Murat Yıldırım

İsrail Yurttaşı Filistinliler: Yurttaşlık, Kimlik, Siyaset
Erhan Keleşoğlu, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2014,
238 Sayfa.
Murat YILDIRIM*
Türkçe literatürde İsrail-Filistin çatışması ile ilgili kaynaklara sıkça rastlanırken, hem İsrail hem de Filistin toprakları üzerinde yaşayan halkların sosyolojisini inceleyen, özellikle de İsrail’in işgalinden sonra İsrail sınırları içerisinde
kalan Filistin halkını inceleyen çalışmalara rastlamak çok zor. Bu yönüyle İsrail Yurttaşı Filistinliler; Yurttaşlık, Kimlik, Siyaset, literatüre katkı sağlıyor. Erhan Keleşoğlu’nun doktora tezini kitap haline getirerek literatüre kazandırdığı
bu kitap, Orta Doğu coğrafyasını araştıranların veya İsrail ile Filistin arasında
yaşanan sorunlarla ilgilenenlerin okuması gereken değerli kaynaklardan biri.
Orta Doğu’da yaşanan İsrail-Filistin çatışmasını her boyutuyla bilmek isteyen okuyuculara yönelik hazırlanmış olan kitap, 3 ana bölümden oluşuyor.
Erhan Keleşoğlu, İsrail yurttaşı Filistinlilerin durumunun daha rahat anlaşılabilmesi adına kitaba, İsrail ve Filistin çatışması hakkında bilinmesi gereken
birçok meseleyi, yine sosyal bilimlerde sıklıkla kullanılan bazı kavramları açıklayarak başlıyor. Kitabın ikinci bölümü ise İsrail’in kuruluşu ve İsrail-Filistin
çatışmasının tarihi paralelinde, Filistinli kimliğinin oluşumu ve evrimiyle başlıyor; sonrasında da İsrail yurttaşı olan Filistinlilere odaklanıyor. Kitabın son
bölümünde ise yazar, Siyonist anlayışın İsrail Devleti’nin kurulmasında nasıl
rol oynadığını açıklıyor ve İsrail’in devlet yapısına, İsrail devletindeki yurttaşlık kavramına ve anlamına değiniyor.
Kitabın üç ana bölümünden biri olan ilk bölümde yazar, “Yurttaşlık ve
kimlik kavramları nelerdir? Bu kavramlar tarih içerisinde nasıl anlam bulmuş
*
Yıldız Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü. E-Mail: yildirim_
[email protected]
185
Kitap Tahlilleri / M. Yıldırım
ve değişime uğramıştır?” sorularının cevabını okuyucuya sunuyor. Kavramların gelişimini tarihin eski çağlarından günümüze kadar geniş bir perspektifle
açıklamaya çalışan yazar, feodal düzendeki yurttaşlık kavramı ve daha sonrasında ulus devletlerin kurulmasıyla birlikte bu kavramların anlamlarının
nasıl değiştiğini anlatıyor. Keleşoğlu, yine bu kavramlara olan bakış açıları
üzerinden ulus inşa sürecinin nasıl ve hangi ana tipler ile gerçekleştirildiğini,
ulus kavramının ne ifade ettiğini anlatıyor. Vatandaş olma tiplerinin önemine
değinen yazar, vatandaş olma tipinin ulusun ana karakteristiğini belirlediğini söylüyor. Vatandaşlığının geniş anlamına da değinen Keleşoğlu, bu konuda
oluşmuş olan algıları ve vatandaşlık kavramının vatandaşlar üzerinde yarattığı
etkiyi de bizlere aktarıyor.
Kitabın ikinci bölümüne yazar, bölgede yaşanan taraflar arasındaki çatışmanın tarihi ile bu paralelde Filistinli kimliğinin inşa sürecini 1948 öncesi,
1948-1967 arası dönem, 1967-1993 arası dönem ve 1993-2000 arası dönem
olmak üzere 4 ana döneme ayırarak inceliyor. 1948 öncesi dönemi, bölgenin
Osmanlı hakimiyetindeki durumundan başlayarak anlatan Keleşoğlu’nun yorumuna göre, 1918-1948 yılları arasında oluşan ulusal hareket, önce 1936-39
ayaklanmasında güç kaybetmiş, daha sonra 1948-49 savaşında İngiltere ve Siyonist harekete karşı esaslı bir yenilgiye uğramıştır. 1948-67 arası dönem ise
genel olarak Arap-İsrail Savaşı ile geçmiş, bu dönemde Filistinli kimliği ikinci
planda kalmış, pan-Arapçılığın etkisiyle Arap kimliği ön plana çıkmıştır. Bu
dönemde, yine ileride önemli bir aktör olacak olan Filistin Kurtuluş Örgütü
(FKÖ) kurulmuştur. Keleşoğlu, 1967-1993 yılları arasındaki dönemde ise Filistinli kimliğinin, tarihin bir cilvesi olarak, aynı Siyonist hareketin ideolojisiyle
benzer bir şekilde sürgünde yaşamak zorunda bırakılmış vatansız bir halk olma
özelliği gösterdiğini söylemektedir. Yazar, yine bu dönemde FKÖ’nün Arap
devletlerinden daha bağımsız izlediği silahlı mücadelenin de önemli olduğuna
değinmekte. 1993-2000 yılları arasındaki dönemde ise Sovyet Rusya’nın yıkılmasıyla FKÖ’nün önemli bir müttefikini kaybettiğini söyleyen yazar, ABD’nin
isteğiyle başlatılan Oslo sürecinin de sorunu çözemediğine değinmiştir.
İkinci bölümün ikinci kısmında ise İsrail yurttaşı olan Filistinli kimliğinin
inşa sürecini anlatan Keleşoğlu’nun esas olarak üzerinde durduğu konu, İsraillilerin de bu kimlik inşasına belki de farkında olmadan sundukları katkıdır.
Çünkü yazara göre kimlikler her zaman karşıda bir “öteki” olduğunda daha
kolay ve daha sağlam temeller üzerine inşa edilmektedir. İsrail Devleti’nin kurulması ve Süveyş Krizi’nin ardından yükselen pan-Arap akımının etkisinde
kalan Filistinli kimliği ikincilleşmiştir. Ancak 1967 yılından sonra hem Altı
Gün Savaşlarında Arap devletlerinin İsrail karşısında aldıkları yenilgi hem de
186
Kitap Tahlilleri / M. Yıldırım
FKÖ’nün başarılı eylemleri ve Filistinlileri birleştirici etkisi nedeniyle, Filistinli
kimliği tekrar ön plana çıkmıştır. 67 Savaşı’yla beraber İsrail’in işgal ettiği yerlerde yaşayan Filistinlilerin İsrail sınırları içinde kalmalarıyla, bir başka sorun
ortaya çıkmıştır. Ancak İsrail, bu soruna uluslararası bir müdahale istemediğinden, her ne kadar dışlayıcı tavrını korusa da, Filistinlilere İsrail vatandaşlığı
vermiştir. Siyonist partiler bu vatandaşları “oy deposu” olarak gördüğünden
ılımlı bir siyaset izlediklerini söyleyen Keleşoğlu, İsrail yurttaşı Filistinli kimliğini inşa eden başat aktörün İsrail Komünist Partisi olduğunu iddia etmektedir.
Önceleri Filistinliler Siyonist harekete karşı verdikleri mücadelenin kendilerine ait olduğunu düşünürlerdi. Fakat daha sonrasında yaşanan gelişmeler
sonucunda, İsrail yurttaşı Filistinliler de Siyonist harekete karşı bir taraf olarak
görülmeye başlandı. Bu, Filistinli kimliği açısından çok önemli bir gelişmedir.
Yıllarca yok sayılan bir tarafın varlığı da böylelikle kabul edilmiştir. Kitapta
İsrail yurttaşı olan Filistinlilerin ekonomik olarak zor durumda olduklarından,
üstelik İsrail’de birbirini bir türlü anlamayan, tanıyamayan iki taraf olduğundan bahsedilmektedir. Ne Yahudiler Filistinli Arapları anlamaya çabalamaktadır, ne de Araplar Yahudileri anlamak istemektedir.
Kitabın son bölümü olan üçüncü bölümde ise, Siyonist hareket ile başlayan
İsrail Devleti’nin kuruluş tarihi paralelinde, İsrail Devleti’nde yurttaşlık ve siyasal-toplumsal yapı anlatılmakta. Yazar, İsrail Devleti’nde oluşan siyasal yapı,
yurttaşlık kavramı ve zihniyet kökenlerini, Siyonist harekette ve söylemlerde
aramaktadır. Esasında Siyonist Emek Hareketi temelli kurulan İsrail Devleti,
1967 yılından sonra temel bazı değişimler yaşamıştır. Bu değişimler de etkisini
siyasal ve toplumsal yaşamda bulmuş; etkisini İsrail yurttaşı Filistinli Araplar,
İsrail yurttaşı Yahudiler ve diğer bütün etnik kökenler üzerinde göstermiştir.
Devletin yapısının ne olduğuna dair analizlere yer veren Keleşoğlu, özellikle son bölümde istatistiki veri üzerinden yaptığı yorumlarla, ampirik veriler
üzerinde çalışmıştır. İsrail Devleti’nde yurttaş Filistinli Araplara uygulanan
bütün politikaları geniş bir perspektifle aktaran yazar, Filistinli Araplara İsrail
yurttaşlığı verilse bile hala ikinci planda kaldıkları sonucuna varmıştır. İsrail
Devleti’nin bir demokrasi mi yoksa bir etnokrasi mi olduğunu dünyadan örneklerle ve araştırmacıların verileriyle tartışan yazara göre, İsrail Devleti Yahudileri merkeze alması sebebiyle her ne kadar demokrasi özelliklerine rastlansa da bir etnokrasidir.
İsrail yurttaşı Filistinliler kitabı ilgililerin mutlaka okuması gereken bir
kitap. Doktora tezi olması itibariyle bol bilgi ve biraz da ağır bir dile sahip.
187
Kitap Tahlilleri / M. Yıldırım
Kitabın ilk bölümünü okuyan okurlar yoğun olarak felsefik düşünce ve tartışmalar ile karşılaşacaklar. Yazarın ilk bölümde kavram açıklaması yapması,
sonraki bölümlerde okur için bir temel olmakta ve kitapta anlatılan olaylar bu
şekilde daha rahat anlaşılmaktadır. Düzenli bir sıra takip eden yazar, yine okuyucuyu yormamak adına her şeyi sırasıyla açıklayarak kitabın akışkanlığını ve
anlaşılabilirliğini sağlamaya çalışmaktadır. Yazar yaptığı yorumları da sağlam
temellere oturtmaya özen göstermekle beraber, bunları ya dünyadan tartışmalar üzerine ya da ampirik veriler üzerine temellendirmeye çalışmaktadır. Her
sayfasında sosyal bilimlerdeki kavramlarla beraber eritilmiş bilgiler, konuyla
ilgili veriler, düşünceler, taraflardan alıntılar bulunması itibariyle konuyla ilgili
çalışanların başucu kitabı olmaya aday.
188