sera gazı emisyonlarının takibi hakkında yönetmelik üzerine

SERA GAZI EMİSYONLARININ TAKİBİ HAKKINDA YÖNETMELİK
ÜZERİNE
Daha önceki yazılarımda değindiğim Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkındaki
Yönetmelik, bazı maddeleri revize edilerek, yeni bir sayı ile 17.05.2014 tarih, 29003
sayılı gazetede yeniden yayımlandı. Bir önceki yönetmeliğe göre birkaç önemli değişiklik
var, bu değişikliklerden kısaca bahsetmekte yarar görüyorum.
İlk olarak; Haziran 2014 sonu itibari ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunulması
istenilen izleme raporlarının teslim tarihleri ötelenerek, Eylül 2014 tarihine
kaydırılmıştır. Bu önemli bir husustur, çünkü hem izleme planlarını hazırlayacak olan
sektörler hem de bu izleme planlarını onaylayacak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı henüz
bu sürece hazır değildir. İlgili sektörler ve Bakanlık bu yönetmelik çerçevesinde
kapasitesini iki proje ile artırmak için yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Bu projeler;
Dünya Bankası tarafından fonlanan “PMR Partnership for Market Readiness - Piyasaya
Hazırlık Ortaklığı” projesi ve GIZ (Deutsche Gesellschaft für Internationale
Zusammentarbeit) tarafından yürütülen “Technical support on Adaptation of EU-ETS
Regulations to MRV Scheme of Turkey – EU-ETS yönetmeliklerinin Türkiye’ye
uyarlanması için teknik destek” projesidir.
Yönetmelikteki ikinci önemli revizyon ise, doğrulayıcı firmaların akreditasyonu ile
ilgilidir. Yönetmelikte doğrulayıcı firmaların akreditasyonunun TÜRKAK tarafından
yapılacağının belirtilmesine rağmen, akreditasyon tarihi 2017 yılına kadar ertelenmiştir.
Yani 2015 ve 2016 yıllarına ait izleme raporlarının doğrulanması Bakanlık tarafından
yetkilendirilen firmalar tarafından yapılacaktır.
Üçüncü değişiklik ile de ilk yönetmelikte doğrulayıcı firmalar tarafından doğrulanması
planlanmış olan izleme planlarının doğrulanma mecburiyeti kaldırılmıştır. İzleme
planlarının doğruluğunu Bakanlık teyit edip onaylayacaktır.
Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik 17.05.2014 tarihinde bu üç
önemli değişiklikle yayımlanmış oluyor. Bu yönetmeliğin yayımlanışını, daha önceki
yazılarımda da belirttiğim gibi, Türkiye’nin iklim değişikliğine yönelik çalışmalarında bir
dönüm noktası olarak görüyorum.
Bu yönetmeliğin sektörlere getirdiği başlıca yükümlülükleri tekrar hatırlamamız
gerekirse;
1. Öncelikle, izlenerek doğrulama ve raporlama yapılacak gazlar ilgili Yönetmeliğin Ek-2
kısmında belirtilmiş olup, Karbon Dioksit (CO2), Metan (CH4), Diazot Oksit (N2O),
Hidroflorokarbonlar (HFC’ler), Perflorokarbonlar (PFC’ler), Sülfür Hegzaflorid (SF6)
gazları olarak sıralanmıştır.
1
Doğrulamadan kasıt, bir plana göre izlenen emisyon miktarına ait izleme raporlarının
bir doğrulayıcı kuruluş (denetçi) tarafından doğruluğunun denetlenmesidir. Doğrulayıcı
Kuruluşlar, TÜRKAK (Türkiye Akreditasyon Kurumu) tarafından akredite edilmiş olup,
Bakanlık adına hareket edeceklerdir. Yönetmelikte, Doğrulayıcı Kuruluşlarla ilgili detaylı
bilgi verilmektedir.
2. Yönetmeliğe tabii olan sektörler konusunda yönetmeliğin Ek-1’inde çok detaylı ve net
açıklamalar yer almakta. Detaya girmemekle birlikte, faaliyetlerin yönetmelik
kapsamına alınması, termal anma ısıl güçlerinin büyüklüğüne (20 MW ve üzeri) ya da
günlük üretim kapasitelerine göre sınıflandırılmış bulunmaktadır. Avrupa Emisyon
Ticaret Sistemi takip edilerek hazırlanan yönetmelik kapsamında; enerji üretimi, petrol
rafinasyonu, kok üretimi, çimento ve klinker üretimi, demir çelik üretimi, birincil ve
ikincil alüminyum üretimi, seramik, kireç, cam, kağıt, alçı, elyaf, karbon siyahı, nitrik asit,
adipik asit, glioksal ve glioksilik asit, amonyak, hidrojen ve sentez gazı, soda külü ve
sodyum bikarbonat üretimi yapan kuruluşlar bulunmaktadırlar.
3. Yönetmelik kapsamına giren faaliyetlerin, 2015 yılı emisyonlarının izlenmeleri,
raporlanmaları ve bu raporların doğrulayıcı kuruşlarca onaylanmaları gerekecektir.
Ayrıca 2015 yılına ait izleme raporları 30 Nisan 2016 tarihine kadar Bakanlığa
sunulmalıdır.
4. Sera gazlarının izlenmesi Bakanlıkça onaylanacak olan izleme planına göre
yapılacaktır. İzleme planları, izlenmesi gereken ilk tarihten 3 ay öncesinde doğrulanarak
Bakanlığa sunulmalıdır. Bir başka deyişle, izleme planları 2014’ün Eylül ayı sonu
itibariyle sektör kuruluşları tarafından Bakanlığa sunulmalıdır.
Yönetmelik uyarınca izleme, doğrulama ve raporlama sistemine işlerlik kazandırmak
için 2014 yılı içinde yapılması gerekenler ise şunlardır:
1. Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmeliğin uygulanmasını sağlayacak
tebliğlerin en kısa zamanda yayımlanması,
2. Sera gazlarını izleyecek faaliyet kuruluşlarının bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi,
3. İlgili sektör kuruluşları tarafından hazırlanan izleme planlarının 2014 yılı Eylül ayı
sonuna kadar Bakanlığa sunulması,
4. Bakanlık bünyesinde, izleme planlarını onaylayacak altyapının oluşturulması ve bu
konuda iyi derecede eğitilmiş personelin sağlanması,
Yukarıdaki belirttiğim gerekliliklerin yerine getirilmesi için önümüzde 4 ay var. Yeterli
midir? Türkiye’de her şey mümkün derim. Çünkü Türkiye’de gönüllü karbon
piyasasında 2005’den beri faaliyet gösteren, sanayi kuruluşlarına, bakanlığa, doğrulayıcı
kuruluşlara ve de akreditasyon kurumuna yol gösterebilecek, danışmanlık verebilecek
yetkinliğe sahip karbon danışmanlık firmaları var. Yeter ki, sistemin önünü açacak yasal
düzenlemeler yapılsın. Özel sektörün bu işin altından kalkacağına inancım var. Daha
2
önce söylediğim gibi Türkiye’deki sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasal
düzenleme, Avrupa Birliği’nde 2003’ten beri yürürlükte olan direktifi takip etmektedir.
Bu nedenle Avrupa Emisyon Ticaret Sisteminde oluşan deneyim, gönüllü karbon
piyasasında olduğu gibi Türkiye’ye sera gazı emisyonlarının izlenmesi konusunda da
öncülük edecektir. Fakat, en büyük rolü kuralları koyan ve bunu onaylayan bürokrasi
oynayacaktır.
Sera gazı emisyonlarının izlenmesi, doğrulanması ve raporlanması sistemi işlevsellik
kazanırsa, ilk olarak, Türkiye bu sayede ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir
emisyon verilerine sahip olacaktır, böylelikle uluslararası iklim değişikliği
müzakerelerinde koşulsuz olarak talep edilen yükümlülükler yerine getirilmiş olacaktır.
Dolayısıyla ülkemiz elindeki verilere istinaden daha tutarlı müzakere yürütebilme şansı
yakalayacaktı. İkinci olarak, emisyona neden olan kaynakların tespiti mümkün olacak ve
bu çerçevede önleyici politikalar geliştirilebilecektir. Sera gazı emisyonlarının izlenmesi,
raporlanması ve doğrulanması tek başına pek çok olumlu sonucu ortaya çıkaracağından,
bakanlığın bu konudaki adımlarının hayati önemi olduğunu düşünüyor ve de bunları
destekliyorum.
Dr. Farız Taşdan
Lifenerji Limited Şirketi
Çetin Emeç Bulvarı, 19/18, Çankaya, Ankara
Tel: 0312 481 21 42
3