüyorum.Kendi fotokopimi elime aliyorum ve bana bir
kac „Rücklage´ leri” anlatmasini istiyorum.Kendilerine on
milyon dolar tutarinda dava actigimdabu parayi haklari yerine
getirmek icin ek para “Reserve” ýi kenara koydular. Bunun
aynisini bir diger davalarda da yaptilar. Bu hala onlarin parasi,
hala yatirilmis ve faiz getirici , fakat su an maddi bir
yükümlülük. Sigorta sirketleri kendilerine milyon dolar
tutarinda dava acildiginda bayiliyorlar., cünkü parayi
“Rücklage” olarakbilanco da gösteriyorlar ve ödeme
durumlarinin olmadigini iddia edebiliyorlar. Ve bunlarin hepsi
yasal. Kesin kurallari ve transparan bilanco pratikleri olmayan
bir sektör. Keeley anlamadigim karisik finans terimlerini
kullanmaya basliyor. Dogruyu itiraf etmektensedaha cok jüri
üyelerinin kafasini karistirmayi seviyor. Kendisine baska bir
„Rücklage“ ile ilgili bir soru soruyorum, ondan sonra kar
hesaplarini
konusmaya
basliyoruz.
Kisitli
karlar.
Kisitlanmamis karlar. Kendisini iyice sorgu´ ya cekiyorum, ve
bu kulaga
zekice geliyor. Leuberg´ in notlari
sayesinderakamlari topluyorumve Keeleye sirketin toplamda
dört yüz elli sekiz dolar nakit parasi olup olmadigini
soruyorum. Bir gülümsemeyle „Bu cok güzel olurdu.“ Diyor.
Baska hic kimse yüz asmiyor. „O zaman ne kadar nakit
paraniz var, Sayin Keeley?“ „Ah, bunu bilmiyorum.
Tahminime göre yaklasik yüz milyon.“ Bu baslangic icin
yeterli. Son konusmamada rakamlari tahta´ ya yazabiliyorum
ve para´ nin nerde bulundugunu söyleyebiliyorum. Kendisine
hasar bölümünün verileriyle birlikte yazici cikisinin bir
fotokopisini veriyorum ve kendisi cok sasiriyor. Ögle yemegi
esnasinda Lufkin´le bir daha ilgilenmek yerine kendisini
sahitler kürsüsünde tutabildigim müddetce kendisini bu
konuyla muhatap etmeyi kararlastirdim. Drummond´ ya
yardima ihtiyaci oldugunu gösteren bir bakis atiyor. , fakat bu
bir sey yapamiyor. Sonucta Sayin Keeley genel baskan ve bize
dogru´yu bulmak konusunda yardimci olmasi gerekiyor.
Büyük ihtimal verileri bize anlatmak üzere Lufkin´ i geri
cagiracagimizi düsünmüstü. Fakat Lufkin´ e ne kadar saygi da
duysam,kendisiyle isim bitti. Kendisine Jackie Lemancyzigin
ifadesinin aksini ispatlamak icin sans vermeyecegim. „Bu yazi
cikisini biliyor musunuz, Sayin Keeley?“ Bu yazi bu sabah
sirketinizden almis oldugum yazi.“ “Tabii ki.” “Iyi.Jüri
üyelerine 1991 senesinde sirketinizde kac hastalik sigortasinin
yapildigini
söyleyebilir
misiniz?”Bunu
tam
olarak
bilmiyorum. Arastirmama izin verin.”Sayfalari ceviriyor, bir
tanesini el´e aliyor, yerine geri koyuyor bir baska dah, ve bir
farklisina daha bakiyor. “ “Arti/eksi doksan sekiz bin rakami
size dogru geliyor mmmmmmu?””Belki.Fakat bunun dogru
olduguna inaniyorum. “”Ve 1991 senesinde kac sözlesme
yerine getirildi?”Ayni oyun. Keeley yazici cikisini sikilarak
gözden geciriyor, ve kendi kendine rakamlar mirildaniyor. Bu
nerdeyse utanc verici. Dakikalar geciyor ve ben en sonunda “
Arti/eksi on bir bin dört yüz rakami size gercekci geliyor mu?“
„ Sanirim bu gercekci olabilir, fakat bunu ilk basta
kanitlamam gerekiyor. „ „Bunu nasil kanitlardiniz?“ „Bu
yazici cikisiyla daha yakindan ilgilenmem gerekirdi.“
„Öyleyse bu bilgi bunun icerisinde mi?““Sanirim.“Bu
haklardan kacinin sirketiniz tarafindan redd edildigini jüri
üyelerine söyleyebilir misiniz?“ „Bunun icin de bu yaziyi daha
fazla incelemem gerekirdi.“ Diyor ve yazici cikisini iki elliyle
hava´ ya kaldiriyor. „Öyleyse bu bilgi su an hava´ ya kaldirmis
oldugunuz evraklarin icerisinde bulunuyor mu?“ „Belki,
sanirim.“ „Iyi. On bir, on sekiz, otuz üc ve kirk bir sayfalarina
bakiniz. “ Istegimi hemen yerine getiriyor ve ifade vermemek
icin her seyi yapiyor. Sayfalar cevriliyor ve hisirdiyor. “Arti ,
eksi dokuz nin yüz size rakam olarak gercekci geliyor mu?”
Bu görülmedik duyulmadik tahminden dolayi kendisi iyice
sokta. “Tabii ki degil. Bu sacma.” “Fakat siz bunu bilmiyor
musunuz?” “Bu rakamin cok fazla yüksek olmadigini
biliyorum.” “Tesekkür ederim.” Sahidin karsisina geciyorum,
yazici cikisini yine elime aliyorum ve kendisine bunun yerine
Max Leuberg´ den almis oldugum Great Benefit sözlesmesini
veriyorum. “Bunu hatirliyor musunuz?” Mutlu bir sekilde
“Tabii ki.” Diyor. , en sonunda bu sikici yazici cikisiyla ilgisi
olmayan bir sey. „Bu nedir?“ „Sirketim tarafindan hazirlanmis
bir
hastalik
sigorta
sözlesmesi.““Ne
zaman
hazirlandi?“Üzerine bir bakis atiyor.“1992 yilinin eylül
ayinda.. Bes ay önce.“ „Lütfen on birinci sayfa´ nin F kisminin
, dördüncü paragrafin, C alt paragrafin, on ücüncü sartin
numarasina bakiniz. Bunu görebiliyor musunuz?“Yazi o kadar
kücük ki, sözlesmeyi nerdeyse burnuna tam yakin tutmak
zorunda. Sessiz bir sekilde hikirdiyorumve jüri üyelerine bir
bakis atiyorum.Bu komik durum gözlerinden kacmiyor. En
sonunda,“ Buldum.“ Diyor. „Iyi. O zaman lütfen bunu
okuyunuz.“ Kendisi okuyor, gözlerini burusturuyor ve bu
tamamen sikiciymis gibi anlayisizligini dile getiriyor. Isini
bitirdiginde, gülüyor. „Peki.“ „“Bu sartin anlami ne?““Bir
takim ameliyat islemleri ödeme disinda kaliyor. „ Tam olarak
hangileri?“ „Akla gelebilecek bütün nakiller.“ „Kemik iligi de
ödemelerin disinda mi?“Evet, kemik iliginden de
bahsediliyor.“ Sahidin karsisina cikiyorum ve ve Black
sözlesmesinin bir fotokopisini vererek kendisinden belli bir
kismi okumasini istiyorum. Gözleri icin bu kücük yazi yine bir
zorluk, fakat bu zorluga iyi direniyor. „Bu sözlesme hangi
nakilleri göz ardi ediyor?“ „Bütün önemli organlari, böbrekler,
cigerler, kalb, ak cigerler, gözler hepsi burada yaziyor.“
“Kemik iligiyle ilgili ne yaziyor?” “Kemik iligiyle ilgili bir
bilgi verilmiyor.” “Öyleyse tam olarak sözlesme disinda degil,
öyle degil mi?” “ Bu dogru.” “Bu dava ne zaman acilmisti?”
Hatirliyor musunuz?” Kendisine su an yardimci olamayan
Drummond´ ya bakiyor.”Hatirladigim kadariyla gecen senenin
ortasinda. Haziran ayi olabilir mi?” “Evet efendim.
Diyorum.”Haziran ayiydi. Kemik ilik naklilini kabul etmeme
boyutuna getiren, sözlesmenin ne zaman degistirildigini
biliyor musunuz?””Hayir bunu bilmiyorum.”Sözlesmelerin
hazirlanmasiyla ilgili hic bir isim yok.” “Sizin
sözlesmelerinizi kim hazirliyor. Bu kücük yazilardan kim
sorumlu?”Bu
bizim
hukuk
dairemizde
gerceklesiyor.””Anliyorum. Davanin acilmasindan sonra bu
sözlesmenin bir gün degistirildigi kesin olarak söylenebilir
mi?”Beni bir an icin iyice inceliyor, ondan sonra: “Hayir.
Dava´ nin acilmasindan öncedegistirilmis olmasi mümkün.”
“Hak 1991 yilinin augustos ayinda yerine getirildikten sonra
mi degistirildi?””Bilmiyorum.”Cevabi kulaga cok süpheli
geliyor.Ya sirketinde olup bitenlerle ile ilgili ilgilenmiyor, ya
da yalan söylüyor. Bu aslinda benim icin cok fazla fark
etmiyor. Ulasmak istedigim sey´ye sahibim. Black
sözlesmesinde kemik ilik naklilinin kabul edildigine dair bu
yeni kelimenin acik bir delili oldugunu jüri üyelerine
aciklayabilirim. Diger bütün nakilleri kabul etmemislerdi, ve
su an hic bir sey´ yi kabul etmiyorlar öyleyse kendi
söylemleriyle suclarini kanitlamis oldular. Keeleyle sadece
hizli bir mevzu halletmek zorundayim. “Jackie Lemancyzigin
isten cikis gününde imzalamis oldugu anlasmanin bir
fotokopisi var mi?” “Hayir.” “Bu anlasmayi hic gördünüz
mü?” “Hayir.””Jackie Lemancyzige nakit bir sekilde on bin
dolarlik ödemenin yapilmasina izin verdiniz mi?” Hayir, bu
anlamda kendisi yalan söyledi.“ „Yalan mi?“ Bunu
söylemistim.“ „Everett Lufkin ne durumda? Jüri üyelerine
hasar el kitabiyla ilgili yalan mi söyledi?“ Keeley bir seyler
söylemek istiyor, sonra kendisini geri cekiyor. Su anda hic bir
cevap kendisine hic bir fayda getirmez. Lufkin´ in kendisine
yalan söyledigini jüri üyeleri gayet iyi biliyorlar, böylece jüri
üyelerini gercekte duymus olduklari seyi duymamis
olduklarina inandiramaz. Genel baskanlarindan birinin jüri
üyelerine yalan söylediklerini itiraf edemiyor. Bu soruyu
planlamamistim, aniden agzimdan cikiverdi. “Size bir soru
sordum, Sayin Keeley.Sayin Lufkin jüri üyelerine hasar el
kitabiyla ilgili yalan söyledi mi?””Sanirim bu soru´ yu
cevaplandirmak zorunda degilim.” “Bu soruyu yanitlayiniz.”
Diyor Kipler ciddi bir sekilde. Keeley bana baktiginda,
cekilmesi zor bir mola gerceklesiyor. Mahkeme salonunda
sessizlik hakim. Her bir jüri üyesi kendisini gözetliyor ve
bekliyor. Cevap apacik ortada, ve böylece iyi cocugu
oynamaya karar veriyorum. “Bu soruyu cevaplayamiyorsunuz,
degil mi, cünkü sirketinizin genel baskaninin bu jüri
üyelerine yalan söyledigini itiraf edemiyorsunuz.””Itiraz
ediyorum.” “Kabul edildi.””Daha fazla soru yok.” “Su an icin
bir sorgu olmayacak, sayin hakim.” Diyor Drummond.
Anlasilan bu insanlari savuma amacli sahitlik kürsüsüne
cagirmadan önce, olaylarin yatismasini istiyor. Su an Jackie
Lemancyzigin ve jürinin arasinda zaman ve mesafe istiyor.
Tutuklama bölümünün genel baskani Kermit Aldy sondan
ikinci sahidim. Aslinda su an icin ifadesine ihtiyacim yok,
fakat biraz zaman harcamak zorundayim. Ikinci durusma
gününde saat iki bucuk ve bu ögleden sonra isimi rahatlikla
bitiririm. Jüri üyeleri ev´lerine döndüklerindeiki kisiyi Jackie
Lemancyzigi ve Donny Ray´ yi düsünmelerini istiyorum. Aldy
heyecanli ve suskun, gereginden fazla bir seyler söylemekten
korkuyor. Kendisinin Jackiyle sevistigini bilmiyorum,fakat su
an Great Benefit´ in her calisanisüpheli. Jüri üyelerinin de
böyle düsündüklerini hissediyorum. Gerekli oldugu kadar ön
bilgi topluyoruz.Tutuklama o kadar sikici bir konu ki, jüri
üyelerine sadece en kisa ayrintilarivermeye karar veriyorum.
Aldy de ayni sekilde sikiliyor ve bu yüzden isiyle ilgili olan
beklentileri yerine getiriyor. Jüri´ nin ilgisini yitirmek
istemiyorum, bu yüzden hizli davraniyorum. Sira ondan sonra
eglenceli kisma geliyor. Bana delil kaydi esnasinda verilen
tutuklama kitabinin fotokopisini veriyorum. Yesil bir dosya´
nin icinde bulunuyor ve hasar el kitabiyla cok benzerlikler var.
U kismini iceren tutuklama el kitabinin bir fazla fotokopisine
sahip oldugumu ne Aldy ne Drummond biliyor.Sanki daha
önceleri hic görmemis gibi el kitabina bakiyor, fakat kendisine
kitabi sordugumda hatirliyor. Bir sonraki sorunun ne olacagini
herkes biliyor. „Bu eksiksiz bir el kitabi mi?“Kendine zaman
birakarak kitabi yavasca gözden geciriyor. Dün Lufkin´ e ne
oldugunu anlasilan biliyor. Eger buu kitabin eksisiz oldugunu
söylüyorsa, ben de kendisine Cooper Jackson´ den ödünc
aldigim örnegi gösteriyorsam, o zaman ölür. Bir seylerin eksik
oldugunu itiraf ediyorsa, o zaman bunun icin yüksek bir bedel
ödemesi gerekiyor. Drummond´ nun son olay icin karar
verdigine bahse girerim.
„Öyleyse bakmama izin
veriniz.Eksiksiz gibi görünüyor, fakat hayir, bir dakika. En
sonunda bir kisim eksik.“Inancsiz bir sekilde „ Bu U kismi
olabilir mi? diye soruyorum. „Sanirim, evet.“ Sasirmis gibi
yapiyorum.“U kismini bu el kitabindan cikartmak icin kimin
nasil bir nedeni olabilir.?““Bilmiyorum.““Bunu kimin yok
ettigini biliyor musunuz?““Hayir.“ „Tabii ki degil.Bu özel
örnegi bana verilmesi üzere kim secti?““Bunu gercekten
hatirlamiyorum.“Fakat bana verilmeden önce U kisminin yok
edildigi apacik.“Eger bu sizi ilgilendiriyorsa, U kismi mevcut
degil.“Ben gercegi cikartmak niyetindeyim, Sayin Aldy.
Lütfen bana yardim ediniz. El kitabi bana verilmeden önce U
kismi yok edildi mi?““Öyle görünüyor.“ „Bu evet mi
demek?““Evet. Kisim yok edildi.““Tutuklama kitabinin
bölümünüzdeki isiniz icin cok önemli oldugunu
onayliyormusunuz?““Tabii ki.““Öyleyse kitabi cok iyi
biliyorsunuz, degil mi?“ „Evet.““O zaman U kisminin
icerigini jüri üyeleri icin özetlemek size kolay gelir, degil mi?“
„Ah, bunu bilmiyorum.Kitabin icine baktigim son günden beri
uzun zaman gecti.“ Kendisi hala tutuklama el kitabinin U
kisminin bir fotokopisine sahip oldugumu bilmiyor. „Neden
bunu denemiyorsunuz? U kisminda yazilanlari jüri üyelerine
kisaca anlatiniz.“Bir süre düsünüyor , ondan sonra bu kisimda
hasar ve tutuklamabölümü aralarindaki kontrol ve
dengelenmenin söz konusu oldugunu söylüyor. Belli haklar
her iki taraf tarafindan üzerinde calisilmasi gereken haklar. Bir
hakkin yasalara uygun bir sekilde islem görmesini saglamak
icinbir sürü kagit isi gerekli. Su an biraz fazla özgüvenle
aniden konusmaya basliyor ve ben simdiye kadar U kisminin
bir fotokopisini cikartmadigim icin , böyle bir fotokopiye
sahip olmadigimi düsünüyor. „Öyleyse U kisminin amaci her
hakkin kurallara uygun bir sekilde yerine getirilmesi, öyle
degil mi?“ „Evet.“Masanin altina elimi uzatiyorum ve el
kitabini cikartarak sahitler kürsüsüne dogru ilerliyorum.
„Ondan
sonra
bunu
jüri
üyelerine
anlatmamizi
sagliyorlar.“diyorum ve kendisine eksiksiz olan el kitabini
veriyorum. Biraz ürperiyor. Drummond öz güven simgeleyen
bir durus sergilemeye calisiyor, fakat bunu basaramiyor.
Tutuklama el kitabinin U kismi hasar el kitabinin U kismi
kadar kirli ve Aldy´ yi bir saat boyunca zorladiktan sonra . bu
isi sona erdirmenin zamani geldi. Sistem ortaya cikartilmis
durumda, jüri üyeleri sinirden köpürüyorlar. Drummond´ nun
hic bir sorusu yok. Deck ile birlikte bilgisayar ekranini
kurabilmemiz icin Kipler on bes dakikaligina ara veriyor.Son
sahidimiz Donny Ray Black. Mahkeme yardimcisi mahkeme
salonunun isiklandirmasini kisiyorve jüri üyeleri merakli bir
sekilde yüzünü elli santimlik ekranda görebilmek icin öne
egiliyorlar. Ifadesini otuz bir dakika´ ya kisalttik ve jüri
üyeleri hic bir gücsüz ve eziyet altinda söylenmis sözlerini
kacirmiyorlar. Bunu yüz kere görmektense Dot´ un yaninda
oturuyorum ve ve jüri banklarinin üzerindeki yüzleri
gözlemliyorum. Cok fazla duygudaslik görüyorum.Dot elinin
arkasiyla göz yaslarini siliyor. Sona dogru bogazimda bir
dügüm olusuyor. Ekran hic bir görüntü sunmadiginda ve
mahkeme yardimcisi isigi acmak üzere ayaklandigi zaman
mahkeme salonu bir dakika boyunca sessiz. Yari karanlik oda
´da bir annenin aglama sesi sessiz ve net bir sekilde
masamizda duyulabiliyor. Aklima gelebilecek bütün hasari
yapmis bulunuyoruz. Biz bu dava´ yi kazandik. Su an yerine
getirmemiz beklenti bu dava´yi bir daha kaybetmemek.Isiklar
aciliyor ve ben sevincle: „Sayin hakim, dava sürecinde sorgu
islemi tamamlanmistir.“Jüri üyeleri coktan ayrildiktan sonra,
Dot ile birlikte bos bir mahkeme salonunda oturuyoruz ve son
iki günde duymus oldugumuz kayda deger ifadeler hakkinda
sohbet ediyoruz. Acik ve net bir sekilde kendisinin hakli ve
digerlerin haksiz oldugu kanitlandi , fakat bu kendisi icin cok
kücük bir teselli. Mezara iskence cekmis bir sekilde girecek,
cünkü zamaninda önemliyken daha fazla mücadele vermedigi
icin.Bundan sonra ne olacaginin kendisinin cok fazla
ilgilendirmedigini söylüyor. Mahkeme durusmasini yasamis
oldu. Eger mümkün olsa buraya bir daha gelmemek üzere
ayrilmak isterdi. Kendisine bunun imkansiz oldugunu
anlatiyorum. Henüz yarisini basarmis durumdayiz. Sadece bir
kac gün kaldi.
46. Bölüm
Drummond´ nun savunmasini nasil gerceklestirecegini cok
merak ediyorum. Merkez´ den daha fazla insan getirirse ve
haklarin redd edildigi sistemi anlatmaya calisirsa daha fazla
hasar yapma riskini göze aliyor. Kolayca U kismini
cikartacagimi ve mümkün olan bütün tatsiz sorulari
soracagimi biliyor. Her bir yerde daha farkli yalanlar ve
gerceklerin gizlendigi durumlarin oldugu mümkün olabilir. Bu
düzensizlikleri gün yüzüne cikartmanin tek yolu acimasiz bir
sorgu gerceklestirmek yolundan geciyor. On sekiz kisi´ yi
muhtemel sahit olarak secti. Ilk olarak kimi cagiracagindan hic
bir fikrim yok. Ben sahitlerimi sorgu´ ya cektigimde bir sonra
ki zamanda neler olacagini, kimin bir sonraki sahit olacagini,
bir sonraki evragin hangisi olacagini bilme lüksüne sahiptim.
Su an tepki vermek zorundayim, hem de hizli bir sekilde.
Aksam üstü Wisconsin´ deki Max Leuberg´ i ariyorum ve ilk
iki günün olaylariyla ilgili kendisini ic huzurlu bir sekilde
bilgilendiriyorum.Bana bir kac tavsiyelerde bulunuyor ve
bundan sonra ne olabilecegine dairtahminlerde bulunuyor.
Kendisi heyecan´dan yerinde duramiyor ve bir ucaga oturup
buraya gelmenin cok iyi bir fikir olacagini söylüyor. Saat
sabah üc´ e kadar dairem´ de geziniyorum, kendi kendime
konusuyorum ve Drummond´nun ne yapabilecegini
düsünmeye calisiyorum. Saat sekiz bucuk´ ta mahkeme
salonuna vardigimda Cooper Jackson ile karsilasmaktan
dolayi cok olumlu bir sekilde sasiriyorum.Beni iki farkli
avukat ile daha tanistiriyor , ikisi de Raleigh, North Carolina´
dan geliyor. Benim davama sahit olmak icin buraya
geldiler.Nasil gidiyor“ diye soruyorlar. Olanlarin bir özetini
kendilerine sunuyorum.Avukatlardan biri Pazartesi günü
buradaydive U kisimi dramini takip etti. Ücü birlikte simdiye
kadar yirmi dava tecrübesi edindiler. Gazete ve diger medya
organlarindailanlar verdiler ve kendilerine sürekli yeni davalar
verilmekte. Yakin sürede dava acmayi planliyorlar. Cooper
bana bir gazete verip gazeteyi okudugumu soruyor. Bir gün
önceki Wall Street Journal baskisi ve ana sayfa´ daGreat
Benefit ile ilgili bir makale yaziyor. Kendilerine bir hafta´ dan
beri gazete okumadigimi söylüyorum ve bugünün hangi gün
oldugunu bile bilmiyorum. Onlar bu duygu´ yu biliyorlar.
Makale´ yi hizli bir sekilde okuyorum. YogunluklaGreat
Benefit ve hak redd etme pratiklerine yönelik artan sikayetleri
konu aliyor. Bir cok devlet arastirmalar baslattilar. Sayisiz
davalar acildi. Son kisim´da Memphis´ de kücük bir dava´ nin
sirket icin elde edilen önemli bir hüküm´ den dolayi büyük bir
ilgiyle sürdürüldügü yaziyor.Kipler´ e makam odasinda
makale´ yi gösteriyorum ve kendisi daha fazla ilgi duymuyor.
Sadece jüri üyelerine kendisini görüp görmediklerini
soracak.Gazete okumama konusunda sadece uyari aldilar.
Kendi calisanlarimiz arasinda Journal dergisinin okuyuculari
olup olmadigindan süphe duyuyoruz. Savunma tarafi ilk sahit
olarak Andre Weeks´ in ismini söylüyor, Tennessee ilinin
sigorta
denetleme
bölümünün
yardimci
temsilcisi.KendisiDrummond´nun daha önceleri sahitlik
kürsüsüne cagirmis oldugu üst düzey bir memur. Görevi
devlet dairesini savunma´nin tarafina yerlestirmek. Kendisi
kirk yaslarinda sik bir takim elbisesi giyinen gülümseye ve
dürüst yakisikli bir bey. Bunun haricinde su an önemli bir
avantaj´a
sahip.
:
Kendisi
Great
Benefit
icin
calismiyor.Drummond kendisine sirketinin denetleme
yükümlülükleriyle lgili bir sürü önemsiz sorular soruyor. Bu
insanlar acimasiz bir sekilde bu sektörde calisiyor görüntüsü
yaratmak istiyorlar. Great Benefit´in bu il´ de hala iyi bir nami
oldugu icinsirket´ in düzgün davrandigi apacik. Aksi durumda
Andre ve yandaslari coktan kendileriyle irtibat kurmustu.
Drummond´ nun zamana ihtiyaci var. Jüri üyelerinin
karsisinda söyleyebilecegi ve kendilerinin duymus olduklari
korkunc olaylari unutabilmeleri icin bir kac ifade´ ye
ihtiyaclari var. Yaslanan bir professör gibi yavas hareket
ediyor ve yavas konusuyor. Ve kendisi cok iyi. Gercekler
olduklari gibi olmamis olsaydi ölümcül olurdu. Weeks´lere
Black sözlesmesini veriyorve jüri üyelerine sigorta denetleme
kurumunun her sözlesmesinintasvip edilmesi gerektigini
anlatmak icin yarim saat zaman sarf ediyorlar. “Tasvip etmek”
kelimesine ayri bir önem veriliyor. Ayakta olmadigima göre
etrafima bakinmak icin daha fazla zaman sarf edebilirim. Göz
temasi halinde olduklari jüri üyelerinin bazilarini inceliyorum.
Onlar benim tarafimi tutuyor. Mahkeme salonunda simdiye
kadar görmemis, yabanci genc beyleri fark ediyorum. Cooper
Jackson ve is arkadaslari en son sirada, kapinin yakinlarinda
oturuyorlar. On bes izleyici salonda bulunmuyor. Bir dava icin
kim ilgi duyar? Bu ilin sigorta denetiminin karisikligiyla ilgili
yaklasik bir bucuk saatlik sikici bir sorgu´ dan sonra jüri
üyelerinin ilgisi gittikce azalmaya basliyor. Drummond´ yu bu
cok fazla ilgilendirmiyor. Caresiz bir sekilde dava´ yi gelecek
hafta´ ya kadar uzatmaya calisiyor. On bir´ e az kala en
sonunda sahidi serbest birakiyorböylece bu sabah yararsiz bir
sekilde geciyor. On bes dakika mola veriyoruz, ondan sonra
bir kac güclü argümanlar siralayabilmem icin sira bana
geliyor.Weeks bu il´ de su an alti yüz sigorta sirketinden daha
fazla sirket calistigini söylüyor, ofisinin kirk bir insan
calistirdigini ve bunlarin sadeceon sekizinin gercek anlamda
sözlesmeler kontrol ettiklerine deginiyor. Icinden gelmeyerek
her alti yüz sirket´ in en az on farkli sözlesme hazirladiklarini
tahmin ediyor ve böylece kendi sirketinin en az alti bin
sözlesmeye sahip oldugu. Ve anlasmalarin sürekli
degistirildigi ve tamamlandigini itiraf ediyor. Bir kac
hesaplamalarda daha bulunuyoruz ve bir resmi daire icin
sigorta sirketlerinin ürettikleri kücük yazilarin tümünü kontrol
etmenin imkansiz oldugu mesajini iletmekte basarili
oluyorum.
Kendisine
Black
anlasmasini
veriyorum.Okudugunu iddia ediyor, fakat bu dava´ ya hazirlik
sürecindebunu yaptigini itiraf ediyor. Haftalik kaza tazminati
ve ev ortamindaki tedavi ile ilgili bir soru soruyorum.Anlasma
aniden deger kazandi gibi görünüyor ve sayfalari ilgili kismi
ve uygun cevabi bulabilmek umuduyla hizli bir sekilde
ceviriyor. Basarisiz kaliyor. Sayfalari ceviriyor ve sayfalar
hisirdiyor, gözlerini kamastiriyor ve saskinlikla cevabi
buldugunu söylüyor. Cevap biraz dogru, öyleyse gecerli
olmasina izin veriyorum. Ondan sonra bu sözlesmenin
sahiplerini degistirmek icin dogru metodu soruyorum ve
kendisine nerdeyse aciyorum. Herkes beklerken sözlesmeyi
uzun bir süre inceliyor. Jüri üyeleri keyifli. Kipler siritiyor.
Drummond terliyor, fakat buna karsi bir sey yapamiyor.
Dogrulugu pek önemli olmayan bir cevap veriyor. Istedigim
sey´ ye ulastim. Sanki Weeks ile birlikte bunlari bir daha
gözden gecirecekmis gibi iki yesil el kitaplarini masama
koyuyorum. Elimde hasar el kitabiyla kendisinin zaman
zaman calismis oldugu dairesinin kontrol ettigi sirket ici hasar
onarimiyla ilgilendigini soruyorum. Evet demek istiyor, ,
fakatanlasilan U kismindan haberi var. Bu nedenden dolayi
hayir diyor, ve ben tabii ki iyice sok oluyorum. Kendisini hain
bir soru bombardimanina tutuyorum, ondan sonra kendisini
rahat birakiyorum. Hasar gerceklesmistir ve geregi gibi kayit
edilmistir. Florida´ daki sigorta denetiminin Great Benefit´ e
karsi arastirma sürdürdügünü bilip bilmedigini soruyorum.
Bunu bilmiyor. Güney Carolina ile ilgile ne haber var? Hayir,
bu da kendisi icin yeni bir haber. Peki kuzey Carolina ile ilgili
ne haber var?Sanki bunun üzerinde bir seyler duymus gibi,
fakat bununla ilgili hic bir evrak görmedi. Kentucky mi?
Georgia mi? Hayir ve tutanak icin, diger illerin ne yaptigi
kendisi icin tamamen önemsiz. Kendisine bu ifade icin
tesekkür ediyorum. Drummond´sbir sonraki sahidi ayni
sekilde Great Benefit´ te calismiyor. Ismi PaytonReisky ve
etkileyici ünvani Ulusal Sigorta Birligi baskani. Cok önemli
bir sahsiyetin dis görünüsüne ve davranis bicimlerine sahip.
Hizli bir sekilde sigorta sirketleri tarafindan kurulmus ve
onlarin
hizmetlerini
tanitmakla
yükümlü,
merkezi
Washington´ da olan sirketinin siyasi bir kurulus oldugunu
ögreniyoruz. Kendi menfaatleri icin milletvekilli kazanmaya
calisan sahte bütceli insanlar. Bize anlatildigina göre adil
sigorta pratiklerini desteklemek gayreti icerisinde bir sürü
harika isler basariyorlar.Bu kücük giris cok uzun sürüyor. Saat
bir bucuk´ ta basliyor ve saat iki de Ulusal Sigorta Birligi
insanligi kurtarmaya yakin oldugundan emin oluyoruz. Ne
kadar mükemmel insanlar, degil mi? Reisky otuz seneden beri
bu isle mesgulve geldigi yer ile ilgili ve kariyerinin
ayrintilariyla ilgilibir cok bilgi ediniyoruz. Drummond
kendisini sigorta sirketlerinin hasar islemleri alaninda bir
uzman olarak egitmek istiyor.Benim hic bir tirazim yok.
Vermis oldugu ifadesini bir evvelki dava´ da okumustum ve
kendisiyle basa cikabilecegimi saniyorum. U kisminin kulaga
hos gelmesini ancak olaganüstü yetenekli bir uzman
basarabilir. Neredeyse yardim almadan bizi yapilmasi gereken
isler listesi dogrultusundabir kakkin nasil düzenli bir sekilde
islenmesi gerektigini gösteriyor. Bizi tatsiz bir olaya maruz
birakiyor gibi, Drummond ciddi bir sekilde basini salliyor. Ve
bunun sonucunda ne cikiyor?Bu durumda Great Benefit
kesinlikle dogru davrandi. Belki bir kac kücük hata
gerceklesiyor, fakat yine de Great Benefit sayisiz hasar
davalari olan büyük bir sirket. Mantikli olan olaydan cok fazla
bir uzaklasma söz konusu degil. Reiskys´ in görüslerine göre
Great Benefit´ in bu hakki boyutu nedeniyle redd etme hakki
vardi. Jüri üyelerine ciddi bir sekilde hafta´da on sekiz dolar
maliyeti olan bir sözlesme´den iki yüz bin dolar maliyeti olan
bir naklilin masraflarini karsilamamasi beklenemez. Bu tür
sözlesmenin anlamitemel ihtiyaclari gidermek, bunun
disindaki
hizmetleri
gözetmeksizin.
Drummond
el
kitaplarikonusunu ve eksik olan kisimlarini dile getiriyor.
Reisky biraz sevimsiz oldugunu söylüyor, fakat cok fazla
önemli olmadigin da altini ciziyor. El kitaplari gelir ve gider, ,
sürekli degistirilirve tecrübelihasar bölümü memurlari
tarafindan göz ardi edilirler, cünküne yaptiklarini bildikleri
icin. Fakat bu konuyla ilgili cok telas yapildigi icin, bu konuyu
konusalim.Caliskan bir sekildehasar el kitabini eline aliyorve
jüri üyelerinefarkli kisimlari anlatiyor. Hepsi burada net bir
sekilde yaziyor.Hersey mükemmel bir sekilde yürüyor. El
kitaplarindan yola cikarakrakamlari konusmaya basliyorlar.
Drummond kendisinin sözlesmeyle, haklar ve redd
kararlariyla ilgili bilgileri gözden gecirmeye firsati olup
olmadigini soruyor. Reisky ciddi bir sekilde kafasini salliyor,
ondan sonra Drummond tarafindan yazici cikisini aliyor. 1991
yilinda Great Benefit tarafindan yüksek orandaoran da haklar
redd edildi. Fakat bunun icin yeterli nedenler olabilir.Bu tür
seylerbu sektörde sikca gerceklesti.Ve rakamlara her zaman
güven olmuyor. Son ön seneye bakildiginda Great Benefit´in
redd oranihafif bir sekildeyüzde on iki´ nin altinda kaliyor, bu
durum da sektörün ortalamasina esit. Rakamlar ard arda
geliyorve Drummond´ nin belirsiz istekleri yüzünden kafamiz
hizli bir sekilde karisiyor. Reisky sahitlik kürsüsünü terk
ediyor ve cok renkli bir cizelge´deegisik hususlara deginmeye
basliyorJüri üyeleriyle tecrübeli bir docent gibi konusuyor ve
ben kendime bunu ne kadar yaptigini soruyorum. Bütün
rakamlar ortalama seviyesinde. Saat üc bucukta Kipler
gnädigerweise bir mola yapmamiza izin veriyor. Koridorda
Cooper Jackson ve arkadaslariyla sohbet ediyorum.Hepsi de
tecrübeli dava avukatlari ve bol tavsiyelerde bulunuyor.
Drummond´ nun bu mevzu´ yu uzatacagindan ve haftasonunu
iple cektigi konusunda hemfikiriz. Ögleden sonra gerceklesem
toplanti esnasinda bir söz söylemiyorum. Aksam´ a kadar
Reisky ifadelerini yapiyor ve sonunda herseyin ne kadar adil
gectigini beteuern yapiyor. Jüri üyelerinin yüz ifadelerine göre
konusmanin
bittigine
sevincliler.
Sorgusuna
hazirlanabilecegim bir kac ek mesai icin minettarim. Deck ve
üc avukatla birlikte Grisanti´ s isminde eski bir Italyan
restoraninda
uzun
bir
aksam
yemegin
keyfini
cikartiyoruz.Sahibi Big John Grisantibizi Press Box isminde
özel bir yemek salonuna götürüyor. Bize ismarlamadigimiz
harika bir sarap getiriyor ve tam olarak ne yememiz
gerektigini söylüyor. Sarabin sakinlestirici bir etkisi varve bir
cok günlerden bu yana ilk defanerdeyse rahatlayabiliyorum.
Belki bu gece iyi uyuyabilecegim. Fatura dört yüz dolar´ in
üzerinde, Cooper Jackson bunu hemen eline aliyor. Allah´a
bin sükür. Rudy Baylor´ un sirketi büyük para´ ya yakin
olabilir, fakat her seyden önce iflas etmis durumda.
47. Bölüm
PaytonReisky´ nin persembe sabah´ I canli bir sekilde sahitlik
kürsüsüne oturmasindan saniyeler sonra kendisine ahmak
mektubunun bir fotokopisini veriyorum ve okumasini
istiyorum. Ondan sonra “”Sayin Reisky sizin uzmanlik
görüsünüze göre Great Benefit´ in tepkisi adil ve mantikli
mi?Önceden uyarildi. “Tabii ki degil. Bu korkunc.” “Sok
edici öyle degil mi?” “Evet, öyle. Fakat bildigim kadariyla bu
mektubu yazan kimse artik Great Benefit´ te calismiyor.”
“Bunu size kim söyledi?” diye süpheli bir sekilde soruyorum.
“Bunu tam olarak bilmiyorum. Sirketten herhangi biri.””Bu
ismi belirsiz olan insan Sayin Krokit´ in artik neden sirket´ te
calismadiginin
nedenini
söyledi
mi?““Tam
olarak
bilmiyorum.Belki bu mektup´ la bir ilgisi vardi.” “Belki mi?
Emin misiniz veya tahmin mi ediyorsunuz?” “Gercekten daha
fazla bilgim yok.” “Tesekkür ederim.Bu anonim kisinin Sayin
Krokit´in bu durumda sorgusundan iki gün önce sirket´ I terk
ettigini de söyledi mi?” “Sanirim, hayir.””Sirket´ten neden
ayrildigini bilmiyor musunuz?” “Hayir.” „Iyi, Ben de jüri
üyelerinde kendisinin bu mektubu yazdigi icin sirketten
ayrildigi izlenimini yaratmak istiyorsunuz zannetmistim.Bunu
yapmayi denemediniz, öyle degil mi?“ „Hayir.“ „Tesekkür
ederim.“ Dün aksam sarap icerken Reisky´ ye el kitaplarini
vermenin bir hata oldugu fikrine vardik. Bu karar icin bir cok
nedenler vardi. Ilk önce jüri delilleri duymustu. Ikincisi
Lufkin´ i yalan söylerken yakaladigimizdakendisine cok
dramatik ve etkili bir sekilde bu kitaplar sunuldu. Ücüncüsü
Reisky cok konuskan ve kendisi cok zor sartlar altinda bir
yükümlülük üstlenir. Dördüncüsübu saldiriya hazirlanmak icin
yeterince zamani vardi, bu yüzden pozisyonunu daha iyi
koruyabilecek durumunda. Besincisi jüri üyelerinin beyinlerini
daha fazla karistirmak icinbu sansi kullanirdi. Ve en önemlisi,
bu zaman alirdi.Bütün günümü Reisky´ yi el kitaplari ve
istatistiki
materyaller
hakkinda
sorular
sormakla
gecirebilirdim. Böylece bir gün kaybetmis olurdum ve bir
adim ilerleyemezdim. „Sizin ayliginizi kim ödüyor Sayin
Reisky?“ „Benim isverenim. Ulusal Sigorta Birligi.““Bu
birligin kurucusu kim?“ „Sigorta sektörü.““Great Benefit
finanmanlik konusunda bir katki sagliyor mu?““Evet.““Peki
bu katki ne kadar yükseklikte?“ Ayaga kalkmis olan
Drummond´ ya bakiyor. „Itiraz ediyorum, sayin hakim, bu
husus konuyla baglantili degil.““Redd edilmistir.Bana göre bu
husus konuyla önemli bir baglamda bulunuyor.““ „Ne kadar
sayin
Reisky?“
diye
yardimsever
bir
sekilde
tekrarliyorum.“Anlasilan bunu söylemek istemiyor ve mahcup
oluyor.“ Senede on bin dolar.““Öyleyse size Donny Ray
Black´ e ödediklerinden cok daha fazlasini ödüyorlar.“ „Itiraz
ediyorum.“ „Kabul edilmistir.““Üzgünüm, Sayin hakim.“Bu
ifademi geri cekiyorum.“ „Tutanaktan cikarilmasi yönünde
talimat verin Sayin hakim.“ Diye Drummond sinirli bir sekilde
söylüyor. „Talimat verilmistir.“ Telaseli anlar gecerken, biz
nefes aliyoruz. Gururum kirilmis, pisman bir yüz ifadesiyle
„Cok üzgünüm Sayin Reisky“ diyorum.“Bütün paraniz sigorta
sirketlerinden mi geliyor?““Baska para kaynaklarimiz
yok.““Birliginizin finansmani icin kac sigorta sirketi katki da
bulunuyor.““Iki yüz yirmi.“ „Ve gecen sene bu katkilarin
toplam miktari ne kadardi?“ „Alti milyon dolar.““Ve siz bu
sektörün
gereksinimlerine
mi
bu
parayi
kullaniyorsunuz?““Evet, bu bizim görevlerimizin bir parcasi.“
„Dava´ da ifade vermeniz icin ek ücret aliyor musunuz?“
„Hayir.“ „Neden buradasiniz?“ „Great Benefit benimle irtibat´
a gectigi icin. Buraya gelip ifade vermem rica edildi.“ Cok
yavasca arkami dönüyorum ve Dot Black´e isaret
ediyorum.”Ve Sayin Reisky Bayan Black´in gözlerinin icine
bakipoglunun hakkinin Great Benefit tarafindan adil ve
yasalara uygunbir sekilde islem gördügünü söyleyebilir
misiniz?”Bayan Black´e bakabilmek icin bir iki saniye´ ye
ihtiyaci var, fakat baska bir caresi yok. Basini salliyor, ondan
sonra kararli bir sekilde “Evet, öyle bir islem gördü.” Bunu
tabii ki önceden tahmin etmistim.Sayin Reisky´ nin sorgusunu
dramatik bir sekilde sona erdirmek istedim.Fakat bu kadar
komik olacagini Allah biliyor tahmin etmemistim.Bayan
Beverdee Hardaway, elli bir yasinda yasli bir siyahi, jüri
banklarinin ön siralarinin ortalarindaoturuyor, Reisky´ nin
vermis oldugu sacma cevabi üzerine gülüyor. Bu ani bir gülüs,
ve anlasilan beklenmedik, cünkü oldugunca cabuk bir sekilde
gülmeyi bastirmayi basariyor. Iki elli agzina dogru hareket
ediyor. Disleriyle gicirdiyor ve cenesini sikiyor ve telaseli bir
bicimde ne kadar hasar yarattigini görebilmek icin etrafina
bakiyor.Fakat bedeni hafif bir sekilde titremeye devam ediyor.
Bayan Hardaways´ in sansina, bizim icin ise bu anin bulasici
olmasi gayet sevindirici. Hemen arkasinda oturan Sayin
Ranson Pelk herhangi bir seyden etkileniyor, ayni
sekildeBayan Hardaway´in yaninda oturan Bayan Ella Faye
Salter. Jüri banklarindaki gülüsmeler daha da yogun olmaya
devam etti. Bazi jüri üyeleri Bayan Hardaway´ ye sucluymus
gibi bakiyor. Baskalari ise Reisky´ ye bakiyor ve sasirms bir
sekilde kafalarini salliyorlar. Reisky en olumsuz senaryo´ yu
düsünüyor. Gülmelerinin nedeninin kendisi oldugunu
zannediyor. Kafasi asagi iniyor ve yer ´ ebakiyor. Drummond
bunu göz ardi etmeye karar veriyor, fakat bu müthis derecede
aci veriyor olmasi gerekiyor. Genc meslektaslari dosya ve
kitap´ lara derinlesmis durumdalar. Aldy ve Underhall
coraplarina bakiyorlar. Kipler de severek gülmek isterdi. Bu
sevincli anlara bir müddet anlayis gösteriyor ve bu sevinc
yatistiginda cekicini masaya vuruyor. Jüri üyelerinin Payton
Reisky´ nin ifadelerinin üzerine gülmeleri gercegini ortaya
cikartmak istiyormus gibi cekic masaya vuruluyor. Bu cok
hizli gerceklesiyor. Sacma cevap, gülüsmeler, bastirmalar,
hikirdamalar ve süpheli bas sallamalari , bunlarin hepsi sadece
bir kac saniye sürüyor. Bazi jüri üyelerinde ise bir rahatlama
fark ediyorum. Gülmek istiyorlar, inanmadiklarini göstermek
istiyorlar ve bunu yaparak bir saniyeligine de olsa Reisky ve
Great Benefit´ e kesin bir sekilde duyduklariyla ilgili ne
düsündüklerini bildiriyorlar. Ne kadar kisa da olsa , bu altin
degerinde bir an. Onlara gülümsüyorum. Onlar da bana
gülümsüyor. Sahitlerimin söyledikleri herseye inaniyorlar.
Drummond´ nun sahitlerinin sözlerine hic inanmiyorlar.
Sanki bu yalani seven tip´ ten bikmis gibi hakir bir sekilde
„Baska hic bir sorum yok Sayin hakim.“ diyorum. Anlasilan
Drummond cok sasirmis durumda. Bütün günümüReisky´ yi
el kitaplari ve istatistiklerle sikacagimidüsündü.Kagitlarla
hisirdiyor, T.Price´ e bir seyler fisildiyor, ondan sonra ayaga
kalkiyor ve „“Bir sonraki sahidimiz Richard Pellrod.“ Diyor.
Pellrod yönetici konumunda hasar bölümünde calisan bir
memur. Makaminin kendisine yüklemis oldugu sorumluluklari
tasiyamiyormus gibi yapan sorgu´da korkunc bir sahit´ ti.
Kendisinin varligi bir sürpriz degildi. Jackie Lemancyzig´e kir
atabilmek icin bir seyler yapmak zorundalardi. Pellrod birinci
is verenleriydi. Kendisi kirk alti yasinda,biraz bira göbegi olan
vücut yapisi ortalarda olan, az sacliyüz ifadesi bir sey
anlatmayanciger lekeleri olan kalin gözlüklü bir kimse. Bu
zavalli adam hic bir sekilde cekici degil, fakat anlasilan bu
onun icn bir sey fark etmiyor. Kendisi Jackie Lemancyzigin
kendisini tavlamaya calisan bir hayat kadini oldugunu
söyleseydi, o zaman jüri üyeleri yine sesli bir sekilde
güleceklerine bahse girerim. Yirmi seneden beri hasar
bölümünde calisan bir adamin karakteri Pellrod´ da mevcut.
Fatura cikaran bir kimseden sadece biraz daha fazla nazik,ve
jüri üyelerine ne sicaklik ne güven verebilir. Kendisi alt
düzeyde calisan bir sirket iscisi ve büyük ihtimal hatirladigi
kadar ayni calisma masasinda oturdu. Ve kendisi sahip
olabilecekleri en iyi isci!Lufkin, Aldy veya Keeley´ yi bir
daha getiremiyorlar , cünküjüri üyelerinin her türlü güvenini
yitirdiler. Drummond´nun listesinde Cleveland´ deki merkez´
den gelen bir sürü erkek ismi yaziyor, fakat iclerinden birini
cagiracagindan süphe duyuyorum. Ne söyleyebilirler? El
kitaplari mi yok. Onlarin sirketi yalan söylemiyorve evraklar
saklamiyor mu?Drummond ve Pellrod yarim saat boyunca
daha önceleri üzerinde iyi calisilmis bir yazili metin´ i gözden
geciriyorlar, yine büyüleyici sirket´in hasar bölümünde
gerceklesen sirketici islemeler, yine sigortalilara adil
davranma caba icerisinde olan Great Benefit ve yine jüri
üyelerinde bir esneme. Hakim Kipler bu sikici anlara
katilmaya karar veriyor. Ezberlemis Soru-Cevap oyununu
yarida kesiyor ve „Sayin avukat baska bir konu´ ya gecebilir
misiniz?“ diyor. Drummond sok olmus ve yaralanmis bir
izlenim birakiyor. „Fakat, sayin hakim bu sahidí kapsamli bir
sorguya cekmek benim hakkim. „ „Evet, bu hakka sahipsiniz.
Fakat söylemis oldugu büyük kismi jüri coktan bilmekte. Bu
sadece bir tekrar.“Drummond inanamiyor. Su an sok´ ta ve
basarisiz bir sekilde hakim tarafindan eziyet görmüs gibi tepki
vermeye calisiyor. „Davacilarin temsilcilerinden sorgularini
kisaltmalarini istediklerini ben hatirlayamiyorum.“Bunu
söylememesi gerekirdi. Bu sohbet´i biraz uzatmaya calisiyor,
fakat yanlis hakim´e karsi savasiyor. „Bunun nedeniSayin
Drummond Sayin Baylor´ un jüri üyelerini uyanik tutmasi. Ve
su an baska bir konu´ ya geciniz.“Bayan Hardaways´ in sevinc
cigligi ve ondan sonraki gülüsmeler jüri üyelerini anlasilan
biraz rahatlatti. Su an daha canlilar ve karsi tarafin zararina
gülmeye hazirlar. Sanki bu konuyu baska bir firsatta bir daha
dile getirecek ve düzeltecekmis gibi Drummond Kipler´e göz
kirpiyor. Yarim acilmis gözleriyle ve yan´a yatmis kafasiyla
bir kara kurbaga gibi oturan Pellrod´a geri dönüs. Pismanligini
göstermeye calisan Pellrodhatalarin yapildigini itiraf ediyor,
fakat bu hatalar agir hatalar degildi. Ve inanilacak gibi olsun
olmasinhatalarin büyük kism Jackie Lemancyzige , cok sorunu
olan genc bir bayana, yaziliyor. Bir süre icin Black dosyasina
geri dönüs. Daha az siknti veren evraklardan bir tanesiyle ilgili
Pellrod konusuyor. Redd yazilariyla ilgili görüsünü
bildirmiyor , bunun aksine önemli olmayan kagit isleriyle bir
sürü zaman geciriyor.Siki bir sekilde Kipler „Sayin
Drummond“ diye sözünü bölüyor, „sizden baska bir konuya
gecmenizi rica etmistim. Bu evraklar jüri üyelerin elinde
bulunuyor ve bu ifadeler baska sahitler tarafindan bir kere
verilmisti. Ve su an isinizde ilerlemenize bakin.“Drummond´
nun kalbi kirildiAdil olmayan bir hakim tarafindan uyariliyor
ve cezalandiriliyor. Kendine gelebilmesi icin biraz zamana
ihtiyaci var. Performansiyla en üst düzeyde degil. Hasar el
kitabi konusundayeni bir strateji icin karar veriyorlar. Pellrod
bunun sadece bir ana cizgi oldugunu söylüyor. Kendisi
senelerden beri bu el kitabina bakmadi.O kadar cok
degistirildigi icin, hasar bölümünün tecrübeli memurlari bu
kitabi göz ardi ediyorlar. Drummond kendisine U kismini
gösteriyorve bu kismi hic görmemis olmasi inanilacak gibi
degil. Makam olarak kendisinin altinda bulunan diger
memurlar gibi bu el kitabi kendisi icinde az önem tasiyor. Bu
el kitabini tavsiye eden kendisi de bir memur tanimiyor.
Öyleyse haklar gercek anlamda nasil islem görüyor?Pellrod
bize söylüyor. Normal imkanlarlave Drumond´ nun istegi
üzerine hakkin islenmesini sagliyor. Adim, adim, formüler
formüler, dosya notu dosyanotu. Pellrod´ un sesi ayni oktav´
da kaliyor ve jüri üyelerinin canini cok sikiyor. Arka
siralardaki jüri üyelerinden bir tanesi Lester Daysuyuya
kaliyor. Nafile bir sekilde uyanik kalmaya calisirken herkes
esnemekte ve göz kapaklari kapanmakta.Bu fark ediliyor. Eger
Pellrod jüri üyelerini etkileyemedigi icin aci cekiyorsa bunu
göstermiyor.Sesi ve davranis bicimi degismiyor. Jackie
Lemancyzik ile ilgili bir kac aciklanan sasirtici gerceklerle
sona eriyor. Icmeyle bir sorunu oldugu biliniyorduve ise bir
cok kez alkol kokarak geliyordu. Diger memurlara nazaran
ofise daha nadir geliyordu. Zamanla daha az sorumluluk
tasiyordu ve is sözlesmesini fesh etmesi kacinilmazdi. Cinsel
alandaki taskinliklara ne demeliydi?Bu noktada Pellrod ve
Great Benefit dikkatli olmalari lazim, cünkübu konubaska bir
günbaska bir mahkeme salonunda dile getirilecek. Burada her
ne söylenilirse tutanaga alinipdaha sonra kullanilacak. Böylece
Drummond herkesle yataga girmeye hazir olan Jackie
Lemancyzigi hayat kadini yapmaktansa basarili bir dava
sonucu cikartmak yollunda zeki bir sekilde bir üst basamagi
cikiyor. „Bununla ilgili hic bir sey bilmiyorum.“ diyor Pellrod
ve jüri üyelerinde bir puan kazaniyor.Biraz daha zaman
öldürüyorlar ve Pellrod bana devredilene kadar nerdeyse saat
on ikiye kadar uzatiyorlar. Kipler ögle yemegi icin mola
veriyor, fakat bunun cok uzun sürmeyecegini kendisine temin
ediyorum. Icinden gelmeyerek kabul ediyor. Is´ e imzalamis
ve Dot Black´e göndermis oldugu redd mektubunun
fotokopisini Pellrod´e vererek basliyorum.Bu dördüncü redd
mektubuydu ve bu redd karari Donny Ray´ yin sözlesme
öncesi var olan hastaliginin kan kanseri olmasiyla
aciklandi.Kendisinden mektubu jüri üyelerine okumasini
istiyorum ve bununla ilgili mektubu yazdigini itiraf ediyor. Bu
mektubu neden yazdigini aciklamaya calismasina izin
veriyorum, fakat bunun icin dogal olarak hic bir aciklama yok.
Mektup Pellrod ve Dot Black arasinda özel bir mevzudu.baska
kimselerin görmesi hic bir zaman istenilmemisti, özellikle
debu mahkeme salonunda. Jackie tarafindan yanlislikla
doldurulmus bir formüler´ den ve Sayin Krokit ile bir yanlis
anlasilmadan bahsediyordu, bütün bunlar bir istemeyerek
islenilen bir hataydi. Ve bunun icin kendisi cok üzgün. „Bir
özür icin biraz gec, degil mi?““Büyük ihtial.““Bu mektubu
yazdiklari zamanda baska dört redd mektubunun olacagini
bilmiyorlardi, degil mi?““Hayir.““Öyleyse bu mektup Bayan
Black´in hakkinin son redd´i olacakti, degil mi?Mektup „son
redd karari“ kavramlarini iceriyor.“Büyük ihtimal.“ Donny
Ray Black neden öldü?“Omuzlarini silkiyor „Kan kanseri.“
„Ve hangi hastalik hakkin talep edilmesine neden
oldu?““Kann Kanseri.““Yaziniz hangi ön hastaliga
dayaniyor?““Bir grip.“ „Ve bu gribe ne zaman
yakalanmisti?““Bunu tam olarak bilmiyorum.““Eger benimle
birlikte dosya´ yi gözden gecirmek istiyorsaniz, dosya´ yi
getirebilirim.“ „Hayir, bu böyle iyi.“Bütün bunlarin hepsi beni
dosya´ dan uzak tutmak icin.“Sanirim kendisi on bes veya on
alti yaslarindaydi.“diyor kendisi.“On bes veya on alti
yaslarindayken bir gribi vardi, yani sözlesme yapilmadan önce
ve bu dilekce´de yer almiyor.“ „Bu dogru.““Hasar davalariyla
ilgili uzun seneli tecrübeleriniz cercevesinde bir gribin bes
sene sonra ortaya cikan bir kan kanseri hastaligiyla ilgisi
oldugunu gördünüz mü?“ Buna sadece veremedigi bir yanit
var. „Sanirim, hayir.“ „Bu hayir mi demek?“ „Evet, bu hayir
demek.“ „Öyleyse gribin kann kanseri hastaligiyla bir ilgisi
yoktu.““Hayir.“ „Öyleyse mektubunuzda yalan söylediniz,
öyle dgil mi?“ Tabii ki mektubunda yalan söyledi, ve
zamaninda yalan söylemedigini iddia ederse, simdi yalan
söylemis olacak. Jüri üyeleri bunu fark ederdi.Bir cikmazda
bulunuyor, fakat Drummond´ nun kendisiyle calismak icin
zamani vardi.“Mektup bir hataydi.“ Diyor Pellrod. „Yalan mi
yoksa bir hata mi?“Bir hata.““Donny Ray Black´in ölmesine
neden olan bir hata.“Drummond yerinden „Itiraz ediyorum.“
Diye bagiriyor.Kipler bu konu´ yu bir saniye düsünüyor. Bir
itirazi beklemistim ve bunun kabul edilecegini tahmin
ediyorum.Sayin hakim ise farkli bir görüse sahip.“Redd edildi.
Soru´ yu cevaplayiniz.“ Drummond sinirli bir sekilde “Bu tür
sorgulamaya karsi itiraz etmek istiyorum.“ Diyor.“Dikkate
alinmistir. Sayin Pellrod soruyu lütfen cevaplayiniz.““Bu bir
hataydi, daha fazla bir sey söyleyemeyecegim.“ „Yalan degil
miydi?“ „Hayir.“ „Jury karsindaki ifadeniz ne olacak? Bu
ifade yalan veya hatalarla dolu mu?“ „Her ikisi de
degil.“Sirtimi dönüyorum ve Dot Black´ i gösteriyorum,
ondan sonra sahid´e geri dönüyorum.“Sayin Pellrod, hasar
bölümünün yönetici konumunda bir memur olarak Bayan
Black´ in gözlerinin icine bakarakoglunun hakkinin sirketiniz
tarafindan adil bir islem gördügünüsöyleyebilir misiniz? Bunu
yapabilir misiniz?“ Göz kirpiyor, kivraniyor, kaslarini
catiyorve Drummond´ ya emredici bir bakis atiyor. Hafifce
öksürüyor ve ve alingani oynamaya calisarak “Bunun icin
zorlanabilecegimi sanmiyorum.””Tesekkür ederim. Daha
baska soru yok.”Bes dakikadan daha az bir süreye ihtiyacim
oldu ve savunma karisti. Günü Reisky ile gecirecegimizi ve
yarin Pellrod ile devam edecegimizi düsünmüstü.Fakat bu
maymunla daha fazla zaman harcamayi düsünmüyorum. Jüri
üyelerine konusmak istiyorum. Kipler iki saatlik bir ögle
yemegi molasi emrediyor. Leo´ yu kenara cekiyorum ve
kendisine alti sahidin daha bulundugu liste´ yi veriyorum.
“Allah askina bu nedir?” diye soruyor. “Alti doktor, hepsi de
sehir´ den, tümü de onkolog, ifade vermeye hepsi de hazir”
Walter Kord Drummond´´ nun kemik ilik naklilini deneysel
bir metod olarak göstermek istemesine sinirleniyor.
Ortaklarina ve arkadaslarina yalvardi ve onlar ifade vermeye
hazir. „Evet, kendisi bos konusan bir kimse.“ „Kendisinin bos
konusmadigini biliyorsunuz. Kendisi New York´ tan gelen bir
cilgin veya baska uzak bir sehir´den geliyor. Burada alti yerli
bulunuyor. Kendisini cagirin. Bu cok komik olabilir. „Bu
sahitler´in isimleri ön görüsmede anilmadi. Bu denli bir
yüklenme adil degil.“Siz bunun karsitini ispatlamak üzere
burada hazir bulunan bir sahitsiniz. Sikayetinizi hakim´e
bildirin.Kendisi orada dikilirken ve liste´ ye bakarken, ben
gidiyorum. Ögle yemeginden sonra, fakat Kipler´ in toplantiyi
yeniden baslatmasindan önce, masamin yaninda Dr. Walter
Kord ile iki ortagiyle sohbet ediyorum. Savunma masasinin
arkasindaki en ön siraDrummond´nun bos konusan arkadasi
Dr.Milton Jiffy tek basina oturuyor. Avukatlarögleden sonraki
toplantiya hazirlanirken, Drummond´ yu buraya cagiriyorum
ve kendisini Kord´ un ortaklariyla tanistiriyorum. Bu cok
utanc verici bir durum.Drummond onlarin mahkeme
salonunda bulunmasindan dolayi gözle görülür bir sekilde
etkilendi. Üc doktor arkamdaki en ön sira´ da yerlerini
aliyorlar. Trent&Brent´in bes palyacosu bakmadan
edemiyorlar. Jüri üyeleri iceriye getiriliyorlar ve Drummond
Jack Underhall´ i sahitlik kürsüsüne cagiriyor.Jack
Underhall´in yemin etmesi saglaniyor,yerine oturuyor ve jüri
üyelerine ahmakca bakiyor. Üc günden beri kendisi sürekli
göz önündeydi ve Drummond´ nun bu adamin güvenilir bir
insan oldugu fikrine nasil geldigini anlayamiyorum.Niyeti
hemen beliriyor (kendini gösteriyor, ortaya cikiyor). Her sey
Jackie Lemancyzik icin isliyor. On bin dolarlik nakit parayla
ilgili yalan söyledi. Bir anlasma olmadigi icin anlasmanin
imzalanmasi konusunda yalan söyledi. Ödeme reddi sistemiyle
ilgili yalan söyledi.Is verenleriyle girmis oldugu cinsel iliskiler
hakkinda yalan söyledi. Sirket´ in doktor faturalarini
ödemedigi ni iddia ederken de yalan söyledi.Ilk basta
Underhall´ in sesi bu durumu duygusal acidan anliyor gibi
duyuluyor, fakat kisa süre´ de cirtlak ve kinci bir sese
dönüsüyor. Bu tür korkunc olaylari bir gülümsemeyle ön plana
cikarmak imkansiz, fakat intikam alma yönünde kararli gibi
görünüyor. Bu cesur ve riskli bir manevra. Bu sahteker´ in bir
kimseyi yalancilikla suclamasi utanilmadan alayci davranilan
bir durum. Bu dava Jackie Lemancyzigin sonra dan sebebiyet
verdigi davalardan daha önemli. Anlasilan Drummond jüri
üyelerinin redd kararini kabul etmeye hazir eger olaylari
oldugundan da karamasar yansitmak icin yeterince kirli isleri
hatirlatmayi basarirsa. Ve tahminime göre burada olmayan ve
kendini koruyamayan bu genc bayanin hain saldirisinda
nerdeyse hic bir seyi kaybedemeyecegini düsünüyor.Underhall
Jackie´ nin isinin korkunc oldugunu bize bildiriyor. Icki
iciyordu ve meslektaslariyla iyi gecinememek gibi bir sorunu
vardi. Bir seyler yapilmasi gerekiyordu. Öz gecmisinde bir
kara lekenin olusmamasi icin kendisine is anlasmasini fesh
etmesi icin sans verdiler. Bütün bunlarin sorgu´ ya cekilmesi
gerektigiyle ilgili hic bir ilgisi yoktu, özellikle de Black
davasi. Ifadesi dikkate deger bir sekilde kisa. Önemli bir hasar
olusmadan kendisinin sahitlik kürsüsüne gelmesini ve
cikmasini umuyorlar.Yapabilecegim cok fazla bir sey yok,
fakat jüri üyelerinin kendisinden benim kadar tiksinmesini
umut ediyorum. Kendisi münakasa icerisinde bulunmak
istemedigim bir avukat. Cok saygili bir sekilde „Sayin
Underhall sirketinizde personel dosyalari var mi?“ soruyorum.
„Evet.“ „Jackie Lemancyzk ile ilgili bir dosyaniz var
mi?““Evet.““Su an yaninizda mi?“ „Hayir, efendim.“ „Bu
dosya nerede bulunuyor?“ „Sanirim, ofis´ te.“ „Cleveland´ de
mi?“
„Evet, ofisde.“ „Öyleyse bu dosyaya bakmamiz
mümkün degil mi?““Dosya yanimda degil.Ve benden bu
dosya´ yi getirmem de istenmedi.““Hizmet degerlendirmeleri
ve benzer isleri de iceriyor mu?““Evet.““ Eger bir memur bir
uyari aliyorsamakamin´ dan düsürülüyor veya baska bir görev´
e veriliyorsa, bu o zaman personel dosyasinda yaziyor mu?“
„Evet „Jackie´nin dosyasinda bu tür bilgiler yer aliyor mu?“
„Yer aldigini tahmin ediyorum.““Sizin dosyaniz is
anlasmasinin feshini iceriyor mu?““Evet.““Fakat dosya´ nin
icerigine iliskin vermis oldugu söze güvenmemiz gerekir
dogru degil mi?““Sayin Baylor benden dosya´ yi getirmem
istenmedi.“Notlarima
bir
bakis
atiyorum
ve
öksürüyorum.“Sayin Underhall sizin kendisine para´ yi
verdiginizde ve kendisi susmaya söz verdiginde Jackie´ nin
imzalamis oldugu anlasmanin bir fotokopisi sizde bulunuyor
muydu?“ „Kulaklari iyi duymuyor gibi bir etki birakiyor. „
„Nasil yani?“ „Bu tür bir anlasmanin olmadigini biraz önce
söylemistim.““Yani böyle bir anlasmanin olmadigini mi
söylemek istiyorsunuz?“Kararli bir sekilde kafasini salliyor.
„Böyle bir anlasma hic bir zaman yoktu. Kendisi yalan
söyledi.“Sasirmis gibi yapiyorum, ondan sonra yavas bir
sekilde evraklarla kapli olan masama geri dönüyorum.Bulmak
istedigim seyi bulmustum herkes tarafindan gözetildigimde
düsünceli bir sekilde gözden geciriyorum, ondan sonra kagit
evrakla kürsü´ ye geri dönüyorum. Underhall´ in sirti tutuluyor
ve su an elimde bulunan evraga bakan Drummond´ ya caresiz
bir bakis atiyor.U kisimlarini düsünüyorlar. Baylor yine
basardi.“Gizlenmis evraklari buldu ve bizi yalan söylerken
yakaladi. „ Fakat Jackie Lemancyzk jüri üyelerine ne
imzaladigini anlatmasi gerektiginde, cok titizdi. Vermis
oldugu ifade´ yi hatirliyor musunuz?Evragi kürsü´ nün önünde
birakiyorum. „Evet, ifadenizi duydum.“ Diyor kendisi. Sesi su
an biraz daha yüksek, kelimeleri gergin ton da. „Sizin
kendisinenakit olarak on bin dolar verdiginizi söylüyor ve bir
anlasma yapmasi icin zorladiginizi söylüyor. Buu hatirliyor
musunuz?Kagidin üzerinde yazilanlari okuyormusum gibi
evraga bakiyorum. Para miktarinin anlasmanin birinci
bölümünde yazdigini Jackie bana anlatiyor. „Evet, ben
duydum.“ Diyor kendisi ve Drummond´ ya bakiyor.Underhall
sözlesmenin orjinalini bir yerde sakladigi icin bir fotokopisine
sahip olmadigimi biliyor.Fakat bundan emin olamiyor.En
tuhaf olaylar gerceklesiyor.U kismini nasil bulabildim?Bu tür
bir anlasmanin var oldugunu itiraf edemiyor. Ve inkar da
edemiyor. Kendisi inkar edip, ben de aniden bir fotokopiyi
önüne koydugumda, hasarin boyutu jüri üyeleri hükümlerini
yaptiklarinda belirlenebilir. Kendisi yerinde duramiyor,
kivraniyor, ve alnindan teri siliyor. „Ve jüri üyelerine
gösterebilecek anlasmanin bir fotokopisi ne sahip degiller,
öyle degil mi?“evragi elimde sallayarak söylüyorum. „Hayir,
böyle bir anlasma yok.““Emin misiniz?“ diye soruyorum ve
parmaklarimla evragin kenarina dokunuyorum. „Eminim.“
Kendisine bir kac dakika bakiyorum ve aci cektigini görmenin
keyfini
yasiyorum.
Jüri
üyeleri
uyumayi
hic
düsünmediler.Sözlesmeyi cikartmami bekliyorlar ve nasil
dagildigini görmemi istiyor. Fakat bunu yapamiyorum.Bu
önemsiz evraklari bir topak haline getiripve dramatik bir
sekilde masanin üzerine atiyorum. „Daha fazla sorum yok.“
Diyorum. Underhall duyulacak bir sekilde nefes aliyor. Bir
kalb krizi kacinildi. Sahitlik kürsüsünden iniyor ve mahkeme
salonunu terk ediyor.Drummond bes dakikalik bir mola icin
rica da bulunuyor. Kipler jüri üyelerinin daha fazla bir mola´
ya ihtiyac duyduklarini söylüyor ve bize on bes dakikalik bir
mola veriyor. Savunmanin stratejisi ifadeleri ertelemek ve jüri
üyelerinin böylece kafalarini karistirmak anlasilan ise
yaramadi. Jüri üyeleriReiskyl ile ilgili uyudular ve Pellrod´ u
dinleyemediler. Underhall neredeyse ülmcül bir felaketti. ,
cünkü Drummond benim benim var olmayan bir evragin
fotokopisine sahip oldugumdan korkuyordu.Drummond artik
bikmis durumda.Sansini etkili bir savunma söylevinde
kullanacak, en azindan hic kimsenin karisamayacagi bir olay.
Mola´ dan sonrasavunmanin daha fazla sahit cagirmayi
düsünmedigini acikliyor. Dava neredeyse sona ermis
durumda. Kipler savunma söylevinin Cuma sabahi saat dokuz´
da yapilmasina karar veriyor.Jüri üyelerine bu dava´ nin
kendilerine saat on bir de takdim edileceginin sözünü veriyor.
48. Bölüm
Jüri üyelerinin gitmelerinden uzun bir zaman sonra ve
Drummond´ nun ekibiylehizli bir sekilde ofislerine
gitmlerinden sonra, tahminen bu konuyu bir daha telasli bir
sekilde neyin olumsuz gelistigine dair tartismak icin,
mahkeme salonunda davaci masasinda oturuyoruz ve yarin
hakkinda sohbet ediyoruz. Raleigh´ den Cooper Jacksonve iki
avukatlar, Hurley ve Grunfeld, bana cok fazla rica edilmeyen
taviseylervermeye calisiyorlar, fakat görüslerini dinlemek
bana sorun yaratmiyor. Herkes bunun benim ilk davam
oldugunu biliyor. Yapmis oldugum is ile ilgili etkilenmis
görünüyorlar. Hala uykum var, hala ic huzurum bozuk ve
olanlarla ilgili cok gercekci. Cok mükemmel bir gercekciligi
yakalamistim, hain, fakat zengin bir sikayet edilen, inanilmaz
iyi niyetli bir hakim, baska biriyle muhatap olduktan sonra bir
sans olayi. Bunun haricinde harika bir jürim var, fakat bu önce
isini yapmak zorunda. Gelecekteki davalarin sadece daha da
olumsuz sonclanabilecegini söylüyorlar. Yedi rakamli bir
hüküm kararinin cikacagindan eminler. Ilk bir milyon dolar
hüküm kararini almasindan önce Jackson on iki sene boyunca
davalar´a katildi. Iyimser düsünmem icin savas hikayeleri
anlatiyorlar. Ögleden sonrayi iyi gecirmek icin cok keyifli bir
durum.Deck ile birlikte gece boyunca calisacagiz, fakat su an
Great Benefit´ e büyük bir darbe vermemi ictenlikle isteyen
tanidik dostlarin tesselileriyle güc topluyorum.Florida´ dan
gelen yeni haberllerle ilgiliJackson biraz saskin.Oradaki bir
avukat sabirsizlandive bu sabah Great Benefit´ e karsi dört
dava acti. Adamin faaliyetlerine katilacagini düsünmüslerdi,
fakat anlasilanicine hirs girdi. Olaylarin su anki durumuna
göre bu üc avukatlar Great Benefit´ e karsion dokuz hak
savunuyorlar ve gelecek haftanin basinda davalari acmayi
düsünüyorlar. Bana moral vermek istiyorlar. Bizi güzel bir
aksam yemegine davet etmek istiyorlar, fakat biz calismak
zorundayiz. Bu aksam kaldirabilecegim son sey, agir bir
yemek ve ardindan ickili icecekler ve sarap. Öyleyse ofis´ te
bir kac ekmek ici yiyoruz ve limonata iciyoruz. Deck´I
ofisimdeki bir sandalye´ ye ottuturuyorum ve jüri üyelerine
söyleyecegim savunma söylevi hakkinda calisiyorum. Bu
söylevin o kadar cok versiyonunu beyinden gecirdim ki, simdi
hepsini karistiriyorum. Kücük bir tahta kullaniyorum ve
önemli rakamlari not ediyorum. Adalet icin rica ediyorumve
ayni zamandabüyük bir para miktari talebinde bulunuyorum.
Deck sözümü cok sik yarida kesiyor ve okul cocuklari gibi
tartisiyoruz. Icimizden hic biri jüri üyelerine bir savunma
söylevi sunmadi, fakat benden daha fazla seyler duydu, bu
yüzden kendisi bir uzman. Hic bir zaman yenilgiye
ugramayacaksandigim anlar yasiyorum, iyice kendini
begenmis, cünkü buraya kadar cok mükemmel bir sekilde
gelmeyi basardim. Deck bu kibiri fark ediyor ve beni hizli bir
sekilde kendime getiriyor. Bana yeniden bu dava´nin yarin
sabah hala kazanilabilecegini veya kaybedilebilecegini
hatirlatiyor. Fakat cogu zaman sadece korkuyorum. Korku
kontrol edilebilecek durumda, fakat beni hic bir zaman terk
etmiyor. Beni motive ediyor ve bana devam etmem icin güc
veriyor, fakat kendisinden kurtuldugum zaman cok mutlu
olacagim. On´a dogru isiklari kapatiyoruz ve ev´e
gidiyoruz.Uyumayi kolaylastirmak icinbir bira iciyorumve ise
yariyor.Kkafamda dönenbasari vizyonlarla birlikteon birden
sonra uyuyorum. Nerdeyse bir saat gecmiyor, telefon caliyor.
Bana pek tanidik gelmeyen, genc bir bayanin etkileyici sesi.
“Beni tanimiyorlar, fakat ben Kelly´ nin bir arkadasiyim.”
Nerdeyse fisildayarak söylüyor. “Ne oldu? Diye soruyorum
ve hemen uyaniyorum. “Kelly kendisini iyi hissetmiyor.”
Sizin yardiminiza ihtiyaci var.””Ne oldu?” diye bir daha
soruyorum. “Kendisini bir daha dövdü.Ickili bir sekilde ev´ e
geldi, ve alisilmis seyler.”Ne zaman?“Karanlikta yatagimin
yaninda
duruyorumve
isik
dügmesini
bulmaya
calisiyorum.“Dün aksam. Sayin Baylor sizin yardiminiza
ihtiyaci var.””Kendisi nerede?” “Burada benim yaninda. Polis
Cliff´I aldiktan sonra, acil nöbetine götürüldü.Allahtan hic bir
sey kirilmamisti. Kendisini oradan aldim,ve su an benim
yanimda saklaniyor. “”Ne kadar agir yarali?””Bayagi fena
görünüyor, fakat kirik kemik yok. Kesik yaralari agir ezikler.
Ismini ve adresini aliyorum ahizeyi yerine koyuyorum ve
üzerimi hizli bir sekilde giyiniyorum. Orasi Kelly´nin
dairesinden cok fazla uzaklikta olmayan büyük bir yerlesim
birimi ve dogru binayi bulmadan önce sayisiz tramvaylarin
arasindan geciyorum. Arkadasi Robin kilitli kapi´ yi biraz
aciyor ve ben iceri girmeden önce kendimi tanitmak
zorundayim.Geldigim icin bana tesekkür ediyor. Kendisi daha
cok genc, tahminime göre bosanmis ve asgari ücretten daha
fazla kazanmayan bir kimse. Kiralanmis mobilyalarla dolu
olan kücük bir oda´ ya, oturma odasina, adimimi atiyorum.
Kafasinda bir buz torbasi olan Kelly koltugun üzerinde
oturuyor. Tanidigim bayan oldugunu sadece tahmin
edebilirim. Sol gözü tamamen sismis, etrafindaki cilt/deri
mavi olmaktaa/ morariyor. Gözünün üzerinde kan lekeli bir
sargi bulunuyor. Her iki yanak ta sismis. Alt dudagi patlamis,
ve tuhaf bir sekilde öne cikmis. Uzun bir T-shirtten baska bir
sey giyinmemis, ve dizlerinin üzerindeki her iki uylugu büyük
ezikler görülüyor. Öne egiliyorum ve alnini öpüyorum , ondan
sonra hemen karsisina oturuyorumSag gözünde bir göz yasi
simdiden beliriyor. “Geldiginiz icin tesekkürler.” Diye
mirildaniyor.Yaralanmis yanak ve patlamis dudaklari
yüzünden, nerdeyse konusamiyor. Cok hafif bir sekilde
dizlerine dokunuyorum.Kendisi de benim elimin sirtini
oksuyor. Kendisini öldürebilirdim.Yaninda oturan Robin ,
„Konusmamasi daha iyi olur, oldu mu?Doktor mümkün
oldugunca az hareket etmesi gerektigini söyledi.Bu sefer
yumruklarina ihtiyaci vardi.Basebal deynegini bulamadi.“ „Bu
nasil oldu?“ diye Robin soruyor., fakat hala Kelly´ ye
bakiyorum. „Bu bir kredi karti kavgasiydi. Noel faturalari
ödenmesi gerekiyordu. Kendisi bir sürü icmisti. Gerisini
biliyorsunuz.“Rapor cok kolay okunabilir bir sekilde yazilmis,
ve Robin´ in kendisinin de bir takim seyleri yasadigini tahmin
ediyorum. Bir evlilik yüzügü tasimiyor. „Kavga ediyorlar. Her
zaman ki gibi kendisi kazaniyor. Komsular polisi ariyor.
Kendisi cezaevine gidiyor, Kelly ise doktor´a. Bir Cola ister
misiniz veya baska bir sey?“ „Hayir, tesekkür
ederim.““Kendisini dün aksam buraya getirdim, ve bu sabah
merkez´de siddet´e augramis bayanlar icin kurulan
danismanlik merkezine gittik. Kendisine ne yapmasi
gerektigini söyleyen bir danismanla konustu. Kendisine bir
sürü brosür verdi. Eger ihtiyaciniz olursa, brosürler karsi
tarafta bulunuyor. Aslinda her sey bosanma davasini acmak ve
sonra buradan gitmeye endeksli. “ “Resmi cekildi mi?” hala
dizlerini oksayarak soruyorum. Bas salliyor. Simdi de sismis
gözlerinden göz yaslari yanaklarindan asagi dogru akmakta.
“Evet, kendileri bir sürü cekimler yaptilar.
Sizin
göremediginiz daha bir kac seyler daha var. Ona göster, Kelly.
O senin avukat´in. Kendisi görmesi lazim. „ Robin´ in
yardimiyla biraz ayaga kalkmaya basliyor, bana sirtini
dönüyor ve T-shirtini kalcalarinin biraz üzerine kadar
kaldiriyor. Altinda hic bir sey yok, poposunun ve bacaklarinin
arkasindaki büyük ezikler disinda.T-shirt daha fazla yukariya
kayiyor ve sirtinda daha fazla ezikler ortaya cikiyor. T-shirt
asagi kayiyorve ondan sonra kendisi dikkatli bir sekilde
koltuga oturuyor. Kendisini bir kayisla dövdü anlatiyor Robin.
„Dizlerine yatirdi, ondan sonra dövdü.““Kleenex´iniz var mi?“
diye Robin´ e soruyorum. „Tabii ki. Bana büyük bir karton
veriyorve Kelly´nin yanaklarindaki göz yaslarini dikkatli bir
sekilde siliyorum. „Su an ne yapmak istiyorsun, Kelly?“ diye
soruyorum. „Saka mi yapiyorsunuz?“diyor Robin. „Bosanma
davasini acmak zorunda. Eger bunu yapmazsa, kendisini
öldürecek.““Bu dogru mu? Bosanma davasini aciyor
muyuz?“Kelly onayliyor ve „Evet, oldugunca cabuk.“
“Hemen yarin sabah yapacagim. “ Elimi tutuyor ve sag
gözünü kapatiyor. “Böylece ikinci soruna gelmis oluyoruz.”
Diyor Robin. “Burada kalamaz. Cliff bu sabah cezaevinden
cikartildi, ve kendisi arkadaslarini aramaya basladi.Bugün bir
daha yapmamam gerektigi gibi ise gitmedim ve kendisi beni
öglene dogru aradi.Hic bir seyden bir bilgim olmadigini
söyledim. Bir saat sonra yine aradive beni tehdit etti. Zavalli
Kelly´ nin cok fazla arkadasi yok ve Cliff´in kendisini bulmak
cok uzun sürmeyecek. Bunun haricinde benimle birlikte
yasayan biri daha var, yani bu is olmaz.””Burada kalamam.”
Diyor Kelly sessiz ve agir bir sekilde. “Öyleyse nereye gitmek
istiyorsun diye soruyorum.Robin bu konuyla ilgili
düsündü.”Bu sabah konustugumuz danisman siddete ugramis
kadinlar icin yapilan bir ev´den bahsettine devlet de ne
belediye de resmi anlamda kayit edilmis gizli bir kacis
yeri.Adresi elden el´e dolasan sehirde bir ev. Kadinlar orada
güvenli, cünkü esleri kendilerini orada bulamiyorlar. Tek
sorun maliyetinin gün de yüz dolar olmasive kendisi sadece
bir hafta kalabilir. Ben günde yüz dolar kazanmiyorum.”
“Oraya gitmek istiyor musun?” diye Kelly´ ye soruyorum.
Agrilar altinda evet diyor. “Iyi. Ben seni yarin götürürüm.”
Robin rahatlamis bir sekilde icini cekiyorÜzerinde yurdun
adresi yazili olan kagidigetirmek icin mutfaga gidiyor. Kelly´
ye “Dislerine bakmama izin ver.” diyorum. Acabildigi ve
benim kesici dislerini görebilecegim kadar agzini aciyor.”Bir
kac dis kirildi mi?” diye soruyorum. Kafasini salliyor. Sismis
gözlerinin üzerindeki sargiya dokunuyorum. “ Kac tane bicak
darbesi?”
“Alti.”Daha fazla öne egiliyorumve ellerini
tutuyorum. “Böyle bir sey bir daha hic bir zaman
gerceklesmeyecek, anlasildi mi?”Onayliyor ve”Bunu söz
veriyor musun?” diye fisildiyor. “Söz veriyorum.”Robin
Kelly´ nin yanindaki yerine geri dönüyor ve bana karti
veriyor. Kendisinin bir de iyi tavsiyesi var. “Beni dinleyiniz
Sayin Baylor. Siz Cliff´ I tanimiyorsunuz, fakat ben
taniyorum. Kendisi cildirmis, acikgöz ve ictigi zaman ne
yapacagi hic belli olmayan bir kimse. Lütfen dikkatli
olunuz.”Lütfen endiselenmeyiniz.””Kendisi su an disarida
olabilir ve bu ev´I gözetliyor olabilir.””Hic bir korkum yok.”
Ayaga kalkiyorum ve Kelly´ yi yine alnindan
öpüyorum.””Yarin sabah bosanma davasini aciyorum. Ondan
sonra gelip, seni aliyorum. Su an büyük bir dava ile ilgiliyim,
fakat bu olay benim icin öncülüklü.”Robin beni kapi´ ya kadar
götürüyor ve birbirimize tesekkür ediyoruz. Kapi´ yi ardimdan
kapatiyorumve zincirlerin, kilitlerin sesini dinliyorum. Saat
nerdeyse bir. Hava acik ve cok soguk.Hic kimse gölgede
saklanmiyor. Bu saatten sonra gözüme uyku girmez, bu
nedenden dolayiofise gidiyorum. Penceremin altindaki
kaldirim tasina park ediyorum ve bina´ nin ev kapisina kadar
kosuyorum. Burasi geceleri pek güvenli degil. Ardidan kapi´
yi kilitliyorum ve ofisime gidiyorum. Sartlar ne kadar zor da
olsaaslinda bosanma cok basit bir mevzu.en azindan hukuksal
yönden. Bilgisayarin tuslarina basmaya basliyorum, bana zor
gelen bir ugras, fakat olayin amaci isi kolaylastiriyor. Bu
durumda bir hayati kurtarmak amaciyla yardim ettigimden cok
kesinim. Deck yedi´ ye dogru geliyor ve beni uyandiriyor.
Dörtten sonra sandalyemde uyudum.Bana uykulu ve
hirpalanmis göründügümü söylüyor.ve o güzelim gece
sakinligine ne oldu?Kendisine hikayeyi anlatiyorum ve
sinirlenerek tepki veriyor. “Bütün geceyi basit bir bosanma
davasi üzerinde calismakla mi gecirdiler?Bunu da iki saat
icinde son savunma söylevini sunmak zorunda olmalarina
ragmen.“”Her seyi sakinlikle yap, Deck. Ben bunu basaririm.”
“Ve bu siritma ne diye?” “Great Benefit´e büyük bir darbe
yasatacagiz.”Hayir, neden bu degil. Siz nihayet o kadini elde
edeceksiniz, bu yüzden gülüyorsunu.” “Sacma. Kahvem
nerede?”Deck titriyor ve cirpiniyor. Kendisinin ic huzuru
yerinde degil.”Kendisini aliyorum” diyor ve ofisimi terk
ediyor. Bosanma dilekcesi masamda duruyor, posta yoluyla
göndermeye hazir. Bir postaci´yi bu mektubu arkadasim Cliff´
e kendisi isteyken göndermek üzere görevlendirecegim, aksi
takdirde Cliff´I bulmak zor olur. Bunun haricinde dava bir
kendisine Kelly´ den uzak durmayi emreden bir dilekce
iceriyor.
49. Bölüm
Is´ e yeni baslamis olmamin büyük bir avantaji var: Benim
heyecanli ve kendimden emin olmadigim bekleniliyor. Benim
her türlü tecrübeden yoksun oldugumu jüri üyeleri biliyor.
Böylece beklentiler düsük.Mükkemmel bir savunma söylevi
sunmaya ne birkabiliyet ne bir yetenegim var. Yapamadigim
bir seyi denemek bir hata olurdu. Sonraki senelerde, sacim
grilesmis, sesim yumusamis ve mahkemede yüzlerce davayi
basardiktan sonra, belki bir jüri´ nin karsisina cikipve
büyüleyici bir performans sergileyebilirim. Fakat bugün degil.
Bugün sadece Rudy Baylor´ um , kendinden emin olmayan ve
jüri banklarinin üzerinde oturan arkadaslarindan yardim rica
eden genc bir adam. Karsilarinda bayagi heyecanlive gergin
bir sekilde duruyorum ve biraz rahatlamaya calisiyorum. Yüz
kere söyledigim icin, ne söylemek istedigimi biliyorum. Fakat
prova etmemis gibi duyulmasi cok önemli.Bu günün
müvekkilerim icin Great Benefit´ ten hesap sormak amaciyla
tek sans oldugu icin cok önemli oldugunu söylemekle is´ e
basliyorum. Bir yarin olmayacakmahkeme karsisinda iknci bir
sans olmayacak, kendilerine yardim etmeyi bekleyen ikinci bir
jüri olmayacak. Dot´u ve yasadiklarini düsünmelerini
istiyorum.Cok fazla dramatik olmadan biraz Donny Ray
hakkinda konusuyorum.Jüri üyelerinden yavas ve agrilar
altinda tedaviyi görmek icin hakki oldugunu bilmesine ragmen
bir insanin ölmesinin ne demek oldugunu düsünmelerini
istiyorum.Yavasve ölcülü konusuyorum, etkileyici ve sözlerim
iyi bir etki birakiyor. Ses tonum rahatlik simgeliyor ve oylarini
vermeye hazir olan on iki kisinin direkt yüzlerine bakiyorum.
Sözlesmenin temel bilgilerini fazla ayrintilara girmeden
özetliyorum ve kisa bir sekilde kemik ilik naklilini
anlatiyorum. Savunmanin Dr. Kord´ un ifadelerine aykiri olan
hic bir delil ortaya koymadigina deginiyorum.Bu dava
deneysel degil ve Donny Ray´ yin büyük ihtimal hayatini
kurtarirdi.Hikayenin eglendirici kismina geldigimde, sesim
biraz daha yükseliyor. Saklanmis olan evraklari ve Great
Benefit´ in jüri üyelerinin karsisinda söylemis oldugu
yalanlarin özetini sunuyorum. Bu olaylar dava esnasinda öyle
bir izlenim birakti ki, bu olaylari ayrintili bir sekilde masaya
yatirmak bir hata olurdu. Dört günlük bir dava´ nin iyi tarafi
en önemli olaylarin daha yeni hatirlanmis olmalari. Jackie
Lemancyzigin ifadelerini ve Great Benefit´ in istatistiki
materyallerini kullaniyorum ve tahta´ ya bir kac rakam
yaziyorum. : 1991 yilindaki sözlesmelerin sayisi, haklarin
sayisi ve en önemlisiredd kararlarin sayisi.Besinci sinif
ögrencinin anlayabilecegi ve bir daha unutmayacagi bir
bicimde kisa ve toplu bir bakisa uygun bir sekilde sunuyorum.
Mesaj acik ve yanlisligi ispatlanamaz. Great Benefit´ i kontrol
eden taninmayan gücler on iki aylik bir zaman diliminde bütün
haklari
redd
etmeyi
öngören
bir
sistem
kararlastirdilar.Jackie´nin ifadesine görebir sene de ne kadar
para kazanilabilecegini ögrenmek icin bu bir deneydi.
Temelinde hirs olan ve Donny Ray Black gibi insanlari göz
ardi eden
sogukkanli bir karardi.Para´ nin konusu
acilmiskensirket´ in bilancosunu elime aliyorum ve jüri
üyelerine bu bilanco´ yu dört ay boyunca inceledigimi ve
anlamayi hala basaramadigimi anlatiyorum. Bu sektörün
kendine has anlasilmasi zor muhasebe uygulamalari var. Fakat
Great Benefit´ in sunmus oldugu rakamlarincelendiginde,
yogun miktarda para mevcut. Tahta´ ya ödenekleri,
Rücklagen´ leri ,ve dagitilmamis karlari yaziyorum ve bunlari
dört yüz yetmis bes milyon ´a ekliyorum. Net mal varligi dört
yüz elli milyon tutarinda. Bu denli zengin bir sirket nasil
cezalandirilir? Bu soru´ yu soruyorum ve parlayan gözlerin
bana baktigini görüyorum. Kendileri cok sabirsiz! Senelerden
beri kullanilmakta olan (yaygin) bir yöntem uyguluyorum.
Dava avukatlari buna bayiliyor v eben bunun bir sürü
versiyonunu okudum.Cok basit oldugu icin uygulanabiliyor.
Jüri üyelerine bozuk paralari faturalarimi ödeyebilmem icin
genc bir avukat olarak toplamam gerektigini söylüyorum. Cok
agir calisir, mütevazi bir hayat yasar, parami biriktirir ve
banka hesabimda iki sene sonra on bin dolar oldugunda ne
olur? Bu para´ yi kazanmak icin cok zor sartlar altinda
calistim ve bu para´ yi kaybetmek istemiyorum.Ve dogru
olmayan bir is yaparsam, diyelim birine bir yumruk atarak
kontrolümü kaybetmek ve kendisinin burun kemigini
kirarsam, ne olur? Zarar verdigimkisinin hasarini tabii ki
karsilamak zorundayim. Fakat bir daha tekrarlamamam icin,
cezalandirilmam lazim.Sadece on bin dolar´ a sahibim.Bir ders
almam icin , ne kadar para ödemem gerekir? Yüzde bir beni
yaralayabilecek veya yaralayamayacak yüz dolar ediyor.
Istemeyerek yüz dolar´ i öderdim, fakat cok ta umrumda
olmazdi. Yüzde bes nasil olur?Bir adamin burnunu kirdigim
icin bes yüz dolar beni cezalandirmak icin yeterli olur
muydu?Cek´i yazdigimda, yeterince aci ceker miydim? Belki
evet, belki de degil. Yüzde on nasil olurdu?Bin dolar ödemek
zorunda kalsam, o zaman iki seyin olacagina bahse girerim.
Birincisi bunun icin cok üzgün olurdum. Ikincisi davranis
bicimimi degistirirdim.Great Benefit´I nasil cezalandirmak
lazim?Benim veya her hangi birisinin cezalandirilmasi
gerektigi gibi. Dekontlar bakilacak, ne kadar para´ nin mevcut
oldugu arastirilacak ve kendisine aci veren, fakat kendisini
yok etmeyen bir para cezasi verilecek.Zengin bir sirket icin de
bunun aynisi gecerli. Bu sirket diger insanlar gibi muamele
görmesi lazim. Jüri üyelerine karari kendilerinin vereceklerini
söyleyecegim. On milyon tutarinda dava actik, fakat onlar bu
miktar´a bagli degiller.Nasil dogru olduguna inaniyorlarsa
öyle karar verebilirler ve belli bir miktar´ I önermek benim
görevim degil. Icten gelen bir tesekkürle konusmami
bitiriyorum, ondan sonraEger Great Benefit´e dur demeseler
bir sonraki kurban´ in kendileri olacagini söylüyorum. Bazilari
baslarini salliyorlar, bazilari gülüyorlar. Bir baskalari isetahta´
daki rakamlara bakiyorlar. Masama geri dönüyorum.Deck
köse´ de oturuyor ve siritiyor. En son sira´ da Cooper Jackson
parmagini oynatiyor. Dot´ un yanina oturuyorum ve büyük
Leo F. Drummond´nun bir yenilgiden galibiyet´e gecip
gecemeyecegini cok merak ediyorum. Jüri üyeleri secimi
esnasinda davranislari icin uzun uzun özür diliyor ve kendisini
olaylara cok fazla kaptirdigini ve su an kendisine güvenmeleri
gerektigini söylüyor. Müvekkili olan Amerika´ nin en köklü
ve saygin sigorta sirketlerinin hakkinda konustugunda,
özürleri devam ediyor. Bu talep´ te kendisi bir hata yapti. Cok
agir hatalar. Bu korkunc redd mektuplari cok duygusuzdu ve
asagilayiciydi. Müvekkili tartismasiz suclu durumdaydi. Fakat
müvekkilinin alti binden fazla calisani varve bu insanlarin
yaptiklarini ve her birinin mektuplarini kontrol etmek cok zor.
Fakat bu bile hic bir seyi affetmiyor. Hatalarin yapildigini
inkar etmiyor. Bir kac dakika bu konuyu irdeliyor ve
müvekkilinin isleminin kastten yapilmadigini ve tamamen bir
tesadüf oldugunu söylemekle iyi is yapiyor. Hasar dosyasi, el
kitablari, gizlenen evraklar acikca söylenen yalanlar ´ a sessiz
bir calisma tutumu icerisinde yaklasiyor. Drummond icin
gercek bir mayin tarlasi ve oldugunca hizli bir sekilde bu isleri
basarmak istiyor. Acik bir sekilde iki yüz bin dolar hakkin
ödenmesi gerektigini söylüyor. Bu cok ciddi bir konsesyon ve
jüri üyeleri bunu dikkate aliyor. Onlari yumusatmaya calisiyor
ve bunu basariyor. Ve simdi para cezasina gelelim.Yapmis
oldugum, jüri üyelerinin Great Benefit´ in net mal varligindan
Dot Black´e belli bir yüzde tanima önerisi karsisinda kendisi
saskin. Bu inanilmaz! Bunun ne anlami olabilir?Müvekkilinin
hatali davrandigini itiraf etti.Bu haksizlik icin sorumlu olan
kisiler is´ ten cikartildi. Great Benefit bu mevzu´yu halletti.
Böyle bir hüküm beraberinde ne gibi sonuclar getirebilir? Hic.
Hic bir sey. Drummond dikkatli bir sekilde haksiz
menfaatlenme alanina adim atiyor. Dot´ u kirmamaya özen
göstermesi lazim, cünkü bununla ayni zamanda jüri üyelerini
de kirmis olurdu. Black´ler ile ilgili bir kac olgular sunuyor.
Ne zamandan beri nerede yasadiklarini, ev, komsuluk ve saire
ve saire. Bunu yaparak Black´leri basit, fakat mutlu bir yasam
sürdüren orta sinif´ in ortalama bir ailesi olarak yansitiyor.
Kendisi cok yüce ruhlu. Norman Rockwell bile daha iyi bir
portre cizemezdi. Nerdeyse gölgeli caddeleri ve nazik gazeteci
cocugunu görebiliyorum. Tanitim mükemmel ve jüri üyeleri
dikkatle dinliyorlar. Ya yasama tarzini anlatiyor ya da
yasamak istedikleri tarzi anlatiyor. Jüri üyeleri Great Benefit
´ten parayi alip neden Black´ lere versinler?Bu sevinc verici
tabloyagölge
düsürürdü.Yasamlarini
kaotik
yapardi.Komsularindan ve arkadaslarindan daha farkli olan
insanlar haline getirirdi. Kisacasi, bu onlari yok ederdi. Rudy
Baylor´ a önerdigimpara miktarina birilerinin hakki var mi?
Tabii ki degil. Maddi kaynak mevcut oldugu icin bir sirketten
para´ yi almak yakisik almayan, adaletsiz bir durum. Tahta´ ya
gidip 746 dolarlik miktari yaziyor ve jüri üyelerine bu rakamin
Black´ lerin aylik geliri oldugunu söylüyor. Bunun yanina
200.000 dolarlik miktari yaziyor ve bundan yüzde alti ´ sini
hesaplayarak, 12.000 dolar elde ediyor.Ondan sonra jüri
üyelerine gercekte ne istedigini söylüyor, yani Black´ lerin
aylik gelirini katlamak. Bunu hepimiz istemezmiydik?Bu cok
basit. Naklilin mal olacagi 200.000 dolar´i Black´lere
taniyinve bu para´ yi vergisiz hisse senetlerine yüzde alti
oraninda yatirdiklari zamano zaman ayda 1000 dolarlik
vergisiz gelir elde ederler. Great Benefit bu para´ yi Dot ve
Buddy icin bile yatirmaya hazir. Ne teklif! Isin yolunda
gitmesi icin (islemesi icin) bu tür isleri sikca yapti. Argüman
sunumu gerekli olan bir seyve jüri üyelerinin yüz ifadelerini
gözlemledigim zaman bunun üzerine düsündüklerini fark
ediyorum. Tahta´ ya bakiyorlar. Bu iyi bir anlasmaymis gibi
görünüyor. Bu Dot´un para´yi American Leukemia Society
´ye verecegini yemin ettigi benim de kendilerinin
hatirlamalarini umdugum veya rica ettigim an. Sonunda
Drummond konusmasini saglikli zihniyet ve adalet´e
yönlenme cagrisiyla bitiriyor. Sesi daha da derinlesiyor ve
sözleri daha da yavasliyor. Cok dürüst. Lütfen adil olani
yapiniz, ondan sonra yerine geri dönüyor. Savunmayi ben
temsil ettigime göre, son söz bende. Tersini kanitlamak icin
bana ayrilan sürenin on dakikasini sarf ettim ve jüri üyelerine
hitab
ettigimde
gülümsüyorum.
Kendilerine
Sayin
Drummond´ nun yapmis oldugu seyi bir gün yapabilmeyi
umdugumu söylüyorum. Kendisini ülke capinda en iyi avukat´
lardan biri olarak övüyorum. Ben cok nazik genc bir beyim.
Belirtmek istedigim sadece bir kac husus var. Birincisi Great
Benefit su an bir haksizlik yaptigini itiraf ediyor ve baris ma
teklifi olarak iki yüz bin dolar teklif ediyor. Neden?Cünkü su
an el tirnaklarini cigniyorlar ve icten iki yüz bin dolar
ödemekten daha kötü bir olayin baslarina gelmemesi icin dua
ediyorlar. Ikincisi: Sayin Drummond Pazartesi sabahijüri
üyelerinin karsisina ciktigindabu hatalari itiraf edip, para´ yi
teklif etti mi? Hayir, bunu yapmadi. O an icin su an bildigi
herseyi biliyordu, peki o zaman size müvekkilinin haksizlik
yaptigini niye söylemedi?Neden söylemedi? Cünkügercegi
ögrenmeyeceklerini umdular.Ve su an gercek gün yüzüne
ciktiginda, iyice gururlari kirilmis oldu. Konusmami jüri
üyelerini provoke ederek bitiriyorum. Söyle söylüyorum: Eger
iki yüz bin dolardan daha iyi bir miktar sunamiyorlarsa, o
zaman miktar sizde kalsin. Biz o miktari istemiyoruz. Hic bir
zaman gerceklesmeyecek olan bir ameliyati icin
gerekliydi.Eger Great Benefit´ in cezalandirilmasi gerektigi
görüsünü savunmuyorsan , o zaman iki yüz bin dolar´ i
kendinizde tutun ve biz evimize geri dönelim. „ Jüri bankin
yanindan gecerekher jüri üyesinin gözlerinin icine bakiyorum.
Beni ortada birakmayacaklar. „Tesekkürler.“ Diyorumve
müvekkilimin yanindaki yerime geri dönüyorum. Hakim
Kipler kendilerine son talimatlari verirken, icimi huzurlu bir
his kapliyor. Bundan önce hic rahatlayamadigim kadar
rahatliyorum. Daha baska sahit, veya evraklar ya da yazili
metinleryok, hic bir sorgu veya unutulmamasi gereken termin,
veya jüri üyeleriyle ilgili hic bir endise.Derin bir nefes
aliyorum ve sandalyeme oturuyorum. Günlerce uyuyabilirdim.
Bu ic huzur yaklasik bes dakika sürüyor ta ki jüri üyeleri
birbirleriyle danismak icin toplanana kadar. Saat nerdeyse on
bucuk. Simdi bekleme dönemi basliyor. Deck ile birlikte
mahkeme binasinin ikinci katina cikip Riker bosanma davasini
aciyoruz. Ondan sonra hakim Kipler´ in odasina gidiyoruz.
Hakim iyi bir performans gösterdigim icin tebrik ediyor, ben
de endisine yüzüncü defa tesekkür ediyorum. Fakat endise
duydugum baska bir konu var ve bosanma dilekcesinin
fotokopisini gösteriyorum. Kisaca Kelly Riker´i ve yedigi
dayaklariyla , cildirmis esini anlatiyorumve kendisine simdilik
icin Sayin Riker´e Bayan Riker´e yaklasma yasagi talimat´i
vermeye hazir olup olmadigini soruyorum. Kipler
bosanmalardan nefret ediyor, fakat kontrol bende. Bu siddet
vakalarinda fiilen rutin bir islem. Bana güveniyor ve talimat´ i
imzaliyor. Jüri üyeleriyle ilgili hic bir kelime sarf edilmiyor.
Onlar on bes dakikadan beri disarida.lar. Butch koridor´ da
bekliyor ve bosanma dilekce´ sinin, hakim Kipler´ in
imzalamis oldugu su an icin gecerli olan talimati ve ön
görüsme cin davetiyenin fotokopilerini aliyor. Bunlari Cliff´e
is yerinde vermeye hazir oldugunu acikladi. Kendisinden
Cliff´in mahcup duruma düsmeyecek sekilde bunu yapmasini
diliyorum.
Mahkeme salonunda bir saat bekliyoruz.
Drummond ve yandaslari salonun bir tarafinda toplandilar.
Diger yandan ben, Deck, Cooper Jackson, Hurley ve Grunfeld
bir grup olusturuyoruz. Hosuma giderek Great Benefit
tiplerinin avukatlarindan uzak durduklarini fark ediyorum,
fakat belki de tam tersi. Underhall, Lufkin ve Aldy asik
yüzlerle en son sirada oturuyorlar. Bir idam kararini
bekliyorlar. Saat on iki de jüri odasina ögle yemegi getiriliyor
ve Kipler bizi saat bir bucuga kadar serbest birakiyor.
Midemde o denli kaos var ki, icinde besin barindirmam
imkansiz. Sehrin icinden Robins´ in dairesine giden yolda
Kelly´ yi araba telefonumla ariyorum. Kelly yalniz. Bol bir
esortman takimi giyiniyor ve ödünc alinmis spor ayakkabilari.
Yaninda ne giysi ne kozmetik ürün getirebiliyordu. Büyük
agrilarla emin olmayarak yürüyor. Kendisine arabama binmesi
icin yardimci oluyorum, kapi´ yi aciyorum, yavasca girmesine
yardimci oluyorum, bacaklarini kaldiriyor ve ince
yerlestiriyorum. Direniyor ve sikayet etmiyor. Yüzündeki ve
boynundaki ezikler günesin altinda daha koyu.Site´ yi terk
ederken kendisini sanki Cliff calilarin icinden cikacakmis gibi
etrafina bakarken yakaliyorum. „Bunu biraz önce postayla
gönderdik.“
Diyorzum ve bosanma dilekcesinin bir
fotokopisini veriyorum. Trafigin icinden ilerlemeye calisirken,
eline alip okuyor. „Bunu ne zaman alacak?“ diye soruyor.
„Büyük ihtimal simdi.“ „Kendisi cildiracak.“ „Zaten
cildirmis.“ „Senin pesinde olacak.“ “Bunu umuyorum. Fakat
bir korkak oldugu icin, bunu yapmayacak. Eslerini döven
erkekler korkak kategorisinin en asagisinda bulunuyorlar.
Endise etme. Elimde bir silah var. „ Ev eski ve bu cadde´ de
bulunan diger evlerden hic bir farki yok. Cimen yogun ve
genis ve gölgeli. Giris alanin sonunda duruyorum ve iki diger
arabanin arkasina park ediyorum. Kelly´ yi arabada birakiyor
ve ve yan giris´ e tikliyorum. Otomatik bir konusma
tesisatindan kimligimin ispat edilmesi isteniliyor. Güvenlik
konusuna burada öncelik taniniyor.Bütün pencerelerde
perdeler cekilmis, ve arka bahce´ yi en az iki bucuk metre
yükseklikteki odun cit´I sinirlandiriyor. Kapi yari aciliyor ve
biraz yapili bir bayan beni inceliyor. Karsilastirmalara acik
degilim.Bes dava günü yasadim ve sinirli olmama az kaldi.
“Betty Norvelle gitmek istiyorum.”diyorum. “O benim. Kelly
nerede?”Bir bas sallamasiyla arabayi ima ediyorum.
“Kendisini buraya getirin.” Zorlanmadan kendisini
tasiyabilirdi, fakat bacaklarinin arkasi o kadar yaralanmis ki
kendi gücüyle yürümek kendisi icin daha kolay olur.Yayalar
gecidinden veranda´ ya dogru ilerliyoruz. Doksan yasindaki
bir anneanne´ ye eslik ediyormusum gibi kendimi
hissediyorum.Betty kendisine gülüyor ve bizi kücük bir oda´
ya götürüyor.Bir nevi ofis. Yan yana bir masa´ ya
oturuyoruz.Betty karsimizda oturuyor. Bu sabah kendisiyle
konustum ve bosanma dilekcesinin bir fotokopisini istiyor.
Fotokopi´ yi hizli bir sekilde gözden geciriyor. Kelly ile
birbirimizin ellerini tutuyoruz. Birbirleriyle kavusturulmus
elleri fark ederek “Öyleyse siz kendisinin avukatisiniz, öyle
degil mi?” diyorBetty. “Evet. Ve ayriyetten arkadasi.”
“Doktor´a ne zaman gitmeniz gerekiyor, Kelly?””Bir hafta
icerisinde” diyor Kelly.”O zaman su an tibbi bir bakima
ihtiyaciniz yok, öyle degil mi?” “Hayir.” “Ilaclar?” “Sadece
bir kac agri haplari.” Kagit isleriyle memnun. Iki yüz dollar
tutarinda bir cek yaziyorum- bir depozito ve birinci günün
ücretini. “Yetkili bir sirket degiliz.” Diye Betty
acikliyor.”Burasi siddete maruz kalmis ve hayatlari tehlike´ de
olan bayanlarin siginabilecegi bir yer. Bu merkezin sahibi
kendisi siddet görmüs bir bayan ve bu etrafta yasan magdur
bayanlardan bir tanesi. Hic kimse burada oldugumuzu
bilmiyor. Ne yaptigimizi hic kimse bilmiyor. Ve bunun böyle
kalmasini istiyoruz. Ikinizde bu güvenilirligi korumaya hazir
misiniz?””Tabii ki.Ikimizde bas salliyoruz ve Betty bize
imzalamamiz gereken bir formüler veriyor. “Bu yasadisi degil,
degil mi?” soruyor Kelly. Bu süpheli kosullar nedeniyle bu
düsünülmesi gereken bir soru. “Aslinda degil.Basimiza
gelebilecek en kötü sey merkeziminizin kapatilmasidir. O
zaman da baska bir yere tasiniriz. Biz dört seneden beri
buradayiz ve simdiye kadar hic kimsenin bu duruma karsi hic
bir itirazi yoktu. En fazla yedi gün kalabileceklerinin
farkindalar, öyle degil mi?”Bunun farkindayiz. „Bundan sonra
nereye gitmek istediginizi iyi düsünmelisiniz.“Icimden gelerek
kendisini daireme götürmek isterdim, fakat bunun üzerine
henüz konusmadik. „Burada ne kadar bayan bulunuyor?“ diye
soruyorum.“Bugün bes Kelly ´nin banyo odasi olan kendine
ait bir yeri olacak. Yemek ler lezzetli, günde üc ögün. Yemegi
odalarinda tek baslarina yiyebiliyorlar veya baskalariyla
birlikte. Biz de ne tibbi ne de hukuki bir danismanlik
sunuluyor.
Terapötik
toplantilar
düzenlemiyoruz.Verebilecegimiz tek sey sevgi ve güven. Siz
burada tamamen güvendesiniz. Burada hic kimse sizi
bulamayacak. Ve bina bir silahli bekci tarafindan gözetiliyor.
„Bir bas sallamasiyla bana ima ederek „Beni ziyaret edebilir
mi?“ diye soruyor Kelly. „Su an sadece bir ziyaretci´ ye izin
veriyoruz ve her ziyaret önceden kararlastirilmasi gerekiyor.
Önceden arayiniz ve takip edilmediginize dair bilgi edinerek
emin olunuz. Bu geceyi burada geciremezsiniz, cok
üzgünüm.““Bu sorun degil.“
diyorum. „Daha baska
sorulariniz var mi?Eger yoksa, o zaman Kelly´ yi buralarda
gezdirecegim.Bu aksam buraya yine gelebilirsiniz?“Bu ipucu
net ve acik. Kelly ile vedalasiyorum ve kendisine daha sonra
aksamüstü geri dönmeye söz veriyorum. Bir pizza getirmem
icin rica da bulunuyor. Arabayla ayrilirkenkendisini yeraltinda
birakmis gibi hissediyorum. Cleveland´ deki bir gazetenin
muhabiri beni bir mahkeme salonundaki koridorun önünde
yakaliyor ve benimle Great Benefit hakkinda konusmak
istiyor. Ohio´ nun savcisinin sirket ile ilgili arastirma yapmak
istedigini duydum mu diye soruyor. Hic bir sey
söylemiyorum. Beni mahkeme salonuna kadar izliyor.
Savunma masasinda Deck yalniz oturuyor. Diger tarafta
savunmanin avukatlari birbirlerine fikralar anlatiyorlar.
Kipler´ den hic bir iz yok. Her sey bekliyor. Butch ögle
yemegine gitmek üzereyken Cliff Riker´a evraklari teslim etti.
Riker saldirgan oldu.Butch yumruklarini kullanabilecegini
söyledi ve Riker hizli bir sekilde kayboldu. Ön görüsmenin
davetiyesindeismim yaziyor ve simdiden itibaren daha dikkatli
olacagim. Saat iki´ ye dogru diger insanlar gelmeye basliyor.
Booker
geliyor
ve
yanimiza
oturuyor.
Cooper
JacksonHurleyve Ggrunfelduzun bir ögle yemeginden sonra
geri dönüyorlar. Bir cok ickileri bulunuyor. Muhabir en arka
sira´ ya oturuyor. Hic kimse kendisiyle konusmak istemiyor.
Jüri üyelerinin danismanligi ile ilgili bir cok kuramlar var.
Böyle bir durumda davaci lehine hizli bir uzlasma saglanmasi
gerekiyor. Eger uzun sürerse bu jüri üyelerinin takildiklari
anlamina gelir. Nedenleri aciklanmamis bu spekülasyonlari
dinliyorum ve yerimde sakin bir sekilde oturamiyorum. Bir
bardak su icmek icin disariya cikiyorum, ondan sonra yunaga,
ondan sonra cerez barina. Ortalikta dolasmak mahkeme
salonunda oturmaktan cok daha iyi. Midem de büyük bir
karisiklik söz konusu ve kalbim hizli atiyor. Booker beni her
hangi birinden daha iyi taniyor,ve bana eslik ediyor. Kendisi
de ayni sekilde heyecanli. Hedefli bir sekilde mermer kapli
koridorlarda yürüyoruzve zamani öldürüyoruz. Ve bekliyoruz.
Yorucu zamanlarda insanin etrafinda arkadaslari olmasi iyi
oluyor. Geldigi icin kendisine tesekkür ediyorum. Bunu hic bir
durumda kacirmak istemedigini söylüyor. Saat üc bucukta
kaybettigimden eminim. Amaci yüzde´ yi belirlemek ve
toplami hesaplamak olan ve sorunun aslini temel alan bir karar
olmasi gerekiyordu, basit bir mevzu.Belki iyimserdim. Bu
ülkede az sayida verilmis olan hükümler ile ilgili korkunc
hikayeler aklima geliyor. Istatistikte bir rakam olmaktayim,
Memphis´ teki bir avukat´in her mantikli karsilastirma teklifini
neden kabul etmesi gerektigini gösteren bir örnek. Zaman sinir
bozucu bir sekilde geciyor. Ondan sonra birilerinin cok
uzaklarda ismimi nasil seslendirdigini duyuyorum. Toplanti
salonunun kapisinin önünde oturan ve beni telasli bir sekilde
yanina
cagiran
Deck.“Aman
Allah´
im.“
Diyorum.“Heyecanlanmak yok.“ Diyor Booker, ondan sonra
ikimizde mahkeme salonuna kosturuyoruz. Derin nefes
aliyorum, bir dua söylüyorum ve iceri giriyorum. Drummond
ve diger dört kisi sandalyelerinin üzerinde oturuyorlar. Dot
benim masamda oturuyor. Bütün digerleri yerlerinde
oturuyorlar. Ben giris kapisindan bariyerlerin yanindan
müvekkilimin yanina oturdugumda, jüri üyeleri mahkeme
salonuna geri dönüyorlar. Jüri üyelerinin yüzlerinde hic bir sey
fark edilmyor. Herkes oturdugunda, sayin hakim „Jury bir
hüküm karari verdi mi? diye soruyor. Genc siyahi, lize
mezunu ve jüri konusani Ben Charnes „Evet, bunu yapti, sayin
hakim.““Benim talimatlarima uygun bir sekilde kagida
döküldü mü?““Evet, efendim.““Lütfen ayaga kalkiniz ve
okuyunuz.“ Charmes yavasca ayaga kalkiyor. Benim ellerim
kadar titremeyen derecedeki kendi titreyen elinde bir kagit
bulunuyor. Nefes almakta zorlaniyorum. O kadar sersemlestim
ki bayilmaktan korkuyorum. Bunun aksine Dot sasirilacak
derecede rahat. Great Benefit´ e karsi olan mücadelesini
kazandi. Mahkeme ve toplum karsisinda haksiz durumda
olduklarini itiraf ettiler. Bu kendisi icin önemli olan tek seydi.
Yüzümü asmamayakarar verdim ve ne karar verilirse verilsin
guygularimi göstermemeye kararliyim.Bunu bana ögretilen
tarzda yapiyorum. Bloknotum´ da biraz yaziyorum. Sol´a hizli
bir bakis savunmanin bes avukat´ inin ayni strateji´ yi
savunduklarini gösteriyor. Charnes öksürüyorve okuyor” “Biz
jüri üyeleridava´ yi Kabul ediyoruzve iki yüz bin dollar
tutarinda bir tazminat veriyoruz.”Ondan sonra bir mola
veriliyor. Bütün gözler kagida bakiyor. Simdiye kadar hic bir
sürpriz yok. Ondan sonra bird aha öksürüyor ve “Ve biz jüri
üyeleri dava´ yi Kabul ediyoruzve elli milyon dollar tutarinda
bir para cezasi veriyoruz.”Arkamda sesler duyuyorumve
savunma masasinda genel anlamda bir donukluk fark
ediyorum, fakat bunun disinda bir kac saniye hersey sessiz.
Bomba düsüyor, patliyor, ve kisa bir aradan sonraherkes
ölümcül derecede yaralilarin arayisinda..Hic bir sey
bulunamadiktan sonra nefes almak yine mümkün. Bu miktari
bloknotuma yaziyorum, fakat karalananlari okuyamiyorum.
Alt dudagima bunu basarmak icin bir delik isirmama ragmen
gülmeye cekiniyorum. Severek yapmak istedigim bir sürü isler
var. Severek masanin üzerine ziplayip bir sevinc dansi yapmak
isterdim. Icten gelerek jüri üyelerinin bankina kosup ve
ayaklarini öpmek isterdim. Savunma´ nin masasina dogru
ilerlemek isterdim ve kendilerine bir kac sinsisözler söylemek
isterdim. Severek kürsü´ ye cikmak isterdimve Tyrone Kipler´
I kucaklamak isterdim. Fakat durusumu koruyorum ve sadece
müvekkilime “Tebrik ederim” diye fisildiyorum. Kendisi hic
bir sey söylemiyor. Hakim´ in masasina dogru bakiyorum ve
sayin hakim mahkeme yardimcisinin kendisine vermis oldugu
yazili hükmü inceliyor. Ben jüri üyelerine bakiyorum ve jüri
üyelerinin de bir kaci bana bakiyor. Su an gülmemek
imkansiz. Bas salliyorum ve hic bir sey söylemeden tesekkür
ediyorum. Bloknotuma bir hac ciziyorum ve bunun altina
Donny
Ray Black ismini yaziyorum. Gözlerimi
kapatiyorumve kendisinin en sevdigi sarkilardan bir tanesini
beynimde canlandirmaya calisiyorum. Kapatmali sandalye´
nin üzerinde softball maci esnasindanasil oturdugunu
görüyorum. Sadece orada bulundugu icin Popcorn yiyip ve
nasil güldügünü. Bogazimda bir dügüm olusuyor ve gözlerim
yasariyor. Ölmemesi gerekirdi. En sonunda “Hüküm dogru
gibi görünüyor.” Diyor Kipler Her sey ayni düzende. Jüri
üyelerine dönüyor, yurttaslik yükümlülükleri yerine
getirdikleri icin kendilerine tesekkür ediyorve onlara mütevazi
ceklerinin
gelecek
haftaposta
yoluyla
kendilerine
gönderilecegini bildiriyor bu konu´ yu hic kmseyle
konusmamalari
icin
rica
da
bulunuyorve
simdi
gidebileceklerini söylüyor. Mahkeme yardimcisinin gözetimi
altindason bir defa mahkeme salonunu terk ediyorlar. Onlari
bird aha hic bir zaman görmeyecegim. Su an her birine
imkanim olsa bir milyon hediye etmek isterdim. Kipler de
yüzünü asmamaya gayretli. “Bundan sonraki görüsme
yaklasik bir hafta sonra gerceklesecek.Sekreterim sizi bu
termini le bilgilendirecek.Baska bir sey daha var mi?”Bsaimi
hayir diye salliyorum.Daha ne isteyebilirim?Ayaga kalkmadan
Leo sessizce “Hic bir sey, sayin hakim. “Ekibi aniden
kagitlaridosya cantasina ve kartonlara yerlestirmekle mesgul.
Buradan ayrilmak icin sabirsizlaniyorlar. Tennessee´ nin
tarihinde bu simdiye kadar verilmis en yüksek hükum ve bir
ömür boyu bu yenilgiyi kabul etme zorunluluguyla zavallilar
olarak anilacaklar. Bu kadar bitkin ve saskin olmasaydim,
belki yanlarina gidip onlarla tokalasirdim.Bu en kibar
versiyonu olurdu, fakat icimden bunu yapmak gelmiyor. Dot´
un yaninda oturmak ve Donny Ray´ in ismine bloknotumda
bakmakcok daha kolay. Ben gercek anlamda zengin degilim.
Temyiz süreci bir sene zaman alacak, belki de iki.Ve hokum o
kadar genis capli ki,olumsuz bir saldiri beklenebilir. Böylece
isim cok yogun olacak.Fakat su an calismaktan bayagi bikmis
durumdayim.Ucagi binip, yalniz bir sahil kenari bulmak
istiyorum. Kipler masa´ ya vuruyor ve dava resmi anlamda
sona eriyor. Dot´ a bir bakis atiyorum ve göz yaslarini
görüyorum. Kendisine kendisini nasil hissettigini soruyorum.
Deck hizli bir sekilde tebriklerle yanima geliyor. Yüzü soluk,
fakat siritiyorve kesici disleri parliyorBütün dikkatimi Dot´a
veriyorum.Cok güclü ve nadir durmlarda aglayan bir bayan,
fakat
yavasca
otokontrolünü
kaybediyor.
Koluna
dokunuyorum ve bir mendil veriyorum.Booker boynumu
cimcikliyor, beni gelecek hafta arayacakmis. Cooper Jackson,
Hurley ve Grunfeld masama geliyorlar, yüzleri gülerek ve
övgülerle. Bir ucaga yetismek zorundalar.Pazartesi günü
telefonlasiyoruz. Muhabir geliyor, fakat ben geri ceviriyorum.
Müvekkilim icin endiselendigim icin bu insanlari nerdeyse
dikkate almiyorum.Simdi cöküyor ve daha da sesli hickirmaya
basliyor.Hizli bir sekilde uzaklasan Drummond ve
yandaslarini da göz ardi ediyorum. Aramizda hic bir sohbet
gecmiyorSu an Trent &Brent´in duvarinda bir sinek olmak
isterdim. Mahkeme yardimcisi, tutanak yazari esyalarini
toplayip gidiyorlar. Benim Dot ve Deck´ in haricinde
mahkeme salonunda hic kimse bulunmuyor. Kipler ile
konusup elimden tuttugu icin tesekkür etmek istiyorum. Bunu
daha sonra yapacagim.Su an yas tutan Dot´un elini tutuyorum.
Deck yanimmiza oturuyor ve hic bir sey söylemiyor. Ben hic
bir sey söylemiyorum.Gözlerim nemli, kalbim agriyorPara´
nin kendisi icin hic bir önemi yok. Oglunu geri istiyor.
Birileri, tahminen jüri banklarin yanindaki dar koridorda bir
salter´e basiyor ve isiklar sönüyor. Salon yari karanlik.
Icimizden hic biri kimildamiyor. Aglamalar diniyor.
Gözyaslarini bazen mendil, bazen parmaklariyla siliyor. Kisik
bir sesle „Üzgünüm.“ Diyor. Buradan gitmek istiyor öyleyse
gitmeye karar veriyoruz. Deck esyalarimizi ararken ve dosya
cantasina koyarken koluna dokunuyorum. Isiklandirilmamis
mahkeme salonunu terk ediyoruz ve mermer kapli koridor´a
adimimizi atiyoruz. Saat nerdeyse bes, Cuma ögleni ve fazla is
yok. Hic bir kamera, hic bir muhabir, ve su an ki avukat´ tan
söz veya görüntü almak icin beni bekleyen hic bir sürü. Hic
kimse bizi kayde´ ye almiyor.
50. Bölüm
En son olmak istedigim yer ofis. Bir bar´ da kutlama yapmak
icin cok yorgun ve sersemim ve su an bana eslik eden tek
kimse, icki icmeyen Deck.Iki kuvvetli icki beni koma´ ya
düsürmek icin yeterli olurdu, öyleyse hic tatmayi
denemiyorum. Su an her hangi bir yerde bir galibiyet
kutlamasi gerceklesmesi gerekirdi, fakat bir jüriyle
ugrasilirken bu tür bir aktivite zor planlanir. Belki yarin.Sok´
un yarin sona ereceginden vehükmü ertelemeli bir tepki
verileceginden eminim.O zamana kadar gercegi anlasmis
olacagim. Yarin kutlayacagim. Mahkeme karsisinda Dck ile
vedalasiyoruz , kendisine cok yorgun oldugumu söylüyorum
vedaha sonra bulusacagimizi söz veriyorum. Ikimizde hala
sok´ tayiz. Ve yalniz bir sekilde düsünmek icin zamana
ihtiyacimiz var. Bayan Birdie´ nine vine gidiyorum, ve her bir
oda´ ya bakarak günlük rutin islerimi hallediyorum. Sadece
her bir diger günkü gibi bir gün. Hic bir olaganüstü durum.
Terasina oturuyorum, kücük dairem´ e bakiyorum ve ilk defa
para harcamaya basliyorum. Ilk güzel evimi Alana veya insa
ettirene kadar ne kadar sürecek? Nasil yeni bir araba almam
gerekir? Bu düsüncelere izin vermemeye calisiyorum, fakat bu
imkansiz.Insan on alti bucuk milyon dollar ile ne yapar? Ben
sadece inanamiyorum. Bir sürü seyin olumsuz gidebilecegini
biliyorum. Hüküm kaldirilabilir ve bu dava baska bir
mahkemenin karsisinda yeniden islenebilir. Hükum gecersiz
olarak ilan edilebilir ve ben hic bir sey alamazdim, para cezasi
bir temyiz mahkemesinden büyük bir ölcüde düsürülebilir
veya tamamen kaldirilabilir. Bu korkunc olaylarin
gerceklesebilecegini biliyorum, fakat su an para bana ait.
Günes batarken hayal ediyorum. Hava acik, fakat cok soguk.
Belki
yarin
yaptiklarimin
boyutunu
anlamaya
baslayabilirim.Vücudumdan su an bir sürü zehir´ in akiyor
düsüncesi icimi isitiyor. Nerdeyse bir sene boyunca Great
Benefit adinda bu gizemli yaratiga karsi besledigim icim icime
yiyen bir nefret ile yasadim. Orada calisan insanlara karsi icim
kin ile dolmustu. Donny Ray´ yin hayatina mal olan bir dizi
olaylari devreye gecirdiler. Umarim Donny Ray´yin mekani
cenet olur (baris icinde olur). Bugün olanlari kendisine bir
melek kesin söyleyecektir. Onlar rezil oldu ve yanlislari icin
cezalandirildilar. Onlardan artik nefret etmiyorum. Kelly ince
dilim pizza´ sini catal ile bölüyor ve kücük bir dilim yiyor.
Dudaklari hala sis. Ve yanaklari ile cenesi hala hassas.
Yataginda uzatilmis bacaklarla hala oturuyoruz, sirtimiz
duvar´ a dönük, pizza karton´ u aramizda. Kirk bes santimlik
bizden kücük bir oda´ da ve bizden fazla uzak olmayan bir
komodun üzerinde duran Sony televizyonunda John Wayne´
in basrol oynadigi bir filmi izliyoruz. Ayni gri esortmani, hic
bir corap veya ayakkabi, ve gecen sene kirmis oldugu sag ayak
bilegi kemiginde kücük bir yara izi görüyorum.Saclarini
yikadi ve bir at kuyrugu seklinde topladi. Parlayan bir kirmizi´
ya tirnaklarini boyadi. Sohbet etmeye calisiyor, fakat o kadar
cok agrisi var ki komik olmayi basaramiyor. Cok fazla
konusmuyoruz. Ben hayatimda dövülmedim ve ruhsal
etkilerini düsünmek bana zor geliyor. Bedensel agrilar kolay
anlasilabilir, fakat psikolojik sok degil. Acaba dövmeyi ne
zaman birakmaya karar verdigini ve eserini seyretmeyi ne
zaman biraktigini merak ediyorum. Bunu düsünmemeye
calisiyorum. Bunun hakkinda konusmadik ve bu konu´ yu dile
getirmeyi de düsünmüyorum. Evraklar kendisine iletildiginden
beri Cliff´den hic bir ses yok. Bu merkez´ de baska bir bayan
ile karsilasti, üc lise cagi genlerin annesi, ve o kadar ürkmüs
ve travmali ki basit bir cümle´ yi bile sona erdiremez
durumda. Su an yan oda´ da bulunuyor. Ev´de sessizlik hakim.
Kelly odasini arka veranda da oturabilmek ve temiz hava
alabilmek icin sadece bir kere terk etti. Okuma´ ya calisti ,
fakat sol gözü hala nerdeyse sismis ve sag gözüyle zaman
zaman sadece bulanik görebiliyor. Doktor uzun süreli bir hasar
olmadigini söylüyor. Kendisi bir kac kere agladi ve ve
kendisine sürekli bunlarin son vuruslar oldugununun sözünü
veriyorum. Bu pis adami kendi ellerimle de öldürmek zorunda
kalsam bu bir daha hic bir zaman gerceklesmeyecek. Ve ben
ciddiyim.Eger kendisi Kelly´ yi bir daha arayacak olursa
beynini ucurabilecegimden eminim.Beni tutuklayin. Bana
dava acin. Beni dava´ lik yapin.Jüri bankasinda bana on iki
kisi verin. Sansim var. Kendisine hüküm ile ilgili hic bir sey
anlatmiyorum. Burada bu karanlik, kücük oda´da yaninda
otururken ve John Wayne´ i at´a binerken izledigim zaman
Kipler´ in mahkeme salonu günler ve millerce uzaklikta gibi
görünüyor. Ve burasi benim tam bulunmak istedigim bir yer.
Pizza´ nin geri kalanini yiyorum ve birbirimize sokuluyoruz.
Iki liseli asiklar ellerimizi tutuyoruz. Kelimenin tam anlamiyla
kafadan dizlerine kadar yarali oldugu icin cok dikkatli olmam
gerekiyor. Film sona eriyor ve saat on haberleri basliyor.
Aniden Black davasina deginildigi ilgimi cekiyor. Cinayetler
ve tecavüzlerden ve ilk reklam´ dan sonra sunucu söyle diyor:
Memphis´ deki bir mahkeme salonunda bugün tarih yazildi.
Sivil bir dava´ da jüri merkezi Ohio da olan Great Benefit Life
Insurance Company´ yi elli milyonluk dollar tutarinda bir para
cezasina carpti. Ayrintilarla Rodney Frate. “Gülmekten
kendimi alamiyorum.Rodney Frate´ I canli bir sekilde ve
soguktan titreyerek, su an saatlerden beri bos duran, Shelby
County Courthouse karsisinda dikilirken görüyoruz.”Yaklasik
bir saat once, mahkeme´de calisan Pauline MC Gregor ile
konustum, ve kendisi bana bu ögleden sonra hakim Tyrone
Kipler´in yönetiminde bulunan bir jürinin sekizinci bölümüiki
yüz bin dolarlik tazminat ve elli milyon dolarlik bir para
cezasinin verildigini dogruladi. Kamera önüne gecmeyi redd
eden hakim Kipler ilede konustum. Bu durumda hakkin Great
Benefit tarafindan artniyetli bir sekilde redd edildiginin söz
konusu oldugunu söyledi. Bilgisine gore bu para cezasinin
Tennessee´ de simdiye kadar verilmis olanlarin icinde en
yüksegi oldugu disindadaha fazla bir sey söylemek istemedi.
Bu sehir´ deki bir cok dava avukatlariyla konustum ve
iclerinden hic kimse simdiye kadar bu kadar yüksek bir rakami
duymadi. Sikayet edilenlerin avukat´ I Leo F. Drummond bir
yorum´ da bulunmak istemedi. Davacilar´ in avukat´ I Rudy
Baylor ulasamaz durumdaydi. Arnie´ye geri dönüs.” Arnie
hizli bir sekilde Interstate 55 yolunda gerceklesen bir kamyon
kazasindan konusmaya basliyor. “Sen mi kazandin?” diye
soruyor. Sasirmis degil, sadece biraz emin degil. “Ben
kazandim.””Elli milyon dolar mi?““Evet, fakat para henüz
banka hesabima yatirilmadi.““Rudy!“Siradan günlük ismis
gibi omuzlarimi silkiyorum. „Sansim vardi.“ Diyorum. „Fakat
Üniversite´ yi sen yeni bitirmemis miydin?“ „Ne söyleyeyim“
O kadar zor degildi. Mükemmel bir jüri´ ye sahiptik ve
gercekler kendiliginden gün yüzüne cikti.” “Evet, öylesine,
sanki bu her gün gerceklesiyormus gibi.” “Bu cok güzel
olurdu.”Televizyonun kumandasini aliyor ve sesini azaltiyor.
Bunun üzerinde konusmaya devam etmek istiyor. “Senin
mütevaziligin gercekci degil, sahte.” “Haklisin.Su an
dünya´nin en iyi avukatiyim.” “Bu daha iyi” diyor ve
gülmeye calisiyor. Yüzündeki yaralanmalara nerdeyse alistim.
Bu ögleden sonra arabada baktigim gibikendisine artik
bakmiyorum. Bir haft´nin gecmesini ve kendisinin bundan
daha once gibi büyüleyici görünmesini sabirsizlikla
bekliyorum. Kendisini öldürebilecegime yemin ediyorum.
“Bunun ne kadarini alacaksin?” diye soruyor. “Hemen mevzu´
ya mi geliyorsun?” Nerdeyse cocuksu gibi duyulan bir ses ile
“Ben sadece merakliyim.” Diyor. Zihinsel olarak bir ciftizve
hikirdamak bunun bir parcasi.”Üc´ te biri, fakat oraya kadar
yol daha uzun.”Bana dogru dönmek istiyor, fakat bu kendisine
o denli agrilar yaratiyor ki, nerdeyse inliyor. Karnina yatmasi
icin yardimci oluyorum. Göz yaslarina karsi direniyor, ve
bedeni gergin. Ezikler yüzünden sirtinin üzerinde uyuyamiyor.
Sacini oksuyorum ve kulagina konusma tesisati ses cikartana
kadar bir seyler fisildiyorum. Betty Norvelle asagida
bulunuyor. Sürem doldu. Yaralanmmis yanaginiöptügümdeve
yarin geri gelmeyi söz verdigimdeKelly elimi sikiyor.
Gitmemem icin bana yalvariyor. Ilk davami bu denli bir
hükümle sonuclanmasinin avantajlari apacik ortada. Son bir
kac saatte fark edebildigim tek dezavantaj bu saatten sonra her
seyin olumsuz gelisebilecegi tahmini. Gelecekte müvekkil
olabilecek her kimseayni sihirbazligi bekler. Fakat bununla
ilgili kendimi daha sonra yoracagim. Cumartesi ögleninde
ofisimde yalniz oturuyorumve telefon caldiginda bir muhabir´
I ve fotografci´ yi bekliyorum.”Konusan Cliff Riker.”bugulu
bir ses cevap veriyor ve ben hemen kayit cihazinin dügmesine
basiyorum. “Ne istiyorsunuz?” “Esim nerede?” “Kendisi bir
morg´da olmadigi icin sanslisiniz.” „Size günün kac bucak
oldugunu gösterecegim.““Konusmaya devam edin cocugum.
Kayit devam ediyor.“Hizli bir sekilde ahize´ yi yerine
koyuyor, ve telefona bakiyorum. Sirket´ in K-pazarinda satin
almis oldugu ucuz bir model, fakat temiz. Butch´ I evinde
ariyorum ve Sayin Riker ile olan kisa sohbetimiz hakkinda
bilgilendiriyorum.
Butch´
un
kendisine
evraklari
götürdügündedünkü tartismadan sonrakendisiyle hesaplasmasi
gereken bir konu var. Cliff kendisine cok kaba tabirli
suclamalarda bulunduve annesine bile saygisizlik yapti.
Yakinlarda bulunan otopark´ tabulunan Cliff´ in iki
meslektaslariButch ´I kendisine saldirmasini engelledi. Dün
aksam Butch banaherhangi tehditler söz konusu olma
durumunda müdahale edecegini söyledi. Rocky isminde bir
arkadasi var ve saat bazindadisariya atici olarak calisiyor ve
ikisi birlikte etkileyici bir cift olduguu Butch bana temin etti.
Cocugu korkutacagini, fakat yaralamayacagini bana söz
vermesi gerekiyor. Butch bana Cliff´ I bir yerlerde yalniz
bulmayi, telefon görüsmesine deginmeyi, kendilerine benim
koruyucu olduklarini söylemeyi ve biricik bir tehditin bileagir
etkileri oldugunusöylemeyi düsündügünü söyledi. Bunlari
söylerken yaninda olmak isterdim. Korku icerisinde
yasamamaya kararliyim. Bu Butch´in zevkli bir mesgule
anlayisi. Memphis Press´ in muhabiri saat on bir de geliyor.
Fotografcibütün filmi cektigindesohbet ediyoruz.Durum ve
davayla ilgili her seyi bilmek istiyor ve ben kendisine duymak
istedigini söylüyorum. Bu su an herkesin bildigi bir bilgi.
Drummond ile ilgili güzel sözler, Kipler hakkinda harika
seyler, jüri üyeleriyle ilgili etkileyici bilgiler veriyorum.
Bunun Pazar baskisinda yanki getiren biro lay olacagini
söylüyor. Ofis´ te mesgul oluyorum, mektuplari okuyorum ve
son hafta´ da gelen bir kac telefon görüsmelerini dinliyorum.
Calisma durumunda degilim ve ne kadar az müvekkil ve dava
´ ya sahip oldugumun farkindayim. Zamanin yarisini dava´yi
bir daha gözümün önünde canlandirmakla geciriyorum, diger
yarisini ise Kelly ile olan gelecekteki hayallerle.Daha fazla
sansim olabilir mi? Max Leuberg´ i ariyorum ve her seyi en
ince ayrintisina kadar anlatiyorum. Bir kar firtinasi O´Hare´ yi
devre disi birakti, bu yüzden zamaninda Memphis´ e bir dava
icin gelemedi. Bir saat boyunca sohbet ediyoruz. Cumartesi
aksamki birlikteligimiz Cuma günüyle benzerlikleri var, tek
fark degisik yiyecekler ve baska bir film.Cin yemegine
bayiliyor ve ben büyük bir torba cin yemegi
getiriyorum.Yatakta ayni pozisyonda oturuyoruz, bir komedi
filmi izliyoruz ve zaman zaman gülüyoruz. Fakat bu durum
kesinlikle sikici degil.Yavas yavas görmüs oldugu kabus´ dan
kurtulmaya basliyor. Bedensel yaralanmalari iyilesmeye
basliyor.Daha kolay gülebiliyor, hareketleri biraz daha hizli.
Birbirimize daha sik dokunuyoruz, fakat cok sik degil. Ve
yeterince degil. Esortmanini cikartmak istiyor. Esortmani her
gün yikamalarina ragmen bikmis durumda. Yine güzel olmaya
özeniyor ve elbiselerini giyinmek istiyor. Dairesine gitmekten
ve esyalarini almaktan bahsediyoruz. Gelecek ile ilgili hala
konusmuyoruz.
51. Bölüm
Pazartesi sabahi. Su an zengin bir adam ve yeterince zamanim
olduguna göre dokuz´ a kadar uyuyorum, rahat bir Khaki
pantolonu ve kravatsiz spor ayakkabilari giyiniyorum ve on´ a
dogru ofiste oluyorum. OrtagimBlack dosyasinikartonlara
koymakla ve eski ofisimizi aylarca bos yere doldurmus olan
masalari kapatmakla mesgul. Ikimizde siritiyoruz. Ve her türlü
sey hakkinda gülüyoruz. Baski kayboldu. Dinlenmis
durumdayiz ve su an sevinebiliriz. Asagi iniyor ve kahve
getiriyor, ondan sonra calisma masamda oturuyor ve en güzel
saatimizi bir daha hatirliyoruz. Ikinci bir örnege ihtiyacim
olabilme durumu icin Deck dünkü Memphis Press´ den
makale´ yi kesti. Kendisine tesekkür ediyorumve ihtiyacim
olabilecegini söylyorum, ve bu arada dairemde bir sürü gazete
bulunuyor. Ana baslik yerel bölümünün ana sayfasinda
bulunuyordu. , galibeytimle ilgili uzun bir makalebüyük bir
resmimi iceren ve calisma masamin yaninda duran bir makale.
Dün bütün gün gözlerimi makaleden alamadim.Gazete üc yüz
bin ev´ e dagitildi. Parayla bu kadar reklam satin alinamaz.
Iceriye bir kac faks geldi. Eski iki üniversite arkadaslarindan
tebrikler dahil. Hukuk fakultesinden Madeleine Skinner´den
güzel bir tebrik. Ve Max Leuber´ den iki tebrik. Birincisi
Chicago gazetesinin hüküm ile ilgili kisa bir makalenin
fotokopisi.Ikincisidün Cleveland´ in gazetesinde cikan bir
makale´ nin fotokopisi Ondan sonra Black davasi ayrintili bir
sekilde anlatiliyorve bunda Great Benefit´ in büyüyen
sorunlarina deginiliyor. En az yedi devlet, Ohio dahil, sirket´i
arastiriyorlar. Ülkenin her yerinde Sözlesme sahipleri
tarafindan davalar aciliyor ve bir sürü daha da bekleniliyor.
Memphis´ in bu hükmünün bir sürü dava ´nin acilmasina
sebep olacagi bekleniliyor. Ha, ha, ha.Bu neden oldugumuz
yakinmalar icin seviniyoruz. Sayin Wilfred Keeley´ nin
bilancosunu inceledigini ve icinde daha fazla para bulmaya
calismasini düsündügümüzde gülüyoruz. Bu herhalde bir
yerlerde bulunmasi lazim! Postacigüzel bir cicek buketiyle
geliyor, Marvin Shankle sirketinin
Booker Kane ve
meslektaslarinin tebrikleri. Telefon´ un kesintisiz bir sekilde
calmasinive avukat arayan müvekkillerin arayacagini
bekliyordum. Simdiye kadar bu türden hic bir sey olmadi.
Deckón ´dan once telefon´ un iki kere caldigi ve bunlardan
birinin yanlis baglanildigini söylüyor. Endise duymuyorum.
Saat on birde Kipler ariyor ve Drummond´ nun bu görüsmeyi
dinlemesi durumunda temiz telefon´ a geciyor. Beni de
ilgilendirebilecek
ilginc
bir
anlatacagi
var.Gecen
Pazartesidava´ nin baslamasindan once, hepimiz makam
odasinda otururken, Drummond´ ya 1,2 milyon tutarinda bir
karsilastirma elde edebilecegimizi söylemistim.Drummond
sinirli bir sekilde redd etti ve dava kendi gidisatina gore
ilerledi. Görünüse bakilirsa Great Benefit calisanlarini bu
teklif ile ilgili bilgilendirmedi ve onlar istedigim para
miktarini bana ödemeyi düsündüklerini iddia ediyorlar. Sirket´
in o zaman böyle bir karsilastirmaya onay verip
vermeyecegini bir Allah bilebilirdi, fakat gecmise bakildiginda
1,2 milyon 50,2 milyon´ dan daha kolay hazmedilebilir. Her
seye ragmen sirket su an karsilastirmaya onay verdiklerinive
bunun haricinde ve avukatlari Leo F. Drummond´ nun
kendilerini teklifimle ilgili bilgilendirmeyi redd ettiginde veya
ihmal ettiginde agir bir hata yaptigini iddia ediyor. Sirket
avukat´ I Underhall bütün sabahi telefon´ un basinda gecirip
Drummond ve Kipler ile konustu. Great Benefit sinirli,
asagilanmis ve kirilmis ve su an anlasilan bir suclunun
pesinde. Drummond ilk basta bunun oldugunu inkar etti, fakat
Kipler bu yalan´ i kökünden cürüttü. Ve bu nokta benim
devreye girdigim nokta. Benim olgulari hatirladigim gibi
anlattigim yeminli bir aciklama vermemi istiyor olabilirler.
Severek, diyorum. Hemen ise konuluyorum. Great Benefit
Drummond ve Trent &Brent´i isten cikardi ve bunun daha da
kötüsü olabilir. Underhall sirket´e yasadisi davranis tutumu
nedeniyle dava acabileceginden bahsetti. Etkileri felaket
olurdu. Her sirket´ in oldugu gibi Trent&Brent´ in de bir mali
sorumluluk sigortasi var, fakat bu sigorta´ nin sinirlari var. Elli
milyon dolar üzerinde bir sözlesme düsünülemez. Elli milyon
dolarlik bir hata sirket´e ciddi maddi sorunlar yaratabilirdi.
Bunu duydugumda gülmekten baska bir sey yapamiyorum.
Ahize´ yi yerine koyduktan sonra, Deck´ e sohbetin icerigini
anlatiyorum. Trent &Brent sirketin´ e bir sigorta sirketi
tarafindan dava acilmis olmasi cok güzel bir düsünce. Bir
sonraki telefon Cooper Jackson´ den geliyor. Bu sabah kendisi
ve arkadaslari Charlotte´ daki anayasa mahkemesinde dava
actilar. 1991 yilinda Great Benefit tarafindan dolandirilmis
yirmi´ den fazla sözlesme sahibini temsil ediyorlar. Buna karsi
bir itirazim olmamis olsaydi, firsat buldugunda severek
yanima gelip dosyami gözden gecirmek isterdi. Memnuniyetle
diyorum, her zaman icin. Deck ile birlikte Moe´s de bir ögle
yemegi icin mahkemelerin yakinlarinda bulunan ve avukat ile
hakimlerin de ziyaret ettigi eski bir restoran´a gidiyoruz.Bir
kac bakislara maruz kaliyorum, tokalasmalar, eski bir okul
arkadasindan sirtima bir vurus. Burada daha sik yemem uygun
olur. Faaliyetimiz bu aksam Pazartesi günü icin kararlastirildi,
cünkü yerler kuru ve hava isisi arti bes derece. Son üc mac
kötü hava kosullari nedeniyle iptal edildi.Bunlar nasil
cildirmislar ki kar´ da softball oynasinlar. Kelly sorumu
cevaplandirmiyor. Ne tür bir cilgin ile muhatap oldugumuz
apacik.. Kendileri icin bum ac cok önemli oldugu icin bu
aksam oynayacaklarindan emin. Iki haftayi galibiyetsiz
gecirdiler, yani ne bira partileri ne de övünebilecekleri
kahramanlik olaylari . Bu maci kacirmayi Cliff göze alamazdi.
Mac saat yedi de basliyor ve riske girmeden Softball oyun
sahasindan geciyoruz. PFX Freights gercekten oynuyor. Gas
veriyorum. Böyle bir seyi hayatimda yapmadim, ve su an
bayagi heyecanliyim. Ikimizde heyecanliyiz. Cok fazla
konusmuyoruz. Dire´ye yaklastikca, daha da hizli sürüyorum.
Koltugumun altinda bir 38´´
lik bulunuyor ve bunu
kullanmaya hazir bir sekilde muhafaza etmeye kararliyim.
Eger kilitleri degistirmediyse on dakika icerisinde iceride ve
disarida olabilecegimizi söylüyor Kelly. Elbiselerinin cogunu
ve bir kac baska esyalarini almak istiyor. Komsular bizi
gözetleyebilecekleri icin on dakika maksimum diyorum. Ve
bu komsular Cliff´I aramaya kalkabilirler. Ondan sonra ne
olacagini kim bilir. Yaralanmalari kendisine bes gün once
söylendi ve en kötü durum atlatildi. Nerdeyse agrisiz
gezinebiliyor. Esyalarini toplayacak ve hizli hareket
edebilecek kadar güclü oldugunu iddia ediyor. Fakat bu isi
birlikte yapmak zorundayiz. Oturma sitesi softball mac
sahasindan on bes dakika uzaklikta. Arasinda yüzme havuzu
ve iki tenis kortu bulunan bir sürü üc katli evlerden olusuyor.
Levha altmis sekiz daire oldugunu söylüyor. Allah´ tan kendi
kati birinci kat´ta bulunuyor. Ev kapisinin yakinlarina park
edemem, bundan dolayi almak istedikleri esyalari almak
üzere ilk önce dairesine gitmeye karar veriyorum, ondan sonra
cimenin üzerinden gecip, her seyi arka koltuga koyduktan
sonra kayboluyoruz. Arabayi durduruyorum ve derin nefes
aliyorum. „Korkuyor musun?“ diye soruyor. „Evet. Koltugun
altina elimi sokuyorum ve silahi cikartiyorum. „Sakinles,
kendisi saha´ da. Hayatta hic bir sey icin kacirmaz.““Eger öyle
diyorsan. O zaman baslayalim.“Hic kimseyi görmeden
karanligin icerisindedairesine gidiyoruz. Anahtari oluyor, kapi
acik, biz icerdeyiz. Mutfak´ta ve koridorda bir lamba acik, ve
isik yeterli. Oturma odasinin iki sandalyesinde giysiler
bulunuyor. Sehpalar ve yer bos bira kutulari ile ve Chips
torbalari ile kapli. Kelly bir dakika durakliyor ve tiksinerek
etrafina bakiniyor. „Cok özgünüm, diyor. „Acele et, Kelly.“
Diyorum. Oturma odasi ve mutfak arasinda bulunan ince
dolabin üzerine silah´ i koyuyorum.Kücük bir lamba actigim
yatak odasina gidiyoruz. Yatak günlerden beri yapilmamis.
Daha fazla bira kutulari ve pizza kartonu. Bir payboy. Kücük,
ucuz bir komodun cekmecelerini gösteriyor. „Burada benim
esyalarim bulunuyor.“ Diyor. Fisildasiyoruz. Yastik yüzlerini
cikartiyorum ve giysi, corap ve pijama ile doldurmaya
basliyorum. Kelly dolaptan elbiseler cikartiyor. Oturma
odasina bir yigin tasiyorum ve sandalye´ nin üzerine
koyuyorum, ondan sonra yatak odasina geri dönüyorum.
Kendisi bir sey söylemiyor, bana bir yigin daha veriyor ve ben
de oturma odasina tasiyorum. Hizli ve suskun bir sekilde
calisiyoruz. Kendimi bir hirsiz gibi hissediyorum. Her hareket
cok fazla ses cikartiyor. Ardi ardina yiginlarla yartak
odasindan oturma odasina kosarken kalbim atiyor. Sonunda
“Bu yeterli.” Diyorum. Ici doldurulmus yastik yüzünü tasiyor
ve ben kendisini bir cok askinin üzerinde bulunan giysilerle
birlikte oturma odasina kadar izliyorum.”Kacalim.”diyorum,
su an bayagi bir heyecanli olarak. Ondan sonra kapi´ da ufak
bir gürültü duyuyoruz. Birileri iceriye girmeye calisiyor.
Donuk kaliyoruz ve birbirimize bakiyoruz.Kapi´ya dogru
yürürken, anidenkapi aciliyor ve duvar´a carpiyor. Cliff Riker
iceri firliyor. “Kelly, ben geldim.”, Kelly´yi sandalye´ den
düserken görünce.Yaklasik iki metre uzaklikta karsisinda
duruyorum ve kendisi hizli hareket ediyor.Görebildigim tek
sey sari PFX Freight Üstlügü, kirmizi gözleri ve en sevdigi
silah. Alüminyum´dan softball deyneginikaldirip kafama
firlatmak isterkendehsetten katilasiyorum. “Hain.” Diye
bagiriyor.Katilasmama ragmen, egilmeyi basariyorum,
deynegin üzerime firlatilmasindan sadece bir kac milisaniye
once.
Nasilcarptigini
duyabiliyorum,
siddetini
hissedebiliyorum. Vurusu dolabin kenarinda duran kücük
odundan figüre denk geliyor, bunu paramparca ediyorve bir
yigin kirli bulasigi yere indiriyor.Kelly bagiriyor. Vurusu
beynimi hedef almisti, ve tutturamayincabedeni öyle bir
dönmeye devam etti ki bana sirtini dönecek sekile gelecek
kadar.Cildirmis gibi üzerine sicriyorumve kendisini elbise ve
askilarla dolu sandalye´ nin üzerine atiyorum. Kelly arkamda
durup, yeniden bagiriyor. “Silah´I getir.” Diye bagiriyorum.
Dengemi saglamadan once kendisi hizli, güclü ve yeniden
ayakta.”Seni öldürecegim.” Diye bagiriyor, yeniden vuruyor
ve kendimi cektigimde hedefi yine tutturamiyor.Ikinci vurus
hava´ dan baska bir sey ´ye rastlamiyor.”Hain!” diye tisliyor.
Ve deynegi hava´da ucusuyor. Hizli bir sekilde kendisine
ücüncü bir sansi vermemeye karar veriyorum. Deynegi
kaldirmadan once, yüzüne hedef ediyorum.Cenesine düsüyor
ve uzun bir müddet sersemlesmis yattigi zaman´ da
ayaklarinin arasina tepiyorum. Ayagim hedefi tutturuyor.
Hayalarinin nasil patladigini duyuyorum ve hissediyorum ve
bir agri sesi cikartiyor.Deynegi düsürüyor, ve ben kendisini
tutuyorum ve deynegi elinden cekiyorum. Yukariya dogru
firlatiyorum ve direk sol kulagin üst tarafina carpiyor ve bu
ses´ te nerdeyse kötülesiyorum. Kemikler catirdiyor ve
kiriliyor. Yere düsüyorkafasi bir saniye asagi dogru egiliyor,
ondan sonra dönüyor ve bana bakiyor. Kafasini kaldirip ayaga
kalkmaya calisiyor.Ikinci vurusum oda ´nin tavanindan
basliyor ve kullanabildigim bütün gücümü icine
barindiriyor.Deynegi kin ve nefret ile yere düsürüyorum, ve
kafatasinin tam ortasina isabet ediyor. Bird aha vurmak
istiyorum,
fakat
Kelly
kolumu
tutuyor.
“Dur,
Rudy!”Durakliyorum, ilk once Kelly´ ye , sonra Cliff´ e
bakiyorum. Düz bir sekilde karninin üzerinde yatiyor, titriyor
ve inliyor. Dehsetle nasil sustugunu izliyoruz. Arasira titriyor,
ondan sonra bir seyler söylemeye calisiyor, fakat sadece
hirildayarak zorla nefes aliyor. Kanayan basini hareket etmeye
calisiyor. Zor nefes alarak, hala ürpermis, ve hala sinirli bir
sekilde “Bu hain´ I öldürecegim, Kelly.” Diyorum. “Hayir.”
“Elbette. Bizi öldürebilirdi.” “Bana deynegi ver, ondan sonra
git.” O an da ne kadar sakin olduguna sasiriyorum.Ne yapmasi
gerektigini biliyor. Elimden deynegi aliyor. “Bunun nasil
gerceklestigini biliyorumBuradan ayril. Bir yerlere saklanBu
aksam burada degildin.Ben seni daha sonra ararim.”Orada
duru, yerde titreyen ve ölmekte olan adami izlemekten baska
bir sey yapamiyorum.”Lütfen su an git Rudy ve benihafifce
kapi´ ya itiyor. “Ben seni daha sonra ararim.” “Peki, peki.”
Mutfaga gidiyorum vey ere düsen 38´ lik silah´ I kaldiriyorum
ve oturma odasina geri dönüyorum. Birbirimize bakiyoruz,
ondan sonra yere bakiyoruz.Disariya cikiyorum, kapi´ yi
ardimdan yavasca kapatiyorumve merakli komsulara
bakiyorum. Hic kimse görülmüyor ve daire´ den hic bir sey
duymuyorum. Kendimi kötü hissediyorum.Vücudum aniden
sirilsiklam iken karanliga karisiyorum.Ilk polis arabasi gelene
kadar, on dakika geciyor. Bunun üzerine ikincisi geliyor.
Ondan sonra bir ambulans. Dolu olan bir otopark´ta egilmis
bir vaziyette Volvom´ da oturuyorum.ve her seyi
gözetliyorum. Saglik memurlari daire´ ye kosuyor. Bir polis
arabasi daha.Kirmizi ve mavi isik aksami aydinlatiyor. Ve bir
insane toplulugunu cekiyor. Dakikalar geciyor ve Cliff´ ten
hala bir iz yok. Bir saglik memuru ev kapisinda görünüyor ve
ambulans´ dan bir seyler getirmek icin kendisine zaman
birakiyor. Hic acelesi yok. Kelly yalniz, ürkek ve nasil
olduguna dair yüz soruyu cevapliyor, ve ben sayin
korkakdireksiyonumun arkasina saklaniyorum ve beni hic
kimsenin görmemesini umuyorum.Kendisini neden yalniz
biraktim?Yol´a konulup, kendisini kurtarsam mi? Kafam
kaotik, bakislarim bulanik ve hizli yanip sönen kirmizi ve
mavi isiklar gözümü aliyorlar. Ölmüs olamaz. Belki agir
yarali. Fakat ölü degil. Yine kendisinin yanina, dairesine
gidecegimi düsünüyorum.Sok etkisini yitiriyor ve su an icimi
korku kapliyorCliff´I bir sedye ile cikartip, hastaneye götürüp,
kendisini yeniden dikmelerini diliyorum. Aniden kendisini
ayakta görmek istiyorum. Canlive hatta cildirmis bir Cliff ile
basa cikabilirim. Hadi Cliff. Hadi cocugum.Ayaga kalk. Ve
oradan cik. Ben bir adam öldürmedim ki. Kalabalik büyüyor
ve polis insanlari geri cagiriyor. Bütün zaman hissimi
kaybediyorum. Cenaze arabasi geliyor, ve bu kalabalikta
heyecanli bir miriltiya neden oluyor. Cliff ambulansla
götürülmeyecek. Cliff morg´ a götürülüyor. Kapi´ yi aciyorum
ve oldugunca sessiz bir sekilde benim arabamin yaninda duran
arabaya kusuyorum. Hic kimse beni duymuyor. Ondan sonra
agzimi siliyorum ve topluluga karisiyorum. “Artik kendisini
öldürdü.” Diyen birini duyuyorum.Polisler alelacele daire´ ye
geliyorlarve yine cikiyorlar. On bes metre uzakliktayim, birr
sürü yüzlerin icinde kaybolmus. Bina´nin etrafina polis sari bir
bant cekiyor.Bir kac saniye icin pencerelerin ardinda
kameralarin isiklari yaniyor. Biz bekliyoruz. Kendisini
görmek zorundayim, fakatyapabilecegim hic bir sey yok.
Kalabaligin icinde bir dedikodu daha dolaniyor, ve bu sefer
dogru. Cliff öldü. Ve onlar Kelly´ nin öldürdügünü
zannediyorlar. Söylenilenleri dikkatli bir sekilde dinliyorum,
cünkübirisi bir yabancinin gürültülü seslerden sonradaire´yi
terk ettiginde bu yabanciyi gördüyse, o zaman bunu bilmem
gerekiyor. Yavasca hareket ediyorum ve dikkatli bir
sekildedinliyorum.Hic bir sey ögrenemiyorum.Ondan sonra
bir kac saniye icin kendimi geri cekiyorum ve bir kac calilarin
icine yine kusuyorum. Ev kapisinda bir seyler kimildiyor. Bir
saglik memuruarka arkaya cikiyorve arkasindan bir sedye
tasiyor. Ölü ceset gümüs rengi bir plastik torbasinda yatiyor.
Yayalar gecidinden dogru cenaze arabasina kadar götürüyorlar
ve uzaklasiyorlar. Dakikalar sonrasi Kelly iki polisle birlikte
geliyor. Kücük ve ürpermis görünüyor. Fakat en azindan
kelepce takinmiyor. Üzerini degistirmek icin firsati vardive su
an kot pantolonu ile parka giyiniyor. Bir polis arabasinin arka
koltuguna ottuturuyorlar ve arabayla ayriliyorlar. Ben de hizli
bir sekilde kendi arabama gidiyor ve polis karakoluna dogru
yol aliyorum.Görevli polis memurunaavukat oldugumu,
müvekkilimin biraz önce tutuklandigini ve sorgu´ dayaninda
olmak istedigimi bildiriyorum.Bunu üstüne basa basa
söylüyorumve kendisi bherhangi bir kimseyi ariyor. Bir baska
memur beni almaya geliyor ve Kelly´ nin yalniz bir sorgu
odasinda oturdugu ikinci kat´ a götürülüyorum. Smotherton
ismindeki bir detektif kendisini tek yönlü bir pencereden
inceliyor. Kartlarimdan birisini kendine veriyorum. Bana elini
uzatmayi redd ediyor. “Sizler her zaman hizli bir sekilde olay
yerine variyorsunuz, öyle degil mi?”diye hakir bir sekilde
söylüyor.”Kendisi beni 911´I cevirdikten sonra aradi. Neyi
tespit ettiniz?” Ikisinide gözetliyoruz. Uzun bir masanin
sonunda oturuyor ve gözlerini bir mendille siliyor. Smotherton
bana ne söyleyecegini üsünürken homurdaniyor.”Esinizi ölü
bir sekilde yerde bulduk, kafa tasi kirigi bir Beyzbol
deynegine benziyor.Kelly cok fazla bir sey demedi, sadece
bosanmak istedigini daire´ ye esyalarini almak icin girdigini,
Cliff´in kendisini group sonra kavga etmeye basladiklarini
söyledi.Kendisi bayagi ickiliydi.Deynegi bir nevi eline gecirdi
ve su an kendisi morg´ da. Siz hala bosanma davasiyla mi
ilgilisiniz?”Evet. Size bir fotokopi´ yi gönderebilirim.Gecen
hafta hakim Kelly´ den uzak durmasini emretti.Senelerden
beri Kelly´yi sürekli dövüyordu.“Yaralanmalari gördük.
Kendisine sadece bir kac soru sormak istiyorum., olur mu?“
„Tabii ki.“Ikimiz birlikte oda´ ya adimimizi atiyoruz. Kelly
beni görünce sasiriyor, fakat rahat kalmayi basariyor. Saygili
avukat- müvekkil tarzinda birbirimize sariliyoruz. Sivil
giysilerle ve bir kayit cihaziyla bir baska detektif daha geliyor,
Officer Hamlet. Itirazlarim yok. Cihazi calistirdiktan sonra,
hemen davraniyorum. “Tutanak icin.Ismim Rudy Baylor,
Kelly Riker´ in avukati. Bugün Pazartesi, 15 subat
1993.Memphis´ in karakolunda bulunuyoruz.Bugün burada
bulunuyorum, cünkümüvekkilimbenibu aksam sekiz´ e ceyrek
kalaaradi. Biraz önce 911´ I cevirdi ve esinin öldügünü
zannettigini söyledi.”Smotherton´un sirasi gelmis gibi, bas
salliyorum ve kendisi beni bogmak istiyormus gibi bana
bakiyor.Polisler savunmacilardan nefret ediyorlar, fakat su an
bu benim icin cok önemli bir rol oynamiyor.Smotherton Kelly
ve Cliff ile ilgili bir sürü sorularla basliyor- dogum
bilgileri,evlilik,is yeri, cocuklar gibi temel bilgiler ve saire .
Bu sorulari zihinsel burada olmadigini gösteren bakislarla
sabirla cevapliyor.Ezikler yüzünden kayboldu, fakat sol
gözühala siyah ve mavi ve kasi plasterli.Kendisi tamamen
ürkmüs.Siddet anlarini o kadar ayrintili bir bicimde anlatiyor
ki, ücümüzde dehset altinda kaliyoruz. Smotherton Hamlet´I
Cliff´in üc siddet uygulama sucundan tutuklama olaylariyla
ilgili evraklarini getirmesi icin yolluyor. Evraklari olmayan
olaylar hakkinda konusuyor, cünkü hic bir zaman yazili bir
sekilde archivlenmedi.Softball dynegiyle bilek kemigini nasil
kirdigini anlatiyor. Kemiklerini kirmak istemedigi zamanda,
kendisini bir kac kez öylesine dövüyordu. Son saldiriyla ilgili
konusuyor, ondan sonra Cliff´I terk etmek istedigini, saklanip
ve bosanma davasini acmak istedigini söyledi. Kendisi
güvenilir bir izlenim birakiyor, cünküanlattiklarin hepsi
gercek.Basimi agritan tek sey gelecek yalanlar. “Bu aksam
nedenndaireye gittiniz?” diye Smotherton soruyor.
“Esyalarimi almak icin.Orada olmayacagindan emindim.”
“Son günleri nerede gecirdiniz?” “Siddete maruz kalmis
kadinlar icin kurulan bir merkez´ de.““Bu merkez nerede?“
„Bunu söylemek istemiyorum.“ „Burada Memphis´ de mi?“
„Evet.“ „Bu aksam dairenize nasil gittiniz?“ Bu soru da bir
kere atmiyor, fakat kendisi bu konuyu düsündü.“Benim
arabamla.“ Diyor Kelly. „Bu nasil bir araba?“ „Bir
Volkswagen-Käfer.“ „Su an kendisi nerede.“ „Dairemin
karsisindakiotoparkta.““Bu arabaya bakabilir miyiz?“ „Ben
bakmadan önce, degil.“ diyorum.aniden bir avukat oldugumu
ve bir komplocu olmadigimi hatirlayarak .Smotherton kafasini
salliyor. Eger bakislar öldürebilseler.“Daireye nasil girdiniz?“
„Anahtarimla.“ „Icerdeyken ne yaptiniz?““Yatak odasina
gidip ve esyalarimi toplamaya basladim.Iki veya üc yastik
yüzünü doldurdum ve bir sürü esya´ yi oturma odasina
tasidim.““Sayin Rikerev´e geldigindeorada ne kadar
kaldiniz?“ „Belki on dakika.“ „Ondan sonra ne oldu?“ Bu
soru´da araya giriyorum.“Bu soru´ yu ben kendisine
kendisiyle konusmam icin ve bu hususu aydinlaga
kavusturmak icin firsat verene kadar cevaplamayacak.Sorgu
böylece tamamlanmistir.“Kolumu uzatiyorumve recorder´ nin
kirmizi dur dügmesine basiyorum.Smothertonnotlarini
okumak icin bir dakika zamann aliyor. Hamlet yazici cikisiyla
geri dönüyor ve bu yaziyi birlikte okuyorlar. Kelly v eben
birbirimizi göz ardi ediyoruz, fakat masa´nin altinda
ayaklarimiz birbirine dokunuyor.Smootherton bir kagidabir
seyler yaziyor ve bana veriyor.“Bu bir öldürme sucu olarak
geciyor, fakat ev ortaminda savciligin siddete maruz kalma
bölümüne gönderiliyor. Bu mevzu icin sorumlu olan bayanin
ismi Morgan Wilson. Bundan sonra kendi davasi.“ „Fakat siz
kendisinin burada kalmasina izin mi veriyorsunuz?““Elimde
baska bir secenek yok.Kendisini sokaga atamam.““ „Dava´ nin
karari ne?“ „“Ölüm.““Kendisini benim kontrolümde olmasi
sartiyla serbest birakabilirsiniz.““Hayir, bunu yapamam“ diye
sinirli cevap veriyor. „Siz ne tür bir avukatsiniz?““ O zaman
kendisini depozito karsiliginda serbest birakiniz.“ „Ise
yaramiyor diye bunalmis bir gülüsle Hamlet´ e diyor.
„Ölümüz var. Depozito bir hakim tarafindan belirlenmesi
lazimKendisini bu karari vermesi icin etkileyin, o zaman
ancak Kelly serbestt birakilabilir. Ben sadece mütevazi bir
detektivim.“ „Cezaevine´mi gitmek zorundayim.“ Diye Kelly
soruyor. „ Baska bir secenegimiz yok, hanimefendi.“ Diyor
Smotherton simdi daha nazik bir tonla. “Eger avukatiniz
ödediginiz ücret icin degerse, o zaman sizi yarin bir
zamanlarcikartir. Tabii ki, depozito´yu ödeyebildiginiz
takdirde.Fakat istedigim icin ben sizin gitmenize öylece
müsade veremem.” Masa´ ya uzaniyorum ve elini tutuyorum.
“Bu dogru, Kelly.Seni olabildigince erken buradan
cikartacagim.”Hizli bir sekilde basini salliyor ve direniyor,
güclü olmaya calisiyor. “Tek bir hücre´ ye kendisini koyabilir
misiniz? Diye Smotherton´a soruyorum. “Cezaevinden ben
sorumlu degilim.Eger bir kahramansaniz, o zamanbekcilerle
konusun.Onlar bir avukat ile isleri oldugu zaman her zaman
sevinirler.”Beni provoke etmeyin. Bir kafatasini bugün zaten
dövdümKin ile dolu birbirimize bakiyoruz. “Tesekkür
ederim.”
Diyorum. “Rica ederim.” Hamlet ve kendisi
sandalyelerini geriye cekiyorlar ve kapi´ ya dogru ilerliyorlar.
“Bes dakikaniz var. Kapi´ yi kilide vuruyorlar. “Sakin
yerinden kimildama.” Diyorum nerdeyse sessiz bir sekilde.
Bizi oradaki pencereden izliyorlar. Ve oda büyük ihtimal
dinleme cihazlariyla dolu, fakat yine de söylediklerine dikkat
et. “ Hic bir sey söylemiyor.Avukatlik rolünü oynamaya
devam ediyorum.Donuk bir sekilde “Böyle bir olayin
gerceklesmesinden dolayi cok özür diliyorum.” “Ölüm karari
ne demek?””Bir cok anlami olabilir, fakat aslindaölüm niyeti
olmadan bir cinayet.” “Kac sene ceza yiyebilirim.””I)lk önce
mahkeme tarafindan bir ceza´ ya carptirilmis olman lazim,
fakat bu olay olmayacak.””Bana bunu söz veriyor musun?”
“Söz veriyorum. Korkuyor musun?”Düzenli bir sekilde
gözlerini siliyor ve uzunca düsünüyor. “Kendisinin büyük bir
ailesi var, ve onlar da ayni kendisi gibiler. Hepsi zorba.Onlar
karsisinda müthis derecede korkuyorum. “ Bunun üzerine
aklima bir cevap gelmiyor . Ben de onlardan korkuyorum.
“Cliff´in cenazesine gitmeyi beni zorlayamazlar degil mi?
„Hayir.“ „Iyi.“Bir kac dakika sonra Kelly´ yi almak üzere
geliyorlar ve kendisine kelepce takiyorlar. Kendisini
koridordan nasil gecirdiklerini izliyorum. Bir asansörde
duruyorlar ve Kelly bir polisin yanindan kafasini cikartiyor
beni görebilmek icin.Yavasca el salliyorum, ondan sonra
kayboluyor.
52. Bölüm
Bir insan bir cinayet isledigi zaman yirmi bes hata yapiyor.
Bunlarin onundan kacinabilen kimse bir aydindir. Bunu en
azindan bir film´ de duydum. Aslinda bir cinayet degildi, daha
ziyade bir kendini koruma durumu (mesru müdafaa). Fakat
hatalar katlanmaya basliyor. Ofisimde düzenli bir sekilde sari
evraklarla kapli olan calisma masamin etrafinda dolaniyorum.
Daire´nin, ölü´ nün, giysilerin, silah´ in, beyzbol deyneginin,
bira kutularinin, yani hatirlayabilecegim herseyin taslagini
yaptim. Benim arabaminpozisyonunu, kendi arabasinin
pozisyonunu, ve otopark´taki pickup´ in cizdim. Sayfalar
boyunca yazdim, her adim,olayin her ayrintisini yazili bir
sekilde not ettim.On bes dakikadan daha az bir süre daire´ de
oldugumu tahmin ediyorum, fakat kagit üstünde bütün bir
roman gibi görünüyor.Kac bagirti ve cigliklar disarida
duyulmus olabilir?Sanirim dörtten fazla degil.Kac komsu
bagirtidan sonra daire´ yi terk eden bir yabanci´ yi gördü.Kim
bilir.Sanirim bu birinci hataydi. Bu kadar hizli bir sekilde
kaybolmamam gerekirdi. Komsular´ in birsey duyup
duymadigini anlayabilmek icin on dakika beklemem
gerekirdi.Bundan sonra karanliga karismam gerekirdi.Belki de
polisi arayip, gercegi söylemem gerekirdi.Kelly ile birlikte
daire´ de kalmak icin her türlü hakka sahiptik. Baska bir yerde
olmasi gerektigi halde, bir yerlerde pusu´ da bekledigi
apacikti.Kendimi müdafaa etmek, elinden silahini almak ve
kendi silahiyla kendisini yaralamak en dogal hakkimdi.
Zorbaligi ve gecmisi nedeniyle dünya´ daki hic bir jüri beni
yargilamazdi. Bunun haricindetek sahit tartismasiz benim
tarafimi tutardi. Öyleyse, neden kalmadim?Beni kelimenin
tam anlamiyla kapi´ ya kadar zorladi ve bu en iyi cözüm gibi
görünüyordu. On bes saniye icinde siddetli bir saldirgan
tarafindan katil´ e dönüsen bir kimse nasil mantikli
düsünebilir? Ikinci hata arabasiyla ilgili söylenilen yalan. Polis
karakolundan ayrildiktan sonra, otopark´ tan gectim ve VW ile
Allrad-Pickup´ ini buldum. Bu yalanla sadece eger hic kimse
polis´ e arabasinin günlerden beri hareket etmedigini söylerse
basarili olabiliriz. Fakat eger kendisi saklandigi ve arkadasinin
bir kac saat icinde ortaya ciktigi ve polis´ le konustugu sürede
Cliff ve arkadaslarindan bir tanesi arabayi kullanilamaz hale
getirirseler, o zaman ne olacak? Hyal gücüm beni kontrol
altina aliyorBana dört saat´ ten beri bas agrisi yaratan en kötü
hata Kelly´ nin 911` i cevirdikten sonra sözde yapmis oldugu
telefon görüsmesiyle ilgili yalan.Bu kadar hizli bir sekilde
karakol´ a gitmemin mazereti buydu. Bu telefon görüsmesiyle
ilgili bir kayit olmadigi icininanilmaz saf bir sekilde
söylenilen bir yalandi.Polisler telefon görüsmelerini kontrol
ettiklerinde kendimi ciddi sorunlar icerisinde buluyorum.Gece
ne kadar ilerledikce, aklima o kadar cok hata geliyor. Allah´
tan bunlarin bir cogu korku ürünleri ve itinali bir analiz ve
yeterince karalamadan sonra sari kagitlarin icinde kayboluyor.
Deck´i uyandirmadan önce, kendisinin saat bes´ e kadar
uyumasina izin veriyorum. Bir saat sonra elinde bir fincan
kahve ile ofis´ e geliyor. Olanlar ile ilgili kendi versiyonumu
anlatiyorum ve ilk tepkisi harika. Kuskusuz bir sekilde
„Dünya´ da hic bir jüri kendilerini yargilamayacak.“ Diyor.
„Bu dava bir mevzu.“ Diyorum.“Baska bir mevzu ise Kelly´
yi cezaevinden cikartmak.“ Bir plan hazirliyoruz. Evraklara ,
tutuklama raporlarina, mahkeme dosyalarina, tibbi evraklara
ve ilk bosanma dilekcesinin fotokopisine ihtiyacim var. Bütün
bu pislikleribir arada toplamak icin Deck sabirsizlaniyor. Daha
fazla kahve ve bir gazete getirmek icin saat yedi´ de yola
cikiyor. Bu mevzu yerel bölümünün ücüncü sayfasinda
yaziyor, vefat edenin resmi olmadan üc kisa paragraf. Cof
fazla bilgi edinilmesi zor, cünkü henüz dün aksam cok gec
saatlerde gerceklesti. Ana baslik ESININ ÖLÜMÜNDEN
DOLAYI KADIN TUTUKLANIYOR seklinde, fakat
Memphis´ de bu türden ayda üc tane var. Eger bu tür bir
haberi aramamis olsaydim, o zaman farkina varmazdim.
Butch´ i ariyorum ve ölüler haberiyle uyandiriyorum. Kendisi
geceleri seven bir insan, üc bosanmadan sonra bekar ve
barlarin arasinda severek geziniyor. Özel arkadasi Cliff Riker´
in beklenmedik erken bir ölümden dolayi vefat ettigini
anlatiyorum ve bu tam uyanmasina sebep oluyor. Sekiz´ i gece
ofis´ e geliyor ve kendisinden daire´ nin cevresini aramasini ve
birilerinin bir seyler duyup duymadigini veya gördügünü ve
polis´ in de aynisini yapip yapmadigini tespit etmesi icin rica
da bulunuyorum. Butch sözümü bitirmeme izin vermiyor.
Kendisi bir detektif. Eger burada yapilmasi gerekeni bilen bir
kimse var ise, o zaman bu kisi kendisidir. Booker´i sirketinde
ariyorum ve bosanma konusuna iliskin müvekkilimindün
aksam esini öldürdügünüanlatiyorum, fakat kendisi gercekten
cok sirin bir insanve kendisinin cezaevinden cikmasini
istiyorum. Yardimina ihtiyacim var. Marvin Shankle´ in
agabesi bir ceza mahkemesinde hakim ve ben Kelly´yi ya
depozito karsiliginda serbest birakmasini ya da gülünc düsük
bir depozito belirlemesini istiyorum. Eglenceli bir sekilde
„Elli milyon dolarlik bir hükümden bayagi bir bosanma
davasina mi düstün?“soruyor. Gülümsüyorum. Eger bilmis
olsaydi. Marvin Shankle sehir´ de degil, fakat Booker telefon
etmeye söz veriyor. Sekiz bucuk´ ta ofisimden ayriliyorum ve
sehir icine gidiyorum. Bütün gece boyuncahücre´ de Kelly´ yi
düsünmemek icin ugrastim. Shelby County Justice Center´ e
adimimi atiyorum ve direkt Lonnie Shankle´ in ofisine
gidiyorum. Orada hakim Shankle´in agabesi gibi ofisinde
olmadigini ve öglenleyin geri dönecegini ögreniyorum. Bir
kac telefon görüsmelerinde bulunuyorum ve Kelly´ nin
evraklarinin nerede oldugunu ögrenmeye calisiyorum.Dün
aksam tutuklanmis olan birkac kisilerden biriydi ve dosya´
sinin hala karakol´ da oldugundan eminim.Dokuz bucuk´ ta
Deck ile salonda bulusuyorum. Tutuklama evraklari
kendisinde. Kelly´ nin dosya´ sini bulmak üzere kendisini
polis karakoluna gönderiyorum. Shelby County savciligin ofisi
ücüncü katta. Orada bes bölümde yetmis iddia makami
görevlilerinden fazla insan calisiyor. Ev ortaminda siddet
magdurlari bölümündesadece iki kisi calisiyor, Morgan
Wilson ve bir bayan daha. Allah´ tan Morgan Wilson ofisinde.
Tek zor sey kendisine ulasmak. Bayan karsilama görevlisiyle
yarim saat flirt ediyorum, ve benim saskinligima da bu ise
yariyor. Morgan Wilson kirk yaslarinda etkileyici bir bayan.
El sikismasi kuvvetlidir ve gülüsü ”Islerim cok yogun. Bu
yüzden konu´ ya gelin.“ diyor. Ofisinde dosyalar yigiliyor,
fakat düzenli bir sekilde konulara göre ayrilmis. Bu karsimda
duran isler´ e baktigimda yoruluyorum. Yerlerimize
oturdugumuzda anliyor. Simdi tamamen farkli bir gülüs´ ten
olan “Elli milyon dolarlik adam? “ diye soruyor. “O benim.”
Omuzlarimi silkiyorum.Sözü olmaz. “Tebrik ederim.”Kendisi
fark edilecek sekilde etkilenmis durumda.Ah, mesur olmanin
bedeli. Sanirim her bir diger avukat´ in yaptigi isi yapiyor- elli
milyon´ un üc te birini hesapliyor. Sene de en fazla kirk bin
dolar kazaniyor, böylece sansim hakkinda konusmak istiyor.
Kendisine dava ile ilgili kisa bir rapor sunuyorum ve bu dava´
dan haberdar oldugum zamanki hislerimi anlatiyorum. Kisa
tutuyorum, ondan sonra kendisine neden burada bulundugumu
söylüyorum. Dikkatli bir sekilde dinliyor ve bir sürü not
aliyor. Eski ve su an sürmekte olan dava dilekceler ile ilgili ve
Cliff´ in esine siddet uygulamasi nedeniyle ugramis oldugu üc
tutuklamalarin tutanaklarinin fotokopilerini veriyorum. Daha
bugün Kelly´ nin tibbi evaklarini alacagina dair kendisine söz
veriyorum. En kötü yaralanma vakalarin bir kacini
anlatiyorum. Etrafimda bütün bu dosyalar eslerinie,
cocuklarina veya arkadaslarina kötü davranan erkekler ile
ilgili., fakat Morgan´ in kimin tarafini tutuugu kolayca tahmin
edilebilir. „Zavalli cocuk“
diyor ve bununla Cliff´den
bahsetmiyor. „Kendisi ne kadar uzun?“
diye soruyor.
„Yaklasik bir altmis bes. Dus´ un altinda elli bes
kilo.““Kendisini nasil dövdü?“ Ses tonu nerdeyse saygili ve en
az bir sitem icermiyor.“Ürkmüstü,Cliff ise ickiliydi. Beyzbol
deynegini bir nevi eline gecirmeyi basardi. „“Kendisi icin cok
iyi.“ Diyor ve uyruklarimin derisi diken diken oluyor. Morgan
Wilson iddia makami görevlisi!”Kendisini cezaevinden cok
isteyerek cikartmak istiyorum.” Diyorum. “Dosyanin elime
gecmesini saglamam ve gözden gecirmem lazim.
Depozitolardan sorumlu bey´ yi arayip ve düsük bir depozito´
ya karsi bir itirazimizin olmadigini söyleyecegim. Su an
kendisi nerede yasiyor?” “Bir kadinlar evinde, yer altinda
bulunan isimsiz evler´ den bir tanesi.””Onlari iyi biliyorum.
Onlar gercekten yararli.” “Orada güven de, fakat su an zavalli
cocuk cezaevinde oturuyor, son saldiridan hala yesil ve mavi.”
Morgan kendisinin cevresinde bulunan dosyalara bakiyor. “Bu
benim haytim.”Yarin sabah saat dokuz´ da bulusmaya karar
veriyoruz.Bir ekmek ici yemek icin ve gelecekte atmamiz
gereken adimlaritespit etmek icin Deck, Butch ve ben ofis´ te
bir araya geliyoruz. Butch Rikersin cevresinde bulunan her
daire´ nin kapisini tikladi ve bir seyin takirdadigini inandigini
zanneden sadece bir bayan buldu. Kendisi Riker´lerin
apartmaninin direkt üzerinde oturuyor ve beni ev´ den
ciktigimi gördügünden süpheliyim.
Duymus oldugu sey tahminen softball oyuncusunun ilk
basarisiz vurusunda odun figürünün patlamis oldugu gercegi.
Polis kendisiyle konusmadi. Butch üc saat yerlesim
merkezinde (oturma sitesinde) gezindive hic bir polis
faaliyetinin izine rastlamadi. Daire kapali ve kilitli ve bir sürü
insani cekiyor gibi görünüyor. Orada dikilirken Cliff ile
akraba oldugu gibi görünen iki meslektas oraya geldi. Grup
polis´ in kurmus oldugu bariyerlerin arkasinda duruyor, daire´
nin kapisina bakiyordu ve intikam sözü veriyordu.Bu grubun
iyi bir grup olmadigini Butch bana temin ediyordu. Bunun
haricindebize bir iyilik yapmak isteyen ve alisilmis yüzde on
faizin yerine sadece bes hesaplamak isteyen bir kimse.Bu
bizim biraz para biriktirmemize neden oluyor. Deck sabah´ in
büyük kismini polis karakolunda gecirdi ve tutuklama
tutanagini eline gecirdi ve Kelly´ nin evraklarini tespit etti.
Kendisi Smotherton ile iyi geciniyor, özellikle de Deck´ in
avukatlari sevmedigini iddia etmesi nedeniyle. Su an kendisi
bir arastirmaci ve bir yardimci avukat´ tan baska her bir sey.
Ilginc bir sekilde Smotherton bu sabah´ tan beri Kelly´ ye
karsi ölüm tehditleri aldiklarini kendisine söyledi. Cezaevine
gitme´ ye ve kendisini ziyaret etmeye karar veriyorum.
Depozitosunu belirleyecek olan bir hakim´ I bulacak Deck.
Butch ise uygun depozito´yu ayarlayan arkadasiyla
ilgilenecek. Ofis´ ten ayrilmak istedigimiz zamanda, telefon
caliyor. Deck ahize´ yi aliyor, ondan sonra bana veriyor.
Arayan Peter Corsa, Jackie Lemancyzigin Cleveland´ deki
avukati. En son Jackie Lemancyzigin ifadesinden sonra Peter
Corsa ile konustum, kendisine fazlasiyla tesekkür ettigim
birsohbet. O zamanlarda kendisinin bir kac gün icerisinde
dava´ yi acacagini söylemisti. Corsa kazanmis oldugum dava
icin beni tebrik ediyor ve bu konunun Cleveland´in pazar
gazetesinde büyük ana basliklarina neden oldugunu söylüyor.
Ondan sonra bana Great Benefit´ te tuhaf olaylarin
gerceklestigini anlatiyor. Ohio´ nun savciligi ve sigorta
denetimi isbirligi icerisinde FBI sirket´ i aramis ve evraklara el
koyma´ ya baslamis. Muhasebe´ deki bilgisayar analitikcileri
disinda bütün calisanlar evlerine gönderildi ve sonraki iki gün
icin isyerlerine gelmemeleri istendi. Yeni yayinlanmis bir
gazete makalesine göre ana sirket Pinn Conn ödeme
yükümlülüklerini yerine getirmedi ve sayisiz isci cikartti.
Bununla ilgili cok fazla bir sey söyleyemeyecegim. On sekiz
saat önce bir adam öldürdümve bununla ilgisi olmayan
konulara odaklanmak bana zor geliyor. Sohbet ediyoruz.
Kendisine tesekkür ediyorum. Beni güncel olaylarla ilgili
bilgilendirecegine söz veriyor. Kelly´ yi bu cezaevinin
labirintinde bir yerlerde bulmam ve ziyaretci odasina
kendisinin götürülmesini saglamam bir bucuk saatimi aliyor.
Cam ´ in karsisinda oturarak telefonlar ile sohbet ediyoruz.
Bana yorgun göründügümü söylüyor. Kendisine mükemmel
göründügünü söylüyorum. Tek bir hücresi var, fakat burasi
yine de sesli ve uyuyamiyor.Mümkün oldugunca hizli bir
sekilde buradan cikmak istiyor. Kendisine yapabilecegim
herseyi
yaptigimi
söylüyorum.Morgan
Wilson
ile
gerceklestirdigim sohbet´ ten bahsediyorumve bir depozito´
nun nasil isledigini anlatiyorum.Ölüm tehditleri ile ilgili
kendisine hic bir sey anlatmiyorum. Konusmamiz gereken o
kadar cok konu var ki, fakat burada degil. Birbirimizle
vedalastiktan sonra ve ben ziyaretci odasini terk ettigimde
uniform icinde bir bekci beni ismimle cagiriyor. Bana Kelly
Riker´ in avukati olup olmadigimi soruyor, ondan sonra bana
bir yazici cikisi veriyor. “Bu bizim telefon dizinimiz. Son iki
saatte telefon bu bayanin yüzünden dört kere caldi““Ne tür
telefon görüsmeleri?“ „Ölüm tehditleri. Her hangi cildirmislar
tarafindan. Hakim Lonnie Shankle saat üc bucuk´ ta ofisine
geliyor. Deck ile birlikte kendisini bekliyoruz. Yüzlerce isi
var, fakat Booker kendisini arayarak ve haki´ in sekreteriyle
flirt etti, böylece isler yolunda gidiyor. Hakim´ e bir yigin
evrak veriyorum, dava ile ilgili bes dakikalik rapor sunuyorum
ve düsük bir depozito icin rica ediyorum, cünküavukat olarak
bu depozito´ yu istemek durumundayim.Shankle depozito´ yu
on bin dolar olarak tespit ediyor. Kendisine tesekkür ediyoruz
ve gidiyoruz. Yarim saat sonra hepimiz cezaevindeyiz. Butch´
in sirtinda bir silah tasidigini biliyorum ve depozito
ayarlayicisi Rick´ in ayni sekilde silahli oldugunu tahmin
ediyorum. Her seye hazirlikliyiz. Depozito icin Rick´ e bes
yüz dolar tutarinda bir cek yaziyorumve imzalanmasi gereken
bütün evraklari imzaliyorum. Eger onlar alehine acilmis olan
dava geri cekilmezseveya her hangi mahkeme terminlerine
gelmezse, o zaman Rickya geri kalan dokuz bin bes yüz dolar´
dan vazgececek kendisini bulup ve hapishane´ ye geri
gönderecek. Dava´ nin geri cekilmesi icin kendisini ikna ettim.
Kendisini loszueisen yapmak icin uzun zamanimizi aldi,fakat
en sonundakendisini gülümseyerekkelepcesiz yanimiza
gelirken görüyoruz. Kendisine hizli bir sekilde arabama kadar
eslik ediyoruz. Butch ve Deck´ den bizi bir kac blok ileri
güvenlik acisindan izlemeleri icin rica da bulundum. Kelly´ ye
ölüm tehditleri ile ilgili haber veriyorum.Akraba ve
meslektaslari olduklarini tahmin ediyoruz. Kadinlar evi
yolunda sehir merkezini gectikten sonra, biraz sohbet
ediyoruz. Dün aksam ile ilgili konusmak istemiyorum ve ve
kendisi de henüz buna hazir degil. Sali ögleni saat bes de
Great Benefit Cleveland´ de anayasa mahkemesinde iflas
ettiklerinin bildirgesinde bulunuyor. Ben Kelly´ yi saklarken
Peter Corsaofis´ i ariyor ve Deck telefon´a cikiyor. Bir kac
dakika
sonra
geldigimde,
Deck
bir
cenaze
beyazliginda.Ayaklarimiz calisma masasinin üzerinde uzun bir
süre hic bir sey söylemeden oturuyoruz. Tamamen sessizlik.
Hic bir ses. Hic bir telefon. Asagidan hic bir trafik sesleri.
Deck´ in ücretten ne kadar alacagi konusunu ertelemistik,
böylece ne kadar kaybettigini bilmiyor. Fakat ikimiz de kagit
milyonerlerinden nerdeyse iflas etmis duruma kadar kendimizi
gelistirdik. Dün´ ün üstünlük rüyalari bize su an komik
geliyor. Daha bir nebze umut var. Gecen hafta Great Benefit´
in bilancosu sirketin elli milyon dolar´ dan vazgecebilecgini
jüri´ yi ikna etmek icin iyi (saglam) görünüyordu. M. Wilfred
Keeley mirasini yüz milyon degerinde tahmin ediyordu. Kesin
icinde bir parca gercek vardi. Max Leuberg´ in uyarilarini
hatirliyorum. Bir sigorta sirketinin rakamlarina güvenmeyin,
onlar kendi muhasebe kurallarini kendileri yapiyorlar. Fakat
bizim icin bir yerlerde kesin bir milyon bulunmasi gerekiyor.
Aslinda buna ne ben ne de Deck inaniyor. Corsa bana telefon
numarasini verdi ve nihayetinde kendisini aramak icin
cesaretimi topluyorum. Kötü haber icin özür diliyor, ve ve
Cleveland´ in hukuk ile finans cevresinde ayaklanmalarin
gerceklestigini söylüyor. Daha fazla bilgi edinmek icin henüz
cok erken, fakat Pinn Conn döviz spekülasyon ´ u yaptiginda
agir kayiplar yaptigi ortada. Bunun üzerine subelerin büyük
para reservlerine dokunmaya baslayacaklarmis, bu rezervlerin
icinde Great Benefit´ in rezervleri de dahil.Durum daha da
kötülesiyordu ve para PinnConn´ dan cekilipAvrupa´ ya
transfer edildi. PinnConn´ un hisselerinin büyük kismi
Singapur´ da faaliyet gösteren bir grup amerikan
finansadamlarina ait. Bütün Dünya bana karsi bir komplo
kurmus gibi duyuluyor. Bu mevzu hizli bir sekilde ortaya
cikarilmasi aylar sürebilen bir Coup´ e dönüsüyorOradaki
savci bu ögleden sonra televizyon´ daydi ve bu ceza´ nin takip
edilmesini bildirdi. Bu bize büyük bir fayda saglamayacak.
Corsa yarin sabah yine arayacak. Deck´i sohbet ile ilgili
bilgilendiriyorum ve ikimizde bunun cok fazla ise
yaramayacagini biliyoruz. Para kendilerinin yakalanmalarini
önleyecek kadar uyanik olan sahtekerler tarafindan kenara
konuldu.Haklari olan, fakat her zaman bu haklara
kavusamayan binlerce sigorta sözlesmesi sahiplerde bir cok
kez dolandirildi. Deck v eben de dolandirildik. Dot ve Buddy
de ayni sekilde. En fazla Donny Ray dolandirildi. Hukuki
hizmetler ´in kayda deger faturasini gösterdiginde Drummond
da dolandirildi.Bundan Deck´e bahsediyorum, fakat gülmek
bize zor geliyor. Great Benefit´ in calisanlari da
dolandirildi.Jackie Lemancyzk gibi insanlar bunu düzeltmek
zorunda.Sanssizlik cogunlugu sever, fakat diger insanlara
nazaran kendim daha fazla kaybetmisim gibi hissediyorum
kendimi. Diger insanlarin da aci cekecekleri gercegi sadece
kücük bir teselli. Yine Donny Ray´ yi düsünüyorum. Agacin
altinda oturuken ve cesur bir sekilde söylemek istedikleri icin
güc toplamaya calistigini görüyorum. Great Benefit´ in
hirsizligi icin en yüksek bedeli ödedi. Son yarim sene´ nin
büyük kismini bu dava üzerinde calismakla gecirdim, ve su an
bu zaman bos´ a harcanmis durumda.Basladigimizdan beri
sirket ayda ortalama yaklasik bin dolar kar elde etti. , fakat biz
Black davasina iliskinbüyük paralar umuduyla motive edildik.
Önümüzdeki iki ay´ yi gecirebilmek icindosyalarimizda
yeterince maddi kaynak sakli degildive her hangi insanlara
yüklenmeyi düsünmüyorum. Deck iyi bir trafik kazasina
sahip, fakat bu ancak alti ay sürecegi tahmin edilen
müvekkilin tibbi tedavisinin sona ermesiyle yargi karsisina
cikacak. Ve bu en iyi ihtimalde yirmi bin dolarlik bir
karsilastirma.Telefon caliyor. Deck ahize´ yi aliyorondan
sonra hizli bir sekilde telefonu kapatiyor. Resmi bir sekilde
”Herhangi bir tip, onu öldürecek.” Diyor. “Bu günün en kötü
telefon görüsmesi degil.””Su an vurulmak benim icin cok bir
sey ifade etmezdi.” Diyor kendisi. Kelly´ ye bakmak
moralimi düzeltiyor. Odasinda yine cin yemegi yiyoruz,
kilitlenmis kapilar ardinda ve sandalyenin üzerinde bulunan
paltonun altindaki silahim ile. Bizi o kadar cok sikan ve dikkat
isteyen hislerimiz var ki sohbet etmeyi zorlastiriyor.Kendisine
Great Benefit´ ten bahsediyorum ve ben öyle cesaretsiz
oldugum icn kendisi sadece biraz üzgün. Paranin kendisi icn
hic bir önemi yok.Bazen gülüyoruz, bazen de nerdeyse
agliyoruz.Polis´ in ne yapabilecegi veya ne ögrenebilecegi
konusunda endise ediyor. Riker- Clan´den korkunc derecede
korkuyor. Bu insanlar bes yasindayken av´a ciktilar. Silahlar
onun günlük hayatinin bir parcasi. Kendisine cezaevine
gitmeyecegini temin etmeme ragmen yine de cezaevine geri
dönmekten korkuyor.Eger polis ve savcilik gercek anlamda
kendisine dava acacak olurlarsa, o zaman ortaya cikip gercegi
söyleyecegim. Dünkü aksamdan bahsetmeye basliyorum ve
buna dayanamiyor. Aglamaya basliyor ve biz uzun bir zaman
susuyoruz. Kapi´ yi yavasca aciyorum ve yavasca karanlik
koridordan dogru büyük evin icine giriyorum, odasinda
televizyon´ un karsisinda yalniz oturan Betty Norvell´ I bulana
kadar. Dün aksam olanlarin sadece kücük bir kismini biliyor.
Kelly´ nin su an yalniz kalabilmesi icin cok zayif oldugunu
acikliyorum.Yaninda durmam gerekiyor ve gerekirseyerde
yatmaya da hazirim. Erkeklerin gece´ ye kadar bu ev´de
durmasi bu ev´deyasak, fakat bu durumda bir istisnai yapiyor.
Birlikte battaniyesi olan ince yataklarda yatiyoruz ve
birbirimize sikica sariliyoruz.Gecen gece hic uyumadim ve bu
ögleden sonra kisa bir uyku´ ya yattimve kendimi son bütün
hafta´ da toplam´ da on saat uyumamis gibi hissediyorum.
Kendisini tam kucaklayamiyorum, cünkü kendisini
yaralamaktan korkuyorum. Uyuyorum.
53. Bölüm
Great Benefit´ in düsüsü Cleveland´ de bir sensasyon olabilir.
Fakat Memphis´ de bu nerdeyse kayde´ ye alinmiyor. Bu konu
ile ilgili Carsamba ´ nin gazetesinde bir kelime yazmiyor. Cliff
Riker ile ilgili kisa bir rapor iceriyor. Otopsi sert bir cisimle
basina aldigi bir cok darbe nedeniyle öldügünü söylüyor.Dul
esitutuklandive yeniden serbest birakildi.Ailesi adalet istiyor.
Kendisinin ve Kelly´ nin kacmis oldugu yer´de cenaze töreni
gerceklesecek. Deck ile birlikte gazete´ yi okudugumuzda
Peter Corsas´in ofisinden bir faks geliyor. Cleveland´ deki
gazetenin ana sayfasinda yer alan PinnConn skandalinin en
yeni gelismelerini iceren uzun bir makalenin fotokopisi.En az
iki jüri mahkemesi bu mevzu ile ilgilenecekler.Bu sirket´e ve
subelerine , ve özellikle de iflas dilekcesinden dolayi ayri bir
makale´ ye layik görülen Great Benefit´ e karsi bir kamyon
dolusu davalar acilacak.Avukatlar her yerde aktif olacaklar.
M. Wilfred Keeley dün ögleden sonra Heathrow´a giden bir
ucaga binmek isterken Kennedy havalimaninda tutuklandi.Esi
yanindaydi ve sadece kisa bir tatil yapmak istediklerini iddia
ettiler. Beklenildikleri Avrupa´daki bir otel´in ismini ise
verecek durumda deydiler. Sirketler son iki ayda en son
centlerine kadar soyulduk gibi duruyorlar. Para ilk basta yanlis
yatirimlarin maddi anlamda dengelenmesi icin kullanildi,
ondan sonra para´ yi kendilerinde tuttular ve bütün Dünya´
daki vergi vahalarina transfer ettiler. Her ne olursa olsun su an
kaybolmus durumda. Günün ilk telefonu Leo F. Drummond´
dan geldi. Hic bir bilgim yokmus gibi bana Great Benefit´ ten
anlatiyor. Kisa sohbet ediyoruz ve kimin daha üzgün oldugunu
söylemek cok zor. Icimizden hic biri bu sürdürmüs oldugumuz
“savas” icin ücret almayacak. Karsilastirma konusuna iliskin
eski müvekkilim ile olan tartismasindan bahsetmiyor, fakat bu
zaten kendiliginden hal oldu. Eski müvekkili yasadisi olan
yanlis davranisi yüzünden dava acacak durumda degil.Black
davasinda yargilanmaktan kurtuldu, böylece kötü hukuki
hizmet´ ten dolayi Drummond tarafindan zarar gördügünü
iddia edemez. Trent&Brent yine pacayi kurtardi. Ikinci
telefon Roger Rice´ dan geliyor, Bayan Birdie´ nin yeni
avukat´ i. Beni dava´ dan dolayi tebrik ediyor. Bir
bilse!Resmimi Pazar gazetesinde gördügünden beri beni
düsündügünü söylüyor. Bayan Birdie vasiyetnamesini bir daha
degistirmeye calisiyor, ve Florida´ da da kendisinden bikmis
durumdalar. Bayan Birdie´ nin kendisinin yazmis oldugu bir
evrak´ ta imzasini almayi Delbert ve Randolp en sonunda
basardilar. . Bu evrakla Atlanta´ daki avukat´lara gittilerve
annelerinin
mirasinin
tamamen
aciklanmasini
istediler.Kardesler Atlanta´ da iki gün kaldilar. Avukat´ lardan
biri Roger Rice´ i aradi ve gercek gün yüzüne cikti. Delbert
ve Randolph avukat´a annelerinin yirmi milyon dolari olup
olmadigini sordular. Bunun üzerine avukat sadecegüldü, ve bu
da iki kardesi sinirlendirdi. En sonunda Bayan Birdie´ nin
kendilerinin en iyisi olduklarini düsündüler ve Florida´ ya geri
döndüler. Pazartesi aksami Bayan Birdie Roger Rice´ I evinde
aradi ve Memphis´ e geri dönmek istedigini bildirdi. Bana
ulasmak icin ugrastigini söyledi, fakat ben o zaman cok
mesgul musum. Sayin Rice dava´ dan ve elli milyon dolar
hükmünden anlatti, bu da kendisini sevindirmis gibiydi. „Ne
kadar güzel.“ „Bir bahcivan yardimcisi icn fena degil.“ Su an
zengin oldugum gercegi kendisini bayagi etkilemis gibi
görünüyor. Her ne olursa olsun Rice beni her gün geri
dönebilecegine dair uyaracakti. Kendisine tesekkür
ediyorum.Morgan Wilson Riker dosyasiyla iyice ilgilendi ve
dava´ yi geri cekmeyi düsünüyor.Fakat is vereni Al
Vancehenüz karar vermedi. Ofisine kadar kendisini izliyorum.
Uzun seneler önce Vance savci olarak secildi ve sürekli
secilmekten yorulmuyor (zorluk cekmiyor).Elli yaslarinda ve
eskiden gercek anlamda siyasi bir kariyer amacliyordu. Fakat
bunun icin hic bir zaman imkan olmadi ve su an makiminda
kalmayi kabul etti. Savcilarda cok nadir olan bir özellige
sahip—kameralardan nefret ediyor olmasi.Beni kazanmis
oldugum dava icin tebrik ediyor. Kendisine tesekkür
ediyorum, fakat bunun hakkinda kendime saklamak istedigim
nedenlerden dolayi konusmak istemiyorum. Great Benefit ile
ilgili yeni haberlerin yirmisaatten daha az bir
süredeyayilacagini tahmin ediyorum ve bana karsi gösterilen
hayranlikbir cirpida kaybolacak.”Bu insanlar cildirmis.”
Diyorve dosyayicalisma masasina atiyor.”Bir cok kez burayi
aradilar, sadece bu sabah iki kere.Sekreterim Rikers´ in
babasiyla ve kardesiyle konustu.””Ne istiyorsunuz?” diye
soruyorum.”Müvekkilinizin ölümünü. Dava´ yi unutun,
kendisini bugün elektrikli sandalye´ ye otutturun. Cezaevinden
cikti mi?” “Evet.” “Bir yerlerde saklaniyor mu?” “Evet.””Iyi.
Sizin hayatinizi tehlikeye atacak kadar ahmaksiniz. Böyle bir
seyi yapmanin yasalara aykiri oldugunu bile bilmiyorsunuz.
Gercekten tiksindirici bir millet.“ Ücümüzde Riker´lerin
bayagi dumm ve tehlikeli oldugu konusunda hemfikiriz.
„Morgan dava acmak istemiyorMorgan kafa salliyor.“Bu cok
basit,Sayin Vance. Diyorum. “Bu dava´ yi idam makami
jürisinin karsisina götürebilirsiniz, ve sansiniz olursa dava
acabilirsiniz. Fakat dava gerceklesirse, siz kaybedeceksiniz.Bu
lahanetaluminyüm deynegini jüri üyeleri karsisinda
oynatacagim.Ev ortamindasiddet magdurlugu alaninda bir
sürü uzmani sahitlik kürsüsüne getirecegim. Onlari bir sembol
haline getirip, ve eger onlari yargilamaya calistiginizdasiz ve
arkadaslariniz cok yasli görüneceksiniz. On iki jüri üyelerinin
biri
bile
size
oy
vermeyecek.”
Devam
ediyorum.”Yandasllarinin ne yaptigi beni ilgilendirmiyor.
Fakat dava acmaniz icin onlardan gelen baski´ ya
direnmezseniz, o zaman pisman olacaksiniz. Jüri üyeleri sizi
serbestt birakirsa, o zaman onlardan
daha da nefret
edeceksiniz.”Kendisi hakli, Al.” diyor Morgan “Kendisinin
yargilanmasi imkansiz.”Buraya geldiginde Al pes etmeye
hazirdi, fakat bunu ikimizden duymak istiyordu. Bütün dava´
lardan vazgececegini söylüyor.Sabah bu konu´ ya uygun bir
faks cekecegini Morgan söz veriyor. Kendilerine tesekkür
ediyorum ve kayboluyorum. Moralim hemen degisiyor.
Asansörde yalnizim ve sirittigimi görüyorum. Bütün dava´
lardan vazgecilecek. Sonsuza dek. Otopark´ tan dogru
arabama kosuyorum. Mermi caddeden sikiliyor ve ön taraftaki
ofisin penceresinin cam´ina capi 1,5 cm olan bir delik
aciyor.Vurusu duydugunda, Deck tesadüfen ön taraftaki ofis´
deydi.Mermi yaklasik üc metre hedefini sasirdi, fakat bu
yeterince yakindi. Hemen pencereye kosmadi, bunun yerine
masanin altina saklandi ve bir kac dakika bekledi. Ondan
sonra kapi´ yi kilitledi ve birilerinin gelip kendisini aramasini
bekledi.
Hic kimse gelmedi. Bu on bucuga dogru
gerceklesti,ben Al Vance´ in yanindayken.Anlasilan kursunu
atani hic kimse görmedi. Eger birileri bu vurusu duyduysa, o
zaman bunu hic bir zaman ögrenmeyecegiz. Sehrin bu
kisminda bu tür vuruslar cok sik duyulur. Deck ilk önce
uyumakta olan Butch´ I aradi.Yirmi dakika sonra silahlanms
bir sekilde ofis´e gelmisti ve Deck´I sakinlestirmeye
calistiriyordu. Ben geldigimde cam´ daki deligi arastiriyorlardi
ve Deck bana ne oldugunu anlatiyordu. Deck´in uyurken bile
cirpiniyordu, fakat su an bütün bedeniyle titriyor. Kendisinin
iyi oldugunu söylüyor, fakat sesi tiz cikiyorButchdirekt
pencerenin altindabekleyecegini veonlarin geri geldigi
zamanda onlari yakalayacagini söylüyor. Arabasinda iki
tabaancasi var,Egerarabayla gecerkenbir daha kursun atmayi
deneyecekler olurlarsa, o zaman Allah onlari yardim
etsin.Booker´ a telefonla ulasamiyorum.Kendisi sehir´ de
degil.ve Marvin Shankle ile birlikte sorgular gerceklestiriyor,
öyleyse kendisine kisa kendisini daha sonra arayacagimi söz
verdigim bir mektup yaziyorum.Deck ve ben mermilerden
uzak bir yerde bir ögle yemegine karar veriyoruz. Ekmek ici
alip Bayan Birdie´ nin mutfaginda yiyoruz. Butch benim
Volvo´ nun arkasinda duran giris alanindaki arabasinda
oturuyor. AK-47 silahindan kursun atamaya firsat bulamadigi
zaman büyük bir hayal kirikligina ugrayacak.Haftalik
temizleme ekibi dün buradaydi, böylece ev temiz ve rutubet
kokusukaybolmus durumda.Bayan Birdie icin hazir duruyor.
Yapacagimiz pazarlik acimasiz ve basit.Deck istedigi
dosyalari aliyor ve ben doksan gün icerisinde ödenebilecek iki
bin dolar´ I aliyorum. Eger gerekirse diger avukatlarla
birlesecek. Bunun haricinde istemedigi davalari satabilir. Bu
kendisinin hosuna gitmeyecek, fakat zamanla unutacaktir.
Dosyalari gözden gecirmek cok kolay.Son alti ayda ne kadar
az dava ve müvekkil buldugumuz cok üzücü bir olay.Sirket´ in
banka hesabindaüc bin dört yüz dolar´ i var ve bir kac
ödenmemis faturalari.Yemek yerken ayrintilar üzerinde
anlasiyoruz ve is birliginin sona erme durumu cok basit. Fakat
gönüllerin ayrilmasi o kadar degil.Deck´ in bir gelecegi
yok.Avukatlik sinavini basaramiyor ve hic bir yere gidemiyor.
Bir kac hafta benim davalarima bakmakla mesgul olack, fakat
bir Bruiser´ siz veya Rudy´ siz hic bir sey
basaramayacak.Bunu ikimizde dile getirmeden biliyoruz. Iflas
ettigini, bana itiraf ediyor. „Sans oyunlari mi?“
diye
soruyorum. „Evet. Söz konusu kasinolar.Onlardan bir türlü
uzak duramiyorum.“ Su an sakinlesmis durumda, anlasilan
sakinligin ta kendisi. Salatalik tursusundan bir büyük kisim
kopariyor ve sesli bir sekilde yiyor. Gecen sene sirketimizi
actigimizda Van-Landel karsilastirmasindan yani miktarda pay
elde etmistik.Herkes´in bes bin bes yüz dolar´ i vardi ve her
biri iki bin dolar kazanc sagladi. Bir kac kez birikimlerimi
kullanmak zorundaydim, fakat buna ragmen banka hesabimda
iki bin sekiz yüz dolar var. Mütevazi yasadigim ve oldugunca
cok para kenarima koydugum icin para biriktirdim. Deck de
parasini harcamiyor.Para´ yi Black-Jack masalarinda
harciyor.“Dün aksam Bruiser ile konustum.” Diyor ve ben
sasirmadim. „Kendisi nerede?“ „Bahamalarda.“ „Prince
yaninda mi?“ „Evet.“ Bu iyi bir mesaj, ve bunu duymak beni
sevindiriyor. Deck´ in de bunu uzun zamandan beri
bildiginden eminim. „Öyleyse basardiniz.“ Diyorum,
pencereden disariya bakiyorum ve ikisini saman sapka ve
günes gözlügüyle düsünmeye calisiyorum. Sonucta burada
karanlikta yasadilar.“Evet. Nasil oldugunu bilmiyorum.Bazi
konular sorulmaz. „ Deck bos bir yüz ifadesi yansitiyor.Derin
düsüncelere dalmis durumda.“Para hala burada.“ “Ne kadar?”
“Nakit sekilde dört milyon. Bu kulüplerden aldiklari para.”
“Dört milyon mu?” „Evet. Bir depo´ nun bodrum katinda
sakli. Burada Memphis´ de.“ Ve size ne kadar teklif ettiler?“
„Yüzde on.“ Eger Miami´ ye götürebilirsem.Bruiser, gerisini
kendisinin yapabilecegini söylüyor.”Bunu yapmayin, Deck.”
“Bu tehlikeli degil.” “Yakalanacaksiniz ve cezaevine
gireceksiniz.” “Sanmiyorum.Polis mevzu´yukapatti.Para´dan
hic bir bilgileri yok.Herkes Bruiser´in yeterince kazandigini
vedaha fazla para´ ya ihtiyaci olmadigini söylüyor. “Daha
fazlasina ihtiyaci var mi?” “Bunu bilmiyorum.Fakat bunu
illaki istiyor.””Bunu yapmayin, Deck.””Bu bir cocuk
oyunu.Para kücük bir kamyon´ a sigiyor. Bruiser para´yi
yüklemenin en fazla iki saat sürdügünü söylüyor. Ondan sonra
kamyon ile Miami´ ye ve orada bir sonraki talimatlari
beklemek.Bunun icin iki güne ihtiyacim var, ondan sonra her
seyden cikmis oluyorum. “Sesi sanki cok uzaklardaymis gibi
duyuluyor. Deck´ in bunu deneyeceginden en ufak kuskum
yok. Kendisi ve Bruiser bunu planladi. Fakat ben yeterince
konustum. Beni öyle de dinlemiyor. Bayan Birdie´ nin
evinden ayriliyoruz ve benim daireme gidiyoruz. Deck bana
bir kac giysileri arabama tasimakta yardimci oluyor. Bagaji ve
arka koltugun yarisini esyalarla dolduruyoruz.Sirket´ e geri
dönmüyorum, bu yüzden garajin önünde vedalasiyoruz.
„Buradan ayrilmanizi size cok görmüyorum.“
Diyor.
„Dikkatli olunuz, Deck.“Bir iki saniye mahcup bir sekilde
birbirimizi kucakliyoruz ve bogazimda nerdeyse bir dügüm
var. „Siz tarih yazdiniz, Rudy.bunu biliyor musunuz?“ „Bunu
birlikte yaptik.““Evet ve bunun bize ne getirisi
oldu?““Bununla hala havamizi atabiliriz.“Birbirimizle
tokalasiyoruzve Deck´ in gözleri hala nemli.Nasil
uzaklastigini
ve
Butch´in
arabasina
bindigini
görüyorum.“Buradan uzaklasiyorlar. Bayan Birdie´ ye uzun
bir mektup yaziyorum ve kendisini aramaya söz veriyorum.
Mektubu mutfak masasinin üzerine koyuyorum, cünkü
yakinda buraya geleceginden eminim. Evin icinde bir tur daha
atiyorum ve dairem ile vedalasiyorum.Bir banka subesine
gidiyor ve biriktirme hesabimi kullaniyorum. Yirmi sekiz yüz
dolar bank not´ lardan olusan bir yiginiyi bir his veriyor. Ayak
silme palasinin altina sakliyorum.Black´ lerin kapisini
tikladigimda, hava nerdeyse karanlik.Dot kapi´ yi aciyor ve ve
benim oldugumu görüncenerdeyse gülüyor. Ev sessiz ve
karanlik, hala yas icerisinde. Bir daha farkli olacagina
inanmiyorum.Buddy bir grip ile yatakta yatiyor. Bir fincan
kahve icerkenGreat Benefit´in zor durumda oldugu mesajini
iletiyorum.Eger yakin zamanda bir mucize gerceklesmezse,
bir cent para göremeyecegiz.Tepkisi beni sasirtmiyor.
Anlasilan Great Benefit´ in düsüsü icin fazla acik nedenler
yok., fakat su an Dot icin olanlarin yaraticisinin kendisi olduna
inanmak cok önemli. Bu haberi anlamaya calisirken gözleri
parliyor, ve yüzünde mutluluk ifadesi var. Dot Great Benefit´I
isinden etti.Memphis, Tennessee´den kücük, kararlöi bir bayan
bu pislikleri iflas´a sürükledi.Yarin Donny Ray´ yin mezarina
gidip, kendisine anlatacak. Kelly Betty Norvelles´in odasinda
heyecanli bir sekilde bekliyor.Kendisine getirmis oldugum
kücük deri bir gezi cantasina sariliyor. Bir kac yunak ürünleri
ve kadinlar evinden bagis yapilan giysi parcalari iceriyor.
Sahip oldugu her sey bu kadar. Imzalanmasi gereken evraklari
imzaliyoruz ve Betty´ ye tesekkür ediyoruz.Hizli bir sekilde
araba´ ya yürürken, ellerimizi tutuyoruz. Iceri girer
girmezderin nefes aliyoruz ve uzaklasiyoruz.Silah koltugun
altinda bulunuyor, fakat su an artik endise duymuyorum.
“Hangi yön´e?” diye soruyorum sehrin cevresini belirleyen
dört yol agzina ulastigimizda. Mükemmel oldugu icin
gülüyoruz. Nereye gittigimizin hic bir önemi yok.”Daglari
görmek istiyorum.”
Diyor “Ben de. Dogu mu bati
mi?”Yüksek daglar.“ „O zaman bati´ ya.““Kar görmek
istiyorum.“ „Sanirim biraz kar bulacagiz.“ Yanima sokuluyor
ve basini omzuma yasliyor . Bacaklarini oksuyorum. Nehri
geciyoruz ve Arkansas´ a variyoruz.Arkamizda Memphis´ in
Skyline ´i bulunuyor. Bütün bunlarin ne kadar azini
planladigimiz cok sasirtici. Bu sabah´ a kadar sehri terk edip
edemeyecegini bilmiyorduk. Fakat dava geri cekildi,
savciliktan gelen bir mektubum var. Depozitosu bu ögleden
sonra kaldirildi. Hic kimsenin bizi bulamayacagi bir yer´ e
gidecegiz. Takip edilmekten korkmuyorum, beni sadece rahat
birakmalarini istiyorum. Deck ve Bruiser ile ilgili hic bir sey
duymak istemiyorum. Great Benefit´ in iflasinin etkileri ile
ilgili hic bir sey duymak istemiyorum. Bayan Birdie´nin
arayip, hukuksal tavsiye talep etmesini istemiyorum. Cliff´in
ölümüyle ilgili ve bununla baglantili hersey hakkinda endise
duymak istemiyorum.Bir gün Kelly ve ben bu konu ile ilgili
konusacagiz, fakat yakinlarda degil. Lisesi olan kücük bir
sehir´ e karar verecegiz, cünkü okul egitimini telafi etmek
istiyorHenüz yirmi yasinda.Ve ben de yari cocugum.Bir sürü
bagajimizdan kurtulduk ve su an biraz eglenmenin zamani. Bir
lise´ de severek tarih egitmek isterdim.Bu cok zor olmasa
gerek. Sonucta ben de yedi sene lise´ ye gittim. Hic bir
durumda bir daha hukuk ile isim olsun istemiyorum.Yetki
sildirmek
istiyorum.Secmen
listesine
ismimi
kayit
ettirmeyecegim, böyleyce benden jüri üyesi olarak görev
almami isteyemezler. Kendi istegimle bir mahkeme salonuna
bir daha adimimi atmayacagim.Trafik rahatlayinca ve yollar
düzlestikce, gülüyor ve hikirdiyoruz. Memphis yirmi mil
arkamizda bulunuyor. Bir daha oraya gitmemek icin
andediyorum.
n