İstanbul. 13.02.2015 Sayı:4317 3568 sayılı SERBEST

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
CHAMBER OF CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANTS OF ISTANBUL
İstanbul. 13.02.2015
Sayı:4317
3568 sayılı SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR ve YEMİNLİ
MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU UYGULAMA GENEL TEBLİĞ TASLAĞI
HAKKINDA
GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ
Taslak Tebliğde;
I. Çerçeve Taslak, 17/2/2006 gün ve 26083 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmak
suretiyle, yürürlüğe konulan Mevzuat Hazırlama Usul Ve Esasları Hakkında
Yönetmelik’in 10.maddesinde öngörülen esaslara uygun olarak Bölümler halinde
hazırlanmış ise de, konunun diğer yasal düzenlemelerden farklı olarak geniş ve
ayrıntılı bir düzenleme alanını içermesi nedeniyle, genel kurallarda ayrılmak suretiyle,
Taslağın değerlendirilmesi ve görüşlerin beyan edilmesi aşamasında kolaylık temini
açısından, Taslağın maddeler olarak hazırlanmasının uygun olacağı,
II.1- Taslağın Birinci Kısım, III. Bölümü’nde yer alan SERBEST MUHASEBECİ /
SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK HİZMET SÖZLEŞMESİ başlıklı
kısmının A. Sözleşme Düzenlenmesi Başlıklı maddesinin 1.fıkrasında;
Yer alan “meslek mensupları ile mükellefler arasında düzenlenecek hizmet sözleşmesi
vergilendirme dönemi takvim yılı olarak belirlenen mükellefler için Ocak ayında yıllık olarak,
yani bir takvim yılı için düzenlenecektir.” hükmü 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun
26.maddesi ve 431. maddesi ile öngörülen sözleşme serbestiyetine süre bakımından,
393.madde ile öngörülen genel hizmet sözleşmesinin ve 502.ve 504.maddelerde öngörülen
vekalet ilişkisinin kapsamı yönünden aykırılık teşkil ettiğinden, anılan maddedeki sözü edilen
hükmün,
“ meslek mensupları ile mükellefler arasında düzenlenecek olan hizmet
sözleşmesinin süresi, bir takvim yılından veya özel hesap döneminden daha kısa
olmamak üzere, taraflarca, serbestçe belirlenir ve akdedilen sözleşme taraflarca fesh
edilmediği sürece yürürlükte kalır.”
1
Şekilde düzenlenmesinin, düzenlenmesinin yerinde olacağı,
Düzenlemenin anılan şekilde yürürlüğe konulmasının kabulü halinde, sözü edilen
hüküm ile A.maddesinin 2.fıkrası ve 4.fıkrası hükümleri arasında çelişki doğmuş olacağından,
2.fıkranın ve 4.fıkranın Çerçeve Taslaktan çıkarılmasının, hem çelişkinin izalesi hem de
yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelerle öngörülen hukuk düzenine aykırılıkların
giderilmesi yönünden hukuka uygun olacağı,
II.2- Haksız Rekabetle Mücadele Yazılımının Meslek Mensuplarınca Kullanılması
Hakkında Mecburi Meslek Kararı hükümlerine paralel olmak üzere;
Ayrıca, 1.fıkranın 2.bendinde;
“Mükellefler ile Meslek Mensupları arasında düzenlenecek olunan sözleşmeler,
Haksız Rekabetle Mücadele Yazılımının Meslek Mensuplarınca Kullanılması Hakkında
Mecburi Meslek Kararı hükümleri esas alınmak üzere serbestçe belirlenir. Yazılı hizmet
sözleşmesi düzenlenmeden meslek mensupları iş kabul edemez. Ücret tarifesine
uyulması zorunludur. İş sahibince sözleşmeden doğan ücret ödeme yükümlülüğü yerine
getirilmedikçe, meslek mensupları iş sahiplerine olan yükümlülüklerini yerine
getirmeme hakkına sahiptir. Bu durumdan dolayı meslek mensupları sorumlu
tutulamazlar.
Ayrıca, stajyerler ve meslek mensuplarına bağımlı çalışan meslek mensupları,
işten ayrılmaları halinde daha önce birlikte çalıştıkları meslek mensuplarının
müşterilerine iki yıl geçmedikçe hizmet veremezler.”
Yolundaki hükme yer verilmesinin, uygun olacağı,
II.3- 1. fıkraya 3.bent olarak ;
“ TÜRMOB Yönetim Kurulu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali
Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 24 üncü maddesinde yer
alan işlerle ilgili sözleşmelerden hangilerinin öncelikle bağlı olunan odaya
bildirilmesinin mecburi olduğunu ve zamanını kararlaştırmaya yetkilidir.”
Yolundaki hükmün eklenmesinin diğer yasal düzenlemelerle uyumlu hale gelmesi
açısından isabetli olacağı,
Taslak çerçeve maddesinin aralardaki fıkraları çıkarılmış olunduğundan, madde fıkra
ve bentlerinin sıra ile teselsül ettirilmesinin uygun olacağı,
2
III- Taslağın Birinci Kısım, III. Bölümü’nde yer alan Sözleşme Süresinin Sona
Ermesi, Fesh Edilmesi veya Meslek Mensubunun /Mükellefin Vefatı, İşi Terk Etmesi
veya Meslek Mensubunun Meslekten Alıkonulması, Meslekten Çıkarılması Durumunda
Beyannamelerin Hangi Meslek Mensubu Tarafından İmzalanacağı başlıklı kısmının B.
maddesinin 6.fıkrasının;
“ Meslek mensubunun, vefatı veya ağır hastalık hali gibi mücbir sebeplerin
mevcudiyeti durumunda, kendilerine ait beyannameler, meslek mensubunu yasal olarak
temsil etme yetkisi bulunan kimselerle, bir başka meslek mensubu arasında hizmet
sözleşmesinin düzenlenmesini takiben, iş için tayin edilmiş olan meslek mensubunca,
olayın vuku tarihinden itibaren üç ay içerisinde (ya da makul sürede) verilir.”
Şeklinde düzenlenmesinin isabetli olacağı,
Ayrıca,
B maddesinin 1.fıkrasında yer alan, “süresi sona eren hizmet sözleşmesi dönemine
ait beyannamelerin 3568 sayılı Kanunun 2/A-a maddesine göre hizmeti bir bütün olarak fiilen
veren önceki meslek mensubu tarafından veya yeni hizmet sözleşmesi yapılan meslek
mensubu tarafından düzenlenmesi,”
Hükmünün, “önceki meslek mensubu tarafından” ibaresinden sonra,
“ beyannamelerin, ölüm, hastalık gibi fiili imkansızlıklar ile meslekten
uzaklaştırma, yasaklanma gibi hukuki imkansızlıklar yüzünden düzenlenememesi
halinde, beyannamelerin yeni hizmet sözleşmesi imzalayan meslek mensubu tarafından
üç ay içerisinde düzenlenmesi, ”
Şeklinde değiştirmesinin,
Diğer fıkralarda da, önceki dönem veya yeni hizmet sözleşmesi yapılan meslek
mensubu ibaresi kullanılmakta olup,
-
Düzenleme ile mükelleflerin, beyannamelerinin verilmemesi gibi bir durumla karşı
karşıya bırakılmamasının amaçlandığı görülmekte olup,
Taslakta yer alan , önceki veya yeni hizmet sözleşmesi imzalanan ibaresi ile seçimlik
çözüm imkanının tanınması yolundaki düzenlemelerin, yukarıda öngörüldüğü üzere,
imkansızlık koşuluna bağlanması yolundaki bir düzenlemeye yer verilmesinin isabetli
olacağı,
3
-
Anılan fıkraya ek fıkra olarak;
“ Ayrıca, önceki meslek mensubunca beyannamelerin düzenlenmesi
yükümlülüğünün keyfi nedenlerle ihmal edilmesi halinde, meslek mensubunun bağlı
olduğu Oda ile yetkili vergi dairesi müdürlüğü, mükellefçe veya yeni hizmet sözleşmesi
imzalayan meslek mensubunca durumdan derhal haberdar edilir ve bu durumda
beyannameler yeni tayin edilen meslek mensubunca düzenlenir”
Şeklinde düzenlenmesinin, uygun olacağı,
IV- Taslağın Birinci Kısım, IV.Bölümü’nde yer alan Düzenledikleri Hizmet ve
Tasdik Sözleşmelerinin Değerlendirilmesi Neticesinde Kapasitelerinin Üzerinde İş
Kabul Ettikleri Yönünde Kanaat Oluşan Meslek Mensuplarından İzahat İstenmesi Ve
Bu Hususta Gerekli İdari Tedbirlerin Alınması başlıklı kısmının bila maddesinde ;
Meslek Mensupları, mükelleflere karşı mesleki sorumluluklarının yerine getirilmesi
aşamasında, Mali mevzuat ile öngörülen yükümlülükler yanında, aynı zamanda yerine ve
ilgisine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı gibi diğer kamu kurumlarının görev ve yetkilerini düzenleyen mevzuat kapsamında
öngörülen yükümlülüklerini de ifa etmektedirler.
Bu itibarla, Meslek mensuplarının iş kapasitelerinin tespit edilebilmesi için bir meslek
mensubunun yapması gereken tüm faaliyetlerin bilinmesi, bu faaliyetler gerçekleştirilirken
hangi teknik donanımlara sahip olunması gerektiğinin ve çalışan profil bilgilerine sahip
olunmasının, yani meslek mensubuna ilişkin asgari bilgi sahibi olunması gerekli
bulunmaktadır.
Bu nedenle, meslek mensuplarının birikim, donanım ve çalışma alanlarına dair somut
veriler dikkate alınmaksızın, salt mükelleflere ait verilerden hareketle, Maliye Bakanlığınca
yapılacak olunan kapasite tespitinin maddi gerçeği hiçbir şekilde yansıtmayacağında kuşku
yoktur.
Hal böyle olunca, Meslek mensuplarının iş hacmini değerlendirme ve kapasitenin
üzerinde iş alınıp alınmadığını belirleme konusunda uzun yıllardır uygulamadan gelen
tecrübelerinin olduğu sabit olan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) anılan yeterliliği göz ardı edilip, ayrıca,
01.01.2015 tarihi itibariyle yürürlüğü girmiş olan “Haksız Rekabetle Mücadele Yazılımının
Meslek Mensuplarınca Kullanılması Hakkında Mecburi Meslek Kararı”nı yürütmekle görevli
olduğunda en küçük bir tereddüt bulunmayan ve en yetkin meslek kurumlarından biri olan
TÜRMOB’un görev ve yetkisinin ihlal edilmesine yol açan bir düzenlemenin anılan hükümler
ile çelişki oluşturacağı göz önünde bulundurularak,
4
Esasen, sözü edilen mali uygulamalar alanında, TÜRMOB tarafından yürürlüğe
konulan mesleki ilke ve faaliyet esasları ile Haksız Rekabetle Mücadele Yazılımının
Meslek Mensuplarınca Kullanılması Hakkında Mecburi Meslek Kararı hükümlerinin
göz önünde bulundurulmasının zorunlu olduğu da dikkate alındığında,
Taslağın Birinci Kısım, IV. Bölümü’nde yer alan düzenlemelerin Taslak
metninden tamamen çıkarılmasının isabetli olacağı,
V- V- Taslağın Birinci Kısım, Dokuzuncu Bölüm’ünde yer alan Vergi
Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce
İmzalanması Mecburiyeti İle Bazı Hususlara İlişkin Usul Ve Esaslar başlıklı kısmının
I.Amaç başlıklı maddesinin son fıkrasının ;
340 No’ lu Vergi Usul Kanunu’ nun IV- Beyannamelerini Kendileri Gönderebilecek
Mükellefler başlıklı bölümünde ;
“3568 sayılı Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanunu uyarınca çıkarılan tebliğlere göre aktif büyüklükleri veya net satış
hâsılatlarının belli bir tutarın üzerinde olması nedeniyle, beyannamelerini meslek mensubuna
imzalatmak zorunluluğunda bulunmayan mükellefler istemeleri halinde beyannamelerini
elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebileceklerdir.” Denilmektedir.
Her ne kadar Vergi Beyannamelerinin meslek mensuplarınca imzalanmasına ilişkin
parasal hadler söz konusu ise de E-Beyanname gönderme yetkisinin meslek mensuplarına
verilmesi nedeniyle bir anlamda alt sınır da kalmamış bulunmakta olup,
3568 Sayılı Kanunun “Mesleğin Konusu” başlıklı 2.maddesinin; “Muhasebecilik ve
malî müşavirlik mesleğinin konusu” nu düzenleyen hükümler esasen yürürlükte olup, göz
önünde bulundurulmasında da zorunluluk olduğundan:
Parasal hadlerin tümüyle kaldırılmak suretiyle, tüm beyanname ve bildirimlerin,
yetkili SM/SMMM’ lerce gönderilmesi gerekli bulunmakta olup,
Haksız rekabete neden olan, YMM lerin danışmanlık sözleşmesi yapmak
suretiyle Tam Tasdik sözleşmesi yapmaksızın tüm mükelleflerin beyannamelerini
gönderme yetkisini düzenleyen Maliye Bakanlığınca 20 yıl önce yayımlanmış olunan
Genelgenin Kaldırılması ve anılan Genelgede yer verilmiş olunan kabullerin terk
edilmesi gerekli bulunduğundan,
5
Ayrıca;
2014 Şubat ayında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri ile
Afyonkarahisar’da yapılan ortak toplantıda görüşülüp kabul gören ve Bakanlığa iletilen;
Beyanname İmzalatma Zorunluluğu Kapsamındaki Mükellefler:
1- Kurumlar vergisi mükellefleri,
2- Bilanço usulüne göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri,
3- Serbest meslek erbapları,
4- İşletme hesabı esasına göre defter tutan Ticari Kazanç sahibi gelir vergisi
mükelleflerinden, 213 Sayılı VUK nun 177. maddesindeki hadlerin (Defter tutma hadleri )
yarısından fazla olanların, beyannamelerini imzalatmak zorunda olduklarının da kabul edilmiş
olunduğu, böyle bir düzenleme ile kapsam dışında mükellef kalmamakta olduğu da göz
önünde bulundurulduğunda,
Anılan Taslağın çerçeve maddesinin son fıkrasının;
“Öte yandan, Gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini yeminli mali
müşavirlere tasdik ettiren mükelleflerin beyannamelerini ayrıca serbest muhasebeci
veya serbest muhasebeci mali müşavirlere imzalatma zorunluluğu yoktur.”
Yolundaki hükmünün Taslak metninden çıkarılmasının 3568 sayılı Kanun’un
2.maddesi ile öngörülen hukuk düzenine uygunluk oluşturacağı,
VI - Taslağın Birinci Kısım, Dokuzuncu Bölüm’ünde yer alan Diğer Hususlar
Başlıklı VII. maddesinin İşe Başlama/ Bırakma Bildirimlerinin İmzalanması başlıklı A.
fıkrasının son bendinin;
İşe başlama veya bırakmalara ilişkin yoklama işlemleri ise vergi daireleri tarafından,
mükellefiyet tesis veya terk tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde yaptırılacak olunduğundan,
maddede sözü edilen meslek mensuplarının sorumluluğunun, söz konusu tarih itibariyle
sona ermesi gerekmektedir.
Esasen buradaki meslek mensuplarının sorumluluğu, vergi dairelerince
yapılacak yoklamayla sona erecek geçici bir sorumluluk olduğundan, maddenin son
fıkrasında öngörülen sorumluluk rejimine ilişkin düzenlemelerin,
Taslak metninden çıkarılmasının isabetli olacağı,
6
VII- Taslağın Birinci Kısım, Onuncu Bölüm’ünde yer alan Sorumluluk Başlıklı
Vergi Beyannamelerini İmzalayan Serbest Muhasebeci / Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlerin Müşterek Ve Müteselsil Sorumluluğu başlıklı II. maddesinin Genel
Hükümler başlıklı A.fıkrasının 3.bendinin;
Taslakta, meslek mensuplarının sorumluluğunun kapsamı VUK 227. Mükerrer
maddesindeki öngörülen hükümlerden daha ağırlaştırılmak suretiyle düzenlenmiş
bulunulmaktadır.
Şöyle ki: eski tebliğde olduğu gibi yeni Tebliğ Taslağında da
“…. SM /
SMMM’ler, mükellef tarafından kendilerine ibraz edilen belgelerin, Muhasebe Sistemi
Uygulama Genel Tebliğleri ile genel muhasebe kurallarına uygun ve doğru olarak yasal süresi
içinde, kanuni defterlere kaydedilmesinden ve mali tablolara aktarılmasından sorumludurlar.
SM / SMMM’ler, bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden de sorumlu olacaklardır.”
hükmüne yer verilmiş olunup,
Oysaki; VUK’nun Mükerer 227. maddesinde; SM /SMMM ler için doğruluk
sorumluluğu yerine uygunluk sorumluluğunun öngörülmüş olunduğu açık iken,
Ayrıca, sınırlıda olsa karşıt inceleme yapma yetkisi olmaksızın, harici araştırma
gibi soyut bir kabulden hareketle, inceleme yetkisi tanınmamış olunan kimselerin, sorumlu
tutulması esasının benimsenmesinin, yaptırım hukukunda aranan ölçülülük kriterleri
bağdaşır bir yönünün bulunmadığı,
Bu itibarla, Meslek mensuplarının vergi kayıp ve kaçağına neden olunması
halinde mükellef ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmasının şartlarının gözden
geçirilip yeniden belirlenmesinin gerekli olduğu, sözü edilen belirlemede, meslek
mensubunun vergi kayıp kaçağına neden olunmasında; ihmalinin, kusurunun ve
kastının varlığının ancak Yargı kararı ile tespit edilmesi yolunda bir düzenlemenin
kabul edilmesinin Hukuk Devleti ilkesi gereği bulunduğu, zira yargı yerlerine ait olan
ceza hukuku suçu teşkil eden eylemlerin varlığının tespitinde, herhangi bir yetkisi
bulunmayan Vergi İnceleme Elemanlarına bu konuda yetki tanınmasının kabul
edilebilir bir yönün olmadığının sabit bulunduğu,
Danıştay 4. Dairesince verilen E:2004/2404, K:2005/207 sayılı kararda da ;
“Meslek mensubunun sorumluluğu şekli ödevlere ilişkin bir sorumluluk olduğundan,
usulüne uygun olarak mükellefçe düzenlenen ve belgelerin maddi gerçekliğine ilişkin yapılan
incelemeler sonucu tarh edilen vergi ve cezalarda meslek mensubunun sorumluluğuna
hükmedilemez.
7
Örneğin, mükellefçe düzenlenen belgeler ile meslek mensubu tarafından düzenlenen
belge, beyanname, tablolar arasında şekli bir uyumsuzluk bulunmamasına rağmen, mükellefçe
alınan ya da düzenlenen ve meslek mensubunun bilgisi çerçevesinde anlaşılamayan sahte
belgelere istinaden tarh edilen vergi ve cezalardan dolayı mali müşavirin sorumluluğuna
hükmedilemez.”
Yolundaki gerekçe ile SM/SMMM’ lerin yaptığı denetimin doğruluk denetimi
olmayıp, bir uygunluk denetimi olduğunun hükme bağlanılmış olunduğu,
Esasen, genel kabul görmüş uluslararası meslek standartlarına göre, meslek
mensuplarının, mali müşavirlik hizmetini üstlendikleri şirketlerin ortaklarından
olmadığının ve sorumluluklarının, hizmetleri sözleşme ile öngörülen esaslar ile meslek
ilke ve kuralları çevresinde hizmetin ifa edilmesi ile sınırlı olduğunun benimsenmiş
olunduğu da dikkate alındığında,
Taslağın çerçeve maddesinin, yukarıda, açıklanan temel esaslar göz önünde
bulundurulmak suretiyle, yeniden düzenlenmesinin, sorumluluk hukukuna uygun
düşeceği,
Ayrıca,
Anılan çerçeve maddeye ek fıkra olarak ;
“Meslek mensuplarının mali sorumluluğunun kapsamı, 3568 sayılı Kanun’un
2.maddesi ile öngörülen hizmet alanları ile mükelleflerle imzalanan hizmet sözleşmesi
ile kabul edilen ifa yükümlülükleri ile sınırlı olup, anılan işlemlerden kaynaklan mali
yükümlülükler ise zorunlu olarak yaptırılacak olunan, mali mesuliyet sigortası
kapsamında tazmin edilir.”
Yolundaki hükmün eklenmesinin diğer yasal düzenlemelerle uyumlu hale gelmesi
açısından isabetli olacağı,
Sonuç itibariyle,
Maliye Bakanlığı’nca, 3568 sayılı Kanun’un yürürlüğe konulmasını takiben,
geçmişten günümüze kadar, meslek mensuplarını ilgilendiren, birçok bir çok yasal
düzenlemeler yürürlüğe konulmuş olup,
Ancak, anılan düzenlemelere bakıldığında, çok önemli bir kısmının YMM’lerin
faaliyet alanlarına münhasır olarak yürürlüğe konulduğu ve 3568 sayılı Kanun ile öngörülen
hukuk düzeninin YMM’ler lehine olmak üzere ihlal edilmesine sebebiyet verilmiş olunduğu
görülmektedir.
8
Bu itibarla çerçeve Taslakta bu genel uygulamanın terk edildiğini ortaya koyan
bir yasalaşma yaklaşımının sergilenmesi beklenilmekte olduğundan, mesleki rekabeti
sağlayan, meslek mensupları arasında 3568 sayılı Kanun ile öngörülen görev ve yetki
alanını gözeten, bir düzenlemenin yürürlüğe konulması, yasa koyucunun meslek
mensupları arasında, adil dengeli ve hakkaniyetle hareket ettiğini gösteren bir
yasalaşma çalışmasını yürütmesinin gerekli olduğu,
Öte yandan, Vergi beyannamelerinin meslek mensupları tarafından imzalanması
zorunluluğu uygulanmasına açıklık getiren, 29.06.1997 tarih ve sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe giren 4 numaralı Tebliğ, esas olarak SMMM’lerin beyanname
imzalamaktan kaynaklanan sorumluluklarına ilişkin hükümler yürürlüğe konulmuş olup,
Uygulamada, 4 numaralı Tebliğ de yapılan sorumlulukla ilgili düzenlemeler, Vergi
Usul Kanunu’na mükerrer 227. maddesindeki düzenlemenin meslek mensupları aleyhine
telafisi mümkün olmayacak hükümler getirmesi açısından eleştirildiği ve değiştirilmesinin
vurgulandığı malumdur,
Nitekim yaklaşık 18 yıllık uygulamada önemli sorunlar yaşandığı, görevlerini hakkıyla
yapan pek çok meslek mensubunun da mağdur olunmasına sebep olunduğu ortadadır.
İnceleme elemanlarınca düzenlenen çok sayıda rapor ve rapora dayalı işlemler yargıya
taşınmış, haksız bulunarak önemli bir bölümü iptal edilmiş olunduğu vakıadır.
18 yıl sonra görülmektedir ki Maliye Bakanlığı sorumlulukla ilgili yapılan aynı
düzenlemeleri daha da ağırlaştırarak tebliğ taslağına taşımıştır. Bu durumun kabul edilemez
olduğu açıktır.
Uygulanması mümkün olmayan, yetkisiz bir sorumluluk kabulünün, meslek
mensuplarını baştan potansiyel suçlu olarak gören bir anlayışın devamı izlerini
taşımaktadır.
Maliye Bakanlığı’nca, her türlü yetkiye sahip olunduğu halde, çok farklı
sebeplerden dolayı, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımının önüne
geçilemediği bir vergisel uygulama gerçeği iken, anılan uygulamanın meslek
mensuplarının sorumluluklarının ağırlaştırılması ile önlenemeyeceği aşikardır.
Bu itibarla, çerçeve Taslağın arz ve izah edilen esaslar göz önünde bulundurulmak
suretiyle düzenlenip yürürlüğe konulmasının, uygun olacağı,
mütalaa edilmektedir.
Dr. Yahya Arıkan
Başkan
9