Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER Dr. Orhan SAVAŞ Erciyes Üniversitesi, Yozgat İkt. İdr. Bil. Fak. [email protected] Yrd. Doç. Dr. Himmet KARADAL Niğde Üniversitesi, Aksaray İkt.İdr. Bil. Fak. [email protected] 1. GİRİŞ Batı uygarlığının halen yaşanmakta olan bu safhası, öncelikle ticari bir gelişme şeklinde belirmiş (16.yy), sonra, güçlü bir sanayileşme şeklinde başta Avrupa ülkeleri olmak üzere A.B.D, Avustralya ve Japonya’yı da kapsamıştır. Söz konusu ülkelerde gerçekleştirilen muazzam gönenç artışları şüphesiz diğer ülkelerin de ilgisini çekiyor, sanayileşme milli bir hedef şeklini alıyordu. Elbette gelişme bununla sınırlı kalamazdı. Nitekim, sayıları giderek artan bir düşünür grubu ileri derecede sanayileşmiş ülkelerin bir başka toplum safhasına, ekonomideki tüm ağırlığın hizmet sektörüne kaydığı bilgi toplumuna (Information Society) dönüşüm içinde olduklarını, hatta bu sürecin A.B.D.’de tamamlandığını bildiriyorlar. Bilgi toplumu, tarım ve sanayi sektörlerinin ihmal edildiği bir toplum safhası değildir. Ancak söz konusu sektörlerdeki faaliyetlerin - eskisi ile kıyaslanmayacak bir şekildedönüşüm geçirdiği de muhakkaktır. Stevart’ın ifadesiyle, değişimin insanı sarstığı yer iştir, işletmedir.1 Örneğin, yüksek oranlı otomasyon, ileri teknoloji, karmaşık ve yüksek katma değerli ürünler, sürekli yenilik, daha yoğun rekabet, kısa sürede taklit edilme, ürün çeşitliliğinde artış, ürün ömrünün kısalması, bilinçli bir tüketici kitlesi, yüksek düzeyde eğitilmiş çalışanlar, entelektüel varlıkların önemliliği vb. gibi nitelikler, bilgi toplumlarına özgü bir sanayi işletmesinin faaliyet çerçevesinden bazı kesitler yansıtmaktadır. Söz konusu nitelikler, esas olarak sanayi toplumunun bir sonucu olan geleneksel maliyet muhasebesi anlayışında köklü değişiklikler gerektirmektedir. Bu çalışmanın amacı; bilgi toplumu süreçlerinin geleneksel mamul maliyetleme anlayışında oluşturduğu dönüşümleri belirlemeye çalışmaktır. Bu maksatla, öncelikle konumuzla ilgili bilgi toplumu özellikleri belirlenmeye çalışılmış, sonra bu özelliklerin geleneksel maliyet muhasebesi anlayışında oluşturduğu dönüşümler sergilenmiştir. Çalışmamızda, bilgi toplumu kavramı ile, sanayi toplumundan sonra gelinen bir toplumsal evrim safhası; maliyet yönetimi kavramı ile de, geleneksel maliyet muhasebesi kastedilmektedir. Dönüşümler, köklü değişiklikler anlamında kullanılmıştır. Teorik temeller, bilgi toplumunun tanımı ve temel özellikleri, bilgi toplumu süreçlerinin geleneksel maliyet yönetimi anlayışına etkileri, çalışmamızın işlendiği ana başlıklardır. 1 Stewart, A. T. (1997). Entellektüel Sermaye, Çev: Nurettin Elhüseyni, BZD Yayıncılık, İst., s.29. 685 BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER 2. TEORİK TEMELLER Çalışmamızın bu kısmında, sosyal evrimci bakış açısından, toplumsal gelişim sürecini etüde eden görüşlere yer verilecektir. Doğal olarak, bu görüşler kapitalist toplumun geleceğine yönelik değerlendirmelerden oluşmak durumundadır. K. Marx, kapitalist bir toplumda yaşamsal nitelikte üç değişim yaşanacağını öngörür. Bunlardan ilki, sermaye birikiminin müteşebbislerin kontrolünden çıkarak toplumsal bir nitelik kazanmasıdır. Bu gelişmeyi yeni bankacılık sisteminin oluşumu belirler.İkinci faktör, işletmelerin büyümesine paralel olarak sahip-yönetici görünümünün ortadan kalkacağıdır. Bu durum, Marx’ın yönetim emekçileri adını verdiği bir beyaz yakalı çalışan grubunun oluşumunu doğurur. Üçündü faktör, beyaz yakalı çalışanların sayısal olarak artmasıdır. Marx, söz konusu yapısal değişimler sonucu oluşan yeni güçlerin eski örgütlenme ile çatışacağını ve bir ihtilalle kapitalist toplumun sosyalist bir topluma dönüşeceğine inanıyordu.2 J. Schumpeter, kapitalist sistemin sosyalist bir sisteme dönüşeceğini öngören bir diğer düşünürdür. Ancak bu oluşumun bir ihtilalle değil, sistemin kendi kendini tahribi yoluyla gerçekleşeceğine inanır. Kapitalist sistemin rasyonellik özelliği, müteşebbisin öncü gücünün giderek yok olması ve özel mülkiyet ve sözleşme serbestisi ilkelerinin giderek azalacak önemi, sistemin kendi kendini tahribini sağlayacak dinamiklerdir.3 W. Sombart, zaman boyutunda, kapitalizmin değişik biçimlerini tespite çalışmıştır. Sombart; erken, tam ve geç kapitalizm olarak üç kapitalizm türünü belirler. Dura’ya göre, geç kapitalizm safhası yalnızca ruh bakımından değil, biçim ve teknoloji bakımından da bilgi toplumu safhasının başlangıcına işaret etmektedir.4 Kapitalizm olgusunun mekan boyutunda değişik biçimlerini analiz eden yazar, E. Wageman’dır. Kapitalist olmayan ülkeler, yeni kapitalist ülkeler, yarı kapitalist ülkeler ve ileri derecede kapitalist ülkeler ayrımı Wageman’a aittir.5 Günümüz bilgi toplumlarının 1930’lu yılların ileri derecede kapitalist ülkelerinden oluşması, söz konusu sınıflandırmayı daha da anlamlı kılmaktadır. Sosyal olguların evriminde çok faktörlü bir teori geliştiren M. Weber; kapitalizmin rasyonalist ruhu nedeniyle zamanla bürokratik bir topluma dönüşeceğini ileri sürer.6 Weber’e göre, özel sektörde yöneticinin, kamu sektöründe bürokratik ön plana çıkması yeni bir otorite ve hakimiyet şekli anlamına gelmektedir. E. Lederer, sanayi toplumunun sınıfsal evrimini istatistik olarak göstermiştir. Tümüyle memurlar, teknik adamlar ve beyaz yakalı çalışanlardan oluşan bu kesim, bu günkü bilgi toplumlarının hakim insan unsurunu oluşturmaktadır.7 C. Clark’a göre, sanayi toplumlarının gelişme kanunu “topraktan fabrikaya; fabrikadan büroya“ şeklinde belirtilebilir.8 Hiç, M. (1970). Büyüme Teorileri ve Azgelişmiş Ekonomiler, İst., s.22. Bell, D. (1972). The Coming of Post-Industrial Society: A Venture In Social Forecasting, New York, s.65’den aktaran Dura, C. (1990). Bilgi Toplumu, Kültür Bakanlığı Yayınları, No: 1244, s.13. 4 Dura, C. (1990). İbid, s.11. 5 Marchal, A. (1969). Systemes et Structures Economiques, Paris, s. 274’den aktaran Dura, C. (1990). Op. Cit., s.11. 6 Günay, U. (1986). "Modern Sanayi Toplumunda Din », Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.3, ss.41-48. 7 Bell, D. (1972). Op. cit., s.69’dan aktaran Dura, C. (1990). Op. Cit., s.24. 8 Piettre, A. (1970). Histoire de la Pensee Economique et Analyse des Theories Contemporaines, s.442’den aktaran Dura, C. (1990). Op. Cit., s.31. 686 2 3 Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL J. Fourastie, insanlığın bu güne değin üç uygarlık safhası geçirmiş olduğunu belirtir. Nüfusun çoğunlukla tarım sektöründe çalıştığı safha, tarımda ve sanayide çalışanlar arasında nisai bir dengenin oluştuğu safha ve nüfusun çoğunlukla hizmet sektöründe çalıştığı safha. Yazarın üçüncü uygarlık safhası bu günkü bilgi toplumuna karşılık gelmektedir.9 İleri derecede sanayileşmiş ülkelerin bilgi toplumuna geçişleri bazı yeni çalışmalara da konu olmuştur. Örneğin D. Bell, günümüz bilgi toplumunu A.B.D. örneğinde ilk inceleyen yazarlardan biridir. Bell, bu toplumda bilimsel ve teknik bilginin toplumsal tabakalaşmayı belirleyen en önemli faktör olacağını ve yükseköğretimlilerden oluşan bir sınıfın topluma egemen olacağını savunur. Bell’e göre, bilgi toplumunun temelini bilgi üretimi ve bu faaliyetin teşkilatlandırılması oluşturmaktadır.10 A. Gouldner; gelişmiş toplumlarda, sahip oldukları “kültür sermayesi“ ile kilit mevkilere yükselen bir “kültür burjuvazisi“ oluştuğunu belirtir. Yükseköğretimli olma, gelirlerini zihni çalışma ile sağlama ve ortak kimlik ve çıkarlara sahip olma, kültür burjuvalarının ortak özellikleridir. Düşünüre göre yeni sınıf geleneksel burjuvaziye karşı mücadele vermektedir.11 M. U. Porat; bilgi toplumunun ekonomik dönüşümünü rakamsal olarak ortaya koymuştur.12 Porat’ın bulguları, toplam enformasyon faaliyetleri GSMH’sının % 46’sını oluşturan A.B.D. ekonomisinin bir bilgi toplumu ekonomisine dönüştüğünü göstermiştir. Aynı sektörün istihdamdaki payı 1860-1980 döneminde %5’ten %46’ya yükselmişti. Söz konusu dönemde enformasyon faaliyetleri toplam şirket kazançlarının % 43’ünü oluşturmaktaydı.13 Her geçen gün daha çok bilgiye dayalı hale gelen işler nedeniyle, enformasyon ekonomisinin günümüzde daha da kapsamlı hale geldiği kuşkusuzdur. 3. BİLGİ TOPLUMUNUN TANIMI VE ÇERÇEVESİ Bilgi toplumunun tanımı ve özet çerçevesi şu şekilde belirtilebilir: Örneğin C. Dura, bilgi toplumunu; sosyal evrim çizgisinde sanayi toplumundan sonra gelinen, ekonomideki tüm ağırlığın hizmet sektörüne kaydığı, mesleki ve teknik araştırmacı sınıfın ön plana geçtiği, her türlü politika ve yeniliklerin ilmi bilgiden kaynaklandığı, entelektüel teknolojiye dayanan bir toplum safhası olarak tanımlamaktadır.14 Y. Masuda; bilgi toplumuna geçiş için sosyal teknoloji boyutunda bir teknolojik değişimi zorunlu görür. Sosyal teknoloji, toplumun tüm katmanlarına nüfuz ederek onu başka bir sisteme dönüştürecek teknoloji türüdür. Yazara göre bilgi toplumlarının sosyal teknolojisi bilgisayar teknolojisidir.15 Masuda’ya göre bilgi toplumu aşağıdaki özellikleri taşır: a) Bilgi toplumunun simgesi, bilgisayara dayalı enformasyon şebekeleriyle veri bankalarından oluşan kamusal altyapıdır. Bu toplumun gelişme dinamiğini bilgisayar teknolojisi yönlendirir. b) Bilgi toplumunda hakim sektörler entelektüel sektörlerdir. 9 Dura, C. (1990). Op.cit.,s.31. Bell, D. (1972). Op.cit.’den aktaran Dura, C. (1990). Op.cit., s.40. 11 Dura, C.(1990). Ibid., s.41. 12 Porat, Marc, U. (1977). The Information Economy : Definition and Measurement, U.S. Department of Commerce, Washington, D. C. 13 Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.47. 14 Dura, C. (1990). Op. Cit., s.2. 15 Masuda, Y. (1981). The Information Society as Post-Industrial Society, Betnesda, ML: World Future Society’den aktaran Dura, C. (1990). Op. cit., s.44. 687 10 BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER c) Bilgi toplumunda sosyo-ekonomik sistem, altyapısının üstünlüğü ile kendini gösteren gönüllü bir sivil toplumdan oluşur. d) Bilgi toplumunun siyasal sistemi “katılımcı demokrasi“ dir. e) Bilgi toplumu, büyük miktarda tüketim malı üretip tüketen sanayi toplumunun aksine, yüksek düzeyde kitlesel bilgi üreten toplumdur. 4. BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINA ETKİLERİ Çalışmamızın bu kısmında sanayi toplumundan bilgi toplumuna yönelen sosyal evrim süreçlerinin, esas olarak sanayi toplumunun bir sonucu olan geleneksel maliyet yönetiminde oluşturduğu dönüşümler incelenmektedir. 4.1. Fiziksel Varlıklardan Entelektüel Varlıklara Bir bilgi toplumu; zenginlik ve rekabet avantajlarının dayanağı fiziki varlıklar değil, entelektüel varlıklar olan toplumdur.16 Şimdi bu dönüşümü, Amerikan imalat işletmeleri örneğinde rakamlarla görelim: Söz konusu işletmelerin 1982’den bu güne (2000) gerçekleştirdikleri fiziki sermaye harcamaları yıllık ll0 milyon dolarla sabit kalırken, entelektüel varlıklara yaptıkları harcamalar her yıl artmaktadır. 1982’de 49 milyon dolar olan bu harcamalar, 1987’de 86.3, 1991’de 107 milyon dolara yükselmiştir. Stewart’a göre işletmeler bilgi işletmelerine dönüştükçe, entelektüel varlık harcamaları artarken, fiziksel varlık harcamaları azalmaktadır.17 Enformasyonu toplayan, işleyen, analiz eden ve dağıtan varlıklara yapılan harcamalardaki artışın bir diğer göstergesi, M. Blair’in çalışmasından elde edilebilir. Blair, A.B.D’ndeki tüm imalat ve madencilik işletmeleri için varlık değerleri ile piyasa değerleri arasındaki ilişkiyi Combustat veri tabanını kullanarak belirlemiş ve 1981’de fiziksel varlıkların söz konusu işletmelerin piyasa değerlerinin %62.3’ünü, 1991’de de %37.9’unu oluşturduğunu göstermiştir.18 İmalat işletmeleri için geçerli olan bu oranlar, hizmet işletmelerinde daha düşük olacağı gibi muhtemelen günümüz için daha da düşük oranlar tespit edilecektir. Nitekim, yılda 330 milyon dolarlık cirosu bulunan Visa International’in fiziksel varlıkları neredeyse yok gibidir.19 Bir zamanlar büyük binalar gerektiren bankacılık hizmetlerinin şimdi bir bankamatik kulübesinde yapılabilir hale gelmesi dönüşümün en somut göstergelerinden biri olabilir. Olgunun bir boyutu da, bazı işletmelerde Ar-Ge’ye tüm varlık harcamalarından daha fazla harcama yapılmasıdır. F. Kodama’ya göre, Ar-Ge harcamaları tüm varlık harcamalarını geçmeye başlarsa, işletmelerin bir üretim yeri olmaktan çıkıp bir düşünme yeri olmaya başladığı söylenebilir.20 Luca Pacioli’nin (1492) Summa de Aritmetica, Geometrica, Proportioni et Proportionalita adlı eserinde tanıttığı çift taraflı kayıt yöntemi şüphesiz muhasebeciler açısından çok önemli bir icattı. Kuşkusuz, Pacioli’den sonra da muhasebede önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Fakat bunların hiçbiri fiziksel varlıkların yani sanayi toplumu varlıklarının Rivette, G. Kevin; Kline, David. (2000).“Discovering New Value In Intellectual Property”, Harvard Business Review, Jan-Feb., ss.54-66. 17 Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.88. 18 Blair, M. (1995). Ownership and Control: Rethinking Corporate Governance for the Twenty-First Century, Washington, D. C., Brookings Institution, 6. Bölüm. 19 Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.88. 20 Kodama, F. (1991). Analyzing High Technologies: The Techno-Paradigm Shift, New York: Pinter Publishers, s.2. 688 16 Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL izlenmesine odaklanan geleneksel muhasebenin ölçme çerçevesini değiştirmemiştir. İşletme varlıkları büyük ölçüde entellektüel varlıklardan oluşup, rekabet avantajı ve kârların kaynağı bu varlıklardan oluştuğunda durum ne olacaktır ? Robert, K. Elliot’a göre, çift taraflı kayıt yöntemi entelektüel varlıkların ölçümünü gerçekleştiremez. Bilgi işletmelerinde ölçmenin odağını fiziksel varlıklar değil, entelektüel varlıklar oluşturan yeni bir muhasebe sistemi gerekmektedir.21 4.2. Maliyet Ölçümünden Değer Ölçümüne Fiziksel varlıklardan entelektüel varlıklara yönelişin de gösterdiği gibi, bir bilgi toplumu yüksek düzeyde kitlesel bilgi üreten ve bunu kullanan bir toplumdur.22 Entelektüel varlıklar ya da kısaca bilgi üretimin en önemli girdisi olduğunda, geleneksel maliyetleme anlayışında da bir farklılık yaşanmaktadır. Geleneksel maliyetleme anlayışı cari değer ve tarihi maliyet kavramlarını hemen hemen eşanlamlı görür. Yani, bir mala ilişkin tarihi maliyetlerin o malın iktisap değerini (Cari Değer) yansıttığını varsayar. Bu varsayım, üretilen ürünler fiziksel, yani madde-yoğun ürün olduğunda büyük ölçüde doğrudur.23 Bu yüzden, madde-yoğun ürünlerde bir mamulün maliyeti, üretim için harcanan fiziksel girdi ve emek miktarının toplamından oluşur. Bilgi, üretimin en önemli girdisi haline gelip, mamuller madde-yoğun olmaktan çıkıp bilgi-yoğun hale geldiğinde, tarihi maliyet ve cari değer eşitliği ortadan kalkar ve artık maliyetler mamulün değeri konusunda hiçbir şey söylemez.24 Esas olan, yapılan işe katılan bilginin değerini ölçmektir. Bilgi işletmelerine uygun muhasebe sistemi bilgi-yoğun ürünlerin değerini ölçmelidir. 4.3. Tek Mamulden Mamul Grubuna Bir bilgi toplumu, D. Bell’in hızlanım kanunu adını verdiği sosyal bir kanun nedeniyle, değişimin eskisiyle kıyaslanmayacak ölçüde hızlandığı bir toplum aşamasıdır.25 Hızlı değişimin bilgi işletmelerine yönelik yansımalarından biri, ürün ömrünün (Product LifeCycle) kısalmasıdır. Örneğin Toyota’da her yeni model değişimi 4 yıla inmişken, bu süre çoğu elektronik ürünler için 1 yıla kadar inmiştir.26 Ürün çeşitliliği anlamına gelen ve aynı üretim hattında bir mamul grubu üretimini zorunlu kılan bu gelişme; her bir müşteri grubunun farklı özelliklerde ürüt talep etmesi, pazarda boşluk bırakılması, kaybedilen müşterinin tekrar kazanım maliyetinin çok yüksek olması gibi stratejik gerekçelere dayandırılmaktadır. Bu gelişmeler, geleneksel maliyet yönetiminin tek ürüne odaklanan bakış açısının stratejik olarak geçerliliğini yitirdiğinin göstergesidir. Bilgi işletmelerine uygun maliyet yönetiminde, ürün grubunu dikkate alan perspektiflere yöneliş gerektirmektedir.27 4.4. Üretim Safhasından Tasarım Safhasına Daha önce, bilgi toplumunun bilgiyi en önemli girdi olarak kullanarak bilgi-yoğun ürünler üreten bir toplum olduğunu belirtmiştik. Bir ürün madde-yoğun halden çıkıp bilgi-yoğun hale geldikçe, bu ürünle ilişkili maliyetlerin dağıldığı safhalarda da değişim gerçekleşmektedir. Geleneksel maliyet yönetimi anlayışında, maliyetleri üretim aşamasında yönetmek esastır. Çünkü, ürünle ilişkili maliyetlerin yoğun olarak toplandığı Elliot, R. K. (1992). « The Third Wave Breaks on The Shores of Accounting”, Accounting Horizons, C.6. No:2, s.68. 22 Dura, C. (1990). Op. Cit., s.45. 23 Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.99. 24 Stewart, A. T. (1997). Ibid., s.99-105. 25 Türkcan, E. (1985). “Teknolojinin Jeopolitiği”, İktisat Dergisi, S.246. s.37. 26 Fisher, J. (1995). “Implementing Target Costing”, Journal of Cost Management, Vol.9, Issue 2, ss.50-59. 27 Cooper, R. (1994). When Lean Enterprises Collide:Competing Through Confrontation, Harvard BusinessSchool Press, Boston, Massachusetts, s.209-213. 689 21 BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER aşama bu aşamadır. Ürünler bilgi-yoğun hale geldikçe, ürünün marjinal maliyeti ile yatırılan maliyeti arasındaki fark açılmakta ve ürünle ilişkili maliyetlerin çok önemli bir kısmı bu kez tasarım aşamasına toplanmaktadır.28 Bu sonuçta, ürünle ilişkili fiziksel girdi harcamalarının önemsiz hale gelmesi ve ürün ömrünün kısalması etkin olmalıdır.29 Bu dönüşüm, maliyetleri esas olarak üretim aşamasında yönetmeye odaklanan geleneksel anlayışı geçersiz kılmaktadır. Artık ürünün yaşam boyu maliyetleri (Life-Cycle Cost) bir bütün olarak değerlendirilmeli ve bilgi-yoğun ürünlerin maliyet yönetimi için tasarım aşamasına odaklanılmalıdır. Maliyetlerin tasarım aşamasında yönetimi, muhasebe anlayışının maliyetleri yalnızca tarihi olarak belirleyen bir konumdan çıkıp, maliyetleri önceden bilen bir konuma geçişini zorunlu kılmaktadır. 4.5. Firmadan Değer Zincirine D. Bell’e göre, “yapısal farklılaşma“ uzay geometrisindeki “kare-küp“ kanununun sosyal kurumlardaki karşılığıdır. Yapısal farklılaşma, kurumların boyut ve fonksiyonlar bakımından büyümesi sonucu, söz konusu fonksiyonları yerine getirmek üzere yeni uzmanlaşmış alt sistemlerin oluşmasıdır.30 Bu çerçevede oluşan benzer birimler arasında rekabet doğmuş ve önceleri rekabet, benzer birimlerin birbirlerini yok etmeleri şeklinde gerçekleşmiştir. Ancak çağdaş toplumlarda rekabet, verimlilik artışının getirdiği ekonomik gelişme imkanları nedeniyle, sosyal üniteler arasında işbölümü ve karşılıklı ilişkiler kurulmasına yol açmıştır.31 Sosyal birimler, rekabete karşı koymak maksadıyla, uzmanlaşmaya ve birbirlerinin tamamlayıcısı olmaya yönelmişlerdir. Şüphesiz bu sonuçta üretilen mamullerin giderek daha kompleks (Bilgi-yoğun) hale gelmeleri etkin olmuştur. Örneğin Toyota’da otomobil üretim maliyetinin % 80’idışardan alınan parçalardan oluşmaktadır.32 Aynı oran Chreys’lerde % 70’tir. 1995 yılı itibarıyla A.B.D.’de ortalama bir işletmenin diğer firmalardan temin ettiği girdilerin bedeli 4 yıl öncesine göre 5 kat artmıştır.33 Bu gelişmeler; bilgi toplumunun karşılıklı bağımlılık (Inter-Dependency) bakınından en üst düzeye ulaşılan toplum aşaması olduğunu göstermektedir. Bu dönüşümün işletmelere yönelik yansıması, onları tek başlarına rekabet eden bir sosyal birim olmaktan çıkarıp, bir değer zincirinin (Value Chain) etkin bir üyesi olmaya yöneltmektedir. Geleneksel maliyet yönetiminin bakış açısı firma ile sınırlıdır. Maliyet yönetimi adına yapılacak her şey firma içinde başlar ve biter. Rakamlarında gösterdiği gibi artık maliyet yönetimi firmanın kendi sınırlarında kalarak gerekleştireceği bir iş değildir. Bu durum, aynı değer zinciri üyelerinin maliyetler bakımından da birbirleriyle yakın işbirliği içinde olmalarını gerektirmektedir.34 Bilgi işletmelerine uygun maliyet yönetimi, maliyetleri değer zinciri anlayışı içinde yönetecek anlayış ve yöntemler geliştirmek durumundadır. 4.6. Geleneksel Yöntemlerden Çağdaş Yöntemlere 28 Brinker, J. B. (1997). Handbook of Cost Management, Warren, Gorham Lamont, s. D2.10. Savaş, O. (2002). Hedef Maliyet Yönetim Sisteminin Türk Hazır Giyim Sektöründe Uygulanabilirlik Düzeyinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma, Basılmamış Doktora Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörlüğü Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.3. 30 Bell, D. (1972). Op.cit. sayfa 173’den aktaran: Dura, C. (1990). Op.cit., s.96. 31 Dura, C. (1990). Op. Cit., s.96. 32 Cooper, R., Chew, B.W. (1996). “Control Tomorrow’s Cost Today’s Design”, Harvard Business Review, Jan-Feb., Vol.74, N.1, ss.88-97. 33 Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.50. 34 Cooper, R., Yoshikawa, T. (1994). “Inter-Organizational Cost Management Systems: The Case of TokyoYokohama-Kamakuru Supplier Chain”, International Journal of Production Economics, C.37, ss.51-62. 690 29 Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL C. Clark’ın “topraktan fabrikaya; fabrikadan büroya” şeklinde nitelendirdiği toplumsal gelişme seyri, hem üretim maliyetinin yapısını hemde çalışanların niteliğini değiştirmiştir. P. F. Drucker’e göre, 1900’den bu yana her ek birimlik imalat çıktısı için gerekli emek miktarı her yıl % 1 oranında azalmaktadır. Aynı miktar azalmaları 2.Dünya savaşından sonra hammadde ve enerji içinde geçerlidir. Hammaddenin, kas gücünün ve elektrik enerjisinin yerini sürekli beyin gücü alıyor.35 Bilginin en önemli üretim girdisi olması üretim maliyetinin yapısını değiştirmiştir. Üretim maliyeti, söz konusu üretim için harcanan direkt ve endirekt giderlerden oluşur. Mamul için harcanan hammadde ve emek miktarı direkt giderleri oluştururken, mamulle ancak dolaylı ilişki kurulabilen genel üretim giderleri endirekt giderleri oluşturur. Madde-yoğun mamuller üretilen dönemlerde, hammadde veya işçilik en önemli maliyet unsuru olduğu ve genel üretim giderleri nispeten önemsiz olduğu için, geleneksel mamul maliyetleme anlayışında genel üretim giderleri direkt giderler esaslı dağıtım anahtarları kullanılmak suretiyle mamullere yüklenmektedir. Mamul üretimi için gerekli direkt işçilik saati ve makine çalışma saati, bu maksatla kullanılan en yaygın ölçütlerdir. Madde-yoğun mamul üretiminden bilgi-yoğun mamul üretimine geçildikçe, direkt işçilik maliyetleri önemsiz hale gelmekte (Yüksek teknoloji kullanan bazı sektörlerde %2’ye kadar düşmüştür.), buna karşın genel üretim maliyetleri üretim maliyetinin en önemli unsuru haline dönüşmektedir.36 Üretim maliyetlerinin dönüşün yapısında, geleneksel mamul maliyetleme uygulamalarını sürdürmek yanlış maliyetlere yol açmakta ve yanlış stratejik kararlara neden olmaktadır. Sanayi işçisini bilgi işçisine, üretim maliyetini endirekt giderler ağırlıklı hale getiren bilgi toplumu süreçleri, geleneksel maliyet yönetimi anlayışının örneğin, işçi, ücret, ücret sistemleri, gider dağıtımı, dağıtım anahtarları, işçilik ve genel üretim giderleri standartları, standart maliyetleme, sapma analizleri vb. gibi bir çok uygulamasını temelden sarsmaktadır. Bilgi işletmelerine uygun maliyet yönetimi, endirekt maliyetlerin mamulle direkt ilişkisini kurabilecek ve doğru maliyet bilgisine ulaştıracak çağdaş yöntemler bulmak durumundadır. 4.7. Maliyetten Fiyata Değil Fiyattan Maliyete Bir bilgi toplumu, aynı zamanda, Masuda’nın “sosyal teknoloji“ adını verdiği bilgi teknolojileri yoluyla bilgi birikimini toplumun tüm katmanlarına görülmemiş bir hızla yayan toplumdur. Bu olgunun bilgi işletmelerine yönelik etkilerinden bir de onları teknolojik olarak birbirlerine benzetmektir.37 Teknolojik benzerlik ürürlerin taklit edilme sürelerini önemli ölçüde kısaltarak pazara ilk giriş avantajını (First Mover Advantage) ortadan kaldırmaktadır.38 Taklitçi firmalar, ürün için gerekli olan Ar-Ge harcamalarına katlanmamaktan doğan maliyet avantajlarıyla çok daha düşük fiyattan ürün sunarak fiyatları düşürmekte ve böylece taklit edilen firmaları başta yatırımların geri dönüşü ve beklenilen kâr konusunda ciddi sorunlarla baş başa bırakmaktadırlar.39 Geleneksel maliyet yönetimi anlayışının kâr ve yatırımların geri dönüşü endişesi yoktur. Bu yüzden hesaplanan üretim maliyeti üzerine kâr tutarı ilave edilmek suretiyle ürünün Drucker, P. F. (1992). “Planning for Uncertainity, The Wallstreet Journal, 22 Haziran, 5.A.12. Mcmahon, C; Browne, J. (1998). CADCAM: Principles, Practise and Manufacturing Management, 2nd Edition, Addison Wesley, s.5. 37 Cooper, R. (1994). When Lean Enterprises Collide, Op.cit., s.25. 38 Cooper, R., Chew, B.W. (1996), Op.cit., s.90. 39 Savaş, O. (2002). Op. Cit., s.2. 691 35 36 BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER satış fiyatı belirlenir (Cost-Plus Pricing). Üretilen mamullerin satılmaması gibi bir beklenti olmadığı için, mamulün ömrü boyunca gerçekleşecek satışların uygun miktarda kâr bırakacağı ve yatırımların geri dönüşünü temin edeceği varsayılır. Yukarıda açıklanan gelişme göstermektedir ki artık bu varsayım doğru değildir. Bilgi işletmelerinin koşullarına uygun maliyet yönetimi anlayışı, yalnızca maliyetleri değil kârları da yönetmek durumundadır. Şüphesiz bu, maliyetten fiyata yönelen geleneksel yaklaşımın aksine, fiyatlardan maliyete yönelen bir yaklaşım gerektirecektir. 5. SONUÇ Bilgi toplumuna yönelen sosyal evrim süreçlerinin geleneksel maliyet yönetimine etkilerini belirlemeyi amaçlayan bu çalışmada ulaşılan sonuçlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. 1-Bilgi toplumu; sosyal evrim çizgisinde sanayi toplumundan sonra gelinen, ekonomideki tüm ağırlığın hizmet sektörüne kaydığı, mesleki ve teknik araştırmacı sınıfın ön plana geçtiği, her türlü politika ve yeniliklerin ilmi bilgiden kaynaklandığı, entelektüel teknolojiye dayanan bir toplum safhasıdır. Devrim niteliğindeki bu dönüşüm sanayi toplumundan kalma iş ve işletme anlayışını kökünden sarsmaktadır. 2-Esas olarak sanayi toplumunun sonucu olan geleneksel maliyet yönetimi anlayışı bilgi toplumunun işletmelerine uygun değildir. 3-Bilgi toplumu süreçleri, geleneksel maliyet yönetiminde; Entelektüel firma varlıklarını izleyen ve işe katılan bilginin değerini belirleyen, mamullerin maliyetinden ziyade değerini ölçen, tek ürünü değil bir ürün gurubunu maliyetleyen, maliyetleri ürün tasarım safhasında yöneten, değer zinciri anlayışı çerçevesinde fiyatlardan maliyetlere yönelen çağdaş yöntemlere yönelişi gerektirmektedir. 692 Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL KAYNAKÇA Blair, M. (1995). Ownership and Control: Rethinking Corporate Governance for the Twenty-First Century, Washington, D. C., Brookings Institution. Brinker, J. B. (1997). Handbook of Cost Management, Warren, Gorham Lamont. Cooper, R. (1994). When Lean Enterprises Collide:Competing Through Confrontation, Harvard BusinessSchool Press, Boston, Massachusetts. Cooper, R., Chew, B.W. (1996). “Control Tomorrow’s Cost Today’s Design”, Harvard Business Review, Jan-Feb., Vol.74, N.1, ss.88-97. Cooper, R., Yoshikawa, T. (1994). “Inter-Organizational Cost Management Systems: The Case of Tokyo-Yokohama-Kamakuru Supplier Chain”, International Journal of Production Economics, C.37, ss.51-62. Drucker, P. F. (1992). “Planning for Uncertainity”, The Wallstreet Journal, 22 Haziran, 5.A.12. Dura, C. (1990). Bilgi Toplumu, Kültür Bakanlığı Yayınları, No: 1244. Elliot, R. K. (1992). « The Third Wave Breaks on The Shores of Accounting”, Accounting Horizons, C.6. No:2, s.68. Fisher, J. (1995). “Implementing Target Costing”, Journal of Cost Management, Vol.9, Issue 2, ss.50-59. Günay, U. (1986). "Modern Sanayi Toplumunda Din“, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.3, ss.41-48. Hiç, M. (1970). Büyüme Teorileri ve Azgelişmiş Ekonomiler, İst. Kodama, F. (1991). Analyzing High Technologies: The Techno-Paradigm Shift, New York: Pinter Publishers. Mcmahon, C; Browne, J. (1998). CADCAM: Principles, Practise and Manufacturing Management, 2nd Edition, Addison Wesley, s.5. Porat, Marc, U. (1977). The Information Economy : Definition and Measurement, U.S. Department of Commerce, Washington, D. C Rivette, G. Kevin; Kline, David. (2000).“Discovering New Value In Intellectual Property”, Harvard Business Review, Jan-Feb., ss.54-66. 693 BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER Savaş, O. (2002). Hedef Maliyet Yönetim Sisteminin Türk Hazır Giyim Sektöründe Uygulanabilirlik Düzeyinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma, Basılmamış Doktora Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörlüğü Sosyal Bilimler Enstitüsü. Stewart, A. T. (1997). Entellektüel Sermaye, Çev: Nurettin Elhüseyni, BZD Yayıncılık, İst. Türkcan, E. (1985). “Teknolojinin Jeopolitiği”, İktisat Dergisi, S.246. s.37. 694
© Copyright 2024 Paperzz