İPEĞİN FISILTISI Loretta Chase Çeviri Zeynep Okan Prenses Irelynn’in Anısına Margaret Hunter Mağazası’nın kadın şapkacıları ve terzilerine, manto yapımcılarına, mağazanın sahibi Jane Whitacre ve terzi Mark Hutter’a, elbise dikim sanatının sayısız detayında bana yardım ettikleri ve uzmanlıklarıyla, şevklerini benimle böylesine cömertçe paylaştıkları için, Chris Woodyard’a, oyuncak bebekler, tahrip olmuş evler ve aklıma gelen bütün diğer sinir bozucu sorularımla ilgili paha biçilmez yardımları için, Susan Hollowy Scott’a denizdeki fırtınalar hakkında verdiği bilgiler ve kıvrak zekâsı, bilgeliği ve manevi desteği için, Kocam Walter’a, sinematik bakışı, aralıksız desteği, cesaret verici sözleri ve verdiği esin için, Cynthia, Nancy ve Sherrie’ye her zaman yaptıkları şey için teşekkür ederim. Elbette Trinny ve Susannah’ya da teşekkürler. 5 Önsöz 1810 yılının yazında Bay Edward Noirot, Gretna Greene’e* giderek sevgilisi Bayan Catherine DeLucey ile kaçarak evlendi. Bay Noirot, bu acele kararın neticesinde artık sadece kendisinin olacak bir servetin varisi olan bir İngiliz kadınıyla evlendiğine inanmaktaydı. Bu kaçıp evlenme işi anne, baba ve avukatların devrede olduğu bütün o bıktırıcı evlilik anlaşmaları şekline bürünmüş olan burun sokmaları da devre dışı bırakmıştı. Servet sahibi asilzade bir İngiliz hanımefendisi ile kaçıp evlenerek, Edward Noirot eski bir aile geleneğini sürdürmüş oluyordu: Kendi annesi ve büyükannesi de İngiliz’di. Ne yazık ki, Noirot sevgilisi olarak mümkün olan en çekici şekilde yalan söylemekte ve kandırmakta başarılı olan müstakbel eşi tarafından aldatılmıştı. Evet, gerçekten de bir servet vardı. Ama artık geçmişte kalmıştı. O servet, *Gretna Greene: İskoçya’da, formalite gerektirmeyen yaşı 21’den küçük olanların da nikâh kıydırabildiği bir kasaba 7 Catherine DeLucey’in, John DeLucey tarafından kendi ailesinin gelenekselleşmiş adetlerine uygun bir biçimde baştan çıkarılıp İskoçya’ya götürülen annesine aitti. Bu sözde servet uzun zaman önce tükenmişti. Bayan DeLucey de genellikle ailesindeki kadınların yaptığı gibi mali durumunu, şüpheci olmayan, cebi şişkin ve arzulu bir kalbi olan asilzade bir beyefendiyle düzeltmeye niyetlenmişti. Bayan DeLucey de kandırılmıştı çünkü Edward Noirot’un kendisinden daha fazla bir parası olduğu söylenemezdi. İddia ettiği gibi Edward Noirot bir Fransız kontunun çocuğuydu. Ama aile serveti yıllar önce Fransız Devrimi süresince pek çok akrabasının kellesiyle beraber yok olup gitmişti. Bu yanlışlıklar komedisi yüzünden asil Fransız ailelerinden birinin en adı çıkmış olan kolu, onların İngiliz eşdeğeri olan ve Britanya Adaları’nda Korkunç DeLuceyler olarak çok iyi tanınan ve nefret edilen bir aileyle birleşmiş oldu. Okuyucu İskoçya sınırından birkaç mil ötede, birbirlerine yeminlerini ettikten hemen sonra gerçek ortaya çıktığı zaman kolayca bu çiftin yaşadığı hayal kırıklığını hayal edebilecektir. Hiç şüphe yok ki okuyucu böyle bir durumda çığlıklar, ağlamalar ve birbirini suçlamalar bekleyecektir. Ancak böyle düşünen okuyucu yanılmış olacaktır. Birer dolandırıcı olarak ama bunun da ötesinde birbirlerine gerçekten âşık olan bu çift kendileriyle dalga geçtiler. Sonra da güçlerini birleştirdiler ve yollarına çıkan her enayiyi baştan çıkarıp dolandırmaya başladılar. 8 Bu uzun ve karmaşık bir yoldu. Bir yer onların rahatlarını kaçırmaya başladığında Kıta Avrupası ve İngiltere arasında bir ileri bir geri sürüklendiler. Ve bu yolculuklar sırasında Catherine ve Edward Noirot üç tane kız evlat sahibi oldular. 9 10 1. Bölüm Kadın Terzisi. Bu başlık altında biz sadece manto yapımcılarının işinden değil aynı zamanda kadın şapkacılarından da bahsedeceğiz. Bir kadın şapkacısının zevk ve hayal gücü ile birlikte kavrayışta çabukluk, taklit ve üst sınıflar arasında sürekli değişen çeşitli modaları geliştirebilme becerisine de sahip olması gereklidir. —İngiliz esnafları ve faydalı sanatlar bilgeleği kitabı, 1818 Londra Mart 1835 Fleet Caddesi’nde, batı Chancery Sokağı’ndaki Noirot Mağazası’nın sahibi ve birbirlerinin kardeşi olan Marcelline, Sophia ve Leonie Noirot, Sör Joseph Renfrew’in karısı Leydi Renfrew bombayı patlattığında, hazır ve nazır olarak oradaydılar. 11 En büyükleri olan, koyu renk saçlı Marcelline, kendisinin en son tasarımını satın alması için hanımefendilerini ikna etmek niyetiyle kelebek şeklinde bir fiyonk yapıyordu. Ortancaları olan sarı saçlı melek Sophia onların daha fazla müşkülpesent bir müşterisi için önceden altı üstüne gelmiş olan çekmecelerden birini düzenleyip eski haline getiriyordu. Kızıl saçlı olan Leonie, hanımefendinin samimi arkadaşı olan Bayan Sharp’ın eteğinin kenar kıvrımını düzeltiyordu. Sohbetin içine gelişigüzel bir biçimde düşen bir dedikodu olmasına rağmen Bayan Sharp sanki bir bomba atılmış gibi tiz bir ses çıkardı ve sendeleyip Leonie’nin elinin üzerine bastı. Leonie yüksek sesle sövmedi ama Marcelline onun dudaklarının, müşterilerinin duymaya alışkın olmadıkları türden bir kelimeyi söylemek üzere kıvrıldığını gördü. Değersiz saydığı terziye bedensel olarak bir zarar verdiğinin farkında bile olmayan Bayan Sharp, “Clevedon Dükü geri mi dönüyor?” diye sordu. “Evet,” dedi Bayan Renfrew, kendini beğenmiş bir ifadeyle. “Londra’ya mı?” “Evet,” dedi Bayan Renfrew. “Bunu en yetkili ağızdan öğrendim.” “Ne olmuş? Lord Longmore onu vurmakla mı tehdit etmiş?” Üst tabakadan hanımefendileri giydirmek için can atan bütün terziler gibi sosyetede nelerin yaşandığından haberdar olmaları gerekiyordu. En sonunda Marcelline ve kız kardeşleri bu hikâyenin de bütün detaylarını öğren12 mişlerdi. Yedinci Clevedon Dükü olan Gervase Angier’ın eskiden Longmore Kontu’nun babası, Warford Markisi’nin vesayetinde olduğunu biliyorlardı. Longmore ve Clevedon’ın çok iyi arkadaş olduğunun da farkındaydılar. Longmore’un üç kız kardeşinden en büyüğü olan Bayan Clara Fairfax ile Clevedon’ın doğumlarından itibaren birbirleriyle evlendirilmeleri tasarlanmıştı. Clevedon çocukluk yıllarından beri ona tutkundu. Özellikle de Avrupa’da geçirdiği üç yılda kuşkusuz diğer türlü pek çok ilişkisi olmasına rağmen, hiç kimseye kur yapmak gibi bir eğilim göstermemişti. Bu çift hiçbir zaman resmi olarak nişanlanmamışsa da bu sadece ufak bir ayrıntı olarak görülüyordu. Bütün dünya Dük’ün Longmore ile Avrupa turundan döner dönmez Leydi Clara Fairfax’la evleneceğini varsayıyordu. Ancak bir sene kadar önce Longmore yalnız başına dönüp Clevedon Avrupa’daki sefahat hayatına devam ettiğinde herkes çok şaşırmıştı. Görünüşe göre ailenin içinde birilerinin sabrı tükenmişti, çünkü Lord Longmore iki hafta önce Paris’e doğru yola çıkmıştı. Söylentiler arkadaşını bulup oldukça gecikmiş olan düğünle ilgili arkadaşıyla özellikle yüzleşmek için bunu yaptığı yönündeydi. “Onu kamçılamakla tehdit ettiğine inanıyorum ama bilemem tabii,” dedi Leydi Renfrew. “Bana sadece Lord Longmore’un Paris’e gittiği, bunun sonucu olarak da ekselanslarının Kral’ın doğum gününden önce Londra’ya döneceğine söz verdiği anlatıldı.” Kral ağustosta doğmuş olmasına rağmen doğum günü bu yıl 28 Mayıs’ta kutlanacaktı. 13 Noirot kız kardeşlerinden hiçbiri yaygara koparmadığı, sendelemediği hatta kaşını bile kaldırmadığı için onları izleyen biri bu haberi ne kadar önemsediklerini tahmin edemezdi. Zaten mağazalarında bulunan iki hanımla ve içeri giren diğerleriyle ilgilenip işlerini yapmaya devam ettiler. O akşam yanlarında çalışan terzileri her zamanki saatinde evlerine gönderip mağazalarını kapattılar. Yukarıya, daracık odalarına çıktılar ve her zamanki hafif akşam yemeklerini yediler. Marcelline altı yaşındaki kızı, Lucie Cordelia’ya, onu her zamanki saatinde yatağa koymadan önce bir hikâye anlattı. Üç kız kardeş mağazalarındaki atölyenin merdivenlerini sessizce inerken Lucie masum bir uykuya dalmıştı. Her gün en son haberlerin yer aldığı dedikodu gazetesini dağıtan kirli bir oğlan çocuğu daha basılır basılmaz — hatta genellikle daha mürekkebi bile kurumadan— mağazanın arka tarafına gazeteyi bırakırdı. Leonie bugünün dedikodu gazetesini aldı ve çalışma tezgahının üzerine yaydı. Kız kardeşler beraber sütunları incelemeye başladılar. “İşte burada,” dedi Marcelline biraz sonra. “‘L…. Kontu, dün gece Paris’ten döndü. Şu an Fransa’da ikamet etmekte olan bir düke, Leydi C….’nin onun keyfini beklemekten bıktığının sert bir dille söylendiği bilgisini aldık… Ekselanslarının Kral’ın doğum gününden önce Londra’ya dönmesi bekleniyor… Sezon sonunda Warford Malikânesi’nde yapılacak olan bir baloda nişanlanmaları duyurulacak… Düğün ise yaz sonundan evvel yapılacak.’” Marcelline haberi Leonie’ye itti o okumaya devam etti, “‘Asilzade sözünü tutmakta başarısız olursa leydi araların14 daki ‘anlayışın’ bir ‘yanlış anlama’ olduğunu düşünecektir.’” Leonie güldü. “Sonra bunun yerini, hangi asilzadenin onun yerini şereflendireceğine dair tahminler alacaktır.” Leonie gazeteyi kafasını sallamakta olan Sophia’ya doğru itti. “Dük’ten vazgeçmek için aptal olmalı,” dedi. “Tanrı aşkına, bir dükalıktan bahsediyoruz. Kaç tane var ki? Üstelik genç, yakışıklı ve sağlıklı olan bekar bir dük? Onu tek bir parmağımla gösterebilirim.” İşaret parmağını haberin üzerine bastırdı. “İşte bu o.” “Bu kadar acelenin sebebini merak ediyorum doğrusu,” dedi Marcelline. “Kız daha yirmi iki yaşında.” “Üstelik oyunlara, operaya, balolara, akşam yemeklerine ve kabul törenlerine gitmek dışında yapacak ne işi var ki?” dedi Leonie. “Hoş görünümlü, belli bir tabakaya dahil, hatırı sayılır bir çeyize sahip aristokrat bir kız asla damat adaylarını cezbetme konusunda endişelenmemeli. Bu kız…” Cümlesini tamamlamasına gerek yoktu. Leydi Clara Fairfax’ı birçok kez görmüşlerdi. İnanılmaz derecede güzeldi: Klasik İngiliz güzelliğine sahip sarı saçlı ve mavi gözlü bir kızdı. Üst sınıftan olma, kusursuz bir soy ve harika bir çeyiz gibi sayısız doğuştan gelen özelliği olduğu için bütün erkekler onun peşindeydi. “Erkekler üzerinde böyle bir güce hayatında bir daha sahip olmayacak,” dedi Marcelline. “Bence yuva kurmak için yirmilerinin sonlarını bekleyebilir.” “Lord Warford’ın, Dük’ün bu kadar uzun süre uzaklarda kalacağını hiç düşünmediğini zannediyorum,” dedi Sophy. “Onun her zaman Marki’nin idaresi altında olduğunu 15 söylerler,” dedi Leonie. “Babası kendini içkiden öldürdüğünden beri. Kimse ekselanslarını gittiği için suçlayamaz.” “Ben Leydi Clara’nın huzursuz olup olmadığını merak ediyorum,” dedi Sophy. “Hiç kimse Clevedon’ın yokluğundan dolayı endişeli gibi görünmüyor, Longmore eve onsuz döndüğünde bile durum böyle.” “Neden endişelensinler ki?” dedi Marcelline. “Nereden bakılırsa bakılsın nişanlılar. Leydi Clara ile nişanı bozmak bütün aileyle arasının bozulması anlamına gelecektir.” “Belki de Lord Warford’ın bilmediği başka bir sevgili çıkmıştır sahneye,” dedi Leonie. “Büyük olasılıkla Leydi Warford başka bir sevgili olup olmamasıyla ilgilenmez,” dedi Sophy. “Dükalığın ellerinden kayıp gitmesine müsaade etmek istemeyecektir.” “Longmore’un neyle tehdit etti acaba,” dedi Sophy. “İkisi de vahşi ve şiddete başvurabilen kişiler olarak nam salmış insanlar. Clevedon’u düelloya davet ederek tehdit etmiş olamaz. Dük’ü öldürmek onun amacına zarar verir. Belki de Longmore sadece umursamazlığı için ekselanslarını biraz pataklamıştır.” “Bunu görmek isterdim,” dedi Marcelline. “Ben de,” dedi Sophy. “Ben de,” dedi Leonie. “Bir çift dövüşen yakışıklı aristokrat,” dedi Marcelline, sırıtarak. Dük Londra’dan ayrıldıktan sadece birkaç hafta sonra Londra’ya taşındıkları için Dük’ü şimdiye kadar hiç görmememişlerdi ama bütün dünya onun yakışıklı bir adam olduğu konusunda hemfikirdi. “Kaçırılmayacak bir manzara gerçekten. Bunu göremeyecek olmamız ne kadar acı.” 16 “Diğer taraftan bir dükün düğünü her gün olan bir şey değil ve düşünüyorum da bunun gibi bir şey bir daha hayatımız boyunca olmayacak,” dedi Sophy. “Bu on yılın değilse bile kesinlikle yılın düğünü olacaktır,” dedi Leonie. “Gelinlik sadece bir başlangıç. Leydi Clara gelin eşyaları ve yeni pozisyonuna uygun tamamen yepyeni bir gardrop isteyecektir. Her şey en üst kalitede olacaktır. Bol miktarda sırmalı şeritler. En iyi ipekler. Hava kadar hafif müslin kumaşlar. Leydi Clara para üstüne para harcayacaktır.” Bir an için üç kız kardeş de tamamen bu görüntüyü hayal ederek sessizlik içerisinde oturdular, tıpkı cenneti hayal eden sofu ruhlar gibi. Marcelline’in şu anda Leonie’nin bu paraları son kuruşuna kadar hesap etmekte olduğuna dair hiç şüphesi yoktu. Üçünün de sayılarla arası iyiydi, özellikle de iş iskambil kâğıtlarına geldiğinde. Yine de Leonie, görünüşünden düşünülmeyecek kadar iyiydi bu işlerde. Ehlileştirilemez kızıl saçlarının altında inatçı bir iş kadını vardı. Paraya ve parayı içeren bütün entrikalara karşı ateşli bir sevgi besliyordu. Hesap defteri, gelir gider işleri ve bunun gibi şeyler üzerinde severek çalışırdı. Marcelline ise rakamlarla ilgileneceğine tuvalet temizlemeyi tercih ederdi. Ama her bir kız kardeşin kendilerine özgü güçlü yanları vardı. Esmer olan Marcelline, fiziksel olarak babasına benzeyen tek kişiydi. Ona göre babasının tek, gerçek çocuğu kendisiydi. Kesinlikle babasının modaya dair sezgisini, hayal gücünü ve çizim kabiliyetini almıştı. Aynı zamanda babasının iyi şeylere karşı tutkusunu da miras almıştı ama bu konuda onun ve kız kardeşlerinin duyguları onları er17 ken bir yaşta akrabaları olan bir terziye bırakan anne ve babaları sayesinde daha da derinleşmişti. Bir angarya olarak başlamışsa da çocuklukta sadece hayatı idame ettirmek için öğrenilen bu meslek Marcelline’in yaşamı ve onun aşkı olmuştu. Noirot Mağazası’nın sadece tasarımcısı değil aynı zamanda ruhuydu da. Bu arada Sophia kârlı bir yatırıma dönüştürdüğü inanılmaz bir drama yeteneğine sahipti. Dışarıdan sarı saçlı, mavi gözlü, masum görünüşlü biri olan Sophy’nin içinde adeta bir köpekbalığı vardı ve bir bedeviye bile kum satabilirdi. Sophy taş kalpli tefecileri ağlatıp cimri ev kadınlarının mağazanın en pahalı tasarımlarını satın almalarını sağlayabilirdi. “Sadece sağlayacağı prestiji bir düşün,” dedi Sophy. “Clevedon Düşesi modanın öncüsü olacaktır. Nereye giderse gitsin, herkes onu izleyecektir.” “O ancak doğru ellerde modanın öncüsü olacaktır,” dedi Marcelline. “Şu anda…” Bir iç çekiş korosu bu kelimeleri izleyen boşluğu doldurdu. “Şu anda zevki oldukça üzücü,” dedi Leonie. “Hep annesi yüzünden,” dedi Sophy. “Doğrusunu söylemek gerekirse annesinin terzisi yüzünden,” dedi Leonie. Sonra da üçü de birden karamsar bir sesle “Korkunç Hortense,” dediler. Hortense Downes, Downes Mağazası’nın mal sahibesiydi ve Noirot Mağazası’nın Londra terzilik ticareti hakimiyetine giden yolunda tek ve en büyük engeldi. Noirot Mağazası’nda, nefret edilen rakip mağazanın adı Dowdy olarak bilinirdi. 18 “Düşesi Dowdy’den çalmak bir hayır işi olacaktır,” dedi Marcelline. Üçü de hayallerine dalarken odayı bir sessizlik kapladı. Bir müşteriyi çalmayı başardıkları zaman diğerleri de gelecekti. Yüksek sosyetenin kadınları koyun gibiydiler. Eğer biri bu koyunları doğru yöne çekmeyi başarırsa bu o kişinin avantajına olacaktı. Ancak yeterince yüksek sosyeteden kadının Noirot Mağazası’nın müşterisi olmaması büyük bir sorundu, çünkü arkadaşlarından hiçbiri buranın müşterisi değildi ve sadece pek azı yeni bir şeyler denemeye hazırdı. Noirot Mağazası üç seneden beri vardı. Zaman içerisinde Leydi Renfrew gibi ancak çok az sayıda kadını cezbedebilmeyi başarmışlardı. Ama o sadece daha yeni şövalyelik nişanı verilmiş olan bir beyefendinin eşiydi ve diğer müşterileri de tıpkı Leydi Renfrew gibi sıradan üst tabaka insanları veya yeni zengin olmuş kişilerdi. Düşesler, markizler, kontesler ve bunun gibi daha üst kademeden olanlar Dowdy gibi daha köklü mağazalara gidiyorlardı. Noirot kardeşlerin yaptığı işler Londra’daki rakiplerinin ortaya koyduklarından çok daha üstün olmasına karşın, Noirot Mağazası henüz üst tabakadan leydileri kendisine çekecek prestijden yoksundu. “Leydi Renfrew’i Dowdy’nin pençelerinden almak bile on ay sürdü,” dedi Sophy. Bunun sebebi de Leydi’nin, Dowdy’nin usta terzisinin, Renfrew’ın en büyük kızının elbisesinin en üst kısmını oturtmanın çok zor olduğunu çünkü göğüslerinin şaşırtıcı derecede uyumsuz olduğunu söylediğine kulak misafiri olmuş olmasıydı. 19 Öfkelenmiş olan Leydi Renfrew yas için sipariş ettiği yüklü bir siparişi iptal etmiş ve doğrudan arkadaşı Leydi Sharp’ın tavsiye ettiği Noirot Mağazası’na gelmişti. Elbise provaları sırasında, Sophy ağlamakta olan en büyük kıza hiç kimsenin göğsünün simetrik olmadığını, teninin ipek gibi olduğunu ve yüksek sosyetedeki kadınların yarısının onun dekoltesini kıskanacağını söylemişti. Noirot kız kardeşler genç leydinin kıyafetini yapmayı bitirdiklerinde görünüşü Afrodit’in kıskançlıktan kudurtacak gibiydi. “Bu sefer on ayımız yok,” dedi Leonie. “Ve Dowdy’deki hırçın kedinin Leydi Warford’ı küçük düşürmesine bel bağlayamayız. Sonuçta Marki’nin karısı, daha alt tabakada olan, sadece bir şövalye karısı değil.” “Onu mümkün olduğunca çabuk yakalamalıyız yoksa bu şansı sonsuza dek elimizden kaçıracağız,” dedi Sophy. “Eğer Dowdy Clevedon Düşesi’nin gelinliğini almayı başarırsa geri kalan her şeye de sahip olacaktır.” “Tabii eğer ona ilk önce ben ulaşmazsam,” dedi Marcelline. 20
© Copyright 2024 Paperzz