İSTİKLAL MARŞININ HİKAYESİ Cumhuriyet devrine kadar bir

İSTİKLAL MARŞININ HİKAYESİ
Cumhuriyet devrine kadar bir “Milli Marş” yaptırılması düşünülmemiş,
bunun yerine padişahların yaptırdıkları özel marşlar kullanılmıştır. Bu marşlar
halk kitlesine mal edilmediği için yabancı memleketlerde birçok defa güç
durumlarda kalınmış.
Bir keresinde bir futbol takımımız milli marş yerine “Hamsi Koydum
Tavaya Başladım Oynamaya” türküsünü okumuştur.
Bir keresinde de “bizim milli marşımız yok” diyenler olmuş.
1895 yılında Kaiser Wilhelm (İmparator Wilhelm) Kanalı açılırken,
dünyadaki bütün savaş gemileri bu törene davet edilmiş. Tören başlayınca
kanala giren her geminin direğindeki bayrağa göre hemen o memleketin milli
marşı çalınıyormuş. Birden bire yeni bir geminin yaklaştığını gören orkestra
şefi şaşırmış adeta korkmuş çünkü bu geminin direğindeki bayrak ay
yıldızlıymış. Osmanlı Hükümeti savaş gemisi yerine son dakikada verdiği bir
kararla, buharlı bir gemiyle törene katılmaya karar vermiş ama o an çalınması
gereken Türk Milli Marşı’nın ne notası varmış ne de orkestra ezbere
biliyormuş. O anda ani bir karar veren orkestra şefi Pott orkestraya “Ay dede”
şarkısını çaldırmış.
Ay dede, Ay dede!
Durağın nerede?
Reşadiye Savaş Gemisinin kızaktan indiriliş töreninde bulunmak üzere
İngiltere’ye davet edilen Türk heyeti, törenin son dakikalarında güç durumda
kalmış milli marş yerine “Entarisi Ala Benziyor” türküsünü söylemiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında, 37 kişilik bir Türk Subay kafilesi
milli marş yerine Tekbir getirmişlerdir.
Daha İstiklal Savaşı sırasında, Cumhuriyet ilan edilmeden önce Batı
Cephesi Komutanlığından bir istek gelir. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin bir milli
marşı olmalı. Böylece “İstiklal Marşı” adı ile yaptırılacak marşın hazırlıklarına
başlanır.
Beste ve güftenin her biri için 500 liralık ödül kararlaştırılır ve genelge
ve mektuplarla bütün yurda duyurulur.
Şiir yarışmasına yurdun dört bir yanından 724 şiir gönderilir.
Değerlendirme komisyonu bunlardan 7 tanesini seçerek bastırır ve meclis
üyelerine dağıtır. TBMM 12 Mart 1921 tarihinde Mehmet Akif Ersoy’un şiiri
“İstiklal Marşı” defalarca ayakta okunarak ve alkışlanarak; mutluluk
gözyaşları içinde kabul edilir.
Beste yarışması güfte yarışması kadar ilgi görmez. Yarışmaya sadece 24
beste katılır. Anadolu’daki savaşın artması sebebiyle yarışmanın
sonuçlanması tam 3 seneyi bulur. 1924 yılında Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi
resmi Milli Marş olarak kabul edilerek ilgili kurullar ve bütün okullara bildirilir.
Bu marş 6 yıl çalınıp söylendikten sonra 1930 yılında yeni bir emirle Osman
Zeki Üngör’ün bestesi milli marş olarak kabul edilir.
Mehmet Akif Ersoy
Ali Rıfat Çağatay
Osman Zeki Üngör