01-31 Ocak 2014 • Basım Tarihi: 12 Şubat 2014 • Sayı: 170 • www.ankara.edu.tr Kuşaklararası Rektörler Buluşması 3’te of. Dr. Necdet Serin, Eski Rektörlerimiz, Pr Prof. Dr. Nusret Aras Prof. Dr. Günal Akbay, , Rektörümüz Prof. ve Prof. Dr. Cemal Taluğ le akşam yemeğinde Dr. Erkan İbiş’in davetiy bir araya geldi. Ziraat Fakültemizin Altyapısı Temelden Çatıya Elden Geçti 4’te Bilgisayar Mühendisliği Öğrencilerinden İki Ödül 13’te Üniversite-Sanayi İşbirliğinde Başarılı Sonuç Ülkemizde ilk Manyetik Soğutucu Prototipi, Ankara Üniversitesi ve ASELSAN’ın ortak çalışması sonucunda gerçekleştirildi. 17’de Ankara Üniversitesi Kitap Bankası Kuruldu Öğrencilerimizden Uluslararası Proje 11’de Tandoğan Yerleşkesi’ndeki Bilgi Hizmetleri ve Yayınevi Koordinatörlüğü’nde kurulan “Kitap Bankası’ndan” öncelikli olarak Üniversitemiz öğrencileri yararlanacak. 25’te DTCF 78 Yaşında 24’te Sütler Artık Soğuk Zincirle Ankara’da 13’te Öğrenci Oldular 9’da Manyetik Rezonans Cihazına Sahip Tek Veteriner Fakültesi 6’da Kayakta Madalyalar 28’de e-BEYAS Uygulaması İle Her Yıl Bir Orman Kurtaracağız D ünyada yaşanan teknolojik gelişmeler ve hızlanan bilişim projeleri doğrultusunda üniversitelerin faaliyetlerini yoğunlaştırmasının en son ve güzel örneklerinden birisi de 16 Eylül 2013 tarihinde geçilen e-BEYAS uygulaması ile Üniversitemizde yaşandı. Üniversitemizin bölüm ve anabilim dalları da 2 Ocak 2014 tarihi itibariyla e-BEYAS uygulamasını kullanmaya başladı. Araştırma ve uygulama merkezlerimiz ise Şubat ayında uygulamaya katılacak. Ankara Üniversitesi’nde uygulamaya geçirilen ve kısaca e-BEYAS olarak bilinen bu modelin geliştirilmesinin temelinde Doç. Dr. Fahrettin Özdemirci’nin yürütücülüğünde 20112012 yıllarında yapılan TÜBİTAK-SOBAG 110K592 numaralı “Üniversitelerde Elektronik Belge Yönetimi ve Arşivleme Sistemine Geçiş Süreci Modellemesi (e-BEYAS-M)” adlı proje yer alıyor. Proje Yöneticisi ve BEYAS Koordinatörü Doç. Dr. Fahrettin Özdemirci, “TÜRKSAT A.Ş. ile başarılı bir proje yürüttüklerini, üniversitelerin yönetim yapısına uygun ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir modeli, Ankara Üniversitesi-TÜRKSAT A.Ş. işbirliği ile ortaya koyduklarını, modelin temelinde ise bilimsel proje ve araştırmaların yer aldığını, e-BEYAS ile birlikte artık üniversitelerin yönetim yapısına uygun, ihtiyaçlarını karşılayacak ve TS 13298 standardına uyumlu bir yazılımın geliştirilmiş olduğunu” söyledi. Bu kapsamda geçmişe yönelik arşiv belgelerine ilişkin çalışmaların da en kısa sürede başlatılacağını ifade eden Doç. Dr. Fahrettin Özdemirci, kurumsal hafızanın elektronik ortama taşınmasıyla ‘erişilebilir’ duruma getirileceğini ve gelecek nesillere aktarılacağını belirtti. e-BEYAS uygulaması ve başlatılacak olan geriye dönük arşiv belgelerinin dijitalleştirilmesi çalışmaları ile Üniversitemiz, geleceğe mirasımız olan ormanlarımızı da kurtarmaya devam edecek. Üniversite Hastaneleri Birliği, Üniversitemizde Toplandı Ü lkemizdeki üniversite hastanelerinin yöneticilerinin oluşturduğu “Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği”nin 17. toplantısı, 31 Ocak 1 Şubat 2014 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda yapıldı. Üniversitemiz Rektörü ve Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. 2 Ankara Üniversitesi Bülteni Erkan İbiş, İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet ile Üniversite Hastaneleri Çalışma Grubu Yürütücüsü ve YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Yılmaz’ın açılış konuşmalarını yaptığı toplantıda, teknik konuların yanı sıra sosyal etkinliklere de yer verildi. Toplantıda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Oyunları Ekibi bir gösteri sunarken, Etnografya Müzesi’ne bir gezi düzenlendi; Üniversitemiz Cebeci Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Rüştü Güner “Tarihin Süzgecinde Türk Mutfak Kültürü” başlıklı bir sunum yaptı. Toplantı kapsamında Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in başkanlığını yaptığı “Üniversite Hastaneleri’nde ‘Tam Gün’ Kanunu” başlıklı oturumda, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Çelik ile İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet birer konuşma yaptı. Toplantıda ayrıca “Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Kapsamında Sunulacak Sağlık Hizmetleri Hakkında Yönerge’nin Üniversite Hastaneleri Uygulaması”, “Üniversite Hastaneleri’nde Mesai Saati Sonrası Çalışma Uygulaması” ve “ Üniversite Hastaneleri’nin ‘Tam Gün’ Uygulama Örnekleri” konularında oturumlar gerçekleştirildi. Ankara Üniversitesi’nde, Kuşaklararası Rektörler Buluşması Eski Rektörlerimiz, Prof. Dr. Necdet Serin, Prof. Dr. Günal Akbay, Prof. Dr. Nusret Aras ve Prof. Dr. Cemal Taluğ, Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in davetiyle akşam yemeğinde bir araya geldi. Ü niversitemizde 1987 yılından bu yana Rektörlük yapan Prof. Dr. Necdet Serin, Prof. Dr. Günal Akbay, Prof. Dr. Nusret Aras, Prof. Dr. Cemal Taluğ ve Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş, Üniversimizde yeni hizmete giren sosyal tesisimiz AKKEM’de, eşleriyle akşam yemeğinde bir araya gelerek Ankara Üniversitesi’nin günümüzdeki yerini ve gelecek vizyonunu değerlendirdi. Rektör Yardımcıları da Katıldı 14 Ocak 2014’te gerçekleştirilen toplantıya Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Berahitdin Albayrak, Prof. Dr. Kasım Karakütük, Prof. Dr. Ayhan Elmalı, Prof. Dr. Sibel A. Özkan ve Genel Sekreterimiz Serpil Güner ile Dış İlişkiler Koordinatörümüz Yrd. Doç. Dr. İlhan Karasubaşı da katıldı. “İşbirliği ve Dayanışmanın Göstergesi” Ankara Üniversitesi’nin beş rektörünün ilk kez bir araya gelmesini değerlendiren Prof. Dr. Necdet Serin, bu buluşmanın son derece anlamlı olduğunu belirterek; “Bu toplantı, Üniversitemizdeki işbirliği ve dayanışmanın bir göstergesi olarak da görülebilir. Bunun bir gelenek halinde gelecekteki rektörler zamanında da devam etmesini dilerim. Bu, Üniversitemizin olgunluğunu ve birlikteliğini gösteren bir davranıştır” dedi. “Devam Etmesini Dilerim” Prof. Dr. Günal Akbay da ilk defa böyle bir oluşumun gerçekleştiğini belirterek; “Bu buluşma, birikimlerimizi ve Üniversitemizin gelişmesi yönündeki fikirlerimizi paylaşma yönünden çok yararlı bir birliktelik oldu. Bunun devam etmesini gönülden diliyorum” diye konuştu. Prof. Dr. Nusret Aras ise şunları söyledi: “Bu güzel birlikteliğin yeni Konukevi’nde gerçekleşmesi bizleri mutlu etti. Üniversitemiz merkez yerleşkesinde ve Ankara’nın merkezindeki bu güzel ve fonksiyonel yapının Başkent’te çalışmaları olan akademisyenler için öncelikle talep edilen bir konaklama yeri olacağını zannetmekteyim. Bu fırsatla, yemeğe katılan Rektör yardımcılarımız ve eşleri ile Genel Sekreter Sayın Serpil Güner ve Dış İlişkiler Koordinatörü Sayın Yrd. Doç. Dr. İlhan Karasubaşı ile birlikte olma ve değerli eşleri ile tanışma fırsatı da bulduk. Gecede Üniversitemizin geçmişi ile ilgili anılar ve günümüz ve gelecekteki yeri hakkında da kısa görüşler belirtildi. Bu vesile ile bizleri bir araya getiren Sayın Rektörümüz ve değerli Eşleri Nebahat İbiş’e teşekkür ederim.” Üniversitemizin önceki Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ da Ankara Üniversitesi’nin 1987’den bugüne rektörleriyle bir araya gelip sohbet etme imkanı bulmaktan çok mutlu olduğunu kaydetti. “Bu, Ankara Üniversitelilik Ruhudur” Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş ise bu toplantıyla, çok değerli bir tarihi anı yaşadıklarını, beş kuşak rektörün biraraya gelmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Böyle bir buluşmanın daha önce hiç yaşanmadığını düşündüğünü, bu nedenle çok heyecanlı olduğunu belirten Prof. Dr. Erkan İbiş; “Bu kuşaklararası rektörler buluşmasıdır. Bu, Ankara Üniversitelilik ruhudur, köklülüğün güzel bir örneğidir. Bu tür buluşmaların, gelenek haline geleceğine; sıkça gerçekleşeceğine ve Ankara Üniversitesi’nin anılarının konuşulacağı, hatıraların nakledileceği paylaşım sofrası haline dönüşeceğine inanıyorum. Davetimi lütfedip kabul eden değerli rektörlerime ve kıymetli eşlerine şükranlarımı, saygılarımı sunarım” dedi. Ankara Üniversitesi Bülteni 3 Dışkapı Yerleşkesi’ndeki Binaların Altyapısı Elden Geçirildi Ü niversitemiz Ziraat Fakültesi’nin Dekanlık Yerleşkesi’nde bulunan bölümlerinde uzunca bir süredir yaşanan altyapı problemleri, Rektörlük tarafından ayrılan 4.5 Milyon TL ödenekle baştan aşağı çözümlendi. Yapılan çalışmalar kapsamında Tarım Ekonomisi, Süt Teknolojisi, Zootekni Bölümleri ile Enstitüler binalarında su, elektrik, ısı kaybı, hijyen ve telefoninternet sorunları, 1933’ten bu yana yapılan en kapsamlı çalışmayla sona erdirildi. Çalışmaların bitmesi nedeniyle Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş ve Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinin katılımıyla 28 Ocak 2014 tarihinde bir tören düzenlendi. Yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, altyapı çalışmaları nedeniyle kırılan duvar yüzeylerinin de yeniden yapıldığını, alt katlardaki tuvaletlerin ise engelli tuvaleti olarak 4 Ankara Üniversitesi Bülteni düzenlendiğini söyledi. Laboratuvarlardaki eski tezgahların söküldüğünü, yerlerine yeni laboratuvar tezgahlarının yapıldığını belirten Prof. Dr. Ahmet Çolak, tüm kalorifer tesisatının yenilendiğini, çalışmaz hale gelen ve yeterli ısıyı karşılamayan eski döküm radyatörlerin, yeni panel radyatörlerle değiştirildiğini, her bireyin ısı ayarını kendisine özgü ayarlayabilmesi için termostatik vana kullanıldığını belirtti. “Üstgeçit Yapacağız” Dekan Prof. Dr. Ahmet Çolak, Dışkapı’daki Kuzey Yerleşke ile Güney Yerleşkesi’ni birbirine bağlayacak ve araç geçişine de izin veren üst geçidin ihalesinin yapıldığını, şu anda Anıtlar Koruma Kurulu’ndan izinlerin beklendiğini söyledi. Prof. Dr. Ahmet Çolak; “Yıllardır bu iki yerleşkenin birbiriyle olan kopukluğu hocalarımızın ve idari personelimizin yaşadığı önemli bir zorluktu ve birbirimizle kaynaşmamızı engelliyordu. İnşallah bu engeli yakın zamanda aşacağız” dedi. Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş de yönetim olarak altyapıya çok önem verdiklerini söyledi. Ziraat Fakültesi’nin telefon, internet, elektrik, kalorifer, kanalizasyon ve su tesisatının uzunca süredir problemli olduğunu belirten Prof. Dr. Erkan İbiş, “Ziraat Fakültesi’nin yerleşkesi, bilimin, tarihin, köklülüğün ruhunu taşıyor. Buraya baktığım zaman köklü, tarihi üniversiteler aklıma geliyor. Görevimiz, hep beraber buraları canlı tutabilmek, gelecek kuşaklara bu tarihi değeri, tarihi ruhuyla beraber devredebilmektir” diye konuştu. Prof. Dr. Erkan İbiş, bu yıl ilk kez üniversitede ‘kültür’ başlığı altında bir yatırım programı açtırdıklarını, bu programla beraber Üniversitedeki her türlü tarihi binanın ve kültürel yapının envanterini çıkarmakta olduklarını, çıkardıktan sonra Üniversitemizdeki kültürel varlıkların sürdürülebilirliği konusunda kaynak yaratma çabasını ortaya koyacaklarını kaydetti. Bitki Koruma Bölümü Yenilendi K urulduğu 1961 yılından günümüze kadar dış cephenin yenilenmesi dışında temel bir onarım geçirmeyen Üniversitemiz Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’ndeki altyapı ve yeniden yapılanma çalışmaları bitirilerek 8 Ocak 2014 tarihinde düzenlenen törenle açıldı. Törene, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları ve Ziraat Fakültesi öğretim elemanları katıldı. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, binada Haziran 2013 ile Ocak 2014 arasında yürütülen çalışmalar kapsamında tüm elektrik, yangın ve doğalgaz tesisatının, kat panoları ve ana pano ile data ve telefon hatlarının, laboratuvar tezgahlarının, bina topraklama hattının, kalorifer, temiz su ve pis su tesisatlarının yenilendiğini söyledi. Prof. Dr. Ahmet Çolak, bir soğuk oda, altı normal, bir engelli tuvaleti yapıldığını, öğretim elemanları oda mobilyalarını, Rektörlük tarafından sağlanan malzemeyle kendi marangoz atölyelerinde ürettiklerini sözlerine ekledi. “Bilim Ancak Çağdaş Ortamlarda Yapılabilir” Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de bilimin ancak çağdaş ve nitelikli ortamlarda yapılabileceğini belirterek; “Bu binamızla ilgili kanalizasyon giderinden su tesisatına, elektrik tesisatından kalorifer tesisatına, doğalgaz tesisatına kadar birçok sorun vardı. Binaların toparlanması, bütçe çerçevesinden baktığımızda uzun yıllara yayılmak zorunda ama bir yerden de başlamak lazım” dedi. “En Mükemmel Koruyucu Hekimlik” Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları da bitki koruma uzmanlarının tarıma yaptığı katkıları övdü ve onların çalışmaları sayesinde üretimin attığını, ilaç kullanımının azaldığını belirterek; “En mükemmel koruyucu hekimlik bu” dedi. Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü’nde Duyusal Değerlendirme Laboratuvarı Açıldı Z iraat Fakültesi’ndeki altyapı çalışmaları kapsamında Süt Teklonolojisi Bölümü’nde “Duyusal Değerlendirme Laboratuvarı” açıldı. Süt ve süt ürünlerinin görme, koklama, tatma ve işitme gibi duyusal kalite özelliklerinin belirlendiği laboratuvarla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Ebru Şenel; “Temel amacımız tüketici beğenisi ve tercihini saptamak. Çünkü bir gıdanın bileşimi ne kadar normal olursa olsun, ne kadar sağlıklı üretilirse üretilsin eğer lezzeti yeterli değilse o ürün satılamaz” dedi. Doç. Dr. Ebru Şenel, Duyusal Değerlendirme Laboratuvarı’nın iki bölümden oluştuğunu da belirterek; “Biri kabinlerin olduğu, diğeri de örneklerin hazırlandığı bölüm. Örnekler hazırlanır, daha sonra pencerelerden panelistlere sunulur. Panelistlerin ise birbirlerinden etkilenmemeleri için ayrı ayrı kabinlerde oturması gerekir” diye konuştu. Bu laboratuvarda, kendi ürettikleri ürünlerin değerlendirmesini yaptıklarını anlatan Doç. Dr. Ebru Şenel, bazen de araştırmalar kapsamında piyasada satılan ürünleri de değerlendirdiklerini kaydetti. Ankara Üniversitesi Bülteni 5 Manyetik Rezonans Cihazına Sahip Tek Veteriner Fakültesi Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Ülkemizdeki Veteriner Fakülteleri içinde Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans cihazlarına sahip tek veteriner fakültesi oldu. Yeni alınan Manyetik Rezonans cihazının kurulumu geçtiğimiz günlerde yapıldı. Ü lkemizdeki veteriner fakülteleri içinde her zaman öncü olan Üniversitemiz Veteriner Fakültesi yine bir ilki gerçekleştirerek, hayvanların tedavisinde kullanılacak Manyetik Rezonans cihazına kavuştu. Fakülte bu cihazla birlikte, Türkiye’deki hiçbir veteriner fakültesinde olmayan Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans cihazlarının sahibi oldu. Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Bumin, Sağlık Bakanlığı’ndan hibe olarak devralınan cihazın hibe sürecinin hayli zorlu ve yaklaşık 1.5 yıl sürdüğünü ancak Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in destek ve çabalarıyla bu sürecin başarıyla tamamlandığını 6 Ankara Üniversitesi Bülteni söyledi. Prof. Dr. Ali Bumin şunları anlattı: “Günümüzde bilimde, siyasette, ekonomide ve sosyal konularda hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde başlayan bu değişim rüzgârı; bilimsel teknolojilerdeki gelişmelere bağlı olarak, tüm dünyaya yayılmaktadır. Bu bağlamda rekabet gücü, ancak bilimsel teknolojilerdeki yenilikleri kullanarak gerçekleşmektedir. Radyolojik incelemeler arasında yer alan manyetik rezonans (MR), tüm dünyada en çok araştırmanın yapıldığı ve büyük gelişmelerin sağlandığı görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem; manyetik bir alan içine konulan hasta vücuduna gönderilen radyo frekans dalgalarının, dokulardaki hidrojen atomu çekirdeğindeki protonları uyarması sonucu yayılan radyo sinyalleri ile oluşturulan bir görüntüleme yöntemidir. Manyetik rezonans, yumuşak doku kontrastı en yüksek olan görüntüleme tekniği olduğu için patolojik oluşumlar kolay bir şekilde görülmektedir. Manyetik rezonans görüntülemede hastanın pozisyonu değiştirilmeden kesit planı değiştirilerek (Multiplanar) görüntüler alınabilmektedir. Bu nedenle diğer teknikler ile iyi görüntülenemeyen birçok anatomik bölge ve yapının değerlendirilmesi mümkündür. Ayrıca iyonizan radyasyon kullanılmadığı için şimdiye kadar hiçbir zararlı biyolojik etkisi belirlenmemiştir. Bu özelliği nedeniyle aynı hastada defalarca tekrarlanabilme avantajına sahiptir. Yüksek Kazanım Yüksek kuruluş maliyeti ve işletme giderlerine rağmen, yurt dışındaki veteriner fakültelerinde manyetik rezonans yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemiz Veteriner Fakülteleri arasında ilk kez Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda 0.3 Tesla yarı açık manyetik rezonans ünitesi kurulumu tamamlanarak hizmete girmiştir. Böylece hastalıkların doğru tanısı erken dönemde yapılacağı için doğru bir sağaltım protokolü uygulanacaktır. Bunların kaçınılmaz sonucu olarak sosyal ve ekonomik anlamda en üst kazanımlara ulaşılacaktır. Kurslar ve Seminerler Düzenlenecek Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Bumin ve Cerrahi Anabilim Dalı’nın diğer öğretim üyeleri tarafından planlanacak bilimsel araştırmalarla, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin bu alanda yetişmesi sağlanacaktır. Çalışmalar sonunda elde edilen sonuçların uygulamaya sokulmasıyla kazanılacak bilgiler ulusal ve uluslararası bilimsel platformlarda tartışılacaktır. Daha sonraki süreçte bu alanda kurslar, seminerler ve bilimsel toplantılar düzenlenecektir. Akreditasyonun Yenilenmesi İçin de Önemli Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 2007 tarihinde EAEVE (European Association of Establishments for Veterinary Education - Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği) ve FVE (Federation of Veterinarians of Europe - Avrupa Veterinerler Federasyonu) üyelerince oluşturulan JEC (Joint Education Committee Ortak Eğitim Komisyonu) tarafından kurumsal anlamda akredite edilmiştir. Bu özelliğiyle Türkiye’de akredite olan ilk Veteriner Fakültesi olmuştur. Önümüzdeki yıllarda yukarıdaki kurullar tarafından tekrar değerlendirilecek olan Fakültemiz, sağlanan bu alt yapı ile değerlendirilme sırasında daha da güçlenmiş olacaktır. Cerrahi Anabilim Dalı’nda iki yıl önce kurulan Bilgisayarlı Tomografi Ünitesi de hastalıkların tanısında rutin olarak kullanılmaktadır. Bilimsel teknolojilerdeki gelişmeleri yakalama çabaları, beraberinde yetişmiş teknik personel sorununu da gündeme getirmektedir. Şimdi; Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans gibi ileri teknoloji ürünleri olan bu cihazları kullanacak teknik personel ihtiyacı ile karşı karşıyayız. Rektörlüğümüzün Veteriner Fakültesi için verdiği desteği, teknik personel konusunda da sürdüreceğine inanıyoruz.” Tüm Dünyadan, Veteriner Hekimliği Öğrencileri Konuğumuz Oldu T üm dünyada 82 şubeye ve binlerce bireysel üyeye sahip; öğrencilerin gönüllü katılımı ile günümüze kadar süregelen, bağımsız, siyasi olmayan ve kâr amacı gütmeyen bir öğrenci topluluğu olan Uluslararası Veteriner Öğrencileri Birliği’nin (IVSA) “Kış Sempozyumu” 2-10 Ocak 2014 tarihleri arasında Üniversitemiz Veteriner Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrenci topluluklarından IVSA Ankara ev sahipliğindeki sempozyuma, 27 ülkeden (ABD, Güney Kore, Nijerya, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa, Gana, Yunanistan, Hindistan, Endonezya, İtalya, İran, Japonya, Kosova, Malezya, Hollanda, Norveç, Polonya, Romanya, İskoçya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, İsveç, Tunus, Avusturya) 100 veteriner fakültesi öğrencisi katıldı. Program içerisinde, mesleki uygulamaları içeren ve “Epidemiyoloji” temalı eğitimler yer aldı. Bu eğitim programları, hem Veteriner Fakültemiz öğretim üyeleri hem de serbestkamuda çalışan veteriner hekimler tarafından verildi. Sempozyum, mesleki ve profesyonel anlamda veteriner hekimlik uygulamalarının değerlendirilmesi yanısıra kültürel ve sosyal alanlarda katkılar da sağladı. Bu kapsamda öğrenciler hem kendi kültürlerini tanıttılar, hem de geleneksel uygulamaların glokalizasyon bakış açısı hakkında fikir paylaşımında bulundular. Kariyer planlamaları için ikili işbirliği ve arkadaşlıkların oluşturulduğu kış sempozyumu, öğrenciler için farklı kariyer-staj planları yapabilmelerine fırsat ve destek sağlaması için fiziksel ortam da sağladı. “Gençlik Yaşıyor” Toplantıya katılan Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sibel A. Özkan, Üniversitemiz öğrencilerinin yabancı öğrencilerle bir arada bulunmasının önemine işaret ederek; “Uluslararası platformda çeşitli kültürel faaliyetlerle hekimlik eğitiminin genel standartlarını yükseltmek, öğrencilerin geleneksel veteriner hekimlik eğitimlerinin dışında hayvan bakımı ve refahı, çevre bilimleri ve teknik lisans eğitimi gibi önemli konularda da eğitimler alan ve etkinlikler yapan bireyler olması, hem ülkemiz hem de insanlık için çok önemli ve sevindiricidir. Gençlik artık sadece okuyan değil, yaşayan bir gençliktir. Uluslararası sempozyumlara katılan, fikir üreten, anlayan ve anlatan bir nesil şüphesiz ki daha aydınlık yarınların habercisidir” dedi. Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rıfkı Hazıroğlu da sempozyum nedeniyle Afrika, Avrupa, Asya ve Amerika’daki 27 ülkeden öğrencileri konuk ettiklerini belirterek; “Farklı ülkelerden gelen öğrenciler, kültürel ve bilimsel bilgi alışverişi yapacaklar. Toplantının 62’ncisini ülkemizde düzenlemek bizim için bir onurdur. Amacımız, akademik kazançların yanında, Türk kültürünü yabancı öğrencilere tanıtmak, onların da kültürünü tanımak. Unutulmaz anılarla buradan ayrılmalarını sağlamak” dedi. Ankara Üniversitesi Bülteni 7 Türkiye’de Tarım Öğretimine Başlanmasının 168. Yılını Kutladık Ü lkemizde, sistemli ve belli bir disiplin içerisinde yürütülen ilk tarımsal eğitim ve öğretime başlanmasının 168. yılı, 10 Ocak 2014 tarihinde düzenlenen törenle kutlandı. Törene, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz ve tarım meslek kuruluşlarının temsilcileri katıldı. “Dünyada 900 Milyon İnsan Aç Yattı” Törende bir konuşma yapan Müsteşar Vedat Mirmahmutoğulları, bugün dünyada gıda konusunda çok ciddi sorunlar yaşandığını, hala 900 milyon insanın aç yattığını, 1 milyar 200 milyon insanın da yetersiz ve dengesiz beslenme sorunu olduğunu söyledi. Vedat Mirmahmutoğulları, buna rağmen, 500 milyon insanın ise obezite ile boğuştuğunu, bir taraftan da fosil kaynakların yetersizliği nedeniyle gıda olarak kullanılabilecek ürünlerin, enerji üretiminde kullanılmaya devam ettiğini kaydetti. 2013 yılında ABD’nin ürettiği mısırın yüzde 40’ının biyoetanole gittiğini söyledi. “Tarımda Öncü Olmak Zorundayız” Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de bundan 500 yıl sonra da su, enerji ve gıdanın, temel değerler olarak önemini koruyacağını belirtti. Atatürk’ün toprakla ilgili “Başarımızın temeli, kudretimizin dayanağı, ana servetimiz topraktır” sözünü hatırlatan Prof. Dr. Erkan İbiş; “Ülkemiz; coğrafyası, iklimi, klima çeşitliliği ve çalışkan insanlarıyla tarımda öncü olmak zorunda olan bir ülke. Tarım ürünleriyle, ihracat, istihdam, hammadde gibi birçok katma değer ülkemize sağlanabiliyor. Ama bunun da temelinde eğitim, araştırma, bilgi paylaşımı, planlama ve destek politikaları var” dedi. lerine tanıtıldı a görevlileri öğretim üye Fakültenin en yeni araştırm 8 Ankara Üniversitesi Bülteni “Ziraat Fakültesi, Ana Fakülte” Üniversitemiz Ziraat Fakültesi’nin, bugüne kadar verdiği eğitim, araştırma desteği ve ürettiği bilgiyi toplumla paylaşma konusunda gösterdiği çabayla bir ana fakülte olduğunu belirten Prof. Dr. Erkan İbiş; “Ziraat Fakültemiz bu alanın annesidir, bizim için gurur verici bir unsurdur” diye konuştu. Ziraat Fakültesi’nin, müzesi de olan bir fakülte olduğunu, bu müzeye önem verdiklerini ve yaşattıklarını sözlerine ekledi. “Ziraat Fakültelerinin Kontenjanı Azalıyor” Üniversitemiz Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak da Ülkemizde tarım bilimleriyle ilgili fakültelerde son yıllarda yaşanan öğrenci azalması sorununu aktardı. 2013-2014 eğitim öğretim yılında Türkiye’de tarım bilimleriyle ilgili fakültelerde 1621 öğrenci kontenjanının boş kaldığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Çolak; “Bu, toplam kontenjanın yüzde 22’sine denk gelen bir orandır. Bu oran tüm fakülteleri az ya da çok etkiledi. Bizim fakültemiz az etkilenenler arasında” dedi. Bunun çözümlenmesi için önerilerini de dile getiren Prof. Dr. Ahmet Çolak şunları söyledi: “Üniversitelerde yapılacak bilimsel çalışmaların Dekan Prof. Dr. Ahmet Çolak ve tezlerin yeterli bir bölümünün, ülkenin tarımsal sorunlarının çözümüne ayrılması gerekmektedir. Eğitim öğrenci odaklı olmalıdır. Büyük projelere imza atacak donanımlı üniversite mezunlarını yetiştirmek için lisans ve lisansüstü eğitimlerde radikal değişiklikler yapmak şarttır. Bu kapsamda yapılması gereken; radikal değişikliklerin başında da disiplinlerarası çalışma kültürü ve sistematiğinin, teorik ve uygulamalı altyapısının kurulmasıdır. Bu anlamda paralel programların eğitim içerikleri ve ders programları mutlaka senkron hale getirilmeli; hatta disiplinlerarası yeni programların açılması hedeflenmelidir. Bu hedefe ulaşmak için zorunlu ve seçmeli derslerde bölümler arası geçişlerin arttırılabilmesi ve kolaylaştırılması mutlaka sağlanmalı, çift ana dal ve yan dal uygulamaları kesinlikle daha fazla desteklenmelidir. Hatta özendirilmelidir. Mühendis, yeterli eğitim aldığından ve gerekli değerlendirmeleri hakkıyla yapabileceğinden emin olmasıdır.” “İşçi Sıkıntımız Çözüldü” Dekan Prof. Dr. Ahmet Çolak, Ziraat Fakültesi’nin çiftliklerinde bir süredir yaşanan eleman sıkıntısının, Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in Maliye Bakanlığı nezdinde girişimleri sonucu çözüldüğünü, bu yıl çiftlikler için 10 işçi kadrosunun verildiğini sözlerine ekledi. Ziraat Fakültesi Öğrenci Temsilcisi Oral Kilmen de günümüzde tarımsal üretimin, teknoloji ve yenilik istediğini, bunun da araştırma ve geliştirmeyle mümkün olabileceğini dile getirdi. “Tarım Alanları Sürekli Azalıyor” Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Başkanı Fehmi Kiraz, tarım alanlarının devamlı azaldığını belirterek; “Islah çalışmaları ve araştırmalar yapıp buğday verimini arttıramazsak, gıda güvenliği anlamında 20-25 yıl sonra risk olacağını ve sıkıntılara düşeceğimizi belirtmek isterim” dedi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer ise ziraat mühendisleri arasındaki işsizlik sorununa dikkat çekti. Bazı fakültelerdeki eğitim öğretimin niteliğinin tartışılması gerektiğini belirten Turhan Tuncer; “Tarım alanlarımızı arttıramadığımıza göre mevcut alanlarımızda sulama yatırımlarının hızlandırılması ve salma sulamadan, daha az su tüketen üretim modellerine geçilmesi teşvik edilmelidir” dedi. “İklim Değişimi Göçleri Başladı” Konuşmaların ardından, Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız, “Türkiye’nin Su Kaynakları ve Dünyanın Su Gündemi” konulu bir sunum yaptı. Küresel ısınmanın, geri dönülemeyecek seviyeyi aştığını, artık bunu durdurmak yerine adapte olmaya çalışmak gerektiğini söyleyen Dursun Yıldız, iklim düzensizlikleri konusunda gelecekle ilgili belirsizliklerin azaltılması için tüm dünyada ar-ge çalışmaları yapıldığını, hatta Brezilya’nın bu konuya 40 milyar dolar ayırdığını, Şili ve Kosta Rika’da olası iklim değişimi göçlerinin şimdiden başladığını belirtti. Deney Hayvanları Kullanım Sertifikası Eğitimi’nden 40 Mezun Ü niversitemiz Sürekli Eğitim Merkezi (ANKÜSEM) ve Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu işbirliğiyle yedincisi düzenlenen “Deney Hayvanları Kullanım Sertifikası” eğitimini başarıyla tamamlayan 40 kişi, 15 Ocak 2014 tarihinde düzenlenen törenle sertifikalarını aldı. 10 gün süren 80 saatlik eğitimin teorik kısmı Veteriner Fakültesi’nde, uygulama kısmı da Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirildi. ANKÜSEM Müdürü Prof. Dr. Mualla Selçuk, bu eğitimin, disiplinler ve birimler arası iletişim ve yardımlaşmanın çok özgün bir örneği olduğunu bildirirken; Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Sarımehmetoğlu da sertifakayı alanların, bunu insanlığa ve bilime yararlı çalışmalarda kullanmalarını istedi. Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rıfkı Hazıroğlu, yedincisi düzenlenen bu sertifika programının ciddiyetle hazırlanan özel bir program olduğunu, sertifikanın Avrupa standartlarında olduğunu kaydetti. Sertifika programının, bu yıldan itibaren periyodik olacağını ve yılda dört kez düzenleneceğini de belirten Prof. Dr. Rıfkı Hazıroğlu, sertifika alanların, bu sertifikaları araştırma projeleri ile taçlandırmasını beklediklerini sözlerine ekledi. Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de ANKÜSEM’in bu güne kadar 15 bine yakın insana eğitim ve sertifika verdiğini, bu anlamda öncü ve lider bir üniversite olduğumuzu söyledi. Sertifika alan kişilerin, artık akademik düşünceyi taşımakla yükümlü olduğunu belirten Prof. Dr. Erkan İbiş, deney hayvanları laboratuvarı projesini gerçekleştirmeye başlayacaklarını, Kalkınma Bakanlığı’ndan bunun iznini aldıklarını sözlerine ekledi. Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Aysun Uz ile Doç. Dr. Zeynep Ceren Karahan da programa öğrenci olarak katılarak sertifikalarını aldı. Ankara Üniversitesi Bülteni 9 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu, 2014 Yılı Çalışmaları İçin Toplandı A nkara Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Komisyonu, üyelerinin katılımıyla 26 Aralık 2013 tarihinde yıllık ikinci olağan toplantısını Rektörlük binasında gerçekleştirdi. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Genovate: Araştırma ve Yenilikte Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İçin Örgüt Kültürünü Dönüştürmek başlıklı AB FP7 Projesi’nin bilimsel koordinatörü Prof. Dr. Çiler Dursun’un, Eylem Planı’nın uygulanması ve yapılan çalışmalarla ilgili üyelere bilgi verdiği toplantıda, 2013 yılında tamamlanan Ankara Üniversitesi’nde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İklimi ve Kültürü başlıklı alan araştırmasının temel sonuçları da paylaşıldı. 2014 yılında Eylem Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde, Proje Yazma Eğitimi T ÜBİTAK Proje Eğitimi Etkinliklerini Destekleme Programı (2237) kapsamında, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde, 20-22 Ocak 2014 tarihleri arasında “Sosyal Bilimler Alanında Proje Yazma Eğitimi” gerçekleştirildi. Koordinatörlüğünü, Eğitim Bilimleri Fakültesi İlköğretim Bölümü Okulöncesi Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Acer’in yaptığı projede, Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Olkun’un yanı sıra, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şener Büyüköztürk ve Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim H. Diken eğitici olarak yer aldı. Etkinlik kapsamında, Türkiye’nin pek çok üniversitesinden ve çeşitli kamu kuruluşlarından toplam 43 akademisyen ve araştırmacı üç gün boyunca, sosyal bilimler alanında proje yazımına ilişkin teorik ve uygulamalı bir eğitim aldı. Öğretmenlere Sanat Eğitimi Verdi Ü niversitemiz Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Acer, 8 Ocak 2014 tarihinde, Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları ilköğretim okul öncesi, 1. sınıf ve görsel sanatlar zümreleri öğretmenlerine 10 Ankara Üniversitesi Bülteni yönelik “Erken Çocukluk Döneminde Sanat Eğitimi” konulu bir seminer verdi. Dilek Acer, çocuklara sanat eğitiminin nasıl verileceği, çocuklarla sanat eleştirisinin nasıl yapılacağı konusunu anlattı. Seminerde ayrıca Henri Matisse, İlhan Koman, Guiseppe Arcimboldo, Nina Llorando, Jan Vermeer, Antoni Gaudi, Henry Picasso, Joan Miro, Andy Goldsworthy gibi sanatçılar ve bu sanatçıların kullandıkları tekniklerin çocuk gözüyle nasıl incelenebileceğine ilişkin paylaşımlarda bulunuldu. Planı doğrultusunda gerçekleştirilecek çalışmalarla ilgili üyelerden gelen öneriler ve değerlendirmelerle toplantı tamamlandı. Ortopedi Günleri P rof. Dr. Ertan Mergen anısına Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı tarafından düzenlenen mezuniyet sonrası eğitim etkinliklerinden olan Ortopedi Günleri 2014 toplantısı, 10-11 Ocak 2014 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i sina Hastanesi Hasan Ali Yücel Salonu’nda gerçekleştirildi. Üniversitemizin sürekli tıp eğitimi programı dahilinde gerçekleştirilen toplantıda, konferans ve panellerin yanı sıra “Simultane İki Revizyon Kalça Artroplastisi”, “Distal Radium Kırığında Açık Redüksiyon ve İnternal Fiksasyon”, “Tekrarlayan Patella Çıkığında MPFL Rekonstruksiyonu”, “Malign/Metastatik Kemik Tümörü Rezeksiyonu”, “Adölasan İdiopatik Skolyoz” ve “Alt Ekstremite Kırık Fiksasyonu” konularında canlı ameliyat yayınları da yer aldı. Diş Hekimliği Öğrencilerinden Uluslararası Proje A nkara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu Genç Aktivistler grubu, “Beyaz Dişler” adlı bir ulusötesi gençlik girişim projesine 1 Eylül 2013 tarihi itibari ile başladı. Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türk Ulusal Ajans’ı tarafından finanse edilen “Beyaz Dişler” projesi, Türkiye’deki diş hekimliği fakültesi öğrencileri arasında bir ilk olma özelliğini taşıyor. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığı ve Colgate firması tarafından desteklenen proje ekibinde Diş Hekimliği Fakültesi’nden altı öğrenci ile birlikte proje koçu olarak Anatomi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Burak Bilecenoğlu görev alıyor. Proje, 5-7 yaş aralığındaki çocukların ağız bakımı eğitimini yeterli seviyede ve yeterli etkinlikte alamaması üzerine kuruldu. Bu eksiklik üzerine yola çıkan genç aktivistler, çocuklara hem eğlenceli hem de öğretici bir etkinlik programı hazırladı. Projenin Ekim ayı başında gerçekleştirilen ilk ayağında Ankara’nın Mamak ilçesindeki iki ilkokula gidildi. Etkinlikler sırasında Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gürkan Gür ve projenin hazırlık sürecine ımı Ağız bak da konusun lık farkında ya yaratma lar. çalışacak destek veren Pedodonti Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şaziye Sarı genç aktivistler ile birlikte okulları ziyaret etti. Drama Yaptılar Projenin daha öğretici ve eğitici gerçekleştirilebilmesi için iki metre boyunda dişler hazırlayan Genç Aktivistler, projeye katılan okullardaki çocuklara diş çürüğünün tehlikesini anlattıktan sonra “Çürük Savaşçısı” kılığına girerek, çürükle nasıl mücadele edileceğini, çocukların ne yapması gerektiğini tiyatral bir biçimde anlattılar. Çocuklar kendilerine verilen fırçalar ile dişlerdeki çürükleri temizleme faaliyeti yaptıktan sonra onlar da artık birer “Çürük Savaşçısı” oldular. Daha sonra genç aktivistlerden birisi peri kılığına girdi ve “Diş Perisi” olarak Colgate’in proje için hibe ettiği diş fırçaları ve macunlarını dağıttı. Hırvatistan ve Hollanda’dan Ortakları Var Projenin devamında benzer faaliyetlerin birçok okulda tekrarlanması planlanıyor. Bununla birlikte projenin yurt dışında bulunan ortakları da benzer faaliyetleri kendi ülkelerinde gerçekleştirdikten sonra projenin nihai raporu hazırlanacak. Projenin yurt dışı ortakları olan Hırvatistan Zagreb Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ve Hollanda Amsterdam ACTA Diş Hekimliği Fakültesi’nden “Beyaz Dişler Projesi” kapsamında ülkemize gelen Hırvat ve Hollandalı öğrenciler ile Diş Hekimliği Fakültemizden projeye katılan öğrenciler, 29 Ocak 2014 tarihinde Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’i ziyaret etti. gelen katılımcılar Türkiye ekibi ile birlikte 27 Ocak 2014 - 01 Şubat 2014 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde bir çalışma toplantısı düzenlediler. Projenin koçluğunu üstlenen Anatomi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Burak Bilecenoğlu, ilk olma özelliğini taşıyan bu farkındalık projesinin öğrenciler açısından çok önemli olduğunu ve bu Avrupa Birliği projesi için yoğun çaba sarf eden gelecekteki meslektaşları için gurur duyduğunu belirtti. Projenin akademik danışmanı Pedodonti Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şaziye Sarı, koruyucu ve önleyici tedavi yaklaşımlarının her zaman tedavi uygulamalarından çok daha önemli, etkili ve düşük maliyetli olduğunu belirterek; “Çocuk ve ebeveynlere yönelik yapılan bu bilgilendirme ve farkındalık yaratma projesinin 3. sınıf öğrencileri tarafından dizayn edilerek uygulanması, son derece gurur verici ve ümit vaat edicidir. Fakültemiz öğrencileri tarafından başlatılan bu proje, toplumun bilinçlendirilmesinde diş hekimliği öğrencilerinin de bir kaynak ve potansiyel olabileceğini göstermesi açısından ayrıca anlamlıdır” dedi. Projenin idari danışmanı Dekan Prof. Dr. Gürkan Gür, bu projenin öğrencilerimiz tarafından yapılmakta olmasının son derece gurur verici olduğunu, başlangıcından beri destek verdikleri bu projeye bundan sonra da destek vereceklerini belirtti. Prof. Dr. Gürkan Gür; “Kuruluşunun 50. yılını kutlayan Fakültemiz, diş hekimliği alanında yeniliklerin her zaman öncüsü olmuştur ve olmaya da devam edecektir” dedi. 11 Ankara Üniversitesi Bülteni Hukuk Fakültesi’nden, “Türk Hukukunda Arabuluculuk” Sempozyumu Ü niversitemiz Hukuk Fakültesi, 17 Ocak 2014 tarihinde “Türk Hukukunda Arabuluculuk” konulu bir sempozyum düzenledi. Türkiye’de yeni bir kavram olan arabulucukla ilgili düzenlenen sempozyum Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın katkılarıyla düzenlendi. Toplantının ilk oturumu Prof. Dr. Hasan İşgüzar başkanlığında toplandı. Bu oturumun ilk konuşmacısı Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, arabuluculuk hakkında genel bilgiler ile Daire Başkanlığı’nın görevleri ve projeleri konusunda bilgi verdi. Daha sonra söz alan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Seda Özmumcu, arabuluculuğun tarihçesini ve arabuluculuk hakkında Türk hukukundaki düzenlemeleri anlattı. Doç. Dr. Serdar Mustafa Özbek’in arabuluculuk ücretleri ve Üniversitemiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş’ün, arabuluculukta iletişim becerileri üzerine yaptığı konuşma ile ilk oturum sona erdi. Öğleden sonra yapılan ikinci oturum ise Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Üyesi Hakim Adem Albayrak başkanlığında toplandı. Arabuluculuk hakkında Üniversitemiz Hukuk Fakültesi’yle, Güney Kore Konkuk Üniversitesi Arasında Bilimsel Çalışma Ü niversitemiz Hukuk Fakültesi ile Güney Kore Konkuk Üniversitesi arasındaki işbirliği, 14 Ocak 2014 tarihinde Ankara Kore Kültür Merkezi’nde yapılan seminer ile devam etti. Açılışını Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arzu Oğuz ile Kore Kültür Merkezi Müdürü Dongwoo Cho’nun yaptığı ve Türkiye ve Kore’de göçmenliğin hukuki durumunun tartışıldığı seminerin ilk oturumunda, Hukuk Fakültemizden Yrd. Doç. Dr. Sedat Sirmen “The Right of Residence of Foreigners According 12 Ankara Üniversitesi Bülteni To the Code on Foreigners and International Protection No.6458” başlıklı bir sunum yaptı. Başkanlığı’nı TÖMER Müdürü Doç. Dr. Ertan Gökmen’in yaptığı ikinci oturumda Prof. Dr. Choi, Yooncheol “A Study on the Stand & Problems of Korean Legal System of Migration” konulu bir sunum yaptı; Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Cenker Göker ise oturuma tartışmacı olarak katıldı. Günümüzde modern ekonomi ve teknolojinin en önemli aktörlerinden biri olan Güney Kore hükümeti ile atılan bu adım, Üniversitemiz açısından büyük önem taşıyor. İşbirliği adımları, 15 Ocak’ta Konkuk Üniversitesi öğretim üyelerinin Hukuk Fakültesine ziyareti ile devam etti. Bu işbirliği ziyareti kapsamında, mevcut işbirliği sürecine devam etme ve yeni projeler geliştirme kararı alındı. Öğle yemeği ile sonlanan ziyarette, her iki ülkenin de çabasıyla önemli projeler geliştirileceğine dair bir öngörü oluştu ve karşılıklı ziyaretlerle bu işbirliğinin geliştirilmesi kararına varıldı. genel bilgilerin yanı sıra bazı hukuki alanlarda arabuluculuk konusunun ayrıntılı bir biçimde incelendiği toplantı, hukukçulardan yoğun ilgi gördü. Toplantıda Hukuk Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Arzu Oğuz ile Prof. Dr. Levent Akın ve Yrd. Doç. Dr. Kadir Gürten de birer sunum yaptı. Prof. Dr. Mualla Selçuk’a Uluslararası Görev Ü niversitemiz İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mualla Selçuk, felsefe, din bilimleri ve özellikle din eğitimi alanında dünyanın etkin bilim kuruluşlarından olan Religious Education Association (REA)’nın yönetim kurulu üyeliğine (Board Member at-Large) seçildi. REA, 1903 yılında Amerika’da kurulmuş ve din eğitiminin bilimsel yollarını araştıran bilim insanlarını, araştırmacıları ve uygulamacıları bir araya getiren bir kuruluş. REA’nın bir de A grubu bilimsel dergisi bulunuyor. Bilgisayar Mühendisliği Öğrencileri Üniversitemize Ödüllerle Döndü Öğretim Üyemiz, Ü niversitemiz Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencileri, TÜBİTAK BİLGEM Siber Güvenlik Enstitüsü tarafından düzenlenen Üniversitelerarası Siber Güvenlik Yarışması’nda üçüncü oldu. 65 üniversiteden 256 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen yarışmada, Üniversitemizi Mehmet Caner Köroğlu, Mert Can Alıca, Mücahit Emin Karadağ ve Uygar TDVM Yönetim Kurulu’nda Demircioğlu’nun takımı “OctoSec” temsil etti. Takımda Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Halil Alptekin de yer aldı. Yarışmada takımlar, “Kendini savun, rakibine saldır” konseptinde, kurumsal bir ağı savunurken, rakip takımların sistemlerine sızarak puan kazanmaya çalıştı. Sağlık Asistanı Projesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencilerimiz, Google Developer Group Eskişehir ve Anadolu Üniversitesi Bilgisayar Kulübü’nün düzenlediği “Startup Weekend” etkinliğinde “Sağlık Asistanı Projesi”yle ikinci oldu. Dünyanın çok sayıda ülkesinde aynı anda düzenlenen etkinliğin Eskişehir’deki bölümünde 15 grupla yarışan öğrencilerimiz Umut Toker, Ramazan Yıldız, Osman Şenol, Can Uzun (Osman Gazi Üniversitesi) ve Cüneyt Çarıkçı çekişmeli bir yarışma sonucunda başarıya ulaştı. Yarışmaya katılan gruplar, fikirlerini kabul ettirmek için yoğun çaba harcadı. Projelerini halkın karşısına geçerek anketlerle ve gözlemleyerek yapan gruplar, elde ettikleri sonuçları jüriye sundu. Yarışmada sağlıklı yaşamanın ve doğru beslenmenin nasıl olabileceğini gösteren bir uygulama yapan öğrencilerimizin Sağlık Asistanı Grubu ikinci oldu. M ühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ünal Dikmen, Türkiye Deprem Veri Merkezi’nin (TDVM) yönetim kurulu üyeliğine seçildi. TDVM, yasal olarak görevlendirilmiş olan AFAD (Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığı) çatısı altında, kendi çalıştırdığı sismik ağlar ile KRDAE (Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü) tarafından çalıştırılan sismik ağlardan elde edilen sayısal deprem verileri ve ülkemizde toplanan tüm deprem verilerinin transferi, kontrolü, düzenlenmesi, takibi, ortak formata veya formatlara dönüştürülmesi ve dağıtım işlemlerini üstleniyor. Sütler Artık Soğuk Zincirle Ankara’da Ü niversitemizdeki taşımada kullanılan araçlara yenileri eklendi. Rektörlük tarafından alınan kapalı kasalı ve soğutuculu Isuzu araç Ziraat Fakültesi’nde görev yaparak çiftliklerimizdeki ürünleri soğuk zinciri bozulmadan tüketiciye ulaştıracak. Mitsubishi araç ise Rektörlük ve birimlerimizdeki nakliye işlerini yapacak. 13 Ankara Üniversitesi Bülteni Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muammer Canel: “Temel Bilimler İçin Pozitif Ayrımcılık Yapılmalı” A nkara Üniversitesi’nin en köklü fakültelerinden birisi olan, 1943 yılında Anadolu’daki ilk fen fakültesi olarak kurulan ve daha sonra açılan fen fakültelerinin kuruculuğunu yapan Fen Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr Muammer Canel, Bülten’in 170’inci sayısına konuk oldu. Prof. Dr. Muammer Canel, Fakültenin kuruluş yıllarındaki yabancı öğretim üyelerinin ve yabancı idari personelin katkılarını, temel bilimlerde son yıllarda yaşanan kan kaybını ve bunun tersine çevrilebilmesi için yapılması gerekenleri, Montana Devlet Üniversitesi’yle yapılan çift diploma programını ve önümüzdeki dönemde açılacak İngilizce programları anlattı. Prof. Dr. Muammer Canel şunları söyledi: “Fakültemiz, Ankara Teknik Üniversitesi Olarak Planlanmış Fen Fakültesi, 8 Kasım 1943 tarihinde Gazi Terbiye Enstitüsü binasında eğitime başladı. Aslında o günlerde düşünülen, Ankara Teknik Üniversitesi diye bir 14Ankara Üniversitesi Bülteni üniversite kurulması ve Fen Fakültesi’nin de onun içinde bir fakülte olmasıymış. Şimdiki binalarımız gibi belki 10-15 bina daha yapılması planlanmış. Sanırım 2. Dünya Savaşı ve sonrasındaki sıkıntılar, bu projenin ayrıntılı uygulanmasını engellemiş. 1940’lı yılların sonunda başlanan fakülte binasının inşaatı 1950 yılında kabaca tamamlanıp öğrenciler buraya alınmış. Hemen bahçe ve peyzaj düzenlenmelerine başlanmış, hatta bununla ilgili olarak Almanya’dan bahçıvanlar getirilmiş. Cam atölyesinde çalışan elemanlar da Almanlar tarafından yetiştirilmiş. İlk yıllarda, Avrupa’daki baskılardan yılan Estonyalı, Litvanyalı, Finlandiyalı, Alman, Fransız, İsviçreli, Avusturyalı 25’in üzerinde bilim insanı buralara gelip 1960’lı yıllara kadar çalışmışlar. O zamanki çok sayıda yazışmanın da Almanca yapıldığını görüyoruz. Temel Bilimlerde Gerileme Yaşanıyor Son yıllarda temel bilimlerde bir gerileme yaşanıyor. Bu, genelde bütün dünyanın ama özelde Türkiye’nin sorunu olmaya başladı. Fen Fakültesi, kuruluşundan itibaren geçen ilk 40-50 yılda Türkiye’nin en çok tercih edilen fakültelerinden biriyken, şimdi niçin öğrenci tercihlerinde son sıralara geldik? Türkiye’nin sanayileştiği 1960-70’li yıllarda, Fen Fakültesi’nde okuyan öğrencilere ikinci sınıftan itibaren birçok kurumdan burs verilirdi. Bu sayede de öğrenciler, mezun olunca nerede çalışacaklarını bilirdi. Daha sonraki yıllarda gerek üniversite sayısının hızla artması, gerekse artan nüfus artışına uygun istihdam olanağının olmaması nedeniyle temel bilimlere ilgi azalmaya başladı. Öğrenci tercihleri de yavaş yavaş yeni bölümlere kaymaya başladı. Bunun devlet politikasıyla da ilişkisi var. Benim öğrenciliğim zamanında TÜBİTAK belirli bir puanın üzerinde fen fakültesine kayıt yaptıran öğrencilere karşılıksız burs verirdi. Bu burs doktora sonuna kadar devam ederdi. Bugün maalesef böyle bir uygulama yok. Dünyada da buna benzer bir eğilim var. Artık tercihte, hemen para kazandıran yönlere doğru gidiliyor. Temel bilimler doğrudan doğruya kısa sürede mali katkı sağlayan bir alan değil. Döngüsü, etkisi ve ekonomiye katkısı uzun süreçte ortaya çıkan bir alandır. Bazı Üniversitelerde Bölümler Kapandı Temel Bilimlerin geleceği, bütün teknik dalları ve sağlık bilimlerini de ilgilendiriyor. Çünkü onların temel bilim derslerini de buradaki öğretim üyeleri veya buradan yetişecek mezunlar veriyor. Fiziği, kimyası, biyolojisi, matematiği iyi olmayan bir mühendis, bir doktor, bir veteriner, bir eczacı düşünülemez. Anadolu’daki birçok bölüm öğrenci bulamaz hale geldi. Benzeri sıkıntıyı geçen yıldan itibaren biz de duymaya başladık. İki bölümümüzde istediğimiz kontenjanlar doldurulamadı. Çözüm olarak, belki temel bilim eğitiminin sadece belli başlı büyük üniversitelerde verilmesi yoluna gidilebilir diye düşünüyorum. İş Garantisi Olmalı Öğrenci buraya ilk beş tercih içerisinde girebilmeli. Bize öğrenciler, 15.- 20. sıradaki tercihiyle geliyor. Temel bilimlerde araştırma yapacak kişilere iş garantisi vermek için çalışmalar yapılmalı. Geleceğini garantide görmeyen bir genç heves için buraya gelmez. Zaten eğitimi zor olan bir alanda, mezuniyetten sonra iş bulamama korkusu olursa, o öğrenciyi buraya yöneltmek çok zor olur. Ortak Çift Diploma Programı Bundan üç yıl önce, ABD Montana Devlet Üniversitesi’yle Ankara Üniversitesi arasında Biyoteknoloji alanında çift diploma programı anlaşması yapıldı. Öğrenciler birinci ve üçüncü sınıfı Türkiye’de, ikinci ve dördüncü sınıfı da Montana’da okuyarak her iki üniversitenin diplomasına sahip olacaklar. Maalesef bu program yeterince tanıtılamadı. Bu öğrenciler bir devlet üniversitesine geliyor ama belirli bir katkı payı ödeyerek öğrenim görüyor. Amerika’da da önemli bir okul parası verecekler. 30 kişilik kontenjanın 10 kadarı doldurulabildi. Başvuran öğrencilerin belirli bir düzeyde İngilizce bilgisinin olması gerekiyor. Buna rağmen, programa başvuranların sayısının gitgide artacağı kanısındayım. İngilizce Programlar Açılacak Kimya ve Biyoloji bölümlerinin akademik kurullarında İngilizce program konusu tartışıldı. Türkçe eğitime paralel program uygulanarak İngilizce eğitim yapılmasına karar verildi ve bu karar Üniversite Senatomuzda da kabul edilerek YÖK’e gönderildi. 1-2 yıl içinde 2030 kişilik kontenjanla İngilizce kimya ve biyoloji eğitimi yapılacak. Erasmus programı kapsamında yurt dışından bize gelmek isteyen öğrenciler, buradaki dersler Türkçe olduğu için gelemiyor. Bunların gelmesi kolaylaşacak. Ayrıca, Türkiye’nin çevresindeki ülkelerden gelip yabancı dilde eğitim almak isteyen öğrencilere de bir kapı açmış olacağız. Bu programlardaki öğrencilerin yarısı yabancı uyruklulardan oluşacak. Akreditasyon Yurt içinde FEDEK (Fen Edebiyat Fakülteleri Akreditasyon Kurumu) kuruldu. Önümüzdeki günlerde, bölümlerimizin akredite edilmesi için FEDEK’e başvuracağız. Yerleşkenin Özelliği Korunacak İçinde bulunduğumuz binalar nedeniyle bu yerleşke koruma altında. Yapımının üzerinden 65 yıl geçmiş binalarımızda bazı altyapı aksaklıkları ortaya çıkmaktadır. Onları zamanında giderip bu yapıları olduğu gibi korumak durumundayız. Yerleşkemiz, şehrin ortasında botanik parkı özelliğindeki bahçesi ve sportif olanaklarıyla harika bir yerleşke. Yoğunlaşmayı buraya yığmadan bu güzel yerleşkeyi korumak lazım. Kuruluşunda burası bir teknik üniversite olarak düşünülmüş. Laboratuvar lavabolarındaki atıklar seramik borulardan gidiyor; asit ve kimyasal maddeler etkilemesin diye. Türkiye’de böyle yapılmış laboratuvar çok da fazla değil. Binalarda genleşmeye ya da sarsıntıya karşı boşluklar, bütün mekanlarda yüksek tavanlar, aydınlık koridorlar, çift kapılı öğrenci laboratuvarları var. Bir kaza olursa bir kapıdan çıkılamazsa diğerinden çıkılsın diye. Amfilerin tavan yüksekliği 1012 metre. Güneş ışıkları tüm odalara giriyor. Gündüzleri hiçbir koridorda lamba yakmaya gerek duyulmuyor. Amfilerdeki sıralar fırınlanmış, bulunamayacak güzellikte ahşaptan yapılmış ve 65 yıldır kullanılıyor. Bir kültür mirası olan bu eğitim kurumumuzun korunarak gelecek kuşaklara aktarılması en önemli görevlerimiz arasındadır.” Yerleşkelerimizin Yeşil Dostları D oğaya saygılı olmayı kendine ilke edinen ve kurulduğundan beri bu yönde yürüttüğü çalışmalarla şehir içinde binlerce ağaçtan oluşan yaşam alanları yaratan Ankara Üniversitesi’nin yerleşkeleri, son yıllarda ülkemizin pek de alışık olmadığı kuşlara ev sahipliği yapıyor. Sabah erken saatlerde Üniversitemizin Tandoğan ve Dışkapı yerleşlerine gelenler, ‘kiiek, kiiek’ şeklinde, kargaya benzer sesler çıkaran yeşil papağan sürüleriyle karşılaşıyor. Sıcak ülkelere özgü papağanların bu kış gününde sürü halinde bir arada bulunması insanları önce şaşırtıyor, daha sonra da başka dünyalara götürüyor. Peki ama daha önce görmediğimiz bu kuşlar neden şimdi sürü halinde dolaşıyorlar, soğuktan etkilenmiyorlar mı, acaba kışın bu soğuk günlerinde yiyecek bulamayarak bir süre sonra yaşamlarını mı yitirecekler? Bu papağanlarla ilgili çeşitli rivayetler dolaşıyor. Bir iddiaya göre evcil hayvan taşıyan bir gemiden kaçmışlar. Başka bir iddiaya göre, bu kuşları uçakla Türkiye’ye getiren kişi tarafından gümrük sorunları sebebiyle havaalanında serbest bırakılmış. Daha başka bir iddiaya göre de kendilerini taşıyan kamyonun devrilmesiyle özgür kalmışlar; daha sonra da sürüler, koloniler kurmuş, şehir hayatına uyum sağlamış ve çoğalmışlar. Ama Biyolog Kerem Ali Boyla, Atlas dergisinde, anavatanı Hindistan-Tayland gibi Asya’nın tropikal bölümleri olan bu papağanların yaşam alanlarının, küresel ısınma nedeniyle kuzeye kaydığını belirtiyor. Bu papağanların, Barcelona, New York ve Londra gibi şehirlerde de görüldüğü kaydediliyor. www.trakus.org’da bir yazı kaleme alan İstanbul Üniversitesi doktora öğrencisi Berrin Akyıldırım ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Mukadder Arslan ise yeşil papağanların Türkiye’de en çok İstanbul, Ankara ve İzmir başta Mersin, Samsun, Şanlıurfa, Muğla, Gaziantep, Burdur, Kırşehir, Adana, Balıkesir, Adapazarı, Antalya, Yalova ve Muğla’da da görüldüğünü kaydediyor. Yazıda şu ifadelere yer veriliyor: “Yeşil papağan (Psittacula krameri) ve iskender papağanı (Psittacula eupatria) gibi egzotik türlerin, doğal yayılış alanları dışında bulunmaları ve buralarda üreyerek doğal yaşamın bir parçası haline gelmeleri, bulundukları bölgedeki ekosistemin dengesine ani bir müdahale anlamına gelmektedir.” 15 Ankara Üniversitesi Bülteni 21. Yüzyıl İçin Planlama Kongresi Ü niversitemiz Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un öncülüğünde Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından üçüncüsü düzenlenen “21. Yüzyıl İçin Planlama” kurultayı, 23-24 Ocak 2014 tarihleri arasında Üniversitemiz Rektörlüğü’nün desteğiyle Rektörlük 100. Yıl Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Prof. Dr. Bilsay Kuruç, 21. yüzyılın yolunu bilimin göstereceğini belirterek; “Bilimin 21. yüzyıla girmek diye bir meselesi yoksa, toplumun da böyle bir meselesi olamaz. Toplum sadece sürüklenmiş olur” dedi. Bilimin, bugün önemli ölçüde küreselleşmenin ana merkezlerinde tekelleştiğini ve bunun da kıskanç bir tekelleşme olduğunu, bilimi üreten merkezlerin, bunu çevreye vermek istemediklerini belirten Prof. Dr. Bilsay Kuruç, kadınların önemine de işaret ederek şunları söyledi: “ 21. yüzyıla adım atabilen bir Türkiye’ye, bu adımı değerli bir azınlık gibi değil, ancak kitlesel olarak ve nitelikleriyle sahneye çıkacak olan kadınlarımız attırabilir. İnsan tablosundaki bu açığın ipucunu bize veren iki şeyden söz edebiliriz. Biri temel haklarının 16 Ankara Üniversitesi Bülteni farkında mı, öğreniyor mu, bunları yaşamının vazgeçilmez parçası gibi koruyor mu? İkinci nokta böyle bir temel haklar alanı oluştuktan sonra ve bununla birlikte, acaba insanlarımız bilimsel normlara da aşina olabilecekler mi?” “Kadın Akademisyenler % 50’yi Geçecek” Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de istihdam ve kadın emeğinin Bu konuda da hepimizin mutlaka akademisyenler ya da akademik birimler olarak pozitif ayrımcılık yapmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin yarınlarının, bilimin ışığında hep aydınlık olmasını dileyen Prof. Dr. Erkan İbiş; “Umarım, Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği o aydınlık gelecek için bugünden yeni planlar, yeni planlamalar yapabiliriz” diye konuştu. DİSK Genel Sekreteri ülkemiz için çok önemli olduğunu belirterek; “Kadın emeğini öncelleyen ülkeler her zaman başarıya doğru gitmişlerdir. Ama ülkemizde kadının işgücüne katılımı hala yüzde 30’ların altında. Kadının işgücüne katılımını engelleyen çok faktör var. Anne olarak bakım sorumluluğu, hatta yaşlı bakımı konusundaki görevleri de kadının iş sahasındaki emeğine ilave emekler”dedi. Kadınların istihdamdan geri kalmalarının nedenleri arasında ayrımcılık, mobbing ve tacizin de bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Erkan İbiş; “Ama Ankara Üniversitesi’nde kadın akademisyenlerin oranı yüzde 42. Bunun kısa vadede yüzde 50’lerin üzerine çıkacağına inanıyorum. Dr. Arzu Çerkezoğlu’nun başkanlığındaki “İstihdam ve Kadın Emeği” başlıklı oturumda Prof. Dr. Esin Ergin, Prof. Dr. Gülay Toksöz ve Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu tarafından ilgi çekici bilgiler sunuldu. Prof. Dr. Esin Ergin, kadınların eğitimi arttıkça istihdama katılma oranlarının da arttığını, tüm kadınların % 30.6’sı istihdama katılılırken, yükseköğretim almış kadınlarda istihdama katılma oranının % 71.6 olduğunu söyledi. Kadınlarda kayıt dışı istihdamın da % 52 olduğunu belirten Prof. Dr. Esin Ergin, Türkiye’nin üst yönetici kadınlar açısından çok gerilerde olduğunu, ülkemizde kadın belediye başkanı oranının ise % 1 olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Esin Ergin, kadınlar için pozitif yönde kota getirilmesi ve bir kadın bakanlığı kurulmasını önerdi. Prof. Dr. Gülay Toksöz de kadınların yaptığı evde bakım işinin parasal karşılığı olmadığı ve sosyal güvenceleri bulunmadığı için yaşlandıklarında bununla ilgili bir ödemeye kavuşamadıklarını söyledi. Kadınların hem evde, hem de dışarıda çalıştıkları için ancak geçici, düşük statülü iş bulabildiklerini, çifte iş yükünün ayrıca zaman yoksunluğu yarattığını belirtti. Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu ise işverenlerin, kadın istihdamına ancak ucuz işgücü olduğu için ilgi duyduğunu, kadın istihdamı arttırılmak isteniyorsa işverenin kadın işgücüne istemini arttırmak gerektiğini, bunun da ancak kadınların eğitimini arttırarak sağlanabileceğini söyledi. Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu, kadın istihdamını arttırmanın başka bir yönteminin de kadın çalıştıran işverenin vergi yükümlülüğünü azaltmak olduğunu belirtti. Prof. Dr. Bilsay Kuruç Geçmişte ciddi bir planlama deneyimi yaşamış olan ülkemizde, bugün ortaya çıkan yeni gereksinmelerle bilim dünyasında ve meslek alanlarında planlama düşüncesinin ve tasarımlarının önemini değerlendirmek için düzenlenen kurultayda “İstihdam ve Kadın Emeği”, “Eğitim ve Bilimin Tablosu, Geleceği” ve “Kaynaklar, Sanayi, Bilgi, Model” konularında oturumlar gerçekleştirildi. Üniversite-Sanayi İşbirliğinde Başarılı Sonuç A SELSAN’ın desteklediği iki yıllık bir proje ile Ankara Üniversitesi Manyetik Malzemeler Araştırma Grubu laboratuvarlarında ülkemizin ilk manyetik soğutucu prototipi geliştirildi. Proje yürütücüsü Prof. Dr. Yalçın Elerman, proje konusu olan manyetik soğutma ve gerçekleştirdikleri proje ile ilgili olarak aşağıdaki bilgileri aktardı: “Modern toplumların temel gereksinimlerinden birisi olan soğutma teknolojisi, günümüzde gaz sıkıştırmalı kompresör teknolojisine dayanmaktadır. Gaz sıkıştırmalı kompresör teknolojisinin temel malzemeleri olan kloroflorokarbon (CFC) ve hidrokloroflorokarbon (HCFC)’un çevreye verdikleri önemli zararlar nedeni ile şimdiye kadar arka plana atılmış olan alternatif soğutma teknolojileri giderek büyük bir önem kazanmaya başlamışlardır. Bu nedenle son yıllarda alternatif soğutma teknolojileri ve bu teknolojilerde kullanılacak malzemelerin geliştirilmesi üzerine yoğun araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Bununla ilgili olarak da son yıllarda dünya soğutma endüstrisinin Ar-Ge harcamalarının önemli bir kısmı, orta ve uzun vadede gaz sıkıştırmalı sistemlerin yerine geçecek alternatif soğutma teknolojilerinin geliştirilmesine harcanmaktadır. Yeni teknolojilerle üretilecek olan soğutucuların mümkün olduğu kadar az enerji tüketmeleri, yüksek verime sahip olmaları ve çevre dostu olmaları istenmektedir. Alternatif soğutma teknolojilerinden biri olan manyetik soğutma hem çevre konusundaki endişeleri yanıtlayabilen hem de az enerji tüketme özelliğini sağlayan bir seçenek oluşturmaktadır. Manyetik soğutucuların verimi (%70 Carnot) gaz sıkıştırmalı soğutuculardan oldukça yüksek olup, oldukça sessiz ve çevre dostu bir soğutma teknolojisidir. Düşük basınçta çalıştığı için klimalarda ve araç soğutmalarında büyük öneme sahiptir. Daha az hareketli parçaya sahip olması ve düşük işletim frekansı nedeni ile daha düşük bakım masraflarına ve daha uzun kullanım süresine sahiptir. Manyetik soğutma teknolojisi ile çok küçükten (birkaç miliwatt) çok büyüğe (bir kaç yüz watt) soğutucular yapmak mümkün olacaktır. 1999 yılında kurulan Ankara Üniversitesi Manyetik Malzemeler Araştırma Grubu’nda manyetik soğutma teknolojisi, kalıcı mıknatıslar, manyetik sensörler, nanomanyetizma ve nanoteknoloji konularında bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Yapılan bu araştırmalar sonucunda, Ankara Üniversitesi Manyetik Malzemeler Araştırma Grubu laboratuvarlarında manyetik soğutma teknolojisinde büyük bir atılım sağlayacak ve bugüne kadar bilinen malzemelerden çok daha üstün özelliklere sahip malzemeler geliştirilmiştir (Ekim 2009). Geliştirilen bu manyetik malzeme ile ilgili dünya patenti (WIPO), BoschSiemens şirketi ile birlikte Ülkemizde ilk Manyetik Soğutucu Prototipi, Ankara Üniversitesi ve ASELSAN’ın iki yıllık ortak çalışması sonucunda gerçekleştirildi. 2012 yılında alınmıştır. Manyetik Malzemeler Araştırma Grubu olarak 2010 yılından itibaren ülkemizin ilk manyetik soğutucu prototipini geliştirmek üzere çalışmalar başlatılmıştır. ASELSAN-REHİS grubu ile gerçekleştirilen fizibilite projesi sonucunda, 2011 yılında ASELSAN ile imzalanan sözleşme ile manyetik soğutucu geliştirme çalışmalarına Kasım 2011 tarihinde başlanmıştır. ASELSAN-REHİS grubunun desteklediği iki yıllık projede, Prof. Dr. Yalçın Elerman, Doç. Dr. İlker Dinçer, Fizik Mühendisi Oğuz Başer ve Elektronik Mühendisi Furkan Kılıç yer almışlardır. ASELSAN grubunda ise Makine Y. Mühendisi Mustafa Akbostancı ve Makine Y. Mühendisi Uğur Etiz yer almışlardır. İki yıllık proje sonucunda ülkemizin ilk manyetik soğutucu prototipi başarı ile geliştirilmiştir. Geliştirilen manyetik soğutucunun ilk testleri Manyetik Malzemeler Araştırma Grubu laboratuvarlarında ASELSAN ve Üniversitemiz yöneticilerinin katılımları ile 3 Ocak 2014 tarihinde gerçekleştirilmiştir.” 17 Ankara Üniversitesi Bülteni Portekiz Eğitim ve Bilim Bakanı’ndan Ziyaret P ortekiz Eğitim ve Bilim Bakanı Nuno Crato, Türkiye ziyareti kapsamında 28 Ocak 2014 tarihinde, beraberindeki heyetle birlikte Üniversitemiz Rektörlüğü’nü ziyaret ederek Ankara Üniversitesi ile Portekiz üniversiteleri arasındaki bilimsel ilişkilerin arttırılması konusunu görüştü. Ankara’da bulunan Üniversiteler arasında yalnızca Ankara Üniversitesi’ne resmi ziyarette bulunan Bakan Prof. Dr. Nuno Crato, Türkiye Cumhuriyeti üniversiteleri arasında yalnızca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde Portekizce’nin öğretilmekte olduğunu vurgulayarak; Ankara Üniversitesi’nin, Latin Amerika Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni (LAMER) kurması nedeniyle de önder konumda olduğunu vurguladı. Bakan Prof. Dr. Crato ve beraberindeki heyet için Rektörlük Senato Salonu’nda yapılan toplantıya Üniversitemizden başta İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyeleri olmak üzere çok sayıda öğretim üyesi katıldı. LAMER, Türkiye’deki Tek Portekizce Dil Sınavı Merkezi Olacak Konuk Bakan Prof. Dr. Nuno Crato’nun ziyaretinde, Portekiz Büyükelçisi Jorge Cabral’ın teklifiyle bir süredir hazırlıkları yapılan ve ana hatları tamamlanan, LAMER’in Türkiye’deki tek Portekizce Yabancı Dil Değerlendirme Merkezi olması konusu da kamuoyuyla paylaşıldı. Büyükelçiler Üniversitemizdeydi... B Macaristan Büyükelçisi Dr. Jons Hovari Tayvan Temsilcisi Yaser Tai-Hsiang Cheng 18 Ankara Üniversitesi Bülteni Romanya Büyükelçisi Radu Onofrei Belçika Büyükelçisi Marc Trenteseau elçika’nın Ankara Büyükelçisi Marc Trenteseau ve Büyükelçilik Başkatipi Marie Neyrinck, 6 Ocak 2014 tarihinde Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş’i ziyaret ederek, Belçika üniversiteleriyle Ankara Üniversitesi arasındaki bilimsel işbirliğini geliştirmekle ilgili taleplerini iletti. Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, Macaristan Büyükelçisi Dr. Jons Hovari, Romanya Büyükelçisi Radu Onofrei ve Tayvan Ekonomik ve Kültür Misyonu Temsilcisi Yaser Tai-Hsiang Cheng ile de 20 Ocak 2014 tarihinde bir araya geldi. Jeoparkların Geleceği Üniversitemizde Tartışıldı Ü lkemizde yeni yeni tanınmaya başlanan jeopark ve jeolojik miras kavramı, Üniversitemiz ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından 16 Ocak 2014 tarihinde ortaklaşa düzenlenen “UNESCO Anlayışı Çerçevesinde Jeopark ve Jeolojik Miras” konulu çalıştayla ele alındı. Ankara Üniversitesi ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun ev sahipliğinde, MTA Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Jeolojik Mirası Koruma Derneği’nin aktif katılımlarıyla, çeşitli üniversite ve yerel yönetimlerden 190 uzmanın hazır bulunduğu çalıştay, jeolojik miras, jeopark ve koruma konusunda bütün tarafların buluştuğu ilk tartışma ve bilgilenme toplantısı oldu. Sanatını Yapmak Gerekiyor UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, kültürel ve jeolojik mirasın korunması konusunda yeterince duyarlı olunamadığını, örneğin Anadolu’daki “Taş Kesilme” hikayelerine temel oluşturan taşların büyük kısmının tahrip edildiğini söyledi. Prof. Dr. Öcal Oğuz, jeolojik mirası sanata aktaracak kişilere ihtiyaç olduğunu belirtti. “Jeolojik Miras Gelecek Kuşaklara Aktarılmalı” Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de jeolojik mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine işaret etti. Prof. Dr. Erkan İbiş; “Jeoparklar, bizim o kültürel mirasımızın okunması, anlaşılması, anlaşılarak gelecek kuşaklara aktarılması ve aynı zamanda yerinde korunması bağlamında çok önemli uygulamalar. Bunun da çok güzel örneği, Üniversitemizin paydaşı olduğu Kızılcahamam’daki jeopark uygulaması. Bu tür uygulamalar için yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, kamu yönetimi, toplum ve üniversiteler gerekiyor. Kızılcahamam Jeoparkı çeşitli kuruluşların çok güzel bir işbirliği” dedi. Toplantının açılışına katılan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Mahir Küçük, dünyada 962, Türkiye’de de 11 adet dünya miras alanı bulunduğunu söyledi. Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Dündar Çağlan, korunmaya değer jeolojik miras çalışmalarının tam olarak yapılmadığını, jeosit alanların korunmadığını ya da bilinçli olarak yok edildiğini kaydetti. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü Osman İyimaya da koruma alanlarının, mutlaka bilim insanlarının katkılarıyla ortaya konulması gerektiğini ifade etti. MTA Genel Müdürü Mehmet Uzer ise Ülkemizde madencilik yapılan alanların da yeniden doğaya kazandırılması gerektiğini belirtti. Jeolojik Mirası Kim Koruyacak? Üniversitemiz öğretim üyesi ve Kızılcahamam Jeoparkı’nın önemli isimlerinden Prof. Dr. Nizamettin Kazancı, bir yerin jeolojik miras olduğuna kimin karar vereceği ve buraları kimlerin koruyacağı sorularına yanıt aradı. Buraları devletin korumasının yeterli olmadığını, orada yaşayan insanların koruması gerektiğini dile getirdi. “Turizm, Jeolojik Mirasın En Kötü Düşmanı” Jeoparkların, birbirinin rakibi değil dostları olduğunu da anlatan Prof. Dr. Nizamettin Kazancı, turizmin, jeolojik mirasın en kötü düşmanı olduğunu, buralara gezmeye gelenlerin, bu mirasın üzerinde yürüyerek tahrip ettiğini, jeolojik miras listesi açıklandığında ise kimi vatandaşların oralardan koleksiyon amaçlı materyal topladığını, kimilerinin orası değerlenecek diye arazi aldığını, kimilerinin de bu işten zarar görme endişesiyle jeolojik mirası tahrip ettiğini kaydetti. Çalıştayın sonuç bildirgesinde, belirgin bir yetki karmaşası olduğu, bu yetkilerin bir yerde toplanmasına çalışılması gerektiği; koruma kararlarının uygulamada etkin olması için yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve yörede yaşayanların bilgilendirilmesi, önerilerinin alınması gerektiği; doğa koruma ve özellikle jeoparkların, sivil inisiyatifle hayata geçebileceği, bir “Ulusal Jeopark Kurulu” oluşturulmasının yararlı görüldüğü dile getirildi. SUNUMLAR Çalıştayda, Kula Belediye Başkanı Selim Aşkın tarafından “Kula Jeoparkı’nın Uluslararası Tescil Öyküsü”, Kızılcahamam Belediye Başkanı Coşkun Ünal tarafından “KızılcahamamÇamlıdere Jeoparkı’nın Doğuşu ve Gelişmesi”, Bitlis Vali Yardımcısı Alperen Yılmaz tarafından “Nemrut-Süphan Jeopark Girişimi”, Prof. Dr. Zeki Kaya tarafından “Türkiye Doğal Miras Alanları ve UNESCO Ölçütleri”, Prof. Dr. İhsan Çiçek tarafından “Biyoçeşitlilik ve Alan Yönetimi”, Dr. Fuat Şaroğlu tarafından “Jeolojik Miras Konusunda Ulusal ve Uluslararası Gelişmeler”, Dr. Erol Timur tarafından “Jeolojik Miras Çalışmaları” ve Doç. Dr. Yıldırım Güngör tarafından “Türkiye’nin Hassas ve Ender Doğal Oluşukları” konularında sunumlar yapıldı. 19 Ankara Üniversitesi Bülteni Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Üniversitemiz Tarafından Kazılan Eskiyapar Höyük’te, 2010’de Belirlenen Hedeflerin Büyük Kısmına Ulaşıldı K ültür ve Turizm Bakanlığı ve Ankara Üniversitesi’nin işbirliği ile kazılmakta olan Eskiyapar Höyük’te 2010 yılında belirlenen hedeflerin büyük kısmına 2013 yılında ulaşıldı. Çorum İli sınırları içindeki Eskiyapan Höyük’teki çalışmalarla ilgili olarak Doç. Dr. İbrahim Tunç Sipahi şu bilgileri verdi. 4300 Yıllık Tarih “Eskiyapar Höyük, kuzeyindeki Alacahöyük, güneyindeki Boğazköy ve doğusundaki Ortaköy arkeolojik yerleşimlerinin adeta bir kavşak noktasındadır. Höyük, yol seviyesinden itibaren yaklaşık 11 m. yüksekliğe sahip olup yaklaşık 280 x 300 m. ölçülerinde, 70 dönümlük bir alana sahiptir. Çevredeki Boğazköy, Alacahöyük ve Ortaköy’den sonra bölgedeki kazısı yapılan dördüncü Hitit yerleşimi Eskiyapar’dır. Çorum İl sınırları içinde Ankara Üniversitesi ortaklığı ile yürütülen Ortaköy ve Resuloğlu’ndan sonra üçüncü arkeolojik kazı projesidir. 1968 yılında Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne buradan getirilen boğa başı aplikeli Eski Hitit vazosu vesilesiyle aynı müze tarafından Eskiyapar’da arkeolojik kazılar başlatılmıştır. İlk dönem kazılarında çok sayıda arkeolojik eser bulunmuştur. Bunların içinde altın ve gümüş eserlerin yer aldığı A ve B olarak nitelenen iki ayrı Eski Tunç hazinesi Hatti Çağı için önemli bir yere sahiptir. Bu hazineler, Eskiyapar’ın günümüzden yaklaşık 4300 yıl önceki Batı Anadolu, Kuzey Suriye ve Mezopotamya ile olan kültürel ilişkilerinin zengin boyutuna işaret etmektedir. Söz konusu hazineler Eski Tunç Çağı’nın en son 20Ankara Üniversitesi Bülteni safhasına tarihlenmektedir. Yerleşimin Kalkolitik Çağ’da (M.Ö.5000-3000) devam ettiğine ilişkin az da olsa veri mevcuttur. Eskiyapar M.Ö.3. bin yılda bölgenin belli başlı Hatti kentlerinden biridir. Eskiyapar’daki ilk kazı döneminde (1968 yılı itibariyle) höyükteki Hitit Çağı’nın Eski Orta ve İmparatorluk safhalarına ait tabakalar ortaya çıkarılmış, zengin Hitit eserleri müzeye kazandırılmıştır. Hiyeroglif Yazıtlı Mühür Baskıları Bulundu 2010 yılında Doç. Dr. İbrahim Tunç Sipahi başkanlığındaki bilim heyeti ile üçüncü dönem kazıları başlatılmıştır. Aynı yıl yapılan bir planlama çerçevesinde, höyüğün topografik plan üzerinde KD, KB, GD ve GB olmak üzere dört sektöre ayrılarak kazılması planlanmıştır. 2010 yılında kazıların başlatıldığı “A” açması olarak tanımlanan kazı çukuru KD sektörü içindedir. Kazılar sırasında Orta Hitit tabakasının şiddetli bir tahribata uğradığı anlaşılmıştır. 2011 yılında bu tabakada (2. seviye) “A” yapısı adı verilen büyük bir bina ortaya çıkarılmaya başlanmış, devam eden kazılar sırasında bu yapının seviyesinde ilk kez bir Hitit tableti bulunmuştur. Parça tablet üzerindeki okunabilen metinde bölgede aranan Arinna ve Tahurpa kentlerinin adı geçmektedir. Bu buluntu, daha önce vurgulanan ve bölgede aranan her iki kentin lokalizasyonuna filolojik yönden büyük destek sağlamıştır. Hitit başkenti Alacahöyük ve Eskiyapar dışında bölgede başka büyük merkez olmaması nedeniyle, filolojik buluntumuz bu lokalizasyonu güçlü bir şekilde desteklemektedir Tablet Arşivi Devam eden Eskiyapar kazılarından beklediğimiz bir tablet arşivi ve yeni arkeolojik veriler, Eskiyapar’ın Hitit Çağındaki kent ismi için nihai kararı vermemizi sağlayacaktır. Yine 2010 2013 kazılarında üzerinde hiyeroglif yazıtlı mühür baskıları “A” binasının çeşitli odalarında ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan 2013 yılında günışığına çıkarılan ve bir yöneticiye/yetkiliye ait olduğu anlaşılan Orta Hitit Çağı mühür baskısının tam benzeri daha önceki yıllarda Boğazköy kazısında bulunmuştur. Her iki merkezdeki söz konusu damga mühür baskıları (Eskiyapar ve Boğazköy), büyük boy erzak küplerinin üzerindedir. Buluntular Eskiyapar Orta Hitit “A” yapısının dini ve idari nitelik taşıyan bir yapı olduğunu göstermektedir. Eskiyapar’da bu tür yapıların varlığına, ilk dönem kazılarında ve ilgili yayınlarda dikkat çekilmiştir. Bir başka büyük yapı kuzey yamaçta Orta Hitit’e ait 2. seviyenin hemen altında tespit edilmiştir. Eski Hitit’in son safhasına ait bu yapı içinde kabartmalı kap parçaları ele geçmiştir (3. seviye). Eski Hitit ”A” yapısında bulunan Küçük Ankara Üniversitelilerden Sosyal Sorumluluk Projesi kabartmalı kült vazo parçaları ve (kült törenleriyle ilişkili) iri bir banyo kübü taş döşemeli tabanda yerinde ele geçmiştir. Bunun içinde ve çevresinde bulunan boğa ve geyik boynuzları burada Hitit belgelerinden tanıdığımız kült törenlerinin yapıldığı görüşünü ortaya koymaktadır. 2013 yılı kazımız bu yapıların ortaya çıktığı alanda yoğunlaşmıştır. Madeni Eser Üretim Merkezi Madeni eserler arasında, 2011 yılında “A” yapısında bulunan bronz Orta Hitit Çağı hançeri unik bir yere sahiptir. Zengin buluntuların ışığında Eskiyapar’da madencilik faaliyetlerinin önemli bir yere sahip olduğu, dolayısıyla madeni eser üretim merkezi olduğunu da düşünebiliriz. Tabletimizdeki ana konunun buğdayın taşınması üzerine olduğu dikkate alınırsa tarımsal ekonominin de zamanında önem taşımış olduğunu vurgulayabiliriz Ekmek Kutsaldı Günümüzde bölgemizde Eskiyapar ve Alacahöyük çevresinde zengin tarım alanları mevcut olup özellikle buğday üretimi önemlidir. Orta Anadolu’nun bereketli zengin topraklarında yaşayan ve bir Anadolu toplumu olan Hitit’lerde bu nedenle ekmeğin kutsal olduğunu arkeolojik ve filolojik belgeler aracılığıyla öğreniyoruz. 2010-2013 yıllarındaki kazılarımız sırasında oluşturulan kuzey ve güney yönünde uzunluğu 100 metreye yaklaşan ve farklı mimari içeren basamaklardan oluşan kuzey yamaç “A” açmasında üç farklı kültür katı içinde toplam 7 mimari seviye ortaya çıkarılmış, 2013 yılı çalışmalarıyla bu sıralama kuzey yamaç için kesinleşmiştir: En üstteki “0” seviyesi, taşınan köy evlerinin temellerine aittir ve bunların hemen altında başlayan 1. seviyedeki Frig temelleri höyükte kesintisiz bir iskanın varlığına işaret etmektedir. Frig yapıları ise daha yukarıdaki Hellenistik, Roma yerleşimleri tarafından tahrip edilmiştir. Bir alttaki 2. seviyede Orta Hitit’e; 3, 4 ve 5 seviyeler Eski Hitit’e; 6. seviye erken M.Ö.2. bine; 7. seviye Eski Tunç Çağı’na aittir. Mimarisi ve buluntularıyla Anadolu Medeniyetleri’nin yaklaşık 4300 yıllık bir sürecini kesintisiz sergileyen Eskiyapar Höyük 2014 buluntularıyla da arkeoloji dünyasındaki yerini güçlü bir şekilde korumaya devam edecektir.” Siirtteki Kardeşlerine Giysi Yardımı Yaptılar A nkara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu ve Ortaokulu, Siirt Merkez 80.Yıl İlkokulu için giysi toplama kampanyası gerçekleştirdi. Ankara Üniversitesi Öğrenci Giysi Bankası ve Ankara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörlüğü aracılığıyla gerçekleştirilen kampanyada, öğrencilerimizin gönderdiği giysiler ilkokul öğrencileri tarafından kullanılacak. Bu nedenle, kampanyaya 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin velileri yoğun katkı sağladı. Ayrıca, Okul-Aile Birliği de kampanyaya, aldıkları mont ve botlarla destek oldu. Kampanya, 27 Aralık 2013-13 Ocak 2014 arasında gerçekleştirildi. Toplanan giysiler, 14 Ocak 2014 tarihinde, Ankara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Neslihan Alkış, Ankara Üniversitesi Öğrenci Giysi Bankası üyelerinin katılımı ve öğrencilerin yardımıyla paketlenerek kolilere yerleştirildi. Koliler, Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı aracılığı ile Siirt’e kargo ile gönderilmek üzere 16 Ocak 2014 tarihinde araçlara yüklendi. 21 Ankara Üniversitesi Bülteni Kariyer Çalışmaları Koordinatörü Prof. Dr. İlkay Savcı: “Kariyerini Planlarken Öğrenciler Pusulasız” A nkara Üniversitesi Kariyer Merkezi, öğrencilerine kariyer planlama hizmeti sunmak amacıyla, Sağlık Kültür ve Spor Dairesi binasında yeniden faaliyete geçti. Kariyer Çalışmaları Koordinatörü Prof. Dr. İlkay Savcı, bu vesileyle öğrencilerin kariyer hedeflerine ulaşmaları için yaptıkları çalışmaları ve değerlendirmeleri Bülten okuyucularıyla paylaştı. Prof. Dr. İlkay Savcı özetle şunları söyledi: “Üniversiteler Markalaşıyor Üniversiteler profesyonel mesleki bilginin öğretilmesi kadar entelektüel kapasitenin geliştirilmesi için de bilgi aktaran kurumlar olarak öğrencilerin kariyerlerine önemli katkıda bulunurlar. Kariyer yeni bir sözcük olabilir ama kavram yaşamımızın neredeyse her aşamasına damgasını vurmuştur. Üniversitelerin kariyer planlama hizmeti sunmak üzere hızla organize olmaya başladıklarını görüyoruz. Öğrenciler doğal olarak mezuniyet sonrasında istihdam için kendilerine avantaj sunan üniversiteleri tercih ediyorlar ve bu durum tabir yerindeyse üniversiteleri markalaştırıyor. Ancak bu, üniversitelerin özel istihdam bürosu olacakları anlamına gelmemelidir. Bu iş için piyasada bürolar var zaten. Biz sadece mezunlarımız için iş ilanları geldiğinde bunların kurumsal niteliklerini inceleyerek panolar ya da web üzerinden duyurularını yapabiliyoruz. Aslında amacımız, öncelikle öğrencilerimizin mesleki bilgi düzeyi açısından ve kişisel olarak kendi değerlerinin 22 Ankara Üniversitesi Bülteni farkına varmalarını sağlamak, iş gücü piyasası ve iş dünyası hakkında bilgilendirmektir. Bu sırada istihdama geçişi kolaylaştıracak bazı yöntem ve stratejileri de aktararak, öğrencilerimize işe giriş aşamasında bilgi desteği sunuyoruz”. Prof. Dr. İlkay Savcı, sadece mezuniyet aşamasına gelmiş öğrencilerle ilgilenmediklerini, üniversitede geçirilen sürenin tümünün kariyerin parçası olması nedeniyle tüm öğrenciler için hizmet sunduklarını belirterek; “Üniversiteyi kazanan öğrencilerimiz, hazırlık sınıfında geçirilen süreyi üniversite sınavının sonrasında yorgunluk atılan bir dinlenme dönemi olarak düşünmektedir. Oysa öğrenci, kariyeri için en önemli avantajlardan birini heba ettiğinin farkında değil. Üçüncü sınıfta ‘aklı başına geliyor’ ve bu kez özel dershanelerin kapılarını aşındırmaya başlıyor. Hazırlık sınıfları tam da bu nedenle, bizim ilgi alanımıza giren ilk hedef gruplardan birini oluşturuyor. Öğrenci, dil öğrenmenin kariyerin çok önemli bir unsuru olduğunu kariyer merkezi uzmanlarından ya da bir işverenden duyduğu zaman, elindeki fırsatı başka bir gözle görme şansına sahip olabilir. Bir başka sorunumuz da üniversitenin ilk iki yılında öğrencilerin kariyer farkındalıklarının düşük olması nedeniyle sadece sınıf geçebilecek düzeyde performansa odaklanmaları. Ancak üçüncü sınıftan itibaren yüksek not ortalamasının mezuniyet sonrasındaki önemini fark ediyorlar. O zaman da ilk iki yılın düşük notları nedeniyle mezuniyet ortalamalarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar” dedi. “Kafaları Karışık” Prof. Dr. İlkay Savcı sözlerine şu şekilde devam etti: “Öğrenciler ihtiyaç duydukları her bilginin birer ‘hap’ haline getirilerek, sunulmasını istiyorlar. Bu çocuklar Y kuşağı; farklı yetiştiler. Mülakat teknikleri, iş arama becerileri, kendini ifade etme gibi kavramları bilmiyorlar. Yan dal, çift dal, yüksek lisans yapayım mı yapmayayım mı, özel sektöre mi kamuya mı hazırlanayım, mesleğimin hangi dalında profesyonelleşeyim, ben aslında ne istiyorum şeklindeki sorularla kafaları karışmış durumda. Biz bu anlamda üniversitenin üçüncü ve dördüncü sınıfında okuyanlara bireysel danışmanlık sunuyoruz. Maalesef sadece bir danışmanımız var. Bu nedenle görüşmeye randevu alarak gelmeleri gerekiyor. Danışmanımız randevu vermeden önce okulu, bölümü ve sınıfı hakkında bilgi alarak iş dünyasında bu meslekle ilgili kuruluşları, istihdam fırsatları, iş pozisyonları, işgücü piyasası koşullarını araştırıp hazırlık yapıyor. Görüşmeler aşağı yukarı 45-90 dakika arasında sürebiliyor. Çünkü öğrenci kariyer hedefinin ne olduğunu bilmediği gibi bu terimi de hiç duymamış. Bir bölümde okuyor ama ne yaptığından ne de ne yapmak istediğinden haberdar. Görüşme esnasında öğrencilerin ihtiyaçları belirleniyor, temel bilgiler ile fırsatlar aktarılıyor; bireysel kariyer planı oluşturması için bilgi ve destek sunuluyor. Bir kez gelen öğrencinin arkadaşlarını da yönlendirdiğini gördük”. “İstahdamı Öteliyorlar” Prof. Dr. İlkay Savcı, mezuniyet sonrasında öğrencinin istihdama katılma şansının gittikçe azaldığına dikkat çekerek, “Öğrencilerimiz hayal ettiği işi bulamamak ve işsiz kalma korkusuyla istihdamı ötelemeye çalışarak, yüksek lisans ve doktora yapmak istiyorlar. Oysa çoğu işveren yüksek lisans ve doktora yapmış eleman istemiyor. Çalıştıracağı kişileri kendileri yetiştirmek istiyor. Kamu sektörü dışındaki işyerlerinin çoğu küçük ve orta ölçekli işletmeler. Yüksek vasıflı elemanın talep edeceği ücreti verebilecek düzeyde firma sayısı az” sözleriyle bilinçli kariyer planlamanın önemini vurguladı. Prof. Dr. İlkay Savcı, bu dönem üniversitede merkezin öğrencilere tanıtımı başta olmak üzere, bireysel kariyer planlama için gerekli bilginin aktarılmasının, mesleki alanda sivrilmiş eski mezunlar ile işveren statüsündeki kamu ve özel sektör temsilcilerinin öğrencilerle buluşturulmasının planlandığını açıkladı. Engelsiz Cebeci Yerleşkesi İçin Kurumlararası İşbirliği Ü niversitemiz Cebeci Yerleşkesi’nin engelsiz hale getirilmesi amacıyla Ankara Üniversitesi ve Çankaya Belediyesi arasında protokol imzalandı. Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş ile Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık arasında 30 Ocak 2014 tarihinde Rektörlükte imzalanan protokol ile Siyasal Bilgiler, Hukuk, İletişim ve Eğitim Bilimleri Fakülteleri, Adalet Meslek Yüksekokulu, ATAUM, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Milli Piyango Öğrenci Evi ve spor salonlarının bulunduğu Cebeci Yerleşkesi öncelikli olmak üzere, Üniversitemiz yerleşkelerinde, hissedilebilir yüzey, engelli rampası, engelli asansörü ve engelli tuvaletleri Çankaya Belediyesi tarafından yapılacak. Prof. Dr. Erkan İbiş, Ankara Üniversitesi’nin binalarının önemli bir kısmının tarihi bina olduğunu; bunların övünç ve gurur kaynağı olduğunu ancak diğer taraftan da bakım ve onarımının çok maliyet gerektirdiğini söyledi. “Kültür Değerlerimizin Envanterini Oluşturuyoruz” Buralarda gerek Üniversitemizin olanaklarıyla, gerekse yerel yönetimlerin ve kamunun destekleriyle iyileştirmeler yapmaya çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Erkan İbiş; “Bu yıl ilk defa Üniversitemiz için bir kültür bütçesi açıldı. Bu kültür değerlerinin envanterini oluşturuyoruz. Arkasından da bu binaların tadilatlarıyla ilgili projeleri ortaya koyacağız” dedi. Ankara Üniversitesi’ni engelsiz hale getirmek için çalışmalar yürüttüklerini, bununla ilgili çalışan bir de merkezimiz bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Erkan İbiş; “Gururla söylüyorum ki Ankara Üniversitesi, engelsiz yerleşke çalışmalarına herkesten önce başlayan bir üniversite. Çankaya Belediye Başkanı ve yardımcılarına teşekkür ediyorum. Üniversitemize katkıda bulunmak, aslında Çankaya’ya ve kente katkıda bulunmak demektir” diye konuştu. “Katkımız Olursa Mutluluk Duyarız” Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da engellilerle ilgili çalışmalarının odağında, kırılgan toplum kesimlerine yardım etmek, onlara öncelik tanımak ve onları desteklemek olduğunu söyledi. Engellilerle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdiklerini, ilk ve orta dereceli 20 okulu engelsiz hale getirdiklerini anlatan Bülent Tanık; “Üniversitemize bir parça katkımız olursa; orada yaşayan, okuyan, öğreten, ziyaret edenler bizim katkımızla bir parça daha rahat dolaşabilirse bundan büyük mutluluk duyacağız” dedi. 23 Ankara Üniversitesi Bülteni Çiftçi Çocuklarının Resim ve Şiirleri Ödüllendirildi A nkara Üniversitesi ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen “Çocuk ve Süt” konulu resim ve şiir yarışmasında dereceye giren çocuklara ödülleri, 30 Ocak 2014 tarihinde Üniversitemiz Rektörlüğü 100. Yıl Salonu’nda düzenlenen törenle verildi. “Bilinçli Yetiştirici Olmalarını Amaçlıyoruz” Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Özden, yürüttükleri ırk ıslah çalışmaları dışında, resim ve şiir yarışması gibi sosyal sorumluluk projeleriyle, Türkiye hayvancılığını devam ettirecek olan çocukların, bu zorlu mesleği gönülden yapmak isteyen bilinçli yetiştiriciler olarak büyümelerini ve Türkiye hayvancılık sektörüne katkı sağlamalarını amaçladıklarını söyledi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı la Ankara Üniversitesi ortaklığıy şiir ve im res en gel e geleneksel hal i. end enl düz isi inc beş yarışmasının Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Özcan da Bakanlık olarak bu tür çalışmaların yanında olduklarını ve desteklemeye devam edeceklerini söyledi. “Öykü Yarışması da Olabilir” Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Elmalı ise, çocuklara sütün önemini kavratma ve sütü sevdirme amacıyla yapılan bu yarışmanın, aynı zamanda onların yaratıcılıklarının gelişmesine de önemli katkılar sunduğunu kaydetti. Prof. Dr. Ayhan Elmalı; “Günde iki bardak süt içmek çocukların gelişimi için çok önemli. Süt içmeyenlerin daha minyon iskelet yapısına sahip olduklarını biliyoruz. O yüzden bu yarışmanın konusunun ‘çocuk ve süt’ olmasını özellikle önemsiyoruz. Bu farkındalığı arttırmamız lazım. Çocuklarımıza ders kitapları dışında kitap okumalarını da öneriyorum. Yaratıcılıklarını ve hayal dünyalarını geliştirecek, nitelikli kitap okumaları önemli. Dolayısıyla bundan sonraki yarışmalarda şiir ve resmin yanısıra bir de öykü yarışması eklenebilir” diye konuştu. Yarışmanın 7-9 Yaş Resim kategorisinde Egemen Yılmaz; 7-9 Yaş Şiir kateorisinde H. İlker Erol, 10-12 Yaş Resim kategorisinde Ömer Faruk Kaplan; 10-12 Yaş Şiir kategorisinde Gamze Nur Ardıç birinci olurken T.C. Ziraat Bankası Özel Ödülü Reyda Güneş Hatipoğlu’na, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Özel Ödülü de Zehra Naz Karaer’e verildi. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 78 Yaşında D il ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin kuruluşunun 78. yıldönümü, 9 Ocak 2014 tarihinde Farabi Salonu Fuayesi’nde düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Resepsiyona, DTCF öğretim 24 Ankara Üniversitesi Bülteni elemanlarının yanı sıra Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ile Fakülte ve Yüksekokullarımızın yöneticileri katıldı. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında DTCF öğretim elemanları, Dekan Prof. Dr. Abdülkadir Gürer’in yönetiminde Anıtkabir’i ziyaret ederek Ata’ya bağlılıklarını bildirdiler. Ankara Üniversitesi Kitap Bankası Kuruldu Ü niversitemiz, daha önce oluşturulan Giysi ve Eşya Bankası ile öğrencilerine günlük yaşamlarında destek olurken, şimdi de “Kitap Bankası” oluşturarak eğitim ve kişisel gelişimlerinde destek olmaya devam ediyor. Tandoğan Yerleşkesi’ndeki Bilgi Hizmetleri ve Yayınevi Koordinatörlüğü’nde kurulan “Kitap Bankası’ndan” öncelikli olarak Üniversitemiz öğrencilerinin yararlanması amaçlanıyor. Ayrıca “Kitap Bankası” ile Anadolu’da yeni kurulan üniversite kütüphaneleri ile okul kütüphanelerinin de istemlerinin karşılanması hedefleniyor. Üniversitemize bağış olarak gelen kitaplar ile öğrencilerimizin, akademik ve idari personelimizin Üniversitemizden Sosyal Sorumluluk Toplantısı Y enilenen yapısıyla etkinliklerini sürdüren Üniversitemiz Özel Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, açıldığı andan itibaren özel gereksinimli çocuklara değerlendirme, bireysel eğitim ve ailelere de destek eğitim hizmeti vererek, toplumu bilgilendirme vizyonunu yerine getiriyor. Merkez, üstlendiği bu sorumluluğun ilkinde ATAUM’da Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Çakır İlhan ve Prof. Dr. Tevhide Kargın’ın açılış konuşmalarıyla başlayan; Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. İbrahim H. Diken’in “Doğal Öğretim Yaklaşımı” konulu konferansı gerçekleştirdi. Konferansa çok sayıda aile, özel eğitim uzmanı ve öğrenci katıldı. Konferanstan alınan olumlu geri bildirimler ve Merkez vizyonunu devam ettirmek için 2013-2014 bahar döneminde de talep edilen ilgili alanlarda konferanslar düzenlenecek ve bu toplantılar Merkezin internet sitesinde duyurulacak. kitap desteğinden oluşan kitap bankası koleksiyonunda dikkat edilen öncelikli husus, eserlerin yıpranmamış ve kullanılabilir durumda olması. Konularına göre tasnif edilen bu eserlerin raflarda özenle yer alması sağlanarak, düzenli ve sağlıklı bir paylaşım olmasına dikkat ediliyor. Bağış Yapabilirsiniz Akademik ve idari personel ile öğrencilerimiz, bağışlamak istedikleri kitapları, doğrudan Tandoğan Yerleşkesi Öğrenme Merkezi’nde bulunan “Kitap Bankası’na” ya da fakülte ve diğer akademik birimlerimizde oluşturulan Kitap Bankası Koordinasyon birimlerine bırakabilir. Aynı şekilde bilgi gereksinimi duyan ve/ veya okuma gereksinimini karşılamak isteyen öğrencilerimiz de hiçbir ön koşulu olmadan “Kitap Bankası’ndan” kitaplarını alabilir. 25 Ankara Üniversitesi Bülteni Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okullarında “Etkileşimli Kitap Okuma Uygulamaları” E tkileşimli kitap okuma; yurt dışında oldukça sık yararlanılan, erken çocukluk dönemindeki çocukların dil ve erken okuryazarlık becerilerini desteklemek amacıyla, süreçte çocukları aktif kılan, çocuklarla birlikte kitap okuma yöntemi olarak tanımlanıyor. Etkileşimli kitap okuma yöntemiyle çocuk, öykünün bağlamı içerisinde, kitabı okuyanın açık uçlu sorularıyla, kitabı anlatan yerine geçerek bilmediği sözcükleri öğrenebilir, erken okuryazarlık için çok önemli beceriler olarak kabul gören sesbilgisel farkındalık ve yazı farkındalığı becerilerini geliştirebilir ve yöntem sayesinde okumaya karşı olumlu bir tutum sergilemeyi öğrenebilir. Etkileşimli kitap okuma sürecinde kitabı okuyacak olan yetişkinin çocukla paylaşımda bulunacağı kitapla ilgili önceden bilgi sahibi olması ve süreci akıcı bir şekilde yönlendirmek adına kitapta geçen bilinmeyen sözcükleri belirlemesi, bu sözcükleri çocuk dostu terimlerle açıklaması, öykünün kahramanları, olaylarıyla ilgili olarak çocuklara da açık uçlu sorular sorması ve yanıtlarını genişletmesi önemlidir. Seçilen kitapların resimli öykü kitapları olması, çocukların resimlerden yola çıkarak öyküyle ilgili anlatılanları hatırlama ve sonrasını tahmin etme gibi bilişsel süreç becerilerini sergilemelerini de kolaylaştırır. Etkileşimli kitap okuma yöntemiyle çocuklar, öykünün bağlamı içerisindeki açık uçlu soruları yanıtlamaya çalışırken hem bilişsel ve dil becerilerini hem de dinleme ve yanıt veren arkadaşını bekleme gibi sosyal becerilerini de geliştirebilirler. Etkileşimli kitap okuma yönteminin, Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okulları anasınıfları ile ilköğretim I ve II. sınıflarında hayata geçirilmesi amaçlandı. Bu sürece, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engellilerin Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cevriye Ergül ve İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı Arş. Gör. Dr. Gökçe Karaman’ın, anasınıfı, ilköğretim I ve II. sınıf öğretmenleriyle yöntemin nasıl uygulandığına ilişkin paylaşımlarıyla 2013-2014 eğitim öğretim döneminde başlandı. Yöntemin uygulanışına ilişkin paylaşımlar sonrasında Dr. Gökçe Karaman tarafından sınıflarda etkileşimli kitap okuma uygulamaları gerçekleştirildi. Her sınıfta bir ders saati süresince gerçekleştirilen uygulamalar sırasında sınıf öğretmenleri de uygulamaları gözlemlemek için sürece katıldı. Güz döneminde I. ve II. sınıflarla başlayan uygulamalar bahar döneminde okul öncesi gruplarıyla devam edecek. Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlöğretim Okulu’ndan Basketbolda 4’üncülük A nkara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlköğretim Okulu Yıldız Erkekler Basketbol Takımı, Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği Okullararası Basketbol Turnuvasında Ankara dördüncüsü oldu. Takım, Erol Kükner, Kaan Kaplan, Emre 26 Ankara Üniversitesi Bülteni Yıldırım, Emirhan Uğurlu, Can Ekin Baş, Nazım Efe Yakınbaş, Utku Ergül, Arda Özkul, Ersin Yaldız, Görke Aydoğdu, Ata Cem Özcan, Kerem Yalçın ve Umut Altun’dan oluşuyor. Takımı Beden Eğitimi Öğretmeni Burç Dölek çalıştırıyor. Ocak 2014’te Emekli Olan Akademik ve İdari Personelimiz Üniversitemizden, Ocak 2014 tarihinde 16 kişi emekliye ayrıldı. Ankara Üniversitesi’ne verdikleri değerli hizmetlerden dolayı, emekli olan hocalarımıza ve personelimize teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunar; sağlık ve mutluluk dolu günler dileriz. Kaybettiğimiz Ankara Üniversiteliler Ü niversitemiz Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Hikmet Yavuz, Adli Bilimler Enstitüsü eski Müdürlerinden Prof. Dr. Bahattin Korucu ve İletişim Fakültesi emekli öğretim elemanı Şevket Evliyagil vefat etti. Prof. Dr. Hikmet Yavuz, Prof. Dr. Bahattin Korucu ve Şevket Evliyagil’e Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayın Organıdır. Parayla satılmaz. Ankara Üniversitesi Adına Sahibi: Prof. Dr. Erkan İbiş (Rektör) Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Sibel Ayşıl Özkan Akademik Personel ADI SOYADI BİRİMİ EMEKLİLİK TARİHİ Prof. Dr. Cemil Ekinci Tıp Fakültesi 01 Ocak 2014 Prof. Dr. Murat Ertuğrul Yazgan Ziraat Fakültesi 02 Ocak 2014 Prof. Dr. Ali Çetin Fıratlı Ziraat Fakültesi 15 Ocak 2014 Prof. Dr. Doğan Aydal Mühendislik Fakültesi 16 Ocak 2014 Prof. Mustafa Apaydın Devlet Konservatuvarı 16 Ocak 2014 Prof. Dr. Ömer Aydın Süer Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. 17 Ocak 2014 Prof. Dr. Tamer Yılmaz Diş Hekimliği Fakültesi 24 Ocak 2014 Prof. Dr. Emine Lale Zaimoğlu Diş Hekimliği Fakültesi 31 Ocak 2014 Yrd. Doç. Dr. Gülseren Halıcı Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. 27 Ocak 2014 Okutman Nevin Ağım Melli Spor Bilimleri Fakültesi 16 Ocak 2014 İdari Personel ADI SOYADI BİRİMİ EMEKLİLİK TARİHİ Niyazi Kayretli Tıp Fakültesi 01 Ocak 2014 Kadir Kolgu Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. 14 Ocak 2014 Hayrettin Uzunoğlu Diş Hekimliği Fakültesi 16 Ocak 2014 Nevzat Gürbüz Başkent Meslek Y.O. 17 Ocak 2014 Türkan Erkan İlahiyat Fakültesi 20 Ocak 2014 Zeliha Ayar Tıp Fakültesi 31 Ocak 2014 TÜBİTAK’tan, Üniversite Öğrencilerine Yönelik Proje Yarışmaları T ürkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), üniversite öğrencilerine yönelik üç ayrı proje yarışması açtı. Genel, Teknolojik ve Sosyal Girişimcilik kategorilerinde ön lisans, lisans, lisansüstü ve Açık Öğretim Fakültesi öğrencilerine yönelik açılan “Üniversite Girişimcilik ve Yenilikçilik” yarışmasına 28 Şubat 2014 tarihine kadar başvuru yapılabilecek. Yarışmanın birinci, ikinci ve üçüncüsüne ödül verilecek. TÜBİTAK’ın lisans öğrencilerine yönelik açtığı “Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Projeleri” yarışmasının başvurusu ise 14 Mart 2014 tarihinde bitiyor. TÜBİTAK’ın son yarışması ise “Lisans Öğrencileri Yazılım Projeleri” adını taşıyor. Yarışma, “Bilimsel Çözümler”, “Akıllı ve Teknolojik Çözümler”, “Sosyal Yaşam” ve “Açık Kaynaklı Yazılım Uygulamaları” alanlarında yapılacak. “Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Projeleri” ve “Lisans Öğrencileri Yazılım Projeleri” yarışmalarında birinci, ikinci ve üçüncü öğrencilere verilecek ödüllerin yanısıra danışmanlar da ödüllendirilecek. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Özkan Kıymaz [email protected] Yayın İdare Merkezi Telefon: (0 312) 212 79 08 (0 312) 212 60 40 / 2055 Faks: (0 312) 221 16 43 www.ankara.edu.tr Baskı: Ankara Üniversitesi Basımevi, İncitaşı Sok. No:10, Beşevler/Ankara Tel: (0 312) 213 66 55, 222 28 40 Dağıtım Koordinasyon: Ufuk Koyuncu Yayın İdare Merkezi: Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Basın Halkla İlişkiler Birimi, Tandoğan 06100, Ankara Yayının Türü: Yerel Süreli Yayın (8000 adet basılmıştır) Basım Tarihi: 12 Şubat 2014 Renk Ayrımı: Vadi Grafik Matbaacılar Sitesi. 35. Cad. No: 76, Ostim/Ankara 27 Ankara Üniversitesi Bülteni Kayak Yarışması’ndan Madalyayla Döndüler A nkara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlköğretim Okulu ve Lisesi öğrencileri, 8-10 Ocak 2014 tarihleri arasında Kayseri Erciyes Dağı’nda yapılan Ankara Kayak İl Birinciliği yarışlarından kupa ve madalyalar ile döndü. Yarışların Yıldız Erkek kategorisinde Ali Argun Sayılgan, Küçük Slalom Ankara ikincisi ve Büyük Slalom Ankara ikincisi; Kaan Ünsal, Küçük Slalom Ankara dördüncüsü ve Büyük Slalom Ankara dördüncüsü; Küçük Kız kategorisinde Alara Duru Karacabey, Küçük Slalom Ankara ikincisi ve Büyük Slalom Ankara üçüncüsü; Genç Kız kategorisinde Meltem Kabadayı, Küçük Slalom Ankara üçüncüsü ve Büyük Slalom Ankara üçüncüsü; Elif Hiçsönmez, Küçük Slalom Ankara altıncısı ve Büyük Slalom Ankara altıncısı; Küçük Erkek kategorisinde Batuhan İzgin, Küçük Slalom Ankara ikincisi ve Büyük Slalom Ankara İkincisi; Genç Erkek kategorisinde Mert Can Kabadayı, Küçük Slalom Ankara 9’uncusu ve Büyük Slalom Ankara 10’uncusu; Oğulcan Onur Dabak da Küçük Slalom Ankara 11’incisi, Büyük Slalom Ankara 11’incisi oldu. Öğrencilerimizden Ali Argun Sayılgan, Kaan Ünsal, Alara Duru Karacabey, Batuhan İzgin ve Meltem Kabadayı, 25-26 Şubat 2014 tarihlerinde yapılması planlanan Okullararası Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. TRT Ankara Çocuk Öğrencilerimizden Korosu Okulumuzdaydı Satrançta Önemli Başarı Ç eşitli eğitim ve kültür kurumlarında konserler veren, uluslararası pek çok şenliğe ve yarışmaya katılan TRT Ankara Çocuk Korosu, 22 Ocak 2014 tarihinde, Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlköğretim Okulu’nun konuğu oldu. TRT spikerlerinden Arzu Türkdoğan’ın sunuculuğunu yaptığı; Süreyya Çağlar, Fulya Gedikli, Nilüfer Tatman’ın yönettiği ve piyanist Güler Demirova’nın eşlik ettiği konseri öğrencilerimiz büyük bir ilgiyle izledi. Popüler Çocuk Yarışması şarkılarının seslendirildiği konserde öğrencilerimize koronun kuruluş tarihçesi ve yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi verilmesinin yanı sıra, ses eğitiminin günlük yaşamımızdaki yerine ve ses sağlığımızı korumanın önemine değinildi. Konser, öğrencilerimizin de coşkuyla eşlik ettiği Atatürk marşları ile sona erdi. A nkara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlköğretim Okulu öğrencilerinden Yusuf Teoman Şahaner, Yağız Özsoy, Fikret Berkay Dilaver, Çınar Kasapoğlu ve Erkin Coşkun Ruhi, 2013-2014 Eğitim-Öğretim yılı Okullararası Satranç Turnuvası Ankara İl Birinciliği elemelerinde üstün bir performans sergileyerek finallere katılmaya hak kazandı. Dokuz tur üzerinden oynanan Ankara İl Birinciliği finallerinde öğrencilerimizden Yusuf Teoman Şahaner 5.5 puan, Yağız Özsoy 5 puan, Fikret Berkay Dilaver 5 puan, Erkin Coşkun Ruhi 4.5 puan ve Çınar Kasapoğlu 4 puan alarak okullarını başarıyla temsil etti.
© Copyright 2024 Paperzz