Yayın No: 1996 - 55 İSTANBUL TİCARET ODASI TÜRK TARIMINDA BUĞDAYIN YERİ VE ÖNEMİ Ö N SÖZ Dünyamızda gelişmişlik düzeyi ne ülkelerin ekonomilerinde tarımın özel bulunmaktaCııraTa.rımsal üretimde ülkeler kar'iılayabilmeyi Tarımsal ana hedef üretim olaı-ak içinde dayanmış büyük bir iklim besin bütün öneme sahip ve Dünya tahıl maddesi olan tanışması ve günümüze kadar bu önemini Buğday, değişik yetiştirilebilmesi ucuz olsun belirlemektedirIer. nüfusunun beslenmesinde temel besin ürünlerinden buğday iJe insanoğlunun yıllarına olursa bir yeri ve önemi kendi gereksinimıerini ve kaynağı M~Ö. 7000 korumuştur. koşullarında yanında taşınması toprak olması depolanması ve işlenme kolaylığı nedeniyle beslenmesi için vazgeçilmez temel bir Dünya ürün nüfusunun özelliği taşımaktadır. Bütün Dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tarım "ektörü ve bu sektör içersinde yeralan buğdayın ekonomimizde çok önemli bir yeri vardJ.r.Dünyada tahıl ülkesi olarak kabul edilen ve kendine yeterli ülkeler aras.1.nda yeralan ülkemiz, son y_tllarda iklim şartlarındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle bir takım sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Odamız, ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan buğdayın, cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar geli~imini incelemek, sorunları.nı tespit et.rnek amacıyla "Türk Tarımında Buğday Yeri ve Önemi" adlı sözkonusu bu araştırmayı hazırlamıştır ~ Bu araştırmarnızda t buğdayı.n tanımı, üretimi tüketimi dış ticareti, destekleme politikaları, dağıtım ve pazaı-lama kanalları ile birlikte Dünya üretimi incelenmiştir. Hazırlanan faydalı eleman]. bu araştırmamızın üyelerimize ve kullanıcılara olmasını diler, araştırmayı hazırlayan İstatistik Şubesi Hilal Ömeroğlu'na t.eşekkür ederim. Genel Sekreter Prof Dr. İsmail Özaslan İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ GİRİŞ 1 I) BUĞDAYIN TANIMI 1 II) BUĞDAY ÜRETİMİ VE VERİMİ A) Buğday Üretimi B) Buğday Verimi C) Buğday Üretim ve Verim Projeksiyonu 3 3 8 11 III) BUĞDAY TÜKETİMİ 1 2 IV) BUĞDAY TARIMINDA TOHUMLUK KULLANIMI 14 V) BUĞDAY TARIMINDA GÜBRELEME 1 1 VI) TARIM VE BUĞDAYDA DESTEKLEME POLİTİKALARI 20 A) Toprak Mahsûlleri Ofisi 'nin (TMO) Misyonu B)Buğday Destekleme Alım Fiyatları ve Politikaları. 1- Prim Sistemi 2- Buğday Ürününde Sertifika Uygulaması • C)Tarımsal Destekleme Politikasının Neden olduğu Sorunlar • • 21 24 27 28 3 0 VII) BUĞDAYIN DAĞITIM KANALLARI VE PAZARLANMASI 32 VIII)TÜRKİYENİN BUĞDAY TİCARETİ 34 . A)Buğday ihracatı B)Buğday İthalatı IX) X) GAP PROJESİNİN BUĞDAY TARIMINA ETKİLERİ UN VE UNLU GIDALAR SANAYİİ A) B) C) D) E) XI) 34 34 Ekmek Sanayi Un Sanayi . . Bisküvi Sanayi • Makarna Sanayi Un ve Unlu Gıda Sanayinde Sorun ve Çözüm Önerileri . . . . DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ KAYNAKÇA 41 • 42 43 43 48 50 52 5 4 GİRİŞ İnsan beslenmesinde ekmeğin hammaddesini oluşturan, bunun yanında hayvan besiciliği ve endüstride yaygın biçimde kullanılan buğdayın üretimi,tüketimi ve ticareti ülke ekonomilerinde büyük önem taşımaktadır. Serin iklim tahılları içinde yer alan buğday, ülke nüfusundaki vazgeçilmez yeri,ekolojik,tarımsal ve sosyo-ekonomik önemi nedeniyle Cumhuriyetin kuruluşundan beri devlet tarafından desteklenen ürün olmuştur.Uzak Doğu ve Latin Amerika ülkeleri dışındaki Dünya ülkelerinde büyük önem taşıyan buğday stratejik bir ürün olarak kabul edilmektedir. I) BUĞDAYIN TANIMI Yeryüzünde kültüre alınan ilk bitkilerden biri olan buğday değişik iklim ve toprak koşullarında yetiştirilebilmesi bileşiminde karbonhidrat, nişasta ,protein bazı vitamin ve mineral maddeleri bulundurması, değerli ancak ucuz bir besin kaynağı olması,taşınma,depolanma ve işlenmesinin kolay olması gibi özelliklerinden dolayı hızla artan dünya nüfusunun beslenmesinde vazgeçilmez bir ürün özelliği taşımaktadır. Dünyanın en eski ve en önemli tahıl ürünlerinden biri olan buğday tarımının başlangıcı M.Ö.7000 yılına uzanmaktadır. Ortalama 80-160 cm kadar boy atan buğday bitkisinin boğumlu ve genellikle içi boş bir gövdesi ,ince uzun yaprakları ve başakçıkların birleşmesiyle oluşmuş başak biçiminde çiçekleri vardır.Genellikle kavuzlu olan buğday tanesi 3-10 mm uzunluğunda 3-5 mm çapındadır ve ortasında uzunlamasına bir yarık bulunur. Uzun bir geçmişi olması ve çok önemli tarım bitkisi olarak kabul edilmesinden dolayı bilinen buğday türlerinin bir çok çeşidi üretilmiştir. Kromozom sayısına dayanarak başlıca türleri şunlardır: üç grupta toplanan a)Yedi çift kromozomlu grubun yabanıl formu Boeoticum ile kültür formu olan Kaplıca Buğdayı. buğdayın olan Triticum b) 14 çift kromozomlu grubun yabanıl formu olan T.Dicoccoides ile kültür formları olan Gernik (T.Dicoccum) buğday, makarnalık buğday yada sert buğday adıylada bilinen Durum Buğdayı (T.Durum), Turna gagası ya da Polonya buğdayı (T.Polonıcum),Doğu Buğdayı (T.Carthlicum),kaba tahıl ^ yada İngiliz Buğdayı (T.Turgıdum) ve Turnadili Buğdayı (T.Turanicum). c) 21 cift kromozomlu grubun kültür formları olan ekmeklik buğday ya da yumuşak buğday (T.Vulgare),Toptaş Buğday (T.Compactum) ve Kavuzlu Buğdaydır (T.spelta).Bütün dünyada en çok üretilenleri ekmeklik buğday,makarnalık durum buğdayı ve ekmeklik unun yanı sıra kek,bisküvi kurabiye ve pasta unlarının yapımında kullanılan topbaş buğdaydır. ~2~ Buğday kuzey kutup dairesinden Ekvatora yükseltisi deniz düzeyinin altında olan yerlerden 3000 m yüksekliğe ve 30 cm den daha az yağış alan bölgelerden 160 cm den fazla yağışı olan bölgelere kadar çok çeşitli iklim ve toprak koşullarında yetişebilirse de en uyum gösterdiği yerler 30-90 cm yağış alan ılıman bölgelerdir. Buğday tarımında bölgedeki kış koşullarının şiddetine göre kışlık ve yazlık olmak üzere başlıca iki tip ekim yapılır. Kışlık buğdayın ekim zamanı her yerde güz dönemi özellikle Ekim ve Kasım aylarıdır.Yazlık buğday genellikle ilkbaharda daha çok Şubat ve Mart aylarında ekilirse de kışın yumuşak geçtiği yerlerde güz aylarında da ekim yapılabilir. Kuru iklimlerde yetişen buğdaylar genellikle sert tiptendir ve % 11-15 protein ile dayanıklı glüten ( esnek protein) içerir.Nemli iklimde yetişen buğdaylar ise daha yumuşaktır ve % 8-10 protein ile dayanıksız glüten içerir. Buğdaydan unun dışında özellikle yumuşak ekmeklik buğdaydan nişasta sert durum buğdayından ise daha çok makarna yapımında kullanılan irmik elde edilir.Bulgur ve yarma denilen dış kabuğu soyulup kaba öğütülmüş taneleri Türkiyede pilav ve başka yemeklerin hazırlanmasında çok kullanılr. f Üretilen ve büyük bölümü besin olarak tüketilen buğdayın yaklaşık % 1 0 u tohumluk olarak saklanırken az bir bölümüde sanayide nişasta, malt, dekstroz, glüten ve alkol üretiminde kullanılmakta, düşük kaliteli öğütme artıkları ise hayvan yemi olarak değerlendirilmektedir. f insanların beslenmesinde başlıca enerji kaynağı olan buğday tanesinin bileşimi iklim ve toprak özelliklerine göre büyük farklılıklar gösterir. Genel olarak buğday tanesinin % 12'si su,% 70'i karbonhitrat % 12 si protein ,% 2 si yağ, % 1.8 si mineraller, % 2.2'i ise kaba liflerdir.Ayrıca B vitaminleri grubundan tiyamin ( Bl vitamini), riboflavin (B2 vitamini) ve niyasin ( nikotinik asit) ile az miktarda A vitamini bulunur. Ancak öğütme sırasında bu vitaminlerin en bol bulunduğu kepek ve tohum özü undan ayrılır.lOOgr buğday yaklaşık 330 kalori vermektedir * ülkemizde 1920 yılından beri yürütülen ıslah ve adaptasyon çalışmaları sonucu 41 ekmeklik buğday ve 18 makarnalık buğday çeşidi üretim programına kazandırılmıştır.1960 yılından sonra ise buğdayda verimi ve üretimi artırmak amacıyla dünyada ekimi yapılan bazı buğday çeşitleri ülkemize getirilmiştir. Bunlardan Meksika buğdayı olarak adlandırılan ve başlıcalarını Lerna Rojo-64, Penjamo-62 çeşitlerinin oluşturduğu buğdayların ekimi yapılmış Rusyadan getirilen Bezostaya-1 çeşidi ise üretime alınmıştır. -3Türkiyede kendiliğinden yetişen ve ekimi yapılan 100 ü aşkın buğday çeşidi içinde en büyük „pay; ekmeklik buğday, durum buğdayı ve topbaş buğdayındır. Üretim ve tüketim içinde en büyük paya sahip olan T.Aestivum tipi bu buğdaylar kullanım şekillerine göre 8 tipe ayrılmaktadırlar. Bu çeşitlerden sert kırmızı yazlık,sert kırmızı kışlık,sert beyaz yazlık ve sert beyaz kışlık buğday tipleri ekmeklik olarak kullanılmaktadır. Yumuşak kırmızı kışlık,yumuşak beyaz yazlık ve yumuşak beyaz kışlık tipler ise bisküvi yem ve diğer ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. Dünya pazarlarında buğdayların sınıflandırılmasında yetişme koşulları, tane sertliği ve rengi esas alınırken ülkemizde üretimi yapılan çeşitler daha çok kırmızı-sert, beyaz-yarısert beyaz-yumuşak olup tane özelliğine sahiptir. Buğdayın başlıca zararlıları süne, kımıl,bambul olup önemli hastalıkları ise pas,sürme ,küllem ve rastıktır. en I) BUĞDAY ÜRETİMİ VE VERİMİ A)BUĞDAY ÜRETİMİ Başaktan una, undan evimizdeki ekmeğe ,makarnaya ve daha bir çok gıda maddesine dönüşen buğday pek çok alanda kullanılabilen bir ürün olması nedeniyle iç tüketimimizde önemli bir yer tutmakta ve Türkiye dünyada buğday üreten ülkeler sıralamasında 7.sırada yer almaktadır. 1994 yılı Dünya verilerine göre 101.205 milyon tonluk buğday üretimi ile Çin birinci sırada yer alırken bunu,63,141 milyon ton ile ABD, 59,131 milyon ton ile Hindistan,32,094 milyon ton ile Rusya,30,652 milyon ton ile Fransa 23,350 milyon ton ile Kanada 17,500 milyon ton ile Türkiye takip etmiştir. Türkiye'nin 1926-1995 dönemine ait buğday üretim, verim ve ekim alanları ile önemli miktarda buğday üretimi yapan illerimize ait değerler Tablo:1 ve Tablo:2'de verilmiştir. -4- Tablo:1 TÜRKİYEDE BUĞDAY TARIMI Üretim (Bin Ton) 1926-30 1931-35 1936-40 1941-45 1946-50 1951-55 1956-60 1961-65 1966-70 1971-75 1976-80 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 Ekim Alanı (Bin Ha) Verim (Kg/Ha) 2882 2966 3808 3950 4206 6013 7435 7827 8292 8856 9259 9020 9250 9000 9230 9000 9350 9350 9415 9435 9351 9450 9630 9600 9800 9800 9400 744 869 1059 840 975 1070 1064 1079 1197 1386 1812 1829 1838 1944 1777 1911 1818 2032 2007 2173 1732 2116 2118 2010 2143 1786 1914 2150 2567 4020 3319 3630 6369 7910 8450 9924 12290 16780 16500 17000 17500 16400 17200 17000 19000 18900 20500 16200 20000 20400 19300 21000 17500 18000 Kaynak: 1995 DİE İstatistik Yıllığı -5- Tablo:2 ÖNEMLİ MİKTARDA BUĞDAY ÜRETEN İLLERİMİZ 1994 Ekim Alanı (Hektar) Konya Adana Ankara Şanlı Urfa Yozgat Edirne Kırklareli Çanakkale Balıkesir Kırıkkkale İçel Antalya Nevşehir Bursa Sivas Mardin Afyon Kayseri Denizli Eskişehir Gaziantep Kayseri Toplam 929.690 412.110 638.700 353.539 343.598 191.700 149.780 120.991 171.182 173.949 158.908 151.830 162.145 123.827 328.900 111.710 223.242 275.500 107.389 177.088 105.020 271.450 9.800.000 Üretim (Ton) Verim (Kg/Ha) 1.306.356 1.284.930 964.942 601.218 523.694 470.699 218.324 295.242 442.504 246.737 326.311 354.231 266.470 289.915 281.237 206.522 406.644 335.498 220.334 338.287 259.241 335.498 1463 3118 1511 1701 1524 2455 1458 2440 2585 1731 2054 2333 1643 2341 855 1849 1822 1236 2051 1910 2468 1236 17.500.000 1786 Kaynak:1994 Tarımsal Yapı ve Üretim D.İ.E Tablo 1' de görüldüğü gibi buğday ekim alanlarımız 1926-1930 ortalamasına göre 1946-1950 döneminde % 45' lik bir artışla 4./! milyon hektara ulaşmış, 1950 yılından sonra ise makınalaşmanında etkisiyle büyük artışlar sağlanmıştır. 1956-1960 döneminde 7.4 milyon ha. olan ekim alanlarımız 1966-1970 döneminde 8.2 milyon ha, 1976-1980 döneminde 9.2 milyon ha, 1994 yılında ise 9.8 milyon hektara çıkarak en ust sınırlara ulaşmıştır. -6- Buğday üretimi ise 1926 yılından 1950 yılına kadar ekim alanında gerçekleşen % 45'lik artışla 2.1 milyon tondan 3.6 milyon tona çıkmış,1971-75 döneminde 12.2 milyon ton olan üretim 1990 yılında 20 milyon tona ulaşmıştır. 1926-1975 döneminde buğday üretiminde hava koşullarına özellikle yağışa olan sıkı bağımlılık yetiştirme tekniğindeki gelişmelerin yaygınlaştırılması ile bir ölçüde azaltılarak % 471 oranında üretim artışı sağlanmıştır. Bununla birlikte büyük çoğunluğu kuru tarım bölgelerinde ekilen buğday yıllık sıcaklık ve yağış faktörlerine bağlı olarak üretimde yıldan yıla belirgin dalgalanmalar gösteren bitki olma özelliğini halen taşımaktadır. 1986 yılında buğday üretimi kaliteli ve yüksek vasıflı tohumluk kullanımı,hava şartlarının uygun gitmesi ve ekiliş alanlarındaki artışa bağlı olarak bir önceki yıla göre % 11.2 artışla 19»0 milyon ton olarak gerçekleşirken,1987 yılında Trakya yöresinde yaşanan süne zararı ve diğer üretim yörelerinde yaşanan kuraklık sonucu üretim 18.9 milyon tona gerilemiştir. 1988 yılında hava koşullarının iyi gitmesi buğday üretiminin % 8.5 artmasını sağlarken, 1989 ve 1992 yıllarında üretim hava şartlarının kötü gitmesi ve ekim alanlarındaki daralma sonucu özellikle 1989 yılında % 21 azalma göstererek 16.2 milypn ton 1992 yılında ise % 5«4 azalma göstererek 19.3 milyon ton seviyesine gerilemiştir. 1993 yılında 21,0 milyon ton olan buğday üretimi 1994 yılında % 16,7 oranında azalarak 17,5 milyon ton olarak gerçekleşmiş ve önemli miktarda buğday dış alımı yapılmıştır. 1995 yılında ise ekim alanlarımızda % 4.1 oranında daralma yaşanmasına rağmen buğday üretimi % 2.9 oranında artarak 18.0 milyon ton seviyesine ulaşmıştır. Hava koşullarının iyi geçtiği bol ürün yıllarında buğday üretim fazlası olan Türkiye özellikle ilkbahar yağışlarının yetersiz olduğu yıllarda önemli miktarda buğday dış alımı yapmaktadır. Girdi fiyatlarındaki hızlı artış nedeniyle yeterli gübre,ilaç ile kaliteli tohumluk kullanılmaması üretimde ve verimdeki düşüşlerin asıl sebebleri arasında yer almaktadır. Ayrıca buğday üretim merkezlerinde süne ve kımıl zararlısının oluşturduğu kalitesizlik durumu üretim açığını oluşturmaktadır.Süne ve Kımıl zararına uğramış buğdaylar ekmek ve makarna sanayiinde kullanılmamakta yemlik olarak tüketilmektedir.Makarnalık buğday üretimi açısından ise durum biraz daha farklıdır. Makarnalık buğday üretimi oran olarak yeterli olsa bile süne ve kımıl olayının dışında kalite sorunu mevcuttur. -7- Kaliteli makarnalık buğday üretimi için elverişli şartlara sahip olmamıza rağmen bir çok sebebten dolayı üretim azalmıştır. Kaliteli buğday üretiminde çeşidin genetik özelliği, sertifikalı tohumluk kullanımı, yetiştirme tekniği azot kullanımı ve o yılın iklim şartları önemli rol oynamakta bu şartların yerine getirilmemesi üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Sert ve Yumuşak incelediğimizde; Buğday Üretim durumunu ayrı olarak Türkiyede sert ve yumuşak buğday üretim durumu üzerine sağlıklı ve kesin veriler bulmak mümkün olamamaktadır. Ancak buğday piyasasının genel bir değerlendirilmesi yapıldığında üreticinin sert buğday üretiminden kaçtığı ve kaynaklarını yumuşak buğday yetiştirme yönünde kullandığı görülmektedir. Üreticinin bu kararı vermesinde asıl neden sert buğdayın veriminin düşük olması nedeniyle getirisininde nispeten az olmasıdır.Daha önceki yıllarda Marmara, Dikili,Çanakkale ve Trakya gibi bölge ve illerden sert buğday alınabilmesine rağmen 1995,yılında bu mümkün olmamıştır. Üreticinin sert buğday üretimini amacıyla şu çözümlere yönelinmelidir. desteklemek ve özendirmek Tohum İslahı yapılmalı,iyi taban fiyatı verilmeli,makarna lık ve ekmeklik buğday destekleme fiyatları arasındaki makas açık olmalı,sert buğday alımına ilişkin yüksek fiyatlar ise tüketiciye daha önce açıklanmalıdır. Buğday üretimimizi olumsuz yönde etkileyen diğer bir önemli unsur ise tarımsal işletmelerimizin temel öğesi olan toprakların hem mülkiyet dağılımı hemde yetersiz işletme genişliği ve parçalanma açısından sorunlara sahip olmasıdır. Gerçekten de tarım işletmelerimizin % 90' dan fazlası verimli bir işletmecilik yapılmayacak kadar küçük ve parçalanmış olması işletmelerde verim artırıcı önlemlerin alınmasını etkilemekte ve modern tarım teknikleri gerektiği gibi uygulanamamaktadır. Toprak parçalanmasının en önemli nedenleri artan nüfusun yine tarımda kalması ve miras hukukundaki uygulamalardır.Sanayi ve ticaret kesimine aktarılamayan nüfus tarım toprakları üzerindeki baskısını giderek artırmakta,bu arada tarım topraklarının eşit paylaşımını öngören miras kurallarınında etkisiyle işletmeler küçülmekte ve parçalanmaktadır. 1991 yılı tarım sayımı sonuçlarına göre 4 milyona yakın tarım işletmesi bulunmakta,bu işletmelerin % 90'dan fazlası ise gerekli yatırımları yapamayacak kadar küçük tarım topraklarını oluşturmaktadır.Bu topraklar ayrıca modern tarım tekniğini uygulayamayacak derecede parçalanmış ve dağınık halde bulunmaktadır. Farçalılık ve dağınıklık nedeniyle tarımsal yapıda görülen bozukluklar verim üzerine olumsuz etki yaptığı gibi verim artırıcı önlemlerin alınmasınıda zorlaştırmakta ve maliyetlerin yükselmesine de neden olmaktadır.Buğdayda olduğu gibi diğer tarım ürünlerimizdede bunu önlemek için işlenen toprakların ekonomik ölçüden daha küçük parçalara bölünmesine bir an önce engel olmak ve bu yönde ciddi çalışmalara başlamak gerekmektedir. B) BUĞDAY VERİMİ 1926-50 yılları arasındaki dönemde çevre koşullarına sıkı bağımlı olan buğday verimi genellikle 1000 k g / h a ' n m altında kalmıştır.1951-75 yılları arasında ise gübreleme,iyi tohumluk ve uygun çeşit seçimi ,tarımsal mücadele ve yetiştirme tekniğindeki gelişmeler sonucu buğday üretimi ile veriminde önemli artışlar görülmüştür. Sürekli artış eğiliminde olan buğday verimi 1976-80 döneminde de uygun çeşit kullanımı ve yetiştirme tekniklerinin yaygınlaşmasıyla artışını sürdürmüş,1980 yılında 1829 kg/ha,1987 yılında 2007 kg/ha ,1993 yılında ise 2143 kg/ha düzeyine ulaşmıştır.1994 yılında Trakya yöresinde yaşanan süne zararlısı ile yeterli mücadelenin yapılmaması,üretim bölgelerindeki kötü hava koşulları sonucu üretimle birlikte verimde düşerek 1786 kg/ha seviyesine gerilemiş ,1995 yılında ise kaliteli tohumluk kullanımı ve üretim artışı sonucu buğday verimi 1914 kg/ha olarak gerçekleşmiştir. Tüm bu gelişmelere rağmen buğday verimimiz sürekli artış göstersede 2440 kg/ ha'yı aşan Dünya verim ortalamasının altında yer almaktadır. Verim üzerine etki eden faktörler iklim faktörleri,üretim girdileri ve tarım tekniği olmak üzere üç grupta incelenebilir. Buğday verimi yağışın miktar ve dağılımı başta olmak üzere hava ve toprak sıcaklığı ile nisbi nem gibi iklim faktörüne bağlıdır.Bu faktörlerin verim üzerindeki etkisi bölgeden bölgeye olduğu kadar bitki gelişmesinin çeşitli devrelerine göre de değişmektedir. Buğday üretiminde kullanılan girdiler de verim üzerinde etkili olmaktadır.Üretimde etkili olan bu faktörlerden üretim girdileri ve tarım tekniği ile ilgili olanların yetiştirici tarafından kontrol edilebilir olmasına karşın iklim faktörlerinin kontrolü mümkün değildir.Bu nedenle bir bölgede yapılan buğday yetiştiriciliğinde üretim girdileri ve tarım tekniği ile İlgili faktörlerin optimum düzeyde tutulması durumunda verim düzeyi iklim faktörlerindeki değişime bağlı kalacaktır. -9- Yapılan araştırma sonuçlarına göre kurak bölgelerde buğday verimi üzerine etki eden en önemli faktör yağıştır. Ülkemizde buğday ekim alanlarının % 70'i yağışı yetersiz olan iç bölgelerde yer aldığından buğday verimi bazı yıllarda kuraklıktan etkilenmekte, üretim girdileri ve tarım tekniğine ilişkin faktörler optimum düzeyde tutulsa bile istenen verim düzeyine ulaşılamamaktadır.Bununla birlikte nüfus artış hızının ve kişi başına buğday tüketiminin yüksek olduğu ve dış satım olanaklarınmda değerlendirme konumunda olan ülkemizde buğday üretimi ve dolasıyla veriminin artırılması gerekmektedir. Verim artırıcı temel yöntem ve çözüm önerilerini özet olarak şöyle sıralayabiliriz. 1) Yetiştirme Teknikleri Yapılan araştırmalarda eksik yada hatalı toprak işleme uygun çeşit kullanmama, gübreleme ve ot savaşı yapmama durumunda buğday verimi 120 kg/dekarda kalırken, aynı yörede kuru tarım koşullarında tüm şartlar yerine getirildiğinde ise oran 350 kg/dekarı aşmaktadır.Dolayısıyla uygun çeşit kullanımı ve gübrelemeye gereken önem verilmeli ve tüm şartlar yerine getirilmelidir. 2) Sulu tarım alanlarının geliştirilmesi Sulamalı tarım alanları 4 milyon hektarı bulan ülkemizde sulanan tahıl alanı 1 milyon hektar dolayındadır.Orta Anadolu koşullarında yapılan denemeler sulu tarımda buğday veriminin 700 kg/da çıkabileceğini göstermiştir. Büyük harcamalarla geçekleştirilen sulama tesis ve şebeke alanlarının verimliliği korunurken ülke buğday üretimide artabilecektir. 3) Gübre Kullanımının Artırılması Türkiyede gübre kullanımı 1960 'lı yıllarda yok denecek düzeyde iken günümüzde 8-9 milyon tonlara çıkarılmıştır. Ancak bu gün ekim alanlarımızın buğdayda % 17'lik bölümü henüz hiç gübrelenmemiştir.Ülkemizde hektara yaklaşık 60 kg gübre kullanılırken dünya ortalaması 90 kg aşmıştır.Dolayısıyla tarımımızda gübre kullanım açığının kapatılması ile üretimde ve verimde önemli artış sağlanabileceği kesindir. 4) Uygun Çeşit ve İyi Tohumluk Kullanımı Buğday ekiminde verim artışında uygun çeşit ve tohumluluğun kullanılmasının katkısı % 20-30 düzeyindedir.Sulanır koşullarda ve yağışlı ekolojilerde ise kuru tarıma göre verimin yaklaşık % 50'si uygun çeşit tarafından sağlanmaktadır.1960 yılından sonra melezleme ve introdüksiyon yolu ile geliştirilen^ Y ^ i tahıl çeşitleri,tahıl üretimimizin özellikle buğday üretimizin artmasına önemli katkılarda bulunmuştur. e -10- 5) Kalitenin İyileştirilmesi Buğday üretiminde ülkemiz dünyanın önde gelen ülkeleri arasında bulunmasına karşın belli kalite ve standartaki ürünün yeterli miktarda sağlanmasında değişik nedenlerden kaynaklanan güçlükler yaşanmaktadır. Kalite düşüklüğünü iki başlık altında inceleyebiliriz• Bunlardan birisi kalitesi düşük ancak verimi yüksek çeşitlerin kaliteli çeşitlerle olan fiyat farkı nedeniyle daha yaygın ekilmesi diğeri ise elde edilen ürünün fiziksel özelliklerinin aranan standartların altında olmasıdır.Bu sorunun çözümü için fiziksel özellikler yönünden aranan standartlara uygun ürün üretimi desteklenmelidir.. Böylelikle dolaylı olarak çifçilerin daha teknik yetiştiricilik yapması sağlanacaktır. Gerek buğdayların gerekse işlenmiş ürünlerin dış borsa ve pazarda tutunabilmesi için belli özelliklerde olması gerekmektedir. Tüketici bilinçlenip belli özelliklerde ekmek makarna,bisküvi taleb ettikçe ve üretici firmaların dış pazarlara açılma gayretleri sürdükçe sanayici hammadde seçiminde daha titiz davranmak zorunda kalacaktır.Bu ise tarımsal üretimin daha kaliteli ve daha verimli olması için zorlayıcı faktördür. Nitekim günümüzde istenilen kalite ve verimde üretim yapılabilmesi için buğday İslahından tarımsal mekanizasyona kadar tüm konularda yoğun çalışmalar vardır.Bu güne kadar yerli ve yabancı çeşitlerden 45'e yakın buğday çeşidinin İslahı gerçekleştirilmiştir. Bir yandan melezleme ve İslah çalışmaları diğer yandanda adaptasyon denemeleri yapılarak verim ve kalitede artış sağlanabilmektedir* Verimin artması maliyetin düşmesi ise tahıl bölgelerinde teknolojinin gelişmesini teşvik etmektedir.Ayrıca yabancı ülkelerdeki yeni tekniklerin yurda getirilmesi için bir çok kuruluşlarla" ( CIMMYT,FAO SİDA -SAREL AID gibi) ortak çalışmalar yapılmalıdır.Çifçinin ürünü sanayide değerlendirildikçe toprak hazırlığı,ekim yöntemleri ve zamanı,gübreleme,yabancı ot ve zararlı mücadalesi gibi konularda çağdaş teskniklerin uygulanmasını beraberinde getirmektedir. Burada sağlanan başarı üreticinin refah düzeyinin artışını sağlayacak en önemli unsuru teşkil etmektedir. Toprak ve iklim haritaları çıkarılarak uygun ekolojide uygun çeşitlerin yetiştirilmesi, kaliteli çeşitlerin özendirilmesi üreticiye uygun yeterli ve zamanında tohumluk sağlanması v s . gibi konularda dar boğazların asılmasıyla kalite probleminin aşılması çabuklaştırılmalıdır. Bu dalda henüz gelişmemiş olan üretici-sanayici işbirliğinin geliştirilmesininde bu konuya büyük yararı olacaktır. c) BUĞDAY ÜRETIM VE VERIM PROJEKSIYONU Hayvan besiciliği ve un-unlu mamuller endüstrisinin temel hammaddesini oluşturan buğdayın gerekli miktarda üretilmesi,iç ve dış ticaretin planlı bir şekilde yapılması ve fiyat politikalarının sağlıklı tespit edilmesinde üretim ve verim projeksiyonları yol gösterici nitelik taşımaktadırlar. Bölgelerimizde gerçekleştirilen verim denemelerinin sonuçlarına göre; sulu tahıl alanlarının giderek genişleyeceğini kabul eder ve çeşit ile yetiştirme tekniklerindeki gelişmeleri göz önünde bulundurursak, ülkemizin Tablo'3 de görülen ortalama verim ve üretim değerlerine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Burada önemli olan üretimdeki yıllık dalgalanmaların azaltılması ve verimin yükseltilip, maliyetin düşürülerek ekonomik getirinin yükseltilmesidir. TABLO:3 BUĞDAY ÜRETİM VE VERİM PROJEKSİYONU ÜRETİM (000 TON) 1996 1997 1998 1999 2000 2005 2010 22093 22478 22863 23247 23632 25555 27478 Kaynak :DPT VERİM (Kg/da) 235 239 243 247 251 272 292 (özel ihtisas kom.raporu) Yedinci beş yıllık kalkınma planı çerçevesinde özel ihtisas komisyonun hazırlamış olduğu bu rapora göre; buğday üretiminde 1996- 2010 yılları arasında % 24.4, verimde ise % 24.5 artış beklenmektedir. -12- III) BUĞDAY TÜKETİMİ İnsan gıdası dışında hayvan yemi olarak kullanxlan ve ağxrlxklx olarak ekmek, bulgur,makarna ve bisküvi olarak tüketilen buğdayxn Türkiye için sağlxklx tüketim değerlerinin bulunması oldukça güçtür.Bu nedenden ötürü de tüketim rakamlarxnxn hesabı tahminlere dayandırılmaktadır. Ülkemizde nüfus başına yıllık buğday tüketim miktarlarına ilişkin tahmin verilerinin birbirinden çok farklı olması ileriye dönük tüketim hesaplarımda zorlaştırmaktadır. Kişi başına ekmeklik buğday tüketimi 100 kg dır.Buğday mamul oranları ile birlikte kişi başına yıllık buğday tüketimi ise 200 kg yükselmektedir.Ekmeklik buğday tüketimi dikkate alındığında kişi başına tüketim miktarlarının doğu illerimizde batı illerimize oranla daha yüksek olduğu görülecektir. Buna göre Doğuda kişi başına yıllık ekmeklik buğday tüketimi 110-120 kg Batıda ise kişi başına yıllık ekmeklik buğday tüketimi 80 kg dır. Buğday ve buğday ürünlerine ait tüketim değerleri aşağıda belirtilmiştir. Tablos 4 BUĞDAY VE BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİMİ (000 Ton) 1989 Buğday Ekmek Bulgur Makarna Bisküvi Kaynak:DPT 14783 8083 787 235 232 1990 15340 8259 804 282 245 1992 1991 15715 8452 822 300 285 16017 8648 841 312 300 1994 19 93 16492 8841 860 328 316 16904 8975 876 350 342 17316 9154 893 368 363 Tablo:5 KİŞİ BAŞINA BUĞDAY VE BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİMİ (000 Ton) 1989 Buğday 219,7 Ekmek 147,3 Bulgur 14,3 Makarna 4,8 Bisküvi 42 Kaynak:D.P.T. f 1990 220,0 146,2 14,2 5,0 4,3 1991 221,0 147,4 14,3 5,2 5,0 1992 222,2 146,9 14,4 5,3 5,1 1993 223,9 150,1 14,8 5.3 5.4 1994 224,9 146,9 14,4 5,8 5,7 1995 226,7 146,9 14,5 6,0 6,0 Tablo: 6 KİŞİ BAŞINA BUĞDAY VE BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİM PROJEKSİYONU (000 Ton) Buğday Ekmek Bulgur Makarna Bisküvi 230,2 146,9 14,4 6,2 6,2 232,0 146,9 14,4 6,4 6,5 1999 1998 1997 1996 233,2 146,9 14,5 6,6 6,8 235,5 146,9 14,5 6,8 7,0 KAYNAK: DPT Tablo:7 BUĞDAY VE Buğday Ekmek Bulgur Makarna Bisküvi BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİM PROJEKSİYON (000 Ton) 1996 1997 1998 1999 17729 9154 911 386 384 18141 9333 929 403 405 18553 9511 946 421 427 18965 9690 964 439 448 Kaynak:DPT (Özel İhtisas Komisyon Raporu Tablo:8 BUĞDAYDA ÜRETİM,TÜKETİM PROJEKSİYONLARI (000 Ton) Tüketim Üretim Projeksiyonu Projeksiyonu 1996 1997 1998 1999 17729 18141 18553 18965 Kaynak: DPT 22093 22478 22863 23247 Hasat-Harman Nakliye Kayıpları % 10 2201 2248 2280 2325 Depo kaybx % 6 1194 1214 1231 1255 Net Üretim 18698 19016 19292 19667 -14- IV) BUĞDAY TARIMINDA TOHUMLUK KULLANIMI Dünyada ve yurdumuzda nüfus hızla artarken tarım alanları aynı hızla artmamakta hatta bir çok ülkede çeşitli nedenlerle daralmaktadır. Bu durumda artan nüfus ile hayvan varlığının besin ve yem gereksinimi birim alandan elde edilecek ürün miktar ve kalitesinin arttırılması ile karşılanabilmektedir. Ekim alanını genişleterek üretimi artırma olanağı bulunsa bile üretimin ekonomiye istenilen katkıyı yapabilmesi ve dış pazarlarda yarışabilmesi için, ürün maliyetinin düşürülmesi gerekmekte bu da yüksek verimle sağlanabilmektedir. Verim artırıcı yöntemlerden biri olan ve bitkisel üretimin vazgeçilmez girdilerinden tohumluğun temel nitelikleri onun genetik, fiziksel ve biyolojik değerleri ile belirlenir.Diğer bir deyişle her hangi bir tohumluğun değeri ait olduğu çeşide,saflığa, çimlenme ve çıkış gücüne bağlıdır. Tahıllarda yağışın bol olduğu ekolojilerde ve sulanır koşullarda kuru tarıma göre sağlanacak verim artışının yaklaşık yarısı yetiştirilecek uygun çeşit tarafından sağlanmaktadır. Kuru tarım sisteminde ise "çeşit"in toplam verim artışına katkısı % 20-30 gibi daha alt düzeylerdedir. Türkiye*de yetiştirilen, satılan,dağıtılan ,dışarıdan alınan ve dışarıya satılan tohumluklar 21.8.1963 gün ve 308 sayılı yasa ve ona ilişkin yönetmelikler uyarınca Tarım Bakanlığı ya da görevlendireceği kuruluşlarca tescil ve kontrol edilmektedir.Çiftçilerin kendi ayırdıkları ya da birbirlerinden sağladıkları tohumluklar sertifikalı tohumluk kullanımı dışında kalan uygulamalardır.Ülkemizde buğday üreticileri tohumluk ihtiyaçlarını kendi ürettikleri üründen bir kısmını tohumluk olarak ayırarak karşılamakta veya devlet kuruluşlarından temin etmektedirler• Tahıl tohumluğunda olduğu gibi buğdaydada öngörülen üretim hedeflerinin büyük bölümü TİGEM ve Kamu^ araştırma kuruluşlarının katkılarıyla gerçekleştirilmektedir. Üretimi gerçekleştirilen tohumlukların dağıtımında yıldan yıla geniş dalgalanmalar olmaktadır.Hava koşullarının elverişsiz geçtiği ürün yılları ertesinde çiftçilerin tohumluk istemi artmakta bazı yıllar ise üretilen tohumluğun önemli bir bölümü elde kalmaktadır. Dağıtılan tohumluğun büyük bir bölümü kredili ve sübvansiyonlu fiyatlarla yapılmaktadır.Peşin bedelli satış miktarı ise çok azdır. Beş yılda bir tüm ekim alanları için tohumluğun yenilenmesi varsayımı ile yılda üretilen 300.000 ton gibi buğday tohumluk miktarı aslında çok yüksek bir düzeydedir. Çünkü çiftçilerin kendi olanaklarıyla önceki üründen ayırıp kullandıkları tohumluk miktarıda büyük boyutlardadır.Her tahıl çiftçisine beş yılda bir tohumluk dağıtımı sağlansaydı bu varsayım o zaman geçerli ve etkili olurdu. -15- Bu durumda ülkemizde dağıtılan tohumluğun toplam buğday üretimine yapacağı katkı beklenenin altında kalmaktadır. Böylelikle büyük boyutlardaki yıllık tohumluk dağıtımı tahıl üretiminde verim artırıcı faktör olmasından çok çiftçiğe yapılan devlet yardımı niteliği taşımaktadır.Tüm tahıl çiftçilerinde olduğu gibi buğday çifçisinin de bu yolla desteklenmesi hükümetlerin siyasi tercihleri olup uzun yıllardan beri devlet tarafından bu yöntem uygulanmaktadır. Son yıllarda buğday çeşit sayısı 1983 yılı programında 19 iken 1989 yılı programında 44' e çıkarılmıştır. Son üç yıl içinde tohumluk üretim programında yeralan 25 çeşitten yalnız 6'sı yeni tescilli Türk çeşitleri olup kalanı dış alım çeşitleridir.Bu yeni çeşitlerin bir kısmı hemen ertesi yılın tohumluk programları dışında bırakılırken ülkemizde geliştiril miş olan bir çok buğday çeşidi yıllık tohumluk üretim programlarındaki yerini korumaktadır. Çiftçiler üretime başladıkları yeni bir çeşitten en yüksek verime ulaşacak deneyim edinme fırsatını bulamadan karşılarına hemen her yıl yeni çeşitlerle çıkılmaktadır.Bir kez tohumluğa dağıtılan bir çeşit ertesi yıl Bakanlık üretim programından çıkarılmışta olsa yıllarca üretimde kalabilmektedir.Bu uygulamanın yol açtığı çeşit enflasyonu,tohumluk üretim ve dağıtımında ürün taşıma depolama ile standardizasyonunda iç ve dış ticaretinde ve ürünü hammadde olarak kullanılan endüstride çeşitli güçlüklere yol açmaktadır. Dolayısıyla Dış alım tohumluklarının baskısı altında ortaya çıkan çeşit listesindeki bu hızlı değişikliklerden kaçınılması gerekmektedir. Belirli bölgelerimizde yaşanan buğday tohumluğunun yozlaşması ise diğer önemli sorunu oluşturmaktadır. Bu gün bir kısım buğday üreticimiz yirmi beş yıldır aynı tohumluğu kullanmakta bu da üretimin kalitesini düşürmektedir. Tohum İslahı ve uygun tohumluğun seçimi konusundaki duyarsızlığın devam etmesi halinde gerek kalite gerekse rekolte açısından mevcut olumsuzluklar da devam edecektir. Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü'nce yapılan bir araştırmada buğday çeşidi geliştirme çalışmalarının ilk dönemlerinde geliştirilen çeşitlerde 150-200 kg olan verimler daha sonraki çeşitlerde 250-450 kg /da düzeyine çıkarılmıştır.Bu verimler sulamasız koşullarda elde edilmiş uzun yıllık ortalama verimler olup ülkemizdeki uzun süreli çeşit geliştirme çalışmalarındaki başarıya bir örnek teşkil etmektedir. Bu yüzden ülkemizdeki buğday çeşit ve araştırıcı varlığını da bir tarafa itip yabancı çeşitlerden ülkemizde olağan üstü verim kalite beklentileri içinde olmak ve büyük partiler halinde tohumluk dış alımı yapmak tutarlı bir davranış olarak kabul edilmemektedir. -16- Yabancı çeşitlerin tohumluk partilerini yurda getirmek ve bunları yurt içinde pazarlamak Ülkemiz tohumculuk endüstrisine hizmet olarak değil ticari bir faaliyet olarak kabul edilmektedir• Dış ülkelerden yeni genotipler sağlayarak çeşit geliştirme çalışmalarında bunlardan yararlanmak ya da ülke koşullarına uyumlarını denedikten sonra üretime almak kamu ve özel tohumculuk kuruluşlarımızdan beklenen faaliyetlerdir. Son beş yıllık buğday tohumluğu politikasını incelediğimizde 1990 yılında üretilen 108.510 ton buğday tohumluğunun % 47.6 sı olan 73,514 tonu çiftçiye dağıtılırken 30 ton buğday ihracatı gerçekleştirilmiştir. 1991 yılında 116.953 ton olarak üretilen buğday tohumluğunun % 90.1' i olan 105.360 tonu çifçiye dağıtılmış 5 ton buğday tohumluğu da ihraç edilmiştir. 1992 yılında ithal tohumluğun kullanılması yanında üretim % 20.8 artış ile 141.234 ton seviyesinde gerçekleşmiş,bunun 121.07 3 tonu üreticiye dağıtılmıştır. 1993 yılında üretilen 102.608 ton buğday tohumluğunun 65.651 tonu üreticiye dağıtılmış ve kaliteli tohumluk yetiştirilmesi sonucu 332.8 ton tohumluk ihracatı gerçekleştirilmiştir. 1994 yılında 89.808 ton, 1995 yılında ise 107.360 ton tohumluk üretilmiş bunun sırasıyla 76.584 ton ile 84.841 tonu çiftçiye dağıtılmıştır. Ülkemizde çeşit geliştirilmesi ve tohumluk üretimi konusunda yurt dışında daha üstün çeşitler ortaya konmuş olsa bile bunlar ancak deneme materyali olacak miktarda getirilmelidir. Üstünlüğünü yurt içinde kanıtlamış olan buğday çeşitlerinde ise her yıl tohumluk yenilenmesine gerek olmamaktadır. - 17 - Tablo:9 TOHUMLUK BUĞDAY MİKTARLARI (Ton) 1990 1991 1992 1993 1994 1995 Üretilen Toh. Mik. Dağıtılan Toh.Mik. 108.510 116.953 141.234 102.608 89.808 107.360 73.514 105.360 121.073 68.651 76.584 84.841 İthal Edilen İhraç Edilen Tohumluk Mik. Tohumluk Mik. 30,0 5,0 60 35 60 Kaynak:Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü 332,8 550,0 277,0 (TİGEM) V) BUĞDAY TARIMINDA GÜBRELEME Bitkisel üretimde birim alandan elde edilen verimi artıran en önemli etkenlerden biri olarak kabul edilen gübreleme; bitkisel üretimde amaçlanan verim ve kaliteye ulaşmak için içerisinde bir veya bir kaç çeşit bitki besin maddeleri bulunan organik veya inorganik bileşiklerin toprağa veya doğrudan doğruya bitkiye verilmesidir. Agronomistlerce yapılan araştırmalar sonucu özellikle zamanında ve uygun gübrelemeyle dekardan alınan tane veriminin toprak koşullarına bağlı olarak % 30 ile % 50 arasında artırılabileceği saptanmıştır. Bu nedenle tarımsal üretim artışında gübre ve gübrelemenin önemi çok büyüktür. Ülkemizde planlı döneme geçildiği 1963 yılında saf bitki besin maddesi olarak kullanılan gübre miktarı yalnızca 86.6 tondu.1988 yılında kullanılan gübre miktarı ise yine saf bitki besin maddesi üzerinden 1.613.048 tona çıkmıştır. Bu durum ülke tarımımda gerçekleşen önemli bir gelişmenin göstergesi sayılabilr. Bununla birlikte toplam bitkisel üretim alanının % 87 gibi büyük bir bölümünü oluşturan tahılların Türkiye toplam gübre tüketiminden aldığı pay % 56 dır. GAP bölgesinde modern tekniklerin uygulanması ve bitki üretim deseninde meydana gelecek değişiklikler kullanılacak gübre miktarımda artıracaktır. -18- Buğday tarımında kullanılan gübre çeşitleri Gübreler,Fosforlu Gübreler,Potasyumlu Gübreler ve Gübreler şeklinde sıralanabilir. Azotlu Kompoze A) Azotlu Gübreler Azotlu Gübreler;Amonyum sülfat {%21),Üre (%46),ve Amonyum Nitrat (%26)tır.Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlama özelliğine sahiptir.Yapılan araştırmalar sonucu buğday bitkisinde dekardan ekonomik olarak en yüksek dane verimi alabilmek için saf madde olarak 10-12 kg/da arası azotun yeterli olacağı belirlenmiştir. B) Fosforlu Gübreler Sadece fosfor içermesi yönünden en çok kullanılan gübre Triple Süperfosfattır.Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştirılmalıdır. C) Potasyumlu Gübreler Trakya toprakları potasyum zengindir. Diğer topraklarımızda öncesi kullanılmalıdır. miktarı açısından genelde eğer gerekli ise bu gübre ekim D) Kompoze Gübrelers Azot,fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından elde edilmektedir.Toprak analizi sonucu fosfora ihtiyaç yoksa kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerden uygun olanının kullanılması daha ekonomik ve verimli olur. Verimin artırılması için mutlaka kullanılması gereken gübrenin fiyatı ise serbest olarak belirlenmekte ve gübre devlet tarafından sübvansiyone edilmektedir. Ancak sık sık artan gübre fiyatları üreticileri olumsuz yönde etkilmektedir.Buğday üretiminin vazgeçilmez bir girdisi niteliğini taşıyan^ ancak fiyat artışları enflasyonun üzerinde seyreden gübrenin az gelirli üretici tarafından kullanılması mümkün olamamaktadır.Bu durum gübre kullanımının düşmesine ve tarımsal üretimin azalmasına neden olmaktadır.Dolayısıyla gübre fiyatları çiftçinin alım gücü baz alınarak belirlenmeli ve en az gübre kullanarak en yüksek ekonomik verim sağlama yöntemleri yaygınlaştırılmalıdır. 1.7.1986 tarihine kadar kamu kuruluşları tarafından yürütülen gübre tedarik ve dağıtımı bu tarihten itibaren gübre üreten şirketlere ve bu şirketlerin kurduğu pazarlama şirketleri ile kooparatiflerine verilmiştir. Böylelikle serbestleşme ile dağıtımda oluşan sorunlar azaltılmakla birlikte gübre dağıtım organizasyonlarının daha iyi çalışması sağlanmalıdır. -19- TablorlO BUĞDAY TARIMINDA KULLLANILAN GÜBRE MİKTARLARI ( Kg/da saf madde) 1993 Azotlu Gübreler Fosforlu Güb Potaslı Güb. Toplam 1994 764.995 474.040 8.771 598.954 262.113 2.290 1.244.806 863.357 Kaynak : TÜGEM Tablo:11 BUĞDAY TARIMINDAN GÜBRE VERİM İLİŞKİSİ Gübresiz Verilen Verilen Gübreli Verim Gübre Gübre Verim Kg/ha Cinsi saf madde Kg/ha Kg/ha Gübresiz Verim Kg/ha % Kuru Tarım Buğday Buğday 1800 1800 fosforlu azotlu 80 90 2250 2100 25 17 2330 1890 fosforlu azotlu 100 180 3040 3510 30 86 Sulu Tarım Buğday Buğday Kaynak:Köy Hizmetleri (Şanlı Urfa) Tablo 10' da görüleceği gibi buğday tarımında kullanılan gübre miktarı 1993 yılında 1.244.806 ton olurken 1994 yılında % 30.6 azalma göstererek 863.357 tona gerilemiştir. Köy hizmetleri Şanlıurfa Ensitüsü tarafından yapılan bir araştırma sonucu kuru tarım bölgelerinde azotlu gübre kullanıldığında verim artışı % 17 iken fosforlu gübre kullanıldığında verim artışı % 25* e yükselmektedir. Sulu tarım bölgelerinde ise azotlu gübre kullanımı ile bu oran % 86 gibi önemli bir artış sağlamaktadır. -20- VI) TARIM VE BUĞDAYDA DESTEKLEME POLİTİKALARI Tarım sektörü, tarımsal ürünlerin yapısal özelliğinden ötürü devlet tarafından desteklenmektedir.Tarım ürünlerinde üretim dönemi uzundur. Üreticiler bir önceki yılın fiyatlarını referans alarak üretimlerini planlamaktadırlar.Ancak burada talep yapısı ve ticaret koşulları değişebilmektedir. Bu ise arz ve talep koşulları ile esneklikleri arasındaki ilişkilere bağlı olarak üretim miktarı ve fiyat değişikliklerine yol açmaktadır. Tarım ürünlerinde uygulanacak bir destekleme sisteminin gerekliliği ise bu noktada ortaya çıkmaktadır.Çünkü başarılı bir destekleme sistemiyle üretim miktarı ekonomik gereklere göre yönlendirilebilecek bu ürünlerde fiyat istikrarı sağlanabilecek ve üreticilerin gelirleri belli bir düzeyde korunabilecektir. Ülkemizde kullanılan destekleme politikası yöntemlerini incelediğimizde hemen her türlü yöntemin zaman zaman kullanıldığını, hatta çoğu zaman aynı ürüne hem girdi hem de çıktı bazında destek fiyat verildiğini görmekteyiz.Bir başka deyişle,ülkemizde üretimden pazarlama aşamasına kadar çeşitli destekler yapılmaktadır. Ülkemizde tarım ürünlerinde doğrudan alım şeklinde destekleme 1930 yılından bu yana uygulanmaktadır. Bunun yanında 1985 yılında gübre ile başlayan girdi bazında direk sübvansiyon uygulaması kapsamı genişletilerek günümüze kadar sürdürülmüştür. Girdi bazında desteğin yanında 1993 yılında prim yoluyla destekleme uygulamasına başlanmış,1994 yılında tütün ve hububat ta bu yöntem kullanılmıştır. Kısacası ülkemizde tarım sektörü destekleme uygulamalarında doğrudan alım,girdi bazında destek,ürün bazında sübvansiyon ve prim yöntemleri kullanılmaktadır. Destekleme veya alım fiyatlarının tespitinde hükümetler; a) b) c) d) e) Ürünün üretim maliyeti Bir önceki yıl yapılan ödemeler Ürünün dış piyasalardaki fiyatı Rakip ürünler arasındaki fiyat dengeleri Toptan Eşya Fiyatlarındaki gelişmeler gibi teknik unsurları göz önünde bulundurarak destekleme kapsamına aldığı ürün için fiyat tespit etmektedir.Daha sonra ürün fiyatının saptanan fiyatın altına düşmemesi için destekleme alımlarında bulunmaktadır. Türkiye'de ilk destekleme 1932 yılında hükümetin buğday ve üzüm piyasasına müdahale etmesiyle başlamıştır.Destekleme politikasının kapsamı Tarım Satış Kooperatifleri ve Toprak Mahsulleri Ofisinin faaaliyete geçirilmesiyle genişletilmiştir. Destekleme alımlarıyla görevlendirilen kuruluşların finansman ihtiyacının karşılanması ödemelerin zamanında yapılması bakımından büyük önem taşımaktadır. -21- Destekleme konusundaki diğer önemli bir konu destekleme fiyatlarının bazı yıllar oldukça düşük tutulmasıdır.Enflasyon hızının ve girdi fiyatlarındaki artışın gerisinde kalan tarımsal ürün fiyatları nedeniyle çiftçinin alım gücü böylece azalmaktadır.Ürün bedellerinin peşin ödenmemesi ise çiftçilerin gelir kaybına neden olan olumsuz uygulamaları oluşturmaktadır. Destekleme politikasında yapılan bir diğer önemli değişiklik ise alım fiyatlarının ekim döneminden önce açıklanmasıdır.Ancak ilan edilen fiyatların kesin fiyat olması ve böylelikle hasat dönemine kadar meydana gelen girdi fiyatlarındaki artışların iyi tahmin edilememesi nedeniyle üreticinin ürünü üretim maliyetine göre düşük fiyatla satması söz konusu olduğu ileri sürülmektedir. Çoğu kez bu piyasalarda oluşan fiyatlar destekleme fiyatlarından farklıdır. Serbest piyasa fiyatları sadece destekleme fiyatları ve dış ticaret önlemlerinden etkilenmekle kalmayıp destekleme kurumlarının ödemelerindeki gecikmelerdejıde etkilenmektedir.Dolasıyla destekleme politikalarının etkinliği için fiyat sistemi tarımsal üretim, dağıtım ve pazarlama süreçleri ile bu süreçlerde rol oynayan tüm kesimleri dikkate alan entegre bir yaklaşımla belirlenmesi tavsiye edilmektedir. A) TOPRAK MAHSÛLLERİ OFİSİ'NİN (T.M.O.) MİSYONU 1938 yılında 3491 sayılı yasa ile kurulan T.M.O faaliyetlerinde özerk sorumluluğu sermayesi ile sınırlı ve tüzel kişiliğe sahip bir iktisadi devlet teşekkülüdür.Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı olarak hizmet veren TMO'nun 1984 yılında 233 sayılı kanun hükmünde kararname ile yapısı yeniden düzenlenmiştir. TMO organizasyonu Ekip,Ajans,Şube,Bölge ve Genel müdürlükten meydana gelmektedir. Çok geniş bir alana yayılan kuruluşun amaçları ve görevlerinin başında tahıl ürünleri piyasasını düzenleyici önlemler almak ve afyon ile uyuşturucu maddeler üzerindeki devlet tekelini işletmek gelmektedir.TMO'nun asli görevi ise ülkede üretilen hububatı almak,muhafaza etmek ve alıcı talep ettiğinde satmak olarak özetlenebilir. Şirket bu amaçla söz konusu ürünlerin alım ve satımının yana şıra ithalat ve ihracat yapmakta gerekli depolama tesislerini inşa edip işletmekte, un ve ekmek fabrikaları gibi tarıma dayalı fabrikalarda etkinlik göstermekte,tesislerin bakım ve onarımıyla ilgili işleri yürütmektedir. Eski tesislerin ömrünü tamamlamasıyla 1960 sonrasında depolama sıkıntısı ile karşı karşıya kalan TMO' nun ürünlerini büyük ölçüde toprak altında saklaması maliyetin yükselmesine yol açtığı gibi ürün kalitesine de zarar getirmektedir. 22- 1985 yılı sonrasında yeni tesis yapımına ve eskilerin yenilenmesine hız verilmesi sonucunda yaklaşık 2 milyon ton civarında olan depolama kapasitesi,1995 yılında 4.8 milyon tona çıkarılmıştır.Ancak üretilen buğdayın depolanmasında bu önemli artış yetersiz kalmaktadır.Bu yüzden mevcut depolara ilave olarak toplam 163*600 ton kapasiteli depo inşaatları devam etmektedir. Bunların yanısıra T.M.O.tohum iyileştirme ,dağıtım,ilaçlama ile araştırma gibi çeşitli işlevleride yerine getirmekte, ekimle ise ancak Tarım Bakanlığı tarafından kendisine görev verildiği takdirde tohumluk dağıtmak suretiyle ilgilenmektedir. TMO her yıl alacağı buğday miktarlarının tahminlerinide yapmaktadır.Bu tahminleri üreticiler,ajanlar tarım teşkilatları ile görüşerek ve bir önceki seneye ait verilerden faydalanarak gerçekleştirmektedir.Bölge çapında yapılan bu ön tahminler ise genel müdürlüğe bildirilmektedir.TMO İstanbul,İzmir,Afyon,Ankara Konya,Samsun iskenderun,Erzurum Diyarbakır,Kayseri ,Bandırma ve Şanlı Urfa olmak üzere 12 bölgede faaliyet göstermektedir. 1 TMO 1988 yılında başlayarak çiftçiye ödediği fiyatlarda,en kaliteli ürün için ilan ettiği baş alım fiyatı sisteminden ortalama kalitede ürüne verilen destekleme alım fiyatına geçmiştir.Bu sistemle ortalama alım kalitesi üzerindeki ürüne ek prim verirken, kalitesi ortalamanın altında olan üreticinin elindeki ürünleri asgari alım fiyatı ile almaktadır.TMO ayrıca hasattan önce açıkladığı fiyatları kademeli alım fiyatı sistemine bağlı olarak genel fiyat artışlarını kısmen karşılayacak biçimde aylık olarak artırmaktadır. 9 T M O n u n faaliyet konusuna giren ürün fiyatları her yıl Bakanlar Kurulunca bütün faktör ve kriterler dikkate alınarak tesbit ve ilan olunmaktadır. 1988 yılma kadar hububat alımlarında tavan fiyatı uygulaması yapılırken bu tarihten sonra destekleme fiyatı uygulamasına geçilmiştir. Bu durumda, ortalama kalite üzerindeki ürünlere prim uygulanmakta böylece kaliteli ürün ödüllendirilmektedir. TMO' nun destekleme alımları ve depolama masrafları için gerekli finansman ihtiyacı Merkez Bankası kaynaklarından temin edilen " Kısa Vadeli Avanslarla" karşılanmaktadır.Bu ürünlerin satışından ve kamu elinde kalan stoklardan doğan zarar ise genel bütçeden ödenmektedir. TMO bir taraftan arz edilen her ürünün mutlak alıcısı durumunda iken diğer taraftanda depolama imkanları sınırlı olduğu için elindeki fazla ürünü ya dünya piyasalarından genellikle düşük fiyatla satmak ya da stoklarını açık ambarda tutmak zorundadır* -23- Yüksek enflasyondan kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi amacıyla 1990 yılında hükümet TMO destekleme alım fiyatlarının enflasyona ayarlama imkanı tanımıştır. 1992 yılında piyasalardaki belirsizliği gidermek ve özel şirketler için ticari ortamı geliştirmek amacı ile TMO ileriye yönelik satış fiyatlarını alış fiyatları ile eş zamanlı ilan etmiştir. 1993 yılında yeni bir emanet sistemi geliştirilmiştir. Böylelikle TMO'nun stoklama maliyetinin bir kısmını üreticilere aktarmak suretiyle risk pozisyonunu daraltmıştır.Bu yeni sistem ile üreticiler en az beş ton tutarında tahılı silolarında en fazla 9 ay tutulmak üzere TMO merkezlerine emanet edebilirler.Bu emanet karşılığı üreticiler malı başkasına devredebilmektedir. Depozit makbuzu sahibi dokuz aylık maksimum süre içinde istediği zaman ürünü cari piyasa fiyatından TMO'ya satıp nakliye ve depozit ücreti kesintisinden sonra geri kalan gelirini ise alabilmektedir. -24B) BUĞDAY DESTEKLEME ALIM FİYATLARI VE POLİTİKALARI Tablo'12 de görüleceği gibi,Tarım Bakanlığı buğday destekleme alım fiyatlarının tespitini yaparken tohum,gübre zirai mücadele ilaç ve su bedeli ile mazottan oluşan hububat girdi maliyetlerini hesaplamaktadır.Bu hesaba tarla kirası ve işçilik maliyetlerinide eklemek suretiyle 1 kg buğdayın maliyeti bulunmakta,bu rakamın üzerine % 20-25 oranında hesap edilen işletme karı ilave edilmektedir.TMO ise çıkan rakamı buğday çeşitlerine göre tasnif ederek Bakanlar kuruluna vermekte Bakanlar kurulu ise tercihlerine göre rakam üzerinde düzeltmeler yapmaktadır. Tablos 12 Buğday Destekleme Alım Fiyatlarında Maliyet Hesaplaması 1 Dekar için Yapılan Masraf Masraf Tarla Kirası Gübre Bedeli Tohum Bedeli Zirai Mücadele İlaç Bed. İlk Sürme İkileme Tırnık Çekme ve Diskaro Gübreleme İşçiliği Ekim Taban Sürgü Tohum Kapatma Su Bedeli Sulama işçiliği Zir. Müc. İşçilik Bed. Hasat ve Harman Savurma ve Saman Yapma Harman Yerine Taşıma Sap ve Saman Taşıma Ürünün Ambara Taşınması Ürünün Pazara Taşınması Bekçi ücreti Diğer Masraflar 1994 217. 573 99. 230 73. 922 26. 117 46. 314 26. 468 25. 359 19. 081 22. 000 7. 000 6. 600 3. 752 1. 610 12. 270 57. 707 14. 626 3. 600 3. 300 9. 169 19. 624 1. 638 9. 161 1995 452.683 314.671 153.491 49.044 103.639 48.161 43.012 27.268 65.096 0 0 10.001 5.710 18.318 107.872 37.548 4.260 6.951 9.092 37.529 4.751 8.602 1.507.699 706. 121 TOPLAM 376.925 151. 816 Masrafların Normal Faizi 45.231 Genel İdare Giderleri 21. 184 1.929.855 Masraflar Genel Top. 879. 121 1.711.514 Dane için Yapılan Masraf 769. 173 250 Alınan ürün mik. kg 250 6.846 1 Kg dane maliyeti 3. 077 (dane için yapılan masra / alınan dane mik.) Kaynak. Tarım Bakanlığı -25- Buğday Destekleme Alım Fiyatlarının hesaplanmasında masrafların normal faizi 1994 yılında % 21.5, 1995 yılında ise % 25 olarak alınmıştır.Bu hesaplama Kuru tarım için geçerlidir. Tablo:13 BUĞDAY DESTEKLEME ALIM FİYATLARI(TL/KG) 1990 1991 1992 1993 -Makarnalık Buğdaylar a) Anadolu Durum b) Durum 550 525 820 790 1285 1225 2100 2000 - Ekmeklik Buğdaylar a)Beyaz Sert b)Anadolu KırmızıSert c)Kırmızı Sert d)Beyaz Yarı Sert e)Kırmızı Yarı Sert 510 500 490 485 475 790 770 754 740 730 1225 1200 1165 1150 1115 1950 1900 1850 1800 1750 1995 1996 5040 4320 11200 10150 25200 23400 3780 3600 3420 3312 3204 7350 7000 6650 6300 5950 18900 18000 17200 16200 15300 1994 Kaynak:TMO Tablo:14 BUĞDAY DESTEKLEME ALIM YAPILAN Yıl 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 Alım Miktarları (000 Ton) MİKTARLARI VE ÜRETICILERE ÖDEMELER Üreticilere Yapılan Ödemeler (cari Fiyatlarla) Milyar TL. 2793 473 5159 4453 2452 2671 1356 41 KAYNAK: VI.Beş Yıllık Kalkınma Planı 1996 Yılı Programı 462 155 2597 3359 2835 4922 4787 302 -26- Tablo:15 T.M.O NÜN BUĞDAY İÇ SATIŞLARI (Ton) 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1.240.341 2.648.957. 3.166.469 1.086.573. 1.330.776 1.197.514 Kaynak.T.M.O TMO nun YILLARA GÖRE BUĞDAY ALIM POLİTİKALARI 1988 ÖNCESİ - Tavan (Baş) fiyat uygulaması Fiyat 1 yıl geçerli Baş fiyattan tenzilat Yapılarak alım Peşin ödeme 1988 - İlk kez Destekleme alım fiyatı - İlk kez asgari alım Fiyatı (garanti fiyat) - Ödeme, % 50 si peşin, % 50 ise 2 ay sonra 1989 - 1988 kuralları yanında - Ödeme peşin haftalık fiyat artışı 1990 - Destekleme alım fiyatı - Peşin Ödeme - Kademeli fiyat politikası 1991 - Destekleme Temel Fiyatı + Destekleme Primi (Dünya Fiyatları) (Destekleme Temel ilavesi) - Alım, 50 ton/kişi limiti ile yapıldı - Kademeli Fiyat - Ödeme, % 75 i Peşin, % 25 i ise Say sonra Fiyatının % 100 -27- 1992 - Kademeli fiyat (Temmuz-Ekim) - Alım fiyatı ile Satış fiyatı aynı anda ilanı (% 15fark) 1993-1994 - Kademeli Fiyat - Alım fiyatı ile Satış Fiyatı Aynı anda ilanı (1993 % 15,1994 % 20 fark) - Peşin ödeme - Makbuz senedi ile alım - Borsa uygulaması - Depoların Kiraya verilmesi 1995 - 1995 yılında 1993 ve 1994 yıllarında uygulanan alım politikalarından yalnız borsa uygulaması yapılmamış olup diğer politikalar aynen uygulanmıştır. - Alım fiyatı ile satış fiyatı arasındaki fark % 20 olarak uygulanmıştır. 1996 1995 yılında uygulanan alım politikalarına devam edilmiştir. 1) PRİM SİSTEMİ Ülkemizde yeni bir uygulama olan prim sistemi pek çok açılardan faydaları görülen bir sistemdir.Özellikle buğdayda kayıt dışı ekonominin önlenmesi açısından sağladığı faydalar küçümsenmemelidir.Sistemin uygulanabilirliliği buğday açısından sert ve yumuşak buğday ayrımı yapılarak değerlendirilmektedir. Prim sisteminde üreticiye,ortalama alım kalitesinin üzerindeki her ürün için ek prim verilmekte yani ortalama kalitedeki ürünün pazar fiyatı ile hedef fiyatı arasındaki kalan fark prim olarak ödenmektedir.Böylelikle bu sistemde açıklanan müdahale fiyatı ile buğdayın dünya fiyatlarının altında satın alınması sağlanmaktadır. Ancak Ekmek elde edilen yumuşak buğday ekimi çok geniş alanlarda yapıldığı için prim sisteminin uygulanması çok zordur. Bu sistemin makarna ve benzeri gıda maddelerinin ana maddesi olan sert buğdayda uygulanması daha fazla yarar sağlayabilir.Çünkü sert buğday üretimi yeterli düzeyde değildir.Bu alana hizmet veren kuruluşlar sert buğday bulamama zorluğu ile karşılaşmakta ve ithalata yönelmektedir. -28- 2) BUĞDAY ÜRÜNÜNDE SERTİFİKA UYGULAMASI TMO dünyada ilk kez Çukurova,Antalya ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde hububat sertifikası uygulaması başlatmış ancak bu uygulama yeterli ilgi görmemiştir. 1993 yılında ofisin Türkiye genelindeki alımları 4 milyon ton olurken bu alım miktarının sadece 114 bin tonunun emanet üsülü (sertifika ) ile alınıp satıldığı ve bununda genelin % 2.9'nu oluşturduğunu görmekteyiz Bu alım satımların üretim miktarlarının çok olduğu bölgelerde ve daha ziyade finansman güçlüğü çekmeyen üreticiler tarafından rağbet gördüğü bilinmektedir. Bu sistemin çalışması kısaca şu şekilde olmaktadır. »Çifçi ürünü TMO silolarına bırakır. ~Çifçiye bıraktığı ürün kadar sertifika verilir. -Çifçi bu sertifikayı tüccara satabilir yada bir tarihte TMO ya satış yapabilir -Çifçi TMO daki ürünü için kilo başına kira parası ödemektedir. Sektörde faaliyet gösteren çifçi kesiminin ürünü hemen paraya çevirmek ihtiyacında olması sistemin tam kapasite ile çalışmasını zorlaştırmaktadır. Ancak yine de bu sistemin 1994 yılı alım satımlarında daha iyi çalıştığı ifade edilmektedir. -29Tablo:16 1996 YILI BUĞDAY Makarnalık Buğday Anadolu Durum 1.10.95 1.11.95 İÇ SATIŞ FİYATLARI 1.1.96 12.3.96 4.4.96 (TL/Kg) 18.6.96 Nol No2 Diğer Durum 15800 15600 16400 16200 17800 17600 19300 19100 21800 21600 30000 29500 Nol No2 14540 14340 15140 14940 16500 16300 18000 17800 20500 20300 29000 28500 13600 15100 18200 22750 13200 13000 14900 14700 18000 17800 22250 21750 Düşük vasıflı Durum Buğdayı İthal Ekmeklik Buğday Al Ekmeklik Buğ.10760 A2 " 10560 11360 11160 Makarnalık Buğdaylar 1.7.96 Anadolu Durum 1.8.96 1.9.96 1.10.96 1.11.96 Nol No2 Diğer Durum 30600 30100 31500 31000 32500 32000 33500 33000 34500 34000 Nol No2 ithal makarnalık buğday 29600 29100 30500 30000 31500 31000 32500 32000 33500 33000 30100 31000 32000 33000 34000 Düşük Vasıflı Durum Buğdayı 23500 24250 25250 26250 27250 Al Ekmeklik Buğday A2 " 23000 22500 23750 23250 24750 24250 25750 25250 26750 26250 İthal Ekmeklik Buğday Al Ekmeklik Buğ. A2 " 23000 22500 23750 23250 24750 24250 25750 25250 26750 26250 Kaynak:TMO -30- C) TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKASININ NEDEN OLDUĞU SORUNLAR Tarımsal destekleme politikalarının amaçları tarım kesimi gelirlerinde istikrar sağlamak, tarımsal ürün fiyatlarındaki dalgalanmaları azaltmak,üretimin artırılması ve yönlendirilmesi ni sağlamaktır. Ancak Ülkemizde izlenmekte olan destekleme politikalarının belirtilen amaçları sağlamada yetersiz kalmasının yanında, ekonomide diğer bazı sorunlarada neden olmaktadır. Ülkemizde uygulanan destekleme politikaları, geniş çapta siyasetçiler tarafından popülist amaçlarla kullanılmaktadır. Özellikle seçim dönemlerinde tarım kesimi büyük oy potansiyeli olarak görüldüğünden destekleme fiyatları ve desteklenen ürün sayısı artırılmaktadır. Destekleme politikalarıyla uygulanan yüksek fiyat politikası tarımsal üretimde fazlalıklara ve stokların artmasına neden olmaktadır.Bu da kamu harcamalarının artmasına ve maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır. Özellikle hububat piyasasında düzenleyici rol oynayan T.M.O. siyasi tercihler doğrultusunda uyguladığı yüksek fiyat politikası sonucu, ürünlere yapılacak ödemeler Merkez Bankası kaynaklarından karşılanmakta olduğundan emisyon hacmi artmakta ve enflasyon körüklenmektedir.Buna ek olarak destekleme alım fiyatlarının dünya fiyatlarının üzerinde tutulması nedeniyle a l m a n ürünlerin satışı zorlanmakta ve böylece depolarda tutulan stoklar artmaktadır. Bu da başta kamu kesimi olmak üzere tüm ekonomiye yükler getirmektedir. İkinci olarak uygulanan tarımsal destekleme politikalarından esas itibariyla büyük işletmeler yararlanmaktadır. Türkiyedeki mevcut tarımsal işletmelerin yaklaşık % 99'u küçük işletmelerden meydana geldiği için destekleme politikaları gelir dağılımını bu işletmeler aleyhine daha da bozmaktadır. Çünkü gerek girdi bazındaki sübvansiyonlardan gerekse ürün bazındaki destekleme alımlarından büyük işletmeler küçük işletmelere göre daha fazla faydalanmaktadır.Bu nedenle bu gün ülkemizde uygulandığı biçimiyle tarımsal destekleme politikaları büyük işletmeleri daha da büyütmekte küçük üreticileri ise daha da küçültmektedir. Üçüncü bir nokta, ülkemizde uygulanan tarımsal desteklemele rin esas itibariyle hububat üretiminde yoğunlaşmış olması da bir eleştiri konusudur.Hububat üretiminin düşük fiyatların üzerinde ki bir fiyatla desteklenmesi ve böylece oluşan stokların depolarda bekletilmesi de kamu kesimine ilave yük getirmektedir. -31- Dördüncü bir husus ise destekleme sisteminin bu günkü mevcut yapıda etkinsizliğe neden olmasıdır. Çünkü Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri toplam üretimin % 20 ile % 50' si arasında alım yapmalarına karşın peşin ödenek bulamadıklarından yüksek enflasyon nedeniyle üretici önemli bir gelir kaybına uğramaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse;Bu gün ülkemizde uygulanan tarımsal destekleme politikaları sonucu kamu kesimine önemli yükler getirirken etkin bir tarımsal destekleme ise başarılamamaktadır. Bu politikalar enflasyonu körüklemekte,bozuk olan gelir dağılımını daha da bozmaktadır. Destekleme adı altında sağlanan kaynakların sınırlı bir kısmı ise ancak tarımsal üreticinin eline geçebilmektedir. -32- VII) BUĞDAY DAĞITIM KANALLARI ve PAZARLANMASI Tahıl ürünlerinin pazarlanmasında TMO' nun yönlendirdiği ve özel sektörün de geniş yer aldığı bir pazar yapısı vardır.Pazar yerlerindeki sistem; genellikle üründe derecelenmenin geniş ölçüde yerleşmediği dökme ürün üzerinden yapılan ve satışlarda bir belediye memurunun görev aldığı serbest piyasa sistemidir. Borsalarda ise satış yaygınlaşmamıştır. Hububat pazarı, TMO ve özel sektörce düzenlenmektedir.TMO belirlenen alım fiyatlarına bağlı olarak iç tüketim ve muhafaza politikaları, dış alım dış satım yetkileri ve sübvansiyonlar ile hükümetin fiyat politikası hedeflerini gerçekleştirmektedir. Hububat pazarında yeralan özel sektör ise piyasanın serbest olarak işlemesine yardımcı olmaktadır.Buğdayda dağıtım kanalları üretici,mahalli alıcı,tüccar veya TMO işleme yerleri ile parakende pazar aşamalarından oluşmaktadır. Pazarlama kanalında yer alan pazar şekilleri; mahalli ve toptan pazarlar, TMO alım ajansları ve borsaları ile parakende pazarlardır. Buğday pazarlama sisteminde üreticiler ve tüccarlar yönünden finansman sıkıntısı mevcuttur.Üretici hasattan sonra nakit paraya ihtiyacı olduğundan ürününü hemen satmak istemektedir.Pazarda alım yapan bir kısım tüccarın da alım kapasitesi sınırlıdır. Kurulması istenen Buğday borsası ise bu alanda halen mevcut olmayan finansman kaynağını devreye sokabilecektir * İyi kurulan ve iyi işletilen bir buğday borsasında herhangi bir tasarruf sahibi parasını buğdaya yatırarak değerlendirebi lir. Deposu olmayan ve buğdayı alıp saklayamayan bu tasarruf sahibi satın aldığı buğday kağıdını istediği zaman fiziki mala dönüştürebilecek yada kıymetli kağıt olarak devredebilecektir. Böylelikle buğday piyasası mevcut olmayan bir finansman kaynağına kavuşabilecektir.Finansman kaynağına sahip buğday sahibinin de ürününe talep artar ve üreticinin malı daha iyi değerlendirilir.Bu sistem sayesinde çiftçi isterse malını daha tarlada iken satma olanağına kavuşabilir.Kurulması istenilen buğday borsasında işlemler menkul kıymetler borsasında olduğu gibi borsaya tescil edilen "aracı kurum" benzeri kişi yada kuruluşlar tarafından yapılabilir. Buğday borsasının kurulması buğdayda destekleme alımlarının kalkmasını gerektirmemektedir.Bu sistem ile üretici malını satacağı daha avantajlı bir piyasaya kavuşurken başlangıçta TMO ya daha az ürün gelebilir.Ancak bu sistemde TMO yer alıp borsaya girdiğinde özellikle ilk zamanlarda geçiş döneminin fiyatının düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Hububattaki sorunların altına a l m a m a y ı ş ı devletin kaybetmesi gelmektedir. başında, buğday ticaretinin bu nedenle büyük oranda kayıt vergi -33Ortalama 7 milyon tonluk buğday üretimi yapılan sektörde sadece kayıt dışı buğday alış verişinden dolayı yılda 8 trilyon liralık stopaj vergi kaybı olduğu hesaplanmaktadır. Önemli ölçüde işlem gören Polatlı, Konya,Eskişehir ve Edirne illerimizin dışındaki tüm üretim birimlerinde alış veriş kayıt dışı yapılmaktadır.Bu illerimizin borsalarında satışa gelen ürünlerden % 2 stopaj, % 1 Bağkur kesintisi yapılmaktadır. Kg fiyatı ortalama 20 bin liradan satılacak olan buğdayda 600 liralık bu kesinti üreticinin ürününü borsaya getirmesini engellemektedir. Sektörde kayıt dışı ekonomiyi hemen her üretici benimsemektedir. Özellikle yüksek vergi vermesi gereken büyük üreticiler büyük satışları nedeniyle yüksek vergi dilimlerine girmemek için değişik isimler kullanarak satışlar yapmaktadır. Bunun sonucuda yüksek miktarlarda kayıt dışı ekonomi doğmaktadır. 1993 yılında Konya , Polatlı pilot bölgelerinde başlatılan hububat borsası ve Umumi mağazacılık sistemi uygulamaları FAO ve Dünya Bankası tarafından verilen desteklerle yürütülmektedir.Ürün borsalarının kurulması konusundaki projeninde başarılı olabilmesi için çiftçilerimizin ürünlerini pazarlama konusunda teşkilatlandırılması, eğitilmesi ve bu suretle çiftçilerimizin pazarla entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir. Konya ve Polatlı bölgelerinde faaliyet gösteren buğday borsalarımızda vadeli işlemler piyasasının kurulması sektörde mevcut olan kayıt dışı ekonominin yanı sıra stokçuluk ve karaborsanın önlenmesinde önemli rol oynacaktır.Ancak bu sistem için gerekli olan mali kaynakların bulunamaması nedeniyle buğday için " Vadeli İşlemler Piyasasının" kurulması ertelenmiştir. -34- VIII) TÜRKİYENİN BUĞDAY DIŞ TİCARETİ Türkiye'nin dış ticaret rejiminde tarıma yönelik yapılan değişiklikler, işlenmiş tarım malları ve sanayi ham maddeleri ticaretiyle ilgili değişiklikler kadar kapsamlı olmamıştır. Özellikle 1980-1992 yılları arasındaki sanayi ürünleri ticari politikalarının temel amacı, sektörü dış rekabete açarak ithal ikamesi üzerine kurulu sanayi yapısını ihracat desteği ile kuvvetlendirmek ve sektörün verimliliğini artırmak iken tarımsal ticaret politikaları daha önceki dönemlere göre büyük bir değişiklik göstermemiştir. Nitekim tarımla ilgili ticaret politika araçları değişmiş fakat amaçlar değişmemiştir. 1980 ekonomik istikrar paketi çerçevesinde yapılan en önemli değişiklik ithalat ve ihracat üzerindeki miktar kısıtlamalarının tedricen kaldırılmasıdır. Fakat kaldırılan ve diğer gümrük vergisi dışındaki tedbirler yerine ad-valorem ve özel tarifeli vergiler (TKF) getirilmiştir. A) BUĞDAY İHRACATI 1979-1981 yılları arasında büyük artışlar kaydeden tarım malları ihracatı 1985 yılına kadar düşüş göstermiştir. 0 tarihten itibaren tarım ürünleri ihracat değeri, işlenmiş tarım ürünleri ihracat değerindeki artışa bağlı olarak devamlı büyüme göstermektedir. İç tüketim ve dış fiyatlara bağlı olarak Türkiye'nin buğday ihracatı yıllar itibariyle düzensiz bir seyir izlemektedir.Tablo 19'da görüleceği üzere 1989 yılında yaşanan kuraklık sonucu 1990 yılında 24.975 ton olarak gerçekleşen buğday ihracatı, 1991 yılında 2.317.277 tona, 1992 yılında ise 3.804.502 tona yükselmiştir.Buğday ihracatımız üretimdeki azalışa bağlı olarak 1994 yılında 980.028 ton ,1995 yılında ise 232.846 ton olarak gerçekleşmiştir. B) BUĞDAY İTHALATI 1979 yılına kadar tarım malları ithalatında sektörün desteklenmesi amacıyla önemli kısıtlamalar uygulanmakta ve Türkiye ye girmesine izin verilen ürünlerin büyük çoğunluğu KİT'ler tarafından ithal edilmekte idi. 1984 yılına kadar tarım ithalatı liberasyon listeleri çerçevesinde yapılmıştır. Fakat"hassas" ürünler olarak nitelendirilen grupda yer alan buğday ithalatında kota sistemi devam etmiştir. -35- Ocak 1990'dan itibaren üreticiyi dünya piyasalarındaki fiyat değişikliklerinden korumak için buğday gibi hassas tarım malları ithalatında özel kurallar uygulanmasına devam edilmiştir. 31.12.1992 de yayınlanan 1993 yılı İthalat rejimi; ithalattaki uygulamaların açıklık prensibine bağlanması gereğini vurgulamak la birlikte, tarım ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri ithalatın da bir çok gümrük vergisi dışı kısıtlamalarıda saklı tutmuştur. Buğday ithalatında ise TMO'nun Toplu Konut Fonu (TKF) kesintile rinden muafiyeti devam etmiştir. 1.7.1992 Gümrük Vergisi Buğday TKF ($/ton) Muaf 30 Sınır Ad valorem Fiyatı Eş değeri % ($/ton) 141 21 1.1.1993 Gümrük Vergisi Buğday TKF ($/ton) 3 Sınır Advalorem Fiyatı Eş Değeri ($/ton) 162 100 65 1.1.1994 Gümrük Vergisi TKF ($/ton) Buğday Sınır Ad valorem Fiyatı Eş değeri % ($/ton) 100 162 65 25.9.1995-1996 Gümrük TKF Vergisi ($/ton) Buğday 15 Sınır Fiyatı ($/ton) Ad valorem Eş değeri - Kaynak :Ülke Tarım Politikaları ve Ticareti OECD -36- 1989 yılından sonra Kaliteli buğday üretiminde yaşanan sıkıntı nedeniyle ekmeklik buğday ithal etmek zorunda kalan Türkiye bir yandanda buğday ihracatına Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan prim vererek ihracatı teşvik etmek suretiyle ithalat ve ihracatta ikilem içine girmiştir. 1992 yılından sonra üretimde gerilemenin yaşanması sonucu doğabilecek sıkıntıları önlemek amacıyla ithalattı kolaylaştırı cı önlemler alınmıştır. Bunun sonucu kaliteli tpuğday ithalatını teşvik için makarnalık buğday ithalatından a l m a n 10 dolarlık fon kaldırılırken, ekmeklik buğday ithalatındaki fon 30 dolardan 20 dolara düşürülmüştür. Burada belirtilmesi gereken diğer bir konu ise 1994 yılından itibaren TMO' nun ithalatın büyük bölümünü özel sektöre bırakmış olmasıdır. Tarım Bakanlığı ise yaşanan mevcut buğday sıkıntısı nın aşılmasında temel politikalar geliştirmesi ve piyasayı dengeleyeci önlemler alması gerekirken kısa vadeli çözüm arayışı içerisinde ithalata yönelmiştir. Yılda 400-500 bin ton civarında buğday ithal etmek zorunda olan TMO' nun yanı sıra özel sektörün de buğday ithal etmesi üretimin yetersiz olduğu yıllarda fiyatların daha üst seviyelere yükselmesini engellemektedir. 1989 yılında yaşanan kuraklık sonucu (Tablo:20) 1990 yılında 2.180«,73i ton buğday ithal edilirken,TMO nun elinde bulunan buğday stoku 7.120 bin ton seviyesinde idi. 1991 yılında 197.220, 1992 yılında ise 93.499 ton buğday ithal edilmiş,buğday stokumuz ise 1991 yılında 6.546 bin ton iken,1992 yılında 1.918 tona gerilemiştir. 1993 yılında 1.220 bin ton buğday ithal edilirken stok seviyesi 2.603 bin tona ulaşmıştır. 1994 yılı ithalatı 495«bin ton olurken ,1995 yılında 1•253.bin ton seviyesine ulaşmıştır. 1994 yılı stoku ise 1.670 bin ton olurken, 1995 yılında 220 bin tona gerilemiştir. -37- TABL0:17 TÜRKİYENİN BUĞDAY İTHALATI (000 Dolar) 1990 1991 1992 1993 1994 1995 -Çavdarla karışık 71 1 25 198 Buğday -Makarnalık Buğday 25.520 4.109 1.527 38.794 Durum Buğdayı -Ekmeklik Buğday 361.308 15.899 11.641 139.124 40.284 211.521 Tohumluk -Kaplıca (kızıl) 1.322 719 777 174 1.523 Buğday Tohumluk -Tohumluk ve Diğer TOPLAM - - - - 35.485 30.634 386.899 21.330 13.912 178.893 75.945 243.678 TABLO:18 TÜRKİYENİN BUĞDAY İHRACATI (000 Dolar) 1990 -Çavdarla karışık 6 Buğday -Makarnalık Buğday 368 Durum Buğdayı -Ekmeklik Buğday 4.005 Tohumluk -Kaplıca (kızıl) Buğday Tohumluk -Tohumluk ve Diğer TOPLAM KAYNAK:DİE 7 4.383 1991 1992 486 813 110 3.159 8.966 6.781 200.322 329.221 298 1.852 4 204.269 340.852 1993 1994 - 1995 - 68.589 79.573 22.459 12 98 4 2 8.798 205 75.494 88.469 22.668 -38TABL0:19 TÜRKİYENİN BUĞDAY İHRACATI (000 Ton) 1990 -Çavdarla karışık Buğday -Makarnalık Buğday Durum Buğdayı -Ekmeklik Buğdayı Tohumluk -Kaplıca (kızıl) Buğday Tohumluk -Tohumluk ve Diğer TOPLAM - 1991 1 1992 1993 39 122 63 21 2.275 3.657 585 1 24 25 892 232 0.2 1 2.317 1995 0.3 1 3.5 0.5 1994 3.804 0.7 88 649 980 1 233 KAYNAK:D.İ.E TABLO:20 TÜRKİYENİN BUĞDAY İTHALATI (000 Ton) 1990 1991 1992 1993 1994 1 - 1995 - -Çavdarla karışık Buğday 141 -Makarnalık Buğday Durum Buğdayı 2.040 -Ekmeklik Buğday Tohumluk -Kaplıca (kızıl) Buğ. Tohumluk -Tohumluk ve Diğer 31 10 245 162 82 972 334 1.122 2 2 2 7 160 124 2.182 198 496 1.253 TOPLAM KaynakîD.İ.E 5 94 1.220 -39- TABLO:21 BUĞDAY İTHAL VE İHRAÇ FİYATLARI $/Ton İhraç Fiyatı İthal Fiyatı 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 292 184 177 112 147 146 153 194 99 125 176 89 90 116 90 97 Kaynak: Dıç Ticaret Müsteşarlığı İhracat:fob İthalatıcif TABLO:22 1990 İtalya -— Hollanda Suudi Aarbistan — — Lübnan Irak 3. 500 — Tunus 9 Ürdün Endenozya Kuzey Kore Güney Kore — Rüya Azerbeycan — Türkmenistan K.K.T.C 21. 456 6 Diğer Ülkeler Toplam TÜRKİYE'NİN ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY İHRACATI (TON) 1991 1992 1993 1994 34 .500 2 20 .514 111 . 126 112 -.950 189 .404 114 .496 93 .856 194 .292 960 .963 -50 .539 -5 101 .789 208 .820 13 .821 108 .774 360 .449 152 .760 180 .234 180 .824 847 .523 348 .363 23 .023 4 .262 - -— 19.300 25.002 25.525 1.187 69.643 9 1995 1.254 4.025 1.887 1.055 2 .004 5.896 1 90 .756 10.350 37 .516 135.688 -30.112 25 .320 19 .999 25.928 24 . 137 194.105 575 .511 1.225 .236 471 .063 24.975 2.317.277 3.804.502 648.653 980.028 232.846 -40TABLO:23 TÜRKİYENİN ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY İTHALATI (Ton) 1990 A.B.D. 201 .806 Kanada 38 .830 Almanya 87 .776 Fransa 693 .713 İngiltere 40 .024 İtalya Bulgaristan 33 .695 Yugoslavya 119 .380 Rusya — Kazakistan Ukrayna Suudi Arabistan Çek cum. -„ Macaristan K.K.T.C. Diğer 965 .237 - Toplam 1991 — 1992 20 26.177 1993 160.942 — — 218.412 5.050 7 .001 173.400 — 36.324 5 21 18.987 15.266 6 .547 19.468 — 37.220 12 .967 — 2 .988 _ — 8.425 100 23.675 116.336 - - — — 2.304 1995 77.790 110.827 181.022 32.794 9 91 20 10.875 1.885 9.420 271.597 32.603 189.229 — 9 43.850 294.073 - 423 10.875 1.885 14.621 9,578 113.572 66.752 - 204.686 - — 1.250 9.996 51.289 63 .955 493.666 — 1994 — 83.509 - 2. 180. 731 :197.220 93 .499 1.220.982 495.905 1.253. KAynaksDİE Tablo s 19 ve Tablos 20'de görüleceği gibi buğday ithal ve ihracatımızın en önemli kalemlerini makarnalık (durum) buğdayı ile ekmeklik buğday oluşturmaktadır. Özellikle 1991 ve 1992 yıllarında üretimde ve rekoltede sağlanan artışlar sonucu 2.275 bin ton ve 3.657 bin ton ekmeklik buğday ihraç edilmiştir.1993 yılında ise üretimde meydana gelen artışa bağlı olarak 575 bin ton,1994 yılında ise 891 bin ton ekmeklik buğday ihraç edilmiştir. 1995 yılında üretim ve verimde yaşanan düşüşler ekmeklik buğday ihracatını olumsuz yönde etkilemiş ve ihracat miktarı 232 bin ton seviyesine gerilemiştir. 1990 yılında 2.039 bin ton ekmeklik buğday ithal edimiş bu değer 1991 yılında 162 bin ton, 1992 yılında 81 bin ton 1993 yılında 972 bin ton ,1994 yılında 335 bin ton,1995 yılında ise 1*122 bin ton olarak gerçeleşmiştir. IX) GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİNİN (GAP) BUĞDAY TARIMINA ETKİLERİ Cumhuriyet döneminin en büyük ve en önemli yatırımlardan biri olarak kabul edilen GAP projesinin temel amacı, kuru toprakların suya kavuşturulması ile tarımda çeşitliliği aktiviteyi artırmak ,tarıma dayalı sanayinin gelişmesini sağlamak e k o n o m i y i canlandırıp halka istihdam sağlayarak göçü engellemek ve bölgenin diğer bölgelerle arasındaki geri kalmışlık farkını yok etmektir. Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki 7.3 milyon ha.lık bir alanı kapsayan proje öncelikle sulama ve enerji üretimini içermektedir. GAP alanında üretilen tarımsal ürünleri başta hububat (buğdjay-arpa) olmak üzere sırası ile baklagiller (mercimeknohut) ile endüstri bitkileri (pamuk-tütün) takip etmektedir. Aşağıda görüldüğü gibi GAP'ın Türkiye buğday ekiliş alanı ve üretimi içindeki payı 1994 yılında, sırası ile % 10,9 ve % 10,7 dir. GAP Alanı Türkiye Ekim A l . (ha) Buğday 9.800.000 Üretim (Ton) Ekim A l . (ha) 11.500.000 1.050.557 Üretim (Ton) 1.902.148 Tablo:24 GAP İLLERİNE AİT BUĞDAY ÜRETİM VE EKİM ALANLARI Adıyaman Diyarbakır Şanlı urfa Mardin Siirt Gaziantep Şırnak Batman Üretim ton Ekim Alanı ha. 204.230 415.261 601.218 206.522 43.604 259.241 80.379 91.693 108.720 244.509 353.454 111.710 30.770 105.020 44.524 51.850 Kaynak: 1994 Tarımsal yapı (D.İ.E) -42- Bölgede mevcut koşullarda modern tarım teknikleri kısmen de olsa uygulanmakla birlikte halen geleneksel tarım teknikleri yoğun olarak uygulanmaktadır.Toplam tarım arazisinin % 9 6 ' s m d a kuru tarım yapılmakta ve bu arazide nadaslı tarım ağırlık taşımaktadır.Kuru tarım yapılan arazinin % 58'inde nadasa yer verilmekte ve buğday-nadas-buğday, buğday-nadas-mercimek uygulaması yaygın bulunmaktadır. Ancak son yıllarda "Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi" sonucu GAP bölgesinde mercimek üretimi artmış ve buğday-mercimek buğday yöntemi yaygın hale gelmiştir. Ülkemizde tohumluk üretim ve dağıtım faaliyetlerinde çok sayıda kamu ve özel kuruluş yer almakla birlikte GAP bölgesinde sertifikalı tohumluk yeterince kullanılmamaktadır.GAP alanındaki işletmelerde üretimde kullanılan tohumluğun % 66' sı TMO'dan temin edilmektedir• GAP projesi sonunda sulama projelerinin gerçekleşmesi ile tarımsal üretim deseni değişecektir. 2000 yılına ait yapılan projeksiyonlarda tarım ürünleri içinde en fazla artış % 5981 ile patateste ve % 5879 ile mısırda beklenirken, buğdayda hedeflenen üretim artışı ise % 79.0 dır.Ancak artan nüfusumuzun beslenmesi için buğday üretiminin artırılmasına kesin gereksinme vardır. Dolayısıyla bölge sulu tarım alanlarından buğdayı dışlamak imkansızdır.GAP'm buğday tarımında etkisi sadece üretim artışı ile kalmayacaktır.Üretimin yanında buğdaya dayalı sanayide de büyük gelişme beklenmektedir. X) UN VE UNLU GIDALAR SANAYİ Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de tarım sektörünün ekonomide önemli bir yeri vardır. Tarıma dayalı bir sanayi kolu olan gıda sanayide tarımsal ürünleri işleyip dayanıklı ve kullanılabilir hale getirdiğinden aynı öneme sahiptir*Çünkü gıda sanayimiz bir yandan halkın yeterli ye dengeli beslenmesi ile artan nüfusun ek gıda talebinin karşılanmasında önemli görevler üslenirken bir yandan da tarım ürünlerine katma değer artışı sağlamada,ihracat yoluyla ülkenin döviz ihtiyacının karşılanmasında ve istihdam olanakları yaratmada katkılarda bulunmaktadır. Değirmen sanayi ,Ekmek sanayi,Makarna sanayi,Bulgur sanayi,Bisküvi sanayi,Maya ve Yem sanayinden oluşan ülkemiz tahıl ürünleri sanayi, işletme sayısı ve kapasite açısından tarıma dayalı sanayi dalı içerisinde birinci sırada yer almaktadır. -43- A)-EKMEK SANAYİ Bu gün tüm dünyada gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun ekmek en önemli besin maddesi olma özelliğini korumaktadır.ülkemizde fert başına 160 kg/yıl dolayında buğday,400 gr/gün dolayında ise ekmek tüketilmesine rağmen ekmek sanayimizin gerçek ve modern sanayi yapısında olduğunu belirtmek zordur. Ancak özellikle son yirmi yılda fırın makinaları yapan fabrikaların açılmasıyla yavaş bir gelişme temposu izleyen ekmekçilikte modernleşme çabaları göze çarpmaktadır. Ekmek sanayimiz,büyük şehirlerde yeni kurulmakta olan geniş ölçekli ekmek fabrikaları haricinde küçük fırınlardan oluşmaktadır.Ülkemizde 15 bine yakın fırının tamamında yoğurma işlemi, büyük çoğunluğunda da şekil verme ve pişirme işlemleri makineleşmiştir.Ancak makinalaşmaya rağmen bir kaç fırın dışında ki fırınlarda teknik eleman çalıştırma ve laboratuar olanakları bulunmamaktadır. Halkımızın taze ekmek yeme alışkanlığı, ekmeğin ihracat imkanının olmaması ve kısa sürede tüketilmesi zorunluluğu gibi nedenler büyük kapasiteli fabrikaların kurulmasını engellemiştir Buna rağmen son yıllarda fırın makinalarının yurt içinde üretilmeye başlanması ile ekmek teknolojisinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Ekmekçililikle ilişkisi olan en önemli sanayii dallarından biride maya sanayidir.Fırınların tersine ekmek mayası fabrikaları büyük ölçekli işletmelerdir ve kapasite ile teknolojik düzey bakımından Avrupadaki fabrikalarla boy ölçüşecek durumdadır. Ülkemizde ticari saf ekmek mayası üretimi 1952 yılında başlamış,bu gün yerli ve yabancı kaynaklı 7 adet fabrikada 70 bin ton maya üretilebilir duruma gelinmiştir.Maya üreten fabrikalarımız yurt içi ihtiyacı tümüyle karşılarken Romanya ve Polanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri ile Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine ihracat gerçekleştirilmektedir. B) UN SANAYİİ Buğdayın insan gıdası olarak kullanılabilmesi için öğütülmesi gerekmektedir.Bu bakımdan un ve unlu gıdalar sanayinde ilk sanayi kolu değirmen sanayii olmaktadır. Yılda ortalama 17 milyon ton olarak üretilen buğdayın tohumluk,yemlik, ve diğer amaçlarla bir kısmı ayrıldıktan sonra geriye kalan 11 milyon ton buğday öğütülerek ortalama 9 milyon ton buğday unu elde edilmektedir.19701i yıllara kadar taş değirmenlerde buğday unu elde edilmiş, 1974 yılından sonra ise değirmen teknolojisi hızlı bir değişim içine girmiştir. -44- Bu gelişimin asıl nedeni planlı kalkınma dönemindeki olumlu faktörler yanında Ekmeğe uygulanan sübvansiyon nedeniyle TMO tarafından çiftçiden alınan buğdayın şehir ihtiyacına daha düşük fiyatla tahsisidir.Bu da o tarihlerde pek çok girişimcinin un fabrikası kurmasını teşvik etmiştir. Ülkemizde 719 adet değirmen bulunurken bunun 560 adedini valsli değirmenler oluşturmakta ve ortalama 16 milyon ton/yıl dan fazla kurulu kapasiteye sahip bulunmaktadır. Değirmenlerin işletme büyüklüklerine göre dağılımları ise şu şekildedir. İşletme Büyüklüğü Sayı Çok küçük Küçük Orta Büyük Çok büyük 191 174 281 64 9 Toplam 719 Günlük Kapasite Durumu (Ton/gün) 0--50 50--70 70--150 150--300 300-- üstü Tablo:25 ve 26'dan görüleceği gibi ülkemizdeki un fabrikalarının bir çoğu Marmara ve Orta Anadolu Bölgelerinde yer alırken Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde ise az sayıda un fabrikası bulunmaktadır.Bu fabrikalarımızın mevcut kapasitesi ise 18 milyon tonun üzerinde bulunmaktadır. Yıllık un üretimimizin ortalama 9.5 milyon ton olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu sanayi kolunda % 50 dolayında atıl kapasitenin mevcut olduğu ortaya çıkmaktadır.Mevcut kapasitenin ülke ihtiyacının çok üzerinde olması nedeniyle meydana gelen atıl kapasitenin ihracata yöne1inmesi ile kaliteli ve yeterli buğday üretilen yıllarda buğday unu ihracatı gerçekleştirilmek tedir. Tablo 27'de görüleceği gibi 1990 yılında 93.502 ton buğday unu ihraç edilirken bu oran 1991 yılında 585.448 ton,1992 yılında 456.837 ton,1993 yılında ise 359.318 ton olarak gerçekleşmiştir.1994 ve 1995 yılında buğday ihracatımız azalmasına rağmen buğday unu ihracatımız 538.711 ton ve 618.790 ton ile üst seviyelere ulaşmıştır.1992 yılı dünya un ihracatı rakkamlarına göre Türkiye ABD ve AT den sonra, 1993 yılında ise AT,ABD,Japonya dan sonra en fazla buğday unu ihraç eden ülke olmuştur. Ülkeler itibariyle Buğday ihracatımızı incelediğimizde Türki Cumhuriyetleri ve Orta Doğu ülkeleri en fazla buğday ihraç edilen ülkeler olurken bunları Almanya ve Libya izlemektedir.Buğday unu ithal ettiğimiz ülkelerin başında ise ABD,Belçika ve italya gelmektedir. -45- Hammadesinin büyük bir kısmını değirmenlerden temin eden veya bazen değirmenler ile entegre halde kurulu bulunan yem sanayimiz ise 250 den fazla fabrika ve 5 milyon ton /yıl karma yem üretim kapasitesine sahip bir diğer daldır. Tablo:25 BAZI İLLERİMİZDEKİ UN FABRİKALARININ KURULU 1994 YILI KAPASİTELERİ Ton/Gün Konya Ankara Balıkesir Gaziantep Edirne Tekirdağ Afyon Samsun İstanbul Adana Tokat Kırklareli Kütahya Çorum Erzincan Şanlıurfa Diyarbakır, Sivas Erzurum Çankırı Tunceli , Muş Siirt 7275 3843 3395 3149 2418 2277 2039 2031 1790 1492 1476 1437 1397 1538 710 535 534 431 322 260 120 70 100 Amasya Nevşehir Kayseri Kırşehir İzmir Yozgat Bursa Trabzon Sakarya Malatya Hatay Çanakkale Eskişehir Kırıkkale Ordu Adıyaman Van Aydın Mardin Antalya Bilecik Muğla Bingöl \ 1113 1079 1076 1043 1069 1020 932 922 837 811 802 797 784 719 660 650 466 420 309 204 100 40 40 Kaynak: T.Z.M.O. Tarım Haftası Kongresi (1 cilt) 46Tablo:26 BÖLGELERE GÖRE UN FABRİKALARININ 1994 YILI SAYI VE KAPASİTELERİ Bölge Fabrika Sayısı Yıllık Kapasite (300 gün/ton) Orta Anadolu Böl. Marmara Böl. Karadeniz Ege Böl. Güneydoğu Anadolu Böl. Akdeniz Doğu Anadolu Böl. 216 176 97 77 62 54 37 5.899.800 4.252.200 2.420.400 1.897.200 1.553.100 1.179.000 1.028.100 Toplam 719 18.299.800 Tablo:27 ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY UNU İHRACATI (TON) 1990 1991 1992 262 151 1,.189 79..497 7..198 10..388 252..649 1993 K.K.T.C 8 Rusya Azerbaycan Gürcistan — Türkmenistan Irak 275 — Cezayir Libya 74, 663 — Suriye Lübnan 7. 874 1. 287 Ürdün Almanya Yugoslavya Rusya 8. 866 529 Diğer Ülk. 231. 936 44. 801 22..517 1. 413 22 52. 417 23. 789 44 .41 117. 115 5. 500 49. 235 10. 716 1. 300 3. 108 40 500 22 150. 323 Toplam. 585. 448 456..837 359. 318 - - 93 .502 — — 155. 333 — 64. 891 16. 768 3. 833 63. 557 4. 067 56..141 8.,120 5..632 12..166 1..189 1994 1995 655 3..895 6..779 31..396 1..173 199..370 89..955 73..168 12,.959 2,.020 2,.840 3 844 4..997 28..216 35..388 421 282..621 76..092 37..377 23..812 7..150 2,.940 1..012 3,.895 176,.603 117,.919 538,.711 618,.790 - - -47- Tablo:28 ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY UNU İTHALATI (Ton) 1990 1991 1992 1993 1994 1995 A.B.D. Çin Halk Cum. Fransa Almanya Belçika İsvişre İtalya Avusturya Diğer Ülke Toplam Kaynak:D.İ.E 542 21 - 2 1 - - 21 3 Z 494 1 - - - 0.5 _ 0.8 21 0.5 1.037.5 0.8 21.5 - 2 0.6 49 0.3 51.9 -48- C) BİSKÜVİ SANAYİ Tahıl ürünleri sanayi içinde en fazla katma değer sağlayan ve son yıllarda önemli gelişme gösteren tahıl ürünleri sanayi dallarımızdan biriside bisküvi sanayimizdir. Ülkemizde 4 adedi büyük,9 adedi orta,12 kadarıise küçük kapasiteli olmak üzere 25 adet bisküvi fabrikası ve imalathanesi bulunmaktadır. Mevcut kuruluşların tamamı özel sektöre ait olup sermayesinin yarısı yabancı sermaye olan bir firma hariç tamamı yerli sermayedir. Büyük kapasiteli olanlar; ürün çeşidi ve kalitesi itibariyle yabancı ülkelerdeki fabrikalarla her yönüyle rekabet edecek düzeyde olup ürünlerini dış piyasalarda satabilmekte ve daha çok ambalajlı çeşitlere yönelik üretim yapmaktadırlar. Ülkemizde fert başına yıllık ortalama 5-5,5 kg/yıl bisküvi tüketilmekte, üretim ise ortalama 369 bin ton civarında gerçekleşmektedir. Sektörde etkili firmaların büyük bir bölümü Marmara ve Orta Anadolu bölgesinde bulunmaktadır.Sektörde faal fabrika sayısı 20 olup bu fabrikaların 12'si ise ihracat yapmaktadır. Tablo 29'da görüldüğü gibi yıllar itibariyle artış gösteren bisküvi üretimi genel olarak talebe göre planlanmaktadır. Sektörde stoklar ihmal edilecek seviyede olduğundan üretim tüketime eşit kabul edilmektedir. Günümüzde bisküvi sektöründe optimum seviyede modernliğe erişilmiştir.Bir kısım firmalar kalite bakımından gelişmiş ülkeler düzeyine erişmişlerdir.Ancak yurtiçi talep ve kişi başına tüketim rakamlarının düşük olması nedeniyle henüz yurt çapında yeterli bir gelişme sağlanmamıştır. Bu da yabancı yatırımcıların cesaratini kırmaktadır. Tablo:29 BİSKÜVİ ÜRETİM VE TÜKETİMİ (000 ton) Yıl Üretim 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 152,0 159,9 171,3 180,0 192,9 203,9 218,0 228,5 240,0 253,0 282,0 311,0 332,0 353,0 Tüketim 148,5 152,1 164,0 169,0 180,0 191,7 203,0 215,0 220,0 232,0 245,0 285,0 300,0 316,0 -49- Ülkemizin bisküvi ithalatı çok azdır.Ancak sektörde katkı maddesi ve ambalaj malzemesi olarak kullanılan birkaç kalem madde ithali söz konusudur. Buna karşılık sektörün Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine giderek artan miktarlarda ihracatı vardır. Üretim hem yurtiçi talebi karşılamakta hem de ihracat yapılabilmektedir. 1985 yılına kadar ihracatı kekler ve pastalar la birlikte incelenen bisküvi ihracatımız yıllar itibariyle artan bir trend izlemektedir.1980 yılında 2.706 ton olan ihracatımız 1990 yılında 17.291 ton ,1995 yılında ise 122.522 ton olarak gerçekleşmiştir. 1980 yılında 15 ülkeye ihracat yapılırken 1987-1989 döneminde 57 ülkeye ihracat yapılmıştır. Yıllar itibariyle Suudi Arabistan en önemli pazarımızı oluşturmuştur. İhracatımız yıllara göre artış göstermesine rağmen Türkiyenin Dünya biskivi ticaretinden aldığı pay % 0.2 civarındadır.Ancak özellikle sektörde en önemli ithalatçı durumunda olan ABD,Fransa, Almanya gibi ülkelere giderek artan miktarlarda yapılan ihracat sektörün geleceği için umut verici kabul edilmektedir. Tablo:31 TÜRKİYENİN BİSKÜVİ İHRACATI Yıl 1980 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 MİKTAR 2706 11630 14718 13480 20030 19303 17291 28593 33040 42420 65794 122522 (Ton) DEĞER (Dolar) 3.756.656 12.644.710 15.000.174 13.288.739 17.796.576 18.933.432 21.846.965 38.264.263 45.791.767 60.429.678 81.434.818 172.029.632 Kaynak: DPT Ancak bisküvi sanayimiz un başta olmak üzere şeker, yağ ve ambalaj sanayindeki sorunlar ile bu ürünlerin fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmektedir. Özellikle bileşiminde ağırlıklı madde olarak kullanılan unun standart ve istenen kalitede olmaması büyük sorun oluşturmaktadır. Bisküvi fabrikaları kendi bünyesinde un fabrikaları kurmuş olmalarına rağmen iyi kalitede ve standart özellikte bisküvilik buğday unu bulmakta zorlanmaktadırlar. TABLO:31 BÖLGELERE GÖRE BİSKÜVİ FABRİKALARININ ÜRETİMDEKİ PAYLARI İl Fabrika Sayısı. İstanbul Eskişehir Ankara Konya İzmir Kayseri Sakarya Ordu Tarsus Toplam 4 2 2 7 4 1 2 1 1 DURUMU VE kapasitedeki TOPLAM Payı % 21 20 19 18 10 4 4 3 1 Kaynak:T.Z.M.O. Tarım Haftası (2.cilt) D) MAKARNA SANAYİİ Ülkemiz makarna sanayi, 6 adedi büyük kapasiteli olmak üzere 20'nin üzerinde makarna fabrikası veya işletmesinden meydana gelmiştir.Makarna üretimi yurtiçi talebi karşıladığı gibi bu sektörde özellikle son yıllarda önemli miktarda ihracat yapılabilmektedir.Kurulu kapasitesi yıllık 400 bin/tonun üstünde bulunan makarna sanayimizin kapasite kullanım oranı % 70-75 dolayında gerçekleşmektedir. Ülkemiz Dünyada en fazla durum buğdayı üreten ülkeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Fakat buna rağmen makarna sanayinin kaliteli ve yeterli miktarda durum buğdayı bulmada sıkıntı çekmesi ikilem oluşturmaktadır. Bu olgu ülkede makarna fabrikalarının kurulu kapasitelerinin aşırı yüksek olmasından çok durum buğdaylarının ekmeklik buğdaydan ayri depolanmaması ve bir çok yerlerde ekmeklik bıığday ile karıştırılmasından ileri gelmektedir.Ayrıca durum buğdayının diğer buğdaylardan daha kıymetli olmasına rağmen ülkemizde yeterince değer verilmeyip desteklenmemesi kaliteli çeşitlerin yeterli miktarda bulunmamasına neden olmaktadır. Tablo 34' de görüldüğü gibi makarna üretimimiz yıllar itibariyle düzenli bir artış göstermektedir. -51Tablo:32 MAKARNA ÜRETİMİ VE TALEBİ (000 Ton) üretim Talep 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 205 216 228 242 243 260 310 346 340 363 200 208 215 222 228 235 282 300 312 328 Kaynak:DPT Üretimde sade makarna çeşitleri ağırlıklı olmakla birlikte katkılı çeşitleride mevcuttur. Yurtiçi tüketim, üretime paralel artış kaydetmektedir.Kolay depolanan,dayanıklı ucuz ve besleyici bir gıda olan makarna gerek iç gerekse dış piyasada iyi bir pazara sahip olmaktadır.1970 yılında 130 ton olan ihracatımız 1980' de 2197 ton , 1990' da 15.200 ton,1995 yılında ise 111.230 tona ulaşmıştır. Tablo:33 MAKARNA Miktar (OOOkg) 1970 13 1980 2.197 1985 8.723 1990 15.200 1991 48.104 1992 59.729 1993 52.936 1994 85.936 1995 111.230 İ HRACATI Değer (ton) 2.054 778.926 2.708.314 6.171.113 19.595.458 18.393.696 23.538.087. 37.448.928 53.213.927 Kaynak: DPT Orta Doğu ülkeleri içerisinde Suudi Arabistan ve Kuveyt büyük miktarlarda ve düzenli ihracat yapılan ülkelerdir.1988 yılı itibariyle ihracatın yöneldiği ülkeler içerisinde % 29 pay ile ABD ilk sırayı almaktadır.Rusya ve Almanyada önemli pazarlarımızdandır. Durum buğdaycıdaki ülke potansiyel.! iyi değerlendirildiğinde makarna için Avrupa,Orta Doğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyetleri önemli ihraç pazarı, olma. özelliklerini koruyacaklardır. ün ve unlu gıdalar sanayi olarak sadece buğdayın işlendiği sanayi dalımdan biri de bulgur sanayiidir * Bir kaç fabrika... dışında, hemis sanayi büyüklüğünde olmayan bu dalda 250 bin/ton dân. fazla, üretim yapılmakta ve 500 "ün üzerinde işletme bu sanayi dalını, oluşturmaktadır * Bulgur çok dayanıklı ve oldukça besleyici bir: gıda olmasına rağmen tüketicilerin bir bölümünün bu geleneksel gıdalarını kendi aile ihtiyaçları için kendi 1 er in in üretmeleri hn dalın modern işletmeler halinde gelişmesini engellemektedir * r E) UM VE ÖNLU GIDA SANAYİMDE SORUM VE ÇÖ2ÜH ÖNERİLERİ Diğer sanayi dallarında olduğu gibi tahıl ürünleri sanayin u. 1 .• :> ; -;«UWÎ -<ide r< -roiur, Ürün kalitesini belirleyen hammaddenin miktar ve nitelik ' bakımından belirli özellikleri taşması, gerekmektedir * de -iv Ülkemizde yüzlerco çeşit buğday üretilmesine rağmen bunların çoğu veriia ve özellikle~kalite bakımından istenen özellikleri t a § imama k t ad ı r , Örneğin kaliteli ekmek üretiminde; TR.Aestivum türüne mensup sert darı a i i tercihan kırmızı renkli protein kalitesi üstün olan buğdaya gereksinim vardır.Makarna üretiminde TR« Durura türüne mmsug sert 'daneli protein oranı yüksek lipoksidaz aktivitesi düşük buğdaylar Bisküvi üretiminde ise terbine Tr.Compactum türünün protein oranı fazla yüksek olmayan yumuşak danaIi buğdaylar kullanılmaktadır * 7 Görüldüğü gibi farklı sanayi kollarının birbirinden farklı özelliklerde buğdaylara ge re ks imieri vardır * Bu olgu' gözönüne alınmadan gelişi giizel _ yetiştirilen, buğdayın günümüzde fazla bir değer I kalmamı ştır., Ö1 kemiz de önceleri buğday üretiminin artırılması yönünde çaba harcanırken amaç, ülkenin buğday üretimi açısından, kendi kendine yeter hale gelmesi idi.Ancak günümüzde sadece buğday üretimi yeterli olmamakta ve tahıl işleyen sanayi dalı geliştikçe verim yanında kalite kavramı yerleşmeye batta ön plana çıkmaya başlamıştır* Tüketici bilinçlenip belli özelliklerde ekmek makarna bisküvi vs istedikçe, " üretici, firmalar' dış pazarlara açılma gayretlerini sürdürdükçe sanayie i.'', -hammadde seçiminde daha titiz davranmak morunda kalacaktır,Bu ise tarımsal üretimin daha kaliteli ve daha verimli olması. için zorlayıcı bir faktör o 1 xx ş t u rmafctad ı r» f -53- Un ve Unlu Gıda Sanayimizin diğer bir sorunu ise kapasite ve teknoloji sorunudur.Sektörde faaliyet gösteren bir çok fabrika kalite kontrol ünitesinden yoksun teknik bilgi ve çağdaş teknolojinin yeterli oranda kullanılmadığı küçük işletmelerdir. Un sanayi başta olmak üzere sektörde önemli oranda atıl kapasite mevcuttur. Hammadde yetersizliği,ihracat güçlükleri sektörde iyi bir örgütlenmenin olmayışı, atıl kapasitenin nedenlerini oluşturmaktadır. İhracatın artırılması ise atıl kapasitenin bertaraf edilmesinde çare olarak görülmekle birlikte ihracatın gelişmesi de kalite ve teknolojinin iyileştirilmesine bağlı olmaktadır. -54- XI) DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ Günümüzde gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun bütün ülkelerin ekonomilerinde tarımın özel bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Dünyada sanayileşme sürecine henüz girmemiş ülkeler bulunmakla birlikte kırsal yaşamın ve tarımsal üretimin yer almadığı ülke mevcut değildir. Ayrıca günümüzde ekonomik bakımından çok güçlü olan ülkeler bile tarımsal üretimlerinin kendi gereksinmelerini mümkün olduğunca karşılayabilmesini temel hedef olarak görmektedirler. Tarım sektörünün her ülkede özellikle gelişen ülkelerde toplumun besin maddeleri gereksinimi karşılamada önemi büyük olduğundan nüfus ve beslenme konuları ile ilgili kuruluşlar nüfus artış hızı ile tahıl üretim artış hızı arasındaki ilişkileri inceleyerek yıldan yıla artan talebi karşılayacak düzeyde bir üretimin gerçekleştirilmesine çalışmaktadırlar. Besin maddelerine olan talebi belirleyen iki temel öğe ise nüfus ve gelir esnekliğidir.Gelişen ülkelerde nüfus artış hızının büyük olması yanında talebin gelir esnekliği de gelişmiş ülkelere nazaran fazladır. Bu bakımdan artan nüfusun ve artan gelirin besin maddeleri talebinde meydana getireceği artışın besin maddeleri üretimindeki artışla ne ölçüde karşılanabildiği nin araştırılması günümüzde özellikle gelişen ülkeler açısından büyük önem taşımaktadır. Besin maddeleri taleb artış hızı ( T ) , nüfus artış hızı (p) gelir artış hızı (g) ve talebin gelir esnekliğini (n) ile gösterdiğimizde ; T=p+ng eşitliği elde edilir. Talebin gelir esnekliği (n); yüksek gelirli gelişmiş ülkelerde (ABD, Kanada gibi) 0.2-0.3, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerde ise; 0.6 olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye için nüfus artış hızı % 02.5 ve gelir artış hızı 0*05 ,talebin gelir esnekliğide 0.5 kabul edilecek olursa, besin maddeleri talep artışının T~ 0 .025-f0 . 5 (0 .05 ) =0 . 05 kadar olacağı ifade edilmektedir. Yakın yıllara kadar ülkemiz besin maddeleri üretimi bakımından kendine yeterli ülkelerden biri olarak kabul edilirken Besin Maddeleri Üretim indeksinde de görüldüğü gibi (Tablo 34 ) özellikle 1990 yılında Türkiye Besin Maddeleri üretim indeksi Dünya Tahıl Üretim indeksinin altında seyretmiştir. Büyük çapta iklim şartlarına bağlı olan Tahıl Ürünleri indeksi ise 1989 yılında yaşanan kuraklıktan sonra Dünya üretim indeksinin altına düşmüştür. -55- Tablo:34 BESİN MADDELERİ ÜRETİM İNDEKSİ 1979-81=100 1987 DÜNYA AVRUPA USA ASYA 1988 1989 1990 1991 1992 1993 103,02 102,98 105,21 106,18 104,75 105,29 103,93 106,45 105,73 107,13 105,92 106,38 102,48 101,37 91,86 94,19 87,77 95,40 96,24 94,09 102,03 20,28 126,05 131,35 137,12 135,56 139,17 140,81 1994 103,16 100,04 105,22 140,84 TÜRKİYE 106,30 109,46 102,56 106,17 105,50 102,58 101,23 98,43 Kaynak : 1994 FAO Yıllığı Tablo: 35 HUBUBAT ÜRETİM İNDEKSİ 1979-81=100 1987 DÜNYA AVRUPA USA ASYA TÜRKİYE Kaynak 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 114,00 112,41 121,62 126,70 113,36 118,18 121,55 118,83 92,51 69,26 93,72 104,57 112,14 115,46 117,18 120,99 118,08 123,85 94,57 121,17 124,64 117,10 127,86 107,03 : FAO 1994 Yıllığı Tablo 36'da görüldüğü üzere dünya buğday ekim alanları aynı düzeyde gelişmekte ve yıllara göre önemli bir artış göstermemekdir.Dünya buğday üretimi ise 1980 yılından sonra düzensiz bir artış izlemiştir. 1980'ii yıllarda 500 milyon tonun altında gerçekleşen üretim 1985/86 döneminde 558 milyon ton ile en yüksek seviyeye ulaşmıştır. 1991 yılında 550 milyon ton olan buğday üretimi, 1992 yılında ekim alanlarında azalma görülmesine rağmen % 3.5 artarak 564 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.Özellikle Avusturalya ve ABD'da hava şartlarının iyi gitmesi ve verim artışı sonucu üretimlerinde görülen artış Dünya buğday üretimininde artmasını sağlamıştır.Ancak Kanada,Güney Afrika ile bir çok Avrupa ülkelerinde görülen kötü hava koşulları sonucu bu ülkelerde buğday üretimi azalmıştır. Bir çok ülkede görülen verim artışı sonucu oluşan buğday üretimi ve stok artışları Dünya buğday ithalatının % 7 oranında 32 milyon ton azalmasına sebeb olmuştur.1993 yılında ise ABD ve Kanadada üretim bir önceki yıla göre azalma göstermesine rağmen elde edilen üretim miktarı beş yıllık seviyenin üstünde bulunmaktadır. -56- Avrupa Topluluğunda ise uygulanan tarım politikası sonucu bir kaç ülkede destekleme fiyatlarının düşürülmesi sonucu üretim azalmıştır.1994 yılında ise buğday üretimi ekim alanlarının azalması ve kötü hava koşulları sonucu 527 milyon ton seviyesine gerilemiştir. Dünya'nın en büyük buğday üreticilerinden olan Çin 1995 yılında % 22 pay ve 123 milyon ton üretim ile birinci sırada yer almaktadır. Çin'den sonra dünyanın en büyük buğday üreticisi olan ABD ayrıca en büyük buğday ihracatçısı konumumdadır. 1995/96 yılında gerçekleştirilen 95,3 milyon ton Dünya buğday ihracatının 32,5 milyon tonu ise ABD tarafından gerçekleştirilmiştir.1991 yılında 132 milyon ton buğday üreten ABD, 1992 yılında kötü hava şartları sonucu 115 milyon ton buğday üretimi gerçekleştirmiş ,bu rakam 1995 yılında 122 milyon tona ulaşmıştır. Rusya Federasyonu ise dünyanın en büyük buğday ithalatçısı konumundadır.1995 yılında 29.5 milyon ton buğday üreten Rusya federasyonu bu dönemde 3,5 milyon ton buğday ithal etmiştir. Merkezi Londrada bulunan Dünya Hububat Konseyi (IGC);bu gün için Dünya buğday üretiminin 1985/1986 döneminde elde edilen 558 milyon ton seviyesine ulaşamamasında asıl sebebin hububat ambarları olarak nitelendirilen ülkelerde yaşanan olumsuz hava koşulları ile tarıma ayrılan alanların küçülmesi olduğunu belirtmektedir. Türkiye buğday üretimini Dünya üretimi ile karşılaştırdığı mızda,1991 yılında Türkiye'nin Dünya buğday üretiminden aldığı pay % 3.8 iken bu oran 1995 yılının ilk dokuz aylık döneminde % 3.3'e düşmüştür. Tablo:36 DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ VE EKİM ALANLARI 1992 Ekim Üretim 1994 1993 1995 Ekim Üretim Ekim Üretim Rusya Fed. 24666 46167 24666 43500 A.B.D. 25399 66922 25379 65210 25362 115065 25674 115404 Avrupa 30497 101591 30236 106395 Çin 23262 55690 24431 56762 Hindista 9600 19300 9800 21000 Türkiye 7878 15684 8300 16157 Pakistan Avusturalya 8275 14739 8891 16877 22146 32094 24998 63141 25987 119448 30501 101205 24437 59131 9800 17500 8058 15114 7500 8803 Ekim Üretim 22200 29500 24650 59430 26195 122953 29000 100000 63010 25380 18000 9400 16980 8180 16170 9850 DÜNYA T. 221682 564837 222497 564065 215921 527982 219037 537681 Kaynak: FAO-1994 Ekim Alanı: Bin Hektar Üretim s Bin Ton -57- Tablo:37 KITALAR İTİBARİYLE BUĞDAY ÜRETİMİ 1992 1993 Üretim Ekim 1994 Üretim Ekim 1995 Üretim Ekim Üretim Ekim Afrika 7887 13298 8566 13283 8801 16157 8072 13473 K.Amerika 40162 100439 38652 96056 36734 90102 36927 87115 G.Amerika 7277 15179 7286 14182 7427 15247 7306 15349 Asya 85490 216144 87056 224545 86833 217209 87022 222746 Avrupa 25362 115065 25674 115404 25987 119448 26195 122953 Okyonusya 8312 14930 8928 17058 7536 18984 9890 16390 Kaynak : FAO 1994 Yıllığı 1995, 3/4 istatistikleri Ekim Alanı : Bin Hektar Üretim : Bin Ton Tablo :38 ÜLKELER İTİBARİYLE DÜNYA BUĞDAY STOKU (Milyon Ton) Dünya Toplamı Başlıca ihracatçılar Arjantin Kanada ABD A.T. Avusturalya Meksika Mısır Çin Hindistan Rusya Japonya 1992 1993 1994 135,8 48,9 0,3 10,1 12,8 23,6 2,0 0,4 2,8 18,1 4,0 25,1 2,6 143,0 55,0 0,1 12,2 14,4 24,5 3,8 0,4 2,9 16,6 3,5 26, 1 2,7 138,9 57,0 0,1 11,0 18,7 24,0 3,3 0,5 2,4 13,6 3,5 23,2 2,7 Kaynak:international Wheat Council 1995 -58- Tablo:39 DÜKYA BUĞDAY İTHALATI (Milyon Ton) 1991/1992 -DÜNYA TOPLAM -GELİŞMEKTE OLAN ÜLK. Latin Amerika Afrika Yakın Doğu Uzak Doğu -Çin -Hindistan -Diğer -GELİŞMİŞ ÜLK. Avrupa - Avrupa Top. - Doğu Av. - Diğer Rusya Diğer Gelişmiş ü. Japonya 1992/1993 107,,3 74,,3 13,,2 9,,6 18,,5 33,,0 16,,2 o,,1 16,,1 33,,0 3,,3 1.,3 1.,2 o,,8 17,,0 e,,7 5,,8 1993/1994 93,,0 67,,3 13,,6 13,,5 15,,2 24,,9 ,0 ,1 o, 16,,8 25,,7 4,,2 1.,3 2,,0 0,,9 11«,5 7,,6 6,,0 99, 4 67, 4 13, 5 10, 9 16, 3 26, 7 7, 5 3, 1 16, 1 32, 0 5, 3 2, 2 2, 1 ı, 0 15, 1 7, 5 6, 9 Kaynaks Commodity Review and Outlook 1993-1994 Tablo:40 DÜNYA BUĞDAY İHRACATI (Milyon Ton) 1991/1992 -DÜNYA TOPLAM -GELİŞMEKTE OLAN ÜLK. Latin Amerika - Arjantin Afrika Yakın Doğu Uzak Dogu «-GELİŞMİŞ ÜLK. - Kuzey Amerika - Canada - ABD - Avrupa - A*T - Dogu Avrupa - Diğer Avusturalya 9 1992/1993 1993/1994 93,0 102,4 107,5 10,4 12,0 14,9 5,8 7,0 5,6 7,0 5,8 5,6 0,1 0,3 0,1 4,3 4,8 8,1 0,2 0,9 0,1 82,6 90,4 92,6 49,0 58,3 58,8 20,0 21,3 23,6 29,0 37,0 35,1 20,1 22,2 25,0 19,0 20,7 19,5 0,3 4,0 1,1 0,4 0,8 1,5 13,5 9,9 8,7 w and Outlook 1993 -1994 -59- Tablo:41 DÜNYA BUĞDAY BORSA FİYATLARI ( $/Ton ) Yıllık Ortalama Fiyat Yıl 1992 1993 1994 1995 1996 Arjantin Borsası (1) USA NewYork Borsası (2) 120 122 128 167 237 151 142 151 179 215 (1) : Arjantin,Trigo Pan. Fob (2) : USA no:2 Sert Kırmızı fob. Gulf Kaynak : Uluslar Arası Buğday Konseyi Tablo:42 DÜNYA BUĞDAY DURUMU (Milyon Metrik Ton/Hektar) Yıl 1990 1991 1992 1993 1994 1995 Kaynak: Dünya Buğday Stoku 146,2 130,1 135,8 143,0 138,9 88,0 Dünya Buğday Tüketimi 563,5 558,7 543,3 565,4 560,4 TMO,ANONYMOUS 1995 Verim 2,54 2,44 2,52 2,53 2,44 2,46 KAYNAKÇA Prof«Dr. Hasan Olalı-îsmail Ekonomisindeki Yeri ve Ekonomik Ticaret Odası,1987 Duymaz, Gelişmeye Tarımın Katkısı Türk ,İzmir T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası,1980-1990 Türkiye Tarımı Sempozyumu İzmir Ticaret Borsası, Politikası 1992 T.O.B.B. Güneydoğu Raporu 1993 Anadolu Tarımsal Projesi Ürünlerde Özel Destekleme İhtisas Komisyon 7.Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyon Raporu Tarımda Yapısal Uyum,Destekleme Entegrasyon 1995 Q.E.C.D. Ülke Raporu 1994 Planlı Uluslar arası Piyasalara Tarım Politikaları ve Ticareti T.M.M.O.B Ziraat Kongresi" L v e 2. T.Z.O.B. 1990 ve Mühendisleri cilt Odası"Tarım Dönemde Rakamlarla Türkiye Haftası Türkiye Tarım ülke Teknik Sektörü İzmir Ticaret Borsası Dergisi,Ekim 1994, Ocak-Mart 1995 F.A.O. Production Yearbook 1994 F.A.O Guarterly Bulletin Of Statistics 1995 T.O.B.B Tarım Özel İhtisas Komisyonu Raporu 1992 İzmir Ticaret Odası İktisadi Raporu 1995,1993 T.Z.O.B. Zirai ve İktisadi Rapor 1987-1988, 1988-1989 IGEME; Makarna ve Bisküvi Tarım ve Köyişleri Ağustos 1995 Ürün Profili Bakanlığı 1993 Dergisi;GAP Projesi Çukurova Üni.Ziraat Fak. Dekanlığı Yayını G A P . ' m Ekonomik Sosyal ve Dış Politikasına Etkileri 1993 Temmuz- Türkiyenin 7.Beş Yıllık Kalkınma Planı Hububat ve Yemeklik Tane Baklagiller Alt KOM.Raporu,Tarımsal Üretim potansiyelinin Değerlendirilmesi ve Tüketim Kalıplarında Beklenen Değişmeler 1995 Toprak Mahsûlleri Ofisi Genel Müdürlüğü Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) Paçal Dergisi Ocak-Şubat-1996 Anonymous 1995 D.İ.E Tarımsal Yapı Ve Üretim 1994 TÜGEM D.İ.E. 1923-1995 İstatistik Yıllığı Dr. Berrin Özkaya A.Ü. Ziraat Fak. Ülkemiz Tahıl Ürünleri Sanayinin Türk Tanıtımdaki Yeri (Bildiri) Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı Ekonomik Trend Nisan 1995 World Grain Statistics 1993
© Copyright 2024 Paperzz