2014/II SAYI: 144 YIL: 24 T Ü M B E L E D İ Y E V E G E N E L H İ Z M E T İ Ş Ç İ L E R İ S E N D İ K A S I YAY I N O R G A N I www.hizmet-is.org.tr Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuz toplandı Torba yasa yürürlüğe girdi HAK-İŞ’ten taşeron işçiliği ile ilgili kapsamlı araştırma Bölge eğitim seminerlerimiz sürüyor HİZMET-İŞ ülkemizin ikinci büyük sendikası! 3 HA 9 K . K U YA -İ T L ŞI Ş A N D I I EMEĞE DEĞER! HİZMET-İŞ TÜM BELEDİYE VE GENEL HİZMET İŞÇİLERİ SENDİKASI ÜÇ AYLIK YAYIN ORGANI YIL: 24 SAYI: 144 2014/II SAHİBİ Hizmet-İş Sendikası Adına Mahmut ARSLAN Genel Başkan GENEL YAYIN YÖNETMENİ Ali Osman KART Genel Eğitim Sekreteri SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Av. Hüseyin ÖZ 1. Hukuk Müşaviri YAYIN KOORDİNATÖRÜ Yahya DÜZENLİ Genel Başkan Danışmanı YAYINA HAZIRLIK Sami SANDAL HİZMET-İŞ Basın Müşavirliği YÖNETİM VE YAZIŞMA ADRESİ GMK Bulvarı No: 86 Maltepe ANKARA T. (0312) 231 8710 (4 hat) F. (0312) 231 9889 www.hizmet-is.org.tr [email protected] GRAFİK TASARIM VE BASKI ALEF Tanıtım Hizmetleri İbrahim ALTUNCU aleftanitim.com Baskı Hizmetleri: Ayrıntı (S. Nu: 13987) Stok Foto: dollarphotoclub.com ISSN: 1306-3650 Yaygın süreli yayın Ücretsizdir Yayınlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarına aittir. Yazılar kaynak gösterilerek alıntılanabilir HİZMET-İŞ SENDİKASI ULUSLARARASI KAMU HİZMETLERİ SENDİKALARI FEDERASYONU (PSI) VE AVRUPA KAMU HİZMETLERİ SENDİKALARI FEDERASYONU (EPSU) ÜYESİDİR HİZMET-İŞ SENDİKASI HAK-İŞ KONFEDERASYONU ÜYESİDİR 1 2 4 6 12 17 18 19 25 26 26 28 32 34 37 38 39 39 42 48 49 50 52 58 62 64 65 68 70 72 EDİTÖR’DEN BAŞKANDAN GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULUMUZ TOPLANDI HAK-İŞ 39. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI HAK-İŞ’TEN TAŞERON İŞÇİLİK ARAŞTIRMASI KÖŞE/FAHRETTIN KÜTÜKÇÜ ERMENEK’TE MADEN FACİASI TORBA YASA YÜRÜRLÜKTE EPSU KONGRESİNE KATILDIK EPSU HEYETİNDEN ZİYARET AZERBAYCAN HEYETİ ZİYARET TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA GÜNDEM KİK HEYETİNDEN BAŞBAKAN’A ZİYARET EĞİTİM SEMİNERLERİ SÜRÜYOR HİZMET-İŞ TÜRKİYE’NİN İKİNCİ BÜYÜK SENDİKASI 3. ULUSLARARASI SU FORUMU’NA KATILDIK KOCAELİ ŞUBEMİZDEN PİKNİK KAYSERİ DEVLET HASTANESİ ÇALIŞANLARI HİZMET-İŞ’TE ŞUBE GENEL KURULLARI YÖNETİM EKONOMİK SOSYAL GÖSTERGELER REİS SEATTLE’IN MEKTUBU TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ SÖYLEŞİ/DENİZLİ BELEDİYE BAŞKANI HUKUK ÜYELERİMİZDEN OKURLARIMIZDAN TARİHİMİZDEN KARELER OKUMALAR BİR FİLM, BİR BELGESEL KÖŞE/ALİ OSMAN KART EDİTÖR’DEN İnisiyatif alma, teklif üretme... Ü Temsil ettiği kitlenin sorunlarını çözüm mekanizmalarına taşıyabilme ve etkileme gücüyle mesafe katetmesi, STÖ’lerin önemini daha bir artırıyor. Bu anlamda sendikaların, siyasetin gölgesinde kalma, siyasetin gölgesine sığınma değil, bizatihi inisiyatif alma ve kullanma yönünde bir irade ortaya koymaları gerekiyor. lkemiz siyasi, sosyal ve ekonomik olarak sürekli teyakkuz halinde olmayı gerektiren bir konjonktüre sahip. Özellikli siyasî konjonktürün belirleyici olduğu ve gündemin birinci maddesi haline geldiği bir ortamda diğer çözüm bekleyen sorunlar gündemin arka sıralarında yer alıyor. Sivil toplum örgütlerinin de gücü, teklif üretme kapasitesi ve problem çözme yeteneği de burada ortaya çıkıyor. Temsil ettiği kitlenin sorunlarını çözüm mekanizmalarına taşıyabilme ve etkileme gücüyle mesafe katetmesi, STÖ’lerin önemini daha bir artırıyor. Bu anlamda sendikaların, siyasetin gölgesinde kalma, siyasetin gölgesine sığınma değil, bizatihi inisiyatif alma ve kullanma yönünde bir irade ortaya koymaları gerekiyor. Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ’in bu anlamda kurumsal olarak temsil ettiğimiz tabanı da aşan tüm emekçilerin yaşadığı kronik sorunlara karşı duyarlılık gösteren tavrı ve tarzı, gerekeni gerektiğinde ve zamanında ortaya koyan muhtevalı çıkışları sorunları kökünden çözemese de sonuca doğru önemli mesafe almayı beraberinde getiriyor. Bu anlamda, ülkemizin son yıllarda giderek şiddetlenen taşeronlaşma ve çağdaş köleliğe dönüşen taşeron işçiliği konusunda yıllardır yürüttüğümüz çalışmalar, bir nebze de olsa taşeron işçilerin bazı kronik sorunlarına iyileştirmeler getirdi. Bu konuda söz konusu 6552 Sayılı Torba Kanun’la ilgili sendikamız Hukuk Müşavirliğinin değerlendirmesini iç sayfalarımızda okuyacaksınız. Erdemli bir sendikal inşa için emek ve değer’in ne ifade ettiğine dair Genel Başkanımızın Emeğe Değer başlıklı başyazısı yazısını sunuyoruz. Konfederasyonumuz HAK-İŞ 39. kuruluş yıldönümünü görkemli bir etkinlikle kutladı. Başbakan Sayın Davutoğlu’nun ve bakanlarımızın da katıldıkları etkinlikte 3. Kısa Film Yarışması’nın ödülleri de verildi. HAK-İŞ sanata ve emeğe verdiği değeri böyle nitelikli etkinliklerle vurgularken, genç sinemacıların yarışmaya yoğun katılımları dikkat çekti. Her zaman ve zeminde emeğin, düşüncenin, sanatın destekçisi olan HAK-İŞ Konfederasyonu bugüne ve geleceğe taşıyacağı sendikal kültürü sanat diliyle de ifade ediyor. Genel Eğitim Sekreterimiz ve Genel Mali Sekreterimizin bu sayıdaki köşe yazıları da Eğitim, Örgütlenme ve sosyal projelere ilişkin düşüncelerini okuyabilirsiniz. Her sayımızda ayrı bir muhtevada size sunduğumuz Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, Klasik, Yönetim, Tebessüm, Kitap, Bir film Bir belgesel sayfalarımızla da önünüzdeyiz. Her sayımızda bir Belediye Başkanımızla yaptığımız söyleşide sayfalarımızı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Osman Zolan’a ayırdık. Ayrıca Konfederasyonumuz HAKİŞ’ten haberler, Şube Genel Kurullarımız, Toplu İş Sözleşmelerimiz, Uluslararası Etkinliklerimiz, Türkiye ve Dünya Gündemi, Üyelerimizden/ Okuyucularımızdan sayfalarımızla da ülkemizi ve dünyayı takip etmeye sürdürüyoruz. Bir sonraki sayıya kadar esen kalın… hizmet-iş sendikası 1 başkan’dan MAHMUT ARSLAN [email protected] [email protected] twitter: @hakismahmut HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Emeğe Değer... Bugünün ve geleceğin dünyasında öncelikle sendikalar, değişen ve kompleks hale gelen endüstri ilişkilerinde yeni arayışları tüm kesimlerden önce başlatmalı, ele almalı, tartışmalı ve emek-değer kaynaklı bir sistemin uluslararası ölçekte egemen kılınması için çaba sarfetmelidir. 2 hizmet-iş sendikası Emek ve değer… İki ayrı kelime olmasına rağmen, birlikte oluşturduğu kavramsal bütünlük ve derinlik, bizim HAK-İŞ/HİZMETİŞ olarak “erdemli bir sendikal inşa” vurgusuyla ifade ettiğimiz yeni sendikal anlayışın oturduğu eksene işaret ediyor. Bu kavramı “emeğe değer” şeklinde formüle ettiğimizde, emeğin değerle buluşması, değere bürünmesiyle birlikte hem “emeğe değer” veren bir anlayışa, hem de “emeğe değer katan” ve “emeğin bizatihi bir değer” olduğunu ifade eden bir çizgiye vurgu yapmak istiyoruz. İnsanlık tarihi boyunca emeğin değerle olan ilişkisinde emek ya değersiz hale getirilmiş, karşılığı olmayan meta düzeyine indirgenmiş; ya da emeğin kutsallığından hareketle takdir edilmiş ve hakkı verilmiş bir değer olarak süregelmiştir. Yeryüzünde ilk insanla başlayan toplumsal hareketin öznesi emek olmuştur, son insana kadar olmaya da devam edecektir. Modern anlamda sendikal hareketin doğuşuna zemin hazırlayan sebeplere göz attığımızda, emeğin değersizleştirilmesine, aşağılanmasına, işkenceye dönüşen üretim süreçlerine karşı haklı bir tepkiden kaynaklanan muhalif bir bilincin oluştuğunu görürüz. Ancak, oldukça uzun bir süre doğal zemininden uzaklaşan, emek ve alınteri mücadelesi giderek ideolojik mücadeleye dönüşmüş, emek başat bir değer olmak yerine, bu ideolojik mücadelenin aracı haline getirilmiştir. HAK-İŞ’in kurulduğu 1970’li yıllarda işçi hareketine yeni bir yüz, yeni bir ses ve yeni bir muhteva getirmek amacıyla, medeniyet temellerimizden kaynaklanan kurumsal bir sendikal harekete kapı açılmıştır. Değerlerle sendikacılık yapmayı öncelemiş bir kadronun başlattığı, aynı çizgi üzerinde 39. yıldönümünde, yarım yüzyıla yaklaşan bir birikim ve deneyimle olgun bir kimlikle varoluşunu sürdürmektedir. Tarih, coğrafya ve kültür dünyamızın toplumsal dokusuna bakıldığında, ilk manifesto metinlerden olan Yusuf Has Hacip’in emeğe kutsal bir değer atfeden tanımının bugün hâlâ geçerliliğini koruduğunu görülür. “Ömür aziz değil, emek azizdir” diyen Yusuf Has Hacip,“emeksiz ömre yazık!” sözüyle de emekle bezenmemiş hayatın boşa harcandığına vurgu yapar. Hayatın azizliği, yaşamaya değer olması emekle kaimdir. Bu bağlamda, kendi kültürümüzde emeğin değer haline geldiği bir yapıyı Ahilik sisteminde görüyoruz. Ahilik, tarihsel çizgide; örgütlenme modeliyle, ilkeleriyle, çalışma ahlâkıyla emek ve değerin en üst düzeyde temsil edildiği bir sisteme sahipti. Sadece emek verenleri değil, bu emeğin karşılığını alın teri kurumadan verenleri de adil bir çizgide uzlaştıran, çalışma barışını esas alan bir bütünlüğe sahipti. “Emeğe değer” katan bizim eylemlerimizdir, emeğe ilişkin takındığımız tutumdur. Sendikal hareketin “emek ve değer” ekseninden sapmadan yürüyüşü, onun varlık nedenlerinin ortadan kalkmaması için mutlak gereklidir. Varlık nedeninizi sürekli kılacak bir varoluş biçimi ancak “değer”le kaimdir. Konjonktüre veya lokal eylemlere endeksli bir varoluş biçimi sonuç itibariyle şartlar ortadan kalktığında veya değiştiğinde varlık nedenin ortadan kalkmasına ve sendikal hareketin gereksiz ve anlamsızlığını ortaya çıkarır. Oysa ki, sendikal hareket, emeğin değerler etrafında örgütlenmesini zeminine taşıyan bir dinamizme sahiptir. Değişen dünya, değişen Türkiye şartları ve değişen endüstri ilişkileri içerisinde, her şart altında emeğin temsilini sürekli kılacak yeni değerler üretebilecek yapı, sendikal hareketin sürekliliği ve sürdürülebilirliğinin teminatı ve gerekçesi olacaktır. HAK-İŞ/HİZMET-İŞ’in bu dinamik süreçlere intibaktaki hareket kabiliyeti değerlerle sendikacılık yapabilme özelliğidir. Aynı şekilde sosyal ortak olarak diğer paydaşlarımızın (Hükümet, İşveren) da emeği önceleyen söylem ve uygulamaları, emeğin her şeyin üzerinde bir değer haline gelmesinde önemlidir. Son derece dinamik bir karakteri olan çalışma hayatının sürdürülebilir olabilmesi için yapılacak düzenlemelerde emeğe değerin göstergesi olacak hususların varlığı çalışma hayatının ve onu yöneten-yönlendiren zihniyetin emek eksenli bir zihniyet olduğunu ortaya çıkaracaktır. Yeni keşifler değil, yeni kapılar arama ve aralamanın çabasındayız. Emeğin değerinin olmadığı bir dünyada emekçinin de değeri yoktur. Emekçinin, işsizlik gerekçe gösterilerek düşük ücretle terbiye edilmesi ve bilhassa ekmeğin sadakat karşılığında verilmesi emeği değersizleştirir. Emekçinin değerinin olmadığı yerde insanlığın da değeri yoktur. Çünkü hayat emekten ibarettir. Böyle anlaşılmadığı takdirde insan türünün devamını sağlayan üretimin de bir değerinin olmadığı sonucu ile karşılaşırız. Unutulmamalı ki; üretime değer katan emektir. Günümüzde çalışma ilişkilerinin sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için emek-değer ekseninde bir zihniyetin egemen olması gerekir. Tarihsel süreçte, vahşi kapitalist üretim süreçlerinin sonucu değer kabul edilmiştir. Bunun anlamı; makine emekçi, onun ürünü de değerdir. İnsana/emekçiye de geçtiğimiz yüzyılda bu gözle bakıldığı ve sadece mekanik bir aygıt kabul edildiği, onun için de gayr-i insani şartlarda çalıştırıldığı için hak arayışından kaynaklanan emek hareketi örgütlenmiş ve sendikal hareketin doğmasına neden olmuştur. İnsanın olduğu yerde değer, emeğin değerli olduğu yerde insan vardır; emeğin değersizleştiği yerde ise iradesi elinden alınmış, kaslarından ibaret bir köle vardır. Bir halk şairinin söylediği gibi; “Şu insan dedikleri, El ayakla baş değil. İnsan manaya derler, Suret ile kaş değil.” Çalışma Hayatımızın son aylarda trajik sonuçlarıyla ortaya çıkan iki kronik sorunu olan taşeron işçiliği ile iş sağlığı ve güvenliği konularında yapılan yasal düzenlemeler de gösteriyor ki; vahim sonuçlar ortaya çıkmadan emeğe verilmesi gereken değerin verilmemesi sonucunda hep birlikte ülke olarak gözyaşı döküyoruz, insan varlığımızı madenlerde, şantiyelerde, tersanelerde ve daha birçok üretim alanlarında heba ediyoruz. Biz, bu anlamda geleneğimizde önemli bir özdeyiş olan “bir musibetin bin nasihattan evlâ” olduğuna değil, bunca yaşadığımız acı deneyimlerden sonra “bir nasihatin bin musibete tercih” edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun içindir ki emeğin değerini sürekli vurgulamaya devam ediyoruz, edeceğiz. Sadece vurgulamak değil, işyerlerinde, madenlerde, şantiyelerde, tersanelerde, fabrikalarda vs. tüm üretim alanlarında bir sosyal ortak olarak yükseltmemiz gereken sesimiz EMEĞE DEĞER olmalıdır! Bugünün ve geleceğin dünyasında öncelikle sendikalar, değişen ve kompleks hale gelen endüstri ilişkilerinde yeni arayışları tüm kesimlerden önce başlatmalı, ele almalı, tartışmalı ve emek-değer kaynaklı bir sistemin uluslararası ölçekte egemen kılınması için çaba sarfetmelidir. Küreselleşmenin aynı zamanda yerel değerlerin önemini de ortaya çıkardığı gerçeğinden hareketle, tarihsel deneyim ve birikimlerde emek-değer kaynaklı bir arayışa denk düşen bir sendikal modeli inşa edebiliriz. Emeğin değere, değerin de emeğe dönüştüğü bir endüstriyel ilişkiler düzenini hem ülkemizin hem de modern dünyanın öncelemesi gerektiğini düşünüyoruz. hizmet-iş sendikası 3 haberler Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuz toplandı Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantımız, 21 Ekim 2014’te Ankara’da gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Genel Yönetim Kurulu üyelerimiz, Genel Denetleme Kurulu, Genel Disiplin Kurulu, Profesyonel Şube Başkan ve Yöneticileri, İl ve Bölge Başkanları, Genel Merkez Danışman ve Uzmanları katıldı. Başkanlar Kurulu toplantısında bir konuşma yapan Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 4 hizmet-iş sendikası sendikamızın 35 yıllık mücadelesinde Türkiye’nin 2. büyük, işkolumuzun da en büyük sendikası olarak büyümesini sürdürdüğünü dile getirerek, “Büyük olmak kadar zirvede kalabilmek de önemlidir” dedi. Bu minvalde, mevcut yapıyı geleceğe nasıl taşıyabiliriz çabasıyla daha torba yasa çıkmadan Sendikamız Hizmet-İş’in 35. Kuruluş Yıldönümü etkinliklerinde 81 ilden 5 bini aşkın taşeron işçisiyle “Sendika Seni Korur, Hakkın Bize Emanet” temalı örgütlenme kampanyasını başlattıklarını, aradan geçen süre zarfında 40 bini aşkın yeni üye kazandıklarını; ama hedefin 600 bin taşeron işçisinin tamamının Sendikamıza üye yapılması olduğunu belirten Arslan, “Esas mesele sendikayı büyütmek değildir. Amacımız Türkiye’ye, mazlumlara, mağdurlara hizmet etmek, bunun için de ülkemizin en büyük sendikası olmaktır. “Yapabileceğimiz halde yapamadıklarımız- dan da sorumluyuz” diye konuşan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nasıl ki yöremizin, bölgemizin, küremizin ve tüm dünya mağdurlarının Hak-İş’ten, Hizmet-İş’ten alacağı varsa ülkemizde 1 milyonu aşkın taşeron işçi- sinin de bizden alacağı olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple teşkilatımızın daha da güçlenmesi için daha çok mücadele etmeliyiz. Hak-İş/ Hizmet-İş çatısı altında olmanın kıymetini bilmeliyiz.” İstanbul’da yaşanan üzücü asansör faciasından sonra mevcut İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndaki eksiklikleri giderebilmek amacıyla Sayın Başbakan ile Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile bir araya gelerek uzun soluklu toplantılar yaptıklarını kaydeden Arslan, yakın zaman içerisinde gerekli değişikliklerin TBMM gündemine geleceğini ve bu konudaki hükümleri Tis taslaklarına da koyacaklarını söyledi. Arslan, geçtiğimiz günlerde Kobani bahanesiyle sivil halkı hedef alarak, sokakların karıştırılmasını, binaların, araç-gereçlerin yakılıp yıkılmasına karşı çıktıklarını; fakat bu gizli oyunların milletimizin sağduyusuyla başarısız olması karşısında da sevinç duyduğunu dile getirdi. Çözüm sürecinin sabote edilmeye ve barış ortamının bozulmasına çalışılmasının hem içeriden hem de dışarıdan istenmediğini vurgulayan Arslan, bu tip kaygıların Türkiye’nin güçlenmesinin önüne set çekilmek istenmesinden kaynaklı olduğunu söyledi. Arslan, Hak-İş ailesi olarak bu ülkenin barışını, huzurunu istiyor; sorumlu davranmaya özen gösteriyoruz diyerek bu yüzden, ülkenin barışını birlikte inşa etmek zorunda olduklarını belirtti. Toplantının devamında Genel Yönetim Kurulu Üyelerimiz de kendi alanlarıyla ilgili Başkanlar Kurulu üyelerini bilgilendirdikten sonra Genel Başkan Yardımcımız Av. Hüseyin Öz, Torba Yasa ve Taşeronlaşma Uygulamalarına yönelik 6360 sayılı kanun ve 6552 sayılı kanunla ilgili bilgilendirme yaptı, soruları cevaplandırdı. haberler HAK-İŞ 39. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in 39. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri, 22-23 Ekim 2014 tarihlerinde Ankara Rixos Otel’de yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Törene, Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, HAK-İŞ Konfederasyonu Kurucularından Eski Genel Başkan Yasin Hatipoğlu, TBMM İdari Amiri, AK Parti Çorum Milletvekili ve HAK-İŞ Onursal Başkanı Salim Uslu, AK Parti MKYK Üyesi, Manisa Milletvekili ve Onursal Başkanımız Hüseyin Tanrıverdi, ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, çok sayıda Milletvekili, siyasi parti ve sivil toplum 6 hizmet-iş sendikası örgütü temsilcisi, bürokrat ve basın mensubu yoğun katılım gösterdi. Sendikamız Hizmet-İş Genel Yönetim Kurulu üyeleri, şube ve il başkanlarının yoğun katılım gösterdiği 39. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında ilk olarak 22 Ekim 2014 akşamı Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla gerçekleştirilen “III. Hak-İş Kısa Film Emek Yarışması” ödül töreni gerçekleştirildi. Arslan: “HAK-İŞ Mensupları, Büyük Medeniyet İnşasının Emekçileridir” Genel Başkanımız Mahmut Arslan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada “22 Ekim 1976, kendilerini hak ve emeğe adamış misyon adamlarının, ‘bütün uzun yolculuklara bir ilk adımla başlanır’ gerçeğiyle başlattıkları büyük ve kutsal bir yürüyüşün, ilk adımlarının atıldığı tarihtir. 39 yıl önce ülkemizin çetin şartlarında, hakkın, emeğin, alın terinin; ideolojilerin arka bahçelerinde ve çıkmaz sokaklarında harcandığı, çatışmanın, kargaşanın, ölümlerin kol gezdiği bir dönemde, kendilerini emek ve alın teri mücadelesine adamış misyon adamlarının başlattıkları yürüyüş, giderek dalgalar halinde bugünlere ulaşmıştır” dedi. Ülkemizin 62 yıllık sendikal tarihinin son 39 yılında izleri bulunan HAK-İŞ’in, emek mücadelesini sürekli tahkim ettiğini belirten Arslan, şöyle konuştu: “Bu mücadelede; kendi iklimimize yabancı ideolojilerin hoparlörü olmadık, tarihimizden unutmadık, tarihî sorumluluklarımızı önümüze aldık, insanımızı küçümseyip hor haberler bakmadık, toplumsal terzilik yapmadık, coğrafyamızı, toprağımızı “emlâk” olarak görmedik, insanı ve emeği her türlü istismardan uzak kutsal bir değer olarak gördük. Değerlerimize ve kimliğimize yabancılaşmadık. Dününü değerlendirirken bu günün hakkını verebilme ve önünü görebilme basiretini kaybetmedik, kaybetmiyoruz. HAK-İŞ bu basiretiyle, 39 yıllık bilgi, birikim ve deneyimle geleceğe kararlılıkla yürüyen bir dinamizme sahiptir. HAK-İŞ; 39 yıl önce doğru başladı, doğru çizgide yürüdü, doğru yerde durdu ve doğru hedefe kilitlendi. Bu hedef insanların farklılıklarıyla bir arada yaşadıkları büyük medeniyet inşasıydı. HAK-İŞ mensupları, bu büyük medeniyet inşasının emekçileridir. Bizler medeniyet işçileriyiz. Üzerimizde tarihi bir medeniyet emaneti taşıyoruz. Bu medeniyetin idrakindeyiz. Çünkü tarih ve gelecek bize böyle bir misyon yüklemektedir. Bugün de, kuruluş misyonuyla uygun olarak küreselleşen dünyanın akıntısına kapılmadan, bu dünyayı zamanında ve doğru okuyarak, “Medeniyetler buluşmasından Küresel Sendikal İnşa”ya diyerek, “Bağımsız Sendikacılık, Özgür sivil Toplum” diyerek uluslararası emek hareketine katkı vermeye devam ediyoruz. Bu küresel inşa Erdemli Bir Sendikal İnşa’dır. HAK-İŞ’i anlamlı kılan, HAK-İŞ’i duruşuyla örnek hale getiren de bu misyonudur.” “Örgütlü Bir Türkiye ve Örgütleyen Bir Hak-İş Hedefliyoruz” HAK-İŞ’in mensuplarının haklarını hukuklarını korumanı yanı sıra, ülkemizde bölgemizde ve küremizde HAK-İŞ’e ihtiyaç duyan herkesin HAKİŞ’ten alacaklı olduğuna inandıklarını ifade eden Arslan, “HAK-İŞ’te üyelerimizin olduğu kadar, emeklilerin, işsizlerin, yoksunların, yoksulların bütün dezavantajlı grupların hakkı olduğunu düşünüyoruz ve bu bilinçle hareket ediyoruz. Örgütlü bir Türkiye ve örgütleyen bir HAK-İŞ hedefliyoruz. Alınteri akıtan bütün emekçi kardeşler- hizmet-iş sendikası 7 haberler imizi, bütün çalışanları sendikalı olmaya, HAK-İŞ’li olmaya davet ediyoruz. HAK-İŞ olarak, terörden, göçe, anayasadan sendikal mevzuata kadar bütün sorunları biliyor, tartışıyor ve çözüm önerilerimizi sunuyoruz” diye konuştu. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “III. HAKİŞ KISA FİLM EMEK YARIŞMASI”na T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da katkılarının büyük olduğuna dikkat çeken Arslan, “ Sendikal yolculuğumuzda sanatı ve sanatçıyı da öne çıkarmak istiyoruz. HAK-İŞ’in sanatçı ve sanat insanlarını da buluşturacağı bir yapıyı inşa etmeye çalışıyoruz” dedi. Başbakan Davutoğlu: “HAK-İŞ Emek Yolunda Büyük Gayretler Sarf Etmiştir” Başbakan Ahmet Davutoğlu, HAKİŞ Konfederasyonu’nun 39. Kuruluş Yıldönümü etkinliği kapsamında düzenlenen “III. HAK-İŞ KISA FİLM EMEK YARIŞMASI” Ödül Töreninde yaptığı konuşmada, emeği insanoğlunun onur sembollerinden biri olarak nitelendirdi. Emeği insan bedeninin, sanatı ise insan ruhunun onuru olarak ifade eden Davutoğlu, “Birisi var oluşun bedensel onurunu temsil eder, diğeri ruhun estetik yansımasını oluşturur. İkisinin bir araya gelmesi de bir anlamda HAK-İŞ gibi bu yolda gayret sarf eden ince ve derin bir felsefi anlamı emek dünyasına katmaya çalışanların bir araya getirdiği bilinci de yansıtmaktadır” ifadesini kullandı. Hak-İş’i modern toplumun en önemli sendikal kuruluşlarından biri olarak nitelendiren Davutoğlu, “Herhangi bir modern toplumda ki bizim toplumumuzda olduğu gibi, herhangi bir sendikal kuruluş, kendi üyelerinin emeklerinin karşılığını alabilmeleri için ne yapmaları gerekiyorsa onları en iyi şekilde yapmıştır, yapmaya devam etmektedir, her yerde emekçilerimizin, işçilerimizin haklarının takipçisi olmuştur” dedi. “HAK-İŞ’in Varlığı Bütün Tuzakları Bozmaya Yetecektir” Çözüm Süreci’nin gelişimine dikkat çeken ve Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde Akil İnsanlar heyeti ile yapılan toplantıya değinen Davutoğlu, çözüm sürecinin aslında emeğe saygı süreci olduğunu ifade etti. Davutoğlu, 8 hizmet-iş sendikası “Onlarca neslin sadece alın teriyle değil, tertemiz kanlarıyla oluşturdukları bir kardeşlik emeğine saygı için bir araya geldik pazar günü. Kim ne yaparsa yapsın, kim bu topraklara kin ekmek isterse istesin, HAK-İŞ’in varlığı, HAK-İŞ gibi kuruluşların varlığı, emeğe saygı duyanların varlığı, en önemlisi de doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle kendilerini birbirine kardeş addeden aziz vatandaşlarımızın varlığı, bütün bu tuzakları bozmaya yetecektir” dedi “HAK-İŞ Ailesine Teşekkürlerimi Sunuyorum” HAK-İŞ’in 39 yıldır sürdürdüğü çabanın takdir edilmesi gereken bir değer olduğunu vurgulanan Davutoğlu, “Bütün bunlar 21. yüzyılda hem insanlık onurunu temsil etme hem bu toprakların kültürel değerlerini temsil etme, emeği bu değerler içinde yorumlama hem de modern şartlarda sendikal hakların öncüsü, takipçisi olma yolunda 39 yıldır yürütülen çaba, bugün artık olgunlaşmış, kurumsallaşmış, gelenekselleşmiş bir nitelik kazanmıştır. Ben 39 yıldır emeğin, alın terinin ve helal rızık anlayışının temsilciliğini yapmış, sözcülüğünü yapmış HAK-İŞ’e, HAKİŞ’in bütün genel başkanlarına, bütün temsilcilerine bu yönde gösterdikleri gayretler için bir kez daha teşekkür ediyorum. Nice yıllara inşallah ulaşması dileğiyle yıldönümünü tekrar tebrik ediyorum” dedi. Konuşmasının ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu’na Genel Başkanımız Mahmut Arslan hediye takdim etti. Arınç: “HAK-İŞ Emek İle Kültürü ve Ahlakı Bir Araya Getiriyor” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Başbakan Davutoğlu’nun sözlerine atıfta bulunarak, “ Emeğe nasıl değer verilmesi gerektiğini Sayın Başbakanımız inancımızı da ortaya koyarak ifade etti. Emekle kültürü, ahlakı bir araya getirmek gerektiğini çok güzel biçimde ifade etti” dedi. Konuşmasının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a Genel Başkanımız Mahmut Arslan hediye takdim etti. Uslu: “HAK-İŞ İlkelerin, İlklerin Konfederasyonudur” AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM İdare Amiri ve HAK-İŞ Konfederasyonu Onursal Başkanı Salim Uslu yaptığı konuşmada, HAK-İŞ’in ilkelerin ve ilklerin konfederasyonu olduğunu ifade etti. Uslu, “ HAK-İŞ bir emek örgütü olmanın yanı sıra değişime ve dönüşüme, insani ilişkilere ve sivilleşmeye, demokratikleşmeye katkı sağlayan slo- gancılıktan, istemezcilikten uzak aklı, vicdani ve bilgi ve sevgiyi öne çıkartan toplumun vicdanı olarak yola çıkmış bir harekettir. 39 yıllık bu hareketin buraya gelmesinde birçok emek, özveri, katkı vardır. Bundan böyle de artarak devam edecektir” dedi. Konuşmasının ardından Salim Uslu’ya Genel Başkanımız Mahmut Arslan hediye takdim etti. Toplantıda, HAK-İŞ eski yöneticisi Agâh Kafkas da bir konuşma yaptı. Kısa Film Yarışmasını Kazananlar Ödüllendirildi Konfederasyonumuz HAK-İŞ tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen “EMEK” temalı III. Kısa Film Yarışmasını kazananlara ödülleri verildi. Yarışmada “Fıtrat” isimli filmiyle birinci olan Suat haberler En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde ödülün sahibi “Roya” isimli filmi ile Cansel Elçin oldu. Ödülü Cansel Elçin adına menajeri Yelda Gürkan HAKİŞ Genel Başkan Yardımcısı Settar Aslan’dan aldı. En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde ödülün sahibi Pizza filmi ile Suna Selen oldu. Ödülü Suna Selen ve filmin yö- Eroğlu ve ekibine ödülünü Başbakan Ahmet Davutoğlu verdi. Davutoğlu, Fıtrat filmini sahnede başından sonuna kadar, yönetmenle birlikte izledi. Film hakkında Eroğlu’ndan bilgi aldı. Filmin ardından ödülünü Eroğlu’na verdi. Davutoğlu, Fıtrat filminin oyuncuları ve ekibi başta olmak üzere yarışmada ödül alan diğer sanatçılar ile birlikte toplu fotoğraf çektirdi. netmeni Selçuk Ataman, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şahin’den aldı. En İyi Senaryo kategorisinde ödülün sahibi Fıtrat filmi ile Suat Eroğlu oldu. En İyi Kurgu kategorisinde ödülün Necati Çelik adına verilen özel ödülün sahibi “Herşeye Rağmen” filmi ile Alican Düdükçü oldu. Ödülünü merhum Necati Çelik’in eşi Sermin Çelik ve Agah Kafkas’tan aldı. En İyi Görüntü Yönetmeni kategorisinde ödülün sahibi “Son Eller” sahibi Son Urartulu filmi ile Fuat Demirhan oldu. En İyi Müzik kategorisinde ödülün sahibi Ev filmi ile Yücel Arzen oldu. Arzen adına ödülün Orhan Dede HAKİŞ Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Gül’den aldı. En İyi Yönetmen kategorisinde ödülün sahibi Fıtrat filmi ile Suat Eroğlu oldu. Yarışmada “Süpermen” adlı filmiyle ikinci olan Manas Khaldrov’a ödülünü, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç verdi. Yarışmada “Madun” adlı filmiyle üçüncü olan Rohat Türk’e ödülünü, isimli filmi ile Ahmet Bikiç oldu. Bikiç ödülünü Çalışma Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Erdem’den aldı. Sendikacı Gözünden Kategorisinde Mevsim filmi ile Songül Uncu ödülün sahibi oldu. Uncu ödülünü HAK-İŞ HAK-İŞ Onursal Başkanı Salim Uslu verdi. HAK-İŞ Konfederasyonu eski Genel Başkanlarından ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanlarından merhum hizmet-iş sendikası 9 haberler Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay’dan aldı. Yeniden Başlat filmi ile Recep Dere Melda Gündüz, Bir İETT’li Hikayesi filmi ile Muammer Çeker, Görünmez Kahramanlar filmi ile Mehmet Çulha-Fatih Sami Üzmez ödülün sahibi oldu. Ödül sahipleri ödüllerini Konfederasyonumuz Genel Başkanı Mahmut Arslan’dan aldı. Ödül töreninin sonunda kısa film yarışması katılımcıları ile birlikte toplu fotoğraf çekimi gerçekleştirildi. 39. Kuruluş Yıldönümü Etkinliklerinin ilk günü, kısa film ödül töreni ve 39. Kuruluş Yıldönümü Yemeği, Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in 39. Kuruluş Yıldönümü pastasının kesilmesiyle son buldu. 39.Yıl pastası, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Genel Başkanımız Mahmut Arslan, HAK-İŞ Yönetimi tarafından birlikte kesildi. HAK-İŞ Yuvarlak Masa Toplantısı Etkinliklerin ikinci gününde HAKİŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay moderatörlüğünde, “Örgütlenme Çalışmalarına İlişkin Temsilcilerin Görüş ve Önerileri” alındı. HAK-İŞ Hukuk Müşaviri Av. Hüseyin Öz tarafından “Torba Yasa ve Taşeron” konuları hakkında toplantı katılımcılarına bilgiler verildi. 10 hizmet-iş sendikası HAK-İŞ’ten taşeron işçiliğiyle ilgili ilk ve en kapsamlı araştırma HAK-İŞ’in yaptırdığı “Taşeron İşçi Gerçeği” araştırmasının sonuçları, HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan tarafından basın toplantısı ile açıklandı. Basın toplantısına HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcıları Settar Aslan ve Mustafa Toruntay ile araştırmayı gerçekleştiren akademik ekibin başında bulunan Doç. Dr. Erdinç Yazıcı ve basın mensupları katıldı. Taşeron işçilikle ilgili Türkiye’de yaptırılan en kapsamlı çalışma olan araştırmanın 27 ilde, 9 işkolunda, 85 işyerinde toplam 5 bin 250 kamu taşeron işçisi ile yüz yüze görüşme/ anket uygulaması ile gerçekleştirildiğine belirten Arslan, kendi bağlamında Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan, demografik bilgilerden sendika algısına, iş ve ücret güvencesinden iş yerinde çatışmaya, sosyal güvenlik sorunlarından taşeron uygulamasına kadar birçok konuda önemli bilgiler ortaya koyan bu araştırmanın tamamlanmasının, taşeron işçi düzenlemesini içeren tasarının TBMM gündemine geldiği günlere denk gelmesini önemli bir tesadüf olarak değerlendirdi. Arslan, “Taşeron İşçi Gerçeği araştırmamız, haklarında yazılıp çizilen taşeron işçileri meseleye nasıl bakıyor? Taşeron işçilerin yaşadığı sorunları, beklentilerini, itirazlarını, feryatlarını, hüzünlerini hasılı taşeron işçilerinin nasıl bir haleti ruhiye içinde olduklarını, beklentilerini, itirazlarını ve bu 12 hizmet-iş sendikası konudaki kendi bakış açılarından meseleleri değerlendirmelerini öğrenmek açısından önemli bir araştırmadır” dedi. Modern Köleler… Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında çok ciddi bir sorunla karşı karşıya bulunulduğunu ifade eden Arslan, çalışma şartları ve karşılaştıkları sorunlara bakıldığı zaman taşeron işçilerin adeta “modern köle” olarak tanımlanabileceğini söyledi. Arslan, HAK-İŞ’in önemli bir görev ve sorumluluğu yerine getirdiğini ve bu modern kölelik anlayışının ortadan kaldırılması için uzun süreden beri yaptığı mücadeleyi bir araştırmayla destekleyerek kamuoyuna sunduğunu söyledi. Çok Derin Bir Sorunla Karşı Karşıyayız… Taşeron işçiler konusundaki hiçbir verinin gerçeği yansıtmadığını, sorunun çok ciddi ve büyük olduğunu belirten Arslan, “Eğer biz taşeron işçilik sorununu çözemezsek, ülke olarak toplumsal ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu görmemiz gerekiyor. O nedenle sorun sadece ekonomik sorun değil, sorun sosyal-siyasi-kültürel topyekûn bir Türkiye sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Çok derin izler bırakan, çok derin yaralar açan, çok derin sorunlar üreten bir sorunla karşı karşıyayız. Sorunun çözümü konusunda Türkiye’nin acele etmesi gerekiyor. Türkiye bu sorunu bir an evvel gerçekten çağdaş demokratik ülkelerde hangi kriterler hangi esaslar çerçevesinde sürdürülüyorsa bu çerçeveye onu oturmamız gerekir” dedi. Taşeron İşçilerin Sendikalardan Beklentileri Yüksek… Arslan, gazetecilerin soruları üzerine, kamuda çalışan taşeron işçi sayısının 1 milyon 200 bin civarında olduğunu söyledi. Arslan, “Elimizde çok sağlıklı rakamlar yok. Ama biz en iyimser rakamlarla 1 milyon 200 bin taşeron işçisinin kamuda çalıştırıldığını tahmin ediyoruz. Bunun daha fazla olması ihtimali yüksek” dedi. Arslan, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek olduğunu, araştırma sonuçlarının da bunu ortaya koyduğunu ifade etti. Arslan, sendikasız iş yerlerinde sendikalaşma beklentisinin yüksek olduğunu, sendikalaşmanın olduğu yerlerde de sendikaların veya toplu sözleşme düzeninin çağdaş bir düzeyde olmadığı için de sıkıntılar, itirazlar olduğunu, bunun ortadan kalkması için toplu sözleşme düzenini taşeron firmalarda da sağlayacak altyapının sağlanması gerektiğini söyledi. Arslan, mevzuattan kaynaklı olarak sendikalı olan taşeron işçilerin ücret haklarında bir düzenleme yapılamasa da iş güvenceleri başta olmak üzere yasal haklarını kullanma yetkilerini elde ettiklerini söyledi. haberler Kamuya Daha Fazla Yük Getiriyor… Arslan, taşeron işçilerin kamuya maliyetinin kadrolu işçilerin maliyetinden hiç de az olmadığını belirterek, taşeron çalışma nedeniyle taşeron firmaya para kazandırılırken, kamuya daha fazla yük getirildiğini kaydetti. Arslan, “Kamunun kendi işçisiyle yapmış olsaydı hizmetleri daha düşük maliyetle yapacağına inanıyoruz. Çünkü taşeron kıdem tazminatını ödemiyor, asıl işveren ödüyor. Mevcut mevzuata göre alt işverenin ödemesi gerekiyor, ama ödemiyor, kaçıyor. Bu sefer işçiler dava açıyor, asıl işveren kıdem tazminatını ödüyor. Taşeron firmadan bunu alma şansı yok. İzin paraları ve fazla mesailerde yine taşeron firma vermediyse işçilerin açtığı davalarda asıl işveren bunları da ödüyor. Bir de taşeron firmaya ihale bedeli, KDV ödüyor. Bütün bunları üst üste topladığınız zaman aslında Türkiye’deki taşeron uygulamalarının hem verimliliği, hem kaliteyi arttırdığı, hem maliyeti düşürdüğü iddialarının hiç birisinin doğru olmadığını göstermektedir” dedi. ARAŞTIRMA SONUÇLARI… Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması sonuçlarına göre, araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 34,9’unun 3238 yaş, yüzde 24,7’sinin 25-31, yüzde 23.6’sının ise 39-45 yaşlarında olduğu görülmektedir. Araştırma kapsamındaki taşeron işçilerin yüzde 80’ini erkek, yüzde 20’sini ise kadınlar oluşturuyor. Taşeron İşçileri Daha Çok Lise Mezunu Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 52,6’sını ilk ve orta öğretim mezunları oluştururken, lise mezunu işçilerin yüzde 33,8’lik bir paya sahip olduğu görülmektedir. Üniversite mezunu taşeron işçilerin oranı ise yüzde 11,2 ile üçüncü sırada yer almaktadır. Sektörlere Göre Eğitim Düzeyi Farklılaşıyor Araştırmaya göre, belediye ve bağlı şirketlerde çalışan taşeron işçilerin yüzde 64.6’sının lise ve altı, yüzde 45.7’sinin lise ve üniversite mezunu, sağlık sektöründe çalışanların ise yüzde 37.8’inin lise ve üniversite, yüzde 22.5’inin de lise ve altı mezunu olduğu belirlendi. Kadın İşçiler Erkeklere Göre Daha Eğitimli Araştırma sonuçlarına göre, taşeron işçiler arasında kadın işçilerin erkek işçilere göre daha eğitimli olduğu belirlendi. Taşeron İşçiler Çoğunlukla 2 Çocuk Sahibi Taşeron işçilerin çoğunluğunun evli ve bunların yüzde 32,4’ünün iki çocuk sahibi olduğu görülmektedir. Taşeron işçiler arasında eğitim düzeyi arttıkça çocuk sayısının azaldığı belirlendi. Taşeron İşçilerin Yarısı Bin TL Altında Ücret Alıyor Türkiye’de genel işçi ücretleri göz önüne alındığında, taşeron işçilerin ücret seviyelerinin genel tablonun altında seyrettiği dikkat çekmektedir. Bugün Türkiye’de taşeron uygulaması kapsamında çalışan bir milyonun üzerindeki işçinin yarısı 1.000 TL’nin altındaki ücret ile geçinmek zorunda bırakılmaktadır. 2.000 TL ve üstü ücret alan işçilerin oranı ise yüzde 1’i bile bulmuyor. Araştırma verileri, bazı işçilerin asgari ücretten daha düşük aylık aldıklarını ortaya koymaktadır. Taşeron işçileri, işverenler tarafından resmi olarak asgari ücretle çalıştırılıyor olarak gösterilseler de, birçok taşeron işçisi, ücretlerini aldıktan sonra bir kısmını işverene iade ettiklerini belirtmişlerdir. Belediyeler ve Sağlık Sektörü Önde Türkiye’de taşeron işletmeciliğinin öncelikli olarak belediyelerde ve sağlık sektöründe yaygın olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Sebep: Ucuz İşçilik Araştırmanın sonuçlarından, işçilerin taşeron uygulamasının asıl sebebinin ucuz işçilik yaratmak ve sendikal haklardan mahrum bir işçilik yaratmak olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Taşeron İşçisi Sendika İstiyor Bu bağlamda taşeron işçilerin yüzde77,8’lik düzeyde sendikalı olmak istedikleri de bir başka önemli veri olarak dikkati çekmektedir. İşten Atılma Korkusu Sendikalaşmayı Engelliyor Araştırma sonuçlarına göre, taşeron işçilerin yüzde 81’i sendikal haklarını kullanmaları durumunda işten atılma korkusu yaşıyor. Sendikalaşmanın Önemine İnanıyorlar Bununla birlikte taşeron işçilerin sendikal haklarını kullanmalarının çalışma koşullarının iyileşmesine katkıda bulunacağını düşünenlerin oranı yüzde 85.7 gibi yüksek bir düzeyde bulunuyor. hizmet-iş sendikası 13 haberler sosyal güvenlik haklarından yeterince yararlanamadıklarını ifade etmiştir. İşçilerin yarıya yakını bu soruya olumsuz yanıt verirken olumlu yanıt verenlerin oranı ise yüzde45’ler düzeyindedir. Birbirine böylesine yakın oranlarla karşılaşılmasının temel nedeni, işçilere sürekli olarak işe giriş-çıkış işlemi yapılmasıdır. Bu durum işçilerin sosyal güvenlik haklarından yararlanmaları konusunda nispeten aksaklıklara yol açmıştır. Sendikalardan Beklenti Yüksek Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 89.6’sı sorunlarının çözümü için sendikaların daha aktif katkı yapması gerektiğine inanıyor. En Önemli Sorun Kadro Yine eldeki sonuçlara göre, taşeron işçiler için en önemli sorun kadrolu statüye geçiş olduğu büyük bir fark ile öne çıkmaktadır. Kadro sorununu takip eden ikinci en önemli sorun ise iş ve ücret güvencesi olarak tespit edilmiştir. Taşeron işçilerin ilk iki sıradaki tercihleri dikkate alındığında bir gelecek kaygısı taşıdıkları görülmektedir. Taşeron İşçiliği: Güvencesiz Çalışma Sorunlu Taşeron Mevzuatı Bile Uygulanmıyor Araştırmanın en dikkat çekici verilerinden biri de, hâli hazırdaki yasal mevzuatın taşeron işçilerin örgütlenmesini büyük ölçüde engellediği gerçeğidir. Verilere göre her beş taşeron işçisinden dördü, iş güvencelerinin bulunmadığını düşünmektedirler. Türkiye’deki taşeron işçileri içinde bulundukları işçiliğin güvencesiz bir model olduğunu düşünmektedirler. Araştırmaya katılanların yüzde 81.4’ü iş güvencesinden yoksun olduğunu düşünüyor. runa uygun bir hayatı yaşamalarını imkânsız kıldığı görülmüştür. Bu durum, aynı zamanda bir çaresizlik ve daha önemlisi dışlanmışlık göstergesidir. Daha geniş kapsamlı olarak değerlendirildiğinde bu sonuç, sosyal adaletin ve toplumsal huzurun sağlanmasının önünde de bir engel olduğunu ortaya koymaktadır. Ücretler Kadrolunun Çok Gerisinde Yeni ve Köklü Bir Düzenleme Kaçınılmaz Taşeron ve kadrolu işçi arasındaki farklılıklar dikkate alındığında, taşeron işçilerin kadrolulara göre çok daha düşük düzeyde ücret ile geçinmek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir. Bu bağlamda kadrolu işçilerin sahip oldukları ek gelir (fazla mesai, prim, vs.) gruplarından taşeron işçilerin yararlanamadıkları ortaya çıkmıştır. Araştırma sonuçları, taşeronluk sisteminde yeni ve köklü bir düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır. Söz konusu araştırma bulgularına göre; taşeronluk sistemi genel işçi ücretlerini aşağı çekmekte, güvencesiz ve esnek bir modele dayanmakta ve kamuoyu yapıcılarının söylediğinin aksine çalışma hayatında verimliliği ve kaliteyi yükseltmemektedir. Kıdem Tazminatları Yok İş Sağlığı Ve Güvenliği Hak Getire Taşeron İşçiler Çıplak Ücrete Talim Araştırma kapsamındaki taşeron işçilerin, kıdem tazminatına hak kazan(a)madıklarını şiddetle belirttikleri verilerden anlaşılmaktadır. İş güvencesinin olmaması nedeniyle sürekli bir biçimde aksaklığa uğrayan iş sözleşmeleri neticesinde, taşeron işçiler kamuoyunun da bildiği gibi kıdem tazminatından mahrum bırakılmaktadır. Taşeron işçileri için en önemli sorun; başta iş güvenliği ve çalışma şartlarını da kapsayan iş sağlığı ve güvenliği sorunlarıdır. İşçiler, taşeron işletmesinin, iş sağlığı ve güvenliği harcamalarını maliyet artırıcı bir unsur olarak gördüklerini ve kendilerini sağlıksız bir iş ortamında çalıştırarak açıkça risk altına soktuklarını net bir şekilde belirtmişlerdir. Ücretleri Çok Düşük Sosyal Güvenlik Hakkının Kullanımında Sorunlar Var Taşeron işçilerin aldıkları ücretler göz önüne alındığında, insan onu- 14 hizmet-iş sendikası Araştırmaya katılan taşeron işçiler, Mevcut Mevzuat ve Fiili Durum Sendikalaşma Önünde Engel Araştırmaya katılanlar, yasal düzenlemelerin sendikal haklarını kullanmalarına engel olduğunu düşünüyor. Sendikaların Taşeron İşçilere İlgisi Çok Yeni Araştırma kapsamındaki taşeron işçiler, sendikaların taşeron işçilerin sorunlarına yeterince ilgi göstermediklerini düşünüyor. Mevzuat Yetersiz Uygulama Kötü Niyetli Araştırmaya katılan taşeron işçilerin çok büyük bir bölümü sendikal hakları kullanamamalarının asıl sebebini yasal düzenlemelerdeki eksikliklerden kaynaklandığını belirtti. Sendikalaşma İş Güvencesinin Garantisi Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 80.8’i sendikalı olunması durumunda iş güvencesinin artacağını ifade etti. Bulgular, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Taşeron işçileri, sendikalı oldukları takdirde sorunlarını çok daha kolay aşacaklarına inanmaktadırlar. Kadro Verileceğine İnanç Zayıf Kamuoyunda çok sık gündeme gelmesine rağmen taşeron işçiler 2014 yılı içerisinde kadro verileceğine inanmamaktadırlar. Bu inançsızlık, bu haberler sürecin böyle bir sonla sonuçlanmayacağına dair inançla ilgilidir. Her İşi Yapıyoruz Abi Taşeron işçileri, yasalarla çizilen sınırların aksine, belirlenmiş işlerde çalıştırılmadıkları araştırma sonucunda elde edilen bir diğer önemli veridir. Uzmanlaşmayı Engelliyor Bu durumun, taşeron işçilerin herhangi bir işte uzmanlaşmalarını engellediği ise diğer bir gerçektir. Çalışma Şartları Kadrolulara Göre Daha Ağır Kadrolu işçilere kıyasla çok sayıda sorunla yüzleşmek zorunda bırakılan taşeron işçilerin çalışma şartları da kadrolu işçilerden oldukça ağır olduğu araştırma bulgularında açıkça görülmektedir. Ayrımcılık Yaşadıklarını Düşünüyorlar Araştırma, taşeron işçilerin işyerinde ayrımcılığa uğradıkları gerçeğini ortaya koymaktadır. Sebep Düşük Ücret Bu ayrımcılığın asıl sebebinin düşük ücretlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Belediyede Erkek, Sağlıkta Kadın Kadın taşeron işçilerin oranının daha yüksek olduğu sağlık sektöründe, ücretler, belediyelerin hayli gerisindedir. Bu sonuç, konuyla ilgili diğer bulgularla birlikte değerlendirildiğinde, kadın taşeron işçilerinin erkeklere göre daha güvencesiz koşullara sahip olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca sağlık sektöründe zamanında ödenmeyen ücretler, kadın taşeron işçilerinin güvencesizliğinin derinleşmesine neden olmaktadır. Ücret Düştükçe Kadro Sorunu Daha Derin Hissediliyor Araştırmaya göre, ücretler düştükçe kadro sorunu daha derinden hissediliyor. İş ve ücret garantisi ve sendikal haklar da diğer sorun alanı olarak çıkıyor. Ücret Düzeyi Yükseldikçe İş Sağlığı ve Güvenliği Algısı Da Değişiyor Taşeron işçilerinin ücret düzeyi yükseldikçe iş sağlığı ve güvenliğine sahip olduklarına dair algıları da gelişmektedir. Burada ücretler-iş sağlığı ve güvenliği ilişkisinde oransal bakımından ciddi farklar söz konusudur. Gerçekten 1.000 TL ve altı net ücret elde eden işçilerin yaklaşık yüzde80’i iş sağlığı ve güvenliğine sahip olmadıklarını belirtirken, 1.001-1.600 TL aralığında bu oranı yüzde70’lere yaklaşmakta ve 1.601 TL üzerinde ise yüzde50’lerin altına düşmektedir. Ücrette Sağlık Sektörü Dipte Türkiye’de sağlık sektöründe çalışan işçilerin önemli bir kısmının 1.000 TL’nin altında ücret düzeyine sahip olması araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından birini oluşturmaktadır. 1.000 TL üzeri ücret seviyesine sahip olan işçilerin yüzde7’yi bile bulmaması sektördeki emeğin ne derecede sömürüldüğünü de bizlere göstermektedir. Taşeron işçilerin ellerine geçen aylık net ücretler sektörler düzeyinde incelendiğinde sağlık sektöründe büyük bir farklılığın varlığı göze çarpmaktadır. Gerçekten bu sektörde çalışan işçilerin neredeyse yüzde80’i asgari ücret elde etmektedirler. Bu oran belediyelerde yüzde20’ler ve diğer sektörlerde yüzde35’ler düzeyindedir. Bu bağlamda sağlık sektöründe çalışanların yaşam koşullarının, diğer sektörlerde çalışanlara oranla insan onuruna yakışır koşullardan hayli uzak olduğunu söylemek mümkündür. Sağlık Sektöründe Ücretler de Zamanında Ödenmiyor Türkiye’de sağlık sektöründe taşeron işçi olarak çalışanların hem ücret düzeylerinin düşük olması hem de ücretlerini zamanında alamamaları bu sektördeki taşeron varlığını ciddi anlamda sorgulanmasını gerektirmektedir. Sonuç olarak, Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması, Türkiye’de bu konunun çalışma hayatının yapısal bir sorunu hâline geldiğini çeşitli bulgularla açıkça ortaya koymaktadır. Her geçen gün derinleşen sorunun, mevcut düzenlemeler ve politikalarla çözülmesinin imkânsız olduğu da görülen diğer bir gerçektir. Raporun genel değerlendirme ve sonuç bölümünde şu bilgilere yer veriliyor: Araştırma, taşeron işçilerinin orta düzey eğitime sahip, oldukça genç ve evli bir profile sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması sonuçlarına göre, araştırmaya katılan taşeron işçilerin %52,6’sını ilk ve orta öğretim mezunları oluştururken, lise mezunu işçilerin %33,8’lik bir paya sahip olduğu görülmektedir. Üniversite mezunu taşeron işçilerin oranı ise %11,2 ile üçüncü sırada yer almaktadır. Taşeron işçilerin çoğunluğunun evli ve bunların %32,4’ünün iki çocuk sahibi olduğu görülmektedir. İşçilerin ücret seviyeleri büyük ölçüde asgari ücrete yakın seyretmektedir. Türkiye’de genel işçi ücretleri göz önüne alındığında, taşeron işçilerin ücret seviyelerinin genel tablonun altında seyir ettiği dikkat çekmektedir. Bugün Türkiye’de taşeron uygulaması kapsamında çalışan bir milyonun üzerindeki işçinin yarısı 1.000 TL’nin altındaki ücret ile geçinmek zorunda bırakılmaktadır. 2.000 TL ve üstü ücret alan işçilerin oranı ise %1’in altında olduğu görülmektedir. Sağlık sektöründeki taşeron işçiliğini, düşük ücret ve güvencesizlik olarak özetlemek gerekirse, alt işveren uygulamasına uygun olmayan yerlerde çalıştırıldıkları araştırma sonuçlarına yansımaktadır. Verilerden anlaşıldığı kadarı ile taşeron işçilerine göre bu uygulamanın ana sebebi ucuz işçilik yaratmaktır. Türkiye’de taşeron işletmeciliğinin öncelikli olarak belediyeler, bağlı işletmeler ve sağlık sektöründe yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Araştırmanın sonuçlarından, işçilerin taşeron uygulamasının asıl sebebinin ucuz işçilik yaratmak, yandaşlara kaynak/ para aktarmak ve sendikal haklardan mahrum bir işçilik yaratmak olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Bu bağlamda taşeron işçilerin %88,5’lik düzeyde sendikalı olmak istedikleri de bir başka önemli veri olarak dikkati çekmektedir. İşçiler için kadroya geçiş, iş ve ücret güvencesi en önemli sorunlar olarak öne çıkmaktadır. Yine eldeki sonuçlara göre, taşeron işçiler için en önemli sorun kadrolu statüye geçiştir. Kadro sorununu takip eden ikinci en önemli sorun ise iş ve ücret güvencesi olarak tespit edilmiştir. Türkiye’deki taşeron işçileri içinde bulundukları işçiliğin güvencesiz bir model olduğunu düşünmektedirler. Taşeron ve kadrolu işçi arasındaki farklılıklar dikkate alındığında, taşeron işçilerin kadrolulara göre çok daha düşük düzeyde ücret ile geçinmek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir. Bu bağlamda kadrolu işçilerin sahip oldukları ek gelir (fazla mesai, prim, vs.) gruplarından taşeron işçilerin yararlanamadıkları ortaya çıkmıştır. Araştırma kapsamındaki taşeron işçileri, kıdem tazminatına hak kazan(a) madıklarını şiddetle belirtmişlerdir. Taşeron işçilerin aldıkları ücretler göz önüne alındığında, insan onuruna uygun bir hayatı yaşamalarını imkânsız kıldığı görülmüştür. Özellikle sağlık hizmet-iş sendikası 15 haberler sektöründe çalışan taşeron işçilerinin ücretleri göz önüne alındığında, bu işçiler için insanca yaşamak adeta imkânsızken bir de kıdem tazminatı sorunu yaşanmaktadır. Araştırma sonuçları, taşeronluk sisteminde yeni ve köklü bir düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır. Söz konusu araştırma bulgularına göre; taşeronluk sistemi genel işçi ücretlerini aşağı çekmekte, güvencesiz ve esnek bir modele dayanmakta ve kamuoyu yapıcılarının söylediğinin aksine çalışma hayatında verimliliği ve kaliteyi yükseltmemektedir. Taşeron işçileri için en önemli sorun; başta iş güvenliği ve çalışma şartlarını da kapsayan iş sağlığı ve güvenliği ğunu ortaya koymaktadır. Taşeron işçileri, sendikalı oldukları takdirde sorunlarını çok daha kolay aşacaklarına inanmaktadırlar. Kamuoyunda çok sık gündeme gelmesine rağmen taşeron işçiler 2014 yılı içerisinde kadro verileceğine inanmamaktadırlar. Bu inançsızlık, bu sürecin böyle bir sonla sonuçlanmayacağına dair inançla ilgilidir. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından birisi de taşeron işçilerinin, yasalarla çizilen sınırların aksine, yaygın bir biçimde belirlenmiş işlerde çalıştırılmadıklarını ifade etmeleridir. Bu durumun, taşeron işçilerin herhangi bir işte uzmanlaşmalarını engellediği ise diğer bir gerçektir. taşeron işçilerinin erkeklere göre daha güvencesiz koşullara sahip olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca sağlık sektöründe zamanında ödenmeyen ücretler, taşeron işçilerinin kaygılarının derinleşmesine neden olmaktadır. Sağlık sektöründe çalışan taşeron işçilerinin ücret ve sendikal haklarda yaşadıkları sorunların yoğunluğu bu araştırmanın önemli sonuçları içerisinde değerlendirilmelidir. Sonuç olarak, Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması, Türkiye’de bu konunun çalışma hayatının yapısal bir sorunu hâline geldiğini çeşitli bulgularla açıkça ortaya koymaktadır. Her geçen gün derinleşen sorunun, mevcut düzenlemeler ve politikalarla çözülmesinin sorunlarıdır. İşçiler, taşeron işletmesinin, iş sağlığı ve güvenliği harcamalarını maliyet artırıcı bir unsur olarak gördüklerini ve kendilerini sağlıksız bir iş ortamında çalıştırarak açıkça risk altına soktuklarını net bir şekilde belirtmişlerdir. Araştırmanın en dikkat çekici verilerinden biri de, hâli hazırdaki yasal mevzuatın taşeron işçilerin örgütlenmesini büyük ölçüde engellediği gerçeğidir. Bir başka önemli sonuç ise, işverenin sendikalaşmasını engelleyici tavrıdır. Öyle ki işveren, sendika üyeliğini işçileri işten çıkartma gerekçesi olarak kullanmaktadır. Bulgular, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek oldu- Kadrolu işçilere kıyasla çok sayıda sorunla yüzleşmek zorunda bırakılan taşeron işçilerinin çalışma şartlarının da kadrolu işçilerden oldukça ağır olduğu görülmektedir. İşçilerin çalışma şartları bakımından bir ayrımcılığa tabi tutulması elinizdeki araştırmanın yine çarpıcı bulgularından birisidir. Araştırma, taşeron işçilerin işyerinde ayrımcılığa uğradıkları gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu ayrımcılığın asıl sebebinin düşük ücretlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Kadın taşeron işçilerin oranının daha yüksek olduğu sağlık sektöründe, ücretler, belediyelerin hayli gerisindedir. Bu sonuç, konuyla ilgili diğer bulgularla birlikte değerlendirildiğinde, kadın imkânsız olduğu da görülen diğer bir gerçektir. Taşeron işçilerinin yukarıda atıf yapılan güvencesizliği ve geleceğe dair ümitsizliği kırılabilir mi? Bu soruların gerçek cevabını hiç kuşkusuz zaman verecektir. Bulunulan bu noktada, taşeron uygulaması konusunda Türkiye’nin bir yol ayrımına geldiği, oluşan kamuoyu duyarlılığı kadar, elinizdeki araştırmada elde edilen verilerden de açıkça anlaşılmaktadır. Bugün taşeron sorununu ne pahasına olursa olsun çözmekten çok, insan onuruna yakışır bir iş anlamı temelinde çözmek temel bir ihtiyaç olarak ortada durmaktadır. 16 hizmet-iş sendikası süzgeç [email protected] FAHRETTİN KÜTÜKÇÜ Genel Mali Sekreter Üyelerimize yönelik sosyal projeler S endikamız kurulduğu günden bu yana ilkeli, kararlı, onurlu ve sorumlu bir sendikal anlayış için mücadelesini sürdürmektedir. 24 Ocak 1979 tarihinden bugüne çeyrek yüzyılı aşan bir sendikal birikimin yanı sıra kendimizi yüzyıllardır verilen bir mücadelenin de içerisinde görüyoruz. Sendikacılığımızı bu toprakların tarihinden kopmadan, geçmişin birikim ve tecrübelerine yaslanarak yerli bir anlayış ile örüyoruz. Bu minvalde bugün ülkemizin ikinci büyük, işkolumuzun ise en büyük sendikası olmamız şans eseri gerçekleşmiş bir şey değil, yola çıktığımızda aldığımız kararların bir getirisidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının en son açıkladığı Temmuz 2014 resmi istatistiklerine göre 86 bin üyemiz var bunların 30 bini son aylarda sendikamız saflarına dâhil ettiğimiz taşeron işçileridir. “Zirve yapabiliriz” demiştik. Bu hedefe yönelik olarak kısa zamanda hızlandırdığımız örgütlenme çalışmalarımızla işkolumuzun en büyük, ülkemizin de ikinci sendikası haline geldik. Hiç şüphe yok ki, sivil toplum örgütleri, özellikle de sendikalar sürekli hedeflerini yenilemek, geliştirmek ve bu hedefleri gerçekleştirmek sorundadırlar. Bundan sonraki hedefimiz; ülkemizin en büyük sendikası olmaktır. Sendikacılığı sadece toplu iş sözleşmesi yapan bir anlayışın dışına taşıdık ve üyelerimizi önceleyen birçok sosyal projeye imza attık. Bunlardan bir tanesi yıllardır sürdürdüğümüz tüm üyelerimizin Üniversitede okuyan çocuklarına yaptığımız Eğitim Yardımlarıdır. Sendikamız Hizmetİş’in 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren sendikal faaliyetlerde farkındalık oluşturmak için başlattığı Eğitim Yardımları kapsamında 31.495 öğrenciye eğitim yardımı yaptık. İnşallah bütçe imkânlarımız müsait olduğu sürece bu uygulamamızı sürdüreceğiz. Bir başka sosyal sorumluluk projemizi ise tüm üyelerimizi kapsayan Ferdi Kaza sigortası uygulamamızdır. Allah göstermesin; ama insanın başına ne geleceği belli olmuyor. Ülkemizdeki çalışma ortamlarını göz önüne alırsanız bu tür sigortaların ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavrarsınız. İş sağlığı ve güvenliği konusunda ne kadar mevzuat çıkarılırsa çıkarılsın, iş kazaları gene de bütünüyle önlenemiyor. En son yaşadığımız Soma kömür ocağı ve İstanbul’daki üzücü asansör faciası, kaybettiğimiz emekçilerin geride bıraktıkları ailelerinin de sahipsiz bırakılmamasına dair yapılması gerekenleri bize hatırlatmaktadır. Bu yüzden Genel Merkezimiz tüm üyelerimize ferdi kaza sigortası yaptırmıştır. Böylece bütün üyelerimiz kazalara karşı sigorta kapsamına alınmıştır. Kuruluş felsefemizdeki “Önce insan önce emek” anlayışının hayata geçirilmesi için tüm üyelerimize yönelik bu ve benzeri uygulamalar, üye-sendika birlikteliğinin en önemli araçlarındandır. Üyeleriyle kopmaz bir bütün oluşturan Sendikamız savunduğu değerler, bağlı olduğu ilkelerle bir aile bütünlüğü içerisinde bu günlere gelmiştir. Yukarıda bahsettiğimiz eğitim yardımları ve ferdi kaza sigortası, üyelerimize borçlarımızın “geri dönüşü”ne örnek uygulamalardır. Üyelerimiz varsa sendikamız var, sendikamız varsa üyelerimiz vardır. Üyelerine karşı duyarlığını sürekli koruyan sendikamız, üyelerimizin hayatlarını kolaylaştıracak, onların geleceklerini şekillendiren maddi ve manevi her türlü desteği imkânlarımız ölçüsünde veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Sendikal hareket tabanından kopmadıkça yâni, üyeleriyle olan iletişimini doğru olarak sürdürdükçe varlığını da devam ettirecektir. Sendikamız HİZMET-İŞ’in bu anlamda üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak yanında onların sosyal yaşamlarını da rahatlatıcı destek ve katkıları, sendikamızın sosyal sorumluluk bilincinden kaynaklanmaktadır. Bir aile bütünlüğü içerisinde sürdürdüğümüz örgütlenme ve diğer faaliyetlerimizde olmazsa olmazlarımızdan birisi işte bu sosyal sorumluluklarımızdır. Sendikacılığı sadece Toplu İş Sözleşmelerinden ibaret gören ve bunun dışına çıkamayan, üyelerinin sosyal-kültürel, vs. ilgi alanlarıyla irtibat sağlayamayan sendikal anlayışlar artık terkedilmektedir. HİZMET-İŞ’i bu günlere taşıyan özelliklerden birisi işte bu sosyal sorumluluk bilincidir. hizmet-iş sendikası 17 Yine maden faciası Genel Başkanımız Ermenek’teydi HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, Karaman’ın Ermenek İlçesi’nde kömür ocağında, su kaynağının patlaması sonucu 18 işçinin mahsur kaldığı maden ocağında incelemelerde bulundu. Kaza nedeniyle duyduğu üzüntüyü ve geçmiş olsun dileğini ifade eden Arslan, “Bu insanların burada çalışmaya mecbur edilmesini istismar etmeden onların güvenlikli çalışmasını sağlayacak bir mekanizma kurmak gerekiyor. Kanun bu konuda önemli bir adım attı ama bu yeni düzenlemeye rağmen demek ki eksikliklerimiz var” dedi. Arslan, Ermenek’te çeşitli haber ajansları, gazete ve televizyonlara maden kazasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Arslan, milleti hüzne boğan bir kaza ile karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Kazanın nedenleri, ihmal olup olmadığı zamanla konuşulacak. Ancak şu an en büyük sorun içerideki işçilere ulaşamamaktır” dedi. İşçilere hala ulaşılamamasının en büyük üzüntü olduğunu dile getiren Arslan, bölgenin lojistik malzemelerin temini için zor bir yerde olduğunu, teknik ekipmanların Konya, Mersin ve Karaman’dan getirilmeye çalışıldığını belirtti. Ailelerin de bir an önce yakınlarına ulaşılması beklentisinde olduğunu dile getiren Arslan, “Dalgıçlar belki su boşaltılırken kardeşlerimize ulaşma 18 hizmet-iş sendikası imkanını zorlayacaklar. Gerçekten çok üzüntü verici bir şey” dedi. Bölgenin tarıma elverişli olmaması nedeniyle işçilerin çok fazla seçeneğinin olmadığına dikkat çeken Arslan, “Bu insanların burada çalışmaya mecbur edilmesini istismar etmeden onların güvenlikli çalışmasını sağlayacak bir mekanizma kurmak gerekiyordu. Kanun bu konuda önemli bir adım attı ama bu yeni düzenlemeye rağmen demek ki eksikliklerimiz var. Bu eksiklikler nedeniyle arkadaşlarımız toprağın 150 metre aşağısında ve suyun içindeler. Bu gerçekten üzüntü verici. Türkiye’ye bunlar yakışmıyor. Sayın Başbakan başta olmak üzere bütün kamu görevlilerinin iradesi, kararlılığı yetmedi. Demek ki bizim bir zihniyet değişimine ihtiyacımız var. Bu ocakları işleten işverenlerimiz öncelikle bu insanların yaşamını esas almalı. Oradan çıkaracağımız 3 kilogram kömür için bu çocukları kaybetmemeliyiz diye düşünüyorum. Umarım bir an evvel bu kardeşlerimize ulaşırız çünkü şu an bütün odaklanmamız gereken onların oradan çıkartılması. Herkes elinden gelen çabayı ortaya koyuyor. Sayın bakanlar burada, vali burada, bütün kamu görevlileri burada ama elimiz kolumuz bağlı, suyun boşaltılmasını bekliyoruz” dedi. haberler Torba Yasa Yürürlüğe girdi Ülkemizde uygulanmakta olan ve adeta modern köleliğe dönüşen Taşeron işçiliği ile ilgili düzenlemeleri ihtiva eden 6552 sayılı Torba Kanun tasarısı 11 Eylül 2014’de yasalaştı. Kanun, Taşeron işçiliğinin yanında İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin düzenlemeleri de içeriyor. Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ’in de söz konusu kanunun hazırlık çalışmaları ve TBMM’de görüşülmesi esnasında itirazlarını dile getirdiği, sorunların çözümü için katkı verdiği, teklifler ürettiği Torba Yasa, kangrene dönüşen taşeron işçilerinin içerisinde bulundukları duruma bütünüyle çözüm getirmese de önemli düzenlemeler içeriyor. 6552 Sayılı Torba Kanunla taşeron işçileri ve taşeron işçi çalıştırma konularında yapılan düzenlemeler konusunda Sendikamız Hukuk Müşavirliğinin değerlendirmelerini sunuyoruz: 6552 Sayılı “İş Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması ile bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına dair kanun” hakkında Değerlendirme.. 6552 sayılı “İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun” 11.09.2014 gün ve 29116 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile birlikte, 4857 sayılı İş Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu gibi bir çok kanunda ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmıştır. 6552 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş hizmet-iş sendikası 19 haberler Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda ve 5393 sayılı Belediye Kanununda yapılan değişiklikler ile ilgili açıklamalar yer almaktadır. Öncelikle, Kanun metnine yer verilmiş, bundan sonra açıklama yapılmıştır. Asıl İşveren-Alt İşveren ilişkisi naklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Değişiklikle, yeraltı işlerinde (maden ocakları, kanalizasyon ve tünel yapımı gibi) çalışan işçiler yönünden 6 aylık kıdem şartının aranmayacağı hükme bağlanmıştır. İşçi ücretleri MADDE 3 – 4857 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “İşverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür.” Değişiklikle, asıl işverenlere, alt işveren (taşeron) işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek ve varsa ödenmeyen ücretleri, alt halde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanacaktır. Asıl işverene, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izinlerin kullandırılıp kullandırılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içerisinde kullanılmasını sağlamak, alt işverene ise tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgelerinin bir örneğini asıl işverene verme yükümlülüğü getirilmiştir. MADDE 1 – 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Kıdem Tazminatları “altı iş günü” ibareleri “otuz iş günü” MADDE 8 – 4857 sayılı Kanunun şeklinde, aynı fıkranın beşinci cümlesi 112 nci maddesine aşağıdaki fıkralar aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. eklenmiştir. “İtiraz üzerine görülecek olan dava “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı basit yargılama usulüne göre dört ay Kamu İhale Kanununun 62 nci madiçinde sonuçlandırılır. Mahkemece desinin birinci fıkrasının (e) bendi verilen kararın temyizi hâlinde Yarkapsamında alt işverenler tarafından gıtay altı ay içinde kesin olarak karar çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatverir. Kamu idarelerince bu raporlara ları; karşı yetkili iş mahkemelerine itiraz a) Alt işverenedilmesi ve mahlerinin değişip keme kararlarına TORBA KANUN NE GETİRDİ? değişmediğine karşı diğer kanun • Taşeron işçilerin ücretleri garanti altına alındı. bakılmaksızın yollarına başvuaralıksız olarak rulması zorunlu• Taşeron işçisine yıllık izin güvencesi sağlandı. aynı kamu kurum dur.” • Taşeron işçisine kıdem tazminatı güvenceye alındı. veya kuruluşuna Değişiklik• Taşeron işçilerin sözleşmesi 3 yıl olacak ait işyerlerinde le, 4857 sayılı • Uzmanlık gerektiren işlerde hizmet alımı için uygun görüş alınmadan çalışmış olanların İş Kanunu’nun ihaleye çıkılamayacak. bu şekilde çalışmış 3.maddesinin • Taşeron işçisi ihale ve sözleşme konusu iş dışında çalıştırılamayacak oldukları sürele2.fıkrasında, • Maden emekçilerine erken emeklilik hakkı sağlandı. re ilişkin kıdem asıl işveren-alt • Ev hizmetlerinde çalışanlara sigortalı olma hakkı getirildi. tazminatına esas işveren ilişki• ESK üyesi konfederasyonlara bağlı sendikalar için işkolu barajı yüzde hizmet süreleri, sinin muvazaalı 1'e sabitlendi aynı kamu kurum olup olmadığına veya kuruluşuna ilişkin müfettiş ait işyerlerinde raporlarına karşı işverenlerin hak edişlerinden keserek geçen toplam çalışma süreleri esas itiraz süresi, 6 iş gününden 30 iş işçilerin banka hesaplarına ödeme alınarak tespit olunur. Bunlardan son gününe çıkartılmıştır. Yargılamanın, yükümlülüğü getirilmiştir. alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözbasit yargılama usulü esasları ile 4 ay leşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 içerisinde sonuçlandırılacağı, temYıllık ücretli izinler üncü maddesine göre kıdem tazminatı yiz incelemesinin zorunlu olduğu ve MADDE 6 – 4857 sayılı Kanunun 56. ödenmesini gerektirecek şekilde sona incelemenin 6 ay içerisinde tamamlamaddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. ermiş olanların kıdem tazminatları nacağı hükme bağlanmıştır. “Alt işveren işçilerinden, alt işvereni ilgili kamu kurum veya kuruluşları Yer altında çalışan işçiler değiştiği hâlde aynı işyerinde çalıştarafından, MADDE 2 – 4857 sayılı Kanunun maya devam edenlerin yıllık ücretli b) Aynı alt işveren tarafından ve 18 inci maddesinin birinci fıkrasına izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı aşağıdaki cümle eklenmiştir. süreler dikkate alınarak hesaplanır. kamu kurum veya kuruluşlarında “Yer altı işlerinde çalışan işçilerde Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşkıdem şartı aranmaz.” çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları meleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 İş Kanunu’nun 18.maddesinin 1.fıkyıllık ücretli izin sürelerinin kullanıüncü maddesine göre kıdem tazminatı rasında yer alan düzenleme gereğinlıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ödenmesini gerektirecek şekilde sona ce, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlaermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun işyerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan makla, alt işveren ise altıncı fıkraya 62 nci maddesinin birinci fıkrasının işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin göre tutmak zorunda olduğu izin kayıt (e) bendi kapsamında farklı kamu işveren tarafından feshi sırasında, belgesinin bir örneğini asıl işverene kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde işveren, işçinin yeterliliğinden ve vermekle yükümlüdür.” geçen hizmet sürelerinin toplamı esas davranışlarından ya da işletmenin, işDeğişiklikle, alt işveren (taşeron) alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum yerinin veya işin gereklerinden kayişçilerinden, alt işvereni değiştiği veya kuruluşu tarafından işçinin 20 hizmet-iş sendikası haberler banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. Alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermediği gibi, alt işveren tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunan ve bu şekilde çalıştırıldığı sırada iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçinin kıdem tazminatı, işçinin yazılı talebi hâlinde, kıdem tazminatının söz konusu kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. Bu şekilde hesaplanarak ödenen kıdem tazminatı tutarının, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden aynı süreler dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı tutarından daha düşük olması hâlinde, işçinin aradaki farkı alt işverenden talep hakkı saklıdır. İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü fıkra uyarınca farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz. Kıdem tazminatı tutarı, 4734 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında belirtilen işyerlerinde kıdem tazminatı ile ilgili açılacak bütçe tertibinden, (b) bendi kapsamında belirtilen işyerlerinde ise hizmet alımı gider kaleminden, ödeneğin yetip yetmediğine bakılmaksızın ödenir. Bu madde kapsamında alt işverenler yanında çalışan işçilerin bu işyerlerinde geçen hizmet süresinin hesabı, alt işverenden ve alt işveren işçisinden istenecek belgeler ve ödeme süreci ile ilgili diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.” Düzenleme ile, kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı işyerlerinde alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesi bakımından, birbirinden farklılık arz edecek üç ayrı durum düzenlenmiştir. Buna göre; a. İşçi, alt işverenler değişse bile, aralıksız şekilde aynı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış ise, kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri üzerinden hesaplanacak ve iş sözleşmesinin 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14.maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması halinde, ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından kıdem tazminatı ödenecektir. b. İşçi, aynı alt işveren tarafından, aynı iş sözleşmesi gereğince, farklı kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılmış ise, iş sözleşmesinin 1475 sayılı Kanunun 14.maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması halinde, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun m.62/e bendi gereğince, farklı kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden, en son kamu kurum ve kuruluşu tarafından ödenecektir. c. İşçinin, alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermemesine rağmen, alt işveren tarafından, 4734 sayılı Kamu İhale kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunması ve bu şekilde çalışırken, iş sözleşmesinin kıdem tazminatını ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermesi halinde, yazılı talepte bulunması halinde, kıdem tazminatının kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yıllar itibariyle asgari ücret artış oranları esas alınarak güncellenerek hesaplanmak suretiyle, kıdem tazminatı son kamu kuruluşu tarafından banka hesabına ödenecektir. Ödenmesi gereken kıdem tazminatı ile kamu kurumu tarafından ödenen kıdem tazminatı arasında fark bulunması halinde, bu farktan alt işveren sorumlu olacaktır. Maddenin (b) bendi ve 3.fıkrası uyarınca, işçiye kıdem tazminatını ödeyen son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını, ilgili kamu kurum ve kuruluşların- dan tahsil edecektir. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında böyle bir tahsil işlemi yapılmayacaktır. Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik-İhaleler… MADDE 10 – 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. e) İdarelerin bu Kanunda tanımlanan hizmetlerden personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında aşağıda belirtilen hususlara uyması zorunludur: 1) İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılabilir. Bu kapsamda ihaleye çıkılabilecek yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini; idarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı, yerleşik yargı içtihatları ile 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası dikkate alınmak suretiyle idareler itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte belirlemeye işçi, işveren ve kamu görevlileri konfederasyonları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 67nci maddesi ile diğer kanunların hizmet alımına ilişkin özel hükümleri saklıdır. 2) İdarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı ile 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınmak suretiyle, idareye ait bir işyerinde yürütülen asıl işin bir bölümünde idarenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde hizmet alımı ihalesine çıkılabilir. 3) Danışmanlık hizmet alım ihalelerinde istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması şartı aranmaz.” Değişiklikle, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 62. maddesi birinci fıkrası değiştirilmiş ve personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinin yapılmasına ilişkin belli kriterler getirilmiştir; İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde, personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmet hizmet-iş sendikası 21 haberler alım ihalesine çıkılabilecektir. İhaleye çıkılabilecek yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini; idarelerin ilgili mevzuatı, yerleşik Yargıtay içtihatları 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesinin 7. fıkrası dikkate alınmak suretiyle, idareler için ayrı ayrı veya birlikte belirleme yetkisi, işçi, işveren ve kamu görevlileri konfederasyonları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu belirleyecektir. Ancak, 5393 sayılı Belediye Kanunun 67. maddesi ile diğer kanunların hizmet alımına ilişkin özel hükümleri saklı tutulmuştur. Buna göre; 5393 sayılı Belediye Kanunun 67. maddesi uyarınca belediyeler ve bağlı kuruluşları; Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahalli idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebileceklerdir. İdarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı ile 4857 sayılı Kanunun 2. maddesinin yedinci fıkrası esas alınmak suretiyle, idareye ait bir işyerinde yürütülen asıl işin bir bölümünde idarenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde hizmet alımına çıkılabilecektir. Değişiklikle, kamu kurumları yönünden, yardımcı işler nelerden ibaret olduğunu belirleme yetkisi, Bakanlar Kurulunun yetkisine bırakılmıştır. Bu husus, yardımcı işlerin belirlenmesi sırasında, objektif kriterlere uyulmaması halinde, çıkacak Bakanlar Kurulu kararının tartışılmasına yol açacaktır. Diğer taraftan, değişiklikle birlikte, Belediye ile diğer kamu kurumları arasında farklılıklar meydana getirilmesinin yolu açılmıştır. Ancak, 4857 22 hizmet-iş sendikası sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 7. fıkrası henüz değiştirilmediğinden, belediyeler tarafından yürütülen asıl işlerde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle, uzmanlık gerektiren” bir sebebin bulunmamasına rağmen, alt işveren işçilerinin çalıştırılması halinde, muvazaa iddiaları yargıya taşınabilecektir. MADDE 11 – 4734 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “Uygun görüş alınması ve görevlilerin sorumlulukları EK MADDE 8 – 62 nci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında personel çalıştırılmasına dayalı hizmetler (danışmanlık hizmet alımları hariç) için ihaleye çıkılmadan önce; a) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, Maliye Bakanlığından, b) 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yayımlanan Genel Yatırım ve Finansman Programı Kararı çerçevesinde, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının Hazine Müsteşarlığından, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun çerçevesinde özelleştirme programında bulunanlardan sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait işletmeci kuruluşların ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığından uygun görüş alması zorunludur. Uygun görüş alınmadan bu hizmetler için ihaleye çıkılamaz. 62 nci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan hizmet alımlarında niteliği gereği sözleşme süresi altı ayı aşmayan işlerde uygun görüş şartı aranmaz. 62. maddenin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihaleleri çerçevesinde çalıştırılan personel, ihale ve sözleşme konusu iş dışında başka bir işte çalıştırılamaz ve görevlendirilemez. Bu kapsamda, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalesine çıkılmaması gerektiği hâlde ihaleye çıkılması, uygun görüş alınması gereken hâllerde alınmadan ihaleye çıkılması, ihale kapsamında çalıştırılan personelin sözleşme konusu işler dışında çalıştırılması, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası hükmüne aykırılık teşkil edecek şekilde işlem ve eylemler yapılması nedeniyle idare aleyhine zarar ortaya çıkması hâlinde, oluşan bu zararlar, bu zarara neden olduğu tespit edilenlere rücu edilmek suretiyle tahsil edilir. Ayrıca, bu kişiler hakkında uygulanacak ceza ve disiplin hükümleri saklı kalmak üzere, bu kişilere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dâhil yapılan bir aylık net ödemelerin beş katı tutarında idari para cezası uygulanır. 4857 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen itiraz veya diğer kanun yollarına başvurmayan kişilere ise her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dâhil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.” 4734 sayılı kanuna eklenen EK 8. MADDE ile, 5018 sayılı kanuna ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar yönünden hizmet alımı ihalesine çıkılmadan önce, uygun görüş alınması zorunluluğu getirilmiş, uygun görüş alınması usulü ve uygun görüş alınmaksızın ihaleye çıkılması halinde görevlilerin sorumluluğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre; Her bir idare yönünden hizmet alımına çıkılmadan önce; a. 5108 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan ( TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Bakanlıklar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu vs.) b. (II) sayılı cetvelde yer alan (YÖK, Üniversiteler) c. (IV) sayılı cetvelde yer alan (Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü) kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarının Maliye Bakanlığından, d. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının (TCDD Genel Müdürlüğü, PTT Genel Müdürlüğü, Türk Telekomünikasyon A.Ş, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü) Hazine Müsteşarlığından, Özelleştirme Programında bulunan kurum ve kuruluşlardan ser- haberler mayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait işletmeci kuruluşların ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan uygun görüş alması zorunluluğu getirilmiştir. Personel sözleşme konusu iş dışında çalıştırılamayacak Hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak çalıştırılan personel, ihale ve sözleşme konusu iş dışında çalıştırılamayacaktır. Hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak çalıştırılan personelin ihale ve sözleşme konusu iş dışında çalıştırılması, uygun görüş alınması gereken durumlarda uygun görüş alınmadan ihaleye çıkılması, 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesine aykırı işlemler tesis edilmesi nedeniyle, idare aleyhine zarar ortaya çıkması halinde bu zarar, zarara neden olan kişilerden tahsil edilecektir. Bunun yanı sıra mevzuata aykırı hizmet alım uygulamaları nedeniyle üçüncü kişilere ödenen tazminatların beş katı tutarında idari para cezası verilecektir. Düzenleme ile, mevzuata aykırı hizmet alımı yapan kurum yetkililerine, mevzuata aykırı işlemlerden doğacak zararlar nedeniyle şahsi sorumluluk getirilmiştir. Düzenleme, halen kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı işyerlerinde, hizmet alımı yöntemiyle çalıştırılan ve çalışma ilişkisi bu düzenlemeye aykırı şekilde kurulmuş olan işçilerin akıbetlerinin ne olacağı hususunda bir hüküm içermemektedir. Dolayısıyla, süreç içerisinde, bu şekilde çalıştırılan işçiler yönünden tartışmalı bir durum ortaya çıkacaktır. Yerel Yönetim’lerle işyeri değişikliği MADDE 12 – 4734 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 16 – (1) Türkiye’nin 2015 yılında üstleneceği Yirmiler Grubu (G-20) Dönem Başkanlığı kapsamında, 2014 ve 2015 yıllarında yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve yasaklama hükümleri hariç bu Kanuna ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi değildir. Bu fıkra kapsamında yapılacak alımlara ve yapım işlerine ilişkin esas ve usuller ile diğer hususlar, Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken hazırlanır ve Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulur. (2) İşyerlerinin aynı yerde olup olmadığına bakılmaksızın; bir mahallî idarenin ya da bağlı kuruluşunun ken- di birimleri arasında veya bir mahallî idare ile bağlı kuruluşu arasında veya aynı mahallî idarenin farklı bağlı kuruluşları arasında olmak kaydıyla, mahallî idarelerde veya bağlı kuruluşlarında çalışan işçiler, ilgili mahallî idarenin en üst amirinin onayı alınarak bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen yüz yirmi gün içinde kadroları veya geçici iş pozisyonlarıyla birlikte aynı veya benzeri iş ya da işyeri değişikliğine tabi tutulabilir. Bu fıkra uyarınca aynı veya benzeri iş ya da işyeri değişikliğine tabi tutulan işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal hakları ile kıdem tazminatları ve kıdeme bağlı diğer hususlarda, 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin durumlarına uygun hükümleri aynı şekilde uygulanır.” Geçici 16. maddenin 1. fıkrası ile, Türkiye’nin 2015 yılında üstleneceği G-20 Dönem Başkanlığı kapsamında, 2014 ve 2015 yıllarında yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve yasaklama hükümleri hariç olmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamı dışında bırakılmıştır. Geçici 16. madde 2. fıkrası ile yapılan düzenlemeyle, işyerlerinin aynı yerde olup olmadığına bakılmaksızın bir mahallî idarenin ya da bağlı kuruluşunun kendi birimleri arasında veya bir mahallî idare ile bağlı kuruluşu arasında veya aynı mahallî idarenin bağlı kuruluşları arasında olmak kaydıyla, mahallî idarelerde veya bağlı kuruluşlarında çalışan işçilerin, ilgili mahallî idarenin en üst amirinin onayı alınarak bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen yüz yirmi gün içinde, 11.09.2014-10.01.2015 tarihleri arasında, kadroları veya geçici iş pozisyonlarıyla birlikte aynı veya benzeri iş ya da işyeri değişikliğine tabi tutulabilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu madde kapsamında iş veya işyeri değişikliğine tabi tutulan işçilerin ücret ve diğer haklarının belirlenmesinde 6360 sayılı kanunun geçici 1. maddesine yapılan atıf uyarınca, devredilen veya nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir veya nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenecektir. Devir sonrası yeni toplu iş sözleşmesi imzalanması halinde, buna göre ödenecektir. Belediyeler ve bağlı kuruluşlarında çalışan işçilerin bu madde kapsamında başka kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmesi söz konusu değildir. Kamu İşveren Sendikaları ve TİS… MADDE 13 -5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 8 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir. 22/9/2012 tarihinden önce 4734 sayılı Kanuna göre ihalesi yapılan ve ihale dokümanında fiyat farkı hesaplanabilmesine ilişkin hüküm bulunan yapım işleri ihalelerinde, yaklaşık maliyetin yarısından fazlasını akaryakıt giderinin oluşturduğu ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla fesih veya tasfiye edilmeksizin geçici kabulü yapılmış işler ile devam eden işlerin, 22/9/2012 tarihinden sonra gerçekleştirilen kısımlarında kullanılan akaryakıta ilişkin olarak özel tüketim vergisinde gerçekleşen artış nedeniyle fiyat farkı hesaplanmasında 3l/8/20l3 tarihli ve 28751 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2013/5217 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı hükümleri uygulanır.” hizmet-iş sendikası 23 haberler Değişiklik ve yeni düzenlemeye göre, 4735 sayılı kanunun 8. maddesine eklenen fıkra ile alt işveren işyerlerinde çalışan işçilere yönelik toplu iş sözleşmesinin; a. Alt işveren tarafından yetki verilmesi halinde, toplu iş sözleşmesinin merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından, 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütüleceği ve sonuçlandırılacağı, b. Toplu iş sözleşmesinin, kamu işverenleri sendikası tarafından sonuçlandırılması halinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar, idarece fiyat farkı ödeneceği, c. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenmeyeceği, bu halde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 7.fıkrası esas alınarak, asıl işverenler aleyhine ücret farkına hükmedilemeyeceği ve sorumluluk yüklenemeyeceği düzenlenmiştir. Düzenleme gereğince, bugün itibariyle, alt işverenler tarafından, merkezi kamu kuruluşlarının üyesi bulunduğu KAMU İŞ veya TÜHİS’ in yetkilendirilmesi ve toplu iş sözleşmesi prosedürünün bu sendikalarla işçi sendikaları arasında, 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütülmesi ve sonuçlandırılması zorunludur. Kamuoyu tarafından, madde metnine, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri neticesinde, fiyat farkını ödemekle yükümlü tutulan asıl işveren dışında, kamu işveren kuruluşlarının muhatap alınması nedeniyle eleştiriler yöneltilmektedir. Finansal kiralama yoluyla iş temini MADDE 14 -10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 28 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “finansal kiralama suretiyle temini;” ibaresinden sonra gelmek üzere “afet ve acil durumlar için kurulan lojistik depoların işletilmesiyle ilgili hizmetleri,” ibaresi eklenmiş; “temizlik, yemek, koruma ve güvenlik ile” ibaresi “yemek (beşinci fıkra kapsamındaki yemek hizmetleri hariç) ve” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi 24 hizmet-iş sendikası kapsamında olan işlerden sürekli nitelikte olanlara ilişkin hizmet alımlarında, yüklenme süresi üç yıl olup, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hâllerde bu süre gerekçesi gösterilmek şartıyla üst yöneticinin onayıyla kısaltılabilir.” Düzenleme ile 5018 sayılı Kanunun 28 nci maddesine yeni fıkra eklenmiştir. Bu fıkra ile; genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hizmet alımına konu sürekli nitelikte olan işlerinin gördürülmesi amacıyla yapılacak hizmet alımı süresinin 3 yıldan az olamayacağı düzenlenmiştir. Ancak, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hallerde gerekçesi gösterilmek şartıyla bu süre ilgili kurumun üst yöneticisinin onayıyla kısaltılabilecektir. Bu düzenleme ile birlikte, alt işverenler tarafından, kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı işyerlerinde çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin sürelerine yönelik tartışmalar bir anlamda sona erecektir. Sağlığı ve güvenliği-İşyeri Hekimi MADDE 16 – 6331 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde geçen “işyeri hekimi ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde” ibaresi; bendin sonuna “Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler.” cümlesi ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(4) Birinci fıkranın (a) bendine göre yapılacak görevlendirme süresinin belirlenmesinde 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve stajyerler, çalışan sayısının toplamına dâhil edilmez.” Düzenleme ile 6331 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine eklenen ibarelerle; On veya daha fazla çalışanı olup çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirmek zorunlu olacak, 10’dan az çalışanı olan bütün işyerleri ile 10 veya daha fazla çalışanı olmakla beraber az tehlikeli veya tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için ise bu zorunluluk kaldırılmıştır. Ondan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili, iş güvenliği uzmanlığı ve işyeri hekimliği için belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmasa bile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebileceklerdir. 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme/çalıştırma yükümlülüğünden bu şekilde kurtulabileceklerdir. Bunun yanı sıra, mevcut düzenlemelerde değişiklik olmadığı takdirde, az tehlikeli sınıfta yer alıp 50’den az çalışanı olan işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme/çalıştırma yükümlülüğü 1 Temmuz 2016 tarihinde başlayacaktır. Sendikaların TİS yetkisi ve işkolu barajı… MADDE 20 - 6356 sayılı Kanunun 41. maddesinin birinci ve beşinci fıkralarında yer alan “yüzde üçünün” ibareleri “yüzde birinin”; 43 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “yüzde üçünden” ibaresi “yüzde birinden”, dördüncü fıkrasında yer alan “yüzde üçünü” ibaresi “yüzde birini” olarak değiştirilmiştir. Düzenleme ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 41 nci ve 43 ncü maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, sendikaların toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmesi için kurulu bulundukları işkolunda çalışan işçi sayısına yönelik işkolu barajı %1’e düşürülmüştür. MADDE 21 – 6356 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “EK MADDE 1 – 41 inci maddenin birinci ve beşinci fıkraları ile 43 üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan kurulu bulunduğu işkolunda en az yüzde bir üye şartı, Ekonomik ve Sosyal Konseye üye konfederasyonlara üye olmayan işçi sendikaları için yüzde üç olarak uygulanır.” Düzenleme ile Ekonomik ve Sosyal Konsey üyesi Konfederasyonlara üye sendikaların toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmek için gerekli işkolu barajı %3’den %1’e düşürülmüştür. Ekonomik ve Sosyal Konsey üyesi Konfederasyonlara üye olmayan işçi sendikaları için işkolu barajının %3 olarak uygulanması benimsenmiştir. uluslararası ilişkiler EPSU toplantısı 19-20 Haziran 2014 tarihlerinde Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yapılan Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) Güneydoğu Avrupa Bölge Toplantısı’na Sendikamız HİZMET-İŞ adına Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar ve Hukuk Müşavirlerimizden Av. Tuba Yıldız’ın yanı sıra, adı geçen bölgede yer alan Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Moldova, Romanya, Türkiye’de kamu EPSU Kongresine katıldık Fransa’nın Toulouse kentinde 19 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleştirilen EPSU 9. Kongresi’ne Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığında bir heyet ile katıldık. Sendikamız HİZMET-İŞ heyetinde Sendikamız HİZMET-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, EPSU 9. Kongresi’nde yaptığı konuşmada Sendikamız HİZMET-İŞ, faaliyetlerimiz ve sendikal meselelere bakış açımız hakkında Genel Başkanımız Arslan’ın yanı sıra Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Gençlik Komitesi Başkanımız Hafize Kayıtmazbatır ve Dış İlişkiler Uzmanımız Recep Atar katıldı. Avrupa kıtasının dört bir yanından, Rusya’dan ve Avrasya’dan gelen kamu sektörü sendikaları yöneticileri ve uzmanlarını bilgilendirdi. hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren işçi ve memur sendikalarından yönetici ve uzmanlar katıldı. Toplantıda söz alan Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar, “HİZMETİŞ Sendikası olarak; su, toplu ulaşım ve temizlik gibi temel kamu hizmetlerinin yerel yönetimlerin kendi çalışanlarıyla yerine getirilmesinin gerektiğine inanıyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz” dedi. Atar, Sendikamız HİZMET-İŞ’in EPSU’nun daha da büyüyüp güçlenmesi ve küresel emek dayanışmasına katkı verilmesi amacıyla, EPSU ve PSI’ya yapılan üyelik başvurularının EPSU ve PSI Yönetim Kurul toplantılarında birlikte değerlendirilmesinden, herhangi bir gerekçeyle geri çevrilmek yerine üyelik taleplerine olumlu yanıt verilmesinden yana olduğunu hatırlattı. Atar, konuşmasını Konfederasyonumuz HAK-İŞ tarafından 4 aylık bir zaman diliminde 27 ilde, 9 işkolunda, 85 işyerinde toplam 5.250 kamu taşeron işçisi ile yüz yüze görüşülerek ve anket uygulanarak gerçekleştirilen “Taşeron İşçisi Gerçeği Araştırması”nın amacı, hedefleri, içeriği ve sonuçları hakkında katılımcıları bilgilendirerek tamamladı. hizmet-iş sendikası 25 uluslararası ilişkiler EPSU heyetinden sendikamıza ziyaret EPSU eski Genel Sekreteri Carola Fischbach-Pyttel ve EPSU Güneydoğu Avrupa Bölge Sekreteri Marina Irimie, 2 Temmuz 2014 tarihinde Sendikamız HİZMET-İŞ’i ziyaret ederek Genel Sekreterimiz Devlet Sert ile görüştü. Genel Sekreterimiz Devlet Sert, EPSU heyetini Sendikamız HİZMET-İŞ’in 35.Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri kapsamında başlattığı “Hakkın Bize Emanet” ve “Seni Sendika Korur” te- malı örgütlenme kampanyamız, Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in kamuoyu ile paylaştığı “Taşeron İşçisi Gerçeği Araştırması”, toplu iş sözleşmelerimiz ve dış ilişkilerimiz gibi konularda bilgilendirdi. Genel Sekreterimiz Sert, “EPSU/ PSI’ya Türkiye’den üye sendikalar olarak EPSU Yönetim Kurulu ve Daimi Komitelerde temsil konusunda rotasyon yönteminin konfederasyon temelli uygulanması hususunda uzlaşma sağlanmıştı. Bu protokolün imza sürecini hızlandırmalıyız. Aynı şekilde, EPSU Daimi Komitelerinde de temsiliyet ve katılım konusunda da, rotasyon yönetiminin uygulanabileceğini düşünmekteyiz. Bu çerçevede, EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri Daimi Komitesi ile EPSU Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Komitelerine aday olduğumuzu ve ilgili formları Eşgüdüm Sekreteryası ile paylaştığımızı hatırlatmak isterim.” Sendikamız HİZMET-İŞ’in 35 bini bini aşkın yeni üye kazanmış olmasından dolayı memnuniyetini ifade eden EPSU eski Genel Sekreteri Carola Fischbach-Pyttel, “EPSU’nun yeni Genel Sekreteri Jan Willem Goudriaan, şahsımı Türkiye’de ve Arnavutluk’ta kamu hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren sendikalar arasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek yönünde çalışmakla görevlendirdi. EPSU/ PSI’nın Türkiye’de yürütmekte olduğu projeler de, EPSU/PSI üyesi sendikalar arasında işbirliğini geliştirmeyi hedeflemektedir” dedi. Görüşmede EPSU yetkilileri, Türkçe’nin simültane çeviri dilleri arasına dahil edilmesi, üyelik taleplerinin değerlendirilmesi, EPSU Yönetim Kurulu ve Daimi Komitelerdeki temsiliyete ilişkin taleplerimizi EPSU Yönetim Kurulu’na taşıyacaklarını ifade etti. Azerbaycan heyeti sendikal temaslarda bulundu Sendikamızın davetlisi olarak 13-18 Ekim 2014 tarihleri arasında Türkiye’de bulunan Azerbaycan Komünal ve Hizmet-İş Sendikası heyeti, bir dizi temaslarda bulundu. Genel Başkan Telman Hacıyev 26 hizmet-iş sendikası başkanlığındaki Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası heyetinde, Genel Başkan Telman Hacıyev’in yanısıra, Genel Sekreter Gülşen Kadimova, Mingecevir Sendikası Şube Başkanı Abdül Aliyev, Yeşillendirme Tasarufat Birligi Sendikası Başkanı Zenfira Huseynova, Bakı Şehir Işığı Elektrik Şebeke İşletmesi Temsilcisi Samir Hasanov, Uluslararası ve Organizasyon İşleri Uzmanı Nigar Yusifova ile Dış İlişkiler Uzmanı Nergiz İsmailova yer aldı. HAK-İŞ ve Sendikamız Hizmetİş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası heyeti onuruna akşam verdi. Yemeğe Genel Başkanımız Arslan ve konuk heyetin yanı sıra, Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Dış İlişkiler Uzmanlarımız Yüsra Erilli Kurumlu, Recep Atar, Genel Merkez Gençlik Komitesi Başkanımız Hafize Düden hazır bulundu. Genel Başkanımız Arslan, yemekte yaptığı konuşmada Sendikamız HİZMET-İŞ ile Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası arasındaki ilişkilerin 25’inci yılına girdiğini hatırlatarak, ikili ilişkilerin gelişim seyri hakkında değerlendir- melerde bulundu. Arslan, Türkiye ile Azerbaycan’ın merhum Haydar Aliyev’in ifadesiyle, iki devlet bir millet olduğunu hatırlatarak, Sendikamız HİZMET-İŞ’in üye sayısı, daimi komiteleri, toplu iş sözleşmeleri, uluslararası ilişkileri, raporları, eğitim yardımları, emek dayanışmasına verdiği önem gibi ko- nularda konuk heyeti bilgilendirdi. Konuk heyet, çalışma ziyareti çerçevesinde Genel Merkezimizi ziyaret ederek Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü ve Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca ile görüştü. uluslararası ilişkiler Arnavutluk’ta kongreye katıldık Arnavutluk Kamu İdareleri ve Sivil Savunma Çalışanları Sendikası’nın 2. Kongresi, 1 Kasım 2014 tarihinde yapıldı. Sendikamız HİZMET-İŞ’in küresel emek dayanışmasının güçlenmesine katkı vermek ve kamu hizmetleri sendikaları arasında bilgi ve deneyim paylaşımını artırmak vb. amaçlar doğrultusunda ikili anlaşma imzaladığı Arnavutluk Kamu İdareleri ve Sivil Savunma Çalışanları Sendikası’nın 2.Kongresi, 1 Kasım 2014 tarihinde Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yapıldı. Kongrede Sendikamız HİZMETİŞ adına İstanbul 6 No’lu Şube Kadın Komitesi Başkanı Nilay Kulakçeken, İstanbul 7 No’lu Şube Kadın Komite Başkanı Filiz Öcal ve Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar hazır bulundu. Üç bini aşkın üyeye sahip ve üyelerinin 2/3’ünün kadınlardan oluştuğu Arnavutluk Kamu İdareleri ve Sivil Savunma Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Entela Hysenllari’nin açılış konuşmasıyla başlayan kongrede, Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU)’nun EPSU Güneydoğu Bölge Sekreteri Marina Irimie ve Sendikamız HİZMET-İŞ adına İstanbul 6 No’lu Şube Kadın Komitesi Başkanı Nilay Kulakçeken’in yanı sıra, Arnavutluk hükümeti temsilcisi de bir konuşma yaptı. Kongrede bir konuşma yapan İstanbul 6 No’lu Şube Kadın Komitesi Başkanımız Nilay Kulakçeken, adı geçen sendika yöneticileri ve delegelerine Sendikamız HİZMET-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın selamlarını ve başarı dileklerini iletti. Sendikamızın üye sayısı, üye profili, faaliyetleri ve daimi komiteleri hakkında katılımcıları bilgilendiren Kulakçeken, “Biz, bir taraftan sendikal faaliyetlerimizi yürütürken ve işçilerimizin haklarını savunurken, diğer taraftan sosyal diyalogun sosyal ortaklığa dönüşmeye başladığı günümüzde, sosyal ortaklığın gereği olan ‘sosyal sorumluluklarımızı’ ertelemeden yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda 2007 yılından bu yana, Genel merkez ve şubelerimizde Kadın, Kültür-Sanat, Gençlik ve Engelliler komiteleriyle çalışmalarımızı tabana yayarak sürdürüyoruz” dedi. EPSU itfaiyeciler toplantısına katıldık EPSU İtfaiyeciler Ağı Toplantısı, 2728 Ekim 2014 tarihlerinde Glasgow’da yapıldı. 27-28 Ekim 2014 tarihlerinde Birleşik Krallık-İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılan EPSU İtfaiyeciler Ağı Toplantısı’na Sendikamız HİZMET-İŞ adına İstanbul 7 No’lu Şube Başkanımız Hüseyin Topçu ile Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar katıldı. Sendikamız HİZMET-İŞ’in aktif üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu’nun (EPSU) Birleşik Krallık İtfaiyeciler Sendikası (Fire Brigade Union-FBU) ile birlikte gerçekleştirdiği toplantının ilk günü, İskoçya İtfaiye Eğitim Merkezi gezdirildi; programın ikinci ve son günü ise katılımcılar, aynı merkezde gün boyu dünya genelinde itfaiyecilerin karşılaştıkları sorunları değerlendirdi. Toplantının açılışında konuşan EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri Uzmanı Christine Jacob, toplantı gündemi hakkında bilgi verdi. Ev sahibi sıfatıyla toplantıya FBU Genel Başkanı Alan McLean başkanlık yaptı. Türkiye’den sadece Sendikamız HİZMET-İŞ’in katıldığı toplantıda, e-call (elektronik çağrı) sistemi hakkında bilgi verildi. Almanya Ver.Di Sendikası’ndan Arno Dick’in verdiği bilgiye göre, bundan böyle üretilecek yeni motorlu araçlarda (otomobillerde ve tehlikeli madde taşıyan araçlarda) zorunlu olarak e-call çağrı sistemi bulunacak” dedi. ITS Deutschland GmbH’dan Harry Evers ise konuşmasında, e-call sisteminin ana parçasının araçlara yerleştirilecek chip olduğunu hatırlatarak bunun AB üyesi ülkelerinin tamamında yakın bir tarihte hizmete girmesinin beklendiğini söyledi. AB-ABD Serbest Ticaret Antlaşması (Transatlantic Trade and Investment Partnership -TTIP)’nın kamu hizmetleri sunumunun tamamının serbest piyasa koşullarına açılmasını öngördüğüne ve bunun kamu hizmetleri sendikaları açısından büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekilen toplantıda, sosyal boyutları göz önüne bulundurulduğunda, kaliteli kamu hizmetleri yaklaşımı çerçevesinde, itfaiye ve kurtarma hizmetlerinin özelleştirilmesi kabul edilemeyeceği, bu tehlikeye karşı, sendikalar teyakkuz durumunda olmak zorunda olduğu ortaya kondu. Türkiye’de itfaiyecilerin durumuna ilişkin olarak Sendikamız HİZMETİŞ tarafından gönderilen rapor, EPSU web sayfasında (http://www.epsu. org/a/10866) 28 Ekim 2014 tarihinde “Turkey Firefighters services” başlığı altında yayınlandı. hizmet-iş sendikası 27 türkiye’de ve dünyada gündem GEÇİCİ İŞÇİLİK BİREYE VE EKONOMİYE ZARAR VERİYOR Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), geçici işçi çalıştırma yöntemlerinin kriz döneminde arttığını ancak bu yöntemin her türlü avantajına rağmen, bireyleri ve ekonomiyi olumsuz etkilediği belirtildi. OECD, 2014 İstihdam Görünümü Raporu’nda küresel kriz sonrası geçici- belirli süreli işlerin yaygınlaştığına dikkat çekildi. Ana tespit olarak, belirli süreli ve geçici istihdamın, şirketlere esnek sağlasa da bireylere ve genel ekonomiye zarar verdiği belirlendi. Yöntemin işçiler için seçenek olarak sunulmasının genel istihdam piyasasında kabul görebileceği belirtilen raporda, buna karşılık yaygın olarak şirketlerin bu tür çalışmayı tercih etmesinin hem insan kaynakları- insan sermayesi, hem de verimliliğe olumsuz yansıdığı vurgulandı. Raporda, “Bu türden sözleşmeler, düzenli çalışanlara göre işçilerin daha güvensiz hissetmesine yol açması yanında, firmaların da insan kaynaklarına (eğitim gibi) daha az yatırım yapmasına yol açıyor” tespiti yapıldı. Kriz döneminde aşırı hızla artan işsizlikle mücadele için hükümetlerin geçici istihdam türlerini destekleme eğilimine girdiği belirtilen raporda, göreli iyileşme döneminde belirsiz süreli (kalıcı) iş sözleşmelerini destekleyici adımlar atılması önerildi. OECD raporunda, belirli süreli (düzensiz, geçici) istihdamın zararlarının, bireylerin düşük kazanç elde etmesi, iş güvencesi kayıpları, çalışan açısından iş kalitesinin düşmesi, verimlilik kaybı ve yüksek işsizlik riski olarak sıralandı. Raporda, geçici işçilerin, çalışma ortamı kalitesinin de düşük olduğu, daha bağımlı, iş öğrenme imkanı daha az ve düzenli çalışanlar tarafından fazlaca dikkate alınmayan kişiler olarak çalışmak zorunda kaldıkları kaydedildi. Raporda, part-time çalışmalar için 28 hizmet-iş sendikası de ücret düşüklüğü yanında bazı diğer sorunların da ortaya çıktığı vurgulandı. Part-time çalışmanın, diğer düzensiz, geçici işlerde olduğu gibi düşük ücret ve güvensizlik yanında, sosyal güvenlik açısından da daha kötü şartlar doğurduğu belirtildi. Bağımsız Eğitim-Sen’in araştırmasına göre, Türkiye’deki mevcut 2 milyon 551 bin işsizin 484 bini yükseköğretim mezunlarından oluşuyor. Aralarında yüksek lisans, master ve doktora gibi üst öğrenimi de bulunan diplomalı işsizlerin 272 bini kadın, 212 bini de erkek. Diplomalı işsizler ordusunda mesleki sıralamada ise başı, sayıları 300 bine ulaşan atanamayan öğretmenler çekti. Araştırmada, okur-yazar olmayan nüfusta yer alan işsiz sayısının sadece 68 bin kişi olduğu belirtildi. Bağımsız Eğitim-Sen Genel Başkanı Abdullah Soy, devletin istihdamı artırmak için üniversite mezunu istihdam eden şirketlere belli oranlarda teşvik verebileceğini ve işveren SSK primlerinde düzeltmeye giderek konuya çözüm bulabileceğini ifade etti. Kayıtdışı ekonomideki azalma ile birlikte kayıtdışı istihdamda da ciddi bir toparlanma görülüyor. 2002’de kayıtdışı istihdamın toplam istihdam içindeki payı yüzde 52,1’iken, bu rakam 2013 yılında yüzde 36,7’ye kadar geriledi. Söz konusu rakam bu yılın ocak ayında yüzde 33,6 olarak gerçekleşti. Kayıtdışı ekonomi ve istihdamın, 2014-2016 yılların kapsayacak, Yeni Eylem Planı döneminde daha da aşağılara çekilmesi hedefleniyor. Türkiye, 2013’teki yüzde 26,5 ‘lik kayıtdışı ekonomi payı ile yüzde 18,4 olan AB ortalamasının 6,1 puan üzerinde yer alıyor. Avrupa ülkeleri arasında kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki payı en yüksek ülke yüzde 31,2 ile Bulgaristan olurken, bu ülkeyi sırasıyla yüzde 28,4’lük payla Romanya ve Hırvatistan, yüzde 28’le de Litvanya izledi. Avrupa’da kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki payının en düşük olduğu ülke ise yüzde 7,5 ile Avusturya oldu. Bu ülkeyi yüzde 8 ile Lüksemburg, yüzde 9,1 ile Hollanda, yüzde 9,7 ile İngiltere ve yüzde 9,9’la Fransa takip etti. EKONOMİ VE İSTİHDAMDA KAYITDIŞI AZALIYOR ZENGİN-YOKSUL UÇURUMU 7,7 KAT Türkiye’de 2002’de yüzde 32,2 olan kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki payı, 2013’te yüzde 26,5’e geriledi. Türkiye’nin 2008-2010 ve 2011-2013 dönemlerini kapsayan Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem planları etkisini gösteriyor. Bu kapsamda kayıtdışı ekonominin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı yıldan yıla düşüş gösteriyor. Bu doğrultuda 2002’de yüzde 32,2 olan sözkonusu pay, 2013’te yüzde 26,5’e geriledi. Böylece kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki yapı 2003-2013 döneminde yaklaşık 6 puan azalmış oldu. Türkiye’de en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı, 2013’te 7,7 kat oldu. Bu fark, bir önceki yıl 8 kat olmuştu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2013” verilerini yayımladı. Buna göre, geçen yıl en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı 7,7 kat olarak hesaplandı. Bu fark, bir önceki yıl 8 kat olmuştu. Geçen yıl, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik son gruptakiler, toplam gelirden yüzde 46,6 pay alırken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 6,1 oldu. türkiye’de ve dünyada gündem 10 GENÇ KADINDAN 4’Ü OKUYUP ÇALIŞMIYOR Merkezi Paris’te mevcut bulunan OECD tarafından, üye ülkelerin eğitim standartlarını, gelişmelerini inceleyen “Bir Bakışta Eğitim 2014” senelik raporu yayımlandı. Türkiye ’de yükseköğretim mezunu kadın personelin yükseköğretim mezunu erkeklerden daha az kazandığı vurgulandı. Bu durumun OECD ülkelerinde tam tersi olduğu kaydedildi. Raporda, Türkiye’de 12 senelik zorunlu eğitim sayesinde beş -14 yaş arası çocukların % 95’nin okula gittiğini işaret edilirken, OECD ortalamasında bu oranın % 98 olduğu bilgisi verildi. 15-19 yaş aralığındaki öğrencilerin de okula kaydolma oranının 2005’teki % 44’lük seviyeden 2012’de % 59’a yükseldiği ve bu artışın 2011’de % 64 ile rekor düzeye çıktığı açıkladı. Raporda, çalışmayan veya eğitimine devam etmeyen 15- İkinci yaş aralığındaki gençlerin oranının 2005’te % 44 olduğu hatırlatıldı ve Türkiye’nin bu mevzuda hala OECD ülkeleri içinde en üstte kaldığı vurgulandı. Rapora göre, Türkiye’de 15- İkinci arasındaki kadınların % 40’ı, aynı yaş aralığındaki erkeklerin ise % 19’u çalışmıyor veya eğitimine devam etmiyor. 2010’da İkinci -34 yaş arası gençlerin % 17’si yükseköğretime devam ederken, 2012’de bu oran % İkinci ’e yükseldi ancak Türkiye hala % 33 olan OECD ortalamasını yakalayamadı. OECD raporunda, öğretmenlerin Türkiye standartlarına göre iyi, uluslararası standartlara göre ise az kazandığı ifade edildi. YOKSULLUĞUN FOTOĞRAFI Kalkınma Bakanlığı Türkiye’nin yoksulluk haritasını çıkardı. Buna göre Türkiye’nin yüzde 16.3’ü, 4 bin 515 TL olarak belirlenen yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yoksullukla mücadele eden insanların bölgelere göre ortak özellikleri ne, nasıl yaşıyorlar... Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan araştırmada Türkiye’deki yoksullukla ilgili dikkat çekici detaylar yer aldı. Bölgelere göre yoksulluğun fazla olduğu alanların araştırıldığı çalışmaya göre İstanbul’da ücretli ve maaşlı çalışanlarda, kiracılarda ve cep telefonu olmayanlarda yoksulluk yaygın. İstanbul’daki yoksulların yüzde 70’i internet sahibi değil. Yoksul tanımına giren yurttaşlar arasında balık ya da tavuk içeren yemek yiyebileceklerini belirtenlerin oranı Batı Karadeniz’de sadece yüzde 3.24. Güneydoğu Anadolu’da bu oran yüzde 6’ya çıkıyor. Kalkınma Bakanlığı uzmanı Eda Doğan tarafından hazırlanan ve “Türkiye’de yoksulluğun ölçülmesi” adını taşıyan tez çalışmasında bölgelere göre yoksulluğun fazla olduğu kişiler şöyle sıralandı: Batı Marmara’da ücretsiz aile işçisi olanlar ve okur yazar olmayanlarda; Ege’de bilgisayar sahibi olmayanlar, sobalı evde oturanlar ve 15-16 yaş arası nüfusta; Doğu Marmara’da kiracı durumunda olanlar, okur yazar olmayanlar ve cep telefonu olmayanlarda; Batı Anadolu’da kırsal nüfus, sobalı evde oturanlar, ücretli ve maaşlı çalışanlarla, 0-15 yaş arası nüfusta; Akdeniz’de kırsal nüfus ve otomobil sahibi olmayanlarda; Orta Anadolu’da kırsal nüfus, mesleki ve teknik lise mezunu olanlar ve yevmi- yeli çalışanlarda; Batı Karadeniz’de 0-15 yaş nüfus, yevmiyeli çalışanlar, ücretsiz aile işçisi olanlar, ev sahibi olanlarda; Doğu Karadeniz’de mesleki ve teknik lisesi mezunu olanlar, yevmiyeli çalışanlar ve ücretsiz aile işçisi olanlarda; Kuzeydoğu Anadolu’da 15-64 yaş arası nüfus, 0-15 yaş arası nüfus, mesleki ve teknik lise mezunu olanlarda; Ortadoğu Anadolu’da ev sahibi olanlar, sobalı evde oturanlar, 15-64 yaş arası nüfus. Yoksul kesim içinde ‘1 haftalık tatile gidebilirim’ diyenlerin oranları İstanbul’da yüzde 1.07, Batı Marmara, Ege, Batı- Doğu Karadeniz, Anadolu ve Ortadoğu Anadolu’da ise sıfır. Yoksul kesim içinde et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyebildiğini belirtenlerin oranı İstanbul’da yüzde 20.1 iken bu oran Batı Anadolu’da yüzde 3.58’e Batı Karadeniz’de ise yüzde 3.24’e iniyor. İstanbul’da yoksullar içinde bilgisayar sahibi olanların oranı yüzde 41.8 olurken, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 3.94’le sınırlı kaldı. İnternet sahipliğinde ise İstanbul’da yoksulların yüzde 70.98’i internet sahibi olmadığını belirtirken, aynı oran Güneydoğu Anadolu’da yüzde 99.36 oldu. Yoksulların çoğunun tüm bölgelerde cep telefonuna sahip olduğu da dikkat çekti. AVRUPA’NIN EN GENÇ NÜFUSLU ÜLKESİ TÜRKİYE OLDU Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından, her yıl 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü’nde, nüfusun önemli konularını ele hizmet-iş sendikası 29 türkiye’de ve dünyada gündem alan bir tema seçildiği bu yılı temasının ’Gençlere yapılacak yatırımlar yarınlara yapılacak yatırımlardır’ olarak belirlendiği belirtilerek Türkiye’nin genç nüfusu ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, “Türkiye nüfusu giderek yaşlanmakta olan bir nüfus yapısına sahip olmakla birlikte, Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında genç bir nüfusa sahiptir. Türkiye nüfusunun yüzde 41,1’ini çocuklar ve gençler oluşturmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile kıyaslandığında, Türkiye yüzde 16,6 ile en fazla genç nüfusa sahip iken, İspanya ve İtalya yüzde 9,9 ile en az genç nüfusa sahiptir. Yıllar içinde ülkemizin yaş yapısındaki değişimi görebilmek için 2000 ve 2013 yılı yaş piramitleri incelendiğinde, 15-24 yaş grubunun toplam nüfus içindeki oranında 2,8 puanlık bir azalma olduğu görülmektedir” ifadelerine yer verildi. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2013 verilerine göre; çocuk nüfus olarak tanımlanan ’0-14’ yaş grubunun toplam nüfus içindeki payının yüzde 24,6, genç nüfus olarak tanımlanan ’15-24’ yaş grubunun ise yüzde 16,6 oldu. Genç nüfusun en çok olduğu ilk üç il sırasıyla İstanbul, Ankara ve İzmir olup en az olduğu ilk üç il ise Bayburt, Ardahan ve Tunceli olarak belirlendi. TÜİK tarafından ADNKS 2012 yılı sonuçları temel alınarak üretilen nüfus projeksiyonlarına göre 2023 yılında çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki payının yüzde 21,2, genç nüfusun ise yüzde 15,1 olacağı öngörüldü. Projeksiyon sonuçlarına göre 2023 yılında genç nüfusun en fazla ve en az olduğu il sıralamasının değişmeyecek. Yükseköğretimde net okullaşma oranı 2012/’13 öğretim yılında yüzde 38,5’e yükseldi. Ortaöğretimde net okullaşma oranı 2012/’13 öğretim yılında yüzde 70,1 iken, 2013/’14 öğretim yılında 6,6 puan artarak yüzde 76,7’e ulaştı. Türkiye’de 2012/’13 öğretim yılında yükseköğretim kurumlarından herhangi birine kayıt yaptıran öğrencilerin yüzde 51,1’i genç erkek nüfus iken yüzde 48,9’u genç kadın nüfus oldu. Üniversiteye yeni kayıt yaptıran öğrencilerin yüzde 2’si sanatla ilgili bölümleri seçti. Türkiye’de 2012/’13 öğretim yılında, üniversitelerin sanatla ilgili bölümlerini tercih eden öğrencilerin yüzde 16,2’si uygulamalı sanatlar, yüzde 16,1’i müzik, yüzde 14,7’si iç mimarlık, yüzde 11,8’i sahne ve görüntü sanatları bölümlerini seçti. Aynı öğretim döneminde üniversiteye yeni kayıt yaptıran öğrencilerin yüzde 2,6’sı ise beden 30 hizmet-iş sendikası istihdam edilenlerin oranı ise yüzde 23,6 oldu. Sektöre göre istihdam edilen gençlerin oranı incelendiğinde ise, gençlerin yüzde 47,8’inin hizmet sektöründe, yüzde 31,5’inin sanayi sektöründe, yüzde 20,7’sinin ise tarım sektöründe istihdam edildiği görüldü. eğitimi ve spor bölümlerini tercih etti. Ülkemizde gençlerin üniversite tercihleri genel olarak mühendislik, tıp, fen bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında yoğunlaşmaktadır. Sanat ve spor bölümleri ise yaratıcılık ve özel yetenek gerektirdiğinden bu bölümlere kayıt yaptıran öğrenci sayısı görece daha az oldu. Raporda, “Sanat ve spor alanlarında yetenekli gençlerin desteklenmesi ülkemizin geleceği açısından önemli bir yatırım olacaktır” denildi. Türkiye genelinde işsizlik oranı 2013 yılında yüzde 9,7 oldu. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı ise 2012 yılında Türkiye’de günde 200’den fazla iş kazası oluyor.Bu kazaların sonucunda ise her 6 saatte 1 kişi yaşamını yitiriyor. Ancak bunlar resmi rakamlar, bir de yüzde 17,5 iken 2013 yılında yüzde 18,7 olarak gerçekleşti. Genç işsizlik oranının erkeklerde yüzde 17, kadınlarda ise yüzde 21,9 olduğu görüldü. Tarım dışı işsizlik oranı Türkiye genelinde 2013 yılında yüzde 12 oldu. Tarım dışı genç işsizlik oranı, 2012 yılında yüzde 20,9 iken, 1,1 puanlık bir artışla 2013 yılında yüzde 22’ye yükseldi. Tarım dışı genç işsizlik oranı erkeklerde yüzde 19, kadınlarda ise yüzde 28,4 oldu. Yükseköğretim mezunu gençlerin işsizlik oranı 2013 yılında yüzde 29,3 olup bu oran lise ve dengi meslek okul mezunu gençlerde yüzde 20,2 oldu. Yükseköğretim mezunu genç erkeklerin işsizlik oranı yüzde 23,4 iken, genç kadınlarda ise bu oranın yüzde 34,4 olduğu görüldü. Sektöre göre istihdam edilenlerin oranı incelendiğinde, Türkiye genelinde 2013 yılında hizmet sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 50, sanayi sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 26,4, tarım sektöründe istatistiklere yansımayanlar var. Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmediği için resmi iş kazası sayısı düşük görünüyor. Türkiye’de son 10 yıla bakacak olursak, yıl bazında ortalama ölüm sayısı 1500 civarında. İş kazalarına bakıldığında; Türkiye bu ölüm oranlarıyla, Avrupa’da birinci sırada, dünyada ise 3. Sırada Ülkemizde en çok iş kazası inşaat sektöründe yaşanıyor. Bu kazaların büyük bir çoğunluğu 06.09.2014 tarhinde İstanbul – Mecidiyeköy’deki Torunlar İnşaat’ın şantiyesinde 10 kişinin hayatını kaybettiği kazadaki gibi yüksekten düşme şeklinde gerçekleşiyor. TÜİK’in 2013’te yaptığı ankete göre, toplam iş kazası geçirenlerin %81,6’sını erkekler oluşturuyor. ILO verilerine göre ise, dünyada bir günde 6300 kişi, iş kazalarında hayatını kaybediyor. Meslek hastalıklarını da gözönüne aldığımızda dünyada bir yılda 2.3 milyon kişi iş kazalarında ölüyor. Yani her İŞ KAZASINDAN HER 6 SAATTE 1 KİŞİ ÖLÜYOR türkiye’de ve dünyada gündem 15 saniyede 1 kişi, çalışırken yaşamını yitiriyor. Bu kısa süre içinde 160 kişi de iş kazalarında yaralanıyor. ABD’DE YÜZLERCE FASTFOOD ÇALIŞANI TUTUKLANDI ABD fastfood yiyecek sektörü çalışanları maaşlarının artırılması ve sendikalaşma hakkı için mücadele ediyorlar. Eylemciler verdikleri mücadeleye ilgi çekmek için tutuklanmayı göze alıyorlar. 5 Eylül tarihinde binlerce eylemci tüm ülkede büyük şehirlerin sokaklarına çıkarak saat başı en düşük ücretin 15 dolara yükseltilmesini talep ettiler. Eylemciler polisin sert tepkisiyle karşılaştılar. Ülkede 400’den fazla kişi sivil itaatsizlik ve trafiği engelleme suçlamalarıyla tutuklandılar. Fastfood çalışanlarının eylemleri son iki yılda düzenlenen en kitlesel eylemler oldu. ABD’de kadrolu fastfood restoranları çalışanları halen haftada 40 saat çalışıyorlar ve federal asgari ücret olan 7,25 dolar saatte kazanıyorlar. Ancak bu para aylık temel harcamalara dahi yetmiyor. KAYITDIŞI İSTİHDAMDA TABLO ÇOK OLUMLU İstihdamda 2008 yılında yüzde 43.5 olan kayıtdışılık oranının, yasal düzenlemeler ve artan denetimler sayesinde 6 yılda yüzde 33.5’e gerilediği bildirildi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, Türkiye’nin 2008’deki sosyal güvenlik reformu ile ciddi ilerleme kaydettiğini söyledi. İlhan, SGK’nın önceliklerinden birinin de kayıtdışı istihdamla mücadele olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konuda etkin çalışmalar yapıyoruz. Öncelikle diğer denetim yapan kurumlarla ortak puanlar oluşturduk. Dolayısıyla ortak fon üzerinden hareket ediyoruz. Bunun dışında 81 ilde kayıt dışı istihdamla mücadele merkezi kurduk.” Kayıtdışı istihdamla mücadelenin, SGK’nın tek başına çözebileceği bir sorun olmadığını anlatan İlhan, “Devletin istihdamda kayıt dışılıkla mücadele kapsamında tüm kurumlarıyla ortak hareket etmesi gerekiyor. Bu konuda önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Bu kapsamda çalışmalarımıza kamu kurumları ve diğer denetim organları da destek veriyor” dedi. 18 MİLYON AÇLIKTAN ÖLDÜ 657 MİLYON TELEFON SATILDI İnsanların ne giyeceğine, nasıl davranacağına, ne şekilde konuşacağına hatta neler kullanıp kullanmayacağına artık popüler kültür karar veriyor. Kültürün ve normların yok olduğu günümüzde insanlar materyal kültürle yaşam tarzlarını oluşturarak, kendi öz kültürlerini unutuyor. Dünya üzerinde birçok insan açlıktan ve susuzluktan kıvranırken insanlar kendi öz kimliklerini kaybederek isim yapmış markalara milyarlar vermeye başladı. Son günlerde yaşanan teknoloji çılgınlığı da bu çarpıklığı gözler önüne seriyor. Bir telefon markasının son çıkan serisini almak için insanlar haftalar önceden sıraya giriyor ve o telefona milyarlar ödüyor. Algı yönlendirme tekniği ile insanların zihinlerine işlenen etkenlerle insanlar toplumda statüsünü arttırdığını sanarak değerinin çok üstünde satılan ünlü marklara yöneliyor. Bir telefon markasının en son çıkan serisini almak için Türkiye’de de haftalar öncesinden sıraya girildi. Telefonun fiyatının 2 bin 500 TL olması ise, insanları bu çılgınlıktan geri döndüremiyor. Buna karşılık bir yılda dünya üzerinde 18 milyon insan açlıktan ölürken, satılan akıllı telefon sayısı ise 657 milyonu aştı. 6 buçuk milyar insanın yaşadığı dünyada teknoloji çılgınlığı ile beraber kasım ayı sonu itibari ile cep telefonu abone sayısı 3.3 milyar ile dünya nüfusunun yarısına ulaştı. 75 milyonluk Türkiye’de ise, 60 milyon cep telefonu abonesi bulunuyor. Türkiye’de ayda 1 milyonun üzerinde cep telefonu satılıyor ve bu telefonlardan elde edilen satış ortalaması da 10 milyonun üzerinde. IDC’in raporuna göre; Dünya üzerinde toplam olarak 1 milyardan fazla insan akıllı telefon kullanıyor. Bir yılda 18 milyon insan açlıktan ölürken, satılan akıllı telefon sayısı ise 657 milyonu aştı. Son günlerde insanlar kendilerini kaybederek, çığlınca bir telefon markasının son serisini alabilmek için haftalar öncesinden sıralara giriyor. Dünya üzerinde açlıktan ölenlere aldırış etmeden kapitalist düzenin etkisiyle hipnoz olan insanlar, son parlarını dahi o telefona vermeye hazır durumda. Türkiye’de 2 bin 500 TL fiyattan satılacak olan telefon için şimdiden 4 milyon sipariş verilmiş durumda. Günümüz dünyasında bir taraf açlıktan ölürken, diğer taraf marka çılgınlığından geri durmuyor. Dünya üzerinde her yıl yaklaşık 6 milyon çocuk kötü beslenme yüzünden ölüyor. BM raporuna göre de, bir dakika içinde dünya üzerinde 12 çocuk açlık ya da kötü beslenme yüzünden ölüyor. Dünya üzerinde bir yılda ölen insan sayısı ise 18 milyon. Bir tarafta ölen insanlar varken batı dünyasında obezite ve kalp damar hastalıkları artıyor. Afrika’da 13 milyon insan her yıl açlıktan hayatını kaybederken, Amerika’da ise, obezite tedavisine harcanan para 40 milyar civarında. Bu karşılık insanların kendileri kaybederek çılgınlık içinde para harcamaları ve bir markanın son çıkan serisini eskisi bozulmadan almaları materyalist düşüncenin oluşmasına ve bencil bir dünyanın temellerinin atılmasına neden oluyor. hizmet-iş sendikası 31 hak-iş’ten KİK Heyetinden Başbakan’a ziyaret Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın da aralarında bulunduğu, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) heyeti Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti. Başbakanlık Merkez Bina’da gerçekleştirilen görüşmede, Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın yanı sıra Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu ve Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk yer aldı. Kabulden sonra heyet adına KİK Eşbaşkanı Bendevi Palandöken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Palandöken, Davutoğlu’na “nezaket” ziyareti yaptıklarını ve yeni görevinin “hayırlı olması” dileğinde bulunduklarını söyledi. Ziyarette Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin görüşüldüğünü aktaran Palandöken, şunları kaydetti: “Başbakan Davutoğlu’nun AB süreci ile ilgili kararlı olduğunu, bunun ülkemiz için kazanım olduğunu konuştuk. Yine AB ile ilgili önümüzdeki dönem çalışmalarıyla ilgili bilgi sunduk. Türkiye’nin önemli meseleleriyle ilgili problemlerimizi anlattık, karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Çok olumlu ve uzunca süren bir görüşme oldu.” Palandöken, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi olarak Başbakan Davutoğlu ile bundan sonra da sık sık bir araya geleceklerini ve başta AB süreci olmak üzere diğer meseleleri görüşeceklerini bildirdi. HAK-İŞ’e Moritanya’dan ziyaret Moritanya Ulusal İşçi Konfederasyonu Genel Sekreteri Muhammed Ahmed Ould Salek ve Kadın Komitesi Başkanı Elghaıda Nbeya 29 Eylül 2014 tarihinde HAK-İŞ Konfederasyonunu ziyaret ederek Genel Başkanımız Mahmut Arslan ile görüştü. Görüşmede karşılıklı kadın eğitimi programları, kayıtdışı istihdamla mücadele ve Moritanya’da sendikal kültürün yaygınlaşmasını sağlama amacı ile oluşturulacak çözüm öneri- leri üzerinde karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu. Ziyaret sonunda Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Moritanya Ulusal İşçi Konfederasyonu Genel Sekreteri Muhammed Ahmed Ould Salek’e üzerinde HAK-İŞ arması bulunan vazo hediye etti. HAK-İŞ Kadın Komitesi Başkanı Jülide Sarıeroğlu ise ziyaret anısına Elghaıda Nbeya’ya Şal hadiye etti. Ziyaret, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. Arslan Fas UGTM kongresine katıldı Sendikamız Hizmet-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 11 Ekim 2014 tarihinde Fas’ın Bouznika Şehrinde düzenlenen Fas İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (UGTM) 10. Ola- 32 hizmet-iş sendikası ğan Kongresine katıldı. Arslan, UGTM Kongresinde bir konuşma da yaptı. Arslan, UGTM’nin 10. Olağan Kongresinin hayırlı olması dileğinde bulunan Arslan, HAK-İŞ hakkında kongre katılımcılarına kısa bir bilgi verdi. Arslan, Türkiye ve Fas’ın tarihsel, dini ve kültürel bağlamda birbirine benzerliğine dikkat çekti. Müslüman dünyasında yaşanan katliamlara sessiz kalınmaması gerektiğini belirten Arslan, Suriye ve Irak’ta yaşanan katliamları kınadı. HAK-İŞ ve UGTM arasındaki ikili ilişkilerin sıcak tutulması gerektiğine değinen Arslan, her iki konfederasyonun da Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) üyesi olduğuna dikkat çekti. Kadın ve gençlik programlarına HAK-İŞ Konfederasyonu’nun büyük önem verdiğini belirten Arslan, karşılıklı sendikal eğitim programlarıyla ilişkilerin kuvvetlendirilmesi temennisinde bulundu. Kongre seçimleri sonucunda eski Fas İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri, İstiklal Partisi Genel Başkanı ve Fas Belediye Başkanı Mohamed Hamid Chabat yerine Mohamed Kafi Sherat yeni Genel Sekreter olarak göreve getirildi. Genel Başkanımız Arslan, yabancı heyetler onuruna verilen akşam yemeğine de katıldı. Yemekte ITUC Arap ve Afrika temsilcileri ile görüş alışverişinde bulunuldu. hak-iş’ten Arslan, ITUC ve TUAC temsilcileriyle görüştü Genel Başkanımız Mahmut Arslan, ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) Genel Sekreteri Sharan Burrow ve TUAC (OECD Sendikalar Danışma Komitesi) Genel Sekreteri John Evans ile 30 Eylül 2014 tarihinde Türk-İş Genel Merkezinde bir araya geldi. Görüşmede HAK-İŞ Genel Sekreteri Dr. Osman Yıldız, Türk-İş Genel G-20 gündem maddelerine sosyal politika konusu olarak giren tek gündem maddesi istihdamdır. Bu tarz bir yaklaşımda eksik yorumlamalara neden olmaktadır. Onun için G-20’ye sosyal boyut olarak, asgari gelir yardımı, gelir dağılımı ve fakirlik gibi gündem maddelerinin de eklenmesi yararlı olacaktır” dedi. Başkanı Ergün Atalay ve DİSK Genel Başkanı Kani Beko da yer aldı. Toplantıda Ortadoğu’da yaşananlar, Türkiye’ye gelen Suriyeli ve Iraklı sığınmacıların durumu, sınırdaki çatışmalar, iş kazaları, taşeronlaşma, kayıt dışı istihdam, işsizlik, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile sendikal hayatı ilgilendiren diğer konular hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. Genel Başkanımız Mahmut Arslan, burada yaptığı konuşmada, G-20 oluşumunun, kriz üzerine bina edilmiş bir oluşum olduğuna dikkat çekerek, “G-20, kriz karşısında istikrar nasıl sağlanır sorusuna cevap olarak ortaya çıkmıştır. G-20 gündem maddeleri bu özelliğe göre düzenlenmektedir. Örneğin, Avustralya dönem başkanlığında gündem maddelerini daha güçlü ekonomik büyümenin teşviki ve istihdam ile küresel ekonominin şoklara daha dayanıklı hale gelmesi oluşturmaktadır. G-20’nin kuruluş felsefesine karşın, bu oluşum bugün bir çeşit ‘kalkınma modeli’ gibi anlaşılmaktadır” dedi. G-20’nin imajının ‘kalkınma modeli’ olarak görüldüğünde, G-20’ye sosyal boyutun daha çok kazandırılması gerektiğini ifade eden Arslan, “Oysa ITUC ve TUAC’ın G-20 süreçlerindeki rolüne de değinen Arslan, “ITUC, TUAC ile birlikte G-20 süreçlerinde inanılmaz bir gayret sarf ediyor. ITUC, G-20 zirveleri için hükümetlere sunulacak bildiriler konusunda bizlere zaman zaman görev vermektedir. Geçmişteki zirvelerde bu görevleri yerine getirdik ve Guy Ryder, bu çalışmalar sonucunda Türk hükümetine iletmek üzere bir teşekkür mektubu gönderdi. Biz her zaman ITUC’un bize vereceği görevleri yerine getirme hususunda üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi. HAK-İŞ’in Türkiye’deki sorunlara; öneri, model, teklif getirme ve sosyal diyalog yaklaşımı ile çözüm getirme gayreti içerisinde olduğunu belirten Arslan, “HAK-İŞ olarak bütün sosyal sorunları içine alan ‘Türkiye Sosyal Modeli’ şeklinde kapsamlı raporlar sunmaktayız. HAK-İŞ raporlarını bundan sonra da sunmaya ve mücadele etmeye devam edecektir” dedi. Birlikten kuvvet doğduğunu belirten Arslan, “3 konfederasyon olarak bir araya gelmeyi ve taşeron örneğinde olduğu gibi birlikte hareket etmeyi başarıyoruz. Farklılıklarımız var ancak önemli bir işbirliği motivasyonumuz ve enerjimiz var” dedi. Türkiye’nin genel durumuna bakıldığında yerinde saymaktan ziyade dikey bir tablo ile karşılaşıldığını ifade eden Arslan, “İSG acil gündem maddesi, MYK önem kazanıyor. Bu durum G-20 için de önemli çünkü yeterlilik hususu dünyada ilgi gören bir durum. Kayıtdışı istihdam ile mücadelede başarı sağlanmakta ama hala oran dünya standartlarına göre yüksek. Taşeron sisteminde olumlu gelişmeler var. Ancak hala gidilecek önemli bir yol var. HAK-İŞ olarak yeni bir süreç başlattık ve 40.000 taşeronu sendikal hayata kattık” dedi. Ülkemizde 1,5 Milyon Suriyeli sığınmacı olduğuna dikkat çeken Arslan, Türkiye’nin göçmenlere ev sahipliği konusunda “model ülke” olduğunu belirterek, zorunlu kitlesel göçün nedenlerinin ortadan kalkması gerektiğini ifade etti. Arslan, kadınların sendikal yaşama daha aktif şekilde katılımlarının sağlanması içinde HAK-İŞ’in model geliştirme gayreti içerisinde olduğunu sözlerine ekledi. Arslan, sendikal barajların yüzde 1’de sabitlenmesi konusunda üç konfederasyonun bir başarı gösterdiğini belirterek, “Bunu üç Konfederasyon birlikte başardık. ETUC ve ITUC’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz” dedi. Arslan, G-20 sürecinde Türkiye’de bir hazırlık komitesi oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Toplantıda TUAC Genel Sekreteri John Evans, G-20 süreciyle ilgili teknik bilgiler sundu. ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow, Konfederasyonların birlikte hareket etmesinden memnuniyet duyduğunu belirtirken, bölgedeki çatışmalar nedeniyle “demokratik alan” daralmasından endişe duyduğunu söyledi. Burrow, ayrıca G-20 sürecinde dönem başkanlıklarındaki felsefe değişimlerine dikkat çekerek, BrisbaneAvusturalya’da Türkiye Başbakanı ile birlikte görüşmekten ve Türkiye’nin G-20 dönem başkanlığında 3 Konfederasyon ile birlikte çalışmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti. hizmet-iş sendikası 33 teşkilatımızdan İç Anadolu Bölgesi Eğitim Seminerleri sürüyor İç Anadolu Bölgesinde Kayseri şubemize yönelik Eğitim Seminerimiz Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart’ın koordinatörlüğünde 13-16 Ekim 2013 tarihlerinde Kırşehir’de gerçekleştirildi. Eğitim Seminerine HAK-İŞ ve Sendikamız Genel Başkanı Mahmut Arslan, Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Kayseri Şube Başkanımız Halil Özdemir, Genel Merkez Disiplin Kurulu üyemiz Kenan Benli, Kayseri şubemize bağlı sendika işyeri temsilcilerimiz ile Gençlik, Kadın, Kültür-Sanat ve Engeliler şube komite başkanları katıldı. Eğitim Seminerine, Sendikamız davetlisi olarak Türkiye’de bulunan Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Telman Hacıyev ve Genel Sekreter Gülşen Kadimova ile Yeşillendirme Tasarufat Birliği Sendikası Başkanı Zenfira Hüseynova ve sendika yetkilileri de katıldılar. Ali Osman Kart: “Eğitim, örgütsel mücadelemizin ‘olmazsa olmaz’ıdır” Eğitim Seminerinin açılışında konuşan Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Hizmet-İş’in Türkiye’nin en büyük ikinci sendikası olduğu bilgisini paylaşarak, bu büyüklüğe ulaşmada kurum içi eğitim çalışmalarının büyük rolü olduğunu söyledi. Yararlı, verimli, moral dolu ve birikimli bir program dahilinde gerçekleştirilen eğitim seminerlerinin örgütlenmeden toplu iş sözleşmelerine, kurum içi iletişimden yasal mevzuatlara kadar bir dizi konuyu kapsadığını belirten Kart, “Eğitim seminerlerimizle aynı zamanda tüm mensuplarımızla olan bağlarımızı, sendikal kimlik ve aidiyetimizi de tahkim ediyoruz. Bunun içindir ki seminerlerimizi orijinal bir metot olarak kendi kadrolarımızla gerçekleştiriyoruz” dedi. Eğitim seminerlerinin ‘eğitilmeyen öğütülür’ prensibiyle gerçekleştirildiğini ifade eden Kart, “Biz Hizmet-İş Sendikası olarak eğitimi, örgütsel mücadelemizin ‘olmazsa olmaz’ı kabul ediyoruz” diye konuştu. Kart, katılımcıların verilen eğitimleri iyi değerlendirmelerini, bilgi ve deneyimlerini birbirleriyle paylaşmalarını istedi. Genel Başkan Arslan: “Türkiye’deki tüm sorunların çözümünde etkin olmaya çalışıyoruz” Eğitim programında katılımcılara hitaben bir konuşma yapan HAK-İŞ 34 hizmet-iş sendikası teşkilatımızdan ve Sendikamız Genel Başkanı Mahmut Arslan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de çok uzun yıllardır çözüm olan olumsuz etkilerinin oluşturduğunu söyleyen Arslan, “Kobani bahane edilerek Türkiye bir kez daha karıştırılmak istendi, ama yine sonuç yolları kapatılmış, ertelenmiş ve birikmiş problemlerden dolayı gündemin yoğun olduğunu ve bu gündemlerden birini de çalışma hayatına dair sorunların oluşturduğunu söyledi. Yakın zamanda sendikalar yasasında, iş sağlığı ve güvenliği ile taşeronlaşma ve taşeron işçilerinin durumlarının iyileştirilmesi noktasında önemli yasal düzenlemelerin yapıldığını kaydeden Arslan, taşeronlaşma ve taşeron işçileriyle ilgili önümüzdeki günlerde yeni bir düzenleme daha yapılacağını belirtti. HAK-İŞ ve Hizmet-İş’in taşeron işçileriyle ilgili mücadele başlattığı dönemde bu mücadelenin ütopya olarak görüldüğünü ancak, yapılan yasal düzenlemeyle önemli bir eşiğin aşıldığını ve taşeron işçilerinin bir kısım güvencelere kavuştuğunu ifade eden Arslan, “Biz, kangrene dönüşen bu sorunun çözümü için çok ter döktük; çözümler, teklifler ürettik. Gelinen noktada, bu konuda da son derece başarılı olduk. Önümüzdeki günlerde yapılacak olan yeni yasal düzenlemeyle birlikte, daha güzel gelişmelerin olacağını umut ediyorum” dedi. Arslan, Sendikamız tarafından üyelerimizin üniversitede okuyan çocuklarına verilen ‘Eğitim Yardımı’ ve yine tüm üyelerimizi kapsayan ferdi kaza sigortasından, üye olmakla birlikte henüz aidat alınmayan taşeron işçilerinin de yararlandırılacağını söyledi. Yoğun gündemlerden bir diğerini de bölgemizde, özellikle Suriye’de yaşanan sıcak gelişmelerin Türkiye’ye alamadılar, alamayacaklar” dedi. Arslan, “Gerek çalışma hayatıyla ilgili sorunlar, gerek çevremizde yaşanan ve ülkemizi etkileyen bölgesel ve uluslararası sorunlar, gerekse diğer toplumsal sorunlar bizi bire bir ilgilendirmektedir. Biz HAK-İŞ ve Hizmet-İş olarak, tüm sorunların çözümünde etkin olmaya çalışıyoruz. Kendi gündemimizin yoğunluğu biraz da bu ilgi ve kaygılarımızdan ibarettir. Çünkü emeğin karşılığı ancak huzurun ve demokrasinin olduğu yerde alınabilir. Bizim gayretimiz de bunun içindir” diye konuştu. Daha sonra Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü ve Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca birer konuşma yaparak, görev alanlarıyla ilgili bilgi verdiler. Devlet sert: “Bizim metodumuz tebliğ metodur” Dünyanın bilgi çağını yaşadığını ve sendikalar arası rekabetin en güçlü olanın kazandığı bir dönemin yaşanmakta olduğunu vurgulayan Genel Sekreterimiz Devlet Sert, “Biz bilgimizle öne çıkıyoruz. Biliyoruz ki bilgi güçtür, silahtır, güven verir. Onun içindir ki teşkilatımız sürekli büyümektedir. Bugün Türkiye’nin ikinci en büyük, HAK-İŞ’in ve işkolumuzun en büyük sendikasıyız. 90 bini aşkın üyemiz var. 2011 yılında yaptığımız genel kurulumuzun sloganı “Zirve… Yapabiliriz!” idi. Şimdi zirveye çıkıyoruz. Ama önemli olan zirvede kalabilmektir. Bu da bilgiyle olacak bir iştir” diye konuştu. Taşeronlaşmanın sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sorunu olduğunu vurgulayan Sert, “Liberal ekonomiler karşısında devlet devamlı özelleştirmelere başvuruyor. İşçiliği ve işçi maliyetlerini ucuzlatmaya çalışıyor. Türkiye’de kamuda çalışan taşeron işçisi sayısı bir milyonun üzerindedir. Bizim metodumuz tebliğ metodur. Bu insanlara bilgimizle ulaşacağız” diye konuştu. Fahrettin Kütükçü: “Bilgi çağındayız. Bilgiyi kullanmamız gerekiyor” Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, işyeri sendika temsilcilerinin seçilmiş insanlar olduğunu söyledi. 20 yıllık sendikacılık hayatının ilk dönemlerinde Belediye-İş Sendika- sında temsilcilik yaptığını hatırlatan Kütükçü, o günlere dair bir anısını paylaşarak şöyle konuştu: “Belediyeİş bizi seminere götürdü. Orada bize Darwin’in Teorisini anlattılar. İşte Hizmet-İŞ ile Belediye-İş arasındaki farkı görün. Bizim amacımız, insan tabiatına aykırı fikirler empoze etmek değil, insan hizmetin yollarını öğretmektir. Bilgi çağındayız. Bilgiyi kullanmamız gerekiyor. Aldığınız bilgileri arkadaşlarınızla paylaşın. Sizler seçilmiş insanlarsınız, donanımlı olursanız dik durursunuz, daha iyi mücadele verirsiniz, mahcup olmazsınız.” Zekeriya Koca: “Yılbaşı itibariyle 100 bin üyeyi geçmeyi hedefliyoruz” Sendikacılığın temelini örgütlenmenin oluşturduğunu belirten Genel hizmet-iş sendikası 35 teşkilatımızdan sizden esinlenerek oluşturduk. Biz dost sendikalarız, dost insanlarız. Dostluğumuz iyidir, devam edecektir. Eskiden Hizmet-İş’te bayan sendikacı arkadaşlar yoktu, şimdi var. Bu memnuniyet vericidir. Sendikacılık insanların sevdiği bir işle meşgul olmaktır. Sendikacılar insanlara lazımdır, insanlar da sendikacılara lazımdır” diye konuştu. Kayseri Şube Başkanımız Halil Öz- Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, kamu kurumlarında fırsat bulundukça kadrolu işçilerin azaltılmaya çalışıldığını ve hizmetlerin taşeron firma işçileriyle yürütüldüğünü belirterek, “Özellikle belediyelerde kadrolu işçi her geçen gün azalmaktadır. Ama Allah bir kapıyı kapatıyorsa bir kapıyı da açıyor. Belediye şirketleri, belediyelerdeki taşeron şirketler, hastaneler, DSİ’deki sulama birlikleri ile Kredi ve Yurtlar Kurumunda on binlerce taşeron emekçisi var. Bunları örgütlememiz gerekiyor. Ne kadar çok çalışırsak o kadar işçi kardeşimizi sendikamız saflarına katmış oluruz. Bu anlamda Kayseri şubemizi kutluyorum. E-devlet sistemine geçildiği andan itibaren büyük bir gayret göstererek örgütlenme başlattılar ve başardılar. Diğer şubelerimizin de gayretiyle, yılbaşı itibariyle 100 bin üyeyi geçmeyi hedefliyoruz. Bunu başaracağımıza olan inancım tamdır” diye konuştu. Telman Hacıyev: “Her zaman bir olalım, kardeş olalım” Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Telman Hacıyev, “Hizmet-İş Sendikasının davetlisi ve dolayısıyla misafiri olarak aranızdan bulunmaktan ve 36 hizmet-iş sendikası bilhassa eğitim seminerinize iştirak etmekten büyük onur duyuyorum. Sizlere konfederasyonu- muzun genel başkanı ve Azerbaycanlı emekçilerin selamlarını getirdim. Sizlerle her zaman temas halindeyiz. Biz sizlerin deneyimleriniz ve bilgilerinizden faydalanıyoruz. Aramızda problem yok, dostluk var. Her zaman bir olalım, kardeş olalım” diye konuştu. Gülşen Kadimova: “Sendikacılar insanlara lazımdır” Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası Genel Sekreteri Gülşen Kadimova, Sendikamız Hizmet-İş ile kendilerinin sendikal ilişkilerinin geçmişe uzandığını belirterek, “Biz Hizmet-İş’ten çok şey öğrendik. Biliyorsunuz bizim sendikamızın ismi de Hizmet-İş’tir. Bu ismi sizden aldık, tüzüğümüzü de demir de şube yönetimi ve temsilci arkadaşlarla birlikte seminerin kendileri için faydalı ve verimli olduğunu ifade etti. Eğitim Seminerinde Genel Başkan Danışmanımız Yahya Düzenli “Kimlik ve Temsil Kültürü” konulu sunumunda, sendikal kimlik ile değerlerin fiiliyata taşınmasındaki önemi anlattı. Genel Başkan Yardımcımız ve Sendikamız Baş Hukuk Müşaviri Av. Hüseyin Öz ise çalışma hayatıyla ilgili yeni kanuni düzenlemeleri anlattı. Eğitim Seminerinin sonunda seminere katılan şube yöneticileri, temsilciler ve komite başkanlarına katılım belgeleri takdim edildi. teşkilatımızdan HİZMET-İŞ Genel İşler İşkolunun en büyük, ülkemizin ikinci büyük sendikası HİZMET-İŞ’in işçileri temsil oranı Tebliğ’e göre, Sendikamız HİZMET-DEĞİŞİM Sendikamızın üye sayısı, 6 aylık GÖRE SENDİKAMIZ YILLARA ÜYE SAYISINDAKİ %9,61 olarak gerçekleşti. İŞ üye sayısı itibariyle ülkemizin en zaman diliminde 25 bin 176 artarak 83 Aynı zaman 2’inci işçi sendika konumuna bin 76’ya yükseldi. 2007/I 2007/II 2008/I büyük 2008/II 2009/I 2009/II 2013/I 2013/2 2014/1diliminde 2014/2üye sayısını DÖNEMİ 56 bin 884 artıran83.076 Konfederasyonuyükseldi. 2014 Yılı Ocak ayı sendikaların üye 116.003 116.774 119.481 123.665 126.107 130.942 51.079 53.145 57.900 HİZMET-İŞ muz HAK-İŞ’in üye sayısı ise 191 bin İşçi sendikalarının üye sayılarına sayılarına ilişkin istatistiklerde üye 77.404 78.274 78.097 79.931 81.394 83.976 41.466 43.652 44.617 45.810 GENEL-İŞ 541’den 288 bin 425’e çıktı. Kıbrıs ilişkin 2014 Yılı Ocak ayı istatistiksayısı 57 bin 900 olan Sendikamız 194.106 195.841 198.961 202.626 205.244 205.666 41.314 42.434 43.039üye 45.775 BELEDİYE-İŞ Kamu-Sen’in sayısı da buraya GENEL İŞLER İŞKOLU'NDAKİ İLK ÜÇ SENDİKANIN ÜYE SENDİKALARI eklendiğinde HAK-İŞ’in üye sayısı GENEL İŞLER İŞKOLUNDA FAALİYET GÖSTEREN 250 bin 925 olarak gerçekleşti. HAKÜÇ BÜYÜK SENDİKANIN ÜYE SAYILARINDAKİ DEĞİŞİM BELEDİYE-İŞ İŞ Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, DÖNEMİ : 2007/I - 2014/2 45.775 üye sayısı itibariyle şöyle sıralandı: Hizmet-İş, Çelik-İş, Öz Orman-İş, Öz HİZMET-İŞ 250.000 83.076 Gıda-İş, Öz İplik-İş, Öz Ağaç-İş, Oleyis, Liman-İş, Öz Büro-İş, Öz FinansHİZMET-İŞ200.000 İş, Öz-İş, Medya-İş, Öz Petrol-İş, Futbol-Sen, Öz Maden-İş, Öz TaşımaGENEL-İŞ İş, Öz Toprak-İş ve Enerji-İş. 150.000 GENEL-İŞ BELEDİYE-İŞ 45.810 Sendikalaşma oranı yüzde 10’un altında İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2014 50.000 Temmuz Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ’e göre, ülkemizdeki toplam kalerinde üye sayısı 57 bin 900 olan HİZMET-İŞ, aradan geçen 6 aylık zayıtlı işçi sayısı 12 milyon 287 bin 238. Sendikamız HİZMET-İŞ, aradan geçen man diliminde üye sayısını 25 bin 176 0 2007/II 2008/I 2009/I 2009/II 2013/I 2013/2 onların 2014/1sadece 2014/2 Ancak, yüzde 9,68’si 6 aylık2008/II zaman diliminde üye sayısıartırarak 83 bin 76’ya2007/I yükseltti. HİZMET-İŞ 116.003 116.774 119.481 123.665 126.107 83 130.942 53.1451 milyon 57.900189 bin 83.076 481 işçi her nı 25 bin 176 artırarak bin 76’ya51.079 yani Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı GENEL-İŞ 77.404 78.274 79.931 81.394 83.976 41.466 43.652 44.617 45.810 hangi sendikaya üye olmuş durumda. yükseltti. tarafından 6356 Sayılı Sendikalar ve 78.097 BELEDİYE-İŞ 194.106 195.841 198.961 202.626 205.244 205.666 41.314 42.434 43.039 45.775 Dolayısıyla, ülkemizdeki sendikalaşSöz konusu istatistiklere göre; 864 Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince; ma oranı, son istatistiklerde de yüzde bin 770 işçininGENEL-İŞ çalıştığı 20 no’lu Genel İşkollarındaki İşçi Sayıları ve SendiHİZMET-İŞ BELEDİYE-İŞ 10’nun altında kaldı. İşler İşkolu’nda 83 bin 76 üyesiyle kaların Üye Sayılarına İlişkin 2014 lider konumunda olan Sendikamız Temmuz Ayı İstatistikleri Hakkında 100.000 YILLARA GÖRE SENDİKAMIZ ÜYE SAYISINDAKİ DEĞİŞİM 2007/I 116.003 2007/II 2008/I 2008/2 2009/1 2009/2 2013/1 2013/2 2014/1 116.774 119.481 123.665 126.107 130.942 51.079 53.145 57.900 2014/2 83.076 SENDİKAMIZ HİZMET-İŞ'İN ÜYE SAYISINDAKİ DEĞİŞİM DÖNEMİ : 2007 /I - 2014 /2 140.000 120.000 100.000 80.000 60.000 40.000 20.000 0 HİZMET-İŞ 2007/I 116.003 2007/II 116.774 2008/I 119.481 2008/2 123.665 2009/1 126.107 2009/2 130.942 2013/1 51.079 2013/2 53.145 2014/1 57.900 2014/2 83.076 hizmet-iş sendikası 37 teşkilatımızdan İsrail’i protesto ettik Konfederasyonumuz HAK-İŞ tarafından 16 Temmuz 2014 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen Gazze Şeridi’ne bomba yağdıran İsrail’i protesto eylemine destek verdik. HAK-İŞ üyesi yüzlerce kişi İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını İsrail Büyükelçiliği Rezidansı önünde protesto etti. Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığındaki HAK-İŞ üyeleri, İsrail Büyükelçiliği Rezidansı önüne yürüyerek siyah çelenk bıraktı. Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığındaki HAK-İŞ Yönetim Kurulu üyeleri, Sendikalarımız Başkan ve Yöneticileri ile HAK-İŞ üyesi yüzlerce işçi HAK-İŞ Genel Merkezi Önünde toplanarak İsrail Büyükelçiliği Rezidansı önüne yürüdü. “Katliamcı, Soykırımcı İsrail’i Kınıyoruz”, “Yine İsrail, Yine Katliam, İsrail’i Kınıyoruz” pankartlarıyla yürüyen HAK-İŞ üyeleri, “Katil İsrail”, “Siyonist İsrail Hesap Verecek”, “Gazze İsrail’e Mezar Olacak”, “Her Yer Gazze Her Yer Direniş” sloganlarını attılar. Genel Başkanımız Mahmut Arslan, “Bugün, insanlığın vicdanının kanadığı, Filistinli kardeşlerimizin 24 saat üzerlerine bombaların yağdığı bir gün. Bugün insanlık için yüz karası günü ilan edilecek bir gün” dedi. Arslan, HAK-İŞ üyelerinin ülkemizin, bölgemizin ve küremizin bütün mazlumlarıyla olduğu gibi bugün de Filistinli mazlumlarla beraber olmak, terörizm uygulayan İsrail devletini kınamak için İsrail Büyükelçiliği Rezidansı önünde toplandığını söyledi. Arslan, “Bugün dünyanın hakim güçleri, uluslararası örgütler, dünyaya yön verenler utanmalıdır. Bugün susanları lanetliyoruz, kınıyoruz” diye konuştu. Yüz binlerce HAK-İŞ üyesinin sesi, isyanı ve tavrı olarak toplandıklarını dile getiren Arslan, “Haram aylar ilan edilen Ramazan ayında kan döken, gerçekten siyonist, gerçekten terörizmin temel kurallarını uygulayan sözde İsrail devletini, bütün kurumlarıyla, parlamentosuyla, hükümetiyle, başbakanıyla lanetliyoruz, kınıyoruz. Ellerimizde Filistinlilerin kanı olmalı diyen parlamenteri lanetliyoruz. Yuh olsun onlara, yazıklar olsun onlara” dedi. Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın konuşmasının ardından HAK-İŞ Gençlik Komitesi’nden Rıdvan Günay, HAK-İŞ adına hazırlanan bildiriyi okudu. Daha sonra Genel Başkan Arslan ve beraberindekiler, İsrail Büyükelçiliği rezidansı önüne siyah çelenk bıraktı. 3. Uluslararası Su Forumu’na katıldık Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 27-29 Mayıs 2014 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Mekezi’nde düzenlenen 3. İstanbul Uluslararası Su Forumu’na Sendikamız Genel Sekreteri Devlet Sert, Dış İlişkiler Uzmanı Ahmed Halfaya, Teşkilatlanma Uzmanı Yusuf Tezcan katıldı. Forum’da su güvenliği konusunda “Su Yönetişiminin Farklı Seviyelerde ve Bölgelerde Uygulanabilirliği”, “Su-Gıda-Enerji-Ekoloji Bağıntısı: Etkileşim nasıl sağlanır”, “Kaynak Yönetiminden Kentsel Su Yönetimine Doğru: Yeni Paradigmalar”, “İklim: Ne Değişti?” başlıkları altında; suyun hukuki yönleri konusunda ise “Uluslararası Su Hukukunda Su 38 hizmet-iş sendikası Kaynaklarının Korunması”, “”Sınıraşan Sular ve İşbirliği”, “Ulusal Su Hukuku: Mukayeseli Bakış”, “Su ve Hıfsızsıhha Hakkı” başlıklarında oturumlar düzenlendi. Genel Sekreterimiz Devlet Sert, su güvenliğinin konu edildiği oturumda söz alarak, suyun özelleştirilmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Su politikalarının piyasa mantığı ile yürütülmesinin toplum açısından olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Sert, “Dünya su pazarının yıllık cirosu 800 milyar dolardır ve hesaplar da bunun üzerine kurulmaktadır. Su konusunda ipler küresel güçlerin eline verilmek istenmektedir. Suyun özelleştirilmesi hem ekonomik olarak pahalılığa yol açmakta, hem suya ulaşımı kısıtlamakta ve suyun kalitesini olumsuz etkilemektedir. Biz Hizmet-İş Sendikası olarak bu gerekçelerden dolayı suyun özelleştirilmesine karşıyız. Çünkü su temel bir haktır” diye konuştu. teşkilatımızdan Kocaeli Şubemizden şölen havasında piknik Kocaeli Şubemizin kazazede üyelerimiz için organize ettiği piknik programı, Kadırga Yaylası’nda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 1 Mayıs (2014) kutlamalarına giderken trafik kazasında yaralanan ve tedavileri devam eden üyelerimiz için tertiplenen piknik programına Kocaeli Şubemizin yetkili olduğu belediyelerde çalışan üyelerimiz de aileleriyle birlikte katıldı. 6 Eylül 2014’te gerçekleştirilen pikniğe Sendikamız Hizmetİş Genel Sekreteri Devlet Sert, Genel Eğitim Sekreteri Ali Osman Kart, Genel Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya Koca, Genel Mali Sekreteri Fahrettin kütükçü, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Mustafa Şişman, İstanbul 7 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Topçu, Sakarya Şube Başkanı Mesut Gökdemir, Bursa Şube Başkanı Mehmet Keskin, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Erol, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Salih Kumbar, üyelerimiz ve basın mensupları katıldı. 3 bini aşkın katılımla gerçekleştirilen piknik şöleninde konuşan Kocaeli Şube Başkanımız İdris Ersoy, yoğun katılımdan dola- yı teşekkür etti. Ersoy, “Hizmet-İş büyük bir ailedir. Bu aileyi büyük kılan temel unsur üyelerimizdir. Piknik programımızı hem üyelerimizin birbirleri ile, hem de sendikamız ile olan birlikteliğini daha da güçlendirmek için organize ettik” dedi. Daha sonra bir konuşma yapan Sendikamız Genel Sekreteri Devlet Sert, yoğun programından dolayı katılamayan HAK-İŞ ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın selam ve temennilerini paylaştı. Üyelerimizin yanı sıra onların ailelerinin de Sendikamızın çalışma ajandasının içinde olduğunu ve bu nedenden dolayı “Büyük Aile” tanımının yapıldığını ifade eden Sert, Sendikamızın Eğitim Yardımı ve Ferdi Kaza Sigortası vd. sosyal sorumluluk projelerinin bu anlayışla hayata geçirildiğini söyledi. Piknik’te 1 Mayıs kutlamalarına giderken yaşanan trafik kazasında yaralanan üyelerimizin sağlıklarına kavuşmaları dolayısı ile daha önceden kesilen adak eti ikram edildi. Kayseri Devlet Hastanesi çalışanları Hizmet-İş’te Kayseri Şubemizin teşkilatlanma çalışmaları neticesinde Kayseri Devlet Hastanesinde çalışan Taşeron şirket personelleri Sendikamıza katıldı. Kayseri Devlet Hastanesi konferans salonunda son olarak çalışanlar ile bilgilendirme ve istişare toplantısı yaptıklarını belirten Kayseri Şube Başkanımız Halil Özdemir, “Yaptığımız teşkilatlanma çalışmalarının ardından çalışan arkadaşlarımız kendi hür iradeleri ile sendikamıza kayıt olmuşlardır. Bizler de Hizmet-İş Sendikası olarak elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız. Arkadaşlarımıza Sendikamız Hizmet-İş’i tercihlerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Develi Belediyesi taşeron şirket çalışanları sendikamıza katıldı Kayseri Şubemizin teşkilatlanma çalışmaları neticesinde Develi Belediyesinde çalışan taşeron şirket işçileri Sendikamız Hizmet-İş’e katıldı. Develi Belediyesi konferans salonunda çalışanlar ile bilgilendirme ve istişare toplantısı yapan Kayseri Şube Başkanımız Halil Özdemir, “Yaptığımız teşkilatlanma çalışmalarının ardından Develi Belediyesinde taşeron şirketlerde çalışan arkadaşlarımız kendi istekleri doğrultusunda sendikamıza kayıt olmuşlardır. Bizler zaten kadrolu arkadaşlarımızla senelerdir birlik, beraberlik, huzur içerisinde çalışmaktayız. İnşallah bundan sonra da taşeronda çalışan arkadaşlarımızla bu uyumu devam ettiririz” dedi. Özdemir, konuşmasında en kısa zaman da Bakanlığı yetki müracaatında bulunularak gerekli işlemlere başlanılacağını söyledi. hizmet-iş sendikası 39 teşkilatımızdan Gevaş Belediyesi’nde işten çıkarılan işçilerimize sendikamızdan destek Sendikamız Genel Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya Koca, Genel Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Öz ve Van Şube Başkanı Abdullah Efeoğlu, Gevaş Belediyesi’nde çalışırken işten çıkarılan 96 üyemizi ziyaret etti. Üyelerimizin sorunlarının dinlendiği ziyarette Sendikamız Genel Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya Koca, işten çıkarılan üyelerimizin sorunlarınızı çözme konusunda Sendikamızın aktif davranacağını söyledi. Sendikamız Genel Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Öz de üyelerimizin sorunları dinledi, işten çıkarmalarla ilgili hukuki bilgiler aktardı. Beşiri’de işten çıkarılan 25 üyemize destek 30 Mart 2014 tarihindeki yerel seçimlerde Beşiri Belediye Başkanlığını kazanan BDP’li Belediye Başkanı Mustafa Öztürk’ün, belediyede üç yıldan fazla çalışan ve Sendikamız HİZMET-İŞ üyesi olan 25 işçinin işine son vermesi üzerine, iş akitleri son- landırılan işçiler ve yakınları, belediye önünde çadır kurarak oturma eylemi başlattı. Seslerini duyurmaya çalışan işçilerin kurdukları çadırı ziyaret eden Sendikamız HİZMET-İŞ teşkilatlandırma uzmanlarından Mehmet Zeki Özen ve Mardin İl Başkanı Sabri Öztap, her zaman işçilerin yanında olacaklarını ifade ettiler. Ziyaret programı ve gelişmeler hakkında bir açıklama yapan Özen, şu açıklamada bulundu: “Sendikamız HİZMET-İŞ üyesi olan ve Beşiri Belediyesi’nde çalışan 25 arkadaşımızın iş akitleri yaklaşık bir ay kadar önce hiç bir gerekçe gösterilmeksizin feshedilmiştir. Belediye yöneticileriyle yaptığımız yoğun görüşmelere rağmen arkadaşlarımızın işlerine dönmelerine yönelik hiç bir olumlu sonuç alamadık. Bunun üzerine Sendikamız Hukuk Müşavirliği, bu arkadaşlarımızın işe dönüşleri için hukuki süreci başlatmıştır. Sendika olarak arkadaşlarımız işe başlatana kadar süreci takip edeceğiz. Belediye yönetimini bu konuda duyarlılığa davet ediyoruz. Bölgenin en fazla barışa ihtiyacının olduğu bir dönemde, belediye işçilerinin mağdur edilmelerine anlam veremiyoruz. Üyelerimiz tekrar işe dönmedikleri takdirde Ramazan ayının son günlerinde bayram öncesinde daha büyük sıkıntıların yaşanması arkadaşlarımızın bayramada sevinç içinde değil huzursuz bir şekilde girmelerine neden olacaktır. Belediye yönetiminden kararını tekrar gözden geçirmesini talep ediyor ve Beşiri Belediyesi’nde işten atılan üyelerimizin biran önce tekrar iş başı yaptırılmasını bekliyoruz.” Çorum’da hastanede çalışan taşeron işçilerinden sendikamıza yoğun ilgi Çorum’da hastanelerde çalışan taşeron temizlik işçileri Sendikamız Hizmet-İş’e üye olmaya başladılar. Çorum İl Başkanımız ve il yönetim kurulu Çorum Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Turgay Happani 40 hizmet-iş sendikası ile Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Uzm. Dr. A. Fahri Şahin’i makamlarında ziyaret etti. Ziyaretlerde konuşan Mustafa Köroğlu, hastanelerde görev yapan taşeron temizlik işçilerinin Hizmet-İş Sendikası’na üye olmaya başladığını açıkladı. Taşeron işçilerin e-devlet şifreleriyle birlikte müracaatlarını aldıklarını anlatan Köroğlu, temsilci seçimlerinin ardından işyerleri ile sözleşme aşamasına geçileceğini kaydetti. Çorum Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Turgay Happani, Hizmet-İş Sendikası İl Başkanı Mustafa Köroğlu ve yeni yönetim kurulu üyelerini tebrik ederek başarılar diledi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Dr. Turgay Happani ve Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Uzm. Dr. A. Fahri Şahin de “Çalışanların kendini ifade edebilmeleri ve problemlerine çare bulmaları açısından sendika üyeliği önemli” değerlendirmesinde bulundular. teşkilatımızdan Kazazede Özçelik’in ailesine ferdi kaza sigortası Kazazede Tomaç için ferdi kaza sigortası Demircan’ın ailesine ferdi kaza sigortasından ödeme İstanbul 3 No’lu İETT Şube Başkanımız Mehmet Keskin, elim bir kaza sonucu vefat eden Yunus Garajı şoförü, merhum Arif Özçelik’in ailesini memleketi Çorum’da ziyaret etti. Merhum Özçelik’in ailesine başsağlığı dileyen Keskin, ziyaret sonunda Özçelik’in ailesine “Ferdi Kaza Sigortasından” tahakkuk eden 20 bin TL tutarındaki tazminatı takdim etti. Keskin, şube yönetim kuruluyla birlikte gerçekleştirdiği taziye ziyaretinde, “Merhuma ve ahirete intikal eden mesai arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar ve çalışan arkadaşlarımıza kazasız, belasız hayırlı işler” diliyorum dedi. Geçirdiği trafik kazası sonrası vefat eden üyemiz M. Fatih Tomaç’ın ailesine Ferdi Kaza Sigortası’ndan ödeme yapıldı. Sendikamızın sosyal sorumluluk projesi kapsamında hayata geçirilen “Ferdi Kaza Sigortasından” tahakkuk eden 20 bin TL tutarındaki tazminat çeki, İstanbul 3 No’lu İETT Şube Başkanımız Mehmet Keskin tarafından merhum Tomaç’ın abisine takdim edildi. Merhum Tomaç’ın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren İstanbul 3 No’lu İETT Şube Başkanımız Keskin, Tomaç’ın ailesine başsağlığı diledi. İş kazası sonucu hayatını kaybeden üyemiz Ertuğrul Demircan’ın ailesine Sendikamız Hizmet-İş ile Vakıf Emeklilik A.Ş. arasında yapılan sözleşme gereğince, 20 bin TL ödeme yapıldı. Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Kazım Karabekir Belediye Başkanı Ali İhsan Alanlı ve Karaman Şube Başkanımız Mehmet Bayrakçı ile birlikte, İş kazasında hayatını kaybeden üyemiz Ertuğrul Demircan’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Demircan’ın ailesine 20 bin TL tutarındaki çeki Genel Sekreterimiz Devlet Sert takdim etti. Ertuğrul Demircan, Kazım Karabekir Belediyesinde makam şoförü olarak çalışıyordu. Denizli’de somalı yetim çocuklara kucak açtık Denizli Şubemiz, Soma maden kazasında şehit olan işçilerin aile ve çocuklarını sevindirdi. Denizli Şube Kadın Komitemizce organize edilen kampanyayla yetim çocuklara hediyeler takdim edildi. Denizli Şube Başkanımız Sezai Söylemez ve şube yönetim kurulu üyeleri, İzmir İl Başkanımız Erhan Güvenilir, Denizli Şubemiz Kadın Komite Başkanı Havva Sarıca, Manisa Şubemiz Kadın Komite Başkanı Reşide Çoban, Konfederasyonumuz HAK-İŞ’e bağlı Öz Maden-İŞ Sendikasının organize ettiği programa katıldı. Burada Soma maden kazasında şehit olan işçilerin eş ve çocuklarıyla bir araya gelindi, yetim çocuklara bayramlık kıyafetler ve oyuncaklar hediye edildi. Yetim çocuklara yardım kampanyasını organize eden Denizli Şubemiz Kadın Komite Başkanı Havva Sarıca, Soma’da meydana gelen meydan kazasından dolayı yetim kalan çocuklara yönelik kampanyayla ilgili bilgi verdi. Sarıca, “Denizli Şube Kadın Komitemizce organize edilen kampanya Sendikamızın diğer şubelerindeki kadın komitelerinin katılımıyla gerçekleştirdik. Yetim çocuklarını sevindiren bu çalışmamıza destek veren tüm şube kadın komite başkanlarımız ve katkı sağlayan tüm yardımseverlere çok teşekkür ediyoruz” dedi. hizmet-iş sendikası 41 şube genel kurulları Bursa Şubemizde 8. Olağan Genel Kurul bizden alacağı olduğuna inanıyoruz. Soma’daki maden ocaklarında örgütlenemediğimiz için biz de suçluyuz. Genel Başkanımız Arslan, tekrar aday olmayan Bursa Şube Başkanımız Yaşar Yel’e Sendikamıza vermiş olduğu emek ve katkılarından dolayı bir plaket verdi. Bursa Ak Parti Milletvekili İsmet Su, HAK-İŞ ile aynı değerlere sahip olduklarını belirterek, değerlerimizi hep beraber yükselteceğiz” dedi. Ak Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu da HAK-İŞ’in ülkenin Sendikamız Bursa şubesi 8. olağan genel kurulunu gerçekleştirdi. 24 Mayıs 2014 gerçekleştirilen şube genel kuruluna HAK-İŞ Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Bursa Ak Parti Milletvekilleri İsmet Su ve Hakan Çavuşoğlu, Genel Sekreterimiz Devlet Set, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Genel Merkez Denetleme Kurulu üyelerimiz Recep Özkan ve Mehmet Sert, Marma- 42 hizmet-iş sendikası ra Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin, Bursa Şube Başkanımız Yaşar Yel, İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız İbrahim Güleş, Konya Şube Başkanımız Vacit Sır, Bursa Şube eski Başkanımız Mustafa Turan, Konya Şube eski Başkanımız Mustafa Baran, Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Melike Özmen, Bursa Şube Kadın Komite Başkanı Fatma Gezer, HAK-İŞ’e bağlı sendikaların Bursa temsilcileri, delegeler ve basın mensupları katıldı. Genel Kurulun Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Devlet Sert yaptı. Genel Kurulda konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmetİş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Soma’da meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden emekçilere başsağlığı dileyerek, HAK-İŞ olarak, bu emekçilerin ailelerine yardım kampanyası başlatarak destek olacaklarını söyledi. Soma’daki maden kazasının taşeronlaşmanın nelere sebep olduğunun bir göstergesi olduğunu ifade eden Arslan, Soma’daki vahim durumdan HAK-İŞ’in de sorumlu olduğunu ifade ederek özeleştiri yaptı. Arslan, “Bizim sorumluluğumuz sadece üyelerimizle sınırlı değildir. Biz, bütün emekçilerin gelişimi ve dönüşümüne katkı verdiği ve bunun takdirle karşılandığını ifade ederek, 1 Mayıs gibi üzerinde kötü algı olan zamanların normalleştirilmesindeki katkısından dolayı Genel Başkanımız Arslan’a teşekkür etti. Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Melike Özmen, Sendikamız kadın komitesinin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Yapılan seçim sonucunda şube başkanlığına Mehmet Keskin; şube yönetim kurulu üyeliklerine ise Selim Bal, Ali Doğantepe, Kadir Akbulut ve Cemil Yaşar Aydın Çelik seçildiler. şube genel kurulları Van Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu yapıldı lir ve bütün yapacaklarımızı yaptıktan sonra işi takdire bırakıyoruz. Soma faciasını biz kaza olarak değil, cinayet olarak görüyoruz. Hayatlarının baharında bir avuç kömür için ömürlerini feda eden şehitlerimiz adına sesleniyorum. Ey işverenler bu acıları dindirelim. Biz 1 Mayıs’ta kazalar olmasın, gençlerimiz ölmesin diye haykırdık, ama birileri Taksim’e çıkalım mı çıkmayalım mı diye tartıştılar. Bizim gündemimiz meydan değil, emekçinin, insanın kendisidir. Hükümetin ve işverenlerin önce insan demesi gerekir, yani zihniyet değişikliklerine ihtiyacımız var. Yasal düzenlemeler keşke bu kazalar olmadan yapılsaydı” diye konuştu. Ak Parti Van Milletvekili Mustafa Bilici, Ak Parti Van Milletvekili Van Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu 31 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleştirildi. Genel Kurula HAK-İŞ Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Ak Parti Van Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Mustafa Bilici, Fatih Çiftçi ve Gülşen Orhan, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel Başkan Yardımcımız Av. Hüseyin Öz, Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır, Ak Parti Van İl Başkanı Abdullah Aras ve İl Başkan Yardımcısı Zafer Efeoğlu, Öz Gıda İş Van İl Temsilcisi Abdulkerim Elmas, Öz Büro-İş Van İl Temsilcisi Murat Otacı, Memur-Sen Van il Temsilcisi Süleyman Şakar, Ak Parti Tuşba İlçe Başkanı Naif Şabu, Ak Parti Van/İpekyolu İlçe Başkanı Yavuz Kuşan, Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Arzu Kahveci, Van Şube Kadın Komite Başkanımız Birsen İpekten, Ak Parti Tuşba ilçe kadın kolları Başkanı Havva Duran, çok sayıda sivil toplum örgütünün temsilcisi, delegeler ve basın mensupları katıldı. Genel kurulda konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Biz bu barış sürecini önemli bir proje olarak görüyoruz ve başarılı olması için de gayretlerimizi sürdüreceğiz” dedi. HAK-İŞ’in sırf isminden dolayı sayısız yargısız infaza tabi tutulduğunu ifade eden Arslan, “Biz burada da bu yargısız infaza tabi tutulduk. Ama buradaki emekçiler bizimle olmaya devam ettikçe biz burada olmaya devam edeceğiz. Biz her zaman mazlumların ve mağdurların yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Arslan, “Bizim kültürümüzde takdir ya da tevekkül diye bir kavram vardır. Ama tedbirsizliğin faturasına takdir demek doğru değildir. Biz iş sağlığı ve güvenliğine son derece dikkat ediyoruz. Önlenebi- Burhan Kayatürk, Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Arzu Kahveci, Memur-Sen il Başkanı Süleyman Şakar ile Öz Gıda İş İl Temsilcisi Abdulkerim Elmas da birer selamlama konuşması yaptılar. Konuşmalardan sonra yapılan seçimde Abdullah Efeoğlu şube başkanlığına yeniden seçildi. Yönetim kurulu üyeliklerine ise Mehmet Salih Tanrıtanır ve Nihat Yıldızbaş seçildiler. hizmet-iş sendikası 43 şube genel kurulları Rize Şubemizde 3. Olağan Genel Kurul Rize Şubemizin 3. Olağan Genel Kurulunu yoğun katılımla gerçekleştirdik. 25 Ekim 2014 tarihinde yapılan genel kurula Genel Eğitim Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Erzurum Şube Başkanımız Erol Aksakal, Trabzon Şube Başkanımız İhsan Bülbül, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin, Rize Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yoldaş, Muradiye Belediye Başkanı Musa Süreyya Balcı, Büyükköy Belediye Başkanı Mustafa Külünoğlu, Çaykent Belediye Başkanı Hasan Kara, Madenli Belediye Başkanı Necip Yazıcı, Öz Orman-İş Sendikası Artvin Bölge Başkanı Süleyman Şeyhoğlu, Öz Gıda-İş Sendikası Rize Şube Başkanı Süleyman Şeyhoğlu, Öz Gıda-İş Sendikası Rize Şube Yönetim Kurulu üyeleri, Çalışma ve İşkur İl Müdürü Hasan Kiraz, 44 hizmet-iş sendikası Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Esma Hatun Taşpınar, Mazlum-Der Trabzon Şube Sekreteri ve İHH Trabzon Sekreteri Mehmet Çınar, delegeler, basın mensupları ve çok sayıda misafir katıldı. Genel kurulda Divan Başkanlığını Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca yaptı. Sendikamızın, üyeliklerin e-devlet üzerinden yapılmaya başlanması ve 24 Ocak’ta başlatılan ‘Hakkın Bize Emanet - Seni Sendika Korur’ kampanyasıyla birlikte hızlı bir örgütlenme süreci içine girdiğini kaydeden Koca, “Son bir yılda en çok üye kaydeden sendika olduk. İşkolumuzda birinci sendika konumuna yükseldik. Çalışmalarını katlayarak sürdürüyoruz” dedi. Genel kurulda konuşan Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Sendikamızın Rize’de örgütlenme çalışmalarına 2005 yılında başladığını hatırlatarak, “Rize’deki örgütlenme sürecini, tüm çalışanları üyemiz yapıncaya kadar devam ettireceğiz” dedi. Hak-İş’in işçilerin dertlerini kendine dert edinen bir konfederasyon olduğunu ifade eden Sert, “Hak-İş’ten başka hiçbir konfederasyonun böyle bir derdi yok. Emekçilerle ilgili yapılan bütün yasal düzenlemelerin taslak aşamasında hep Hak-İş var. Son torba yasayla ilgili getirilen olumlu düzenlemelerin arkasında da yine Hak-İş var. Torba yasa ile, kıdem tazminatı ve izin hakları başta olmak üzere işçilerimize sosyal güvenlik alanında ve tüm alanlarda yeni haklar getirilmiştir” diye konuştu. Sendikamızın sosyal sorumluluk projelerine de değinen Sert, şunları kaydetti: “Üyelerimizin üniversitede okuyan çocuklarına 2006 yılından beri burs veriyoruz. Yine tüm üyelerimizi kaza sigortası kapsamına aldık. Bize üye olan herkes kaza sigortası kapsamına alınmıştır. Üyelerimizin sorunlarıyla yakından ilgilenmek için sendikamız bünyesinde kadın, engelliler, gençlik ve kültür-sanat komiteleri oluşturulmuştur.” Daha sonra Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Esma Hatun Taşpınar, sendikamızın kadın konusunda üzerine düşeni yaptığını, ülkemizdeki kadın sorunlarının dile getirilmesi ve çözüm üretilmesinde çalışmalar yaptığını söyledi. Konuşmalardan sonra yapılan seçim sonucunda Mehmet Alaca şube başkanlığına tekrar seçilirken, yönetim kurulu üyeliklerine ise Burhan Avcı ve Mehmet Temizkan seçildiler. şube genel kurulları Konya Şubemiz 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi Konya Şubemizin 8. Olağan Genel Kurulu 7 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirildi. Genel Kurulu Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Ak Parti Konya İl Başkanı Ahmet Sorgun, Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Karatay Belediye Başkanı Mehmet rimizin yerleri değişse de 39 yıl önce yola çıktığımız arkadaşlarımızla bugün de beraber olmamız bizim bir aile olduğumuzu gösterir ve bu bizim için gurur kaynağıdır” dedi. Türkiye’de insanların sendikalardan korkmaması gerektiğini vurgulayan Arslan, “Herkes sorumluluğunun bilincinde hareket ederse istenmeyen durumlarla karşılaşılmayacaktır. Bunun örneğini Konya’da yıllardır sürdürdüğümüz sendikal faaliyetlerde gördük. Konya’da 1995 yılında bir grev yaptık, fakat Büyükşehir Başkanı Ahmet Sorgun, Memur-Sen İl Başkanı Latif Selvi, Konya Şubemizin eski başkanları Vahap Çetin ve Mustafa Baran ile Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Esra Hatun Taşpınar birer selamlama konuşmaları yaptılar. Yapılan seçim sonucunda Vacit Sır şube başkanlığına tekrar seçilirken, Hançerli, Karaman Şube Başkanımız Mehmet Bayrakçı, Aksaray Şube Başkanımız Ramazan Köksal, Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Esma Hatun Taşpınar, Konya Şube Eski Başkanlarımız Vahap Çetin, Mehmet Küpçü, Mustafa Baran, Hakİş Konfederasyonu İl Temsilcisi ve Öz Orman İş Sendikası Bölge Temsilcisi Ali Serin, Memur Sen İl Başkanı Latif Selvi, Bem Bir Sen İl Başkanı Sait Közoğlu delegeler ve basın mensupları katıldı. Genel Kurulumuzun Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Devlet Sert yaptı. Genel Kurulda konuşan Konfederasyonumuz Hak-İş ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Unvan ve görevle- Belediye Başkanımız Tahir Akyürek’in üçüncü dönemi olmasına karşın taraflar olarak sorumluluklarımızın bilincinde ve birer sosyal ortak olarak hareket etmemizden dolayı hiçbir sorun yaşamıyoruz” dedi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Hak-İş ile aynı değerlere sahip olduklarını belirterek, “Bugüne kadar devam ettirdiğimiz işbirliği içerisinde değerlerimizi yükseltmeye devam edeceğiz” dedi. Genel kurulda Ak Parti Konya İl Yönetim Kurulu üyeliklerine ise Hasan Çelik, Hüseyin Keçekçi, Mustafa Yer ve Esat Eken seçildiler. hizmet-iş sendikası 45 şube genel kurulları Aksaray Şubemizde 6. Olağan Genel Kurul Aksaray Şubemizin 6. Olağan Genel Kurulu 2 Aralık 2014 tarihinde gerçekleştirildi. Genel Kurula Sendikamız Hizmet-İş Genel Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya Koca, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Konya Şube Başkanımız Vacit Sır ve Şube Sekreteri Hasan Çelik, Genel Merkez Kadın Komite Başkan Vekili Melike Özmen, Aksaray Şube Eski Başkanı Ramazan Köksal, Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Mahmut Arslan, Aksaray SGK İl Müdürü Saffet Çalışkan, Türk Metal İş Sendikası Aksaray Şube Sekreteri Bayram Kılıç, delegeler, basın mensupları ve çok sayıda davetli katıldı. Genel Kurulun Divan Başkanlığını Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart yaptı. Genel Kurulda konuşan Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Hizmetİş Sendikasının sadece Toplu Sözleşmelerden ibaret olmadığını belirterek, “Üyelerimizin Üniversitede okuyan çocuklarına Eğitim Yardımını bütçe imkânlarının müsait olduğu sürece devam ettireceğiz. Yine tüm üyelerimizi kapsayan bir Ferdi Kaza sigorta- 46 hizmet-iş sendikası nucunda Nedim Deniz Şube Başkanlığına, Yasin Emekli ve Şener Belgemen ise Şube Yönetim Kurulu üyeliklerine seçildiler. sını da devam ettireceğiz” dedi. Kart, sendikamız bünyesinde oluşturulan Kadın, Gençlik, Engelliler ve Kültür-Sanat Komiteleri ile de sendikal mücadeleyi yaygınlaştırmaya çalıştıklarını ifade etti. Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca da “Hizmet-İş Sendikası olarak işkolumuzun içerisinde bulunduğu temel sorunların ısrarla takipçisiyiz.“Yerel kamu hizmetleri olan toplu ulaşım, temizlik, su ve diğer hizmetlerin özelleştirilmesi yani taşerona devredilmesi, bu hizmetlerin kalitesinin bozulmasına, mafyalaşmaya ve vergi kaybına neden olmaktadır. Biz yerel kamu hizmetlerinin mutlaka belediyelerin kendi kadrolarıyla yerine getirmelerinde ısrarla savunuyoruz” dedi. Aksaray Şubemizin eski Başkanı Ramazan Köksal, Aksaray SGK İl Müdürü Saffet Çalışkan, Memur Sen Aksaray İl Başkanı ve Eğitim Bir-Sen Aksaray Şube Başkanı Mahmut Arslan,Türk Metal-İş Sendikası Aksaray Şube Sekreteri Bayram Kılıç, Genel Merkez Kadın Komite Başkan Vekili Melike Özmen birer selamlama konuşmaları yaptılar. Yapılan seçim so- şube genel kurulları Amasya Şubemizin Olağanüstü Genel Kurulu Yapıldı 13 Eylül 2013 tarihinde gerçekleştirilen Amasya Şube Başkanlığımızın Olağanüstü Genel Kurulu’na Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilat Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Sivas Şube Başkanımız Nihat Şimşek, Yozgat Şube Başkanımız Ferman Zararsız, Kadın Komite Başkan Yardımcımız Sevilay Özgür, delegeler ve basın mensupları katıldı. Olağanüstü genel kurulun divan başkanlığını Genel Teşkilat Sekreterimiz Zekeriya Koca yaparken, divan üyeliklerinde ise Sivas Şube Başkanımız Nihat Şimşek ve Yozgat Şube Başkanımız Ferman Zararsız görev yaptı. Genel Teşkilat Sekreterimiz Zekeriya Koca da divan başkanı olarak yaptığı konuşmada örgütlülüğün önemini vurguladı. Örgütlü mücadelenin, sorunların çözümünde mihenk noktayı oluşturduğunu ifade eden Koca, “Geçmişte olduğu gibi bugün de, emek eksenli çözümlerde Hak-İş inisiyatif almaktadır. Ülkemizde işçiler, Hak- İş’te bütünleşmelidir. Birlikte Hakİş’i daha da büyütmeliyiz” şeklinde konuştu. Genel kurulda konuşan Genel Sekreterimiz Devlet Sert, TBMM’de kabul edilen Torba Yasa ile birlikte, taşeron işçilerin tazminat haklarının güvenceye alındığını, düzenli izin kullanma hakkının doğduğunu, toplu iş sözleşmesi yapma hakkının daha da arttığını ve taşeron işçilerin iş sözleşmelerinin 3 yıl süreli olarak yapılacağını söyledi. Sert, “Bu yasanın çıkması noktasında en çok Hak-İş emek sarf etmiştir. Taşeron işçiler lehine sağlanan bu kazanımlardan dolayı sevinçliyiz” dedi. “Biz sadece toplu iş sözleşmesi imzalayan bir sendikal anlayıştan yana değiliz. Toplumdaki sosyal olaylara da duyarlıyız diyen Sert, “Ülkemizin değerleriyle barışık olmayan bir sendikal anlayışı hiçbir zaman kabul etmedik. Biz değerlerimize sahip çıkan, değerlerimizi koruyan bir anlayışı yaşatmak ve yeşertmek istiyoruz” diye konuştu. Sert, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz sendikal mücadeleyi kutsal addediyoruz. İşçinin alın teri kurumadan eme- ğinin hakkının verilmesinin mücadelesini yapıyoruz. Bunun için de işçi ve işverenlerle diyalog içinde hareket etmeye özen gösteriyoruz. İşverenleri hasmımız değil dostumuz ve iş ortağımız olarak değerlendiriyoruz.” Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcısı Sevilay Özgür de Sendikamız Kadın Komitemizin çalışmaları ve kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlarla ilgili bilgi aktardı. Daha sonra yapılan seçimler sonucunda Amasya Şubemizin Olağanüstü Genel Kurulu’nda Şube Başkanlığına İsmail Pazar, Şube Yönetim Kurulu üyeliklerine ise Hasan Yaylacık ve Ahmet Ateş seçildi. hizmet-iş sendikası 47 YÖNETİM ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİNİ ZORLAYAN NEDENLER • Statükonun ördüğü zihin duvarlarının farkına varma ve bir tür tutsak olduğunu kavrama, •Sorun çözmenin sorun biriktirme ve erteleme saplantısına dönüşmesi, • Vizyon kaybı ve hedefsizlik endişesi, •Belli bir duruşu benimsemeye olan yatkınlık, •Yeni, güçlü ve zengin bir perspektif geliştirme ihtiyacı, •Zihniyet değişikliğine ilişkin ikna edici sarsıcı deneyim ve birikimlerin oluşması, Nerede duvar örme, nerede yelken açmanız gerektiğine yalnızca siz karar verebilirsiniz! 48 hizmet-iş sendikası 1. Milli Gelir (GSYH) (Sabit Fiyatlarla‐Milyon TL) 2. GSYH Gelişme Hz (Sabit Fiyatlarla) 3. Kişi Başna Milli Gelir (KBMG‐Cari Fiyatlarla‐USD) 4. Toplam İç Borç Stoku (Milyar TL & Milyar USD=TL) 5. Brüt Dş Borç Stoku (Milyar USD) 6. Top. Borç Stoku (Milyar USD) 7. Kişi Başna Borç Stoku (USD) 8. Kamu Net Borç Stoku/GSYH 9. Cari İşlemler Dengesi (Milyar USD) 10. İşsizlik Oran 11, Bütçe Dengesi 12. Bütçe Faiz Harcamalar 13. Yoksulluk Snr (4 Kiş. Aile) 14. Açlk Snr (4 Kişilik Aile) 15. Enflasyon (2014 Ekim) 16. Bld. Hazine’ye Borçlar (2014 Eylül) 17. Asgari Ücret 18. Kdem Tazminat Tavan 2009: 97.144 2010: 105.886 2011: 114.874 2012: 117,625 2013: 122,476 2014/6 aylk: 60.135 2008: %0,9 2009 : %‐4,7 2010: % 9,2 2011: % 8,8 2012: % 2,2 2013: % 4,1 2014/6 aylk: % 3,3 2008: 10,436 2009: 8.578 2010: 10.067 2011: 10.444 2012:10.459 2013: 10.807 2009: 330,0 = 219,2 2010: 352,8 = 228,2 2011: 368,8=195,2 2012: 386,5=216,8 2013: 403,0=188,8 2014/Eylül:434,1= 194,9 2002: 130,2 2003: 145,4 2004: 161,8 2005: 170,6 2006: 207,4 2007: 247,2 2008: 278,1 2014/Eylül: 596,6 2009: 268,3 2010: 289,4 2011:306,6 2012: 339,0 2013: 388,2 2014/II: 401,7 2014/Eylül: 7.778 2002: %61,5 2003: %55,2 2004: %49,1 2005: %41,7 2006: %34,2 2007 : %29,5 2008: %28,2 2009: %32,5 2010: %28,9 2011: % 22,4 2012: % 17,0 2013: % 12,7 2014:II: % 11,3 2002 : ‐ 1,5 2003 : ‐ 6,8 2004 : ‐ 15,6 2005 : ‐ 23,1 2006: ‐31,7 2007 : ‐38,0 2008 : ‐ 41,4 2001 : % 8,4 2002 : % 10,3 2003 : % 10,5 2004 : %10,3 2005 : % 10,3 2006 : % 9,9 2007: % 10,3 2008: % 11,0 2009: % 14,0 2010: % 11,9 2004 : ‐30,3 katrilyon 2005: ‐ 9,7 katrilyon 2006: ‐3,9 milyar YTL 2007 : ‐13,8 milyar YTL 2008: ‐17,1 milyar YTL 2009: ‐52,2 milyar TL 2004: 56,5 katrilyon, 2005: 45,7 katrilyon 2006: 45,9 milyar YTL 2007: 48,7 milyar YTL 2008: 50,661 milyon TL 2009: ‐52,2 milyar TL 2014/Ekim: 3,926 TL 2009: ‐13,8 2010 : ‐47,1 2011: ‐77,1 2012: ‐48,9 2013: ‐65,4 2014/Ağustos: ‐29,6 2014 2002: 68.309 2003: 76.338 2004: 83.486 2005: 90.500 2006: 96.738 2007: 101.208 2008: 102.164 2001: %‐5,7 2002: %6,2 2003 : %5,3 2004 : %9,4 2005 : %8,4 2006: %6,9 2007: %4,7 2002: 2,598 2003: 3,383 2004: 4,172 2005: 5,008 2006: 5,477 2007: 9,344 2002: 149,8 = 91,4 2003: 194,3 =139,3 2004: 224,5 =167,3 2005: 244,8 =182,4 2006: 251,5 =178,9 2007: 255,3 = 219,2 2008: 274,8 = 181,7 EKONOMİK-SOSYAL GÖSTERGELER 2011: % 9,8 2012: % 9.2 2013 : % 10,0 2014/Ocak: 10.1 2014/Şubat: 10,2 2014/Mart: 9.7 2014/Nisan: 9.0 2014/Mays: 8.8 2014/Haziran: 9.1 2014/Temmuz: 9.8 2010 : ‐40,2 milyon TL 2011: ‐17,4 milyon TL 2012: ‐28,8 milyon TL 2013: ‐ 18,4 2014/Eylül: ‐9,2 2010: ‐48,3 milyar TL 2011: ‐42,2 milyar TL 2012: ‐ 48,4 milyar TL. 2013: ‐ 49,9 milyar TL. 2014/ Eylül : ‐38,2 milyar TL. 2014/ Ekim: 1.205 TL Tüfe Aylk Yllk 1,90 8,96 11,9 milyar TL (1.1.2014‐30.06.2014) Brüt: 1.071,‐ TL Net: 846,‐ TL 3.438,22 TL (1.1.2014‐31.12.2014) (1.7.201‐31.12.2014) Br:1.134,‐ TL. Net: 891,‐ TL. hizmet-iş sendikası 49 ve çoğu zaman insafsız ve amansız hale geldiklerini gösterir. İhtiyarlarımızın onların önüne geçecek ve zapt edecek gücü yok. Bu öteden beri böyle. Bu beyaz adam atalarımızı mütemadiyen batıya doğru itelemeye başladığında böyleydi. Umalım ki aramızdaki husumet bir daha geri dönmesin. Aşağıda okuyacağınız mektup, 1854 yılında Duwarmish Kızılderililerinin Reisi Seattle tarafından ABD Başkanı Franklin Pierce’ye yazılmıştır. ABD Başkanı, topraklarının büyük bir kısmı ellerinden alınmış olan Kızılderili Kabile Reislerinden Seattle’dan Amerika’ya gelecek beyaz göçmenleri yerleştirmek için toprak istemektedir. Küresel dünya imparatorluğu hedefini hiçbir sınır ve ölçü tanımadan oluşturmaya çalışan ABD’nin tavrı ve tarzının değişmediğini gösteren ibret verici bu mektubu yayımlıyoruz. Y üzyıllardır halkımın üzerine merhamet gözyaşları döken, bize değişmez ve ezeli görünen şu gökyüzü bir gün değişebilir. Bugün açık. Yarın bulutlarla kaplanabilir. Sözlerim yıldızlara benzer, asla değişmez. Reis Seattleher ne söylerse, Washington’daki büyük Reis ona, güneşin ya da mevsimlerin geri geleceğine inandığı kesinlikle inanabilir. Elçisi Washington’daki büyük Reis’in bize dostluk ve iyilik dileklerini gönderdiğini söylüyor. Lütfetmiş, zira biz biliyoruz ki onun bizim dostluğumuza ihtiyacı yok. Onun halkı kalabalık, engin çayırları kaplayan çimenler gibi. Benim insanlarım azlık, bir fırtınanın kırıp dümdüz ettiği koruluğun ayakta kalan dağınık ağaçları gibi. Büyük ve ihtimal iyi, Beyaz Reis bize topraklarımızı satın almak istediğini ama bizim de rahatça 50 hizmet-iş sendikası yaşamamıza izin vereceğini bildiriyor. Doğrusu bu adilane hatta cömertçe görünüyor, çünkü artık Kızılderili’nin onun saygı duyması gereken hakları yok ve teklif de akıllıca olabilir, zira artık bizim geniş bir ülkeye ihtiyacımız yok. Bir zamanlar insanlarımız bu toprakları rüzgârlı günde denizin yüzünü kaplayan dalgalar gibi kaplıyordu, fakat o günler artık sadece acıklı bir hatıra olan büyük kabilelerle birlikte çok gerilerde kaldı. Bu vakitsiz zevalimizin ne üzerinde duracağım, ne onun için kederleneceğim, ne de onu hızlandırdıkları için soluk yüzlü kardeşlerimize serzenişte bulunacağım, çünkü bunda biraz bizim de payımız olmuş olabilir. Gençler ataktır, düşüncesizce hareket ederler. Gençlerimiz hakiki veya mevhum bir haksızlığa öfkelendiklerinde ve yüzlerini siyah boyayla boyadıklarında, bu onların kalplerinin de karardığını Kaybedeceğimiz her şeyi kaybettik, kazanacağımız hiçbir şey yok. Gençlerin intikamı hayatlarına mâl olsa bile kazanç görülür, fakat savaş zamanı evlerinde kalan ihtiyarlar ve kaybedecek oğulları olan analar daha iyi bilir. Washington’daki cömert babamız— şimdi onun sizin olduğu kadar bizim de babamız olduğunu varsayıyorum, çünkü Kral George sınırlarını daha kuzeye taşıdı—diyeceğim büyük ve cömert babamız istediğini yaparsak bizi koruyacağını söylüyor. Cesur savaşçıları bizim için muhkem bir dikenli duvar olacak, hayret verici savaş gemileri limanlarımızı dolduracak, böylece kuzeydeki eski düşmanlarımız kadınlarımızı, çocuklarımızı ve yaşlılarımızı korkutamayacak. O zaman gerçekten bizim babamız olacak ve biz de onun çocukları olacağız. Fakat böyle bir şey hiç olabilir mi? Sizin tanrınız bizim tanrımız değil! Sizin tanrınız sizin halkınızı sever ve benimkinden nefret eder! Güçlü koruyucu silahlarını soluk yüzlülerin üzerine gerer ve bir baba nasıl oğlunun elini tutarsa o da onların elinden tutar. Ama o Kızılderili çocuklarını, eğer gerçekten onunsalar terk etti. Bizim tanrımız, Büyük Ruh da bizi terk etmiş görünüyor. Sizin tanrınız halkınızı her gün daha güçlü hale getiriyor. Yakında bütün karayı dolduracaklar. Bizim insanlarımız bir daha asla dönmeyecek süratle çekilen bir dalga gibi çekiliyor. Beyaz adamın tanrısı insanlarımızı sevemez veya onları korumaz. Onlar yardım ya da imdat için gözlerini çevirecek bir yeri olmayan yetimlere benziyor. Öyleyse biz nasıl kardeş olabiliriz? Tanrınız nasıl tanrımız olabilir, iyi günlerimizi nasıl geri getirebilir ve bizi eski kuvvetimizin ve büyüklüğümüzün geri geldiği rüyalara uyandırabilir? Eğer ortak bir semavi babamız varsa tarafgir olmalıdır, çünkü o soluk yüzlü çocuklarına geldi. Biz onu hiç görmedik. O size yasalar verdi, ama bir zamanlar kalabalıkları yıldızların gök kubbeyi doldurduğu gibi dolduran bu uçsuz bucaksız ana karayı dolduran Kızılderili çocukları için tekbir söz söylemedi. Hayır; biz ayrı kökleri ve ayrı kaderleri olan iki farklı soyuz. Aramızda çok az müşterek var. Bizim için atalarımızın külleri kutsaldır ve onların istirahatgâhları mukaddes yerlerdir. Siz atalarınızın mezarlarını arkanızda bırakıp kedersiz tasasız uzaklara gidersiniz. Sizin dininiz tanrınızın demir parmağıyla taş levhalar üzerine yazılmıştır, unutamazsınız. Kızılderili bunu asla anlayamaz, hatırlayamaz da. Bizim dinimiz atalarımızın gelenekleridir—Büyük Ruh’un gecenin kutsal saatlerinde ihtiyarlarımızın kalplerine ilham ettiği rüyalar; kabile reislerimizin ruyetleridir ve insanlarımızın yüreklerine yazılmıştır. Sizin ölüleriniz kabir kapılarından geçip yıldızlara doğru yola çıkar çıkmaz sizleri ve doğdukları toprakları sevmeyi bırakır. Çok geçmeden unuturlar ve bir daha asla geri dönmezler. Bizim ölülerimiz hayat buldukları bu güzel dünyayı asla unutmazlar. Onlar yeşil vadileri, çağlayan nehirleri, muhteşem dağları, münzevi dereleri, yeşil halkalı gölleri ve körfezleri hâlâ severler ve bu kasvetli hayata müşfik, kıyımsız bir sevgiyle ve hasretle bağlıdırlar ve sık sık onları ziyaret etmek, rehberlik, teselli ve teskin etmek için mesut av diyarını bırakıp geri dönerler. [Biz toprağın parçasıyız, toprak da bizim. Mis kokulu çiçekler bizim kız kardeşlerimiz; geyik, at, koca kartal bunlar erkek kardeşlerimiz. Yalçın kayalıklar, otlardaki usare, tayın vücut ısısı—bunların hepsi aynı aileye ait. Beyaz adamın bizi anlamadığını, tavrımıza tarzımıza yabancı kaldığını biliyoruz. Onun için toprağın bir parçası diğeriyle aynı, çünkü o geceleyin gelen ve topraktan ihtiyaç duyduğu her neyse alıp giden yabancıdır. Toprak onun kardeşi değil, düşmanıdır ve ona boyun eğdirdiğinde dönüp ardına bakmaz yoluna gider. Babasının mezarını ardında bırakır aldırmaz. Toprağı çocuklarından kaçırır, aldırmaz. Babasının mezarı ve çocuklarının doğum hakkı unutulur. Anasına, arza ve kardeşine, semaya koyun ya da incik boncuk gibi alınıp satılacak, yağmalanıp talan edilecek şeyler nazarıyla bakar. İştihası arzı bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacak. Bilmiyorum. Tavrımız tarzımız sizinkinden farklı. Şehirlerinizin görünümü Kızılderili’nin gözlerini acıtır. Beyaz adamın şehirlerinde sessiz sakin bir yer aramak boşuna. Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin kanatlarının vızıltısını duyacak bir yer yok. Her yerde kulakları tırmalayan sadece gürültü. Geceleyin çoban aldatan kuşunun yapayalnız çığlığını ya da göl kenarındaki kurbağaların atışmalarını duyamadıktan sonra ne anlamı var yaşamanın? Ben bir Kızılderili’yim ve anlamıyorum. Kızılderili gölün durgun yüzeyinde kırışıklar oluşturan rüzgârın yumuşak sesini ve bizzat rüzgârın gün ortasında yağmurla temizlenmiş veya çam rayihalı kokusunu tercih eder. Hava Kızılderili için çok değerlidir, çünkü her şey aynı nefesi paylaşır, hayvan, ağaç, insan hepsi aynı nefesi teneffüs eder. Beyaz adam teneffüs ettiği havaya aldırmaz görünüyor. Ölüm döşeğinde günlerce can çekişen birisi gibi o pis kokuyu hissetmez olmuş. Eğer topraklarımızı size satarsak havanın bizim için çok değerli olduğunu ve havanın ayakta tuttuğu her şeyle ruhunu paylaştığını unutmamalısınız.] Gün ve gece bir arada olamazlar. Sabah sisi sabah güneşinin önünden nasıl kaçarsa Kızılderili de Beyaz Adam’ın yaklaşmasından hep kaçtı. Hal böyle olmakla beraber, teklifiniz adil görünüyor ve ben halkımın onu kabul edeceğini ve sizin ayırdığınız yere çekileceğini zannediyorum. O zaman birbirimizden ayrı barış içinde yaşayacağız, çünkü Büyük Beyaz Reis’in sözleri koyu karanlığın içinden halkıma konuşan tabiatın sözleri gibi görünüyor. Kalan günlerimizi nerede geçireceğimizin pek bir önemi yok. Zaten çok olmayacak. Kızılderili’nin gecesi karanlıktan başka bir şey vaat etmiyor. Ufkunda tekbir umut yıldızı bile asılı değil. Uzakta rüzgârlar ıslık ıslık gamı kederi figan ediyor. Anlaşılan amansız kader Kızılderili’nin peşini bırakmayacak ve nereye giderse gitsin tıpkı avcının yaklaşan ayak seslerini işiten yaralı ceylan gibi her yerde insafsız kıyıcısının yaklaşan ayak seslerini duyacak ve aldırmazlıkla alın yazısını karşılamaya hazırlanacak. Birkaç ay, birkaç mevsim daha… Vaktiyle sizden daha güçlü ve daha umutlu bir halkın geride bıraktığı mezarlar üzerinde gözyaşı dökecek bir zamanlar Büyük Ruh’un korumasında bu uçsuz bucaksız topraklar üzerinde at koşturan veya mutlu evlerde yaşayan kudretli kalabalıkların zürriyetinden biri bile kalmayacak. Fakat halkımın bu zamansız zevaline neden kederleneyim? Kabile kabileyi, milletin biri diğerini takip eder, tıpkı denizin dalgaları gibi. Tabiatın nizamı böyle, esef itizar faydasız. Sizin zevaliniz uzak olabilir, ama kesinlikle gelecek, dostun dostla yürüyüp konuştuğu gibi tanrısı kendisiyle yürüyüp konuşmuş olan Beyaz Adam bile olsa ortak kaderden muaf olamaz. Her şeye rağmen kardeş olabiliriz. Göreceğiz. Teklifinizi düşüneceğiz ve karar verdiğimizde size bildireceğiz. Ama eğer kabul edersek burada şimdiden şunu şart olarak bildireyim ki atalarımızın, dostlarımızın, çocuklarımızın kabirlerini istediğimiz zaman tacizde bulunulmaksızın ziyaret etme imkânından mahrum edilmeyeceğiz. Bu toprağın her parçası halkımın nazarında kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, her kıyı kumsal, karanlık ormanları kaplayan her sis bulutu, temizleyen ve vızıldayan böcekler halkımın hatırasında ve tecrübesinde kutsaldır. Ağaçlara yürüyen özsu Kızılderili’nin hatıralarıdır. Her yamaç, her vadi, her ova ve koruluk, çok51Vedatan kayıplara karışmış günlerde hazin ya da mesut bir hadiseyle bizim için kutsanmıştır. Sessiz sahilde güneşin altında sıcaktan kavrulurken dilsiz ve ölü gibi görünen kayalar bile insanlarımın hayatlarıyla irtibatlı heyecan verici hadiselerin hatıralarıyla müteessir olur ve şimdi üzerinde durduğunuz şu toprak onların ayak seslerine sizinkinden daha büyük bir sevgiyle karşılık verir, çünkü o atalarımızın kanıyla zengindir ve çıplak ayaklarımız bu halden anlayan dokunuşun farkındadır. Göçmüş savaşçılarımız, şefkatli analarımız, neşe dolu kızlarımız, hatta kısa bir süre burada yaşamış ve sevinci tatmış küçük çocuklarımız bile bu loş tenhalıkları hâlâ sever ve akşam vakti derin sığınakları karartılar içinde geri dönen ruhların huzuruyla gölgelenir. Ve son Kızılderili can verdiğinde ve kabilemin hatırası Beyaz Adamlar arasında bir efsaneye dönüştüğünde bu kıyılar kabilemin görünmez ölüleriyle dolup taşacak ve sizin çocuklarınızın çocukları tarlada, mağazada, dükkânda, ana yolda veya yolu olmayan ormanların sessizliğinde kendilerini yalnız zannettiklerinde yalnız olmayacaklar. Tüm yeryüzünde ıssızlığa terk edilmiş bir yer yoktur. Şehirlerinizin ve köylerinizin sokakları sükûna erip de siz oraların sessizliğe terk edildiğini düşündüğünüzde, bir zamanlar buraları doldurmuş ve hâlâ bu güzel toprakları seven geri dönen sahiplerle dolacaktır. Beyaz Adam asla yalnız olmayacaktır. Halkıma karşı adil ve merhametli olsun, çünkü ölüler güçsüz değildir. Ölüler mi dedim? Ölüm yoktur, değişen dünyalardır sadece. Reis Seattle (Amerikalı bir gazeteciye verdiği mülakattan) Bu metin, çevirmeni Ahmet Aydoğan’ın izniyle yayımlanmıştır. hizmet-iş sendikası 51 toplu sözleşmeler İETT ve KİPTAŞ’da toplu sözleşme imzalandı İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki İETT ve KİPTAŞ’ta çalışan üyelerimizi kapsayan toplu iş sözleşmesi HAK-İŞ Genel Başkanı ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın katılımlarıyla imzalandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) toplantı salonunda gerçekleştirilen törene HAK-İŞ Genel Başkanı ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, İBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, İBB Genel Sekreter Yardımcı Eyyüp Karahan, İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci, Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan, Öz Gıda-İş Genel Başkanı Mehmet Şahin, Hizmet-İş Genel Eğitim Sekreteri Ali Osman Kart, HAK-İŞ İl Başkanı İstanbul İETT 2 No’lu Şube Başkanımız Orhan İlhan, İstanbul İETT 3 No’lu Şube Başkanımız Mehmet Keskin, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin, MİKSER Genel Sekreteri Rahmi Cıbıroğlu, Hamidiye A.Ş. Genel Müdürü Hayri Kılıç, Halk Ekmek A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekaroğlu, Ağaç A.Ş. Genel Müdürü Murat Ermeydan, HAK-İŞ’e bağlı sendikalar ile Sendikamızın İstanbul şube başkanları, üyelerimiz ve basın mensupları katıldı. Törende konuşan Genel Başkanımız Arslan, İETT’de 6., Kiptaş’ta ise 8. dönem 52 hizmet-iş sendikası toplu iş sözleşmesinin imzalandığını ifade ederek, İstanbul Büyükşehir iştiraklerinde altışar aylık ücret zammı modelini ilk defa uyguladıklarını söyledi. Arslan, “Bu model ve ücretlerin yüksek olması bizim için önemliydi. Bütün işletmelerde aynı oranlar uygulanmış oldu. Bu sözleşmenin İBB’de sözleşme bekleyen ve avans uygulaması yapılan işyerlerinde de uygulanarak, bu durumdaki işçi arkadaşlarımızın da faydalanması için karar alındı. İyi bir toplu iş sözleşmesi imzaladık. İBB Başkanı Kadir Topbaş ve İBB Eski Genel Sekreteri Adem Baştürk’e sözleşmeye katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Sözleşmemizin hayırlı ve mübarek olmasını temenni ediyorum” dedi. Arslan, yeni dönemde İBB’nin bütün birimlerinde HAK-İŞ’e bağlı sendikaların yer alması için çaba sarfedeceklerini söyledi. Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin, bölgemizin, küremizin ve bütün mağdurların, hakları elinden alınmış, haksızlığa uğramış, zulme uğramış mazlumların kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum. Başta Filistin olmak üzere dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanan savaşların mağduru olan gençlerin, çocukların, kadınların ve yaşlıların mağdur olduğu ve dünyanın sessiz kaldığı katliamlara artık dur denilmesini arzu ediyoruz. Bir Çin atasözü ‘Karanlığa küfretmektense bir mum yak’ der. Biz de elbette toplantılarımızla, mitinglerimizle tepki göstereceğiz. HAK-İŞ olarak İsrail Ankara Büyükelçiliğinin rezidansında tepki gösterdik.” Arslan, İETT eski Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı’yı İBB Genel Sekreterliğine atanmasından dolayı, İETT eski Genel Müdür Yardımcılığından Mümin Kahveci’yi de İETT Genel Müdürlüğüne atanmasından dolayı tebrik ederek başarılar diledi. MİKSER Genel Sekreteri Cıbıroğlu’nu da çalışmalarından dolayı tebrik etti. İBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı ise ‘Veren el alan elden üstündür’ deyip keser olup kendimize yontmadık, rende olup sırf karşıya vermedik, testere modeli uyguladık. Hedefimiz, tüm çalışanlarımızla birlikte mutlu bir aileyi oluşturmaktır. Böyle bir anlayışın hem aileye hem de topluma faydası olur” diye konuştu. Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan ile Öz Gıda-İş Genel Başkanı Mehmet Şahin de yaptıkları konuşmalarda imzalanan toplu iş sözleşmesinin hayırlı olmasını temenni ettiler. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, İETT ve Kiptaş’ta çalışan işçilerin ücretlerinde ilk yıl için altı aylık dilimler halinde yüzde 7’şer oranında artış sağlandı. Sözleşmenin ikinci yılı için ise gerçekleşecek enflasyon oranında artış yapılacak. toplu sözleşmeler Başakşehir Belediyesi’nde sözleşme Sendikamız ile İstanbul Başakşehir Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi sonuçlandırılarak imzalandı. İmza törenine Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin, İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Şişman, İstanbul 8 No’lu Şube Başkanımız Taner Duran, belediye başkan yardımcıları, üyelerimiz ve basın mensupları katıldı. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücretlerinde yüzde 12, sosyal haklarında ise yüzde 50’ye varan oranlarda artış sağlandı. Törende konuşan Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Sendikamız Hizmet-İş’in, sahip olduğu ilkeler ve bu ilkelerin kararlılıkla sürdürülmesinden dolayı üyelerini mağdur etmediğini, aksine imzalanan toplu iş sözleşmelerinde olduğu gibi üyelerin rızasıyla çalışmalar yürüttüğünü söyledi. İmzalanan toplu iş sözleşmesini de değerlendiren Kart, “Üyelerimiz bundan daha fazlasını hak etmektedir, ancak günümüz şartlarında yüzde 12’lik maaş artışı ve sosyal haklarda sağlanan yarı yarıya artış da azımsanacak bir rakam değildir. İnşallah önümüzdeki dönemde bu iyi olanın daha iyisini imzalamaya gayret göstereceğiz. Sözleşme belediyemize ve üye arkadaşlarımıza hayırlı olsun” diye konuştu. Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, belediye olarak başarılı çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydederek, çalışanların, ücret artışını hak ettiklerini söyledi. İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya, sözleşmenin üyelerimizin onayı ile imzalandığını belirterek, hayırlı olmasın temennisinde bulundu. Ümraniye Belediyesi’nde sözleşme Sendikamız ile Ümraniye Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi sonuçlanarak, imza altına alındı. İmza törenine Genel Sekreterimiz Devlet Sert, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Şişman, İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız İbrahim Güleş, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, başkan yardımcısı Mesut Özdemir, insan kaynakları müdürü Erol Adlığ, İşyeri sendika temsilcilerimiz, yelerimiz ve basın mensupları katıldı. Törende Konuşan Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Sendikamız Hizmet-İş’in iş kolunda birinci, ülke genelinde ise ikinci büyük sendika olduğunu hatırlatarak, ‘İmzamız işçinin kararıdır’ ilkesinin sendikamız tarafından istikrarlı bir şekilde uygulandığını söyledi. Taşeronlaşmanın biran evvel son bulmasını isteyen Sert, hizmet alımında çalışanların sendikalı olması ve toplu sözleşmelerden yararlanması gerektiğini söyledi. İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Şişman da sözleşmenin zamanında bitirilmesinin önemine değinerek, “Şubemize bağlı 8 belediye var ve bunlardan 6 tanesinin toplu sözleşmesini bu yıl gerçekleştirdik. Şükürler olsun her belediyede olduğu gibi bu belediyemizde de müzakerelerimizi zamanında, çalışanlar lehinde anlaşma sağlanarak imzalanmış bulunuyoruz. Tüm Çalışanlarımıza Hayırlı olsun” dedi Belediye Başkanı Hasan Can ise “Göreve geldiğimiz günden bugüne hiçbir işçimizi mağdur etmedik. Kimseye ideolojik davranmadık, siyasi ayrım yapmadık, sadece işine, performansına baktık. Çalışanın hakkı olan her türlü ödemeyi zamanında yaptık” dedi. 2 yıl süreli olarak imzalanan sözleşme ile, üyelerimizin ücretlerine altı aylık dilimler halinde 7+7 olmak üzere yüzde 14 oranında artış yapıldı. 2. yıl için ise enflasyon oranında artış yapılması bağıtlandı. hizmet-iş sendikası 53 toplu sözleşmeler RİZE/İKİZDERE Sendikamız ile Rize/İkizdere Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak imza altına alındı. 1 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi ile üyelerimizin ücretlerinde yüzde 17, sosyal haklarında ise yüzde 20 ile yüzde 120 arasında iyileştirme yapıldı. Rize Şube Başkanımız Mehmet Alaca, “Güzel bir sözleşmeye imza attık. İşçilerimizin günlük yevmiyeleri 105 TL’ye yükseltildi. Sosyal haklarda da güzel artışlar sağladık. Sözleşmemize eğitime destek ilkesiyle üniversiteyi kazanan üye çocuklarımıza kayıt yardımı maddesini ekledik. Üniversite ve yüksekokul eğitim yardımını 750 TL’ye çıkardık. Taşeron işçileri rahatlatacak düzenlemeleri bekliyoruz. Sorumluluğumuz gereği üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” dedi. İkizdere Belediye Başkanı Hasan Kösoğlu da “Eşit işe eşit ücret ilkesiyle işçilerimizin ücretlerini memurlarımızla aynı seviyeye getirmek için imkanlarımızı zorlayarak işçilerimizin ücretlerine %17 oranında artış sağladık. İşçilerimizi memnun ettiğimizi düşünüyorum. Sözleşmenin hayırlı olmasını diliyorum” dedi. lerinde yüzde 12, sosyal haklarında yüzde 15 oranında artış sağlandı. 2 yıl için ise enflasyon + 2 puan artış yapılması bağıtlandı. İSTANBUL/TUZLA Sendikamız ile Tuzla Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Şişman ile Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı tarafından imza altına alındı. İmzalanan sözleşme gereği, üyelerimizin maaş ve sosyal haklarında yıllık ortalama yüzde 11 oranında artış sağlandı. İSTANBUL/ÜSKÜDAR Sendikamız ile Üsküdar Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Şişman, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin İSTANBUL/ÇEKMEKÖY Sendikamız ile İstanbul Çekmeköy Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Musta- ve Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen tarafından imza altına alındı. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücretlerinde yüzde 12,5 oranında artış sağlandı. ELAZIĞ/KARAKOÇAN fa Şişman ile Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz tarafından imzalandı. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin yevmiye- 54 hizmet-iş sendikası Sendikamız ile Elazığ’a bağlı Karakoçan Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Elazığ Şube Başkanımız Kazım Cavlı ile Karakoçan Belediyesi Eş Başkanı Burhan Kocaman tarafından imza altına alındı. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücretlerinde yüzde 11 artış sağlandı, ikinci yıl için ise yüzde 9 oranında artış yapılacak. Elazığ Şube Başkanımız Kazım Cavlı, üyelerimizin memnuniyeti sağlayan iyi bir toplu iş sözleşmesi imzaladıklarını belirterek, sözleşmenin hayırlı olmasını temenni etti. Karakoçan Belediyesi Eş Başkanı Burhan Kocaman da temennilerinin belediye işçilerinin ailelerini iyi şartlarda geçindirmesi olduğunu ifade ederek, “Umarım sözleşme her iki taraf için de hayırlı olmuştur” dedi. YOZGAT ŞEFAATLİ VE AKDAĞMADENİ Sendikamız ile Yozgat’a bağlı Şefaatli ve Akdağmadeni belediyeleri arasında yeni dönem toplu iş sözleşmeleri imzalandı. Şefaatli Belediyesi ile anlaşmaya varılan toplu iş sözleşmesi metni, Yozgat Şube Başkanımız Ferman Zararsız ile Şefaatli Belediye Başkanı Zeki Bozkurt tarafından; Akdağmadeni Belediyesi ile anlaşmaya varılan toplu iş sözleşmesi metni de Şube Başkanımız Ferman Zararsız ile Akdağmadeni Belediye Başkanı Suphi Daştan tarafından imzalandı. toplu sözleşmeler Şefaatli Belediyesi ile 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, ücret zammı sosyal haklar hariç, devlet memur maaşlarına gelen ücret zammı uygulanacak. Akdağmadeni Belediyesi ile imzalanan 3 yıl süreli sözleşmeye göre ise sosyal haklar hariç, üyelerimizin maaşlarına birinci yıl %35, ikinci yıl %4, üçüncü yıl ise %4 zam uygulanacak. ÜRGÜP Sendikamız ile Ürgüp Belediyesi arasında devam eden eden toplu iş sözleşme görüşmeleri sonuçlanarak imza altına alındı. Ürgüp Belediyesinde gerçekleşen törene Kayseri Şube Başkanımız Halil Özdemir, Belediye Başkanı Fahri Yıldız, belediye ve sendikamız yetkilileri katıldı. Sözleşmenin 3 yılı kapsadığını belirten olarak imzalandığını belirterek, ücretler ve sosyal ödemelerde yüzde 12 oranında artış sağlandığını, sözleşmenin ikinci yılı ise yüzde 10 oranında artış yapılacağını söyledi. KARS/SUSUZ de her üç yıl için de yüzde 15’er oranında artış yapılması bağıtlandı. Sosyal haklarda da yüzde 15 oranında artışlar sağlandı. Toplu İş Sözleşmesi metnini Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile Hasköy Belediye Başkanı Mürsel Özen imzaladılar. Sendikamız ile Kars’a bağlı Susuz Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Teşkilatlanma Uzmanımız Zeki Özen ile Susuz MUŞ/YEŞİLOVA Sendikamız ile Muş/Yeşilova Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak imza altına Belediye Başkanı Murat Oray tarafından imza altına alındı. Toplu iş sözleşmesi 1 yıl süreli olarak imzalandı. Daha önce 1650-1700 TL arasında ücret alan üyelerimizin ücretleri sözleşmeyle birlikte 2300 TL’ye yükselmiş oldu. Şube Başkanı Özdemir, “Yaptığımız bu sözleşme ile üyelerimizin maaş ve sosyal haklarına birinci yıl yüzde 10, İkinci yıl yüzde 12, üçüncü yıl da yüzde 14 oranın da zam yapılacaktır. Ürgüp belediyesinde arkadaşlarımızın maaş ve ikramiye alacakları bulunmadığından burada birlik, beraberlik, huzur içerisinde çalışıyorlar. İmzaladığımız toplu iş sözleşmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Belediye Başkanı Fahri Yıldız da tarafların birbirine makul şart ve istekler doğrultusunda yaklaştıklarında mutlu sona ulaşılabileceğini belirterek, “Göreve geldiğimiz 2009 yılından bugüne kadar temel hedefimiz önce insan mantığı ile yola çıktığımızdan ve insana hizmet eden işçilerimizin de bir alın teri olduğunu biliyoruz. Altığımız terbiye, ekibimizin ve belediyemizin temsil ettiği görüş “ işçinin alın teri kurumadan ücretinin verilmesi” anlayışıdır” dedi. alındı. 3 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi ile üyelerimizin ücretlerinde her üç yıl için de yüzde 15 oranlarında artış yapılması bağıtlandı. Sosyal haklarda da yüzde 15 oranında artışlar sağlandı. Toplu İş Sözleşmesi metnini Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile Yeşilova Belediye Başkanı İlhan Çiftçi imzaladılar. Sendikamız ile Kars’a bağlı Selim Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Teşkilatlanma Uzmanımız Zeki Özen ile Selim İSTANBUL/BAĞCILAR Sendikamız İle Bağcılar Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya ile Belediye Başkanı Coşkun Altun tarafından imza altına alındı. 1 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesiyle üyelerimizin ücretlerinde yüzde 15 oranında artış sağlandı. İSTANBUL/BEYOĞLU MUŞ/HASKÖY Sendikamız ile Muş/Hasköy Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak imza altına alındı. 3 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi ile üyelerimizin ücretlerin- KARS/SELİM Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı tarafından imza altına alındı. Toplu iş sözleşmesiyle ilgili bilgi veren İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya, toplu iş sözleşmesinin 2 yıl süreli Sendikamız ile Beyoğlu Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya ile Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan tarafından imza altına alındı. 2 yıl süreli olarak imzalanan sözleşme hizmet-iş sendikası 55 toplu sözleşmeler ile üyelerimizin ücretlerinde yüzde 20, sosyal haklarında ise yüzde 12 oranında artış sağlandı. İSTANBUL/BAHÇELİEVLER Sendikamız ile Bahçelievler Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandı Toplu iş sözleşmesi Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman kart, İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya ve Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu tarafından imzalandı. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücret ve sosyal haklarında ilk yıl için altı aylık dilimler halinde %7’şer oranda; ikinci yıl için de enflasyon oranında artış yapılması bağıtlandı. İSTANBUL/BAYRAMPAŞA Sendikamız ile Bayrampaşa Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya ile Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner tarafından imza altına alındı. 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücret ve sosyal haklarında ilk yıl için altı aylık dilimler halinde %7’şer oranda; ikinci yıl için de enflasyon oranında artış yapılması bağıtlandı. BİNGÖL/KARLIOVA Sendikamız ile Bingöl’e bağlı Karlıova Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak, Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile 56 hizmet-iş sendikası Karlıova Belediye Başkanı Veysi Bingöl tarafından imza altına alındı. 3 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin birinci yıl ücret ve sosyal haklarında %15 artış sağlanırken, 2. yıl için taban ücretlerde ve sosyal haklarına %15, üçüncü yıl da ise %15 oranında artış yapılması karara bağlandı. Muş Şube Başkanımız Kalır ve Belediye Başkanı Bingöl, toplu iş sözleşmesinin üyelerimiz ve belediyeye hayırlı olması temennisinde bulundular. MUŞ/KIRKÖY dımlarında ise %10 oranında artış yapıldı. Sözleşmeyi değerlendiren Şube Başkanımız Yaşar Kalır, toplu iş sözleşmesinin belediyede çalışan tüm üyelerimize hayırlı olması temennisinde bulundu. NEVŞEHİR/TATLARİN Sendikamız ile Nevşehir İli Tatlarin İlçe Belediyesi arasında bir süredir devam eden toplu iş sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanarak imza altına alındı. Tatlarin Belediyesinde gerçekleşen törene Kayseri Şube SekreteriMİZ Serhat Çelik, Belediye Başkanı Ferhat Adıyaman, Sendikamız İle Muş’a bağlı Kırköy Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak, Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile Kırköy Belediye Başkanı M. Şerif Mendeş tarafından imza altına alındı. Toplu iş sözleşmesiyle ilgili bilgi veren Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır, “Toplu iş sözleşmesinin 3 yıl süreli olarak imzalandığını belirterek, ücretler ve sos- yal ödemelerde yüzde 11 oranında artış sağlanırken, sözleşmenin ikinci yılında yüzde 10, üçüncü yılında ise yüzde 12 oranında artış yapılması bağıtlandı” dedi. BİNGÖL/GENÇ Sendikamız ile Bingöl/Genç Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile Genç Belediye Başkanı M. Hadi Topraktan tarafından imza altına alındı. 1 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği, üyelerimizin taban ücretleri 135 TL’ye yükseltildi, sosyal yar- Belediye ve sendika yetkilileri katıldı. Sözleşmenin 3 yılı kapsadığını belirten Şube Sekreterimiz Çelik; “Yaptığımız bu sözleşme ile üyelerimizin maaş ve sosyal haklarına birinci, ikinci ve üçüncü yıllar ayrı ayrı yüzde 10, oranın da zam yapılacaktır. Toplu iş sözleşmemiz üyelerimize ve belediyemize hayırlı uğurlu olsun” dedi. Belediye Başkanı Ferhat Adıyaman da işçilerinden memnun olduklarını ve ellerinden gelen zammın en iyisini verdiklerini belirterek, 2 tarafa da sözleşmenin bereket, huzur ve hayır getirmesi temennisinde bulundu. Vefat/Başsağlığı/Tebrik VEFAT Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan Mehmet Doğrusöz’ün annesi, Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Yücel Kul’un kayınbabası, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart'ın dayısı, Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Galip Göç, Genel Merkez Denetleme Kurulu üyemiz Mehmet Sert'in annesi, Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Yavuz Yılmaz’ın kayınbabası, Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır'ın kayınbabası, Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Doğan Cabir’in babası, Ankara 5 No'lu Şb. Başkanımız Ömer Yılmaz'ın yengesi Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Yücel Kül’ün kayınbabası, Ankara 7 No'lu Şube Başkanımız Mehmet Can'ın ablası, Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Ergün Genç’in babası, Mardin İl Başkanımız Sabri Öztap'ın amcası, Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Adil Kalkan’ın babası, Trabzon Şube Sekreterimiz Engin Erbaşaran'ın babası, Kayseri Melikgazi Bld. çalışan üyemiz Mustafa Bal’ın babası, Şanlıurfa Şube Sekreterimiz Mehmet Sıdık Altıngöz'ün yeğeni, Kayseri Melikgazi Bld. çalışan üyemiz Şenel Yürek’in babası, Şanlıurfa Şube Mali Sekreterimiz Kasım Kurt'un halası, Kayseri Melikgazi Bld. üyemiz Hilmi Soyöz’ün Kayınvalidesi, Şanlıurfa Şube Denetleme Kurulu üyesi Hazım Yavuz’un annesi, Kayseri Bünyan Belediye Tems. Battal Keskin’in Hanımı, Malatya Şube Denetim Kurulu üyemiz Hasan Yıldırım'ın abisi, Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski’de üyemiz Ünal Çay’ın babası, Karaman Şube Mali Sekreteri Ahmet Ses’in dedesi, Malatya Büyükşehir Bld. üyemiz Vahit Başer’in babası, Genel Merkez Kültür Sanat Komitesi üyesi Yusuf Alşahin’in babası, Melikgazi Belediyesinde çalışan üyemiz Nafiz Öner’in annesi, Şanlıurfa Bld. Sendika Temsilcimiz Hakim Demirel'in kayınpederi, Sendikamız Özel Kalem Personeli Kamil Erdoğan'ın dedesi, Vefat etmişlerdir, merhum ve merhumelere Cenab-ı Allah’tan Bitlis Belediyesi çalışanlarından üyemiz Felemez Gücüm, rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve camiamıza sabır ve Akçaabat Bld. işyeri disiplin kurulu üyemiz Şakir Tayar'ın babası, başsağlığı diliyoruz. Şanlıurfa Bld. işyeri sendika temsilcimiz Ziya Deli'nin kayınvalidesi, Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Ercan Yürük'ün annesi, GEÇMİŞ OLSUN Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Turan Yıkılgan'ın annesi, Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Durmuş Deniz'in annesi, Talas Bld. üyemiz Osman Karakız’a, Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Turan Yeğiner'in oğlu, Kayseri Şube Kültür-Sanat Komite üyemiz Osman Kocak’a, Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Hekimhan Genç'in annesi, Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Adil Kalkan’a Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Selami Çelik'in annesi, Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Kadim Ekimci'nin babası, Geçirdikleri ameliyat nedeniyle geçmiş olsun der, Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Yusuf Pınarlı'nın annesi, Allah’tan şifalar dileriz. Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Muttalip Demiray'ın oğlu, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Hasan Kaleli'nin abisi, TEBRİK Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Fikret Yalman'ın ablası, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Yusuf Aydemir'in annesi, Kayseri Şube Başkanımız Halil Özdemir'in oğlu, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Adem Zorlu, Konya Şube Başkanımız Vacit Sır'ın oğlu, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Engin Sanıkıran, Genel Merkez Yazı İşleri Personel Şefi İhsan Kara'nın kızı, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Çetin Öç'ün annesi, Nevşehir Bld. Baştemsilcimiz Ramazan Başbuğ’un kızı, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Turan Keser'in babası, Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Mehmet Ünaldı’nın kızı, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Cüneyit Ergörün'ün annesi, Melikgazi üyemiz Haydar Tek’in oğlu, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Muhsin Sırıgül'ün eşi, Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Hacı Bal’ın kızı, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Feti Akar'ın eşi, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Turan Uzun'un babası, Evlenmişlerdir, tebrik eder, ömür boyu mutluluklar dileriz. Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Rıza Ekinci'nin babası, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Rüstem Mert'in babası, Kocaeli Şube Başkanımız İdris Ersoy’un oğlu, Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Yüksel Hazman'ın annesi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kaski üyemiz Engin Kutluay’ın oğlu, Akçaabat Bld. işyeri disiplin kurulu üyemiz Şakir Tayar'ın babası, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kaski üyemiz Bekir Süllü’nün oğlu, Malatya Şube Sekreterimiz Vahap Haskul'un babası, Malatya Şb. Denetim Kurulu üyemiz Şazi Doğdu'nun kayınvalidesi, Sünnet olmuşlardır, tebrik ederiz. Malatya Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Gülhan Yılmaz'ın annesi, Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski Tems. Ahmet Tuğluk’un annesi, Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Hacı Bal’ın babası, hizmet-iş sendikası 57 SÖYLEŞİ Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman ZOLAN: “Çalışanların iradesi ve örgütlülük bilincine saygılıyız!” Denizli, halen antik kalıntılarının da bulunduğu birçok uygarlıkları bünyesinde barındırmış ve tarihin birçok döneminde de önemini korumuş bir kentimizdir. Bu önemli kentimize 30 Mart 2014 yerel seçimleriyle yeniden Belediye Başkanı olarak hizmet veriyorsunuz. Denizli’yi bu yönüyle nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçmişimizden, köklerimizden kopmamız mümkün değil. Biz bulunduğumuz coğrafyanın geçmişine ait tarihi zenginliklerine sahip çıkmak, ortaya çıkarmak ve katkıda bulunmakla görevliyiz. Geçmişimize sahip çıkarken aynı zamanda geleceği de yapılandırmak zorundayız. Belediye başkanlığına bu açıdan bakıyoruz. Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla 2008 yılında yaptığımız protokolle Türkiye’de bir ilke imza attık. Bir antik kentin kazısı ilk defa belediyeye devir edildi. Kazı çalışmaları ile şehrimizin köklerini ve geçmişini burada daha da iyi görür hale geldik. Şehrimizin “Denizli Horozu” simgesinin rastgele bir amblem olmadığı yapılan kazılar sonucunda belgelenmiş oldu. 2 000 58 hizmet-iş sendikası yıl öncesine ait Denizli horozunun kabartması bulundu. 4 bin yıl önce Laodikya’da tekstilin yapıldığına dair yazıtlara ulaştık. Yaklaşık 5 bin yıl önce de şu an ovalarımızda yetiştirdiğimiz aynı pamuğun üretildiğini, Avrupa’ya ve Anadolu’nun her şehrine tekstil ihracatı yapıldığını ve ticaretin yoğun olduğuna dair bilgilere ulaştık. Bugün Denizli ev tekstilinde Türkiye’de birinci sıradadır ve 172 ülkeye ihracat yapma hacmi ile Türkiye’de en çok ihracat yapan 8. ildir. Demek ki coğrafyamızdan gelen ve genlerimize işlemiş olan çalışma ve güzellikler meydana getirme noktasındaki yürüyüşümüz, bu güne kadar gelmiş. Turizm alanında büyük bir potansiyele sahip kentimiz bünyesinde barındırdığı 19 antik kenti ve doğal güzellikleri ile çok sayıda yerli ve yabancı turistin ilgisini çekiyor. Denizli Türkiye’de en çok turist gelen il sıralamasında 5. sırada. Yılda kentimizi 2 milyon turist ziyaret ediyor. Termal turizm anlamında da önemli çalışmalar yürütüyoruz. Şehrimizde 30 dereceden 250 dereceye kadar çıkan çeşitli termal kaynaklar var. Bu kaynaklar sağlık turizmi için önemlidir. Hayalimiz Denizli’yi Türkiye’nin Termal Sağlık Merkezi haline getirmek. Burada 5 bin yıl önce başlamış bir şehirleşme var. Biz geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkan, yatırımlar ve projeler gerçekleştiren Belediyecilik anlayışımız ile yaşadığımız coğrafyaya hizmet sunmaya devam edeceğiz. Denizli Büyükşehir statüsüne kavuştu. Hizmet alanınız daha da genişledi. Büyükşehir, Denizli için ne gibi avantajları beraberinde getirdi? Denizli’nin büyükşehir statüsüne kavuşması, kentimizin en uzak noktasına kadar gerçekleştirdiği hizmetlerle tanışması için önemlidir. Büyükşehirin getirdiği imkanlarla şehir merkezinde ne varsa, ilçelerimize ve mahallelerimize de o hizmetler gidecek. Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyelerinin mahalle statüsü kazanan belde ve köylere bütçelerinin en az yüzde 10’u kadar her yıl yatırım yapması söz konusu. Büyükşehir Yasası ile birlikte mahallelerimizdeki tüm yapılar ruhsatlı hale geliyor. Büyükşehir belediyesi hayvancılığı ve tarımı destekleme yönünde de yetkilere sahip. Şehrin çehresini değiştiren alt ve üst yapı çalışmaları her yerde olacak. Bizler için kentin tamamına hizmet etmek önemli bir sorumluluktur. Biz Büyükşehirin imkanları ile büyük işler, büyük projeler yapmak ve Denizli’nin her noktasının hizmetle tanışması için çok mücadele verdik. Çok şükür ki bu amacımıza ulaştık. Milletimize hizmet için gecemizi gündüzümüze kattık. Hizmetlerimiz ile Denizli’ye makyaj yapmadık, her zaman kalıcı işler yaptık. 50 yıllık, 100 yıllık işler yaptık. Büyükşehir olmanın getirdiği avantaj ile 19 ilçe belediyemiz ile beraber kentimize hizmet için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz üzere uzun süredir ülkemizde özelleştirme ve taşeronlaşma uygulamaları devam ediyor. Özellikle bazı belediyelerimizde yerel kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve taşeronlaştırılması uygulamaları yaygınlık kazanmaya başladı. Oysa ki bazı Avrupa ülkeleri ve ABD’de yerel yönetimler kısmi de olsa bu uygulamaları terk ediyorlar. Asıl olanın belediyelerin kendi kadrolarıyla yerel hizmetleri yerine getirmeleri değil midir? Siz, önemli bir tarihi kentimizinBüyükşehir Belediye Başkanı olarak yerel hizmetlerin özelleştirilmesi/ taşeronlaştırılması uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye özellikle son 10 yıldır çok hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Bu hızlı ve çağdaş yönetim anlayışı hizmet kalitesiyle birlikte rekabet edebilir olmayı da beraberinde getirdi. Bunun doğal sonucu da özelleştirme uygulamaları bir çok kesimde yaygınlık kazandı. Yerel yönetimler sahip olduğu kısıtlı imkanlarla her geçen gün daha fazla hizmet sunmak zorundadır. Çünkü gelişim arttıkça toplumdaki istek hizmet alımlarına gidebilmektedirler. Önemli olan vatandaşlarımıza hizmet götürmek için varolan kaynakların verimli kullanılmasıdır. Ancak hükü- ve ihtiyaçları da sürekli artırmaktadır. Belediyeler mevcut yapıları ile bu ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığında daha etkin, maliyeti düşük ve kaliteli hizmetler için özelleştirme ve metimiz döneminde taşeron işçiliği ile ilgili düzenlemeleri ihtiva eden 6552 sayılı Torba Kanunu geçen Eylül ayında yasalaştı. Ücretleri garanti altına alınan hizmet alım işçisine yıllık izin hizmet-iş sendikası 59 güvencesi sağlanarak, kıdem tazminatı güvenceye alındı. Hizmet alımıyla istihdam edilen işçilere benzer birçok iyileştirme yapıldı fakat aslolan kendi kadrolarımızla daha iyi çalışma koşullarında hizmetlerimizi gerçekleştirmek. Zamanla bunları da aşacağımıza inanıyorum. Denizli, Ege Bölgemizin önemli istihdam kentlerinden birisi. Bugün Denizli Büyükşehir Belediyesindeki tüm çalışanların sendikalı olduğunu görüyoruz. Belediyede HAK-İŞ/ HİZMET-İŞ sendikamız örgütlü ve yetkili. Sizin çalışanların iradesine, örgütlülük bilincine saygılı bir Belediye Başkanı olarak bu tavrınızı önemsiyoruz. bu konuda yani örgütlü toplum ve sendikal örgütlenme konusunda neler söyleyebilirsiniz? Gerek Denizli Belediye Başkan Yardımcılığı, gerek Denizli Belediye Başkanlığı ve gerekse Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemlerimde, personelin çalışma koşullarının iyileştirilmesine büyük önem verdik. Her geçen gün çalışma şartları daha da iyi noktalara geldi. İnanıyorum ki bugün tüm arkadaşlarımız Denizli Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyor olmaktan gurur duyuyorlar. Çünkü bizim yönetim anlayışımız çalışma arkadaşları olarak gördüğümüz personelimizin yaşam şartları artıkça performanslarının da yükseleceğini biliyoruz. Bu nedenle çalışanların iradesine, örgütlülük bilincine saygılı bir belediye olmayı ilke edindik. Bu demokrasinin de bir gereğidir. Denizli Büyükşehir Belediyesi daha önce olduğu gibi bundan sonra da çalışanlarının haklarına saygılı bir tutum sergilemeye devam edecektir. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ilinizin ekonomik ve kültürel dokusunda olduğu kadar sosyal dokusunun yaygınlaşması ve gelişmesinde de önemli katkınız var. Bu yönüyle hizmet verdiğiniz kentinizde bugüne kadar neler değişti? Yarına nasıl 60 hizmet-iş sendikası bir Denizli bırakmak istiyorsunuz? Yapmak istediğiniz daha neler var? Denizli’yi son 10 yıl içinde, gece gündüz çalışarak vatandaşlarımızın da desteği ile Türkiye’de parmakla gösterilir bir kent haline getirdik. Alt ve üst yapı olarak kentin çehresi tamamen yenilendi. Şehrimize birçok büyük ve modern spor tesisleri, parklar, kapalı pazar yerleri v.b. kaliteli sosyal yaşam merkezleri inşa ettik. Denizliler 25 farklı spor dalını ücretsiz olarak kurs merkezlerimizde ve spor tesislerimizde yapabiliyor. Kişi başına düşen 12 metrekare yeşil alan ile çoğu Avrupa ülkesini geride bırakmış durumdayız. Katı atık depolama ve atık su arıtma tesislerimizdeki çöplerden elde edilen gazları elektrik enerjisine dönüştürerek hem çevrenin korunmasına hem de kalkınmaya hizmet etmekteyiz. Büyük projelerimizden biri olan Bozdağ Kayak Merkezi tamamlandığında yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı haline gelecek. Bir diğer büyük Teleferik Projesi bölgede ilk olma özelliğine sahip. Teleferik Projesi ile Denizli yayla turizminde marka olacak. Pamukkale, Karahayıt ve Sarayköy gibi termal sular açısından zengin bölgelerimizde sağlık turizmi ile ilgili büyük projelerimiz var. Denizli’nin Türkiye’de Termal Sağlık Merkezi olmasını istiyoruz. Denizli’ye gelen ziyaretçilerin gecelik konaklamadan çıkarak, uzun süreli konaklama yapan turist portföyüne ulaşması için çalışmalarımız var. Denizli için hayallerimiz ve çalışmalarımız bitmez. Gelecek nesillere yeşil, modern ve kaliteli bir yaşam sürebilecekleri bir kent bırakmak için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. BAŞSAĞLIĞI Ekmekleri için canları pahasına çalışırken hayatlarını kaybeden Ermenekli madencilerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, milletimize ve tüm emekçilere başsağlığı ve sabırlar dileriz. HİZMET-İŞ SENDİKASI Genel Yönetim Kurulu hizmet-iş sendikası 61 hukuk Av. Oğuz AKSOY Hizmet-İş Sendikası Hukuk Müşaviri İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) Durumunda İşçinin İş Akdini Haklı Nedenle Feshi ve Maddi Manevi Tazminat Hakkı P sikolojik taciz (mobbing) kelime olarak, işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır. Mobbing (psikolojik taciz) kavramı, Türk iş hukukuna yeni girmiş bir kavramdır. Henüz İş Yasası’nda yerini almamakla birlikte, 1 Temmuz 2012 günü yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın 417. maddesinde yer alan “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” şeklindeki hüküm ile İş Hukukuna girmiştir. Gerek kamu sektöründe gerekse özel sektörde, uygulanan psikolojik taciz (mobbing) çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Psikolojik tacizin (mobbing) çalışma hayatına ve çalışanlara olumuz etkileri nedeniyle, bir takım düzenlemelere gidilmiştir. Bu doğrultuda 19 Mart 2011 tarih ve 27879 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin Önlenmesi (Mobbing)” hakkındaki, 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara işyerlerinde psikolojik tacizin önlenmesine yönelik olarak gerekli tedbirleri almak üzere görevler yüklenmiştir. İşveren veya bir işçisi tarafından sistematik olarak psikolojik tacize uğrayan ve bundan zarar gören işçi, işverenin Türk Borçlar Kanunun 417. ve İş Kanunun 77. maddelerinden (213 itibariyle İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan) doğan işçiyi gözetim borcuna aykırılığı iddiasıyla Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesi kapsamında uğradığı zararların tazminini talep edebilecektir. İşyerinde sistematik olarak psikolojik tacize uğrayan işçinin, bundan doğan maddi zararlarını talep edebileceği gibi manevi tazminat talebinde de bulunabileceği, bunun yanında iş sözleşmesini haklı nedenle tek taraflı feshederek kıdem tazminatını talep edebileceği yönünde yargı kararları bulunmaktadır. Örneğin mobbing konusunda ülkemizde ilk ve en önemli kararlardan bir tanesi Ankara 8. İş Mahkemesinin kararıdır. Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 20.12.2006 T., E.2006/19, 62 hizmet-iş sendikası K.2006/625 sayılı kararına konu olan olayda; 7 yıldır başarı ile çalışan işçinin son 1,5 yıl içerisinde işyerindeki yönetim değişikliği sonucu sürekli psikolojik baskı altına alınarak 5 defa yazılı savunmasının alındığı, iki defa haksız olarak kınama cezası verildiği, TİS’de bir yıl içinde 3 defa kınama cezası alınmasının işten çıkarma nedeni olarak kabul edildiği, bu durumda işten çıkarılma ihtimalinin bulunduğu, bu psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle 5 gün rapor alıp ilaç tedavisine başlanıldığı iddia edilerek, disiplin cezalarının iptali ile manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece; “MK. 2. maddesine ilişkin iyi niyet kuralları, 4857 sayılı yasanın işverenin çalışanlara eşit davranmasına ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde işverenin işçisini koruma – gözetme sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Oysa dava konusu disiplin cezalarının verilmesine neden olan ve davacının kusuru bulunduğunu iddia edilen olayların bir kısmında davacının sorumluluğunun olmadığı, bir kısmında ise izinli olduğu dönemlerde yapılması gereken işlerin yerine getirilmemesinden – aksamasından sorumlu tutulduğu görülmüştür. Davacı, kendisi ile ilgili problem çıkmasını önlemek adına bir alt görevde çalışmayı kabul ederek görevini yerine getirirken, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere işyerinde amirlerinin uzaktan, yüksek sesle bağırarak, iş yapmalarını söylemelerine, telefonla konuşurken, konuşmasına aldırmadan emir ve görev vermelerine, yüksek sesle bağırarak “sen bu işi beceremiyorsun” gibi sözlü saldırılara, hakaretlere maruz kalmıştır. Kişilik hakları çiğnenmiş, çalışma arkadaşları arasında küçük düşürülmüştür. Bu davranışlar mahkememizce işçiyi yıldırmaya, psikolojik baskı uygulayıp genellikle de işten ayrılmasını sağlamaya yönelik davranışlar olarak değerlendirilmiştir. Yine tanık beyanıyla doğrulanan, davacının mesai sonrasında ağlama krizine girmesi, psikolojik tedavi görmesi, rapor alması da bu kanaati kuvvetlendirmektedir. Mobbing kavramı, işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeyde çalışanlar ya da astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama vb., davranışlar içermektedir” gerekçeleriyle, disiplin cezalarının iptaline ve işçiye manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Yerel mahkemenin bu kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.05.2007 T., ve 2007/9154 E., 2008/13307 sayılı kararı ile onanmıştır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun aşağıda yer verilen kararında, işyerinde sistematik olarak psikolojik tacize uğrayan işçinin, bundan dolayı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği vurgulanmıştır. “Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin, davanın reddine dair verdiği karar, davacı ve- kilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı vekili, temyiz etmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı yararına somut olayda psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerekip gerekmediği; ayrıca davacının maddi tazminat talebi bakımından yer değiştirmeye bağlı olarak yaptığı giderlere ilişkin dosyaya sunulan belgelerin yerel mahkemece değerlendirilmesi gerekip gerekmediği, noktalarına toplanmaktadır. Bu noktada, psikolojik taciz (mobbing ) hakkında genel bir açıklama yapılmasında yarar vardır: Türk Hukukunda psikolojik taciz (mobbing); işyerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya işverenler tarafından sistematik biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışlar olarak ifade edilmiştir. Psikolojik tacizin en bariz örnekleri, kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri, çalışan iş ortamında yokmuş gibi davranmak, iletişimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi ve fiziksel şiddet tehdidi sayılabilir ( Tınaz, Pınar/Bayram, Fuat/Ergin, Hediye: Çalışma Psikolojisi ve Hukuki Boyutlarıyla İşyerinde Psikolojik Taciz (mobbing), Beta Yayınları, İstanbul 2008, s.7, s.53-58, aktaran K. Ahmet Sevimli, agm., s.116 ). Görüldüğü üzere, bir eylemin psikolojik taciz olarak kabul edilebilmesi için, bir işçinin hedef alınarak gerçekleştirilmesi, belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal alması gerekir. Belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Psikolojik tacizin nedenleri farklılık göstermesine karşın amaç, çoğu kez işçinin işyerinden ayrılmasını sağlamaktır. Önceleri özel bir düzenleme olmamasına rağmen, çalışanların maruz kaldıkları psikolojik taciz, hizmet sözleşmesinin taraflara yükledikleri borçlar ve ödevler kapsamında değerlendirilmiştir. Buna göre, psikolojik taciz eylemi, işverenin işçiyi koruma ( gözetme ) ve eşit davranma borçlarına aykırılık oluşturmaktadır. Bunun yanında, psikolojik taciz aynı zamanda, işçinin kişilik haklarına da müdahale niteliği taşıması dolayısıyla, buna ilişkin hukuki yolların da kullanılması gündeme gelebilir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 332.maddesi kapsamında işçinin, iş görme yükümlülüğü çerçevesinde maruz kalacakları tehlikelere karşı işverenin gerekli tedbiri alması gerektiği düzenlenmişti. Bu düzenleme ise, işverenin işçiyi koruma ( gözetme ) borcunun temelini oluşturuyordu. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ise, bunun yerine “İşçinin Kişiliğinin Korunması” başlıklı 417 ve devamı maddelerini getirmiştir. Bu maddenin getirdiği yenilik, psikolojik taciz terimine açıkça yer vermiş olması ve işçinin kişiliğinin korunmasını yoruma yer vermeyecek biçimde özel olarak düzenlemesidir. Buna göre; “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir” Somut olaya gelince; 56 yaşında evli bir kadın olan davacının, 14 yıl aralıksız olarak davalı bankanın İstanbul işyerinde avukat olarak çalışmasının ardından Adana iline atamasının yapılarak, akabinde Kahramanmaraş, Gaziantep ve Mardin illerinde kısa sürelerle 9 ay boyunca ve 30 kez yer değiştirmek suretiyle görevlendirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı işveren, yapılan görevlendirmenin olağan bir uygulama olduğu ve diğer benzer durumda çalışanlara da uygulandığı yönünde bir savunma getirmediği gibi, davacının risk tasfiye ekibi içinde tek avukat olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Bankanın diğer avukatlarının aynı dönemde benzer şekilde görevlendirildikleri ileri sürülmüş ise de bu husus kanıtlanmış değildir. Davacının iş sözleşmesinin feshi öncesinde 9 aylık sürede gerçekleşen görevlendirmelerin hangi ihtiyaçtan kaynaklandığı da somut biçimde ortaya konulmamıştır. Ayrıca davalı işverenin kurum içi yazışmalarından, davacı avukatın emekli olmayı düşünmediği kanısıyla, en uygun çözüm yolunun sözleşmesinin feshedilmesi; bunun mümkün olmaması halinde ise, daha önce gündeme geldiği belirtilen Bursa iline atama yapılmasının uygun olacağına dair değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere, davalı avukatın maruz kaldığı bu durum, psikolojik taciz mahiyetinde olup, bu yolla davacı avukatın istifa ya da emekliliği tercih etmesi sağlanarak, işyerinden ayrılması amaçlanmaktadır. Davacı işçi, davalı işverenden maruz kaldığı psikolojik taciz nedeniyle, hizmet sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği gibi, işe devam etmek suretiyle diğer yasal haklarını kullanma konusunda seçimlik hakka sahiptir ( Örneğin; eldeki maddi ve manevi tazminat davası açması gibi ). Şu durumda, psikolojik taciz olgusunun somut olayda gerçekleştiğinin kabulü ile davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Öte yandan, davacının yer değiştirmelere bağlı olarak ulaşım, iletişim, konaklama ve yemek giderleri adı altında talep ettiği maddi tazminat yönünden dosya ekindeki klasör içindeki belgeler değerlendirilmeli, psikolojik taciz uygulamalarının doğrudan bir sonucu olan ve varsayıma dayanmayan gerçek bir zarar olup olmadığı belirlenmeli, davacının görevlendirmelerle ilgili olarak harcırah alıp almadığı da tespit olunarak, bu doğrultuda maddi tazminat yönünden de bir karar verilmelidir. O itibarla mahkemece, psikolojik tacizin bulunmadığı ve delillerin toplamasına gerek görülmediğinden söz edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. (YHGK. 25.09.2013 Tarih, 2012/9-1925 E., 2013/1407 K.) Kaynakça: S.Alp LİMONCUOĞLU (TBB Dergisi 2013-105) İstanbul Barosu Dergisi 2011/4 sayısı. Adana Barosu Dergisi (2013 Mart) hizmet-iş sendikası 63 üyelerimizden...okurlarımızdan... üyelerimizden...okurlarımızdan alı karın tokluğuna talim ettirirdi. Her değişmeli. İşin merkezi İNSAN olm günün ı. mal alın türlü olumsuzluğa tabi tutulan o ve gereken tedbirler ona göre yoksun, eden enc güv al sosy leri köle li. Çözüm üretilme maya özgürlükten bihaber, insanca yaşa Kaza “GELİYORUM” der. Çünkü her kullanan, gibi eri dikl iriste rı tedb Onla ük büy etti. da hasr ciddi kazanın altın rlara k için çalıştıran ve günü geldiğinde paza sizlikler yatar. İnsan da korunma elde rant nda ılığı ın karş i ların eler kaza İş cüss . rüp ktır götü her türlü tedbire layı e sözd ur otur n ıysa -be eden akbaba tayfalar önüne geçmek için şahıs,kurum,sen ninsa ıl Nas rdu! ak vuru bulm dem ler tan çare p insanlık demeden bir araya geli gerekir. lıksa… gerekir. Yaptığımız işe inanmak dek Cahiliye döneminden günümüze Kazaları önlemek, ödemekten hem a rağmen, hala asın olm IR. iş ILD geçm ANC asır İNS beş a on dah daha ucuz, hem ektedir. ile İNSANA ÖNEM İNSANA TEDBİR bugün kölelik düzeni devam etm Devletin iş sağlığı ve iş güvenliği n bahseside okra STK dem kir. ileri gere zde ası ümü alm Gün rlar ilgili önemli kara ne luyor, yapıp İnsan; Allah’ın bir lütfu. Yeryüzü diliyor, hak ve hukuktan dem vuru lar ile, SENDİKALAR ile iş birliği ile lışı ratı el,ya den emm lerin rlük özgü ve irler hak tedb n gönderilmiş en mük kü insa Çün nsel kir. evre insanı korumak gere ası nılm ,ina yor… üren atılı ı düş klar rete nutu hay i aşlık imiz şürhep söz ediliyor, çağd alınmazsa insan kaybedilir. Bölü bir nlar insa hala en uz rağm olur güç,zor ama bir o kadar da önemli lara yok bun n sek nür Bütü sek tok oluruz, Bölü gün varlık. sömürülüyor; gün doğumundan us Emre. Yok olmamak için Yun r diyo n aya başl ile va ştırıçalı na uğu a tokl dah n en Hz. Adem ve Hz. Hav karı şeyd dek a her batımın BİZ olalım. İnsan hayatı edeam dev ar kad ne bite ya dün geçmişi lıyorlar… önemlidir. Allah’ın eden cek.Önemli ve gerekli olmasaydı l-Avcılardaki nbu Kimi işletmelerde sosyal güvenc İsta ı, asın faci a Som n;ilk ığı ar… sağl İş . yaratma ihtiyacı duymayacağı İnsa durl alım sun yok may bile yaşa a kazayı bir dah kon’ıve günden bu yana hayat mücadelesi, Bunun en son örneğini Adıyama iş güvenliği için hepimiz gönüllü ı şlar sava güç iş, ur, huz ık, şuşturma, sağl ük: görd da mız bilinçli olalım. a yarivermekte. Var olduğu süre boyunc Geçtiğimiz günlerde yerel gazetele İŞ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ=İNSAN eri kad nın insa alan rı yer akla e tind anşe n. sürm n Olsu şadığı ve yaşayac sini İĞİ biri ENL in miz SAĞLIĞI İNSAN GÜV başlıklı ve imtihanı. “Yine TPAO, Yine İşten Çıkarma” r Görünmez bütün kazalardan ünü Gör ne her ak olm dramı lerin işçi n rtıla asın çıka Günümüzde İNSAN n Olm işte , alar erde Kaz hab korunmak dileğiyle m öne na insa le şu olan özet asıl a da; yınd olsa deta zor kadar yer almıştı. Haberin İNSANLAR ÖLMESİN... yerşan çalı O’da “TPA ti: lmiş vermek ve onu korumaktır.İnsan veri yer bilgilere ıksa varl rli kdeğe oldu en iş üye a rilm ikay yüzüne indi yaklaşık 200 işçi send Havva Sarıca kir. ı.” atıld n ona değerine layık davranmak gere işte tan sonra Hizmet-İş N Yaratılanı hoş tutmalı YARATANDA Günümüzde hala kölelik düzeni öyDenizli Şube Sekreteri al ötürü. lesine hâkim ki; “Ben birtakım sosy ve Şube Kadın Komite Bşk. tmaİnsanı insan yapan değerleri unu e kavuşmak istiyorum” diyen eler enc güv ek ve olan işmak ona saygı göstermek,önemsem ve bu düşünceyle sendikaya üye olvar lu noğ İnsa iniyor! dı mli. toka n reni işve korumak çok öne sine tepe in çiler KÖLELİK DÜZENİ en, üret n, aya durm diye” boş olan ı beri ikal den gün send duğu “Vay siz misiniz HER ZAMAN VAR OLDU tılışınor ediy rı dışa ı kap leri gelişen ve çalışan bir varlık. Yara işçi bim gari rek, atta hay nda ezoru k mel şma işlet çalı özel ren ve lik köle dan itiba kimi kurum, kuruluş Dünyanın kurulmasıyla birlikte n’da ama Adıy ce sade müm Bu kalmak için yaşamak için. ek ri. lem ilile rin yetk düzeninin başladığını söy adele z Kadın erkek demeden çalışan müc yaşanan en son örnekti. Günümü … kün laalan a lışm ar çok kad o kler örne tür ı eden bir toplumuz artık.Ça bu klar dünyasında İlk insan Hz. Âdem’in çocu izde, ez. öldü bitm an rımız hepimizin farklı farklı. Evim kla fınd tma tara il anla ki Kab eşi Habil’in kard ında e si; tarlada, işyerimizde, maden ocağ Şimdi soruyorum; on beş asır önc rülmesinin birkaç nedeninden biri ve şik deği rı mla en ağır orta arak alın n satı ında hepimizin çalışma rlar paza köle kölelik düzenidir. mli, enrbu çalışma ortamları bizler için öne işlerde, en olumsuz koşullarda güv Köleliğin revaçta olduğu, köle paza m Öne er. yerl zde ımız ümü gün la nlar ın insa lan nlar ekmeğimizi kazandığ ştırı insa çalı sul z yok cesi larının kurulduğu, enli güv ve ıklı ve lan sağl ştırı izde çalı erim da yerl altın hur şu ki;iş asgari ücretin bile para karşılığında satıldığı en meş ığı ve ı alar olm üye a eki ikay önc n send çalışmak zaruri. Bu yüzden iş sağl nde en emi rağm buna dönem; Asr-ı Saadet dön kavram fark iş güvenliği bence çok önemli bir engellenen işçilerin arasında ne emiydi. Cahiliye döneminde dön iliye cah kü. çün odağırın ukla suzl bah olum ü tan insandan bahsediyoruz türl nlık gün var? O paranın olduğu yerde insa ile ği enli güv iş iliığı den sağl köle iş a rda rlaSon yılla na yerleştirilenlerin adın sedilemezdi. Parası olan, köle paza olsa n karı ve ız ikas n send satı zde en ilgili çalışmalar, yasalar,uzmanlar ümü yordu, gün rına gider istediği insanı resm mlerin deniliyor. işçi ara a lanl llard ştırı da yaşadığımız üzücü olaylar önle koşu çalı suz na uğu olum tokl ve alır, her ortamda mhakir a orada az olduğunu insanı koruyacak önle Hâsılı; ezilen, sömürülen, hor ve çalıştırırdı. Bir yerde madde vars or eriy göst ni diği r olsa bile lme şiyo deği leri Elit isim lere ÖNEM veri zdi. erin eme lenl edil söz görü insan onurundan İş aballer, ve sonuçta hep birlikte üzülüyoruz. köle düzeni hep devam ediyor! Akb tabakayı oluşturan varlıklı marjina ir tedb mli öne en için yor! sürü z ıksı inaral leri eti sağlığı iş güvenliği kitle imiy sul hâk yok ların ezici çoğunlukta olan etlenİNSAN için alınmalı. İş yerleri den n saymaz, adam yerine koymaz, ıkda sanl i, mel edil trol kon lar mesai meli, makinalar araç Bilal Karadağ istediği zaman onları satın alır ve ığı iş de işler iş sağlığı uzmanları olmalı.İş sağl ağır en in ksiz Hizmet-İş Adıyaman Şube tme göze mefhumu iyet güvenliği ile ilgili anlayış ve zihn Kültür-Sanat Komitesi Bşk. 64 hizmet-iş sendikası üyelerimizden...okurlarımızdan... üyelerimizden...okurlarımızdan elliye Ama maalesef toplumumuzda eng bu si eme şem deği üz hen ı açıs bakış BİR MEKTUP konuda sınıfta kaldığımızın en acı en hem en hem k nma kaza i Üniversitey göstermesidir. ünibütün öğrencilerin hayalidir; ama YANSAYDIM Söz gelimi engellileri betimlemek ı da versiteyi kazanmak kadar okumas canfei (yararsız ve özürlü), iler Çinl için f Sını 2. e vardır. Ben Hukuk Fakültesind Komşunun küçük kızı Danimarkalılar krobling (sakat), imi üğü sözc lul) (ma öğrencisiyim. Üniversite öğrenim o lalid üs Bebeklerle oynardı İspanyollar men lerimize devam ettirmek için sadece ders ükler genelde sözc Gel derdi bazı bazı Bu lar. anır kull bir çalışmanın yeterli olmadığını; işin ir görmeyi gösteriyor. hak Beni baba yapardı yi, eme üms küç ınuda de maddi külfetinin olduğunun fark kon bu izin letim dev t, Eve ıyor olsa dayım. Ailemin yanında okuyam Utanırdım gitmezdim üstün gayret ve duyarlılığı az da mli öne en ıran artt tı diya mad bu de er Bizl oluşum bu . oldu t umu Evciliği sevmezdim bir ere engellil Babam faktörlerden de birisi kuşkusuz. engellilere sak, olur Bir omzumda silahla arlı duy uda kon ve iki da mız çapı di belediye işçisi, annem ev hanımı ken eği dest n Düşmanları yenerdim gele n elimizde n bize kardeşim de lisede okuyor. Babamı mutlu etmiş rı onla ek, ilirs ereb göst den bir para yetiştirmesi çok zor, bu yüz Komşunun küçük kızı oluruz. Bir nebze de olsa hayata ımcı olyard de me aile rken oku ftan iz. tara bilir aya sağl ı Elinde ip atlardı ların nma tutu şmak bir an anıl mak amacıyla diğer taraftan da çalı kull çok i Gel derdi bazı bazı Şu sözcük belk nca sakı hiç zorunda kalıyorum. akta anm Bu alemden kopardı kull ama ük, sözc elli eng bir İçinde bulunduğum bu zor durumu rkes “He t, görmüyorum: Eve migörü daha kısa nasıl anlatabilirdim bile Utanırdım gitmezdim adayıdır.” O yüzden engellilere hoş ek setm bah a dah ıyı sayg yorum; ama bir şeyden ak, Oynamak istemezdim çerçevesinde yaklaşm idi k eksi hiç ama isterim ki benim için adeta can sim hiç ü ssüm Bir ayağımda topla tebe ve sevgiyi olduğu işlevi görmektedir. Babamın üye r. kiyo Dünya ile dönerdim gere k eme etm al proje mut Mah ımız Hizmet-İş Sendikasının bir sosy kan Baş el Gen ın Not: Say asını emizde olarak yürüttüğü ve benim de fayd Komşunun küçük kızı Arslan beye yeni yapılan sözleşm lesi Böy rı. ımla Yard im ında aras ler gördüğüm Eğit işçi p geli ıza Yıllar geçti büyüdü Adıyaman’ım ; ama ümüzde bizi bir şeyi açıkçası beklemiyordum gün lu mut Yürüdü nazlı nazlı bu sı, nma bulu i isteesi, gezm izi babam beni arayıp gerekli belgeler ilim ı, mas Gelinliğe büründü yalnız bırakma etmebizimle sı, nma diğinde çok şaşırdığımı da ifade bulu e rind retle ziya ye tazi siyle oldukça liyim. Kişi yaşanmışlıkların da etki Vakti geri sarsaydım beraber yemekte buluşması bizi ıikac send iğim bild ar kad e gün ın Say benim o rler kkü Teşe Onunla ip atlardım dı. ndır gula duy dikaları lığın dışında bir tutumdu bu. Sen kkürler Hizmetteşe ım, İçten içe yansaydım kan Baş el Gen ya da l güze ki sadece toplu iş sözleşmesi yapan iada cam bu Ben babalık yapardım rler kkü İş, teşe . Ama eylem ve yürüyüşlerde görürdüm … nlar insa t verbu çok farklı bir duyguya sebebiye Bahaddin Yeşiloğlu genç bir mişti bende ve sanki sendikanın büz Gür at Mur İtiraf Şubesi üyesi gibi hissetmiştim kendimi. Hizmet-İş Sendikası Adıyaman a da çokç e emd dön o e kirs gere em etm er Komitesi Başkanı ellil Eng paraya ihtiyacım vardı. ÖLÜRÜZ DE GENE DOĞARIZ an Bu yıl da başvurdum ve bu yardımd e mahrum kalmamak için de derslerim Havada uçuşur sapan taşları YAŞAMAK...! bu ın mız dika Sen . ştım çalı a daha fazl Ebabil misali çocuk yaşları kkür düşünceli tavrı için ne kadar teşe Zalim füzeler vurur başları Yüzünde hep gülücük a karşı etsem azdır. Hem beni sendikay lük kötü Ölürüz gene doğarız hiç yok İçinde olsa ilgili kılmış hem de bana küçük de ücük küç i sank miş üme Büy mlu bir katkısıyla çok şey katmıştır. Soru Filistin’im yurdum burası Hep böyle mutlu ol. şekilbir rlı kara nı yışı anla ılık ikac send uzak n Her tarafım kurşun yarası erde lükl Kötü lerini de yıllarca sürdürdüğü için ve üye ırak n Sabah ile akşam arası Mutsuzlukta üğü k de bu sorumlu davranışla düşünd bıra ü ntüy Ölürüz gene doğarız üzü ve si Stre msız için geleceğimi bu anlayıştan bağı ol. lu Hep böyle mut düşünmüyorum artık. Bizde Şehitlerin izin sürürüz Huzuru nerde bulursan olan mli öne l; İsmim çok önemli deği rsan Bugün olmazsa yarın görürüz Kalbini açık tuta lerce bu uygulamadan benim gibi yüz san olur li Burada doğar burada ölürüz neşe çok e Bird ve bu gencin de yararlanıyor olmasıdır Ölürüz de gene doğarız Hep böyle mutlu ol. ılmış mektubumu onların adına da yaz bir teşekkür olarak kabul edin. Vahit Mengilli Yüreğin sıkılmasın ri asın kalm Hizmet-İş K.Maraş Şube Sekrete ey İçinde birş . Bşk i ites Kom t CANFEİ ve Kültür-Sana Dilediğin gibi yaşamalısın an zam o İşte nlar Engelli insanların yaşadıkları soru Hep böyle mutlu ol. ıdır. aslında hepimizin ortak sorunlar Bu sorunların bertaraf edilmesi için Yusuf Alşahin de birlik beraberlik çerçevesi içerisin Hizmet-İş Ankara 2 Nolu Şb. ir. mlid hepimizin ortak hareketi çok öne Kültür ve Sanat Komite Bşk. hizmet-iş sendikası 65 5 Eylül 1988 Şişli-İstanbul Hizmet-İş Sendikası üyesi kapıcı ve kalorifercilerle dayanışma gecesi 66 hizmet-iş sendikası KARİKATÜR OKUMALAR Ahilik ve Fütüvvetnamelerin yeri T arihte varolmuş kurumlarımızın bugün sadece bir tarihi malzeme olarak veya nostalji olarak gerçekliğinden koparılarak gündeme getirilmesi, o kurumların oturtuğu temelleri, hitap ettiği kesimleri ve temsil ettiği değerlerin gözden kaçırılmasına sebep olmaktadır. Bu kurumların en önemlilerinden birisi Ahilik’tir. Ahilik, bugün anlaşıldığının aksine sadece bir esnaf örgütlenmesi değil, aynı zamanda bizim sendikal örgütlenme modelimize de zemin teşkil edecek kimi özelliklere sahip bir kurumdur. Bu yüzden Ahilik, günümüzde sivil toplum örgütlerinin de fonksiyonel olarak öne çıkmasının getirdiği bir imkan olarak mutlaka üzerinde durulması gereken bir kurumdur. Ahiliğin ilk örneklerinin belirmeye başladığı XII. Yüzyıldan yâni Selçuklunun son dönemleri ile Osmanlı’nın ilk 68 hizmet-iş sendikası dönemlerinde oluşan “ilkesel örgütlenme” modeli bugün yeni ve yerli bir sendikal müdel arayışlarında önemli bir kaynaktır diye düşünüyoruz. Ayrıca ahiliğin “kalbini, kapını, alnını, sofranı açık tut” şeklinde formüle edilebilecek dört temel özelliği, müthiş bir toplumsal uzlaşma, dayanışma, yardımlaşma, sığınma ve resmî otoriteden bağımsızlığın göstergesidir. Biz; ülkemizin en önemli ve önce sivil toplum örgütü olan Sendikalar katmanında bu dört ilkeye baktığımızda, yüzyılımızın emek bağlamında sosyal ve ekonomik sorunlarına çözümler içerdiğini görüyoruz. HAK-İŞ Konfederasyonu ve HİZMET-İŞ sendikası olarak “Önce insan Önce Emek” olarak formüle ettiğimiz insana ve emeğe bakışımızın “kök ifadesi”nde Âhiliğin önemli izlerini buluyoruz. Her şeyden önce Ahiliğin bir emeğe dayalı bir “örgütlenme biçimi” olması ve ahlâki değerlerle çevrilmesi, bugünün endüstriyel ilişkiler zincirinde “emek” ve “değer” kavramlarının nasıl bütünleşmeleri gerektiğine de işaret eder. Gerek kurumsal gerekse de bireysel olarak ahilik ve ahi’lerin erdemliler topluluğu olduğu, ilkelerinden anlaşılmaktadır. Bugün için de her zamankinden daha fazla ihtiyaç hissedilen bu ilkeleri çağdaş dil ve muhtevaya taşımak ve benimsemek gerekiyor. Bizim HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ olarak sendikal hareketimizin temel mücadelesini erdemli bir sendikal inşa olarak belirlememizin temelinde bir uygarlık birikiminin emekçiler eliyle sürdürülmesi yatmaktadır. Ahilikle ilgili temel kaynakların en önemlisi fütüvvetnamelerdir. Fütüvvetnameler, tarihî kültürümüzün derinliklerinden süzülüp gelen metinler olup, hayatın her alanını kapsayan ilkeleri ihtiva eden bir erdemler bütünüdür. Bu konuda yayınlanmış eserlerden Prof. Dr. Mehmet ŞEKER’in “AHİLİK VE FÜTÜVVET-NAMELERİN YERİ” başlıklı kitabı tarihi bir kurum olarak Ahilik ve fütüvvetnamelere ilişkin önemli bir kitaptır. Eker, fütüvvet-ahilik ilişkisine dair kitabında “kökeni itibariyle ‘feta’ kelimesinden türetilen ‘fütüvvet’, eli açıklık, yiğitlik, gözü peklik, yardım severlik, faziletli bir şahsiyete sahip olma anlamlarını taşıyan ve kültürel derinliği olan bir kavramdır. Fütüvvet ehli için civanmard, feta ve ayyar gibi sıfatlar kullanılırken, fütüvvet uluları da ahi, ahî-Türk, ahibba adlarıyla anılırlar…” diyor. “Ahilik; ahlaki, kültürel ve ticari hayata dair prensipleriyle, toplumu ayakta tutan ve Anadolu’nun her yanına yayılan bir organizasyondur.” Şeklinde Ahiliğin çerçevesini çizen yazar, “Ahiliğin yönetmelikleri hükmünde olan sözkonusu eserlerin (fütüvvetnameler) günümüz insanının anlayacağı ve yararlanabileceği dile çevrilerek, güncelleştirilmesi yoluna gidilmesi kaçınılmazdır. Böylece genç kuşaklar, fütüvvetnameleri sadece kütüphanelerin tozlu raflarında duran birer kültür malzemesi olarak değil, aynı zamanda kendi geleceklerinin oluşmasında önemli katkısı olacak kaynaklar olarak değerlendirir ve geçmişle gelecek arasında sağlam bir köprü kurabilirler.” Demektedir. Ötüken yayınevince yayınlanan bu önemli eseri ilgilerinize sunuyoruz. TEBESSÜM BANA GÜVENMEYİN Temel gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş. “Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?” “Üniversite mezunu değilim.” “Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.” “Yabancı dil bilmem.” “Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.” “Pazarlama konusundan anlamam.” “O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?” “Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.” PİZZA SİPARİŞİ KAYSERİLİ Kayserilinin biri, Amerika’da bir hemşerisiyle karşılaşır. Biraz sohbetten sonra hemşerisi sorar: - Ne iş yapıyorsun burada? - Geldiğimden beri ayni fabrikada çalışıyorum? Arkadaşı hiddetle: - Ne biçim Kayserilisin sen? Onca zamandır çalış da, çalıştığın fabrikanın sahibi olma! - Olamam ya! - Neden? - Fabrikanın sahibi de Kayserili de ondan! Büyük bir fabrikanın müdürü süpriz bir ziyaret yaparak personeli kontrol etmeye karar verir. Fabrika içinde dolaşırken tembel tembel oturan genç bir eleman görür ve çok sinirlenir. - “Haftalık ücretin ne kadar?” diye sorar. - “300 dolar” Müdür cüzdanını çıkarır ve gence 300 doları uzatır: - “İşte haftalığın, şimdi git ve bir daha da gelme”. Yöneticisine dönerek: - “Bu tembel adam ne kadar zamandır burada çalışıyordu?” diye sorar. - “O burda çalışmıyor ki” der yönetici, “Yalnızca pizza siparişimizi getirmişti..” hizmet-iş sendikası 69 BİR FİLM, BİR BELGESEL ÖMER Yönetmenliğini ve senaristliğini Hany Abu-Assad’ın üstlendiği, başrollerini Adam Bakri ve Leem Lubany’in paylaştığı Filistin yapımı Ömer, Oscar ödülüne aday gösterilen dram, gerilim türünde başarılı bir filmdir. Utangaç ve duyarlı bir genç fırıncı olan Ömer, sevgilisi Nadya ile buluşmak için Batı Şeria duvarını aşar ve bir direnişçiye dönüşür. Böylece film, İsrail işgali altındaki Filistin’in iç karışıklığını ve uğradığı zulmü bir direnişçinin gözünden anlatmaya başlar. Ömer, artık İsrail güvenlik güçleri ile duvarların ardındaki biricik aşkı Nadya’yı görebilmek için büyük bir kovalamacanın içerisine girer. İsrail tarafından tehdit unsuru olarak görülen her Filistinli gibi Ömer de duvarı aşıp kedi fare oyunu oynadığı güvenlik güçleri tarafından yakalanır. Yakalanan arkadaşları gibi işkence görürken, inandığı ve bildiği her şeyin yerle bir olduğu, yaşam ile sadakat arasında kalır. İsrail ile Filistin duvarının arasına sıkışmış bir aşk hikayesinin yanı sıra Ömer, aynı zamanda da İsrail işgali altında güven ve ihaneti sorgulayan, Filistinli işbirlikçiler konusuna da yakından eğilen bir filmdir. 70 hizmet-iş sendikası SON LİMAN ÖZGÜRLÜK MAVİ MARMARA Yapımcılığını İHH İnsani Yardım Vakfı’nın üstlendiği, yönetmenliğini Ümit Sönmez ve Recep Köse’nin yaptığı “Son Liman Özgürlük” belgeseli, Gazze’ye insani yardım götüren filonun 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda İsrail ordusu tarafından uğradığı saldırıyı konu almakta. Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ablukaya dikkat çekmek ve bu ablukayı kırmak için dünyanın dört bir tarafından her din ve inançtan vicdan sahibinin bulunduğu filoya saldırının ardından 9 aktivist şehit edilmiş ve 54 kişi de yaralanmıştı. Filonun amiral gemisi Mavi Marmara’yla özdeşleşen bu saldırıda yaşananlar, filoda çekilen görüntülerle, aktivistlerle yapılan röportajlarla ve yer yer gemide yaşananları daha iyi aktarabilmek için canlandırmalarla “Son Liman Özgürlük” belgeseline dışarıdan bir anlatıcı olmadan taşındı. Sadece 31 Mayıs günü yaşananlar değil, 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte başlayan sıkıntılar dahilinde gelişen direniş ve intifadanın da kodlarına ulaşılmaya çalışılan belgesel, aynı zamanda yaşanan zulme ve sıkıntılara tarihi bir tanıklıktır da. 9 Şehidimizin içerisinde Sendikamız Hizmet-İş’in Adıyaman Şube Denetleme Kurulu Başkanı Fahri Yaldız da bulunuyordu. KLASİK Kervansaraylar Kervansaraylar T arihi kültürümüzde, insana hizmeti esas alan önemli mekânlardan birisi Kervansaraylardır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bütün coğrafyaya yayılan Kervansaraylar, yolcuların konaklamaları ve rahat etmeleri için seferber olmuş sosyal kurumlardı. Anadolu bozkırlarında, ıssız dağ başlarında, vadilerde vs. yol güzergahlarında inşa edilen kervansaraylarda kalan yolcular üç gün boyunca ücretsiz olarak Padişahın misafirleriydi. Kervanlarda bulunan hayvanlar (develer, atlar, vs.) kervansarayın ana kapısından içeri alınır, yükleri indirilir, bakımları yapılır ve ilgili ölmelere yerleştirilirdi. Yaz mevsiminde avluda, kış mevsiminde ise kapalı mekânlarda yatılırdı. Kervansarayın avlusunun ortasındaki havuz etrafında, veya soğuk günlerde yakılan büyük şomine ateşi etrafında, dünyanın dört bir yanından gelen seyyahlar, oturup sohbet ederler ve ülkelerinin kültürlerini birbirleriyle paylaşırlardı. Evliya Çelebi böyle bir gecenin sabahını şöyle anlatır: "Cihân yıkılsa içeriden taşra bir âdem bırakmazlar, şart-ı vâkıf (vakfedenin şartı) böyledir. Tâ cümle (bütün) müsâfirîn (misafirler) kalktıkda yine mehterhâne döğülüp herkes malından haberdâr olur. Hancılar, dellâllar gibi; "Ey ümmet-i Muhammed! Malınız, canınız, atınız, eşyanız tamam mıdır?" diye recâ edüp nida ederler. Müsâfirîn cümlesi; "Tamamdır! Hak teâlâ, sâhib-i hayrata (hayır sahibine) rahmet eyleye" didiklerinde, bevvâblar (kapıcılar) vakt-i şâfii (uygun vakitte) iki dervâzeleri (kapıları) güşâde edüp (açıp) yine kapu dibinde; "Gafil gitmen, bisât (yaygı, örtü) gaip etmen, herkesi refik (yol arkadaşı) etmen, yürün, Allah âsân (kolay) getire" diyü duâ ve nasihat ederler. Herkes bir canibe (tarafa) revân olur." hizmet-iş sendikası 71 sütun ALİ OSMAN KART Genel Eğitim Sekreteri [email protected] Eğitimin Örgütlenmeye Etkisi E ğitimin örgütlenmeye, örgütlenmenin de eğitime etkisi inkâr götürmez bir gerçektir. Birbirinin olmazsa olmazı halinde eğitim ve örgütlenme Sendikal hareketin iki temel istinat noktasıdır. Bu iki istinattan birisinin varlığı zorunlu olarak diğerinin varlığını gerekli kılar. Bu anlamda sendikal hareket, eğitilmiş kadrolarla örgütlenmenin hakim olduğu bir toplumsal mücadele biçimidir. Sendikaların örgütlenme ile birlikte at başı sürdürmek zorunda oldukları görevlerinin başında eğitim geliyor. Onun içindir ki, ülkemizdeki kurumlar içerisinde eğitim konusunda birikim, deneyim ve ileri teknikleri kullanan sivil toplum örgütü sendikalardır. Eğitilmiş kadroların hakim olduğu örgütlenme hedefine kilitlenmiş, sonuç odaklı bir örgütlenmedir. Bu tür bir örgütlenme, mesafe alan, emekçi kitlelerde talep oluşturan bir örgütlenme biçimidir. Sendikamız HİZMET-İŞ’in eğitim programları da bir faaliyet yılı boyunca genel-bölgesel ve işyeri eğitimleri olarak iki aşamalı biçimde sürmektedir. 20112015 dönemine ait Şube Yöneticileri, Temsilciler ve Komitelerimize yönelik eğitim programlarımızın genel-bölgesel kategorisini bu yılın sonunda tamamlamayı plânlıyoruz. Bir faaliyet dönemi boyunca 2 bini aşan yönetici, temsilci ve komitelerimiz ülkemizin farklı bölgelerinde farklı işyerlerinden programlarımıza katılmalarına rağmen, bir aile bütünlüğü içerisinde aynı fayda ve zararı gözeten, aynı kurumsal ilkeleri benimseyen ve aynı hedefe yürüyen bir topluluk olarak birlik ve bütünlük yapısını sürdürmektedir. Sendikamızın böylesine pekişmiş bir yapıya kavuşmasında eğitimin payı ve önemi büyüktür. Sendikamızın temel ilkelerinden birisi haline gelen “eğitilmeyen öğütülür” düsturumuzdan kaynaklanan sorumluluğumuz, “ömür boyu eğitim” genel ilkesiyle birleştirilerek yaş, zaman ve mekân ne olursa olsun yerine getirilmeye çalışmaktadır. Çeşitli vesilelerle ifade ettiğimiz gibi sendikamızın adeta bir okul gibi üyelerinin eğitim ihtiyaçlarına yönelik yapılanması devam etmektedir. Şube Yöneticileri, Temsilciler ve Komitelerimize yönelik Eğitim Programlarımızın kesintiye uğratılmadan sürdürülmesi işte bu okul anlayışımızın bir gereğidir. İnanıyor ve biliyoruz ki eğitime ayrılan bütçenin, verimli, kaliteli, sendikal bilinçle donanmış, emek hareketiyle bütünleşmiş sendikal kadrolarla geri dönecektir. Onun için eğitime ayrılan kaynaklar seferber edildiği oranda sendikal kadrolarımızın da o 72 hizmet-iş sendikası nispette donanımlarının yükseleceğine inanıyoruz. Bunu da alan çalışmalarımızda, örgütlenmelerimizde birebir görüyoruz, müşahade ediyoruz. Şüphesiz eğitimin tek başına önemi var. Ancak, Sendikal eğitimleri düşündüğümüzde, “örgütlenme için eğitim” hedefine kilitlenmiş bir anlayışın örgütlenmede mesafe alacağına kuşku yoktur. Sendikamızın giderek büyüyen, tüm yerel yönetim çalışanlarının umudu ve beklentilerini seslendiren Türkiye’nin ikinci büyük sendikası konumuyla bugün geldiği seviye bunu göstermektedir. Bugün tüm dünyada ve tüm kurumsal faaliyetlerde “Hayat boyu eğitim” olarak adı konulan gerçek; insanın nerede ve hangi şartlar altında bulunursa bulunsun daimi bir eğitim faaliyetine konu olduğudur. Biz de, hayat boyu eğitim gerçeğini sendikal faaliyetlerimizin merkezine alarak varolduğumuz sürece eğitim diyor ve varoluş mücadelemizi sürdürüyoruz. Sendikacılığın emeği savunma ve hak ettiği değeri verme mücadelesi olduğunu düşündüğümüzde eğitimin önemi bir o kadar daha anlaşılmış olur. “Eğitimden örgütlenmeye, örgütlenmeden eğitime” doğru birbirinin vazgeçilmesi olan iki temel ayağımızı, tıpkı bir vücuttaki kan dolaşımının sürekliliği gibi, sendikal varlığımızın bir gereği ve vazgeçilmezi biliyoruz. Onun için de imkânlarımız ve ihtiyaçlarımız ölçüsünde Eğitimlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Eğitimlerimizi, görüntüyü kurtarmak veya eğitime zaman ayırmış olmaktan ibaret bir yapay etkinlik değil; hayati bir ihtiyaç olarak gerçekleştirdiğimizin de altını çizmek istiyoruz. Onun için de eğitim gruplarımızı yeni mevzuatlarla, kurumsal yapılanma ve örgütlenmelerle, ülke ve dünya gerçekleri ve yeni mücadele metodlarıyla donatmaya çabalıyoruz. Eğitime verdiğimiz önem ve öncelik sendikamız HİZMET-İŞ’in sadece ulusal ölçekte değil, uluslararası ölçekte de farkını ortaya koymaktadır. Katılmış olduğumuz uluslararası toplantı ve etkinliklerde sendikamızın çabaları, ülkemizin ve tüm dünya çalışanların içerisinde bulunduğu sorunlarla ilgili ürettiği çözüm önerileri, eğitilmiş kadrolarla temsil edilen bir sendikanın nasıl olduğuna önemli bir örnektir diye düşünüyoruz. Sendikal kadroların ne kadar ve nasıl eğitilmiş olduklarının göstergesi, sendikal faaliyetlerin muhtevası ve olaylar karşısında verilen tepkilerdir. Bu anlamda, tepkilerimiz aynı zamanda tekliflerimizi de ortaya koyacaktır. Eğitimli bir hayat dileğiyle… HİZMET-İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU MAHMUT ARSLAN Genel Başkan DEVLET SERT Genel Sekreter FAHRETTİN KÜTÜKÇÜ Genel Mali Sekreter ZEKERİYA KOCA Genel Teşkilatlanma Sekreteri ALİ OSMAN KART Genel Eğitim Sekreteri ŞUBE, İL VE BÖLGE BAŞKANLIKLARIMIZ ANKARA 5 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Ömer YILMAZ Eti Mah. Ali Süavi Sk. EMA İş Merkezi No: 1/5 Maltepe-Çankaya/ANKARA Tel: 0 312 230 11 79 Faks: 0 312 230 11 59 KAYSERİ ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Halil ÖZDEMİR İnönü Bul. Yılmaz İş Mer. No:46/1 KAYSERİ Tel-Faks: 0 352 336 10 19/336 10 01 KOCAELİ ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: İdris ERSOY Çukurbağ Mah. İnönü Cad. No:133 Kat:3-4-5 KOCAELİ Tel: 0 262 331 95 83 Faks: 0 262 331 95 84 İSTANBUL 8 NO’ LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Taner DURAN Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad. No: 3/1 Fatih/İSTANBUL Tel: 0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17 İSTANBUL 2 NO’LU İETT ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Orhan İLHAN Kaptanpaşa Mah. Darülaceze Cad. Famas İş Mrk. B Bl. No: 47 Kat 3 Okmeydanı/İSTANBUL Tel: 0 212 220 54 17 Faks: 0 212 220 38 59 ŞANLIURFA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet Reşat ÖZMEN Kanberiye M. Zafer İşh. Kat: 2 No:15 Ş.URFA Tel: 0 414 314 27 55 Faks: 0 414 314 27 55 K.MARAŞ ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Ömer ÇINAR İsmetpaşa Mh. Milli Egemenlik Cad. Bilaloğlu Apt. No: 9 Kat: 3 Da: 4 K.MARAŞ Tel-Faks: 0 344 214 82 89 TRABZON ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: İhsan BÜLBÜL K.Maraş Cad. Maraş Apt. No: 51/9 Kat:3 TRABZON Tel-Faks: 0 462 326 07 15 BURSA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet KESKİN Gazcılar Caddesi No:11 Kat:4-5 BURSA Tel: 0 224 223 60 46 Faks: 0 224 223 36 95 ANKARA 4 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Celal YILDIZ Fazilet Mah. İrfan Baştuğ Cad. Refah İş H. No: 4/23 Dışkap/ANKARA Tel-Faks: 0 312 311 10 73 KONYA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Vacit SIR Babalık Mh. Kemerli İş Merkezi B/Blok No:707-7 KONYA Tel: 0 332 233 61 60 Faks: 0 332 233 13 05 GAZİANTEP ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet GEÇER İncilli Pınar Mah. Zeugma İş Mer. Kat:2 No:204 Şehitkâmil G.ANTEP Tel-Faks: 0 342 231 99 44 İSTANBUL 7 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Hüseyin TOPÇU Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad. No: 3/1 Fatih/İSTANBUL Tel: 0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17 SAKARYA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mesut GÖKDEMİR Adnan Menderes Cad. Pilavlar Apt. No: 10 Kat: 1 D. No: 1 Adapazarı/SAKARYA Tel: 0 264 273 24 59 Faks: 0 264 274 48 54 SİVAS ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Nihat ŞİMŞEK Hikmet Işık Cad. İmam Hatip Sok. No:1 Kat:3 SİVAS Tel-Faks: 0 346 221 29 15 ANTALYA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Murat PİLEVNE Elmalı Mah. Milli Egemenlik Cad. Muratpaşa İş H. 42/38 Muratpaşa ANTALYA Tel-Faks: 0 242 244 61 62 İSTANBUL 6 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Serdar Cafer ÖZKUL Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad. No: 3/1 Fatih/İSTANBUL Tel: 0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17 İSTANBUL 3 NO’LU İETT ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet KESKİN Atayol Plaza, Kayışdağı Cad. No: 45 Kat: 1 KüçükbakkalköyAtaşehir/İSTANBUL Tel: 0 216 577 32 55 Faks: 0 216 577 32 56 ANKARA 6 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: İbrahim TUNCER Eti Mah. Ali Süavi Sk. EMA İş Merkezi No: 1/5 Maltepe-Çankaya/ANKARA Tel: 0 312 230 11 69 Faks: 0 312 230 11 59 MUŞ ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Yaşar KALIR Merkez Kültür Mah. İstasyon Cad. Polisevi karşısı Toprak Seramik Üstü No:2 MUŞ Tel-Faks: 0 436 212 45 00 ANKARA 2 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Kazım ÇAKIR Fazilet Mahallesi İrfan Baştuğ Cad. Refah İşhanı No.4/23 Dışkapı/ANKARA Tel-Faks: 0 312 311 10 73 ELAZIĞ ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Kazım CAVLI General Abdullah Alpdoğan Cad. Aydınlar İş Mrk. No: 1 Kat: 2 ELAZIĞ Tel-Faks: 0 424 238 22 19 ERZURUM ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Erol AKSAKAL Orhan Şerifso Cad. Özlem İş Merkezi A Bl. 5/21 Yakutiye ERZURUM Tel-Faks: 0 442 234 07 95 ERZİNCAN ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Harun MUTLU Kızılay Mah. Nusret Çetinkaya Cad. Berk Plaza Kat:1 No:11 ERZİNCAN Tel: 0 446 214 10 05 DENİZLİ ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Sezai SÖYLEMEZ Çaybaşı Mah. 1583. Sokak No: 68 / B Tavaslı Apt. Kat:4 No: 8 DENİZLİ Tel-Faks: 0 258 263 97 28 İSKENDERUN ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet YETİM Savaş Mah. Şehit Pamir Cad. No: 40 4 Nolu Belediye İşh. Kat:4 D:18 İSKENDERUN/HATAY Tel-Faks: 0 326 617 51 41 YOZGAT ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Ferman ZARARSIZ Aşağı Nohutlu Mah. Unpazarı Vakıflar İşhanı Kat:2 No:1 YOZGAT Tel-Faks: 0 354 217 23 20 ANKARA 1 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Raşit ŞAHİN Ziya Uğur Cad. No: 9/2 Sincan/ANKARA Tel: 0 312 271 11 61 Faks: 0 312 276 73 02 ADANA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Abdurrahman YÜCEL Reşatbey Mah. 5 Ocak Cad. 5 Ocak Apt. Kat: 2 No:10 Seyhan ADANA Tel: 0 322 457 31 01 Faks:0 322 457 65 80 RİZE ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet ALACA K. Karabekir Cad. Yardımcı İşh. Kat: 5 No: 7 RİZE Tel-Faks: 0 464 217 02 97 VAN ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Abdullah EFEOĞLU Hastane 2 Sk. Özok İş Merkezi Kat: 5 VAN Tel-Faks: 0 432 216 64 72 UŞAK ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Recep SORKUN Köme Mah. Belediye İş Hanı Kat 2 No: 231-232 UŞAK Tel-Faks: 0 276 227 34 30 İSTANBUL 5 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mustafa ŞİŞMAN Rasimpaşa Mh. Rıhtım Cad. İzzettin Sok. 24/4 Kadıköy/İSTANBUL Tel:0 216 346 12 16 Faks: 0 216 346 17 67 KARAMAN ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet BAYRAKÇI M. Fenari Cad. Belediye İşh. Kat:3 No:134 KARAMAN Tel-Faks: 0 338 214 54 53 İSTANBUL 4 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Reşat KAYA Muratpaşa Mah. Millet Cad. Sadi Çeşmesi Sk. 26/2 Kat: 4 Da: 8 Aksaray Fatih/İSTANBUL Tel: 0 212 534 68 84 Faks: 0 212 534 68 76 TARSUS ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Hüseyin GÜN Şehit Mustafa Mah. 3502 Sok. No:5 TARSUS/MERSİN Tel-Faks: 0 324 614 33 38 MALATYA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Bünyamin GELERİ Halfettin Mah. Kahtalı Sk. Adliye Yanı Miraç İş Merkezi No: 53-54 Kat: 4 MALATYA Tel-Faks: 0 422 322 61 07 ADIYAMAN ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mahmut DOĞAN Hacı Ömer Mah. Selçuklu İşh. K: 3 No:2 ADIYAMAN Tel-Faks: 0 416 216 41 44 İSTANBUL 1 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: İbrahim GÜLEŞ Kaptanpaşa Mah. Darulaceze Cad. Famas İş Mrk.B Blok No: 47 Kat 3 Okmeydanı Şişli/İSTANBUL Tel: 0212 220 45 73 Faks: 0 212 20 38 59 AMASYA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: İsmail PAZAR Derekocacık Mah. Ferhat Sinan Sağıroğlu Sk. Temizişler Apt. No: 7A/1 AMASYA Tel-Faks: 0 358 212 79 22 AKSARAY ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Nedim DENİZ Minarecik Mah. Turizm Caddesi Eras İş Hanı No: 327 Kat: 3 AKSARAY Tel: 0 382 213 69 09 Faks: 0 382 213 38 98 ANKARA 7 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Mehmet CAN Gazi Mustafa Kemal Blv. No: 108/14 Maltepe-Çankaya/ANKARA Tel: 0 312 230 01 46 Faks: 0 312 230 01 48 OSMANİYE ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Kadir ÇENET Alibeyli Mh. Zafer Camii Sokak No:19 Kat: 1 Daire:1 OSMANİYE Tel-Faks: 0 328 812 75 07 MANİSA ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Nadir ÜRKMEZ 1. Anafartalar Cad. Vakıf İşh. Kat: 4 No: 406 MANİSA Tel-Faks: 0 236 231 72 16 KIRIKKALE ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Celal YÜNLÜ Yeni Doğan Mah. 606. Sok. No: 1/3 Tel-Faks: 0 318 224 21 75 ELBİSTAN ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Ahmet SERT Güneşli Mah. Malatya yolu Mevlana Cad. No.3 Kat.2 ELBİSTAN/K.MARAŞ Tel-Faks: 0 344 413 98 05 ANKARA 3 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI Şube Başkanı: Ahmet BEĞENDİ Fazilet Mahallesi İrfan Baştuğ Cad. Refah İşhanı No.4/23 Dışkapı/ANKARA Tel-Faks: 0 312 311 10 73 SAMSUN İL BAŞKANLIĞI İl Başkanı: Ziya UZUN Ulugazi Mah. İstiklal Cad. No:28 Kat: 3 Da: 5 SAMSUN Tel-Faks: 0 362 435 01 38 AYDIN İL BAŞKANLIĞI İl Başkanı: Koray GÜNEŞ Kurtuluş Mah. Adnan Menderes Blv. Ay Apt. No: 56 Kat: 4 AYDIN Tel: 0 256 214 36 54 MARDİN İL BAŞKANLIĞI İl Başkanı: Sabri ÖZTAP 13 Mart Mah. Dalgıçlar Petrol Arkası Kalender Ap. No: 3 Yenişehir/MARDİN Tel-Faks: 0 482 213 27 97 ÇORUM İL BAŞKANLIĞI İl Başkanı: Mustafa KÖROĞLU Gazi Cad. 4. Sok., T. Özal İş Mer. Kat: 2 No: 72 ÇORUM Tel-Faks: 0 364 225 58 08 İZMİR İL BAŞKANLIĞI İl Başkanı: Erhan GÜVENİLİR Fevzipaşa Blv. Doğruel İşhanı No:136 K:6 D.No:603 ÇANKAYA/İZMİR Tel-Faks: 0 232 441 69 71 EGE BÖLGE BAŞKANLIĞI Bölge Başkanı: Ahmet ÖZEN Vecidiye Sok. Erdem Ap. No: 4/1 KÜTAHYA Tel-Faks: 0 274 223 83 23 MARMARA BÖLGE BAŞKANLIĞI Bölge Başkanı: Mustafa TAŞTEKİN Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad. No: 3/1 Fatih/İSTANBUL Tel: 0 212 534 86 24-0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17 KONUT İŞÇİLERİ İSTANBUL İL TEMSİLCİLİĞİ İl Temsilcisi: Mehmet GÖZGÜ Molla Gürani Mah. Millet Cad . Şadi Çeşmesi Sok. Büyüksaray Ap. No: 26/2 K:4 D:8 Aksaray-Fatih/İSTANBUL Tel: 0 212 534 68 84 Faks: 0 212 534 68 76 onlar sanıyorlar ki! ... Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.. tarih sussa, hakikat susmayacak. onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. halbuki, bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar. Sezai Karakoç
© Copyright 2024 Paperzz