Sayı 28 / 18 Nisan - 1 Mayıs 2014 ❱ TUNA KİREMİTÇİ MACERA DOLU AMERİKA ❱ NEŞE MESUTOĞLU BAKİ OLAN ESERLERDİR YAPAN İSE SANATKAR ❱ BARIŞ AKPOLAT GÜNDE EN AZ ÜÇ METAL RÖPORTAJLAR ❱ SEVİM GÖZAY, CEYHUN YILMAZ İLE KONUŞTU: KAHRAMANIM AYHAN IŞIK ❱ ÖZLEM OKTAR VAROĞLU BAŞKENT İÇİN CAZ VAKTİ ❱ HANDE KATİPOĞLU MURAT ŞEKER TAM DESTEK VERDİ ❱ BÜLENT EMİN YARAR ‘PROFESYONEL’İ BENNU YILDIRIMLAR KEŞFETTİ OKAN ARPAÇ YAZDI İTİRAZIM VAR BİR ONUR ÜNLÜ BAŞYAPITI EDİTÖR Nisan’ın getirdikleri… G Neşe Mesutoğlu Yayın Yönetmeni [email protected] üneşli bahar günleriyle beraber, yorgunlukların en romantiği ‘bahar yorgunluğu’ da kendini göstermeye başladı. Şiirlere, şarkılara konu olan bahar yorgunluğunun nedenleri tam olarak bilinmiyor. Tahminen birkaç hafta sürecek olan bu tatlı halsizlik döneminin en büyük ilacı enerjiyi ve morali yüksek tutmak. Biz de üzerimize düşeni yaptık. Sinema, tiyatro ve konserler arasından doping etkisi yapacak keyifli bir içerik hazırladık. Televizyoncu-yazar Sevim Gözay’ın bu hafta röp-seans konuğu, ünlü komedyen Ceyhun Yılmaz. Medya dünyasından iki eski arkadaş sinemayı konuşunca ortaya çok eğlenceli bir sohbet çıktı. Bu bahar yorgunluğu bizi yıldırmadı ve Begüm Yılmaz birbirinden keyifli röportajlara imza attı. Bu hafta gösterime giren ‘Hayat Sana Güzel’in yönetmeni Murat Şeker, Yılmaz’a setteki uyumun sırrını anlattı. Filmin başrol oyuncularından, Yahşi Cazibe dizisinden tanıdığımız Hande Katipoğlu, komedi dışındaki tekliflere de hazır olduğunu söyledi. Yıllardır Devlet Tiyatroları bünyesinde kapalı gişe oynayan ‘Profesyonel’in ardından ‘Hamlet’ ile izleyiciyle buluşan Bülent Emin Yarar, “Tiyatro bizi, kendimizi anlatıyor. Kendimizle barışmamız da ancak bu şekilde mümkün” diye konuştu. Ankara Caz Derneği Başkanı Özlem Oktar Varoğlu, 7 Mayıs- 15 Haziran tarihleri arasında düzenlenen ‘17. Uluslararası Ankara Caz Festivali’ni anlattı. Bu birbirinden keyifli etkinliklerde, mevsimlerin en güzeli nisanın beraberinde getirdiği mahmurluğa yenilmeden, baharın keyfini çıkarmanızı dileriz. Saygı ve sevgilerimle. 2 www.mybilet.com İÇİNDEKİLER 8 SAYFAYA GIT KAPAK Okan Arpaç yazdı: İtirazım Var’ın yönetmeni Onur Ünlü, son yapıtında gayet detaycı ve titiz çalışmış. Sırrı Süreyya Önder’le birlikte geliştirdikleri öyküyü nehir gibi akıcı bir senaryoya dönüştüren Ünlü, filmin diğer sacayakları üzerine de hayli kafa yormuş. Ses efektleri, alametifarikası olan müzikler, mizansen ve görüntü yönetimi tam bir uyum içerisinde filmi tamamlayan unsurlara dönüşmüş. SAYFAYA GIT 15 RÖPORTAJ Televizyoncu-yazar Sevim Gözay’ın, bu hafta Röp-seans konuğu yayıncı, komedyen ve şair kişilik Ceyhun Yılmaz. İki eski arkadaş, sinemaseverler için çok eğlenceli bir sohbete imza attı. 12 SAYFAYA GIT R 4 www.mybilet.com J Ö Z E L ÖP O RT A PORTRE Amerika’da gişeleri alt üst eden yeni gençlik fenomeni ‘Uyumsuz’ vizyonda! Distopik bir gelecekteki ‘Bilgelik’ topluluğunun liderini canlandıran Oscar’lı oyuncu Kate Winslet, Hollywood Bulvarı’nda ‘Şöhretler Kaldırımı’ndaki yıldızına geçen ay kavuştu. Kariyerine 11 yaşında başlayan üç çocuk annesi, skandallardan uzak sakin bir hayat sürüyor. İÇİNDEKİLER RÖPORTAJ Bu hafta gösterime giren ‘Hayat Sana Güzel’in yönetmeni Murat Şeker, eğlenceli bir yapıma imza attıklarını söylüyor ve ekliyor: “Çakallarla Dans, kült filmler arasına girdi denebilir. ‘Hayat Sana Güzel’ ise yeni bir macera…” VİZYONDAKİLER: Gösterime giren diğer filmlere de göz atmakta fayda var. KÜLTÜR-SANAT: Öne çıkan etkinlikler arasından seçim yapmak zor. Kaçırılmaması gerekenleri hatırlatalım dedik. 24 32 SAYFAYA GIT SAYFAYA GIT BARIŞ AKPOLAT İngiltere'de Heavy Metal din olarak resmen kabul edildi. İnançsız olduğunu bile söyleyemeyenlerin memleketinde böyle bir haber karşısında insan gerçekten hayret ediyor. Peki, bu mevzu nasıl gerçekleşti? Diğer 'radikal' inanışları nasıl geçti metal? 5 www.mybilet.com TUNA KİREMİTÇİ Babam ve oğlum aynı anda aynı gezegende hiç bulunmadılar. İkisi de Kaptan Amerika’yı seviyor ama. Bu da cahilce de olsa kendisiyle biraz ilgilensem iyi olur diye düşündürdü bana. Karşımıza karmaşık olay örgüsü dalında Bergman ya da Tarkovski le yarışacak bir hikâye çıktı. SAYFAYA GIT 28 İÇİNDEKİLER SAYFAYA GIT 35 NEŞE MESUTOĞLU 9 Nisan, Osmanlı mimarisine damga vuran Mimar Sinan’ın 456’ncı ölüm yıldönümüydü. İstanbul Devlet Tiyatrosu, büyük ustayı Cevahir sahnelerinde izleyiciyle buluşan ‘Sinan Süleymaniye’de’ isimli oyunla anıyor. 39 SAYFAYA GIT RÖPORTAJ Yıllardır Devlet Tiyatroları bünyesinde kapalı gişe oynayan ‘Profesyonel’in başrol oyuncularından Bülent Emin Yarar, Begüm Yılmaz’ın sorularını yanıtladı. Usta oyuncu “Biz yurtdışındaki festivallerde yer almak, ‘Hamlet’ gibi başka oyunlarımızı da oynamak, kendimizi anlatmak istiyoruz” diyor. SAYFAYA GIT KÜNYE MyBilet e-dergi 45 KIRMIZI GÖZLÜKLÜ KIZ Süper model Gisele Bündchen, bir yılda elde ettiği 42 milyon dolarlık gelirle Forbes’un ‘En Çok Kazanan Modeller Listesi’nde yine zirveye oturdu. 34 yaşındaki ünlü model, “Zaten Amerikan Gelir İdaresi tarafından denetleniyorum, o listede beni hiç ilgilendirmiyor” diyor… Kate Upton, 41 yaşındaki rol arkadaşı Cameron Diaz’ı yere göğe sığdıramıyor. Karayip Adaları’nda birlikte tatil yapan ikili, denizde kokteyl keyfi yaparak stres attı… İkinci kez anne olmaya hazırlanan Drew Barrymore, oyunculuğu bıraktı, güzellik ürünleri satan bir mağaza açtı. 6 www.mybilet.com YAYIN YÖNETMENİ Neşe Mesutoğlu GÖRSEL YÖNETMEN Murat Çavdar KATKIDA BULUNANLAR Barış Akpolat, Okan Arpaç, Tuna Kiremitçi, Sevim Gözay, Begüm Yılmaz, Zeynep Geylan İLETİŞİM Muallim Naci Caddesi No:47 Ortaköy 34347 İSTANBUL Telefon: 0212 259 20 60 [email protected] MyBilet e-dergi’de kullanılan tüm yazılar, kaynak gösterilerek yayınlanabilir. SİNEMA BİR ONUR ÜNLÜ BAŞYAPITI İTİRAZIM VAR Okan Arpaç [email protected] YÖNETMEN Onur Ünlü OYUNCULAR Serkan Keskin, Hazal Kaya, Büşra Pekin, Öner Erkan, Osman Sonant, Serdar Orçin, Umut Kurt, Güler Ökten, Sırrı Süreyya Önder YAPIM 2014 Türkiye SÜRE 110 dk. DAĞITIM M3 (U10 Film) A rtık su götürmez bir gerçek olarak dile getirebiliriz ki, Onur Ünlü Türk sinemasının en yetenekli ve yaratıcı isimlerinden biri. ‘Polis’le (2007) ilk sinema filmini önümüze koyduğunda başımıza geleni anlamakta güçlük çektiğimiz, filmdeki farklı anlatım dili ve absürtlüğün bilinçli bir tercih mi yoksa kazara mı olduğuna karar veremediğimiz günlerin üzerinden yedi yıl geçti. Bu süreçte her haliyle çok yönlü, birikimli ve keskin bir mizah zekasına sahip olduğunu defalarca gördüğümüz Onur Ünlü’den ‘Çocuk’, ‘Güneşin Oğlu’, ‘Beş Şehir’, ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ ve ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’ adlı sinema filmleri, ‘Acemi Müezzin’, ‘Leyla ile Mecnun’ ve ‘Ben de Özledim’ gibi kült TV dizileri izledik. Fantastikle absürt komediyi, güncel olaylarla hicvi, kişisel sinema birikimiyle yerel motifleri birleştirme konusunda kimsenin eline su dökemeyeceği Ünlü, hem yönetmenliğini, hem en kuvvetli yanı olan senaristliğini, kısacası ‘auteur’lüğünü gövde gösterisine çevirdiği başyapıtıyla karşımızda bu kez. ‘Moonrise Kingdom’ın yönetmeni olarak da hatırlayacağınız Wes Anderson gibi çok özel bir dünyası olan, özgün anlatım 8 www.mybilet.com dilinin yanına tıpkı onun gibi gayet kalabalık, fetiş bir oyuncu kadrosu yerleştiren Onur Ünlü, son yapıtında gayet detaycı ve titiz çalışmış. Sırrı Süreyya Önder’le birlikte geliştirdikleri öyküyü nehir gibi akıcı bir senaryoya dönüştüren Ünlü, filmin diğer sacayakları üzerine de hayli kafa yormuş. Ses efektleri, alametifarikası olan müzikler, mizansen ve görüntü yönetimi tam bir uyum içerisinde filmi tamamlayan unsurlara dönüşmüş. Selman’dan Sherlock Holmes’e ‘İtirazım Var’, ezberimizde olan pek çok şeye ‘itiraz’ ederek SİNEMA İNTERNET GİŞESİ açılıyor. Giriş jeneriğindeki müziğe, duvarlarında gezindiğimiz odadaki nesnelere bakarak, Alevi bir karakterle tanışacağımızı düşünürken, Sünni bir cami imamıyla müşerref oluyoruz. Selman Bulut (Serkan Keskin), bu andan itibaren tanık olacağımız türlü entrika ve gizemin tam ortasındaki kilit karakter aynı zamanda... Ezan vaktinin gelmiş olması üzerine Selman camiye koşuyor ve cemaatle namaza duruyor ki, film ikinci ters köşeyi burada yaratıyor. Okunan ezanın üzerine bir anda muazzam bir müzik biniyor. Bülent Ersoy, Müslüm Gürses gibi isimlerden dinleyip ezbere bildiğimiz, filme de adını veren meşhur ‘İtirazım Var’ adlı parça... Normalde ezan okunurken müzik sesini kapatmayı görev edinmiş bir millete yapılabilecek en büyük fenalık bu olsa gerek... Onur Ünlü, aslında günde beş vakit, beş farklı musiki makamıyla okunan ve sadece inananları camiye davet eden bir ‘sinyal’ olan ezanın üzerine gümbür SİTEYE GIT ARTIK SU GÖTÜRMEZ BİR GERÇEK OLARAK DİLE GETİREBİLİRİZ Kİ, ONUR ÜNLÜ TÜRK SİNEMASININ EN YETENEKLİ VE YARATICI İSİMLERİNDEN BİRİ. gümbür müzik bindirerek, bahsi geçen seyirciyi ‘rahatsız etmek istediğini’ belli ediyor. Velhasıl izleyeceğiniz film, genel toplum kurallarını, tabuları pek sallamıyor diyor. Zaten yaklaşık iki saat süresince inanç, cinsellik, ahlak gibi kavramlar sorgulanıp duruyor alttan alta, yönetmen tabulaşan ne varsa hepsine birden ‘itiraz’ ediyor. Seyirci henüz ezan üzerine binen müziğin şokunu yaşarken, birkaç el silah sesi duyuluyor; namaza durmuş cemaatten biri yere yıkılıveriyor ve film başlıyor. Yalnızca bir isim benzerliği midir, yoksa aralarındaki özel bir husumet midir bilemiyoruz ama ölen kişi; Salih Kalyoncu. Malum, ‘Eyyvah Eyvah’larda da izlediğimiz Salih Kalyon adlı usta oyuncunun da gerçek adı Salih Kalyoncu... İmam Selman Bulut, camide polis soruşturması sürerken, kendi halinde bir esnaf olarak bildiği 9 www.mybilet.com Kalyoncu’nun aslında korkunç bir tefeci olduğunu öğreniyor. Bir süre sonra polisin, cinayetin failini bulmak için pek de fazla çaba sarf etmediğini, hatta kendisini şüpheli gördüğünü anlayınca kolları sıvıyor Selman... Yanında yetişmiş genç müezzin (Umut Kurt) başta olmak üzere çevresindeki insanların tuhaf davrandığını fark eden imam, öte yandan kızı Zeynep’in (Hazal Kaya) tanıştırdığı erkek arkadaşa (Öner Erkan) karşı gardını alıyor. Caminin içindeyse Diyanet’ten gelen bir teftiş ekibi var… Selman’ın durumu her yönden vahim yani... Renkli bir kadro Onur Ünlü, karakterler galerisini hayli zengin tutmuş. Örneğin Selman’ın, hesabına yatan ve nereden geldiği belli olmayan çok büyük miktarda parayı sormaya SİNEMA YAKLAŞIK İKİ SAAT SÜRESİNCE İNANÇ, CİNSELLİK, AHLAK GİBİ KAVRAMLAR SORGULANIP DURUYOR ALTTAN ALTA, YÖNETMEN TABULAŞAN NE VARSA HEPSİNE BİRDEN ‘İTİRAZ’ EDİYOR. gittiği bankadaki müşteri temsilcisi (Büşra Pekin); polis müfettişi Osman Sonant; müezzinin manevi Ermeni annesi Ani (Güler Ökten) bunlardan sadece birkaçı... Nitekim hem bu karakterlere, hem de başlı başına imam Selman’a baktığımızda yönetmenin pek çok ‘sinir ucu’nu birbirine değdirdiğini görüyoruz. Geçmişte boksörlük yapan, hatta “Boks insanı insana döve döve anlatma sanatıdır” diyecek kadar işin felsefesini kavrayan Selman, din konusunda da daima her şeyi sorgulamış biri. Bu sebeple Alevi kültürüne de yabancı değil. Deyişler çalıp söylüyor, hatta (Hüseyin Turan’la aynı sahnede) konsere dahi çıkıyor. Müezzin genci, Ermeni kilisesinde istavroz çıkarırken görüyoruz. Arapça ezan okuyan bir müezzinin, kilisede papazlar arasında gözükmesiyle ve ayine katılmasıyla iki ayrı ucu birbirine değdirmeyi deniyor Ünlü... Kaldı ki aslında her biri bu toprakların hamurunda olan, bizi bir arada tutan ve zenginleştiren inanışlar. Ancak günümüzde bu ‘uç’ların nasıl gerilip, birbirine değdikçe kıvılcımlar çıkardığını biliyoruz. Kara film özellikleri taşıyan ama aynı zamanda kahkahalar attıracak kadar zeki bir komedi damarı da taşıyan ‘İtirazım Var’, Türk ve dünya sinemasında görebileceğimiz 10 www.mybilet.com en marjinal polisiye karakterlerden birini yaratıyor. Aldığı yumruk darbeleri sonucu film boyunca tampon yapıştırılmış burunla oradan oraya koşturup soruşturma yürüten imam Selman, bu haliyle SİNEMA elbette sinema tarihinin unutulmaz imgelerinden birini hatırlatıyor; ‘Çin Mahallesi’ (Chinatown, 1974) filmindeki dedektif J.J. (Jack Nicholson)... Ve tıpkı onun gibi insanları tanıdıkça, utanç verici sırlara ulaşıyor o da... Aynı filme yapılan bir gönderme de; bankacı Büşra Pekin’in duruşu, kıyafetleri ve şapkasıyla Faye Dunaway’e benziyor olması... FANTASTİKLE ABSÜRT KOMEDİYİ, GÜNCEL OLAYLARLA HİCVİ, KİŞİSEL SİNEMA BİRİKİMİYLE YEREL MOTİFLERİ BİRLEŞTİRME KONUSUNDA KİMSENİN ELİNE SU DÖKEMEYECEĞİ ÜNLÜ, HEM YÖNETMENLİĞİNİ, HEM EN KUVVETLİ YANI OLAN SENARİSTLİĞİNİ, KISACASI ‘AUTEUR’LÜĞÜNÜ GÖVDE GÖSTERİSİNE ÇEVİRDİĞİ BAŞYAPITIYLA KARŞIMIZDA BU KEZ. Gezi Direnişi’ne selam gönderiyor Aynı zamanda milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder’in gözüktüğü sahnelerde faiz lobisi, ayakkabı kutuları gibi konularda üstü kapalı politik göndermeler ve taşlamalar yaptığı filmde, Beşiktaş meydanında geçen bir sahnede Gezi Direnişi’nde hayatlarını kaybeden gençlerimizin afişini de görüyoruz. Onur Ünlü, bu sahneyle ‘onuruyla’ nerede durduğunu sinema tarihimize belge olarak düşüyor adeta. Bir noktadan sonra Öner Erkan’ın imama soruşturmada yardım etmesinden ötürü kendisine Dr. Watson ismini yakıştırmasıyla Selman’ın da Sherlock Holmes’e evrildiği ‘İtirazım Var’, ‘Leyla ile Mecnun’da İsmail Abi olarak tanıdığımız Serkan Keskin’in 11 www.mybilet.com muazzam performansıyla öne çıkıyor. Onur Ünlü, oyuncu yönetiminde hiçbir sorun yaşamazken, hikaye akışına da sekte vurabilecek bütün sıkıntıları bertaraf ederek, su gibi akıp giden bir anlatım yakalıyor. Tek sıkıntı, finalde her şeyin çok çabuk ve birdenbire çözülüyor olması... Selman Bulut’un bu sonuçlara ne ara, nasıl vardığı konusunda pek ikna olmuyoruz. Ama neticede iyinin ve doğrunun yanında yer alarak, en az Gezi Direnişi’nde gazdan etkilenenlere kapılarını açıp ‘kahramanımız’ haline gelen Beşiktaş’taki Bezm-i Alem Camii imamı kadar alkışı hak ediyor Selman Bulut ve tüm ekip... SİNEMA SANAT İÇİN SOYUNUYORUM Amerika’da gişeleri alt üst eden yeni gençlik fenomeni ‘Uyumsuz’ vizyonda! Veronica Roth’un aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan film, toplumun farklı bölümlere ayrıldığı distopik bir gelecek tasviri çiziyor. ‘Bilgelik’ topluluğunun liderini canlandıran Oscar’lı yıldız Kate Winslet “Çocuklarımın beni cool bir anne olarak düşünmeleri için bu filmde oynadım” diyor. Çeviri: Begüm Yılmaz Portre Kate Winslet KARİYERİNE 11 YAŞINDA BAŞLADI Çocukluk ve gençlik yılları G eçtiğimiz ay Hollywood Bulvarı’nda düzenlenen törenle ‘Şöhretler Kaldırımı’nda bir yıldıza kavuşan ünlü oyuncu Kate Winslet, 5 Ekim 1975 yılında tüm fertlerinin oyuncu olduğu bir ailede dünyaya geldi. Kariyeri boyunca dönem filmlerinde sergilediği performanslarıyla hafızalara kazınan Winslet, Oscar’a aday olmayı başaran en genç yıldız unvanının da sahibi… Verdiği röportajlarda 1314 yaşlarındayken kendini daha olgun hissettiğini belirten Winslet “Dik başlı bir çocuktum. Bir şeyi kafama koyduğumda beni kimse durduramazdı. Fakat ebeveynlerimin arkadaşça yaklaşımı bana kendim olmayı öğretti” diyerek ailelerin çocukları üzerindeki etkisine dikkat çekiyordu. 11 yaşında drama dersi almaya başlayan güzel yıldız oyunculuğa ilk adımını tatlandırıcı reklamındaki rolüyle attı. Sonrasında BBC’nin uzun vadeli televizyon dizilerinde boy göstermeye başlayan Winslet,19 yaşında Peter Jackson’ın yönettiği ‘Cennet Yaratıkları’ (Heavenly Creatures) isimli ilk uzun metraj filminde oynadı. Anne katili bir çocuğu canlandırdığı film, Winslet’a ‘Yeni Zelanda Film ve Televizyon Ödülü’nü getirdi. 12 www.mybilet.com SİNEMA TİTANİK’TE ROL ALABİLMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTI Dönüm noktası İ lk filminde elde ettiği başarıyla seyircinin de takdirini kazanan güzel yıldız verdiği röportajlarda bir eleştirmenden gelen yorumu hiç unutmadığına değiniyor: “Bana her zaman bu rolle anılacağımı ve asla büyük bir oyuncu olamayacağımı söylemişti…” Ancak Winslet tüm bu önyargıları boşa çıkartarak 1995 yılında rol aldığı ‘Aşk ve Yaşam’ (Sense& Sensibility) isimli filmle ilk Akademi Ödülü adaylığını almış ve izleyici kitlesini arttırmıştı. Ancak dünya çapında adını duyurması, 11 dalda Oscar ödüllü tüm zamanların unutulmaz filmleri arasına giren ‘Titanik’ (Titanic) ile gerçekleşti. Winslet, canlandırdığı ‘Rose DeWitt Bukater’ rolünü kapmak için çok uğraştı. Ödüllü Hollywood filmlerinin yönetmeni James Cameron’a oyuncu seçmelerine katılabilmesi için her gün İngiltere’den not gönderen güzel yıldız, DiCaprio’yla ekran testinde yer aldıktan sonra “Beni seçmeseniz bile onu seçin. O, harika” diyerek ünlü aktörle bugünkü dostluklarının temelini de atmış oldu… Cameron, Winslet’in ısrarlarına dayanamayarak en sonunda rolü kendisine verdi, ancak hâlâ tereddütleri vardı. 23 yaşındaki güzel yıldız bu filmle ikinci kez Oscar’a aday gösterildiğindeyse, Cameron ne kadar doğru bir karar verdiğini bir kez daha anlamış oldu. Daha önce 2001 yılında rol aldığı ‘Iris’ filmindeki çıplak sahneleri için utanmadığını hatta “Sanat için soyunanlardanım. Kendimi sergilemekten hoşlanıyorum” diyen Winslet, geçtiğimiz günlerde DiCaprio’nun Rose karakterini çıplak olarak resmettiği sahneyle ilgili büyük bir itirafta bulundu. Güzel yıldız “Aradan geçen 17 yıla rağmen o sahneyle ilgili duyduğum rahatsızlık sürüyor” dedi. İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT “MERYL STREEP, ARTIK BUNA SON VERMEN LAZIM!” Kariyeri T itanik’ten sonra bağımsız yapımlarda rol almayı tercih eden Winslet, başrolünü Jim Carrey ile paylaştığı ve orijinal senaryosuyla dikkat çeken ‘Sil Baştan’(Eternal Sunshine of the Spotless Mind) isimli filmde canlandırdığı ‘Clementine’ rolüyle 13 www.mybilet.com dördüncü kez Oscar’a aday oldu. Törende “Kazanamayacağımı bildiğim için herhangi bir konuşma metni hazırlamadım” diyen Winslet, dört yıl sonra rol aldığı dram türündeki uyarlama ‘Okuyucu’ (The Reader) ile ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’ı kucakladığında yaptığı konuşmayla, ‘Tüm Zamanların Unutulmayan Oscar Konuşmaları Listesine’ girmeyi başardı. İlk provasını sekiz yaşındayken duşta şampuan şişesiyle yaptığını belirten güzel yıldız “Meryl Streep ile aynı kategoride yarıştığıma inanamıyorum, fakat üzgünüm Meryl… Artık buna bir son vermen lazım” ifadesinde bulundu. SİNEMA 42 NUMARA GİYİYOR Özel hayatı İ ki sene öncesine kadar fedakâr bir anne ve başarılı bir oyuncu olan Winslet’ın evliliklerinin neden yürümediği medya tarafından büyük bir merak konusuydu… Hatta boşanmalarının ardından “Çocukları şu dönüşümlü olarak alıyoruz saçmalığına kapılmadık. Benimle yaşıyorlar, bu kadar” sözleriyle sadece eşlerinin değil tüm babaların da hedefi haline gelmişti… ‘Hideous Kinky’ adlı filmin çekimleri sırasında tanıştığı yönetmen asistanı Jim Threapleton ile 1998 yılında hayatını birleştiren Winslet’ın üç yıl süren evliliklerinden ‘Mia’ adını verdikleri bir kızı oldu. İtalyancada ‘benim’ anlamına gelen bu ismi özellikle seçtiklerini belirten çift, ortada hiçbir sebep yokken ayrılma kararı aldı. Güzel yıldızı 14 aylık kızını kendisine göstermemekle suçlayan Threapleton, verdiği röportajlarda bu olanlara bir anlam veremediğini dile getiriyordu… Winslet, boşanmalarından iki yıl sonra kendisiyle aynı hastanede doğan ve hep tesadüfi bir şekilde ortak arkadaşları çıkan yönetmen Sam Mendes ile Karayipler’de tatil yaparken özel bir törenle evlendi. 28 yaşında ikinci çocuğu ‘Joe Alfie’yi dünyaya getiren Winslet, Mendes ile süren yedi yıllık evliliklerini de dostça ayrıldıklarını belirterek noktaladı. İki yıldır evli olduğu eşi Ned Rocknroll ile Sir Richard Bonson’ın Karayipler’deki özel adasında tatil yaparken çıkan bir ev yangını esnasında tanıştığını söyleyen güzel yıldız, geçen yıl doğan bebeğine verdiği ‘Bear Blaze’ ismiyle magazin gündemini epeyce meşgul etti. Ellen Show’a katılan Winslet, bebeğine neden ‘Ayı’ ismini verdiğini ise şu sözlerle açıkladı: “Küçükken ‘ayı’ lakaplı çok sevdiğimiz, kocaman bir sarılması ve herkesin derdini 14 www.mybilet.com anlatıp sırtını yaslayabileceği bir arkadaşımız vardı. Hayatımdaki en harika figür olduğu için ona bu ismi verdik. İkinci isme gelince… Yangının ardından hayatta kalabildik ve buradan bir şeyin bizimle anı olarak gelmesini istedik. Bu da ‘büyük yangın’ anlamına gelen ‘Blaze’ oldu” diyor. Ayrıca ‘Dünyanın En Güzel 50 İnsanı Listesi’ne seçilen Winslet, Hollywood’da ayak numaralarından dert yanan ünlüler arasında yer alıyor. 42 numara ayakkabı giyen güzel yıldız verdiği röportajda “Normal ayakkabı giymektense biker botları ve kovboy çizmeleri giymeyi tercih ediyorum. Böylece ayaklarımın yere daha sağlam bastığını hissediyorum” diyor. ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ 2009 2009 2009 2005 2000 1996 OSCAR – En İyi Kadın Oyuncu, Okuyucu (The Reader) Altın Küre – En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Okuyucu (The Reader) BAFTA – En İyi Başrol Ödülü, Okuyucu (The Reader) Empire Ödülleri- En İyi İngiliz Oyuncu, Sil Baştan ( Eternal Sunshine of the Spotless Mind) Grammy – En İyi Sesli Kitaplar Albümü, What If BAFTA- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Aşk ve Yaşam (Sense& Sensibility) SİNEMA Sevim Gözay [email protected] Ceyhun Yılmaz’la ‘Bırakmak İstiyorum’ seansı: “KAHRAMANLARIM AYHAN IŞIK VE PETER SELLERS” H aftanın röp-seans konuğu yayıncı, komedyen ve şair kişilik Ceyhun Yılmaz. Sinema sevgisini ta TV8’deki ‘Sinematik Portakal’ yıllarımdan bildiğim Ceyhun’la sosyal bir deneye karar verdik ve ‘Bırakmak İstiyorum’ filmini izlemek üzere sabah seansında buluştuk. Dünyanın ilk ve tek sigara bıraktıran filmi, evet. Yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğü üç arkadaşıyla birlikte geldi Ceyhun. Kalabalık ve heyecanlı şekilde girdik salona. Derken ben über ‘aptal sarışın’ anlarımdan birine imza attım. Yerimize oturduğunu zannettiğim bir kadını oturduğu koltuktan kaldırmaya teşebbüs ettim, üstelik tenha salonda! Mahcubiyetten kıvrandım akabinde. Yüz kızartıcı bir sinema kazasıydı kesinlikle. Ve röportajda göreceksiniz ki, komedyenler böyle gafları asla affetmiyor. Işıklar kararıp film 15 www.mybilet.com SİNEMA başladığında bunu düşünemez haldeydim. Çıkışta kahve içip sohbet ederken de öyle. Lakin okudukça, olayların cereyan edişini göreceksiniz. Kayıttayız… Nasıl buldun ‘Bırakmak İstiyorum’u? Bir kere çok büyük bir şeyi başarmış. Kimse kimseyi dinlemez iki saat, çünkü ‘konuşan kafa sıkıcıdır’ Amerikalıların tabiriyle. Emre Bey’in (Emre Üstünuçar) retorik kabiliyetini çok etkileyici buldum o nedenle. Çok sakin bir ses tonu var, mimikleri jestleri çok güzel ve çok iyi biliyor anlattığı şeyi. Bunu sinemada yapmak ayrıca bir tebriki hak ediyor. Sinema perdesinde konuşan birine bakmak, en son Cem Yılmaz denedi bunu. Cem Yılmaz’dan esinlenmişler zaten bu seansı sinemaya aktarırken. Neden olmasın demişler ve öyle karar almışlar yapımcıyla… Cesaret olmuş. Cem Yılmaz başka konularda da birçok yolu açtı bu ülkede. Bununla ilgili de hakkını teslim etmek lazım o zaman, ne kadar güzel. Ve Cem Yılmaz’ı aratmayacak bir iki şaka da vardı içinde aslında, beni güldürdüğü yerler de oldu tebrik ederim. Ezberi bozan bir yerden başlıyor konuya. Çok doğru bir yerden, etkileyici bir yerden başlıyor. Ben birçok insanın sigarayı bırakacağına inanıyorum bu yapımla. Alkışladı zaten bütün salon. İçmeyenlere de tavsiye eder misin, yoksa sadece sigara içenler mi gitsin sence? Bence bu film, sigara içen sevdiklerinin bırakması için çabalayan güzel insanlar için de önemli bir rehber. 16 www.mybilet.com “DİŞÇİ İLE SİNEMA YAN YANA İKİ KOLTUK BENİM İÇİN” Hayatında sinemaya ilk ne zaman gittin, hatırlıyor musun? Zincir var böyle, zinciri hatırlıyorum. Annemle beraber sinema günlerimiz başladı, ben 5 yaşındaydım çok iyi hatırlıyorum. Annesiyle beraber evden çıkınca, çocuk için dünyanın en tehlikeli ve heyecanlı yolculuğu başlar SİNEMA biliyorsun. Annem çok tatlı bir kadındı -Allah rahmet eylesinher diş hekimi randevusunu bir sinemaya bağladı... Çocukluğumdan beri diş hekimiyle sinemayı, yan yana iki koltuk olarak düşünürüm o yüzden. Annemin vefatından sonra da, diş hekimine gitmek zorunda kaldığım zamanlar için hep güzel bir sinema programı yaptım kendime çıkışta… Sinema benim için annemle ilk seyahatimiz, yolculuğumuz ve hediyem. Sinemayı hediye olarak algılayarak büyümüş bir çocuğum. O yüzden de kıymetini çok iyi biliyorum. İlk gittiğiniz film? Annemin söylediğini söylüyorum, ‘Neşeli Günler’ filminden çıkartmışım annemi ağlaya ağlaya, 4-5 yaşımdayken. Meşhur, “Turşu limonla mı, sirkeyle mi olur” kavgası… Sonra Kemal Sunal’ın ‘Japon İşi’ gibi Arzu Film ekolünden sonra 80’lerde yaptığı filmleri net hatırlıyorum. Arkadaşlarımla beraber buluşup sinemaya gittiğim ilk film ise –hiç unutmadım, hayatımın filmi oldu hatta sonra- ‘Geleceğe Dönüş’ serisi. Annem gitmek istemedi, ne yapacağız orada diye. (Gülüyor) Yer neresiydi? Yürüme mesafesinde bir sinemamız vardı. “Aşağı mahalle” dediğimiz yerde, Bahçelievler’de artık olmayan ‘Ünverdi Sineması’, şimdi mobilyacı olmuş. Bir de ‘Zafer Sineması’ vardı hemen yan tarafında. Sonraları 16-22 yaşlarında da bir randevu yeri oldu tabii sinema. Aa nazik yere getirdin. En önemli randevu filmi ve anına gelelim… Neler yaşattı o sinema randevuları sana? İsimlerden kaçarak nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama uğraşacağım (Gülüyor). Olayların isim verilmeden konuşulan halini çok seviyorum, isim verince dikkat başka yere dağılıyor. İki özel sinema var hayatımda, baş başa gönül misafirliği yaparak gittiğim sinema, bir de arkadaşlarımla gittiğim. Arkadaşlarımla sinemaya gitme geleneği olan bir adam olduğum için önce onu anlatayım. ‘Bakırköy 74 Sineması’, çok eski bir sinemadır. Sahibi de arkadaşımızdı, 17 www.mybilet.com babası vefat edince kendisi geçti Celal ağabey, selamlar buradan. Bir gün bize bir iyilik yaptı ve sinemayı 14 arkadaş kapattık. Yiyecek içecek her şeyi alıp üst balkona kurulduk, öyle film izledik kocaman bir sinemada. Kaç yaş bu? 25 falan. Gelelim o özel sinemaya… “Sevgilim” diyebileceğim, çocuklarıma anlatabileceğim ‘bir’ güzel hikâye geçti zaten başımdan. Onunla da özel bir durumumuz şu ki, yan yana görünmememiz lazımdı. O da mı ünlü? Evet. İkimizden birinin başka bir ilişkisi varmışçasına gizli yaşıyorduk ilişkimizi. Benim de çocuksu bir şekilde isyanım tuttu bir gün, tamam dışarı çıkamıyoruz, yürüyemiyoruz edemiyoruz da, hiç mi sinemaya gidemeyeceğiz? Ne olacak bu iş? Manitamızla, sevgilimizle el ele bir mısır yiyemeyecek miyiz sinemada? (Gülüşmeler) Derken karar verdik ve bir Türk filmine gittik. Kimse yoktur diye de gece saat 12’de gittik. Gerçekten de tenhaydı, doğru karar vermişiz, iki kişi vardı bizden başka. Onlar da çift ve ortalarda oturuyorlar. Biz de geçtik en arkaya oturduk ve benim için hala çok özel bir andır. Bu kadarını söyleyebilirim. Film neydi? Filmi de söyleyemem. Çünkü o iki kişi var ya, asıl onu söyleyecektim. Filmin başrol oyuncularıydı ve ikisi de bizim arkadaşımızdı! Biz onlara yakalanmanın mahcubiyeti, onlar bize yakalanmanın mahcubiyeti... Hem çok rezil olursun, hem de kahkahalarla bastırırsın ya rezaleti, SİNEMA Mel Brooks ve Peter Sellers. Oyunculuk yeteneklerinin, ‘auteur’ kabiliyetlerinin üzerine o adamların hayatlarını, kişiliklerini anladıktan sonra daha da ilgimi çekti. Ben komediyi galiba suratı değişmeyen, ‘poker face’ adamlar şaka yapınca seviyorum. Mel Brooks nispeten mimiklidir ama Peter Sellers herhalde bu gezegenin gördüğü en yetenekli oyuncu. “Kahramanım” diyebileceğim bir oyun gücü var. ‘Karşınızda Petter Sellers’ (‘The Life and Death of Peter Sellers’ 2004) filmi de izlemeyenlere acil tavsiyem. Ailesinden alınmış bir feragatnameyle çekilmiş bir film. “AYHAN IŞIK, TÜRK SİNEMASI’NIN JAMES BOND’U” öyle bir andı. Evlendiler daha sonra onlar. A bir dakika, hangi film bu ya? Kayıt dışı söylerim, seni şahsi merakta bırakır mıyım hiç? Okuyanlar çıldırsın... (Kahkahalar) “SARIŞINLARDAN HOŞLANDIĞIMI SİNEMAYLA ANLADIM” Beyazperdede ilk aşkın kimdi? Itır Esen. Sarışın kız sevdiğimi Itır Esen’den anladık, tipimin ne olduğunu yani (Gülüyor). Çocuk halimle bile saçları düzeltmeler, ona âşık olmalar. Sinemanın perdesinde görmekten en hoşlandığım, en özel hissettiğim, hatta kesiştiğim… Sonra Natalie Portman’la yaşadım bunu. Kesik atıyorum bayağı! (Kahkahalar) Itır Esen’den Natalie Portman’a bir yelpazem var yani… Twitter’da da öyle Itır abla, kuşaksız bir sportif heyecanı var, genç bir kız konuşuyor sanki. Selam olsun buradan da. Saygımız sevgimiz sonsuz ona. Sinemadaki ‘adamların’ kimler peki? Dünya sinemasından iki adam benim algımı çok değiştirdi, 18 www.mybilet.com Türk sineması kahramanların? Tarık Akan, Kadir İnanır, Kartal Tibet, Cüneyt Arkın kafadan zaten. Ama Ayhan Işık, Sadri Alışık, Vahi Öz’ün beni çok etkileyen oyunculukları var. Sıcacıklar. Ayhan Işık’ta var o kahramanlık mesela. Ayhan Işık’a bir şey olmayacağını biliyorsun izlerken. O mutlaka halleder. O yakışıklı gülümsemesini filmin sonunda mutlaka çakar. On tane adam üzerine de gelse, bir yerde kilitli de kalsa çıkabileceğini biliyoruz. Bu duyguyu James Bond’la yarattı Hollywood yıllar sonra. Dokuza yakın değişik oyuncusuyla o güveni verdi James Bond karakteri. O yüzden Ayhan Işık çok özel ve biraz farklı hepsinden. Vefatı, hiç görememiş oluşumuz da efsanevi kılıyor onu. Takıntı film ya da karakterin? Dünyada sinemaya en çok aktarılan konu, Sherlock Holmes. Önemli bir vaktimi aldı ama çok güzel şeyler öğrendim onunla da SİNEMA ilgili. Sherlock Holmes gibi bir kültürün 109 yıldır buraya kadar gelmesinin sebebi bir ‘raconu’ oluşu. Hep İngilizler çekiyor, İngilizler oynuyor. Tür denemişler sonra. Korku var, komedi var, aşk var, macera zaten hepsinde var. Hayatı çok güzel bir yerden alıp anlatmış Sir Arthur Conan Doyle. Çıkarım bilimi diye bir bilimden bahsediyor, kendi icadı, tümden gelim temalı bir algı biçimi. O da kafamı açan, kahramanım olanlardan. Sherlock Holmes’u en yakıştırdığım ise, Benedict Cumberbatch. Ki benim gibi bir Sherlock Holmes muhafazakârı ve gelenekselliğinin takibinde biri için zordu onu 2000’li yıllarda görmek. Ama başarmışlar, tebrik ederiz. (Gülüyor) İdeal sinema partnerin? Kim(ler)le gidersin genelde? Genelde kız dostlarımla giderim, kuzenlerimle giderim. Baş başa da giderim ama kalabalığı mesela 6-7’liyi çok seviyorum. Her sinema öncesinde mutlaka yemek organizasyonumuz vardır. Sinemaya koşarak gitmeyi sevmem, yetişmeyi Neye göre seçersin gideceğin filmi? Beni çağırmasını beklerim bir kere. ‘Zaman makinası’ filmleri beni her zaman çok çağırıyor, çok kafayı taktığım için. İkincisi, dünyanın fazla dillendirilmeyen gerçekleriyle ilgili filmler dikkatimi çekiyor. Örnek, Hadron Çarpıştırıcısı. Yani Da Vinci’nin Şifresi’nin 2’inci filmi, ‘Melekler ve Şeytanlar’. Beni koşa koşa çağırmıştı. Önceki filmin ise omurga teması beni pek çekmemişti mesela. Bazı kişilerin de hatırı vardır bende, mesela Morgan Freeman’ı, mesela Billy Crystal’ı görünce girerim o filme. Başka şey öğrenmeme gerek kalmayabilir yani. ‘Star Wars’ gibi felsefesi olan filmleri de seviyorum elbette ama bedava değil o felsefe. 9 saat ve 30 yıllık bir kültür Star Wars. Yeri gelmişken George Lucas gibi bir zekâya da şapka çıkarıyorum. “TÜRK SİNEMASI VE KADINLAR KONUSUNDA KAFAM ÇOK KARIŞIK” sevmem. Fuayesini severim, kültürünü severim. Öncesinde, gideceğim filmle ilgili mutlaka ama mutlaka geniş bir bilgi sahibi olurum. Bilerek gitmeyi isterim. Tek başına gittiğin olur mu? Bir kere gittim. Karakterimle ilgili bir şey herhalde, yemeği de yalnız yiyemiyorum ben. İlla birileriyle bir şey konuşmam lazım. Yalnızlıkla ilgili bir problem belki de. 19 www.mybilet.com Peki, yabancı bir grup sinemasevere Türk sinemasını anlatman gerekiyor. Ve bunu sadece 3 filmle yapacaksın, hangi 3 film onlar? Bir tane film yeter biliyor musun, ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ (Yön: Tunç Başaran, 1989). Çünkü az önce sana söylemeyi unuttum. Annemle, arkadaşlarımla, kız arkadaşlarımla, tek başıma olanlardan başka bir sinemaya gidiş hikâyem daha var benim aslında. Okulla gittik, ilkokul 5’te Uçurtmayı Vurmasınlar’a götürdü öğretmenimiz bizi. Ve kendi yaşımızda, dört duvar arasındaki SİNEMA bir çocuğun hikâyesini izledik. Annesi hüküm giymiş, gidecek yeri olmadığı için hapiste kalan bir çocuk… Çok sarsıcı ve etkileyici bir film. Aynı grup arkadaşlar zor bir soru daha soruyor, “Ülkenizdeki en iyi yönetmen kim”? Şimdi Halit Refiğ’den Çağan Irmak’a çok yetenekli yönetmenler var bu ülkede. Ama biri var ki, hepsinden daha farklı ve onun yaptığını başka kimse yapamadı. Ertem Eğilmez. 40 yaşından sonra sinemaya girişi, batışı, tokat yiyişi, düşüşü, geri gelişi ve Türk insanının sıcaklığını en net ifade eden filmlerin kahramanı oluşu… O yüzden hala izleniyoruz. Yani rakı şişesi kırılır filmde, “N’aptınız be, nimet bu nimet!” diye ağlar adamın teki. Biz buyuz… (Gülüyor) Bu defa diyorlar ki, “En önemli kadın ve erkek oyuncularınız kim”? Düşünüyorum etkilendiğim oyuncuları… Şimdi, Hülya Koçyiğit’le Nurgül Yeşilçay’ın yaptığı aynı iş değil ya, çok adaletli gelmiyor bana hepsini aynı torbadan karıştırıp birini çekmek. Çünkü her sektör gibi oyunculuk da bir değişim yaşadı. Biz bu değişimle arada kalanlarız. Hülya Koçyiğit’in yan yan koşup yüzükoyun ağlamasına da üzüldük, diğer tarafta bir ‘Eğreti Gelin’ performansı da izledik. Benim kafam çok karışık yani Türk sineması ve kadınlar konusunda. Erkeklerde yok mu aynı karışıklık? Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ’un sinemada çok iyi durduğunu biliyorum, çok beğeniyorum. Hem yakışıklı hem yetenekli buluyorum mesela ama kadınlarda çok zorlanıyorum ama aynı şey konusunda. A aa, bir kadın söyle ama olmadı böyle… Nehir Erdoğan o zaman. Türk sinemasında en iyi kadın oyuncu? Evet. Erkek olarak da Kenan ve Kıvanç diyerek kullanmış olayım bu hakkımı. Klasik dönemden de Şener Şen ve Müjde Ar diyorum. Sinema hayalin, projen var mı? Misafir olarak bulunduğun filmler haricinde… Var. Yazdığım ve yaşım müsait olursa oynamak istediğim bir film var. Kadınlarla hayatı anlayan ve 20 www.mybilet.com kadınlarla hayatı anlatan bir adamın hikâyesi… Annesiyle büyüyen bir çocuk olarak başka neyi yazacaktım ki yani? Son soru, bugüne kadar sinemada başına gelen en acayip şey? Az önce senin bir kadını oturduğu yerden kaldırman! (Kahkahalar) Giderayak beni böyle yıktı işte Ceyhun Yılmaz, sevgili MyBilet takipçileri. Bu da bana ders olsun. İlk seans mahmurluğu bile olsa, sinemada böyle ‘aptal sarışın’ anlara karşı uyanık olmak gerek. Sonraki sayıda, kazasız belasız bir röp-seans ve yeni bir vizyon filminde buluşmak üzere, iyi seyirler… SİNEMA SOSYETİK İMAJI YAKASINI BIRAKMIYOR Yeşilçam tadında bir komedi filmi olan ‘Hayat Sana Güzel’ gözünü para hırsı bürümüş zengin bir müteahhittin öleceğini öğrenmesinin ardından yaşadığı şoku konu alıyor. Filmin başrol oyuncularından Hande Katipoğlu “İlk defa böyle bir karakteri canlandırma fırsatı bulduğum için de çok mutluyum” diyor. Hande Katipoğlu ' Begüm Yılmaz [email protected] Yahşi Cazibe’de canlandırdığınız zengin ve deli dolu ‘Simge’ karakteriyle yarattığınız sosyetik imaj, ‘Behiye’ rolüyle karşımıza çıktığınız ‘Hayat Sana Güzel’de de devamlılığını 21 www.mybilet.com sürdürüyor. Bu benzerliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Simge, her şeyden önce şımarık bir karakterdi. Behiye ise daha düz, durum komedisi oynayarak çıkardığım bir karakter oldu. Bu açıdan bir benzerliği olduğunu SİNEMA İNTERNET GİŞESİ HANDE KATİPOĞLU KİMDİR? 13 Mart 1982 tarihinde doğan Hande Katipoğlu, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Sunuculukla başladığı kariyerini oyunculuk alanında sürdüren Katipoğlu, ‘Yahşi Cazibe’ adlı televizyon dizisinde canlandırdığı ‘Simge’ karakteriyle II. Antalya Televizyon Ödülleri’nde ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülünü kazandı. Bugüne kadar çeşitli projelerde yer alan Katipoğlu son olarak senaristliğini Gani Müjde’nin üstlendiği ‘Harem’ dizisinde ‘Mürebbiye Bihter’ rolüyle ekranlarda yer aldı. düşünmüyorum. Ayrıca ilk defa böyle bir karakteri canlandırma fırsatı bulduğum için de çok mutluyum. Umarım seyirci de beğenir. Filmde şehir hayatına eşinden daha kolay uyum sağlamış, gelir gelmez cemiyet hayatına karışmış, alışveriş meraklısı Güneydoğulu bir kadına hayat veriyorsunuz. Karakterin yaratım sürecinde kimlerden ve nelerden esinlendiniz? Tamamıyla iç sesim doğrultusunda hareket ederek Hande’den bir Behiye çıkarmaya çalıştım. Bu yaratım sürecinde fikirlerine önem verdiğim yönetmenimiz Murat Şeker ve rol arkadaşım Şevket Çoruh’un da 22 www.mybilet.com SİTEYE GIT katkıları oldu tabii... Hem bilirsiniz kadınlar her zaman her şeye çok daha kolay uyum sağlar. Nasıl dünyanın her yerinde birçok kadın alışveriş yapmaktan hoşlanıyorsa, Behiye de öyle. Daha önce birlikte ‘Çakallarla Dans’ adlı projede yer alan bir ekiple bir araya geldiniz. Çekimler ve set ortamı nasıl SİNEMA geçti? Ekibin birbirini tanıması çok büyük bir şans ve bu durum benim için müthiş bir avantaja dönüştü. Hemen aralarına dahil oldum. Çok güzel ve eğlenceli geçen bir set ortamı paylaştık. Şunu da belirtmek isterim ki ‘Çakallarla Dans’ en beğendiğim yerli yapımlardan biridir. İzledikten sonra “Ne kadar iyi bir oyuncu kadrosu ve başarılı bir yönetmen!” dediğimi hiç unutmam. Bana da aynı ekiple çalışmak nasip oldu sonunda… Güldürmek ağlatmaktan daha özel Sizi genellikle komedi türü yapımlarda görüyoruz. Mesleki kariyerinizi şekillendirmeye bu alanda mı devam edeceksiniz? Bu durum maalesef Türkiye’de oyunculuğun kronik problemlerinden biri… Sevildiğiniz 23 www.mybilet.com ve başarılı bulunduğunuz bir rolden sonra genelde benzer çizgideki roller için teklifler geliyor. Ben kendimi tekrarlamamak ve oyunculuğumu geliştirebilmek adına bambaşka rollerde yer almayı istiyorum ve insanları güldürebilmenin ağlatmaktan daha özel olduğuna inanıyorum. Komedi türünde kendinize örnek aldığınız bir isim var mı? Model aldığım birisi yok, fakat doğallığını ve profesyonelliğini takdir ettiğim isimler var tabii ki. Şener Şen, Perihan Kutman, Binnur Kaya ve Demet Akbağ bunlardan başlıcaları. Usta mizah yazarlarından Gani Müjde’nin senaristliğini üstlendiği pek çok yapımda yer aldınız. Müjde ile çalışmak nasıl bir deneyim? Kalemine sorgusuz güvendiğim sayılı senaristlerden biridir Gani Müjde. Aynı zamanda da hayatımın en önemli tecrübelerinden… Onun komedilerine gözüm kapalı güvenir, olduğu yere balıklama dalarım. SİNEMA YEŞİLÇAM’IN MODERN TÜREVİNİ YAPIYORUZ Bu hafta gösterime giren ‘Hayat Sana Güzel’in yönetmeni Murat Şeker, önceki projelerde çalıştığı ekiple yola devam ediyor. Eğlenceli bir yapıma imza attıklarını söyleyen Şeker “Sürekli aynı oyuncularla çalışıyor olmamda ki en önemli faktör, oyuncuların ekip çalışmasına yatkın ve uyumlu olmaları” diyor. ' Çakallarla Dans’ komedi serisiyle seyirciyi sinemaya çekmeyi başarmış bir yönetmen olarak son filminizde de aynı potansiyeli yakalayabileceğinizi düşünüyor musunuz? ‘Çakallarla Dans’ kült filmler arasına girdi denebilir. ‘Hayat Sana Güzel’ ise yeni bir macera… Ne kadar birbirlerini etkileyecek olsalar da her filmin hikayesi kendine özgü. Seyirci filmi muhakkak beğenecektir, eğlenceli bir yapıma imza attık. Ancak ne kadar ilgi göreceğini önceden söylemek zor… ‘Hayat Sana Güzel’ için önceki yapımlarınızda beraber çalıştığınız Şevket Çoruh, Timur Acar ve Tuba Ünsal ile yeniden bir araya gelirken bu kez kadroya Hande Katipoğlu, Dilberay gibi sürpriz isimler de katılmış. Filmin oyuncu kadrosunu oluştururken neleri göz önünde bulundurdunuz? Sürekli aynı oyuncularla çalışıyor olmamda ki en önemli faktör, oyuncuların ekip çalışmasına yatkın ve uyumlu olmaları. Sekiz filmimin üçünde hem Şevket (Çoruh) hem Murat Şeker 24 www.mybilet.com SİNEMA İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT Timur (Acar) hem de Tuba (Ünsal) ile keyifle çalıştık. Hande ile daha önce ‘Arkadaşım Max’ isimli çocuk filminde çalışmıştık, bu beraber yer aldığımız ikinci projemiz oldu. Dilberay ise yapımcımız Türker Bey’in (İnanoğlu) fikriydi. Filmin sosu oldu Dilberay, renk kattı. Mahalle kültürünü savunan filmler Öncesinde beraber çalıştığınız oyuncularla aynı projede yer almak yönetmen için avantaj sağlıyor mu? Bizim filmlerimizde herkes egosunu bırakıp sete gelen isimler. Böylece ortak akıl devreye girebiliyor. Asıl mesele doğru kadroyu kurabilmekte... Ben film çekim sürecini bir kampa benzetiyorum. Bu özel alana kimlerle gireceğiniz çok önemli. Ayrıca bir yönetmenin filmine konsantre olabilmesi için birincil parametre oyuncularla uyumu. Çünkü seyirci filmi oyuncuların gözüne bakarak izliyor. Türk seyircisinin en sevdiği tür olan ‘komedi’ üzerinden kolay 25 www.mybilet.com anlaşılan ve tüketilen filmler yapmayı tercih ediyorsunuz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ya da sponsorlardan finans desteği almıyor olmanızın bunda payı var mı? Ben her zaman mahalle SİNEMA kültürünü savunan, zamana dayanaklı filmler yapmaya çalışıyorum. Kullandığımız ana dil ‘komedi’. Bugünkü sokak diliyle MURAT ŞEKER KİMDİR? Murat Şeker 1973 yılında İstanbul’da doğdu. 1991’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne giren Şeker, üç yıl burada eğitim gördükten sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sinema- Televizyon bölümüne geçti. 1996’da ilk kısa filmi ‘-1’i çekti. Sinema çalışmalarının yanı sıra çeşitli gazete ve dergilerde müzik yazarlığı da yapan yönetmen, reklam filmlerinde Sinan Çetin ile birlikte çalıştı. SugarWorkz isimli bir film şirketi olan Şeker, sinema projelerine devam ediyor. Yeşilçam sinemasının modern bir türevini yapıyoruz aslında. Seyirciyle popüler kültüre dair aynı dili konuşuyoruz, fakat popülist olmayan filmler sunuyoruz. Yani otobüse dışarıdan bakmıyoruz, otobüsün içinde film çekiyoruz. Bağımsızlığa inandığım için de devlet desteğine karşıyım. Türk sinemasında ‘tür’ anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelişmekte olan bir kavram. Bizim dram ve komedi merkezli bir sinemamız var. Bilimkurgu ya da sağlam aksiyon filmleri gibi bazı türlerde zaten hiç yokuz. Tür sineması için Türkiye’de henüz gerekli şartlar oluşmadı ama yaşanan gelişmeler iyiye işaret ediyor. Yapılan film adedi arttıkça 26 www.mybilet.com konuyla ilgili orantısal artışlar da olacaktır. Benim de kara film yapma hayallerim ve çalışmalarım var. Bakalım, her şeyi zaman gösterecek Ufukta yeni bir film projesi var mı? Bu yaz ‘Çakallarla Dans 3’ü çekiyoruz. Aralık ayında vizyonda olacak. Seyirciyi yeni ve keyifli bir macera daha bekliyor. Güzel sürprizlerimiz olacak. Umarım seyirci de çalışmalarımızı beğenir. SİNEMA Tuna Kiremitçi [email protected] Macera dolu Amerika K aptan Amerika ile çocukluğumda, rahmetli babamın Marvel çizgiroman ciltlerinde tanıştığımı hatırlıyorum. İnsana kıyafet balosunu hatırlatan o süper kahraman kalabalığının içinde, kalkanı ve ABD bayrağı şeklindeki kostümüyle dikkatimi çekmiş ama büyük bir yakınlaşma isteği de uyandırmamıştı; tıpkı Thor gibi. Ve yine Thor gibi, kendi oğlum sayesinde hayatıma bir kez daha girdi ‘Kaptan Amerika’. Tam 30 yıl sonra... Babam ve oğlum aynı anda aynı gezegende hiç bulunmadılar. İkisi de ‘Kaptan Amerika’yı seviyor ama. Bu da cahilce de olsa kendisiyle biraz ilgilensem iyi olur diye 28 www.mybilet.com düşündürdü bana. Pırıl pırıl bir bahar gününde oğlumla kalktık gittik ‘Kış Askeri’ isimli Kaptan Amerika macerasına. Yan salondaki festival filmine gelmiş entelektüel kalabalığın arasından güle oynaya geçtik; “Birazdan siz kafayı yerken biz patlamış mısırlarımızı yiyerek eğleneceğiz, ha ha!” diye düşünerek. SİNEMA İNTERNET GİŞESİ Fakat hay düşünmez olaydık! Karşımıza karmaşık olay örgüsü dalında Bergman ya da Tarkovski le yarışacak bir hikâye çıktı. Hatta diyebilirim ki, Tarkovski’nin ‘Stalker’ ya da Bergman’ın ‘Yaban Çilekleri’ bu filmin yanında Nickelodeon prodüksiyonu gibi kalır. Öyle bir hengâme, debdebe, şatafat... Sonuçta ikimiz de olayların tamamını anlamayı başaramadığımızdan, kafamızın bastığı yerleri baba-oğul birbirine ekleyerek konuya benzer bir şey var etmeyi başardık. Belki oğlumun dedesi de gizlice yardım etmiştir, bilemiyorum! Şimdi, dünyayı koruyan iyilerin devasa casusluk örgütünün aslında kötülerin eline geçmesi (ya da geçmek üzere olması) durumu var. Bu kötülerin dünyayla ilgili kaynağı Nazilere kadar uzanan çok hain emelleri var. Robert Redford ve Samuel L. Jackson tarafından SİTEYE GIT canlandırılan büyük abilerle Scarlett Johansson (Nataşa Romanof) ve Anthony Mackie (Şahin) tarafından canlandırılan Yüzbaşı Amerika dostları var. 70’lerden kalma bilgisayarların içinde yaşayan 40’lardan kalma bir çılgın bilim adamıyla onun normal bir adamcağızı zorla mutasyona uğratarak elde ettiği Kış Askeri (bir çeşit RoboCop) da eklenince, kadro tamamlanmış oluyor. Artık dimağınız ne kadarını idrak ederse! PIRIL PIRIL BİR BAHAR GÜNÜNDE OĞLUMLA KALKTIK GİTTİK ‘KIŞ ASKERİ’ İSİMLİ ‘KAPTAN AMERİKA’ MACERASINA. YAN SALONDAKİ FESTİVAL FİLMİNE GELMİŞ ENTELEKTÜEL KALABALIĞIN ARASINDAN GÜLE OYNAYA GEÇTİK; “BİRAZDAN SİZ KAFAYI YERKEN BİZ PATLAMIŞ MISIRLARIMIZI YİYEREK EĞLENECEĞİZ, HA HA!” DİYE DÜŞÜNEREK. 29 www.mybilet.com SİNEMA XXI. yüzyıl dijital bir kitaptır Tabii böyle bir öykünün içinde küresel komplo teorisinin olmayacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Dünyayı kapalı kapılar ardında yöneten gizli örgütler, paralel yapılar, göründüğü gibi olmayan nüfuz sahipleri, masum insanları hedef alan hain planlar gırla! Üstelik “7 Milyarın hayatını kurtarmak için ölecek 1 milyon kişinin lafı mı olur?” zihniyetine karşı verilmesi gereken savaşta güçler dengesiz, şartlar çetin, düşman ise acımasız! Üstelik teknoloji ve sibernetik felsefelerine selam çakan diyaloglar da yerli yerinde: “XXI. yüzyıl dijital bir kitaptır...” Fakat İkinci Dünya Savaşı gazisi olduktan sonra gözlerini XXI. yüzyılda açan kahramanımızı nedense bu yönden ele almayı pek düşünmemiş yönetmen ikilisi Anthony ve Joe Russo. Sivillerini çektiği zaman bile ‘arada olur böyle şeyler, takılmamak lazım’ havalarında, gayet cool takılıyor Yüzbaşı Amerika. Sanırım “Olur mu öyle şey?” sorusu günümüz sinemasında pek popüler değil. Ya da filmdeki orantısız aksiyon/görsel efekt kullanımı öyle bir geliyor ki üstünüze, o noktadan sonra bu tür sorular saçma kaçacağından TEKNOLOJİK TASARIMLAR KONUSUNDA MARVEL STANDARTLARINI YER YER ENTELEKTÜEL BAKIMDAN AŞAN, ENKİ BİLAL STANDARTLARINA FALAN YAKLAŞAN BİR GÖRSELLİKTEN BAHSEDEBİLİRİZ. 30 www.mybilet.com sormuyorsunuz. Bütün bunların muhteşem bir görsellikle - hayır, Scarlett Johansson’dan bahsetmiyorum. O da pek çok bakımdan gayet muhteşem ama karıştırmayalım şimdi- perdeye yansıtılmış olduğunu hemen eklemek gerek. Ne zaman “Daha neler!” deseniz eli yükseltiyor ve biraz daha azamet kazanıyor film. Hatta teknolojik tasarımlar konusunda da Marvel standartlarını yer yer entelektüel bakımdan aşan, Enki Bilal standartlarına falan yaklaşan bir görsellikten bahsedebiliriz. Günümüz izleyicisi de memnun kalmış olacak ki hem gişesi bereketli hem de IMDb notu yüksek, gerçek adıyla Yüzbaşı Rogers’ın. Eh, bu başarıdan sonra kendisinden gelecek filme kadar binbaşılığa terfi etmesini beklemek hakkımız olsa gerek! MÜZİK Barış Akpolat [email protected] GÜNDE EN AZ ÜÇ METAL İngiltere'de Heavy Metal din olarak resmen kabul edildi. İnançsız olduğunu bile söyleyemeyenlerin memleketinde böyle bir haber karşısında insan gerçekten hayret ediyor. Peki, bu mevzu nasıl gerçekleşti? Diğer 'radikal' inanışları nasıl geçti metal? K onu inanılmaz ilginç. Öyle ki uzun zamandır daha eğlendiğim bir haber okumamıştım Heavy Metal konusunda. Bu müzik artık bir din. Hayır, Türkiye'de değil tabii ki... İngiltere'de binlerce insan din olarak Heavy Metal'i seçti. Aynı memlekette Druidzm, Satanizm ve Scientology gibi bize pek uzak inanç sistemlerini kabul etmiş. The Guardian'ın haberine göre 6.242 kişi din hanesine bu müzik türünü yazdırdı. Bu inanılmaz çünkü yukarıda yazdığım bizim pek haberimiz olmayan dinler daha uzun süredir var olmalarına rağmen Heavy Metal'i geçemedi. 4.189 kişi Druidizm'i (Paganizm), 1.983 kişiyse kendini Satanist olarak kabul ediyor. ‘Star Wars’ serisindeki Jedi'lara özenip filmdeki 'Güç' konusuna takılıp din olarak 'The Force' yani 'Güç'ü seçen kişi sayısıysa 176.632. Oturup dinleri tartışacak değilim çünkü zaten bir bilgim yok. Bununla birlikte olur da bir gün İngiltere'de yaşarsam 32 www.mybilet.com din haneme neler yazdırabileceğimi biliyorum. İlk ihtimalim çok net: Heavy Metal, ikincisine karar veremedim ama Bacon ihtimali en büyük aday. En çok şaşırdığım konu Heavy Metal'in bir din olarak kabul edilmesi değil insanların korkmadan din sorusuna Druidzm, Satanizm veya Jedi filan diyebiliyor MÜZİK olmaları. Burada neler yaşanırdı bir hayal edin derim. Peki, bu mevzu nasıl gerçekleşti? Nasıl oldu da hayatımızı adadığımız müzik türlerinden biri İngiltere'de din olarak kabul edildi? Dünyaca ünlü Metal Hammer dergisi ve Saxon grubunun vokalisti Bill Byford'un başını çektiği 'The Heavy Metal religion campaign' önce Saxon grubu fanlarının toplanmasıyla başladı ve sonra da yayıldı. Metal Hammer editörlerinden Alexander Milas'ın açıklamasıysa: "Her muhteşem fikir gibi bu da bir pub'da içerken ortaya çıktı" Bill Byford'sa "Heavy Metal'in kitlesi bir kabile gibidir. Kitle çok sadıktır ve bir sonraki şarkının kötü olmasını umursamaz yani pop müziğe benzemez. İnsanlar ara sıra kötü olmanıza ses çıkarmaz ki bu muhteşem bir şeydir. Bu müzik aşkla alakalı değildir. Lirik temalarımızda Aslan yürekli Richard, fırtına ve demir trenlerden bahsederiz. Ama büyük bir kitlenin karşısına çıktığınızda inanılması güç büyüklükte bir bağlantınız olur ki bu da bence ibadet gibidir. Böyle bir şey bizim memlekette olsa üçüncü sayfa haberlerini ve televizyonda hangi gazetecilerin bağıra çağıra yorum yaptığını görür gibiyim. Bazı konularda keşke daha açık olabilsek. Bugün, İngiltere dinle çok alakasız bir konuyu resmi din olarak kabul etti. Eminim radikaller dışında itiraz eden yoktur hatta yetkililer imza filan atarken bir yandan da kahkaha atmışlardır. PLAYLIST Heavy Metal kabilesine kabul edilmek için ezberlemeniz gereken 10 klasik 1- Motörhead - Iron Fist 2- Judas Priest - Rock Hard Ride Free 3- Saxon - Denin And Leather 4- Iron Maiden - Run To The Hills 5- Dio - Holy Diver 6- Black Sabbath - War Pigs 7- Diamond Head - Am I Evil? 8- Metallica - Ride The Lightning 9- Megadeth - Tornado of Souls 10- Manowar - Kings Of Metal Rufus'la bir öğle yemeği T amam, metalciyim ama başka türde müziklere de kısmen aşığım. Rufus Wainwright'ı da çok uzun zamandır severim. Özellikle kendisini bundan yıllar önce Aya İrini'de izlediğimde yülenmenin ötesinde bir şey yaşamıştım. Sahnede tek başına piyanosuyla konuşan adamla bir de röportaj yapmıştım. Uzun uzun konuştuğum telefonun ucundaki adam bana ailesini, cinsel tercihini, müziğini anlatmıştı. Barok pop diye bir türü uyduran aslında kısmen de bunu tutturan Wainwright geçenlerde Avea Escape The Music serisindeki konseri için İstanbul'a tekrar geldiğinde bir öğle yemeği yedik. Tarihten, İstanbul'dan ve hatta Bülent Ersoy'dan bahsettik. "Onunla nasıl tanışırım" dediği Ersoy'la tanışamadı ama hayranlığı fazlasıyla belli oluyordu. Rahatsız olduğum için konserini kaçırdıysam da çok iyi geçtiğini duydum. Rufus Wainwright'la iki kez telefonda konuştuktan sonra yüz yüze tanışmak da gayet keyifliydi. 33 www.mybilet.com HAFTANIN ALBÜMÜ Dapoet - Poetika / On AIR Dapoet adını Ceza, Sagopa Kajmer kadar çok duymamışsınızdır ama çok uzun zamandır yerli hiphop piyasasındaki birinden bahsediyoruz. Da Poet severek dinlediğimiz pek çok rap şarkısının mutfağında bir adam. İnanılmaz kaliteli 'beat'ler yazan mükemmel müzikler yaratan biri. Geçen günlerde solo albümü Poetika'yı yayınladı. Uzun zamandır Sansar Salvo'yle birlikte en çok dinlediğim hiphop albümü oldu. Sürekli Da Poet beatlerine sarılıyorum. Albüm ki favorilerim Fuat Ergin düeti olan Diz Çök, Patron düeti Kaç Milyon ve Dur Dünya. Kaçırmayın, uzun zamandır bu kadar karanlık atmosferli bir hiphop albümü dinlememiştim. TİYATRO BAKİ OLAN ESERLERDİR YAPAN İSE SANATKAR Neşe Mesutoğlu [email protected] 9 Nisan, Osmanlı mimarisine damga vuran Mimar Sinan’ın 456’ncı ölüm yıldönümüydü. Devlet Tiyatroları, büyük ustayı Cevahir sahnelerinde izleyiciyle buluşan ‘Sinan Süleymaniye’de’ isimli oyunla anıyor. B ir ömre 400'den fazla eser sığdıran Mimar Sinan’ın eserleri, 400 yıldır bütün ihtişamıyla ayakta duruyor. Sinan’ın özellikle depreme karşı pek çok önlem aldığı biliniyor. Bu önlemlerden birini, temelde kullanılan özel taban harcı oluşturuyor. Sadece Sinan’ın eserlerinde görülen bu harç sayesinde, deprem dalgaları emiliyor ve etkisiz hale geliyor. Ayrıca Sinan, zeminin sağlamlaşması için kazıklarla dayanak duvarları inşa ettiriyor. Ve hatta zemine tam oturmasını sağlamak için Süleymaniye’nin temelini altı yıl bekletiyor. Ne var ki bu yöntemi Muhteşem Süleyman’a bile açıklaması kolay olmuyor. ‘Sinan Süleymaniye’de’ isimli oyun tam da bu dönemi konu alıyor. Padişahın sabrının taşması mimarbaşı üzerinde bir zaman baskısına dönüşüyor. Süleymaniye Camii’nin inşaatı devam ederken, teftişe gelen Sultan Süleyman’a iki ay içinde tüm işlerin biteceği sözünü veriyor. Ve koca Sinan, hayatının en zorlu sınavıyla karşı karşıya kalıyor. Korku değil saygıyla besleniyor İçinde bulunduğu toplum tarafından anlaşılamayan Sinan, muhafazakar zihniyete direniyor. “Sanatçılarım” dediği mimar 35 www.mybilet.com TİYATRO İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT BEN BU FİLMİ GÖRMÜŞTÜM Biyografi sevenler için önerim Yves Saint Laurent. Birbirine çelme takan insanların olduğu bir toplumda neden özel yeteneklerin ortaya çıkamayacağını gösteriyor bu film. Bir sanatçının, bir dehanın herkesten önce kendine zarar verebileceğini, bir toplumun ilerlemesi için onu kendisinden bile korumak gerektiğini anlatıyor. Üstelik bir de 60’lı yılların başındaki Paris yaşamına götürüyor bizi. ekibini Muhteşem Süleyman’a karşı korurken, “Sanatkar; itaatkar bir kula değil, haşarı bir yaramaza benzer” diyor ve “Özgür iradenin olmadığı yerde ne edepten ne mektepten söz edilebilir” diye devam ediyor. Şeyhülislam Ebussuud’un ön yargılı eleştirilerinin üzerine cüretkar bir savunmayla gidiyor. Camiden yükselen seslerin ilahi bir musikiyi andırmasını isteyen usta mimar, değil birbirine karışan ezan seslerine, en ufak bir çınlamaya karşı önlem arayışında oluyor. Şehzade Mehmet Camii’nde seslerin kubbeden yankılanışını ölçmek için nargileyle yaptığı testin nasıl yanlış anlaşıldığını hatırlatıyor. Bu büyük şehircilik dehası, üzerindeki çeşitli baskılara karşı dimdik dururken ‘korku’ duygusunu küçültücü buluyor ve asla korkuyla eğilmiyor. Buna karşılık akıl almak için gittiği hocası Derviş Pir-i Alem’in yanında büyük bir saygıyla diz çökmekten çekinmiyor. 36 www.mybilet.com TİYATRO İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT İstanbul’daki en muhteşem eseri Mimar Sinan’ı canlandıran Fatih Kahraman, bir dehanın portresini ustalıkla sahneye taşıyor. Sadece işçiler ve saray ahalisi arasında değil, izleyiciyle de köprü kurmayı başarıyor. Yazar Cem Günen’in özlü sözlerin bir derlemesini andıran metni, onun sesiyle durağanlığından ayrılarak yükseliyor. Didaktik anlatıma varan bu BİR KONSERİN ARDINDAN Türkiye'nin ilk ve tek amatör senfoni orkestrası ‘TED Senfoni Orkestrası’ bu kez İstanbullu müzikseverlerin karşısındaydı. Geçen hafta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Şef Ahmet Ünlü yönetiminde keyifli bir konser verdi. İzleyiciler arasında yer alan çocuklar da konseri sessizce ve dikkatle dinledi. OYUN: SİNAN SÜLEYMANİYE’DE YAZAN: Cem Günen YÖNETEN: Mahmut Gökgöz DEKOR TASARIMI: Osman Şengezer KOSTÜM TASARIMI: Mihriban Oran IŞIK TASARIMI: Ayhan Güldağları BESTECİ: Nurettin Özşuca KORO ŞEFİ: Uğur Yılmaz metin, yorum yapma fırsatı vermeyen düz bir öykü sunuyor. Yönetmen Mahmut Gökgöz’e de bir tarihi vakayı sürprizsiz bir OYUNCULAR üslupla izleyiciyle buluşturmak MİMAR SİNAN: Fatih Kahraman kalıyor. Ara geçişlerde sahnede KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN: yer alan koro ise naif bir anlatıma Murat Karasu dönüşüyor. Bir saat 15 dakika ŞEYHÜLİSLAM EBUSSUUD: Selçuk Kıpçak süren tek perdelik oyun, şiirsel MİMAR DAVUD: Umut Demirdelen ifadeler ve hatta şiirlerle akıcı bir KÜÇÜK DAVUD: Deniz Gürzumar şekilde ilerliyor. Tüm bu sadeliğe SARHOŞ İBRAHİM: Güray Kip dekordaki yalınlık da eklenince MİMAR HIZIR: Emin Önal pek çok okulda gösterime uygun MİMAR FERRUH: Fırat Demir MİMAR DALGIÇ AHMET: bir çalışma ortaya çıkıyor. Nitekim Cihan Ayhan salonu dolduran gençlerin BİNA EMİNİ: Muzaffer Demirel azımsanmayacak sayıda olması da DERVİŞ PİR-İ ALEM: Birol Engeler hedef kitlenin çocuk ve gençlere VEZİRLER: yönelik olduğunu gösteriyor. Yıldırım Eryılmaz-Uğur Yılmaz Sahnedeki yalınlık yormadan, ULAK: Arif Mustafa Güney İŞÇİLER: Abdurrahman Yılmaz keyifli bir dinleti sunarken Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem Aybar Taştekin - Başar Alemdar Cem Çelik - Gökhan Yılmaz eseri Süleymaniye Camisi’ni ziyaret Onur Erolus - R. Onur Duru etme isteği uyandırarak amacını Tuğrul Ozan Tuğrul - Umur yakalıyor. Sevim - Nesrin Sütçü. 37 www.mybilet.com TİYATRO BU OYUNU ÇOK SEVDİK AŞKLA OYNUYORUZ Yıllardır Devlet Tiyatroları bünyesinde kapalı gişe oynayan ‘Profesyonel’in başrol oyuncularından Bülent Emin Yarar ile ‘Dünya Tiyatrolar Günü’nde buluştuk. Yarar “Biz toplum olarak nedense sanatı hep ulaşılmaz bir yere koyduk ve bir sürü insanı sanattan mahrum bıraktık. Oysaki sanat hep elimizin altında” diyor. 2 4 yıl önce Sırp yazar Duşan Kovaçevic tarafından yazılan ve Yugoslavya’nın yaşadığı toplumsal ve politik değişim sürecini gözler önüne seren oyunun, günümüzde bu kadar ilgi görmesinin sebebi nedir? Bu oyun baktığınız zaman sadece Yugoslavya’nın meselesi gibi durmuyor. Birçok dile çevrilip, birçok yerde sahnelendiği için bizim hikayemize de çok yakın ve bir o kadar da güncel… Nasıl hayatta her an bir önüne seriyor. şeyler değişebiliyor, Unuttuğumuz Begüm Yılmaz özellikle de siyasi çocuklarımızı, [email protected] olarak, bir bakıyoruz vazgeçtiğimiz oyunun bir yeri buna paralel anne- babamızı… Bu yüzden çok olarak alkış almaya başlıyor. Çok derinlikli bir oyun. Hatta kendisi akıllıca yazılmış bir metin… de şöyle bir itirafta bulundu: Hatta ben Şehir Tiyatroları “Profesyonel, dramaturjik anlamda tarafından sahnelenen ‘Dar her şeyin yerli yerine oturduğu en Ayakkabıyla Yaşamak’ adlı oyunun iyi oyunum!” Biz “Acaba bu oyunu prömiyerinde Duşan Kovaçevic’le başka bir yerde oynasak bu algı tanışma fırsatı da buldum. Çok değişebilir mi?” diyerek Rize ve yönlü bakıyor hayata. İşin sadece Çorum’a da turne gerçekleştirdik. politik tarafını ele almıyor, sistemin Baktık ki değişen hiçbir şey yok. bize dayattıklarını da gözler Seyirci aynı reaksiyonu gösteriyor, Bülent Emin Yarar 39 www.mybilet.com biz aynı coşkuyla oynuyoruz. Demek ki burada yazarın da ifade ettiği gibi çok katmanlı bir metin ortaya çıkmış ve bu bir şekilde her kesimden insana dokunuyor. Oyun sıradan bir polis memuruyla entelektüel bir insanı karşı karşıya getirerek hem aydınımızın hem de sıradan bir insanımızın kendisiyle yüzleşmesine olanak tanıyor. Bu da oyunun seyir keyfini yükseltiyor sanırım. Biz oyunu çok sevdik, aşkla oynuyoruz. Bu enerjimizin de oyunun genelinde yükselmesine neden olan ikinci etken olduğunu TİYATRO düşünüyorum. Sizin de bahsettiğiniz gibi ‘Profesyonel’ yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da birçok kez sahnelendi. Yurtdışındaki seyirci tarafından nasıl karşılandınız? Oradaki oyunun atmosferi buradan daha mı farklı? Yurtdışına gittiğimizde oyunu orada yaşayan Türklere oynadık. Kendi deyimleriyle tiyatrodan çok uzak kalmışlar. Bu zamana kadar pek çok popüler sanatçıyı ağırlamışlar, fakat temsiller sahnelenmemiş. İçlerinden biri “Artık tiyatrolara da yer verelim” dediğinde böyle bir davet geldi. Bizden önce ‘Vahşet Tanrısı’ isimli oyun ve ardından ‘Profesyonel’ sahnelendi. Kaldı ki biz dekorumuzun tamamını götüremedik. Çok minimum düzeyde neredeyse dekorsuz oynamamıza rağmen orada da inanılmaz ilgi gördük. Biz yurtdışındaki festivallerde yer almak, ‘Hamlet’ gibi başka oyunlarımızı da oynamak, kendimizi anlatmak istiyoruz. Fakat maalesef bu tarz projeler kendi bünyemizde istenilen düzeyde gerçekleşemiyor. Duşan Kovaçevic’le olan sohbetimizde bu konuya da değindik. Kendisi “Duyuyorum oyunu, çok güzel gidiyormuş. Çok mutlu oluyorum ve çok görmek istiyorum” dedi. Ama mümkün olmadı. Seneye bir şekilde davet etmek istiyoruz kendisini. Bu oyunu proje olarak Devlet Tiyatroları’na siz sunmuşsunuz… Neden ‘Profesyonel’i tercih ettiniz? Biz Işıl Kasapoğlu’yla ‘Woyzeck’ isimli bir proje gerçekleştirme aşamasındaydık. Hâlâ da kafamızın bir yerinde duruyor. Fakat sonra geniş bir kadrosu olduğu ve arkadaşlarımızın çoğu da oyunlara dağıldığı için Işıl’a bu oyunu ertelemeyi ve daha dar kadrolu bir oyun hazırlamayı teklif ettim. Işıl da bu fikrimi benimsedi. Eşim Bennu (Yıldırımlar) Duşan Kovaçevic’in bir oyununu çalışıyordu. Aldım metni okudum, çok hoşuma gitti. Tabii o zaman ortaya böyle bir oyunun çıkacağını hayal etmek mümkün değil. OYUN: PROFESYONEL YAZAN: Duşan Kovaçevic ÇEVİREN: Başar Sabuncu- Bilge Emin REJİSÖR: Işıl Kasapoğlu DEKOR TASARIMI: Nurettin Özkönü KOSTÜM TASARIMI: Gülümser Erigür IŞIK TASARIMI: İ. Önder Arık BESTECİ: Cenap Oğuz YÖNETMEN YARDIMCISI: Gülen Çehreli ASİSTAN: Tuğçe Şartekin Karasu SAHNE AMİRİ: Reşit Arslan KONDÜVİT: Zeynep Reha Dağarslan IŞIK KUMANDA: Bülent Yalçın DEKOR SORUMLUSU: Serdar Erman AKSESUAR SORUMLUSU: Erdinç Aksoy TERZİLER: Emel Yüksel-Hasan Basri Aktaş OYUNCULAR: LUKA LABAN: Bülent Emin Yarar TEODOR TEYA KRAY: Yetkin Dikinciler MARTA: Gülen Çehreli KAÇIK: Cenap Oğuz 40 www.mybilet.com TİYATRO ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ 2010 2010 2007 2005 2005 2000 2000 1994 17. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü, Beş Şehir 14. Afife Tiyatro Ödülleri- Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu, Profesyonel Müjdat Gezen Sanat Merkeziİsmail Dümbüllü Özel Ödülü 9. Afife Tiyatro Ödülleri- Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu, Çayhane 5. Lions Tiyatro Ödülleri- Yılın En Başarılı Komedi Erkek Oyuncusu, Çayhane 4. Afife Tiyatro Ödülleri- Yılın En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncusu, Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı MSM Ödülleri- Sanat Ödülü, Cyrano de Bergerac Ankara Sanat Kurumu ÖdülleriÖvgüye Değer Erkek Oyuncu Ödülü, Miletos Güzeli Kafamda çok kurguladığım bir şey değildi. Yetkin’le konservatuardan beri bir şekilde aynı yollardan geçtik. Ben iyi bir ikili olacağımızı hissettim galiba. Reha Erdem’deki heyecanın hayranıyım Hemen Işıl’a koşturdum. O da okudu ve sevdi. Ardından idareye gittim. ‘Profesyonel’in repertuvara girmiş bir oyun olduğu anlaşıldı. Sonrasında hemen Yetkin’i (Dikinciler) aradık. “Tamam” dedi. Konservatuardan arkadaşım Cenap’a (Oğuz) sorduk “Müzikleri yapar mısın?” diye… Gülen (Çehreli) dahil oldu ve böyle prodüksiyon tiyatrosu şeklinde kendi halimizde başladık. ‘Teodor Teya Kray’ rolü için Yetkin Dikinciler aklınıza gelen ilk isim mi oldu? 41 www.mybilet.com Tiyatronun yanı sıra sinemada da ‘auteur yönetmen’ olarak ün salan Reha Erdem’in filmlerinde sergilediğiniz performanslarla tanınıyorsunuz. Erdem’in sinema dilini nasıl yorumluyorsunuz? Dün oyundan sonra hep beraberdik. Reha her şeyden önce iyi bir insan… Bu durum her şeye, tüm kurguya, hayallerine yansıyor ve bunu izleyiciye sunuyor. Ben basit olarak Reha’nın dilini böyle çözümlüyorum. Filmlerinin içinden bir sürü insan çıkıyor. Doğanın bir parçası olmaya çalışan insanlar… Bir de onda beni şaşırtan şey; baktığınız zaman filmlerinin hepsi birbirinden farklı renkler TİYATRO gibi. ‘Korkuyorum Anne’, ‘Kaç Para Kaç’, ‘Jîn’ bunların hepsi ayrı renkler, ayrı tablolar gibi geliyor. Ondaki bu heyecanın hayranıyım gerçekten. Umarım bitmez, devam eder ki; o her şeye rağmen devam edeceğini söylüyor zaten. Reha’nın çalışmalarını ortaya bir eser bırakabildiği için çok anlamlı buluyorum. Sinemanın tiyatrodan en büyük farkı, film senaryo aşamasındayken hiçbir anlam taşımıyor. Ancak çekildiğinde tamamlanıyor her şey. Reha da bunu Türkiye’de iyi becerenlerden… Modern hikayemizin kurucularından Sait Faik Abasıyanık’ın 60’ncı ölüm yıldönümünde anılacağı hikaye dinletisine sesinizle hayat verecek sanatçılar arasındasınız. Sizce bu tarz etkinlikler Türkiye’de beklenilen ilgiyi görüyor mu? Biz 13-14 yıldır bu etkinliğe şiir ağırlıklı olarak devam ediyoruz. “Hikaye hadi tamam da şiiri kim dinleyecek?” derken bir baktık seyirciler salona sığmaz oldu. Ücretsiz bir etkinlik evet, ama yine de kar kış demeyip gelmeye devam ettiler. Ben hâlâ hayret ediyorum. Demek ki böyle bir ihtiyaç varmış. Sahnede yaratılan eski radyo konsepti, görsel efektler ve müzik farklı bir atmosfer yaratıp insanların rahatlamasına vesile oluyor belki de… Bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü. Neler söylemek istersiniz bugüne dair? Biz toplum olarak nedense sanatı hep ulaşılmaz bir yere koyduk ve bir sürü insanı sanattan mahrum bıraktık. Oysaki sanat elimizin altında, hep yakınımızda, ruhumuzda, bedenimizde, hep beraber yürümemiz gereken… İnsanın umudu, aydınlığı, yarınları, sanatın tamamı… Tiyatro da bunlardan biri ve ben inanıyorum ki hangi çağda olursak olalım, hangi iletişim araçlarını kullanırsak 42 www.mybilet.com kullanalım o hep var olacak. Dünyada iki kişi kalsa bile, diyalog devam ettikçe tiyatro da olacak. Ben insanların tiyatrodan, tiyatroyu izlemekten neden korktuklarını anlayamıyorum. Tiyatro bizi, kendimizi anlatıyor. Kendimizi izlemek inanılmaz güzel bir şey değil mi sizce de? Kendimizle barışmamız da ancak bu şekilde mümkün olacak. BÜLENT EMİN YARAR’DAN TEK KİŞİLİK ‘HAMLET’ William Shakespeare’in her çağda güncelliğini koruyan eserlerinden biri olan ‘Hamlet’ Türkiye’de ilk kez İstanbul Devlet Tiyatrosu yorumuyla tek kişilik bir gösteri olarak sahneleniyor. Başrolünü Bülent Emin Yarar’ın üstlendiği temsilde Hamlet, olayları hem yaşayan hem de anlatan kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bu eşsiz trajedinin farklı yorumu, 18-19-22-2426 Nisan ve 9-10 Mayıs tarihlerinde Devlet Tiyatroları Üsküdar Tekel SİTEYE Sahnesi’nde. İNTERNET GİŞESİ GIT MAGAZİN Kırmızı Gözlüklü Kız [email protected] DENETİM ALTINDAYIM Brezilyalı süper model Gisele Bundchen, bir yılda elde ettiği 42 milyon dolarlık gelirle Forbes tarafından yayınlanan ‘Dünyanın En Çok Kazanan Modelleri Listesi’nde yine zirveye oturdu. New York Post’un haberine göre sekiz yıldır birinciliği kimselere kaptırmayan 34 yaşındaki ünlü model, Vogue dergisine yaptığı açıklamada “Evet, çok kazanıyorum. Fakat öyle söylenilen kadar büyük meblağlar değil… Ayrıca ben zaten Amerikan Gelir İdaresi (IRS) tarafından denetleniyorum ve inanın bana o listede yer alıp almadığım beni hiç ilgilendirmiyor” diyerek tepkisini ortaya koydu. GRUMPY CAT, PARTİDE UYUYAKALDI Somurtkan yüzü ve umursamaz tavırlarıyla oyuncakları Amerika’nın en büyük mağazalarında satılan, ismi kahve markası olan ve geçtiğimiz yıl yer aldığı filmle kendisine geniş bir hayran kitlesi edinen sosyal medya fenomeni Grumpy Cat, MTV Film Ödülleri’nde sahibi Tabatha Bundesen ile kırmızı halıda boy gösterdi. Geçtiğimiz aylarda Pharrell Williams’ın Grammy Ödülleri’nde taktığı devasa şapkanın kedi modası versiyonuyla geçişini tamamlayan Grumpy Cat gerçek adıyla ‘Tardar Sauce’ gecenin yorgunluğuna daha fazla dayanamayarak törende uyuyakaldı. 45 www.mybilet.com MAGAZİN CAMERON DIAZ’IN EN GÜZEL HAYRANI 2 Mayıs’ta gösterime girecek olan ‘Öteki Kadın’ filminde canlandırdığı ‘aptal sarışın’ rolüyle sinema kariyerine ilk ciddi adımını atan Kate Upton, 41 yaşındaki rol arkadaşı Cameron Diaz’ı yere göğe sığdıramıyor. Çekimlerden sonra Karayip Adaları’nda birlikte tatil yapan ikili denizde kokteyl keyfi yaparak stres attı. Ancak bikinileriyle tüm dikkatleri üzerine çeken ikiliden Upton, şu sıralar göğüslerinden yana biraz dertli. The Sun On Sunday gazetesine yaptığı açıklamada “Hayatımın her günü keşke göğüslerim daha küçük olsaydı diyorum. O zaman sevdiğim bikini modellerini ve vücudu saran tank top’ları rahatlıkla giyebilirdim” diyen Upton, Diaz’ın ne kadar ideal bir fiziğe sahip olduğuna dikkat çekmeden edemiyor. Her şeye rağmen vücuduyla gurur duyduğunu belirten güzel model “Benim gözümde Cameron Diaz mükemmel bir figürdür” yorumunu getiriyor. ÇOCUK YAPTI, KARİYERİ BIRAKTI Geçtiğimiz günlerde Los Angeles’ta düzenlenen önlenebilir sakatlıklar ve çocuk kazalarının önüne geçilmesinde farkındalık yaratmayı amaçlayan ‘Safe Kids Day’ adlı etkinliğe aralarında Ciara, Drew Barrymore ve Kendra Wilkonson gibi isimlerin bulunduğu ünlü anne adayları da katıldı. Eşi Will Kopelman ile ikinci kez anne olmaya hazırlanan Drew Barrymore, verdiği röportajda anneliğin kariyerini nasıl değiştirdiğini anlattı. Geçtiğimiz sene Wal- Mart’ta ‘Flower Beauty’ isimli güzellik ürünleri satan bir mağaza açan ünlü oyuncu “Artık çok fazla film yapmıyorum. Evden yürütebileceğim ya da akşam yemeğinde evde olabileceğim türden işlerle ilgileniyorum” diyor. NICOLAS CAGE’I TEDİRGİN EDEN MESAJ Cep telefonunu kaybettikten sonra kişisel bilgilerinin özellikle de mesajlarının yanlış ellere geçmesinden büyük endişe duyan Nicolas Cage, içinde bulunduğu durumu ‘Joe’ isimli rol aldığı son filmin yönetmeni David Gordon ve rol arkadaşı Tye Sheridan ile bir araya gelerek paylaşmış. Söylentilere göre telefonunda yer alan bir mesajdan dolayı oldukça tedirgin olduğunu dile getiren Cage, grubun ısrarları sonucu mesajın içeriğini dayanamayıp söylemek zorunda kalmış. Las Vegas’taki bir arkadaşına “Tüm yardımların ve göstermiş olduğun destek adına teşekkür ederim, kardeşim” metnini yazdığını ifade eden ünlü aktör aradan biraz zaman geçtikten sonra “Kardeşim diye belirttim, anlatabiliyorum değil mi?” şeklinde bir açıklama gereği duymuş… 46 www.mybilet.com KÜLTÜR - SANAT ÇOCUK ŞENLİĞİ BAŞLIYOR İ stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bu yıl 30’uncusunu düzenlediği ‘Çocuk Şenliği’nde tamamı ücretsiz gösterimlerle çocukları tiyatroyla buluşturuyor. 23-27 Nisan tarihleri arasında ‘Haydi Çocuklar Tiyatroya’ sloganıyla gerçekleştirilecek şenlikte Şehir Tiyatroları’nın tüm sahnelerinde 16 oyun ve 30 gösterime ev sahipliği yapıyor. Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde ilk kez sahnelenecek ‘Harikalar Mutfağı’ isimli oyun ile başlayacak etkinlik, çeşitli atölyelere de yer veriyor. ‘İÇ GÜÇ’ YORUMU S anatçı ve iletişim profesyonellerinin bir araya gelmesinden doğan Lokomotif Kültür ve Sanat Derneği, sanatseverleri bu yıl ikincisini gerçekleştirdiği ‘İç Güç’ adlı lokomotif grup sergisiyle buluşturuyor. Her sanatçının kendi bakış açısıyla ‘iç güç’ temasından ne anladığını yansıttığı sergi, 30 Nisan’a kadar Saint Joseph Lisesi Sergi Salonu’nda ziyaret edilebilecek. İLK TÜRK BALE ESERİ YENİDEN SAHNEDE A ntalya Devlet Opera ve Balesi (ANTDOB) dünya repertuvarına giren ilk ve tek Türk bale eseri ‘Judith’i yenileyerek ilk Türk bale suiti ‘Çeşmebaşı’ ile tekrar sahneleniyor! Arka arkaya sahnelenecek iki perdelik temsiller 19 Nisan Cumartesi günü saat 15.00’de Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde. 48 www.mybilet.com KÜLTÜR - SANAT İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT ‘KARGALAR KAFESTE’ TODEV İÇİN SAHNEDE S uat Kamçılı prodüktörlüğünde kurulan ‘Kargalar Kafeste’, 60’lı yıllarda Amerika’yı sallayan Dean Martin, Frank Sinatra ve Sammy Davish’in renkli şovlarını sahneliyor. Tanju Okan, Fecri Ebcioğlu, Ayten Alpman gibi sanatçılara da yer veren müzik grubu, Türkiye Otistiklere Eğitim ve Destek Vakfı (TODEV) için sahne alıyor. Keyifli ve nostaljik bir akşam vaat eden konser, 27 Nisan Pazar günü saat 20.00’de Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde. DEVLET TİYATROSU’NDAN 23 NİSAN HEDİYESİ D evlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle çocuk oyunlarını ücretsiz sahneliyor. 20-30 Nisan arasında, 10 bölgede 10 sahnede, 10 çocuk oyunu, 5 bin 511 çocuğa ücretsiz gösterilecek. Davetiyeler DT gişelerinden ve ilgili müdürlüklerden temin edilebilir. • İstanbul Devlet Tiyatrosu ‘Nereye Koşuyorsun Böyle Minik Tay’ oyununu 20 Nisan’da Cevahir Salon 2’de saat 14.00’te sahneleyecek. • İzmir Devlet Tiyatrosu’nda, ‘Canlanan Masallar’ oyunu, 20 Nisan Pazar günü saat 11.00’de ve 14.00’te, ‘Küçük Prenses’ oyunu da 23 Nisan Çarşamba Günü saat 11.00’de Konak Sahnesi'nde temsil verecek. • Bursa Devlet Tiyatrosu 23 Nisan Çarşamba günü saat 11.00’de ve 14.00’te Ahmet Vefik Paşa Sahnesi’nde ‘Sırça Köşk’ü minik seyirciyle buluşturacak. • Adana Devlet Tiyatrosu, Sabancı Sahnesi'nde ‘Merhaba Hayat’ oyununu 23 Nisan Çarşamba saat 11.00’de, tiyatroseverlerin beğenisine sunacak. • Erzurum Devlet Tiyatrosu ‘Yaşlı Kuklacı’ adlı oyunu 23 Nisan Çarşamba günü saat 13.30’da ve 24 Nisan Perşembe günü saat 10.30’da Trabzon Atapark Haluk Ongan Sahnesi’nde, 21 Nisan Pazartesi günü saat 11.00’de ve 27 Nisan Pazar günü saat 14.00’te Erzurum Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde sahneleyecek. • Diyarbakır Devlet Tiyatrosu ‘Neşesaçan’ adlı oyunu 21 Nisan Pazartesi günü saat 11.00’de ve 28 Nisan Pazartesi günü saat 14.00’te Orhan Asena Sahnesi’nde seyirciyle buluşturacak. • Antalya Devlet Tiyatrosu ‘Barış Çiçeği’ oyununu 23 Nisan Çarşamba saat 11.00’de ve 24 Nisan Perşembe günü saat 13.00’te Haşim İşcan Kültür Merkezi Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde minik tiyatro severlerin beğenisine sunacak. • Konya Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde ‘Ali Baba ve Kırk Haramiler’ 23 ve 25 Nisan'da saat 10.30’da sahnelenecek. • Sivas Devlet Tiyatrosu, Atatürk Kültür Merkezi Sahnesi'nde ‘Çiçek Prenses’ oyununu, 30 Nisan Çarşamba saat 14.00’te sahneleyecek. 49 www.mybilet.com KÜLTÜR - SANAT BAŞKENT İÇİN CAZ VAKTİ Ankaralı müzikseverleri cazın güçlü isimleriyle buluşturacak olan ‘17. Uluslararası Ankara Caz Festivali’, 7 Mayıs- 15 Haziran tarihleri arasında keyifli yaz akşamları vaat ediyor. Ankara Caz Derneği Başkanı Özlem Oktar Varoğlu “Bu festivali gerçekleştirirken kültürel gelişimin ve ülkelerarası arası iletişimin güçlendirilmesi adına katkılar sağlıyoruz” diyor. Röportaj: Begüm Yılmaz Özlem Oktar Varoğlu ' ODTÜ Caz Günleri’ olarak başlayan festivalin gelişim süreci nasıl gerçekleşti? Süreç 1996 yılında başladı. Ankara Caz Derneği’yle benim küratörlüğümde birkaç konser yaptık. ODTÜ Caz Günleri olarak başlayan etkinliği Ankara’ya yaymak, cazı daha genç kitlelerle tanıştırabileceğimiz alanlara taşımak 50 www.mybilet.com KÜLTÜR - SANAT İNTERNET GİŞESİ istiyorduk. Yıllar içinde artan ilgiyle beraber ODTÜ’nün sınırlarına sığamaz hale geldik ve dört yıl sonra ismini ‘Uluslararası Ankara Caz Festivali’ olarak değiştirdik. Türkiye’de caz müziğin tanınmasında büyük rol oynayan festival, konser dışında alternatif etkinliklere de ev sahipliği yapıyor mu? Konser dışında yaptığımız birçok etkinliğimiz var. Festivale May 7Mayıs ayıs ayı yı June unee 15Haziran 2014 www.ankaracazfestivali.com dahil olarak bugüne kadar paneller, atölyeler, jam session’lar gerçekleştirdik. Bu seneyse festival kapsamında gerçekleştireceğimiz dört etkinliğimiz bulunuyor. Bunlardan biri Sibel Köse ve Meltem Ege ile birlikte bir caz vokal atölyesi... Şu anda NTV Radyo’da program yapmakta olan duayen radyocu ve Yönetim Kurulu Üyemiz Yavuz Aydar ile canlı radyo programı yapacağız. En az iki sergi projemiz var. Yönetim Kurulu Üyemiz Nihat Akmehmet’in festival fotoğraflarından derlediği ‘Caz Fotoğrafları Sergisi’, ‘Dijital Akademi Fotoğraf Sergisi’ ve Atilla Atala’nın ‘Caz İkonları Sergisi’ beğeniye sunulacak. Her sene yeni bir temayla caz severleri selamlayan festivalin bu yılki teması hangi doğrultuda belirlendi? Caz müzikte vokallerin yeri ayrı bir önem taşıyor. Her ses ayrı bir enstrüman… Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz festivallerde temalarımızı enstrümanlardan seçmiştik. Ancak bu sene vokali ön plana alarak hem ünlü caz vokallerini anmak istedik hem de caz müziğin içindeki bu zengin alanı değerlendirmek istedik. Vokal 51 www.mybilet.com SİTEYE GIT İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT RAUL MIDON ANKARA’DA! Festivalin dünya starlarından görme engelli müzisyen Raul Midón, Arif Mardin’in son keşiflerinden biri… Dünya basını tarafından ‘kategori ötesi özgür bir adam’ olarak tasvir edilen Midón için “Öyle bir özgürlük ve zevkle çalıyor ki sanki elleri gülümsüyor” deniyor. Kendine has deneysel vokal ve perküsif gitar teknikleriyle ün kazanmış Raul Midón konseri, 10 Haziran Salı günü saat 20.30’da ODTÜ KKM Kemal Kurdaş Salonu’nda. temasına çok sayıda başvuru geldi, fakat biz bu başvuruların çoğunu üzülerek geri çevirmek zorunda kaldık. Vokal temalı birkaç festival daha yapabiliriz. Ülkemizde genç KÜLTÜR - SANAT ÖZLEM OKTAR VAROĞLU KİMDİR? ve yetenekli caz vokalleri var ve uluslararası bir festivalde isimlerini duyurabilmelerini önemsiyoruz. Ayrıca dünya çapında ün yapmış vokal sanatçılarını da Ankara seyircisiyle buluşturmayı arzu ediyoruz. Festival programını büyükelçiliklerle birlikte oluşturmak nasıl bir avantaj sağlıyor? Biz yıllardır festivalimizi bir ana sponsor olmadan gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda Büyükelçiliklerin desteği bizim için çok önemli. Onların da desteğiyle kültürel gelişimin ve ülkelerarası arası iletişimin güçlendirilmesi konusunda karşılıklı katkılar sağlıyoruz. Örneğin, Ankara’ya daha önce hiç gelmemiş isimleri getiriyoruz. ‘Türk Caz Arşivi’ oluşturacağız Sizin de ifade ettiğiniz gibi gücünü izleyicisinden alan festival, çeşitli kurum ve kuruluşların desteğini alarak böylesine zengin bir organizasyona imza atıyor. Dilediğiniz kadar bütçeniz olsa cazın Türkiye’deki gelişimine başka hangi alanlarda hizmet etmeyi isterdiniz? Aslında şu anda hazırlıklarını yapmakta olduğumuz ‘Türk Caz Arşivi’ isimli bir projemiz var. Büyük bir sponsor ile yürütmeyi planladığımız projede, geçmişten günümüze tüm Türk caz sanatçılarının bilgilerini derlemiş olacağız. Sanatçılarla müzikseverlerin bir araya gelebileceği interaktif bir platform oluşturacağız. Dilediğimiz kadar bütçemiz olsa tabii ki dünya starlarını ağırlamak ve her konserimizi kaydetmek isteriz. Ayrıca sponsor olan, toplu bilet alan, gelen, bir şekilde destek veren herkese çok teşekkür ederiz. Sizlerin sayesinde bilet fiyatlarımız öğrencilerin alabileceği rakamlarda kalıyor ve her sene iki öğrencimiz yurt dışında master yapma imkanı buluyor. 10 yıldır ‘Hava Kuvvetleri Komutanlığı Cazın Kartalları 52 www.mybilet.com ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü bitirdikten sonra Amerika’da başladığı ‘Kentsel Tasarım’ alanındaki yüksek lisansını ODTÜ’de tamamlayan Özlem Oktar Varoğlu, kariyerine kent ve sanat ilişkileri alanında yoğunlaştı. Ankara Devlet Konservatuarı’nda aldığı müzik eğitimini iyi bir caz dinleyicisi olarak sürdürürken ünlü müzisyen Tuna Ötenel ile tanışan Varoğlu, Türkiye’de ilk caz CD’si olan ‘Sometimes’ albümünün yapımcılığını üstlendi. Caz sanatına destek olmak için kurduğu Ankara Caz Derneği’nin Dönem Başkanlığını yürütmekte olan Varoğlu, 2003 yılında kurduğu LEO Organizasyon Şirketi’yle beş yüzün üzerinde etkinliğe ve üç ayrı festivale imza atmıştır. Orkestrası’ ve sürpriz konuklar ile görkemli bir açılış konseri gerçekleştiriyorsunuz. Bu tören festivale ne yönde bir katkı sağlıyor? Türkiye’de ‘Big Band’ grupları oldukça az. Cazın Kartalları Orkestrası, bu anlamda Türkiye’nin en iyi orkestrası. 1960’lı yıllarda kurulan orkestra, çok önemli KÜLTÜR - SANAT müzisyenlerden oluşuyor ve biz de solistlerle onları bir araya getiriyoruz. Böylece ortaya iki yönlü bir sinerji çıkıyor. İzleyiciler açısından da yeni repertuvar ve yeni sesleri tanımak için iyi bir proje. Basının da ilgi gösterdiği bu konserde vokal senesi özellikle heyecanlı olacak. Bu sene Cazın Kartalları Orkestrası’na Aydın Kahya, Sibel Köse, Jülide Özçelik, Yıldız İbrahimova, Meltem Ege ve Zuhal Olcay eşlik ediyor. Her bilet bir fidan olacak! Bu festival ile bundan sonra alınacak tüm ‘Ankara Caz Festivali’ biletleri artık birer ağaç olacak. Sosyal sorumluluk adına Tema Vakfı ile bir araya gelerek başlattığınız ‘Caz Ormanı Kampanyası’ fikri nasıl doğdu? Fikir aslında yeşile olan özlememizi gidermek amacıyla doğdu. Organizasyon ekibinde çalışan bir arkadaşımızın önerisi, hepimizi çok mutlu etti. Bu sene ve gelecek sene yapılacak olan festivalde alınan her bilet bir fidan olacak. Böylece ilk adımda 5000 fidanlık bir ormana kavuşmuş olacağız. Daha sonraki senelerde İstanbul’da da bir Caz Ormanı yapmak istiyoruz. Yurtdışından gelen müzisyenler Türkiye’deki caz algısını nasıl değerlendiriyorlar? Hem burada tanıştıkları sanatçılardan çok etkileniyorlar hem de Ankara’dan. Onlar için Hitit eserlerini görmek, insanlığın tarihi kadar eski topraklarda bulunmak, Anadolu’yu tanımak, Atatürk’ü ziyaret etmek büyük anlam taşıyor. Bir de enstrüman yapımcılarını ziyaret etmek istiyorlar. Mutlaka Türk cazcıların CD’lerini alıyorlar. Ayrıca izleyicimizi de hep çok beğeniyorlar. Geniş bir müzik repertuvarı olan ve ‘vintage müzik’ türünü benimseyen ‘Pink Martini’ festivalin dikkat çeken isimlerinden… Yeşilçam 53 www.mybilet.com şarkılarına merak salan grup sizce konserde bir sürpriz yapabilir mi? Pink Martini grubu çok uzun zamandır gittiği ülkeler içinde Türkiye'ye ayrı bir sempati duyuyor. Çünkü dinleyici ile karşılıklı çok güzel bir bağ kurdu. Uzun zamandır sahnede ‘Üsküdar'ı söylüyorlardı ve şarkıyı ‘Get Happy’ isimli son albümlerinin repertuvarına da aldılar. Ekip olarak önce Amerika'da bir profesörün önerdiği ve sonrasında yıllardır menajerliğini üstlenen Pasion Turca'nın da bir araya getirdiği Belkıs Özener şarkılarına ve Yeşilçam repertuvarına bayılıyorlar. ‘Aşkın Bahardı’ dışında hemen hemen tüm Belkıs Özener şarkıları ellerinde. Her an bir sürpriz olabilir... 18 N N A İS VİZYONDAKİLER UYUMSUZ (DIVERGENT) F ütüristik bir distopyada geçen hikayede toplum, her biri farklı bir erdemi temsil eden beş bölgeye bölünmüştür. Herkes on altı yaşına geldiğinde hangi bölgede yaşayacağına karar verir. Tris Prior herkesi şaşırtan bir seçim yapar. Bunun üzerine Tris ve bölgenin diğer üyeleri bu seçim sonrasında hayatta kalmak için oldukça rekabetçi bir sürece girerler. Ancak Tris bir sır saklamaktadır ve bu sırrı herhangi biri öğrenirse, bu onun sonu olacaktır. Türü: Macera, Aksiyon Süre: 139 dakika Yönetmen: Neil Burger Oyuncular: Shailene Woodley, Theo James, Kate Winslet SEVİMLİ HAYALET (THE LITTLE GHOST) K üçük hayalet, gündüzlerini Eulenstein Kalesi'nde uyuyarak geçirir, gece çöktüğünde ise uyanır. En büyük dileği; dünyayı gün ışığında görebilmektir. Bir gece Karl, arkadaşlarıyla gezintiye çıktığı kalede, küçük hayaletle karşılaşır. Bu karşılaşma sonrasında Küçük hayalet, ertesi gün öğle saatinde uyanır. Büyük bir heyecanla dışarıya çıkar, ancak bir anda siyah bir hayalete dönüşür. Karl ve arkadaşlarının onu kurtarması gerekecektir. Türü: Aile, Fantastik Süre: 92 dakika Yönetmen: Alain Gsponer Oyuncular: Anna Thalbach, Wolfgang Hess, Jonas Holdenrieder ZOR BİRADERLER (RIDE ALONG) B en Barber'ın tek amacı hayatının kadını Angela ile evlenebilmektir. Önlerindeki en büyük engel ise Angela'nın erkek kardeşi James'tir. Ben, James'in gözüne girebilmek için; polis olup onun çalıştığı departmana girerek kendini ispatlamaya karar verir. Artık James’in departmanında göreve başlamıştır ve geriye son bir zorlu sınav kalır: James'in şehrin arka sokaklarında çıkacağı 24 saatlik operasyon devriyesinde ona eşlik etmek. Türü: Komedi, Aksiyon Süre: 99 dakika Yönetmen: Tim Story Oyuncular: Ice Cube, Kevin Hart, John Leguizamo 55 www.mybilet.com 18 VİZYONDAKİLER N N A İS GÜLCEMAL G ülcemal, hayatında hiç görmediği babasının ölümünün ardından doğanın içerisinde bir başına yaşadığı yerden miras alabilmek için yollara düşer. İstanbul’a doğru yola çıktığı sırada, Şahbaz ailesinin de artık mirası ele geçirmek dışında bir hedefi yoktur. Gülcemal, ilk kez geldiği İstanbul'da eğlenceli ve komik maceralar yaşarken, büyük tehlikeler de deneyimleyecektir. Türü: Komedi Süre: 86 dakika Yönetmen: Özgür Selvi Oyuncular: Peker Açıkalın, Merve Sevi, Cem Kılıç KİRALIK AŞIK (FADING GIGOLA) F ioravante ve Murray yaşları geçkin iki eski arkadaştır. Murray, bir gün ciddi anlamda nakde sıkışır ve Fioravante de arkadaşına yardım etmek için ‘Profesyonel Don Juanlık’ işine girer. Murray ise onun sözde menajeri olur. İkili kısa süre içerisinde kendilerini para ve tabii ki aşk ile sarılmış halde bulur. Türü: Komedi Süre: 90 dakika Yönetmen: John Turturro Oyuncular: John Turturro, Woody Allen, Sofia Vergara 56 www.mybilet.com 25 N N A İS VİZYONDAKİLER ORMANDA KARMAŞA (JUNGLE SHUFFLE) B irbirlerine aşık iki rakun olan Manu ve Sacha, bir gün büyük bir engelle karşılaşır. Manu'nun yaptığı bir yaramazlık sonucu kabilelerinin en önemli heykeli kırılır. Sacha'nın babası olan kabile reisi, Manu'yu kabileden gönderir. Manu artık ormanda yaşamak zorundadır. Bir süre sonra Sacha, avcılar tarafından kaçırılır. Böylece Manu, tek aşkını kurtarmak ve bu sayede de kabileye geri dönebilmek için yola koyulur. Türü: Çizgi Film, 3 Boyutlu Süre: 85 dakika Yönetmen: Taedong Park Seslendirenler: Yekta Kopan, Damla Babacan, Ziya Kürküt DOM HEMINGWAY D eneyimli hırsız Dom Hemingway, suç ortaklarını polise gammazlamayacak kadar sadık bir çalışma arkadaşıdır. Sırf bu yüzden hapislere düşen ve 12 yıllık cezaya mahkum edilen Dom, mahkumiyetinin ardından özgür kalır. Londra sokaklarına geri döndüğünde ise sokakların değişen dengesine tanık olur. Eski hesapları kapatıp suç dünyasına veda etmeyi ve kızıyla arasını düzeltmeyi dileyen Hemingway için yeraltı dünyasından uzaklaşabilmek zannettiği kadar kolay olmayacaktır. Türü: Komedi, Suç Süre: 93 dakika Yönetmen: Richard Shepard Oyuncular: Jude Law, Richard E. Grant, Demian Bichir AŞK TRENİ (CHENNAI EXPRESS) A ilesini küçük yaşta kaybeden Rahul’u, büyükannesi ve büyükbabası büyütmüştür. Büyükbabasının hayata veda etmesi sonucunda Rahul, Goa’ya gitmeye karar verir ve bunu büyükannesine anlatır. Fakat büyükbabası bir vasiyet bırakmıştır: “Ben öldükten sonra küllerimin bir kısmının Ganj Nehri’ne diğer kısmını ise Hindistan’ın diğer ucunda yer alan Rameswaram’a dökün.” Bunun üzerine Rahul, arkadaşlarını da alarak unutulmaz bir tren yolculuğuna çıkar. Türü: Komedi, Aşk Süre: 141 dakika Yönetmen: Rohit Shetty Oyuncular: Shah Rukh Khan, Deepika Padukone, Satyaraj 57 www.mybilet.com 25 N N A İS VİZYONDAKİLER SEFER TASI (THE LUNCHBOX) B ombay'da, her sabah kadınların evde yaptıkları sıcak yemekleri eşlerinin iş yerlerine taşıyan 5000 sefer tası dağıtıcısından oluşan bir topluluk vardır. Bir gün yanlış ulaştırılan bir sefer tası, Ila Singh ve Saajan Thomas'ı bir araya getirir. Kadın, karşı tarafa yemekler pişirerek onunla iletişim kurmaktadır. Sefertasının içine koydukları notlarla yazışmaktadırlar. Bu notlarda hayal güçlerini o kadar zorlarlar ki adeta gerçek hayattan koparlar. Türü: Aşk, Dram Süre: 104 dakika Yönetmen: Ritesh Batra Oyuncular: Irrfan Khan, Nimrat Kaur, Nawazuddin Siddiqui SIFIR TEORİSİ (THE ZERO THEOREM) Q ohen Leth, eski bir şapelin yıkıntıları içerisinde içine kapanık bir hayat sürmektedir. Tek kişilik hayatındaki tek tutkusu ise; gizlice yürüttüğü projedir. Bu proje kapsamında insan varlığının nedenlerini, ‘Sıfır Teorisi’ni keşfetmeye çalışmaktadır. Hayatın anlamı olup olmadığını açığa çıkaracak bir formül için çalışmaya başlar. Ancak bu süreç Bainsley isimli bir kadının ve Bob adında yetenekli bir adamın ortaya çıkmasıyla tuhaflaşmaya başlar.. Türü: Fantastik, Dram Süre: 107 dakika Yönetmen: Terry Gilliam Oyuncular: Christoph Waltz, Tilda Swinton, Mélanie Thierry MUTLAK ADALET Ö ğretmen Metin, bir gün evine döndüğünde karısına tecavüz edilmiş ve kızını ise ağır yaralı olarak bulur. Tam o sırada kaçmaya çalışan hırsızlardan birini yakalayıp öldürür. Cinayet suçlamasıyla girdiği hapishanede cezasını çeker ve çıktığında paramparça olan ailesini bir araya getirmeye çalışır. Kısa süre sonra, evlerine giren diğer iki hırsızın delil yetersizliğinden serbest bırakıldığını öğrenir. Şimdi yapması gereken şey bu adamları bulup suçlarını itiraf ettirmektir. Türü: Dram, Gerilim Süre: 84 dakika Yönetmen: Hüseyin Eleman Oyuncular: Ozan Akbaba, Bülent Çolak, Bihter Dinçel 58 www.mybilet.com 25 N N A İS VİZYONDAKİLER LAL C emal ve Süleyman 1970'li yılların Çukurovası'nda, Antakya'nın köyünde yaşayan iki iyi arkadaştır. İkili mahalledeki çocuklara kendilerini ispat etmek için cesaret isteyen bir yolculuğa çıkarlar. Adana’ya gidip ‘Endişe’ adlı filmin çekimleri için kente gelen Yılmaz Güney’in fotoğrafını çekmeyi planlarlar. Yaya halde ve üstelik ellerindeki fotoğraf makinesi de çalıntı olan bu iki kafadarın yolları yeni hayat ve yüzlerle kesişince, maceraları da yeni bir boyut kazanacaktır. Türü: Dram Süre: 87 dakika Yönetmen: Semir Aslanyürek Oyuncular: Erkan Can, Erdal Sarı, Ata Murat Kalkan SENSİZ OLMAZ (I WANT YOU) B irkaç seneliğine Londra’ya taşınan Hache, Barcelona’ya döndüğünde hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamaz. Değişmeyen tek şey Babi’ye duyduğu aşktır. Ne var ki Babi, bu süreçte hayatını yeniden inşa etmeye koyulmuş ve başka biriyle nişanlanmıştır. Bunun üzerine işini ve çevresini değiştirmeye başlayan Hache, yeni tanıştığı Giz ile uyumlu bir ilişkiye başlar. Fakat Babi’yle karşılaşması aklının karışmasına ve tekrardan her şeyin altüst olmasına neden olur. Türü: Dram, Aşk Süre: 124 dakika Yönetmen: Fernando González Molina Oyuncular: Mario Casas, Clara Lago, María Valverde AŞK BİLMECESİ (CHINESE PUZZLE) Ü çlemenin son filminde kahramanımız Xavier, şimdilerde 40 yaşına gelmiş ve henüz boşanmıştır. Biraz sıkıcı hale gelmeye başlayan hayatı, eski eşinin New York'a taşınmasıyla değişmeye başlar. Her ne kadar istemese de çocuklarının yanında olmak için, o da Amerika'ya taşınır. Yeni hayatında kendisini bir Çin Mahallesi’nde bulur, hayatıysa tam bir yapboza dönüşmüştür. Türü: Romantik, Komedi Süre: 117 dakika Yönetmen: Cédric Klapisch Oyuncular: Romain Duris, Audrey Tautou, Cécile de France 59 www.mybilet.com 25 VİZYONDAKİLER N N A İS CENNETTEN KOVULMAK İ stanbul'da yaşayan Emine, Kürt işçilerin ağırlıkta olduğu bir inşatta elektrik mühendisi olarak çalışır. Bir gün inşaatta bir kaza olur ve genç işçi Kürşat hayatını kaybeder. Bu olaydan çok etkilenen Emine, Kürşat'ın memleketine gitmeye karar verir ve Muş’a gittiğinde 8 yaşındaki Ayşe’yle karşılaşır. Küçük kızın tüm hayali, hayatını sürdürebilmek için İstanbul'a gitmektir. İki insanın yolları, aslında hiç taraf olmadıkları çatışmalarla kesişecektir. Türü: Dram Süre: 110 dakika Yönetmen: Ferit Karahan Oyuncular: Ezgi Asaroğlu, Rojda Tekin, Gülistan Acet İNANILMAZ ÖRÜMCEK-ADAM 2 (THE AMAZING SPIDER-MAN 2) P eter Parker, ‘Örümcek Adam’ olarak kötü adamların peşini bırakmaz, ama bir yandan da büyük aşkı Gwen'e zaman ayırmaya çalışmaktadır. Gwen'ın babasına verdiği sözü unutmayan Parker, kız arkadaşını korumak için elinden geleni yapar. Ancak kötü Electro'nun ortaya çıkmasıyla, bu sözünü tutması oldukça zorlaşacaktır. Peter Parker'ın geçmişine dair ortaya çıkan yeni ipuçlarıysa, Örümcek Adam'ın gidişatını derinden etkiler. Türü: Macera, Aksiyon, 3 Boyutlu Süre: 142 dakika Yönetmen: Marc Webb Oyuncular: Andrew Garfield, Emma Stone, Jamie Foxx 60 www.mybilet.com
© Copyright 2024 Paperzz