Fiyat: 10 Yıl: 2 Sayı: 9 / Mayıs - Haziran 2014 Mahmut Can EĞERCİ: Gemiler Varsa Hepimiz Varız! Fikret KÖSOĞLU: Denizcilik Sektörünün Lokomotifi Armatörlüktür Todd C. PASSMAN: Türk Piyasasına Çok Önem Veriyoruz www.turkishcargo.com.tr | 0 850 333 0 777 Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Dünyaya Açılan Kapısı... 15,5 metre derinliğinde rıhtım 1.000.000 m2 büyüklüğünde liman sahası Konteyner, proje kargo, dökme yük-genel yük, Ro-Ro, Ro-Pax, CFS ve depolama, demiryolu vagon yükleme / boşaltma, kılavuzluk, römorkaj ve atık alım hizmetleri ile çözüm ortağınız olmaya hazırız. 5 Temmuz Caddesi Sonu Hatay İskenderun Türkiye Tel : +90 326 626 16 00 Faks : +90 326 614 00 48 www.limakports.com.tr 36° 38’ 00’’ N 36° 10’ 00’’ E Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi: İbrahim Kocamış Genel Yayın Koordinatörü İbrahim Kocamış [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış Editör Çilem Kocamış [email protected] Muhabir Deniz Uluç Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan Ömer Öztürk Görsel Yönetmen Grafikart Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu Reklam ve Abone Reklam ve Halkla İlişkiler Md Ebru İşcan [email protected] İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: [email protected] Baskı PORTAKAL BASIM MATBAACILIK SAN. TİC. A.Ş. Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1 4 Levent – İstanbul Tel : 0212 332 28 01 Yayın: Yerel - Süreli Yayın 7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar. İÇİNDEKİLER 4 Yüzen Otel ile Tatil Keyfi Bir Başkadır 18 “Gemiler Varsa Hepimiz Varız!” 22 “Denizcilik Sektörünün Lokomotifi Armatörlüktür” 24 Riskli Mesleklerde İş Güvenliği 30 “Türk Piyasasına Çok Önem Veriyoruz” 32 Politika Gölgesinde Koster Ticareti 34 “Denizcilik Sektörüne 15 Yıldır Hizmet Sunuyoruz” 40 2014 ve Koster Kimyasal Tankerleri 44 Marsh, Sigorta Brokerliği Konusunda Dünyanın Öncüsü 48 Kruvaziyer Turizminde Son Durum 54 Denizcilik Sektörünü Nasıl Günler Bekliyor? We Care The Safety Of Anything That Floats... ISTANBUL HEAD OFFICE Güzelyalı Bağdat Cad. Mazi Sk. No: 1 34903 Pendik - İstanbul - TÜRKİYE Tel: +90 216 494 46 90 Fax: +90 216 494 41 92 www.delmarsafety.com IZMIR Çınar Sanayi Sitesi 1007 Sk. No: 18/26-27 35663 Ulukent-Menemen-İzmir-TÜRKİYE Tel: +90 232 833 33 73 Fax: +90 232 833 33 75 ROTTERDAM Mandenmakerstraat 84 Hoogvlıet Rotterdam 3194DG THE NETHERLANDS Tel: +31 10 260 16 46 Gsm: +31 61 582 27 21 Editör K Yüzen Otel ile Tatil Keyfi Bir Başkadır ruvaziyer turizmi, faaliyetin yapıldığı alan bakımından deniz temelli bir turizm çeşididir. Kruvaziyer turizm hizmeti, hem lüks donanıma sahip bir gemi içerisinde hem de geminin uğradığı çeşitli şehir ve limanlarda farklı yerleri görmenizi sağlar. Yolculara gemi içerisinde beş yıldızlı bir otel kalitesinde konaklama sunulmasının yanı sıra yeme-içme, dinlenme, eğlence gibi hizmetlerden yararlanarak tatillerini sürdürme imkanı sağlanır. Dünya üzerinde kruvaziyer gemi seyahatlerinin çeşitli yoğunlukta uygulandığı birçok bölge ve seyir güzergahı bulunmaktadır. Bunlar dünya coğrafyası üzerinde bölgelere ayrılarak incelenebilir. Dünya üzerinde kruvaziyer turizm talebinin en yoğun olduğu bölge Kuzey Amerika’da Karayipler Bölgesi’dir. Bu bölgeyi Avrupa Bölgeleri izlemektedir. Türkiye ise üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak kruvaziyer turizm açısından yüksek bir potansiyele sahip. Son yıllarda ise Türk halkının tatil seçeneklerinin arttığı görülmekte. Çünkü kruvaziyer turizmi, doğal güzelliği ve zengin kültürel varlıkları ile öne çıkan liman şehirlerine olan turlarıyla turistleri her zaman cezbetmiştir. ETS Tur’un, Aegean Paradise Gemisi’yle, muhteşem bir tatil deneyimi sunduğu, vizesiz İzmir (Çeşme) çıkışlı turuyla, 8-12 Haziran 2014 tarihleri arasında Yunan Adaları’ndan Mykonos, Santorini, Rodos ve Kos adalarını kapsayan bir seyahat gerçekleştirdim. Aegean Paradise Gemisi’yle masmavi sonsuzlukta yol aldığımız, her sabah başka bir şehirde uyandığım İzmir (Çeşme)’den Santorini, Rodos, Kos Mykonos’a uzanan bu yolculuğuma dair tatil izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. | 4 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Aegean Paradise Gemisi… Öncelikle sizlere gemiden söz etmek istiyorum. 2004’te yapılan renovasyonla Aegean Paradise Gemisi’nin, arka tarafına balkonlu kabinler eklenerek kapasitesi 327 kabine çıkarılmış. Kabinler ise üç veya dört kişilik. Geminin toplam kapasitesi bin 270 kişiye kadar çıkıyor. Fakat daha çok iki veya üç kişilik kabinler eşliğinde seyahatler gerçekleştirilmekte. ETS Tur’un Aegean Paradise Gemisi’yle çıktığımız muhteşem yolculuğumuz bu turunu, 627 misafir yolcu ve 323 personelle gerçekleştirdi. Yani iki misafire bir personel düştü. Aegean Paradise, 8 yolcu güvertesine ve 174 metre uzunluğa sahip. Yani bir futbol sahasından büyük bir alandan bahsediyoruz. Eni ise 24 metre. Geminin orta bölümündeki genişliği arkaya veya başlara doğru gidildikçe daralıyor. Geminin tonajı 23 bin gross/ton’dur. Gemideki işlemler… Liman Gümrüğü’nden geçtikten sonra liman içinde desk’te kaydımız yapıldı. Pasaportlarımız seyahat süresince alındı ve adımıza düzenlenen kredi kartına benzer, içinde tüm bilgilerimizin olduğu ve ekstra ödemelerimizin yüklendiği bir kart verildi. Bu kartı seyahatimiz süresince yanımızda bulundurduk. Aynı zamanda bu kart odamıza girmek için anahtar görevini gördü. Geminin birinci katı (birinci güverte de denmekte), yolcuların gemiye giriş yaptığı kısımdır. Ve gemide bütün giriş çıkışlar birinci güverteden yapılır. Bazen sancak tarafında bazen de iskele tarafındaki kapıdan da girişler yapılabilmekte fakat her zaman giriş-çıkışlar birinci kattan yapılmaktadır. Gemiye ilk girişte check-in işlemlerimiz yapıldı. Bu işlemlerimizin ardından (İngilizce ve Türkçe olmak üzere) bir bilgilendirme toplantısı ve acil durum tatbikatı yapıldı. Bu tatbikata herkesin katılması mecbur. Toplantıda geminin uğrayacağı limanlar vs. gibi seyahatimizle ilgili bilgilendirmeler de 3. katta yapıldı. Toplantıdan ayrılıp odamıza gittiğimizde valizlerimiz çoktan kapılarımıza bırakılmıştı. Gemi personeli inanılmaz profesyonel ve güler yüzlüydü. Açık büfede ise dünya mutfağından lezzetlerin sunulduğu, her türlü damak zevkine hitap eden yemekler vardı. Gemideki aktiviteler… Gemi seyahatinde dikkat ve takip edilmesi gereken bir şey varsa o da aktivitelerdir. Aman etkinlikleri kaçırmayayım diye oradan oraya koşturmanıza gerek yok. Telaşa kapılmayın! Neden mi? Anlatayım… Her akşam kabinimizin altından bir sonraki günün programı, aktiviteleri, gidilecek şehirleri ve şehirdeki restoranların yer aldığı bir gazete bırakılıyor. Diyelim ki gazeteniz bırakılmadı, o zaman ilk işiniz resepsiyondan gemi gazetenizi almak olsun. Gemide sosyal faaliyetlerle ilgili bilgiyi ise bizlere daha önceden verilen telefon numaralarından arayarak öğrendik. Bu sayede gemide bir yandan tatilimizin keyfini çıkarırken diğer yandan aktivitelerden de geri kalmadık. Kısacası sabah kahvemizi yudumlarken yanaşacağımız adanın programına göz atıyorduk. 4 gece 5 gün süren seyahatimle ilgili yazımın devamını ise Türkiye’nin Kruvaziyer Haber Portalı olan web sayfamız www. thecruiselife.net’ten okuyabilirsiniz. Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere… Sevgiyle kalın. İbrahim KOCAMIŞ MAYIS-HAZİRAN • | 5 | 7 DENİZ Sektörden Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Genel Kurulu’na yeniden Başaran Bayrak seçildi Genel kurulda Başkanlığa yeniden seçilen Başaran Bayrak’ın yönetimi Sedef Gemi, Sanmar Denizcilik, Proteksan Yat ve Gemi Sanayi, Med Marine, Beşiktaş Gemi, Dünya Yatçılık, Cemre Marine Endüstri, Çelik Trans, Ağanlar Tersanesi, Data Hidrolik firmalarından oluşuyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) çatısı altında 2010 yılında kurulan ve en yeni ihracatçı birliklerinden biri olan Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği, seçimli genel kurulunu tamamladı. Birlik üyesi 61 firmanın katıldığı seçime tek liste olarak giren mevcut Başkan Başaran Bayrak, oybirliğiyle yeniden başkan seçildi. Bayrak, bu yıl Yunanistan’dan Norveç’e, Almanya’dan ABD’ye dönük çalışmalarını artıracaklarını ve yeni pazarlara “yelken açarak” hızla yol alacaklarını ifade etti. Bayrak, kısa dönemde sektör olarak kurumsal kimlik kazandıklarını, kamu tarafından kabul gören tüzel kişilik olduklarının altını çizerek; “Geçen dönemde sektör olarak Fas’a, Rusya’ya çıkarmalar yaptık. Almanya’da, Norveç’te fuarlara katıldık. Kurumsal kimlik çalışmamızla Turquality kapsamına girdik. Gemi ve yat tasarım yarışmaları düzenledik. 4 yıl önce olmayan bir kuruluşu hayata geçirerek uluslararası arenada bilinirliliği olan bir kurum haline geldik.” dedi. Bayrak, İhracatta geçen yıl yakalanan 1.2 milyar dolarlık satış hacmini bu yıl 1.5 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti. Ayrıca bu yılı sektör açısından atılım yılı olarak gördüğünü ifade etti. Bunun için de Haziran ayında Yunanistan’da başlayacak yurtdışı temaslarına Norveç, Almanya, ABD’de devam edeceklerini söyleyen Bayrak; “Ülkemizde ikili görüşmelere ev sahipliği yapacağız. Yeni pazarlar için yelken açıp hedeflerimizi yakalayacağız.” dedi. Suat Hayri Aka Bakanlık Müşavirliği kadrosuna atandı | 6 | • MAYIS-HAZİRAN Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Deniz Ticareti Genel Müdür Vekili Suat Hayri Aka görevden alınarak, Bakanlık Müşavirliği kadrosuna atandı. 655 Sayılı Kanun Hükmünde Karaname ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı ve Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nde Vekaleten görev yapan Suat Hayri Aka, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan imzasıyla, asli görevi olan Bakanlık Müşavirliği ne kadrosuna atandı. 7 DENİZ NavigatiNg complexity DNV and GL have merged to form DNV GL. The company is the leading technical advisor to the global oil and gas industry and the world’s largest classification society. We provide consistent, integrated services within technical and marine assurance and advisory, risk management and offshore classification, to enable safe, reliable and enhanced performance in projects and operations. Together with our partners, we drive the industry forward by developing best practices and standards. Our people combine industry expertise, multi-disciplinary skills and innovation to solve challenges for our customers – to navigate in a complex business environment. DNV GL global services: Classification • Verification • Technology and innovation • Operational performance • Environmental performance • Safety and risk control MAYIS-HAZİRAN • | 7 | 7 DENİZ SAFER, SMARTER, GREENER Deniz Ticareti Mayıs ayında en fazla ihracat artışını yüzde 46,4 ile gemi ve yat sektörü yakaladı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Mayıs ayı ihracat rakamlarını Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Büyükekşi’nin verdiği bilgilere göre Mayıs ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,8 artışla 13 milyar 412 milyon dolar olarak gerçekleşti. Mayıs ayı toplam mal ihracatının önceki yılların TÜİK Mayıs ayı rakamlarını geçtiğini belirten Büyükekşi, ihracatta Mayıs ayı cumhuriyet rekorunun kırıldığını belirtti. Büyükekşi ayrıca, yılın ilk 5 ayındaki toplam ihracatın ise yüzde 8 artışla 67 milyar 92 milyon dolar olduğunu kaydetti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracat ilk 4 ayda yüzde 8,5 arttı, ithalat yüzde 4,2 geriledi. Bu gelişmeler neticesinde, ilk 4 ayda dış ticaret açığının yüzde 24 gerilemesi son derece olumlu” dedi. Büyükekşi, mayıs ayı ihracat rakamlarının değerlendirilmesi amacıyla Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen basın toplantısında, yılın ilk 5 ayında ihracatın geçen yıla oranla yüzde 8 artışla 67 milyar 92 milyon dolar olduğunu söyledi. Son 12 aylık ihracatın yüzde 1,7 artışla 156 milyar 145 milyon dolara yükseldiğini aktaran Büyükekşi, mayıs ayı ihracatının ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,8 artışla 13 milyar 412 milyon dolar olduğunu bildirdi. | 8 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Dış ticaret rakamlarının açıklandığı Şanlıurfa’da ilk 5 ayda yüzde 25 ihracat artışı yakalandığını vurgulayan Büyükekşi, ”Şanlıurfa’nın, önümüzdeki yıllarda çok daha fazla ihracat yapacağına inanıyoruz. Zira Şanlıurfa’nın, GAP’ın sulama projelerinin tamamlanmasıyla muazzam tarımsal üretim potansiyelini daha etkin değerlendireceğini düşünüyoruz. İlimiz, demir-çelik eşyalar, elektrikli makine ve cihazlar, plastik ve mamullerinde ihracatını geliştiriyor” dedi. Konuşmasında TUİK’in açıkladığı dış ticaret verilerine de değinen Büyükekşi, şöyle devam etti: ”İhracat ilk 4 ayda yüzde 8,5 arttı, ithalat yüzde 4,2 geriledi. Bu gelişmeler neticesinde, ilk 4 ayda dış ticaret açığının yüzde 24 gerilemesi son derece olumlu. Tüm bu gelişmeler, cari açığın 2014 yılında olumlu iniş seyrine devam edeceğini gösteriyor. Büyüme yeniden dış ticaret tabanına döndü ve büyümede ihracatın ağırlığı arttı. Yılın ilk 4 ayı itibariyle dış ticaretin büyümeye yaklaşık 3 puanlık bir katkı yapmasını öngörüyoruz.” İhracat, 2013-2014′ün son 12 aylık döneminde ise yıllık bazda yüzde 1,7 artış kaydederek 153 milyar 530 milyon 155 bin dolardan, 156 milyar 145 milyon 102 bin dolara çıktı. Mayıs ayında en fazla ihracatı, 2 milyar 54 milyon dolar ile otomotiv sektörü yaptı. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 1 milyar 616 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada yer alırken, bunu 1 milyar 591 milyon dolar ihracat ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü takip etti. Söz konusu dönemde Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 83′ünü gerçekleştiren sanayi grubunda, geçen yılının aynı ayına göre yüzde 7,1 artışla 11 milyar 135 milyon 388 bin dolarlık ihracat yapıldı. Bu dönemde ihracatın yüzde 13,5′ini oluşturan tarım grubunda, yüzde 2,4′lük artışla 1 milyar 811 milyon 524 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, yüzde 3,5′ini oluşturan madencilik grubunda ise yüzde 8,3 azalış yaşandı ve ihracat 465 milyon 720 bin dolar oldu. Sanayi sektörü alt başlığında, toplam ihracat içindeki yüzde 62,7 paya sahip sanayi mamulleri sektörü ilk sırada yer aldı. Sanayi mamulleri sektöründeki en büyük paya ise yüzde 15,3 ile otomotiv endüstrisi sahip oldu. Mayıs ayında en fazla ihracat artışını yüzde 46,4 ile gemi ve yat, yüzde 35,3 ile fındık ve mamülleri ve yüzde 18,5 ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yakaladı. Aynı dönemde ihracat yıllık bazda yüzde 47,9 ile en fazla zeytin ve zeytinyağı sektöründe azaldı. Bu sektörü yüzde 16,5 ile diğer sanayi ürünleri sektörü takip etti. Mayıs ayında en fazla ihracat yapılan 3 ülke sırasıyla Almanya, Irak ve Birleşik Krallık oldu. Söz konusu dönemde Almanya’ya ihracat, yıllık bazda yüzde 25,1, Irak’a ihracat yüzde 4,3 ve Birleşik Krallık’a ihracat yüzde 19 arttı. En fazla ihracat yapan ilk 10 il arasında ihracat artışında lider Sakarya oldu. Sakarya’nın ihracatı mayıs ayında yıllık bazda yüzde 63,9 artarken, bunu yüzde 9 ile Ankara takip etti. İstanbul ise yüzde 8,2 ihracat artışıyla 3. sırada yer aldı. Bu dönemde İzmir’in ihracatında yüzde 6,8, Denizli’nin ihracatında yüzde 6, Manisa’nın ihracatında yüzde 5,6 ve Bursa’nın ihracatında yüzde 1,1 artış kaydedildi. Buna karşılık Hatay’ın ihracatı yüzde 15,8, Kocaeli’nin ihracatı yüzde 4,5 ve Gaziantep’in ihracatı ise yüzde 2,4 geriledi. MAYIS-HAZİRAN • | 9 | 7 DENİZ Deniz Turizmi Denizde yaşanan kazalara Boğaz’da yapılan eylemle dikkat çekildi Türk Boğazları Günü’nde, yaşanan kazalara dikkati çekmek amacıyla Doğa ile Barış Derneği tarafından Türkiye Çevre Kozası Kuruluşları ile Boğazlar Güç ve Eylem Birliği’nin desteğiyle “İstanbul’u seviyorum. El ele verelim ve koruyalım” adlı deniz eylemi gerçekleştirildi. İstanbul Boğazı’nda gerçekleştirilen eylem Kabataş’tan “Küçük Prenses Melani” adlı tekne- ye dernek üyelerinin binmesiyle başladı. Boğaz turuyla devam eden eylemde, eyleme katılan 2 bin 550 tekne Beykoz Paşabahçe’de bir araya gelerek “Felaketten önce güvenlik”, “Türk Boğazları petrol boru hattı değildir”, “Ölüm gemilerine hayır” yazılı afişleri açtı. Tekneler felaketlere dikkati çekmek için siren çalarak eyleme destek verdi. Eylem Beykoz Sahili’nden Beşiktaş Kabataş İskelesi’ne dönülmesiyle son buldu. Panerai Classic Yacht Challange’ın ilk Akdeniz ayağı gerçekleşti Paneraı Classıc Yacths Challenge Les Voıles D’antıbes ayağında galibiyet Marıska, Jour De Fête, Sagıttarıus ve Freya’nın oldu. 80 klasik yelkenlinin katıldığı, Panerai Classic Yacht Challange’ın ilk Akdeniz ayağında izleyenlerine unutulmaz anlar yaşattı. Officine Panerai de klasik yatçılığa kazandırdıklarının onuruna yarışmada yerini aldı. Dünyanın önde gelen uluslararası Klasik ve Vintage yat yarışı olan 10. Panerai Classic Yacths Challenge’ın Akdeniz’deki ilk ayağı Les Voiles d’Antibes’nin dört galibi; Mariska (Büyük Yat), Jour de Fete (Vintage), Sagittarius (Klasik) ve Freya (Geleneksel Ruh) oldu. | 10 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Yat yarışlarının 19 yıllık tarihinde ilk kez; 80 klasik ve vintage yat, yeni bir dünya rekoru kırmak için Antibes’de buluştu. Hafif esintili sıcak ve güneşli hava da; geçmiş dokuz yılda da olduğu gibi Panerai Classic Yacths Challenge’ın Akdeniz ayağının ilk yarışı olan Les Voiles d’Antibes’deki bu başarıya adeta destek çıktı. Pilotage-Towage Port Services Grit Sales Training Emergency Intervention Of The Sea Services Environmental Consultancy Services Cleanup Activities of Marine MAYIS-HAZİRAN • | 11 | GİSAŞ GEMİ İNŞA SANAYİ A.Ş. Tersaneler Caddesi No:24 (34944) Tuzla - İSTANBUL Tel : +90 216 446 00 81 Pbx Faks : +90 216 446 06 83 www.gisasgemi.com 7 DENİZ Deniz Turizmi Kruvaziyer turizmi Çanakkale gündemine taşındı Kruvaziyer limanı, yat ve çekek yerleri Çanakkale’de gündeme taşındı. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıya ilgi yoğundu. Toplantıda kruvaziyer limanıyla ilgili sektör uzmanlarının görüşleri alındı. Panel şeklinde düzenlenen toplantının konuşmacıları; Deniz Haber Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Recep Canpolat, Ulaştırma ve Kıyı Yapıları Daire Başkanı İsmail Özdemir, İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, DMarin Marina Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Erkan Bezirgan, MSC Türkiye Temsilcisi Savaş Ercan, Karavan Turizm ve Costa Türkiye temsilcisi Gianluigi Baltazzi idi. “Kruvaziyer turizmi alanında yatırım yapacak birisi bunların getirilerini iyi hesaplamalı” Kruvaziyer turizminin yüksek maliyetli bir sektör olduğunu ifade eden Canpolat, bu turizm türü hakkındaki sayısal verileri ve mevcut durumu hakkında şu bilgileri paylaştı: | 12 | • MAYIS-HAZİRAN Denizciliğin kredibilitesini oluşturan ve finansını en yüksek düzeyde tutması gereken bir sektör olduğunu kaydeden Canpolat; “Dünyada kruvaziyer turizmin oyuncuları olarak bilinen büyük firmalar, özellikle yüksek miktarlarda yatırım maliyetlerini yükseltmelerinden dolayı 8-10 senelik bir süreç içerisinde bunun dönüşünü sağlayabilmek için ciddi ayakları oluşturmalı. Şu an itibariyle dünyada 292 adet kruvaziyer turizm gemisi bulunuyor. Bunların yolcu kapasitesi yaklaşık 5 bin 400 kişi. Bu gemilerin maliyetleri, normal boyutlarda ve Akdeniz çanağında sefer yapanlar için 700 milyon Euro civarında bir rakama ulaşıyor. Bu alanda 700 milyon Euro yatırım yapan birisi, bunun getirilerini çok iyi analiz etmek durumunda” dedi. “Türkiye’nin dünya payında talip olduğu rakam 8 milyar dolar” Konuşmasını sektördeki rakamlarla sürdüren Canpolat, dünyada 453 bin 211 kişi kapasiteli 292 adet yolcu gemisinin bulunduğu bilgisini paylaştı. Bu turizmin kapasitesinin ise 37 milyar 100 milyon dolar olduğunu paylaşan Canpolat; “Bunun yüzde 59’a yaklaşan bir oranı Kuzey 7 DENİZ Amerika’da. Avrupa’da ise 11 milyar dolarlık bir büyüklük söz konusu. Bunun 3 milyar dolara yakın kısmı Kuzey Avrupa’ya ait. Çanakkale’de veya Akdeniz çanağında olan Türkiye’nin bu paydan alacağı, talip olduğu rakam yaklaşık 8 milyar dolar” diye konuştu. Prof. Dr. İlhan Avcı: “Çanakkale’nin fonksiyonu iyi düşünülmeli” Panelin konuşmacılarından İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası için hazırlanan ön çalışmayla ilgili bilgiler verdi. Kruvaziyer limanı ile ilgili olarak uzun bir sürecin yaşandığını kaydeden Avcı projenin detayları hakkında bilgilendirmede bulundu. Çanakkale’nin bir uğrak limanı olmak durumunda olduğunu ifade eden Avcı, İstanbul ve Kuşadası’nın dahi ana liman özellikleri taşımadığını söyledi. Stratejik planlardaki hedefleri hatırlatan Avcı, bu limanların uğrak limanı olabileceği yorumunda bulundu. Avcı, bu bağlamda Çanakkale için düşünülen fonksiyonun da bu bağlamda düşünülmesi gerektiğini paylaştı. Ali Erkan Bezirgan: “Çanakkale’nin yat limanına sahip olmaması düşündürücü” D- Marin Marina Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Erkan Bezirgan da marina sektörü ile Türkiye’deki marinalardan örnekler vererek, marinada yaşam olduğu için bu mekanın şehre ve alışveriş yerlerine yakın olması gerektiğini ifade etti. Bezirgan, Çanakkale gibi bir yerin bu güne kadar bir yat limanına sahip olmamasının düşündürücü olduğunu ifade etti. Savaş Ercan: “Kruvaziyerde şehir kazanır” MSC hakkında bilgiler vererek konuşmasına başlayan MSC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Savaş Ercan, 2015 yılında iki gemilerinin, 2016’ta da bir gemilerinin Çanakkale’de misafir olacağını paylaştı. MAYIS-HAZİRAN • | 13 | 7 DENİZ Sailing Cup | 14 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Yelken tutkunları Sailing Cup’14 ödül töreninde buluştu 12 Haziran Çarşamba akşamı Aqua Florya AVM, Amfi Tiyatro’da gerçekleşen ödül töreni yelken tutkunlarını bir araya getirdi. İstanbul’un denize sıfır konumlu ilk alışveriş merkezi Aqua Florya, ana sponsoru olduğu Sailing Cup’14 yelken yarışlarının ödül törenine ev sahipliği yaptı. Müzik ve eğlencenin bir arada olduğu geceye, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın, İstanbul Yelken Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Saruhan, Aqua Florya AVM Müdür Yardımcısı Ece Yamaç, Aqua Florya AVM Pazarlama Müdürü Zekiye Olgaçay’ın yanı sıra pek çok davetli katıldı. Yılın ilk boğaz yarışının ödül törenine tekneleriyle gelen misafirler renkli görüntülere sahne oldu. IRC 0, IRC 1, IRC 2, IRC 3, IRC 4, Gezgin sınıfı ve Üniversiteler sınıfı olmak üzere yedi kategoride düzenlenen yarışta birincilik elde eden yelkenciler Aqua Florya AVM Amfi Tiyatro’da sunuculuğunu Mesut Kaval’ın gerçekleştirdiği törende ödüllerini aldılar. Kazananlar; IRC 0 IRC 1 1. AMEERA TURBO – Emir İçgören 1. TAG HAUER GOBLIN 3 – Aydın Yurdum 2. BORUSAN RACING CILGIN SIGMA – Bülent Demircioğlu 2. PASSION II – Ergün Kargalıoğlu 3. TURKCELL ALIZE – Sinan Sümer 3. MOONSTAR – Fikret Elbirlik IRC 2 IRC 3 1. ISTANBUL CERRAHI CHEESE – Levent Peynirci 1. HEDEF YELKEN – Levent Özgen 2. DRAGUT – Mehmet Yaşar Yücel 2. EFES ALIZE – Kaan Darnel 3. DHO ABOSA – TSK Gücü 3. SHAK SHUKA – Hasan Uyku Çetiner IRC 4 GEZGIN 1. DHO DENIZ KIZI 15 – TSK Gücü 1. TARGET – Turgut Baran 2. BEKO BANDIDO – Hüseyin Akça 2. BLED – Bora Gemicioğlu 3. ALIZE ZIGZAG – Berk Gürpınar 3. BELLA – Ata Narin ÜNIVERSİTELER SINIFI UYKB 1. Bilgi Universitesi Fenerbahce II 2. İTÜ KARAMURSELBEY 3. BOGAZICI FENERBAHCE III GLOBAL BUNKER TRADERS AND PHYSICAL SUPPLIERS MAYIS-HAZİRAN • | 15 | WWW.PENINSULAPETROLEUM.COM 7 DENİZ Sektörden HOPA TSO’da yönetim ve personel yemekte buluştu Hopa TSO tarafından düzenlenen gecede bir yılın değerlendirmesi üyeleriyle birlikte yapıldı. 2013 yılının Haziran ayında gerçekleşen oda seçimlerinde göreve seçilen Osman Akyürek ve ekibi, geride kalan bir yılı Terzioğlu Oteli Restaurantında düzenlediği gece ile kutladı. HOPAPORT Genel Müdürü Meriç Burçin Özer, Oda personeli ve basın mensuplarının da eşleri ile katıldığı organizasyonda coşku ve eğlence de vardı. Hopa TSO Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akyürek gecenin anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Konuşmasında geceye katılan üyeler ve konuklar ile basın mensuplarına da teşekkür etti. İTÜDF 2013-2014 mezunları yemekte bir araya geldi | 16 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ İTÜ Denizcilik Fakültesi 2013-2014 yılı mezun adayları, düzenlenen yemek organizasyonunda bir araya geldiler. Onursal Başkan Erkan Dereli, Bahçeşehir ÜniİTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Mezunları Derneversitesi Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma ği (DEFAMED) tarafından Elite Hotel Dragos’ta Merkezi Müdürü Saim Oğuzülgen katılım gösdüzenlenen yemeğe DEFAMED Yönetim Kurulu terdi. Başkanı Baybora Yıldırım, İkinci Başkanı Ahmet İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nil GüHamza, Genel Sekreteri Alper Demircan, Yöneler, öğrencilere seslenerek onların öğrencilik tim Kurulu Üyeleri Kayhan Aytuğ ve Mine Gül yıllarında hep mutlu olmalarını istemiş olduKahraman, İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. ğunu vurgulayarak, mezun adayı öğrencilere Dr. Nil Güler, İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Megelecek meslek yaşantılarında başarılar diledi. zunları Sosyal Yardım Vakfı (DEFAV) Yönetim Canlı müzik eşliğinde devam eden yemekte Kurulu Başkanı Tahir Sarıoğlu, TMMOB Gemi dans eden öğrenciler gece geç saatlere kadar Makineleri İşletme Mühendisleri Odası (GEMİeğlenerek mezuniyet kutlamasını yaptı. MO) Yönetim Kurulu Başkanı Feramuz Aşkın ve MAYIS-HAZİRAN • | 17 | 7 DENİZ Gemi İnşa Röportaj “Gemiler Varsa Hepimiz Varız!” Bünyesinde yer alan gemiler ile hizmetlerini sürdüren MCE KARGO, genellikle “Exclusive” ve “Kontrat” bazlı çalışmayı tercih ediyor. MCE KARGO, işlettiği gemiler ve kontrolündeki yükler dışında pek çok yerli ve yabancı armatör, operatör, aynı zamanda seçkin kiracı firma portföyüne de sahip. 2 | 18 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ 001 yılından bu yana uzmanlaştığı gemi işletme, kiralama ve brokerlik konularında, bünyesinde bulundurduğu 7 adet nehir-deniz tipi gemiden oluşan filosu ile dökme kuruyük taşımacılığı sektöründe özellikle Karadeniz, Akdeniz ve Avrupa limanlarında hizmet veren MCE KARGO, 13 yıllık şirket hayatına birçok yerel ve uluslararası bazda profesyonel işler sığdırmış bir şirket. Sektörde 20 yılı aşkın mesleki bilgi ve deneyime sahip profesyonel bir ekiple hizmetlerini sürdüren MCE KARGO, gemi işletmeciliği serüvenine 2009’da, Germanischer Lloyd klas kuruluşundan aldığı DOC belgesi ve aynı yıl bünyesine kattığı ilk ge- misi ile başlar. Mahmut Can Eğerci yönetiminde faaliyetlerini sürdüren MCE KARGO, dökme kuru yük taşımacılığı ve nehir-deniz tipi gemileri kiralama ve işletme konusunda uzmanlaşarak, aktif ve önemli bir taşıma hacmine sahip olur. Bünyesinde yer alan gemiler ile hizmetlerini sürdüren firma, genellikle “Exclusive” ve “Kontrat” bazlı çalışmayı tercih ediyor. MCE KARGO, işlettiği gemiler ve kontrolündeki yükler dışında pek çok yerli ve yabancı armatör, operatör ve aynı zamanda seçkin kiracı firma portföyüne de sahip. Çalıştıkları bölgenin nehirler de dahil olmak üzere Karadeniz, Akdeniz ve Avrupa limanları olduğunu belirten MCE KARGO Genel Müdürü Mahmut Can Eğerci; “Firmamız işletmesindeki ve kontrolündeki gemilerin tümü, düşük draft ve airdraft özelliklerine sahip olduğu için nehir taşımacılığına çok uygundur. Bu özelliklerine ek olarak tüm gemilerimiz çift cidarlı (Double Skinned) ve çok rahat yükleme/tahliye imkanı sağlayan kutu (Box) ambarlıdır. Gemilerimizde hareketli (Movable) ambar perdeleri (Bulkhead) mevcuttur. Bu durum farklı kalitede ve çeşitte yüklerin seperasyon yapılarak taşınmasına olanak sağlıyor.” açıklamasında bulundu. Yıllık taşıma kapasitelerinin 600 bin ton civarında olduğunu söyleyen Eğerci; “Hedefimiz gemi- lerimizi hep üst düzeyde tutmak olmuştur. Personel konusunda çok iyi olduğumuzu düşünüyorum. Hem kara hem de deniz ayağında donanımlı ve profesyonel bir ekiple işlerimizi yürütüyoruz. Maaş ödemelerimiz çok düzenli” diyerek en düzgün maaş ödeyen ve sorunsuz firmalar listesinde olduklarının bilgisini de verdi. Sektörde müthiş bir rekabetin olduğunu söyleyen Eğerci, denizciliğin bazı hassasiyetlerinin ise çoğu firma tarafından önemsenmediğine dikkat çekti. MCE KARGO’nun ticari hayatına başladığı ilk günden bu yana kaliteli, ilkeli ve dürüst hizmet prensibinden vazgeçmediğinin altını çizen Eğerci, gelecekte de aynı düşünce ve ilkeler doğrultusunda müşterilerine hizmet vermeye devam edeceklerini söyledi. MCE KARGO mevcut faaliyetlerine ek olarak, günümüz şartlarında mevcut limanların & marinaların kapasitelerini arttırma, yapay ada inşaatları, deniz dolgu ve derinleştirme gibi ihtiyaçlara binaen, bu tip projelere olan yatırımların hayli hız kazanmış olması ve buna paralel olarak barge’lara olan ihtiyacın artması üzerine Hollanda merkezli Baars BV şirketi ile iş birliğine giderek İstanbul’da kurduğu Mahmut Can EĞERCİ MCE KARGO | Genel Müdür HUB vasıtasıyla bölgede yalnızca Türkiye değil; tüm komşu ülkelere (Hazar Denizi dahil) deniz dolgu, derinleştirme ve deniz inşaatı projelerinde kullanılmak üzere ekipman tedarik etmeye başladı. Sektörde 100 yıllık deneyimi bulunan Baars BV, deniz dolgu, derinleştirme ve deniz inşaatı alanlarında faaliyette bulunan firmalara kiralanmak üzere özel olarak üretilmiş olan DRYWELL HOPPER BARGES, PONTOONS, HOPPER BARGES, SPLIT HOPPER BARGES gibi ekipmanlardan oluşan geniş bir deniz vasıta filosuna sahiptir. Dünya üzerinde birçok bölgede faaliyet gösteren firma, patentine sahip olduğu her tip ve boyutta kullanılabilen modüler sistemli pontoonlar ve dredger- lar ile yüksek seviyede dinamik ve statik güç sağlama garantisi vermektedir. Ayrıca birçok ekipmanın modüler sistemli olması, ekipmanların ihtiyaç duyulan bölgelere konteynerler vasıtası ile kolaylıkla ve hızlı bir şekilde yönlendirilmesi konusunda büyük kolaylık sağlıyor. Filosunda bulundurduğu Confloat Container Pontoons ile karada depolama, sınırlı alanlara kolay ulaşım, modüler sistemli ve konteyner haline getirilebilen yapılarıyla ihtiyaç duyulan bölgelere demir, deniz ve kara yolu vasıtasıyla kolay ve düşük maliyetli ulaşım gibi avantajlar ile kullanıcılarına birçok konuda büyük kolaylıklar sağlamakta. “Kiracılarla İlgili Referans Bölümü Mutlaka Açılmalı” Kiracıların anlaşma yaparken verdikleri referansların önemine değinen MCE KARGO Filo Müdürü Kapt. Adnan Keven; “Kiracılar verdikleri referanslarda hep iyi bitirilmiş işlerin referanslarını veriyor. Kötü giden işleri ise armatör hiçbir zaman bilemiyor. Kiracılarla ilgili referans bölümünün mutlaka açılması lazım. KOSDER’de şu anda gemi adamları ve şirketlerle ilgili kara listeler oluşturulmaya başlandı. Ayrıca Gemi Brokerleri Derneği üyeleri de kendi aralarında kiracı bilgilendirme ve uyarı MCE KARGO’nun ticari hayatına başladığı ilk günden bu yana kaliteli, ilkeli ve dürüst hizmet prensibinden vazgeçmediğinin altını çizen Eğerci, gelecekte de aynı düşünce ve ilkeler doğrultusunda müşterilerine hizmet vermeye devam edeceklerini söyledi. MAYIS-HAZİRAN • | 19 | 7 DENİZ Röportaj yazışmaları yapıyor. Fakat yeterli olmadığı kanaatindeyim. Mutlaka kiracılarla ilgili bir veri tabanı oluşturulmalı. Tabi ki sadece kötü referanslar değil iyi referanslarda yazılabilir. Dolayısıyla kiracılarla ilgili olumlu -olumsuz durumlar listelensin ki armatörlerin güncel olaylardan haberi olsun. ‘Gemiler varsa hepimiz varız!’. Bizim asıl mesleğimizin brokerlik olduğunu düşündüğümüzde ise sektörde bulunan brokerlerin de iş yaparken biraz daha etik davranmaları gerektiği kanısındayım. Armatörlerimizin ise rekabetçi bir tavırdan yana olmamaları gerektiğini düşünüyorum. ” diyerek aynı çizgide olan firmaların aynı çatı altında ticari olarak birleşmeleri durumunda ortaya daha iyi rakamların çıkabileceğini, daha iyi kontrat şartlarının gerçekleşebileceğini ifade etti. “P&I ve H&M Sigortalarının Önemi” Geçtiğimiz aylarda MCE KARGO’ya ait JAZZ gemisi bir balıkçı çiftliğine çarptı. Çok yüksek meblağlı maddi bir zarar ve geminin tutuklanma kararı ile karşı karşıya kalan firma, iki buçuk aylık hukuki süreçten sonra haklılığını ve kusursuz olduğunu kanıtladı. Bu işi çözebilmek için her kapıyı çaldıklarını ifade eden Eğerci; “Zorlu bir süreç atlattık. Hem işletme | 20 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Mahmut Can Eğerci son olarak JAZZ gemisinde yaşadığı üzücü olay ve sonrasındaki hukuki süreç aşamasında MCE KARGO ailesine destekte bulunan kişilere teşekkürlerini ise şöyle dile getirdi: “Öncelikle JAZZ gemimizde yaşadığımız sorunda tazmin edilen tutar ile firmamızın ticari faaliyetlerinin aksamasının önüne geçen Raets Marine B.V’ye, olayın lehimize sonuçlanması ve kusursuzluğumuzun ispatı sürecinde firmamız adına gösterdikleri tüm çaba ve emekleri için Sigorta Kuruluşumuzun Türkiye muhabirleri özellikle Omni Ltd. ve Omur Marine Ltd.’ye; ayrıca Çavuş&Coşkunsu Avukatlık Bürosu çalışanlarına gönülden teşekkür ediyorum.” dedi. şirketi olarak hem de gemimizin teknik olarak eksiksiz ve olayla ilgili kusurunun bulunmadığı ko- nularında haklılığımızı kanıtladık. Fakat bu tamamen şirketimizin ortaya koyduğu irade ve direncin sonucudur. Haklarımızı almak adına tüm baskıyı kurduk diyebilirim. Bu süreçte yeterli desteği kesinlikle bulamadık, yalnızca Sigorta Kuruluşumuzun Türkiye muhabirleri Omni Ltd. ve Omur Marine Ltd. bir de KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır bu süreçte desteğini bizden esirgemedi. Filo Müdürümüz Adnan Kaptan da diğer tüm arkadaşlarımızla beraber bu olayı çözüme kavuşturana kadar yoğun çaba harcadı. Kaza sonrası olumsuz birçok prosedür sebebiyle gemimiz Karadeniz’de kaldı ve Türkiye’ye getiremedik. Bu olay çözülene kadar gemimizi Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya ve Gürcistan hattında çalıştırmak zorunda kaldık.” dedi. Mahmut Can Eğerci’nin Kabotaj Bayramı ve Brokerler İçin Mesajı: “Bir denizci olarak sektörün Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutluyorum. Temennim ise; herkesin denizcilik kültürünü ve hassasiyetlerini tam olarak kavraması ve buna uygun hareket etmesidir. Ayrıca en zor mesleklerden biri olan denizcilik mesleğini icra eden tüm deniz çalışanlarına da selametler diliyorum.” dedi. MAYIS-HAZİRAN • | 21 | 7 DENİZ Röportaj Organizasyona katılacak dünyanın önde gelen firmalarından bazılarının isimleri ise şöyle; Amasus Group, Arklow Shipping, Arkon Shipping, BBC, Briese Shipping, Bunge, Cosco, Dreyfuss, Duferco, Enel Trade, Energy Coal, Flinter, Cargil, Mekatrade, Peter Doehle, Wagen Borg, Glencore, Oldendroff , Vertrom… Fikret KÖSOĞLU Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kösoğlu Kimdir? Doğma büyüme İstanbul Kadıköylü olan Fikret Kösoğlu, İstanbul Üniversitesi İşletme bölümü mezunudur. Lisans eğitimi sonrası İngiltere’de Ship Management üzerine eğitim alır. Denizcilik sektöründe çalışmaya ilk olarak İnandılar Denizcilik’te başlayan Kösoğlu, sonrasında ise uzun yıllar Atasoy Grup Denizcilik’te çalışır. Kösoğlu, 2005 yılında bir ortağı ile birlikte Ülgen Gemi Kiralama Şirketi’ni kurar. Kösoğlu, 2013’t ise Gemi Brokerleri Derneği Başkanı seçilir. | 22 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ “Denizcilik Sektörünün Lokomotifi Armatörlüktür” Gemi Brokerleri Derneği (GBD), İstanbul’da dev bir organizasyona ev sahipliği yapmak için gün sayıyor. 27 Haziran’da yapılacak olan ‘Bosphorus 2014 Shipbrokers, 40’ı aşkın ülkeden 1500 denizciyi İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya getirecek. GBD Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kösoğlu, Türk denizcilik sektörünün tanıtımına büyük katkı sağlayacak olan bu organizasyonun sıkıntılı günler yaşayan tersanecilere, kumanyacılara ve ikmalcilere önemli iş bağlantıları yakalama fırsatı sunacağını belirtti. S özlerine, Gemi Brokerleri Derneği’nin kurucu üyelerine teşekkür ederek başlayan Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kösoğlu, o yılların meşakkatli bir dönem olduğunu belirterek, böyle bir dernek kurma teşebbüsünde bulunmanın zorluğuna dikkat çekti. Dernek olarak amaçlarının Gemi Brokerliği mesleğinin gelişimine ve uluslararası standartlara ulaşmasına katkıda bulunmak olduğunu ifade eden Kösoğlu şöyle devam etti: “Ulusal ve uluslararası gemi alım satımı ve gemi ile yük, eşya, kargo taşımacılığı ve lojistik hizmet üretimi, taşıma işleri operatörlüğü, komisyonculuğu, danışmanlığı, yükleniciliği ve benzeri işlerin Türkiye’de geliştirilmesi için gerekli araştırma ve çalışmalarda bulunuyoruz. Uluslararası faaliyetlerde bulun- mak, yurtiçindeki veya yurt dışındaki dernek veya kuruluşlara üye olmak ve bu kuruluşlarla proje bazında ortak çalışmalar yapmak veya yardımlaşmalarda bulunmak da dernek faaliyetlerimiz arasındadır. Üyelerimiz arasında sosyal, ekonomik ve kültürel dayanışmayı sağlayarak bunu geliştirmek, bilgi, tecrübe ve deneyimleri paylaşmak adına birtakım faaliyetler ve etkinlikler düzenliyoruz. Her ay bir veya iki kez üyelerimizin katıldığı etkinlikler düzenliyoruz. Ayrıca Gemi Brokerliği mesleğinin gelişimine katkıda bulunmak amacı ile eğitim faaliyetlerini organize ediyoruz. Bu eğitimleri PÜSEM ile birlikte yürütüyoruz. Eğitimlerimizin ikinci dönemindeyiz, Mayıs sonuyla birlikte bu dönem eğitimlerimizi bitirdik. Eylül 2014’te 3. dönem eğitimlerimiz başlayacak. Eylül 2014 ile Mayıs 2015’i kapsayan 9 aylık süreçte her ay 2 seminer yapmayı planlıyoruz. PÜSEM ile birlikte yürüttüğümüz brokerlik sertifika programımızı devam ettirme düşüncemiz var. PÜSEM’le bir araya gelip konu başlıklarını belirleyip müfredatı gözden geçireceğiz. Şu ana kadar eğitimlerimizden herkes memnun kaldı. Ayrıca önümüzdeki dönem için BİMCO ile görüşmeler yaptık. Açıkçası eğitimlerimizi vermeye işin A’sından başlıyoruz. Bu eğitimlerimiz dışında da üniversitelerde kariyer günlerine katılıyoruz. Kariyer günleri bizim için çok keyifli geçiyor. Özellikle öğrencilerin mesleğe olan merakı ve ilgisi bizi daha çok heyecanlandırıyor.” diyerek derneğin, Türkiye Gemi Brokerleri Derneği adını alabilmek için çalışmaları yürüttüklerinin bilgisini de verdi. Bosphorus 2014 Shipbrokers’da 1500 Katılımcı Yer Alacak Avrupa ülkeleri, Uzakdoğu ve ABD başta olmak üzere farklı bölgelerden seçkin denizcilik firmalarını buluşturacak olan Bosphorus 2014 Shipbrokers’a dünyanın önde gelen armatörleri, brokerleri, yük sahipleri, denizcilik acenteleri sigortacılar ve yakıt ikmalcileri katılacak. 1500 katılımcıdan yaklaşık 900’ünün yabancı firma temsilcileri olacağını ifade eden Kösoğlu, Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi (BIMCO) CEO’su ve Angus Frew’in de organizasyona katılacak isimler arasında yer alacağını söyledi. Organizasyon için aylar öncesinden bini aşkın firma temsilcisinin yerini ayırttığını belirten Kösoğlu; “İstanbul, denizcilik sektörü için de tam bir cazibe merkezi. Özellikle yabancı katılımcılar büyük bir heyecanla bu organizasyonu bekliyor” dedi. Etkinliğin ‘Shipping Week’e Dönüştürülmesi Planlanıyor Bu organizasyonun ilkini 2012 yılında gerçekleştirdiklerini hatırlatan Fikret Kösoğlu, ilk organizasyonun yüzde 60’ını yabancı katılımcıların oluşturduğunu belirterek; “Bu yıl çok daha yoğun bir ilgiyle karşılaştığımız için davetli sayısını 1500’e çıkardık” dedi. Her iki sene de bir bu organizasyonu gerçekleştireceklerini belirten Kösoğlu, bu etkinliğin kapsamını genişleterek seminerler ve workshop’ların olduğu bir ‘denizcilik haftası’ yapmak istediklerinin bilgisini verdi. Kösoğlu; “2016’da bu projemizi hayata geçirmeyi planlıyoruz” dedi. 11 firmanın sponsorluk yapacağı etkinliğin onursal sponsoru ise İMEAK Deniz Ticaret Odası olacak. Kösoğlu, organizasyona sektörden büyük desteğin olduğunu söyledi. “Mesleki Eğitim Çok Önemli” Denizcilik sektöründe çalışanların en büyük sıkıntısının mesleki eğitim yetersizliği olduğuna dikkat çeken Kösoğlu, sektörün içinde olan insanlardan, eğitim görevlileri veya avukatlardan seminer vermelerini istediklerini belirterek şöyle devam etti: “Bizler bu mesleği yapacak olan gençlere neler yapmaları gerektiğini anlatıyoruz. Gençler brokerliği adından dolayı havalı bir iş olarak görüyor ve tercih ediyor. Fakat brokerlik yapmak istiyorlarsa donanımlı olmaları gerekiyor. Özellikle İngilizcelerinin iyi değil çok iyi olması gerekiyor. Bilgiye devamlı aç olmaları gerekiyor ve hep bir adım önde olmalılar. Brokerler, armatör ve kiracı arasında bir köprü oluşturuyor. Armatörler direkt kiracı ile çalıştıkları zaman çok fazla sıkıntıyla karşılaşıyorlar. Bir problem yaşandığında ilişkiler de geriliyor. Ancak arada broker olduğu zaman hiç çözüme ulaşmayacak konular dahi sonuçlanıyor. Arada brokerin olması ilişkileri de yumuşatıyor. Dolayısıyla brokerlerin öncelikli olarak insan ilişkilerinin çok iyi olması lazım. Bunun yanı sıra broker olacaklar her konu hakkında bilgiye sahip olmalılar ve dünya gündemini takip etmeliler.” dedi. Gemi Brokerleri Derneği FONASBA ve BİMCO Üyesi Gemi Brokerleri Derneği olarak FONASBA üyeliğinin yanı sıra BİMCO üyesi de olduklarının bilgisini veren Kösoğlu; “BİMCO üyeliğimiz sürecinde bizlere Şadan Hanım(Kaptanoğlu)’ın çok desteği oldu. Bunlar, derneğimiz adına güzel çalışmalar. Ayrıca bazı konferans ve fuarlara dernek olarak sponsorluk çalışmalarımız da oldu.” Türkiye’de geçmiş yıllarda brokerlik mesleğine daha çok emlakçılık gözüyle bakılırdı. Son on yıldır ülkemizde brokerlik mesleğinin ayağa kalktığını ve hak ettiği konuma geldiğini söyleyen Kösoğlu; “Bunun sebebi de ülkemizde gerçekten çok iyi brokerlerin olmasındandır. Dünya piyasalarında adı geçen brokerlerimiz var. Bunun yanı sıra çok iyi operatörlerimiz de var. Operatörlük önemli çünkü operatörlüğün kökeni de brokerliktir. Baktığımız zaman dünya devlerinin yükünü bağlamaya yetkili olan brokerlerin birçoğu Türk’tür. Geçmişte çoğu insan, brokeri bir telefonu, bir bilgisayarı, faksı olan, oturduğu yerden komisyon faturası kesip, armatörden avantasını alan kişi olarak görüyordu. Artık bu algı yok. Armatör tarafında brokerliğe bakış açısı da değişti. Brokerin neler kazandırıp kaybettirebileceğini artık armatörlerimiz biliyor. Zaten bizim mesleğin önem kazanması da bu süreçten sonra oldu. Artık ikinci jenerasyon armatörlerimiz brokerliğin ne demek olduğunu biliyorlar. Çünkü onlarda brokerlik yaptılar. Şimdi ise onlar işin başında. Bir de benim hep söylediğim bir şey var; yabancı bir kiracının yükünü Türk broker ve yabancı bir broker veriyorsa burada armatörün Türk brokeri seçmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye’de şu anda bu işleri yapanlar son derece etkin ve yetkin konumdalar. O yönden armatörlerin güvenmesi gerekiyor.” dedi. Fikret Kösoğlu’nun Kabotaj Bayramı Mesajı “Türkiye denizcilikte çok ilerledi. Bu gurur verici bir durum. Armatörlüğümüz de çok ilerledi. Denizcilik sektörünün lokomotifi armatörlüktür. Sektörümüz gelecekte çok daha iyi yerlere gelecektir. Sizin aracılığınızla denizcilik sektörümüzün Kabotaj Bayramı’nı kutlar, herkes adına başarılı bir yıl olmasını dilerim.” MAYIS-HAZİRAN • | 23 | 7 DENİZ Makale Kubilay ULUCAN ATCOM DENİZCİLİK Başkan Ülkemizi bugünlerde yasa boğan ölümlerle sonuçlanan maden kazasında ve daha önceleri meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar versin diliyorum. Riskli Mesleklerde İş Güvenliği K | 24 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ amuoyunda derin etki yaratan bu tür kaza ve olaylarda olduğu gibi bu sefer de yine tepkileri azaltmak ve bir suçlu bulmak amacıyla asıl sorun göz ardı edilmekte. Bu kültürümüzde yer edinmeye başlayan kötü bir uygulama haline geldi. Politikacılar suç işlediğinde partiyi tamamen kapatmak, taraftar kötü tezahürat yaptığında kulübü cezalandırıp stadyumu kapatmak, kusurlu yayın yapan tek bir program hatta küfürlü bir tek cümle için tüm televizyon veya gazete yayınını durdurmak, alkollu araç kullanırken yakalandığında şoförü serbest bırakıp aracı ve ehliyeti bağlamak gibi traji komik uygulamalar bizim kanunlarımızda gördügümüz uygulamalardan sadece birkaçı. Tüm bunlar hayatımızın her alanındaki (Yasama, Yürütme, Yargı, Spor, Sanat, Siyaset, Basın) kanun yapıcılar, idareciler tarafından kolaya kaçmak, hayata uygun uzun vadeli yönetmelikler, kanunlar hazırlamak yerine kamuoyunun anlık beklentilerine cevap verecek çareler üretmektir. Suç işleyen bireyi ayıklayıp cezalandırmak yerine yerleşik bir hedef olan kurumu, tüzel kişiliği, nesneyi cezalandırması devletin gücü değil acizliği olur. Şimdilerde kanunlarda yapılacak değişikler ile taşeron kurumlar kısıtlanacak hatta çoğu iş alanı için yasaklanacak şekilde kanun teklifleri hazırlanıyor. Taşeron şirketler veya çalışanları değil tüm riskli sektörlerde sorun iş güvenliği yasaları ve çalışanların bu konulardaki yeterli eğitim almamasıdır. Yeterli iş güvenliği eğitimi almış her bir çalışan o iş yeri ortamı için sürekli bir denetleyici durumunda olur ve kazaları öncül önleyici etkidir. Taşeron şirketlerin iş güvenliğini sekteye uğrattığı veya gözardı ettiği şu günlerde tartışılıyor. Kanunlarımız basit şekilde iş güvenliği kurallarının çalışılan ortamda taşeron ya da asıl çalışan gözardı edilmeksizin ortamda bulunan herkese uygulandığı taktirde güvenli çalışma ortamı yaratılır. Yurtdışında birçok büyük şirketin merkezini ziyaret ederken dahi kısa bir video izletilmekte, güvenlik konusunda bilgiler verilmekte ve ziyaretçilerin dahi bu minimum güvenlik kurallarına uyulması istenmektedir. Kaldıki riskli ortamlarda görev alacak olan aracı bir şirketin güvenliğe asgari önem vermesi ve uyması zorunlu tutulması taşeron sorununun önündedir. Devletin görevi kural koymak, üst denetim yapmak ve cezalandırmak ile sınırlı kalmalıdır. Aksi takdirde her büyük üzücü kaza sonrası hedef saptırıp iş güvenliğinin genel kurallarını göz ardı ederiz. Denizcilikte de bu böyledir aslında. Gemi üzerindeki herbir denizci, dışarıdan gemiye geçici çalışmalar için günü birlik gelen her çalışan kurum ve şahıs bir taşerondur gerçekte. Dünyada en tehlikeli meslekler arasında sayılan madencilik ve denizcilik kıyaslandığında denizcilikte daha fazla kaza olmasına rağmen daha az can kaybı yaşanmaktadır. Buna ragmen daha az duyduğumuz madencilik kazalarında daha fazla hayat kaybı meydana geliyor. Bunda denizcilikteki sadece ulusal değil uluslararası iş güvenliği ve çalışma standartları kurallarının çok yakından denetlenmesidir. Denizcilik sektöründe çalışan her denizci ileri derece iş güvenliği eğitimlerinden geçerken, aynı gemilere hizmet veren yerel tersanelerdeki çalışan şirketler ve taşeronlar denetimlerin ve iş güvenliği eğitimlerinin yeterli olmamasından dolayı tersanelerden sık sık kaza haberleri almaktayız. Halbulki aynı gemiler uluslararası sularda Türk mürettebat ile iş kazasına maruz kalmadan tüm yılı tamamlayabilirken, ilk tersane ziyaretinde kazalarla kar- şılaşıyorlar. Gemiler uluslararası sularda dolaştığından ve denetlendiğinden dolayı iş güvenliği, çalışanların egitimi ve ekipmanı konusunda en ufak bir eksikliğe müsade edilmemektedir. Bu basit örnek bize artık dünya standartlarında bir ulusal iş güvenliği kültürü oluşturmamızı, “idare et abi” zihniyetinin sürdürülemeyeceğini gösteriyor. Çalışanlarımıza iyi eğitim sağladığımızda son derece başarılı olduklarını ve dünya standartlarında iş verimi alacağımızı göreceğiz. Bu konuda sadece toplu sözleşmeler veya seçimlerin yapıldığı dönemlerde kendini gösteren sendikacılık anlayışında değişmesi ve sendikaların asıl görevlerinden birinin de iş ve işçi güvenliği denetimi, eğitimi olmalıdır. Sürekli üretim ve uluslararası rekabetin ilk adımı üretimi arttırmak değil iş güvenliğini sağlamaktır. İş güvenliğinin tüm kurumlar, şahıslar, yan kuruluşlar, geçici işçi veya taşeron şirketler için aynı standartlarda zorunlu tutulmaması durumunda bugün yapılan yanlış saptamalar ve kazaların sadece taşeron şirketler sebebiyle olduğu tespiti bizi yanıltacak sorunları bir sonraki üzücü habere dek öteleyecektir. Yine yapılan yanlış saptamalardan birisi de iş güvenliği denetimlerinin özel şirketler veya çalışanlar tarafından yapılmasının güvenlik zafiyetine yol açtığı ve bu kurum/ kişilerin ücret aldıkları şirketleri denetleyemeyecekleri söylenmektedir. Dunyanın hiç bir ülkesinde devlet hem kural koyup, hem denetleme, eğitme, uygulama, cezalandırma mekanizmalarını tek elden yürütemez ve bunun gereği yoktur da... Aslında hayatımızın her alanında taşeron kurumlar tarafından güvenlik için denetleniyoruz zaten; arabalarımızın düzenli yapılan muayeneleri bağımsız şirketler tarafından bizim ödediğimiz ücret karşılığında yapılmakta. Bu denetimlerden araçların güvensiz şekilde trafiğe uygun raporu alması mümkün değildir. Böyle bir durumda denetleyen şirket ve denetimi yapan sahıs birinci derecede kusurlu ve suçlu durumda olur ve mesleki ehliyetlerini kaybederler. Ayrıca cezai işlemle karşılaşırlar. Denizcilik sektöründeki güvenlik incelemeleri (vetting inspection) yine bağımsız şirketler tarafından yapılmakta, ancak ücreti gemi sahibi tarafından ödenmektedir. Bu inceleme raporları gemi kiralayan uluslararası şirketler tarafından kabul görmekte, güvenilirliğinden şüphe edilmemekte ve gemiler bu raporlara istinaden sefere çıkıp, yük bulabilmektedirler. Bu örnekler bize gösteriyor ki iş güvenliği konusunda sadece madencilik, denizcilik değil tüm meslek gurupları için genel minimum kurallar ve denetleme mekanizmaları oluşturulmalıdır. Kalıcı bir iş güvenliği kültürü ancak bu şekilde oluşturulabilir. Yıllar önce 1998 yılında çalıştığım gemiye ilk ISM (Uluslararası Güvenlik Yönetimi) uygulamaları başladığında tüm mürettebat bunun kendilerine ekstra çalışma yükü getirecegini keza gemi sahipleri de bu uygulamaların işleri yavaşlatacağını düşünmüştü. Çoğu zaman evrakların tamamlanması için gelişi güzel yapılan ISM çalışmaları ve evrakları daha sonra karşılarına iş kazaları ve seferlerde gecikmeler olarak geri döndu. ISM’deki temel kural; yapılan her işlemin kaydının tutulması ve işlemlerin kuralına göre yapılmasıdır. Çalışanlarımıza minimum iş güvenliği kuralları egitimini vermek ve iş güvenligi denetim kurumlarının oluşturulması ekonomi çarklarının daha güvenli ve sekteye uğramadan dönmesini sağlayacaktır. Hepinize sağlıklı, güvenli yarınlar diliyorum. “Dünyada en tehlikeli meslekler arasında sayılan madencilik ve denizcilik kıyaslandığında denizcilikte daha fazla kaza olmasına rağmen daha az can kaybı yaşanmaktadır. Buna ragmen daha az duyduğumuz madencilik kazalarında daha fazla hayat kaybı meydana geliyor. “ MAYIS-HAZİRAN • | 25 | 7 DENİZ Dernekler İMEAK Deniz Ticaret Odası Haziran Ayı Toplantısı Yapıldı İMEAK Deniz Ticaret Odası Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Tahir Sarı Başkanlığında 12 Haziran tarihinde Deniz Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Meclis toplantısı Soma’da hayatını kaybeden maden işçilerine saygı duruşu ile başladı. Toplantıda konuşan Meclis Üyesi Bahri Turan, Deniz Hukuku Derneği eski Başkanı Prof. Dr. Kerim Atamer’in Comite Maritime International (CMI)’a gönderdiği, Türkiye’deki siyasi olayların konu edildiği mesajla ilgili olarak sert çıkışlarda bulundu. Meclis gündemini bir anda değiştiren Bahri Turan’ın açıklaması sonrasında mesaja yönelik açıklama yapmak isteyen Prof. Dr. Kerim Atamer’in savunması meclis üyelerini tatmin etmedi. 17 ve 25 Aralık operasyonları ile gezi olaylarının patlamasıyla endişe yaşadıklarını ve bu olaydan dolayı CMI ile görüşmeler yaptığını söyleyen Atamer, 2015 yılı Nisan ayında yapılması planlanan Deniz Hukukçuları Konferansı’na 600’ü aşkın delegenin geleceğini ve bu süreçte büyük sorumluluk altına gireceklerini belirterek mail olayına açıklık getirmeye çalıştı. | 26 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ BAHRİ TURAN: “SEBEBİNİZ HER NE OLURSA OLSUN BU VATANA, SEKTÖRE İHANETTİR” Meclis gündemine bomba gibi düşen yazışma hakkında konuşan Meclis Üyesi Bahri Turan; “Biliyorsunuz ki Türkiye’de son zamanlarda birçok olaylar yaşanmakta. Hem yurtiçinde hem yurtdışında çok sıkı takip edilen, gelişmelerle ilgili maalesef negatif bilgileri yavaş yavaş almaya başladık. Daha önceden yurtdışında tanıdığımız, eşler dostlar, iş yaptığımız insanlar, özellikle finans kuruluşlarından görüştüğümüz kişiler şaka yoluyla da olsa sorular soruyorlardı bizlere. Maalesef 3-4 gün önce İsviçre’den iş yaptığım birisinden bir telefon aldım. Arayan kişi ‘Türkiye’de yaptığımız çalışmaları gözden geçirmek istiyoruz’ dedi. ‘Sorun ne?’ dedim. ‘Türkiye’de büyük bir kaos bekleniyormuş!’ dedi. ‘Gezi olaylarını mı kast ediyorsunuz?’ dedim. ‘Yok yok, hayır’ dedi bu konuşmalar oldu kapattık. Ertesi gün Singapur’dan başka birisi aradı. Olayı araştırdım. Olay şu; CMI (Comite Maritime İnternational) diye bir kuruluş var. Bunun da dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de Denizci Hukuku Derneği var. Bu kuruluşlarda ise önemli karar mercilerinde bulunan kişiler var. Bu kişiler Türkiye’den birinden bir mesaj alıyor. 2015’in Nisan-Mayıs-Haziran döneminde Türkiye’de insanların can ve mal güvenliğinin olamayacağı gerekçesiyle, düzenlenmiş olan bir etkinlikten feragat edilmesi talep edilmiş. Bu olayı araştırdığımda maalesef böyle bir yazı çıktı. Dile getirmek istemiyorum, gerçekten orda yazıyor. Türk Hükümetinin ortak olduğu ortağı “Joint-Venture” diye geçiyor. “Joint-Venture”la arasında geçen bu tatsızlıklardan dolayı çok kötü ayrılık oldu. Özellikle 2015’in ilkbaharına atıfta bulunarak o dönemde Türkiye’de hiçbir etkinliğin yapılmamasını önemle arz eden arkadaşlarımız çıktı. Ben şimdi soruyorum! Acaba bu arkadaşların çifte pasaportu olduğu için mi bu işleri rahatlıkla yapabiliyorlar? Bu yazının arkasında Prof. Dr. Kerim Atamer’in olduğunu öğrendim. Şu an elimde Türkiye’nin durumunu 4-5 maddeyle açıklayan o yazışma var. Sebebiniz her ne olursa olsun bu vatana, sektöre ihanettir. Sizin o gün teşkil ettiğiniz görev her ne ise, üzülerek gördüm şimdi, Türk Ticaret Kanunu’nu hazırlama komisyonunun da bir ferdisiniz. Yazık, günah, bu devlet de size değer vermiş. Biz iflas etsek de ülkemiz ayakta, biz bu ülkeyi terk etmeyiz. Bizim çifte vatandaşlığımız yok arkadaşlar. Biz bu konuda çok hassasız. Bir daha bu ülkeyi bu duruma düşürecek ne bir eylem, ne de söylemlerde bulunmayın.” şeklinde açıklama- larda bulundu. PROF. DR. KERİM ATAMER: “BEN EV SAHİBİYİM VE ENDİŞEM BU” Bahri Turan’ın iddialarına açıklık getirmek için tekrar kürsüye çıkan Prof. Dr. Kerim Atamer, ülkenin o dönemki şartlarında CMI gibi bir konferansa ev sahipliği yapmanın zor olduğunu ve bunun ağır bir sorumluluk getirdiğini söyledi. Atamer; “Geçtiğimiz toplantılarda CMI’nın bir toplantısının Türkiye’de yapılması için girişimlerimizin olduğunu ve esaslı adımlar attığımızı söylemiştim. Deniz Hukuku Derneklerinin başı olan CMI’ı Türkiye’ye taşımak bizim için bir onur olacaktı. Biz ilk başvuruyu yaptığımızda Gezi olayları oldu, daha sonra 17 Aralık süreci yaşandı Türkiye’de. Türkiye’ye milletlerarası arenada yoğun bir baskı gelecek. Ben bunu göze alamadım. Ben ev sahibiyim ve endişem bu. Bu yüzden Nisan ayının iyi bir zaman olmadığını söyledim ve endişe duydum. Yönetim kurulu olarak alınan karara göre de erteleme kararı aldık. Ben de sizinle birlikte bu ülkede yaşıyorum ve üstelik de devlet memuruyum.” diyerek iddialara yanıt verdi. METİN KALKAVAN: “DENİZCİLİĞİ TEMSİL EDEN HİÇBİR KURUM, DÜNYAYA TÜRKİYE İÇİN ‘GÜVENLİ DEĞİL’ DİYEMEZ” Konuyla ilgili konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Denizcilik sektörünü temsil eden hiçbir kurumun Türkiye’nin imajını zedeleyecek açıklamalarda buluna- maz diyerek “Hiç kimsenin hiçbir şekilde bu ülkeyi dışarıya şikayet etme hakkı yok. Hangi şartlar olursa olsun. Bu ülkede yaşıyorsanız terörü de depremi de göğüsleyeceksiniz. Ama Deniz Hukuku Derneği gibi önemli bir kurumun başındaysanız kendi görüşünüzü ifade etme hakkına sahip değilsiniz. DTO’nun resmi ağzı benim. DTO’nun uyguladığı stratejileri söylerim. Ama kendi görüşümü ifade etmem. Türkiye iyi yönetildiği zaman çok hızlı büyür, kötü yönetildiği zaman yine büyür. İki gün önce Atatürk Havalimanı’nda rekor kırıldı, 138 bin yolcuyla. Bunların çoğu da yabancı. Bu insanlar bu ülkeye güveniyorsa siz niye güvenmiyorsunuz. Cesaretli olmak lazım. Bize sorsaydınız biz de size yardımcı olur masraflarınızı karşılardık. Biz denizciliğe bir bütün olarak bakıyoruz. Ama bu konu bize çok pahlıya mal olacak. Ben Deniz Ticaret Odası olarak çok üzüldüm. Denizciliği temsil eden hiçbir kurum, dünyaya Türkiye için ‘güvenli değil’ diyemez. Böyle bir hakkı yok. Bu söylem büyük elçiliklere ait. diye konuştu. meclise aktaran İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkan Vekili Faruk Ürkmez; “Gemi inşa konusunda bu kürsüden gerek DTO’yu ve GİSBİR’i uyardım. Bildiğiniz gibi gemi inşa sözünden hareketle bir inşa varmış gibi düşünceyle Maliye Bakanlığı, askeri gemilerin inşasında yüzde 3 stopaja tabi tutuluyor. Öte yandan aynı tesislerde tank, roket gibi savunma sanayi ürünleri üretiliyor ve stopaj yok. Biz de ise gemi inşa sözü olduğu için yüzde 3 stopaja tabi tutuluyoruz. Odamız bu yüzde 3’ü irdelemeli. Kendi tesislerimizde gemi inşa değil gemi imalatı yaptığımızı anlatmamız lazım.” dedi. FARUK ÜRKMEZ “KENDİ TESİSLE- MURAT KIRAN: “BİZ GİSBİR OLARAK KANUN KOYUCU DEĞİLİZ” Maliyenin sıkı para politikaları olduğunu ve KDV iadelerinde yeni sorunlar yaşadıklarını ifade eden GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran; “KDV iadelerini 5 senede alabilirsek ne mutlu bize. Biz GİSBİR olarak kanun koyucu değiliz fakat gerekli başvuruları yaptık. Ama şunu duyduk “İhalelere girenler yüzde 3 stopajı görmüyorlar mı?” Gemi inşa sanayi için böyle olmaması gerektiğini ifade ettik. Geçen ay gemi inşa sanayi ihracatını yüzde bazında en fazla arttıran sektör oldu. Gemi inşa sanayi inşallah küllerinde doğacaktır.” dedi. RİMİZDE GEMİ İMALATI YAPTIĞIMIZI ANLATMAMIZ LAZIM” Askeri gemi inşasında Maliye Bakanlığı’nın aldığı yüzde 3’lük stopaja değinen ve mağduriyetini MAYIS-HAZİRAN • | 27 | 7 DENİZ Gemi Sanayicileri Derneği’nin Olağan Seçimli Genel Kurulu 4 Haziran 2014 tarihinde Türk Loydu’nun Tuzla’daki merkezinde gerçekleşti. Atatürk ve silah arkadaşları için yapılan bir dakikalık saygı duruşu ve okunan İstiklal Marşı’nın ardından GESAD Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökalp yıllık faaliyet raporunu Genel Kurul Üyeleriyle paylaştı. GESAD, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerinin yanı sıra Yalova Gemi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi gelişmelerinin genel bir değerlendirmesinin ardından Başkanlık ve Kurul seçimlerine geçildi. GESAD Yönetim Kurulu ve İlgili Kurulları şu şekilde oluştu. Yönetim Kurulu Asil: Ziya Gökalp, Özdemir Ataseven, Alp Özalp, Adil Turgut, M.Salih Cebecioğlu, Mehmet Akkuş, Yılmaz Onur Yönetim Kurulu Yedek: A.Hakan Şekerci, A.İlker Meşe, Mehmet Köse, Sefer Yıldırım, İsmail Yalız, Aslan Düzağaç, Faruk Özer Danışma Kurulu Asil: Ahmet Gökalp, Ercan Bostancı, Mustafa Gürsoy, Özkan Köksal Danışma Kurulu Yedek: Şerif Üzüm, Cavit Özdamar, Metin Şener, Metin Ürkmez Denetleme Kurulu Asil: Can Kalkavan Engin Sezen, Hasan Polat Denetleme Kurulu Yedek: Mehmet Gürbüz, R.İbrahim Çakan, Oruç Yıldırım Here today. Here tomorrow. Danfoss is a leading global player Every day, more than 250,000 items This is also true in Industrial Automation, a Danfoss entity dedicated within the development and are produced at 70 factories in 25 production of mechanical and countries. Impressive as these figures to focusing on the industrial world of today. Through us, you gain access to electronic products and controls. are, we are most proud of the way our Since 1933, our extensive know-how apply the highentire Danfoss pool of technoloGİSAŞ Gemi dedicated İnşa Sanayiemployees A.Ş. Çevre Danışmanlık Birimi, tümthe GİSAŞ çalışanlarının çevreye olan bilincini has made modern life easier and ve weduyarlılığını quality components customer gies,dolayısıyla with special emphasis onSanayi sensors arttırabilmek adına in 5 Haziran Dünya Çevre Günü GİSAŞ Gemi İnşa A.Ş. continue to break new ground within solutions, adding düzenledi. value to the end and controls. Genel Merkezi’nde bir etkinlik our core business areas. products. Building strong partnerships We offer safer, more reliable and lenerek, kişiyeinözel fidan dikim ve gelecek nesillere bir nefes Etkinlikte; küresel çevre sorunis of great importance to us, because it moredeefficient solutions a close sertifikaları da takdim edildi. olsa bırakabilmek adına, Balıkelarına, insanoğlunun çevre üzecooperation based on firm values. is purely by understanding our GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş. tasir’in Kepsut ilçesinde 180 adet rindeki etkilerine, alınabilecek customers’ needs that we can meet the rafından düzenlenen etkinlik, fidan dikimi gerçekleştirildi. Etönlemlere ve Tuzla Tersaneler expectations of tomorrow. GİSAŞ, gündemine Dünya Çevre Günün’ü taşıdı kinliğin sonunda yapılan afiş ve Bölgesinde çevresel konularda stant sunumunun yanı sıra fidan alınan önlemlere değinildi. dikimine ilişkin fotoğraflar sergiGİSAŞ çalışanlarının çevre konularındaki duyarlılığını göstermek amacı ile bilgi yarışması | 28 | • MAYIS-HAZİRAN düzenlenerek yarışma sonunda birinci ve ikinci olan katılımcılara geri dönüşümlü malzemeler kullanılarak hazırlanan armağanlar verildi. GİSAŞ tarafından düzenlenen bu etkinliğin bir diğer önemli yönü ise katılımcılar için Tema Danfoss A/S, Industrial Automation, DK-6430 Denmark, [email protected], www.danfoss.com/ia Vakfı’nınNordborg, da katkıları ile, bu et- tüm çalışanlara ağaç temalı pasta ikram edilerek tamamlandı. kinliği daha anlamlı kılabilmek 7 DENİZ IC.PK.DIC.C1.02.APA / 520B4370 December 2010 /ht Fluid control, pressure and temperature monitoring and control Gemi Sanayicileri Derneği’nin Olağan Seçimli Genel Kurulu, Türk Loydu’nun Tuzla merkezinde gerçekleşti. Mevcut Başkan Ziya Gökalp tüm üyelerin desteğiyle yeniden GESAD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. Core Industrial Products Dernekler Ziya Gökalp yeniden GESAD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi Endüstriyel Kontrol Ürünleri Akış kontrol, basınç ve sıcaklık izleme ve kontrol “Uyguladığımız eğitimlerin yanı sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren firmaların yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. ” MAYIS-HAZİRAN • | 29 | 7 DENİZ DEVİNİM MAKİNA Müh. ve Müm. San. ve Tic. Ltd. Şti. Atatürk Oto Sanayi Sitesi, Ahi Evran Cad. Nazmi Akbacı İş Merkezi No: 278 34398 Maslak/İstanbul Tel : 0 212 346 25 79 Faks : 0 212 346 25 78 www.devinimmakina.com Deniz Sigortaları Seda ERASLAN CertAsig Country Manager Todd C. PASSMAN CertAsig Director of Marine Insurance “Türk denizcilik sigorta sistemi ve kurallarının adil ve açık olduğunu düşünüyoruz. Certasig, Türk marketinde onanmış bir P&I sigortacısı olmaktan dolayı gurur duyuyor. Türkiye’nin güçlü ticaret filosuna ilişkin olarak, Türkiye’nin hem denizci ülke mevcudiyeti hem de deniz sigorta pazarı pozitif bir gelecek vaat etmektedir.” Todd C. PASSMAN “Türk Piyasasına Çok Önem Veriyoruz” | 30 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından, P&I Sigortası sunmak için onaylanan ilk Romanya merkezli sigorta şirket olan CertAsig, 2003’te faaliyet hayatına başladı. Lokal Türk sigorta brokerleri ile irtibatı sağlamak ve onlara destek olmak amacıyla CertAsig Türkiye irtibat ofisi ise 2012’nin Mayıs ayı itibariyle faaliyete geçti. Deniz sigorta işlerinin yüzde 90’ını Türk gemi sahipleri ve işletenlerinin oluşturduğu firmada toplam yazılı primlerin yüzde 40’ını ise deniz sigortaları oluşturuyor. CertAsig, Türk denizcilik marketinde 2008’den bu yana aktif olarak hizmet sağlıyor. Türk piyasasına büyük önem verdiklerini ve Türkiye’deki varlıklarını devam ettirmeyi planladıklarını söyleyen Deniz Sigortası Direktörü Todd C. Passman ve şirketin Bölge Müdürü Seda Eraslan, CertAsig’in faaliyetlerine ilişkin ve sektöre yönelik sorularımızı yanıtladı. Ö ncelikle firmanızı tanıyabilir miyiz? 2003’te kurulmuş olan CertAsig firması; satışlarını ağırlıklı olarak kurumsal müşterilere yapan, hayat dışı sigorta branşlarında uzman bir sigorta şirketidir. Toplam yazılı primlerimizin yüzde 40’ını deniz sigortaları oluşturmaktadır. Deniz sigorta işlerimizin yüzde 90’ını ise Türk gemi sahipleri ve işletenleri oluşturmaktadır. Deniz sigorta poliçelerinin yazılması, esas olarak Bükreş ve Köstence’deki merkezlerimizde gerçekleştirilmekte. Yerel denizcilik piyasasına Tekne&Makine, P&I ve Kargo sigortası ürünlerimiz ile geniş kapsamlı olarak hizmet sunmaktayız. Tüm deniz sigortası ile ilgili işlerimiz ise sigorta brokerleri aracılığı ile sağlanmakta. CertAsig, Türkiye’deki ofisini ne zaman faaliyete geçirdi? Türkiye’deki irtibat ofisimizi Mayıs 2012’de faaliyete geçirdik. İrtibat bürosunun kuruluş amacı lokal Türk sigorta brokerleri ile irtibatı sağlamak ve onlara destek vermekle birlikte Certasig yönetimine ve sigortalama işlemlerine de destek olmaktır. Türkiye’deki portföyünüzde kimler yer alıyor? Portföyümüz ekseriyetle Akdeniz ve Karadeniz’de ticaret yapan küçük ve orta tonajlı gemilerden oluşmaktadır. Kuru yük ve dökme yük gemileri, tankerler, feribotlar, canlı hayvan gemileri, barçlar, romorkörler, servis botları ve yatlar için hem H&M (Tekne & Makine) hem de P&I (Koruma & Tazmin) sigortası yapmaktayız. Ayrıca tüm yük tipleri için de kargo sigortası yapıyoruz. Tüm bu sigorta işlerinde ise deniz sigorta brokerleri ile çalışmaktayız. Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’de ofisleri bulunan CertAsig’in bu bölgelerde denizcilik sektörüne ne ölçüde katkı sunmakta? Romanya ve Bulgaristan’daki CertAsig ofisleri ile Türkiye’deki irtibat ofisimiz, odak noktamız olan Karadeniz ve Doğu Akdeniz marketindeki armatörlere daha yakın olmamıza olanak sağlıyor. Piyasaya bölgesel bilgilerle daha fazla donanmış olarak iştirak edebiliyoruz. Bu doğrultuda, brokerlerimize daha iyi hizmet verdiğimiz ve kendimizi bilgi bakımından tam donanımlı ve yeterli hissettiğimiz alanlara yönelmeye devam edeceğiz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından, P&I Sigortası sunmak için onaylanan ilk Romanya merkezli sigorta şirketisiniz. Bunun firma değerinize katkısından ve öneminden bahsedebilir misiniz? Uzun zamandır beklenen ve Türk marketine bağlılığımızı gösteren çok heyecanlı bir gelişmedir. Bu sayede portföyümüzün artacağını ve P&I sigortasının önemine dair bilincin gelişeceğini düşünüyoruz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından onanmış bir sigorta şirketi olmaktan ötürü de gurur duyuyoruz. Türkiye denizcilik sektörü sigortalandırma sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Önümüzdeki dönem için nasıl bir tablo görüyorsunuz? Türk denizcilik sigorta sistemi ve kurallarının adil ve açık olduğunu düşünüyoruz. CertAsig, Türk marketinde onanmış bir P&I sigortacısı olmaktan dolayı gurur duyuyor. Türkiye’nin güçlü ticaret filosuna ilişkin olarak, Türkiye’nin hem denizci ülke mevcudiyeti hem de deniz sigorta pazarı pozi- tif bir gelecek vaat etmektedir. CertAsig Türkiye’nin gelecek dönem plan ve projelerinden bahsedebilir misiniz? CertAsig’in gelecek dönemdeki planı Türk marketindeki işlerini büyütmeye, kaliteli servis vermeye ve bölgesel brokerlerini desteklemeye devam etmektir. Türk piyasasına büyük önem veriyoruz ve Türkiye’deki varlığımızı devam ettirmeyi planlıyoruz. 1 Temmuz 2014 Kabotaj Bayramı için denizcilik sektörüne iletmek istediğiniz mesajınız nedir? Tüm armatörlerin ve denizcilik sektöründeki diğer tüm çalışanların Kabotaj Bayramını kutlarız. Türk Denizcilik sektörünün gelişmeye devam etmesini diliyoruz. Özellikle tüm gemilere ve gemi adamlarına sakin denizler ve güvenli yolculuklar diliyoruz. CertAsig Türkiye’yi öne çıkaran farkları ve avantajları • Tüm brokerlere pozitif ve hızlı çözüm önerileri ile hizmet sağlama • Geçerli hasarları adil ve hızlı bir şekilde ödeme. • Türk denizcilik marketinde 2008’den bu yana aktif olarak hizmet sağlama • 2M USD’yi aşan tazminat tutarları da dahil olmak üzere Türk piyasasında bilinen birçok deniz hasarını ödemek • Brokerler ile P&I sigortası da dahil olmak üzere farklı denizcilik program yapıları üzerinde yenilikçi çalışmalar yürütmek • Aynı gemiye ait hem P&I hem de H&M sigortası yapabilecek kapasiteye sahip olmak • Lloyd’s, Hannover Re, Partner Re gibi reasürans şirketleri tarafından desteklenen çok güçlü bir reasürans programına sahip olmak MAYIS-HAZİRAN • | 31 | 7 DENİZ Makale Engin KOÇAK Uzman Yönetici Politika Gölgesinde Koster Ticareti Fena halde sıkıcı başlık attım, farkındayım. Ama hemen sayfayı çevirmeyin! Malumunuzdur, 2014’ün ikinci çeyreğinde gerçekten bölgeyi ilgilendiren çok siyasi gelişmeler görüldü ve bu yazımda bunları göz önüne alarak önümüzde neler var değerlendirmeye çalışacağım. Ben yine her zamanki gibi olayları denizcilik açısından değerlendireyim de siz değerli koster armatör ve brokerleri belki denklemi farklı kurarsınız. S ondan başa doğru gidelim… | 32 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Mısır’da, Muhammed Mursi’nin indirilmesi sonrası ülke seçime gitti ve General Abdülfettah el Sisi’yi başkanı olarak seçti. Beğenelim ya da beğenmeyelim, düşük katılımla da olsa bu istikrar adına atılmış ciddi bir adımdır. Bölgenin en büyük tahıl ithalatçısı olan Mısır’ın istikrarı bu bölgede koster için önemlidir. Zaten istikrar sinyalleri Mısır’dan Güney Avrupa’ya çıkan çeşitli yüklerde kendini göstermeye başlamıştı. Kaldı ki, şahsen 5 -6 bin ton aralığında Karadeniz-Doğu Akdeniz arası gibi navlun teklif eden Mısır – Adriyatik taşımaları görmeye başladım. Öyle ki bu durum bro- kerlerin de ilgisini çekiyor. Ayrıca Mısır’ın uzun mamul talebinin yılın ikinci yarısı yüzde 10 artması bekleniyor. Çünkü yeni yönetim konut projelerine yükleniyor ve milyarlarca dolar harcayacağını ifade ediyor. Ukrayna’da da benzer bir durum var. Petro Poroshenko, ülkede Viktor Yanukovych’in halk hareketleri sonucu devrilmesinden sonra seçimle göreve gelen yeni başkan. Poroshenko’nun biz denizcileri ilgilendiren bence en önemli özelliği hem Ukrayna Dış İşleri Bakanlığı hem de Ukrayna Kalkınma ve Ticaret Bakanlığı yapmış, iş adamı kimliğiyle de öne çıkan ‘dolu’ bir kişilik olması. Bu birleşim bence Ukrayna’nın hem AB ile hem de Rusya ile daha çok kendi menfaatlerini güden bir politika geliştirmesini, her iki tarafı da kendi ticaretini kalkındıracak mesafede tutmaya çalışacağını gösteriyor. Denizcilerin bilmesi gereken en önemli konu şu: Bu ülke, devrim sonrası ciddi biçimde IMF’ye AB’ye hatta ABD’ye (gerçi o bir miktar hibe yaptı ama) milyarlarca dolar borçlandı. Diğer yandan, Rusya’ya da enerji bakımından bağımlı durumda. Bu borçları ödemek için derhal kalkınmalı, ticareti hız kesmemeli. Bunun işaretlerini nereden görüyoruz? Geçen yazımda da bahsetmiştim, Ukrayna’dan Kuzey Afrika’ya yarı-mamul ve mamul çelik çıkışla- olumlu tesiri için vakit var. Türkiye yüzde 8 büyüdüğünde Karadeniz’de navlunların nasıl olduğunu, sonra büyüme yüzde 2-3’e düşünce ne olduğunu hatırlıyoruz değil mi? Türkiye 2013’te yüzde 4,4 büyüdü 2014-2015 için de uluslararası ekonomistler yüzde 3 civarı, hükümet ise yine 4-4,5 civarı büyüme bekliyor. Bu durumda Karadeniz’de ticarete etki eden önemli ithalat/ithalatçılardan Türkiye’nin etkisi sınırlı kalacak diyebiliriz. rı hızlandı. Son iki yıldır Güney Avrupa’nın fiyat belirlediği Kuzey Afrika çelik ithalatlarında Ukrayna’dan da rekabetçi fiyatlar geliyor. Türkiye’den de bahsetmemek olmaz. Son bir yılda ülkenin seçimler dolayısıyla nasıl bir rüzgardan etkilendiği malum. Şimdi ise istikrara doğru yeni bir yönelim var ve her seçim geçtikten sonra Türkiye’nin önündeki belirsizlikler de teker teker kalkacak. Fakat hala bunun Karadeniz ticaretine Biraz da ekonomik politikalara ve şu son dönemdeki navlunların etkisine bakalım… Herkesin malumudur, son bir aydır navlunlar yine tatmin edici seviyelerin altında kalmaya başladı. Bunda tabi ki tatillerin, yukarıdaki siyasi olayların arka planının ve yaklaşan yazın etkisi var. Fakat bence genel olarak bu yavaşlamayı bir de Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) parasal genişleme yapacağı beklentisi var. Ne alakası var AMB’nin koster ticaretiyle? Güney Avrupa’nın uzun mamulleri ve çimentosu Kuzey Afrika’ya, bilhassa Cezayir’e akarken, Türkiye’nin Avrupa’dan hurda maliyetleri avro iken, Rusya ve Ukrayna’nın Avrupa’ya üre, çelik, yarı-mamül gibi ihracatlarında avro/dolar paritesi önemli bir rol oynarken, denizciler Avrupa’da likidite bolluğunun, avronun dolar karşısında gerilemesinin ve faizlerin düşmesinin etkisini gözden kaçırmamalıdır diye düşünüyorum. Bundan seneler önce AMB’nin Amerika’daki “mevkîdaşı” Fed’in yaptığı genişlemenin sonuçlarını hep beraber gördük, şimdi benzer bir önlem pakedi AMB tarafından açıklanırsa bunun kısa-orta vadede sonuçları koster ticaretini de etkileyecektir. Bölgedeki ticaret de “bence” şu aralar nefesini tutmuş, AMB’den gelecek haberi bekliyor. Ben bu makaleyi Haziran’ın başında yazıyorum, o yüzden neticenin ne olacağını siz değerli okurlar muhtemelen bu satırları okurken daha iyi değerlendiriyor olacaksınız. MAYIS-HAZİRAN • | 33 | ISTFIX’e gelirsek, Nisan başında hafif bir toparlanma kaydeden navlunlar, bahsettiğimiz hususlar neticesinde Mayıs ayı boyunca biraz direnç gösterip sonrasında aşağı yönlü sert bir kırılma kaydetti. 2-4 bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük gelirleri (TCE) tekrar 2.000 doların altına düşerken, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 3.000 doların altına düştü. Büyük koster tonajında, 6-8 bin DWT gemiler günde 4.000, 10.000 dwt’lik büyük kosterler ise 5.700 dolar civarında gelir elde ediyor. 7 DENİZ Sağlık Dr. Nedim ERDEM Alman Galata Polikliniği Genel Müdür 2002’de faaliyete başlayan Alman Galata Polikliniği, yüzyıllardan beri İstanbul’un denize açılan kapısı olarak bilinen Karaköy’de, kişiye özel sağlık hizmeti sunma prensibiyle yoluna devam etmekte. Kurumun, uzman hekim kadrosu ve modern donanımıyla, şahısların yaşam kalitesinin devamlılığına katkı sağlamak başlıca hedefleri arasında yer alıyor. “Denizcilik Sektörüne 15 Yıldır Hizmet Sunuyoruz” Alman Galata, 2002 yılından günümüze kadar Klinik Laboratuar alanındaki gelişmeleri sürekli izleyip, yeni sistem ve yöntemleri yapısına katarak, ilk günkü çağdaş yapısını sürdürmektedir. | 34 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Gemilerde Çalışan Herkes Sağlık Raporu Almak Zorunda! Profesyonel ve amatör gemi adamları, küçük balıkçılar ve sandal sahipleri gemilerde çalışan herkesin bu raporu alması zorunludur. İlk kez gemi adamları Sağlık Yoklama Belgesi almak için başvuran adaylar ile iki yıldan daha uzun süre denizde faal olarak çalışmamış gemi adamları adaylarının yapılan muayeneler sonucunda Gemi Adamları Sağlık Yönergesi hükümlerine göre fiziksel engeli yoksa (sakatlık veya hastalıkları vb.) gemi adamı olur ve sağlık raporu almaya hak kazanırlar. Y aklaşık 15 yıldır Türk Denizcilik Sektörü’ne sağlık yönünden hizmet veren Alman Galata Polikliniği Genel Müdürü Dr. Nedim Erdem ile bir araya geldik. Erdem, gemi adamlarına vermiş oldukları raporlandırma hizmeti hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Nedim Bey bize biraz kendinizden ve denizcilik sektörüne hizmet verme serüveninizden bahsedebilir misiniz? Üniversiteyi İstanbul’da okudum. Yaklaşık 30 senedir bu şehirde yaşıyorum. 1991 yılında Karaköy’de Sağlık Denetleme Merkezi’nde doktor olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık 9 yıl sürdü. Denizcilik sektörüne adım atışım bu sayede oldu. O dönmelerde gemicilerin, gençlerin sağlık konusunda çok sıkıntılar yaşadığını gördüm. Liman Başkanlığı’da hemen bitişiğimizdeydi. İki yıllık kapsamlı araştırma, çalışma ve müracaatlardan sonra burada denizcilere yönelik hizmet veren raporlandırma kısmına ait bir klinik açma fikri doğdu. Denizcilik Müsteşarlığı’ndan aldığımız izinle bu işe başladık. Yaklaşık 2 yıl kadar raporlandırma konusunda denizcilerimize hizmet verdik. Daha sonra Sahil Sağlık Kentleri Merkezi devreye girdi. O dönemlerde sadece göz ve kulak muayenesi yapılıyordu. Sahil Sağlık Kentleri Merkezlerinin devreye girmesiyle beraber uluslararası denizcilik standartlarına uygun bir yönetmelik hazırlandı. Biz de bu yönetmeliğe uygun olarak Sağlık Bakanlığı’ndan yetki belgesi aldık ve müracaat neticesinde bu işi yapmaya devam ettik. Alman Galata Polikliniği, yaklaşık 15 yıldır Türk Denizcilik Sektörü’ne sağlık yönünden hizmet vermekte. Bunların dışında polikliniğimizde, yine belli başlı büyük denizcilik kuruluşlarına, sağlık yönünden gemide olabilecek durumlar konusunda danışmanlık hizmeti verilmekte. Konumumuz ve yerimiz itibariyle bölgede çalışanlara da sağlık hizmeti sunuluyor. Gemi adamlarına gemi raporlandırma hizmeti sağlıyorsunuz. Bu raporun kapsamı nedir? Raporlandırma hizmeti, uluslararası standartlara göre Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı yönetmeliklere uygun olarak, burada uzman doktorlarımız tarafından 5 branş muayenesi sonucunda verilmekte. Gemi adamı olacak kişi, verilen raporla birlikte Sağlık Denetleme Merkezi’ne gidiyor. Orada verdiğimiz hükümlere göre tekrardan bir sağlık yetki belgesi düzenleniyor. Gemi adamı bu belgeyi her zaman yanında bulundurmak zorundadır. Belgenin geçerliliği 2 yıl. Bu sürenin sonunda tekrardan mini bir check-up’dan geçmek zorunda. Gemiye ayak basacak tüm personele farklı bir rapor mu veriliyor? Tabi ki kriterleri farklı. Amatör denizcisi de var profesyoneli de… Raporlar gemideki görev yerine göre verilmekte. Rapor, güverte, makine ve yarımcı sınıf şeklinde kategorilere ayrılır. Bu kategorilere uygun standartlar geliştirilmiş ve bizler de o standartlara uygun olarak muayenelerimizi yapıyoruz. Merkezimizde uluslararası geçerliliği olan bir sistem uygulanıyor. Fakat bazı denizcilik şirketleri, gemideki personelin daha önce yaşadığı ya da olması muhtemel şikayetleri de kapsam içine dahil edip farklı bir check-up prosedürü uygulayabiliyoruz. Denizcilik sektörünün dışında şahıslara bireysel olarak da hizmet sağlıyorsunuz… Tabi ki. Polikliniğimiz Karaköy’de, bu bölgedeki insanlara sağlık hizmeti veren en yakın kuruluştur. Alman Galata, şık bir mekanda hizmet kalitesi yüksek, butik kon- septe hizmet veren, değişik branşlarla ilgili çalışmaları olan bir polikliniktir. Hastane gemisi projesi hakkındaki fikirleriniz nelerdir? Türkiye için geç kalınmış bir proje midir sizce? Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin tamamı rantabl olmayabilir. Ama bazı şeyler vardır ki prestij için yapılır. Yani olası bir durumda en yakın hastane modeli, yüzen bir hastane olabilir. Yalova depremini hatırlıyorum da ben o zamanlar Sahil Sıhhıye’deydim, yaralıları savaş gemileriyle getirmiştik güverteye. Neden hastane gemimiz olmasın ki. Rantabl bir şey midir? Hayır, değildir. Sonuçta her liman şehrimizde zaten hastanemiz var. Ancak bu olası durumlarda hemen aktive edilecek bir modeldir. Deniz Ambulansı eksiğimiz de var. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Deniz ambulansına nakil konusunda tedavi için değil ama tabi ki gereksinim var. Sıhhiye’de çalıştığım dönemlerde sıkıntısını çok yaşadık. Deniz ambulansı İstanbul’da, Adalarda yaşayan insanlar olduğu sürece tabi ki gerekli. Gemiden hastayı alırken, en azından onun doğru ve uygun koşullarda hastaneye naklinde deniz ambulansı şarttır. Prestij olarak da baktığınızda bir yüzen hastane neden olmasın. Afet ve benzeri olası durumlarda böyle bir şeyin imkanı elimizde olması tabi ki çok önem arz ediyor. Tabi böyle bir donanımın maliyeti 30 – 40 milyon dolar civarındadır. Son olarak denizcilerimiz için bir mesajınız var mı? Buraya muayene için gelen gemicilere her zaman söylediğim bir sözüm vardır, onu söylemek isterim: “ İyi seyirler…” “Alman Galata Polikliniği, yaklaşık 15 yıldır Türk Denizcilik Sektörü’ne sağlık yönünden hizmet vermekte. Bunların dışında polikliniğimizde, yine belli başlı büyük denizcilik kuruluşlarına, sağlık yönünden gemide olabilecek durumlar konusunda danışmanlık hizmeti verilmekte” MAYIS-HAZİRAN • | 35 | 7 DENİZ Dernekler Türk Koster armatörleri, Türk koster filosunun durumunu masaya yatırdı ‘Türk Koster Filosunun Dünü, Bugünü, Geleceği, Fırsatlar ve Tehditler’ konulu sempozyum, yoğun bir katılımla gerçekleşti. Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) tarafından düzenlenen ‘Türk Koster Filosunun Dünü, Bugünü, Geleceği, Fırsatlar ve Tehditler’ konulu sempozyum, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdürü Cemalettin Şevli, HEAŞ Genel Müdürü Hasan Naipoğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Kıyı Yapıları ve Tersaneler Genel Müdürü Hızır Reis Deniz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka ile denizcilik sektörünün temsilcileri ve bürokratların katılımıyla 11 Haziran 2014 tarihinde Pendik Green Park Otel’de gerçekleşti. | 36 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ “Türk koster armatörlüğü ve işletmeciliği, bölge ülke ekonomileri için de çok büyük öneme haiz” Sempozyum, Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır’ın açılış konuşması ile başladı. Türk koster filo taşımacılığı, gemileriyle, gemicileriyle, armatörüyle, personeliyle Türk denizciliğinin büyük resminin çok önemli bir parçası, eksikliğinde resmin tam olamayacağı, deniz taşımacılığının kökleri, omurgası ve Türk denizciliğinin alt yapısı da diyebileceğimiz çok önemli bir paydaşıdır diyen Çakır; “ Amacımız bölgesel taşımacılık gücü olarak koster filosunun mevcut kapasitesinin nasıl korunacağı, geliştirileceği, yenilenebileceği ve sürdürülebileceği sorularına cevap aramak olacaktır. Derneğimizin bir sonraki hedefi bu organizasyonu bölge ülkelerindeki paydaşlarla birlikte uluslararası boyuta taşımak olacak.” dedi. “Türkiye deniz ticaretinde 13’üncü sırada” Türkiye’de 185 bin gemi adamının olduğunu söyleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka yaptığı konuşmada dünyada Çin’den sonra en fazla gemi adamı yetiştiren ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Aka, “Türkiye, gemi adamı yetiştirmede çok ciddi bir potansiyele sahip. Türkiye’deki bu kadar önemli eğitim altyapısına rağmen, yabancı gemilerde çalışan Türk gemi adamı sayısı yüzde 1 düzeyinde bile değil. Türkiye deniz ticaretinde 13’üncü sırada. Umut ediyoruz ki bu oran yükselecek. Çünkü bu işi İLO standartlarına uygun olarak yapan bir ülke Türkiye” açıklamasında bulundu. “Türk bayraklı kosterlerimiz artık akdeniz’i, karadeniz’i türk gölüne çeviremiyor” Açılış konuşmalarının ardından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka’nın başkanlığında ‘Geçmişten Günümüze Koster Filosu ve Sorunları’ konulu oturum gerçekleşti. Oturumda ilk konuşmayı yapan Gemi Sanayicileri Derneği(GESAD) Genel Sekreteri Mustafa Ünar, ‘Türk Kosterciliğinin Yakın Tarihi’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Ünar; “Türk deniz taşımacılığı filosunun kökleri koster taşımacılığına dayanıyor. Koster taşımacılığının atası da, Cumhuriyet devrinin çok öncesinde başlayan ve Anadolu kıyıları boyunca yapılan taşımacılıktır. Kosterler tükenmek üzere… Türk Bayraklı kosterlerimiz artık Akdeniz’i, Karadeniz’i Türk gölüne çeviremiyor. Başka ülkeler bu büyük pazarı elimizden aldı. Şimdilerde gemicilik, her limanda her gemiye uygulanan uluslararası kurallara tabi. Ahşap tekneler,eskisi gibi limanlarda bekleyenleri olan yük gemileri değil artık” dedi. “Kabotajın ağırlıklı yükünü 1000-3000 dwt aralığındaki oldukça yaşlı, standartları düşük gemiler çekiyor” KOSDER Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Akın, ‘Yerinde Sayan Kabotaj Taşımacılığımız ve Filomuz’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Akın; “Kabotajın ağırlıklı yükünü 1000-3000 DWT aralığındaki oldukça yaşlı, yüksek bakım masrafları nedeniyle bakımsız kalmış, yakıt sarfiyatları uygun olmayan, sigorta masrafları yüksek, standartları düşük gemiler çekiyor. Bu yaşlı filo, yurtiçi yük taşımalarının denizyoluna kaydırılmasıyla oluşacak yükleri taşımakta hem verimsiz olacaktır, hem de yetersiz kalacaktır. Kabotaj taşımacılığının doğasında olan düşük maliyetleri yakalayabilmek için, yakıt sarfiyatı optimum seviyede olan gemiler gerekmektedir. ” dedi. “Dünya deniz ticaret filosu 10 yılda tam 2 misli büyüyerek, 2012 sonu itibariyle 1.63 Milyar dwt’e ulaştı” Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Durmuş Ali Deveci, ‘Avrupa ve MENA ülkelerindeki ekonomik gelişmelerin bölge yakın deniz ticaretine etkileri ve öngörüler’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Deveci; “Dünya deniz ticaret filosu 2001-2012 yılları arasında 10 yılda tam 2 misli büyüdü. Filo 2012 sonu itibariyle 1.63 milyar DWT’e ulaştı. Dünya ticareti ise 2012 yılında ise yüzde 2,3; 2013 yılında ise yüzde 2,1 büyüyebildi. Dünya ticaretinin 2014 yılı büyüme tahmini yüzde 4,7, 2015 yılı için ise yüzde 5.3.” dedi. “Kostersiz filo, nefersiz ordu gibidir” KOSDER Kurucu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hüseyin Kocabaş, ‘Türk Bayrağı-Kolay Bayrak Mukayesesi’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Kocabaş ; Dernekler “Türk sahipli koster kuru yük filosunun bayrak dağılımına bakıldığında, 2011 yılında Türk bayraklı koster filosunun 1.321.000 dwt iken aynı yıl yabancı bayraklı koster filosu 1.757.000 dwt’ye ulaştı. 2012 yılında Türk bayraklı filonun 1.246.000 dwt’a gerilerken yabancı bayrakta 1.742.000 dwt’a geriledi, nihayetinde geçen yıl Türk bayrağındaki koster filosu 1.200.000 dwt iken yabancı bayraktaki filo 1.650.000 dwt oldu. Oransal olarak bakıldığında toplamda, Türk armatörlü koster filosunun yüzde 42’si Türk bayrağında , yüzde 58’i ise yabancı bayrakta. Yabancı bayrağın payı hala yüze 50 üzerindedir. Türk koster filosundaki azalma orantısal olarak Türk ve yabancı bayraklı kosterlere de yansıdı. Bu azalmaya en önemli etkenin son 5 yıldır yaşanan krizin ve dolayısıyla yaşlı gemilerin hurdaya ayrılması olduğunu söyleyebiliriz. Kostersiz filo, nefersiz ordu gibidir.” dedi. ‘Koster Piyasaları, Mevcut Durum ve Görünüm’ konulu, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan’ın yönettiği 2. Oturumda ise ilk sunumu ‘Türk Koster Filosunu Yenileme Projesi’ ile KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır gerçekleştirdi. “Türk yıldızı projesi türk tersaneleri ve ilgili yan sanayi için iş imkanı yaratacak” Türk koster filosunun yenilenmesine dikkat çeken Çakır, Türk Yıldızı projesinin başlangıç olarak 5.200 dwt kapasitede tasarlanmasının sebebinin de 4.0006.000 dwt segmentinin hızla yaşlanıyor oluşuna bağladı. Projenin ilk etapta 10 adet 5,200 dwt’lik genel kuru yük gemisinin inşasına bağlı olduğunun altını çizdi. “Türk yıldızı projesi uzun vadede kolaylıklar ve tasarruf oluşturacaktır” Türk Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, ‘Türk Koster Filosunu Yenileme Projesi’nin gemi inşa sanayine potansiyel katkıları’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Kıran ; “Türk Yıldızı projesiyle Türk gemi inşa sanayi ve gemi yan sanayi büyük kazanımlar elde edecektir.” dedi. “Türk koster filosu son 5 yılda yüzde 20 küçüldü” ‘Kuru yük ve genel kargo gemileri navlun endeksi, filo hurda ve alım-satım piyasaları’ konulu sunumunu gerçekleştiren ISTFIX Araştırma Müdürü Engin Koçak, son 5 yılda filonun yüzde 20 küçüldüğüne dikkat çekerek, 550 civarında geminin faaliyetten çekildiği bilgisini verdi. , Karadeniz ve Akdeniz faal koster filosunu ele alan Koçak; “2009’da 12,3 milyon dwt ve 2.500 parçadan müteşekkil olan bölge filosu 2013 sonu itibariyle 10 mln DWT ve 2.000 adet sınırının altına düştü. Halihazırda 60 kadar gemi de tutuklu MAYIS-HAZİRAN • | 37 | 7 DENİZ Dernekler veya laid-up vaziyette. Bölgede faal koster filosunun ortalama yaşı 21,6’dır.2012’de 800.000 dwt olan Avrupa koster sipariş defteri 750.000 dwt civarında seyrediyor. 2013 sonu itibariyle Türk koster kuru yük filosu toplam 2,85 mln DWT kapasiteye düştü. Faal Türk koster filosunun ortalama yaşı 24,7 olup bölge ortalamasının da üzerindedir. Filodan her sene 40 civarı gemi eksiliyor. Filonun tonaj olarak yüzde 55’i, adet olarak ise yüzde 66’sı 20 yaşın üzerinde.1.000 – 12.000 DWT Koster kuru/genel yük filosu bölge dahilinde daralıyor. Türk sahipli koster filosu ise ortalama yaşının yüksek olmasının da etkisiyle, daha hızlı küçülüyor” dedi. “Yüzde 55-60’lık bir artış söz konusu” MCE Kargo Filo Müdürü Adnan Keven, ‘Deniz-nehir tipi gemi piyasaları’ konusunda yaptığı konuşmada; “ 2020’de güncel inşa hızı ile 40 yaş altında 719 adet ortalama gemi kalabilecek. Bu gemilerin yüzde 60 ortalama ile Azak denizinde çalışacağını varsayarsak toplamda 430 gemi ve 1,800,000.00 dwt taşıma kapasitesi elde ederiz. 2014 itibari ile Azak’da 600 parçada 2,350,000 dwt gemi olduğunu öngörüyoruz. Gemi kapasitesinde yüzde 25-30’luk bir azalmaya | 38 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ karşılık yükte yüzde 55-60’lık bir artış söz konusu” dedi. “Türk bayraklı 46 adet, yabancı bayraklı 63 adet gemimiz var” Bureau Veritas Türkiye ve Hazar Denizi Ülkeleri Denizcilik Genel Müdürü Kerem Kiper, ‘Klas kuruluşları gözüyle Türk koster filosu, yeni kurallar gölgesinde koster taşımacılığı’ başlıklı sunumunda, yeni kuralların yaş ortalaması hayli ileri olan Türk koster filosuna olabilecek etkilerini anlattı. Kiper, “Haziran 2014 itibariyle BV klası altındaki mevcut kosterlerimiz hakkında bilgi verecek olursak, kimyasal ve ürün tankeri olarak dwt kapasitesi 500 – 10000 t arasında toplam 111 adet gemimiz var. Filo yaş ortalamamız 6.7 yıl. 500 – 3000 dwt arası 20 gemi, 3000 – 6000 dwt arası 36 gemi, 6000 – 10000 dwt arası 55 gemiye sahibiz. Türk Bayraklı 46 adet, yabancı Bayraklı 63 adet gemimiz var” dedi.Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) tarafından düzenlenen ‘Türk Koster Filosunun Dünü, Bugünü, Geleceği, Fırsatlar ve Tehditler’ konulu sempozyum, katılımcılara ve sponsorlara plaketlerinin verilmesi ve fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. Gemi sahibi cezai yükümlülüklerle karşı karşıya kalmamak için kargo dokümanlarının hazırlanması işlemini ancak güvenilir ve bilinen aracı kurumlar ve acenteler tarafından yapılmasına izin vermelidir. MAYIS-HAZİRAN • | 39 | 7 DENİZ Hüsnü Murat ERENLİ Nort Sea Tankers Makale Yeni inşaalar halihazırda projelendirilmeye başladıysa da ciddi bir sipariş üç ana kalemde dayanacaktır. Bunları sektördeki aktivite ve arz talep dengesi, düzenlemelerdeki değişimler ve yeni teknolojilerin ölçek ekonomisine geçişleri olarak özetleyebiliriz. 2014 ve Koster Kimyasal Tankerleri 2014 yılı Mayıs itibari ile gelişmiş ülkeler açısından, nispeten bir ekonomik büyüme trendine dönüşü müjdelemekte. Yine bir kimyasal nakliye talep göstergesi olarak, Avrupa Emlak piyasası, (İtalya ve İspanya gözardı edildiğinde) bir toparlanma sinyali veriyor. | 40 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ K oster Kimyasal Tankerler ve Tankercilik, milletçe pek de yabancı olduğumuz bir segment değil. Son 25 senede Tuzla ve ülkemiz bu nispeten kompike taşımacılık konusunu bir ihtisas alanı olarak seçti. Ciddi bir tecrübe birikimi elde etti ve kimyasal tanker alanında siparişlerin adresi oldu. Yakın zamanda bu segmentte oluşan aşırı kapasite sonucu zoraki armatör olmak durumunda kalan tersaneler bu süreçten güçlenerek çıkacaktır. Bir son kullanıcı olarak tecrübesini arttıran tersanelerimizin bundan sonraki inşaaları önemli ölçüde gelişecektir. Öte yandan, tünelin ucunda uzak da olsa bir ışık artık net bir şekilde görünüyor. Ve yine artık eminiz ki bu gelen ışık bir trenden ziyade yine yükselen piyasalara ait. Elbette kestiremediğimiz, kalan tünel mesafesinin kesin uzunluğu. Umutlu olmak için iyi sebeplerimiz var. 2014 yılı Mayıs itibari ile gelişmiş ülkeler açısından, nispeten bir ekonomik büyüme trendine dönüşü müjdelemekte. Yine bir kimyasal nakliye talep göstergesi tanker inşası konusunda hala pek aktif görünmüyor. Geçtiğimiz döngü de sütten ağzı yananlar, yoğurdu üfleme çabası içinde. Geçmiş yıllarda Türk tersanelerinde inşa edilmiş kimyasal tankerleri, teslim tarihlerinin 6-8 sene ertesinde, yeni inşa satış bedellerinin yüzde 50-55’i gibi fiyatlara alıcı bulmakta. Görünen o ki bir süre daha sektördeki yoğun aktivite bu varlıkların el değiştirmesinden kaynaklanacak. olarak, Avrupa Emlak piyasası, (İtalya ve İspanya gözardı edildiğinde) bir toparlanma sinyali veriyor. Avrupa otomobil piyasası ise Nisan itibari ile 6 ay önce girdiği büyüme trendini devam ettiriyor. Her ne kadar asıl büyüme Dacia gibi nispeten ucuz ürünlerde gerçekleşiyor da olsa genel anlamda aktivite iyi yönde. Dünya tersaneleri ise kimyasal Yeni inşaalar halihazırda projelendirilmeye başladıysa da, ciddi bir sipariş üç ana kalemde dayanacaktır. Bunları sektördeki aktivite ve arz talep dengesi, düzenlemelerdeki değişimler ve yeni teknolojilerin ölçek ekonomisine geçişleri olarak özetleyebiliriz. törü iflasa sürükledi. Bu açıdan, ciddi oyuncular ve finans kurumları, sipariş vermeden önce, direkt kimyasal talebin ivmesini ve filo eksikliğini görmek isteyeceklerdir. Bir başka önemli faktör sektöre getirilen yeni düzenlemeler ve bunların mali yükleri. Özellikle koster filosunun faaliyet alanı itibari ile yakıt ve ballast arıtma konusunda planlanan değişiklikler, maliyetleri ciddi şekilde etkileyebilir. Son olarak da beklenen düzenlemelere uyum ve tasarrufu arttırmakta önerilen yeni teknolojilerin uygun maliyetlere düşmesi için ölçek ekonomilerine geçişleri önemli bir faktör olacaktır. Bu teknolojilerin değişik gemi filo- Bu saydığımız kalemlerden en önemlisi sektördeki aktivite ve arz talep dengesi. Dökme kimyasal taşımacılik talebi geçmiş 10 yılda hedeflenen hacimsel büyümeleri gerçekleştirmediği artık bir sır değil. Geçmişte aşırı hızla büyüyen bu filo ve yaşanan ekonomik krizler sonucu daralan talep, sektör oyuncularını ciddi bir sükutu hayale uğrattı ve hatta bir çok arma- larında uygulamaları, kimyasal filosu siparişleri için bir fırsat yaratacaktır. Son söz olarak, önümüzdeki yıl içerisinde, Koster Kimyasal Tan- “Geçmiş yıllarda Türk tersanelerinde inşa edilmiş kimyasal tankerleri, teslim tarihlerinin 6-8 sene ertesinde, yeni inşa satış bedellerinin yüzde 50-55’i gibi fiyatlara alıcı bulmakta. Görünen o ki bir süre daha sektördeki yoğun aktivite bu varlıkların el değiştirmesinden kaynaklanacak” ker piyasasında yeni inşadan ziyade S&P bazlı ikinci el gemi alımlarının devamını beklemek gerçekci olacaktır. MAYIS-HAZİRAN • | 41 | 7 DENİZ Can BESEV Yönetici-Analist Makale İyi bir alıcı olmak, “mazotçuyu aramak” dan ibaret değildir, çünkü tüm fiziksel ikmalciler, yakıt tüccarları, limanlar, yakıt özellikleri, olabilecek sorunlar, kurallar, yakıt hukuku gibi değişik başlıklarda detaylı bilgi sahibi olmayı gerektirir. Bu bilgileri bir araya getirip uygulayabilen bir denizcilik firması rakiplerine karşı önemli bir fiyat avantajı sağlamış olur ve dolayısıyla daha rekabetçi, kazançlı olur. İşte bu bir “Yakıt Stratejisi”dir. | 42 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ S trateji, bugünlerde çok sıkça duyduğumuz bir kelime… Haberlerde, şirketlerin internet sitelerinde, günlük konuşmalarda, siyasette ve daha birçok yerde yerli-yersiz kullanılan bir kelimedir. Ancak yakından bakıldığında, yersiz kullanımların daha çok olduğunu görüyoruz. Çünkü “strateji” kelimesi iş dünyası dilinde, eklendiği şeye bir önem, ağırlık katıyor. Strateji; hedefler, planlar, amaçlar, sloganlar, metotlar ve daha birçok şey değildir. Yakın zamanlarda “Bizim stratejimiz bu sene iki gemi almak” diyen bir armatöre sordum, bu hedef değil mi neden strateji diyorsunuz ki diye, ccevabı, “Öyle daha süslü duruyor, daha kurumsal oluyor” Yakıt Stratejisi oldu. En basit anlamda strateji nedir diye düşünürsek, diyebiliriz ki imkanların en uygun ve verimli şekilde değerlendirilmesidir. O kadar çok karmaşık tanımlar var ki bu kavram sanki bir anatomi konusu haline geldi ve bazı “üst düzey” ve “özel eğitimli müdür”lere mahsus bir süsleme sanatı oldu. Halbuki sadeleştirirsek, hayatın içinde her aşamasında olan ve aslında herkes tarafından kullanılan bir şey olduğunu da görüyoruz, çünkü esası: 5N1K: Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Neden ve Kim? Konuşmak değil de gerçekten sürekli 5N1K’yı her konuda sorgulayıp, bunu yetenekler ve imkanlarla birleştirip buna göre tercihleri yapmak konusuna ciddiyetle yaklaşıldığında işte burada bir strateji sahibi olmaya başlanıyor. Burada ne oluyor? Yakıt stratejisi sahibi olmak için de evvela hem işletme içinde hem de dışarıda neler oluyor bunu bir tahlil etmek lazım. Kulağa kolay gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve imkanların envanterini yapıp bunları dışarıda olup bitenle birleştirip, sürdürülebilir avantaj sağlamak hiç de kolay değil. Ama yine biraz daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı budur. Maalesef bugün karşılaştığımız çoğu alıcılar, bazen korkulacak derecede bilgiden yoksunlar. Bu cehaletin maliyeti ise gerçekten çok yüksek olabiliyor. Bu sadece alıcılar ile sınırlı da değil. Çünkü REKLAM olur ve dolayısıyla daha rekabetçi, kazançlı olur. İşte bu bir “Yakıt Stratejisi”dir. yakıtla ilgili tüm halkaların birbiriyle uyumu, üstün bilgisi ve kontrol mekanizması şarttır. İlk ele alınması gereken konu, az yakmak olmalı. Çünkü ne kadar ucuza almaya odaklanılsa da gereksiz yakıt harcanan bir gemide bu, dibi delik kovaya su doldurmak gibi oluyor. Bu konuda, kara ve deniz personelinin iyi bir planlama, bakım ve sürekli eğitim ile sarfiyatı asgari düzeye indirmek gerekiyor. Alıcının da bu az yakan gemiye ucuz, eksiksiz ve kaliteli yakıtı sağlaması gerekiyor ki bunlar tamamen ayrı ayrı ihtisas konusudur. İyi bir alıcı olmak “mazotçuyu aramak” dan ibaret değildir, çünkü tüm fiziksel ikmalciler, yakıt tüccarları, limanlar, yakıt özellikleri, olabilecek sorunlar, kurallar, yakıt hukuku gibi değişik başlıklarda detaylı bilgi sahibi olmayı gerektirir. Bu bilgileri uyum içinde bir araya getirip uygulayabilen bir denizcilik firması rakiplerine karşı önemli bir fiyat avantajı sağlamış Verebileceğimiz örnekler çok çeşitli ama mesela son zamanlarda karşılaştığımız vakalara bakarsak, bir armatörün şaibeli bir yakıt tüccarından aldığı yakıtın bedelini iki kere ödemek zorunda kaldığını gördük, bir armatörün “ucuz” sandığı yakıttan her seferinde yüzde 5 eksik ikmal yapıldığını duyduk, başka bir armatörün alıcısının ahlaksız bir tüccardan komisyon aldığını işittik, kalitesiz yakıt yüzünden bozulan makineleri okuduk, plansız operasyon müdürlerinin boş yere alakasız yerlerde binlerce dolar zararla ikmal yapmaya çalıştığını gördük ve buraya sığdıramayacağız kadar içimizi acıtan şeylere şahit olduk. Birinci sınıf ikmalcilerle direkt çalışmak yerine yakıt tefecilerine emeklerini kaptıranları üzülerek dinledik ama aynı zamanda işine, gemisine sahip çıkan titiz ve bilgili armatörleri de gördük. Çok zor kazanan, zor koşullar altında var oluş mücadelesi veren denizciliğimizden cehalet, iş bilmezlik, umursamazlık ve maalesef bazen kötü niyetle çalınan çok değerli yarınlardır bunlar. “Mazot işte” denilip geçilen günler artık çok geride kaldı, çünkü tonu 3040 dolardan bin dolara çıktı ve maliyetlerin yüzde 70-80’ini oluşturan bir kalem oldu. Emisyon kontrolleriyle zaten yüksek olan yakıt fiyatları daha da artacak, tonu bin 500- 2 bin dolar aralığına yükselecek. Geçmiş zamanların hataları yüzünden bugün günü kurtarmaya odaklı armatör için bunlar belki bir lüks, bir hayal ama çıplak gerçek bu. Ödeme güçlüğü çeken “Kulağa kolay gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve imkanların envanterini yapıp bunları dışarıda olup bitenle birleştirip, sürdürülebilir avantaj sağlamak hiç de kolay değil. Ama yine biraz daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı budur. ” armatör navluna göre akrobasi yaparken, vadeler arası fark olsun derken bunları düşünmesi, uygulaması tabii ki zor. Denizciliğe sırf sıfat olsun diye giren bir armatörün de gelen parayı başka yerlere kullanıp gemi için ‘Allah Kerim’ diyenleri ve kendi krallıklarını ilan edip kafalarına göre iş yapan Operasyon müdürlerini de ayrı tutmak lazım belki de. Ama bizim sözümüz, denizciliği bir sanat olarak görenlere ve sanatında en iyisi olmak isteyenlere çünkü strateji MAYIS-HAZİRAN • | 43 | de eski Yunanca da; “generalin sanatı” anlamına gelir. Bugün daha iyi olmak için, geleceğe hazır olabilmek için yakıt eğitimi, yakıt bilinci, farkındalık ve neticesinde yakıt stratejisi sahibi olmak bir süs değil, denizcilik sanatının icabıdır. 7 DENİZ Deniz Sigortaları Murat İLERİ Marsh Denizcilik Sigortaları Yöneticisi Marsh, Sigorta Brokerliği Konusunda Dünyanın Öncüsü | 44 | • MAYIS-HAZİRAN Türkiye’deki brokerlik piyasasında da lider konumda olan Marsh, Türkiye’deki birçok büyük projenin sigortalanmasında yer almasının yanı sıra, sadece denizcilik değil sigorta piyasasının tüm alanlarında etkinliği olan ve ciddi bilgi birikimi ile geniş bir müşteri portföyüne sahip global bir şirkettir. 7 DENİZ D ünyanın lider sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi olan Marsh’ın özellikle New York, Londra, Paris, Oslo, Madrid, Singapur, Tokyo, Antwerp gibi önemli merkezlerdeki ana ofislerinin yanı sıra endüstrinin ve sigorta ihtiyacının olduğu her yerde ofisleri bulunmaktadır. New York ve Londra borsasında hisseleri işlem gören Marsh, 52 binden fazla çalışanı olan Marsh & McLennan Şirketler Grubunun bir parçası olarak sigorta brokerliği ve risk yönetimi alanında hizmet veriyor. Marsh & McLennan Şirketler Grubu altında bulunan Guy Carpenter ise Mayıs ayı itibariyle Türkiye operasyonlarını yürütmek için girişimlere başladı. İnsan kaynakları yönetimi alanında; emeklilik, yan haklar, aktüeryal değerleme, birleşme ve satın almalar gibi konularda uzun yıllardır İstanbul’da hizmet veren Mercer da yine Marsh & McLennan Şirketler Grubuna bağlı bir şirkettir. Marsh & McLennan’ına bağlı olarak müşterilerine strateji, operasyon, risk yönetimi, organizasyon dönüşümü ve liderlik gelişimi alanlarında danışmanlık hizmeti sunan şirketi ise Oliver Wyman’dır. Sigorta Brokeri Kimdir? Sigorta brokeri, sigortalıyla sigorta şirketi arasındaki ilişkiyi kurup, poliçenin düzenlenmesi ve sonrasında hizmet veren aracı kuruluştur diyen Marsh Denizcilik Sigortaları Yöneticisi Kapt. Murat İleri; “Türkiye’deki uygulamada broker ve acenta gibi iki farklı kavram var. Acentalar daha çok sigorta şirketlerinin temsilcisi olarak çalışırlar ve hizmet verirler. Brokerlerin acentalardan farkı ise daha çok müşteri tarafında olup, tüm sigorta şirketleri ile çalışan, müşteriye daha yakın olan kuruluşlardır. Dolayısıyla bizim için en önemli şey tabi ki sektörel dengeler ayrı ama müşterinin en iyi poliçeyi en iyi şartlarla sahip olması ve o konuda hizmet vermektir” diyerek açıklıyor. Türkiye’de Piyasanın Üçte Birinden Fazlasına Sahip Son 10 yılda ülkenin büyüme trendine paralel olarak Marsh’ın oldukça büyüdüğüne dikkat çeken Kapt. İleri; “Marsh, Türkiye’deki sigorta brokerlik piyasasının öncüsü. Türkiye’deki hemen her projede yer alan Marsh’ın müşteri portföyünde büyük sanayi yatırımları, büyük holding ve grup şirketlerin yatırımları, Türkiye’de bulunan birçok yabancı şirketinin yatırımları, uluslararası şirketlerin Türkiye’deki yatırımları bulunuyor. Biz sadece denizcilik alanında değil sigorta piyasasının tüm alanlarında ciddi bir piyasa payına sahibiz” dedi. Global olarak gemilerin yüzde 20’sinden fazlasının sigorta işlerine dahil olan Marsh, P&I (Protection & Indemnity), yani koruma ve tazmin sigortası açısından ise grup kulüplerindeki gemilerin yüzde 18’lik gibi bir kısmını çeşitli ofislerinde yürütüyor. Kapt. İleri, özellikle Lloyd’s ve Kıta Avrupa’sındaki sigortacıların ve tekne sigortalarının merkezi olduğunu belirtti. Kapt. İleri; “Marsh çok ciddi bir leverage ve portföye sahip. Türkiye’de son 15 yıldır denizcilik sigortaları konusunda oldukça aktif. Denizcilik sektöründeki büyük firmaların tekne ve P&I sigortaları Marsh tarafından yapılıyor. Yine enerji gemileri, askeri inşa gemileri, ciddi bir know-how ve network gerektiren işlerde finansal risklerin sigortalanması gibi birçok işle ilgili hizmetleri Marsh veriyor. Ayrıca Marsh Türkiye ana merkezi olan İstanbul dışında Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Gaziantep bölge ofislerinde toplam 350’yi aşkın personeli tüm Türkiye’ye hizmet veriyor. Çalışma sistemimizden bahsedecek olursam, her özel sektör için ayrı bir ekibimiz var. Bu ekip sadece kendi alanında uzman ve yalnız o işleri yürüten kişilerden oluşur. Denizcilik tekne sigortaları kısmında 12 kişilik bir ekibimiz var. Hasar ve finansal anlamda hizmet veren arkadaşlarla beraber, çoğunlukla Londra ile beraber işleri yürütüyoruz. Fakat genel olarak dünyadaki tüm piyasalar ile çalışmalarımız mevcut” diyerek dünyada özellikle de Kıta Avrupa’sında denizcilik ve tekne sigortaları açısından çok ciddi bir kapasitenin olduğuna da dikkat çekti. Piyasada Çok Ciddi Bir Fiyat Rekabeti Var Piyasada çok ciddi bir fiyat rekabetinin olduğunu ifade eden Kapt. İleri, gemilerin teknik olarak yaşlarının azalmasının ve gençleşmesinin bu rekabeti daha da arttırdığını belirterek; “Sigorta dallarına kıyasla rekabetin daha yüksek olduğu ve sürekli yeni firmaların eklendiği bir sektörümüz var. Fiyatlandırma açısından ise oldukça gevşek, P&I açısından “Müşterilerimize yeri geldiğinde, eğer filolarının tipi buna uygun ise sigortalarını Londra’da ya da İskandinav pazarında yapmalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü onlar hem denizciliğin dilini anlayan insanlar hem de denizcilik uluslararası bir iş olduğu için bu konuda daha yetkin ve etkilidirler.” MAYIS-HAZİRAN • | 45 | 7 DENİZ Deniz Sigortaları | 46 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ bakarsak daha regüle ve rekabetin az olduğu, belli kurallarla P&I şirketlerinin birbirlerini bağladığı bir piyasa mevcut. Fakat müşteriler nezdinde sahip olduğumuz data ve know-how ile çok ciddi bir hizmet avantajı sağlayabiliyoruz. Bunlar özellikle LPG ve konteyner gemileri gibi Türkiye’de çok fazla olmayan, dolayısıyla lokal bir sigortacının veya brokerin çok fazla karşılaştırma yapma şansının olmadığı kulvarlar olabiliyor. Fiyatlandırma ve piyasa açısından ise dünya üzerinde akla gelebilecek, bu anlamda oyunu kuran bütün sigorta şirketleri ile çok yoğun ve ciddi bir ilişkiye sahibiz. Ayrıca Marsh hem uluslararası hem de lokal kurallar konusunda aşırı titiz. İşin ya da gelirin ne olduğu bizim için ikinci planda gelir. Eğer uluslararası ambargolar gibi kuralların dışında bir durum varsa kesinlikle o işe girmiyoruz” dedi. Marsh’ın market hacmi Marine brokerleri dışında her alanda müşterinin taleplerine ve ihtiyaçlarına cevap verdiklerini belirten Kapt. İleri; müşteri farklı alanlarda çalışıyor ve hizmet almak istiyor olsa dahi, sorduğu her soruya Marsh tarafından bir yanıt alabileceğini ve bu konuda çok büyük bir veri havuzuna sahip olduklarını vurguladı. Kapt. İleri; “Global olduğumuz için bu açıdan büyük bir avantaja sahibiz. Dolayısıyla bir müşteri hakkında çalışırken veya rapor hazırlarken, elimizde çalışmayı kıyaslayabileceğimiz çok fazla veri var. Herhangi bir piyasaya bağlılığımız ve herhangi bir sigorta şirketi ile yakın bir ilişkimiz yok. Ayrıca her zaman müşterilerimizin önceliklerine önem verir ve onların ihtiyacına yönelik çalışmalar hazırlarız. Marsh, denizcilik sigortaları açısından her daim ilk 5 brokerden biri olarak hem uzmanlığı hem de portföyü konusunda çok ciddi bir donanıma sahiptir.” Türkiye’de Büyük Gemiler İçin Ciddi Bir Sigorta Piyasası Yok! Günümüzde ise tekne sigortaları konusunda fazlasıyla büyük bir kapasite mevcut. Şu anda her şey sigortalanabilir durumda. Fiyatlar ise rekabet dolayısıyla gevşeme eğiliminde. Büyük tonajlı gemilerin sigortası konusunda Türkiye’de yeterli sigorta piyasası bulunmamakta. Ancak geçmişe bakıldığı zaman birçok sigorta şirketinin tekne sigortaları kısmında bir dönem çalışıp daha sonra vazgeçtiğini gördük. Yabancı bayraklı Türk gemileri açısından bakarsak Türk armatörlerinin büyük bir kısmının yatırımları Londra’da veya İskandinav pazarında sigortalıdır. Bilindiği üzere o piyasalar geleneksel olarak denizcilik sigortaları yapan, yüzlerce yıldır gemi sigortalayan piyasalardır. Müşterilerimize yeri geldiğinde, eğer filolarının tipi buna uygun ise sigortalarını Londra’da ya da İskandinav pazarında yapmalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü onlar hem denizciliğin dilini anlayan insanlar hem de denizcilik uluslararası bir iş olduğu için bu konuda daha yetkin ve etkilidirler. Ayrıca hasar ödemesi ve sigortacılığın temel prensipleri konularında son derece hassaslar. Tabi bu biraz da sektörün içerisinde çok uzun yıllar olmalarından kaynaklanıyor. Bizim Marsh olarak 2015 yılı için beklentilerimiz, şirketin geneli adına konuşmak gerekirse, büyüme trendinde bir miktar yavaşlama olacağı. Ancak bazen bu durumlar bizim gibi şirketler için avantaj haline gelebiliyor. Özellikle 2000’deki krizde bunu yaşadık. Dolayısıyla stratejimizi, yine böyle bir kriz kapıdaysa bunu nasıl avantaja cevirebileceğimiz üzerine kurduk” dedi. Türkiye’de, İnsanların Riske Ve Sigortaya Bakış Açıları Değişti Piyasaların sertleştiği, finansal olarak krizlerin yaşandığı durumlarda şirketlerin maliyetler, teminatlar ve sigorta gereksinimlerini de tekrar gözden geçirme ihtiyacı duyduklarını söyleyen Kapt. İleri; “Maliyetlerini nasıl azaltabileceklerini düşündükleri gibi diğer taraftan da risk algıları ve bakış açılarını da değiştiriyorlar. Zaten zor olan bir piyasada herhangi bir riski de göze almak istemiyorlar. Tabi bu sadece denizcilik için değil, tüm sigorta piyasası için geçerli bir durum. Türkiye artık eskisi gibi bir ülke değil. Şu an çok daha global, dışarıyla olan ilişkisi geçmişe nazaran güçlü ve vizyonu geniş insan sayısının arttığı bir ülke oldu. Birçok uluslararası şirket artık Türkiye’de iş yapıyor ya da ortakları var. Dolayısıyla insanların riske ve sigortaya bakış açıları da değişiyor. Önümüzdeki 10 yılda bunun her alanda ve pozitif yönde ilerleyerek değişeceğini düşünüyorum” dedi. Kapt. Murat İleri’nin Kabotaj Bayramı mesajı: Temennim Türk denizciliğinin gelişmesi için devletin desteğinin devam etmesi yönünde. Özellikle gemi inşa, tersaneler ve denizcilik firmaları konusunda bu desteğin sürekliliğinin sağlanması çok önemli, çünkü buna çok ihtiyacımız var. Bu sektör çok önemli ve ciddi iş hacmi yaratan bir sektör. Umuyorum ki Kabotaj Bayramı vesilesi ile Ankara geçmişte Kore’de, şu anda hâlihazırda Almanya’da ve Norveç’te olduğu gibi birtakım yaptırım ve sübvansiyonlarla sektöre olan desteklerini devam ettirir. Bu hepimiz için hayati derecede önemli. Çünkü denizcilik piyasasında neredeyse 2008 Ekim’inden bu yana devam eden zorlu piyasa koşullarının devam edeceğini düşünüyorum. Belki yukarı aşağı oynamalar görülür ama 2003 ile 2008 arasındaki dönemin kesinlikle yaşanmayacağını düşünüyorum. Yaşanabilir bir çevrenin de önümüzdeki 5 yıl boyunca olacağını sanmıyorum. Tersanelerinde artık ikinci bir safhaya geçmeleri gerekiyor. Kore’nin 1970’lerde başlayıp 1990’larda yaptığı atılımı Türk tersanelerinin yapma zamanı geldi. Tersanelerin büyük kurumsal yapılar haline gelebilmesi için devletin desteği ve yatırımcıları cesaretlendirmesi önemli. Gemi İnşa MAYIS-HAZİRAN • | 47 | 7 DENİZ Makale Sedat ALTUNAY Marina ve Kruvaziyer Liman Yatırım Danışmanı Yaz bitmeden eğer başka bir orta yol bulunmaz ise bazı büyük firmalar ve şirketler, operasyonel varlıklarını bir gecede yitirecekler ve birçok kalifiye iş gücü aniden kendini işsiz bulacak. Kruvaziyer Turizminde Son Durum G örünen o ki büyük ve önemli komşumuz Rusya’nın son günlerdeki yürüttüğü politika, birçok Avrupa Birliği ve Amerikan firmaları için büyük bir risk taşıyor. Yaz bitmeden eğer başka bir orta yol bulunmaz ise bazı büyük firmalar ve şirketler, operasyonel varlıklarını bir gecede yitirecekler ve birçok kalifiye iş gücü aniden kendini işsiz bulacak. Rusya bu oyunu elindeki gaz ve doğal kaynakları ile gerçekleştirecek ve Amerika bu sefer de “Bildiği Oyunun” dışında başka bir oyun sahneye koyamadığı takdirde çaresiz kalacak. | 48 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ İngiltere, Amerika birlikte hareket ederek başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Suudi Krallığı, Kuveyt ve Kuzey Irak’ın çok büyük ve ciddi hızlarda büyümesi için çaba sarf edecek. Bu bölgenin yıldız devleti olan Katar, hem askeri üsler hem de finansman konusundan dolayı batının vazgeçilmez lideri durumunu devam ettirecektir. Asya tarafında Hindistan ve Çin’in farklı yapıdaki adası MACAU için de aynı şeyler geçerlidir. Paralı Asya şirketleri için MACAU oyun alanları, Hong Kong ise finansal kaleleri, Hindistan gibi ülkeler de alt yapı ve hizmet kısmını oluşturan öğeler. Önemli dengeler oluşmuş durumda, Katar ve Birle- şik Arap Emirlikleri şu an İran’ın Amerika baskısında olan çok ciddi bir sermayeyi dünya tüketimine 2008 yılı krizinden sonra açmış durumda. Çinli parasını Amerika’dan çekerse ortaya çıkacak kaosu sizler düşünün. Türkiye izin verildiği ölçüde Katar ve İran’ın desteği ile işleri yürütüyor. Türkiye’deki vergisel uygulamalar, gelir uçurumları, politik kayganlığı, hukuk sistemindeki güvensizlik, Türkiye’yi yatırım yapılacak ve merkez oluşturulacak ülkeler sıralamasında listenin sonuna itiyor. İtalya, geleneksel devlet teşvikinden ve tarihi Roma İmparatorluğu’nun mirasından dolayı ekonomisini kontrol edebiliyor ama o da servisten çok üretim bazında başarılı. Servis konusunda Filipin ve Hindistan şu an dünya birincisi. Ev dadısından gemi adamına kadar meslek lisesi seviyesinde teknolojik tüm insan gücünü dünyaya bu iki ülke sağlıyor. İngiltere, eskiden olduğu gibi sessiz ve derinden giderek tüm dünyadaki üretim sisteminin başındaki bir ülkedir. Amerika İngiltere’yi her konuda destekliyor ve dünyayı İngiltere perde arkasından yönetiyor. İngiltere ve Amerika ile birlikte parsellediği Ortadoğu dengelerinde başka süper güçlere yer açmıyor. Rusya ve Çin’i mümkün olduğu kadar uzak tutuyor. Biraz da olsa Japonlara bu bölgede yer veriyor. Kuzey Irak’taki federal yapı, Türkiye için evdeki hesabın çarşıya uymadığı bir görünümde, ticari gerekçelerle bir suskunluk hakim. Türkiye’nin kısa yakın gelecekte toprak bütünlüğünü riske sokacak ekonomik ve politik oluşumları beraberinde taşıyacak ve iki önemli güç desteği burada kendini gösterecektir. Türkiye’nin bugünkü yönetiminin Amerika ve İngiltere’nin kontrolünden çıktığı belirsiz bir bölge olduğu ve Kuzey Irak gerek ekonomik hacim olarak gerekse batı ile iş birliği açısından avantajlı duruma gelmiş bulunmaktadır. Katar ve İran fonlaması yavaşladığı veya kesintiye uğradığı an Türkiye’de Yunanistan’ın 5 katı büyüklüğünde bir kriz olacağı konusunda herkes bir ağız birliği yapmış durumdadırlar. Türkiye bu belirsiz ortamda ne yapmalıdır? Her şeyden önce yasaları ve uygulamaları güvenli, yatırım cazibesi olan bir ülke konumunda olmalıyız. İşsizliğimizi azaltmak için nüfus kontrolü ve insan bazlı servis sağlayan iş gücü yaratmalıyız. Tarıma ve hayvancılığa, üretim ve rekabete dayanan sistem geliştirmeliyiz ve de en önemlisi turizm gelirlerini arttırıcı yatırımları ve güveni yaratmalıyız. Turizme gelince; Türkiye’nin bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında savaşlar, çatışmalar, iç harpler Afganistan’dan başlayarak Irak, Suriye, İsrail, Lübnan, Mısır, Filistin’i içine alan bir bölgede devam ediyor. Bunun etkileri ülkemizde de kendisini gösteriyor. Tüm bu olumsuz etkilere rağmen turist ülkemizi tercih ediyor. 2013 yılında ülkemizi 39.226.226 turistin ziyaret ettiği ve 32.310.425 milyar USD bir turizm geliri bıraktığı resmi kaynaklarca açıklandı. Bir önceki yılın (2012) rakamlarına göre 2013 yılında gelen turist sayısında 2.762.305, turizm gelirlerinde de 3.303.421 milyar USD bir artışla ülkemiz çok önemli bir gelişme gösterdi. Bu gelişmenin tek istisnası turizm yelpazesi içinde yer alan kruvaziyer turizmi de ülkemiz, bırakın gelişmeyi 2013 yılı içinde bir önceki yıla göre yüzde 4.3 oranında gerilediğini görüyoruz. Çünkü mevcutların dışında yeni olarak ne yanaşılacak iskele ne de konaklayacak liman vardır. 2007 yılında bakanlar kurulunca karar altına alınan 2007-2023 turizm stratejisinde 11 tane kruvaziyer liman yapılması planlanmışken bunlardan hiç birisi şu ana kadar hayata geçirilemedi. Yanaşma ve konaklama limanı yokluğundan, dünyada bu alanda faaliyet gösteren uluslararası kruvaziyer firmaları rotalarını ve seyir planlarını Türkiye’ye çeviremediler. Dünyanın mega kentleri arasında yer alan İstanbul’da şu an sadece Salıpazarı-Karaköy rıhtımından başka bir yere kruvaziyer gemi yanaşamamakta. Ne Kazlıçeşme ne Ataköy ne de Haydarpaşa projeleri bir arpa boyu yol aldı. Engeller ve projelerdeki yatırımcı aç gözlülüğü, yasal mevzuatın içinde olumsuzluğa yelken açtı. Tüm dünyada cruise gemi seferleri, yeni gemilerin devreye girmesi ile birlikte çok önemli pazar paylarını arttırdı. 14 adedi okyanus geçen ve 12 adedi de iç denizler ve nehir gemilerinden oluşan toplam 26 cruise gemisinin 2013’te devreye girmesine rağmen Türkiye bu pastadan yararlanamadı ve 2012’ye göre 2013’te yüzde 4.3 oranında küçüldü. Yüksek gelir grubu olan 55 yaş üstü turistler tarafından öncelikle dinlenme ve eğlence ile birlikte yüksek misafir memnuniyeti, güvenli ve formalitesiz seyahat olarak görülüp tercih edilen kruvaziyer seyahatler, 2013’te en üst seviyelere ulaştı. Ancak Türkiye bundan yararlanamadı. ‘CRUISE INDUSTRY OVERVIEW-2013’ raporlarına göre tüm dünyada 2013’te kruvaziyer gemilerle 21.600 milyon yolcu seyahat etti. Bu rakamlar gösteriyor ki bir önceki yıla göre yüzde 3’lük bir artış elde edildi. Gelirlerin toplamı ise 371 milyar USD’dır. KRUVAZİYER yolcuların seyahati tercih ettiği bölgelere gelince; Caribbea/Bahama%37,3 Akdeniz Çanağı %19,9 Avrupa ve İskandinav Ülkeleri % 9,8 Asya % 3,6 Avustralya-Yeni Zelanda % 4,1 Alaska % 5,4 Güney Amerika % 3,4 Diğer programlar %16,5 Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Çanağı’ndaki kruvaziyer seyahat oranında bir önceki yıla göre yüzde 14’ten yüzde 19’a varan bir artış gerçekleşir. Ancak Türkiye yine bu paydan faydalanamadı. ‘CRUISE INDUSTRY OVERVIEW’ raporlarına göre; tüm dünyada 2011 yılında 15 milyon cruise yolcusu, 2012 yılında 16,8 milyon cruise yolcusu ve 2013 yılında ise 21,6 milyon cruise yolcusu gemilerde seyahat etti. Bu artışın temel nedeni devreye giren yeni limanlar ve yeni nesil gemilerin yarattığı bir büyümedir. Bu seyahatte 2012 yılına göre 2013 yılında yıllık ciro artışı yüzde 3,0 olarak gerçekleşti ve 371 milyar USD bir rakama ulaştı. Bu tablolar ve bu bakış açılarını dikkate alarak çok büyük gelecek vaat eden kruvaziyer seyahatler için hemen İstanbul’da bir uluslararası boyutta kruvaziyer kongresi toplayarak geleceği değerlendirip, ülkemizi yeni bir rotaya yönlendirmemiz Türk ekonomisi için ve hepimiz için önemlidir. “Yüksek gelir grubu olan 55 yaş üstü turistler tarafından öncelikle dinlenme ve eğlence ile birlikte yüksek misafir memnuniyeti, güvenli ve formalitsiz seyahat olarak görülüp tercih edilen kruvaziyer seyahatler, 2013’te en üst seviyelere ulaştı.” MAYIS-HAZİRAN • | 49 | 7 DENİZ Kısa Kısa İzmir Büyükşehir Belediyesi 3 yeni arabalı vapur aldı Gemi İnşasının Merkezi ‘Hareket’lendi Proje taşımacılığı sektörünün lider markalarından Hareket proje vinç, gemi inşanın kalbi olan Tuzla’da zorlu bir projeyi başarıyla tamamladı. Tuzla Gemi Tersanesi’nde ağırlıkları 360 ile İzmir Büyükşehir Belediyesi, Körfez filosuna katılacak 450 yolcu ve 64 otomobil kapasiteli 3 adet arabalı yolcu gemisi için ihaleyi kazanan firma ile sözleşme imzaladı. 82 milyon liralık yatırımla hizmete girecek yeni arabalı yolcu gemileri, engellilerin kullanımına uygun olacak. İçlerinde 2-5 yaş arası çocuklar için oyun alanı ve evcil hayvan kafesleri ile görme engelliler için Braille Alfabesinde uyarı ve yönlendirme işaretleri de bulunacak. Yeni arabalı yolcu gemileri ile Bostanlı-Üçkuyular hattında yolculuk süresi 30 dakikadan 15 dakikaya inecek. Kentteki deniz ulaşımının geliştirilmesi amacıyla 117 milyon Euro’ya 15 yeni yolcu gemisi siparişi veren ve bu gemilerden ilkini geçtiğimiz aylarda hizmete alan İzmir Büyükşehir Belediyesi, 3 adet yeni arabalı vapuru da Körfez filosuna katacak. 510 ton arasında değişen 4 adet gemi tankını T.Esra adlı gemiye yükledi. Tuzla’da yükleme esnasında koordineli olarak 2 adet 600 ton kapasiteli Demag CC 2800-1 paletli vinç kullanan Hareket, T.Esra gemisine 4 adet tankın yükleme işlemini başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Yüzdürülerek iskele önüne getirilen tankları iki vinç ile kaldırdıktan sonra montajını da gerçekleştiren Hareket, vinçlerin superlift ağırlıklarının konumlandırılması için iskelenin diğer tarafında bulunan barge’yi kullandı. Armatörler dünya sıralamasında Arkas Line 28’inci sırada | 50 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Dünya çapında denizcilik sektörü piyasa araştırma kuruluşu olan Alphaliner tarafından işletilen gemi sayısı ve kapasitesi baz alınarak hazırlanan armatörler dünya sıralamasında Arkas Line 28’inci sıraya yükseldi. taşıma kapasitesi 52 bin 393 TEU olan 38 gemi Alphaliner tarafından açıklanan gemi filosu işletiyor. işleten (sahip olduğu ve kiraladığı gemiler dahil Türkiye’nin ilk Türk bayraklı konteyner hat edilerek) armatörler dünya sıralamasında ilk taşımacılığı şirketi Arkas Line, bugün Akde30’da yer alan tek Türk armatör oldu. niz, Karadeniz ve Batı Afrika ülkeleri arasında Nisan ayı verilerine göre açıklanan sıralamaya düzenli hat taşımacılığı yapan bir Türk armatör göre 28’inci sıraya yükselen Arkas Line hem olarak toplam 28 hatta konteyner taşıması kendi markasını hem de Türkiye’yi dünyada servisi veriyor. başarıyla temsil ediyor. Arkas Line toplam MAYIS-HAZİRAN • | 51 | 7 DENİZ Kısa Kısa Palmali, Armada Tersanesi’nde tanker inşasına başladı Palmali Grup, gemilerini Armada Tersanesi’nde inşa edeceğini 22 Mayısta açıkladı. Tersane şimdiden 7100 ton taşıma kapasitesi ile Volga-Don Max Sınıf tankerlerin inşasına başladı. Tankerlerin birinin Şubat 2015′te denize indirilmesi planlanıyor. Tankerler Volga-Don Kanalı ve Volga-Baltık boyutlarında olacak. RST22M proje gemilerin toplam uzunluk, genişlik, yükseklik ve güverte bölümü sırasıyla 139.95, 16.6 ve 6 metredir. Gemiler Volga-Don Max Class aittir. Gemilerin tasarımı Rus ve uluslararası petrol şirketlerinin özel gereksinimleri karşılayacak şekildedir. Kargo ECO Projesi (ECO-S) sınıfı Rus Denizcilik Kayıt ek ekolojik kısıtlamalar doğrultusunda inşa etmeyi planlıyor. Palmali Grup, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar denizleri mal taşınmasında uzmanlaştı. Palmali, Azerbaycan devlet enerji şirketi SOCAR ve Rus Lukoil gibi petrol şirketleri için genel bir taşıyıcı olarak çalışır. Ayrıca, diğer petrol şirketleri ile petrol taşımacılığı için uzun vadeli sözleşmeleri vardır. | 52 | • MAYIS-HAZİRAN Tersanelere müjde Türk Eximbank’tan geldi! Tersane sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda firma, küresel krizle birlikte gemi siparişi iptallerinin artması üzerine Türk Eximbank’tan kullandıkları ihracat kredileri konusunda sıkıntıya girdi. 7 DENİZ Bazı firmalar kredi ödemelerinde problemle karşılaştı. Bu gelişme üzerine Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan ve Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu’nun da aralarında bulundu- ğu sektörün önde gelen temsilcileri banka nezdinde girişimlerde bulundu. Sektör temsilcileri, kredilerin vadelerinin uzatılmasını talep etti. Tabloyu inceleyen Türk Eximbank yetkilileri de belirli şartlarla vade uzatımını kabul etti. Vadeler, iki yıla kadar uzatılabilecek. MAYIS-HAZİRAN • | 53 | 7 DENİZ Can BESEV Yönetici-Analist Bizim bulunduğumuz noktadan bakılınca, denizilik çok büyük devasa bir yapı olarak görülüyor ama daha büyük resme baktığımızda görüyoruz ki esasında bankaların elindeki portföylerde denizcilik, ulaştırma alt başlığında sadece nispeten küçük bir daire. Makale Denizcilik Sektörünü Nasıl Günler Bekliyor? | 54 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ G eçtiğimiz günlerde konuştuğum önemli bir denizcilik insanı, ‘Zor günler geride kaldı’ dedi. Beklemediğim bu cümle karşısında hayretle iyimserliğin kaynağını sordum. ‘Hayır. Zor günler geride kaldı artık çok çok daha zor günler var önümüzde ve sonu nereye varacak bilmiyorum.’ dedi. Herkesin cevabını aradığı soru da bu zaten, sonu nereye varacak? Herkes bir bekleyişte ama bazıları için bekleme süresi bitti ve iflas bayrağını çoktan çektiler, kalanlar da güçleri yettiğince beklemeye devam ediyor. İşleri gerçekten iyi olanlar ise çok küçük bir mutlu azınlık ama onlar da kurdukları özel butikler tehdit altına gelecek diye çok tedirgin. Eskiden derdik ki, borcu olmayan armatorün sıkıntısı yok, artık o da geçerliliğini kaybetti. İyi günlerde kenara atılan paralar da suyunu çekti. Herşey, her ödeme “navluna bağlı”, “navlun gelsin ödenecek”. Büyüklü küçüklü çoğu firmada nakit akışı gerçekten çok kötü durumda ve esasında normal bir ekonomi düzeninde bu kadar kronik bir nakit akışı problemine sahip bir ortamda iflas/iflas erteleme taleplerinin çok daha fazla olması gerekirdi ama kapanıp giden işletmeler olması gerekenden çok daha az. Nedeni, bu bekeyenler zinciri. İflasların ve hacizlerin beklenenden az olması ise artık en büyük patron konumunda olan bankaların gemi sahibi olmaya ve zaten zarar eden gemileri işletmeye hevesli olmaması yatıyor. Ama yatırımlarının ellerinden kayıp gideceği noktayı hissedene dek... Bizim bulunduğumuz noktadan bakılınca, denizilik çok büyük devasa bir yapı olarak görülüyor ama daha büyük resme baktığımızda görüyoruz ki esasında bankaların elindeki portföylerde denizcilik, ulaştırma alt başlığında sadece nispeten küçük bir daire. İşte bankalar açısından, diğer daha büyük yangınları söndürmek ve kontrol altına almak çok daha önemliydi, artık o noktaya da geldiler. Gemi değerleri halen oldukça düşük seyrediyor ve önemli bir düzelme beklenmiyor. Çünkü halen daha yeni inşalar devam ediyor ve bilhassa Asyalı tersaneler son 10 yılda edindikleri bilgi ve birikimi olan bunkerciler için aleyhte bir durum oluşabiliyor. Çünkü icradan satılan gemiden gelen para bankaya gidecek ve bunkerciye hiç birşey kalmayacak. kaybetmek istemiyor, korumak için kendileri dahi gemi kredileri veriyorlar. Çin gibi ülkeler için bu durum biraz daha farklı bir renk alıp ülkenin ulaştırma, istihdam ve dünya liderliği stratejileri içinde değerlendiriliyor. Armatörler bankalar tarafında şanslı ve esasında armatör için bu durumun iyi bir tarafı da var. Çünkü halen borçlardan daha aşağı olan gemi değerlerinden dolayı armatörleri hayatta bırakmak bankanın menfaatine. Zira, sürekli daha yüksek faizlerle ertelenen borçlar kağıt üzerinde sürekli teorik olarak banka için değerleniyor. Bankalardan sonra sektörün en önemli finans kaynağına, yakıtçılara (bunkerciler) bakarsak görüyoruz ki onlar da bekliyorlar. Bunkerciler da aynı ikilemde kalıyorlar ve küçük gözüksede biriken yakıt borçları geminin değerine ulaşabiliyor, verdikleri kredileri kurtarmak için gemileri haciz edip satışa zorlamak bazı hallerde verimli olmuyor, çoğu zaman da eğer bankanın gemi üzerinde ipoteği varsa teminatsız bir finansör Bunker sektörü için risk her zamankinden daha fazla ve bu riski bir nebze olsun azaltmak icin alıcılar ile direkt çalışmak çok daha avantajlı. Bu mümkün olduğunca alıcılar için de çok daha avantajlı bir konum, çünkü bazı aracı kurumların (bunker tüccarları) mali yapıları piyasadaki bu değişimleri kaldırmaya müsait değil ve neticede ödemeyi satıcıya (ikmalci) yapmayıp armatörün aynı faturayı iki kere ödemesine yol açabiliyorlar. Bunker ikmalcisi şirketler, eskiden gerek finansal gerekse de pratik sebeplerden ötürü tüccar kurumlar arada olarak çalışmayı tercih ederlerdi. Ancak son yıllardaki değişimlerle, büyük yakıt şirketleri daha da büyüdü ve hem finansal hem de operasyonel olarak çok daha güçlendi. Kredilendirme konusunda da daha esnek davrandıklarını görüyoruz. Bugünkü piyasaya bakıldığında dünyanın en büyük yakıt şirketlerinin (Word Fuel Services, OW, Bomin, Chemoil, Bunker Holding, Aegean ve Peninsula Petroleum) dünyadaki toplam transit yakıt pazarının yıllık 100 milyon tondan fazlasını kontrol ettiğini görüyoruz. Bu noktada rekabet, her zamankinden daha çok ve bu yine alıcının lehine ilerleyen bir durum. Çünkü artık yakıt şirketlerinin kar marjları son derece düşük. Fakat, burada dikkat edilmesi gereken nokta küçük çaptaki tüccarların bu bahsi geçen düşük kar oranlarıyla yüksek riskleri ve ödeme gecikmelerini kaldırabilme gücünün giderek zayıflaması. Onun için tavsiye ederim ki, alıcılar en büyük gider kalemleri olan yakıtı satın almadan önce etraflıca kimden ne aldıklarını araştırsınlar. Büyük transparan bunker şirketleri, istenmesi halinde alıcılara finansal tablolarından kredi raporlarına kadar her türlü bilgiyi sağlayacaklardır. Bu olması gereken ve normal bir ticaret şeklidir. Aynı şeyi araştırmayı mümkün olduğunca yükverenler için de yapmalılar. Çünkü tamamen navluna bağlı nakit akışında, yaşanan bir kayıp gerçekten bir çok armatörün sonunu getirebilir. Türk denizcilik camiasından insanlarla konuştuğumuzda edindiğimiz bilgileri topladığımız zaman yüzden fazla yerli armatörlük firmasında maaş ödeme sıkıntısı olduğu sonucuna varıyoruz. Bu da bizi bütün bu finansal risk meselelerin insanisine getiriyor. Deniz çalışanları, bütün bu halkanın içinde en zayıf ve en çok zarar gören halka. Aylarca maaş alamayan, kumanyasız, yakıtsız, psikolojik ve fiziksel sağlıkların bozulması riskiyle karşı karşıya yüzen tenekeye dönüşen bir gemide tutsak hayatına düşen denizcilerimiz, kredi riskini en sert şekilde yaşıyorlar. Parasını, yakıtını riske eden bankalar ve bunker şirketleri bir tarafa, ailelerini, sağlıklarını ve hayatlarını ortaya koyan deniz çalışanları bilhassa çalışacakları şirketleri çok iyi seçmeliler, çok araştırma yapmalılar ve haklarını iyi bilmeliler. Çaresizlikten en kötü durumdaki armatörün gemisine bir umutla binen bir deniz çalışanı, bilmeli ki ileriki günleri daha büyük çaresizliklere gebedir ve kendini bir uzak limanda yalnız, hasta, beş parasız ve terkedilmiş bulabilir. Evvela bu kardeşlerimizin Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutlar, tüm camiaya başarılar dilerim. “ Büyüyen gemiler, gelişen limanlar, artan liman derinlikleri ve sürekli artan gemi sayısı bir zamanlar armatör lehinde olan dengeyi daha uzun zamanlar yük sahibi lehinde bozmuş gözüküyor. ” MAYIS-HAZİRAN • | 55 | 7 DENİZ Tuzla Tersaneleri “denetim dışı” kaldı Kısa Kısa İstanbul’un en riskli sektörlerinin 2014 yılı için büyük ölçüde “denetim dışı” kaldığı ortaya çıktı. Tersanelerin yoğun olduğu ve iş kazalarıyla gündeme gelen Tuzla da denetim dışı kalacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği yıllık denetim programına göre, İstanbul’da bu yıl da denetimler sınırlı olacak. Patlayıcı madde üretilen ve depolar denetlenecek. Soma’da yaşanan facianın ardından, iş güvenliği ve denetimlerin niteliği bir kez daha gündeme gelirken, İstanbul’un en riskli sektörlerinin 2014 yılı için büyük ölçüde “denetim dışı” kaldığı ortaya çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği yıllık denetim programına göre, İstanbul’da bu yıl denetimler sınırlı olacak; büyük inşaat yerleri ile patlayıcı madde üretilen ve depolanan yerler denetlenecek. Ancak Tuzla gibi sanayinin yoğun olduğu ve sık sık iş kazalarıyla gündeme gelen bölgelerin büyük bir bölümünde bu yıl “haberli” dahi olsa denetim olmayacak. Programa göre bu yıl İstanbul’da yapılacak en temel denetimlerden biri büyük inşaat işyerleri bir başka deyişle şantiyeler olacak. Patlayıcı madde imal eden yerler ise tüm Türkiye genelinde denetime alınacak, Kimyasal ürünlerin imalatı konusunda da, Ankara Grup Başkanlığı denetimler yapacak. Denetimlerin yapılacağı 9 il arasında İstanbul da yer alacak. Türkiye’nin en büyük yüzer havuzu Hat-San Tersanesi’nde denize indi Türkiye’de üretilen en büyük yüzer gemi tamir-bakım havuzu Yalova’daki Hat-San Tersanesi’nde denize indi. 10 ayda tamamlanan havuz, 180 metre boyunda, 37 metre eninde. Türkiye’de sadece 30 tane bulunan, gemi bakım ve onarımları için kullanılan yüzer havuzun denize indirilme törenine Çevre ve Orman Eski Bakanı Osman Pepe ile Hat-San Tersanesi’nin ortakları İsmail, Mustafa, Mesut ve Malik Pepe katıldı. Osman Pepe, havuzun Türkiye’de yapılanların en büyüğü olduğunu belirterek, “Bundan daha büyük havuzlar var. Ancak hepsi ithal edilen ikinci el havuzlar. 14 milyon dolara mal olan bu gemi, 10 ayda tamamlandı. Yatırımın 4-5 yılda geri döneceğini düşünüyorum” dedi. | 56 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ 650 Kişi İstihdam Edilecek Hat-San Tersanesi Yönetim Kurulu Başkan Yar- dımcısı Mustafa Pepe de ürettikleri havuzlardan Türkiye’de 30 tane bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu 31′incisi olacak. Tersanemiz gemi inşasının yanı sıra tamir bakım yapabilme özelliği de taşıyor. Şu an 400 olan personel sayımız 650 kişiye çıkacak. Bu da bölgeye ciddi istihdam artışı getirecek.” dedi. Hat -San tersanesinin 55 dönüm üzerine kurulu olduğunu anlatan Pepe, “Norveç, Ukrayna ve Trabzon limanlarına imalat yapıyoruz. İzlanda ve Norveç’te yeni projelere bakıyoruz. Ukrayna’ya 3 bin 500 ton saç kullanarak bir duba inşa edeceğiz” diye konuştu. Kısa Kısa MSC Cruises, Fincantieri firmasıyla sözleşme imzaladı Roma’da MSC Cruises yetkilileri ile Fincantieri firması arasında imzalanan sözleşme ile MSC Cruises filosuna toplam değeri 2 milyar 100 milyon Euro olan iki yeni yolcu gemisinin daha ekleneceği açıklandı. Bu yeni iki gemiye ek olarak üçüncü bir geminin de siparişinin planlandığı belirtildi. MSC Cruises ve Fincantieri arasındaki sözleşme, MSC Cruises Yönetim Kurulu Başkanı Pierfrancesco Vago ve MSC Cruises CEO’su Gianni Onorato ile Fincantieri CEO’su Giuseppe Bono’nun katılımı ile Roma’da Palazzo Chigi’de imzalandı. “Seaside” adı verilecek olan yeni gemi prototipi, Fincantieri firmasının şimdiye kadar ürettiği en büyük yolcu gemisi olacak. Gemi, yenilikçi özellikleri sayesinde gemi inşa sektörünün benzersiz bir örneği olacak. Mimari açıdan tamamen farklı tasarlanacak olan bu iki gemi, yeni nesil yolcu gemilerine öncülük edecek. Gemiler 5 Bin 300 Yolcu Taşıyacak Her biri 700 milyon Euro’ya mal olacak olan ve finansmanı bir sigorta-finans şirketi olan SACE tarafından desteklenecek olan gemilerin ilki Kasım 2017, ikincisi ise Mayıs 2018 tarihlerinde MSC Cruises’a teslim edilecek. 323 metre uzunluk ve 41 metre genişliğe sahip olacak olan gemilerin yüksekliği ise 70 metre. Bu yeni gemilerin ağırlığı ise 154 bin ton olacak ve 5 bin 300 yolcu ile bin 413 mürettebat taşıyacak. Gemilerde, 2 bin 70 yolcu kabini, 759 mürettebat kabini ve 43 bin 500 metre kare ortak kullanım alanı olacak. Yenilikçi tasarıma ve birçok ayrıcalığa sahip olacak olan bu gemiler tüm dünyadaki limanlara yanaşabilecek. Seaside prototipinde, geminin yan tarafları boyunca uzanan açık alanları, mağazaları ve restoranları olan deniz seviyesinde gezinti yolu gibi benzersiz özellikler bulunacak. Bunun dışında, Seaside’da görkemli ve geniş bir tiyatro salonu, teraslı balkonlar ve deniz manzaralı panoramik asansörler yer alacak. Gemide ayrıca, diğer şeylerin yanında çok sayıda teknolojik yeniliğe yer verilecek. Bu sayede yakıt tüketimi yüzde 25 azaltılacak, uluslararası standartlarda gerekli olanın ötesinde gelişmiş güvenlik sistemleri kullanılacak. Bu iki gemiyle birlikte MSC Cruises filosunda bulunan modern gemilerin sayısı 14′e yükselecek. MAYIS-HAZİRAN • | 57 | 7 DENİZ Kısa Kısa 397 plaj, 22 marina ve 12 yatta ‘Mavi Bayrak’ dalgalanıyor 2014 yılında mavi bayrak kazanan 397 plaj, 22 marina ve 12 yat, 14 Haziran Cumartesi günü D-Marin Didim’de düzenlenen ‘Mavi Bayrak Ödül Töreni’yle bayraklarını aldı. Doğuş Grubu şirketlerinden D-Marin Marinalar Grubu dahilinde, 2009 yılında faaliyetlerine başlayan D-Marin Didim, 14 Haziran 2014 Cumartesi günü gerçekleştirilen ‘Mavi Bayrak Ödül Töreni’ne ev sahipliği yaptı. ve Dosyalama” kategorisinde ödüle layık görülmüştü. Mavi Bayrak Programı’nın uygulandığı 46 ülkeden biri olan Türkiye, plaj açısından 46 ülke arasında, İspanya (573 plaj) ve Yunanistan’dan (407plaj) sonra üçüncü sırada yer alıyor. D-Marin Didim, 2013 yılında Mavi Bayrak Programı kapsamında yapılan çevre eğitim etkinlikleri süresince yürüttüğü çalışmalarla geçtiğimiz aylarda Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’nın (TÜRÇEV) düzenlediği Mavi Bayrak Çevre Etkinlikleri’nin jürisi tarafından “İçerik Mavi Bayrak kriterleri çerçevesinde plaj standartları diğer ülkelerin üzerinde olan ülkemizde 2013 yılında 383 plaj, 21 marina ve 13 yatta dalgalanan mavi bayrak sayısının 2014 yılında 397 plaj, 22 marina ve 12 yata ulaştığı belirtiliyor. İtalyan devi Overmarine İstanbul’da ofis açtı Türkiye’de hızla gelişen marina sektörü, mega yat üreticilerinin de iştahını kabarttı. İtalyan devi Overmarine Group, Mangusta markalı lüks yatları için İstanbul’da ofis açtı. Türkiye’de son dönemde artan marina yatırımları, lüks yat üreticilerini de ülkeye çekmeye başladı. İtalyan devi Overmarine Group, Ultramar işbirliğinde Mangusta markalı lüks yatları için İstanbul’da satış ofisi açtı. Overmarine Group’un Pazarlamadan Sorumlu Direktörü ve Mangusta yatlarının sahibi Francesco Frediani, Avrupa’da marinaların dolması nedeniyle, yeni yatların rotalarını Türkiye’ye kırdığını söyledi. Pazar Payında İtalya’yı Geçer Frediani, Türkiye’nin lokasyon olarak da önemli bir noktada olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Birkaç yıl içinde Türkiye’nin İtalya, İspanya, Hırvatistan ve Fransa gibi dünya marinacılığında öncü ülkelerin önüne geçeceğini düşünüyoruz. Avrupa’da ekono- | 58 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ mik kriz yatçılık sektörünün pazar payını daralttı.” Mangusta yatlarının, geliri 30 milyon Euro’dan fazla olan kişilere hitap ettiğinin altını çizen Frediani, bu yılki hedeflerinin 3 yat satmak olduğunu belirtti. Frediani, “Türkiye’de müşterilerimiz hazır” dedi. Kişiye Özel Üretim Dünyadaki en büyük ‘open tekne’ modellerinin Overmarine Group’a ait tersanelerde üretildiğini söyleyen Frediani; “Ürün grubumuzda 11 Maxi Open yat bulunuyor. Dünyadaki en hızlı maxi open yat da Mangusta 165 modeli” diye konuştu. Overmarine Group’un İtalya’da Viareggio, Massarossa, Massa, Pisa ve Toskana’da 10 adet üretim tesisi olduğunu vurgulayan Frediani, Mangustalar’ın kişiye özel olarak üretilebildiğini sözlerine ekledi. Huzur Huzur Yat Yat HAYALLERİNİZİ HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ MAYIS-HAZİRAN • | 59 | GERÇEKLEŞTİRİYORUZ Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 Mah. 216) Tersaneler 395 29 30 Cad. - (+90Nuh 533) 500 93 /No:3 Fax: (+90 446 68/ 48 Evliya- Çelebi San. Sit76 A Blok Tuzla 216) - İSTANBUL TÜRKİYE 80 Adres: Temmuz Ağustos 2013 E-Posta: [email protected] www.huzuryat.com.tr Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr 7 DENİZ Kültür-Sanat D-Marin Turgutreis Dünya Starlarını Ağırlayacak 31 Temmuz / 1-2-3 Ağustos 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan festivalin Gala Konserinde ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Dünya Prömiyerini yapacağı ‘Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk’ adlı eseri ile sahne alacak. Dünyaca ünlü kemancı Vanessa Mae, Arjantinli tenor Jose Cura, 2012 Leyla Gencer Şan Yarışması birincisi Fatma Said ve “Türkiye’nin 3 Tenoru” olarak tanınan Aykut Çınar, Ayhan Üştük, Şenol Talınlı gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 400’ü aşkın sanatçının sahne alacağı festivalin biletleri 30 Haziran itibarıyla Biletix’te… D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, 10. Yılında Dünya Starlarını Ağırlamaya Hazırlanıyor | 60 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Kurucu destekçiliğini Doğuş Grubu’nun, Sanat Yönetmenliğini Yücel Canyaran’ın üstlendiği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin programı açıklandı. Dört gün boyunca, toplam yedi konserin gerçekleştirileceği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin açılış konserinde, Şef Naci Özgüç yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’a eşlik edecek. Fazıl Say’ın festival için Hermiyas Efsanesi’nin hüzünlü hikâyesinden etkilenerek yazdığı yeni eseri ‘Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk’un Dünya Prömiyeri D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali sahnesinde gerçekleşecek. 10. D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali, ikinci, üçüncü ve dördüncü gecesinde de dünya devlerini ağırlamaya devam edecek. Festivalin ikinci gecesinde Türkiye’nin ilk ve tek ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) ve CSO üyelerinden oluşan Şef Rengim Gökmen yönetimindeki karma orkestra, konserin ilk yarısında DÇSO’nun genç solistlerine, ikinci yarıda ise “3 Tenor” olarak tanınan ünlü tenorlar Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar’a eşlik edecek. 2 Ağustos Cumartesi akşamı dünyaca ünlü keman sanatçısı Vanessa Mae’yi Şef Oğuzhan Balcı yönetimindeki Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde ağırlayacak olan festival, 3 Ağustos Pazar akşamı ise kapanışı Şef Sergey Tararin yönetimindeki Moskova Senfoni Orkestrası’yla sahne alacak olan dünyaca ünlü Arjantinli tenor Jose Cura ve 2012 Leyla Gencer Şan Yarışması birincisi ve önceki yıl festivalin gün batımı sahnesinde performansıyla ayakta alkışlanan Mısırlı Soprano Fatma Said ile yapacak. Klasik müziğin gelişimine katkıda bulunmak ve Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden Bodrum’da yerli ve yabancı ziyaretçileri klasik müziğin evrensel ‘Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk’, 31 Temmuz akşamında ilk kez klasik müzikseverlerle buluşacak. değerleri çerçevesinde bir araya getirmek amacıyla düzenlenen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, bu yıl 31 Temmuz, 1-2-3 Ağustos tarihleri arasında, dünyaca ünlü sanatçıların katılımıyla müzikseverlerle buluşacak. 2009 yılında Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) üyeliği kabul edilen ve sanat yönetmenliğini Yücel Canyaran’ın üstlendiği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, bu yıl da klasik müziğin önde gelen isimlerine ev sahipliği yapacak. Bugüne kadar 3 bini aşkın sanatçıyla 140 bini aşkın müziksevere ulaşan festival, bu yıl da müzikseverler için uzun bir soluklu bir program sunuyor. Fazıl Say’a, festivalin Gala Konserinde Şef Naci Özgüç yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ eşlik edecek. Hermiyas Efsanesi “Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk”dan esinlenerek tiyatro yazarı Özen Yula tarafından metne dökülen eserin anlatıcılığını Selçuk Yöntem üstlenirken; Serenad Bağcan da Viyana’nın ünlü çocuk korosu “Die Wiener Sängerknaben”den seçilen çocuk solist ile birlikte sahnede yer alacak. Türkiye’nin İlk Ulusal Çocuk Senfoni Orkestrası, Dün- Bu yıl da günbatımı ve gece konserleriyle klasik müzik tutkunlarını bir araya getirecek olan festival, ilk gününde dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say’ı ağırlayacak. Say’ın mitolojideki Yunus Balığı ile Hermiyas Efsanesi’nden esinlenerek bestelediği ‘Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk’ eserinin Dünya Prömiyeri D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali’nde gerçekleşecek. Mitolojideki hikâyede; Güllük Körfezi’nde yüzmek için arkadaşlarıyla denize giren ancak daha sonra izine rastlanamayan Hermiyas’la, onu sırtına alıp kurtardığı iddia edilen yunus balığının dostluğu anlatılıyor. Hikâyenin sonunda bu iki dostun cansız bedenine kumsalda rastlanıyor ancak ikisinin de yüzlerinden büyük mutluluk okunuyor. Fazıl Say’ın bu hüzünlü efsaneden etkilenerek bestelediği yeni eseri yanın En Köklü Senfoni Orkestralarından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Sanatçıları ile Sahnede Olacak Konser gelirleriyle gerçekleştirilen sosyal sorumluluk destek çalışmalarına, bu yıl da yerel ve uluslararası çapta devam ediliyor. Bu yıl 10.’su düzenlenecek D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali konserlerinden sağlanacak bilet satış gelirinin tamamı, Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na bağışlanacak. MAYIS-HAZİRAN • | 61 | Festival biletleri 30 Haziran itibarıyla, D-Marin Turgutreis bilet satış ofisinden ve Biletix’ten temin edilebilecek. Bilet fiyatlarının 30 ila 50 TL arasında değiştiği festivalde, kombine fiyatı ise 125 TL olarak belirlendi. 7 DENİZ Kısa Kısa Koç Holding, Rekabet Kurulu’na başvurdu Koç Holding Beta Marina ve Pendik Turizm Marina’ya talip oldu. Koç Holding’in iştiraki Setur, dolaylı olarak Yıldız Holding kontrolünde bulunan marinaların hisselerini devralmak için Rekabet Kurulu’na (RK) başvurdu. Setur’un başvurusu, Beta Marina Liman ve Çekek İşletmesi, Pendik Turizm Marina Yat ve Çekek İşletmesi’nin hisselerinin tamamının devralınmasını kapsıyor. Koç Holding ise, “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi” kapsamında çalışmalarına devam ediyor. Mayıs 2012’den bu yana Koç Holding’in, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Alternatif Yaşam Derneği işbirliğinde yürüttüğü proje kapsamında 83 bin 500 Koç Topluluğu çalışanı “Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri”ne katıldı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, “Türkiye’ye yaymayı amaçladığımız projemiz her geçen gün zenginleşiyor” dedi. İstanbul ile Bandırma arası 35 dakikaya düşecek Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, 44 yıl aradan sonra uçak seferleri yeniden başladı. 18 kişilik uçaklar ile yapılacak seferlerle İstanbul ile Bandırma arası 35 dakikaya düşecek. | 62 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ Bandırma Ticaret Odası’nın teşebbüsüyle Bandırma-İstanbul arasında karşılıklı deniz uçağı seferleri başlatıldı. BURULAŞ, Seabird Hava Yolları, Bandırma Ticaret Odası ve Bandırma Liman Başkanlığı arasındaki görüşmelerin tamamlanmasının ardından sahile deniz uçağı iskelesi ve bilet gişesi inşa edildi. Bandırma’da Türk Hava Yolları tarafından 1970′li yıllarda kargo tipi uçaklar ile yapılan seferler, daha sonra DC 10 tipi uçaklar ile sürmüş, ancak aradan geçen zaman zarfında talebin düşmesiyle iptal edilmişti. Toplam savunma ve havacılık sektörü cirosu, bir önceki yıla kıyasla yüzde 5,75 artışla 5,08 milyar dolara ulaşırken, sektörün sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyan savunma ve havacılık ürünleri ihracatı da 1,5 milyar dolar civarında gerçekleşti. SSM, özellikle son dönemlerde çalışmalarına hız verirken, bu kapsamda 2013 itibariyle yürürlükteki proje sayısı 334’e, sözleşmeye bağlanmış proje bedellerinin toplamı ise 50 milyar liraya yaklaştı. Tüm bu faaliyetlerinin yanı sıra Ar-Ge’ye de büyük önem veren Müsteşarlık, 2013 içerisinde yaklaşık 350 milyon lira tutarında 21 Ar-Ge projesi imzaladı. Diğer taraftan savunma firmalarının özkaynaklarıyla gerçekleştirdikleri Ar-Ge yatırımları 237 milyon dolar, dış finansman dahil gerçekleştirdikleri toplam Ar-Ge harcamaları ise 927 milyon dolar oldu. İnsan Kaynakları Müsteşarlığın ve savunma sanayisi sektörünün ta- nıtımı ve nitelikli iş gücü tarafından farkındalığın artırılması amacıyla, 2009 yılından itibaren üniversitelerde düzenlenen kariyer fuarlarına ve sektör tanıtım günlerine 2013’de de katılım sağlandı. Geçen yıl itibariyle SSM çalışanlarının yaklaşık yüzde 40’ını destek personeli, memur ve sözleşmeliler oluştururken, yüzde 46’sı ise uzman personellerden oluştuğu görüldü. Sektördeki son 4 yıllık gelişim Yıllar Ciro İhracat (bin dolar) 2010 3.707 836 2011 4.381 1.090 2012 4.756 1.262 2013 5.076 1.391 Savunma 2013’te yaklaşık 350 milyon liralık 21 Ar-Ge projesi imzalandı ‘TCSG-29′ törenle hizmete girdi Merkezi Bursa’nın Mudanya ilçesinde bulunan Sahil Güvenlik Güney Marmara Grup Komutanlığı’nın sorumluluk bölgesinde hizmet verecek olan Kaan 19 sınıfının 11. Gemisi, ‘TCSG-29′ törenle hizmete girdi. Yaklaşık 23 metre uzunluğunda, 5 metre eninde ve 23 ton ağırlığında olan TCSG-29 botunun hizmete girmesi nedeniyle Mudanya’nın Güzelyalı Mahallesi Balıkçı Barınağı’ndaki 17 Bot Komutanlığı’nda tören düzenlendi. Törene, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Adnan Özbal, Güney Marmara Grup Komutanı Binbaşı Tayfun Paşaoğlu, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Mudanya Kaymakamı Orhan Çiftçi, Belediye Başkan Yardımcıları Mustafa Ay ve Metin Bağcı’nın yanı sıra çevredeki yelken kulüpleri ile davetliler katıldı. Üretimi Yonca Tersaneleri’nde yapılan botun maksimum süratinin 60 deniz mili, 111 kilometre. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın Mobil Uygulaması devreye girdi Sahil Güvenlik Komutanlığı Mobil Uygulaması www.sgk.tsk.tr resmi internet sitesi ve Google PlayStore üzerinden İngilizce ve Türkçe kurulum seçenekleri ile yayımlandı. Sahil Güvenlik Komutanlığı Mobil Uygulaması ile cep telefonu ve/veya tablet bilgisayar ile denizde yardıma ihtiyaç duyan vatandaşlar konum bilgilerini koordinatları ile görebilir, Alo 158 Sahil Güvenlik Komutanlığı Acil Yardım Hattını doğrudan arayabilir veya aynı ekranda bulunan mail butonu ile konum bilgilerini Sahil Güvenlik Harekat ve Arama Kurtarma Merkezine iletebilir, dolayısıyla daha kısa sürede yardım alabilir. Uygulamanın diğer bölümlerinde ise vatandaşlar Sahil Güvenlik Komutanlığını daha yakından tanıyabilmesi için hazırlanan görsel içeriklere, yürürlükteki Mevzuatlara/Kanunlara ve yayınlara ulaşılabilmekte. İletişim Bilgileri kısmında ise en yakın Sahil Güvenlik Komutanlığı bağlısının iletişim bilgilerine ulaşılabilir. Program ile özellikle denizde zor durumda kalan vatandaşların mevkilerinin çok daha kısa sürede ve hatasız olarak tespit edilmesi ile görev etkinliğinin artırılmasının hedeflendiği görülüyor. Program Android işletim sistemi ile çalışan tüm mobil cihazlardan Google PlayStore veya www. sgk.tsk.tr resmi internet sitesinden ulaşılarak kolayca yüklenebiliyor. MAYIS-HAZİRAN • | 63 | 7 DENİZ Savunma | 64 | • MAYIS-HAZİRAN 7 DENİZ
© Copyright 2024 Paperzz