kutlu doğum vaazı

KUTLU DOĞUM VAAZI
Aziz ve Kıymetli Mü‟minler ,
Miladi 571 yılı‟nın Rebi‟ül- Evvel ayının 12.gecesi dünyaya teşrif eden Peygamberimizin
doğum günü Nisan‟ın 20. gününe tekabül etmekteydi.
Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığımız işbirliği ile 1989 yılından itibaren
bu 20 Nisan‟a tekabül eden hafta çeşitli ilmi ve kültürel etkinliklerle “Kutlu Doğum Haftası”
adıyla 14–20 Nisan tarihleri arasında kutlanmaktadır. Son yıllarda başkanlığımız Kutlu
Doğum Haftasına ayrı bir tema belirleyerek o konunun bir hafta boyunca işlenmesine
öncülük etmektedir .Bu yıl ki Kutlu Doğum Haftası teması:”Hz. Peygamber,Din ve
Samimiyet “ olarak belirlenmiştir.
Değerli Kardeşlerim,
Tarih boyunca ilhamını Kur‟an „dan aldığını iddia eden Müslüman camialar kendilerinin en
samimi Müslümanlar olduklarını söylemişlerdir.
Mürcie, Cebriyye ,Mu‟tezile ,Hariciler ve Ehli Sünnet Ve‟l-Cemaat bunlardan en önde
gelen Müslüman cemaatlerdir.Günümüzde de bunların benzerlerini söylememiz
mümkündür.Peki o zaman bunlardan hangisi ya da hangileri Sırat-ı Müstakim üzeredir?
Bilindiği gibi içinde aldatma duygusu olmayan kimseler samimidir.”Din nasihattir.”hadis-i
şerifini tahlil eden hadis Profesörü Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet
Görmez; “Nasihat kelimesine; ihlâs, samimiyet, içten ve gönülden bağlanmak anlamı
verildiği takdirde zıt anlamı; aldatmak, kandırmak ve ikiyüzlü davranmak olur “(1)
demektedir.
Kula kulluğu reddetmek esasına sahip “ Lailahe İllallah “ temel ilkesi, çıkışından günümüze
kadar Müslümanların hayat tarzını belirler. İkinci Habeşistan hicretinde Cafer Bin Ebi
Talib‟in Necaşi „ye karşı söylediği şu sözler oldukça manidardır:
„‟Ey hükümdar! Biz bilgisizlik ve barbarlık içinde yaşayan bir halktık. Putlara tapar, ölü eti yer,
akrabalarımızla ilişkiyi keser, komşularımıza kötü davranırdık. Güçlülerimiz zayıflarımızı ezerdi.
Biz böyle bir yaşantı içindeyken Allah bize aramızdan soyunu, doğruluğunu, güvenirliliğini ve
iffetini çok iyi bildiğimiz bir peygamber gönderdi. O da bizi Allah‟ı birlemeye ve O‟na kulluk
etmeye çağırdı. Bize doğru sözlülüğü, emanete hıyanet etmemeyi, akrabaları ziyareti,komşulara
iyi davranmayı,kan dökmemeyi ve haramlardan uzak durmayı emretti.Kötülüklerden,yalan yere
şahitlikten,yetim malı yemekten,iffetli kadına iftiradan men etti.Allah‟a ibadet etmemizi,O‟na
hiçbir şeyi ortak koşmamamızı, namaz kılıp sadaka vermemizi istedi.Bizde onu tasdik
ettik.Getirdiğine uyduk.İşte bu yüzden kavmimiz bize düşman oldu.Eziyet etti.Bize işkence
ettiler,sıkıntılara düşürdüler,yapmak istediklerimize engel oldular.Bizde seni başkalarına tercih
ederek memleketine geldik.Senin himayene güvenip zulme uğramayacağımızı ümit ettik.‟‟(2)
Değerli Kardeşlerim,
Yüce Rabbimiz Kur‟an-ı Kerim‟de: “Hâlbuki onlara, ancak dini Allah‟a has kılarak ibadet
etmeleri emredilmişti.”(3) buyurmaktadır. Din müslümanın hayat tarzını belirler. Hayat tarzını
ilahi iradeye uygun düzenleyenler yaşamlarını kulluk bilinci üzerine inşa ederler. Peygamberler ve
bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) bunu öğretmek ve gerçekleştirmekle
vazifelendirilmişlerdir. Medeni insan ve medeni toplum meydana getirmek ilahi iradeyi hakim
kılmaktır.Merhum Nurettin Topçu bir eserinde;”Diğer insanı sakin,saygılı ve edepli halde
dinlemek olgun ve medeni insan tavrıdır.Kendi görüşlerine uymayan sözler söylenip tenkitler
yapılınca bağırmak,saldırmak ve kavga etmek barbar ve ilkel insan tavrı” (4) olduğunu
söyler.Cafer Bin Ebi Talib‟in yukarıdaki sözlerinden de anlaşılacağı üzere ilkel insan;
1-Cahildir,
2-Tahammülsüz, bağıran, saldıran ve kavgacıdır,
3-Allah‟tan başkasına tapar,
4-Dedikoducudur,
5-Ziyan olmasın diye ölü hayvan eti yer,
6-Kendinden başkasını tanımadığından dostu yoktur, Akrabaları ile ilişkiyi kesendir,
7-Komşuları ile geçimsizdir,
8-Zayıfı ezer. Hakka-Hukuka-Hakkaniyete riayet etmez.
Bütün bu tespitler bugün ki kaba, katı,tahammülsüz,egoist,gayri medeni insanımızı tanıtmıyor
mu?
Değerli Kardeşlerim,
Tebliğ ve tebyin görevi ile vazifelendirilen Peygamberimiz‟in- aynı konuşmada zikredildiği gibiinsanları nasıl bedevilikten medeniyete taşıdığını görüyoruz;
1-Asildir,
2-Doğrudur,
3-Güvenilirdir,
4-İffetlidir,
5-Kulluk vazifelerini bilir ve Allah‟ın hakkını teslim eder,
6-Emanete riayet eder,
7-Gerek kan, gerek süt ve gerekse nikah dolayısıyla akraba olduğu insanlarla irtibatını
kurar,onlarla gözden ve gönülden uzak olmamaya önem verir.
8-Geçimlidir. Komşularına iyi davranır.Onlardan gelecek her türlü eziyete tahammüllüdür.
9-Hiç kimsenin canına, malına,iffetine,inançlarına saldırmaz.
10-İlahi ve kamunun yasak kıldığı kurallara titizlikle uyar.
11-Hakkın ve halkın kötü gördüğü her şeyden uzak durur.
12-Üç günlük dünya menfaati için hiçbir ferdin hakkının zayi olmasına sebep teşkil edecek yalan
şahitliğinden şiddetle uzak durur.
13-Kamu malı kutsaldır..Hile ile, aldatma ile, haksız yere kamu malına tenezzül etmez.Tüyü
bitmemiş yetim hakkını kursağından geçirmez.Kamunun kabullendiği kamu hakkını ikame
maksadıyla ihtiyacı kadar kamu malını kullanır.
14-Harp hiledir mantığıyla hiçbir insanın vicdanında kabul görmeyen Müslim ya da gayrı
Müslim bir hanıma iftirada bulunmaz. İnsanlık onurunu hiçbir dünyalığa çiğnetmez.
15-Hayır hizmetlerine maddi ve manevi olarak katılır.
16-Soğukkanlıdır, sakindir,kolay kolay kızmaz.Haddini bilir.İnsanlara saygılıdır,dinlemesini
bilendir.
Bütün bu niteliklerle, medeni bir insan kimliği kamu vicdanına sunulmuştur. Muhammed-i
Rahle-i Tedris‟ten geçen ilk Müslümanların neye talip ve neye karşı oldukları ve o günden bugüne
Müslümanların nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiği apaçık anlaşılmaktadır.
Değerli Kardeşlerim,
23 sene gibi kısa bir sürede Mekke ve Medine‟de kurulan İlahi iradeye uygun örnek toplum
yapımız, çağını aydınlattığı gibi çağları ve çağımızı da aydınlatmaktadır. Hz. Peygamberin
vefatından sonra bazı dönemler hariç İslam dünyası, bu örnek toplum yapısından uzaklaştığı için,
paylaşımda adaleti te‟sis edemeyerek sömürgecilerin lokomotifine takıldığından zillete mahkum
olmuştur.Şairin dediği gibi;
”Aziz-i vakt idik Ada Zelil kıldı bizi”. „‟Bir zamanlar izzet ve şeref sahibi idik.Düşman bizi zillete
düşürdü.‟‟
Yüce yaratıcı Müslümanları üstün kılmış,onlar varlık sebeplerini ve değerlerini takdir
edemeyerek düşmanın hilelerine aldandıklarından zillet altına girmişlerdir.Kurtulmak ve yeniden
izzet ve şerefimizi kazanmak istiyorsak; Yüce Yaratıcı‟nın talimatı ile 23 senelik zaman diliminde
peyderpey
gerçekleştirilen
örnek
toplum
yapısını
çağın
idrakine
sunmak
mecburiyetindeyiz.Sohbetimizi Milli şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy‟un şu mısraları ile
sonlandıralım:
“Doğrudan doğruya Kur‟an‟ dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam‟ı”
Kemal TÜRKSOY
Espiye İlçe Müftüsü
--------------------------------------1-Diyanet Aylık Dergi,şubat 2014 ,sayı:278
2-Prof Dr.Celal Kırca,Kuranı Anlama ,s.93
3-Beyyine,98/5
4-Nurettin Topçu,Ahlak,40