Bizim İvrindi Gazetesi 404 Sohbet Sayfası Sayfa 5 07.04.2014 Gül Bahçesi Kıssadan Hisse Kuş, İnek ve Kedi Halil SAYGI Besmelenin Önemi ve Fazileti Besmele; her ibadetin hayırlı meşru olan ve mubah olan her işin başı ve her zaman okuduğumuz "Bismillâhirrahmânirrahîm" (Rahman ve Rahim "esirgeyen ve bağışlayan" Allah'ın adıyla) başlarım demenin kısaltılmış adıdır. Müslüman her işine ve her ef’al hareketine besmele çekip Allahü Teâlâ'nın adını anarak O'ndan yardım bekleyerek başlamalıdır. Hak Teâlâ'nm ilk yarattığı Levh ve Kelâmdır. Allahü Teâlâ'nın kıyamete kadar olacak işleri Levh üzerine yazmasını kaleme emrettiğinde kalemin ilk yazdığı Besmele-i Şerife'dir. Hak Teâlâ'nın, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz'e Hira Mağarası'nda indirdiği ilk âyet-i kerimede Rabbinin adıyla (Besmele çekerek) “Oku" (Alak, 1) olmuştur. Kur'ân-ı Kerim'in ilk sûresinin ilk âyeti de "Bismillâhirrahmâhirrahîm" (Fatiha, 1) diye başlamaktadır. Ve her sûrenin ilk âyeti de besmele ile başlamaktadır. Bizlere de her işimize başlarken Besmele çekmemiz emredilmiştir. Besmele; Allah'a güvenmenin, O'na teslim olmanın, O'ndan yardım dilemenin, O'na sığınmanın ifadesidir. Mü'min her işinde sadece Allah'ın yardımına güvenir, O'nun rahmetini umar. Çünkü her şeye hayat veren O'dur, her şey O'nun iradesi ile olur, O'nun iradesi ile son bulur. Her şey O'nun dilemesi ve takdiriyle meydana gelir. Bu sebeple haram olmayan her işimizde O'nun adını anarak başlamak Müslümanın hedefi gayesi olmalıdır. Besmele ile işine başlayanların işini Hak Teâlâ kolaylaştırır, bereketlendirir. Besmele ile başlanmayan işte hayır, bereket yoktur. O işe şeytan karışır. Besmele hakkında Resulullah (s.a.v.) Efendimiz'in bazı hadis-i şerifleri şöyledir: "Besmelesiz evine girenin evine şeytan da girer. Besmelesiz yenen yemekten şeytan da yer (bereketi gider). Besmele çekince şeytan kaçar." "Besmele ile başlanmayan her hayırlı iş güdüktür (sonuçsuzdur). " "Besmeleyi terk eden Allah'ın kitabından 114 âyeti terk etmiş olur." "Kur'ân-ı Kerim'e saygı göstermek, Euzü okuyarak başlamakla olur ve Kur'ân-ı Kerim'in anahtarı beslemedir." "Çocuk hocada besmeleyi öğrenip okuduğunda, ana-babasını azaptan kurtarır." "Bir kimse, Allahü Teâlâ'nın kendisini, Cehennemdeki on dokuz zebaniden kurtarmasını isterse besmeleyi çok okusun. Zira besmele on dokuz harftir. Hak Teâlâ besmeledeki her harfi hürmetine onu bu zebanilerden korur." "Ümmetim bu besmeleye devam ettiği müddetçe, Allahü Teâlâ bu besmeleyi her derde deva, her hastalığa şifa kılar. Fakirlikten, zaruretten, cehennem azabından ve ayıplanmaktan kurtulmaya vesile kılar. Besmele cennet bahçelerinden bir bahçedir." "Başında besmele olan bir dua geri çevrilmez (kabul olur). Ümmetim kıyamet günü geldikleri zaman (dünyada iken besmeleyi çok söyleyenlerin) dillerinde besmele olacaktır. Terazide onların iyilikleri ağır gelecektir. Allahü Teâlâ'nın Allah, Rahim ve Rahman olan üç isminin bulunduğu besmeleyi terazinin bir gözüne konsa, tüm halkın günahlarını da diğer gözüne konsa besmele hürmetine besmele tarafı ağır gelir." "Bir kimse üzerinde besmele (veya Allahü Teâlâ'nın ismi şeriflerinin) yazılı olan bir kâğıdı Allah 'a olan saygısından dolayı kirlenmemesi için yerden kaldırırsa Allah katında sıddıklardan yazılır. Ana babasının azabı hafifler." "Miraç'ta iken cennette bir kubbenin altından, sudan, sütten, şaraptan ve baldan akan dört ırmak gördüm, hepsi de havzı kevsere akıyorlardı. Bunların hikmetini sordum. Kubbeye gir bak denildi. Kapısı kilitli dedim. Onun anahtarı sendedir, besmeleyi söyle kapısı açılır denildi. Besmeleyi söyledim kapı açıldı. Gördüm ki kubbenin dört duvarında Besmele-i Şerife yazılı. Duvarın bir tarafında Bism, bir tarafında Allah, bir tarafında er-Rahman, bir tarafında erRahim yazılmış. Su ırmağı bism'in mim gözünden, süt ırmağı Allah'ın he gözünden, şarap ırmağı er-Rahim 'in mim gözünden, bal ırmağı er-Rahman 'in mim gözünden akıyordu. Bana şöyle bir hitap geldi: Bir kimse halis bir kalple, ihlâsla Bismillah irrahmânirrahîm derse bu dört ırmaktan ona içiririm." Besmelenin fazileti hakkında rivayetler çoktur. Bazıları şöyledir: Bir kişi herhangi meşru bir işinin olması veya bir musibetten kurtulmak için yedi gün "786" defa besmele çekerse Allah'ın izniyle muradına erer. Bir kimse uyuyacağı zaman 21 defa Besmele okuyup yatarsa, o kimse o gece şeytanın mekrinden, hırsızların şerrinden, yangından korunur. Sara tutmuş bir insanın kulağına 41 kere Besmele okunursa, Allah'ın izniyle kurtulur. Bir kimse önemli bir işi, dileği için on gün "Bismillâhirrahmânirrahîm, yefalüllahü ma yeşaü'bi kudretihi ve yahkümü me yüridü bi izzetihi" diye dua ederse Allah'ın izniyle muradına erer. Besmelenin fazileti arzettiğimiz gibi çoktur, saymakla bitmez. Şöyle bir hikâye ile son verelim. İbadet ehli sofi bir kadın vardı. Her yaptığı işe besmele ile başlar, besmele ile yapılan işin uğurlu, bereketli olacağını sonunda mahcup kalınmayacağını söylerdi. Kocası buna kızardı. Hanımını mahcup etmek için para kesesini vererek saklamasını söyledi. Hanımı keseyi alıp besmele çekerek sandığına koydu. Kocası kadın görmeden keseyi sandıktan alıp kuyunun içine attı. Sonra hanımına gelip keseyi istedi. Hanımı besmele ile sandığı açıp keseyi beyine verdi. Fakat kese ıslanmıştı. Buna hayret eden bey, hanımının bu kerametini görünce; "Hanım, ben senin her zaman besmele çekmene kızıyordum, seni mahcup edip bundan vazgeçirmek niyetiyle keseyi alıp kuyuya attım. Hak Teâlâ okuduğun besmele hürmetine seni mahcup etmedi. Kuyudaki keseyi sandığa iade etti. Seni dünyada mahcup etmeyen Allah (c.c.) ahirette azap edip mahcup etmez. Ben de bundan sonra besmelesiz hiç bir iş yapmayacağım" dedi. Birinin oğlu çok yaramaz imiş, akıllanması için bir çomakla Besmele çekerek 41 kere vur demişler. Çocuğa çomakla vururken başka biri görerek neden vurduğunu sormuş. O da nedenini anlatınca; "Ah kardeşim. Senden onun tohumu anasına intikal ettiği zaman bir kere besmele çekseydin bu zahmete girmezdin" demiş. Rabbimiz bizlere, her zaman İsm-i Azam olan; Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla diyerek işe başlamayı nasip eylesin. Amin... Vesselâmün alel mürselin, vel hamdülillâhi rabbil alemin. Bir kuş soğuk bir kış gününde yiyecek bulabilmek için kanat çırpıp duruyormuş. Hava o kadar soğukmuş ki minik kuş dayanamayıp karın üstüne düşüvermiş. Çaresiz, soğuk karın üstünde ölümü beklemeye başlamış... Bir süre sonra oradan geçen bir inek geçerken kuşun üzerine pislemiş. Kuş öyle sinirlenmiş ki; kanatları donmuş olmasa, kalkıp ineğe saldıracakmış!?. Ancak kuş birden farketmiş ki; üzerini örten pisliğin sıcaklığı ile kanatlarındaki buzun çözülmesine vesile olmuş. Ve Yaşama geri dönmüş. Kuş yaşama dönmenin sevinciyle neşe içinde şakımaya başlamış. Yalnız öyle sesli ötüyormuş ki; sesi uzaklardan geçen, günlerce aç kalmış bir kedinin kulağına kadar gitmiş. Kedi pisliği eşeleyerek kuşu çıkarmış. Kuş pislikten kurtulduğuna çok sevinmiş. Tam kediye teşekkür edecekmiş ki; kedi onu yemiş… Bu hikayeden çıkarılabilecek dersler: 1. Üstünüze her pislik atanı düşman sanmayın! 2. Sizi pislikten çıkaranı hemen dostunuz sanmayın! 3. En önemlisi; pisliğin içinde mutluysanız sesinizi çıkarmayın!... Şiir Köşesi Bir Gönül Dostuna Cevap Abdurrahim Karakoç Rıza-yı Hak için çıkmışız yola Kullların engeli yıldırmaz bizi Onulmaz dostların açtığı yara Düşmanın kurşunu öldürmez bizi Ayrılık olursa öz ile sözde İçimiz dışımız kavrulur közde Ülkümüz nişanlı arpacık gezde Şer güçler hedeften kaldırmaz bizi Sıcak tut sevgiyi aşk ocağında Yaşa da olgunlaş gam kucağında Şu ruhsuz dünyanın şu zül çağında Olanlar ağlatır güldürmez bizi Sözünde durandır yiğitin hası Mezarda bitmez dostun vefası Üç günlük dünyanın binbir cefası 'Böldü' deseler de, böldürmez bizi Sağlam atılmışsa temeller eğer Allah rızasıysa emeller eğer Niyete uygunsa ameller eğer Kimseler yem için yeldirmez bizi Yalınayak geçtik dikenden taştan Ne çıkar rüzgardan, doludan, kıştan Yırtılan destanlar yazılır baştan Tufanlar sahneden sildirmez bizi çile, bela yağıyorken etrafa Hak, adalet dedik çıktık ön safa 'Kötü' tanıtsa da üç-beş et kafa Tarih kötü diye bildirmez bizi Kader bu...teslim ol, kafayı yorma Aklın kaynağını deliden sorma Aylara, yıllara üzülüp durma Sıcaklar soğuklar soldurmaz bizi Fitneye en güzel cevap sükuttur Öfke günah dolu, sevap sükûttur Tuzağa çok düştük hayli vakittir Tedbir bataklara daldırmaz bizi Gittiğimiz Hak Yol öyle bir yol ki Hırs atına binmek günahtır belki Sabrımız, sevdamız o kadar bol ki Okyanuslar aksa doldurmaz bizi Bir ateş yakılır, sönmez bir daha Bu bayrak gönderden inmez bir daha İlkbahar hazana dönmez bir daha Mevlâ yâd ellere yoldurmaz bizi AŞK BİTİNCE Fırat'ın bir yakasında yaşayan bir delikanlı ile öbür yakasında yaşayan güzel bir kadın varmış. Birbirlerine aşık olmuşlar. Delikanlı her gece Fırat'ın sularında yüzerek karşı yakaya geçer sevgilisine ulaşırmış. Şafak sökmesine yakın delikanlı sevgilisine öpücük kondurup Fırat'ın azgın sularına girip öbür yakaya geçermiş. Bu gecelerce böyle sürüp gitmiş. Yine bir gece delikanlı Fırat'ı geçip sevgilisinin yanına gitmiş. Şafak sökerken delikanlı veda öpücüğünü vermek üzere kadının yanına sokulmuş,kadına dikkatle bakarak; - senin bir gözün kör müydü! Demiş. Kadın o zaman delikanlıya bakarak; - sen sen ol, sakın ola bugün Fırat'a girme demiş. Delikanlı kadından ayrılmış, Fırat'a girmiş ve yüzme bilmediğinden boğularak ölmüş. Bizim delikanlı gerçekte yüzme bilmiyormuş, duyduğu aşk yüzünden, onun gücü sayesinde Fırat'ı geçermiş. O aşk bitince de...
© Copyright 2024 Paperzz