MAKALE ORFOZ İÇİN HAREKET ZAMANI YAZI: MURAT BİLECENOĞLU [email protected] FOTOĞRAFLAR: LEVENT KONUK Orfoz oldukça yavaş büyüyen, çok uzun ömürlü ve karmaşık üreme döngüsünün yanı sıra geç eşeysel olgunluğa ulaşan bir tür Bir zamanlar orfoz Tunus’taki Bardo Ulusal Müzesi’nde sergilenen Roma dönemine ait bir mozaik, iki deniz biyologunun çok fazla ilgisini çeker. Mozaikte, Bizerte Lagünü kıyılarında avlanan balıkçılar ve yetişkin bir insanı gövdesinin yarısına kadar yutmuş olan devasa bir balık tasvir edilmektedir (Şekil 1). Detaylı incelemeler sonrasında, bir deniz canavarı gibi betimlenen söz konusu balığın “orfoz” olduğu saptanır. Araştırmacılar, antik çağ sanatçılarının sürreal yaklaşımlarını bir kenara bırakarak, benzer eserler vasıtasıyla orfoz hakkında eski dönemlere ait önemli bilgilere ulaşabileceklerini düşünürler. Ardından, Akdeniz havzasının farklı arkeolojik bölgelerinde bulunan ve içinde balıkların yer aldığı M.S. 1-5. yüzyıllara ait 73 Etrüsk, Grek ve Roma mozaiğini değerlendirmeye alırlar. Elde edilen sonuçlara göre, 23 26 mozaikte orfoza rastlanır. Çoğunda ise boyları 1,5 metreye varan büyük boylu bireyler, çok sığ sularda “karadan” zıpkınla avlanılırken resmedilmiştir (Guidetti ve Micheli, 2011). Louvre Müzesi’nde sergilenen “Triumph of Neptune and Amphitrite” isimli meşhur mozaiğe de (Şekil 2) atıfta bulunan araştırmacılar, “Orfozun bir zamanlar öylesine bol olduğunu anlıyoruz ki, küçük çocuklar bile kolaylıkla avlayabiliyordu” şeklinde yorum yaparlar. Eski çağlardan günümüze hızlı bir geçiş yaparsak, benzer bir avcılığı günümüzde gerçekleştirebilecek birilerini bulmak mümkün olabilir mi? Suya dahi girmeden, karadan herhangi bir av aracıyla 50 kg ağırlıkta bir orfoz yakalayabilecek kaç kişi tanıyorsunuz? Cevap malum, nedenleri ise belli… Roma dönemi mozaiği (M.S. 5.yy, Bardo Ulusal Müzesi, Tunus) Birkaç adım sonrası “yok oluş” Haberi olmayan yoktur diye düşünüyorum - orfoz, "nesli tehlike altında" olan bir balık; bu ifadenin sahibi ise Uluslararası Doğa Koruma Birliği, yani IUCN. Dünya çapında onbinlerce bilim adamının gönüllü olarak hizmet verdiği bu kurum, hazırladığı "Kırmızı Listeler" ile tanınıyor. Bu listelerin amacı, türlerin durumlarını değerlendirerek koruma önceliğine sahip olanların saptanması. Herhangi bir türün neslinin tehlike altında olduğunun söylenebilmesi ise, tahmin ettiğinizden daha zor. Binlerce sayfayı bulabilen bilimsel araştırma sonuçlarının, önceden belirlenen çeşitli kategori ve kriterlere göre değerlendirilmesi ve bilim adamlarının oy birliği ile "duygulardan arınmış, salt bilimsel veriye dayanan" bir sonuca ulaşması gerekiyor. Hem dünya ölçeğinde, hem de tüm Akdeniz havzasında orfoz için biçilen kategori, "EN" kısaltmasıyla ifade edilen "endangered", yani "nesli tehlikede" (Abdul Malak ve diğ., 2011). Bu kategoriye dâhil edilen herhangi bir tür, eğer etkin yöntemlerle korunmazsa, bir üst tehlike basamağı olan "CR - Critically Endangered - nesli kritik şekilde tehlike altında" kategorisine yükselmeye aday demektir. Zaten bunun bir üstünde de "EW - Extinct in the Wild - doğada yok olmuş" yer alıyor. Şekil 3. Türkiye'de yıllara göre orfoz balığı üretim miktarları (Türkiye İstatistik Kurumu, Su Ürünleri İstatistikleri) Triumph of Neptune and Amphitrite (M.S. 3.yy, Louvre Müzesi, Fransa) Peki, ne oldu da en eski kalıntıları bizleri 100 bin yıl öncesine götüren bu özel balığın nesli tehlike altına girdi? Belki resmi su ürünleri istatistikleri (Şekil 3), bu soruya cevap bulmakta yardımcı olabilir. Görülebileceği gibi 1994 yılında toplam 802 ton olan orfoz üretimi, 2012 yılında tam 35 kat azalarak 23 tona kadar geriledi. Üretimdeki en sert düşüş yaklaşık 15 yıl öncesine dayanıyor ve o zamandan bu yana orfoz popülasyonları kendilerini toparlayamadı. Söz konusu dramatik tabloda, belki şaşıracaksınız ama trol ve gırgır avcılığının hiçbir direkt etkisi bulunmuyor. Gerek IUCN uzmanlarının, gerekse diğer bilim adamlarının altını çizdiği en önemli tehlike, türün özellikle zıpkınla gerçekleştirilen aşırı avcılığı. Karmaşık biyolojik özellikler Bugüne kadar gerçekleştirilen bilimsel araştırmalarla, orfozun oldukça yavaş büyüyen, çok uzun ömürlü ve karmaşık üreme döngüsünün yanı sıra geç eşeysel olgunluğa ulaşan bir tür olduğu ortaya kondu. Akdeniz havzasında 70 cm'den büyük boylu bireylere rastlamak artık bir hayli zor olsa da, ağırlığı 60 kg'ı bulan 150 cm uzunluktaki orfozların rapor edildiğini belirtmekte fayda var (ayrıntılar için bkz. Bilecenoğlu, 2011). Uzun ömürden bahsetmişken, insanoğlunun aya adım attığı günlerde 10. yaşını kutlayan bir orfozun, hala Akdeniz'in el değmemiş bir yerlerinde hayatına devam ettiriyor olma ihtimalini düşünerek, erişebileceği yaşını kolayca hesaplayabilirsiniz. Balıklar genellikle ayrı eşeyli canlılardır, ancak belirli bazı familyalara dahil olan türlerde çok özel bir üreme stratejisi olan hermafroditizm (yani çift eşeylilik) de gözlenebilir. Orfozlar “monandrik protojinik hermafrodit” türlerdir, yani bireyler önce dişiyken daha sonra erkek bireyler haline dönüşürler. Kesin olarak hangi boyda cinsiyet değişiminin gerçekleştiğini söylemek bir hayli zordur, zira yaşam ortamındaki ekolojik şartlar, orfozun biyolojik özelliklerinde ciddi salınımlara yol açmaktadır. Örneğin üreme kabiliyeti kazanmış en küçük boylu dişi orfozun boyu Brezilya kıyılarında 35 cm iken, Mozambik'te 56 cm olarak saptanmıştır. Balıkçılık yönetimi açısından önemli olan değerler, popülasyonun %50’sinin üreme yeteneği kazandığı ortalama boylara denk gelmektedir. Genel bir yaklaşımla dişi bireylerin 45–62 cm aralığında, erkek bireylerin ise 80 cm’den büyük boylarda eşeysel olgunluğa ulaştığı söylenebilir. Seksüel inversiyon (cinsiyet değiştirme) ise 68 – 110 cm’ler arasında herhangi bir boyda ve yılın herhangi bir zamanı meydana gelebilir. 27 MAKALE 28 Orfozun av baskısına olan aşırı hassasiyeti de bu nedenle ortaya çıkar; zira başarılı bir üreme süreci için ortamdaki dişi/erkek oranı çok belirleyicidir ve dişilerin yoğun olarak avlanıldığı bir durumda söz konusu "altın oran" bozulur ve üreme döngüsü sekteye uğrar. Deniz koruma alanlarında dişi-erkek oranları 7:1 iken, av baskısının yoğun olduğu ekosistemlerde 3:1 kadar düşük değerlere rastlanılır. Orfoz neslinin devamı için... Orfoz sadece Türkiye’de değil, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin çoğunda hararetli tartışmalara yol açan bir balık. Fikir çatışmasının tarafları bir yanda sualtında orfoz görmek ve fotoğraflamak isteyen rekreasyonel dalgıçlar, diğer yanda av tutkularından vazgeçmek istemeyen zıpkıncılar. Bir de ticari baskılar var göz ardı edilmemesi gereken. Sahip oldukları yüksek piyasa fiyatı nedeniyle orfozu menülerinde görmek isteyen restoranların sayısı hiç de azımsanacak gibi değil - ki bu durum yasa dışı avcılığa adeta davetiye çıkartıyor. Gelelim kötü habere: herkesi tatmin edecek miktarda orfoz, ne yazık ki artık denizlerimizde mevcut değil (lütfen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Özel Çevre Koruma Bölgelerinde yaptırılan denizel biyoçeşitlilik araştırma raporlarına göz atınız). Tüm ticari ve amatör balıkçılar orfozun yıllar boyunca maruz kaldığı baskı konusunda suçu birbirlerine ata dursun, kanun yapıcıların çok acil ve etkili önlemler alması gerekiyor. Alınacak kararların herkesi memnun etmesi ne yazık ki söz konusu değil. Orfozun, neolitik dönemden beri toplumsal hayattaki ekonomik, gastronomik ve estetik önemi ön planda tutularak, artık ticari ve siyasi yaklaşımlar yerine, sürdürülebilirliğin ve doğa korumayla ilgili kabul görmüş evrensel etik değerlerin temel alındığı ciddi adımlar atılmak durumunda. Bir zamanlar yılda 1 milyon orfozun yakalandığı Maldivler’de, stokların aşırı avcılığa bağlı olarak çökmesi sonucu bir balıkçılık yönetim planının hazırlandığını ve söz konusu uygulamanın bizzat Maldivler Cumhurbaşkanı tarafından halka tanıtıldığını biliyor musunuz? Benzer bir hassasiyetin Türkiye'de de sergilenmesini engelleyecek bir durumun olduğunu zannetmiyorum. Hatta belki 3/2 numaralı su ürünleri tebliğinin 18. maddesinin sağladığı kanuni olanakla "kamp sezonunda sayı ve miktar limiti olmaksızın" avlanma imkanı verilen zıpkınla balık avı milli takımı, TSSF öncülüğünde orfozu av listesinden çıkartarak nesli tehlike altındaki bir türün korunmasında büyük bir katkıda bulunup tüm topluma örnek olabilir. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'ne bu aşamada büyük bir sorumluluk düşüyor. Orfozu ortak değer olarak kabul eden tüm paydaşların geniş katılımıyla acilen bir toplantının düzenlenmesi ve tehlike çanları çalan, ciddi şekilde yıpranmış orfoz stoklarının korunabilmesi için bir balıkçılık yönetim planının hayata geçirilmesi gerekiyor. Temel hedef, nesiller sonra da orfozun kıyılarımızdaki mevcudiyetini sağlamaksa, harekete geçmenin tam vaktidir. Kaynakça Abdul-Malak, D., Livingstone, S.R., Pollard, D., Collette, B.B., Cuttelod, A., Polidoro, B.A., Carpenter, K.E., Bariche, M., Bilecenoglu, M., Francour, P., Goren, M., Kara, H., Massutti, E., Papaconstantinou, C., Tunesi, L. 2011. Conservation status of the marine fish fauna of the Mediterranean Sea. IUCN Publications, Gland, Switzerland and Malaga, 61 p. Bilecenoğlu, M. 2011. Orfoz Balığı’nın (Epinephelus marginatus) Güncel Durumu ve Koruma Önerileri. <http://www.dka.gov.tr/DenizelDegerlerimiz.aspx>. Denizel Değerlerimiz Serisi No: 1, 1-8. Guidetti, P., Micheli, F. 2011. Ancient art serving marine conservation. Frontiers in Ecology and the Environment, 9: 374-375. 29
© Copyright 2024 Paperzz