Mart2015 - çocuk radyolojisi derneği

Dr. Özge Y. Uğurlar, Dr. Mehmet Y. Kırıcı, Dr. Hakan Gençhellaç, Dr. Ercüment Ünlü.
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Edirne
Gövde ve üst ekstremitelerinde antihistaminiklere cevap veren ancak tedavi kesilince
tekrarlayan ürtiker benzeri cilt döküntüsü ile kaşıntı ve yorgunluk şikayeti olan 4 yaşındaki
kız hastanın, altta yatabilecek olası malignitenin dışlanması açısıdan PA akciğer grafisi,
ultrasonografi (USG) yapıldı. PA akciğer grafisinde kitle saptanması üzerine bilgisayarlı
tomografi (BT) ve magnetik rezonans görüntüleme (MRG) ile ileri tetkiki yapıldı.
Resim 1: Postero-anterior (PA) ve lateral akciğer grafisinde sol akciğer alt zonda keskin
sınırlı radyoopasite izlenmektedir.
Resim 2: Sol akciğer alt zona yönelik yüzeyel USG incelemede, santralinde küçük nekrotik
(ok) ve akustik gölge oluşturan kaba kalsifik odaklar (ok başı) barındıran hipoekoik heterojen
kitlesel lezyon izlendi.
Resim 3: Kontrastlı aksiyel ve koronal BT görüntülerde, sol akciğer alt lob bazal segmentte
plevral uzanım gösteren, içerisinde kaba kalsifikasyonlar barındıran yaklaşık 62x55x49 mm
boyutlarında, düzensiz konturlu kas ile izodens solid kitle lezyon izlenmektedir.
a
c
b
d
Resim 4: Lezyonun, (a) kontrastsız aksiyel T1 ağırlıklı görüntüde, paravertebral kas dokusuna
göre izointens, T2 ağırlıklı görüntüde (b) heterojen hiperintens, erken arteriyel (c) ve geç
fazında (d) alınan dinamik kontrastlı imajlarda gittikçe artan belirgin heterojen kontrast
tutulumu göstermektedir.
Lezyona yönelik uygulanan tru-cut biopsi sonrasında histopatolojik değerlendirme,
“inflamatuar myofibroblastik tümör” ile uyumlu olarak geldi.
Düşük malign potansiyeli nedeni ile kitle lezyonun olası uzak metastazlarını araştırmak adına
pozitron emisyon BT (PET-BT) incelemesi gerçekleştirildi. PET-BT’de, lezyonda artmış
metabolik aktivite (SUVmax: 8,4) saptandı, ancak başka bir hipermetabolik odak saptanmadı.
Sol alt lobektomi uygulanan hasta, post-operatif 5. günde taburcu edildi.
Tanı: İnflamatuar myofibroblastik tümör (IMT).
Tartışma: IMT, çocuk hastalarda nadir görülen solid bir tümördür. En sık akciğer ve orbitada
tutulum göstermesine rağmen vücudun herhangi bir yerinde de görülebilir (örn. mediasten,
karaciğer, dalak, safra yolları, mesane, böbrek, beyin, vs.) [1]. Pulmoner IMT, çocukluk
çağının en sık primer akciğer tümörü olarak bilinir [2]. Görülme sıklığı erkek ve kızlarda
eşittir. Etiyolojisi hakkında net bir bilgi olmamakla birlikte kronik interstitial pnömoniye
neden olan bazı viral ajanlar (EBV, HHV8, v.b) suçlanmaktadır [3]. Bu nedenle psödotümör
olarak da tanımlanmaktadır [4]. Olguların yaklaşık yarısı asemptomatiktir ve radyolojik
görüntüleme ile insidental olarak tanı alır. Semptomatik olgularda öksürük, balgam, nadiren
dispne, hemoptizi, göğüs ağrısı, düşük dereceli ateş ve kilo kaybı görülebilir [2]. Bizim
olgumuzdaki gibi ürtiker benzeri döküntü ve kaşıntı, sık rastlanan semptomlar değildir.
Kronik ürtiker ve internal malignite arasında immünolojik bir ilişki olduğu bazı olgularda
kanıtlanmıştır. Bu olgularda karşılaşılan maligniteler çoğunlukla akciğer kanseri, lösemi ve
lenfoma gibi hematolojik malignitelerdir [5]. Pulmoner IMT, radyolojik görüntülemede en sık
soliter akciğer kitlesi şeklinde prezente olur. Tümör boyutu 1,5 cm ile 14 cm arasında
değişebilir. Özellikle büyük kitleler akciğer grafisinde görülebilse de tümörü daha iyi
tanımlamak ve sınırlarını belirlemek adına kontrastlı BT ve MRG uygulanmalıdır. Kitlenin
metabolik aktivitesinin belirlenmesi, multifokal formların ve metastazların saptanması için
PET-BT gerekli olabilir [2]. BT ve MRG’de kontrast tutan heterojen kitle şeklinde görülür.
Kesin tanı genellikle histopatolojik değerlendirme ile yapılır. Hastalık sürecinde rekürensler
görülebilir. Metastazlar nadiren görülür. Başlangıcı sarkomatoid olan veya sarkomatöz
transformasyon gösteren tümörlerde metastatik hastalık gelişebilir. Kalsifikasyonlar ve
kavitasyonlar nadirdir [3]. Nadir olarak tanımlanmasına rağmen bizim olgumuzda
kalsifikasyon görülmekteydi. Plevral efüzyon ve atelektazi olguların % 10’unda görülür.
Hücresel özelliklerin benzerliği nedeniyle pulmoner IMT’nin patolojik ayırıcı tanısında
organize pnömoni, hiyalinize granülom, malign fibröz histiositoma ve spindle cell karsinom
yer alır [3,4]. Rekürrens riskinin yüksek olması nedeniyle radikal cerrahi en önemli
prognostik faktördür [6]. Bizim olgumuzda, 2 yıl boyunca yapılan takiplerde cerrahi işlem
sonrasında rekürrens saptanmadı ve kronik ürtiker benzeri şikayetleri tamamen ortadan kalktı.
Sonuç olarak, kronik ürtiker benzeri cilt döküntüleri ve kaşıntısı olan çocuk olgular internal
malignite açısından tetkik edilmelidir. Akciğere bağlı semptomların görülmediği çocuk
olgularda, insidental saptanan pulmoner kitle varlığında IMT ayırıcı tanıda yer almalıdır.
Kaynaklar:
1. Patnana M, Sevrukov AB, Elsayes KM, et al. Inflammatory Pseudotumor: The Great
Mimicker. AJR 2012; 198:217–227.
2. Dhouib A, Barrazzone C, Reverdin A, et al. Inflammatory myofibroblastic tumor of
the lung: a rare cause of atelectasis in children. Pediatric radiology 2013; 43:381-384.
3. Hammas N, Chbani L, Rami M, et al. A rare tumor of the lung: inflammatory
myofibroblastic tumor. Diagnostic pathology 2012; 7:83.
4. Bhagat P, Bal A, Das A, et al. Pulmonary inflammatory myofibroblastic tumor and
IgG4-related inflammatory pseudotumor: a diagnostic dilemma. Virchows Archiv : an
international journal of pathology 2013; 463:743-747.
5. Lindelof B, Sigurgeirsson B, Wahlgren CF, et al. Chronic urticaria and cancer: an
epidemiological study of 1155 patients. The British journal of dermatology 1990;
123:453-456.
6. Karnak I, Senocak ME, Ciftci AO, et al. Inflammatory myofibroblastic tumor in
children: diagnosis and treatment. Journal of pediatric surgery 2001; 36:908-912.