Psikolojik Roman

T.C.
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Ok.Hilal TUFAN
TÜRK DİLİ 2
ROMAN
ROMAN
Türkçeye Fransızcadan geçen roman kelimesi,
Latince Romanus’ tan gelir ve ”Romalı” demektir.
Yazılı anlatım türlerinden ve anlatma esasına
bağlı(kurgusal) yazılardan oluşan ”Roman”, yaşanmış
ya da yaşanabilir olayları, insan, yer, zaman, çevre
öğelerine dayanarak anlatan edebi türdür. Roman,
insan veya bir topluluğun ya da konu edilen çevrenin
yaşam biçimlerini, karakterlerini, duygu ve düşüncelerini kurmaca veya gerçek olaylarla anlatır. Roman ele
alığı kişi ya da kişilerin başından geçenleri, yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal duygusal ilişki ile
öyküler.
ROMAN
Romanla hikaye arasında bazı benzerlik ve
ayrılıklar bulunur. Anlatılan olayların gerçek
veya gerçeğe yakınlığı, olayların bir yer ve
zamanda geçmesi,okuyucunun hayal gücüne
hitap etmesi hikayeye benzeyen
özellikleridir.Romanın birbirine bağlı birkaç
olaydan oluşması,kişi sayısı ve ayrıntılı
anlatımı onu hikayeden ayıran nitelikleridir.
ROMAN

Roman zevk alınarak okunan edebi türlerin en
önemlilerindendir. Roman, olayları anlamak,
anlatmak ihtiyacından doğmuştur. Romancı
dilediğini anlatma hakkına sahiptir. Bununla
birlikte hiçbir büyük romancı gününün
olaylarına karşı kayıtsız kalmamıştır. Günümüz
romancısı, romanına tüm düşüncelerini,
gözlemlerini, görüşlerini hiç değiştirmeden
koyabilmektedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre romancı, insana
inanmalıdır. Çünkü hayatı bu insan yapar. Nerede
hayat varsa, orada renk ve ışık tufanı olan neşe
vardır.
Gustave Flaubert’e göre ”Romancının
görevi,görmek,incelemek ve topladığı gereçlerden
hayatın kısaltılmış bir örneğini çıkartmaktır.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu ise şöyle diyor:
”Romancı,yarattığı tiplerin hammaddesini, gerçi yine
hayattan alır ama, kendi tahlil ve terkip potasında
eritip süzerek içlerinden en özlü cevherini çıkartmasını
bilir.”
ROMAN
Romanlarda çoğunlukla amaç;bir olayı
değil,bir hayatı veya bir hayatın önemli
bölümlerini anlatmaktır.Bunun için
olgular,kişiler çoktur.Karakterlerin
incelenmesine,ruh çözümlemelerine
daha çok yer ayrılabilmektedir.
ROMAN
Roman türünün ilk örneğini,16.yy’ da Cervantes ”Don
Kişot” adlı eserle vermiştir. Don Kişot’ta temel ders,
insanın okuduklarının, yaşamı değiştirebileceğine olan
inançtır. Değerini yitiren bir dünyada,yitirilen
değerleri büyük bir inanç ve inatla arayan Don Kişot,
özlemlerin simgesi olmuştur.
17.yy’da Madame De La Fayette”Princesse de Cleves”
adlı eseriyle onu takip etmiştir.19.yy’da gelişen
romantizm ve realism akımları roman türünün
gelişmesinde etkili olmuştur
ROMANIN ÖĞELERİ
1.Olay: Konu edilen insanlar arasındaki olumlu
olumsuz ilişkiler romanda olay örgüsünü
oluşturur.Klasik romanda yaşantılar,belli bir
kronolojik sırayla anlatılırken,modern
romanda, olayların akışı geri dönüşlerle de
aktarılabilir.
2.Zaman: Olayların başlangıcından sonunu
kadar geçen süredir.
3.Mekan: Romanda olayların geçtiği yerdir.
Olaylar birden fazla mekanda geçebilir.
ROMANIN ÖĞELERİ
4.Kişiler: Romanın kahraman veya kahramanlarıdır.
Romanın en önemli öğesidir.Bu nedenle romanlarda
pek çok karakter bulunur.Yazar yarattığı kahraman ya
da kahramanlarla okuyucu arasında bir bağ kurar,
onun hayal dünyasına girer,beğeni duygusunu
geliştirir,sebep sonuç ilişkisi kurabilmesini sağlar ve
böylece topluma yön vermeye çalışır.
Romanda kişiler oynadıkları role göre:
baş kahraman, karşıt kahraman, yardımcı kahraman
olarak adlandırılır.
ROMANIN BÖLÜMLERİ
Roman yazmanın bağlayıcı bir kuralı olmamakla
birlikte,birbirini bütünleyecek bir akış ve olay
örgüsü içinde verilmesi gerekmektedir.Roman
yazarken;kompozisyon sanatının en önemli
yardımcısı olan dile saygı duymak,onu
doğru,güzel ve ustaca kullanmak gerekir.
Klasik romanlarda plan;serim,düğüm ve çözüm
şeklinde düzenlenir.
ROMANIN BÖLÜMLERİ
SERİM: Romanın başlangıç bölümüdür.Bu
bölümde olay,olayı meydana getiren sebepler,
kişiler ve çevre tanıtılır.
DÜĞÜM: Romanın asıl işlendiği bölümdür.Olay
örgüsü,kişilerin ayrıntılı tasvirleri yapılır.
Olayların geçtiği çevre ve devir tanıtılır.
ÇÖZÜM: Düğümlerin çözüldüğü,okuyucunun
tüm sorularına yanıt bulduğu bölümdür.
Romanın vermek istediği mesaj yer alır.
ROMANDA ARANAN NİTELİKLER
a) Tasvirlerde,ruhsal çözümlemelerde ölçü
bulunmalı;bunlar olayın akışına engel
olmamalıdır.
b) Roman bütünüyle hareketli,dinamik olmalı;
olaylar arasındaki geçişler ustalıkla
sağlanmalıdır.
c) Dilde çeşitlilik, akıcılık, özgünlük sağlanarak,
okuyucunun ilgisi sona kadar
korunabilmelidir.
ROMANDA DİL VE ÜSLUP
Genellikle romanda açık,sade anlaşılır bir
dil kullanılır.Kimi romancılar,kendi
roman anlayışlarının etkisiyle süslü,ağır
bir dil kullanmışlardır.
Romanda üç çeşit anlatım şekli
kullanılabilir:
ROMANDA DİL VE ÜSLUP
Tasvir: Romanlarda kişiler,mekanlar veya olayın geçtiği
çevre tasvirlerle anlatılabilir.Sık sık sıfat
tamlamalarına ve benzetmelere yer verilir.
Tahlil: Romandaki kişilerin psikolojik yapılarını yansıtan
üsluptur.
Konuşma: Romancı,kişileri,yaşına,cinsiyetine, sosyal
konumuna ya da eğitimine göre konuşturur.Zaman
zaman şiveli konuşmalara, halk deyimlerine yer verir.
Romanlarda başka anlatım yöntem ve teknikleri de
kullanılabilir.
ROMAN TÜRLERİ
Romanlar birçok yönden sınıflandırılabilirler.
A. SANAT VE EDEBİYAT
ANLAYIŞINA GÖRE ROMANLAR
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
A. SANAT VE EDEBİYAT
ANLAYIŞINA GÖRE ROMANLAR
Romantik Roman:
Duygu ve hayallerin ele alındığı türdür.
Yazarın kişiliği önemli yer tutar.
Yazar,daima kendi duygu,hayal ve
anılarına yer verir.
Türk edebiyatında Ahmet Mithat Efendi,
Namık Kemal (İntibah)romantik roman
alanında eser veren ilk yazarlardır.
A. SANAT VE EDEBİYAT ANLAYIŞINA
GÖRE ROMANLAR
Realist Roman:
Duygu ve hayalden çok,gözlem ve deneyimlerin
ele alındığı türdür.Fransa’da 1857 yılında
Balzac’la başlayıp Stendhal ile devam etmiş
akımdır.
İlk güzel örneğini Gustave Flaubert “Madame
Bovary” adlı eseriyle vermiştir.
Türk edebiyatında; Recaizade Mahmut Ekrem
(Araba Sevdası),Sami Paşazade Sezai,Halit
Ziya en güzel örneklerini vermişlerdir.
A. SANAT VE EDEBİYAT
ANLAYIŞINA GÖRE ROMANLAR
Naturalist Roman:
Gerçekçi roman üslubuna benzer.Olayların
olduğu gibi yazılmasını savunur.
Kahramanlarını bilimsel araştırmalara
bağlı kalarak tarafsızca anlatır.
Naturalist romanın en ünlü sanatçısını
Émile Zola’dır.
A. SANAT VE EDEBİYAT
ANLAYIŞINA GÖRE ROMANLAR
Psikolojik Roman: Ruh tahlillerine önem
veren romandır.Tahlil Romanı da
denir.Karakterlerin ruh çözümlemesi
yapılır.Kahramanların insana,topluma,olaylara
bakışları yansıtılır.
Edebiyatımızda Mehmet Rauf’un Eylül romanı ilk
psikolojik roman kabul edilir.Daha sonra
Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
adlı eseri bu türün en başarılı örnekleri
arasındadır.
A. SANAT VE EDEBİYAT
ANLAYIŞINA GÖRE ROMANLAR
Postmodern Roman:
Bu türde romancı toplumu ve bireyi tarafsız bir şekilde
yansıtma anlayışını reddeder.Postmodern romanda
gerçekle kurmaca birbirine karışır. Okuyucunun
dikkati kurmaca dünyaya çekilmek istenir.Bu türde
birey ve toplumun yansıtılması yerine tamamen
yazarın düşünceleri ön plandadır.
Türk edebiyatında postmodern romancılar arasında
Oğuz Atay,Orhan Pamuk,Latife Tekin,Bilge Karsu,
Nedim Gürsel gibi isimler sayılabilir.
Bu türlerin yanı sıra
klasik roman,
izlenimci roman,
toplumcu roman,
dışavurumcu roman
gibi bir sanat anlayışına bağlı romanlar da
vardır.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Serüven/Macera Romanı:
Günlük hayatta çok sık karşılaşılmayan, şaşırtıcı,
değişik olayları konu eder.Olaylar okuyucuyu
heyecanlandırır.Kahramanlar cesur ve güçlüdür.
Olayların geçtiği çevre çok değişkendir.Danıel
Defoe’ nun Robinson Crusoe adlı romanı bu türe
örnek verilebilir.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Polisiye Roman:
Genelde merak ,heyecan,korku gibi
duyguları harekete geçirmek için
polisiye olayları işler.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Tarihi Roman:
Tarihi olayları konu eder.Kahramanlar
gerçek ya da düşsel olabilir.
Genellikle tarihi gerçeklere uygunluk
gösterir.
Batılı anlamda ilk tarihi romanımız Namık
Kemal’in “Cezmi”adlı romanıdır.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Otobiyografik Roman:
Yazarın kendi hayatından yola çıkarak
yazdığı roman türüdür.
Elif Şafak’ın Siyah Süt romanı örnek
olarak verilebilir.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Töre Romanı:
Bir toplumun belli bir dönem içerisindeki
gelenek ve göreneklerini işleyen romandır.
Edebiyatımızda Halide Edip’in Sinekli Bakkal
romanı bir dönem Türk toplumunun
gelenek ve göreneklerini işler.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Gotik Roman:
İngiliz ve Amerikan romancılığına özgü
karanlık,korkutucu,kanlı olayları ele alır.
Gotik roman fantastik ve bilim kurgu
romanın temeli kabul edilebilir.
Mary Shelley’in Frankenstein adlı romanı
bu türe örnektir.
B. KONULARINA GÖRE ROMANLAR
Sosyal/Toplumcu Roman:
Toplumların sosyal problemlerini ele alıp inceleyen
romanlardır. İhtilaller,sınıfsal kavga, ırkçılık, köyden
göç, yoksulluk nedenleri üzerinde durulur.
Victor Hugo’nun Sefiller,
Emile Zola’nın Meyhane,
Türk edebiyatından Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar
Üzerinde,
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban adlı eserleri, bu
türün en güzel örnekleri olarak sayılır.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Türk edebiyatında, Batı anlamında roman,
Tanzimat sonrası çevirilerle başlar. Bizde,Batı
etkisinden söz edildiğinde ilk akla Fransa
gelir.Çünkü Batı’nın tüm yenilikleri bize bu
ülke aracılığıyla gelmiştir.
19.yy Türk toplumunda,birtakım yenilikler
görürüz.Gazetecilik gelişir, eğitimde düzelme
başlar,edebiyatımız başka bir renk alır.
Sosyal,siyasal,bilimsel, yazınsal alanlarda
birbirini izleyen gelişmeler olur.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Batıda roman türü ortaya çıktığı zaman
Osmanlı toplumunda Farsçanın etkisiyle
Leyla ile Mecnun,
Yusuf ile Züleyha,
gibi mesnevilerle,
Dede Korkut,Köroğlu
gibi sözlü halk hikayeleri vardır.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Türk edebiyatında görülen roman biçimindeki ilk
eser,Yusuf Kamil Paşa’nın Fénélon’dan
çevirdiği Terceme-i Telemak adlı eserdir.
Bu eser Türkçeye özetlenerek
aktarılmıştır(1859)
Ne var ki,Telemak modern anlamıyla roman
sayılmaz.Victor Hugo’dan özetlenerek
çevrilen, Mağdurin Hikayesi(Sefiller),Batı
edebiyatından Türkçeye geçen ikinci
eserdir(1862)
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Daha sonraki yıllarda,
Daniel Defoe’nun Robinson adlı eseri
Hikaye-i Robenson adıyla Arapça
çevirisinden Türkçeye çevrilmiştir.
Şemsettin Sami sade bir dil ve yapmacıksız
bir anlatımla Sefiller’i kaleme almıştır.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Böylece,yirmi yıllık birinci dönemde Batı
edebiyatının romantik ve klasik
yazarlarının belli başlı eserleri Türkçeye
geçirilmiş; roman türünün çeşitli
örnekleri Türk okuruyla buluşmuştur.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Türk edebiyatında ilk roman Şemsettin Sami’nin
1872’de yayınlanan Taaşşuk-i Talat ve Fıtnat
romanıdır.
Bu eser,Tanzimat romancılığımızda,
kadınlarımızın toplum içindeki yerlerini belirtme,
evlilik ilişkilerimizi irdeleme,
uygunsuz evlilikler
ve bunun sonucunda yaşanan sorunların
aktarımı konusunda dikkat çekicidir.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Romanın konusu şöyle özetlenebilir:
Küçük yaşta babasını kaybeden Talat Bey
bir kalemde çalışmaktadır.Tütüncü
Hacıbaba’dan tütün alırken ,cumbada
oturan Fıtnat’ı görür ve aşık olur.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Fıtnat annesini bir yaşında kaybetmiştir.Babasını hiç
kimse tanımamaktadır.Hacıbaba üvey babasıdır.
Fıtnat’ı Hacıbaba büyütmüş,beş yaşına kadar okula
göndermiş,sekiz yaşında okuldan almış,eve
kapatmıştır. Fıtnat nakış yaparak oyalanır.Bir gün
odasında gezinirken gözü sokağa gider,Talat’ı
görür,ve o da Talat’a aşık olur.Talat Fıtnat’la
görüşebilmek için kadın kılığına girerek,Fıtnat’a nakış
dersi veren kadından ders alır,o kadının gerçeği
bilmeden ettiği yardımla,kadın kılığında Fıtnat’ın evine
girip çıkmaya başlar.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Hacıbaba Fıtnat’ı Ali Bey adında çok
zengin biriyle evlendirir.Fıtnat çok
mutsuz olduğu ve sürekli ağladığı için
Ali Bey,ayrı odada yatmak zorunda
kalır.Garip bir duygu, Ali Bey’in Fıtnat’a
yaklaşmasına engel olsa da Ali Bey bir
gün dayanamaz ve Fıtnat’a yaklaşır.
Bunun üzerine Fıtnat bir çakıyla kendini
öldürür.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Fıtnat’ın gönderdiği mektup üzerine,yine
kadın kılığında konağa gelen Talat gözünün
önünde Fıtnat’ın öldüğünü görünce,düşer
ölür.Fıtnat’ın koynundaki mektubu okuyan Ali
Bey de Fıtnat’ın gerçek babası olduğunu
öğrenince çıldırır ve o da bu üzüntüye
dayanamayarak 6 ay sonra ölür.
Bu romanda toplum yapısı ve eskimiş adetler
eleştirilir.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Sonraki yıllarda Namık Kemal İntibah(1876) adlı
eseriyle ilk edebi roman örneğini vermiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil’in Bir Ölünün Defteri (1889),
Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası
(1896),
Halit Ziya’nın Mai ve Siyah(1897),
Aşk-ı Memnu(1900),
Mehmet Rauf’un Eylül
adlı romanları edebiyatımızın en önde gelen
eserleri olarak kabul edilmektedir.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Milli mücadele döneminde yazılmış,
Halide Edip’in Ateşten Gömlek ve
Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu
adlı romanlarıyla bu tür mükemmele ulaşmıştır.
Halide Edip’in Kurtuluş Savaşı’na katılıp,savaşı
bütün acısıyla,üzüntüsüyle yaşamış
olması,Kurtuluş Savaşı’nı bir röportaj sadeliği
içinde verebilmesi Ateşten Gömlek’in bugün
dahi ilgiyle okunmasının en önemli sebebidir.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Sonraki yıllarda,
Sabahattin Ali,Kemal Bilbaşar,Orhan Kemal,Yaşar Kemal
gibi yazarlar özellikle köylerdeki toprak kavgalarını,
ağa-köylü,zengin-fakir çatışmasını,köyden kente göçü,
geçim mücadelesini konu alan, toplumcu, gerçekçi
eserler vermişlerdir.
Realism ve Naturalism gibi akımların etkisinde kalan
yazarlar,yapıtlarını konuşma diliyle yazmış,
kahramanlarını güçlü tasvirlerle okuyucuyla
buluşturmuşlardır.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Romanda modernizmle birlikte geleneksel
anlatım yerini alegorik anlatıma bırakmış,
yani insan yaşamına ve davranışlarına yönelik
anlatımlarda sembolik karakterler ve ifadeler
kullanılmış,insanın karmaşık ruh hali ele
alınmıştır.
Romanlarda çağrışımlara sıkça yer verilmiş,
şiirsel bir anlatım benimsenmiştir.
Sait Faik,Oğuz Atay, Orhan Pamuk,Attila İlhan,
Adalet Ağaoğlu,Füruzan bu türde eserler
vermişlerdir.
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
1980’den sonra birçok romancı,modernizmin
etkisiyle yeni teknikler kullanmışlardır.
Türk edebiyatında Şemsettin Sami ile başlayan
“ROMAN” serüveni 2006 yılında Orhan Pamuk’un
Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasıyla gelişimini
sürdürmüştür.
Son yıllarda romana olan ilgi artmıştır.Beş-on yıl
önce yılda 7-8 roman yayımlanırken şimdi yılda
çok daha fazla roman yayımlanmaktadır.
Kuşkusuz nicelikteki bu artış nitelikte de bir
gelişmeye yol açacaktır.
Victor Hugo
”Okuma ihtiyacı barut gibidir bir kere patladı mı
söndüremezsiniz ve her yaşta patlayabilir” der,
ve
doğru zamanda doğru kitaplarla buluşabilmenin
öneminden söz eder.
Nurullah Ataç ise
bir yazısında,roman okumayanlara üzüldüğünü,
onların sadece bir yaşamları olduğunu, binbir hayat
yaşama şansları olmadığını, başlarından
geçmeyenleri, geçmiş sayamayacaklarını söyler.
Gerçek okurlar arasına katılmak için, doğru
zamanda doğru romanlarla buluşabilmeniz
dileğiyle sevgili arkadaşlar…
KAYNAKÇA





ERTEM, Rekin,KOCAKAPLAN, İsa, Üniversitelerde
Türk Dili ve Kompozisyon, Kesit Yayınları,İstanbul
2011
NACİ,Fethi,100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal
Değişme,Gerçek Yayınevi,İstanbul 1981
KUDRET,Cevdet,Türk Edebiyatında Hikaye ve
Roman 1859-1959,Bilgi Yayınevi,Ankara 1971
BİLEN,Yaşar, Mehmet,Edebiyatın İzinde,Kerem
Yayınları,Ankara 1986
KARAALİOĞLU,Kemal,Seyit,Özetli Örnekli Türk
Romanları,İnkılap Kitapevi,İstanbul 1989
Dersimiz bitmiştir…
TEŞEKKÜR EDERİM.