Yayın Kurulu Üyemiz, çalışma arkadaşımız, Türk Kooperatifçilik Kurumu’nun çok değerli üyesi, Gazi Ün. Öğretim Üyesi Y.Doç. Dr. Eriman Topbaş arkadaşımızı 5 Ekim 2013 günü elim bir trafik kazası sonucu kaybettik. Camiamızın başı sağolsun. Bir Öğretmen Hangi Gün Ölebilir Ki... Meryem YOLAL Gözyaşlarıma hakim olamayarak kapattım telefonu saat 23:40 sularında arayan Pınar’ın dedikleri doğru olamazdı hayır. Antrede ayakta kalacak gücüm yoktu, artık benim bir dalım eksik gibiydi. Üniversite 2. sınıfa gitti aklım. Dersimiz Öğretimde Planlama ve Değerlendirme; hocası Eriman Topbaş (zorlar diyordu büyük ablalar abiler). Çok mütevazi bir edayla ufak tefek kendinden emin adımlarla giriverdi içeriye. Merhaba hanımefendiler beyefendiler diyerek. Bu hocanın nesi korkunç olabilirdi ki okulun ilk haftası ve daha ilk günden gelen benimle birlikte 5 öğrencinin anında ismini öğrenip bizlere adımızla hitap etmişti. Her birimizle ayrı ayrı ilgilenip 1 dönemlik derslerin hedeflerini açıklamış ve bizlere ödev vermişti. ÖPD dersleri olduğu günün gecesinde uyuyamaz bütün gece dosya yazardık. Gözler şiş bir şekilde derse girer çok çok şey öğrenirdik. Öğretmenliği öğrenmeyi mesleğimizin tüm inceliklerini bize bir akademik programda öğreten, öğretmenliğin kutsallığını bana sevdiren ton ton yaşına göre bir o kadar da çocuk ruhlu bir öğretmen... Slaytlarımızı rengarenk hazırlatıp tüm fakülteye ününü duyurmuş popüler bir hocadır kendileri. Bir o kadar da çok projelerin önderliğini danışmanlığını yapmış olup elimizde fotoğraf makinesiyle etraftaki canlıların resmini çekerken diğer akademik çalışanların bu haftaki ödeviniz ne diye ilgi ve merak konusu olmuştur. Her dersine gireni derse hayran bırakan, her öğrenciyi derse birebir eşlik ettiren, bü- 1 tün öğrendiklerimizi el yazısıyla dosyalattırıp hepimizi tahtaya kaldıran muzip bir eğitici. Odasının koridorundan her geçen şu diyaloğa tanık olmuştur eminim. - Hocam bu dosyaları mı götüreceğiz çeyimizde diyen bayan bir öğrenci Hanımefendi saygıdeğer damada herkes çeyiz yaptı ben de bunları hazırladım dersin diyerek etrafındaki herkesi kahkahaya sokan esprili bir kişilik... O an film şeridi gibi saygıdeğer hocamızla bütün anılarım film şeridi gibi geçti aklımdan... Aynı anda 2 imleç kullanılmaz Meryem hanım derdi dosyamı geç teslim etme korkusu yaşadığımda, her beni görüşünde satranç nasıl gidiyor ben inanıyorum ki sen her iki eğitimde de başarılı olacaksın diye güdüleyen sosyal babacan bir adam... Mezuniyet törenimizde o gülüşüyle herkesi kendine hayran bırakarak kürsüye gidip bize “Öğretmenlik Andı” nı yaptıran çok değerli hocamız o gün tüm öğrencilerinin arasına karışıp her biriyle mezun olmanın sevincini yaşayıp resim çektirmişti... Daha dün gibi aklımda mezuniyet belgemi imzalatmaya gittiğimde söyledikleri.. Yüksek lisans yapmalısın Hanımefendi geleceğin anneleri kendilerini geliştirmek zorunda diyerek uğurlamıştı beni elinde hiç bitmeyen limon kolonyasıyla... Benim için çok kıymetli olduğunu bildirmek için nikah şahidim olarak düğün törenime özel davetiye göndermiştim. Telefonla arayarak nikah şahidim olarak çok mutlu olacağını söylemişti. çok sevinmiştim herkese ilan etmiştim. 10 Haziran Pazartesi Günü tekrar arayıp kızının isteme merasimi de o gün olacağı için düğünüme katılamayacağını ama İstanbul’a geldiğinde mutlaka eşimle tanışmak istediğini söyleyerek gönlümü almıştı. Çok ince naif olan değerli hocamız her bayram ve kandil mesajlarını karşılıksız bırakmaz arayarak bir kez daha memnun ederdi bizleri... O kadar çok anı biriktirmişiz ki ama yine de diyorum ki keşke keşke daha çok sizin bilgi birikiminizden yararlansaydık. O kadar çok açım ki sizden öğreneceğim her şeye... Sizinle 1 grupta 1 yıl boyunca çalışma imkanım oldu. Tez danışmanımızdınız. Bize nefes aldırmadan araştırma nasıl yapılır nasıl tez yazılır öğrettiniz. Arife ile birlikte hayata bir türlü geçiremediğimiz kitabı da birlikte yazabilseydik keşke... Keşke her söylediğinizi her konuştuğunuzu yazarak ölümsüzleştirseydik tıpkı makaleleriniz kitaplarınız dergileriniz gibi... Kitap gibi bir insan olan akıl hocamız babacan tavırlarınızı hiç bir zaman unutmayacağım. Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi’ne ve Gazi Üniversitesi’ne böyle çalışkan, adaletli ve öğretme aşkıyla dolu bir hoca binde bir gelir. Böyle Bir Öğretmen Hangi Gün Ölebilir Ki? Tabii ki hiç bir zaman. O eminim ki benim gibi yüz binlerce emeği geçen öğrencisinin kalbinde ve eserlerinde yaşayacak. Varsın mezar taşında “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü” yazsın. Ruhunuz şad olsun, nur içinde yatın, mekanınız cennet olsun inşallah hocam... 2 KOOPERATİFLERİMİZ VE KURUMSALLIK ANLAYIŞI Oktay TUNÇAY * Devlet Kooperatif ilişkilerinin Türkiye’deki Gelişimi Türkiye’de batıdaki kooperatifçilik anlamında kooperatifçilik hareketi Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mithat Paşa’nın Memleket Sandıklarıyla olmuştur. Mithat Pasa, Türk köylüsün içinde bulunduğu ekonomik koşullardan ve tefecilerin elinden kurtarmak amacıyla 1863 yılında kooperatif benzer bir kuruluş olan memleket sandıklarının çalışmasını sağlamıştır. Mithat Paşa Niş valisi iken 1863 yılında Memleket Sandığı adı altında ilk tarım kredi örgütünü kurmuştur. Valiliği sırasındaki başarısı tüm ülkeye yayılan Mithat Paşa’nın hazırladığı Memleket Sandıkları Tüzüğü 1867 yılında hükümetçe kabul edilir. Memleket Sandıklarının ülkenin her tarafında kurulması hükümetçe tüm valilere görev olarak verilir. Memleket Sandıkları Tüzüğü iki bölümden oluşur: Birinci bölümde yönetim, sermaye, borç verme ve kârın bölüşümü; ikinci bölümde ise sandığın muhasebe ilkeleri belirlenmiştir. Sandığa sermaye sağlamak için, boş hazine arazileri köylüler tarafından boş günlerinde birlikte çalışma usulü ile ekilecektir. Bu çalışma sonucu elde edilen ürünler ilçe merkezine götürülüp orada hükümetin ve köy ihtiyar kurulunun denetimi altında satılır. Böylece elde edilen gelir Memleket Sandıklarına sermaye olarak yatırılacaktır. Mithat Paşa hazırladığı tüzük ile bir anlamda üretim kooperatifleri ile tarım kredi kooperatifçiliğini birleştirmeyi düşünmüştür. Cumhuriyet döneminde 1924 yılında Zirai Birlikler Yasası çıkarılmış, kredi ve pazarlama faaliyetlerinin aynı örgüt tarafından yapılmasının sağlanması amaçlanmıştır. 1935 yılında 2834 sayılı yasa ile 2836 sayılı yasanın çıkarılması ile tarımsal kooperatifçilik kalkınmada önemli bir araç olarak görülmeye başlanmıştır. 1960 * Dr. Araştırmacı Yazar ([email protected]) sonrası donemde ise sosyal devlet anlayışının getirmiş olduğu yaklaşımlarla kooperatifçilik anayasal bir zorunluluk haline getirilmiştir. Kooperatifçilik ile ilgili genel yasa ise 1969 yılında 1163 sayılı yasa ile kabul edilmiştir. 1963 yılından başlamak üzere kalkınma programlarında kooperatifçilik islenmeye başlanmıştır. Avrupa ülkelerinde kendi kendine yardım örgütleri olarak, tabandan gelen kuruluşlar olan kooperatifler, Türkiye’de tersine bir gelişme yaşamış ve devlet kooperatiflerin kurulmasını sağlamış ve yöneticiliğini üstlenmiştir. Devlet başlangıç yıllarında kooperatifçiliğin gelişmesi için gerekli koşulları sağlama, temel kuralları belirleme, yasal çerçeveyi oluşturma, kooperatifçilik bilincini geliştirme gibi görevleri üstlenmiştir. Böylece Türkiye’de kooperatifçilik hareketinin başlaması devlet kanalıyla sağlanmıştır. Türkiye’de kooperatifçiliğin ortaya çıkma ve gelişmesinde etkili olan devlet yardımı, özellikle tarımsal kooperatiflerde yönetimi üstlenme biçiminde varlığını sürdürmektedir. Özellikle Cumhuriyetten bu yana önemli aşamalar kaydeden Türk kooperatifçiliği, günümüzde ekonomik siyasetin bir organı olarak devlet tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Günümüzde en başarılı kooperatiflerin tabandan gelen ve demokratik olarak yönetilen kooperatifler olduğu gözlenmektedir. Bu durumda ülkemizde de kooperatifçilikteki basarı için devlet ve kooperatif ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Kooperatifçilik faaliyetleri kamu ve özel sektörün yanında adeta bir üçüncü sektör olarak ekonomik sistem içerisinde yer almakta ve ekonomik faaliyetlerde önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Özellikle ülkemizde faaliyette bulunan tarımsal amaçlı kooperatiflerden olan 3 Tarım Kredi Kooperatifleri, Tarım satış kooperatifleri, Pancar kooperatifleri gibi, nitelikli kooperatiflerin banka ve finans kuruluşlarından kredi kullanma, ortaklarına kredi kullandırma, şirketleri vasıtasıyla yaptıkları üretim ve satışların parasal büyüklükleri gibi, faaliyetleri genel ekonomi içerisinde önemli bir orana çıkmıştır. Bu durum, bu tip kooperatiflerin finansal risklerini öne çıkararak, bunların daha iyi yönetilmeleri ve denetlenmeleri gerekliliğini ortaya koymakta, bu gerekliliğin de ancak bu kuruşların yönetim ve denetim yapılarına kurumsal yönetim anlayışının monte edilmesiyle sağlanabileceği düşünülmektedir. 2001 yılında meydana gelen ekonomik ve mali krizden sonra, ekonomide oyununun kuralları değiştiği halde, bütün kooperatif kuruluşlarında hâlâ eski ekonomik düzenin kurallarıyla hayatiyetini devam ettirmeye çalışmaktadır. Türk kooperatifçilik hareketinde sadece tarımsal amaçlı kooperatiflerin değil,bütün kooperatif kuruluşların günümüz koşullarında ekonomik ömrünü sürdürebilmesi için, mutlaka yönetim ve denetim stratejisini değiştirmesi gerekmektedir. Değişim ve yeniden yapılanmanın; Anayasanın 171. maddesinde yer alan Kooperatifçiliğin geliştirilmesi başlığı altında “Devlet, millî ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.”şeklindeki hüküm gereğince, mutlaka Devlet tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Çünkü yeni ekonomik düzende kooperatifçiliğin yeri-önemi nedir? Üçüncü sektör olarak ifade edilen kooperatiflere ihtiyaç var mı? Kooperatif kuruluşların Vizyonu misyonu ne olacak? Neleri yapacak? Neleri yapmayacak? Finansman yapısı ne olacak? Yabancı kaynak ihtiyacı nasıl karşılanacak? Bankacılık faaliyetleri ile aralarında nasıl bir ilişki kurulacak? Örgütlenme yapısı, yönetim-denetim sistemi nasıl olacak? Bu soruların yeni ekonomik düzene göre cevaplandırılması gerekmektedir. Bu günkü örgüt yapısıyla, Türk kooperatifçilik hareketinin bu değişim ve ye- 4 niden yapılanmayı kendiliğinden gerçekleştirmesi mümkün görülmemektedir. Türk kooperatifçilik hareketinin geliştirilmesi amacıyla Sanayi ve ticaret bakanlığının öncülüğü ile ve bu arada kooperatifçilikle ilgili kamu ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak yürürlüğe Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesinde, ülkemizde kooperatifçilik sektörünün sorunlarının çözümünde kamu kuruluşlarına, sektöre ve diğer aktörlere ne gibi görevler düştüğü ortaya konulduğu ifade edilmektedir.. Bu belgenin, kooperatifçilik faaliyet alanları itibariyle geniş bir kesimi kapsayacağı ve üç ayrı Bakanlığın kooperatif sektöre hizmet sunacağı vurgulanmaktadır.. Strateji belirleme sürecinde, kooperatif türlerine özgü sektörel sorunlar yerine, kooperatifçilik sisteminin genel ve yapısal sorunları üzerinde durulduğu, bu çerçevede çözüm önerileri geliştirildiği hususu yer almaktadır. Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesi hazırlık süreci daha öncede ifade edildiği gibi katılımcı bir anlayışla hazırlandığı ve belge içeriğinin belirlenmesi ve oluşturulması tamamen açık ve şeffaf bir ortamda sürdürüldüğü özellikle bakanlık temsilcileri tarafından belirtilmektedir Bu çalışmalar sonucu Stratejik Hedefler ve bu stratejik hedeflere ulaşmak için öncelikli eylemlere yer verilmiştir. Kooperatifçiliğin yeni yol haritası olan Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesi, Yüksek Planlama Kuruluna sunulmuştur. Kurul tarafından onaylandıktan sonra büyük bir törenle kamuoyuna açılanmıştır. Tabii uygulamasını zaman içerisinde görececeğiz ve izleyeceğiz. Ancak esas kooperatif kuruluşların her şeyden önce kurumsal bir yapıya kavuşturulmalarıdır. Çünkü yapılan araştırmalar ve gözlemlerimiz göstermektedir ki; Ortakların hizmetten yararlanma ve bilgi alma yönünden sistemin olumlu bir şekilde işlemesine rağmen, ortakların sistem üzerinde kontrol gücüne sahip olma, katma değerden pay alma, kaygıları özgürce dile getirme fonksiyonlarına yeterince sahip olmadıkları anlaşılmaktadır. Burada sistem tarafından ortakların belirli alanlarda etkin olmalarına izin veril- diğini, bu alanların dışında ise etkinliklerinin kısıtlandığını görmekteyiz. Bu durum, Bütün kooperatiflerde kurumsal yönetim anlamında menfaat grupları içerisinde asli unsur olarak yer alan ortakların, sistemin kontrol edilmesinde, hesap sorma mekanizmaları ile güçlendirilmesi gerektiğini, ayrıca da oluşturulan katma değerden ortaklarında adil şekilde pay alması için risturn dağıtma ve sermaye sınırlı faiz verilmesi gibi finansal enstrümanların hayata geçirilmesi gerekliliğini göstermektedir. Genel kurul sürecindeki işlemlerin katılımcılar tarafından olumlu karşılanması hadisesi, Genel kurul sürecinin şeffaf, demokratik ve objektif kriterlere uyularak yapıldığı anlamına gelmemektedir Kooperatiflerde en hassas süreçlerinden birisi Genel kurul süreci olmaktadır. Yapılan Genel kurullarda hâkim teminatlı seçim uygulaması olmaması sistemin en önemli zafiyetini oluşturmaktadır. Kooperatifin Genel kurul sürecinde, egemenliği kullanan gücün kesin hâkimiyeti bulunmaktadır. Dolayısıyla, Kooperatiflerde Genel kurul sürecini ortaklardan daha ziyade, egemenliği kullanan gücün kontrolünde özelliklede birlik kurmuş ve üst örgütlenmesini tamamlamış kooperatiflerde çalışanların yönlendirdiğini söylememiz pek yanlış olmayacaktır. Bu itibarla bütün kooperatiflerde Genel kurul sürecinin daha şeffaf, katılımcı ve ortakların gerçek demokratik iradelerinin oluşumunu sağlayacak biçimde, kurumsal yönetim anlayışının aradığı kurallarla desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir. -Genel olarak kooperatiflerde yönetim kurulu üyelerinin kurumu yönetme anlamında fiili olarak tam güce sahip olmadıklarını, bunun yanında üyelerin niteliklerini arttıran özelliklerin üyelerde bulunmasının da pek arzu edilmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yönetim kurulu üyelerinin aslında yetki ve güç kullanmada mevzuattan kaynaklanan pozisyonlarının kuvvetli olmasına rağmen, bunu fiili olarak kullanmada pasif bir konumda oldukları görülmektedir. Oysaki kurumsal yönetim anlayışında yönetim kurulu üyelerinin zorunlu olarak pay sahipleri arasından seçilmesi mecburiyeti bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin etkinliğini ve niteliğini arttırmak için ortak olmayan kişiler arasından seçim yapılması uygulaması da kurumsal yönetim anlayışında bulunmaktadır. Katılımcılar aslında bu konudaki olumsuz önermelerde bulunarak, yönetim kurulu üyelik seçiminde uygulanan sistemin ihtisas ve deneyim açısından daha nitelikli üyelerin seçilmesini sağlamadığını ifade etmeleri yanlış değildir.. Kooperatiflerimiz de, yönetim kurulu üyelerinin fonksiyon olarak, kurumsal yönetim anlayışının yönetim kurulunda aradığı özelliklerden olan etkinlik ve nitelik yönünden zayıf bir yapıda olduğunu, yine ihtisas, deneyim ve bağımsızlık anlamında da ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunun gözlemlendiğini ifade edebiliriz. 5 ALMANYA’DA TARIM KOOPERATİFLERİ * Nurettin TEKİN ** Almanya’da tarım işletmeleri genellikle kooperatifler şeklinde örgütlenmişlerdir. Özellikle doğu ve batı Almanya’nın birleşmesinden sonra ekonomik birleşmenin bir sonucu olarak tarımsal faaliyetlerde de bir birleşme gerçekleştirilmiştir. Almanya’da tarım kooperatifleri politik kararlardan oldukça etkilenmiştir. Çıkarılan tarımda uyum yasası gereğince Doğu Almanya’nın devlete ait tarım işletmelerinde sosyalist rejim sistemi mentalitesine uygun bir şekilde sadece işçi olarak çalışmaya alışmış olan Doğu Almanyalılar, kişisel kazancı amaç edinen liberal Batı Almanya’da teknoloji, sermaye, mülk ve emeklerini birleştirerek tarım kooperatifi şeklinde bir çalışma sistemine intibak edebilmek için 31.12.1991 tarihine kadar kendilerini feshetme kararı aldılar. Batı kooperatif sistemine uyum sağlama yolunda böylesine radikal ve cesur bir adım atmalarına rağmen mevcut 4500 kadar kolhoz ve sovhoz gibi doğu tipi işletmelerden 3000 kadarı uyum sağlamakta karar kıldılar. Hattâ bunlardan 1500 kadarı Federal Almanya hukukuyla yetinmeyip, Avrupa Birliği hukukuna uyum sağlayacak şekilde örgütlenmişlerdir. Bir tarım kooperatifi kurmakta isteksiz olanlar ya tarımsal faaliyetten çekildiler, ya da çiftçiliğin dışında mesela tarım makineleriyle ilgili teknik anlamda işyerleri açtılar. * Bu yazının hazırlanmasında DRV (Almanya Tarım Kooperatifleri Konfederasyonu) Başkanı Manfred Nüssel’in açıklamalarından da yararlanılmıştır. Manfred Nüssel; “Kooperatifçilikte 20 yıl: Doğu-Batı Almanya Birleşmesinden Sonra Bir Başarı Hikayesi” Presseanzeiger Gazetesi, www.presseanzeiger.de (02.10.2013). ** Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı, Gazi Üniversitesi E. Almanca Okutmanı ([email protected]) 6 DRV (Deutsche Reiffeisenverband: Alman Tarım Kooperatifleri Konfederasyonu) bu konuda hukuki ve ekonomik yönden yardım ve desteklerde bulunmuş ve çıkarlarını korumuştur. Kooperatiflerin bilimsel ve teknik gelişmelerden de gerek teşkilatlanma, gerekse üretim ve pazarlama yönünden yararlanmasına öncülük etmiştir. TARIM KOOPERATİFLERİNİN EKONOMİK YÖNÜ Tarım kooperatifleri soyut bir sermaye işletmesi değildirler. Onlar, çiftçi ailelerin topraklarını bir güç ve emek birliği halinde bir araya getirmelerinden oluşur. Ortalama bir tarım kooperatifi kırk dört aile vardır. Bir diğer ifadeyle bunlara çoklu aile işletmesi de denebilir. Her biri ortalama 32 işçi istihdam etmektedir. Tamamı 32000 işçiye ulaşır. Hepsinin de sosyal güvencesi vardır ve vergi mükellefidirler. Bunlardan 12000 i, Amerika’da yapılan bir araştırma sonucu zorluk sıralamasında ikinci yeri işgal eden hayvancılık işletmelerinde çalışmaktadır. Almanya’daki tarım kooperatifleri ürettikleri mahsulü sadece satmakla kalmazlar, aynı zamanda işleyerek katma değer sağlayacak fabrikalar ve tesisler de kurarlar. Mesela et kombinası işletmesi, şarküteri mamulleri fabrikaları, değirmenler, ekmek fırınları ve fabrikaları, yem fabrikaları, makarna fabrikaları bunların arasında ilk akla gelenlerdir. Kooperatiflerin ürünlerini satmak için işletmelerinin bünyesinde ve çarşıda dükkân açmaları da en sık görülen uygulamalardır. Böylece iş erbabının bölgelerinde işyeri açmak için kârlı bulmadıkları küçük yerlerde, halkın temel, güvenilir gıda ihtiyaçlarını ilk elden aracısız, dolayısıyla daha ucuz şekilde karşılamaktadır. Tarımsal kooperatiflerin sosyal amaçlı yardımlar yaptıkları da az görülen olaylardan değildir. Sosyal faaliyetlere yer temin edip, teknik yardım ve personel yardımı da sağlamaktadırlar. Kooperatifler, eskiyen ve arızalanan tarım alet ve tarım alet ve makinelerinin onarımı için de pek çok atölye ve tamirhane kurmuşlardır. Bu tamirhane ve atölyelerde diğer insanlara da teknik hizmet vermektedirler. Almanya’daki tarım kooperatifleri tarım alet ve makinelerini en rantabl (= verimli) şekilde kullanırlar. Bir işe ne kadar alet ve makine lâzımsa, ancak o kadar alet ve makine alınır. Böylece alet ve makineler asla atıl kalıp durduğu yerde paslanarak eskimez. Tam kapasite kullanılır. Tarım makinelerinin akaryakıt ihtiyaçlarını temin etmek için akaryakıt istasyonları bile açmaktadırlar. Tarım kooperatiflerinin her birinde ortalama üçer adet de eğitim kurumu bulunur. Tamamı üç bin kadardır. Bu eğitim kurumlarında hizmet içi eğitimler yapılır ve çalışanların yaptıkları işlerle ilgili en son bilgileri edinmeleri ve en son teknolojik alet ve makineleri en rantabl şekilde kullanmaları öğretilir. Bu rakam Almanya’daki tarım ve hayvancılıkla ilgili eğitim kurumlarının yüzde 27 si kadardır. Üstelik kooperatiflerdeki eğitim kurumunda kurs ve öğrenim görenler, teorik olarak öğrendiklerini uygulamalı çalışmalar yaparak da mükemmelleştirebilmektedirler. Tarım kooperatifleri aynı zamanda iktisadî bi- rer tarım işletmesidirler. Bunun tabii bir sonucu olarak emek, sermaye, tabiat gibi üretim faktörlerini bilimsel gelişmelerden ve tecrübelerden de yararlanarak kullanır ve bir kazanç elde etmek isterler. Doğu Almanya kökenli tarım kooperatifleri ekonomik bakımdan genellikle pek de iyi durumda olmasalar da o taraflarda ekonomik büyümenin bir motoru sayılmaktadır. Bu kooperatifler 1800 ha tarım alanı işler. Bu kadar alan Doğu Almanya’daki toplam tarım arazilerinin %27 sidir. Her bir işletme ortalama 32 işçi istihdam etmektedir. Almanya’daki tarım kooperatiflerinde çalışanlar yılda ortalama 35-38 bin Euro kazanmaktadır. Bu alanda 4 milyon istihdam vardır. Pek çoğunun faaliyetleri çalışma ve eğitim dünyasına nüfuz etmiştir. Meselâ Pek çok sanayi işletmesinin yemeğini sağlamaktadır. Pek çok eğitim kurumunun kantinlerine gıda maddesi temin etmektedir. BEKLENTİLERİ Bütün bunların yanında Tarım Kooperatifleri; • Ağır vergi yükünün indirilmesi. • Sübvansiyonların tavan sınırlarının yükseltilmesi. • Diğer AB ülkelerindeki çiftçilerle aynı haklar sahip olmak. • Tarım mazotunu serbestçe limitsiz depolamak ve ucuz kullanmak. • Tarım ilaçlarının ve gübrenin ucuzlatılması. • AB içinde daha kolay mal dolaşımı. 7 10’UNCU KALKINMA PLANINDA KOOPERATİFÇİLİĞİN GELECEĞİ VE EKONOMİK GİRİŞİM MODELİ OLARAK KOOPERATİFÇİLİK SEKTÖRÜNDE YENİ TÜRLER S.Tunahan BAYKARA * GİRİŞ verdiği bilgileri mevcuttur. Keza aynı sitede; Bakan Sayın YAZICI’nın değişik tarihli bir konuşmasında İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun arasında 6 kooperatifin olduğu vurgulanmıştır. Kooperatifler günümüzde sadece üyelerinin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ortaklıklar olmayıp artık ekonomik girişim modeli haline gelmeye başlamıştır. Makalemizde 10 uncu Kalkınma Planında Kooperatiflere ilişkin tespit ve amaçlar ile son zamanlarda kooperatifçiliğin ekonomik girişim modeli olma yolunda ortaya çıkmış yeni kooperatifçilik türlerine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde bulunan bilgilerin derlemesine yer verilecektir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde yer verilen haberlerde; Temmuz 2013’te, ATO’da ‘’Kooperatifçilik Strateji Belgesi ve Eylem Planı’’nı açıklayan Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN aynı toplantıda; “BM verilerine göre dünya genelinde 1 milyardan fazla ortağı bulunan 750 bin civarında kooperatifin faaliyet gösterdiğini, Türkiye’de ise 8 milyon 100 bin vatandaşın ortağı olduğu 84 bin kooperatif bulunduğunu” söylediği; Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati YAZICI Birleşmiş Milletlerin aldığı karar uyarınca her yıl temmuz ayının ilk cumartesi günü kutlanan “Uluslararası Kooperatifler Günü” dolayısıyla yayımladığı mesajda ise, “kooperatiflerin toplumların işbirliği yaparak, zorlukları dayanışma içerisinde aşma ve 2014-2018 YILLARINI başarıyı birlikte yakalama yeteneklerinin KAPSAYACAK 10’UNCU ürünü olduğunu” ifade ettiği ve konuşmasında “Dünyadaki kooperatiflerin yüzde KALKINMA PLANINDA 10’undan fazlası ülkemizde yer alıyor. Bu KOOPERATİFÇİLİK veriler, kooperatifçiliğin ülkemiz ekonomisinde önemli bir girişim modeli olmayı 10 uncu Kalkınma Planı’nın 2.2.12. Gibaşardığını göstermektedir” sözlerine yer rişimcilik ve KOBİ’ler kısmında Kooperatiflerle ilgili olarak; “Plan döneminde * Sayıştay Başkanlığı Sayıştay Denetçisi ([email protected]) KOBİ’ler, esnaf ve sanatkârlar ile koopera8 tiflere yönelik strateji ve eylem planları hayata geçirilmiş, girişimcilik konseyi oluşturulmuş, girişimcilere yönelik çeşitli destek ve ödül programlan başlatılmış ve kümelerin desteklenmesine yönelik mevzuat ve kapasite oluşturma çalışmaları sürdürülmüştür.” Denilmekte ve ayrıca; lenen hedefler çerçevesinde bir ilke daha imza atarak sağlık kooperatifi kuruluşuna izin verdiklerini bildirdi. Sağlık hizmetleri kooperatifleri ile büyük sermaye gerektirmeyen sağlık hizmeti kuruluşlarının önünün açıldığına işaret eden Yazıcı, bu tesislerin tıp merkezleri ve özel poliklinikler olarak işleyeceğini ve vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşmasını kolaylaştıracağını vurguladı. “Ortak iş yapma kültürüne, sermaye birikimine ve gelir dağılımına olumlu katkıları açısından önem taşıyan kooperatifçiliğin geliştirilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.” Sağlık kooperatiflerinin 3359 sayılı Sağlık Değerlendirmesinde bulunulmaktadır. Hizmetleri Temel Kanunu ve ilgili yönetmeYine 10 uncu Kalkınma Planı’nın “Giri- liklerin hükümlerine uygun olarak etkin, şimcilik ve KOBİ’ler” ile ilgili “Politikalar” verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasıkısmında Kooperatiflerle ilgili olarak “Bi- nı sağlamak üzere tıp doktorları, hemşirereylerin ve küçük işletmelerin ekonomik ler, diğer sağlık personeli ve diğer katılımcıve sosyal refaha katkılarını artırmak üze- lar tarafından özel sağlık kurumları açmak re kooperatifleşme faaliyetleri özendirile- ve işletmek, vatandaşların her türlü sağlık gereksinimini karşılamak üzere kurulacağı cektir.” İfadesi yer almaktadır. bilgisini veren Yazıcı, şunları kaydetti: “ÜlGörüldüğü üzere kooperatifçiliğin özen- kemizde 85 binin üzerinde kooperatif budirilmesi 2014-2018 yıllarını kapsayan 10 gün itibariyle farklı sektörlerde 30’u aşkın uncu kalkınma planı döneminde bir poli- alanda ekonomimize can katıyor. tika olarak belirlenmiştir. Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ile yakaladığımız ivme ile kooperatifçiliğin yeni EKONOMİK GİRİŞİM sektörlerde açılımı noktasındaki çalışmaMODELİ OLARAK YENİ larımız hız kesmeden devam ediyor. DayaKOOPERATİFÇİLİK TÜRLERİ nışma ve yardımlaşma ilkeleri ekseninde ortaklarına eşit oy ve demokratik katılım SAĞLIK KOOPERATİFLERİ imkanı sağlayan kooperatiflerin önemi arGümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçi- tık daha iyi kavranıyor, bu nedenle koopelik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet ratifleşme her alana yayılıyor.” sitesinde Sağlık Kooperatifleri hakkında: Bakan Yazıcı, sağlık alanında kooperatif“Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, yeni bir tür olarak sağlık kooperatiflerinin kuruluşuna izin verdiklerini belirterek, böylece sağlık hizmetleri kooperatifleri ile büyük sermaye gerektirmeyen sağlık hizmeti kuruluşlarının önünün açıldığını ifade etti. Bakan Yazıcı, Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı’nda belir- leşme ile özellikle büyük sermaye gerektirmeden poliklinik, tıp merkezi ve hastane gibi sağlık kuruluşlarının kurulabileceğine dikkati çekerek, vatandaşların da sağlık hizmeti aldıkları kooperatiflerin ortağı olabileceğini, kendi sağlık kuruluşunda tedavi imkanı bulacaklarını söyledi “Ortakların eşit oya sahip olması, işletme9 lerini sahiplenme duygularını artırıyor, bu da kooperatiflerinin başarı şansını artıracaktır” ifadelerini kullanan Yazıcı, Bakanlık olarak kooperatifçilik potansiyeli yüksek yeni alanlarda fikirleri olan girişimcileri, kooperatif işletme modeli ekseninde bir araya gelerek bu modelin sağlayacağı avantajlardan yararlanmaya davet ettiklerini kaydetti.***” Bilgiler bulunmaktadır. GAYRİMENKUL İŞLETME KOOPERATİFİ Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde Gayrimenkul İşletme Kooperatifi hakkında: “Bakanlığımız Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünün 07.05.2013 tarihinde verdiği izinle, gayrimenkul sektörüne alternatif yatırım imkânları sağlayan ve küçük sermayelerin büyük projelere dönüşebileceği yeni bir tür olan “Gayrimenkul İşletme Kooperatifi”nin kuruluşunu sağlamıştır. kul işletme kooperatifi çatısı altında bir araya getirerek büyük yatırımları hayata geçirebileceklerdir.****” Bilgileri bulunmaktadır YENİLENEBİLİR ENERJİ KOOPERATİFLERİ Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri hakkında: ***** “Dünyada meydana gelen kamu yönetimi anlayışındaki değişimlere paralel olarak, devletler ekonomik ve sosyal alandaki rollerini azaltmakta, idari, politik ve ekonomik yapıları serbestleştirmekte, farklı ekonomik modeller ile toplumların ihtiyaçlarını gidermeye yönelmektedirler. Dolayısıyla eğitim, sağlık ve yenilenebilir enerji gibi birçok farklı iktisadi alanda özel sektörler tarafından yatırımlar yapılmaya başlanmıştır. Gelişmiş birçok ülkede, kamu ve özel sektörün yanında üçüncü sektör olarak tanımlanan kooperatifler, kendi kendine yardım eden ve kendi sorumluluklarını yüklenen ekonomik toplumsal dayanışma örgütleri olarak ortaya çıkmış ve sosyo-ekonomik alandaki boşluğu büyük ölçüde doldurarak ekonominin her alanında faaliyet göstermeye başlamıştır. Özellikle yenilenebilir enerji alanında kooperatif yatırımların artması enerji piyasasında toplum için alternatif yatırım imkanları yaratmıştır. Sahip oldukları topluma karşı sorumluluk ilkesi sayesinde kooperatifler, yerel faydadan genel faydaya katkı sağlayan yenilenebilir enerji alanına yönelmiştir. Sürekli devam eden doğal süreçlerde var olan, kaynağını güneşten, Merkezi Ankara’da olan bu kooperatif, hızla büyüyen gayrimenkul sektöründe yeni bir kan olarak nitelendirilmektedir. Gayrimenkul işletme kooperatifi, getiri potansiyeli yüksek gayrimenkullere, gayrimenkule dayalı projelere yatırım yapar ve uhdesindeki gayrimenkulleri işleterek kazanç elde eder. Bu doğrultuda arsa, arazi, bina vb. gayrimenkulleri edinen bunları değerlendiren bir kooperatif türü olarak tanımlanabilir. Kooperatif uygun gördüğü menkul ve gayrimenkulleri satın alarak ya da kiralama ve benzeri sözleşme yolları ile edinerek, bunların değerlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik, işyeri, konut, sanayi, turistik tesisler vb. yaptıracak gerekirse satacaktır. **** http://koop.gtb.gov.tr/kooperatifler-hakkinda/ Böylece ortaklar, tek başına sermaye niteli- gayrimenkul-isletme-kooperatifleri (Erişim Tarihi ği taşımayan küçük birikimlerini gayrimen- 04.10.2013) *** http://www.gtb.gov.tr/haberler/saglik-kooperatifleri-geliyor (Erişim tarihi 04.10.2013) 10 ***** http://koop.gtb.gov.tr/kooperatifler-hakkinda/yenilenebilir-enerji-kooperatifleri (Erişim Tarihi 04.10.2013) doğadan ve atık maddelerden alan yenilenebilir enerji, doğal akış ile hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan yani tükenmeyen kaynaklardan elde edilen bir enerji türüdür******. Söz konusu kaynaklara dayalı yerel ve yenilenebilir enerji yatırımlarının, ister küçük ister büyük ölçekte, ister şehir ister kırsal alanda olsun, imece usulünün bir ürünü olarak kurulan kooperatifler çatısı altında değerlendirilmesi; Enerjinin tüketileceği yerde üretilmesi ile yerel kaynakların yerel halk tarafından kullanılması, Enerji sistemimizdeki kayıp oranlarının azaltılması, İstihdam üzerinde yaratacağı olumlu etki, Toplumun ekonomiye katılımı ve enerji konusunda söz sahibi olabilmesi, Enerjide tekelleşmeyi önleyerek enerji fiyatlarının düşürülmesi, Sermayenin tabana yayılması, Yerel kalkınmayı sağlaması, Çevreye olumlu etkisi, Özellikle ülke enerji bağımlılık oranlarının düşürülmesi hususların da önemli katkılar sağlamaktadır. miz enerji üretimine katkı sağlamaktadır. Özellikle 70’li yıllarda yaşanan petrol krizi ve sonrasında enerji politikalarında yaşanan değişimler, insan varlığı için tehdit oluşturmaya başlayan çevre sorunları ve buna paralel olarak artan enerji fiyatları, çevreye duyarlı vatandaşları bir araya getirerek yenilenebilir enerji alanında kooperatifleşmelerini sağlamıştır. Bu doğrultuda, Feed-In Tariff(Tarife Garantisi Sistemi) gibi başarılı teşvik mekanizmalarının da katkısı ile yenilenebilir enerji kooperatifleri, Almanya, İngiltere ve Danimarka başta olmak üzere Kanada, ABD, Avustralya gibi dünyanın gelişmiş ülkelerinde kurulmaya başlamıştır. Söz konusu ülkeler içerisinde Danimarka, Avrupa’nın en güçlü yenilenebilir enerji kooperatiflerine sahip ülkesi olarak kabul edilmektedir. Bugün, Almanya ve Danimarka’da yenilenebilir enerji tesislerinin yarıdan fazlası, toplumun ekonomiye ve enerji piyasasına katılımını sağlamada önemli bir yeri olan kooperatif şeklinde kurulmaktadır. Bunun nedeni, sadece bu ülkelerde değil yenilenebilir enerji kooperatiflerinin kurulduğu tüm ülkelerde, toplumsal dayanışma bilinci ile hareket eden ülke halkının, yerel ihtiyaçlarını ve kendi enerji bağımsızlıklarını kazanma isteğidir. Bu sayede, ülkelerin yenilenebilir enerji politikaları ile ilgili yapı, ölçek ve üretimde kullandığı çeşit bakımından önemli farklılıklar olmasına rağmen, kooperatiflerin enerji konusunda diğer şirket türlerinden herhangi bir fark gözetilmeden faaliyet gösterebildiği görülmüştür. Dünyada Yenilenebilir Enerji Kooperatif Örnekleri: Dünyanın birçok ülkesinde kooperatifler, yenilenebilir kaynaklardan Özellikle Avrupa’da, enerji ve kooperatifçilik enerji üretimini teşvik etmek amacıyla politikaları ile uygulanan olumlu teşvik sağlanan destekler sayesinde, dünya te- mekanizmaları, kısıtlı ekonomik imkanlar ile kurulan yenilenebilir enerji koopera****** T.C. Resmi Gazete,5346 Sayılı Yenilenebitiflerinin gelişimi için önemli bir itici güç lir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, Madde:3/11, olmuştur. Danimarka ve Almanya’nın bu konudaki uzun süreli başarısının yegane 18/05/2005, sayı.25819 11 sebebi, yenilenebilir enerji alanındaki teşvik mekanizmaları içinde en yaygını olan “Tarife Garantili Program”ı (Feed-in Tariff) uygulamalarıdır. Yine Kanada’nın Ontario Eyaletinde yenilenebilir enerji kooperatiflerinin bu seviyede gelişmesi, 2009 yılında uygulanmaya başlanan Tarife Garantili Program sayesinde olmuştur. tüm çalışmalar devam etmektedir.” Bilgileri bulunmaktadır. Tüm dünyada sayıları hızla artan “enerji kooperatifleri” maalesef ülkemizde gelişmemiştir. Bununla birlikte, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün “Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı 2012-2016”da da belirtildiği Kuruluşlarından bu yana, kooperatifler üzere “enerji kooperatiflerinin” ülkemizbelli değerler ve etik kriterler göz önüne de de oluşturulması arzu edilmekte olup, alınarak gelişim göstermiş ve bugüne kadar buna ilişkin çalışmalara başlandığı belirtilbu özelliklerini korumayı başarmışlardır. mektedir.******* Sahip oldukları bu değerler, kooperatiflerin EĞİTİM KOOPERATİFLERİ farklı alanlarda faaliyet göstermesini sağlamıştır. Bizzat girişimcilerin sosyal Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçisorumluluklar alması gerekliliği, onları lik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet gerçek kooperatif olgusunu anlamalarını sitesinde Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri ve bu konuda çeşitli politikalar oluşturarak hakkında:******** faaliyetlerini bu alana yöneltmelerini sağlamıştır. Yenilenebilir enerji “Kooperatifler artık eğitim sektöründe de kooperatifleri uygulanan bu politikaların bir ihtiyaca cevap veriyor. Bu sektörün ihtibir ürünüdür. Söz konusu politikadan yacı olan yeni açılımları kooperatif girişim hareketle yenilenebilir enerji sektöründe modeli ile halkımızın hizmetine sunuyoruz. Kooperatifler sayesinde alternatif bir Dünya uygulamalarına bakıldığında, girişim modeli yaratılması, özellikle ortalama eğitim süresi 11-12 yıl veya yerel ve yenilenebilir kaynakların bölge daha üzerindedir. Türkiye’de ise yetişkin halkı tarafından değerlendirilmesinin nüfusun ortalama eğitim süresi 6 yıl sağlanması gerekmektedir. 17 Ekim 2012 civarındadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren ülkelerin hemen hepsi ortalama eğitim “Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Ey- sürelerini artırmak suretiyle nüfuslarının lem Planı” na dayanarak Dünya’nın önemli büyük bir bölümünü lise mezunu ya da ekonomilerinden biri haline gelen Türkiye; üniversite mezunu yapmak üzere hedefler sahip olduğu zengin yenilenebilir enerji koymuşlar ve bunu gerçekleştirmek için kaynakları ile köklü kooperatifçilik tarihini, tedbirler almaktadırlar. Avrupa Birliği toplumsal sorumluluk ilkesi sayesinde, tek ülkeleri 2020 yılına kadar nüfuslarının en bir kurumsal yapı altında buluşturarak, or- az yüzde 90’ını lise mezunu yapmak üzere taklarının katkılarını, uygulanabilir iktisadi projeler içine kanalize edebilen, yerel ve ******* Özlem Döğerlioğlu Işıksungur’un yenilenebilir kaynakları en doğru şekilde Gas&Power Dergisi için yazdığı köşe yazısı değerlendirerek enerji üretimi yapan koo- http://www.dogerlihukuk.com/?m=News&id=561 &title=&ust=561(Erişim tarihi 04.10.2013) peratif işletme modelini en kısa sürede ha- ******** http://koop.gtb.gov.tr/kooperatifleryata geçirecek ve dünya liderleri arasında hakkinda/egitim-kooperatifleri (Erişim tarihi yerini alacaktır. Bu doğrultuda gerekli olan 04.10.2013) 12 kendilerine hedefler koymuşlardır. Ülkemizde son yıllarda alınan önlemlerle ve idari uygulamalarla okullaşma oranında çok önemli mesafeler kat edildiği görülmektedir. Bu kapsamda okullaşma oranında ilköğretim düzeyinde yüzde 98’lerin aşıldığı, ortaöğretim düzeyinde yüzde 70’lere yaklaşıldığı, yükseköğretim düzeyinde ise yüzde 33’leri yakaladığımız görülmektedir. Bu ilerlemelere rağmen, halen eğitim sistemimiz gelişime açıktır. Bu alanda atılması gereken önemli adımlar bulunmaktadır. Son Dönemlerde Eğitim Kooperatiflerinin Kurulma Nedenleri: 1- Kamuoyunda 4+4+4 Kanunu olarak bilinen, 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3 üncü, maddesiyle, birinci kademe 4 yıl süreli ilkokul, ikinci kademe 4 yıl süreli ortaokul ve üçüncü kademe 4 yıl süreli lise olarak yapılandırılmıştır. Böylece kademeler arası yatay ve dikey geçişlere imkân tanınmış, esnek yapı sayesinde bireye yetenek ve gelişimine göre erken yaşlarda tercih hakkı tanınmıştır. Bu madde “Eğitim Kooperatiflerini” de cazip kılmıştır. Kanun yürürlüğe girmeden önce hüküm “İlköğretim kurumları, sekiz yıllık okullardan oluşur. Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır ve bitirenlere ilköğretim diploması verilir.” şeklinde idi. Sekiz yıllık eğitim kurumu kurmak ise çok büyük sermaye gerektiriyordu. Dar gelirli vatandaşların kooperatif çatısı altında bunu gerçekleştirmesi ise çok zordu. Ancak, yeni Kanunla ilköğretim; ilkokul ve ortaokul olarak ikiye bölünmüş ve kesintili hale gelmiş, kuruluş giderleri neredeyse yarıya inmiştir. Bu da dar gelirli vatandaşlarımızın kooperatif ça- tısı altında birleşerek eğitim kurumu açmalarını kolaylaştırmıştır. Dolayısıyla Kanunun yürürlüğe girmesi eğitim kooperatifçiliğini olumlu yönde etkilemiştir. 2- Eğitim kooperatiflerini çekici hale getiren nedenlerden bir tanesi de kurumlar vergisi muafiyetidir. Kurumlar Vergisi Kanunun 4/k maddesine göre ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesi yönünde hükümler bulunan kooperatifler kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanacaklardır. Yeni kurulan eğitim kooperatifleri de veli ve öğretmenlerden teşekkül ettiği için kurumlar vergisi muafiyeti için istenilen şartları yerine getirmektedirler. 3- Eğitim kooperatiflerini cazip kılan bir diğer gelişme de 2012 yılında çıkarılan teşvik paketidir. Yeni teşvik sisteminde, eğitim yatırımları desteklenecek, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek olan ilk, orta ve lise eğitim yatırımları, hangi ilde yapılırsa yapılsın, Bölgesel Teşvik Uygulamaları kapsamında 5’inci bölge desteklerinden yararlandırılacaktır. Eğitim Kooperatiflerinin amaç ve faaliyet konuları Kooperatifin amacı; Ortakları ile diğer özel ve tüzel kişilerin eğitim-öğretim ve araştırma gereksinimlerini karşılamak için özel eğitim yasalarına uygun olarak her derecede ve türde özel eğitim kurumları açmak, işletmek, araştırma ve incelemelere imkân sağlamaktır. Bugüne kadar kurulan örnekleri hakkında bilgi Bu güne kadar “Eğitim Kooperatifleri” iki değişik şekilde kurulmaktadır. 13 -Üniversite veya Yüksek Okul bünyesinde kurulanlar (Kurucu ortaklar genelde akademisyenlerden oluşmaktadır): Bunlar üniversitelerin kantin, misafirhane, otopark gibi tesislerini işletmektedirler. Yine bu şekilde kurulan bir kısım eğitim kooperatifleri de kurs işletmeciliği yapmaktadır. Türkiye Kooperatifçilik Vizyonu; “güvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler niteliğini kazanmış bir kooperatifçilik yapısına ulaşmak» olarak belirlenmiştir. Aynı Plan’da Genel Amaç; “kooperatifçiliğe daha elverişli bir ortam sağlamak; toplumda olumlu bir kooperatifçilik imajı oluşturmak ve sektöre güveni -Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve mede- artırmak; verimli ve etkin uygulamaları ni hakları kullanma ehliyetine sahip ger- ortaya çıkarmak; sürdürülebilirlik, rekabet çek kişi ya da kooperatifin amacına uygun edebilirlik ve yenilikçiliği sağlamak; koopefaaliyet konusu bulunan kamu veya özel ratiflerin ekonomik kalkınmaya ve gelirin hukuk tüzel kişiler tarafından kurulanlar: daha adil paylaşımına olan katkılarını artBu çerçevede Bursa ve İzmir’de kurulu bu- tırmaktır.” Şeklinde belirlenmiştir. Gümlunan “Eğitim Kooperatifleri”nin okulları rük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Gebulunmaktadır. Bunlardan, Bursa Eğitim nel Müdürlüğü resmi sitesinde bulunan ve Kooperatifinin, ana okul, ilkokul, ortaokul, aynı zamanda makalemizde yer verdiğimiz orta ve yüksek öğretim yurdu ile bir de kül- yeni Kooperatifçilik türleri gösteriyor ki artür merkezi; İzmir Eğitim Kooperatifinin de tık Kooperatifçilik toplumda ortak iş yapma ilkokul ve ortaokulu bulunmaktadır. ve ekonomik girişimler açısından model giHer iki örnek için de kurulmuş ve başarılı rişimler olma yolunda ilerleyecek. Çünkü şekilde hizmet veren 20’nin üzerinde koo- hem 10 uncu Kalkınma Planında hem Kooperatif bulunmaktadır…”Bilgileri mevcut- peratifçiliğin yol haritasının çizildiği Eylem Planında Kooperatifçiliğin özendirileceği tur. vurgulanmaktadır. Yine resmi organların yukarıda yer verdiğimiz ifadelerinden de SONUÇ açıkça anlaşılacağı üzere Kooperatifçilik Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik sadece sistem olarak değil aynı zamanda Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan tür ve alan çeşitliliği anlamında da teşvik ve 2012-2016 yıllarını kapsayan Koopera- edilecektir. tifçilik Stratejisi ve Eylem Planı********’nda ******** http://www.izmiriplanliyorum.org/ static/upload/file/kooperatifcilik_stratejisi_ve_eylem_plani_(2012-2016).pdf (Erişim tarihi 04.10.2013) 14 ULUSLARARASI KOOPERATİFLER BİRLİĞİ (ICA) * Gülsen SARAY ** Kooperatif gönüllü olarak ve rızaya dayalı bir araya gelen bireylerin ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını ve özlemlerini karşılamak için kurulan, ortak sahiplenilen, demokratik idare ile yönetilen otonom bir birliktir. Bu tanımın akademik yorumlaması ise sahipleri ve işçileri ayni olan ayrı bir örgütsel varlık olduklarıdır. (1995) Manchester kentinde yapılan Genel Kurul Toplantısında gözden geçirilerek, kooperatifçilik kurumlarına rehber olan kabul edilmiş ve genişletilerek yeniden beyan edilmiştir. Yedi Kooperatifçilik ilkesi: Gönüllü ve herkese açık üyelik: (Voluntary, Open Membership) Kooperatifler, toplumsal cinsiyet, sosyal, ırki, siyasal ve dinsel ayırımcılık olmaksızın, hizmetlerinden yararlanabilecek ve üyeliğin sorumluluklarını kabule razı olan herkese açık gönüllü kuruluşlardır. Kooperatifçiliğin sahiplendiği değerler arasında bulunan “kendi kendine yardım”, “özgün mesuliyet”, “demokrasi”, “eşitlik”, “adalet” ve “dayanışma” ön plandadır. Kooperatif kurucuları geleneksel olarak “dürüstlük, açıklık, sosyal sorumluluk ve karşılıklı ihtimam göstermek” gibi etik detarafından gerçekleştirilen ğerlere inanırlar. Kooperatifçilik prensip- Üyeler leri ise bu değerlerin pratikte uygulamaya demokratik denetim (Democratic Member Control) : Kooperatifteki katılımcı payı koyulması ve hayata geçirilmesidir. ne olursa olsun Bir Üye Bir Oy demektir. Kısa adı ICAolan Uluslararası Kooperatifler Kooperatifler, siyasa oluşturma ve karar Birliği (International Co-operative Allian- alma süreçlerine katılan üyelerince denetce) bünyesinde ise Kooperatifler aşağıdaki lenen demokratik kuruluşlardır. Seçilmiş yedi temel kooperatifçilik prensibi ile çalı- temsilci olarak hizmet eden erkekler ve şırlar. Bunlardan altı tanesi 1844’deki İn- kadınlar üyelere karşı sorumludur. Birim giliz kooperatifçilik hareketi kurucularının kooperatif kuruluşlarında üyeler eşit oy kaleme aldığı yönergelerle 1966’da ICA ta- hakkına sahiptir (her üyeye bir oy hakkı). rafından tasarlanmıştır. 1966’nın bu pren- Diğer düzeydeki kooperatif kuruluşlarında sipleri, 1995’de Uluslararası Kooperatifler ise oy hakkı demokratik bir yaklaşımla düBirliği’nin (ICA) kuruluşunun 100.yılında zenlenir. * Bu çalışma: http://ica.coop/en/sitemap ; http:// www.icba.coop/ ; http://www.ilo.org; http:// www.tmkb.org.tr. web sitelerinden yararlanılarak hazırlanmıştır. ** Araştırmacı Yazar Gülsen.Saray; B.Sc.-Cologne FH-University of Applied Sciences, Civil engineering; M.A.-T.C. Atılım Universitesi,Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi; Ph.D. -T.C. Gazi Ün., S.B:E. doktora yapmaktadır. Üyelerin ekonomik katılımı (Member Economic Participation): Üyeler, kooperatiflerinin sermayesine adil ve eşit bir şekilde katkıda bulunurlar ve varlıkları demokratik olarak yönetirler. Bu sermayenin en azından bir kısmı genellikle kooperatifin ortak mülkiyetidir. Kooperatif faaliyetlerinin ekonomik karları üyelere geri öde15 nir, kooperatifte yeniden yatırıma döner veya üyelere hizmet sağlanır. Çoğunlukla üyeler, üyeliğin bir koşulu olarak taahhüt edildiği üzere (var ise) sermaye üzerinden kısıtlı miktarda gelir elde ederler. Üyeler gelir fazlasını, muhtemelen «en azından bir kısmı taksim olunamaz kaynaklar» oluşturma yoluyla kooperatiflerini geliştirme, kooperatifle yapmış oldukları işlemlerle orantılı olarak üyelerine kar sağlama ve üyelerce onaylanan diğer faaliyetlere destek olma gibi amaçların biri ya da tamamı için ayırırlar. Özerklik ve bağımsızlık (Autonomy And Independence): Kooperatifler otonom yani kendi kendini yöneten, kendi kendine yeten, kendi kendine yardım eden, üyeleri tarafından yönetilen ve denetlenen kuruluşlardır. Kooperatifler, hükümetler dahil olmak üzere diğer kuruluşlarla bir anlaşmaya girmeleri ya da dış kaynaklar yoluyla sermayelerini artırmaları durumunda, bunu kooperatiflerin özerkliğini sürdürecek ve üyelerinin demokratik yönetimini koruyacak şekilde gerçekleştirirler. Topluma/Topluluğa karşı sorumlu olma (Concern For The Community): Kooperatifler, üyelerinin ihtiyaçlarına odaklanmanın yanısıra, üyelerce onaylanan politikalar aracılığıyla toplulukların sürdürülebilir kalkınması için çalışırlar. Kısa adı ICA olan (International Cooperative Alliance) Milletlerarası Kooperatifler Birliği, Merkezi Geneva- İsviçre’de olan.1895’de Londra’da kurulmuş, küresel bir oluşumdur. ICA’nın Kuruluş gündeminde, Arjantin, Avustralya, Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, Hindistan, İsviçre, Sırbistan ve ABD ülkelerinin farklı kooperatiflerinden gelen delegeler, bilgi sağlama, kooperatifçilik prensiplerini tanımlama ve savunma, uluslararası ticareti geliştirme gibi hedeflerini belirtmişlerdir. ICA hem I. Dünya Savaşını hem de II. Dünya Savaşını atlatabilmiş çok az uluslararası kuruluşlardan birisidir. Üyeleri arasındaki siyasi farklılıkları giderebilmekte çok zorlanmış fakat barış ve demokrasiye tutunmuş ve siyasi olarak tarafsız kalmıştır. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme (Education, Training And Information) : Kooperatifler, üyelerine, seçilmiş temsilcilerine, yöneticilerine ve çalışanlarına kooperatiflerinin gelişimine etkin bir şekilde katkıda bulunabilmeleri için eğitim ve öğretim imkanı sağlar. Kooperatifler genel kamuoyunu, özellikle de gençleri ve kamuoyunu oluşturan kitleleri, işbirliğinin doğası, şekli ve yararları hakkında bilgilendirirler. ICA’nın tarihsel dönüm noktalarının aşağıdaki kronolik sıralanması incelendiğinde, ICA’nın kapsamlı çalışmaları ve gayreti ile, kooperatifçiliğin küreselleşme sürecinde uluslararası üst kurum olan Birleşmiş Milletler çatısında yer bulduğunu tespit etmekteyiz. Kooperatifler arasında işbirliği (Cooperation Among Cooperatives): Kooperatifler, yerel, bölgesel, ulusal, ve uluslararası yapısallıktaki oluşumlarda beraberce çalışarak üyelerine daha etkin bir şekilde hizmet ederler ve kooperatifçilik hareketini güçlendirir. 1896 - ICA politik tarafsızlık ilkesini benimsedi. 16 1895 – 9 Agustos 1895’te İngiltere’de Londra’da kuruldu. 1922 – ICA, bir “Uluslararası Kooperatifçilik Bankası” kurdu. Bugünkü adıyla ICBA***, (International Co-operative Banking Asso*** http://www.icba.coop/ ciation) Uluslararası Kooperatifçilik Bankası Birliği, sektörel bir örgütlenme olan “Uluslararası Kooperatif Bankacılığı” komitesini oluşturdu. oluşturur. 1922 – ICA kendi Uluslararası Sigorta Komitesi’ni oluşturdu. Bugünkü adıyla ICMIF (International Co-operative and Mutual Insurance Federation) Uluslararası Kooperatif ve Karşılıklı Sigorta Federasyonu olan sektörel bir kuruluştur. 1976 – Paris’teki 26. Kongrede, ICA’nın sektörel bir kuruluşu olan TICA (The International Association of Tourism Co-operative) Uluslararası Turizm Kooperatifleri kuruldu. 1923 - İlk ICA Kooperatifçilik günü kutlandı.. 1990 – ICA, San José- Costa Rica’da Bölgesel Amerika Ofisini açtı. 1937 - ICA Kooperatifçilik prensiplerini yeniden gözden geçirdi. 1992 - ICA adem-i merkeziyetçi sürecini başlatır ve dört bölge oluşturur: Afrika, Amerika’lar, Asya, Pasifik ve Avrupa. 1946 – ICA, Birleşmiş Milletler ile “istişari nitelik” taşıyan ve devlet teşekkülü olmayan ilk üç NGO**** ’dan biri olmuştur. 1968 – ICA, Hindistan- Yeni Delhi’de bir Asya Pasifik Bölgesel Ofisi kurar. 1982 - ICA merkezini Londra’dan İsviçreGeneva’ya taşıdı. 1995 -ICA Kooperatifçilik prensiplerini revize eder ve yedincisi olan “Topluma/ (Top1951 – ICA, tarım kooperatiflerini birleşti- luluğa) karşı sorumlu olma” (Concern for rerek bir Tarım Komitesi kurdu. Bugünkü Community) prensibini de ekler. adıyla ICAO (International Co-operative 1996 – ICA, sektörel bir kuruluş olarak buAgricultural Organisation) olan Uluslararagünkü adıyla IHCO olan Uluslararası Sağlık sı Tarım Örgütleri Kooperatifi ICA’nın sekKooperatifleri Örgütü’nü (International törel bir kuruluşudur. Health Co-operative Organisation) kurar. 1952 – ICA, Konut kooperatifleri Komitesi 2001 – Birleşmiş Milletler, kooperatiflerin kurdu. Bugünkü adıyla ICA Housing, Konut geliştirilmesi için uygun ortam hazırlanmaKooperatiflerini birleştiren ICA’nın sektörel sı üzerine bir tüzük hazırlar. bir kuruluşudur. 2002 – ICA, 2002’de ILO***** tarafından su1966 – ICA, Kooperatifçilik Prensiplerinin nulan Kooperatiflerin Desteklenmesi Üzeikinci güncellemesini yapar. rine Tavsiye Kararları’nı (R.193) kabul eder. 1966 – ICA, balıkçılık kooperatiflerine o2003 – ICA, Norveç- Oslo’daki Genel Kurudaklanarak, ICA Tarım Komitesinin bir alt lunda, yeni ICA Resmi Kuralları ve İç Tüzükomitesini oluşturur. Balıkçılık Komitesi ğünü yürürlüğe koyar. 1976’da bağımsız bir gövdeye dönüşür ve bugünkü adıyla ICFO (International Co- 2009 – ICA, ilk kadın başkanı olarak Dame operative Fisheries Organisations) Ulus- Pauline Green’i seçer. lararası Balıkçılık Kooperatifleri Örgütü’nü **** Kooperatif bir sivil toplum örgütü değildir; Devlet teşekkülü olmayan NGO (non governmental organisation) terimi aynen bırakılmıştır. ***** ILO International Labour Organization ( Uluslararası İşçi Kurumu); http://www.ilo.org/ dyn/normlex/en/f?p=NORMLEXPUB:12100:0::NO: :P12100_INSTRUMENT_ID:312531 17 2012 – Birleşmiş Milletler Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan edilir. Türkiye’de ise Kooperatifler Merkez Birlikleri ve Kooperatif Birlikleri bir araya gelerek 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca, ICA’nın tarihsel gelişiminde sebep sonuç merkezi Ankara bulunan ve kısa adı “TÜRilişkilerin analizini yapıldığında, kooperatifKİYE KOOP****** “ olan “SINIRLI SORUMLU çiliğin önce ihtiyaç-fayda dengesini kurduTÜRKİYE MİLLİ KOOPERATİFLER BİRLİĞİ” ğu, kendi çekirdek örgütlenmesini sağlam ni süresiz olarak kurmuşlardır. Yurtiçinde bir zemine oturttuğu, bankacılık faaliyetleve yurt dışında şubeler açabilen TÜRKİYE riyle ekonomik bağımlılıktan uzak kaldığı, KOOP, Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin daha sonra uluslararası olma aşamasından bir üyesi olarak ICO’nun Kooperatifçilik İlgeçtiği ve küreselleşme sürecine milletler kelerini benimsemiştir. arası üst kurumsallaşma bilinciyle özellikle BM çatısı altında yaklaşma stratejisi izledi- 6 Temmuz 2013 ICA’nın 91’inci Uluslarağini görülmektedir. Bu süreçte kooperatif- rası Kooperatifler Günü ve BM’in 19’ uncu çilik ilkeleri ekseninde kendi kendini revize Uluslararası Kooperatifler Günü olan Uluslararası Kooperatifler Gününün teması ettiği de gözden kaçmamaktadır. şöyledir: ICA, birçok uluslararası kuruluşla özellikle, World Bank, ILO, IRU, WOCCU, COPAC, “Kooperatif Girişim Kriz Dönemlerinde Cooperatives Europe and FAO gibi küresel Güçlü Kalır” kurumlarla, küresel ilişkilerini sürdürmek- ****** http://www.tmkb.org.tr/menu/Kooperatifcilik-Ilkeleri/13 tedir. 18 DÜNYADAKİ GELİŞMELERE GENEL BİR BAKIŞ Rasih DEMİRCİ * Dünya son yıllarda her alanda ciddi değişim ve dönüşümlere sahne olmaktadır. Bilim ve teknolojideki gelişmeler üretim sistemlerini ve iş örgütlenmelerini büyük değişikliğe uğratmış, toplum düzenini oluşturan bütün kurumlar, toplumsal ilişkiler, ülkelerin dış dünya ile ilişkilerinin organizasyonu köklü bir şekilde değişmiştir. Geleneksel siyasal bloklar ortadan kalkmış, demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerler, bütün insanlığın ortak değerleri halini almıştır. Diğer taraftan, Sovyet Blokunun çöküşü ile birlikte dünyada liberal ekonomik düzen, yani serbest piyasa ekonomisi giderek yaygınlaşmaktadır. Dünya ekonomisi giderek serbestleşme eğilimindedir. çekmektedir. Yirminci yüzyılın sonunda sanayi toplumunun zirvesine ulaşan toplumların refah seviyesi, yirmi birinci yüzyılda bilgi teknolojisinde sağlanacak ilerleme ile muhafaza edilip, geliştirilebilecektir. Her çağda bir endüstri kolu, o döneme damgasını vurmuş ve ekonomik gelişmenin dinamizmini teşkil etmiş, bu gelişmelerden faydalanan ülkeleri, diğerlerinden daha önce refaha kavuşturmuştur. 1800’lerin ortalarında, nasıl demiryolları ABD’de büyüme motoru olmuşsa, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde otomotiv sanayisinde kullanılan montaj hattı uygulamaları, bu sektörün gelişmenin lokomotifi olmasına yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası ileri bir sanayi çağına ulaşılmış; seri üretim 1980’li yıllardan beri belirginleşen, milli yöntemleri, yönetim ve üretim teknolojidevlet yapılarını olduğu kadar geleneksel sindeki gelişmeler, ölçek ekonomisi hedefi, dünya dengelerini de değiştirip yerinden ihtisaslaşma, iş basitleştirme, hareket ve oynatan ve yeni bir yapılanmaya yol açan, zaman etüdleri, optimizasyon teknikleribu batı merkezli bu gelişim, bir taraftan da nin gelişmesi, temel ürünlerin daha ucuza dünya ekonomisini tek bir bütün olmaya üretilmesine fırsat vermiş, bu gelişmeler yöneltmektedir. Bu cümleden olarak ser- sonucunda özlenen refaha ulaşılmıştır. maye hareketleri, üretim, ticaret ve tek- 1970’li yıllarda turizm, bankacılık, yaynolojinin uluslarüstü bir nitelik kazanması gın satış ağları ve hukuk hizmetleri gibi, zikre değer bir gelişmedir. hizmet endüstrileri, ekonomik canlılığın öncüleri olurken, 1990’lı yıllara bilgisayar Yirminci yüzyılın başında kırsal toplumdan donanım, yazılım ve telekominikasyon ensanayi toplumuna dönüşümü yaşayan indüstrilerinin gelişmesi damgasını vurmuş sanlık, günümüzde sanayi toplumundan ve bilgi teknolojisi yeni dönemin liderliğini bilgi toplumuna dönüşümün sancılarını ele geçirmiştir. * Prof. Dr. E.Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F ([email protected]) Önceki dönemlerde kırsal toplumdan, ileri 19 sanayi toplumlarına geçildiği gibi bilgi toplumunun, sanayi toplumundan aldığı ivme ile genişleyip, derinleşeceği anlaşılmaktadır. Özellikle son yıllarda elektro-mekanik ve elektronik sanayilerindeki hızlı gelişmeler, bilgi teknolojisi imkânların hızlı gelişmesini mümkün kılmaktadır. Bu gelişmeler sonucunda iletişim ve bilişim teknolojilerinin itici gücü ile toplumsal ilişkiler ve olaylar, alan olarak genişlemekte, dünyanın herhangi bir yerinde cereyan eden bir olay diğer bir yerinde hissedilmekte olumlu ve olumsuz güçlü tepkileri olan, değişim ve dönüşümlere yol açmaktadır. Özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde dünya, geleneksel blokların ortadan kalktığı, her alanda liberal eğilimlerin güçlendiği, teknolojik gelişmenin sınır tanımaz bir şekilde önemli değişmelere yol açtığı bir dönemden geçmiştir. Bu değişim süreci halâ sürmektedir. İktisadi açıdan konuya baktığımızda; ticaret, sermaye hareketleri ve teknoloji akımının transnasyonal bir özellik kazanarak yayılması ve yoğunlaşması ekonomileri birbirine bağlamaktadır. Bu tür bağımlılıklar ise devletlerin sınır aşan ekonomik ilişkiler üzerindeki kontrolünü azaltmaktadır. Burada dikkati çeken husus; üretim faaliyetlerini ülke sınırları dışına taşıran ve dünya coğrafyasına yayan uluslar üstü ya da çok uluslu dev firmaların dünya üretim ve işbölümünü denetim altına almasıdır. Birçok ileri sanayileşmiş ülkede, ekonomi politikalarını, ülkeler arasındaki ticaret ve yatırım kararlarını büyük ölçüde uluslar üstü bu şirketlerin stratejileri belirliyor ve bu şirketler yine üretim bilgisini (teknolojisini) ellerinde tutuyorlar. Ancak hızlı pazar değişiklikleri, ürün ve üretim teknolojisi değişiklikleri ve giderek zorlaşan rekabet şartları, özellikle de doyuma ulaşan pazar20 lardaki müşterilerin daha seçici olmaları ve ürün çeşitliliğinin artmasından etkilenen bu endüstriyel firmalar, strateji değişikliğine gitmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla stok seviyelerini en aza indirgeyen, kaliteli fakat düşük maliyetli üretim yapan, ürün ve taleplerindeki değişikliklere karşı daha esnek olan üretim ve üretim yönetimi teknolojilerini kullanarak geliştirmek zorunda kalmışlardır. Bu durum birçok firmayı üretim otomasyonu ve entegrasyonu programları çerçevesinde esnek üretim sistemlerini devreye sokmasına neden olmuştur. Esnek üretim sistemleri bilgisayar nümerik kontrollü tezgâhlarla, robotlar ve otomatik malzeme taşıyıcıların bilgisayar desteğinde bütünleştirilmesinden, değişik ürün ve parçayı aynı anda üretilmesini sağlayan sistemlerdir. Bu sistemin en önemli özelliği; atölye tipi üretim sistemlerindeki esnekliklerin seri üretim sistemlerinin üretkenliği ve verimliliği ile birleştirmiş olması, belirli bir süre boyunca insan müdahalesine gerek göstermeden çalışabilmesi ve son derece esnek olmasıdır. Dünya ekonomisinde görülen önemli gelişmelerden bir diğer de; uluslar üstü firmalar ile doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önemlerinin artmasıdır. Kendi ülkelerinde ücret artışları, vergi düzenlemeleri, çevre koruma gibi maliyet artırıcı etkilerden korunmak için üretim faaliyetlerini çevre ülkelere kaydıran (delocalization) bu şirketler, üretim maliyetlerini düşürdükleri gibi, korunan pazarlara girme imkanını elde ediyorlar. Bu ülkelerde yaptıkları yatırımlar ve fason imalât bağlantıları ile işçilik maliyetlerini düşürmek, ucuz üretim kaynaklarından yararlanmak ve pazarlarını genişletmek isteyen bu şirketler, ticaretin serbestleşmesini ve mal, hizmet, sermaye ve teknoloji değişiminin önündeki engellerin kaldırılması hedef almaktadırlar. Uluslararası ekonomik ilişkilerde eski korumacılık anlayışının yerine, ticaretin serbestleşmesi görüşü benimsenmektedir. Serbest ticaret normlarını bütün dünyaya hâkim kılmaya amaçlayan ve GATT müzakerelerine taraf olan ülkelerin onayıyla 1995 yılında yürürlüğe giren Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuruluş anlaşması ve eki anlaşmalar (Uruguay Turu Nihai Senedi) yeni ekonomik ilişkilerin kurumlaşması yönünde atılan ciddi adımlardır. 1995 yılı itibariyle milletlerarası ticaret anlaşmaları mal ticareti (GATT) dışında; bundan böyle GATS ile hizmet ticaretinde liberalleşme, TRİPS anlaşması ile de fikri ve sinai mülkiyet hakları ticaretinin milletlerarası kurallarının da vazedildiği görülmektedir. Yani Uruguay Turu, patent ve fikri mülkiyet haklarının korunmasını, bütün dünyada güvence altına alan hukuk düzeni beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda, devletin hangi ekonomik etkinlik alanlarına, ne ölçüde ve hangi şartlarda destek vereceğinin kuralları da belirlenirken, bu kurallara uymayan ülkelere de uluslar arası düzeyde uygulanacak müeyyideler de ortaya konmaktadır. Türk sanayi henüz yarı sanayileşmiş bir özellik göstermektedir. Sanayiin dışa açılması ve korumacılığın kademeli olarak kal- dırılması son 25-30 yılda hızlanmıştır. Yeni Türk sanayi dış rekabeti yeni tanımıştır. Rekabet için kalite ve verimliliğin önemini yeni kavramıştır. Sanayileşmede rekabet, ülkelerin teknoloji üretir hale gelmeleriyle mümkündür. İthal teknolojiye bağlı sanayi yapısı, uzun vadeli bir sanayileşmesi olamaz. Dış dünyaya açılma hedefini seçen ülkelerin bilim-teknoloji-sanayi yeteneğini hızla geliştirmeye dönük, uzun vadeli stratejiler benimsemesi gerekir. Türkiye’de özel sektörü teknoloji üretmeye sevk edecek ve kendi markaları ile rekabet etmeye teşvik edecek şuurlu ve plânlı politikalara ihtiyaç vardır. Teknoloji üretir hale gelebilmek, bilim ve teknoloji yeteneğinin ve belli bir sanayi kültürünün geliştirilip yerleştirilmesinden geçmektedir. Dünyadaki gelişmeler çevresinde Türkiye’nin ister AB ile bütünleşsin, ister küresel rekabet karşısında varlığını sürdürmeye çalışsın, milli çıkarlarını gözeten bir anlayışla savunma mekanizmalarını geliştirmesi gerekir. Çünkü dünyadaki süratli gelişmeler, karşısında Türkiye’nin Avrupa milletleri veya dünyanın ileri teknoloji üreten ülkeleri ile rekabet ederek varlığını sürdürmesi mümkün olmayacaktır. 21 ÖRGÜTLERDE ÇATIŞMA Saltuk Aziz GÖKALP * İnsan sosyal bir varlıktır ve doğası gereği yalnız yaşayamaz. Yalnız yaşayamayacağı için belli bir toplumda var olmak zorundadır. Yolda yürürken, otobüs ile seyahat ederken, telefon ile konuşurken, alışveriş yaparken sürekli bir başka kişi veya kişiler ile etkileşim halinde bulunur. İnsanların etkileşimde bulundukları her ortamda da belli nedenlerden dolayı tartışmalar, kavgalar, anlaşmazlıklar, kırgınlıklar olabilir. Bu etkileşim sürecinde karşılıklı ilişkilerde meydana gelebilecek bu gibi durumlar “çatışma” olarak tanımladığımız kavramı ortaya çıkarmaktadır. Bu tür uyuşmazlıklar tarafların her ikisinin de kıt olan bir kaynağı elde etmeye çalışması, ortak bir eylem veya etkinlikte farklı davranışlarının olması, farklı bakış açılarına ve inançlara sahip olmaları gibi durumlarda ortaya çıkabilmektedir (Asunakutlu, 2003: 365). Önemli olan nokta bu tür anlaşmazlıkların mümkün olan en iyi şekilde çözümlenmesi ve olumsuz durumlardan olumlu sonuçlar elde etme başarısının gösterilmesidir. Günümüz örgütleri çok hızlı değişen çalkantılı bir çevre içinde faaliyet göstermektedirler. Çağdaş örgütler için değişim artık uyulması gereken bir kural haline gelmiştir. Yaşayan sistemler olarak çevreleriyle ilişki kurma zorunluluğu olan örgütler için değişmezlik ve durağanlık, çözülmeyi ve sona gidişi (entropi) ifade etmektedir. Bu nedenle örgütlerin bu değişimi iyi analiz ederek kendisini geliştirmesi gerekmektedir. Hızlı değişim ve buna uyum sağlama sorunları örgütlerde çatışmalara, krizlere, streslere * T.C. Milli Eğitim Bakanlığı İlksan Genel Müdürlüğü ([email protected]) 22 neden olmaktadır. Bu yüzden örgüt yapısının gözden geçirilerek çevredeki değişmelere uyum sağlayacak biçimde geliştirilmesi gerekir (Şimşek,2005:279). Çalışanların gelişen ve değişen şartlara göre sürekli eğitimlere tabi tutulması, örgüt kaynaklarının bu değişimler karşısında dinamik tutulması ve yöneticilerin de değişimlere adapte olabilme yeteneğine sahip olması ile örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için verimli bir ortam hazırlanmış olur. Bu noktada da yöneticilere büyük sorumluluklar düşmektedir. Yöneticiler çalışanların sorunlarıyla ne kadar ilgilenirlerse çalışanların birbirleriyle ve yöneticileriyle arasında oluşabilecek çatışmalar da o derece az olur. Dolayısıyla çatışmanın iyi yönetilmesi örgütsel verimliliğin ve etkinliğin artması ile sonuçlanır. İyi yönetilmeyen bir çatışma ise örgüt içerisinde haberleşmenin kesilmesine, güven ortamının azalmasına, verimliliğin düşmesine neden olur. Bu nedenle yönetici konumunda olanlar çatışmayı en etkin şekilde yönetebilecek olan kararları almalı ve çatışmaya neden olan durumları belirleyerek bu çatışma ortamını derhal ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerde bulunmalıdırlar. Çatışma, bir bireyin veya grubun başka bir birey veya grup tarafından negatif olarak etkilenmesi ile başlayan bir süreç olarak tanımlanabilir (Dreu, 1997: 9). Yine çatışma, çok değişik ortam ve düzeylerde ortaya çıkmakla birlikte, genel anlamıyla çatışmayı “bir seçeneği tercih etmede bireyin ya da bir grubun güçlükle karşılaşması ve bunun sonucu olarak karar verme mekanizmalarındaki bozulma” olarak ifade edebiliriz (Can, 2005: 376). Buradan hareketle çatışmayı iki veya daha fazla kişi veya grup arasındaki çeşitli kaynaklardan doğan anlaşmazlık olarak da tanımlayabiliriz. Nasıl tanımlanmış olursa olsun anlaşmazlık, zıtlaşma, uyumsuzluk ve birbirine ters düşme çatışmanın temel unsurlarıdır (Koçel, 2005: 664; Tengilimoğlu vd, 2008: 232). Çatışmanın iyi yönetilmemesi, bireylerin toplumsal ve iş ilişkilerinin bozulmasına, stres dolayısıyla fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların ortaya çıkmasına, örgütlerin amaçlarından sapmasına neden olabilir (Karip, 1999: 24; Özer, 2008: 140). Amaçlarından uzaklaşan bir örgütün de rekabetçi ortamda başarıyı yakalama şansı zordur. Bunun içindir ki çatışmanın performansı artırıcı şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun yanında çatışmanın sürekli olumsuz bir kavram olarak algılanması bazı yararlarının olmadığı anlamına da gelmemektedir. Örgüt içinde yaşanan çatışmaların düşük olması, örgütün statükocu olduğunun, yeniliklere ayak uyduramadığının, değişimin ve ilerlemenin yaşanmadığının bir göstergesi olabilir (Akkirman, 1998: 4). Dolayısıyla çatışmaların örgütün gelişmesi ve ilerlemesi için bir dinamik olarak kullanılması büyük önem arz etmektedir. Çatışma ile yöneticiler ve çalışanlar kendi davranışlarının diğerlerini nasıl etkilediğini ve kendilerini geliştirebilmek için nelere ihtiyaçları olduğunun farkına varırken; aynı zamanda bireylerin başkalarının düşüncelerini dinleyebilmelerine, kabul edebilmelerine ve daha az ben merkezli olmalarına da yardımcı olur (Tjosvold, 1992: 4; Tengilimoğlu vd, 2008: 234). Çatışmanın olumlu yönlerinden faydalanabilmek için çatışmanın etkin yönetilmesi gerekir. Etkin yönetilen çatışmalar örgütün misyonunu ve kültürünü geliştirirler. Etkin yönetilmeyen çatışmalar örgütleri durgunluğa iterek sorunlarının artmasına neden olur. Örgüt içindeki birimler arasındaki sınırlı ile- tişim, kıt kaynakların paylaşılması, örgüt içi birimlerin örgütün ana amacından sapması, algılama farklılıkları, kişilik farklılıkları, örgüt içi güç mücadelesi ve daha önce ortaya çıkmış ancak halen çözülmemiş olan çatışmalar temel olarak çatışmanın nedenleri arasında gösterilebilir. Yönetici konumunda olanlar, etkin ve verimli örgüt yönetimi modelinde büyük sorumluluk yüklenen kişilerdir. Bu sorumluluk ile kişiler arası farklılıkları, amaç farklılıklarını, yöntem farklılıklarını, değer, algı ve sorunları tanımlamadaki farklılıkları örgüt amaçları doğrultusunda değerlendirerek çatışmanın çözümü için gereken yolları saptamakla yükümlüdür. Örgüt içi iletişim ve koordinasyonun tam ve eksiksiz olarak sağlanması ile bu çatışmaları çözümlemek daha kolay olacaktır. Örgütlerde performans ve buna bağlı olarak verimliliğin bir ekip çalışması halinde gerçekleştirileceği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle gerçek rakiplere yönelmeden önce, örgütün kendi içindeki çalışmaların koordine edilmesi ve çatışmaların en aza indirgenmesi büyük önem taşımaktadır (Gümüş, 1995: 48). Bu yapılabildiği takdirde, kısacası örgüt içi amaç farklılıkları ve çatışmalar en aza indirgendiği ve hatta ortadan tamamen kaldırılabildiği takdirde örgütün faaliyet gösterdiği çevrede rakiplerine karşı daha dinamik ve zinde olmasının da yolu açılacaktır. Tüm bu anlatımlardan yola çıkarak çatışmayı kişilerin kendi içlerindeki çatışma, kişiler arası çatışma, kişiler ve gruplar arası çatışmalar, grupların kendi içindeki ve gruplar arası çatışmalar, örgütler arası çatışmalar olarak sınıflandırabiliriz. Tüm bu sınıflandırmaların temelinde bireylerin fikir, duygu ve görüşleri arasındaki farklılıklar yatmaktadır. Dolayısıyla bu tarz çatışmaların örgüt içerisinde sürekli olması ve çözüme kavuşamaması halinde örgütsel verimlilik anlamında bir düşüş meydana gelecektir. Yine örgüt içerisinde dikey çatışma (ast-üst arasındaki 23 çatışma) ve yatay çatışma (aynı kademedeki birimler arasındaki çatışma) durumları da söz konusu olabilmekte ve bu çatışmaların da bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Özellikle dikey çatışmalar yani ast-üst arasında yaşanan çatışmalar günümüzde en sık rastlanan çatışma türlerindendir. Üstün astına gün içinde birçok görevler vermesi ve astın bir müddet sonra bu durumdan rahatsız olması ile sürekli devam eden ve çözüme kavuşturulması gereken çatışmalar söz konusu olabilir. Hangi türden olursa olsun çatışma sonucunda bireylerin bir takım tepkiler vermesi doğaldır. Kişinin çatışma durumlarında kayıtsız kalması, saldırganlaşması ve olgun olmayan davranışlar sergilemesi söz konusu olabilmektedir (Koçel, 2005:674). Çatışan bireyler arasında önceden beri süregelen olumlu ilişkiler söz konusu değil ise bireyler çatışma sonucu kendisini geri çekip kayıtsız kalabileceği gibi saldırgan davranışlara da yönelebilir. Bunun yanında bir kişiye yakışmayan kendini acındırma, küsme gibi davranışlarda da bulunabilir. Tüm bunların önleyebilmek ve çatışmaları çözebilmek için çatışan tarafları yumuşatma, yöneticinin taraflardan birini zorlaması, uzlaştırma, hakeme başvurma ve kaynakları artırma gibi çözüm yollarına başvurulabilir (Koçel, 2005:676). Böylelikle örgüt içinde meydana gelen veya gelme ihtimali olan çatışmaları bertaraf edebilme olanağı sağlanır. Hiçbir çatışmanın yaşanmadığı, sürekli aynı fikirlere sahip olan bireylerin oluşturduğu örgütlerde yenilik, değişim, yaratıcılık ve performans olumsuz yönde etkilenebileceği ve durağanlık söz konusu olabileceği gibi, sürekli ve önemli çatışmaların olduğu, ortak bir kararın alınamadığı örgütlerde de kararların gecikmesi ve verilememesi, önerilerin sorunları çözmeye yetmemesi, amaçlardan sapma gibi nedenlerle yine performans olumsuz etkilenir ve örgütün varlığı tehlike- 24 ye girer. Bu yüzden tüm çatışmalar örgütler için faydalı olmasa da, bazı çatışma türleri çalışanlar arasında uyumu artırır ve çalışanların başarı düzeylerinin yükselmesine imkan tanır. Dolayısıyla çatışmanın yaşanmadığı bir ortamı gerçekleştirmek hayalden öteye gidemez. Önemli olan nokta örgütlerin gelişimi ve değişimi için çatışmanın belli bir sınırda tutulabilmesi ve o sınırı aşmasının engellenmesidir. Bu yapılabildiği takdirde örgütsel performansın artması sağlanacak ve bu da beraberinde başarıyı getirecektir. KAYNAKLAR AKKİRMAN, Ali Deniz; “Etkin Çatışma Yönetimi ve Müdahale Stratejileri”, Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Dergisi, (Erişim) http:// iibf.deu.edu.tr/deuj/index.php/cilt1-sayi1/article/ view/41/pdf_16, Cilt: 13, Sayı: II, 1998, s. 1-11. ASUNAKUTLU,Tuncer; Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar: Sorunlar, Tartışmalar, Çözüm Önerileri, Modeller, Dünya ve Türkiye Yansımaları, Ankara, Seçkin Yayınları, 2003. CAN, Halil; Organizasyon ve Yönetim, Ankara, Siyasal Yayınları, 2005. DREU, D.K.W. Carsten; VLIERT, V.D.Evert; Using Conflict in Organizations, UK, Cromwell Press, 1997. GÜMÜŞ, Mustafa; Yönetimde Başarı İçin Altın Kurallar, , İstanbul, Alfa Yayınları, 1995. KARİP, Emin; Çatışma Yönetimi, Ankara, Pegema Yayınları, 1999. KOÇEL, Tamer; İşletme Yöneticiliği, İstanbul, Arıkan Yayınları, 2005. ÖZER, M.Akif; 21.Yüzyılda Yönetim ve Yöneticiler, Ankara, Nobel Yayınları, 2008. ŞİMŞEK, Şerif M.; Yönetim ve Organizasyon, Konya, Günay Ofset, 2005. TENGİLİMOĞLU, Dilaver; E.Asuman ATİLLA; Meral BEKTAŞ; İşletme Yönetimi, Ankara, Seçkin Yayınları, 2008. TJOSVOLD,Dean; The Conflict-Positive Organization: Stimulate Diversity and Create Unity, USA, Addison-Wesley Publishing, 1992. ANDIMIZ... Ahmet Nihat DÜNDAR * Bugün 8 Ekim 2013. Uzun bir süredir gündemde olan ve ilk zamanlar “ açılım” daha sonrasında ise “ Demokratikleşme Paketi” adı altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı pakette yer alan ANDIMIZ konusu bugünkü Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle resmen halledildi. alan “budunumu” kelimesi “milletimi” olarak değiştirilirken “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan cümle ile sonra yer alan “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi eklendi: And, 1997 yılında ikinci defa değiştirildi. “Öğrenci And’ı”nın günümüzde söylenmekte olan metni, Millî Eğitim Bakanlığı Resmi Gazetede: “Milli Eğitim Bakanlığın- Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 dan: Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Ku- sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlırumları Yönetmeliğinde değişiklik yapılma- ğı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. sına dair Yönetmelik. Sayı: 28789 Maddesiyle belirlenmiştir. Bu maddeye göre ilköğretim okulunda öğrenciler, her gün Madde 1. 27.8.2003 tarihli ve25212 sayılı dersler başlamadan önce öğretmenlerin Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim gözetiminde topluca aşağıdaki “Öğrenci Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12. Maddesi yürürlükten kaldırılmış- Andı”nı söylüyorlardı: tır.” İfadesiyle yer alan düzenleme ANDI- İşte Andımız: MIZI yürürlükten kaldıran bir düzenleme “Türk’üm olarak tarihteki yerini alıyordu. Başkalarını bilemem ama benim için yaz- Doğruyum, kış, çamur-yağmur demeden İlk Okulda Çalışkanım, her gün büyük bir zevkle, yüksek sesle okuduğum Andımız benim için önemli ve İlkem; küçüklerimi korumak, değerliydi. Büyüklerimi saymak, 1933 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Yurdumu, milletimi özümden çok sevmekDr. Reşit Galip tarafından yürürlüğe konutir. lan ve tam 80 yıl yürürlükte kalan ANDIMIZ ilk kez 1972 yılında değiştirildi. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. 29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Ey büyük Atatürk! Resmî Gazetede yayımlanan ilkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesinde and’ da yer Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, * Dr, Araştırmacı Yazar ([email protected]) Hiç durmadan yürüyeceğime and içerim. 25 Varlığım Türk varlığına armağan olsun. ruz vatanımızı da milletimizi de. Bu yıl 65 yaşımı doldurdum. Hep çalıştım. Hala çalıNe mutlu Türk’üm diyene!” şıyor vatanıma milletime yardımcı olmaya, Bazılarına göre bu söylevler ırkçılıktı, bazı- bu vatanı bize miras bırakanlara hayırlı bir evlat olmaya çalışıyorum. Bana göre büyük larına göre ise islam dışı idi ve kaldırdılar. önderimiz Atatürk’ün açtığı yol BİLİM yoluOysa biz, haçlı ordularına karşı koyan, dur, BAĞIMSIZLIK yoludur, BARIŞ yoludur, memleketinin her bir yeri işgal edilmiş, can, İNSANLIK yoludur benim de yürümeye çamal ve ırzı saldırı altında, tehlikede, özgür- lıştığım yoldur… lüğü elinden alınmış bir ortamda şerefsizce yaşamaktansa vatanı, milleti ve bayrağı AND’larla doğru insan, çalışkan insan oluniçin onurlu bir şekilde hayatını feda etmeyi mayabilir. AND bir hatırlatmadır. İnsan öngöze alan büyük önderimiz Atatürk ve tüm ce hatırlar sonra uygular. Bana göre güzel savaşan atalarımızla gurur duyuyoruz. Bi- ve gerekli bir hatırlatma idi. Bizim nesil bu ze bağımsız bir vatan, Türkiye Cumhuriyeti andı Bİ R YEMİN gibi algılar ve uygulardık. Devletini armağan ettikleri için onlara min- Bu kuralların aynı zamanda islami kurallar net duyuyoruz. Şehitlerimizin, gazilerimi- olduğunu ayetlerle, hadislerle düzenlenzin huzurunda saygı ile eğiliyoruz. Onlara diğini de bilirdik. Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek isteyenler, Nurullah Çetin,” yakışır insan olmaya çalıştık, doğru olduk, Andımız Ayetmi?” Milli Güvenlik ve Dış Poçalıştık hala çalışıyoruz… Küçüklerimizi, litika Araştırma Merkezi,30.9.2013 tarihli yardıma muhtaç olanları koruduk, koruyazıyı inceleyebilirler. yoruz. Tüm yaşça büyüklerimize yaşından dolayı saygı duyduk, yaşına uygun davran- Bu uygulama ne getirir, ne götürür bunu zamayanlara, doğru, dürüst olmayanlara bile man içinde göreceğiz ama bence, herkesin acaba bizim bilmediğimiz göremediğimiz bir andı olmalı, bizim andımız da kalmalı, bir şey mi var? Diye değerlendirdik… Başka şayet varsa kimse okumaya zorlanmamalı, yurdumuz yok, bu vatan bizim, onun için çözüm şekli 80 yıl sonra bu olmamalıydı. gönülden bağlı ve özümüzden çok seviyo- Kalın sağlıcakla 26 BİLGİYİ ETKİLİ YÖNETMEK M. Akif ÖZER * Etkili bilgi yönetiminin, işletmelerin, bilgi düzeylerinin belirlenmesinde, ne tür bilgiye ve hangi düzeyde gereksinim duyulduğunun saptanmasında, bilgi açığının giderilmesinde ve entelektüel sermayenin korunması, geliştirilmesi ve işletme amaçları yönünde kullanılması yönünde yardımcı olması beklenmektedir. Etkili bilgi yönetiminin gerçekleşmesini zorlaştıran engellerin bilinmesi ve ortadan kaldırılmaya çalışılması bilgi yönetiminde önemli adımlardın birisini oluşturmaktadır. Bu engeller birçok nedenden kaynaklanabilmektedir. gerektiği dile getirilmektedir Ayrıca, bazen, daha üst düzey kadronun, kendilerinden daha uzman olan alt düzey kadronun önerilerini veya işlerini kabul etmede isteksiz davranarak, bilgi yönetimine engel oluşturdukları da unutulmamalıdır. Bilginin aşırı yüklenmesi diğer bir potansiyel problem olarak görülmektedir. Veri tabanlarının, informal bilgi toplamada veya kodlanan bilgiyi kullanmada, bilgi içinde dolaşmayı zor ve kullanmayı yavaşlatacak düzeyde çok geniş olabileceği, bu durumun sonunda, işletmenin bilgi yönetim Enformasyonun uygun şekilde yapılma- sistemlerini bozan ve sadece veritabanlaması etkili bilgi yönetimini engelleyen ne- rına ulaşmada bilgi çöplüğü olarak adlandenlerden birisi olarak görülmektedir. Bilgi dırılan bir duruma götürebileceği uyarısınyönetimi danışmanlarının, sisteme arzu da bulunulmaktadır. edilen enformasyonu dahil edememelerinin bir sebebi olarak, ödüllendirmenin Açık veya kodlanmış bilgiye olan dar oyetersiz olabileceği hususu öne sürülmek- daklaşma, bilgi yönetimi sistemlerindeki tedir. Özellikle, iş dünyasının çok çekişmeli diğer bir zayıflık olarak görülmektedir. İnortamında, kişisel bilgi ve anlayışın anah- san anlayışının ve etkileşiminin oldukça tar olarak görüldüğü bir durumda ödülün büyük kısmının, kodlanması ve bu yüzden de paylaşılması, üstü örtülü bilgiyle gerönem kazanacağı belirtilmektedir. çekleşmektedir. Bu bilginin elde edilmesi Enformasyonun uygun şekilde yapılama- ve paylaşılmasında karşılaşılan güçlükler, masının diğer bir nedeni olarak, bilginin bilgi yönetimindeki engellerden bir diğeri bir güç olarak kabul edildiği durumlarda, olarak görülmektedir. İşletme çapında üstü paylaşılmasının istenmeyeceği, kişisel kapalı bilginin yayılması için kişiler arasınkârlar için bilginin satılabileceğine dikkat da süregelen etkileşimin en iyi yol olabileçekilmektedir. ceği belirtilmektedir (Ayr.içn. Celep-Çetin, Bilgi yönetimi programlarını uygulayan iş- 2003:39). letmelerin, bilgiyi paylaşmayı bir öncelik Bilgi yönetimi sisteminden yararlanmada haline getirerek, performans değerlendir- en büyük meydan okuma, bilginin ne kame ve ödül sistemlerini iyi düzenlemeleri dar yararlı olduğunun belirlenmesidir. Bilgi, işletmelerin amaçlarını gerçekleştirme* Doç. Dr. Gazi Ün. İİBF Kamu Yönetimi Böl. ([email protected]) ye yönelik kullanılmalıdır. Bilgiye yapılan 27 birçok yatırım yanında, bilginin gelirlere lendirilmesi ve daha sonra bu deneyimolan katkısını belirlemenin zor olduğu da lerin işletmenin tamamında paylaşılması unutulmamalıdır. sağlanarak bilgi üretimi gerçekleştirilir. (Erdoğmuş, 2003:145). Öğrenen örgüt düBilgiye ulaşmada ve kullanmada önemşüncesi, öğrenmeyi temel alarak örgütsel li bir işlevi olan enformasyon teknolojisi, konulara öncekilerden farklı, geniş ve yedoğal olarak, etkili bilgi yönetimi düşünülni bir bakış açısı getirmekte ve bir çerçeve düğünde ilk akla gelen unsurlar içindedir. oluşturmaktadır. Ancak öğrenme odağının Bununla beraber, alan yazındaki incelemeyani neyin öğrenileceğinin belirsiz kalmaler, enformasyon teknolojisinin etkili bilgi sı durumunda gereksiz enformasyon yükyönetimi için gerekli fakat yeterli olmadığı leme ve sonuçlara ulaşamama önemli bir yönündeki görüşleri ortaya koymaktadır (Özmen, 2007:2-3). Bir işletmedeki bilgi risk olabilmektedir (Sezer, 2006:18). yönetimi gereksinimini etkileyen en önemli etmenlerin başında, işletmedeki bilgi kültürü anlayışı ve işletmenin kendisi için koyduğu hedeflerin önemlilik ve ulaşılabilir güçlükte olma derecesidir. Toplumların yüzyıllardır bilginin değerini anlamış olmalarına rağmen, bilgiyi elde etme, sınıflandırma, ölçme, dağıtma ve onu kullanma yöntemlerini belirleme konusunda etkili olamamışlardır (Celep-Çetin, 2003:35). Yukarıda verilen ortak hususlar, etkili bilgi yönetiminde hız, teknoloji, işbirliği, esneklik, kararlılık, ulaşım, paylaşım ve ölçme unsurlarının öne çıkarıldığını göstermektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde etkili bilgi yönetimine yönelik ölçüm çalışmalarında ise aşağıda belirtilen kriterlere dikkat edilmektedir (Özmen, 2007:2-3): • Bilginin yayınımı (üretim süreçlerinde, teknik uzmanlıkta veya enformasyon ve iletişim teknolojisinde bilginin serbestçe dolaşımı), Bu durumun nedenlerinden birisi de bilginin iş etkinliğinde etkili kullanımının, çalışma ile öğrenme arasındaki sınırların kaldırılmasına bağlı olduğunun göz ardı • Bilgi girdisi ve çıktısı (AR-GE yatırımlaedilmesidir. İşletmelerin başarıları açısın- rı, patentler, teknolojideki ticari dengeler), dan, eğitim çok önemlidir. İşletmeler eğitim ve yetiştirmenin evrensel, sürekli ve • Bilgi ağları (üniversiteler, enstitüler ve esnek şekillerine büyük yatırım yapmak endüstride bilginin dağıtımı), zorundadırlar. Bu bağlamda öğrenen ör- • İnsan sermayesi (bilginin, becerilerin gütlerin bilgi yönetiminden tam olarak ekonomik etkinliklerle ilgili olarak gelişmeyararlanabilmeleri için; yüksek bilgi yoğun- si). luğu, bilginin hızlı yayılımı, kapsamlı yenileşme ağı, yeni piyasa fırsatlarına uyum ve Bilgi yönetimi, özellikle, bilginin değerli esneklik, yüksek düzeyde eğitim, beceri görülmesi, paylaşılması, üretilmesi ve kove yetiştirme, işletmelerin tamamlayıcı runması gibi özellikleri açısından kültürel değerler ve yeterlikler açısından bağlantı bir nitelik de göstermektedir. Bilgi yöneoluşturmaları gibi bazı özelliklere sahip ol- timi teknolojilerine karar vermeden önmaları gerekmektedir (Özmen, 2007:2-3). ce, işletmelerin, çalışanların ne çeşit bir Bu kapsamda öğrenen örgütler bilgi üreti- bilgiyi paylaşmaya gereksinimleri olduğu, cileri olarak ele alınabilir. Bireylerin kendi hangi teknik ve alıştırmaların uygulanması deneyimlerinin işletme tarafından şekil- gerektiğine karar vermesi gerektiği belir28 tilmektedir. Bu da işletmenin amaçları ve niteliklerine göre bir bilgi stratejisi gereksinimini gündeme getirmektedir. Bilgi stratejisi aracılığıyla aşağıda belirtilen sorulara yanıt aranmasının etkili olacağı belirtilmektedir: sur birbirini tamamlayan birer parça niteliğindedir (Kurt, 2007:1). Bunların birbirlerinden ayrılması da söz konusu değildir. Bu kapsamda bilgi yönetiminin teknolojiyle ve stratejik bilgiyle olan ilişkisini incelemek gerekiyor. • Niçin bilgiyi yönetmeye ihtiyaç duyulmaktadır? 1980’li yıllardan itibaren bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan devrimsel değişimler iş dünyası için bir çok fırsatı bera• Bilginin işlediği nasıl anlaşılacaktır? berinde getirdiği gibi “iş”in tasarımını da • Bilgi daha iyi nasıl paylaşılır? değiştirmiştir. İşletmelerde hemen hemen tüm “iş”lere bilgi ve iletişim teknolojileri Diğer yandan, birçok işletmenin neleri dahil edilmiş ve birimlerin etkinliği artırılbildiklerini bilemedikleri görüşünden hamıştır (Kurt, 2007:2). reketle, etkili bilgi yönetimi için, ilk olarak bilgi sermayesinin neler olduğunun belir- Teknolojik gelişme, bilimdeki ilerleme ölenmesi ve daha sonra, bu sermayeden en zellikle gelişmiş ülkelerde bilgi işçisini, bir üst yararın sağlanmasını garantilemenin çok kurumun en merkezine yerleştirdi. Niyollarının aranması gerektiği belirtilmekte- teliksiz işçiden nitelikli işçiye dönüşüm çok dir. Etkili bilgi yönetiminin işletmeyi, insan- uzun sürmedi ve zamanla bunların yerini ları ve teknolojiyi içerecek şekilde kapsam- entelektüel yetenekli işçiler aldı (Öztürk, lı olması önerilmektedir (Özmen, 2007:4). 1992:129). Bu duruma yol açan teknoloji, APQC (Amerikan Üretim ve Kalite Merkezi) belirli alanda bilimsel ilkelere dayanan bilgi yaptığı bir çalışma ile etkili bilgi yönetimi ve uygulamalarla üretilen bilimsel bilginin için bir bilgi yönetimi modeli hazırlamıştır. insan yaşamına hizmet amacıyla endüstriBirbirini izleyen beş safhadan oluşan bu de, ticarette, tıpta ve diğer alanlarda uygumodelde; başlama, strateji geliştirme, bilgi lanması ve kullanılması (Öğüt, 2001:168) yönetimi girişimini tasarlama ve uygulama, şeklinde tanımlanmaktadır. yayma ve destekleme ve bilgi yönetimini kurumsallaştırma basamaklarından oluşmaktadır. Her aşamada, olaylara, hedeflere, anahtar oyunculara ve rollerine, idare ve yapıya, enformasyon teknolojisinin etkisine, iş durumlarının doğasına, ölçme yaklaşımlarına ve bütçe durumlarına yer verildiğine dikkat çekilmektedir (Özmen, 2007:2-5). İşletmelerin ürettiği mal ve hizmetlerin içerisinde bilgi yoğunluğunun ve payının giderek artmasıyla ortaya çıkan entelektüel sermaye ve bilgi yönetimi kavramları da esasen işletmelerin ürünler üzerindeki rekabet gücünü artırmaya yönelik çabalardır. Ancak diğer bir çok yönetim uygulamasında olduğu gibi bilgi yönetiminde de etkinliğin sağlanmasında teknolojinin Etkin bir bilgi yönetimi hem teknolojik fak- kolaylaştırıcı rolünden faydalanılır. Bilgi yötörleri ve ölçümü, hem de stratejik bilgi netimi bilgi kaynaklarını tespit etmeyi ve aracılığıyla bu teknolojiden rasyonel biçim- bu kaynaklar vasıtasıyla öğrenmeyi amaçde yararlanmayı sağlayacak bir yönetim ladığı için, öğrenmeyi sağlayacak teknoloji anlayışına ihtiyaç duymaktadır. Bu iki un- tasarımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. 29 İşletmelerin çevrelerinde çeşitli bilgi kaynakları bulunmaktadır ve bu kaynaklara ulaşmayı sağlayacak çeşitli araçlar mevcuttur. İşletmeler öğrenen bir yapıya kavuşmak ve bunu sürdürmek için bu bilgi kaynaklarını tespit etmek ve etkin kullanmak zorundadır. Bunları yaparken de teknolojiden etkin olarak yararlanmalıdır. Bu süreçte işletmeler öğrenme aracı olarak bir çok kaynağı ve bilgi altyapısı aracını kullanabilir. Bazen araştırma birimi temelinde araştırma faaliyetleri işletmenin öğrenme süreçlerine yardımcı olurken kimi zamanlarda ise müşterilerden gelen geribildirimler örgütsel öğrenmede temel kaynak fonksiyonu görebilirler. ce iyi bir düşünme düzeyine sahiptir. Buna karşılık, çoğu işletmenin ekibinde gözlenen düşünme düzeyi, tek tek yöneticilerin kapasitesinin hayli altındadır. Kurumsal öğrenme durumlarında, ekibin öğrenme düzeyi genelde en düşük ortak paydadır. Kendilerini mekanik bir anlayışla uzmanlaşmış parçalardan oluşan birer makine gören ekiplerde bu özellikle böyledir. Yüksek düzeyde etkin ve sürekli kurumsal öğrenme ve bunun sonucunda gerçekleşen kurumsal değişim örgütsel başarının ön koşuludur (Geus; 1999:61). Bilgi teknolojileri, bilgisayar ve iletişim teknolojilerini, verileri yönetim açısından yararlı bilgi ve üst bilgilere dönüştürme yöntemlerini kapsayan bağlantılı ve etkileşimli teknolojilerdir. İşletmeler için, uygun bilgi teknolojileri seçimi ve etkin bilgi yönetimi konusu, hizmet kalitesi ve kurumsal etkinlik amaçlarına ulaşmak doğrultusunda, insan kaynakları, kültür, yapı ve rekabet öğeleri çerçevesinde önem arz etmektedir (Öğüt, 2001:183). Uygulamada bilgi teknolojileri, kurumsal değişimi sağlamak için yeni kaynaklar oluşturmak bağlamında temel örgütsel süreçler ile ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda, etkin bilgi yönetimi aracılığıyla örgütsel amaçlara ulaşmak için işletmelerde güncel bilgi teknolojileri uygulamaları gerçekleştiren yöneticiler, bilgi teknolojileri araçlarını değişim ajanı olarak değerlendirmek ve değişimle ilgili sorunları analiz etmek durumundadırlar (Öğüt, 2001:183). İşletmelerin teknolojiden yararlanabilmeleri kurumsal öğrenme düzeyleri ile yakından ilgilidir. Esasında kurumsal öğrenme bireysel öğrenmeden çok daha zordur. Çoğu işletmede tek tek yöneticiler son dere- Dünyadaki başlıca yeni temel teknolojiler bilgi teknolojisi ve jenerik teknolojisi alanındaki yenilikleri kapsamaktadır. Bilgi teknolojisi, elektronik bilgi işlem sistemleri ve iletişim teknolojilerini kapsamaktadır. Bilgi İşletmelerin öğrenme kaynakları işletmeler için ne kadar önemliyse bu kaynaklara ulaşımı kolaylaştıracak teknoloji ve süGörüldüğü gibi bilgiye dayalı ekonominin reçler de o değerde önemlidir. İşletmeler hızla geliştiği ülkelerde işletmeler, bilgiye hem öğrenme kaynaklarına hem de bunu dayalı yönetimler olma yolunda yapısal, sağlayacak bilgi altyapısı unsurlarına sahip yasal, yönetsel ve kültürel değişimi ve dö- olmalı ve bunları etkin yönetebilmelidir. nüşümü gerçekleştirmek istemektedirler. Rekabet edebilmenin günümüzde işletBu dönüşümde bilgi ve iletişim teknoloji- melerin bilgiyi elde etmelerinden ve yöleri ve bu teknolojilerin ortaya çıkardığı in- netmelerinden geçtiğine inanılıyorsa, bu ternet ve web araçları gibi yeni etkileşim hususlarda politika oluşturmak ve yatırım ve iletişim ortamları önemli rol oynamak- yapmak işletmeler için önem taşımaktadır tadır (Altınok-Bensghir; 2005:675). (Kurt, 2007:2). 30 teknolojisinin başlıca bileşenleri şunlardır: • Bilgi işlem teknolojisi, bilgi işlemde yazılım ve donanım teknolojilerinin kullanımı, • Uydu teknolojisi, uydular aracılığı ile bilgi aktarımı, feri: Bilgi teknolojilerinin teknoloji yönetimi açısından en önemli etkisi, teknolojik yenilik geliştirmede ortaya çıkar. Teknoloji uzmanları, ileri bilgi teknolojileri kullanımı konusunda yetkin değillerse, eğitim programları ile yeni teknolojilere uyumları sağlanmalıdır. 1950’lerde rekabet avantajı elde etmenin yolu olarak işlemsel verimlilik faaliyetleri görülüyordu. 1960’larda stratejik planlama, 1970’lerde pazarların öncüllüğü, • Telekomünikasyon teknolojisi, iletişim 1980’lerde mükemmel uygulamalar, rekaalanında geliştirilmiş yeni teknolojiler, bet avantajının temel dayanağını oluşturan temel görüşlerdi. 1990’lardan bu yana ise • Esnek otomasyon teknolojileri (Aktan, işletmelerin sahip oldukları ve geliştirdik1999:18-19). leri temel yetkinliklerin uzun vadede sürBilim ve teknoloji alanındaki bu gelişme- dürülebilir rekabet avantajı yarattığı iddialer işletmelerin gelişmesinde ve rekabet sı öne sürülmeye ve büyük kabul görmeye gücünün artmasında çok önemli etken ol- başladı. Bu iddiaya göre, günümüzde ürünmuştur. Temel teknolojilerden yararlanan lerin pazara girmeleri ve pazarı terk etmeişletmeler performanslarını önemli ölçüde leri giderek kısalan bir zaman diliminde artırmaktadırlar. İşletmelerde uygulanacak gerçekleşmektedir (Barca, 2007:2). Diğer bilgi teknolojileri yönetimi süreci de aşağı- bir ifade ile, artık ürünlerin yaşam seyri çok daki aşamalardan geçilerek gerçekleşmek- kısalmıştır. Dolayısıyla ürün merkezli stratejiler uzun vadede sürdürülebilecek rekatedir (Öğüt, 2001:191-193): bet avantajı yaratmada yetersiz kalmakta• Bilgi teknolojilerinin tanımlanması ve dırlar. O halde, uzun vadede sürdürülebilir yatırımı: Bu süreçte işletmenin potansiyel rekabet avantajı sağlamak için ihtiyaç duihtiyaçlarını ilgilendiren bilgi teknolojileri yulan, sürekli yeni ürünler yaratabilen tetanımlanır, teknolojik yatırımlar öngörülür mel yetkinliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ve pilot projeler oluşturulur. temel yetkinliklerin özünü ise bilgi oluştur• Teknolojik öğrenme ve adaptasyon: Bu maktadır. süreçte, bilgi teknolojileri ile ilgili pilot pro- Elbette her türlü bilgi stratejik öneme sajeler kullanıcı odaklı biçimde uyumlaştırılır. hip değildir. O halde sorulması gereken Tanımlanan bilgi teknolojileri ile örgütsel soru, stratejik bilgiyi stratejik olmayan bilkültür ve insan kaynakları arasında koordi- giden ayıran nedir? sorusu olmalıdır. Açık, nasyon sağlanır. ifade edilebilir, kodlanabilir, paketlenebilir • Ussallaştırma ve yönetsel denetim: ve dolayısı ile kolayca transfer edilebilir bilBurada amaç, teknolojik öğelerin örgütsel gi stratejik olarak görülemez. Böylesi bilgi etkinliği artırıcı sonuçlar sağlayıp sağlama- işletmeler ve iş çevreleri arasında kolayca dolaşabilir, bir yerden diğer bir yere kolaydığını denetlemek ve değerlendirmektir. ca göç edebilir, kolayca elde edilebilir. Do• Olgunlaşma ve teknik uzmanlık trans- layısıyla bunun işletmeler arasında uzun • Mikro- elektronik teknolojisi, daha hızlı ve hassas işlem birimlerinin geliştirilmesi, 31 vadede korunabilir rekabet avantajı yaratması beklenemez (Barca, 2007:2-3). işletmelerin yöneticileri, çalışanlara bu konuda liderlik yapmalarının ve uygun bir işletme kültürü oluşturma çabalarının yaİşletmeler için öğrenme kaynakları ikiye nı sıra, ürünlere yüksek katma değer sağayrılabilir. İşletmeler içsel kaynaklardan layacak bir bilgi yönetimi uygulaması için öğrenme süreçlerini gerçekleştirebileceği gerektiği kadar da bilgi iletişim teknolojisi gibi bazen de dışsal kaynaklara başvurakullanma yoluna gitmelidir (Kurt, 2007:2bilir. Ancak içsel kaynaklar fonksiyonel bir 3). bilgi altyapısı için temel teşkil eder. Bilginin önemine inanmayan yöneticilerin oluştur- Bilginin stratejik nitelikte olması ve uzun duğu, bilgi stratejisi uygulamayan bir işlet- vadede rekabet avantajı yaratabilmesi için me için dışsal bilgi kaynaklarının niteliği kolayca transferi, göçü, elde edilebilmesi, önem taşımayabilir. Etkin bir bilgi stratejisi yayılması olanaklı olmamalıdır. Stratejik içsel ve dışsal bilgi kaynaklarının optimum bilgi bireylerde ve örgütsel sosyal ilişkilernoktada birleştirilmesiyle elde edilebilir de yerleşmiş olarak görülür ve dolayısı ile örtük, kişi ve işletme odaklı olarak varlığını İşletmelerin içsel bilgi kaynakları; daha sürdürür. Bunu ortaya çıkarmanın ve transönce uyguladığı projelerden ve gerçekfer etmenin olası yolu, bu bilgiye sahip oleştirdiği faaliyetlerden elde etmiş olduğu deneyimler, sahip olduğu çalışanların yet- lanlar ile yakın ve daha etkileşimli bir ilişki kinlik ve becerileri, yöneticilerin ve çalışan- kurmak ve geliştirmekten geçer. ların sahip oldukları ve işleriyle ilgili olarak kullandıkları bilgiler, örgütsel faaliyetler sonrası elde etmiş olduğu enformasyonları kapsayan arşivler ve bilgi sistemleri altyapısındaki sanal ortamlarda saklanan enformasyondan oluşmaktadır. Dışsal bilgi kaynakları ise daha geniş bir çerçeveyi temsil etmektedir. Çünkü işletmelerin doğrudan ilişkili oldukları yakın çevrenin yanı sıra yoğun bir ilişkide bulunmadıkları uzak çevrenin de öğrenmede katkısı ortaya çıkabilmektedir. Bir çok başarılı yenilik uygulamalarının farklı alanlardaki gelişmeler ve uygulamalara bakılarak geliştirildiği bilinmektedir (Kurt, 2007:3). Eğer işletmeler sürdürülebilir rekabet avantajına sahip ve sektör ortalamasının üzerinde bir başarı ortaya koyabiliyorsa, bunun nedeni rakiplere de açık olan dış fırsatlar değil kendi içerisinde geliştirilmiş kaynak ve kabiliyetlerden kaynaklanmaktadır. Ancak işletmeler içerisindeki her kaynak başarıya dayanak oluşturabilecek stratejik bir öneme sahip değildir. Kaynak ve kabiliyetlerin stratejik önemde olabilmesi için dört özelliğe sahip olmaları gerekir (Barca, 2007:2-3): *Değerli olmalı: Bilgi ve bilgi yönetiminin başarının temel dayanağı olduğu gerçeği bütün zamanlar için geçerli olmuştur. Anİşletmeler bilgi yönetimi uygulamalarında cak, örgütsel yeteneklerin geliştirilmesiniçsel yada dışsal bilgi kaynaklarının hangi- de, karar süreçlerinin oluşturulmasında, sinden bilgi edinirse edinsin, bu iki kaynak- yeni fırsatların ortaya çıkartılmasında, yetaki verilerin rekabet avantajı sağlayacak nilikçilik yönetiminde, hataların elenmeşekilde işletme süreçlerine dahil edilebil- sinde bilgi yönetiminin rolü belirleyici komesi iyi tasarlanmış bilgi iletişim teknolo- numa yükselmiştir. jisi altyapısına bağlıdır. Etkin bir bilgi yönetimi uygulaması gerçekleştirmek isteyen *Rakipler arasında kıt olmalı: Rekabet 32 avantajı yaratan bilgi yönetimi sadece ra- tirmek en temel sorunu oluşturmaktadır. kiplerde olmayan değil, aynı zamanda, rakiplerin kolay elde edemeyecekleri bir KAYNAKÇA sosyal ilişki ağını ifade eder. Enformasyon piyasadan satın alınabilir ancak bilgi • AKTAN, C. Can; “Yeni Yönetim Tekenformasyon gibi paketlenmiş biçimde niklerinin Kamu Sektöründe Uygulanmaalınamaz. Enformasyonun hazır bir pazarı sı”, Türk İdare Dergisi, Y. 71, S. 425, Aralık varken bilginin yoktur. Bilgi yönetimi özgün 1999. ve öznel olarak geliştirilmeyi gerektiren bir • ALTINOK, Ramazan-T.K. BENSGHİR; yetkinliktir. Burada dikkat edilmesi gere- “Türk Kamu Yönetiminde E-Dönüşümün ken nokta, bilgi yönetiminin bilgiden farklı Yerel Boyutu”, Yerel Yönetimler Üzerine olarak bir süreci ifade etmesi, bilginin elde Güncel Yazılar I, Ed.H.Özgür-M.Kösecik, edilebilir ama bilgi yönetimi elde edilemez Nobel Yay., Ankara, 2005. olmasıdır. Sabitleştirilip çoğaltılamaz; her zaman yeniden geliştirilmeyi gerektiren kıt • BARCA, Mehmet; “Yeni Ekonomide Bilgi Yönetiminin Stratejik Önemi”, http:// bir yetenek olarak kalır. www.bilgiyonetimi.org. (20-07-2007). *Kolay taklit edilememelidir: Bilgi sübjek• CELEP, Cevat-Buket ÇETİN; Bilgi Yönetitiftir, bireysel ve örgütsel yargıları yansıtır mi, Anı Yay., Ankara, 2003. ve genel geçer evrensel doğru olarak görülemez. Dolayısı ile kolay taklit edilemez. • ERDOĞMUŞ, Nihat; Kariyer Yönetimi, Bu durum, bilgi yönetimi ürünlerinin çoğu Kuram ve Uygulama, Nobel Yay., Ankara, zaman bilançolarda gösterilmemesi ile a- 2003. çıklanabilir. Günümüzde işletmelerin başa- • GEUS; Arie P. De;“Öğrenme Olarak rılarının arkasındaki belirleyici faktör bilgi Planlama ”, Belirsizliği Yönetmek, Harward temelli veya entelektüel sermaye varlıkla- Business Review, Çev. Gündüz Bulut, MESS rının birikim ve üretkenlik düzey ve dere- Yay., İstanbul, 1999. cesine bağlı hale gelmiştir. Halbuki bu varlıkların neler olduğu, değerlerinin ne oldu- • KURT, Mustafa; “Bilgi Yönetimi ve Tekğu ve nasıl ölçülmesi gerektiği konusunda noloji İlişkisi”, http://www.bilgiyonetimi. kayda değer bir mesafe alınamamaktadır. org. (20-4-2007). *Aynı derecede önemli ikamelerinin olma- • ÖĞÜT, Adem; Bilgi Çağında Yönetim, ması gerekir: Günümüz şartlarında bilgi yö- Nobel Yay., Ankara, 2001. netimi yerine ikame edilebilecek bir başka yetkinlik düşünmek imkansız görünüyor. Belki enformasyon teknolojisi bilgi yönetiminin ikamesi olarak görülebilir. Açıktır ki, enformasyon teknolojisine yatırım yapmak ve enformasyon sistemleri kurmak, ne kadar mükemmel olursa olsun insanların onları kullanarak bilgi üretmesinin yerini alamaz. Günümüzün sorunu enformasyon fazlalığıdır. Bu enformasyon girdisini bilgi çıktısına dönüştürecek yönetimi gerçekleş- • ÖZMEN, Fatma; “21.yüzyılda Bilgi Yönetimi Eğitim İşletmeleri”,www.aof20. anadolu.edu.tr/(01-10-2007). • ÖZTÜRK, Namık Kemal; “21. Yüzyılda Yönetim ve Yöneticiler”, Türk İdare Dergisi, S.397, Haziran. 1992. • SEZER, Cemal; “Öğrenen İşletme Düşüncesi ve Öğrenen İşletmeler”, Çağdaş Yönetim Araçlarından Seçmeler, Ed. M. Ş. Şimşek-S.Kırgır, Nobel Yay., Ankara, 2006. 33 KOOPERATİFLERDEN HABERLER Halim UTLU * Ahi’leri daha güçlü hale getiriyoruz… Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, “Kredi kefalet kooperatifleri ile Ahi’leri destekliyor, daha güçlü hale getiriyoruz” dedi. Bakan Yazıcı, kredi kefalet kooperatiflerince kullandırılan kredilerle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın kooperatifler aracılığıyla sekiz milyondan fazla kooperatif ortağına yönelik önemli hizmetler sunduğunu belirten Bakan Yazıcı, bu hizmetlerimizden biri de Hükümetin belirlediği politikalar çerçevesinde Kredi ve Kefalet Kooperatifleri aracılığı ile küçük işletmelerin, günümüz Ahi’lerin, iki milyona yakın esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyaçlarını karşılanması olduğunu ifade etti. Yardımlaşma ve dayanışma temelinde Ahi’lerin küçük işletmelerin birleşerek kurdukları bu kooperatifler esnafımızın ortak teminat ve kredi ihtiyaçlarının karşılanmasının sağlandığını kaydeden Yazıcı, “Ekonominin kılcal damarları diye adlandırabileceğimiz bu küçük işletmelerin finansman ihtiyaçlarını bu kooperatifler aracılığıyla karşılıyoruz. Bu krediler çarkları döndürüyor, küçük işletmelerin rahat bir nefes almasını sağlıyor” dedi. “Ahi’lerin İmkânları Nereden Nereye Getirdiğimizi Çok İyi Görmeliyiz” Yazıcı, şunları kaydetti: “Bakanlığımız, kredi kefalet kooperatifleri aracılığıyla kullandırdığı bu kredilerle ekonominin kılcal damarları olan günümüz Ahi’lerin, esnaf ve sanatkarın çarklarını döndürülmektedir. Bugün itiba* Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Başkontrolörü ([email protected]) 34 riyle Türkiye’nin 81 ilinde kurduğumuz bine yakın Kredi ve Kefalet Kooperatifleri ile bu hizmetler sunulmaktadır. 31 Ağustos 2013 itibariyle söz konusu kooperatiflerden 831 kooperatif de kefalet verebilecek durumdadır. Bu da kredi geri dönüşlerinin iyi bir noktada olduğunu göstermektedir” Kredi ve kefalet kooperatifleri aracılığı ile 31 Ağustos itibariyle kredi kullanan ortak sayısının 274 bini aştığını ifade edenYazıcı, kooperatifler aracılığıyla 31 Ağustos itibariyle kullandırılan kredi hacminin ise 8,8 milyar TL’ye ulaştığını açıkladı. Kooperatif kefalet sisteminin çarkları döndürdüğünü ifade eden Yazıcı, küçük işletmeyi olumsuz kredi sicili almaktan kurtardığını ve küçük işletmenin krediye erişimini devam ettirdiğini vurgulayarak, kullanılan kredi miktarlarının bu hizmetin, kıymetinİ açıkça oraya koyduğunu belirtti. (05.9.2013İHA) (http://www.showhaber.com/ahileri-dahaguclu-hale-getiriyoruz-haberi-691664h.htm) Şirketleri gezi vurdu… TOBB verilerine göre, Gezi Parkı olaylarının başladığı ve büyüdüğü Haziran ayında, kurulan şirket sayısında bir önceki aya göre yüzde 10,41, kooperatif sayısında yüzde 19,79 ve gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 22,56 azalış oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından, 2013 Haziran ayına ait kurulan ve kapatılan şirket istatistikleri açıklandı. TOBB verilerine göre, kurulan şirket sayısında bir önceki aya göre yüzde 10,41, kooperatif sayısında yüzde 19,79 ve gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 22,56 azalış oldu. Ka- panan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 0,19 azalırken, kooperatif sayısı yüzde 17,65 ve kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı bu ayki re’sen iptal çokluğuna bağlı olarak yüzde 2 bin 535,54 arttı. Kapanan Şirket Sayısı, Yüzde 8,20 Azaldı 2013 yılı Haziran ayında, 2012 yılı Haziran ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 30,59 artarken, kurulan kooperatif sayısı yüzde 2,53 ve kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı da yüzde 26,48 azaldı. 2013 yılı Haziran ayında kapanan şirket sayısı, 2012 yılının aynı ayına göre yüzde 8,20 ve kapanan kooperatif sayısı yüzde 8,50 azalırken, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı bu ayki re’sen iptal çokluğuna bağlı olarak yüzde 2 bin 443,24 arttı. İlk Altı Ayda Kurulan Şirket Sayısı, Yüzde 16,55 Arttı 2013 yılının ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı yüzde 16,55 ve kooperatif sayısı yüzde 1,60 artarken, gerçek kişi ticari işletmesi sayısı yüzde 10,48 azaldı. Aynı dönem içinde kapanan şirket sayısı yüzde 18,53 ve kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı bu ayki re’sen iptal çokluğuna bağlı olarak yüzde 192,55 artarken, kapanan kooperatif sayısı yüzde 8,47 azaldı. 2013 yılı ilk 6 ayında toplam 26 bin 137 şirket ve kooperatif kuruldu. Bu dönemde kurulan toplam 21 bin 186 limited şirket, toplam sermayenin yüzde 44,16’sını, 4 bin 419 anonim şirket de yüzde 55,79’unu oluşturuyor. Haziran ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, Mayıs ayına göre yüzde 23,41 oranında arttı. Bin 120 Şirket Ve Kooperatif Kuruldu Haziran ayında kurulan toplam şirket ve kooperatiflerin; bin 120’si toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 663’ü inşaat, 581’i imalat sektöründe gerçekleşti. 2013 Haziran ayında kurulan gerçek kişi ticari işletmelerinin; bin 661’i toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 903’ü inşaat, 519’u imalat sektöründe oldu. Bu ay kapanan şirket ve kooperatiflerin; 417’si toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 229’u inşaat, 168’i imalat sektöründe olurken, kapanan gerçek kişi ticari işletmelerinin 37 bin 375’i toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 2 bin 151’si inşaat, bin 25’i imalat sektöründe gerçekleşti. Kurulan 77 Kooperatifin 29’u Konut Yapı Kooperatifi 2013 Haziran ayında kurulan 77 kooperatifin 29’u Konut Yapı Kooperatifi, 11’i Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve 9’u da Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi olarak kuruldu. 2013 yılı ilk 6 ayında kurulan 508 kooperatifin ise, 234’ü Konut Yapı Kooperatifi, 80’i Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 78’i de Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi olarak kuruldu. Haziran ayında kurulan 332 yabancı ortak sermayeli şirketin 32’si Suriye, 28’i Alman, 25’i İran ortaklı olarak gerçekleşti. 2013 yılı ilk 6 ayında; kurulan yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 2 bin 4 olurken, bu şirketlerin 238’i Suriye, 197’si Alman 158’i İran ortaklı olarak kayda geçti. Kurulan 2 bin 4 yabancı ortak sermayeli şirketin 432’si anonim, bin 572’si limited şirket olurken, bu şirketlerin 732’si ticaret, 308’i imalat ve 209’u inşaat sektöründe kuruldu. Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 81,36’sı yabancı sermayeli ortak payı oluştururken, yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarının ortak olduğu 224 adet yabancı ortak sermayeli şirket kuruldu.(İHA /19.7.2013),( http:// www.showhaber.com/sirketleri-gezi-vurduhaberi-684954h.htm), Isparta’ya 23 modern otobüs daha... 35 Isparta Halk Otobüsleri Kooperatifi, sıfır kilometre otobüs yatırımlarına yenilerini ekledi. İsparta Halk Otobüsleri Kooperatifi yönetimi, 23 yeni otobüsle 2014 yılında hizmet verecek. Kooperatif Başkanı Mehmet Yavuz, son yatırımla yenilenen otobüs sayısının 61’e yükseldiğini söyledi. Isparta’da toplu ulaşım hizmeti veren otobüslerin en fazla 3 yaş olacağını belirten Yavuz, alçak tabanlı, klimalı, modern otobüslerle hizmet kalitelerini artırmaya devam edeceklerini belirtti. 23 otobüs için 7.1 milyon lira değerinde yatırım yaptıklarını kaydeden Yavuz,” 61 otobüsümüz yenilenmiş oldu. Geriye yenilenmesi gereken 30 otobüs kaldı. 2015 yılında Isparta’da tüm otobüsler yenilenmiş olarak hizmet verecekler” dedi. SDÜ öğrencileri ve çalışanlarının Doğu ve Batı kampüsleri arasında taşınması için ücretsiz servis hizmeti sunduklarını da belirten Yavuz, günde 25 bin öğrencinin halk otobüslerini kullandığını açıkladı. (22.10.2013), (http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=469899) Şifa Anzer yine yok satıyor Oğuz Güler-Anzer Balı Kooperatifi Başkanı, gazetecilere yaptığı açıklamada, geçtiğimiz yıl 800 kilograma yakın Anzer Balı ürettiklerini, bu yıl da rekoltenin bu miktarda olacağını tahmin ettiklerini belirtti. Bal sağımlarının başladığını ifade eden başkan, “İlk olarak 500 kilogram bal sağımı yaptık ve tahlile gönderdik. 300 kilogram civarında daha bal bekliyoruz. Bu yıl 800 kilogram bal bekliyoruz ama bin 400 kişi bal almak için müracaat etti. Bu talebe cevap vermemiz zor görünüyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da her isteyene az da olsa bal verebilmek için 250 ve 500 gramlık kavanozlarda bal satışı planlıyoruz.” dedi Balın fiyatını geçen yıl 640 lira olduğunu vur- 36 gulayan başkan, “Bu yıl küçük bir satış ile balın kilogramını 680 lira, 820 lira olan polenin fiyatını ise 850 lira olarak belirledik. Bala çok büyük talep var, ancak polenin henüz tam kıymeti bilinmediği için talep az, elimizde var. Bal alamayan kişilerin polen almasını tavsiye ediyoruz.” diye konuştu. Balın fiyatının yüksek, miktarının az olmasından dolayı son yıllarda sahte balda artış olduğunu kaydeden başkan, şöyle devam etti: “Önüne gelen bal patenti alıyor, bal üretmediği halde bal satıyor. Bakkallarda, merdiven altlarında Anzer balı adı altında sahte ballar satılıyor. Vatandaşlar bunlara çok dikkat etsin. Bu yıl sahte bal oranında artış olacağını düşünüyoruz. Vatandaşlarımız, hem sağlıkları hem de ekonomileri ile oynanmasına müsaade etmesin.” Başkan, Anzer balı satışının sadece kooperatiflerince yapıldığını, bayilerinin olmadığını sözlerine ekledi. (22.8.2013, Anayurt Gazetesi ), (https://dub122.mail.live. com/default.aspx?id=64855#n=811726204 &view=1) Oto galerileri şehir dışına taşınıyor… ANKARA- Ankara’da 2. el oto galerilerinin şehir dışına taşınması projesi kapsamında Başkent Otomotivcileri Toplu İş Yeri Yapı Kooperatifince, Esenboğa Havalimanı yolu yakınlarında Otomobil Ticaret ve Yaşam Merkezi’nin (Otonomi) temel atma töreni yapıldı. 375.000 m2’lik alan üzerine inşa edilecek oto showroomları, satış – hizmet noktaları ve yaşam alanlarından oluşacak Otonomi; Ankara Akyurt İlçesi, Balıkhisar Mahallesi’nde, Esenboğa Havaalanı Yolu üzerinde bulunuyor. Törene; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Ankara Valisi Alâaddin Yüksel, ATO Başkanı Salih Bezci, Başkent Otomotivcileri Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç ve çok sayıda davetli katıldı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, projeyle Ankara’ya büyük bir değer katılacağını belirterek, Otonomi’nin kurulacağı bölgeye yeni bir fuar alanı da yapılacağını ifade etti. Başbakan Yardımcısı Atalay “ Şehirlerimizin içi otomobil pazarları gibi, bunun ne demek olduğunu biliyorsunuz. Sadece trafik açısından değil. Bu işi yapanlar açısından da zorlukları var. Arabayı koyacak yer bulamazlar, kaldırımlar işgal edilir, komşularla sorunları olur. Hem kendileri ticaretlerini rahat yapamazlar, hem de şehir hayatına olumsuz etkileri olur.” dedi. Bahçelievler, Emek, Altındağ, Keçiören, Yenimahalle gibi Ankara’nın en eski, en önemli yaşam alanlarının otomobil pazarı halinde olduğuna dikkati çeken Atalay, “ Yani şehrin en kıymetli yeri, Ankara’nın ilk kurulan yerleri, korunması gereken yerler, otomobil pazarıdır. Bu durum kabul edilemez.” dedi. İki yılda bitirilmesi planlanan Otonomi’nin, daha kısa sürede tamamlanmasını arzu ettiklerini belirten Başbakan Yardımcısı Atalay, “Burası otomobil alım satımının kalbi olacak. Burada iş yeri olanlar, şimdikinden daha rahat olacak, daha çok iş yapacak, daha stressiz yaşayacak. İnşallah daha çok iş yapacaklar. Onun için sitenin çabuk bitmesi lazım. Herkes bir an önce burada yerini edinsin” dedi. Ankara Valisi Alaaddin Yüksel de projenin Ankara için önemine dikkat çekti.Yüksel, ikinci el oto galerilerinin şehir dışına çıkarılması projesinin başkentte uzun zaman tartışıldığını anımsatarak, projenin kentin değişim ve dönüşümüne önemli katkı sağlayacağını dile getirdi. Vali “İlimizde, motorlu araç sayılarında büyük artışlar olmuş ve bunun sonucunda tüm ülkemizde olduğu gibi, Ankara’da da ikinci el oto alım satımı yaygınlaşmıştır. İnsanların ikametine ayrılan binaların giriş katları, ikinci el oto alım satımı yapan işyeri sahipleri tarafından kiralanmış ve satışa sunulan araçlar, apartman girişlerinde, yol kenarlarında, kaldırımlarda ve zaman zaman da yol ve caddelerde ısrarlı ikaz ve uyarılara rağmen sergilenmeye devam edilmektedir” dedi. (Anayurt Gazetesi 22.5.2013), (http:// www.anayurtgazetesi.com.tr/default. asp?page=haber&id=450763) Pancar Kooperatifi’nden Bakan Eker’e ziyaret Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ve yeni yönetim kurulu üyeleri, önceki gün Tarım Bakanı Mehdi Eker’i makamında ziyaret ederek, sektörün sorunları ve Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi ile Kayseri Şeker Fabrikası’nın mevcut durumu hakkında Bakan Eker’e bilgiler verdiler. ANKARA (Anayurt)- Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, Başkan Vekili Avni Hokkaömeroğlu, yönetim kurulu üyeleri İlhan Argun, Harun Halıcı, Nizamettin Çatak ve Kooperatif Müdürü İsmet Aksoy, önceki gün Tarım Bakanı Mehdi Eker’i makamında ziyaret ederek, bir süre karşılıklı görüş alışverişinde bulundular. Tarım Bakanlığı İç Denetim Birim Başkanı ve Kayyum eski üyesi Sinan Soylu’nun da hazır bulunduğu toplantıda, sektörün sorunları ve Kayseri Şeker Fabrikası’nın mevcut durumu ve gerçekleştirilen Genel Kurul hakkında Tarım Bakanı Mehdi Eker’e bilgiler verildi. Tarım Bakanı Eker’e çiftçilerin beklentileri, talepleri ve sorunları hakkında bilgiler veren Başkan Akay toplantıda, Türkiye’deki diğer şeker fabrikalarının mevcut durumları ve özelleştirme konularındaki fikirlerini de aktararak, özelleştirme noktasında, Kayseri Şeker Fabrikası’nın ortaya koyduğu kiralama modeli konusunda Bakan Eker’den destek istedi. Akay, özelleştirilmeyi bekleyen fabrikalar arasında 12 gün çalışan fabrikalar olduğunu belirterek, Türk Şeker’in elindeki bu fabrikaların, elde edilen zararın iki katı fiyat ile kiralamaya talip olduklarını iletti. Tarım Bakanı 37 Eker ise, Başkan Akay ve diğer Kayyum Heyeti üyelerinin seçime kadar olan zamanı çok iyi değerlendirdiklerini ifade ederek, Kayyum heyetinin süreci başarı ile tamamladığını ve çiftçinin, ilk kez hür iradesiyle Kooperatif Yöneticilerini seçebilme imkânı bulmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başkan Akay tarafından çiftçiler adına aktarılan sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili talepleri de inceleyip, yasalar çerçevesinde en kısa süre içerisinde çözümlemeye çalışacaklarını da belirten Eker, yönetime seçilen tüm üyeleri tebrik edip, yeni görevlerinde başarılar diledi. 12.7.2013, (http:// www.anayurtgazetesi.com.tr/default. asp?page=haber&id=457709), KMÜ’de kooperatifler aracılığıyla elektrik üretimi tartışıldı.. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) ‘Yenilenebilir Enerji ve Yenilenen Kooperatifçilik’ konulu panel gerçekleştirildi. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) ‘Yenilenebilir Enerji ve Yenilenen Kooperatifçilik’ konulu panel gerçekleştirildi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığının desteğiyle Karaman İl Ticaret Müdürlüğü tarafından düzenlenen panelin başkanlığını İl Ticaret Müdürü Yusuf Arı yaptı. Panele konuşmacı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı uzmanlarından Ekrem Yıldız ve Gülsüm Gözde Ayanoğlu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Elektrik Piyasası Daire Başkanı Şaban Demir, KMÜ Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Kozlu katıldı. Panelin açış konuşmasını Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Daire Başkanı Mustafa Sepetçi yaptı. Sepetçi, kooperatiflerin önemine değindiği konuşmasında “Kooperatifler işbirliği ve yardımlaşmanın ürünüdür. Dolayısıyla me- 38 deniyetimizde temelleri mevcuttur.” dedi. Kooperatiflerin kamu ve özel sektörün yanı sıra üçüncü bir sektör olduğunu vurgulayan Sepetçi, dünyada son yaşanan krizden en az etkilenen sektörün kooperatifler olduğunun saptandığını kaydetti. Sepetçi, dünya genelindeki kooperatif sayısının yüzde 10’undan fazlasının Türkiye’de olması nedeniyle ülkede bir kooperatif enflasyonu yaşandığına dikkat çekti. Türkiye’de 30 farklı türde kooperatif bulunduğunu belirten Sepetçi, bu kooperatiflerin yüzde 67’sinin yapı kooperatifi olduğunu kaydetti. Sepetçi, Karaman’ın Türkiye’deki enerji kooperatifçiliğine öncü olabilecek potansiyelde olduğunu söyleyerek konuşmasını noktaladı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Uzmanı Ekrem Yıldız, kooperatifçiliğin yerinde üretim ve istihdam, diğer bir deyişle ‘doğduğun yerde doyma’ demek olduğunu belirtti Uzman Yıldız, kooperatifçiliğin ithal kaynaklar yerine yerli ve atıl kaynakların ekonomiye kazandırılması demek olduğunu vurguladı. Türkiye’de 17 Ekim 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı’ndan söz eden Yıldız, Türkiye’de 8 milyondan fazla kooperatif ortağı bulunduğunu ve mevcut kooperatif türlerine yenilerinin eklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı uzmanlarından Gülsüm Gözde Ayanoğlu, sunumunda, dünyadaki yenilenebilir enerji kooperatiflerinden örnekler verdi. Bu konuda Kanada, ABD, Almanya, Danimarka gibi ülkelerin öne çıktığını söyledi. KMÜ Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Kozlu, Türkiye’de 38. enlemin altında yer alan bölgelerde güneş enerjisinden elektrik üretmenin karlı olacağını kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Kozlu, 1990-2000 yılları arasında Almanya’da yürütülen 1000 çatı ve Japonya’da yürütülen 70 bin çatı projeleriyle evlerin elektrik ihtiyacının yenilenebilir kaynaklarla karşılandığına dikkat çekti. Panelde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Elektrik Piyasası Daire Başkanı Şaban Demir de yasal mevzuattan söz etti. Demir, Türkiye’nin dünyanın 17. ve Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olduğunu vurguladı, ancak enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğunun altını çizdi. Güneş enerjisinden elektrik üretiminin mevzuata göre lisanslı ve lisanssız olabileceğine değinen Şaban Demir, 1000 Kw’a kadar olan elektrik üretiminde lisanssız faaliyetlerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. Lisanssız elektrik üretiminin devrim niteliğinde bir uygulama olduğunun altını çizen Demir, lisanslı üretimde başvuruların ise 10-14 Haziran 2013 tarihleri arasında yapılacağını kaydetti. Panel, katılımcılara yöneltilen soruların yanıtlanmasının ardından sona erdi.(14.5.2013 Cihan), (http://www.showhaber.com/kmude-kooperatifler-araciligiyla-elektrik-uretimi-tartisildi-haberi-671519h.htm) Kooperatiflere ziyaret Niğde İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile kısa adı DGRV olan Alman Kooperatifleri Konfederasyonu, Niğde’de faaliyet gösteren tarımsal kalkınma kooperatiflerine yönelik bilgilendirme toplantısı düzenledi. NİĞDE- İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü toplantı salonunda yapılan toplantıya DGRV yetkililerinin yanı sıra İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Murat Türkmen, Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Adem İğdeli ve kooperatif başkanları katıldı. Almanya ve Türkiye arasında 1970 yılında yapılan Kalkınma İşbirliği Anlaşmasıyla, Alman Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı tarafından finanse edilen ve Türkiye adına Bakanlık Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından seçilmiş kooperatif örgütle- ri ile tarımsal amaçlı kooperatiflere yönelik yürütülen proje hakkında ildeki kooperatif yönetimleri bilgilendirildi. Projeye katılmak isteyen kooperatiflerle, ilerleyen dönemlerde eğitim anlaşması imzalanacağı bildirildi. (Adeviye MERCANOĞLU 23.5.2013), (http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=450993), Sinecek’ten eğitime katkı SAMSUN (ANAYURT)- Atakum Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatif Başkanı Metin Sinecek, “Eğitime katkı vermek için elimizden gelen ne varsa yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz” dedi. Samsun’da yeni kurulan Başarı Koleji yöneticileri Atakum Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatif Başkanı Metin Sinecek’i ziyaret ederek, esnaf ve sanatkarlar için yapacakları özel indirimden bahsettiler. Ziyarette konuşan Başarı Kolejleri Eğitim Koordinatörü Asım Kurumahmut, “Samsun’da ana, ilk ve ortaokul olmak suretiyle hizmet vereceğiz. Bu bağlamda Samsun’da eğitim ve öğretim verecek olan bir kurum olarak, esnaf ve sanatkarlar odamızın üyelerine ekstra yüzde 5 indirim yapacağız. Bunun içinde Başkan Metin Sinecek’i makamında ziyaret ederek görüştük. Bu koope-ratifimizin üyelerine bu indirim hakkını verdik. Onların her zaman yanındayız. Bu bağlamda özel sektörün de bizi desteklemesi bizi memnun ve mutlu edecektir” dedi. ( 1 7 . 6 . 2 0 1 3 ) , ( h t t p : / / w w w. a n a yurtgazetesi.com.tr/default. asp?page=haber&id=454198) Michelin tırı yollarda Ağır vasıta kullanıcılarına Michelin ‘Multi-Life’ teknolojisini anlatmak için yola çıkarak, geçen yıl 3 bin sürücüye eğitim veren Michelin TIR’ı, bu yıl ki yolculuğunu da tamamladı. 39 BURSA(Anayurt)- 2013 yılında 19 ilde, Michelin profesyonelleri tarafından verilen eğitimlerle 3 bin 835 sürücüye ulaşıldı. 6 Mayıs’ta İstanbul Tuzla Organize Deri Sanayi’sinden başlayan Michelin 3 Ömür TIR’ının yolculuğu, 1 Temmuz’da Bursa Orhangazi Motorlu Taşımacılar Kooperatifi’nde son buldu. Yolculuk boyunca 27 farklı Michelin noktasında ağır vasıta kullanıcılarına ‘Multi-Life’ yani ‘3 Ömür’ uygulamasının avantajları anlatıldı. Uygulama sayesinde, daha fazla enerji tasarrufu ve daha az hammadde kullanımı sağlayan ağır vasıta kullanıcıları, taşımacılık maliyetlerinde karlılıklarını artırıyor ve her türlü sürüş koşulunda en yüksek verimi sağlıyor. (27.7.2013), (http:// www.anayurtgazetesi.com.tr/default. asp?page=haber&id=459669) Çiftçiler, Organik Çilek Üretimine Geçiyor Bursa’nın İnegöl İlçesi’ne bağlı Kurşunlu Beldesi’nde, toplam 5 bin dekar alanda 15 bin ton çilek üretimi gerçekleştiren çiftçiler, damla sulama ve raf sistemi ile organik çilek üretimine geçiyor. Haber Merkezi BURSA- Kurşunlu Sulama Kooperatifi Başkanı Burhanettin Ayaz, 140 metrekarelik alanda kurdukları katlı raflar şeklindeki çilek üretim sisteminden olumlu sonuç elde ettiklerini söyledi. Tarımsal ilaç ve kimyasal gübre kullanılmadan yapılan deneme üretiminden başarı elde edilmesi üzerine, diğer çiftçilerin de ‘marşlı sistem’ de denilen bu yeni sistemi kuracağı bildirildi. Geçmiş dönemlerde fasulyesi ile ünlü olan ancak 10 yıl önce İlçe Tarım Müdürlüğü ve Ziraat Odası’nın yönlendirmeleriyle çilek üretimine başlayan Kurşunlu Beldesi, kısa sürede çileğiyle adını Türkiye’ye duyurdu. 5 bin dekarlık alanda çilek üretimi yapılan ve 40 15 bin ton çilek üretilen Kurşunlu, bu alanda her geçen yıl kalitesini de arttırmaya devam ediyor. Son olarak Kurşunlu Sulama Kooperatifi Başkanı Burhanettin Ayaz, beldeye marşlı sistem ismi verilen katlı raflar şeklindeki çilek üretim sistemini getirdi. 140 metrekare alanda ilk denemesi yapılan ve olumlu sonuç alınan sistemin kısa sürede yaygınlaşması bekleniyor. Damla sulaması yapılan bu sistemle üretilen çileklerde kimyasal gübre ve ilaç kullanılmıyor. (19.4.2013), (http:// www.anayurtgazetesi.com.tr/default. asp?page=haber&id=446633) İnegöl, yeni bir fuara daha imza atacak İnegöl Belediyesi, İnegöl Tarım Gıda ve Hayvancılık Ürünleri Fuarı’nı (İNTARGAF) gerçekleştirecek. BURSA- İnegöl Belediyesi öncülüğünde Yenice, Kurşunlu, Tahtaköprü ve Cerrah belediyeleri, İlçe Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğü, İTSO, Ziraat Odası, 2 muhtar derneği, Süt Üreticileri Birliği, Damızlık Hayvan Yetiştiricileri Birliği, Tarım Kredi kooperatifi, Meyve ve Sebzeciler Odası, Meyve Üreticileri Birliği ile İnegöl Yağlı Tohumlar Kooperatifi’nden başkan ve yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirilen ilk istişare toplantısında, sadece ay çekirdeği değil, şehirdeki bütün tarımsal ürün ve hayvancılık portföyüne yönelik bir fuar yapılması görüşüldü. Toplantının açış konuşmasını yapan İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Şen, toplantının amacı ve toplanış gayesinden bahsederek, “Bu projenin tarafları olarak hep beraber buradayız. İnegöl için sanayi ve çok önemli ticaret şehri diyoruz. İnegöl bir o kadar da tarım ve hayvancılık şehridir. Birbirinden güzel birbirinden farklı meyve ve sebzelerimiz var. Bu topraklar verimli ve bereketli. Ne ekersek onu en iyi şekilde alabiliyoruz. Bunu tanıtmak ve hacmi genişletmek adına İNTARGAF adı ile altında böyle bir organizasyonu her birlikte yapalım istedik. Bununla alakalı görüşlerinizi alalım. Projenin artı ve eksilerini konuşalım ve hep birlikte İnegöl tarım ve hayvancılığını daha da yukarılara taşıyalım” dedi. Toplantıda söz alan bütün katılımcılar, böyle bir fuarın yapılmasından yana olduklarını söyleyerek, bu fuarın bütçesi, ne zaman ve nasıl yapılacağı, katılımcıların kimlerden olacağı, İnegöl’e neler getireceği gibi konuları görüştüler. (06.3.2013), (http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default. asp?page=haber&id=440930) Uzuntarlalı kamyoncular yeni binasında KOCAELİ(ANAYURT)- Uzuntarla Kamyoncular Kooperatifi hizmet binasını TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül, Kartepe Belediye Başkanı Şükrü Karabalık ile birlikte açtı. Kartepe İlçesindeki SS 83 Nolu Öz Uzuntarla Kamyoncular Lojistik ve Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nin hizmet binası açılışına protokolün ilgisi yoğun oldu. Kooperatif Başkanı Adnan Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri Erol Yılmaz, Mustafa Karagöz, Hilmi Selçuk, Hüseyin Ayaz, Ekrem Akdemir ve Osman Kalender konukları ile yakından ilgilendi. Uzuntarla Bağdat Mahallesi D-100 karayolu kenarında mevcut binası yerine 434 metre karelik alanda inşa edilen 3 katlı yeni hizmet binasında başkanlık, toplantı, dinlenme ve muhasebe odaları, mescit, lokal, çay ocağı da yer alıyor. Bölgede 1995 yılından beri 62 üyesi ile faaliyet gösteren Öz Uzuntarla Kamyoncular Kooperatifi’nin yeni hizmet binası açılışında TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül, Kartepe Belediye Başkanı Şükrü Karabalık, il genel ve belediye meclis üyeleri, taşıyıcı kooperatif başkanları ve yöneticileri yanı sıra sivil toplum örgütü ile siyasi parti temsilcilerinden oluşan kalabalık davetli topluluğu hazır bulundu. Yeni hizmet binası açılış kurdelesini kesen Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül, “Kartepe İlçesindeki değişimi ve gelişimi yakından takip ediyorum. Buna bölge milletvekili olarak ben de ortak olmaktan mutluluk duyuyorum. Bölgenin canlılığına renk katan kamyoncu kooperatifimizin yeni hizmet binası, görkemli ve fonksiyonel bir yapıya kavuşmuş. Kooperatif üyelerine ve bölge halkına hayırlı olsun.” dileklerinde bulundu. (5.8.2013) (http://www.anayurtgazetesi. com/default.asp?page=haber&id=460628) 05.8.2013 41 HOCALARIMIN ARKASINDAN... M. Nevzat ÖZDEMİR * Geçtiğimiz günlerde iki güzel insanı, iki dostumuzu feci bir kazada kaybettik. Üniversitemizde uzun yıllar görev yapmış Eriman Topbaş ve Ünal Gül hocalarım... Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun... Evet... Ölüm her canlı için, hepimiz için mukadder bir son... Kaçış, kurtuluş yok... Lâkin beklenmeyen bir andaki tecelli insan da şok etkisi yapıyor. Pazar sabahı erken saatlerde dostumuz Mustafa Cop’un telefonuyla öğrendim ben bu acı haberi... Özellikle Eriman Hocamla Bolu Türk Ocağı bünyesinde geçirdiğim uzun yıllar (1990-2002), onun büyük desteğiyle yapılan güzel çalışmalar gözümün önünden film şeridi gibi bir anda geçip gitti.Bir müddet kendime gelemedim. Eriman Hocama reis derdim ben... Reis ile ilk tanışmamız 1990 yılında oldu. Almanya’daki öğretmenlik görevimden Bolu’ya yeni dönmüş ve kafama, gönlüme uygun * Gazeteci, ([email protected]) 42 bir sosyal mekân arayışına girmiştim. Öyle kahvehane-lokal hayatım, oyun merakım falan yoktur. Kültür faaliyetleri olan bir yerdi aradığım... Milliyetçi-muhafazakâr bir fikir yapım olduğu için bir akşam vakti Türk Ocağı Bolu Şube binasına gittim. Şoförler Derneği binasının en üst katında idi şube o zamanlar... O anı unutmuyorum. Yüzünden hiç eksik olmayan o mütebbesim edası ile karşılamıştı beni Eriman Bey... Ve tanıştık... Bazı insanlar vardır. İlk görüşte sizi iter. Bir daha yanından bile geçmek istemezsiniz. Bazıları da tam tersidir. Hemen ona ısınırsınız. İşte Eriman Hocam böyle bir insandı. Kanım hemen kaynadı ona... Ben artık O Bolu’dan gidinceye kadar hemen hemen hergün Bolu Türk Ocağı’ndaydım... Burada mutlaka Eriman Bey’in büyük desteği olmazsa kesinlikle o kadar süre yaşamayacak olan “BOLU ÜÇTEPE” Gazetesinden bahsetmem lâzım. BOLU ÜÇTEPE Türk Ocağımızın bir yayın organı idi. Mahalli tarih ve kültür araştırmacıları için kaynak teşkil edecek çok güzel çalışmalar yaptık Bolu Üçtepe’de... Birçok arkadaşımız için de gazetecilik yolunda adeta bir okul oldu Bolu Üçtepe... Sayfa düzeni, mizanpaj, montaj gibi çalışmaları ilk onda öğrendik... Bugün mahalli gazetelerde yazan bizler hep Bolu Üçtepe’de yetiştik. Yine o bünyede gelişen BOLU ÜÇTEPE TİYATROSU, BOLU ÜÇTEPE EDEBİYAT TOPLULUĞU-ÜÇTEPE ŞAİRLERİ gibi kültürel oluşumlar, yerel konularla ilgili sempozyumlar, yayımlanan kitaplar hep Eriman Bey’in büyük desteğiyle gerçekleşti. Eriman Bey üniversite mesaisi dışında önemli bir zamanını da Ocak’taki bu kültür çalışmalarına ayırırdı. Her akşam üzeri mutlaka uğrardı Ocağa... Bazan geç saatlere kadar orada kalırdı. Derneklerde, yayıncılıkta en önemli konu finans konusudur. Eriman Bey bize; “Siz bunu düşünmeyin kardeşim, araştırmanızı yapın, yazınızı yazın” derdi.O bu maddi konuları sakin bir şekilde, tereyağından kıl çeker gibi hallederdi. Kafamız rahattı yani... Zaten Eriman Bey gidince Bolu Üçtepe de kapanıp gitti... Eriman Bey arkadaşımız samimi bir Türk milliyetçisi, ihlaslı bir müslüman idi.Allah’a yakın, milletine aşık bir insandı.İbadetlerinde gösterişsiz ve çok titizdi. Eriman Hocamda hiç fanatik partizan bir yapı, ideoloji bezirgânlığı-hoyratlığı da görmedim. Herkesi, her fikri sabırla dinlerdi.. Kimseyi dışlamazdı. O zaten bir proje-faaliyet insanıydı. Beni de ona çeken belki de bunlardı... Eriman Bey’i tanıdığım uzun zaman içinde ağız dolusu kahkaha ile güldüğünü de hiç duymadım. Hep tatlı tatlı tebessüm ederdi rahmetli... Sinirlendiğini de bir defa gördüm Eriman Hocamın... O da yine şahsi işi değil, kültürle ilgili idi. Bolu Üçtepe ile Prof. Dr. Orhan Türkdoğan’ın bir kitabı basılacaktı. Maddi sıkışıklık olmuştu. Bu arada birkaç esnaf da artık reklam vermeyeceklerini söylemişler. Üşenmedi Yukarı Çarşı’ya kadar gidip;” Ben ta Kadirli’den geldim. Bolu için, sizler için çalışıyorum. Zaman harcıyorum. Yapmayın kardeşim!” diye onlara çekişti. Hocamı kıramadılar. Reklamları yine devam ettirdiler... Sözün özü dostlar... Bazı insanlara dervişlik çok yakışır... Onlar gönül insanıdırlar. Güzel insandırlar... Kelimeler onları ifadeye iktifa etmez... İşte; naif yapısı, sakin tabiatı, yardımseverliği, tevazuu ile bende büyük iz bırakan Eriman hocam da böyle bir insandı ve O da “bir modern zaman dervişi” olarak bu alemden ayrılıp gitti.Mekânın cennet olsun Eriman Hocam... Gün olur, saat gelir, o an gelir; inşallah öbür alemde de aynı yerde yine buluşuruz... 43 DÜĞÜNDEN GELİYORLARDI… Muharrem DEMİREL * Hem ER olsun hem de İMAN lı… Herhalde ailesi öyle düşünmüş olmalı ki; ER İMAN koymuş adını. Öyle biriydi Eriman Bey… Hem ‘Er’ di Hem de ‘İmanlı’ydı, Ben Yavuz tarafını hiç görmedim, hep Yunuşcaydı… Ses tonu konuşurken bile hep nazikti, kibardı güler yüzlüydü, naifti, sabırlıydı, Merhametli, tevazu sahibi, gerçek bir mümin duruşlu, Tam bir Çelebi ruhluydu. Onu ilk defa Türk Ocağı’nda, Yunus Nadi Bey, Hayati Bey, Yaşar Bey ve Nevzat Bey ile beraberken tanımıştım. Üçtepe ismini koymuştuk gazetemizin ismini ve ben de ERİMAN Bey sayesinde spor yazarı olarak yazarlığa ilk adımımı atmıştım, Onun desteği ile girmiştim bu camianın içine. Yani bugün yazıyorsam Eriman Hocam’ın sayesinde. Eğitimciliğinin yanında Bolu’ya kültür anlamında da Üçtepe ve Bolu Bakış Gazeteleri ile çok şeyler katmıştı Hocamız. Dostluğumuz hep devam etti, Sonra Ünal GÜL Beyefendi… Oğlu Alperen’i okula kayıt yaptırmaya gelişi ile oldu tanışmamız ve ardından devam edip giden dostluğumuzu artırışımız… En son ise Adem Bayındır Hocamız’ın babasının cenazesinde oldu, Eriman Hocamızla beraber Onunla da kucaklaşmamız… Düğünden geliyorlardı… Ama Yahya Kemal Beyatlı gibi nicelerini alıp, meçhule giden sessiz gemi Abant Sapağı’ndaydı. Yolcuları ise Ünal ve Eriman Hocalarımız’dı. * Gazeteci ([email protected]) 44 Evet, meçhule kalkan bir gemi kalktı, Cumartesi günü Abant Sapağı’ndan Ve bu dünyadan ayrılış iki candan iki dosttan, Geride kalanlar ise bu seyahatten elemliydi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Camii’nin önünden uğurlarken onları, gözlerimiz nemliydi. Hoca efendi sordu; Eriman Bey’i nasıl bilirsiniz? İyi biliriz! Haklarınızı helal ediyor musunuz? Helal olsun… Sonra tekrar sordu Hoca Efendi. Ünal Bey’i nasıl bilirsiniz? İyi biliriz. Haklarınızı helal ediyor musunuz? Helal olsun! Her ikinize de; Helal olsun, helal olsun, helal olsun… Ne demişti Hazreti Mevlana, “Düğün gecesidir” ölüm anlayanlara… Sevgilinin sevgiliye kavuşma günü, Yani düğünü… Eriman ve Ünal Hocalarım, düğünden geliyorlardı, yine düğüne gittiler. Geride kalanlar bilirler ki sevgililer geri dönmeyecekler, Ama sizin isminiz gündeme geldiğinde hep güzelliklerinizle yâd edecekler. Mekânınız cennet olsun. 45 ERİMAN TOPBAŞ 1955-2013 46 GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ… 47 48
© Copyright 2024 Paperzz