TÜRKÝYE mýþ olan yazýyý okuyup þekil güzelliði arkasýndaki mânayý kavrayamadýðý için yazý zevkinden ve kültüründen, özünden uzaklaþmýþ, böylece hat sanatýnýn þekil ve mâna bütünlüðü arasýndaki âhengi de bozulmuþtur. Üniversite çatýsý altýnda sürdürülen hat ve geleneksel sanatlar öðretimi fakülte bünyesinde geçmiþin sürekli sorgulanmasý, ideolojik yaklaþýmlar, fizikî imkânlarýn ve öðretim kadrosunun yetersizliði, çok yetenekli gençlerin iþ ve gelecek endiþesiyle diðer sanat dallarýna yönelmesi ve istihdam sorununun çözümlenmemesi gibi sebeplerle çaðdaþ sanat düzeyinde istenen baþarýya ulaþamamýþtýr. BÝBLÝYOGRAFYA : VGMA, Defter, nr. 950, s. 31-33; Türkiye Maarif Tarihi, I, 192-194; II, 1130; III, 2138-2141; Ýbnülemin, Son Hattatlar, s. 4-5; Ahmet Hamdi Tanpýnar, XIX. Asýr Türk Edebiyatý Tarihi, Ýstanbul 1956, s. 97-100; a.mlf., Yaþadýðým Gibi, Ýstanbul 2000, s. 28-39; Mümtaz Turhan, Kültür Deðiþmeleri, Ýstanbul 1969, s. 255-261; Yazý Devriminin 50. Yýlý Sergisi Kataloðu, Ankara 1979; M. Uður Derman, “Türk Hat Sanatýný Yaþatmalýyýz”, Birinci Millî Kültür Þurasý: 23-27 Ekim 1982, Ankara 1983, s. 379-382; a.mlf., “Hat Sanatýnýn Dünü, Bugünü, Yarýný”, Türkiye’de Sanatýn Bugünü ve Yarýný, I. Ulusal Sanat Sempozyumu (17-19 Nisan 1985), Ankara 1985, s. 411-414; a.mlf., “Medresetü’l-Hattâtîn’in Açýlýþýna Dair Mühim Bir Belge”, Antik Dekor, sy. 100, Ýstanbul 2007, s. 228-234; Ozanay Omur, “Geleneksel El Sanatlarýnýn Çaðdaþ Eðitimdeki Yeri”, Anadolu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sempozyumu Konferanslarý, Eskiþehir 1995, s. 44-66; Samiha Ayverdi, Türk Tarihinde Osmanlý Asýrlarý, Ýstanbul 1999, s. 781-788; Muhittin Serin, Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar, Ýstanbul 2003, s. 197; Akademiye Tanýklýk 3: Gü- zel Sanatlar Akademisine Bakýþlar: Dekoratif Sanatlar (ed. Ahmet Önder Gezgin), Ýstanbul 2003, s. 68-103; Mehmet Kaplan, Kültür ve Dil, Ýstanbul 2005, s. 17-29, 52-56; Ýsmail Hakký Baltacýoðlu, “Ustadlar Ne Diyorlar: X. Necmeddin Okyayla Görüþtüm”, Yeni Adam, sy. 447, Ankara 1943, s. 6-7; sy. 448 (1943), s. 6-7, 11; Ýbrahim Ateþ, “Vakýf Hattat Okulu”, VD, XXII (1991), s. 514; Gülbün Mesârâ, “A. Süheyl Ünver’in Medresetü’l-Hattâtîn Yýllarý ve Ötesi”, Antik Dekor, sy. 17 (1992), s. 60-64; Mustafa Cezar, “Türkiye’nin Çaðdaþlýk Yoluna Iþýk Tutan Yüksek Öðretim Kurumlarýndan Akademi”, Sanat Çevresi, özel sayý, sy. 4, Ýstanbul 2003, s. 10-27; Kerim Silivrili, “Güzel Sanatlar Akademisinden Anýlar”, a.e., s. 78-83; Sitare Turan Bakýr, “Geleneksel Türk Sanatlarýnda Eðitim Serüveni”, a.e., s. 90-93; “Türkiye ve Dünyadaki En Büyük 100 Sanat Koleksiyoncusu”, Antik Dekor, sy. 10 (2007), s. 48-57. ÿMuhittin Serin Geleneksel Türk El Sanatlarý. Genelde “insanlarýn temel ihtiyaçlarýný karþýlamak amacýyla toplumun gelenek ve göreneklerine dayalý, basit alet, el emeði ve becerisiyle ortaya çýkan güzel ve yararlý iþ” ola- rak tanýmlanmýþtýr. Ýnsanlýðýn binlerce yýllýk kültür, birikim ve deneyimine dayanan el sanatlarý milletlerin inanç, zevk ve yaþam tarzýndan etkilenerek zenginleþmiþ, kökleþmiþ, halk tarafýndan sevilmiþ, büyük bir emekle iþlenmiþ, korunmuþ ve nesilden nesile aktarýlmýþtýr. Böylece geleneksel özelliði kazanan el sanatlarý toplumda ortak bir ruh, güçlü bir duygu ve düþünce birliði oluþturmuþ, toplumun süreklilik bilincini canlý tutmuþtur. Yüzyýllara göre konu, kullanýlan doðal madde, uygulanan teknik ve üslûp bakýmýndan farklýlýk gösteren geleneksel Türk el sanatlarý maden, ahþap, çini, seramik, dokuma, halý, kilim, ev sanatlarý, halk sanatlarý, kuyumculuk, cilt, ebru, minyatür ve hat gibi çok geniþ bir alana yayýlmýþtýr. Ustalýk, yoðun emek ve iþ terbiyesi gerektiren, halkýn kültür, zekâ, zevk ve yaratýcýlýðýný yansýtan bu sanat ürünleri arasýnda basit, sade iþler olduðu gibi büyük bir hünerle yapýlmýþ, dünya sanatlarý ölçüsünde estetik deðer taþýyan eserler de bulunmaktadýr. Geleneksel Türk el sanatlarýnýn kökleri Hun, Göktürk, Uygur gibi eski Türk devletlerine kadar uzanmaktadýr. Orta Asya’da yapýlan arkeolojik çalýþmalar sonunda elde edilen metal, ahþap, taþ, seramik ve dokuma ürünleri burada zengin el sanatlarýnýn ve yüksek bir kültürün varlýðýný göstermektedir. Türkler’in müslüman olmasý ve Abbâsîler döneminde Orta Asya’dan devþirilen Türk unsurlarý ile beraber Orta Asya Türk sanatýnýn Ýslâm sanatýnda izleri görülmeye, Türk sanatý da Ýslâmî bir kimlik kazanmaya baþlamýþtýr. Bu sanat tecrübesi ve bilgi birikimi Büyük Selçuklular devrinde Ýran ve Irak’ta yöresel kültürlerden etkilenerek geliþmiþtir. Ýpek yolu üzerinde çok önemli bir konumunda bulunan Anadolu’ya göç eden Türkler, kendi gelenek ve göreneklerini Anadolu uygarlýklarýnýn kültürleriyle kaynaþtýrýp el sanatlarýnda yeni bir senteze ulaþmýþ, Anadolu’nun kültürel yapýsýný oluþturmuþtur. Türk el sanatlarý geleneðini uzun bir Anadolu Selçuklu tecrübesinden sonra devralan Osmanlýlar, sanata ve sanatkâra her türlü desteði ve imkâný saðlayarak geleneksel el sanatlarýný en üst düzeye ulaþtýrmýþtýr. Saray teþkilâtýnda yer alan ve çeþitli bölüklerden oluþan ehl-i hiref teþkilâtlarýnda her türlü sanatý icra eden seçkin ustalarý görev yapmýþ, bu yüksek saray kültürü içinde el sanatlarý yeni üslûp ve tarzlar kazanarak hýzlý bir geliþme göstermiþ, büyük sanatkârlar yetiþmiþtir. Osmanlý toplumunda geleneksel el sanatlarýnýn Ýstanbul ve Anadolu’nun çeþitli yörelerinde Avrupa’yý da etkileyen inceliðe ulaþmasýnda saray ve paþa konaklarýnýn desteði kadar Ahîlik ve lonca örgütünün de büyük etkisi olmuþtur. Tanzimat’la baþlayan Avrupaî zevk, dekor, giyim ve hayat tarzýnýn benimsenip yayýlmasý ve kültür deðiþimleri geleneksel Türk el sanatlarýný derinden etkilemiþ, bu olumsuzluklar bazý el sanatlarýnýn yok olmasýna veya yozlaþmasýna sebep olmuþtur. Hat, tezhip, minyatür, cilt, ebru, çini, halý, kilim gibi geleneksel el sanatlarý Medresetü’l-hattâtîn ve onun Cumhuriyet döneminde devamý sayýlan kurumlarda varlýðýný sürdürmüþtür. Bir kýsým el sanatlarý ise ev, çarþý, dükkân ve atölyelerde ustaçýrak iliþkisiyle sürekliliðini korumuþ, böylece el sanatlarý alanýndaki bu zengin imparatorluk mirasý Cumhuriyet dönemine aktarýlmýþtýr. Anadolu’nun her yöresinde el sanatlarý görülmekle birlikte ham madde özellikleri, motif, renk ve teknik bakýmýndan bir kýsým bölgelerde bazý el sanatlarý daha çok geliþme göstermiþ, yöresel kültürleri yansýtmýþtýr. Uþak, Kayseri, Bünyan, Milas, Hereke, Yaðcýbedir, Sivas, Gördes ve Isparta halý ve kilim dokumacýlýðýnda; Ýznik, Kütahya, Çanakkale çini ve seramik; Gaziantep el sanatlarý ve Kahramanmaraþ demircilik gibi sanatlarda öne çýkan yörelerdir. Cumhuriyet’in ilk yýllarýnda kýrsal alanda yaþayan halkýn çoðu günlük ihtiyaçlarýný el emeðine dayalý ürünlerle gidererek ülke ekonomisine büyük ölçüde katkýda bulunmuþtur. Fakat zamanla artan nüfus, köyden þehre yapýlan yoðun göçler, teknolojik ilerlemeler, bilgisayar donanýmlý makine ve tezgâhlar, yeni malzeme araç ve teknikler el sanatlarýnda endüstrileþmeyi zorunlu kýlmýþ, seri üretime geçilmiþtir. Cumhuriyet devrinde hazýrlanan kalkýnma plan ve programlarýnda esnaf ve sanatkârlarýn desteklenmesi yanýnda orta, yüksek öðrenim ve Güzel Sanatlar fakültelerinin Geleneksel Türk El Sanatlarý bölümlerinde el sanatlarý alanýnda teknik bilgiler kazanmýþ, yeni tasarýmlar yapabilen, yaratýcý genç sanatkârlarýn yetiþmesi, böylece bu sanatlarýn gelecek kuþaklara taþýnmasý hedefleri de yer almýþtýr. Bu çabalara raðmen sanayileþme ile beraber el sanatlarýnda görülen bozulmanýn önüne geçilememiþtir. Sabýr ve büyük bir ustalýkla ortaya çýkan yüksek kalite seri üretimle bozulmuþtur. Doðal boyalarýn yerini sentetik, kimyasal boyalarýn almasý, renk, motif ve motifleri oluþturan unsurlarda görülen bozulmalar dünyaca ünlü Uþak, Kayseri, Hereke, Yaðcýbedir ve Isparta gibi yörelerde dokunan halý ve ki581 TÜRKÝYE limlerin kendine özgü güzelliðini kaybettirmiþtir. Müzelerde sergilenen, camileri süsleyen, yüksek sanat deðeri taþýyan eski seramik ve çinicilik sanatý geleneksel usulde bugün Ýznik, Kütahya ve Çanakkale yöresinde sürdürülmekle beraber renk, desen, malzeme ve kalite yönüyle Osmanlý dönemi seviyesine ulaþamamýþtýr. Ýstanbul, Trabzon, Midyat, Diyarbakýr, Van ve Beypazarý’nda altýn, gümüþ ve bakýr üzerinde kakmacýlýk sanatý dökme, dövme, oyma, kabartma, savatlama ve telkâri gibi tekniklerle bugün de sürdürülmektedir (bk. SAVAT). Cumhuriyet döneminde Ýstanbul Kapalý Çarþý esnafýndan Ziya Oygan Bey, devlet adamlarý için yaptýðý hediyelik eþyalar ve yarýþma kupalarý ile tanýnan gümüþ kakmacýlýk sanatýnýn önde gelen ustalarýndandýr. Onun kalfasý Hüseyin Azmi Baykal ve Refik Ertürker bu sanatý günümüzde ustalýkla yürütmektedir. Türkiye’de geleneksel sanatlara ilgi ve desteðin azaldýðý bir dönemde M. Zeki Kuþoðlu güçlü sanatkâr kiþiliðiyle gümüþ kakmacýlýk sanatýný eserlerinde yeniden canlandýrmýþ ve sanat çevrelerinde tanýtmýþtýr. Ýnce marangozluk iþlerinin sedef, fildiþi, kemik, baða gibi maddelerle süslenmesi olan sedefkârlýk sanatý Osmanlýlar döneminde klasik çaðýna ulaþmýþ geleneksel Türk el sanatlarýndandýr (bk. SEDEFKÂRLIK). Sedefçilik XVIII ve XIX. yüzyýllarda yok olmak üzere iken kendisi de usta bir marangoz olan II. Abdülhamid’in Yýldýz Sarayý’nda kurduðu sedefhane atölyesinde çalýþan ustalarýn verdiði eserlerle tekrar canlanmýþtýr. Bu atölyeye kolaðasý olarak tayin edilen Topkapý Sarayý Hýrka-i Saâdet Dairesi kapýlarýnýn ustasý Vâsýf Sedef Usta, sedefçilik sanatýnýn bütün inceliklerini Cumhuriyet döneminde Beþiktaþ’ta açtýðý atölyesinde ve 1936’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Þark Tezyînî Sanatlarý Þubesi’nde Ýsmail Yümni Sonver ile yeni kuþaklara aktarmýþtýr. Bu dönemde yetiþen sanatkârlar arasýnda Nerses Semercioðlu sedefkârlýk sanatýnýn son temsilcilerindendir. Bugün yaptýðý sedef kakma eserleriyle ün kazanan M. Zeki Kuþoðlu ve Salih Balakbabalar sedefkârlýk sanatýný sürdürmektedir. Salih Balakbabalar’ýn özellikle abanoz, ceviz üzerine sedef, fildiþi ve baða ile oyma ve kakma teknikleriyle harf bünyelerini bozmadan yaptýðý celî hat kompozisyonlarý, altýn ve gümüþ takýlar, rahleler sedefkârlýk sanatýnýn en güzel örneklerindendir. Günümüzde Türkiye’de süsleme sanatlarý içinde daha çok ilgi gören ve klasik deðerlerini yeniden bulma yönünde iler582 leyen tezhip sanatý Medresetü’l-hattâtîn’de ve onun devamý olan kurumlarýn programlarýnda yer almýþ, Tâhirzâde Hüseyin, Yeniköylü Nûri Ulunay, Bahâeddin Tokatlýoðlu, Ýsmail Hakký Altunbezer, Yusuf Çapanoðlu, Feyzullah Dayýgil, Münevver Üçer, A. Süheyl Ünver ve Mihriban Sözer’in büyük emek ve gayretleriyle yeni kuþaklara aktarýlmýþtýr. Özellikle Ýsmail Hakký Altunbezer’in öðrencileri olup Cumhuriyet dönemi tezhip sanatýnýn yeniden canlanmasýnda öncülük eden iki büyük sanatkâr Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt, Þark Tezyînî Sanatlarý Þubesi’nde görev yapmýþ, günümüz tezhip sanatýnýn ustalarýný yetiþtirmiþtir. 1967’den sonra öðrenci olmadýðý için kapanan bu bölüm, 1976’da Geleneksel Türk El Sanatlarý Kürsüsü adýyla yeniden açýlmýþtýr. Burada Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt’un öðrencileri Tahsin Aykutalp tezhip, Kerim Silivrili çini desenleri derslerini sürdürmüþlerdir. Bugün ayný bölümde Rikkat Kunt’un yetiþtirdiði Faruk Taþkale tezhip eðitimini yürütmektedir. Yüksek Öðretim Kurulu yasasý ile bazý üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinde Geleneksel Türk El Sanatlarý bölümleri açýlmýþtýr. A. Süheyl Ünver, Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt’tan icâzet alan Ýnci A. Birol, Çiçek Derman ve bu hocalarýn izinde giden Gülnur Duran, Ayþe Üstün, Arzu Tozlu, Celalettin Karataþ çeþitli üniversitelerde görev yapmakta, klasik üslûpta güzel eserler vermektedir. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde görev yapmýþ olan A. Süheyl Ünver’in yetiþtirdiði öðrencilerden Cahide Keskiner, Gülbin Mesara, Melek Antel, Ülker Erke, Semih Ýrteþ ve Mamure Öz, Cumhuriyet döneminde öne çýkan tezhip sanatkârlarý arasýndadýr. Ayrýca tezhip alanýnda yetiþmiþ pek çok genç sanatkâr kendi atölye, vakýf, dernek ve belediyelerin açtýðý kurslarda tezhip sanatý eðitimi vermektedir. Klasik Osmanlý cilt sanatý da hat ve tezhip sanatlarý gibi Medresetü’l-hattâtîn’in devamý olan kurumlarýn programýnda yer almýþ, eðitim ve öðretimini bugüne kadar sürdürmüþtür. Bahâeddin Tokatlýoðlu, Sâmi Necmeddin (Okyay), Sacit Okyay, Mehmet Emin Barýn, günümüzde ünlü mücellit Ýslâm Seçen, Cumhuriyet dönemi klasik cilt sanatýný yeni kuþaklara öðreten sanatkârlardandýr. Ýslâm Seçen’in yetiþtirdiði Habip Ýþmen, Kâzým Hacýmeyliç, Gürcan Mavili, Ali Kunduracý da bu sanatý geleneksel usulde sürdüren sanatkârlar arasýndadýr. Türk geleneksel sanatlarý arasýnda ilgi gören ebru sanatý Buhara’dan Ýstanbul’a göç eden Þeyh Sâdýk ve oðlu Edhem efendilerin yetiþtirdiði öðrencilerle yeni bir döneme girmiþtir. Klasik tarzda ebru yapma sanatýný Þeyh Edhem Efendi’den öðrenen Mehmed Necmeddin Okyay, “Necmeddin ebrusu” adý verilen kendi tarzýný geliþtirerek bu sanat alanýnda yeni bir çýðýr açmýþtýr (bk. EBRU). Bu tavrý daha da ileri seviyeye ulaþtýran talebelerinden Mustafa Düzgünman, Türkiye’de ebru sanatýnýn meraklý genç nesil arasýnda yayýlmasý ve sevilmesinde büyük çaba harcamýþtýr. Pek çok el sanatýnýn yanýnda sanatkâr kiþiliðini renk, desen ve kompozisyon olarak ebru sanatýna da yansýtan neyzen Niyazi Sayýn günümüzde bu sanatýn iyi temsilcilerindendir. Genç nesil arasýnda Timuçin Tanarslan, Feridun Özgören, Alparslan Babaoðlu, Sadrettin Özçimi, A. Hikmet Barutçugil kendi yorumlarýný da katarak ebru sanatýný bugün yaþatan sanatkârlardýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Nejat Diyarbekirli, Hun Sanatý, Ýstanbul 1972, s. 111; H. Örcün Barýþta, Türk El Sanatlarý, Ankara 1988, s. 1; a.mlf., “Günümüzde El Sanatlarý Eðitimi Yapýlan Yüksek Öðrenim Kurumlarý ve Bu Kurumlarca Yapýlan Süreli Yayýnlarla Belirlenen Eðitim Kurumlarý Dýþýnda Uygulanan El Sanatlarý Üzerine”, V. Türk Kültürü Kongresi: Cumhuriyetten Günümüze Türk Kültürünün Dünü, Bügünü ve Geleceði-El Sanatlarý (haz. Þebnem Ercebeci), Ankara 2005, XIII, 1-8; H. Glassie, Günümüzde Geleneksel Türk Sanatý (trc. Süha Oðuzertem), Ýstanbul 1993, s. 39; a.mlf., Turkish Traditional Art Today, New York 1994; Sitare Turan Bakýr, “Geçmiþten Günümüze Türk Çini Sanatýnda Tasarým”, 2000’li Yýllarda Türkiye’de Geleneksel Türk El Sanatlarýnýn Sanatsal, Tasarýmsal ve Ekonomik Boyutu Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1999, s. 75-81; Ýnci A. Birol – Çiçek Derman, Türk Tezyini Sanatýnda Motifler, Ýstanbul 2001; Halil Ýnalcýk, Þâir ve Patron: Patrimonyal Devlet ve Sanat Üzerinde Sosyolojik Bir Ýnceleme, Ankara 2005, s. 10; Taciser Onuk – H. Feriha Akpýnarlý, “Cumhuriyetten Günümüze El Sanatlarýnýn Doðuþu, Geliþimi Sosyal Kültürel Eðitim ve Ekonomik Ýliþkileri Bakýmýndan Bugünkü Durumu ve Geleceði”, V. Türk Kültürü Kongresi, XIII, 27; M. Zeki Kuþoðlu, Gelenekten Geleceðe Köprü Ýnsanlar, Ýstanbul 2006, s. 146157, 160-162; Ayþe Üstün, “Türk Tezhip Sanatý”, ÝSMEK Türk Kitap Sanatlarý Sempozyumu Bildirileri, Ýstanbul 2007, s. 32-47; Sadrettin Özçimi, “Geçmiþten Geleceðe Türk Ebru Sanatý”, a.e., s. 57; “Bir Haným Sanatkarýmýz, Rikkat Kunt Kendi Ýfadesiyle Hayat Hikayesi”, Sandoz Bülteni, sy. 18, Ýstanbul 1985, s. 10. ÿMuhittin Serin Mûsiki. Osmanlýlar’da Tanzimat ve Meþrutiyet dönemleri, müzik üzerinden de izlenebilecek olan, Türk mûsikisinin üstünde geri dönülmeyecek bir üslûp ve tarz farklýlaþmasýna yol açmýþtýr. Esasen baþka sanat dallarýnda da görülen biçim ve içerik deðiþimleri, XX. yüzyýlýn baþlarýn-
© Copyright 2024 Paperzz