DENİZ TİCARETİ Kasım 2014 | Yıl 22 | Sayı 270 Onu anmak ve anlamak!.. Onu anmak ve anlamak!.. MDTO’nın Aylık Yayın Organı Kasım 2014 Yıl: 22 Sayı: 270 MDTD Basın Meslek İlkelerine Uyar. İÇİNDEKİLER 5-6 Ulu Önder Atatürk Mersin’de Törenle Anıldı 8-9 Mersin Turuncuya Boyandı 10-11 Mersin Tüm Renkleriyle Feshane’de 13-15 MDTO’dan Haberler 17-24 Kısa Kent Haberleri 25-31 Denizcilik Haberleri 32-33 Hatıra Kent Mersin 35 Deniz Feneri 36-37 Denizcilik Gündeminden Kısa Kısa 38-40 Mersin İlinde Yetiştiriciliği Yapılan Kültür Levrek (Dicentrarchus Labrax L.1758) Balıklarında Görülen Isopoda (Meinertia Spp.) Parazitin Enfestasyonu 42-44 Sirkülerler 46-49 Dünden Bugüne Petrol ve Petrol Taşımacılığı “İnsanca Yaşamak, İnsanca Yaş Almak, İnsanca Bunamak, Mümkün!” 50 İstatistik O, Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanı! O, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu!.. O, Türk İnsanının Başöğretmeni!.. O, 100 Yılın Lideri ve Devlet Adamı!.. O, Demokrasi ve Barış’ın simgesi!.. O, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk… Aslında saymakla bitmez yaptıkları… Mustafa Kemal Atatürk’ ü , aramızdan ayrılışının 76. yılında bir kez daha özlem ve saygıyla andık… Onu anarken çok mu çok düşündük.. Türkiye için yaptıklarını.. Tüylerimiz ürperdi!.. O günün koşullarında zoru nasıl başardığına hayret ettik! Bugün de hayret ediyoruz! Onun mirasına saygı göstermeyip, onu yok saymak isteyenlere şaşıyorum!.. Hedeflerine ulaşmak için ellerinden geleni yapıyorlar.. Belli ki yapmaya devam edecekler.. Ama nereye kadar?.. Çünkü, Atatürk’ü sevenler onu fikirleriyle benimsediler.. Bilmezler ki fikirler ölmez! Ve de unutulmaz! Onu anmak değil anlamak önemli! Ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, unutturamazlar, unutturamayacaklar!... * * * * * Türkiye’nin belki de güzel kentinde yaşıyoruz… Allah her şeyi vermiş.. Denizi, güneşi, doğası harika bir kent… Toprak bereketli mi bereketli. Deniz demek başlı başına zenginlik demek zaten. Ancak, bu zenginliklerden ne kadar yararlanabildiğimiz hep soru işareti. Çünkü, güzelim bereketli toprakları ve sahili beton fidelerle doldurarak, kendi elimizle turizmi öldürmüşüz!.. Ürettiğimizi ne yazık ki pazarlamayı öğrenememişiz.. Bırakın pazarlamayı tanıtımı bile yeterli yapılamıyorsa varın gerisini siz düşünün.. Bu nedenle her yıl kasım ayında Narenciye Festivali yapılıyor... Narenciyemizi iyi tanıtıp iyi pazarlamak için... Çünkü günümüzde bir şişe gazlı iç içecek parasına narenciyenin her çeşidinden 5 kiloya yakın alabilirsiniz! Yetmedi bu yıl ilk kez İstanbul’da “Mersin Tanıtım Günleri” düzenlendi. Mersin’i ve ürünlerini tanıtmak için.. Önemli eksikler vardı ama olsun... Önemli olan yola çıkmaktır... Yola çıktıktan sonra “Göç gide gide oturur” nasıl olsa. Yeter ki birlik beraberlik olsun! Herkes elini taşın altına koysun! Kimsecikler ben yaptım diyerek öne çıkmasın! Yoksa amaca ulaşılmaz ve daha uzun süre “Sahipsiz Mersin” diye yazmaya devam ederiz.. Benden anımsatması! Saygıyla Ali ADALIOĞLU Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü (MDTO adına): M. Cihat LOKMANOĞLU Genel Koordinatör: Ali ADALIOĞLU Yayın Kurulu: M. Cihat LOKMANOĞLU, Jozef ATAT, Atahan ÇUKUROVA, Mişel ŞAŞATİ, İskender BOTROS, Bedii CANATAN, Özcan BARUT, Korer ÖZBENLİ Yayın Planlama Yönetimi: Tetis Medya Ajansı Basım Yeri: Alev Dikici Basım & Ambalaj Ltd. Şti Tel : 0322 435 13 13 Fax : 0 322 436 34 81 Adres: Döşeme Mahallesi Cumhuriyet Cad. No:133 01130 Adana Basım Tarihi: Kasım 2014 Yönetim Yeri: Pirireis Mah. İsmet İnönü Bulvarı No: 45 33110 Pk: 45 Mersin/Türkiye Tel: 0324 327 70 00 (pbx) Faks: 0324 329 52 30 E-posta: [email protected] [email protected] www.mdto.org.tr MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Ulu Önder Atatürk Mersin’de Törenle Anıldı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 76. yılında Mersin’de düzenlenen törenle anıldı. 4 Mersin’de, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni sabah saatlerinde Cumhuriyet Meydanı’nda başladı. Törene Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan, Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vekili Özgür Sanal, Mersin Milletvekilleri Aytuğ Atıcı ve Vahap Seçer ile ilçe belediye başkanları, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, askerler, gaziler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Anma töreni Kültür Merkezi’nde devam etti. Mersin Üniversitesi Rektörlüğü, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nce (MDOB) hazırlanan programda, saygı duruşunun ardından MDOB sanatçıları eşliğinde İstiklal Marşı okundu. İki öğrencinin Atatürk’ü anlatan şiirler okumasıyla devam eden tören, MDOB ve Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun “Atatürk’ü Anma” konseri ve müzikli drama sergilemelerinin ardından sona erdi. Vali Çakacak, Tuğamiral Demirhan ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sanal’ın Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başlayan törende, Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu saat 09.05’te 2 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. İl Afet Acil Durum Müdürlüğü, limandaki gemiler, balıkçı barınağındaki tekneler sirenlerini, motorlu araçlar klaksonlarını, lokomotifler de düdüklerini 2 dakika boyunca çalarak anmaya katıldılar. Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı Bandosu eşliğinde okunan İstiklal Marşı ile Türk bayrağı önce göndere çekildi, daha sonra yarıya indirildi. Öte yandan, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası dolayısıyla bir mesaj yayınlandı. Çakacak mesajında, "Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 76. yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz. Yüzyıllardır dünya tarihine yön veren ve çağ açıp çağ kapayan devlet adamları yetiştiren Türk milleti, yetiştirdiği en büyük liderlerden, bağımsızlığımızın mimarı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde makus talihini değiştirmiş ve tarih sayfalarına büyük bir destan daha eklemiştir. Milletimizin kurtuluş 5 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 mücadelesi verdiği dönemde, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basarak İstiklal mücadelesini başlatan Mustafa Kemal Atatürk, sağladığı birlik ve beraberlik ile ülkemizi düşman işgalinden kurtarmış, millet iradesinin hakim kılındığı, ülke yönetiminde milletin söz sahibi olduğu demokratik bir yönetim şekli olan ve en büyük eserim dediği Cumhuriyet’i ülkemize armağan etmiştir Eşsiz bir devlet adamı ve lider olarak Atatürk, yeni bir Türk Devleti’nin temellerini atmakla kalmamış, modernleşme ve dönüşüm hamlelerini cesaretle gerçekleştirmiş, Cumhuriyetimizin sonsuza kadar yaşaması için birçok yeniliklere imza atarak bir inkılap hareketi başlatmış ve gelecek nesillere büyük bir miras bırakmıştır. Türk milletine, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi, hatta bu düzeyi aşmayı hedef gösteren Atatürk’ün aziz mirasına sahip çıkmak, Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine, ideallerine sımsıkı bağlı kalarak, temel değerlerini koruyarak, kazanımlarını arttırarak, ülkemizi hak ettiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmakla mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.” Kaynak:İHA 6 7 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Mersin Turuncuya Boyandı Bu yıl 5.si düzenlenen Uluslararası Mersin Narenciye Festivali, renkli görüntülere sahne oldu. 15-16 Kasım tarihlerinde düzenlenen festivale kent halkı yoğun ilgi gösterdi. Adnan Menderes Bulvarı’nda 1 kilometrelik sahil şeridinin 500 bin adet narenciye ürünü ile süslendiği festival alanında iki gün boyunca yerli ve yabancı grupların gösterileri sunuldu. Alan süslemeleri için günde ortalama 65 işçinin çalıştığı, yaklaşık 10 bin saat iş gücü, 100 tonu aşkın narenciye ürününün kullanıldığı festival, görkemli bir törenle başladı Mersin Valiliği koordinasyonunda Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Borsası, ilçe belediyeleri ile aralarında Mersin Deniz Ticaret Odası’nın da bulunduğu çok sayıda kuruluşun desteğiyle düzenlenen Uluslararası Mersin Narenciye Festivali, Türkiye’nin ilk ve tek meyveyle süsleme yapılan festivali olma özelliğini taşıyor. Festivalin açılışını Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin milletvekilleri, Festival Komitesi üyeleri ve oda başkanları ile birlikte kurdele keserek yaptı. Mersinli gazeteci Yavuz Donat’ın da katıldığı açılışta, limon ve greyfurtlarla süslenen tören alanında konuşan Vali Çakacak, 5. Uluslararası Mersin Narenciye Festivali’nde böyle coşkulu bir ortamda bulunmaktan duy- 8 duğu mutluluğu dile getirdi. Türkiye’nin tarımsal üretiminin yaklaşık yüzde 5,5’inin Mersin’de üretildiğini, bu üretim miktarının mali boyutunun 6 milyar liraya yaklaştığını belirten Çakacak, bu anlamda Mersin’in çok önemli ve marka bir şehir olduğunu vurguladı. le oldukça önemli bir yere sahiptir. Hep birlikte bu festivali gerçekleştirerek önümüzdeki yıllarda daha da etkin hale getirmeliyiz. Bu festival ile Mersin’in marka değerini yükseltecek, önemli etkinliklerle en çok rağbet gören festivaller arasına girmesini sağlayacağız” şeklinde konuştu. Narenciye Festivali’nin sadece bir ürün festivali olmadığını söyleyen Çakacak, festivalin kentin tüm kesimlerini bir araya topladığını ve uluslararası bir ortam oluşturarak gerek ülkemiz için gerekse 30 ülkeden gelen temsilcilerle uluslararası barışa vesile olduğunu belirtti. “Narenciye dalında kalmasın, çocuklarımıza vitamin olsun” Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz da tüm paydaşlarla bu festival için gece gündüz demeden çalışıp emek verdiklerini söyledi. Mersin’in markalaşmasında festivalin önemine dikkat çeken Kocamaz, "Bu markalaşmada Narenciye Festivali bugüne kadar ulaştığı potansiyeliy- Festival İcra Komitesi Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir ise Narenciye Festivali ile Mersin’in gülen yüzünü dünyaya gösterdiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Akdeniz kültürünü ortak paydamız yaptık. Mersinlilik bilincinin oluşmasına katkı sağladık. Bugüne kadar hiç bir şey yapmadıysak bile her yıl 700’e yakın yabancı sanatçıyı kentimize getiriyoruz, onlara kentimizi ve ülkemizi tanıtıyoruz. Kasım ayında Mersin’de bir açıkhava fuarı yapılabileceğini gösteriyoruz. Mersin’in ekonomik ve sosyal değerlerini sergiliyoruz. Mersin’in en büyük buluşmasına ev sahipliği yapıyoruz.” “Meyveyle süsleme yapma konusunda ülkemizin ilk ve tek festivaliyiz” diyen Özdemir, dünyada 10 bin saati aşan bir iş gücü ve 500 bin adet narenciye ürünü kullanılarak süsleme yapan sadece iki kent bulunduğunu, bunlardan birisinin Mersin olduğunu söyledi. Yüz binlerce Mersinliye 2 gün süren eğlence dolu bir şenlik ortamı sunduklarını kaydeden Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Hepsinden önemlisi Mersin’in birlik, beraberlik, kardeşlik, uzlaşma ve işbirliği kenti olduğunu somut olarak gösteriyoruz. En büyük amacımız kamuoyunun dikkatini narenciyeye çekmektir, narenciyenin Mersin için önemini anlatmaktır. Ordu, Giresun için fındık, Rize için çay ne anlama geliyorsa Mersin için de narenciye o anlama gelmektedir. En büyük temennimiz narenciye ürünlerimizin ve narenciye üreticilerimizin alın terlerinin karşılığını almalarıdır. Buradan bir kampanya başlatmak istiyorum, ‘Narenciye dalında kal- masın, çocuklarımıza vitamin olsun’ diyorum ve herkesi bu kampanyaya destek vermeye davet ediyorum.” Konuşmaların ardından Vali Çakacak, milletvekilleri, belediye başkanları ve protokol üyeleriyle birlikte festival alanında oluşturulan Narenciye Çeşmesi’nden limonata içerek, yanındakilere ikram etti. Festival, açılış konuşmaları sonrasında kortej ile yurtdışından gelen yabancı grupların dans gösterileri, narenciye süslemeli mobil araçlar, bisiklet, motosiklet ve klasik otomobil tutkunlarının gösterileri ile devam etti. Kızkalesi ve Galatasaray Meydanları'nda gerçekleştirilen dans gösterileri Mersinlilerin beğenisini toplarken, Olgunlaşma Enstitüsü öğretmen ve öğrencilerinin hazırladığı narenciye temalı defile de izleyenlerin büyük beğenisini kazandı. 16 Kasım'da da devam eden gösteriler, Adnan Menderes Bulvarı'nı sarı turuncu ve yeşil renklere boyarken 2 gün boyunca gerçekleştirilen etkinlikler kent halkı tarafından ilgi ile takip edildi. (İHA) 9 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER TOBB Akademik Danışmanı İsmail Tuncer MDTO Meclisine Konuk Oldu Mersin Deniz Ticaret Odası’nın kasım ayı Meclis toplantısına konuk olan Prof.Dr. İsmail Tuncer, Türkiye’nin Büyüme Stratejisi konulu bir sunum yaptı. İş dünyasının talep ve ihtiyaçlarının yakından takibi ve yerel kalkınma gündeminin sağlıklı bir biçimde belirlenebilmesi düşüncesi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından hayata geçirilen proje kapsamında Mersin’deki Oda ve Borsalara danışmanlık hizmeti vermek üzere atanan MEÜ. Öğretim Üyesi Prof.Dr. İsmail Tuncer, MDTO’nun kasım ayı meclis toplantısına konuk oldu. Türkiye’nin Büyüme Stratejisi başlıklı bir sunum yapan Tuncer, dünyada sanayi faaliyetlerinin batıdan doğuya doğru (gelişmişten az gelişmişe) kaydığını belirtti. Az gelişmiş bölgelere yeni yatırımcı çekmenin yollarının arandığını dile getiren Tuncer, her bölgenin kendine ait bir kalkınma gündemi olması gerektiğini vurguladı. TEPAV’ın çalışmaları kapsamında Türkiye’yi 4 bölgeye ayırdığını kaydeden Tuncer, buna göre 10 Türkiye’nin nüfus açısından en kalabalık bölgesi olan ve toplam ihracatının yüzde 72,5’ini karşılayan Kuzeybatı bölgesinin en gelişmiş bölge olduğunu, iktisadi faaliyetler açısından en geri kalmış bölgenin ise güneydoğu bölgesi olduğunu söyledi. Bu tabloya göre Türkiye’de iktisadi faaliyetlerin belli bir bölgede yoğunlaştığına ve yığıldığına dikkat çeken Tuncer ülkemizin, yine 4 bölgeye ayrılarak incelenen Güney Kore ile karşılaştırıldığını belirtti. Güney Kore’de herhangi bir bölgede gerek nüfus gerekse iktisadi faaliyetler açısından herhangi bir yığılma görülmediğini anlatan Prof.Dr. İsmail Tuncer, Güney Kore örneğinde olduğu gibi altyapı iyileştirmeleri ile iktisadi faaliyetlerin her bölgede yoğunlaşabileceğini kaydetti. Ülkemizde her bölge için aynı kalkınma modelinin kullanılamayacağını söyleyen Tuncer, farklı 11 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER bölgeler için farklı kalkınma stratejileri gerektiğini ve her ilin kendine has bir kalkınma gündemi olması gerektiğini anlattı. TuARK Toplantısında Türk Bilim İnsanlarının Kutuplardaki Çalışmaları Değerlendirildi Mersin özelinde de değerlendirmelerde bulunan Tuncer, Türkiye’nin en büyük 1000 firması sıralamasına son dönemde Mersin’den 3 yeni firma katıldığını, ancak bu anlamda bir ilerleme varmış gibi görünse de 2002-2012 dönemi dikkate alındığında Mersinli firma sayısının 9 olarak sabit kaldığını ve Mersinin durumunda bir değişme olmadığını ifade etti. Sunumunun sonunda meclis üyelerinin sorularını yanıtlayan İsmail Tuncer, Oda ve Borsaların kalkınmada etkili birer aktör olabileceğini ve kent-bölge vizyonuna önemli katkılar sunabileceğini belirterek sözlerini tamamladı. Vergi Dairesi Başkanı MDTO’yu Ziyaret Etti Mersin Vergi Dairesi Başkanı Adem Güngör ve beraberindeki heyet Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetimini ziyaret etti. Mersin Vergi Dairesi Başkanlığına asaleten atanan Adem Güngör ve grup müdürleri Mersin Deniz Ticaret Odasını ziyaret ederek, MDTO Yönetim Kurulu üyeleri ile görüştü. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, MDTO’nun çalışmalarının yanı sıra kentteki 12 denizcilik faaliyetlerine ilişkin bilgiler aktardı. Kentteki sivil toplum kuruluşları ile sıcak ilişkiler kurmayı amaçladıklarını dile getiren Vergi Dairesi Başkanı Güngör, Yeni Torba Yasa ile ilgili bilgiler de verdi. Güngör, borçlara yönelik yapılandırmalar içeren yeni Torba Yasanın mükelleflere kolaylıklar sunduğunu söyledi. Türk Kuzey ve Güney Kutupları Araştırma Programı (TuArk) Toplantısı’nın 5’’incisi Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü (DBE) Erdemli yerleşkesinde gerçekleştirildi. 25 farklı ulusal ve yabancı devlet kurumu, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarından 50’yi aşkın uzmanın katılımı ile gerçekleşen toplantıda konuşan ODTÜ DBE Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Barış Salihoğlu, “3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin dünya denizciliğinde sözü geçen ülkeler arasına girebilmesi, deniz ekonomisinde güçlenmesi ve denizci bir devlet olarak bilimsel ve diplomatik prestijinin yükselmesi için kutup araştırmaları büyük önem taşıyor” dedi. Salihoğlu, “Türkiye ancak aktif kutup araştırmaları gerçekleştirdiği takdirde Antarktika kıtası üzerinde yer alan çevre ve doğal kaynakların korunması ve kullanılması konusunda etkin bir role ve ağırlığa sahip olabilecek. Bu motivasyonla ilk kez 2013 yılı Nisan ayında yapılan ‘Türk Kuzey ve Güney Kutupları Araştırma Programı (TuArk) Toplantısı’nın 5.’sini enstitümüz yerleşkesinde gerçekleştirdik. Toplantıda Türk bilim insanlarının kutuplardaki çalışmaları ve Türkiye’nin kutup bölgelerindeki Stratejik konumu ele alındı. Uzmanlar aynı zamanda Türkiye’nin Antarktika Anlaşmalar Sistemindeki (ATCM) hukuki statüsü ve Türkiye’nin ATCM Çevre Protokolü imzalama aşamasındaki bulunduğu son durumu da değerlendirdi” diye konuştu. Salihoğlu, Türkiye’nin Ulusal Arktik-Antarktik Araştırma Programı yol haritasında önemli gelişmeler kaydedildiğini de belirtti. ODTÜ Deniz Ekosistem ve İklim Araştırma Merkezi (DEKOSİM), Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Mersin Deniz Ticaret Odası’nın (MDTO) sponsorluğunda gerçekleşen çalışmaların Türkiye’nin kutup araştırmalarında uluslararası görünürlüğünün artmasına katkı sağlayacağı da dile getirildi. Toplantının ardından MDTO yetkilileri ile TuARK Toplantısı katılımcıları bir araya geldi. Yetkililer tarafından toplantıya katkılarından dolayı MDTO adına meclis üyesi Haldun Kancaal’a plaket takdim edildi. 13 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 KISA KENT HABERLERİ Mersin Tüm Renkleriyle Feshane’de Mersin Tanıtım Günleri, 27-30 Kasım 2014 tarihlerinde Mersin İşadamları Yöneticileri Sanatçıları ve Akademisyenleri Derneği’nin (MİYSAD) organizasyonunda, ‘Hayat Toroslarda, Toroslar İstanbul’da’ sloganıyla İstanbul Feshane’de gerçekleştirildi. Mersin’in tüm zenginlikleri “Mersin Tanıtım Günleri” etkinliğiyle İstanbul Feshane’de tanıtıldı. Mersin Valiliği himayesinde gerçekleştirilen ve 4 gün süren tanıtım boyunca, 150’ye yakın stantta Mersin’in yöresel ürünleri tanıtılırken, kültürel ve sanatsal etkinliklere de yer verildi. Etkinlik süresince sanatçı Ali Altay, Yusuf Güney, Necdet Kaya ve Eda-Metin Özülkü çifti sahne aldı. Mersin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra ilçe belediyeler, Mersin’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile üniversitelerin de ilgi gösterdiği etkinlikte Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) da stant açarak yer aldı. Tanıtım Günleri boyunca ziyaretçilere MDTO’nun faaliyetleri ile yayınları hakkında bilgiler verildi. Cezeryeden narenciyeye, tantuniden kerebiçe, Çamlıyayla’nın iğne oyasından Silifke yoğurduna ve Bozyazı muzundan üretilen liflere kadar Mersin’e özgü ürünlerin tanıtımının yapıldığı etkinli- 14 15 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ ğin açılışı 28 Kasım günü Mehteran Konseri ile yapıldı. Açılışta konuşan Mersin Valisi Özdemir Çakacak, bu yıl ilki düzenlenen etkinlikten dolayı mutlu olduklarını belirterek, organizasyona kentin bütün dinamiklerinin destek verdiğini, bunun da kardeşliğin ve birliğin en güzel örneği olduğunu söyledi. Çakacak “İstanbul Türkiye’dir, Mersin Türkiye’nin küçük bir örneğidir. Bizler Mersin’i İstanbul’da tanıtırsak, Mersinimizi Türkiye’ye tanıtmış oluruz” ifadelerini kullandı. MEÜ Tıp Fakültesi Sağlık, Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin Açılışı Yapıldı Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da tarihiyle, tarımıyla, limanıyla ve doğal güzelliğiyle Türkiye'nin cazibe merkezi olan Mersin'in, turizmin merkezi olmaya aday bir kent olduğunu vurgulayarak, Mersin'in tek handikabının, bu çok özel güzelliklerini dünyaya tanıtamamak olduğunu söyledi. 2000 yılında projelendiren, 14 yılda tamamlanan ve 20 Mayıs 2014 tarihinden itibaren hizmet vermeye başlayan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, 638 yatak kapasitesi ve 460 sağlık personeli ile Mersinlilerin hizmetine sunuldu. MİYSAD Başkanı Mehmet Mazak ise konuşmasında “Dernek olarak fiziksel mekan birlikteliğinin ötesinde bir umut olarak, içten ve samimi duygularımızı da tatmin eden çalışmalarla Mersin ruhunu hayatımıza, Mersin’e ise ruhumuzu katmak için yola çıktık. Sadece bedenlerle değil kalbimizle, türkülerimizle, kadim tarihimizle, şiirlerimizle, sevinçlerimizle Mersin’le yaşlanmak, Mersin’de yaşamak, her yönüyle bizim olan bir şehre birlikteliğimizi sunmak için yola koyulduk. MİYSAD, başta İstanbul olmak üzere Mersinlilerin yaşadığı her yerde Mersin’in gören gözü, tutan eli ve Mersin’in rengi olmayı hedeflemektedir” ifadelerini kullandı. Hastanenin açılış törenine, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Milletvekili İsa Gök, MEÜ Rektörü Suha Aydın’ın yanısıra, MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Genel Sekreter Korer Özbenli, Basın Danışmanı Ali Adalıoğlu, il protokol üyeleri, öğretim görevlileri, öğrenciler ve kent halkı katıldı. Açılışın ardından protokol üyeleri stantları gezerek, ziyaretçilerle sohbet etti. Açılışta konuşan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet İlvan tıp fakültesi hastanelerinin diğer hastanelerden farklı olarak; öğrencilere ve asistanlara tıp eğitimi vermek gibi çok önemli bir görevleri olduğunu söyledi. İlvan, yeni binanın hastanenin önceki binası ile kıyaslanamayacak derece de geniş alanlara sahip olması, her türlü tıbbi, araç ve gereçlere sahip olması ile bu binaya taşındıktan sonra daha üst düzeyde tıp eğitim verme şansını yakalamış bulunuyoruz” şeklinde konuştu. Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süha Aydın ise Üniversite’nin ve Tıp Fakültesi’nin tarihsel gelişim süreci ile ilgili bilgiler vererek hastaneye emeği geçen bürokrat, işadamı ve hastane personeline teşekkür etti. Aydın, eski hizmet binasının ise Diş Hekimliği Fakültesi olacağı bilgisini verdi. “İnsan odaklı yatırımların yeri her zaman çok daha önemlidir” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da ko- 16 17 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 nuşmasında 638 yataklı hastanenin, sahip olduğu son teknolojik cihazlar ve diğer imkanları ile burada eğitim gören öğrencilerin nitelikli eğitim almasına, hastaların da daha iyi ve modern şartlarda sağlık hizmeti almasına katkı sağlayacağını vurguladı. Emeği geçenlere teşekkür eden Kocamaz, “ Bir kentte yapılan her türlü yatırım o kent halkı için elbette çok önemli bir kazançtır ancak sağlık alanında yapılan yani direk insan odaklı yapılan yatırımların yeri her zaman çok daha önemlidir” şeklinde konuştu. “Üniversiteler şehirlerin gelişmesinde lokomotif kurumlardır” Törende söz alan Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise, üniversitelerin şehirlerin gelişmesinde lokomotif kurumlar olduğunu belirterek, “Üniversiteler, bulundukları ilin kültürel ve sosyal gelişmesine katkı sağlayan en önemli kurumlardan biridir. Mersin Üniversitesi de ilimizin kalkınmasında yapı taşı konumundadır. Üniversitemize kazandırılan bu modern hastanemiz, sadece ilimize değil, bölgemize de hizmet verecek, güzel milletimize sağlık hizmeti sunulmasının yanı sıra geleceğin hekimlerinin yetiştirilmesine imkan sağlayacak, ilimize ve ülkemize değerli katkılar sunacaktır” ifadelerini kullandı. Üniversitelerin yerleşkelerinin bulunduğu yerden öte icraatlarıyla şehrin içinde olmaları ve şehrin gelişmesine yaptıkları bilimsel projelerle destek olmaları gerektiğini ifade eden Çakacak, “Aynı zamanda Tıp Fakültesi Hastaneleriyle insanlarımızın sağlık açısından ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Böyle binaları görünce KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ gurur duyuyoruz. 1991 yılında Amerika’da bulundum. Oradaki hastaneleri ziyaret ettiğimde hem gıpta ediyor, hem de neden bizde yok diye açıkcası üzülüyorduk. Çünkü bizim insanlarımız da hizmetin en iyisine, güzeline layıklar” şeklinde konuştu. Protokol üyelerinin konuşmasının ardından Vali Özdemir Çakacak tarafından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu adına Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu’na ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir’e plaket verildi. Daha sonra kurdele keserek açılışı gerçekleştiren protokol üyeleri, hastanede incelemelerde bulundu. Olcar: “Birileri Mersin’e Kaybettirilen 7 Yılın Hesabını Vermeli” Mersin Turizm Platformu Başkanı Numan Olcar, Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi’nde firmalara yapılan tahsislerin iptal edildiğini belirterek, “Çok geç kalmış bu karar ile Mersin’e boşu boşuna 7 yıl kaybettirildi. Birileri kaybedilen zamanın hesabını vermeli” dedi. Turizm Platformu Başkanı Olcar, yaptığı açıklamada, tahsislerin iptali ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Turizm ve turizme dayalı ekonominin hızla geliştiği günümüzde zamanın paha biçilmez bir değer olduğunu ifade eden Olcar, son 10 yıldır Mersin bölgesinde turizm adına sözler verildiğini, özellikle son 5 yılda bu sözlerin hiçbirisinin layıkıyla arkasında durulmadığını kaydetti. Turizm adına bugün itibariyle elde somut hiçbir şey olmamasına dikkat çeken Olcar, “Çok geç kalmış bu karar ile Mersin’e boşu boşuna 7 yıl kaybettirildi. Birileri kaybedilen zamanın hesabını vermeli, bunun açıklamasını yapmalıdır” ifadelerini kullandı. “Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi’ne 7 Senedir Bir Çivi Çakılmadı” Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi’ndeki tahsislerin 2007 yılında Antalyalı yatırımcıların yine Antalya’ya yapacakları yatırımlarda talep ettikleri teşviklere karşılık Mersin’de yatırım yapma prensibi ile verildiğini anımsatan Olcar, geçen sürede Antalya’daki yatırımların tamamlandığına işaret ederek, şöyle devam etti: “Ama bölgemize yapma sözü verdikleri yatırımlara tek bir çivi çakılmadı. Bugün bahse konu firmalara yapılan tahsislerin iptal edilmesi geç kalmış ancak doğru bir karardır. Zira bu iptalin yapılması, bölgemize gerçek anlamda yatırım yapacak yeni turizm yatırımcılarının önünde kötü bir örnek olmaktan çıkacaktır. Zira yeni gelen yatırımcılara tahsisi yapıldığı halde 7 senedir çivi çakılmamış projenin izahı, sektörü fevkalade müşkül durumda bırakıyordu.” “Benzer Süreci Çukurova Havalimanı Projesi İçin De Yaşıyoruz” Tahsisi 2007 yılında yapılmış bir konaklama yatırım bölgesinin bunca zamandır atıl bırakılması ve bunun ekonomik kayıplarının kesinlikle sorgulanması gerektiğinin altını çizen Olcar, benzer sürecin Çukurova Havalimanı için de yaşandığına dikkat çekti. Havalimanı inşaatının durduğunu öne süren Olcar, inşaatın devam ettiği imajının verilmesini de eleştirdi. Olcar, şunları kaydetti: “Ara sıra inşaat devam ediyor imajı verilse de bu mesajı verenlerin gerçek bir havalimanı inşaatını gördüklerini kesinlikle zannetmiyorum. Ne yazık ki, doğru biçimde ele alınmayan projelerde eksik olan ‘samimiyet’ ve ‘irade’ olguları bölgemizi pek çok güzel şeyden mahrum bırakmaktadır.” Havalimanı ihalesinin Aralık 2011’de yapıldığını, yüklenici fir- 18 manın ise 26 Ocak 2012’de sözleşme imzaladığını anımsatan Olcar, “Bu süreçte ilgili büyüklerimizin 2013 Akdeniz Oyunları için havalimanının yetiştirilmesine gayret sarf edileceğini, ancak yetişemezse de 2014’de bölgemizin Çukurova Uluslararası Havalimanı’na kavuşacağı vaatleri halen haber arşivlerinden teyit edilebilir. Bugün ise 2015’in arifesinde olmamıza rağmen gelinen sonuç ortadadır. Oysa bölgemizde bu vaatleri ciddiye alarak yurt dışı ortaklarıyla planlamalar yapan turizmcilerimiz ne yazık ki, şimdi de bu boş olduğu anlaşılan vaatlerin izahatını paylaşmak durumunda kalmışlardır. Aynı sorun ve ekonomik kayıp, bu havalimanından istifade etmeyi bekleyen tarım ve sanayi sektörleri için de geçerlidir” dedi. “Kazanlı Ve Havalimanı Projeleri Çukurova Bölgesinin Ana Sorunu” RIS Mersin Projesi çerçevesinde, turizm vizyonunun belirlendiğini, ancak buna rağmen günün şartlarına göre de güncellemeye ve geliştirilmeye devam edildiğini belirten Olcar, bu konuda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın hamiliği ve destekleri başta olmak üzere Mersin Valisi Özdemir Çakacak ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın turizme olan inançlı bakış açılarının yanı sıra bu üç ana kurum arasındaki özlenen koordinasyonun da kent vizyonuna ve bundan sonraki çalışmalara oldukça olumlu yansıyacağını vurguladı. Havalimanı ve Kazanlı projelerinin turizmde sadece Mersin’in değil, Çukurova bölgesinin 2 ana sorunu olduğunu belirten Olcar, sözlerini şöyle tamamladı. “Bu sorun yokmuş gibi hareket etmenin, sorunları görmemezlikten gelmenin bedeli Mersin’e şimdilik 7 seneye mal olmuştur. Üstelik maalesef bu sürenin daha ne kadar uzayacağı da belli değildir. Mersin’in, turizm alanında hak ettiği yere getirilmesine yönelik şartların ve sözlerin süratle yerine getirilmesi gerekmektedir.” 19 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Kentsel Tasarım Çalıştayı Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen ‘Kentsel Tasarım Çalıştayı’ tamamlandı. İlki 2012 yılında Bursa’da, ikincisi gecen yıl yine Mersin’de yapılan Kentsel Tasarım Çalıştayı, bu yıl “Mersin kentinin denizle ilişkisini yeniden düşünmek: Kıyı alanlarının tasarımı” başlığıyla gerçekleşti. MEÜ Mimarlık Fakültesi, Ecole Nationale Superieure d’Architecture de Paris La Villette ile National Technical University of Athens’den 62 katılımcının yer aldığı çalıştay iki hafta sürdü. Çalıştay boyunca Atatürk Parkı, eski marina, stadyum, Yumuktepe, Muğdat Camii, Forum, Soli Doğu-Batı Pompeiopolis ve Davultepe kıyı alanlarında çalışmalar sürdüren katılımcılar, elde ettikleri sonuçları, düzenlenen toplantıda sundu. Çalıştayın sunuş toplantısı, Mimarlar Odası Mersin Şubesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantıya Mersin Vali Yardımcıları Cezmi Türk Göçer ve Süleyman Deniz, Büyükşehir Belediye Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu, MDTO Genel Sekreteri Korer Özbenli, İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahaettin Kabahasanoğlu, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cana Bilsel, çalıştaya katılan öğretim elemanları ve öğrenciler ile meslek odalarının temsilcileri katıldı. Sunuşlar öncesi bir konuşma yapan Genel Sekreter Tunçsu, Türkiye’deki en güzel kıyılara sahip olan Mersin’in en plansız kıyı kullanımıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi olarak, “320 kilometre sahili olan bir şehir olan Mersin’de kıyı kullanımı nasıl olmalı?” sorusuna Kentsel, Planlama, 20 KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ nin denizle ilişkisini yeniden düşünmek ve kıyı alanlarının tasarımı’ başlıklı bu çalışmaya 3 üniversiteden 62 öğrencinin katıldığını söyledi. Öğrencilerin karma gruplar halinde Mersin genelinde çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Bilsel, bu yoğun düşünme sürecinin Mersin’in kıyısı üzerinde çeşitli sorun tespitleri, değerlerin tanımlanması ve geleceğe dönük olarak kent için bir vizyon oluşturabilecek bazı projeler üretildiğini anlattı. Etüt ve Proje ile Fen İşleri Daire Başkanlıklarıyla birlikte cevap aradıklarını belirten Tunçsu, “Mersin aynı zamanda bir liman kentidir. Bir taraftan ticareti, ekonomiyi ve şehrin çalışma hayatını gözetecek, diğer taraftan halkın gündelik yaşamında denizi, plajları kullanmalarını mümkün kılacak bileşkeleri ortaya çıkarmak durumundayız” dedi. Toplantıda, Mersin Balıkçı Barınağı ile ilgili gerçekleştirdikleri çalışmayı aktaran Kent Konseyi Başkanı Lokmanoğlu da Mersin’in bir kıyı Master Planı olmadığını üzülerek öğrendiklerini vurgulayarak, bir an önce mevzuatın revize edilmesi ve yeni bir kıyı Master Planı’nın yapılması gerektiğini kaydetti. Çalıştayla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Bilsel ise Mimarlık Fakültesi olarak, Fransa’nın başkenti Paris’teki en çok öğrenciye sahip olan mimarlık okulu Ecole Nationale Superieure d’Architecture de Paris La Villette ile yaptıkları etkinliği, bu yıl ve National Technical University of Athens öğrencilerinin de katılımıyla sürdürdüklerini bildirdi. Üç fakültenin öğrencilerinin bir araya gelerek iki haftalık bir çalışma gerçekleştirdiklerini aktaran Bilsel, ‘Mersin kenti- Dokuz Kentsel Tasarım Önerisi Oluşturuldu Konuşmaların ardından Prof. Dr. Cana Bilsel ve Ecole Nationale Superieure D’Architecture de Paris La Villette’den Şehir Plancısı Pierre Bouche, iki üniversitenin birlikte gerçekleştirdiği çalışmalarla ilgili bilgiler aktardı. Mersin’e ilk kez geldiklerinde kent merkezine odaklandıklarını ve ana cadde üzerinde uzanıp giden Mersin’de yaya olarak var olabilme konusunu ele aldıklarını belirten Pierre Bouche, bu yıl ise kıyı ve sunduğu kentsel değerler üzerine bir tartışma başlatmayı amaçladıklarını ifade etti. Bouche, çalışmalar sonunda Mersin’deki planlama çalışmalarında dikkate alınmak üzere kıyıya ilişkin değerler içeren 9 kentsel tasarım önerisi oluşturulduğunu sözlerine ekledi. Kıbrıs Açıklarında Kurtarılan Mülteciler Mersin’e Getirildi KKTC’nin Girne şehrinin 4,5 mil kuzeyinde batma tehlikesi geçiren Tanzanya bayraklı ‘Haj Zaher’ adli ticari gemiden sahil güvenlik ekiplerince kurtarılan Suriyeli mültecilerin 225’i Mersin’e getirildi. KKTC’nin Girne şehrinin 4,5 mil kuzeyinde, motor arızası nedeniyle sürüklenmeye başlayan ve içerisinde hamile kadın ve çocukların da bulunduğu 300 kaçak göçmeni taşıyan Tanzanya bayraklı gemiye, Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri tarafından müdahale edildi. Edinilen bilgiye göre, Girne’nin 4,5 mil kuzeyinde biri hamile 40 kadın, 35’i çocuk olmak üzere toplam 225 göçmenin içinde bulunduğu, Tanzanya bayraklı 50 metre boyundaki “Haj Zaher” adlı ticari gemi, makine arızası yaptıktan sonra kötü hava şartlarından dolayı sürüklenmeye başladı. Olayla ilgili ihbar alan KKTC Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerine bilgi vererek yardım talebinde bulundu. Alınan yardım talebinin ardından, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı’nın Mersin’de konuşlu bulunan 1 arama kurtarma gemisi ile 1 ani müdahale botu olay yerine sevk edildi. Aynı zamanda KKTC Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından da Girne ve Gazimagusa’dan görevlendirilen 3 Sahil Güvenlik botu olay yerine yönlendirildi. Geminin bulunduğu yere ulaşan Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, sürüklenen “Haj Zaher” isimli ticari geminin demir atmasını sağlayarak, kayalıklara çarpmadan durdurdu ve olası bir faciayı önledi. linden 5’i, mültecilerin bulunduğu ‘Haj Zaher’ gemisine çıktı. Makine arızası giderilemeyen gemi daha sonra TCSG Umut adı Sahil Güvenlik gemisi tarafından Girne Limanı’na çekildi. Göçmenler burada gemiden tahliye edilerek sağlık kontrolü için Girne’deki bir spor salonuna götürüldü. Göçmenler daha sonra Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı’na bağlı ekipler eşliğinde Mersin Limanı’na geldi. Akşam saatlerinde Mersin Limanı’na gelerek 10 numaralı rıhtıma demirleyen feribottaki Suriyeli göçmenler, Yabancılar Şube Müdürlüğü personelinin nezaretinde otobüslere bindirilerek Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Suriyeli mültecilerin Emniyet Müdürlüğü’ndeki kimlik tespitleri ve diğer işlemlerinin tamamlanmasının ardından serbest bırakılacakları öğrenildi. (İHA) Hava şartlarının kötü olması nedeniyle, çoğunluğu Suriyeli olduğu öğrenilen göçmenlerin tahliyesinin denizde yapılması tehlikeli olduğundan, Sahil Güvenlik Arama Kurtarma gemisi ‘TCSG Umut’ persone- Toplantıda daha sonra çalıştay katılımcıları, belirlenen 9 kıyı alanında yaptıkları çalışmaları, bu çalışmalarda izledikleri yöntemleri, belirlenen sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini içeren sunumları gerçekleştirdi. 21 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 KISA KENT HABERLERİ Başkan Kocamaz, Ulaşım Çalıştayı Sonuç Bildirgesini Açıkladı Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yapılan Ulaşım Çalıştayı’nın sonuç bildirgesini açıkladı. Kocamaz, çalıştayda, Mersin’e acil bir raylı sistem ile Mersin’den Taşucu, Aydıncık ve Anamur’a kadar ve yine merkezden Karataş, İskenderun ve Arsus’a kadar deniz ulaşımı için fizibilite çalışması yapılmasının karara bağlandığını bildirdi. Başkan Kocamaz, Mersin kent merkezi ve il sınırları içindeki yerleşimlerin ulaşım sorunlarının, ilgili paydaşların katılımıyla birlikte tespit edilmesi ve çözüm seçeneklerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılan Ulaşım Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi hakkında bilgi verdi. Kocamaz, “Çalıştay’da, Türkiye’de kentsel ulaşıma yönelik ulusal politikalar, BM ve AB kentsel ulaşım politikası, sürdürülebilir ulaşım, toplu taşıma sistemleri, hizmet kalitesi, güzergahlar, ilçe ve kırsal alanların ulaşımı, yol ve toplu taşıma hizmeti, servis ulaşımı ve taksiler, bisiklet ulaşımı, yaya ulaşımı, engellilerin ulaşımı, trafik yönetimi, akıllı ulaşım sistemleri, trafik güvenliği, düzenlemeler ve denetim, otopark yatırımları, ulaşım mühendisliği, yol ve kavşak tasarımı, yük taşımacılığı, bölgesel ve kentsel lojistik, liman ulaşımı, bölgesel ulaşım, otoyol bağlantıları, karayolları, demiryolları, deniz ve hava ulaşımı, afetlere duyarlı ulaşım sistemi, afetlere yönelik önlemler ile afet lojistiği konuları ele alındı” dedi. Çalıştaya Mersin Valiliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Mersin Üniversitesi başta olmak üzere toplam 43 kurum ve kuruluştan alanında uzman 125 katılımcının katıldığını kaydeden Kocamaz, “Çalıştay’ın sonuç bildirgesi olarak, planlama ve ulaşımın beraber düşünülmesi, ulaşımla ilgili konularda ve projelerde halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması, Tarsus’tan Silifke’ye kadar raylı sistem, kent içi kavşakların düzenlenmesi, mevcut yol ağından etkin yararlanma, yaya ve bisiklet yollarının oluşturulması ve düzenleme yapılması, kente acilen bir raylı sistem yapılması, otobüs ve minibüs durakları ile güzergahlarının yeniden gözden geçirilmesi, akıllı ulaşım sistemi ve trafik denetim sistemi kurulması, kent merkezinde parkomat uygulamasının iptal edilmesi, 22 İstiklal Caddesi’nin tek yöne çevrilmesi, köy ve beldelerden gelen minibüslerin 2. Çevre Yolu’na yönlendirilmesi, ana caddelerde park eden araçlar için trafik denetiminin arttırılması, Erdemli-Ereğli yolunun iyileştirilmesi, bisiklet kullanma kültürünün özendirilmesi, akıllı durak sistemi kurulması, katlı ve yer altı otoparkların çoğaltılması, belli bölgelerde üst ve alt geçit uygulaması yapılması, limanın otoyol bağlantılarının düzenlenmesi, Mersin merkezden Taşucu, Aydıncık ve Anamur’a kadar ve yine merkezden Karataş, İskenderun ve Arsus’a kadar deniz ulaşımı için fizibilite çalışması yapılması, ilk etapta yap-işlet-devret modeli ile başlanması, deniz uçağı ile helikopter ulaşım hizmetlerinin bölgeye kazandırılması ve kent bütünündeki yollarda emniyet şeridi uygulamasının yaygınlaştırılması konusunda çalışmalar yapılması karara bağlandı” ifadelerini kullandı. (İHA) KISA KENT HABERLERİ İşte Türkiye’nin Rekabet Haritası Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Türk ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabetçi illerini ve sektörlerini araştırdı. Araştırma sonucuna göre, Samsun müzik enstrümanı, Ankara uçak, Çorum dişçilik aletleri imalatında öne çıkıyor. Bütün sektörlerde faaliyet gösteren 114 bin firmanın verileri çarpıcı sonuçları ortaya koydu. Bingöl, Tunceli, Ardahan ve Iğdır'da imalatını ihraç eden firma yok. Buna karşın eskiden belirli ürünleri ile ünlü illerde tablo değişti; Bursa'nın şeftalisi ya da otomotivi, Çorum'un da leblebisi artık geri planda kaldı. Ankara uçakları, Samsun ise müzik aletleri ile dünya çapında rekabet ediyor. Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), yaptığı araştırma ile 81 ilimizin üretim ve ihracat verilerini analiz ederek il bazında rekabet gücünü belirledi. Çarpıcı gerçeklerin ortaya çıktığı araştırmaya göre 4 ilimizde ürettiği ürünleri ihraç eden firma yok; 3 ilimiz en az rekabetçi sektöre ev sahipliği yapıyor. Bunun dışında diğer illerdeki tablo Türkiye ekonomisinin gururu olmaya aday. TÜİK, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığının ihracat ve üretim verilerinin değerlendirildiği araştırmada her bir ilin dünya çapında “mukayeseli rekabet gücü” ölçülürken; 114 bin firmanın verilerinin esas alındığı çalışmanın en önemli tarafı, bu analizlerin ilk defa her bir ilde “üretilip ihraç edilen ürünler” yani “ihracata konu üretim” bazında değerlendirilmiş olması. Araştırma sonuçlarını değerlendiren TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen, "Ölçmediğimiz bir şeyi yönetemeyiz. Bu nedenle doğru veriler ve bu verilerin doğru analiz edilmesi çok önemli. Verileri incelediğimizde Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gördük. Eskiden leblebisinden başka bir şeyini bilmediğimiz Çorum dişçilik gereçlerinde, şeftalisi ve otomobil endüstrisi ile bilinen Bursa artık metal işleme makineleri ve takım tezgahlarında; balıkçılık merkezi Samsun müzik aletleri ile dünya çapında rekabet ediyor" diyerek verilerin Türkiye'deki değişimi gösterdiğini belirtti. Araştırma, hangi illerin uluslararası düzeyde rekabet gücünün yüksek olduğunu; imalat ve ihracat alanlarında daha reka- betçi olabildiğini sınıflandırırken; 86 ana sektörde faaliyet gösterilen Türkiye'de en çok sektörü barındıran illerin de İstanbul, Ankara, İzmir, Tekirdağ ve Adana olduğunu ortaya çıkarttı. Dört İlin İmalatı İhracat Pazarında Yok Türkiye ekonomisinde faaliyet gösteren firmalar ihracatı çok seviyor, ancak 81 il içinde dördü var ki Türkiye ekonomisinin çok dışında bir tavır sergiliyor. Tunceli, Bingöl, Ardahan ve Iğdır'da gerçekleştirdiği imalatı ihraç eden kayıtlı firma bulunmadığı için çalışma 77 ilin verisi ile gerçekleştirilebildi. Müzik Sektörünün Gözü Samsun'da Türkiye'ye özgü üretim kalıplarını kırarak dünyada boy gösteren Samsun, dünya pazarlarına gönderdiği müzik aletleri ile imalat ve ihracatta rekabetçi il olarak öne çıktı. Müzik aletleri sektöründe Türkiye'de Samsun'dan başka iki il daha bu nitelikte üretim kapasite ve vizyonuna sahip. Samsun'da 18 sektörde daha rekabetçi üretim yapılıyor. arasında geliyor. Konya ise motorlu kara taşıtları karoseri ihracatında en rekabetçi il konumunda. En çok rekabetçi üretimin yapıldığı sektörler neler? Türkiye'de 39 ilde çimento, kireç ve alçı üretimi rekabetçi şekilde yapılıyor. 27 ille kum, kil ve taş ocakçılığı ikinci sırada geliyor. Taş ve mermer işlemeciliği 26 ilde, tahıl ürünleri işleme 26 ilde, madencilik 23 ilde yoğunlaşıyor. Askeri savaş araçları 1 ilde, bilgisayar ürünleri 1 ilde, tüketici elektroniği de bir ilde üretilip rekabetçi şekilde ihraç ediliyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da durum nasıl? Gaziantep'te 12 sektörde rekabetçi üretim yapılıyor ve ihracat gerçekleştiriliyor. Kentte rekabetçilik değeri en yüksek sektör bitkisel ve hayvansal sıvı ve katı yağ üretimi alanında ortaya çıkıyor. Türkiye ekonomisinin dinamosu durumundaki İstanbul'da 86 sektörde yapılan imalat ihraç ediliyor. İkinci sırada gelen Ankara'da 33, İzmir'de 32, Tekirdağ'da 26, Adana'da 25 sektör "üretimden ihracata" en fazla rekabetçi sektöre sahip iller konumunda. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda çıkan tablo ilginç. Bürokrasi ve devletin başkenti Ankara'nın imalatında, askeri savaş araçları, tarım ve orman makineleri, iletişim, uçak ve uzay sanayi dalları öne çıktı. İstanbul'un üretiminin ana motoru ise bilgisayar ve çevre birimleri, mücevherat, optik ekipman ve cam sanayi. Otomotivin başkenti Bursa'da imalat sektörünün öne çıkan ana ihracat kalemi metal işleme makineleri ve takım tezgahları. Otomotiv sektörü ise ikinci sırada geliyor. Otomotiv yan sanayi ürünleri ihracatı da Bursa imalat sektörünü besleyen unsurlar 23 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Gaziantep'in bölgede bu alandaki rakibi Kilis. Mardin'de hazır hayvan yemi üretimi, Diyarbakır'da taş ve mermer işçiliği rekabetçi üretilen alanlar arasında. Hakkari, Bayburt ve Karabük rekabetçi sektör sayısının en az olduğu iller oldu. Bu illerde sadece birer sektör "üretimden ihracata" rekabetçi durumda. Muş ise mobilya sektöründe rekabetçi mal üretimiyle ön plana çıkıyor. Kauçuk ürünleri imalatında Kırşehir, ayakkabı, terlik, bot imalatı ve ihracatında Çorum rekabetçi illerimiz arasında. Çorum'un ihracattan gelir sağladığı önemli üretim kalemlerinden biri de tıbbi dişçilik ile ilgili araçlar. Doğu Anadolu'da Van, Erzurum ve Şanlıurfa "beton, çimento ve alçıdan yapılmış eşya" ihracatında rekabet kabiliyetine sahip iller. Trabzon "metal döküm sanayi", süt ürünleri imalat ve ihracatında ise Balıkesir marka olan illerimiz. KISA KENT HABERLERİ Anadolu’da hangi il nelerde rekabetçi? Muğla ve Sinop, balık ürünlerini rekabetçi şekilde ihraç edebilen illerimiz. İçecek üretip ihraç eden iller içinde Tokat, rekabet gücü en yüksek ilimiz. Mersin ise öğütülmüş tahıl ürünleri sektöründe rekabetçi olarak öne çıkıyor. Dokuma sektöründe Kahramanmaraş, Malatya ve Adana rekabet avantajı en yüksek üç ilimiz. Van da kağıt ve mukavva üretimi rekabet gücü en yüksek ilimiz. Türkiye'nin turizm başkenti Antalya ise spor malzemeleri üretip en rekabetçi şekilde ihraç edebilen il konumunda. Teknolojide hangi iller rekabetçi? İstanbul, bilgisayar ve çevre birimlerini üretip rekabetçi şekilde ihraç edebilen Türkiye'deki tek il. Bolu, Manisa ve Tekirdağ ev aletleri üretiminde rekabetçi olan ve ihracat yapan illerimiz. Sakarya, demiryolu lokomotif ve vagonlarını rekabetçi şekilde üretip ihraç edebilen en önemli ilimiz. Sonra Eskişehir geliyor. Elektronik bileşenleri ve devre imalatı yapan Ankara, rekabetçi ihracatta en yakın rakibi İstanbul'un açık ara önünde. İletişim ekipmanlarında rekabet gücüne sahip iki ilimiz var: Ankara ve İstanbul. Hangi ilin ekonomisinde en rekabetçi ihracat kalemi maden? Hakkari, Bayburt, Rize, Gümüşhane, Erzincan, Siirt illerinde rekabet gücü en yüksek sektör madencilik. Buna karşılık Afyon, Diyarbakır ve Burdur "taş ve mermerin işlenmesinde" en rekabetçi üç il. Makine ihracatında hangi illerimiz ön plana çıkıyor? Özel amaçlı makine ihracatında ön plana çıkan üç şehrimiz Çorum, Konya ve Aksaray. Tarım ve ormancılık makinelerinin rekabetinde Ankara en önde gözüküyor. (İHA) DENİZCİLİK HABERLERİ Konteyner ve limanlarda elektronik denetim başladı Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca geliştirilen "Konteyner ve Liman Takip Sistemi" hayata geçirildi. Sistem sayesinde limanlarda gerçekleştirilen gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, hızlandırılması ve maliyetlerin azaltılması hedefleniyor. "İlerleyen süreçte, gümrük idaresinin liman işletmesine vereceği talimatları bu sistem üzerinden verebilir hale gelecek. Bu da kağıt kullanımını azaltacak ve işlemlerin güvenli ortamda yapılmasını temin edecektir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca konteynerlere ilişkin bilgilerin elektronik ortamda kayıt altına alınması amacıyla geliştirilen "Konteyner ve Liman Takip Sistemi" hayata geçirildi. Mersin'de devreye alınan Konteyner ve Liman Takip Sistemi önümüzdeki hafta İskenderun Limak limanında devreye alınacak. Akabinde de Ambarlı Gümrüğüne bağlı limanlarda da devreye alınacak olup, buna ilişkin test çalışmaları devam etmektedir. İlerleyen zamanda da konteyner işlemleri yapan tüm limanlarda uygulamanın devreye alınması hedeflenmektedir." (www.denizhaber.com.tr) Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, söz konusu sistem sayesinde, Türkiye'ye giriş yapan ve Türkiye'den çıkan konteynerlere ilişkin bilgilerin elektronik ortamda kayıt altına alınması, limanlarda gerçekleştirilen gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, hızlandırılması ve maliyetlerin azaltılması hedefleniyor. Yeni uygulamayla, konteynerlerin çip aracılığıyla izlenmesi mümkün olacak. Mersin Limanı'nda devreye alınan sistem sayesinde gümrük idaresinin sistemleriyle liman işletmesinin sistemleri entegre edilerek, gümrük denetimlerinin etkinliği artırılacak, kaçakçılıkla mücadelede kullanılan veri tabanı genişleyecek. Bu sistem sayesinde, limandaki konteynerin, liman içi hareketleri dahil olmak üzere etkin bir şekilde izlenmesi ve sağlıklı istatistik üretilmesi mümkün hale gelecek. Gümrük idaresi ile limanların otomasyon sistemlerinin entegre edilmesinin önemli katkılar sağlayacağının kaydedildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi: Zehirli balık türlerinde artış devam ediyor Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Turan, son yıllarda Akdeniz’de zehirli balık türlerinde artış olduğunu söyledi. Küresel ısınma nedeniyle Akdeniz’in tropikalleştiğini, bu nedenle Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda görülen zehirli balık türlerinin Süveyş Kanalı yoluyla kıyılarımıza geçmeye başladığını belirten Prof. Dr. Cemal Turan, zehirli balık sayısının hızla arttığını ve acilen önlem alınması gerektiğini söyledi. Araştırma ekibiyle birlikte Akdeniz’de yaptıkları çalışmada tespit ettikleri zehirli balık türlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlara bildirdiklerini belirten Turan, son olarak İskenderun Körfezi’nde zehirli olan Mavi Çizgili Papağan Balığı (Scarus Ghobban) ile Pasifik Aslan Balığı (Pterois Miles) türlerini tespit ettiklerini kaydetti Bu 2 balıkla birlikte tespit ettikleri zehirli balık sayısının 66’ya çıktığını belirten Prof. Dr. Turan şunları söyledi: “Bu Papağan Balığı, çok renkli ve güzel görünümü var ekonomik değeri yok. Güzel görünümlü Aslan Balığı da öyle. Her ikisi de güzel görünmesine rağmen zehirli. Özellikle Pasifik Aslan Balığı çok zehirlidir. Özellikle dalgıçların yüzücülerin bu balığa dikkat etmesi gerekiyor. Bu balığı görenler dokunmamalı. Yüzgeçlerinin ucunda zehirli iğneleri var ve battığı zaman yüksek acı veriyor. Kalp hastası olanlarda kalp krizine neden olabilir. Zehirli balıkların ekonomik bir değeri yok ama diğer ekonomik değeri yüksek olan balıkların besinlerini paylaşıyor. Hatta aralarında ekonomik değeri yüksek balıkları tüketen balıklar da bulunuyor. Kızıldeniz’den gelen bu tehlikeli balık türleri yüzyıllardır buralarda bulunan ekonomik değeri yüksek balıkları tüketerek, yer değişerek besin rekabetine girmekte daha baskın balıklar olmakta. Zehirli balık türleriyle mücadele kapsamında bazı ülkelerde teşvikler çıkarıldığını kaydeden Turan şöyle devam etti: “Amerika’ya Pasifik Aslan Balığı da geçiş yapmış. Onlar bu türün ortadan kaldırılması için araştırma çalışmaları başlatmış ve yapmışlar. Güney Kıbrıs’ta görülen Balon Balığı türü için Avrupa Birliği destekli projeyle ortadan kaldırma çalışması yapıyorlar. Balon Balığı’nı avlayan kişilere balık başına 1 Euro teşvik verilerek ortadan kaldırma çalışması yürütüyorlar. Çünkü ekonomik değeri olmayan bu tür balıkları yakalayan balıkçılar tekrar denize atıyorlar. Teşvik uygulaması ile balıkçılar tuttukları balıkları atmıyorlar.” (www.virahaber.com) 24 25 MERSİN DENİZ TİCARETİ DENİZCİLİK HABERLERİ KASIM 2014 Türkiye’nin ikinci denize dolgu havalimanı Türkiye’nin ikinci denize dolgu havalimanı Rize’de yapılacak. 766 hektar alandan oluşacak proje sahasında yaklaşık 266 hektarlık alanda deniz dolgusu yapılacak. Ordu-Giresun Havalimanından sonra Türkiye’de denize dolgu ile inşa edilecek ikinci havaalanı olan Rize-Artvin Havalimanı için 266 hektar alanda deniz dolgusu yapılacak. Rize’de havalimanı yapılması için yürütülen çalışma kapsamında hazırlanan rapora göre, havalimanının bugünkü şartlarda yapılması halinde, yıllık ortalama 850-900 bin yolcu ve günde ortalama 15-20 uçuş kapasitesinin oluşacağı tespit edildi. Havaş’ın Rize’ye günde 17 otobüs seferi düzenlediği ve özel araçları ile birlikte Trabzon Havalimanı’nı kullanan günlük yolcu sayısının ortalama 2 bin 500 olduğu göz önüne alınarak, Rize-Artvin Havalimanı’nın inşası kararlaştırıldı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapımı için çalışma başlatılan Rize-Artvin Havalimanı projesi için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. 260 Hektar Alan Deniz Dolgusu Yapılacak ÇED raporunda, Rize’nin Pazar İlçesi ile Yeşilköy yerleşim yerleri arasında yapılması planlanan ve Rize ve çevresinde bulunan illerin güvenli, hızlı ve temiz bir ulaşım yoluna kavuşmasını sağlayacak projenin, Türkiye için önemli bir yatırım olacağına vurgulandı. 766 hektar alandan oluşacak proje sahasında yaklaşık 266 hektarlık alanda deniz dolgusu yapılacak. Havalimanının inşaatı aşamasında 300, işletme aşamasında ise 1000 personelin çalışması planlanıyor. Havalimanı Rize şehir merkezine 34, Artvin’e ise 123 kilometre uzaklıkta olacak. Saatte 36 Uçak İnip Kalkabilecek Rize Havalimanı projesi kapsamında saatte 36 uçağın iniş kalkış yapabileceği 45 metre eninde ve 3 bin metre uzunluğunda pist, 240 x 120 metre boyutlarında 1 adet apron inşa edilecek. Genel olarak yolcu ve kargo uçaklarına hizmet verecek olan Rize Havali- manının ayrıca kompozisyon sınıfı D, türbülans sınıfı ağır, kalkış ağırlığı 150 bin kilogramdan fazla olan uçaklara hizmet vermesi bekleniyor. 2017 yılında işletmeye açılması planlanan havalimanının öngörülen ekonomik ömrünün 25 yıl olduğu belirtilen raporda, bu ekonomik ömrün devamlılığı için gereken bakım ve onarım çalışmaları, gelişen teknolojiye ayak uydurularak havalimanının kullanım talebi doğrultusunda yapılacak. 520 Milyon Lira Mal Olacak Raporda ülke genelinde 2014 yılında yaklaşık olarak 140 milyon olan yolcu sayısının, 2017’de 168 milyona, 2023 de ise 225 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Teknolojik olarak son gelişmelere uygun ekipman ve malzemeler kullanılarak yapımı planlanan Rize - Artvin Havalimanının, 2014 yılı birim fiyatları ile altyapı için 400 milyon lira, üstyapı için ise 120 milyon lira olmak üzere 520 milyon liraya mal olması bekleniyor. (www. virahaber.com) Savunma ve havacılıkta 1.3 milyar dolarlık ihracat Türk savunma ve havacılık sektörünün yılın 10 aylık dönemindeki ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artarak 1,3 milyar dolara ulaştı. İhracat verilerinden yaptığı derlemeye göre, geçen yılın ocak-ekim döneminde 1 milyar 116 milyon 134 bin dolar olan sektör ihracatı, bu yılın eş döneminde yüzde 19 artarak 1 milyar 327 milyon 92 bin dolara yükseldi. Savunma sanayi firmalarının, geçen sene ekimde 129 milyon 842 bin dolar olan ihracatı ise bu yılın aynı ayında yüzde 7’lik düşüşle 120 milyon 643 bin dolara geriledi. Sektör ihracatında ilk sırayı alan Ankara’nın geçen yılın karşılaştırılabilir döneminde 465 milyon 606 bin dolar olan ihracatı, bu yılın aynı döneminde yüzde 38 artışla 642 milyon 108 bin dolara ulaştı. Dev savunma şirketlerine ev sahipliği yapan Ankara’nın sektör ihracatındaki payı yüzde 48 oldu. Lider Pazar ABD DENİZCİLİK HABERLERİ Denize yap-işlet-devret modeli İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), mevcut bazı hatlar ve yeni açılacak vapur hatları için hem gemileri yaptıracak hem de işletecek yatırımcı arayışında. Yap-işlet- devret modelini denize taşımak isteyen İBB yetkilileri, ilk teklifi Tuzla’daki tersanecilere yaptı. İlk etapta alınması planlanan her biri yaklaşık 3 milyon dolar değerindeki 6 gemi için istekli olan tersaneciler, gemilerin işletilmesi konusunda ise doğru adres olmadıkları görüşünde. İBB İşletmeden Çıkmak İstiyor İBB ve Şehir Hatları Genel Müdürlüğü yetkilileri, geçtiğimiz hafta Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni (GİSBİR) ziyaret etti. GİSBİR Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş, İBB ve Şehir Hatları yetkilileriyle yaptıkları Şehir Hatları’nın ihtiyacı olan yeni yolcu gemilerinin tasarımı, yapımı ve işletilmesi ile ilgili yeni modeller hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını açıkladı. Toplantının katılan isimlerden Şehir Hatları Genel Müdürü Süleyman Genç, yaptığı açıklamada İBB’nin mevcut filoya yeni ve modern gemiler eklemeyi planladığını ayrıca bir tür yap-işlet- devret modeliyle bu gemilerin işletmesini de dışarıya vermek istediklerini belirtti. Genç, “Bu tür bir modelin denize uygulanabilirliği konusunda karşılıklı şirketlerle fikir alışverişinde bulunuyoruz” dedi. Toplantıya katılan Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı (GYİB) Başaran Bayrak, İBB ve Şehir Hatları yetkililerinin yeni gemi tiplerini belirlemek ve işletme konusunda tersanecilerin fikrini almaya geldiğini ifade etti. Belediyenin yavaş yavaş şehir hatlarının işletmesinden çıkmayı istediğini belirten Bayrak, “Çünkü bu tür gemi işletmek onlara külfet geliyor. İşletmeyi dışarı verip sadece pay almak istiyorlar” dedi. Başaran, “ İBB’nin planı şöyle; istedikleri gemileri yaptıracak. Gemiyi yaptırana bir hat gösterecek. Kendisi de buradan pay alacak” dedi. Bu hem devredilebilecek mevcut hatlar hem de yeni açılacak hatlar için geçerli olacak. ‘İşletme Tersanecinin İşi Değil’ Gemi işletmenin tersanecinin işi olmadığını dile getiren Başaran Bayrak, şu açıklamayı yaptı: “Ben şahsen daha önce İBB’ye gemi yapmış ve şu anda da İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gemi yapan bir firmanın sahibi olarak işletme yönünde olmak istemediğimi belirttim. Bu ayrı bir organizasyon. Dentur, Turyol ve Asyatur gibi gemi işleten firmalar zaten mevcut. Bu işin uzmanı biziz. İşletme konusunda adres biz değiliz. Sanıyorum ki, görüşmemiz sonrasında onlar da bizim işletmeci olmak konusunda doğru adres olmadığımızı anlamışlardır. ‘6 Modern Gemi Yaptıracaklar’ Yaklaşık 2 yıl önce açılan bir ihale ile 4 gemi siparişi veren İBB’nin 6 yeni gemi yaptırmak istediğini belirten Başaran, şöyle konuştu: “Bu gemiler daha modern gemiler olacak. Boğazdan karşıya kolay geçecek şekilde manevra yapması kolay, yandan değil kafadan yanaşabilecek gemiler... Her biri yaklaşık 3 milyon dolar olan yaklaşık 6 gemiyi daha filoya katmak istiyorlar.” Turyol Hatları İşletmeye Talip Turyol Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can, henüz kendilerine İBB’den bir teklif gelmediğini, uygun şartlar sunulursa bu hatları işletebileceklerini söyledi. Can, “İBB’nin böyle bir niyetleri varsa hangi usulde ve tipte gemi yaptırmak istiyorlarsa bunları yüz yüze konuşmak gerekir. değerlendirebiliriz. Bunun hem teknik, hem mali hem de hukuki boyutu var. Tüm bu şartlar ortaya konulduktan sonra ancak sağlıklı bir karar verebiliriz” dedi. (www. virahaber.com ) Yılın 10 aylık sürecinde Türkiye’deki savunma şirketlerinin en fazla ihracat yaptığı ülke ABD oldu. Bu ülkeye yapılan dış satım geçen yıla göre yüzde 14’lük artışla 461 milyon 399 bin dolar olarak kayıtlara geçti. ABD’yi 100 milyon 29 bin dolarla Malezya, 75 milyon 862 bin dolarla İspanya, 74 milyon 927 bin dolarla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 70 milyon 326 bin dolarla İtalya, 56 milyon 308 bin dolarla Fransa ve 42 milyon 996 bin dolarla Türkmenistan takip etti. Türk savunma ve havacılık sanayisi, ocak-ekim döneminde 150’nin üzerinde ülke ve serbest bölgeye toplam 1,3 milyar dolarlık ihracat yapma başarısına imza attı. (www.virahaber.com) Başkentin en büyük rakibi olan İstanbul’un bu dönemdeki savunma ve havacılık ihracatı ise yüzde 8,6’lık azalışla 279 milyon 8 bin dolara geriledi. Üçüncü sıradaki Eskişehir’in ihracatı da yüzde 15’lik artışla 222 milyon 598 bin dolar olarak kayıtlara geçti. Türkiye savunma sanayi ihracatının lokomotifi olan bu 3 il, sektör ihracatının yüzde 86’sını gerçekleştirdi. 26 27 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 DENİZCİLİK HABERLERİ 5.Denizcilik Forumu Binali Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleştirildi DENİZCİLİK HABERLERİ Lütfi Elvan: Gemi inşa sanayimiz talepleri karşılamaya hazır Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Türk gemi inşa sanayinin, İsveç tarafından gelecek her çeşit gemi ve deniz vasıtasının inşası, bakım-onarımı, tadilatı ve gemi geri dönüşüm alanındaki taleplerini karşılamaya ve bu konularda işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtti. Bakan Elvan, İsveç Kentsel Dönüşüm ve Bayındırlık Bakanı Mehmet Kaplan ile bakanlıkta görüştü. Elvan, burada yaptığı konuşmada, 14 Eylülde İsveç’te gerçekleşen seçimlerin ardından kurulan bakanlar kurulunda 2 Türk bakanın görev almasından memnuniyet duyduklarını söyledi. İsveç’in, Türkiye’nin AB’ye üyeliğine verdiği destek için teşekkür eden Elvan, Türkiye müktesebata uyum açısından her türlü çalışmayı yürütürken siyasi bazı kaygılarla göz önünde bulundurularak müzakere sürecinin engellenmeye çalışıldığını belirtti. Elvan, şöyle dedi: Yurtiçi ve yurtdışından pek çok armatör, gemi yapımcıları, seyir hedef yöneticileri, yat üreticileri, finansörler, nakliyeciler ve düzenleyicilerin katıldığı 5. Denizcilik Forumu’nda uluslararası denizcilik sektöründe Türkiye’nin konumu değerlendirdi. Foruma Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Binali Yıldırım da katıldı. Forumun açılış konuşmasını İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Şadan Kaptanoğlu yaptı. Robert Schuddeboom, Janos Koenig, Yannis Criticos gibi yabancı katılımcıların da sunumlar gerçekleştirdiği forumda İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan da konuşmasında sektörle ilgili finansal sorunlara değindi. “Denizcilik Türkiye İçin Olmazsa Olmaz” İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, dünya denizciliği için iyimser olmadığını Türkiye denizcilik sektörü içinse daha iyimser olduğunu belirterek, “Çok kriz yaşadık özellikle 17 Aralık olayı, faizlerin yükselmesi bizi ciddi sıkıntıya soktu ancak, bu bizim için büyük bir testti. Bundan başarıyla çıktık. Dünyada bu kadar ağır test gören bir ülke daha yok. Bundan başarıyla çıkan bir ülke, ağırlıklarından kurtulduğunda çok daha iyi yerlere gelecek” dedi. Uzun bir zamandır ilk defa sanayinin ön plana çıkmaya başlayacağına işaret eden Kalkavan, denizcilik sektörünü, “Türkiye için olmazsa olmaz bir sektör” olarak tanımladı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanı Binali Yıldırım, Türk denizcilik sektörünün küresel krizi, yurtiçi ve yurtdışından gelen tamir talebiyle atlattığını belirterek, “Yaşanan tecrübeleri 28 dikkate alarak daha emin adımlarla ilerlememiz lazım. Bunun için de gerekli tedbirleri hükümetimiz alıyor” dedi. Yıldırım, 5. Denizcilik Forumu’nda “Türkiye ve Dünya Jeopolitiği, Dünya ve Türk Ekonomisi, Küresel ve Bölgesel Bağlamda Ticaret ve Taşımacılık” başlıklı oturumda, bakanlığı döneminde gerçekleştirdikleri çalışmalar ve devam eden projeler hakkında bilgi verdi. “Bugüne kadar AB’ye üye olan ya da müzakere sürecinde olan hiçbir ülkeye uygulanmayan süreç maalesef Türkiye’ye uygulanmaktadır. AB’nin bu yaklaşımını tasvip etmemiz mümkün değil. Türkiye, Avrupa’nın bir parçasıdır. Ülke olarak biz AB’nin bir üyesi olarak çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz. Bu noktada özellikle İsveç’in vereceği desteğin önem arz ettiğini ifade etmek istiyorum.” İki ülke arasında yaklaşık 3,1 milyar dolarlık bir ticaret hacmi bulunduğuna işaret eden Elvan, özellikle 2013’te ticaret hacminin bir miktar düştüğünü dile getirdi. Elvan, İsveç ile ticaret hacminin artırılmasının son derece önemli olduğunu düşündüklerini vurguladı. Haberleşme sektöründe ülkeler arasındaki ilişkilerin sorunsuz devam etmesinin sevindirici olduğunu ifade eden Elvan, bilgi teknolojileri anında işbirliği için yeni adımlar atmaları gerektiğine inandıklarını söyledi. Ericsson ile Turkcell arasında ikili işbirliklerine işaret eden Elvan, böylece abonelerin artan ihtiyaçlarına cevap verebilecek adımlar atıldığını dile getirdi. Elvan, siber güvenlik konusunda alınan önlemlere dikkati çekerek, bu alandaki tehlikelerin sadece ulusal düzeyde çözülebilecek bir sorun olmadığı, BM, AN, OECD gibi organizasyonların yaptığı çalışmaların yoğunlaştırılması ve ülkelerarasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. (www.virahaber.com ) Küresel kriz öncesi denizcilik sektörünün hem dünyada hem Türkiye’de çok hızlı büyüdüğünü anlatan Yıldırım, şunları kaydetti: “Denizcilikte Özel Projelere Yöneldik” “Yeni gemiler yapıldı, siparişler verildi ancak bir gün kriz gelecek diye hiç düşünen olmadı. Herkes Türkiye’ye çok güvendi. Kriz Türkiye’yi teğet geçti ancak yine de denizcilik diğer sektörlerden farklı, denizcilik küresel bir iş alanı. Sizin iyi olmanız yetmiyor. Başka ülke kötüyse siz ondan direkt etkileniyorsunuz. Çünkü hep uluslararası taşıma yapıyorsunuz. Ticaretimizin yüzde 87’si deniz yoluyla yapılıyor. Dünya ticareti bozulduğunda, taşımalar azaldığında yansıması ilk önce deniz ticaretine oluyor. O yüzden kriz zamanı sektörde ciddi bir duraksama oldu ama atlatıldı. Kendimizi, daha özel projelere yönlendirdik. Hizmet gemileri, offshore platformları, küçük kimyasal tankerler ve tamir gibi alanlara yöneldik. Şu anda ciddi anlamda yurtiçi ve yurtdışından gelen tamir talebiyle sektör kriz dönemini daha kolay atlatma fırsatı buldu. Yaşanan tecrübeleri dikkate alarak daha emin adımlarla ilerlememiz lazım. Bunun için de gerekli tedbirleri hükümetimiz alıyor.” (www.virahaber.com) 29 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 ‘Süveyş Kanalı Projesi, Akdeniz’in ekolojisini bozdu Süveyş Kanalı’nı genişletme projesinin Akdeniz’de ekolojik açıdan çok büyük problemlere yol açmasından kaygı ediliyor. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah elSisi’nin Süveyş Kanalı’nı genişletme projesinin Akdeniz’de ekolojik açıdan çok büyük problemlere yol açmasından kaygı ediliyor. New York Times gazetesinin Biological Invasions (Biyolojik İstilalar) adlı araştırma dergisine dayanarak yayımladığı makalede de bu konuya yer verildi. Var olan kanala paralel yeni bir su yolunun inşa edilmesini ve olağan kanalın genişletilmesini öngören Sisi’nin projesi, Kızıldeniz’den Akdeniz’e istilacı deniz canlılarını taşıyan Süveyş Kanalı’ndan daha çok ‘istilacı’ geçişine ne sebepten olacak. İsrail’deki Okyanus Bilimi Ulusal Enstitüsü’nden Bella S. Galil, “Rus ruleti oynuyoruz ve söz konusu olan bir körfez ya da nehir değil, Akdeniz’in tamamı” diyerek durumun ciddiyetini vurguluyor. New York Times gazetesinde yayınlanan makalede kanalın açılmasından akabinde Akdeniz’e önceki ve çevreye ziyan veren diri türlerinden örnekler var. Bunların bir tanesi göçmen denizanası. Asıl yaşam bölgesi Kızıldeniz olan bu 30 DENİZCİLİK HABERLERİ DENİZCİLİK HABERLERİ deniz türü, Akdeniz’de giderek yayılıyor. Göçmen denizanalarının toplandığı bölgelerde balıkçılık yapmak mümkün olmadığı gibi bu diri , dikenimsi dokunaçlarıyla insanların yaz tatillerini zehir ediyor. Akdeniz’in ekosistemini tahrip eden bir başka Kızıldeniz kökenli diri türü balon balığı da yerel türleri yiyor. İlk defa Gökova Körfezi’nde 2003 senesinde görülmüş olan balon balığından en çok fazla balıkçılar şikayetçi. Türkiye, Mısır, Yunanistan, Lübnan ve İsrail’de balon balığını yediği için zehirlenen kişilerin olduğu biliniyor. Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelen bir başka davetsiz misafir ise deniz kedisi. Bu balık türünün yosunları yok ederek, birden fazla canlının yaşam ortamını ve dolaylı olarak Akdeniz’in gıda zinciri halkalarını çökerttiği biliniyor. Nasıl Tedbir Alınabilir? New York Times, kanal çalışmalarına rağmen Kızıldeniz’den Akdeniz’e istilacı diri akışını durdurmak için alınabilecek önlemlere de yer verdi. Buna göre suda türbülans oluşturup Kızıldeniz’den gelen türlerin geçmesini önleyen hava perdeleri kurulabilir. Bir başka yol olarak düşük frekanstaki ses dalgalarıyla istenmeyen türlerin kanaldan uzak tutulabileceği sunulsa da gürültülü gemi trafiğinde bunun ne kadar etkili olacağı da tartışmalı. Süveyş Kanalı’nın 20’nci yüzyılın başında tabii biçimde oluşmuş tuzlu göllerle ayrılmıştı. Canlı geçişini önlemek için benzer görevi yapabilecek tuz oranı yüksek göller oluşturulabilir. Kanal Çevresindeki Halk Yerinden Edildi Yeni kanala yer açmak için bin 500 hane yıkılırken, binlerce Mısırlı da yerinden edilmiş oldu. Çalışmalar ise devam ediyor. Projeyi finanse etmek için 8.6 milyar dolarlık bono satışı yapıldı. 140 milyon metreküp kazının yapılması lazım gelen çalışmada şimdiden 60 milyon metreküpten çok hafriyat gerçekleştirildi. Sıradışı Olmak İsteyenlere Futuristik Süperyat Eramotive tasarım takımı Iris serisi süper lüks yat konseptini üç farklı boyutta sunuyor. Yatlar 45 metre, 75 metre ve 125 metre formundaki hibrid çok gövdeli süper konsepti ile adından söz ettirecek. Amerika, Florida’daki Eramotive tasarım takımı Iris serisi süper lüks yat konseptini üç farklı boyutta sunuyor. 45 metre, 75 metre ve 125 metre formundaki hibrid çok gövdeli süper konsepti ile, gelecek dönemde adından fazlasıyla söz ettirecek. Çarpıcı eliptik üst yapısı maksimum yüzey alanı sağlayarak, dış yüzeyinde foto-voltaik panellerin yüzeyi geliştirilmiş ve sıfır karbon emisyonu hedeflenen projenin maksimum 10 knot hız elde etmesini sağlamış. Serinin 125 metre uzunluğundaki amiral gemisinde arkada yer alan helikopter pisti ve hangarının açılıp kapanan üst kapağı da foto-voltaik paneller ile kaplanarak, enerji kazanımı konusunda nerede ise olabilecek tüm imkanlar sonuna kadar kullanılmış. Lüks yatın iç tasarımı konusunda Eramotive, yat sahibinin isteklerini göze alacağını açıklamakla birlikte; iç bölümlerinde iki katmanlı bir ana salon, sauna ile VIP süitler, pek çok havuz seçenekleri, bir galeri, sinema, büyük bir kütüphane, tender garajı, deniz aktiviteleri araçları için hangarlar vb. pek çok mekan yatın içinde yer alabilecek. 45 metre versiyonunda ise süper lüks yatın dış çizgileri seri ile benzer çizgilere sahip olması yanı sıra, henüz detayları fazla açıklanmayan modelde de her iki tarafta da sürgülü cam paneller yer alacak. Iris serisi yatlarda kamara sayısı ve ağırlanabilecek olan konuk sayısı yat sahibinin isteğine göre düzenlenebilecek, ancak 125 metrede 22, 75 metrede 7, 45 metrede ise 4 mürettebat kabini bulunacak. Iris serisi yatların motor tercihi Rolls Royce elektrik hibrid motorlardan yana kullanıldı. Solar panel olarak solbian esnek solar paneller kullanılacak. Eramotive çağın ötesindeki bu süper lüks yat için henüz bir değer bile biçmedi. Ancak pek çok potansiyel müşterinin bu sıra dışı yata sahip olmak ve iç dekorasyonunu tamamen kendi zevklerine göre şekillendireceği yat için, kesesini biraz fazlasıyla açması gerektiği de şimdiden görünen bir gerçek. Yatların Özellikleri Yat :125 -75 -45 Tam Boy:127.5 m-75 m-45 m Genişlik :22 m-13 m-9.1 m Su kesimi:5 m-3 m-2.4 m Maksimum Hız: 22 Knot-28 Knot-25 Knot Ekonomik Hız: 14 Knot Sıfır Karbon Hızı:10 Knot-10 Knot-10Knot Yolcu Kapasitesi:42- 8- 6 - 8 Mürettebat:42-14-8 – 14 (www.denizhaber.com.tr) 31 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Hatıra Kent Mersin 1965 yılında katıldığım bir turda Pire’den Atina’ya giderken, otobüsteki Yunan rehber sağımızda, solumuzda geçmişten kalmış tarihi kalıntılardan ve Yunan tarihinden bahsediyordu. Bir ara konuyu değiştirdi ve; “Üzerinde gitmekte olduğumuz bu yolu Bodassakis yaptırdı ve devlete bağışladı” dedi. Rehber Bodassakis’nin Türkiye ile olan ilişkisini bilmiş olduğunu bize böylece ihsas ediyordu. Gerçekten o tarihte Pire-Atina yolu çok geniş güzel bir asfalt yoldu. Geçmişte bir Mersin Zengini BODOSSAKIS ( Bodassaki ) (2) Türkiye’de doğdu, büyüdü, zengin oldu. Serveti ile 1923 de Yunanistan’a gitti. Servetine servet kattı. Dünyanın tanınmış, zengin işadamlarından oldu. Dünkü Mersinimizin Rum asıllı, önemli sanayici ve işadamlarından Bodassakis’in (Bodasaki) Mersin ve Türkiye’deki bütün yaşamı, dergimizin bundan önceki sayısında konu olmuştu. Bodassakis , Türkiye’nin bir kasabasında doğup büyümüş, isim ve servet yapmış, dünyaca tanınmış bir işadamı olmuştur. Doğup büyüdüğü, yaşamının 32 yılını geçirdiği Türkiye’den ayrılsa da, izleri kalmıştır. her tür askeri mühimmat üreten sonraları değişik sanayi dallarında üretim yapan, kısa adı ‘Pyrkal’ olan şirketin %34 hissesini satın almış, sanayi ve ticari işler yanında eğitim, yardım ve hayır işlerine önem vermiştir. 1923 yılında, Girit’te kendi adını taşıyan bir okul yaptırmıştır. Bodossakis-Prodromos Athanassiadis ve Vakıf (LARCO) nın ortağı olduğunu yukarıda belirtmiştik. Şirketin yönetimi 1934 yılından itibaren Bodassakis’e geçmiştir... fabrikalar devreye girmiştir: Mühimmat sanayiine ilaveten tekstil, -alkollü içkiler, gübre, cam, nakliye, sigorta inşaat, madencilik. 1968 yılında Yunan Reisicumhurlarına konut yapılması için, eşi ve kendisine ait 8500 metrekarelik değerli arsasını ve evini bağışlamış. Şirkete ait tesislerde; uçak parçaları, patlayıcılar, makineli tüfekler dahil her tür askeri teçhizat ve diğer sanayi ürünleri üretilmekteydi. Gerek Yunanistan gerekse müttefikleri İkinci Dünya Savaşı’nda ihtiyaç duydukları silah ve sair harp malzemesini buradan satın almıştı. Almanların İkinci Dünya Savaşı’nda Yunanistan’ı işgallerinde bütün bu tesisler tahrip edilmiş ve Bodassakis de Yunanistan’dan kaçmıştı. Yukarda saydığımız kuruluşlar, Yunanistan’a ayrıca istihdam da yaratmıştır. Gemicilik yönünde de faaldir. 1951’de Beyrut’ta arkadaşı Elias Karapiperis ile ‘’Prodomos Lines’’i kurmuş, satın aldığı 12 gemi Batı ve Kuzey Afrika’dan, Kızıldeniz’e seferler yapmışlardır. Bu Şirketin yönetimini yeğenleri; Andreas, Alasandros, Nikoleosa bırakmıştır. Yunanistan’ın Anadolu’da uğradığı yenilginin ağır faturası onu da etkilemiş ve Yunanistan’a yerleştiği yıllarda, bir süre servet kaybına uğramış ise de, kısa sürede toparlanmıştır. 1971’de, Atina Koleji için 185.000 metrekare arsa satın almış, ayrıca proje bedeli olarak da 18. milyon euro bağışlamıştır. 1976’da State Archivies inşaatı için 40 milyon drahmi bağış yapmış. Böylece Yunanistan ve Kıbrıs’ın hamisi sıfatını almış. Almanların tahrip ettiği tesisler, sonradan eski haline getirilmiştir. Bodossakis de harp sonunda Yunanistan’a dönmüş ve işlerinin başına geçmiştir. Artık tek tip üretim yerine, değişik sanayi kollarında faaliyet gösteren İlk teşebbüsü olarak, Yunanistan’da kurulu büyük teşebbüslerden; 1874 yılında kurulmuş ve daha sonra 1887 ve 1908 yıllarında bazı değişikliklere uğramış, Bodassakis’nin , ülkesinin geleceğini sanayide görerek Yunanistan’ın tarihi ve önemli sanayi tesislerini içine alan, Pyrkal şirketinden hisse alarak, bura- Bu nedenle onun dışardaki yaşamı özellikle biz Mersinliler için de ilginç sayılır. Türkiye’deki yaşamında tasvip edemeyeceğimiz tutumlarına değinmeye gerek görmeyerek, Yunanistan’daki yaşamını bu ikinci bölümün konusu yapıyoruz. 1923 yılından sonra artık o, Bodossakis Prodromos Athanasiadis isimli Yunan işadamıdır. Londra Times’in haberine göre, gençlerin eğitimi için 1935 yılında 200.000 pound yardım yapmış. 1955 yılında Güney Kıbrıs’ta bir teknik okul inşaatı için 400.000 dolar bağış yapmış. Ayrıca buradaki bütün yatırımlarını da Kıbrıs’a bağışlamış. Fransa Cumhurbaşkanı Valeri Giscand Destaing ile 1978 32 Yunan Başbakanı Konstantinos Karamanlis ile 1957 Alman Ekonomi Bakanı Ludvig Ehard ile 1954 Bodossakis-Prodromos Athanassiadis Bodassakis’nin, ticari ve sınai işleri yanında, Yunanistan’ın ileri gelen devlet adamları ve yüksek dereceli askeri kişileri ile de yakınlıkları vardı. Dış ülkelerde de ticaret dışında dostluklar kurdu... Avrupa’nın belli başlı başbakan, bakan ve sair yüksek seviyeli devlet adamlarıyla da yakınlık tesis etmiştir. Bütün varlığını kurduğu Vakfa bırakmıştır. “L A R C O’’ vakfı devam etmektedir ve sosyal gelişmeye verdiği destek yönünden önemli bir güç olarak tanınmaktadır. Niğde’nin Bor kazasında 1891 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelip, Mersin’de önce ticari ve sınai faaliyeti ile zengin olup, İstanbul’un meşhur Pera Palas Otelini satın alarak burada Mustafa Kemal Paşa dahil bir çok yabancı ve ileri derece önemli kişilerle tanışıp, 1923’de bütün para varlığı ile 32 yılını geçirdiği Türkiye’den ayrılan ve 18 Ocak 1979 tarihinde vefat eden Bodassakis Prodromos Athanassiatis’in kısa yaşam hikayesi bu yazımızın konusuydu. Bodossakis’in Mersin’deki evi 33 MERSİN DENİZ TİCARETİ DENİZ FENERİ KASIM 2014 ilesnek davranab Kimliğine ilişkin kdu ol p deliler he melisin. Sadece ları gibi kalırlar. g Arnon Grunber Bir adam babasına benzemeye başladığı anda yaşlandığını anlar. a bak, suya şe bak, toprağ kma... KiDostum, güne fakat, arkana ba k; ba ta lu bu bak, lmediği de. li değil, kimin ge min geldiği önem Gabriel Garcia Marquez İsmini unuttuğunuz kişi hakkında muhakkak olumsuz bir düşünceniz vardır. Halil Cibran ksız davranmak inMantıklı düşünüp mantı ir. ğid san yapısının özelli Anatole France S.Freud Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gökgürü ltüleri değil, yağmurlardır yapraklar ı yaşatan. William Shakespeare Deniz sakinken düme ni herkes tutar. Flavius Severus düşmanı Dostu da severim , düşmü cü gü st da. Çünkü do rir. ste gö mi evi öd man ise Friedrich Schiller Kişi kendi kusurların ı söylemekten hoşlanmaz, bu işi ba şkaları gereği kada r yapar zaten. Kim seni kendind Hans Christian Ande rsen Benjamin Frankli n en daha fazla ka ndırdı? Güzel geleceği bekleyerek görkemli gençliklerimizi eskitiyorduk, işte burada hata yapıyorduk. Andre Gide Çocukların büyü düğünü, cevabı olan sorular sormaya başladığında an larsınız. John j. Plomp 34 Yıllanmışlığın güzelliği dört şeyde kendini gösterir; yakmak için bekletilmiş odun, içmek için yıllanmış şarap, güvenmek için eski dostlar, okumak için de eski yazarlar en iyisidir. Francis Bacon Geri dönersem, daha beter! Aynı korkunç yollardan bir kez daha geçmem gerekecek. Oysa ilerlersem, yolun düzelebileceği umudu var. Oriana Fallaci 35 MERSİN DENİZ TİCARETİ Ali Torlak: "İhracat artıyor ama ürünleri yabancılar taşıyor" Ticaret Anlaşması iptali en fazla denizyolunu etkileyecek Türkiye’nin eylül ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,5 artışla 13 milyar 294 milyon dolar oldu. Bu rakamla, Cumhuriyet tarihinin eylül ayı rekoru kırılırken, denizyolu ile yapılan taşımacılıktaki pay ise her geçen gün azalıyor. 2002’de Türk Deniz Ticaret Filosu’nun deniz ticaretinden aldığı pay yüzde 2 iken, 2013 yılında bu pay yüzde 0,6’ya geriledi. MHP’nin denizci milletvekili Durmuş Ali Torlak, geriye gidişin başlıca sebebi olarak ulaştırma yatırımları içinde denizyolu payının yüzde 2,4 seviyelerinde kalmasını gösterdi: “Hükümet politikaları bu şekilde giderse, ihraç mallarımızı bile yabancılar taşıyacak duruma geleceğiz. 2002 yılında ülkemiz dış ticaretinde yüzde 60’a yakın paya sahip olan Türk denizyolu taşıyıcılarının, 2013 itibarıyla payı yüzde 16-17 seviyesine gerilemiştir. 2009’u baz aldığımızda Türkiye’nin taşımacılıktaki kaybı yıllık 3,5 milyar doları aşmıştır. 2023’te bu kayıp yıllık 50 milyar doları bulacaktır.” Mısır hükümeti, Mursi zamanında Türkiye ile imzalanan ticaret anlaşmasını Mart ayında sonlandırmayı planlıyor. Mısır Ulaştırma Bakanı Müsteşarı Ahmet Emin, Müslüman Kardeşler hükümeti döneminde imzalanan anlaşmanın Mısır’ın ulusal ekonomisine büyük zararlar verdiğini iddia etti. Anlaşma, Türk tırları ve gemilerinin Mısır toprakları ve deniz sularını kullanmasına izin veriyordu. Torlak, 2002’ye kadar Türkiye’nin koster tipi (kuru yük gemisi) gemilerde Akdeniz’de ezici bir hakimiyeti var iken yok olmayla karşı karşıya kalındığını ifade etti. Torlak, “Bugün itibarıyla 1500-7500 dwt aralığında 256 koster tipi gemi bulunmakta olup, bunların yüzde 88’i 20 yaşın üzerinde. Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde bu yaşlı koster filosuyla diğer ülke gemileriyle rekabet gücü kalmadı.” dedi. MHP Torlak, 2007’de hükümet tarafından hazırlanan ‘Türkiye Tersaneler Master Planı’nın bugüne kadar sektöre duyurulmamasının, büyük bir yanlış olduğunu anlattı. Gemi inşa sanayiinin adeta hükümet eliyle komaya sokulduğunu vurgulayan Torlak, “Tersane sahipleri, 2008 yılının ikinci yarısına kadar bir nevi altın çağını yaşayan gemi inşa sanayii sektörünün böyle gideceğini düşündü. Master planının sektöre duyurulmaması nedeniyle, birçok tersane sahibi yanlış projelere yöneldi. Ardından gelen küresel kriz, gemi siparişlerini bıçak gibi kesti ve büyük ekonomik kriz yaşandı.” diye konuştu (Vira Haber) 36 DENİZCİLİK GÜNDEMİNDEN KISA KISA KASIM 2014 Sabiha Gökçen'in tamamı Malezyalıların oldu Sabiha Gökçen Havalimanı hisselerinin tamamı Malezyalı şirket Malaysia Airports Holdings Berhard’ın (MAHB) oluyor. TAV, Limak Holding’in elindeki yüzde 40’lık hisse için geçen ay 285 milyon euroluk teklif yapmıştı. Ancak, yüzde 60 hisseye ve kalan hisseler için öncelikli satın alma hakkına sahip olan Malaysia Airports Holdings’den bu hakkı kullanacağını açıkladı. (Vira haber) Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ankara, Mart ayında sona erecek anlaşmanın uzatılmaması durumunda Körfez ülkelerine yapılan taşımaların sekteye uğrayacağını belirtti. Körfez ülkelerine taşımacılık yapılabilecek 2 alternatif güzergah olduğunu belirten Taner Ankara, her iki güzergahın kullanımının da neredeyse imkansız olduğunu vurgulayarak bahsi geçen anlaşmanın iptal olması durumunda en fazla denizyolu taşımacılığının etkileneceğini söyledi. (www.denizhaber.com.tr) Petrol Arama Çalışmaları İçin Dev Gemi Yılbaşında Geliyor Gümrük Sahalarındaki Tüm Mekânlar Kamerayla İzlenecek Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin Şile’nin 100 kilometre açıklarında petrol ve gaza ilişkin jeolojik yapı tespit etmesi üzerine arama çalışmaları öne çekildi. 2016 için planlanan arama çalışmaları Shell’in dev gemisiyle yılbaşında başlayacak. Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden Shell’in arama gemisi Ocak 2015’ten itibaren Şile’nin 100 kilometre açıklarında petrol ve gaz arayacak. 200 milyon doların üzerinde olacak yatırımla 2 bin 200 metre derinliğe kadar inilecek. Barbaros Hayreddin Paşa gemisi burada 2013 yılında sismik çalışma yapmıştı. Türkiye gümrüklerinde kaçakçılık ve rüşvet konusunda yıllardan beri ortaya atılan iddiaları önlemek için iki proje hazırlandı. Gümrük sahalarındaki tüm mekânlar kamerayla izlenecek. Araç X-ray'lerinin sayısı da 39'den 60'a çıkartılacak. Sendika, kameralı takibin özel hayata müdahale olduğunu iddia etti. Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ise "Bir fabrika işçisi kamerayla izleniyorsa, gümrükçü niye izlenmesin? Pasaport arası rüşvet iddialarını bitireceğiz" dedi. (www.denizhaber.com.tr) Hataylı firmalar yeni bir RoRo şirketi kurdu Hataylı 55 nakliye firması, Hatay Ro Ro Line INC. A.Ş. adıyla şirket kurdu. Ro Ro Line Inc. A.Ş. Ulusoy-5 adlı Ro Ro adlı gemiyi kiralayarak ilk seferlerine başladı. Suriye’deki iç savaş nedeniyle Ortadoğu’daki 9 ülkeye deniz yoluyla taşımacılık yapan, ancak anlaştıkları Ro Ro firmalarıyla sorunlar yaşadıkları için zarara uğrayan Hataylı 55 nakliye firması, Hatay Ro Ro Line İnc. A.Ş. adıyla şirket kurdu. Hataylı nakliyeciler, kiraladıkları Ulusoy-5 adlı Ro Ro Gemisi’ne İskenderun Limanı’ndan TIR’larını yükleyip, Mısır’a uğurladı. Rahmi Koç, Miami’de Tersane Satın Aldı Gemi İhracatında Rekor Artış Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM), açıkladığı ihracat verilerine göre ekim ayında en fazla ihracatını artıran sektör gemi ve yat oldu. Gemi ihracatı bu yılın ekim ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 260’lık artış göstererek 175 milyon 947 bin dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk on ayında ise bu alandaki ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.3 artışla 1 milyar 52 milyon 933 bin oldu. (Dünya Gazetesi) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Akkuyu Nükleer Santrali'nin, ÇED raporunu onayladı KKTC İçmesuyu Boru Hattı’nda denizaltılar için önlem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu onayladı. Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, santral için hazırlanan ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayından geçti. (www.dunya.com ) KKTC İçmesuyu Boru Hattı’na denizaltılar için uyarı sistemi ekleniyor. Bu uyarı sistemi hem borudaki sızıntı ve kaçakları DSİ Genel Müdürlüğüne haber verecek, hem de orada bulunan deniz taşıtlarına sinyal göndererek taşıtların çarpmasını engelleyecek. www.denizhaber.com.tr UND, İran’ı baypass edecek bir Ro-Ro hattı kuruyor Türkiye ile İran arasında taşımacılıkta yaşanan kriz sürüyor. İran’a taviz vermemek konusunda kararlı olan Türkiye, transit yükler için İran’ı bypass edecek alternatif güzergahları belirledi. Transit taşımalar için Gürcistan- Azerbaycan hattı kullanılacak, Bakü’den direkt Türkmenistan’a yeni bir Ro Ro hattı açılacak. www.denizhaber.com.tr Koç holding şeref başkanı rahmi Koç Miami’de milyonlarca dolarlık büyük bir tersane aldı. Koç dev tersanede ürettiği megayatları Türkiye’de satışa sunacak. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Amerika’yı mega yatlarla fethetmeye hazırlanıyor. Her yıl zamanının bir kısmını ABD’de Florida eyaletinin Miami şehrinde geçiren Rahmi Koç, burada da yatırımlarını sürdürüyor. Miami Herald gazetesinin haberine göre Rahmi Koç, hem Amerika’da mega yat üretmeyi, hem de Türk mega yatlarını ABD pazarına çıkarmayı planlıyor. 37 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 yöntemleri kullanıldı. Parazitolojik muayene için balıkların solungaçları, vücut yüzeyleri ve iç organları incelendi. Büyük parazit olduklarından dikkatli bir şekilde bakıldığında levrek balıkların ağız kısımlarında rahatça görülmüştür. Bir pens yardımıyla balıkların ağız ve solungaçlarında toplanan parazitler petri kaplarına alınarak binoküler mikroskopta incelenmiştir. Tespit edilen parazitler %70 alkolde fikse edilip bir süre bekletilerek, daha sonra incelenmek üzere kaplara alınmıştır. Parazitin konakçı balık üzerinde bulunduğu yere, vücut ölçülerine, pereion ve pleopodlarının şekline göre taksonomik anahtarlardan faydalanılarak parazitin tür teşhisi yapılmıştır (Trilles, 1964a:105116,Trilles, 1968:1-181, Trillers, 1972:1200-1228, Blake, 1997:1128, Kırkım, 1998:1-237). Parazit preparatların fotoğrafları ve ölçümleri Nikon (H550L) faz kontras mikroskopta yapıldı. Yrd.Doç.Dr. C. Erkin Koyuncu Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü Mersin İlinde Yetiştiriciliği Yapılan Kültür Levrek (Dicentrarchus Labrax L.1758) Balıklarında Görülen Isopoda (Meinertia Spp.) Parazitin Enfestasyonu Kültür levrek balıkları birçok ülkede yetiştiriciliği yapılan bir türdür. Deniz balıklarının kafes kültürü son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir. Akdeniz’de levrek balığının (Dicentrarchus labrax) üretimi 1990 yılında 102 ton iken 1995 yılında 4.847 bin tona ve 2004 yılında ise 26.297 bin tona ulaşmıştır (Christofilogiannis, 1993). Üretim miktarındaki bu hızlı artış ile birlikte birçok sorunlar ortaya çıkmıştır. Balık parazitleri bu problemlerin en önemlilerinden birisidir. Ülkemizde üreticiler tarafından balık kenesi olarak da bilinen, Isopod (Cymothoid) türü parazitler, Ege ( Yunan adalarının doğu kıyıları, Türkiye kıyıları boyunca ) Bölgesindeki deniz balıkları üretim çiftliklerinde yaygın olarak görülmüş ve özellikle levrek balıklarında ekonomik kayıplara yol açmıştır (Tokşen, 1999:90-96, Varvarigos, 2003:379-395). Akdeniz’de kıyısal sulardaki yoğun balık yetiştiriciliği parazit isopodlar için uygun bir çevre oluşturmuştur. Meinertia türü ege denizinde ağ kafeslerde kültürü yapılan levrek balıklarında başlıca sorunu haline gelmiştir (Varvarigos, 2003). Meinertia ile enfekte levrek balıkları genellikle durgun ve iştahsız olup solunum güçlüğü çekmektedirler. Parazit özellikle genç balıklarda solungaç lamellalarının zarar görmesine bunun sonucunda ciddi hasarlara neden olmaktadır(Ferguson, 1989: 5859, Korun ve Akaylı, 2004:123-132). 38 Isopod enfeksiyonalarına karşı Formaldehit (150 ppm/lt),Hidrojen Peroksit(1500 ppm/20 dak.), Dichlarvos (Aquaguard TM 1 ppm/66 dak.), Deltamethrin (Alphamax TM 0.05mg/ lt 2 saat), Cypermethrin (Excis TM, Betamax TM 5 ppb 60 dak.) çeşitli araştırmacılar tarafından kullanılmış ve etkili bulunmuştur (Toovey ve diğeri, 2000, Martinsen ve diğerleri, 2001). Bu çalışma; Mersin ili civarında yetiştiriciliği yapılan levrek (D.labrax) balıklarında yoğun kayıplara neden olan etkenin parazitolojik yöntemlerle tanısı amacı ile yapılmıştır. Bu çalışma 2005 yılının Temmuz-Ağustos ayında Mersin ili civarında bir kültür levrek (Dicentrarchus labrax) balığı yetiştiriciliği yapan bir işletmede ortalama ağırlıkları (85 g ± olan balıklarında %5 mortalite ile seyreden hastalığın nedenini ortaya koymak amacıyla yapıldı. Ölümlerin sona erdiği güne kadar çiftliğin ortam suyunun, sıcaklığı (°C), pH ve oksijen(mg l1-¹) tayinleri Orbego Hellige marka su parametresi ölçeri ile yapıldı. İşletmeden temin edilen on adet hastalık belirtisi gösteren levrek balıklarına parazitolojik ve bakteriyolojik muayene Parazit içeren solungaç lamelleri %10 formaldehit içeren kaplara alındı Enfekte balıkların solungaçlarından histopatolojik kesitler alındı ve bu kesitler hematoksilen-eozin (H&E) ile boyandı. Histopatolojik incelemeleri yapıldı (Takashıma ve Hıbıya 1995:6671). ağız boşluklarının incelenmesinde erkek ve dişi bireylerin bir arada bulundukları tespit edilmiştir. Meinertia spp.‘in sistematik ve morfolojik verileri şu şekildedir. Phylum: Artropoda, Subphylum: Mandibulata, Class: Crustacea, Subclass: Malacostraca, Hyperorder: Peracanida, Order: Isopoda, Suborder: Flabellifera, Familya: Cymothoidae, Genus: Meinertia spp. Dişi Meinertia spp.’nin boyu 26,5 mm., eni 10,5 mm olarak ölçüldü. Parazitin şekli ince uzun olup vücut rengi fildişi-açık krem rengindedir. Gözleri küçük olup başın posteror-lateralinde yer almaktadır. Gözlerin ön kısmında iki çift anten bulunmaktadır. I antenlerin pedünkülü daha kısa ve 7 boğumlu, II. antenler ise ince ve uzun 8 boğumlu olup flagellumları yoktur. Vücut 7 peraeon segmentli olup, en geniş yeri 5. peraeon segmenttir. 6-7 segmentte enine ve boyuna bir daralma gözlenmektedir. 7 çift pereiopod bulunmaktadır. 1. çiften 7. çifte kadar bir uzunluk söz konusudur. 1 çift periopodlar en küçük, 7. çift peropodlar ise en uzun olanıdır. Türün karekteristik özelliği olarak Pereioplarda yer alan dactylusların uçları sivri, çengel şeklinde olup tutunma işlevini görmektedir. 1 ton hacminde tanklarda bulunan balıklar havalandırılması yapılarak 90 dakika süreyle Dichlorvos (Aguaguard TM) 1ppm konsantrasyonunda 1gün 28 °C deniz suyunda banyosuna tabi tutuldu. Uygulama sonrası parazitler incelendi. Bulgular 2005 Temmuz- Ağustos aylarında Mersin ili çevresindeki bir levrek işletmesindeki balıklarda (85 ±5 gr) yüksek mortalite günlük (%5) tespit edildi. Balık kafeslerindeki su sıcaklığı 28-29 (°C), Ph:8-8,2 , oksijen 7-8 mgl- ve tuzluluk % 38 olarak kaydedildi. Balıklar kafeslerden çıkarıldığında parazitler deride solungaçlarda, operkulumda ve ağız boşluğunda görülmüştür. Hasta levrek balıklarında zayıflama, iştahsızlık, deri renginde koyulaşma, operkulum üzerinde hemoraji, baş ve gözde lezyonlar, solungaçlarda yangı ve solunum güçlüğü gözlenmiştir. Şekil.2.Pullus II larvası ‘nın görüntüsü Erkek Meinertia spp.’nin boyu 13 mm., eni 6 mm olarak ölçüldü. Parazitin vücut renginin açık krem olduğu vücudunun dişi parazite göre daha kısa yapıda olduğu görüldü. Dişi bireylerde pleopodlar geniş ve ve yuvarlak, erkek bireylerde ise endopoditler uzun ve ovalimsi yapıdadır. Pullus II larvasının uzunluğu 0.4mm eninin 0.25 mm olduğu tespit edilmiştir (Şekil2.). Tedavi amacıyla Dichlorvos (Aguaguard TM) 1ppm konsantrasyonunda 90 dak. süreyle (Ph:8,2 °C) 1gün daldırma banyo şeklinde uygulandı. Tedavi süresince tanklar havalandırıldı ve balıklar bir gün öncesinden aç bırakıldı. Uygulama sırasında ilaçtan kaynaklanan toksiteye rastlanılmadı. Tedavi sonrasında balıkların üzerindeki parazitlerin öldüğü görüldü. Şekil.1.Dişi ve erkek Meirnetia spp ‘nin görüntüsü 10 adet levrek balığın incelenmesi sonucunda tüm balıkların yanak boşluğunda ve operkulumunda bir isopod meirnetia rastlanıldı ve bu parazitin tayininde diğer araştırıcıların bildirdiği gibi morfolojik özelliklerden yararlanılmıştır(Şekil1.).Levrek balıkların Sonuç Kafeslerde yetiştiriciliği yapılan levrek (Dicentrarchus labrax) balıklarında stokları yapılan balıkların yoğun olması, yetişkin isopod taşıyan balıklar, predispoze faktörlerden dolayı balıkların travmaya maruz kalmaları, zayıf deniz akıntısı, çevresel 39 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 etkilerden dolayı sıcaklığın artması balıkların streste girmeleri sonucunda balıklar ısopod enfestasyonlarına olan hassasiyetleri artmaktadır (Horton ve Okamura, 2001:181-188). Ege denizinde Cymothoid isopod’lar önemli bir sorun oluşturmakta olup balıkların büyümelerinin yavaşlaması ve ölümleriyle sonuçlanan ciddi ekonomik kayıplara neden olmuştur (Tokşen, 1999:1-150). Meinertia türü levrek balıklarında yaygın olup balıkların yanak boşluğunda ,başta, ağız kısmında ve kuyruk yüzgecinde rastlanmıştır. Horton ve ark. 2001 yılında yaptıkları çalışmada levrek balıklarında C. oestroides ile enfeste olduklarında solungaç flamentlerinin zarar gördüğünü ve bunun sonucunda balıklarda ölüm olduğunu bildirmişlerdir. Kaynaklar Baudin Laurencin, F. (1997), ‘’Isopoda: Isopods of sea bass and gilthead sea bream. In What Should I Do, A Practical Guide for the Marine Fish Farmer. Ed. Bruno, D. W., Alderman, D. J., ‘’EAFP.;yıl:1997,ss.64. Blake, J .A. & Scot, P.H. (1997), Taxonomik Atlas, The Crustacea, The Crustacea ,the Isopoda Cumacea and Tanaidacea, 11(2): ss.1-278. Christofilogiannis, P.(1993), The Veterinary Approach to Sea-bass and Sea-bream. In: Aquaculture for Veterinarians: Fish Husbandry and Medicine. Ed. Brown, L. Pergamon Press. First Education.ss.379-395. Ferguson, H., W. (1989), Systemik Pathology of Fish. Iowa State University Press, USA, ss.1-260 . Horton , D., Okamura , B.(2001),’’Cymothoid isopod parasites in aquacultere: a review and case study of a Turkish sea bass (Dicentrarchus labrax) and sea bream (Sparus auratus) farm.’’ Dis. Aquat. Org., 46: yıl:2001,ss181-188. Meinertia spp. tespit edildiği balıklarda durgunluk, zayıflama, solunum güçlüğü ve hemoraji görüldüğü, baş ve ağız kısmında travmatik lezyonlara sebep oldukları ve bu lezyonların sonucunda bakteriyel hastalıklara zemin hazırladıkları belirlenmiştir. Bu tür bulgular diğer araştırmacıların bulgularıyla benzerlik göstermiştir (Varvarigos, 2003, Korun ve Akaylı, 2004:123-132). Horton, D., Okamura, B. (2001), ‘’Post-haemorrhagic anaemia in sea bass, Dicentrarchus labrax (L.), caused by blood feeding of Ceratothoa oestroides (Isopada: Cymothoidae)’’. Journal of Fish Diseases, 26 :yıl.2001,ss 401-406, Baudin–Laurencin 1997 yılında yaptığı çalışmada Organik fosforlu insektisitlerden dichlorvos 1 pmm konsantrasyonunda 1 saat banyo uygulamalarında Meinertia oestroides ‘i öldürdüğünü bildirmektedir. Tokşen 1999 yılında yaptığı çalışmada 24 °C ‘de su sıcaklığında dichlorvos 1ppm’lik konsantrasyonunun 1saatte paraziti öldürmediğini sürenin 1,5 saate çıkarıldığında öldüğünü tesit etmiştir. Yapılan araştırmada Dichlorvos (Aguaguard TM) 1ppm konsantrasyonunda 28 °C deniz suyunda 90 dak. 1 gün süreyle uygulanmış ve parazite etkili olduğu görülmüştür. Martinsen, B., Alexandersen, S., Fossum, B.H. (2001), Deltametrin, an Effective Treatment agains The Isopod sea lice Ceratothoa oestroides infecting Farmed sea bass (Dicentrarchus labrax) .10 th Int. conf. Of the EAFP:’’Diseaese of Fish Shellfish’’ Trinity College ,Dublin,9-14 september yıl:2001. Bu çalışmada ile, Mersin İlinde yetiştiriciliği yapılan kültür levrek (Dicentrarchus labrax L.1758) balıklarında görülen ısopoda (Meinertia spp.) parazitin enfestasyonu tespit edilmiş ve bu parazit türünün balıklarda oluşturduğu klinik semptomlar belirlenerek balıklar 1ppm konsantrasyonunda 90 dak. süreyle Dichlorvos (Aguaguard TM) ile tedavi edilmiştir. Kırkım, F.(1998), Ege Denizi Isopoda (Crustacea )Faunasının Sistematiği ve Ekolojisi Üzerine Araştırmalar. Doktora Tezi; İzmir, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji A.B.D. ss.1-237. Korun, J., Akaylı T. (2004), ‘’Kültür Levrek (Dicentrarchus labrax L.1758) Balıklarında Bir Isopod : Ceratothoa oestroides ve Sekonder Bakteriyel İnfeksiyonlar Olgusu’’. İ.Ü Veteriner Fakültesi Dergisi 30(2): yıl:2004,ss.123-132. Takashıma, F. and Hıbıya, T.,(1995), An Atlas of Fish Histology Normal and Patholological Features. Second Edition, Kodansa Ltd., Tokyo, ss.1-195. . Trillers, J.P. (1964a), ‘’Specificite parasitaire chez les Isopodes Cymothoidae Mediterrannees note preliminaire ,Vie et Milieu’’, 15(1) :ss.105-116. Trillers, J.P.(1968), Recherches sur les Isopodes Cymothoidae des cotes Francaises , Systematique et eaunistique ,Universite de Montpeiller Faculte des Sciences, These le Doklot:ss.1-181. Trillers, J.P. (1972), ‘’Les Cymothidae (Isopoda, Flabellifesra) des cotes françaises (Systematique, faunistique, ecologie et repartition geographique) I. Les Ceratothoinae Schioedte et Meinert, 1883’’, Bull.du Museum national d’ Histoire Naturelle. No:91,ss. 1200-1228. Tokşen, E. (1999), Ege Bölgesinde Yetiştiriciliği Yapılan Çipura (Sparus aurata L.) ve Levrek (Dicentrarchus labrax) Balıklarının solungaçlarında Görülen Metazoa Parazitler ve Tedavileri .Doktora Tezi;İzmir ,Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,Su ürünleri A.B.D.ss. 1-150. Toovey, J.P.G., Lyndon, A.R.(2000), ‘’Effects of Hydrogen Peroxide, Dichlorvos and Cypermetrin on subsequent Fecundity of sea lice, Lepeophtheirus salmonis, under fis farm conditions. ‘’ Bull.Eur.Ass.Fish Pathol., 20(6): yıl:2000,ss.224-228, Varvarigos, P. (2003), ‘’Parasitic isopods (suborder Flabellifera) affecting the farmed marine fish in Greece, with special reference to Ceratothoa oestroides (family Cymothoidae)’’, Erişim: http://www.vetcare.gr/isopodosis .htm. 40 41 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Denizyolunda Varış Bildirimi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün “Denizyolunda Varış Bildirimi” konulu genelgesi 31 Ekim 2014 tarihinde yayımlandı. Mersin Deniz Ticaret Odası yetkilileri genelgenin uygulanması halinde operasyonda gecikmeler yaşanacağı endişesi taşıyor. Gümrük Yönetmeliğinin 71.maddesinin birinci fıkrasında, denizyolu ve havayolu taşımacılığında varış bildirimi “Denizyolu ve havayolu taşımacılığında, Türkiye Gümrük Bölgesine girilirken kullanılan taşıma aracının işleticisi veya temsilcisi, eşyanın boşal- tılacağı gümrük idaresine ulaştığında taşıma aracının varışını bildirir. Varış bildirimi, veri işleme tekniği yoluyla verilir ve boşaltılacak eşya için düzenlenen özet beyanların tespiti için gereken bilgileri içerir” şeklinde hüküm altına alınmıştı. Söz konusu genelge ile, denizyolu taşımacılığında verilen varış bildirimi ile özet beyan bilgileri üzerinden yapılan risk analizi sonucunda gümrük idaresince muayene edilmesine karar verilen eşyanın muayenesine ilişkin usul ve esaslar aşağıdaki şekilde belirtildi. Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri) (Seri No:115) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No:115)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Gümrük İşlemleri) (Seri No:117) 15 Kasım 2014 tarih ve 29176 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu Tebliğ ile 12 Eylül 2014 tarihli ve 29117 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No:115)’nin İhtisas Gümrüğü Uygulaması başlıklı 3. maddesinin 1.fıkrası değiştirildi. Buna göre kaju cevizi, kabuklu ceviz, ceviz içi, kabuksuz badem, biber, tarçın, susam, eldiven, sığır derisi, ahşap süs eşyası, granit taşı, seramik heykelcik ve diğer süs eşyaları, kavanoz şişe, cam sofra/mutfak eşyası, cam boncuklar ve taklit inciler, bıçak, el testereleri, eğeler ve törpüler, mekanik olsun olmasın el aletlerinin ve veya makinalı aletlerin değişebilen aletleri ve oyuncak cinsi eşyanın, Türkiye Gümrük Bölgesine kara ve demir yolu hudut kapılarından girişi halinde Adana, Ankara, Bursa, Çerkezköy, Erenköy, Gaziantep, Halkalı, İskenderun, İzmir, İzmit, Kayseri, Malatya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon Gümrük Müdürlükleri ile Kapıkule Gar Gümrük Müdürlüğüne sevk edilerek serbest dolaşıma giriş işlemleri yapılacak. Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri) (Seri No:102) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Gümrük İşlemleri) (Seri No:118) Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri) (Seri No:102) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Gümrük İşlemleri) (Seri No:118), 23 Kasım 2014 tarih ve 29184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu tebliğ ile 28 Ocak 2013 tarih ve 28542 sayılı resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri) (Seri No:102)’nin 3.maddesinin1. fıkrası değiştirildi. Buna göre, Pil ve Akümülatörlerin İthalat Denetimi Tebliği kapsamı pil ve akümülatörlerin serbest dolaşıma giriş işlemleri sadece Esenboğa, Ankara, Halkalı, Haydarpaşa, Erenköy, Ambarlı, Yeşilköy, Mersin, Gemlik, Bursa, İzmir, Dilovası ve Adnan Menderes Gümrük Müdürlükleri ile Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük Müdürlüğü, Sabiha Gökçen Havalimanı Gümrük Müdürlüğü, İstanbul Deri Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, Ege Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü’nden yapılacak. 42 43 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 Türkiye ve İran Tercihli Ticarete Geçiyor Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşmasının Onaylanması Hakkında 2014/6916 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 4 Kasım 2014 tarih ve 29165 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Tahran'da 29 Ocak 2014 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti Arasında Tercihli Ticaret Anlaşması"nın onaylanması, Bakanlar Kurulunca 10 Eylül 2014 tarihinde kararlaştırıldı. Türkiye-İran Tercihli Ticaret Anlaşması ile Türkiye’nin bazı tarım ürünlerinde İran’a indirimi vermesi, İran’ın sanayi ürünlerinde de Türkiye’ye tarife indirimi sağlaması kararlaştırıldı. İlgili Bakanlar Kurulu Kararı ile anlaşma metnine http://www. r e s m i g a z e t e . g o v. t r / e s k i ler/2014/11/20141104-2.htm adresinden ulaşılabilir. Mersin Liman Başkanlığı Denetimlerine Hazırlık Mersin Liman Başkanlığı sorumluluk sahası içerisinde faaliyet gösteren yetkili gemi acentelerinin denetimlere hazırlıklı olmaları istendi. UDHB Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü ile Mersin Liman Başkanlığı tarafından gönderilen yazılarda 5 Mart 2012 tarih ve 28224 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gemi Acenteleri Yönetmeliğinin 13. Maddesine binaen Mersin Liman Başkanlığı sorumluluk sahası içerisinde faaliyet gösteren yetkili gemi acentelerinin denetimlerinin Mersin Liman Başkanlığı tarafından yapılacağı bildirildi. Buna göre; söz konusu denetimlerin seri ve düzenli olabilmesi için ilgili evrakların önceden hazır bulundurulması gerektiği bildirildi. 44 45 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 RÖPORTAJ “İnsanca Yaşamak, İnsanca Yaş Almak, İnsanca Bunamak, Mümkün!” Mersin Deniz Ticareti dergisinin Kasım ayı konuğu Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Başkanı Prof.Dr. Aynur Özge. Alzheimer hastalığının belirtileri, seyri ve hastalıktan korunmak için alınabilecek önlemler hakkında bilgi aldığımız Özge, Türkiye’de bir ilk olacak Yaşlı Yaşam Merkezi projesini de anlattı. Projenin bir an önce tamamlanması için desteğe ihtiyaçları olduğunu dile getiren Özge, “Tüm duyarlı bireyleri, en bencil halleri ile bir gün ihtiyaçları olur düşüncesi ile projemize destek olmaya davet ediyoruz” diyor. RÖPORTAJ Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nin kuruluş öyküsü ve amaçlarından kısaca bahsedebilir misiniz? Dernek 2006 yılında Türkiye Alzheimer Derneği’nin o dönemdeki Başkanı Prof. Dr. Murat Emre’nin önerisi ile bu konuda beni sürekli motive eden bir hasta yakını olan Selami Gedik’in desteği ile kuruldu. O dönem kurucu üyelerden olan rahmetli Suphi Öner ofisini bize tahsis etti, Mersin Barosu Avukatı Sevgi Yanpar ekibe katılmaya gönül verdi. Keza bir hasta yakını olan Zuhal Karamehmet ve o dönem üniversite rektörü olan Prof. Dr. Uğur Oral ve Dekan olan Prof. Dr. Esat Yılgör’ün katılımı ile ekip oluştu. Temel amaç zorlu bir hastalık olan Alzheimer hastalığı ile baş etmeye çalışan hastalar ve en önemlisi hasta yakınlarına destek olmak ve toplumda bu hastalığa ait bilinci yükseltmek idi. Üyeleriniz ve Şubenizin etkinlikleri hakkında bilgi verir misiniz? Şubemiz hali hazırda 200’ün üzerinde aktif ve 2000 i bulan pasif üye ile hizmet vermektedir. İlk günden beri katılımcı ve proje odaklı çalışmaya özen gösterdik. Alzheimer kampları, bilgilendirici bülten çalışmaları, hasta yakını destek grupları, eğitim toplantıları, “eğitim elçileri” uygulaması, topluma yönelik yaratıcı projeler gibi özgün bir model oluşturmaya çalıştık. Üyelerimizin yeteneklerini tanımaya ve herkesi yeteneği olan bir konuda görevlendirmeye özen gösterdik. Geçen süre içinde aldığımız olumlu geri bildirimler bizi yüreklendirmeye devam ediyor. güçlüğü, ince motor beceride zayıflama ve zaman algısında giderek belirginleşen bozulma. Hastalar bu belirtileri fark etmeye başladıklarında “hata yapmamak” veya “rezil olmamak” adına kendilerini güvende hissettikleri ortamlar dışında sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınmaya başlarlar. Bu noktada ailenin iyi bir gözlemci olup konuyu hekime taşıması çok önemlidir. Yaşla gelen unutkanlık Alzheimer hastalığının en önemli belirtisidir. Bu hastalık belirti verdiğinde beyinde hastalığa yol açan yıkıcı değişimlerin onlarca yıl öncesinden başladığı kabul edilmektedir. Bununla birlikte her unutkanlık Alzheimer hastalığı anlamına gelmez. Unutkanlığın hangi yaşta başladığı, ne sıklıkta yaşandığı, bireyin günlük işlevlerini ne ölçüde etkilediği ve eşlik eden diğer tanımlayıcı özellikler dikkate alınmalıdır. Hekimler böylesi bir durumda bazı incelemeler ile konunun metabolizma veya ruhsal boyutta bir nedeni olup olmadığını netleştirebilirler. Bildiğimiz kadarıyla Alzheimer hastalığının nedeni kesin olarak tespit edilemiyor. Buna rağmen risk yaratan durumların varlığından söz edebilir miyiz? Alzheimer hastalığı uygun genetik yatkınlıkla doğan veya yaşam içerisinde bu genetik yatkınlığı geliştiren bireylerde başta damar sertliği olmak üzere pek çok değişkenin tetiklediği, ilerleyici tabiatta biyopsikososyal bir hastalıktır. Tek bir neden söz konusu olmadığı gibi hastalarda süreci tanımlayan ortak bir mekanizma da söz konusu değildir. Buna karşın hastalığın beyinde hangi sistemleri etkilediği ve bu sürecin ne şekilde izlenebileceği büyük ölçüde bilinmektedir. Risk yaratan başlıca durumlar şu şekilde sıralanabilir; ilerleyen yaş, kadın cinsiyet, düşük eğitim düzeyi (ki burada söz edilen çok yönlü eğitim yoksunluğudur), ailede demans öyküsü, genetik etkenler (APOE- 4 taşıyıcılığı gibi), vasküler olaylar (damar sertliği), bilinç kaybının eşlik ettiği kafa travması, down sendromu, özellikle orta yaş sonrasında yaşanan majör depresyon öyküsü, kanda homosistein düzeyinin yüksek olması, hipotiroidi ve bazı toksik ve zararlı durumlara maruz kalma durumu. Hastalıkta erken tanının önemi var mıdır? Tedavi sürecinden bahsedebilir misiniz? Alzheimer hastalığı beyinde başladıktan ortalama 10 yıl sonra ilk klinik belirtilerini vermeye başlamaktadır. Bu noktada erken tanı hayati öneme sahiptir. Zira hastalık tüm göstergeleri ile ortaya çıktığında beyindeki hasar tedavinin anlamlı etki gösteremeyeceği ölçüde büyümüş olacaktır. Başta riskli genlere sahip bireyler Halk arasında bunama olarak da bilinen Alzheimer hastalığı hakkında bilgi alabilir miyiz? Hastalığın ne gibi belirtileri vardır? Yaşadığımız her unutkanlığı Alzheimer belirtisi olarak mı değerlendirmeliyiz? Alzheimer hastalığı yaşla birlikte görülme sıklığı artan genetik ve çevresel etmenlerin ortaya çıkardığı ilerleyici ve yıkıcı bir beyin hastalığıdır. En önemli ve tanımlayıcı belirtisi unutkanlık olmakla birlikte en az onun kadar sık ve önemli olan diğer belirtileri şu şekilde sıralanabilir; huy değişikliği, olaylar arasında bağlantı kurma güçlüğü, karar verme güçlüğü, zihinsel işlem yapma yeteneğinde azalma, yön bulma becerisinde zayıflama, konuşma içeriğindeki mecazi anlamları kavrama 46 47 MERSİN DENİZ TİCARETİ ve birden fazla risk faktörü taşıyan kişiler olmak üzere bireylerin yaşla birlikte düzenli sağlık kontrollerine alınması ve gerekli taramaların yapılması önerilmektedir. Tedavi de en temel nokta hastalığın hasta ve daha önemlisi aile tarafından kabul edilmesidir. Bu noktadan sonra yaşanan sorunlardan hangisinin hastadan, hangisinin hasta yakınından kaynaklandığına karar vermek ve hastaya itibarını iade etmek önem taşımaktadır. Tıbbi tedavi koruyucu ve sorun giderici olarak iki ana başlıkta ele alınır. Bu amaçla uygulanan etkin tedaviler vardır. Bununla birlikte hastalığa yol açan nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik pek çok ilaç çalışması devam etmekle birlikte henüz onaylanan bir tedavi yoktur. Ancak yakın gelecekte umut vaat eden pek çok ilaç olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Alzheimer hastalarına nasıl davranılmalı? Alzheimer hastalığı herkesin başına gelebilir. Uzayan ömür ve artan risk faktörleri ile birlikte toplumdaki her bireyin bu hastalık için potansiyel bir aday olduğu kabul edilir. Bu noktada hastalara “empati kurarak” ve bu durumun onların tercihi olmadığını kabul edeceğimiz bir yaklaşım sergilemek gerekir. Onlarla iletişim kurarken göz teması kurmaya özen göstermek, sakin, kısa ve sevgi dolu cümleler ile iletişim kurmak gerekir. Hatalı bir şey söylediklerinde cümle başka bir şekilde ifade edilmeli veya konu değiştirilmelidir. 48 RÖPORTAJ KASIM 2014 Zaman, mekan ve kişi algısı bozulacağı için her karşılaşmada onlara zamanı, sizin kim olduğunuzu ve bulunulan mekanı hatırlatacak ipuçları sunulmalıdır. Kendiliğinden hatırlamadıkları bilgiler sorularla zorla hatırlatılmaya çalışılmamalıdır. Verilen bilgileri unutacakları göze alınarak gerekli bilgiler diyalog süresince zaman zaman hatırlatılmalıdır. Bazen herkesi şaşırtacak denli gösterdikleri “zeka pırıltıları” hasta olmadıkları veya hastalığın yenildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Hastalığın her aşamasında hastayla çatışmaktan kaçınılmalıdır. Sorunların çözümünde en çok işe yarayan bilgi onların unutmalarıdır. Aile bireyleri bu bilgiyi kullanacak pratik eğitimi almalıdır. Hastalık sürecinde yaşanan uyku sorunları, yeme bozuklukları, sıra dışı hareketler gibi ek sorunlarda tıbbi yardım istenmelidir. Her aşamada bireyin bağımsızlığı ve saygınlığı gözetilerek hareket edilmeli, gerekli hukuki ve mali düzenlemeler uzman desteği ile yapılmalıdır. 2050’lerde en fazla Alzheimer hastası olan 4 ülkeden birinin Türkiye olacağı belirtiliyor. Bu hastalığın gelecekte ülkemiz açısından önemli bir sorun olacağı görülüyor. Alzheimer nasıl engellenebilir? Bu hastalıktan uzak kalabilmek için neler yapılmasını önerirsiniz? Alzheimer hastalığını önlemede önemi net olan tek konu orta yaştan itibaren sahip olunan düşük vücut kitle indeksidir. Bu kişilerin boy ve kilo oranlarını yansıtan basit bir formüldür. Bu hastalığı önlemede anlamı olan iki temel alan damar sertliğine yol açan nedenler ile mücadele etmek ve güçlü sosyal ağlara sahip olmaktır. Bu nedenlere toplumdaki bireylerin orta yaştan itibaren sahip oldukları riskleri düzenleme alışkanlığı edinmeleri, sağlıklı beslenmeleri, doğru stres yönetimi, var olan tıbbi hastalıklar ile doğru mücadele etmeleri ve güçlü sosyal ağlara sahip olmaları önerilmektedir. Alzheimer Derneği Mersin Şubesi olarak bir Yaşlı Yaşam Merkezi projesi geliştirdiniz. Proje şu anda hangi aşamada? Tamamlandığında bu merkezde verilecek hizmetler nelerdir? Alzheimer hastaları ve yakınlarına her aşamada destek olacak ve bu alanda Türkiye'de bir ilk olan “Yaşlı Yaşam Merkezi” projesinde hayli ilerledik. İçerisinde "Aktif Yaşlanma Birimi", "Gündüz Bakım Evi", "Sürekli Bakım Merkezi" ve "Evde Bakım Birimi" bulunacak tesiste 200 den fazla yaşlıya yerinde ve istenen sayıda yaşlıya da evinde bakım imkanı sunulacak. Mersin de Yenişehir ilçesi sınırları içerisinde 1000 m2 oturumla 4 kat (toplam 4000 m2 kapalı alan) ve 2500 m2’nin üzerinde bahçeye sahip olacak tesis belediye tarafından 30 yıllığına tahsis edilen arsa üzerinde “tamamı bağışlarla” mevcut durumuna getirildi. Fotoğraflardan da göreceğiniz gibi kaba inşaatı tamamlandı, elektrik-su tesisatı bitti. Kalorifer ve klima tesisatları devam ediyor. MESIAD desteği ile şehirde belli başlı noktalara 300 kumbara yerleştirdik. Projeyi destekleyecek deyim yerindeyse “ekmeğimizi taştan çıkaracak” pek çok proje geliştiriyoruz. Ancak projenin bir an önce tamamlanması için ciddi ayni ve nakdi destek ihtiyacımız var. Bu noktada tüm duyarlı bireyleri, en bencil halleri ile bir gün ihtiyaçları olur düşüncesi ile projemize destek olmaya davet ediyoruz. Bir akşam yemeğinde harcanacak parayı “tuğla bağışı” olarak sunarak tuğla duvarından isim hakkı alabilirler. Veya kendi isimleri, şirketlerinin isimleri veya büyüklerinin isimlerini “inşa hakkı” olarak belgelendirdiğimiz “oda isim hakkı” ile ölümsüzleştirebilirler. Destek olurlarsa projeyi bir an önce bitirmek istiyoruz. Bu noktada projemize sosyal sorumluluk örneği ile koşulsuz destek veren mimar Hayriye Düzova, mimar Aşkın Hızman ve sayın Abdurrahman Çokgünlü başta olmak üzere bugüne dek destek olan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara, canı gönülden destek olan tüm dernek üyelerimize ve gönüllülerimize teşekkürü borç bilirim. RÖPORTAJ Alzheimer, hastaların yanı sıra hasta yakınları için de zorlayıcı bir hastalık. Hasta yakınlarına özel eğitimleriniz, etkinlikleriniz oluyor mu? Yaşlı Yaşam Merkezi’nde hasta yakınlarına özel bir hizmetiniz olacak mı ? Biz kuruluşumuzdan beri hasta yakını odaklı çalıştık. Her yıl 10 ay her ayın ilk perşembesi onlara eğitim toplantıları yaptık. Bu vesileyle sosyalleşmelerine fırsat tanıdık. Hasta yakınları için destek terapi grupları oluşturduk ve geliştirerek devam ettik. Hastaları ve yakınlarını bir araya getirecek çay saatleri, geziler, eğlenceler tertip ettik. Yılda 2 kez bülten çıkararak onların sesini şehrin ve ülkenin her noktasına ulaştırdık. 5 kez eğitim kampı yaptık ve hastalar, yakınları, öğrenciler ve gönüllülerin eğitilirken sosyalleşmesine olanak sunduk. Bilgilendirici afiş, sanatsal etkinlik ve dayanışma etkinlikleri ile onlara yalnız olmadıklarını hissettirdik. Yaşlı erinç evi gibi henüz hasta olmamış yaşlılara yönelik projelere ön ayak olduk. Yaşlı yaşam merkezi tamamlandığında bu ve benzeri çalışmalarımız artarak devam edecektir. Prof. Dr. Aynur Özge Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda kurucu öğretim üyesi olarak atandığı 1998 yılından beri nöroloji, algoloji ve klinik nörofizyoloji uzmanı olarak çalışmaktadır. Başta Alzheimer hastalığı, başağrısı ve ağrı olmak üzere pek çok alanda ses getiren akademik ve sosyal proje üretmiştir. Onlarca kitap, yüzlerce makale ve bildirisi mevcuttur. Çok sayıda uluslararası ve ulusal konferansta görev almıştır. Biri çocuk başağrısı dünya kongresi başkanlığı olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası organizasyonda görev yapmıştır. 2006 yılında kurucu üyesi olduğu Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nde 2011 yılından itibaren Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır. Prof. Dr. Cengiz Özge ile evli ve 2 çocuk annesidir. Son olarak, Mersin Deniz Ticareti dergisi okurlarına neler söylemek istersiniz? Yaşlanmak hem istenen hem de korkulan bir olgu. Yeni dünya düzeninde ise kaçınılmaz bir noktada. Aktif yaşlanma, her yaşta insanca yaşama ve Alzheimer gibi bir hastalık kapıyı çaldığında her türlü kurumsal alternatifin sunulduğu bir düzeneğe sahip olmak modern dünya düzeneğinin bir parçası olmalı. Her bireyi içerisinde yaşamak isteyecekleri bu dünyanın oluşturulması ve yaşatılması sürecinde resmin bir parçası olmaya davet ediyoruz. Unutsalar da unutulmayacakları sağlıklı günler dileğiyle… 49 MERSİN DENİZ TİCARETİ KASIM 2014 MERSİN CHAMBER OF SHIPPING PORT OF MONTH OF PORT STATISTICS CARGO MOVEMENT - INWARDS/ OUTWARDS LOADED (IN TONS) COMMODITIES DOMESTIC EXPORT : MERSİN : SEPTEMBER-2014 DISCHARGED (IN TONS) TRANSIT TRSHPMNT TOTAL COMMODITIES DOMESTIC IMPORT TRANSIT TRSHPMNT TOTAL CEMENT2.972 59.320 6.413 68.704 CEMENT113113 CEREALS 15.016 101 598 15.715 CEREALS 311.174 358 334 311.866 CHEMICALS76.007 2.760 327 79.094 CHEMICALS162.330 1.424 89 163.843 CITRUS1.673 13983.071 CNTR25.73625.739 CNTR21.182 21.182 CONST. MACHINERY857 139 24 1.020 CONST. MACHINERY 764 9 10 784 COTTON 14.663 5 146.668 COTTON3.810 278 4.087 FERTILIZERS43.955 53644.491 FERTILIZERS4.097 299 4.396 FOOD STUFF65.730 6.221 220 72.171 FOOD STUFF 123.196 1.971 269 125.436 FROZEN MEAT 691 2.346 3.037 FROZEN MEAT118 118 FRUITS10.740 34.509 722 45.970 FRUITS 9.933 190 748 10.871 GENERAL CARGO GENERAL CARGO 197.844 18.047 3.536 219.428 GLASS 5.108 187.304 28.078 3.694 120 2.154 222.644 3.814 GLASS18.731 89 18.820 LEGUMES77.920 26.61380.533 LEGUMES22.581 117 22.698 MACHINERY10.917 578 5 11.500 LIVE STOCK2626 MINERALS1.900 1.659 1143.673 MACHINERY 5.660 33 5 5.698 PETR.PRODUCTS 38.959 366.316 242 405.517 MINERALS183.997 176 184.172 RICE19.531 79620.327 PETR.PRODUCTS41.063 41.063 SODIUM CARB.799799 RICE10.778 10.778 SUGAR23.763 37524.138 SODIUM CARB.33.51633.516 TEXTILE2 52.743 4.347 21 57.113 SUGAR211 942 TIMBER2.106 278 210 2.594 TEXTILE 34.856 1.379 84 36.319 VEGETABLE OIL 55.797 64 587 56.448 TIMBER523 296 85 904 VEHICLES4.511 2.1196.630 VEGETABLE OIL7.226 317 1.760 9.303 VEHICLES2.754 332 3.086 TOTAL 2.972 853.699 56.116 7.423 920.210 TOTAL 45.970 1.417.312 111.001 TOTAL (LOADED & DISCHARGED)= 2.498.858 TONS LOADED num. D+E+T TRSHPMNT TOTAL DISCHARGED D+I+T num. TRSHPMNT TOTAL G. TOTAL num. 15.952290 16.14210.112107 10.21926.361 1.0520 1.0525.4340 5.4346.486 14.005166 14.17114.942106 15.04829.219 0 0 4.6843.3440 3.3448.028 29.957356 30.31325.054213 25.26755.580 5.7360 5.7368.7780 8.77814.514 43.962522 44.48439.996319 40.31584.799 10.4200 10.42012.1220 12.12222.542 35.693356 36.04933.832213 34.04570094 54.382522 54.90452.118319 52.437107.341 50 4.365 1.578.648 25
© Copyright 2024 Paperzz