Basın metni için tıklayınız.

09.09.2014
İŞ KAZASI DEĞİL, KEHANET DEĞİL CİNAYET DİYORUZ...
Mecidiyeköy Ali Sami Yen Stadı arsasında yapımı devam eden Torun Center inşaatında işçileri
taşıyan asansörün 32. kattan yere çakılması sonucu 10 işçi yaşamını yitirdi. Bu insanların
yaşamını kaybetmesi bir kaza sonucu değil, önlenebilir olduğundan ve önlenmediğinden bu
ölümler cinayettir diyoruz. Bu iş cinayetleri birçok faktörün bir araya gelmesiyle meydana
gelmektedir. Bu risk faktörlerinin tamamına yakını ortadan kaldırılabilecek faktörlerdir.
Nedir bu cinayetlere sebep faktörler?
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği; 6331 sayılı yasa gereğince kamu veya özel tüm işyerlerinde
alınması zorunlu önlemler ve işverenin sorumlulukları tek tek belirlenmiştir. İşçi sağlığı ve iş
güvenliğinin sağlanması maliyet gerektiren ve işverence yerine getirilmesi gereken
önlemlerdir. Ancak uygulamalarda bu yetki ve sorumluluklar işveren adına, işverenin
ücretlerini ödediği işyeri güvenlik uzmanı ve işyeri hekimlerine verilmiştir. İşyeri güvenlik
uzmanı ile işyeri hekimleri usulsüz ve yetersiz olan durumları işverene bildirmekle
yükümlüdür. Ancak işveren bu bildirimleri yerine getirmezse iş güvenlik uzmanı ve işyeri
hekimi işvereni Bakanlığın ilgili birimine şikayet etmekle yükümlüdür. Bir çalışanın kendi
patronunu şikayet etmesi o çalışanın o işyerinde çalışmaması demektir. Yani işçinin/çalışanın
yanında onların lehine hizmet vermesi gereken iş güvenlik uzmanları ve işyeri hekimleri
işverenin yanında yer almak durumunda bırakılmıştır. Görev ve sorumluluk prensipleriyle
çalıştığı için işsiz kalmak durumunda kalan birçok iş güvenlik uzmanı ve işyeri hekimi
olduğunu biliyoruz. Oysa iş güvenlik uzmanı ve işyeri hekimleri işverenden bağımsız olmalıdır.
Üst şikayet mercilerinin, işveren/sermaye ilişkilerinin hangi boyutta olduğu hepimizin
malumudur. Yani yasada olan işçi sağlığı ve iş güvenliği pratikte uygulanamaz haldedir
İşçilerin Çalışma Koşulları: Tehlikeli işyerlerinde çalışan işçilerin tamamına yakını taşeron
yasası ile aşırı emek ve sağlık sömürüsüne terk edilmiştir. İnsanlar oldukça sağlıksız
koşullarda, uzun süreli, hatta aralıksız çalışmaya zorlanmıştır. Bu tabloyu görmeniz için
herhangi bir maden ocağında yada inşaat alanında 2 saat gözlemci olmanız yeterlidir.
“Taşeron çalışma ölüm demektir” sloganımız bir üst kavram olarak algılanıp
değerlendirilmelidir.
İktidarın Ekonomi Politiği; 12 yıldır iktidarda olan AKP neoliberal politikaları uygulamaktadır.
AKP ana kaynak olarak doğanın ranta çevrilmesi, bu rantın sadece yandaşları tarafından
kullanılmasının mekanizmalarını kurmuştur. Rant konusunda iktidar ve sermaye doğa ve
emek sömürüsünde uzlaşmışlardır.
Geçmiş Geleceğin Aynasıdır: Türkiye'de her gün ortalama 4 işçinin iş cinayetleri sonucu
öldüğünü yıllardır biliyoruz. Sadece geçtiğimiz yıl 1235 işçinin iş cinayetlerinde hayatını
kaybettiği ve inşaat sektörünün iş cinayetlerinde ilk sıralarda geldiği, iş cinayetlerinde dünya
üçüncüsü Avrupa birincisi olan bir ülkede yaşıyoruz. Bu istatistikler bu iktidar dönemine
aittir.
İşveren Profili; Tehlikeli işyerlerini işletenlerin neredeyse tamamına yakını ya iktidardır yada
iktidar ortağıdır. Yani hesap sorması gerekenlerle hesap vermesi gerekenler aynı kişilerdir.
İstanbul Tabip Odası’nın 15 Mayıs 2014 tarihli twitter mesajı:
6 Eylül’de yaşanan işçi cinayetleri sonrası bir çok basın kuruluşu bizleri arayarak “Bu
cinayetlere aylar öncesinden dikkat çektiniz. Buna nereden ihtiyaç duydunuz” yada “Elinizde
kamuoyu ile paylaşmadığınız bilgi veya belge mi var” diye sordular. Göz göre göre yaşanan bu
katliam sonrasında İstanbul Tabip Odası’nın resmi twitter hesabından 15 Mayıs 2014
tarihinde “Bugünden sesleniyoruz maalesef yarın bu inşaatlarda 8-10 işçi kardeşimizi
kaybedeceğiz” mesajını Torun Center inşaatından bir fotoğraf koyarak resmi twitter
hesabımızda yayımlamıştık. Soma’da yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekmek için Yönetim
Kurulu toplantılarımızda yaptığımız değerlendirmeler sonucu bu cinayetlerin devam
edeceğini gösteren her türlü koşulların var olduğunu tespit etmiştik. Toplantılarımızda Torun
Center ile birlikte 3. Köprü ve 3. Havaalanı inşaatlarının da aynı riskleri taşıdığı tespitine
varmıştık. Çünkü başta bu inşaatlar olmak üzere bir çok tehlikeli işyeri yukarıda saydığımız
risk faktörlerinin hemen hemen tümünü taşımaktadır. Bu mesajımız maalesef bu
cinayetlerden sonra büyük yankı doğurdu ve adeta aylar öncesinden bir kehanette
bulunmuşuz gibi tartışma yarattı. Oysa yukarıda saydığımız risk faktörlerini bilimsel düşünce
çerçevesinde değerlendirdiğimizde bu cinayetlerin kaçınılmaz olduğunu bir çok duyarlı kişi,
kurum ve meslek odası gibi biz de görüyor, biliyorduk. Yani İstanbul Tabip Odası’nın 15 Mayıs
2014 tarihli tweetinin öyküsü bir kehanet değil bir tespittir, bir öngörüdür, bir uyarıdır. Bir
kez daha ifade edelim yaşanan kaza değil katliamdır, ortada kehanet değil cinayet vardır. Ne
yazık ki tweetimiz bugün de geçerliliğini korumaktadır.
Değerli Basın Mensupları;
Medya üzerindeki baskılar nedeniyle iktidarın çıkarına ters düşen basın-yayın kuruluşlarının
yaşadıklarının, sizin kadar olmasa da farkındayız, biliyoruz. Yandaş medyanın iktidar adına
üstlendiği rolün de çok iyi farkındayız, biliyoruz. Taşeron çalıştırma ve emek sömürüsünün en
yoğun yaşandığı alanlardan biri sağlık alanıdır. Toplumda yaygın olan ve gün geçtikçe artan
şiddetin sağlık alanında vardığı boyut tahammül sınırlarını aşmıştır. Bir bütün olarak AKP'nin
sağlık politikaları S.O.S vermektedir.
İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ülkemizde
ilk bilimsel çalışmaları başlatan ve geliştiren meslek örgütleridir. Bu konuda yayınlanmış çok
sayıda çalışmamız mevcuttur. İstanbul Tabip Odası aynı zamanda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi’nin kurucu kurumlarından biridir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi aylık raporlarla iş
kazalarından haberdar olunmasını sağlıyor; işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesini
güçlendirmek ve görünür kılmak için çalışmalarda bulunuyor; yine iş cinayetlerinde “canı
yanan” işçi ailelerinin mücadelelerine destek vermeyi, koordinasyonlarının sağlanmasına
katkıda bulunmayı hedefliyor.
İstanbul Tabip Odası olarak; takipçi olmayı, uyarmayı, iş cinayetlerinde ölmenin kader
olmadığını dile getirmeyi, evrensel ölçütlerin hayata geçirilmesini sağlamak için çalışmayı,
yaşam hakkının kutsallığını savunmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.
İnsan başta olmak üzere tüm canlıların ve doğanın iyilik halinin sağlanması ve devamı için her
zaman ve heryerde olacağımızı bir kez daha belirtiyoruz.
İSTANBUL TABİP ODASI