NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ PROJE ÖZETLERİ KİTABI (2008-2013) Tekirdağ Mayıs 2014 toprak grafik Adres Ortacamii Mah. Çınarlıçeşme Sk. No:6 Süleymanpaşa / Tekirdağ Tel 0 282 263 58 49 0 541 683 61 23 e-posta [email protected] [email protected] İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 1. Ziraat Fakültesi / Tarla Bitkileri ................................................................................................. Faculty of Agriculture / Field Crops 9-25 2. Ziraat Fakültesi / Tarım Ekonomisi .......................................................................................... Faculty of Agriculture / Agricultural Economics 27-35 3. Ziraat Fakültesi / Bahçe Bitkileri ............................................................................................... Faculty of Agriculture / Horticulture 37-49 4. Ziraat Fakültesi / Biyosistem Mühendisliği .......................................................................... Faculty of Agriculture / Biosystem Engineering 51-75 5. Ziraat Fakültesi / Gıda Mühendisliği ...................................................................................... Faculty of Agriculture / Food Engineering 77-105 6. Ziraat Fakültesi / Zootekni ........................................................................................................ 107-135 Faculty of Agriculture / Animal Sciences 7. Ziraat Fakültesi / Toprak Bilimi ve Bitki Besleme ............................................................... 137-149 Faculty of Agriculture / Soil Sciences And Plant Nutrition 8. Ziraat Fakültesi / Bitki Koruma ................................................................................................. 151-177 Faculty of Agriculture / Plant Protection 9. Tıp Fakültesi / Faculty of Medicine ......................................................................................... 179-189 10. Çorlu Mühendislik Fakültesi / Makine Mühendisliği ........................................................ 191-195 Çorlu Faculty of Engineering 11. Çorlu Mühendislik Fakültesi / Çevre Mühendisliği ........................................................... 197-225 Çorlu Faculty of Engineering 12. Fen Edebiyat Fakültesi / Kimya ................................................................................................. 227-249 Faculty of Arts and Sciences / Chemistry 13. Fen Edebiyat Fakültesi / Fizik .................................................................................................... 251-261 Faculty of Arts and Sciences / Physics 14. Fen Edebiyat Fakültesi / Biyoloji ............................................................................................. 263-267 Faculty of Arts and Sciences / Biology 15. Fen Edebiyat Fakültesi / Arkeoloji .......................................................................................... 269-273 Faculty of Arts and Sciences / Archaeology 16. Fen Edebiyat Fakültesi / Türk Dili ve Edebiyatı ................................................................... 275-277 Faculty of Arts and Sciences / Turkish Language and Literature 17. Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi / Peyzaj Mimarlığı ................................ 279-295 Faculty of Arts, Designnd Architecture 18. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi / Faculty of Economics and ..................................... 297-307 Administrative Sciences 19. Meslek Yüksekokulları ................................................................................................................. 309-319 Vocational Schools Namık Kemal Üniversitesinde ARGE Potansiyeli Harekete Geçiyor 2006 yılında kurulan Namık Kemal Üniversitesi bugün gelinen noktada 8 Lisans 14 ön lisans programı, 27000 öğrencisi ve 1000’e yakın akademik personel ile üniversitede ARGE potansiyelini harekete geçirmek için çalışmaktadır. Üniversitemiz Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon birimi tarafından mali veya teknik destek verilen proje sayısı toplamda 500’ü bulurken, destek miktarı 5 milyon liraya ulaşmıştır. Üniversitemiz, bilimsel araştırma proje desteklerinin yanı sıra, üniversiteler, yerel yönetimler, kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında eşgüdüm sağlamakta, işbirliğini geliştirecek platformlar oluşturmaktadır. Ayrıca, Namık Kemal Üniversitesi bilim ve teknoloji üretebilen, ürettiği bilim ve teknolojiyi toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürebilen, dünya bilim ve teknolojisine katkıda bulunan saygın bir Üniversite olma yolunda emin adımlarla yürümektedir. Bu amaçla; bilim ve teknoloji alanındaki uluslararası ilişkilerimizi geliştirerek, ülkemizin araştırma ve yenilik kapasitesinin tanınmasına, dolaylı olarak da ülkemizin uluslararası ilişkilerde hak ettiği yeri almasına katkı sağlamaktadır. Bu ilişkiler, özellikle AR-GE çalışmalarımızın uluslararası pazarlara açılması, teknolojik yetkinliklerini artırması ve rekabetçi üstünlük kazanmaları için önem arz etmektedir. Öncelikle Araştırma Geliştirme ve Proje Günleri Etkinliğinin ve Proje Özetleri kitabının bu denli zengin olmasını sağlayan tüm AR-GE Proje sahiplerine ve BAP Komisyonuna teşekkürlerimi sunuyorum. Araştırma Geliştirme ve Proje Günleri Etkinliğinin ve bu kitabın sürdürülebilir üretime yönelik yeni işbirlikleri ve AR-GE odaklı gelişimler için iyi bir örnek ve başlangıç olmasını diliyorum. Proje kitabında üniversite/Bilimsel Araştırma Proje koordinasyon biriminin yanı sıra çok sayıda diğer kamu kuruluş (TUBİTAK, TAGEM, SANTEZ ve Kalkınma Ajansı) projelerine de yer verilmektedir. Bu kitapta üniversitemizde yürütülmüş olan projelerin kısa özetlerine ve proje sahiplerine ilişkin bilgiler yer almaktadır. Araştırma Geliştirme ve Proje Günleri Etkinliğinin ve bu proje özetleri kitabının pek çok farklı sektörü ve disiplini bir araya getirdiği görülmektedir. Bu çeşitlilik farklı mühendislik ve teknoloji alanları (inşaat, malzeme, ziraat, çevre, nanoteknoloji, biyoteknoloji, kimya) kadar mimarlık, peyzaj ve güzel sanatlar gibi farklı alanları da içermektedir. Bu etkinliğin bölgesel ve ulusal bazdaki potansiyeli ve bazı odak alanlarını ortaya koyması açısından da önemli bir araç olduğunu düşünüyorum. Prof.Dr.Osman ŞİMŞEK Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Faculty of Agriculture / Field Crops 9 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ SAHİL KUŞAĞINDA BAZI BUĞDAYGİL ÇİM BİTKİLERİ VE KARIŞIMLARININ YEŞİL ALAN PERFORMANSLARININ BELİRLENMESİ Bu araştırma,Tekirdağ sahil kuşağında bazı buğdaygil çim bitkileri ve karışımlil alan performanslarının belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. İngiliz çimi (Lolium perene L.), çayır salkım otu (Poa pratensis L.), kamışsı yumak (Festuca arundinacea L.), rizomlu kırmızı yumak (Festuca rubra L. subsp. rubra) rizomsuz kırmızı yumak (Festuca rubrasubsp. commutata) gibi beş buğdaygil çim bitkisi materyal olarak kullanılmıştır. Araştırma 2008-2009 yılları arasında Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme alanında yürütülmüştür. Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırmada, çıkış hızı, kaplama hızı, kaplama derecesi, kıklılık, yaprak rengi, yenilenme gücü, kardeş sayısı, genel görünüm, yabancı ot oranı, seyrekleşme derecesi tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Tekirdağ sahil kuşağında çim alan tesisinde; -L. perenne (%40)+F. rubra var. commutata(%30)+F. rubra var. rubra(%30) -L. perenne (%40)+F. arundinacea (%30)+F. rubra var. commutata (%30) L. perenne (%40)+F. rubra var. rubra (%40)+P. pratensis (%20) F. rubra var. rubra (%40)+F. arundinacea (%40)+P. pratensis (%20) L. perenne (%40)+P. pratensis (%20)+F. arundinacea (%40) L. perenne (%40)+F. rubra var. commutata (%40)+P. pratensis (%20) karışımları ve yalın Lolium perenne (çok yıllık çim)’in kullanılması uygun olacaktır. Anahtar Kelimeler: çıkış hızı, kardeş sayısı, kışa dayanıklılık, kaplama derecesi, yabancı ot oranı, yeşil alan. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 10 2008-2009 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. ADNAN ORAK - Deniz ARSLAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2131 [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF TURF PERFORMANCE OF SOME PERENNİAL TURF GRASSES AND MİXTURES İN TEKİRDAG COAST CONDİTİONS The aim of the experiment was to determine turf performance of some perennial turf grasses and mixtures in Tekirdag coast conditions. Five perennial turf grasses which are perennial ryegrass (Lolium perenne L.), Kentucky bluegrass (Poa pratensis L.), tall fescue (Festuca arundinacea L.), creeping red fescue (Festuca rubra L. subsp. rubra) chewings redfescue (Festuca rubra L. subsp. commutata) are used as materials. This study was carried out at experimental area of department of Field Crops, faculty of Agriculture, University of Namık Kemal during 2008-2009 years. The experiment was designed as randomised complate block design with 3 replications. In the research was determined speed of establishment, ground cover speed, ground cover rate, cold tolerance, leaf color, regeneration power, tiler er, general appearence, ratio of weed, Project Description and infrequency degree. The results of the study indicate that; -L. perenne (%40)+F. rubra var. commutata(%30)+F. rubra var. rubra(%30) -L. perenne (%40)+F. arundinacea (%30)+F. rubra var. commutata (%30) L. perenne (%40)+F. rubra var. rubra (%40)+P. pratensis (%20) F. rubra var. rubra (%40)+F. arundinacea (%40)+P. pratensis (%20) L. perenne (%40)+P. pratensis (%20)+F. arundinacea (%40) L. perenne (%40)+F. rubra var. commutata (%40)+P. pratensis (%20) mixtures and perennial ryegrass can used for turf establishment in Tekirdag coast conditions. Key Words: speed of establishment, tiller number, cold tolerance, ground cover rate, ratio of weed, green area. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2009 Namık Kemal University Manager of Project Prof.Dr. ADNAN ORAK - Deniz ARSLAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail (282) 250 2131 [email protected] 11 Proje Adı Proje Açıklaması YAZLIK EKİLEN BAZI YAYGIN FİĞ ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE VERİM UNSURLARININ BELİRLENMESİ Bu araştırmada; bazı yaygın fiğ (Vicia sativa L.) çeşitlerinin tohum verimi ve bazı bitkisel özellikleri tespit edilmiştir. Araştırma, Uzunköprü İlçesi Çakmak ve Saçlımüsellim köylerinde 2008 yılında yürütülmüştür. Denemede 6 yaygın fiğ çeşidi materyal olarak kullanılmıştır. Deneme, tesadüf bloklarına deneme deseninde üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, Saçlımüsellim ve Çakmak Köylerinde yaygın fiğ çeşitlerinin tohum verimi ortalama 139.33-172.00 kg/da olarak saptanmıştır. En yüksek tane verimi Orakefe ve Selçuk çeşitlerinde belirlenmiştir. Yaygın fiğ çeşitlerinin tohumlarındaki ham protein oranı % 22.56-29.08, selüloz oranı % 5.14-5.81, kül oram ise % 3.08-3.50 arasında değişmiştir. En yüksek ham protein oranı Kadmos çeşidinde, en düşük ise Selçuk çeşidinde saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yaygın fiğ, Vicia sativa L., tohum verimi, ham protein oram, selüloz oranı 12 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. ADNAN ORAK - Doç. Dr. İlker Nizam, Fatma Çiğdem DÜNDAR Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2131 [email protected] Project Name DETERMINATION OF YIELD AND YIELD COMPONENTS OF SOME COMMON VETCH CULTIVARS IN SUMMER SOWING In this research determined the seed yield and some plant characters of some common vetch (Vicia sativa L.) cultivars. The study was conducted at Cakmak and Saclimiisellim villages of Uzunkopru province during 2008 years. In the experiment, six common vetch cultivars used as a material. Experimental design was randomized complete block with three replications. As a result of this research, seed yield of common vetch cultivars were changed between 139.33-172.00 kg/da. High seed yield was determined Orakefe and Selcuk varieties, crude protein ratio, fiber ratio and ash ratio of common vetch seeds were changed between 22.5629.08 %, 5.14-5.81 %, 3.08-3.50 %, respectively. While high crude protein ratio of common vetch seeds was determined Kadmos cultivar, lowest Project Description crude protein ratio was determined Selcuk cultivar. Keywords: Common vetch, Vicia sativa L., seed yield, crude protein ratio, fiber ratio Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2010 Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. ADNAN ORAK - Assoc. Prof. Dr. İlker Nizam, and Researchers Fatma Çiğdem DÜNDAR Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail (282) 250 2131 [email protected] 13 Proje Adı Proje Açıklaması 14 BİTKİSİNDE İNORGANİK VE ORGANİK GÜBREUYGULAMALARININ VERİM VE BAZI KALİTE UNSURLARINA ETKİLERİ Araştırmada; sater (Satureja hortensis L.) bitkisinde organik ve inorganik gübre uygulamalarının, verim ve bazı kalite unsurlarına etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Organik gübre olarak; solucan gübresi ve leonardit, inorganik gübre olarak; 20:20:0 kompoze gübre kullanılmıştır. Sater bitkisinin bitki boyu, bitkide dal sayısı, yeşil herba verimi, drog herba verimi, uçucu yağ oranı, uçucu yağ verimi ve GC-MS ile uçucu yağ bileşenleri incelenmiştir. Solucan gübresi uygulaması; yeşil herba verimi ve drog herba verimlerinde 20:20:0 uygulaması ile birlikte, uçucu yağ oranı ve veriminde ise tek başına en yüksek değerleri vermiştir. Anahtar kelimeler: Sater (Satureja hortensis L.), Leonardit, Solucan Gübresi, Verim Kriterleri, Uçucu Yağ Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2013-2014 Destekleyen Kuruluş Proje Yöneticisi Araştırmacılar Namık Kemal Üniversitesi Prof. Dr. A. Canan SAĞLAM - Ezgi DİNÇ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkieri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2141 - [email protected] Project Name Project Description EFFECTS OF INORGANIC AND ORGANIC FERTILIZER APPLICATIONS ON YIELD AND SOME QUALITY COMPONENTS İN SATER (SATUREJA HORTENSİS L.) In this research, effects of inorganic and organic fertilizer applications on yield and some quality components aimed to determine in Summer savory (Satureja hortensis L.) As organic fertilizer; vermicompost and leonardit, and inorganic fertilizer; 20:20:0 was used. At Satureja hortensis L. determined plant height, number of branches per plant, green herb yield, drug herb yield, essential oil content and essential oil components were analyzed by GC-MS. The applications of vermicompost and 20:20:0 granted the highest values on green herb yield and drug herb yield; while it granted the highest values alone on essential oil content and yield Key words: Satureja hortensis L., Leonardit, Vermicompost, Yield components, Essential oil Start and Finish Date of Project 2013-2014 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. A. Canan SAĞLAM - Ezgi DİNÇ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail (282) 250 2141 - [email protected] 15 Proje Adı Proje Açıklaması EKMEKLİK BUĞDAYDA(TRİTİCUM AESTİVUM L.)KURAĞA DAYANIKLILIKLA İLİŞKİLİ MORFOLOJİK VE FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİN SAPTANMASI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Bu araştırma, kuraklık stresine yanıtları farklı 8 ekmeklik buğday çeşidi (dayanıklı olarak; Kate A1, Karahan 99, Tosunbey, orta dayanıklı olarak; Golia, hassas olarak; Alpu 2001, Sultan 95, Konya 2002, Eser) ile tarla, saksı ve laboratuar denemeleri şeklinde yürütülmüştür. Çalışmada, ele alınan çeşitlerin çimlenme, fide gelişme ve olgunlaşma dönemlerinde kuraklık stresine yanıtlarının belirlenmesi ve buğdayda kurağa dayanıklılık ıslahı çalışmalarında kullanılabilecek morfolojik ve fizyolojik seleksiyon parametrelerinin saptanması amaçlanmıştır. 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme dönemlerinde yürütülen tarla denemelerinde, çeşitlerin başaklanmasından 14 gün sonra bitkilere kimyasal desikant (% 4’lük potasyum klorat) uygulanarak fotosentez ürünlerinin taşınımı (translokasyon) belirlenmiştir. 2008-2009 yetiştirme döneminde, tarla kapasitesi üzerinden yaratılan 4 farklı kuraklık stresi (% 100, % 75, % 50, % 25) altında yürütülen saksı denemesinde, kuraklık stresinin çeşitlerin fide gelişme, başaklanma ve olgunlaşma dönemlerindeki morfolojik ve fizyolojik özelliklerine etkisi incelenmiştir. 20092010 yetiştirme döneminde, polietilen glikol ile oluşturulan 4 farklı osmotik basınç çözeltisinde (0 MPa., -0.5 MPa., -1.0 MPa., -1.5 MPa.) yürütülen laboratuar denemesinde, kuraklık stresinin çeşitlerin çimlenme-erken fide gelişme dönemindeki morfolojik ve fizyolojik özellikleri üzerine etkisi araştırılmıştır. Tarla, saksı ve laboratuar denemeleri birlikte değerlendirildiğinde, Kate A1, Karahan 99 ve Tosunbey çeşitlerinin kuraklık stresine yanıtlarının diğer çeşitlerden daha iyi olduğu; Sultan 95 ve Eser çeşitlerinin ise kurağa en hassas çeşitler olduğu belirlenmiştir. Ekmeklik buğdayda çimlenme-fide gelişme döneminde, çimlenme oranının, çim kını uzunluğunun, kök uzunluğunun, fide boyunun, kök kuru ağırlığının, toprak üstü yaş ve kuru ağırlığının, yaprak alanının, klorofil içeriğinin, yaprak su kayıp oranının, stoma sayısı, eni ve boyunun; başaklanma döneminde, başaklanma gün sayısının, yeşil yaprak sayısının, bayrak yaprak açının, bayrak yaprak klorofil içeriğinin, mumsuluğun, yaprak su kayıp oranının, oransal nem içeriğinin, stoma eni ve boyunun, translokasyon miktarı ve oranının; olgunlaşma döneminde ise, olgunlaşma gün sayısının, tane veriminin, başakta tane sayısının, başakta tane ağırlığının, bin tane ağırlığının, hasat indeksinin, kök uzunluğunun ve kök kuru ağırlığının kurağa dayanıklılık yönünden etkili morfolojik ve fizyolojik parametreler olduğu saptanmıştır. Ayrıca, buğdayda kurağa dayanıklılık ıslahı çalışmalarında, çimlenme-erken fide gelişme döneminde polietilen glikol gibi kimyasallarla yaratılan osmotik basınç uygulamalarının; başaklanmadan sonraki dönemde ise, potasyum klorat gibi kimyasal desikant uygulamalarının özellikle erken generasyonlarda genotiplerin kurağa dayanıklılıklarını test etmede hızlı ve etkili yöntemler olabileceği belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ekmeklik buğday, kuraklık stresi, morfolojik ve fizyolojik özellikler. 16 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Temel GENÇTAN - Dr. Alpay BALKAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2133 [email protected] Project Name Project Description RESEARCHES ON DETERMINATION OF MORPHOLOGICAL AND PHYSIOLOGICAL TRAITS ASSOCIATED WITH DROUGHT RESISTANCE IN BREAD WHEAT (Triticum aestivum L.) This research was carried out as the experiments of field, pot and laboratory using 8 bread wheat cultivars with different response to drought (Kate A1, Karahan 99, Tosunbey as resistant cultivars; Golia as moderate-resistance cultivar; Alpu 2001, Sultan 95, Konya 2002, Eser as sensitive cultivars). The aim of study was to obtain the cultivar’s response to drought stress at germination, seedling growth and maturing stages, and to determine the morphological and physiological selection parameters for the studies of drought resistance breeding in wheat. In field experiments conducted in 2007-2008 and 2008-2009 growing seasons, was applied chemical desiccant (4 % potassium chlorate) to plants on 14th day after heading of cultivars for determination of accumulation of photosynthesis products to grains (translocation). The pot experiment was conducted under the 4 different drought stress created through field capacity (100 %, 75 %, 50 %, 25 %) to investigate the effect of drought stress on morphological and physiological traits of cultivars at seedling growth, heading and maturing stages in 2008-2009 growing season. The laboratory experiment was set up under the 4 different osmotic pressure solutions (0 MPa., -0.5 MPa., -1.0 MPa., -1.5 MPa.) having polyethylene glycol for study of the effect of drought stress on morphological and physiological traits of cultivars at germination-early seedling growth stage in 2009-2010 growing season. The simultaneous assessments of results of field, pot and laboratory experiments showed that responses of Kate A1, Karahan 99 and Tosunbey cultivars to drought stress were better than the other cultivars, and Sultan 95 and Eser were the most sensitive cultivars to drought stress. The morphological and physiological traits such as germination rate, coleoptiles length, root length, seedling height, root dry weight, shoot fresh and dry weight, leaf area, chlorophyll content, leaf water loss rate, number of stomata, width and length of stomata for germination-seedling growth stage; number of days to heading, number of green leaf, flag leaf angle, chlorophyll content of flag leaf, waxiness, leaf water loss rate, relative water content, width and length of stomata, amount and rate of translocation for heading stage, and number of days to maturing, grain yield, number of grain per spike, weight of grain per spike, thousand grain weight, harvest index, root length and root dry weight for maturing stage, were found as effective selection parameters in bread wheat drought resistance breeding. In addition to this, it was concluded that technique of osmotic pressure solution created by chemicals such as polyethylene glycol at germination-early seedling growth stage and applications of chemical desiccant such as potassium chlorate after heading stage can be used for rapid and effective testing in early generations of drought resistance breeding of wheat. Keywords: Bread wheat, drought stress, morphological and physiological traits. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2011 Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Temel GENÇTAN - Dr. Alpay BALKAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail 0282 250 2133 [email protected] 17 Proje Adı Proje Açıklaması TRİTİKALENİN FARKLI TOPRAK KOŞULLARINAUYUM YETENEĞİNİN BELİRLENMESİ VE DİĞER SERİN İKLİM TAHILLARIİLE VERİM VE KALİTE YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI Çalışmada 7 tritikale, 3 ekmeklik buğday, 2 arpa, 2 yulaf ve 1 çavdar çeşidi materyal olarak kullanılmıştır. Denemeler toprak özellikleri yönünden farklı dört lokasyonda tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Ekimler 6 m uzunluğunda 1 m genişliğindeki (17cm sıra arası ve 6 sıra) parsellere metrekarede 500 tohum bulunacak şekilde el ile yapılmıştır. Çalışmada, bitki boyu, başak uzunluğu, başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, başak ağırlığı, başak hasat indeksi, tane verimi, yeşil ot verimi, kuru ot verimi, gluten oranları, gluten indeksi, sedimantasyon değerleri, ham kül, ham selüloz, ham protein, kuru madde, protein oranı, bin tane ağırlığı ve hektolitre ağırlığı özellikleri incelenmiştir. Ortalama tane verim sonuçlarını göre ITYN 818, TT 201 ve ITYN 819 tritikale çeşitlerinin verimlerini en yüksek verimi, Presto 2000 ve Tatlıcak 97 tritikale çeşitlerinin ise en düşük verim verdiği belirlenmiştir.Farklı toprak yapıları dikkate alındığında iki yıllık tane verim sonuçlarını incelediğimizde, Ziraat Fakültesi lokasyonunda TT 201 ve ITYN 818 tritikale çeşitlerini, su tutan arazide (Ortaca köyü lokasyonunda) TT 201, ITYN 818 ve TR 2201 tritikale çeşitleri, kıraç arazilerde (Kılavuzlu köyü lokasyonunda) TT 201, ITYN 818 ve ITYN 819 tritikale çeşitleri ve taban arazide (Selçuk köyü lokasyonunda) TT 201 ve Tatlıcak 97 tritikale çeşitleri en yüksek değerleri vermiştir. İki yıllık yeşil ot verimine göre TR 2201, Tatlıcak 97 ve Karma 2000 tritikale çeşitlerinin ise en yüksek yeşil ot verimi verdiği belirlenmiştir. Presto, TT 201 ve ITYN 819 tritikale çeşitlerinin ise en düşük yeşil ot verimi verdiği belirlenmiştir. Ortalama kuru ot verim sonuçlarını göre ITYN 819, Karma 2000 ve TR 2201 tritikale çeşitlerinin ise en yüksek değeri verirken, TT 201, Presto ve Tatlıcak 97 tritikale çeşitlerinin ise en düşük değerleri vermişlerdir. 2008-2009 yılında Tritikale çeşitleri ekmeklik buğdaylardan ortalama 100 kg/da, arpadan 200 kg/da, çavdardan 300 kg/da ve yulafdan ise 400 kg/da fazla verim verdiği tartılmıştır. 2009-2010 yılında ise tritikale çeşitleri ekmeklik buğdaylardan ortalama 40 kg/da, arpadan 100 kg/ da, çavdardan 110 kg/da, yulafdan ise 110 kg/da fazla verim verdiği belirleniştir. Tritikale çeşitleri ekmeklik buğdaylardan ortalama 1,00 ton/ da, arpadan 1,00 ton/da, çavdardan 1,00 ton/da, yulafdan ise 0,40 ton/ da fazla yeşil ot verimi verdiği belirlenmiştir. Tritikale çeşitleri ekmeklik buğdaylardan ortalama 0,25 ton/da, arpa çeşitlerinden 0,25 ton/da, çavdar çeşidinden 0,05 ton/da, yulaf çeşitlerinden ise 0,25 ton/da fazla kuru ot verimi verdiği gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Tritikale, yeşil ot verimi, kuru ot verimi, tane verimi 18 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012 – 2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi -NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. İsmet BAŞER - Samet DUĞAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2002 [email protected] Project Name Project Description ADAPTATION ABILITY OF TRITICALES GENOTYPES FOR DIFFERENT SOILCONDITIONS, AND COMPARISON WITH OTHER COOL CLIMATE CEREALS IN TERMS OF YIELD AND QUALITY In the study, 7 triticale, 3 bread wheat, 2 barley, oats and 1 rye varieties were used as material. Experiments were established in four different locations in terms of soil properties as a randomized block design with three replications. Sowing were made by hand on a length of 1 m to 6 m wide (17cm row spacing and 6 lines) 500 seeds per square meter plots. In the study, plant height, spike length, spikelet number, grain number per spike, grain weight per spike, spike weight, spike index, grain yield, forage yield, hay yield, gluten content, gluten index, sedimentation value, crude ash, crude fiber, crude protein, dry matter, protein content, thousand grain, weight and test weight were investigated. According to the results of average grain yield, ITYN 818, TT 201 and ITYN 819 triticale varieties were the highest grain yield while Presto 2000 and Tatlıcak 97 triticale varieties were determined the lowest yield. As given the results of a two-year grain yield, TT 201 and ITYN 818 triticale varieties in Agriculture Faculty location, TT 201, ITYN 818 and TR 2201 triticale varieties in Ortaca village location (water holding land), TT 201, ITYN 818 and ITYN 819 triticales varieties in Kılavuzlu village lokasyon (arid lands) and TT 201 and Tatlıcak 97 varieties of triticale in Selçuk village lokasyonunda (land base) gave the highest yield. ivAccording to average green grass yield, Tatlıcak 97 and Karma 2000 triticale varieties were the highest yield of green grass and TT 201 and ITYN 819 triticale varieties were determined from the lowest green herbage yield. In terms of the average dry matter yield, the average dry matter yield, the average dry matter yield, ITYN 819, Karma 2000 and TR 2201 were found the highest dry matter yield, while the TT 201, Presto 2000 and Tatlıcak 97 triticale varieties gave the lowest values. Triticale varieties were given more than the grain yield from 100 kg/da of bread wheat 200 kg/da of barley, 300 kg/da of rye and 400 kg/ da of oat in 2008-2009 year. Triticale varieties were given more than the grain yield from 40 kg/da of bread wheat 100 kg/da of barley, 110 kg/ da of rye and 110 kg/da of oat in 2009-2010 year. Triticale varieties were given more green herbage yield from 1,00 ton/da of bread wheat, barley and rye varieties, 0,40 ton/da of oat vareties. Triticale varieties were given more dry matter yield from 0,25 ton/da of bread wheat, barley and oat varieties, 0,05 ton/da of rye vareties. Key words: Triticale, green herbage yield, dry matter yield, grain yield Start and Finish Date of Project 2012 – 2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Prof. Dr. İsmet BAŞER - Samet DUĞAN Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail 0282 250 2002 [email protected] 19 Proje Adı IŞIKLAR DAĞI’NDA (GANOS-TEKİRDAĞ) HYPERİCUM L. (CLUSİACEAE) TÜRLERİNİN TEŞHİSİ VE ÖRNEKLENDİRİLMESİ Bu araştırma Işıklar Dağı’nda (Ganos-Tekirdağ) Hypericum L. türlerinin toplanması, teşhisi ve örneklenmesi amacıyla 2012 yılında yapılmıştır. Proje Açıklaması Hypericum türlerinin doğal alanlardan toplanması için Kumbağ-Yeniköy, Yeniköy-Nişantepe, Uçmakdere, Bakacak Tepe, Ormanlı (Dolapdere), Güzelköy-Gaziköy, Işıklar köyü-Yenice ve Palamut mevkiilerine iki kez (16-22 Temmuz 2012 ve 6-30 Ekim 2012) materyal toplama seyahatleri yapılmış ve her bölge 1 gün boyunca taranmıştır. İlk seyahatler çiçeklenmede ikincisi ise türlerin meyve ve tohum olgunlaştırma dönemlerinde olmuştur. İklim ve bölgeye göre farklılıklar göstermekle beraber ilk seyahat Temmuz, ikinci seyahatler Ekim ayları içinde yapılmıştır. Birinci seyahatte her bir türün yerleri GPS ile tespit edilerek, teşhis için herbaryum örnekleri toplanmış ve her bir türden sekonder metabolit analizleri için yeterli miktarda örnek (en az 10 bitki) alınmıştır. İkinci seyahatte ise ileriki çalışmalarda materyal olarak saklanmak üzere her bir tür için tohum temin edilmiştir. Araştırma kayıtlarında; bitki numarası, bitki ismi, kordinat, yükseklik, lokalite, habitat, bitki sosyolojisi, toplanma tarihi ve tür ismi belirtilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; Işıklar Dağı’nın (Ganos-Tekirdağ) doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde olmak üzere 8 lokasyonda. sadece Hypericum perforatum L. türü görülmüştür. H. perforatum türü; 68 numaralı, rakımı 13 m olan Kumbağ ile 31-36 numaralı yine rakımı 932 m olan Işıklar Dağı’nın zirve noktası olan ve Bakacak Tepe olarak adlandırılan lokasyonda bulunmuştur. Bu türün, yaklaşık deniz seviyesinden zirve noktasına kadar ki geniş bir alanda yayıldığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tekirdağ, Işıklar Dağı, Ganos, Hypericum, Sarı kantaron 20 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi -NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Burhan ARSLAN - Dr. Aziz ŞATANA, Yrd. Doç. Dr. Ertan ATEŞ, Yrd. Doç. Dr. Erdal ÜZEN, Doç. Dr. Cüneyt ÇIRAK Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2137 [email protected] Project Name IDENTİFİCATİON AND EXEMPLİFİCATİON OF HYPERİCUM L. SPECİES ON MOUNT IŞIKLAR (GANOS-TEKİRDAĞ) This research was done in 2012 with the aim of gathering,identification and exemplification of Hypericum L. species. Project Description In order to gather Hypercium species from the natural areas, the travels of collecting material were carried out twice to Kumbağ-Yeniköy, Yeniköy-Nişantepe, Uçmakdere, Bakacak Tepe, Ormanlı (Dolapdere), Güzelköy-Gaziköy, Işıklar village-Yenice and Palamut (16-22 July 2012 and 6-30 October 2012), and each area was screened during a day. The initial travels were in flowering while the second was in the periods of ripening of seed and fruit of the species. Although it differs according to climate and region, the first travel was in July, and the second ones were in October. In the first travel, the examples of herbarium were collected for diagnosis by determining the places of each species with GPS, and the sufficient amount of example (at least 10 plants) was taken for secondary metabolite analyses. But in the second travel, seed was supplied for each species in order to preserve for the next studies. In the research records, the name of plant,the number of plant,coordinate,height,locality,habitat,phytosociology, collecting date and species name were remarked. According to the research results,only Hypericum perforatum L. Species was seen in 8 locations, particularly in the east-west and northsouth of Mount Işıklar. H. Perforatum species was found in Kumbağ whose elevation is 13 m with number 68 m and in the location that is called Bakacak Tepe, the peak point of Mount Işıklar, whose elevation is 932 m with number 31-36. It was determined that this species spreads in such a wide area as to be from the sea level to the peak point. Key Words: Tekirdağ, Mount Işıklar, Ganos, Hypericum, St. John’s wort Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Burhan ARSLAN - Dr. Aziz ŞATANA, Asist. Prof. Dr. Ertan ATEŞ, Asist. Prof. Dr. Erdal ÜZEN, Assoc. Prof. Dr. Cüneyt ÇIRAK Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail 0282 250 2137 [email protected] 21 Proje Adı Proje Açıklaması FLOW SİTOMETRİ İLE BROMUS CATHARTİCUS VAHL AKSESYONLARININ ÇEKİRDEK DNA İÇERİKLERİNİN BELİRLENMESİ Bu yüksek lisans tezinde amaç, yurt dışından sağlanmış olan 83 Bromus catharticus aksesyonunun çekirdek DNA içeriklerini flow sitometri ile ilk defa belirlemek ve elde edilen çekirdek DNA bilgisinden yararlanarak aksesyonların ploidi düzeyleri ile varsa akseyonlarda tür ve varyete karışıklıklarını saptamaktır. Elde edilen sonuçlara göre araştırmada kullanılan B. catharticus aksesyonları arasında 2C çekirdek DNA içeriği 2 aksesyon (PI 138221 ve PI 655178) hariç 11.79 (PI 595116) pg ile 13.72 pg (PI 273869) arasında değişim göstermiştir. Yukarıda anılan iki aksesyonun çekirdek DNA içeriğinin (19.66 ve 19.41 pg) bariz olarak diğerlerinden farklı olması bu iki aksesyonu oluşturan bitkilerin B. catharticus türüne ait olmayıp başka bir Bromus türüne ait olduğunun göstergesidir. Her bir aksesyon için analiz edilen 8 bitkinin çekirdek DNA içerikleri genelde 0.04 ile 0.2 lik bir standart sapma ile bir birine oldukça yakın olduğu gözlenmiştir. Elde edilen bu sonuçlardan populasyonların saf olup, başka tür ve varyeteye ait bitki içermediği anlaşılmaktadır. Çekirdek DNA içeriği bakımından farklılık gösteren bazı bitkilerin kromozom sayıları 2n=42 olarak saptanmış ve dolayısıyla heksaploid oldukları belirlenmiştir. Bu nedenle çalışmada kullanılan aksesyonların tamamının heksaploid olduğu kabul edilmiştir. Anahtar kelimeler: Parlak Brom, Bromus catharticus, çekirdek DNA içeriği, Flow sitometri, ploidi 22 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Metin TUNA - Araş. Gör. Eyüp Erdem TEYKİN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2139 [email protected] Project Name Project Description DETERMİNATİON OF NUCLEAR DNA CONTENT OF BROMUS C ATHARTİCUSVAHL ACCESSİONS BY FLOW CYTOMETER. The objective of this study is to determine nuclear DNA content of 83 Bromus catharticus Vahl accessions obtained from gene banks by flow cytometer and use the information to determine ploidy and purity of the accessions. Based on the results of the study, 2C nuclear DNA content of the B. catharticus accessions, except two accessions (PI 138221 ve PI 655178) varied between 11.79 (PI 595116) pg and 13.72 pg (PI 273869). Nuclear DNA content of the two accessions mentioned above were clearly higher (19.66 and 19.41 pg) than the rest of the accessions. Therefore, the plants included by these two accessions (PI 138221 and PI 655178) should belong to a different Bromus species. Standart deviation of the accessions were quite low (generally between 0.04 and 0.2) and therefore, indicates that B. catharticus accessions are highly pure and they don’t include any plants belong to any other species or variety. Chromosome numbers of the B. catharticus plants with different DNA content determined to be 2n=42 by using light microscope. Therefore, ploidy of all the accessions accepted as hexaploid. Key words: Paire Grass, Bromus catharticus, nuclear DNA content, Flow cytometry, ploidy Start and Finish Date of Project 2008-2010 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Metin TUNA - Res. Asist. Eyüp Erdem TEYKİN Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail 0282 250 2139 [email protected] 23 Proje Adı Proje Açıklaması MISIR BİTKİSİNDE ANTER KÜLTÜRÜ OLANAKLARI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Bu çalışmanın içeriği bazı kendilenmiş mısır hatlarında in vitro androgenesisi anter kültürü yolu ile aktarılması ve 7–10 gün sürecek ön soğuk uygulaması yaptıktan sonra anterlerin kombine edilen dört embriyo indüksiyon ortamına (IMSS & YPm &N6&P II Besi Ortamı) aktarılmasıdır. Ön soğuk uygulanmasından sonra, anterleri kallus oluşturması için indüksiyon ortamına transfer edilmiştir. Bu üç faktörlü bir deneme olup üç tekrarlamalı olarak tamamıyla şansa bağlı deneme planına göre dizayn edilmiştir. Her bir tekrarlamadaki petri kabı 30 anter içermektedir. Her biri 28oC sıcaklıkta 3–4 hafta tutulduktan sonra TARİST istatistik programında (ANOVA) varyans analizi yapılmıştır. Sonuçlara göre mısır hatlarının anter kültürüne yanıtlarının kullanılan besi ortamına göre değişebileceği, hatların en iyi yanıt gösterdikleri besi ortamlarının YPI ve MS olup, en yüksek yanıtı SM-53 genotipinden ve en yüksek interaksiyonu SM-53 hattı ve YPI (2,4-D + IBA) besi ortamının verdiği sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: Androgenesis, haploid, besi ortamı, kallus, anter kültürü 24 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011 – 2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi -NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Kayıhan Z. KORKUT - Soner Yiğit SARIER Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarla Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2136 [email protected] Project Name Project Description STUDİES ON ANTHER CULTURE POSSİBİLİTİES İN MAİZE This study involves in vitro androgenesis of Zea mays L. some inbred lines via anther culture. combination of four embryo induction media (MS & YPI &N6&P II Media) and cold pretreatment duration (7 to 10 days). After cold pretreatment, anthers were transferred to theinduction media to induce of callus. The experiment was carried out in a 3-factorial experiment (based on a completely randomized design) with 3 replications. Each replication consisted of one petri-dish containing 30 anthers. They were grown in a growth chamber at 28°C at 3–4 weeks. And then analysis of variance (ANOVA) was carried out using the TARİST statistical software. Accordining to result, anther culture responses of maize lines was varied accordining to the used plant media. The highest anther culture responses of maize lines were obtained from YPI and MS medium . SM-53 line between maize genotypes was gave the best response. The highest response for anther culture was obtained in SM-53 line and in YPI media (2,4- D + IBA). Keywords: Androgenesis, haploidy, medium, callus, anther culture Start and Finish Date of Project 2011 – 2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Kayıhan Z. KORKUT - Soner Yiğit SARIER Faculty Faculty of Agriculture Department Field Crops Department Phone, E-Mail 0282 250 2136 [email protected] 25 Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Faculty of Agriculture Agricultural Economics 27 Proje Adı Proje Açıklaması 28 KIRSAL ALANDA KADIN GİRİŞİMCİLİĞİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLER VE TEKİRDAĞ İLİNDE MEVCUT DURUMUN BELİRLENMESİ Namık Kemal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Bilimsel Araştırma Projeleri, NKUBAP.00.24.YL.12.13’ nolu proje olarak desteklenen “Kırsal Alanda Kadın Girişimciliğine Etki Eden Faktörler ve Tekirdağ İlinde Mevcut Durumun Belirlenmesi” isimli bu araştırmada Tekirdağ kırsalında kadın girişimciliğine etki eden etmeler irdelenmiştir. Bu bağlamda elde edilen verilere göre ilin kara, demir, deniz ve hava yolu bağlantısı girişimcilik potansiyelini olumlu yönde etkilemektedir. İl, genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Verimlilik ve girişimcilik açısından nüfusun yarıdan fazlası 39 yaş ve daha gençtir. İl nüfusunun % 34,7’sinin lise ve yüksek okul mezunu olması pozitif bir durumdur. İl gerek coğrafi konumu, gerek tarımsal yapı ve gerekse sanayi ve tarıma dayalı sanayi açısından girişimcilik potansiyeli yüksek illerimizden biri olup, girişimcileri teşvik edici konumdadır. Tekirdağ kırsalında kadın girişimciliğinin irdelenmesi sonucu verimlilik çağındaki kadın oranının % 34,4 olduğunu saptanmıştır. Bu kırsal kalkınma ve girişimcilik açısından önemli pozitif bir durumdur. Kırsal kadınların yaklaşık ¾’ü (% 70,8) ilköğretim mezunudur ve % 98,0’i ise okul dışı bir eğitim almamışlardır. Bu da eğitim özelliklerinin kırsal kadın girişimciliğini olumsuz yönde etkileyen bir etmendir. Kırsal kadınların yarıdan fazlası (%51,5) tarımsal üretim ile ilgili bilgileri Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile iletişim kurarak almaktadır. Bu tarımsal girişimcilik açısında önem arz ederken, Kooperatif vb. çiftçi örgütleriyle iletişimin yok denecek kadar az olması kırsalda kadın girişimciliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Kırsal kadınların yarıdan fazlası (% 56,4) tarım dışı bilgileri TV vb. görsel yayınlardan edinmektedirler. Bu da tarım dışı girişimciliği teşvik ederken, kırsaldan kente göçü desteklemektedir. Kırsal kadınların yarıdan fazlasının (% 57,0) tarımın geleceğini belirsiz ve % 37,7’si ise çok kötü görmektedir. Bu durum tarım sektöründe istihdamı ve aynı zamanda tarımsal girişimciliği olumsuz etkilemektedir. Kadınların yaklaşık ¾’ü (% 70,5) aylıkçı olarak istihdam olmak istiyorlar. Serbest iş kurmak isteyenler, yani bir girişimcilik eğiliminde olanların oranı % 28,5’dir. Ancak bunlarında daha ziyade tarım dışı alanlara ilgi duydukları gözlem ve mülakatlarla saptanmıştır. Tekirdağ ilinde kırsal kadın girişimciliğini olumsuz etkileyen etmenler içerisinde kadının sermayesinin olmaması (% 93,4) ilk sırada yer alırken, bunu ev ve çocuklar ile ilgilenme (% 90,8), destek, teşvik vb. politikaların geliştirilmemiş olması (% 89,8), örgütlenmemiş olmaları (% 88,5) izlemektedir. Tekirdağ kırsalda kadın girişimciliğine en az engelin geleneksel inanç ve baskının olduğu (% 41,o) saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Tekirdağ, Kırsal Kadın, Trakya, Kırsal Girişimcilik Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. AYDIN GÜREL- Emine Umay ÜLKER Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarım Ekonomisi Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2103 - [email protected] Project Name Project Description FACTORS AFFECTING WOMEN IN RURAL ENTREPRENEURSHIP AND DETERMINATION OF THE CURRENT SITUATION IN THE CITY TEKİRDAĞ Namik Kemal University, Graduate School of Science , Scientific Research Projects, NKUBAP.00.24.YL.12.13’ The project supported “Rural Women Entrepreneurship Factors Affecting and in Tekirdağ Current Status Determination” named in this study Tekirdag in rural women’s entrepreneurship affecting not have been examined. According to the data obtained in this context provincial road, rail, sea and air links are a positive impact on the entrepreneurial potential. The province has a population of young and dynamic . In terms of productivity and entrepreneurship of the population and more than half are younger than 39 years . Of the provincial population 34.7% of the high school and graduated from high school there is a positive situation . City its geographical position and its agricultural structure and in terms of both industry and agriculture-based industries is one of our cities with a high potential for entrepreneurship , encouraging entrepreneurs is located . Examination of the results of women’s entrepreneurship in rural Tekirdag efficiency is 34.4 % of women in the age is determined. This is important in terms of rural development and entrepreneurship is a positive situation. Rural women about ¾ (70.8%) are primary school graduates and 98.0% were receiving an education outside the school. It also features rural women’s entrepreneurship education is a factor adversely affecting. More than half of the rural women (51.5 %) of agricultural production related information by communicating with the Provincial Directorate of Food, Agriculture and Livestock is located. While these are important in terms of agricultural entrepreneurship, cooperatives and so on. there is almost no communication with farmers’ organizations to be less negatively affects women’s entrepreneurship in rural areas. More than half of the rural women (56.4%) non-farm information, etc. TV. of visual acquire. This non-agricultural entrepreneurship, while promoting rural-to- urban migration is supported. More than half of rural women ( 57.0 % ) of the uncertain future of agriculture and 37.7% are in the very poor. This state of employment in the agricultural sector and also negatively affects agricultural entrepreneurship. Women’s approximately ¾ (70.5%) want to be employed as monthly income. Those who want to freelance work, ie 28.5 % of those in an entrepreneurial orientation is. However, in these rather they are interested in non-agricultural areas were determined by observation and interview. In the province of Tekirdag factors that negatively affect women’s entrepreneurship in rural women’s lack of capital ( 93.4 % ) in the first place , while at home, and dealing with children (90.8 %), support, encouragement, and so on. policies have not been developed (89.8 %), to be unorganized (88.5 % ) are followed. Tekirdag minimizes disruption to women’s entrepreneurship in rural and oppression that traditional beliefs (41% o) were determined. Keywords: Entrepreneurship, Tekirdag, Rural Women, Thrace, Rural Entrepreneurship Prof. Dr. Aydın Gürel Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. AYDIN GÜREL - Emine Umay ÜLKER and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Agricultural Economics Phone, E-Mail (282) 250 2103 - [email protected] 29 Proje Adı Proje Açıklaması YÜKSEK ÖĞRETİME YENİ BAŞLAYAN ÖĞRENCİLERİN UYUM BECERİLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu araştırmanın amacı, yüksek öğretime yeni başlayan öğrencilerin uyum becerilerinde etkili olan faktörleri belirlemektir. Bu çalışma 2009-2010 eğitim yılında Namık Kemal Üniversitesini kazanıp kayıt yaptıran öğrenciler arasında 15 birimde öğrenim gören 799 kız, ve 865 erkek toplam 1664 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler istatistiksel olarak tanımlayıcı ve çıkarımsal istatistik açısından bilgisayar ortamında PASW 18.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Ayrıca üniversite tarafından sunulan sosyal hizmetlerin öğrencilerin dört yıllık birimlere tercihlerindeki etkisi Binary Logit Model yardımıyla ortaya konmuştur. Araştırmanın sonucunda; elde edilen bulgulara göre kız öğrencilerin erkek öğrencilerden, birimin konumuna göre kampus dışındaki öğrencilerin kampus içindeki öğrencilere göre ve önlisansta okuyan öğrencilerin lisans programlarında okuyan öğrencilere göre önemli (p<0.01 ve p<0.05) düzeyde beklentilerin karşılanmadığı görülmüştür. Ayrıca binary logit model sonucuna göre üniversitenin sağladığı kütüphane ve bilgisayar olanaklarına önem veren bir öğrencinin üniversitenin dört yıllık bir biriminde eğitim görme olasılıkları sırasıyla 2 kat ve 1,5 kat daha fazla olduğu dikkat çekicidir. Anahtar kelimeler: Oryantasyon, uyum sorunları, beklentiler, üniversite öğrencisi Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 30 2010-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Yasemin ORAMAN - Emine KAFALI Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarım Ekonomisi Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2109 [email protected] Project Name EVALUATION OF THE FACTORS AFFECTING HIGHER EDUCATION SKILLS COMPLIANCE OF NEW STUDENTS The aim of research carried out is to determine the factors affecting the compliance skills of new students at higher education programmes. This study has been carried out using subjects of 1664 students consisting of 799 female and 865 male students attending 15 departments in 2009-2010 academic years at Namik Kemal University. The study being a descriptive type has been conducted to determine the expectation on services and personal information through PASW 18.0 computing programme in order to evaluate the statistics as descriptive and inferential. In addition, the effect of the preference of four year programmes of the students, considering the social services provided by the university, has been determined using Binary Logic Model. As a result of the research, it has been found out that the expeProject Description ctations were not fulfilled significantly (p<0,01 and p<0,05) according to the rate of female to male student, the location of the department being in or out of the campus, the associate degree to undergraduate degree students. Besides it is remarkable that according to the Binary Logic Model results, it has been found out that the possibility of a student who minds library and computing facilities becoming a student at a four-year programme is 2 and 1,5 fold relatively. Key words: Orientation, compliance problems, expectations, university student. Start and Finish Date of Project 2010-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Yasemin ORAMAN - Emine KAFALI and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Agricultural Economics Phone, E-Mail (282) 250 2109 [email protected] 31 Proje Adı TRAKYA BÖLGESİNDE KANOLA ÜRETİMİNİN EKONOMİK ANALİZİ Proje Açıklaması Türkiye’deki kanola üretiminin %34’ü Trakya bölgesinde yapılmaktadır. Bu nedenle çalışma sahası olarak Trakya Bölgesinin seçilmiş olması Türkiye’deki üretim hakkında bilgi sahibi olmamıza yardımcı olmaktadır. Çalışmanın amacı, yüksek verimli ve kaliteli bir yağlı tohum olan kanolanın Trakya Bölgesindeki gelişimini incelemek ve üretim ekonomisi açısından ürünün girdi-çıktı analizini ortaya koyabilmektir. Bu amaca yönelik esnek bir maliyet fonksiyonu olan Translog maliyet analizinden faydalanılmıştır. Değişken faktör analizinde kullanılan veri seti yatay kesit verilerinden oluşmaktadır. Bu veri seti Trakya bölgesinde faaliyet gösteren 100 kanola üreticisi ile yapılan anket çalışması yardımıyla elde edilmiştir. Tahmin edilen model yardımıyla fiyat-talep, çapraz fiyat-talep ve Morishima teknik ikame ve Allen kısmi ikame esneklikleri hesaplanmıştır. Translog maliyet fonksiyonu yardımıyla hesaplanan en yüksek girdi fiyattalep esnekliğinin -2.15 ile yabancı ot ilacına ait olduğu görülmüştür. Buna göre üreticilerin ilaç fiyatlarına diğer girdilere nazaran daha duyarlı oldukları görülmektedir. En düşük fiyat-talep esnekliği ise -0,16 ile gübreye aittir. Morishima teknik ikame katsayılarının pozitif olması girdiler arasında kısmi ikame olduğu anlamına gelmektedir. En yüksek esneklik 2,31 ile ilaç-işgücü arasında hesaplanmıştır. Çalışmada Trakya Bölgesinde üretimi yapılan üç önemli ürünün karşılaştırmalı birim maliyet unsurları ayrıntılı olarak verilmiş ve net gelir hesabı yapılmıştır. En yüksek getirili ürünün 137,50 TL/da ortalama net gelir ile kanola olduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kanola, translog maliyet fonksiyonu, üretim fiyat esnekliği, Morishima teknik ikame esnekliği, Allen kısmi ikame esnekliği 32 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2009 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Gökhan UNATIKAN - Nihal KUMBAR Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarım Ekonomisi Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2109 [email protected] AN ECONOMİC ANALYSİS OF CANOLA PRODUCTİON İN TRAKYA REGİON, TURKEY Project Name Thirty-four percent of canola production in Turkey provided by Trakya region. For this reason, we choose this region as a research frame for better information on Turkish canola production. The aim of this study is to investigate the situation of canola production which yields high quality and high yield vegetable oil seed in Trakya region. As a result of study we obtained input-output analysis as a production economics. For this purpose, we used flexible cost function Translog model. Data was collected by surveys from 100 canola producer in Trakya region. The translog cost function was used to determine the relations among the production factors for canola. Price-demand, cross price-demand and Morishima technical substitution elasticities and Allen partial substitution elasticities were calculated by translog cost function. Project Description The highest input price-demand elasticity is equal to -2,15 for pesticide which was calculated by translog cost function. Canola producers are more sensitive to pesticide prices than the other input prices. Also, the lowest input price-demand elasticity is equal to -0,16 for fertilizer cost. The positive coefficient of Morishima technical substitutions indicate that there is a missing substitution relation between the production factors. The highest elasticity is equal to 2,31 between the pesticide and labour cost. In addition, we calculated net profit with relative unit cost for important products as wheat, sunflower and canola in Trakya region. It was found that net profit of canola is higher than other products with 137,50 TL/da. Keywords : Canola, translog cost function, production price elasticity, Morishima technical substitution elasticity, Allen partial substitution elasticity. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2009 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Gökhan UNATIKAN - Nihal KUMBAR and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Agricultural Economics Phone, E-Mail (282) 250 2109 [email protected] 33 TEKİRDAĞ İLİNDE KIRMIZI ET TÜKETİM ALIŞKANLIKLARININ ANALİZİ Proje Adı Proje Açıklaması Bu çalışmada Tekirdağ ilinde hane halklarının kırmızı et tüketim davranışları, ailelerin sosyo-ekonomik özellikleri ve kırmızı et satın alım yer tercihlerinin ekonomik olarak analizi amaçlanmış ve Tekirdağ İli kentsel alanda yaşayan 166 hane halkıyla yüz yüze anket çalışması yapılarak, kırmızı et tüketim alışkanlıkları analiz edilmiş ve kırmızı et satın alırken dikkat edilen hususlara değinilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin %40,4 gibi büyük bir kısmı haftada 1 ile 3 defa, %25,3’ünün ise ayda 1 ile 3 defa kırmızı et tükettikleri belirlenmiştir. Tekirdağ ilinde yıllık kişi başına kırmızı et tüketimi 18,2 kg’dır. Türkiye’de ise yıllık kişi başına kırmızı et tüketimi 12 kg civarındadır. Tekirdağ ilindeki kırmızı et tüketiminin %88,11’lik kısmını dana eti oluşturmaktadır. Ayrıca kırmızı et tüketim şekli olarak %51,89’luk pay ile kıyma, %26,12’lik pay ile parça et ve %22,09’luk pay ile de kuşbaşı et oluşturmaktadır. Tüketicilerin satın alım yeri olarak tercihleri %52’lik oranla kasaplardır. Tekirdağ ilinde son bir yılda kırmızı et tüketimi %32 azalmıştır. Bunun başlıca nedeni ise ekonomik krizin tüketiciler üzerindeki olumsuz etkisi olarak belirlenmiştir. Tüketicilerin %79’u ithal et tüketmeyi tercih etmedikleri, %21’inin ise ithal et tüketmeyi tercih ettikleri belirtmişlerdir. Anahtar kelimeler: kırmızı et, et üretimi, et tüketim, dış ticaret Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 34 2010-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Gökhan UNAKITAN -Gözde MECO Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Tarım Ekonomisi Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2109 [email protected] Project Name Project Description AN ANALYSİS OF RED MEAT CONSUMPTİON PREFERENCES İN TEKİRDAĞ In this study, red meat consumption behaviour of households in the province of Tekirdag, socio-economic characteristics of families and the analysis of economic preferences in the intended purchase of red meat and 166 households living in urban areas of the province of Tekirdag survey by face to face with the people, red meat consumption patterns were analyzed and red be careful when buying meat of the issues mentioned. According to the survey 40.4% of consumers between 1 to 3 times a week as part of a large, 25.3% third of 1 to 3 times per month by the red meat consumed were determined. The annual per capita consumption of red meat is 18.2 kg in the Tekirdag. In Turkey, the annual per capita consumption of red meat is around 12 kg. 88.11% of red meat consumption is such as beef in the Tekirdag. In addition, 51.89% of red meat consumption as a form of hood with a share of meat, 26.12%, 22.09% with a share of meat and ‘hood with a share of the meat is cubed. 52% of consumers have been buying from butchers. Red meat consumption decreased by 32% over the last year in Tekirdag. The main reason for this negative impact on consumers is determined as the economic crisis. 79% of consumers do not eat prefer to imported meat, have it reported that 21% of the imported meat. Keywords : red meat, meat production, red meat consumption, foreign trade 2011 , 53 pages Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2010-2011 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Gökhan UNAKITAN -Gözde MECO and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Agricultural Economics Phone, E-Mail (282) 250 2109 [email protected] 35 Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Faculty of Agriculture Horticulture 37 CİBRE VE FARKLI MİNERAL GÜBRELERİN MARULDA VERİM VE UÇ YANIKLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ, NKÜBAP.00.24.YL.10.20 Proje Adı Proje Açıklaması Bu araştırmada, soğuk serada, sonbahar-kış ve kış-erken ilkbahar olmak üzere iki farklı dönemde ve değişik temel ve üst gübreleme rejimlerinde yetiştirilen marulda, verim ve uç yanıklığı üzerine beslenme rejimlerinin etkisini araştırmak amacıyla; cibre, çeşitli mineral gübreler ilave edilerek oluşturulan cibre karışımları ve farklı kalsiyum kaynakları temel gübreleme olarak, farklı seviyelerde mineral gübreler ise üst gübre olarak kullanılmıştır. Sonuçlar üzüm cibresi ve farklı mineral gübrelerin marulda verim ve kalite ile toprak fiziksel ve kimyasal yapısı üzerine etkisi olduğunu göstermiştir. Ölçülen kriterler bakımından tepkiler sezona göre değişmekle birlikte, üzüm cibresinin tek başına veya mineral gübrelerle beraber kullanılması durumunda verim, kalite ve toprak özelliklerinin olumlu etkilendiği gözlenmiştir. Anahtar kelimeler: Üzüm cibresi, mineral gübre, verim, uç yanıklığı, marul. 38 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. SÜREYYA ALTINTAŞ - Gülistan DEMİRCİ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bahçe Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2058 [email protected] Project Name EFFECTS OF GRAPE MARC AND VARİOUS MİNERAL FERTİLİZERS ON YİELD AND TİPBURN INCİDENCE OF LETTUCE ALTINTAŞ S. (2012). This study was conducted to evaluate the effects of grape marc and various mineral fertilizers on yield and tipburn incidence of cos lettuce grown in an unheated glasshouse in 2010-2011 fall-winter and winter-early spring growing period. Results showed that effects of grape marc and various mineral fertilizers on plant growth and yield and chemical and physiological characteristics of soil were significant. Although responses to fertilizers varied between seasons, grape marc gave similar results to the mineral fertilizers. Our results suggest that, by statistical means, grape marc, either alone or together with the various mineral fertilizers, affected plant growth and yield of cos lettuce and chemical and physiological characteristics of soil. Project Description Keywords: Grape marc, Mineral fertilizer, yield, tipburn, lettuce Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. SÜREYYA ALTINTAŞ - Gülistan DEMİRCİ Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Horticultere Phone, E-Mail (282) 250 2058 [email protected] 39 Proje Adı Proje Açıklaması SYRAH ÜZÜM ÇEŞİDİNDE FARKLI TOPRAK İŞLEME VE YAPRAK ALANI/ÜRÜN MİKTARLARININ SU STRESİ, VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Bu araştırma Syrah üzüm çeşidinde farklı toprak işleme ve yaprak alanı/ürün miktarlarının tanelerin büyüme dönemlerine bağlı olarak su stresi, verim ve kalite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla2010 yılı vegetasyon periyodunda 40°56’7.46’’ K ve 27°27’7.11’’ D enlem ve boylamlarında, 150-200m rakımda bulunan üretici bağında yürütülmüştür. Doğu-batı yönündeki sıralarda 2.6m x 1m aralık ve mesafelerle dikilmiş omcalara, modifiye edilmiş Lyre Sisteminde 80 cm gövde yüksekliği ve çift kollu kordon terbiye şekli verilmiştir. Araştırmada, 110R (Berlandieri Rességuier No. 2 x Rupestris Martin) anacı üzerine aşılı Syrah üzüm çeşidine ait 5 yaşındaki omcalar kullanılmıştır. Bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuş olan araştırmada bloklar, 5’er ana parsele ve 3’er alt parsele ayrılmış ve her bir ana parsel bir toprak işleme konusunu; her alt parsel de bir yaprak alanı/ürün miktarı [YA (m2)/ ÜM (kg)] alt uygulamasını oluşturmuştur. Denemede toplam 90 omca kullanılmıştır. Ana parsel uygulamalarında her bir parsel bir toprak işleme konusunu Korumalı Toprak İşleme (KTİ), Korumalı Toprak İşleme + Yağış Uzaklaştırma Uygulaması (KTİ + YUU), Korumalı Toprak İşleme+Geleneksel Toprak İşleme (KTİ kuzey + GTİ güney), (Korumalı Toprak İşleme + Yağış Uzaklaştırma Uygulaması) + Geleneksel Toprak İşleme [(KTİ + YUU) kuzey + GTİ güney] ve Geleneksel Toprak İşleme (GTİ) her alt parsel de bir Yaprak Alanı (YA)/Ürün Miktarı(ÜM) [(K: YA/ ÜM= 0,94 ~1 ), (%33 SS: YA/ÜM= 1,41 ~1,5, (%66 SS: YA/ÜM= 2,34 ~2,5)] konusunu oluşturulmuştur. Araştırmada farklı toprak işleme ve salkım seyreltme uygulamalarının yaprak su potansiyelleri, sürgün, salkım, tane, şıra ve yaprak alanı/verim oranları üzerine etkileri incelenmiştir. Yaprak su potansiyelleri toprak işleme ve salkım seyreltme uygulamalarına bağlı olarak farklılık göstermişler ancak elde edilen değerler olması gereken sınırların içerisinde kalmıştır. Sürgün, salkım, tane, şıra özellikleri ile yaprak alanı/verim oranları ise yaprak su potansiyelleri, toprak işleme ve salkım seyreltme uygulamalarına bağlı olarak farklı etkilenmişlerdir. Sonuç olarak mevcut koşullarda salkım seyreltme uygulamalarının yaprak alanı/ verim oranlarını değiştirmeleri ve korumalı toprak işlemelerin de sürgün, salkım, tane ve şıra özelliklerini etkilemek suretiyle şaraplık üzüm kalitesi üzerine etkili oldukları söylenmesi mümkündür. Anahtar kelimeler: Syrah, yaprak su potansiyeli, toprak işleme, salkım seyreltme, yaprak alanı/verim oranı 40 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. ELMAN BAHAR - Canel KURT Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bahçe Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2056 [email protected] Project Name DİFFERENT SOİL TİLLAGES AND LEAF AREA / YİELD RATİOS EFFECT ON WATER STRES, YİELD AND QUALİTY İN CV. SYRAH, This research was established to find different soil tillages and leaf area / yield ratios effect on water stress, yield and quality in cv. Syrah (Vitis vinifera L.), in 2010 vegetation period. The growers vineyard in 40°56’7.46’’ N ve 27°27’7.11’’ E latitude and longitude, 150-200m altitude. The rows were in East-West direction, grapevines 2.6m x 1m spaced and in modified Lyre system, the trunk had a 80cm height and double cordon royat. Syrah cv. was grafted onto 110R (Berlandieri Rességuier No. 2 x Rupestris Martin) roootstock and 5 years old. The experiment was established a split parcel design including 3 replicates, blocks were divided 5 main parcels and 3 sub parcels. Each main parcels were included soil tillages subject and each sub parcels were included leaf area / yield quantity [LA (m2) / YQ (kg)] sub applications. Totally 90 grapevines Project Description were used in experiment. Main parcel applications involved different soil tillages; Conservative Soil Tillage (CST), Conservative Soil Tillage + Rain Removal Application (CST+RRA), Conservative Soil Tillage + Conventional Soil Tillage (CST North + CNST South), (Conservative Soil Tillage + Rain Removal Application) + Conventional Soil Tillage [(CST + RRA) North + CNST South] and Conventional Soil Tillage (CNST). Each sub parcels were included these LA/YQ ratios; Leaf Area (LA)/Yield Quantity (YQ) [Control (C): LA/YQ=0,94~1), (33% Cluster Thinning (CT): LA/YQ=1,41~1,5) and (66% Cluster Thinning (CT): LA/YQ=2,34~2,5). In this experiment the different soil tillages and cluster thinning applications effects on leaf water stress, shoot, cluster, berry, must and LA/Y was researched. Leaf water potentials were differentiated according to soil tillage and cluster thinning applications, but the values limited what were expected. Shoot, cluster, berry, must qualifications and also the Leaf Area/Yield ratios were different affected which were depend on leaf water potential, soil tillage and cluster thinning applications. As a result cluster thinning applications were changed Leaf Area/Yield ratios and also the CST treatment effected shoot, cluster, berry and must qualification, hence it was also possible to said that the CST influenced wine grape quality. Keywords : Syrah, leaf water potential, soil tillage, cluster thinning, leaf area/yield ratio. Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. ELMAN BAHAR - Canel KURT and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Horticultere Phone, E-Mail (282) 250 2056 [email protected] 41 Proje Adı Proje Açıklaması BAZI ELMA ÇEŞİTLERİNDE ÇİÇEK TOZU CANLILIK DÜZEYİ, ÇİMLENME YETENEĞİ VE ÇİÇEK TOZU ÜRETİM MİKTARININ SAPTANMASI Bu çalışma, 2011 yılı vegetasyon dönemi içerisinde Tekirdağ ekolojisinde yetiştirilen M 9 anacı üzerine aşılı Braebeurn, Golden Reinders, Mitch Gala ve Red Chief elma çeşitlerinde çiçek tozu canlılık düzeyleri, çimlenme yetenekleri ve çiçek tozu üretim miktarları saptanarak tozlayıcılık yeteneklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çiçek tozu canlılığının tespitinde 2, 3, 5 Triphenyl Tetrazolium Cloride (TTC), İyotlu Potasyum İyodür (IKI), Safranin ve Asetokarmin çözeltileri; çiçek tozlarının çimlenme yeteneklerinin saptanmasında % 0, 5, 10, 15, 20’lik sakkaroz dozlarında asılı damla ve petride agar yöntemi kullanılmıştır. Çiçek tozu üretim miktarları ise hemasitometrik yöntem ile saptanmıştır. Deneme sonunda; en yüksek çiçek tozu canlılık düzeyi ve çimlenme yeteneği Mitch Gala ve Red Chief elma çeşitlerinde elde edilmiştir. Sakkaroz konsantrasyonlarının tamamında petride agar yönteminde elde edilen çiçek tozu çimlenme düzeyleri, asılı damla yönteminden elde edilen çiçek tozu çimlendirme düzeylerinden daha yüksek bulunmuştur. Çiçek tozu üretim miktarı ve morfolojik homojenlik bakımından Mitch Gala elma çeşidinin en yüksek değere sahip olduğu tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Elma, döllenme biyolojisi, çiçek tozu, çimlenme 42 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Mustafa BÜYÜKYILMAZ - Çağlar SANŞİLİ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bahçe Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2053 [email protected] DETERMİNATİON OF POLLEN VİABİLİTY, GERMİNATİON CAPABİLİTY AND POLLEN PRODUCTİON İN SOME APPLE CULTİVARS Project Name This research was carried out to determine pollen viability, germination capability and the pollen production of Braeburn, Golden Reinders, Mitch Gala and Red Chief apple cultivars on M 9 rootstocks grown in Tekirdağ ecology in the vegetation period of 2011. 2, 3, 5 Triphenyl Tetrazolium Cloride (TTC), Iodine-Potassium Iodide (IKI), Safranine ve Acetocarmine testing methods were used to determine pollen viability. Hanging drop and agar-plate in vitro tests were used at 0-5-10-15-20% sucrose solution in order to determine germination capability. Pollen production was determined by hemacytometric method. As a result of the experiment, the highest level of pollen viability and germination capability were found in Mitch Gala and Red Chief apple cultivars. The levels of pollen germination obtained in all agar-plate tests Project Description were higher than in hanging drop tests. The highest quantity of pollen production and morphological homogenity were found in Mitch Gala apple cultivar. Keywords: Apple, biology, pollination, pollen, germination Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Mustafa BÜYÜKYILMAZ - Çağlar SANŞİLİ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Horticultere Phone, E-Mail (282) 250 2053 [email protected] 43 Proje Adı Proje Açıklaması FARKLI ORTAMLARDA YETİŞTİRİLEN ISPANAĞIN (SPİNACİA OLERACEA L.) BAZI GELİŞME DÖNEMLERİNDEKİ MAKRO-MİKRO BESİN ELEMENTLERİ İLE FENOLİK MADDE İÇERİKLERININ BELİRLENMESİ, Bu araştırma, 2009 yılında Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü deneme arazisi, ısıtmasız cam serası ve iklim odası imkanlarıyetiştirilen ıspanağın (Spinacia oleracea var. Matador) kotiledon, 5 gerçek yaprak ve hasat olgunluğu gibi üç değişik gelişme döneminde meydana gelen bitki gelişimi, makro mikro besin elementleri ile toplam fenolik madde ve klorofil değişimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde farklı yetiştirme ortamları bakımında ele alınan tüm kriterlerde erken ilkbahar ıspanak yetiştiriciliğinde sera ortamı en yüksek ortalamayı vermiş bunu açıkta arazi ve iklim odası izlemiştir. Üç farklı ortamda yetiştirilen ıspanağın gelişme dönemleri kıyaslandığında fosfor, magnezyum, mangan, bakır, demir gibi besin elementlerinin yapraklarda birikimi bitki olgunlaşmasına paralel olarak artmış, en yüksek birikime hasat olgunluğu döneminde ulaşılmıştır. Oysa toplam azot, potasyum, kalsiyum ve çinkoda çeşidimizin beş yapraklı döneminde en üst seviyelere ulaşılmış, en düşük seviye ise potasyum hariç hasat döneminde oluşmuştur. Toplam fenolik madde, toplam klorofil, klorofil a ve klorofil b oranlarında ise bitkinin en olgun ve yaşlı dönemi olan hasat dönemine gidildikçe bu maddelerin miktarı artmış yani bitki gelişimine paralel birikim söz konusu olmuştur. Anahtar kelimeler: Ispanak, yetiştirme ortamı, gelişme dönemi, besin elementleri, fenolik madde 44 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Murat Deveci - Emine UZUN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bahçe Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2057 [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF PHENOLİC COMPOUNDS AND MACRO-MİCRO NUTRİENTS OF SPİNACH (SPİNACİA OLERACEA L.) ON DİFFERENT GROWİNG PERİOD İN DİFFERENT ENVİRONMENT This research which was conducted, in 2009, tries to find out the changes in plant growth, total phenolic substances and chlorophyll changes with macro and micro nutrients which occur during three different stages of cotyledons, five real leaves maturity and harvest maturity of spinach (Spinacia oleracea var. Matador) grown under the conditions of unheated glasshouse and climate room facilities, at the trial fields of Namık Kemal University, Faculty of Agriculture, Department of Horticulture. The results obtained as a result of different spaces of growth when all the criteria are taken into account are in this way: in growing early spring spinach, the greenhouse environment gave the highest average and open terrain and climate room followed it. When the development stages of spinach grown under three different environments are Project Description compared, the accumulation of nutrients like phosphorus, magnesium, manganese, copper and iron in leaves increases in parallel to plant ripening and the highest accumulation are achieved during the harvest period. However, total nitrogen, potassium, calcium, and zinc reaches the highest level in our plant’s five-leaved period and apart from potassium the lowest level occurred during the harvest period. Total phenolic content, total chlorophyll, chlorophyll a and chlorophyll b ratios of the plant increases while the harvest period gets closer which is the most mature and the oldest period of the plant, namely, there has been an increase in the accumulation of these contents in parallel to the growth of the plant. Keywords : Spinach, growth environment, relative groth period, mineral nutrients, phenolic compounds Start and Finish Date of Project 2008-2010 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Murat Deveci - Emine UZUN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Horticultere Phone, E-Mail (282) 250 2057 [email protected] 45 Proje Adı Proje Açıklaması DEĞİŞİK VEJETASYON DÖNEMLERİNDE FARKLİ SU KİSİTLARİNİN ISPANAKTA MEYDANA GETİRDİĞİ FİZYOLOJİK, MORFOLOJİK VE KİMYASAL DEĞİŞİKLİKLERİN BELİRLENMESİ, Bu araştırmada materyal olarak Türkiye’de yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan Trakya Bölgesine de iyi adapte olmuş Matador (Spinacia oleracea var. Matador) çeşidi kullanılmıştır. Deneme kontrollü koşullar altında sıcaklığı +40°C ile –20°C arasında ayarlanabilen iklim odasında kurulmuştur. Yetiştirme dönemi boyunca iklim odası 22/18 ±1 °C (gündüz/gece) sıcaklıkta, 10/14 saat (ışık/karanlık) fotoperiyodik düzende, % 65 nemli ortamda ve 400 µmol m-2s-1 ışık şiddetinde tutulmuştur. Yetiştirme odasında çıkış ve farklı vejetasyon dönemlerine kadar damla sulama ile normal su ihtiyacı giderilmiş, daha sonra yapay kuraklık stresi uygulamalarına başlanmıştır. Bu amaçla ıspanağın üç farklı vejetasyon döneminin başında (iki gerçek yapraklı dönem, beş gerçek yapraklı dönem ile hasat olgunluğu başlangıcında) beş farklı su kısıtlamasına (kontrol, % 0, % 25, % 50 ve % 75) gidilmiştir. Deneme süresince yaprak sayısı (adet), yaprak ağırlığı (g), yaprak kalınlığı (mm), yaprak alanı (cm2), yaprak oransal su içeriği (%), yaprak su potansiyeli (MPa), yaprak hücrelerinde membran zararlanması (%), yaprak sıcaklığı (°C), nisbi büyüme oranı (mg/KA), toplam fenolik madde (mg/100 g), toplam klorofil (mg/l), serbest prolin (µmol/g TA), sistein (µmol/g TA), askorbik asit (mg/100 g), lipit peroksidasyon (mmol/g TA) ile yapraklardaki makro ve mikro besin elementleri miktarları ölçülmüştür. Ispanağın gelişim dönemleri bakımından, erken döneme denk gelen kuraklık daha düşük stres seviyelerinde atlatılırken, ilerleyen dönemlerde stres seviyesi gittikçe artmış, buna rağmen genç dönemde atlatılan kuraklık stresi bitki büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilemiştir. Hasat döneminde oluşacak bir su stresinde ise stres sonrası bitkilerin sadece kontrol ve % 75 sulama oranında sulananların stresten etkilenmediği % 0, % 25 ve % 50 oranında sulanan bitkilerin ise stresi atlatamadığı büyüme ve gelişmesine devam edemediği tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Ispanak, vejetasyon dönemi, kuraklık stresi, yaprak su potansiyeli, yaprak oransal su içeriği 46 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Murat Deveci Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bahçe Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2057 [email protected] Project Name THE EFFECTS OF DİFFERENT WATER DEFİCİTS ON PHYSİOLOGİCAL, MORPHOLOGİCAL AND CHEMİCAL CHANGES İN DİFFERENT GROWTH PHASE OF SPİNACH Cv.Matador (Spinacia oleracea var. Matador) which is widely grown in Turkey and adapted well in Thrace region was used in this research. The experiment was conducted in the growth room which had temperature adjustments from +40 °C to -20°C. The growth room was kept at 22/18 ± 1 C (day/night) temperature 10/14 hours (light/dark) photoperiods, 65 % humidity and 400 mmolm-2s-1 light intensity. The irrigation was done with drip irrigation according to normal watering requirement for growing, emergence and different vegetation periods. After that water stress conditions applied. Five water stress (control, 25, 50 and 75% ) regimes were applied in three different vegetation period (two true leaves, five true leaves and harvesting period). Project Description In the experiment number of leaves, leaf weight (g), leaf thickness (mm), leaf area (cm2), leaf relative water content, leaf water potential (MPa), the leaf membrane damage (%), leaf temperature (°C), relative growth rate (mg DW/day), total phenolics (mg/100 g), total chlorophyll (mg/ l), free prolin (µmol/g FW-1), sistein (µmol/g FW-1 ) ascorbic acid (mg/100 g), lipid peroxidase, macro and micro nutrient content of leaf . According to different vegetation period, the plants which had early water stress were not affected at low water stress conditions but late water stress although increased stress levels, the plants had early water stress were more affected in their growth and development. In harvesting period the plants were not affected at control and 75 % water levels but 0 %, 25 % and 50 % water levels affected and stopped the growth and development of the plants. Keywords : Spinach, growth phase, relative growth period, mineral nutrients, phenolic compounds Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Murat Deveci and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Horticultere Phone, E-Mail (282) 250 2057 [email protected] 47 Proje Adı Proje Açıklaması ASMADA AŞI KAYNAŞMA ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE BAZI SİTOKİNİN UYGULAMALARININ ETKİSİNİN BELİRLENMESİ. Bu araştırma, 2009 yılı bahar döneminde yürütülmüştür. Araştırmada bitkisel materyal olarak SO4 anacı çelikleri ve Cabernet Sauvignon üzüm çeşidi tek gözlü kalemleri kullanılmıştır. Aşıdan önce sürdürülmüş olan çelikler üzerine; Sürmemiş Kalem, Sürmüş Filizi Kesilmiş ve Sürmüş Filizi Kesilmemiş Kalem Masabaşı Omega Aşısı ile aşılanmıştır. Aşıdan hemen sonra Kontrol (saf su), Zeatin, Kinetin ve Benziladenin 250mg/L olacak şekilde uygulanmıştır. 21 günün sonunda kaynaştırma odasından çıkarılan aşılı çeliklerde; ıskarta aşılı çelik oranı , gözün sürme ve tekrar sürme oranı , sürgün uzunluğu (cm), köklenme oranı , dip kısmında çürüme olan çelik oranı , çepeçevre kallus oluşum oranı , çeliğinde kallus oluşan aşılı çelik oranı , kaleminde kallus oluşan aşılı çelik oranı , aşı bölgesinde toplam kallus miktarı (mg), çelik üzerinden alınan kallus miktarı (mg) ve kalem üzerinden alınan kallus miktarı (mg) kriterleri incelenmiştir. Benziladenin; ıskarta çelik oranı (%33,75), gözün sürme ve tekrar sürme oranı (%23,43), sürgün uzunluğu (4,976cm), kaleminde kallus oluşan aşılı çelik oranı (%63,50), kalem üzerinden alınan kallus miktarını (34,071mg) artırmıştır. Zeatin ve Kinetin istatistiki olarak aynı grupta yer alarak; çepeçevre kallus oluşum oranı (%98,230) (%97,396), çelik üzerinden alınan kallus miktarı (254,937mg) (228,280mg), aşı bölgesinde toplam kallus miktarını (258,007mg) (233,925mg) olumlu etkilemiştir. Kontrol uygulaması ise sadece çeliğinde kallus oluşan aşılı çelik oranını (%95,831) artırmıştır. Yapılan Sitokinin uygulamaları sonucunda; çeliklerde köklenme ve dip kısmında çürüme olmadığı saptanmıştır. Sonuç olarak Sürmüş Çelik X Sürmemiş Kalem kombinasyonu kaynaştırma odasında kallus oluşumunu artırmıştır. Sitokininlerin incelenen kriterler üzerine etkilerinin sırasıyla; Benziladenin, Zeatin ile Kinetin ve Kontrol şeklinde olduğu belirlenmiştir. Sürmemiş Kalem durumu ile birlikte Sitokininlerden öncelikle Benziladenin ve Zeatin-Kinetin kullanılması önerilebilir, ancak Zeatin pahalı bir bitki büyüme düzenleyici olduğundan Kinetin kullanılması daha yerinde olacaktır. Anahtar Kelimeler: Zeatin, Kinetin, Benziladenin, Vitis vinifera L., kaynaşma. 48 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. İlknur KORKUTAL Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bahçe Bitkileri Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2059 [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF EFFECT OF SOME CYTOKİNİN APPLİCATİONS ON GRAFTİNG COMBİNATİON CHARACTERİSTİCS This research was carried out in spring period of 2009. In this research canes of SO4 rootstock and one budded scion of Cabernet Sauvignon cultivar were used. Burst cutting + Unburst scion, Burst cutting + Burst scion (tendril cut) and Burst cutting + Burst scion (tendril uncut) were grafted using Omega Grafting Method. Immediately after grafting; grafted cutting were dipped into Control (distilled water), Zeatin, Kinetin and Benzyladenine (250mg/l for every each of PGRs) for 20 second. At the end of the experiment (21 days afterwards): discarded cutting ratio , bud burst and reburst ratio ,tendril lenght (cm), rooting ratio ,basal area roting ratio, callus formation ratio , callus formation on rootstock ratio , callus formation on scion ratio , total callus weight in grafting area (mg), callus weight on cutting (mg) and callus weight on scion (mg) were evaluated. Project Description Benzyladenine application increased discarded cutting ratio (33,75%), bud burst and reburst ratio (23,43%), tendril lenght (4,976cm), callus formation on scion ratio (63,50%), callus weight on scion (34,071mg). Statistically, Zeatin and Kinetine were in same group and affected callus formation ratio (respectively 98,230 and 97,396%), callus formation on rootstock ratio (respectively 254,937 and 228,280mg), total callus weight in grafting area (respectively 258,007 and 233,925mg) positively. Control application only affected callus formation on rootstock ratio (95,831%) positively. In all cytokinin applications, rooting in cuttings and rotting on bottom area were not observed. In conclusion, Burst cutting + Unburst scion combination increased callus formation. In respect of Cytokinin main effect, best results were obtained from Benzyladenine, Zeatin, Kinetine and Control respectively. In all evaluated criteria; Considering scion status main effect, Unburst scion status, as for that Cytokinin main effect, all PGRs gave best results in comparison with control, but because of cost of Zeatin and Kinetine, Benzyladenine can be recommended. Key words: Zeatin, Kinetine, Benzyladenine, Vitis vinifera L., callusing. Start and Finish Date of Project 2009-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. İlknur KORKUTAL Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Horticultere Phone, E-Mail (282) 250 2059 [email protected] 49 Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Faculty of Agriculture Biosystem Engineering 51 Proje Adı Proje Açıklaması TOPRAKALTI DAMLA SULAMA YÖNTEMİNDE LATERAL DERİNLİĞİ ve SULAMA DÜZEYLERİNİN SOĞANDA GELİŞME, VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Toprakaltı damla sulama yöntemi altında farklı lateral derinlikleri ve sulama suyu uygulamalarının soğan bitkisine olan etkilerinin araştırıldığı çalışma, 2009 ve 2010 yıllarında Tekirdağ koşullarında yürütülmüştür. Araştırmada 0, 10 ve 20 cm olmak üzere üç farklı lateral derinliği ve A sınıfı buharlaşma kabından ölçülen buharlaşma değerlerinin % 50, 75, 100 ve 125’ inin uygulandığı dört farklı sulama suyu uygulaması gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, deneme konularında ölçülen bitki su tüketimi değerleri 2009 yılında 337.14 ile 715.39 mm, 2010 yılında ise 388.79 ile 579.26 mm arasında uygulanan sulama suyu miktarlarına bağlı olarak değişmiştir. En yüksek soğan verimleri, her iki yılda da 25.99 ve 32.31 t/ha ile laterallerin 20 cm derinliğe yerleştirildiği ve A sınıfı buharlaşma kabından ölçülen buharlaşma değerlerinin % 125’ inin uygulandığı deneme konusundan elde edilmiştir. Deneme konularından elde edilen su kullanım randımanı değerleri ise denemenin birinci yılında 2.61 ile 4.49 kg/m3, ikinci yılında 4.29 ile 6.86 kg/m3 arasında değişmiştir. Su kullanım randımanları değerlendirildiğinde, laterallerin 20 cm’ ye yerleştirildiği ve A sınıfı buharlaşma kabından ölçülen buharlaşma değerlerinin % 50’ sinin uygulandığı deneme konusunun ön plana çıktığı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Sulama yöntemi, bitki su tüketimi, su kullanım randımanı (WUE) Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 52 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Tolga ERDEM - Ali KAYHAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2264 [email protected] Project Name The EFFECT of DRIP TAPE PLACEMENT DEPTH and IRRIGATION REGIMES under SUBSURFACE DRIP IRRIGATION METHOD on ONION GROWTH, YIELD and QUALITY This research was conducted during the growing seasons of 2009 and 2010 in Tekirdağ conditions to determine of the different lateral depth and irrigation water applied with subsurface drip irrigation method on onion. Three different lateral depths as 0, 10 and 20 cm and four different irrigation water amounts applied based on a ratio of Class A pan evaporation as 50, 75, 100 and 125 % were created in the research. As a result of this study, the seasonal evaporatranspiration in the treatments varied from 337.14 and 715.39 mm in 2009 and from 388.79 and 579.26 mm in 2010 depend on irrigation water applied. The highest onion yield was obtained in the treatment which lateral was buried in 20 cm depth and the amount of irrigation water was applied based on 125 % of Class A pan evaporation. The water use efficiency (WUE) ranged Project Description from 2.61 to 4.49 kg m-3 in 2009 and 4.29 to 6.86 kg m-3 in 2010. The evaluation of WUE, the treatment which lateral was buried in 20 cm depth and irrigation was applied based on 50 % of Class A pan evaporation can be recommended. Key words: Irrigation method, evapotranspiration, water use efficiency (WUE) Start and Finish Date of Project 2009-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Tolga ERDEM - Ali KAYHAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2264 [email protected] 53 Proje Adı Proje Açıklaması HAFİF BETON ÜRETİMİNDE ORGANİK ATIKLARIN (AYÇİÇEĞİ SAPI) KULLANILABİLME OLANAKLARI Tarımsal yapılardan beklenen en önemli özellikler depolanacak ürünler veya içerisinde yaşayacak canlılar için en uygun çevre koşullarının yaratılması ve uzun süre güvenle kullanılabilmeleridir. Tarımsal yapıların inşasında mümkün olan en ucuz, güvenli ve arzu edilen optimum çevre koşullarını yaratabilen malzemeler kullanılmalıdır. Seçilecek malzemeler yeterli dayanım ve dayanıklılığa sahip, ısı ve ses yalıtımı yüksek ve hafiflik gibi niteliklerde olmalıdır. Tarımsal yapıların genellikle tek katlı olmaları ve fazla yük etkisinde kalmamaları sebebiyle malzeme seçimlerinde ısı yalıtımlarının yüksek olması ve hafif olması önem kazanmaktadır. Dünyada yapı malzemesi olarak betonun kullanımının yaygınlaşmasından beri, betonun hafif, ucuz ve daha iyi yalıtım özelliğine sahip olmasına yönelik çalışmalar önem kazanmıştır. Uygulama kolaylığına sahip hafif beton son yıllarda önemli bir yapı malzemesi olmuştur. Hafif betonun yapı malzemesi olarak kullanılması ile yapı yükünün azaltılması dolayısıyla malzeme yönünden ekonomi, depreme karşı dayanıklılık, ısı ve ses yalıtımı için ikinci bir yalıtım malzemesi kullanımının ortadan kalkması gibi yararlar sağlanabilmektedir. Bu araştırmada bitkisel bir atık olan ayçiçeği saplarının beton üretiminde agrega olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. Bu amaçla 300 ve 400 dozajda 12 konu oluşturulmuş ve beton örnekleri hazırlanmıştır. Hazırlanan örneklerinin fiziksel ve mekanik özellikleri ile termal özellikleri belirlenerek ayçiçeği sapının agrega olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. Araştırmamızın sonucunda beton üretiminde karışıma girecek ayçiçeği sapı miktarının kullanım amacına ve dozaja bağlı olarak %20 ile %40 arasında olması tavsiye edilmektedir. Anahtar kelimeler: Beton, Ayçiçeği sapı, Dayanım. 54 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Can Burak ŞİŞMAN - Şencan ÜNER ALKAYA Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2271 [email protected] Project Name THE POSSIBILITIES THAT CAN BE USED OF ORGANIC WASTES (SUNFLOWER STEM) AT THE LIGHT CONCRETE PRODUCING The most important characteristics of agricultural constructions are being created the most suitable environment conditions for existences who live in agricultural constructions and being used for a long time in confidence.The chosen materials must have resistantness and lightness.The heat and sound isolations of the chosen materials must be high.Usually the agricultural constructions have got single flor and don’t carry extra weight.For this reason the lightness and heat isolation highness of the chosen materials obtain importance. In the world concrete use spread.The concrete must be light,cheap and good isolation.For this reason the concrete workings obtained importance.The light concrete using for construction materials.Therefore construction weight decreasing,economy being driven on the right. Project Description The constructions being strong for earthquake.For the heat and sound isolation using the second isolation material being annihilated. Consequently advantages being driven on the right. In this investigation, the possibilities that can be used of organic wastes (sunflower stems) at the light concrete producing been searched. For this reason twelve subjects with three hundred and four hundred dosages been taken form and concrete models prepared.The physical and mechanical characteristics of concrete models been defined. The end of the investigation at the concrete production join a quantity of the sunflower stems in mixture.This mixture must be adviced between twenty percent and forty percent in dependent on use objective and dosages. Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Can Burak ŞİŞMAN - Şencan ÜNER ALKAYA and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Biosystem Engineering Phone, E-Mail (282) 250 2271 [email protected] 55 Proje Adı Proje Açıklaması HAREKET HALINDEKİ BİR BANT KANTARI ÜZERİNDE YUMRU BİTKİLERİNE AİT AĞIRLIK ÖLÇME SİSTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ Bu araştırmada, yumru bitkilerinin hareketli bir bant kantarı üzerinde ilerlerken ağırlıklarını anlık ve toplam olarak ölçen bir sistemin tasarımı ve üretimi yapılmıştır. Bant kantarının şasisi köşebent profilden imal edilmiştir. Sistemde PVC bant kullanılmış ve bandın dönüş hareketi bir elektrik motoru ile sağlanmıştır. Bant hızı bir takometre ile anlık olarak ölçülmüştür. Düşey yükleri taşımak için bant altında rulolar kullanılmıştır. Bu rulolardan biri ağırlık ölçmek için yük hücresine bağlanmıştır. Yük hücresinden gelen birim metredeki ağırlık bilgisi ile takometreden gelen hız bilgisi kullanılarak bir elektronik devre yardımı ile birim zamanda geçen yük miktarı hesaplanmıştır. Bu bilgiler LCD ekranda anlık olarak gösterilmiştir. Yapılan denemeler sonucunda %96.4 - %97.5 arasında doğruluk payıyla ağırlık hesabı yapılmıştır. Anahtar kelimeler: Bant kantarı, yük hücresi, ağırlık ölçümü, yumru bitkileri, hassas tarım 56 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Bahattin AKDEMİR - Bülent ALBAYRAK Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2257 [email protected] Project Name DEVELOPING A WEIGHT MEASUREMENT SYSTEM FOR TUBER CROPS ON A BELT SCALE In this study, a specific design and production of a weight measurement system for tuber crops on a belt scale is conducted. The chassis of the belt scale is constructed by equal legs steel profile. The belt material is PVC. The rotational motion of the belt scale is obtained by a AC electric motor. The speed of the belt is measured by a tachometer. Several rollers are used to support the vertical loads on the belt. One of the roller is connected directly to load cell to measure the weight of the tuber crops. In order to obtain the mass flow on the belt, the data of weight per unit meter from load cell and the speed data from tachometer are transmitted to an electronical board. Multiplication of these two data gives the unit mass flow rate of the tuber crops on the belt scale. The unit mass flow rate and total mass flow rate is displayed on an LCD display. The study showed Project Description that this system gives between 96.4% - 97.5% accuracy for measuring of weight on a moving belt scale. Start and Finish Date of Project 2009-2010 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Bahattin AKDEMİR - Bülent ALBAYRAK and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2257 [email protected] 57 Proje Adı Proje Açıklaması UZAKTAN ALGIMA ve COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ DESTEKLİ ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ : HAYRABOLU SULAMA PROJESİ ÖRNEĞİ Bu çalışma, Karaidemir Barajı Sulama Kooperatifi tarafından işletilen Hayrabolu Sulama Şebekesi’ nin Uzaktan Algılama (UA) ve Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)’ nden yararlanılarak, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED)’ sini yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yapılan anket çalışmasında, özellikle çeltik gibi su ile çokça temasta bulunan çiftçilerin sulama suyu kalitesi nedeniyle ciltlerinde problem olduğu belirtilmiştir. Su kaynağı ve ana tahliye kanalından alınan örneklerde su kalitesi C3S1 olarak saptanmıştır. Şebekeye ait 20002009 yıllarına ilişkin taban suyu seviyeleri ve tuzluluk değerleri incelenmiş ve en kritik taban suyu seviyesi 2006 yılı Haziran ayında % 28.8 olarak saptanmıştır. Tuzluluk açısından ise en kritik değer 2008 yılında 6850 mhos/cm olark bulunmuştur. Sulama şebekelerinde yapılan ÇED çalışmaları, şebekenin sağlıklı bir şekilde çalıştırılması, bölge toprağı ve insanına zarar vermeden öngörülen hizmetlerin yerine getirilmesi açısından son derece önemli olması nedeniyle bu tür çalışmalara sulama kooperatifi ve devlet tarafından destek verilmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Sulama yöntemi, bitki su tüketimi, su kullanım randımanı (WUE) 58 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Mehmet ŞENER - Önder ERGÜVEN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2272 [email protected] Project Name DEVELOPING A WEIGHT MEASUREMENT SYSTEM FOR TUBER CROPS ON A BELT SCALE Environment Impact Assessment Supported with Remote Sensing and Geographical Information Sysytems. A Case Study of: Hayrabolu Irrigation Project This study was carried out to determinate Environmental Impact Assessment (EIA) with using Remote Sensing (UA) and Geographical Information Systems (GIS) of Hayrabolu Ġrrigation Scheme that is operated by Karaidemir Dem Ġrrigation Cooperation. In the study, rice farmers who are highly exposed to water seem to have some dermatological problems because of the quality of water. From the samples that was taken from both water source and drainage channel, the quality of water has been identified as C3S1. Ground water levels and salinity values of the years 2000-2009 have been examined and the crucial ground water level has been found determined as % 28.8 in June, Project Description 2006. For salinity, the crucial value has been found as 6859 μhos/cm in 2008. During the study, in order to use either in EIA application or other researches, Scheme Information System based on GIS which is supported by RS has been prepared. Since EIA studies on irrigation schemes are very important for scheme service provided without damaging to people and soil of that region, these studies must be supported by goverment and irrigation cooperatives. Keywords : Irrigation scheme, Envirinment Impact Assessment, Geographical Information Systems, Remote Sensing Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2010-2010 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Mehmet ŞENER - Önder ERGÜVEN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2272 [email protected] 59 Proje Adı Proje Açıklaması ELMA VE KİVİ ÇEŞİTLERİNİN HASADA YÖNELİK ÖZELLİKLERİNİN SAPTANMASI VE ROBOTLA HASAT OLANAKLARI Bu araştırmada, meyve hasatında robotik sistemlerin kullanılması ve sistemin kurulması aşamasında ortaya çıkabilecek sorunların bulunması, çözüm yollarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, aşağıdaki sonuçler elde edilmiştir. Araştırma sonucunda robotik meyve hasadında meyvenin fizikomekanik özelliklerinin hasata etkilediği görülmüştür. Ağırlık, yükseklik, genişlik, kalınlık değerleri ve yüzey alanının robotik meyve hasadında en önemli girdi değerleri olduğu gözlenmiştir. Robotik meyve hasadında görüntü işleme tekniklerinin robotik sistemin çalışmasını etkilediği gözlenmiştir. Görüntü işleme tekniği kullanılarak yapılan denemelerde görüntü işleme sonuçlarının robotik hasada doğrudan etkisi olduğu anlaşılmıştır. Robotik hasadın doğru ve hızlı yapılması için görüntü işleme tekniklerinin doğru seçilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Robotik meyve hasadında kullanılan yazılımın sistem ve görüntü işleme ile paralel çalışmasının önemi ortaya çıkmıştır. Yazılım yapılırken robotik sistemin dönüşüm kinematik hesaplarının düzgün hesaplanması, parametrelerin ve sabit değerlerin sisteme tam uygun olarak verilmesi gerektiği gözlenmiştir. Prototip çalışması için hobi tipi robot parçalarının kullanımı kısa ve anlaşılır sonuçların elde edilmesi açısından yeterlidir. Ancak sistemin pratikte daha verimli ve sorunsuz çalışması için sanayi tipi büyük robotların veya daha güçlü servo motorların kullanılmasının daha uygun olacağı görülmüştür. Meyvenin dal üzerinden kopartılması sırasında koparma işlemini yapacak gripper’ın tasarımının meyvenin fizikomekanik özelliklerine göre yapılması gerektiği görülmüştür. Sistemin çalışmasını sağlayan motorların kuvvetli, kesme işlemin yapacak sistemin uygun olması sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: Robotik sistem, görüntü işleme, hasat, kivi,elma 60 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. SELÇUK ARIN - Erhan KAHYA Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2253 [email protected] Project Name DETERMINATION OF HARVESTING PROPERTIES OF APPLE AND KIWI TYPES AND ROBOTIC HARVESTING OPPORTUNITIES In this study, it is aimed to find the possible problems and determine the solutions in the process of establishing the system and using the robotic systems an fruit harvest. Here are the results of the study. According to result of research, it?s shown that at the robotic fruit harvest physicomechanical properties of the fruit have an effect on the harvest. Weight, height, width, thickness and surface area are observed as the most important input values at the robotic fruit harvest. It is observed that image processing techniques affect the operation of the robotic system at the harvest. It is understood that using image proceesing technique have a direct effect on the results of the robotic harvest. It is also understood that image processing Project Description techniques must be chosen correctly to make the robotic harvest in an accurate and quickly way. It is emerged that the software used in the harvest should be paralel with the system and image processing at the robotic fruit harvest. During the software, it is observed that the conversion of kinematic calculation, parametres and constant values must be put in properly. Using hobby-type parts of robot for the prototype study will be enough for results. However, to make the system work fuctionally, industrial robots and servo engines should be used. It is also observed that when picking up the fruit from the branch, the gripper, which is used to pick the fruit up, must be made considering the physicomechanical properties of the fruit. The engines that make the system work should be strong and the cutting system should also be appropriate. Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. SELÇUK ARIN - Erhan KAHYA and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2253 [email protected] 61 Proje Adı Proje Açıklaması SÜREKLİ SOLMA NOKTASININ TAYİNİNDE YENİ BİR YAKLAŞIM: DİFÜZYON- TOPRAK NEM İLİŞKİSİ Bu çalışmanın amacı difüzyon-toprak nem ilişkisine bağlı olarak toprakların sürekli solma noktası (PWP) değerlerini matematiksel olarak açıklamak ve model ile simüle edilen PWP verilerini, biyolojik yöntemle (denemelerle sonuçları) ve laboratuar yöntemiyle (basınç levhasında -15Atm’e karşılık gelen nem içeriği) ölçülen PWP değerlerleri ile karşılaştırarak modeli test etmektir. Modelleme çalışmalarında, toprak nem içeriğine karşı, i) toplam nem difüzyonu (D), ii) sıvı (Dl)-buhar (Dv) fazları nem difüzyonu ve iii) Dv/D eğrileri oluşturulmuştur. Bu grafikler üzerinde, D eğrisinde rölatif minimum nokta, Dl-Dv eğrilerinin kesişim noktası ve Dv/D eğrisinde oranın 1 olduğu minimum nem içeriği PWP olarak. Yıl 2011’de killi tın (CL) ve kumlu killi tın (SCL) toprak ile, buğdayda kardeşlenme sonrası ve sapa kalkama sonrası; ayçiçeği bitkisinde ise vejetatif gelişme sonrası ve tabla oluşumu sonrası dönemlerde bitkilere su stresine maruz bırakılmış ve ölümlerin gerçekleştiği PWP’ler saksılarda klorofil ölçümleri ile belirlenmiştir. Deneysel yöntemle elde edilen solma noktası değerleri killi tın toprakta her iki bitki için de % 7,5; kumlu killi tın toprakta ise buğdayda her iki gelişme periyodunda da % 5,5; ayçiçeğinde ise vejetatif gelişme sonrasında % 6, tabla oluşumu sonrasında % 6,8 olarak belirlenmiştir. Simülasyon sonuçlarına göre, D eğrisindeki rölatif minimum değer ile Dl-Dv eğrilerinin kesişim noktası değerleri aynı olup CL için %7, SCL için %5; Dv/D eğrisindeki maksimum değer ise CL ve SCL için sırasıyla %4 ve %3 olarak tespit edilmiştir. Buna göre D’deki rölatif minimum değer veya Dl-Dv eğrilerinin kesişim noktası ölçülen biyolojik verilerle çok iyi bir uyum göstermiştir. Laboratuarda bulanan PWP değerleri (CL: 21,35; SCL: 15,74) ise hem biyolojik hem de simülasyon değerlerinden çok büyüktür. Anahtar kelimeler: Biyolojik yöntem, matematiksel modelleme, buğday, ayçiçeği 62 laboratuar yöntemi, Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Fatih KONUKCU - Dr. Erhan GEZER- Dr. Cüneyt BAHTATLI, Dr. Alpay BALKAN - Kübra TASMA Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2261 [email protected] Project Name A NEW APROACH IN THE DETERMINATION PERMANENET WILTING PIONT: SOIL WATER DIFFUSION RELATIONSHIP The objectives of this research were to define the permanent wilting point (PWP) theoretically from diffusion-soil moisture relationship and to test the MODEL with the biological (real field trail) and laboratory (corresponding moisture content at pressure plate value of -15 Atm) methods. In modelling studies, against soil moisture i) total water diffusion (D), ii) liquid (Dl) versus vapour (Dv) diffusion and iii) Dv/D curves were formed. The relative minimum point on D, crossing point on Dl-Dv and minimum moisture content point where Dv/D became 1 were accepted as PWP. As for the biological method, PWP were observed in 2011 by pot trails in clay loam and sandy clay loam soils for wheat (following tillering and stem elongation stages) and sunflower (following miniature terminal bud and %50 flowering Project Description stages) by chlorophyll measurements. Experimental PWP values for CL were the same for both plants, 7,5% whereas they were 5,5% for both stages of wheat and 6% and 6,8% for miniature terminal bud and %50 flowering stages of sunflower, respectively, in SCL soils. As for the simulation results, the relative minimum point on D and crossing point on Dl-Dv curves were the same, 7% and 5% for CL and SCL, respectively while the maximum water contents on Dv/D curves, where the ratio became 1, were 4% and 3%, respectively for CL and SCL. This showed that the relative minimum point on D or crossing point on Dl-Dv curves could be accepted as PWP since they were in good agreement with the biological results. However, the laboratory results of 21,35% and 15,74% for CL and SCL were significantly greater that of both simulation and biological methods. Keywords :Biological method, laboratory method, mathematical modelling, wheat, sunflower Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Fatih KONUKCU - Dr. Erhan GEZER- Dr. Cüneyt BAHTATLI, and Researchers Dr. Alpay BALKAN - Kübra TASMA Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2261 [email protected] 63 OTOMATİK TOPRAK ÖRNEKLEME MAKİNESİNİN GELİŞTİRİLMESİ Proje Adı Bu çalışmada, otomatik bir toprak örnekleme makinesi geliştirilmesi hedeflenmiştir. Geliştirilen makine traktöre üç nokta askı sistemi ile bağlanmakta ve 30 cm derinlikten toprak örneği alabilmektedir. Makine, toprak numunesi alımı için mekanik, hidrolik ve elektronik sistemlerden oluşmaktadır. Ayrıca sistemde örnek alınan yerin konumunu belirlemek amacıyla GPS modülü bulunmaktadır. Tarla testleri sonucunda; makinenin toprak örnekleme amacıyla kullanılabileceği saptanmıştır. Ayrıca, GPS modülü yardımıyla coğrafi konum belirlenerek örnekleme yapıldığı için veriler kullanılarak yersel değişkenlik haritalanarak incelenebilir. Proje Açıklaması 64 Anahtar Kelimeler: Toprak örnekleme makinesi, Hassas tarım, GPS. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof.Dr. Bahattin AKDEMİR - Nail TÜREN, Yard.Doç.Dr. İbrahim SAVAŞDALMIŞ, Yard. Doç. Dr. Korkmaz BELLİTÜRK Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2257 [email protected] DEVELOPMENT OF AUTOMATIC SOIL SAMPLING MACHINE Project Name Objective of this research is to develop an automatic soil sampling machine. The developed machine can be mounted to the tractor three-point linkage system and takes soil samples from a depth of 30 cm. The machine consist of mechanic, hydraulic and electronic control system to take soil samples from desired area. In addition, There is a GPS module to determine position of the soil sampling point. The developed machine can be used for taking of soil samples according to the field tests results. Also, data can be used for precision farming applications such as determining and evaluating of field spatial variability because position of sampling points can be determined by GPS module. Project Description Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr.Bahattin AKDEMİR - Nail TÜREN and Researchers Assist.Prof.Dr. İbrahim SAVAŞDALMIŞ, Assist.Prof.Dr. Korkmaz BELLİTÜRK Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2257 [email protected] 65 Proje Adı Proje Açıklaması 66 TEKİRDAĞ İLİ MARMARA KIYI HAVZA KARAKTERİSTİKLERİ VE TAŞKIN RİSK FAKTÖRLERİNİN BELİRLENEREK COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) VERİ TABANININ OLUŞTURULMASI Ülkemizde son yıllarda yaşanan depremlerin yanında dere yataklarında oluşan taşkınlarında önemi afet yönetiminde göz ardı edilmeyecek konulardan biri haline gelmiştir. Bilhassa imar sahaları kapsamında meydana gelen taşkınlar büyük can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Son yıllarda Trakya Bölgesinde önemli taşkın ve heyelanlar sıklıkla meydana gelmiş ve bu konuda risk oluşturan bölgelerde yeterli önlemlerin alınmadığı meydana gelen afetler sonucunda aşikar olarak görülmüştür. Dere yataklarında meydana gelen taşkınların yerleşim yerleri üzerinde oluşturduğu risklerin minimum düzeyde tutulması için ilgili kurumlar bazında gerekli araştırmaların yapılarak yapısal önlemlerin alınması kaçınılmaz olmaktadır. CBS ve UA ile taşkınların tahmini ve risk analizlerinde gerekli olan verilerin temini daha hızlı, daha doğru ve güncellenebilir şekilde olmaktadır. Özellikle CBS ve UA ile hidrolojik model sonuçlarının da değerlendirilebildiği bir teknoloji olmasından dolayı, sahip olduğu özelliklerle birlikte taşkınla ilgili çalışmaların her bir aşamasında kullanılmaktadır. Bundan dolayı taşkın risk yönetimi ve planlamalarında, önemli yeri olan ve temel altlığı oluşturan taşkın tahmini ve risk analizinde bu teknolojilerin kullanılmasıyla, taşkınlara karşı daha etkili yapısal ve yapısal olmayan önlemler alınabilecektir. Bu çalışmayla; Marmara Havzası içerisinde yer alan Tekirdağ merkez ilçe sınırları dahilinde Marmara Denizine kıyısı olan dere yatakları ve bunlara ilişkin havza alanlarının CBS teknikleriyle havza karakteristiklerinin belirlenmesi ve oluşabilecek taşkın risk faktörlerinin ortaya konularak alınabilecek önlemlere ilişkin risk yönetiminin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sahasının imar sınırları dahilinde olması ve yapılaşmaya açılacak bölgelerde dere yataklarında oluşabilecek risklerinde göz önüne alınmasına dikkat çekilecek olan bu çalışmayla Merkezi Yönetim birimlerine planlama aşamalarında konuya ilişkin olarak destek sağlayacak bir CBS veri tabanı oluşturulmuştur. Araştırma sahasına ilişkin olarak bilgisayar destekli simülasyonların ortaya konulmasıyla veri akışında güncellemelerin ve bilgi alış verişinin sağlanması bu çalışmanın amaçlanan hedefler arasında yer almaktadır. Ayrıca yapılacak olan bu çalışmanın Trakya Bölgesi için emsal teşkil etmesi ve diğer taşkın riski oluşturan havzalar bazında da değerlendirilerek ileride tüm Trakyayı kapsayacak şekilde geliştirilmesi düşünüldüğünde konun örnek bir çalışma olacağı kaçınılmaz olacaktır. Bu araştırmada Belediye imar sahası içerisinde bulunan dere yataklarına ilişkin havza karakteristik özellikleri ve taşkın risk faktörleri ortaya konulmuştur. Havza karakteristik özelliklerinin belirlenmesinde 1/25000 ölçekli sayısal topoğrafik haritalar, uydu görüntüleri ve toprak haritaları kullanılmıştır. Merkez ilçe sınırları dahilinde yeralan dere yataklarına ilişkin havza karakteristik özellikleri Arc GIS yazılımı yardımıyla belirlenmiştir. Alana ilişkin bitiki örtüsü ve arazi kullanım kabiliyetleri ise Aster uydu görüntüleri ve GPS destekli arazi çalışmalarının ERDAS görüntü analizi yazılımına aktarılarak sınıflandırılması suretiyle ortaya konulmuştur. Havza alanında meydana gelecek yüzey akışlar ve bunun dere yatakları üzerinde oluşturacağı taşkın riskinin boyutu günlük yağış verilerinin hidrolojik model hesaplamaları sonucunda belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Tekirdağ, Havza Karakteristikleri, Marmara Kıyı Havzaları, Taşkın Risk Faktörleri, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Uzaktan Algılama (UA), CBS Veri Tabanı Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Selçuk ALBUT - Dr. Cüneyt BAHTATLI Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2259 [email protected] Project Name CHARACTERISTICS OF MARMARA SEA COASTAL WATERSHED AND FLOOD RISK FACTORS IN TEKIRDAG PROVINCE DETERMINED GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS (GIS) ESTABLISHMENT OF A DATABASE In our country beside earthquakes, being among the most destructive disasters, investigation of floods in order to provide principle information for flood risk management has recently become a prominent subject. Floods occurred particularly within the residential area has cost many lives and properties. Recently, floods and landslides have often been occurred in the Thrace Region and because the measures are not taken as required the consequences have been seen clearly. It is obvious that this issue should carefully be considered by all related institutes and necessary investigations should be done in order to improve infrastructure against flood and minimize the risks. Geographical Information Systems (GIS) and Remote Sensing (RS) is becoming more popular every day. Obtaining flood forecasting and risk analysis data using GIS and RS technologies are fast, accurate and rapidly updatable. GIS and RS can be used at every stage of flood process since these technologies are also used in the evaluation of hydrologic modelling. Therefore using these Project Description technologies will enable us to get more accurate background information, to produce infrastructural and non-infrastructural measures and ultimately come to a right decision. The objectives of this study are to investigate the characteristics and risk factors of Marmara River Basin watersheds and produce background information and database for flood risk management using GIS and RS. There are numerous small watersheds in Marmara River Basin, located within the border of Tekirdag province, running into the Marmara Sea and causing flood risks to Tekirdağ vicinity. By this study, computer aided database information and flood simulation results will be prepared for the city planners so that those planners update the database easily when changes are made in the flood plain since the watersheds are located in the infrastructural growth area. Additionally, this study will be a sample and its results can be extrapolated to the other risky watersheds in the Tharece Region, which is considered a crucial issue for the region. In the study, satellite images of flood plains in the constructional growth area of the municipal, digital topographical maps (1/25000 scale), land maps and precipitation data will be used to investigate characteristics of proposed watersheds in municipal growth area. with the aid of ArcGIS software. Land cover and land use will be determined from ASTER satellite images using ERDAS image analyser and GPS supported field investigations. Surface flow and its flood risks will be evaluated using a hydrologic models based on daily rainfall data. Keywords: Tekirdag, Watershed Characteristics, Marmara Coastal Watersheds, Flood Risk Factors, Geographical Information Systems (GIS), Remote Sensing (RS), GIS Database Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Selçuk ALBUT - Dr. Cüneyt BAHTATLI and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2259 [email protected] 67 Proje Adı Proje Açıklaması HAFİF BETON ÜRETİMİNDE BOR ATIKLARININ PUZZOLAN MATERYAL OLARAK KULLANILABİLİRLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI Günümüzde sürdürülebilir gelişme için enerji, doğal kaynaklar ve çevrenin korunması üç önemli olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada toplam CO2 emisyonunun yaklaşık %7 si portland çimentosu üretimi esnasında meydana gelmektedir. Bugün küresel ısınmada en önemli rolü oynayan CO2 gazı emisyonun azaltılması amacıyla birçok araştırma devam etmektedir. Dünyada bor mineralleri ve bileşikleri çeşitli endüstri dallarında çok farklı malzeme ve ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. Bu çalışmada, bor atığı ve zeolit gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip olduğumuz minerallerin beton üretiminde değerlendirilmesi ve betonun dayanım ve dayanıklılığı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla bağlayıcılar üzerinde kimyasal, fiziksel, mekanik, mineralojik analizler gerçekleştirilmiştir. Üretilen her bir beton türü üzerinde çökme gibi taze beton deneyleri yapılmış, daha sonra 150x150x150 mm’lik küp şeklindeki kalıplara yerleştirilmiştir. 24 saat kalıpta tutulduktan sonra kalıptan çıkarılarak 23±2 °C kirece doygun suda 7, 28 ve 56 gün bekletilmiştir. Daha sonra sudan çıkarılan beton numuneleri üzerinde basınç, yarma, ultrases, su emme ve donma-çözülme deneyleri ile dayanım ve dayanıklılık özellikleri araştırılmış ve betonda ve hafif betonda bor atığı katkısının etkisi araştırılmıştır. Sonuç olarak; bor atığı üretilebileceği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Beton, Bor atığı, Dayanım, Katkı, Zeolit 68 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Can Burak ŞİŞMAN - Yrd.Doç.Dr. Aylin AKYILDIZ, Dr. Erhan GEZER Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2271 [email protected] Project Name INVESTIGATION OF USABILITY OF BORIC WASTE AS A POZZOLANIC MATERIAL IN PRODUCTION OF CONCRETE Nowadays, there has been development in the industrial fields. Thus with development, industrial waste management policy such as recycle of wastes, using waste as new raw materials etc. becomes very important. In the civil engineering field, the use of waste materials partically or totally, instead of conventional materials has increased due to the economical and environmental reason. In this field concrete is one of the most important materials. Boron minerals and components are used in the production of different materials and products in different industrial applications. In this research utilization of minerals that are highly available in our country such as boron waste inproduction of concrete and effect of these minerals on strength and durability of concrete were investigated. Project Description For this purpose chemical, physical, mechanical, mineralogical, molecular, electrokinetic?s, and simultaneous thermal analyses were performed on the binders. Concrete have been produced with the constituent combinations of normal concrete. Several fresh concrete tests have been performed on the produced concrete types and then fresh concrete was placed to 150x150x150 mm cubic moulds. After keeping in the mould for 24 hours, the concrete samples have been taken out of the moulds and placed in lime saturated water bath for duration of 28 days under a temperature of 23±2°C. After the end of 7, 28 and 56 days periods, on each of the concrete types particular characteristics of concrete and lightweight concrete strength and durability were investigated. As a result of experiments, compressive strength of boron waste added normal concretes, with ascending ratio of waste content 3% is found 13.69 MPa in 7 days, 25.73 MPa in 56 days respectively. 56 days compressive strength increased by 88%. Compressive strength of boron waste added lightweight concretes, with ascending ratio of waste content 3% is found 9.40 MPa in 7 days, 15.02 MPa in 56 days respectively. 56 days compressive strength increased by 59%. The results of the compressive and splitting strength tests showed that 3% boron waste additives improves the strength characteristics of the concrete in long terms. In conclusion, results of analyses have shown that using binders like boron concrete could be produced. Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Can Burak ŞİŞMAN - Assist. Prof. Dr. Aylin AKYILDIZ, and Researchers Dr. Erhan GEZER Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2271 [email protected] 69 Proje Adı Proje Açıklaması KOLZA (Brassica napus L.) BİTKİSİNİN TOPRAK-SUATMOSFERİLİŞKİLERİNİN BELİRLENMESİ ÖZET: Bu çalışmada, kolza (Brassica napus L.) bitkisinin, çizgi kaynaklı yağmurlama sulama sistemi altında, verim ve verim bileşenlerinin ve su-üretim fonksiyonlarının belirlenmesi, bitkinin suya en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerde yapılacak olan destekleme sulama uygulamalarının etkilerinin belirlenmesi ve bitkiye dayalı ölçüm tekniklerinden yararlanılması amaçlanmıştır. Araştırma, 2010-2012 yıllarında yürütülmüş, bitkinin farklı yetişme dönemleri dikkate alınarak tam sulama (III, her üç dönemde de sulanan konu), vejetatif (I00), çiçeklenme (0I0) ve olgunlaşma (00I) dönemlerinde sulama yapılan ve sulama suyu uygulanmayan (000) konular olmak üzere deneme oluşturulmuştur. Tekil lateralin karakteristik özelliği olan lateralden uzaklaştıkça su düzeylerinin yaklaşık doğrusal olarak azalması ilkesinden yararlanarak beş farklı sulama düzeyi (I1 - I5) oluşmuştur. Her bir deneme yılında gerçekleşen mevsimlik bitki su tüketimi değerleri tam su alan (III) konunun laterale en yakın I1 sulama düzeyinde en yüksek değere ulaşmış ve sırasıyla 941, 923 ve 730 mm olarak hesaplanmıştır. En düşük değerler ise su uygulanmayan susuz (000) konuda sırasıyla 699, 698 ve 465 mm olarak gerçekleşmiştir. Araştırma sonucunda, en yüksek kolza verimi, III-I1 düzeyinden araştırma yıllarında sırası ile 484, 491 ve 477 kg da-1 olarak elde edilmiştir. Genel olarak farklı sulama uygulamalarının verim ve verim bileşenleri üzerine istatistiksel açıdan önemli düzeyde etkileri olduğu görülmüştür. En yüksek sulama suyu kullanım randımanları (IWUE) sırasıyla 2,21, 2,57 ve 2,36 kg m-3 olarak olgunlaşma döneminde sulanan en düşük sulama düzeyinde elde edilmiştir. Su kullanım randımanları (WUE) ise, araştırmanın ilk yılında 0,44 – 0,58 kg m-3, ikinci yılında 0,34 – 0,63 kg m-3 ve son yıl 0,65 – 0,80 kg m-3 arasında değişmiştir. Ayrıca, farklı sulama konularından elde edilen net gelirler incelendiğinde, çiçeklenme periyodunda su uygulaması yapılan 0I0 konusunda bu değerin 4500 TL ha-1 yıl-1 olarak en yüksek olduğu görülmektedir. Bu bakımdan tam su alan ve 3 sulama uygulaması yapılan konuya göre tek sulama gerçekleştirilen 0I0 konusu ön plana çıkmaktadır ve ilk olarak önerilebilir. Çalışmada, verim değerleri ile ortalama bitki su stresi indeksi (CWSI) değerleri arasında verim tahmininde kullanılabilecek “Y = -1762,5 CWSI + 717,6” doğrusal eşitliği elde edilmiştir. Sonuçta, bitki su stresi indeksi değerlerinden sulama zamanının belirlenmesinde ve kolzanın verim tahmininde yararlanılabileceği belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Kolza (Brassica napus L.), çizgi kaynaklı yağmurlama sistemi, su-üretim fonksiyonları, kalite parametreleri, bitki su stresi indeksi (CWSI), maliyet analizi 70 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Yeşim AHİ - Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tevfik GÜLTAŞ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2263 [email protected] Project Name DETERMINATION of SOIL-WATER–ATMOSPHERIC RELATIONS for RAPESEED (Brassica napus L.) The primary objectives of this study are to determine yield, yield components and water-yield production function, under line source sprinkler irrigation method on rapeseed (Brassica napus L.) plants, and to evaluate the effect of supplemental irrigation at water sensitive growth stages along with employing plant based irrigation scheduling for this crop. This study was conducted during the 2009 through 2012, a field experiment was setup taking into consideration the different growing periods of the plant, and treatments were established as following: full irrigation (treatment that is irrigated in all three periods) (III), vegetative stages (I00), irrigating during flowering (0I0), early ripening (00I) periods and also non irrigated treatment (000). Using the principle of water distribution pattern, line source sprinkler irrigation method was used and, five different Project Description irrigation levels (I1 - I5) was established for each treatment. Seasonal crop water use values in each trial year were found to be the highest in the fully irrigated treatment, and were estimated as 941, 923, 730 mm, respectively. The lowest values were measured in the non-irrigated (000) treatment as 699, 698, and 465 mm, respectively. As a result of the study, highest rapeseed yield was obtained from III-I1 level as 484, 491, and 477 kg da-1, respectively. Generally, different irrigation treatments and irrigation levels resulted in significiantly different effect on yield and yield components. The highest irrigation water use efficiency (IWUE) was obtained from non-irrigatied treatment (000) level as 2,21, 2,57, and 2,36 kg m-3, respectively. Water use efficiency values ranged between 0,44-0,58 kg m-3 in the first experimental year, 0,34-0,63 kg m-3 the second, and 0,65-0,80 kg m-3 the third. In addition, considering the net benefits obtained from the irrigation treatments, irrigation at flowering stage resulted in greatest net benefit of 4500 per hectar annually. In this regard, implementation of single growth stage irrigation instead of the fully irrigated treatment (three irrigation application) results in greatest net benefit so that 0I0 can be recommended. From this study, a linear equation of “Y = -1762,5 CWSI + 717,6” was obtained that can be used to predict yield values from average CWSI values. As a result, it was found that crop water stress index values can be used to determine irrigation time, and the estimation of rapeseed crop yield. Key words: Rapeseed (Brassica napus L.), line source sprinkler irrigation, water - yield production, quality parameters, crop water stress index (CWSI), economical analysis Start and Finish Date of Project 2011-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Yeşim AHİ - Assist. Prof. Dr. Hüseyin Tevfik GÜLTAŞ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2263 [email protected] 71 Proje Adı Proje Açıklaması HAYVANSAL İŞLETMELERİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ YARDIMIYLA MEKÂNSAL KONUMLARININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA: TEKİRDAĞ İLİ MALKARA İLÇESİ PİLOT UYGULAMASI Bu çalışmada Tekirdağ ili Malkara ilçesinde yer alan büyük hayvancılık işletmelerinin konumsal durumlarının ortaya konması ve hayvancılık işletmelerinin veri yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri’ nin (CBS) kullanımının sağlanması amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında 62 adet büyükbaş hayvancılık işletmesinin mekânsal ve yapısal durumları belirlenmiş, literatürde önerilen değerlere göre uygunluğu tespit edilmiştir. İşletmelerle ilgili bilgilerin toplanması için anket çalışmaları ve ölçümler yapılmış, konumsal özelliklerin belirlenmesinde GPS noktalarından yararlanılmış ve Coğrafi Bilgi Sistemleri’nde veri tabanı oluşturulmuştur. Bu çalışma sonucunda büyükbaş hayvancılık işletmelerinin % 67.74’ünün yerleşim yeri içerisinde bulunduğu, % 9.67’sinin nehir ve derelere, % 1.16’sının göl ve benzeri su kaynaklarına olan konumunun uygun olmadığı ve % 48.39’unun ise mer’a alanlarına olan uzaklıklarının 1000 m veya üzeri olduğu saptanmıştır. İşletmelerin % 88.71’inde gübre depolama yapısı bulunmadığı ve işletmelerin bir çoğunun gübre yönetimini önemsemediği belirlenmiştir. İşletmelerinin sadece % 11.29’unun projeli olarak planlandığı ve bir çok işletmenin yapısal durumlarının uygun olmadığı tespit edilmiştir Sonuç olarak yoğunlaşan hayvancılık işletmelerinin coğrafi tabanlı veri yönetimi ile konumsal durum takiplerinin etkin hale getirilmesi ve bu amaçla Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin kullanılması önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Hayvancılık işletmeleri, mekânsal analizler, coğrafi bilgi sistemleri 72 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. İsrafil KOCAMAN - Araş. Gör. H. Cömert KURÇ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2269 [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF ANİMAL FARM’S SPATİAL POSİTİONS BY USİNG GEOGRAPHİC INFORMATİON SYSTEM: A CASE STUDY OF MALKARA DİSTRİCT İN TEKİRDAĞ PROVİNCE Determination of Animal Farm’s Spatial Positions By Using Geographic Information System: A Case Study of Malkara District in Tekirdağ Province The objectives of this study were to reveal the spatial situtations of animal farm which were located in Malkara district of Tekirdağ Province and enable the usage of Geographic Information System (GIS) on data management of animal farms. In the scope of this study, spatial and structural conditions of 62 animal farms were determined and their situtations were compared with the suggested values in the literature. Survey and measurement studies were implemented to collect information about animal farms, GPS points were utilized to determine spatial situations of animal farms and database was created in Geographic Project Description Information System. In the result of this study, it were determined that 67.74 % of cattle animal farms was located inside settlement area, 9.67 % and 1.16 % of farms had not suitable distance between stream and surface water resource, respectively and the distance of farms (%88.71) to pasture were 1000 m or more. It was revealed that 88.71 % of farms had not storge structure for accumulating manure and most of these farms neglected manure management. It was confirmed that only 11.29 % of animal farms were built as projected and most of these farms had no proper structural conditions As a result it was suggested that enabling spatial position tracking of animal farms using geographic based data management and integration of Geographic Information System to animal farm’s data management should be activated. Keywords: animal farms, spatial analysis, geographic information system Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2012-2013 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. İsrafil KOCAMAN - Res. Asist. H. Cömert KURÇ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2269 [email protected] 73 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ İLİNDE ÜRETİLEN ÜZÜMÜN KURUTULMASI ve OZON UYGULAMASININ DEPOLAMA BOYUNCA KURU ÜZÜMDE KALİTE DEĞİŞİMİ ÜZERİNE ETKİSİ Bu çalışmada üzümün kurutulması ve kurutmadan önce uygulanan önişlemlerin depolama boyunca kuru üzümde kalite değişimi üzerine etkisi saptanmıştır. Araştırmada bitkisel materyal olarak Tekirdağ’da üretilen çekirdeksiz 2B-56 siyah üzüm çeşidi kullanılmıştır. Denemede üzümler 60 °C sıcaklıkta ve 1.5 m/s hava hızında, sıcak havalı kurutucu ile kurutulmuş ve kurutma işleminden önce 4 farklı önişlem (önişlemsiz kontrol, ozon uygulaması (OU), %5 K2CO3 ve % 1 zeytinyağından oluşan çözeltiye bandırma uygulaması (BU), ozon ve bandırma uygulaması (BOU)) uygulanmıştır. Bu araştırmanın temel amaçları; kurutmadan önce uygulanan önişlemlerin kurutma süresi üzerine etkisini, önişlemlerin 1 yıllık depolama boyunca ürünlerin kalite özellikleri (su aktivite değeri, renk ölçümleri, maya-küf oranı, HMF yani Hidroksimetilfurfural miktarı, toplam fenolik madde miktarı, indirgen şeker oranı, askorbik asit miktarı) üzerine etkilerini saptamaktır. Kurutma denemeleri sonuçlarına göre, ozon ve bandırmanın beraber uygulandığı örneklerde kuruma hızlarının en yüksek olduğu saptanmıştır. 12 aylık depolama süresi sonucunda örneklerde Aspergillus niger, Penicillium sp., Fusarium sp. fungusları oluşmuştur. Mayaküf oranı bakımında en temiz örnekler ozon uygulanmış örnekler olurken, maya-küf yoğunluğu en fazla olan örneklerin ise bandırma uygulanmış örnekler olduğu tespit edilmiştir. Bandırma ve ozonun beraber uygulandığı örneklerde, bandırma uygulanan örneklere göre daha az maya-küf oluşumu saptanmış ve ozon uygulaması bandırma uygulamasının olumsuz etkisini azaltmıştır. Renk parlaklığındaki sapma (∆L) önişlem uygulanmış tüm örneklerde 9. aya kadar stabil kalmış, en yüksek renk parlaklığı sapma değerleri 3. ve 6. ay ölçümleri sonucunda önişlem uygulanmadan kurutulmuş örneklerde oluşmuştur. Önişlem uygulanmış olan örneklerin parlaklığında 9. aydan itibaren artış olmuş ve bu sapma hem ozon uygulanmış örneklerde hem de bandırma uygulanmış örneklerde kombine uygulamaya kıyasla daha küçük olmuştur. Toplam renk sapması değeri (∆E) parlaklıktaki sapma değerlerine benzer şekilde ilk 6 aylık depolama süresince önişlem uygulanmış örneklerde daha düşükken, özellikle 12. ayda bütün örneklerde oldukça yüksek bulunmuştur. 12 aylık depolama sonucunda renk değerlerindeki sapma genel olarak en fazla ozon ve bandırma işleminin beraber uygulandığı örneklerde (BOU) görülmüştür. Depolama süresi ile su aktivite değerleri her örnek için yükselmekle beraber 12 aylık periyot sonunda en düşük su aktivite değeri ozon uygulanmış örneklerde, en yüksek değer ise bandırma uygulanarak kurutulmuş olan örneklerde saptanmıştır. Tüm önişlemler kurutma işleminin HMF oluşumundaki olumsuz etkisini oldukça düşürmüştür. Kurutma sonunda ve depolama süresince en yüksek HMF oluşumu önişlemsiz olarak kurutulan üzüm örneklerinde saptanırken en düşük oluşum bandırma önişleminin uygulandığı örneklerde (BU) saptanmıştır. Tüm örneklerin askorbik asit içeriğinde kurutma işleminden sonra ve depolama boyunca bir düşüş olmuştur. Ozon uygulamasının diğer önişlemlere göre askorbik asit içeriğini daha iyi koruduğu saptanmış fakat tüm örneklerde 9. ve 12. ayda yapılan analizler sonucunda askorbik asit belirlenememiştir. 12. ay sonunda en düşük fenolik madde içeriği bandırma işlemi uygulanmış olan örneklerde (BU), en yüksek içerik ise ozon uygulanmış örneklerde (OU) saptanmıştır. En yüksek indirgen şeker içeriği 12 ay depolama sonunda ozon önişlemi uygulanan örneklerde (OU) saptanırken en düşük içerik ise bandırma önişlemi uygulanmış örneklerde (BU) saptanmıştır. Bu araştırmanın sonuçları, üzüm kurutma işleminden önce önişlem olarak ozon gazının uygulanmasının etkili bir yöntem olduğunu göstermiştir. İleriki çalışmalarda bu yöntemin optimizasyonuna, depolama boyunca da uygulanmasına, ve ozon önişleminin benzer şekilde veya farklı önişlemlerle kombine edilerek diğer meyvelerin ve sebzelerin kurutulmasına ve depolanmasına da ne ölçüde uygun olacağının saptanmasına yönelik araştırmaların yapılması önerilmiştir. Anahtar kelimeler: Üzüm kurutma, ozon, önişlem, depolama, kalite değişimi 74 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Türkan AKTAŞ- Gökhan ONAR Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Biyosistem Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2262 Project Name Project Description Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project DRYING OF GRAPE PRODUCED IN TEKIRDAG CITY AND EFFECT OF OZONE APPLICATION ON QUALITY CHANGING OF DRY GRAPE DURING STORAGE In this research, effect of pretreatments on the drying kinetics of grape and changing of quality properties during storage were determined. As experimental material, 2B-56 variety grape that is grown in Tekirdag City was used. Grape samples were dried using 60 °C drying temperature and 1.5 m/s air velocity by hot air dryer. Four different samples including noterated control, ozone applied (OU), dipped into solution (5% K2CO3 and 1% olive oil) (BU) and pretreated of both ozone and dipping solution (BOU) combination were used for experiments. Main objectives of this research were to determine effect of pretreatments on drying time, and quality properties during 1 year storage period (water activity values, color parameters, yeast-mold ratios, HMF namely Hydroxymethylfurfural values,total phenolic contents, reduced sugar contents, ascorbic acid contents). For ozone pretreatment, samples were treated using ozone gas generated by a ozone generator that has capacity of 2 g/h for 30 minutes and treated samples were kept waiting for 1 hour before drying. For dipping pretreatment, samples were dipped into solution that contain 5% K2CO3 and 1% olive oil 10 times. For pretreatment of combination of ozone and dipping, firstly samples were dipped into solution and then ozone treatment was applied. According to drying experiments results, the lowest drying time were determined for pretreatment that was combination of ozone and dipping into solution applications. After 12 months storage period, funguses of Aspergillus niger, Penicillium sp.and Fusarium sp. were growth on the dry grape samples. While the cleanest samples in respect of yeast-mold rate were found as ozone pretreated samples, the biggest yeast-mold rate was determined on the samples pretreated by dipping solution (K2CO3+olive oil). Less yeast-mold ratio was found in the samples pretreated by ozone+solution compared to samples pretreated by dipping into solution. Ozone treatment decreased the negative effect of solution treatment on growth of funguses. Deviation of color brightness (∆L) stayed rather stabil for all pretreated samples until 9th months and maximum deviation was determined for notreated samples in the first 6 months. Deviation of brightness for pretreated samples highly increased after 9th month. This increase was found smaller in the samples pretreated by ozone gas and pretreated by dipping into solution compared to samples pretreated ozone+solution. Similarly, smaller total color deviation value (∆E) occurred on the all pretreated samples in the first 6 months while high color deviation occurred in all samples especially on 12th month. Generally higher deviations in color properties were determined in the samples that were pretreated by ozone+solution (BOU). However water activity values for notreated and all pretreated samples increased during storage period, minimum and maximum water activity values determined at 12th 2012-2013 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Türkan AKTAŞ - Gökhan ONAR and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Biyosystem Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2262 75 Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Faculty of Agriculture Food Engineering 77 Proje Adı Proje Açıklaması ÜLKEMİZDE ÜRETİLEN ÇEŞİTLİ ÇİKOLATALARDA TRANS YAĞ ASİTLERİNİN BELİRLENMESİ Yağlar, insan vücudundaki hücre, doku ve organların yapılarında yer aldıklarından, yaşamın sürdürülebilmesi ve vücudun değişik işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için, mutlaka alınması gereken besin öğeleridir. Günlük yağ tüketiminde dikkat edilmesi gereken önemli bir konu yağda bulunan yağ asitlerinin doymuşluk ve doymamışlık durumlarıdır. Son yıllarda birçok gıdadaki trans yağ asitlerinin biyolojik kullanımı ve insan sağlığı üzerine etkileri konusunda çalışmalar yapılmış, başta koroner kalp hastalığı ve kanser olmak üzere çeşitli hastalıklarla olan ilişkileri tespit edilmiştir. Bu çalışmada ülkemizde tüketiciler tarafından en çok tercih edilen beş farklı çikolata firmasının ürünleri marketlerden satın alınmıştır. Satın alınan çikolatalar Türk Gıda Kodeksi Çikolata ve Çikolata Ürünleri Tebliğine göre tasnif edilmiş ve sade bitter, fındıklı bitter, sütlü çikolata, beyaz çikolata olmak üzere dört farklı gruba ayrılmıştır. Her bir gruptaki çikolataların toplam yağ ve trans yağ asitleri olmak üzere diğer doymuş ve doymamış yağ asitleri içerikleri belirlenmiştir. Araştırma sonucunda çikolata çeşitlerindeki toplam yağ oranlarının % 26,10 ile % 41,90, toplam trans yağ asit oranlarının % 0,44 ile % 0,98, toplam doymuş yağ asiti oranlarının % 53,84 ile % 64,04 ve toplam doymamış yağ asit oranlarının da % 35,15 ile % 49,93 arasında değiştiği belirlenmiştir. İncelenen tüm çikolata örneklerinde trans yağ asit oranlarının % 1’in altında çıkması olumlu bir sonuç olarak değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: Çikolata, sağlık, trans yağ 78 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Ümit GEÇGEL - Zeynep SELÇUK Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2164 [email protected] Project Name DETERMINATION OF TRANS FATTY ACIDS OF VARIOUS CHOCOLATES PRODUCED IN TURKEY Oils in human body cells, tissues and organs involved in the structures they sustain the body’s various functions of life in a healthy way to carry, are nutrients that need to be sure. Daily fat consumption should be considered an important topic in oil saturation and unsaturation of fatty acids of situation. In recent years, many of trans fatty acids in food handling and biological effects on human health have been conducted on, especially coronary heart disease and its relationship with various diseases including cancer have been identified. In this study, our most preferred by consumers in five different chocolate firm’s products were purchased from markets. Purchases of chocolates and chocolate products chocolate Turkish Food Codex Communiqué were classified according to the plain bitter, bitter nuts, milk chocolate, white chocolate, divided Project Description into four different groups. Of chocolate in each group to total fat and trans fatty acids and other saturated and unsaturated fatty acid content was determined. In conclusion chocolate varieties in the total fat ratio 26,10% to 41,90%, the total trans fatty acid ratio of 0,44% and 0,98%, total saturated fatty acid ratio 53,84% to 64,04% and a total unsaturated fatty acid ratio in35,15% to 49,93% between was determined. Trans fatty acids in chocolate samples all examined the rate below 1% of their emergence in terms of product quality can be considered a positive result. Key words: chocolate, health, trans fat Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2010-2011 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Ümit GEÇGEL - Zeynep SELÇUK and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Food Enginering Phone, E-Mail (282) 250 2164 [email protected] 79 Proje Adı Proje Açıklaması IŞINLAMA İŞLEMİ UYGULANMIŞ AYÇİÇEĞİ VE KOLZA (KANOLA) TOHUMLARININ YAĞ KALİTESİ ÖZELLİKLERİNDE MEYDANA GELEN BAZI DEĞİŞİKLİKLERİN BELİRLENMESİ Bu araştırmada ışınlama işlemi uygulanmış orta oleik asit (Armada), yüksek oleik asit (Oleko) ve linoleik asit (Califa) içerikli ayçiçeği tohumları ile kanola (Elvis) tohumlarının yağ kalitesinde meydana gelen bazı değişiklikler incelenmiştir. Araştırmada kullanılan ayçiçeği ve kanola tohumları Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden (Edirne) temin edilmiştir. Tohumlar laboratuara getirildikten sonra 250 g’lık beş eşit parçaya ayrılmış ve polietilen filmler ile birlikte ambalajlanması yapılarak ışınlama işleminin uygulanacağı Çerkezköy-Tekirdağ’da bulunan GAMMAPAK Sterilizasyon Tic. A.Ş. ışınlama tesisine ulaştırılmıştır. Işınlama işlemi 60Co gamma ışını (MDS, Nordion, Kanada) kullanılarak sırasıyla 52, 156, 260 ve 364 dakika süre ile 2,5 kGy, 5,0 kGy, 7,5 kGy ve 10 kGy olarak ifade edilen dozlara tabi tutulmuştur. Kontrol numunesi ile birlikte ışınlama işlemi uygulanmış diğer örneklerin yağları petrol eter solventi kullanılarak ekstraksiyon cihazında çıkarılmıştır. Tohumlardan ekstrakte edilen yağların % asitlik, peroksit sayısı, yağ asitleri bileşimi ile tokoferol ve sterol kompozisyonları belirlenmiştir. Doz oranındaki artışa paralel olarak tüm örneklerin % asitlik ve peroksit sayılarında belli oranda artışlar meydana gelmiştir. Örneğin; orta oleik asit içerikli ayçiçeğinde başlangıçta % 0,82 olan serbest asitlik oranı 10 kGy ışınlama dozu sonucunda % 0,87; 17,92 meqO2/kg olan peroksit sayısı miktarı da 18,44 meqO2/kg olarak tespit edilmiştir. Yağ asitleri bileşimleri incelendiğinde; tüm tohum örneklerinin yağlarında ışınlama dozu artışına paralel olarak önemli doymuş yağ asitlerinden olan palmitik (C16:0) ve stearik (C18:0) asit miktarlarının arttığı, doymamış yağ asitlerinden olan oleik (C18:1) ve linoleik (C18:2) asit miktarlarının da azaldığı görülmüştür. Ayçiçeği ve kanola örneklerindeki alfa tokoferol miktarlarının kontrol numunesinden itibaren artan ışınlama dozuna bağlı olarak belirgin oranlarda düştüğü görülmüştür. Sterol kompozisyonları açısından ele alındığında ise; tüm örneklerde en yüksek düzeyde sitosterol oranı tespit edilmiş, orta oleik ve yüksek oleik asit içerikli ayçiçeği örneklerinde ışınlama dozu artışına paralel olarak % sitosterol oranı artarken; linoleik asit içerikli ayçiçeği ve kolza tohumlarındaki % sitosterol oranlarının ışınlama dozu arttıkça azaldığı görülmüştür. Anahtar kelimeler: Işınlama, ayçiçeği, kanola, kimyasal özellikler 80 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Ümit GEÇGEL Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2164 [email protected] Project Name DETERMINATION OF SOME CHANGES IN OIL QUALITY CHARACTERISTICS OF IRRADIATED SUNFLOWER AND RAPE (CANOLA) SEEDS In this study, some changes in the quality of canola seeds and sunflower seeds containing irradiation treated middle oleic acid (Armada), high-oleic acid (Oleko), linoleic acid (Califa) were examined. Sunflower and rape seeds used in the study were obtained from Thrace Agricultural Research Institute at Edirne. Upon arrival to the lab, 250g seeds were: divided into five equal parts, applied polyethylene packaging films, and delievered to GAMMAPAK Sterilization facility located in Tekirdag Cerkezkoy, for irradiation sterilization process to be administered. 60Co gamma-ray irradiation process (MDS, Nordion, Canada) was respectively applied for 52, 156, 260 and, 364 minutes at, 5.0 kGy, 7.5 kGy and 10 kGy dosages. Using samples, other samples of irradiation treated seeds? oil were extracted using petroleum ether based solvent extraction Project Description apparatus. Of the extracted oil, acidity percentage, number of peroxide, composition of fat acids, tocopherol and sterol compositions were determined. In parallel with the increase in dosage, there has been an increase in the acidity percentage and number of peroxide on all samples. For example, the 0.82% acidity ratio of free fat acids was observed as 0.87% upon 10kGy irradiation administration. Likewise, while the number of peroxide was determined as 17,92 meqO2/kg prior to the process, it was observed as 18,44 meqO2/kg upon irradiation administration. Fatty acid composition analysis shows: in all of the seed samples oil, palmitic (C16:0) and stearic acid (C18:0), which are among the major saturated fat acids, acidity levels have increased parallel to the increase in the applied irradiation dosage whereas decrease has been observed on the unsaturated oleic and linoleic acids level. The level of alpha-tocopherol on sunflower and canola samples has decreased significantly due to increasing irradiation treatment. With respect to sterol composition, the highest level of sitosterol has been observed on all samples. While, the sitosterol percentage on sunflower seeds with mid-oleic and high oleic acid content have increased in parallel with the irradiation increase, the percentage has decreased on sunflower and rape seeds with high linoleic acid content. Key words: irradiation, sunflower, canola, chemical characteristics Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Ümit GEÇGEL and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Food Engineering Phone, E-Mail (282) 250 2164 [email protected] 81 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ İLİ SAHİLLERİNDE AVLANAN SU ÜRÜNLERİNİN AĞIR METAL İÇERİKLERİNİN BELİRLENMESİ Marmara Denizi ve Tekirdağ sahillerinin sanayi atıkları, ev ve şehir suları ile derelerden kaynaklanan kirlilik yükü gün geçtikçe artmaktadır. İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etki yapabilecek kirlilik maddeleri bu kirliliğe maruz kalmış su ürünlerinin tüketimi sonucu insan vücuduna alınmaktadır. İnsan vücuduna alınan bu kirlilik maddeleri arasında çok ağır klinik tablolar oluşturacak ağır metallerin araştırılması tüketiciler ve işletmelerin bilgilendirilmesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Gıda güvenliği önlemleri, tüketicinin istenmeyen risklere karşı korunmasını amaçlamaktadır. Bu riskler, daha ziyade mikrobiyolojik ve ağır metal bulaşmalarını, veteriner ve zirai mücadele ilaçları ile gıda katkı maddeleri kalıntılarını içermektedir. Çalışmanın ana materyalini Tekirdağ İlinde sıklıkla avlanılan ve Marmara Denizine özgü balık türlerinden Tekir (Mullus surmuletus), İstavrit (Trachurus mediterraneus), ve Mezgit (Merluccius merluccius) ile kabuklu su ürünlerinden Midye (Mytilus galloprovincialis) oluşturmuş olup iki farklı mevsimdeki farklılıkları da değerlendirmeye katılmak üzere kurşun (Pb), kadmiyum(Cd) ve civa (Hg) analizleri yapılmıştır. Çalışma sonucunda 4 farklı tür ile 2 farklı mevsimde oluşturulan 64 örnekte atomik absorpsiyon spektrofotometresi (AAS)’nde yapılan toplam 192 adet ağır metal analizi sonucuna göre kurşun (Pb) değerleri 0,011-0,413 mg/kg, kadmiyum(Cd) değerleri <0,0001-0,132 mg/kg ve civa (Hg) değerleri 0,011-0,167 mg/kg arasında tespit edilmiş olup Türk Gıda Kodeksi ve Avrupa Birliği tarafından belirlenen limit değerlerin altında olduğu tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Su Ürünleri, Gıda Güvenliği, Ağır Metal, Kurşun, Civa, Kadmiyum 82 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ - Berna YILDIRIM Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282)250 21 51 - [email protected] Project Name DETERMINATION OF HEAVY METAL CONTENTS OF FISHERIES CAUGHT FROM COAST OF TEKIRDAG Industrial waste load in coast of the Marmara Sea and Tekirdağ and the pollution load from house, the city and streams are increasing day by day. Humans get contaminants that could adversely affect human health into body by consuming fishery products that are exposed by contaminants. It is thought to be important in terms of informing consumers and companies about studies on contaminants, especially heavy metals causing severe clinical picture. Food safety protections are aimed to protect consumers from adverse risks. These risks include mainly microbiological and heavy metal contaminants with veterinary medicines and pesticides. The main materials of study are fish species and crustacean caught often in Tekirdağ and special to Marmara Sea; striped red mullet (Mullus surmuletus), Horse mackerel (Trachurus Project Description mediterraneus), and Whiting (Merluccius merluccius) with crustacean Mussel(Mytilus galloprovincialis). They are analyzed to determine the amount of lead (Pb), cadmium (Cd), mercury (Hg) content with comparison between two different seasons. According to result of this study, 4 different species in the 2 different seasons totally 64 samples has been analyzed with atomic absorption spectroscopy (AAS) and according to totally 192 heavy metal analysis results that were lead (Pb) values between 0.011 and 0.413 mg / kg, cadmium (Cd) values between <0.0001 and 0.132 mg / kg and mercury (Hg) values between 0.011 and 0.167 mg / kg were below the legal limit values stated in Turkish Food Codex and EC regulations. Keywords: Fishery products, food safety, heavy metal, lead, mercury, cadmium Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2011-2013 Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ - Berna YILDIRIM and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Food Engineering Phone, E-Mail (282)250 21 51 - [email protected] 83 Proje Adı Proje Açıklaması MANDA VE İNEK SÜTLERİ İLE BUNLARIN KARIŞIMININ MOZZARELLA BENZERİ PEYNİRİN FİZİKOKİMYASAL ÖZELLİKLERİ VE AROMA PROFİLİNE ETKİSİ Bu çalışmada Mozzarella benzeri peynirin zamana bağlı olgunlaşma seyri ile olgunlaşma sırasında meydana gelen kimyasal ve mikrobiyolojik değişmeler ve aroma profili incelenmiştir. Çalışmamızda kullanılan peynirler; %100 inek, %100 manda ve %50 inek sütü + %50 manda sütü karışımından yapılmış olup, %1,5 oranında termofilik kültür (Streptococcus thermophilus, Lactobacillus debrueckii ssp. bulgaricus, Lactobacillus helveticus) ilave edilmiştir. Kültüre ilave olarak kimosin/pepsin oranı 85/15 olan hayvansal peynir mayası (1/16000 kuvvetinde) 2 ml / 10 L süte ölçeğinde kullanılmıştır. Üretilen peynirler 4oC`de depolanarak 7, 30 ve 60. günlerde numune alınıp fizikokimyasal, mikrobiyolojik ve aromatik bileşenleri incelenmiştir. Depolama süresince peynir örneklerinin pH, kuru madde, yağ, titrasyon asitliği, kül, protein, tuz, erime oranları, renk ve tekstür değerleri arasındaki farklılıklar önemli çıkmıştır (P<0,01). Yedinci günden altmışıncı güne doğru Laktobasillerin sayısı inek sütünden yapılan Mozzarella benzeri peynirde 1,9x104-7,2x104 kob/g arasında, manda sütünden yapılan Mozzarella benzeri peynirde 9x101-3x103 kob/g arasında, karışım sütünden yapılan Mozzarella benzeri peynirde ise 2,4x104 ile 3,2x105 kob/g arasında değişirken, Streptekokların sayısı ise sırayla 3,4x102-9x104, 7,1x103-5x104, 1,62x1041,5x105 kob/g arasında bulunmuştur. Duyusal özellikleri bakımından örnekler arasındaki farklılıklar, görünüş, doku ve lezzet açısından (P<0,01) önemli çıkmıştır. Altmış günlük depolama sonucu en çok beğenilen, manda sütünden yapılan Mozzarella benzeri peynir olmuştur. Pizza örnekleri değerlendirildiğinde örnekler arasındaki erime, uzama ve lezzet açısından farklılıklar P<0,01 düzeyinde önemli bulunmuştur. İnek sütünden yapılan Mozzarella benzeri peynir pizza üzerinde en çok beğenilen peynir çeşidi olmuştur. Aroma bileşenleri incelendiğinde toplam 26 bileşen tanımlanmıştır. Bunlar hidrokarbonlar, asitler, esterler, aldehitler, ketonlar, alkoller olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Mozzarella benzeri peynir, fizikokimyasal özellikler, mikrobiyolojik özellikler, duyusal özellikler, aroma profili 84 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ - Yrd. Doç. Dr. Binnur KAPTAN Çalıştığı Kurum Ziraat FAKÜLTESİ Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2151 [email protected] Project Name THE EFFECT OF MIXTURE WITH WATER BUFFALO AND COW MILK TO MOZZARELLA LIKE CHEESE IN PHYSICOCHEMICAL PROPERTIES AND AROMA PROFILE In this study, the time-dependent ripening physicochemical, microbiological properties and aroma profile during ripening of Mozzarella like cheese were investigated. The cheeses used in our study were manufactured from 100% water buffalo milk, 100% cow milk, combination of 50% water buffalo milk and 50% cow?s milk. Thermophilic culture (Streptococcus salivarius ssp.thermophilus, Lactobacillus debrueckii ssp. bulgaricus, Lactobacillus helveticus ) used were as 1,5 %. In addition of these cultures, a liquid cheese rennet with a power of 1/16.000 was used in 2 ml / 10 L concentration. The cheeses produced were ripened at 4 oC and 7th, 30th and 60th days, the samples were analyzed to obtain the time-dependent values of physicochemical, microbiological properties and aroma profile. During the storage period, Project Description the difference among the pH, dry matter, fat, acidity, ash, protein, salt, melt rates, colour, texture values of the cheese samples were found statistically significant (P<0.01). The average Lactobacillus bacteria numbers have changed between 1.9x104-7.2x104 cfu/g in the cow Mozzarella like cheese, 9x101-3x103 cfu/g in the water buffalo Mozzarella like cheese, 2.4x104-3.2x105cfu/g in the mixed Mozzarella like cheese. Numbers of Streptecoccus bacteria have changed between 3.4x1029x104, 7.1x103-5x104, 1.62x104-1.5x105cfu/g respectively. According to the sensory evaluation, difference among the cheese samples were found statistically significant (P<0.01) for appearance, structure, taste and water buffalo Mozzarella like cheese has got the highest score at the end of storage. In the sensory evaluation of pizza samples, differences among the samples were found statistically significant at the level of P<0.01 and cow Mozzarella like has the highest score. A total of 26 compounds were positively quantified during storage times, including hydrocarbons, fatty acid, alcohols, aldehydes, ketones, , esters. Key Words: Mozzarella like cheese, physicochemical properties, microbiological properties, sensory properties, aroma profile Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2011 Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ - Assit. Prof. Dr. Binnur KAPTAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail 0282 250 2151 [email protected] 85 Proje Adı Proje Açıklaması SIVI BESİYERİNDE MONASCUS PURPUREUS’UN KIRMIZI PİGMENT ÜRETİMİNİN YAPAY SİNİR AĞLARI KULLANILARAK OPTİMİZASYONU VE PİGMENTİN STABİLİTESİNİN BELİRLENMESİ PROFİLİNE ETKİSİ Gıda endüstrisinde doğal renklendiricilere olan talep giderek artmaktadır. Monascus pigmentleri de özellikle Doğu Asya’da kullanılan doğal renklendiricilerdendir. Bu çalışmada, besin ortamı olarak süne hasarlı buğday kullanılarak Monascus purpureus (M. purpureus) went DSM1604 suşunun kırmızı pigment üretimi yapay sinir ağları (YSA) ile modellenmiştir. Besin ortamı olarak ülkemizde oldukça fazla miktarda bulunan bir tarım endüstrisi atığı olan süne hasarlı buğday kullanılarak 27, 30, 32, 35 ve 37ºC fermentasyon sıcaklıklarında ve 0, 50, 100, 150, 200, 250 devir/dak çalkalama hızlarında, ışıklı ve ışıksız ortam koşullarında toplam 60 farklı deneme gerçekleştirilmiştir. Bu koşullarda üretilen pigment miktarları belirlenmiş, M. purpureus’un pigment üretiminin optimizasyonu YSA kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Geliştirilen YSA’nın eğitim, validasyon ve test veri setleri için R2 değerleri 0,993, 0,961 ve 0,944 olarak belirlenmiştir. Elde edilen modele göre, en yüksek pigment üretimi (1,874 A510nm), 29ºC sıcaklık ve 150 devir/dak çalkalama hızında, ışıklı ortamda gerçekleşmektedir. Belirlenen optimum şartlarda üç deney daha gerçekleştirilmiş ve sonuç olarak 1,787 ± 0,072 A510nm değeri elde edilmiştir. Optimum şartlarda gerçekleştirilen üretimde elde edilen bu değer, 35,740 A510nm birim/g pigment verimine karşılık gelmektedir. Son üründeki kırmızı pigment ve sitrinin analizinde LC-MS, görünür bölge spektrofotometrisi ve HPLC yöntemleri kullanılmıştır. Örnekte yapılan sitrinin analizi sonucunda Teşhis Limitinin (10 ng/mL) üzerinde sitrinin belirlenememiştir. Ayrıca üretilen renk maddesinin stabilitesinin ısı, UV ışık, pH ve süre ile değişimi belirlenmiş ve renk maddesi kullanılarak salam üretimi gerçekleştirilmiştir. Stabilite sonuçlarına göre, Monascus pigmentlerinin, çok yüksek olmayan sıcaklıklarda ısıl işlem gören, hafif asidik veya hafif bazik gıdalarda kullanılabileceği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda endüstriyel anlamda düşük değeri olan süne hasarlı buğdayın, M. purpureus kullanılarak kırmızı pigment üretiminde değerlendirilmesinin mümkün olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: M. purpureus, kırmızı pigment, süne hasarlı buğday, yapay sinir ağları 86 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. OSMAN ŞİMŞEK - Doç. Dr. Tuncay GÜMÜŞ, Yrd. Doç. Dr. Serap DURAKLI VELİOĞLU Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2152 [email protected] Project Name OPTIMIZATION OF RED PIGMENT PRODUCTION BY SUBMERGED CULTURE OF MONASCUS PURPUREUS USING ARTIFICIAL NEURAL NETWORKS AND DETERMİNATION OF PIGMENT STABILITY There is an increasing demand for natural food colorants in the food industry. Monascus pigments are used as natural colorant especially in East Asia. In the present study, red pigment production of Monascus purpureus (M. purpureus) went DSM1604 on a medium composed of bug damaged wheat was modelled using artificial neural networks (ANN). Sixty different experiments were carried out using bug damaged wheat, an agricultural waste product, as a medium at fermentation temperatures of 27, 30, 32, 35 and 37°C, and at agitation speeds of 0, 50, 100, 150, 200 and 250 rpm, under light and dark conditions. The amounts of pigment produced in these conditions were determined and the information retrieved from the ANN was used to determine the optimal operating conditions for pigment production of M. purpureus. Project Description The developed ANN had R-square values for training, validation, and testing data sets as 0.993, 0.961, and 0.944, respectively. According to the model, the highest pigment production, 1.874 A510nm, was achieved at 29 °C and 150 rpm under light conditions. Three additional experiments were performed in the optimum conditions and the mean value of the experimental results obtained was 1.787 ± 0.072 A510nm. This value corresponds to a pigment yield of 35.740 A510nm units/g. The red pigment and the citrinin analysis of the coloring agent were performed using LC-MS, visible spectrophotometry and HPLC methods. Citrinin could not be detected over the limit of quantification (10 ng/ mL). The heat, UV light, pH and storage stability of the colorant was also determined and the product was used for the production of a model food product, salami. According to the stability test results, it was determined that the Monascus pigments can be used in slightly acidic and slightly basic foods which are not processed at very high temperatures. The study showed that bug damaged wheat, a low priced agro-industrial product, can be used as a substrate for red pigment production of M. purpureus. Key words: M. purpureus, red pigment, bug damaged wheat, artificial neural networks Start and Finish Date of Project 2009-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. OSMAN ŞİMŞEK - Assoc. Prof. Dr. Tuncay GÜMÜŞ, and Researchers Assist. Prof. Dr. Serap DURAKLI VELİOĞLU Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail (282) 250 2152 [email protected] 87 Proje Adı Proje Açıklaması FARKLI FORMÜLASYONLARDA ÜRETİLEN BEBEK MAMALARININ BİLEŞİMİ, BAZI MİKROBİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE ENTEROBACTER SAKAZAKİİ VARLIĞININ BELİRLENMESİ Bu araştırmada tesadüfi örnekleme yöntemine göre seçilen toplam altmış iki adet toz bebek maması, Toplam Mezofilik Aerobik Bakteri sayısı (TMAB), Toplam Termofilik Bakteri (TTB) sayısı, Toplam Psikrofilik Bakteri (TPB) sayısı, Koliform Bakteri sayısı ve E.sakazakii varlığı bakımından incelenmiştir. İncelenen bebek maması örneklerinin Toplam Mezofilik Aerobik Bakteri (TMAB) sayısı ortalama 4,67x102 kob/g; Toplam Termofilik Bakteri (TTB) sayısı ortalama 61 kob/g; Koliform Bakteri sayısı ortalama 30 kob/g olarak belirlenmiştir. İncelenen örneklerin sekizinde Mezofilik Aerobik Bakteri bulunamamış, on bir örnekte Termofilik Bakteri ve sekiz örnekte Koliform Bakteri bulunmuştur. Örneklerin hiç birinde Psikrofilik Bakteri bulunamamıştır. Örneklerin üçünden izole edilen izolatlar E.sakazakii olarak tanımlanmıştır. Örneklerde bulunan Toplam Mezofilik Bakteri sayısı Türk Gıda Kodeksinin Mikrobiyolojik Kriterler Tebliğinde yer alan sınır değerleri içerisinde belirlenirken, örneklerin ikisinde Koliform Bakteri sayısı tebliğ sınır değerinin üstünde bulunmuştur. Örneklerin ortalama fizikokimyasal analiz sonuçları; İnvert şeker % 32,36; toplam şeker % 49,12; protein % 11,24 olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bebek mamaları, bileşimi, E.sakazakii 88 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Muhammet ARICI - Nazan TOKATLI Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta [email protected] Project Name DETERMINATION SOME MICROBIOLOGICAL PROPERTIES, PRESENT ENTEROBACTER SAKAZAKII AND COMPOSITION IN INFANT FORMULA PRODUCTED DIFFERENT FORMULATION In this study, sixty two infant formula samples were chosen according to casual sampling method; Total Mesophilic Aerobic Bacteria count, Total Thermophilic Bacteria count, Total Psychrophilic Bacteria count, Coliform Bacteria count and the present of Enterobacter sakazakii was examined. In the studied formulas, the average Total Mesophilic Aerobic Bacteria (TMAB) numbers were 4.67x102 cfu/g, the average Total Thermophilic Bacteria (TTB) was 61 cfu/g and 30 cfu/g Coliform Bacteria was identified. Total Mesophilic Aerobic Bacteria was not found in eight samples, Total Thermophilic Bacteria was found in eleven samples and Coliform Bacteria was found in eight samples. Psychrophilic Bacteria was not found in any sample. E.sakazakii was identified on three isolated samples. In the samples present the Total Mesophilic Bacteria numbers Project Description were in the accepted ranges provided in the Turkish Food Codex under Microbiological Criteria section. However in two of the Coliform Bacteria numbers were found to be higher than those in the cut off ranges. Physicochemical analysis results on the examples were noted to be; invert sugar 32.36%; total sugar 49.12%; protein 11.24%. Key words: Infant formula, composition, E.sakazakii Start and Finish Date of Project 2009-2010 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Muhammet ARICI - Nazan TOKATLI and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail (282) 250 2152 [email protected] 89 Proje Adı Proje Açıklaması TRANSGLUTAMİNAZ İLAVE EDİLEREK ÜRETİLEN PİLİÇ BURGERLERİNKALİTE ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Transglutaminazlar, peptidler veya proteinler arasında çapraz bağ oluşumunu katalizleyen enzimlerdir. Geniş bir pH ve sıcaklık aralığında aktivite göstermeleri nedeniyle birçok gıdada kullanılabilmektedirler. Amino asitler veya peptidler arasında izopeptid bağlarını katalizleyerek molekül içi ve moleküller arası çapraz bağlar oluşturup, proteinlerin fonksiyonel özelliklerini geliştirmektedirler. Proteinlerin termal stabiliteleri, jel oluşturma kabiliyetleri, su tutma kapasiteleri, emülsifikasyon özellikleri ve besinsel özellikleri üzerinde önemli rol oynayabilmektedirler. Son yıllarda transglutaminaz ilavesiyle üretilen birçok ürün mevcut olmakla birlikte, özellikle et ürünlerinin üretiminde daha fazla kullanıldığı görülmektedir. Bağlayıcı özelliklerinden dolayı çeşitli et ürünlerinin kullanımında tercih edilmektedirler. Bu noktadan hareketle araştırmamızda ülkemizde artan bir tüketim potansiyeline sahip tavuk eti kullanımı ve ürün çeşitliliği adına da burger üretimi tercih edilmiştir. Araştırmamızda esas konuyu oluşturan transglutaminaz enzimi ilavesi ve diğer katkı maddelerinin eklenmesiyle piliç burger üretilmiştir. Enzim 5 farklı konsantrasyonda katılmış (% 0.2, % 0.4, % % 0.6, % 0.8 ve % 1) ve burger üretiminde uygulanan diğer işlemler sırası ile izlenmiştir. Ürün oluşturulduktan sonra bir müddet soğukta bekletilmesinin ardından analizlere geçilmiş ve çeşitli özellikleri bakımından incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre enzim katkısı, ürün gruplarının besin öğelerinde (kül, yağ, protein) değişime neden olmamıştır (P>0.05). Yine enzim miktarının arttığı gruplarda pişirme kaybında önemli oranda azalma (P<0.05) ve tekstür değerlerinde de önemli ölçüde artış (P<0.01) saptanmıştır. ii Duyusal analiz sonuçlarına göre örnekler arasında fark olmadığı (P>0.05) gözlenmiştir. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) görüntüleri ise, tekstür değerlerindeki artışı desteklemiş, örneklerde enzim miktarındaki artışın çapraz bağlanmaları arttırdığı gözlenmiştir. Anahtar kelimeler: Transglutaminaz, piliç burger, kimyasal ve duyusal kalite 90 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. İsmail Yılmaz - Harun URAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2157 [email protected] Project Name A RESEARCH ON THE DETERMINATION OF QUALITY CHARACTERISTICS OF CHICKEN BURGERS PRODUCED BY THE ADDITION OF TRANSGLUTAMINASE Transglutaminases are enzyme capable of catalizing crosslinks between peptides or proteins. They are widely used in many foods, because of their activity in a wide range of pH and temperatute. They catalize inter- or intramoleculer cross-linking throught the formation of isopeptide bonds between aminoacids or peptides to improve functional properties of proteins. They play an important role in heat stability, gel-formation capability, water-holding capacity, emulsification and nutritional properties of proteins. Although there are many products produced by the addition of transglutaminase in recent years, especially in the production of meat products were used more. They are preferred in the use of a variety of meat products due to the binding properties. From this point, because of consumption of chicken meat more and more Project Description increased in our country chicken burger was preferred for our research. Our study is based on the addition of the enzyme transglutaminase that make up this topic and chicken burgers made with the addition of other additives. Enzyme added at 5 different concentrations (0.2%, 0.4, 0.6, 0.8 and 1) and followed by other operations applied in the production of burger. After the product created, cold soaked for a while and then analysis was started. According to the results, the contribution of the enzyme did not cause a change in the nutrients (ash, fat, protein) of the product groups (P>0.05). However, the transglutaminase treatments were significantly (P<0.05) affected in reducing the cooking loss and significantly improved the textural properties of the burger samples (P<0.01). According to sensory analysis, the transglutaminase treatment did not effect (P>0.05) sensory parameters compared iv to the control samples. Scanning Electron Microscope (SEM) images was supported to the texture values of samples with the increase of cross-linking was observed. Keywords: Transglutaminase, chicken burger, chemical and sensory quality Start and Finish Date of Project 2009-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. İsmail Yılmaz - Harun URAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail (282) 250 2157 [email protected] 91 Proje Adı Proje Açıklaması TOMAS PEYNİRİNDEN İZOLE EDİLEN LAKTİK ASİT BAKTERİLERİNİN TANIMLANMASI Bu çalışmada Elazığ yöresinde mahalli olarak üretilen ve yöre pazarlarında satışa sunulan bir süt ürünü olan Tomas peynirlerinin bazı fizikokimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri belirlenmiştir. Tesadüfi olarak seçilen 16 farklı peynir örneğinde ortalama % kurumadde %42,45 ± 0,08, yağ %18,97 ± 0,23, tuz %4,42 ± 0,10, kül %5,90 ± 0,10, asitlik % 1,34 ± 0,07, protein % 16,34 ± 0,16 ve son olarak pH sonuçları 4,90 ± 0,04 olarak belirlenmiştir. İncelenen Tomas peynir örneklerinde ortalama Toplam Mezofilik Aerobik Bakteri (TMAB) sayısı 7,60 ± 0,68 log kob/g, maya-küf sayısı 7,28 ± 0,87log kob/g, koliform grubu bakteri sayısı < 1 log kob/g, MRS Agarda gelişen laktik asit bakterileri sayısı 7,46 ± 0,75 log kob/g ve M17 Agarda gelişen laktik asit bakterileri sayısı ise 7,74 ± 0,75 log kob/g olarak belirlenmiştir. Tomas peynir örneklerinden 20 adet çubuk ve 25 adet kok şeklinde laktik asit bakterisi izole edilmiştir. Tanımlama sonuçlarına göre toplam 16 izolat Enterococcus faecium olarak, 8 izolat Lactococcus lactis subsp. lactis olarak, 6 izolat Lactobacillus paracasei subsp. paracasei olarak, 5 izolat Lactobacillus plantarum olarak, 5 izolat Lactobacillus brevis olarak, 2 izolat Lactobacillus collioides olarak, 2 izolat Lactobacillus curvatus olarak ve 1 izolat da Lactobacillus salivarius olarak tanımlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Tomas Peyniri, Laktik Asit Bakterileri, Yöresel Peynirler 92 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010 - 2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi -NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Fatma COŞKUN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2162 - [email protected] IDENTIFICATION OF LACTIC ACID BACTERIA ISOLATED FROM TOMAS CHEESE Project Name Project Description In this research some physicochemical and microbiolagical properties were determined from Tomas cheese, a dairy product special to Elazığ province and also sold in local markets. Randomly selected from 16 different cheese samples the average values of the ratio of dry matter, fat, NaCl, ash, titratable acidity, total nitrogen and pH value were determined as 42,45 ± 0,08%, 18,97 ± 0,23%, 4,42 ± 0,10%, 5,90 ± 0,10%, 1,34 ± 0,07%, 16,34 ± 0,16% and 4,90 ± 0,04 respectively. The average values of Total Mesophilic Aerobic Bacteria (TMAB), mold &yeast, total coliform, lactic acid bacteria in MRS agar and in M17 agar were as 7,60 ± 0,68 log cfu/g, 7,28 ± 0,87log cfu/g, < 1 log cfu/g, 7,46 ± 0,75 log cfu/g and 7,74 ± 0,75 respectively. 20 different bacilli and 25 different cocci were isolated from Tomas cheese samples. The identification results show that 16 Enterococcus faecium isolates, 8 Lactococcus lactis subsp. Lactis isolates, 6 Lactobacillus paracasei subsp. paracasei isolates, 5 Lactobacillus plantarum isolates, 5 Lactobacillus brevisisolates, 2 Lactobacillus collioides isolates, 2 Lactobacillus curvatus isolates, 1 Lactobacillus salivarius isolates were determinated. Keywords: Tomas Cheese, Lactic Acid Bacteria, Local Cheese Start and Finish Date of Project 2010 - 2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Fatma COŞKUN Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail 0282 250 2162 - [email protected] 93 Proje Adı Proje Açıklaması FARKLI HAMMADDELERDEN MONASCUS PURPUREUS KULLANILARAK DOĞAL GIDA RENKLENDİRİCİSİ ÜRETİMİ OLANAKLARI Gıdalarda renk maddeleri renk kayıplarını düzeltmek ve ürünün görünümünü geliştirmek için endüstride yaygın şekilde kullanılmaktadır. Renk maddelerinin kullanımında yapay boyalar yerine doğal renklendiricilerin kullanılması tüketici sağlığı açısından önem arzetmektedir. Bu araştırmada farklı hammaddelerden (pirinç, yabani kırmızı pirinç, patates, ve buğday) Monascus purpureus küfleri kullanılarak doğal boya üretim olanakları belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen boya maddelerinin farklı sıcaklık (30, 45, 60 ve 90ºC) ve pH’da (3, 4, 5, 6, 7, 8, 9) Hunter Lab’de L, a ve b renk değerleri belirlenmiş ve renk stabilitesi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kırmızılık (a) özelliği bakımından en yüksek değere kırmızı pirinç ve patatesten üretilen boyaların, en düşük kırmızılık (a) değerine ise buğdaydan üretilen boyanın sahip olduğu belirlenmiştir. Bu boyalar ile üretilen salamların renk değerleri ticari ve kontrol örnekleri ile karşılaştırılmıştır. Kırmızı pirinçten üretilen boyanın kullanıldığı salam örneklerinin ticari boya kullanılarak üretilen salamlardan yüksek “a” kırmızılık değerine sahip olmasına rağmen patatesten üretilen boya ile yapılmış salam örneklerinde renk stabilitesi sağlanamamıştır. Bu çalışmada ayrıca ürettiğimiz boyalarda ve pirinçten elde edilen, ticari olarak da “ferma” ismiyle piyasada satılan örneklerde sitrinin varlığı araştırılmıştır. Piyasada satılan 8 adet fermente pirinç boyasının tamamında en az 0,104 µg/g ile en fazla 18,735 µg/g ortalama 5,76 µg/g düzeyinde sitrinin tespit edilmiştir. Bizim ürettiğimiz boyalarda sitrinin oranı M.purpureus NRRL 1596 için ortalama 0,30 µg/g iken, M.purpureus DSM 1603 ve M.purpureus DSM 1604’te tespit edilebilir düzeyde sitrinin belirlenememiştir. Sonuç olarak farklı hammaddelerden elde edilen boyaların diğer boyalara alternatif olarak kullanılabileceği, işletmelerde kırık pirinç, yabani pirinç, patates ve süneli buğday gibi bazı düşük maliyetli hammaddelerin boya üretiminde değerlendirilebileceği düşünülmektedir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Tuncay Gümüş Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 94 Project Name PRODUCTİON POSSİBİLİTİES OF THE NATURAL FOOD COLOURİNG FROM DİFFERENT RAW MATERİALS BY USİNG MONASCUS PURPUREUS Coloring agents are widely used in food industry in order to improve the product color or offset color loss. The usage of natural colorants instead of artificial colorings is an important issue in terms of consumer safety. The aim of this research was to determine the production possibilities of the red fermented rice dye not only from rice but also from different raw materials including wild rice (Oryza sativa L.), potato, wheat bug damaged wheat by Monascus purpureus. The Hunter Lab L, a and b values of the dye solutions having different pH (3, 4, 5, 6, 7, 8, 9) and temperature (30, 45, 60, 90ºC) values, and the stability of the dyes produced were determined. The colorants produced from wild rice and potato Project Description presented the highest a values in HunterLab color system, indicating the intensity of the red color. The colorant produced from wheat presented the lowest a value. The colorants were used in salami production and the colour values of the salami products were also determined and they were compared with the colorants produced using commercial equivalents. The food colorant produced using wild rice presented the highest a value in the salami products. However, the colorant produced using potato showed lowest stability in salami products. In this research, the citrinin levels of the colorants produced and the commercial colorants were determined. 8 commercial Monascus rice samples were analysed and the average value of citrinin were determined to be 5,76 μg/g (minimum 0,104 μg/g and maximum 18,735 μg/g). Citrinin was not detected in the colorants produced using M. purpureus DSM 1603 and M. purpureus DSM 1604, whereas 0,30 μg/g citrinin was detected in the colorants produced using M. purpureus NRRL 1596. As a result, the food colorant produced using different raw materials can be an alternative of the artificial food colorants, and the materials including wild rice, potato, wheat bug damaged wheat can be suitable raw materials in the natural food colorant production. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Tuncay Gümüş and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail 95 Proje Adı Proje Açıklaması GEZİCİ BİLİM MERKEZİ Trakya Bölgesi’nde bulunan iller devlet ve özel sektörün birçok uygulamasında pilot bölge olarak seçilmiştir. Eğitim, sağlık, tarım, bayındırlık işleri ve değişik sosyal projelerin bölgemizde yapılan deneme uygulamaları tüm Türkiye genelinde yayılmıştır. Bilim kavramının etkin bir şekilde tanıtımının yapılabilmesi ve gelecek kuşaklara farklı bakış açısı kazandırılması için Tekirdağ İli uygun bir merkezdir. Tekirdağ İli gerek halkın sosyo-ekonomik durumu gerekse şehrin İstanbul gibi önemli bir eğitim merkezine yakın oluşu sebebiyle, eğitim-öğretim konusunda avantajlı durumdadır. Ancak merkezdeki birkaç okul ve merkeze bağlı köy okullarında aynı başarı mevcut değildir. İl merkezinde bulunan okulların ilköğretim ve lise sonrası sınavlarda gösterdiği başarı genel ortalamayı yükseltmekte ve bu ortalamada köy okullarının durumu dikkatten kaçmaktadır. Proje kapsamında Tekirdağ İli merkezine bağlı 20 köyde yaşayan 9–12 yaş arası çocuklarla bilimsel deney yapılması planlanmıştır. Proje bütçesi ile satın alınacak ve yeniden tasarımı yapılacak aracın 18 ay içerisinde her köye 3 sefer uğraması planlanmıştır. Araç, ilgili bölümde ayrıntılı olarak açıklanan deney ve sunumların yapılacağı özellikte olacaktır. Deneyler ve sunumlar çocukların anlayabileceği basitlikte ve onların bilimsel düşünme kabiliyetlerini artırıcı nitelikte planlanmıştır. Köylere yapılacak ziyaretlerden belirli bir süre önce Tekirdağ Valiliği’nin yardımları ve Köy Muhtarlıkları’nın ve öğretmenlerin işbirliği ile bu ziyaretler duyurularak katılımın en üst seviyede olması sağlanacaktır. Programdaki köye Pazar günü saat 09.00’da ulaşacak olan araç köyün merkezi bir noktasına park edilerek iki ya da üç kişiden oluşan proje ekibi tarafından deneyler için hazırlanacaktır. Gün içerisinde yaklaşık 10 saat hizmet vermesi ve çocuk kabul etmesi planlanan araç saat 19.00’da köyden ayrılacaktır. Her ziyarette 4 farklı ve çocukların katılabileceği deney yapılırken, bunlara ilaveten 1 görsel-işitsel sunum da yapılacaktır. Sunumların doğru ve dengeli beslenme, çocuklarda obezite ve temel gıda hijyeni konularında yapılması planlanmış ve detayları ilgili bölümlerde açıklanmıştır. Proje tamamlandığında Tekirdağ’a bağlı 20 büyük köyde yaşayan 9-12 yaş grubu çocukların %90’ına ulaşılmış ve bilim genelinde, deney, gözlem, araştırma, soru sorma, merak etme yetkinlikleri uyarılmış ayrıca yapılan sunumlarla çocuklar aracılığı ile ailelere, doğru ve dengeli beslenme, çocuklarda obezite ve temel gıda hijyeni konularında etkili mesajlar verilmiş olacaktır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat VELİOĞLU Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Telefon,E-Posta 96 Project Name MOBİLE SCİENCE CENTER The cities in Thrace Region have been selected as pilot area for several applications of government and private sector. Experimental applications of education, health, agriculture, public works and different social projects that were done in our region have been broadcasted to all over the country. Tekirdağ City is suitable center for bringing a different sight of view on science to new generations and effective presentation of science. Tekirdağ city has an advantage in the meaning of education because of either social-economic situation of public or the close location to İstanbul which is an important education center. However the same success is not exist in village schools. Although the performance of schools located in city center is quite good, this situation caused the situation of village schools has been escaped of notice. Project Description In the project, the children between the ages of 9-12 who lives in 20 different villages of Tekirdag are chosen as target. It’s planned that the vehicle which will be bought with project budget and designed will visit every village 3 times in 18 months. The vehicle will be simply designed for the experiments and datashows that explained in related sections of this project plan. The visits will be anounced with the cooperations of Tekirdağ Governership, villages mukhtars and the teachers. When the vehicle reachs the village it will be parked in the central point of region and it will stay in village from 9 am to 19 pm. In every visit we will organize 4 different experiments and one data show. In data shows, nutrition, obesity in childhood and basic food hygene topics will be presented as explained in related parts of this project. It’s aimed that at the end of the project, we will reach 90% of children with the ages of between 9-12 who lives in these 20 villages of Tekirdağ. Generally science and especially experiment, observation, research, questioning, interesting perfections will be awaken. Also by the children, the families will be informed about nutrition, obesity and hygene. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Hüseyin Murat VELİOĞLU and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Food Engineering Phone, E-Mail 97 Proje Adı Proje Açıklaması XANTHOMONAS CAMPESTRİS KULLANILARAK PEYNİRALTI SUYUNDAN XANTHAN GUM ÜRETİMİ Ksantan gamı 1967’den beri ticari olarak Xanhamonas campestris’lerin glikoz, sakkaroz, nişasta, mısır şurubu, distile edici çözünürler veya peyniraltı sularında gelişmesi ile elde edilmektedir. Bu polianiyonik polimer; D-glikoz, D-mannoz ve iki çeşit karboksilik grup (asetat, pürüvat) ile 2:2:1 molar oranındaki D-glukoronik asit ve kafes yapısından oluşur. Tekrarlanan birim pentasakkarittir. Bunlar β-1,4 glikoz bağı ile bağlanmaktadır. Mannoz- β -1,4-glukoronik asit β -1,1-mannoz-α-1,3-trisakkarit dallanmayı oluşturmaktadır. Karbon kaynağı olarak ticari D-glukoz kültüründen 25 g/L ürün elde edilmektedir. Ticari bir polimer olarak ksantan gamının en büyük avantajı üretimde yüksek verim, düşük gam konsantrasyonunda yüksek viskoziteli çözelti, yüksek psödoplastik akış karakteri ve tuz konsantrasyonu; sıcaklık ve pH de geniş aralık ve tabi stabilitesidir. 1969 yılında bu gelişmenin gıda sanayinde kullanılması uygun görülmüştür. Viskozite sağlayışı, süspansiyon ajanı, emülsiyon stabilizörü ve çökertme ajanı olarak kullanılmaktadır. Özel gıda uygulamaları olan meyve aromalı içeceklerde, konserve gıdalarda, unlu mamüllerde, dondurmalarda, kuru karışımlarda, instant donmuş gıdalarda, işlenmiş peynirlerde, aromalı içeceklerde, sosis ve soslarda kullanılmaktadır Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Muhammet ARICI Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Gıda Mühendisliği Telefon,E-Posta 98 Project Name XANTHAN GUM PRODUCTİON BY XANTHOMONAS CAMPESTRİS FERMENTATİON FROM WHEY Xanthan gum has been produced commercially since 1967 by means of the growth of Xanthamonas campestris on glucose, sucrose, starch, corn sugar, distillers’ solubles or acid whey. This polyanionic polymer is composed of D-glucose, D-mannose and D glucuronic acid in molar ratio of 2:2:1 with two types of carboxyl group (acetate and pyruvate) and an allulose backbone. The repeating unit is a pentasaccharide consisting of β-1,4- linked glucose backbone with branches consisting of a mannose- β-1,4 glucuronic acid β-1,2mannose α-1,3 linked trisaccharide. It is produced with yields of 25 g/L in batch culture using commercial D-glucose as a carbon source. The major advantages of xanthan gum as a commercial Project Description polymer include high yield of production, high viscosity solutions at low gum concentrations, high pseudoplastic flow behavior, and stability over wide ranges of pH, temperature and salt concentration. This polymer was approved for use in the food industry in 1969, and it is used as a viscosifier, suspending agent, emulsion stabilizer, and settling agent. Specific food applications include uses in fruitflavored beverages, canned foods, bakery fillings, ice cream, dry mixes, instant frozen foods, processed cheeses, flovored beverages, sauces and gravies. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Muhammet ARICI and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Food Engineering Phone, E-Mail 99 100 Proje Adı ÜZÜM CİBRESİNİN BAZI KALİTE DEĞERLERİ ÜZERİNE FARKLI KURUTMA YÖNTEMLERİNİN ETKİSİ Proje Açıklaması Üzüm ürünleri işletmelerinde, işleme sonucunda salkım sapları, üzümün kabuğu ve çekirdeği vb. kısımlarından oluşan posa ortaya çıkmaktadır. Bu posa üzüm miktarının yaklaşık % 17-20’si oranındadır. Üretimden üzüme bağlı olarak çıkan bu atıklardan, üzümün tane eti, kabuk ve çekirdeklerini de içeren kısmına cibre adı verilmektedir. Cibredeki üzüm çekirdeği sahip olduğu yüksek biyolojik aktivite, antioksidan içeriği ve anti bakteriyel özelliği ile gıda sanayi, ilaç sanayi ve kozmetik sanayinde hammadde olarak değerlendirilebilmektedir. Üzüm çekirdeğinden ekstrakt, yağ vb. ürünlerin elde edilmesi amacıyla cibreden üzüm çekirdeğinin ayrılması önem kazanmaktadır. Bu ayırmayı gerçekleştirmek için cibrenin mikrobiyal bozulma başlamadan hemen kurutulması ve kuruyan cibredeki kabuk ve çekirdeklerin birbirinden bir makine ile ayrılması gerekmektedir. Bu projede, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsünde bulunan üzüm ürünleri işleme tesisinde üzüm suyu ve pekmez üretimi için işlenen üzümlerden arta kalan üzüm cibrelerindeki çekirdeklerin ayrılması için, farklı kurutma teknikleri (açık alanda kurutma, güneş enerjisi sistemli kurutma) uygulanacaktır. Güneş enerjili sistemde kurutma yapılırken kurutma havası hızı 1.2 m/s olarak alınacaktır. Bu yöntemlerle cibrenin kurutulmasından sonra bir makine vasıtasıyla ayrılan çekirdek ve kurumuş kabukta su aktivite değişiminin yanı sıra toplam fenolik madde, antioksidan aktivite, ham protein, ham yağ miktarı, ham selüloz, şeker ve mikrobiyolojik özellikleri tespit edilecektir. Test edilen kurutma yöntemleri, ürün kalitesi ve teknik açıdan değerlendirilecektir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2015 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Dr. Levent Taşeri Çalıştığı Kurum Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Bölüm Gıda Teknolojileri Bölümü Telefon,E-Posta [email protected] Project Name EFFECT OF DİFFERENT DRYİNG METHODS ON SOME QUALİTY VALUES OF GRAPE MARC Grape pomace is the solid waste product left over from grape processing products and generally consists of pulp, skins, stems and seeds. Grape pomace accounts for approximately 17-20 % of the weight of the annual crush each vintage. Grape mark consists of grape seeds, skin and pulps, and it is an important by-product of grape processing production. The grape mark rich in polyphenols such as proanthocyanidins has strong antioxidant and antiradical activities. Grape marc represents a rich source of various high-value products such as grape seed oil, and dietary fiber. Especially grape seed in grape marc can be used food, cosmetic and drug industrial. For using of grape seed in these industries, it should be removed from grape mark. For this aim, firstly grape marc should be dried to prevent the Project Description starting of microbiological spoilage. After the drying process, seed and grape skin in dried marc must be seperate via a machine. In this project, freshly generated grape marc will be provided from Vineyard Research Institute, Grape Products Plant in Tekirdağ. Two different drying methods (open sun drying and solar drier) will be used for drying grape marc. Drying air velocity will be taken as 1.2 m/s in sun drier tests. After grape mark is dried with drying these methods, grape seed will be removed from grape skin via a machine. Some nutritional values of these grape seed and skin including total phenolic matter, antioxidant activity, crude protein, crude cellulose, crude grape seed oil content, sugar level and microbiological properties will be determined in addition to changing of water activity values. Drying methods will be consider in according to product quality. Start and Finish Date of Project 2012-2015 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Dr. Levent Taşeri and Researchers Faculty Tekirdag Viticulture Research Institute Department Food Technologies Phone, E-Mail [email protected] 101 Proje Adı Proje Açıklaması 102 FARKLI MUHAFAZA YÖNTEMLERİNİN ASMA YAPRAKLARININ KİMYASAL, MİKROBİYOLOJİK VE DUYUSAL ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ Bu çalışmada; asma yaprağı üretimi endüstrisine bir katkıda bulunmak amacıyla, Narince, Yapıncak ve Trakya İlkeren üzüm çeşidine ait taze yapraklara farklı muhafaza yöntemleri uygulanarak üretilen yemeklik asma yaprakları üzerinde fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik ve duyusal analizler gerçekleştirilmiş, uygulanan tekniklerin yemeklik asma yaprağının kalite özellikleri üzerine etkisi incelenerek, ürünlerin raf ömürleri ve en uygun muhafaza koşulları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü’ nde Trakya İlkeren, Yapıncak ve Narince çeşitlerinden toplanan taze asma yaprakları; 1- Yüksek tuz konsantrasyonlu (% 14.5 tuz) salamura yaprak, 2- Starter kültür (Lactobacillus plantarum) ilave edilmiş salamura yaprak, 3Konserve asma yaprağı, 5- Azot gazı (N2) atmosferinde paketlenmiş asma yaprağı, 6- Dondurulmuş asma yaprağı olmak üzere değişik muhafaza metotları uygulanarak işlenmiştir. Çalışmada bitkisel materyal olarak kullanılan Trakya İlkeren, Yapıncak ve Narince çeşitlerine ait taze yaprakların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmeye çalışılmış, ayrıca salamurada fermentasyon süresince asit ve pH değişimi takip edilmiştir. Daha sonraki dönemde iki ayda bir olmak üzere periyodik olarak asma yapraklarında bazı fiziksel (L*, a*, b*, iy* renk değerleri ölçümü), kimyasal (toplam asit, pH, toplam kuru madde, indirgen şeker, ham selüloz) ve mikrobiyolojik (toplam mezofilik aerob bakteri, toplam koliform bakteri, maya-küf, laktik asit bakterisi ve enterekok bakteri sayımı) analizler yapılmış, ayrıca depolamanın 4. ve 8. ayında olmak üzerede iki defa duyusal değerlendirme yapılarak veriler alınmıştır. Bir yıllık depolama süresince iki ayda bir tekrarlanan kalite analizleri ile depolama sürecinde yemeklik asma yapraklarında meydana gelen değişimler izlenmeye çalışılmıştır. Proje kapsamında elde edilen bulgular ışığında ortaya çıkan kalite değerleri dikkate alınarak, hammadde özellikleri ve seçilen çeşitlerin yemeklik asma yaprağı olarak değerlendirmeye uygunluğu, depolama sürecinde kalite özelliklerinde meydana gelen değişimler ve uygun muhafaza teknikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Mehmet GÜLCÜ Çalıştığı Kurum Tekirdağ Bağcılık Araştırma İstasyonu Müdürlüğü Bölüm Gıda Teknolojileri Telefon,E-Posta (0 282 ) 261 20 41 - [email protected] Project Name THE EFFECTS OF DİFFERENT STORAGE METHODS ON THE CHEMİCAL, MİCROBİOLOGİCAL AND SENSORİAL FEATURES OF THE VİNE LEAVES Project Description Grape pomace is the solid waste product left over from grape processing products and generally consists of pulp, skins, stems and seeds. Grape pomace accounts for approximately 17-20 % of the weight of the annual crush each vintage. Grape mark consists of grape seeds, skin and pulps, and it is an important by-product of grape processing production. The grape mark rich in polyphenols such as proanthocyanidins has strong antioxidant and antiradical activities. Grape marc represents a rich source of various high-value products such as grape seed oil, and dietary fiber. Especially grape seed in grape marc can be used food, cosmetic and drug industrial. For using of grape seed in these industries, it should be removed from grape mark. For this aim, firstly grape marc should be dried to prevent the starting of microbiological spoilage. After the drying process, seed and grape skin in dried marc must be seperate via a machine. In this project, freshly generated grape marc will be provided from Vineyard Research Institute, Grape Products Plant in Tekirdağ. Two different drying methods (open sun drying and solar drier) will be used for drying grape marc. Drying air velocity will be taken as 1.2 m/s in sun drier tests. After grape mark is dried with drying these methods, grape seed will be removed from grape skin via a machine. Some nutritional values of these grape seed and skin including total phenolic matter, antioxidant activity, crude protein, crude cellulose, crude grape seed oil content, sugar level and microbiological properties will be determined in addition to changing of water activity values. Drying methods will be consider in according to product quality. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2009-2011 Namık Kemal University Manager of Project Mehmet GÜLCÜ and Researchers Faculty Tekirdag Viticulture Research Institute Department Food Technologies Phone, E-Mail (0 282 ) 261 20 41 - [email protected] 103 Proje Adı Proje Açıklaması 104 BAZI ÜZÜM ÇEŞİTLERİNİN ÜZÜM SUYUNA UYGUNLUK DERECELERİNİN BELİRLENMESİ Bu çalışmada, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü, bağlarında yer alan bazı üzüm çeşitlerinden üzüm suyu üretimine uygun olanları tespit etmek ve bu çeşitlerden elde edilecek üzüm sularının kalite değerlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu şekilde kalite değerleri belirlenen çeşitlerin, üretici ve gıda sanayine tavsiye edilerek meyve suyu sanayine ve ekonomiye bir katkı sağlanması hedeflenmiştir. Bu amaçla, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nde mevcut Milli Koleksiyon, deneme ve üretim bağlarından seçilen toplam 39 çeşit üzüm proje kapsamında üzüm suyuna işlenmiştir. Çeşitlerin belirlenmesinde; üzümlerin kabuklarının ince, tane içinin sulu ve aromatik, asit ve şeker miktarlarının uyumlu olması gibi özelliklere bakılmıştır. Hasat öncesi dönemde, arazide yapılan gözlem ve duyusal analizler neticesinde üzümlerin, tane rengi, tane suyu rengi, tadı, koku ve aroması, çekirdeklilik durumu, kabuk kalınlığı, şıra randımanı özellikleri incelenmiştir. Üzüm suyu üretiminde kullanılan çeşitlerin hasat tarihleri, olgunlaşma sürecinde S.Ç.K.M ve Asit değişimleri takip edilerek belirlenmiştir. Hasat edilen üzümler kasalar içerisinde laboratuara taşınmış ve proje kapsamında enstitü laboratuarımızda oluşturulan üzüm suyu pilot üretim düzeneğinde üzüm suyuna işlenmiştir. Elde edilen üzüm sularının; fiziksel ve kimyasal (S.Ç.K.M, Toplam asitlik, pH değeri, İnvert şeker, Kül, Vitamin C, Hacim alkol, Uçar asit, HMF, Toplam fenolik bileşik, Toplam antosiyanin, Toplam tanen, Renk (Lab) değerleri ve Mineral maddelerden K, Na, Mg, Ca, P, S, Fe miktarları) özellikleri incelenmiştir. Üzüm suyu örneklerinde duyusal değerlendirme TS 3632 Üzüm Suyu standardındaki değerler dikkate alınarak 9 panelist tarafından yapılmıştır. Üzüm suyuna uygun çeşitlerin belirlenmesi amacıyla, proje kapsamında yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları ile edinilen tecrübeler ışığında; şıra randımanı, S.Ç.K.M/Asit, duyusal puanlar, vitamin C, renk özellikleri ve toplam antosiyanin miktarı gibi özellikler ele alınarak, Beyaz ve Siyah üzüm suyuna işlenen çeşitler için ayrı ayrı “Tartılı Derecelendirme Skalası” oluşturulup çeşitlerin kendi aralarında üzüm suyuna uygunluk dereceleri bu skalaya göre aldıkları puanlara göre belirlenmiştir. Yine proje kapsamında üretilen üzüm sularında başlangıçta ve depolamanın 6. ayı sonunda yapılan kimyasal analizler neticesinde depolama esnasında üzüm suyunun bazı özelliklerinde meydana gelen değişimler incelenmiştir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2006-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Mehmet GÜLCÜ Çalıştığı Kurum Tekirdağ Bağcılık Araştırma İstasyonu Müdürlüğü Bölüm Gıda Teknolojileri Telefon,E-Posta (0 282 ) 261 20 41 - [email protected] Project Name DETERMİNATENESS OF APPROPRİATENESS GRADES TO GRAPE JUİCE OF SOME GRAPE VARİETİES The aim of this study was to determine grape varieties favorable for grape juice production and evaluate the quality of grape juices produced using these grapes. Recommendation of these quality parameters evaluated grapes to producers and food industry will contribute to grape juice industry and economy. With this purpose 39 selected grape varieties from National Collection Vineyard of Tekirdag Viticulture Research Institute were processed to grape juice. Criterias such as thin berry skin, aromatic and juicy pulp, favorable sugar and acid content were taken into consideration for the evaluation of the varieties. Pre-harvest field observations and flavor analysis were conducted to detect color of berry, color of berry juice, flavor, aroma and odor, seed status, skin thickness and yield of must. Harvest dates of Project Description this grapes and soluble solid- acid differentiatios during ripening were determined. These harvested grapes were processed to juice in the laboratory using grape juice pilot production system. Physical an chemical characteristics (soluble solid, pH value, invert sugar, volatile acid, vitamic C, alcohol, HMF, total acid, total phenolic compound, total antochyanine, total tanin, color, K, Na, Mg, Ca, P, S, Fe minerals) were measured. Flavor determineation of the juices were conducted by 9 panelist considering TS 3632 Grape Juice Standard Criterias. According to the results of all analysis, considering characteristics such as soluble solids, acid, flavor points, vitamin C, total anthocyanine, Tartılı derecelendirme Scale was established seperately for White and Black Grape varieties. The favorability level of these varietis were determined through points given using this scale. Moreover the difference in the grape juice during storage were observed by chemical analysis conducted at first and 6. month of storage. Start and Finish Date of Project 2006-2010 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Mehmet GÜLCÜ and Researchers Faculty Tekirdag Viticulture Research Institute Department Food Technologies Phone, E-Mail (0 282 ) 261 20 41 - [email protected] 105 Ziraat Fakültesi Zootekni Faculty of Agriculture Animal Sciences 107 Proje Adı Proje Açıklaması KEKIK VE TARÇIN UÇUCU YAĞLARININ YEM BEZELYESI SILAJLARINDA ALTERNATIF KATKI MADDESI OLARAK KULLANIMININ ARAŞTIRILMASI Bu araştırma, kekik ve tarçın uçucu yağlarının organik asit alternatifi olarak yem bezelyesi silajlarında kullanım olanaklarını belirlemektir. Araştırmada kullanılan yem bezelyesi bakla oluşum döneminde hasat edilmiş ve yaklaşık 1.5-2.0 cm boyutunda parçalanmıştır. Parçalanan taze materyale 5g/kg düzeyinde organik asit, 400 mg/kg kekik uçucu yağı, 400 mg/kg tarçın uçucu yağı ve 400+400 mg/kg kekik+tarçın uçucu yağı katılmıştır. Yaklaşık 2 kg örnek plastik torbalara konulup vakumla içindeki hava alınmıştır. Silolamadan 90. ve 120. gün sonra açılan silajlarda kimyasal ve mikrobiyolojik analizler yapılmış, silajlara7 gün süre ile aerobik stabilite testi uygulanmıştır. Sonuç olarak, bezelyeye katılan organik asit silajlarda yüksek düzeyde bir antimikrobiyal aktivite göstererek maya, küf ve enterobacteria gelişimini engellemiştir. Tarçın uçucu yağı ilavesi bezelye silajlarının karbondioksit üretimini azaltmış ve aerobik stabilitesini geliştirmiştir. Ayrıca bu konuda yapılan ilk çalışmalar arasında olmasından dolayı bundan sonra yapılacak çalışmalara yol gösterecektir. Anahtar kelimeler: Yem bezelyesi, silaj, uçucu yağ, aerobik stabilite 108 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2013-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr. Sibel SOYCAN ÖNENÇ - Doç.Dr. Levent COŞKUNTUNA, Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2186 Doç.Dr. Fisun KOÇ, Doç.Dr. M.Levent ÖZDÜVEN Doç.Dr. Tuncay GÜMÜŞ [email protected] Project Name Project Description INVESTIGATION OF THE USE OREGANO AND CINNAMON ESSENTIAL OILS AS ALTERNATIVE ADDITIVES IN PEA SILAGE This research was carried out to determine the effects of inclusion of oregano and cinnamon essential oils as an alternative to organic acids on the possibilities using of whole crop pea silages. Whole crop pea was harvested at full pod stage and chopped about 1.5-2.0 cm. Organic acid, oregano essential oil, cinnamon essential oil and oregano+ cinnamon essential oil were applied to chopped fresh material at 5.0 g/kg, 400 mg/kg, 400 mg/kg and 400 +400 mg/ kg, respectively. Silage materials were placed in approximately 2 kg plastic bags by pressing, unless airlessness were obtained, and covered strictly. Silages were sampled for chemical and microbiologic a analyses on day 90 and 120 after ensiling and subjected to aerobic stability test for 7days. As a result, organic acid that applied to whole crop pea showed a high antimicrobial activity on the silages and prevented yeast, mould and enterobacteria growth in the silages. Under aerobic conditions, cinnamon essential oils decreased CO2 production and improved the aerobic stability of silages. Due to the addition of the first studies on this issue after that will guide future studies. Keywords: Whole crop pea, silage, essential oil, aerobic stability Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2013-2013 Namık Kemal University Manager of Project Assist.Prof.Dr. Sibel SOYCAN ÖNENÇ - Assoc. Prof. Dr. Levent COŞKUNTUNA, Assoc.Prof.Dr. Fisun KOÇ, Assoc.Prof.Dr. M.Levent ÖZDÜVEN Assoc.Prof.Dr. Tuncay GÜMÜŞ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2186 [email protected] 109 Proje Adı Proje Açıklaması AROMATİK YAĞLAR İLE E VİTAMİNİN YEMLERDE KULLANIMININ ETLİK PİLİÇLERDE BAĞIRSAK MİKROBİYOLOJİSİ VE OKSİDATİF STABİLİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Aromatik yağlar veya bitki ekstraktları son yıllarda rapor edilen antioksidan ve antibakteriyel etkileriyle 2006 yılı başına kadar büyütme faktörü olarak kullanılan antibiyotiklerin yerine geçme potansiyeli olan yem katkılarıdır. Bu çalışmada, aromatik yağların ve E vitamini ilavesinin etlik piliçlerde performans, et kalitesi ve raf ömrü üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla 5 muameleden oluşacak şekilde deneme düzenlenmiştir. Muamele grupları; 1) Kontrol, 2) Üzüm çekirdeği yağı (200 mg/kg), 3) Defne yaprağı yağı (200 mg/kg), 4) Kişniş yağı (200 mg/kg), 5) E Vitamini (200 mg/kg)’ dir. Denemedeki performans sonuçları incelendiğinde 21 günlük yaşta bir farklılık gözlenmezken, 42 günlük yaşta en düşük Yem Dönüşüm Oranı (YDO) E vitamini tüketen gruplarda görülmüştür (P<0,01), diğer muameleler arasında ise fark bulunmamıştır. 42 günlük yaştaki hayvanlardan alınan ileum örneklerinde, en düşük pH üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde gözlenmiş ve farklılık istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0,05). Buna bağlı olarak, patojen mikroorganizmalardan enterobakteri ve koliform grubu sayısı en düşük üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde saptanmıştır (P<0,01). Yararlı mikroorganizmalardan LAB’nde ise en yüksek değer üzüm çekirdeği yağı tüketenlerde görülmüştür. Göğüs etlerinin yağ asiti bileşimleri incelendiğinde ise, doymuş ve tekli doymamış yağ asitleri oranlarının yaşla birlikte düştüğü, çoklu doymamış yağ asitlerinin ise arttığı görülmüştür (P<0,05). Çalışmanın sonucunda E vitamini ilavesi performans üzerinde olumlu etki ortaya koyarken, üzüm çekirdeği yağı verim dönemi sonunda pH’nın düşmesine bağlı olarak ileum mikroorganizma içeriğini yararlı bakterilerin lehine olacak şekilde etkilemiştir. Elde edilen sonuçlar, aromatik yağların bağırsak sağlığı ve ürün kalitesi üzerinde olumlu etkileri olabileceğini ortaya koymaktadır. Fakat, etkilerini daha iyi anlayabilmek için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Aromatik yağlar, mikrobiyolojisi, yağ asitleri profili, raf ömrü vitamini, bağırsak Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ - Yrd. Doç. Dr. Aylin AĞMA OKUR Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta 110 E Project Name EFFECTS OF ESSENTİAL OİLS AND VİTAMİN E SUPPLEMENTATİON ON GUT MİCROBİOLOGY AND OXİDATİVE STABİLİTY OF BROİLER MEAT Essential oils or plant extracts have recently been reported to have antioxidant and antibacterial effects in broilers and they may be alternative to the feed additives for antibiotics since their ban in poultry feeds as growth promoters from the beginning of 2006. The effects of various essential oils and vitamin E supplementation on broiler performance, meat quality and shelf life were examined in the present study. By these purposes, the experimental trial was conducted on 5 dietary treatments. Dietary treatments were as the following; 1) Control, 2) Grape Seed Oil (200 mg/kg), 3) Laurel Leaves Oil (200 mg/kg), 4) Coriander Oil (200 mg/kg) and, 5) Vitamin E (200 mg/kg). In the recent study, there was no difference between Project Description treatments in 21 days of age. However, feed conversion ratio (FCR) improved only in Vitamin E fed groups at the age of 42 day (P<0.01). The lowest ileum pH levels were found in the grape seed oil fed groups at the age of 42 d (P<0.05). Because of that, pathogenic bacteria such as Enterobacteriaceae and coliform counts were found the lowest in the grape seed oil group when compared to the other treatments (P<0.01). Non-pathogenic bacteria such as lactic acid bacteria counts were increased at the same treatment. While saturated and monounsatureted fatty acids’ levels were decreased by aging, polyunsturated fatty acids’ were increased in breast meats (P<0.05). In conclusion, as vitamin E supplementation had positive effects on the performance, ileum microflora of grape seed oil supplemented groups changed for the benefit of non-pathogenic bacteria, due to the decrease in pH levels of ileum. These results indicate that the essential oils can improve gut health and product quality. However, further researches may be useful to understand their effects better. Keywords: Essential oils, vitamin E, gut microbiology, fatty acid profile, shelf life Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2010 Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ-Assist. Prof. Dr. Aylin AĞMA OKUR and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail 111 Proje Adı Proje Açıklaması BITKISEL KAYNAKLI KAROTENOIDLERIN (KIRMIZIBIBER, HAM HURMA YAĞI, HAVUÇ) JAPON BALIĞININ PIGMENTASYONU VE BÜYÜMESI ÜZERINE ETKILERI Bu çalışmada, Japon Balığının (Carassius auratus) rasyonlarına ilave edilebilecek sentetik renklendirici (astaxhantin-zeaksantin) ve çeşitli bitkisel kaynaklı karotenoidlerin (Kırmızıbiber, Ham Hurma Yağı, Havuç) Japon balığının pigmentasyonu ve büyümeleri üzerine etkilerini araştırılmıştır. Bu amaçla, NKU Zootekni Anabilim Dalı Laboratuarında kurulan çalışmada toplam boyları ortalama 4,91 cm, ortalama ağırlıkları 2.202 g ve ortalama karotenoid miktarları 22.104 µg/g olan 504 adet japon balıkları (carrasius auratus) 110 litrelik 21 akvaryuma stoklanmıştır. Japon balıklarının 7 farklı yemleme rejimi uygulanarak beslenmeleri sonucunda elde edilen çeşitli büyüme parametreleri (Ortalama Canlı Ağırlık, Bireysel Canlı Ağırlık Artışı, Canlı Ağırlıkça Büyüme, Spesifik Büyüme Oranı, Yaşama Oranı ve Yem Değerlendirme Oranı) araştırma sonunda kullanılarak ilgili veriler diğer araştırma bulguları ile karşılaştırılmıştır. Deneme sonunda K0 grubunda 3,640 g, K1 grubunda 4,143 g, KB1 grubunda 3,720 g, KB2 grubunda 3,630 g, HHY1 grubunda 4,105 g, HHY2 grubunda 4,395 g, H grubunda 3,548 g ortalama canlı ağırlık ve karotenoid miktarları K0 grubunda 26,880 µg/g, K1 grubunda 40,840 µg/g, KB1 grubunda 33,760 µg/g, KB2 grubunda 37,080 µg/g, HHY1 grubunda 34,640 µg/g, HHY2 grubunda 39,740 µg/g ve H grubunda 30,187 µg/g olarak bulunmuştur. Araştırmamızda, pigmentasyon bakımından istatiksel olarak K1 ile HHY2 ve KB1 ile HHY1 grupları arasında fark önemsiz bulunurken diğer gruplar H, K0, KB2 ile K1-HHY2 ve KB1-HHY1 arasındaki farklar istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p < 0,01). Anahtar kelimeler: Japon Balığı, Carassius auratus, havuç, kırmızıbiber, ham hurma yağı, pigmentasyon 112 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. CEMAL POLAT - Dr. Çetin YAĞCILAR Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2177 [email protected] Project Name PLANT-DERİVED CAROTENOİDS (RED PEPPER, CRUDE PALM OİL, CARROT) EFFECTS ON GROWTH AND PİGMENTATİON OF GOLDFİSH In this study, goldfish (carrassius auratus) can bu added to the rations of synthetic colorants (astaxhantin-zeaksantin), various plant-derived carotenoids (red pepper, CPO and carrot) investigated the effects on growth and pigmentation of goldfish. Fort this purpose, established NKU Department of Animal Science Laboratory, stocked the average length of 4.91 cm, mean weight 2.202 g and the average amount of carotenoid 22.104 µg/g of 504 pieces of goldfish 110 liter in 21 aquarium As a result of applying the feding of goldfish obtained from seven different feding regime, variousgrowth parameters (average live weight, individual live, weight gain, live weigth growth, specific growth rate, survival rate and feed conversion ratio) using the data Project Description on the end of the research compared with other research findings. At the end of the experiment K0 3.640 g, K1 4.143 g, KB1 3.720 g, KB2 3.630 g, HHY1 4.105 g, HHY2 4.395 g, H 3.548 g average live weigth and carotenoids amounts of K0 26.880 µg/g, K1 40.840 µg/g, KB1 33.760 µg/g, KB2 37.080 µg/g, HHY1 34.640 µg/g, HHY2 39.740 µg/g, H 30.187 µg/g respectively. In our research, in terms of pigmentation, with K1 statistically in significant difference between the groups of HHY1, HHY2 and KB1, but between the other groups with H, K0, K1-HHY2 with KB2 and KB1-HHY1 were statistically significant differences (p<0,001). Keywords : Goldfish, Carassius auratus, plant-derived carotenoids, pigmentation Start and Finish Date of Project 2009-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. CEMAL POLAT - Dr. Çetin YAĞCILAR and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2177 [email protected] 113 Proje Adı Proje Açıklaması ETLİK PİLİÇLERDE ARI SÜTÜNÜN YUMURTA İÇİ YEMLEME İLE VERİLMESİNİN SİNDİRİM KANALI HİSTOLOJİSİ VE MİKROBİYOLOJİSİNE OLANETKİLERİ Bu çalışma döllenmiş Ross 308 etlik piliç yumurtalarına arı sütü enjeksiyonunun performans, ileum histomorfolojisi, ileum mikrobiyotası, eritrosit mikrobiyolojisi, organ ağırlıklarına olan etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Döllenmiş Ross 308 yumurtalara 4 farklı solüsyon enjekte edilmiştir. A) kontrol solusyonu (saf su), B) saf su+8mg/ml arı sütü, C) saf su+12mg/ml arı sütü, D) saf su+16mg/ml arı sütü. Denemenin 14. ve 21. günlerinde canlı ağırlık artışı, yem tüketimi yem dönüşüm oranı, ileum histomorfolojisi, ileum mikrobiyotası ve organ ağırlıkları kaydedilmiştir. Araştırmanın sonunda 14. gün canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yem dönüşüm oranlarında gruplar arasında önemli bir fark oluşmamıştır (P>0,05). Denemenin 21. gününde C grubunun canlı ağırlık artışı diğer gruplara oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır (P<0,05). İleumda ki laktik asit bakteri kolonizasyonu sırasıyla 3,063, 2,320, 1,830 ve 3,016 cfu/g olarak tespit edilmiş ve diğer gruplarla karşılaştırıldığında en düşük Laktik asit bakteri kolonizasyonu C grubunda görülmüştür (P<0,001). Arı sütü ilave edilmiş grupların villus boyları kontrol grubundan daha yüksek bulunmuştur (P<0,001). Villus genişlikleri, kript enleri ve lamina muscularis mukozaların da gruplar arasında farklılık tespit edilememiştir (P>0,05). Denemenin sonunda eritrosit boyları sırasıyla 11,82, 11,57, 12,19 ve 12,60 mikron olarak tespit edilmiş, en yüksek eritrosit boyu D grubunda bulunmuştur (P<0,001). Eritrosit enlerinde de benzer sonuçlar gözlemlenmiştir (P<0,001). Anahtar Kelimeler: İn ovo enjeksiyon,arı sütü, broiler, performans 114 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Hasan Ersin ŞAMLI - Ögr. Gör. Dr. Emre TAHTABİÇEN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2176 [email protected] Project Name Project Description THE EFFECTS OF IN OVO INJECTION OF ROYAL JELLY TO CHICKEN EGGS ON PERFORMANCE, İLEAL HISTOMORPHOLOGY AND GUT MICROBIOTA The aim of this research was to determine the effects of in ovo injection of royal jelly to fertile Ross 308 chicken eggs on performance, ileal histomorphology, ileum microbiota, morphology of erythrocytes and organ weigths. Fertile Ross 308 eggs were injected with four different solutions, A) control sollution (distilled water), B) distilled water+8 mg royal jelly/ml, C) distilled water+12 mg royal jelly/ml, D) distilled water+16 mg royal jelly/ml. Weight gain, feed intake, feed conversation ratio and ileal histomorphology, ileum microbiota, organ weight was recorded on 14th days and 21th days of trial. At the end of the research, live weight gain, feed consumption, feed conversion ratio were not different among the groups on 14th (P>0,05). At the 21th day of trial, weight gain was higher in C group compared to other groups, (P<0,05). Lactic acid bacteria (LAB) colonization in ileum was 3,063, 2,320, 1,830 and 3,016 cfu/g respectively and LAB colonization was lower in C group compared to other groups (P<0,05). Villus heigths were higher in royal jelly groups than control group (P<0,05). Villus width, crypt depth and thickness of lamina muscularis mucosae were not different among the groups (P>0,05).At the end of the experiment, erytrocyte length were 11,82, 11,57, 12,19 and 12,60 micron respectively and the highest erytocyte height found in D group (P<0,001). The results were observed as similarly for erytrocyte width (P<0,001). Keywords: In ovo injection, royal jelly, broiler, performance Start and Finish Date of Project 2011-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Hasan Ersin ŞAMLI - Lec. Dr. Emre TAHTABİÇEN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2176 [email protected] 115 Proje Adı Proje Açıklaması 116 ETLIK PILIÇ YEMLERINDE KAYISI ÇEKIRDEĞI KÜSPESI KULLANIMININ PERFORMANS DEĞERLERINE VE BAĞIRSAK MIKROBIYOTASI ÜZERINE ETKILERI Bu çalışmada etlik piliçlerde kayısı çekirdeği küspesi kullanımının performans üzerine etkileri, etin vitamin E içeriği ve bağırsak mikrobiyotası saptanmıştır. 120 adet etlik piliç birbirine komşu olan tel kafeslerde beslenmişlerdir. Deneme 21 gün sürmüştür. Denemede, farklı seviyelerde ( % 0, 5, 10, 20) kayısı çekirdeği küspesi kullanımının etkileri saptanmıştır. %20 oranında kayısı çekirdeği küspesi verilen grupta canlı ağırlık artışı %0 ve %5 oranında kayısı çekirdeği küspesi verilenlerden önemli şekilde daha yüksek bulunmuştur. Buna rağmen; %0, 5 ve 10 oranlarında kayısı çekirdeği küspesi ile beslenen grup, %20 oranında kayısı çekirdeği ile beslenenlere göre daha az miktarda yem tüketmişlerdir. İleum mikrobiyotası muamelelerden önemli ölçüde etkilenmiştir. İleuma ait içeriklerin laktik asit bakterileri sayımları incelendiğinde, %10 oranında kayısı çekirdeği küspesi ile yemlenen gruplar için diğer gruplardan önemli şekilde daha düşük olduğu saptanmıştır. Çalışmada kayısı çekirdeği küspesi ilavesinin alfa-tokoferol içeriğini arttırdığı görülmüştür. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2009 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Hasan Ersin ŞAMLI - Merve TERZİOĞLU Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2176 [email protected] Project Name EFFECTS OF APRICOT KERNEL MEAL ON PERFORMANCE PARAMETERS AND INTESTINAL MICROBIOTA IN BROILER DIETS This study was carried out to determine the effects of apricot kernel meal (AKM) on performance, vitamin E content of meat and intestinal microbiota in broiler chickens. One hundred twenty broiler chickens raised in contiguous wire cages were used. The duration of the experiment was 21 days. In the trial, four diets containing different levels of AKM (0, 5, 10, and 20%) were utilized as the treatments. Birds fed with 20% AKM diets from 1 to 21 days had significantly better weight gain than those given the 0 and 5% AKM diets. However, birds fed the 0, 5 and 10% AKM diets consumed significantly less feed intake than did those fed the 20% AKM diet. Ileum microbiota were significantly affected by dietary treatment. Respective counts of lactic acid bacteria in the ileal contents, for the 10% AKM fed groups were significantly lower than those of the Project Description other groups. Supplementation of AKM increased the alpha- tocopherol content in the all examined products. Start and Finish Date of Project 2008-2009 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Hasan Ersin ŞAMLI - Merve TERZİOĞLU and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2176 [email protected] 117 Proje Adı KIVIRCIK KOYUNLARINDA BETA LAKTOGLOBULİN POLİMORFİZMİNİN PCR-RFLP YÖNTEMİ İLE BELİRLENMESİ Bu tezin amacı yerli koyun ırklarımızdan biri olan saf Kıvırcık koyununda β-laktoglobulin polimorfizminin belirlenmesidir. Bu amaçla yerli koyun ırklarımızdan ve saf olduğu bilinen 48 baş Kıvırcık koyun kullanılmıştır. Çalışma PCR-RFLP tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca araştırmada bu ırk için β-laktoglobulinin iki farklı alleline ait ( A ve B) ile üç farklı genotip (AA, AB ve BB) belirlenmiştir. Bu gen lokusuna ilişkin allel gen frekansları ise β-Lg A ve B için 0.468 ve 0.532 olarak hesaplanmıştır. Sürünün, Hardy-Weinberg yasasına göre genetik dengede olduğu bulunmuştur. Bu sayede Kıvırcık koyun ırkının bu özellik için genotipik yapısı belirlenmiştir. Proje Açıklaması 118 Anahtar Kelimeler: Kıvırcık, Beta Laktoglobulin, PCR-RFLP Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr .Eser Kemal GÜRCAN - Doç. Dr. Özden ÇOBANOĞLU, Elif BULUT Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2183 [email protected] Project Name DETERMINATION OF BETA LAKTOGLOBULIN POLYMORPHISM USING BY PCR-RFLP IN KIVIRCIK SHEEP The aim of this study is to determine the genetic polymorphism of the β-laktoglobulin gene in Kıvırcık pure breed. 48 pure breed that isone of native sheep breeds of Turkey was used for this study . The study was carried out by means of PCR-RFLP technics. Also, two genetic variants (A and B) and three genotypes (AA, AB and BB) were determined for this breed. The gene frequencies of β-Lg A and B were calculated as 0.468 and 0.532 in Kıvırcık. The populations of this breed was in equilibrium according to Hardy-Weinberg rule. The genetic structure of this breed was exemined in the present study revealed polymorphism at β-laktoglobulin gene locus. Project Description Key Words: Kıvırcık, Beta Laktoglobulin, PCR-RFLP Start and Finish Date of Project 2011-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Eser Kemal GÜRCAN Assoc. Prof. Dr. Özden ÇOBANOĞLU, Elif BULUT and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2183 [email protected] 119 Proje Adı SAANEN X MALTA MELEZİ KEÇİLERDE ALYUVAR İÇİ GLUTATYON VE POTASYUM POLİMORFİZMİNİN BELİRLENMESİ Proje Açıklaması Bu çalışmada Saanen x malta Melezi keçilerde alyuvar içi potasyum ve glutatyon tipleri bakımından genetik yapısının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada Tekirdağ Malkara İlçesinde bulunan 42 başlık Saanen x malta Melezi keçileri kullanılmıştır. Hayvanların boyun toplardamarından kan örneklerinde alyuvar içi potasyum ve glutatyon tiplendirmesi yapılarak çeşitli alınan kan parametreleri hesaplanmıştır (Nawb, Nap, Nae, Kwb, Kp, Ke). Bu kan parametrelerinin alyuvar içi potasyum tipine göre kan parametreleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Saanen melezi keçilerde alyuvar içi potasyum polimorfizmi bakımından fenotipik frekansları % 11 LK tipli ve % 89’u HK tipli olarak tespit edilmiştir. Alyuvar içi potasyum polimorfizmi bakımından allel gen frekansı ise KH gen frekansı 0,93 ve KL gen frekansı 0,07 olarak bulunmuştur. Ayrıca sürünün Hardy-Weinberg yasasına göre genetik dengede olduğu c2 analizi sonucunda anlaşılmıştır. Alyuvar içi potasyum tiplerinin (LK, HK) bazı kan parametreleri (Nawb, Kwb, Ke) üzerine etkisi önemli bulunmuştur (p<0,05). İncelenen kan parametreleri arasındaki korelasyon katsayıları hesaplanmış olup Ke ile Nae arasındaki korelasyon katsayısı -0,34* olarak bulunmuştur. Kan parametre değerleri ile hematokrit (%) değerleri arasında ise anlamlı bir korelasyon katsayısı bulunmamıştır. Çalışmada glutatyon polimorfizmi ise polimorfik bulunmuştur. Hayvanların fenotipik frekansları %19’u düşük glutatyon ve %81’i ise yüksek glutatyon tipinde olmuştur. Glutatyon allel gen frekansları ise GSHH ve GSHh genleri için sırasıyla 0.57 ve 0.43 olarak hesaplanmıştır. Alyuvar içi glutatyon ortalaması düşük tipte 18.47 mg/dl ve yüksek tipte ise 23.32 mg/dl eritrosit olarak hesaplanmıştır. Anahtar Kelimeler: Alyuvar içi potasyum, glutatyon polimorfizmi, Saanen x Malta melezi, hematokrit 120 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr .Eser Kemal GÜRCAN - Merve KÖSE Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2183 [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF ERYTHROCYTE POTASSİUM AND GLUTATHİONE TYPES İN SAANEN X MALTA CROSSBRED GOAT This research was aimed to determine erythrocyte potassium and glutathione types in Saanen x Malta crossbreeds. Present study was realized only 42 animals. All animal was obtained from TekirdağMalkara raised special farm. Samples of blood were taken from the V. Jugularis of goat. This blood samples were used to determine erythrocyte potassium, glutathione and some blood parameters (Nawb, Nap, Nae, Kwb, Kp, Ke). The phenotipic frequencies were determined to erythrocyte potassium types for animal such as 11 % LK types and 89 % HK types. The gene frequency of KH and KL loci were found as 0,93 and 0,07 respectively. Furthermore, the observed and expected genotype frequencies were suitable in terms of Hardy-Weinberg equlibrium. There were found some significant Project Description relationships with erythrocyte potassium types (LK, HK) with blood parameters (Nawb, Kwb, Ke) (p<0,05). At the same time correlation coefficienth were calculated among blood parameters such as Ke with Nae was calculated -0,34*. But correlation coeffcienth were calculated non significant between blood paraemeters with hematocrit value (%). Glutathione polymorphism was found as polymorphic in this study. Animals were observed % 19 glutathione low type (GSHh) and % 81 glutathione high type (GSHH) as phenotypic frequencies in this study. The gene frequency of GSHh and GSHH were calculated 0.43 and 0.57 respectively. The erythrocyte glutathione levels in the sheep was determined 18.47 mg/dl in GSH low type and 23.32 mg/dl in GSH high in red blood cell. Key Words: Eriytrocyte potassium and glutathione polimorphism, Saanen x Malta crossbreds, hematocrit Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2010 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. .Eser Kemal GÜRCAN - Merve KÖSE and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2183 [email protected] 121 Proje Adı Proje Açıklaması TRAKYA BÖLGESİ BALARISINDA (APİS MELLİFERA L.) GEOMETRİK MORFOMETRİK ÇALIŞMALAR Gelecekte gerçekleşmesi beklenen koşullarda en ekonomik verimi sağlayacak genotiplerin elde edilmesi ve yetiştirilmesi ıslahın başlıca amaçlarındandır. Bu araştırmada, Trakya Bölgesindeki bal arıları (Apis melliefa L.) geometrik morfometrik yöntem kullanılarak incelenmiştir. Bu amaçla erkek ve işçi arılardaki sağ ön kanat örnekleri il bazında gruplandırılarak kullanılmıştır. Çalışmamızda diğer araştırmalardan farklı olarak erkek arı örnekleri de kullanılmıştır. İşçi arılarda yapılan MANOVA analizi sonucunda kontrol grubu Kafkas arısı (A.m. caucasica ) ve iller bazında bütün gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P<0,001 ve P<0,002). Erkek bireylerde ise, Çanakkale (G.Ada) ve Kafkas grubunun tüm gruplardan farklı olduğu (P<0,001, P<0,002, P<0,006), bununla birlikte Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli grupları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür (P>0,05). Yukarıda elde ettiğimiz bulgular çerçevesinde Trakya Bölgesi bal arısının morfometrik olarak genetik varyasyon gösterdiğini söyleyebiliriz. Anahtar kelimeler: Bal arısı, Geometrik morfometri, Trakya Bölgesi, Erkek arı 122 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Yahya Tuncay TUNA -Hakan TURAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2179 [email protected] Project Name GEOMETRIC MORPHOMETRIC STUDİES TRAKYA REGION HONEYBEES (APİS MELLİFERA L.) Getting and rearing the genotypes which will provide the most economic efficiency in the conditions which is anticipated in the future is one of the main aims of breeding. In this study, honey bees (Apis melliefa L.) of Trakya Region were examined by using geometric morphometric methods. With this purpose, the samples of right forewings of drones and worker bees have been analyzed separately by grouping on provincial basis. In our study, drone samples have also been used as distinct from other researches. In the result of MANOVA analysis applied to worker bees, the difference between control group Kafkas honeybee (A.m. caucasica ) and all groups on provincial basis has been reached statistically significant(P<0,001 and P<0,002). As to drones, it has been reached that Çanakkale(G.Ada) Project Description and Kafkas groups are different from other groups(P<0,001, P<0,002, P<0,006),on the other hand, the difference between Edirne, Tekirdağ and Kırklareli groups are statistically insignificant(P>0,05). Above, within the framework of our findings showing genetic variation in morphometric say Honeybee Thrace Region. Keywords : Honeybee, Goemethric Morphometric, Trakya Region, drone Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2009-2011 Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Yahya Tuncay TUNA- Hakan TURAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2179 [email protected] 123 Proje Adı SAF KIVIRCIK KOYUNLARININ ALYUVAR İÇİ POTASYUM VE GLUTATYON TİPLERİ BAKIMINDAN GENETİK YAPISININ BELİRLENMESİ Proje Açıklaması Bu çalışmada saf Kıvırcık ırkının alyuvar içi potasyum ve glutatyon tipleri bakımından genetik yapısının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada Kırklareli ilinde bulunan ve özel olarak koruma altına alınmış 50 başlık Kıvırcık koyunu kullanılmıştır. Hayvanların boyun toplardamarından alınan kan örneklerinden yararlanarak alyuvar içi potasyum ve glutatyon tiplendirmesi yapılarak çeşitli kan parametreleri hesaplanmıştır (Nawb, Nap, Nae, Kwb, Kp, Ke). Bu kan parametrelerinin cinsiyet ve alyuvar içi potasyum tipine göre kan parametreleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Kıvırcık koyunlarının alyuvar içi potasyum polimorfizmi bakımından fenotipik frekansları % 68 LK tipli ve % 32 si HK tipli olarak tespit edilmiştir. Alyuvar içi potasyum polimorfizmi bakımından allel gen frekansı ise KH gen frekansı 0,56 ve KL gen frekansı 0,44 olarak bulunmuştur. Ayrıca sürünün Hardy-Weinberg yasasına göre genetik dengede olduğu c2 analizi sonucunda anlaşılmıştır. Cinsiyet faktörünün hematokrit yüzdesi ve kan parametreleri üzerine etkisi önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Alyuvar içi potasyum tiplerinin (LK, HK) bazı kan parametreleri (Nawb, Nae, Kwb, Kp, Ke) üzerine etkisi önemli bulunmuştur (p<0,05). Kıvırcık koyunlarının incelenen kan parametreleri arasındaki korelasyon katsayıları hesaplanmış olup Ke ile Nae arasındaki korelasyon katsayısı -0,58** olarak bulunmuştur. Kan parametre değerleri ile hematokrit (%) değerleri arasında ise anlamlı bir korelasyon katsayısı bulunmamıştır. Çalışmada glutatyon polimorfizmi ise monomorfik bulunmuştur. Koyunların tamamı düşük glutatyon tipinde (GSHh) olmuştur. Buna göre GSHh gen frekansı 1.00 ve alyuvar içi glutatyon ortalaması 29.79 mg/100 ml eritrosit olarak hesaplanmıştır. Anahtar Kelimeler: Alyuvar içi potasyum ve glutatyon polimorfizmi, Kıvırcık koyunu, hematokrit 124 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr .Eser Kemal GÜRCAN - Dr. Cengizhan ERBAŞ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2183 [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF ERYTHROCYTE POTASSİUM AND GLUTATHİONE TYPES İN PURE KİVİRCİK SHEEP This research was aimed to determine erythrocyte potassium and glutathione types in pure Kıvırcık breeds. Present study was realized only 50 pure Kıvırcık breed. All animal was obtained from Kırklareli raised special farm. Samples of blood were taken from the V. Jugularis of sheep. This blood samples were used to determine erythrocyte potassium, glutathione and some blood parameters (Nawb, Nap, Nae, Kwb, Kp, Ke). The phenotypic frequencies were determined to erythrocyte potassium types in pure Kıvırcık breeds such as 68 % LK types and 32 % HK types. The gene frequency of KH and KL loci were found as 0,56 and 0,44 respectively. Furthermore, the observed and expected genotype frequencies were suitable in terms of Hardy-Weinberg equilibrium. There were no found any Project Description relationship between sex factor with blood parameters (p>0,05). But significant relation were obtained from erythrocyte potassium types (LK, HK) with blood parameters (Nawb, Nae, Kwb, Kp, Ke) (p<0,05). At the same time correlation coefficient were calculated among blood parameters such as Ke with Nae was calculated -0,58**. But correlation coefficient were calculated non significant between blood parameters with hematocrit value (%). Glutathione polymorphism was found as monomorphic in this study. All animal was observed glutathione low type (GSHh) in this study. The gene frequency of GSHh was calculated 1.00. The erythrocyte glutathione levels in the sheep were determined 29.79 mg/100 ml in red blood cell. Key Words: Erythrocyte potassium and glutathione polymorphism, Kıvırcık breeds, hematocrit Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2009-2010 Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Eser Kemal GÜRCAN - Dr. Cengizhan ERBAŞ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2183 [email protected] 125 Proje Adı Proje Açıklaması FARKLI ORTAM SICAKLIKLARINDA ORGANIK ASIT KULLANIMININ MISIR, FIĞ-TAHIL, YAŞ BIRA POSASI SILAJLARINDA FERMANTASYON GELIŞIMI VE AEROBIK STABILITE ÜZERINE ETKILERI Bu araştırma, organik asit kullanımının farklı ortam sıcaklıklarında, mısır, fiğ-tahıl ve yaş bira posası silajlarında fermantasyon gelişimi ve aerobik stabiliteleri üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada katkı maddesi olarak Farmavet firmasından temin edilen SİLOFARM® LIQUID isimli silaj katkısından yararlanılmıştır. Araştırma materyalleri kontrol ve organik asit uygulaması içeren grup olmak üzere iki deneme grubuna bölünmüştür. Firma önerileri doğrultusunda organik asit ilavesinden sonra, materyaller yalnızca gaz çıkışına olanak tanıyan 1.0 litrelik (Weck, Wher-Oftlingen, Germany) anaerobik kavanozlarda silolanmıştır. Her muameleye ait 3’er silo kabının kullanılacağı çalışmada, silo kaplarının doldurulmasından sonra materyaller laboratuar koşullarında (20 oC, 30oC ve 37oC) depolanmıstır. Fermantasyonun 2., 5., 14., 21. ve 45. günlerinde açılan örnekler üzerinden pH, kuru madde, ham protein, NH3-N, suda çözünebilir karbonhidrat ve laktik asit analizleri gerçekleştirilmiştir. Laktik asit bakterileri, enterobakteri ve maya ve küf sayımları için mikrobiyolojik analizlerin yapıldığı çalışmada, aerobik stabiliteye ilişkin özellikleri ana fermantasyon dönemi sonrası 5 günlük dönemde izlenmistir. 45. günde kontrol ve deneme gruplarında pH, SÇK, NH3-N, suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri, laktik ve asetik asit içerikleri sırası ile mısır silajı için 20oC da, 4.05, 4.10; 11.91, 17.43 g/kg KM; 0.28, 0.16 g/kg KM; 2.77, 3.47 %KM; 2.17, 1.57 %KM; 30oC da 4.08, 4.21; 17.12, 18.21 g/kg KM; 0.21, 0.16 g/kg KM; 2.54, 3,61% KM; 2.79, 2.39 %KM; 37oC da 4.30, 4.22; 16.17, 19.35 g/kg KM; 0.20, 0.18 g/kg KM; 4.47, 3.82 %KM; 1.55, 1.35g/kg KM. Fiğtahıl silajı için 20oC da 4.11, 4.16; 24.84, 25.74 g/kg KM; 1.72, 1.23 g/kg KM; 4.96, 3.98 %KM; 2.97, 1.97 %KM; 30oC da 5.34, 4.21; 17.37, 16.14 g/kg KM; 2.39, 1.47 g/ kg KM; 4.96, 3.98 %KM; 3.47, 1.90% KM; 37oC da 8.53, 5.34; 18.10, 16.22 g/ kg KM; 2.79, 1.12 g/kg KM; 4.67, 6.54 % KM; 3.63, 2.70 g/ kg KM. Yaş bira posası silajlarında 20oC da 4.29, 3.92; 16.97, 17.43 g/kg KM; 0.25, 0.35 g/kg KM; 0.59, 0.58 %KM; 0.32, 0.34 %KM; 30oC da 4.11, 3.78; 14.22, 14.67 g/kg KM; 0.27, 0.44 g/kg KM; 0.56, 0.49 %KM; 0.56, 0.28 %KM; 37 oC da 4.39, 3.73; 12.38, 13.16 g/kg KM; 0.24, 0.41 g/kg KM; 0.33, 0,32 %KM; 0.39, 0.46 %KM. Araştırmada mısır silajında NH3-N; suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri (p<0.01); fiğ-tahıl silajlarında pH, ham protein, NH3-N; suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri laktik asit, asetik asit, (p<0.01); kuru madde (p<0.05); yaş bira posası silajlarında ham protein, NH3-N, suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri (p<0.01) içerikleri bakımından gruplar arasında gözlenen farklılıklar önemli bulunmuştur. Organik asit kullanımı çalışmada ele alınan silajların aerobik bozulmaya direnç özelliklerini etkilememiştir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 126 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Fisun KOÇ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2180, [email protected] Project Name Project Description THE EFFECT OF ORGANIC ACID USAGE AT VARIOUS TEMPERATURES ON FERMENTATION AND AEROBIC STABILITY OF CORN, VETCH-GRAIN AND WET BREWERS GRAIN SILAGES The purpose of current study was to extend the effect of different temperatures on the ensiling fermentation with or without organic acid, and on the aerobic stability of corn, vetch-grain, wet brewers grain silages. SILOFARM® LIQUID silage additive which would be produced by Farmavet firm was used in this investigation. Silage materials were divided in two trial groups for the control and organic acids treatments. After organic acid was applied, silage materials were ensiled in 1.0 l anaerobic jars (Weck, Wher-Oftlingen, Germany) equipped with a lid that enabled gas release only. The jars were stored under the following temperature regimes; 20 oC, 30 oC, 37oC. Three jars per treatment from every temperature were sampled on days 2, 5, 14, 21 and 45 days of fermentation and samples are analyzed to determine their pH, dry matter (DM), crude protein, NH3-N, water soluble carbohydrates, lactic acid contents. Microbiological analyses were also enumeration of the lactic acid bacteria, enterobacteria, mould and yeast. Aerobic stability characteristics were monitored during 5 days after the main fermentation periods. At 45 days pH, NH3-N, water soluble carbohydrates, lactic and acetic acid contents of treatments were found as; at 20oC, 4.05, 4.10; 11.91, 17.43 g/kg DM; 0.28, 0.16 g/kg DM; 2.77, 3.47 %DM; 2.17, 1.57 %DM; at 30oC 4.08, 4.21; 17.12, 18.21 g/kg DM; 0.21, 0.16 g/kg DM; 2.54, 3,61% DM; 2.79, 2.39 %DM; at 37oC 4.30, 4.22; 16.17, 19.35 g/kg DM; 0.20, 0.18 g/kg DM; 4.47, 3.82 %DM; 1.55, 1.35 g/kg DM for the corn silage. At 20oC 4.11, 4.16; 24.84, 25.74 g/ kg DM; 1.72, 1.23 g/kg DM; 4.96, 3.98 %DM; 2.97, 1.97 %DM; at 30oC 5.34, 4.21; 17.37, 16.14 g/kg DM; 2.39, 1.47 g/kg DM; 4.96, 3.98%DM; 3.47, 1.90% DM; at 37oC 8.53, 5.34; 18.10, 16.22 g/ kg DM; 2.79, 1.12 g/kg DM; 4.67, 6.54 % DM; 3.63, 2.70 g/ kg DM for the vetch-grain silage. At 20oC 4.29, 3.92; 16.97, 17.43 g/kg DM; 0.25, 0.35 g/kg DM; 0.59, 0.58 %DM; 0.32, 0.34 DM; at 30oC 4.11, 3.78; 14.22, 14.67 g/ kg DM; 0.27, 0.44 g/kg DM; 0.56, 0.49%DM; 0.56, 0.28 %DM; at 37oC 4.39, 3.73; 12.38, 13.16 g/kg DM; 0.24, 0.41 g/kg DM; 0.33, 0,32 %DM; 0.39, 0.46 %DM for the wet brewer’s grain silage. Differences between the NH3-N, water soluble carbohydrates contents of the corn silage groups (p<0.01); dry matter (p<0.05), pH, crude protein, NH3-N, water soluble carbohydrates, lactic and acetic acid contents (p<0.01) of the vetch-grain silage treatments; crude protein, NH3-N, water soluble carbohydrates contents (p<0.01) of the wet brewer’sgrain silage treatments were significantly important. Organic acid treatment did not affect aerobic stability of the trial silages. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Fisun KOÇ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Department of Animal Science Phone, E-Mail 0282 250 2180, [email protected] 127 Proje Adı Proje Açıklaması BAZI ADAY GENLERIN JERSEY, SIYAH ALACA VE YERLI SIĞIR IRKLARINDA POLIMORFIZMININ BELIRLENEREK, GÖZLENEN SÜT VERIMI VE BILEŞENLERI ÜZERINE ETKILERININ ARAŞTIRILMASI Süt sığırcılığı ülkemiz hayvancılığında önemli bir yere sahiptir. Süt en önemli çiftlik ürünlerinden biri olup süt ve süt ürünleri tüketiminin büyük kısmı büyük baş hayvanlardan karşılanmaktadır. Ülkemizde süt üretimi maksadıyla en yaygın yetiştiriciliği yapılan süt sığır ırkı Siyah Alaca Sığır ırkı olarak bilinen Holstein Friesian ve özellikle Karadeniz Bölgesinde yetiştirilen Jersey kültür ırkı ineklerdir. Hayvan ıslahında temel esas yüksek verim kapasiteli hayvanların seçilmesi ve bu üstün verim özelliklerinin bir generasyondan diğer generasyona aktarılması; böylelikle hayvan başına düşen birim verim düzeyinin yükseltilmesidir. Bu ise ancak gerek klasik gerekse de moleküler temele dayalı ıslah programları yoluyla hayvanın genetik yapılarının iyileştirilmesi ve aynı zamanda da hayvanın verimi üzerine etkisi olan her türlü çevre faktörlerinin uygun hale getirilmesi ile mümkün olacaktır. Büyüme özellikleri, et kalitesi, döl verimi, süt verimi ve süt bileşenlerinin miktarı gibi özellikler kantitatif özelliklerdir. Bu tür özelliklerin iyileştirilmesinde verim özellikleri üzerine etkisi olan gen veya marker allellerini kapsayarak hazırlanan seleksiyon programları, yalnızca fenotipik karekterlere bağlı olarak yapılan klasik seleksiyon uygulamalarından elde edilecek ilerlemelerden daha hızlı ve maddi olarak da daha etkin olacaktır. Bu sebeple planlanan bu çalışma da öncelikle Samsun’da bulunan TİGEM e bağlı Karaköy Tarım İşletmesi’nde yetiştirilen Jersey inekleri ve Şanlıurfa’ da ki TİGEM Ceylanpınar Tarım İşletmesindeki Siyah Alaca süt sığır ırkı inekleri ile Samsun Damızlık Hayvan Yetiştiricileri Birliğine kayıtlı olarak yetiştiriciliği yapılan Siyah Alaca sığırları için süt verimi ve süt bileşenleri üzerine etkisinin olduğu düşünülen Acyl-coAdiacylglycerol acyltransferase1 (DGAT1), Büyüme Hormonu Reseptörü (GHR) ve Signal transducer and activator of transcription factors (STAT) ailesine üye bazı aday genlerin Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan bu ırklar için sahip oldukları genetik yapının belirlenmesi hedeflenmiştir. Ayrıca bazı yerli ırklarımızda da (Boz Irk, Yerli Kara ve Doğu Anadolu Kırmızısı) bu genlere yönelik polimorfizm incelenerek, moleküler tanımlamalar yapılacaktır. Böylelikle sürülerde gözlenen varyasyon ve polimorfizm yardımıyla, bu aday genlerin süt verimi özelliği üzerindeki etkilerinin belirlenmesi planlanmaktadır. Süt verimi üzerinde olumlu etki yaptığı tespit edilen genlerin allellerininde dahil edildiği bir seleksiyon programı ile gerek TİGEM e bağlı tarım işletmelerinde yetiştirilen hayvanların, gerekse de damızlık birliğine kayıtlı olup yetiştiriciliği yapılan Siyah Alaca ve Jersey ırkı ineklerin verim seviyelerini arttırarak yetiştiricilerinde üstün verimli damızlık hayvan temin edebilmesine olanak verilmiş olacaktır. Ayrıca bu çalışma da elde edilecek bulgular ve sonuçlar ülkemizde yetiştiriciliği yapılan gerek kültür, melez gerekse de verim seviyeleri düşük yerli ırklarımızın verim seviyelerini arttırmaya yönelik çalışmalar içinde bir örnek teşkil edecektir. Dolayısıyla elde edilen bulgular ve sonuçlar ülke ekonomimize fayda sağlamış olacaktır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Özden Çobanoğlu Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta 128 Project Name INVESTIGATION THE EFFECTS OF SOME CANDIDATE GENES ON OBSERVED MILK PRODUCTION AND MILK COMPOSITION TRAITS BY IDENTIFYING THE POLYMORPHISM IN JERSEY AND BLACK WHITE AND NATIVE CATTLE BREEDS. Dairy cattle husbandry has an important role on animal husbandry in our country. Milk is one of the major farm products and the national consumption of milk and milk products is obtained mostly from dairy cows. Most common dairy cattle breed at present is Holstein Friesian; known as Black and White cow breed and spread out all over the country, Jersey cattle breed is also common breed as adapted to the regional environmental conditions in the coast of Black Sea Region. The basic principle in animal improvement is to select the genetically superior individuals and to transfer this superiority from one generation to next, therefore to increase the production level per head of animal in population. This target could only so obtained by the improvement program based on either classical or molecular genetics principles and also include the improvement of environmental conditions capable of manifesting genetic content. In general some characteristics such as growth traits, meat quality, ovulation rate and the Project Description amounts of milk yield and milk components are shown a quantitative nature. Hence the selection program based on selection criteria by means of selecting phenotypes of molecular genetics contents determined by the alleles or markers related with such production traits would be much faster and economically more efficient than those of practiced conventional selection applications. In this reason, this study is planned to evaluate some candidate genes of AcylcoAdiacylglycerol acyltransferase1 (DGAT1), growth hormone receptor (GHR) and the member of signal transducer and activator of transcription factor family (STAT) which might have an effect on some milk production and milk component traits in the population consisted of Jersey cattle raised in Karaköy Public Intensive Farm belong to General Directorate of Agricultural Enterprised of Ministry of Agriculture and Rural Affairs (TIGEM) in Samsun and Siyah Alaca (Black and White) cows reared in TIGEM Ceylanpinar Public Intensive Farm in Şanliurfa and also Black and White cows owned by the members of Dairy Cattle Breeds Organization in Samsun province of Turkey. In addition, the molecular structures will be ascertained by the determining the polymorphism of these genes in some of the local Turkish breeds (Boz Irk, Yeli Kara and Dogu Anadolu Kirmizisi). Thus it is aimed to determine the effect of these candidate genes on milk production traits based on observed variation and polymorphism in these herds. Selections program including such candidate genes which have positive effect on milk production traits would play a great role for increasing production level and providing superior breeding stuck of Black and White and Jersey Breeds at both the public intensive farms managed by TIGEM and an individual farms registered by the breeder association. In addition information and results obtained from this study will be a good model in improvement program not only for imported and crossed breeds but also local cattle or sheep breeds of Turkey in general. Therefore all the findings and results will have benefits to our economy. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Asoc. Prof. Dr. Özden Çobanoğlu and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Department of Animal Science Phone, E-Mail 129 Proje Adı Proje Açıklaması TÜRKİYE VE PAKİSTAN YERLİ KOYUN IRKLARINDA PRİON GENİ POLİMORFİZMLERİ TARANMASI Koyun ve keçilerin inkübasyon süresi uzun, ölümcül, merkezi sinir sistemini etkileyen (nörodejeneratif) bir hastalığı olan skrapi; birçok memeli türünü etkileyen bulaşıcı süngerimsi ensefalopatilerden (Transmissible Spongyform Encephalopathy -TSE) yani prion protein hastalıklarından biridir. Koyunda üç ekzon ve iki introndan oluşan prion protein geninde üçüncü ekzon bölgesinde halen 50’den fazla nokta mutasyonu polimorfizmi (TNP) gözlenmiştir. Ancak, skrapiye direnç / hassasiyeti belirleyen prion protein gen bölgesindeki mutasyonların 136, 141, 154 ve 171. kodonlarına dayalı genotiplerin olduğu bildirilmektedir. Avrupa-Asya yelpazesinde birikmiş verilerin çoğunlukla Avrupa’dan olduğu dikkat çekicidir. Halbuki arkeolojik ve genetik veriler Orta Doğu’nun koyun evcilleştirme merkezi olduğunu göstermektedir. Ancak, yapılan çalışmalar incelendiğinde bu bölgeden verilerin daha sınırlı olduğu görülmektedir. Bu çalışmada, skrapi vakasının rapor edilmediği Türkiye yerli koyun ırklarında prion protein gen polimorfizminin 15 farklı populasyonda incelemesi yapılmıştır. Çalışmada prion protein gen bölgesinin 3’üncü ekzon bölgesine ait 745 bç (baz çifti) uzunluğundaki bölgesi 655 bireyde sekanslanarak çalışılmıştır. Elde edilen veriler, Türkiye’de skrapiyi önlemeden sorumlu otoriteler, hayvan yetiştirme birlikleri ve üniversitelerin araştırma birimlerince kullanılması açısından yararlıdır. Ayrıca veriler, Dünya’daki PrP protein polimorfizm verilerinin coğrafi dağılımındaki büyük boşluğu önemli ölçüde doldurmuştur. Çalışmada elde edilen detaylı veriler fonksiyonu tam olarak bilinmeyen PrP protein bölgesinin hangi evrimsel güçler etkisinde olabileceği ile ilgili bilgilere katkılarda bulunmaktadır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. İnci Z. TOGAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta 130 Project Name Project Description SURVEİLLANCE OF PRİON PROTEİN GENE POLYMORPHİSMS İN PAKİSTANİ AND TURKİSH NATİVE SHEEP BREEDS Scrapie is an infectious fatal disease of sheep and it is a member of Transmissible Spongiform Encephalopathies (TSE) (or a prion disease) and affects the central nervous system. Susceptibility to scrapie is associated with polymorphisms in sheep prion protein (PrP) gene, based on their genotypes at codons 136, 141, 154 and 171. In EuropeAsia spectrum, accumulated data is mostly from Europe. Whereas, archeological and genetic evidences indicated that Middle East is the heart of sheep domestication and all of the sheep breeds must have went out from this region. Yet, data from this region is preliminary. The main purpose of the study is to collect an extensive data,covering 14 breeds 15 different populations represented by 655 individuals where each of which are sequenced for 745 base pairs of PrP 3rd exon region. It will be a data where individuals were from Turkey from which scrapie incidence was not reported. This data is important and useful for the authorities responsible from the risk management of scrapie in Turkey, for animal breeders association and for research units of universities. At the same time, it will, considerably, fill the big gap which is present in the data of geographic distribution of PrP polymorphisms in the world. The detailed data obtained by the study will contribute to the understanding of evolutionary mechanisms operating on the PrP gene of which the function is unknown. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. İnci Z. TOGAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Department of Animal Science Phone, E-Mail 131 Proje Adı Proje Açıklaması TÜRKİYE YERLİ EVCİL HAYVAN GENETİK KAYNAKLARINDAN BAZILARININ IN VITRO KORUNMASI VE ÖN MOLEKÜLER TANIMLANMASI - I (TÜRKHAYGEN - I) Değişen çevre koşulları (hızlı nüfus artışı, küresel ısınma, düzensiz yapılaşma, çevre kirliliği) önüne geçilmez bir şekilde dünya fauna ve florasını olumsuz şekilde değiştirmektedir. Yapılan araştırmalar yılda 27.000 bitki ve hayvan türünün dönüşümsüz olarak doğadan silindiğini göstermektedir. Son yıllarda artan bu hızlı değişim dünyada büyük bir kaygıyla izlenmekte ve bu değişimin etkilerini en aza indirmek için çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Biyoçeşitliliğin sürdürülebilmesi bir çok yönüyle hayati bir önem taşırken sadece gıda olarak bile ele alınması durumun ciddiyetini açıkça göstermektedir. Bugün bir çok verim özelliği yönünden yararlandığımız çiftlik hayvanları dünyada yüksek verim özellikleri yönünden seleksiyona dayalı birörnek üretime doğru gitmektedir. Kültür ırkı olarak isimlendirilen bu ırklar sadece verim özellikleri iyileştirilmiş hayvanlardır. Ancak bu ırkların ne çevre koşullarına dayanıklılıkları ne de hastalıklara dirençlilikleri üzerinde durulmuştur. Değişen çevre koşullarının yanı sıra bioterorizm sadece direkt olarak insan hayatını değil aynı zamanda hayvan hayatını da hedef almaktadır. Bu olumsuz faktörler birçok tür ve ırkın geleceğini ciddi şekilde tehdit etmektedir. Oysa genetik varyasyonu hala muhafaza eden yerli evcil hayvanlar, genetik kaynak olmaları bakımından geleceğin sigortaları olarak kabul edilmektedir. Ülkemiz bu yönden oldukça zengin bir ülkedir. Gerek moleküler gerekse arkeolojik çalışmalar birçok evcil hayvan türünün Anadolu’dan evcilleştirildiğini göstermektedir. Topraklarımızda mevcut bu doğal mirası korumak hepimizin en önemli görevidir. Bu projenin konusu ülkemizde uzun yıllardan beri değişik platformlarda tartışılmış, öncelikli alan olarak ilan edilmiş, eylem planları hazırlanmış, kalkınma programlarında yer almış ancak bu güne kadar hala çözümlenmemiş bir problem olarak karşımıza gelmiştir. Bu çok acil çözümlenmesi gereken ulusal konu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı), TÜBİTAK, ve ülkemizin her bölgesinden üniversitelerin katıldığı büyük bir proje ile nihayet bir ölçüde çözüme kavuşturulabilecektir. Bu proje hayvan genetik kaynaklarımızı koruma altına alacak bankaların oluşturulmasını, yerli evcil hayvan ırklarımızın genetik karakterizasyonuna başlanarak, sonuçlardan tescil çalışmalarında yararlanılmasını, hayvan genetiği ve biyoteknolojisi alanında kritik araştırmacı kitlesinin oluşturulmasını, bilgilerin bütünleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını hedeflemektedir. Bu bankalar ülkemizin gelecek beş yılını değil yüz yılını garantiye alacaktır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Okan ERTUĞRUL Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta 132 Project Name Project Description IN VİTRO CONSERVATİON AND PRELİMİNARY MOLECULAR IDENTİFİCATİON OF SOME TURKİSH DOMESTİC ANİMAL GENETİC RESOURCES-I (TURKHAYGEN-I) Changing environmental conditions such as the rapidly increasing population, global warming, unplanned development, and environmental pollution have a negative impact on the flora and fauna around the world. Studies have shown that 27.000 animal and plant species become extinct each year. The increasingly evident changes in global environmental conditions in these past few years have created concern, and solutions are being sought to minimize the efects of these changes. Preserving biodiversity is of vital importance in many respects, and its effect on our foodsupply clearly demonstrates its significance. Today the business of raising farm animals is moving toward a uniform form of production globally. These breeds known as cultural breeds are just animals with high yield properties, however their resistance to environmental conditions or disease have not been emphasized. Genes related to resistance to these factors may not be present in these animals, and this demonstrates that exotic breeds are in fact highly unprotected. Changing environmental conditions and bioterrorism does not only target the lives of people but also that of animals. These unfavorable factors have seriously threatened the existence of many species. However, native domestic and wild animals which preserve genetic variation are sources of genes and therefore constitute a form of ‘insurance’ to preserve the future of genetic biodiversity. Our country is very rich in genetic variation. Molecular and archeological studies have shown that many animal species were domesticated in or near Anatolia . Protection of this natural heritage which is present in our lands is our primary objective. The subject of this project has been discussed on various platforms in Turkey for some time now, and has been declared a priority in research. A number of action plans have been prepared and put into national development plans, but this issue has not yet been solved. However as this is an issue that has high priority on a national level, therefore this project will finally be carried out by the contribution of Ministry of Food, Agriculture and Animal Breeding (former Ministry of Agriculture and Rural Affairs), TUBITAK, and a number of universities from all over Turkey. This project aims to establish gene banks which preserve animal genetic resources, to characterize and facilitate registration process of our local breeds, to build national researcher capacity in animal genetics and animal biotechnology, and to combine and disseminate knowledge. These banks will guarantee not just five years but a hundred years of the genetic biodiversity of our country. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Okan ERTUĞRUL and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Department of Animal Science Phone, E-Mail 133 Proje Adı Proje Açıklaması MIKROBIYAL İNOKULANTLAR VE HÜCRE DUVARINI PARÇALAYICI ENZIMLERININYONCA SILAJINDA FERMANTASYON ÖZELLIKLERI VE AEROBIK STABILITE ÜZERINE ETKILERI Bu çalışma laktik asit bakteri inokulantları ve/veya enzimlerin, yonca silajlarının fermantasyon, aerobik stabilite, hücre duvarı kapsamı ve in vitro organik madde sindirilebilirliği özellikleri üzerindeki etkilerinin saptanması amacı ile düzenlenmiştir. Araştırmada kullanılan yonca hasılları çiçeklenme başlangıcı, çiçeklenme ortası ve çiçeklenme sonu dönemlerinde hasat edilmiştir. Laktik asit bakteri inokulantı olarak Inoculant-1188 (Pioneer®, USA) ve Enzim (Global Nutritech, TR) kullanılmıştır. İnokulantlar silajlara 6.00 log10 koloni form ünite/g düzeyinde katılmışlardır. Yonca hasılları yalnızca gaz çıkışına olanak tanıyan 1,0 litrelik özel kavanozlara silolanmıştır. Kavanozlar laboratuvar koşullarında 25±2°C’de depolanmışlardır. Silolamadan sonraki 45. günde her bir gruptan 4 adet kavanoz açılarak silajlarda kimyasal ve mikrobiyolojik analizler yapılmıştır. Silolama döneminin sonunda açılan tüm silajlara 5 gün süre ile aerobik stabilite testi uygulanmıştır. Ayrıca bu silajların, in vitro organik madde sindirilebilirliği saptanmıştır. Sonuç olarak LAB inokulantı ve enzimler, yonca silajlarının fermantasyon özelliklerini artırmış, hücre duvarı bileşenlerini azaltmışlardır. Ancak aerobik stabilitelerini ve in vitro organik madde sindirilebilirliğini etkilememişlerdir. Anahtar kelimeler: Yonca, Laktik asit bakteri inokulantları, Enzim, Fermantasyon, Aerobik stabilite, Hücre duvarı kapsamı, in vitro organik madde sindirilebilirliği 134 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Mehmet Levent ÖZDÜVEN - Arzu ÇELEBİ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Zootekni Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2184 [email protected] Project Name THE EFFECTS OF BACTERIAL INOCULANTS AND/OR ENZYMES ON THE FERMENTATION CHARACTERISTICS AND AEROBIC STABILITY OF ALFALFA SILAGES This study was carried out to determine the effects of lactic acid bacteria (LAB) inoculants and/or enzymes on the fermentation, aerobic stability and in vitro organic matter digestability characteristics of alfalfa silages. Alfalfa was harvested at early bloom, middle bloom and late bloom stage. Inoculant-1188 (Pioneer®, USA), and enzyme (Global Nutritech, TR) were used as lactic acid bacteria, enzyme and lactic acid bacteria+enzyme mixture inoculants. Inoculants were applied to silages at 6.00 log10 cfu/g levels. After treatment, the chopped alfalfa was ensiled in 1.0 liter special anaerobic jars, equipped with a lid enabling gas release only. The jars were stored at 25±2°C under laboratory conditions. Four jars from each group were sampled for chemical and microbiological analysis Project Description 45th day after ensiling. At the end of the ensiling period all silages were subjected to an aerobic stability test for 5 days. In addition, in vitro organic matter digestibility of these silages was determined. LAB and/or enzymes increased characteristics of fermentation, decreased cell wall content and not effect aerobic stability and in vitro organic matter digestibility of alfalfa silages. Keywords : Alfalfa, Lactic acid bacterial inoculants, Enzyme, Fermentation, Aerobic stability, Cell wall content, in vitro organicmatter digestability Start and Finish Date of Project 2009-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Mehmet Levent ÖZDÜVEN - Arzu ÇELEBİ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Animal Sciences Phone, E-Mail (282) 250 2184 [email protected] 135 Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Faculty of Agriculture Soil Sciences And Plant Nutrition 137 Proje Adı Proje Açıklaması YENİ BİR TOPRAK LABORATUARI EKİPMANI: BİLGİSAYAR KONTROLLÜ PERMEABİLİTE CİHAZI Bu çalışma, toprakların doygun koşullardaki hidrolik iletkenliklerini (Ksat) ölçmede, zaman kazanmak ve ölçüm güvenilirliğini artırmak için geliştirilen bir aygıtı tanımlamak amacıyla yapılmıştır. Toplam 72 saat süren Ksat deneyinde kullanılan analog sistemlerde sürekli makinanın başında beklenemediğinden, elektrik veya su kesintisi sonucu hatalı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu cihazda bunların önüne geçmek için su tankı ve kesintisiz güç kaynağı ilave edilmiştir. Cihaz topraktan geçen suyun yönünü elektronik valflerle değiştirerek istenilen saatlerde terazilere yönlendirmektedir. Topraktan geçen su miktarını sistemin altına koyulan elektronik tartılarla ölçerek anında bilgisayara aktarmaktadır. Bilgisayara aktarılan bu veriler yazılım programı tarafından rapor halinde çıktı alınabilecek duruma getirilmektedir. Bunun yanı sıra cihaza monte edilen iki adet kamera ile sisteme internet olan her yerden ve her an bağlanarak müdahale edilip gözlemlenebilmektedir. Anahtar kelimeler: Permeabilite, Hidrolik iletkenlik, Laboratuar ekipmanı 138 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. M.Turgut SAĞLAM Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2201 [email protected] Project Name A NEW SOİL LABORATORY EQUİPMENT: PERMEABİLİTY APPARARUS WİTH COMPUTER CONTROLLED This study was conducted to with the aim of gaining time in measuring hydrolic conductivity (Ksat) of soils under saturated conditions and identifying an apparatus that was improved in order to enhance reliability of measurement. As the macine was not waited by in the analogue systems used in Ksat experiment lasting for totally 72 hours, misleading results can emerge as a result of electricity and water cut. In this apparatus, water tank and uninterrupted power supply were added. The apparatus is able to direct the direction of the water passing through the soil to scales by changing electronic valves in the desired hours. It can instantly transfer the amount of water passing through the soil to the computer with the electronic weighers put under the system. These data transferred to the Project Description computer are brought into the state of being able to be printed out by software in the form of a report. In adddition, the system can be observed and intervened by means of two cameras mounted to the apparatus by connecting to internet from whereever it is present and wheneever it is present. Key words: Permeability, Hydrolic conductivity, Laboratory equipment Start and Finish Date of Project 2010-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. M.Turgut SAĞLAM and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Soil Science and Plant Nutrition Phone, E-Mail (282) 250 2201 [email protected] 139 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ YÖRESİNDE FARKLI PH DEĞERLERİNE SAHİP TOPRAKLARDA YETİŞEN MISIR BİTKİSİNDE ÇİNKO-KADMİYUM ETKİLEŞİMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Bu araştırmanın amacı, Tekirdağ ili sınırları içinde üç farklı yerden alınmış topraklara uygulanan çinko ve kadmiyum elementlerinin, bu topraklarda yetiştirilen mısır (Zea mays L.) bitkisinde birbirinin alımına etkisini araştırmaktır. Topraklar alkalin, asit ve nötr olmak üzere farklı pH değerlerine sahiptir. Her toprağa dört doz kadmiyum (Cd0=0 ppm Cd, Cd1=2,5 ppm Cd, Cd2=5 ppm Cd ve Cd3=10 ppm Cd) CdCl2 şeklinde ve dört doz çinko (Zn0=0 ppm Zn, Zn1=10 ppm Zn, Zn2=20 ppm Zn ve Zn3=40 ppm Zn) ZnSO4 şeklinde üç tekerrürlü olarak uygulanmıştır. Bitkiler gelişiminin 45. gününde hasat edilip, kök ve saplarında ayrı ayrı Cd ve Zn miktarları analiz edilmiştir. Çinko miktarları sabit tutulduğunda her üç toprakta da artan dozlarda kadmiyum uygulanmasıyla hem sap hem de köklerde kadmiyum miktarları artış göstermiştir. Benzer şekilde, kadmiyum miktarları sabit tutulduğunda her üç toprakta da artan dozlarda çinko uygulamasıyla hem sap hem de köklerde çinko miktarları artış göstermiştir. Artan dozlardaki çinko uygulaması alkalin ve nötr toprakta bitkinin sap ve köklerindeki kadmiyum miktarlarını arttırmıştır. Asit toprakta Cd3 dozu hariç, bitkideki kadmiyum içeriğinde bir miktar düşüşe neden olsa da bu durum istatistiksel olarak önemli bulunmamış olup yüksek doz kadmiyum seviyesinde çinko uygulaması saplardaki ve köklerdeki kadmiyum miktarlarını arttırmıştır. Farklı topraklara farklı dozlarda uygulanan kadmiyumun çinko alımı üzerine etkisi farklılıklar göstermekle birlikte, çinko miktarları belli aralıklarda sınırlanmıştır. Alkalin toprakta, yüksek doz kadmiyum ve yüksek doz çinko uygulandığında saplardaki çinko içeriğinde istatistiksel olarak önemli olmayan artışlar bulunmuş, köklerde ise genel olarak çinko miktarlarında düşüş tespit edilmiştir. Nötr toprakta kadmiyum uygulaması bitkinin saplarındaki çinko içeriğinde kadmiyum uygulanmamış duruma göre istatistiksel olarak önemli olmayan artışa, köklerinde ise istatistiksel olarak önemli olmayan azalışa neden olmuştur. Çinko miktarları yalnızca asit toprakta ve en yüksek çinko dozu olan Zn3 uygulamasında bitkide bulunması gereken sınırı aşmış ve 87,627 ppm seviyelerine kadar çıkmıştır. Anahtar kelimeler: Çinko, kadmiyum, mısır, toprak 140 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2010 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. M.Turgut SAĞLAM Yrd. Doç. Dr. Korkmaz BELLİTÜRK, Ögr. Gör. Dr. Bahar SÖZÜBEK Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2201 [email protected] Project Name A RESEARCH ON ZİNC-CADMİUM INTERACTİON IN MAİZE GROWN IN SOİLS WITH DİFFERENT PH VALUES IN TEKİRDAG REGİON The aim of this research is to investigate the interactions of zinc and cadmium elements applied to the soils in maize (Zea mays L.) plant which was grown in the soils taken from three different places in Tekirdag region. The soils have different pH values including alkaline, acid and neutral. Four doses cadmium (Cd0=0 ppm Cd, Cd1=2,5 ppm Cd, Cd2=5 ppm Cd and Cd3=10 ppm Cd) in the form of CdCl2 and four doses zinc (Zn0=0 ppm Zn, Zn1=10 ppm Zn, Zn2=20 ppm Zn and Zn3=40 ppm Zn) in the form of ZnSO4 have been applied to the soils with three repetitions. Plants have been harvested at the 45th day of their developments and zinc and cadmium amounts in the shoots and the roots have been analyzed separately. Project Description The amounts of cadmium in both shoots and roots increased with increasing doses of cadmium application in all three soils when the zinc amounts kept fixed. Similarly, the amounts of zinc in both shoots and roots increased with increasing doses of zinc application in all three soils when the cadmium amounts kept fixed. Increasing doses of zinc application increased the amount of cadmium in both shoots and roots of maize grown in alkaline and neutral soils. In the acid soil, at the high levels of cadmium, zinc application increased the amount of cadmium in both shoots and roots of maize although caused a decrease in cadmium content of the plant except for Cd3 doses which is not statically significant. Although the effects of cadmium with different doses applied to different soils on zinc uptake of maize vary, zinc amounts were restricted in definite limits. In the alkaline soil, the application of high doses of cadmium and high doses of zinc cause a statistically non significant increase in zinc content of the shoots whereas generally caused a decrease in zinc content of the roots. Cadmium application to the neutral soil caused a statistically non-significant increase in zinc content of the shoots and caused a statistically non-significant decrease in zinc content of the roots. Zinc amounts of the plant exceeded the limit only in acid soil with Zn3 application and reached the level of 87.627 ppm. Key words : Zinc, cadmium, maize, soil Start and Finish Date of Project 2009-2010 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Prof. Dr. M.Turgut SAĞLAM Assist. Prof. Dr. Korkmaz BELLİTÜRK , Lec. Dr. Bahar SÖZÜBEK Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Soil Science and Plant Nutrition Phone, E-Mail (282) 250 2201 [email protected] 141 Proje Adı Proje Açıklaması KIRKLARELİ SINIRLARI İÇERİSİNDEKİ OTOBAN KENARLARINDA BULUNAN TARIM ARAZİLERİNDE BAZI AĞIR METAL KİRLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI Bu araştırma, Kırklareli il sınırları içerisinde kalan TEM Otoyolunun kenarlarındaki tarım arazilerinin bazı ağır metallerin kirliliğinin belirlenmesi amacıyla yapılıştır. Bunun için Kırklareli’nin Lüleburgaz ve Babaeski ilçelerinden 50 farklı tarım arazisinden toprak örnekleri alınmıştır. Elde edilen sonuçlara göre toprak örneklerinin hafif alkali pH’da olduğu saptanmıştır. Toprakların tekstürleri genellikle “Kil” tekstür sınıfında olup, kireçleri bakımından “Orta Kireçli” sınıfına girmektedir. Toprakların organik madde kapsamları “Az” düzeydedir. Toprakların yarayışlı P kapsamları “Az” sınıfındadır. Toprakların değişebilir K kapsamları ise “Yeterli” düzeydedir. Toprakların bitkilere yarayışlı Fe, Zn, ve Mn kapsamları “Yetersiz” düzeydedir. Toprakların Cu kapsamları ise “Yeterli” düzeydedir. Topraklarda şimdilik Cd, Co, Cr ve Ni kirliliği belirlenememiştir. Ancak topraklarda Pb kirliliği saptanmıştır. Toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri ile ağır metal içerikleri arasında önemli bazı istatiksel ilişkiler belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Kırklareli, toprak, otoban, ağır metal, kirlilik, Cd, Co, Cr, Ni, Pb. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 142 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Aydın ADİLOĞLU Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2202 [email protected] Project Name Project Description AN İNVESTİGATİON OF SOME HEAVY METAL POLLUTİON ALONG THE TEM MOTORWAY SOİLS İN KIRKLARELİ The aim of this research was to determine the heavy metal pollution of near the motorway soils in Kırklareli province. For this purpose, soil samples were taken from 50 different agricultural lands near the motorway in Lüleburgaz and Babaeski district in Kırklareli. According to the results, the soils were slighty alkaline pH. The texture of soils was generally Clay and medium lime as classified. Organic matter amount is insufficient in soils. The available P contents of soils are insufficient but, axchangeable K contents are sufficient. Available Cu contents of soils are sufficient, but available Fe, Zn and Mn contents are insufficient. Cadmium, Cr, Co and Ni pollution were not determined in the soils, presently. But Pb pollution was determined in the soil samples. Between some physical and chemical properties of soils and heavy metal contents of the soils were found important statistical relatins. Key words: Kırklareli, motorway, soil, heavy metal, pollution, Cd, Co, Cr, Ni, Pb. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Aydın ADİLOĞLU Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Soil Science and Plant Nutrition Phone, E-Mail (282) 250 2202 [email protected] 143 Proje Adı Proje Açıklaması BAZI AĞIR METALLER (PB, CD, CO) İLE KİRLENMİŞ TOPRAKLARIN KANOLA (BRASSİCA NAPUS L.) BİTKİSİ KULLANILARAK BİTKİSEL ARITIM (FİTOREMEDİASYON) TEKNİĞİ İLE ISLAHI Bu çalışmada, EDTA’ in Pb, Cd ve Co alınabilirliliği üzerine etkisi ve kanolanın Pb, Cd, Co ile kirlenmiş topraklardaki fitoremediasyon yeteneği araştırılmıştır Deneme kontrollü şartlarda tam şansa bağlı deneme desenine göre; 3 şelat dozu (0, 5, 10 mmol kg-1) ve 3 tekerrür olarak 27 saksıda yürütülmüştür. Her saksıya 100 mg kg-1 Pb, Cd ve Co ağır metalleri uygulanmıştır. Saksılar 1 ay süreyle inkübasyona bırakılmıştır. Tohumların ekiminden 30 gün sonra EDTA 3 doz (0, 5, 10 mm kg-1) olarak saksılara uygulanmıştır.75 günlük büyüme periyodunun sonunda bitkiler hasat edilerek kök ve gövde aksamında kimyasal analizler yapılmıştır. Deneme sonunda, toprağa uygulanan EDTA (0, 5 10 mmol kg-1) dozları kanola bitkisinin Pb, Cd, Co içeriklerni kontrole göre 5 ve 10 mmolkg-1 dozları için sırasıyla, kök aksamı için % 34,59- % 60,03; % 119,38- % 235,82; % 34,47- % 64,80 gövde aksamı için % 80,12- % 136,33; % 77,28- % 264,88; % 40,81 -% 99,79 oranlarında artırmıştır. Anahtar kelimeler: Toprak, fitoremediasyon, ağır metal, EDTA, Brassica napus 144 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Aydın ADİLOĞLU - Araş. Gör. Özlem KARAKAŞ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2202 [email protected] Project Name Project Description PHYTOREMEDİATİON OF SOME HEAVY METALS (PB, CD, CO) CONTAMİNATED SOİLS WİTH C ANOLA (BRASSİCA NAPUS L.) PLANT In this study, the phytoremediation of Pb, Cd and Co polluted soils and effect of EDTA on Pb, Cd and Co accumulation in canola was investigated. The experiment was made under controlled conditions. 3 EDTA doses (0, 5, 10 mmolkg-1) were used as plant materials and application doses.100 mg kg -1 Pb, Cd, Co were applied to the each pots. Pots was incubated 30 days for absorbing heavy metals in soil. Doses of EDTA (0, 5, 10 mmol kg-1) were applied to the pots after 30 days seed planting in order to facilitate the plants taking heavy metal from applications. The plants were harvested after 75 days planting and chemical analysis was made on the plant samples. Results show that, treatments with EDTA doses were increased Pb, Cd, and Co uptake by canola, compared with the unamended control, for 5 and 10 mmolkg-1 EDTA doses % 34,59- % 60,03; % 119,38- % 235,82; % 34,47- % 64,80 for root and % 80,12- % 136,33; % 77,28- % 264,88; % 40,81 -% 99,79 for shoot, respectively. Key words: Soil, phytoremediation, heavy metal, EDTA, Brassica napus. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Aydın ADİLOĞLU - Res. Asist. Özlem KARAKAŞ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Soil Science and Plant Nutrition Phone, E-Mail (282) 250 2202 [email protected] 145 Proje Adı Proje Açıklaması UYGUN OLMAYAN FİZİKSEL KOŞULLARA SAHİP TOPRAKLARIN TOPRAK DÜZENLEYİCİLERİ İLE İYİLEŞTİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Tarım topraklarında yaşanan sorunların giderilebilmesi için çeşitli toprak düzenleyicilerin uygulanması son yıllarda giderek yaygınlaşmıştır. Toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak hangi tip toprağa hangi düzenleyicinin uygulanmasının gerekliliği ortaya konulmalıdır. Bu amaçla yapılan çalışmada; farklı tekstür sınıfındaki 8 adet toprağa tarımda ağırlıklı olarak kullanılan zeolit (% 1,25-2,5-5), pomza (% 5-10-20) ve son yıllarda tarımda kullanılması gündeme gelen diatomit (% 0,5-1-2)’in kontrol dâhil 4 farklı dozu hacimsel olarak karıştırılmış ve tesadüf blokları deneme desenine göre 2 tekerrürlü saksı denemesi olarak yürütülmüştür. Çalışma sonucunda, uygulanan düzenleyici ve farklı dozlarının toprağın tarla kapasitesi, solma noktası, hidrolik iletkenlik, hacim ağırlığı, tane yoğunluğu, porozite özelliklerine ve bitki kök uzunluğu, bitki kuru ağırlığı üzerine etkileri irdelenmiştir. Geçirgenlikleri yavaş geçirgen sınıfında olan ince tekstürlü N1, N2 ve N4 topraklarının geçirgenliğini arttırmak için pomzanın % 5 dozu önerilmektedir. Siltli kil tın tekstür sınıfındaki N5 toprağının geçirgenliğinde ise zeolitin % 5 dozu etkili olmuştur. Tarla kapasitesi ve solma noktası nem değerlerinden incelenen faydalı su kapasitesi nem değerleri N2, N3, N4, N5, N6 ve N7 toprakları için artışı sağlayan düzenleyici zeolit olmuştur. Hacim ağırlığı 1,19 g/cm3 olan N3 toprağının hacim ağırlığında en fazla artışı diatomitin % 2 dozunun sağladığı bulunmuştur. Yüksek kum fraksiyonuna sahip N7 gibi toprakların geçirgenliğinin düşürülmesi için zeolit ve pomzanın, N8 toprağının geçirgenliğinde ise pomzanın % 20 dozunun kullanılması uygundur. Orta ince N3 ve N5 toprakları ve ince bünyeli topraklardan olan N1, N4 ve N6 topraklarında bitki kök uzunluğunu ve bitki kuru ağırlığını en fazla etkileyen düzenleyicinin pomza olduğu bulunmuştur. Orta kaba bünyeli toprak olan N8 toprağında ise bitki kök uzunluğunu arttıran düzenleyicinin pomza olduğu bulunmuştur. Yine aynı toprakta bitki kuru ağırlığını arttıran düzenleyicinin zeolit olduğu saptanmıştır. Anahtar kelimeler: Toprak düzenleyicileri, zeolit, diatomit, pomza, tarla kapasitesi, toprak tekstürü, bitki kuru ağırlık, bitki kök uzunluğu 146 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Duygu BOYRAZ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Telefon,E-Posta 0282 250 2203 [email protected] Project Name Project Description A RESEARCH ON IMPROVİNG WITH THE SOIL CONDİTİONERS OF THE SOİL HAVİNG UNSUİTABLE PHYSİCAL CONDİTİONS In recent years, the use of soil conditioners has become increasingly commonly for the on improving of various problems in agricultural soils. Depending on the physical character of the soil, which improver is suitable for which type of soil must be revealed. In this study, 4 different doses (0, 1,25, 2,5, and 5 %), (0, 5, 10 and 20 %) and (0, 0,5, 1 and 2 %) including commonly used of agriculture zeolite, pumice and not commonly used of agriculture diatomite control, mixed volumetrically into 8 pieces of different soil texture class, and 2 replications pot experiment was carried out according to randomized block design. As a result, the conditioners and different doses of the soil field capacity, wilting point, hydraulic conductivity, bulk density, particle density, porosity characteristics and plant root length, seedling dry weight effects were examined. Slow permeability of the coarse textured soil permeable class in soil which have been N1, N2 and N4 recommended dose is 5% of the soils of pumice in order to increase their permeability. Silty clay loam soil texture class which has been N5 zeolite 5 % of the dose was effective permeability. Field capacity and wilting point moisture investigated available water content values for N2, N3, N4, N5, N6 and N7, conditioner zeolite which has been increased to the territory. Which is N3 soil volume weighing up to increase diatomite 2 % of the dose to be provided to respectively by 1,19 g/cmriate 3. High sand fractions have N7, such as the permeability of the soils and to reduce the use of zeolite and pumice, N8 soil is permeability to the pumice is 20 % of the dose to be used, it is appropriate. Pumice was identified as the soil conditioner that resulted in the greatest increase in plant root length and dry mass in medium-fine N3 and N5 soils and in fine textured N1, N4 and N6 soils. In medium-coarse textured N8 soils, pumice was also identified as the soil conditioner that resulted in the greatest increase in plant root length, while zeolite was found to be the soil conditioner that led to the greatest increase in plant dry mass. Key words: Soil conditioners, zeolit, diatomite, pumice, field capacity, soil texture, the plant dry mass, plant root length Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2010-2013 Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Duygu BOYRAZ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Soil Science and Plant Nutrition Phone, E-Mail 0282 250 2203 [email protected] 147 Proje Adı Proje Açıklaması EKMEKLİK BUĞDAYDA YAPRAK GÜBRESİ UYGULAMALARININ VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Bu çalışma 2010-2011 yıllarında Tekirdağ Ziraat Fakültesi üretim alanlarında, Esperia, Krasnia Odes’ ka, Nina, Gelibolu ve Flamura-85 ekmeklik buğday çeşitleri üzerinde yürütülmüştür. Buğday çeşitlerine uygulanacak yaprak gübresinin besin elementi derişimini belirlemek amacıyla, uygulamalardan önce yaprak analizler yapılmıştır. Birinci uygulama sapa kalkma başlangıcında, ikinci uygulama gebeleşme (henüz başak bayrak yaprağından çıkmadan) döneminden önce buğday yaprağında olması gereken bitki besin elementlerinin sınır değerleri dikkate alınarak yapraklarda eksikliği belirlenen bitki besin elementleri ile birlikte bor ve üre uygulamaları yapılmıştır. Yapılan yaprak gübresi uygulamalarının Esperia, Flamura-85, Gelibolu, Krasnia Odes’ ka ve Nina çeşitlerinde; verim (kg/da), tanedeki gluten oranı (%), gluten indexi (%), tanedeki protein oranı (%), hektolitre ağırlığı (kg/100L), normal sedim (ml), beklemeli sedim (ml) özellikleri incelenmiştir. Araştırmada çeşitlerin kendi içinde uygulanan dozlara karşı ve dozların çeşitler içinde verim, gluten, index, protein, hektolitre, normal sedim ve beklemeli sedim üzerine etkisi istatistiki olarak önemli bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Yaprak gübresi, buğday, verim, kalite 148 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÖNER - Nurcan TENİKECİER Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 22 03 Project Name A RESEARCH ON THE EFFECT OF FOLİAR FERTİLİZERS APPLİCATİONS ON YİELD AND QUALİTY OF BREAD WHEAT This study was carried out in Tekirdağ Agricuture Faculties’ production areas Esperia, Krasunia Odes’ ka, Nina, Gelibolu and Flamura-85 which are bread wheat in 2010-2011 . Leaf analyses have been made in order to determine the molality of leaf fertilizer’s nutrient which is going to be applied to wheat varities. First aplication at the beginning of stem elongation period and second aplication at before tillering period(before leaf spike) were perfomed by taking into account of the limit values of plant nutrients in wheat leaf to determine the lack of plant nutrients. After determination of lack of plant nutrients, those nutrients have been applied with boron and üre. In application of bread wheat, the properties; efficiency (kg/da), gluten ratio (%), gluten index (%), protein ratio, hectolitre weight (kg/100L), Project Description normal sedimentation (ml), wait sedimentaion(ml) have been examined on varities of Esperia, Flamura-85,Gelibolu, Krasnia Odes’ ka and Nina. In this research, it has been statisticaly found that doses applied against their own varities and doses in varities have significant effects on yield, gluten,protein,hectolitre, normal sedimentation and wait sedimentation.. Key words: Foliar fertilizer, wheat, yield, quality Start and Finish Date of Project 2010-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Nureddin ÖNER - Nurcan TENİKECİER Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Soil Science and Plant Nutrition Phone, E-Mail (282) 250 22 03 149 Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Faculty of Agriculture Plant Protection 151 Proje Adı Proje Açıklaması TEKIRDAĞ İLINDE TAHIL ÜRETIM ALANLARINDAKI YABANCI OTLARDA GÖRÜLEN VIRÜSLERIN SAPTANMASI ÜZERINE ARAŞTIRMALAR Bu çalışma Trakya Bölgesi’nin Tekirdağ ilinde tahıl üretiminin yoğun olarak yapıldığı 9 ilçe ve bu ilçelere bağlı 30 yerleşim biriminde gerçekleştirilmiştir. 2008 yılında Tekirdağ ili tahıl üretim alanlarındaki tek ve çok yıllık yabancı otlarda karakteristik virüs simptomları sergileyen 150 adet yaprak örnekleri toplanmıştır. Yapraklarda kloroz, sarılık, mozayik, cücelik, klorotik lekeler gözlenen yabani yulaf (Avena barbata Brot.), adi kamış (Phragmites communis Trin), sinir otu (Plantago lanceolata L.), yabani hıyar (Cucumis hardwickii L.), şahtere (Fumaria officinalis L.), ballıbaba (Lamium amplexicaule), yabani marul (Lactuca canescens Fisch) ve sirken (Chenopodium album L.)’de tahıl virüslerinden Barley yellow dwarf virus-PAV (BYDV-PAV), Cereal yellow dwarf virus-RPV (CYDVRPV) ve Wheat dwarf virus (WDV)’lerinin varlığı araştırılmıştır. Simptom sergileyen yabancı ot yaprak örnekleri serolojik testlerden DAS-ELISA (Double antibody sandwich enzyme linked immunosorbent assay) ve TAS-ELISA (Triple antibody sandwich enzyme linked immunosorbent assay) yöntemlerine tabi tutulmuşlardır. Çalışma sonucunda 150 örneğin 21’inde BYDV-PAV görülürken 8 örnekte CYDV-RPV saptanmıştır. WDV örneklerin hiçbirinde saptanmamıştır. Bunlardan 4 adet kamış örneğinde BYDV-PAV, 2 adet kamış örneğinde CYDV-RPV, 16 yabani yulaf örneğinde BYDV-PAV, 6 yabani yulaf örneğinde CYDV-RPV, 1 adet sirken örneğinde BYDV-PAV saptanmıştır. En çok virüs içeren yabancı otun yabani yulaf olduğu ve en yaygın görülen virüsün BYDV-PAV olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yabancı ot, ELISA, BYDV-PAV, CYDV-RPV, WDV 152 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2008-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Havva İLBAĞI - Gözde ÇIKIKÇI Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2080 [email protected] Project Name IDENTIFICATION OF VIRUSES ON WEEDS AROUND THE CEREAL FIELDS IN TEKIRDAĞ PROVINCE This study was conducted at 30 locations in 9 districts of Tekirdağ province where cereal productions have been made. Extensively symptomatic 150 weed samples around the cereal fields were collected in 2008. Those weeds exhibited chlorosis, yellowing, mosaic, dwarfing, chlorotic leaf spots on their leaves were evaluated for their virus content. From those collected weed species wild host (Avena barbata Brot.), reed common (Phragmites communis Trin), broad-leaved plantain (Plantago lanceolata L.), fructus elateri (Cucumis hardwickii L.), fumitory (Fumaria officinalis L.), dead nettle (Lamium amplexicaule), acrid lettuce (Lactuca canescens Fisch) ve white goosefoot (Chenopodium album L.) of Barley yellow dwarf virus-PAV (BYDV-PAV), Cereal yellow dwarf virus-RPV (CYDV-RPV) and Wheat dwarf virus (WDV) were investigated. In order to Project Description identify those viruses in symptomatic weed samples DAS-ELISA (Double antibody sandwich enzyme linked immunosorbent assay) and TAS-ELISA (Triple antibody sandwich enzyme linked immunosorbent assay) tests were applied. As a result of this study 21 out of 150 samples contained BYDV-PAV, 8 out of 150 samples contained CYDV-RPV. None of those samples contained WDV. 4 reed samples contained BYDV-PAV as 2 of them had CYDV-RPV, 16 wild oat samples contained BYDV-PAV. 6 of them infected with CYDV-RPV. Beside those 1 white goosefoot sample however contained BYDV-PAV. Wild oat was identified on the most important overwintering host of BYDV-PAV. Key words: Weed, ELISA, BYDV-PAV, CYDV-RPV, WDV Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2008-2011 Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Havva İLBAĞI - Gözde ÇIKIKÇI and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail (282) 250 2080 [email protected] 153 Proje Adı Proje Açıklaması KIRKLARELI VE TEKIRDAĞ’ DA BUĞDAY EKILIŞLERINDE BULUNAN KIMIL (AELIA F.) (HETEROPTERA, PENTATOMIDAE) TÜRLERI, YAYILIŞLARI VE DOĞAL DÜŞMANLARI ÜZERINDE ARAŞTIRMALAR Tekirdağ ve Kırklareli illeri buğday tarlalarındaki Kımıl türleri ve doğal düşmanlarını saptamak amacıyla bir survey çalışması yürütülmüştür. 2009 yılında toplanan yeni örnekler ve 1989-1997 yılları arasında toplanmış örnekler birlikte değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda, iki tür, Aelia rostrata Boh. ve A. acuminata (L.) türleri bulunmuştur. Bu türlerden Tekirdağ’da A. acuminata türü, Kırklareli’de A. rostrata türü yaygın tür olarak belirlenmiştir. Ergin parazitoiti olarak Cylindromyia auriceps (Meigen) ve Ectophasia oblonga (R.D.) (Diptera, Tachinidae) türleri; yumurta parazitoiti olarak Trissolcus semistriatus (Nees.) (Hymenoptera: Scelionidae) türü elde edilmiştir. Survey alanında Aelia türlerinin populasyonunu düşüktür, ancak A. rostrata türünün daha zararlı olması ve Kırklareli’de bu türün yaygın tür olması nedeniyle dikkatle izlenmesi gerektiği kanısına varılmıştır. Anahtar kelimeler: Aelia türleri, buğday, Pentatomidae, egin parazitoiti, yumurta parazitoiti. 154 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Müjgan KIVAN - Sezgin KONUKÇU Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2079 [email protected] Project Name RESEARCHES ON WHEAT SHIELD BUG SPECIES (AELIA F.) (HETEROPTERA, PENTATOMIDAE), DISTRIBUTIONS AND THEIR NATURAL ENEMIES IN THE WHEAT CULTIVARS IN TEKIRDAĞ AND KIRKLARELI A survey study was conducted to determine wheat shield bug species and their natural enemies in the wheat fields in Tekirdağ and Kırklareli. It was examined the new specimens collected in 2009 and together old collected ones between 1989-1997 years. As a result of the study, two species, Aelia rostrata Boh.and A. acuminata (L.) were recognized. From these species, A. acuminata was common species in Tekirdağ while A. rostrata was common in Kırklareli. Cylindromyia auriceps (Meigen) and Ectophasia oblonga (R.D.) (Diptera, Tachinidae) were deternined as adult parasitoids and Trissolcus semistriatus (Nees.) (Hymenoptera: Scelionidae) was reared as egg parasitoid. The population of Aelia species was low in survey area, however, it was suggeted that A. rostrata should be carefully monitored, because of A. rostrata was more Project Description harmful and the common species in Kırklareli. Key words: Aelia species, wheat, Pentatomidae, adult parasitoid, egg parasitoid. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2009-2011 Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Müjgan KIVAN - Sezgin KONUKÇU and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail (282) 250 2079 [email protected] 155 Proje Adı Proje Açıklaması BAZI MONOTERPENOID BILEŞIKLERININ LAHANA UNLU YAPRAKBITI,BREVICORYNE BRASSICAE (L.)’YE ETKILERI ÜZERINE ARAŞTIRMALAR Bu çalışmada Limonene, Linalyl acetate, p-cymene, β-Pinene, Allylisothiocyanate monoterpenoid bileşiklerinin lahana unlu yaprakbiti Brevicoryne brassicae’nın kanatsız ergin dişilerine karşı fumigant etkileri araştırılmıştır. Bütün testler her biri 55 mm çapında 12 mm yüksekliğinde petri kaplarına yerleştirilmiş 10’ar yaprakbiti üzerinden 3 tekerrürlü olarak yapılmıştır. 50 μl/l dozunda 24, 48 ve 72 saat süreli ön denemeler sonucunda Limonene, p-cymene, β-Pinene, Allylisothiocyanate monoterpenoid bileşikleri Letal Konsantrasyon (LC50 ve LC90) değerlerinin hesaplanması için 6 - 7 farklı alt doz denemelerine yine 24, 48 ve 72 saatlik sürelerle tabi tutulmuştu. Yaprakbitlerinde en düşük öldürücü etkiyi gösteren Linalyl acetate bileşiği ise 24, 48 ve 72 saat süre ile bileşiklere maruz bırakılarak Letal Süre (LT50 ve LT90) denemeleri yapılmıştır. Bu denemeler sonucunda, bileşiklerden doz ve süre uygulamaları göz önüne alındığında en yüksek etkiyi Allylisothiocyanate’ın, en düşük etkiyi ise Linalyl acetate’ın gösterdiği belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Brevicoryne brassicae, monoterpenoid bileşik, fumigant etki, letal konsantrasyon (LC), Letal süre (LT) 156 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Nihal ÖZDER - Tuğba Hilal ÇİFTÇİGİL Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2076 [email protected] Project Name INVESTIGATIONS ABOUT THE FUMIGANT EFFECTS OF SOME MONOTERPENOID COMPOUNDS AGANIST TO CABBAGE APHID, BREVICORYNE BRASSICAE In this study, we tested fumigant effect of Limonene, Linalyl acetate, p-Cymene, β-pinene, Allylisothiocyanate monoterpenoid compounds against to apterous female adults of Brevicoryne brassicae. All the tests were applied on 10 aphids, placed on a leaf disc in a plastic petri dish which is 55 mm diameter and 12 mm height, as a three replicated. 50 ml/l at a dose of 24, 48 and 72 hours of pre-trials as a result of Limonene, p-cymene, β-pinene, Allylisothiocyanate monoterpenoid compounds Lethal Concentration (LC50 and LC90) values for the calculation of 6 to 7 different sub-dose trials again at 24, 48 and subject to a 72 hour periods of time were involved. Lethal effect of the compound showing the lowest on aphids Linalyl acetate 24, 48 and 72 hours exposed to compounds with Lethal Time (LT50 and LT90) were carried out. As a result of these Project Description trials, doses of compounds and have maximum impact while considering applications Allylisothiocyanate, Linalyl acetate showed the lowest effect. Keywords : Brevicoryne brassicae, monoterpenoid compound, fumigant effect, lethal concentretion (LC), Lethal time (LT) Start and Finish Date of Project 2009-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Nihal ÖZDER - Tuğba Hilal ÇİFTÇİGİL and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail (282) 250 2076 [email protected] 157 Proje Adı Proje Açıklaması BAZI MONOTERPENOİD BİLEŞİKLERİNİN KIRMA BİTİ TRİBOLİUM CONFUSUM DUV.’A FUMİGANT ETKİLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Bu çalışmada, önemli bir depo zararlısı olan Kırma Un Biti (Tribolium confusum Duv.)’nin tüm gelişme dönemlerine karşı, bazı monoterpenoid bileşiklerinin (α-Pinene (80-56-8), p-Cymene (99-87-6), Eugenol (97-53-0), Cuminaldehyde (122-03-2), Linalyl acetate (115-95-7), Linalool (78-70-6), α-Terpinene (99-86-5), γ-Terpinene (99-85-4), Limonene (5989-27-5), β-Pinene (18172-67-3) ), Allyl isothiocyanate (57-06-7) ve Diallyl disulfide (2179-57-9)) fumigant etkisi araştırılmıştır. Ön denemeler (100 µl/l) sonucunda uygulanan 12 adet bileşikten; yumurta dönemine karşı Cuminaldehyde, Allyisothiocynate ve Diallydisülfid bileşikleri etkili bulunmuştur. Larva, pupa ve ergin dönemlerine ise Allyisothiocynate ve Diallydisülfid bileşikleri etkili olmuştur. Uygulanan 12 adet bileşikten Yumurta dönemi için LC90 değerine göre allyisothiocyanete < diallydisülfid < cuminaldehyde şeklinde sıralanmışlardır. Larva, pupa ve ergin dönemlerinde ise sıralama allyisothiocyanete < diallydisülfid şeklinde olmuştur. Elde edilen sonuçlara göre, yumurta dönemine etkili bulunan cuminaldehyde, ürünlü ortam denemelerinde beklenen etkiyi göstermemiş ve ürün içerisindeki penetrasyonu zayıf bulunmuştur. Allyisothiocyanete ise hem ürünün üstüne yerleştirilen T.confusum ’un bütün dönemlerinde, hemde ürünün alt kısmına yerleştirilen böcek dönemlerinde yüksek öldürücü etki gösterdiği belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Monoterpenoid bileşikler, fumigant toksisite, Tribolium confusumDuv. 158 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Nihal ÖZDER - Yrd. Doç. Dr. Özgür SAĞLAM Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2076 [email protected] Project Name INVESTİGATİON ON FUMİGANT EFFECT OF SOME MONOTRPENOİD COMPOUNDS AGAİNST CONFUSED FLOUR BEETLE, TRİBOLİUM CONFUSUM DUV. This study was carried out to determine fumigant toxicity of monoterpenoid components (α-Pinene (80-56-8), p-Cymene (99-876), Eugenol (97-53-0), Cuminaldehyde (122-03-2), Linalyl acetate (11595-7), Linalool (78-70-6), α-Terpinene (99-86-5), γ-Terpinene (99-85-4), Limonene (5989-27-5), β-Pinene (18172-67-3) ), Allyl isothiocyanate (57-06-7) ve Diallyl disulfide (2179-57-9) against life stages of Tribolium confusum duVal. at different dosages monoterpenoid components had different fumigant toxicity against life stages of T. confusum. Result of primilary bioassay used 12 monoterpenoid compenents indicated that effect of egg stage 3 monoterpenoids; Cuminaldehyde, Allyisothiocynate and Diallydisülfid. Larval, pupal adult stages effected by Allyisothiocynate and Diallydisülfid componenets. On the basis of LC90 values, toxicity of Project Description vapour of treatments than 12 monoteroenoids componenets to eggs of T. confusum in descending order was: allyisothiocyanete < diallydisülfid < cuminaldehyde. Results shown that Cuminaldehyde was effected on egg stage but was not effected as an estimated effect on material and also results shown low penetration. Component of Allyisothiocyanete which were in material was high deadly effected on both of top and bottom position of T.confusum in all life stage. Key words: Monoterpenoids components, fumigant toxicity, Tribolium confusum Duv. Start and Finish Date of Project 2009-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Nihal ÖZDER - Assist. Prof. Dr. Özgür SAĞLAM and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail (282) 250 2076 [email protected] 159 Proje Adı Proje Açıklaması FARKLI ELMA ÇEŞİTLERİNİN PANONYCHUS ULMİ (KOCH) (ACARİNA: TETRANYCHİDAE)’ NİN BAZI BİYOLOJİK PARAMETRELERİNE ETKİLERİ Panonychus ulmi (Koch) elma ağaçlarında en çok zararlı olan akar türlerinden birisidir. Bu çalışmada 25 ± 1°C, % 65 ± 5 orantılı nem ve 16 saat aydınlatma koşullarında 4 elma çeşiti (Golden Delicious, Granny Smith, Starking Delicious and Starkrimson Delicious) üzerinde P. ulmi’nin gelişme süreleri, üreme kapasitesi ve bazı populasyon gelişim parametreleri incelenmiştir. Dişilerin ergin öncesi toplam gelişim süreleri elma çeşitlerinde 12.47-15.25 gün arasında varyasyon göstermiş ve en kısa süre Starking Delicious üzerinde gözlenmiştir. En yüksek günlük ve toplam yumurta verimi Starking Delicious’da sırasıyla 3.92 ve 45.80 yumurta olarak belirlenirken en düşük ortalamalar Golden Delicious’da (1.74 ve 8.58 yumurta) saptanmıştır. Net üreme gücü (R0) ve kalıtsal üreme yeteneği (rm) Starking Delicious’da sırasıyla 53.58 dişi/dişi/ömür ve 0.2195 dişi/dişi/gün olarak belirgin biçimde yüksektir. Bu sonuçlar, kontrollü koşullarda P. ulmi’nin populasyon gelişimi bakımından incelenen elma çeşitleri arasında en hassas olanın Starking Delicious, en dayanıklı çeşidin ise Golden Delicious olduğunu göstermektedir. Anahtar sözcükler: Panonycus ulmi, elma çeşiti, yumurta verimi, net üreme gücü, kalıtsal üreme yeteneği. 160 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009-2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yard. Doç. Dr. Nihal KILIÇ - Özlem ABİŞ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2082 [email protected] Project Name Project Description EFFECTS OF DİFFERENT APPLE CULTİVARS ON SOME BİOLOGİCAL PARAMETERS OF PANONYCHUS ULMİ (KOCH) (ACARİNA: TETRANYCHİDAE) 1 Panonychus ulmi (Koch) is one of the most harmful mite species on apple trees. In this study development times, reproductive rates, and some population growth parameters of P. ulmi on four apple cultivars (Golden Delicious, Granny Smith, Starking Delicious and Starkrimson Delicious) were carried out at 25 ± 1°C, 65 ± 5 % RH and 16:8 L:D. Total immature developmental time of females resulted ranging between 12.47 and 15.25 days among the apple cultivars and the shortest period was observed on Starking Delicious. The highest daily and total number of eggs were determined from Starking Delicious with 3.92 and 45.80 eggs, respectively; whereas the lowest means were obtained on Golden Delicious (1.74 and 8.58 eggs). Net reproductive rate (R0) and the intrinsic rate of increase (rm) are determined considerably higher on Starking Delicious as 53.58 female/female/life and 0.2195 female/female/day, respectively. The results indicated that among examined apple cultivars Starking Delicious is the most sensitive one while Golden Delicious is the most resistant cultivar for population growth of P. ulmi under controlled conditions. Key words: Panonycus ulmi, apple cultivars, fecundity, net reproductive rate, intrinsic rate of increase. Start and Finish Date of Project 2009-2011 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Nihal KILIÇ - Özlem ABİŞ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail 0282 250 2082 [email protected] 161 Proje Adı Proje Açıklaması TEKIRDAĞ İLI BUĞDAY EKIM ALANLARINDA EKMEKLIK BUĞDAY (TRITICUM AESTIVUM L.) ÇEŞITLERINDE GÖRÜLEN TAHIL VIRÜS HASTALIKLARININ BUĞDAY KALITESI ÜZERINE ETKILERININ ARAŞTIRILMASI Tekirdağ İlinin Merkez Karaevli ve İnecik Köyleri ile Yarapsan Çiftliğinde kurulan tarla denemelerinde 8 farklı kışlık ekmeklik buğday çeşitlerinde tahıl virüs hastalıklarının kalite üzerine etkilerinin saptandığı bu çalışma 2011-2012 yılı üretim döneminde gerçekleştirilmiştir. Üç farklı lokasyonda, farklı ekim tarihlerinde ekimi gerçekleştirilen 8 farklı kışlık ekmeklik buğday çeşitlerinden; Tina, Esperia, Guadalupe, Flamura-85, Albatros, Krasunia, Syrena, Sagittario çeşitlerinden toplanan 200 adet buğday yaprak örnekleri DAS-ELISA testine tabi tutulmuşlardır. Testlenen 200 adet yaprak örneğinden 60 adedinde Barley yellow dwarf virusPAV (BYDV-PAV), Barley yellow dwarf virus-MAV (BYDV-MAV), Cereal yellow dwarf virus-RPV (CYDV-RPV), Wheat streak mosaic virus (WSMV), Wheat dwarf virus (WDV) ve Brome mosaic virus (BrMV)’lerinin varlığı saptanmıştır. Testlenen buğday yaprak örneklerinde Maize dwarf mosaic virus (MDMV) ve Sugarcane mosaic virus (SCMV)’leri tespit edilmemiştir. Virüs enfeksiyon oranları açısından ikinci ekimlerin gerçekleştirildiği Kasım ve Aralık aylarındaki ekimlerde düşük enfeksiyon oranları buğdayda geç ekim tarihinin önemini ortaya koymuştur. Deneme alanlarındaki 8 farklı kışlık ekmeklik buğday çeşitlerinden toplanan 200 farklı dane örnekleri 9 ayrı kalite analiz testlerine tabi tutulmuşlardır. Kalite analiz testleri sonucunda tahıl virüs hastalıklarının özellikle danenin yapısını doğrudan etkilediği gibi bin dane, hektolitre ağırlıklarında önemli düşüşlere neden olmuştur. Gluten ve toplam protein miktarlarında ise artışlar kaydedilmiştir. Ancak protein miktarlarındaki artışın aksine protein kalitesini belirleyici sedimantasyon ve hamur enerji değerleri ise virüs hastalıklarından olumsuz etkilenmiştir. Anahtar kelimeler: Buğday, tahıl virüsleri, ekim tarihi, kalite parametreleri 162 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Havva İLBAĞI - Sabri Sercan DAYAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 0282 250 2080 [email protected] Project Name PRIMARY INVESTIGATION OF CEREAL VIRUS DISEASES EFFECTS ON YIELD AND QUALITY OF WINTER BREAD WHEAT (TRITICUM AESTIVUM L.) CULTIVARS IN THE WHEAT GROWING AREAS IN TEKIRDAĞ Project Description In order to determine the effects of cereal virus diseases on the yield quality of 8 winter bread wheat cultivars, field trails were established in Karaevli, Inecik villages and Yarapsan Farm located in Central district of Tekirdağ during the growing season of 2011-2012. Field experiments were established in three different locations by sowing the winter bread wheat cultivars of Tina, Esperia, Guadalupe, Flamura-85, Albatros, Krasunia, Syrena and Sagittario at different sowing dates. 200 wheat leaf samples were collected from plots and tested for the diagnosis of 8 cereal viruses by employing DAS-ELISA method. As a result of DAS-ELISA tests, Barley yellow dwarf virus-PAV (BYDV-PAV), Barley yellow dwarf virus-MAV (BYDV-MAV), Cereal yellow dwarf virus-RPV (CYDV-RPV), Wheat streak mosaic virus (WSMV), Wheat dwarf virus (WDV) and Brome mosaic virus (BrMV) were identified in 60 out of 200 samples. There were no Maize dwarf mosaic virus (MDMV) and Sugarcane mosaic virus (SCMV) infected samples. Late sowing dates in November and December revealed the low virus infection rates display the importance of this measure for the control of cereal virus diseases. Totally 200 different grain samples collected from 8 winter bread wheat cultivars in the field were tested for the 9 different quality parameters. The quality analysis tests revealed that virus diseases affected the structure of grain directly by reducing 1000 grain weight and hectoliter weight significantly. The content of gluten and the total amount of protein were increased. Because of virus infection increases in protein amount on the contrary protein quality, sedimentation values and dough energy values were reduced. Key Words: Wheat, cereal viruses, sowing date, quality parameter Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Havva İLBAĞI - Sabri Sercan DAYAN and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail (282) 250 2080 [email protected] 163 Proje Adı Proje Açıklaması TRAKYA BÖLGESİ’NDE BAZI BUĞDAY ÇEŞİTLERİNİN FUSARİUM SPP. İZOLATLARINA DAYANIKLILIĞININ TESPİT EDİLMESİ Trakya bölgesinde yetiştirilen buğday çeşitlerinde kök ve kök boğazı hastalıkları yaygındır. Bu hastalıklara neden olan patojenlerden Fusarium spp. 2009 ve 2010 yıllarında yapılan survey çalışmaları sonucu elde edilmiştir. 40 Fusarium spp. izolatın Pehlivan ve Flamura 85 ekmeklik buğday çeşitlerinde patojenisite testleri yapılmıştır. Bu testler sonucunda Fusarium culmorum, Fusarium tricinctum ve Fusarium acuminatum patojenisitesi en yüksek izolatlar olarak saptanmıştır. Bu izolatların testlenen çeşitlerde meydana getirdiği hastalık şiddetleri % 40-100 arasında bulunmuştur. Patojen olarak tespit edilen bu izolatlarGelibolu, Esperia, Nina, Krasunya, Golia, Sagittario ve Sana ekmeklik buğday çeşitlerinin dayanıklılık testleri için kullanılmıştır. Dayanıklılık testlerinde çeşitlerde en patojen izolat Fusarium culmorum izolatlarından 13 numaralı izolat olarak tespit edilmiştir. Bütün çeşitlerde bu izolatın meydana getirdiği hastalık şiddeti % 64-87 olarak belirlenmiştir. F. tricinctum ve F. Acuminatum izolatlarıise buğday çeşitlerinde daha az patojen izolatlar olarak belirlenmiştir. Çeşitler arasında ise Golia en hassas çeşit olarak tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Buğday, Fusarium spp., kök çürüklüğü 164 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. N. Desen KÖYCÜ Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2085 [email protected] Project Name Project Description DETERMİNATİON OF RESİSTANCE İN SOME WHEAT CULTIVARS AGAİNST FUSARİUM SPP. ISOLATES İN TRAKYA REGİON Root and foot-rot diseases are common on wheat cultivars in the Trakya Region. As the causal agent of these diseases, Fusarium spp. was collected in the years of 2009 and 2010. Pathogenicity tests of 40 Fusarium isolates were implemented on Pehlivan and Flamura 85 wheat cultivars. As a result of those pathogenicity tests Fusariumculmorum, Fusarium tricinctum and Fusarium acuminatum isolates were determined the most pathogenic isolates. The disease severity was found 40-100% in both cultivars. Besides those pathogenic isolates were employed for the resistance tests of the bread wheat cultivars of Gelibolu, Esperia, Nina, Krasunya, Golia, Sagittario and Sana. The number 13 isolates F. culmorum was determined the most pathogenic isolate for all resistance tests of wheat cultivars. The disease severity by this isolates was measured 6487% for all cultivars. On the other hand F. tritinctumand F. acuminatum isolates were determined less pathogenic on all tested cultivars. The Goliacultivar was determined as sensitive among the wheat cultivars. Keywords: Wheat, Fusarium spp.,root rot Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2012-2013 Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. N. Desen KÖYCÜ and Researchers Faculty Faculty of Agriculture Department Department of Plant Protection Phone, E-Mail 0282 250 2085 [email protected] 165 Proje Adı Proje Açıklaması ÖRTÜALTINDA YETİŞTİRİLEN MARULDA KURŞUNİ KÜF (BOTRYTİS CİNEREA PERS.) HASTALIĞINA KARŞI MÜCADELE İMKANLARININ ARAŞTIRILMASI Bu araştırma Yalova, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’ nde marul üretimi yapılan serada yürütülmüştür. Bu denemede farklı fungisit uygulamalarının (2 test fungisiti: cyprodinil+fludioxanil ve boscalid+pyraclostrobin, 2 biyofungisit: Trichoderma harzianum Rifai ırk KRL-AGZ ve Bacillus subtilis QST 713 ırk ve biyofungisitler + test fungisitleri (1/2 doz) marulda (Yedikule çeşidi) kurşuni küf üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bitkiler ilk fungisit uygulamasından 1 gün sonra B. cinerea’ nın 5x 105 konidi/ ml spor süspansiyonu ile inokule edilmişlerdir. T. harzianum ve B. subtilis’in test fungisitleri ile kombinasyonları hastalığı etkili bir şekilde kontrol altına almıştır (% 97-100). Ancak, T. harzianum ve B. subtilis içerikli biyofungisitlerin tek başlarına uygulamalarındaki etkileri, diğer fungisitlerle karışım halinde yapılan uygulamalardan daha düşük olmuştur (% 28). Denemelerde biyofungisitler, hastalık görülmeden on gün önce atıldıklarında daha etkili sonuçlar vermiştir(%63,34-% 82,62). Tüm fungisitlerin ticari dozlarında yapılan 4 uygulama, marulda kurşuni küfün hastalık şiddetini önemli bir oranda azaltmıştır. Sonuç olarak, uygulamalar içinde biyofungisitler ile cyprodinil+fludioxanil ve boscalid+pyraclostrobin (1/2 dozları) etkili maddeli fungisitlerin kullanımı, hem kurşuni küfü önlemede hem de çevre dostu bir etki sağlamıştır. Anahtar kelimeler: Botrytis cinerea, marul, kimyasal kontrol, biyolojik kontrol Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Zühtü Polat Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 166 Project Name Project Description “PATERNİTY ANALYSİS USİNG MİCROSATELLİTE MARKERS SOME OF THE INDİGENOUS SHEEP BREEDS. This research was carried out in greenhouse grown lettuce Atatürk Central Horticultural Research Institute-Yalova. In the trial different fungicides applications (two test fungicide: cyprodinil+fludioxanil and boscalid+pyraclostrobin, two biological fungicide: Trichoderma harzianum Rifai strain KRL-AGZ and Bacillus subtilis QST 713 strain and biological fungicides + test fungicides (1/2 dosage)were evaluated for their effects on Botrytis cinerea (Pers) in Yedikule cultivar of lettuce. The plants inoculated with B. cinerea conidial suspansion 5x105conidia ml-1 after one day first fungicides sprayed. T. harzianum and B. subtilis in combination with the test fungicides were effectively controlled the disease (%97,6-100). However, when used alone, included T. harzianum and B. subtilis were less effectively than mixture applications (% 28). When the biological fungicides were sprayed before the disease symptom not appearing have more effective results(%63,34-% 82,62). Four applications of all fungicides at a rate of commercial dosage significantly reduced the disease incidence of gray mould on tested lettuce. As a result of, the use of biological fungicides with cyprodinil+fludioxanil and boscalid+pyraclostrobin (1/2 dosages) was enable to effective both prevention of gray mould and friendly environmentally in all applications. control Keywords : Botrytis cinerea, lettuce, chemical control, biological Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Zühtü Polat and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Plant Protection Phone, E-Mail 167 Proje Adı Proje Açıklaması Armut kaplanı, Stephanitis pyri (F.) (Heteroptera: Tingidae), yaygın olarak Akdeniz ülkeleri ile palearktik bölgede bulunan, taş ve yumuşak çekirdekli meyve ağaçlarıyla Rosaceae familyasına bağlı süs bitkilerinde zararlı bir türdür. Bu çalışmanın amacı, laboratuvarda sıcaklığın ve elma, kiraz, ateş dikeni gibi bazı konukçu bitkilerin Armut kaplanı üzerindeki etkilerini saptamak, farklı sıcaklıklarda yetiştirilen Armut kaplanının gelişme eşiği ve termal konstant değerini belirlemektir. Elma yaprakları üzerinde yetiştirilen S. pyri’ nin bıraktığı yumurta sayısı ve gelişmesi 5 sabit sıcaklık (20, 23, 26, 29 ve 32±1oC), % 60-70 orantılı nem ve 16:8 aydınlık koşullarında incelenmiştir. Yumurtadan ergine gelişme süresi 32oC’ de 19.0 gün ile 20oC’ de 46.6 gün arasında değişmiştir. Ergin dişi ömrü 32oC’ de 12.6 gün, 20oC’ de 58.7 gün iken erkek ömrü 32oC’ de 9.7 gün ve 20oC’ de 37.7 gün bulunmuştur. Dişinin ömrü boyunca bıraktığı yumurta sayısı 32oC’ de büyük oranda düşmüş (40.0 yumurta/ dişi) ve 26oC’ de en yüksek seviyeye (186.9 yumurta/dişi) ulaşmıştır. Yumurta açılma süresi en kısa 8.9 gün olarak 32oC’ de ve yumurtaların açılma oranı en yüksek % 91.6 olarak 23oC’ de saptanmıştır. Net üreme gücü (Ro) en yüksek 26oC’ de ve kalıtsal üreme yeteneği (rm) en yüksek 32oC’ de gerçekleşirken, ortalama döl süresi (G) 20 ve 32oC’ lerde sırasıyla 27.2 ve 78.4 gün olarak bulunmuştur. S. pyri’ nin gelişme eşiği 9.7oC ve termal konstant değeri 517.3 gün-derece olarak bulunmuştur. Teorik olarak S. pyri’ nin Tekirdağ’ da 3.8 döl verdiği hesaplanmıştır. Farklı konukçular üzerindeki denemelerde, S. pyri’ nin elma üzerinde daha hızlı gelişme gösterdiği ve daha fazla yumurta bıraktığı gözlenmiştir. Bunu sırasıyla kiraz ve ateş dikeni izlemiştir. Sonuç olarak, S. pyri için optimum sıcaklık koşullarının 26oC olduğu ve konukçu olarak elma elma yapraklarını tercih ettiği belirlenmiştir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Müjgan KIVAN - Araş. Gör. Tolga AYSAL Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 168 SICAKLIK VE BESİNİN ARMUT KAPLANI, STEPHANİTİS PYRİ (F.) (HETEROPTERA: TİNGİDAE) ÜZERİNE ETKİLERİ Project Name Project Description EFFECTS OF TEMPERATURE AND FOOD ON STEPHANİTİS PYRİ (F.) (HETEROPTERA, TİNGİDAE) Pear lace bug, Stephanitis pyri (F.) (Heteroptera: Tingidae) is a pest of apple, pear trees and ornamental plants of Rosaceae in Mediterranean countries and palearctic region. Aim of this study is to determine the effects of temperatures and host plants, such as apple, cherry, firethorn, on S. pyri in the laboratory and the lower developmental threshold and thermal constant of S. pyri when they are reared at the different temperatures. The development and fecundity of S. pyri reared on apple leaves were investigated at five constant temperatures (20, 23, 26, 29 ve 32±1oC), 60-70 % RH and a 16L:8D photoperiod. The duration of immature development, egg to adult stage ranged from 19.0 days at 32oC to 46.6 days at 20oC. Female longevity was determined 12.6 days at 32oC, 58.7 days at 20oC and, it was 9.7 days and 37.7days for male. Incubation of eggs was the shortest as 8.9 days at 32oC and hatchability of eggs was the highest as 91.6 %. Female lifetime fecundity was greatly reduced at 32oC (40.0 eggs/per female) and reached a maximum at 26oC (186.9 eggs/per female). While the net reproductive rate (R0) was the highest at 26oC and the intrinsic rate of natural increase (rm) were the highest at 32oC, the mean generation time (G) was estimated 27.2 to 78.4 days at 20 and 32oC, respectively. The lower developmental threshold was 9.7oC and the thermal constant was 517.3 day-degree for S. pyri. It was calculated that it has theoretically 3.8 generations in Tekirdağ. The examinations on different host plants, it was obseved that S. pyri developed faster and has high fecundity on the apple leaves. It was followed by cherry and firethorn. As a result, it was estimated that the optimum temperature was 26oC for S. pyri and it preferred the apple leaves as a host. Start and Finish Date of Project 2012-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Müjgan KIVAN - Res. Asist. Tolga AYSAL and Researchers Faculty Faculty of Agriculture, Department Plant Protection Phone, E-Mail 169 Proje Adı TEKİRDAĞ İLİNDE TAHILLARDA VERİM VE KALİTEYİ DÜŞÜREN VİRUS HASTALIKLARININ SAPTANMASI VE MÜCADELE YÖNTEMLERİNİN ARAŞTIRILMASI. TEKİRDAĞ VALİLİĞİ, TEKİRDAĞ İL ÖZEİ İDARESİ DESTEKLİ TEKİRDAĞ MERKEZ İLÇE KÖYLERE HİZMET GÖTÜRME BİRLİĞİ PROJESİ Bu proje ile faaliyet yılı çalışmalarında üreticilerin beğenisini kazanmış kışlık ekmeklik buğday çeşitlerinden 8 adedinde verimi ve kaliteyi düşüren virüsler saptanarak mücadele için değişik metotlar sınanmıştır. Bunlardan ekim tarihi, vektörlere karşı tohum ilaçlanması, yine vektörlere karşı insektisit uygulaması Tekirdağ’ın 3 ayrı lokasyonunda kurulan tarla denemeleri ile araştırılmıştır. Proje halen devam etmektedir. Proje Açıklaması Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Tekirdağ Valiliği, Tekirdağ İl Özel İdaresi Destekli Tekirdağ Merkez İlçe Köyleri Hizmet Götürme Birliği Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Havva İLBAĞI Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 170 Project Name DESCRİPTİON OF VİRUS DİSEASES WHİCH REDUCE YİELD AND QUALİTY OF CEREALS AND DETERMİNATİON OF THEİR CONTROL MEANS İN TEKİRDAĞ PROVİNCE OF TURKEY In this project winter bread wheat varieties were tested for the susceptibility to viruses and the effect of control means ofg virus diseases on disease rate and the quality of yields. By employing some criterid like, sowing date seed treatment against vektor aphids and the location of field trails were analized. The project was completed at the end of October 2012. Project Description Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Tekirdağ Valiliği, Tekirdağ İl Özel İdaresi Destekli Tekirdağ Merkez İlçe Köyleri Hizmet Götürme Birliği Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Havva İLBAĞI Faculty Faculty of Agriculture, Department Plant Protection Phone, E-Mail 171 Proje Adı SÜS BİTKİLERİNDE BAKTERİYEL HASTALİK ETMENLERİNİN TANİSİ, FENOTİPİK, GENOTİPİK KARAKTERİZASYONUNU VE ÖNEMLİ BAKTERİYEL ETMENLERİN HİZLİ TANİ YÖNTEMLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ Proje Açıklaması Bu projede, çeşitli süs bitkilerindeki bakteriyel hastalık etmenleri saptanmıştır. Saksılı süs bitkilerinden (Primula sp., Kalanchoe sp., Diffenbachia spp., Cactus sp., Anthrium sp, Yucca aloifolia, Ficus elastica, Hibiscus rosasinensis, Schefflera actinophylla ve Senecio cruentus) Erwinia carotovora subsp. carotovora; Anthurium andraeanum’dan Xanthomonas axonopodis pv. dieffenbachiae; Hibiscus rosa-sinensis’den tür düzeyinde tanılayamadığımız bir Xanthomonas sp., Begonia spp.’den Xanthomonas axonopodis pv. begoniae; Pelargonium peltatum’dan Xanthomonas axonopodis pv. pelargonii; Hedera helix’den Xanthomonas axonopodis pv. hederae; Schefflera actinophylla’dan Pseudomonas cichorii; Ficus benjamina, Euonymus japonica ve Rosa sp.’den Agrobacterium tumefaciens ve Nerium oleander, Jasminium officinale, Myrtus communis ve Fontonesia phillyreoides’den Pseudomonas savastanoi izole edilmiştir. İzolatların tanısında klasik yöntemler, BIOLOG, MIS, ELISA, Immunostrip ve türe spesifik PCR kullanılmıştır. İzolatların genotipik olarak farklılıkları araştırılırlen BOX-PCR yöntemi kullanılmıştır. Bu projeyle, ülkemizde yetiştirilen veya ithal gelip satışı yapılan süs bitkilerindeki bakteriyel hastalıkların durumu ortaya konmuştur. En yaygın türün, örtü altında yetiştirilen saksılı bitkilerde yumuşak çürüklüğe neden olan Erwinia carotovora subsp. carotovora olduğu belirlenmiştir. Bu patojenin difenbahya ve domatesten hızlı tanısında seçici besi yeri olan CVP’ye izolasyon ve türe spesifik PCR yöntemi kombine olarak kullanılmıştır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Yeşim AYSAN Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 172 Project Name Project Description IDENTİFİCATİON OF BACTERİAL DİSEASES ON ORNAMENTAL PLANTS, PHENOTYPİC AND GENOTYPİC CHARACTERİZATİON OF THE STRAİNS AND DEVELOPMENT OF DETECTİON METHODS OF IMPORTANT PATHOGENS FROM PLANT MATERİALS In the project, bacterial pathogens of some ornamental plants were identified. Erwinia carotovora subsp. carotovora from potted ornamental plants (Primula sp., Kalanchoe sp., Diffenbachia spp., Cactus sp., Anthrium sp, Yucca aloifolia, Ficus elastica, Hibiscus rosasinensis, Schefflera actinophylla ve Senecio cruentus); Xanthomonas axonopodis pv. dieffenbachiae from Anthurium andraeanum; un-identified Xanthomonas sp. from Hibiscus rosa-sinensis; Xanthomonas axonopodis pv. begoniae from Begonia spp.; Xanthomonas axonopodis pv. pelargonii from Pelargonium peltatum; Xanthomonas axonopodis pv. hederae from Hedera helix; Pseudomonas cichorii from Schefflera actinophylla; Agrobacterium tumefaciens from Ficus benjamina, Euonymus japonica and Rosa sp.; Pseudomonas savastanoi from Nerium oleander, Jasminium officinale, Myrtus communis and Fontonesia phillyreoides were isolated. Classical methods, BIOLOG, MIS, ELISA, Immunostrip and specificPCR were used for identification of the bacterial strains. Genotypic characterization of the strains was performed by BOX-PCR. Bacterial diseases of ornamental plants in Turkey were investigated by the Project. Bacterial soft rot disease caused by Erwinia carotovora subsp. carotovora on potted ornamental plants was the most spread pathogen. Isolation on CVP as semi selective medium and specific-PCR were used as combined fastly identification methods of the pathogen from tomato and diffenbachia. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Yeşim AYSAN Faculty Faculty of Agriculture, Department Plant Protection Phone, E-Mail 173 Proje Adı Proje Açıklaması 174 TEKİRDAĞ VE ÇEVRESİNDE ZEYTİN ÜRETİM ALANLARINDAN PSEUDOMONAS SAVASTANOİ PV. SAVASTANOİ İZOLATLARININ ELDE EDİLMESİ, İZOLATLARININ KAREKTERİZASYONLARI VE FARKLI BİTKİLERDEN İZOLE EDİLEN İZOLATLARLA FENOTİPİK VE GENOTİPİK OLARAK KARŞILAŞTIRILMASI Marmara Bölgesinde Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve Yalova illerindeki zeytin üretim alanları ziyaret edilerek, dal kanseri hastalığının varlığı açısından incelenmiştir. Çanakkale’de ziyaret edilen bahçelerin tümünde (%100), Tekirdağ’da % 66’sında, Balıkesir’de % 81’inde, Bursa’da % 4’ünde bu hastalığa rastlanılırken, Yalova’da incelenen zeytinliklerin hastalıksız olduğu tespit edilmiştir. Hastalığın bahçe içindeki yayılış oranının Çanakkale’de % 73, Balıkesir’de % 56, Tekirdağ’da % 30 ve Bursa’da % 0.6 olarak tespit edilmiştir. Marmara Bölgesinden toplanan 104 bitki örneğinden King B yerine PVF1 besi yerine yapılan izolasyonlarda 208 bakteri izole edilmiştir. Seçilen 38 izolat ve CFPB 1672 kodlu referans yapılan patojenite testlerinde, bir yaşındaki Edremit çeşidi zeytin fidanlarında tüm izolatların patojen olduğu saptanmıştır. Urlardan yapılan re-izolasyonlarda 88 adet re-izolat elde edilmiş ve tanı çalışmalarında kullanılmıştır. İzolatlarımızın hepsi gram negatif, oksidaz negatif, patates dilimlerinde pektolitik aktivite negatif, SNA besi yerinde levan olmayan tipte koloniler üretmişler, arginin dehidrolaz aktivitesinin negatif ve tütünde aşırı duyarlılık reaksiyonu pozitif olarak belirlenmiştir. Bu test sonuçlarına göre izolatlarımızın LOPAT 1b grubunda yer aldığı saptanmıştır. İzolatların tanısı BIOLOG, spesifik PCR ve yağ asit analizlerine dayanan mikrobiyal tanı isitemine (MIS) göre teyit edilmiştir. Ayrıca, beş farklı konukçudan (zeytin, zakkum, sarı yasemin, mersin ve cılbırtı çalısı) izole edilen Pseudomonas savastanoi izolatları tüm hücre yağ asitleri komposizyonuna göre karşılaştırıldığında, izolatların fenotipik olarak % 96.7, BOX-PCR’a dayanan küme analizlerine göre genotipik olarak % 97.4 oranında birbirine benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Beş farklı konukçudan (zeytin, zakkum, sarı yasemin, mersin ve cılbırtı çalısı) izole edilen Pseudomonas savastanoi izolatlarının tümü bir yaşındaki Edremit çeşidi zeytin fidanlarında ur oluşturarak hastalık yapma yeteneğinde oldukları patojenite çalışmalarıyla da saptanmıştır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2006-2009 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Mustafa MİRİK Çalıştığı Kurum Ziraat Fakültesi Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 0282 250 2084 [email protected] Project Name IDENTİFİCATİON OF PSEUDOMONAS SAVASTANOİ PV. SAVASTANOİ STRAİNS İSOLATED FROM MARMARA REGİON AND PHENOTYPİC AND GENOTYPİC CHARACTERİZATİON OF THE STRAİNS Project Description Olive growing areas in Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, and Yalova cities of Marmara region were visited and prevalence and incidence of olive knot disease were noted. Disease prevalence was recorded as 100, 81, 66, 4 and 0 % in Çanakkale, Balıkesir, Tekirdağ, Bursa and Yalova, respectively. Disease incidence was 73, 56, 30 and 0.6 % in Çanakkale, Balıkesir, Tekirdağ and Bursa, respectively. Totaly 208 bacterial strains were isolated from 104 diseased plants on King’s medium B and PVF1 medium in Marmara region. Pathogenicity tests were performed by selected 38 strains and a reference strain (CFPB 1672), and all strains were pathogenic on olive plants cultivar Edremit. Totally 88 strains were re-isolated and used in identification tests. All strains were gram-, oxidase-, pectolytic activity-, levan-, and arginin dehydrolase- negative, but hypersensitive reaction on tobacco leaves was positive. According to the test results, the strains were belonged to LOPAT 1b. The identification of the strains were confirmed by BIOLOG, spesific-PCR and microbial identification system (MIS) based on whole cell fatty acids. Pseudomonas savastanoi strains, isolated from five different hosts (olive, oleander, jasmine, myrtle and fontenesia), were phenotypically differentiated as a ratio of 96.7 % by whole cell fatty acid compositions. The stains were genotypically differentiated as a ratio of 97.4 % by polymorphism in BOX-PCR. In pathogenicty tests, Pseudomonas savastanoi strains, isolated from five different hosts (olive, oleander, jasmine, myrtle and fontenesia), were pathogenic on olive plants cv. Edremit. Start and Finish Date of Project 2006-2009 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Mustafa MİRİK Faculty Faculty of Agriculture, Department Plant Protection Phone, E-Mail 0282 250 2084 [email protected] 175 Proje Adı Proje Açıklaması BAZI BITKI AKTIVATÖRLERININ TEKIRDAĞ ÇEKIRDEKSIZI ÜZÜM ÇEŞIDINDE KÜLLEME (ERYSIPHE NECATOR (SCHW.) BURR.) HASTALIĞINA KARŞI ETKILERININ ARAŞTIRILMASI Bağ alanlarında görülen külleme (Erysiphe necator (Schw.) Burr.) çok tahripkar ve büyük ürün kayıplarına yol açan fungal bir hastalıktır. Bu hastalıkla mücadelede çok fazla sayıda ve miktarda fungisit tüketilmektedir.Özellikle, fungisitlerin bilinçsiz ve kontrolsüz uygulanmaları sonucunda çevre kirliliği ve kalıntı sorunları da artmaktadır. Dünyada ve ülkemizde hastalık etmenlerine karşı alternatif mücadele yöntemleri konusundaki çalışmalar ise gün geçtikçe ağırlık kazanmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada bölgemize özel bir çeşit olan Tekirdağ Çekirdeksizi üzüm çeşidinde, önemli bir sorun olan külleme hastalığı ile mücadelede, ilaçlama sayısını azaltmayı ve kalıntı miktarını en aza indirmeyi hedefleyen, doğa ile dost bir mücadele yöntemini pratiğe aktarmak amaçlanmıştır. Araştırmada, farklı etki mekanizmasına sahip bitki aktivatörlerinin ve bitki aktivatörü + fungisit kombinasyonlarının külleme hastalığına etkileri incelecektir. Anahtar Kelimeler: Bağ, Külleme, Erysiphe necator (Schw.) Burr., bitki aktivatörü, fungisit. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Ümit Eser Çalıştığı Kurum Karadeniz Tarımsal Araştırma Bölüm Bitki Koruma Telefon,E-Posta 176 Project Name Project Description Powdery mildew (Erysiphe necator (Schw.) Burr.) is serious and most destructive fungal diseases of vine yards. Management of these diseases depends on the application of so many fungicides and this intense utilization leads to environmental pollution and increases pesticide residue. Studies on the alternative methods to manage these diseases are coming in to prominence these days. This study will be conducted in Tekirdağ Çekirdeksizi grape variety and aims to manage powdery mildew through environmentally friendly alternative method that decreases spraying and amount of residues. The effect of different plant activators and activator+fungicide combinations to powdery mildew will be assessed. The influence of the application of these products on quality and yield will be determined. Key words: Vineyard, Powdery Mildew (Erysiphe necator), Plant Activator, Fungicide Start and Finish Date of Project 2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Ümit Eser Faculty Karadeniz Agriculture Research Department Plant Protection Phone, E-Mail 177 Tıp Fakültesi Faculty of Medicine 179 Proje Adı Proje Açıklaması NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ BİRİNCİ, SINIF ÖĞRENCİLERİNE İLK YARDIM EĞİTİMİ PROJESİ Toplum sağlığının önemli bir kısmını “ilkyardım” uygulamaları oluşturur. Bu uygulamalar ön bilgiye sahip kişilerce yapılmazsa; sağlığı tehlikeye girmiş kişiye yardım etmenin aksine, zarar veren hatta yaşamı tehdit eden ya da kalıcı hasarlara yol açan durumlar olabilecektir. Görüldüğü gibi; “ilk yardım” konusu önceliklidir ve bu konuda ayrıntıdan uzak bilgilerin verilmesi gereklidir. Bu projenin ilk aşamasında Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik birinci sınıf öğrencilerinden 53 kişiye akademik eğiticiler tarafından Temel İlkyardım eğitimi verilerek “öğrenci ilkyardımcı” olarak eğitilmişlerdir. İkinci aşamada ise İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yazılı ve sözlü Temel İlkyardım sınavı yapılmıştır. Yazılı sınavda 31 kişi başarılı, 10 kişi başarısız, 12 kişi katılmamıştır. Başarılı olan öğrencilere hem ülkemizde hem de uluslararası geçerliliği olan ilkyardımcı sertifikası verilmiştir. Anahtar kelimeler: Sağlık Yüksekokulu, İlk Yardım eğitimi, Sertifika programı, İlkyardımcı Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Ayşe Handan DÖKMECİ - Yrd.Doç.Dr.Tülin YILDIZ Çalıştığı Kurum Sağlık Yüksekokulu Bölüm Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Telefon,E-Posta 180 Project Name FIRST AID TRAINING PROJECT FOR THE FIRST YEAR STUDENTS OF NAMIK KEMAL UNIVERSITY An important part of public health “first aid” applications forms. These applications are done by people with prior knowledge, as opposed to aid the person’s health in jeopardy, damaging or even life-threatening conditions that may lead to permanent damage. As we have seen, “first aid” away from detail information about this issue, and should be given priority. The first phase of this project is the first year students of Nursing Basic First Aid training given to 53 people by academic educators’ student paramedic as “trained. In the second stage by the Provincial Directorate of Health made written and oral exam Basic First Aid. 31 student successful in the written examination,10 student fail, 12 student did not attend. Students who are successful are both in Turkey and internationally recognized paramedic certification. Project Description Key words: School of Health, First Aid training, certification programs, First Aid Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Ayşe Handan DÖKMECI - Yrd.Doç.Dr.Tülin YILDIZ Faculty School of Health Department Emergency and Disaster Management Department Phone, E-Mail 181 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ KIYI SULARINDAN TOPLANAN KARİDESLERDE AĞIR METAL SEVİYESİNİN BELİRLENMESİ VE İNSAN SAĞLIĞINA OLAN TOKSİK ETKİLERİ Su ortamında kirliliği izlerken organizmaların kullanılması, günümüzde en çok tercih edilen hem su kirliliği hem de biyolojik etkiler üzerine su kirliliğini değerlendirmede önemli rol oynar. Her ne kadar organizmaların bünyelerinde biriktirdikleri konsantrasyonlar önemli derecede toksik olmasa da besinlerle birlikte düşük düzeylerde ama sürekli olarak alınan bu metal kalıntıları çevre ve insan sağlığını önemli derecede etkilemektedir. Çalışmamızda Marmara Denizi Tekirdağ kıyı şeridinden, deniz suyundan önemli miktarda bünyelerinde kirletici biriktirdiklerinden dolayı, kirlilik düzeyinin belirlenmeside “indikatör organizma” olarak kabul edilen karidesin (Parapenaeus longirostris) yenebilir etinde Zn, Cd, Cr, Hg, As, Cu, Pb ve Ni ölçümleri mevsimsel olarak yapılmıştır. Tespit edilen konsantrasyonlar ulusal ve uluslararası limitlerle karşılaştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Karides, ağır metal, Marmara Denizi, halk sağlığı. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Ayşe Handan DÖKMECİ - YRD.DOÇ.DR.TÜLİN YILDIZ DOÇ.DR.NÜKET SİVRİ, ÖĞR.GÖR.ATAKAN ÖNGEN Çalıştığı Kurum Sağlık Yüksekokulu Bölüm Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Telefon,E-Posta 182 Project Name DETERMINATION OF HEAVY METAL LEVEL IN SHRIMP MEAT AND EVALUATION OF TOXIC EFFECT ON PUBLIC HEALTH : TEKIRDAG CASE The use of aquatic organisms to monitor the level of water pollution is one of the methods often preferred. Continuous exposure to heavy metals by food chain may cause environmental and health problems, even the toxicity potential of a pollutant accumulated in the living organism (food material) is relatively low. The shrimps are found in any water bodies in the world and have thousands of different varieties. Approximately, 300 of them have commercial importance. It is reported that 61 types of those species were found in seas of Turkey and 7 shrimp types (Penaeus japonicus, Penaeus semisulcatus, Metapenaeus monoceros, Metapenaeus stebbingi, Trachypenaeus curvirostris, Penaeus kerathurus ve Parapenaeus longirostris) of those are commercially valuable. Project Description In the study, Zn, Cd, Cr, Hg, As, Cu, Pb and Ni levels accumulated in the shrimp meat, which was accepted as indicator organism, were analysed seasonally in order to monitor the level of pollution in aquatic environment. The shrimps were collected from Tekirdag sea coast at Marmara Region. The results of heavy metal analysis were compared to both national and international standarts. Key words: Shrimp, heavy metal, The Marmara Sea, public health. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.Handan DÖKMECİ - YRD.DOÇ.DR.TÜLİN YILDIZ and Researchers DOÇ.DR.NÜKET SİVRİ, ÖĞR.GÖR.ATAKAN ÖNGEN Faculty School of Health Department Emergency and Disaster Management Department Phone, E-Mail 183 Proje Adı RATLARDA DENEYSEL OLARAK OLUŞTURULAN ALZHEİMER HASTALIĞINDA EBSELENİN BEYİN ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ VE NÖRONAL APOPTOZİSİ ÜZERİNE NÖROPROTEKTİF ETKİLERİ Proje Açıklaması Bu çalışmada, sıçanlarda intraserebroventriküler streptozotosin (ICV-STZ) ile oluşturulan nöronal apoptozis ve oksitatif strese karşı ebselen’in nöroprotektif etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. 30 erkek Sprague–Dawley türü sıçan herbir grupta 10 tane sıçan olacak şekilde; kontrol, ICV-STZ ve ebselen ile tedavi edilen ICV-STZ gruplarına rastgele seçilerek ayrıldı. 1. ve 3. günlerde ICV-STZ ve ebselen ile tedavi edilen ICVSTZ gruplarındaki sıçanlara bilateral ICV-STZ (3 mg/kg) enjekte edildi ve ebselen tedavisi 1. günden başlanarak 14 gün boyunca uygulandı. 14. günün sonunda sakrifiye edilen sıçanların beyin dokusu histopatolojik ve biyokimyasal olarak incelemeler için alındı. Bizim sonuçlarımızda, sıçanlarda oluşturulan Alzheimer hastalığı modeli üzerine ebselen’in nöroprotektif etkisi ilk olarak gösterildi. Çalışmamızda, ICV-STZ grubunda frontal korteks incelendiğinde önemli derecede artmış doku malondialdehit seviyesi ve önemli derecede azalmış süperoksit dismutaz ve glutatyon peroksidaz antioksidan enzim seviyeleri görülmüştür. Sıçan beyni ile ilgili histopatolojik çalışmalarda, ebselen’in; ICV-STZ’nin oluşturduğu histopatolojik değişiklikleri önemli derece azalttığı ve frontal korteksin normal histolojik yapısını koruduğu görülmüştür. ICVSTZ verildikten sonra frontal korteks dokusunda apoptotik nöronların sayısı artmıştır. Ebselen tedavisi ile dejenere apoptotik nöronların sayısı azalmıştır. Çalışmada güçlü bir antioksidan olan ebselen’in efektif etkisi; ICV-STZ’nin oluşturduğu oksidatif hasarı ve morfolojik değişiklikleri önlediği sıçanlarda gösterilmiştir. Bu nedenle, ebselen Alzheimer hastalığı tedavisi için terapötik bir değere sahip olabilir. Anahtar kelimeler; Intraserebroventriküler streptozotosin, ebselen, oksitatif stres, nöronal hasar, nöronal apoptozis, sıçan. 184 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr. Cüneyt ÜNSAL - Doç.Dr. Cevat Aktaş, Yrd.Dr. Birol Topcu, Çalıştığı Kurum Tıp Fakültesi Bölüm Psikiyatri Ana Bilim Dalı Telefon,E-Posta [email protected] Yrd.Doç.Dr Fethi Tülibaş -Yrd.Doç. Ramazan UYGUR DOÇ Dr Özkan Ateş- Prof Dr Oğuz Aslan Özen Project Name NEUROPROTECTİVE EFFECTS OF EBSELEN ON BRAİN ANTİOXİDANT CAPACİTY AND NEURONAL APOPTOSİS İN RAT MODEL FOR ALZHEİMER’S DİSEASE The goal of this study was to examine the neuroprotective effect of Ebselen against intracerebroventricular streptozotocin (ICV-STZ) induced oxidative stress and neuronal apoptosis in rat brain. Thirty adult male Sprague–Dawley rats were randomly divided into three groups of 10 animals each: control, ICV-STZ and ICV-STZ treated with Eb. The ICVSTZ group rats were injected bilaterally with ICV–STZ (3 mg/kg) on day 1 and 3 and Ebselen (10 mg/kg/day) was administered for 14 days starting from day of 1st ICV-STZ injection to day 14. Rats were sacrificed at the end of the study and brain tissues were removed for biochemical and histopathological investigation. Our results demonstrated, for the first time, the neuroprotective effect of Ebselen on AD model in rats. Our present study, in ICV-STZ group, significantly increased tissue malondialdehyde Project Description levels, and significantly decreased enzymatic antioxidants superoxide dismutase and glutathione peroxidase in the frontal cortex tissue. The histopathological studies in the brain of rats also supported that Ebselen markedly reduced the ICV-STZ induced histopathological changes and well preserved the normal histological architecture of the frontal cortex tissue. The number of apoptotic neurons was increased in frontal cortex tissue after ICV-STZ administration. Treatment of Ebselen markedly reduced the number of degenerating apoptotic neurons. The study demonstrates the effectiveness of Ebselen, as a powerful antioxidant, in preventing the oxidative damage and morphological changes caused by ICV-STZ in rats. Thus, Ebselen may have a therapeutic value for the treatment of AD. Keywords: Intracerebroventricular streptozotocin, ebselen, oxidative stress, neuronal damage, neuronal apoptosis, rats. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.Cüneyt ÜNSAL - Doç. Dr. Cevat Aktaş - Yrd. Birol Topcu, Yrd. Doç.Dr Fethi Tülibaş -Yrd. Doç. Ramazan UYGUR Doç. Dr. Özkan Ateş- Prof .Dr. Oğuz Aslan Özen and Researchers Faculty Medicine Department Department of Psychiatry Phone, E-Mail [email protected] 185 Proje Adı Proje Açıklaması SIÇANLARDA DOKSORUBİSİNİN SEBEP OLDUĞU KARDİYOTOKSİSİTEDE OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİNİN KARDİYOPROTEKTİF ETKİLERİ Doksorubisin kanser tedavisinde kullanılmaktadır. Bununla birlikte doza bağımlı kardiyomiyopatiden dolayı klinik kullanımı kısıtlı hale gelmiştir. Çalışmanın amacı doksorubisinin neden olduğu kardiyotoksisite üzerine balık omega-3 yağ asitlerinin antioksidatif ve antiapopitotik etkilerini incelemektir. Gereç ve Yöntem Yirmi dört erkek sıçan üç deneysel gruba ayrıldı: kontrol, doksorubisin verilen ve doksorubusinle birlikte balık omega-3 yağ asitleri verilen grup. Her bir grup sekiz sıçan içeriyordu. Kontrol grubuna 0,4 ml/kg serum fizyolojik intragastrik olarak verildi. Balık omega-3 yağ asitleriyle ön tedavi yapılan gruptaki sıçanlara günde bir doz 400 mg/kg balık omega-3 yağ asitleri otuz gün boyunca intragastrik olarak verildi. Kardiyotoksisiteye neden olmak için doksorubisin (30 mg/kg) intraperitoneal olarak tek doz enjekte edildi ve 48 saat sonra sıçanlar sakrifiye edildi. Bulgular Kontrol grubunun histopatolojik incelemesinde, kalp dokularında normal yapılı miyokard lifleri ve miyokard hücrelerinin düzenli morfolojisini gözlendi. Doksorubisin muamelesi kalp dokularında şiddetli hasarlara sebep oldu. Miyokardiyal kas liflerinin disorganizasyonu, miyofibril kaybı ve sitoplazmik vakuollü kardiyotoksik miyokard lifleri görüldü. Doksorubisin muamelesi ile birlikte balık omega-3 yağ asitleriyle tedavi edilen ratlarda histolojik görünümde bir iyileşme görüldü. Balık omega-3 yağ asitlerinin tedavisiyle birlikte doksorubisin muamelesi yapılan grubun kardiyomiyositlerinde TUNEL kullanılarak belirlenen apopitozis aktivitesinde anlamlı bir azalma gözlendi. Doksorubisin muamelesi ile birlikte balık omega-3 yağ asitlerinin verildiği grupta doksorubisin muamelesi yapılan grupla karşılaştırıldığında MDA seviyelerinde anlamlı derecede azalma, SOD ve GSH-Px aktivitelerinde ise anlamlı derecede artma olduğu saptandı. Sonuç Bu çalışma doksorubisinin toksik etkilerine karşı balık omega-3 yağ asitlerinin uygun bir kardiyoprotektör olabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Doksorubisin, balık omega-3 yağ asitleri, kalp, apopitozis. 186 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Birol TOPÇU Çalıştığı Kurum NKU Tıp Fakültesi Bölüm Temel Tıp Bilimleri Telefon,E-Posta 0 282 250 55 41, [email protected] Project Name CARDİOPROTECTİVE EFFECTS OF FİSH OMEGA-3 FATTY ACİDS ON DOXORUBİCİN-İNDUCED CARDİOTOXİCİTY İN RATS Doxorubicin (DOX) has been used in cancer treatment. However, its clinical use became restricted because of the dose-dependent cardiomyopathy. The aim of this study was to investigate the antioxidative and anti-apoptotic effects of fish omega-3 fatty acids on DOX-induced cardiotoxicity. Material and Method 24 male rats were divided into three experimental groups: control, DOX treated and DOX treated with fish omega-3 fatty acids. Each group contains 8 rats. Control group received 0,4 ml/kg of saline by intragastric intubation. The rats in the fish omega-3 fatty acids-pretreated group were given a daily dose of 400 mg/kg fish omega-3 fatty acids for 30 days by intra-gastric intubation. To induce cardiotoxicity, DOX (30 Project Description mg/kg) was injected intraperitoneally by a single dose and the rats were sacrificed after 48 hours. Results On histopathological examination of controls, heart tissues showed myocardium fibers with normal architecture and regular morphology of myocardial cell. DOX treatment caused severe damage in the heart tissues. Disorganization of myocardial muscle fibers, myofibrillar loss and cardiotoxic myocardial fibers with cytoplasmic vacuoles were seen. Fish omega-3 fatty acids-treated rats showed an improved histological appearance in the DOX-treated group. Our data indicate a significant reduction in the activity of in situ identification of apoptosis using TUNEL in cardiomyocytes of the DOX-treated group with fish omega-3 fatty acids therapy. DOX treated with fish n-3 fatty acids groups induced a significant decrease in malondialdehyde (MDA) levels, and increased the activities of superoxide dismutase (SOD) and glutathione peroxidase (GSH-Px) in comparison with the DOX treated group. Conclusion The present study showed that fish omega-3 fatty acids may be a suitable cardioprotector against toxic effects of DOX. Keywords: Doxorubicin, fish omega-3 fatty acids, heart, apoptosis. Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Birol TOPÇU Faculty NKU Faculty of Medicine Department Basic Sciences Division Phone, E-Mail 0 282 250 55 41, [email protected] 187 Proje Adı SIÇAN TESTİSLERİNDE ARSENİĞİN SEBEP OLDUĞU APOPİTOZİS VE OKSİDATİF STRESE KARŞI MELATONİNİN KORUYUCU ETKİLERİ Çalışmamızda sıçan testislerinde arsenik toksisitesi üzerine güçlü bir antioksidan olan melatoninin antiapoptotik ve antioksidan etkilerinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem Çalışmamızda 27 adet Wistar-Albino cinsi erkek sıçan üç gruba ayrıldı. Gruplar sırası ile 1) Kontrol (5 ml/kg/gün SF, intragastrik) grubu, 2) Arsenik (5 mg/kg/gün sodyum arsenit, intragastrik) grubu, 3) Arsenik + melatonin (25 mg/kg/gün melatonin, intraperitoneal) grubu olarak oluşturuldu. 30 günlük deney süresi sonunda sıçanlar sakrifiye edildi ve testisleri alındı. Proje Açıklaması Bulgular Arsenik uygulaması sonucunda, testisteki seminifer tübül yapılarında düzensizlik, spermatogenik seriye ait hücre sayısında azalma ve seminifer tübüllerin bazılarının duvarında vakuolizasyon gözlendi. Testisteki bu yapısal bozulmaların melatonin tedavisi sonrasında hafiflediği görüldü. Ayrıca arsenik uygulaması sonucunda seminifer tübüllerin duvarında çok sayıda TUNEL pozitif apoptotik hücre izlendi. Melatonin tedavisinin ise TUNEL pozitif hücre sayısını düşürdüğü görüldü. Arsenik testiste PCNA pozitif hücre sayısını azaltırken melatonin uygulamasının PCNA pozitif hücre sayısını arttırdığı tesbit edildi. Biyokimyasal olarak arsenik maruziyetinin testis dokusunda SOD, CAT ve GSH-Px aktivitelerinde azalmaya, MDA düzeyinde ise artmaya neden olduğu saptandı. Melatonin uygulamasıyla arseniğin olumsuz etkilerinin azaldığı görüldü. Arsenik + melatonin grubunda arsenik grubuyla karşılaştırıldığında SOD, CAT ve GSH-Px aktivitelerinde artış, MDA düzeyinde ise azalma tespit edildi. Sonuç Melatoninin antiapoptotik ve antioksidan etkileri ile arseniğin sıçan testislerinde neden olduğu histopatolojik değişiklikler, apoptozis, oksidatif stres ve lipid peroksidasyonunu önlediği görüldü. Anahtar Kelimeler: Arsenik, melatonin, testis, apopitozis, oksidatif stres. 188 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Ramazan UYGUR Çalıştığı Kurum Tıp Fakültesi Bölüm Anatomi Bilim Dalı Telefon,E-Posta (282 250 55 22 ) [email protected] Yrd.Doç.Dr.Cevat AKTAŞ- Öğr.Gör.Veli ÇAĞLAR Öğr.Gör.Emine UYGUR- Doç.Dr.Hasan ERDOĞAN Prof.Dr.Oğuz Aslan ÖZEN Project Name CARDİOPROTECTİVE EFFECTS OF FİSH OMEGA-3 FATTY ACİDS ON DOXORUBİCİN-İNDUCED CARDİOTOXİCİTY İN RATS The present study was aimed to invastigate the protective effects of melatonin against arsenic-induced apoptosis and oxidative stress in rat testes. Material and Method 27 male rats were divided into three groups: control (saline, 5 ml/kg/day, intragastrically), arsenic (sodium arsenite, NaAsO2, 5 mg/kg/ day, intragastrically), and arsenic+melatonin (sodium arsenite, NaAsO2, 5 mg/kg/day, intragastrically and melatonin, 25 mg/kg/day, intraperitoneally) group. At the end of 30 days, the rats were sacrificed under anesthesia. Project Description Results Histopathological examination showed that testicular injury mediated by arsenic was ameliorated by the administration melatonin. The number of apoptotic germ cell was increased and the number of proliferating cell nuclear antigen (PCNA)-positive germ cell was decreased in testis after arsenic administration. Our data indicate a significant reduction in the activity of terminal deoxynucleotidyl transferase mediated dUTP nick end labeling and there was a rise in the expression of PCNA in testis tissues of the arsenic+melatonin group. The decreased superoxide dismutase, catalase, and glutathione peroxidase activities as well as increased malondialdehyde levels in testis due to arsenic administration were also counteracted by melatonin. Conclusion These data suggested that melatonin has beneficial effects against arsenic-induced testicular damage by decreasing morphological damage, germ cell apoptosis, lipid peroxidation, and oxidative stress. Our results suggest that melatonin plays a protective role against arsenic-induced testicular apoptosis and oxidative stress. Keywords: Arsenic, melatonin, testis, apoptosis, oxidative stress Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2012-2013 Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.Ramazan UYGUR and Researchers Assist.Prof.Dr.Cevat AKTAŞ- Öğr.Gör.Veli ÇAĞLAR Öğr.Gör.Emine UYGUR- Assoc. Prof. Hasan ERDOĞAN Prof.Dr.Oğuz Aslan ÖZEN Faculty Faculty of Medicine Department Anatomy Phone, E-Mail (282 250 55 22 ) [email protected] 189 Çorlu Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Çorlu Faculty of Engineering 191 Proje Adı MAKİNE İMALATI SEKTÖRÜ İÇİN PROTOTİP BİR ATÖLYE GÜVENLİK SİSTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ Bu araştırmada, atölye koşullarında meydana gelen iş kazalarının önlenebilmesi amacı ile örnek bir atölye güvenlik otomasyonu tasarlanmıştır. Geliştirilen sistem, PLC ve HMI kontrollü özel bir iş güvenliği sistemidir. Sistem, makinelerde çalışan işçileri ve ortam aydınlatma ve sıcaklık parametrelerini denetlemek için kullanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: İş güvenliği, iş güvenliği otomasyonu, makine çalışma güvenliği, PLC, HMI Proje Açıklaması Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2013-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr. İbrahim Savaş DALMIŞ , Öğr.Gör.Figen DALMIŞ, Yrd.Doç.Dr.Nina ROPSON Çalıştığı Kurum NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Telefon,E-Posta 192 Makine Mühendisliği 0 282 250 23 45, [email protected] Project Name DEVELOPMENT OF A PROTOTYPE WORKSHOP JOB SECURİTY SYSTEMS FOR MANUFACTURİNG INDUSTRY In this research, an exemplary job security automation system is designed with the aim of prevention of work-related accidents occurring in the machine shops. The developed system is a special safety system with PLC and HMI control. System is used to control workers while they are working with machines and the ambient lighting and temperature parameters. Keywords: Job security, job security automation, operational safety of the machine, PLC, HMI Project Description Start and Finish Date of Project 2013-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.İbrahim Savaş DALMIŞ, and Researchers Öğr.Gör.Figen DALMIŞ, Assist.Prof.Dr.Nina ROPSON Faculty NKU Corlu Engineering Faculty Department Department of Mechanical Engineering Phone, E-Mail 0 282 250 23 45, [email protected] 193 Proje Adı Proje Açıklaması TERMOPLASTİKLERİN EKSTRÜZYONUNDA KALIP YÜZEY PÜRÜZLÜLÜĞÜNÜN AKIŞ HIZI VE BASINÇ DÜŞÜMÜNE ETKİSİ Bu çalışmada termoplastik hammaddelerin ekstrüzyonunda kullanılan ekstrüder profil kalıplarının yüzey pürüzlülüğünün basınç, akış hızı ve enerji maliyeti ile ilgisi araştırılmıştır. Ekstrüder makinesine aynı geometride, farklı pürüzlülük değerlerine sahip dikdörtgen kesitli kalıplar bağlanarak deneysel çalışma yapılmış ve bir öngörü oluşturulmak istenmiştir. Yüzey pürüzlülük değerleri dışında kalan bütün parametreler sabit tutularak yüzey pürüzlülük değerinin etkisi gözlemlenmiştir. Ekstrüder profil (boru, levha, hortum, çubuk v.s) kalıplarının, akışkana temas eden yüzeylerinde ne kadarlık bir yüzey pürüzlülüğüne ihtiyacı olduğu, optimum değerin ne olması gerektiği irdelenen bu deneysel çalışma ile daha az enerji harcanarak, daha yüksek hızlarda profil üretmek için farklı kalıp yüzey pürüzlülük şartlarının üretime olan etkisi belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Termoplastik ekstrüzyonu, plastik ekstrüzyon kalıpları, yüzey pürüzlülüğü parametreleri, yüzey düzensizliği 194 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr. İbrahim Savaş DALMIŞ - Ümit GÜLER Çalıştığı Kurum NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Makine Mühendisliği Telefon,E-Posta 0 282 250 23 45, [email protected] Project Name Project Description THE EFFECT OF THERMOPLASTIC EXTRUSION DIE SURFACE ROUGHNESS ON PRESSURE LOSS AND FLOW VELOCITY In this study, relation between the surface roughness of the extrusion dies, which are used in the extrusion of thermoplastic materials, and pressure, flow velocity and energy costs. An experimental study has been made with connection of dies which has rectangular cross section in same geometry but with different surface roughness to have a prediction in this aspect. The effect of surface roughness is observed with constant extrusion parameters except the surface roughness. It is examined that the amount of surface roughness of wetted surfaces of extrusion profile (pipe, plate, bar, etc) dies should have and it is tried to decide the optimum value of it. In this experimental study, it is tried to find the required working conditions to produce profiles with less energy consumption and faster production speed. Keywords: Thermoplastic extrusion, plastic extrusion dies, surface roughness parameters, surface instabilities. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Ibrahim Savas DALMIS- Ümit GÜLER and Researchers Faculty NKU Corlu Engineering Faculty Department Department of Mechanical Engineering Phone, E-Mail 0 282 250 23 45, [email protected] 195 Çorlu Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Çorlu Faculty of Engineering 197 Proje Adı Proje Açıklaması TESİS İÇİ GERİ KAZANIM-YENİDEN KULLANIM ALTERNATİFİ SONRASINDA DENİM YIKAMA ATIK SULARININ İNERT KOİ’SİNİN BELİRLENMESİ Tekstil endüstrisi, su tüketiminin yüksek olduğu sanayi kuruluşlarından biri olup, üretimden kaynaklanan atıksu karakteristiği olarak yüksek miktarda kolektif kirletici parametre içermektedir. KOİ parametresi atıksu karakteristiklerinin tanımlanmasında en çok kullanılan kolektif parametre özelliğini taşımasına karşın, biyolojik olarak ayrışamayan ve ortamda kalan kalıcı (inert) kısım başlangıçta ayırt edilememektedir. Dolayısı ile biyolojik arıtma tesislerinin değerlendirilmesinde KOİ’nin bileşenlerinin belirlenmesi yararlıdır. KOİ’nin bileşenlerine ayrılması inert ve biyolojik olarak parçalanabilen KOİ’nin belirlenmesidir. Biyolojik olarak ayrışamayan inert kısım da çözünmüş (SI) ve partiküler (XI) olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır. Bu çalışmada tekstil endüstrisi kapsamında denim yıkama endüstrisinden kaynaklanan ve tesisin genel atıksu karakteristiğini temsil eden alt prosesler incelenmiştir. Belirlenen rinse yıkama, taş yıkama, lokal yıkama, ağartma yıkama ve tint boyama prosesleri karakterize edilmiştir. Geri kazanım-yeniden kullanım alternatifleri kapsamında yeniden kullanıldığında ürün kalitesini etkilemeyecek atıksu akımları belirlenmiştir. Buna göre, biri toplam akımlar diğeri geri kazanım sonrası kalan akımlar olmak üzere debi orantılı iki adet kompozit numune hazırlanmış ve bu numunelerin inert KOİ bileşenlerinin belirlenmesi deneyleri yapılmıştır. Geri kazanım öncesi ve sonrası atıksu karakteri bazında bir değerlendirme yapıldığında, geri kazanım sonrası toplam ve çözünmüş KOİ değerinin sırasıyla yaklaşık %45 ve %52 oranında arttığı tespit edilmiştir. Deneysel verilere göre, geri kazanımsız kompozit atıksuların çözünmüş inert KOİ (SI)’si 33 mg/ lt, partiküler inert KOİ (XI)’si 20 mg/lt, geri kazanımlı kompozit atıksuların çözünmüş inert KOİ (SI)’si 26 mg/lt, partiküler inert KOİ (XI)’si 13 mg/l olarak hesaplanmıştır. Deneysel çalışma sonunda aerobik şartlar altında biyolojik giderim verimi %90-93 olmuştur. Anahtar kelimeler: İnert KOİ, biyolojik arıtma, denim endüstrisi, tesis içi atıksu kontrolü 198 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2009/2010 Destekleyen Kuruluş NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ, BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELER BİRİMİ Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç.Dr. Günay YILDIZ TÖRE - RUKİYE GÜNGÖR Çalıştığı Kurum NKU ÇORLU MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ Bölüm ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Telefon,E-Posta +90 282 250 23 20, [email protected] Project Name Project Description DETERMINATION OF INERT COD VALUE OF DENIM WASHING WASTEWATER AFTER IN-PLANT RECOVERY-REUSE ALTERNATİVE Textile industry is one of the high water-consuming sectors. Textile industry wastewater contains high amounts of collective pollutant parameter. The most widely used parameter to define the characteristics of wastewater COD is the collective property of the parameter. But non-biodegradable inert portion can not be distinguished initially. Therefore, determination the components of COD is helpful for the evaluation of biological treatment plants. The seperation component of COD is the determination of nonbiodegradable or inert COD and biodegradable COD. The inert COD is defined in two subgroups as soluble inert COD (SI) and particulate inert COD (XI). In this study, the representing the general character of the wastewater of denim washing facilities within the scope of the textile industry were examined sub-processes. Determined rinse washing, stone washing, local washing, bleaching and tint dyeing processes have been characterized. When re-used within the scope of the recovery-reuse alternatives, wastewater currents will not change the quality of products were determined. Accordingly, flow rate proportional two composite samples as total currents and after recovery remaining currents were prepared and these samples were analyzed to determine the components of inert COD. After recovery, the value of total COD and dissolved COD were increased by respectively 45% and 52%. According to the experimental data, before recovery, the initial inert soluble COD (SI) and the initial inert particulate COD (XI) of the composite wastewater have been obtained as 33 mgl-1 and 20 mgl-1, respectively. And after recovery, the initial inert soluble COD (SI) and the initial inert particulate COD (XI) of the composite wastewater have been obtained as 26 mgl-1 and 13 mgl-1, respectively. At the end of this experimental study, biological removal efficiency under aerobic conditions has been 9093%. Keywords : Inert COD, biological treatment, denim industry, in-plant wastewater control Start and Finish Date of Project 2009/2010 Financial Supporter of project NAMIK KEMAL UNIVERSITY, Scientific Research Council of Namık Kemal University via Grant No Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Günay YILDIZ TÖRE - RUKİYE GÜNGÖR Faculty NKU ÇORLU ENGINEERING FACULTY Department ENVIRONMENTAL ENGINEERING DEPARTMENT Phone, E-Mail +90 282 250 23 20, [email protected] 199 Proje Adı Proje Açıklaması BAKIR SİKLO HEKZAN MONO KARBOKSİLAT (BAKIR NAFTENAT) BİLEŞİĞİNİN TEKSTİL BOYAR MADDE OLARAK KULLANILABİLİRLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI Bu projede petrolün işlenmesinden elde edilen yağın kimyasal bileşiminde bulunan doymuş hidrokarbonlar olarak bilinen naftenlerin tekstil sektöründe boyarmadde olarak kullanılabilirliliği araştırıldı. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak, petrolün yan fraksiyonlarından elde edilen naften asidi ile bakır tuzunun reaksiyonundan mavi renkli bakır naftenat kompleksi (metal içerikli boyar madde) elde edildi. Bu bileşiğin kimyasal yapısı spektrofotometrik yöntemlerle (IR, NMR ve ESR) ispat edildi. Daha sonra elde edilen boyarmaddenin çözünürlüğü için optimum koşulu saptamak amacıyla 5 farklı boya konsantrasyonu (2-4-6-8-10 g/L), 5 farklı pH (1-4-7-10-13) ve 5 farklı dispergatör konsantrasyonunda (0.5-1-1.5-2.0-2.5 g/L) ultrasonlu ve ultrasonsuz ortamda çözeltiler hazırlanmıştır. Daha sonra bu çözeltilerin absorbans değerleri ölçülmüş ve filtreleme işlemi yapılarak çözünen madde miktarı tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda pH 7’de 1 g/l dispergir madde kullanılarak ultrasonik banyoda hazırlanan çözeltide en iyi çözünürlüğün elde edildiği saptandı. Son olarak elde edilen boyarmadde ile optimum koşullarda çeşitli liflerin (pamuk, yün, poliamid, poliester, poliakrilnitril) boyanabilirliği saptandı. Hem düzgünlük hem renk verimi açısından en iyi sonuçlar yün ile elde edildi. Bu nedenle çalışmalara yünle devam edildi ve boyalı kumaş numunesi üzerinde haslık testleri yapıldı. Son olarak ise boyarmaddenin kanserojen ve/veya alerjik etkisi olup olmadığını saptamak için testler yapıldı. Elde edilen sonuçlara göre bu yönde herhangi bir tehlike bulunmadığı görüldü. Bu proje kapsamında elde edilen sonuçlar doğrultusunda, bakır naftenat bileşiğinin yün liflerinin boyanmasında kullanılabileceği sapandı. Anahtar kelimeler: petrol, naften asidi, boyarmadde, pH, ultrason Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Aylin YILDIZ - ARAŞ.GÖR.Z.EVRİM KANAT Yrd.Doç.Dr.Rıza ATAV, ÖĞR.GÖR.A.ÖZGÜR AĞIRGAN Çalıştığı Kurum NKU ÇORLU MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ Bölüm ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Telefon,E-Posta 200 Project Name Project Description THE INVESTIGATION OF USABILITY AS TEXTILE DYE OF COPPER CYCLO HEXANE MONO CARBOXYLATE (COPPER NAPHTHENATE) In this study,usagepossibility of naphthenates, which is known as saturated hydrocarbons present in the chemical composition of grease obtained from the handling of petrol, as a dyestuff in textileindustrywasinvestigated. For this aim,firstly the naphthenate copper complex (a dyestuff containing metal) with blue color is obtained from the reaction of naphthenate acid and copper salt obtained from the side fraction of petrol. Chemical composition of this compound was proved by using spectrophotometric methods (IR, NMR and ESR). Furthermore, solutions in the presence and absence of in 5 different dye concentration (2-4-6-8-10 g/L), 5 different pH (1-4-7-10-13) and 5 different dispersing agent concentration (0.5-1-1.5-2.0-2.5 g/L) were prepared in order to determine the optimum condition for solubility of synthesized dyestuff. Then absorbance values of these solutions were measured and amount of solubilized compound was determined via filtration. As a results of these studies it was determined that the best solubility was obtained for the solution prepared in ultrasonic bath at pH 7 and 1 g/L dispersing agent concentration. Furthermore, dyeability of various fibers (cotton, wool, polyamide, polyester, polyacrylnitrile) with synthesized dyestuff was determined. Bothin terms oflevelnessandcoloryieldthe bestresultswere obtainedwithwool. For this reason the workwas continuedwith wool and fastness tests were carried out on dyed fabric sample. Finally, tests were performed in order to determine whether the dyestuff has carcinogenic and/or allergy effect. According to the results, it was seen that there is no danger in this direction. According to the results obtained in this Project, it was determined that copper naphthenate compound can be used in dyeing of wool fibers. Anahtar kelimeler:Petroleum, Naphthenacid, dyestuff, pH, ultrasound Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Yrd.Doç.Dr.Aylin YILDIZ - Asisst. Res. Z.EVRİM KANAT Assist. Prof. Dr.Rıza ATAV, ÖĞR.GÖR.A.ÖZGÜR AĞIRGAN and Researchers Faculty NKU ÇORLU ENGINEERING FACULTY Department ENVIRONMENTAL ENGINEERING DEPARTMENT Phone, E-Mail 201 Proje Adı Proje Açıklaması GÜMÜŞ KARBOKSİLATLARIN ELDESİ VE TEKSTİLDE ANTİBAKTERİYAL ETKİNLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI. Bu çalışmanın amacı sentezlenmiş olan gümüş naftenatlı pamuklu kumaşların antimikrobiyal etkilerini araştırmaktır..Antibakteriyal madde olarak sentezlenen bu bileşiğin yapı analizleri incelenmiş, IR ve NMR görüntüleri çekilmiştir. Daha sonra ise elde edilen bu gümüş dikarboksilat çözeltisi emdirme yöntemine göre %100 pamuklu dokuma kumaşa aplike edilmiştir. Emdirme işlemi yapılmış kumaşa antibakteriyal testin uygulanması için gram negatif bakteriler olarak Escherichiacoli(ATCC29212), Klebsiellapneumoniae (ATCC13883), Pseudomonasaeruginosa (ATCC27853), gram pozitif bakteriler olarak ise Staphylococcusaureus (ATCC29213), Bacillussubtilis (NRRL NRS744) ve Enterococcusfaecalis (ATCC29212 )seçilmiştir. Seçilen optimum koşul ile antibakteriyal özellik kazandırılan pamuklu dokuma kumaşların 1, 5, 10, 15 ve 20 yıkaması yapılarak antibakteriyal aktiviteleri gözlemlenmiştir. 40g/L gümüş naftenat aplike edilen pamuklu kumaşların 20 yıkama sonunda bile antibakteriyel aktivitelerinin halen devam ettiği görülmüştür. Bu sonuçlar atıktan elde edilen gümüş naftenatların tekstilde antibakterial çalışmalar için umut verici olduğunu göstermiştir. Anahtar kelimeler: Gümüş, naftenik asit, pamuk, antibakteriyel, yıkama Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Aylin YILDIZ Öğrenci Yasemen Kuzucuoğlu - Merve ÖZTAŞ Yrd.Doç.Dr.Dumrul GÜLEN Öğr.Gör.Ahmet Özgür AĞIRGAN Çalıştığı Kurum Bölüm Telefon,E-Posta 202 Project Name Theaim of thisstudywastoexaminetheantimicrobialefficiency of cottonfabricsloadedwithsilvernaphthenates, whichweresynthesized. After the synthesis of silvernaphthenate, the chemical structure was analyzed with spectrophotometric methods (IR and NMR). Thentheusagepossibility of AgNaphthenate as an antibacterialagent in finishing of cottonfabricswasinvestigated. Itsantimicrobialactivityagainstthree gram-negative (Escherichiacoli,KlebsiellapneumoniaeandPseudomonasaeruginosa) andthree gram-positive (Staphylococcusaureus, Bacillussubtilis, Enterococcusfaecalis)bacteriawerestudied.Thestability of antibacterialeffectafterrepeatedwashings (1-5-10-15-20) wasalsotested. Theapplication of 40 g/L AgNaphthenatein theantimicrobialfinishing of cottonfabricswasfoundto be advantageousduetotheirhighstabilityaProject Description gainsteven 20 washings. These results indicated that, silver naphtenats, from waste recycling are promising in antibacterial applications, in textile. Keywords :Silver, naphthenaticacid, cotton,antibacterial, washing Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist.Prof.Aylin YILDIZ Students Yasemen Kuzucuoğlu - Merve ÖZTAŞ and Researchers Assist.Prof. Dumrul GÜLEN Öğr. Lect. Ahmet Özgür AĞIRGAN Faculty Department Phone, E-Mail 203 Proje Adı Proje Açıklaması TEKSTİL ENDÜSTRİSİ ATIKSULARININ ARITIMINDA KIRMIZI ÇAMURUN KOAGÜLANT OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ VE ELDE EDİLEN KATI VE SIVI ATIKLARIN TEKRAR KULLANILABİLİRLİĞİ Bayer prosesi ile alüminyum üretimi sırasında kırmızı çamur olarak da bilinen bir atık ortaya çıkmaktadır. Kullanılan boksitin kalitesine bağlı olarak bir ton alüminyum üretimi sırasında 0.3-2.5 ton atık oluşmaktadır. Söz konusu bu atıklar, halihazırda atık barajlarında biriktirilmektedir. Çevresel açıdan riskler de taşıyan bu durumun ortadan kaldırılması için son yıllarda kırmızı çamurun değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalara hız verilmiştir. Kırmızı çamurun potansiyel kullanım alanlarından bir tanesi de çevre sektörüdür. Literatürde kırmızı çamurun adsorbant veya koagülant olarak kullanımı ile ilgili çalışmalar mevcuttur. Çeşitli safsızlaştırma teknikleri kullanılarak söz konusu atıktan demir veya alüminyum tabanlı koagülant üretimi de mümkündür. Bu projede, Seydişehir Alüminyum İşletmelerinde, alüminyum üretimi sırasında ortaya çıkan kırmızı çamurun endüstriyel atıksuların arıtılmasında koagülant olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. Isıl işlem gerektirmeyen, basit ve ucuz bir yöntemle kırmızı çamurun aktifleştirilerek endüstriyel atıksuların arıtılmasında koagülant olarak kullanılmasını sağlamak suretiyle bu atıkların ekonomiye yeniden kazandırılması projenin temel hedefini oluşturmuştur. Çalışma Tekirdağ Çorlu’da bulunan bir tekstil endüstrisinden alınan atıksular ile yürütülmüştür. Aktifleştirilmiş kırmızı çamurun koagülant olarak etkinlik çalışmaları yapıldıktan sonra, oluşan çamuru inşaat sektöründeki kullanılabilirliği ve oluşan arıtılmış atık suyun da tekstil boyamada tekrar kullanılabilirliği araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Kırmızı çamur,koagülant, tekstil, atıksu, geri kazanım, beton üretimi Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr Aylin Yıldız Yrd.Doç.Dr.Can Burak ŞİŞMANYrd.Doç.Dr.Esra TINMAZ KÖSE -Arş.Gör.Gül KAYKIOĞLU Çalıştığı Kurum Bölüm Telefon,E-Posta 204 Project Name Redmud, which is also known as awaste,occurs during the production ofaluminumbythe Bayer process.Depending on the qualityof bauxiteused, 0.3-2.5tons of waste are composed during one tonof aluminum production. These said wastes are stored in red mud ponds. In recent years, researches about utilization of the red mud have been increased considerably to eliminate environmental risks of these materials. One of the possible usage areas of red mud is the environment. In the literature, there are studies on using red mud as an adsorbent or a coagulant. It is also possible to produce iron or aluminum-based coagulant from red mud usinga variety of refinement techniques. Project Description In this project, the possibility of using red mud, which was obtained from aluminium production in SeydisehirAluminium Industry, as a coagulant in industrial wastewaters treatment has been investigated. The main aim of the project was to re-gaine these wastes to economy by using them as a coagulant in industrialwastewater treatment via a simple and inexpensive activation method which does not requireheat treatment. Researches were carried out by using textile wastewater obtained from a textile industry in Çorlu, Tekirdag. The possibility of using obtained mud in construction industry and treated wastewater in textile dying industry was investigated after the efficiency of the activated red mud as a coagulant had been studied. Keywords: Redmud, coagulant, textile, wastewater, reuse, concreteproduction Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Aylin Yıldız Asist.Prof.Dr. Can Burak ŞİŞMAN Asist.Prof.Dr. Esra TINMAZ KÖSE -Asist. Res. Gül KAYKIOĞLU and Researchers Faculty Department Phone, E-Mail 205 Proje Adı Proje Açıklaması ENDÜSTRİYEL ARITMA ÇAMURLARININ OZONLA MİNİMİZASYONU ve BERTARAF MALİYETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Atıksu arıtma tesisi çamurlarının arıtımı ve bertarafı tüm dünyada olduğu gibi çevreseli ekonomik ve sosyal faktörlerden dolayı temel problemdir. Bunun yanında, endüstriyel atıksu arıtma tesisi çamurlarının genellikle tehlikeli atık niteliğinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu çamurlar düzenli depolama alanlarında bertaraf edilmeden önce yeterince stabilize edilmek zorundadır. Bu yüzden, endüstriyel arıtma çamurlarının yönetimi de Türkiye’de hem çevresel açıdan hem de teknik uygulamalar açısından en önemli problemdir. Özellikle Türkiye’de tüm dünyada olduğu gibi endüstriyel atıksu arıtımında Aktif Çamur Prosesleri kullanılmaktadır. Fakat bu proseslerin en temel problem yüksek miktarda ve çoğunlukla tehlikeli çamur üretimidir. Böylece, bu prosesten oluşan atık çamur, neredeyse atıksu arıtma tesislerinin işletme maliyetinin yarısını oluşturan çamur bertaraf maliyetini azaltmak için, düzenli depolama alanlarına gönderilmeden önce ilave bir arıtma gerektirir. Bu yüzden bu çalışmada, bir karışık Organize Sanayi Bölgesi endüstriyel atıksu arıtma tesisinden oluşan arıtma çamurlarının ozonla aerobic stabilizasyonu değerlendirilmiştir. Farklı ozon temas süreleri uygulanan 5 çamur reaktörü (R1=0, R2=8, R3=10, R4=20, R5=26 mg O3/gr TSS) işletilmiş ve bütün reaktörlerde yaklaşık 29 gün boyunca aerobic stabilizasyon değerlendirilmiştir. En iyi sonuç 30 dk ozon temas süresine sahip olan R5’te elde edilmiştir. Bu reaktörde Uçucu Askıda Katı Madde (UAKM), Askıda Katı Madde (SS) ve Toplam KOİ konsantrasyonları, endüstriyel arıtma çamurları için literatürde yapılan diğer çalışma sonuçları ile uyumlu bulunmuştur. Diğer yandan, bu sonuçlar ilk yatırım maliyeti açısından değerlendirildiğinde, bu arıtma çamurunun aerobic stabilizasyonu için tatmin edici bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler : Aktif Çamur, Ozonlama, Dezentegrasyon, Maliyet 206 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 01/11/2009- 01/11/2010 Destekleyen Kuruluş NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ, BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELER BİRİMİ, Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç.Dr. Günay YILDIZ TÖRE - NİHAN ZAFER CEBECİ Çalıştığı Kurum NKU ÇORLU MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ Bölüm ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Telefon,E-Posta +90 282 250 23 20, [email protected] Project Name MINIMIZATION OF INDUSTRIAL TREATMENT SYSTEM SLUDGE WITH OZONATION AND DISPOSAL COST EVALUATION The treatment and disposal of excess wastewater sludge is the main problem all over the world because of environmental, economical, social and legal factors. Besides, because industrial wastewater treatment plant’s sludges are generally considered as hazardous waste they must sufficiently stabilized before disposal to the landfills. So, management of industrial wastewater treatment sludge is also the most important subject in Turkey in terms of both environmental and technical implementations. Especially, Activated Sludge Processes are widely used biological processess in Turkey same as all over the world for industrial wastewater treatment But, one of the main important problem of these processes is the high and mostly hazardous sludge production. Thus, waste sludge from Project Description this process requires additional tretament prior to its’ final disposal to decrease the cost of sludge disposal which makes up nearly half of the total operational costs of WWTP. So, in this study, aerobic stabilization of industrial wastewater sludge, occuring from an Organised Industrial District, with ozone were assessed. 5 sludge reactors which was applied different ozon contact time (R1=0, R2=8, R3=10, R4=20, R5=26 mg O3/gr TSS) were run and aerobic sludge stabilization was assessed after approximately 29 days for all reactor. The best results were obtained at fifth reactor (R5) which have approximately 30 minute ozon contact time (R5=26 mg O3/gr TSS). The changes in the VSS, SS and Total COD concentrations in R5 were found cosistent with in literature studies carried out for industrial sludges. On the other hand, when these results were assessed in terms of investment cost, the effect of the ozonation on aerobic stabilization of this industrial sludge was not found satisfactory. Key words; Sludge, disintegration, ozonation, aerobic stabilization Start and Finish Date of Project 18/03/2011-07/08/2012 Financial Supporter of project NAMIK KEMAL UNIVERSITY, Scientific Research Council of Namık Kemal University via Grant No. Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Günay YILDIZ TÖRE - NİHAN ZAFER CEBECİ Faculty NKU ÇORLU ENGINEERING FACULTY Department ENVIRONMENTAL ENGINEERING DEPARTMENT Phone, E-Mail +90 282 250 23 20, [email protected] 207 Proje Adı Proje Açıklaması ATIKLARIN GAZİFİKASYONUNU YAPAN BİR TESİSTE; ENDÜSTRİYEL ARITMA ÇAMURLARININ ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu çalışmada, Trakya bölgesinde faaliyet gösteren Tekstil, Süt ve Süt ürünleri, Bitkisel ve Bitkisel olmayan yağ, Cam ve Metal sektörlerinin kaynağına bağlı olarak (fiziksel, kimyasal, biyolojik, vb.) atık su arıtma tesisi susuzlaştırma ünitesi çıkışından alınan arıtma çamuru numunelerinin nem, kül ve ısıl değer parametrelerinin ölçümleri yapılmış ve gazifikasyon verimliliği açısından önemli olan parametreler bazında en uygun besleme kombinasyonları tanımlanmıştır. Ardından, bu kombinasyonların gazifikasyonu sonucu oluşan çar(char) ve siklon tozu atıklarında da nem, kül ve ısıl değer parametrelerinin ölçümü yapılarak enerji verimliliği tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ısıl değeri yüksek olan maddelerde düşük kül oranı gözlenmiştir. Ancak, heterojen maddelerle çalışıldığı için bazı numunelerin analizinde yüksek ısıl değer, yüksek kül oranı ya da düşük ısıl değer, düşük kül oranı gibi sonuçlarla da karşılaşılmıştır. Diğer yandan, arıtma çamurlarının ısıl değerleri 800-13.000 kcal/kg arasına iken çar(char) örneklerinin ısıl değerleri 800-3500 kcal/kg ve siklon tozlarının ise 500-900 kcal/kg arasında değiştiği görülmüştür. Çar(char) numuneleri ısıl değere sahip oldukları için düzenli depolamaya gönderilmeden önce tekrar termal bir proseste işlenmesi mümkündür. Ayrıca, kalorifik değeri yüksek ve kül oranı düşük arıtma çamurlarından oluşturulan çamur kombinasyonun diğer kombinasyonlara göre gazifikasyon sistemindeki enerji veriminin daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuç, bölgede oluşan arıtma çamurlarının özellikle tekstil ve gıda sektöründen oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda arıtma çamurlarının düzenli depolama tesislerinde bertarafı öncesi hem miktarının azaltılması hem de bünyesinde var olan enerjinin geri kazanılması açısından gazlaştırıcıların kullanımının yaygınlaştırılmasının gerekli olduğunu göstermektedir. Ayrıca gazlaştırma tesislerinde çamur kurutma ünitelerinde sentez gazının kullanılması da göz önünde bulundurulduğunda ayrıca yakıt tüketilmemesi maliyetlerin düşürülmesi açısından çevreci bir yaklaşımdır. Key words : Gazifikasyon,enerji verimliliği,endüstriyel çamur, çar(char), siklon tozu 208 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 01/01/2013- 31/02/2014 Destekleyen Kuruluş NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ, BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELER BİRİMİ, Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Günay YILDIZ TÖRE -Yıldırım Beyazıt KAR Çalıştığı Kurum NKU ÇORLU MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ Bölüm ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Telefon,E-Posta +90 282 250 23 20, [email protected] Project Name ENERGY EFFICIENCIY ASSESMENT OF A GASIFICATION PLANT USING INDUSTRIAL SLUDGE In this study; humidity, ash and calorific values of wastewater treatment plant sludge samples taken from textile, dairy, vegetable and non-vegetable oil, glass and metal industries located in Thrace region of Turkey, had been measured and the most proper feeding combinations, on the basis of significant parameters in terms of gasification yields, had been identified. Then, the same measurements had been performed on the char and cyclone dust samples occured from gasification process and energy yields of the combinations had been determined. As a result of these analysis, low ash was observed in high calorific value samples. However , since heterogeneous materials were worked, high heating values and ash contents or high heating value and low ash content were measured at some Project Description samples. On the other hand, industrial sludge heating values were found between 800 to 13,000 kcal / kg , while calorific values of the char samples were found between 800-3500 kcal / kg and the cyclone dust was observed to vary between 500-900 kcal / kg. Since char samples have got a calorific value, before being sent to the landfill, it can be re-processed in a thermal process . Furthermore, it had been observed that sludge combination composed from industrial wastetwater treatment plant sludges with high calorific value and low ash content has higher energy efficiency in gasification system according to the other sludge combinations. This result show that when considering industrial sludge production in the region comes especially from the textile and food industries, before disposal in landfill sites of these sludges, it is necessary to generalize the gasification system usage in terms of both to reduce the amount and increase the energy recovery. In addition, when it is consider that synthesis gase occurred from gasification process can be used for sludge drying units of the gasification plant and also in terms of reducing the costs of fuel exhaustion, it can be said that gasification system is an environmentally friendly approach for industrial sludge disposal. Start and Finish Date of Project 01/01/2013- 31/02/2014 Financial Supporter of project NAMIK KEMAL UNIVERSITY, Scientific Research Council of Namık Kemal University via Grant No. Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Günay YILDIZ TÖRE - Yıldırım Beyazıt KAR Faculty NKU ÇORLU ENGINEERING FACULTY Department ENVIRONMENTAL ENGINEERING DEPARTMENT Phone, E-Mail +90 282 250 23 20, [email protected] 209 Proje Adı Proje Açıklaması 210 ADSORBAN OLARAK KULLANILAN AKTİFLEŞTİRİLMİŞ PİRİNÇ KABUĞU KÜLLERİ İLE RENK GİDERİMİ Çalışmada, modifiye edilmiş pirinç kabuğu külleri ile metilen blue (MB) adsorpsiyonu denemelerinin kesikli şartlarda değerlendirilmesi ve granül aktif karbon (GAC) ile mukayesesi yapılmıştır. Farklı sıcaklıklarda yakılmış (300 oC ve 550 oC) ve H2SO4 ile aktifleştirilmiş pirinç kabuğu küllerinin fiziksel ve kimyasal karakteristikleri belirlenmiştir. BET yüzey alanları ARHA300 için 142,982 m2/g ve ARHA550 için 68,308 m2/g bulunmuştur. Bu sonuçlara göre, aktifleştirme metodunun spesifik yüzey alanının artması yönünde (özellikle ARHA 550) olumlu bir etki yaratmadığı tespit edilmiştir. Adsorpsiyon çalışmaları sentetik atıksu ile ve kesikli deneme şartlarında, pH (4, 7, 9 ve 11), başlangıç boya konsantrasyonu (5, 10, 15, 20, 25, 50 mg/L) ve temas süresi (0, 1, 5, 15, 30, 45, 60, 90,120 dakika) gibi farklı deney parametreleri altında gerçekleştirilmiştir. GAC ve ARHA300 tarafından boya adsorpsiyonunda pH’ya bağlı olarak önemli bir değişiklik gözlenmezken, ARHA550 tarafından boya adsorpsiyonu pH artışıyla 4,63 mg/g’dan 16,83 mg/g’a artış göstermiştir. Temas süresinin artmasına bağlı olarak boya alımının hızlandığı ve adsorpsiyonda artış olduğu tespit edilmiştir. Genellikle, boya gideriminin büyüklüğünün boya konsantrasyonuna güçlü bir şekilde bağlı olduğu belirlenmiştir. ARHA300, ARHA500 ve GAC kullanılarak MB’nun adsorpsiyonu için Langmuir modelinin (sırasıyla, R2= 0.9213; R2= 0.9841; R2=0.9983) Freundlich modelinden (R2= 0.9045; R2= 0.8905; R2=0.9002) daha uyumlu olduğu görülmüştür. Tek tabakalı, uniform ve sınırlı adsorpsiyon alanlarını temel alan Langmuir modeli deneysel verileri iyi bir şekilde temsil etmektedir. ARHA300 için maksimum adsorpsiyon kapasitesi (qmax), 44.25 mg/g ile en yüksek değere sahip olmuştur. ARHA300 ve ARHA550’de MB adsorpsiyonu için pseudo second order kinetik modeli ve GAC için ise pseudo first order kinetik modele en uyumlu bulunmuştur. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 20 Mayıs 2011- 20 Mayıs 2012 Destekleyen Kuruluş NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Dr. Gül KAYKIOĞLU - YRD.DOÇ.DR.ELÇİN GÜNEŞ Çalıştığı Kurum Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Çevre Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 23 69- [email protected] Project Name COLOR REMOVAL FROM AQUEOUS SOLUTİON WİTH USİNG ACTİVATED RİCE HUSK ASHES AS ADSORBENT In this study, experiments of methylene blue (MB) adsorption on the activated rice husk ash samples were conducted using batch technique and a comparative study was made with granule active carbon. Physical and chemical characteristics of rice husk ashes which are burned at different temperatures (300 oC ve 550 oC) and activated with H2SO4 were determined. The BET surface areas for ARHA300 and ARHA550 were obtained as 142,982 m2/g and 68,308 m2/g, respectively. According to these results, the activation method for increasing the spesific surface area does not make a positive effect (particularly ARHA550) was determined. Batch studies were performed to evaluate the influences of various experimental parameters like pH (4, 7, 9,11), initial concentration (5, 10, 15, 20, 25, 50 mg/L) and contact time (0, 1, 5, 15, 30, 45, 60, 90,120 min). Project Description It was observed that the dye uptake by GAC and ARHA300 were not changed significantly depending on pH. However, the dye adsorption by ARHA550 with increased pH is gradually increased from 4.63 mg/g to 16.83 mg/g. Uptakes of dye were rapid and the adsorption increased with increasing contact time. Langmuir model yields better fit than the Freundlich model for the adsorption of MB on ARHA300, ARHA500 and GAC. So The Langmuir model which based on monolayer, uniform and finite adsorption site assumptions, represent the experimental data well. The maximum adsorption capacity, qmax of ARHA300 which has qmax value of 44.25 mg/g has the biggest value. It is found that the adsorption rates of MB using ARHA300 and ARHA550 fit to pseudo second-order kinetic model well while the adsorption rate of MB on GAC is found to fit pseudo first-order kinetic model. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 20 May 2011- 20 May 2012 NKÜBAP Manager of Project Dr. Gül KAYKIOĞLU - Assist.Prof.Dr. ELÇİN GÜNEŞ and Researchers Faculty Çorlu Engineering Faculty Department Department of Environmental Engineering Phone, E-Mail 0282 250 23 69- [email protected] 211 Proje Adı Proje Açıklaması DENİZ DİP TARAMA UYGULAMALARI VE TARAMA MALZEMESİNİN ÇEVRESEL YÖNETİMİ Liman, marina ve dere agızları gibi kıyı alanlarında zaman içerisinde biriken sediment tabakasının taranarak bu yerlerin derinlestirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Deniz taraması sonucu çıkan malzemenin insan aktiviteleriyle kirlenmis oldugu gerçegi göz önünde tutuldugunda, bu malzemenin kontrolsüz sekilde denize bırakılması da kirletici faaliyet olarak nitelendirilmektedir. Ülkemizde bugüne kadar tarama malzemesinin yönetimi konusunda karar vermeyi yönlendiren tek ulusal mevzuat olan ÇED yönetmeligi, alıcı ortamın korunması konusunda yetersiz kalmaktadır; bosaltım için kirlilik sınır degerleri ile alıcı ortam özellikleri ve izlenmesine yönelik kriterler belirtilmemistir. Liman ve marina faaliyetlerin belirgin artıs gösterdigi son yıllarda, bu bölgelerdeki dip tarama ve bosaltım faaliyetlerinin hangi kriterler çerçevesinde yönetilecegi konusunda önemli eksiklikler ve belirsizlik vardır. Bu nedenlerle, kıyısal bölge dip tarama faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan malzemenin (sediment) ne sekilde bertaraf edilecegi (karada bertaraf ya da denizde bosaltım), bunun hangi kriterlere ve yöntemlere göre yapılması ve yönetilmesi gerektiginin bilimsel esaslara dayalı olarak ortaya koyulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Önerilen bu çalısma, söz konusu eksiklerin giderilmesini ve Çevre ve Orman Bakanlıgı tarafından hazırlanmakta olan “ulusal taslak” yönetmeginin temelini olusturacak esaslar için gerekli veri ve bilgiyi, AB kriterlerini de dikkate alarak saglamayı hedeflemektedir. Bu sürecin saglıklı bir sekilde isleyebilmesi için gerekli veri ve kantitatif bilgiler, literatürden (bilimsel yayınlar, teknik raporlar) ve potansiyel tarama bölgelerinde yeni ölçüm ve analizlerle (sediment toksistesi vb) saglanacaktır. Kıyı sularımızdaki mevcut ve yeni veriler, AB mevzuatı ile birlikte degerlendirilerek dip tarama malzemeleri için ulusal bosaltım/bertaraf kriterleri belirlenecektir. Bu kapsamda, üç boyutlu sediment tasınım model uygulamaları (pilot alanlarda) ve cografi bilgi sistemi gibi araçlar ile denizlerimizde en uygun bosaltım, karada ise bertaraf alanları belirlenecektir. Ayrıca bosaltım alanlarındaki potansiyel etkiler ile bu alanların izleme stratejileri olusturulacaktır. Tarama malzemesinin sürdürülebilir yönetimi için geri kazanım ve faydalı ullanımına iliskin uygulamalar yapılacaktır. Bu kapsamda tarama malzemelerinin sürdürülebilir sekilde yönetilmesini saglayacak ekosistem temelli yönetim süreci (karar agacı) belirlenecek ve farklı denizcilik faaliyetlerinin oldugu pilot alanlarda test edilecektir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Çalıştığı Kurum Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Çevre Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 212 Project Name Project Description DREDGİNG APPLİCATİONS AND ENVİRONMENTAL MANAGEMENT OF DREDGE MATERİAL Dredging of the excess sediment accumulated in time at locations like ports, harbors, marinas and river mouths might be required. Uncontrolled dumping of these dredged materials might create contamination based on the assumption that this material is somehow polluted with the human activity related to the location. Environmental Impact Assessment (EIA) legislation which is the only national legislation for the management of the dredge material for our country is simply inadequate since it does not include any criteria for the limits of contamination, properties of the dumping and monitoring of the dumping region . It is clear that the EIA legislation is neither suitable nor enough for the management of the dredge materials considering the significant increase in the port and marina activities lately. Therefore there is a need for the determination of according to which criteria and methods the dredge material (sediment) from the coastal regions will be managed and disposed (disposed over land, or dumping in the sea) based on the scientific facts. The aim of the proposed study is to remedy the pointed deficiencies and provide Ministry of Environment and Forestery in the preparation of the “National Framework” with the required information and data, considering the criteria used by EU. Data and quantitative information required for this process to move forward smoothly will be obtained from the literature (scientific publications, technical reports) and new monitoring and analysis (sediment toxicity) studies will be performed at the potential dredge locations. The existing and new data for our coastal waters will be evaluated in conjunction with the EU legislation to determine the criteria for the disposal/dumping of the dredge material. Using tools and applications like three-dimensional hydrodynamic models with sediment transport (in pilot areas) and geographical information systems (GIS) suitable locations for the dumping in the sea and disposal over land will be determined. In addition, potential impacts created by dumping and the monitoring strategies for the dumping regions will be formed. Recycling and beneficial utilization applications will be used for the sustainable management of dredge material. An ecosystem based management procedure (decision tree) will be formed and applied to pilot regions with different marine activities in order to provide the sustainable management of the dredge materials. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Faculty Çorlu Engineering Faculty Department Department of Environmental Engineering Phone, E-Mail 213 Proje Adı Proje Açıklaması TİO2 VE METAL DOPİNGLİ TİO2 NANO PARTİKÜL KAPLAMA İLE PAMUKLU TEKSTİL YÜZEYLERİNDE EKOLOJİK ÇOK FONKSİYONLU KARAKTERLERİN OLUŞTURULMASI, OLASI ÇEVRESEL ETKİLERİ VE ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ Tekstil endüstrisi gerek dünyada gerekse Türkiye’de ekonomik ve stratejik açıdan önemini koruyan bir sektör oluşturmaktadır. Gıda, tarım, tıp, malzeme gibi pek çok sektörü etkisi altına alan disiplinler arası nano teknoloji bilimi kirlenmeyen, toz iten, kırışmayan, antibakteriyel gibi nano boyutta sağladığı kusursuz yeni fonksiyonlar ile tekstil sektörünün de geleceğini belirlemeye başlamıştır. Diğer taraftan nano partiküller (NP) çevreye kontrolsüz bir biçimde ürün ve atık su yoluyla girerek çok ciddi çevre ve sağlık riskleri getirmiştir. Nano teknolojinin tekstil sektörü için araştırılması ve bu teknolojilerin yaratacağı çevresel sorunların belirlenmesi ve kaynak bazında ve sürdürülebilir kalkınma doğrultusunda bu sorunların çözümlenmesi sektörün ekonomik geleceği ile doğrudan ilişkilidir. Bundan dolayı son yıllarda pek çok çalışma ekolojik ve çok fonksiyonlu nano teknolojik tekstil ürünlerinin geliştirilmesine yoğunlaşmıştır. Bu disiplinler arası çalışmada, TiO2 NP’nin tekstil yüzeyinde kullanılması ile kirlenmeyen, antibakteriyel ve UV koruyucu ekolojik özelliklere sahip pamuklu tekstil ürünlerinin sürdürülebilir bir çevre ile beraber geliştirilmesi hedeflenmektedir. Beyaz toz halindeki Titanyum dioksit (TiO2) pigmenti çok yüksek kapasiteli parlak-beyaz görünümdedir. Bu özellikleri ile çok değerli bir pigment olarak yaygın bir kullanım alanı bulmuştur: boyalar, plastik eşyalar, kâğıt gibi. TiO2 ayni zamanda pek çok beyaz ve renkli ürünlerde katkı malzemesi olarak kullanılmaktadır. Bunlar arasında besin malzemeleri, kozmetikler, UV-cilt koruma ürünleri, seramikler, kauçuk malzemeleri yer almaktadır. Çalışmada nano film özellikleri, tekstil üzerindeki yeni akıllı fonksiyonların performansları, tekstil ana fonksiyonlarındaki değişimler, ve NP’in olası çevresel etkilerinin kontrolü bir biri ile ilişkili olarak araştırılacak olup bu kapsamda; (i)Sol-gel bazlı hidro termal yöntem ile TiO2 nano partikül kaplama ve filmlerin fotokatalitik (FK), fotoelektrokatalitik (FEK), optik, morfolojik ve yapısal özelliklerinin belirlenmesi ve kaplama koşullarının optimizasyonu, (ii)TiO2 NP’inin metal iyonları ile doping edilmesi, metal dopingin film özelliklerine etkisi, (iii)TiO2 ve metal doping edilmiş TiO2 NP’in pamuklu tekstil yüzeylerine kaplanması ve nano partikül kaplı tekstil yüzeylerinin antibakteriyel, UV engelleyici ve kendini temizleme performanslarının belirlenmesi, bu performansların filmlerin morfolojik, yapısal, optik, FK, FEK film özellikleri ve pamuklu tekstil ana kalite parametreleri ile ilişkilendirilmesi, (iv)Nano film kaplama işleminin ürünün ana fonksiyonu üzerine etkilerinin belirlenmesi ve farklı kullanım koşullarının üründeki NP’in stabilitesine ve ürünün kendini temizleme ve antibakteriyel performansına etkileri, NP’in ürün veya atık su yolu ile taşınması, çevreye ve arıtma proseslerine olası toksik etkilerinin belirlenmesi ve konvansiyonel arıtma sistemlerine entegre edilmiş hibrit FK arıtma sistemleri ile NP’in kontrolü çalışmaları gerçekleştirilecektir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Hüseyin Selçuk Çalıştığı Kurum Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Çevre Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 214 Project Name Project Description DEVELOPMENT OF ECOLOGİCAL CHARACTERS ON THE COTTON TEXTİLE BY DEPOSİTİON OF TİO2 AND METAL DOPED TİO2, POSSİBLE EFFECTS İN THE ENVİRONMENT AND SOLUTİON POTENTİALS Textile industry economically and stragically an important sector on the world and also in Turkey. The Nanotechnology is an emerging interdisciplinary technology, creating structures that have excellent properties by controlling atom and molecules with at least one dimension of nanometer size which provides new properties and applications in many areas. The unique and new properties of nano-materials have also attracted textile industry. The development of nanotechnology and the manufacture of new organic and inorganic nano-sized materials may result in the release of significant amounts of these materials and their additives into the environment. Titanium dioxide pigment (TiO2) is a white powder with high opacity and brilliant whiteness. These properties have made it a valuable pigment and opacifier for a broad range of applications in paints, plastic goods, inks and paper. Titanium dioxide is also used in many white or coloured products, including food, cosmetics, UV skin protection products, ceramics and rubber. The use of nano-particles makes it likely that increasing environmental exposure to NPs will occur. This interest has come a warning, because NPs may be more biologically reactive and cause more serious environment and health problems than the larger particles. The determination of the fate, transport, effects and controls in the resources is important for sustainable development of textile sector in the future. The development of environmentally safe, long-term stable and self-cleaning, low cost multi-functional nano-textile together with the fate, transport, effects and control potential of NPs in the environment is the main aim of this study. For this propose this multidisciplinary investigation includes following phases: (i)Application of sol-gel based hydrothermal methods for the deposition of TiO2 nano particles and morphological, structural, optical, PC and photoelectrocatalytic (PEC) characterizations of films; (ii)Doping of TiO2 with metal, film characterization as mentioned above and optimization of coating process, (iii)Coating of TiO2 and metal doped TiO2 nano particles on the cotton textile, determination of the self-cleaning and antibacterial performances, conduction new function properties to the optical, structural, morphological, PC, PEC parameters and optimization of coating under different experimental conditions, (iv)Investigation of how the main functions of cotton textile products are affected by the coating and NPs, examination of the stability of films, Determination of fate, transport and toxicological effects of NPs through conventional chemical and biological textile treatment processes, and investigation of hybrid PC system integrated chemical and biological processes for the removal of wastewater containing NPs. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Hüseyin Selçuk and Researchers Faculty Çorlu Engineering Faculty Department Department of Environmental Engineering Phone, E-Mail 215 Proje Adı TEKSTİL ENDÜSTRİSİ ARITILMIŞ ATIKSULARINDA RENK VE ÖNCELİKLİ KİRLETİCİLERİN OZON TEKNOLOJİSİ İLE GİDERİMİNİNİN ARAŞTIRILMASI Tekstil endüstrisi atıksuları genel olarak üretim, hammadde, su kullanımı ve kullanılan teknolojiler yönünden farklılık gösterir. Tekstil endüstrisinden kaynaklanan atıksular yüksek konsantrasyonda organik ve inorganik kimyasallar ile oldukça kuvvetli renk ve kalıntı KOI’ye sahiptirler. Tekstil endüstrisi atıksularından renk ve KOİ giderimi özellikle kullanılan boyalar, veya hazırlanan reçeteler üzerinde yürütülen çalışmalar ile yoğunluk kazanmıştır. Renk ve KOİ gideriminde yüksek verimliliği ile kimyasal oksidasyon prosesi olan ozonlama ile ileri oksidasyon teknikleri bu çalışmaların çok büyük bölümünü oluşturmaktadır. Proje Açıklaması Ozon ile renk ve KOİ giderimi çalışmalarının çok az bir bölümü arıtılmış atıksular üzerinde olup öncelikli kirleticilerin de ayrıca irdelenmesini içermemektedirler. Bu konuda bölgemizde bir ilk oluşturmayı hedefleyen bu tez kapsamında, iki farklı tekstil endüstrisi arıtılmış atıksularında atıksularında ozon teknolojisi ile renk ve KOI giderimi ile öncelikli kirleticilerin giderimi izlenmiştir. İlk atıksu kaynağı Dokunmuş Kumaş Endüstrisi Alt Kategorisinde yer alan bir denim yıkama fabrikası olup tesiste kimyasal ve biyolojik arıtma çıkışından 4 kez numune alınmıştır. Bu endüstride pH ayarı yapılmadan 0,96 mg/Ldk ozon debisi ile %37 KOI giderimi ve %75 renk giderimi elde edilmiştir. İkinci atıksu kaynağı ise Sentetik Tekstil Terbiyesi alt kategorisine giren bir pamuk ve polyester boyama yapan tekstil fabrikası olup bu tesisten biyolojik arıtma girişi ve çıkışından farklı zamanlarda 3 kez numune alınmıştır. Bu endüstride atıksuların pH ayarı yapılmadan 10,8 mg/Ldk uygulanan ozon debisi ile %63,9 KOI giderimi, %99 renk giderimi elde edilmiştir. Ayrıca tekstil endüstrisinde bulunan nonilfenol, nonilfenol etoksilat, oktilfenol ve oktilfenol etoksilat gibi öncelikli kirleticilerin oluşumu ve giderimi GC-MS analizi ile incelenmiştir. Ozonlama sonucu oluşan sülfat, nitrat, asetat, okzalat gibi iyonlar İyon kromatografı (IC) ile ölçülmüştür. Ayrıca ozonlama süreci Daphnia magna toksisite testi ile irdelenmiş olup, atıksuya bağlı ozonlama öncesi ve sonrası toksisite belirlenmiştir. 216 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Mart 2012-Ağustos 2012 Destekleyen Kuruluş NKUBAP (NKU Bilimsel Araştırma Projeleri Birim, ARGE projesi) Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Süreyya MERİÇ PAGANO Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Çevre Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 02822502306/05343800681; [email protected] Project Name AN İNVESTİGATİON ON COLOR, COD AND PRİORİTY POLLUTANTS REMOVAL WİTH OZONE TECHNOLOGY İN TREATED EFFLUENTS FROM TWO TEXTİLE İNDUSTRİES Textile industry is, in general, represented by high water usage and vary interms of Technologies, raw material used in the process. Wastewaters from textile industry with a high concentration of organic and inorganic chemicals have strong color and residual COD. Chemical oxidation, ozonation process techniques constitute a large propotion this studies conducted on textile wastewater to remove COD and color. Project Description This thesis aims to create a first in this manner with the scope of that the treated effluents of two textile industry effluents were submitted to ozonation to remove COD, color and priority pollutants. The first source of wastewater was a denim factory characterised in woven fabcic subcategory. Four samplings were performed in this factory from chemical and biological treatment units. The second factory was processing cotton and polyester dyeing subcategorized in synthetic textile finishing. Three samples were taken from pre- and after biological treatment of this factory. The samples were submitted to ozone reactions without pH adjustment. A 0,96 mg/L-dk ozone dose proved a 37% of COD and a 75% colour removal for the first factory while a 10,8 mg/Ldk ozone flow rate proved 63,9 and 99% of COD and color removals, respectively for the second factory. In addition, priority pollutants such as nonylphenol, nonylphenol ethoxlate, octyl phenol and octyl phenol etoxylate were analysed by GC-MS analysis in raw and ozonated samples. Sulphate, nitrate, acetate and oxalate ions were measured using ion chromatography. Ozone dose was optimized on the based of colour and toxicity removal which was tested using Daphnia magna. Start and Finish Date of Project March 2012-August 2012 Financial Supporter of project NKUBAP (NKU Scientific Research Projects Office) Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Süreyya MERİÇ PAGANO - Elif Burcu BAHADIR Faculty March 2012-August 2012 Department Çorlu Engineering Faculty Environmental Engineering Phone, E-Mail 02822502306/05343800681; [email protected] 217 Proje Adı Proje Açıklaması 218 BİR METAL SON İŞLEMLERİ ENDÜSTRİSİ ATIKSULARINDA EN UYGUN ARITMA TEKNOLOJİLERİNİN VE ATIKSU GERİ KAZANMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ Metal son işlemleri sırasında; kesimi tamamlanmış metallerin yüzeyinde kalan yağın alınması için uygulanan yağ alma işlemlerinden, metal yüzeyinin korozyona karşı dayanıklılığını güçlendirmek ve boyanın metal yüzeyine tam olarak tutunmasını sağlamak için uygulanan metal yüzey kaplama işlemlerinden ve bu proseslere ait durulama işlemlerinden atıksu oluşmaktadır. Metal son işlemlerinden kaynaklanan atıksuların yüksek kirliliğe neden olması, içeriğinde çevre için toksik özellik gösteren ve birikime neden olan ağır metaller bulunması, arıtma ihtiyacını, uygun arıtım yöntemlerinin seçilmesinin gerekliliğini ve arıtma verimi çalışmaları ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bununla birlikte doğal kaynak tüketimini azaltma yönünde gelişen ülke ve sektör vizyonları doğrultusunda suyun kaynağında azaltımı, yeniden kullanımı ve geri kazanımını da önem kazanmaktadır. Atıksuların alıcı ortama veya kanala deşarj edilebilecek şekilde arıtılmasının ardından bile deşarj edilen suyun kalitesi proseste kullanıma uygun seviyede olmamaktadır. Bu da arıtılmış atıksularda ileri arıtma teknikleri kullanılmasını gerektirmektedir. Bu çalışmada; Tekirdağ Çerkezköy’de faaliyet gösteren beyaz eşya sektöründe metal son işlemlerinden kaynaklanan atıksuların arıtılabilirliği, kimyasal koagülasyon sisteminin optimizasyonu ve nano kompozit uygulamaları ile atıksudan su geri kazanımının uygulanabilirliği araştırılmıştır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Mart 2013-Temmuz 2013 Destekleyen Kuruluş NKUBAP (NKU Bilimsel Araştırma Projeleri Birim, YL projesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Süreyya MERİÇ PAGANO - Şeyma ÇAY Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Çevre Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 02822502306/05343800681; [email protected] Project Name Project Description AN INVESTİGATİON ON THE MOST EFFECTİVE TREATMENT TECHNOLOGİES AND ASSESSMENT OF RECOVERY FOR METAL FİNİSHİNG INDUSTRY WASTEWATER During metal finishing processes, wastewater is produced from oil removal process from cutted metal surfaces, metal coating for corrosion resistance and painting efficiency; and the rinsing application of these processes. Metal finishing industry wastewater needs treatment, applicable treatment methods selection and treatment efficiency because it contains high pollution and accumulative heavy metals that are toxic to the environment. In addition, water reduce, reuse and recovery are getting high importance with the improving country and industry visions which are through reduction of natural resources consumpiton. After treatment of wastewater to discharge to the receiving water or channel, it s quality is not enough to be reused in process. Because of that, waste water advanced treatment techniqes are needed to be applied. In this resaerch; the metal finishing industry wastewater treatability, chemical coagulation system optimization, wastewater recovery with nano composite applications are studied fort he plant which is located inTekirdağ, Çerkezköy and processing white goods. Start and Finish Date of Project March 2013-July 2013 Financial Supporter of project NKUBAP (NKU Scientific Research Projects Office, MSc project- Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Süreyya MERİÇ PAGANO - Şeyma ÇAY Faculty Namık Kemal University, Çorlu Engineering Faculty Department Environmental Engineering Phone, E-Mail 02822502306/05343800681; [email protected] 219 220 Proje Adı YAĞMUR SUYU İLE YÜZEYSEL VE YERALTI SU KAYNAKLARINA GELEN KİRLENMENİN DOĞAL ARITMA YÖNTEMLERİ İLE KONTROLÜ (YAĞMUR) Proje Açıklaması Su ihtiyacının artması, mevcut kaynakların kirlenerek kullanılamaz duruma gelmesi ve/veya ihtiyacı karşılayamaması ve periyodik kuraklıklar alternatif su kaynakları konusunda yapılan çalışmaları hızlandırmıştır. Bu çalışmada alternatif su kaynakları ile detaylı bilgi sunularak yağmur suyunun değerlendirilmesi yapılmıştır. Buna göre, yağmur suyunun mevcut durumu, toplanım sistemleri, geri kazanımı, kirlilik yükü, kirlilik giderim yöntemleri araştırılmış ve irdelenmiştir. Yağmur suyunun kalitesi yağışın süresine, yağdığıortamın mevcut durumu ile bağlantılıdır. Şiddetliyağışlar daha kısa süreli olup düştüğü ortamın kalitesinden çok etkilenmektedir. Yağmur suları, trafik (tekerlekler, fren sistemleri, akaryakıt depoları vb.), endüstriyel faaliyetler,atmosferik taşınım gibi sebeplerle kirlenebilmektedir. Yollarda biriken çok yoğun ve kanserojen etkili olduğubilinen poliaromatik hidrokarbonlar (PAH) veya tarımalanlarından gelen pestisitler ağır metaller (Zn, Cd, Cu,Ni, Pb, Cr, Mn, Fe, As,Co, Al, Hg)kısa süre içerisindeyağmur suyuna karışabilmektedir. Bu çalışmada Tekirdağ’ın farklı ilçelerinde ve Silivri’de yağmur suları uygun şekilde toplanmış, yağmur sularının karakterizasyonu yapılmış ve toksisiteleri ölçülmüştür. Yağmur suları farklı tarih ve mevsimlerde toplanan numuneler farklı sonuçlar verirken numunelerde çok yoğun toksisite ölçülmemiştir. Daha sonra elde edilen veriler SPSS 15. 0 veri değerlendirme programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Temmuz 2011-Ekim 2013 Destekleyen Kuruluş NKÜ BAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Süreyya MERİÇ PAGANO Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Çevre Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 02822502306/05343800681; [email protected] Project Name CONTROL OF DIFFUSE POLLUTION FROM RAINWATER BY NATURAL TREATMENT PROCESSES A survey of inorganic chemicals and ecotoxiciological parameters in a set of rain water samples is presented in this study. Samples were collected from 3 types of origin as surface contact (SC), non contact (NSC) and roof-top. Both chemical and ecotoxicological results varied from one to another sample (Location) as well as through the origins. Most of the samples displayed any significant toxicity to Daphnia magna. All samples were found to be different from each other statistically (100% variance). Some of the parameters such as electric conductivity, ecotoxicity displayed dependence to others (pH, EC) significantly. Statistics showed that there was significant relationship between toxicity and metals or ammonia in some of the samples. Project Description Results obtained from this study indicates the necessity of other chemicals and microbiological measurements as well as chronic ecotoxicological tests to assess the risk and take mitigation strategies to water quality control. Start and Finish Date of Project Temmuz 2011-Ekim 2013 Financial Supporter of project NKÜ BAP Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Süreyya MERİÇ PAGANO Faculty Namık Kemal University, Çorlu Engineering Faculty Department Environmental Engineering Phone, E-Mail 02822502306/05343800681; [email protected] 221 Proje Adı Proje Açıklaması 222 RÜZGAR ENERJİ POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİNDE VE ENERJİ PLANLAMASINDA BİR ÖNGÖRÜ MODELİ: ÇORLU ÖRNEĞİ Hızla artan dünya nüfusu ve tüketilen enerji miktarı insanları bu kaynakların daha verimli kullanılması konusunda yeni arayışlara itmiş ve alternatif enerji kaynakları detaylı olarak incelenmeye başlanmıştır. İnsanoğlu yüzyıllardır enerji ihtiyacını karşılayabilmek için çeşitli kaynaklardan yararlanmıştır. Sanayi devriminin de etkisi ile enerjiye olan ihtiyaç daha da artmış ve bilim insanlarını çeşitli arayışlara yöneltmiştir. Enerji konusunun önemi, son günlerde çokça bahsedilen küresel ısınma ve enerjinin temizliği döngüsünün de katılımı ile bir kat daha artmıştır. Bu sebeple dünyada yenilenebilir enerjilere yönelimler olmuş, ülkeler sadece fosil kaynaklı enerji türlerinden yararlanmaya değil, fosil kaynaklara oranla birçok avantajı beraberinde getiren yenilenebilir enerji kaynaklarından da en verimli şekilde yararlanmaya başlamışlardır. Bu konu ile ilgili de; ülkemiz açısından en ilginç ve dikkat çekici olan yenilenebilir enerji kaynağı olarak rüzgar enerjisi konusunda yapılan çalışmaların son yıllarda hız kazanmış olmasıdır. Bugün tüm dünya üzerinde milyonlarca insana elektrik sağlayan, milyarlarca dolarlık iş hacmi olan ve on binlerce insana iş olanağı sunan genç bir endüstri olarak rüzgar enerjisi; hızlı bir gelişime göstermektedir. Ülkelerin enerji taleplerini hassas ve gerçeğe yakın bir şekilde ortaya koymaları, özellikle enerji fiyatlarının giderek arttığı yüzyılımızda daha da önem kazanmaktadır. Özellikle son günlerde tartışılan fosil kaynaklı enerji politikalarının çevreye olan etkisi ve küresel ısınmanın gün geçtikçe büyük bir hızla artış göstermesi rüzgar enerji potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesini mecbur kılmaktadır. Türkiye ‘de enerji politikasının kısa bir süre içersinde birden değiştirilmesi mümkün olmayacağından, rüzgar potansiyeli yüksek bölgelerin tespit edilmesi kapasitelerinin belirlenmesi konusundaki çalışmaların ivedilikle yapılarak, yeni bir enerji politikası dahilinde bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda yenilenebilir enerjilerin gelişimi çok önem kazanmaktadır. Yapılan tahminler ve ülkelerin uluslar arası şirketlerle birlikte giriştikleri kurulum çalışmaları göstermektedir ki; 2020 yılında dünyada üretilen elektriğin yüzde 50’sinin yenilenebilir kaynaklardan oluşacaktır. Yenilenebilir enerjiler tükenmeme avantajına sahiptir. Fosil enerjilerle karşılaştırıldığında çevreye daha dost oldukları ve çok daha düşük sera etkisine sahip oldukları görülür.Bu çalışmada, tükenmekte olan fosil kökenli enerji kaynaklarına alternatif olarak kullanılmaya başlanan yenilenebilir enerji türlerinden, rüzgar enerjisinin daha verimli kullanılabilmesi amacıyla Çorlu bölgesinde pilot ölçüm istasyonları seçilecek ve seçilen bölgelerin rüzgar potansiyel değerleri ölçülecektir. Elde edilen veriler için WASP paket program aracılığıyla istatistiksel analizler uygulanacak olup, incelenen bölgeler için rüzgar istatistikleri elde edilecektir. Verilerin elde edilme aşamasından sonra, MATLAB paket program yardımıyla rüzgar enerji potansiyeli yüksek olan bölgeler için tahmin modelleri oluşturulacaktır. Tahmin modellerinin kurulmasında yapay sinir ağları yöntemi kullanılacak olup, iki farklı tahmin modeli elde edilecektir. Elde edilecek yapay sinir ağları tahmin modellerinin model performansları hesaplanıp rüzgar potansiyelini tahmin etmek için en uygun yapay sinir ağı tahmin modeli belirlenecektir. Literatür incelendiğinde, yapay sinir ağları modelleri ile rüzgar potansiyelini tahmin etmeye yönelik az sayıda çalışmaya rastlanmış olup, Çorlu bölgesinin potansiyelini belirlemeye yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Literatürde Çorlu bölgesi rüzgar potansiyelini tahmin etmeye yönelik bir çalışma olmaması ve yapılacak çalışmada yapay sinir ağı öngörü modelinin kullanılacak olması çalışmanın önemli bir özelliğidir.Günümüzde enerjiye olan ihtiyacın sürekli artması ve enerji kaynaklarının sınırlı olması rüzgar enerjisinin verimli kullanımının önemini ortaya koymaktadır. Yapılacak çalışmanın, rüzgar enerjisi sektöründeki yatırımcılar ve özellikle Çorlu Bölgesinde yatırım planı olan şirketler için önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, yapılacak fizibilite çalışmaları ile rüzgar enerjisi kaynaklarının verimli kullanımı da sağlanmış olacaktır. Ayrıca, araştırmanın yapılacağı Çorlu bölgesinde rüzgar potansiyelinin analizi için istatistik yöntemler kullanılarak, geleceğe yönelik enerji planlamaları için gerekli rüzgar tahminlerinin başarımları araştırılacaktır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 06-06- 2012/06-12-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Birimi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Aysun SAĞBAŞ - Erdinç UZUN Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Endüstri Mühendisliği Bölümü Telefon,E-Posta 0 282 250 23 09, [email protected] Project Name Project Description A PREDİCTİON MODEL İN DETERMİNATİON OF WİND ENERGY POTENTİAL AND ENERGY PLANNİNG: THE CASE OF CORLU With rapidly growing world population and the amount of energy consumed, researchers try to search new findings in a more efficient use of these resources and has started to be investigated alternative energy resources in detail. In order to meet the energy needs of humankind for centuries has benefited from various sources. With the impact of the industrial revolution, the need for energy has increased even more and scientists has led to discover new findings. The importance of energy issues, global warming and energy in recent days, said a lot of cleaning a floor with the participation of the cycle has increased. For this reason in the world to renewable energy has been orientations: the only countries not only to take advantage of the types of fossil energy, but also brings several advantages compared to fossil fuels from renewable energy sources have begun to exploit the most efficient way. Dealing with this subject in our country, in recent years it has gained momentum in the most interesting and attention-grabbing as a source of renewable energy studies about wind energy. Providing electricity to millions of people all over the world today, with billions of dollars of business volume and offering job opportunities to tens of thousands of wind energy as a young industry: shows a rapid development. Country’s energy demands precision and lifelike put forward in a way, especially energy prices is becoming an increasingly more important in our century. Especially in recent days discussed the environmental impact of fossil-based energy policy and global warming rapidly increase day by day a great wind energy potential is the best way to evaluate oblige. Turkey ‘s energy policy shortly within one replaced will not be possible, wind regions with high potential identification of capacity on the determination of the work promptly made new energy policy within the this problem must be solved. In this context, the development of renewable energy has become very important. Estimates made with the input of countries and international companies that installation work shows that, in 2020, 50 percent of the electricity produced in the world will occur from renewable sources. Renewable energy has the advantage of my exhaustion. When greener compared to fossil fuels, they are more environmentally friendly and found to have much lower in greenhouse. In this study, wind energy, endangered fossil-based energy sources as an alternative to start using renewable energy types, is used more efficiently in order to Corlu in the pilot measurement stations will be chosen and selected regions of the wind potential values will be measured. WASP software package for data obtained through statistical analysis will be applied and wind statistics will be obtained for the region. After obtaining the data from the stage, with the help of MATLAB software with high potential regions for wind energy forecasting model will be generated. Prediction method is used for constructing of models utilizing artificial neural network, two different forecasting model will be obtained. The resulting artificial neural network to model the performance of prediction models for estimating the wind potential is calculated and the most suitable artificial neural network forecasting model will be determined. When examining literature, there are few studies for predicting the potential for wind using artificial neural network models, there is not a study for determining the potential of the region of Corlu. In the literature, there is not a study in Corlu to estimate the potential of wind and in the absence of an artificial neural network prediction model to be used, it is an important feature of the study. Nowadays, the need for a continued increase in energy and wind energy resources are finite reveals the importance of the efficient use of energy. Especially in the wind energy industry and the investors who plan to invest in Corlu is thought to provide important information for companies. Moreover, the efficient use of wind energy resources with a feasibility study will be provided. In addition, wind potential using statistical methods for the analysis of future-oriented energy planning required for the performance of wind forecast will be investigated for Corlu region. Start and Finish Date of Project 06-06- 2012/12-06-2013 Financial Supporter of project Namik Kemal University Scientific Research Projects Unit Manager of Project and Researchers Associate Prof.Dr. Aysun SAGBAS - Erdinç UZUN Faculty Namik Kemal University Çorlu Engineering Faculty Department Department of Industrial Engineering Phone, E-Mail 0 282 250 23 09, [email protected] 223 Proje Adı Proje Açıklaması 224 TRAKYA BÖLGESİ TEKSTİL SEKTÖRÜ: 2010 YILI DURUM ANALİZİ VE BEKLENTİLER Bu çalışmada, ülkemizin önemli tekstil üretim üslerinden Trakya Bölgesi’nde yürütülen bir anket çalışmasının verileri ışığında bölge tekstil işletmelerinin Ar-Ge çalışmaları ve Üniversitelerle işbirliği konusunda mevcut durumu ve beklentileri incelenmektedir. Bu kapsamda, Trakya bölgesinde tekstil işletmelerinin yoğun olarak yer aldığı Tekirdağ ili Çorlu ve Çerkezköy ilçeleri ile Kırklareli ili olmak üzere belirlenen üç ayrı bölgede yer alan işletmelere karma yöntem ile dört farklı bölüm ve 47 adet sorudan oluşan anket soruları yöneltilmiştir. Bu bölgelerde kayıtlı 312 adet kuruluşun 91’inden alınan verilere dayanarak, bölge tekstil sektörünün genel yapısı, istihdam büyüklüğü, faaliyet alanları, yürütülen Ar-Ge çalışmaları, Teknoparklar hakkında yaklaşımları, ve işletmelerin Üniversitelerden ve lisans/lisansüstü eğitimden beklentileri detaylı bir şekilde analiz edilmektedir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş NKÜ BAP (Proje No: NKU.BAP.00.17.YL.10.32) Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof.Dr. Fatma Göktepe Çalıştığı Kurum NKÜ Çorlu Müh. Fakültesi Bölüm Tekstil Müh. Bölümü Telefon,E-Posta 282 250 23 03, [email protected] THE TEXTILE SECTOR IN THRACE REGION: SECTORAL ANALYSIS AND EXPECTATIONS Project Name In this work, the current state of the textile sector in the Thrace region, which is one of the important textile manufacturing centres of Turkey, and the expectations from the Universities was investigated based on a questionnaire survey carried out in the region. For this aim, a questionnaire of 47 questions in four different parts was applied to 312 textile companies registered in the region of Tekirdağ (Çorlu and Çerkezköy) and Kırklareli towns, and the results were analysed. Having response from 91 companies in total to this survey, the general structure of textile sector in the region, manufacturing fields, production capacities, educational level of employees and other important characteristics are all investigated. Also, the level of R&D works carried out by the regional sector companies and their approach towards Technoparks as well as Project Description their cooperation levels with Universities are analysed in detail including the expectations from the Universities and undergraduate/postgraduate education. Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project NKÜ BAP (Proje No: NKU.BAP.00.17.YL.10.32) Manager of Project Prof.Dr. Fatma Göktepe and Researchers Faculty Namik Kemal University Çorlu Engineering Faculty Department Phone, E-Mail 282 250 23 03, [email protected] 225 Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Faculty of Arts and Sciences Chemistry 227 Proje Adı BAZI TIYOFEN BAZLI MONOMERLERIN ELEKTROKIMYASAL OLARAK POLIMERLEŞTIRILMELERI, KARAKTERIZASYONLARI, KAPASITIF DAVRANIŞLARININ INCELENMESI VE DEVRE ANALIZLERI Proje Açıklaması Son yıllarda iletken polimerler konusundaki gelişmeler çok hızlı olarak artmaktadır. İletken polimerler, elektronik ve optik özelliklerinin yüksek olması, esneklik kabiliyetleri, kolay işlenebilme, ucuz maliyetleri, aşınmaya karşı gösterdikleri direnç, çevreye karşı dayanıklı olmaları ve uygun sentez edilebilmelerinden dolayı yalıtkan polimerlere göre büyük üstünlükler sağlamışlardır. Bu amaçla hedeflenen 5 farklı Tiyofen temelli monomerin 3-Metiltiyofen (3MTh), 3-Hekziltiyofen (3HTh), Etilendioksitiyofen (EDOT), 3-(2-Aminotiyofen) (3ATh) ve 3-Oktiltiyofen (3OTh) camsı karbon elektrot (GCE) üzerine 4 farklı elektrolitle (lityumperklorat (LiClO4), sodyum perklorat (NaClO4), tetrabutil amonyumtetra floroborat (TBABF4), tetraetil amonyumtetra floroborat (TEABF4), asetonitril çözücüsünde elektrokimyasal yöntemle (Döngülü Voltametri) (DV) polimerleştirildi. Polimer elektrot film karakterizasyonları DV, Fouriertransform infrared reflektans spektroskopisi (FTIR-ATR), Taramalı elektron mikroskobu-Enerji dağılımlı X-ışınları analizi (SEM-EDX), Elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EES) gibi yöntemlerle gerçekleştirilip kapasitif davranışları incelenerek devre analizleri empedans sonuçları ile birlikte araştırıldı. Sonuç olarak, bu projede 5 farklı monomerin sistematik olarak 4 farklı elektrolit çözeltisi üzerindeki redoks davranışları ve empedans sonuçları karşılaştırılarak, devre modelleme ile optimum şartlarda yük depolama boşaltma kapasiteleri detaylı olarak incelenmiştir. AnahtarKelimeler:3-Metiltiyofen;3-Hekziltiyofen;3,4Etilendioksitiyofen;3-(2-Aminotiyofen);3-Oktiltiyofen; Elektrokimyasal empedans spektroskopisi; Elektrolit. 228 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Murat ATEŞ Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2607 , [email protected] Project Name Project Description 2,2’-BİTİYOFEN İLE N-METİL PİROL MONOMERLERİNİN ELEKTROPOLİMERİZASYONLARI, ELEKTROKİMYASAL EMPEDANS SPEKTROSKOPİSİ VE EŞDEĞER DEVRE MODELLERİ Recently, new advances in conducting polymers have rapidly been increased. Conducting polymers have many advantages than insulating polymers due to their highly electronic, optic, and flexible properties, easy processability, cheap cost, resistance to corrosion, stability, and synthesized by convenient methods. The aim in this project has been electropolymerized 5 different thiophene monomers (3-Methylthiophene (3MTh), 3-Hexylthiophene (3HTh), Ethylenedioxythiophene (EDOT), 3-(2-Aminothiophene) (3ATh) and 3-Oktiltiyofen (3OTh)) on glassy carbon electrode with 4 different electrolytes in solvent of acetonitrile by cyclic voltammetry. Polymer electrode film characterizations have been obtained by CV, Fourier-Transform Infrared Attenuated-Reflection spectroscopy (FTIRATR), Scanning electron microscopy-Energy dispersive X-ray analysis (SEM-EDX) and Electrochemical impedance spectroscopy (EIS). Capacitive behaviours of modified electrodes were examined via circuit analysis. As a result, 5 different monomers and 4 different electrolytes have been studied comparison with redox behaviours and also impedance results. Circuit modelling and charge-discharge capabilities have been examined in optimum conditions. Keywords:3-Methythiophene;3-Hexylthiophene; Ethylenedioxythiophene; 3-(2-Aminothiophene); 3-Octylthiophene; Electrochemical impedance spectroscopy; Electrolyte. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Associate Prof.Dr. Murat ATEŞ Faculty Faculty of Science, Department Department of Chemistry Phone, E-Mail (282) 250 2607 , [email protected] 229 Proje Adı Proje Açıklaması YENİ BİR KOMONOMER SENTEZİ, ELEKTROKOPOLİMERİZASYONU VE HAZIRLANAN KOPOLİMERLERİN GIDA KATKI MADDESİ SİTRATIN ANALİZİNE YÖNELİK BİYOSENSÖR UYGULAMALARINDA KULLANILMASI Polimerler, günümüzde çok çeşitli amaçlarla kullanılan ve büyük bir kısmı elektriksel olarak yalıtkan malzemelerdir. Son yıllarda hetero-atom temelli iletken polimerler konusundaki gelişmeler çok hızlı meydana gelmektedir. Örneğin, elektronik ve optik özelliklerinin yüksek olması, esneklik kabiliyetleri, kolay işlenebilme, ucuz maliyetleri, aşınmaya karşı gösterdikleri direnç, çevreye karşı dayanıklı olmaları ve uygun sentez edilebilmelerinden dolayı yalıtkan polimerlere göre büyük üstünlükler sağlamışlardır. Fonksiyonel polimerler, redoks polimerleri, iletken polimerler bazı nörotransmitter’lere ve kimyasallara karşı seçicilik göstermeleri, uygun katalitik, elektriksel, optik ve manyetik özelliklere sahip olmaları açısından elektrokimyasal, optik, kütle duyarlı sensör, yakıt pili, ışık yayan diyod vb. yapımında kullanılmaya başlanmışlardır. Özellikle bu gibi polimerlere yeni ve üstün özellikler kazandırılması amacıyla bunların farklı türevlerinin elde edilmesine yönelik araştırmalara gerek duyulmaktadır. Dolayısıyla yeni sentezlenen fonksiyonel monomer ve komonomerler ile bunların polimerleri biyosensör uygulamaları açısından son derece önemlidir. Elektropolimerizasyon sırasında, heterosiklik monomerlerle elde edilen polimerler, KFME (Karbon fiber mikro elektrot) yüzeyinde birikmeye başlar. Tiyofen gibi monomerler diğerlerine göre oksitlenme potansiyelleri oldukça yüksektir (01,7 V). Yüksek oksitlenme potansiyelinin uygulanmasından dolayı polimerde zamanla deformasyonlar ve kırılmalar olabilir. Bu durumu engellemek için farklı monomerlerle konjugasyonu arttırıp, oksitlenme potansiyelleri düşürülebilmektedir. Sonuçta, literatürde ilk defa sentezlenmiş alternating konjuge kopolimer elde edilmiştir. Bu projede, ilk defa sentezlenecek olan 2 farklı komonomer, elektrokopolimerizasyonu ve karakterizasyonları ile biyosensör sistemleri dizayn edilmesi planlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak gıda katkı maddesi olarak çok sık kullanılmakta olan sitrat’ın spesifik, pratik ve ekonomik tayini için bienzimatik elektrokimyasal biyosensör dizaynı gerçekleştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Elektrokopolimer; Komonomer; Elektrokimyasal empedans spektroskopisi; Biyosensör; Sitrat; Gıda katkı maddeleri. 230 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2011 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Murat ATEŞ Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2607 , [email protected] Project Name Project Description YENİ BİR KOMONOMER SENTEZİ, ELEKTROKOPOLİMERİZASYONU VE HAZIRLANAN KOPOLİMERLERİN GIDA KATKI MADDESİ SİTRATIN ANALİZİNE YÖNELİK BİYOSENSÖR UYGULAMALARINDA KULLANILMASI Nowadays the polymers have been extensively used for many purposes and as insulator materials. Recently, new advances in conducting polymers based on heteroatomic compounds have rapidly been emerged. Conducting polymers have many advantages than insulating polymers, for example conducting polymers are highly electronic, optic, and flexible properties, easy machinability, cheap cost, resistance to corrosion, stability, and synthesized by convenient methods. Functional, redox and conducting polymers are used for production of electrochemical, optic, mass sensitivity sensors, fuel cells, light emitting diodes etc. because of their selectivity against chemicals and some neurotransmitters. Researchers need many scientific efforts to obtain different conducting polymers which have new and superior properties. Consequently new synthesized functional monomers and co-monomers with their (co)/polymers are critically important in terms of biosensor applications. During the electropolymerization process, the polymers obtained from heterocyclic monomers, have been coated on carbon fiber micro electrodes. Monomers such as thiophene have higher oxidation potentials (0 1.7 V) than many others. Due to its higher oxidation potential it is possible to take place some deformations and cleavages. In order to prevent to this situation, it could be increase conjugation capabilities by the help of the decrease of oxidation potentials. Finally, one of the main aims of this project is to originally synthesize alternating co-polymers. In this project, newly synthesized two different co-monomers, their electrocopolymerization processes and characterizations, and application to biosensor constructions have been planned. For this purposes, specific, practice and economical detection of citrate which is used as food additive by bienzymatic electrochemical biosensor system have been projected. Keywords:Electrocopolymer; comonomer; Electrochemical impedance spectroscopy; Biosensor; Citrate; Food Additives. Start and Finish Date of Project 2010-2011 Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Murat ATEŞ and Researchers Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2607 , [email protected] 231 Proje Adı Proje Açıklaması SÜPERKAPASİTÖR ELEKTROT MATERYALİ OLARAK FONKSİYONEL YENİ KOMONOMER VE KOPOLİMER SENTEZLERİ VE DEVRE ANALİZLERİ Temiz enerjiye olan talep dünyada hızla artmaktadır ve enerji alanında en önemli çözümlerden biri yakıt hücreleri tarafından üretilen temiz enerjidir. Süperkapasitörler, elektriksel cihazlarda, güç kaynaklarında, bilgisayarların hafızalarının korumasında, mikroçiplerde, yakıt hücreleri ve pillerde teknik ve ekonomikavantajasahip olanenerji ve güç depolama aygıtlarıdır. Süperkapasitörler anlık süreler boyunca yüksek oranda güç boşaltan kapasitelerinden dolayı gücü depolama ve boşaltmada kısa zamanlı güç arzını talep etmek için hâlihazırda elektriksel enerji depolama aygıtları olarak kullanılırlar. Süperkapasitörler, piller ve konvansiyonel kapasitörler arasındaki boşluğu spesifik enerjileri ve spesifik güçleri bakımından doldurur. Süperkapasitörler pillere birçok açıdan benzerdir. Örneğin, kullanılan elektrotlar ve elektroaktif elektrot materyalinde yük depolama gibi. Ancak süperkapasitörler piller ve konvansiyonel kapasitörlerden 20-200 kez daha fazla kapasitans özelliği gösteren üstün cihazlardır. Süperkapasitörler, elektrokimyasal kapasitör ve ultra-kapasitör olarak isimlendirilebilmektedirler. Bu isimlendirme, depoladıkları ve boşalttıkları anlık enerjiye göre verilir. Elektrokimyasal kapasitörün, çift katmanlı kapasitör ve pseudokapasitor olarak adlandırılan iki tür hali geliştirilmektedir. Birincisinde, enerji depolama başlıca yüksek spesifik alan ve elektrolit çözeltiler ile elektrot materyali arasında ara yüzeydeki elektronik ve iyonik yükün ayrımından yükselir. İkincisinde, hızlı Faradik reaksiyonlar karakteristik potansiyelde elektrot materyalinde oluşur. Bu sistemler tarafından gösterilen büyük kapasitans değeri yüzeye redoks tipi reaksiyonlarda adsorbe edilmiş ara ürünün katılması ile ilişkili çift katmanlı kapasitans (Cdl) ve pseudo-kapasitansın (Csp) kombinasyonundan ileri geldiğine işaret etmiştir. Ultra-kapasitörler ise süperkapasitörlerden daha yüksek güç depolayan cihazlardır. Uzun raf ömrü ve kullanılabilirlik süreleri oldukça yüksektir. Proje kapsamında, süperkapasitör elektrot materyali olarak kullanılmak üzere fonksiyonel karbazol temelli monomerler ile 3,4-etilendioksitiyofen monomerinin kombinasyonundan sentezlenecek olan 3 yeni komonomerin kopolimerleştirilmesi ve detaylı karakterizasyonları yapılması yapılmıştır. Polimer film karakterizasyonu için FTIR-ATR reflektans spektrofotometre, döngülü voltametri (DV) ve elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EES), taramalı elektron mikrokobu (SEM-EDX), atomik kuvvet mikroskobu (AKM) ölçüm yöntemi olarak kullanılacak, kopolimerlerin EES ile toplam kapasitans ve ara yüzey kapasitans değerleri belirlenmiştir. 3,4-etilendioksitiyofen (EDOT) monomeri düşük band genişliği ve düşük oksitlenme potansiyeli ile yüksek kararlılığa sahiptir. Buna karşın düşük çözünürlüğü bu monomerin elektrik ve optik cihaz yapımında kısıtlamalara neden olur. Bu problemi aşmak için, fonksiyonel karbazol monomeri ile EDOT’ ın komonomer yapılması ve elde edilecek yüksek doplama ve konjugasyona sahip kopolimerlerin, süperkapasitör elektrot materyali olarak kullanılabileceği bulunmuştur. Ayrıca sentezlenecek fonksiyonel kopolimerin eşdeğer devre modellemeleri ve analizleri yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Süperkapasitör; Elektrokimyasal Empedans Spektroskopi; Devre Analizi, Komonomer; Kopolimer; Elektrot Materyali; Karbon Nanotüp; Pseudo-kapasitans; Stabilite; Fonksiyonel Polimer; Elektropolimerleşme. 232 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Murat ATEŞ Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2607 , [email protected] Project Name Project Description SÜPERKAPASİTÖR ELEKTROT MATERYALİ OLARAK FONKSİYONEL YENİ KOMONOMER VE KOPOLİMER SENTEZLERİ VE DEVRE ANALİZLERİ The demand for clean energy is rapidly expanding worldwide and one of the most promising solutions proposed is non-polluting energy production by fuel-cells. Supercapacitors, having technical and economic advantages in electrical appliances, power supplies, protection of computer memory, microchip, fuel cells and batteries energy, are power storage devices. Supercapacitors, due to their capability to deliver during high momentary periods, are presently using as the electrical energy storage devices. Supercapacitors fill the gap between batteries and conventional capacitors in terms of their specific energy and specific power. Supercapacitors and batteries are similar in many respects. For example, such as used electrode and electro active electrode material, but supercapacitors are unique devices exhibiting 20-200 times greater capacitance than batteries and conventional capacitor. Supercapacitor are called electrochemical capacitors and ultra-capacitor. This naming, according to high momentary energy they can retain and they can deliver. Two type of electrochemical capacitor named as double-layer capacitor and pseudo-capacitor are currently under development. In the former, energy storage arises mainly from the separation of electronic and ionic charges at the interface between electrode materials with a high specific area and the electrolytic solutions. In the latter, fast faradic reactions occur in the electrode materials at characteristic potentials. The large capacitance exhibited by these systems has been demonstrated to arise from a combination of the double-layer capacitance (Cdl) and pseudo-capacitance (Csp) associated with the participation of adsorbed intermediates in the surface redox-type reactions. Ultra-capacitors are device storage greater energy than supercapacitor. Long shelf times and cycle life of availability are very high. In the scope of this project, to be used as electrodes supercapacitor material functional karbazol based monomers to be synthesized from 3,4-ethilenedioxythiophene monomer combinations and upgrading copolymer the three new comonomer is expected to make a detailed characterization. For polymer film characterization, as a method FTIR-ATR, scanning electron microscopy (SEM), atomic force microscope (AFM), cyclic voltametry and electrochemical impedance spectroscopy (EIS) measurements to be used. The total capacitance and interfacial capacitance values with electrochemical impedance spectroscopy (EIS) to be determined for copolymers. Monomer of 3,4-ethylenedioxythiophene (EDOT) has low bandwidth, low oxidation potential and high stability. However, low-resolution of this monomer leads to restrictions design of electrical and optical equipment. To overcome this problem, make functional comonomer EDOT with karbazol monomer, and copolymers obtained with high doping and conjugation, thus, to be used as the supercapacitor electrode material is found. Moreover, obtained functional copolymers made of the equivalent circuit modeling and analysis. Keywords: Supercapacitor; Electrochemical Impedance Spectroscopy; Circuit modeling; Comonomer; Copolymer; Electrode material; Carbon Nanotube; Pseudo-capacitance; Stability; Functional Polymer; Electropolymerization. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Murat ATEŞ and Researchers Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2607 , [email protected] 233 Proje Adı Proje Açıklaması 234 BAZI KARBAZOL TÜREVLERININ MONTMORILONITE NANOKILLERI VE ÇINKO NANOPARTIKÜLLERI İLE POLIMER NANOKOMPOZITLERININ SENTEZLENMESI VE ANTIKOROZYON ÖZELLIKLERININ ARAŞTIRILMASI Literatürde polianilin, polipirol, gibi bir çok iletken polimerler için antikorozif kaplamalar üretilmiştir. Diğer iletken bir polimer türü olan polikarbazoller ise iyi termal, elektriksel, fotoaktif ve elektrokromik özelliklerinden dolayı son yıllarda önem kazanmıştır. Sensör, elektrokromik aygıtlar gibi uygulamada yaygınca kullanılmışlardır. Bununla birlikte, polikarbazol ve türevlerinin hatta kompozitlerinin antikorozyon kaplama özellikleri literatürde yeterince araştırılmamıştır. Proje kapsamında karbazol ve türevlerinin (9-vinil-9H-karbazol, 9-metil-9H-karbazol) nano malzemeler (Montmorillonite nanokilleri ve çinko nano partikülleri) ile hem polimer hem de polimer/nano kompozitlerinin ince filmleri paslanmaz çelik üzerine (SS304) korozyon önleyici kaplamalar olarak araştırılmıştır. Polimer ve polimer/nano kompozitleri elektrokimyasal kimyasal yöntemler ile sentezlenerek paslanmaz çelik üzerine kaplanıp bu kaplamaların tuzlu su ortamında (%3.5 NaCl) korozyondan koruma özellikleri detaylıca araştırılmıştır. Projede elde edilen kaplamalar, döngülü voltametri (DV), elektrokimyasal empedans spektroskopsi (EES), Fourier transform İnfrared spektroskopisi (FTIR-ATR), ve taramalı elektron mikroskobuenerji dispersiyon X-ışınları (SEM-EDX) optik mikroskop, 4 nokta probe gibi teknikler ile karakterizasyonları yapılmıştır. Malzemenin korozyon davranışı potansiyodinamik polarizasyon ölçüm metodları (Tafel Polarizasyon eğrisi) ve EES ile yapılmış ve kaplamaların korozyondan korunma özellikleri çalışılmıştır. Sonuçlar ve Tartışma bölümünde ise elektrokimyasal ve kimyasal yöntemlerle elde edilen polimer ve polimer nano kompozit filmlerinin sentez yöntemine göre korozyondan koruma performanslarının karşılaştırılması yapılmıştır. Proje polikarbazol ve türevlerinin özellikle polimer/ nanokompozitlerinin korozyondan korunma özelliklerinin literatürde çok az çalışılmış olması ve bunların literatüre kazandırılması bakımından önemlidir. Özellikle projede kullanılacak çeliğin (SS304) endüstride kullanılan bir paslanmaz çelik türü olması ve bu kaplamaların korozyona karşı iyi performans göstermesi halinde başka çalışmalarla ticarileştirilebilir ise ekonomiye katkı sağlayabilmesi bakımından oldukça önemlidir. Anahtar Kelimeler: Anti-korozyon, Polikarbazol, Poli(N-metil karbazol), Poli(N-Vinil karbazol) Nano-kompozit, Montmonorilit, Çinko nanoparçacık, empedans, paslanmaz çelik, SS304. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Murat ATEŞ Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2607 , [email protected] Project Name Project Description Many conducting polymers, such as polyaniline, polypyrrole are manufactured for anti-corrosive coatings. The other conductive polymer type of polycarbazoles gained prominence in recent years due to good thermal, electrical and photo-active and electrochromic properties. Polycarbazoles are common used in application of sensor and electrochromic devices. However, the anticorrosion coating properties of the polycarbazole and derivatives and of their composites have not been sufficiently researched in literature. In the scope of the present project, carbazole and derivatives (9-vinyl-9Hcarbazole, 9-Methyl-9H-carbazole) and nano-materials (Montmorillnite nanoclay and zinc nanoparticules) with both polymer and polymer/nanocomposite thin films on stainless steel (SS304) have been examined as the anti-corrosive coatings. Polymer and polymer / nanocomposites have been synthesized by electrochemical method and chemical methods are performed on stainless steel. Coated films corrosion protection features have been studied in detail in salt water media (3.5 % NaCl). Coated films were characterized by cyclic voltammetry (CV), electrochemical impedance spectroscopy (EIS), Fourier transform infrared spectroscopy (FTIR-ATR), Scanning electron microscopy-energy dispersion X-ray analysis (SEM-EDX), and optic microscopy. Corrosion behavior of materials were held with potentiodynamic polarization measurement methods (Tafel polarization curve) and EIS. And coatings corrosion protection properties were set. In the Result and Discussion section, electrochemical and chemical synthesized polymer and polymer nanocomposites according to synthesis methods were targeted by comparison of corrosion protection performance. Since there is a lack of research on this matter, the project aims to overcome this problem by studying the properties of polycarbazole and derivatives, especially of polymer / nanocomposite, to achieve the protection against corrosion. In particular, stainless steel (SS304) is used in industry, this type of stainless steel showing good performance against corrosion, and, as it has this concern, our project is very important with regards to commerce and the country’s economy on the whole. Keywords: Anti-corrosion, Polycarbazole, Poly(N-methyl carbazole), Poly(N-Vinyl carbazole), Nano composite, Montmonorillite, Zinc nano particules, impedance, stainless steel, SS304. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Murat ATEŞ and Researchers Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2607 , [email protected] 235 Proje Adı Proje Açıklaması 236 TSH RESEPTÖRÜNDEKİ MUTASYONLARIN TAYİNİ İÇİN ELEKTROKİMYASAL BİYOSENSÖR SİSTEMLERİ GELİŞTİRİLMESİ VE UYGULAMALARI Tiroid stimüle edici hormon (TSH), belirli fizyolojik şartlar altında tiroid hormon sentezinin stimülasyonu, salınımı ve büyüme gibi tiroid bezinin işlevlerinin kontrolünde rol oynayan en önemli faktördür. TSH bu işlevini, G proteinine bağlı reseptör (GPCR) süper ailesinin bir üyesi olan tirotropin reseptörüne (TSHR) bağlanarak gerçekleştirir. TSH’ın reseptöre bağlanmasından sonra reseptör, G protein kompleksi ile etkileşir. Etkileşim sonrası aktive olan Gsα proteini adenilat siklaz yolunu uyarır ve siklik adenozin monofosfat (cAMP) oluşumuna yol açar. cAMP sırasıyla protein kinaz A (PKA) ve diğer sinyal ileti moleküllerini aktive eder. Bu iletim sürecinin sonunda tiroid spesifik genlerin mRNA transkripsiyonu aktive olur. TSHR gen dizisi ürününün 3. hücre içi kıvrımı ve 6. transmembran segmenti üzerinde yer alan aktive edici mutasyonlar en sık görülen mutasyonlardır. Bugüne kadar tiroid nodüllerinde 47 farklı (29 somatik, 19 germline) TSHR gen mutasyonu tespit edilmiştir. TSH normal tiroid dokusunda, iyot alımı ve metabolizmasından tiroid hormon sentezi ve salınımına kadar tüm fizyolojik olayları uyarır. Dolayısıyla TSH reseptörü üzerinde meydana gelen aktive edici bir mutasyon, tiroid foliküler hücrelerinin otonom çalışmasına neden olmaktadır. Böyle bir durumda ise nodüler büyüme, toksik adenom, toksik multinodüler guatr, gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Biyosensörler, biyokimyasal bir mekanizmayı temel almış bir tanıma sistemi içeren kimyasal sensörlerdir.. Bir biyosensör entegre bir reseptör-transduser aygıtıdır ve biyolojik tanıma sistemi sayesinde kantitatif yada yarı-kantitatif analitik bilgi sağlamaktadır. Bir elektrokimyasal biyosensör, elektrokimyasal bir transduserden oluşmaktadır ve moleküler tanıma sistemlerinin ve elektrokimyasal transduserlerin entegrasyonu ile oluşturulabilecek biyosensör sistemlerinin sayı ve çeşidi son derece fazladır. Bu proje kapsamında yukarıda bahsedilen ve öneminden dolayı, TSH reseptöründeki mutasyonların hızlı, ekonomik ve duyarlı tayini ve analizi için elektrokimyasal biyosensör sistemlerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaca yönelik, sentetik olarak sağlanacak, mutasyonların olduğu bölgelerin mutant olmayan küçük oligonükleotid dizileri, prob DNA dizileri olarak kullanılacak ve bu diziler, projenin de en önemli kısmını oluşturacak olan, uygun immobilizasyon yöntemleriyle uygun elektrot yüzeylerinde immobilize edileceklerdir. Ardından mutant ve mutant olmayan komplementer hedef dizilerin farklı hibridizasyon sinyalleri sayesinde TSH reseptöründeki mutasyonlar belirlenebilecektir. İmmobilizasyon ve hibridizasyon aşamalarında elektrokimyasal impedans spektroskopisi ve yanı sıra farklı elektroimyasal yöntemlerden faydalanılacaktır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2011 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Mustafa Kemal SEZGİNTÜRK Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2605 , [email protected] Project Name Project Description DEVELOPMENT OF ELECTROCHEMICAL BIOSENSOR SYSTEMS FOR THE DETERMINATION OF TSH RECEPTOR MUTATIONS AND THEIR APPLICATIONS Under physiological circumstances, thyroid stimulating hormone (TSH) is the main factor that controls thyroid function and growth. TSH acts by binding to its receptor which is a member of the large family of G protein-coupled receptors. After binding of TSH to receptor, it interacts with G protein complex. Gsα protein that activated by the latest interaction stimulates adenylyl cyclase pathway and lead to produce cAMP. It activates protein kinase (PKA) and other messenger molecules. At the end of this cascade mechanism, mRNA transcription of thyroid specific genes is activated. Mutations on intracellular third bending and sixth transmembrane segment of TSH receptor gene are frequently seen as mutations. Since the first description of mutations in TSH receptor gene totaling 47 (29 somatic, 19 germline) different mutations have been identified. In normal thyroid tissue TSH stimulates all aspects of thyroid physiology, i.e. iodine uptake and metabolism, thyroid hormone synthesis, and release. An activating mutation in TSH receptor gene causes the autonomy of thyroid follicular cells. This situation resulted in nodular growth, toxic adenoma and toxic multinodular goitre. Biosensors are chemical sensors in which the recognition system utilizes a biochemical mechanism. A biosensor is an integrated receptortransducer device, which is capable of providing selective quantitative or semi-quantitative analytical information using a biological recognition element. An electrochemical biosensor is a biosensor with an electrochemical transducer and there are a lot of biosensor combinations based on different molecular recognition systems and electrochemical transducers. The aim of this project to develop new electrochemical biosensor technologies for the determination of TSH receptor mutations rapidly, economically and accurately. For this purposes, short oligonucleotid sequences as prob will be immobilized on suitable electrode surfaces via different immobilization processes. In following steps hybridization signals will be analyzed by the help of the electrochemical methods especially electrochemical impedance spectroscopy. Start and Finish Date of Project 2010-2011 Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Mustafa Kemal SEZGİNTÜRK and Researchers Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2605 , [email protected] 237 MEME KANSERİ BİYOMARKERLARI İÇİN ELEKTROKİMYASAL BİYOSENSÖR SİSTEMLERİ Proje Adı Proje Açıklaması 238 Meme kanseri meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat fazladır. 1970lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır. Meme kanseri, yayılmadan önce, erken tesbit edilirse,hasta %96 yaşam şansına sahiptir. Meme kanserinin birçok tipi vardır. En sık rastlanan duktal karsinoma, memenin süt kanallarında başlar. Meme kanseri memenin dışına yayıldığında koltuk altındaki lenfatik nodüller en sık görülen yayılım yerleridir. Kanser hücreleri memenin diğer Lenf Nodlarına, Kemiğe, Karaciğer ve Akciğere yayılabilir. Her kadın meme kanseri gelişme riskine sahiptir. Gerçekte meme kanseri gelişen kadınların çoğunda risk faktörleri belli değildir. Günümüze kadar kalıtıma bağlı meme kanserleri iki gen ile ilişkilendirilmiştir. Meme kanseri geni 1 anlamına gelen BRCA1 ve meme kanseri geni 2 anlamına gelen BRCA2 genleri. Bu genlerin görevi meme hücrelerinin normal olarak gelişmelerini sağlamak ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemektir. Ancak bu genlerde bozukluk veya mutasyonlar olursa meme kanseri riskinde artış meydana gelir. Anormal BRCA1 ve BRCA2 genleri tüm meme kanserlerinin yaklaşık %10’undan sorumludur. Anormal BRCA1 veya BRCA2 geni taşıyan meme kanserli hastaların aile öykülerinde meme kanseri, yumurtalık kanseri veya her ikisi yer alır. Ancak, meme kanserli kadınların çoğunun aile öyküsünde meme kanserinin bulunmadığının da unutulmaması gerekir. BRCA1 ve BRCA2’nin tanımlanmasıyla meme kanseri tarama ve tedavisinde yeni teknikler geliştirilmiş ve hastalık riski azaltılmıştır. Tümör markerları kanserin biyokimyasal indikatörleridirler. Hücre yüzeyi antijenleri, enzim ve hormonlar gibi sitoplazma proteinleri kanser markerları olabilirler. Klinik uygulamalarda, marker terimi plazma, vücut sıvıları, katı tümörler, tümör hücreleri, lenf nodları ve kemik iliğinde tayin edilebilen bir molekülü tanımlamaktadır. Bazı tümör markerları sadece bir kanser tipine spesifik iken bazıları birçok kanser türünde ortaya çıkabilen moleküllerdir. Tümör hücreleri tarafından üretilen antijenler de spesifik tümör markerları arasında bulunurlar ve bu hücreler, normal hücrelerden antijenik olarak farklandırılabilirler. Tümör hücrelerinin herhangi bir proteini potansiyel bir antijen olabilir. Bu antijenler spesifik olarak diagnoz, prognozun belirlenmesi, tedavinin şekillenmesi ve izlenmesi gibi çok önemli noktalarda kullanılabilirler. Bu proje kapsamında meme kanserinin erken teşhisi hayati derecede öneme sahip olduğundan dolayı meme kanseri biyomarkerlarının düzeylerinin belirlenmesine yönelik olarak hızlı, pratik ve duyarlı sonuçlar verebilecek biyosensör sistemlerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda reseptör-ligand gibi katalitik etkileşim olanağı sınırlı moleküllerin tayini Elektrokimyasal İmpedans Spektroskopisi (EIS) esaslı biyosensörler ile geliştirilecektir. EIS son yıllarda çok çeşitli fiziksel ve kimyasal özelliklerin belirlenmesinde çok duyarlı bir belirteç olarak ortaya çıkmıştır. EIS, analitik çözümler sunmasının yanı sıra membran özelliklerinin belirlenmesi, biyosensör karakterizasyonu ve fabrikasyonu amaçlı araştırmaların yapılmasına olanak sağlamaktadır. EIS, affinite etkileşimlerinden sonra meydana gelen yük transfer değişimleri yoluyla söz konusu etkileşim hakkında analitik bilgi sağlayabilmektedir. Bu proje kapsamında meme kanseri biyomarkerlarının, spesifik reseptörleriyle etkileşimleri temel alınarak, EIS esaslı biyosensör sistemlerinin geliştirilmesi ve bu biyosensörlerin meme kanseri biyomarkerlarının analizlerinde kullanımı tasarlanmıştır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Mustafa Kemal SEZGİNTÜRK Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2605 , [email protected] ELECTROCHEMICAL BIOSENSOR SYSTEMS FOR BIOMARKERS IN BREAST CANCER Project Name Project Description Breast cancer is a kind of cancer which thrives in the breast cells. It is a type of cancer which is most commonly seen in the world excluded lung cancer. It is stated that every woman out of 8, will catch breast cancer some period in her life. Although it is seen on people , women cases are 100 times more than man cases. The density of breast cancer has increased since 1970 , it has been claimed that western style of life caused the rise of cancer. The rate of breast cancer in North America and Europe is more than other parts of the world. If the breast cancer is diagnosed before it spreads, the patient has a chance to survive % 96.There are various kinds of breast cancer. The common one, ductile carcinoma, occurs in the milk channels of the breast. When breast cancer spreads outer part of the breast, lymph nodule can occur in the armpit where they are seen commonly. Cancerous cells may spread to other lymph nodules of breast, bone, liver and lungs. Every woman has risk of developing breast cancer. The risk factor is not determined on most of the women who develop breast cancer. Up to now, genetically transmitted breast cancer has been related to two genes: BRCA1 which means breast cancered gene 1 and BRCA 2 meaning breast cancer gene 2 The function of these genes is to provide with the development of the breast cells and to block the increase of cancerous cells. On the other hand, if these genes are subject to deformation or mutation, the risk of breast cancer increases. Abnormal BRCA1 and BRCA2 genes are responsible of % 10 of all the breast cancer. The breast cancer victims with BRCA1 and BRCA2 genes have breast cancer, ovarian cancer, or both in their generation. On the other hand, it should be kept in mind that most of the breast cancered women have no breast cancer in their generation. By the definition of BRCA1 and BRCA2, the new techniques have been developed in the diagnosis and treatment of the breast cancer and the risk of the illness has been reduced. Tumor markers are the biochemical indicators of the cancer. Cytoplasm proteins such as cell surface antigen enzymes and hormones may be cancer markers. In the clinical applications the term marker defines a molecule which can be identified in the plasma, body liquids, solid tumors, tumor cells, lymph nodules and bone marrow. While some tumor markers are specific only in one type of cancer, some are the molecules which can occur in many types of cancer. The antigens which are produced by the tumor cells take place among the specific tumor markers as well and these cells are antigenically different from normal cells. Any of the protein of the tumor cells can be a potential antigen. These antigens can be used in many important fields such as, determination of diagnosis and prognosis specifically, determination of treatment and process As the early diagnosis of the breast cancer is vital importance, with this project it is aimed at developing biosensor systems which can give quick, practical and sensitive outcomes in the field of determining the level of breast cancer biomarkers. In this direction, electrochemistry impedance spectroscopy (EIS)based biosensors will be developed to determine the molecules such as receptor legend whose catalytic interaction is limited. In recent years, EIS has been introduced as a very sensitive marker to determine various physical and chemical characteristics. EIS, besides offering analytical solutions it also enables to realize investigations aiming at determining membrane characteristics, biosensor characteristics and fabrication. EIS is able to provide analytical information about so called interaction by means of charge transfer alternation which occurs after affinite interactions. The aim of this project is to develop EIS based biosensor systems regarding the interaction of breast cancer biomarkers with specific receptors and to use biosensors in the analysis of the breast cancer biomarkers. Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Mustafa Kemal SEZGİNTÜRK Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2605 , [email protected] 239 Proje Adı Proje Açıklaması POLİPİROL, POLİANİLİN VE POLİ(3-OKTİLTİYOFEN)’İN ELEKTROKİMYASAL SENTEZİ KARAKTERİZASYONU VE KOROZYON ÖNLEME ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Pirol, anilin ve 3-Oktiltiyofen monomerleri Al1050, CKE ve KFME gibi birçok elektrot sistemine elektrokimyasal tekniklerle farklı çözelti ortamlarında kaplandı. Modifiye polimer filmlerin redoks davranışları (ince film ve difüzyon kontrollü) olup olmadıkları araştırılıp, çok çeşitli metodlarla karakterizasyonları (DV, SEM-EDX, EIS, FTIR-ATR) gibi tekniklerle gerçekleştirilmiştir. Elde edilen modifye filmlerin düşük frekanslı kapasitans ve çözeltideki çift katmanlı kapasitans değerleri tespit edilmiştir. Ayrıca polimerlerin ve polimer/TiO2 nano-partikül kompozit filmlerin anti-korozyon performanslarının incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Her bir malzeme için Tafel ekstrapolasyon eğrileri alınarak, %3.5 lik NaCl ortamında korozyon koruma özellikleri araştırılmıştır. Potansiyodinamik polarizasyon ölçüm metodları kullanılarak korozyon potansiyelleri (Ekor), korozyon akımları (Ikor), anodik Tafel eğimleri (βa), katodik Tafel eğimleri (βc) elde edilerek, polarizasyon direnci (Rp), korozyon hızı (mm. yıl-1), yüzde koruma etkinliği (% KE) hesaplanmıştır. Ayrıca kaplamaların korozyon takipleri kaplamaya zarar vermeden inceleme yapabilen kullanışlı ve hassas bir teknik olan EES ile izlenmiştir. Elde edilen deneysel empedans dataları uygun eşdeğer devre modelleri ile fit edilerek elektrolit direnci (Rs), por direnci (Rpor), yük transfer direnci (Rct), çift katmanlı kapasitans (Cdl) gibi parametreler elde edilerek ve % KE hesaplanmıştır. Anahtar Kelimeler: Polipirol, polianilin, poli(3-oktiltiyofen), korozyon, Al 1050. 240 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Murat ATEŞ Nuri EREN -Ayşegül DOLAPDERE Okan KALENDER - Arş.Gör.Tolga KARAZEHİR Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2607 , [email protected] Project Name POLİPİROL, POLİANİLİN VE POLİ(3-OKTİLTİYOFEN)’İN ELEKTROKİMYASAL SENTEZİ KARAKTERİZASYONU VE KOROZYON ÖNLEME ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Project Description Pyrrole, aniline and 3-Octylthiophene monomers were electrocoated on various electrodes such as Al1050, glassy carbon electrode (GCE) and carbon fiber microelectrode (CFME) in different solution medium. Modified polymer film’s redox behaviours (thin layer or diffusion controlled processes) were investigated and characterized by many techniques such as cyclic voltammetry (CV), scanning electron microscopy-energy dispersion X-ray (SEM-EDX), electrochemical impedance spectroscopy (EIS), and fourier transform infrared-attenuated transmission reflectance (FTIR-ATR) etc. Modified polymer film’s low frequency capacitance (Clf) and double layer capacitance (Cdl) values were obtained in comparison results. In addition, polymer and polymer/TiO2 nano-particule composite film’s anti-corrosion performance were taken in more detail. Tafel extrapolation curves were taken in 3.5% NaCl solution and investigated corrosion efficiency for every material. Corrosion potentials (Ecor), corrosion currents (Icor), anodic Tafel slope (βa), cathodic Tafel slope (βc) were obtained by potentiodynamic polarization measurement methods. And also polarization resistance (Rp), corrosion rate (mm.year-1), and protection efficiency ( P / %) were calculated from Tafel extrapolation curve measurements. Moreover, corrosion performance were followed by EIS technique, which is very sensitive and usage method for corrosion experimets. Obtained experimental impedance data were fitted by equivalent circuit model to calculate electrolyte resistance (Rs), porous resistance (Rpor), charge transfer resistance (Rct), double layer capacitance (Cdl) and protection efficiency (%). Keywords: Polypyrrole, polyaniline, poly(3-octylthiophene), corrosion, Al 1050. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Murat ATEŞ Nuri EREN -Ayşegül DOLAPDERE Okan KALENDER - Assist. Res.Tolga KARAZEHİR Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2607 , [email protected] 241 Proje Adı Proje Açıklaması 2,2’-BITIYOFEN ILE N-METIL PIROL MONOMERLERININ ELEKTROPOLIMERIZASYONLARI, ELEKTROKIMYASAL EMPEDANS SPEKTROSKOPISI VE EŞDEĞER DEVRE MODELLERI N-Metilpirol (N-MPy), 2,2”-Bitiyofen (BTh) ve 3-(Oktiltiyofen) (OTh) döngülü voltametri (DV) ile camsı karbon elektrot (CKE) üzerine elektrokimyasal yöntemle polimerleĢtirildi. Farklı konsantrasyonlardaki N-MPy, BTh ve OTh0in homopolimerler, [N-MPy]0/[BTh]0, [BTh]0/ [N-MPy]0, [N-MPy]0/[OTh]0 ve [BTh]0/[OTh]0 = 1/1, 1/2, 1/5 ve 1/10 farklı başlangıç oranlarındaki kopolimerler ve [N-MPy]0/[BTh]0/[OTh]0 terpolimerler DV, Fourier Dönüşümlü Kızılötesi spektroskopi (FTIR-ATR), taramalı elektron mikroskopu (SEM), enerji dağılımlı X-ışını analizi (EDX) ve elektrokimyasal empedans spektroskopi (EES) ile karakterize edildi. Modifiye elektrotların kapasitif davranışları Nyquist, Bode - magnitut, Bode – faz, admitans ve kapsitans grafikleriyle bulundu. Rs(Cdl1(R1(QR2))) (Cdl2R3) eşdeğer devre modeli ile teorik ve deneysel dataların çakışması gösterildi. 50 mM başlangıç monomer konsantrasyonlarında en yüksek düşük-frekanslı kapasitans (CLF), P(N-MPy) için CLF= 2.34×10-4 mFcm2, P(BTh) için CLF= 5.06×10-4 mFcm-2 ve P(OTh) için 75 mM başlangıç monomer konsantrasyonunda, CLF= 6.96 mFcm-2, terpolimer için ise [N-MPy]0/[BTh]0/[OTh]0 = 1/1/1 CLF= 3.78 mFcm-2 olarak elde edildi. Anahtar kelimeler: N-Metilpirol, 2,20-bitiyofen, 3-(Oktiltiyofen), Elektrokimyasal empedans spektroskopi, İletken polimerler, Devre modeli. 242 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç.Dr. Murat ATEŞ - Fatih ARICAN Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2607 , [email protected] Project Name Project Description 2,2’-BITIYOFEN ILE N-METIL PIROL MONOMERLERININ ELEKTROPOLIMERIZASYONLARI, ELEKTROKIMYASAL EMPEDANS SPEKTROSKOPISI VE EŞDEĞER DEVRE MODELLERI N-Methylpyrrole (N-MPy), 2,2’-bithiophene (BTh) and 3-(Octylthiophene) were electrocopolymerised on glassy carbon electrode (GCE). The resulting homopolymers of N-MPy, BTh and OTh in different concentrations, copolymers in different initial feed ratios of [N-MPy]0/[BTh]0, [BTh]0/[N-MPy]0, [N-MPy]0/[OTh]0 and [BTh]0/[OTh]0 = 1/1, 1/2, 1/5 and 1/10 and terpolymers of [N-MPy]0/[BTh]0/[OTh]0 were characterised by CV, Fourier-transform infrared reflectance attenuated transmittance (FTIR-ATR), scanning electron microscopy (SEM), energy dispersive X-ray analysis (EDX), and electrochemical impedance spectroscopy (EIS). The capacitive behaviours of the modified electrodes were defined via Nyquist, Bode-magnitude, Bode-phase, Admittance and Capacitance plots. The equivalent circuit model of Rs(Cdl1(R1(QR2))) (Cdl2R3) was performed to fit the theoretical and experimental data. The highest low-frequency capacitance (CLF) were obtained from initial monomer concentrations of 50 mM as CLF= 2.3410-4 mFcm-2 for P(NMPy), CLF=05.06010-4 mFcm-2 for P(BTh), CLF= 6.96 mFcm-2 for P(OTh) initial monomer concentration of 75 mM, and CLF= 0 3.78 mFcm-2 for terpolymer in the inital feed ratio of [N-MPy]0/[BTh]0/[OTh]0 = 1/1/1. Keywords: N-Methylpyrrole, 2,2’-Bithitiophene, 3-(Octylthiophene), Electrochemical impedance spectroscopy, Conducting polymers, Circuit model Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assoc. Prof. Dr. Murat ATEŞ - Fatih ARICAN and Researchers Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2607 , [email protected] 243 Proje Adı Proje Açıklaması SUDAKİ AROMATİK KİRLETİCİLERİN HİDROKSİL RADİKALLERİ İLE REAKSİYONLARININ KİNETİĞİNİN TEORİK OLARAK İNCELENMESİ Piridazin ve piridin endüstriyel açıdan yaygın olarak kullanılmakta olan bir çözücüdür. Ayrıca, türevleri pek çok pestisidin yapısında bulunur. Canlı organizmaların zararlı etkileri, sulara kötü bir koku vermeleri, dayanıklı oluşları ve çözünürlükleri nedeni ile, piridazin ve türevleri önemli bir su kirletici grubunu oluşturmaktadır. Bu maddeleri sulardan uzaklaştırmak için kullanılmakta olan pek çok yöntem bulunmakla birlikte, her yöntemin kendine göre bir sakıncası vardır. Bu çalışmada, piridazin, piridin ve hidroksi türevlerinin degradasyon reaksiyonunun kinetiği teorik olarak incelenmiştir. Piridazinin ve piridinin degradasyon reaksiyonunda oluşan ara ürünlerin belirlenebilmesi amacı ile, reaktan ve geçiş konumu komplekslerinin geometrik optimizasyonları yarı-ampirik AM1 ve PM3, ab initio Hartree-Fock HF/3-21G ve HF/6-31G* yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Kuantum mekaniksel hesaplama sonuçlarına dayanılarak, olası tüm reaksiyon yollarının hız sabitleri Geçiş Konumu Teorisi’nin kullanımı ile hesaplanmıştır. Anahtar Kelimeler: Piridazin, piridin, PM3, AM1, HF/3.21G, HF/6.31G, hidroksil radikal 244 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr. Yelda YALÇIN GÜRKAN Alkan GÜLSEN -Gülcan ÇOLAKOĞLU Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2621 , Tufan TEKPETEK - Bahar EREN [email protected] Project Name Project Description SUDAKİ AROMATİK KİRLETİCİLERİN HİDROKSİL RADİKALLERİ İLE REAKSİYONLARININ KİNETİĞİNİN TEORİK OLARAK İNCELENMESİ Pyridazine and pyridine is a widely used industrial solvent. In addition, its substituted derivaties are present in a great number of pesticidies. Due to their harmful effects to living organisms, unpleasant smell , stability and solubility in water, pyridazine and its derivates constitute an important class of water contaminants. There are many conventional methods to destroy such compouds, but each method has its shortcomings. In this study, the kinetics of pyridine, pyridazine and its hydroxy derivaties have been investigated theoretically. With the intention of predicting intermediates forming in the degradation reaction of pyridazine, geometry optimizations of the reactants and the transition state complexes have been performed with the semiempirical PM3, AM1, Hartree-Fock 3.21 ve Hartree-Fock 6.31G methods. Based on the results of the quantum mechanical calculations, the rate constants of all the possible reaction paths have been calculated by means of the Transition State theory. Keywords: Pyridazine, Pyridine, PM3, AM1, HF-3.21, HF-6.31G, hydroxyl radicals Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.Yelda YALÇIN GÜRKAN Alkan GÜLSEN -Gülcan ÇOLAKOĞLU and Researchers Tufan TEKPETEK - Bahar EREN Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2621 , [email protected] 245 Proje Adı Proje Açıklaması BİYOSENSÖR TEKNOLOJİSİNİN GIDA KATKI MADDELERİNİN TAYİNİ AMACIYLA GELİŞTİRİLMESİ Kimyasal maddelerin duyarlı ve spesifik analizi her zaman önem taşımıştır. Her geçen gün kullanılan kimyasal ve biyokimyasal maddelerin sayısı artmaktadır. Ayrıca teknolojinin gelişmesi paralelinde, üretilen ürünlerin bileşimi çeşitli katkılar yoluyla karmaşıklaşmaktadır. Buna ilaveten biyolojik kökenli gıda veya ürünlerin doğasından gelen bir komplekslik de vardır. Bu karmaşık ortamda belirlenmesi istenilen maddelerin spesifik ve duyarlı analizleri için klasik yöntemler yerine uzun yıllardan beri enzimatik yöntemler tercih edilmektedir. Ancak ürün çeşit ve sayısının artması çok sayıda analizin kısa sürede pratik bir şekilde yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bu amaç çerçevesinde uygun bir iletim ve algılama sistemi üzerinde enzim immobilizasyonuyla biyosensörlerin en yaygın yararlanılan türü olan enzim elektrodları geliştirilmektedir. Böylece karmaşık bileşimdeki örneklerde, belirlenmesi istenilen maddelerin duyarlı ve spesifik analizi, pratik ve ekonomik bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu projede biyosensör teknolojisine katkı sağlayacak nitelikte gıdalara katkı maddesi olarak katılan nitrat ve sülfitlerin analizine yönelik biyosensörler geliştirilmiştir. Bilindiği gibi özellikle bazı kurutulmuş et ürünlerine , kırmızı rengin korunması amacıyla nitritler katılmaktadır. Çoğu durumda zamanla nitritlere dönüştüğü için nitratlar katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Nitratlar nitritlere dönüşerek nitritlerde kanserojen nitrozaminlerin oluşumuna yol açarak potansiyel bir risk oluştururlar. Sülfitler ise kurutulmuş veya dondurulmuş gıdalarda renk kaybolmasını ve özellikle şarapta bakteriyel üremeyi önlemek amacıyla kullanılırlar. Sülfitler astmatik ve allerjik bünyeli kişiler için potansiyel tehlike oluştururlar. Nitrat tayini için nitrat redüktaz ve sülfit tayini için sülfit oksidaz enzimleri kullanılarak hazırlanan biyosensörler ile nitrat için (5x10-9–90x10-9 M; pH:7,5, 50 mM fosfat tamponu (100mg/l metil violojenli), T:350C) nitrat ve sülfit için (200-2800 mM; pH:7,0, 50 mM fosfat tamponu, T:400C) sülfit konsantrasyon aralığında doğrusal sonuçlar alındı. Geliştirilen her iki biyosensörün optimizasyonu amacıyla biyoaktif tabaka bileşenlerinin (enzim, immobilizasyon materyalleri) ve çalışma koşullarının (opt. pH, opt.sıcaklık,en uygun tampon konsantrasyonu, en uygun mediyatör türü v.b) optimizasyonu gerçekleştirildi. Optimizasyon sonrası her iki biyosensöre yönelik biyosensör kararlılığı, substrat spesifikliği, termal kararlılık, depo kararlılığı, tekrarlanabilirlik gibi parametreleri içeren karakterizasyon çalışmaları yapıldı. Nitrat redüktaz temelli biyosensörle 47x10-9 M nitrat konsantrasyonunda (n=7) deneme için ortalama değer x, standart sapma (SS) ve % varyasyon katsayısı (%VK) sırasıyla 47,05x10-9 M , 0 0,5740x10-9 ve % 1,219 olarak bulunurken, sülfit oksidaz temelli biyosensörle 1600 mM sülfit konsantrasyonunda (n=10) deneme için ortalama değer x, standart sapma (SS) ve % varyasyon katsayısı (%VK) sırasıyla 1631 mM, ±0,0673 ve % 4,126 olarak bulundu. Projenin son aşamasında geliştirilen biyosensörlerle bazı gıda örneklerinde nitrat ve sülfit analizleri gerçekleştirilerek elde edilen sonuçlar referans yöntemlerle elde edilenlerle kıyaslandı Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 246 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof.Dr.Erhan DİNÇKAYA Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2605 , [email protected] Project Name Project Description DEVELOPMENT OF BİOSENSOR TECHNOLOGY FOR ANALYSİS OF FOOD ADDİTİVES In analytical chemistry, the development of sensitive and selective analysis of chemical sensors is of great importance. In parallel to the technological developments, the composition of the products becomes more and more complex. Food product with biological origin also introduces natural complexity. Enzymes are proteins that speed up the chemical equilibria and the selectivity in this catalysis makes the enzymes suitable reagents for chemical analysis. Methods based on enzymatic reactions offer a selective and sensitive method for the determination of some chemicals due to the mass production of the food product requires rapid and cheap analysis techniques. The use of enzyme electrodes immobilised on a suitable substrate would maintain sensitive and selective analysis of certain compounds for routine analysis purposes. In this project biosensors, that will contribute to the biosensor technology, were developed for nitrate and sulfite analysis that are used as food additivies. As well known, nitrate is added to dried meat products for colour protection. Nitrate introduces a potential risk for human health due to the carcinogenic effects of nitrozamines. Sulfite is widely used in food and pharmaceutical preparations as an antioxidant. It is added into wines for prevention of bacteriological growth. Sulfite also introduces a potential risk for asthmatic patients. By using the nitrate reductase and sulfite oxidase based biosensors developed linearities (5x10-9-90x10-9 M, pH:7.5, 50 mM phosphate buffer contain 100mg/l methyl viologen, T:350C) for nitrate and (200-2800 mM, pH:7.0, 50 mM phosphate buffer T:400C) for sulfite were carried out. For the optimization studies of the biosensors, bioactive surface components such as enzyme and immobilization materials and working conditions such as opt.pH, opt.temperature, the most suitable buffer concentration, the most suitable mediator type, etc. were determined. After optimization studies, for the determination of the biosensor characterization some parameters such as biosensor stability, substrate specificity, thermal stability, storage stability, reproducibility were investigated. In the reproducibility experiments for 47x10-9 M nitrate (n=7) the average value (x), standard deviation (SD), and variation coefficient (CV%) were found as 47.05x10-9 M, 0,5740x10-9 ,and % 1.219 and for 1600 mM sulfite (n=10) ) the average value (x), standard deviation (SD), and variation coefficient (CV%) were found as 1631 mM, 0,0673 ,and % 4.126. In the last part of the project by using the biosensors nitrate and sulfite determination for the some food samples were realised and results obtained were compared to the results of the reference methods. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project Prof.Dr.Erhan DİNÇKAYA and Researchers Faculty Faculty of Science, Department Department of Chemistry Phone, E-Mail (282) 250 2605 , [email protected] 247 Proje Adı Proje Açıklaması NÜKLEİK ASİTLERİN TAYİNİNDE KULLANILABİLECEK YENİ FLORESANT UÇLARIN SENTEZLENMESİ VE ETKİLEŞİMLERİN SPEKTROFLORİMETRİK YÖNTEMLE İNCELENMESİ Nükleik asitlerin nicel analizleri moleküler biyoloji, biyoteknoloji ve tıbbi teşhis başta olmak üzere birçok alanda büyük önem taşımaktadır. DNA’nın diğer biyolojik bileşiklere oranla yüksek kimyasal kararlılığı, nükleik asit tayini için hızlı, hassas ve kolay analitik metotlar geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Literatürde nükleik asit tayini için spektrofotometri, kemiluminesans, ışık saçılması, elektrokimya ve kromatografi gibi birçok yöntem önerilmiştir Bununla birlikte, son yıllarda florimetrik yöntemlere büyük ilgi gösterilmektedir. Nükleik asitler oldukça düşük şiddetli floresans emisyonuna sahiptir ve spektral özelliklerinin doğrudan incelenmesi çok zordur. Dolaylı olarak spektroflorimetrik yöntemde floresant uçlar örneğin floresant boyar maddeler, metal iyonları ve metal kompleksleri kullanılmaktadır. Nükleik asitler ile floresant ucun etkileşimi üç temel bağlanma modeli üzerinden gerçekleşmektedir. Bunlar interkelasyon, groove bağlanma ve elektrostatik etkileşimlerdir. Fluoresant uçlar (boyar madde, prob diğer kullanılan isimlendirmeler) floresans özellik göstermeyen veya az gösteren biyomoleküle bağlandığında, ona floresans özellik kazandırır veya spektral özelliğini değiştirir ve biyomolekülün yapı ve fonksiyonlarının incelenmesine, izlenmesine olanak sağlar. Bu uçlar, protein, nükleik asit, hormon, büyüme faktörü vb. gibi birçok biyomoleküllerle etkileşerek bu türlerin yapı ve fonksiyonlarının incelenmesine olanak sağlarlar. Etidinyum bromür (EB) karakteristik bağlanma özellikleri ile en hassas floresans uçlardan biridir ve DNA’ya bağlandığı zaman floresans şiddetinde artma ile uyarılma dalgaboyunda kırmızıya kayma gözlenir. Aromatik halkada katyonik uçlar veya katyonik kuarterner azot içeren düzlemsel heterosiklik aromatik bileşikler, DNA boyamasında kullanılan EB gibi interkelatör olarak kullanılırlar. Bu çalışmada, EB türevlerinden oluşan nükleik asite (özellikle DNA) duyarlı floresant uçların sentezlenmesi önerilmektedir. Bilindiği gibi boyar maddenin içerdiği kuarterner amonyum (-N+) (spermine like) grupları, DNA ile etkileşiminde aktiviteyi artırmaktadır. Bu nedenle etidinyum monomer boyar maddelerinin DNA’ya duyarlı pozitif yüklü köprü veya uç gruplarını içeren türevleri sentezlenecektir. Bu çalışmanın amacı elde edilen boyar maddelerin DNA, RNA ve oligonükleotidler ile etkileşimleri spektroflorimetrik yöntemle incelenecektir. Ayrıca bu yöntemle BSA, HSA, tiroksin ve insulin gibi biyolojik maddelerle de etkileşimleri incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Spektroflorimetri, floresant uç, boyar madde, nükleik asit, DNA, RNA, çift sarmal (ds), tek sarmal (ss), söndürücü, interkelasyon. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 248 Destekleyen Kuruluş TÜBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Elmas Gökoğlu Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Kimya Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2619 , [email protected] Project Name NÜKLEİK ASİTLERİN TAYİNİNDE KULLANILABİLECEK YENİ FLORESANT UÇLARIN SENTEZLENMESİ VE ETKİLEŞİMLERİN SPEKTROFLORİMETRİK YÖNTEMLE İNCELENMESİ Determination of nucleic acids is required in many fields, such as molecular biology, biotechnology and medical diagnosis. The high chemical stability of DNA relative to other biological compounds favors the possibility of developing rapid, sensitive and easy to use analytical methods for nucleic acid quantification. Several methods have been reported for determining nucleic acids over the last few years, such as spectrophotometry, chemiluminescence, light scattering, electrochemistry and chromatography. However, the fluorimetric methods have attracted more attention. Because of the weak fluorescence emission of nucleic acids, any direct attempt to investigate their biological properties by spectrofluorimetry is limited. At present, indirect investigations of them by spectrofluorimetry have involved the use of fluorescent probes, such as dyes, metal ions and Project Description metal complexes. In terms of the mechanism, there are three primarily binding modes concerning the interaction of probe with nucleic acids: intercalation, groove binding and electcrostatic interactions. Fluorescent probes are bonded to the biomolecule to provide fluorescence when none exists or to change the spectral properties of the molecules such as protein, nucleic acid, hormone, growth factor etc. Ethidium bromide (EB) is one of the most sensitive fluorescent probes with the binding characteristics. While binding the DNA it can be enhanced fluorescence with significant bathochromic shift of the excitation wavelength. Planar heterocyclic aromatic compounds bearing cationic side arms or cationic quaternary nitrogen in the aromatic ring such as EB which is used for staining of DNA are employed as an intercalator. In this study, we propose to design the nucleic acid (especially DNA)- sensitive fluorescent dyes using EB derivatives. As is well known, the presence of spermine-like groups (containing charged quaternary nitrogen) in dye molecule could significantly increase its affinity to DNA. Thus we will synthesized positively charged linkage or tail group to design series of DNA sensitive monomer EB dyes. The presented work is aimed to investigate interaction between DNA, RNA and oligonucleotides and these dyes using spectrofluorimetry. Also this method will be applied to the other biological molecules such as HSA, BSA, thyroxine and insulin. Keywords: Spectroflorimetry, fluorescent probe, dye, nucleic acid, DNA, RNA, double stranded (ds), single stranded (ss), quencher, intercalation Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project TÜBİTAK Manager of Project Prof. Dr. Elmas Gökoğlu and Researchers Faculty Faculty of Science, Department Department of Chemistry Phone, E-Mail (282) 250 2619 , [email protected] 249 Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Faculty of Arts and Sciences Physics 251 Proje Adı İKİ BOYUTLU SÜREKLİ DALGACIK DÖNÜŞÜMÜ KULLANILARAK CİSİMLERİN PROFİLLERİNİN BELİRLENMESİ Bu projede, bir dijital projektör ve bir CCD kameradan oluşan standart ızgara yansıtma tekniği ile iki boyutlu sürekli dalgacık dönüşümü (2D-SDD) kullanılarak cisimlerin üç boyutlu profillerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Hedef cismin yüzey profili, çapraz optik eksen geometrisi ile deneysel olarak ele alınmıştır. Bir ızgara deseni oluşturularak elde edilen hedef cismin görüntüleri, cismin üç boyutlu görüntüsüne ulaşmak için, 2D-SDD ile analiz edilmiştir. İki boyutlu Fourier dönüşümü ile aynı hesaplar tekrarlanarak, elde edilen profiller karşılaştırılmıştır. Ayrıca 1D SDD ile iki farklı yönde faz hesaplanarak iki boyutlu ızgara deseni için faz ve faz-gradyan teknikleri denenmiş ve karşılaştırılmıştır. Sonuçta, bu tekniklerin benzeşim ve deneysel uygulamaları sunulmaktadır. Proje Açıklaması 252 Anahtar Kelimeler: Dalgacık dönüşümü profilometrisi, ızgara yansıtma tekniği, faz hesaplama, ızgara deseni. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Özlem KOCAHAN YILMAZ - PEYKAN DEMİR Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Fizik Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2617 , [email protected] Project Name İKİ BOYUTLU SÜREKLİ DALGACIK DÖNÜŞÜMÜ KULLANILARAK CİSİMLERİN PROFİLLERİNİN BELİRLENMESİ In this project, fringe projection technique by the 2 dimensional (2D) continuous wavelet transform (CWT) phase gradient method is presented. Profile measurement of an object is made experimentally by cross optical axis geometry. Image of the object taken from this setup is analyzed with 2D CWT and results are compared with Fourier transform. In addition, profiles which are calculated by using 1D CWT, have been applied to image rows and columns one by one and then added to find the final phase distribution, with phase and phase gradient methods. Numerical simulations and actual experiments are carried out to show the validity of this technique for finding the phase distributions. Project Description Keywords: Wavelet transforms profilometry, fringe projection technique, phase calculation, fringe pattern. Start and Finish Date of Project 2010-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr.Özlem KOCAHAN YILMAZ - PEYKAN DEMİR Faculty Faculty of Science Department Chemistry department Phone, E-Mail (282) 250 2617 , [email protected] 253 Proje Adı Proje Açıklaması p-CuPc ORGANİK YARIİLETKEN İNCE FİLMLERİN a-Si ALTLIKLAR ÜZERİNE KİMYASAL SPREY PÜSKÜRTME TEKNİĞİ İLE BÜYÜTÜLMESİ VE ELEKTRİKSEL VE OPTİK ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Son yıllarda organik yarıiletken malzemelerdeki gelişmelere paralel olarak bunların opto-elektronik teknolojisindeki kullanımı da artmıştır. Elektronik teknolojisinin temel taşı olan silisyuma uyumlulukları, düşük maliyetli olması ve kolayca uygulanabilmesi sayesinde organik malzemeler oldukça dikkat çekici özelliklere sahiptirler. Bu doğrultuda, bu çalışmada organik-inorganik hibrid heteroeklem yapılması amaçlanmış ve heteroeklemin organik kısmı p-CuPc organik yarıiletken, inorganik kısmı için ise a-Si kullanılmıştır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle p-CuPc organik yarıiletkenine altlık olarak kullanılacak olan düz ve eğik a-Si ince filmler, n-Si(100), p-Si(111) ve ITO altlıklar üzerine yüksek vakum elektron demeti buharlaştırma sistemi ile büyütülmüştür. Hazırlanan a-Si ince filmlerin yapısal ve yüzeysel özellikleri XRD, Raman ve FEG-SEM analizleriyle ayrıntılı olarak incelenmiştir. Düz ve eğik a-Si ince filmlerin heteroeklem yapısına getireceği katkıyı ve p-CuPc organik yarıiletkeni ile uyumunu incelemek amacı ile; elektriksel özellikleri ve fotoduyarlılıkları, UV-VIS-NIR spektrofotometre ile optik özellikleri belirlenmiştir. p-CuPc organik yarıiletkeni a-Si altlıklar üzerine kimyasal sprey püskürtme tekniği ile büyütüleceğinden bu altlıkların temas açısı tayinleri ve hidrofilik/ hidrofobik özellikleri optik gonyometre kullanılarak belirlenmiştir. Bir sonraki adımda ise p-CuPc organik yarıiletkeni düz ve eğik a-Si altlıklar üzerine atmosferik ortamda kimyasal sprey püskürtme tekniği kullanılarak büyütülmüştür. Böylece düz ve eğik a-Si katmanlara sahip p-CuPc/a-Si/c-Si, p-CuPc/a-Si/ITO organik-inorganik hibrid heteroeklemleri elde edilmiştir. Kimyasal sprey püskürtme tekniği kolay uygulanabilir ve düşük maliyetli bir tekniktir ve ilk defa bu çalışmada organik yarıiletken malzemenin a-Si altlıklar üzerine büyütülmesi amacı ile kullanılmıştır. p-CuPc ince filminin yapısal ve yüzeysel analizleri için XRD, Raman ve SEM analizleri ile detayli incelemesi yapılmıştır. Hibrid heteroeklemlerin elektriksel özelliklerinin belirlenmesi için akım-gerilim ölçümleri alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Bakır Ftalosiyanin, Şekilli İnce Film, Kimyasal Sprey Püskürtme, Yapısal ve Morfolojik Özellikler, Elektriksel ve Optik Ölçüm 254 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Beyhan TATAR - HALİL KALEM Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Fizik Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2618, [email protected] Project Name Project Description INVESTİGATİON of ELECTRİCAL and OPTİCAL PROPERTİES of p-CuPc ORGANİC SEMİCONDUCTOR THİN FİLMS GROWTH ONTO a-Si SUBTRATES via THE CHEMİCAL SPRAY PYROLSİS TECHNİQUE In recent years organic semiconductor (OSC’s) materials have a significant role in optoelectronic industry. Organic semiconductırs have attractivefeatures of compatible with silicon, low costs and easily applied materials. İn this manner, this investigation refers to produce an organicinorganic hybrid heterojunction to formed with p-CuCp as organic part and a-Si as inorganic part. For that purpose, smooth and slanted a-Si thin films were deposited onto n-Si(100),p-Si(111) and ITO glass substrates via ultra high vacuum electron beam deposition technique, for using p-CuPc organic semiconductors substrate.We were investigated morphological and structural features with XRD, Raman and SEM analysis. For determininh the a-Si contribution on hybrid-heterojunction’s structure and compatible with p-CuPc organic semiconductor, electrical features and photosensitivity of a-Si/c-Si and a-Si/ITO were investigated. Optical properties were determined by UV-VİS-NIR spechtrofotometer. The wettability features and contanct angles were determined by optical goniometer because of the p-CuPc organic semiconductor deposited on a-Si subtrates via chemical spray pyrolsis technique. At the next step, p-CuPc thin films were deposited onto a-Si/c-Si heterojunctions via chemical spray pyrolsis technique at atmospheric conditions. So we produce p-CuPc/a-Si/c-Si, p-CuPc/a-Si/ITO organicinorganic heterojunctions. The chemical spray pyrolsis technique is a low cost technique as applied easily, and in the first time by using us to deposite organic semiconductır material onto a-Si substrates. Morphological and structural analysis were determined with XRD, Raman and SEM analysis. Electrical measurements were determined under dark and illumination conditions. Key words: Copper phthyalocyanine, Sculptured Thin Films, Chemical Spray Pyrolsis technique, Structural and Morphological Analysis, Electrical and Optical Measurements. Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.Beyhan TATAR - HALİL KALEM and Researchers Faculty Faculty of Science Department Department of physics Phone, E-Mail (282) 250 2618, [email protected] 255 Proje Adı Proje Açıklaması KİMYASAL SPREY PÜSKÜRTME TEKNİĞİ İLE ÜRETİLEN FEPC VE CUPC ORGANİK YARIİLETKEN FİLMLERİN SENTEZLENMESİ VE ELEKTRİKSEL ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ Elektronik uygulamalarda özellikle fotovoltaik aygıtlar için organik yarıiletken malzemeler son yıllarda oldukça önem kazanan bir malzeme grubudur. Güneş pilleri, gaz sensörleri, transistörler ve LED uygulamalarında kullanılan metal-Ftalosiyanin (M-Pc) bileşikleri p-tipi bir yarıiletken olup, yüksek derecede ısıl ve kimyasal dayanıklılığa sahip, farklı altlıklar üzerine kolayca ince film olarak büyütülebilen malzemelerdir. Karışım Metal-Ftalosiyanin (Mix M-Pc) organik yarıiletken ince filmler kristal Silisyum (c-Si) ve Corning camlar üzerine 150˚C altlık sıcaklığı ile kimyasal sprey püskürtme tekniği ile hazırlanmıştır. Mix M-Pc ince filmler hazırlandıktan sonra numunelere 473˚K ve 573˚K sıcaklıklarında ısıl işlem uygulandı. İnce filmlerin yapısal özellikleri X-Işınları difraksiyonu (XRD) ve Raman spektroskopisi ile araştırıldı. XRD paternlerinde α fazına ait olan 6.89˚ deki karakteristik pik belirlenmiştir. Raman analizleri sonucunda ise yapıya ait olan 18 adet aktif Raman piki belirlenmiştir. XRD ve Raman analizleri Mix M-Pc ince filmlerin CSP tekniği ile başarılı bir şekilde büyütüldüğünü göstermektedir. Yüzey özellikleri ise FE-SEM yöntemleri kullanılarak belirlenmiştir. Sonradan yapılan ısıl işlemin yüzeyin homojenliğini arttırdığı ve yüzey üzerindeki partiküllerin boyutunu küçülttüğü görülmüştür. Organik-inorganik Mix M-Pc/c-Si heteroeklemlerin elektriksel özellikleri ise karanlık durumda akım-gerilim ölçümleri ile incelenmiştir ve heteroeklemlerde akım mekanizması olarak SCLC mekanizmasının baskın olduğu belirlenmiştir. Ayrıca inversiyon bölgesinde tünelleme akım mekanizması ile difüzyon akım mekanizmasının baskın olduğu gözlenmiştir. Ters yönde alınan I-V ölçümleri heteroeklemlerin iyi derecede doğrultma özelliği olduğunu göstermektedir. I-V ölçümlerinden hesaplanan ve diyot parametleri olan bariyer yüksekliği (ΦB), idealite faktörü(η) sırası ile 0.79 ve 10.45 olarak; seri direnç(Rs) ve shunt dirençleri (Rsh) ise 94,1 and 0.159 olarak hesaplanmıştır. Isıl işlem sonrasında diyot parametleri ile direnç değerlerinde artış görülmüştür. Akımgerilim ölçümleri A.M 1.5 aydınlanma altında tekrarlanarak heteroeklemlerin fotoduyarlılık özellikleri 100x olarak kbelirlenmiştir, ısıl işlem sonucunda ise fotoduyarlılığın 1000x olduğu görülmüştür. Ayrıca, oda sıcaklığında yapılan Hall Etkisi ölçümleri ile Mix M-Pc ince filmlerin taşıyıcı konsantrasyonu, iletkenlik, direnç, mobilite ve Hall katsayısı değerleri belirlenmiştir. İletkenlik, menyetikdirenç ve mobilite değerlerinde ısıl işlem sonrasında azalma görülürken; taşıyıcı konsantrasyonu, direnç ve Hall katsayısı değerleri artmıştır. Ayrıca Mix M-Pc ince filmlerin p-tipi iletkenlik gösterdiği Hall ölçümleri ile ispatlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Bakır Ftalosiyanin, Demir Ftalosiyanin, Kimyasal Sprey Püskürtme, Yapısal ve Morfolojik Özellikler, Elektriksel Ölçüm, Hall Etkisi 256 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2014 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Beyhan TATAR Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Fizik Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2618, [email protected] Project Name Project Description ELECTRİCAL PROPERTİES OF FEPC AND CUPC ORGANİC SEMİCONDUCTOR THİN FİLMS SYNTHESİZED WİTH CSP TECHNİQUE Organic semiconductor materials are remarkable materials for electronic applications especially photovoltaic devices in last decades. MetalPhthalocyanines (M-Pc) are a class of p-type organic semiconductor materials, having very high thermal and chemical stability, quite easily deposited as thin film on various substrates, for potential applications in solar cells, light emitting diodes, gas sensors and transistors. Mix Metal-phthalocyanine (Mix M-Pc) organic semiconductor thin films was prepared on Corning glass and c-Si substrates at a substrate temperature of 150 ºC by chemical spray pyrolysis (CSP) technique. After the deposition process, samples were annealed at 473˚K and 573˚K.The structural properties of the Mix FePc and CuPc organic semiconductor thin films were determined by XRD and Raman Spectroscopy. XRD and Raman analysis showed that these Mix M-Pc organic semiconductor thin films were successfully produced via csp technique. Characteristic α-phase peak, at 6.89˚, in XRD pattern and 18 active Raman peak determined for Mix M-Pc thin films. Surface morphology of the Mix M-Pc thin films were determined by FE-SEM. Post-annealing treatment enhance the surface homogeneity and decreased the particle size. Electrical properties of the Mix M-Pc/n-Si and Mix M-Pc/p-Si organicinorganic hybrid heterojunctions were worked out through current-voltage (I-V) measurements studied in dark condition and SCLC mechanism is dominated these hybrid heterojunctions; tunneling current mechanism and diffusion current mechanisms are determined at inversion region. The reverse biased I-V measurement showed exhibited that these junctions have high rectifying property. The Diode parameters such as barrier height (ΦB), diode ideality factor (n) were determined 0.79 and 10.45 respectively. Also series resistance Rs and shunt resistance Rsh were determined as 94,1 and 0.159 from the I–V characteristic. Post-annealing treatment enhanced the rectification ratio and diode parameters (η and ΦB) and resistance values of hybrid heterojunctions. The I-V measurements which were taken in light conditions showed that Mix M-Pc/ c-Si hybrid heterojunctions have good photosensitivity, such as 100x and post annealing treatment enhanced photosensitivity to 1000x. Additionally Hall Effect measurements of the mix FePc and CuPc organic thin films were investigated by using Ecopia HMS5500 system. The electrical parameters of FePc films such as Carrier concentrations, Conductivity (σ), Resistivity (ρ), Mobility (µ) and Hall coefficient were determined from the Hall measurements at room temperature. Carrier concentration, resistivity and Hall coefficient were increased after postannealing. Conductivity, magneto-resistance and mobility were decreased with post-annealing treatment. The p-type conductivity of Mix M-Pc thin flim demonstrated with Hall measurements. Key words: Copper phthyalocyanine, Iron phthyalocyanine, Chemical Spray Pyrolsis technique, Structural and Morphological Analysis, Electrical Measurements, Hall Effect Start and Finish Date of Project 2012-2014 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr.Beyhan TATAR Faculty Faculty of Science Department Department of physics Phone, E-Mail (282) 250 2618, [email protected] 257 258 Proje Adı EDİRNE İLİNİN ÇEVRESEL RADYOAKTİVİTESİNİN BELİRLENMESİ Proje Açıklaması Bu çalışmada genel olarak Edirne İli ve çevresindeki doğal kaynaklarda bulunan doğal radyoaktivite değerlerinin veya radyonüklit konsantrasyonlarının tayin edilmesi ve bu kaynaklardan yayılan farklı tipteki radyasyonların ölçülmesi ile Edirne İlini kapsayan bölgenin doğal temel radyasyon seviyelerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, yüzeye yakın atmosferde portatif gama dedektörü ile havada soğurulmuş gama doz oranları; gama spektrometrik analiz sistemi ile ölçüm alınan noktalardaki toprakta bulunan nüklitlerin radyoaktivite konsantrasyonları; alfa ve beta sayım sistemi ile içme sularındaki (şebeke) toplam alfa ve beta radyoaktivite konsantrasyonları ölçülmüştür. Edirne il sınırları içerisinde bulunan 9 farklı ilçeye ait çeşitli toprak ve su numuneleri analiz edilmiştir. Bu analizde direkt gama ölçümleri yapılmış ve toprak örnekleri için de alan örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Toplam alfa ve beta aktifliklerinin belirlenmesinde, LB770-PC 10 kanallı düşük seviyeli alfa-beta sayım sistemi kullanılmıştır. Toplanan musluk suyu örneklerinde doğal aktiflik konsantrasyonlarının WHO ve TSE’nin limit değerlerinin birkaçının aştığı gözlendi. Topraktaki 226Ra radyoaktivite konsantrasyonları 11.3±0.4 Bq/kg `den 37.5±1.4 Bq/kg `e kadar, 232Th radyoaktivite konsantrasyonları 17.7±0.6Bq/kg `den 56.1±1.7Bq/kg `e kadar, 137Cs radyoaktivite konsantrasyonları 0.9±0.05 Bq/kg `den 22.0±0.4 Bq/kg `e kadar, 40K radyoaktivite konsantrasyonları 293.8±11.6 Bq/kg `den 822.2±27.7 Bq/kg `e kadar değişim gösterdi. Bu çalışmada elde edilen tüm sonuçlar uluslararası önerilen değerlerle karşılaştırılmıştır. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. İskender Atilla REYHANCAN - ELİF GÖNEN Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi (İTÜ) Bölüm Fizik Bölümü Telefon,E-Posta 0212 2853010(235), [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF ENVİROMENTAL NATURAL R ADİOACTİVİTY İN THE CİTY OF EDİRNE Project Description Natural radioactivity originates from extraterrestrial sources as well as from radioactive elements in the earth crust The radioactivity of the earth includes the primordial radionuclides such as 238U, 235U, 232Th and 40K. The main objective of this study is to evaluate Edirne region from the point of natural radiological view. For this purpose, it was determined natural concentration of radionuclides in soil samples taking from different areas of the Edirne region and like water around Edirne region, water which supply drinking water to the city and villages, the atmosphere near to the surface of the region. In this research, soil and water samples obtained from 9 towns located in the city of Edirne have been analyzed. In this analysis, the direct gamma measurements were done; for the soil samples, the area sampling method was used. In order to clarify the measurements of the total alpha and the beta activities in environmental samples, the low background natural alpha/ beta proportional counting system (The Berthold LB770-PC 10-Channel Low-Level Planchet Counter) has been used. Some of the gross alpha and gross beta radioactivity levels in drinking water samples were found above limits determined by the international organizations ICRP and WHO. 226Ra radioactivity concentrations in soil ranged from 11.3±0.4 Bq/kg to 37.5±1.4 Bq/kg, 232Th radioactivity concentrations ranged from 17.7±0.6Bq/kg to 56.1±1.7Bq/kg , 137Cs radioactivity concentrations ranged from 0.9±0.05 Bq/kg to 22.0±0.4 Bq/kg and 40K radioactivity concentrations ranged from 293.8±11.6 Bq/kg to 822.2±27.7 Bq/kg. The results obtained in this study were compared with the international recommended values. Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. İskender Atilla REYHANCAN - ELİF GÖNEN Faculty Faculty of Science Department Department of physics Phone, E-Mail 0212 2853010(235), [email protected] 259 Proje Adı Proje Açıklaması 260 TERMİYONİK VAKUM ARK YÖNTEMİ İLE ÜRETİLEN FE- CO ESASLI METALİK CAM İNCE FİLMLERİN MANYETİK ÖZELLİKLERİ Bu çalışmada Fe-Co esaslı metalik cam ince filmlerin yapısal ve manyetik özellikleri incelenmiştir. Fe36Co36B19.2Si4.8Mo2W2 kimyasal kompozisyonuna sahip olan alaşımlar ark eritme tekniği ile homojen hale getirilmiştir. Üretilen bu alaşımlar cam alttabakalar üzerine termiyonik vakum ark yöntemi kullanılarak 200, 240, 260, 290, 425, 700 nm kalınlıklarında ince film şeklinde büyütülmüştür. Malzemelerin yapısal özelliklerinin incelenmesi için X-ışını kırınım cihazı ve atomik kuvvet mikroskobu kullanılmıştır. İnce filmlerin X-ışını kırınım analiz sonuçlarına göre, 200 nm, 240 nm, 260 nm ve 290 nm kalınlığa sahip ince filmlerin tam amorf yapıda, 425 nm ve 700 nm kalınlıktaki ince filmlerin ise parçalı amorf yapıda oldukları görülmüştür. 200 nm, 240 nm ve 260 nm kalınlıklı ince filmlerin atomik kuvvet mikroskobu analizleri sonucunda, filmlerin ortalama yüzey pürüzlülüklerinin 3.629 nm ile 6.013 nm arasında değiştiği tespit edilmiştir. İnce filmlerin manyetik özelliklerinin incelenmesi için titreşimli örnek manyetometresi kullanılmıştır. Ölçüm sonuçlarında sıfırlayıcı alan değerlerinin 5.7 kA/m ile 12 kA/m arasında değiştiği saptanmıştır. Son olarak 300 sıcaklığında ısıl işlem uygulanarak, üretilen ince filmlerin manyetik özelliklerinin değişimi incelenmiştir. Bunun sonucunda sıfırlayıcı alan değerlerinin 5.7 kA/m ile 9.0 kA/m arasında olduğu bulunmuştur. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Kadir ERTÜRK - DOÇ.DR.İLKER KÜÇÜK -FATİH PERİNÇEK Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Fizik Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2613, [email protected] Project Name Project Description MAGNETİC PROPERTİES OF FE-CO BASED METALLİC GLASS THİN FİLMS PRODUCED BY THERMİONİC VACUUM ARC In this study, the structural and magnetic properties of FeCo based metallic glass thin films have been investigated. Alloys with chemical composition of Fe36Co36B19.2Si4.8Mo2W2 are homogenized by arc melting technique and grown on the glass substrates with thicknesses of 200, 240, 260, 290, 425 and 700 nm in the form of a thin film using TVA method. In order to examine the structural properties of materials, the X-ray diffraction device and atomic force microscope was used. According to the X-ray diffraction analysis it is obtained that structures of the thin films with the thicknesses of 200, 240, 260 and 290 nm are totally amorphous while the structures of the other films partially amorphous. The atomic force microscopy of thin films with thicknesses of 200, 240 and 260 nm showed that the average surface roughnesses of them are between the ranges of 3.629 nm and 6.013 nm. Vibrating sample magnetometer had been utilized for investigations of the magnetic properties of thin films. Measurement results showed that the values of the coercivity varied between 5.7 kA/m and 12kA/m. Finally, the change in the magnetic properties of thin films had been investigated after heat treatment of 300 temprature. As a result, the values of the coercivity were found to be between 5.7 kA/m and 9.0 kA /m. Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Kadir ERTÜRK - DOÇ.DR.İLKER KÜÇÜK -FATİH PERİNÇEK Faculty Faculty of Science Department Department of physics Phone, E-Mail (282) 250 2613, [email protected] 261 Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Faculty of Arts and Sciences Biology 263 Proje Adı TEKİRDAĞ İLİNDE DOĞAL OLARAK YETİŞEN BUĞDAYGİLLER (POACEAE BARN.) FAMİLYASI ÜZERİNE FLORİSTİK ARAŞTIRMALAR Bu araştırma, Tekirdağ ilinde yetişen Buğdaygiller familyasına ait türleri içermektedir. Türkiye Florasında kullanılan kare sistemine göre araştırma alanı A1(E) karesinde yer almaktadır. İlimizden yaklaşık olarak 300 kadar bitki örneği toplanmıştır. Bu örnekler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda 48 cinse ait 98 tür (106 takson) saptanmıştır. İçerdikleri tür sayılarına göre araştırma alanında en büyük cinsler sırasıyla: Bromus L. 10, Aegilops L. 5, Hordeum L. 4, Melica L. 4, Phalaris L. 4, Poa L. 4, Vulpia L. 4 tür Araştırma alanındaki fitocoğrafik elementlerin dağılımı ise şöyledir: Akdeniz 23, Avrupa-Sibirya 25, İran-Turan 4, Bilinmeyen ise 52 dir. Anahtar Sözcükler: Tekirdağ, Buğdaygiller, Floristik Araştırmalar Proje Açıklaması 264 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Evren CABİ - Yrd.Doç.Dr. Ersin KARABACAK - Burçin ÇİNGAY Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Biyoloji Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2670 , [email protected] Project Name FLORISTIC INVESTIGATIONS ON THE GRASS FAMILY (POACEAE BARN.) NATURALLY GROWING IN TEKİRDAĞ This study includes species of Poaceae Barn. growing in Tekirdağ province. According to the grid system used in the Flora of Turkey, the research area is situated in the A1E square. Approximately 300 plant specimens were collected from the area. At the end of the study 98 species (106 taxa) belonging to 48 genera were identified. Species totals of the larger genera in the study area as follows: Bromus L. 10, Aegilops L. 5, Hordeum L. 4, Melica L. 4, Phalaris L. 4, Poa L. 4, and Vulpia L. 4. The phytogeographic elements represented in the study area are as follows: Mediterranean 23, Euro-Siberian 25, Irano-Turanian 4 and Unknown 52. Key Words: Tekirdağ, Poaceae (Gramineae), Floristic Investigations Project Description Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist.Prof.Dr. Ersin KARABACAK, Burçin ÇİNGAY Faculty Faculty of Science Department Department of Biology Phone, E-Mail (282) 250 2670 , [email protected] Assist. Prof. Dr. Evren CABİ - 265 Proje Adı Proje Açıklaması 266 ERİŞKİN AKUT LÖSEMİ’DE ETS-LİKE TRANSCRİPTİON FACTOR-1 (ELK-1) GEN EKSPRESYON DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ Akut lösemi klinik ve biyolojik heterojenite gösteren malign ve klonal bir hematopoetik kök hücre hastalığıdır. Ülkemizde her yıl binlerce insanda görülen akut löseminin hücresel kökeninin ve hücrelerin malignant değişimini tetikleyen genetik mekanizmaların anlaşılması için özellikle moleküler genetik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Oligo-Array temelli Karşılaştırmalı Genomik Hibridizasyon (oaKGH), konvansiyonel sitogenetik, FISH veya RT-PCR gibi standart rutin diagnostik metotlar ile saptanamayan kopya sayısı değişimlerinin saptanmasında yüksek çözünürlük ve özgüllükte tüm genomun analizini sağlamaktadır. Daha önce oaKGH yöntemi kullanılarak yaptığımız çalışmada literatürle uyumlu birçok bulgunun yanı sıra Ets-like transcription factor-1 (Elk1) onkogeninin duplikasyonu hem Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL), hem de Akut Myeloblastik Lösemi (AML) olgularında ilk defa olarak saptanmıştır [1]. Transkripsiyon faktörü olarak fonksiyon gören ELK-1 proteininin miyojenik farklılaşmadaki rolü iyi bilinmektedir [2] ancak yaptığımız literatür taramasında Elk-1 aşırı ekspresyonu ile hematolojik malignansiler arasında ilişki bildiren bir yayına rastlanmamıştır. oaKGH analizi gerçekleştirilen 41 akut lösemi olgusundan beşinde gözlenen bu yeni bulgunun daha detaylı araştırılması için bu projede öncelikli olarak akut lösemi olgularında Elk-1’in gen ekspresyonundaki olası değişimlerin belirlenmesi; Projenin ikinci basamağında ise Elk-1’in akut lökomogenezdeki rolünün aydınlatılabilmesi için beraber fonksiyon gördüğü düşünülen diğer genlerin (MCPIP, MCL-1, BCL-10, CEBPB ve SRF) ekspresyon düzeylerinin dolayısıyla Elk-1 ve hedef genlerinin akut lösemi prognozu ile ilişkisi araştırılmıştır. Çalışmada 56 ALL olgusu, 16 AML olgusu Akut lösemi araştırma grubunu, 9 KML olgusu ve 24 sağlıklı birey kontrol grubu olarak geğerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda Elk-1 gen ifadesinin artışına dair bir bulguya rastlanmamıştır ancak 3 KML, 3 AML ve 3 ALL olgusunda CEBPB ve/veya SRF genlerinin aşırı ekspresyonu gözlenmiştir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Duygu YAŞAR ŞİRİN - Yrd.Doç.Dr.Cenk ARAL Yrd.Doç.Dr.Rıfat BİRCAN Arş.Gör.Hande AKALAN -Prof.Dr.Sibel BERKER KARAÜZÜM Prof.Dr.İhsan KARADOĞAN Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Biyoloji Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2634 , [email protected] Project Name Project Description DETERMİNATİON OF ETS-LİKE TRANSCRİPTİON FACTOR-1 (ELK-1) GENE EXPRESSİON İN ADULT ACUTE LEUKEMİA Acute leukemia is a malignant clonal hematopoietic stem cell disease with clinical and biological heterogeneity. In our country, every year thousands of people suffer from acute leukemia and more molecular genetic studies are needed especially for the understanding of genetic mechanisms that trigger malignant changes of cells and the cellular origins of leukemia. Oligoarray -based Comparative Genomic Hybridization (oaCGH) provides whole genome analysis of copy number changes with high resolution and specificity which are undetectable with standard routine diagnostic methods as conventional cytogenetics, FISH or RT-PCR. In our previous study Ets -like transcription factor -1 (Elk-1) oncogene duplication were identified in Acute Lymphoblastic Leukemia (ALL) and acute myeloid leukemia (AML) patients for the first time with oaCGH [1]. ELK-1 protein functions as a transcription factor plays an important role in myogenic differentiation [2]. As far as we know there are no publications indicating relationship between overexpression of Elk-1 and hematological malignancies. In the present study for a further investigation of Elk-1 gene expression profile in acute leukemia cases Elk-1 and candidate target genes (MCPIP, MCL-1, BCL-10, CEBPB and SRF) expression levels were investigated using Real Time Polymerase Chain Reaction. This study were performed to 56 ALL patients, 16 AML patients and as a control group 9 CML patients and 24 healthy individuals. As a result no evidence of increase in Elk-1 gene expression was found but in 3 CML, 3 AML and 3 ALL patients in CEBPB and/or SRF genes overexpression were observed. 1. Yasar D., Karadogan I.,Alanoglu G.,Akkaya B.,Luleci G.,Salim O.,Timuragaoglu A.,Toruner G. A.,Berker-Karauzum S.,Array comparative genomic hybridization analysis of adult acute leukemia patients. Cancer Genet Cytogenet, 197(2): p. 122-9, (2010). 2. De Alvaro C., Nieto-Vazquez I., Rojas J. M., Lorenzo M., Nuclear exclusion of forkhead box O and Elk1 and activation of nuclear factor-kappaB are required for C2C12-RasV12C40 myoblast differentiation. Endocrinology, 149(2): p. 793-801, (2008). Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr.Duygu YAŞAR ŞİRİN Assist.Prof.Dr.Cenk ARAL- Assist.Prof.Dr.Rıfat BİRCAN Assist.Res. Hande AKALAN -Prof.Dr.Sibel BERKER KARAÜZÜM Prof.Dr.İhsan KARADOĞAN and Researchers Faculty Faculty of Science Department Department of Biology Phone, E-Mail (282) 250 2634 , [email protected] 267 Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Faculty of Arts and Sciences Archaeology 269 TEKİRDAĞ KARAEVLİALTI ANTİK HERAİON TEİKHOS TAPINAK KAZISI Proje Adı Proje Açıklaması Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Neşe ATİK Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Telefon,E-Posta 270 Bir Trak yerleşimi olan Heraion Teikhos antik kentinin Akropolü’nün kuzey doğusunda gerçekleştirilen kazılar, söz konusu alanın M.Ö. 3. Bin’den itibaren iskan edildiğini, ancak M.Ö. 7. yüzyılda bu alanın bir kutsal alan halini aldığını göstermiştir . Söz konusu kutsal alanının M.Ö. 6.ve 5. yüzyıllarda da benzer bir işleve sahip olduğu pişmiş toprak kap parçalarından ve ana tanrıça heykelciklerinden anlaşılmaktadır. M.Ö. 4. yüzyılda kutsal alanda üç evreli bir mimari yapılaşma görülmektedir. Çok sayıdaki pişmiş toprak kaplar ise, söz konusu alanda yemek pişirildiğini ve içki dağıldığını göstermektedir. Burada bulunan kapların bir kısmı ithal Hellen kaplardır. Bu kaplar çift kulplu şarap kapları ve ortasında çukur sosluğu olan balık tabaklarından oluşturmaktadır. Balık tabaklarının içinde çok miktarda istridye kabukları ele geçmiştir. Kapların bir kısmı ise, siyah/koyu gri renkli testi biçimli Trak kaplarıdır. M.Ö. 4. yüzyıla ait pişmiş toprak ana tanrıça heykelciklerinin de gün ışığına çıkartıldığı bu alanda “L” planlı sunu sekileri ve tapınağın bağımsızlığının simgesi olan kutsal ateşi yakmak için kullanılmış bir ocak da bulunmuştur. M.Ö. 2. yüzyılda, eski kült alanının üzerine görkemli bir tapınak inşa edilmiştir. Döşemenin altında bulunmuş olan yapı adak sikkeleri bu tapınağın Trak Kralı II. Mostis zamanında yapılmış olduğunu göstermiştir. Tapınak alanında bulunan ve M.Ö. 7. - 2 yüzyıllar arasına tarihlenen pişmiş toprak heykelciklerin neredeyse hepsinin ana tanrıça HeraKybele kültüne ilişkin olmasına rağmen, M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren savaş tanrısı Ares’in Kalkanı tapınağın süslemesi olmuş, Eros, Afrodite heykelcikleri ve Traklar’ın kutsal hayvanı olan köpek figürinleri de Tapınak’a sunulmuştur. Bu tapınağın bir yangınla tahrip olmasının ardından ise, M.S. 1. yüzyılda Trak Kralı 1. Rhoimetalkes zamanında, Akropol’ün ortalarında yer alan sağlık tanrısı Asklepios’un “Kült ve Sağlık Merkezi’nin” yayılım alanına girdiği, tapınağın çeşitli mekanlarında kazılarla gün ışığına çıkartılmış olan ilaç fırınlarından (Murex Brandaris= Dikenli Deniz Salyangozu’nun kabuklarının eritildiği fırınlar) ve muhtemelen ilaç yapımı için gerekli olan su sisteminden (Pişmiş topraktan su boruları, su dinlendirme küpleri) anlaşılmaktadır. Ayrıca temiz su kanallarının başlangıcında olan, taştan bir su yalağı ve onun önündeki sekide bulunan Aphrodite tipinde muhtemelen sağlık tanrıçası Hygieia’yı betimleyen mermer baş da, Asklepios Kültü’nün, bu tapınağın yıkıntılarını da kapsadığına işaret etmektedir. Kazı çalışmalarının sonunda hedeflenen bilgilere ulaşılmış tapınağın hangi kültlere hizmet etmiş olduğu ve tapınağın yapım evreleri tespit edilmiştir Arkeoloji Bölümü (282) 250 2667, [email protected] Project Name ANCİENT HERAİON TEİKHOS TEMPLE EXCAVATİON İN TEKİRDAĞ KARAEVLİALTI Excavations which have been carried out in the north-east of the Acropolis of the ancient city Heraion Teikhos - a Thracian settlement - showed that the area was inhabited from the 3rd millennium BC but it took the form of sacred place in the 7 th century BC. It is understood from terracotta fragments and mother goddess figurines that this sacred area had a similar function in the 6th and 5th centuries BC. A three-phase architectural construction is seen in the sacred area in the 4th century BC. Some of the pots found in the area are imported Hellen pots. These are double-handled wine cups and fish plates which have a dip in the middle for sauce. So much oyster shells have been found in fish plates. Some of the pots are black / dark gray and jug shaped Thracian. In this area where terracotta Mother Goddess figurines from the 4 th century BC were found Project Description and “L” planned forms of places to give gifts to Gods and a furnace used to light the sacred fire which is the symbol of the independence of the temple also were found. In the 2 century BC a magnificent temple was built on the ancient cult site. Votive coins found under the floor showed that this temple had been built at the time of the Thracian King Mostis II. Although most of the terracotta Mother Goddess figurines dating back to the 7th - 2nd centuries BC related to Hera - Cybele cult, shield of War God Ares decorated the temple, Eros and Aphrodite figurines and dog figurines as sacred animal of Thracians also gifted to the temple. After the temple destroyed in a fire, at the time of Thracian King Rhoimetalkes in the 1st century AD, medicine furnaces found by excavations in various places of the temple (Murex Brandaris = Furnaces in which Murex shells were melted) and water system which was necessary for making medicines (terra-cotta water pipes and water settling cubes) showed that spreading influence of the Health God Asklepios’s Cult and Health Center in the middle of the Acropolis. Besides at the beginning of the fresh water canals a stone water basin and a marble head in Aphrodite style probably depicting the Health Goddess Hygieia on the platform in the front of the basin indicates that the Asclepius cult covers ruins of the temple. At the end of the excavations, targeted information was reached, which cults that the temple served and construction phases of the temple were identified. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Neşe ATİK and Researchers Faculty Faculty of Arts, Department Department of Archaeology Phone, E-Mail (282) 250 2667, [email protected] 271 TEKİRDAĞ KARAEVLİALTI ANTİK HERAİON TEİKHOS TAPINAK KAZISI Proje Adı Proje Açıklaması 272 Bir Trak yerleşimi olan Heraion Teikhos antik kentinin Akropolü’nün kuzey doğusunda gerçekleştirilen kazılar, söz konusu alanın M.Ö. 3. Bin’den itibaren iskan edildiğini, ancak M.Ö. 7. yüzyılda bu alanın bir kutsal alan halini aldığını göstermiştir . Söz konusu kutsal alanının M.Ö. 6.ve 5. yüzyıllarda da benzer bir işleve sahip olduğu pişmiş toprak kap parçalarından ve ana tanrıça heykelciklerinden anlaşılmaktadır. M.Ö. 4. yüzyılda kutsal alanda üç evreli bir mimari yapılaşma görülmektedir. Çok sayıdaki pişmiş toprak kaplar ise, söz konusu alanda yemek pişirildiğini ve içki dağıldığını göstermektedir. Burada bulunan kapların bir kısmı ithal Hellen kaplardır. Bu kaplar çift kulplu şarap kapları ve ortasında çukur sosluğu olan balık tabaklarından oluşturmaktadır. Balık tabaklarının içinde çok miktarda istridye kabukları ele geçmiştir. Kapların bir kısmı ise, siyah/koyu gri renkli testi biçimli Trak kaplarıdır. M.Ö. 4. yüzyıla ait pişmiş toprak ana tanrıça heykelciklerinin de gün ışığına çıkartıldığı bu alanda “L” planlı sunu sekileri ve tapınağın bağımsızlığının simgesi olan kutsal ateşi yakmak için kullanılmış bir ocak da bulunmuştur. M.Ö. 2. yüzyılda, eski kült alanının üzerine görkemli bir tapınak inşa edilmiştir. Döşemenin altında bulunmuş olan yapı adak sikkeleri bu tapınağın Trak Kralı II. Mostis zamanında yapılmış olduğunu göstermiştir. Tapınak alanında bulunan ve M.Ö. 7. - 2 yüzyıllar arasına tarihlenen pişmiş toprak heykelciklerin neredeyse hepsinin ana tanrıça Hera-Kybele kültüne ilişkin olmasına rağmen, M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren savaş tanrısı Ares’in Kalkanı tapınağın süslemesi olmuş, Eros, Afrodite heykelcikleri ve Traklar’ın kutsal hayvanı olan köpek figürinleri de Tapınak’a sunulmuştur. Bu tapınağın bir yangınla tahrip olmasının ardından ise, M.S. 1. yüzyılda Trak Kralı 1. Rhoimetalkes zamanında, Akropol’ün ortalarında yer alan sağlık tanrısı Asklepios’un “Kült ve Sağlık Merkezi’nin” yayılım alanına girdiği, tapınağın çeşitli mekanlarında kazılarla gün ışığına çıkartılmış olan ilaç fırınlarından (Murex Brandaris= Dikenli Deniz Salyangozu’nun kabuklarının eritildiği fırınlar) ve muhtemelen ilaç yapımı için gerekli olan su sisteminden (Pişmiş topraktan su boruları, su dinlendirme küpleri) anlaşılmaktadır. Ayrıca temiz su kanallarının başlangıcında olan, taştan bir su yalağı ve onun önündeki sekide bulunan Aphrodite tipinde muhtemelen sağlık tanrıçası Hygieia’yı betimleyen mermer baş da, Asklepios Kültü’nün, bu tapınağın yıkıntılarını da kapsadığına işaret etmektedir. Kazı çalışmalarının sonunda hedeflenen bilgilere ulaşılmış tapınağın hangi kültlere hizmet etmiş olduğu ve tapınağın yapım evreleri tespit edilmiştir Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Neşe ATİK Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Arkeoloji Bölümü Telefon,E-Posta (282) 250 2667, [email protected] ANCİENT HERAİON TEİKHOS TEMPLE EXCAVATİON İN TEKİRDAĞ KARAEVLİALTI Project Name Project Description Excavations which have been carried out in the north-east of the Acropolis of the ancient city Heraion Teikhos - a Thracian settlement - showed that the area was inhabited from the 3rd millennium BC but it took the form of sacred place in the 7 th century BC. It is understood from terracotta fragments and mother goddess figurines that this sacred area had a similar function in the 6th and 5th centuries BC. A three-phase architectural construction is seen in the sacred area in the 4th century BC. Some of the pots found in the area are imported Hellen pots. These are double-handled wine cups and fish plates which have a dip in the middle for sauce. So much oyster shells have been found in fish plates. Some of the pots are black / dark gray and jug shaped Thracian. In this area where terracotta Mother Goddess figurines from the 4 th century BC were found and “L” planned forms of places to give gifts to Gods and a furnace used to light the sacred fire which is the symbol of the independence of the temple also were found. In the 2 century BC a magnificent temple was built on the ancient cult site. Votive coins found under the floor showed that this temple had been built at the time of the Thracian King Mostis II. Although most of the terracotta Mother Goddess figurines dating back to the 7th - 2nd centuries BC related to Hera - Cybele cult, shield of War God Ares decorated the temple, Eros and Aphrodite figurines and dog figurines as sacred animal of Thracians also gifted to the temple. After the temple destroyed in a fire, at the time of Thracian King Rhoimetalkes in the 1st century AD, medicine furnaces found by excavations in various places of the temple (Murex Brandaris = Furnaces in which Murex shells were melted) and water system which was necessary for making medicines (terra-cotta water pipes and water settling cubes) showed that spreading influence of the Health God Asklepios’s Cult and Health Center in the middle of the Acropolis. Besides at the beginning of the fresh water canals a stone water basin and a marble head in Aphrodite style probably depicting the Health Goddess Hygieia on the platform in the front of the basin indicates that the Asclepius cult covers ruins of the temple. At the end of the excavations, targeted information was reached, which cults that the temple served and construction phases of the temple were identified. Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Prof. Dr. Neşe ATİK and Researchers Faculty Faculty of Science Department Department of Archaeology Phone, E-Mail (282) 250 2667, [email protected] 273 Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Faculty of Arts and Sciences Turkish Language and Literature 275 276 Proje Adı “YAŞAMI VE DÜŞÜNCE DÜNYASI İLE NAMIK KEMAL” PRESTİJ KİTABI PROJE ÖZETİ Proje Açıklaması Türk düşünce dünyasında olduğu gibi edebiyat tarihinde de yaşadığı günden bugüne kadar kesintisiz izler bırakan kişilerden biri hiç şüphesiz Namık Kemal’dir. Çok cepheli bir şahsiyet olan Namık Kemal, şiirleri, tiyatroları, romanları, edebiyat eleştirileri, dil, siyaset, sosyal yapı, eğitim, ekonomi, şehircilik gibi alanlarda yazdıkları ile hem döneminin hem de sonraki dönemlerin ihtiyaçlarına cevap vermiştir. İlk şöhretini şiirleri ile sağlamış olan Namık Kemal’in en çok eser verdiği edebiyat türü tiyatrodur. Namık Kemal, roman türünde de eserler verir. Edebiyatımızın ilk edebî romanı İntibah ve yine edebiyatımızın ilk tarihî romanı Cezmi, Namık Kemal’in kaleminden çıkmıştır. Namık Kemal’in kalem oynattığı çok önemli bir saha da edebiyat eleştirisidir. Namık Kemal, edebiyatın dışında da yazılar yazar. 500’den fazla gazete yazısı ile hemen her alanda kalem oynatmış olan Namık Kemal, döneminde pek çok edebiyatçının yetişmesinde rol oynamakla birlikte, “hürriyet, vatan, millet, milliyet, istiklal, hak, adalet, hukuk” kavramları, Türk milletinin hafızasına onun yazı ve eserleri ile yerleşmiştir. Osmanlı-Türk aydınlanma ve modernleşme tarihinde öncü bir aydın olan Namık Kemal, 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da doğdu. Aralık 2012 tarihi Namık Kemal’in doğumunun 172., ölümünün 124. Yıldönümüdür. Bu tarihler esas alınmak üzere bu büyük edebiyatçımızın adını verdiği üniversitemizde, Bap projesi olarak bu sorumluluk bilinci ile böyle bir şahsiyetin çeşitli yönlerinin ele alınıp yeni bilgilerle, yeni bakış açılarıyla ortaya konacağı bir kitabın hazırlanması sağlanmış oldu. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Tevfik SÜTÇÜ Çalıştığı Kurum Fen-Edebiyat Fakültesi Bölüm Türk-Dili ve Edebiyatı Telefon,E-Posta 0282-250-2639, [email protected] Project Name “LIFE AND THOUGHTS WITH NAMIK KEMAL” PRESTIGE BOOK PROJECT SUMMARY Project Description Turkish literature in the history of thought as in the world live without interruption until the present day is undoubtedly one of the people left traces are Namık Kemal. Multi-faceted personality that Namık Kemal, poetry, theater, novels, literary criticism, language, politics, social structure, education, economics, urban areas such as written both with period as well as subsequent periods need has responded. Who provided initial fame with his poems Namık Kemal literary genre that gave the most work is theater. Namık Kemal, the novel gives the works. The first literary novel İntibah our literature and our literature still Cezmi first historical novel, Namık Kemal came from the pen. Namık Kemal’s play pen in the field of literary criticism that is very important. Namık Kemal, outside of literature articles writer. More than 500 newspaper articles and in almost every area manipulator who proclaimed, during the many letters in the training role, although “freedom, homeland, nation, nationality, independence, rights, justice, law concept of” the Turkish nation to the memory of his writings and works with is settled. Enlightenment and modernization in the Ottoman-Turkish history that an intellectual vanguard, Namık Kemal was born in Tekirdağ on December 21, 1840. 172th of December 2012, Namık Kemal’s birth, death, 124th is the anniversary. These dates are based to this great man of letters of the name given in our university, Bapu as a project this sense of responsibility with such a personage of the various aspects addressed and with new information, new perspectives will be introduced in a book preparation is provided. Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Tevfik SÜTÇÜ Faculty Faculty of Science Department Turkish-Language and Literature Phone, E-Mail 0282-250-2639, [email protected] 277 Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Faculty of Arts, Design and Architecture 279 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ ATATÜRK ORMANI TABİAT PARKININ SICAKLIK DAĞILIMI VE ÇEVRESEL ETKİSİ Bu araştırma, Tekirdağ Atatürk Ormanı Tabiat Parkı ve çevresinde yapılmıştır. Yeşil alanların çevresine ve kent iklimine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada, öncelikli olarak açık ve yeşil alanların tanımını, işlevleri ve sınıflandırılması gibi temel kavramlar araştırılmıştır. Daha sonra yeşil alanlarda sıcaklık ölçümleri ve değerlendirmeleri ile ilgili literatürler incelenmiştir. Yapılan bu ön çalışmalar neticesinde, öncelik araştırma alanının içindeki 30 noktadan sıcaklık değerleri toplanmıştır. Bu verilerin değerlendirilmesi sonucu, proje konusuna temel olan araştırma alanı ve yakın çevresinde yapılacak ölçüm noktaları ve uzaklıkları belirlenerek 41 noktada ölçüm yapılarak, yardımcı programlar vasıtası ile bu ölçümlerin istatistiksel değerlendirmeleri yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, Atatürk Ormanı Tabiat Parkının merkezinden dışına doğru bir sıcaklık azalması olarak görülebilmektedir. Anahtar kelimeler: Açık ve yeşil alan, sıcaklık, jeoistatistik, peyzaj planlama Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Murat ÖZYAVUZ , -Yrd. Doç. Dr. Bayram Cemil BİLGİLİ, Araş.Gör. Gülşah ELKIRAN Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Çalıştığı Kurum 280 Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2903/2922 , [email protected] Project Name Project Description TEMPERATURE DİSTRİBUTİON AND ENVİRONMENTAL IMPACT OF TEKİRDAG ATATURK FOREST NATURE PARK This research was conducted in and around Tekirdag Atatürk Forest Nature Park. Green areas and urban environment in order to determine the effects of the climate in this study, open and green areas as a priority, description and classification of basic concepts such as functions are investigated. Then, the green areas are examined in the literature on temperature measurements and assessments. As a result of this preliminary work, the temperature values were collected 30 points in the priority area of research. Based on the evaluation of the data, which is the base for the project to the research area in and around the measurement points and the distances determined by making measurements at 41 locations, utilities, through the statistical evaluation of these measurements were made. As a result of these evaluations, the Atatürk Forest Natural Park can be seen as a reduction in temperature from the center towards the outside. Keywords: Open and green area, temperature, geostatistical, landscape planning Start and Finish Date of Project 2012-2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Murat ÖZYAVUZ,-Assist. Prof. Dr. Bayram Cemil BİLGİLİ, Res. Assist. Gülşah ELKIRAN Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2903/2922 , [email protected] 281 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ KENT MERKEZİ KIYI ŞERİDİNİN GÖRSEL PEYZAJ KALİTESİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu yüksek lisans tez çalışmasında; Tekirdağ ili kıyı bandının, çeşitli değişkenler doğrultusunda irdelenerek görsel peyzaj kalite analizi yapılması ve analiz ve değerlendirmeler sonucunda ileride yapılması düşünülen planlama ve tasarım çalışmalarına altlık oluşturması amaçlanmıştır. Tez çalışmasının ana materyalini; Tekirdağ ili Değirmenaltı Mahallesi ile Altınova Mahallesi sınırları içerisinde yer alan kıyı bandına ait 45 adet fotoğraf ve bu fotoğraflar ile yapılan foto-anket oluşturmuştur. Anket çalışması kullanıcı ve uzman olmak üzere iki gruba uygulanmıştır. Kullanıcı grubunu Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı bölümü öğrencileri, uzman grubunu ise öğretim üyeleri ve öğretim elemanları oluşturmuştur. Kullanıcı grubu ile uzman grubu arasında kullanımlara bağlı olarak mekan tercihinde farklılık olup olmadığını tespit etmek için her iki gruba da aynı anket çalışması uygulanmıştır. Anket çalışmasında her bir fotoğraf doğallık, uyum, bakım, açıklık, düzen, güven ve manzara güzelliği parametreleri bakımından Likert ölçeğinde 1, 2, 3, 4, 5 (5 en yüksek, 4 yüksek, 3 orta, 2 düşük ve 1 en düşük) puan aralığında değerlendirilmiştir. Tanımlayıcı istatistikler yolu ile elde edilen araştırma bulgularına dayanarak çalışma alanı sınırları içerisinde kalan kıyı bandının kullanım açısından tercih sebepleri ile parametreler arasında ilişki kurulmuştur. Daha önce belirlenen yedi parametreden beş parametrenin (uyum, bakım, düzen, güven, manzara güzelliği) mekan tercihlerini olumlu veya olumsuz yönde etkiledikleri sonucuna varılmıştır. Uzman grubuna uygulanan anket çalışması sonucunda yeşil alanın veya doğanın hakim olduğu fotoğrafların en çok tercih edildiği görülürken; kullanıcı grubunda ise yapısal elemanların hakim olduğu fotoğrafların da tercih edildiği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Görsel peyzaj kalitesi, mekan tercihi, kıyı, Tekirdağ 282 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011 – 2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Elif Ebru ŞİŞMAN, Arş. Gör. Pınar GÜLTÜRK Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2904/2923 , [email protected] Project Name Project Description EVALUATION OF TEKIRDAG CITY CENTER COASTLINE İN TERMS OF SCENIC VISUAL LANDSCAPE QUALITY This MSc. Thesis aims to analyse Tekirdag coastline visual landscape quality by using a variety of variables and to create a base for the future planning and design work as a result of analysis and evaluation. 45 photograps which belong to Tekirdag coastline between Degirmenalti District and Altınova District and foto-questionnaire by using these photograps are the main materials. Questionnaire was applied two groups named users and experts. User group is consists of Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department of Landscape Architecture students, experts group is consist of teaching staffs of the same departments. The same questionnaire was applied to both groups to determine whether differences depending on space preference. Each photographs were rated from 1 to 5 in terms of naturalness, coherence, maintenance, spaciousness, order, confidence and scenic beauty on Likert scala. The relationship between the parameters and the reason of space preference of research area were established through the descriptive statistics. Five parameters of seven parameters determined previously affect the space preference by positively or negatively is concluded. As a result of questionnaire; dominated by green areas pictures are most preferred by experts, users also preferred the pictures which have been dominated structural elements. Keywords : Visual landscape quality, space preference, coastline, Tekirdag Start and Finish Date of Project 2011 – 2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Elif Ebru ŞİŞMAN, Res. Assist. Pınar GÜLTÜRK Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2904/2923 , [email protected] 283 Proje Adı TEKİRDAĞ KENT MERKEZİNDE BULUNAN PARKLARIN MEVCUT DURUMUNUN BELİRLENMESİ VE ÖNERİ BİR PARK PROJESİNİN HAZIRLANMASI Yapılan bu çalışma ile Tekirdağ kent merkezinde bulunan parkların mevcut durumları belirlenerek, örnek bir park için öneri peyzaj projesi hazırlanmıştır. Parkların mevcut durumları incelendiğinde mahalle ölçeğinde parkların gerek alan olarak gerekse içerdikleri kullanımlar bakımından yetersiz oldukları görülmüştür. Okul bahçeleri, çocuk oyun alanları, park olarak isimlendirilmiştir. Kullanım açısından değerlendirildiğinde kent merkezinde sahilde yer alan Barış ve Özgürlük parkı, 19.Fırka Parkı ve Hürriyet mahallesinde yer alan Süleyman Paşa Parkları en iyi özelliklere sahip parklar olarak değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: Park, açık yeşil alanlar, peyzaj tasarım, Tekirdağ Proje Açıklaması 284 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012 – 2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Elif Ebru ŞİŞMAN, Arş. Gör. Pınar GÜLTÜRK Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2904/2923 , [email protected] Project Name DETERMİNATİON OF PRESENT STATUS OF PARKS İN TEKİRDAG CİTY CENTER AND DESİGN OF PROPOSAL PROJECT FOR A SAMPLE PARK In this study the current status of parks in the Tekirdag city center determined and a landscaping project was designed for a proposal park. While the current status of parks were determining, it was seen that they were inadequate in terms of uses they contain. School gardens, playgrounds are called as parks. Evaluating in terms of uses, Barış and Özgürlük Park, 19. Fırka Park on the coastline in the city center and Süleyman Paşa Park in Hürriyet District have the best features. Key words: Parks, open-green areas, landscape design,Tekirdag Project Description Start and Finish Date of Project 2012 – 2013 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Elif Ebru ŞİŞMAN, Res. Assist. Pınar GÜLTÜRK Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2904/2923 , [email protected] 285 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ [KUMBAĞ]-ŞARKÖY ARASI KIYI ŞERİDİNDEKİ DOĞAL ÖRTÜDE BULUNAN BAZI BİTKİLERİN SAPTANMASI VE PEYZAJ MİMARLIĞINDA KULLANIM OLANAKLARI Türkiye orta enlemlerin biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ülkesidir. Bu zenginliğin en önemli sebepleri, iklim çeşitliliği, jeomorfoloji, toprak çeşitliliği ve ülkemizin üç floristik bölgenin kesişme noktasında yer almasıdır (Euro-Siberian, Mediterranean and Irano-Turanian). Bütün bu faktörlerin birleşmesi, bitkilerin büyümesi için çok farklı bir özelliktir. Türkiye florası oldukça zengindir (yaklaşık 12 000 tür) ve hala çok sayıda tür tanımlamaktadır. Peyzaj planlama çalışmalarında bu türlerin kullanımı oldukça önemlidir. Özellikle klasik peyzaj düzenlemelerinin yerine yavaş yavaş kurakçıl peyzaj düzenlemelerinin yapılması, doğal bitki örtüsü bitki türlerinin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Bu çalışmada, Tekirdağ (Kumbağ – Şarköy) kıyı şeridinde doğal örtüde yer alan ve peyzaj mimarlığı çalışmalarında kullanılabilecek bitki türleri saptanmıştır. Bu amaçla, öncelikli olarak literatür çalışması yapılmış, arazi çalışmaları ile örnek bitkiler toplanmış ve toplam 50 bitkinin teşhisi yapılmış/yaptırılmıştır. Daha sonra bu bitkilerin peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında kullanım olanakları araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Doğal Bitki Örtüsü, Tekirdağ, Kurakçıl Peyzaj 286 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Aslı KORKUT, Uzman Ayten ÖZYAVUZ Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2901/2921 , [email protected] Project Name Project Description DETERMİNATİON OF SOME PLANTS GROWN AT THE COASTLİNE BETWEEN TEKİRDAG (KUMBAG)-SARKOY AND USE OPPORTUNİTİES İN LANDSCAPE ARCHİTECTURE Turkey is one of the richest areas in the middle latitudes in terms of biodiversity. The main reasons for this are; climates varieties, geomorphological and soil diversities, and the situation of the area at the junction of three flora region (Euro-Siberian, Mediterranean and Irano-Turanian). When all these factors are combined, it provides many properties for the plants to grow up. The flora of Turkey is relatively rich (about 12 000 species) and still a great number of new species are being described. these species are very important used to landscape planning studies. Especially, instead of classic landscape design, has made gradually for Xeriscape Landscape design, the use of natural vegetation has become mandatory. In this study, plant species in Tekirdağ (Kumbağ – Sarköy) coastal and may be used landscape architecture have been determinate. To this aim, firstly, has been to work a literature. Sample plants were collected by field studies and totally fifty plants are identification/identificated. Then, use these plants in landscape planning and design studies investigated the possibilities. Keywords : Natural vegetation, Tekirdağ, xeriscape Start and Finish Date of Project 2010-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Aslı KORKUT, Uzman Ayten ÖZYAVUZ Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2901/2921 , [email protected] 287 Proje Adı TEKİRDAĞ KENTİ KONUT VE SİTE ALANLARININ YEŞİL ALAN DURUMLARININ SAPTANMASI Bu araştırma,Tekirdağ kentindeki site ve toplu konut bahçelerinin mevcut durumunu ve peyzaj tasarımına göre yeterliliğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yapılan bu çalışma kapsamında seçilen site ve toplu konutlar konut alanları tasarım ilkelerine göre değerlendirilmiştir. Konutlarda uygulanmış herhangi bir yeşil alan standardının olmadığı, ayrıca konut bahçelerinde genellikle otopark, yol gibi amaçlarla yapılan sert zeminin toprak zemine baskın olduğu görülmüştür. Bahçelerde kullanılan bitkisel materyallerin amaca uygun olacak şekilde değil de, çoğunlukla konut sahiplerinin bilinçsizce ve ekonomik düzeyi doğrultusunda kullanıldığı; ancak son yıllarda sınırlı da olsa bazı konut bahçelerinin bilinçli bir şekilde düzenlendiği gözlenmiştir. Proje Açıklaması 288 Anahtar Kelimeler: Bitki Materyali, Peyzaj Tasarım, Tekirdağ, Toplu Konut Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Murat ÖZYAVUZ Çalıştığı Kurum Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2903/2922 , [email protected] Project Name Project Description DETERMİNATİON OF TEKİRDAG HOUSE AND MASS HOUSİNG GREEN FİELD STATUS This study was carried out with the purpose of determining the present situation of house and mass housing-gardens and the adequacy of them according to landscape architecture in Tekirdağ city.The existing areas housing areas within the scope of this study were evaluated according tothe principles ofdesign. The results of this study led to the following conclusions: there is no any distinguish standards for utilization of home gardens. However, many of gardens had prepared as hard layer for utilizing as parking lot, road. But the proportion between land use and planting were not carefully considered. The home gardens had usually utilized as randomly laid plantsand economically some benefits achieved with planting fruit and vegetables on areas. But in recent years, it has become some conscious planting and garden arrangement for limited home gardens. Keywords: Plant Material, Landscape Design, Tekirdağ, Mass Housing Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Murat ÖZYAVUZ Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2903/2922 , [email protected] 289 Proje Adı Proje Açıklaması SERA KOŞULLARINDA KARANFİL (DİANTHUS CARYOPHYLLUS L.) YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI DOZLARDA DEMİR (FE) UYGULAMALARININ ETKİSİ Bu araştırmada; kesme çiçek türlerinden ülkemizde en çok üretimi yapılan karanfil (Dianthus caryophyllus L) bitkisinin sera koşullarında farklı dozlarda mikro besin elementi (Fe) 0 ppm, 20 ppm, 40 ppm, 60 ppm) uygulamaları ile bazı bitki besin elementi (N, P, Ca, Mg, Zn, Cu, Mn) içeriklerine etkisi incelenmiştir. Yetiştiricilik sonunda artan dozda demir uygulaması yapılan karanfil bitkisinde uygulanan Fe dozlarında demir gübrelemesinin olumlu cevap verdiği ve verileri etkilediği görülmüştür. Artan dozda demir uygulaması yapılan karanfil bitkisinde uygulanan Fe dozlarında demir gübrelemesi N, P, Ca, Mg, Zn ve Cu besin elementleri dikkate alındığında istatistiksel olarak önemsiz bulunmasına rağmen N, P, Zn ve Cu Fe dozda uygulanan demir gübrelemesinden olumlu etkilenmiştir. Gövdedeki Potasyum içeriği karanfil çeliklerinin depolanma durumuna göre %5 düzeyinde farklılık gösterirken, Mangan içeriği karanfil çeliklerinin depolanma durumuna göre %1 düzeyinde farklılık göstermiştir. Anahtar kelimeler: Karanfil, demir gübrelemesi, makro element, mikro element. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi NKÜBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Tuğba KİPER, Prof. Dr. Aslı KORKUT, Uzman Sevinç ADİLOĞLU, Arş. Gör. Özlem KARAKAŞ Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Çalıştığı Kurum 290 Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2924 , [email protected] Project Name Project Description THE EFFECT OF DİFFERENT DOSES IRON APPLİCATİONS ON CARNATİON GROWİNG İN GREENHOUSE CONDİTİONS In this study; the impact of carnation (Dianthus caryophyllus L), the most commonly produced type of cut flower segment in Turkey, on components of several plant nutrient elements after the application of micro nutrient elements in various doses (Fe) (0 ppm, 20 ppm, 40 ppm, 60 ppm) on greenhouse conditions. In the case of carnation undergoing ferrum application after cultivation, ferrum fertilization at Fe dose exhibited positive reaction and influenced the data. In the case of carnation undergoing ferrum application with an increasing dose, ferrum fertilization at Fe dose displayed an insignificant statistical effect regarding N, P, Ca, Mg, Zn and Cu nutrient elements while being positively influenced by N, P, Zn and Cu Fe doses. Potassium component in the stem diversified at 5% with reference to the storage of carnation layer whereas manganese component diversified at 1% rate concerning the same condition. Keywords: Cornation, iron fertilization, macro-elements, micro-elements Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Assoc. Prof. Dr. Tuğba KİPER, Prof. Dr. Aslı KORKUT, Proficient Sevinç ADİLOĞLU, Res. Assist. Özlem KARAKAŞ Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2924 , [email protected] 291 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ İLİ ŞARKÖY İLÇESİ KIRSAL TURİZME YÖNELİK ALAN KULLANIM PLANLAMASI Çalışma “Tekirdağ İli Şarköy İlçesinin doğal ve kültürel peyzaj değerleri ile birlikte çeşitlendirilerek kırsal turizm faaliyetleri içerisinde yerini alabilmelidir” savından hareketle bütüncül bir kalkınma için kırsal turizmin önemini vurgulamaktadır. Bu amaçla; öncelikle araştırma alanının doğal ve kültürel özellikleri CBS ortamında işlenerek veri tabanı oluşumu sağlanmış ve Hızlı Kırsal Değerlendirme Toplantısı gerçekleştirilmiştir. Literatür taramaları, Hızlı Kırsal Değerlendirme Toplantısı sonuçları ve veri tabanı oluşumundan sonra iki farklı (tarımsal turizm, doğa turizmi) alan kullanım tipi seçilmiştir. Daha sonra her bir kullanım alternatifi için yapılan çalışmalardan ve her biri için seçilmiş farklı uzman görüşlerinden yararlanılarak değerlendirme faktörleri ve uygunluk katsayıları önem sıralarına göre derecelendirilmiştir. En uygun (3), uygun (2) ve uygun olmayan (1) olacak şekilde puanlandırılmıştır. Elde edilen uygunluk değerleri CBS ortamında sorgulanarak uygunluk haritaları oluşturulmuştur. Gerçekleştirilen değerlendirmeler sonucunda da, araştırma alanı için seçilen iki kullanım tipinin (Hızlı Kırsal Değerlendirme sonuçları doğrultusunda öncelendirilerek) bir arada yer aldığı sentez paftası oluşturularak, yerel halk ve katılımcı boyutunda öneriler geliştirilmiştir. Çalışma sonucunda; İlçenin genel alanının % 22,59’u tarımsal turizm ve %54,59’u da doğa turizmi açısından en uygun alanlar olarak saptanmıştır. Bu da İlçenin kırsal turizme yönelik önemli bir potansiyele (% 76,94) sahip olduğunu ve bu açıdan doğal, kültürel ve tarımsal değerlerini bir arada tutan uygulamaların gerçekleştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Coğrafi Bilgi Sistemi, tarımsal turizm, doğa turizmi, kırsal turizm, uygunluk haritası, Şarköy Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2010– 2011 Destekleyen Kuruluş TUBİTAK Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Tuğba KİPER, Prof. Dr. Aslı KORKUT, Yrd. Doç. Dr. Murat ÖZYAVUZ, Arş. Gör. Dr. Emine YILMAZ Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Çalıştığı Kurum 292 Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2924 , [email protected] Project Name Project Description LAND USE PLANNİNG FOR RURAL TOURİSM İN SARKOY DİSTRİCT İN TEKİRDAG CİTY The article emphasizes the importance of rural tourism for a holistic development, originating from the assertion ‘’Tekirdağ province should be able to participate in rural tourism activities by the contribution of natural and cultural landscape assets of Şarköy district’’. For this purpose, database is formed as a first step by introducing natural and cultural features of the research area into GIS medium, and Rapid Rural Appraisal Meeting was conducted. Two types of land use (agro-tourism, nature-tourism) were chosen after literature survey, Rapid Rural Appraisal Meeting outcomes and database formation. In the next step, based on the view points of expert assessment and suitability factors for each individual land use type were ranked. The ranks were defined as the most suitable (3), suitable (2) and not suitable (1). With the use of GIS software, defined suitability values were questioned and suitability maps were developed for each case. As a result of the assessments, synthesis map was developed which includes all three types of land use in the research area. Suggestions are developed with participants from local community based on the final sheet in which both land use types were included (prioritized according to Rapid Rural Appraisal outcomes). As a result, 22,59% of the district’s land was determined as most suitable for agrotourism and 54,59% of the district’s land was determined as most suitable for eco-tourism. This result indicates that the district has an important rural tourism potential (76, 94%) and that applications blending natural, cultural and agricultural assets need to be carried out. Key Words: GIS, agro tourism, naturel tourism, rural tourism, suitability map, Şarköy Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University NKUBAP Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Tuğba KİPER, Prof. Dr. Aslı KORKUT Assist. Prof. Dr. Murat ÖZYAVUZ, Res. Assist. Dr. Emine YILMAZ Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2924 , [email protected] 293 Proje Adı Proje Açıklaması İĞNEADA-DEMİRKÖY ARASINDA YER ALAN YILDIZ DAĞLARININ BİYOSFER REZERVİ OLARAK PLANLANMASI Biyosfer Rezervleri UNESCO’nun 1970’ten beri biyolojik çeşitliliğin korunması ve katılımcı yaklaşımla sürdürülebilir alan yönetimi konusunda uyguladığı uluslar arası bir programdır. Programın temel hedefi; sürdürülebilir kaynak yönetiminde katılımcı yaklaşımın etkin kılınmasıdır. Biyolojik çeşitliliğin korunması, eğitim, izleme, bilgi ve deneyimlerin küresel ölçekte paylaşımı bu programın temel unsurlarıdır. Istranca Dağları ve İğneada bulundurdukları farklı ekosistemler ile ulusal ölçekte olduğu kadar uluslar arası ölçekte ender ve çeşitlilik gösteren alanlardır. Ancak bu alanlar için biyoçeşitliliğin korunması ve halkın bu kaynakların yönetiminde etkin rol alması gibi faaliyetlerin gerçekleştirileceği doğa koruma çalışmaları tam anlamıyla yapılmamıştır. Bu çalışma kapsamında, ana kaynak değerleri için enderlik ve çeşitlilik sınıflaması yapılmış, bu sınıflama sonucu, bölgesel, ulusal ve uluslar arası ölçekte ender ve çeşitli alanlar, doğa koruma alanları planlama kriterlerine göre tekrar sınıflandırılmıştır. Daha sonra bir bölgeleme sistemi geliştirilerek her bir bölge için kullanım ilkeleri belirlenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler; Biyosfer Rezervleri, Biyosfer Rezervi Planlaması Longoz Ormanları, Doğa Koruma, İğneada, Yıldız Dağları Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2005-2008 Destekleyen Kuruluş TUBAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof.Dr. Aslı B.KORKUT - Prof. Dr. Murat Ertuğrul YAZGAN, Arş. Gör. Murat ÖZYAVUZ Namık Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Çalıştığı Kurum 294 Bölüm Peyzaj Mimarlığı Bölümü Telefon,E-Posta 0282 250 2903/2922 , [email protected] Project Name Project Description PLANNİNG OF IGNEADA-DEMİRKOY PART OF ISTRANCA MOUNTAİNS AS A BİOSPHERE RESERVE Biosphere reserves is an international programme implemented on conservation of biological diversity and sustainable land management with participatory approach by UNESCO since 1970. Main goal of this programme is effectiveness of participatory approach on sustainable resources management. Conservation of biological diversity, training, monitoring, information sharing and experience exchanging as a global level are fundamental elements of this programme. Istranca Mountains and İğneada are rare and biologically diverse places in both national and international scale due to the variety of ecosystem types they have. However nature conservation activities, such as conservation of biodiversity and participation of local communities to resource management, have not been organized and implemented yet in these places. In this study, main resources have been classified in terms of rareness and diversity. As a result of this classification, rare and biologically diverse araes in both national and internatonal scales are reclassified according to the planning principles of nature conservation areas. Accordingly, a regioning system has been developed and the study area has been divided into different regions. Finally, land use principles have been determined for each region. Key Terms; Biosphere Reserves, Planning of Biosphere Reserve, Longoz Forests, Nature Conservaiton, İğneada, Yıldız Mountains Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project TUBAP Manager of Project and Researchers Prof.Dr. Aslı B.KORKUT - Prof. Dr. Murat Ertuğrul YAZGAN, Res. Assist. Murat ÖZYAVUZ Faculty Namık Kemal University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture Department Landscape Architecture Phone, E-Mail 0282 250 2903/2922 , [email protected] 295 İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Faculty of Economics and Administrative Sciences 297 SAĞLIK İŞLETMELERİNDE BÜRO YÖNETİMİ:ÇORLU ÖRNEĞİ Proje Adı Proje Açıklaması İnsanların sosyal ve ekonomik yönden refah içinde yaşamaları ve yüksek sağlık düzeyine ulaşmalarında en önemli göstergelerinden biri “Temel Sağlık Hizmetleridir.” Toplumun bu hizmetlere ulaşma ve yararlanma yaygınlığı, Temel Sağlık Hizmetleri kapsamında ele alınan hasta sevk ve sonuçlarını izleme bu bütün içinde analiz edilmelidir. Son yıllarda her sektörde olduğu gibi sağlık sektörü de bir değişim içindedir. Bu değişim; yalnız teknoloji konusunu değil; sağlık kurumlarında çalışan personelin eğitimi, yetkinliği ve hizmet sunumuna ilişkin bir takım düzenlemeleri de gündeme getirmiştir. Çünkü hizmetin özünde insan sağlığı ve insana hizmet olması; kaliteli hizmeti, hasta memnuniyetini zorunlu kılmaktadır. Hasta memnuniyeti çeşitli faktörlerden etkilenen karmaşık bir kavram olup hizmet kalitesinin en önemli göstergelerindendir. Sağlık kurumları arasındaki rekabet; kurumların teknik ve personel yatırımlarının biçimlenmesinde, hasta memnuniyeti ön plana çıktıkça; Gerek bu planları yapma gerekse hizmet kalitesinin devamlılığını sağlama anlamında büro yönetiminin önem artmıştır. Hasta memnuniyeti için öncelikle hizmet verilecek müşterinin tanınması gerekmektedir. Ayrıca sağlık işletmelerinin rekabet üstünlüğü kazanabilmeleri ve sürekliliği için hizmet kalitesinin tanımlanması, ölçülmesi, değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.Bu sebeple Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde yapılan araştırma sağlık kurumlarının ön büro ve yönetim hizmetlerine daha fazla önem vermeye başladıklarını göstermiştir. Bu konuda eğitimli kadrolara olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Pek çok üniversite bu ihtiyacı karşılamak amacıyla bölümler açmış ve açmaktadır. Anahtar kelimeler: Sağlık, sağlık sektörü, sağlıkta büro yönetimi, sağlık çalışanları, hasta memnuniyeti Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 298 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar PROF . DR. AHMET KUBAŞ - MÜGE YILDIZ Çalıştığı Kurum İktisadi Bilimler ve İşletme Fakültesi Bölüm İşletme Telefon,E-Posta 0 282 250 28 03 - [email protected] Project Name OFFICE MANAGEMENT OF HEALTH BUSINESS: ÇORLU CASE The basic health services is one of the most important issues to reach high standards in social and economical life. For the related services, accessibility and utilization commonness of the society, patient administration and results traceability that is approached with scope of the basic health services should be examined completely under these topics. In recent years as it is the case with every sector, the health sector also has gone into a conversion period. This conversion is not providing only the technological issues, but also bringing forward some regulations related with training and qualification of the personal and service concept. Fundamentally this service treatmentincludes human health and medical benefits, its making service quality and patient satisfaction Project Description necessary. Patient satisfaction is the most important indicator of service quality which is complicated issue and under attraction of several factors. The competition idea between health providers enables technical and personal qualification investments to the providers with the expectation of patient satisfaction and underlines the importance ofoffice services to realize both the planning of satisfaction and observing continuous service quality. To ensure patient satisfaction, first of all, the patients should be well identifiedthe health services. Furthermore for the providers’ earnings about competitive advantage and sustainability, is rising the importance about definitions, measuring methods and evaluations of service quality, Due to the that reason, Health providersin Tekirdağ province Çorlu district have really started to give more importance for the management of officeservices andthe necessities about qualified and trained staff are increased with each passing day. To meet with the required personal need, several universities has established and continuing to open from the related departments. KeyWords: Health, Health Sector, Office Services relatedwith Health Business, Health Corporation Personal, PatientSatisfaction SectorDescription: : HealthSector, Office Services Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers PROF . DR. AHMET KUBAŞ - MÜGE YILDIZ Faculty Faculty of Economics and Administrative Sciences Department Business Administration Phone, E-Mail 0 282 250 28 03 - [email protected] 299 Proje Adı Proje Açıklaması 300 TRAKYA BÖLGESİ TEKİRDAĞ YOKSULLUK HARİTASI PROJESİ Araştırmanın amacı Tekirdağ merkez ve ilçelerinin yoksulluk haritasını çıkarmak ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yardımlarının ve İl Özel İdaresi mikro kredilerinin yoksul hane halkları üzerindeki etkilerini belirlemektir. Araştırmada kalitatif ve kantitatif yöntemler bir arada kullanılmıştır. Kantitatif çalışma kapsamında, Tekirdağ ili ve ilçelerinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yardımlarından yararlanan ve basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen 1.557 kişiye ve Tekirdağ İl Özel İdaresinden mikro kredi kullanan 41 kişiye hane halkı ortamında yüz yüze anket uygulanmıştır. Ampirik çalışmamızın sonuçları, Tekirdağ merkez ve ilçelerinde hane-halkı reisinin kadın olduğu, göreli olarak genç olduğu (40 yaşın altı), dul-bekar ve eşlerinden ayrı yaşayan hane reislerinin bulunduğu, düşük eğitim düzeyine sahip hane-reislerinin bulunduğu, hane halkı sayısının yüksek olduğu, hane-halkı reisinin sosyal güvencesinin bulunmadığı, hane halkında ekonomik olarak aktif bireylerin sayısının az olduğu, hanede çalışanın olmadığı, hane-halkı reisinin iflas ettiği, kırsal kesimde yaşayan, hane-halkı reisinin göç ettiği, kentin yoksul mahallelerinde yaşayan, hane-halkı reisinin babasının ekonomik durumu kötü olan, hane halkında engelli, bakıma muhtaç ve sürekli tedavi gerektiren kişi/kişilerin bulunduğu hane halklarının yoksulluk riski diğerlerinden daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durumda yoksullukla mücadele yöntemlerinden yoksul hane-halklarına temel eğitim verilmesi, mesleki eğitim verilmesi, mikro kredi/proje kredileri sağlanması yoluyla girişimciliğin özendirilmesi, sağlık hizmetlerine önem verilmesi, evde sağlık hizmeti verilmesi, sosyal konut hizmetlerine önem verilmesi yöntemlerinin uygulanması daha uygun gözükmektedir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Trakya Kalkınma Ajansı Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof. Dr. Rasim YILMAZ - Prof.Dr.Ahmet KUBAŞ Çalıştığı Kurum İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bölüm İktisat Telefon,E-Posta [email protected] - [email protected] Project Name Project Description Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project TEKİRDAĞ POVERTY MAP PROJECT The aim of the research is to construct poverty mapping of center and the districts of Tekirdağ and to determine the impact of Social Assistance and Solidarity Foundation’s aids and micro credits of Secretary General of Special Provincial Administration on poor households. In the study, a combination of both qualitative and quantitative methods were used. Under the quantitative study, questionnaire was administered to 1,557 randomly selected people supported by Social Assistance and Solidarity Foundation and 41 people who barrowed micro credit from Secretary General of Special Provincial Administration. The empirical results of the study indicates that poverty risk of the following households are higher than others in district of Tekirdağ: households headed by females, households headed by person under 40 years old, households headed by widow, single and spouses live apart from, households headed by person with a low educational level, households with high number of households, households headed by person who lacks of social security, households with low number of economically active members, households without working person, households headed by bankrupted person, households who live in rural areas, households headed by person immigrated from other regions, households who live in poor neighborhood, households headed by person having got poor parents, households having people with disabilities and require continuous treatment. Thus, the following methods of combating poverty are more suitable in district of Tekirdağ to fight against poverty: supporting entrepreneurship by providing micro credit with poor households, giving basic education and vocational training to poor households, giving importance to health services, home health care and social housing. 2012-2013 Trakya Development Agency Manager of Project and Researchers Prof. Dr. Rasim YILMAZ - Prof.Dr.Ahmet KUBAŞ Faculty Faculty of Economics and Business Administration Department Economics Phone, E-Mail [email protected] - [email protected] 301 Proje Adı Proje Açıklaması 302 TEKİRDAĞ İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN KÜÇÜK, ORTA VE BÜYÜK ÖLÇEKLİ FİRMALARIN YABANCI VE ULUSAL BANKALARDAN KREDİ KULLANMA EĞİLİMLERİ Bu araştırmada Türkiye’deki yabancı ve ulusal bankaların küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelere kredi kullandırma eğilimleri ve finansal kriz dönemlerindeki davranışları Tekirdağ ili özelinde analiz edilmiştir. Anket verilerinden yararlanılarak a) Tekirdağ ilinde faaliyet gösteren küçük, orta ve büyük ölçekli firmaların yabancı ve ulusal bankalardan kredi kullanma eğilimleri ve b) Finansal kriz zamanlarında yabancı ve ulusal bankaların küçük, orta ve büyük ölçekli firmalara kredi kullandırma eğilimleri incelenmiştir. Ekonometrik çalışmanın sonuçları göstermektedir ki Tekirdağ merkez ve ilçelerinde orta ve büyük ölçekli, yabancı ortaklı ve ihracat yapan işletmelerin yabancı banaklardan kredi bulma olasılıkları (yabancı bankaların bu tür firmaları kredi sunmak için tercih olasılıkları) artmaktadır. Diğer yandan mikro ve küçük ölçekli, ihracat yapmayan ve yabancı ortağı bulunmayan işletmelerin yabancı bankalardan kredi kullanma olasılıkları düşmektedir. Firma önyargılarına dayanan faktör analizi sonuçları, yabancı bankaların daha çok kısa vadeli kredi kullandırdıkları, küçük işletmelere kredi vermekten kaçındıkları, orta ve büyük ölçekli saygın firmalara kredi kullandırdıkları, kriz zamanlarında sadece büyük ve saygın işletmelere kredi vermekte olduklarına işaret etmektedir. Bunun yanında, yabancı bankaların sayısının artmasıyla birlikte ulusal bankaların kredi faiz oranlarını düşürdüğü, prosedürlerini azalttığı ve müşteri ilişkilerine daha fazla önem verdiğinin yanı sıra firma kredisi ve bireysel kredi bulmanın kolaylaştığına işaret etmektedir. Ampirik bulgular bir bütün olarak incelendiğinde, sonuçlar yabancı bankaların etkileri literatüründeki “yabancı bankalar piyasadaki kaymak tabaka denilebilecek en karlı ve kredibilitesi yüksek müşterileri seçebilir.” ve “yabancı banka girişi ile birlikte piyasadaki tüm firmaların borçlanma maliyetleri düşecek ve krediye ulaşım olanakları artacaktır.” hipotezlerini destekler niteliktedir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2012-2013 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Prof.Dr.Rasim YILMAZ Çalıştığı Kurum İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bölüm İktisat Telefon,E-Posta [email protected] Project Name BORROWING TENDENCIES OF SMALL, MEDIUM AND LARGE SIZED ENTERPRISES IN TEKIRDAĞ REGION FROM FOREIGN OWNED BANKS AND DOMESTIC BANKS In this study we examine the lending tendency of foreign and domestic banks in Turkey to small, medium and large sized enterprises and their behavior towards these type of enterprises in times of financial crisis in the case of Tekirdağ region. Using firm level data from Tekirdağ region we analyzed a) borrowing tendency of small, medium and large sized enterprises from foreign and domestic banks b) lending tendency of foreign and domestic banks to small, medium and large sized enterprises in times of financial crisis. Result of econometric study indicates that possibility of medium and large sized, foreign owned and exporter enterprises accessing credit from foreign banks is more than small and micro sized, non-exporter, non-foreign owned enterprises in Tekirdağ region. Foreign banks are less Project Description likely to lend small and micro sized, non-exporter, non-foreign owned enterprises Factor analysis results using perception-based measures shows that foreign banks lend short term credit, retreat from lending to smallsized firms, lend credible medium and large sized firms, lend only large and credible (transparent) firms in times of financial crisis. Firms report that domestic banks lower lending rates and procedures, and more focus on customer relations with higher participation of foreign banks, The results also suggest that higher foreign bank participation improves the accessibility of both firm and individual credit. Our results provide support to the hypotheses in literature of effects of foreign bank entry that “Foreign bank entry can cause cream skimming whereby Foreign banks may concentrate on profitable and large borrowers.” and “Higher foreign bank participation can lead to an overall decrease in lending rates of all enterprises, including small and medium-sized ones, and improve the accessibility of external financing of firms.” Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2012-2013 Namık Kemal University Manager of Project Prof.Dr.Rasim YILMAZ and Researchers Faculty Faculty of Economics and Business Administration Department Economics Phone, E-Mail [email protected] 303 ELEKTROKİMYASAL OKSİDASYON YÖNTEMİNİN TEKSTİL ATIKSULARININ ARITILABİLİRLİĞİNE ETKİLERİNİN TAM ÖLÇEKLİ ARAŞTIRILMASI Proje Adı Proje Açıklaması Tekstil sektöründe su kullanımının minimize edilmesi sürdürülebilir çevre yönetimi açısından önemlidir. Bu çalışmada seçilmiş olan işletme faktörlerinin Elektro Kimyasal Oksidasyon (EKO) süreci üzerindeki tekil ve birleşik etkileri tam ve laboratuvar ölçekli çalışmalarla araştırılmıştır. Akım yoğunluğu, atıksu pH’ı ve iletkenliğinin renk giderimi üzerine etkileri The Box- Behnken tasarım metodu kullanılarak araştırılmıştır. Renk giderim çalışmalarına ilave olarak, EKO arıtımının öncesi ve sonrası atıksu organik madde kompozisyonundaki değişikler de bilimsel olarak araştırılmıştır. Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ), Toplam Organik Karbon (TOK), Azot gibi konvansiyonel parametrelerin yanı sıra, insan ve çevre sağlığını tehdit eden 22 farklı poli-aromatik hidrokarbonlar (PAH) türünün konsantrasyonları EKO öncesinde ve sonrasında çeşitli işletme koşullarında izlenmiştir. EKO çıkış sularının konvansiyonel aktif çamur süreci ile arıtılabilirliği tam ölçekli ve laboratuvar ölçekli kesikli nitrifikasyon testleri ile irdelenmiştir. Ham, ozonlanmış ve EKO ile arıtılmış atıksuların nitrifikasyon bakterileri üzerindeki toksik etkileri belirlenerek birbirleri ile karşılaştırılmıştır. EKO çıkış suyundan su ve tuz geri kazanım alternatifleri nanofiltrasyon ve ters ozmozdan oluşan membran süreçlerinden oluşan bir pilot tesis üzerinden araştırılmıştır. EKO’nun bir ön arıtım olarak membran tabanlı veya biyolojik yöntemlerden önce kullanılabilirliği bilimsel olarak irdelenmiştir. Elde edilen sonuçlar neticesinde membran süreçlerinde akı ve geçirgenlik değerlerinde önemli değişikler olduğu görülmüştür. Çalışma sonuçlarında elde edilen diğer önemli bir buldu ise naphthalene, acenaptylene, antracene, benzo(a) antracene, benzo (g, h, i) perylene gibi bazı PAH türlerinin işletme sonuçlarına ek olarak EKO süreçlerinde oluşabildiği görülmüştür. Yapılan çalışmada EKO kullanılarak yapılan atıksu artımında KOİ, TOK, renk parametrelerinin verimleri sırası ile %40±4 , %50±7 , %98±1olarak tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Elektro Kimyasal Oksidasyon, Tekstil Atıksuyu, Su ve Tuz Geri Kazanımı, Tersozmoz, Zehirlilik Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 304 Destekleyen Kuruluş NKU BAP Proje Yöneticisi Araştırmacılar Doç. Dr. Tolga TUNÇAL - TOLGA KAYGUSUZ Çalıştığı Kurum NKU Bölüm Çevre Müh. Telefon,E-Posta +90 282 250 23 44 – [email protected] Project Name IMPACT OF ELECTROCHEMİCAL OXİDATİON METHOD ON TREATABİLİTY OF TEXTİLE WASTEWATERS: A FULL SCALE STUDY Decreasing water demand in textile sector is one of the important environmental concerns. In this study, individual and combined effects of selected operational parameters on a fullelectrochemical oxidation (ECO) process treating dyehouse effluent were investigated experimentally. Combinations of variables including current density, wastewater pH and conductivity resulting in maximum color removal efficiency were determined using The Box- Behnken design method. In addition to color removal, variations in wastewater organic composition before and after ECO were also examined critically. Removal and/or generation of 22 PAH(s) before and after ECO were investigated under variable operational conditions. Treatability of ECO effluent using conventional activated Project Description sludge process was investigated by both full-scale monitoring studies and batch scale nitrification tests. Toxicity impact of raw, ozonized and electrochemically treated wastewaters on nitrifiers were also determined and compared with each other. Water reuse and salt recovery alternatives were assessed by full-scale tests in a pilot plant with ECO and membrane processes, composing of nano filtration (NF) and reverse osmosis (RO). Advantages and disadvantages of applying ECO process as a pretreatment prior to membrane–based or biological methods successfully determined. Another important observation was formation of some PAHs including naphthalene, acenaptylene, antracene, benzo(a) antracene, benzo (g, h, i) perylene as a function of operational conditions maintained in ECO process. Keywords: Electrochemical oxidation, PAH removal-generation, nano-filration, reverse osmosis, membrane fouling Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project NKU Manager of Project Associate Prof. Dr. Tolga TUNÇAL - TOLGA KAYGUSUZ and Researchers Faculty Çorlu Engineering Faculty Department Environmental Engineering Phone, E-Mail +90 282 250 23 44 – [email protected] 305 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ İLİNDEKİ YER ALTI SULARINDA BULUNAN İZ ELEMENTLERİNİN TESPİTİ VE İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE TOKSİK ETKİLERİ Bazı elementler canlılar için eser miktarlarda önemli iken bazıları ise belirli bir konsantrasyondan sonra toksik etki göstermektedirler. Çalışmamızda Tekirdağ içme suyu kaynaklarında florür, iyodür, çinko, kadmiyum, mangan, bakır, krom(toplam), kobalt, kurşun ve nikel konsantrasyonları mevsimsel olarak belirlenerek halk sağlığına olan etkileri araştırılmıştır. Ağır metallerden Fe, Zn, Cd, Cr, Ni ve Pb tespit edilememiştir. Mn ve Cu ise hem TS 266 hem de Dünya Sağlık Örgütünün içme suyu standartlarına göre uygun bulunmuştur. Flor ve iyot tespit edilememiştir. İçme sularında insan sağlığı açısında florür oranının eksik olduğu bölgelerde diş çürükleri ve diş hastalıkları daha sık görülmektedir. İyot eksikliği ise guatr rahatsızlığının tetikleyicisidir ve önemli bir halk sağlığı problemidir. İyot eksikliği hastalıklarının en yoğun görüldüğü yerler, özellikle yılın uzun döneminde karlarla kaplı dağlık yöreler ile kıtaların denize uzak orta bölgeleridir. Ancak Tekirdağ deniz kıyısında bir şehir olmasına rağmen iyot konsantrasyonun düşük çıkması şaşırtıcıdır. Avrupa’da Avusturya, Finlandiya, İsveç, Norveç ve İsviçre’de iyot eksikliği kontrol altına alınmış olmasına karşılık; Romanya, İtalya, Almanya, İspanya, Yunanistan gibi birçok ülkede iyot eksikliği halen ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Türkiye de bu iyot eksikliği olan ülkeler arasındadır. En fazla risk altında olan gruplar; gebe ve laktasyon döneminde olan kadınlar, fetüs, yenidoğan ve süt çocuklarıdır. Anahtar Kelimeler: İçme suyu, ağır metal, flor, iyot, halk sağlığı. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Tülin YILDIZ- YRD.DOÇ.DR.HANDAN DÖKMECİ UZM.SEVİNÇ ADİLOĞLU Çalıştığı Kurum Bölüm Telefon,E-Posta 306 Project Name Project Description DETERMINATION OF TRACE ELEMENTS IN THE FACTORS IN TEKİRDAĞ GROUNDWATER AND TOXIC EFFECTS ON HUMAN HEALTH While it is important for living organisms in trace amounts in some elements and some shows toxic effects after a certain concentration. Study of drinking watersources in Tekirdag fluoride, iodine, zinc, cadmium, manganese, copper, chromium(total), cobalt, lead and nickel concentrations to determine the effects on public health is determined as seasonal. Heavy metals, Fe, Zn, Cd, Cr, Ni and Pb were not detected. Mn and Cu in both the TS 266 was approved by the World Health Organization drinking water standards. Fluorine and iodine were not detected. The rate of fluoride in drinking water is lacking in terms of human health, dental caries and dental disease is more common in regions. Goiter and iodine deficiency disorder is a major public health problem is the trigger. Iodine deficiency diseases where it is most intense, especially in mountainous regionscovered with snow year, with a long period away from the middle regions of the continents to the sea. However, despite a city of Tekirdag coast is surprisingemergence of iodine at low concentrations. Europe, Austria, Finland, Sweden, Norway and Switzerland have been brought under control for iodine deficiency,Romania, Italy, Germany, Spain, Greece is a serious problem in many countriesare still iodine deficient. Turkey is among countries with iodine deficiency in this.The groups most at risk, pregnant and lactating women, fetuses, newborns andinfants. Keywords: Drinking water, heavy metals, fluoride, iodine, public health. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Tülin YILDIZ YRD.DOÇ.DR.HANDAN DÖKMECİ UZM.SEVİNÇ ADİLOĞLU and Researchers Faculty Department Phone, E-Mail 307 Meslek Yüksekokulları Vocational Schools 309 Proje Adı Proje Açıklaması ARTAN DOZLARDA AZOT UYGULAMASININ KOMATSUNA (BRASSİCA RAPA VAR. PERVİRİDİS) BİTKİSİNİN BAZI BESİN ELEMENTLERİ, C VİTAMİNİ, PROTEİN VE BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ Bu araştırma ülkemiz için yeni bir sebze olan komatsunanın yetiştiriciliği üzerine artan dozda azot uygulamasının bitkinin bazı besin elementleri, C vitamini, protein ve biyolojik özellikleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede gübre olarak NH4NO3 dört doz ve çözelti halinde N0: 0 kg/da, N1: 10 kg/da, N2: 15 kg/da ve N3: 20 kg/da olarak uygulanmıştır. Artan dozda azot uygulaması yapılan komatsuna bitkisinde C vitamini içeriği doz arttıkça azalma göstermiştir. N0 için C vitamini 29,28 mg/100g olurken, N2 dozda uygulanan azot gübrelemesinde 21,54 mg/100g C vitaminine ulaşılmıştır. Komatsuna protein bakımından N2 dozda uygulanan azot gübrelemesine olumlu cevap vermiştir ve protein miktarı % 32,97 olmuştur. Artan dozda azot uygulaması yapılan komatsuna bitkisinde N2 dozda uygulanan azot gübrelemesi Potasyum (K), Kalsiyum (Ca), Magnezyum (Mg), Demir (Fe) ve Bakır (Cu) besin elementleri dikkate alındığında istatistiksel olarak önemsiz bulunmasına rağmen, Azot (N) % 5,85, Fosfor (P) % 0,81, Çinko (Zn) 50 ppm ve Mangan (Mn) 71,6 ppm ile N2 dozda uygulanan azot gübrelemesinden olumlu etkilenmiştirler. Artan dozda azot uygulaması yapılan komatsuna bitkisinde N2 dozda uygulanan azot gübrelemesi ile bitki boyu 42 cm, bitki yaş ağırlığı 368,60 g ve bitki kuru ağırlığı 69,27 g olarak tespit edilmiştir. Bu araştırma projesinin sonucunda yukarıdaki veriler dikkate alındığında komatsuna bitkisine dekara 15 kg azot uygulaması önerilebilir. Komatsuna Marmara bölgesinde ısıtmasız seralarda çoğunlukla salata-marul, tere, roka, taze soğan, sarımsak, pırasa gibi hızlı gelişme periyoduna sahip sebzelere geç sonbahardan erken ilkbahara hatta yaz başına kadar olan aylarda alternatif bir ürün olabilir. Anahtar kelimeler: Komatsuna, Artan Azot Gübrelemesi, Bazı Besin Elementleri, C Vitamini, Protein ve Biyolojik Özellikleri 310 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Funda ERYILMAZ AÇIKGÖZ Çalıştığı Kurum Çorlu MYO Bölüm Seracılık Telefon,E-Posta [email protected] Project Name THE EFFECT OF INCREASING DOSES OF N APPLICATION OF SOME NUTRIENT ELEMENTS, VITAMIN C, PROTEIN AND BIOLOGICAL PROPERTIES OF KOMATSUNA (Brassica rapa var. Perviridis) PLANT This study was conducted in order to determine the effect of increasing doses of N practice on some nutrient elements, Vitamin C, protein and biological specifications in growing of komatsuna which is a new vegetable for our country. In the experiment four doses of NH4NO3 in solutions of N0: 0 kg/da, N1: 10 kg/da, N2: 15 kg/da and N3: 20 kg/da were applied as fertilizer. The content of Vitamin C diminished as the dose rises in the practice of increasing doses of N for the komatsuna plant. Vitamin C for N0 dose was obtained as 29.28 mg/100g, for N2 21.54 mg/100g of Vitamin C was reached in N fertilizing. Komatsuna positively responded in protein for N2 dose of N fertilizing and the protein amount was found 32.97 %. Project Description Although the considerations of Potassium (K), Calcium (Ca), Magnesium (Mg), Iron (Fe) and Copper (Cu) nutrient elements were found statistically insignificant for N2 dose of fertilization in komatsuna plant which was subject to increasing dose of N practice, Nitrogen (N) as 5.85 %, Phosphorus (P) 0.81 %, Zinc (Zn) 50 ppm and Manganese (Mn) 71.6 ppm were positively affected in N2 dose of increasing N fertilizing practice. For N2 dose of fertilization in komatsuna plant which was subject to increasing dose of N practice, plant height was determined as 42 cm, fresh weight as 368.60 g and dry weight as 69.27 g. At the end of this research project, considering the above given data, a fertilization practice of 15 kg/da can be suggested for komatsuna plant. Komatsuna can be an alternative product rather for vegetables which have rapid growth periods such as lettuce, cress, rocket, fresh onion, garlic, and leek from the months of late fall to early spring even until the beginning of summer for unheated greenhouses in Marmara region. Key words: Komatsuna, Increasing N Fertilizing, Some Nutrient Elements, Vitamin C, Protein and Biological Specifications. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project 2011 Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Funda ERYILMAZ AÇIKGÖZ and Researchers Faculty Corlu vocational college Department Greenhousing Phone, E-Mail [email protected] 311 Proje Adı Proje Açıklaması TEKİRDAĞ YÖRESİNDE YETİŞTİRİLEN AYÇİÇEĞİ (HELİANTHUS ANNUUS) TOHUMLARININ ANTİOKSİDAN KAPASİTESİNİN ARAŞTIRILMASI Yaşadığımız yüzyılda gelişmekte olan teknoloji, çevre kirliliği, sera etkisi, petrokimya ürünleri, ilaçlar, sigara gibi pek çok faktör sürekli olarak çeşitli oksidatif stres oluşturan maddelerle karşı karşıya kalmamıza sebeplerindendir. Bu etkiler kendini serbest radikal oluşumuyla göstermektedir. Serbest radikaller hücrelere ve bağışıklık sistemine saldıran moleküllerdir. Antioksidanlar ise serbest radikallerin yıkıcı etkilerini engelleyen, pek çok hastalığa ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir reaksiyonları önleyen moleküllerdir. Antioksidan özellik gösteren flavonoidler, serbest radikal toplayıcı özellik göstermektedir (Labuza,1971). Antioksidan açısından önemli bir bitki olan ayçiçeği dünyada ve ülkemizde en önemli yağ bitkilerinden biri olup, ülkemizde çoğunlukla yağlık olarak yetiştirilir. Dünya ayçiçeği üretimi son yıllarda 23 milyon ton civarında olup, Türkiye üretimde ve ekim alanlarında ilk on ülke arasında yer almaktadır. Ülkemizde yağlık ayçiçeği üretimi, genelde Trakya-Marmara Bölgesinde yoğunlaşmış iken, çerezlik üretimi ise, çoğunlukla İç ve Doğu Anadolu Bölgesinde, az miktarda diğer bölgelerde de ekimi yapılmaktadır. Sıvı olarak ve margarin hammaddesi katı yağ üretiminde yaygın kullanım alanı bulan ayçiçek yağı açık sarı renkli, rafine edilerek kullanılabilen bir yağdır. Ayçiçeği bitkisinden elde edilen yağın antioksidan miktarı ve tipi; çeşit, olgunluk, yağış miktarı, yükseklik, toprak koşulları, sıcaklık vb. etkenlere bağlıdır. Bu yağ bitkilerinden elde edilen yağ tüketimi kanser riskini azaltmakta zararlı serbest radikallere karşı koruma sağlamaktadır. Bu çalışmada Ayçiçeği bitkisinde Tekirdağ yöresinin farklı bölgelerinde yetiştirilen ayçiçeği tohumlarının toprak, iklim ve bölgeleri de göz önünde bulundurularak antioksidan kapasiteleri karşılaştırılmıştır. Bu araştırmanın yürütülmesi için Namık Kemal Üniversitesi Muratlı MYO, Kimya Programı uygulama alanından ve bazı analizlerin yapılabilmesi içinde Tekirdağ Ticaret Borsası’nın Toprak Analiz Laboratuarlarından yararlanılmıştır. Projenin yapılmasını destekleyen Namık Kemal Üniversitesi Rektörlüğüne içten teşekkürlerimizi sunarız. Anahtar kelimeler: Antioksidan,DPPH,CUPRAC, Ayçiçeği tohumu, Tekirdağ. 312 Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 2011-2012 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd. Doç. Dr. Ayşe AFACAN Prof. Dr. Canan SAĞLAM, Uzman Sevinç Adiloğlu Çalıştığı Kurum Muratlı Meslek Yüksek Okulu Bölüm Kimya Teknolojisi Telefon,E-Posta 0282 250 3904 [email protected] Project Name ABSTRACT SEARCHİNG FOR THE ANTİOXİDANT CAPACİTY OF SUNFLOWER (HELİANTHUS ANNUUS) SEEDS WHİCH ARE GROWN İN TEKİRDAG AND SURROUNDİNG AREAS. In this century, a number of factors, such as developing technology, environmental pollution, the green house effect, Petrochemical products, some drugs or medicine and smoking bring us to continually faced with a variety of substances that make up oxidative challenges. These effects show themselves in the formation of free radicals. Free radicals are the molecules that attack cells and immune system in human body. However, antioxidants are the molecules that prevent the destructive effects and chain reactions of free radicals, which can cause many diseases and early aging. Flavonoids, which have antioxidant characteristics, show the characteristics of free radical scavenger(Labuza, 1971).The sunflower plant, which is one of the most important oil crops in terms of antioxidant in our country and in the world, is mostly used as Project Description oilseed. Sunflower production is around 23 million tons in recent years all over the world, and Turkey is among one of the top ten countries in the production and planting. Production of sunflower oilseed in our country is usually done in Thrace-Marmara region, While the production of snack is mostly done in Central and Eastern Anatolia. A small amount of cultivation is carried out in the other regions of Turkey. As a raw material in liquid form and margarine, sunflower oil which is widely used in the production of solid fat is yellow in color and used in refined form. The amount and type of antioxidant of the oil extracted from the sunflower plant depends on factors, such as species, ripeness, rainfall, elevation, soil conditions and temperature. The consumption of oil extracted from oil plants reduces the risk of cancer and protects from harmful free radicals. In this study, the antioxidant capacity of the sunflower seeds grown in different regions in Tekirdağ was compared by taking into account soil, climate and regions. To conduct this research, Namık Kemal University, the application area of chemistry program of Muratlı Vocational School and for some analysis, Soil Analysis Laboratory of Tekirdag Trade and Exchange Market were utilized. We thank the Rectorate of Namık Kemal University in supporting this Project. Key words: Antioxidant, DPPH, CUPRAC, Sunflower seeds, Tekirdag. Start and Finish Date of Project 2011-2012 Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project and Researchers Assist. Prof. Dr. Ayşe AFACAN Prof. Dr. Canan SAĞLAM, Uzman Sevinç Adiloğlu Faculty Muratlı Vocational School Department Chemical technology Phone, E-Mail 0282 250 3904 [email protected] 313 Proje Adı Proje Açıklaması SOĞUK HAVA DEPOLARINDA YERSEL DEĞİŞKENLİĞİN DEPOLANAN ÜRÜNLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ AZALTMA YÖNTEMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 1.Bu araştırmanın gerekçesi soğuk hava depolarında ortam sıcaklığı, bağıl nem ve hava hızındaki dağılım düzensizliklerinin depolanan ürün kalitesi üzerinde olumsuz etkisidir. Ortam sıcaklığı ve bağıl nemin depo içinde her yerde aynı olmaması, depolanan ürünlerde kalite ve miktar kayıplarına neden olmaktadır. 2.Soğuk hava depolarında otomatik nemlendirme sistemleri ya çok az kullanılmakta ya da kullanılmamaktadır. Nemlendirme basit yöntemlerle (nemlendirilmiş çuvallar, ürünlerin üzerine su püskürtülmesi veya ortama kaplar içinde su bırakılması) sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu uygulamalar, bağıl nemin deponun her tarafında aynı olmamasına ve sonuçta üründe kalite kaybına ve çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. 3.Soğuk hava depolarının içine soğuk hava evaporator tarafından sağlanmaktadır. Depolama sırasında soğuk hava deposundaki ortam sıcaklığı ve bağıl nem yüzdesi ile depolanan üründeki kalite kayıpları arasında doğrudan ilişki vardır. Bu nedenle soğuk hava depolarında nemlendirmenin ve hava dolaşımının homojenliği önemlidir. Bu araştırmanın amacı; yersel değişkenlik olarak adlandırılan depo iç sıcaklığı, bağıl nem ve hava hızındaki konuma bağlı farklılıkları azaltacak çözümleri saptamaktır. Bunun için özel olarak tasarlanmış şartlandırılmış havayı depo içinde mümkün olabildiğince homojen olarak dağıtan bir sistemi içeren soğuk hava deposu tasarlanacaktır. Araştırma iki farklı depoda aynı ürünlerin aynı zamanda depolanması şeklinde yürütülecektir. Depolardan birinde klasik soğuk hava deposu işletmecilik sistemleri, diğerinde ise tasarlanan sistem bulunacaktır. Araştırmada elma ve şeftali 2 yıl boyunca depolanacaktır ve ürünlerdeki kalite değişimleri gözlemlenecektir. Ayrıca soğuk depolarda sıcaklık, hava hızı ve bağıl nem oranındaki değişim farklı konumlarda ölçülecek ve sonuçlar karşılaştırılacaktır. Elde edilen veriler hesaplamalı akışkan dinamiği ile modellenecektir. Bu ölçümler boş ve dolu depo için gerçekleştirilecektir. Proje Başlangıç Bitiş Tarihi Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Serap AKDEMİR Çalıştığı Kurum Teknik Bilimler MYO Bölüm Makine Telefon,E-Posta 314 Project Name MODELLİNG OF SPATİAL VARİABİLİTY OF ENVİRONMENTAL FACTORS İN COLD STORE AND DETERMİNATİON OF İTS EFFECT ON STORED PRODUCT LOSSES Reason of this research is negative effect of spatial and temporal variability of ambient temperature, relative humidity and airflow on stored products quality. Spatial variability of the relative humidity and ambient temperature in a cold store cause loosing of the quality and quantity of stored products. Automatic humidification system is not generally used in cold stores. The humidification is realized by using simple methods such as wet sacks, water spraying with hose on stored products, putting buckets contain water in cold store. These applications cause spatial variability for relative humidity in cold stores and loosing quality of stored products and creating some diseases. Evaporator determines ambient temperature. There are direct correlations Project Description between ambient temperature, relative humidity and quality loss of product during storage. For this reason, it is important homogeneity of uniform distribution of airflow and humidification in cold stores. Aim of this research is to determine suitable solutions for decreasing spatial variability of ambient temperature and relative humidity in cold stores. A cold storage which includes a special system to distribute humidified air as homogenous as possible inside of the cold storage will be designed. Research project will be carried out in two different cold room stored same fruits at same period. There will be conservative management techniques in one of the cold store; the other contains automatic humidification system and evaporator speed control system. Peaches and apples will be stored in both cold stores for 2 years. Ambient temperature, relative humidity and air velocity will be determined for top, medium and bottom level of the cold stores and results will be compared. Ambient conditions will be measured for empty and full cold store. In addition, quality criteria of stored products will be observed. Computational fluid dynamic techniques will be used for modeling of ambient temperature, relative humidity and airflow. Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Serap AKDEMİR and Researchers Faculty Technical Sciences Department Machine Phone, E-Mail 315 Proje Adı Proje Açıklaması SOĞUK HAVA DEPOLARINDA ORTAM KOŞULLARININ HESAPLAMALI AKIŞKANLAR DİNAMİĞİ (CFD) İLE MODELLENMESİ Bu araştırmanın amacı, bir test odasında sıcaklık ve nem dağılımının incelemek ve tarımsal ürünlerin daha uzun sürelerle ekonomik olarak saklanabilmesi için önerilerde bulunmaktır. Araştırmada, deneysel ölçümleri ve hesaplamalı akışkanlar dinamiği analizleri (CFD) yapılmıştır. Hesaplamalı analizler, geometrik ve fiziksel modelleme açısından artan karmaşıklık ve ayrıntıda çalışma aşamalarında gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar her aşamada deneysel verilerle karşılaştırılarak sağlama yapılmıştır. Hesaplamalı yöntemler ile elde edilen ayrıntılı sonuçlar, havalandırma şartları ve oda yerleşiminin sıcaklık ve nem dağılımı açısından etkilerini belirlemede kullanılmıştır. Araştırmada; soğuk oda depolama performansını etkileyen sıcaklık ve nem dağılımının soğuk oda konfigürasyonu ile ilişkisinin belirlenmesine yönelik esaslar belirlenmiştir. Ayrıca ekonomik bir tasarım aracı olan Fluent sonlu hacimler yöntemini kullanan bir Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği yöntemlerinin soğuk depo tasarımı ve iyileştirilmesinde kullanımını değerlendirme olanağı bulunmuştur. Sonuçlar evaporatör yüzey alanının oluşturduğu hava kanalı boyunca incelenmiştir. Depo set değeri olan +20C ve %90 bağıl nemde alınan havanın sıcaklık ve bağıl nem kontur değerlerinin odanın yarısında tolerans değerlerinde olduğu saptanmıştır. Ancak diğer kısımlarında +50C sıcaklıkta ve %70 bağıl nemde olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: Sıcaklık, nem, soğuk hava deposu, Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği , Fluent sonlu hacimler yöntemi Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 316 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Serap AKDEMİR - Fırat Oğuz Edis Çalıştığı Kurum Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Bölüm İklimlendirme ve Soğutma Programı Telefon,E-Posta e-mail:[email protected] Project Name Project Description MODELLİNG OF AMBİENT FACTORS BY COMPUTATİONAL FLUİD DYNAMİC (CFD) İN COLD STORAGE Objective of this research is to investigate distribution of temperature and relative humidity in an experimental cold storage and determine suggestions for long and economic cold storage of agricultural products. Experimental measurements and computational fluid dynamics (CFD) analysis were realized. Complexity and details of the computational fluid dynamics (CFD) analysis increased. Results of CFD analysis were compared with experimental results for each stage of the research. Detailed CFD results were used to determine effect of ventilation conditions and location of cold storage on spatial variability of temperature and relative humidity. Essentials of relationship between distribution of temperature and relative humidity affect cold storage performance and cold storage configuration were determined. In addition, using of Fluent software which is one of economic design tools and based on finite volumes in computational fluid dynamic, evaluated for cold storage design and improvement of design. The results were investigated along air channel created by evaporator surface area in cold storage. Temperature and relative humidity contour values of cold air taken at cooling system set values as 2oC and %90 was determined approximately at tolerance values of temperature and relative humidity for half of these air channel in the cold storage. But these values were determined as +5oC and 70% RH for other part of the experimental cold storage. Key words: Temperature, relative humidity cold storage, computational fluid dynamics Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Serap AKDEMİR - Fırat Oğuz Edis and Researchers Faculty Technical Sciences Department Phone, E-Mail e-mail:[email protected] 317 Proje Adı SOĞUK HAVA DEPOLARINDA KASA İÇI BAĞIL NEM VE SICAKLIK DAĞILIMININ HESAPLAMALI AKIŞKANLAR DINAMIĞI İLE MODELLENMESI Proje Açıklaması Bu araştırmanın amacı; şeftali depolanan bir soğuk depoda kasa içindeki sıcaklık ve bağıl nem farklılıklarının ortam özellikleri üzerindeki etkisini saptamaktır. Araştırma Çiller ünitesine sahip deneysel bir soğuk odada yürütülmüştür. Soğutma sistemi +1oC’ye ve % 90 bağıl neme ayarlanmıştır. Ölçümler Testo 177H1 sensörü ile yapılmıştır. Modelleme için Ansys Fluent programı kullanılmıştır. Araştırmada, kasa içindeki ortam özelliklerinin konuma göre değişimi hesaplamalı akışkanlar dinamiği ile modellenmiştir. Ayrıca, farklı konumlarda yer alan kasaların içinde sıcaklık ve bağıl nem değerleri sensörlerle ölçülmüştür. Modelin geçerliliği için modelden elde edilen değerler ile ölçüm sonuçları karşılaştırılmıştır. Ayrıca depolama süresince Ürün kalitesindeki değişimler belirlenmiştir. Modelleme ile ölçüm sıcaklıkları arasındaki fark ortalama 0.35 0C olarak saptanmıştır. Model %17.1 hata ile sıcaklık ölçüm sonuçlarını tahmin etmiştir. Modelleme ile ölçülen bağıl nem değerleri arasındaki fark ortalama % 1.96 olarak saptanmıştır. Model % 2.56 hata ile bağıl nem ölçüm sonuçlarını tahmin etmiştir. Muhafaza süresinde şeftalide meydana gelen meyve eti sertliği, suda çözünebilir kuru madde miktarı, titre edilebilir asit miktarı, pH değerleri, solunum hızı, nişasta üzerindeki değişimler ve tat üzerindeki etkileri önemli bulunmuştur. Ancak depo içinde alt, orta ve üst seviyelerin kalite kriterleri üzerindeki etkisi istatistiksel açıdan farklı bulunmamıştır. Model ve ölçüm sonuçlarından da görüleceği gibi depolama koşuları açısından farklı seviyelerde farklılıklar olmasına rağmen bu durum kalite kriterleri üzerinde olumsuz etki yaratmamıştır. Anahtar kelimeler; soğuk depo, hesaplamalı akışkanlar dinamiği, şeftali, sıcaklık, bağıl nem Proje Başlangıç Bitiş Tarihi 318 Destekleyen Kuruluş Namık Kemal Üniversitesi Proje Yöneticisi Araştırmacılar Yrd.Doç.Dr.Serap AKDEMİR -Yrd.Doç.Dr.Erdinç BAL Çalıştığı Kurum Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Bölüm İklimlendirme ve Soğutma Programı Telefon,E-Posta e-mail:[email protected] Project Name Project Description CFD MODELLING OF AMBIENT FACTORS IN BOXES FOR PEACH COLD STORAGE Objective of this study is to determine the impact of the differences observed in ambient temperature and relative humidity for peach boxes in cold storage. The study was implemented in an experimental cold store having a Çiller unit located. The cooling system was adjusted at +1oC with 90 % of relative humidity. The measures were carried out by Testo 177H1 sensor and Ansys Fluent Program was used for modelling. For the study, the changes in ambient factors inside the box with regards to its differing positions were modelled via computational fluid dynamics. Moreover, temperature and relative humidity of boxes with various positions were measured through sensors. In order to provide with the validity of the model, the scores acquired from that model were compared to the measurement results. Changes in the quality of the product were also identified during the storage period. Comparisons displayed that the mean variation between the model estimation and the measured temperature was 0.35 0C. The model predicted the temperature measurement results in a margin of error of 17.1%. while the mean score of variation between the model estimation and the relative humidity was 1.96%. This means the model predicted the relative humidity measurement results in a margin of error of 2.56%. Fruit hardness on peach during storage, soluble solid amount, titratable acid amount, pH values, respiration speed, changes on the starch and its impact on the flavour were found to be significantly meaningful. However, its effects on the quality criteria on top, medium and base levels inside the store were considered statistically insignificant. The model estimations and measurement results showed that there were some differences among various levels with regards to storage conditions though they had no significant negative effect on quality criteria. Keywords: cold store, Computational Fluid Dynamics, peach, storage box, temperature, relative humidity Start and Finish Date of Project Financial Supporter of project Namık Kemal University Manager of Project Assist. Prof. Dr. Serap AKDEMİR - Assist. Prof. Dr. .Erdinç BAL and Researchers Faculty Technical Sciences Department Phone, E-Mail e-mail:[email protected] 319
© Copyright 2024 Paperzz