KORKU SALDILAR DALDILAR 14 Mart 2015 Cumartesi Altgeçitte temizlik çalışması Devam eden mahkeme süreci nedeniyle trafiğe açılamayan Öveçler Altgeçidi’nde Ankara Büyükşehir Belediyesi temizlik ekipleri kapsamlı bir temizlik yaptı. HABERİ 5’TE Fiyatı 25 Kr www.yedigungazetesi.com Yıllar önce Irak’tan çekilen emperyalistler, kabaran emperyal emellerin cazibesiyle sahaya sürdükleri IŞİD ile bölge halklarını korkutup, “Korkmayın hepinizi kurtaracağız” diyerek yeniden geldi. Öyle bir geliş ki, hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan bölge insanlarını hem besleyip büyüttükleri IŞİD’e hem da birbirine kırdırmaya başladılar. Bir de IŞİD’i Türkiye destekliyor yalanı uydurdular. IŞİD’e eleman KOALİSYONU oy kullandı TİRYAKİ Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Yılın En İyi Haber Görüntüleri dalında, Serbest Haber Ödülleri dalında ve Yılın En İyi Spor Görüntüleri ödülü dalında desteklediği görüntüler için oylamaya katıldı. HABERİ 4’TE ÇANKAYA BAHARA hazırlanıyor Çansera’daki üretim çalışmalarına hız veren Çankaya Belediyesi’nin bahar ayları için park ve bahçelere dikilecek bitkiler ise yeşillenmeye başladı. HABERİ 4’TE İZLANDA AB üyelik başvurusunu geri çekti İzlanda 6 yıl önce yaptığı Avrupa Birliği üyelik başvurusunu geri çekti. İzlanda Dışişleri Bakanı Gunnar Sveinsson, hükümetin bu kararını, ülkesini ziyaret eden AB Dönem Başkanı Letonya'nın Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics'e bir mektup vererek resmileştirdi. 12’DE Kanada’ya suçüstü; Bakan Blaney: ‘YORUM YOK’ 16 Endonezyalı YAKALANDI Türkiye'den Suriye'ye geçmek isteyen 16 Endonezyalının yakalandığı bildirildi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, üç aileden oluşan ve Suriye'ye geçmek isteyen Endonezyalılar, yakalanmalarının ardından Gaziantep'teki geri gönderme merkezine gönderildi. “Akılla, Tutkuyla, Aşkla, Çalışma” Kavşakkaya Barajı ile Çubuk-2 Barajı arasında birbirlerine su sağlayacak 14 kilometre uzunluğundaki isale hattının yapımı tamamlandı. 6’DA HABERİ 12’DE Fehmi Koru Kabataş olayında suçlu ararken 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Kültürel Boyut M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz BAHÇELİ: İzah edilir yanı yok CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi'nin bir yıllık hizmetlerinin tanıtıldığı Sheraton Otel'deki "Akılla, Tutkuyla, Aşkla, Çalışmaya Devam" toplantısına katıldı. Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin bana göre bir numaralı koşulu, yöneticilerin halka hesap vermesidir. Eğer yönetici halka hesap verme olgunluğuna kavuşmuşsa, o kentte yaşayan, o ülkede yaşayan herkes mutludur" dedi. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ise "Size 1 yılın hesabını veriyorum; ne söz verdiysek tuttuk” diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Hayrettin İvgin Çavuşoğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtlarken, "(Musul'da IŞİD'e karşı yapılması planlanan operasyon) Ulusal muhafızların kurulmasına destek vereceğiz… Irak'ta bazı bölgelerde Sünnilere yönelik saldırılar olduğu yönünde bilgiler geliyor. Bu çok tehlikeli. Irak bir kez daha Sünni-Şii çatışmasını kaldıramaz. Mücadele DEAŞ'a karşı olmalı" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Kamu Güvenliği Bakanı Blaney: " (DAEŞ'e katılan 3 İngiliz kıza yardım ettiği iddiasıyla bir kişinin Türkiye'de gözaltına alınmasına ilişkin) Konudan haberimiz var. Operasyonel ulusal güvenlik konularında yorum yapmıyorum. Ancak biz bu tür durumlar için AntiTerör Yasası'nı çıkarmak istiyoruz" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Türkiye'den Suriye'ye geçmek isteyen 16 Endonezyalının yakalandığı bildirildi. Yakalanan Umar Fauzi'nin ağabeyi Muhammad Arif, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Avrupa’nın ‘çifte güç’ endişesi 9. Sayfada Terör örgütü DAEŞ'e katılmak üzere İngiltere'den Suriye'ye giden 3 kıza, Türkiye'de yardım ettiği belirlenen yabancı uyruklu bir kişinin gözaltına alınması Kanada gündeminin ilk sırasına oturdu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İngiltere'den IŞİD'e katılmak için ayrılan üç kızla ilgili olarak, "Bu kızlara yardım eden kişi kim çıktı biliyor musunuz? Yakalandı. Koalisyon içinde olan bir ülkenin istihbaratında çalışan biri çıktı" dedi. ’ü ’dan takip edebilirsiniz Gazetemizi https://www. .com/YediGün-Gazetesi Görüntülü Öcalan yorumu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Nevruz'da, Abdullah Öcalan'ın görüntülü mesaj vereceğine ilişkin tartışmaların izah edilir bir yanının olmadığını söyledi. Gazetemizi https://www. /yedigun.gazetesi Bahçeli, bir gazetecinin, "HDP kanadı, Nevruz'da Abdullah Öcalan'ın mesajının görüntülü okunmasını talep ediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "İzah edilecek bir durum değil. Bizim ilgilendiğimiz bir konu değil, ilgimiz 21 Mart'ta Ankara'da bütün Türkiye'nin toplanacağı, MHP'nin 11. Kurultayıdır, herkese cevap oradadır" yanıtını verdi. 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 14 Mart 2015 Cumartesi Top Gear, sunucularından Jeremy Clarkson görevden uzaklaştırıldı LONDRA - İngiliz yayın kurumu BBC, "Top Gear" otomotiv programının sunucusu Jeremy Clarkson'ın görevinden uzaklaştırıldığını açıkladı. BBC'den konuya ilişkin yapılan açıklamada, Clarkson'ın kanalın bir yapımcısıyla kavga ettiği ve olayla ilgili hakkında açılan soruşturma çerçevesinde programa çıkmayacağı kaydedildi. Açıklamada, "Görevden Clarkson'dan başka uzaklaştırılan kimse bulunmuyor. Top Gear bu hafta pazar günü yayınlanmayacak. BBC, konuyla ilgili şimdilik başka bir açıklamada bulunmayacak" denildi. İngiliz basını, Jeremy Clarkson'ın programın yapımcısını "yumrukladığı" iddiasında bulunurken, programın gelecek iki bölümünün yayınlanmama ihtimali olduğunu yazdı. Öte yandan, Clarkson'ın "görevinin başına dönmesi" için BBC'ye yönelik başlatılan imza kampanyasına 250 binden fazla kişi katıldı. Clarkson'dan ise olaya ilişkin henüz herhangi bir açıklama gelmedi. Deneyimli sunucu, bu tür iddialarla ilk kez gündeme gelmiyor. 54 yaşındaki Clarkson daha önce de aynı programda kullandığı hakaret içerikli ifadeler sebebiyle tepki çekmiş ve BBC'den uyarı almıştı. 2002 yılından itibaren "Top Gear" programınu sunan Clarkson, geçen yıl mayıs ayında kullandığı ırkçı ifadeler nedeniyle, "Bir kez daha rencide edici ifadeler kullanmam halinde işten atılacağımı söylediler" demişti. 1977 yılından bu yana İngiliz televizyonlarında yayınlanan Top Gear otomobil programının dünya genelinde milyonlarca kişi izliyor. Clarkson, programı Richard Hammond ve James May ile birlikte sunuyor. (AA) Vizyona yeni girecek filmler Asabiyim Ben" Damian Szifron'un yönettiği ve Ricardo Darin, Oscar Martinez, Leonardo Sbaraglia, Dario Grandinetti, Erica Rivas, Maria Marull, Monica Villa ile Rita Cortese'in oynadığı filmde, intikamla ilgili altı farklı trajikomik hikaye anlatılıyor. "Öfke ile yoğrulmuş bir toplumda, aşklar, nefretler, intikamlar. Satın alınan şereflerin gölgesinde kanunların çaresiz bıraktığı insanların öfkesi ve tepkisi. Yolsuzluğun ve karmaşanın kol gezdiği bir ülkede, muhteşem düğünler, öç ve ölüm danslarının" işlendiği film, ağlanacak haline gülen bir toplumun gerçekliğini gözler önüne seriyor. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 Mazi Kalbimde Yaradır 07:20 Osmanlı Tokadı 09:00 Rüzgar Gülü 10:00 Yabancı Sinema "Çılgın Köpek" 11:40 1'de Bugün 11:55 6 Mantı 13:10 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13:35 1'de Bugün 13:50 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 15:35 Gezelim Görelim 16:15 1'de Bugün 16:30 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Beni Böyle Sev 23:00 Yabancı Sinema "Görevimiz Tehlike 2" 01:20 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 02:50 Gezelim Görelim 06:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Adanalı 10:35Yahşi Cazibe 12:45Alemin Kıralı 15:40 Truvalı Helen 18:45 Hafta Sonu atv Ana Haber 20:00 Kertenkele 23:20 Yabancı Sinema 02:05 Aliye 03:05 Hayat Devam Ediyor 05:00 Şöhret 20:00 KERTENKELE İmkansız bir aşkın acayip hikayesi... Zekâsı ve sıra dışı yetenekleri sayesinde İstanbul polisi tarafından bir türlü ele geçirilemeyen profesyonel bir hırsız olan KERTENKELE'nin 'Hayatın yalan olsa da aşkın gerçek olsun' dedirten hikayesi... Dizi, yapımcı Yalçın Şen imzasını taşıyor. Yapım Atölyesi tarafından yapılan dizinin senaryosu Savaş Korkmaz ve Hakan Kandal'a ait. Hasan Burakın konsept danışmanı Ayşe Özerin proje koordinatörü olduğu dizinin uygulayıcı yapımcısı da Erdoğan Sevinç. "Lazarus Etkisi" Mark Duplass, Olivia Wilde, Donald Glover ile Evan Peters'in oynadığı filmin yönetmenliğini David Gelb yaptı. Korku ve gerilim türündeki filmin konusu şöyle: "Bir grup araştırmacı, ölen insanları yeniden diriltmeyi başaran bir proje üzerinde çalışmaktadırlar. Bu projelerini tüm dünyaya duyurmaya çalışan ekibin hevesi, bulundukları üniversitenin dekanının, gizli deneylerini öğrenmesiyle birlikte kursaklarında kalır. Proje sona erdirilirken projeye dair tüm kayıtlar da ellerinden alınır. Fakat ekip üyeleri kolay kolay pes etmeye niyetli değildir ve deneyi yeniden uygulamaya karar verirler. 07:00 GAGGUK 08:30 BURADA NE YENİR? 09:30 SON TREND 10:30 DİZİ DOKTORU 11:30 HAFTASONU 12:50 GAGGUK 13:45 GÜRKAN ŞEF İLE MANGAL ZAMANI 15:00 DOLU DOLU ANADOLU 16:20 YABANCI SİNEMA 18:15 EMRE BUGA İLE ANA HABER 19:00 THE UNIT (EKİP) 20:00 SİNEMA KİMİNLE EVLENDİM 21:50 YABANCI SİNEMA 23:50 BOKS GECESİ BEST OF KICKBOKS GECESİ 02:20 THE UNIT (EKİP) 06:00 Dila Hanım 07:30 Akasya Durağı 10:00 Melek 12:00 Yerli Dizi 14:00 Yerli Dizi 16:30 Yerli Sinema 18:30 Star Haber 19:15 Star Life 21.30 Ateş Kapanı 00:30 Yerli Dizi 03:00 Yerli Sinema 04:30 Yerli Sinema 20:00 AFACANLAR YUVADA Yapımı : 2003 - ABD Tür : Aile , Komedi Yönetmen : Steve Carr Oyuncular : Eddie Murphy , Steve Zahn , Lacey Chabert , Anjelica Huston , Regina King Senaryo : Geoff Rodkey Yapımcı : John Davis , Matt Berenson Kendi çocuklarına bakabilen bir baba için bir kaç çocuğa daha bakmak ne kadar zor olabilir ki? Neden olmasın.. Ha bir ha beş. Durum gerçekten böyle mi diyorsanız hiç de öyle değil. Çocuklarla başa çıkmak o kadar da kolay mı sanıyorsunuz; yanıldınız. Filmin konusuna bir göz atalım : Charlie ve Phil'in reklamcılık kariyerleri bir projeyi berbat etmeleri sonucunda sona erer. Artık çocuklarını pahalı Chapman Akademisi'ne gönderemeyeceklerdir. Nihat Doğan ifadeye çağırıldı İSTANBUL - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Mersin'de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesinin ardından yazdığı bir tweet nedeniyle başlattığı soruşturma kapsamında, şarkıcı Nihat Doğan'ı ifadeye çağırdı. ''Şüpheli'' sıfatıyla ifadeye çağrıldığı belirtilen Doğan'ın önümüzdeki günlerde adliyeye gelerek soruşturmayı yürüten savcılığa ifade vermesi bekleniyor. Özgecan Aslan'ın ölümünün ardından attığı tweet nedeniyle Nihat Doğan hakkında birçok suç duyurusu yapılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan suç duyuruları üzerine Doğan hakkında soruşturma başlatmıştı. (AA) "Chappie" "District 9" ve "Elysium" başarılı yapımlara imza atan Neill Blomkamp'ın yönettiği filmin başrolünde Sharlto Copley, Dev Patel, Jose Pablo Cantillo ile Hugh Jackman oynuyor. Yakın gelecekte geçen bilim-kurgu ve aksiyon içerikli filmin konusu şöyle: "Baskıcı mekanik robotlardan oluşan polis güçleri görev yapmaktadır. Ancak insanlar onlara karşı koymaya başlar. Bu robot polislerden birisi çalınarak yeni bir program yüklenir ve böylece ilk kez kendisi adına düşünen ve hisseden "Chappie" adlı robot ortaya çıkar. 08:00 Ver Fırına 10:30 Ütopya 12:15 Ütopya 14:00 Kaçak Gelinler 16:45 Çok Güzel Hareketler 18:00 Yabancı Sinema 20:00 Bu Tarz Benim 01:15 Yabancı Sinema 03:15 Yabancı Sinema 05:00 Arda’nın Mutfağı 05:45 Ütopya 06:00 Kanal D Çocuk Kulübü 07:15 Akasya Durağı 09:30 Magazin D 12:15 Çok Güzel Hareketler Bunlar 13:15 Yerli Dizi 16:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Tanrının Kitabı 23:00 Arkadaşım Hoşgeldin 01:00 Sessiz Katil 02:45 Yabancı Sinema 04:00 Yabancı Sinema 01:30 TEHLİKELİ YAKINLAŞMALAR Tür : Gerilim Yönetmen : Mark Jones Oyuncular : Billy Zane , Annalynne McCord , Viva Bianca , Sadie Katz , Denise Glass Senaryo : Sadie Katz , Mark Jones Yapımcı : Todd Blatt , Robert Beaumont Köpek dövüşlerinde çok büyük paralar dönüyor Balıkesir Büyükşehir Belediyesine ait 100 hayvan kapasiteli Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi'nde, bazı kişilerin lüks ev ya da araçlarını ortaya koyduğu iddia edilen özel bahisli dövüşlerde ele geçirilen 40'ın üzerinde Dogo Arjantin ve pitbull cinsi köpeğe, diğerlerine göre daha saldırgan olmaları nedeniyle ayrı bölümde bakılıyor. BALIKESİR - AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi'nde 2007 yılından bu yana hizmet veriliyor. Hayvan kapasitesi 100 olan bakımevinde, köpek ve kediler, sağlık kontrolü ve bakımları yapıldıktan sonra kısırlaştırılıp tedavi ediliyor, aşılanıyor, küpe takıldıktan sonra sahiplendiriliyor veya doğal ortamına salınıyor. Bakımevinde 40'ın üzerinde pitbull ve Dogo Arjantin cinsi köpek, ayrı bir bölümde tutuluyor. Bahisli dövüşlere yönelik güvenlik güçlerinin operasyonlarında ele geçirilen bu köpeklerin bakımı, diğerlerine göre daha saldırgan oldukları için kontrollü yapılıyor. Balıkesir Doğayı Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Belkıs Biçer, en büyük sorunlarından birinin köpek dövüşleri olduğunu belirterek, güvenlik güçlerinin aldığı ihbar ve edindiği bilgiler doğrultusunda zaman zaman dövüş yerlerine operasyonlar düzenleyerek köpeklere el koyduğunu, organize edenlere para cezası uyguladığını söyledi. Tehlikeli olduğu için beslenmesi ve üretilmesi yasak olan bu cins köpeklerin yurt dışından kaçak getirilip merdiven altı üretimlerle çoğaltıldığını ve ciddi paralara satıldığını ileri süren Biçer, şöyle konuştu: "Pitbull ve Dogo Arjantin dövüşlerinde Balıkesir birinci sırada geliyor. Bahisli özel dövüşlerde 250 bin liralık lüks evler, otomobiller ortaya koyuyorlar. Çok büyük paralar dönüyor. Balıkesir il merkezi ile Edremit Körfezi'nde sık aralıklarla dövüşler düzenleniyor ancak sürekli farklı yerlerde yapıldığı için izini sürmek olanaksız hale geliyor. Öyle 2 bin ya da 3 bin liralara asla bahis koymuyorlar. Bir gün karakolda bir arkadaşımızın işi vardı. Dernek başkanı olarak gittim. Genç bir çocuk vardı. Hayvanlarla ilgilendiğimi duyunca ne beslediğimi sordu ben de durumu anladığım için pitbull cevabını verdim. Hobiler “medrese”de ders oldu AFYONKARAHİSAR - Daha çok hobi olarak yürütülen ancak bir zamanların gözde meslekleri olan halı-kilim dokumacılığı, keçecilik, kemik tarak yapımı, yemenicilik, oymacılık, takı tasarımı gibi pek çok el sanatı, Afyonkarahisar'daki Gedik Ahmet Paşa Medresesi'nde verilen kurslarla canlı tutulmaya çalışılıyor. Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gedik Ahmet Paşa Medresesi'ni, "restore et-işlet" mantığıyla Vakıflar Genel Müdürlüğünden 20 yıllığına kiraladıklarını, restorasyonun ardından hizmete açarken de hangi işlevlerin yerine getirilebileceği konusunda bazı kurumların yöneticileriyle görüş birliğine vardıklarını söyledi. Eski bir Anadolu şehri olan Afyonkarahisar'da pek çok el sanatının izlerine rastlanabileceğini dile getiren Çoban, bunların unutulmamasını, canlandırılmasını istediklerini, bu yönde de proje hazırladıklarını ifade etti. Medresedeki odaların atölyeye dönüştürüldüğünü ve burada el sanatlarının öğretildiğini aktaran Çoban, şunları kaydetti: "Keçecilik, Afyonkarahisar'da çok eskiden bu yana yapılan bir meslek. Afyonkarahisar, kaymağıyla meşhur bir ilimiz. Kaymağın sütünü elde ettiğimiz mandanın boynuzundan da atölyemizin birinde büyüklerimizin kullandığı kemik taraklar yapılıyor, öğretiliyor. Bu kemik tarak dediğimiz sanat, unutulmaya yüz tutmuş. İlk atölyemiz keçecilik atölyesi, ikinci atölyemiz kemik tarak, üçüncüsü ise cam işleme bölümümüz. Gümüş takı tasarımıyla ilgili de bir bölüm açtık. Yine Afyonkarahisar, bıçaklarıyla öne çıkan bir il. Hemşehrilerimiz bıçak almayı, kullanmayı çok sever. Bıçakçılık da o yüzden bizde gelişmiş bir sanat. Bundan dolayı bıçakçılıkla ilgili bir bölüm açtık. Yine her Anadolu erkeğinin klasik hastalığı ya da hobisi tespihtir. Burada yine atölye açtık. Ebru sanatımız hem kurs hem de sanat olarak icra ediliyor. Hatla ilgili bölümlerimiz var. Aklımıza gelebilecek her türlü el sanatını inşallah devam ettireceğiz." Çoban, vatandaşlardan kursa yoğun bir ilgi olduğunu vurguladı. (AA) Dövüştürmeyi önerdim ve hemen kabul edip ne kadar ortaya koyacağımı sordu. '5 bin lira' deyince, '5 bin lira olur mu abla, ben evimi koyayım sen de büyük bir şey ortaya koy' dedi. Şaşırdım kaldım." Biçer, bu tür köpekleri besleyenlerin psikolojisinin yerinde olmadığını düşündüğünü anlattı. Köpeklerden bazılarının dövüşlerde telef olduğuna dikkati çeken Biçer, "Zalim ve canilerin ellerinde bu köpekler istemedikleri bir dövüş için arenaya sürülüyor. Birbirlerini parçalıyorlar. İstemeden yaptıkları dövüşte yenilenler, acı ve kanlar içinde ölüme terk ediliyor ya da öldürülüyor" ifadesini kullandı. Belkıs Biçer, bazı kişilerin, köpeklerin birbirini parçalamasından haksız paralar kazandığını savundu. Hayvanların karanlık odalarda tutulduğu, daha saldırgan olması için acıyla beslendiğini öne süren Biçer, "Dövüşleri organize edenler ya da katılanlar, köpeklerine antrenmanları sokak hayvanlarıyla yaptırarak bir vahşete yol açıyor. Sokaktan getirilen köpek başına 50 lira ücret ödüyorlar. Sokak köpeği dövüşmeyi ne bilsin? Dogo Arjantin ya da pitbull daha saldırgan olduğundan bu köpekleri hemen parçalıyor" diye konuştu. (AA) Modifiye araçlar kaza riskini artırıyor ORDU (AA) - Araçlarında genellikle süs amaçlı değişiklik yaptıran sürücülerin trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, bunun da kaza riskini artırdığı bildirildi. Ordu Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürü İsmail Erol, AA muhabirine, son dönemde üzerinde değişiklik yapılan, kişiselleştirilen "modifiye" araç sayısının arttığına işaret etti. Modifiye araçların öncelikle kötü bir görüntü oluşturduğunu, aynı zamanda çevre kirliliğine sebebiyet verdiğini belirten Erol, bu tür araçların kaza riskini ve kazalardaki ölüm ve yaralanma oranını da artırdığını söyledi. Araçlara renkli cam filmi takılmasının, abartılı egzoz kullanılmasının ve otomobillerin yaylarının kesilmesinin yasak olduğunun altını çizen Erol, kurallara uymayan sürücülere Karayolları Trafik Kanunu'na göre ceza yazıldığını kaydetti. "Cezası yazılan araçlarda ikinci sefer de modifiye kullanılması durumunda araçları bağlayarak otoparka çekiyoruz ve trafikten men ediyoruz" diyen Erol, sürücülerin araçlarını, fabrika çıkışlı teknik belgeli, orijinal haliyle kullanmaları uyarısında bulundu. Araçlarda yapılan her türlü teknik değişikliğin ve şekil değişikliğinin yasak olduğunu tekrarlayan Erol, bu değişikliklerin kaza riskini artırdığını vurguladı. Erol, "Örneğin araç camlarına renkli film takılmasının ardından sürücünün görüş açısı yarı yarıya düşüyor. Özellikle geceleri sürücüler renkli camlardan dolayı çevresinde olan bitenleri anında fark edemiyor ya da göreme- yebiliyor. Bu da dikkatsizlikle kazaların artmasına neden oluyor. Kazaların olması durumunda ise filmli camlar kırılmadığından araç içerisinde sıkışan yolcu kendisini dışarıya atamıyor. Bu da kaza anındaki yaralanma ve ölüm oranını artıyor" dedi. Öte yandan son dönemde yayı kesilmiş araçlara sıkça rastladıkları anlatan Erol, şunları kaydetti: "Bu araçlar yere çok yakın olduğundan yollarda oluşmuş tümseklere rahatlıkla çarpabiliyor. Eğer araç hızlı seyrediyorsa bu aracın çarpmanın etkisiyle takla atma riski çok yüksek. Geçmiş dönemlerde bu tür kazalara oldukça fazla şahit olduk. Sürücülerin özellikle araç yaylarını kesmemelerini öneriyoruz. Aksi durumda sürücülerin araçlarındaki her değişiklikte hem kendi can güvenliğini hem de başkalarının can güvenliğini tehlikeye sokacaklarını bilmelerini istiyoruz." Erol, modifiye araçlara 189 liradan başlayan para cezası yazdıklarını sözlerine ekledi. 14 Mart 2015 Cumartesi Fehmi KORU [email protected] 3 [email protected] bölge haberlerİ Kabataş olayında suçlu ararken TÜRKİYE bir yıl aradan sonra yeniden “Kabataş olayı” ile çalkalanıyor; her kafadan farklı bir ses çıktığı gibi siyasiler ile köşe yazarları mahkemelik olacak kadar birbirine giriyor... Buna karşılık, her olaya burnunu sokmakla tanınan kulunuz kılını bile kıpırdatmıyor. Bu ne iş? Geçen yıl da, olay ilk kez kamuoyunun bilgisi dahiline girdiğinde, bendeniz sadece bir yazımı bu konuya ayırmıştım. Başkalarından her bakımdan ayrılan bir yazıydı. Şimdi bu yeni yazıyla da kendimi taraflardan ayrıştırma işlemine devam edeceğim. Her konuya bir kulp bulup mutlaka değinirken “Kabataş” konusunda suskunluğumun bir sebebi var: Hangi tarafa hak versem tarafların olay üzerine yaptıkları değerlendirmeleri fazla şık bulmuyorum. Tehlikeli bulduğumu bile söyleyebilirim. Olayı yeni çocuk sahibi olmuş genç bir kadının anlattığı biçimiyle kabul etmem, anlatımın her ayrıntısı doğru olsa bile, bana gîran geliyor. Bebeğiyle bir kenarda eşini bekleyen bir kadına “toplumsal linç” saldırısı hiç hoş bir şey değil. Yere devirmeler, üzerine pislemeler, korumaya gelen yaşlı adamı bunu yaptığına pişman etmeler... İddia edilenler akıl alır işler değil; tek kelimeyle “çirkin” işler... Böyle durumlarda benimsediğim evrensel bir ölçüm var: Saf zihinleri idlâl etmemek... Yani? Yani, böyle çirkinliklerin yapılabileceği yolunda bir kabul uyanmasına sebep olmamak... Karşı taraf ise böyle bir olayın hiç yaşanmadığı ısrarında. Olayı bütünüyle “uydurma” olarak görüyor, konuyu deşeleyen yazarları “yalancılık” ile suçluyorlar. Bıraksanız, olayın, saldırıya uğradığını söyleyen kadının da içinde yer aldığı planlı-programlı bir senaryo olduğunu ileri sürecekler... Nitekim öyle olduğunu söyleyen ve yazanlar da var. Oysa “28 Şubat süreci” öncesi ve sırasında Kabataş olayının öznesi olan genç kadına benzeyen pek çok kişi büyüklü-küçüklü saldırılarla karşılaşmıştı. Kabataş’taki abartılı ayrıntılar yaşanmış olmasa bile, bazı kritik dönemlerde, siyasilere kızıp hıncını korunmasız başörtülü kadınlardan almaya kalkışanlar çıkmadı mı? Sözün kısası, olayın yaşandığına, genç kadının “Yaşadım” dediklerinin doğru olduğuna inanan ve inandıklarını okurlarıyla paylaşanlar da bu arka plana sahipler... Bütün bu kavga-gürültü arasında okurlar şaşırıyor. Keşke işi bu raddeye vardırmadan “gerçek” ortaya çıkarılsaydı; herkesin üzerinde birleşebileceği kanıtlarla desteklenmiş gerçek... Mesela, çevredeki güvenlik kameraları kayıtlarıyla anlatımın önemli unsurlarının doğru olmayabileceği ortaya çıktığında, o güne kadar geçmişte yaşananların etkisiyle anlatımın her ayrıntısını doğru kabul edenler, “Yanılmışız” diyebilirlerdi. Deselerdi ne kaybederlerdi? Ya da, “Gördünüz mü her şey yalanmış, kumpas var, kumpas” diye bağırıp çağıranlar, bunu yapmak yerine, biraz sağduyulu davranarak, ilgili-ilgisiz herkesi suçlamaktan vazgeçip ilk anlatımın abartısının sebeplerini araştırsalardı? Araştırsalardı, muhtemelen, yeni anne olmuş başörtülü bir kadının fazla önemsenmeden de geçiştirilebilecek bir taciz olayını abartmasının, fazlaca büyütmesinin, Türkiye’nin o genç kadının yetiştiği dönemden kalma sendromlarıyla ilintisini keşfedeceklerdi. Tabii o genç kadının yanında yer alan insanların tavırlarının sebebi de anlaşılabilecekti. Kimse kimseyi anlamak niyetinde değil bu ülkede; herkes “karşı” bildiğini suçlayacak malzeme olarak yaklaşıyor her olaya. Bu yazımı bile bambaşka yönlere çekecekler mutlaka çıkacaktır; ilk yazımın başına geldiği gibi... 13 Mart 2015/ HABER TÜRK “Sahte vali” milletvekili aday adayını dolandırdı ÇANKIRI - Çankırı'da kendisini vali olarak tanıtan kişi tarafından 12 bin 500 lira dolandırıldığını iddia eden milletvekili aday adayı, suç duyurusunda bulundu. Alınan bilgiye göre, Çankırı'da milletvekili aday adayı olan E.Y'yi arayan bir kişi, kendisini Çankırı Valisi olarak tanıtarak, engelliler için 20 akülü araba aldıklarını ve bunun için 12 bin 500 liraya ihtiyaçlarının olduğunu söyledi. Bunun üzerine yardım etmeyi kabul eden E.Y, telefondaki kişinin kendisine verdiği banka hesap numarasına 12 bin 500 lira yatırdı. Bir süre sonra dolandırıldığını anlayan E.Y, İl Emniyet Müdürlüğü'ne başvurdu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Çankırı Valiliği'nden yapılan açıklamada ise bu tür dolandırıcılıklara karşı vatandaşların dikkatli olması konusunda uyarıda bulunuldu. Bazı kişilerin valiliğin ismini kullanarak para topladığının belirlendiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Valiliğimize intikal eden bilgilerden, bazı kişilerin iş adamları ve hayırsever insanlarımızı vali, vali yardımcılarımız adına arayarak muhtaç durumda bulunan vatandaşlarımız için yardım talebinde bulundukları anlaşılmıştır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında herhangi bir mağduriyetin oluşmaması için bu kişilere itibar edilmemesi, gerekli yasal işlemler için Valiliğimizle iletişime geçilmesi hususunda gereğini rica ederim." (AA) 4 ANKARA 14 Mart 2015 Cumartesi Ankara Ticaret Borsası (ATB) tarafından kurulan Ankara Elektronik Platformu’nda, ilk Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) işlemi, farklı şehirlerde, alım ve satım yapan kişilerce online seans aracılığı ile yapıldı. ATB’de ilk ‘ ’ gerçekleştirildi HABER MERKEZİATB’nin Elektronik Satış Salonu dışında bulunan, satım ve alım yapacak üyeler kendi ofislerinden verdikleri fiyatlar ile gerçekleşen ilk seansta,707 Tonluk işlem hacmi gerçekleştirildi. Merkezi Kayıt Kuruluşundan alınan stok bilgilerine göre başlatılan seansta, platform üyesi firmaların verdiği, onay alan satım emirleri ile onay alan alım emirleri arasında alımsatım işlemleri gerçekleştirildi. Seansın tamamlanması ile işlem dosyaları ilgili transferlerin tamamlanması için Takasbank’a gönderildi. İşlem yapılan 7 satım emri ile 4 alım emri verilen ATB Elektronik Platformu’nun işlem hacmi 707 ton oldu. İlk kez gerçekleştirilen uygulama ile ATB’nin elektronik satış platformundan farklı bir lokasyondan kendi kullanıcı adıyla programa bağlanan platform üyeleri, ATB Satış Salonu ve ATB Yönetim Binası dışında web üzerinden bağlanarak satım ve alım işlemlerini gerçekleştirildi. Elektronik ürün senetlerinin seansı ile ilgili bir açıklama yapan ATB Başkanı Yavuz “Ankara Ticaret Borsası bu hizmetiyle bir ilki daha başarmıştır” dedi. ATB Başkanı Yavuz konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Son 3 yılda Tarım sektörü ve finansal piyasaların entegre olduğu fiziksel ürün senetleri yerini elektronik ürün senetlerine bırakmıştır. Fiziksel ürün senetlerinin alt yapısını problemsiz karşılayan ATB elektronik ürün senetlerinin alınıp satılabildiği platformu çalışır hale getirmiştir. Üyelerimizi ve tüm Türkiye’de ki tüccarlarımızı lisanslı depolarla buluşturarak, küresel ticaretin önemli bir enstrümanını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Tarım sektörü ve finansal piyasaların entegre olduğu bu sistem ile üyelerimizi, tüccarlarımızı lisanslı depolarla buluşturarak, küresel ticaretin önemli bir enstrümanını yaygınlaştırmayı ” hedeflediklerini belirten Yavuz, “Sistemin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Minik öğrenciler, Şahin'i soru yağmuruna tuttu HABER MERKEZİElmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin, Elmadağ’da bulunan İmamhatip Ortaokulu öğrencilerini ağırladı. Minik öğrenciler, yerel yönetimler ve Belediye başkanın olmanın zorlukları hakkında bilgi alarak, İlçe de çocuklara yönelik yapılan ve yapılacak olan çalışmalar hakkında da sorular sordular. Başkan Şahin, makamında ağırladığı minik öğrencilere meye suyu ve çikolata ikram ederken, öğrencilerin istek ve düşüncelerini dinledi. Öğrencilerin okul dergisinde yayınlanacak olan röportaj sorularını dikkatle dinleyerek cevapladı. Yerel yönetim ve birimlerin çalışma şekilleri hakkında miniklere bilgi veren, Elmadağ’ı eğitimde, sporda, sağlıkta ve ticarette yükseltirken, modern bir şehir oluşturmaya çalıştıklarını belirten Başkan Şahin, "Sizler geleceğin büyüklerisiniz. Dolayısıyla bizlerin sizlere karşı sorumluluğu var. Siz çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak için gayretle çalışıyoruz. Çünkü sizi önemsiyoruz, sizleri önemsediğimizi, sevdiğimizi de lafla değil, yaptıklarımızla gösteriyoruz" şeklinde konuştu. Başkan Şahin Miniklerin ziyaretinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Çankaya bahara hazırlanıyor Başkan Tiryaki, haber kameramanlarını ağırladı HABER MERKEZİTürkiye Haber Kameramanları Derneği, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’yi ziyaret etti. Başkan Tiryaki’yi makamında ziyaret eden Dernek Başkanı Aytekin Polatel, Başkan Tiryaki’ye bu yıl 20’ncisi gerçekleştirilecek “Uluslar arası Haber Görüntüleri Yarışması” hakkında bilgi verdi. Internet aracılığıyla yapılan oylama hakkında da bilgi alan Başkan Tiryaki, daha sonra kendi bilgisayarıyla oy kullandı. Başkan Tiryaki, Yılın En İyi Haber Görüntüleri dalında, Serbest Haber Ödülleri dalında ve Yılın En İyi Spor Görüntüleri ödülü dalında desteklediği görüntüler için oylamaya katıldı. Basın-yayın dalında çalışanların görevlerini çok zor şartlar altında ve büyük bir özveriyle yaptıklarına dikkati çeken Başkan Tiryaki, “Büyük özveriyle çalışan televizyon habercilerini, gazetecileri ve kameramanları tebrik ediyorum.” dedi. Başkan Tiryaki 8 ülkeden 2400 gazetecinin görüntülerinin yer aldığı yarışmaya katılan herkese başarılar diledi. HABER MERKEZİÇansera’daki üretim çalışmalarına hız veren Çankaya Belediyesi’nin bahar ayları için park ve bahçelere dikilecek bitkiler ise yeşillenmeye başladı. Kuluçka bölümünde ilk tohumları atılan Ateş, Kadife, Vapur Dumanı, Petunya, Horoz İbiği, Aslan Ağzı, Begonya, Vinka, Yaprağını Döken Muşmula, Kartopu, Berberis ve Ardıç gibi çiçek ve çalılar kısa süre sonra potlara aktarılacak. Sıcak seralar ilk filizlerini verirken soğuk seralarda da üretim sürüyor. Gül, Kızılcık, Titya, İnci Çalısı, Keçi Sakalı gibi bitkiler de yaklaşık 20 gün sonra Çankaya parklarını süslemeye hazırlanıyor. Etimesgut, halk oyunlarında ANKARA BİRİNCİSİ OLDU HABER MERKEZİHalk Oyunları Federasyonu tarafından düzenlenen Ankara Halk Oyunu Yarışması’na katılan Etimesgut Belediyesi Halk Oyunları ekibi 1. oldu. Yıldızlar Muğla yöresinde yarışan Etimesgut ekibi başarılı bir oyun sergileyerek jüri üyelerinden en yüksek oyu alan grup oldu. 28 kişilik Etimesgut Belediyesi ekibi, Nisan ayında düzenlenecek bölge şampiyonasına katılacak. Halk oyunları ekibi şampiyonluk kazandığı Muğla yöresi gösterisini Etimesgut Belediyesi Kadınlar Günü’nde sergiledi. Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel ve diğer katılımcıları ekibi hayranlıkla izlediler. Gösteri sonunda Başkan Demirel ve eşi öğrencilerin kupa ve madalyalarını verdiler. Demirel tüm ekibi başarılarından dolayı kutlayarak, “Etimesgut Belediyesi olarak kültürün sanatın, sporun her dalında önemli başarılar kazanıyoruz. Halk oyunları ekibimiz de Ankara 1.’liği elde ederek başarılarına bir yenisini daha eklemiştir. Başarılarının devamını diliyor, hepsinin gözlerinden öpüyorum” dedi. ANKARA 14 Mart 2015 Cumartesi AK Parti Ankara İl Başkanlığı yöneticileri iş adamlarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Ak Parti Ankara İl iş adamlarıyla buluştu HABER MERKEZİAK Parti Ankara İl Başkanlığı Sosyal İşler Biriminin organize ettiği "Bu Çaresizliğe Dur De” Kampanyası’nın duyurulması amacı ile Ankaralı iş adamlarıyla kahvaltıda bir araya geldi. ASKİ ÂL Sosyal Tesisleri’ndeki kahvaltıya, Başbakan Yardımcısı, Bakan Yalçın Akdoğan, Ankara İl Başkanı Mustafa Nedim Yamalı, İl Başkan Yardımcıları Ramazan Arslan, Edip Balcı, Cemalettin Kömürcü, Yalçın Karslıoğlu, Ahmet Uzunoğlu, Saliha Dönmez Göğebakan, Şenol Sazak, Hakan Han Özcan İl Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda iş adamı katıldı. Toplantıda açılış Konuşmasını yapan Sosyal işler Birim Başkanı Ramazan Arslan, “Suriyeli Kardeşlerimize ulaştırmak üzere "Bu Çaresizliği Dur De " Sloganıyla başlayan yaklaşık 40 gündür devam eden kampanyamız 100 tırlık hedefini fazlası ile tamamlamıştır.” dedi AK Parti Ankara İl Başkanı Mustafa Nedim Yamalı konuşmasında, “AFAD yetkililerinin verdiği rakam üzerine Ankara'da 35 bin civarında Suriyeli Kardeşimiz mevcut, bu kardeşlerimizin sorunları bizim sorunumuz, çünkü bu kardeşlerimiz insanlığın bize emaneti.” diyerek, Devletin ve milletin Suriye'den gelenlere sahip çıktığını ve çıkmaya devam ettiğini, özellikle AFAD'ın çok önemli çalışmalar yaptığını söyledi. 100 TIR KAMPANYASI TAMAMLANDI Sorunun genişliği ve olayın daha devam edecek olmasının, bu çalışmaların daha ciddiye alınması gerektiğini ortaya koyduğunu ifade eden Yamalı, "Bu gelen insanlar bizi korkutmamalı, bu hem onların hem bizim imtihanımız. Türkiye gelişen bir ekonomi zaten önümüzdeki 5-10 sene içinde göç alması gereken bir ülke. Bu kardeşlerimizi sosyal boyutuyla düşünmeliyiz. Bu kardeşlerimizi sırtımızda yük olarak değil emanet olarak görmeliyiz.100 TIR olarak hedeflediğimiz Yardım Kampanyamız, tamamlanmıştır, Ankaralı teşkilatlarımız ve Belediye Başkanlıklarımızın kampanyaya katkıları oldukça fazladır.siz değerli Yardımsever iş adamlarımızın da bu kampanyaya duyarsız kalmayacağını biliyorum” dedi. Suriye'de büyük bir insanlık dramı yaşandığını belirten Akdoğan, "Geçmişte çok büyük katliamlar yaşandı, büyük savaşlar oldu, büyük insanlık dramları oldu, bundan daha beteri oldu belki ama bu çağda, bu yüzyılda, modern dünyada, demokrasinin, insan hak ve özürlüklerinin, medya gücünün, iletişimin, ulaşımın ulaştığı bu noktada böyle bir katliama sessiz kalınması ibretlik bir durumdur" diye konuştu. Bu durumun katliamın kendisinden daha vahim olduğunu dile getiren Akdoğan, "Bir insanlık sınavına tabi tutulduk. İnsanlık sınavını çoğu ülkelerin, çoğu milletlerin geçemediğini gördük. Biz Türkiye ve Türk milleti olarak bu sınavdan alnımızın akıyla çıktığımızı düşünüyoruz. Sınav bitmiş değil zorlu, çetin bir süreç var önümüzde. Ama devlet ve millet olarak bu sınavdan gerçekten başarıyla çıkmaya çalışıyoruz. Utanç duygusu yaşamamak için, aynaya baktığımızda kendimizden utanmamak için gerçekten sınavdan başarıyla çıkmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Akdoğan, Suriye'den 2 milyon göçmen geldiğine ve Türkiye'nin bu meseleye 5,5 milyar dolar kaynak aktardığına dikkati çekerek, 25 kamp kurulduğunu, kampların dışında şehirlere yayılan göçmenler olduğunu anlattı. Bu kadar büyük sorunla bu şekilde baş etmeye çalışan, taşın altına elini koyan başka bir ülke olmadığını dile getiren Akdoğan, "Bazı Batılı ülkeler sadece konuşuyorlar. Kaç kişi aldınız, hangi yardımı yaptınız, ne kadar yardım yaptınız? Sayarak belki bazı kişileri almışlardır. Onlar da ya mühedis ya doktordur. Yine kendi menfaatleri için seçerek aldıkları kişilerdir. Çoluğu, çocuğu, kadını, yaşlısı, hastası, ben bu insanları alayım bu mağduriyeti gidereyim diye değil yine kendi ihtiyacını gidermek için, insan kaynağı ihtiyacını gidermek için seçerek aldıkları insanlardır" değerlendirmesinde bulundu. AKDOĞAN’DAN ELEŞTİRİ Herkesin sadece konuştuğunu ancak Türkiye'nin elini, yüreğini taşın altına koyduğunu ifade eden Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu noktada baktığımızda insanlık tarihinde büyük katliamlar yaşandı ama bu çağda, kimyasal silah kullanıldı, yüz binlerce insan katledildi, milyonlarca insan evini barkını bırakıp göç etmek zorunda kaldı. Peki ne oldu? Herkes 3 maymunu oynuyor. Ne gören var, ne duyan var. DEAŞ tehlikesi ortaya çıkınca birilerinin aklı başına geldi. O zaman Suriye ile ilgilenmeye başladılar. Düne kadar neredeydiniz, böyle bir sorun yok muydu, yüz binlerce insan hayatını kaybetmedi mi? Bu mesele büyük güçlerin, büyük devletlerin rekabetine kurban giden bir mesele oldu. Filler tepişti, olan arada kalanlara oldu. Siyasi güç çekişmelerinde Suriye meselesi açıkça kurban edildi." Engelsiz Dershane sınava hazır Öveçler Altgeçiti temizleniyor Devam eden mahkeme süreci nedeniyle trafiğe açılamayan Öveçler Altgeçidi’nde Ankara Büyükşehir Belediyesi temizlik ekipleri kapsamlı bir temizlik yaptı. HABER MERKEZİDikmen ile Batıkent arasında kesintisiz ulaşım imkanını sağlayacak olan ancak devam eden mahkeme süreci nedeniyle trafiğe kapalı olan Öveçler Altgeçidi’nde Büyükşehir Belediyesi Kent Temizlik ekipleri, altgeçide atılan çöpleri topladı, moloz yığınlarını kaldırdı. Astronomik oranda kamulaştırma bedeli isteyen gecekondu sahibi ile Büyükşehir Belediyesi arasında devam eden mahkeme süreci nedeniyle bir türlü trafiğe açılamadığı için madde bağımlılarının mesken tuttuğu ve sürekli kirlettiği Öveçler altgeçidinde duvarlara yazılan yazıları da silen Büyükşehir Belediyesi temizlik ekipleri, altgeçidi ilk günkü haline getirdi. Konya Yolu’nu Öveçler üzerinden Dikmen’e bağlayacak ve bölge trafiğini rahatlatacak olan ancak bir gecekondudaki anlaşmazlık yüzünden yıllardır tamamlanamayan kavşağın kapalı olmasını fırsat bilen madde bağımlılarının bıraktığı olumsuz izler Büyükşehir Belediyesi temizlik ekipleri tarafından silinirken mahalle sakinleri yolun bir an önce trafiğe açılmasını istediler. Mimar Sokak’ta oturan Hanefi Erbir adlı vatandaş altgeçidin açılmamasından yakınarak, şunları söyledi: “Bu yolu yapandan Allah razı olsun. Önceden Batıkent’teki yeğenime tam 35 dakikada gidebiliyordum. Geçenlerde gittiğimde yan yollardan dolaşarak bulvara ulaştığım halde bile 11 dakikada Batıkent’e ulaşabildim.” 5 Gölbaşı’nda sağlık semineri düzenlendi Gölbaşı Belediyesi, Gölbaşı Engelliler Derneği ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Odyoloji Bilim Dalı, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü işbirliğiyle düzenlenen seminerde Gırtlak Kanseri, Ses ve Konuşma Bozuklukları hakkında bilgi verildi. HABER MERKEZİGölbaşı Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısına Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Bekir Demirel, Gazi Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Yusuf Kemal Kemaloğlu, Uzman doktorlar, rehber öğretmenler ve çok sayıda davetli katıldı. Seminerde Gırtlak Kanseri olup ses tellerini kaybetmiş, konuşabilen Şaban Kılınç öyküsünü anlatırken, Prof.Dr. Yusuf Kemal Kemaloğlu ise Gazi Üniversitesi Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Merkezi Tanıtımını yaparken, Prof. Dr. Metin Yılmaz tarafından Gırtlak kanseri nedir ? Cerrahi çözümler ve yaşam kalitesi gibi konular ele alındı. Doç. Dr. Togay Müderris tarafından Gırtlak kanserinden korunma yöntemleri katılımcılara aktarılırken, Uzm. Dr. Faik Çetindağ tarafından Gırtlak kanserinde radyoterapide yeni yöntemler, Doç. Dr.Bülent Gündüz tarafından Gırtlak kanseri tedavi sonrası rehabilitasyon çözümleri, Ody. Ebru Şansal tarafından Konuşma Terapisi ve Yutma Terapisi, Uzm. Ody. Işık Sibel Küçükünal tarafından Çocuklarda Konuşma Gelişimi, Uzm. Ody.Şenay Altınyay tarafından Çocuklarda Gecikmiş Konuşma bilgileri verildi. Sempozyumda Dr. Ody. Çağıl Gökdoğan tarafından Çocuklarda ses bozuklukları, Ody. Şadiye Bacık tarafından Yarık damaklı çocuklarda konuşma bozuklukları, Uzm. Ody. Elçin Orçan tarafından Çocuklarda artikülasyon bozuklukları, Uzm. Ody. Ayşe Mutlu tarafından Çocuklarda kekemelik ve rehabilitasyonu, Ody. Seher Yılmaz tarafından ise konuşma bozukluklarında ailenin rolü konuları katılımcılara anlatıldı. Programda konuşan Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay ise açıklamasında, “İnsan sağlığı için her türlü desteğe her zaman hazırız” dedi. Duruay açıklamasının devamında ise, “Öncelikle bu programı düzenleyen herkese teşekkür ederiz. Bizde Gölbaşı Belediyesi olarak engelli kardeşlerimize daha fazla yardımcı olmak amacıyla kurslar açıyoruz, toplumla entegresinin daha hızlı olması için yardımcı oluyoruz. Gölbaşı Belediyesi olarak bu tür programlar için kapımız her zaman açık, kendilerini her zaman Gölbaşı’na bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Çankaya Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü Engelsiz Dershane’de eğitim alan 11 genç, Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) öncesi eğitmenleri eşliğinde son dinlemelerini yaptı. HABER MERKEZİÇankaya Belediyesi’nin, görme engelli bireylerin eğitimlerine devam edebilmeleri için 13 yıl önce hayata geçirdiği Engelsiz Dershane’de bu zamana kadar 300’ün üzerinde genç eğitim desteği aldı. 120 gence üniversite kapısını açan Dershane’nin bu yıl 11 öğrencisi üniversiteli olmak için ter dökecek. Sınava, üniversite öğrencilerinin gönüllülük esasıyla verdiği derslerle hazırlanan gençler, Ekim ayında başladıkları eğitimlerin karşılığını almak için var güçleriyle çalışıyorlar. Eğitmenlerin anlattığı bilgileri hafızalarında tutmaya çalışan gençler, kimi zaman da ses kayıt cihazı yardımıyla bilgi- leri kayıt altına alıp sonradan ders tekrarı yapıyorlar. Sınava gözetmenler eşliğinde giren engelli öğrenciler, şekil içeren geometri sorularından muaf tutuluyorlar. Çankaya Belediyesi Engelsiz Dershanede bu zamana kadar 120 genç üniversite kapısından adım atarken sadece geçen sene 8 görme engelli birey üniversiteli olmanın mutluluğunu yaşadılar. Görebilen bireyler için 160 dakika olarak uygulanan sınav süresi, soruları gözetmenlerin okuması nedeniyle görme engelli öğrencilere 190 dakika olarak uygulanıyor. Çankaya Belediyesi Engelsiz Dershanenin üniver- site sınavlarına hazırladığı gençlerden biri de 21 yaşındaki Özge Ok. Çankaya Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü Başkanı Yusuf Sayyıdan’ın tavsiyesiyle eğitimine başlayan Özge, bu yıl 5 bin 232 engelli bireyin ter dökeceği sınavlarda başarılı olup üniversiteli olmanın hayalini kuruyor. Sınavlara sözel bölümden girecek olan Özge, ilkokuldan bu yana çaldığı bağlama ve büyük tutkusu olan müziği geliştirmek için Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girmeyi hedefliyor. Engelsiz Dershane’ye eğitmen olarak gönüllü destek veren 100’ün üzerinde üniversite öğrencisinden biri de 18 yaşındaki Beyazıt Can. Kendisi de çiçeği burnunda bir üniversiteli olan Beyazıt, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü kazandığında bu bilgilerini birileriyle paylaşma isteği duymuş. Okulda kurulan engelsiz öğrenci toplulukları vasıtasıyla Çankaya Belediyesi’nin Engelsiz Dershanesiyle tanışan Can, okutmanlar eşliğinde sınavlara girecek gençlerin umudu olmaktan büyük keyif aldığını söylüyor. Etimesgut’ta Kırıkkaleliler Gecesi HABER MERKEZİEtimesgut Kırıkkaleliler Derneği birlik ve beraberlik gecesi düzenledi. Durmuşoğulları Düğün Salonu’nda düzenlenen geceye Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel de katıldı. Demirel, Kırıkkale Derneği yeni yönetiminin hemşerilerini bir arada tutma, birlikte hareket etme, kültür ve sanatlarına yaşatma adına örnek çalışmalar yaptığını söyledi. Dernek çalışmalarıyla siyasi çalışmaların bir arada olmaması gerektiğinin altını çizen “Şunu ifade etmek istiyorum ki, sivil toplum kuruluşları siyaset alanı değildir. Buralarda siyaset yapılmaz. Her siyasi görüşten insanın bir arada olduğu yapılar da siyasete müsaade edilmemesi gerekir” dedi. Dernek Başkanı Abdullah Polat da Kırıkkaleliler olarak birlik ve beraberlik içinde hareket ettiklerini vurgulayarak, "Bu güzel gecede birliğimizi beraberliğimizi yeniden pekiştirmek istedik. Hiçbir siyasi ve etnik ayrım yapmadan sadece Kırıkkaleli olmamızın verdiği gururu, mutluluğu ve heyecanının yaşatmak, Kırıkkaleli duruşunu dosta düşmana göstermek için buradayız” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Kırıkkaleliler Hüseyin Kağıt konseriyle coştular. Gecede davul zurna gösterisi sunuldu. 6 ANKARA 14 Mart 2015 Cumartesi Kavşakkaya Barajı ile Çubuk-2 Barajı arasında birbirlerine su sağlayacak 14 kilometre uzunluğundaki isale hattının yapımı tamamlandı. İki baraj arası destek hattı HABER MERKEZİAnkara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğü, sadece Ankara’da merkezde değil, dört bir taraftaki bağlı ilçelerinde de su sorununun uzun yıllar yaşanmaması için gerçekleştirdiği projelerine bir yenisini daha ekledi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, dünyada ilk defa iki taraflı çalışacak bir isale hattını Başkent’e kazandırdıklarını belirterek, “Kavşakkaya Barajı’ndan Çubuk-2 Barajı’na uzanan 14 kilometrelik hattımızı tamamladık. Böylece Kavşakkaya Barajı’ndan Çubuk-2 Barajı’na kısa süre içerisinde destek suyunu vereceğiz. Bu sayede de Çubuk İlçesinin su sorunu kalmayacak” dedi. Geçtiğimiz yıl Çubuk ilçesinde 24 kilometre içme suyu hattı ve sondaj çalışması yapıldığını hatırlatan Başkan Gökçek, iki bara- jı birbirine bağlayan isale hattı ile ilgili olarak şunları söyledi: “İshale hattı üzerinde 6 kilometrelik 1000 mm çapında, 8 kilometrelik de 800 mm çapında düktil boru döşendi. Toplamda 14 kilometre olan ishale hattıyla Kavşakkaya Barajı ile Çubuk-2 Barajı’nı birbirine bağlamış olduk. Öncelikli olarak Çubuk-2 Barajı’nın Kavşakkaya Barajı'ndan verilecek su ile beslenilmesi hedeflenirken, hattın teknik özelliği sayesinde de Çubuk-2 Barajı’nın dolu olması halinde bu barajdan Kavşakkaya Barajı’na su aktarımı yapılabilecek. Yani suyu iki istikamete de aktarabilecek bir hat yaptık. Böylece, dünyada belki ilk defa iki taraflı çalışan bir isale hattını da Başkentimiz kazandırmış olduk.” Proje ile Çubuk İlçesi’nin uzun süreli su ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra Pursaklar’ın da destekleneceği bilgisini veren Başkan Gökçek, “Çubuk-2 Barajı'na gelen su, buradan da 1400'lük bir isale hattı ile Pursaklar’a bağlanacak. Bu kaynaktan nüfusu hızla büyüyen Pursaklar da faydalanmış olacak” dedi. Başta Çubuk İlçesi’nin ihtiyacını karşılayacak olan 14 kilometrelik hattan Pursaklar İlçesi’ne de su sağlanabilecek. Projede; 1 adet pompa istasyonu, 5000 metreküplük de 1 adet depo mevcut. Kavşakkaya Barajı’ndan alınan su 200 metre yüksekliğe pompalar vasıtası ile basılacak. 200 metre yükseklik aşıldıktan sonra Çubuk-2 barajına dökülecek. Aynı şekilde ihtiyaç olduğunda işlemin tersi gerçekleştirilecek. Pompalar tersine çalıştırılarak Çubuk 2 Barajı’ndan Kavşakkaya’ya su aktarılabilecek. Ankaragücü Başkanı Yiğiner, Başkan Akgül’ü ziyaret etti HABER MERKEZİAnkaragücü Başkanı Mehmet Yiğiner ve kulüp yöneticileri Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül’ü ziyaret etti. Son derece samimi bir ortam da gerçekleşen ziyarette kulüp çalışmaları hakkında Akgül’e bilgi veren Mehmet Yiğiner spora verdiği destekten dolaya Akgül’e teşekkür etti. Belediye olarak Mamak’ta büyük spor yatırımlarını tamamlayarak Mamaklıların hizmetine sunduklarını dile getiren Akgül: “Özellikle gençleri spora yöneltmek için son derece kapsamlı tesisler inşa ettik. Şu anda Mamak’ta bulunan amatör ve profesyonel spor kulüpleri bu tesislerimizden faydalanıyor. Spor tesislerimizin sunduğu imkânları kullanarak kendilerine yetiştiren sporcularımız ulusal ve uluslar arası başarılara imza atıyor. Bu tesisler sayesinde bizler altyapıdan sporcular yetiştirerek büyük kulüplere gönderiyoruz. Spora ve sporcuya yapılan yatırım bir ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır” dedi. Ziyaret sonunda Yiğiner Akgül’e forma ve atkı hediye etti. Altındağ'da düzenlenen öykü yarışması sonuçlandı HABER MERKEZİAltındağ Belediyesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen öykü yarışmasında dereceye girenler belli oldu. Geçtiğimiz yıllarda yoğun ilgi gören ve bu yıl da “Mutluluğu arayanlar…” konusuyla Türkiye’nin dört bir yanından katılımcıların ilgisini çeken yarışma için yüzlerce başvuru alındı. Birinciliğe "Ararken bulunan bir sepet hüzün" isimli öyküsüyle Zeynep Satı Yalçın, ikinciliğe "Umut" isimli öyküsüyle Ebru Dişiaçık, üçüncülüğe ise "Oh, annem şarkı söyledi" isimli öyküsüyle Atiye Güner Tümüklü değer görüldü. Yarışmada dereceye girenlere ödülleri Altındağ Belediyesi’nin büyük bir coşkuyla ve çok geniş bir katılımla kutladığı “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kutlama programında verildi. Birincilik ödülüne değer görülen Zeynep Satı Yalçın’a ödül olarak dizüstü bilgisayar, ikinci Ebru Dişiaçık’a dijital kamera, üçüncü olan Atiye Güner Tümüklü’ye ise dijital fotoğraf makinesi hediye edildi. Konuyla ilgili bilgi veren Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Altındağlı kadınların kendilerini değişik mecralarda ifade edebilmeleri için pek çok proje hayata geçirdiklerini kaydederek “Altındağ, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kadınların aktif katılımlarıyla kutlandığı bir ilçe... Biz 8 Mart’ı protokole yönelik salon programlarıyla geçiştirmek yerine kadınların planladığı ve bizzat sahnelediği etkinliklerle kutluyoruz. Bu etkinliklerin önemli bir parçası da düzenlediğimiz öykü yarışmasıdır.” dedi. Öykü yarışmasında anlatılan öykülerin kadınların kendi hayatlarını veya iç dünyalarını yansıttığına dikkati çeken Tiryaki, yarışmaya katılan tüm eserlerin çok çarpıcı ve profesyonel bir dille yazılmış olduğunu ve her yıl dereceye giren eserlerin belirlenmesinde çok zorlanıldığını söyledi. Başkan Yaşar'dan Şahin'e ziyaret Yaşar, kadın konulu etkinliğe katıldı Pursaklar’da hanımlara ücretsiz sağlık taraması HABER MERKEZİPursaklar Belediyesi, hanımlara ücretsiz sağlık hizmeti sunuyor. Pursaklar Belediyesi Tevfik İleri Kültür Merkezi Hanımlar Lokali’nin düzenlediği programda kadınlara ücretsiz sağlık taraması yapıldı. Beslenme ve Diyet Uzmanı Zühal Çakmak ile Eczacı Ülkü Mülayim tarafından sağlık için dikkat edilmesi gerekenler, muayene ve kontrollerin hangi zaman aralıklarında yapılması gerektiği ve yaşlara göre yapılması gereken tetkikler konusunda hanımlar bilgilendirildi. Bunun yanı sıra Pursaklar Belediyesi’nin tahsis etmiş olduğu araçlarla hanımlar düzenli olarak hastanelere gidip, başta kanser taraması olmak üzere birçok konuda ücretsiz hizmet alıyor. Sağlık Bakanlığı’nın uygulaması ile hiçbir sağlık güvencesi olmayanlar da bu tür hizmetlerden ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Hanımlar, kendilerine bu imkânı sağlayan Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin’e teşekkür etti. HABER MERKEZİYenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen kadın konulu etkinliğe katıldı. Yaşar; ilk olarak Hünkar Hacı Bektaş Veli Vakfı tarafından Serçeşme Cemevi’nde düzenlenen “Alevilik ve Kadın” konulu panele katıldı. Üç Nefes adlı grubun seslendirdiği ezgilerle başlayan panelde Kelime Ata, Gül Erdost, Dr. Nimet Okan ve Suna Sezer “Alevilik ve Kadın” konusunda bir sunum yaptı. Önce kadınların kendi haklarına sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Başkan Yaşar, “1923’te Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlarımıza verdiği haklardan geri dönüş yok. Yenimahalle Belediyesi’nde müdürlerimizin yüzde 50’si, çalışan personellerimizin yüzde 35’i kadın. Eğer Yenimahalle’de bir başarı varsa onun altında kadın eli var, Türkiye’de bir başarı varsa onun da altında kadın eli var” diye konuştu. Başkan Yaşar, panelin ardından Çorum Hitit Dernekleri Federasyonu Kadın Konseyi tarafından Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde kadınlarla bir araya geldi. Şarkıların hep bir ağızdan söylendiği, halayların çekildiği etkinliğe Yaşar’ın yanı sıra CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ahmet Meşe, Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Kartal, belediye meclis üyeleri ve Yenimahalleli kadınlar katıldı. HABER MERKEZİYenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin’e nezaket ziyaretinde bulundu. Ziyarette, mevcut yapılan hizmetler, çalışmalar, projeler, yatırım programları karşılıklı olarak istişare edildi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Hepimiz Ankara’ya hizmet ediyoruz. Yaptıklarımız ve yapacaklarımız konusunda fikir almamız gerektiğini düşünüyorum. Bu ziyaretleri hasbihal etmek, gönül almak için yapıyorum” dedi. Siyasi görüşün vatandaşlara hizmetin önüne geçmemesi gerektiğini vurgulayan Yaşar, "Siyasi görüşü ne olursa olsun ülkesine yararı dokunan herkes benim dostumdur. Önemli olan halkı kucaklamak ve hizmet üretmektir. Rozetine, ırkına, mezhebine bakmadan halkın belediye başkanı olmayı başarmaktır" dedi. Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin; Öncelikle bu nazik ziyaretinizden dolayı çok memnun olduğumu belirtmek isterim. Bulunduğumuz platformlarda birlik beraberlik içerisinde uyumlu çalışmalarımızın bundan sonra da devam edeceğini de belirtmek isterim" şeklinde konuştu. Başkan Şahin; Elmadağ için 2009 yılından bu yana büyük yatırımların yapıldığını ve yatırımların artarak devam edeceğini belirterek yeni projeler olan; kentsel dönüşüm,yüzme havuzu,hastane, sanayi sitesi, rekreasyon alanları,Pazar yeri,gençlik merkezi,çok amaçlı salonlar,halı sahaların projeleri hakkında da bilgi aktardı. Ziyaret sonunda Başkanlar tarafından karşılıklı hediye takdiminde bulunuldu. EKONOMİ 14 Mart 2015 Cumartesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı kapsamında hibe desteği alan elektrik elektronik mühendisi Abdullah Akın (31), otomobil üretiminde kullanılan akıllı robotlarla Elazığ İş Geliştirme Merkezi'nde (İŞGEM) led ampul üretecek. Robot teknolojiyle led ampul üretilecek rİZELİLEr EğİTİm küLTür VE dAyANIşmA dErNEğİ 14. OLAğAN GENEL kuruL ÇAğrISI Derneğimizin 14. Olağan Genel Kurulu 29.03.2015 Pazar günü saat 11.00’de Akay Caddesi 20/9 Bakanlıklar – ANKARA adresinde aşağıdaki gündem ile toplanacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde aynı gündem ile aynı adreste 05.04.2015 Pazar günü saat 11.00’de toplanacaktır. Tüm üyelerimize duyurulur. GÜNDEM: 1- Açılış, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 2- Divanın Oluşması 3- Yönetim, Denetim Kurulu faaliyet raporlarının görüşülmesi ve ibrası 4- 2015-2018 yılları tahmini bütçenin okunması ve kabulü 5- Tüzük değişikliğinin görüşülmesi ve onaylanması 6- Aidat borcu olan üyelerle ilgili karar alınması 7- Dernek için gerekli olan taşınmaz malların satın alınması ve satılması için yönetim kuruluna yetki verilmesi 8- Yönetim, Denetim asil ve yedek üyeleri ile üst kurul delegasyonunun seçilmesi 9- Dilek ve Temenniler 10- Kapanış YediGün-11 ELAZIĞ - İSMAİL ŞEN - Akın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2009 yılında led teknolojisinin geleceğini görerek, "Yeni Nesil Tasarruflu ve Uzun Ömürlü Ledli Ampul Projesi" ile Fırat Kalkınma Ajansı'ndan aldığı 177 bin liralık makine desteğiyle İŞGEM'de yarı otomatik bir üretim tesisi kurduğunu ve 2010 yılında seri üretime geçtiklerini belirtti. Daha tasarruflu ve sağlıklı olması açısından led ampullere olan talebin dünyada hızla arttığını vurgulayan Akın, soğutma sistemini jet motorlarından esinlenerek tasarladığı ürünle pazarda yer bulduklarını ancak zamanla artan talebi karşılayamaz duruma geldiklerini ifade etti. Firma olarak uluslararası düzeyde hem rekabetçi bir yapıyı tesis edebilmek hem de artan talebi karşılayabilmek için yaptıkları ArGe çalışmaları sonucunda otomobil fabrikalarında kullanılan robotların led ampul üretiminde de kullanılabileceğini hazırladığı proje ile ortaya koyduğunu ifade eden Akın, bu projeyle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının "Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı" kapsamındaki proje çağrısına başvuruda bulunduğunu söyledi. Elazığ'da tam otomatik, insansız, otomobil endüstrisindeki robotik sistemlerin kullanılması esasına dayalı bir tesis kurma amacıyla İHALE İLANI TürkİyE İş kurumu GENEL müdürLüğü kANTİN kİrALAmA İHALE İLANI Kurumumuz Genel Müdürlük hizmet binasında bulunan kantin yerinin kiralama işi 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 45. Maddesi gereğince Açık Teklif Usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin bilgiler aşağıda yer almaktadır: 1- İhale Konusu İşin Niteliği: Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü hizmet binasında bulunan kantin yerinin 1 (bir) yıllığına kiralanması işi. 2- İhale Şartnamesi mesai saatleri içinde Kurumumuz İdari ve Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğünde bedelsiz olarak görülebilir. Ancak, ihaleye teklif verecek olanların idarece onaylı ihale dokümanını satın alması zorunludur. Doküman bedeli 50,00 TL’ dir. 3- İhalenin: a) Yapılacağı Adres : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Dairesi BaşkanlığıEmniyet Mah. Mevlana Bul. No:42 Yenimahalle/ANKARA b) Tarih ve Saati : 31 Mart 2015 Salı - Saat: 10.00 c) Usulü : 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 45. Maddesi d) Tahmini Bedeli (yıllık) :9.000,00 TL e) Geçici Teminat Miktarı (%10) : 900,00 TL 4- İhaleye Katılabilme Şartları ve İstenilen Belgeler: 1) İSTEKLİ'nin gerçek kişi olması halinde; a) Türkiye'deki tebligat adresi, b) İhaleye iştirak edenlerin imza sirküleri ve nüfus cüzdan sureti, c) İSTEKLİLERİN vekaleten temsil edilmesi halinde, vekilin noter tasdikli vekâletnameleri, imza sirküleri ve nüfus cüzdan sureti. ç) İSTEKLİ/ vekillerin adli sicil kaydı (14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel mahkumiyetin bulunmaması gerekmektedir), d) Ankara Kantinciler Odasından veya ticaret ve sanayi odasından alınmış faaliyet belgesi veya kayıtlı değil ise sözleşme tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içinde kayıt olacağına dair taahhütname, e) İSTEKLİ'nin vergi borcunun olmadığına veya yapılandırmaya girdiğine dair belge f) İSTEKLİ'nin, Sosyal Güvenlik Kurumuna borcu olmadığına veya yapılandırmaya girdiğine dair belge, g) Geçici teminat mektubu veya KURUM veznesine geçici teminat bedelinin ödendiğine dair makbuz. 2) İSTEKLİLERİN tüzel kişilik olması halinde: a) Türkiye'deki tebligat adresi. b) Tüzel kişilik adına ihaleye iştirak edenlerin bu işle ilgili imza sirküleri ve nüfus cüzdan sureti, c) Tüzel kişi ortakları, temsil ve ilzama yetkili kişiler ile vekillerin adli sicil kaydı (14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel mahkûmiyetin bulunmaması gerekmektedir), ç) İSTEKLİLERİN vekâleten temsil edilmesi halinde, vekilin noter tasdikli vekâletnameleri, imza sirküleri ve nüfus cüzdan sureti, d) Ankara Kantinciler Odası kapsamında belirtilen faaliyetleri yapabileceğini gösterir ve ortaklık durumlarını belirtir, ihalenin yapıldığı tarihte geçerliliğinin olduğunu gösterir ticaret sicil gazetesi, e) Tüzel kişiliğe ait ihalenin yapıldığı yıl içerisinde halen faaliyette bulunduğuna dair ticaret ve sanayi odasına ait kayıt belgesinin aslı, f) Tüzel kişiliğin son döneme ait vergi beyannamelerinde beyan edilen gelir ve kurumlar vergilerinin, ödendiğine ve borcunun olmadığına veya yapılandırmaya girdiğine dair belge, g) Sosyal Güvenlik Kurumuna borcu olmadığına veya yapılandırmaya girdiğine dair belge, ğ) Geçici teminat mektubu veya KURUM veznesine geçici teminat bedelinin ödendiğine dair makbuz, Tevdi edilen belgelerin asıl veya fotokopilerinin noter onaylı ya da fotokopi verilmesi halinde asıllarının Kurumumuzca görüldüğüne dair kaşeli olmaları zorunludur. 5- İstenilen belgeleri içeren teklif zarfları, ihale saatine kadar Kurumumuz Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı İdari ve Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğüne verilebilecektir. İhale saatine kadar ulaşmayan teklif zarfları değerlendirmeye alınmayacaktır. 6- Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. İlan olunur. Basın - 41752 (www.bik.gov.tr) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de proje sunduklarını dile getiren Akın, "Bu projemiz desteğe layık görüldü. Projenin makine bedeli 5 milyon liraydı ve 2 milyon lirası hibe olarak verilecek" dedi. Proje ile İŞGEM'de toplamda 7 milyon liralık bir yatırım gerçekleştireceklerini belirten Akın, led ampul üretiminde kullanacakları robot sistemleri ile üretimde hem hızı hem de kaliteyi arttıracaklarını vurguladı. Üretimin tüm aşamalarının insansız olarak gerçekleştirileceğini ifade eden Akın, "Kuracağımız insansız led ampul üretim tesisinde otomobil fabrikalarında kullanılan robotları kullanacağız. Daha önce bu teknoloji ile üretim yapan bir led ampul üretim tesisi görmedim. Biz bu robotları kullanarak kendi geliştirdiğimiz yazılımla belki bu noktada bu teknolojiyi (led ampul üretiminde) uygulayan ilk firmalardan biri olacağız" dedi. Mevcut kapasitelerinin tek vardiyada yıllık 300 bin adet olduğunu, robotlu üretim hattının devreye girmesiyle bunun yaklaşık 25 katı bir üretim kapasitesine kavuşacaklarını belirterek, şöyle konuştu: "3-4 ay içinde tesisin faaliyete geçmesiyle yıllık 7,2 milyon adetlik üretim kapasitesine çıkacağız. Hali hazırda Türkiye'de yıllık 2 milyon adetlik bir led ampul ithalatı var. Bunun çoğu uzak doğu ülkelerinden yapılıyor.” (AA) Borç bilgilerine tek tuşla ulaşılacak ANKARA - ARİFE YILDIZ ÜNAL Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, abonelerin elektronik haberleşme sektöründe faaliyette bulunan işletmecilere ait borç veya alacak bilgilerini eDevlet üzerinden tek tuşla öğrenebilme imkanına kavuştuğunu belirterek, "Böylece vatandaşlarımızın geçmişteki borçları nedeniyle mağdur olmalarının önüne geçilmiş olacak" dedi. Bakan Bilgin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) tarafından kabul edilen "Borç ve Alacak Bilgilerinin Sorgulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar"ın yürürlüğe girdiğini açıkladı. Bilgin, e-Devlet üzerinden her borç için ayrı sorgulama yapmak gerekirken, yeni düzenleme ile abonelerin tek bir işlemle bütün borç bilgilerini öğrenebileceğini bildirdi. Mobil telefon aboneleri başta olmak üzere elektronik haberleşme sektöründeki abonelere, üç ayrı yöntemden tercih ettikleriyle borç ya da alacak bilgilerini kolayca öğrenebilme imkanı getirildiğini belirten Bilgin, birinci yöntemde vatandaşların, işletmecilerin bayileri aracılığıyla sadece kimlik bilgilerini kullanarak güncel ya da eski telefon veya abone numaralarını, abone oldukları hizmet numaralarını hatırlamasalar bile fatura edilen borç ve alacak bilgilerini, ücretsiz ve kolayca öğrenebileceğini kaydetti. Bu yöntemde bayilerden borç ve alacak bilgilerinin sorgulanması sonrasında tüketicinin talebi üzerine durumunu gösteren bir belge verileceğini de anlatan Bilgin, "Tüketicinin borcunun bulunmadığı hallerde istisnalar belirtilerek 'borçsuzdur belgesi' düzenlenecek ve bu belgelerden ücret alınmayacak. İkinci yöntemde ise vatandaşlarımız işletmecilerin internet siteleri üzerinden fatura edilmiş borç ve alacak bilgilerini rahatça öğrenebilme imkanına kavuşacak" diye konuştu. BTK'nın "Borç ve Alacak Bilgilerinin Sorgulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar" kararı kapsamında tüketiciler için büyük bir kolaylık sağlayan üçüncü bir yöntemin getirildiğine dikkati çeken Bilgin, toplam 200 bin ve daha fazla abonesi olan işletmecilere, abonelerine e-Devlet kapısı üzerinden belirlenen standartlar kullanılarak, yasal takipte olanlar dahil tüm borç ve alacak bilgilerini öğrenebilme imkanı sağlama yükümlüğünün getirildiğini kaydetti. (AA) 7 DUMANLI BELDE Murat DUMAN [email protected] AL AKLINI BAŞINA Aşağıda yazdığım dörtlüklerin vücut bulmasında konuşmalarıyla dehşet saçan bir eski milletvekili sebep olmuştur. Yazmama sebep olan bu şiir, Kutlu Doğum Günü’ne rastlayan bir şiir toplantısında yaşandı. Etkinliği yöneten İLESAM Başkanı M. Nuri Parmaksız, bu günün ve gecenin ehemmiyetini kısaca anlattı. Okunan şiirler ise ister istemez ilahi tarzında oldu. Ortam nezihti. Katılımcıların hepsi memnundu. Etkinliğinin sonu gelince İLESAM Başkanı dua edilerek ve Yasin-i Şerif okunarak toplantıyı bitireceğini söyledi. Benden Yasin-i Şerif okumamı istediler, ben de istenileni yaptım. Toplantı bitince huzur içinde evlerimizin yolunu tuttuk. Aradan bir aya yakın bir zaman geçti. Arkadaşımın organize ettiği bir toplantıya katıldım. Toplantıda 18-20 kişi vardı ama toplantıyı yöneten arkadaşım yoktu. Kısa bir süre sonra bana telefon açtı. İstanbul’da olduğunu mümkünse bu toplantıyı yönetmemi istiyordu. Mikrofonu elime alıp elimden geldiğince yönetmeye çalıştım. Toplantı sonunda mükemmel bir yönetim gerçekleştirdiğimi söyleyerek beni tebrik ediyordu şair ve ozan arkadaşlar. O sırada şair arkadaşlarımdan bir tanesi, “Seni eski bir milletvekiliyle tanıştırayım.” diyerek kolumdan tutup götürdü. Masada oturanları daha önce görmediğimden tanımıyordum. Milletvekili olan beyefendi yapmış olduğum toplanın harika olduğunu söylüyordu. Birden konuyu değiştirerek bir ay önceki toplantıdan da söz etmeye başladı ve o gecede Kur’an’ı Kerim okumama çok üzüldüğünü söyledi. “Hayırdır neden üzüldünüz?” diye sordum. “Hiç kimse Atatürk’ten büyük değildir.” diye konuya girdi. “Tabi ki Atatürk Türklüğün lideri, atası, kurtarıcısı ve Cumhuriyetin de kurucusudur. İşte ondan büyüktür.” dedim. “Muhammed bile Atatürk’ten büyük değildir.” cümlesini kullanınca, “Hayır, yanlış düşünüyorsunuz. Alkollüsünüz, başka zaman konuşuruz.” diyerek konuyu değiştirmek istedim. Bahsini yaptığınız gece Kutlu Doğum Gecesi’ydi. “Hem Peygamberimize hem de Hakk’ın rahmetine kavuşan atalarımıza dua okuyarak toplantıyı kapatmayı Sayın İLESAM Başkanı benden istedi, ben de bu güzel geceye dualarla katkıda bulundum beyefendi! Siz alkolüsünüz ve bu konu çok önemli bir konu. İsterseniz konuyu sakin kafayla konuşalım!” dememe rağmen, “Ben burada bu rakıyı Atatürk’ün ruhu için içerek dua ediyorum ve siz de dâhil olmak üzere herkesin de Ata’nın ruhuna rakı içmesini istiyorum.” diyerek pervasızca sözlerini sürdürüyordu. “Siz sarhoşsunuz!” dedim. “Hayır, ben gayet bilinçli konuşuyorum.” “Benim inancıma göre her ölenin arkasından dua ederiz. Peygamberlere de vatanımız için şehit olan atlarımızın da arkasından dua ederiz. Yüce kitabımız bize böyle emreder. Ayrıca tarihi çok iyi bilirim. Şu anda ulus olarak Atatürk’ün mirasını yiyoruz.” diyerek bu anlamsız ve pervasız tartışmayı bitirmeyi isterken başka bir şair ağabeyim kolumdan tutarak, “Sen mükemmel edipsin, konuştuğun adamın saçmaladığının farkında değil misin?” uyarısında bulunarak beni uzaklaştırdı. Fakat kafamdaki soru işareti kulağımı ve beynimi tırmalıyordu. Baba ve dedelerimizden dinlediğimiz olaylar, Kur’an’ı Kerim’i okuyanları hapislere tıktıran zihniyetin hâlâ yaşadığını müşahede ettim. İşte bu zihni bozuk Ebu Cehil torunları, dünya durdukça var olacaklardır. Asıl mesele, kendisini halkın emrine vermiş olan siyasilerin bu necip milletin öz değerleriyle bütünleşmemesidir. Zengin ve imanlı yetki sahibi yöneticiler Atatürk ilke ve inkılâplarını kollayıp korumalı, meydan Atatürk gibi mükemmel şahsiyetin ruhu için rakı içenlere bırakılmamalıdır. Onun gibi bir liderin bu aziz milletin kurtuluşu için Allah tarafından görevlendirildiği de asla unutulmamalıdır. Hakkında tutuklama çıkartılmasına rağmen Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden mükemmel ordular oluşturarak kurduğu ordunun başına komutan tayin edilmesi de hiç şüphesiz Yüce Yaradan’ın emriyle vuku bulmuştur. Bahse konu iki tehlike karşımızda durmaktadır. Birincisi, din bilgisi olmayan ve dini kendilerine göre uydurup Atatürk başta olmak üzere atalarımıza olumsuz sözler yükleyip bu vatanın nasıl kazanıldığını bilmeyen cahil ve yobaz tabir ettiğimiz kesimdir. İkinci tehlike ise dinsizliği kendilerine ilke edinmiş, Atatürkçülük gibi kıymetli değerlerin arkasına sığınarak İslam dinine hakarette bulunmaktan hiç çekinmeyen, memleketin imkânlarıyla üniversite okuyup aziz milletin dinine hakaret eden okumuş yobazlardır. Bu iki tehlikenin derhâl giderilmesi sağlanarak bu parazitlerin derhâl temizlenmesi kaçınılmaz bir durumdur. Vekil olmuşsun ama bilmiyorsun sözünü, Rakıdan alıyorsun kine koşan hızını. Ölenler muhtaç olur kalanlardan duaya, Yönel Hakk’ın emrine arındır sen özünü. Unvanlar burda kalır aldatmasın boşuna, Anlattığın hurafe ölüm düşmüş kaşına. Bak gelirse Azrail pervaneye döndürür, Kurtar artık kendini al aklını başına. Tesadüf mü sanırsın Yarbay’ın varlığına, Enver Paşa dururken Atatürk serliğine. Yaratanın lütfuyla Ata’m çıktı meydana, Kavuştu ulusumuz sarsılmaz birliğine. Senin aklın ermez ki bazı insan seçilir, Bazısı serap görür ona kefen biçilir. İnanmazsan Kur’an’a beni yorma boşuna, Kereminden sorulmaz Sırat kolay geçilir. İnanın çok üzüldüm seni seçen partiye, İşte ondan geçmedi yıllar yılı artıya. Rakı şarap içerek Ata’ya dua olmaz, Sana bir tavsiyem var aklını koy tartıya. Hasbelkader seçmişler haddini aşıyorsun, İçindeki nefreti canda taşıyorsun. İslam Hakk’ın güneşi dinsizler söndüremez, Sen arka ayağınla başını kaşıyorsun. Ne de çabuk unuttun kılıç kaldırdığını, Cumhuriyet düşmanı olup saldırdığını? Atatürkçü faşistler diye kurşun sıkardın, Binlerce civan gencin gülün soldurduğunu. Dumanoğlu oturmuş din anlatır derinden, Saygıda kusur etmez ah çeker kederinden. Hiç bir canlı Muhammet olmadı olamaz da, Cahilliğin zirvede kurtul artık köründen. 8 EKONOMİ 14 Mart 2015 Cumartesi Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, otomotivde 2023 hedeflerine ulaşabilmek için sektörü vergi yükünden kurtarmak gerektiğini belirterek, "Düşük vergi olduğu takdirde iç pazarda 2-2,5 milyonluk bir araç talebi oluşabilir" dedi. Otomotivde vergi düşerse pazar 2,5 milyona ulaşabilir İSTANBUL - Bayraktar, Anadolu Ajansı'nın (AA) 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği AA Finans Haberleri Terminali'nden canlı olarak yayınlanan Finans Masası'nın konuğu oldu. Türkiye ekonomisinde bu sene yüzde 3'lük bir büyüme beklediklerini belirten Bayraktar, arzu ettikleri büyümenin çok yakınında olmasa da yüzde 3'lük büyümenin kendileri için "ehven-i şer" olduğunu dile getirdi. Otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarının 2015'in ilk iki ayında yakaladığı yüzde 33'lük büyüme gözönünde bulundurulduğunda geçen yıl yaşanan daralmanın telafi edilip edilmeyeceğine yönelik soruya Bayraktar, "İlk iki ayın bütün senenin resmi olması mümkün değil. 2014, 2013'e kıyasla yüzde 20'lik düşüşle başlamıştı. Çünkü 2014'ün başındaki vergi artışları ve kurdaki yükselmeler pazarı etkilemişti. Dolayısıyla 2013 yılından 2015'e bakmak daha doğru; aslında 2013'e göre yüzde 13'lük büyüme var. Otomobil ve hafif ticari araç pazarının bu seneyi yüzde 10 büyümeyle 850 bin civarında kapatacağını tahmin ediyoruz" yanıtını verdi. Bayraktar, Haziran ayında gerçekleştirilecek genel seçimin ülke ekonomisi ve otomotiv pazarına etkisine ilişkin soru üzerine, "Biz seçimlere alıştık. Ekonomiyi çok eskilerde gördüğümüz gibi büyük ölçüde etkilemiyor. Geçtiğimiz 13-14 sene içinde bir sene hariç Türkiye hep büyüme gördü. Dolayısıyla seçim ortamı büyük bir belirsizlik ya da beklenti yaratmıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve yerel seçimleri gayet normal atlattık. Bu sene de öyle olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Bayraktar, son günlerdeki faiz oranı ve kur tartışmalarının sektöre çok büyük bir etki yapmadığını belirterek, şunları kaydetti: "25 puan aşağı, 50 puan yukarı; çok fazla 2 KISIM 2 KALEM GIDA MADDESİ KARA HARP OKULU 2 KISIM 2 KALEM GIDA MADDESİ alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/25896 1-İdarenin a) Adresi : KARA HARP OKULU CADDESİ BAKANLIKLAR ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : 3124175190 - 3124183226 c) Elektronik Posta Adresi : [email protected] ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/ 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : BİTKİSEL MARGARİN YAĞ VE CEVİZ İÇİ (SINIF- I, TİPİ: ÇEYREK) Ayrıntılı bilgiye EKAP’ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Kara Harp Okulu Komutanlığı- Taşınır (Tüketilebilir) Mal Saymanlığı/ Bakanlıklar-Ankara c) Teslim tarihi : Sözleşmenin imzalanmasını takip eden günden itibaren 15 (ONBEŞ) takvim günü içerisinde defaten teslim edilecektir. Son teslim tarihinin tatil gününe rastlaması durumunda tatil gününün bitimini takip eden ilk iş günü malların teslim edileceği son gün olacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Kara Harp Okulu Komutanlığı Ek Çalışma Binası İhale Komisyon Başkanlığı Kirazlıdere/Ankara b) Tarihi ve saati : 24.03.2015 - 10:00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: 4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; 4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; 4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, 4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. 4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat. 4.1.5. İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 5 TRY (Türk Lirası) karşılığı Kara Harp Okulu Komutanlığı Ek Çalışma Binası Lojistik Şube Müdürlüğü Kirazlıdere/Ankara adresinden satın alınabilir. 7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Kara Harp Okulu Komutanlığı Ek Çalışma Binası İhale Komisyon Başkanlığı Kirazlıdere/Ankara adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın - 41642 (www.bik.gov.tr) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de etki yapmıyor. Biz biraz daha toplam kredi miktarının ne kadar büyüdüğüne bakıyoruz. Peşinat konusunda bazı tedbirler getirilmişti. 2012'den 2013'e geçerken toplam kredi stoğunda yüzde 30'un üzerinde büyüme vardı, 2014 senesinde büyüme yüzde 17'lere kadar geriledi. Bundan sonra da tahmin zor ama piyasanın artışı seviyesinde yine bir artış olur diye bekliyoruz. Araç piyasasının içerisinde operasyonel kiralamanın payı çok büyüyor. Bir kısmı da o yöne kayıyor. İkisine birlikte bakmak lazım." Mustafa Bayraktar, Türkiye'nin enerji ithal eden ülke konumunda olduğunu anımsatarak, "Enerji problemimiz olduğu sürece cari açık problemimiz devam edecek. Bazen haber sitelerinde görüyorum, cari açık rakamları gösterildiğinde otomobil görselleri gösteriliyor. Bu büyük bir haksızlık. Çünkü otomotiv sektörü cari fazla veriyor. Cari açığımızın yavaşlıyor olması, ekonominin büyümesinin finansmanını kolaylaştırdı" diye konuştu. Otomotiv piyasasındaki büyümede en büyük etkenin faiz oranları ya da döviz kurunun değil, ekonomik büyüme olduğuna dikkati çeken Bayraktar, yüzde 3'lük bir ekonomik büyümenin otomotiv piyasasında bunun 1,5-2 katı kadar büyümeye yol açtığını kaydetti. Bayraktar, faiz oranları ve döviz kurundaki değişikliğin piyasayı etkilemede ya da talebi canlandırmada öneminin düşük olduğunu vurgulayarak, talebin genellikle ekonomik büyüme ve hane halkının zenginleşmesiyle arttığını söyledi. Mustafa Bayraktar, döviz kurundaki yükselişin otomobil fiyatlarına yansımasının kısa sürede olmadığını ve belirli bir zaman aldığını belirterek, "Çünkü önümüzde bu sektörün yönettiği bir öngörü zamanı var. Talep azaldığı zaman bir anda frene basıp arkadan gelen arzı durduramıyorsunuz. Tüketici karar verip bir anda talep etmeyebiliyor ama üretim merkezi Türkiye'de bile olsa fabrikaların bir takım üretim planları var; bunun yan sanayisi var. Öyle bir günde durmuyor. Dolayısıyla bu stokların yönetilebilmesi için bu fiyatların ayarlanması belli bir zaman alıyor" diye konuştu. (AA) Babacan: “Her türlü şarta karşı hazırlıklı olacağız” ANKARA- Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hava şartları gibi dünyanın finans ve ekonomi ikliminin de kontrollerinde olmadığını belirterek, "Her türlü şarta karşı hazırlıklı olacağız, kar yağsa da hazırlıklı olacağız, güneşli hava için de hazırlıklı olacağız, yağmur yağarsa da hazırlıklı olacağız" dedi. Babacan, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikasının (İNTES) 171. Geleneksel Toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomiye ilişkin değerlendirmeler bulundu. Dünya ekonomisinin küresel krizin etkilerinden hala kurtulamadığını belirten Babacan, finans sektörü kaynaklı krizlerin etkisinin uzun sürdüğünü söyledi. Babacan, Avrupa ekonomisindeki toparlanmanın yavaş olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Avrupa şu anda deflasyona düştü, büyüme sıfırlarda seyrediyor, yani büyüme durmuş durumda. ABD'de toparlanma var ama oradaki toparlanmanın sonucunda da Amerikan Merkez Bankasının (Fed) atacağı adımlar var. Toparlanma ne kadar güçlü olursa Fed o kadar erken bir dönemde faiz artırımı sürecine başlayacak. Faiz artırma döneminin ne zaman başlayacağı ve hangi hızda oluşacağı konusunda kendilerinin de fikri olduğunu zannetmiyorum. Fed'in her faiz artırımı, dünyaya dalgalar yayacak, bazı ülkeler bu dalgaları hafif hissedecek, bazıları daha şiddetli hissedecek, bazı ülkelerde ise tsunami etkisi olacak. Bunu daha önce de yaşadık. Önemli olan, bu konjonktürü iyi bilip olası etkilere karşı kendimizi iyi hazırlamak." Babacan, Fed'in faiz artışıyla ilgili en küçük haberin dahi dünya piyasaları üzerinde etki oluşturduğunu belirterek, "Fed'in sıkılaştırma politikasıyla Avrupa Merkez Bankası'nın genişletme politikasını, negatif faizle gevşetme ki bu dünyada şimdiye kadar hiç denenmemiş bir işti, sonuçları konusunda da biz emin değiliz açıkçası, yani bunun olumlu sonuç verip vermeyeceği konusunda ciddi şüphelerimiz var. Bu durumun net etkisinin nasıl olacağı konusunda da açıkçası hiç kimsenin fikri yok" ifadelerini kullandı. Son aylarda piyasalardaki olağanüstü dalgalanmanın önemli bir sebebinin de bu iki merkez bankasının ortaya koyduğu belirsizlik olduğuna dikkati çeken Babacan, "Avro-dolar kuruna bakıldığında, ilk olarak avro kullanılmaya başlandığı dönemde 1,1 civarında bir rakam, sonra 0.80'i de gördü, 1.60'ı da gördü, geçen seneki maksimum noktası 1.40, şu aralar 1.05, geçen hafta 1.10'du. Yani avro, dolar karşısında bir haftada yüzde 5 değer kaybetti" diye konuştu. Babacan, bunların çok şiddetli hareketler olduğuna dikkati çekerek, önümüzdeki dönemde bunun ne yönde, nasıl gideceğiyle ilgili de kimsenin net fikri olmadığını belirtti. Avrupa Merkez Bankası Başkanı'na "Sizin hedefiniz nedir, bu kur nereye doğru gidecek" diye sorulduğunda cevap alınamadığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti: "Fed'e aynı soruyu soruyorsunuz, cevap alamıyorsunuz. Dolayısıyla bu sadece resmi görüşleri değil, her iki tarafta da çok yakın dostlarımız var, yakın arkadaş diyeceğimiz seviyede çok sayıda üst seviyede kişiler var. Biz Avrupa Merkez Bankası Başkanıyla Goldman Sachs'da çalıştığı dönemden beri çok iyi tanışıyoruz, görüşüyoruz, alttaki ekibinden yine çok iyi tanıştığımız, görüştüğümüz kimseler var. Özel sohbetlerde dahi, zaten onların o bakışlarındaki ve değerlendirmelerindeki tereddütler bizi açıkçası korkutuyor. (AA) TOKİ’nin indirim kampanyasına büyük ilgi ANKARA - TOKİ Başkanı Ergün Turan, kurumun borcunu ödeyip tapusunu hemen almak isteyen konut ve iş yeri alıcıları için başlattığı yüzde 20 indirim kampanyasında son haftaya girildiğini belirterek, şuana kadar 16 bin 496 kişinin başvuru yaptığını bildirdi. Turan, yaptığı yazılı açıklamada, vatandaşların 23 Şubat 2015 tarihinde başlayan ve 19 Mart 2015 tarihinde sona erecek kampanyaya büyük ilgi gösterdiğini ifade etti. Kampanyanın borcunu erken kapatıp tapusunu almak isteyen konut ve iş yeri alıcılarından gelen yoğun talep nedeni ile geri ödemeleri devam eden gayrimenkuller için düzenlendiğini anımsatan Turan, "Son indirim kampanyamızdan toplamda 12 bin 765 kişi yararlanmıştı. Ancak bu yıl düzenlediğimiz kampanyaya ilk günden itibaren yoğun bir başvuru gerçekleşti. 12 günde 16 bin 496 kişi indirim kampanyasından yararlandı" dedi. İndirim kampanyasından yararlanmak isteyen konut ve iş yeri alıcılarının, 19 Mart 2015 tarihine kadar ilgili bankalara başvurmaları, başvuru tarihi itibarıyla idareye ödemekle yükümlü oldukları aidat, emlak vergisi gibi herhangi bir borçlarının bulunmaması gerekiyor. Kampanyadan, satışları 2012 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmiş ve geri ödeme taksiti 2012 yılı sonuna kadar başlamış, geri ödemeleri halihazırda devam eden, konut ve iş yerleri sahipleri yararlanacak. Vadesi 12 aydan daha az kalan projeler indirim kampanyasına dahil edilmedi. İndirim kampanyası kapsamında TOKİ tarafından satışları 2012 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmiş, geri ödeme taksiti 2012 yılı sonuna kadar başlamış ve geri ödemeleri hali hazırda devam eden 188 bin 230 konut ve 910 iş yeri bulunuyor. (AA) KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN [email protected] KİMİ HALK ŞAİRLERİNİN DİLİYLE ÂŞIKLIK GELENEĞİ-II Söz ama, sözün doğrusu söylenir mecliste. Tartarak, ölçülü ve değerli sözler olmalı bunlar: Eğer âşık isen gözümün nuru Sakın mecmuamı yârana verme Hattım kemdir amma sözüm Bir kıymet bilmedik hayvana verme Âşık Ruhsatî Hicranî'yem sözü kalpte tartarım Bir sırrı vahdete düştüm yatarım Yirmi yıldır aşk elması satarım Dahi açılmamış dükkanımız var Âşık Hicranî Âşık ilhamını tatarak yazar Âşık Sefil Selimî Âşıklar bir usta yanında yetişir. Güzel söz söylemeyi ve geleneği ustadan öğrenirler. Ustasından el alan âşık, artık sözünü, sevdasını kimseden çekinmez: Âşıklar ustazdan aldı haberi Er olanlar seçer goncayı han Sadık Baba Âşık bir hazinedir, özünde sakla Bazı yobazları hak sözle hakla Âşık Sefil Selimî Âşık olan çok mert olur, ağ giyer Âşık Sefil Selimî Âşıklar kocamaz sevdalar ölmez Âşık Ali İzzet Özkan Âşıklar vezin-konu vb. gelenekleri iyi bilmelidir: Vezinden mevzundan var mı haberin Âşık Ruhsatî Âşıkta fesatlık olmamalıdır. Ve söyleyeceği söyleri dilinden bırakmamalıdır. Eğer fasit isen âşık olaman Âşık Ruhsatî Âşık olan komaz dilden virdini Bekler dostun yöresini yurdunu Sadık Baba Âşığın bir niteliği de köy köy, kent kent dolaşmasıdır. Ve aşıklar bundan yorulmaz. Kendi deyişlerini söyler, başkalarının deyişlerini değil: Ruhsatî köylerde dolaştım gezdim Nice güzellerin methini yazdım Gayrı bu sevdanın ipini çözdüm Astım bir köşeye sazı kaç gündür Âşık Ruhsatî Âşıklar yormaz aşk atan Dükkanından alır satın Eğer zahir eğer batun Senin kurban etmeyince Sadık Baba Âşık alan aşkın meyini içiyor Zahiri batından bilip seçiyor Âşık Ruhsatî Âşıklık zor iştir. Gezici olanlar, dağ tepe dolaşanlar aslında geleneği sürdürenlerdir: Âşığın döşeği sevda dağları Yorgan olur bulutlan bağları Âşık Ali İzzet Özkan Kimi âşıklar da kendi söyleyişlerinin bir Tanrı vergisi olduğunu iddia ederler. Ben değilim Hak söyletir dilimi Âşık Ruhsatî Kılı kırka ayırtdıran , Koyunu kurda güttüren Seni bana seyrettiren Ayna benim içimdedir Âşık Hasretî Âşıkların kendi deyişleri iyi bir tahlil sonucu elden geçirilse "halk şairi, âşık, saz şairi, ozan vb." nedir, ortaya çıkarılır kanısındayım. Yazımızı Âşık Ruhsatî'nin bir dörtlüğü ile noktalıyalım: Benim oğlum meydana gel âşık ol Çıkarma karayı bağla bir zaman Aşk dediğin elde büyük sermâye Coşkun sular gibi çağla bir zaman Âşık Ruhsatî Cervantes'in mezarı, bulundu MADRİD - İspanyolların dünyaca ünlü yazarı Miguel de Cervantes'in mezarının, tahmin edildiği gibi Madrid'deki Trinitarias Kilisesi'nin altında olduğu açıklandı. Bazı tarih kitaplarına göre 23 Nisan 1616 tarihinde ölümünden hemen sonra kendi arzusu doğrultusunda Madrid'deki Convento de las Trinitarias Kilisesi'ne defnedildiği sanılan Cervantes'in mezarı yaklaşık 1 yıl süren araştırmalar sonucunda bulundu. İspanyol haber ajansı EFE'nin, araştırma ekibine dayandırarak yayımladığı habere göre, kilisenin altındaki mezarlıkta bulunan, M ve C baş harflerinin olduğu mezar yerindeki kalıntıların Cervantes'e ve eşi Catalina de Salazar'a ait olduğu belirlendi. Yetkililer, kalıntıların "çok kötü durumda" olduğunu ancak laboratuvarda yapılan analizler sonucunda bu kalıntıların büyük ihtimalle Cervantes ve eşine ait olduğunu söyledi. "Don Kişot" adlı romanıyla dünya edebiyatında önemli bir yere sahip olan İspanyol yazar Miguel de Cervantes'in kalıntılarının aranmasındaki amaç, hem tarihi bir olayın ispat edilmesi hem de bunun Madrid kentinin turizm tanıtımında kullanılması olarak açıklanmıştı. (AA) 14 Mart 2015 Cumartesi 9 Altın Lale için 10 yerli film yarışacak İSTANBUL - 34. İstanbul Film Festivali'nin programı, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan'ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Hakan Binbaşgil, festivalin, Türkiye'de sinemanın gelişiminde ve kaydettiği başarılarda önemli rol oynadığını belirtti. Her yıl 150 bine yakın sinemaseverin festivali izlediğini kaydeden Binbaşgil, sanatın herhangi bir alanında bu kadar sanatseveri bulmanın kolay olmadığının altını çizdi. Azize Tan da festival programına ilişkin bilgi verirken, Altın Lale Uluslararası Yarışma, Altın Lale Ulusal Yarışma, FACE Sinemada İnsan Hakları Yarışması ve bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek Ulusal Belgesel Yarışması'nda yer alacak filmleri ve jüri üyelerini açıkladı. Festivalin önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da sinema salonu sıkıntısı çektiğine değinen Tan, biletlerin 28 Mart'ta satışa çıkacağını ve 4 Nisan'a kadar tüm biletlerde yüzde 10 indirim olacağını bildirdi. Tan, bu yıl 10'uncu yaşını kutlayan "Köprüde Buluşmalar"ın 9 yıl boyunca 29 film projesinin tamamlanmasına ve 36 farklı projeye 430 bin avroya yakın kaynak yaratılmasına katkıda bulduğunu kaydetti. 34. İstanbul Film Festivali'nin Altın Lale Uluslararası Yarışma'sında yarışacak filmler ve yönetmenleri şöyle: "Gerçeklik-Quentin Dupieux, Neden Tarkovski Olamıyorum-Murat Düzgünoğlu, Altın Çağ-Ann Hui, Vahşi Yaşam-Cedric Kahn, Taşa Yazılmış Hatıralar-Shawkat Amin Korki, Itsi Bitsi-Ole Christian Madsen, Star-Anna Melikyan, Kara Ruhlar-Francesco Munzi, Yüzündeki Sır-Christian Petzold, Bana Bak Philip-Alex Ross Perry, Çılgın Kalabalıktan Uzak-Thomas Vinterberg, Fanusta YaşayanlarBaldvin Zophoniasson." Şakir Eczacıbaşı anısına verilen Uluslararası Altın Lale Ödülü, Eczacıbaşı Topluluğu tarafından 25 bin avroluk para ödülüyle desteklenecek. Rolf de Heer başkanlığındaki Uluslararası Altın Lale jürisinde, yönetmen Bence Fliegauf, yapımcı Cedomir Kolar, senarist ve yönetmen George Ovashvili ve oyuncu Melisa Sözen yer alacak. Altın Lale Ulusal Yarışma'da Ali Atay'ın "Limonata", Barış Atay'ın "Eksik", Emine Emel Balcı'nın "Nefesim Kesilene Kadar", Ufuk Bayraktar'ın "Kümes", Mehmet Eryılmaz'ın "Misafir", Caner Erzincan'ın "Yeni Dünya", Selim Evci'nin "Saklı", Faruk Hacıhafızoğlu'nun İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 4-19 Nisan'da 11'inci kez Akbank sponsorluğunda düzenlenecek 34. İstanbul Film Festivali, 62 ülkeden 222 yönetmenin 204 filminin yanı sıra ücretsiz gerçekleştirilecek söyleşi, atölye çalışmaları, sinema dersleri ve özel etkinlikleriyle izleyicilerle buluşacak. "Kar Korsanları", Tolga Karaçelik'in "Sarmaşık" ve Erden Kıral'ın "Gece" filmleri yarışacak. Yarışmadaki 6 filmin dünya, 3 filmin ise Türkiye prömiyeri yapılacak. Jüri başkanlığını yönetmen Zeki Demirkubuz'un üstleneceği Ulusal Yarışma Jürisi'nin diğer üyeleri, oyuncu Tansu Biçer, görüntü yönetmeni Emre Erkmen, yazar Şebnem İşigüzel, Uluslararası Berlin Film Festivali Panorama Bölümü seçici kurul üyesi, TEDDY Ödülü kurucusu, sinemacı ve yazar Wieland Speck olacak. Jürinin seçeceği "En İyi Film"e 150 bin lira, "En İyi Yönetmen"e 50 bin lira ödül verilecek. "En İyi Kadın Oyuncu" ve "En İyi Erkek Oyuncu" seçilecek isimler onar bin lira alırken, "En İyi Senaryo", "En İyi Görüntü Yönetmeni", "En İyi Kurgu" ve "En İyi Özgün Müzik dallarında ödüller verilecek. Anadolu Efes, Onat Kutlar anısına verilen Jüri Özel Ödülü'nü kazanacak filmin yapımcısını 60 bin lira ile ödüllendirecek. İstanbul Film Festivali, belgesel sinemayı ve belgeselcileri desteklemek amacıyla belgesel kategorisinde bu yıl ilk kez ödül verecek. Ulusal Belgesel Yarışması'nda "En İyi Belgesel" ve "Jüri Özel Ödülü" kategorilerinde Türkiye Sineması bölümü destekçisi Anadolu Efes tarafından toplam 15 bin lira ödül verilecek. Gösterilecek belgesellerden 11 film dünya prömiyerini, 2 film Türkiye prömiyerini festivalde yapacak. "FACE Avrupa Konseyi Sinema Ödülü", Sinemada İnsan Hakları bölümündeki bir filme verilecek. İnsan hakları konusunda kamuoyunda duyarlılık ve bilinç yaratan, konunun öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunan 10 film arasından jürinin seçeceği bir filme, Avrupa Konseyi ile sinema yapıtlarını destekleyen Eurimages Fonu tarafından 10 bin avroluk para ödülü sunulacak. (AA) TRT’nin 23 Nisan Çocuk Şenliği bu yıl Antalya’da yapılacak ANTALYA - Antalya Valisi Muammer Türker, bu yıl TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'nin Antalya'da yapılacağını bildirdi. Muratpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Oteli'nde konuya ilikşin basın toplantısı düzenleyen Vali Türker, bir milli bayramın çocuklara armağan edildiği dünyada tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'nin TRT tarafından koordine edildiğini anımsatan Türker, bu yıl 37'ncisi gerçekleştirilecek şenliğe Antalya'nın evsahipliği yapacağını açıkladı. Türker, valilik, bağlı birimler ve sivil toplum kuruluşlarının destekleriyle Uluslararası Çocuk Şenliğine hazırlandıklarını, şenlikle ilgili ilk toplantının da gerçekleştirildiğini bildirdi. Uluslararası Çocuk Şenliği için Antalya'yı seçen TRT'ye teşekkür ettiğini ifade eden Türker, yapılacak etkinlikle Antalya'nın güzelliğinin bütün dünyaya duyurulacağını söyledi. Gelecek yılki şenliklerin de Antalya'da düzenlenmesinin planlandığını kaydeden Türker, çocuk şenliğinin gelecek yıl yapılacak Dünya Botanik EXPO'su etkinlikleriyle birleştirileceğine dikkati çekti. TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, TRT Uluslararası Çocuk Şenliği'nin 37'ncisini Antalya'da yapmaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara hediye ettiği 23 Nisan'ın, TRT tarafından 1979 yılından bu yana uluslararası etkinliklerle kutlandığını hatırlatan Eren, bu yılki hazırlıklara Suriye ve Irak'ta yaşanan terör ve iç savaş nedeniyle buruk başladıklarını vurguladı. Son 4 yıldır, Suriye ve Irak'ta devam eden terör ve iç savaş yüzünden, başta çocuklar olmak üzere bölgedeki halkın olumsuz etkilendiğine işaret eden Eren, "Savaştan kaçan milyonlarca aile ve çocuk, çevre ülkelerde çok zor şartlar altında yaşamını sürdürmektedir. Dünyanın diğer bölgelerinde, Afrika'da, Uzakdoğu'da yüzbinlerce çocuk, açlık, susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır" dedi. Şenlik kapsamında dünyanın dört bir yanından bugüne kadar 30 binden fazla çocuğu ağırladıklarını kaydeden Eren, bu yıl Antalya'da yapılacak şenliğe 50 ülkeden katılım olacağına dikkati çekti. Eren, 15-23 Nisan tarihlerinde düzenlenecek şenlikler kapsamında, şehrin birçok noktasında etkinlikler, gösteriler yapılacağını, konuk ülke çocuklarının şehrin tarihi ve turistik yerlerini gezeceğini bildirdi. Şenlik boyunca her türlü asayiş ve güvenlik önlemlerinin alındığını belirten Eren, "İnşallah şenliğimiz en güzel şekilde gerçekleşecek, çocuklarımız arasındaki bu yakınlaşma, gelecekte dünya barışına önemli katkı sağlayacaktır" diye konuştu. (AA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ [email protected] BENCİLEYİN SÖZLER Bahara, Aşka ve Vatana Sevdalı Çok Yönlü Lirik Şair İbrahim Yaman Şiir bir deryaya benzer. Onun derinliği ve genişliği, şâirlerin bilgi birikimi ve hayâl dünyâsının bile tasavvur edemeyeceği kadar büyüktür. Şâir, şiirin peşinde yılmadan, yorulmadan mütemâdiyen koşan adamdır. Şair, yazdığı hem ses hem de mânâ itibârîyle kulağa ve akla hoş gelen insandır; ancak bunları yapabilmek için şâirin dalıyla ilgili belli bir bilgi birikimine sâhip olması ve dili iyi tanıması icap eder. Şiirde önemli olan söylenen değil, söylenenin nasıl söylendiğidir. Yazmayı ve konuşmayı bilen herkes isterse şiir yazabilir ya da kendi çapında bir şeyler söyleyebilir; ama yazdıkları gerçekten şiir olur mu? Şiiri zor bir san’at dalı olarak kabûl etmeyenlerin ve şiiri ciddî bir iş olarak görmeyenlerin yazdıkları, uyuyan bir insanın sayıklamalarına benzer. Aslolan, yapılan iş ne olursa olsun, ortaya konulanın bilinçli olarak üretilmesidir. Şiir ayrıca demlenmeyi beklemesini bilenlerin muvaffakiyeti yaşadığı bir sanat dalı olarak da karşımıza çıkar. İbrahim Yaman Bey’in üretken bir şair olduğunu yıllardır biliyorum lakin onun kitap çıkarmayı bu kadar beklemesinin altında, bu demlenme meselesinin yattığını da aşikârdır. İnce ve hassas bir ruha sahip olan Sayın Yaman, şiirlerinde farklı konulara temas etse de, benim gözümde o, “Bahara, Aşka ve Vatana” sevdalı bir lirik şairdir. Teknik anlamda şiirin her tarzında kalem oynatan İbrahim Yaman’ın, “Herşey Baharı Bekler” adlı bu ilk kitabına, daha çok heceyle kaleme aldığı şiirleri koyması, onun sanatta seçiciliğini de göstermesi açısından önemlidir. Sanatkâr titiz olmalıdır, hele de dille uğraşan şairler daha titiz olmak zorundadır. Bu hassasiyeti Sayın Yaman’da görmek çok zor olmasa gerek. Onun şiirlerini konularına göre belirli düzen içinde toplaması ve bana göre özellikle şiirlerinde “baharı, aşkı ve sosyal konuları” ön plana çıkarması, kendine ait bir üslubunun olması dikkate şayan özelliklerindendir. Bu yönlerini şiirleriyle tecrübe edip ve örneklendirelim: BAHARI BEKLER Rengârenk kelebekler dallarda nöbet bekler, Arılarla çiçekler Rabb’im ne güzel renkler, Yaratılmış dünyada bu sonsuz güzellikler, Yeniden doğmak için her şey baharı bekler. SÖYLE Doğrulara söylenecek söz mü var? Tüm ömürde bahar yok da güz mü var? Dilimizde sevgi sözü az mı var? Çiçek söyle, bülbül söyle, yâr söyle. YÂRDAN BAŞKA ÇİÇEK YOK Yârdan başka çiçek yok, o var tüm bahçelerde, Her yerde aşk söylenir, o var tüm lehçelerde, Sevgiyle kucaklaşır, Aliler Hatçeler de, Gül açılır her yerde, çeyizde bohçalarda, Yârdan başka çiçek yok, o var tüm bahçelerde. ANADOLU VATAN Anadolu vatan bana yurt bana, Dağlar taşlar yâren bana, art bana, Yunus Emre, Hacı Bayram mert bana, Doğruya yalana hiç katmadım ben. ŞİİR Şairin dilinden dökülen ardır, Anadır, babadır, kardeştir, yârdır, Şiir çiçek, çiçek gönle bahardır, Bazen dili yakan alevdir, hardır, Bazen sevgilidir bazen de yârdır. İnsan olarak dünyâda dikkatimizi çeken öğelerin başında tabiat gelir. Aslında san’atkâr bir anlamda tabiatın taklitçisi gibidir. Doğayı hem ses hem de objeleri ile taklit ederiz. Müşahede yeteneği olmadan şâir doğayı çözemez ve onu kullanamaz. Şiirde ilhâma yol açan ve kullanılan sâdece doğa değildir. Yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve hissettiklerimiz de şiire katkı sağlar; ama yazdıklarımızı şiir hâline sokan, bunları anlatırken kullandığımız kelimeler arasında oluşturduğumuz dünya ve edebi dile hâkimiyetimizdir. Şiirin ortaya çıkışı bir vecd hâlidir. Bu hâlin belli bir zamânıözellikle gece- belli bir saati yoktur. Yaşadıklarımızın, hissettiklerimizin, hâfızamızda biriken görüntü ya da şekillerin, bilinçaltından ya da gönülden dışa vurumu, kişinin psikolojisiyle ilgili olduğu kadar bir sara nöbeti gibi ne zamân ortaya çıkacağı belli olmayan bir hâldir. Sayın Yaman, başlıkta da belirttiğim gibi çok yönlü lirik bir şair. Hemen hemen her konuda şiirler kaleme alması onun Yaradan’ı, dünyayı, tabiatı, toplumu, insanı, aşkı her şey üzerine düşündüğünü gösteriyor. İbrahim Yaman’ın şiirleri onun dünyasını, onun kabullerini ve hassasiyetini anlatıyor. Bu şiirler içinde insanın kendini bulmaması mümkün değil. Hele, gönül telinize dokunan doğa ve aşk şiirleri içinde hatırlarımıza dönmemiz, İbrahim Yaman şiirinin başarısıdır. Şiirler hakkındaki genel kanaati okuyucuya bırakmanın böyle yazılarda daha doğru olduğunu düşünüyorum. İbrahim Yaman’a bu ilk kitabında başarılar dilerken, özellikle serbest vezinle yazdığı şiirleri de kitap olarak yayınlaması gerektiğini hatırlatıyor; şiirin günümüz toplumunda hak ettiği yere İbrahim Yaman gibi şairlerle geleceğine inancımı sizlerle paylaşıyorum. Nice kitaplara imza atmanız dileğimle Değerli Dost İbrahim Yaman. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Feryat, figân ve âhın müsebbibi hezârdır, İnanmayan insanın korkusuysa mezardır. Ukbaya alırken yol sultanım bu aşk bize Kelebek ömrü değil sonsuz mahşer kadardır. 10 SAĞLIK 14 Mart 2015 Cumartesi Üniversite öğrencileri yerli protez bacak ürettiler Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Fakültesinden 4 öğrenci, hem engelli sporcuların yarışlarda hem de diğer engellilerin günlük hayatlarında kullanabilecekleri, tamamen yerli malzemeden protez bacak üretti. KONYA - Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Fakültesinden 4 öğrenci, hem engelli sporcuların yarışlarda hem de diğer engellilerin günlük hayatlarında kullanabilecekleri, tamamen yerli malzemeden protez bacak üretti. 2008 Pekin Paralimpik Olimpiyatları'nda sporcuların kullandığı protez bacağı Türkiye'de de üretmeye karar veren öğrenciler, yerli kaynaklar kullanarak daha düşük maliyetle protez üretmek üzere çalışmaya başladı. Öncelikle, şu an kullanımda olan tezgahlardan farklı özellikte birden fazla protez yapılabilen "Vakum Destekli Reçine Transfer Kalıplama" (VARTM) tezgahını tasarlayan 4 arkadaş, temin ettikleri malzemelerle yaklaşık 2 yıllık bir çalışma sonucu protez bacak geliştirdi. Protezde, diğerlerinden farklı olarak enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak için karbon fiber malzeme kullanan genç mucitler, şimdi kendilerine sağlanacak destekle ürünlerini engellilerin kullanımına sunmayı amaçlıyor. SÜ Makine Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Hüseyin Sancar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Pekin Paralimpik Olimpiyatları'nda sporcuların kullandığı protez bacakları yerli malzemeler kullanarak üretmeye karar verdiklerini söyledi. Bu ürünü milli sporcuların dışarıdan temin ettiğini gördüklerini belirten Sancar, "Akademik olarak deneylerimizi yapalım, ürünü belli bir aşamaya getirelim, imkanlar dahilinde ticarileştirelim" diyerek, çalışmalara başladıklarını dile getirdi. Yurt dışından temin edilen protez bacakların maliyetinin çok yüksek olduğunu anlatan Sancar, şunları kaydetti: "Tamamen yerli malzeme kullandığımız için maliyeti çok düşük oldu. İnşallah hem halkamız hem de Sağlık Bakanlığımız açısından büyük avantaj sağlayacak. Ürünümüzü önce paralimpik olimpiyatlarındaki sporcular için tasarladık. Daha sonra karbon fiber malzeme kullanarak, sadece sporcular için değil diz altı ve üstü engeli olanların da kullanabileceği hale getirdik. Karbon fiberin çok avantajı var. Normal protez kullananlar belli bir yürüme mesafesinden sonra ağrı hissediyor ve koşamıyor. Biz de engellilerin rahatlıkla kullanabileceği esneklikte tasarladık." Sancar, protez yapımında kullanılan tezgahı da kendilerinin ürettiklerini belirterek, "Normalde Vakum Destekli Reçine Transfer Kalıplama (VARTM) tezgahı sadece bir ürün elde etmek amacıyla kullanılırken, bizim tezgahımızda birden çok ürün yapılabiliyor" dedi. Öğrencilerden Tevfik Burak Konyalı ise sınıf arkadaşları Hüseyin Sancar, Mehmet Eraslan ve Ozan Akdoğan ile proje üzerine çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. İlk ürün ortaya çıktıktan sonra bakış açılarının değiştiğini anlatan Konyalı, şöyle devam etti: "Vücut içi protezlerde alüminyum veya titanyum kullanılırken biz bunun yanında karbon fiberi de kullandık. Çünkü karbon elyaflar vücutla reaksiyona girmediği için enfeksiyon riski ortadan kalkıyor. İstanbul'da düzenlenen proje pazarında Türkiye birincisi olduk. Türkiye'de ilk kez yerli malzemeler ve karbon fiber kullanarak protez bacak üretmiş olduk. Bize sağlanacak destekle, ürünümüzü daha da geliştirmeyi ve ticari hale getirmeyi istiyoruz." (AA) Ambulans helikopterle Ege'de 6 yılda 3 bin vakaya müdahale edildi İZMİR -Ege Bölgesi'nde kullanılmak üzere İzmir'de 6 yıl önce hizmete alınan ambulans helikopterle bu süre içinde yaklaşık 3 bin vakaya müdahale edildi. Kara ambulanslarıyla ulaşılması güç bölgelere inen ve kısa süre içerisinde hastayı, yaralıyı hastaneye ulaştıran ambulans helikopter, sınırları da aşarak Yunanistan'ın Rodos adasındaki yaralıya da sağlık hizmeti verdi. AA muhabirinin İzmir Sağlık Müdürlüğü'nden edindiği bilgilere göre, Türkiye genelinde Sağlık Bakanlığına ait 17 helikopterden biri olarak 12 Şubat 2009'da kentte hizmet vermeye başlayan ambulans helikopter, her gün 2 pilot, bir doktor ve bir sağlık personeli olmak üzere 4 kişilik ekiple gün doğumu, gün batımı arasında hizmet veriyor. Sağlık kuruluşları arasında sevk yapmanın yanı sıra trafik kazası, kalp krizi gibi hayati tehlike taşıyan durumlarda otoban, futbol sahası, mezra, yayla ve daha birçok yere inen ambulans helikopter, vakayı alarak hastaneye götürdüğü gibi kara ambulansları ile ulaşımın güç ya da geç olacağı konumlarda da olay mahalline daha kısa sürede ulaşarak vakalara direk müdahale ediyor. İzmir ve 200 kilometre çapındaki bölgede ihtiyacı olan vatandaşlara ücretsiz hizmet veren ambulans helikopterle göreve başladığı günden 2014 sonuna kadar 2 bin 982 vakaya müdahale edildi. Muğla, Manisa, Aydın, Balıkesir, Denizli, Uşak, Afyon, Çanakkale, Isparta, Bursa, Antalya, Burdur, Konya ve Kütahya'ya kadar görev alabilecek olan ambulans helikopter ile Rodos adasında bulunan Türk vatandaşına da sağlık hizmeti verildi. İzmir Sağlık Müdür Vekili Ayhan İzzettinoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentin Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin meyvelerinden biri olan hava ambulans sisteminden en fazla yararlanan illerin başında olduğunu belirtti. Kara ambulansının ulaşması mümkün olmayan ya da süre kaybının yaşanabileceği yerlerde ambulans helikopterin devreye girdiğini ifade eden İzzettinoğlu, "Ambulansın yarım saat bir saatte hastaneye ulaştırabileceği bir vakaya ambulans helikopter dakikalar içerisinde müdahale edebiliyor. Trafik kazası, yaralanmalar ya da hayati tehlike taşıyan durumlara dakikaların büyük önemi var. Bu bakımdan da ambulans helikopter büyük bir iş yapıyor. Ambulans helikopter, ihtiyacı olan her hastamızın hizmetinde" diye konuştu. (AA) Amalgam dolgu, kompozit kadar masum ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Gül, "Amalgam dolgudan alınan cıva, yenen besinlerden de alınabiliyor" dedi. Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde, diş dolgusunda kullanılan cıva içeren amalgam ve diş rengindeki kompozit dolgular, dayanıklılık ve estetik gereksinimler göz önüne alınarak tercih ediliyor. Yrd. Doç. Dr. Gül, AA muhabirini yaptığı açıklamada, diş tedavilerinde kullanılan dolguların, yapı olarak sızdırmazlık, estetik ve dayanıklılık gibi farklı alanlarda birbirine göre avantaj ve dezavantajlarının olduğunu söyledi. Metal dolguların yaklaşık 150 yıldır diş hekimliklerinde kullanıldığını ifade eden Gül, "Bu alanla ilgili çok fazla çalışma olan dayanıklılığı ispatlanmış dolgulardır. Biz hastamıza restoratif tedavi uygularken ağızdaki basınç alma durumuna ve estetik gereksinimlerine göre amalgam ya da kompozit dolgular yapıyoruz. Amalgam dolgular dayanıklık ve sızdırmazlık açısından tartışılmaz ama kompozit dolgulara baktığımız zaman amalgama göre yeni dolgular olmalarına rağmen son 20 yıl içerisinde çok ciddi gelişmeler kaydedildi. Dayanıklılık açısından içerikleri değiştirilerek, hem ön hem de arka bölgede farklı kullanım alanlarına göre kompozit tedaviler üretildi" diye konuştu. Bu tür tedavilerde ağız hijyeninin önemli olduğunu belirten Gül, şunları kaydetti: "Biz tabii hastanın ağzına baktığımız zaman hastanın ağız hijyenini tahmin ederek restorasyon uyguluyoruz. Genelde amalgam daha uzun ömürlü olduğu için onu tercih ettiğimiz vakalar da oluyor ama restorasyonun başarısı diyorsak burada hasta ve hekime çok iş düşüyor. Kabul ettiğimiz bir gerçek de var. Son 10 yılda özellikle genç hastalar amalgam dolgu yaptırmıyor. Çünkü estetik beklentiler oldukça fazla. Amalgam dolguda cıva unsurunu bir kenara bıraksak dahi amalgam kullanımında son yıllarda ciddi bir azalma var." Gül, amalgamdan alınan civanın korkutucu bir düzeyde olmadığı savundu. Amalgam dolguların birkaç ülkede yasaklandığına değinen Gül, "Dünyanın önde gelen kuruluşları, ADA, Dünya Sağlık Örgütü, FDI olsun amalgamı güvenli olarak görüyorlar. Dünya çapında amalgam dolgu, hala güvenilir bir şekilde kullanılıyor" ifadesini kullandı. Gül, diş tedavilerinin zamanında yaptırılması gerektiğini vurgulayarak, tedavi yapılan hastaların da 6 ayda bir kontrole gelmeleri gerektiğini sözlerine ekledi. (AA) Şeker ve yüksek tansiyon böbrekleri vuruyor İSTANBUL - Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Turgay Arınsoy, şeker ve yüksek tansiyonun böbrek yetmezliğine sebep olduğunu belirterek, "Eğer bu iki grubu kontrol altına alabilirsek; şeker hastalığının gelişimini azaltabilirsek, yüksek tansiyonu da tedavi edebilirsek, kronik böbrek hastalığı azalacak" dedi. Taksim'deki Park Bosphorus Otel'de, "Dünya Böbrek Günü" dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Arınsoy, etkinliğin, toplumda böbrek yetmezliğine ilişkin farkındalığı arttırmak, riskli grupların taranmasını teşvik etmek, koruyucu önlemleri oturtmak ve son döneme gelmiş hastalarda böbrek naklinin ön plana alınmasını sağlamak amacıyla düzenlendiğini söyledi. Arınsoy, dünyada ve Türkiye'de kronik böbrek hastalıklarına ilişkin farkındalığın oldukça düşük olduğuna dikkati çekerek, hastalığın görülme sıklığının dünyada yaklaşık yüzde 10, Türkiye'de ise yüzde 15,7 olduğuna işaret etti. Turgay Arınsoy, kronik böbrek hastalarının kalp hastalığına bağlı ölüm riskinin son derece yüksek olduğunu kaydederek, normal kişilere göre kalp hastalığına yakalanma ve ölüm riskinin 10-30 kat arasında arttığını ifade etti. Şeker ve yüksek tansiyon hastalıklarının böbrek hastalıklarına etkisine değinen Arınsoy, "Böbrek yetmezliğine götüren iki önemli hastalık var; şeker ve yüksek tansiyon. Eğer bu iki grubu kontrol altına alabilirsek; şeker hastalığının gelişimini azaltabilirsek, yüksek tansiyonu da tedavi edebilirsek, kronik böbrek hastalığı azalacak" diye konuştu. Kronik böbrek hastalığının önemli olduğunu vurgulayan Arınsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kronik böbrek hastalığı, gerçekten bir halk sağlığı sorunudur. Hem dünyada hem Türkiye'de sık görülen ve oldukça önemli bir ölüm nedenidir. Eşlik ettiği hastalıklarla beraber ciddi bir ölüm nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır." Arınsoy, böbrek hastalarının sayısının çok, böbrek nakil oranının ise az olduğunu ifade ederek, organ bağışı konusunda duyarlılığın arttırılması için basının desteğini istedi. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Siren Sezer de dünya geneline bakıldığında böbrek hastalıklarının su tüketmeyen ya da kilolu olan toplumlarda daha sık görüldüğünü söyledi. Hastalığın sinsi olması nedeniyle çok geç farkedildiğini kaydeden Sezer, şu bilgileri verdi: "Tansiyonumuz yükseldiyse, gözlerimiz veya bacaklarımızda ödem başladıysa böbrek yetmezliğinden şüphelenmeliyiz. Bazı nefritlerde, böbrek yetmezliği ile ilişkili sebepsiz döküntüler olabilir. Özellikle gece idrara kalkmak çok önemli bir belirti. Gece birden fazla idrara kalkılıyorsa, böbrek veya ürolojik sistemde bir problem olabilir. Mutlaka test yaptırmalıyız. İdrarda azalma, renk değişikliği veya köpük gelmesi de bize böbrekle ilgili fikir verebilir." Sezer hastalık ilerledikçe, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, nefes darlığı, bilinç değişikliği ve kişilik değişiklikleri başlayabileceğini, bu belirtilerin orta ve geç aşamalarda ortaya çıktığını kaydetti. Yaşlılar, ailesinde böbrek rahatsızlığı olanlar, şeker ve yüksek tansiyon hastalığı olanların risk grubunda olduğunu aktaran Sezer, "Böbrek taşı, sık idrar yolu enfeksiyonu, prostat büyüklüğü gibi tanı almış kişilerin böbrekle ilgili testleri yaptırmalarını önermekteyiz. Kalp hastalığı varsa, kalp krizi geçirdiyse veya yetmezliği tanısı varsa, bu kişilerin böbreklerini kontrol ettirmeleri gerekli. Kan ve idrar testiyle 'böbrek yetmezliği başlamış mı veya herhangi bir böbrek hasarı var mı ?' çok kolay anlaşılabilmekte" dedi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Altun ise böbrek sağlığı için tuzun azaltılmasının önemine vurgu yaparak, şunları söyledi: "Türkiye'de tuz ile savaş, nefrologların en önemli savaşlarından biri. Çünkü Türkiye dünya ortalamasının üzerinde tuz tüketen bir ülke. Gıdalar içinde, özellikle ekmek, önemli derecede tuz içeriğine sahip. Türkiye'de ortalama 400-500 gram kadar ekmek tüketiliyor. Ekmek, günlük aldığımız tuzun neredeyse yarısına kadar olan kısmından sorumlu. Dolayısıyla ekmeğin içindeki tuzun azaltılması, ülke adına büyük bir avantaja dönüştü." (AA) YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Boğaçayı Ovası yılda 7,5 milim denize batıyor Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Dipova, küresel düzeyde deniz seviyesindeki yükselmenin yılda ortalama 3,2 milimetreye ulaştığını, Antalya merkezinde lüks otel ve konutların bulunduğu Boğaçayı Ovası'nda ise deniz seviyesinin, tektonik hareketlerin de etkisiyle yılda 7,5 milim yükseldiğini bildirdi. ANTALYA - Dipova, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küresel iklim değişikliğinin beklenen etkilerinden birinin deniz seviyelerindeki yükselme olduğunu kaydetti. Geçen yüzyılda deniz seviyesinin dünya genelinde ortalama 10-25 santimetre yükseldiğini belirten Dipova, "Bu olayın 1860 yılından beri atmosfer sıcaklığının 0,3-0,6 santigrat derece yükselmesiyle ilişkisi vardır. Sıcaklık artışı ile buzullar erimekte ve ayrıca tüm su kütleleri genleşmektedir. 1990'dan sonra deniz seviyesi yükselmesi yılda 3 milimetrenin üzerine çıkmış, 3,2 milimetre olmuştur" dedi. İklim değişikliği alanında çalışmalar yapan Birleşmiş Milletler'in bir alt kuruluşu Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarında, 21. Yüzyıl'da deniz seviyesinin 1 metre yükselebileceğinin belirtildiğine işaret eden Dipova, NASA liderliğinde yapılan bir araştırmada da Batı Antarktika'da eriyen buzulların geri döndürülemez biçimde çekildiğinin ortaya çıktığına değindi. Doç. Dr. Dipova, buzulların bu hızla yok olması halinde, küresel deniz seviyesinin yaklaşık 1,2 metre yükseleceğinin hesaplandığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Kıyı bölgeleri ve küçük adalar tehlike altındadır. Güçsüz ekonomiye sahip gelişmekte olan ülkeler büyük bir riskle yüz yüzedir. Mevcut koşullarda deniz seviyesinin 1 metre yükselmesiyle Uruguay'ın yüzde 0,05'i, Mısır'ın yüzde 1'i, Hollanda'nın yüzde 6'sı ve Bangladeş'in yüzde 5'inin sular altında kalacağı tahmin edilmektedir. Deniz seviyesi yükselmesi- nin etkileri şimdiden şehirleri etkilemeye başlamıştır. Venedik'te yüksek gelgit seviyelerinde su seviyesi yol kotunun üstüne çıktığından yayaların yürümesi için platformlar inşa edilmiştir. Londra'da deniz seviyesi yükselmesinden korunmak için Thames nehrinin ağzına bir bariyer yapılmıştır. Yüksek deniz seviyesi yüksek gelgit, kuvvetli dalga ve tsunami gibi ekstrem olayların da şiddetini artıracaktır. Denizlerin yükselmesi kıyı alanlarda tatlı su kaynaklarına da zarar verecektir. Kıyı su alanları tuzlu suyun yeraltı sularına karışması yüzünden tehlike altındadır." Küresel iklim değişimlerinin Türkiye üzerindeki etkilerini de anlatan Doç. Dr. Nihat Dipova, deniz seviyesindeki değişimleri ölçmek amacıyla Akdeniz'de Antalya, Ege Denizi'nde Bodrum, Marmara Denizi'nde Erdek ve Karadeniz'de Samsun'a gelişmiş mareograf istasyonları kurulduğunu bildirdi. Harita Genel Komutanlığı Jeodezi Dairesi Başkanlığına bağlı veri merkezi ve yerel mareograf istasyonları ile Türkiye Ulusal Deniz Seviyesi İzleme Sistemi'nin de (TUDES) kurulduğuna işaret eden Dipova, "Bu çalışma sonuçlarına göre Türkiye kıyılarında ortalama deniz seviyesi, belirgin olarak yükselmektedir. Yerel deniz seviyesi değişimlerinin yerleşim alanlarında verimli toprakların, yol gibi mühendislik yapılarının deniz suyu altında kalmasına sebep olabileceği değerlendirilmektedir" dedi. (AA) Ağaçlandırma çalışmaları için 120 bin geçici işçi alınacak KIRŞEHİR - Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Lütfi Akca, ülke genelinde bu yıl 300-350 bin hektar alanda ağaçlandırma çalışması yapılmasını öngördüklerini, bu kapsamda 120 bin geçici işçi istihdam edileceğini söyledi. Akca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de ağaçlandırma çalışmalarının, hazırlanan eylem programları doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirtti. Türkiye'deki ağaçlandırma çalışmalarının, dünya çapında dikkati çektiğini ifade eden Akca, "OECD tarafından bir süre önce hazırlanan rapora göre, Türkiye ağaçlandırma çalışmalarında Çin'den sonra dünyada ikinci sırada yer alıyor. Bizden sonra Hindistan geliyor. Avrupa Çevre Ajansının yeni açıkladığı 2014 yılı raporunda ise Türkiye ağaçlandırma faaliyetleri bakımından Avrupa birincisi. Ülkemizdeki başarılı ağaçlandırma çalışmalarından, uluslararası toplantılarda övgüyle bahsediliyor" dedi. Akca, ülke genelinde 2015 yılında yaklaşık 300-350 bin hektar alanda 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 3 4 5 6 ağaçlandırma çalışması yapılmasını öngördüklerini belirterek, şöyle devam etti: "Ülkemizin, aşağı yukarı her yerinde ağaçlandırma çalışması yapıyoruz. Faaliyetlerimizi, orman varlığının daha az olduğu yerlerde yoğun olarak gerçekleştiriyoruz. Örneğin Konya, Kırşehir, Kırıkkale, Tokat, Yozgat, Çorum, Kayseri ve Şanlıurfa'da yoğun faaliyetlerimiz olacak." Müsteşar Akca, ağaçlandırma çalışmaları kapsamında bu yıl adeta seferberlik ilan ettiklerini vurgulayarak, şunları 7 11 14 Mart 2015 Cumartesi 8 9 10 kaydetti: "Devlet, Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında Orman Genel Müdürlüğüne 120 bin geçici işçi veriyor. 120 bin geçici işçi ile ilave sahaları ağaçlandırarak belirlenen hedefin de üzerine çıkacağız. Bu da ağaçlandırma açısından önemli bir proje. 2015 yılı, ağaçlandırma faaliyetleri açısından önemli bir yıl olacak. Çalışmaları yürütürken personel açısından herhangi bir sıkıntı yaşanmayacak." Kırşehir'in ormancılık faaliyetleri bakımından Türkiye ortalamasının gerisinde kalan illerden olduğunu anımsatan Akca, son 10 yılda yapılan çalışmalarla orman varlığının artırılmasında önemli aşama kaydedildiğine işaret etti. Akca, Kırşehir'de 2015 yılında yaklaşık 65 bin dekar arazide ormancılık faaliyetlerinin gerçekleştirileceğini belirterek, çalışmalar kapsamında 1 milyon fidanın toprakla buluşturulmasını ve böylece göstergeleri daha iyi seviyeye taşımayı amaçladıklarını sözlerine ekledi. (AA) BULMACA Soldan sağa: 1. Hastalıklar bilimi. 2. Beden yapısı, gövde yapısı. – Tembel hayvan. 3. Gemilerde veya kalelerde, topçu mevzilerinde topun makine bölümünü ve topçuları koruyacak biçimde yapılmış zırhlı kule. – Dar ve kalınca tahta. 4. Bir renk. – Sepilenmiş koyun derisi. 5. Duman karası. – Cevizin yeşil kabuğu. 6. Görkem, heybet. – Nesne, şey. 7. Dayanıklılık sağlamak için ayakkabıların altına çakılan çivi. 8. Parkinson hastalığının başlıca belirtisi olan hareket yeteneğinin kaybolması. – Evrensel alıcı kan grubu. 9. Bir nota. – Edebiyatta etkiyi arttırmak için bir şeyin tersini söyleyerek alay etme. 10. Sersem, budala, ebleh. – Afrika’da bir başkent. 11. Arapçada su. – İstikbal, gelecek. – Karışık renkli. 12. Yazı hokkası, divit. – İlgeç. 13. Aşiret, boy, klan. – Yabancı. 14. Yengeç. 15. Korkuluk, küpeşte. – Kuzu sesi. 16. İlgili. 17. Japonya’da kullanılmış eski bir hacim ölçüsü. – Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan. – Eski dilde sürekli, kalıcı, daimi. 18. İrlanda Cumhuriyet Ordusunun kısaltması. – Bir tür ince ve değerli kumaş. 19. Kesin. – İyiye yakın. 20. Sermaye, kapital. – Şube, dal. Yukarıdan aşağıya: 1. Oyunda yenen ya da yenilenin olmaması durumu, berabere kalma. – İki şey arasında açıklık oluşturmak, yarı açmak. – Keçi yolu. 2. Çözümleme, tahlil. – Bir tür etli ve büyük zeytin. – Nispet. 3. Bir halk sazı. – İçki meclislerinde içki dağıtan kimse. – Eski dilde baba. – Arjantin’in plaka işareti. – Soyundan gelinen kimse. 4. Yolcu evi. – Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca. – Akıtma. – Parola. 5. Borsada belli bir miktar hisse senedini belirtmekte kullanılan işlem birimi. – meşin kesmek için kullanılan araç. – Uzaduyum. 6. Müstahkem mevki. – Zorla, zoraki. – Maksat, gaye, amaç. – Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya. 7. İki yanı keskin tıraş bıçağı. – Tırpana balığı. – Isparta ilinin bir ilçesi. 8. Bildik, tanıdık. ÇÖZÜMÜ – Tanrı buyruklarını yerine getirme. – Düzenli işleyen. 9. Eskiden Arapların Recep ayında kestikBUGÜN leri kurban. – Gizlemek, saklamak, kamufle etmek. 13. SAYFADA – Kobaltın simgesi. 10. Atın başına geçirilen dizgin ve süsler. – Bitki bilimi, botanik. – Denizlerin çekilmesiyle oluşmuş yurtlanmaya elverişli bölge. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin [email protected] TÜRK’ÜN BELASI: UCUBE AYDIN büyük ölçüde karanlık ve yaban Türk milleti özellikle 1839’da ilan edilen Tanzimat’tan beri ne çekiyorsa aydınlar işgal etmiş vaziyettedir. tepesine musallat olan ucube aydınBunlar, emperyalist Batı adına sözlarından çekiyor. Ucube, şaşılacak, cülük yapan, Türk milletinin dinini, hayret edilecek, acayip, tuhaf, garip, dilini, kültürünü, tarihini, örfünü âdesaçma gibi anlamlara geliyor. tini, millî değerlerini, bayrağını, Tanzimat’tan beri okumuş yazmış, Atatürk’ünü, cumhuriyetini aşağılaAvrupa’da tahsil görmüş ya da zihin- yan, yok etmeye uğraşan, etnik siyalerini, batılı bilgi ve fikirlerle örgüle- seti körükleyerek Türk millet birliğimiş olan bir kısım aydınlar, kendileni parçalamaya çalışan, Türk milletirini Türk milletinin millî, İslamî, ni gâvurun ayağı altında paspas yapyerli, değerlerinden soyutlamış, mak için olağanüstü gayret gösteren kendi milletine, tarihine, atalarına, fitne fücur adamlardır. dinine, kültürüne, vatanına yabancıBunlar, gazetelerde yazdıklarında, laşmışlardır. Bunlar, düşünce yapılatelevizyonlarda konuştuklarında Türk rını, bakış açılarını emperyalist milletinin menfaatleri için değil; Batının felsefesi, inanışı, siyaseti ile tamamen emperyalist Batılı devletleşekillendirmişler ve Türk milletini rin çıkarları adına konuşurlar. Batının gözlüğüyle aşağılamışlar, Bunların Türk’ün ruhuyla, kalbiyle, yargılamışlar ve eleştirmişlerdir. beyniyle, kültürel hafızasıyla, tarihBugün de kendilerine liberal, sel mirasıyla, gelecek tasarımıyla komünist, Avrupa Birlikçi, hiçbir organik bağı yoktur. Bunlar, Amerikancı, Ermenici, Kürtçü, bilemperyalist Batının bize dönük mem neci denilen bir ucube aydın sömürgeci politikalarının sözcülüğügüruhu var ki Türk milletini mannü yapan tercüme aydınlardır. kurtlaştırmak, yerli, millî ve dinî Türk milleti, yok olmak istemiyordeğerlerinden uzaklaştırıp içi boş bir sa önce bu ucube, yaban, karanlık, sürüye dönüştürmek için insanüstü satılık, kiralık aydın makulesini iyi bir gayret içindedirler. tanımalıdır. Türk’e Türk düşmanlığı yaparak Yakup Kadri’nin romanında Ahmet kariyer yapan bu güruh, bugün de Celal, kendi temsilciliğinde Türk milletimizin başına belâ olmaya aydınını özeleştiriye tabi tutar ve iç devam ediyor. sorgulama yaşar. Buna göre milletine Yakup Kadri Karaosmanoğlu, meşyabancılaşmış aydın, hem suçludur hur Yaban (1932) adlı romanında hem de büyük bir sorumluluk altınmilletine yabancılaşmış ve yabanlaşdadır. Bu sorgulama romanda şöyle mış bu aydın tipini roman kişisi geçer: Ahmet Celal’in ağzından özeleştirel “Bunun sebebi Türk münevveri bir biçimde şöyle verir: (aydını) gene sensin! Bu viran ülke “Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: ve bu yoksul insan kitlesi için ne Türk entelektüeli, Türk okumuşu, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız yaptın? Yıllarca, yüz yıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa dünya içinde bir garip münzevidir. hâlinde katı toprak üstüne attıktan Bir münzevi mi? Hayır, bir galat-ı sonra, şimdi de gelip ondan tiksinhilkat (yaratılış hatası) demeliyim. mek hakkını kendinde buluyorsun. Öyle ya, bir mahluk (yaratık) tasavAnadolu halkının bir ruhu vardı, vur edin ki hangi ırktan, ne cinsten nüfuz edemedin. Bir kafası vardı olduğu belli değildir. Kendi vatanı aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, addettiği (saydığı) memleketin dibine besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir doğru ilerledikçe kendi kökünden toprak vardı, işletemedin. Onu, behiuzaklaştığını hissediyor. Hissetmese miyetin (hayvanî duyguların), cehlin bile etrafında hasıl olan (meydana (cehaletin) ve yoksulluğun ve kıtlığın gelen) boşluk soğuk ve itici hava, elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru ona her an kendi toprağından sökülgöğün arasında bir yabanî ot gibi müş bir aykırı, bir acayip nebat bitti. Şimdi elinde orak buraya hasa(bitki) olduğunu bildiriyor. da gelmişsin. Ne ektin ki ne biçecekHer memleketin köylüsü ile okusin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri muş yazmış zümresi arasında aynı mi? Tabii ellerine batacak. Tabii derin uçurum mevcut mudur? ayaklarına batacak. İşte, her yanın Bilmiyorum. Fakat, mektep görmüş şerha şerha (yarılmış bir halde) kanıbir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı yor ve sen acıdan yüzünü buruşturuyorsun, öfkeden yumruklarını sıkıİngiliz’le bir Pencap’lı Hintli arasınyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, daki farktan daha büyüktür. Bunu senin kendi eserindir, senin kendi yazarken elim titriyor.” (s.20-21) eserindir.” (s.95) Bugün gazete ve televizyonları “Türkiye'nin markaları”, 60 bin çocuğu giydirdi KIRKLARELİ - Birleşmiş Markalar Derneği'nin, "Türkiye'nin Markaları, Türkiye'nin Çocuklarını Giydiriyor Projesi" kapsamında 60 bin ihtiyaç sahibi öğrenci, bot ve mont sahibi oldu. Kırklareli'nin Pınarhisar ilçesindeki bir fabrikada, yetkililerin talepleri üzerine üretilen bot ve montlar, Türkiye'nin farklı illerindeki öğrencilere ulaştırıldı. İhtiyaç sahibi öğrencilerin çetin kış şartlarından korunması amacıyla yürütülen proje kapsamında yıl sonuna kadar 110 bin öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. Fabrika müdürü Özden Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeyi çok önemli bulduklarını söyledi. Proje çerçevesinde valilik ve milli eğitim müdürlüklerinden gelen talep üzerine üretim yaptıklarını belirten Kılıç, "Türkiye'nin çocuklarını biz giydiriyoruz. Çok mutluyuz" dedi. Kılıç, bütün iş adamlarının projeye sahip çıkmasını beklediklerini vurguladı. Projenin devam etmesini beklediklerini ifade eden Kılıç, şöyle konuştu: "Fabrikamızdan, 60 bin öğrenciye mont ve bot gönderdik. Şu anda 110 bin sipariş var. Bu projede olduğumuz için gurur duyuyoruz. İnşallah devam eder ve geniş kapsamlı olarak bütün iş adamları buna sahip çıkar, 100 bin değil 500 bin çocuğu giydiririz. Bizim isteğimiz iş adamlarının sahip çıkması, Birleşmiş Markalar Derneği'ne destek vermesidir." (AA) 12 “Akılla, Tutkuyla, Aşkla, Çalışma” 14 Mart 2015 Cumartesi ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin bana göre bir numaralı koşulu, yöneticilerin halka hesap vermesidir. Eğer yönetici halka hesap verme olgunluğuna kavuşmuşsa, o kentte yaşayan, o ülkede yaşayan herkes mutludur" dedi. Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi'nin bir yıllık hizmetlerinin tanıtıldığı Sheraton Otel'deki "Akılla, Tutkuyla, Aşkla, Çalışmaya Devam" toplantısına katıldı. Bir maliye müfettişi arkadaşının anısını anlatarak konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, arkadaşının mesai saati bitimine bir iki dakika kala gittiği Kadıköy Vergi Dairesi'nden, veraset intikal vergisi beyannamesi alamadığını söyledi. Çankaya Belediyes'nde yapılan birçok uygulamanın hemen hemen tamamının, bütün CHP'li belediyelerde yapıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Neden mi? Çünkü genel merkezde bir karar aldık. 'Belli uygulamaları bütün belediye başkanlarımız hayata geçirecektir' diye. Örneğin, bütün gecekondu bölgelerinde mutlaka kreş yapılacaktır. Kadının kent yaşamına kolay katılabileceği ortamı yaratması lazım, belediye başkanlarımızın. Size tipik bir örnek vereyim: Erzurum'un Çat ilçesi var, belediye başkanlığını CHP kazandı. Bir yılını doldurdu, gidin Çat, Erzurum'dan daha güzel. Her şey pırıl pırıl, bir yıl içinde yapıldı. Bunları yapmak mümkün mü? Evet mümkün. Önemli olan zoru başarmaktır, eğer zoru başarırsanız pek çok şeyi çözmüş oluyorsunuz." Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar'ın da toplantıda olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ilçenin eskiden kültürün ve sanatın biraz zor girdiği bir alan olduğunu söyledi. Yenimahalle'nin de çehresinin değiştiğini belirten Kılıçdaroğlu, halkın beklentilerine göre kent yaşamının şekillendirilmesinin temel görevleri olduğunun altını çizdi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: parkını yine bir CHP'li belediyenin yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Eğer herhangi bir yurttaşımız uygar bir kent görmek istiyorsa, Eskişehir'e, Muğla'ya, Aydın'a, İzmir'e, Tekirdağ'a gidebilir. Özgürlüğü teneffüs edersiniz" dedi. Halkın ödediği verginin hesabını sorması gerektiğini savunan Kemal Kılıçdaroğlu, Taşdelen'i "hesap verme onurunu" taşıdığı için kutladığını söyledi. - Taşdelen hizmetleri anlattı Alper Taşdelen de 124 mahalleye sahip ilçenin nüfus olarak 61 kentten büyük olduğunu söyledi. "Size 1 yılın hesabını veriyorum" diyen Taşdelen, "Ne söz verdiysek tuttuk. Halkımız ne istediyse yaptık. Hiçbir bahaneye sığınmadık. Buna ihtiyaç duymadık, çünkü biz bu yola akılla, tutkuyla ve aşkla çıktık" ifadesini kullandı. Temel hedeflerinin Çankaya'yı 21. Yüzyıl kenti haline getirmek olduğunu vurgulayan Taşdelen, belediyede bürokrasiye son vermek amacıyla oluşturdukları "Hoş Geldiniz Masası"nda ayda 15 bin Çankayalıya hizmet verdiklerini söyledi. Halkevlerinin önemine değinen Taşdelen, "Önemli bir şey daha var. Hep Türkkonut, Ümitköy ve Çayyolu'nda üç demokrasiden söz edilir. Demokrasinin bana göre bir numaralı koşulu yöneticilerin "Çankaya Evi" açtıklarını ve 7 tane daha açacaklarını söyledi. Bu evlerde 21 branşta halka hesap vermesidir. Eğer yönetici, bin 500 kursiyerin eğitim gördüğünü halka hesap verme olgunluğuna kavuşmuşsa o kentte yaşayan, o ülkede yaşayan belirten Taşdelen, birkaç yıl içinde Çankaya'nın bütün sokaklarını renkli, herkes mutludur. Çünkü herkes şunu çok iyi bilir; 'ödediğim verginin nerelere harcan- desenli ve kaldırımlarla donatacaklarını bildirdi. Biyolojik gölet çalışması başlattıkdığını bana yöneticiler veriyor.' Fakat larının da altını çizen Taşdelen, Ankara'nın üzülerek söyleyeyim, Türkiye ilk biyolojik göletini Ahlatlıbel tesislerinde Cumhuriyeti'nde ilk kez Sayıştay'ın mali 518 metrekarelik bir alan üzerine inşa ettikraporu gelmeden bütçe Meclis'ten geçti. Hesap vermeyen bir iktidarın bütçesi geçti. lerini dile getirdi. Yeşil alan ve park çalışmaları hakkında da bilgi veren Taşdelen, Kuşkusuz bunlar birer deneyim, bunları önümüzdeki süreçte bin 200 seyirci kapasorgulamak zorundayız." Belediyelerinin siteli Çankaya Kültür Merkezi Projesi'ni çok güzel şeyler yaptığını ancak bunların hayata geçireceklerini bildirdi. Taşdelen yeterince anlatılamadığını değerlendiren Kılıçdaroğlu, bu ay içinde bir belediyelerinin ayrıca yeni kreşler, sanat merkezleri, öğrenci yurdu ve spor tesisi gibi çok sayıda proTürkiye'nin en büyük fuarını açacağını jeyi de gerçekleştirdiklerini kaydetti. bildirdi. Türkiye'nin en büyük doğal yaşam Avrupa’nın ‘çifte güç’ endişesi MADRİD - NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'in ortaya attığı Avrupa ortak savunma projesi önerisiyle ilgili, "Böyle bir proje bizim savunma politikamızla bağdaşır. Ama AB'nin savunma için yaptığı veya yapacağı her türlü girişim NATO için zorluk yaratıcı değil, tamamlayıcı olmalıdır. Çifte güç bizi endişelendirir" dedi. İspanya'nın başkenti Madrid'de resmi temaslarda bulunan Stoltenberg, İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia Margallo ile görüşmesinden önce düzenlenen ortak basın toplantısına katıldı. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'in bir kez daha gündeme getirdiği "Avrupa'da ortak ordu" fikriyle ilgili yöneltilen sorulara cevap veren Stoltenberg, şunları söyledi: "Avrupa ortak savunma projesine karar vermek AB'yi ilgilendirir. Savunma alanında yapılacak her türlü büyük yatırım bizi sevindirir. Bu hem NATO'yu hem de AB'yi kuvvetlendirir. Böyle bir proje bizim savunma politikamız ile bağdaşır. Ama AB'nin savunma için yaptığı veya yapacağı her türlü girişim NATO için zorluk yaratıcı değil, tamamlayıcı olmalıdır. Çifte güç bizi endişelendirir. Savunma kaynakları en iyi şekilde kullanılmalıdır." İspanya Dışişleri Bakanı Margallo da "Avrupa'da ortak ordu" fikrinin Lizbon anlaşmasında yer alan uzun vadeli bir proje olduğunu ve İspanya'nın buna destek verdiğini belirtti. Margallo, NATO Genel Sekreteri'nin görüşlerini de paylaştığını vurguladı. (AA) İzlanda AB üyelik başvurusunu çekti BRÜKSEL - İzlanda 6 yıl önce yaptığı Avrupa Birliği üyelik başvurusunu geri çekti. İzlanda Dışişleri Bakanı Gunnar Sveinsson, hükümetin bu kararını, ülkesini ziyaret eden AB Dönem Başkanı Letonya'nın Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics'e bir mektup vererek resmileştirdi. İzlanda Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Hükümet, İzlanda'yı artık aday ülke olarak görmemektedir ve bundan sonra AB'den bu karara uygun davranmasını talep etmektedir. Buna ilaveten yeni politikanın, önceki hükümetin AB katılım müzakerelerinde verdiği taahhütleri hükümsüz kıldığını vurgulamaktadır" ifadesi kullanıldı. AB üyeliğine 16 Temmuz 2009'da başvuran İzlanda, katılım müzakerelerine 1 yıl sonra başlasa da 2013 yılında yapılan genel seçimlerde AB üyeliğine karşı çıkan sağ yelpazeden Bağımsızlık Partisi ve İlerleme Partisi'nin koalisyon kurup iktidara gelmesiyle tablo değişti. Brüksel'in, 13 Eylül 2013'te AB üyelik müzakerelerini askıya alan İzlanda'yı bu kararından döndürme çabaları sonuçsuz kaldı. Avrupa Serbest Ticaret Birliği, Avrupa Ekonomik Alanı ve Schengen Bölgesi'ne dahil olan İzlanda, AB ile müzakerelerde en büyük anlaşmazlığı balıkçılık konusunda yaşadı. AB yetkilileri, aşırı avlanmakla suçladıkları İzlanda'dan sıkı kotalar kabul etmesini isterken, İzlanda balıkçılık konusunda daha tecrübeli olduğunu ve AB'nin kendi uygulamalarını esas alması gerektiğini savunuyordu. Kuzey Atlantik ve Kuzey Buz Denizi arasındaki 320 bin nüfuslu ada devleti İzlanda, AB'nin kutup stratejisi açısından büyük önem taşıyordu. haber Çavuşoğlu: İngiliz kızları IŞİD’e götürenler Koalisyon istihbaratı ANKARA - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İngiltere'den IŞİD'e katılmak için ayrılan üç kızla ilgili olarak, "Bu kızlara yardım eden kişi kim çıktı biliyor musunuz? Yakalandı. Koalisyon içinde olan bir ülkenin istihbaratında çalışan biri çıktı" dedi. A Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Çavuşoğlu, ülkelerin, yabancı savaşçıların önlenmesi için tedbirlerini ve gerekirse yasalarını gözden geçirmesi gerektiğini belirtti. Bu konuda Birleşmiş Milletler kararları bulunduğunu ve bu kararlar çerçevesinde ülkelerin bu kanunları değiştirme çabası içinde olduğunu anlatan Çavuşoğlu, ancak asıl olarak bu konunun köküne inerek, bu insanların neden radikalleştiğinin sorgulanması gerektiğinin altını çizdi. Terör, artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadeleyi birlikte sürdürmek gerektiğine işaret eden Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Size bu konuda bir örnek vereyim. İngiltere'den IŞİD'e katılmak için ayrılan üç kızla ilgili olarak, ülkesi bize birkaç gün sonra bilgi verdi. Fakat bu kızlara yardım eden kişi kim çıktı biliyor musunuz? Yakalandı. Koalisyon içinde olan bir ülkenin istihbaratında çalışan biri çıktı. AB üyesi değil, ABD de değil. Koalisyonun içinde olan bir ülkenin istihbaratında çalışıyor. Ben bunu İngiltere Dışişleri Bakanına da söyledim. Bana 'genellikle olduğu gibi' dedi." Çavuşoğlu, Irak ve Suriye'de terör örgütüyle mücadelede ve kapsamlı bir strateji çerçevesinde, İncirlik dahil, tüm seçenekleri değerlendirebileceklerini daha önce de söylediklerini belirtti. Şu anda Irak'taki yeni hükümetle bir taraftan Peşmerge diğer taraftan yeni hükümetin güçleriyle IŞİD'e karşı mücadele başlatıldığını ancak hala Bağdat'ta düzenli bir ordunun olduğunu söylemenin mümkün olmayacağını ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, bu konuda ciddi eksikliklerin bulunduğunu ve bu nedenle yeni kurulacak ordulara, güvenlik güçlerine eğitim ve donatıma destek verilmesi konusunda Türkiye'ye Irak Savunma ve İçişleri bakanlarından davet geldiğini hatırlattı. "Biz de memnuniyetle bu desteği vereceğimizi söyledik" diye konuşan Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Bugüne kadar zaten hem Bağdat hem de Peşmergeye öldürücü olmayan askeri malzeme bakımından desteklerimiz oldu fakat burada özellikle ulusal muhafızların kurulması da önemli. Yani diğer bölgelerde olduğu gibi Musul'a bir ulusal muhafız kurulması gündemde. Biz kurulacak bu ulusal muhafızın da eğitimine ve donatımına katkı vereceğiz. Bunun, Musul'da yaşayan insanlardan oluşması lazım. Çünkü bir yerde terörle mücadele ediyorsanız ya da oraya istikrarı getirmek istiyorsanız, o şehirde yaşayan unsurların desteğini mutlaka sağlamanız lazım."dedi. (AA) Kanada sessiz OTTAWA- Terör örgütü DAEŞ'e katılmak üzere İngiltere'den Suriye'ye giden 3 kıza, Türkiye'de yardım ettiği belirlenen yabancı uyruklu bir kişinin gözaltına alınması Kanada gündeminin ilk sırasına oturdu. Türkiye'de gözaltına alınan kişinin, Kanada Gizli Servisi CSİS'le bağlantılı olup olmadığı konusu, Kanada Federal Parlamentosu'nda Kamu Güvenliği Bakanı Steven Blaney'e soruldu. Anamuhalefetteki Yeni Demokrat Parti Milletvekili Megan Leslie'nin yönelttiği, "Türk medyasında, CSİS'le bağlantılı bir kişinin yakalandığı söyleniyor. Doğru mu?" sorusunu cevaplayan Bakan Blaney, "Konudan haberimiz var. Operasyonel ulusal güvenlik konularında yorum yapmıyorum. Ancak biz bu tür durumlar için AntiTerör Yasası'nı çıkarmak istiyoruz" dedi. AA'nın konu ile ilgili olarak bilgi talep ettiği Kanada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Johanna Quinney, diplomatik girişimleri olup olmadığı yolundaki soruları cevapsız bıraktı. Sözcü Quinney, konunun Kanada Kamu Güvenliği Bakanlığı'nın alanına girdiğini belirterek, soruları bakanlık sözcüsüne yönlendirdi. Kanada Kamu Güvenliği Bakanlığı Basın Sözcüsü Jean-Christophe DeLeRue de, Bakan Blaney'in parlamentodaki sözlerini yinelemekle yetindi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir haber kanalına yaptığı açıklamada, kızların Suriye'ye geçişine yardım eden kişinin koalisyona üye bir ülkenin istihbaratında çalıştığının tespit edildiğini dile getirmişti. Shamima Begum (15), Amira Abase (15) ve Kadiza Sultana'nın (16), 17 Şubat'ta Londra'dan İstanbul'a gittikleri ve daha sonra Suriye'ye geçerek terör örgütü DAEŞ'e katıldıkları tahmin ediliyor. dış dünya 14 Mart 2015 Cumartesi 13 İran'ın, Irak'ta IŞİD'le mücadelesi ABD için hem yarar hem risk taşıyor Libya iç savaşındaki esirler yaşam mücadelesi veriyor Amerikalı uzmanlar, IŞİD ile mücadelenin Irak'ta ABD ile İran'ı görüş birliğine getirdiğine dikkati çekerek, kısa vadede bunun IŞİD ile savaşta iki tarafa yararlar sağlasa da uzun vadede Irak'taki mezhepsel dengeler açısından ABD ile İran'ı karşı karşıya getirebileceğini belirtiyor. WASHINGTON - Tikrit'i IŞİD'den geri almak için geçen hafta başlatılan operasyonlarda Irak güvenlik güçlerine Şii milislerden oluşan El-Haşdu'ş-Şabi (Halk Topluluğu) destek vermiş, operasyonlara İranlı askeri danışmanların da katıldığı duyuruldu. Irak'ta IŞİD'e karşı mücadelede İran ile koordinasyon ve işbirliği halinde olmadığını sürekli tekrarlayan ABD yönetimi, bu tür operasyonlarda İran ve Şii milislerin varlığının, mezhepsel gerilimleri tırmandırabileceği endişesini dile getirdi. Amerikalı uzmanlar, IŞİD ile mücadelenin Irak'ta ABD ile İran'ı aynı çizgiye getirdiğine dikkati çekti. Uzmanlar, kısa vadede bunun IŞİD'e karşı savaşta iki tarafa da yarar sağlasa da uzun vadede İran'ın Irak'ta artan etkisinin ciddi mezhepsel gerilimleri beraberinde getirebileceğinden, "birlik içinde bir Irak" isteyen ABD açısından bunun sorun teşkil edebileceğini ifade ediyor. Düşünce kuruluşu Middle East Institute uzmanlarından Alex Vatanka, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, şu anda İran'ın IŞİD ile mücadelesinin Amerika'nın ve Bağdat'ın çıkarlarına hizmet ettiğini belirterek, "IŞİD, aşırı derecede Şii karşıtı bir örgüt ve yapabilirse İran'a zarar vermek ister. Bu açıdan İranlıların neden IŞİD ile mücadele etmek istediğini anlıyorum ve birçok Amerikalı da anlıyor" dedi. Irak'ta IŞİD'e karşı "çok renkli" bir koalisyon bulunduğu yorumunu yapan Vatanka, "ABD ve İran örneğine bakın. Sessizce ve taktiksel işbirliği yapmaktan bence şimdilik iki taraf da memnun. Tabii ki doğrudan olmayan şekilde çalışıyorlar. İki taraf inkar ediyor ama gerçekte Bağdat'taki merkezi hükümet yoluyla hem İran hem ABD, IŞİD'e karşı mücadelede neredeyse birbirini tamamlayıcı Berlusconi “Rubygate” davasından yırttı ROMA - İtalya'da Yargıtay, eski Başbakan Silvio Berlusconi'ye "Rubygate" davasında üst mahkemece verilen beraat kararını onadı. Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nde görülen duruşma yaklaşık 10 saat sürerken, gece yarısı 4 yıl süren ve kamuoyunda "Bunga Bunga" ya da "Rubygate" adıyla bilinen dava sürecine noktayı koyan karar açıklandı. Reşit olmadığı dönemde Faslı Kerime el-Mahrug ile para karşılığı ilişkiye girmek ve onu tutuklu bulunduğu karakoldan salıverilmesini sağlamaktan yargılandığı davadan Haziran 2013'te aldığı 7 yıl hapis cezası, Temmuz 2014'te üst mahkemedeki temyiz davasında lehine beraatle bozulan Berlusconi'ye bir iyi haber de Yargıtay'dan geldi. Yargıtay'daki duruşmada savcılığın, Berlusconi'nin suçlu bulunmasına yönelik talebi reddedildi. Yargıtay, 78 yaşındaki eski başbakan hakkında, ikinci dereceli üst mahkemede Temmuz 2014'te verilen beraat kararını onadı. Berlusconi'nin partisi Forza Italia'nın kararı, olumlu bulduğu belirtildi. Deneyimli siyasi liderin de yakın çevresine yaptığı ilk değerlendirmelerde, "kendisine göre kabusun bitmesinden dolayı memnuniyetini" dile getirdiği ve yeniden siyaset sahnesine girmeye hazır olduğunu ifade ettiği bildirildi. Silvio Berlusconi'nin bu davayla ilgili ilk duruşması 6 Nisan 2011'de görülmüştü. 4 yıldır süren dava boyunca hem Berlusconi hem de Mahrug, cinsel ilişkiye girdikleri iddialarını reddetmişti. (AA) şekilde çalışıyor" diye konuştu. Vatanka, İran'ın Irak üzerindeki faaliyetlerini uzun vadeye dönük gözlemlemek gerektiğini ifade ederek, asıl önemli olanın İran'ın Irak'ta IŞİD ile mücadele bittikten sonra nasıl davranacağı olduğuna işaret etti. Vatanka, IŞİD'in yenilgiye uğratılmasının ardından İran'ın Abadi hükümetinin sadece Şiileri destekliyor görünmemesi ve Iraklıların kendi içinde birliğini sağlayabilmesi adına bir an önce ülkeden çekilmesi gerektiğini söyledi. Bağımsız dış politika ve savunma uzmanı Mark Perry, İran'ın IŞİD'e karşı savaşmasına karşı çıkılması halinde ABD'nin önündeki diğer seçeneğin kendi komutanlarını göndermek olduğunu ve bunu da kimsenin istemeyeceğini ifade etti. Perry, "Ne yapabiliriz ki bu konuda? Kesinlikle hiçbir şey yapamayız. Irak'ta ne zaman silahımızı ateşlesek düşman kazanıyoruz. Bırakalım bu işi İran yapsın. Eğer İran hazinesini, gençlerinin kanını Irak'ta harcamak istiyorsa sonu gelmez savaşların gerçek çözüm üretmediğini bizim daha önce Irak'ta öğrendiğimiz gibi öğrenir" ifadesini kullandı. İran'ın Irak'ta, Sünni ülkeler Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar'ın liderlik etmemesinin yarattığı boşluğu doldurduğunu dile getiren Perry, "El-Nusra'nın, El-Kaide'nin parasının birçoğunun Suudi Arabistan'dan geldiğini biliyoruz. Katar bölgedeki aşırılık yanlısı Selefileri destekliyor. Bu noktada ABD için İran'a dostça davranmak, bu ülkelere dostça davranmaktan daha fazla kazanç sağlayabilir" yorumunda bulundu. Perry, ABD ve İran'ın çıkarları IŞİD noktasında örtüşse de ABD'nin bölünmüş bir Irak istemediğine dikkati çekti ve uzun vadede bu konuya eğilmek gerektiğini vurguladı. Center for American Progress'te kıdemli uzman Hardin Lang ise İran'ın Irak güçlerinin çoğunlukla Şii milislere bağlı olacağı bir savaş planı çizdiğini belirterek, Tikrit'teki saldırının Irak'taki mücadelenin geri kalanına dair bazı sorular yarattığını söyledi. Lang, "Herkesin IŞİD'i geri püskürtmeye çalışması açısından bu olumlu bir şey ama Washington'ın perspektifinden ana kaygı, birçok insanın konuştuğu ve şikayet ettiği, İran'ın Irak içinde etkisini artırıyor olması. Bence ileriye doğru gerçek büyük sorun şu ki, arkanıza özellikle İran destekli Şii milisleri alarak belirli bir derece askeri başarı kazanabilirsiniz ama bu Irak'ın Sünni nüfusuna siyasi açıdan nasıl bir mesaj gönderecek?" dedi. Bunun yanında İran'ın artan derecede sahada öncü rol üstlenmesinin koalisyonun, Sünni üyelerinin katkılarını sorgulamasına neden olacağı görüşünü de dile getiren Lang, "ABD'nin yakın zamanda yüzleşeceği sorun bu olacak gibi" dedi. Lang, kısa vadede Bağdat hükümetinin İran'ın desteğine bağlı olmasının İran'ın bu ülke üzerindeki gücünü artırdığını ama uzun vadede koşulların farklı olabileceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "ABD olarak askerimizi çektikten sonra Irak'taki etkinliğimiz büyük oranda azaldı. Ama aynı zamanda sahada 170 bin askerimiz varken bile ülkedeki siyasi sonuçları belirleyemedik. Dolayısıyla İran'ın sahada askeri var diye siyasi tabloyu etkileyebileceği öngörüsünde pek değilim. Eğer biz 100 binden fazla askerle bunu yapamadıysak neden İran'ın yapabileceğini düşünüyoruz. Önemli olan Bağdat hükümetini siyasi olarak doğru yöne yönlendirip yönlendirmeyecekleri. Geçmişte hep bunun aksini yaptıklarını gördük." (AA) Almanya ve Avusturya'da Müslümanlara saldırılar arttı VİYANA - Avusturya ve Almanya'da yapılan bir anket, bu ülkelerde yaşayan Müslümanlara yönelik saldırıların arttığını, her üç kişiden ikisinin en az bir kez ırkçı saldırıya maruz kaldığını gösterdi. Türk mühendisler tarafından geliştirilen "XPeople" adlı elektronik oylama sistemiyle "Avrupa'da Irkçılık Araştırması" kapsamında bir anket yapıldı. Avusturya ve Almanya'da yaşayan Türk kökenli Müslümanların katıldığı ankette, bu kişilere sözlü veya fiziki olarak ırkçı saldırıya maruz kalıp kalmadıkları soruldu. Binin üzerinde katılımcıyla yapılan anketin sonuçlarına göre, son bir yıl içinde her üç kişiden ikisi en az bir kere ırkçı mağduriyet yaşadı, her 11 kişiden biri ise fiziksel saldırıya uğradı. Ankete göre, Avusturya'da son bir yılda sözlüve fiziksel saldırıya maruz kalanların oranı yüzde 72,3 oldu. Bu sayının yüzde 8,9'unu fiziksel saldırı, yüzde 63,4'ünü sözlü saldırı oluşturdu. Almanya'da ise sözlü ve fiziksel ırkçılığa maruz kalanların oranı yüzde 63,8 oldu. "Irkçılığın son 1 yıl içinde arttığını düşünüyor musunuz?" sorusuna Avusturya'da yüzde 89,9, Almanya'da ise yüzde 87,1 "evet" cevabı çıktı. Irkçılığın özellikle Müslümanlara yönelik yapıldığını düşünenlerin oranı Avusturya'da yüzde 88,6, Almanya'da yüzde 81,8 oldu. (AA) TRABLUS - Libya'da emekli General Halife Hafter'in geçen yıl başkent Trablus'taki geçiş yönetimi Milli Genel Kongre'ye (MGK) karşı başlattığı darbe girişimleri sonucu patlak veren iç savaş şiddetlenerek devam ediyor. Silahlı yerel grupların etkin olduğu ülkede, çatışmalar sırasında ele geçirilen esirlerin ise zor şartlar altında yaşadığı ve ağır işkenceler gördüğü iddia ediliyor. Altı milyon nüfuslu ülkede fiilen Trablus ve Tobruk'ta iki ayrı hükümetin ve çok sayıda silahlı grubun bulunması sebebiyle kaç hapishanede ne kadar tutuklunun olduğu net olarak bilinmiyor. Başkent Trablus'un 80 km batısındaki Zlitan kenti yakınlarında bulunan Milita Hapishanesi'ne giren Anadolu Ajansı ekibi, cezaevini görüntüledi. Şartları diğerlerine göre oldukça iyi görünen cezaevinde 70 mahkum bulunuyor. AA muhabirine bilgi veren cezaevi müdürü Ali Zableh, mahkumların çoğunluğunun Zintan'da, Libya Şafağı Koalisyonu (Fecr-i Libya) güçlerine karşı çatışırken esir alınan kişiler olduğunu söyledi. Zableh, ''Buradaki mahkumların savcılık soruşturmasında verdikleri ifadelerde, eski Kaddafi rejiminin devamı niteliğinde olan Zintan'daki kabile güçleri ile birlikte bize karşı savaştıkları anlaşıldı. Savcılık incelemesinden sonra mahkemeye çıkarılıyorlar ve hakim kararını veriyor. Biz buradaki mahkumlara en iyi şekilde davranıyoruz'' dedi. Zintan yakınlarındaki Aycilet'te savaşırken 45 gün önce Fecr-i Libya güçlerince ele geçirilen mahkumlardan W. N. ise kabile güçlerinin kendisini para vaadiyle kandırdığını iddia ederek, ''Milisler bana yalan söyledi. Savaşırken uyuşturucu kullanıp sürekli alkol aldıklarını gördüm. Bunları görünce de gidip Fecr-i Libya güçlerine teslim oldum. Kabile güçleri bize para sözü vermişti lakin ben hiç para görmedim. Çok kişi kandırılıp savaşmaya getiriliyor ama sonra uyuşturucu bağımlısı oluyor. Onlara tavsiyem eğer problemlerden uzak kalmak istiyorsanız gidin, evinizde oturun'' şeklinde konuştu. Milita Hapishanesi'ndeki esirler her koğuşta dörder kişi kalıyor ve üç öğün yemek veriliyor. Ayrıca mahkumlar belirli aralıklarla avluya çıkabiliyor. Ancak bazı cezaevlerinde aynı koğuşta onlarca kişinin soğukta, elektrik ve su olmayan yerlerde tutulduğu belirtiliyor. Mahkumların ağır işlerde çalıştırılmasına ilaveten işkence, tecavüz, aç bırakılma, hastalık sırasında muayene olamama gibi iddialar ve özellikle de esirlerin tutulduğu cezaevlerindeki yaşam koşulları, insan hakları ihlallerini gözler önüne seriyor. (AA) BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 14 14 Mart 2015 Cumartesi Avrupa’dan gelen turist sayısı her yıl 1 milyon civarında artacak ANTALYA - Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, Avrupa'da her yıl seyahat eden kişi sayısının ortalama 30 milyon arttığını belirterek, "Avrupa coğrafyasında hiçbir şey yapmasak bile Türkiye'ye gelen turist sayısı her yıl 1 milyon civarında artacak" diye konuştu. Ayık, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) tarafından bir otelde düzenlenen ANSİAD 2015 Yılı 5. Olağan Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2014'te Türkiye'ye 36 milyon 800 bin, Antalya'ya ise 11 milyon 500 bin yabancı turistin geldiğini söyledi. Antalya'ya geçen yıl en fazla turistin Rusya ve Almanya'dan geldiğini kaydeden Ayık, bu iki ülke turistinin şehre gelen toplam turist sayısının yarısından fazlasını oluşturduğunu ifade etti. Rusya'nın Ukrayna ile yaşadığı kriz ve Avrupa Birliği ülkelerinin Rusya'ya uyguladığı ambargoların etkileriyle birçok olayın yaşandığını anlatan Ayık, bu gelişmelerin 2015 yılında turizmle ilgili birçok şeyde belirleyici olacağını vurguladı. Ayık, geçen yıl Avrupa'da 585 milyon kişinin seyahat ettiğini belirterek, şöyle konuştu: "Avrupa'da her yıl seyahat eden kişi sayısı ortalama 30 milyon civarında artıyor. Avrupa coğrafyasında hiçbir şey yapmasak bile Türkiye'ye gelen turist sayısı her yıl 1 milyon civarında artacak. Biz biraz gayret ettiğimizde bu sayı 2-3 milyona çıkacak. Geçen 15 yıllık zamanda ülkeye gelen turist sayısında gerçekten çok dinamik bir yapı sergiledik." Son yıllarda Avrupa'nın yanı sıra Rusya'ya da erken rezervasyon mantığını yerleştirdiklerini ifade eden Ayık, "Rusya ile Ukrayna arasında yaşana krizden ve onun arkasından Avrupa'dan Rusya'ya gelen çeşitli ekonomik baskılardan sonra 2014 Eylül'den itibaren bu ülkeden gelen misafir sayılarında son yıllarda ilk defa gerileme yaşandı. Rusya'dan gelen turist sayısında son 20 yıl içinde ilk defa eylül ayından bu yana bizi de şaşırtan çok dramatik düşüşle devam ediyoruz" dedi. Ayık, Almanya'nın başkenti Berlin'de bu yıl 49'uncusu düzenlenen UIuslararası Turizm Borsası (ITB) Fuarı'nda Yunanistan'ın geçen yıl ve bu yıl daha iyi göründüğünü dile getirdi. Avrupa'da farklı uygulamalar ile dayanışma olduğuna dikkati çeken Ayık, "Almanya, Yunanistan'da tatil yapan her vatandaşına 500 avro destekleme yapıyor. Paraları Yunanlılara kaptırdılar. Bu paraların geri çıkması lazım. Onun için böyle bir destek veriyorlar" diye konuştu. (AA) ISSN 1308-7622 Yıl: 45 Sayı: 15116 14 Mart 2015 Cumartesi GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah. 2412 Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: 0312 397 49 79 - [email protected] Basıldığı Yer: Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Nevşehir'deki Mazı altı şehri turizme kazandırılıyor TURİZM Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya'da, restorasyonu tamamlanan Mazı Yer Altı Şehri ziyarete açılacak. NEVŞEHİR - İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Cengiz Ekici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kapadokya bölgesinde yaklaşık 200 yer altı şehrinin bulunduğunu, Nevşehir'de ise bugüne kadar Derinkuyu, Kaymaklı, Tatlarin ve Özkonak yer altı şehirlerinin ziyarete açıldığını söyledi. 1995 yılında köylüler tarafından bulunan ancak çökmeler nedeniyle 2013'te kapatılan Ürgüp ilçesindeki Mazı Yer Altı Şehri'nin restorasyon ve çevre düzenlemesinin tamamlanarak ziyarete hazır hale getirildiğini anlatan Ekici, "Tarihi M.Ö, 2'nci yüzyıla kadar uzanan şehrin 3 katı ziyarete açık olacak. Diğer katları gezmenin küçük girişlerden dolayı zor olduğu görüldü. Ziyarete açılan bölümlerin geniş ve yüksek olması özellikle yaşlı turistlerin rahatça gezebilmesine olanak sağlayacak" dedi. Ekici, Mazı'nın, Nevşehir'deki diğer yer altı şehirlerinden farklı olarak içinde banyo bulunduğunu belirterek, "Burası da diğer yer altı şehirleri gibi savunma amaçlı yapılan bir şehir. Müze giriş fiyatı 8 lira olarak belirlendi. Geliri Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğüne aktarılacak" dedi. Kapadokya'nın ziyaretçilere, Mavi Marmara'ya Samsun’da yoğun ilgi SAMSUN - İHH İnsani Yardım Vakfı ve Canik Belediyesi'nin düzenlediği organizasyonla Samsunlularla buluşan, Gazze'ye insani yardım götürürken İsrail askerleri tarafından yapılan baskında 9 kişinin öldüğü, 30 kişinin yaralandığı Mavi Marmara gemisini 4 günde 12 bin kişi gezdi. 15 Mart'ta kentten ayrılacak geminin 50 binin üzerinde ziyaretçi ağırlaması bekleniyor. İHH İnsani Yardım Vakfı İl Temsilcisi Ömer İdris Akdin, AA muhabirine, Mavi Marmara gemisinin Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı dolayısıyla Samsun'a geldiğini söyledi. Samsunport Sanayi Rıhtımı'na 7 Mart'ta demirlenen geminin hafta içi limandan çekilerek açıkta ziyaretçilerini kabul ettiğini anlatan Akdin, gemiye ulaşımın botlarla sağlandığını belirtti. Gemide, Çanakkale Savaşı'nın önemi ve mazlum coğrafyalardaki insanların durumuyla alakalı birçok konferans verildiğini dile getiren Akdin, şöyle konuştu: "Bu konferanslara üniversite ve liselerdeki öğrencilerimiz katılıyor. Gemi, 15 Mart Pazar gününe kadar ziyarete açık. Şu ana kadar 12 bin civarında ziyaretçi aldık. İnşallah 50 binin üzerinde ziyaretçi almayı planlıyoruz. Yoğun talep var. Cumartesi günü gemi yine limana yanaşacak, şimdi deniz ortasında. O zaman daha çok ziyaretçi alacağız. İçerisinde mazlum coğrafyaları anlatan fotoğraflar olan sergimiz var." (AA) hayal güçlerinin ötesinde olağanüstü doğa harikalarını, estetik ve zarafetle donatarak sunan bir bölge olduğunu aktaran Ekici, şöyle konuştu: "Bizim öncelikli hedefimiz turistlerin konaklama gün sayısını arttırmak olacak. Acente ve turizm şirketleriyle bu konuları görüşüyoruz. Bölgede en çok ziyaret edilen mekanlar arasında yer altı şehirleri bulunuyor. Şu anda en çok ziyaretçiyi Kaymaklı Yer Altı Şehri çekiyor. Mazı Yer Altı Şehri'nin de turizme kazandırılmasıyla bölgedeki turistlerin geceleme oranı ve turist sayısı artacaktır." (AA) ABONE TALEP FORMU $',62<$', )ù50$$', 6$'(&(7h=(/.ùúù/(5 9(5*ù180$5$6,9(5*ù'$ù5(6ù 6$'(&(7h=(/.ùúù/(5 6$'(&(7h=(/.ùúù/(5 $'5(6 6(07ù/d(ú(+ù5 3267$.2'87(/()21*60 (3267$7&.ù0/ù.12 $%21(/ù.6h5(6ù<,//,.<,//,. g'(0(ú(./ù3(úù1..$57,DOÖQPÖûWÖU $ERQHOLNELWLûWDULKLQGHQLWLEDUHQJQ|QFHDERQHOLNLSWDOL\D]ÖOÖûHNLOGHLVWHQPHGLøLWDNWLUGHDERQHOLNVUHVL\ÖOX]D\DFDNWÖU 7$5ù+ )RUPGDNLELOJLOHULQHNVLNVL]GROGXUXOXSLP]DODQPDVÖQGDQYHWDUDIÖPÖ]DXODûPDVÖQGDQVRQUDDERQH OLNLûOHPOHULQL]EDûOD\DFDNWÖU <HGLJQ*D]HWHVLQH $ERQH2OPDNùVWL\RUXP Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: 0312 368 04 09 Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. www.yedigungazetesi.com.tr Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: 0 312 384 30 70 Pbx Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) ù0=$ <XNDUÖGDNLELOJLOHULQGRøUXOXøXQXNDEXOYHEH\DQHGL\RUXP %HOLUWWLøLPJD]HWHJD]HWHOHULQDGUHVLPHJ|QGHULOPHVLQLRQD\OÖ\RUXP :2 <,91 4; 8735 *5; <97: 7/2 <+; .6/ < . 3* :8' 8<, 612 :11 4: <-65' 69<; 6/,;7 944 1-6 ;6< ;<* 6<:6< 87;1;8#97927:;87 0.6$ 438 98, 8; <5;4;/<;043 4:1<: 2< %698: 0/8 <*94 6<+%7- 9*<( 12 /. 6;5 <+9 5;28:7<.7;4;<: 0+: (: 6/2 6989<5;;7' 87:69 4/ :7: .,0 4: 7: 8( 4: 8/8<, <8: 7795 %8:2 38 / 8.295 :8: 9)<4 87;638 9$ :5. +9796$< <56 .6; 6<4:4 295 .7; 8. /&< -0. :A :5. 84:<, 6-7 4> 7:69 13#3<(% :? ;61 BA * ;B >9@ -2 B=, >?> $ "$ $ >AB $6@ & # % " ' ! $ # $ # $ERQHOLNùûOHPOHULYH'DøÖWÖPÖ<DSDQ)LUPD *UXS%LULNLP0DWEDDFÖOÖN <D\ÖQFÖOÖN%LOLûLP0HG\D6$1YH7ù&$ú %DWÖNHQW<HQL%DWÖ0DK6RNDN1R <HQLPDKDOOH$1.$5$ ZZZ\HGLJXQJD]HWHVLFRPWUJD]HWH\HGLJXQ#JPDLOFRP =8 ;B9A @( -= ; B92 @6 <5@8 9@> ;<5 ?B@ ?6A. B+@ @=AB 8 =A. 9'B ,><A5 B), @=A B), 0@>A <4B @=@ 41 94= .B5 @ A9A ;>; ;> A:A> <A 7B1?=B? A=B B89?: @6 6@ 0@ @B0 7 ?<:?'B# @: @+@/ B0@9;=>?>B?> 31A95 A: A>B2=@B6 &?& A=? B8@ ?8' >; 8@ =A8 /6 >B@ 9?<< =@8 ?=: > @/ )A @+@ ;&; "B8@'B!2- ?/9 7=1 3?- 1@8@ 9;'B :@:;5B :;8 ?B:A( 50 @3 @/ B?<A %?> A @/;>; @& =?> 7 A-B!AB# (<7 >B? @5 B3A >@ 792 32 >. A >B+ @8 (@ @+ -A=@6 =8A ; 1;= 1A>?> :A :2 94= " $= 5A9B" =B2 <;B /8@><7. *0 8@><@@/@=;A<B#@ =2( 9A 1@ 8B1 A> :@ :?9 % %2 B <B;<;%+<A9. 9A0 ;-B8@ =A 5@ B:A >B?<8B =@8 =?69<A A< A %<4 ;<@ B1; =, ! & 4 <@/<@=;>; .B9A <A BA> =/; (?< A8 8?> 8@ =@8 B:A =5 92- 8<@ +A :?'B A<B!A >7 7 $% " 5@ =6?>?B= B:A 4=6 =@632 2> ?<A & ! :A >7 9A=?B -A A=@63 4B: 4> ' ' ! & ! & 2<7 8=A 0B2 2- 4/ A< A .B @ @9B ,= A> ?6A (?<.B597=B)B :A 7/ ?'B 2<59?=: <? )A @0%A B# <A9 @0 A+ ;B" 5@>B); @ @> @3 8% ;= /8 <A3 #@ .B 4 ?B+AB =8@;<5;/9 @-9;' :A =1A6 2<7B82=@8 A6?B3 63 !4 =@8 B1; ?=5 A=@ @> @ &4694 >: B2- ;6;>:<@=;> 34 (A=<A 3? 3A ;/B@%/;5 :A ?5 =8? ?= !4 @B1@8B3@8<@ ;<B1 ?B6A% A5 @6 2> B17 >B> A(?>6;<B,>=;>:@ <4> 1, @6A9A A=A :A.B@ %<@ B 6?3 >7%B+ =?> B62>7 $ 62 8A9<A ?5 "* #$ * @> ?B6A% A(?&' * * <?6 =A 'B ), # ' & ** % "* 5? @> >7 ) :4<0@@3;0=@6320;> ?B *1@5?:BB-A@>B@ $ 9? B B B B B < B < < B B B B B B B B B B B B < < < < < < < B B < < < < B < < B B B B B B B B B B B B B B B B < < < < B B B B B B B B < < < < B B B B < < < < < < < B < < < < < < < < < < < < < B B > >@ 7> 2=7 5? 92= >2(<7 :A 5?<<A%28B, A=@ B17 .B8 . B2-4>:A <@=@8 5@ .B "A =8B ?>B B?% 3<A 6 8?> B!4A:B?% -;<@>B,> 5@ :464@&@ @ ,& ?<?/ 1A6?.55 )4 0@ B@<5@ ? 94= 0@ 9<?:?='B9<A=B) 57 ;>@ :A<A6 7 5A ?3A @<9 @ >7 8;3 66@6 54 (7 32 0@ <:7 >4 :? B B > :A <A= 4> A> <5 85 B&7 B!4= B " @> 3A < B B :? >B8?>1:4<0 B;=@9 35 5A ?B+A B17 =7 7> :7 5 5< ( 7<9@ 7B* .B@0 &B4<A 9?.B >A 632> <7> 8 B%2 ;=@9 A=A "$ @0B A8B4& :?'B /9?= 2(<7.B?B),=4/5 8<A B B B B B B B B B B B B B B B $ 14 Mart 2015 Cumartesi Sneijder, Milli Takıma karşı oynayacak ANKARA - 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016) Elemeleri'nde 28 Mart'ta Türkiye ve hazırlık maçında 31 Mart'ta İspanya ile karşılaşacak Hollanda Milli Takımı'nın aday kadrosu açıklandı. Hollanda Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, tek- Yüzme bilmiyordu, Türkiye şampiyonu oldu nik direktör Guus Hiddink tarafından belirlenen 28 kişilik kadroda, Galatasaray'dan Wesley Sneijder de yer aldı. Sakatlığı devam eden Manchester United'ın golcüsü Robin van Persie'nin yerine ise kadroya Wolfsburg'dan Bas Dost dahil edildi. (AA) “Müslüman olmayı düşünüyorum” SAKARYA- Sakarya'da 35 yaşında öğrendiği yüzmede birçok Türkiye şampiyonluğu bulunan Görme Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü sporcusu Fedai Özal (37), artık olimpiyatlarda yarışmak istiyor. Türkiye şampiyonu yüzücü Özal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 yıl önce başladığı yüzmede önemli başarılara imza attığını söyledi. "Başladığımda yüzmeyi bilmiyordum" diyen Özal, "50 metre uzunluğundaki havuzu 5-6 dakikada bitiriyordum. Oldukça fazla çalıştık. Çalışmanın sonucunda güzel bir başarı elde ettik. İlk girdiğim yarışta hem şampiyon oldum hem de rekoru kırdım" diye konuştu. Özal, birinciliğin kendisini daha da hırslandırdığına işaret ederek, "Yaşımın ilerlediğini düşünüyordum ama baktım ki 20'li yaşlardaki gençleri havuzda geride bırakınca dedim 'bizde daha bir şeyler var herhalde.' Kırdığım rekoru bu yıl bir daha kırdım. 50 metreyi 49 saniyede bitirirken, 46'da bitirmeyi başardım" ifadesini kullandı. Antrenmanlarda 40 saniyeye kadar düşürdüğünü ancak yarışlarda istenmeyen olayların başa gelebildiğini kaydeden Özal, rekorun yine de elinde olmasının güzel bir şey olduğunu dile getirdi. Fedai Özal, bazı arkadaşlarının gözlüksüz, kendisinin siyah gözlük takarak yarıştığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üç kategoride yüzülüyor. O bakımdan bizim biraz daha farklı oluyor. Her yüzmemiz birbirini tutmayabiliyor. Yüzerken kulvar sıkıntısı yaşayabiliyoruz. Bu spora başlamamda bir diğer Türkiye şampiyonu arkadaşımız Yusuf Durdurmuş etkili oldu. Daha sonra başkanımız bizde bir şeyler olduğuna inandı ki bırakmadı hiç. Gerekirse bizi burada boğacak duruma getirdi ama iyi ki de yaptı, bu duruma geldik. Şimdi 10 altın, 10 gümüş ve 3 bronz madal- yam var." Spora ilk başladığında ailesinin sıcak bakmadığını anlatan Özal, gezip geldiğini zannettiklerini ama başarı gelince memnun kalmaya başladıklarını aktardı. Özal, insanlarda engellilere karşı bilinçlenmenin arttığına işaret ederek, "Bazen insanlara çarpıyoruz, durumumuzu anlatmak da zor oluyor ama 'görmüyorum' deyince artık daha çok yardımcı oluyorlar. Eskisi gibi değil" diye konuştu. Devletin çeşitli spor aktivitelerine destek olduğunu vurgulayan Özal, "Eve kapanıp kalmak iyi bir şey değil. Hiç kimse evinde 'görmüyorum' diye oturmasın. Bu işi biz yapabiliyorsak herkes yapabilir. Buraya Hendek'ten geliyorum, iki araç değiştiriyorum. Dört saat yol çekiyorum. Atletizmde de disk atma şampiyonuyum. Güllede ikinci oldum. Buna benzer bir sürü faaliyet var. Bir şeylerle meşgul olsunlar" tavsiyesinde bulundu. (AA) KONYA- Spor Toto Süper Lig takımlarından Torku Konyaspor'un devre arasında kadrosuna kattığı Güney Afrikalı May Mahlangu, Müslüman olmayı düşünüyor. Futbola 2004 yılında Stars of Africa Academy'de başlayan May Mahlangu, 20062008 yıllarında ülkesinde Alexandra United forması giydi. 2008'de İsveç'in IF Helsingborg takımına transfer olan Mahlangu, 2008-2009 sezonunda kiralık olarak Hassleholm'da 98 maçta 7 gollük performans sergiledi. Son olarak İsveç Süper Lig ekiplerinden IFK Göteborg'da forma giyen ve 24 maçta sahaya çıkan Mahlangu, 5 gol kaydetti. Devre arasında Torku Konyaspor'a transfer olan Mahlangu, Türkiye'ye adapte olmaya çalışıyor. Fenerbahçe maçında Torku Konyaspor'u 1-0 öne geçiren golü attıktan sonra son zamanlarda moda olan secdeye giden Mahlangu, kariyeri boyuncu gol attıktan sonra hep şükrettiğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Secde konusunda Fenerbahçeli Moussa Sow ve Beşiktaşlı Demba Ba'ya özenmedim. Babam Müslüman, annem ise Hristiyandı. Babamla camiye, annemle kiliseye gittim. Her iki din için de çevremde insanlar oldu ve onlarla büyüdüm. O yüzden yarı Müslümanım yarı Hristiyanım. Türkiye'ye geldikten sonra Müslümanlarla daha çok etkileşime girdim. Burada İslama ilgim arttı. Müslüman arkadaşlarımın yanında olduğum için onlarla daha da kaynaştık. Müslüman olmayı düşüyorum." (AA) Roberto Carlos'un Akigo'su İZMİR (AA)- Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Akhisar Belediyespor'u 17. haftadan beri çalıştıran Roberto Carlos, 7 lig maçında 9 puan topladı. 17. haftadaki Eskişehirspor maçıyla Akhisar Belediyespor'daki görevine başlayan Roberto Carlos, 7 lig maçında 2 galibiyet, 3 beraberlik ve 2 yenilgi aldı. Bu müsabakalarda 9 gol atan Ege temsilcisi kalesinde de 11 gol gördü. Bu süreçte Medicana Sivasspor ve İstanbul Başakşehir'e 2-0'lık sonuçlarla mağlup olan Akhisar Belediyespor, Suat Altın Kayseri Erciyesspor'u 1-0 ve Fenerbahçe'yi 2-1'lik skorlarla mağlup etti. Ege temsilcisi, Eskişehirspor, Balıkesirspor ve Kasımpaşa ile aynı skorlarla 2-2 berabere kaldı. Ligde 7 maçlık süreçte topladığı 9 puanla maç başına 1,29'luk ortalama yakalayan Roberto Carlos, Akhisar Belediyespor'da sezona başlayan Mustafa Reşit Akçay 15 maçtaki 1,13 puan ortalamasını geride bıraktı. Süper Lig'de cumartesi günü Kardemir Karabükspor'u konuk edecek Akhisar Belediyespor'un teknik direktörü Roberto Carlos 7 haftalık süreçte ilk 11'de 20 farklı futbolcusuna şans verdi. Bilal Kısa, Dogulao ve Güray Vural tüm maçlara ilk 11'de başlarken, Custodio, Gekas, Kadir Keleş ve Oğuz Dağlaroğlu 6, Merter Yüce ise 5 maçta ilk 11'de yer aldı. Bu futbolcuların dışında Bruno, İsmail Konuk, Tolga Ünlü dörder, Orhan Taşdelen, Pekin Köşnek ve Sertan Vardar üçer, Ahmet Cebe, Emrah Tuncel, Koray Arslan, LuaLua, Mehmet Akyüz ve Zokora ise birer kez ilk 11'de müsabakaya başladı. (AA) Edin Dzeko, City'de mutlu SARAYBOSNA - Bosna Hersekli milli futbolcu Edin Dzeko, Manchester City'den ayrılacağı yönündeki spekülasyonlara yorum yapmadığını, Manchester City'de mutlu olduğunu söyledi. Dzeko, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hakkındaki transfer iddialarından Premier Lig'deki şampiyonluk yarışına, UEFA Şampiyonlar Ligi'nden milli takıma birçok konuda değerlendirmede bulundu. Önceki hafta oynadıkları Liverpool maçında takımının tek golünü kaydeden ve bu golle dördüncü sezonunu geçirdiği Premier Lig'de 50. golüne ulaşan Dzeko, bunun "mükemmel bir his" olduğunu söyledi. Dzeko, "Gol atmak benim işim. Dört sezondur buradayım ve sürekli oynuyorum. Sadece bu sezon sakatlığım nedeniyle iki ay sahalardan uzak kaldım. Belki daha fazla gol atabilirdim ama şikayetçi değilim. Durumumdan son derece memnunum ve gollerime önümüzdeki günlerde de devam etmek için çalışacağım" ifadesini kullandı. (AA) 14 Mart 2015 Cumartesi Togo'da "Köleler Evi" adıyla bilinen yaklaşık 2 asır kölelerin zincirlendiği bina müzeye dönüştürülecek. Togo’daki tarihi “Köleler Evi” müzeye dönüştürülecek LOME -"Köleler Evi"nin (Woold Home) rehberliğini yapan ve müze fikrini ortaya atan Assiakoley Edmond, AA'ya açıklamasında, evin 2006'da uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle onarıldığını ancak bunun yetersiz olduğunu söyledi. Binanın tamamen restore edilip müzeye çevrilmesi gerektiğini belirten Edmond, "Herkes köle evini görmek istiyor. Turistler ve büyüklerinin geçmişi hakkında bilgi almak isteyen öğrenciler, gruplar halinde bu eve geliyor. Ziyaretçilerin çoğu kölelerin bağlandığı zincirleri görmeyi talep ediyor" dedi. "Kolilerde bekleyen birçok eşya var" diyen Edmond, evin çok eski olması nedeniyle hiçbir eşyayı sergileyemediklerini belirtti. İnsan hakları alanında etkin rol üstlenen eski Kültür Bakanı Hamadu Yakkubu da hükümetin evi müzeye dönüştürme fikrini takdir ettiğini ve uygun bir zamanda bu yönde adım atılabileceğini söyledi. Başkent Lome'ye 35 kilometre uzaklıktaki Agbodrafo bölgesindeki ev, yasa dışı köle ticareti yapmak amacıyla etraftan görülmemesi için çalılıkların tam ortasına inşa edilmişti. Afrika ve Brezilya kültürlerinden esinlenilerek inşa edilen evde bir salon ve 6 oda bulunuyor. Evin uzunluğu yaklaşık 21, eni ise 10 metre. Evin odalarında köle ticareti yapan kişiler yaşarken, uzunluğu 1,5 metre olan karanlık bodrum katında köleler bulunuyordu. Alçak olmasından dolayı köleler burada ayağa bile kalkamıyor ve dizlerinin üzerinde durmak zorunda kalıyordu. Ayrıca evde en az 200 yıllık sandalyeler, kanepeler, masalar ve dolaplar bulunuyor. İngiltere'nin eski sömürgesi Togo'da 1807 yılında kölelik yasaklanmış ancak 1852 yıllarına kadar binlerce kişi köleliğe zorlanmıştı. Batı Afrika'daki kölelik üzerine araştırma yapan Afrika ve Amerikan ortaklığında çalışmalar yürüten bir ekip sayesinde 1999 yılında evin varlığı ortaya çıktı. UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesine 8 Ocak 2002'de eklenen "Köleler Evi", söz konusu tarihten bu yana turistlerin akınına uğruyor. (AA) Bu biberon 59 bin lira Bu da “Portatif araç çadırı” DÜZCE- ÖMER ÜRER - Düzce'de aracını olumsuz hava şartlarından korumak isteyen emekli Turgut Yılmaz (61), uzaktan kumandalı, tamamen kapanabilen ve yeri değiştirebilen "portatif çadır garaj" üretti. Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, piyasada artık lüks araçların olduğunu ve bu araçların korunması anlamında bir eksiklik hissettiği için böyle bir sistemi, deneme yanılma yöntemiyle geliştirdiğini belirtti. Evinin önünde kurduğu küçük imalathanede çalışmalarını sürdürdüğünü aktaran Yılmaz, geliştirdiği sistemle pratik bir garaj imal ettiğini vurguladı. "Kurduğum sistem portatif, çok amaçlı çadır garaj sistemi. Her aşamasını düşünerek yaptım" diyen Yılmaz, "Şu anda sadece otomobil için planladım ama üzerinde küçük bir oynamayla piknik çadırı, depo ve barınma amaçlı kullanılan çadır da olabilir. Elektrik bağlantısı ile uzaktan kumandalı olup çift tarafı tamamen kapanan bir çadır. Elektrik olmayan yerlerde akü bağlantısı veya elle de çalışabiliyor" ifadesini kullandı. Yılmaz, imal ettiği ürünün dünyada henüz benzerinin olmadığını ve Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) başvuru yaptığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "TPE'den gelen yetkililer, garajı incelediler ve patent başvurumu kabul ettiler. Başvurumun sonuçlanmasını bek- BALIKESİR - ZAFER AKPINAR - Bir firma tarafından tasarlanan, 22 karatlık 2 bin 200 pırlanta taş bulunan biberon, 59 bin liradan satışa sunuldu. Firmanın sahibi Ömer Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık iki yıl önce piyasaya sürdükleri kendi tasarımları pırlanta emz- alıcı bulduğunu anlattı. Bir süredir üzerinde çalıştıkları yine kendi tasarımları olan, patentleri kendilerine ait pırlanta biberonu da satışa sunduklarını dile getiren Kaya, şöyle konuştu: "Bebeklere hediye anlamında çeyrek altın, bileklik, tulum ve oyuncak gibi klasik hediyelerin dışına çıkmak isteyenlerin bu biberona da ilgi göstereceğine inanıyorum. Biberonun ağızlık ile cam kısmı (mamanın ya da sütün doldurulduğu bölüm) arasındaki kısım 24 gram 18 ayar altından yapıldı. Bu altın kısmın üzerine 2 bin 200 pırlanta taş işlendi. 22 karatlık pırlantanın bulunduğu bu biberonu 59 bin liradan satışa sunduk. İstanbul Mücevher Fuarı'nda görücüye çıkan pırlanta biberon altın, ilk gününde ilgi gördü." Pırlanta emziğe yurt içi ve dışında özellikle Arapların ilgi iğin yurt içi ve dışında talep gördüğünü, halen 22 bin liradan sattıklarını söyledi. Altın emzik ve biberon da ürettiklerini dile getiren Kaya, altın biberonun 2 bin liradan gösterdiğini ve satışlarının oldukça iyi gittiğini belirten Kaya, pırlanta biberonu da Türkiye pazarına sunduktan sonra ihraç edeceklerini sözlerine ekledi. (AA) liyorum. Yaklaşık 10 ay süren bir çalışma neticesinde son haline getirdim ve artık seri üretime geçeceğim. Hafif bir sistem olduğu için iki kişi rahatlıkla yerini değiştirebiliyor. Altında yere sabitlemek için alanlar var, istenirse sabit bir şekilde de kullanılabiliyor. Az yer kaplaması nedeniyle çok kullanışlı oldu. Sadece bir aracın park alanı kadar alana kuruluyor. 2 metre 60 santimetre eninde 5 metre genişliğinde bir alanda kullanılıyor. Fakat sistemin kapalı hali 2 metre 60 santimetre en, 1 metre 40 santimetre boyunda oluyor. Tamamen özel parçalarla imal ettim ve yapısında el işçiliği var. Sistemi görenler öncelikle çok şaşırıyor, özel siparişler almaya başladım." (AA)
© Copyright 2024 Paperzz