MÜJDELER VAR YURDUMUN TOPRAĞINA TAŞINA Fiyatı 25 Kr www.yedigungazetesi.com 23 Aralık 2014 Salı 74 bin memur ALINACAK 2015 kamuya memur alımları bekleyenlere, yılbaşı öncesinde müjdeli haber geldi! TBMM'de bütçe görüşmelerinde söz alan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelecek yıl kamuya 74 bin memur alınacağını açıkladı. Bakan Şimşek şunları söyledi: 2015 yılında onaylayacağımız bütçeyle 74 bin kişiye kadro sağlayacağız. Bunun yaklaşık 34 bini otomatik olarak gelen elemanlardan. Yani doktor, hakim, savcı ve polis gibi. 40 bin kişinin dağılımını da ilgili bakan arkadaşların da ihtiyaçlarını dikkate alaraktan sayın Başbakan'ın onayına bir çerçeve sunacağız. Şu anda bir dağılım yok. O nedenle şu bakanlığa şu kadar kadro vereceğim demek doğru olmaz. Türkiye'yi "nano çağa" taşıyacak "çip fabrikası" kuruluyor. ASELSAN ve Bilkent Üniversitesinin ortaklığında kurulan savunma, uzay, haberleşme ve enerji sektörleri için bir saç telinden daha ince ve dayanıklı malzemelerin üretileceği Türkiye'nin ilk çip fabrikasının temeli bugün atılacak. Ankara’da buzlanma felaketi… 1günde 100 kaza! Fotoğraflar: Ahmet TEKEŞ 15 milyon çalışanın Ocak ayında birçok kesim zam alacak. Alamayanlar üzülmesin. Yeni asgari ücret ile kayıtlı olarak çalışan herkesin maaşında artış olacak... İşte bunun sebebi. Kültürel Boyut 8. Sayfada Fehmi Koru Konunun tarihi boyutunu da hatırlatırım 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış Raid Salah'ın liderliğini yaptığı 1948 Filistin İslami Hareketi'nin Necef sorumlusu Usame elAkibi, "İsrail güçleri, 2014 yılı içinde Arapları topraklarından tehcir etmek (göç ettirmek) amacıyla Necef'te yaklaşık bin Filistinlinin evini yıktı" dedi. HABERİ 12. SAYFADA CHP'nin üye sayısı 1 milyon 95 bin 480 CHP Merkez Yönetim Kurulu raporundaki, Genel Sekreterliğin çalışmalarına göre; en fazla üye, 226 bin 908 ile İstanbul'da yer alıyor, Siirt Tillo'da 1, Hakkari Çukurca'da 6, Sivas Doğanşar'da ise 8 üye bulunuyor. HABERİ 12. SAYFADA 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 8. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ’ü ’dan takip edebilirsiniz Gazetemizi https://www. .com/YediGün-Gazetesi Anadolu Bulvarı’nda Ostim istikametine askeri servis araçlarının da karıştığı zincirleme trafik kazası yaşandı. Kaza sonrası yol trafiğe kapandı. Kazada yaralananlar ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Ambulansların kaza yerine gelişlerinde ve kaza yerinden ayrılışlarda zorluk yaşadıkları görüldü. Keçiören’de yaklaşık 20 aracın karıştığı zincirleme kaza yaşandı. HABERİ 12. SAYFADA İsrail; öldürüyor yakıyor, yıkıyor İsrail'in ülkenin güneyindeki Necef bölgesinde bu yıl içinde Filistinlilere ait yaklaşık bin evi yıktığı belirtildi. Her yıl Ocak ayında memurlar ve emekliler bu ayda ilk 6 aylık zamlarını alıyor. Özel sektör çalışanlarının birçoğu da Ocak'ta ücretlerinde artış yaşıyor… Çocuk sayısı arttıkça ödenecek miktar da yükseliyor. Yine evliler için eşin çalışıp çalışmadığı da ödenecek miktarı etkiliyor. HABERİ 12. SAYFADA Hayrettin İvgin Bilkent Üniversitesi NANOTAM Başkanı ve AB-Mikro Nano Genel Müdürü Prof. Dr. Özbay, "Türkiye bir koyup 10 kazanacağı katma değeri yüksek ürünler sektörüne giriyor" dedi. HABERİ 12’DE ÇOK KÖTÜ HABERLER Başkent Ankara'nın birçok yerinde gizli buzlanma sebebiyle maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazaları yaşandı. Gizli buzlanma nedeniyle sabah saatlerinde 100’ü aşkın trafik kazasının gerçekleştiği ifade edildi. 15 milyonun zam sevinci Türkiye, üretilecek yeni nesil çipler sayesinde savunma radarı, elektrikli araba, yüksek hızlı tren ve 4G/5G cep telefonu sistemleri gibi stratejik teknolojiler üretebilen dünyanın 4. ülkesi konumuna yükselecek. Gazetemizi https://www. /yedigun.gazetesi İsrail'in izlediği zulüm siyaseti, "Filistin topraklarını talan etmeyi ve oradaki Filistin varlığını ortadan kaldırmayı" hedefliyor. 2 TV / MAGAZIN SINEMA 23 Aralık 2014 Salı Kanadalı sinemaseverler Türk filmleriyle buluşuyor İSTANBUL - Türk filmleri, 2325 Ocak 2015'te gerçekleştirilecek 1. Vancouver Türk Film Festivali'nde (VTFF), sinemaseverlerle buluşacak. Festivalden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kuzey Amerika'nın önde gelen sinema yapım merkezlerinden Vancouver'da, Türk kültür, sanat ve kimliğini sinema aracılığıyla tanıtmanın öngörüldüğü festivalin hedefleri arasında, Kanada ve Türkiye arasında sinemaya ilişkin bağlar kurmak ve pekiştirmek de yer alıyor. Festivalde son dönemlerde vizyona giren ve seyirci tarafından büyük bir ilgiyle karşılanan filmler belirlenen çeşitli seçkilerde sinemaseverlerle buluşacak. VTFF seçkisi, "Ana Akım Türk Sineması", "Türk Sanat Filmleri", "Cannes & Venedik Vitrinleri", "Belgesel" ve "Ödüllü Kısa Filmler"den oluşacak. Ana Akım Türk Sineması seçkisinde, Cem Yılmaz'ın "Pek Yakında", Çağan Irmak'ın "Unutursam Fısılda", Yılmaz Erdoğan'ın "Kelebeğin Rüyası" ve Ozan Açıktan'ın "Silsile" filmleri yer alacak. Türk Sanat Filmleri kapsamında Reha Erdem'in yönettiği "Şarkı Söyleyen Kadınlar" ve Onur Ünlü'nün yönetmenliğini yaptığı "Sen Aydınlatırsın Geceyi" gösterilecek. Cannes & Venedik Vitrinleri seçkisinde de Kaan Müjdeci'nin "Sivas", Ali Aydın'ın "Küf", Rezan Yeşilbaş'ın "Sessiz" ve Burak Cem Arlıel'in "Türk Pasaportu" izleyiciyle buluşacak. Andrea Luka Zimmerman'ın yönettiği "Taşkafa" ve Can Candan'ın yönettiği "Benim Çocuğum" Belgesel, Onur Yağız'ın "Patika" ve Buğra Dedeoğlu'nun "Şeref Dayı ve Gölgesi" filmleri ise Ödüllü Kısa Filmler seçkisinde alacak. "Kelebeğin Rüyası"nın bestelerinin canlı çalınacağı klasik müzik konseri ve "Pek Yakında"nın gösterimiyle açılışı yapılacak festival, "Kelebeğin Rüyası" ile sona erecek. (AA) “Kuzu”, 26 Aralık'ta vizyona girecek... İSTANBUL - Kutluğ Ataman'ın yazıp yönettiği, başrollerinde Nesrin Cavadzade, Cahit Gök, Mert Taştan ve Sıla Lara Cantürk'ün yer aldığı "Kuzu", 26 Aralık'ta vizyona girecek. bkz. İletişim'den yapılan yazılı açıklamaya göre, The Hollywood Reporter'da "İnsan davranışları üzerine destansı bir film" olarak değerlendirilen ve Variety dergisinin "Mizahın ustası" olarak tanımladığı Kutluğ Ataman'ın "Kuzu" filminde, Cavadzade, Gök, Taştan ve Cantürk'ün yanı sıra Nursel Vizyona yeni girecek filmler Köse, Taner Birsel, Güven Kıraç, Emel Göksu, Necmettin Çobanoğlu, Şerif Sezer, Erdal Yıldız, Nalan Kuruçim, Hikmet Karagöz, Sedat Kalkavan, Hakan Karsak, Gökhan Kıraç, Hülya Duyar ve Aysan Sümercan da rol alıyor. "Kuzu", dünya prömiyerini yaptığı Uluslararası Berlin Film Festivali'nde CICAE ödülü kazandı. Film, 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Film", "En İyi Kadın Oyuncu", "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu", "Behlül Dal Özel Ödülü" (Mert "Yağmur: Kıyamet Çiçeği" Engin Hepileri, Elena Viunova, Erkan Kolçak Köstendil, Devrim Saltoğlu, Settar Tanrıöğen, Altan Erkekli, Sait Genay, Rıza Sönmez, Hüseyin Avni Danyal ve Ruhi Sarı'nın oynadığı "Yağmur: Kıyamet Çiçeği" adlı filmi, Onur Aydın yönetti. Dram türündeki filmde, Kazım Koyuncu'nun hayatının yanı sıra Çernobil felaketi, Rus kadınları ve Trabzonspor'un 1995-1996'da şampiyonluğu kaybedişi ve sonrasında şehirde ilan edilen yas konu ediniliyor. 05:33 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:35 Sarayın Doktoru 06:40 1'de Sabah 09:00 Avrupa Avrupa 10:45 İyi Fikir 12:50 Yedi Güzel Adam 14:45 Yeşil Deniz 16:35 Dizi Klip 16:40 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Seksenler 23:00 Hayat Ağacı 01:00 Aşkın Kanunu 02:40 Dünya Derbileri "Looking For" 03:30 Dizi Klip 03:40 İyi Fikir 06:15Benim Annem Bir Melek 07:00Kahvaltı Haberleri 10:00Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00Kızlar ve Anneleri 15:00Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 20:00 Kaçak 20:30 FB - KAYSERİSPOR 22:20 Kim Milyoner Olmak İster? 20:00 KAÇAK Faysal, Serhat ve ekibini alt etmek için gözünü Şahingöz'e dikecektir. Ertan'la çıktıkları yola ayrı ayrı devam etmek zorunda kalacaklar. Şahingöz'ün yaşayacağı olay Serhat ve ekibini yolundan edecek mi yoksa daha fazla mı hırslandıracak? Faysal'ın hayatında işler gittikçe karışacaktır. Faysal, Merve konusunda hızlı ve emin adımlarla ilerlerken önüne geçemeyeceği sorunlarla karşılaşacaktır. Cemile artık Tülay'ı babası Faysal'la tehdit edemeyecek ve Tülay babasıyla yüzleşip tüm gerçekleri ona anlatacak. Tülay babasıyla arasındaki sırları kaldırmışken Merve'nin öğrendiği gerçekle onu kaybetme korkusu içine düşecek... Taştan-Sıla Lara Cantürk) ve "SİYAD En İyi Film" olmak üzere 6 ödülün sahibi oldu. İspanya'nın Valladolid kentinde bu yıl 59'uncusu düzenlenen Seminci Uluslararası Film Festivali'nin ana yarışma bölümünde "En İyi Senaryo" ve "En İyi Görüntü Yönetmeni" ödüllerini alan film, Erzincanlı çocuk oyuncular Mert Taştan ve Sıla Lara Cantürk'e de özel ödül getirirken, ödül sayısını 11'e çıkardı. "Kuzu", Roll Caption dağıtımcılığında 26 Aralık'ta sinemaseverlerle buluşacak. "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku" Çiğdem Vitrinel'in yönettiği "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku" filminin oyuncu kadrosunda Erdal Beşikçioğlu, Sezin Akbaşoğulları, Harun Tekin, Derya Alabora ile Hare Sürel rol aldı. Filmde, Erdal Beşikçioğlu'nun canlandırdığı "Arif" ile Sezin Akbaşoğulları'nın hayat verdiği "Müzeyyen" karakteri arasında geçen acıklı aşk hikayesi beyaz perdeye aktarılıyor. 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Geriye Kalan" filmiyle "En İyi Yönetmen" ödülünü alan Çiğdem Vitrinel'in ikinci uzun metrajlı filmi, İlhami Algör'ün aynı adlı romanından uyarlandı. 07:0HER SABAH 08:42.SAYFA MAGAZİN-CANLI 10:40 DUDAKTAN KALBE DİZİ-TEKRAR 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ Haber (Canlı) 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI KADIN PROGRAMI-CANLI 15:00 DUDAKTAN KALBE YERLİ DİZİ 16:40 GAGGUK 17:00 DOLU DOLU ANADOLU 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER BÜLTENİCANLI 19:45 YABANCI SİNEMA GÖRÜNMEZ SAVAŞÇI 21:30 YABANCI SİNEMA 23:20HAYATIN RENGİ 05:40 Benim Hala Umudum Var 06:45 Aşkın Bedeli 07:30 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 11:45 Hayat Sevince Güzel 13:15 Aşkın Bedeli 14:45 Benim Kuaförüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Kaderimin Yazıldığı Gün 23:30 Yerli Dizi 19:45 GÖRÜNMEZ SAVAŞÇI Orjinal İsmi:Stealth Yönetmen:Rob Cohen Oyuncular:Josh Lucas, Jessica Biel, Jamie Foxx Yapım Yılı:2005 Tür:Aksiyon/Macera/Bilim Kurgu Amerikan ordusu, Talon Jet adında “görünmez” bir savaş uçağı geliştirmiştir. Test pilotları Wade, Purcell ve Gannon’a son görevlerinde şaşırtıcı bir buluş daha verilir: EDI adında bir yapay zeka... EDI sayesinde savaş uçağı insansız uçabilmektedir. EDI’yle çıktıkları ilk görev olağanüstü başarılı geçer. Ancak dönüş yolculuklarında EDI’ye yıldırım çarpar ve yapay zekası kontrolden çıkarak emirlere karşı gelmeye başlar. Arda-Serenay aşkına Sinem Kobal engeli! İSTANBUL - Arda Turan'ın Serenay Sarıkaya ile yakınlaşmasının eski aşkı Sinem Kobal'a takıldığı ortaya çıktı. Arda Turan'ın Serenay Sarıkaya ile yakınlaşmasının eski aşkı Sinem Kobal'a takıldığı ortaya çıktı. Oyuncu Serenay Sarıkaya'nın kendisiyle tanışmak isteyen Atletico Madrid'li futbolcu Arda Turan'ı neden geri çevirdiği ortaya çıktı. 'Gönül İşleri' dizisinin yıldızı Sinem Kobal'la aynı ajansta olan Sarıkaya'nın ortak dostlarının "Arda Sinem'i çok üzdü, seni de üzmesin" sözlerinden etkilendiği öğrenildi. Bu uyarı üzerine Arda Turan'la tanışmaktan vazgeçen Sarıkaya arkadaşları vasıtasıyla Kobal'a şu mesajı gönderdi: "Arda'yla aramızda bir şey yok, olamaz." Dört gün önce bir açıklama yapan Sarıkaya Arda Turan’la yakınlaşma haberlerini yalanladı. "Rimolar ve Zimolar: Kasabada Barış" İsmet Kurtuluş ile Nermin Er'in yönettiği ve Yekta Kopan, Janset, Ezgi Mola ile Şevket Süha Tezel'in seslendirdiği "Rimolar ve Zimolar: Kasabada Barış", Türkiye'nin ilk kukla çocuk yapımı olarak sinemalarda yer alacak. Çocukları kuklaların renkli ve eğlenceli dünyasına davet eden filmin teması iki farklı kasabada yaşayan Rimolar ve Zimolar'ın dargınlık ve yanlışlıkları üzerine kurulu. Türkiye genelinde 60'ı aşkın salonda vizyona girecek filmde, birbirinden renkli ve sempatik kahramanların komik ve düşündürücü hikayeleri izlenebilecek. 00:15 Ütopya 01:30 Ver Fırına 02:30 Aramızda Kalmasın 04:30 Şeffaf Oda 05:30 Para Bende 06:30 Oynat Bakalım 07:15 Disney Çocuk Kuşağı 08:15 Magazin 08:45 Aramızda Kalmasın 11:45 Oynat Bakalım 12:45 Para Bende 14:00 Kaçak Gelinler 15:15 Ver Fırına (Yeni Bölüm) 17:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 18:30 Ütopya (Yeni Bölüm) 06:00 Geniş Aile GENİŞ AİLE 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım ALIN 11:00 Bana Her Şey Yakışır 12:30 Gün Arası 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Küçük Ağa 20:30 KADERİMİN YAZILIĞI GÜN Bebeğin kalp sesini dinlemek için gittikleri hastanede, Elif fenalaşmış, Defne’ye babasının düştüğü haberi gelmiştir. Kahraman ve Kıymet hastanede kaygıyla beklerken, Maksut Defne’yi kaçırır. Elif’i geri alabilmek için Defne’yi rehin tutar. Kadir kararını vermiştir, Kerem’e babası olduğunu açıklayacaktır. Ancak onların buluştuğunu haber alan Yakup, Kadir’i arar ve acele görüşmek ister. Doktor Elif’in Kahraman’ı görmek istediğini haber verir. Elif bebeği iyi koruyamadığı için üzgündür, düşük ihtimali onu perişan etmiştir. Kahraman Elif’e güvendiğini söyler. 23 Aralık 2014 Salı Antalya'da yaşanan sağanakta evlerini su basan Cumhuriyet Mahallesi'ndeki 4 aile yaşam savaşı veriyor. Antalya’da evlerini su basan aileler yardım bekliyor ANTALYA - Geçtiğimiz hafta Antalya il merkezi ve ilçelerinde yaşanan sağanak sırasında, evleri yağmur ve patlayan kanalizasyon sularıyla dolan 4 aile, 1 haftadır komşularında hayatlarını sürdürüyor. Zemin katlardaki dairelerinin sular altında kalmasıyla bütün kıyafet ve yiyecekleri zarar gören, beyaz eşyaları da çalışmaz hale gelen aileler, yetkililerden gelecek yardımları bekliyor. Cumhuriyet Mahallesi 624 sokaktaki Sümer Apartmanı'nın zemin katında iki torunu ve bir oğluyla yaşamını sürdüren Hazne Karayurt (49), AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay günü saat 07.00 sıralarında büyük bir su kütlesinin bir anda eve girdiğini söyledi. Torunları ve çocuğuyla kendisini dışarı zor attığını dile getiren Karayurt, "Yıllardır böyle bir olay yaşamamıştık. Bütün eşyalarımız kullanılamaz hale geldi. Olayın ardından, Muratpaşa Belediyesi'nden yardım istedik. Evin sadece kaba temizliğini yaptılar. Başka bir yardımda bulunan olmadı" diye konuştu. Karayurt, evin ve içindeki eşyaların kullanılamaz halde olduğunun altını çizerek, yetkililerden yardım talep ettiklerini aktardı. Güven Apartmanı'nın zemin katında oturan Suriye Gültekin de (70), sabah saatlerinde kahvaltı tepsisini yere koyduğu sırada, yağmurun durumunu merak ederek evin kapısını açtığını söyledi. Kapıyı açmasıyla yağmur suyu baskınına uğradığını dile getiren Gültekin, "Hemen kapının önünde bulunan çıkıntının üstüne çıktım. Boyuma kadar su vardı. Yandaki komşum 'İmdat' diye bağırıyordu. Murat isimli komşu çocuğu onu sırtına alarak dışarı çıkardı. Beni de boğulmak üzereyken komşunun çocuğu kurtardı" dedi. Gültekin, evdeki tüm giyecek, yiyecek ve beyaz eşyaların kullanılamaz ve tamir edilemez hale geldiğini ifade ederek, belediyenin sadece evde kısmi temizlik yaptığını belirtti. Bir haftadır komşularında yatıp kalktığının dile getiren Gültekin, öncelikli olarak evinin boya, badanasının yapılması için yardım beklediğini dile getirdi. Sosyal Sorumluluk Projesi Gönüllüleri isimli sosyal medya sayfasının kurucusu Doğan Elden de yağmur suyu ve patlayan kanalizasyon nedeniyle zarar gören 4 aileye yardım yapmak istediklerini ancak getirecekleri eşyaları koyacak sağlıklı bir ev ortamlarının olmadığını söyledi. Evlerin temizlik, bakım ve onarımı için hayırseverlerden yardım beklediklerini dile getiren Elden, "Ailelerin her türlü kıyafet, ev eşyasına ihtiyacı var. Yardım etmek isteyen vatandaşlarımız bize ulaşarak, sayfamız aracılığıyla yardım edebilirler" diye konuştu. (AA) Mevlana ziyaretçileri, Konyalı lokantacıların yüzünü güldürdü KONYA - Şeb-i Arus için Konya'ya gelen Mevlana dostları, kentin en çok bilinen lezzeti etliekmeği yemeden dönmüyor. Mevlana'nın 741. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri'nin başladığı 7 Aralık'tan bugüne Konya'daki lokantalar büyük bir yoğunluk yaşıyor. Müze etrafı ve Mevlana Caddesi yerli ve yabancı turistlerle dolup taşıyor. Mevlana Müzesi'ni ziyaret edenler, vakit kaybetmeden yakınlardaki etliekmek salonlarına koşuyor. Tavsiye üzerine özel lokantalara yönelenler de oluyor, buldukları ilk iş yerinde etliekmeği tatmak isteyenler de. Ününü duydukları ya da uzun süredir tadına hasret kaldıkları Konya etliekmeğini yemeye gidenler, Selçuklu'ya başkentlik yapmış bu kentin mutfağının, çok lezzetli ama fazla bilinmeyen diğer tatlarıyla da karşılaşıyor. Et ve peynirin bir arada kullanıldığı pide çeşidi olan, "karışık" olarak da bilinen Konya böreği, peynirli börek, bamya çorbası ve Konya kebabını tadanlar en az etliekmek kadar bu yemeklere de hayran kalıyor. Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı ve Konya Lokantacılar Odası Başkanı Ali Osman Karamercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mevlana Haftası'nın başladığı günden itibaren çok büyük bir yoğunluk yaşadıklarını ifade ederek, bunun diğer esnafa da olumlu yansıdığını söyledi. Dolu dolu bir hafta geçirdiklerini ifade eden Karamercan, Mevlana Müzesi'ni ziyarete gelenlerin ikinci durağının etliekmek lokantaları olduğunu, iş yerlerinin bazen yoğunluğa cevap vermekte zorlandığını belirtti. Etliekmek için lokantalara gidenlerin Konya böreği (karışık), peynirli börek, bamya çorbası, Konya kebabıyla da buralarda tanıştıklarını dile getiren Karamercan, onların tadına da hayran kaldıklarını vurguladı. Karamercan, "Etliekmeğimiz, Konya böreğimiz, bıçak arası, peynirli börek, fırın kebabı, bamya çorbamız, geçmişi binlerce yıl geriye uzanan Konya mutfağının en önemli çeşitleri. Konya'ya gelip de etliekmeğimizi yemeden giden yok. Çok dolu dolu geçiyor. Konya esnafı olarak çok mutluyuz" dedi. Mevlana Müzesi yakınında etliekmek fırını olan Rasim Dağ da yerli ve yabancı turistlerin bu özel damak tadına büyük ilgi gösterdiklerini söyledi. Dağ, "İşlerimiz bugünlerde daha çok. Konya'ya gelen etliekmek yemeden gitmez. Etliekmek dışında Konya böreği ve peynirli böreğimiz var. Mevlana törenlerine gelenler mutlaka etliekmek veya börek yer" diye konuştu. (AA) Hırsızları apartmana kilitlediler ESKİŞEHİR - Eskişehir'de bir eve hırsızlık amacıyla girdiği öne sürülen iki kadın, durumu fark eden komşuların bina kapısını dışarıdan kilitlemesiyle yakalandı. Alınan bilgiye göre, Büyükdere Mahallesi Mehmet Osman Caddesi'nde, bir apartmanda yaşayan vatandaşlardan bazıları, birinci kattaki Erdal Duygun'un evine tanımadıkları kişilerin girdiğini gördü. Bina sakinleri, o sırada caddede bulunan yakınlarına telefonla haber vererek ana giriş kapısının kilitlenmesini sağladı. Evden ziynet eşyası çaldığı iddia edilen iki kadın, aşağıya indiklerinde kilitli kapıdan dışarı çıkamadı. Bu sırada ihbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, şüpheliler S.İ. ve S.D'yi apartmanın merdiveninde yakaladı. Gözaltına alınan zanlılar, polis merkezine götürüldü. Erdal Duygun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay sırasında evde bulunmadığını söyledi. Bir arkadaşının kendisini telefonla arayıp durumu anlattığını belirten Duygun, "Hemen eve geldim. Polislerle baktık, eşimin kolyesinin çalındığını tespit ettik. Sağ olsun karşı komşu fark etmiş. Şüphelenmesi üzerine başka birini telefonla arayıp dışarıdan kapıyı kapattırmış. Hırsızları daha dışarı çıkarmadan yakalamışlar" diye konuştu. Kapıyı dışarıdan kilitleyen Arif Kalkan ise bina yakınındaki internet kafede bulunduğu sırada kendisine telefon edildiğini bildirdi. Olayı öğrenince hemen gelip kapıyı kilitlediğini dile getiren Kalkan, "Şüpheliler aşağı indi. Çıkmak istediler ancak çıkamadılar. İçeriye kilitledik ve dışarı çıkmalarını engelledik. Daha sonra polisler geldi ve şüphelileri yakaladı" ifadesini kullandı. (AA) 3 Fehmi KORU [email protected] [email protected] yurt haberlerİ Konunun tarihi boyutunu da hatırlatırım SAVAŞ işte böyle bir şeydir; içinde yer aldığınızda, karşı saflarda yer alanlara vereceğiniz zarardan başka bir şeyle ilgilenmez, kazandığınız (ve tabii kaybettiğiniz) muharebelerin muhasebesini yapıp durursunuz. En çok muharebeden başarılı çıkan, her zaman savaşın galibi olmayabilir... “Kazanıyoruz, kazanıyoruz” diye sevinirken, savaşın kaderini değiştiren farklı bir gelişme sonucu, hüsrana uğramak da mümkün. “Ergenekon” ve “Balyoz” süreçlerini başlatanlar, sürecin kamuoyunda gördüğü destekten başları döndüğü için, başka hesapları da o davalar içerisine sokarak nihai zafere kavuşma rüyaları görürken ne oldu, hep beraber gördük... Güçlü olmak tek başına yeterli değil; hukukun da devrede olduğu savaşlarda haklı da olmanız gerekiyor. Oysa savaşın doğası yüzünden aklınız sadece kazanmakta olacağı için, hak-hukuk tanımaktan uzaklaşabiliyorsunuz. Savaşan taraflar, bir süre sonra, hakkı kendilerinin temsil ettiğine, karşı tarafın haksız olduğuna kendilerini inandırıyor ve bu da gözün yanlışları fark etmesini engelliyor... Özellikle işin içine “kutsal” değerler de girdiğinde... İslam tarihinde bunun çarpıcı örnekleriyle karşılaşmak mümkündür. Hicret’ten sadece 40 yıl sonra başlayan ihtilafları düşünün... Cennetle müjdelenmiş isimlerin taraflarını oluşturduğu ihtilafları... İki taraf da kendilerinin haklı olduğuna inanıyor ve karşı tarafı kıyasıya suçluyordu. Savaş boyunca taraflar ittifak halkalarını genişletmeye çabaladılar. Sonuç? Sonuç, İslamiyet’in ortadan kaldırmaya çalıştığını kurumsallaştıran Emevi devlet geleneğinin başlaması ve günümüze kadar varlığını sürdüren kalıcı ihtilaflar olmadı mı? Bugün yaşananlarla o dönemde yaşananlar arasında çap ve tavır farklılıkları olduğunu ben de biliyorum elbette; ama eskiler böyle durumlar için “Teşbihte hata olmaz” demezler miydi? Savaşlarda kimin haklı kimin haksız olduğunun bütünüyle tespit edilemez hale geldiği durumlar çoktur. İki taraf da “haklı” olduğunu iddia eder, ancak “hak”, çoğu kez, bir o tarafa bir bu tarafa gider durur. Taraflar haksız duruma düşmemek için ne yaparlarsa yapsınlar, bu gerçek değişmez. Kaç muharebe kazandıkları hesabı üzerinde kafa yoranları yanıltan da bu durumdur; savaşların sonucu muharebelerin muhassalası değildir çünkü. Gelin şu son gelişmeye bir de bu gözle bakalım: 14 Aralık günü başlayan “Tahşiye operasyonu” taraflardan birinin geçmişte başlattığına inanılan hukuki bir süreci o tarafın aleyhine döndürme girişimiydi. Muharebede ilk skoru, kamuoyu oluşturma bakımından, süreci başlatan taraf kaydetti. Ancak karşı taraf muharebeyi derhal başka bir zemine kaydırmayı, basın özgürlüğüne darbe girişimi biçiminde takdim etmeyi başardı ve arada yeni iç ve dış ittifaklar oluşturma yoluna gitti. Girişimi başlatanların ittifaklarını çatlatacak bir söylemle hem de... Buna karşılık, girişimi başlatanlar da, yabancı müttefikleriyle aralarına kara kedi girse bile, bir süredir varlığını iyice belli eden “devlethükümet-parti” yakınlaşmasında yeni bir merhale kaydetti. “Tahşiye operasyonu” uzun süreceğe benzeyen savaşın bir muharebesi ise, son muharebeyi kim kazanmış oldu? Kazananı bilmiyorum, ama kaybedeni söyleyebilirim: “Kutsal” hassasiyeti olanlar daha büyük çapta olmak üzere, millet olarak hepimiz kaybettik... “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarında küçük hesaplarının peşinde koşmayı yeğleyenlere o günlerde yazıp söylediklerinin hesabı soruluyor ya; yarın da bugünlerde yazılan-çizilenlerin, takınılan tavırların hesaba çekileceğini unutmayalım. 22 Aralık 2014/ HABER TÜRK Afyonkarahisar'da çaldılar, Ankara'da yakalandılar AFYONKARAHİSAR - Afyonkarahisar'da girdikleri bir evden 20 bin lira değerinde ziynet eşyası çaldığı ileri sürülen 2 kişi, güvenlik kamerası kayıtlarından bulundukları aracın plakası tespit edilerek 3 saat sonra Ankara'da yakalandı. Alınan bilgiye göre, Karaman Mahallesi'nde Şükrü Karaca'ya ait evden hırsızlık yapıldığı ihbarını alan Afyonkarahisar Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, araştırmaları sonucu zanlıların eşkallerini ve kaçtıkları otomobilin plakasını güvenlik kamerası kayıtlarından tespit etti. Otomobilin Ankara yönüne gittiğini de belirleyen ekipler, durumu güzergahtaki diğer görevlilere bildirdi. Şüpheliler A.A. (32) ve M.E.P. (17), olaydan 3 saat sonra Ankara girişinde otomobilin durdurulması sonucu gözaltına alındı. Araçta ve zanlıların üzerlerinde yapılan aramalarda ise söz konusu olayda çalınan ziynet eşyaları bulundu. Afyonkarahisar'a getirilen A.A. ve M.E.P, emniyette işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edildi. (AA) İHD'nin toplu mezar raporu kitaplaştırıldı DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesince 6 yıl süren çalışmanın sonucunda güncellenen Türkiye'deki "Zorla Kaybedilenler, Faili Meçhul Cinayet, Yargısız İnfazlar, Toplu Mezarlar" raporu kitaplaştırıldı. İHD Şube Başkanı Raci Bilici, dernekte düzenlediği basın toplantısında Türkiye'de binlerce insanın evlerinden, yerlerinden, yurtlarından alınarak kaybedildiğini iddia etti. Faili meçhullerle ilgili en büyük sorunun zaman aşımı konusu olduğuna dikkati çeken Bilici, taleplerinin başında, toplu mezarların açılarak bulunan insan kalıntılarının kimlik tespitinin dışında nasıl öldüğünün de araştırılması geldiğini kaydetti. Türkiye'de 30 yılı aşkın süre devam eden çatışmalarda öldürülen PKK'lıların da toplu mezarlara gömüldüğünü iddia eden Bilici, "Bu ülkede yıllar boyu devletin güvenlik güçleri organizasyonuyla ve bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yürütülen konsept gereği binlerce insan evlerinden, yerlerinden, yurtlarından alınarak kaybedilmiştir. Yine binlercesi devlet gözetiminde- ki yapılar tarafından faili meçhul bir şekilde katledilmiştir. Onlarca sivilin cenazeleri toplu mezarlarda ortaya çıkmıştır" dedi. Bilici, geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin araştırılması konusunu önemsediklerini, Türkiye'nin, toplu mezarlarla ilgili "Minnesota Protokolü"ne imza atması ve gereklerini yerine getirmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'de 25 kentte 348 toplu mezarın bulunduğunu, bu mezarlarda 4 bin 201 kişinin olduğunun iddia edildiğini dile getiren Bilici, şimdiye kadar açılan 45 mezarda 281 kişiye ait kemiklerin çıkarıldığını söyledi. (AA) 4 ANKARA 23 Aralık 2014 Salı Arazi Toplulaştırma Projesi ÇİFTÇİLERE ANLATILDI 2013 yılında Ankara İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından başlatılan Şereflikoçhisar-Evren toplulaştırma projeleri hakkında çiftçiler bilgilendirildi. HABER MERKEZİŞereflikoçhisar Kaymakamlığı’nda gerçekleştirilen toplantıya Kaymakam Erol Karaömeroğlu, İl Gıda, Tarım ve hayvancılık Müdürlüğü yetkilileri, yüklenici firma yetkilileri, muhtarlar ve çiftçiler katıldı. Kaymakam Erol Karaömeroğlu’nun açılış konuşmasının ardından İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Tarımsal Alt Yapı ve Arazi Değerlendirme Şube Müdürü Ziya Parlak çiftçilere toplulaştırma çalışmaları hakkında bilgi verdi. Arazi toplulaştırma çalışmalarının yapılış nedeni, çiftçilere sağladığı avantajlar ve yürütülen çalışmaların hangi aşamada olduğunu anlatan Şube Müdürü Parlak, muhtar ve çiftçilerin toplulaştırma hakkındaki sorularını da yanıtladı. Ankara’daki arazi toplulaştırma çalışmaları hakkında bilgi veren İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Muhsin Temel, Ankara’daki en büyük toplulaştırma projelerinin Şereflikoçhisar ve Evren ilçelerinde olduğunu belirterek, bu iki ilçede toplam 85 bin hektarlık toplulaştırma çalışması yürütüldüğünü söyledi. Türkiye’de tarım arazilerinin çeşitli nedenlerle ekonomik değerini kaybedecek ölçüde parçalanıp küçüldüğünü dile getiren İl Müdürü Temel, arazi toplulaştırma çalışmaları ile daha az zaman, işgücü ve sermaye kullanımı ile tarım arazilerinden en iyi biçimde yararlanarak tarımsal üretimi ve tarım işletmelerinin verimliliğini artırmayı hedeflediklerini kaydetti. Ankara’da şimdiye kadar 7 bin hektar arazi HABER MERKEZİAnkara Zabıta Müdürleri’nin 13. İstişare Toplantısı, Etimesgut Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapıldı. Etimesgut Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, Ankara’nın ilçe zabıta müdürlerini ağırladı. Toplantıda, güncellenen ve değişen kanunlar, yönetmelikler ve genelgeler değerlendirildi. Vatandaşların ve esnafın huzuru için daha verimli nasıl çalışılabileceği yönünde fikir alışverişi yapıldı. İlçe zabıta müdürleri, ilçelerinde yaşadıkları sorunları meslektaşlarıyla paylaşarak ortak çözüm noktaları aradılar. Kanun ve yönetmelikleri uygularken hem esnafın hem de vatandaşın memnuniyetini sağlamanın önemine vurgu yapan zabıta müdürleri, bütün zabıta müdürlüklerinin uygulamalarının bütünlük oluşturmasının gerekliliğine işaret ettiler. toplulaştırdıklarını ifade eden Temel, 161 bin hektarlık bir alanda da toplulaştırma çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Bir milyar insanın açlıkla mücadele ettiği günümüzde, tüm ülkelerin öncelikli hedefinin birim alandan en yüksek verimi elde etmek olduğunun altını çizen Temel, parçalanmış çok küçük arazilerle en yüksek verimi almanın mümkün olmadığını söyledi. Arazi parçalanmasını önlemek amacıyla devrim niteliğinde bir kanun çıkartılarak, tarım arazilerinin mirasa konu olmaktan çıkarıldığını hatırlatan Temel, artık arazilerin parçalanmadığını bu çalış- mayla parçalanmış arazilerin birleştirilerek verimli hale getirileceğini kaydetti. Bu konuda çiftçilerin en ufak bir kuşku duymaması gerektiğini vurgulayan Temel, “Projeye alınan arazileri yolundan sulama kanallarına kadar her şeyi yaparak çiftçilerimize teslim ediyoruz. Çiftçilerimizin parsel sayısı azalıyor ama daha büyük arazilere sahip oluyor. Böylece birim alana daha az masraf ederek, daha çok ürün alıyor. Toplulaştırma çalışmaları çiftçilerimiz ve ülkemiz için son derece önemli bir çalışma” şeklinde konuştu. Büyükşehir Zabıtası’ndan TİCARİ ARAÇ DENETİMİ HABER MERKEZİBüyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı, minibüs, özel halk otobüsü ile ticari taksilere yönelik denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı Ulaşım Trafik Merkez Amirliği ekiplerince Ankara genelinde gerçekleştirilen denetimlerde, sigara içilen, yırtık, kirli döşeme ile faaliyette bulunan, gereksiz klakson çalan, susturucusu olmayan ya da egzoz ile gürültü çıkararak çevreye ve vatandaşlara rahatsızlık veren minibüs, özel halk otobüsü ile ticari taksiler hakkında cezai işlem yapıldı. Ayrıca Büyükşehir Zabıta, tehlikeli araç kullanan, aracın belirtilen hatta ait yazısı, protokol Zabıta müdürleri Etimesgut’ta buluştu numarası, yan ve ön yazıları olmayanlara, belirlenen rengin dışında araçlarını boyatanlara, kendi hattı dışına çıkanlara, fazla yolcu alanlara, servise geç çıkan ve erken ayrılanlara, protokol gereğince son durağa kadar gitmeyip dönüş yapanlara, yolcusunu başka minibüse aktaranlara, müşteriye kaba davranan, yangın söndürme cihazı, ilk yardım çantası, reflektör, hava şartlarına göre zincir ve çekme halatı bulundurmama gibi kurallara uymayanlara yasal işlem başlattı. Büyükşehir Zabıta Daire Başkanı Kemal Sonunur, Başkent genelinde Alo 153 Mavi Masa telefon hattına, e-posta, sosyal medya ve birebir görüşme şeklinde vatandaşlardan gelen şikayetler üzerine denetimlerin artırılarak sürdürüldüğünü söyledi. Gölbaşı’nda kaldırım çalışması sürüyor Gölbaşı Belediyesi ilçe genelinde kaldırım çalışması yürütüyor. Keçiören’den organ bağışına destek HABER MERKEZİKeçiören Belediyesi, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Türkiye Organ Nakli Vakfı’nın işbirliğiyle hayata geçirilen “Gençler Organ Bağışını Destekliyor” kampanyasına destek verdi. Kampanya kapsamında Ankara’nın 25 ilçesinde düzenlenen konferanslardan birisi de Keçiören Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi.Keçiörenli öğrencilerin katıldığı konferansta konuşan Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci, slayt gösterimi eşliğinde organ bağışı ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. Türkiye’de 30 bin kişinin organ beklediğine dikkat çeken Kahveci, “Bu yıl 2 bin kişi organ beklerken hayatını kaybetti. Organ bağışı bekleyen hasta sayısı giderek artıyor. Türkiye’de şu anda, 22 bin hasta böbrek, 2 bin 200 hasta karaciğer, 3 bin 500 hasta kornea, 600 hasta kalp ve 60 hasta akciğer nakli bekliyor” dedi. Her bağışın bir hayat kurtardığını vurgulayan Kahveci, “Düzenlediğimiz bu konferansların organ bekleyen insanlara umut olacağına inanıyoruz. Gençlerin konuya olan ilgisi organ bağışının aile içinde ve sosyal ortamlarda daha fazla konuşulmasında ve daha büyük kitlelere ulaşmasında etkili oluyor” mesajını verdi. Kahveci, gençlerin organ bağışı konusunda duyarlı olmasının toplumu da hareketlendireceğine inandıklarını kaydederken, konferanslar dizisini tüm Türkiye’ye yaymayı hedeflediklerini söyledi. HABER MERKEZİ Gölbaşı Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda ilçe merkezinde kaldırımsız sokak bırakılmadı. Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri kış aylarında bile Gölbaşılı vatandaşların rahatlığı için çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Belediye ekipleri son olarak Ankara Üniversitesi Gölbaşı Yerleşkesi ve Kredi Yurtlar Kurumunun bulunduğu bölgede bulunan cadde de kaldırım çalışması başlattı. Ekipler Cadde boyunca 350 metre tül bordür ve 1000 metrekare kilitli parke döşedi. Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, kaldırımsız ve asfaltsız sokak bırakmadıklarını bildirerek, “Yaptığımız çalışmalar ile modern bir kent haline gelen Gölbaşımız için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Sağlık turizmine galerici desteği İSMAİL YILDIZSağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Turizmi ve Marka Zirvesi Kongresi düzenlendi. Kongreye Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, ASIAD Başkanı Barış Aydın ve OTONOMİ Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç katıldı. Türkiye'de sağlık ve sağlık turizmi alanındaki gelişmelerin değerlendirildiği zirvede konuşan Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) Başkanı Aydın Erkoç, Türkiye'de sağlık turizminin gelişmesi konusunda ellerinden gelen katkıyı yapmaya hazır olduklarını söyledi. Aynı zamanda Ankara'da inşa edilen dünyanın en büyük otomobil yaşam merkezlerinden biri olan OTONOMİ'nin de Yönetim Kurulu Başkanı olan Erkoç, yaptığı konuşmada Otonomi projesine dahil etmeyi planladıkları bir termal tesis ile sağlık turizmi alanında da Türkiye'yi başarıyla temsil etmek istediklerini dile getirdi. Erkoç, Esenboğa Havalimanına 3 km mesafede inşa edilmekte olan OTONOMİ projesi içerisinde yer alacak 5 yıldızlı otelin de müjdesini verdi. Havaalanı oteli olmanın ötesinde, otomotiv ticaretinin merkezinde ve 41 derece sıcaklığında yer altı suyunun bulunduğu bir noktada bulunacak otel ile Ankara'nın sağlık turizmine de katkı sağlayacaklarını belirtti. Ülke ekonomisinin lokomotiflerinden biri olan otomotiv ve bağlı sektörlerinin temsilcileri adına zirvede yer alan Aydın Erkoç, "Bizler, içinde bulunduğumuz sektör paydaşlarına kurumsal bir kimlik kazandırmak, sektörün hizmet kalitesini yükseltmek ve Ankara'yı cazibe merkezi marka bir şehir haline getirebilmek adına OTONOMİ projesi için büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Konum ve destekleyici donatı alanları ile önemli avantajlara sahip bu proje içerisindeki termal otelimizle de sağlık ve yaşlı turizminde Ankara'yı dünya markası yapabilmek için üzerimize düşeni yapmaya hazırız" dedi. Elmadağlılar Konya’yı gezdi HABER MERKEZİHz. Mevlana’yı Anma Haftası etkinlikleri kapsamında, Elmadağ Belediyesi tarafından Konya’ya 2 otobüs ile gezi düzenlendi. Mevlana şehri olan Konya’yı ziyaret eden Belediye Meclis üyeleri, şehit aileleri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaştan oluşan grup geziden dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Soysal ve kültürel anlamdaki desteklerinden ve ilçeye kazandırdığı hizmetlerinden dolayı Başkan Gazi Şahin’e teşekkür ettiler. Sosyal Belediyeciliğe önem verdiğini, bu tür Kültür ve Sosyal faaliyetlerle birlik, beraberlik ve kaynaşma ortamının sağlandığını belirten Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin; “Bu amaç doğrultusunda yürüttüğümüz faaliyetlerimize halkın katılımları ile olumlu tepkiler vermesi bizleri mutlu etmektedir” dedi. Başkan Şahin; “Konya, insanlık tarihi açıdan önemli medeniyetlere sahne olmuş, büyük bir tarihe ev sahipliği yapmış şehirlerimizdendir.”dedi. Şahin, Mevlana'nın düşüncelerinin mutlaka gelecek nesillere aktarılması gerektiğini dile getirdi. ANKARA 23 Aralık 2014 Salı Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), 15. Olağan Genel Kurulu’nda tek liste oluşturdu ve bu listeyi oybirliği ile seçti. Ali Yücelen, yeniden TÜGİAD Başkanlığı’na seçildi. TÜGİAD, başkanını oy birliğiyle seçti HABER MERKEZİTürkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) 15. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi. 1986 yılında zamanın Başbakanı Turgut Özal'ın yönlendirmesiyle kurulan TÜGİAD, bünyesinde farklı sektörlerden, farklı bölgelerden 850'den fazla genç işadamı ve girişimciyi barındırıyor. Son dönemde hızlı bir büyüme trendine giren TÜGİAD hem uluslararası hem de ulusal anlamda yeni şube ve temsilcilikler açarak daha etkili bir sivil toplum örgütü haline geldi. Ali Yücelen'in başkanlığında tamamlanan 14. dönemin ardından 15. dönem için sandık başına giden TÜGİAD üyeleri Türkiye'ye adeta bir demokrasi dersi verdiler... Birbirinden farklı siyasal görüşleri, inanç yapıları, etnik renklerine rağmen tek bir başkan adayı ve tek bir yönetim listesi üzerinde olgunlukla uzlaşan genç işadamları, bu duruşlarıyla da gelecek için umut verdiler. Genel kurula katılan üyeler oybirliğiyle Ali Yücelen'i bir kez daha başkan seçtiler. TÜGİAD Genel Kuruluna, Ekonomi BakanYardımcısı Adnan Yıldırım, CHP Milletvekilleri Kadir Gökmen ve Faik Tunay, MÜSİAD Başkanı Nail Olpak başta olmak üzere ekonomi dünyasının önde gelen isimleri katıldı. Genel kurul konuşmasında TÜGİAD üyelerine teşekkür eden TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen, tüm üyelerin özgürlükler söz konusu olduğunda rahmetli Turgut Özal'ın çok değer verdiği 3 hürriyet konusunda uzlaşmasının öneminin altını çizerek; "Düşünce, inanç ve teşebbüs hürriyeti konusunda o kadar mutabıkız ki; hangi düşünce, hangi inanç ya da hangi teşebbüs fark etmiyor. Bizden farklı düşünen diğer arkadaşımızın kendisini ifade edebilmesine değer veriyoruz.. TÜGİAD'ın başarısın ardındaki sır zaten kendimiz gibi düşünenlere değil bizden farklı düşünenlere verdiğimiz değerdir" dedi. Türkiye'de yaşananları umutsuzlukla değerlendirmediğini söyleyen Yücelen sözlerine şöyle devam etti: "Yaşadıklarımıza bakınca ümitsizliğe kapılmıyorsam nedeni TÜGİAD'dır... Gelecekte nasıl anılmak istiyorsan bugün onu yapacaksın. Bizim için esas olan demokrasidir. İktidar da muhalefet de bu nedenle kıymetlidir. Biz bir sorunu dile getiriyorsak çözüm önermeye de özen gösteriyoruz. Ancak çözüm için siyasette olmak şart. Bu nedenle hangi partiden olursa olsun siyasete girmek isteyen arkadaşlarımızı destekliyoruz. Bana siyasete girmeyecek misin diye soruyorlar. Beni siyasette görmek isteyenlere soruyorum; nerede siyaset yapayım? Bana siyaset yap derken vicdanen rahat olduğunuz bir yer varsa söyleyin orada olayım. Görev süremiz içinde çözüm önerisi üretmediğimiz hiç bir sorunu dile getirmedik. KOBİ'lerin sesi olmaya çalıştık. Bazı bankaların KOBİ'ler için zulüm haline gelen uygulamalarına karşı çıktık. İyi yapanı alkışladık; teşekkür kültürünü desteklemeye çalıştık. Hiç bir ayrım gözetmeden herkese saygılı olduk. Bizler örnek gençleriz; dik durarak Özal'ın özgürlük ateşini, Atatürk'ün bize emanet ettiği ülkemizi ve değerlerimize sahip çıktık... Bizi siyaseten bir yerde görmek isteyenler olmuştur; biz siyaseten her yerdeyiz. Aramızda herkes var Allaha şükür... Başka bünyelerde olsa rövanş peşinde koşmanktan işini yapamayacaklardı; burada karşıt düşüncedeki arkadaşları ile iş yapmanın keyfini sürüyorlar. Bu nedenle TÜGİAD bugün burada... Moğolistan heyetinden Kaymakam Dirim’e ziyaret MİHRİBAN DEMİRELKeçiören Kaymakamı Nusret Dirim, Uluslararası Kardeşlik Barış ve Ahlak Derneği UKBADER Moğolistan temsilcilerini konuk etti. Ziyarete Halil Vahapoğlu (UKBADER Moğolistan Ülke Başkanı), Hasan HARMAN (UKBADER Moğolistan Ülke Müdürü), Esentay Kavlethan (UKBADER Moğolistan Bayan Olgi Eğitim Birimi Sorumlusu) ve Kalman Makay UKBADER (Moğolistan Bayan Olgi Sosyal İşler Birim Sorumlusu) katıldı. Derneğin çalışmaları ve faaliyetlerinden bahsedildi. Sayın Halil Vahapoğlu Kaymakam Dirim'e yöresel kıyafetlerinden doppi isim verilen şapkayı hediye ederken, Dirim'de kendilerine ziyaretleri adına hediyelerini takdim etti. Mevlana Kültür ve Spor Merkezi Keçiörenlilerden yoğun ilgi görüyor Altındağ, Tokat’a örnek oluyor HABER MERKEZİAltındağ Belediyesi, Tokat tarafından örnek alınıyor. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) Kalkınma Kurulu’nun 2014 yılı dördüncü toplantısında Tokat Valiliği’nin Altındağ’ı örnek alarak alacağı açıklandı. Toplantıya Altındağ belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin yanı sıra, Tokat Valisi Cevdet Can, Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, Amasya Üniversitesi Rektörü Kalkınma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Orbay katıldı. Toplantıda konuşan Tokat Valisi Cevdet Can “Altındağ’da yapılan örnek çalışmanın benzerini Tokat’ta yapmak için gayret sarf ediyoruz. Onların tecrübelerinden faydalanacağız.” dedi. OKA Yönetim Kurulu Başkanı Vali Cevdet Can Tokat’ın tarihi konakları ile Altındağ’a benzediğini ifade ederek “Altındağ’da yapılan başarılı çalışmanın benzerini Tokat’ta yapmak için gayret sarf ediyoruz. Onların tecrübelerinden faydalanacağız. Mevlana Hazretleri ‘Acemilerin aynaya bakıp göremediklerini, tecrübeliler tuğlaya bakıp görür.’ diyor. Bu bir tecrübe paylaşımıdır. Bunu, burada gerçekleştireceğiz.” dedi. Konuşmaların ardından Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’de tarihi yapıların restorasyonu konusunda örnek teşkil eden Hamamönü çalışmasıyla büyük beğeni toplayan Başkan Tiryaki “Turizme yönelik kentsel dönüşüm deneyimi” üzerine bir seminer verdi. Seksen yıldır Türkiye’de takip edilen ve hiçbir sonuç alınamayan koruma ve korumacılık anlayışından kurtulunması gerektiğini söyleyen Tiryaki, Hamamönü’ndeki tarihi yapıların restorasyonu sürecinde yaşanan zorlukları anlattı. Altındağ’ın eski ve yeni halini, yapılan restorasyon çalışmalarını fotoğraflarla anlatan Tiryaki, Tokat’ta da çok büyük tarihi zenginlik olduğunu sözlerine ekledi. HABER MERKEZİMevlana Kültür ve Spor Merkezi, Yarı olimpik yüzme havuzu, eğitim alanları, spor, sergi ve kongre salonları ile Keçiörenlilerin gözdesi haline geldi. Türkiye’nin en büyük ilçesi olmasına rağmen uzun yıllar boyunca tek kültür merkezi ile idare etmek zorunda kalan Keçiören, ikinci kültür merkezine tam 20 yıl sonra kavuştu. Mevlana Kültür ve Spor Merkezi, modern mimari yapısı ve sosyo-kültürel faaliyetleriyle Keçiören’in çehresine büyük değer kattı. Kapılarını 11 Ekim 2013 tarihinde açan Mevlana Kültür ve Spor Merkezi, Keçiören’in en önemli sorunlarından sosyal tesis açığına çare oldu. Atapark Mahallesi’nde inşa edilen 5 bin 600 metrekarelik kapalı alana sahip tesis sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerinin çeşitliliğiyle Keçiörenlilerden büyük ilgi görüyor. Merkezde 500 kişilik çok amaçlı salonunun yanısıra, KEÇMEK(Keçiören Belediyesi Meslek Edindirme Kursları) ve KEDEM(Keçiören Belediyesi Eğitime Destek Merkezi) kursları için kullanılan derslikler ve atölyeler de bulunuyor. Kursiyerler Mevlana Kültür Merkezi’nde modern ve son model teçhizatlarla eğitim almanın ayrıcalığını yaşıyor. Spor alanları ile de dikkat çeken merkez, yarı olimpik kapalı yüzme havuzu, fitness salonu, sauna ve masaj odaları ile Keçiörenlilere beş yıldızlı hizmet sunuyor. Her mevsim yüzme imkanına sahip olan yarı olimpik yüzme havuzunda, yüzme bilmeyenler için profesyonel eğitmenler nezaretinde yüzme kursları veriliyor. İlçenin en büyük kongre salonunda ise kendi sahalarında önemli çalışmalarda bulunmuş siyaset, edebiyat ve sanat dünyasının temsilcilerinin katılacağı açık oturum ve konferanslar düzenleniyor. Sergi salonları, belediye hizmet birimleri ve kafeteryanın da yer aldığı merkez her türlü ihtiyaca cevap veren yapısı ile Keçiören’in marka projelerinden biri olmayı hak ediyor. Başta geleceğin teminatı çocuklar ve gençler olmak üzere bütün halkın yararlandığı bu tesisin önemli bir eksikliği giderdiğini söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, “Hem Ankara’nın hem Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Keçiören’de 20 yıldır yalnızca bir tane kültür merkezi bulunuyordu. 2012 yılında yenilediğimiz Yunus Emre Kültür Merkezi’nin yanısıra Keçiören’e Mevlana Kültür ve Spor Merkezi’ni de kazandırmaktan gurur duyuyoruz” dedi. İsmini büyük tasavvuf düşünürü ve şair Mevlana’dan alan merkezin adına yakışan etkinliklerle Keçiören’e zenginlik kattığını belirten Başkan Ak, “Yeni nesillere bırakacağımız ana miras değerlerine ve kültürüne bağlı bir Keçiören olacaktır” mesajını verdi. 5 Sanatçı Bilal Ercan son yolculuğuna uğurlandı HABER MERKEZİGeçirdiği kalp krizi sonrası hayatını kaybeden Türk Halk Müziği’nin önemli isimlerinden Bilal Ercan, 2013 yılında emekli olduğu Çankaya Belediyesi’nin çalışanlarının katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Ameliyatını erteleyerek Kobani’ye destek konserinde sahneye çıkan ve geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Halk Müziğinin Türkü Beyi Bilal Ercan son yolculuğuna sevenleriyle uğurlandı. Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi önünde düzenlenen törende, Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya da bir konuşma yaptı. Törendeki konuşmasında Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Ne zaman bir türkü duysam şairliğimden utanırım. Şairim, şiirin gerçeğini köy türkülerinde bulmuşum. Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim, onlarla ağlamış onlarla gülmüşüm… ” dizeleriyle Bilal Ercan’ı anan Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya, Bilal Ercan’ı, Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Aşık Mahzuni ve Neşet Ertaş gibi saz ve söz ustalarının yanına uğurladıklarını söyledi. Kazan’da vuslata 741 fidan dikildi HABER MERKEZİKazan Belediyesi, AK Parti Gençlik Kolları ve AK Parti Kadın kolları tarafından Mevlana’nın ölümünün 741. yıl dönümü nedeniyle 741 fidan dikildi. Kazan İlçesi Kayı Mahallesi’nde düzenlenen fidan dikim törenine Belediye Başkan Yardımcıları Cengiz Gevrek, Ahmet Ceylan, Abidin Arıkök, AK Parti İlçe Başkanı Ali Yıldıztepe, AK Partili Belediye Meclis üyeleri, Gençlik Kolları Başkanı Natık Emre, birim müdürleri ile gençlik ve kadın kolları üyeleri töreninde hazır bulundu. Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk “Mevlana’nın ölümünün 741. yıldönümünde 741 fidanımızı vuslata kavuşturduk. Sevgi ve hoşgörünün hakim olduğu Kazan İlçemizde gençlerimizle birlikte ağaç dikerek Mevlana’nın izinde bu sevgi ve hoşgörüyü pekiştirdik” şeklinde konuştu. Ertürk, daha sonra törene katılanlar ile birlikte 741 fidanı hazırlanan yerlere dikti. Ankara Büyükşehir ve Kazan Belediyesi’nin desteği ile yaşları 3 ile 4 arası değişen çam fideleri ile 10 Bin metrekarelik yeşillendirecek. Sokak hayvanları için seferberlik HABER MERKEZİKeçiören Belediyesi, İlçe’deki boş araziler ile park ve bahçelerde sahipsiz sokak hayvanları için besi odakları oluşturuyor. Bu besi odaklarına, zorlu kış mevsimi şartları nedeniyle aç kalan veya yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanları için kedi ve köpek mamaları bırakılıyor. Keçiören’in dört bir yanına dağılan bu besi odaklarına şu ana kadar bin 500 mama kabı konularak, 15 kiloluk 40 paket köpek maması ve 15 kiloluk 10 paket kedi mamasının dağıtımı gerçekleştirildi. Belediye ekiplerinin çalışmalarına DOHAYKO Ankara Temsilcisi, Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu Kurucu Kurul Üyesi Deniz Tokmak Ekinci ile beraberindeki heyet de katılarak sokak hayvanlarına mama dağıtımı yaptı. Deniz Tokmak Ekinci, sokak hayvanlarına yönelik duyarlılığından dolayı Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak’a teşekkür etti. İlçede yaşayan insanların olduğu kadar diğer canlıların da yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini ifade eden Belediye Başkanı Mustafa Ak, “Soğuk kış günlerinde sokak hayvanlarının yiyeceksiz kalmamaları için tedbir alıyoruz. Keçiören'de vatandaşlarımız için yaptığımız hizmetlerin yanısıra doğadaki diğer canlıları da unutmuyoruz. Doğanın parçası olan bu canlılara tüm iklim koşullarında hangi şartları sağlamak gerekiyorsa o şartları sağlayarak önlemler alıyoruz” dedi. 6 EKONOMİ 23 Aralık 2014 Salı Almanya'da geçen yıl 16,2 milyon kişi, yani ülke nüfusunun yüzde 20,3'ü yoksulluk ya da sosyal dışlanmaya maruz kaldı, bu durumdan en fazla kadınlar etkilendi. Almanya’nın beşte biri yoksulluktan ya da sosyal dışlanmadan etkilendi FRANKFURT - ABDULSELAM DURDAKAA muhabirinin Almanya Federal İstatistik Ofisi'nden (Destatis) edindiği verilere göre, Avrupa'nın lokomotif ülkesi Almanya'da geçen yıl 16,2 milyon kişi yoksulluktan ya da sosyal dışlanmadan etkilendi. Bu da ülke nüfusunun yüzde 20,3'üne karşılık geldi. Böylece ülkede her beş kişiden biri söz konusu durumdan etkilenmiş oldu. 2008 yılından bu yana nispeten sabit kalan söz konusu oran 2012 yılında yüzde 19,6 olarak belirlendi. 2010 yılında önceki 2 yıla oranla gerileyen yoksulluk ve sosyal dışlanma oranı, 2013 yılına gelindiğinde 2008 yılındaki kriz dönemleri seviyesinin üzerinde gerçekleşti. Ülkede yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan en çok yüzde 21,9'la kadınlar etkilendi. Bunu yüzde 19,4'le 18 yaş altı gençler izledi. Erkeklerin oranı yüzde 18,8 ve 65 yaş ve üstü grubun oranı da yüzde 16 olarak belirlendi. AB'DE ORAN YÜZDE 24,5 Avrupa Birliği'nde ise geçen yıl yoksul ya da sosyal olarak dışlanmış kişilerin oranı yüzde 24,5'le Almanya'ya oranla daha yüksek ölçüldü. AB'de söz konusu bu oran 2010 yılında yüzde 23,8 iken bu oran 2013 yılına kadar artmaya devam etti. Bölgede söz konusu durumdan en fazla etkilenenler Almanya'da olduğu gibi kadınlar oldu. AB'de yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan etkilenenlerin arasında kadınların oranı yüzde 25,4 oldu. Bunu yüzde 27,6 ile 18 yaş altı gençler ve yüzde 23,6 ile de erkekler takip etti. 65 yaş ve üstü grubun oranı da yüzde 18,3 olarak ölçüldü. Avrupa Birliği Gelir ve Yaşam Şartları İstatistik'i (EU-SILC) Avrupa'da gelir, yoksulluk ve yaşam koşulları ile ilgili AB çapında karşılaştırılabilir veri sağlıyor. EU-SILC'in "yoksulluk ve ya sosyal dışlanma" tanımına göre "Yoksulluk riski, önemli maddi yoksunluk ve çok düşük iş gücüne katılan hane halkı" gibi kriterlerden en az birinin bulunması gerekiyor. (AA) Ceviz fiyatı tavan yaptı AVM’lerin yılbaşı hediye rekabeti ANKARA- Yılbaşı alışveriş pastasından daha fazla pay almak için rekabet eden alışveriş merkezleri (AVM) birbirinden cazip hediyelerle müşteri çekmeye çalışıyor. Yeni yıl öncesi rengarenk süslenen AVM'ler, çeşitli aktivitelerle 2015'i karşılamaya hazırlanıyor. Sayıları son dönemde artan AVM'ler, yılbaşı alışverişinde daha fazla müşteri çekebilmek için önceki yıllarda olduğu gibi birbirinden cazip hediyeler vadediyor. Armada Alışveriş Merkezi, geçen yıl müşterilere Mercedes SLK verirken, bu yıl Jeep Cherokee kazanma şansı tanıyor. Ziyaretçiler Armada'dan 1 Mart 2015'e kadar yapacakları her 100 liralık harcamaya karşılık bir çekiliş hakkı kazanacak. Talihli müşteri çekilişle belirlenecek. Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi de ziyaretçilerini araç sahibi yapacak AVM'ler arasında yer alıyor. Müşteriler, Panora'dan 16 Şubat 2015'e kadar yapacakları her 250 liralık alışveriş karşılığında 3 Mercedes GLA 200 AMG'den birini kazanma şansı yakalayacak. CEPA Alışveriş Merkezi de yeni yılda talihli müşterilerinin ayağını yerden kesecek. Ziyaretçiler, 15 Ocak'a kadar CEPAKART veya CEPASO Kartla aynı gün içinde yapacakları 200 lira ve üzeri alışverişle 3 BMW'den birinin sahibi olabilecek. Yeni yılı The Cavern Beatles Partisi ile karşılayacak Next Level AVM'de ziyaretçilerini otomobil sahibi yapacak. Geçen yıl şanslı müşterisine Range Rover Sport kazanma fırsatı sunan Next Level bu yıl hediye tercihini otomobilden yana kullandı. Next Level Alışveriş Merkezinden 15 Şubat'a kadar Next Card ile toplamda 150 lira ve katlarından alışveriş yapanlar 3 Mercedes Benz CLA 200 Style'den birinin sahibi olma şansını elde edecek. ANKAmall Alışveriş Merkezi, 18 Şubat'a kadar her 100 liralık alışveriş için 1 çekiliş hakkı kazandıran otomobil kampanyası düzenliyor. Kampanya sonunda çekilişle AVM'nin müşterilerinden biri Mercedes CLA 200 Urban sahibi olacak. Antares Alışveriş ve Yaşam Merkezi'nden yapılacak her 100 liralık alışverişle bir çekiliş hakkı kazanılacak. Çekiliş sonucunda bir talihi Hyundai İx35 kazanacak. Müşterilerine otomobil vadeden bir diğer AVM ise Kentpark. Ziyaretçilerine her 200 liralık alışverişe kampanya kapsamında bir çekiliş hakkı veren Kentpark, şanslı müşterisine BMW 420d Grande Coupe hediye edecek. (AA) İZMİR - ALİ RIZA KARASU - Üretimi mart ayında yaşanan soğuklardan etkilenen cevizde kilogram fiyatı iki kat artışla 20 liraya ulaştı. Geçen yıl en ucuzunun kilogramı 10 lira olan kabuklu ceviz, bu yıl 20 liradan satılıyor. İç randımanı yüksek ve daha iri olan kabuklu cevizin kilogramı 30 liraya kadar çıkıyor. Kuruyemişcilerde iç çeviz ise 44-50 liradan satılıyor. Cevizin tane fiyatının ekmek fiyatına yaklaşması, rekolte düşüklüğünden kaynaklanıyor. Mart ayında yaşanan soğuk hava, ağaçlarda açmak üzere olan çiçekleri dondurdu. Düşen rekolte son yıllarda artan tüketimle birlikte talebi karşılayamayınca fiyat artışına yol açtı. AA muhabirine açıklamalarda bulunan Tüm Kuruyemiş Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜKSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Çaputçu, fiyat artışlarının arz talep dengesinden kaynaklandığını söyledi. Çaputçu, "2014 yılı kuruyemiş sektörü açısından kuraklık ve don olayı gibi doğa olaylara bağlı rekoltenin düştüğü ve fiyatların yükseldiği bir yıl oldu. Antep fıstığı, fındık gibi ürünlerin yanında ceviz de bu olumsuz doğa koşullardan etkilendi" dedi. Türk toplumunun tüketim geleneğinde çok önemli yeri olmasının yanı sıra sağlığa faydasının her geçen gün daha iyi anlaşılmasının cevize olan talebi artırdığına dikkati çeken Çaputçu, üretimin iç tüketime yetmediğini, talebin ithalatla karşılandığını dile getirdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında ceviz üretiminin 212 bin 140 ton olduğunu kaydeden Çaputçu, bu miktarın, yüzde 30 randıman ile 63 bin 642 ton iç cevize karşılık geldiğine işaret ederek, "TÜKSİAD olarak biz bu rakamın gerçek durumu yansıtmadığını düşünüyoruz. Bize göre Türkiye'nin yıllık kabuklu ceviz üretimi yaklaşık 76 bin tondur. Bu da 22 bin 800 ton iç cevize karşılık geliyor. Bu miktar iç tüketime yetiyor" diye konuştu. REKOLTE 4'TE 1 ORANINDA DÜŞTÜ Cevizde yerli üretimin tüketimi karşılayamadığını, talebin ithalatla karşılandığını dile getiren Çaputçu, bu yıl rekoltenin 4'te 1 oranında düşerek, kabuklu 20 bin ton seviyesinde gerçekleştiğini belirtti. Düşük rekoltenin fiyatları yükselttiğini anlatan Çaputçu, "2013 yılında 10 lira olan yerli kabuklu cevizin kilogramı fiyatı yüzde 100 artarak 20 lira oldu. Fiyat artışını, rekolte düşüşü ve kuruyemiş sektörünün diğer kalemlerinde yaşanan artışlar tetikledi" dedi. TALEP İTHALATLA KARŞILANIYOR Üretimin iç tüketimi karşılayamadığını belirten Çaputçu, talebin ithalatla karşılandığını söyledi. Türkiye'nin yıllık iç ceviz tüketiminin yaklaşık 45 bin ton olduğunu ifade eden Çaputçu, buna karşılık üretimin 22 bin 800 tonlarda kaldığını dile getirdi. Çaputçu, şunları söyledi: "TÜİK verilerine göre 2013 yılında ihracat düşürüldükten sonra 6 bin 250 ton iç ceviz ithalatı yapılmıştı. İhracatımız düşüldükten sonra net iç ceviz ithalatımız yaklaşık 6.250 tondur. Bu veriler geçen yıl kaçak yollarda Türkiye'ye 16 bin ton iç ceviz geldiğini ortaya koyuyor. Bu yılın ilk 10 ayında 20 bin ton kabuklu, 649 ton da iç ceviz ithalatı yapıldı. Yıl sonu itibariyle ithalat 23 bin 500 ton kabuklu ve 800 ton iç ceviz olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz." İzmir Kemeraltı Çarşısı'nda kuruyemişçilik yapan İsmail Değişti, fiyatların artmasının tüketimi azalttığını söyledi. Geçen yıl 10 liraya sattıkları cevizin şimdiki fiyatının 20 liranın üzerinde olduğunu ifade eden Değişti, Niksar cevizinin kilogram fiyatının 24 lira olduğunu ifade etti. Cevizi üreticiden aldıklarını dile getiren Değişti, ürün bulmakta zorluk çektiklerini sözlerine ekledi. (AA) Kazakistan’daki Türk ortaklı şirket sayısı 500’e ulaştı KIRŞEHİR- TUĞBA YARDIMCI - Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği (EkoAvrasya) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eren, Kazakistan'da 500'ün üzerinde Türk ve Kazak ortak sermayeli işletme bulunduğunu, tamamı Türk sermayeli şirket sayısının ise 160 civarında olduğunu söyledi. Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önemli yeraltı zenginliklerinin bulunduğu Kazakistan'ın aynı zamanda dünyanın en önemli iç denizlerinden Aral Denizi'ne ve uzay üssü Baykonur'u sahip olduğunu belirtti. Kazakistan'daki 23 yıllık siyasi istikrarın sürekli olmasını arzu ettiğini dile getiren Eren, "Kazakistan'ın en büyük şanslarından biri Nursultan Nazarbayev gibi çok büyük yol göstericiye sahip olmasıdır. BM'nin tarihine baktığımız zaman Kazakistan hariç son 25 yıl içinde bağımsızlığını ilan etmiş hiçbir ülkenin kalkınma hızının yüzde 20'nin üzerinde olduğunu söyleyemeyiz" dedi. Eren, özellikle Bağımsız Devletler Topluluğu içinde Avrasya'nın kalkanı olarak nitelendirilen Kazakistan'ın, bu manada çok büyük yatırımlar ve hamleler ortaya koyduğunu, bunlara bağlı olarak 2017 yılında icra edilecek dünyanın en önemli fuarlarından biri olan EXPO'ya ev sahipliği yapma fırsatı yakaladığını vurguladı. Kazakistan'ın 2 milyon 724 bin kilometrekare toprağı ile dünyanın 9'uncu, Türk dünyası ve İslam coğrafyasında ise en geniş alana sahip ülke olduğunu anlatan Eren, "120 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla'sını (GSMH) 2015 yılında 200 milyar dolara çıkarmanın gayreti içerisinde. Yıllar önce 2030 stratejisini ortaya koyan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, 2050 stratejisini de açıkladı. Kazakistan'da, 2030 yılında GSMH'dan kişi başına düşecek payın 25 bin dolar civarında olması hedefleniyor" diye konuştu. Eren, Türkiye-Kazakistan arasındaki ilişkilerin, 1991 yılından bu yana devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: "İki ülke arasında 4 milyar dolarlık dış ticaret hacmi söz konusu. İnşallah önümüzdeki süreçte Türkiye-Kazakistan arasında 15 milyar dolarlık dış ticaret hacmi potansiyeli oluşturacağız. 2009 yılında imzalanan Stratejik İşbirliği Anlaşması, TürkiyeKazakistan arasındaki en önemli ilişki taşlarından biridir. Verilere göre, 2014 yılında gerçekleşen 4 milyar dolarlık dış ticaret hacminin 2 milyar 600 milyon doları Türkiye'nin Kazakistan'a, 1 milyar 400 milyon doları ise Kazakistan'ın Türkiye'ye yaptığı ihracattan oluşmaktadır." Türkiye'nin, Türk Cumhuriyetleri içinde en fazla yatırımının bulunduğu ülkelerden birinin Kazakistan olduğuna işaret eden Eren, Türk yatırımcıların 1993'den bu yana Kazakistan'daki yatırımlarının 2 milyar dolar civarına yaklaştığına işaret etti. (AA) Sertifikalı tohum ihtiyacını GAP Teknoparkı karşılayacak ŞANLIURFA - YASİN DİKME - Türkiye'nin en büyük tarım arazisine sahip illerin başında gelen Şanlıurfa'da, Harran Üniversitesi (HRÜ) bünyesinde kurulan GAP Teknoparkı'nın Türkiye'nin sertifikalı tohum ihtiyacını karşılayacağı bildirildi. Yaklaşık iki yıl önce Kalkınma Bakanlığı'na sunulan proje kapsamında hayata geçiren teknoparkta, ilk etapta sertifikalı tohumculuk ve tohum ıslahı alanında Ar-Ge çalışmaları gerçekleştirilecek. Açılışı önümüzdeki günlerde yapılması planlanan teknopark, bölgenin en büyük tarım teknoparkı niteliğini de taşıyor. HRÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Halil Mutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, GAP'ın başkenti konumundaki Şanlıurfa'da teknopark açtıklarını söyledi. Tarımın ilk yapıldığı yerlerden biri olan Şanlıurfa'da teknoparkın açılmasıyla bölgenin tarım ve sanayisine büyük katkı sunmayı hedeflediklerini belirten Mutlu, özellikle bölgenin sertifikalı tohum ihtiyacını karşılayıp, yurt dışından tohum alımının önüne geçmeyi amaçladıklarını ifade etti. Tohumculuk alanına büyük önem verdiklerini dile getiren Mutlu, "Tescilli tohum üretip başta bölgemiz illeri olmak üzere Türkiye'ye, daha sonra da yurt dışına ihraç etmek istiyoruz" dedi. Teknopark sayesinde bölgenin tarım deseninin daha da genişleyeceğine işaret eden Mutlu, "Mercimeğin ve nohudun ana vatanı, Konya'dan sonra en çok buğdayın yetiştiği yer Şanlıurfa'dır. Harran, Suruç ve Ceylanpınar ovalarının tamamı sulamaya açıldığında daha fazla ürün alınacak. Özellikle pamuk ve mısır gibi ikinci üründe artış yaşanacak" diye konuştu. Mutlu, teknoparkın bölge halkının yanı sıra ülke ekonomisine de büyük katkı sunacağını ifade etti. HRÜ Ziraat Fakültesinde yapılan çalışmalara da değinen Mutlu, şöyle konuştu: "Ziraat fakültesi öğretim görevlilerinin yaptığı çalışmada, gece sulamayla hem arazide hem de sudan yüzde 30 tasarruf edildiği tespit edildi. Bu yöntemle dönüm başına elde edilen ürün 300-350 kilogram alınan yerde 600-700 kilograma çıkmıştır. Bu da iyi bir tohum ve iyi bir planlamayla bu verimli topraklardan daha fazla ürün alınacağını gösteriyor. Suyumuz, güneşimiz, toprağımız var. Bunları biraz bilimle yoğurabilirsek, çiftçimiz de buna destek sunarsa daha fazla katma değeri olan ürünleri yetiştirme imkanına sahip olacağız." (AA) EKONOMİ 23 Aralık 2014 Salı Etin lezzeti ve kalitesi “kıvırcık koyun” ile artacak Kırklareli'nde, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ve geçen yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından koruma altına alınan "kıvırcık koyun" ırkının geliştirilmesi için çalışma başlatıldı. KIRLARELİ- Kırklareli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkan Yardımcısı Aydın Keskin, yaptığı açıklamada, kıvırcık koyunun etinin diğer koyun ırklarına göre, daha lezzetli olduğunu söyledi. Kıvırcık koyun ırkının, çetin kış şartlarına karşı dayanıklı olduğu belirten Keskin, bu ırkın neslinin güvence altına alınması için 3 yıl önce başlatılan "Gen Kaynaklarının Korunması" ve "Halk Elinde Islah" projelerinin sürdürüldüğünü ifade etti. Kıvırcık koyun ırkı gen kaynağının önemli olduğuna işaret eden Keskin, şöyle konuştu: "Trakya, hastalıklardan ari bir bölge olduğundan kıvırcık koyunun önemi de büyük. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü işbirliğiyle üreticilere kıvırcık koyun dağıtıyoruz. Kıvırcık koyun besleyen üreticilere maddi destekler de veriliyor. Projenin 2009'da kıvırcık koyun neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasıyla başladı. Ana vatanı Kırklareli olan kaliteli ve lezzetli ete sahip kıvırcık koyun ırkının gelişmesi için çalışıyoruz. Kıvırcık ırkının en önemli özelliği, vücut yağının kaslar içerisinde dağılması ve bu özelliği ile sahip olduğu lezzetin başka bir ırkta bulunmamasıdır." Keskin, kıvırcık koyunlara ilişkin yürütülen projelerin üreticilere ek gelir sağladığını dile getirdi. Özellikle İstanbul'daki birçok restoran sahibinin, müşterilerine lezzetli et sunmak için kıvırcık koyuna ilgi gösterdiğini aktaran Keskin, şunları kaydetti: "Irkın kuzularının bölgede kurulacak modern kombinalarda kesilmesiyle ilimiz en lezzetli kuzu etinin üretildiği merkez konumuna gelecektir. Bu sayede katma değer kazanması planlanan kıvırcık ırkının geliştirilmesi için damızlık koç üretim sstasyonu da kurmayı planlıyoruz." Üretimi teşvik için kümesiyle tavuk dağıtılacak Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, benzin ve motorin fiyatlarının 2,5 yıl öncesine döndüğünü belirterek, "Bu süre içinde akaryakıt fiyatları yükseldiği ve maliyet arttığı için dolmuş, taksi, belediye ve şehirler arası otobüs biletlerine zam oldu. Akaryakıt ucuzladı, ulaşımda indirim talep edildi BALIKESİR - ZAFER AKPINAR Fiyatlar artarken zammı düşünenlerden şimdi de indirim bekliyoruz" dedi. Ağaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son aylarda uluslararası piyasaların da etkisiyle petrol fiyatlarında ciddi düşüşler yaşandığını söyledi. Bu düşüşlerin Türkiye 'de akaryakıt fiyatlarına kısmen de olsa yansıdığını ve fiyatların gerilediğini dile getiren Ağaoğlu, "En yüksek değere ulaştığı 20 Haziran 2014'ten bu yana benzin yüzde 17, dizel ise yüzde 15'e varan oranlarda ucuzladı" ifadesini kullandı. Akaryakıt fiyatlarında indirimlerin daha fazla olmasını isteyen Ağaoğlu, benzinin litre fiyatının kesinlikle 4 liranın altına çekilmesi gerektiğini savundu. Ağaoğlu, şunları kaydetti: "Benzin ve motorin fiyatları 2,5 yıl öncesine döndü. Bu süre içinde akaryakıt fiyatları yükseldiği ve maliyet arttığı için dolmuş, taksi, belediye ve şehirler arası otobüs biletlerine zam oldu. Fiyatlar artarken zammı düşünenlerden şimdi de indirim bekliyoruz. Ulaşımın ana girdisi ucuzladıysa tüketiciye yansıtılmalı. Taksiciler, dolmuşçular, belediye otobüsleri zam gördü. Bu durum açıkça istismar ekonomisinin uygulandığının göstergesidir. Çiftçinin mahsulünü taşıyan araçların akaryakıt kullandığını iddia ederek domatesten salatalığa kadar sebzelerin meyvelerin fiyat artıranlar, neden şimdi düşürmüyor?" Doğalgaz ve elektriğe geçen ekim ayında yapılan zamların da geri çekilmesi gerektiğini anlatan Ağaoğlu, toplu ulaşım hizmeti veren belediyelere çağrıda bulundu. Aydın Ağaoğlu, indirime belediyelerin öncü olmasını ve toplu taşıma ücretlerini geriye çekmesini talep ederek, "Taksi ücretlerinin indirilmesi için girişim yapılmalı. Nasıl ki zamlar tüketicinin bütçesini zorluyorsa indirimlerin de hane halkı bütçesine olumlu yansıması sağlanmalı. Sadece akaryakıtta indirimle yetinilmemeli" diye konuştu. (AA) MERSİN- Mersin'in Toroslar Belediyesi, geçmiş yıllarda kuş gribi gibi çeşitli hastalıklar nedeniyle tavuklarını itlaf etmek zorunda kalan ve bir daha üretim yapamayan köylülere, teşvik amacıyla içinde 10 tavuk ve 1 horoz bulunan 500 kümes dağıtacak. Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile köy statüsünü kaybedip ilçeye bağlanan mahalleleri gezen Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, köylülerin büyük çoğunluğunun tavuk veya horoz beslemediğini fark etti. Köylülere bu durumun nedenini soran Tuna, geçmiş yıllarda kuş gribi gibi çeşitli hastalıklar nedeniyle tavuklarını itlaf ettikleri, bir daha beslemedikleri yanıtını aldı. Tuna, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu durumun ortadan kalkması için proje başlattıklarını söyledi. Köylülerin, birçok ihtiyacını kendilerinin karşıladığını belirten Tuna, şöyle devam etti: "Köylünün kendi ihtiyaçlarını karşılaması için destek verelim, onları teşvik edelim istedik. Bu amaçla 500 kümes yaptırdık. Bu kümesleri, içine 10 tavuk ve 1 horoz koyarak her köyde 10 kişiye dağıtacağız. Bu şekilde köylüleri üretime teşvik etmeye karar verdik."(AA) 7 İŞKUR yaklaşık 1,5 milyon kişiyi iş sahibi yaptı ANKARA - İLKAY GÜDER- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İŞKUR'un nitelikli işgücü temini için 11 yılda 1,7 milyar lira kaynak harcadığını ve yaklaşık 1,3 milyon kişiye hem meslek hem de deneyim kazandırdığını bildirdi. Çelik, AA muhabirine, işsizlik sigortasından kanun gereğince İŞKUR'a verilen ödeneklerle ilgili değerlendirmede bulundu. Toplumun bütün kesimleri için sürdürülebilir ve nitelikli istihdam hedefleyen İŞKUR'un, işsizliği kalıcı şekilde azaltmayı hedeflediğini belirten Bakan Çelik, başta kadınlar, gençler, engelliler, niteliksiz işgücü olmak üzere tüm işsizlerin kalıcı istihdamını arttırmak için yapısal politikaları etkin bir şekilde uygulamaya devam ettiğini anlattı. Çelik, İŞKUR'un bu çalışmaları sonucunda yüz binlerce işsiz vatandaşın evine ekmek götürdüğünü, ev kadınlarının ve gençlerin kendi işini kurduğunu ve engellilerin hayata umutla baktığını dile getirdi. Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında 2023'te işsizliği yüzde 5 seviyesine indirmek hedefinin gerçekleştirilmesinin önemli olduğuna işaret eden Bakan Çelik, şunları söyledi: "İŞKUR istihdam teşvikleri, toplum yararına programlar, mesleki eğitim kursları, işbaşı ve girişimcilik eğitim programları, engellilere yönelik destekler gibi birçok araçla işsizlikle mücadele kapsamında önemli çalışmalara imza atıyor. Bütün bu çalışmalar için en önemli kaynağımız İşsizlik Sigortası Fonu'ndan 2009'dan itibaren her yıl kanun gereğince aktarılan kaynaktır. Bu kaynağın en verimli şekilde ve israf edilmeden işverenlerimiz, işsizlerimiz ve çalışanlarımızın faydasına kullanmak için İŞKUR, tüm çalışanlarıyla gece gündüz demeden çalışıyor. İŞKUR İşsizlik Sigortası Fonu'ndan aldığı 1,7 milyar lira katkıyla 2003'ten itibaren yaklaşık 1,3 milyon kişiye hem meslek ve hem de deneyim kazandırarak, işverenlerimizin aradığı nitelikli işgücünü temin etti." (AA) Sanayide yüzde 45’e varan enerji tasarrufu imkanı BURSA-Enerji verimliliği alanında hizmet veren EWE Grubunun şirketi Enervis, Ekonomi Bakanlığı iş birliğiyle Türkiye'nin en büyük sanayi merkezlerinden Bursa Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) enerji verimliliğine ilişkin rapor hazırladı. Tekstil ve otomotiv firmalarında yürütülen etütlere göre, sanayicinin enerjisini yüzde 45'e varan oranda boşa harcadığı tespit edilirken çalışmanın yürütüldüğü 16 şirkette yapılacak iyileştirmeyle yıllık 5,7 milyon lira tasarruf öngörülüyor. Enervis Genel Müdürü Osman Kipoğlu, düzenlediği basın toplantısında, enerji verimliliği, yenilenebilir enerjiler, mesleki eğitim ve belgelendirme, kalibrasyon alanlarında profesyonel hizmet veren Enervis'in, EWE AG uzmanları ile yürüttüğü etüdün, sektörün önde gelen 16 sanayi şirketinde gerçekleştirildiğini belirtti. Kipoğlu, ortalama yüzde 22 enerji kazanç potansiyeli tespit ettiklerini belirterek, fabrikalardaki verimsizliğin en fazla, atık ısının tekrar değerlendirilmemesi ve basınçlı hava kayıpları gibi sebeplerden kaynaklandığını vurguladı. Kipoğlu, şöyle konuştu: "Sanayi işletmelerinin son 3 yıla ait elektrik ve ısıl enerji tüketimleri ile üretim verilerini inceleyerek buhar ve yakma sistemlerinden iklimlendirmeye, aydınlatmadan elektrik ve otomasyon sistemlerine kadar tüm alanlarda detaylı ölçüm ve analizler yaptık. Bu analizler sonucunda tekstilde, atık ısının proseslerde geri kazanılıp değerlendirilmemesi, yetersiz ya da yanlış izolasyon ve verimsiz buhar sistemleri ile otomotivde basınçlı hava kayıpları ve verimsiz soğutma sistemlerinin enerji kaybına sebep olduğunu tespit ettik. Üretim için ihtiyaç duyulan ısıl kapasitenin çok üzerinde sistem tasarımı yapılması da önemli bir kayıp oluşturuyor. Gördük ki basınçlı hatlarda meydana gelen kayıplar, eksik veya yetersiz yalıtım uygulamaları ve en önemlisi proseslerde meydana gelen atık su ısısı ile baca gazı ısısının geri kazanılmadan atılması yüzde 45'lere varan oranlarda enerji kaybına neden oluyor. Bu gibi enerji kayıplarının gerçekleştiği alanların bir kısmında yapılacak basit ekipman bakımı veya değişikliği ile önemli oranda tasarruf sağlanabilir." (AA) Çin firmasından Van’a güneş enerjisi yatırımı VAN- Çin'deki bir enerji firması, Van'a güneş enerjisi yatırımı için kentte fizibilite çalışması yapacak. Çin'de faaliyet gösteren enerji firması Risen Solar Technology Proje Yöneticisi Yun Jia Yang, yatırım danışmanı Ning Li ve Türk-Çin İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve Türk-Çin Ticaret Ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Yavuz Onay, Prodesing Firması Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Rüştü Karabıyık'ın da aralarında bulunduğu heyet, Van Ticaret Ve Sanayi Odası TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva'yı ziyaret etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Takva, Van'ın yabancı yatırımcı kabul etmeye hazır olduğunu, toplumun bu değişim ve dönüşüme hazır olduğunu söyledi. Van'ın yabancı yatırımcılar için bölgedeki cazip kentlerden biri olduğunu vurgulayan Takva, sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla kentin yatırımcılara önemli ayrıcalıklar sağladığına dikkati çekti. Takva, 6'ncı bölge yatırım teşvikleriyle yabancı yatırımcılar için uygun yatırım alanlarından birinin de Van olduğunu ifade ederek, "Ayrıca kalkınma ajansı tarafından sunulan desteklerle kentimiz uygun yatırım alanları arasında çok önemli bir yere sahip. Van TSO olarak ilimizde yatırım yapan her yatırımcıya destek vermek üzere çalışmalarımız var. Kendilerine de her türlü desteği vereceğimizin bilinmesini istiyoruz" dedi. Kentteki toprakların henüz işlenmemiş ve organik tarım için elverişli olduğunun altını çizen Takva, "Ayrıca atalarımız Van'ı su ve güneş kenti olarak kabul etmişlerdir. Bu potansiyelimiz şimdi çok önemli endüstriyel yatırıma dönüştürülebilir. Bu açıdan da Van çok önemli bir yatırım merkezi olabilir" diye konuştu. (AA) 8 KÜLTÜR-SANAT 23 Aralık 2014 Salı KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN [email protected] CUMHURİYET ÖĞRETMENLERİ Büyük Atatürk öğretmenlerimiz için şunları söylemişti: “Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.” Cumhuriyet öğretmeninden istenen budur. Önce öğretmenin fikri (düşüncesi) hür olmalıdır. Öğretmenin gerçeğe ulaşma gücü, sezgisi, hedefe varışı olmalıdır. Yani öğretmen bilmeli, anlamalı, sezmeli, kültürlü olmalıdır. Bu yeteneğe irfan denir. Demek ki, öğretmen önce irfanlı olacak ama bu irfanını hür zemin ve ortam içinde öğrencilerine aktaracaktır. Öğretmen önce kendisi vicdanlı olmalıdır, sonra öğrencisini hür vicdanlı yetiştirebilmelidir. Vicdan; kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin ahlak değerleri üzerine dolaysız olarak ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan soyut bir güçtür. İşte öğretmen, öğrencilerini vicdanlı yetiştirecek ama vicdanlar hür yani bağımsız olacaktır. Büyük Atatürk öğretmenlere böyle bir görev ve hedef verirken bütün öğretmenlerimizin; önce fikrinin hür olduğunu, irfanının hür olduğunu ve vicdanın hür olduğunu düşünerek bu görevi yüklemiştir. O sebeple öğretmenlik bir meslektir. Bu mesleği ona bir meslek okulu vermelidir. Herkes öğretmen olmamalıdır. Tayinle öğretmen olunmaz. Öğretmen yetişir ve yetiştirilir. Hem ilimle, bilgiyle donatılmış, hem de eğitbilim (pedagoji) kuralları edinmiş olmalıdır. Pedagoji, yani eğitbilim; öğretmenlik sanatı, uygulaması veya mesleği için gerekli bilgi ve becerileri kazandıran bilim dalıdır. Bir öğretmen bu bilimi edinerek öğretmenlik sanatına sahip olur. Eskiden eğitimin adına “maarif” denirdi. Arapça bir kelime olan maarifin Türkçe karşılığı “bilgi ve kültür” demektir, öğretim ve eğitim sistemi demektir. Daha sonra bu sistemin adına yani bakanlığın adına bir “millî” kelimesi eklenerek “millî eğitim” adı verilmiştir. Büyük Atatürk’ün en çok istediği mesleklerden birisi öğretmenlik idi. “Cumhurbaşkanı olmasaydım, beni bakan olarak atasalardı, Millî Eğitim Bakanı (Maarif Vekili) olmak isterdim.” demiştir. O sebeple, Büyük Atatürk’e “Başöğretmen” unvanı verilmiştir. O, bütün öğretmenlerin başöğretmenidir. Ölümsüz liderimiz Büyük Atatürk “En büyük emelim, maarif vekili (milli eğitim bakanı) olarak; yurdumun irfanını yükseltmektir.” sözleriyle eğitimin sadece okullarda değil, vatandaşların tümünün eğitilmesi gerektiğine işaret etmiştir. Millî Eğitim; bir milletin bütün halinde, düşünme ve yaratıcılık alanında seferber edilmesidir. Başka bir söyleyişle Millî Eğitim; Türk toplumunun düşünüş tarzının, kültürünün ve ideallerinin geliştirilmesidir. Bunları kim yapacaktır? Cumhuriyet öğretmenleri bu konuda görevlidir. Yani devlet toplumun her kesimini öğretmenler eliyle eğitmelidir. Demek ki, öğretmenin görevi yalnızca okulla sınırlı değildir. O, toplumun da yani milletin de öğretmenidir. Bu eğitime din de dahildir. Düşünüş biçimi yani fikir tarzı, metod demektir. Okullarda her yaştan her öğrenciye okutulan derslerin her biri metodun bir parçasıdır. Bu okutulan, verilen dersler bir araya getirildiğinde millî eğitimin bütüncül metodu ortaya çıkar. Siz toplumun bir kesiminin eğitimini görmezden gelir ve bu insanları boş bırakırsanız; o boşluğu hûrafeler doldurur. Bu boşluğu; şeyhler, dervişler, yetkisiz yarımyamalak bilgisi olan din bezirganları ele geçirir. İşte devlet, Cumhuriyet öğretmenleriyle bu boşlukta yer almalıdır. Eğer örgün eğitimde eğitbilim kuralları ile öğrencileri yetiştirmeyi önemsiz sayarak, eğitimi sınavlara endeksleyerek, dershaneler bakanlığı haline getirirseniz; halkın ve toplumun boş bıraktığınız alanlarını başka güçlerin doldurmasına göz yumarsanız, bakın neler olur?: Toplum hûrafeler içinde kültürsüz bir halk yığını olur. Gençlerimizin inançları, yurtseverlik duyguları ortadan kalkar. Hayat anlayışını, sadece empirik (tecrübî) kültüre dayar. Televizyon, internet kültüründen öteye objektif bakış, olamaz. İrfanı hür değil, vicdanı hür değildir. İşte böyle bir toplum yapısıyla karşılaşırız. Zaman geçmiş değildir. Ülke millî eğitimi yeniden dizayn edilerek, ideal kültürün ölçüsü haline getirilebilir ve yeni kuşaklara, “hür irfan” aşılanarak gerçek bir millî eğitim tesis edilebilir. Bu da cumhuriyet öğretmenleriyle gerçekleştirilir. Ama önce fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür öğretmenleri arayıp bulmalıyız. Böyle öğretmenler halâ Milli Eğitimin içinde var, müsterih olunuz. "Kuklacı çift" parmaklarını yetişkinler için de oynatıyor ESKİŞEHİR Eskişehir'de yaşayan ve oyunlarını sahibi oldukları tiyatroda sahneleyen Şafak ve Adem Dağlar çifti, çocukların yanı sıra yetişkinlere kukla gösterileri sunuyor. "Ters Ağaç" adlı kukla tiyatrosunun sahibi Şafak Dağlar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşinin sosyoloji, kendisinin ise turizm ve otel işletmeliği eğitimi aldığını söyledi. Bir kukla workshop etkinliğine katıldıktan sonra bu alana yöneldiklerini dile getiren Dağlar, "Daha sonra evde kendimizce amatör olarak kukla yapmaya başladık. Kuklalarımız, bu işten anlayan profesyoneller tarafından görüldü ve beğenildi. Sonra bir anda baktık ki yaşamımızın merkezine kukla oturmuş ve hayatımızı da bundan kazanıyoruz. Yani bir anda kuklacı oluverdik. 6 yıldır da bu işi yapıyoruz" diye konuştu. Kukla oyunlarının sadece çocuklar için olmadığını anlatan Dağlar, bu düşünceyle yetişkinler için gösteri hazırladıkları bilgisini verdi. "Son İncir" adlı bu oyunun senaryosunu kendisinin yazdığını ifade eden Dağlar, "Tarzımızı söz değil daha çok imge ve hareket üzerine kurgulamayı seviyoruz. Bu yüzden sözsüz oyunları tercih ediyoruz. Sözün artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz" dedi. Adem Dağlar ise bu işe başlamalarından bu yana imge tiyatrosu üzerine çalışmalar yaptıklarına değindi. "Kukla denilince akla çocuk eğlencesi geliyor" ifadesini kullanan Dağlar, bu konuda araştırmalarda bulunduklarını bildirdi. Dağlar, yabancı kuklacılardan, bu işin farklı bir uzmanlık gerektirdiğini ve önemli bir performans alanı olduğunu gözlemlediklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti. (AA) Türk dünyasının ortak tarih kitabı hazır Türk Konseyi Genel Sekreteri Ramil Hasanov, konseye üye ülkelerin tamamında okutulacak ortak tarih kitabının taslağının ''olur'' aldığını belirterek, "Mayıs ayında bakanlar, kitabın son halini onaylayacak. Devlet başkanlarının ve meclislerin onayından sonra, kitabın 2016 öğretim yılında 8. sınıflarda okutulmaya başlanacağını öngörüyoruz" dedi. İSTANBUL - Tam adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, 1992 yılından itibaren düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvelerinin ürünü olarak 2009'da Nahçıvan'da imzalanan anlaşmayla kuruldu. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan'dan oluşan konseyin projelerinde Türkmenistan da rol alıyor. Konseyin yeni genel sekreteri Azerbaycanlı diplomat Ramil Hasanov, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2009'da Nahçıvan'da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen zirvede Türk devletlerinin tarihte ilk defa bir araya gelerek Türk birliğini, Türk Konseyi adı altında kurduklarını anlattı. Türk Konseyi'nin kurulması yönündeki teklifin sahibinin Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev olduğu bilgisini veren Hasanov, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da teklife destek verdiğini vurguladı. Türk Konseyi'nin üyeleri arasında askeri alan dışındaki tüm alanlarda işbirliğini öngören bir uluslararası kuruluş olduğunu belirten Hasanov, konseyin 4 üye devleti Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler gibi daha geniş uluslararası platformlarda temsil edebildiğini kaydetti. Konseyin, faaliyet gösterdiği işbirliği alanları itibarıyla üyelerinin gelecekte Avrupa Birliği'ne benzer bir entegrasyonuna açık olduğunu ifade eden Hasanov, ancak bunun uzun yıllar alacak bir süreç olduğunu dile getirdi. Hasanov, Türk Konseyi'nin zaman zaman bir STK gibi algılandığını ancak bunun yanlış bir algı olduğuna işaret ederek, "Biz sivil inisiyatif değiliz. Bunun, iyi anlaşılması lazım. Konseyde görev yapan 17 diplomat, 4 üye ülkenin 10 bakanlığı arasında koordinasyonu sağlıyor. Ben de genel gidebilirler" dedi. Konseyin potansiyel tam üyelerinden birinin Macaristan olduğuna değinen Hasanov, bu ülkenin kökeninin Avrupa Hun Devleti ve Macarca'nın Altay dil ailesine mensup olduğunu söyledi. Macaristan'ın yakın zamanda Türk Konseyi'nin bir alt kuruluşu olan Türk Parlamenter Assemblesi'ne (TÜRKPA) gözlemci üye kabul edildiğini anımsatan Hasanov, ayrıca Macar Bilimler Akademisi ile yine konseyin bir diğer alt kuruluşu olan Astana merkezli Türk Akademisi arasında iyi ilişkiler bulunduğunu kaydetti. Konsey çalışmalarının ekonomi, sanayi, ulaştırma, kalkınma, milli eğitim, gençlik ve spor, kültür, enformasyon teknolojileri ve gümrük gibi alanlarda yoğunlaştığını anlatan Genel Sekreter Hasanov, konseyin işbirliği çalışmalarının en çarsekreter olarak devlet başkanlarına karşı sorum- pıcı örneklerinden birinin üye ülkelerin tamamınluyum" diye konuştu. da okutulacak ortak tarihi kitabı olduğunu dile Konseyle ilgili bir diğer yanlış algının da getirdi. "Turancılık, ırkçılık, kafatasçılık" gibi yakıştırmaAvrupa Birliği'nde üye ülkelerin kendi tarihlelarda kendini gösterdiğine dikkati çeken rinin yanı sıra Avrupa tarihini de okuduğuna Hasanov, sözlerini şöyle sürdürdü: değinen Hasanov, şöyle konuştu: "Temel prensibimiz 'Herkese saygılıyız, her"Türk Akademisi, 15. yüzyıla kadar gelen kesten de saygı bekliyoruz.' Türk Konseyi'nin ortak tarih kitabının taslağını 26 Kasım'da amacı bölgesinde barışa, istikrara, ekonomik Bakü'de üye ülkelerin milli eğitim bakanlarına refaha, toleransa, halkların yakınlaşmasına katkı sundu ve bakanların olurunu aldı. Mayıs ayında sağlamak. Din, dil, ırk farkı bizim için yok, insan- bakanlar kitabın son halini onaylayacak. Devlet lık ve insan değerleri var, 4 kardeş devletin birlik- başkanlarının ve meclislerin onayından sonra, te çalışmasının başka ülkelere, bölgelere zararları kitabın 2016 öğretim yılında 8. sınıflarda okutuldeğil, katkıları ve faydaları vardır." maya başlanacağını öngörüyoruz." Konseye tam üyelik için temel şartın, üye Hasanov, konseyin diğer bir çalışmasının olmak isteyen devlette resmi dillerden en az biri- "Kardeş Limanlar" projesi olduğunu ifade edenin Türkçe olması olduğunu belirten Hasanov, rek, "Hazar'da Türkmenbaşı ve Aktau limanların"Ancak misafir ve gözlemci üye statüleri de dan Bakü'ye gelecek mallar demiryoluyla bulunuyor. Bölgeden veya bölge dışından devlet- Samsun limanına ulaştırılacak. Samsun, dünyaya açılan kapımız olacak" dedi. (AA) ler de bu statüleri kazanarak bizimle işbirliğine Ali Aktaş, yargılandığı şarkıları şimdi barış ve kardeşlik için söylüyor DİYARBAKIR - Kürtçe şarkı seslendirdiği için 1990'lı yıllarda hakkında birçok dava açılan ve Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılanan ses sanatçısı Ali Aktaş, atılan demokratik adımlar ve çözüm süreci ile bu şarkıları artık barış ve kardeşlik için söylüyor. Medrese eğitiminin ardından musikiye gönül veren ve 1989 yılında TRT'nin düzenlediği ses yarışmasını kazanarak sanat yaşamına başlayan Aktaş (45), Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen ses sınavında da başarılı oldu. Çeşitli nedenlerle bakanlıkta göreve başlayamayan Aktaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde 12 yıl koro şefliği yaptı. Türkçe ve Kürtçe albüm çıkaran Aktaş hakkında, bu süreçte çok sayıda dava açıldı. TRT'de koro şefi, programcı ve sunucu olarak görev yapan Aktaş, Kürtçe'nin yasaklı olduğu yıllarda yaşadığı sıkıntıların artık hatıralarda kalmasının mutluluğunu yaşıyor. Ali Aktaş, AA muhabirine, hayatının, medrese eğitimi sonrası katıldığı ses yarışmasıyla değiştiğini, hayatını musiki üzerine kurduğunu söyledi. Hayatını, "Medreseden mikrofona bir yaşam" diye tarif eden Aktaş, 25 yıldır ara vermeksizin Kürtçe ve Türkçe şarkılar söyleyerek gönüllere hitap etmeye çalıştığını anlattı. Aktaş, 1990'lı yıllarda çok sıkıntılı bir sürecin yaşandığını dile getirerek, "Geriye dönüp baktığımızda yaşadıklarımız bize şaka gibi geliyor, o günleri anımsayıp gülüyoruz. Neden bu kadar sıkıntı yaşadığımızı da sorguluyoruz" diye konuştu. O dönem Kürtçe okumanın, yazmanın ve konuşmanın yasak olduğunu hatırlatan Aktaş, şöyle devam etti: "Hakkımda çok sayıda dava açıldı. Siyasi içerikli değil Kürtçe şarkı okudum diye defalarca yargılandım. Hatta DGM'de 6 ila 9 yıl hapis cezası istemiyle yargılandım. Ama pes etmedim. İnançlı bir insanım. Hakka, hukuka ve Allah'ın adaletine inanıyordum. Allah'ın bize lütfettiği bazı şeyler ne kadar hak ise bunun da hak olduğuna inandığım için Kürtçe şarkı okuyordum. Siyasi bir amacım yoktu. Hiç korkmadım. Korksaydım bırakırdım. Benim gibi bölgede o dönem Kürtçe şarkı söylemek için çok mücadele eden yoktu. 3-5 insan vardı.'' O yıllarda Kürtçe şarkı söyleyenlerin çok kötü muamele gördüğünü, bazılarının yurt dışına gitmek zorunda kaldığını ifade eden Aktaş, ''Beni Allah korudu" dedi. Aktaş, o dönem polis ve asker dahil talepte bulunan her kesim için konser verdiğini anlatarak, "Bir emniyet müdürüne, 'Size konser verince faşist, karşı tarafa konser verince terörist oluyoruz' dedim. Çünkü hep arada kalıyorduk. Halbuki tek derdimiz kardeşlik için şarkılar söylemekti" diye konuştu. (AA) gören gözler bizim değil ki bizleri koyacak olan aşkın ayrık otlarından temizle nefvar eden, bizi değerli kılan simizi, seni bizden koparacak düşünce ve eylemMevlâ’nın gözüdür. lerden men eyle kalbimizi. O zaman neye sahibiz biz bu Senin kapına bağışlanmak üzere dualarla gelhayatta, gönlümüzü değerli kılan dik, faniliğimizi unutursak hatırlat; acizliğimizi nedir ki aşkta? gönlümüze tac eyle. Geri çevirme kalbimizi, geri Hasadımızın değerli, ömrümü- çevirme ellerimizi. zün verimli olmasını istiyorsak Tarlamız dünya, nefesimiz dua, kalbimiz seni HAYATA VE AŞKA DAİR ilk önce sükût yağmurlarının zikirde; yüreğimize aşkı koyan sensin, bizi biz bereketinde yıkamamız lazım eyleyen, ömrümüzü var eyleyen ve bizi ‘ol” gönlümüzü ve unutmamalıyız eyleyen sensin. kâlû belâda verdiğimiz sözü. ‘Kün fe yekûn” dersen senin iradene yarattıBu hedefe ulaşmak için razı ğın hangi mahlûkat karşı koyabilir ki, ‘Ol’ derolmak isimli şimşeklerden korksen senin sözüne kim karşı gelebilir ki? mamalı, sabır bulutlarının gölgeAşka susayan gönlümüzü senin dağlarına vurAŞKIN AYRIK OTLARI sinden çıkmadan şehvet denen duk senin rızan için, aşkla titreyen ellerimizi dolulardan sakınmalı ve şükre âşık senin vuslatına erteledik aşk için. Niyet değil midir kararın öncesi, kâlû belâ eylemeliyiz nefesimizi. Bizi bizden, gönlümüzü gönlünden, rızamızı değil mi insanın dibacesi? Büyütmemeliyiz geçici olan şeyleri, susmanın rızandan uzak eyleme, aşkın ayrık otlarının sevNasıl bir çiftçi için tarlası, bir bağban için zirvesindeki mutluluğun saltanatını muzaffer kıl- damızı ve kalbimizi sarmasına izin verme. gülistanı değerliyse bizim içinde değerli olanın malıyız kalbimize ve onu amacından uzaklaştıraSana sığındı, sende huzur buldu gönlüm. dudaklarımızdan dökülenlerle beraber dualarımız cak ayrık otlarını bir bir söküp atabilmeliyiz Biliyorum sana varışın diğer adıdır ölüm. ve ömrümüzü nasıl tükettiğimiz olduğunu unutömrümüzden. mayalım hiç. Ayrık otlarını gönül gülistanıNefes ki ona varlığı vereni unutursa değerini mızdan ayıklamak zordur lakin GÜNÜN ŞİİRİ kaybeder, ömür ki nimetleriyle onu süsleyenden niyet değil midir kararın öncesi, uzaklaştıkça dünyaya bağlanır ve varoluş amacı- kâlû belâ değil mi insanın dibaÇokça gördüm seni yârim doyabildim diyemem, nı kaybeder. cesi? Aşk ise yaratılışın özü, hayatın közü ve insaSana kızdım bazı günler kıyabildim diyemem. Ey Allah’ım! Bizi sana ırak nın kâlû belâda verdiği sözüdür. Bu atan kalp, bu MEHMET NURİ PARMAKSIZ YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 23 Aralık 2014 Salı Bozkırda yetişen fidanlar orman oluyor Konya Orman Bölge Müdürlüğü fidanlıklarında yetiştirilen milyonlarca fidan ile Türkiye'nin ağaçlandırma çalışmalarına destek veriliyor. KONYA - Konya Orman Bölge Müdürlüğü fidanlıklarında yetiştirilen milyonlarca fidan ile Türkiye'nin ağaçlandırma çalışmalarına destek veriliyor. Kurak ve yarı kurak iklimi ve 300 milimetre dolaylarındaki yağış miktarına sahip Konya Ovası, hububatın yanı sıra ağaçlandırmada da Türkiye'ye önemli katkı sağlıyor. Ovanın toprağındaki tuz ve kireç miktarının yüksek, yağış rejiminin ise düşük seviyelerde olmasına rağmen Konya Orman Bölge Müdürlüğü bünyesindeki 6 fidanlıkta 70 türde fidan üretimi gerçekleştiriliyor. Kurak ve yarı kurak mıntıkaya yönelik en büyük fidanlık üretim merkezi özelliğini de barındıran bu fidanlıklarda yetiştirilen milyonlarca fidan, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde toprakla buluşturuluyor. Konya Orman Bölge Müdürü Bekir Karacabey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Konya'nın orman varlığı bakı- “Dünyanın en pahalı bitkisi safran” millileştirildi ESKİŞEHİR - "Dünyanın en pahalı bitkisi" olarak bilinen ve kozmetik, ilaç, gıda gibi birçok alanda kullanılabilen safranın Türkiye'deki çeşidi, Eskişehir'deki Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünün (GKTAEM) çalışmaları sonucu dünyada bu alanda tescili sağlanan ilk alt tür oldu. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen, dünyada 3 bin 500 yıllık geçmişe sahip olan ve uğruna savaşların yapıldığı safran, Türkiye'de 1400'lü yıllardan itibaren üretilmeye başlandı. Daha sonra üretimi sırasındaki zahmeti nedeniyle ekim alanı daralan ve Karabük'ün Safranbolu ilçesindeki bazı köylerde yetiştirilen safranla ilgili 2002 yılında GKTAEM tarafından çalışma başlatıldı. GKTAEM'de yaklaşık 12 yıl yapılan ıslah çalışmalarının ardından "Karaarslan" adı verilen safran çeşidi, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü tarafından tescil edildi. Enstitü Müdürü Sabri Çakır, 12 ilde 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 tarımsal araştırmalar yaptıklarını belirterek, başta tahıl olmak üzere 151 çeşidi geliştirip tescil ettirdiklerini söyledi. Safranın geliştirilmesine yönelik 2002'de başlattıkları çalışmaların ardından "Karaarslan" adı verilen çeşidin tescilini sağladıklarını anlatan Çakır, şöyle konuştu: "Safranın stigmaları (çiçeğin dişi organının ucu) özellikle tıp ve gıda sanayisinde kullanılıyor. Biz o stigmalar üzerinde çalışmalar yaptık. şu anda bulduğumuz çeşidin dekar başına 200-300 gram stigma verimi var. Ayrıca 1,52 tona yakın safran soğanı elde ediyoruz. Safran bitkisinin ülkemizde geniş çaplı üretilmesi amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. Yetiştirme tekniği konusunda da eğitim veriyoruz." Enstitünün Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Birim Sorumlusu İsmail Kara ise safranın dünyanın en pahalı bitkileri arasında yer aldığını vurguladı. Bu bitkinin kilogramının Safranbolu'da 20 bin liradan satıldığını dile getiren Kara, diğer bazı ülkelerde değerinin ise İran'da 8-10 bin, İspanya'da 7-8 bin, Fransa'da 42 bin lira olduğu bilgisini verdi. (AA) 7 8 9 10 mından diğer orman bölgelerinin gerisinde bulunduğunu söyledi. Ovada iklimin kurak ve yarı kurak olduğuna dikkati çeken Karacabey, bu şartlarda fidanların güçlükle yetiştirildiğini belirtti. Karacabey, Orman Genel Müdürlüğünün ağaçlandırma faaliyetlerinde dışarıdan fidan almadığını dile getirerek, şöyle konuştu: "Kendi ürettiğimiz fidanları dikiyoruz. Kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile vatandaşlarımıza da bu fidanlardan veriyoruz. Onların da katkılarıyla yaşadığımız coğrafyayı ağaçlandırmaya çalışıyoruz. Bu yıl merkezimizde ürettiğimiz fidan sayısı 12 milyon 500 bin. Bunların 10 milyonu toprakla buluştu. Bazı zorluklar var. Konya'daki toprağın kireç ve tuz miktarının yüksek olması ağaçlandırma çalışmalarını zorlaştırıyor. Tüm bunlara karşın kireç ve tuza dayanıklı fidanlar yetiştirerek, bu engeli aşmaya gayret ediyoruz." Türkiye'deki ağaçlandırma faaliyetlerine ürettikleri fidanların önemli ölçüde katkı sağladığını vurgulayan Karacabey, "Genel Müdürlüğümüz ülkemizde bugüne kadar 156 bin hektar orman kurdu. Doğal ormanların haricinde kurulan bu yeni ormanlarda bizim yetiştirdiğimiz fidanlar da yeşeriyor. Bu çalışmalara katkımız ciddi oranda oldu" dedi. Karacabey, son günlerde ağaç üzerinden çeşitli spekülasyonların yapıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Ormanlarımızı kaybetmiyoruz, tam tersine yeni ağaçlandırma alanlarına kavuşuyoruz. Türkiye, dünyada orman varlığını ve kalitesini artıran nadir ülkelerden biridir. Ağaçlandırma da çok ciddi artışlar oldu. Erozyonla mücadele ve ağaçlandırma eylem planlarının bunda büyük katkısı var. Türkiye'deki orman varlığı her geçen yıl ciddi oranda artıyor. Hem ağaç sayısı hem de alan olarak artış sağlandı. Okul, hastane bahçesi, yol kenarları, mezarlıklar ve birçok yerde ağaçlandırma çalışması yürütülüyor. 'Nerede olursa olsun bir fidan yetişsin' diyoruz. Halka bu amaçla ücretsiz fidan veriyoruz." (AA) BULMACA Soldan sağa: 1. Tekel, inhisar. – Kiloamperin simgesi. 2. Yabancı. – Alacak, borç. 3. Keçinin erkeğine verilen ad. – Bir pamuk türü. 4. Yurdumuzun güneyinde Akdeniz’e dökülen bir çay. 5. Mitolojik bir çalgı. – Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru. 6. Köpek. – Damarlarda dolaşan hayati sıvı. – Mezar. 7. Bir tür etli ve büyük zeytin. 8. Metal parlaklığı verilmiş deri ya da kumaş. – Aylardan biri. 9. Bir nota. – Seyrek olarak dokunmuş delikli bir tür kumaş. 10. Kiraya verilerek gelir getiren mülk. – Göğe çıkma. 11. İtalya’da Latium bölgesi halkından olan kimse. – Şaşma anlatan ünlem. 12. Çocuk sahibi olmuş kadın. – Bir sayı. – Saçı dökülmüş olan kimse. 13. Kayakta dengeyi sağlamak için kullanılan araç. – Yunan alfabesinde bir harf. 14. Açıklık. 15. Üvey ana. – Voltamperin simgesi. 16. Genişlik. – Alınıp satılabilen her türlü eşya. – Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı. 17. Giyeceklerde takım. – Orta öğretimde bir kurum. 18. Etrafı suyla çevrili kara parçası. – Tamirat. 19. Yırtık bir yeri kapamaya yarayan parça. – Gelir. 20. Dolaylı anlatma. – Yarı yaş yarı kuru, rutubetli toprak. Yukarıdan aşağıya: 1.Eskiden kullanılan on para değerindeki gümüş sikke. – Çiftçilikte, toprağı işleyerek ürüne ortak olan kimse, şerik. – Fazla bön, avanak. 2. İspanyolların ünlü sevinç nidaları. – Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi. – Ağlayan, inleyen. – Dansta kavalyenin eşi. 3. Bir yağış türü. – Bir nota. – Cüzamlı. – Oyunda kazanılan her parti. 4. Yolcu evi. – Alıcı, fotoğraf makinesi. – Uygun bulma, tasvip etme. 5. Panama’nın plaka işareti. – Belirti, iz, nişan, işaret. – Gemilerin alabileceği yükü belirtmekte kullanılan, bir tona eşit birim. 6. Yumurta biçiminde yapılan ve sekiz deliği bulunan üflemeli bir çalgı. – Dualardan sonra söylenir. – Sene. – Afrika’da bir ırmak. 7. Takılmış ad. – Sağlama, elde etme. – Futbolda savunucu. – Antalya ilinde dünyaca ünlü ÇÖZÜMÜ bir plaj. 8. Sodyumun simgesi. – Askerler. – Engel, BUGÜN mani. – Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defa11. SAYFADA da söylediği parça. 9. Isın. – İyilik, ihsan, lütuf. – Araç. 10. Eski bir devlet. – Emanet, vedia. – Gelişigüzel, durmadan yazarak. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU 9 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin [email protected] TÜRK’ÜN MİLLİYET BİLİNCİ ÇOK LAZIM Haçlı-Siyon çevrelerin ve Türk düşmanı bütün emperyalist odakların Türk ve İslam dünyası üzerindeki menfur emellerinin akamete uğraması için Türk milletinin Türklük bilincinin çok sağlam olması gerekiyor. En eski zamanlardan, Haçlı savaşlarından bu yana Batı bütün Müslümanlara “Türk” demiş. Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince Türk anlaşılmış. Batılı kaynaklarda bunun yüzlerce örneği, belgesi var. O halde bugün itibariyle Türk olmak demek, bir yönüyle antiemperyalist olmak demek oluyor. Türk olmak demek, tam istiklalci, hür ve şahsiyetli, onurlu ve efendice bir hayat yaşamayı istemek demektir. Türkiye’de ve bütün dünyada Türk olmak demek böyle bir şeydir. Türklüğe düşman olmak ve Türklük değerlerini bütün resmî kurumlardan ve kamusal alanlardan çıkarmak demek, Haçlı-Siyon emperyalizmine hizmet etmek, bu coğrafyada Türklerin özgürce değil de, esir hayatı yaşamasını istemek demektir. Hele Türklerin Türklük ruh ve şuurunu yok etmek için canla başla çalışan, bunun için PKK eşkıya örgütünden dinsiz liberallere kadar, bütün karanlık çevrelerle ittifak halinde çalışan İslamcı görünümlü siyasilere destek vermesi demek, kendi idam fermanını kendisi imzalamak demektir. İşte mankurtluk dediğimiz tam da budur. Biraz önce sözünü ettiğimiz Batının emperyalist projelerini gerçekleştirebilmesi için, Türk milletinin zihnen, ruhen, kalben, kafa ve beyin olarak hazırlanması, ayarlanması ve belli bir çizgiye getirilip iğdiş edilmesi gerekiyor. Türk’ün bilinci felç edilirse, Türk’ün kendilik bilinci dumura uğratılırsa, Türk’ün millî ve manevî değerlerine olan bağlılık duygusu yok edilirse kolayca köleleştirilebilir. Türk’ün vatanını, milletini, bayrağını, dilini, dinini, edebiyatını, geleneklerini göreneklerini, âdetlerini, ahlakını sevmesi, sahiplenmesi, geliştirmesi, koruması ve yaşatması duygusu ve isteği yok edilirse kolayca esir edilebilir. Türk’ün gelecek Turan tasavvuru hakkındaki ümidi kötürüm hale getirilirse, yok edilirse, Türk’ün hamasî duyguları törpülenirse, Türk’ün tarihine, ecdadına olan sevgisi ve bağlılığı suçlamalarla aşağılık duygusu içinde yok edilirse kolayca yok edilebilir. Yani Türk, vicdan, ruh, kalp ve kafa bakımından tam teslim alınırsa işte o zaman vatanı kolayca ele geçirilebilir, kolayca köleleştirilebilir. Mankurtlaştırma, Türk’ü Türk’e yani kendine, kendi kimliğine, adına, değerlerine, kültürüne, tarihine düşman etme demektir. Mankurtluk, Türk’ün celladının bıçağını yalaması demektir. “Öküzün ahmağı, kasabın bıçağını yalarmış” atasözünü de hatırlayabiliriz. Mankurt Türk, düşmanı olan Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in, PKK’nın, onun bunun tek taraflı sırnaşık ve yüzsüz âşığı demektir. Mankurt Türk, kendisine hakaret edile edile sahtiyana dönmüş suratıyla düşmanlarına sırıtan ucube bir yaratık demektir. Bugün Amerikancı, Avrupacı, PKK’cı Türk, böyle bir Türk’tür. Bugün bu anlamda bir hayli mesafe alınmış gibi görünüyor. Bugün dışarıdan haricî bedhâh olan Haçlı-Siyon çevreler, içerden dahilî bedhâh olan işbirlikçi, mandacı, teslimiyetçi çevreler, ortaklaşa bütün televizyon, gazete, dergi yayınlarıyla, sinemalarla, müziklerle, eğlence programı ve faaliyetleriyle, kapitalist tüketim ve israf kültürüyle, ehlileştirilmiş ve tahrif edilip Hristiyanlık ve Yahudiliğin yedeğine sokulmuş, dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam ucubesiyle çaputa döndürülmüş bazı cemaat ve tarikatlar, Türk’ü mankurtlaştırmak için olağanüstü bir çaba içindeler. Liberaller, “Türk mürk yok, hepimiz dünya kardeşiyiz, dünya ise küresel bir köye döndü” diyerek, bazı İslamcı çevreler, “Türk’üm deme ırkçı olursun, günah; ama devamlı Kürt de, o zaman demokrat olursun” diyerek, Komünistler, “milliyet, vatan, bayrak yok hepimiz proleteryayız yani enternasyonal bir birlik içindeyiz” diye Türk’ün milliyet bilincini yok etmek için tam bir işbirliği içindeler. O halde bütün Türklerin kendi milliyet kimliklerine sahip çıkmaları, varoluşlarının temel mecburiyetlerinden biridir. Göçerler, artık yerleşik düzene geçmek istiyor ŞANLIURFA - Yazın Doğu Anadolu Bölgesi'nde kiraladıkları yaylalarda konaklayan göçerler, havaların soğumasıyla daha ılık kışın yaşandığı Şanlıurfa'yı tercih ediyor. Yaşamlarının kiraladıkları meralarda kurdukları kıl çadırlarda zor şartlar altında sürdüren göçerler, yılın 4 mevsimini farklı yörelerde geçirmek zorunda kalıyor. Birçok imkandan mahrum kalan göçerler, yaşadıkları sorunlara çözüm bulunmasını istiyor. Göçerlerden Mehmet Kırlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl sonbaharda konakladıkları Elazığ'ın Kovancılar ilçesinden Şanlıurfa'ya koyun sürüleriyle göç ettiklerini söyledi. Uzun yıllar göçebe hayatı yaşadığını anlatan Kırlı, ilkbahar ile yaz mevsimini Erzurum, Elazığ ve Bingöl'deki yaylalarda geçirdiklerini ifade etti. Konakladıkları alanlar için kira ödeyerek 3-4 ay kaldıklarının belirten Kırlı, "Sürekli göç ettiğimiz için çocuklarımız eğitimden uzak kalıyor. Okula devam edebilmeleri için çocuklarımı memleketteki yakınlarımızın yanına bırakıyoruz. Birçok imkandan da yararlanamıyoruz. Artık bu sıkıntılarımızın giderilmesini istiyoruz" dedi. Selvinaz Kırlı da hayvanların ihtiyacına göre mevsimsel göçler yaptıklarını, her göç döneminde de büyük sıkıntı yaşadıklarını ifade etti. Herkes gibi kendilerine ait bir evde yaşamak istediğini belirten Kırlı, şöyle konuştu: "6 çocuğumdan ikisini Elazığ'da annemin yanına bıraktım. Orada okula gidiyorlar. Diğer 4 çocuğum ise burada bizimle hayvanlara bakıyor. Gönül ister ki hepsini okutalım ama imkanlar el vermiyor. Hayvanları satmaya kalksak zaten ucuza gidiyor. Bir de bunlar elimizden giderse daha fazla maddi sıkıntı çekeriz. Memlekette kalan çocuklarım bizi, biz de onları özlüyoruz. Cep telefonları düzenli çekmediği için de sık sık görüşme imkanımız olmuyor." Göçebelerden 76 yaşındaki Ali Arat da Siverek ilçesine bağlı İleri köyünde dünyaya geldiğini ancak babası hayvancılık yaptığı için sürekli göç etmek zorunda kaldıklarının söyledi. Ömrünün neredeyse tamamını koyunların peşinde, çadır ve meralarda geçirdiğini belirten Arat, çocuk ve torunlarının da bu hayatı yaşamak zorunda kaldığını dile getirdi. Yaklaşık 10 bin küçükbaş hayvanı bulunduğunu, bunlarla da hayvancılık sektörüne katkı sunduklarının anlatan Arat, şöyle konuştu: "Yerimiz ve yurdumuz olmadığından göçebe olarak hayatımıza devam ediyoruz. Sürekli hayvanlara endeksli yaşıyor ve büyük zorluklarla karşılaşıyoruz. Elektriğimiz, suyumuz ve yolumuz yok. Yaşadıklarımızdan dolayı yeni nesil bu işle uğraşmak istemiyor. Ama bizler bu işi yapamazsak ülkedeki hayvancılık sektörü büyük zarar görür." Göçerlerden 25 yaşındaki Mahmut Bağatimur ise baba mesleği olan hayvancılığı sürdürdüklerini söyledi. Bu işi bırakmak istediğini ifade eden Bağatimur, "Başka bir iş bilmediğim için hayvancılığa devam ediyorum. Hala bekarım. Çünkü evleneceğim kadının günahını almak istemiyorum. Allah nasip ederse en kısa zamanda farklı bir iş yapmak istiyorum" diye konuştu. (AA) 10 SAĞLIK 23Aralık 2014 Salı Zihinsel engelliler için MOBİL YAZILIM Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü bünyesinde yürütülen "Engelsiz Kavram Projesi" kapsamında, öğrenme güçlüğü çeken zihinsel engelli bireylerin, mobil cihazlar için geliştirilen yazılımla eğitilmesi hedefleniyor. olacak. Bu projenin geliştirebilmesinde iş birlikçi öğrenme metoduyla çalışan tüm öğrencilerime verdikleri katkıdan dolayı teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı. Engelli oğluyla özel program aracılığıyla anlaşıyor Oğlu spastik engelli olan Mustafa Ali Kılıç da projenin çok önemli bir atılım olduğunu anlattı. Kılıç, oğlu Ömer'in konuşamadığını, özel aparat aracıyla 29 harfi tek tek göstererek kendileriyle iletişim kurduğunu aktardı. Oğlunun, özel bilgisayar programı bulunduğu ve bununla yazabildiğini ifade eden Kılıç, şöyle konuştu: "Bu proje, yaşamımızı kolaylaştıracak. Öncelikle bu program Ömer'in dili oladoğru-yanlış uygulamaları bulunduğu- cak ve onun ihtiyaçlarını daha çabuk SAKARYA - Fakültenin öğretim nu dile getiren Çengel, görsel, işitsel görevlilerinden Dr. Metin Çengel, AA karşılamak adına bize kolaylık sağlayamuhabirine yaptığı açıklamada, projeye ve motivasyonu artırıcı materyaller kul- cak. Üstümüzdeki yük hafifleyecek ve lanılarak öğrenmenin kolaylaştırıldığını Ömer, arkadaşlarıyla daha kolay iletişi4 yıl önce başladıklarını belirterek, geliştirdikleri materyallerle hafif zihinsel bildirdi. me geçebilecek. Ömer'in bu projeyle "Sahadaki öğretmen arkadaşlarıengelli öğrencilerin motivasyonunun sosyal alanı genişleyecek. Ömer'i okul mızdan aldığımız dönüşlerle uygulamaartacağını, dikkat eksikliklerinin ortaçağında okula gönderemediğimiz için yı daha da geliştirerek öğrenme güçlüdan kaldırılacağını söyledi. eğitimsiz bir çocuk. Biz ve yakınlarımız ğü çeken bireylerin engellerini azaltmaÇalışma grubunda 20 öğrenci yardımıyla evde eğitimini tamamlayalarına katkı yapmayı hedefliyoruz" bulunduğunu belirten Çengel, bir kısdiyen Çengel, kavram öğretimiyle baş- bildi. Ömer, şu anda yerel gazetede mının yazılımı geliştirdiğini, bazılarının köşe yazarlığı yapıyor. Böyle bir proje da okullardaki uygulamalarla geri bildi- ladıkları çalışmaya okuma-yazma ve onu daha ileriye götürecek. Oğlumun oyun öğretimi gibi bölümleri katarak rim aldığını kaydetti. kafasında çok proje var ama her yerde Test aşamasının ardından yazılımın devam etmek istediklerini belirtti. kendini çok çabuk anlatamadığı için Projeye Samsung Türkiye'nin de mobil cihazlara aktarılması için sıkılıyor. Bu proje onu konuşturacak ve tablet desteği verdiğini söyleyen "Google Play" ve "Apple Shop"a sosyal hayatı için de faydalı olacak. Bu Çengel, "Uygulamayı Sakarya'daki ücretsiz yükleyeceklerini vurgulayan projelerin desteklenmesini istiyorum Çengel, zihinsel engelli öğrenciler yazı- kamu ve özel eğitim kurumlarında çünkü bizim gibi engelli çocukları olan denemeye devam ediyoruz. Bu çalışlımdaki ikonlara tıkladıklarında sesli aileler için de çok faydalı olacaktır." maların yaygınlaştırılması gerekiyor. uyarı alacaklarını anlattı. İnşallah bu çalışma ülkemize rol model (AA) Yazılımda eşleştirme testleri ve Gribal enfeksiyon, kalp krizini tetikliyor ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Anabilim Dalı Kardiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Sevimli, gribal enfeksiyonun getirmiş olduğu vücut üzerindeki etkilerin kalp krizini tetiklediğini, o yüzden kardiyovasküler hastalarının mutlaka grip aşısı olması gerektiğini söyledi. Sevimli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yakutiye Araştırma Hastanesi Kalp Merkezi'ne günlük 250-300 civarında hastanın müracaat ettiğini belirterek, teknolojik imkanları kullanarak, hastalara en iyi hizmeti vermeye çalıştıklarını vurguladı. Kalp krizinin bazı önemli belirtileri olduğuna dikkati çeken Sevimli, "Hasta göğüs ağrısıyla geliyor. Bu şekilde müracaat edenlerin çoğu kalple alakalı değil. Bunun ayırt edilmesi gerekiyor ama hastanın kendi kararıyla ayırt etmesi mümkün değil" ifadesini kullandı. Sevimli, kalp ağrılarının belirli özelliklere sahip olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Egzersizle eforla birlikte gelen merdiven çıkarken, hızlı yürürken, istirahat edince de kaybolan ağrıların kalple ilgili olmama olasılığı yüksek. Kalp krizleri biraz daha farklı, daha çok akut başlangıçlardır. Ortada hiçbir bulgu yokken başlıyor. Bunlarda tablo daha gürültülü. Hastada çok şiddetli soğuk terlemenin eşlik ettiği, dayanılmaz bir göğüs ağrısı. Özellikle şöyle bir yanlış algı var. Hastalar arasında, 'sol kolum uyuşuyor, ağrıyor' derler. Kalp ağrısının tipik yerleşimi, göğsün orta bölgesindedir." Prof. Dr. Sevimli, mideyle çene arasındaki herhangi bir bölgede iki kolda dahil olmak üzere ağrı olabileceğini dile getirdi. Fakat hastanın bunu en iyi algılayacağı durumun, göğsün ortasında bir ağrı, baskı, sıkıştırma ya da göğsün üzerine birisi oturmuş gibi oluşacağını anlatan Sevimli, "Bu belirtiler varsa kalp krizi geçirme olasılığı yüksek" dedi. Sevimli, kalp ve damar hastalarının tedavilerini aksatmadan devam ettirmesi gerektiğinin altını çizerek, özellikle bu aylarda viral enfeksiyonlara eğilimin arttığını ve hastalar üzerinde çok ciddi olumsuz etkilere sahip olduğuna işaret etti. Kardiyovasküler hastalara mevsimsel olarak mutlaka grip aşısı yaptırmalarını tavsiye eden Sevimli, özellikle bu aylarda, önceden tedbirlerini almalarını ve aşılarını yaptırmaları gerektiğini belirtti. Bazı aşıların yapıldıktan belirli bir süre sonra etkisini gösterdiğini anlatan Sevimli, sözlerini şöyle tamamladı: "Kalp hastalarına mutlaka grip aşısını öneriyoruz. Özellikle yaşlı hastalara, kalp hastalığı varsa şeker hastalığı varsa yüksek tansiyon varsa akciğer problemi varsa mutlaka grip aşısı yaptırmalıdır. İyice soğuk dönemlerden önce bu tedbiri alması gerekiyor. Viral ve gribal enfeksiyonun getirmiş olduğu vücut üzerindeki etkiler kalp hastalıklarını tetikler. İlaçlarını düzenli kullanan, hiçbir şikayeti olmayan bir hasta gribal bir enfeksiyon sonrası kalp hastalıklarından dolayı şikayetleri ileri derecede artabilir, hastaneye yatıracak pozisyona getirebilir. Onun için mutlaka enfeksiyonlardan korunmaları gerekiyor." (AA) İlk yerli morfin tablet ruhsat aldı ANKARA - "Maliyeti ve yan etkileri yüksek sentetik ağrı kesiciler yerine uygulanacak, etki düzeyi yüksek, yan etki bildirimi ise en az olan ilk yerli morfin sülfat tablet" ruhsat aldı. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, morfinin ağrının giderilmesinde kullanıldığını ve bu açıdan çok önemli olduğunu söyledi. Ağrı şikayetinin başta ileri evre kanser hastaları olmak üzere birçok hastalıkta karşılaşılan ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Tuncer, morfinin en ucuz ve en etkin ağrı kesici olduğunu vurguladı. Tuncer, özellikle kanser gibi hastalıklarda karşılaşılan ağrıların sadece morfin tabletler ile kesilebildiğine işaret ederek, morfin kullanılmadığında ikinci bir seçeneğin maliyeti çok yüksek olan, yeni jenerasyon ağrı kesiciler olduğunu söyledi. Bunların "sentetik morfinler" olarak da isimlendirildiğini anlatan Tuncer, " Türkiye 'de çok zor tedavi edilebilen ağrıların yüzde 90'ından fazlasında hep bu tür çok pahalı, dışarıdan ithal edilen sentetik morfinler kullanılıyor. Buna çok ciddi bir maddi kaynak harcanıyor. Öte yandan, bu sentetik ağrı kesicilerin, çok ciddi yan etkileri var. Bu nedenle bunların kullanılmasının bir anlamı yok" diye konuştu. Sentetik ağrı kesicilerin, başta sindirim sistemi olmak üzere, hematolojik dokulara yan etkilerinin olduğunun ve bir süre sonra ağrıya karşı direnç gelişmesine yol açabildiğinin altını çizen Tuncer, şöyle devam etti: "En yan etkisiz, en ucuz ve en etkili tedavi morfin tablettir. Ancak, bu Türkiye'de bulunamıyordu. Maliyeti çok ucuz olduğundan ithal de edilemiyordu. Firmaların kar marjı çok az olunca getirmiyorlardı. Hacettepe olarak, bunun ülkemize karşı bir sorumluluk olduğunu düşünerek Sağlık Bakanlığı ile birlikte proje geliştirdik ve üretimi gerçekleştirdik. Başvurumuza olumlu yanıt alındı ve ilk yerli morfin tablet ruhsat aldı. Bu aşamadan sonra artık kullanılabilecek, yerli morfinin yurt dışına ihracı da söz konusu olabilecek." Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Gümüşel de üniversitelerinin yerli ilaç sanayi ile işbirliği yaparak, İlko İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve İlko Araştırma ve Geliştirme Merkezi arasında hızlı ve uzatılmış etki sağlayan morfin sülfat tabletlerinin geliştirilmesi, üretilmesi ve ruhsatlandırılmasında işbirliği yapılmasına ilişkin sözleşmenin Mayıs 2013'te imzalandığını anımsattı. (AA) Topuklu ayakkabı giyenlere "alfabe egzersizi" önerisi KAYSERİ - Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, yüksek topuklu ayakkabıların ayakta ağrı ve şekil bozukluklarının yanı sıra diz ve bele de zarar verdiğini belirterek, bu ayakkabıları giyenlere "alfabe egzersizleri" yapmalarını önerdi. Karaoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, kadınlara estetik görünüm kazandıran topuklu ayakkabıların bilinçsiz ve uzun süreli kullanımlarda ayak bileğinde incinme, bacak, diz ve bel ağrılarıyla "balerin hastalığı"na neden olduğunu belirtti. Yüksek topuklu ayakkabıyla kişinin parmaklarının ucunda yükselerek uzun süre vakit geçirmesinin ayağın arka kısmında sıkışmaya yol açtığına dikkati çeken Karaoğlu, bunun için topuklu ayakkabının daha sağlıklı olanını seçmek gerektiğini ifade etti. Her adımda, vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 50'sinin ayağın ön tarafına, yüzde 50'sinin de topuğa yüklendiğini belirten Karaoğlu, şunları kaydetti: "Ayakkabının topuğu ne kadar yüksek olursa ayağın önündeki yük de buna bağlı olarak artar. 5 santimetre yüksekliğindeki topukta normal yürüyüş bozulur. 7,5 santimetrelik topuk yüksekliği, ayaktaki yük ve basınç miktarını 7 kat artırır. Günlük normal aktivitelerde yüksek topuklu ayakkabı giyenler, gün içinde 6 kilometreden fazladan yürüyüş yapmış kadar ayaklarına ilave yük bindirir. Yüksek topuklu ayakkabı, ayaktaki ağrı ve şekil bozukluklarının yanı sıra diz ve bele de zarar verir. Denge çabuk bozulduğu için ayakta burkulma riski artar ve ayak bileğindeki bağ ve eklemlerde zedelenmelere yol açar. İlave olarak bacak arkasındaki kas ve bağların kısalması, bacak ön ve yan bağlarla kasların gerilmesi ve zorlanmasına neden olur." Karaoğlu, 5 santimetreden fazla topuk yüksekliğine sahip ayakkabılardan ön kısmı yükseltilmemiş olanlar tercih edildiğinde, ayak bileğinin arka kısmının sıkışmasıyla ortaya çıkan "balerin hastalığının" görülme riskinin arttığına dikkati çekti. Topuklu ayakkabıların ayakta en kısa sürede kalacak şekilde kullanılması gerektiğini vurgulayan Karaoğlu, "Özel bir davet ya da toplantıda birkaç saat ayakta kalması söz konusuysa ayakkabıyı çıkardıktan sonra ılık su masajları ve egzersizler yapılmalı. Ayağın etrafında döndürülmesi ve alfabe egzersizleri de ayakların dinlendirilmesi için yararlıdır. A harfinden başlayarak alfabenin tüm harflerinin başparmakla havaya çizilmesi, ayağın her yöne hareket etmesini sağlayacaktır" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Karaoğlu, iş yerine gidiş gelişlerde topuksuz ve rahat ayakkabı tercih edilmesi, iş yerindeki molalarda bacak kaslarının esnetilmesi gerektiğini kaydetti. (AA) Ruanda ordusu Türk sahra hastanesinde şifa bulacak ANKARA - Ankara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde, Ruanda ordusunun Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki iç savaş bölgesinde kullanılması için sahra hastanesi üretildi. AA muhabirine bilgi veren Nanomaks Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Aroymak, sahra hastanelerinin özellikle afet ve acil durumlarda bölge halkına hizmet vermek amacıyla uluslararası standartlarda üretildiğini ifade etti. Sahra hastanelerinin en büyük özelliğinin, ihtiyaç duyulan yere ulaştıktan sonra birkaç saatle birkaç gün arasında değişen bir sürede kurulma özellikleri olduğunu vurgulayan Aroymak, böylece afet ve acil durumlarda son derece hızlı bir şekilde kurularak, 700 metre kapalı alanıyla cerrahi müdahalelere kadar son derece kapsamlı sağlık hizmetinin verilebildiğine dikkati çekti. Ruanda ordusu için yaptıkları hastanenin, BM'de ve uluslararası standartlarda "rol 2" olarak geçen bir ölçekte yapıldığını anlatan Aroymak, ürettikleri hastaneyi bir süre önce Ruandalı yetkililere teslim ettiklerini, hastanenin gemiyle Orta Afrika Cumhuriyeti'ne sevk edildiğini bildirdi. Sahra Hastanesinin 60 yatak kapasitesi ile hizmet vereceğini, hastanede poliklinik ve ayakta tedavi hizmetlerinin, acil servis ünitesinin, cerrahi birimlerin, ameliyathanenin, yoğun bakım ünitesinin ve uyandırma ünitesinin bulunduğunu anlatan Aroymak, hastanede ayrıca standartların dışında diş ünitesi, radyoloji, kendi sterilizasyonunun yapabilme kabiliyetlerinin de eklendiğini söyledi. Aroymak, hastanenin bu haliyle yerleşik bir hastaneden farkı olmadan hizmet verebileceğini vurguladı. Ruanda'yla birlikte 12 ülkeye hastane yaptıklarını bildiren Aroymak, hastanelerin tamamında yerli ürünleri tercih ettiklerini belirtti. Hastanenin gövdelerinde çelik, kaplamalarında ise alüminyum ve koru- yucu boyalar kullanıldığını ifade eden Aroymak, şöyle konuştu: "Sahra hastanelerine, sağlık alt yapısını eksik olan ve zor koşullarda kullanılmak üzere ihtiyaç duyuluyor. Hastaneler, aşırı sıcağa ya da aşırı soğuğa maruz kalabiliyor. Ürettiğimiz hastanelerin kendilerine yeterli olma zorunluluğu bulunuyor. Her hastanemizin jeneratörü bulunuyor. Güneş enerjisinden de destek amaçlı yararlanıyoruz. Hastanemiz, aynı zamanda hem tıbbi hem askeri personel için konaklama imkanları da sağlıyor. Askerin yatacağı yerler, rekreasyon alanları, yemekhane, mutfak hepsi hastanenin içinde. Laboratuvar, sterilizasyon, eczane, cenazeleri saklamak için morg, röntgen, dişçi, muayene poliklinikleri bulunuyor." Sahra hastanelerinin yüksek teknoloji gerektirdiğine işaret eden Aroymak, 7 yıl önce sadece Almanya ve ABD'nin tekelinde olan sektörün artık ulaşılabilir olduğunu belirterek, "Sektöre 7 yıl önce girdiğimizde, bu hastaneleri sadece Almanya ve ABD yapabiliyordu. Sektöre girmemizle gurur duyduğumuz bir şekilde bu sahra hastaneleri, artık daha ulaşılabilir oldu. Özellikle maddi imkanları sınırlı ülkeler veya idareler fiyatlarımızın makullüğü sayesinde bu hastanelere kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Fiyatlarımız, kalite ve kapsam aynı kalmak kaydıyla piyasa fiyatının yarısıyla üçte bir oranında değişiyor" diye konuştu. (AA) dış dünya 23 Aralık 2014 Salı Türkiye'den, Latin Almanya'dan Amerika'da örnek proje Peşmerge'ye askeri eğitim desteği Almanya Bakanlar Kurulu'nun, terör örgütü IŞİD'le mücadele eden Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY) güçlerine eğitim vermesi için bölgeye yaklaşık 100 kişilik eğitim birliği gönderme kararı aldığı bildirildi. BERLİN - Başbakanlık'taki Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Waleter Steinmeier ve Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, Federal Basın Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Steinmeier, herkese acımasızca ve inanılmaz bir şiddet uygulayan terör örgütü IŞİD’in ülke sınırlarıyla konumunun belirlenemediğini söyledi. ‘’Bundan dolayı Irak’ta mı yoksa Suriye’de mi bir şey yapalım' diye karar veremiyoruz. Bilakis tüm Ortadoğu’ya bakmamız lazım’’ diyen Steinmeier, şu an siyasi faaliyetlerinin özünün Suriye’ye yönelik olduğunu belirtti. Suriye’de 4 yıl içinde 250 bin kişinin hayatını kaybettiğine dikkati çeken Steinmeier, bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilci Staffan di Mastura'nın, ABD, İngiltere ve Fransa dışişleri bakanlarıyla görüşmeler yaptığını hatırlattı. Steinmeier, ancak IŞİD’e karşı cephe hattının tutulması için Irak’ın da göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti. Bu hattın Kuzey Irak bölümünde Peşmerge'nin bulunduğuna işaret eden Steinmeier, Peşmerge'ye daha önce insani yardım ve askeri teçhizat yardımı yaptıklarını hatırlattı. Steinmier, şimdi de hem Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin hem de Bağdat’taki Irak merkezi hükümetin askeri eğitim konusunda ricasının bulunduğunu ifade etti. Bunun üzerinde titiz bir şekilde çalıştıklarını dile getiren Steinmeier, bölgeye de dışişleri ve savunma bakanlıklarından iki heyetin gittiğini anımsattı. Maceraya girişmeyeceklerini ifade eden Steinmeier, gönderilecek asker sayısı konusunda üst sınır getirdiklerini, güvenlik durumunun değişmesi halinde bu kararın her zaman geri alınabileceği güvencesinin bulunduğunu vurguladı. Bölgedeki duruma da dikkati çeken Steinmeier, ‘’Genel duruma bakılırsa askeri destek olmadan da olmuyor. Bu savaş görevi değil, eğitim görevidir’’ dedi. Savunma Bakanı Leyen de IŞİD’in durdurulmasının önemli olduğunu belirterek bundan dolayı sığınmacıları koruyanları ve IŞİD’e karşı çıkanları desteklediklerini söyledi. Bunların özellikle Irak Silahlı Kuvvetleri ile Peşmerge olduğunu belirten Leyen, IŞİD’e karşı kurulan ittifakta Almanya’nın Kuzey Irak’a yoğunlaşmasının kararlaştırıldığını ve orada sorumluluğu üstlendiklerini kaydetti. ‘’Peşmerge ile iyi tecrübeler edindik’’ ifadesini kullanan Leyen, Peşmerge'nin güvenilir ve motiyasyonlu olduğunu ancak askeri teçhizata ve iyi bir eğitime ihtiyaç duyduğunu belirtti. Peşmerge'ye askeri eğitim vereceklerini ifade eden Leyen, ‘’Yaklaşık 100 askeri Irak’ın kuzeyinde göndereceğiz. Başka ülkelerle de birlikte çalışıyoruz. Özellikle de İtalyanlarla ve aynı zamanda Hollandalı veya İskandinavlarla’’ şeklinde konuştu. Eğitimi bölümlere ayırdıklarını belirten Leyen, Peşmerge'ye temel eğitimin yanı sıra sıhhiye ve mayın temizleme ile yönetim ve taktik konularında da eğitim verileceğini bildirdi. Eğitimin misyonunun Erbil'de yoğunlaşacağını, diğer partner ülkelerin de Irak’ın kuzeyindeki başka yerlerde eğitim vereceğine işaret eden Leyen, birlikte ortak bir eğitim misyonu gerçekleştireceklerini kaydetti. İtalyanların yaz aylarında eğitimin lojistiğini üstlenmek istediğine işaret eden Leyen, tüm bunların IŞİD’e karşı ittifak güçlerince kararlaştırıldığını belirtti. IKBY Başkanı Mesut Barzani ile 10 gün önce görüştüğüne işaret eden Leyen, Barzani’nin İŞİD’e karşı savaşmak istemeleri durumunda Hristiyanların, Yezidilerin veya Müslümanların da Peşmerge'nin içine alınabileceğini söylediğini aktardı. Tüm grupların birlikte IŞİD’e karşı durması konusunda ortak hareket etmelerini memnuniyetle karşıladığını belirten Leyen, IKBY’nin Irak merkezi hükümet ile yakın temasta olmasının kalcı bir çözüm için önemli olduğu kaydetti. (AA) Netanyahu: “Hamas’ın terör örgütü listesinden çıkarılması büyük bir hatadır” KUDÜS- İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Avrupa'nın Ortadoğu'da olup bitenlerden dolayı kızgın olduğuna işaret ederek, "Kızgınlığın yanlış politikaları akladığını düşünmüyorum. Hamas'ın terör örgütü listesinden çıkartılması büyük bir hatadır" dedi. Netanyahu, Başbakanlık Basın Ofisi Yıllık Resepsiyonu'nda yaptığı konuşmada, "Bugün Avrupa'nın safça yaklaşımının birkaç örneğine şahit olduk" diyerek, "Bunların hepsi aynı yöne işaret ediyor: Avrupa'nın kendisini de tehdit eden bir takım güçlere karşı taviz vermesi. Avrupa'da birçok kesimden İsrail'in bazı konularda taviz vermesi yönünde talepler geliyor. Ancak verilecek söz konusu tavizler sadece İsrail'i değil Avrupa'yı da tehdit altına alacaktır" ifadesini kullandı. İsrail'in Avrupa değerlerinin koruyucusu olduğuna işaret eden Netanyahu, "İsrail'de hukuk önünde eşitlik vardır ve tüm azınlıkların hakları korunur. İsrail'de gerçek manada güçler ayrılığı bulunuyor. Yargımız bağımsızdır ve bundan dolayı gurur duyuyoruz. Ayrıca, İsrail Ortadoğu ve ötesinde hakikaten basın özgürlüğünün bulunduğu tek ülkedir" görüşünü dile getirdi. Cenevre'de toplanan konferansta ana gündem maddesinin "İsrail'in savaş suçu" ile yargılanıp yargılanamayacağı olduğunu hatırlatan Netanyahu, şunları kaydetti: "Ne büyük komedi. Sorarım size, en temel düzeydeki Avrupa dürüstlüğü nerede? Şimdi, biliyorum ki bazı Avrupa devletleri, Ortadoğu'da olup bitenlerden dolayı kızgın. Gelin size bir sır vereyim. Biz, İsrail'dekiler de Ortadoğu'da olup bitenden dolayı kızgınız. Filistinli komşularımızın İsrail'i Yahudi devleti olarak tanımayı reddederken, bizim onları devlet olarak tanımamızı istemelerinden dolayı kızgınız." Netanyahu, Ortadoğu'daki gelişmelerden dolayı Avrupa'nın, kızgın olduğunu ifade ettiğinde onlara "Aramıza hoş geldiniz" dediklerini belirterek, "Yine de kızgınlığın yanlış politikaları akladığını düşünmüyorum. Hamas'ın terör örgütü listesinden çıkartılması büyük bir hatadır" değerlendirmesinde bulundu. "Barış, ancak Filistinliler içlerindeki radikallere karşı durursa gelebilir" diyen Netanyahu, "Avrupa demokrasileri, Ortadoğu'da sadece bir demokrasiyi desteklemelidir o da İsrail'dir" ifadesini kullandı. İsviçre'nin Cenevre kentinde, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'teki gelişmelerin uluslararası insani hukuk bakımından ele alındığı "Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'ne Taraf Devletler Konferansı"nda, 10 maddelik bildiri üzerinde anlaşılmıştı. Bildiride, tüm ciddi boyuttaki şiddet olaylarının araştırılması ve adalet önüne çıkarılması gerektiği belirtilmişti. Ayrıca, Avrupa Adalet Divanı, AB'nin Hamas'ı terör örgütleri listesinde tutma kararını iptal etmişti. Merkezi Lüksemburg'da bulunan AB mahkemesinin kararında, Hamas'ın terör örgütleri listesine alınma gerekçesinin incelenmiş ve teyit edilmiş gerçek eylemler yerine, basın ve internette yer alan iddialara dayandırılması nedeniyle işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilmişti. Mahkeme ayrıca Hamas'ın terör örgütleri listesinde bulunmasından kaynaklanan AB'deki mal varlığının dondurulması gibi yaptırımların üç ay sonra kaldırılmasına hükmetmişti. (AA) Etiyopyalıların zorlu yaşamı ADDİS ABABA - Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da, ülke genelinde olduğu gibi halkın çoğunluğu, büyüklüğü 5 ila 15 metrekare arasında değişen evlerde yaşıyor. İç içe geçmiş dar sokakların bulunduğu başkentteki söz konusu evlerde birden fazla aile birlikte yaşıyor. Buralarda yaşayan halk, genellikle tuvalet ve banyoları müşterek kullanıyor. Sık sık elektrik kesintilerinin meydana geldiği kentte su ihtiyacı da sokak aralarındaki çeşmelerden temin ediliyor. Halk gıda ve diğer gereksinimlerini ise cadde üzerinde bulunan baraka şeklindeki küçük dükkanlardan sağlamaya çalışıyor. Çocuklar ise içinde bulundukları duruma aldırmadan sokak aralarında oyunlar oynuyor. Addis Ababa'nın Gola bölgesinde yaşayan Amela Wırk (55) maddi durumları kötü olduğu için dört kişilik ailesiyle bir barakada yaşadıklarını belirterek, yağmur yağdığında evlerinin kullanılmaz hale geldiğini, komşularının yardımıyla yaşamlarını sürdürdüklerini söyledi. Aylık 10 dolara kiraladığı tek odalı evde yaşayan Fikreaddis Maru (23) mutfak, banyo ve tuvaleti komşularıyla ortak kullandığını ifade ederek, "Su ihtiyacımızı evimize çok uzak bölgeden bidonlarla taşıyarak karşılıyorum. Gelirim çok düşük olduğu için barakada yaşamak zorundayım" diye konuştu.Ailesiyle barakada yaşayan Hana Nigus (13) çocuk ise bu ortamda yaşamanın çok zor olduğunu ancak başka şansları olmadığını dile getiriyor. (AA) aynı fırsatlara sahip olmaları için Kolombiya yetkilileriyle bölgede pilot çalışma başlattı. TİKA yetkilileri, projeyle çocukların eğitim koşulların iyileştirilmesi, geleceğe yönelik umutların yeşermesi, yetişen yeni nesille bölgenin kalkınmasına büyük destek olunmasının hedeflendiğini kaydetti. TİKA'nın bölgede okullara sağladığı bu projeden büyük minnettarlık duyan bölge halkı başta Türk halkına sonra da TİKA yetkililerine teşekkür etti. Proje neticesinde okullara sağlanan elektrik sayesinde öğrenciler aydınlatmanın yanında internet, müzik ve kültürel faaliyetlerde teknolojik imkanlardan yararlanma fırsatı yakaladı. Bölgedeki çocuklar sevinçlerini ifade edebilmek için şarkılar yazarak, yapılan projenin sürecini konu alan tiyatrolar oynadı ve Türk-Latin dostluğunu simgeleyen resimler çizdi. - Sadece okul değil, sosyal tesis Proje kapsamındaki okullar sadece eğitim amaçlı değil öğretmenler için lojman, yatılı öğrenciler için yurt olarak kullanılıyordu. Bölge halkı hafta içi çocukların eğitimi için kullanılan bu binaların akşamları ve hafta sonları bölge halkının yararlanacağı sosyal merkezler haline getirilmesini talep etmişti. Söz konusu projeyle okullara sağlanan enerji sadece öğrencilerin modern teknolojilerle tanışmalarını sağlamadı aynı zamanda lojman ve derslik amacıyla kullanılan okullar bölge halkının kullanılabileceği sosyal merkezler haline dönüştürüldü. - Paneller katırlarla taşındı Kolombiya dağlarının zorlu yollarında bölgeye taşınan güneş enerjisi panelleri karanlıkta eğitim gören öğrenciler tarafından sevinçle karşılandı. Ekipman ve malzemeler, okulların bazılarına Caqueta bölgesinin başkenti Florencia’dan 10 günlük nehir yolculuğuyla bazıları da 10 saatlik kamyon yolculuğu sonrası katırlarla sağlanabildi. Bölgenin sürekli yağış alması nedeniyle kara ulaşımında da sorunlar yaşandı. Teknik ekip Villa Del Rio okuluna ulaşmaya çalışırken çamura saplanan kamyonlarında 5 gün toprağın kurumasını bekledi. (AA) ANKARA - Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) dünyada yürüttüğü dev projelere bir yenisini daha ekleyerek Latin Amerika ülkesi Kolombiya'nın And Dağları'na sırtını dayayan Caqueta bölgesindeki okullara çevre dostu son teknolojiyle elektrik götürdü. TİKA'dan alınan bilgiye göre, karanlık dersliklerde eğitimin sürdürüldüğü Kolombiya'nın Caqueta bölgesinde en önemli ihtiyaç olan altyapı hizmetlerine hız verildi ve TİKA tarafından "Fotovoltaik Alternatif Enerji Sistemleri Kurularak Okullara Elektrik Sağlanması ve Eğitim Standartlarının Yükseltilmesi Projesi" hayata geçirildi. Türkiye'nin Bogota Büyükelçiliği işbirliğinde bu yıl temmuz ayında başlatılan proje, Kasım 2014'te Caqueta Valiliğine teslim edilerek bölge halkının hizmetine sunuldu. İlk aşamada bölgenin iki kasabasında dört okulun elektriğe kavuşması amacıyla pilot projeyi hayata geçiren TİKA, çocukların günümüz teknolojisi standartlarında gerekli eğitim altyapısına kavuşmalarını sağladı. - Latin Amerika'da örnek proje TİKA'nın dünyanın diğer bölgelerindeki tecrübeleriyle planlanan ve hayata geçirilen proje, sadece Kolombiya’da değil aynı şartlardaki diğer Latin Amerika ülkelerinde de örnek gösterildi. En önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan güneş enerjisi kullanılan proje, altyapı hizmetlerinin ulaştırılması mümkün olmayan Latin Amerika'nın dağlık ve ormanlık arazilerinde bulunan köy ve kasabaları için umut oldu. Türkiye'den yaklaşık 11 bin kilometre uzaklıkta bulunan Puerto Rico ve Solano kasabaları Latin Amerika'nın simgelerinden And Dağları'nın havzasında bulunuyor ve bu dağların sularıyla beslenen bölge büyük ekonomik sorunlar yaşıyor. Ekonomik verilere göre, burası Kolombiya’nın en çok yardıma muhtaç olan bölgesi. - Kolombiyalı miniklere eşit fırsat Kolombiya'nın dağlık bölgelerinde karşılaşılan olumsuzluklardan en çok çocuklar etkileniyor. Dış dünyadan tecrit edilmiş durumda hayata gözlerini açan çocuklar bölgeye gelen turistler ve yetkililer sayesinde dış dünyadan haberdar olabiliyor. TİKA da bu çerçevede yaşıtlarından farklı şartlarda hayata başlayan bu çocukların geleceklerine ışık tutmak ve BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 12 haber 23 Aralık 2014 Salı Türkiye’yi dünya markası yapacak fabrikanın temeli BUGÜN ATILIYOR ANKARA- SELMA KASAP- ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi ortaklığında kurulan savunma, uzay, haberleşme ve enerji sektörleri için bir saç telinden daha ince ve dayanıklı malzemelerin üretileceği Türkiye'nin ilk çip fabrikası 23 Aralık 2014 bugün, düzenlenecek törenle atılacak. "AB-MikroNano" şirketin temiz odaları ve ilk kez denenecek teknolojilerle inşa edilecek binasının temeli, Bilkent yerleşkesinde yer alan Bilkent Cyberpark Teknokent bölgesinde Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın katılımıyla düzenlenecek törenle atılması planlanıyor. Türkiye, bu tesiste üretilecek GaN temelli çipler sayesinde savunma radarı, elektrikli araba, yüksek hızlı tren ve 4G/5G cep telefonu sistemleri gibi stratejik teknolojiler üretebilen dünyanın 4. ülkesi konumuna yükselecek. Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (NANOTAM) Başkanı ve AB-MikroNano şirketinin Genel Müdürü Prof. Dr. Ekmel Özbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ASELSAN ve NANOTAM'ın uzun yıllardır nano ve mikro teknolojiler üzerine ortak pek çok teknoloji geliştirdiğini anlattı. Üretilen çiplerden elde edilen sonuçların, hedeflenen performansların çok üzerinde çıkması sonucunda ASELSAN ve BİLKENT yönetimlerinin bu konuda ortak şirket kurma kararı aldığını dile getiren Özbay, şirketin üretime geçmesiyle Türkiye'nin bu alanda ticari nano mikro çip üretimini yapabilen dünyadaki 4. ülke konumuna yükseleceğini bildirdi. Şirketin 30 milyon dolarlık bir yatırımla kurulduğunu aktaran Özbay, "Şirketimiz üniversitesanayi işbirliği açısından Türkiye'ye örnek olacak. Türkiye'de ilk kez bir üniversite elini taşın altına koyuyor ve üniversitede geliştirilen teknolojinin ticarileşmesi için sanayi ile beraber bu tür bir işbirliğine giriyor. 'Spin-off' olarak adlandırılan ve ABD'de sayıları onbinleri bulan bu tür yüksek CHP'nin üye sayısı 1 milyon 95 bin 480 En fazla üye, 226 bin 908 ile İstanbul'da yer alıyor, Siirt Tillo'da 1, Hakkari Çukurca'da 6, Sivas Doğanşar'da ise 8 üye bulunuyor. ANKARA (AA) - MEHMET TOSUN - CHP'nin üye sayısı 1 milyon 95 bin 480'e yükseldi. CHP Merkez Yönetim Kurulu raporunda, Genel Sekreterliğin çalışmalarına yer verildi. Buna göre, 17 Aralık 2014 itibarıyla, parti kütüğünde kayıtlı asıl üye sayısı 1 milyon 95 bin 480'e yükseldi. Kayıtlı üyelerin, 332 bin 332'si kadınlardan, 130 bin 270'i ise 1984 doğumlu olanlar temel alınmak kaydıyla gençlerden oluştu. Raporda il bazında üye sayılarına da yer verildi. Buna göre, CHP'nin en fazla üyesi 226 bin 908 ile İstanbul'da bulunuyor. Bunu 129 bin 742 ile İzmir, 72 bin 307 ile Ankara, 39 bin 232 ile Mersin takip ediyor. CHP'nin en az üyesinin bulunduğu il ise 421 üye ile Hakkari oldu. Raporda, parti kütüğündeki 47 ilçenin üye sayısının ise 1 ile 49 arasında olduğu belirtildi. Listeye göre, CHP'nin, Siirt Tillo'da 1, Hakkari Çukurca'da 6, Sivas Doğanşar'da 8 üyesi bulunuyor. Asıl üyelerden fotoğrafları uygun olan 994 bin 531 kişiye kimlik kartı düzenlendi. Parti kütüğünde kayıtlı üyelerle ilgili 24 Ekim 2014'te Parti Meclisi toplantısına verilen raporda, üye sayısı 1 milyon 73 bin 816 gösterilmişti. Bu üyelerden, 323 bin 179'unu kadınlar, 124 bin 407'sini ise gençler oluşturuyordu. ONLİNE ÜYELİĞİ 16 BİN BAŞVURU Partinin, 1 Ağustos 2014'ten itibaren "www.chp.org.tr" adresinden online üyelik başvurusu aldığı hatırlatılan raporda, 17 Aralık 2014 itibariyle 16 bin 81 kişinin elektronik yolla üyeliğe başvuruda bulunduğu belirtildi. Başvuranlardan 2 bin 435'inin üyeliklerinin kabul edilerek il ve ilçe başkanlıklarına bildirildiği ifade edilen raporda, 6 bin 212 kişinin üyelik işlemlerinin devam ettiği kaydedildi. Üyelik başvurusu sırasında aidatını ödemeyen, resmi uygun olmayan, gönderilen dosyayı almayan veya üyelik başvurusundan vazgeçen 7 bin 434 kişiyle ilgili herhangi bir işlem yapılmadığı bildirilen raporda, genel merkez parti kütüğünün güncellenmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı sicil bürosunda tutulan parti kayıtları ile uyumlu olması çalışmalarının büyük önem taşıdığı belirtildi. Bu amaçla, il ve ilçe başkanlıkları ile yapılan yazışmalar sonucu, yeni üye, istifa, vefat, disiplin, nakil ve üye kimlik kartlarının yapımının, düzenli olarak devam ettiği ifade edilen raporda, bunların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirileceği kaydedildi. Türkiye'yi "nano çağa" taşıyacak "çip fabrikası" kuruluyor. ASELSAN ve Bilkent Üniversitesinin ortaklığında kurulan savunma, uzay, haberleşme ve enerji sektörleri için bir saç telinden daha ince ve dayanıklı malzemelerin üretileceği Türkiye'nin ilk çip fabrikasının temeli salı günü törenle atılacak. teknoloji şirketleri Türkiye'nin kalkınması ve ferahı açısından çok önem taşıyor" değerlendirmesinde bulundu. Laboratuvar ortamında geliştirdikleri teknolojilerin, bir fabrikada ürün olarak ortaya çıkmasının bir zamanlar ancak hayal edilebildiğini, ancak bu hayallerinin gerçeğe dönüştüğünü ifade eden Özbay, "Hep konuşuyorduk şimdiye kadar: 'Yaptığımız işler, ticari ürüne dönüşecek, Türkiye zenginleşecek' diyorduk, ama bir türlü olmuyordu. Şu an bunu oldurmuş durumdayız. 2014 Kasım ayında ASELSAN ve Bilkent Üniversitesinin yüzde 50yüzde 50 ortaklığıyla kurulan şirketin, üretim tesisinin temelini atıyoruz. Türkiye'nin ticari anlamda ilk çip üreten şirketi olacağız" dedi. Savunma, uzay, havacılık ve enerji sektörlerinin gelişebilmesi için mikro nano çiplerin stratejik önemine işaret eden Özbay, "Türkiye'nin satın aldığı, bazen istese bile temin edemediği çiplerin çok daha gelişmişlerini bu tesiste yapacağız. Böylece artık Türkiye de katma değeri yüksek teknolojik ürünler geliştirebilir bir ülke konumuna yükselecek. Şirket tarafından üretilecek nanoteknoloji temelli ürünler ihraç da edilecek. Teknolojisine kendimiz geliştirdiğimiz için yüksek katma değerli ürünleri üreteceğiz. Yani Türkiye bir koyup 10 kazanacağı bir sektöre giriyor" ifadesini kullandı. (AA) İsrail; öldürüyor yakıyor, yıkıyor İsrail'in ülkenin güneyindeki Necef bölgesinde bu yıl içinde Filistinlilere ait yaklaşık bin evi yıktığı belirtildi. Raid Salah'ın liderliğini yaptığı 1948 Filistin İslami Hareketi'nin Necef sorumlusu Usame elAkibi, "İsrail güçleri, 2014 yılı içinde Arapları topraklarından tehcir etmek (göç ettirmek) amacıyla Necef'te yaklaşık bin Filistinlinin evini yıktı" dedi. İsrail'in izlediği bu siyasetin, "Filistin topraklarını talan etmeyi ve oradaki Filistin varlığını ortadan kaldırmayı" hedeflediğini kaydeden Akibi, "Necef'te yaşayan Filistin halkı, işgalcinin yerleşim birimleri inşa etmek amacıyla topraklarına el koyamaması için direnişini sürdürecek" ifadesini kullandı. İsrail askerleri, Filistinlilere ait evlere İsmail KARA [email protected] ANADOLU’DA ÇOK ŞAİR VAR Türkiye’de tanınmış pek çok şair var. Bunlar yazdıkları şiirlere göre toplumun belli kesimlerinde sevilmişlerdir. Yanlış anlaşılmasın, şunu belirtmek istiyorum; bazıları Türk Halk şiirini sever ve o tür şiirleri okur, halk şiiri ve hece ölçülü şiirleri tercih ederler. Bazı şiir severler halâ eski tarz şiirleri beğenirler. Yani aruzla yazılanları okurlar. Bazıları ise serbest şiirden hoşlanırlar. Bana kalırsa en çok okunan şiirler günümüzde de “Türk Halk Şiiri” tarzında yazılanlardır. Çünkü, o tarz şiirler müziğimize de genelde kaynak olurlar. Anadolu’da çok güzel hece ölçüsü ile şiir yazanlar olmuştur ve halâ da vardır. Fakat bunların çoğundan insanların haberi olmaz. Nedeni, şiirlerinin her hangi bir yerde yayınlanmaması, kendi kayıtlarında kalmasıdır. Ben bunu çok duydum. Birkaç radyoda uzun süreli radyo programları yapmıştım. O sıralarda bir gün tıraş olurken, şiirden söz açıldı. Berberin yanındaki yardımcısı, “Benim babam da şair ama tanıyan yok” dedi ve babasının bir şiirini çıkarıp okudu. Şaşırdım kaldım. Olağanüstü idi. Ona ulaşarak, programıma davet ettim. Parmak ısırtan şiirlerini zevkle dinledik. Harika bir program oldu. İnanıyorum ki, Anadolu’da böyle yüzlerce şair ve gün yüzüne çıkmamış nice şiirler vardır. Onların pek çoğu da sahibiyle birlikte kaybolup gider. Bazıları ise, beklenmedik anda kardelen gibi çıkıverir ortaya… Müzik dünyasında çok gördük; hiç şiire benzemeyen sözüm ona şiirler bestelenmiş, bir kısım kişiler haksız yere ünlenmişlerdir. Zoraki dayatmalarla meydana getirilen böylesi eserler, tabiî tez zamanda mum gibi sönüp yok olurlar. Yıllar önce, bir gün tanıdık bir aileye misafir olarak gittik. Bakkallık yapan ev sahibi bize bir kaval çaldı ki, deme gitsin. Başlı başına bir resitaldi sanki… Ben, daha sonra onunla görüşerek; yaptığı o harika müziği neden kayda almadım diye halâ dövünür dururum. Adam haliyle yaşlıydı ve de çoktan vefat etmişti böyle düşündüğüm zamanda… Gerçek değerleri araştırmak, bulmak ve gün ışığına kavuşturmak için ciddi ve samimî araştırmacılar olmalı. Sanatın ve sanatkârın elinden tutulmalı. Bazı ülkelerde sanatçıya bir hayli destek verilmekte, aylık dahi bağlanmaktadır. 15 milyonun zam sevinci zaman zaman baskınlar düzenleyerek, "ruhsatsız olduğu" gerekçesiyle buldozerlerle yıkıyor. Söz konusu uygulamanın hiçbir hukuki dayanağı olmadığını vurgulayan Filistinliler, bunun "İsrail'in yıldırma politikalarının parçası olduğunu" ifade ediyor. Ankara’da buzlanma yüzünden kazalar oldu ANKARA- Başkent Ankara'nın birçok yerinde gizli buzlanma sebebiyle maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazaları yaşandı. Anadolu Bulvarı’nda Ostim istikametine askeri servis araçlarının da karıştığı zincirleme trafik kazası yaşandı. Kaza sonrası yol trafiğe kapandı. Kazada yaralananlar ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Ambulansların kaza yerine gelişlerinde ve kaza yerinden ayrılışlarda zorluk yaşadıkları görüldü. Araçlar saatler süren çalışmanın ardından çekicilerle kaldırıldı. Yolun kapanması nedeniyle bazı KARA’CA araçlar geri dönüp ters istikamette ilerlemek isteyince trafik felç oldu. Bazı araçlar ise bağlantı yolundan tersten ilerleyip Ankara Bulvarı’na inmeye çalıştı. Gizli buzlanma nedeniyle sabah saatlerinde 100’ü aşkın trafik kazasının gerçekleştiği ifade ediliyor. Keçiören’de yaklaşık 20 aracın karıştığı zincirleme kaza, Ankara Bulvarı TİGEM kavşağında yaklaşık 15 aracın karıştığı zincirleme kaza, Şaşmaz köprüsüne yakın yerde 12 aracın karıştığı zincirleme kaza, Ümitköy köprüsünde 4 aracın karıştığı kaza yine Eskişehir Yolu Gordion AVM önünde çok sayıda aracın karıştığı yaralamalı kaza, Doğukent Caddesi’nde 2 aracın karıştığı maddi hasarlı kazalar oluştu. Polis ekipleri tuzlama araçları ve ambulanslar kaza yerlerine ulaşmakta güçlük çekti. TUZLAMA ARACI DA KAZA YAPTI Büyükşehir Belediyesi'ne ait tuzlama aracı orta refüjdeki aydınlatma direğine çarptı. Kaza sonucu direk devrilirken tuzlama aracında uzak çaplı hasar oluştu. Konya yolunda ise buzlanma nedeniyle araçların ağır ağır ilerledikleri görüldü. 15 milyon çalışanın Ocak ayında birçok kesim zam alacak. Alamayanlar üzülmesin. Yeni asgari ücret ile kayıtlı olarak çalışan herkesin maaşında artış olacak... İşte bunun sebebi. Her yıl Ocak ayı milyonlarca çalışan için zam ayı olarak da biliniyor. Takvim gazetesindeki habere göre, memurlar ve emekliler bu ayda ilk 6 aylık zamlarını alıyor. Özel sektör çalışanlarının birçoğu da Ocak'ta ücretlerinde artış yaşıyor. İster zam yapılsın ister yapılmasın yaklaşık 15 milyon kayıtlı çalışanın maaşında Ocak ayında artışa sebep olacak sistem ise Asgari Geçim İndirimi (AGİ). Her yıl Aralık ayında belirlenen asgari ücretteki artışla tespit edilen Asgari Geçim İndirimi çalışanların her ay ücretlerine ilave olarak veriliyor. AGİ, çalışanın bekar olup olmamasına ve çocuk sayısına göre değişiyor. Çocuk sayısı arttıkça ödenecek miktar da yükseliyor. Yine evliler için eşin çalışıp çalışmadığı da ödenecek miktarı etkiliyor. Yapılan hesaplamalarda AGİ 2014 yılı için en yüksek aylık 136 lira 55 kuruş olarak hesaplandı. Bu miktar 2015 yılı asgari ücreti belirlendiğinde artacak. AGİ ödemesi çalışanlardan kesilen verginin bir miktarının devlet tarafından alınmaması anlamına geliyor. Asgari Geçim İndirimi'nden ücretli olarak çalışan herkes faydalanıyor. Emekli olduktan sonra çalışmaya başlayanlar da bu ödemeleri alabiliyor. HESAP FORMÜLÜ Asgari geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarına; mükellefin kendisi için yüzde 50'si, çalışmayan ve geliri olmayan eşi için yüzde 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için yüzde 7.5'i, diğer çocuklar için yüzde 5'i olmak üzere hesaplanıyor. ŞİKAYET EDİN İşletmeler Asgari Geçim İndirimi'ni ödemezlerse suç işlemiş oluyor. Bu yüzden bordrolarınızda bu ödemenin yapılmadığını görürseniz, hemen en yakın vergi dairesine giderek bildirimde bulunabilirsiniz. Yetkililer hemen duruma el koyacak ve iş yerine idari ve adli soruşturma başlayacaktır. Ağır cezalar ile karşılaşmamak için işverenlerin bu ödemeyi yapması gerekiyor. TURİZM 23 Aralık 2014 Salı 13 Türkiye'nin önemli kayak merkezleri arasında yer alan Erzurum'daki Palandöken ve Konaklı ile Kars'ın Sarıkamış ilçesindeki Cıbıltepe'de, hafta sonunu fırsat bilen vatandaşlar pistleri doldurdu. Turizmcilerin yüzünü “yılbaşı” güldürdü ISSN 1308-7622 ERZURUM (AA) - AYŞE YILDIZ - Türkiye'nin önemli kayak merkezleri arasında yer alan Palandöken'deki otellerde yılbaşına sayılı günler kala doluluk oranı yüzde 100'e ulaştı. Palandöken'de, kar kalınlığı istenilen seviyeye ulaşmasına rağmen her ihtimali göz önünde bulunduran işletme sahipleri, pistlerde suni karlama da yaparak yılbaşı hazırlıklarını sürdürüyor. Otellerinde ağırlayacakları misafirlere en iyi hizmeti sunmayı amaçlayan turizmciler, özellikle yılbaşı gecesi bir sorun yaşanmaması için hummalı çalışma yapıyor. Palandöken'de faaliyet gösteren otellerde ise doluluk, başta Rusya, Polonya, Ukrayna, Gürcistan, İran olmak üzere farklı ülkelerden yapılan rezervasyonlarla yüzde 100'e ulaştı. Palandöken'i tercih eden turistler, kayağın yanı sıra kentte kar-raf, buz tırmanma, buz pateni, buz hokeyi ve curling gibi kış sporlarını da yapma imkanı buluyor. Kayak merkezinde faaliyet gösteren bir otelin genel müdürü Altuğ Kargı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 Aralık'tan itibaren kayak sezonunu açtıklarını belirterek, son üç yıldır Türkiye'nin kayak sezonunu en erken açan bölgesinin Erzurum olduğunu söyledi. Palandöken'deki pistlerin yüzde 80'inin suni karlama sistemleri sayesinde karlandırılabildiğini anlatan Kargı, aydınlatılan pistler sayesinde saat 08.00'den 20.00'ye kadar kesintisiz kayak yapılabildiğini ifade etti. Kargı, Erzurum'da kayağın yanı sıra kış sporları merkezi olma yolunda da büyük adımlar atıldığına dikkati çekerek, "Misafirlerimize her türlü kış sporu imkanı sağlıyoruz" ifadesini kullandı. Rusya, Polonya, Gürcistan, Azerbaycan başta olmak üzere birçok ülkeden yılbaşı için yoğun talep olduğunu vurgulayan Kargı, şöyle konuştu: "Yılbaşı için 26 Aralık sonrasında Palandöken'e yoğun yabancı akını başlayacak. Bu yıl da bereketli bir yılbaşı geçireceğiz. Oteller olarak bütün hazırlıklarımızı tamamladık. Palandöken'deki otellerin tamamında doluluk oranları yüzde 100 olacak. Son misafirleri kabul ediyoruz. Yılbaşında sanatçılar yer alacak, karda birtakım aktivitelerimiz olacak. Dilek fenerleri uçuracağız, meşaleli kayak gösterisi olacak. Etkinlikler saat 04.00'e kadar devam edecek." Bölgedeki bir başka otelin genel müdürü Mehmet Varol da valiliğin ve büyükşehir belediyesinin desteğiyle suni karlama için göleti doldurduklarını ve kar sıkıntısı yaşamadıklarını söyledi. Yılbaşı için yoğun bir çalışma yaptıklarını anlatan Varol, "Yılbaşı için oda satışımızı tamamen kapattık. Ocak ayı içerisinde de sadece 3-4 gün satışa açık olacak. Şubat ayında da 11-14 tarihleri satışa kapandı. Bu sene bilhassa Palandöken'e çok büyük bir talep var. Yılbaşında tamamen doluyuz. İran'dan, kriz olmasına rağmen Rusya ve Ukrayna'dan talepler var. Buralardan büyük gruplar geliyor.” (AA) Yıl: 44 Sayı: 15053 23 Aralık 2014 Salı ERZURUM - KARS Bölgede aralıklarla etkili olan kar yağışının ardından ve suni karlamayla kar kalınlıkları istenilen seviyeye ulaşan Palandöken ve Konaklı kayak merkezlerinde yerli ve yabancı turistler kayak yapmanın keyfini yaşıyor. Palandöken'de havanın sisli olmasına rağmen kayak ve snowboard yapan, kızakla kayan tatilciler, otel işletmeleri tarafından düzenlenen eğlence programlarına da katılarak, güzel vakit geçirmeye çalışıyor. Kayakseverlerden Şeyma Açıkevren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karaman'dan kayak için geldiğini vurgulayarak, ilk defa kayak yaptığı için heyecanlı olduğunu söyledi. Kayak yapmanın zevkli olduğunu belirten Açıkevren, "Ben bugüne kadar kayak yapmadığıma pişman oldum. Çok eğlenceli. Suni karlama yapılmış ve güzel kayılıyor. Ben kendi kendime kayak yapmasını öğrendim, herkese tavsiye ederim kayağı" ifadesini kullandı. Adana'dan gelen Emine Ekmen de ilk kez kayak yaptığını dile getirerek, "Kayak yapmak çok zor. Sabahtan bu yana düşüyorum. Genelde düşmek nasıl onu öğreniyorum. Çok düşüyorum, ayakta durduğumuz söylenemez ama çok zevkli, vazgeçemiyorum. Kararlıyım, öğreneceğim" dedi. Kayak merkezinde faaliyet gösteren bir otelin genel müdürü Mehmet Varol, otel olarak kar festivali düzenlediklerini ve bu kapsamda yarışmalar, eğlence programları organize ettiklerini ifade etti. Festivalin herkese açık olduğunu anlatan Varol, "2 bin 500 kişilik kalabalık var. Festival iki gün sürecek. Sanatçılar konserler veriyor. Biz farklı alanlarda yarışmalar düzenliyoruz. Festivale katılanlar aynı zaman da kayak yapma imkanı da buluyor" şeklinde konuştu. Bölgedeki bir başka otelin genel müdürü Altuğ Kargı da Palandöken'de 4 Aralık'tan bu yana kayak keyfinin devam ettiğini belirterek, Türkiye'nin en erken kayak sezonunu açan bölge özelliğini taşıdıklarını söyledi. Suni karlama sistemleri sayesinde karın az olduğu dönemlerde bile sezonun devam ettiğini ifade eden Kargı, müşterilere gece kayağı imkanı da sağladıklarını vurguladı. Kış turizmi açısından Türkiye'nin önemli kayak merkezleri arasında yer alan ve kar kalınlığı 40 santimetreye ulaşan Kars'ın Sarıkamış ilçesindeki Cıbıltepe'de de hafta sonu yoğunluğu yaşanıyor. Kristal kar kalitesiyle sarıçam ormanları arasında uzun kayak pistleriyle kayak tutkunlarının gözdesi haline gelen Cıbıltepe'de, Türkiye'nin farklı illerinden gelen vatan- daşlar, kayak ve snowboard yaptı, kızak kaydı. Vali Günay Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sarıkamış'ın hem inanç hem de kış turizminde önemli altyapı çalışmalarıyla büyük mesafe aldığını ifade ederek, Cıbıltepe'nin doğal karı ve kayak pistleriyle ülkenin güzel kayak merkezlerinden birisi haline geldiğini kaydetti. Türkiye'deki hava şartlarına rağmen Sarıkamış'ta pistlerde Turizm merkezlerinde yılbaşı mesaisi GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Hakkı Murat SÖBÜTAY - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail YILDIZ, Mihriban DEMİREL, Ayşenur GÜRER, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54 [email protected] Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT İstanbul Temsilciliği Ankara Temsilciliği Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Ulus/ANKARA Tel: (0212) 540 40 45 Tel: (0312) 310 35 53 Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97 Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. www.yedigungazetesi.com.tr Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir MUĞLA- Yılbaşı tatili dolayısıyla yerli turist yoğunluğu yaşanması beklenen Muğla ve ilçelerindeki turistik bölgelerdeki otellerde hazırlıklar devam ediyor. Güney Ege'nin ünlü turizm merkezleri Marmaris, Bodrum ve Fethiye'nin bu yıl da çok sayıda yerli turisti ağırlaması bekleniyor. Yaz sezonunun sona ermesiyle birçok otel ve turistik tesisin kapanarak tadilat çalışmalarına başlandığı bugünlerde kış döneminde de açık olan otellerde yılbaşı için hazırlıklar devam ediyor. Türkiye Seyehat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Marmaris Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı İsmail Özbozdağ , AA muhabirine, Marmaris'te yaz ve kış aylarında açık olan 5 otelin yılbaşı için hazırlıklarını tamamladığını söyledi. Yılbaşı için yapılan rezervasyonlarla otellerde doluluk oranının yüzde 40 civarında olduğunu bildiren Özbozdağ, "Önümüzdeki hafta içerisinde rezervasyonların dolacağını tahmin ediyoruz. Geçen yıla göre talep daha fazla. Yerli turistin yanı sıra her yıl gelen yabancı misafirlerimiz de yılbaşı için rezervasyon yaptırdı. Ayrıca ilçedeki birçok eğlence merkezi de program hazırlıyor" dedi. KAYIP Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nden aldığım Sarı Basın Kartımı Kaybettim. Hükümsüzdür. Gözde KİŞİN altyapının hazır durumda olduğunu vurgulayan Özdemir, "Sarıkamış'ı bereketli eğlenceli bir yıl bekliyor" diye konuştu. Kayak için İzmir'den gelen Özge Önder ise Cıbıltepe'nin doğa güzelliği ve kayak pistleriyle büyülediğini belirtti. Cıbıltepe Kayak Merkezi'nde toplam uzunlukları 25 kilometreyi bulan 8 slalom, bir snowboard pisti ve saatte bin 200 kişi kapasiteli 4 telesiyej hizmet veriyor. (AA) Akigo'da "duraklama" devri 23 Aralık 2014 Salı İZMİR- Spor Toto Süper Lig'de deplasmanda Beşiktaş'a 3-1 mağlup olan Akhisar Belediyespor, ligde 8 haftada galip gelemedi. Ligde 6. haftada Kasımpaşa'yı 2-0 mağlup ettikten sonra istediği sonuçları alamayan Ege temsilcisi, Beşiktaş yenilgisiyle galibiyet özlemini 8 maça çıkardı. Süper Lig'de 3. sezonun geçiren Akhisar İSTANBUL - Vodafone Arena'daki inşaat çalışmaları nedeniyle bu sezon maçlarını farklı statlarda oynamak zorunda kalan Beşiktaş'a Başakşehir Fatih Terim Stadı uğurlu geldi. Bu sezon Spor Toto Spor Lig'de 3 maçını Başakşehir'de oynayan siyah-beyazlılar, bu karşılaşmaların tamamını kazandı. İlk olarak İstanbul Başakşehir'in evsahipliğinde ligin 9. haftasında Başakşehir Fatih Terim Stadı'na çıkan "Kara Kartallar", sahadan 2-1 galip ayrıldı. Sonraki hafta aynı statta evsahibi olarak Kasımpaşa'yı konuk eden Beşiktaş, bu kez 20'lık skorla 3 puanı hanesine yazdırdı. Siyah-beyazlılar, bu galibiyetin ardından averajla liderlik koltuğuna yükseldi. "Kara Kartallar", son olarak 14. haftada Başakşehir'de konuk ettiği Akhisar Belediyespor'u 31'le geçerek, liderliğini sürdürdü. Başakşehir Fatih Terim Belediyespor, 2012-2013 sezonunda iki kez 7'şer maç üst üste galip gelememişti. Ege temsilcisi ilk olarak 2-8. haftalar arasında oynadığı 7 maçta 4 beraberlik ve 3 mağlubiyet, yağışlı hava nedeniyle daha sonra oynanan Antalyaspor maçı hariç 10-17. haftalarda ise 7 müsabakada 2 beraberlik ve 5 yenilgi almıştı. (AA) Roberto Carlos'un Sivasspor macerası 567 gün sürdü Stadı'nda oynadığı 3 maçta rakip fileleri 7 kez havalandıran Beşiktaş, kalesinde sadece 2 gol gördü. Beşiktaş, İstanbul'da evsahipliği yaptığı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda ise bu sezon ligde galibiyet yüzü göremedi. Bu statta da 3 lig maçına çıkan siyah-beyazlılar, 2 beraberlik alıp, 1 kez mağlup oldu ve toplam 7 puan yitirdi. Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Çaykur Rizespor ve Eskişehirspor ile 1-1 berabere kalan "Kara Kartallar", Fenerbahçe'ye ise 2-0 yenildi. Atatürk Olimpiyat Stadı'nda bu sezon sadece Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alan siyah-beyazlılar, Ziraat Türkiye Kupası'nda da Çaykur Rizespor'a 1-0 mağlup oldu Beşiktaş, evsahibi olarak Ankara'da oynadığı Sivasspor maçını 3-2, Konya'da oynadığı Trabzonspor karşılaşmasını ise 3-0 kazandı. (AA) SİVAS - Sivasspor ile yolları ayrılan Brezilyalı teknik adam Roberto Carlos'un ilk teknik direktörlük deneyimi, 567 gün sürdü. Brezilya Milli Takımı'nın ve İspanyol ekibi Real Madrid'in efsane isimlerinden biri olarak futbol kariyerini tamamladıktan sonra 3 Haziran 2013'te Sivas 4 Eylül Stadı'nda düzenlenen görkemli imza töreniyle Sivasspor'da göreve başlayan Carlos, kırmızı-beyazlı ekipteki görevinden bugün ayrıldı. İlk teknik direktörlük deneyimi 567 gün süren Carlos'un Sivasspor'daki ilk sezonu başarılı geçti. Carloslu Sivasspor, geçen sezon 34'ü ligde, 10'u Ziraat Türkiye Kupası'nda olmak üzere 44 maçın 21'inden galibiyetle, 18'inden mağlubiyetle, 5'inden beraberlikle ayrıldı. Bu maçlarda rakip fileleri 75 kez havalandıran Sivasspor, kalesinde ise 66 gol gördü. Teknik direktörlükteki ilk yılında başarılı bir grafik çizen Carlos, Sivasspor'un ligi 53 puanla 5. sırada tamamlayarak UEFA Avrupa Ligi'ne gitmesini sağladı ancak kırmızı-beyazlılar, "futbolda şike davası" nedeniyle Avrupa kupalarına katılamadı. Carlos yönetimindeki Sivasspor'un, Avrupa kupalarına katılma hedefiyle başladığı bu sezon ise işler bir türlü iyi gitmedi. Sakatlıklar ve cezalı oyuncular nedeniyle kadro kurmakta sıkıntı yaşayan ve bunu her ortamda dile getiren Carlos, takımının üst üste aldığı mağlubiyetlere engel olamadı. Ligde geride kalan 14 haftada sadece 2 maç kazanan Carloslu Sivasspor, topladığı 10 puanla 17'nci sırada kaldı. (AA) “CİM BOM”da goller yerlilerden... Spor Toto Süper Lig'de Mersin İdmanyurdu'nu 3-2 yenerek maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturan Galatasaray'da bu sezon Türk futbolcular gol yollarında etkili bir performans sergiliyor. İSTANBUL - Sarı-kırmızılı takımın bu sezon Spor Toto Süper Lig, UEFA Şampiyonlar Ligi ve Ziraat Türkiye Kupası'nda oynadığı 22 resmi maçta attığı gollerin çok büyük bölümünü yerli futbolcular kaydetti. Mersin İdmanyurdu ile yapılan karşılaşmada Güven Varol'un kendi kalesine attığı gol dışında, sarı-kırmızılı takımda toplam 13 futbolcu resmi maçlarda 39 kez fileleri havalandırdı. Bu gollerin 29'una Türk, 10'una ise yabancı futbolcular imza attı. Türk futbolcular, Süper Lig'de 17, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 3 ve Ziraat Türkiye Kupası'nda ise 9 kez fileleri havalandırdı. Galatasaray'ın bu sezon gol yollarındaki en etkili isimleri Burak Yılmaz ve Umut Bulut oldu. Teknik direktörlüğe Hamza Hamzaoğlu'nun getirilmesiyle forvette birlikte oynamaya başlayan Burak ve Umut, takımları adına bu sezon 17 kez ağları havalandırma başarısı gösterdi. Sarı-kırmızılı takımın en golcü futbolcusu Burak Yılmaz, bu sezon resmi maçlarda 12 kez ağları havalandırırken, Umut Bulut ise 5 gol attı. Burak Yılmaz, Spor Toto Süper Lig'de kazandıkları son 4 maçta da skora katkı yaptı ve rakip ağlara 6 gol gönderdi. Umut Bulut ise son iki lig maçında 2 kez meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu. Süper Lig gol krallığı yarışında Akhisar Belediyesporlu futbolcu Teofanis Gekas'ın bir gol gerisinde, 10 golle ikinci sırada bulunan Burak Yılmaz'ın bu sezon ligde gol attığı bütün maçlarında Galatasaray kazandı. Galatasaray'da Burak Yılmaz ve Umut Bulut dışında 7 Türk futbolcu skora katkı sağladı. Sarı-kırmızılı takımda Olcan Adın 3, Selçuk İnan, Hamit Altıntop ve Yekta Kurtuluş ikişer gol attı. Hakan Balta, Emre Çolak ve Sinan Gümüş ise birer kez fileleri sarstı. Galatasaray'da yabancılar bu sezon resmi maçlarda 10 gol atar- ken, bu gollerin 4'ünü Hollandalı yıldız futbolcu Wesley Sneijder kaydetti. Hollandalı futbolcuyu, Ziraat Türkiye Kupası'ndaki FBM Makina Balçova Yaşamspor maçında hattrick yapan Goran Pandev 3 golle takip ederken, Aurelien Chedjou 2, Armindo Bruma ise 1 kez topu ağlarla buluşturdu. (AA) Yiğidolar'dan son 5 sezonun en kötü performansı SİVAS - Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Sivasspor, bu sezon yaptığı 14 maçta 10 puan toplayarak, 14. haftalar itibarıyla son 5 sezonun en kötü performansını sergiledi. Sezona Avrupa kupalarına katılma hedefiyle başlayan ancak geride kalan haftalarda 2 galibiyet, 4 beraberlik ve 8 mağlubiyetle sadece 10 puan toplayabilen kırmızı-beyazlı ekip, ligde 17. sırada kaldı. Brezilyalı teknik direktör Roberto Carlos ile dün yolları ayrılan Yiğidolar, ligde 14. haftalar itibarıyla son 5 sezondaki en kötü performansını sergileyerek taraftarlarını hayal kırıklığını uğrattı. Carlos yönetiminde geçen sezon ligi 53 puanla aynı puana sahip Trabzonspor'un averajla gerisinde 5. sırada tamamlayan Sivasspor, geçen sezon ligde ilk 14 haftalık periyotta 7 galibiyet, 2 beraberlik ve 5 mağlubiyetle 23 puan toplamıştı. 15 SPOR 23 Aralık 2014 Salı Hedefleri namağlup şampiyonluk Ağrı'da TFF Kadınlar 3. Ligi 8. Grup'ta mücadele eden lider Ağrı Birlik Spor kadınlar futbol takımı, namağlup şampiyon olmak istiyor. Beşiktaş'ın potada gözü yükseklerde İSTANBUL - Beşiktaş Kulübü Basketbol Genel Direktörü Yiğiter Uluğ, Beşiktaş İntegral Forex'in ULEB Avrupa Kupası'nda en iyi 16 takım arasına gireceğine inandığını söyledi. Uluğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hem erkek hem kadın takımının Avrupa'da yoluna emin adımlarla ilerlediğini kaydederek, şu ifadeleri kullandı: "Avrupa'da sezon boyunca iyi sonuçlar almak ve iyi yerlerde grupları bitirip kura avantajı yakalamak önemli. Neticede şubat ayında iki maç sonunda turların geçildiği bir sistemde oynuyorsunuz. Birer hafta arayla oynanan o maçlarda formda olan, sağlıklı kalan oyuncusundan en yüksek verimi alan takımlar çok küçük farklarla öne çıkıyor. Burada biraz da şansın yardımcı olması, yelkenlerinizi rüzgarla doldurması gerekiyor. İkinci turda oynayacağımız 6 maç sonunda ULEB Avrupa Kupası'nda en iyi 16 takım arasına gireceğimize inanıyorum. Bundan sonrası biraz da eşleşme şansı ve günlük formlarla belirleniyor. Önemli olan bizim şubat ayının ortasından itibaren formumuzun en yüksek aşamasına gelebilmemiz. Bu bölümde formda olursak sonuna kadar gitmememiz için hiçbir neden yok."Siyah-beyazlı kulüp olarak sezon başında iyi takımlar kurduklarını belirten Uluğ, şunları kaydetti: "Hedeflerimizi sezon başında koymuştuk. Bu yıl her iki takımla da geçen yıl bitirdiğimiz noktadan daha iyisine, daha yukarılara ulaşabilmek istiyoruz. Bu yolda yürüyoruz. Sezon başında iyi takımlar kurduk. Özellikle birbirleriyle uyumlu olabilecek isimleri bir araya getirdik. İyi çalışıyoruz. Şu anda da bunun semeresini aldığımızı düşünüyoruz. Sezon boyunca sağlıklı kalabilmek çok önemli. Sağlıklı kalabildiğimiz ölçüde her iki takımımızın da ilk 4 sıra için aday olduğunu düşünüyorum." Türkiye Basketbol Ligi'ndeki yeni yabancı uygulamasıyla ligde güçsüz takımın kalmadığını vurgulayan Uluğ, şöyle konuştu: "Türkiye Basketbol Ligi bu sene belki de tarihinin en zorlu yarışlarından birine sahne oluyor. Gittiğiniz her deplasmanda, rakibinizin sıralaması her ne olursa olsun boş bulunduğunuz anda yenilip dönebiliyorsunuz. Bunun örneklerini biz de yaşadık. Kazanılan maçlarda bile favori takımların son dakikalara kadar rahat edemediğini görüyoruz. Bu da basketbol izleyicileri için bulunmaz bir nimet. Şu anda Avrupa'nın en dengeli, en çekişmeli, en heyecan verici ligi bizde diye düşünüyorum." (AA) Werder Bremen Levin Öztunalı'yı kiraladı BERLİN - Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) ekiplerinden Bayer Leverkusen'de oynayan Levin Öztunalı, Werder Bremen'e kiralandı. Werder Bremen Kulübü'nden yapılan yazılı açıklamada, Bayer Leverkusen'de forma giyen Öztunalı'nın kiralık olarak 30 Haziran 2016'ya kadar Werder Bremen kadrosunda yer alacağı belirtildi. Hamburg altyapısından yetiştikten sonra geçen yıl Bayer Leverkusen'e transfer olan genç futbolcu Öztunalı, bu sezon ilk 11'de forma şansı bulmakta zorlandığı takımıyla 11 maça çıktı ve 1 gol attı. (AA) AĞRI - Takımın antrenörü Önder Tunay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yenilgisiz ender takımlardan biri olduklarını ve hedeflerinin 2. çıkmak olduğunu belirtti. Doğu'nun zor şartlarında takım kurduklarını ifade eden Tunay, "Bayan futbol takımı kurmak çok zor, erkek futbol takımı gibi değil. Erkek futbol takımı kurarken bin futbolcudan 10 tanesini değerlendirirsiniz ama bayan futbol takımında elinizdekini işlemek zorundasınız" dedi. Ailelerin yeni yeni duyarlı olmaya başladıkla- rını söyleyen Tunay, şunları kaydetti: "Takımda üniversite öğrencisi, lise öğrencisi ve memuru var. Bunları antrenmana getirmek çok zor. Haftanın bir günü öğrencilerimize okullarından izin alıyoruz. Duyanlar ilk etapta bayan futbol oynar mı ama izlemeye gelenler beğeniyor ve bir gelen bir daha geliyor tribünlerimiz doluyor. Biz de bunun ön yargılarını kırmaya çalışıyoruz. Biz de iyi futbol oynuyoruz. Bayan futbolunda 10-12-14 pas çok önemlidir, biz 13-14 pasa ulaştık.” (AA) Sinan Kurumuş gollerini sıralayacak, Beşiktaş’a dönecek Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup ekiplerinden Tepecikspor'da kiralık olarak forma giyen Sinan Kurumuş, sezonun ikinci yarısında performansını artırarak bonservisinin bulunduğu Beşiktaş'a dönmeyi hedefliyor. BURSA -Sezon başında Tepecikspor tarafından kiralanan Kurumuş, ilk devrede ikisi Ziraat Türkiye Kupası olmak 15 maça çıkıp 10 gol attı. Devre arası tatilini memleketi İnegöl ilçesinde geçiren Kurumuş, formunu korumak için İnegölspor'un Mesudiye Tesisleri'nde idman yapıyor. Kurumuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sezon başında 4-5 kulüpten daha teklif geldiğini ancak Tepecikspor'u tercih ettiğini söyledi. Sezonun ilk devresini çok iyi geçirdiğini belirten Kurumuş, "Güzel goller attım, mutlu oldum. Yeri geldi arkadaşlarıma üzüldüm ama Tepecik'in yeri elbette burası değil. Ligin ikinci yarısında Tepecikspor'u daha yukarı çıkarmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız" dedi. Bu sezon ligde 25 gole ulaşmayı hedeflediğini anlatan Kurumuş, Tepecikspor'a gelmeden önce Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic ile görüştüğünü dile getirdi. Kurumuş, şöyle konuştu: "Hocam, gidip oynamam, kendimi çok geliştirmem ve goller atmam gerektiğini söyledi. Ben de Tepecikspor'da 10 gol atarak başarılı bir ilk yarı geçirdim. Beşiktaş'ta çok kaliteli santraforlar var. Demba Ba var, Mustafa ağabey var, Cenk Tosun var. Çok iyi adamlar var ama iyi bir çıkış yaptığım zaman inşallah orada yer bulurum. Beşiktaşlı yöneticilerle sık sık görüşüyorum. Herkes beni arayıp halimi hatırımı soruyor. Ben de onları arıyorum. 'Böyle devam et. Böyle devam ettiğin zaman biz de seninle gurur duyuyoruz' diyorlar. İnşallah sezon sonu Beşiktaş'a döneceğim. Beşiktaş formasına herkes talip olur ama ben oradan Boluspor'a, Kahramanmaraşspor'a gitmiştim. Bu sene Tepecikspor'da kiralık olarak oynuyorum. Futbol anlamında biraz daha olgunlaştım. Kişisel olarak da olgunlaştım. İnşallah ikinci yarıda kendimi daha çok gösterip, daha çok goller atıp Beşiktaş'a geri dönmek istiyorum." Kurumuş, Beşiktaş ile sözleşme süresinin 30 Haziran 2017'ye kadar olduğunu sözlerine ekledi. (AA) Türk basketinin bir parçası olmaktan mutlu ANKARA - Türkiye Basketbol Ligi takımlarından Rönesans TED Ankara Kolejliler'de forma giyen Vanja Plisnic, üst düzeyde oynanan Türk basketbolunun bir parçası olmaktan mutlu olduğunu söyledi. Plisnic, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Basketbol Ligi'nin, Avrupa'nın en güçlü iki liginden biri olduğunu belirterek, "Çok kaliteli oyuncuların yanı sıra çok tecrübeli teknik adamlar var. Obradovic, Ivkovic ve Ergin Ataman gibi isimler genç antrenörler için önemli bir şans. Çekişmeli, mücadeleci ve seyir zevki yüksek maçlar oynanıyor. Getirilen yabancı oyuncu kuralıyla beraber, daha pahalı ve güçlü takımlar kuruldu. Üst düzeyde oynanan Türk basketbolunun bir parçası olmaktan mutluyum" dedi. Rönesans TED Ankara Kolejliler olarak hedeflerinin play-off'a kalmak olduğunu vurgulayan Plisnic, "Dört hafta üst üste yenildik. Bu maçları da hep az sayılarla kaybettik. Bundan sonraki süreç bizim açımızdan çok daha önem kazandı. Üst üste galibiyetler alarak bir seri yakalamamız gerekiyor. Playoff'a kalabilmek için mücadele ediyoruz. Bu nedenle rakiplerimiz kuvvetli de olsa kazanmamız gerekiyor. Bunun için sahada ne gerekiyorsa yapacağız" diye konuştu. Vanja Plisnic, başantrenör Burak Gören'in sezon başında kadro yaparken daha önce çalıştığı ve karakterleri yüksek oyunculardan kurulu bir takım yarattığını ifade ederek, şöyle devam etti: "Genç bir teknik ekibimiz var, hepsi işlerini çok seven ve çalışkan isimler. Takımda atmosfer çok iyi. Takım arkadaşlarımızla sadece sahada beraber olmuyoruz, özel hayatımızda da çok zaman geçiriyoruz. Ailelerimizle akşam yemekleri organize ediyoruz, dart oynamaya gidiyoruz. Birlikte zaman geçirmeyi seviyoruz." Plisnic, başkent temsilcisine transferinden önce İtalya'da forma giydiğini hatırlatarak, "Açıkçası ilk geldiğim zaman uyum sağlamak benim için kolay olmadı. Örneğin insanların dışarıda zaman geçirmek yerine alışveriş merkezlerine gidiyor olması beni çok şaşırtmıştı. Zaman geçtikçe kendimi burada çok rahat hissetmeye başladım. Oğlum da Türkiye'de çok iyi eğitim alıyor.” (AA) 23 Aralık 2014 Salı “Harik” de süs eşyası oldu Kışın sıcak, yazın serin tutması dolayısıyla eski dönemlerde tercih edilen Bitlis'in yöresel ayakkabısı "harik", şimdilerde süs eşyası olarak kullanılıyor. BİTLİS - OKTAY BAYAR - Ustasının elinde çeşitli aşamalardan geçtikten sonra şekillenen harik, Bitlis'te yüzyıllardır el işçiliğiyle ve tamamen doğal malzemelerle üretiliyor. Kışın sıcak, yazın serin tutan bu ayakkabı türü, şimdilerde ya halk oyunları ekiplerinin giymesi için ya da süs eşyası olarak üretiliyor. İlginin azalması nedeniyle ustalarının bir bir yok olduğu Bitlis'te harik üretimine devam eden Haydar Yılmaz, bu geleneği yaşatan tek usta olarak genellikle halk oyunları ekiplerine ayakkabı üretiyor. Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yöresel ayakkabı üreten tek usta olduğunu ve 17 yıldır harik süredir çalışıyoruz. Allah vergisi bir yeteneği ve çok iyi müzik kulağı var. Başta klavyede sağ eliyle tüm melodileri çıkarmaya başlamış. Bunu o zaman sınıf öğretmeni görmüş. Ondan sonra beraber çalışmaya başladık ve çok yetenekli olduğunu anladık. Şimdi iki eliyle çok güzel piyano çalmaya başladı. İlk olarak çocuk parçalarıyla çalışmaya başladık. Şimdi ise ünlü bestekarlardan parçalar çalabiliyor. Mesela Beethoven'ın, Türkçe anlamı 'Elise İçin' olan 'Für Elise' diye bir parçası var, onu çalıyoruz. Bunun dışında popüler şarkılar çalıyor ve pek çok kişiye şarkı söylerken eşlik edebiliyor." Mutluer, Fitoz'un evinde piyanosu olmadığı için yeterince çalışamadığını anlattı. Mevcut koşullarda iyi bir geliri bulun- madan piyano almanın çok zor olduğunu dile getiren Mutluer, "Evinde piyanosu olsa daha iyi çalışacak çünkü çok ünlü görme engelli müzisyenler var. Türkiyemizden ve Yalovamızdan böyle bir çocuğun çıkması hepimizin yararına olacaktır. Umarım evinde piyanosu olur ve daha çok çalışır" ifadesini kullandı. Çetin Mutluer, bu tür çocuklara ellerinden gelen her türlü desteği vermeye çalıştıklarını bildirdi. İstenildiği ve çalışıldığı takdirde ideallerin önünde hiçbir engel olamayacağını ifade eden Mutluer, "Çalışıldıktan, ilgilendikten sonra yapılamayacak şey yoktur. Bu çocuklara fırsat verildiğinde sağlıklı insanlardan hiçbir farkları yok. Fırsat verilirse toplum içinde daha uyumlu yaşayabilirler" diye konuştu. (AA) Bu da pırlantalı EMZİK BALIKESİR - ZAFER AKPINAR Türkiye 'de son yıllarda altın emziğe talebin artması üzerine bir firma tarafından tasarlanan pırlantadan emzik 22 bin lira , altın biberon ise 2 bin liralık fiyatlarıyla dikkati çekiyor. Altın emziği yaklaşık iki yıl önce ilk olarak piyasaya sunan kuyum firmasının sahibi Ömer Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu ürünün patentini geçen sene aldıklarını ve talebin de giderek arttığını söyledi. Bu emziklere talep arttıkça taklitlerinin çoğaldığını ancak tasarım bakımından tek tek anlatan Yılmaz, "Hiçbir aşamada makine kullanılmıyor. Harik tamamen el işi olarak üretiliyor ve 12 aşamadan geçerek son halini alıyor. Bunlar ip, üst örgü, iç dikiş, yan dikiş, üst örgünün tabanının monte edilmesi, yöresel nakışların atılması, bağ yapımı ve bezlendirme gibi aşamalardan oluşuyor. Bu aşamaların tümü el emeği ile gerçekleşiyor" dedi. Yılmaz, hariğin artık günlük ihtiyaca cevap vermediğini, genelde halk oyunları ekipleri tarafından kullanıldığını bildirerek, bunun yanı sıra evlerinde süs eşyası olarak kullanmak isteyenlerden de sipariş aldıklarını sözlerine ekledi.(AA) ‘UZUN ADAM’ 33 yaşına girdi Piyanonun tuşlarına “gönül gözü”yle basıyor YALOVA- YILMAZ ORUÇ Yalova'da, 8 yaşındaki görme engelli otistik çocuk , Ludwig van Beethoven gibi dünyaca ünlü bestekarların eserlerini piyanoda çalabiliyor. İbni Sina Özel Eğitim Uygulama Merkezi'nde eğitim alan İrem Fitoz, öğretmenlerinin desteğiyle piyano çalmaya başladı. Fitoz, evinde piyanosu olmadığı için sadece okulda günde bir saat müzik eğitimi alabiliyor. Okulun müzik öğretmeni Çetin Mutluer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fitoz'un, görme engelli ve otistik bir çocuk olmasına rağmen müzik tutkusuyla hayata bağlandığını söyledi. Onun için hiçbir şeyin engel olmadığını vurgulayan Mutluer, şunları kaydetti:"İrem'le 1,5 yıla yakın bir yaptığını söyledi. Hariğin kaybolmaya yüz tutan bir gelenek olduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu: "Son harik ustasıyım. Çünkü harik kaybolmaya yüz tutan bir sanat. Harik, Bitlis iline özgü yöresel bir ayakkabı çeşididir. Hammaddesi kendir ve keçi kılıdır. Kendir, keçi kılı ve suyla temas ettiği zaman şişiyor. Dolayısıyla diğer maddelere göre suyu daha az çekiyor. Bölgedeki olumsuz hava koşulları ve kar yağışı dikkate alındığında, bu maddelerin kullanımının anlamı da ortaya çıkıyor." Yılmaz, harik yapımının zorluğuna değinerek, bir çift hariğin yapımının en az 5 gün sürdüğünü ifade etti. Hariğin yapım aşamasını sundukları çeşitlilikle bu alanda tek olduklarını belirten Kaya, şunları kaydetti: "Altın emzik fiyatları 500 liradan başlıyor. Bin liranın üzerine kadar çeşitleri var. İç piyasada yıllık 5 bin civarında altın emzik satışımız oluyor. Talep olması üzerine pırlantalı bir ürün de tasarladık. Pırlantalı emziği 22 bin liradan satışa sunduk. Emziğin üzerine istenirse altın harflerle bebeğin ismi yazılıyor. İnsanlar çeyrek ya da gram altın, altın harf, bileklik gibi sıradan, klasik hediyelerin dışına çıkmak istiyor." Kaya, altın emzikten sonra altın biberonu da tasarladıklarını dile getirdi. Cam kısmı ile ağızlık arasındaki kalan bölümü 15 gram civarında 14 ayar altından yaptıklarını ifade eden Kaya, bunun fiyatının 2 bin lira olduğunu anlattı. Altın emzik ve biberona yurt dışında özellikle Arapların büyük ilgi gösterdiğini bildiren Kaya, "Araplar altınla çok ilgileniyor. İstanbul 'da düzenlenen fuarda altın emzik ve biberon, Araplardan büyük ilgi çekmişti. İç piyasada da yurt dışında da verilen paralar boşa gitmiyor. Sonuçta altın da pırlanta da değer kaybetmeyecek ürünler" diye konuştu. Mardin'de 2 metre 51 santimetre boyu ile "dünyanın en uzun boylu adamı" unvanını koruyan Sultan Kösen için doğum günü düzenlendi. Derik ilçesine bağlı Dede köyünde yaşayan, boyunun yanı sıra 27,5 santimetre uzunluğundaki el ve 36,5 santimetrelik ayaklarıyla da Guinness Rekorlar Kitabı'na giren ve rekoru 6 yıldır kimseye kaptırmayan "dev adam" Kösen, 33 yaşına girdi. MARDİN- Kızıltepe ilçesinde bir kafede üzerinde "küçük adam" yazılı doğum günü pastasındaki mumları üfleyen Kösen, pastayı keserken boyuna uygun ev ve araba sahibi olmayı diledi. "Normal bir çocuk olarak dünyaya geldim" Yeni yaşına arkadaşlarıyla girmenin kendisini sevindirdiğini kaydeden Kösen, şöyle konuştu: "Doğum günümde bir ev ve araba sahibi olmak için dilek tuttum. Normal ev ve arabalara sığamadığım için büyük zorluk çekiyorum. İnşallah hayalim gerçekleşir. Ben normal bir çocuk olarak dünyaya geldim. 9 yaşında akranlarımdan biraz daha uzun ve kiloluydum. 9 yaşından sonra boyum giderek uzamaya başladı. Uzun boylu olduğum için çok mutluyum." "Dünyanın en uzun boylu adamı" unvanını 6 yıldır koruyan Kösen, bu unvanı kimseye kaptırmayacağını ifade ederek "6 yıldır Guinness Rekorlar Kitabı'ndayım ve rekoru kimseye kaptırmıyorum" dedi. "Huzur istiyoruz" Kösen, yeni yılda huzur ve barış dilediğini belirterek "İnşallah 2015 yılı bütün dünyaya ve ülkemize barış getirir. Ülkemizde barış ve huzur istiyoruz" ifadesini kullandı. Bir gazetecinin, yeni yılda çocuk sahibi olmayı isteyip istemediklerine ilişkin sorusunu Kösen, "Şimdi yok ama ileride neden olmasın" şeklinde yanıtladı. Sultan Kösen, bir süre önce İngiltere'de 54.6 santimetrelik boyuyla dünyanın en kısa adamı unvanına sahip Chandra Bahadur Dangi (72) ile buluştuğunu anımsatarak, Dangi'yi tanıştığı için mutlu olduğunu sözlerine ekledi.
© Copyright 2024 Paperzz