Nezle ve Grip - Doç. Dr. Can Alper Çağıcı

yazarlarımız
yazarlarımız
Kimler aşı olmalıdır?
Hamile kadınlar, 6 aydan küçük çocukların
bulunduğu evlerde yaşayanlar ve bu çocukların bakımları ile ilgilenenler, kalp ve
akciğer hastaları ile astım gibi kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemleri baskılanmış
kişiler; kanser hastaları, organ ve kemik iliği
nakli yapılanlar ve bu kişiler ile aynı evde yaşayanlar HIV pozitif virüsü taşıyanlar, uzun
süreli aspirin tedavisi almak zorunda olan
çocuk ve adolesanlar, kalabalık ortamlarda
yaşayan öğrenci ve askerler ile diğer meslek
gruplarındakiler (eğitim-öğretim ve sağlık
çalışanları)...
Nezle ve Grip
Normal bir insan yılda ortalama 1-2 kez nezle
veya grip geçirebilir. Nezle ve grip farklı virüslerin neden olduğu benzer iki rahatsızlıktır.
N
ezleye 200’den fazla virüs neden
olurken en sık karşılaşılan virüs
“rinovirus”tür, gribe neden olan
virüs ise “influenza” virüsüdür. Nezle, gribe
göre daha hafif seyreder. Nezlede hapşırık,
hafif ateş, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı
vardır. Gripte ise nezledekilere ek olarak
yüksek ateş, boğaz ağrısı ve kuru öksürük
vardır. Gripte halsizlik daha şiddetlidir. Kas
ve eklem ağrıları gribe sıklıkla eşlik eder.
Doç. Dr. Can Alper Çağıcı
Başkent Üniversitesi
Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı
www.canalpercagici.com
90
Virüs ya elden ele ya da solunan hava ile
burna ulaşır. Ancak virüs bulaştığı her kişide
hastalık yapmaz. Vücut direnci zayıf olanlarda veya zayıfladığı durumlarda kendini
gösterip hastalık yapar. Soğuk hava, üşümek,
yeterli vitamin almama, başka bir hastalık
nedeniyle zayıf düşme ve uzun süreli antibiyotik kullanımı vücut direncini azaltıp nezle
ve gribe yakalanmayı kolaylaştırır.
Nezle ve grip zaman içinde kendiliğinden
geçtiğinden dolayı tedavide yatak istirahatı ve genel önlemler (ağrı kesici, dekonjestanlar, tavuk suyu çorbası) yeterlidir.
Nezle ve grip tedavisinde antibiyotiğin
yeri yoktur.
Nezle ve grip damlacık yolu ile bulaşır, bu
nedenle hastalığın kontrolünde bazı korunma önlemleri alınmalıdır. Hapşırırken
veya öksürürken ağzın varsa temiz bir
mendille yoksa kol ile kapatılması, ellerin
sık sık sabunla yıkanması bulaşmanın engellenmesinde oldukça etkili yöntemlerdir.
Grip salgınlara neden olup, hassas bireylerde hayatı tehdit edebilir. Gripten en iyi
korunma yöntemi grip aşısıdır. Uygulama
zamanı, aşının piyasaya çıktığı Eylül ayından Kasım sonuna kadardır. Grip aşısı, her
yıl tekrarlanmalıdır.
Sinüs nedir, yapısı ve fonksiyonları nelerdir?
Alın, yanak ve gözler arasındaki yüz kemikleri içerisinde sinüs dediğimiz hava boşlukları
vardır. Alındakine frontal; göz altındakine
maksiller; gözler arasındakine etmoid; gözlerin arkasında, kafanın merkezindekine de
sfenoid sinüs denilmektedir. Sinüsler doğumda çok küçüktürler, yaş ilerledikçe büyürler, erişkin boyutlarına ergenlikte ulaşırlar.
Sinüsler küçük sinüs ağızları ile (ositum)
burna bağlanır. Burun içini döşeyen burun
örtüsü (mukoza) bu sinüs ağızlarını da
kaplayarak sinüs içerisine uzanır. Burun ve
sinüsleri döşeyen örtü mukus dediğimiz bir
salgı üretir. Burun örtüsü üzerindeki mukus; toz, bakterileri ve havayla taşınan diğer
zararlı parçacıkları tutar. Tutulan bu zararlı
parçacıklar mukus salgısı ile birlikte burun
gerisine, genze doğru yavaşça ilerler. Boğaza
gelen mukus yutulur. Mukus ve taşıdığı zararlı parçacıklar mide asidi ile parçalanarak
yok edilir. Bu, birçok insanın farkına varmadığı normal fizyolojik bir olaydır.
Hava kirliliğine neden olan bazı kimyasal
maddeler, alerjiye neden olan maddeler
(alerjenler), duman ve virüsler, burun ve
sinüs örtüsünü uyararak burun salgısını
artırırlar. Vücudun burun salgısını artırarak
vermiş olduğu bu doğal yanıt, zararlı maddelerin burundan yıkanıp uzaklaştırılması
içindir. Dolayısı ile genze doğru bol miktarda saydam akıntı oluşur. Geniz akıntısının
en önemli nedeni budur. Mukus salgısı ayrıca solunan havanın nemlendirilmesini de
sağlar. Bu sayede kuru havanın akciğerlerde
oluşturacağı zararlı etkiler engellenmiş olur.
ve sinüs salgılarında artma görülür. Bu salgı
artışı önden burun akıntısı, arkadan geniz
akıntısı olarak belirti verir. Alerjik nezlede
saydam olan bu akıntı bakterilerin neden
olduğu sinüs enfeksiyonlarında daha koyu
kıvamda, sarı-yeşil renktedir. Akıntı kötü
kokuludur.
Sinüzite bağlı olarak burun ve sinüsleri
döşeyen örtülerde şişme (ödem) gelişir.
Burundaki şişme burun tıkanıklığı dolayısı
ile koku alamamaya neden olur. Bunun dışında sinüsleri burun boşluğuna bağlayan
sinüs ağızlarında da şişme ve kapanma
görülür. Üretimi devam eden sinüs salgısı
bu durumda buruna akamadığı için sinüs
içerisinde birikir, sinüs içerisinde basınç
artışına neden olur. Bu basınç artışı ise
ağrıya neden olur. Ağrı çok şiddetli olabilir.
Etkilenen sinüsün yerleşimine göre ağrı
alında, yanaklarda, üst dişlerde, gözlerde,
gözler arasında veya göz arkasında hissedilir. Sinüs çıkışının uzun süre (3 aydan
fazla) kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Kronik sinüzitte baş ağrısı daha
hafif ve daha az sıklıkla görülür. Bazı sinüzit hastalarında sinüslerden polip denilen
yapılar gelişir.
Hangi hastalıklarla karışır?
Migren baş ağrıları sinüzit ağrısı ile karışır.
Baş ağrısına bulantı, kusma ve görme ile
ilgili şikayetler de eşlik ediyor ise bu hastalarda migrenden şüphelenilmelidir. Migren
atakları genelde tek taraflıdır, diğer bir
deyişle başın bir tarafı ağrır.
Tekrar eden sinüzitte altta yatan nedenler: Aktif ve pasif sigara içiciliği. Mukus
akımını engelleyen burun bölmesi eğriliği
(septum deviasyonu). Alerjik nezle: Alerji
atağı sinüs ağzının kapanmasına neden
olup sinüs içerisinde mukusun birikimi ile
sonuçlanır. Bu da bakterilerin üremesi için
uygun ortam oluşturur.
Tedavi: Sinüzit tedavisinde; ilaç tedavisi veya
cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden
gerekebilir.
Akut sinüzitin belirtileri soğuk algınlığı ve
alerjik nezleye benzer. Bu iki rahatsızlık
alerji ve soğuk algınlığı ilaçları ile rahatlarken,
komplikasyonlara neden olabilen sinüzitin
antibiyotiklerle tedavi edilmesi gerekir.
Akut sinüzit tedavisinde uygun bir antibiyotik
10-14 gün süre ile kullanılır. Antibiyotiklere
ek olarak okyanus suyu, serum fizyolojik
damlalar, dekonjestanlı burun spreyleri veya
dekojestanlı haplar kullanılır. Bu ilaçlar sinüs
açıklıklarındaki ödemi azaltarak antibiyotiğin
etkinliğini artırırlar. Ancak dekonjestanlı
burun spreylerinin uzun süreli (3-5 günden
daha fazla) kullanılması sakıncalıdır; rebound
etkisi ile burun tıkanıklığını artırır ve bağımlılık yaparlar. Dekonjestanlı burun spreylerinin
aksine okyanus suyu veya serum fizyolojik
damlalar uzun süreli kullanılabilirler.
3 aydan daha fazla süre devam eden sinüzite
kronik sinüzit denir. Kronik sinüzitte de uzun
süreli antibiyotik tedavisi kullanılabilir. Akut
sinüzit antibiyotik tedavisine genellikle iyi
cevap verirken kronik sinüzitte çoğunlukla
cerrahi tedavi gerekir. Kronik sinüzitin cerrahi tedavisinde sinüs ağızlarındaki tıkanıklıklar
cerrahi olarak açılır. Son yıllarda oldukça
gelişim gösteren “Endoskopik Sinüs Cerrahisi
(ESS)” bu hastalıkların tedavisinde kullanılan
etkili bir yöntemdir.
Sinüzit tedavi edilmez ise nelere yol
açabilir?
Yakın komşuluğundan dolayı enfeksiyonun
göze ve beyne yayılma ihtimali vardır. Ancak
çok sık karşılaşılan bir durum değildir. Genze
akan iltihap bazen akciğerlere kaçabilir. Bu
durumda sinüzit akciğer enfeksiyonlarına
(bronşit, zatürre) veya astım ataklarına (sadece astım hastalarında) neden olabilir.
Sinüzit nedir?
Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir.
Sinüzitin belirtileri: Burun akıntısı, geniz
akıntısı, ağız kokusu, burun tıkanıklığı,
koku almama, yüzde basınç ve ağrıdır.
Sinüzitte iltihaplanmaya bağlı olarak burun
91