Fıtratına Uygun Kadın Cinayetleri!

Meltem İ. Yenilmez
Fıtratına Uygun Kadın Cinayetleri!
“Benim bedenim, benim kararım” sloganı ile toplum içerisinde
cinsel kimliğimizi kabul ettirmek ve eşitlik için savaşımızı bir
adım ileriye taşıdık derken kadına yönelik şiddetin ve
cinayetlerin azalması bir yana, neredeyse cinsler arasında adı
konulmamış bir savaşın tam ortasına gelmiş durumdayız. Bu
ülkede ahlak ve ahlaksızlığın yer değiştirdiğini, bitmiş tükenmiş
kurallar üzerinden ataerkillik bahanesiyle güç sahip olduğunu
her fırsatta dile getiren erkeklerin kendi egolarını tatmin
ederken, kadınların ve çocukların -hatta hayvanların- nasıl
tacize, tecavüze, şiddete, ölüme, toplum içerisinde ayrı
tutulmasına ve cinsiyet nefretine mahkum edildiğini çok yazdım.
Özellike yaşanan son olaylardan sonra ülkenin bir kısmı
kadınların yaşadıklarının, sorunlarının ve tepkilerinin farkına
vardı. Evet, bu arabesk kültürde ve coğrafyada kadınların
kaderini değiştirmek çok zor. Tolstoy’unda dediği gibi ‘Acı
duyabiliyorsan canlısın. Başkasının acısını duyabiliyorsan
insansın’. Peki biz ne zaman insan olmayı bıraktık? Kadınların bu
ülkede birey olarak görülmediği bir gerçek! Bir şekilde yolu
bulunup farklı bir başlık altına sokulan, gerek dışarda gerek evin
içersinde haddini bilmesi gereken, sesini çıkarmayacak bir varlık
olarak kabul edildi veya ettirildi. Bu nedenden dolayı kendi
korkaklıklarının, sefilliklerinin, pisliklerinin ve acizliklerinin
faturasını Özgecanlara, Kübralara, Hüsnelere ödetiyorlar.
‘İslamiyet hoşgörü ve farklılıklara saygı dinidir diye öğretmişlerdi
bize, siz ne ara kendinize göre değiştirdiniz?’
sağlamayacağı ortada. Öncelikli olarak giderek daha erkek
egemen olan bu toplumda şiddetin neden arttığının, kadının
neden cinsel tehdit olarak görüldüğünün ve nefes alamayacak
duruma getirilmesinin üzerine gidilmesi, kadını şiddetle daha da
güçsüzleştiren, ikincilleştiren, değersizleştiren ve ayıran tüm
cinsiyetçi
yaklaşımların
tekrar
gözden
geçirilmesi
gerekmektedir. Kadınların ekonomik olarak erkeklere olan
bağımlılığından kaynaklanan çaresizliği, güç dengelerinin
değişmesi ve aile içi ekonomik sıkıntılar, öte yandan sınıfsal
olarak kadınların bilinçlenmeye başlaması, itaatkarlığa
direnmesi ve ataerkil düzene karşı gelmesi şiddet olgusunun
kontrolden çıkmasına neden oluyor. Yine, defalarca söylediğim
gibi, sosyal, ekonomik, toplumsal, siyasi ve kültürel olarak
kadınların güçlenebilmesi için yasaların kadınları eşit
vatandaşlar olarak gördüğü eşit hukuki yaptırımlar sağlaması
gerekmektedir. Aksi halde kadınlar sadece kadın oldukları için
öldürülmeye devam edecek ve biz hala çocuk sayısını, dekolteyi,
evlenme yaşını ve kadın haklarının eşitlikçi olması gerektiğini
tartışıyor olacağız.
2014 yılında 235 kadın öldürülmüş, 88 kadına ve kız çocuğuna
tecavüz edilmiş, 499 kadına şiddet uygulanmış, 95 kadına ve kız
çocuğuna cinsel tacizde bulunulmuş. Bu bize sunulan rakamlar.
Peki intihar süsü verilen öldürülmüş kadınlar? Kısaca ne
cinayetler bitiyor, ne ölümler son buluyor. Erkek hegomanyasını
bir kere tatmış, kadını aciz gören ve her fırsatta ezmeye çalışan,
gülmesinden makyajına, gezmesinden hamileliğine, sakız
çiğnemesinden beyaz pantalon giymesine kadar karışan,
olgunluktan yoksun, kadına şiddeti hak gören bu kokuşmuş
güruh: az bir dönünde beğenmediğiniz Batı’daki akranlarınıza
bakın ve utanın! Onlar fizikle, edebiyatla, felsefeyle, sanatla
uğraşırken siz hala doymak bilmeyen cinsel ihtiyaçlarınız için kız
çocuklarının evlenme yaşını tartışıyorsunuz! Eğitim ile
üstesinden gelebilir miyiz diyorum ama daha bu hafta
okuduğum haber geliyor aklıma. Bir Lisenin Müdür Yardımcısı
olan hemcinsim, okuldaki sınıf başkanlarını toplatarak mini etek
giyen kızları önce uyarmalarını, akabinde taciz etmelerini istiyor.
Buradan anlıyoruz ki yaşanan olumsuzlukları önlemenin
eğitimle alakası yokmuş!
Kadın cinayetlerinin artık gündelik haber gibi tepki gördüğü,
toplum içerisinde adalet duygusunun bir kavramdan ibaret
olduğu, medyanın tetiklediği, siyasilerin umusamadığı, yasaların
yetmediği bu ülkede nedenleri çok boyutlu olarak ele almak
gerekiyor. Zira eğitim sisteminin tek başına bir fayda
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Şubat 22, 2015 - Sayfa 1 / 1