AŞK/İLİŞKİ - Momsblognote

AŞK/İLİŞKİ
Kadınlar
ne ister?
348
en azından annenizin dönemine baktığınız
zaman paranın ne kadar büyük bir role sahip
olduğunu hatırlarsınız. 50’li yaşlarını süren
bir kadına, gençliğinde bir ilişkiden neler
beklediğini soracak olursanız, çoğunun aile
geçindirebilecek birini tercih ettiğini fark
edebilirsiniz.
Günümüzde lüksü sevmekle beraber
bunu kendimiz satın almayı tercih ediyoruz.
Erkeklerden beklentilerimiz içinse harika bir
seks, sadakat ve kişiliğe dayanan özelliklere
dair bu tür bir liste uzayıp gidiyor. Para için
evliliklerin azalmaya başladığı bir dönemdeyiz.
Bu yüzden kadınların kriterleri giderek
arttı. İngiltere’de 2,000 kadın arasında
yapılan araştırmaya göre para bir erkekten
beklenen ve istenilen en önemli talep değil.
Kadınların yüzde 92’si sadece maddi yönden
kendisine destek olacağı için asla biriyle
evlenmeyeceğini, buna rağmen yüzde 77’si
de maddi yönden erkekten destek almasına
karşın işine devam edeceğini söylüyor. Bu
durum çok fazla kazanç getiren işlerin çekici
olmadığı anlamına gelmiyor. Ancak bir
erkeğin zekâsı, hassasiyeti ve yaptığı işin
farklılığı hesap defterinin ne kadar kabarık
olduğuna göre artık daha ağır basıyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre kadınların
erkeklerden beklentileri çok daha fazla artmış
durumda. Nazik, sadık, güvenilir, esprili,
yatakta iyi, çocuklarla iyi anlaşan… Liste bu
şekilde uzayıp gidiyor. Hayatınızdaki erkekten
beklentilerinize dair listeniz uzayıp giderken,
aradığınız gibi birini bulamadığınız zaman çok
fazla hayal kırıklığı yaşamamanız gerekiyor.
Araştırmaya göre kadınların neredeyse yarısı
kendisine orgazm yaşatamayan bir erkekle
evlenmeyeceğini, yüzde 81’i aldatmayı
asla kabul edemeyeceğini, araştırmaya
katılan kadınların dörtte üçü ise kendilerini
değiştirmeye çalışan bir erkek olduğu zaman
hiç düşünmeden o ilişkiyi sonlandıracağını
söylüyor. Ancak şöyle de bir gerçek de var
ki aşk söz konusu olduğunda gözleriniz kör
oluyor ve kâğıt üzerinde işaretlediğiniz bütün
kriterlerin önemi yok olup gidiyor. l
FOTOĞRAF: ARTHUR ELGORT / TRUNK ARCHIVE
K
ayak yapıyor mu? Peki,
yemek pişirebiliyor mu?
Parayla arası nasıl? Bay
Doğru’dan beklentimiz hiç
bu kadar çeşitli olmamıştı.
Kız arkadaşlarınızla beraber
bir barda oturduğunuzu ve sizin için ideal
olan erkek profili için kriterlerinizi onlarla
paylaştığınızı hayal edin. İyi görünümlü,
esprili ve yatak odasında ne yaptığını iyi
bilen gibi klasikleşen isteklerin yanı sıra
günümüzde bu listeye birçok yeni ayrıntı
da eklenmeye başladı. İlginç bir işi olması,
köpekleri ya da kedileri sevmesi, nazik bir
yapıya sahip olması, kayak yapması, bağımsız
olmanıza izin verecek kadar olgun olması,
iyi bir aşçı ve arkadaşlarınızı güldüren biri
olması… Aile geçindirecek bir erkeğe
ihtiyacınız yok! Tek istediğiniz fiziksel uyum,
zekâ ve sizi güldürebilen biri. İngiltere’de
yapılan bir araştırmaya göre kadınların yüzde
91’i kendisini güldürebilen erkeği tercih
ediyor. Birkaç nesil geriye gittiğiniz ya da
Doğru eşi bulmak, âşık olmak ve uzun süreli
bir beraberliği yürütebilmek... Kadınların
hayattan ve ilişkilerden beklentilerinin nasıl
bir değişim geçirdiğini ve modern aşkın
zorluklarını araştırdık. Zeynep Sipahi
AŞK/İLİŞKİ
CEREN&ERAY
Ceren Erendor 27 yaşında bir müzisyen. Eray Düzgünsoy de aynı
meslekten. Dört buçuk yıldır birlikteler. Son üç buçuk yıldır da evliler.
KLASİK SORU
“Benim sürekli gittiğim bir cafe vardı. Eray
da o cafe’nin işletmeciliğini yapıyordu.
Sima olarak onu tanıyordum. Bir gün
oraya viyolonselimle gitmiştim ve tam
hesabı öderken Eray bana; ‘Viyolonsel mi
çalıyorsun’ diye sordu. Ben de bu soruya
sinir oldum, çünkü bu genelde muhabbet
açmak için kullanılan bir şeydir. ‘Evet’ diye
kestirip attım. Başka bir gün kahve içmeye
oraya gittim. Eray ile o gün muhabbet
etmeye başladık ve onun müzikoloji
bölümünde okuduğunu öğrendiğim zaman
çok utandım. Aslında ona daha önceden
sempatim vardı. O soruyu sormasa gayet iyi
gidiyordu. İlişkimiz öyle başladı. İlişkimiz
başladıktan dört, beş gün sonra bir yerde
otururken bana evlenme teklif etti, ben de
kabul ettim. Dokuzuncu ayda nişanlandık.
Toplam bir sene sonra da evlendik.”
MÜZİK EN GÜÇLÜ BAĞ
“Eray’ın bana desteği kesinlikle en çok
müzik üzerine. Konservatuarda klasik
müzik eğitimi aldım. Eray’la müzik üzerine
konuşmaya başladıktan sonra birazcık at
gözlüğü takmış olarak gezdiğimi fark ettim.
Bana müzik ve sanat konularında bana
farklı bakış açıları sundu. Dış dünyanın
okuldaki gibi olmadığını gördüm. Dışarıda
okuldaki gibi her şey güllük gülistanlık
gitmiyormuş. Bambaşka bir kapı açmış
oldu bana. Ben de buna meyilliymişim
ki çabuk bu tarafa adapte oldum. Eray,
çok güzel anlatan biri. Çok düzgün ve
sabırlı bir şekilde bana sorduğum her şeyi
anlattı. Benim ilgilendiğimi gördükçe daha
da üstüme geldi. Hala da devam ediyor.
Herhalde bu, ben ölene kadar devam
edecek. Mesleğimi yeniden öğreniyormuş
gibi oldum. Bu bana bambaşka bir güven
verdi.”
SABIR VE ANLAYIŞ
“Eray’ın her konuda böyle bir sabrı ve
anlayışı olduğunu fark ettim. Bunu en başta
anladım. O yüzden de evlilik teklifine hiç
düşünmeden ‘Evet’ dedim. Birlikte bir
ömür geçirilecek bir insan olduğu ve bana
hiçbir şeyde sırtını dönmeyecek olmasından
eminim. Bu söylediklerimin dışında tabii ki
saygı ve sevgi de çok etkili. Bizim ilişkimizi
ayakta tutan aslında birbirimize karşı açık
olmamız. Hiçbir şeyimizi gizlemiyoruz.
Onun dışında birbirimizin özeline saygı
duyuyoruz. Ne bende ne de Eray’da bu
anlamda kıskançlık yok. Çoğu insan ‘Seven
insan kıskanır’ der ama biz bunu hastalıklı
bir hale getirmiyoruz. Çünkü öyle bir şey
içimizde yok. Birbirimize güvenip, destek
oluyoruz. Anlayışlı davranmaya çalışıyoruz.
Davranamadığımız zamanlar da oluyor
çünkü çok yoğun çalışıyoruz ama onu da
tölere etmeyi başarabilmek önemli bir şey.
Bir de özür dileyebilmek güzel bir şey.
Bence bu büyük bir lütuf.”
“Eray sakin, ben
ise daha heyecanlı
bir yapıya
sahibim. Bu
sayede birbirimizi
dengeliyoruz.”
350
MERVE&EKİN
Merve Polat 20 yaşında. Aldığı moda tasarımı eğitiminin yanı sıra
modellik ve styling de yapıyor. Ekin Ergök ise 24 yaşında. Grafik
tasarımı üzerine aldığı eğitim devam ederken, müzik çalışmalarına ve
takı tasarımına ara vermiyor. Bir yılı aşkın süredir birlikteler.
FACEBOOK’TAN TEKLİF
“İlk münasebetimiz Ekin’in benimle
buluşmak istediğine dair Facebook’tan
yolladığı mesajdı. Ancak benden olumsuz
bir yanıt alması üzerine tahmin ettiği
gibi bir randevulaşma gerçekleşmedi.
Sonra tesadüfen bir gece çok geç bir
saatte Asmalımescit’te karşılaştık. Onu ilk
gördüğüm zaman aslında gereğinden fazla
kendini beğenmiş ve ego patlaması yaşayan
bir kişi olduğunu düşündüm. Bu yüzden
de gerçekleri birisinin ona göstermesi
gerektiği görevini üstlenmek istedim.”
EMİN ADIMLAR
“Bu ilişkiyi geleceğe dönük bir şeye nasıl
çevireceğimize dair henüz ikimiz de bir
şey bilmiyoruz. Endişeler yaşamamak
adına çok fazla ileriye dönük kurgular
yapmıyoruz. Gerçi Ekin’in arada sırada
duygusallaştığı evlenme teklif etmişliği
oldu daha önceden ama ben henüz asıl
teklifi aldığımı düşünmüyorum. Bir
ilişkinin uzun süreli olabilmesinin en
büyük sırrı bence saygıda gizli. Bu yalnızca
iki sevgili arasındaki ilişkinin sırrı değil,
dünya üzerindeki her türlü ilişki için en
önemli şey. Sonrasında işin içine fedakarlık
ve karşılıklı anlayış giriyor. Bizim diğer
sırrımız ise aşırı dürüstlüğümüz.”
ARTIK DAHA SAĞLAM
“İlişkimizin ilk altı ayı boyunca dışarıdan
insanlar çok fazla müdahale etmeye
çalıştılar. Bu insanlar yüzünden bir
kere yaklaşık bir ay kadar Ekin’le ayrı
kaldık ama bu süreçte yine konuşmaya
devam ettik, kopmadık. Daha doğrusu
kopamadığımızı anladık ve o dönemden
sonra gerçek anlamda problem yaşamadık.
O insanlar sayesinde Ekin’le ayrı kalıp
birbirimizi aslında çok sevdiğimizi farkına
vardık.”
TAM DESTEK
“Ekin’in bana ayırt etmeksizin her konuda
destek olduğunu söyleyebilirim. Bana,
benim seçimlerime, verdiğim kararlara
saygı duyduğu için bu konularda her
zaman destek oluyor. Bunu yaparak
gerçekten hayatımı kolaylaştırıyor olmasını
çok seviyorum. O gerçekten en güvenilir
ve en fedakar sevgili kesinlikle. Bunun
haricinde kendisi tam bir centilmendir.
Artık böyle karakterler kalmadığı için bu
özelliği tam anlamıyla bir beğeni konusu
diyebilirim.”
ANLAŞAMADIKLARI NOKTA
“Ekin biraz ağırkanlı dediğimiz türden
yani başka bir deyişle kendisi tam bir
zevk adamı. Bu yüzden bazen ağır
çekimde yaşamak katlanılamaz bir hal
alabiliyor ama bunu ona söylediğimde
yine soğukkanlı bir şekilde yanıt vererek,
mantıklı açıklamalar yapması bu
durumu çözüyor. İlişkimizin ilk günkü
heyecanını korumak içinse farklı bir
şey yaptığımızı söyleyemem. İkimiz de
zaten sıradan kişilikler değiliz. Sürekli
yeni bir şeyler oluyor hayatımızda ve biz
de yeni şeylere açığız. Bunun haricinde
ay dönümlerimizi en özel şekilde
kutlamaya bayılıyoruz.” l
“İlişkimizin ilk
altı ayı boyunca
dışarıdan çok fazla
müdahale oldu.
Sarsılıyor gibi olsak
da birbirimizden
kopmadık.”
AŞK/İLİŞKİ
ZEYNEP&BARIŞ
Zeynep Tarhan 27 yaşında bir stil editörü. Mehmet Barış Muslu ise
35 yaşında bir yönetici. Altı yıldır birlikteler. Geçen yıl evlendiler.
BÜYÜK KONUŞMAMAK GEREK
“Bizim tanışmamız aslında klasik bir arkadaş
ortamında gerçekleşti. Tek farkı asıl beraber
olması beklenen çift yerine o gece bizim
flört etmeye başlamamızdı. Barış’ın bir
arkadaşının doğum gününe, bir kız arkadaşım
da davetliydi. İkisi henüz flört döneminin
başlangıcını
yaşıyorlardı
ve tek başına
gitmeye
çekindiği için
beni de yanında
götürmek
istedi. Gayet
isteksizce
gittiğim doğum
gününde Barış
ile karşılaştım
ve bunu aslında hapşırmaya benzetiyorum.
Hani kendinizi tutamazsınız ya, öyle
bir şey. Bana eskiden ideal erkek tipimi
sorduklarında; ‘Bilmiyorum ama kesinlikle
kızıl saçlı değil’ derdim. Büyük konuşmamak
gerekiyormuş. Onu ilk gördüğümde direkt
bu sözümü hatırladım. Onun hakkında ilk
düşündüğüm son derece zeki ve sempatik
olduğuydu.”
KESİŞEN KÜME
“Mutlu ve uzun süreli birlikteliğin sırrı
bence çok eğlenmek ve birbirine destek
olmak… Evlilik kesişim kümesi gibi olmalı,
herkesin kendine ait alanları ve hobileri
olmalı. Böylelikle evliliğe yeni enerjiler
katabiliyorsunuz. Genç yaşta evlenmenin
ve çocuk yapmanın şu sıralar pek bir moda
olduğunu düşünüyorum. 23’ünde evlenip
25’inde çocuğu kucağında boşanan birçok
kadın var. Bence evlenmeden önce aklınızda
“Aslında çok
zıt bir çiftiz. Bu
hem birbirimizi
tamamlamamızı
sağlıyor hem de
yorucu olabiliyor.”
352
gerçekten hiçbir soru işareti olmaması gerek.
Biz evlenmeden önce aynı evde yaşamaya
başlayınca birbirimizden sıkılırsak ne olur diye
gizli gizli düşünmüşüz ama şimdi çok ama
çok eğleniyoruz. Bireysel olmak istediğimiz
anlarda da kendi köşelerimize çekiliyoruz ve
kendi işimizle meşgul oluyoruz.”
ZIT KUTUPLAR
“Aslında çok zıt bir çiftiz. Bu hem
birbirimizi tamamlamamızı sağlıyor hem
de yorucu olabiliyor. Örneğin Barış her
türlü müzik aletini çalar ve beste yapar, ben
ilişkinin başlarında buna çok tav olurken
şimdi ‘kafam şişiyor’ diye söyleniyorum. Oysa
ben de aynı şekilde tiyatro, bale, sergi her
ne bulursam gitmek istiyorum. O noktada
işi abartıp Barış’ın içini bayabiliyorum.
Böyle olunca birbirimizi serbest bırakıyoruz.
O müzik çalıyorsa, ben spora gidiyorum.
Ben sergiye gidiyorsam, o arkadaşlarıyla
buluşuyor. Bir de bir sıkıntımız varsa, öyle
içimize atıp bin bir kuruntu yaparak surat
asmayız, hemen anlatır ve anında çözeriz.”
MİDEDEN GEÇEN YOL
“Erkeğin kalbine giden yol gerçekten
midesinden geçiyor galiba. Üçüncü ya da
dördüncü ayımızda Barış’a Çin yemeği
yapmıştım. Bana o gün daha da bağlandığını
söyler hep. Bu tarz evcil özellikler erkekleri
etkiliyor. Barış’ın kafasının sürekli bir şeyle
meşgul olması bazen beni yoruyor ama bu
durumu da kabullenemiyorum. Hani bazen
sırtınızı yaslayıp bir kadeh şarabı hiçbir şey
düşünmeden denize karşı içmek istersiniz
ya. Barış’la bunu yapmak imkânsızdır; ya
konuşur ya şarabı içmez ya da beğenmez.
Ancak ilk günkü heyecanımızı canlı tutmak
için tanıştığımız yere gideriz bazen. Bize çok
iyi geliyor.”
SİBEL&MUSTAFA
Sibel Şenil 26 yaşında bir pazarlama uzmanı. Mustafa Domaniç
ise aynı yaşta bir danışman. Dokuz yıldır birlikteler ve evliler.
UZATMALI YAZ AŞKI
“Antalya’da yazlık evlerimiz aynı
sitedeydi ve ortak bir arkadaş grubumuz
vardı. Bildiğiniz yaz aşkı hikâyesi
çok daha uzun soluklu oldu. Mustafa
kalabalık içerisinde kendini hemen
belli eden bir yapıya sahiptir. İlk
tanıştığımızda da grup içerisindeki rahat
ve eğlenceli tavırları ilgimi çekmişti.”
MECBURİ AYRILIK
“Mustafa okul için yurtdışına gittiğinde,
ilişkimizi bu şekilde yürütemeyeceğimize
karar vermiştik. Fakat ayrıldıktan
aylar sonra bile telefon ve elektronik
posta yoluyla her gün iletişime geçince
Türkiye’ye döner dönmez yeniden
birlikte olmaya başladık. Ondan sonrada
mesafeleri düşünüp bu duruma olumsuz
bakmak yerine Mustafa’nın geleceği
günleri beklemeye ve o günleri en keyifli
şekilde geçirmeye başladık.”
EVLİLİK ÖNCESİ VE SONRASI
“İki ayrı kişinin her zaman aynı
şeyleri düşünebilmesi ve istemesinin
mümkün olmadığını anlamak bir ilişkiyi
yürütebilmek adına bence çok önemli.
Bu nedenle birbirimizi her zaman çok
rahat bıraktık. İkimizin de ayrı dünyaları
var ve bazen oraya çekilmek ikimiz
için de faydalı oluyor. Birde tabiî ki
içinde çok mutlu olduğumuz ortak bir
dünyamız var. Bunları dengeleyebilmek
gerekiyor sanırım. Aslında aramızda
yaşanan sorunları evlilik öncesi ve sonrası
olarak ayırmak gerekiyor. Evlenmeden
önce genelde Mustafa’nın çok rahat ve
bütün arkadaşlarıyla her şeyi paylaşıyor
olmasından büyük rahatsızlık duyardım.
O da benim sürekli başkalarının ne
düşündüğünü bu kadar önemsiyor
olmamdan rahatsız olurdu. Evlendikten
sonra ise masayı kim toplayacak,
koltuğun köşesine kim oturacak gibi
nedenlerle daha günlük konularda
tartışmaya başladık.”
“ÖNCE SAKİNLEŞELİM”
“Ben eskiden beri olayları sıcağı sıcağına
tartışmak yerine biraz sakinleştikten
sonra konuşmayı tercih ederim. Fakat
Mustafa benim tam tersime hemen
halletmek ister o sorunu. Evlenmeden
önce soruna dair konuşmadan
kaçabiliyorken, simdi pek kaçacak yerim
olmadığından tartışmaya çalışıyoruz
ama sebepler o kadar komik oluyor ki iki
dakika içinde gülmeye başlıyoruz.”
ORTAK BİR YOL BULMAK
“Tartışmak istemediğim zamanlarda
Mustafa’nın beni sıkıştırmasından
veya sinirliyken zorla güldürmeye
çalışmasından hoşlanmıyorum. Birde
yemek yedikten hemen sonra sofradan
kalkmak istemesine sinir oluyorum.
Tölere etmek yerine orta yolu bulmaya
çalışıyoruz. Biraz o, biraz da ben
fedakârlık yapıp, ortada bir yerlerde
buluşuyoruz mutlaka.” l
“Birbirimizi hep
rahat bıraktık. Ayrı
dünyalarımız var
ve bazen oraya
çekilmek faydalı
oluyor ikimize de.”
AŞK/İLİŞKİ
BAHAR & MICK
Bahar Kongel 31 yaşında bir moda editörü ve
stil danışmanı. Nişanlısı Mick Fransez ise 37
yaşında bir reklâmcı. Dört yıldır birlikteler.
Ocak ayında evlenecekler.
50 İLK ÖPÜCÜK
“Mick’le kardeşi Oren’in doğum günü partisinde tanıştık. O
gece Mick benden hoşlanmış ve yemeğe çıkmak istediğini
söylemişti ama ben kabul etmemiştim. Aradan birkaç ay
geçtikten sonra bir partide karşılaştık. Yanına gidip selam
verdim ama beni tanımadı. Bana yaptığı teklifi kabul
etmediğim için acısını çıkarmaya çalıştığını düşündüm. Bu
olaydan iki ay sonra en yakın arkadaşlarımdan biri olan Gül
ile bir gece kulübünde dans ederken, biri Gül’ün dikkatini
çekiyor ve bana diyor ki; “Bahar karşıda bir çocuk var ve
durmadan sana bakıyor, hem de yanında bir kız var!’ Kim
diye dönüp baktığımda, Mick olduğunu gördüm. Aylar
önce Oren’in doğum günü partisinde tanıştığı ve hoşlandığı
kız olduğumun kesinlikle farkında değil. Gece boyu yanıma
gelebilmek için planlar yapmış. Yanıma geldiğinde ise
‘N’aber Mick’ deyip öptüğümde şoka girdi. Düşünsenize,
tüm gece tanışmak için uğraştığı kızı zaten tanıyor! Bu
hikâye Mick’in beni gerçekten beğendiğini kanıtlıyor çünkü
her gördüğünde hem tanımadı hem de beğenip, tanışmak
için uğraştı.”
SAĞLAM BİR BERABERLİĞİN SIRLARI
“İlişkiyi hep yeniden parlatmak önemli. Karşınızdakini
hiçbir zaman cepte biri gibi düşünmemeniz lazım. Ortak
bir dil yaratmak da çok önemli. Ayrıca eleştirdiğiniz kadar
yapıcı olmanız da gerekir. İlişkide egodan kurtulmak
gerekiyor. Onu o yapan özellikleri kabul etmek, değiştirmeye
çalışmamak gerek. Eğer değiştirmek istediğiniz birçok şey
varsa, zaten size uygun değil demektir. Değişim karşılıklı
olursa güzel. Bence en önemli olgu ‘ben’ değil de ‘biz’
diyebilmek. Ancak bu dikkat edilmezse ilişkinin heyecanını
da öldürebilir. Denge kurmak gerekir. Sevgili olma durumu
hep daha ilgi çekicidir. Kendinize ait renkli bir dünyanızın
olması, rutin sıkıcı bir ilişkinizin olmasını önler. Kendini
besleyen kişiler ilişkilerini de beslerler.”
YAŞANAN SORUNLAR
“Mick sistemli ve düzenli. Bense dağınığım ve işim nedeniyle
son dakika gelişmelerine alışığım. Hep peşimden koşmak
zorunda kalıyor. En büyük tartışmaları da vize almak, fatura
ödemek gibi benim sorumluluğumda olan ama yapmayı
unuttuğum şeyler nedeniyle yaşıyoruz. Mick mantık
insanıdır. Bense duygusal. Bu noktada da çakışıyoruz.
Olayları ele alışımız,
tepkilerimiz hep faklıdır.
Ancak ortak noktayı
bulmak için gündüz gece
hep konuşuyoruz. Bu
ilişkimizi özel kılan bir
olgu bence, ying yang’ız
biz. Onda olmayan
bende, bende olmayan
onda var.” l
“Birbirimizi
devamlı enteresan
sürprizler yaparak
şaşırtıyoruz. Bu
ilişkiyi dinamik
kılıyor.”
AŞK/İLİŞKİ
BERİL&GÖREY
Bahar Beril Denizel,
27 yaşında bir halkla
ilişkiler uzmanı. Görey
Bayındır ise 29 yaşında
ve özel bir şirkette satış
pazarlama müdürü.
Üç buçuk yıldır
birlikteler. Nisan ayında
evlenecekler.
İLK GÖRÜŞTE AŞK
“İsteksiz olarak gittiğim bir ev
partisinde tanıştım Görey’le.
İçeriye girince hobi olarak DJ’lik
yapan nişanlımı gördüm ve gözleri
bana çok tanıdık geldi. O gece
çekingenliğimden dolayı sohbet
edemedik ama ertesi günden itibaren
konuşmaya başladık. Tanıştığımızda
Görey’den çok etkilenmiş olmama
rağmen, onun iki ay sonra askere
gitmesi ondan uzaklaşmama sebep
olmuştu. Askerden dönmesini
beklediğim kişiyi tanımadığımı fark
ettiğimde, yollarımızı ayırma kararı
almıştık. Fakat o döndüğünde hala
onu sevdiğimi biliyordum ve ilişkimiz
kaldığı yerden devam etti.”
KENDİNİ MUTLULUĞA ADAMAK
“Görey hayatımda gördüğüm
hakikaten en iyi kalpli insanlardan biri
ve beni en çok etkileyen şey hayatını
sadece benim mutlu olmama adamaya
hazır bir erkek olmasıydı. Üç buçuk
senedir bıkmadan usanmadan, sürekli
beni mutlu etmek için yaşayan bu erkek
daha ilk günden başımı döndürmüştü.
Kendime geldiğimde bana ‘Kraliçem’
diye seslenen sevgilime çoktan âşık
olmuştum bile. Şimdi de biran evvel
eşim olması için sabırsızlanıyorum.”
EGO SAVAŞI YOK
“Uzun süreli bir beraberliğin sırrı
her daim karşılıklı sevgi ve saygıdır.
Karşı taraf konuştuğu zamanlarda
susmayı bilmek ve aynı zamanda siz de
konuştuğunuzda veya sinirlendiğinizde
sevgilinizin sizi alttan almayı bilmesi
çok önemli. Bir ilişkide karakter yarışları
başlarsa, işin içine egolar girer ve güzel bir
ilişkiden çok, kişilik savaşına dönüşür.
Uzun soluklu bir ilişki kişilerin
karakterlerini yarıştırdığı bir hipodrom
değil. Sonucunda beraber kazanılır veya
356
beraber kaybedilir. Sizi hayatında en yüksek
noktaya koymuş ve dünyadaki en mükemmel
insan olarak gören bir kişiye
kendinizi kanıtlamaya
çalışmak hayatta yapılacak
en saçma şey.”
BİTMEYEN HEYECAN
“Bizim ilişkimiz
bilinenin aksine heyecan
kısmı tanışıldığında
doruklardayken günler,
aylar, yıllar geçtikçe
düşeşe geçen bir grafik
şeklinde değil, tam tersine
gün geçtikçe yeşeren,
çiçek açan bir ağaç gibi.
Zamanla köklerimiz
sağlamlaştı. Heyecanımız,
mutluluğumuz yaşanan bir
önceki günden çok daha
fazla oluyor. Birbirimize
sürprizler yapmayı, hediyeler
almayı ve seyahatlere
çıkmayı seviyoruz.”
DIŞ FAKTÖRLERİN ETKİSİ
“Genellikle ilişkimizde
birbirimizin negatif
huylarından dolayı
tartışıyoruz. Eğer
“Görey hayatını
sadece benim
mutlu olmama
adamaya hazır
biri. Beni en çok
etkileyen bu oldu.”
reenkarnasyon diye bir şey
varsa Görey kesin geçmiş
hayatında keçiydi. Daha
inatçı ve dediğim dedik bir
kişiyle tanışmamıştım. Onun
inatçılığının yanında benim
ani çıkışlarım ve agresifliğim
hiçbir zaman kavga konusu
olmasa da benim kolay
geriliyor olmam ortamın
da gerilmesine sebep oluyor
bazen. Sanıyorum biz de çoğu
çift gibi birbirimizle ilgili olan
sebeplerden ziyade çevresel
faktörlerin veya kişilerin
etkisiyle kavga ediyoruz.” g
AŞK/İLİŞKİ
OLMAZSA OLMAZLARI
“Açık sözlüyümdür ve gizlediğim bir şeyim yoktur. Bu yüzden karşımdakinden de aynı
şeyi bekliyorum. Çünkü kendin olmayarak bir ilişki yaşayamazsın. Bunun yanı sıra bir
ilişkinin sağlıklı yürüyebilmesi için birlikte güzel zaman geçirebiliyor olmanız lazım.
İlişkinin monotonluğa girmemesi gerekiyor. Özgür ruhluyum ve hayatımdaki kişi de
özgür ruhlu biri olsun isterim. İçten birbirimize bağlı olmalıyız ama herkesin kendi
arkadaş grubu, hobisi ve kendine vakit ayırabiliyor olması lazım.”
BAŞARI İSTEĞİ
“Aslında şu aralar hayattan en istediğim belli bir alanda çok başarılı olmak. Bir işi
ortalama yapmayı sevmiyorum. Mükemmeliyetçi bir yanım var ama bu kesinlikle
hırs değil. Meşhur olmak anlamında söylemiyorum ama yaptığım herhangi bir işte
isim olmak istiyorum. Karşımdaki insanın da işinde başarılı ve çalışkan olması gerekiyor.”
ZEKÂ OLMAZSA OLMAZ
“Karşımdakinde beni en etkileyen olgu zekâ. Yeni tanıştığım ve etkilendiğim birinin
önce zekâsını ölçmeye çalışıyorum. Yeterli bulmadıklarımı da baştan eliyorum. ‘Ben çok
zekiyim’ demiyorum ama karşımdaki erkeğin benden daha zeki olması gerekiyor ki beni
parmağında çevirebilsin. Bu yaşa kadar kendi kendime yettim ve birtakım insanları idare
ettim. Artık başkaları beni idare etsin istiyorum. Karşımdakinin o güce sahip olduğunu
bilmek beni mutlu ediyor.”
ZOR KADIN OLMAK
“Kendini o insana adayıp kaparsan, sonunda sıkılıyorsun. Böyle bir durumda o ilişki
kopmaya mahkûmdur. Kendinden çok fazla ödün vermemek gerekiyor. Bunun
dengesini sağlamak ise pek kolay değil. Bir ilişkiden beklediklerimden dolayı zor
olabilirim. Ancak bu zorluk bence karşındaki insanla ilgili. Doğru insan olduğunu
düşündüğün birisine karşı zor olmazsın zaten diye düşünüyorum.”
DEĞİŞEN DENGELER
“Eskiden kadın daha az güçlüydü ve erkeğe bağımlıydı. Şimdiyse eşitlikten öte kadın
artık daha dominant olmak istiyor. Biraz da erkek bana ayak uydursun kafasına
girmeye başladık sanki. Erkekler de bunu farkında ve sanki bu yüzden daha ezik
davranıyorlar. Kadının gücünden, kendi ayakları üzerinde durabiliyor olmasından ve
onlara çok fazla ihtiyacın olmadığını hissettirdiğinde erkekler ürküyor.”
Melis Yağcıoğlu
33 yaşında
Turizmci
İSTEDİĞİNİ BULAMAMAK
“Ne istediğini bilen, fakat onu bulamamış biriyim. Hala onun arayışındayım ve onu
bulacağıma inanıyorum. Doğru insanı bulduğunu düşündüğün zaman yaptığın evlilik
ömür boyu sürüyor. Karşıma henüz hayatımın sonuna kadar beraber olabileceğim biri
çıkmadı. O kişiyi bulmadan da yanlış bir evlilik yapmak istemiyorum.”
VAZGEÇİLMEZ ÖZGÜRLÜK
“Benim hayattan beklentim, özgürlük ve yaratıcılığı kamçılayacak sağlıklı, barış
ve huzur içinde bir ortam. İç özgürlüğüm ve çevresel özgürlüğüm benim için
önemli. Birincisi kendimle barışıklığım, kendi özgürlüğüm. Kendim olabilmeyi
hep arzu etmiştim ve bunu yıllar içerisinde başardım. Bunu kazandıkça da
toplum içerisindeki özgürlüğümü kazandım. Ben hep özgür yaşadım. Ne ailemde
böyle bir bağımlılık ya da baskıyı ne de toplumdaki baskıyı çok hissettim ama
üstü kapalı bu baskıları çok fazla yaşadım. Eğitim, kendine güven kazanma
ve ekonomik bağımsızlık çok önemli bir şey. Kendi bilgi birikimini de çok iyi
genişletmiş olmak gerekiyor.”
FARKLI BEKLENTİLER
“İlişkilerde zaman geçtikçe, beklentiler değişiyor. Kendinden beklediklerin
zaten karşındakinden beklediklerin olduğu için bu değişim oluyor. İç huzura
erdiğinde gerçekten karşındaki insandan çok fazla şey beklememeye başlıyorsun.
O sevdiğin, beğendiğin, birlikte olmak istediğin kimse onu öyle kabul
ediyorsun. Tabii ki kendi getirdiği birikimler çok önemli. O birikimlerin senin
birikimlerinle bir oranda örtüşmesi yeterli.”
AŞKIN EN SAF HALİ
“Aşk her zaman yaşanabilir bir şey ama o seni ne zaman, nerede, nasıl çarpar,
kavrar bilemezsin. Bay Doğru ise kendinsin. Sen ne istiyorsan, karşındaki insan
o. Gerçekten Bay Doğru diye bir şey yok, herkesin doğrusu kendine. Bu dünyada
temel ilkeler benim için neyse hayatımdaki kişide de bu özellikler olmalı.
Dürüstlük, adil olma durumları, bilgili olmak, o bilgiyi içselleştirmek, sevgi dolu
olmak ve bu dünyada yaşama cesaretini gösterebilecek cesurlukta olabilmek.
Hiçbir şeye kızmayan, hırsları ve yüksek egoları olmayan biri olması gerekir.
Kendisi ve çevresi için emek sarf etmeyen insan benim için Bay Doğru değildir.”
358
Nilay Kırcı
45 yaşında
İşletmeci
Ayşe Sönmez
41 yaşında
Yazı İşleri Müdürü
GERÇEK AŞKA İNANIYOR
“Herkesin bir beklentisi var. Benim 18 yaşında beklentim gerçek aşkı yakalayabilmekti,
halen de aynı bu. Gerçek aşkın varlığına, hatta ilk görüşte aşka sonuna kadar inanıyorum.
Tek değişen âşık olacağım insana dair kriterlerim. 18 yaşındayken yakışıklılık arardık,
şimdiyse daha sağlam değerler istiyorsun. Güç ve zekâ o zamanlar benim için ön planda
değildi. Ben bu kadar büyüyüp, kendime bir şeyler kattıysam, karşımdakinin de en az
benim kadar büyümüş ve bu evrelerden geçmiş olması gerekiyor. Bu yüzden çok çirkin
bir erkek bile beni zekâsıyla kendine âşık edebilir. Erkeklerin şımarık olmasına ise hiç
tahammülüm yok. Kadınları etkilemek için komiklik yapmaya çalışıyorlar ama bir çuval
inciri berbat ediyorlar. Karşımdaki insanın zor olması hoşuma gidiyor. Kolay bir insan
beni kendinden uzaklaştırır. Zekâdan sonra en önemli kriter ten uyumu. Biraz pembe
gözlükle bakıyorum sanırım. Dokunduğunda insanın içini titretebilen bir insan olmalı.
Buna çok dikkat ediyorum. Ten uyumunun olup olmadığını, insan hemen anlayabiliyor.”
HAYATIN YÖNÜ
“Kendimi bildim bileli beslenme uzmanı olmak istiyorum ve şu anda bunu
gerçekleştirebilmek için bir takım girişimlerde bulunuyorum. Bunca yıllık İstanbul’daki
iş hayatımı bir kenara bırakıp, gidip Amerika’da bunun eğitimini almak ve
döndüğümde de kendi işimi yapmak istiyorum. Yedi senedir basın sektöründeyim.
Doydum sanırım. Hayatın yönünü biraz değiştirmek lazım, eğer kendisi değişmiyorsa.”
DÜRÜST VE YÜREKLİ
“Karşımdaki insan benim için dürüst ve yürekli olmalı. Bana güven verebilmeli. Bunun
haricinde aslında çok da fazla bir beklentim yok. Yaşınız küçükken, saf duygularla
çok büyük aşklar yaşıyorsunuz. Aşk var ancak yaş ilerledikten sonra iki dakikada bir
kapınızı çalmıyor. Bunu piyangonun çıkmasına benzetiyorum. Bu gerçekleştiği zaman,
onu kaybetmiyor olmak lazım. Gönül gözüyle bakmak denir hani, işte önemli olan o.
Benim gördüğümü senin görmene gerek yok. Gönül gözüyle baktığın zaman senin
içini güldürüyorsa, işte odur.”
GÜNÜMÜZ İLİŞKİLERİ
“Uzun süreli bir ilişkim oldu ve o ilişkiden çıktıktan sonra gördüm ki sadakat diye
bir şey kalmamış insanlarda. Kimsenin birbirine sadık olmadığını görmeye başladım.
Genel olarak bir rahatlık geldi. Herkesin seçenekleri çoğaldı. O yüzden bağlanma
konusunda kadınlar da erkekler de büyük sıkıntı yaşıyor. One night stand’i çok
sağlıksız buluyorum. Erkeklerde genel olarak tahammül edemediğim şey ise tanıştığı
andan iki dakika sonra size süslü püslü cümleler kuruyor olmaları. ‘Senin kadar güzelini
görmedim’ diyorlar. Bundan daha büyük bir yalan hayatımda duymadım. Tanıştıktan
hemen sonraki gün ‘seni özledim’ derler. Nereye özlüyorsun, kimi özlüyorsun. Seni
beğeniyor olabilir ama bu laubali konuşmalar ve yalan iltifatlara dayanamıyorum. Bu
tür şeyler söyledikleri zamanda ‘Bana bunlarla gelme’ derim.” l
Hande Tokmak
29 yaşında
Genel Yayın Yönetmeni
SAKİN BİR HAYAT
“Sakin bir hayat yaşıyorum ve gece hayatını da çok sevmiyorum. Açıkçası özel partiler
ya da davetler olmadığı sürece pek dışarı çıkan biri değilim. Hayatım boyunca da
bu çizgide devam etmeyi istiyorum. Hiçbir zaman çok uç noktalarda olan bir insan
olmadım. Olmayacağımı da düşünüyorum. Yeterince karmaşık bir ülkede yaşıyoruz
ve ben o karmaşık insanların içine dâhil olmak istemiyorum. Kendimi soyutluyorum
belki biraz ama en azından kafam rahat oluyor. O yüzden de mutluyum.”
ENTRİKADAN UZAK DURMAK
“İlişkiden beklediğim; sakinlik. Entrikalara ya da stratejik oyunlara gelemeyen
biriyim. Bu nedenle ilişkim yok. Şu an kimseye güvenilmiyor. Eskiden sadece
erkeklere güvenmezdik. Şimdi kadınlara da güvenilmiyor. O yüzden sakin bir ilişkim
olsun ve kafam rahat olsun istiyorum. Zaten yoğun çalışan insanlarız. Benim aklımın
bir başka yerde olmasını istemiyorum. Belki çok zor bunu bulabilmek şu yaşadığımız
dönemde ama ben bunu bekliyorum ve arıyorum.”
Sinem Uysal
24 yaşında
Moda Tasarımcısı
DUYGULAR HER ŞEYİN ÖTESİNDE
“Şubat ayında 25 yaşında olacağım. İnsanları çok iyi tanıdığımı sanmıyorum. Halen
gayet saf bakıyorum hayata. Bana ne heyecan veriyorsa, onun peşinden gidiyorum.
İlk görüşte aşka değil ama tutkuya inanıyorum. Bence Bay Doğru diye biri yok.
Herkesin kendi kafasında ruhuyla özleştirdiği bir insan var. Ben Bay Doğru’mu
henüz tanımadım. Yaşadığınız ilişkide bir önceki ilişkinizde yaşananların aynısını bir
süre sonra görmeye başlıyorsanız, bu sizden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Çünkü
bir öncekinde hatalar yaptıysanız ve değişmediyseniz, bir sonrakinde de benzer şeyleri
yaşıyor olmanızın nedeni sizsiniz. Bu yüzden Bay Doğru yok bence. Bunları Bay
Doğru’yu bulamadığımız için değil, kendimizi değiştirmediğimiz için tekrar tekrar
yaşadığımıza inanıyorum.”
ÇALIŞMADAN ASLA
“İnsan hayattan genel olarak mutlu olmayı bekler. Güzel bir yuvası, iyi bir düzeni,
çocukları ve dostlarıyla mutlu ve huzurlu bir hayatı olsun ister. Çalışmayı ve
aktif olmayı çok seviyorum. Ömrüm yettiğince de çalışmak istiyorum. Ne yaşta
olursanız olsun çalışmak bir adrenalin sağlıyor. Çok zorlukları var ama o stresin
dozunda olanının hayatın her alanında insanların çok işine yaradığına inanıyorum.
Hayatın çok da uzun olmadığını düşünürsek anlam katıyor diyelim. Ayrıca şehir
hayatını ve o yoğun temposunu seviyorum. İnsanı hareketli ve sosyal kılıyor.”
AŞK ÖNEMLİ
“Gençken ciddi anlamda âşık oluyordum. İki kere evlendim ve ikisi de aşk
evliliğiydi. İnsanlar âşık olduklarında doğru insanı seçemeyebiliyorlar. Ben kendimi
bildim bileli duygusaldım ve hep duygularımın götürdüğü yere gittim. Aşk insanın
gözünü kör ediyor. Şimdiki yaşımda o kadar duygusal değilim. Aslında biraz da
insanların kendisi hazırlıyor bunu. Baktığınız zaman görüyorsunuz. Bakmazsanız,
görmüyorsunuz. Âşık olmak istediğinizde âşık oluyorsunuz ve bu birazcık da ruh
haliyle ilgili.”
BAY DOĞRU MEVCUT
“Bay Doğru bence muhakkak var ama rastlamıyoruz. Olmaması mümkün değil.
Bay Doğru’nun bence dürüst, neşeli ve komik olması lazım. Eğlenceli, olgun ama
en önemlisi kompleksleri olmayan biri olması gerekiyor. Özellikle çalışan, ayakları
yere basan ve kendine güvenen kadınlara karşı erkeklerin en moderninde bile
kompleks ve taşıyamama gördüm. Bu yüzden bazen güçlü görünmek kadın için
dezavantaj diyebilirim. Kadınlar özgürleştikçe erkeklerin acımasızlığı da artıyor.
Erkekler karşılarında kendilerine inanan, sığınan ve onlardan bir şeyler bekleyen
bir kadın olmasını istiyorlar. Doğa gereği bu böyle ve medeniyetler gelişse bile
değişmeyecek olan bu bence.”
360
Yasemin Akar
50 yaşında
Halkla İlişkiler Şirketi Sahibi
“Yaşadıklarım beni
daha güçlü kıldı”
Saadet Bektaş, 29 yaşında. Prodüktör
olarak çalışıyor. Kendisiyle; hayatını en
etkileyen ilişkisinin ardından değişen bakış
açısını ve günümüz ilişkilerini konuştuk.
MARIE CLAIRE: Nasıl bir ilişkiniz
vardı?
SAADET BEKTAŞ: Motorcuydu ve
motora binip bir sürü yeri gezip dolaştık.
Bu gezi sırasında çok romantik bir yerde
evlenme teklifi aldım. O dönem 27
yaşındaydım. İnanılmaz mutlu oldum.
M.C.: Her şey bu kadar güzel giderken,
nasıl her şey bir anda tersine döndü?
S.B.: 43 yaşındaydı ve kendisinin önceki
evliliğinden bir tane çocuğu vardı. Dolayısıyla
bu durum birazcık ilişkiyi zorlamaya başladı.
M.C.: Aranızdaki yaş farkı da etkili
olmuş olabilir mi?
S.B.: Açıkçası kendi yaşıtım bir insanın
yaşadıklarıyla benden daha büyük birisinin
yaşadıkları aynı değil. Neticede kendisi bu
anlamda değerli bir insandı. Ama şimdi
düşününce aklıma şu geliyor; ben hazır
değildim belki. Onun benim kadar heyecanlı
ve hayata bağlı biriyle değil de biraz daha
sakin, evinde oturacak ve ona bakacak
birine ihtiyacı vardı. O da ben değildim.
Ben tam çiçek gibi açılmaya müsaitken,
kapanamazdım. Hayata karşı en verimli
olduğum dönemde önüm kesilmiş oldu.
M.C.: Bunların üstüne çocuğunun
olması da ilişkinizi olumsuz etkilemiş
olmalı.
S.B.: Cumadan pazara kadar oğlu onda
kalıyordu. Bir ilişkinin ilk başlarında her
erkeğin yaptığı gibi benimle baş başa bir
şeyler yapmak için devamlı planlar yapıyordu
ama bir süre sonra hafta sonları baş başa
hiçbir şey yapamaz olduk.
M.C.: Sonrasında neler oldu?
S.B.: Evlenip çoluk çocuk sahibi olmak
istedim. Onun doğru insan olduğunu
düşünüyordum. Evlenme teklifini yaptıktan
sonra bir şeylerin olmasını artık ben
yapamam ki. Erkeğin önünüze getirmesi
lazım bazı şeyleri. Geldi gelecek, oldu
olacak derken, zaman geçti. Annemler olayı
bildikleri için devamlı sormaya başladılar.
Evlilik o kadar zor bir şey değil. Sadece bu
kararı almak zordur.
M.C.: Ayrıldıktan sonra o süreci nasıl
atlattınız?
S.B.: Ayrıldıktan sonra İzmir’e ailemin
yanına gittim. Annem ve babam o dönem
bana inanılmaz destek oldular. ‘Eski erkek
arkadaşımla evlenseydim ve çocuğumuz
olsaydı, annemle babamın bana verdiği
desteği biz omuz omuza verip o gücü
çocuğumuzun bir problemi olduğu zaman
gösterebilecek miydik’ diye sordum kendime.
Gösteremezdi, öyle bir insan değildi. O
zaman ayrılarak doğru bir karar aldığımı fark
ettim.
M.C.: İlişkilere bakış açınız nasıl değişti?
S.B.: Önceden çok daha fazla
romantiktim. Çok daha saf ve temiz duygular
içerisindeydim. Galiba çok zorlamamak
lazım. Kadınlar bence tırmalamayı bırakmalı.
Ama ben hâlâ evlenmek, hâlâ çocuk sahibi
olmak istiyorum.
M.C.: Kadınlar bu durumda ne istiyor?
S.B.: Kadınların istediği şey çok basit.
Kadınlar korunmak, kollanmak, bağlılık ve
kendilerine güven verilmesini istiyor.
M.C.: Böyle bir deneyimin ardından
nasıl bir ilişki istiyorsunuz?
S.B.: Daha mantıklı yaklaşmaya
başladığım kesin. Ama âşık olmayı da
bekliyorum. Ancak birilerine yaklaşırken,
artık çok daha tutuğum. Bunun
olması için zamana ihtiyaç var diye
düşünüyorum. Açıkçası bu dönemde biraz
pohpohlanmaya, el üstünde tutulup değer
verildiğini görmeye ihtiyacım var.
M.C.: Yaşadıklarınıza rağmen hala
ümitlisiniz o zaman.
S.B.: Ümidimi kaybetmiş değilim.
İnsanlar samimiyetsiz hiçbir şeyle fazla
vakit geçirmesinler. Ne kadar şanslıyız
ki yaşıyoruz hem de çok güzel bir yerde,
güzel şartlarda. Yaşadıklarım hayata karşı
beni daha güçlü kıldı. g
Mymacchiato.com’un Müşteri İlişleri
Yöneticisi Sibel Şengül ve Seçil Çakmak,
kadınların bir ilişkiden beklentilerini ve neler
istediklerini anlatıyor.
Türkiye’de alanında ilk butik ilişki danışmanlık
servisi olan Mymacchiato’nun yaş aralığı 25 ile 55
arasında değişen, üniversite mezunu, bekar 2000
kişiyle yaptığı araştırma sonuçlarına göre kadınlar;
e Kariyer sahibi, işinde başarılı ve çalışkan,
kendine güvenen ve geleceğe dair hedefleri olan
erkekleri öncelikli olarak tercih ediyor.
e Erkeğin maddi durumunun iyi olmasını bir artı
puan olarak görmelerine karşın cömert olmalarını,
eğlenmeyi, hayattan zevk alabilmelerini
ve imkanlar dahilinde nezih bir yaşam
sunabilmelerini istiyor.
e Centilmen, iyi bir sosyal çevreye sahip, belli bir
kültürü olan, arkadaşlarının yanında onun gibi
sohbet edebilecek bir kişi istiyor.
e Dış görünüşe önem veriyor. Kendine dikkat eden,
düzenli spor yapmayı seven, bakımlı, temiz ve
özenli giyinen erkekleri daha çok tercih ediyor.
e Tercihlerini yanında kendilerini güvende
hissettikleri erkeklerden yana kullanıyor. Çevresine
karşı saygılı, kibar, esprili, dürüst, aile kavramı
olan, ne istediğini bilen ve arkasında durabilen
birini hayatlarında istiyor.
Mymacchiato’ya
başvuran kariyer
sahibi bekar kadın
ve erkeklerin
yaklaşık yüzde
37’si, 32 ila 38
yaş aralığında
yer alıyor. Doğru
eşi bulmak için
kendilerini
uzmanların
ellerine bırakarak
seçimlerine yön
veriyorlar.
361
AŞK/İLİŞKİ
Dört farklı meslek ve yaştan erkeğe günümüz kadınının
hayattan ve ilişkilerden neler beklediklerini sorduk.
Yavuz Gündüz / 26 yaşında
Grafik Tasarımcısı
Haldun Kırkbir
32 yaşında
Fotoğrafçı
MARIE CLAIRE: Erkeklerin çoğu kadınların komplike
olduğundan bahsediyor. Buna katılıyor musunuz?
HALDUN KIRKBİR: Bence o imajın oluşmasının sebebi
kadınların anlaşılmayı bekliyor olması. Yaptığı bir hareketten
‘Bak anla beni, bugün sinirliyim, şu son üç aydır canım sıkkın
artık anla şu yaptığımı,’ dediklerini anlamamızı bekliyorlar.
Biz erkekler direktiz. Kadınlar ise daha dolaylılar. Biz bir
şeyi direkt söylüyoruz ve bize söyleneni de direkt almaya
çalışıyoruz. Halbuki direkt almayıp anlamaya çalışacaksın.
M.C.: Kadınlar anlaşılmayı beklemenin dışında bir
ilişkiden sizce neler bekliyor?
H.K.: Saygı, sevgi ve güven. Bunları bir ilişkide kadınlar
kadar erkekler de istiyor. Biz anlaşılmayı beklemiyoruz.
M.C.: Bir kadının ne yapmasına tahammül edemezsiniz?
H.K.: Mantıksızlığa tahammül edemiyorum. Benim de
mantıksızlıklarım olabilir ama karşı taraf bana mantıksız bir
şey yaparsa sinirlenirim. Çünkü anlamaya çalışırım. Bana
bir anlam ifade etmiyorsa, cevap bile veremem ve dururum.
Çünkü garip bir hareket yapıyor ve o hareketin altında
başka bir şey var. Mesela Pazar günü Paris’tesin ve o gün
Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkılmaz. Çünkü çok kalabalıktır.
‘Çıkmak istiyorum’ der. Ertesi gün gidip rahat rahat bakmak
varken, inada binilir.
M.C: Özetle o kuleye çıkıldı mı?
H.K.: Çıkıldı o kuleye o Pazar günü. Günün geri kalanı
pek güzel geçmedi ama geriye dönüp baktığımızda hala
gülüyoruz mesela buna. Ama o an orada dünyanın en önemli
konusu gibiydi bu.
362
MARIE CLAIRE: Kadınlar bu hayattan sizce ne bekliyor?
YAVUZ GÜNDÜZ: Bekledikleri şey ilgi, aradıkları şey ise güç.
Kadınlara çok akıllı çocuklar diyebiliriz. Güç istemelerinin sebebi akıllı,
ilgi istemelerinin sebebi ise çok çocukça bir tavır. Bu yüzden akıllı
çocuklar diyorum ben kadınlara.
M.C.: Bir kadında en tahammül edemediğiniz şey nedir?
Y.G.: Ego! Egodan nefret ediyorum. İlişkide bazı şeylerin daha samimi
olması gerektiğine inanıyorum. Bencilliğini bir tarafa bırakıp, daha verici
olması lazım.
M.C.: Kadınlar Ne İster filminde Mel Gibson’ın yerinde olmak ister
miydiniz?
Y.G.: Sanırım Mel Gibson’ın yerinde olmak istemezdim. O zaman
büyüsü giderdi ama onun yerinde olsaydım, herhalde karşımdakinin
ne derece doğru söylediğini ya da samimi olduğunu bilmek isterdim.
Böylece benimle ilgili söylediklerinin ne derece gerçek ve samimi
olduğunu anlamaya çalışırdım.
M.C.: Kadınlar ilişkilerde karşısındakinden sizce ne bekliyor?
Y.G.: Klasik şeylerin dışında
muhtemelen ilişki başladıktan
sonra dürüstlük, ilgi ve alaka
bekliyorlar. Bence kadınların en
çok bekledikleri ve istedikleri
şey ilişki monotonlaşmaya
başlamadan ilk günkü heyecanı
her daim korumak istemeleri.
Karşısındaki insan sürekli ona
ilgi göstersin, sürprizler hazırlasın
istiyorlar.
M.C.: Genel olarak
günümüzün ilişkilerini nasıl
buluyorsunuz?
Y.G.: Uzun ilişkiler konusunda
çok başarılı bir tip değilim ancak
eksik olan şeyin genelde güven
olduğunu görüyorum.
Engin Eranıl / 36 yaşında
Prodüktör
MARIE CLAIRE: Erkeklerin çoğu kadınların
komplike varlıklar olduğunu düşünüyor. Sizce de
öle mi?
ENGİN ERANIL: Kadınlar erkeklere göre,
erkekler de kadınlara göre farklı. Nasıl kadınlar
erkekleri anlayamadığından bahsediyorsa, erkekler
de aynı şeyden bahsediyorlar aslında. Anlaşılmaz
buluyorlar doğru ama bu komplike veya karışık
olmak değil, bence farklı olmak.
M.C.: Kadınlar Ne İster filminde Mel
Gibson’ın canlandırdığı karakter gibi kadınların iç
sesini duymak ister miydiniz?
E.E.: Bir reklamcı olarak çok isterdim. Satışa
yönelik işe yarardı. Bence insanı illa elektrik
çarpmasına gerek yok. Empati kurabilmek önemli
diye düşünüyorum. Eğer bütün bir gece boyunca
erkek oturup eşinin ya da kız arkadaşının yüzüne
bile bakmadan Playstation’da futbol oynuyorsa ve
kadın da buna bozuluyorsa, erkeğin dönüp buna
şaşırmıyor olması lazım.
M.C.: Sizce kadınlar hayattan ne bekliyor?
E.E.: Bir erkek için hayatındaki birincil öncelik
genelde işi olur ve işi iyi gidiyorsa bir şekilde hayatı
yolunda gidiyor demektir. Çünkü erkek kendini
genelde başarısıyla ifade eder. Kadın içinse bu
daha farklıdır. Hayata artı eksi, siyah beyaz gibi
dümdüz bakmıyorlar. Bir sürü şey onların günlük
hayatını etkileyebiliyor. Ayrıca bir kadının hayatta
oynayabileceği bir sürü değişik rol var. İyi bir iş
kadını, iyi bir anne, iyi bir eş olabilir… Bunların
herhangi birinde iyiyse o zaman toplum tarafından
başarılı olarak görülür.
M.C.: Bu durumda kadınlar sizce ikili
ilişkilerde ne bekliyor karşı taraftan?
E.E.: Güven önemli ama bence iki tarafında
istediği genelde aynı. Asıl önemli olan iki taraf
da her zaman itiraf etmese bile beraber mutlu
olmak ve iyi vakit geçirmek ister. Yüzeysel bir
şeyden bahsetmiyorum. Gerçek anlamda hayatı
paylaşabilmekten söz ediyorum.
Engin Süzen / 39 yaşında
İşletmeci
MARIE CLAIRE: Sizce kadınlar bu hayattan, erkeklerden ve
ilişkilerden ne bekliyor?
ENGİN SÜZEN: Sadece kadınlar değil, temelde bütün insanlar
anlaşılmayı bekler. Yakınındaki insanlara güvenebilmeyi arzular.
Erkeğe bir Playstation ve iki bira yetebiliyor çoğu zaman. Kadınlar
ise masal istiyorlar, her şey masallardaki kadar güzel olsun istiyorlar.
Masal istemek hakkıdır insanın ama bu bazı sorumluluklar getirir
peşinde; bir masal istiyorsan, ona inanmayı göze alacaksın. Masalı
yaşarken gerçek olamayacak kadar güzel olduğu gerekçesi ile titreyip
kendine gelmeye çalışınca kadın, gerçeklik algısı da karışıyor.
M.C.: Kadınların genelde yaptığı ve sizin kızdığınız ne var?
E.S.: Anlatmaya çalıştığım şeyi anlamamaya çalışmakta ısrar
ettiklerinde sinirleniyorum. Dikkat ederseniz anlamadığında
demiyorum; anlamayabilir, doğru anlatamıyor da olabilirim. Israrlı
anlamamak ya da yanlış anlamak temelli bir davranış bu.
M.C.: Kedilerle aranız çok iyi diye biliyorum. Kadınlarla
kediler arasında sizce benzer noktalar var mı?
E.S.: Bu, üzerine kitap yazılabilecek kadar geniş bir konu
aslında. Temel olarak, geçenlerde yazdığım bir tweet’i referans
gösterebilirim ama ‘Kedi gibidir kadın; nasıl istiyorsa, öyle
seveceksin.’ g
363