ISSN: 2148-2837 MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ “İstiklalden İstikbale” Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute Yıl/Year: 2013 - Cilt/Volume :1 - Sayı/Issue: 1 ii ISSN: 2148-2837 MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DERGİSİ Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute Sahibi / Owner Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi adına Rektör (On behalf of Mehmet Akif Ersoy University) Prof. Dr. Mustafa SAATCI Editör / Editor in Chief Doç. Dr. Ayhan ATA Editör Yardımcıları / Assoc. Editors Yrd. Doç. Dr. Fulya TAġÇI Yrd. Doç. Dr. Mesih KOCAMÜFTÜOĞLU Yrd. Doç. Dr. Cevat SĠPAHĠ Ġstatistik Editörü / Statistical Editor Doç. Dr. Mehmet ġükrü GÜLAY Yabancı Dil Editörleri / Foreign Language Editors Prof. Dr. Mümtaz NAZLI Doç. Dr. Mehmet ġükrü GÜLAY Yrd. Doç. Dr. Faruk PEHLĠVANOĞLU Derleme Editörü / Compilation Editor Prof. Dr. Halil Ġbrahim GÖKÇE Yayın Türü / Publication Type Yerel Süreli Yayın / Local Periodical Publication Basımevi / Publising House Kapak-Dizgi / Cover –Design Cihat ġENER ĠletiĢim Adresi / Correspondence Address: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü MAKÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi Sekreterliği 15030 - BURDUR Telefon: +90 248 2133181 Faks: +90 248 2133190 E-posta: [email protected] Web Adresi: http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed iii Enstitüsü Dergisi yılda 2 sayı olarak yayınlanır Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yıl/Year: 2013 – Cilt/Volume:1 – Sayı/Issue: 1 iv ĠLKSÖZ Ġlkleri baĢarmak zordur. Emek ister, özveri ister, sabır ister. Genç üniversitemizin birçok birimi gibi, sağlık Bilimleri Enstitümüz‟de yaptığı bu hizmetle bir ilki gerçekleĢtirerek „‟Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi‟‟ni yayın hayatına baĢlatmıĢtır. Üretmenin, hele bilgiyi üretmenin zevki bambaĢkadır, tarifsiz bir gurur verir. Bu üretimi paylaĢmak ise akademik hayatın vazgeçilmezlerindendir. Bilimsel dergiler, özverili bilim insanlarının değerli katkılarıyla ayakta durur ve geliĢir. Bu adımı atan enstitümüz müdürlüğüne teĢekkürlerimi sunar, baĢarılarının devamını dilerim. Enstitümüzün bu baĢlangıcını destekleyerek, dergimizi hak ettiği düzeye getirme adına katkı yapan ve bundan sonra da katkılarını dergimizden esirgemeyecek olan bütün bilim insanlarına Ģimdiden kolay gelsin der, selam ve saygılarımı sunarım. Prof. Dr. Mustafa SAATCI Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü v EDĠTÖRDEN / YAYINA BAġLARKEN Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, sağlik bilimleri alanında lisansüstü eğitim-öğretim çalıĢmalarına devam ederken bunun yanısıra güncel bilgilerin paylaĢılmasına katkıda bulunabilmek amacıyla hakemli, tarafsız Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi olarak bu ilk sayısı ile yayın hayatına baĢlamıĢtır. Dergimizin öncelikle ulusal daha sonra uluslararası önemli dergiler arasına girebilmesi hepimizin ortak çalıĢmasına bağlıdır. Katkı sağlayan ve sağlayacak olan tüm araĢtırıcılara Ģimdiden teĢekkür eder, saygılar sunarım. Doç. Dr. Ayhan ATA Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Editör vi Bilimsel DanıĢma Kurulu / Advisory Board Prof. Dr. Özcan ÖZGEL (Anatomi Anabilim Dalı) Doç. Dr. AyĢe HALIGÜR (Anatomi Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Emine KARAKURUM (Anatomi Anabilim Dalı) Prof. Dr. Mümtaz NAZLI (Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı) Prof. Dr. Hakan ÖNER (Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Jale ÖNER (Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı) Prof. Dr. ġule DEMĠRCĠ (Fizyoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Mehmet ġükrü GÜLAY (Fizyoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Özlem YILDIZ GÜLAY (Fizyoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Orhan KANKAVĠ (Biyokimya Anabilim Dalı) Doç. Dr. Alparslan Kadir DEVRĠM (Biyokimya Anabilim Dalı) Doç. Dr. Tülay BÜYÜKOĞLU (Biyokimya Anabilim Dalı) ArĢ. Gör. Dr. SavaĢ Volkan GENÇ (Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı) Prof. Dr. Özlem ÖZMEN (Patoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Mehmet HALIGÜR (Patoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Ahmet AYDOĞAN (Patoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Özgür Özyıldız (Patoloji Anabilim Dalı) Prof. Dr. Hülya TÜRÜTOĞLU (Mikrobiyoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Dilek ÖZTÜRK (Mikrobiyoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Faruk PEHLĠVANOĞLU (Mikrobiyoloji Anabilim Dalı) Prof. Dr. Bayram Ali YUKARI (Parazitoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Ahmet GÖKCEN (Parazitoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Ramazan ADANIR (Parazitoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Firdes MOR (Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Asım KART (Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Fatma KOCASARI (Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Mehmet KALE (Viroloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Sibel HASIRCIOĞLU (Viroloji Anabilim Dalı) Prof. Dr. Sırrı AVKĠ (Cerrahi Anabilim Dalı) Prof. Dr. M. Doğa TEMĠZSOYLU(Cerrahi Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. KürĢat YĠĞĠTARSLAN (Cerrahi Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Yusuf Sinan ġĠRĠN (Cerrahi Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Özlem ġENGÖZ ġĠRĠN (Cerrahi Anabilim Dalı) Prof. Dr. Halil Ġbrahim GÖKÇE (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) Prof. Dr. ġima ġAHĠNDURAN (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) Doç. Dr. Mehmet KARACA (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) Doç. Dr. Mehmet Çağrı KARAKURUM (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Nuri MAMAK (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Kenan SEZER (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. M. Koray ALBAY (Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı) vii Bilimsel DanıĢma Kurulu / Advisory Board Prof. Dr. Ġbrahim TAġAL (Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Örsan GÜNGÖR (Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Yunus ÇETĠN (Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. AfĢin KÖKER (Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Mesih KOCAMÜFTÜOĞLU(Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Ali Reha AĞAOĞLU (Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı) Doç. Dr. Ayhan ATA (Dölerme ve Suni Tohumlama Anabili Dalı) Prof. Dr. Fatma KARAKAġ OĞUZ (Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim DaIı) Dalı) Doç. Dr. M. Numan OĞUZ (Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim DaIı) Yrd. Doç. Dr. Kadir Emre BUĞDAYCI (Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim DaIı) Yrd. Doç. Dr. Cevat SĠPAHĠ (Hayvan Sağlığı Ekonomisi ve ĠĢletmeciliği Anabilim Dalı) Prof. Dr. Mahiye ÖZÇELĠK METĠN (Zootekni Anabilim Dalı) Prof. Dr. Mustafa SAATCI (Zootekni Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Özkan ELMAZ (Zootekni Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Özgecan KORKMAZ AĞAOĞLU (Zootekni Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÇOLAK (Zootekni Anabilim Dalı) Doç. Dr. Özen YURDAKUL (Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Fulya TAġÇI (Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı) Yrd. Doç. Dr. Mustafa DEMĠREL (HemĢirelik Bölümü) Yrd. Doç. Dr. Murat A. KUġ (Acil Yardım Afet Yönetimi) Yrd. Doç. Dr. Emine Hilal ġENER (Sağlık Yönetimi) Prof. Dr. Mehmet YALÇINER (Beden Eğitimi ve Spor) Yrd. Doç. Dr. Kadir PEPE (Beden Eğitimi ve Spor) Doç. Dr. Fatma ÇELĠK KAYAPINAR (Beden Eğitimi ve Spor) Prof. Dr. Berrin KOCAOĞLU GÜÇLÜ (Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi, KAYSERĠ) Prof. Dr. Sandor Gyorgy FEKETE (St. Istvan Universitesi Veteriner Fakültesi, MACARĠSTAN) Doç. Dr. Muammer TĠLKĠ (Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı, KARS) Kafkas Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı, e-mail: Doç. Dr.Üniversitesi Bilal AKYÜZ (Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi [email protected] Anabilim Dalı, KAYSERĠ) Prof. Dr. Harun ÖZER (Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, ELAZIĞ) Prof. Dr. Kenen ÇOYAN (Pamukkale ÜniversitesiTıp Fakültesi Histoloji Anabilim Dalı, DENĠZLĠ) Harun elazığ Dr. Abdullah KAYA (University of Wisconsin, Madison Department of Animal Sciences, USA) Harun elazığ University of Wisconsin, Madison Abdullah Kaya University of Wisconsin, Madison viii Bu Sayının Hakem Listesi / The Referees List of This Issue Dr. Mehmet Çağrı KARAKURUM (Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi) Dr. Mehmet ÇOLAK (Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi) Dr. Dilek ÖZTÜRK (Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi) Dr. ġinasi UMUR (19 Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi) Dr. Sevil ATALAY VURAL (Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi) Dr. Ahmet NAZLIGÜL (Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi) Dr. Özgür ÖZYĠĞĠT (Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi) ix YAZARLARA BĠLGĠ I- Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi Genel Bilgiler: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, MAKÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü‟nün yayın organıdır. Derginin kısaltılmıĢ adı “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” dir. Yılda 2 kez yayınlanır. MAKÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi sağlık bilimleri, (veteriner, tıp, diĢ hekimliği, hemĢirelik ve spor bilimleri) alanlarında temel ve klinik hakemli bilim yazılarının yayınlandığı hakem-denetimli bir dergidir. Derginin dili Türkçe ve Ġngilizce‟dir. Dergiye gönderilen yazıların baĢka herhangi bir dergide yayınlanmamıĢ, yayına kabul edilmemiĢ ya da yayınlanmak üzere değerlendirme aĢamasında olmaması gerekir. Bu kural bilimsel toplantılarda sunulan ve özeti yayınlanan bildiriler için geçerli değildir. Ancak, bu gibi durumlarda bildirinin sunulduğu toplantının adı, tarihi ve yeri bildirilmelidir. Makalelerin formatı “Uniform Requirements for Manuscripts Submitted to Biomedical Journals: Writing and Editing for Biomedical Publication (http:/www.icmje.org/)” kurallarına göre düzenlenmelidir. Gönderilen yazılar yayın kuruluna ulaĢtıktan sonra öncelikle, yazım kurallarına uygunluğu yönünden değerlendirilir; sonucu yazara dört hafta içinde bildirilir. Yazının, gerek teknik özellikleri gerekse genel kapsamı açısından derginin genel yayın ilkelerine uygun bulunmaması durumunda yazı reddedilir. Ya da, gerekirse, yazar(lar)ın yazıyı yazım kurallarına uygun biçimde yeniden göndermeleri istenebilir. Yeniden gönderilen yazılar benzer bir teknik incelemenin ardından yazım kurallarına uygun ise danıĢman denetimi sürecine alınır. Yazı, editör ve yardımcı editörler ile yazının baĢlık sayfasını görmeyen en az iki danıĢmana gönderilerek incelenir. Yazı, yayın kurulunun belirlediği ve bilimsel içerik ve yazım kuralları açısından değerlendirilir. Editör ve yardımcı editörler gerek gördüğünde makaleyi üçüncü bir danıĢmana gönderebilir. Hakem belirleme yetkisi tamamen editör ve yardımcı editörler ve yayın kuruluna aittir. DanıĢmanlar belirlenirken derginin uluslararası yayın danıĢma kurulundan isimler seçilebileceği gibi yazının konusuna göre ihtiyaç duyulduğunda yurt içinden veya yurt dıĢından bağımsız danıĢmanlar da belirlenebilir. Daha sonra, danıĢman raporları dikkate alınarak ve gerekirse yazar(lar)la tekrar iletiĢim kurularak yayın kurulunca son redaksiyon yapılır. Yazıların kabulüne editör karar verir. Editör yayın koĢullarına uymayan yazıları; düzeltmek üzere yazarına geri gönderme, biçimce düzenleme veya reddetme yetkisine sahiptir. Yazılarını geri çekmek isteyen yazarlar bunu yazılı olarak editöre bildirmek durumundadır. Editör görülen lüzum halinde bazı makaleler hakkında yayın yürütme kurulunun görüĢüne baĢvurur. Bu değerlendirme süreci dergiye gönderilen yazı türlerinden araĢtırma yazılarını, olgu sunumlarını ve özgün yazıları kapsar. Diğer yazı türlerindeki yazılar doğrudan yayın kurulunca değerlendirilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın geri gönderilmez. Tüm yazarlar bilimsel katkı ve sorumluluklarını ve çıkar çatıĢması olmadığını bildiren toplu imza ile yayına katılmalıdır. AraĢtırmalara yapılan kısmi de olsa nakdi ya da ayni yardımların hangi kurum, kuruluĢ, ilaç-gereç firmalarınca yapıldığı dip not olarak bildirilmelidir. Dergide yayınlanan yazılar için herhangi bir ücret ya da karĢılık ödenmez. Yayın kurulu yazar(lar)ın dergiye gönderdikleri yazıları değerlendirme süreci tamamlanmadan baĢka bir dergiye göndermeyeceklerini taahhüt ettiklerini kabul eder. Ġnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan deneysel araĢtırmaların bildirildiği yazıların yöntem bölümünde, bu araĢtırmanın yapıldığı gönüllü ya da hastalara uygulanan iĢlemler anlatıldıktan sonra kendilerinin onaylarının alındığını (informed consent) gösterir bir cümle bulunmalıdır. Yazar(lar), bu tür araĢtırmalarda, uluslararası alanda kabul edilen kılavuzlara (2002 yılında revize edilen 1975 Helsinki Deklarasyonu- http://www.wma.net/e/policy/b3.htm, Guide for the care and use of laboratory animals www.nap.edu/catalog/5140.html), T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından getirilen, 29 Ocak 1993 tarih ve 21480 sayılı Resmi gazetede yayınlanan "Ġlaç AraĢtırmaları Hakkında Yönetmelik" ve daha sonra yayınlanan diğer yönetmeliklerde belirtilen hükümlere uyulduğunu belirtmeli ve kurumdan aldıkları Etik Kurul Onayı‟nın bir kopyasını göndermelidir. Metin içinde standart kısaltmalar kullanılır, bunlar ilk geçtikleri yerde açık olarak yazılır. Ġlaç adları kullanımında ilaçların jenerik adları Türkçe okunuĢlarıyla yazılır. Ölçüm birimleri metrik sisteme uygun olarak verilir; örneğin, "mg" olarak yazılır, nokta kullanılmaz; ek alırsa („) ile ayrılır. Laboratuar ölçümleri Uluslararası Sistem (US; Systéme International: SI) birimleri ile bildirilir. II- Dergiye Gönderilecek Yazı Türleri ve Özellikleri A. AraĢtırma Makaleleri: Bu yazılar daha önce yayınlanmamıĢ özgün araĢtırma verilerinin değerlendirildiği ve aĢağıda tanımlanan yazı düzenine tümüyle uygun hazırlanmıĢ yazılardır. AraĢtırma yazılarının ana metin bölümü; giriĢ, yöntem ve gereç, bulgular, tartıĢma ve sonuç bölümlerinden oluĢmalı (baĢlık sayfası, kaynaklar, tablo/Ģekil/resim hariç) 20 sayfayı geçmemelidir. AraĢtırma yazılarının özetleri 250 kelime olmalıdır. Bu yazılarda belirtilen araĢtırma verilerinin bir bölümü daha önce baĢka bir yazıda iĢlendi ise, bu durum yazı gönderilirken mutlaka bildirilmeli ve ayrıca adı geçen yazıya kaynaklarda atıf yapılmalıdır. B. Derleme Makaleleri: Derleme makaleleri derginin yayın alanına giren güncel konuları içermelidir. Bu makaleler yazarlar tarafından önerilebilir veya çağrılı olarak istenebilir. Çağrılı derlemeler normalde derleme editor tarafından istenebilir, fakat derleme konusu ile ilgili uygun öneriler editöre gönderilebilir. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi x YAZARLARA BĠLGĠ C. Olgu Sunumları: Klinik değerlendirme, gözlem ya da bir baĢka açıdan özellik ve bilimsel önem taĢıyan, bir ya da birden çok olgunun özelliklerini sunan ve tartıĢan yazılardır. Olgu sunumları baĢlık sayfası, özetler, ana metin (giriĢ, olgu ve tartıĢma bölümlerinden oluĢur), kaynaklar, tablo/Ģekil/resim bölümlerini içerir; ana metin alt baĢlıkları yazı içeriğinin gerektirdiği biçimde düzenlenir. Olgu sunumlarının özetleri 150 sözcük olmalıdır. Ana metin bölümü (baĢlık sayfası, kaynaklar, tablo/Ģekil/resim hariç) 10 sayfayı geçmemelidir. D. Kısa AraĢtırma Raporu: Konusuyla ilgili önemli kuramsal ya da uygulama sorunlarına değinen özgün düĢüncelerin üretildiği ve tartıĢıldığı yazılardır. Özgün yazılar baĢlık sayfası, özetler, ana metin, kaynaklar, tablo/Ģekil/resim bölümlerini içerir; ana metin alt baĢlıkları yazı içeriğinin gerektirdiği biçimde düzenlenir. Özgün yazıların ana metin bölümü (baĢlık sayfası, kaynaklar, tablo/Ģekil/resim hariç) 10 sayfayı geçemez. E. Özel Bölümler: 1. Editöre mektuplar: Dergide yayınlanan yazılara iliĢkin değerlendirme ve eleĢtirileri içeren yazılardır. Mümkün olduğunca eleĢtirilen yazının yazar(lar)ınca verilen yanıtlar ile birlikte yayınlanır. Editöre mektuplar 5 sayfayı geçemez. 2. Toplantı haberleri/izlenimleri: Derginin yayın alanıyla ilgili konularda yapılmıĢ ya da yapılacak olan bilimsel toplantıları tanıtıcı yazılardır. 1 sayfayı geçemez. 3. Dergi haberleri: Derginin yayın alanıyla ilgili konularda yayınlanmakta olan bilimsel dergileri tanıtıcı yazılardır; 1 sayfayı geçemez. 4. Web siteleri tanıtımı: Derginin yayın alanıyla ilgili konulardaki web sitelerini tanıtıcı yazılardır; 1 sayfayı geçemez. 5. Kitap/tez tanıtımı: Derginin yayın alanıyla ilgili konularda yayınlanmıĢ bulunan kitapları/tezleri tanıtan yazılardır; 3 sayfayı geçemez. III- Yazı Düzeni Dergiye gönderilecek yazılar türlerine göre, baĢlık sayfası, Ġngilizce ve Türkçe özetler, ana metin, kaynaklar, tablo/Ģekil/resim bölümlerini içerir. Dergiye yayınlanması için gönderilen makalelerde aĢağıdaki biçimsel esaslara uyulmalıdır: Yazı Microsoft Word programında Times New Roman yazı stilinde 12 punto büyüklüğünde, siyah renkte, 1,5 satır aralığında hazırlanmalıdır. Kenarlardan 2,5 cm boĢluk bırakılmalıdır. Anatomik terimler Latincede yazıldığı gibi kullanılmalıdır. Günlük tıp diline yerleĢmiĢ terimler ise okundukları gibi Türkçe yazım kurallarına uygun olarak yazılmalıdır. Ġngilizce veya baĢka bir yabancı dildeki Ģekli ile yazılan terimler tırnak içinde belirtilmelidir. Yazının baĢlık sayfasında, yazının Türkçe ve Ġngilizce baĢlığı ve sayfa üstünde kullanılmak üzere boĢluklar da dahil 40 karakteri aĢmayacak Ģekilde Türkçe ve Ġngilizce kısa baĢlık önerisi bulunmalı. Ayrıca yazarların açık ad, soyadları akademik ünvanları ile birlikte yazılmalıdır. ÇalıĢmaların yapıldığı klinik, anabilim dalı/bilim dalı, enstitü ve kuruluĢun adı belirtilmelidir. BaĢlık sayfasında yazıĢmaların yapılacağı kiĢinin adı, yazıĢma adresi, elektronik posta adresi, telefon ve faks numaraları yer almalıdır. A. BaĢlık Sayfası: Yazının baĢlığı (sadece ilk kelimenin ilk harfi büyük olacak Ģekilde, kısaltmalara ait büyük harfler hariç), yazarların adı, ünvanları, çalıĢtıkları kurum ve yazıĢmalardan sorumlu yazarın yazıĢma adresi, telefonu, faksı ve e-postası yazılır. Yayın sisteme yüklenirken baĢlık sayfası ek dosya olarak ayrı yüklenmelidir. B. Ana Metin Bölümü: Yazının ana metni özetler ve anahtar sözcükler, giriĢ, yöntem, bulgular ve tartıĢma baĢlıkları içinde düzenlenir. Özetler ve anahtar sözcükler: Türkçe ve Ġngilizce olmak üzere iki dilde yazılır ve yazının baĢlığını da içerir. Özet 250 kelimeyi geçmemeli, çalıĢmanın ana noktaları olan amacını, hayvan ve örnek popülâsyonunu, metodunu ve önemli sonuçlarını, çalıĢmadan elde edilen çıkarımı klinik olarak uygulabilirliğini içermelidir. Yayını okumadan okuyucular için anlaĢılır olmalıdır ve özet içinde kaynaklara atıf yapılmamalıdır. Türkçe ve Ġngilizce özetler ayrı sayfalarda yazılmalı ve özetlerin sonunda her iki dilden en az 3, en çok 5 anahtar sözcük (keywords) yer alır. Anahtar kelimeler Index Medicus Medical Subject Headings (MeSH)'e uygun olmalıdır. Anahtar kelimeler için www.nlm.nih.gov/mesh/MBrowser.html adresine baĢvurulmalıdır. GiriĢ bölümünde yazının dayandığı temel bilgilere ve gerekçelere kısaca değinildikten sonra, son paragrafında amaç açık bir anlatımla yer alır. Yöntem bölümü gerekirse araĢtırma/hasta/denek grubu, araçlar, uygulama ve istatistik değerlendirme gibi alt baĢlıklara göre düzenlenebilir. Bu bölüm çalıĢmaya katılmayan birisinin de rahatlıkla anlayabileceği açıklıkta yazılmalıdır. Bulgular bölümü çalıĢmanın sonuçlarını özetler ve temel bulgular gerekirse tablo ve Ģekillerle desteklenir. TartıĢma bölümünde çalıĢmanın bulguları ilgili yurt içi ve yurt dıĢı çalıĢmaların sonuçları bağlamında tartıĢılır; genel bir gözden geçirmeyi değil, özgün bulguların tartıĢılmasını içerir. Yayın sisteme yüklenirken ana metin bölümü ana dosya olarak yüklenmelidir. C. TeĢekkür: Yazar(lar) gerekli gördüklerinde yazıya katkıları yazarlık düzeyinde olmayan, ancak belirtilmeyi hakettiğini düĢündükleri kiĢilere birkaç cümlelik kısa teĢekkür yazabilirler. Burada, teĢekkür edilen kiĢilerin katkıları (parasal ya da araç gereç desteği, teknik yardım gibi) açıklıkla belirtilmeli (örneğin; "bilimsel danıĢmanlık", "taslakta düzeltme", "veri toplama", "klinik araĢtırmaya katılma" gibi) yazılmalıdır. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi xi YAZARLARA BĠLGĠ D. KAYNAKLAR: Yayındaki bütün kaynaklar kullanılmalıdır. Makale içinde referans kullanma Ģekline örnekler. Makale içinde kaynaklar “(Yazar Soyadı, Tarih)”, “(Allan, 2000)” ve/veya “Yazar Soyadı (Tarih)”, “Allan (1999)” Ģeklinde yazılmalıdır. Kaynaklar grup halinde verildiğinde önce alfabetik olarak daha sonra tarih sırasına göre (kronolojik) sıralanmalıdır. 1.Tek yazarlı:→ Yazarın soyadı ve yayının yılı →Örn: (Allan, 2000a, 2000b, 1999); 2.Ġki yazarlı:→ Her iki yazarın soyadı ve yayının yılı →Örn: Allan ve Jones, (1999), 3.Üç yazarlı:→ ilk yazarın soyadı arkasından “ve ark.” ve yayının yılı →Örn: Kramer ve ark. (2010) have recently shown……. Makale sonunda kaynaklar “Yazar Soyadı, Tarih” alfabetik olarak sıralanmalıdır. Daha sonra gerekli ise tarih sırasına göre (kronolojik) sıralanmalıdır. Aynı yazara ait aynı yıl yayınlanmıĢ birden fazla referans varsa 'a', 'b', 'c', harfleri yayın tarihinin sonuna eklenmelidir Örn: (Allan, 2000a, 2000b, 1999). Kaynaklar metinde, tablolarda, tablo ya da Ģekil dipnotlarında parantez içinde gösterilir. Kaynakların yazımında, aĢağıdaki örnekler dikkate alınır. Makaledeki tüm yazarların ismi yazılır. Burada örneği verilmemiĢ kaynakların yazım kuralları için “Ortak kurallar”a baĢvurulur. Dergi adları Index Medicus‟taki biçime göre kısaltılır; burada bulunamayan bir dergi ise, kısaltılmadan yazılır. Makale için: Kankavi O, Ata A, Gungor O. 2007. Surfactant protein A and D in the genital tract of mares. Anim. Reprod. Sci. 98: 259-270. Yazar sayısı üçten fazla ise: Kale M, Yavru S, Ata A, ve ark. 2011. Bovine Viral Diarrhea Virus (BVDV) infection in relation to fertility in heifers. J. Vet. Med. Sci. 73: 331-336. Yazar kurum ise: The Brain Trauma Foundation. 2000. The American Association of Neurological Surgeons, The Joint Section on Neurotraumaand Critical Care. Role of antiseizure prophylaxiss following head injury. J. Neurotrauma. 17: 549553. Dergi eksayısı (supplementum): Ata A, Saatcı M, Gulay MS. 2009. Relationship between body condition score and fertility of Saanen goats under intensive conditions. J. Anim. Sci. 87 (E-Suppl. 2): 307, Quebec, Canada. Kitaplar, Kitap ise; Yazar bir kiĢi ise Tanrıdağ O. 1987. Afazi, 3rd ed. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, s. 100-110. Kitap bölümü ise: Aktekin B. 2008. Epileptik nöbetler. Bora Ġ, Yeni SN, Gürses C, ed. Epilepsi. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, s. 103-134. Tez ise: Ata A. 1997. Repeat Breeder ineklerde GnRH uygulaması ve döl verimi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Kaynak internetten sağlanmıĢ ise: Anonim. 2009. www.tugem.gov.tr/db/sud/sudweb/sazan-alabalik.doc. (EriĢim tarihi: 01.08.2009). Elektronik gazete ve dergi: Eyigör A, Çarlı KT, Ünal CB. 2004. Kümes hayvanlarının salmonella analizinde Real-Time PCR uygulaması. OrLab OnLine Mikrobiyoloji Dergisi.www.mikrobiyoloji.org/pdf /702040702.pdf. (EriĢim tarihi: 01.04.2004). Doğrudan yararlanılmamıĢ kaynaklar kesinlikle kullanılmamalıdır; kabul edilmiĢ tezler dıĢında yayınlanmamıĢ yapıtlar ve kiĢisel haberleĢmeler kaynak gösterilemez. Kaynakların doğruluğundan yazar(lar) sorumludur. Tablolar: Her bir tablo ayrı sayfaya basılarak, metin içinde geçtiği sıraya göre numaralandırılır. Her tablonun bir baĢlığı bulunur ve gerektiğinde (örneğin, tabloda geçen kısaltmalar) tablo altına açıklamalar yazılır. Her bir tablo ana metne baĢvurma gereği doğurmayacak biçimde anlaĢılır olmalıdır. Her tablodan metin içinde söz edilmelidir. Tablolar; 10 punto, 1 satır aralığı olarak hazırlanmalı ve tablolarda dikey çizgiler bulunmamalıdır. Metin tek satırlı, 12 fontlu, altı çizilme yerine italik olarak vurgulanmıĢ (URL adresleri dıĢında) ve tüm Ģekil, resim ve tablolar metnin sonunda ayrı sayfalarda gösterilerek, metin içinde atıf yapılmalıdır. Baskı için, resimlerin kaliteli kopyalarını ek dosya olarak gönderiniz. Gönderilen dosyanın boyutu çok fazla olur ise, sistem almayabilir. Böyle durumlarda yazıyı bölüp, diğer bölümleri ek dosya olarak tek, tek gönderebilirsiniz. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi xii YAZARLARA BĠLGĠ G. ġekil ve Resimler: Her Ģekil ayrı bir sayfaya profesyonel olarak çizilmeli, elle yapılmamalıdır. ġekil içindeki harfler, numaralar ve semboller net olmalı, baskı için küçültüldüğünde de okunabilir olmalıdır. ġekil ve resimler metin içinde geçtiği sıraya göre numaralandırılır; 127x173 mm ile 203x254 mm boyutlarında olmalıdır. Ġnternet ve cd ortamında gönderilecek olan resim, Ģekil, grafik ve tabloların çözünürlükleri en az 300 dpi olmalıdır. Eğer hasta(lar)nın fotoğrafı kullanılacaksa, ya hasta(lar) fotoğraftan tanınmamalı ya da hasta(lar) veya yasal olarak hasta(lar)dan sorumlu yakınından yazılı izin alınmalıdır. Yazar baĢka kaynaktan aldığı resim, Ģekil, grafik ve tablolar için telif hakkı sahibi kiĢi ve kuruluĢlardan izin almalı, gerekli izin belgelerini dergiye sunmalı ve yazı içinde kaynağını belirtmelidir. IV- Yazının Dergiye Gönderilmesi: Dergiye gönderilecek tüm yazıların gönderilmeden önce yazım kurallarına uygunluğu mutlaka son bir kez kontrol edilmelidir. Yazılar http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed web sayfası üzerinden online çevrimiçi olarak gönderilmelidir. Sisteme online kayıt olup makale yüklemesi basamaklar atlanmadan, sistemin yönlendirdiği Ģekilde yapılmalı ve makalenin değerlendirilme süreci buradan takip edilebilmektedir. Makale yükleme aĢamasında “Ana Metin Bölümü” (özetler ve anahtar sözcükler, giriĢ, yöntem, bulgular ve tartıĢma) tek dosya halinde kaynakların sonunda Ģekil, tablo ve resimleri içeren ana dosya olarak yüklenmelidir. Yazar ve kurum bilgilerini içeren “BaĢlık Sayfası” ise ek dosya olarak sisteme yüklenmelidir. Sistemde bulunan “müracaat ve yayın hakları devir formu” makaledeki yazarlar tarafından imzalanıp, scanner ile taranarak baĢvuru sırasında sisteme yüklenmeli veya e-posta yolu ile ([email protected]) adresine veya 0248 213 31 90 numaraya faks aracılığıyla gönderilmelidir. Formda ayrıca tüm yazarların makale ile ilgili bilimsel katkı ve sorumlulukları yer almalı, çalıĢma ile ilgili herhangi bir mali ya da diğer çıkar çatıĢması alanı varsa bildirilmelidir. Online Çevrimiçi sistemin dıĢında elektronik posta, normal posta veya faks ile gönderilen yazılar kabul edilmez. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi‟nde yayınlanan tüm yazılarda GörüĢ ve raporlar yazar(ların) görüĢüdür, Enstitü, Editörler, Yayın Kurulu veya Bilimsel DanıĢma Kurulu‟nun görüĢü değildir. Enstitü, Editörler, Yayın Kurulu veya Bilimsel DanıĢma Kurulu bu yazılar için herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Burada açıklanmayan diğer hususlar için “Uniform requirements for manuscripts submitted to biomedical journals” (Vancouver style) Ann Intern Med 1997;126:36-47 baĢlıklı yazı incelenmelidir. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi xiii INSTRUCTIONS TO AUTHORS I- Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute General Information: Mehmet Akif Ersoy University (MAKU) Journal of Health Sciences Intitute is the publication of MAKU Health Sciences Institute. It is published two times annualy. MAKU Journal of Health Sciences Intitute is a peer-reviewed scientific journal in which basic and clinical scientific articles in the field of medical sciences (veterinary, medicine, dentistry, nursing and sports sciences) are published. The language of the journal is both Turkish and English. Papers submitted to the journal should not have been previously published, accepted for publication or be in the process of evaluation for publication in any other journal. This rule does not apply to articles presented as bulletins in scientific meetings and whose summaries are published. In such cases, however, the name, date and place of the meeting in which the paper was presented should be notified. The format of the article should be in accordance with the rules of “Uniform Requirements for Manuscripts Submitted to Biomedical Journals: Writing and Editing for Biomedical Publication (http:/www.icmje.org/)”. On receipt of the paper by the Editorial Board, the paper is evaluated for compliance with the format rules and the authors are informed about the result in four weeks. In the event that the paper is not found to comply with the general publication principles of the journal from the standpoint of either technical characteristics or general scope, the paper is rejected. Alternatively, the author(s) may be asked to re-submit the paper in accordance with the writing requirements. Papers resubmitted are passed through a similar technical examination and, if found to comply with the rules, are passed on for peer review. The paper is sent, without the title, to two reviewers selected by the board, who then assess the paper for scientific content and format compliance. When necessary the Editorial Advisory Board can send the paper to third reviewers. The selection of reviewers is ultimately at the discretion of the editor, associate Editors and/or the editorial board. The appropriate reviewers can be selected from journal‟s international database of reviewers listing or, if needed; independent reviewers can be determined from inland or abroad. Thereafter the Editorial Advisory Board carries out the final editing, taking the reports of the reviewers into consideration, and, when necessary, communicating with the author(s). The Editor gives the final decision about the acceptance of the manuscript. The Editorial Board is authorized to publish the paper, return it for correction, or reject it. The assessment process involves research articles, case reports and original articles submitted to the journal. Other types of articles are evaluated directly by the Board. Papers submitted to the journal will not be returned whether they are published or not. The Editor and the Editorial Board have the right to reject, to require additional revision or to revise the format of manuscripts which do not follow the rules. The authors should inform the editorial board if they decide to withdraw the manuscript. The editor may consult editorial executive board about a manuscript if (s) he deems necessary. All the authors should submit a collectively signed statement that there is no conflict of interest regarding scientific contribution or responsibility. The association, establishment, and medication-material supply firms which have given financial, even partial, or material support to the research should be mentioned in a footnote. No fee or compensation will be paid for articles published in the journal. The Editorial Board assumes that the author(s) are obliged not to submit the paper to another journal before completion of the assessment process. In the “method” section of articles concerned with experimental research on humans or animals, a sentence showing that the informed consent of patients and volunteers has been obtained following a detailed explanation of the interventions carried out on them. In such studies, authors should clearly state the compliance with internationally accepted guidelines (1975 Helsinki declaration revised in 2002 http://www.wma.net/e/policy/b3.htm, Guide for the care and use of laboratory animals”-www.nap.edu/catalog/5140.html) issued by the Republic of Turkey Ministry of Health and published in the Official Journal dated 29 January 1993 number 21480 “Regulations Concerning Drug Research”, and other more recently published rules laid out in governing statutes. They should forward a copy of the Ethic Committee Approval received from the relevant institution. Standard abbreviations used in the text are written in full when first mentioned. In the use of drugs, the generic names should be written in their Turkish pronunciation spelling form. Measurement units are given according to the metric system; e.g. written as “mg”, no punctuation is used, in the case of extensions (,,) is used as a separator. Laboratory measurements are reported in International System Units (US; Systeme Internationale; SI). II. Types and Characteristics of Papers to be Submitted to the Journal A. Research Articles: These articles are prepared in full accordance with the writing style definitions given below, in which previously unpublished original research data are evaluated. The main text section of the research articles should include (Title, Introduction Materials and Methods, Results, Discussion and Conclusion) sections and (excluding title page, bibliography, tables/figures/pictures) should not exceed 20 pages. Abstract are limited to 250 words. If some parts of the research data given in these articles have previously been discussed in another paper, this must be notified without fail when sending the paper and, in addition, reference should be made to the relevant paper within the bibliography. Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute xiv INSTRUCTIONS TO AUTHORS B. Review Articles: Review Articles should cover subjects falling within the scope of the journal which are of active current interest. They may be submitted or invited. Invited reviews will normally be solicited by the Review's Editor, but suggestions for appropriate review topics may be sent to editör: C. Case Reports: These are articles which present and discuss the characteristics of one or more cases which have special features and scientific importance from the clinical evaluation, observation or other standpoint. Case presentations include the title page, summary, main text (includes introduction, case and discussion), bibliography, table/figure/picture sections; subtitles in the main text are organised according to the text content. Abstracts of the case presentations should have 150 words. The main text (excluding title page, bibliography, table/figure/picture) should not exceed 10 pages. D. Brief Reports: These are articles in which original ideas dealing with important theoretical or practical problems related to a specific subject are presented and discussed. Original articles include a title page, summary, main text, bibliography, table/figure/picture sections; subtitles in the main text are organised according to the text content. The main text of original articles (excluding title page, bibliography, table/figure/picture) should not exceed 10 pages. E. Special Sections: 1. Letters to the Editor: These articles include evaluation and criticisms of articles published in the journal. These are published together with the responses of the author(s) of the paper concerned where possible. Letters to the Editor may not exceed 5 pages. 2. Meeting news/notes: These articles introduce scientific meetings held or to be held on subjects within the scope of the journal. The paper may not exceed 1 page. 3. Journal news: These articles introduce scientific journals being published within the scope of the journal. The paper may not exceed 1 page. 4. Introduction of websites: These articles introduce websites relevant to the scope of the journal. These articles may not exceed 1 page. 5. Book/Thesis Section: These articles introduce books/theses published on subjects related to the scope of the journal and may not exceed 3 pages. III. Writing Style Papers to be submitted to the journal include the sections of title page, summary, main text, bibliography and tables/figures/pictures according to their types. A. Title Page: The title of the paper, names, titles and institutions of the authors, mailing address, telephone and, if any, fax and e-mail of the corresponding author are written. B. Main Text: The main text of the paper is organised under the subtitles of abstract and keywords, introduction, material and method, results and discussion: Abstract and Keywords: This is written in two languages, Turkish and English, and also includes the title of the paper. The abstract is consists of 250 words. The abstract should bring out the main points of the manuscript and should include the following information: objective, the animals or sample population involved, design, the materials and methods used, the main results, a brief conclusion and clinical relevance, where applicable. They should be comprehensible to readers before they have read the paper, and abbreviations and reference citations should be avoided. At the end of the abstract, at least 3, at most 5 keywords in both languages are included. In the introduction, following a brief statement of basic information and justifications which constitute the basis of the paper, the objective is clearly given in the last paragraph. If necessary, the “method” section may be organised according to sub-titles such as research/patient/ test group, instruments, application and statistical analysis. This section should be written with clarity so that a person not involved in the study may easily understand. Results summarize the findings of the study and, when necessary, basic findings are supported with tables and figures. In the discussion section, the findings of the study are discussed in the light of relevant national and international studies; this section includes discussion of original findings, not a general review. D. Acknowledgements: When considered necessary, author(s) may add brief acknowledgements in a few sentences to those whose contributions to the paper are not at author level but deserve to be mentioned. Here, the contributions of those acknowledged (e.g. financial or equipment aid, technical support etc) are clearly stated (e.g. “scientific counseling”, “editing of the draft”, “data collection”, “participation in clinical research” etc). E. Bibliographic References: Reference style, Text: All citations in the text should refer to: 1. Single author: the author's surname (without initials, unless there is ambiguity) and the year of publication; → Examples: (Allan, 2000a, 2000b, 1999), 2. Two authors: both authors' surnames and the year of publication; → Examples: Allan ve Jones, (1999), 3. Three or more authors: first author's surname followed by 'et al.' and the year of publication. → Examples: Kramer ve ark. (2010) have recently shown……. Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute xv INSTRUCTIONS TO AUTHORS Citations may be made directly (or parenthetically). Groups of references should be listed first alphabetically, then chronologically. References used are listed alphabetically according to authors' surnames (authors' surnames and the year of publication) “(Allan, 2000)” or “Allan (1999)” and shown in brackets in the text and tables or figure and table footnotes. The examples below are referred to in writing the sources; names are written in full in the case of all authors. „General Rules? are referred to for sources of which some example has been given here. List: References should be arranged first alphabetically and then further sorted chronologically if necessary. More than one reference from the same author(s) in the same year must be identified by the letters 'a', 'b', 'c', etc., placed after the year of publication. Examples: (Allan, 2000a, 2000b, 1999), Examples for bibliography: Journals: Number of authors is three or less: Kankavi O, Ata A, Gungor O. 2007. Surfactant protein A and D in the genital tract of mares. Anim. Reprod. Sci. 98: 259-270. Number of authors is more than three: Kale M, Yavru S, Ata A, et al. 2011. Bovine Viral Diarrhea Virus (BVDV) Infection in Relation to Fertility in Heifers. J. Vet. Med. Sci. 73: 331-336. Author is an institution: The Brain Trauma Foundation. 2000. The American Association of Neurological Surgeons, The Joint Section on Neurotrauma and Critical Care. Role of anti seizure prophylaxis following head injury. J Neurotrauma. 17: 549553. Supplement: Ata A, Saatci M, Gulay MS. 2009. Relationship between body condition score and fertility of Saanen goats under intensive conditions. J. Anim. Sci. 87 (E-Suppl. 2): 307, Quebec, Canada. Books Author(s) is a person: Tanrıdağ O. 1987. Afazi, 3rd ed. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, pp. 100-110. Book section Aktekin B. 2008. Epileptik nöbetler. Bora Ġ, Yeni SN, Gürses C, ed. Epilepsi. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, pp. 103-134. Dissertations: Ata A. 1997. Fertility and application of GnRH in Repeat Breeding cows. Ph.D. Thesis. Ankara Üniversity. Institute of Health Sciences, Ankara. Internet resources: Anonymous. 2009. www.tugem.gov.tr/db/sud/sudweb/sazan-alabalik.doc. (Date last accessed: 01.08.2009). Electronic journal and news: Eyigör A, Çarlı KT, Ünal CB. 2004. Kümes hayvanlarının salmonella analizinde Real-Time PCR uygulaması. OrLab OnLine Mikrobiyoloji Dergisi www.mikrobiyoloji.org/pdf /702040702.pdf. (Date last accessed: 01.04.2004). Sources which have not been directly referred to must not be used; unpublished works and personal correspondence other than accepted theses may not be shown as a source. The author(s) is responsible for the authenticity of the sources. F. Tables: Each table is printed on a separate page and numbered according to the sequence of referral within the text. Each table has a title and, when necessary, explanations are given under the table (e.g. abbreviations given in the table). Each table should be understandable without need for referral to the text. Each table should be referred to in the text. Each table should be prepared with 10 pt, single-spaced and vertical lines should not be drawn. Texts should be single-spaced with 12 pt and italicized-not underlined (except URL addresses); whole figures and tables must be given in separate sheets at the end of the manuscript and each table and figures should be cited in the text. For prints, authors should submit high quality figures as separate files. G. Figures and Pictures: Each figure should be drawn professionally on a separate page and should not be hand drawn. Letters, numbers and symbols within the figure should be clear and readable when downsized for printing. Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute xvi INSTRUCTIONS TO AUTHORS Figures and pictures should be numbered in accordance with the referral sequence in the text and have the dimensions of 127x173 mm and 203x254 mm. Pictures, figures and tables sent via the internet or in a CD should have a resolution of at least 300 dpi. If photographs of a patient, in any form, are used, patients should not be recognised and a specific signed permission statement from the patient or patient‟s legal guardian must be obtained. When the author(s) has used a picture, figure or table from another source, permission of the author must be obtained, the necessary printing permission document must be provided and the source referred to in the text. IV. Submission: Before submitting to the journal, a final check of compliance with the writing rules must be made. Papers should be sent online via the webpage: http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed.Once registered online, the authors should follow the instructions for submission electronically via the journal's online submission system without skipping any step, and upload their manuscript to the journal‟s system. The authors will be able to view the submission's progress through the editorial process by logging in to the journal web site. The main manuscript, (abstract and keywords, introduction, material and method, results and discussion) references and as follows figures, illustrations and tables with appropriate citations in the text should be uploaded as a single main file during the online submission to the system. Title page including information about the authors‟ name and affiliations should be uploaded to the system as a separate file. All authors should sign the “application and copyright transfer statement” form appearing in the system and the scanned copy of the form should be uploaded to the system during submission or should be sent via e-mail ([email protected]) or facsimile (+90 248 213 31 90) to the Editor. In this form each author acknowledges that he/she participated in the work in a substantive way and if there is any, all authors should state all potential conflicts of interest, including relevant financial interests, activities, relationships, and affiliations. Papers sent by e-mail, mail or facsimile or any means other than the online system will not be accepted. The opinions and reports in all articles published in the Journal of Health Science Institute are those of the author(s), and not of the Institute, Editors, Publishing Directors and Scientific Advisory Committee. Institute, Editors, Publishing Directors and Scientific Advisory Committee do not accept any responsibility whatever for these papers. For the issues that were not mentioned here, please refer to “Uniform requirements for manuscripts submitted to biomedical journals” (Vancouver style) Ann Intern Med 1997;126:36-47”. Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute xvii MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ (Mehmet Akif Ersoy University Journal of Health Sciences Institute) MÜRACAAT VE YAYIN HAKLARI DEVĠR FORMU (Application and Copyright Transfer Statement) Derginin kısaltılmıĢ adı: ”MAKÜ Sağ. Bil. Enst. Derg.” dir. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisinde yayınlanmak üzere göndermiĢ olduğumuz “………………………………………………………………………….” adlı Orijinal AraĢtırma / Research Articles ( ), Derleme / Review Articles ( ), Gözlem / Case Reports ( ), Editöre Mektup / Editorial Letter ( ), Diğer / Other ( ), (……………………………...……………….) ile ilgili olarak; The authors confirm the fallawing statements: 1-that there has been no duplicate publication or submission elsewhere of this work 2-that all authors have read and approved the manuscript, are aware of the submission for publication and agree to be listed as co-authors. 1-Bu makalenin/derlemenin bir kısmı ya da tamamı baĢka bir dergide yayınlanmamıĢtır. 2-Bu makale/derleme yayınlanmak üzere baĢka bir dergiye gönderilmemiĢtir. 3-Makale/derleme yayınlandıktan sonra tüm hakları Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisine devredilmiĢtir. 4-Tüm yazarlar makaleyi okumuĢ ve onaylamıĢtır. Yayınlanmak üzere dergiye gönderildiğinden haberdardır. 5-Tümü veya bir bölümü yayınlandı ise derginizde yayınlanabilmesi için gerekli iznin alındığını garanti ederiz. AĢağıdaki maddelerde belirtilen haklarımız saklı kalmak kaydı ile makalenin telif hakkını Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi‟ne devrettiğimizi taahhüt ve imza ederiz. a- Telif hakkı dıĢında kalan patent vb. bütün haklar, b- Yazarların ders, kitap gibi çalıĢmalarında makaleyi ücret ödemeksizin kullanabilme hakkı, c- Satmamak üzere kendi amaçları için makaleyi çoğaltma. Yazarlar / Author Name (tüm yazarlar tarafından imzalanacaktır) Ġmza / Signature Tarih / Date YazıĢma adresi / Corresponding author address: Telefon: E-mail: …….@.......................... Fax: (Form doldurulup imzalandıktan sonra; “Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi Editörlüğü, 15030-BURDUR” adresine yollayınız). This Form should be signed by all authors OR by the corresponding (or senior) author who can vouch for all co-authors. A scanned copy of the completed Form may be submitted online. Alternatively, the completed Form may be faxed to the relevant Editor: xviii MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index ĠÇĠNDEKĠLER / CONTENTS AraĢtırma Makaleleri / Research Articles Sayfa/Page Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular Özlem Özmen, Metin Koray Albay, Mehmet Halıgür, ġima ġahinduran 1-10 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi Necmettin Sarp Sevgisunar, ġima ġahinduran, Ramazan Adanır 11-18 Olgu Sunumları / Case Reports Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat Mehmet Halıgür, AyĢe Halıgür, Mesih Kocamüftüoğlu, Özlem Özmen 19-25 Efficacy of Secnidazole in the Treatment of Giardiasis in a Cat Giardiazisli Bir Kedide Secnidazolün Etkinliği Necmettin Sarp Sevgisunar, ġima ġahinduran, Ramazan Adanır 26-29 Derlemeler / Reviews Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Ayhan Ata 30-41 Çiftlik hayvanlarında davranıĢ ve refah iliĢkisi Farm animal behaviour and welfare relationship Aykut Asım AkbaĢ xix 42-49 xx MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 1-10 ARAġTIRMA MAKALESĠ / RESEARCH ARTICLE MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular Özlem Özmen1, Metin Koray Albay2, Mehmet Halıgür1, ġima ġahinduran2 1 Dpt. of Pathology, Mehmet Akif Ersoy University, Fac. of Veterinary Medicine, BURDUR, TURKEY Dpt. of Internal Medicine, Mehmet Akif Ersoy University, Fac. of Veterinary Medicine, BURDUR, TURKEY 2 Abstract: Aspergillosis is a serious fungal diseases and it affected all of the animals including birds. The aim of this study is to present clinicopathological findings of severe aspergillosis and treatment of the diseases in a pigeon flock. In this study, 1-1.5 month‟s old 17 pigeons from a flock of 85 presented with symptoms of respiratory distress, inappetence, torticollis, incoordination and 20% mortality were examined macroscopically and microscopically. At necropsy granulomatous lesions were observed mainly in air sacs and lungs. Microscopic examination of the squeeze preparation of the air sacs and lungs revealed the presence of typical conidiophores of an Aspergillus sp. Histopathologically, necrosis with heterophil leukocyte, lymphocyte, macrophage and giant cells were observed in the granulomatous lesions. Although severe nervous symptoms were observed there were no macroscopical lesions seen in brains and cerebellums, slight gliosis was diagnosed at histopathological examinations. Immunohistochemical examination of central nervous system for Newcastle Disease was negative. Fungal agents were demonstrated in lesions in lungs and air sacs with periodic acid Schiff (PAS) methods. After diagnosis the tiny house were ventilated remained pigeons without neurological but with general symptoms were treated with 10.3 mg/kg itraconazole and multivitamin complexes. Öz: Aspergillosis kuĢlar dâhil bütün hayvanları etkileyen bir mantar hastalığıdır. Bu çalıĢmanın amacı bir güvercin sürüsünde karĢılaĢılan Ģiddetli bir aspergillozis hastalığında klinik ve patolojik bulguların incelenmesidir. Bu çalıĢmada, solunum yolu problemleri, iĢtahsızlık, tortikollis, inkoordinasyon ve %20 mortalitenin olduğu, 85 hayvanlık bir sürüden 1-1.5aylık, 17 güvercin makroskobik ve mikroskobik olarak incelendi. Nekropside, hava keseleri ve akciğerlerde granülomatöz lezyonlar gözlendi. Akciğer ve hava keselerinden yapılan sürme preparatlarda tipik Aspergillus sp. konidioforları saptandı. Histopatolojik olarak granülomatöz lezyonlarda heterofil lökositler, lenfositler, makrofajlar ve dev hücreler gözlendi. ġiddetli sinirsel semptomlara rağmen beyin ve beyincikte makroskobik lezyon gözlenmedi, histopatolojik yoklamada hafif gliozis dikkati çekti. Merkezi sinir sisteminin Newcatle hastalığı yönünden yapılan immunhistokimyasal incelemesi negatifti. Fungal etken akciğer ve hava keselerinde periodic acid Schiff (PAS) method ile gösterildi. TeĢhisten sonra kümes havalandırıldı ve sinirsel semptomu olmayan ancak genel semptomu bulunan güvercinler 10.3 mg/kg itraconazole ve multivitamin kompleksleriyle tedavi edildi. Key words: Aspergillosis, symptoms, pigeon, treatment. Anahtar sözcükler: Aspergillosis, airsakkülitis, sinirsel semptomlar, güvercin, tedavi. airsacculitis, nervous YazıĢma Adresi: Prof. Dr. Özlem ÖZMEN Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Ġstiklal YerleĢkesi, 15030, BURDUR GeliĢ Tarihi: 13.02.2013 Kabul Tarihi: 29.04.2013 E-posta: [email protected] Tel: 0248 213 2170 Citation: Özmen Ö, Albay MK, Halıgür M, ġahinduran ġ. 2013. Clinicopathological findings on naturally occurring aspergillosis in pigeons. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 1 (1): 1-10. 1 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular Introduction Aspergillosis is a mycotic disease that affects many bird species. Although the term “aspergillosis” usually refers to pulmonary form, the disease may also manifest as systemic, ophthalmic or encephalitic syndromes (Chute and Richard, 1997). The most common cause of aspergillosis is Aspergillus fumigatus and A. flavus, the other causative agents are A. niger, A. terresus, A. glavucus (Clark et al., 1954; Beckman et al., 1994; Chute and Richard, 1997; Shivaprasad, 2002). Aspergillosis is a disease of economic importance in the poultry industry (brooder pneumonia), and is a frequent cause of respiratory disease in companion, aviary and free-ranging birds (Bauck, 1994; Shivaprasad, 2002). The disease may be chronic and insidious, or it may cause peracute death. Established aspergillosis infections are clinically challenging to resolve. Aspergillosis is occasionally described in pigeon flocks with one report listing a prevalence of 2.4%. Mouldy straw is a particularly common source of numerous fungal pathogens including Aspergillus sp. (Bauck, 1994). In systemic cases, lesions are typically found in lungs, air sacs, heart muscle, liver and abdominal viscera. Grossly, lesions in all areas are similar. A cream colored granuloma or plaque is present with or without grey or white “cotton- wool” mycelia masses (Bauck, 1994; Chute and Richard, 1997). Histopathological examination of granulomas generally shows a necrotic foci surrounded by macrophages, heterophils and giant cells, sometimes within a connective tissue capsule. Aspergillus sp. are among the three most common mycotoxigenic genera (Chute and Richard, 1997). The aim of this study was to describe pathological findings in naturally infected pigeons with pulmonary aspergillosis and neurological symptoms and treatment of this severe mycotic infection with itraconazole, improved environmental condition and multivitamin complexes. Material and Methods Seventeen 1-1.5 months‟ old pigeons from a flock of 85 were presented with symptoms of respiratory distress, opistotonus, torticollis, incoordination, and approximately 20% mortality. The birds were housed in a small tiny house as a very crowded flock. The environment was humid, airless, dusty and sunless. In addition to this bad condition, feed for cattle and sheep that contaminated with mould was also stored in this part of the tiny house together with the pigeons. Birds that different age and species including poultry were kept in same flock. Owner stated that he put the pigeons this place two weeks ago for to prevent winter cold. 2 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular Necropsy was performed and samples were taken from all organs. Tissues were fixed in 10% buffered formalin and processed routinely for light microscopy. Five micron thick sections were taken from paraffin embedded tissues and stained with Hematoxylin-Eosin (HE) and periodic acid Schiff (PAS). At the same time squeeze preparations of air sacs were also made. Brain samples were sent to Istanbul University, Veterinary Faculty, and Department of Pathology for to immunohistochemical examination for Newcastle Disease. After aspergillus diagnosis, remained birds without neurological symptoms in the flock were treated with 10.3 mg/kg itraconazole and multivitamin complexes for to modulate immune system. Itraconozole was given via the drinking water, every 24 hours during 14 days. At the same time the tiny house was aired, cleaned and enlarged. Results All of the 17 death pigeons were young and showed mild to severe neurological symptoms together with respiratory symptoms (Fig.1). Owner stated there were slight general symptoms like as depression at the remained birds. At necropsy, gross lesions were observed in air sacs and lungs. Thick, yellow cheese-like deposits and plaque formations were seen on the air sacs and lungs of all of the 17 pigeons (Fig.2). In four pigeons, yellowish- white foci were seen on peritoneum and mesenterium. Fig.1. A pigeon with neurological symptoms suffer from Aspergillosis. 3 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular Fig.2. Numerous granulomatous lesions on air sacks (arrows). Microscopic examination of the squeeze preparations of air sacs revealed the presence of typical conidiophores of an Aspergillus sp. Histopathological lesions were located mainly in air sacs and lungs. In air sacs membranes severe hyperaemia, oedema, heterophil leukocyte, lymphocyte, plasmacyte and epitheloid macrophage infiltration were observed in some pigeons. The pleural and subpleural spaces were markedly thickened with infiltrates of large numbers of heterophils and moderate numbers of lymphocytes, macrophages, and plasmacytes admixed with fibrin and homogenous proteinic material. Typical lesions in lungs were characterized by granulomatous inflammation with necrosis, hemorrhage and fungal elements in the centre of granulomas that were locally invasive in PAS stained sections. They were scattered throughout the pleura and subjacent lung tissue. Many of the granulomas had either heterophilic centers or central necrosis. Multinucleate giant cells were readily seen in granulomas (Fig.3). Fungal elements were demonstrated with PAS methods in granulomas as red filamentous structures (Fig. 4). Moderate numbers of fungal elements were present in granulomas. At the histological examination, branched hyphae morphologically similar to Aspergillus sp. were detected in the air sacs and lungs in PAS stained sections. Hyphae aligned themselves in a radial pattern around the beads fixed in alveoli. The involved alveoli and bronchiolar luminae were filled with heterophil leukocytes and necrotic including nuclear debris. There were no prominent reaction at the brain and cerebellum except slight gliosis at the microscopical examination. Immunohistochemical examination of brains for Newcastle Disease was negative. 4 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular After improvement of the environment and 2 weeks itraconazole - multivitamin treatment, all of the general symptoms were recovered and no new neurological symptoms were observed. Fig.3. Multinucleate giant cells (arrows) in the granulomatous lesion in lungs, H.E. Bar= 100 m. 5 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular Fig.4. Demonstration of fungal elements in granulomas in lungs, PAS. Bar= 100 m. Discussion Aspergillosis is a spectrum of disease of humans and animals caused by members of the genus Aspergillus. These include mycotoxicosis due to ingestion of contaminated foods, allergy and sequel to the presence of conidia, colonization without extension in performed cavities and debilitated tissues, invasive, inflammatory, granulomatous, necrotizing disease of lungs and other organs and rarely systemic fatal disseminated disease. The type of disease and severity depend upon the physiologic state of the host and the species of Aspergillus involved (Chute and Richard, 1997; Jones et al., 1997). Aspergillosis occurs as an acute disease with high morbidity and mortality rates in young birds (Chute and Richard, 1997; Clark et al., 1954). In this study, especially young pigeons were affected from the disease and possible cause of the disease was overcrowded flock, contaminated food and humid environment. While young birds died from the illness, the old ones recovered after improving the environment and treatment. Healthy birds can generally withstand exposure to a high concentration of spores. Aspergillosis infections are generally divided into local and systemic diseases. Lesions frequently originate in one system or area and later advance into adjacent organs and systems 6 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular as the disease progresses. Acute cases occur when spores germinate in a particularly vital area or when multiple lesions germinate at once. Air sac infections in mature birds may progress for weeks, or can induce granulomas that are present for months (Bauck, 1994). Although the lesions were mainly localized in air sacs the disease was acute and combined neurological symptoms, the mortality rate was high in this case. Severity of the disease in this study attributed the rabid environmental change and bad management. Avian aspergillosis usually affects pulmonary system. For that reason, the disease is also known as mycotic pneumonia and brooder pneumonia (Chute and Richard, 1997). However, reports about the encephalitic or meningoencephalitic aspergillosis in poultry are also present (Alexandrov et al., 2001; Raines et al., 1956). Raines et al. (1956) were firstly described encephalitic aspergillosis in turkeys. They observed necrotic foci in the cerebrum and cerebellum in naturally infected 18-days-old poults. The same authors also described that the typical lesions on the air sacs, lungs, livers, kidneys and serous surface of the small intestines. Aspergillus sp. has common mycotoxins and toxins can cause necrosis in brain. Some toxins of Aspergillus sp. are immunosuppressive (Chute and Richard, 1997). Although the nervous symptoms were present in this study there were no prominent lesions in brain or cerebellum. The possible cause of these nervous symptoms was attributed to toxins of the agent. High mortality was also attributed to immunosupperative effect of the toxins. Aspergillus commonly grows in damp soils, decaying vegetation, organic debris and free grains. High numbers of spores (called conidia) are released in to the atmosphere and are inhaled by humans, birds and other animals. These spores travel through the upper respiratory tract to the lungs. If the spores colonized the lungs, the fungi may be disseminated to the other parts of the body and disease often leading to death occurs (Powel et al., 1994; Wobeser, 1997). The diagnosis can be confirmed by demonstration of the characteristic organisms with their slender dichotomously branching septate hyphae, in tissue section (Chute and Richard, 1997; Jones et al., 1997; Marks et al., 1994). In this study, similar findings were observed and they were suggested that transmission of infection by inhalation. The diagnosis was made on microscopic examination of the squeeze preparations of air sacs and characteristic histopathological findings. Morphology of the agents was similar to those in previous studies (Chute and Richard, 1997; Pal, 1992). Aspergillus is ubiquitous, and the infections should always be considered to occur secondarily to an immunosuppressive event. It has been suggested that healthy birds exposed 7 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular to high concentrations of spores are generally resistant to infections, while immunocompromised hosts exposed to small concentrations of spores are frequently infected. Factors that influence the susceptibility of a bird to aspergillosis include shipping, overcrowding, malnutrition, poor ventilation, very young or old age, antibiotic therapy, corticosteroid administration, respiratory irritants or concomitant disease. The type of disease induced by aspergillosis is thought to be dependent on the source and number of spores contacted and the general condition of the bird (Chute and Richard, 1997). This study also showed that the environment is very important for mycotic infections and the disease is usually affected young ones and together with antifungal treatment, immunostimulation and improving the environment can be effective for treatment of aspergillosis. Vitamins are organic trace nutrients that have either cofactor or hormone functions in the body (Roudybush, 1996). Studies done for several years have confirmed that vitamins are necessary for the proper functioning of the immune system. The action of immune system has been shown to be undetermined by a variety of nutrient deficiencies. Supplementation with higher than normal levels of certain vitamins (e.g. vitamin A ad vitamin E) has been shown to enhance the immune competence of poultry. Stress has been shown to increase the need for a number of vitamins, especially vitamin C (Jordan and Pattison, 1999). Dietary manipulations of some nutrients result in immunoregulatory consequences due to the participation of the nutrient or its products in communication within and between leukocytes (Klasing, 1997). For the treatment general supportive measures are indicated in very sick patients which must be kept in a quite, warm, clean and dry environment. Immuno-stimulants have been used for respiratory system infections (Wobeser, 1997). This study also showed that vitamins are effective to immununodulation and they can be used for preventive aim and supportive treatment of fungal infections together with antifungal drugs and improved environment. The diversity of immune failure suggests that many lines of immunity are implicated in the Aspergillus elimination process. Non specific immunity plays a major role in the defense against Aspergillus fumigatus, including three major lines; anatomical barriers, immune system and phagocytic cells (Aldebert et al., 2001). The evidence of rodlet layer in conidia of aspergillosis may play an important role in the physiopathology of the disease in eliminating the neutrophils and macrophages of hosts on the early stage of the infection in mammalians (Shibuya et al., 1999). The respiratory tract plays a significant role; toxins and immunity are also important factors (Chute and Richard, 1997). The pathogenesis of 8 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular aspergillosis in birds is poorly understood but possible physiopathology may be similar. In this study, while severely affected bird died, but the birds on early and general symptom stage were recovered by antifungal drug, supportive immunomodulatory treatment together with environmental improvement. Aspergillosis is not contagious (it will not spread from bird to bird) agent commonly grows in damp soils decaying vegetation, organic debris, and feed grains. High numbers of conidias are released in to the atmosphere and inhaled by humans, birds, and other animals. Failure to maintain clean environment often leads to severe outbreaks (Friend and Franson, 1999). Numerous antifungal drugs were reported for treatment of the disease but generally an effective therapy for avian aspergillosis in severely affected bird is not available (Chute and Richard, 1997). Changing the environment and administering supportive treatment with multivitamin complexes together with antifungal treatment were found effective in aspergilllosis in pigeon in this study. References 1. to industrial application. Plenum Press, New York. Aldebert A, Pinel C, Brion JP, Ambrose- pp. 380. Thomas P, Grillot R. 2001. Invasive pulmonary 7. aspergillosis. Press Medicale. 25: 1258-1264. 2. BW Ritchie, GJ Harrison, LR Harrison, (Eds.), Marks SL, Stauber EH, Ernstrom SB. Avian 1994. Aspergillosis in an ostrich. JAVMA. 204: 3. Alexandrov M, Vesselinova A. 1973. Durch Aspergillus fresenius bei 8. Principles and Application, report. JAVMA. 129: 435-436. 9. 20: 304-309. in a caged Chute HL, Richard JL. 1997. Fungal infection. In: BW Calnek, HJ Barnes, CW Beard, Pal M.1992. Disseminated Aspergillus infection Raines TV, Kuzdas CD, Winkel FH et al. 1956. Encephalitic aspergillosis in turkeys- a case truthühnern verursachte meningoenzephalitis. Zbl. Vet. Med B. terreus Medicine: Florida: Wingers Publishing Inc. pp. 1000-1004. 784-785. 4. Bauck L. 1994. Diseases Etiologies. In:, LR McDougald, and YM Saif, (Eds.), Disease of pigeon. Poultry. 9th Ed. Iowa: Iowa State Univ. Press. pp. Mycopathologia. 3: 137-139. 351-360. 5. Beckman BJ, Howe CW, Trampel DW, et 10. al. 1994. Aspergillus fumigatus keratitis with Roudybush, T. 1996. Nutrition. In: WJ Rosskopf, RW Woerpel (Eds.), Disease of Cage and intraocular invasion in 15-day-old chicks. Avian Aviary Birds, Maryland :Williams and Wilkins, pp. Dis. 38: 660-665. 222-225. 6. Powell KA, Renwick A, Peberdy JF. 1994. The genus Aspergillus from taxonomy and genetics 9 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 Clinicopathological Findings on Naturally Occurring Aspergillosis in Pigeons Güvercinlerde Doğal Olarak ġekillenmiĢ Aspergilloziste Klinikopatolojik Bulgular 11. 15. Clark DS, Jones EE, Crowl WB, et al. Jones TC, Hunt RD, King NW. 1997. 1954. Aspergillosis in newly hatched chicks. Disease caused by fungi. In: Veterinary Pathology, JAVMA. 124: 116-117. Lippincott Williams & Wilkins, Baltimore. 12. 16. Shibuya K, Takaoka M, Uchida K, et al. Spira A. 1996. Disorders of the respiratory 1999. Histopathology of experimental invasive system. In: WJ, Rosskopf, RW Woerpel (Eds.) pulmonary aspergillosis in rats: Pathological Disease of Cage and Aviary Birds., Maryland: comparison of pulmonary lesions induced by Williams & Wilkins, pp. 422-424. specific virulent factor deficient mutants. 17. Microbial Pathogen. 3: 123-131. 13. Friend M, Franson Jordan FTV, Pattison M. 1999. Nutritional Disorders. In: Poultry Disease, Saunders, London. JC. 1999. 18. Aspergillosis. In: Field Manual of Wildlife Wobeser GA. 1997. Aspergillosis. In: Disease of Wild Waterfowl. Plenum Press, New Diseases. US Department of the Interior, US York, pp. 95-101. Geological Survey. pp. 129133. 14. 19. Shivaprasad HL. 2002. Aspergillosis. In: Pathology Conference of on Birds. Gross CL Davis Morbid nutrition and infectious disease. In: BW Calnek Foundation Anatomy Klasing KC. 1997. Interaction between (Ed.), Diseases of Poultry, Iowa: Iowa State of University Press, pp. 73-74. Animals, AFIP, Washington DC. April: 8-12. 10 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 1-10 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 11-18 ARAġTIRMA MAKALESĠ / RESEARCH ARTICLE MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi Necmettin Sarp Sevgisunar1, ġima ġahinduran1, Ramazan Adanır2 1 Dpt. of Internal Medicine, Mehmet Akif Ersoy University, Fac. of Veterinary Medicine, BURDUR, TURKEY 2 Dpt. of Parasitology, Mehmet Akif Ersoy University, Fac. of Veterinary Medicine, BURDUR, TURKEY Abstract: Severe diarrhea, ruffled feathers and lack of appetite were diagnosed in a budgerigar flock and totally 35 birds had died within last 2 weeks. Birds were captived in two rooms and there was a corridor separating them. Fresh faecal samples collected from both of sections. Native method and zinc sulphate flotation methods were used to diagnose Giardia sp. and Eimeria sp., respectively. After examination, Giardia psittaci was diagnosed in 8 of 10 samples from one section and Eimeria dunsingi was diagnosed in 7 of 23 samples from another section. Birds with giardiasis treated with metronidazole for 5 days (800 mg/L) in drinking water and birds with coccidiosis treated with toltrazuril 1.5 ml for 1 lt, 2 days by in drinking water. Öz: Bir muhabbet kuĢu sürüsünde Ģiddetli ishal, kabarmıĢ tüyler ve iĢtahsızlık problemleri teĢhis edildi ve son 2 haftada 35 kuĢ ölmüĢtü. KuĢlar bir koridorun ayırdığı iki ayrı odada besleniyorlardı. Her iki bölümden de taze dıĢkı örnekleri toplandı. Giardia sp. ve Eimeria sp. teĢhisi için sırasıyla natif ve çinko sülfat flotasyon metotları kullanıldı. Muayene sonrasında, bir bölümden alınan 10 numunenin 8‟inde Giardia psittaci teĢhis edilirken, diğer bölümden alınan 23 örneğin 7‟sinde ise Eimeria dunsingi teĢhis edildi. Giardiasis görülen kuĢların içme sularına 5 gün boyunca 800 mg/L dozunda metronidazole ve coccidiosis görülen kuĢların içme sularına 2 gün boyunca 1 litreye 1.5 ml %2,5 toltrazuril eklenerek tedavi edildi. The purpose of this study was to determine the treatment of Giardia and Eimeria infections in budgerigars and prophylaxys in Turkey. ÇalıĢmanın amacı Türkiye‟de muhabbet kuĢlarında Giardia ve Eimeria infeksiyonlarının tedavisi ve profilaksisini belgelemektir. Key words: Budgerigar, Eimeria dunsingi, Giardia psittaci, treatment. Anahtar sözcükler: Muhabbet kuĢu, dunsingi, Giardia psittaci, sağaltım. YazıĢma Adresi: ArĢ. Gör. Necmettin Sarp SEVGĠSUNAR Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Ġç Hastalıkları AD, Ġstiklal YerleĢkesi, 15030, BURDUR GeliĢ Tarihi: 21.03.2013 Eimeria Kabul Tarihi: 18.04.2013 E-posta: [email protected] Tel: 0248 213 2208 Citation: Sevgisunar NS, ġahinduran ġ, Adanır R. 2013. Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in budgerigar colonies. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 1 (1): 11-18. 11 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi Introduction Giardia spp. is a protozoan that has been reported in budgerigars (Melopsittacus undulatus) with morphological differences to those parasiting mammals mostly Giardia psittaci (Acosta et al., 2009). Giardia infections have been described in aviary birds (Filippich et al., 1998; Fudge and McEntree, 1986), but most reports have examined symptomatology rather than transmission potential. Although Giardia spp. typically found in birds, such as G. ardeae and G. psittaci, it does not cross the host class boundary (Erlandsen et al., 1991; Filippich et al., 1998) and, some G. duodenalis-like organisms observed in birds (Gallagher et al., 1995) do warrant further consideration. Diagnosis can be made by visualizing the trophozoites on a direct fecal smear or by a positive Giardia antigen ELISA test. Treatment involves the administration of metronidazole (Greenacre, 2003). Coccidiosis is a disease caused by parasites of the genus Eimeria and Isospora belonging to the phylum Apicomplexa with a complex life cycle, affecting mainly the intestinal tract of many species of mammals and birds (Peek and Landman, 2011). The disease can cause hemorrhagic diarrhea, depression, emaciation, weight loss and sometimes death (Hiepe and Jungman, 1983; Levine, 1985; Mimioglu et al., 1969). Species of coccidial agents that diagnosed in aviary birds are Eimeria dunsingi, E. haematodi, Isospora psittaculae, I. serini and I. lacazei (Black et al., 1997; Inci, 2001; Ritchie et al., 1994). For diagnosis faeces collected from live birds or at necropsy can be examined directly for oocysts or by first concentrating oocysts by flotation using standard zinc sulphate or Sheather‟s sugar (Yabsley, 2008). Materials and Methods Twelve budgerigars from a group of 210 animals were brought to the Veterinary Medical Teaching Hospital from a breeding budgerigars flock in Burdur province with diarrhea, ruffled feathers and lack of appetite. The breeding flocks were visited by the veterinarian of the Veterinary Teaching Hospital of the Faculty of Veterinary Medicine, University of Mehmet Akif Ersoy. Birds were captived in two separate rooms and there was a corridor between them. In one of the rooms (2x3 m² approximately) nearly half of the birds (n= 110) were bred free. These birds were aged between 6-10 months. In the other room, rest of the birds (n= 100) were placed in small cages individually as pairs and they were between 1-2 years old. However, in both sections mice were seen and their nest box contained excessive loose MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 12 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi droppings and not given importance to hygiene rules. Also an aquarium was used to create moisture. According to the history taken from the owner, the birds suffered from the disease and totally 35 birds had been died within last 2 weeks (22 birds from free room and 13 birds from cages). Fresh faeces samples collected from both of rooms and numbered same with cage numbers. Samples from free breeding room defined as “free room”. Twenty three of caged room and 10 of free room (in total 33) fresh faeces samples were collected for parasitological examination. All faecal samples were examined by native technique and centrifuge flotation method in ZnSO4 solution for initial diagnosis (MAFF, 1986). After examination a solution of 2.5% potassium dichromate was added to the faeces containing oocysts and mixed to homogenize. This mixture was filtered and stored in a petri dish at room temperature for sporulation. Identification of the oocyst was made according to morphological characteristics (Inci, 2001; Levine and Ivens, 1986). Direct smear examination were conducted from faecal samples containing Giardia cysts and trophozoites under the microscope after stained by Giemsa. Results After examination, Giardia psittaci was diagnosed in 8 of 10 samples from “free room” and Eimeria dunsingi was diagnosed in 7 of 23 samples from numbered cages. After completed sporulation, the morphological characteristics of oocysts and sporocysts were identificated. According to this, the oocysts were distinctly ovoid and outer layer were colourless or slight brown, inner layer were colourless or slight blue. They were measured at 25 to 33 µm. Sporulated oocysts were 12.5 to 15 x 7.5 to 10 µm in diameter (mean 14 x 9 µm). The sporocysts contained two sporozoites arranged head-to-tail. The sporozoite nuclei were located centrally next to a single large refractile granule. According to this data, only one Eimeria spp. was diagnosed in birds and it was very pathogenic Eimeria dunsingi (Figures 1 and 2). Trophozoites and cysts of Giardia species were detected in the same faecal samples. Cysts of parasites can be seen particularly with native preparations. However nucleus and parts of non-resorbed filament may be visible in stained preparations. 13 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi Figure 1. Unsporulated Eimeria dunsingi oocyst in budgerigar ġekil 1. Muhabbet kuĢunda Eimeria dunsingi’nin sporlanmamıĢ oocysti Figure 2. Sporulated Eimeria dunsingi oocyst in budgerigar ġekil 2. Muhabbet kuĢunda Eimeria dunsingi‟nin sporlanmıĢ oocysti 14 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi Cysts are elliptical with a thin and, smooth cyst wall where contain two to four nuclei, two slender, linear intracytoplasmic flagella and two thick, comma-shaped median bodies. This cyst measures 4.04-5.55 µm long, 6.06-7.57 µm wide. Trophozoites are dorsoventrally flattened, possess eight flagella, and have an adhesive disc on the ventral surface. They possess a claw-hammer-shaped median body, similar to other members of the genus. Trophozoites measures 10.1 µm to 15.15 µm long by 4.04 µm to 6.06 µm wide. Giardia psittaci differs with Giardia duodenalis of mammals by lacking a ventrolateral flange and thus having no marginal groove bordering the anterior and lateral borders of the adhesive disc. According to these results remained birds in the free room were treated by metronidazole for 5 days (800 mg/L) in drinking water. Birds with Eimeria dunsingi were treated by toltrazuril 1.5 ml for 1 lt, 2 days by in drinking water. Discussion Giardia infections have been reported in budgerigars (M. undulates) associated with diarrhoea and death, especially in young birds (Box, 1981; Scholtens et al., 1982). Giardia infection can affect all age groups, but young birds are more susceptible and high mortalities can occur in budgerigars‟ nestlings. Giardia sp. is commonly found in the faeces of asymptomatic adult budgerigars (Panigrahy et al., 1979). Adult birds may have no signs but can continue to excrete infectious cysts (Scholtens et al., 1982). Asymptomatic birds may intermittently shed the parasite (Panigrahy et al., 1979). Many clinically affected psittacine birds are fed marginal diets, are maintained in overcrowded, hygienically unsanitary conditions or they are heavily inbred. Birds that recover from an infection are susceptible to re-infection which indicates that a long-lasting protective immune response does not occur with infection (Greiner and Ritchie, 1994). In this study more deaths occurred in free room where younger birds were there. In these birds Giardia psittaci was diagnosed. The results of the studies about the Giardia species in budgerigars are similar to our result. Therefore this parasite was called Giardia psittaci (Figure 3). Birds in this section captived as free in 2x3 m2 room that contained excessive moisture and loose droppings. In this room nearly 110 birds were maintained. Treatment with metronidazole in drinking water was effective in controlling mortality. 15 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi Figure 3. Giardia psittaci cyst in budgerigar ġekil 3. Muhabbet kuĢunda Giardia psittaci kisti On the other hand in birds that were individually placed in small cages as pairs, Eimeria dunsingi was identified. The only coccidia known to be pathogenic for budgerigars is E. dunsingi (oocysts ovoid, colorless, without micropyle, 33x24µm) (Greve, 1996). Eimeria dunsingi is a very pathogenic Eimeria species and found in parrots and budgerigars. The agent localized in anterior part of the guts (Inci, 2001). Clinical coccidiosis is associated more with young birds, even nestlings, than it is with adults, which are more resistant. However, this age resistance is a relative matter, and clinical coccidiosis leading to fatalities is also known among adult birds (Greve, 1996). Preventing crowding or stress may be more effective approaches to reduce or prevent outbreaks of coccidiosis in free-ranging birds (Yabsley, 2008). In this study birds with coccidiosis were aged between 1-2 years old. They were older than birds with giardiasis. These birds were treated by toltrazuril, 1.5 ml for 1 lt, 2 days by in drinking water. Treatment with toltrazuril was also effective in controlling mortality. To minimise faecal-oral transmission, metal wire-floored cages recommended reducing faecal access. To avoid faecal contamination, feed and water containers were elevated. Aquariums removed from both section and all areas susceptible to moisture kept dry. To avoid the crowd, the number of cages increased. For rodent control, the food sources, water, and items that provide them shelter, were removed. Holes were closed inside and 16 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi outside the rooms to prevent entry by rodents. Potential rodent food sources and nesting sites were cleaned up. As a result, our results showed that insufficient hygiene, crowded colonies, infected feed and water containers, and poor quality food factors can play important role in budgerigar colonies‟ health. Giardia psittaci infection can occur mostly in young budgerigars, while E. dunsingi infection can occur in adult budgerigars. Metronidazole can be effective for treatment of G. psittaci and toltrazuril can be effective for treatment of E. dunsingi in budgerigars. After treatments, all of birds recovered and death stopped. The aim of this study is to examine parasitological findings of simultaneous infection by E. dunsingi and G. psittaci in budgerigars, treatment and prophylaxis of the disease. References 1. Acosta GI, Soto CJ, Cruz E. 2009. chicks, ducklings, budgerigars, Mongolian budgerigars gerbils and neonatal mice with Giardia ardeae, (Melopsittacus undulatus) in Cuba. Red Vet. 10: Giardia duodenalis, Giardia psittaci and Giardia 6. muris. Int. J. Environ. Health Res. 1: 144-152. Presence 2. of Giardia spp. on Inci A. 2001. Hindi, kaz, ördek ve 8. Mimioglu M, Goksu K, Sayın F. 1969. kuĢlarda Coccidiosis. Dinçer S, ed. Coccidiosis. Veteriner ve tıbbi protozooloji II. Ankara: Ankara Izmir: Türkiye Parazitoloji Derneği Yayın No. Universitesi Basımevi. 17: 177-199. 9. 3. 1998. Giardia infection in budgerigars. Aust. Vet. J. 76: Black SS, Steinohrt LA, Bertucci LB, et Filippich LJ, McDonnell PA, Munoz E, et al. al. 1997. Encephalitozoon hellem in budgerigars 246-249. (Melopsittacus undulatus). Vet. Pathol. 34: 189- 10. 198. (MAFF). 4. Levine ND. 1985. Veterinary Ministry of Agriculture, Fisheries and Food 1986. Parasitological London: Laboratory Manual of Veterinary Techniques References protozoology, 1st ed. Ames, Iowa: Iowa State Book, 418. Univ. Press, pp. 130-218. 11. 5. Giardiasis: syndromes, diagnosis and therapy. Proc. Box ED. 1981. Observations on giardia Fudge AM, McEntree of budgerigars. J. Protozool. 28: 491-494. Assoc. Avian Vet. 155-164. 6. 12. Levine ND, Ivens V. 1986. The L. 1986. Avian Panigrahy B, Grimes JE, Rideout MI, et al. Coccidian parasites (protozoa, apicomplexa) of 1979. Zoonotic diseases in psittacine birds: apparent artiodactyla. Illinois Bio. Monogr. 55. Urbana increased occurrence of Chlamydiosis (psittacosis), and Chicago: Illinois University Press. Salmonellosis, and Giardiasis. JAVMA. 4: 359-361. 7. 13. Erlandsen SL, Bemrick WJ, Jakubowski Gallagher AN, Gartrell BD, Upcroft JA. 1995. W. 1991. Cross-species transmission of avian Pathogenic Giardia isolated from a wild-trapped sulfur- and mammalian Giardia spp.: inoculation of crested cockatoo (Cacatua galerita). In: Proceedings of 17 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 Giardia psittaci and Eimeria dunsingi in Budgerigar Colonies Muhabbet KuĢu Kolonilerinde Giardia psittaci ve Eimeria dunsingi the Australian Committee of the Association of Avian18. Veterinarians, Dubbo, pp. 267-268. 14. Peek HW, Landman Scholtens RG, New JC, Johnson S. 1982. The nature and treatment of Giardiasis in parakeets. WJM. 2011. JAVMA. 180: 170-173. Coccidiosis in poultry: anticoccidial products, 19. vaccines and other prevention strategies. Vet. Rosskopf WJ, Woerpel RW, ed. Diseases of cage and Quart. 3: 143-161. aviary birds. 3rd ed. Baltimore: William & Wilkins, pp. 15. 613-619. Greenacre CB. 2003. The avian patient. Greve JH. 1996. Gastrointestinal parasites. Ballard B, Cheek R, ed. Exotic animal medicine 20. for the veterinary technician. Basım yeri Blackwell Thomas NJ, Hunter DB, ed. Parasitic diseases of wild Publishing, pp. 5-29. birds. Singapore: Wiley-Blackwell, pp. 162-180. 16. 21. Ritchie BW, Harrison GJ, Harrison LR. Yabsley MJ. 2008. Eimeria. Atkinson CT, Hiepe T, Jungman R. 1983. 1994. Avian medicine: Principles and application. Veterinärmedizinische protozoologie. Lehrbuch der Lake Worth, FL: Wingers Publishing Inc, pp. 482- parasitologie band 2, Stuttgart, New York: Gustav 521. Fischer Verlag. 17. Greiner EC, Ritchie BW. 1994. Parasites. Ritchie BW, Harrison GJ, Harrison LR, ed. Avian medicine: Principles and application. Florida: Wingers Publishing Inc., pp. 1007-1029. 18 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 11-18 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 19-25 OLGU SUNUMU / CASE REPORT MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat Mehmet Halıgür1, AyĢe Halıgür2, Mesih Kocamüftüoğlu3, Özlem Özmen1 1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji AD, BURDUR, TÜRKĠYE Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Anatomi AD, BURDUR, TÜRKĠYE 3 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Doğum ve Jinekoloji AD, BURDUR, TÜRKĠYE 2 Abstract: In this study, bilateral congenital hydrosalpinx in a goat was evaluated pathomorphologically and gynecologically. Material was obtained from the Antalya slaughterhouse. Macroscopically, both fallopians tubes were exteremely enlarged with serous fluid. The wall of the salpinx was became thiner, tube was strained due to fluid. Salpinxs were filled with clear, serous and totally 50 cc fluid. While the widthness of the right follapian tube was changing 14.56–16.87 mm in diameter, length was measured 71.53 mm. The left ones widhtness were changing 1.17–12.06 mm in diameter and legngth was measured 45.75 mm. Obstructions were observed where the righ tuba uterina connected the cornu uterina 29.32 mm, and the left tuba uterina connected the cornu uterina 27.16 mm. Epitheilal layer changes and epithelial desquamation were seen in some areas at the histopathologic examination. Epithelial cells were flattened and marked tinness was detected at the salpinx wall. The tinness was severe in the musculer layer. And muscular layer was changed in to the fibrous tissue in most of the areas. Because of the no previous gestations and absence of the inflammatory reaction, this case thougth to be congenital. Öz: Bu çalıĢmada bir keçide saptanan bilateral konjenital hidrosalpinks olgusunun patomorfolojik ve jinekolojik olarak değerlendirilmesi amaçlanmıĢtır. ÇalıĢma materyali Antalya mezbahanesinde kesilen 1 yaĢlı, diĢi bir kıl keçisine aitti. Makroskobik olarak her iki fallopian tüpünün içinde aĢırı miktarda sıvı olduğu tesbit edildi. Tuba uterinanın duvarı oldukça incelmiĢ olup, tüp gergin görünümdeydi. Salpinksler açıldığında; berrak, seröz kıvamlı, Ģeffaf ve toplamda 50 cc kadar sıvı birikimi saptandı. Sağ taraftaki fallopian tüpünün eni 14,56–16,87 mm arasında değiĢirken boyu 71,53 mm ölçüldü. Sol tarafın ise eninin 1,17–12,06 mm arasında değiĢirken boyunun 45,75 mm olduğu saptandı. Sağ kornu uterinin tuba uterinaya bağlandığı yerde 29,32 mm‟lik, sol kornunun tuba uterinaya bağlandığı yerde ise 27,16 mm‟lik bir alanın tıkalı olduğu tespit edildi. Histopatolojik olarak ampulla ve istmus kısımlarında epitel tabakalarında değiĢiklikler ile bazı alanlarda epitel tabakalarında dökülmeler görüldü. Epitel hücreleri yassılaĢmıĢ ve salpinks duvarı oldukça incelmiĢti. Bu incelme kas tabakasında daha belirgin olup, birçok bölgede fibröz dokunun kas tabakasının yerini aldığı saptandı. Hayvanın hiç gebe kalmamıĢ olması ve histopatolojik incelemede yangısal reaksiyonun görülmemesi olgunun konjenital olduğunu düĢündürdü. Key words: Hydrosalpinx, goat, ultrasonography, pathology. Anahtar sözcükler: ultrasonografi, patoloji. YazıĢma Adresi: Doç. Dr. Mehmet HALIGÜR Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Ġstiklal YerleĢkesi, 15030, BURDUR E-posta: [email protected] GeliĢ Tarihi: 03.04.2013 Hidrosalpinks, keçi, Kabul Tarihi: 09.05.2013 Tel: 0248 213 2072 Kaynak göstermek için: Halıgür M, Halıgür A, Kocamüftüoğlu M, Özmen Ö. 2013. Bir keçide bilateral konjenital hidrosalpinks olgusu. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 1 (1): 19-25. 19 Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat GiriĢ Hidrosalpinks çok çeĢitli sebepten dolayı tüpün distal kısmında tıkanıklığa bağlı olarak fallopian tüpünün dilatasyonudur (Strandell, 2000). Hidrosalpinksin varlığında erken gebeblik kaybı, zayıf implantasyon ve gebe kalma oranında azalma görülür. Bu nedenle insanlardaki in vitro fertilizasyonun altında yatan temel nedenlerden biridir (Strandell, 2000; Camus ve ark., 1999). Bu durum olasılıkla endometrial değiĢikliklerden dolayı meydana gelmektedir (Katz ve ark. 1996; Strandell ve ark. 1994). Genellikle daha önceki tubal enfeksiyonların neden olduğu, fallopian tüpünün sıvı ile dolu, dilate ve bloke edilmesi hidrosalpinksi oluĢturur. Hidrosalpinksin oluĢmasına sebep olan pelvik enfeksiyonlar genellikle cinsel yolla bulaĢan hastalıklardır. Tubal hastalıklar diĢi infertilitenin en büyük nedenlerinden birisidir (Westrom, 1980). In vitro fertilizationu (IVF) ve embriyo transferi (ET) ilk defa tubal kökenli infertilitenin üstesinden gelmek amacıyla uygulanan bir metot olarak kullanılmıĢtır (Edwards ve ark., 1984). Birçok bölgede IVF/ET için temel gösterge kalıcı olan tubal faktörlerdir. Eğer fallopian tüpü tamamen tıkanmıĢsa ve medikal müdahale olmazsa gebelik Ģekillenmez. Hafif olgularda, fertilite cerrahi olarak tüpün açılmasıyla düzeltilebilir. Ancak tüpün katmanları eğer kötü bir Ģekilde etkilenmiĢse in vitro fertilizasyonda tüpün bypass edilmesi bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmektedir (Marana ve ark., 1995). Hidrosalpinksin tanısı genellikle histerosalpingografi (HSG), ki bu durumda özel bir sıvı serviksten uterus boĢluğuna verilir böylece uterusun iç tabakaları tespit edilir ve fallopian tüpünün açık olup olmadığı x-ray prosedurü ile belirlenir. Eğer tüpler açılırsa sıvı tüplerden etrafa doğru saçılır. Hidrosalpinks tanısı laparoskopy ile de konulmaktadır. Ayrıca ultrasonografi ile de tespit edilmekte ve görüntülenmektedir (Mol ve ark. 1996; Swart ve ark. 1995). Bu çalıĢmada, bir keçideki konjenital hidrosalpinks olgusunun anatomo-patolojik ve ultrasonografik bulgularının tanımlanması amaçlanmıĢtır. Materyal ve Metot Bu çalıĢmanın materyali Antalya mezbahanesinde kesilen bir keçiye aitti. Olgu kesimden önce ultrasonografi ile incelendi. Kesimden sonra organ patolojik inceleme için Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı‟na getirildi. Lezyonun boyutları ölçüldükten sonra numune alındı ve % 10‟luk tamponlu formalinde tespit edildi. Dokular rutin doku takibine alındı, parafinde bloklandı ve 5 µm kalınlığında kesitler alındı. Tüm dokular Hematoksilen-Eosin (HE) ile boyandı. Ölçümler Mitutoya dijital kompas (150 mm) ile yapıldı. 20 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 19-25 Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat Bulgular Vaka Takdimi Hayvan sahibinden alınan anamnez bilgilere göre, hayvanın hiç doğum yapmadığı, çiftleĢmenin olduğu ancak bir türlü döl tutmadığı ve gebe kalmadığı öğrenildi. Hayvanın genel durumunda herhangi düzensizliğin saptanmadığı belirtildi. Yapılan ultrasonografi muayenesinde idrar kesesinin kranialinde nonekogenik alanlar görüldü. Bu alanlarda oldukça geniĢlemiĢ salpinks yapısına rastlandı (Resim-1). Resim-1. Hidrosalpinksin ultrasonografik görüntüsü Patomorfolojik bulgular Anatomo-patolojik olarak hidrosalpinks tablosu, ovaryumdan sonra ve cornu uteriden önce olmak üzere tüm fallopian tüpü boyunca ĢekillenmiĢti. Tıkanma bölgesi sonrasında bir daralma söz konusu iken daralma öncesinde bir divertikulum tesbit edildi. Sağ ve sol fallopian tüpünün her ikisinde de seröz, berrak, akıĢkan kıvamlı bir sıvının toplandığı dikkati çekti. Makroskobik olarak tüp duvarı incelmiĢ olup, tüp duvarı oldukça gergin görünümdeydi (Resim-2). 21 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 19-25 Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat Resim-2. Olgunun makroskobik görüntüsü (oklar) Sağ taraf: boyu kranialden kaudale 18,37, eni ise 14,56 mm olarak ölçüldü. Kornu uterinin ucunda geniĢlemenin olduğu yere kadar olan uzaklık 29,32 mm, bu uzunluğun kalınlığı 1,96 mm olarak belirlendi. GeniĢlemeden hemen sonra yapının kendi üzerine kıvrılarak “U” Ģeklinde bir kıvrım yaptığı görüldü. “U” Ģeklindeki kıvrımın uzunluğu 27,32 mm olarak ölçüldü. Bu kıvrımdan sonra kendi üzerinde 3 kıvrım oluĢturduğu görüldü. Ġkinci kıvrımlar arası 51,37 mm uzunluğunda, üçüncü kıvrımın ise 71,53 mm olarak ölçüldü. Kıvrımların en geniĢ yerinin 16,87 mm, ortadaki kıvrımın en geniĢ yerinin 14,57 mm, üçüncü kıvrımın 10,24 mm ve en uçtaki geniĢleme ise 3,72 mm olduğu saptandı. Ovaryuma uzaklığı ise 9,26 mm olarak hesaplandı. Sol taraf: kornudan çıkıp geniĢlemenin olduğu yere kadar ki uzunluğu 27,16 mm, kalınlığı ise 1,17 mm olarak ölçüldü. Sağ taraftakine benzer Ģekilde 3 kıvrım yaptığı görüldü. Ġlki kendi üzerinde “U” Ģeklinde olup uzunluğu 27,60 mm olarak ölçüldü. Çapı 11,96 mm olarak saptandı. Ġkinci kıvrım ile birinci kıvrım arası 45,08 mm olarak ölçüldü. Çapının ise 9,91 mm olduğu saptandı. Ġkinci kıvrım yerinden üçüncü kıvrım yerinin uç kısımları arası uzaklık 67,71 mm olarak ölçüldü. Üçüncü kıvrımın çapı 12,02 mm olarak tespit edildi. Üçüncü kıvrımdan incelme yerine kadar olan uzaklık 45,75 mm olarak belirlendi. Ġnce yerin çapının 0,57 mm olduğu ve ovariuma uzaklığı 25,44 mm olarak ölçüldü. Histopatoljik olarak, doku incelendiğinde tüpün epitel hücrelerinde yassılaĢmaya rastlandı. Epitel hücrelerinin bazılarında veziküller görüldü. Bazı bölgelerde kas tabasının azaldığı, yerinin bağ doku ile doldurulduğu saptandı (Resim-3). MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 19-25 22 Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat Resim-3. Salpinksin histopatolojik görüntüsü, HE, Bar=200µm. Bazı alanlarda ise ödem sıvısı dikkati çekti. Genelde destek doku olarak bulunan kas ve bağ dokuda atrofi yaygın olarak görüldü. Ayrıca ovaryumlarda kistik oluĢumlar mevcuttu. TartıĢma Genital anormallikler fertilite ve steriliteye sebep olduklarından ekonomik kayıp ile hayvanların döl verimi üzerinde önemli rol oynarlar (Al-Fahad ve ark., 2004). Hidrosalpinks, fallopian tüpünün sıvı dolarak geniĢlemesini tanımlayan bir terimdir. Bu durum tek taraflı veya iki taraflı olabilmektedir. Etkilenen tüp birkaç cm çapına kadar ulaĢabilmektedir. Tüpün sulu kıvamlı bir sıvı ile dolu olduğu sıvının 120 ml kadar ulaĢabildiği ifade edilmektedir (Shafler ve Miller, 2007; Jones ve ark., 1997). Tıkanıklık konjenital veya yangısal temelli olmaktadır. Freemartinismus hariç konjenital kökenli anomalliler oldukça nadir görülürler. Sekonder hidrosalpinksin Ģekillenmesinde tıkanıklığın ve uterus kornularının segmental olarak aplazisi ile iliĢkili olabilir. Eğer tüpler tam tıkanmıĢ ise infertilite problemlerine yol açmaktadır. Bu durumun Ģekillenmesinde en büyük neden pelvik yangısal hastalıklardan klamidya veya gonorrhea gibi kronik salpingitisle (Falopian tüpünün yangısı) seyreden hastalıklardır (Shafler ve Miller, 2007; Bahamondes ve ark., 1984). Bu çalıĢmada bir keçide saptanan konjental hidrosalpinks olgusu tanımlanmıĢtır. Alınan anamnez bilgide keçinin hiç gebe kalmamamıĢ olması ve histopatolojik olarak yangısal reaksiyonun görülmemesi olgunun 23 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 19-25 Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat konjenital olabileceğini düĢündürmüĢtür. Ayrıca bu durum keçinin neden hiç gebe kalmadığınıda açıklamaktadır. Hidrosalpinks daima HSG veya ultrasonografi ile teĢhis edilmektedir. Fallopian tüpü sıvı ile dolu ve geniĢlemiĢ olan hastalar için ultrasonografi kullanılabilmektedir. Ancak sonografi ile yapılan incelemelerde, küçük hidrosalpinks olguları gözden kaçabilir, böyle durumda teĢhis için HSG önerilmektedir (Velde ve ark., 1989). Eğer tüp blokajı utero-tubal bağlantı yerinde ise, hidrosalpinks belirlenemeyebilir. Böyle durumda ise en doğru yol laparatominin yapılmasıdır (Camus ve ark., 1999; Aboulghar ve ark., 1998; Zeyneloglu ve ark., 1998; Andersen ve ark., 1984). Bu çalıĢmada da ultrasonografi kullanılmıĢ ve teĢhis ilk olarak bu Ģekilde tanımlandıktan sonra mezbahane kesiminden sonra potolojik inceleme yapılmıĢtır. Bu nedenle hiç gebe kalmamıĢ olan hayvanlarda öncellikle ultrasonografinin yapılması teĢhisin konulmasında yararlı olabileceğini ortaya koymuĢtur. Makroskobik olarak hidrosalpinks olgularında fallopian tüpünün sıvı ile aĢırı gergin olduğu, tıkanıklık bölgelerinin olduğu belirtilmiĢtir. Tüp içindeki sıvının 120 ml‟ye kadar ulaĢabildiği kayd edilmiĢtir (Shafler ve Miller, 2007). Bu çalıĢmadaki makroskobik bulguların literatur bilgi ile uyumlu görülmüĢtür. Histopatolojik olarak tıkanmıĢ olan lumen mukozasında multilokuler kistlerin görüldüğü, bazı olgularda kronik yangısal reaksiyonun Ģekillendiği ve yoğun intersitisyel fibrozisin olduğu ifade edilmiĢtir (Shafler ve Miller, 2007). Bu çalıĢmada ise ne yangısal reaksiyon ne de yoğun fibrozis alanları saptanmıĢtır. Sonuç olarak bu olguda konjenital hidrosalpinksten kaynaklandığı düĢünülen döl verim yetersizliği ve keçilerde bu tablonun nadiren görülüyor olması vakanın sunulmaya değer olduğu kanısını oluĢturmuĢtur. Kaynaklar 1. occlusion, salpingoscopy, and reproductive outcome Aboulghar M, Mansour R, Serour G, Sattar M, ve ark. 1990. Transvaginal ultrasonic needle in tubal surgery. Fertil. Steril. 64: 924-929. guises aspiration of pelvic inflammatory cystic 3. masses before ovulation induction for in vitro 2004. Histological and morphological study of fertilization. Fertil. Steril. 53: 311-314. abnormal cases of female reproductive system in 2. Iraqi buffaloes. Iraqi J. Vet. Sci. 18: 109-115. Marana R, Rizzi M, Muzii L, ve ark. 1995. Al-Fahad TA, Alwan AF, Ibraheem NS. Correlation between the American Fertility Society 4. classifications of adnexal adhesions and distal tubal 1996. Reproducibility of the interpretation of 24 Mol BWJ, Swart P, Bossuyt PMM, ve ark. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 19-25 Bir Keçide Bilateral Konjenital Hidrosalpinks Olgusu Case of the Bilateral Congenital Hydrosalpinx in a Goat hysterosalpingography in the diagnosis of tubal 12. pathology. Hum. Reprod. 11: 1204-1208. 1995. The accuracy of hysterosalpingography in the 5. diagnosis of tubal pathology, a meta-analysis. Fertil. Andersen A, Yue Z, Meng F, ve ark. 1994. Swart P, Mol BWJ, van der Veen F, ve ark. Low implantation rate after in-vitro fertilization in Steril. 64: 486-491. patients 13. with hydrosalpinges diagnosed by Zeyneloglu HB, Arıcı A, Olive DL. 1998. ultrasonography. Hum. Reprod. 9: 1935-1938. The adverse effects of hydrosalpinx on pregnancy 6. rates. Fertil. Steril. 70 (3): 492-499. Shafler DH, Miller RB. 2007. Female Genital Systems. Maxie MG, ed. Jubb, Kennedy and 14. Palmer‟s Pathology of Domestic Animals, Printed in ark. China: Saunders Elsevier, pp. 457. hysterosalpingography 7. Bahamondes L, Bueno JGR, Hardy E, ve predicting the pregnancy outcome in patients with a ark. 1984. Identification of main risk factors for bilateral hydrosalpinx. Eur. J. Obstet. Gynecol. tubal infertility. Fertil. Steril. 61: 478-82. Reprod. Biol. 31: 33-45. 8. 15. Strandell A. 2000. The influence of Velde ER, Boer-Meisel ME, Meisner J, ve 1989. The significance and of preoperative laparoscopy for Jones TC, Hunt RD, King NW. 1997. hydrosalpinx on IVF and embryo transfer: a review. Diseases caused by viruses. Jones TC, Hunt RD, Hum. Reprod. 6: 387-95. King NW, ed. Veterinary Pathology. London: 9. Lippincott Williams& Wilkins, pp. 461-462. Camus E, Poncelet C, Goffinet F, ve ark. 1999. Pregnancy rates after in-vitro fertilization in 16. cases without and trends of acute pelvic inflammatory disease and published its consequences in industrialized countries. Am. J. of tubal hydrosalpinx: a infertility with meta-analysis and of Westrom L. 1980. Incidence, prevalence, comparative studies. Hum. Reprod. 14: 1243-1249. Obstet. Gynecol. 138. 880-892. 10. 17. ark. Strandell A, Waldenstrom U, Nilsson L, ve 1994. Hydrosalpinx reduces Katz E, Akman MA, Damewood MD, ve in-vitro ark. 1996. Garcia JE. Deleterious effect of the fertilization/embryo transfer pregnancy rates. Hum. presence of hydrosalpinx on implantation and Reprod. 9: 861-863. pregnancy rates with in vitro fertilization. Fertil. 11. Steril. 66: 122-125. Edwards RG, Fishel SB, Cohen J, ve ark. 1984. Factors influencing the success of in vitro fertilization for alleviating human infertility. J. In. Vitro. Fert. Embryo Transfer. 1: 3-23. 25 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1(1): 19-25 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 26-29 OLGU SUNUMU / CASE REPORT MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index Efficacy of Secnidazole in the Treatment of Giardiasis in a Cat Giardiazisli Bir Kedide Secnidazolün Etkinliği Necmettin Sarp Sevgisunar1, ġima ġahinduran1, Ramazan Adanır2 1 Dpt. of Internal Medicine, Mehmet Akif Ersoy University, Fac. of Veterinary Medicine, BURDUR, TURKEY 2 Dpt. of Parasitology, Mehmet Akif Ersoy University, Fac. of Veterinary Medicine, BURDUR, TURKEY Öz: Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hastanesi‟ne 6 aylık, 2 kilogram ağırlığında diĢi bir kedi kanlı ishal ve dehidrasyon Ģikayetiyle getirildi. Kedinin hastalığı 1 haftadan uzun geçmiĢe sahipti. Parazitolojik muayeneler için dıĢkı örnekleri alındı ve analizde çinko sülfat (%33 ZnSO4) santrifüjlü flotasyon ve natif muayene kullanıldı. Kedinin dıĢkısında Giardia duodenalis (G. lamblia) kistleri ve trofozoitleri tespit edildi. Trofozoitler natif teknikte görüntülendi. Ek olarak, trofozoitler Giemsa solüsyonuyla boyandı. Kediye tek doz 30 mg/kg secnidazole 1 ml suda eritilerek oral olarak verildi. Ġlaç etkinliğinin değerlendirilmesi için dıĢkı tedaviden 1 hafta sonra tekrar muayene edildi. Abstract: A 6 month old, 2 kg, female cat was referred to the Veterinary Medical Teaching Hospital of the Faculty of Veterinary Medicine, University of Mehmet Akif Ersoy in Burdur province with bloody diarrhea and dehydration. The cat had a history of more than 1 week of disease. Faecal sample was taken for parasitological examinations and analyzed by zinc sulfate (%33 ZnSO4) centrifugal flotation and native techniques. Giardia duodenalis (G. lamblia) cysts and trophozoits were detected from cat faeces. Motile trophozoites were seen with native technique. Additionally, trophozoites were stained with Giemsa solution. The cat received a single oral dose of 30 mg/kg secnidazole diluted in 1 ml water. For the evaluation of drug efficacy, faeces were re-examined at day 7 after treatment. ÇalıĢmanın amacı, kedide simültane gerçekleĢen G. duodenalis enfeksiyonunun parazitolojik bulgularını değerlendirmek ve hastalığı tek doz secnidazole uygulamasıyla tedavi etmektir. Bu vaka giardiazisli kedilerde secnidazolün etkinliği konusunda Türkiye‟de yayınlanan ilk rapordur. The aim of this study is to examine parasitological findings of simultaneous infection by G. duodenalis in cat, and treatment of the disease by a single dose of secnidazole. It is also the first case report about secnidazole treatment in cats with giardiasis in Turkey. Key words: Cat, Giardia lamblia, treatment, secnidazole. Anahtar sözcükler: Kedi, Giardia lamblia, tedavi, secnidazole. YazıĢma Adresi: ArĢ. Gör. Necmettin Sarp SEVGĠSUNAR Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Ġç Hastalıkları AD, Ġstiklal YerleĢkesi, 15030, BURDUR GeliĢ Tarihi: 19.04.2013 Kabul Tarihi: 19.05.2013 E-posta: [email protected] Tel: 0248 213 2208 Citation: Sevgisunar NS, ġahinduran ġ, Adanır R. 2013. Efficacy of secnidazole in the treatment of giardiasis in a cat. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 1 (1): 26-29. 26 Efficacy of Secnidazole in the Treatment of Giardiasis in a Cat Giardiazisli Bir Kedide Secnidazolün Etkinliği Introduction Giardia species, especially G. duedonalis (G.lamblia, G.intestinalis) can affect both dogs and cats. The prevalence of infection in canine studies ranges from less than 2% to 100% in kennels. Cats are less commonly infected than dogs (Hall and German, 2005). Prevalence in cats commonly range between 1% and 10% (Kirkpatrick, 1985; Barr, 2006), but some high prevalence rates like 50% have been reported in some catteries and animal shelters (Kirkpatrick, 1985). The parasite is usually transmitted via the fecal-oral route. The parasite primarily infects the small intestine of dogs and cats. The cecum and colon are only occasionally colonized by Giardia (Washabau and Holt, 2005). Ingested oocysts excyst in the upper small intestines, and trophozoites attach to the intestinal mucosa from the duodenum to the ileum. After multiplication of trophozoites, oocysts are passed in the faeces at 1 to 2 weeks after infection. Molecular epidemiologic studies indicate that giardiasis may be a zoonosis (Hall and German, 2005). The most common signs in cat are acute or chronic diarrhea, weight loss, acute or chronic vomiting may develop (Washabau and Holt, 2005; Janeczko and Griffin, 2010). Metronidazole and fenbendazole have been used in the treatment of feline and canine giardiasis (Stokol et al., 1997; Scorza and Lappin, 2004). But, drug resistance against giardiasis, especially to metronidazole and albendazole, has been reported elsewhere (Balteiro, 2006). Case A 6 month-old, 2-kg, female cat was referred to the Veterinary Medical Teaching Hospital of the Faculty of Veterinary Medicine, University of Mehmet Akif Ersoy in Burdur province with bloody diarrhea and dehydration. The cat had a history of more than 1 week of disease. Faecal sample was taken from the cat for parasitological examinations. The faecal sample was analyzed with zinc sulfate (%33 ZnSO4) centrifugal flotation and native examination techniques. Giardia duodenalis (G. lamblia) cysts and trophozoites were detected (Figure 1). Motile trophozoites were seen with native techniques. Additionally these Giardia trophozoites were stained with Giemsa solution (Zajac and Conboy, 2006; MAFF, 1986). Cysts of Giardia intestinalis were measured between 9.09-13.13 X 7.07-9.09 µm. Measurement of 10 cysts gave 11.6 X 8.3 µm mean size. 27 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 26-29 Efficacy of Secnidazole in the Treatment of Giardiasis in a Cat Giardiazisli Bir Kedide Secnidazolün Etkinliği Figure 1. Cyst of Giardia duodenalis Resim 1. Giardia duodenalis kisti The cat received a single oral dose (1 mL) of 30 mg/kg secnidazole diluted in water. For the evaluation of drug efficacy, faeces were re-examined at day 7 after treatment. No adverse reactions were observed either during or after the treatment. Treatment efficacy was measured by the reduction in cyst excretion. Giardia spp. cysts were not observed in the faeces of the cat by microscopic examination after faecal flotation at day 7 after treatment. Episodes of diarrhea were not more observed at the seventh day of treatment. Therefore, the therapeutic protocol obtained 100% of effectiveness. Discussion Giardia lamblia is a flagellate parasite that can cause significant gastrointestinal disease in a wide variety of mammals including kittens and humans (Monis and Thompson, 2003). It is postulated that animals may be a reservoir for human infection and vice versa, thus, giardiasis can be classified as a zooanthroponotic disease (Zarebavani et al., 2006). Clinical signs range from mild, self-limiting, acute diarrhea to severe or chronic small bowel diarrhea associated with intestinal protein loss and weight loss. Metronidazole is the most commonly used drug to treat Giardia infection in pet animals. The standard dosage for cats is 10 to 25 mg/kg given orally two times a day for 5 days. However, gastrointestinal and central nervous system toxicity has been associated with the administration of metronidazole and bone marrow toxicosis has been associated with albendazole in kitten (Caylor and Cassimatis, 2001; Stokol et al., 1997). 28 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 26-29 Efficacy of Secnidazole in the Treatment of Giardiasis in a Cat Giardiazisli Bir Kedide Secnidazolün Etkinliği Secnidazole is a commercialized drug for the treatment of giardiasis in humans. It has the advantage to be administered in a single dose with sound curative effects (Di Prisco et al., 2000). Da Silva et al. (2011) have reported that curative efficacy of secnidazole in cats infected by G. duodenalis was 100%. In this case no cyst was seen in the faeces after treatment by single dose of secnidazole on day 7. As a conclusion, a single oral dose of secnidazole (30 mg/kg) can be effective in treatment of giardiasis in naturally infected cats. This is the first case report about secnidazole treatment in cats with giardiasis in Turkey. References Balteiro AJD. 2006. Indução de resistência ao metronidazol e albendazol em Giardia lamblia. Dissertação de Mestrado. Departamento de Biologia, Universidade de Aveiro, pp. 78. 1. 9. Janeczko S, Griffin B. 2010. Giardia infection in cats. Compendium: Continuing education for veterinarians. E1-E7. 10. Kirkpatrick CE. 1985. Giardiasis in cattery. JAVMA. 187 (2): 161-162. 2. Barr SC. 2006. Enteric protozoal infections. Grene CE, ed. Infectious diseases of the dog and cat. 3rd ed. Philadelphia: WB Saunders, pp. 736-742. 11. Ministry of Agriculture, Fisheries and Food (MAFF). 1986. Manual of Veterinary Parasitological Laboratory Techniques. References Book. London, pp. 418. 3. Bowman DD. and Lucio-Forster A. 2010. Cryptosporidiosis and giardiasis in dogs and cats: Veterinary and public health importance. Exp Parasitol. 124: 121-127. 12. Monis PT, Thompson RCA. 2003. Cryptosporidium and Giardia-zoonoses: fact or fiction? Infect Genet Evol. 3: 233-244. 4. Caylor KB, Cassimatis MK. 2001. Metronidazole neurotoxicosis in two kittens. J Am Anim Hosp Assoc. 37: 258-262. 13. Scorza AV, Lappin MR. 2004. Metronidazole for the treatment of feline giardiasis. J. Feline Med Surg. 6 (3): 157-160. 5. Da Silva AS, Castro VSP, Tonin AA, et al. 2011. Secnidazole for the treatment of giardiasis in naturally infected cats. Parasitol Int. 60: 429-432. 14. Stokol T, Randolph JF, Nachbar S, et al. 1997. Development of bone marrow toxicosis after albendazole administration in a dog and cat. J. Am. Vet. Med. A. 210: 1753-1756. 6. De Carli GA, Moura H. 2000. Parasitologia clínica: diagnóstico de laboratório dos coccídios e microsporídios intestinais. Porto Alegre: Edipucrs, pp. 73. 15. Washabau RJ, Holt DE. 2005. Diseases of the large intestine. Ettinger SJ, Feldman EC, ed. Textbook of Veterinary Internal Medicine. Sixth Edition. Philadelphia, USA: Elsevier-Saunders, pp. 1378-1408. Di Prisco MC, Jiménez JC, Rodríguez N, et al. 2000. Clinical trial with Secnidazole in a single dose in Venezuelan children infected by Giardia intestinalis. Invest Clin. 41: 179-88. 7. 16. Zajac AM, Conboy GA. 2006. Veterinary Clinical Parasitology, 7th ed. Iowa, USA: Blackwell Publishing. 48 8. Hall EJ, German AJ. 2005. Diseases of the small intestine. Ettinger SJ, Feldman EC ed. Textbook of Veterinary Internal Medicine, Sixth Edition. Philadelphia: USA. Elsevier-Saunders, pp. 1332-1378. 17. Zarebavani M, Pezeshki A, Jamshidi S, et al. 2006. Study of Giardia infection in cats. Iran J. Public Health. 35 (3): 77-80. 29 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 26-29 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 DERLEME / REVIEW MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Ayhan Ata1 1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama AD, BURDUR, TÜRKĠYE Abstract: In this review, current assessments of herd persistency of dairy cattle, achieving appropriate fertility parameters, economic benefits and obtaining fertility parameters to accomplish one calf per year were evaluated. Öz: Bu derlemede süt sığırcılığı iĢletmelerinin sürü devamlılığı ve ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmeleri için uygun döl verimi değerlerinin yakalanması ve yılda bir yavru alınması için gerekli döl verimi ölçütleri güncel olarak değerlendirildi. Key words: Dairy cow, Fertility parameter. Anahtar ölçütleri. YazıĢma Adresi: Doç. Dr. Ayhan ATA Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama AD, 15030, BURDUR sözcükler: GeliĢ Tarihi: 18.01.2013 Sütçü inek, Döl verimi Kabul Tarihi: 09.05.2013 E-posta: [email protected] Tel: 0248 213 2115 Kaynak göstermek için: Ata A. 2013. Sütçü sığırlarda döl verimi ölçütlerinin güncel yorumu. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 1 (1): 30-41. 30 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows GiriĢ Süt sığırcılığında karlılığı belirleyen ana unsur döl verimidir. Ġdeal ölçütlerde döl veriminin anlamı; daha yüksek süt verimi, yıllara göre daha fazla buzağı üretimi ve daha yüksek bir verim için daha fazla seleksiyon olasılığı demektir. Ancak süt sığırlarında süt veriminin arttırılmasına paralel olarak döl veriminde gerilemeler görülebilmektedir (Campos ve ark., 1994; Marti ve Funk, 1994; Oltenacu ve ark., 1991). Konu ile ilgili bazı terminolojik tanımlar yapılmıĢtır: a) Döllenme (Fertilizasyon) Spermatozoa‟nın ovuma girmesi ve onunla kaynaĢması, bütünleĢmesi anlamına gelir (Dinç, 1990; Özkoca, 1986). Evcil hayvanlarda döllenme oranı % 90‟ın üzerindedir (Hafez ve Hafez, 2000; Rogers, 2007), döllenme düvelerde % 95–100, ineklerde % 83–85 oranında oluĢmaktadır. Buna bağlı olarak 34. günde gebelik oranı fertil düvelerde % 75–86 fertil ineklerde % 69–70, olarak Ģekillenmektedir (Ayalon, 1978; Rogers, 2007; Whitmore ve ark., 2001). Döllenme ile gebelik oranları arasında meydana gelen yaklaĢık %30‟luk kayıp dünyada sığır yetiĢtiricilerinin yıllık 1,4 milyar dolarlık zararına yol açmaktadır (Lamb, 2002; Whitmore ve ark., 2001). b) Döl verimi (Fertilite) Döl veriminin, fizyolojik ve ekonomik sınırlar içinde devamlılığıdır (Alaçam, 1994b). c) Dölsüzlük (Sterilite) Döl verme yeteneğinin tamamen yok olması ve kaybedilmesidir (Alaçam, 1994b). d) Döl verimi düĢüklüğü (Ġnfertilite) Döl veriminin aksaması, yani buzağılama ile yeni gebelik arasındaki süreninin uzamasıdır (Alaçam, 1994b). e) Döllenmenin Ģekillenmemesi Döllenmenin Ģekillenmemesinin nedenleri sırası ile ovulasyonun oluĢmaması (% 8,7– 9), ovidukt tıkanıklığı (% 6,7–7), anormal ovum (% 3,3–3), ovaryum yapıĢmaları (% 2), bilinmeyen veya açıklanamayan nedenler (% 17,3–24) olarak bildirilmektedir (Graden ve ark., 1968; Özkoca, 1986). 31 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Süt ineklerinde, döl veriminin değerlendirilmesinde kullanılan ölçütler Tablo 3‟de verilmiĢtir. Sıklıkla kullanılan ölçütlerin güncel yorumu yapılmıĢtır: 1. Damızlıkta kullanma yaĢı (DKY) (Ġlkine Tohumlama YaĢı) Damızlıkta kullanılan hayvanın ilk olarak aĢım gördüğü tarihteki yaĢıdır. Gebelikle sonuçlanan ilk tohumlama tarihi ile hayvanın doğum tarihi arasındaki süre olarak hesaplanır. HolĢtayn (Siyah-Alacalar) için ideal kabul edilen DKY 14–16 ay ve 340 kg canlı ağırlıktır. DKY= Ġlk tohumlama tarihi – Doğum tarihi DKY‟nı sadece zaman (ay) olarak değerlendirmekten ziyade canlı ağırlık üzerinden yapılan değerlendirmeler daha doğru olmaktadır. Düveler için DKY‟ı; hayvanın geliĢmesinde, yaĢam boyu veriminde ve vücut kondüsyonunda bir gerilemeye yol açmayacağı en erken yaĢtır. ÇeĢitli ırklara ait düveler için ortalama (Tablo 1) ve ideal (Tablo 2) DKY ve canlı ağırlıkları tablolarda verilmiĢtir (DaĢkın, 2005). Tablo 1. Düvelerin ortalama damızlıkta Tablo kullanma yaĢ ve canlı ağırlıkları kullanma yaĢ ve canlı ağırlıkları Irk Esmer Karacabey esmeri Esmer melezi HolĢtayn HolĢtayn melezi Jersey Jersey melezi 20–22 Canlı ağırlık (kg) 325–350 22–24 300–325 24–26 18–20 20–22 15–17 16–18 275–300 300–325 275–300 220–230 200–220 YaĢ (ay) 2. Düvelerin Irk YaĢ (ay) Holstayn Esmer Jersey Guernseys Ayrshire Heroford Angus Chorlais 15 15 13 13 13 15 13 14 ideal damızlıkta Canlı ağırlık (kg) 340 340 225 250 275 270 250 330 2. Buzağılama yaĢı (BY) Ġneğin ilk canlı buzağısını doğurduğu tarihteki yaĢıdır. Ġlk buzağılama tarihi ile ineğin doğum tarihi arasındaki süre olarak hesaplanır. BY= Ġlk buzağılama tarihi – Doğum tarihi 32 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Bu ölçüt için ideal değer 23–25 ay arasındadır. Ülkemizde yapılan araĢtırmada BY‟ındaki bir günlük gecikmeden meydana gelen mali kaybın her inek için 2.428 YTL (yaklaĢık 16 lt süt) olduğu hesaplanmıĢtır (Yalçın, 2000). 3. Buzağılama aralığı (BA) (Ġki Doğum Arası Süre) Ġneğin canlı doğum yaptığı tarihler arasında geçen süre olarak hesaplanır. Süt inekleri için hala en geçerli döl verimi değerlendirme ölçütüdür. Ġneğin ilk buzağılamadaki yaĢı – Ġneğin son buzağılamadaki yaĢı + 365 BA= x 100 Buzağılama sayısı BA için ideal değer 365 gündür. Ancak sürü bazında 365 günlük düzeyin tutturulması çoğunlukla mümkün olmadığından bu süre ortalama 390 günü bulmaktadır. Ġngiltere‟de Galler Süt Pazarlama Kurumu, gebelik dıĢı her bir günün iĢletmeye maliyetini 3 pound olarak hesaplamıĢtır (Smale, 1992). Ülkemizde yapılan araĢtırmada BA‟ndaki bir günlük gecikmeden meydana gelen mali kayıp her inek için 1,643 YTL (yaklaĢık 11 lt süt) olarak bildirilmektedir (Yalçın, 2000). 4. Servis periyodu (SP) (Buzağılama-Gebe Kalma Tarihi Arasında Geçen Süre) Buzağılama tarihi ile ineğin bir sonraki doğum için gebe kaldığı saptanan son tohumlama tarihi arasındaki süre olarak hesaplanır. SP= Gebe kalma tarihi – Buzağılama tarihi Buzağılama günü değerlendirme dıĢı bırakılır. SP için iĢletme düzeyinde tutturulması gereken süre 60–90 gündür. 5. Buzağılamadan sonraki ilk kızgınlık (BSĠK) Normal ve sağlıklı ineklerde ilk kızgınlık buzağılamayı izleyen ilk 10 gün içinde görülebilir. Ancak kızgınlık belirtileri zayıf olduğu için bu ilk kızgınlığın belirtileri her zaman saptanmayabilir (Alaçam, 1994b). Fakat normal ve sağlıklı ineklerde buzağılamadan sonraki 40 gün içinde kızgınlık tespit edilebilmelidir. 33 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows 6. Buzağılama - Ġlk tohumlama arası süre (BĠTAS) (Buzağılamadan Sonra Ġlk Tohumlama) Buzağılama tarihi ile 1. tohumlama arasında geçen süredir. Buzağılama günü değerlendirme dıĢı bırakılır. Ġdeal BA olan 365 güne ulaĢılabilmek için tohumlama veya aĢımların buzağılamadan sonra olabildiğince erken baĢlatılması gereklidir. Buzağılamadan sonra ilk tohumlama veya aĢım 60. günlerde yapılırsa elde edilen gebelik oranı daha yüksek olmaktadır. Tablo 3. Süt ineklerinde döl verimi ölçütlerinin değerlendirilmesi (Alaçam, 1994a; Alaçam, 1994b; DaĢkın, 2005; Hutchinson, 2007; Rogers, 2007; Varner ve ark., 2007; Wattiaux, 2007). Ölçütler Ġlk östrus gösterme yaĢı (ay) Ġlk damızlıkta (yetiĢtirmede) kullanılma yaĢı (ay) Ġlk buzağılama yaĢı (ay) Ġlk tohumlamada canlı ağırlık (HolĢtayn) (kg) Ġlk buzağılamada canlı ağırlık (HolĢtayn) (kg) YetiĢkin canlı ağırlık (HolĢtayn) (kg) Buzağılama-ilk östrus görülene kadar geçen süre (gün) Buzağılamadan sonra 60 gün içinde kızgınlık gösteren ineklerin oranı (%) Östrus belirleme oranı (%) Östrus tespit edilemeyen inek oranı (%) Tohumlama aralığı 18–24 gün inek oranı (%) Buzağılama -ilk tohumlama aralığı (gün) Servis periyodu (Buzağılama–gebe kalma aralığı) (gün) Buzağılama aralığı (ay) Ġlkine tohumlama gebelik oranı (düveler için) (%) Ġlkine tohumlama gebelik oranı (birinci laktasyondakiler için) (%) Ġlkine tohumlama gebelik oranı (yetiĢkinler için) (%) Ġki tohumlamada gebe kalan inek oranı (%) Üç tohumlamada gebe kalan inek oranı (%) Üçüncü tohumlamaya gerek duyan inek oranı (%) Ġdeal değer Hafif problem <8 13–15 24 340 10 15–17 25–26 320 Orta Ciddi derecede problem problem 11 > 12 18–20 <13 veya >20 27–29 <24 veya >30 310 < 300 510–550 540–580 580–620 <510 veya >620 650–725 650–690 690–725 <650 veya >725 < 40 40–50 50–60 > 60 > 90 80–90 70–80 < 90 > 80 50–65 < 10–14,9 19,9–15 > 65–62,5 60,1–62,4 < 60- 65 70–65,1 66–80 40–20 50–60 85–70,1 < 50 > 40 < 50 > 85 < 80–82,5 85–82,6 100–85,1 > 100 11,8–13 13–13,5 13,6–14 <11,7 veya >14 65–70 60–65 55–60 < 50 > 65–60,1 50,1–60 45–50 < 40 40–50 35–40 30–35 < 30 > 80 > 90 70–80 80–90 60–70 70–80 < 50 < 60 30,2–25 > 30,2 < 12,3–15,9 24,9–16 34 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Dördüncü tohumlamada gebe kalan inek > 96 oranı (%) Dördüncü tohumlamaya gerek duyulan inek < 4,3–6,3 oranı (%) Doğumdan sonraki 120 gün içinde gebe < 10 kalmayan ineklerin oranı (%) Gebelik baĢına tohumlama (aĢım) sayısı < 1,75 Ġnfertilite nedeniyle zorunlu kesim oranı (%) < 5–7,1 Gebe kalmayarak elden çıkarılma oranı (%) <6 Repeat Breeder inek oranı (%) < 15 Abort oranı (%) <3 Retensiyo sekondinarum oranı (%) <8 Metrit (rahim iltihabı) görülme oranı (%) < 10 Ovaryum kisti oluĢma oranı (%) <5 85–95 75–85 < 50 12,4–6,4 16,6–12,5 > 16,6 11–12 13–14 > 15 1,76–2 10,1–7,2 10 15–20 4–5 10–15 10–20 10–20 2,01–2,30 13–10 15 20–25 5–10 15–20 20–30 20–30 > 2,30 > 13 > 20 > 30 > 10 > 20 > 30 > 40 7. Ġki kızgınlık arası süre (ĠKAS) Ġki kızgınlık arası süre ortalama 21 gündür. Eğer bir inek yapılan tohumlama veya aĢımdan gebe kalmazsa ortalama 21 gün sonra tekrar kızgınlık gösterir. Kızgınlık süreleri farklı olabileceğinden kızgınlığın ne zaman baĢladığı iyi takip edilmeli ve kaydedilmelidir. Ġneklerde kızgınlık yaklaĢık 6–30 saat sürmektedir (Ġleri ve ark., 2005). Kızgınlık baĢlangıcını takip eden 12–18. saatler arasında yapılan tohumlamalar baĢarılı bir döl verimi için en uygun zamandır. 8. Ġlkine tohumlama gebelik oranı (ĠTGO) Buzağılamadan sonraki ilk aĢım ya da tohumlamada gebe kalanların oranı süt inekleri için döl verimini gösteren en önemli ölçütlerdendir. Birinci tohumlamada gebe kalan ineklerin tohumlanan tüm ineklere oranı olarak hesap edilir. 1. toh. gebe inek sayısı ĠTGO= x100 1. toh. toplam inek sayısı Süt ineği yetiĢtiriciliğinde ĠTGO ortalama % 50–60 çevresindedir. BaĢka bir deyiĢle, her tohumlamada ineklerin % 60‟ından buzağı elde edilebilirken % 40'ında baĢarısız kalınmaktadır. BaĢarısız kalınan hayvanların % 10–15'inde ovumun fertilize olmadığı, % 15– 20'sinde erken embriyonik ölümlerin (<13 gün) Ģekillendiği, % 10'unda geç embriyonik ölümlerin görüldüğü ve fötal ölümlerin ise % 5'lik bir oran oluĢturduğu belirlenmiĢtir (Alaçam, 1994a; Rogers, 2007). Süt ineklerinde son 20–30 yılda genetik ilerlemeler ile süt 35 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows üretiminde 2–3 kat artıĢ olmasına rağmen ĠTGO‟nın 1951 yılında % 66 iken 1986 yılında % 40–52 oranına düĢtüğü, hâlbuki düvelerdeki gebelik oranının % 60 civarında sabit kaldığı bildirilmektedir (Guthrie ve West, 2007). Bunu doğrulayacak Ģekilde ĠTGO süt verimi düĢük ineklerde % 76, süt verimi yüksek ineklerde % 40 olarak gerçekleĢmektedir (Brunner, 2002; Currie ve Larson, 2002; Staples ve Thatcher, 2002). Toplam 100 inek tohumlandığında altı tohumlama sonucunda 100 adet gebelik elde edebilmek için 165 kez suni tohumlama yapılmalıdır. Bununla ilgili mantıksal hesaplama Tablo 4‟de verilmiĢtir. ĠTGO‟na örnek olarak Ġsrail Holstain YetiĢtiriciler Birliğinin yayınladığı 1993–2005 yıllarını içeren ĠTGO‟nı (Tablo 5) ve 2005 yılı süt sığırları döl verimi ölçütlerini (Tablo 6) verebiliriz (Anonim, 2005). 9. Toplam gebelik oranı (TGO) Buzağılama sonrası 120. günde tohumlanan tüm diĢilerden gebe kalanların tohumlananlara oranıdır ve iĢletmede bu oran % 90‟dan fazla olmalıdır. 10. Tohumlama indeksi (TĠ) (Gebelik BaĢına Tohumlama Sayısı) Gebelik elde etmek için yapılan tohumlama sayısının ortalaması olarak hesaplanır, ideali 1‟dir. Ortalama değer 1,65 olarak kabul edilmektedir. Bu süre en fazla 1. tohumlamadan sonraki 120 günlük dönemi kapsar. Gebe inek sayısı TĠ = x100 Tohumlanan inek sayısı Bu dönem içinde sürüden çıkarılan ve bir daha verileri kayıt edilemeyen inekler de (gebe kalmıĢ kabul edilerek) TĠ hesaplamasına dâhil edilir. Aynı günde yapılan birden fazla doz sperma ile yapılan tohumlama değerlendirme dıĢı bırakılır (Ġleri ve ark., 2005). 11. Gebelik indeksi (GĠ) (Her Gebe Sığır Ġçin Tohumlama Ġndeksi) Gebelik teĢhisi konulan hayvanlara kaç kez tohumlama yapıldığını belirtir. Tohumlama sayısı GĠ= x100 Gebe inek sayısı Sürüde bulunan ineklerin gebe bırakılabilmeleri için bazılarının birden fazla tohumlanması gerekebilir. Ġlk tohumlamada gebe kalan ineklerde ilk tohumlama indeksini ayrı ayrı hesaplamak gerekir (Ġleri ve ark., 2005). 36 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows 12. Buzağılama oranı (BO) (Doğan Buzağı Oranı) Sürü düzeyinde toplam inek sayısına göre yılda doğan buzağı oranını tanımlar. Canlı doğan buzağı sayısı x100 BO= Tohumlanan inek sayısı Ġyi yönetilen iĢletmelerde buzağılama oranı %, 90'ın üzerindedir, % 80–90 oranı orta % 80'nin altındaki sürülerde sorunlu olarak kabul edilir. Tablo 4. Sığırlarda suni tohumlama ile 100 buzağı alabilmek için gerekli tohumlama sayısı Tohumlama sayısı Tohumlanan inek sayısı 1. tohumlama 2. tohumlama 3. tohumlama 4. tohumlama 5. tohumlama 6. tohumlama Toplam 100 40 16 6 2 1 165 Her tohumlamada gebelik oranı (%) % 60 % 60 % 60 % 60 % 60 % 60 Doğan buzağı sayısı 60 24 10 4 1 1 100 13. Geri dönmeme oranı (GDO) (Non-Return-Rate) Tohumlamayı takiben 30–60 gün içerisinde tekrar kızgınlık göstermeyen ineklerin, toplam tohumlanan ineklere oranıdır. Bu inekler gebe olarak kabul edilir. GDO doğum sonuçlarını beklemeden döl verimi hakkında bilgi verir. Tekrar kızgınlık göstermeyen ineklerin sayısı x100 GDO= Tohumlanan ineklerin toplam sayısı GDO boğaların tohumladığı inekler ve kızları dikkate alınarak iki Ģekilde hesaplanır. 37 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Tablo 5. Ġsrail‟de yıllara göre sığırlarda ilkine tohumlama gebelik oranları (Anonim, 2005). Yıl 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 Düve Gebelik oranları (%) 61,2 65,6 65,1 64,6 62,7 59,6 63,3 63,2 63,9 63,8 64,6 65,9 64,2 1. Laktasyondaki inek Gebelik oranları (%) 43,3 42,6 44,7 44,2 43,9 40,4 43,1 44,5 44,0 43,0 43,0 43,0 40,7 YetiĢkin inek Gebelik oranları (%) 34,8 34,7 36,8 36,9 35,7 33,2 36,7 37,4 37,1 36,1 36,4 35,6 32,6 Tablo 6. Ġsrail‟de 2005 yılı sütçü sığırlarda döl verimi ölçütleri (Anonim, 2005). Düveler için Döl verimi ölçütleri Gebelik oranı (%) Birinci tohumlama 33.809 64,2 Ġkinci tohumlama 12.276 55,6 Üçüncü 5.216 48,4 tohumlama Dört ve daha fazla 4.105 35,3 tohumlama Toplam 55.406 58,7 tohumlama sayısı Sayı (n) Bir doğum yapmıĢ inekler için Gebelik Sayı oranı (n) (%) 28.062 40,7 16.725 36,2 YetiĢkin inekler için Gebelik Sayı oranı (n) (%) 54.014 32,6 35.514 32,7 10.562 32,7 22.479 30,5 17.499 27,2 33.855 25,1 72.846 35,3 145.862 30,6 Toplam sayıya göre % Kızgınlık siklus süresinin dağ. (gün) 5–17 gün 18–15 gün 16–35 gün 36–60 gün Toplam doğal siklus sayısı Toplam sayıya göre % Toplam sayıya göre % 735 10.116 959 4.010 1.652 21.030 3.439 7.356 4,9 62,8 10,3 22,0 4.592 41.100 8.342 14.640 6,7 59,8 12,1 21,3 15.820 33.477 90,2 68.674 89,5 38 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows UyarılmıĢ siklus Toh. arasındaki ort. gün sayısı Tohumlama için uygun olmayan Gebelik mua. boĢ çıkan 1.964 3.618 27 27 9,8 8.069 10,5 27 17,9 14,1 10,7 11,4 23,2 28,3 Boğalar için yapılan hesaplamalarda boğanın kendisine ait veriler kullanılırken, diĢiler için boğa kızlarına ait verilerden yararlanılır (Anonim, 2007). 13.1. Boğaya ait GDO Tohumlamadan sonra 56. güne kadar tekrar kızgınlık göstermeyen ineklerin oranı olarak hesaplanır En az 300 tohumlamasından veriler elde edildiğinde hesaplanır ve yayınlanır (Anonim, 2007). 13.2. Kızlarına ait GDO Boğanın tohumlamadan sonra 90. güne kadar tekrar kızgınlık göstermeyen kızlarının oranı anlamına gelir. En az 50 kızından elde edilen veriler gereklidir (Anonim, 2007). En uygun GDO‟ı % 65‟tir, dalgalanma % 50–75 arasında olabilmektedir. GDO hesaplaması ile gebe kaldıkları kabul edilen hayvanlara gebelik muayenesi uygulandığında % 5-10‟unun gebe olmadığı saptanabilmektedir (Ġleri ve ark., 2005). 14. Üreme etkinliği (ÜE) Bir ineğin gebe kalıp canlı bir buzağı doğurabilme yeteneği üreme etkinliği olarak tanımlanabilir. Sığırların her yıl buzağı vermesi ilkesine göre düzenlenmiĢ bir ölçüttür. Sürüde inek baĢına yılda ortalama bir canlı buzağı elde ediliyorsa üreme etkinliği % 100' dür. Üreme etkinliği için % 75–85 değeri uygun sayılır. Uluslararası atom enerjisi komisyonunca desteklenen ve Perera ‟nın (Perera, 2002) organizasyonunda yapılan çalıĢmada 1.735 çiftlikteki 7.990 inekte yapılan 11.000 tohumlamadan radioimmunoassay (RIA) testinden elde edilen sonuçlara göre; 14 ülkedeki ĠTGO‟nın % 15–62 arasında değiĢtiği ve ortalamasının % 41, BĠTAS‟nin 122 gün ve SP‟nun 138 gün olduğu tespit edilmiĢtir. Aynı çalıĢmaya göre infertilitenin ana nedenleri; östrus tespit yetersizliği, tohumlama zamanının uygun olmaması, sperma kalitesinin düĢük olması, embriyonik ölümler, mevsimsel etkiler ile çiftliklerin yönetim hataları olarak bildirilmektedir. 39 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows Yine aynı çalıĢmada tohumlama için uygun zamanda olmayan ineklerin oranının % 17,3 (% 2–55) olduğu bunlardan % 7‟sinin (% 1,5–18) luteal faz döneminde veya gebe iken, % 10‟nun ise (% 1–48) anöstrus dönemde yanlıĢlıkla tohumlandığı bildirilmektedir. Progesteron (P4) hormonu ölçümü sonucu gebe olduğundan Ģüphelenilen ineklerin % 12‟nin ise geç embriyonik ölüm veya kalıcı korpus luteumdan dolayı gebe olmadıkları rektal muayene ile belirlenmiĢtir. Sonuç Sütçü ineklerin ekonomik olarak verimli hale geçmeleri için gereken süre ile gebelik süresinin diğer hayvan türlerine göre daha uzun olması nedeni ile verimli olarak elde tutulmaları gereken süreninde uzun olması istenmektedir. Ancak süt sığırcılığı iĢletmelerinde ideal döl verimi ve karlılığın ana göstergesi olan DKY ve BA beslenme bozuklukları, kızgınlık tespit hataları, ovulasyonun oluĢmaması veya geç oluĢumu, erken embriyonik ölümler, kalıcı luteal yapılar veya diğer nedenlerle tekrarlanan tohumlamalara rağmen gebelik elde edilmemesi sonucu uzar. Bunun sonucunda da döl verimi düĢük ineklerin zorunlu olarak iĢletmeden çıkarılması sonucu ile karĢı karĢıya kalınır. Sütçü ineklerin SP olarak 60–90 gün, BA olarak da 365–400 günlük süreyi tutturmaları, döl verimi ölçütlerinin olumlu yönde geliĢtiğinin iyi bir belirtisidir. Kaynaklar 1. Alaçam E. (1994a). Evcil hayvanlarda reprodüksiyon sun‟i tohumlama, doğum ve infertilite. (Editör) (Büyük ruminantlarda infertilite). Dizgi Evi. Konya, s. 265-289. 2. Alaçam E. (1994b). Sütçü ineklerin döl verimi kontrolunda güncel yaklaĢımlar. Lalahan Hay. AraĢt. Enst. Derg. 4 (1): 1-4. 3. Anonim. (2005). The dairy ındustry in Israel 2005. http://www.israeldairy.com/info/dairyfarming/annrep2005.pdf. (EriĢim tarihi: 05.01.2007). 4. Anonim. (2007). Soy kütüğü talimatı. 5. Ayalon N. (1978). A review of embryonic mortality in cattle. J. Reprod. Fertil. 54: 483-493. 6. Brunner MA. (2002). Repeat Breeding. http://www.wvu.edu./exten/infores/pubs/livepoul/d irm 23.pdf. (EriĢim tarihi: 24.01.2002). 7. Campos MS, Wilcox CJ, Becerril M, et al. (1994). Genetic parameters for yield and reproductive traits of Holstein and Jersey Cattle in Florida. J. Dairy Sci. 77: 867-873. 8. Currie WB, Larson SF. (2002). Delay on the onset of the luteal phase (DOLP) and ıts correction by progesterone can affect conception rate in highly productive cattle. http://www.ansci.cornell.edu/tmplobs/baaAoCCab.p df. (EriĢim tarihi: 17.03.2002). 9. DaĢkın A. (2005). Sığırcılık iĢletmelerinde reprodüksiyon yönetimi ve suni tohumlama. Aydan Web Ofset. Ankara, s. 193-226. 10. Dinç DA. (1990). Döl tutmayan (Repeat Breeder) hayvanlar In. Ed. Alaçam, E. Theriogenoloji Nurol Matbaacılık A.ġ. Ankara, s. 233-240. 11. Graden AP, Jolds D, Mochow CR, et al. (1968). Causes of fertilization failure in repeat breeding cattle. J. Dairy Sci. 51: 778-781. 12. Guthrie LD, West WJ. (2007). Nutrition reproduction interactions in dairy cattle. http://www.dairyrepro.com/LI/nutri.pdf. (EriĢim tarihi: 23.02.2007). 13. Hafez B, Hafez ESE. (2000). Fertilizasyon ve cleavage. In: ESE. Hafez, Editor, Reproduction in farm animals (7th ed.). Lea and Febiger, Philadelphia, Chapter 6. 14. Hutchinson LJ. (2007). Reproductive herd health program. 40 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 Sütçü Sığırlarda Döl Verimi Ölçütlerinin Güncel Yorumu Current Assessments of Fertility Parameters in Dairy Cows http://www.wvu.edu/~agexten/forglvst/Dairy/ dirm18.pdf. (EriĢim tarihi: 02.03.2007). 15. Ġleri K, Ak K, Pabuççuoğlu S ve ark. (2005). Evcil hayvanlarda reprodüksiyon ve sun‟i tohumlama. Ġstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi. Ġstanbul, s. 121-132. 16. Lamb C. (2002). Embriyonic mortality in cattle. http://www.ibc.iastate.edu/PDFs/BHC/Bch02220.p df. (EriĢim tarihi: 15.02.2002). 17. Marti CF, Funk DA. (1994). Relationship between production and days open at different levels of herd production. J. Dairy Sci. 77: 16821690. 18. Oltenacu PA, Frick A, Lindhe B. (1991). Relationship of fertility to milk yield in Swedish cattle. J. Dairy Sci.74: 264-268. 19. Özkoca A. (1986). Sığırlarda reprodüksiyon ve infertilite. Gür-ay Matbaası. Ġstanbul, s. 111-142. 20. Perera B. (2002). Radioimmunoassay and related techniques to improve artificial insemination programmes for cattle reared under tropical and sub-tropical conditions. Internatıonal Atomic Energy Agency. http://www.iaea.or.at/programmes/nafa/d3/public/t d1220.pdf. (EriĢim tarihi: 20.03.2002). 21. Rogers P. (2007). Bovine fertility and control of herd ınfertility. http://homepage.eircom. net/~progers/infertil.htm. (EriĢim tarihi: 08.03.2007). 22. Smale K. (1992). Hayvansal Üretimi Artırmak. Pfizer Veteriner Bülten. 4: 8-11. 23. Staples RC, Thatcher WW. (2002). Effect of dietary fat supplementation may improve fertility of lactating dairy cows. http://www.afns.ualberta.ca/hosted/wcds/wcds2000/ proceedings/chapter18htm. (EriĢim tarihi: 26.03.2002). 24. Wattiaux MA. (2007). Managing reproductive efficiency. http://babcock.cals.wisc.edu/downloads/de_ html/ch13.en.html. (EriĢim tarihi: 07.03.2007). 25. Whitmore HL, Conlin BJ, Sequin BE. (2001). Repeat breeder problems in dairy cattle. http://www.Ġnform.umd.edu/EdRes/Topic/AgrEnv/n nd/reproduc/REPEAT_BREEDER_PROB. (EriĢim tarihi: 30.09.2001). 26. Yalçın C. (2000). Süt sığırcılığında infertiliteden kaynaklanan mali kayıplar. Lalahan Hay. AraĢt. Enst. Derg. 40 (1): 39-47. 41 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 30-41 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 DERLEME/REVIEW MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERGĠSĠ “MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg.” http://edergi.mehmetakif.edu.tr/index.php/sabed/index Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship Aykut Asım AkbaĢ1 1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı, BURDUR, TÜRKĠYE Abstract: Animals lives have been more questioned with increasing the interaction between humans and animals. So, their behaviour patterns have taken a place among the important works of science world. The animal‟s comforts in which they live were discussed and this was accompanied by the wellbeing concept in their environmental condition in time. The fourth one of the five freedoms published by The Farm Animal Welfare Council in 1993 is related to showing the natural behaviours of animals. From this point of view, it is important providing the opportunity of showing natural behaviours of animals in terms of animal welfare. The farms should be designed considering account the number of animals and their behaviours. In this way, the desired level of animal welfare will be reached and this positive situation will show itself with the increasing the animal productivity. Öz: Hayvanlar ile insanlar arasındaki etkileĢimin artmasıyla, hayvanların yaĢantıları daha fazla sorgulanmaya baĢlanmıĢ, onların gösterdikleri davranıĢ Ģekilleri bilim dünyasının önemli çalıĢma konuları arasındaki yerini almıĢtır. Zaman içerisinde hayvanların bulundukları ortamdaki rahatları tartıĢılmıĢ ve bu da beraberinde refah kavramını doğurmuĢtur. Çiftlik hayvanları refah komitesi tarafından 1993 yılında ortaya konulan hayvanların sahip olması gereken beĢ temel özgürlükten dördüncüsü, hayvanların normal davranıĢlarını sergileyebilmeleriyle ilgilidir. Buradan hareketle hayvan refahı açısından, hayvanların doğal davranıĢlarını sergilemelerine olanak tanınması önemlidir. Çiftlikler mevcut hayvan sayıları ve bu hayvanların gösterebilecekleri davranıĢlar dikkate alınarak düzenlenmelidir. Bu Ģekilde hayvanlarda arzu edilen refah düzeylerine ulaĢılabilecek, bu olumlu durum da kendisini hayvanlardan elde edilecek verimlerdeki artıĢla gösterecektir. Key words: Farm Animal, behaviour, welfare. Anahtar sözcükler: Çiftlik Hayvanları, davranıĢ, refah. YazıĢma Adresi: ArĢ. Gör. Aykut Asım AKBAġ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı, Ġstiklal YerleĢkesi, 15030, BURDUR GeliĢ Tarihi: 29.03.2013 Kabul Tarihi: 09.05.2013 E-posta: [email protected] Tel: 0248 213 2175 Kaynak göstermek için: AkbaĢ AA. 2013. Çiftlik hayvanlarında davranıĢ ve refah iliĢkisi. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 1 (1): 42-49. 42 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship GiriĢ Ġnsanlar çok eski tarihlerden itibaren hayvanlarla etkileĢim içerisinde olmuĢ ve avlandıkları hayvanları izlemiĢ, farkında olmadan onların davranıĢlarını kontrol etmiĢtir. Zaman içerisinde ihtiyaçları doğrultusunda hayvanları evcilleĢtiren insanlar, amaçlarına uygun olanları seçerken, gözlemlerine dayandırdıkları davranıĢ Ģekillerinden de yararlanmıĢtır (Slater, 1989). YerleĢik hayata geçiĢle birlikte, hayvancılık önemli bir faaliyet haline gelmiĢ; bu durum hayvan davranıĢlarına olan ilgide de artıĢa neden olmuĢtur (SavaĢ ve Yurtman, 2008). Bu ilgiyi bilimsel düzeyde değerlendirebilme çabaları 19. yüzyılda baĢlamıĢ olup, davranıĢ çalıĢmaları 1975‟ten sonra faklı bir boyuta kaymıĢtır. Bu tarihten önce davranıĢın sebepleri üzerine olan çalıĢmalar, adaptasyonla olan iliĢkisini sorgular hale gelmiĢtir. DavranıĢ karakterlerinin adaptif değerlerinin belirlenmesine yönelik sorular, psikoloji ve davranıĢ geliĢimi alanlarına doğru bir yönelime neden olmuĢtur (Alcock, 2003). Hayvanlar ile insanlar arasındaki etkileĢimin artmasıyla, hayvanların yaĢantıları daha fazla sorgulanır olmuĢ; zaman içerisinde hayvanların bulundukları ortamdaki rahatları tartıĢılmıĢ ve bu da beraberinde refah kavramının ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Hayvanların davranıĢları, refah düzeylerinin belirlenmesi açısından bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Ġki özellik arasındaki iliĢkinin daha iyi anlaĢılabilmesi için, söz konusu tanımlamaların anlaĢılması gerekmektedir. DavranıĢ Nedir? Genel bir tanım ile bir canlının yaĢama tutunabilmek için yaptıklarının hepsi, davranıĢ olarak belirtilebilir. Doğum ve beslenme ile baĢlayıp, öğrenme, üreme, oyun oynama gibi karmaĢık olayları içeren (Öber, 2007) davranıĢ; herhangi canlı bir yapının, içerisinde bulunduğu özel durumlara veya birbirleriyle etkileĢimleri sonucu ortaya çıkan durumlara karĢı verdiği yanıtlardır (Barrows, 2001). Hayvan davranıĢları, hayvanların farklı iç ve dıĢ faktörlere adaptasyonları için sergilenen tutumları belirtirken, hayvanların belirli bir uyarana karĢı verdikleri cevap olarak da tanımlanabilir (Blackshaw, 1986). DavranıĢ bilimi, yetiĢtirme koĢullarının iyileĢtirilmesi, bireysel ya da çevresel kökenli olumsuzlukların tanımlanması ile sağlık koruma uygulamalarının geliĢtirilmesine katkıda bulunmuĢ; hayvanların sahip oldukları biyolojik olguların da açıklanabilmesine yardımcı olmuĢtur (SavaĢ ve Yurtman, 2008). 43 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship Hayvan davranıĢı çalıĢmaları etholoji ismiyle adlandırılmaktadır. Ġlgili kavram, Yunanca‟dan “ethos” yani doğal kelimesinden gelmektedir. Bu bağlamda düĢünüldüğünde etholoji ile ilgilenenler, hayvanların doğal yaĢam alanlarındaki davranıĢlarını konu edinirler (Blackshaw, 1986). Hayvan Refahı Kavramı Hayvan refahı, tüm hayvanların (çiftlik, pet, arkadaĢ, egzotik, laboratuar ve vahĢi hayvanlar) bakımı, beslenmesi, barındırılması, yetiĢtirilmesi, nakliyesi, kesimi, tedavisi ya da bilimsel araĢtırmalarda kullanımı sırasında ağrı, acı ve ıstıraptan uzak, sağlık, mutluluk ve iyilik hallerinin sağlanması (YaĢar, 2005), bir baĢka ifade Ģekliyle hayvanların bulundukları ortamlarda rahat olmalarını kapsamaktadır. Hayvan refahı, birçok farklı Ģekillerde tanımlanmakta ve bu tanımlamalarda genel olarak hayvanların davranıĢları, biyolojik fonksiyonları ve duyguları baz alınmaktadır. Özetle hayvan refahı, hayvanların zihinsel ve fiziksel olarak iyi olma yani sağlıklı olma durumudur (Ünal, 2010). 20. yüzyılın baĢlarında artan hayvan ıslahı çalıĢmalarının bir sonucu olarak hayvanlardaki verim düzeyleri yükselmiĢ, ancak hayvan refahı mevcut durumda gerekli ilgiyi görememiĢtir. Fakat 1960‟lı yıllardan sonra, yazılı ve görsel iletiĢim araçlarının etkisi, hayvan refahı ile ilgili yapılan yasal düzenlemeler, gıda güvenliği konusundaki duyarlılığın artıĢı ile ilgili alanda yapılan bilimsel çalıĢmalar sayesinde hızlı bir geliĢim görülmeye baĢlanmıĢtır (Millman ve ark., 2004). Ġngiltere hükümeti tarafından kurulan çiftlik hayvanları refah komitesi, 1993 yılında hayvanlar için 5 temel özgürlük belirlemiĢtir (Gonyou, 1994). Bu maddelerde hayvanların aç, susuz bırakılmamaları, uygun barınak ve çevre koĢullarının sağlanması, çarpma, yaralanma ve hastalıklardan korunmaları, normal davranıĢlarını sergileyebilmeleri ile korku ve stresten korunmaları gerektiği belirtilmiĢtir (Farm Animal Welfare Council, 1993). Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Hayvanların refah seviyelerinin belirlenmesinde iki temel soru vardır. Birincisi hayvanlar sağlıklı mı? Ġkincisi ise hayvanlar doğal davranıĢlarını gösterebiliyorlar mı? Bu sorular hayvan refahının fiziksel ve mental boyutunun varlığını ortaya koymaktadır (Dawkins, 2004, Duncan, 2002). DavranıĢ, hayvanların refah ve verim düzeyleri tespiti açısından oldukça önemlidir (Dawkins, 2003). 44 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship Hayvanların davranıĢ Ģekillerine yönelik elde edilen bilgiler, hayvanlarla ilgili yapılacak çalıĢmaları kolaylaĢtırdığı gibi, hem hayvanların hem çalıĢan kiĢilerin güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır (Albright, 1983). Etholoji bilim dalı altında çalıĢan araĢtırmacılar, hayvanların doğal yaĢam alanlarındaki tutumlarıyla ilgilenmiĢlerdir. Günümüzde insanların kontrolüne girmiĢ olan çiftlik hayvanlarında doğal davranıĢların izlenebilme imkânı olmadığından “uygulamalı etholoji” adı altında farklı bir alan ortaya çıkmıĢtır. Uygulamalı etholoji, çiftlik hayvanlarının davranıĢlarını incelemektedir (Blackshaw, 1986). Hayvanların sergiledikleri bireysel tutumlar davranıĢ baĢlığı altında incelenmekle birlikte, sürü içerisinde gösterdikleri tavırlar da davranıĢın konuları arasında olduğundan (Jensen, 2009), uygulamalı etholojinin çalıĢma alanı içerisinde yer almaktadır. Modern sistemlerin geliĢiminden önceki süre zarfında da insanlar çiftlik hayvanlarıyla oldukça yakın bir iliĢki içerisinde bulunmalarına rağmen, sistemli bir yetiĢtiriciliğe geçememiĢlerdir. Ancak hayvanlar günümüzün mevcut ekonomik sistemi içerisindeki önemli pozisyonlarından dolayı daha farklı bir yaklaĢımla yetiĢtirilmeye baĢlanmıĢtır (Kilgour, 1978). Hayvanların davranıĢ Ģekillerinde insan kontrolü altına girip, evciltilmelerinden sonra vahĢi yaĢamdakilere göre farklılıklar görülmeye baĢlanmıĢtır (Mignon-Grasteau ve ark., 2005). Bu durumun Ģekillenmesinde hayvanlara sağlanan bakım-besleme koĢullarının rolü bulunmaktadır. Örneğin çiftlik hayvanlarının bulunduğu ortamlardaki su azlığı, yem yetersizliği, hayvanların annelerinden ayrılarak farklı çevrelere götürülmeleri gibi faktörler hayvanlar üzerinde stres yaratmaktadır (Fraser, 2009). Stres olgusu, kronikleĢtiğinde, arzu edilmeyen stereotipik davranıĢ Ģekillerine de neden olabilir. Bu durum ise, refah düzeyindeki azalmanın bir göstergesi olarak kabul edilebilir (Swaisgood, 2007). Görüldüğü üzere, hayvanların duygusal durumları, refahları üzerine etkilidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bir arada barındırılan çiftlik hayvanlarının duyusal özelliklerinin sosyal boyutlarının da bulunduğudur (Spinka, 2012). Uygulamalı davranıĢ biliminin hayvan refahı ile olan iliĢkisinin ortaya konulabilmesi açısından hayvanların çevrelerine karĢı gösterdikleri reaksiyonları anlaĢılabilmesine odaklanılmıĢtır (Jensen ve ark., 2008). Hayvanların gereksinim duydukları tüm davranıĢ Ģekillerini ortaya koyabilmeleri açısından, çevrenin zenginleĢtirilmesi önemlidir. Aynı zamanda çevresel zenginleĢtirme ile, hayvanlarda görülen ve refah açısından sıkıntı yaratabilecek anormal davranıĢların azaltılması da mümkün olabilir (Mason ve ark., 2007). 45 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship Anormal davranıĢlarının tespit edilebilmesi için, öncelikle hayvanların normal davranıĢ Ģekillerinin bilinmesi gerekmektedir. Çiftlik hayvanları refah komitesi tarafından 1993 yılında ortaya konulan hayvanların sahip olması gereken beĢ temel özgürlükten dördüncüsü, hayvanların normal davranıĢlarını sergileyebilmeleriyle ilgilidir. Bu konuda yapılan araĢtırmalar, doğal davranıĢlarını gösteren hayvanların daha fazla hareket ettiklerini ve daha sağlıklı bir vücut yapısına sahip olduklarını, dolayısıyla da daha uzun bir yaĢam sürdüklerini göstermektedir (Dawkins, 2004). Çiftlik hayvanlarının refah düzeylerinin belirlenebilmesi açısından, çeĢitli davranıĢ Ģekillerini barındıran protokollerin ortaya konulması ve buna göre hayvanların davranıĢlarının kontrol edilmesi gerekmektedir (Andreasen ve ark., 2013; Wechsler, 2007). Hayvanlar bulundukları ortamda birçok olumsuz etkenle baĢa çıkmak zorundadır. Gösterdikleri tutum ve davranıĢlar onlara bu mücadelede yardımcı olabilecek unsurlara dönüĢtürülebilir. Hayvanların bulundukları çevreyle etkileĢimleri sonucu ortaya çıkabilecek durumlar, refah düzeylerinin ortaya konulmasında birer belirleyici olabilmektedir (Fraser ve Broom, 1997). Hayvanların refahları bulundukları ortama adaptasyonlarıyla yakından iliĢkilidir. Hayvanların hareketlerinin kısıtlanıp, kısıtlanmaması adaptasyonlarını etkileyen önemli durumlardandır (Korte ve ark., 2007; Ohl ve Van Der Staay, 2012). Hayvanlar davranıĢlarını sergileyerek, vücutlarında ve dıĢ çevre koĢullarında oluĢan değiĢikliklere kendilerini kolayca adapte edebilmektedir. Bu sebeple hayvan davranıĢlarının anlaĢılmasında, çevre ve etkisinin iyi bilinmesi temel noktalardan birini oluĢturmaktadır (Demirören, 2002). Yine hayvanların bulundukları ortama uyumlarının bir parçası olarak insanlarla olan etkileĢimleri de oldukça önemlidir. Çünkü hayvanlarda oluĢabilecek korku, stres durumları verimlerinin düĢmesine, ürünlerin pazarlanabilirliğinin azalmasına ve refahtaki düĢüĢe de neden olacaktır (Waiblinger ve ark., 2006). Hayvanlardaki yüksek ölüm oranları, üremedeki baĢarısızlık, anormal davranıĢların görülmesi, yaralayıcı davranıĢların çokluğu gibi olumsuz durumlar, aynı zamanda negatif refahın göstergeleri arasında sayılabilirken; doğal davranıĢ Ģekillerini gösterebilme eğilimleri ise pozitif refah düzeyi anlamına gelmektedir (Bracke ve Hopster, 2006). Bunun yanı sıra özellikle oyun davranıĢı, hayvanların pozitif refah düzeylerinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Çünkü hayvanlar kendilerini rahat hissettikleri zaman oyun oynamaya daha fazla vakit ayırır. Oyun davranıĢı hayvanların fiziksel ve mental sağlıkları için olumlu etki yaptığından refah düzeylerine de katkıda bulunur (Held ve Spinka, 2011; Mintline ve ark., 2013). 46 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship Daha önce de ifade edildiği gibi hayvanın refahının sağlanabilmesi için, doğal davranıĢlarını gösterebilmesine olanak tanınmalıdır. Ancak bu durum bazı sıkıntıları da beraberinde getirmektedir. Doğal davranıĢlar kolaylıkla tanımlanabilecek yapıda olmayıp, türlere göre farklılık göstermektedir. Bunun yanı sıra doğal olarak nitelendirilebilecek bazı davranıĢ Ģekilleri hayvanların refah durumlarına zarar verebilir. Hayvanları strese sokabilecek, aniden Ģekillenen kaçma davranıĢı ile hayvanların zarar görmesiyle sonuçlanabilen agonistik davranıĢlar bunlardan birkaçıdır. Ancak gerekli önlemlerin alınmasıyla bu sorun giderilebilir (Spinka, 2006). Sonuç Günümüzde çiftlik hayvanlarında sıkça uygulanan entansif yetiĢtirme Ģekli ile hayvanların bulundukları alanların kısıtlanması, hayvanlarda alıĢılagelmiĢ davranıĢlardan farklı davranıĢ Ģekillerinin görülmesine neden olmaktadır. Bu durumun hayvanların verim düzeylerini etkilemesi istenmemektedir. Hayvancılık iĢletmeleri hayvanların normal davranıĢlarını göstermeleri üzerine en az engelleyici etkiye sahip olacak Ģekilde düzenlenmelidir. Hayvancılık iĢletmelerinde karlılık temel hedef durumundadır. Bu nedenle önemsiz gibi görünse de bu hayvanların davranıĢlarındaki ani değiĢimler, ekonomik değerler açısından belirleyici olabilmektedir. Çiftlikler mevcut hayvan sayıları ve bu hayvanların gösterebilecekleri davranıĢlar dikkate alınarak dizayn edilmelidir. Bu Ģekilde hayvanlarda arzu edilen refah düzeylerine ulaĢılabilecek, bu olumlu durum da kendisini hayvanlardan elde edilecek verimlerdeki artıĢla gösterebilecektir. Kaynaklar 1. 4. Albright JL. 1983. Status of animal Korte SM, Olivier B, Koolhaas JM. 2007. welfare awareness of producers and direction of A new animal welfare concept based on allostasis. animal welfare research in the future. J. Dairy. Sci. Physiol. Behav. 92: 422-428. 66: 2208-2220. 5. 2. et al. 2013. The correlation of qualitative behavior Kilgour R. 1978. The application of Andreasen SN, Wemelsfelder F, Sandøe P, animal behavior and the human care of farm assessments animals. J. Animal. Sci. 46: 1478-1486. outcomes in on-farm welfare assessment of dairy 3. cattle. Appl. Anim. Behav. Sci. 143: 9-17. Alcock J. 2003. A textbook history of with Welfare Quality® protocol animal behaviour. Journal of Animal Behaviour. 6. 65: 3-10. Why and how should we use environmental Mason G, Clubb R, Latham N, et al. 2007. enrichment to tackle stereotypic behaviour. Appl. 47 Anim. Behav. Sci. 102: 163-188. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship 7. 18. Barrows EM. 2001. Animal Behavior SavaĢ T, Yurtman ĠY. 2008. Hayvan Desk Reference: a dictionary of animal behavior, davranıĢ bilimi ve zootekni: tanım ve izlem. ecology and evolution, 2nd ed. Florida: CRC Hayvansal Üretim Dergisi. 49: 36-42. Press, pp. 46-59. 19. 8. or subjectivity? Br. Poult. Sci. 43: 643-652. Mignon-Grasteau S, Boissy A, Bouix J, et Duncan IJH. 2002. Poultry welfare: Science al. 2005. Genetics of adaptation an domestication 20. in livestock. Livest. Prod. Sci. 93: 3-14. animal behavior, 2nd ed. New York: Facts on File, 9. pp. 2-10. Blackshaw JK. 1986. Notes on some Slater PJB. 1989. The encyclopedia of topics in applied animal behaviour, 3th ed. 21. Queensland: University of Queensland press, pp. 1993. Second Report on Priorities for Research and 1-3. Development in Farm Animal Welfare. MAFF 10. Farm Animal Welfare Council (FAWC). Tolworth, United Kingdom. Millman ST, Duncan IJH, Stauffacher M, et al. 2004. The impact of applied ethologists and 22. the International Society for Applied Ethology in behaviour in animal farming systems. Appl. Anim. improving animal welfare. Appl. Anim. Behav. Behav. Sci. 100: 117-128. Sci. 86: 299-311. 23. 11. Bracke MBM, Hopster H. 2006. Spinka M. 2006. How important is natural Fraser AF, Broom DM. 1997. Farm animal behaviour and welfare, 2nd ed. London: CAB Assessing the importance of natural behaviour for International Co., pp. 1-30. animal welfare. J. Agric Environ. Ethics. 19: 77- 24. 89. emotions and its implication for animal welfare. 12. Mintline EM, Stewart M, Rogers AR, et Spinka M. 2012. Social dimension of Appl. Anim. Behav. Sci. 138: 170-181. al. 2013. Play behavior as an indicator of animal 25. welfare: Disbudding in dairy calves. Appl. Anim. welfare and the scientific study of affect. Appl. Behav. Sci. 144: 22-30. Anim. Behav. Sci. 118: 108-117. 13. 26. Dawkins MS. 2003. Behaviour as a tool Fraser D. 2009. Animal behaviour, animal Swaisgood RR. 2007. Current status and in the assessment of animal welfare. Zoology. 106: future directions of applied behavioral research for 383-387. animal welfare and conservation. Appl. Anim. 14. Behav. Sci. 102: 139-162. Ohl F, Van Der Staay FJ. 2012. Animal welfare: At the interface between science and 27. society. The Vet. J. 192: 13-19. animal behavior is associated with the animal 15. welfare issue. J. Animal. Sci. 72: 2171-2177. Dawkins MS. 2004. Using behaviour to Gonyou HW, 1994. Why the study of assess animal welfare. Animal Welfare Journal. 28. 13: 3-7. refahının ölçülmesi. III. Ulusal Veteriner Zootekni 16. Öber A. 2007. Hayvan davranıĢları temel Ünal N. 2010. YetiĢtiricilikte hayvan Kongresi, Afyon, s. 100. öğeler, 1st ed. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Ltd., 29. s. 1-2. and animal welfare. Anim. Behav. 81: 891-899. 17. Demirören E. 2002. Hayvan DavranıĢları. 30. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No: Held SDE, Spinka M. 2011. Animal play Waiblinger S, Boivin X, Perdersen V, et al. 2006. Assessing the human animal relationship in 547. 48 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49 Çiftlik Hayvanlarında DavranıĢ ve Refah ĠliĢkisi Farm Animal Behaviour and Welfare Relationship farmed species: a critical review. Appl. Anim. 33. Behav. Sci. 101: 185-242. Animals: An introductory text, 2nd ed. London: 31. CAB Ġnternational Co., pp. 1-3. Jensen P, Buitenhuis B, Kjaer J, et al. Jensen P. 2009. The Ethology of Domestic YaĢar A. 2005. Selçuk Üniversitesi 2008. Genetics and genomics of animal behaviour 34. and welfare-challenges and possibilities. Appl. Veteriner Fakültesi‟nde hayvan gönenci eğitimi. Anim. Behav. Sci. 113: 383-403. Türkiye‟de Birinci Hayvan Refahı ve Veteriner 32. Hekimliği Eğitimi Konferansı, Ankara, s. 37. Wechsler B. 2007. Normal behaviour as a basis for animal welfare assessment. Anim. Welf. 16: 107-110. 49 MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 2013, 1 (1): 42-49
© Copyright 2024 Paperzz